Tirilye
(Rumca: Τρίγλια, Triglia, Brylleion),
Bursa’nın Mudanya ilçesine bağlı beldedir.
Bir tarafta Marmara’nın sonsuz maviliği, diğer tarafta ise zeytin ağaçları ve tarihe tanıklık eden kültürel varlıkları ile Mudanya’nın incisi Tirilye… Tarih boyunca zeytini ile ünlü bir vadinin iki yamacında kurulmuş tarihi bir yerleşim olan Tirilye, kültür varlıklarıyla adını dünya sahnesine taşıyor. Bursa’ya 40, Mudanya’ya 11 kilometre uzaklıktaki Tirilye, Marmara Denizi’nin güneydoğusunda, çevresinde zeytinlikler bulunan bir vadinin iki yamacında kurulmuş tarihi bir yerleşimdir… Doğanın tüm güzelliklerini tek bir rota üzerinde gözler önüne seren Tirilye, yalnızca doğal güzelliğiyle anılmanın çok ötesinde bir öneme sahip. Bursa’nın Mudanya ilçesine bağlı olan Tirilye, eski bir Rum yerleşimi. Türkiye’nin tarihi yapıları önemli ölçüde korunan nadir yerleşmelerinden biri olan Tirilye’ye girer girmez, büyüleyici bir tarihi atmosferle karşılaşıyorsunuz. Eski Rum evleri, kiliseler, camiler, çeşmeler, asırlık çınarlar adeta yıllar ötesinden sizlere sesleniyor. 325 yılında Nikaia’da (İznik) toplanan Birinci Ekümenlik Konsülü İncil ile ilgili konuları incelemeye alır. Toplantıya katılanlar arasında görüş ayrılıkları doğar. Muhalifler arasında bulunan Aya Yani, Aya Yorgi ve Aya Sorti adlarında 3 papaz, başpiskopos tarafından aforoz edilir. Kendilerine inanan yoldaşlarıyla birlikte Tirilye’ye gelen bu üç papaz, Tirilye’de manastırlar, kiliseler kurarlar. Tirilye’nin adının da zaman zaman Mirzaoba Mahallesi yakınlarındaki Papazini denilen mağarada inzivaya çekildikleri de rivayet edilen bu üç papazdan geldiği söylenir. Kurtuluş Savaşı’nda Yunan ordusunun yenilmesinden sonra, işgal sırasında onlara yardım eden buradaki Rumların büyük kısmı gemilerle Yunanistan’a gitmişler. Mübadele Antlaşması ile geride kalan çok az sayıdaki Rumla, Yunanistan’ın Girit, Selanik, Kavala, Drama gibi çeşitli yerlerinde yaşayan bir kısım Türkler karşılıklı olarak yer değiştirmişler. Tirilye’nin bulunduğu bölge tarih içinde Mysialılar, Traklar, Romalılar, Bizanslılar ve Osmanlılar tarafından yönetilmiştir. Eski kayıtlarda yerleşim “Bryllion”, “Trigleia”, “Trilye/Tirilye” isimleriyle anılan bu mahallenin adı 1900’lü yılların başında Mahmut Şevket Paşa kasabası olarak değiştirilmişse de yerleşim Tirilye olarak anılmaya devam etmiştir. 1963 yılında Zeytinbağı adını almış ve günümüzde tekrar eski adına kavuşmuştur. Tirilye tarih boyunca şarabı ve zeytini ile ünlü olmasının yanı sıra kültür varlıkları açısından da çok zengin bir yerleşim olarak ilgi çekiyor. Yüz yıllık tarihi konaklar, Rumlardan kalan üç manastır, yedi kilise, üç ayazma ve Ortodoks Rum mezarlığı bulunan Tirilye, Mudanya’nın önemli bir turizm değeri. Küçük bir yerleşmede bu sayıda dini yapının bulunması Trilye’nin önemli bir dini merkez olduğunu gösterirken, İskele Caddesi ismi verilen ve üzerinde yaklaşık on beş adet ulu çınar ağacı bulunan cadde kentin bel kemiğini oluşturmakta, dükkanlar, kahveler, kent parkı gibi ortak mekanların çoğu bu caddede yer almaktadır.
İlçenin batısında, 11 kilometre uzaklıkta, Marmara Denizi kıyısındadır. Bazı araştırmacılar Tirilye’nin Brylleion bağlı Tereia olduğunu iddia etmektedirler. Tirilye’nin kardeş şehirleri Yunanistandaki Rafina ve Nea Tirilya dır. Tirilye’nin bulunduğu bölge tarih içinde Misyalılar, Traklar, Antik Romalılar, Bizanslılar ve Osmanlılar tarafından yönetilmiştir. 1330’da Osmanlı egemenliğine giren Tirilye’nin ismi 1909’da sadrazam Mahmut Şevket Paşa’nın suikast sonucu öldürülmesinden sonra “Mahmutşevketpaşa” kasabası olarak değiştirilmişse de yerleşim Tirilye olarak anılmaya devam etmiştir. 1963 yılında “Zeytinbağı” adını alan belde, 2012’de alınan bir kararla tekrar “Tirilye” adını almıştır.
Tarihçe
Tirilye, olasılıkla Mudanya’nın fethi ve Mirzeoba, Kaymakoba gibi Türkmen köylerinin kuruluşu evresinde (1321-1330 arasında) Osmanlılar tarafından ele geçirilmiştir. Fethinden sonra da Rumların çoğunluk olarak yaşadıkları bir yerleşim olma özelliğini korumuştur.
II. Bayezid döneminde İstanbul’dan 30 hane Türk’ün getirilerek yerleştirildiği ve eski kayıtlarda Kitai’nin iskelesi olarak anılmakta olan Tirilye, Osmanlı döneminde Rumların büyük çoğunlukla yaşadıkları zengin bir yerleşim yeri idi. Özellikle zeytin ve zeytinyağı dünyaca tanınmıştı. İpekböcekçiliği ve şarap üretimi ile balıkçılık da önemli uğraşlar arasında geliyordu.
1906 tarihli Hudavendigar Vilayeti Salnamesi’nde belde, şöyle tanıtılmaktadır:
“Tirilye bucağı, Mudanya ilçesinin batısında ve Marmara Denizi kıyısındadır. Hoş bir havası vardır. Kasabada bir Cami-i şerif, bir İslam ve iki Hristiyan ilkokulu, yedi kilise ile eski eser niteliğinde üç manastır vardır. Kemerli denen kilisenin iç bölmelerinde bazı eski eserler bulunmaktadır. Başlıca üretimi zeytin, koza ve ev içi imalat sanayinden olarak çeşitli oda dokumalarından oluşmaktadır. Zeytin ürünü Doğu Rumeli ve Karadeniz kıyıları ile İskenderiye dolaylarına gönderilmektedir.”
1909’da Sadrazam Mahmut Şevket Paşa’nın öldürülmesi üstüne, bir süre “Mahmutşevketpaşa” adı verilen belde, kısa süre sonra yine eski adıyla anılır olmuştur.
Yunanistan’ın 1920–1922 arasında Bursa ve çevresini işgal altında bulundurduğu dönemde, Kral Konstantin tarafından ziyaret edilen (Eylül 1921) Tirilye, 13 Eylül 1922 günü Türk ordusunun gelmesi ile işgalden kurtarılmıştır.
Kurtuluş Savaşı sonrasında beldenin Rum halkından bir bölümü kendiliğinden, bir bölümü de Lozan’da varılan “Mübadele Anlaşması” gereğince Yunanistan’a göç etti. Onların yerine Selanik ve Girit’ten gelen Müslüman-Türk göçmenler beldeye yerleştirildi. Ayrıca Selanik, Usturumca, Dedeağaç, Serez, Tikveş, Karacaovalı ve Bulgaristan’dan gelen bazı göçmenler de bölgeye yerleştirildi.
1963’te “Tirilye” adı kaldırılarak yerine “Zeytinbağı” adı verildi. 2012’de ise Zeytinbağı ismi kaldırıldı ve beldenin ismi tekrar “Tirilye” oldu.
Tarihi yapılar
19. yüzyılın sonlarında beldede 19 yağhane, 2 hamam, 2 okul, 1 cami ile 7 kilise vardı. Trilye’de eski belgelerde geçen şu kiliseler vardı; H. Athanasios, H. Basileios, Hristos Soteros, H. Demetrios, H. Georgios Keto, H. Georgios Kyparissiotes, H. Marina, H. Parapoline, H. Paraskeve, H. Spyridon kiliseleri ile Madikkion ve Pelekete Manastırları.
Aziz Vasil Kilises (Kemerli Kilise)
1676’da gezgin Dr. John Covel tarafından hazırlanan el yazması bir belgede, kilisenin Panagia Pantobasilissa’ya (Bakire Meryem) adandığı belirtilir. İlk yapı, duvar tekniği ve başka özellikleri göz önünde bulundurularak 13. yüzyıl sonlarında yapıldığı kabul edilir. İlk tabaka freskolar’ı 14. yüzyıl başlarına,ikinci tabaka freskolar ise 18. yüzyıla (1723) tarihlendirilir. İstanbul Fener Rum Patrikhanesi’nin Bursa Metropolitliği’ne atadığı Elpidophoros Lambriniadis tarafından satın alındı. Restorasyondan sonra kilise olarak hizmet verecek.
Dündar Evi
Eski bir kilise binası olan Dündar Evi, Rumların bölgeyi terk etmesi ardından özel mülkiyet olmuştur. Bu gün halen konut olarak kiralanan bu eski kilisenin içinde 3 aile oturur. Ana giriş, kemerli taş bir kapıdandır. Giriş bölümü 3 katlıdır. Giriş katında pencereler küçük ve karedir. İkinci katta pencereler daha büyüktür ve dikdörtgendir. Üçüncü katta ise pencere üstleri kemerle tamamlanır.
Taş Mektep
Taş Mektep 1909 yılında yapılmış bir binadır. Kıbrıs Eski Cumhurbaşkanı Başpiskopos Makarios’un bu okulda eğitim aldığı ifade edilir. Döneminin Batı mimarisini yansıtan Neo-klasik tarzda bir yapıdır.
İskele caddesinin batısındaki tepede bulunan yapının üzerindeki bir taş oymadaki yazıda “M. MYPIDHS APXITEKTWN 1909” (M. Miridis Arhitektoğn 1909) ifadesinden mimarı ve yapım yılı anlaşılabilir. (Akıncıtürk, 2000) Sonra dan İzmir Metropoliti olan Hrisostomos, bu okulda müdürlük yapmıştır. Bu bina 1924 tarihinde şehit, öksüz, yetim çocukların okudukları Dâr-ül Eytam (Öksüz Yurdu) olarak Kazım Karabekir Paşa tarafından açılmıştır.
Fatih Camii
Eski ismi Aya Todori olan ve kapısında Hicri 968, Miladi 1560 yazılı olan kilise, sonra dan Fâtih Câmii olarak değiştirilerek kullanıma açılmıştır. Girişinde Bizans sütun başlıklarına sahip yapının 19 metre yüksekliğinde kubbesi bulunmaktadır.
Camiye 4 adet başlıkları mâdenden yapılmış motiflerle süslü sütunların taşıdığı ahşap beşik bir çatı ile kapalı bir revaktan girilir. Kilise olarak yapılan binâda, mevcut mihrâbın üzeri yarım kubbe ile örtülüdür. Çift kademeli kasnağa oturan konik kubbe hâkim elemandır.
Medikion manastırı
Manastır; Bursa ili, Mudanya ilçesi, Tirilye’den Eşkel Limanı’na giden karayolunun üzerindedir. Kuzeybatısında Rum Mezarlığı yer alır. Yapı, ilk inşa edildiğinde Hagios Sergios’a adanmıştır. Ancak 11. yüzyılda adı değiştirilerek “Medikion Manastırı” olmuştur.
İlk olarak 8. yüzyılda kurulduğu bilinen ve çiftlik olarak kullanılan manastırın yalnızca duvarlarıyla, her birinin ağırlığı 200 kilo gelen görkemli giriş kapıları günümüze ulaşmış durumdadır.
Hagios Ioannes Theologos (Pelekete) Aya Yani Manastırı
709 yılında kurulduğu ve 1922 yılına kadar faaliyet gösterdiği bilinen manastırın günümüze yıkılmış kilisesi ve duvar kalıntıları ulaşmıştır.
Kilise kapalı Yunan haçı planlıdır. Kullanılan malzeme ve teknik özellikler incelendiğinde, yapının farklı dönemlerde yapıldığı görülmektedir. Doğu köşe odaları hizasından doğu bölüm Bizans;batı bölüm 19. yüzyıl özellikleri taşımaktadır.
Batheos Rhyakos Soteros Manastırı (Aya Sotiri)
Büyük ölçüde yıkılmış durumda olan manastırın bazı binaları mülk sahibi tarafından barınak olarak kullanılmaktadır.
Kilise doğu-batı doğrultusunda dikdörtgen planlı bir naos, doğuda eksenin kuzeyinde içten ve dıştan yuvarlak apsis,batıda bir nartekse sahiptir.
Osmanlı hamamı (Avlulu Hamam)
Avlulu Hamam Yavuz Sultan Selim tarafından yaptırlımıştır.
Fatih Cami yanında yer alır.
Hamam doğu-batı doğrultusunda dikdörtgen planlı olup, peş peşe beş ayrı mekandan meydana gelmiştir. Hamamın girişi doğu duvarındadır. Soyunmalık ve onu izleyen mekan ayna tonozla örtülüdür. Buradan küçük bölümlere ve sıcaklığa geçilmektedir. Sıcaklık bölümü doğu-batı yönündeki bir sivri kemerle iki bölüme ayrılmış, üzerleri de kubbelerle örtülmüştür. Sıcaklığın çevresi Bursa üslubunda nişlerle çevrilmiş, bunların altına birer kurna yerleştirilmiştir. Ayrıca hamamın içerisine küçük dikdörtgen bir havuz yerleştirilmiştir.
Kültür Merkezi olarak kullanılmak üzere restore edilmektedir.
Kapanca Limanı
Tirilye’de Roma döneminden kalan Kapanca bölgesindeki antik liman her tarih döneminde en önemli kıyı ulaşımının stratejik odak noktası olmuştur.
Tarihsel kaynaklarda 9. yüzyıldan 14. yüzyıl başlarına dek Tirilye ve çevresinin ne durumda olduğuna ilişkin fazla bilgi yoktur. Ancak 1261 yılındaki Nimpheaum Anlaşması ile Bizans İmparatoru VIII. Mihail tarafından Cenevizlilere Marmara sahillerinde ticaret garantisi verilmesiyle Cenevizlilerin Appolonia Gölü kuzeyinden elde edilen tuz madeni ihracında Tirilye ve Apomeia (Mudanya) limanlarını kullandıkları belirlendiğinden,bu tarihlerde Tirilye’nin önemli bir liman kenti olduğu varsayılır. Burası ayrıca, bereketli topraklarından elde edilen ürünleri İstanbul’a Bizans İmparatorluğu’nun merkezine aktaran, kendi ticareti açısından da işlevsel önemi büyük olan bir liman kentidir.
Rum mezarlığı
Eşkel Limanı’na giden karayolunun üzerinde, merkeze 15 dakikalık yürüyüş mesafesindedir. Üzerindeki Yunanca yazılar ve büyük kapısı ile günümüze ulaşmıştır.
Tarihi çeşmeler
“Çifte çeşme”, “Çanaklı çeşme”, “Çarşı çeşmesi”, “Fatih cami çeşmesi”, “Sofalıçeşme” adlarıyla bilinen çeşmeler;, günümüzde sağlam olarak gelmiş tarihi çeşmelerdir.
Sofalı Çeşme
Tirilye de Bizans dönemine ait çeşmelerden biridir. Günümüze kadar korunan 70 tonluk sarnıca sahiptir. Eskipazar Caddesi üzerinde bulunur. Günümüzde restore edilmektedir. Üzerindeki mermer kabartmalar ilgi çekicidir. Bu kabartmalar Tirilyedeki eski Bizans dönemi yapılardada bulunur. Binanın hangi amaçla kullanıldığını gösterir. Sofalı Çeşme de su terazisi kullanılmıştır.
Eski Türk mezarlığı
Eski Türk mezarlığı, günümüze kadar ulaşamamıştır. Sokak adı olarak kalsa da bu yerler artık mezar değildir. Osmanlı dönemine ait mezar taşlarının nerede saklandığı ise bilinmemektedir. “Kabristan Sokak” olarak bu sokakların adı hala kullanılmaktadır.
Ekonomi
Belde merkezinde oturan nüfusun %80’i ticaretle uğraşır. Tuzlu zeytin, yağ, sabun ticareti başta gelmektedir. Tirilye’de tarım, oldukça gelişmiştir. En çok zeytin üretimi yapılır. Türkiye’nin en lezzetli sofralık zeytinlerinin yetiştiği yerlerdendir. Üstün kaliteli elma, armut ve şeftali üretimi de yapılmaktadır. Yetiştirilen sebzelerin başında fasulye, enginar, salatalık, domates, bezelye, patlıcan, biber gelir.
Hayvancılık ise beldeye yakın köylerde az, dağ köylerinde ise daha çoktur. Beldede tavukçuluk da yaygınlaşmaktadır. Balıkçılık da önemli bir gelir kaynağıdır. Tirilye sanayinde, zeytin imalatı büyük yer tutar. Tirilye, turizm bakımından I. derecede turistik hüviyete sahip bir beldedir.
Tirilye mutfağı
Tirilye zeytini dünyaca bilinen bir zeytin çeşididir. Paskalya çöreği ve cevizli lokum bayramlarda taş fırınlarda hazırlanır. Tirilye ev baklavası da bayramlarda hazırlanan özel bir baklava çeşididir. Özelliği hamurunun kalın olmasıdır. Ayrıca iç malzeme (özellikle ceviz) iç kısmına bol miktarda konulur. Tirilye kebabı bilinen yemekleri arasındadır. Bu kebab Bursa da ve Türkiye’nin birçok bölgesinde Tirilye kebabı olarak satılmaktadır. Deniz ürünleri bol miktarda tüketilir. Midye tava, balık kızartma ve buğlaması yine tüketilen gıdalar arasındadır. Tirlye’ye göçle gelen halklar kendi yemek kültürlerinide getirmiştir. Balkan ve Karadeniz mutfağının etkileri yemeklerde görülür. Tatar mutfağına ait cantık lokantalarda satılmaktadır. Tirilye’de fırınlarda kuluri (bir çeşit simit) yapılmakta ve satılmaktadır.
Kaynak: Vikipedia
http://www.mudanya.bel.tr/Mudanya-Hakkinda/12/tirilye/nostalji-sokaklar.html
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.