Hikmet KASAROĞLU
Avukat
hikmet@kasaroglu.av.tr
Yeni tip korona virüsün dünya çapında hızlı ve beklenmedik şekilde yayılması üzerine, tüm dünya ülkelerinde salgının önlemesi amacıyla karantina, olağanüstü hal gibi çeşitli önlemler alınmaya başlandı. Ekonominin küresel boyutu göz önüne alındığında, salgının hızla yayılması ve buna bağlı olarak alınan önlemlerin tüm dünya ülkelerinde ticari hayatı olumsuz yönde etkilediği görülüyor.
Yeni tip korona virüs salgınının yayılmasından önce akdedilen ticari anlaşmaların ifası sırasında meydana gelebilecek olası aksaklıkların neticeleri ve bunlara karşı başvurulacak hukuki yollar da ticari hayatın gündeminde hızla yer alıyor.
Bu kapsamda, Türk Hukuku’nda Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK”) 138. maddesi ile düzenleme bulan sözleşmenin uyarlanması hükümleri dikkat çekiyor.
SÖZLEŞMENİN DEĞİŞEN KOŞULLARA UYARLANMASI NE İFADE EDİYOR?
Türk hukukunda, sözleşmeye bağlılık ilkesi (pacta sund servanda) gereği temel kural sözleşmeden doğan borçların sözleşmede öngörülen şekliyle aynen ifa edilmesidir. Bir başka deyişle, kural olarak borçlu sözleşmeden doğan edimlerinin ifa edilmesinde sonradan ortaya çıkan hususları ileri süremez.
Ancak kanun koyucu, sözleşmeden doğan edimin ifa edilmesini imkansız hale getiren veya önemli derecede zorlaştıran durumların sonradan ortaya çıkması halinde sözleşmeye bağlılık ilkesinin uygulanmasında birtakım istisnalar öngörüyor. Bu imkanlar dahilinde borçluya, TBK’da öngörülen şartların varlığı halinde sözleşmenin değişen koşullara uyarlanmasını talep etme imkanı sunuluyor.
SÖZLEŞMENİN DEĞİŞEN KOŞULLARA UYARLANMASININ ŞARTLARI NELERDİR?
Sözleşmenin değişen koşullara uyarlanması, TBK’nın 138. Maddesinde “Aşırı İfa Güçlüğü” başlığı altında düzenleme bulmuştur. Buna göre, sözleşmenin uyarlanmasında aşırı ifa güçlüğünden söz edebilmek için:
- Sözleşmenin taraflarınca öngörülmeyen ve öngörülmesi beklenmeyen olağanüstü bir durumun, borçludan kaynaklanmayan bir sebeple ortaya çıkması;
- Söz konusu olağanüstü durumun sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olguları, kendisinden ifanın istenmesini dürüstlük kurallarına aykırı düşecek derecede borçlu aleyhine değiştirmesi;
- Borçlunun borcunu henüz ifa etmemiş veya ifanın aşırı ölçüde güçleşmesinden doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş olması gerekmektedir.
TBK madde 138, yukarıda sayılan şartları kümülatif olarak düzenleme altına almıştır. Bir başka deyişle, borçlunun sözleşmenin değişen koşullara uyarlanması hükümlerinden faydalanabilmesi için yukarı sayılan şartların tamamının sağlanması gerekmektedir.
YENİ TİP KORONA VİRÜS SALGINI AŞIRI İFA GÜÇLÜĞÜ YARATAN BİR HAL OLARAK DEĞERLENDİRİLEBİLİR Mİ?
Yeni tip korona virüs salgını dolayısıyla sözleşmelerin değişen koşullara uyarlanmasının istenip istenemeyeceği ise yukarıda sayılan şartların her bir somut olay bakımından değerlendirilmesine bağlıdır.
Buna göre, tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 salgınının, sözleşmenin akdedildiği sırada öngörülmesi mümkün olmayan ve borçlunun kusurundan kaynaklanmayan bir hal olduğu tartışmasızdır. Ancak yeni tip korona virüsün borçlunun kusurundan kaynaklanmayan beklenmedik bir hal oluşu, sözleşmenin değişen koşullara uyarlanması için tek başına yeterli değildir.
Zira her bir sözleşme bakımından, Covid-19 salgınının borcun ifasını dürüstlük kuralına aykırı şekilde önemli ölçüde zorlaştırıp zorlaştırmadığı ve söz konusu ifa güçlüğünün yeni tip korona virüsten kaynaklanan nedenlerle ortaya çıkıp çıkmadığı ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Bir başka deyişle, yeni tip korona virüs salgını ve alınan önlemler neticesinde, her sözleşme bakımından ifa güçlüğü yaşanacağı sonucuna varılamayacağından, Covid-19 salgını dolayısıyla, dürüstlük kuralları ve iyiniyet prensipleri çerçevesinde, borçludan ifa talebinde bulunulmasının mümkün olup olmadığı tespit edilmelidir.
AŞIRI İFA GÜÇLÜĞÜ HALİNDE BORÇLUYA TANINAN HAKLAR NELERDİR?
Yukarıda açıklandığı üzere, TBK madde 138’de sayılan şartların tamamının sağlanması halinde, yeni tip korona virüs salgını dolayısıyla borçlunun aşırı ifa güçlüğünden söz edilebilecektir. Covid-19 salgını dolayısıyla borcunu ifa etmekte güçlük yaşayan borçlu, mahkemeden sözleşmenin yeni koşullara göre uyarlanmasını isteyebilir. Sözleşmenin yeniden uyarlanmasında hakim, somut olayın koşullarını re’sen değerlendirecek; uyuşmazlık konusu edilecek sözleşmenin hangi koşullarda uyarlanacağını serbestçe belirleyecektir. Sözleşmenin niteliğine göre, aşırı ifa güçlüğünün yaşandığı fakat sözleşmenin yeniden uyarlanmasının mümkün olmadığı hallerde borçlu sözleşmeden dönme hakkına sahiptir. Ancak, burada, sözleşmenin değişen koşullara uyarlanmasının gerçekten mümkün olmadığının değerlendirilmesi, sözleşmeden dönme yoluna daha sonra başvurulması önem arz etmektedir.
Sonuç olarak, yeni tip korona virüs salgını dolayısıyla alınan önlemlerin ticaret hayatındaki olumsuz etkilerinin azaltılabilmesi için Türk Hukuku’nda başvurulabilecek pek çok hukuki kurumdan biri de sözleşmenin değişen koşullara uyarlanmasıdır. Ancak, yeni tip korona virüs salgınının yarattığı etkinin her durumda aşırı ifa güçlüğü yaratacağını söylemek mümkün olmadığından, yasal şartlarının varlığının her bir somut olay bakımından dikkatli şekilde değerlendirilmesi önem arz etmektedir.
Makalelerin tamamına http://www.kasaroglu.av.tr/tr/27985/Yayinlar adresinden ulaşabilirsiniz.
Kaynak: İşbu içerik, Avukat Hikmet KASAROĞLU’nun özel izni ile yayınlanmıştır. Yazının tüm hakları ve sorumluluğu yazara aittir.
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.