Ana Sayfa YAZARLAR-YENİ Türk Hukukunda Yabancı Para Alacaklarının Tahsilinden Doğan Uyuşmazlıklarda Nelere Dikkat Edilmelidir?

Türk Hukukunda Yabancı Para Alacaklarının Tahsilinden Doğan Uyuşmazlıklarda Nelere Dikkat Edilmelidir?

Türk hukukunda yabancı para alacaklarının tahsiline ilişkin olarak alacaklıya pek çok seçimlik hak tanınmıştır. Söz konusu seçimlik hakların kullanılması ise, değişen ekonomik koşullar çerçevesinde alacağın değerini önemli ölçüde etkileyecek niteliktedir.

867
0

Hikmet KASAROĞLU
Avukat
hikmet@kasaroglu.av.tr


Her geçen gün küresel bir boyut kazanan günümüz ticari hayatında, özellikle uluslararası nitelik taşıyan sözleşmelerde, para borçlarının ülke parası dışında başka bir para birimi üzerinden belirlenmesi sıklıkla karşımıza çıkmaktadır. Öte yandan, vadesinde tahsil edilemeyen yabancı para borcunun tahsilinde, borcun ifasının hangi para birimi üzerinden talep edilebileceği, uygulanacak döviz kuru, talep edilecek faiz oranı gibi hususların belirlenmesi önem arz etmektedir.

Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK”) 99. Maddesi, yabancı para alacaklarının tahsili bakımından öncelikle ikili bir ayırım getirmiştir. Buna göre, taraflar arasındaki sözleşmede aynen ödeme ya da benzeri bir ifade ile borcun belirlenen yabancı para ile aynen ödenmesi kararlaştırılmışsa, söz konusu borcun Türk Lirası olarak talep edilmesi mümkün değildir.

Aynen ödeme zorunluluğu bulunmayan yabancı para borçlarında ise TBK, alacaklı ve borçluya borcun vadesinde ödenip ödenmemesine göre birtakım seçimlik haklar tanımıştır. Buna göre, borcun vadesinde ödenecek olması halinde borçlu borcunu dilerse belirlenen yabancı para ile ödeyebileceği gibi paranın vade tarihindeki döviz kuru üzerinden Türk Lirası olarak da ödeme yapabilir. Görüldüğü üzere burada, yabancı para borcunun ödemesinde kullanılacak para birimi borçlu tarafından seçilmektedir.

Yabancı para borcunun vadesi geldiği halde ödenmemesi halinde ise, sözleşmede aynen ödeme hükmü bulunmamak şartıyla, borcun ödeneceği para biriminin ve döviz kurunun belirlenmesine ilişkin seçimlik hak ise alacaklıya geçmektedir. Buna göre, alacaklı borcun yabancı para birimi üzerinden ödenmesini talep edebileceği gibi Türk Lirası üzerinden ödenmesini de talep edebilir. Alacağın Türk Lirasına çevrilmesinde, vade veya fiili ödeme tarihindeki kur üzerinden talepte bulunma hakkı da yine alacaklıya aittir.

YABANCI PARA ALACAĞININ İCRA TAKİBİ YOLU İLE AYNEN TAHSİLİ MÜMKÜN MÜDÜR?

Alacaklının yabancı para alacağını aynen veya Türk Lirası üzerinden talep etme hakkı, alacağın tahsilinin dava yolu ile talep edildiği hallerde de geçerlidir. Alacaklı, sözleşme konusu alacağa ilişkin açacağı alacak davasını Türk Lirası üzerinden açabileceği gibi alacağın yabancı para üzerinden tahsilini de talep edebilir. Ancak burada, alacağın öncelikle icra takibine konu edildiği durumlarda açılacak itirazın iptali davaları konusunda bir ayırıma gitmek gerekmektedir. Zira İcra İflas Kanunu’nun (“İİK”) 58. Maddesinde yer alan düzenleme uyarınca, alacağın Türk Lirası ile tutarı ve yabacı para alacağının hangi tarihteki kur üzerinden talep edildiği takip talebinde belirtilmelidir. Buna bağlı olarak, icra takibine yapılacak itirazın iptali talebiyle açılacak davanın konusu da icra takibine konu edilen alacak olacaktır. Dolayısıyla, yabancı para olarak veya Türk Lirasına çevrilerek açılan takiplerin, itiraza konu olması hâlinde, itirazın iptali davalarında icra takibinde konu edilen para birimi dışında bir para cinsinin konu edilmesi mümkün değildir.  Bir başka deyişle, yabancı para alacağı icra takibine Türk Lirasına çevrilmek suretiyle konu edilmişse artık itirazın iptali davasının yabancı para birimi üzerinden açılmasına olanak bulunmamaktadır.

YABANCI PARA ALACAĞININ DAVA YOLU İLE TAHSİLİNDE DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN HUSUSLAR NELERDİR?

Yukarıda açıklandığı üzere, sözleşmede aynen ödeme hükmünün yer almadığı hallerde, vadesi geldiği halde ödenmeyen para borcunun aynen veya Türk Lirası üzerinden ödenmesini talep etme hakkı alacaklıya aittir. Söz konusu seçim hakkı dava veya icra takibine başvurulmadan önce kullanılabileceği gibi; para alacağının aynen veya Türk Lirası üzerinden alacak davasına konu edilmesi de mümkündür. Bu durumda, alacaklı, dava dilekçesinde, yabancı para alacağının vade veya fiilî ödeme tarihindeki kur üzerinden tahsiline ilişkin talebini de belirtmekle yükümlüdür.

Burada dikkat edilmesi gereken husus, alacaklının, TBK madde 99 gereğince vade veya fiilî ödeme tarihindeki kur arasında seçim yapma yükümlülüğünün bulunmasıdır. Alacaklının söz konusu iki tarih dışında, kendisi için daha elverişli olabilecek başka bir kuru seçme yetkisi bulunmamaktadır. Şüphesiz olarak, alacağın yabancı para veya Türk Lirası üzerinden ödenmesine ilişkin seçim ile vade veya fiili ödeme tarihindeki kurun seçilmesinde mevcut ekonomik durum, takip ve yargılama sürelerinin uzunluğu ile Türk Lirasının yabancı para karşısındaki değeri gibi hususlar dikkatle incelenmelidir.

YABANCI PARA ALACAĞININ TAHSİLİNDE İŞLEYECEK FAİZ ORANLARI NELERDİR?

3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun’un (“3095 sayılı Kanun”) 4/a maddesi uyarınca, sözleşmede daha yüksek akdi veya gecikme faizi kararlaştırılmadığı hallerde, yabancı para borcunun faizinde, devlet bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranının esas alınacağı düzenleme altına alınmıştır.

Bu kapsamda, TBK madde 99 uyarınca, alacaklının seçimlik hakkını fiili ödeme tarihindeki kur üzerinden Türk Lirası olarak ödenmesi yönünde kullandığı hallerde,  talep konusu alacak tahsil tarihine kadar yabancı para alacağı olarak değerlendirileceğinden, alacağa 3095 sayılı Kanun’un 4/a maddesi gereğince vade tarihinden fiilen ödeme tarihine kadar devlet bankalarının o para birimi ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranına göre faiz işletilecektir. Yabancı para alacağının vade tarihindeki kur üzerinden Türk Lirasına çevrilmek suretiyle talep edildiği hallerde ise 3095 sayılı Kanun’un 2. Maddesi uyarınca alacağın adî veya ticarî işten doğması ayırımına göre Türk Lirası üzerinden temerrüt faizi işletilmesi söz konusu olacaktır.

Sonuç olarak, Türk hukukunda yabancı para alacaklarının tahsiline ilişkin olarak alacaklıya pek çok seçimlik hak tanınmıştır. Söz konusu seçimlik hakların kullanılması ise, değişen ekonomik koşullar çerçevesinde alacağın değerini önemli ölçüde etkileyecek niteliktedir. Bu nedenle, yabancı para alacaklarının tahsiline ilişkin kanun yollarına başvurulmadan önce alacağın miktarı, akdi düzenlemeler, Türk Lirasının ilgili yabancı para karşısındaki değeri gibi hususlar değerlendirilmek suretiyle planlama yapılması önem arz etmektedir.

 

Makalelerin tamamına http://www.kasaroglu.av.tr/tr/27985/Yayinlar adresinden ulaşabilirsiniz.


Kaynak: İşbu içerik, Avukat Hikmet KASAROĞLU’nun özel izni ile yayınlanmıştır. Yazının tüm hakları ve sorumluluğu yazara aittir.
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


Önceki İçerikEvde kullanılan elektrikli cihazların onarım hizmetlerine istinaden düzenlenecek faturada KDV tevkifatı yapılmalı mıdır?
Sonraki İçerik2021 Nisan ayı kira artış oranı nedir?

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz