BAKAN PAKDEMİRLİ, AKILLI TARIM UYGULAMALARI TANITIM PROGRAMINA KATILDI
BAKAN PAKDEMİRLİ, AKILLI TARIM UYGULAMALARI TANITIM PROGRAMINDA KONUŞTU:
“Bakanlık olarak Türkiye’nin en güçlü tarımsal Ar-Ge altyapısına sahibiz”
“Türkiye’nin gıda güvenliğini güçlendirecek projeleri hayata geçiriyoruz”
“Tarımsal hasılada Avrupa’da birinci sıradayız”
“e-Devlet üzerinden en fazla hizmet veren bakanlıklar arasındayız”
“Akıllı tarım uygulamalarında dronlar aktif bir şekilde kullanılacak
“Tarım, siyaset üstü bir meseledir”
Tarım ve Orman Bakanı Dr. Bekir Pakdemirli, Bakanlığına bağlı Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü ile Gebze Teknik Üniversitesi arasında işbirliği protokolü ve Akıllı Tarım Uygulamaları tanıtım programına katıldı. Bakan Pakdemirli, Gebze Teknik Üniversitesi’nin 2020-2021 Akademik yılı açılışı münasebetiyle ilk dersi de verdi.
Gebze Teknik Üniversitesi’nin 2020-2021 Akademik yılı açılışı için de bir arada bulunduklarını belirten Bakan Pakdemirli, “Teknolojinin en büyük avantaj olduğu günümüzde, ülkemizin teknoloji merkezi haline gelen Gebze’de, Teknik Üniversitemizin akademik yılının tüm öğrencilere, akademisyenlere, Kocaeli ilimize ve Ülkemize hayırlar getirmesini diliyorum.” dedi.
Türkiye’nin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde teknoloji alanında büyük bir değişim ve dönüşüm dönemi yaşadığını dile getiren Pakdemirli, “Artık teknoloji ve dijital erişim hayatımızın her yerinde! Yerli ve milli üretimin öncelikli olduğu bu dönemde, tarım ve orman sektörü de, bu dönüşümün tam merkezinde yer alıyor. Tarımsal üretim tarlada başlıyor, ama bizler; meyveyi, sebzeyi, gıdayı genelde soframızda görüyoruz. Toprağa bir tohum atılıyor, üzerinden günler, aylar, yıllar geçiyor. Tarladan sofraya kadar giden bu süreç, içinde sayısız hikâyeyi barındırıyor. Bu hikâyenin her aşamasında ayrı bir emek, ayrı bir zaman harcanıyor. Her aşamada ayrı bir maliyet, ayrı bir zahmet ortaya çıkıyor.
İşte biz üretim sürecini inovasyonla ne kadar hızlı buluşturursak, tarımı ne kadar çok teknolojiyle birleştirirsek, o zaman verimliliği büyük oranda artırır, maliyeti ve harcanan zamanı önemli miktarda azaltırız. O nedenle tarımda teknoloji, tarımda inovasyon diyoruz. Buradan hareketle, tarımla teknolojinin buluştuğu, bugünkü gibi programlara çok önem veriyorum.” ifadelerini kullandı.
“TÜRKİYE’NİN EN GÜÇLÜ TARIMSAL AR-GE ALTYAPISINA SAHİBİZ”
Bakanlık olarak tarım teknolojileri, akıllı tarım uygulamaları ve Ar-Ge konusunda önemli çalışmalar yürüttüklerini ve Türkiye’nin en güçlü tarımsal Ar-Ge altyapısına sahip olduklarını anlatan Pakdemirli, bu altyapı ve teknolojiyi üniversitelerle yaptıkları işbirlikleri ile daha da geliştirmek istediklerini vurguladı.
YÖK ile bu kapsamda işbirliği protokolleri imzaladıklarının altını çizen Pakdemirli, bu işbirliği kapsamında, akıllı tarım uygulamaları ve bu konuda Gebze Teknik Üniversitesi ile beraber yürüttükleri çalışmaları anlattı.
Tarım ve gıdanın herkes için vazgeçilmez olduğunu vurgulayan Pakdemirli, tüm dünyayı etkileyen pandemi sürecinde bunun çok iyi anlaşıldığını söyledi.
Son 10 yılda yapılan birçok uluslararası araştırmada, 21. yüzyıl için 3 sektör stratejik mücadele alanı olarak ön plana çıktığını belirten Pakdemirli, bunlardan ikisinin “Tarım-Gıda ve Su” olduğunu dile getirdi.
“TÜRKİYE’NİN GIDA GÜVENLİĞİNİ GÜÇLENDİRECEK PROJELERİ HAYATA GEÇİRİYORUZ”
Bu nedenle, son 18 yıldır tarım ve orman sektörünü sağlam temeller üzerine oturttuklarını ve Türkiye’nin gıda güvenliğini güçlendirecek projeleri hayata geçirdiklerinin altını çizen Pakdemirli, şöyle konuştu:
“Son yüzyılda tarım anlayışı giderek değişti. Özellikle son 50 yılda bu değişimin sonuçlarını daha net görüyoruz. Dün üretim odaklı yapılan tarım, bugün özellikle pandemi sonrası kendine yeterliği ön planda tutarken, bunun yanında pazar ve tüketiciyi de baz alacak şekilde yapılıyor.
Dün yerel ve bölgesel pazarlarda ürün satmak önemli iken, bugün yerel ve bölgesel pazarların yanında ulusal ve küresel pazarlar da hedef haline geldi.
Özellikle, pandemi sonrası dönemde, üretim ve pazar süreçlerinin entegrasyonu, yani sözleşmeli üretim, lojistik ve tedarik sistemlerinin güçlendirilmesi ön planda olacak konular arasındadır.
Ayrıca, günümüzde markalaşma ve coğrafi işaret, pazarlamada öncelik haline geldi. Artık, sadece paket ve ambalaj o ürünü satmıyor. O ürünün hikâyesi ve markası, insanların onu alma isteğini de üst sıralara taşıyor. Dün, emek ve işgücünün yoğun olduğu tarım sektöründe, bugün bilginin ve bilgi sahibinin bir adım önde olduğunu hepimiz görüyoruz. 20. yüzyılın ilk çeyreğinde başlayan ve giderek gelişen mekanizasyon ağırlıklı üretim, 21. yüzyılda yerini teknolojinin yoğunlukta olduğu üretim sistemine bıraktı.
Artık sadece makinelere, onların gücüne ve kuvvetine bakmıyoruz. Teknolojiyle birleşmesine, dijital entegrasyona, üretim sistemiyle uyumuna, verimliliğe katkısına bakıyoruz.
Tüm Dünyanın gittiği bu yolda, Türkiye olarak biz de yerimizi sağlam bir şekilde aldık. Bilgi ve teknoloji kullanımını tarımda ön sırada tutuyoruz. Ve yeni teknolojileri üreticimizle buluşturmak için de yoğun gayret gösteriyoruz.”
“TARIMDA İNOVATİF VE TEKNOLOJİK UYGULAMALARA DAHA ÇOK AĞIRLIK VERMEK ZORUNDAYIZ”
Dünya nüfusunun 2050 yılında 10 milyara, Türkiye nüfusunun ise 100 Milyonu geçmesinin beklendiğini ifade eden Pakdemirli, “Gelecek 30 yılda nüfusta yaklaşık %30 artış öngörülüyor. Artan nüfusla kişi başına düşen tarım alanı da giderek azalıyor. Bugün, Dünya’da kişi başına düşen işlenen tarım arazisi, diğer bir değişle bir kişinin karnını doyuracak tarım alanı miktarı 2 dekar iken, 2050 yılında, eğer toplam tarım alanı azalmaz aynı kalırsa 1,6 dekara kadar düşecek. Diğer taraftan ise artan nüfusun karnını doyurmak için bugünkünden %60 daha fazla gıdaya ihtiyaç duyacağız. Peki, aynı tarım arazisinde %60 daha fazla gıdayı, yani üretimi nasıl artıracağız? Bu sorunun cevabı çok net: Teknoloji ve İnovasyon! Gıda güvenliğimizi sağlamlaştırmak, verimli ve yeterli üretimi garanti altına almak için, tarımda inovatif ve teknolojik uygulamalara daha çok ağırlık vermek zorundayız.” diye konuştu.
“TARIM 5.0’A ŞİMDİDEN HAZIRLANMALIYIZ”
Tarım 4.0’ın ne anlama geldiğini ve neleri içerdiğini de değinen Pakdemirli, şunları söyledi:
“20. yüzyılın başlarında, tarımda makinelere geçişle birlikte başlayan teknoloji dönemi, 2. Dünya savaşından sonra üretim artışını hedefleyen politikalar ve yeşil devrimle birlikte bir seviye atladı ve Tarım 2.0’a yükseldi. 1990’lara kadar devam eden bu süreçte üretimde ciddi artışlar yaşandı. Tarım 2.0’dan sonra, dünyada toplam tarımsal hasıla 200 Milyar Dolar seviyesinden, 1,2 Trilyon Dolar düzeyine kadar yükseldi. 1990’lardan itibaren ise Tarım 3.0 ile teknoloji bir üst kademeye çıktı. Tarım 3.0 döneminde üreticiler, hassas tarım teknikleri ve GPS uygulamalarıyla tanıştı.
Çevreyi koruyarak verimi artıran bu uygulamalar, tarımı yeni bir teknoloji seviyesine taşıdı. Bugün, yani 2010’lardan sonra ise tarımda artık 4.0 var. Yani, bilgi, teknoloji ve akıllı tarım var. Özellikle Tarım 3.0 ve 4.0 arasındaki zamanın daha kısa olması ve teknolojinin gelişme hızını göz önüne alırsak, Tarım 5.0’a yani Robotik uygulamalar ve yapay zekâya geçişin, öngördüğümüzden de kısa sürede olacağına inanıyorum. O nedenle biz, bir taraftan 4.0 uygulamalarının yaygınlaşmasını sağlarken, diğer taraftan da şimdiden kendimizi tarım 5.0’a hazırlamalı, bunu için alt yapımızı oluşturmalıyız.”
“TARIMSAL HASILADA AVRUPA’DA BİRİNCİ SIRADAYIZ”
Türkiye’nin coğrafi konum açısından büyük bir avantaja sahip olduğunu ve 12 binden fazla bitkiye ev sahipliği yaptığını vurgulayan Pakdemirli, şöyle konuştu:
“Dünyanın tam merkezindeyiz ve geçmişten bu yana ticaret yollarının üzerinde yer alıyoruz. Yani; Hava, Kara ve Deniz yollarının kesişim noktasındayız. 4 saatlik bir uçuş mesafesi ile dünya nüfusunun %40’ına ulaşma imkânımız var. Ülkemiz bulunduğu konum itibariyle, 1,9 trilyon Dolarlık tarımsal ticaret hacmine sahip bir bölgedeyiz.
Avrupa’da; 55,1 milyon küçükbaşla 1. sırada, 18,7 milyon büyükbaşla 2. sırada, süt üretiminde ise 3. sıradayız. Tarımsal alan bakımından dünyada 17. sırada olmamıza rağmen, tarımsal hasılada Avrupa’da birinci, dünyada ilk on arasında yer alıyoruz.”
“SON 18 YILDA ÜRETİCİLERE 310 MİLYAR LİRA DESTEK VERDİK”
Son 18 yılda, üreticilere toplam 310 milyar lira tarımsal destek verdiklerinin altını çizen Pakdemirli, “Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemi ile verdiğimiz desteklerde muazzam bir artış oldu. Son iki yılda tarımsal destekleri %52 artışla, 22 Milyar Liraya çıkardık! Bütçemizin %55’ini çiftçimize, yani tarımsal desteklere ayırdık. Tarımsal desteklerin bugün itibariyle yaklaşık %80’i, yani 17 Milyar Lirası çiftçilerimizin hesaplarına yattı.” dedi.
Tarımsal destekleri, sadece üretimi artırmak veya girdi maliyetlerini azaltmak için vermediklerini dile getiren Pakdemirli, şunları kaydetti:
Tarımda teknoloji kullanımını geliştirmek, yeni sistemleri ülkemize kazandırmak için de önemli desteklerimiz var. Kırsal kalkınma yatırımlarına %50 hibe, Ar-Ge projelerine 300 Bin Liradan 1 Milyon Liraya kadar destek sağlıyoruz. Verdimiz destekler üretime ve tarımsal hasılaya büyük ivme kazandırdı. Son iki yılda tarımsal hasılamızı %45 artışla, 275 Milyar Liraya çıkardık.”
Türkiye’nin gıda güvenliği sorunu olmayan bir ülke olduğunu anlatan Pakdemirli, bunu pandemi sürecinde net olarak gördüklerini dile getirdi.
“E-DEVLET ÜZERİNDEN EN FAZLA HİZMET VEREN BAKANLIKLAR ARASINDAYIZ”
Geçen yıl, Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın himayelerinde 15 yıl sonra yaptıkları 3. TARIM ORMAN ŞÛRASI’nda önemli kararlar aldıklarını belirten Pakdemirli, Şûra kapsamında odak noktalardan birisinin de “Tarımda Dijitalleşme” olduğunu söyledi.
Bakanlık olarak, 2020 yılını Tarımda Dijitalleşeme yılı ilan ettiklerini ve bununla ilgili çalışmaları Temmuz ayı başında kamuoyuna duyurdukları anlatan Pakdemirli, şöyle konuştu:
“Bu programda son 2 yılda yaptıklarımızı, önümüzdeki dönemde yapacaklarımızı anlattık. Son 2 yılda geliştirdiğimiz güçlü projeler sayesinde birçok hizmetimizi dijital ortama taşıdık. Bugün e-Devlet üzerinden en fazla hizmet veren Bakanlıklar arasındayız.
Uydu teknolojileri ve Coğrafi Bilgi sistemlerini kullanımındaki etkinliğimiz artırdık. Bu teknolojiler, Dünya’da askeriyeden sonra en fazla tarımda kullanıyor. Tarım ve Orman Bakanlığı, Türkiye’de uydu teknolojilerini en fazla kullanan Bakanlıklardan biridir. Bu sistemler sayesinde; Tarım, Orman, Mera ve Su alanlarını 7/24 takip ediyor, planlamalarımızı bu veriler üzerinden daha sağlıklı yapıyoruz.
Bu yıl Nisan ayında geleceğin tarımına yön verecek bir sistemi, Dijital Tarım Pazarını, yani DİTAP’ı uygulamaya aldık. DİTAP; Sözleşmeli üretim, fiyat istikrarı, aracıların kaldırılması, maliyetlerin düşürülmesi gibi çok sayıda unsuru içeren önemli bir proje. 5 ayda üye sayısı 57 Bine, toplam ciro 120 Milyon Liraya ulaştı. Biz bir tohum attık ve bu tohum yeşermeye başladı.İnşallah büyüyecek ve meyvelerini vermeye başlayacak.
Bu yıl Mayıs ayında Dijital Tarım-Orman Akademisini, çiftçimizin ve tüm vatandaşlarımızın hizmetine açtık. İlk dersini benim verdiğim Tarım-Orman Akademisinde; bugüne kadar 70’ten fazla akademisyen ve uzman ders verdi.
Bu kapsamda oluşturduğumuz, Dijital Tarım Kütüphanesiyle merak edilen binlerce kitaba kolayca ulaşabilirsiniz.
Temmuz ayında E-Tarım Portalını hayata geçirdik. E-Tarım; çiftçi, vatandaş ve firmalara yönelik tüm işlemlerini tek çatı altında toplayan online bir sistemdir. Toplam 138 hizmeti bu portaldan online olarak sunuyoruz.
Bu önemli sistem sayesinde Bakanlığımızın kapılarını dijital olarak tüm çiftçilerimize ve vatandaşlarımıza açmış olduk.
Bunların yanında benim büyük önem verdiğim, Türkiye’nin ilk elektrikli traktörü, seri üretime hazır hale geldi. 45-55 dakika arası %100 şarj olup, 105 Bg gücü ile dizel traktöre göre 8 kat daha az yakıt tüketiyor. Bu, çok daha az maliyetle, sürdürülebilir üretim anlamına geliyor.
Ayrıca, Akıllı küpe uygulamasını da önümüzdeki dönemde başlatıyoruz. Büyükbaş hayvanları, kulaklarına takacağımız bu akıllı küpe sayesinde, hayvanların tüm aktivitelerini anlık olarak takip edeceğiz. Hayvan sayılarının günlük takip ederek planlamalarımızı daha doğru yapacağız.”
“TARIM, EĞİTİM VE TKENOLJİYİ BARINDIRAN BİR MERKEZDEYİZ’
Şu anda 80 yıllık tarihin olduğu bir yerleşke içinde bulunduklarının altını çizen Pakdemirli, şunları kaydetti:
“İçinde; tarımı, eğitimi ve teknolojiyi barındırıyor. Burada sadece tarihi görmüyoruz, Türkiye’nin geleceği de bu yerleşke içerisinde.1943 yılında Teknik Bahçıvanlık Okulu olarak eğitim hayatına başlayan bu yerleşkede yetişen binlerce gencimiz, Tarım teşkilatımıza önemli hizmetler sundu.
1990’dan itibaren Çayırova Tohum Sertifikasyon Müdürlüğü bu yerleşkede faaliyet gösteriyor. 1992 yılında kurulan Gebze Teknik Üniversitesi ile bu yerleşke, teknolojinin merkezi haline geldi. Tarım, Eğitim ve Teknoloji bir arada.”
“SERTİFİKALI TOHUM ÜRETİMİNİ 1 MİLYON 143 BİN TONA ÇIKARDIK”
Kamuoyunda tohum konusunda çok sayıda yanlış eleştirinin yapıldığını dile getiren Pakdemirli, şöyle konuştu:
“Eleştirilere elbette açığız, daha iyisini hep birlikte başaracağız. Ama, tohumculukta Türkiye’nin ulaştığı seviyeyi de herkesin bilmesinde büyük yarar var. Son 18 yılda; sertifikalı tohum üretimini 8 kat artırdık. 145 bin tondan 1 milyon 143 bin tona çıkardık. Bitkisel üretimde sertifikalı tohumluk kullanımı, verimi % 20 ila % 25 artırmaktadır. Bu artışının bizim için ne kadar önemli olduğunu özellikle belirtmek istiyorum. Türkiye yerli tohumculukta büyük mesafeler aldı. Yurtiçinde kullanılan sertifikalı tohumluk miktarının %96’sı yerli! Bu bizlere büyük gurur veriyor. Tohum gen bankalarımızda şu anda 115 bin tohum koruma altında. Ayrıca, atalarımızdan kalan tohumları hem koruyoruz, hem de üretime yeniden kazandırıyoruz. Bugüne kadar binin üzerinde tohum çeşidi, bu kapsamda halkımız tarafından Bakanlığımıza iletildi. Bu tohumların üretimi ve bu tohumlardan elde edilen ürünlerin marketlerde daha fazla yer alması için önemli çalışmalar yapıyoruz.
Tohum üretimin yanında, ihracatta da önemli mesafeler aldık. Son 18 yılda tohum ihracatımız 9 kat artışla 149 Milyon Dolara ulaştı. Tohumluk ihracatının ithalatı karşılama oranı, 2002’de %31 iken, 2019’da %86’ya ulaştı. Hedefimiz bunu %100’ün üzerine taşımak. 2019 yılında 38 Milyon Dolar fide-fidan ihracatı, 73 Milyon Dolar süs bitkileri ihracatı yaptık. 2019 yılında tohum, fide-fidan ve süs bitkileri ihracatı toplamı 260 Milyon Dolara ulaştı. Tohumculuk; ihracat potansiyeli yüksek bir sektör. Potansiyelimizi biliyoruz. Tohum üretim ve ihracat miktarını daha da ileriye taşımak için Akıllı tarım uygulamaları ve yeni teknolojiler başta olmak üzere birçok yeni teknolojiyi üretimle buluşturduk, buluşturmaya da devam ediyoruz.”
“ÜNİVERSİTELERLE İŞBİRLİĞİ VE ORTAK PROJELER YÜRÜTÜYORUZ”
Bakanlık olarak üniversitelerle işbirliği yapmaya, ortak projeler ve Ar-Ge çalışmaları yürütmeye büyük önem verdiklerinin altını çizen Pakdemirli, bu kapsamda YÖK ve Üniversitelerle çok sayıda toplantı yaptıklarını ve 15 Ocak 2020 yılında YÖK ile bir protokol imzaladıklarını söyledi.
Bu protokol kapsamında; altyapı, personel, eğitim ve Ar-Ge konularında üniversitelerle önemli çalışmalar yürüttüklerini dile getiren Pakdemirli, Gebze Teknik Üniversitesi ile Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü arasında imzalanan bir işbirliği protokolü hakkında da konuştu:
“Bu protokol kapsamında; Tohumculuk ve tüm faaliyetlerde Akıllı Tarım Uygulamalarının etkin kullanımı, Doku Kültürü, drone kullanımı, Coğrafi Bilgi Sistemleri vb. konularda personel eğitimleri, Çiftçiler için eğitim ve yayım programları, Öğrencilere uygulamalı staj imkânı gibi konularda işbirliği yapacağız.
Protokol çerçevesinde akıllı tarım uygulamaları kapsamında, üretimde karar alma süreçlerinin etkinliğini artırma aşamasında, insan ve çevre sağlığını koruyacak çalışmalarda, optimizasyon, yani yeterlik temelinden en yüksek hasılayı elde edeceğimiz planlamalarda, işletmelerin daha profesyonel yönetilmesinde, big data ile devasa boyutlardaki verinin işlenmesinde, nitelikli işgücünün tarım sektörüne yönelmesinde, doğal kaynakların sürdürülebilir yönetiminde, mera ve orman arazilerinin denetimi ve kontrolünde, akıllı tarım uygulamalarını etkin olarak kullanacağız.”
“AKILLI TARIM UYGULAMALARINDA DRONLAR AKTİF BİR ŞEKİLDE KULLANILACAK
Akıllı Tarım uygulamalarında drone kullanımının üretimin birçok safhasında ön plana çıktığını vurgulayan Pakdemirli, şunları ifade etti:
“Dronlarla birçok işlemi hızlı ve etkin bir şekilde yapmaya başladık. Tarım alanların ürün varlığını tespit ederek, verdiğimiz tarımsal desteklerin kontrolünde dronları da kullanacağız.
Tarım arazileri, mera, yaylak ve kışlakların işgallere karşı izlenmesi ve korunmasını ile mera varlığı ve sınırlarının tespitinde dronları da kullanmayı planlıyoruz.
Azot Denge Analizi ve bitki hastalıkların tespitinde Drone’lar etkin bir şekilde kullanılıyor.
Ayrıca, mısır gibi yüksek boylu bitkilerin olduğu alanlarda ve eğimli arazilerde Drone’larla ilaçlama ve gübreleme kolaylıkla yapılabilmektedir.
Yine, dronlar sayesinde kuşbakışı tarımsal arazinin görüntüleri alarak bitki gelişimlerini takip edip, bilgisayar modellemeleri ile rekolte tahminleri yapacağız.”
Akıllı tarım uygulamaları sayesinde birçok konuda önemli kazanımların olacağını söyleyen Pakdemirli, “Tarımsal işgücü kullanımında %50’ye varan tasarruf sağlanacak. Gübre kullanım etkinliğini %20-40’lardan %60’lara çıkarılacak. Bitki koruma ilaçlarını %30 daha az kullanacağız. Sertifikalı tohum kullanımı ile verimlilikte %20-25 artış sağlayacağız. Daha az girdi kullanarak daha fazla üretim gerçekleştireceğiz. Kısacası, Akıllı tarım uygulamaları ile üretimi daha az maliyet ve emekle, daha verimli hale getirmeyi hedefliyoruz.” dedi.
“AKILLI TARIM UYGULAMALARIYLA 2020 HEDEFLERİMİZİ BÜYÜTTÜK”
Akıllı tarım uygulamalarıyla birlikte 2023 hedeflerini önemli ölçüde büyüttüklerini ifade eden Pakdemirli, “2023 yılında; toplam bitkisel üretimimizi 117 milyon tondan, 140 milyon tona, sertifikalı tohum üretimimizi 1 milyon 143 bin tondan, 1,5 milyon tona, tohum ihracatımızı 149 milyon dolardan, 500 milyon dolara ulaştırmayı hedefliyoruz. Ayrıca, Ata tohumlarını kayıt altına almak ve korumak, 14,6 milyon hektar mera alanında tespit ve tahdit çalışmalarını tamamlamak da hedeflerimizden bazıları. Sayın Cumhurbaşkanımızın da dediği gibi, ekilmedik bir karış toprak bile bırakmayacağız.” diye konuştu.
“TARIM, SİYASET ÜSTÜ BİR MESELEDİR”
Tarımın, siyaset üstü bir mesele olduğunun altını çizen Pakdemirli, “Bu yüzyıl, Türkiye’nin atılım dönemi olacaktır. Tarım, gıda ve orman; bu döneme damgasını vuracak alanların başında geliyor. 18 yılda yaptığımız yatırımlar ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemiyle hayata geçirdiğimiz projeler sayesinde, tarım orman altyapımız daha güçlü ve dinamik bir yapıya kavuştu. 2 yılda marka haline gelen çok sayıda projeyi hayata geçirdik. ifadelerini kullandı.
“CUMHURBAŞKANIMIZ, HER ZAMAN ARKAMIZDA OLDU”
Tarım ve ormana verdiği önem ve destekten dolayı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a şükranlarını sunan Pakdemirli, “Ülkelerinin yükselişi de çöküşü de tarımla başlar. Bunu için güçlü Türkiye’nin yolu Güçlü Tarımdan geçer’ diyerek her zaman bizim arkamızda oldu. Özellikte tarımda yeni teknolojilerin kullanımı konularında Sayın Cumhurbaşkanımızın ayrı bir ilgisi var.
Türkiye’nin ilk Elektrikli traktörünü de bizzat kendisi deneyerek bizlere büyük destek oldu. Potansiyelimiz büyük, hedeflerimiz büyük. Hiç kimse merak etmesin! Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Türkiye, Tarım ve Orman sektöründe dünyada lider ülkeler arasında yer almaya devam edecektir.
Bakan Pakdemirli, üniversitelerle tarım ve orman sektörünün daha çok buluşmasını sağlayan işbirliğinden dolayı YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç’a ve Akıllı Tarım Uygulamaları kapsamında yaptığı işbirliğinden dolayı Gebze Teknik Üniversitesi rektörüne teşekkür etti, yeni Akademik yılın hayırlı olmasını diledi.
Kaynak: T.C. Tarım ve Orman Bakanlığı
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.