YURT – Muhasebe News https://www.muhasebenews.com Muhasebe News Sun, 01 Dec 2024 07:05:36 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.3.5 Yurt dışındaki müşteriye hangi hallerde KDV’li fatura düzenlenir? https://www.muhasebenews.com/yurt-disindaki-musteriye-hangi-hallerde-kdvli-fatura-duzenlenir/ https://www.muhasebenews.com/yurt-disindaki-musteriye-hangi-hallerde-kdvli-fatura-duzenlenir/#respond Wed, 27 Nov 2024 07:04:00 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=158195 Yurt dışındaki müşteriye hangi hallerde KDV’li fatura düzenlenir?

Türkiye’deki vergi mükellefi tarafından yurt dışındaki müşteriye verilen hizmetten müşteri Türkiye’de yararlanıyorsa faturanın KDV’li olarak düzenlenmesi gerekiyor.

Yurt dışında mukim müşteri hizmetten yurt dışında yararlansaydı KDV hesaplanmayacaktı.

Örneğin Türkiye’deki bir pazar araştırması şirketinin İngiltere’de mukim yabancı müşterisine Türkiye pazarına yönelik verdiği pazar araştırması hizmeti için %20 KDV hesaplanması gerekecektir.

 

Hizmet ihracatı yapan işletmelerin %80 kazanç indiriminden yararlanabilmesi için gereken şartlar nedir?

Hizmet Nedir? Hizmet sayılan haller nedir?

Hizmet Sayılan Haller

3065 sayılı Kanunun 5 inci maddesine göre, vergiye tabi bir hizmetten işletme sahibinin,
işletme personelinin veya diğer şahısların karşılıksız yararlandırılması da hizmet sayılarak vergiye tabi tutulur.

İşlemlerin Türkiye’de Yapılması

3065 sayılı Kanunun 1 inci maddesine göre, Türkiye’de yapılan ve maddede sayılan mal
teslimleri ve hizmet ifaları vergiye tabidir. Madde metninden anlaşılacağı üzere bir işlemin KDV’ye tabi olması için;
– İşlemlerin, Türkiye’de yapılmış olması ve
– İşlemlerin, 3065 sayılı Kanunun 1 inci maddesindeki şartları taşıyan mal teslimleri ve
hizmet ifaları olması,
gerekir.

İthalat ise başka bir şart aranmaksızın verginin konusuna girer.

3065 sayılı Kanunun 6 ve 7 nci maddelerinde, hangi işlemlerin Türkiye’de yapılmış
sayılacağı hükme bağlanmıştır. Buna göre;
– Mal teslimlerinde malların teslim anında Türkiye’de bulunması,
– Hizmet ifalarında ise hizmetin Türkiye’de yapılması veya hizmetten Türkiye’de
faydalanılması,
hallerinde işlemler Türkiye’de yapılmış sayılır.

3065 sayılı Kanun, işlemlerin Türkiye’de yapılmasını mal teslimleri, hizmet ifaları ve
uluslararası taşımacılık yönünden ayrı esaslara bağlamıştır.

 

 

 

 


Kaynak: GİB, KDVK
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/yurt-disindaki-musteriye-hangi-hallerde-kdvli-fatura-duzenlenir/feed/ 0
Yurt dışında ikamet eden gerçek kişinin Türkiye’deki Eurobond faiz geliri beyan edilecek midir? https://www.muhasebenews.com/yurt-disinda-ikamet-eden-gercek-kisinin-turkiyedeki-eurobond-faiz-geliri-beyan-edilecek-midir/ https://www.muhasebenews.com/yurt-disinda-ikamet-eden-gercek-kisinin-turkiyedeki-eurobond-faiz-geliri-beyan-edilecek-midir/#respond Thu, 21 Nov 2024 10:45:39 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=158181

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü

 

Sayı

:

E-38418978-120[75-03/2]-1918

02.01.2024

Konu

:

Dar Mükellef Gerçek Kişinin Eurobond Faiz Gelirinin Beyan Edilip Edilmeyeceği

İlgide kayıtlı özelge talep formunuz ve eklerinin incelenmesinden; 19/1/2021 tarihinde Rusya Federasyonu vatandaşlığı aldığınız ve ikametgah adresinizi Türkiye Cumhuriyeti nüfusuna “……………….” olarak bildirdiğiniz, 2022 takvim yılında Rusya Federasyonunda 185 (207 gün) günden fazla kaldığınız ve aynı dönemde Türkiye’de Eurobond kupon ödemesi cinsinden elde edilen gelirinizin bulunduğu belirtilerek, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununa istinaden vergi tevkifatı yapılıp yapılmayacağı ve elde etmiş olduğunuz gelir ile ilgili olarak gelir vergisi beyannamesi verilip verilmeyeceği hususlarında Başkanlığımızdan görüş talebinde bulunduğunuz anlaşılmış olup, konuya ilişkin Başkanlığımız görüşüne aşağıda yer verilmiştir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 3 üncü ve 4 üncü maddelerinde tam mükellefiyet, 6 ncı maddesinde ise dar mükellefiyet esası düzenlenmiş olup, 3 üncü maddesinde, Türkiye’de yerleşmiş olan gerçek kişilerin Türkiye içinde ve dışında elde ettikleri kazanç ve iratların tamamı üzerinden vergilendirilecekleri hüküm altına alınmış, 4 üncü maddesinde de;

Aşağıda yazılı kimseler Türkiye’de yerleşmiş sayılır:

1. İkametgahı Türkiye’de bulunanlar (İkametgah, Kanunu Medeninin 19 uncu ve müteakip maddelerinde yazılı olan yerlerdir.); 

2. Bir takvim yılı içinde Türkiye’de devamlı olarak altı aydan fazla oturanlar (Geçici ayrılmalar Türkiye’de oturma süresini kesmez.)

hükümlerine yer verilmiştir.

Anılan Kanunun 75 inci maddesinde sahibinin ticari, zirai veya mesleki faaliyeti dışında nakdi sermaye veya para ile temsil edilen değerlerden müteşekkil sermaye dolayısıyla elde ettiği kâr payı, faiz, kira ve benzeri iratların menkul sermaye iradı olduğu hüküm altına alınmış, söz konusu maddenin ikinci fıkrasının (5) numaralı bendinde de, her nevi tahvil ve hazine bonosu faizlerinin menkul sermaye iradı olduğu belirtilmiştir.

Aynı Kanunun “Toplama Yapılmayan Haller” başlıklı 86’ncı maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı bendinde de dar mükellefiyette, tamamı Türkiye’de tevkif suretiyle vergilendirilmiş olan ücretler, serbest meslek kazançları, menkul ve gayrimenkul sermaye iratları ile diğer kazanç ve iratlar için yıllık beyanname verilmeyeceği, diğer gelirler için beyanname verilmesi halinde bu gelirlerin beyannameye dahil edilmeyeceği hükme bağlanmıştır.

Ayrıca, konuyla ilgili olarak yayımlanan 258 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinin;

– “5.2- Faiz Gelirlerinin Vergilendirilmesi” başlıklı bölümünde;

“Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinde; ticari, zirai veya mesleki faaliyet dışında nakdi sermaye veya para ile temsil edilen değerlerden oluşan sermaye dolayısıyla elde edilen kar payı, faiz, kira ve benzeri iratlar menkul sermaye iradı olarak değerlendirilmekte olup, yukarıda da belirtildiği üzere, her nevi tahvil ve Hazine bonosu faizleri menkul sermaye iradı olarak kabul edilmektedir.

Vergi uygulaması bakımından, Hazine tarafından yurt dışında ihraç edilen menkul kıymetler de (Eurobond) Devlet tahvili ve Hazine bonosu gibi değerlendirilmektedir.

Bu kapsamda, Eurobondlardan elde edilen faiz gelirleri, Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin 7/a bendine göre % 0 (Sıfır) oranında tevkifata tabi tutulmakta olup, vergi uygulamasında tevkifat oranı sıfır olarak belirlenmiş kazançlar tevkifatlı kabul edilmektedir….“,

– “5.2.2- Dar Mükellef Gerçek Kişiler” başlıklı bölümünde ise;

“Gelir Vergisi Kanununun 6’ncı maddesine göre, Türkiye’de yerleşik olmayan gerçek kişiler (dar mükellefler) sadece Türkiye içinde elde ettikleri kazanç ve iratlar üzerinden vergilendirilmekte olup, aynı Kanunun 7’nci maddesinde de kazancın Türkiye’de elde edilmesi, sermayenin Türkiye’de yatırılmış olmasına bağlanmıştır.

Diğer taraftan, Gelir Vergisi Kanununun 86’ncı maddesinin 2 numaralı fıkrasına göre, dar mükellef gerçek kişiler tarafından elde edilen ve tamamı Türkiye’de tevkif suretiyle vergilendirilmiş olan menkul sermaye iratları için yıllık beyanname verilmemekte, diğer gelirler için beyanname verilmesi halinde de bu gelirler beyannameye dahil edilmemektedir.

Dolayısıyla, dar mükellef gerçek kişilerce Eurobondlardan elde edilen faiz gelirleri, Türkiye’de tevkif suretiyle vergilendirilmiş kabul edildiğinden, bu kıymetlerden elde edilen faiz gelirleri tutarı ne olursa olsun beyan edilmeyeceği gibi, diğer gelirlerin beyanı halinde de beyannameye dahil edilmeyecektir.”

açıklamalarına yer verilmiştir.

Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalar uyarınca, ilgili ülke yetkili makamlarından alınmış mukimlik belgesi ile gelirin elde edildiği dönemde Rusya Federasyonu’nda ikamet ettiğinizin ve Emniyet Müdürlüğünden alınacak bir belge ile ilgili dönemde altı aydan fazla süreyle Türkiye’de bulunmadığınızın tevsik edilmesi şartıyla, tamamı Türkiye’de tevkif suretiyle vergilendirilmiş menkul sermaye iradı niteliğindeki Eurobond faiz gelirleriniz, yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilmeyecektir.

***

TAVSİYE EDİLEN İLAVE İÇERİKLER


Kaynak: GİB Özelge
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/yurt-disinda-ikamet-eden-gercek-kisinin-turkiyedeki-eurobond-faiz-geliri-beyan-edilecek-midir/feed/ 0
Yönetici direktör olarak çalışan kişinin yurt dışından döviz olarak elde ettiği ücret gelirinin vergilendirilmesi https://www.muhasebenews.com/yonetici-direktor-olarak-calisan-kisinin-yurt-disindan-doviz-olarak-elde-ettigi-ucret-gelirinin-vergilendirilmesi/ https://www.muhasebenews.com/yonetici-direktor-olarak-calisan-kisinin-yurt-disindan-doviz-olarak-elde-ettigi-ucret-gelirinin-vergilendirilmesi/#respond Thu, 14 Nov 2024 07:48:39 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=157925  

 

 

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İstanbul Defterdarlığı

Gelir Kanunları Gelir Ve Kurumlar Vergileri Grup Müdürlüğü

 

Sayı

:

E-62030549-120[23/14]-1413534

11.10.2024

Konu

:

Yönetici direktör olarak çalışan kişinin yurt dışından döviz olarak elde ettiği ücret gelirinin vergilendirilmesi

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, Türk vatandaşı olduğunuz ve Türkiye’de ikamet ettiğiniz, 01/01/2023 tarihinde imzaladığınız sözleşmeyle Federal Almanya Cumhuriyetinde mukim ve merkezi Almanya’nın Bad Berleburg şehrinde olan … firmasında global inşaat sektörü satışlarından sorumlu yönetici direktör olarak İstanbul’daki evinizden çalıştığınız, ücretinizin Almanya’da bulunan banka hesabınıza her ay düzenli olarak yatırıldığı, … firmasının 40’dan fazla ülkede faaliyet gösterdiği, grup şirketlerinden … İnvest GMBH adlı şirketin … Vergi Dairesi Müdürlüğünün … vergi kimlik numaralı … Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin sahibi olduğu ve yönetim kurulu üyesi olduğunuz Türkiye’de mukim bu şirketten ücret ve huzur hakkı elde ettiğiniz belirtilerek Almanya’dan elde ettiğiniz ücret geliriniz dolayısıyla Gelir Vergisi Kanununun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (14) numaralı bendinde yer alan istisnadan yararlanıp yararlanmayacağınız hususunda görüş talep edilmektedir.

ÇİFTE VERGİLENDİRMEYİ ÖNLEME ANLAŞMASI YÖNÜNDEN:

1/1/2011 tarihinden itibaren uygulanmakta olan Türkiye Cumhuriyeti ile Almanya Federal Cumhuriyeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi ve Vergi Kaçakçılığını Önleme Anlaşması’nın “Bağımlı Kişisel Faaliyetler” başlıklı 15 inci maddesinin 1 ve 2 nci fıkralarında; “1. 16, 18, 19 ve 20 nci maddelerin hükümleri saklı kalmak üzere, bir Akit Devlet mukiminin bir hizmet dolayısıyla elde ettiği maaş, ücret ve diğer benzeri gelirler, bu hizmet diğer Akit Devlette ifa edilmedikçe, yalnızca bu Devlette vergilendirilecektir. Hizmet diğer Devlette ifa edilirse, buradan elde edilen söz konusu gelir bu diğer Devlette vergilendirilebilir.

2. 1 inci fıkra hükümlerine bakılmaksızın, bir Akit Devlet mukiminin diğer Akit Devlette ifa ettiği bir hizmet dolayısıyla elde ettiği gelir, eğer:

a) gelir elde eden kişi, diğer Devlette, ilgili mali yıl içinde başlayan veya biten herhangi bir 12 aylık dönemde, bir veya bir kaç seferde toplam 183 günü aşmayan bir süre kalırsa, ve

b) ödeme, diğer Devletin mukimi olmayan bir işveren tarafından veya bu işveren adına yapılırsa, ve

c) ödeme, işverenin diğer Devlette sahip olduğu bir işyerinden veya sabit yerden yapılmazsa yalnızca ilk bahsedilen Devlette vergilendirilecektir.” hükümlerine yer verilmiştir.

Özelge talep formunuzda verdiğiniz bilgilerden ve Merkezi Nüfus İdare Sistemi (MERNİS) kayıtlarınızın tetkikinden, 2007 yılından bu yana ikametgâh adresinizin Türkiye’de olduğu anlaşılmakta olup, bu nedenle Türkiye mukimi olduğunuz değerlendirilmektedir. Buna göre yönetici direktör olarak Almanya mukimi şirketten elde ettiğiniz ücret gelirinizi vergilendirme hakkı, hizmet Almanya’da ifa edilmedikçe, Anlaşmanın 15 inci maddesinin 1 inci fıkrası uyarınca yalnızca Türkiye’ye ait olacaktır.

Söz konusu hizmetin Almanya’da ifa edilmesi durumunda ise elde ettiğiniz ücret gelirlerini vergileme hakkı, Anlaşmanın 15 inci maddesinin 2 nci fıkrasında belirtilen (a), (b) ve (c) bentlerinde yer alan üç koşulun bir arada gerçekleşmesi halinde, yalnızca Türkiye’ye ait olacak; üç koşuldan en az birinin gerçekleşmemesi halinde ise Almanya’nın da bu ücret gelirini vergileme hakkı olacaktır. Böyle bir durumda ortaya çıkan çifte vergilendirme ise, Anlaşmanın 22 nci maddesi uyarınca Türkiye’de mahsup yoluyla önlenecektir.

Diğer taraftan, Türkiye’de mukim bir kişinin Türkiye’de mukim bir şirketten yönetim kurulu üyesi olması nedeniyle elde ettiği huzur hakkının Türkiye’de iç mevzuat hükümlerine göre vergilendirileceği tabiidir.

GELİR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun;

-“Mevzuu” başlıklı 1 inci maddesiyle gerçek kişilerin gelirleri gelir vergisine tabi tutulmuş olup, gelirin bir gerçek kişinin bir takvim yılı içinde elde ettiği kazanç ve iratların safi tutarı olduğu,

-“Mükellefler” başlıklı 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde ise Türkiye’de yerleşmiş olan gerçek kişilerin Türkiye içinde ve dışında elde ettikleri kazanç ve iratların tamamı üzerinden tam mükellefiyet esasında vergilendirileceği,

-“Türkiye’de yerleşme” başlıklı 4 üncü maddesinde;

Aşağıda yazılı kimseler Türkiye’de yerleşmiş sayılır:

1.İkametgahı Türkiye’de bulunanlar (İkametgah, Kanunu Medeninin 19 uncu ve müteakip maddelerinde yazılı olan yerlerdir.);

2.Bir takvim yılı içinde Türkiye’de devamlı olarak altı aydan fazla oturanlar (Geçici ayrılmalar Türkiye’de oturma süresini kesmez.)

…”,

– “Ücretin tarifi” başlıklı 61 inci maddesi ile ücretin, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatler olduğu, ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olmasının veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunmasının onun mahiyetini değiştirmeyeceği,

-“Tevkifata tabi olmayan ücretler” başlıklı 95 inci maddesinde, ücretlerini yabancı bir memleketteki işverenden doğrudan doğruya alan hizmet erbabının ücretleri üzerinden vergi tevkifatı yapılmayacağı ve bu gelirlerin yıllık beyanname ile beyan edileceği,

hükümlerine yer verilmiştir.

Bu hükümlere göre, ikametgahı Türkiye’de bulunan veya bir takvim yılı içinde Türkiye’de devamlı olarak altı aydan fazla oturan gerçek kişiler Türkiye’de yerleşmiş sayılacaklarından, elde ettikleri gelirlerin tam mükellefiyet esasına göre gelir vergisine tabi tutulması gerekmektedir.

Öte yandan, Gelir Vergisi Kanununun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (14) numaralı bendinin (a) alt bendine göre, kanuni ve iş merkezi Türkiye’de bulunmayan dar mükellefiyete tabi işverenlerin yanında çalışan hizmet erbabına, işverenin Türkiye dışında elde ettiği kazançları üzerinden döviz olarak ödediği ücretlerin gelir vergisinden istisna edileceği hüküm altına alınmıştır.

147 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinin “Kanuni ve İş Merkezi Türkiye’de Olmayan Dar Mükellefiyete Tabi İşverenlerce Hizmet Erbabına Döviz Olarak Ödenen Ücretler” başlıklı (1-c) bölümünde;

İstisna hükmünün uygulanmasında, aşağıdaki hususlara dikkat edilecektir.

– İşveren sıfatıyla ücret ödemesinde bulunan kurumların, Türkiye’de herhangi bir kanuni merkezinin veya iş merkezinin bulunmaması gerekir. Türkiye’de kanuni ve iş merkezi olmayan kurumların ise tam mükellef oldukları devlette hangi statüyü taşıdıkları, tüzel kişiliklerinin bulunup bulunmadığı herhangi bir iktisadi işletmelerinin varlığı ya da yokluğu önem taşımayacaktır.

– Türkiye’de hizmet arzeden gerçek kişinin işveren sıfatıyla bağlı olduğu dar mükellef kurum, söz konusu kişiye döviz olarak ödediği ücretleri, doğrudan doğruya yurt dışında elde ettiği gelirinden ayırıp vermeli, hiç bir zaman için Türkiye’de elde ettiği kazanç ile ilgilendirmemelidir. Bu çerçevede hizmet erbabının Türkiye’de tam mükellef veya dar mükellef statüsünü taşıması hiçbir önem taşımayacaktır. Ödeme, yurt dışında elde edilen gelir üzerinden yapılacağı için, Türkiye’deki faaliyetler nedeniyle bu ücretler Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesi hükmüne göre gider olarak dikkate alınmayacaktır…”

açıklamalarına yer verilmiştir.

Buna göre, kanunî ve iş merkezi Türkiye’de bulunmayan dar mükellefiyete tâbi kurumların bünyesinde çalışan hizmet erbabına ödenen ücretlere istisna uygulanabilmesi için;

1- Türkiye’de hizmet arz eden gerçek kişinin bağlı olduğu işverenin dar mükellef kurum olması, bu kurumun da Türkiye’de hiçbir şekilde kazanç elde edecek şekilde faaliyette bulunmaması,

2- Dar mükellef kurumda çalışan kişinin hizmet erbâbı ve yapılan ödemenin de ücret niteliğinde olması,

3- Dar mükellef kurumun Türkiye’deki personeline yapılacak ödemenin bu kurumun yurtdışı kazançlarından karşılanması,

4-  Ücretin döviz olarak ödenmesi,

5- Ödenen ücretin dar mükellef kurumun Türkiye’deki hesaplarına gider olarak kaydedilmemesi şartlarının bir arada taşıması gerekmektedir.

Bu hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, Türkiye’den çalışmakta olduğunuz Almanya mukimi … firmasının içinde bulunduğu şirketler topluluğunun Türkiye’de de … Sanayi ve Ticaret A.Ş. vasıtasıyla faaliyette bulunduğu, yine grup şirketlerinden … İnvest GMBH adlı şirketin Türkiye mukimi … Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin sahibi olduğu hususları birlikte değerlendirildiğinde, Gelir Vergisi Kanununun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (14) numaralı bendinde yer alan istisnaya ilişkin “Türkiye’de hiçbir şekilde kazanç elde edecek şekilde faaliyette bulunulmaması şartının” sağlanamadığı görülmüş olup Almanya mukimi … firmasında çalışmanız karşılığında elde ettiğiniz ücret geliri dolayısıyla bahse konu istisnadan yararlanmanız mümkün bulunmamaktadır.

Öte yandan, yurt dışında mukim … firmasından elde ettiğiniz tevkifata tabi olmayan ücret gelirinizin Gelir Vergisi Kanununun 95 inci maddesi uyarınca yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilmesi gerekmektedir.

 

 

 

 


Kaynak: GİB Özelge
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/yonetici-direktor-olarak-calisan-kisinin-yurt-disindan-doviz-olarak-elde-ettigi-ucret-gelirinin-vergilendirilmesi/feed/ 0
Marka lisansı (royalty) ve teknik hizmet faturalarına istinaden yurt dışında ödenen vergilere ilişkin belgelerin geç temin edilmesi durumunda vergi mahsubu https://www.muhasebenews.com/marka-lisansi-royalty-ve-teknik-hizmet-faturalarina-istinaden-yurt-disinda-odenen-vergilere-iliskin-belgelerin-gec-temin-edilmesi-durumunda-vergi-mahsubu/ https://www.muhasebenews.com/marka-lisansi-royalty-ve-teknik-hizmet-faturalarina-istinaden-yurt-disinda-odenen-vergilere-iliskin-belgelerin-gec-temin-edilmesi-durumunda-vergi-mahsubu/#respond Tue, 12 Nov 2024 10:18:25 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=157858 T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

BÜYÜK MÜKELLEFLER VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü

Sayı : 64597866-125[33-014]-39

Tarih: 10/04/2014

Konu : Marka lisansı (royalty) ve teknik hizmet faturalarına istinaden yurt dışında ödenen vergilere ilişkin belgelerin geç temin edilmesi durumunda vergi mahsubu. 

İlgi : … tarihli özelge talep formunuz.

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, yurt dışına düzenlenen marka lisansı (royalty) ve teknik hizmet faturalarına istinaden olarak 2009, 2010 ve 2011 yıllarında elde edilen gelirler nedeniyle yurt dışında ödenen vergilere ilişkin belgelerin 2012 yılında temin edildiği belirtilerek, yurt dışında ödenen kurumlar vergisi ve benzeri vergilerin 2012 yılı kurumlar vergisi beyannamesi üzerinden mahsup edilip edilemeyeceği konusunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

1- KURUMLAR VERGİSİ YÖNÜNDEN:

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde kurumlar vergisine tabi kurumlar sayılmış olup, aynı Kanunun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasında; Kanunun 1 inci maddesinde sayılı kurumlardan kanuni veya iş merkezi Türkiye’de bulunanların, gerek Türkiye içinde gerekse Türkiye dışında elde ettikleri kazançların tamamı üzerinden vergilendirileceği, aynı Kanunun 6 ncı maddesinde de kurumlar vergisinin, Kanunun 1 inci maddesinde yazılı mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.

Aynı Kanunun “Yurt Dışında Ödenen Vergilerin Mahsubu” başlıklı 33 üncü maddesinde;

“(1) Yabancı ülkelerde elde edilerek Türkiye’de genel sonuç hesaplarına intikal ettirilen kazançlardan mahallinde ödenen kurumlar vergisi ve benzeri vergiler, Türkiye’de bu kazançlar üzerinden tarh olunan kurumlar vergisinden indirilebilir.

(4) Yurt dışı kazançlar üzerinden Türkiye’de tarh olunacak vergilere mahsup edilebilecek tutar, hiç bir surette yurt dışında elde edilen kazançlara Kanunun 32 nci maddesinde belirtilen kurumlar vergisi oranının uygulanmasıyla bulunacak tutardan fazla olamaz. Bu sınır dahilinde, ilgili bulunduğu kazancın Türkiye’de genel sonuç hesaplarına intikal ettirildiği hesap döneminde tamamen veya kısmen indirilemeyen vergiler, bu dönemi izleyen üçüncü hesap dönemi sonuna kadar indirim konusu yapılabilir.

(6) Yabancı ülkelerde vergi ödendiği, yetkili makamlardan alınarak mahallindeki Türk elçilik veya konsoloslukları, yoksa mahallinde Türk menfaatlerini koruyan ülkenin aynı nitelikteki temsilcileri tarafından tasdik olunan belgelerle tevsik olmadıkça, yabancı ülkede ödenen vergiler Türkiye’de tarh olunan vergiden indirilemez.

(7) Kurumlar vergisinden indirim konusu yapılan vergilerin yabancı ülkelerde ödendiğini gösterir belgelerin, tarhiyat sırasında mükellef tarafından ibraz edilememesi halinde, yabancı ülkede ödenen veya ödenecek olan vergi, Kanunun 32 nci maddesindeki kurumlar vergisi oranını aşmamak şartıyla o ülkede geçerli olan oran üzerinden hesaplanır ve tarhiyatın bu suretle hesaplanan tutara isabet eden kısmı ertelenir. İbraz edilmesi gereken belgeler, tarh tarihinden itibaren en geç bir yıl içinde ilgili vergi dairesine ibraz edildiği takdirde, bu belgelerde yazılı kesin tutara göre tarhiyat düzeltilir.

(8) Mücbir sebepler olmaksızın belgelerin bu süre zarfında ibraz edilmemesi veya bu belgelerin ibrazından sonra ertelenen vergi tutarından daha düşük bir mahsup hakkı olduğunun anlaşılması halinde, ertelenen vergiler için Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre gecikme zammı hesaplanır.”

hükümlerine yer verilmiştir.

Konu ile ilgili olarak 1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin “33. Yurt Dışında Ödenen Vergilerin Mahsubu” başlıklı bölümünde ayrıntılı açıklamalara yer verilmiştir.

Aynı Tebliğin “33.7. Yurt dışında ödenen vergilerin tevsiki” başlıklı bölümünde;

“Yabancı ülkelerde vergi ödendiği, yetkili makamlardan alınarak mahallindeki Türk elçilik veya konsoloslukları, yoksa mahallindeki Türk menfeatlerini koruyan ülkenin aynı nitelikteki temsilcileri tarafından tasdik olunan belgelerle tevsik olunmadıkça, yabancı ülkede ödenen vergiler Türkiye’de tarh olunan vergiden indirilemeyecektir.

Kurumlar vergisinden indirim konusu yapılan vergilerin yabancı ülkelerde ödendiğini gösterir belgelerin, tarhiyat sırasında mükellef tarafından ibraz edilememesi halinde, yabancı ülkede ödenen veya ödenecek olan vergi, %20 kurumlar vergisi oranını aşmamak şartıyla o memlekette câri olduğu bilinen oran üzerinden hesaplanacaktır. Tarhiyatın bu suretle hesaplanan miktara isabet eden kısmının ertelenmesi, ibraz edilmesi gereken belgelerin, tarh tarihinden itibaren en geç 1 yıl içinde ilgili vergi dairesine ibraz edilmesi halinde, bu belgelerde yazılı kesin tutara göre tarhiyatın düzeltilmesi gerekmektedir.

…” denilmektedir.

Bu hüküm ve açıklamalara göre, Cezayir Demokratik Halk Cumhuriyeti’nde mukim iştirakinize kullandırılan marka lisansı ve verilen teknik hizmetler nedeniyle adı geçen ülkede şirketiniz adına stopaj suretiyle ödenen kurumlar vergisi ve benzeri vergilerin, yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde ilgili dönemlerde hesaplanan kurumlar vergisinden mahsup edilebileceği tabiidir.

Öte yandan, Cezayir Demokratik Halk Cumhuriyeti yetkili makamlarından alınan ve Türk elçilik veya konsolosluklarına tasdik ettirilen verginin ödendiğine ilişkin belgelerin, kurumlar vergisinin tarhı aşamasında vergi dairesine ibraz edilememesi durumunda ise bu miktara isabet eden kısmın ertelenmesi ve söz konusu belgelerin kurumlar vergisinin tarh tarihinden itibaren en geç bir yıl içinde ilgili vergi dairesine ibraz edilmesi şartıyla, bu belgelerde yazılı kesin tutara göre önceden tarh edilerek ertelenen verginin düzeltilmesi mümkündür.

Ancak, Cezayir Demokratik Halk Cumhuriyeti’nde mukim iştirakinize kullandırılan marka lisansı ve verilen teknik hizmetler nedeniyle adı geçen ülkede şirketiniz adına stopaj suretiyle ödenen kurumlar vergisi ve benzeri vergilerin; iştirakinizden elde edilen ve brüt tutarları ilgili yıllar kurum kazancınızın hesaplanmasında dikkate alınan marka lisansı ve teknik hizmet gelirlerine ilişkin olan kanaat verici belgelerin mücbir sebep olmaksızın anılan süre zarfında ilgili vergi dairesine ibraz edilmemesi durumunda 2009, 2010 ve 2011 yılında ödenen kurumlar vergisi ve benzeri vergilerin 2009, 2010 ve 2011 yılı kurumlar vergisi beyannamesi üzerinden mahsup edilmesi mümkün değildir.

2-ÇİFTE VERGİLENDİRMEYİ ÖNLEME ANLAŞMALARI YÖNÜNDEN:

Türkiye Cumhuriyeti ile Cezayir Demokratik Halk Cumhuriyeti Arasında Gelir ve Servet Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Karşılıklı Yardımlaşma Anlaşması” 01.01.1997 tarihinden itibaren uygulanmakta olup, söz konusu Anlaşma’nın “Gayrimaddi Hak Bedelleri” başlıklı 12 nci maddesinin 1 ve 2 nci fıkralarında;

“1. Bir Akit Devlette doğan ve diğer Akit Devletin bir mukimine ödenen gayrimaddi hak bedelleri, bu diğer Devlette vergilendirilebilir.

2. Bununla beraber, söz konusu gayrimaddi hak bedelleri elde edildikleri Akit Devlette ve o Devletin mevzuatına göre de vergilendirilebilir; ancak kendisine ödemede bulunulan kişi gayrimaddi hak bedelinin gerçek lehdarı ise, bu şekilde alınacak vergi, gayrimaddi hak bedelinin gayrisafı tutarının yüzde 10’unu aşmayacaktır.”

hükümleri yer almaktadır.

Bu hükümler uyarınca Cezayir mukimi firma tarafından Türkiye’deki şirkete yapılan marka lisansına ilişkin ödemeler dolayısıyla Cezayir’de en fazla %10 oranında vergileme yapılabilecektir.

Diğer taraftan, söz konusu Anlaşma’nın “Ticari Kazançlar”a ilişkin 7 nci maddesinin 1 ve 2 nci fıkralarında;

“1. Bir Akit Devlet teşebbüsüne ait kazanç, sözkonusu teşebbüs diğer Akit Devlette yer alan bir işyeri vasıtasıyla faaliyette bulunmadıkça, yalnız bu (ilk bahsedilen) Devlette vergilendirilecektir. Eğer teşebbüs yukarıda bahsedilen şekilde faaliyette bulunursa, kazanç bu diğer Devlette, işyerine atfedilebilen miktarla sınırlı olmak üzere vergilendirilebilir.”

“İşyeri”ne ilişkin olarak da 5 inci maddenin 2 nci fıkrasında ise;

“2. “İşyeri” terimi özellikle şunları kapsamına alır:

a) ………

h) (i) 6 ayı aşan bir süre devam eden, bir inşaat şantiyesi ile yapım veya kurma projesi veya bunlarla ilgili gözetim faaliyetleri;

(ii) 6 ayı aşan bir süre, bir Akit Devlet teşebbüsü tarafından diğer Akit Devlette bu amaçla işe alınan ücretli veya diğer personel kullanılarak ifa edilen danışmanlık hizmetleri de dahil, sağlanan hizmetler.”

hükümleri yer almaktadır.

Yukarıdaki hükümler uyarınca, teknik danışmanlık hizmetlerinin Cezayir’de 6 ayı aşan bir sürede gerçekleştirilmesi halinde, Cezayir’de bir işyeri oluşacaktır. Bu durumda vergilemenin, Anlaşma’nın “Ticari Kazançlar”a ilişkin 7 nci maddesi kapsamında Cezayir iç mevzuat hükümlerine göre yapılması gerekmektedir. Söz konusu hizmetlerin 6 aydan kısa bir sürede gerçekleştirilmesi durumunda ise vergileme yalnızca iç mevzuat hükümlerimiz de dikkate alınarak Türkiye’de yapılacaktır.

Diğer taraftan, Türkiye’deki şirket tarafından söz konusu gelirler nedeniyle Cezayir’de ödenen vergiler, Anlaşma’nın “Çifte Vergilemeyi Önleme Yolları” başlıklı 24 üncü maddesi uyarınca Türkiye’de ödenecek vergilerden, iç mevzuatımızda öngörülen usul ve esaslar çerçevesinde mahsup edilebilecektir.

EK İÇERİK


Kaynak: GİB Özelge
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/marka-lisansi-royalty-ve-teknik-hizmet-faturalarina-istinaden-yurt-disinda-odenen-vergilere-iliskin-belgelerin-gec-temin-edilmesi-durumunda-vergi-mahsubu/feed/ 0
Yurt dışındaki müşterilere yönelik yayınlanan internet reklam hizmetlerinde %15 stopaj olacak mı? https://www.muhasebenews.com/yurt-disindaki-musterilere-yonelik-yayinlanan-internet-reklam-hizmetlerinde-%15-stopaj-olacak-mi/ https://www.muhasebenews.com/yurt-disindaki-musterilere-yonelik-yayinlanan-internet-reklam-hizmetlerinde-%15-stopaj-olacak-mi/#respond Tue, 05 Nov 2024 08:03:34 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=157558 T.C. 

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Gelir ve Kurumlar Vergileri Grup MÜdürlüğü

Sayı

:

62030549-120[94-2019/1601]-E.854745

18.11.2020

Konu

:

İnternet ortamında reklam hizmetinin verilmesine aracılık eden şirketin, Google firmasına yaptığı ödemelerde tevkifat yapılıp yapılmayacağı.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunun ve ek dilekçenin incelenmesi neticesinde; … Vergi Dairesi Müdürlüğünün … vergi kimlik numaralı mükellefi olduğunuz, Şirketinizin Google ve Facebook üzerinden reklam vermek isteyen müşterilere aracılık yaptığı, verdiğiniz hizmetin yurt içi müşterilerin hem yurt içi hem yurt dışı reklamlarını kapsadığı belirtilerek verilen reklam hizmeti karşılığında yapmış olduğunuz ödemeler üzerinden tevkifat yapılıp yapılmayacağı hususunda Başkanlığımız görüşü sorulmaktadır.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasında; Kanunun 1 inci maddesinde sayılı kurumlardan kanunî ve iş merkezlerinin her ikisi de Türkiye’de bulunmayanların, sadece Türkiye’de elde ettikleri kazançları üzerinden vergilendirileceği hükme bağlanmış, üçüncü fıkrasında ise dar mükellefiyet mevzuuna giren kurum kazancının hangi kazanç ve iratlardan oluştuğu belirtilmiştir. Anılan maddenin üçüncü fıkrasının (a) bendinde, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu hükümlerine uygun Türkiye’de bir işyeri olan veya daimi temsilci bulunduran yabancı kurumlar tarafından bu yerlerde veya bu temsilciler vasıtasıyla yapılan işlerden elde edilen ticari kazançların, dar mükellefiyet konusuna giren kurum kazancı olarak vergilendirileceği hükmüne yer verilmiştir.

Aynı maddenin dördüncü fıkrasında da, bu maddede belirtilen kazanç veya iratlar ile gelir unsurlarının Türkiye’de elde edilmesi ve Türkiye’de daimi temsilci bulundurulması konularında 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun ilgili hükümlerinin uygulanacağı ifade edilmiştir.

Kurumlar Vergisi Kanununun 30 uncu maddesinde ise dar mükellefiyete tâbi kurumların maddenin birinci fıkrasının bentlerinde yer alan kazanç ve iratları üzerinden, bu kazanç ve iratları avanslar da dâhil olmak üzere nakden veya hesaben ödeyen veya tahakkuk ettirenler tarafından %15 oranında kurumlar vergisi kesintisi yapılacağı öngörülmüş olup söz konusu kesinti oranları 03/02/2009 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 2009/14593 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile belirlenmiştir.

19/12/2018 tarihli ve 30630 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 18/12/2018 tarihli ve 476 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı eki Kararın 1 inci maddesinde, Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında ve Kurumlar Vergisi Kanununun 15 inci maddesinin birinci fıkrasında sayılanlara internet ortamında verilen reklam hizmetlerinin vergi kesintisi kapsamına alınmış olduğu, bu hizmetlere ilişkin olarak hizmeti verenlere veya internet ortamında reklam hizmeti verilmesine aracılık edenlere yapılan ödemelerden, ödeme yapılan kişilerin mükellef olup olmamasına bakılmaksızın vergi kesintisi yapılması gerektiği yönünde düzenleme yapılmıştır. Söz konusu Kararın 3 üncü maddesi aşağıdaki gibidir;

“MADDE 3- 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 30 uncu maddesinde yer alan dar mükellefiyete tabi kurumların vergi kesintisine tabi kazanç ve iratlarından yapılacak vergi kesintisi oranları hakkındaki 12/1/2009 tarihli ve 2009/14593 sayılı Bakanlar Kurulu kararının eki Kararın 1 inci maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki bent eklenmiştir. 

“15- Vergi Usul Kanununun 11 inci maddesinin yedinci fıkrası kapsamındaki ödemelerden;

a) İnternet ortamında verilen reklam hizmetlerine ilişkin olarak, bu hizmeti verenlere veya internet ortamında reklam hizmeti verilmesine aracılık edenlere yapılan ödemeler üzerinden %15.”

Diğer taraftan, söz konusu Karar ile ilgili açıklamaların yer aldığı 1 seri nolu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin “30.4.11.1.1. İnternet ortamında verilen reklam hizmetlerine ilişkin ödemeler üzerinden yapılacak vergi kesintisi” başlıklı bölümünde;

“476 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile 2009/14593 sayılı Bakanlar Kurulu Kararında yapılan değişiklik uyarınca, internet ortamında verilen reklam hizmetlerine ilişkin olarak, bu hizmeti veren veya internet ortamında reklam hizmeti verilmesine aracılık eden dar mükellef kurumlara yapılan ödemeler üzerinden %15 oranında vergi kesintisi yapılması gerekmektedir. 

Buna göre, Tebliğin (15.1.) bölümünde sayılan vergi kesintisi yapmakla sorumlu olanlar, dar mükellefiyete tabi bir kurumun internet ortamında verdiği reklam hizmeti karşılığında bu kuruma yapacakları ödemeler üzerinden %15 oranında vergi kesintisi yapmakla yükümlüdürler.

…”

hükmüne yer verilmiştir.

Dolayısıyla, internet ortamında verdikleri reklam hizmetlerine ilişkin olarak bu hizmeti veren veya internet ortamında reklam hizmeti verilmesine aracılık eden dar mükellefiyete tabi kurumlara yapılan ödemeler üzerinden Kurumlar Vergisi Kanununun 30 uncu maddesine göre %15 oranında vergi kesintisi yapılması gerekmektedir.

Yukarıda yer verilen hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, dar mükellefiyete tabi kurumların ticari kazançlarının Türkiye’de kurumlar vergisine tabi tutulabilmesi için Türkiye’de 213 sayılı Vergi Usul Kanunu hükümlerine uygun bir işyeri bulunması veya daimi temsilci bulundurmaları ve kazancın bu yerlerde veya bu temsilciler vasıtasıyla yapılan işlerden elde edilmesi gerekmektedir. Dolayısıyla, kanuni ve işmerkezi Türkiye’de bulunmayan kurumların;

– Yurt dışında elde ettikleri ticari kazançları Türkiye’de kurumlar vergisine tabi olmadığından ve

– Sözleşme de dahil olmak üzere hizmete ilişkin süreçlerin Türkiye’deki işyerinde veya daimi temsilcisi vasıtasıyla yürütülmemesi kaydıyla yurt dışında yayınlanmak üzere vermiş oldukları internet ortamında reklam hizmetleri Türkiye’deki işyerinde veya daimi temsilcisi vasıtasıyla yapılan işler olarak değerlendirilemeyeceğinden,

yurt dışındaki müşterilere yönelik olarak yurt dışında yayınlanan internet ortamında reklam hizmetlerine ilişkin olarak yapacağınız ödemelerden 476 sayılı Karar kapsamında vergi kesintisi yapmanıza gerek bulunmamaktadır.

Öte yandan, yurt içindeki müşterilere yönelik olarak yurt içinde yayınlanan internet ortamında reklam hizmetlerine ilişkin olarak dar mükellefiyete tabi kurumlara yapacağınız ödemeler üzerinden Kurumlar Vergisi Kanununun 30 uncu maddesine göre %15 oranında vergi kesintisi yapılması gerekmektedir.

 


Kaynak: GİB Özelge
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/yurt-disindaki-musterilere-yonelik-yayinlanan-internet-reklam-hizmetlerinde-%15-stopaj-olacak-mi/feed/ 0
Yurt dışında elde edilen faiz gelirlerine ilişkin yapılan kesintilerin kurumlar vergisi ve geçici vergiden mahsubu https://www.muhasebenews.com/yurt-disinda-elde-edilen-faiz-gelirlerine-iliskin-yapilan-kesintilerin-kurumlar-vergisi-ve-gecici-vergiden-mahsubu/ https://www.muhasebenews.com/yurt-disinda-elde-edilen-faiz-gelirlerine-iliskin-yapilan-kesintilerin-kurumlar-vergisi-ve-gecici-vergiden-mahsubu/#respond Mon, 04 Nov 2024 08:36:09 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=157510 T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

BÜYÜK MÜKELLEFLER VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü)

Sayı : 64597866-125[33-2014]-103                                                                               08/07/2014

Konu : Yurt dışında elde edilen faiz gelirlerine ilişkin yapılan kesintilerin kurumlar vergisi ve geçici vergiden mahsubu

İlgi : 06/12/2013 tarihli özelge talep formunuz.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, bankanız tarafından Azerbaycan mukimi bir tüzel kişiye kullandırılan kredi üzerinden elde edilen faiz gelirinin brüt tutarı üzerinden, ilgili şirket tarafından Azerbaycan yasaları gereği ve Türkiye ile Azerbaycan arasında imzalanan Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmasının 11 inci maddesi de dikkate alınarak %10 oranında vergi kesintisi yapıldığı belirtilerek, Azerbaycan firması tarafından şirketiniz adına adı geçen ülkede ödenen %10 vergi kesintisinin geçici vergi ve kurumlar vergisinden mahsubunun nasıl yapılacağı ve mahsup edilebilecek en fazla tutarın nasıl hesaplanacağı hususunda Başkanlığımız görüşü sorulmaktadır.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde kurumlar vergisine tabi kurumlar sayılmış olup, Kanunun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasında; Kanunun 1 inci maddesinde sayılı kurumlardan kanuni veya iş merkezi Türkiye’de bulunanların, gerek Türkiye içinde gerekse Türkiye dışında elde ettikleri kazançların tamamı üzerinden vergilendirileceği, aynı Kanunun 6 ncı maddesinde de kurumlar vergisinin, Kanunun 1 inci maddesinde yazılı mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safi kurum kazancının tespitinde 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.

Kurumlar Vergisi Kanununun “Yurt Dışında Ödenen Vergilerin Mahsubu’ başlıklı 33 üncü maddesinde;

“(1) Yabancı ülkelerde elde edilerek Türkiye’de genel sonuç hesaplarına intikal ettirilen kazançlardan mahallinde ödenen kurumlar vergisi ve benzeri vergiler, Türkiye’de bu kazançlar üzerinden tarh olunan kurumlar vergisinden indirilebilir.

(4) Yurt dışı kazançlar üzerinden Türkiye’de tarh olunacak vergilere mahsup edilebilecek tutar, hiç bir surette yurt dışında elde edilen kazançlara Kanunun 32 nci maddesinde belirtilen kurumlar vergisi oranının uygulanmasıyla bulunacak tutardan fazla olamaz. Bu sınır dahilinde, ilgili bulunduğu kazancın Türkiye’de genel sonuç hesaplarına intikal ettirildiği hesap döneminde tamamen veya kısmen indirilemeyen vergiler, bu dönemi izleyen üçüncü hesap dönemi sonuna kadar indirim konusu yapılabilir.

(5)      Geçici vergilendirme dönemi içinde yurt dışından elde edilen gelirlerin bulunması halinde, bu gelirler üzerinden elde edildiği ülkelerde kesinti veya diğer şekillerde ödenen vergiler, o dönem için hesaplanan geçici vergi tutarından da mahsup edilebilir. İndirilecek tutar, yurt dışında elde edilen kazançlara Kanunun 32 nci maddesinde belirtilen geçici vergi oranının uygulanmasıyla bulunacak tutardan fazla olamaz.

(6)     Yabancı ülkelerde vergi ödendiği, yetkili makamlardan alınarak mahallindeki Türk elçilik veya konsoloslukları, yoksa mahallinde Türk menfaatlerini koruyan ülkenin aynı nitelikteki temsilcileri tarafından tasdik olunan belgelerle tevsik olunmadıkça, yabancı ülkede ödenen vergiler Türkiye’de tarh olunan vergiden indirilemez.

hükümlerine yer verilmiştir.

Konu ile ilgili olarak 1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin “33.3. Mahsup edilebilecek yurt dışı vergilerin sınırı” başlıklı bölümünde;

“Yurt dışı kazançlar üzerinden ödenip Türkiye ‘de tarh olunacak vergilerden mahsup edilebilecek yurt dışında ödenen kurumlar vergisi ve benzeri vergiler, hiçbir surette yurt dışında elde edilen kazançlara %20 kurumlar vergisi oranının uygulanmasıyla bulunacak tutardan fazla olamayacaktır.

Yurt dışında ödenen vergilerin Türkiye’de hesaplanacak kurumlar vergisinden mahsup edilmesi istendiğinde, Türkiye’deki vergi matrahına dahil edilen yurt dışı kazanç tutarının bu vergileri de içerecek şekilde brütleştirilmiş olması gerekmektedir.”

açıklamalarına yer verilmiştir.

Diğer taraftan, Türkiye Cumhuriyeti ile Azerbaycan Cumhuriyeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması’nın “Faizce ilişkin 11 inci maddesinde;

“1. Bir Akit Devlette doğan ve diğer Akit Devletin bir mukimine ödenen faiz, bu diğer Devlette vergilendirilebilir.

2. Bununla beraber, bu faiz elde edildiği Akit Devlette ve o Devletin mevzuatına göre de vergilendirilebilir; ancak, faiz elde eden kişi faizin gerçek lehdarı ise, bu şekilde alınacak vergi, faizin gayrisafi tutarının yüzde 10′ unu aşmayacaktır.”

hükümlerine yer verilmiştir.

Anılan anlaşmanın “ÇİFTE VERGİLENDİRMENİN ÖNLENMESİ’ başlıklı 22 nci maddesinin 1/b bendinde ise;

“Bir Türkiye mukimi, bu Anlaşma ‘nın 10, 11, 12 nci maddeleriyle 13 üncü maddenin 4 üncü fıkrası hükümleri uyarınca Azerbaycan’da vergilendirilebilen bir gelir elde ettiğinde, Türkiye, bu kişinin gelirine isabet eden vergiden, Azerbaycan’da gelir üzerinden ödenen verginin mahsubuna müsaade edecektir.

Bununla beraber söz konusu mahsup, Azerbaycan’da vergilendirilebilen gelir için, mahsupdan önce hesaplanan vergi miktarını aşmayacaktır.”

hükmüne yer verilmiştir.

Bu hüküm ve açıklamalara göre, Azerbaycan mukimi firmadan elde edilen faiz geliri üzerinden kesinti yoluyla ilgili ülkede ödenecek vergilerin Türkiye’de bu kazançlar için hesaplanacak kurumlar vergisi ve kurum geçici vergisinden mahsubu mümkün olup mahsup edilebilecek tutar, yurt dışında ödenen vergileri de içeren gayrisafi faiz geliri toplamından bu faiz gelirinin elde edilmesi için katlanılan maliyet ve giderlerin düşülmesinden sonra Türkiye’deki vergi matrahına dahil edilen yurt dışı kazanç tutarına %20 kurumlar vergisi oranının uygulanmasıyla bulunacak tutardan fazla olamayacaktır.

Diğer taraftan, Azerbaycan Cumhuriyeti yetkili makamlarından alınan ve Türk elçilik veya konsolosluklarına tasdik ettirilen verginin ödendiğine ilişkin belgelerin, kurumlar vergisinin tarhı aşamasında vergi dairesine ibraz edilememesi durumunda, bu miktara isabet eden kısmın ertelenmesi ve söz konusu belgelerin kurumlar vergisinin tarh tarihinden itibaren en geç bir yıl içinde ilgili vergi dairesine ibraz edilmesi şartıyla, bu belgelerde yazılı kesin tutara göre önceden tarh edilerek ertelenen verginin düzeltilmesi mümkündür.

***

ÖNERİLEN İÇERİK


Kaynak: GİB Özelge
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/yurt-disinda-elde-edilen-faiz-gelirlerine-iliskin-yapilan-kesintilerin-kurumlar-vergisi-ve-gecici-vergiden-mahsubu/feed/ 0
Yurt dışından alınan yazılım için stopaj ödenecek mi? https://www.muhasebenews.com/yurt-disindan-alinan-yazilim-icin-stopaj-odenecek-mi/ https://www.muhasebenews.com/yurt-disindan-alinan-yazilim-icin-stopaj-odenecek-mi/#respond Sat, 02 Nov 2024 08:45:28 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=157456 Yurt dışından alınan yazılım için stopaj ödenecek mi?

Yurt dışında mukim firmalardan ithal edilen bilgisayar programları üzerinde herhangi bir değişiklik yapılmadan ve/veya çoğaltılmadan nihai tüketicilere satılması veya aynı şekilde işletmede kullanılması halinde yurt dışında mukim firma tarafından elde edilen kazanç ticari kazanç niteliğinde olacağından, bu nitelikteki ödemeler üzerinden vergi kesintisi yapılmayacaktır.

-Yurt dışında mukim firmalardan şirketinizde kullanmak ve/veya müşterilere satışını yapmak üzere daha önce piyasada bulunmayan bir bilgisayar programının özel olarak hazırlatılması halinde, yurt dışında mukim firma tarafından elde edilen kazanç serbest meslek kazancı niteliği taşıyacağından, bu kapsamdaki ödemeler üzerinden %20 oranında vergi kesintisi yapılacaktır.

-“Copyright” kapsamında alınan bir bilgisayar programının çoğaltma, değiştirme, topluma dağıtma, gösterme gibi haklarının satın alınması halinde, şirketiniz tarafından bir gayrimaddi hak elde edilecek olup, yurt dışında mukim firmaya yapılacak söz konusu gayrimaddi hak bedeli ödemelerinden %20 oranında vergi kesintisi yapılacaktır.

Öte yandan, bilgisayar yazılım ürünlerinin, şirketçe CD, disket vb. taşıyıcı medya içerisinde gümrükten ithal edildikten sonra internet üzerinden indirilen şifre ile aktive edilerek iktisap edilmiş olması ya da bilgisayar programının doğrudan doğruya internet üzerinden şifre ile indirilerek iktisap edilmiş olması durumu yurt dışına yapılacak ödemelerin vergilendirilmesinde herhangi bir değişikliğe yol açmayacaktır.

 

 


Kaynak: GİB Özelge
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/yurt-disindan-alinan-yazilim-icin-stopaj-odenecek-mi/feed/ 0
Yurt dışındaki petrol şirketinin Türkiye’deki şubesine aktardığı nakit fon transferi örtülü sermaye sayılır mı? https://www.muhasebenews.com/yurt-disindaki-petrol-sirketinin-turkiyedeki-subesine-aktardigi-nakit-fon-transferi-ortulu-sermaye-sayilir-mi/ https://www.muhasebenews.com/yurt-disindaki-petrol-sirketinin-turkiyedeki-subesine-aktardigi-nakit-fon-transferi-ortulu-sermaye-sayilir-mi/#respond Fri, 01 Nov 2024 07:20:56 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=157429 T.C. 

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü

Sayı

:

38418978-125[12-18/1]-E.232065

04.09.2020

Konu

:

Yurtdışındaki merkezden Türkiye’deki şubeye yapılan nakdi fon transferinin özkaynak (sermaye) ve örtülü sermaye olarak kabul edilip edilmeyeceği hk.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunda; ham petrol araması, işletilmesi, üretimi ve satışı konusunda faaliyet gösterdiğiniz, Kurumlar Vergisi Kanununun 3 üncü maddesine göre, Türkiye’de iş yeri bulunması ve bu iş yerinde yapılan işlerden elde ettiğiniz ticari kazançlar nedeniyle dar mükellef olarak kurumlar vergisine tabi olduğunuz, şubenize merkezi … olan şirket merkezi tarafından petrol araması ve işletilmesi amacı ile nakdi fon transferi yapıldığı, nakdi fonunun “Petrol Kanunu ve Türk Petrol Kanunu Uygulama Yönetmeliği” hükümleri doğrultusunda Petrol İşleri Genel Müdürlüğünce “kıymet tespit kararı” ile sermayenin bir cüz’ü olarak tespit ve kayıtlı sermaye olarak tescil edildiği, söz konusu fonların ilerideki tarihlerde geldiği yabancı para cinsinden tekrar yurtdışına gönderilmesinin belli koşulların ve onayların sağlanması halinde mümkün olduğu belirtilerek, merkezden şubenize aktarılan ve henüz geri gönderilmeyen nakdi fon tutarlarının sermayenin cüz’ü kabul edilerek özkaynaklar arasında sınıflandırılmasının mümkün olup olmadığı ve Kurumlar Vergisi Kanununun 12 nci maddesi hükümlerinin uygulanmasında özsermaye unsuru olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği hususunda Başkanlığımızdan görüş talep edilmektedir.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun “Tam ve dar mükellefiyet” başlıklı 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasında, Kanunun birinci maddesinde sayılı kurumların kanuni ve iş merkezlerinin her ikisi de Türkiye’de bulunmayanların, dar mükellefiyet esasında, sadece Türkiye’de elde ettikleri kazançları üzerinden vergilendirileceği hükme bağlanmış olup üçüncü fıkrasında dar mükellefiyette kurum kazancını oluşturan kazanç ve iratlar bentler halinde sayılmıştır.

Aynı Kanunun “Safi kurum kazancı” başlıklı 6 ncı maddesinin birinci fıkrasında, kurumlar vergisinin mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safi kurum kazancının tespitinde 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.

Gelir Vergisi Kanununun “Bilanço Esasında Ticari Kazancın Tespiti” başlıklı 38 inci maddesinde ise bilanço esasına göre ticari kazancın, teşebbüsteki özsermayenin hesap dönemi sonundaki ve başındaki değerleri arasındaki müspet fark olduğu, bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce işletmeye ilave olunan değerlerin bu farktan indirileceği, işletmeden çekilen değerlerin ise farka ilave olunacağı, ticari kazancın bu şekilde tespit edilmesi sırasında, Vergi Usul Kanununun değerlemeye ait hükümleri ile bu Kanunun 40 ve 41 inci maddeleri hükümlerine uyulacağı hükmüne yer verilmiştir.

Kurumlar Vergisi Kanununun “Kabul edilmeyen indirimler” başlıklı 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde, örtülü sermaye üzerinden ödenen veya hesaplanan faiz, kur farkları ve benzeri giderlerin kurum kazancının tespitinde indirim konusu yapılamayacağı belirtilmiştir.

Aynı Kanunun “Örtülü sermaye” başlıklı 12 nci maddesinde;

“(1) Kurumların, ortaklarından veya ortaklarla ilişkili olan kişilerden doğrudan veya dolaylı olarak temin ederek işletmede kullandıkları borçların, hesap dönemi içinde herhangi bir tarihte kurumun öz sermayesinin üç katını aşan kısmı, ilgili hesap dönemi için örtülü sermaye sayılır.

(2) Yukarıda belirtilen karşılaştırma sırasında, sadece ilişkili şirketlere finansman temin eden kredi şirketlerinden yapılan borçlanmalar hariç olmak üzere, ana faaliyet konusuna uygun olarak faaliyette bulunan ve ortak veya ortakla ilişkili kişi sayılan banka veya benzeri kredi kurumlarından yapılan borçlanmalar % 50 oranında dikkate alınır.

(3) Bu maddenin uygulanmasında;

a) Ortakla ilişkili kişi, ortağın doğrudan veya dolaylı olarak en az % 10 oranında ortağı olduğu veya en az bu oranda oy veya kâr payı hakkına sahip olduğu bir kurumu ya da doğrudan veya dolaylı olarak, ortağın veya ortakla ilişkili bu kurumun sermayesinin, oy veya kâr payı hakkına sahip hisselerinin en az % 10’unu elinde bulunduran bir gerçek kişi veya kurumu,

b) Öz sermaye, kurumun Vergi Usul Kanunu uyarınca tespit edilmiş hesap dönemi başındaki öz sermayesini, ifade eder.

(4) Kurumların İstanbul Menkul Kıymetler Borsasında işlem gören hisselerinin edinilmesi durumunda, söz konusu hisse nedeniyle ortak veya ortakla ilişkili kişi sayılanlardan temin edilen borçlanmalarda en az % 10 ortaklık payı aranır.

(5) Yukarıda belirtilen oranlar, borç veren ortaklar ve ortakların ilişkide bulunduğu kişiler için topluca dikkate alınır.

…”

hükmü yer almaktadır.

1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin “12 Örtülü Sermaye” başlıklı bölümünde konu ile ilgili ayrıntılı açıklamalar yapılmıştır.

Yine aynı Kanunun “Safi kurum kazancı” başlıklı 22 nci maddesinin birinci fıkrasında ise, dar mükellef kurumların iş yeri veya daimî temsilci vasıtasıyla elde edilen kazançlarının tespitinde, aksi belirtilmediği takdirde tam mükellef kurumlar için geçerli olan hükümlerin uygulanacağı belirtilmiştir.

Diğer taraftan, 6491 sayılı Türk Petrol Kanununun “Tanımlar” başlıklı 2 nci maddesinde;

“(1) Bu Kanunun uygulanmasında; 

 aa) Sermaye mevcutları: 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununda değerleme ölçüleri gösterilen ekonomik işletmelere dâhil kıymetler ile ilgili petrol hakkı sahibinin aynı Kanun hükümleri gereğince sermaye hesabına alıp aktifleştirdiği arama giderleri, sondaj ferî giderleri ve yurt ekonomisi yönünden verimi olmayan kuyuların açılma giderlerini, 

bb) Sermaye mevcutları esası: Petrol hakkı sahibinin, Türkiye’deki petrol işlemi ile ilgili olarak kullanmaya tahsis ettiği sermaye mevcutlarının 213 sayılı Kanuna göre hesaplanmış kıymetini, 

 

ifade eder.”

denilmektedir.

Ayrıca, mezkûr Kanunun uygulanması ile ilgili usul ve esasları düzenlemek amacıyla yayımlanan Türk Petrol Kanunu Uygulama Yönetmeliğinin;

– “Vergilendirmeye ilişkin usul ve esaslar” başlıklı 30 uncu maddesinde; “(1) Kanunun vergilendirmeyle ilgili hükümleri saklı kalmak koşuluyla 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu, 13/6/2006 tarihli ve 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu, vergi, resim ve harçlara ilişkin diğer mevzuat ile 213 sayılı Vergi Usul Kanunu ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümleri, bunların ek ve değişiklikleri, petrol hakkı sahipleri hakkında da uygulanır.

(2) Bu Yönetmeliğin vergilendirmeye ilişkin genel hükümleri petrol hakkı sahibinin yalnız petrol işlemlerine ilişkin faaliyetlerine ve bunların sonuçlarına uygulanır. Petrol hakkı sahibinin petrol işlemleri dışında kalan faaliyetlerine genel hükümler uygulanır. Petrol hakkı sahibi petrol işlemleri ile bunlar dışındaki faaliyetleri birlikte yapıyorsa, petrol işlemleri için muhasebe kayıtlarını alt hesap bazında ayrı tutar ve vergilendirilir. 

…”

– “Sermaye” başlıklı 32 nci maddesinde ise “(1) Petrol hakkı sahibi tarafından petrol işlemlerinde kullanılan ithal edilen nakdi fonlar ve bunlara ait haklar ile sermaye mevcutları esasının bir bölümü olan malzeme ve diğer kıymetlerin değeri için Genel Müdürlükçe “kıymet tespit kararı” alınır.

….

(3) Genel Müdürlükçe tespiti yapılan nakdi fon, malzeme ve diğer kıymetler toplamından, harice yapılan transferlerle, hariçte tutulan satış gelirlerinin indirilmesi sonucu elde edilen tutar, petrol hakkı sahibinin sermayesini oluşturur. 

…”

açıklamaları yer almaktadır.

Muhasebe ve vergi uygulamalarında sermaye, işletme sahip veya ortaklarınca işe başlanıldığı zaman ya da işin devamı sırasında işletmeye konulan nakdi ya da gayri nakdi ve parayla ifade edilebilen değerleri ifade etmektedir.

Vergi Usul Kanununun “Bilanço” başlıklı 192 nci maddesine göre özsermaye, bilançonun aktif toplamı ile borçlar arasındaki fark olup, müteşebbisin işletmeye koymuş olduğu varlığı ifade eder. Aynı madde gereğince, ihtiyatlar ve kar bilançoda ayrı gösterilseler dahi özsermayenin unsurları sayılmaktadır.

Öte yandan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun;

– 31 inci maddesinde, tescil edilmiş hususlarda meydana gelen her türlü değişikliğin de tescile tabi olduğu;

– 36 ncı maddesinin birinci bendinde, ticaret sicili kayıtlarının nerede bulunurlarsa bulunsunlar, üçüncü kişiler hakkında, tescilin Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edildiği; ilanın tamamı aynı nüshada yayımlanmamış ise, son kısmının yayımlandığı günü izleyen iş gününden itibaren hukuki sonuçlarını doğuracağı, bu günlerin, tescilin ilanı tarihinden itibaren işlemeye başlayacak olan sürelere de başlangıç olacağı;

– 40 ıncı maddesinin dördüncü bendinde ise merkezleri Türkiye dışında bulunan ticari işletmelerin Türkiye’deki şubelerinin, kendi ülkelerinin kanunlarının ticaret unvanına ilişkin hükümleri saklı kalmak şartıyla, yerli ticari işletmeler gibi tescil olunacağı

hükümleri yer almaktadır.

Bununla birlikte, Ticaret Sicili Tüzüğünün “A) Şubelerin tescili:” başlıklı 52 nci maddesinde;

“… 

Merkezleri Türkiye dışında bulunan ticari işletmelerin Türkiye’deki şubeleri, kendi memleket kanunlarının ticaret unvanına ait hükümleri mahfuz kalmak şartiyle yerli ticari işletmelerin merkezleri gibi tescil olunur. Bu gibi şubeler için ikametgahı Türkiye’de bulunan tam selahiyetli bir ticari mümessil tayin edilmiş olmadıkça bunlar tescil edilemez. Böyle bir mümessilin azli veya selahiyetlerinin daraltılması halinde yerine derhal tam selahiyetli başka bir mümessil tayin edilmediği takdirde şubenin kaydı re’sen silinir.

 

Merkezleri yabancı memleketlerde bulunan işletmelerin birinci ve daha sonraki şubelerin tescilinde her şubeye ayrılmış olan sermaye miktarının da gösterilmesi şarttır. (5887 sayılı Harçlar K.22) 

…”

açıklamaları mevcuttur.

Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalar çerçevesinde;

– Merkezi … olan ve Türkiye’de ham petrol arama, işletme, üretim ve satışı konusunda faaliyet gösteren dar mükellef şubenize yurtdışındaki merkezden yapılan ve 6491 sayılı Türk Petrol Kanunu ve bu Kanun uyarınca yayımlanan Yönetmelik esaslarına göre ilgili Kurum (Petrol İşleri Genel Müdürlüğü) tarafından tespit edilen nakdi fon transferinin petrol işlemlerine ilişkin faaliyetlerde kullanılan kısmının vergi kanunlarının uygulanması bakımından öz kaynak (öz sermaye) olarak değerlendirilmesi mümkün bulunmaktadır.

– Söz konusu nakit fonun, petrol işlemleri dışında kalan faaliyetlerde kullanılması durumunda ise genel hükümlere göre Ticaret Siciline tescil edilen kısmı öz kaynak (öz sermaye) olarak değerlendirilebilecektir.

– Merkezi … olan ve Türkiye’de ham petrol arama, işletme, üretim ve satışı konusunda faaliyet gösteren dar mükellef şubenize yurtdışındaki merkezden yapılan nakit fon transferi için işletmede kullanılan borçtan söz edilemeyeceğinden, nakit fon transferinin örtülü sermaye sayılamayacağı tabiidir.


Kaynak: GİB Özelge
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/yurt-disindaki-petrol-sirketinin-turkiyedeki-subesine-aktardigi-nakit-fon-transferi-ortulu-sermaye-sayilir-mi/feed/ 0
Yurt dışında alınan ve yurt dışında yararlanılan pazarlama ve satış hizmetleri KDV’ye tabi midir? https://www.muhasebenews.com/yurt-disinda-alinan-ve-yurt-disinda-yararlanilan-pazarlama-ve-satis-hizmetleri-kdvye-tabi-midir/ https://www.muhasebenews.com/yurt-disinda-alinan-ve-yurt-disinda-yararlanilan-pazarlama-ve-satis-hizmetleri-kdvye-tabi-midir/#respond Thu, 31 Oct 2024 08:12:34 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=157394

T.C.

GELİR İDARESİ   BAŞKANLIĞI

 İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef   Hizmetleri Katma Değer Vergisi Grup Müdürlüğü

Sayı

:

39044742-010-66139

25/05/2016

Konu

:

Yurt dışındaki firmadan alınan hizmet karşılığı ödenen   bedelin vergilendirilmesi

            İlgide kayıtlı özelge talep formunda, Türkiye’de inşa ettirilerek Azerbaycan devletine yapılan gemi satışına ilişkin, Azerbaycan’da yerleşik … Ltd. Şti’ne ödenen pazarlama ve satış komisyonu bedeli karşılığında Şirketiniz adına düzenlenen faturanın Türk Büyükelçiliğine tasdik ettirildiği belirtilerek, Azerbaycan mukimi firmaya yapılan pazarlama ve satış komisyonu ödemelerinin KVK ve KDV Kanunu karşısındaki durumu ile 2013 yılında kayıtlara gider olarak işlenen ancak aynı yıl içinde Türkiye’den bedeli transfer edilemeyen pazarlama ve satış tutarının 2013 yılında gider olarak kabul edilip edilmeyeceği hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmiştir.

Kurumlar Vergisi Kanunu Yönünden:

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasında; birinci maddede yazılı kurumlardan kanuni ve iş merkezlerinden her ikisi de Türkiye içinde bulunmayanların yalnız Türkiye’de elde ettikleri kazançları üzerinden vergilendirileceği hükme bağlanmış, üçüncü fıkrasında ise dar mükellefiyet mevzuuna giren kurum kazancının hangi kazanç ve iratlardan oluştuğu belirtilmiştir.

Aynı Kanunun “Dar mükellefiyette vergi kesintisi” başlıklı 30 uncu maddesinin birinci fıkrasında, dar mükellefiyete tâbi kurumların maddede yer alan kazanç ve iratlarının, söz konusu kazanç ve iratları avanslar da dâhil olmak üzere nakden veya hesaben ödeyen veya tahakkuk ettirenler tarafından % 15 oranında kurumlar vergisi tevkifatına tabi tutulması gerektiği, ikinci fıkrasında ise; ticarî veya ziraî kazanca dâhil olup olmadığına bakılmaksızın telif, imtiyaz, ihtira, işletme, ticaret unvanı, marka ve benzeri gayrimaddî hakların satışı, devir ve temliki karşılığında nakden veya hesaben ödenen veya tahakkuk ettirilen bedeller üzerinden bu maddenin birinci fıkrasında belirtilen kişilerce % 20 (2009/14593 sayılı B.K.K ile) oranında kurumlar vergisi kesintisi yapılacağı hüküm altına alınmıştır.

Anılan Kanunun ‘Safi kurum kazancı’ başlıklı 6 ncı maddesinde; kurumlar vergisinin mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safî kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve safî kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticarî kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun “Bilanço Esasında Ticari Kazancın Tespiti” başlıklı 38 inci maddesinde ise; “Bilanço esasına göre ticari kazanç, teşebbüsdeki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müsbet farktır. Bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce:

1-İşletmeye ilave olunan değerler bu farktan indirilir;

2-İşletmeden çekilen değerler ise farka ilave olunur.

Ticari kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında, Vergi Usul Kanunu’nun değerlemeye ait hükümleri ile bu kanunun 40 ve 41 inci maddeleri hükümlerine uyulur.” hükmüne yer verilmiştir.

Bu hükümler uyarınca tespit edilecek kurum kazancından Kurumlar Vergisi Kanununun 8 inci maddesi ile Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinde yer alan giderler indirilebilecektir.193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun ‘İndirilecek Giderler’ başlıklı 40 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde; ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin safi kazancın tespitinde indirim konusu yapılabileceği hükmüne yer verilmiştir.

Ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi maksadıyla yapılan genel giderlerin indirim konusu yapılabilmesi için, söz konusu giderlerle kazancın elde edilmesi ve idamesi arasında doğrudan ve açık bir illiyet bağının bulunması ve işin önemi ölçüsünde yapılması gerekmekte olup, bu mahiyette olmayan giderlerin ticari kazancın tespitinde indirim konusu yapılması mümkün değildir

27/06/1997 tarihli ve 23032 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 01/09/1997 tarihinde yürürlüğe giren ve 01/01/1998 tarihinden itibaren uygulanmakta olan Türkiye Cumhuriyeti ile Azerbaycan Cumhuriyeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması” nın “Ticari Kazançlar başlıklı 7’nci maddesinde,

            “1. Bir Akit Devlet teşebbüsüne ait kazanç, sözkonusu teşebbüs diğer Akit Devlette yer alan bir işyeri vasıtasıyla ticari faaliyette bulunmadıkça, yalnızca bu (ilk bahsedilen) Devlette vergilendirilecektir. Eğer teşebbüs yukarıda bahsedilen şekilde ticari faaliyette bulunursa, bu teşebbüsün kazançları diğer Devlette, sadece işyerine atfedilebilen miktarla sınırlı olmak üzere,vergilendirilebilir.

2. 3 üncü fıkra hükümleri saklı kalmak üzere, bir Akit Devlet teşebbüsü diğer Akit Devlette yer alan bir işyeri vasıtasıyla ticari faaliyette bulunduğunda, bu işyerine her iki Akit Devlette de, eğer bu işyeri, aynı veya benzer koşullar altında, aynı veya benzer faaliyetlerde bulunan, tamamen ayrı ve bağımsız bir teşebbüs olsaydı ve işyerini oluşturduğu teşebbüsten tamamen bağımsız nitelik kazansaydı, ne kazanç elde edecek idiyse, böyle bir kazanç atfedilecektir.

3. İşyerinin kazancı belirlenirken, işyerinin bulunduğu Devlette veya başka herhangi bir yerde yapılan, yönetim ve genel idare giderlerini de kapsamına alan, işyerinin amaçlarına uygun düşen giderlerin indirilmesine müsaade edilecektir.

4. İşyeri, tarafından teşebbüs adına yalnızca mal veya ticari eşya alınması dolayısıyla doğan hiç bir kazanç bu işyerine atfedilmeyecektir.

5. Kazanç, bu Anlaşmanın başka maddelerinde ayrı olarak düzenlenen gelir unsurlarını da kapsamına aldığında, o maddelerin hükümleri bu madde hükümlerinden etkilenmeyecektir.

…  ”

hükümlerine yer verilmiştir.

Anılan maddenin 1 inci fıkrasına göre, bu kazancın Türkiye’de vergilendirilebilmesi için Azerbaycan’da yerleşik şirketin ticari faaliyetini Türkiye’de sahip olduğu bir işyeri vasıtasıyla gerçekleştirmesi gerekmektedir. “İşyeri” tanımı ise, Anlaşmanın bir örneği ekli “İşyeri” başlıklı 5 inci maddesinde yapılmış olup, hangi hallerde diğer Devlette bir işyeri oluşacağı ve oluşmayacağı açıkça belirtilmiştir. Bu kapsamda, Azerbaycan’da mukim firmanın Türkiye’de komisyon kazançlarının elde edilmesi ile bağlantılı bir işyerinin oluşmaması durumunda, ticari faaliyetlerinden dolayı elde ettiği kazançlardan vergi alma hakkı Azerbaycan’a ait olup, Türkiye’nin bu kazançlardan vergi alma hakkı bulunmamaktadır. Ancak, bu faaliyetlerin Türkiye’de yer alan bir işyeri ile bağlantılı olarak elde edilmesi durumunda, bu kazançlardan Türkiye’nin iç mevzuatımızın hükümleri dikkate alınarak vergi alma hakkı bulunmakta; fakat vergileme hakkı işyerinden elde edilen kazançlarla sınırlı tutulmaktadır. Bu şekilde Türkiye’de vergi ödenmesi durumunda ise, söz konusu vergi, Anlaşmanın 22 nci maddesinin 2 nci fıkrası uyarınca Azerbaycan’da ödenecek vergiden mahsup edilebilecektir.

Öte yandan, indirime konu olacak ödemenin işin önem ve genişliği ile orantılı olması, fatura ve benzeri belgelerde ayrıca belgelendirilmesi gerekmekte olup, yurt dışı mukimi firmaya yapılan komisyon ödemeleri üzerinden Şirketiniz tarafından fatura düzenlenmesi ve düzenlenen faturanın Türk Büyükelçiliğine tasdik ettirilmesi dolayısıyla pazarlama ve satış bedellerinin faturanın düzenlendiği yılda kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün bulunmaktadır.

Katma Değer Vergisi Kanunu Yönünden:

             Katma Değer Vergisi Kanununun;

– 1/1 inci maddesinde, Türkiye‘de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV ye tabi olduğu,

– 4 üncü maddesinde, hizmetin, teslim ve teslim sayılan haller ile mal ithalatı dışında kalan işlemler olduğu ve bu işlemlerin bir şeyi yapmak, işlemek, meydana getirmek, imal etmek, onarmak, temizlemek, muhafaza etmek, hazırlamak, değerlendirmek, kiralamak, birşeyi yapmamayı taahhüt etmek gibi şekillerde gerçekleşebileceği,

– 6/b maddesinde, hizmetin Türkiye’de yapılmasının veya hizmetten Türkiye’de faydalanılmasının işlemlerin Türkiye’de yapıldığını ifade ettiği,

– 9/1 maddesinde ise, mükellefin Türkiye içinde ikametgahının, işyerinin, kanuni merkezi ve iş merkezinin bulunmaması hallerinde ve gerekli görülen diğer hallerde Maliye Bakanlığının, vergi alacağının emniyet altına alınması amacıyla, vergiye tabi işlemlere taraf olanları verginin ödenmesinden sorumlu tutabileceği

hüküm altına alınmıştır.

Buna göre, ihracat yapan firmanız tarafından yurt dışında yerleşik firmalardan yurt dışında alınan ve yurt dışında yararlanılan pazarlama ve satış hizmetleri, KDV Kanununun 6/b maddesi uyarınca KDV nin konusuna girmediğinden, Şirketiniz tarafından sorumlu sıfatıyla KDV tevkifatı yapılmayacaktır.

 


Kaynak: GİB Özelge
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/yurt-disinda-alinan-ve-yurt-disinda-yararlanilan-pazarlama-ve-satis-hizmetleri-kdvye-tabi-midir/feed/ 0
İhracat için yurt dışındaki şirkete ödenen ciro primi için stopaj hesaplanmalı mıdır? https://www.muhasebenews.com/ihracat-icin-yurt-disindaki-sirkete-odenen-ciro-primi-icin-stopaj-hesaplanmali-midir/ https://www.muhasebenews.com/ihracat-icin-yurt-disindaki-sirkete-odenen-ciro-primi-icin-stopaj-hesaplanmali-midir/#respond Thu, 31 Oct 2024 08:09:08 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=157393 T.C.

RİZE VALİLİĞİ

Defterdarlık Gelir Müdürlüğü

Sayı

:

85550353-130[2017-13]-19035

12.07.2019

Konu

:

İhraç edilen mallara ilişkin ciro prim ödemesi

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, yurtdışına ihraç edilen mallara ilişkin olarak yurt dışındaki firmaya Şirketiniz tarafından yıl sonunda pazarlama destek (ciro) prim ödemesi işleminin katma değer vergisine tabi olup olmadığı ile destek priminin kurum stopajı yönünden vergi tevkifatına tabi tutulup tutulmayacağı hususlarında bilgi verilmesi istenmektedir.

I- KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun; 3’üncü maddesinin ikinci fıkrasında, birinci maddede yazılı kurumlardan kanuni ve iş merkezlerinden her ikisi de Türkiye içinde bulunmayanların yalnız Türkiye’de elde ettikleri kazançları üzerinden vergilendirileceği hükme bağlanmış, üçüncü fıkrasında ise dar mükellefiyet mevzuuna giren kurum kazancının hangi kazanç ve iratlardan oluştuğu belirtilmiş, 6’ncı maddesinde kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safı kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve safı kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanunu’nun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.

Aynı Kanun’un 30’uncu maddesinin birinci fıkrasında; dar mükellefiyete tabi kurumların anılan fıkrada bentler halinde sayılan kazanç ve iratları üzerinden, bu kazanç ve iratları avanslar da dahil olmak üzere nakden veya hesaben ödeyen veya tahakkuk ettirenler tarafından %15 oranında kurumlar vergisi kesintisi yapılacağı hükme bağlanmıştır.

Buna göre, söz konusu ödemeler Kurumlar Vergisi Kanununun 30 uncu maddesinde tevkifata tabi ödemeler arasında sayılmadığından vergi tevkifatı yapılmasına gerek bulunmamaktadır.

II- KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun;

-1/1 inci maddesinde, Türkiye’de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV’ye tabi olduğu,

-11/1-a maddesinde, ihracat teslimleri ve bu teslimlere ilişkin hizmetlerin KDV’den istisna olduğu

hükme bağlanmıştır.

Bu hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, Şirketinizin, ihraç ettiği mallara ilişkin olarak yurt dışındaki firmaya yıl sonunda pazarlama destek karşılığı ciro primi ödemesine ilişkin olarak yurt dışından düzenlenen faturada KDV hesaplamasına gerek bulunmamaktadır.

Diğer taraftan KDV Genel Uygulama Tebliğinin “IV-A/1.1 Kapsam” başlıklı bölümünde;

“…

Bir vergilendirme döneminde iade konusu yapılabilir KDV (azami iade edilebilir vergi), kural olarak o dönemdeki iade hakkı doğuran işlemlere ait bedelin (% 18)’i (genel KDV oranı) olarak hesaplanan miktardan fazla olamaz. Ancak, doğrudan yüklenimler nedeniyle bu tutardan fazla iade talebinde bulunulması halinde, aşan kısmın iadesi münhasıran vergi inceleme raporu sonucuna göre yerine getirilir.

…”

açıklaması yapılmış olup, söz konusu pazarlama destek primi ödemelerine konu ihracatlara ilişkin talep edilebilecek azami iade tutarının hesabında, bu ödeme tutarlarının iade hakkı doğuran işleme ait bedelden düşülmesi gerekmektedir.


Kaynak: GİB Özelge
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/ihracat-icin-yurt-disindaki-sirkete-odenen-ciro-primi-icin-stopaj-hesaplanmali-midir/feed/ 0