Tüketici satımları uygulamada son derece yaygın şekilde kullanılan satım sözleşmesinin bir türüdür. Taraflardan biri tüketici, diğer tarafı ise ticari ve mesleki amaçla bu işi yapan gerçek veya tüzel kişi satıcı olan satış sözleşmelerinin tamamı tüketici işlemi sayılır.
Tüketici işlemi niteliğinde olan satış sözleşmelerine öncelikle 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun hükümleri uygulanır. Ancak Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’da hüküm bulamayan hallerde, başta Türk Borçlar Kanunu olmak üzere diğer temel kanunlar ve özel kanunlar uygulanır.
Ayıp terimiyle, satılan malda ortaya çıkan ve alıcının o maldan tümüyle ya da gerektiği gibi yararlanmasını engelleyen eksiklikler ve aksaklıklar ifade edilmek istenir. Ayıplı malın tanımı 6502 sayılı TKHK m. 8/1’de yapılmıştır.
Buna göre;
“Ayıplı mal, tüketiciye teslimi anında, taraflarca kararlaştırılmış olan örnek ya da modele uygun olmaması ya da objektif olarak sahip olması gereken özellikleri taşımaması nedeniyle sözleşmeye aykırı olan maldır.”
İlgili maddede yapılan ayıplı mal tanımı nazara alındığında; a) Sözleşmede taahhüt edilen hususların malda bulunmaması (Subjektif Ayıp) veya b) Olağan koşullarda malda bulunması gereken özellikleri bünyesinde bulundurmaması (Objektif Ayıp) hallerinde mal, ayıplı sayılacaktır.
Taraflar aralarında yaptıkları sözleşmede malın belli başlı bazı özellikleri taşıyacağı konusunda anlaşma yapabilirler. Malın tarafların sözleşmede kararlaştırdıkları unsurları taşımaması durumunda mal, ayıplı mal olarak kabul edilir. Normal şartlarda, sözleşmede tespit edilen hususlar konusunda ayrıca bir anlaşma yapılmamış olsaydı malın ayıplı olmayacağı kabul edilmiş olsa bile, taraflar sözleşmede açıkça malın bazı özellikleri bünyesinde barındıracağını kabul etmiş olduklarından, sözleşmede kararlaştırılan taahhüde aykırı olan mal ayıplı mal sayılır.
Sözleşmeye aykırı biçimde mal teslimi, her zaman ayıplı bir malın verilmesi anlamına gelmez. Ayıplı maldan söz edilebilmesi için, sözleşmeyle kararlaştırılan malın teslim edilmiş olması, fakat o malda bulunduğu belirtilen vasıfların bulunmaması veya çeşidi ve niteliği gereği malın taşıması gereken özelliklerin eksik olması gerekir.
Bu nedenle malın miktarındaki eksiklik ayıp sayılmaz. Örneğin, on kilogram yerine sekiz kilogram, üç metre yerine iki buçuk metre mal teslimi halinde ayıp değil; borca aykırılık vardır ve satıcı, ayıp hükümlerine göre değil, Türk Borçlar Kanunu’nun 112. Maddesi gereğince eksik ifa dolayısıyla tazminat sorumlusu olur. Fakat miktardaki eksiklik malın kullanılabilirliğini etkiliyorsa, bunun da ayıp kavramı içinde yer alacağı öğretide kabul edilmektedir.
Ayrıca satıcı tarafından bildirilen veya teknik düzenlemesinde tespit edilen niteliğe aykırı olan; muadili olan malların kullanım amacını karşılamayan, tüketicinin makul olarak beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mallar ayıplı olarak kabul edilir.
Kanunda yapılan bu düzenleme ile malın ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda veya reklam ilanlarında yer alan niteliklere sahip olacağının da taraflarca kararlaştırılmış olduğu kabul edilmiştir.
Açık Ayıp-Gizli Ayıp Ayrımı
Satın alınan maldaki ayıp; açık ayıp veya sonradan kullanımla birlikte ortaya çıkan gizli ayıp şeklinde olabilir. Maldaki ayıbın açık ayıp veya gizli ayıp olması, ayıp ihbarı, zaman aşımı süresi ve bu nedenle seçimlik hakların kullanılması yönünden son derece önemlidir.
Ayıbın açıkça görüldüğü veya basit bir inceleme ile hemen anlaşılabilecek ayıplar açık ayıplardır. Malın tüketiciye teslim tarihinden itibaren ilk 6 ay içerisinde ortaya çıkan ayıpların teslim tarihinde malda bulunduğu kabul edilir.
Bu nedenle satıcı maldaki ayıbın tüketicinin kullanımından kaynaklandığını ispatladığı takdirde ayıp nedeniyle sorumluluktan kurtulur, ispat yükü burada tüketici yerine satıcıya yüklenmiştir.
Malın tesliminden sonra veya malın kullanılması ile birlikte ortaya çıkan ayıplara ise gizli ayıp denir. Gizli ayıbın açığa çıkması durumunda tüketici durumu derhal satıcı veya diğer ilgililere ihbar etmek zorundadır. Bu halde gizli ayıplar yönünden Tüketici Kanunu’nda herhangi bir süre öngörülmemiştir.
Malın tüketiciye tesliminden itibaren 6 ay sonra ortaya çıkan gizli ayıpların ihbarına yönelik 6502 sayılı TKHK’da herhangi bir düzenleme yapılmadığından TKHK m. 83/1 uyarınca genel hükümlere gitmek yerinde olacaktır. Buna göre TBK m. 223/2’de yapılan düzenlemeye göre olağan bir gözlem ile ortaya çıkarılamayacak ayıbın bulunması halinde bu ayıbın sonradan anlaşılması durumunda tüketicinin bu ayıbı “hemen” satıcıya bildirmesi zorunludur.
Ayıplı Mal Nedeni ile Seçimlik Haklar
Satılan malın ayıplı olması durumunda tüketiciye 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun m. 11 hükmünde dört ayrı seçimlik hak tanınmıştır. Tüketicinin satın aldığı malın ayıplı olması durumunda, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun m. 11 hükmünden kaynaklanan seçimlik hakları;
– Malı iadeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme, – Malın ayıpsız yenisi ile değişimini talep etme, – Ayıp oranında satış bedelinden indirim talep etme, – Aşırı bir masraf gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere ücretsiz onarım isteme haklarına sahiptir.
Tüketicinin satın aldığı malın ayıplı çıkması halinde sözleşmeden dönme ve bedelde indirim hakkının kullanılması yenilik doğuran haklardandır.
Kural olarak bu haklar kullanılmakla sonuç doğurur, bu nedenle istisnai haller dışında tüketici bu hakları kullandıktan sonra vazgeçemez.
Tüketici onarım veya yenisi ile değişim hakkını kullandığı takdirde, mal tekrar arızalanırsa diğer seçimlik haklarını kullanabilir. Zira bu haklar yenilik doğurucu haklardan değildir. Tüketici seçimlik hakları ile birlikte Türk Borçlar Kanunu hükümlerine göre tazminat isteyebilir. Tüketicinin satın aldığı malın ayıplı çıkması nedeni ile ayrıca ayıplı malın sebep olduğu zararları seçimlik haklarındaki bu taleplerden biriyle birlikte satıcı veya üreticiden talep etme hakkına sahiptir.
Detaylı Bilgi İçin;
Stajyer Avukat Esma Sena Tezcan e.tezcan@ozgunlaw.com
Kaynakça:
1. KARA, İlhan, Yeni Kanuna Göre Tüketici Hukuku, . Baskı, Mart 2015
2. ZEVKLİLER, Aydın/ AYDOĞDU, Murat, Tüketicinin Korunması Hukuku, 3. Baskı, 2004
3. YAVUZ, Nihat, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun Şerhi, 2. Baskı
Kaynak: ozgunlaw.com
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.