Ana Sayfa YAZARLAR-YENİ Tıbbi Uygulama Hatası (Tıbbi Malpraktis) Kapsamında Hekimin Hukuki Sorumluluğu (Av. Selin Kurt)

Tıbbi Uygulama Hatası (Tıbbi Malpraktis) Kapsamında Hekimin Hukuki Sorumluluğu (Av. Selin Kurt)

944
0

Malpraktis, Latince “male” ve “prakxis” kelimelerinden türemiş olup “kötü, hatalı uygulama” anlamına gelmektedir. Uygulamada bir meslek grubu mensubunun mesleğini icra ederken uyguladığı kusurlu, hatalı hareketler için kullanılmaktadır. Günümüzde malpraktis kavramı sıklıkla hekimlik, avukatlık gibi meslek gruplarında karşımıza çıkmaktadır. Çalışmamızın konusunu hekimler tarafından gerçekleştirilen tıbbi uygulama hatasının hukuki boyutu oluşturmaktadır.

Türk Tabipleri Birliği tarafından 01.02.1999 tarihinde yayınlanan “Hekimlik Meslek Etiği Kuralları”nın 13. maddesi “Hekimliğin Kötü Uygulanması (Malpractice)” başlığını taşımakta olup bu maddeye göre “Bilgisizlik, deneyimsizlik ya da ilgisizlik nedeniyle bir hastanın zarar görmesinin “hekimliğin kötü uygulaması” anlamına geldiği” ifade edilmiştir. Yine Türk Tabipleri Birliği’nin Malpraktis Bildirgesinde bu kavramın tıbbi uygulamadaki bilgi-beceri eksikliği ya da ihmal nedeniyle hizmet sunulan kişinin sağlığına zarar gelmesi olarak ifade edilmiştir.

Hekim ile hasta arasındaki ilişki hukuken birçok farklı şekilde kurulabilmekte olup bu ilişki sözleşmeye dayanabileceği gibi haksız fiile veyahut vekâletsiz iş görmeye dayanabilmektedir. Ülkemizde doktrinde ve yargı kararlarındaki baskın görüş hekim ile hasta arasında kurulan sözleşmenin vekâlet sözleşmesi niteliğinde olduğu yönündedir. Ancak bu sözleşme sağlık konusunun doğasından kaynaklı olarak klasik sözleşme yapma yönteminden farklılık arz etmektedir.

Kural olarak sözleşme, icap ve kabul olarak ifade edilen, birbirine uygun irade beyanlarıyla kurulmakta olup hasta ile hekim arasında kurulan tedavi sözleşmesi, hastanın muayene ya da tedavi olmak için hekime başvurmasının ardından hekimin hastayı muayene veya tedavi etmeyi kabul etmesiyle kurulur. Bu sözleşmenin temel unsurları hasta, hekim, tıbbi müdahale, taraflar arasında anlaşma ve ücrettir.

Bunun dışında bir de hasta ile özel hastane arasında kurulan “hastaneye kabul sözleşmesi” bulunmakta olup bu sözleşme, birden fazla edimi içeren, karma yapıda ve nitelikte olup özel hastane sahibi/işleticisinin, ayrıca bir tedavi yükümünü üstlenmiş bulunup bulunmamasına göre, tam(bölünmemiş) ya da kısmi(bölünmüş) hastaneye kabul sözleşmesi olarak kurulmuş olabilmektedir. Özellikle, tam hastaneye kabul sözleşmelerinde, hastane işleticisinin hastaya karşı; hastalığın teşhis ve tedavisi için gerekli tıbbi hizmetlerin verilmesi edimi başta olmak üzere, hastane bakımının sağlanması, hastanenin organizasyonu ve işleyişini gerçekleştirme yükümleri asli edim yükümleri olarak ortaya çıkmaktadır.

Bu açıklamalardan hareketle hekim ile hasta arasında kurulan sözleşmeye dönüldüğünde, bu sözleşmenin hukuki niteliğinin vekalet sözleşmesi olduğu ve bu nedenle hekimin özen yükümlüğü altında olduğu doktrin ve yargı yararlarında ittifakla kabul edilmektedir. TBK m. 502’de vekalet sözleşmesi, “vekilin vekâlet verenin bir işini görmeyi veya işlemini yapmayı üstlendiği sözleşme” olarak tanımlanmaktadır.

Sözleşmenin niteliği gereği hekim, borcu şahsen ifa etmek, sadakat ve özen göstermekle yükümlüdür. Dolayısıyla, hekimin uygulama hatasının hukuki boyutunda öncelikle kurulan vekalet sözleşmesi gereği, hekimin sadakat ve özen yükümlülüğüne aykırı (kusur veya ihmale dayalı) bir eyleminin var olup olmadığının tespiti gerekmektedir.

Hastanın doğrudan hekim ile değil de, özel hastane işletmesiyle sözleşme ilişkisi kurmuş olması durumunda ise borca aykırılık, hastanenin bakım hizmeti kapsamında değerlendirilen “organizasyon kusuru” olarak karşımıza çıkmaktadır. Hastane işleteninin organizasyon kusuru olarak karşımıza çıkan borca aykırı davranışı ile hastada meydana gelen zarar arasında uygun illiyet bağının varlığının kabulü zorunludur.

Hekim ile hasta arasındaki hukuki ilişki, tıbbi müdahalenin niteliği itibariyle bir eser sözleşmesi niteliğinde de olabilmektedir. TBK m. 470’te eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, işsahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşme olarak tanımlanmaktadır. Hekim ile hastane arasında kurulan sözleşme niteliğinin eser sözleşmesi olduğunda, hekimin daha büyük bir hukuki sorumluluk altında olduğu kabul edilmektedir. Zira bu sözleşmede önem arz eden, yüklenicinin gösterdiği özen veya çabadan ziyade ortaya çıkan sonuç (eser) dir.

Bununla birlikte, acil vakalarda veyahut mevcut bir uygulama kapsamında değişikliğe gidilmesi gerektiğinde yeni bir sözleşme kurma imkanı olmayan durumlarda hekim ile hasta arasındaki ilişki “vekaletsiz iş görme” olarak da karşımıza çıkabilmektedir.

Hekimin hukuki sorumluluğunda, kurulan hukuki ilişki ne olursa olsun, kusur kurucu unsuru oluşturmaktadır. Kusur, hekimin hekimlik sözleşmesi ve/veya hukuk düzeni tarafından yüklenen yükümlülükleri kasten veya ihmal suretiyle ihlal etmesidir. Hekimin kusurlu eylemi sebebiyle hasta nezdinde bir zarar doğmuş olması hukuki sorumluluğun diğer unsurunu oluşturmaktadır. Zarar bulunmadığı takdirde tazmin sorumluluğu da doğmayacaktır. Zarar, maddi ve manevi zararlar olmak üzere ikiye ayrılmakta olup bu kapsamda maddi zararlara örnek olarak tedavi giderleri, çalışma gücü kaybı, eşinin ya da yakının ölmesi nedeniyle destekten yoksun kalma, ölüm nedeniyle oluşan giderler verilebilir. Hekimin kusurlu eylemiyle hastada meydana gelen zarar arasında illiyet bağı bulunması durumunda yani, hastada oluşan zararın hekimin sözleşmeye aykırı veya haksız fiil teşkil eden kusurlu eylemiyle meydana gelmiş olması durumunda hekimin hukuki sorumluluğu doğacağından söz edilecektir.

Manevi zararlar ise, hekimin kusurlu eylemi neticesinde kişinin şahıs varlığında yani kişisel değerlerindeki azalmayı ifade etmekte olup başka bir anlatımla kişide meydana gelen ruhsal zedelenmedir. Hekim tarafından gerçekleştirilen hatalı uygulama neticesinde hastanın yaşama isteğinde önemli sayılabilecek bir rahatsızlık meydana gelmiş veyahut bu uygulama sebebiyle hasta doğru uygulama yapılsaydı yaşamayacağı bir ruhsal/psikolojik yıpranma yaşamışsa bu zedelenmenin en azından belli bir dereceye kadar manevi tazminat aracılığıyla giderilmesi söz konusu olabilecektir. TBK m. 56 hükmünde bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda zarara görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verilebileceği düzenlenmiştir. Kişilik hakkının zedelenmesinden doğan manevi tazminat hakkı da TBK m. 58’de düzenlenmiştir. Somut olayın özelliklerine her iki maddeye dayalı olarak manevi tazminat talep edilmesi mümkündür.

Av. Selin Kurt

s.kurt@ozgunlaw.com

 

Kaynakça:

1.Bilge Nur Ürekli, Tıbbi Müdahalede Hekimin Taksire Dayalı Cezai Sorumluluğu, Beykent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Hukuku Anabilim Dalı, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2017, s. 25.

2.Ece Sindel, Hekimin Özen Yükümlülüğü, Çankaya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk Anabilim Dalı, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Aralık 2014, s. 3.

3.Filiz Yavuz İpekyüz, Hekimin Tazminat Sorumluluğu, Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt: 20, Sayı: 33, Yıl: 2015, s. 35.

4.Gürsel Çetin, “Tıbbi Malpraktis”, İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Sürekli Tip Eğitimi Etkinlikleri, Yeni Yasalar Çerçevesinde Hekimlerin Hukuki ve Cezai Sorumluluğu, Tıbbi Malpraktis ve Adli Raporların Düzenlenmesi, Sempozyum Dizisi No:48, Şubat 2006, s. 31-42, http://www.ctf.edu.tr/stek/pdfs/48/4802.pdf, Son Erişim Tarihi 16.01.2020.

5.Hekimlik Meslek Etiği Kuralları, https://www.ttb.org.tr/mevzuat/index.php?option=com_content&task=view&id=65&Itemid=31, Son Erişim Tarihi 16.01.2020.

6.Türk Tabipleri Birliği Malpraktis Bildirgesi, http://www.ttb.org.tr/images/stories/file/etik/9.pdf, Son Erişim Tarihi 16.01.2020.

7.YHGK, 21.10.2009, 2009/393 E. 2009/452 K.


Kaynak: Av. Selin KURT – İçerik, Ozgun Law firmasının özel izni ile yayınlanmıştır. 11.02.2020
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


Önceki İçerikE-İhalenin amacı nedir ve nasıl sisteme kaydolabiliriz?
Sonraki İçerikKanun Dışı Grevin Kapsamı, Tespiti ve Hukuki Sonuçları (Stj. Av. Serdar DARAMA)

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz