yatırımcı – Muhasebe News https://www.muhasebenews.com Muhasebe News Fri, 08 Sep 2023 16:38:34 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.3.5 Halka açık şirkette çalışan SMMM unvanına sahip kişi aynı zamanda büro açabilir mi? https://www.muhasebenews.com/halka-acik-sirkette-calisan-smmm-unvanina-sahip-kisi-ayni-zamanda-buro-acabilir-mi/ https://www.muhasebenews.com/halka-acik-sirkette-calisan-smmm-unvanina-sahip-kisi-ayni-zamanda-buro-acabilir-mi/#respond Fri, 08 Sep 2023 16:38:34 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=146051 Şuanda halka açık şirkette yatırımcı ilişkileri müdürü olarak görev yapıyorum. Aynı zamanda mali müşavirlik hizmeti de vermek istiyorum. SPK lisansım ile burada danışmanlık görevi vermeye devam ederek, büro açarak mali müşavirlik görevini yapabilir miyim?

Yapmazsınız. Serbest olarak çalışan meslek mensupları; Bir işverene bağlı olarak hiç bir unvan veya konumda kısmi veya tam zamanlı ücretli olarak çalışamaz.

 


Kaynak: İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/halka-acik-sirkette-calisan-smmm-unvanina-sahip-kisi-ayni-zamanda-buro-acabilir-mi/feed/ 0
Son yılda yatırımcı sayısı 2.4 milyona çıktı https://www.muhasebenews.com/son-yilda-yatirimci-sayisi-2-4-milyona-cikti/ https://www.muhasebenews.com/son-yilda-yatirimci-sayisi-2-4-milyona-cikti/#respond Thu, 16 Dec 2021 07:59:54 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=119501
Yayınlanma tarihi: 15 Aralık 2021 Çarşamba

Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği (TSPB) 23. olağanüstü genel kurul toplantısı İstanbul’da gerçekleştirildi.
 
TSPB’den yapılan açıklamaya göre, toplantı Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) Başkanı SPK Başkanı Ali Fuat Taşkesenlioğlu, “Son bir yılda yatırımcı sayısı 1,9 milyondan 2,4 milyona çıktı. Pay piyasası yıllık işlem hacmi ise 6 trilyon liradan 7,3 trilyon liraya yükseldi.” dedi.,
 
Borsa İstanbul Genel Müdürü Korkmaz Ergun ve TSPB Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Öztop’un açılış konuşmalarıyla başladı.
 
TSPB üyelerinin katılımıyla Elektronik Genel Kurul Sistemi üzerinden gerçekleştirilen 23. olağanüstü genel kurul toplantısında 2021 yılı değerlendirildi, 2022 hedeflerine yönelik gündem maddeleri görüşüldü.
 
Açıklamada toplantıdaki konuşmasına yer verilen SPK Başkanı Ali Fuat Taşkesenlioğlu, son bir yılda yatırımcı sayısının 1,9 milyondan 2,4 milyona çıktığını, pay piyasası yıllık işlem hacminin ise 6 trilyon liradan 7,3 trilyon liraya yükseldiğini bildirdi.
 
Taşkesenlioğlu, bu yıl gerçekleştirilen ve toplam büyüklüğü 21,6 milyar liraya ulaşan 52 halka arz işlemi ile pay piyasalarının kapsayıcılığının önemli ölçüde arttığını vurguladı.
 
Sermaye piyasalarının önemli gelişmeler gösterdiği bir yılı geride bıraktığını belirten Taşkesenlioğlu, şunları kaydetti: “Yüksek bir ivme yakalamış olmamıza rağmen ilk 1.000 sanayi ve hizmet şirketinin çok büyük çoğunluğunun hala borsadan uzak ve piyasa kapitalizasyonu/milli gelir oranımızın benzerlerimize göre düşük kaldığı açıktır. Talep tarafında ise yurt içi tasarruf sahiplerinin finansal varlıklarında pay senetlerinin oranı yüzde 7 civarındadır. Rakamlar, sevindirici gelişmelerin yanında pay piyasalarının Türkiye ekonomisi için öncelikler arasında kalması gerektiğini göstermektedir. Pay piyasasını hak ettiği seviyeye taşıyabilmek için ise daha büyük adımlar atmamız gerektiği açıktır. Bunu başarabilmek için, takdir edersiniz ki, aracı kurum ve portföy yönetim şirketlerinin de büyük düşünmesi, küçük hesaplar peşinde koşmaması gerekmektedir. Bu vesileyle, özellikle halka arzların dağıtımı konusunda mevzuatı dolanarak sermayenin tabana yayılmasını engelleyecek her türlü girişimden uzak durulması gerektiğini bir kez daha vurgulamak isterim.”
 
Pay piyasasında gösterilen gelişimin özel sektör borçlanma araçları piyasasında henüz gösterilemediğini belirten Taşkesenlioğlu, Merkezi Kayıt Kuruluşu tarafından kayden izlenen özel sektör borçlanma araçları ve kira sertifikalarının stok değerinin geçen yıla göre yüzde 16 artarak 154 milyar liraya yükseldiğini bildirdi.
 
Yeni dönemde özel sektör borçlanma araçları ve kira sertifikası piyasası için başta yeşil olmak üzere, tematik ihraçların bir katalizör görevi görebileceğini aktaran Taşkesenlioğlu, “Avrupa Yeşil Mutabakatı ve Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması, birçok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de şirketlerimizin üretim, tedarik ve yönetim süreçlerini daha sürdürülebilir hale getirmeye teşvik etmekte, daha açık bir ifadeyle zorlamaktadır.” ifadesini kullandı.

 

“SERMAYE PİYASALARIMIZDA BU YIL GÜZEL GELİŞMELER YAŞADIK”

 
Borsa İstanbul Genel Müdürü Korkmaz Ergun da bu yıl sermaye piyasalarında güzel gelişmeler yaşadıklarını belirterek, “Halka arzlarda, hem halka arz sayısı hem de halka arz tutarı olarak gerçekleşen artış, endeksteki yükseliş, işlem hacmimizdeki yükseliş, yatırımcı sayısındaki artış ve benzeri birçok yönüyle ele aldığımızda, başarılı bir seneyi geride bırakıyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.
 
Bu yıl endeks alanında çok yoğun olarak çalıştıklarını aktaran Ergun, şunları kaydetti: “Sürdürülebilirlik Endeksi’ni yeniledik. Katılım endekslerini ve altın Endekslerini hesaplamaya başladık. Ancak bu endekslerin, kurulacak borsa yatırım fonları ile daha fazla anlam kazanacağını hatırlatmak istiyorum. Bu endekslere dayanan yeni fonlar kurulması için sizlerle her türlü iş birliğine açık olduğumuzu bir kez daha ifade etmek istiyorum. Özellikle portföy yönetim şirketlerimizin, bu endeksler üzerine fon kurmalarını bekliyoruz. Borsa İstanbul olarak 2022 yılında da sizlerle birlikte ekonomimizi güçlendirmeye, şirketlerin yatırımlarını daha kolay finanse etmesini sağlamaya, bireysel yatırımcılarımızın, birikimlerini değerlendirmelerine katkıda bulunmaya devam edeceğiz.”
 

“SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK, HALKA AÇILMA, DİJİTAL DÖNÜŞÜM VE GİRİŞİMCİLİK TEMALARINA ODAKLANACAĞIZ”

 
TSPB Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Öztop ise hükümetin belirlediği destekleyici politikalar sayesinde sektörle ekonomiye çok önemli kaynaklar yarattıklarını belirterek, “Türkiye sermaye piyasası olarak sağladığımız başarılı performansla rekorlara imza attığımız bir yılı da geride bırakıyoruz.” ifadesini kullandı.
 
Türkiye’nin gelişiminde, büyümesinde sermaye piyasalarının güçlü bir rolü olduğunu, bunun daha da güçlendirilmesi gerektiğine inandıklarını vurgulayan Öztop, “Türkiye’nin geleceğine ışık tutacak projeler, etkinlikler, eğitimler tasarladık. Burada odağımıza her zaman olduğu gibi yine yatırımcılarımızı alıyoruz. TSPB olarak piyasalarımızın gelişimi için tüm piyasa katılımcıları ile sürekli bir diyalog içinde çalışmalarımıza hız kesmeksizin devam edeceğiz.” değerlendirmesinde bulundu.
 
Öztop, TSPB’nin, 2022 yılında sürdürülebilirlik, halka açılma, dijital dönüşüm ve girişimcilik temaları üzerine etkinlik, eğitim ve sertifika programları gerçekleştireceğini aktararak, şunları kaydetti: “İyi fikirleri olan girişimcilerimizin finansmana erişmelerinde sermaye piyasalarının aktif bir rolü olmasını hedefliyoruz. Türkiye’de 21 farklı portföy yönetim şirketinin yönettiği 88 girişim sermayesi yatırım fonu, 8 milyar TL’lik kaynağı yeni girişimlere sağlamış durumda. SPK’nın paya ve borçlanmaya dayalı kitle fonlamasına ilişkin düzenlemesi ile girişimcilerin girişimlerini veya projelerini hayata geçirmek için bir yeni nesil alternatif finansman yöntemi olarak ülkemiz sermaye piyasalarına kazandırılmıştır. Girişimcilik ekosisteminin de sermaye piyasaları ile entegre edilmesi öncelikli çalışmalarımız arasında yer alıyor. Yakın zamanda ülkemize yeni bir veri tabanını da kazandıracağız. TSPB olarak önümüzdeki süreçte başta iklim değişikliği olmak üzere çevresel ve sosyal problemlere ilişkin yenilikçi sermaye piyasaları finansman ürünlerinin (başta yeşil, sosyal ve sürdürülebilir ürünler) desteklenmesinde yer alarak hem ülkemizin sürdürülebilir kalkınmasının ivmelendirilmesinde hem de sermaye piyasalarımızın gelişmesinde öncü rolümüzü devam ettireceğiz.”

 


Kaynak: İTO Haber – https://www.itohaber.com/haber/guncel/220125/son_yilda_yatirimci_sayisi_2_4_milyona_cikti.html
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/son-yilda-yatirimci-sayisi-2-4-milyona-cikti/feed/ 0
Çok Taraflı Vergi Anlaşmasının Türk Şirketlerine ve Yatırımcılarına Etkileri https://www.muhasebenews.com/cok-tarafli-vergi-anlasmasinin-turk-sirketlerine-ve-yatirimcilarina-etkileri/ https://www.muhasebenews.com/cok-tarafli-vergi-anlasmasinin-turk-sirketlerine-ve-yatirimcilarina-etkileri/#respond Fri, 30 Apr 2021 00:00:06 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=96791

Ramazan Biçer

Advanced LL.M. in International Tax

ramazan.bicer@taxia.com.tr


BEPS Yaratan Durumları Engellemek İçin Vergi Anlaşması Temelli Önlemleri Uygulamaya Yönelik Çok Taraflı Anlaşma (“Multilateral Convention to Implement Tax Treaty Related Measures to Prevent BEPS”, Bundan böyle “MLI veya Anlaşma” olarak anılacaktır), Türkiye’nin de aralarında bulunduğu 68 ülke tarafından 7 Haziran 2017 tarihinde Paris’te imzalanmıştır. Bugün itibariyle anlaşmayı imzalayan ülke sayısı 94’tür ve yakın zamanda sayının 100’ün üzerine çıkacağı öngörülmektedir.

Söz konusu anlaşmanın ilgili ülke açısından yürürlüğe girebilmesi için ise anlaşmanın iç mevzuata göre bir kanunla onaylanması da gerekmektedir. Bu kapsamda, MLI’nın Türkiye’de yürürlüğe girebilmesi için taslak bir kanun hazırlanarak 3 Haziran 2020 tarihinde TBMM’ne sunulmuştur. Kanunlaşma süreci henüz tamamlanmamış olmakla birlikte Meclise sevk edilen kanun teklifinin yakın zamanda onaylanması beklenmektedir. (https://www2.tbmm.gov.tr/d27/2/2-2935.pdf) 2/2935 sayılı Kanun Teklifi TBMM’de esas komisyon olarak Dışişleri ve tali komisyon olarak Plan ve Bütçe Komisyonu’ndadır.

Teklif (2/2935 sayılı) ile; taraf ülkeler bakımından çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmalarının özüne dokunmadan bu anlaşmalarda Hazine gelirlerinin azalmasına neden olmayacak değişikliklerin yapılmasını ve söz konusu anlaşmaların uluslararası standartlara uyumlu hâle getirilmesini amaçlayan Sözleşme’nin bildirim ve çekincelerle birlikte onaylanmasının uygun bulunması öngörülmektedir.

Önce neler geliyor, ayrıntılara bakalım

Anlaşmanın onaylanması ile birlikte Türkiye’nin taraf olduğu çok sayıda vergi anlaşması tadil edileceği için, anlaşmanın çok uluslu Türk şirketlerine ve bunların uluslararası yapılarına ciddi etkileri olacaktır. Bu da bazı durumlarda mevcut yapıların ya sonlandırılması ya da revize edilmesi ihtiyacını ortaya çıkaracaktır.

Bu makalede MLI’nın çok uluslu Türk şirketleri ve yatırımcılarının sahip oldukları uluslararası yapılara etkileri uygulama örnekleri ile birlikte ele alınmakta ve anlaşmanın önemli maddelerinin ne şekilde uygulanacağı üzerinde durulmaktadır.

Bu kapsamda, MLI’nın aşağıdaki maddelerinin uygulaması örnekler yoluyla sırayla ele alınacaktır.

  • Hibrit Uyumsuzlukların Önlenmesi (3, 4. ve 5. Maddeler)
  • Vergi Anlaşmalarının Kötüye Kullanımının Önlenmesi (6, 7, 8, 9, 10 ve 11. Maddeler)
  • İşyeri Statüsünden Kaçınmanın Önlenmesi (12, 13, 14 ve 15. Maddeler)
  • Uyuşmazlık Çözümünün Geliştirilmesi (16 ve 17. Maddeler)

Ayrıca belirtmek gerekirse, çalışmada yukarıda sayılan maddeler açısından sadece çok uluslu Türk şirket gruplarını ve yatırımcılarını yakından ilgilendiren konulara ilişkin örnek uygulamalara yer verilmiştir.

1.Hibrit Uyumsuzlukların (Hybrid Mismatches) Önlenmesi

MLI’nın 3. Maddesi vergi anlaşmalarında açık olarak düzenlenmemiş olan mali açıdan şeffaf kuruluşları ele almaktadır. Anlaşmanın 4. Maddesi ise gerçek kişiler dışındaki kuruluşların çifte mukimliği ile ilgili olup, çifte mukimliğin belli ölçütler gözetilerek karşılıklı anlaşma yoluyla çözülmesini düzenlemektedir. MLI’nın “Çifte Vergilendirmenin Önlenmesi Yöntemlerinin Uygulanması” başlıklı 5. Maddesi de çifte vergilendirmeyi önleme yöntemleri bakımından kapsama giren vergi anlaşmalarındaki mevcut hükümleri modifiye etmeyi amaçlamaktadır.

Önem dereceleri dikkate alındığında aşağıda öncelikle MLI’nın 3. Maddesi, ardından da 5. Maddesinin Türk yatırımcılar ve çok uluslu Türk şirket gruplarının uluslararası yapılarına etkileri uygulama örnekleri yardımı ile incelenecektir.

  • Şeffaf Kuruluşlar ve Uygulama Örneği

Türkiye, MLI’nın 3. Maddesinde yer alan şeffaf kurumlar (transparent entities) başlığı altındaki hükümlere herhangi bir rezerv veya bildirimde bulunmamıştır. Bu, Türkiye’nin anlaşma imzaladığı ülkeler tarafından rezerv konulmadığı sürece MLI’nın 3. Maddesinin mevcut anlaşmalar için uygulanacağı anlamına gelmektedir. Konuyu daha net ortaya koyabilmek için maddenin uygulamasını bir örnek ile açıklayalım.

Türkiye’de mukim gerçek şahıs Bay (A), Lihtenştayn yasalarına göre bir vakıf (Lichtenstein foundation) kurmuştur. Vakfın kuruluş senedine göre, Bay (A) vakfın hem kurucusu (settlor) hem de faydalanan tarafı (beneficiary) olarak kaydedilmiştir. Bu vakıf daha sonra Malta’da bir holding şirketi kurmuş ve bu şirket de farklı ülkelerde bulunan operasyon ve yatırım şirketlerine iştirak etmiştir. Söz konusu yapı aşağıdaki şekilde görüldüğü gibidir.

Böyle bir yapıda, Almanya ve Rusya’daki operasyon şirketleri ile İsviçre’deki yatırım şirketi ticari faaliyetleri nedeniyle bulundukları ülkede kurumlar vergisi ödemekte, vergi sonrası karlarını da Malta’daki holding şirkete dağıtmaktadırlar. Söz konusu kazançlar Malta’da yürürlükte olan vergi kanunlarına göre uluslararası iştirak kazançları istisnası (participation exemption) kapsamında kurumlar vergisine tabi değildir.

Daha sonra, Malta’daki holding şirketi iştiraklerinden gelen karları Lihtenştayn’daki vakfa dağıtmaktadır ve bu dağıtıma da Malta’da herhangi bir vergi uygulanmamaktadır. Lihtenştayn kanunlarına göre de vakıf şeffaf bir kuruluş kabul edildiği için herhangi bir şekilde vergilendirilmemektedir.

Bay (A), Lihtenştayn’daki vakıftan zaman zaman ödeme almaktadır. Yapılan ödeme vakfın niteliği nedeniyle kâr payı dağıtımı kabul edilmemektedir ve Lihtenştayn vakfı trust benzeri bir yapı olması nedeniyle Türk kanunlarında düzenlenen kurumlardan herhangi birinin kapsamına da girmemektedir. Dolayısıyla, kontrol edilen kurum kazancı gibi yasal düzenlemelerin de dışında kalmaktadır.

MLI’nın 3. Maddesi, Lihtenştayn’daki vakfın Bay (A)’ya yaptığı ödemelerin Türkiye’de vergilendirilmesini mümkün kılacaktır. İç mevzuata baktığımızda, gerçek kişi Bay (A) açısından bu tür bir gelirin yurt dışı temettü geliri olarak kabul edileceğini düşünmek fazlası ile mümkündür.

Sonuç olarak, MLI öncesi dönemde vergi anlaşmalarında net olarak ortaya konulmayan durum MLI’nın 3. Maddesi ile düzenlenmiş ve böylece trust, foundation gibi şeffaf yapıların kurucularının (bu örnekte Bay A) mukim oldukları devlette vergilendirilecekleri vergi anlaşmaları ile de açıklığa kavuşturulmuştur.

Dolayısıyla, MLI’nın yürürlüğe girmesi ile birlikte bu tür yapıların vergiye uyumsuz bir hale geleceği açıktır. O nedenle, bu şekilde kurulu olan yapılar için yeniden yapılandırmaya gidilmesini veya MLI’ya uygun yeni yapılara geçilmesini tavsiye ederiz.

  • Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Uygulama Örneği

MLI’nın 5’inci Maddesi, vergi anlaşmalarının çifte vergilendirmeyi önleme maddeleri ile ilgili düzenlemeler içermektedir.

Bu kapsamda MLI taraf ülkelere 3 farklı seçenek sunmaktadır:

  • A Seçeneği: Gelirin elde edildiği devlet (kaynak ülke) tarafından vergiden istisna edilmesi veya uygulanacak vergi oranının sınırlandığı durumlarda mukim devletin (ikamet ülkesi) Anlaşmanın istisna hükümlerini uygulamaması
  • B Seçeneği: Ödemenin yapıldığı devlette indirim konusu yapılan temettü gelirleri ile ilgili olarak mukim devlet tarafında istisna yönteminin uygulanmaması
  • CSeçeneği: Çifte vergilendirmenin önlenmesi amacıyla vergi anlaşmalarında mahsup yönteminin uygulanması (Mahsup Yöntemi)

Bu konu ile ilgili en önemli husus şudur ki; MLI’nın 5’inci maddesinin 1’inci fıkrasına göre çifte vergilendirmeyi önleme maddesinin asimetrik uygulamasından dolayı taraf devletlerden biri herhangi bir opsiyonu seçtiğinde, diğer taraf devletin farklı bir seçeneği seçmiş olması veya hiçbirini seçmemiş olması seçim yapan tarafların seçtikleri maddeyi kendi mukimlerine uygulamasına (çekincelere ilişkin hükümler hariç) engel değildir.

3 Haziran 2020 tarihinde TBMM’ye sunulan kanun tasarısına göre, Türkiye MLI’nın 5. Maddesi açısından “Mahsup Yöntemi”ni içeren “C Seçeneği”ni kabul etmektedir. Tasarının yasalaşması durumda, diğer ülkeler C Seçeneğini seçmese dahi Türkiye -rezerv koyan ülkeler hariç- anlaşmaya taraf olan ülkelerin vergi anlaşmalarında bundan sonra mahsup yöntemini uygulayacaktır. Buna göre, Hollanda, Belçika, İsveç gibi 22 ülke ile yapılan çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmalarında geçerli olan “İstisna Yöntemi” (Genelde Anlaşmaların 23. Maddesinde düzenlenmektedir.) yerine “Mahsup Yöntemi” kullanılacaktır.

MLI’nın 5. Maddesinin uygulamasını Türk çok uluslu gruplarının sıklıkla kullandığı Hollanda holding yapısını ve Türkiye-Hollanda Vergi Anlaşmasını dikkate alarak aşağıdaki örnek ile açıklayalım.

Türkiye’de mukim (ABC) Şirketi, Hollanda’da bir holding şirketi kurmuş ve uluslararası yatırımlarını bu şirket üzerinden yapmıştır. Mevcut uygulamada, operasyon şirketleri tarafından öncelikle Hollanda’daki holdinge kar dağıtılmaktadır ve bu kar da Hollanda iç mevzuatına göre uluslararası iştirak kazançları istisnası (participation exemption) kapsamında Hollanda’da kurumlar vergisine tabi değildir.

Aynı şekilde, yine Hollanda iç mevzuatına göre Hollandalı holding şirketi tarafından Türkiye’deki ana şirketi (ABC) Şirketine kar dağıtımında herhangi bir temettü vergisi (withholding tax) de uygulanmamaktadır.

Bu kazanç ise, Türkiye’deki (ABC) Şirketi tarafından Türkiye-Hollanda Vergi Anlaşmasının 23. Maddesine göre yurt dışı iştirak kazancı olarak kurumun vergi matrahına dahil edilmemekte ve vergiye tabi olmamaktadır. Ancak, MLI’nın 5. Maddesinin yürürlüğe girmesi ile bu durum tamamen değişecektir.

Buna göre, Türkiye-Hollanda Vergi Anlaşmasının 23. Maddesi yerine MLI’nın 5. Maddesi uygulanacak ve Hollanda’daki holding şirketi tarafından (ABC) Şirketine dağıtılan kar payları kurum kazancına dahil edilerek vergilendirilecektir.

Bu noktada böyle bir durumda Kurumlar Vergisi Kanununun 5. Maddesinin 1-b Fıkrasında düzenlenen “Yurt dışı İştirak Kazançları İstisnası”nın uygulanıp uygulanamayacağı sorusu akla gelmektedir. Kurumlar Vergisi Kanununun 5. Maddesinin 1-b Fıkrasında düzenlenen yurt dışı iştirak kazançları istisnasına ilişkin şartlardan birisi “iştirak kazancının (kâr payı dağıtımına kaynak olan kazançlar üzerinden ödenen vergiler de dahil olmak üzere) iştirak edilen kurumun faaliyette bulunduğu ülke vergi kanunları uyarınca en az %15 oranında gelir ve kurumlar vergisi benzeri toplam vergi yükü taşıması” şeklindeki şarttır.

Yukarıdaki örneğe bakıldığında Hollanda’daki holding şirket tarafından Türkiye’de mukim (ABC) Şirketine yapılan kar dağıtımı üzerinde Hollanda’da herhangi bir vergi yükü bulunmadığı görülmektedir. Bu durumda vergi yükünün nasıl hesaplanacağı sorusu gündeme gelmektedir. 1 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinde “Yurt dışı iştirak kazançlarına ilişkin vergi yükünün hesabında, fiili yükün dikkate alınması gerekmektedir.” şeklinde bir açıklama bulunmaktadır. Ancak, fiili yükün hesaplanmasına ilişkin Tebliğ’deki örneklerde burada yer verilen örnek olaya benzer bir duruma yer verilmemiştir.

Konuyla ilgili kamuya açık herhangi bir özelge bulunmamakla birlikte, İdarenin özellikle “kontrol edilen kurum kazancı” ile ilgili verdiği özelgelerde gelir üzerindeki vergi yükü hesaplanırken tüm ülkelerde ödenen vergilerin toplamının değil, sadece iştirakin/kurumun bulunduğu ülkede ödenen vergi yükünün dikkate alındığı görülmektedir. Burada da benzer bir yaklaşımın İdare tarafından takip edilmesi olasılık dahilindedir. O nedenle, bu tip durumlarda vergi yükünün ne şekilde hesaplanacağı sorusunun Türk Vergi İdaresi tarafından netleştirilmesi yerinde olacaktır.

Dolayısıyla, İdarenin vergi yükü hesaplamasına operasyon ülkelerinde ödenen vergiler de dahil edilirse, Kurumlar Vergisi Kanununun 5. Maddesinin 1-b fıkrasında düzenlenen yurt dışı iştirak kazançları istisnasına ilişkin şart karşılanmış olacak ve Hollanda gibi ülkelerdeki mevcut yapıların sürdürülmesi mümkün olacaktır.

Aksi takdirde, bir çok Türk şirket grubunun Hollanda gibi ülkelerdeki holding yapıları olumsuz sonuçlar yaratabilecektir. Bu da işin özünde Türk şirket grupları için uluslararası şirket yapılandırmasını bir yerde zorunlu hale getirebilecektir. O nedenle de çözüm yollarının şimdiden araştırılmaya başlanılması ilk tavsiye edebileceğimiz konu olarak karşımızda durmaktadır.

2.Vergi Anlaşmalarının Kötüye Kullanımının Önlenmesi ve Uygulama Örneği

MLI’nın 3. Bölümü, vergi anlaşmalarının kötüye kullanımına ilişkin konuları düzenlemektedir. Bu bölümdeki 6 ve 7. Maddeler taraf ülkeler için minimum standartları oluşturmaktadır ve anlaşmaya taraf olan tüm ülkeler tarafından kabul edilmek zorundadırlar. Geriye kalan 8, 9, 10 ve 11. Maddeler ise, taraf ülkeler açısından tercihe bağlı olarak kabul edilebilecek maddeleri ifade etmektedirler.

Türkiye, MLI’nın anlaşmaların kötüye kullanılmasının önlenmesi başlıklı 7. Maddesine yönelik olarak minimum standartlar arasında bulunan üç alternatif kural içerisinden “Esas Amacın Tespitine Yönelik Test (Principal Purpose Test) hükmünü vergi anlaşmalarına dahil edeceğini beyan etmiştir ve buna TBMM’ye sunulan kanun tasarısında da yer vermiştir.

Vergi anlaşmalarının kötüye kullanımının önlenmesi konusunu yine bir örnekle açıklayabiliriz.

Türk Şirketi, yurt dışı yatırımlarını yönetmek ve iştirakte bulunmak için Hollanda’da bir şirket kurmuştur. Bu kapsamda, Rusya’daki yatırımlar için Hollandalı Şirket de kendisine bağlı Rusya’da bir iştirak kurmuştur.

Temettü dağıtımında Rusya-Hollanda arasındaki Vergi Anlaşmasının 10. Maddesine göre Rusya tarafından %5 stopaj vergisi uygulanmaktadır. Buna karşın, eğer Türk Şirket Rusya’daki şirkete doğrudan iştirak etmiş olsaydı, bu durumda Türkiye-Rusya arasındaki Vergi Anlaşmasının 10. Maddesine göre Rusya tarafından %10 stopaj vergisi uygulanacaktı.

Eğer Rusya, Hollanda üzerinden Rusya’ya iştirak edilmesinin arkasındaki esas nedenin Hollanda-Rusya arasındaki ÇVÖA’nın daha avantajlı stopaj oranlarından yararlanmak olduğu sonucuna ulaşır ise “Esas Amacın Tespitine Yönelik Testi” (Principal Purpose Test)” devreye sokabilecektir. Buna göre, Rusya Hollanda ile arasındaki vergi anlaşmasında geçerli olan %5 stopaj oranı yerine Türkiye ile arasındaki anlaşmaya göre hareket ederek Rus Şirketi tarafından yapılacak kar dağıtımlarında %10 stopaj oranını uygulama yoluna gidebilecektir.

Özellikle belirtmek gerekirse, Rusya’nın böyle bir uygulamaya gidebilmesi için ise söz konusu testi objektif bir şekilde uygulaması gerekecektir. Buna göre, sadece vergi oranı düşük anlaşmaya sahip ülke üzerinden yatırım yapılması testin geçildiğini iddia etmek için yeterli olmayacaktır. Türk Şirketlerinin de bu tür durumlarda eleştiri ile karşılaşmamaları için özellikle karın aradaki bir şirkete (intermediary) dağıtıldığı durumlarda Hollanda gibi ülkelerdeki ekonomik varlık düzeylerini (substance) gözden geçirmeleri yerinde olacaktır.

Bunun yanında, çok uluslu Türk şirket gruplarına “Esas Amacın Tespitine Yönelik Test (Principal Purpose Test)”i mevcut uluslararası yapılara uygulamalarını ve durum analizi yapmalarını ayrıca tavsiye ederiz.

3.İş yeri Statüsünden Kaçınmanın Önlenmesi

MLI, iş yeri statüsünden kaçınma stratejileriyle mücadele etmeyi amaçlayan ve dördüncü bölümünde düzenlenen dört madde (12, 13, 14 ve 15. maddeler) içermektedir. MLI’nın komisyoncular ve benzeri aracılar kullanmak yoluyla daimî iş yeri statüsünden kaçınma konusunu düzenleyen 12. Maddesi kaynak ülkenin vergilendirme yetkisini genişleten hükümler içermektedir. Türkiye, bu madde hükümlerini anlaşmalarına dahil etmeme yönünde herhangi bir rezervde bulunmamıştır. Bu nedenle, madde hükümlerinin Türkiye’nin çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmaları (ÇVÖA) açısından iş yeri statüsünün belirlenmesine yönelik etkisi olacağı görülmektedir.

MLI’nın iş yeri statüsünden kaçınmaya karşı bir başka önlemi olan spesifik faaliyet istisnaları yoluyla iş yeri oluşumundan yapay kaçınma konulu 13. Madde hükümlerine yönelik olarak Türkiye’nin herhangi bir rezervi bulunmadığından bu hükümlerin ÇVÖA’larına uygulanacağı açıktır. Buna göre, Türkiye hazırlayıcı ve yardımcı nitelikte olmayan depolama, teşhir veya teslim gibi faaliyetlerin iş yeri oluşturacağını kabul etmiş durumdadır.

Dolayısıyla, anlaşmaya taraf olan ülkelerin de Türkiye gibi 13. Madde kapsamında “A Opsiyonu”nu seçmesi ve ilgili hükmü OECD’ye bildirmesi durumunda yürütülen faaliyetler hazırlayıcı ve yardımcı özellikte olmamak kaydıyla işyeri oluşturacaktır.

Anlaşmanın bu maddesinin uygulamasına ilişkin örnek olay ise aşağıdaki gibi olabilecektir.

Bu olayda, Türk Şirketi diğer ülkedeki alıcılara doğrudan mal satışında bulunmaktadır. Mallara ilişkin siparişler ilgili ülkedeki alıcılar tarafından Türk şirketine ait web sitesi üzerinden verilmektedir. Gelen sipariş bildirimlerine göre Türk Şirketi ilgili ülkedeki 3. taraflardan kiraladığı depoya öncelikle malları sevk etmektedir ve ardından yine sipariş veren kişinin ikamet ettiği şehre göre kiralık depo üzerinden malların teslimi yapılmaktadır.

Böyle bir durumda, mevcut vergi anlaşmalarına göre Türk Şirketi için diğer ülkede bulunan depo iş yeri oluşturmamakta ve o ülkede herhangi bir şekilde vergi ödenmesine gerek bulunmamaktadır. Bununla birlikte, MLI’nın uygulanmaya başlanması ile durum tamamen değişecektir.

Buna göre, Türk Şirketinin web sitesi ve diğer ülkede kiraladığı depo birlikte değerlendirildiğinde bu ülkede yürütülen faaliyetlerin iş yeri oluşturduğu sonucuna varılabilecektir. Böyle bir durumda Türk Şirketinin o ülkede iş yerine sahip olduğu kabul edileceğinden, ilgili ülke kaynaklı satışlardan elde edilen gelirin o ülkenin vergi kanunlarına göre vergilendirilmesi söz konusu olabilecektir.

Bunların ışığında, özellikle elektronik ticaret yapan çok uluslu Türk şirketlerinin mevcut yapılarını detaylı olarak incelemeleri ve MLI’nın yurt dışı faaliyetlerine ve özellikle satış yapılarına etkilerini analiz ederek gerekli değişiklikleri yapmalarını tavsiye ederiz.

4.Uyuşmazlık Çözümünün Geliştirilmesi

MLI’nın beşinci bölümünde (16 ve 17. maddeler) yer alan karşılıklı anlaşma usulü (KAU) başlıklı 16. Maddesi minimum standart olarak kabul edilmiştir. Buna göre, MLI’ya taraf ülkelerin karşılıklı anlaşma usulüne ilişkin maddede düzenlenen zorunluluğa uyması gerekmektedir.

Mevcut durumda Türkiye’de mukim bir kişi Türkiye’nin taraf olduğu anlaşmalara göre ortaya çıkan ihtilafı yalnızca mukim olduğu devlet olan Türkiye’nin yetkili makamına götürebilmekte idi. MLI’nın 16. maddesi ile bu kişi artık söz konusu ihtilafı her iki devletin yetkili makamından birine götürebilme hakkı elde edecektir. Yine bu değişikliği bir örnek aracılığı ile açıklayalım.

Bu örnek olayda, Türk Şirketi Romanya’da üretim yapan bir iştirake sahiptir. Romanya’daki iştirak ana şirketine üretmiş olduğu ürünleri satmakta ve bu ürünler de daha sonra Türkiye piyasasındaki alıcılara yeniden satılmaktadır. Grubun belirlediği transfer fiyatlandırması politikasına göre, test edilen taraf olarak Romanyalı üretici şirket belirlenmiş ve üretici şirketin Türkiye’ye satışlarında “İşleme Dayalı Net Kar Marjı Yöntemi” en uygun transfer fiyatlandırması yöntemi olarak belirlenmiştir. Buna göre, üretici şirketin toplam maliyetleri üzerine %10 karlılık eklenerek transfer fiyatları belirlenmektedir.

Bununla birlikte, Romanya Vergi İdaresi’nin yapmış olduğu vergi incelemesi sonucunda üretici şirketin toplam maliyetleri üzerine eklediği %10 kâr marjının emsallere uygun olmadığı, emsal karlılıkların %20 olması gerektiği yönünde rapor düzenlenerek ek tarhiyat yapılmıştır. Dolayısıyla, yapılan tarhiyat nedeniyle ekonomik çifte vergilendirme ortaya çıkmıştır.

MLI’nın 16. Maddesine göre Türk Şirketinin hem Türk Vergi İdaresinden hem de Romanya Vergi İdaresinden karşılıklı anlaşma yoluna gidilmesini talep etmek hakkı bulunmaktadır. Ayrıca, 16. Maddeye göre bu başvuruyu Romanya’daki üretici şirketin de 3 yıllık süre içinde Romanya Vergi İdaresine yapması mümkündür.

Ancak, KAU süreci sonrasında Türk ve Romanya Vergi İdarelerinin uzlaşmaya varması ve ekonomik çifte vergilendirmeyi ortadan kaldıracak adımlar atması zorunlu değildir. Bunun nedeni ise, Türkiye’nin MLI’nın “Zorunlu Tahkim”i içeren 4. Bölümünde yer alan maddeleri seçmemiş olmasıdır. Dolayısıyla, bu örnek olayda görülen ekonomik çifte vergilendirmenin kesin olarak çözülmesi yeni düzenlemelere göre de mümkün olmayabilir. Keza, MLI’nın 16. Maddesi ihtilafı her iki devlet yetkili makamından birine götürebilme imkânı dışında başka bir yenilik getirmemektedir.

Bunların ışığında, çok uluslu şirketlerin diğer ülkelerde çifte vergilendirme ile karşılaştıklarını düşündükleri durumlarda doğrudan o ülkenin yetkili otoritesine konuyu götürmelerinin sorunun çözümlenmesinde faydalı olacağını söyleyebiliriz.

Sonuç olarak ne söyleyelim;

5.Değerlendirme ve Uygulamaya İlişkin Önerilerimiz

Türk yatırımcıların ve çok uluslu Türk şirket gruplarının uzun yıllardır dünyanın birçok ülkesinde farklı türde teşebbüsler kurmak suretiyle üretimden satışa kadar çok farklı alanda faaliyet gösterdikleri bilinmektedir. Son yıllarda ise bu süreç daha da hızlanmış, bireysel ve kurumsal Türk yatırımcılarının yurt dışı yatırımları önemli düzeyde artış göstermiştir. Özellikle büyük Türk şirket gruplarının yurt dışı yatırımlarının Hollanda ve İsviçre gibi avantajlı vergi anlaşmalarına sahip ülkeler üzerinden gerçekleştirildiği sıklıkla görülen bir durumdur.

MLI’nın yürürlüğe girmesi ile birlikte Türk yatırımcı ve şirket gruplarının yurt dışı yatırım ve yapılarını anlaşmaya uyumlu hale getirmeleri yönünde ihtiyaç doğacaktır. Uyumun sağlanması için ise öncelikle aşağıdaki şekilde gösterildiği gibi birbiriyle bağlantılı çalışmalar yürütülebilir.

MLI’nın Türkiye’deki bireysel yatırımcılar ve çok uluslu şirket gruplarının hayatlarına yakın zamanda gireceğini görüyoruz. Önümüzde çok uzun bir zaman kalmadığı dikkate alındığına, MLI ile ilgili gerekli hazırlıkların yapılmasını ve belirli durumlar için atılacak adımların belirlenerek yeniden yapılandırmaya gidilmesini özellikle tavsiye ederiz.


Kaynak: İşbu içerik, Sayın Ramazan Biçer’in özel izni ile yayınlanmıştır. Yazıya ilişkin tüm hak ve sorumluluk yazara aittir.
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/cok-tarafli-vergi-anlasmasinin-turk-sirketlerine-ve-yatirimcilarina-etkileri/feed/ 0
Xiaomi Türkiye Fabrikası Açıldı https://www.muhasebenews.com/xiaomi-turkiye-fabrikasi-acildi/ https://www.muhasebenews.com/xiaomi-turkiye-fabrikasi-acildi/#respond Tue, 30 Mar 2021 10:00:49 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=106815

Ticaret Bakanı Pekcan: “Xiaomi gibi önemli bir teknoloji şirketinin ülkemizi üs seçmesi şaşırtıcı değil”

Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, yatırımcıların Türkiye’nin geleceğine güvendiğini belirterek, “Xiaomi gibi önemli bir teknoloji şirketinin ülkemizi bir üretim üssü olarak seçmesi şaşırtıcı değildir.” dedi.

Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, yatırımcıların Türkiye’nin geleceğine güvendiğini belirterek, “Xiaomi gibi önemli bir teknoloji şirketinin ülkemizi bir üretim üssü olarak seçmesi şaşırtıcı değildir.” dedi.

Teknoloji şirketlerinden Xiaomi ve partneri Salcomp’un, yıllık 5 milyon adet akıllı telefon üretim kapasitesine sahip İstanbul Avcılar’daki fabrikasının açılışı gerçekleştirildi.

Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, etkinlik için gönderdiği video mesajda, Xiaomi ve Salcomp’un Türkiye’de  yatırım gerçekleştiriyor olmasından büyük bir memnuniyet duyduğunu ifade etti.

Gerçekleşen yatırımın gerek teknoloji yönüyle gerekse ihracat potansiyeli yönüyle oldukça dikkati çekici ve stratejik bir yatırım olduğuna değinen Pekcan, “Güçlü beşeri sermayesi ve kritik pazarlara yakınlığı ile yatırımcısına her zaman kazandırmış olan Türkiye’nin büyüme serüveni, yerli ve yabancı yatırımlarla devam etmektedir. Büyüme perspektifimizin odağında teknoloji ve katma değer yatmaktadır. Bu bakımdan, Xiaomi gibi önemli bir teknoloji şirketinin ülkemizi bir üretim üssü olarak seçmesi şaşırtıcı değildir. Xiaomi ve Salcomp’u, Türkiye’nin başarı serüvenine dahil oldukları için tebrik ediyor, aramıza hoş geldiniz diyorum.” diye konuştu.

Teknolojinin Türkiye’nin ihracatındaki önemine değinen Pekcan, “Bugün Türkiye’nin ihracatında, en yüksek payı yüzde 35,7 ile ‘orta-yüksek teknoloji’ ürünler almaktadır. ‘Yüksek teknoloji’ ürünler ile birlikte değerlendirildiğinde bu oran yüzde 39,1’e çıkmaktadır. Son yıllarda teknoloji alanında kat ettiğimiz mesafeyi daha da iyileştirerek yolumuza devam edeceğiz.” dedi.

– “Türkiye yatırımcı, üretici ve ihracatçı için doğru adres olmaya devam etti”

Küresel ekonominin hızlı bir dönüşümün içinden geçtiği bu dönemde, Türkiye’nin yatırımcı, üretici ve ihracatçı için doğru adres olmaya devam ettiğinin altını çizen Pekcan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Pandemi gibi zor bir dönemde pozitif büyüme sağlayan Türkiye, ihracatında da hızlı ve güçlü toparlanma ile yeni rekorlara imza atmakta, küresel ekonominin en dinamik aktörlerinden biri olmaya devam etmektedir. Başta Avrupa Birliği ile olmak üzere, bölgemizde ve ötesindeki tedarik zincirleri içerisindeki rolümüzü güçlendirme hedefi ile hareket etmeye devam ediyoruz. Son dönemde Türkiye’nin dünya toplam ihracatından aldığı pay ilk kez yüzde 1’in üzerine çıkmıştır.

Gümrük Birliğimiz ve mevcut Serbest Ticaret Anlaşmaları ağımız göz önüne alındığında Türkiye, yatırımcısına, dünya ekonomisinin yüzde 27’sine karşılık gelen 23,4 trilyon dolarlık bir pazarda serbestçe ve avantajlı bir şekilde ticaret yapabilme olanağını sunmaktadır. Bildiğiniz üzere yabancı yatırımcılar, Türkiye’de, her yönüyle çok güçlü bir altyapı bulmaktadır. Biz de Ticaret Bakanlığı olarak, ihracatta devlet desteklerimizle, Eximbank finansmanıyla, Kolay İhracat Platformu gibi dijital danışmanlık sağlayan enstrümanlarımızla ve Bakanlığımızın geniş yurt içi ve yurt dışı teşkilatıyla yatırımcılara etkin imkanlar sunmaya devam ediyoruz.”

– “Bizler ülkemizin geleceğine güveniyoruz; yatırımcı, Türkiye’nin geleceğine güveniyor” 

Yeni Nesil İhtisas Serbest Bölgeleri projesine de değinen Pekcan, “Geçtiğimiz sene hayata geçirdiğimiz Yeni Nesil İhtisas Serbest Bölgelerinde, ihracat perspektifi ile yapılacak teknoloji yatırımlarına çok önemli destek ve teşvikler sağladığımızı buradan bir kez daha ifade etmek isterim. İlk İhtisas Serbest Bölgemiz, bilişim sektöründe faaliyete geçmiş ve yatırımcı kabul etmeye başlamıştır. Türkiye’nin rekabetçilik yönünde sağladığı avantajlar ile birlikte, yatırımcıya sağlanan kurumsal, mali ve teknik destekler sayesinde ülkemiz, uluslararası doğrudan yatırımlar bakımından bir çekim ve cazibe merkezi olmayı sürdürecektir. Bu da yatırım, üretim, istihdam ve ihracat hedeflerimizde elimizi güçlü kılmaya devam edecektir. Bizler ülkemizin geleceğine güveniyoruz; yatırımcı, Türkiye’nin geleceğine güveniyor.” değerlendirmesinde bulundu.

Xiaomi ve Salcomp’un yönetici ve yetkililerine Türkiye’deki fırsatı gördükleri için tebriklerini ileten Pekcan, “İnanıyorum Xiomi (Şau-mi), ülkemizdeki teknoloji sektörü içerisinde önemli bir paydaş olacak, sektörün diğer aktörleri ile önemli etkileşimler sağlayacak ve ülkemizdeki bu yatırımlarından dolayı her anlamda büyük kazanımlar elde edecektir. Bu duygu ve düşüncelerle, teknolojisiyle, yarattığı istihdam ile her açıdan oldukça stratejik bir yatırım olan bu fabrikanın, ülkemize ve milletimize hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyor, çalışanlara şimdiden başarılar diliyorum.” temennisinde bulundu.


Kaynak: T.C. Ticaret Bakanlığı
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/xiaomi-turkiye-fabrikasi-acildi/feed/ 0
İTO: Yeni normale reform aşısı, yerli ve yabancı yatırımcıya tedarikte Türkiye’yi işaret edecektir https://www.muhasebenews.com/ito-yeni-normale-reform-asisi-yerli-ve-yabanci-yatirimciya-tedarikte-turkiyeyi-isaret-edecektir/ https://www.muhasebenews.com/ito-yeni-normale-reform-asisi-yerli-ve-yabanci-yatirimciya-tedarikte-turkiyeyi-isaret-edecektir/#respond Wed, 17 Mar 2021 14:00:37 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=106253

İTO Başkanı Avdagiç, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı “Ekonomi Reformlarını” değerlendirdi:

– “Yeni normale reform aşısı, yerli ve yabancı yatırımcıya tedarikte Türkiye’yi işaret edecektir”

– “Cumhurbaşkanımızın açıkladığı ve odağına yatırımın, üretimin, ihracatın ve istihdamın teşvik edilmesini koyan kapsamlı reformlar, sonuçları kısa vadeyi aşamayan faiz artışı gibi adımların çok ötesinde neticeler verecektir”

İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, “Yeni normale reform aşısı, yerli ve yabancı yatırımcıya tedarikte Türkiye’yi işaret edecektir. Cumhurbaşkanımızın açıkladığı ve odağına yatırımın, üretimin, ihracatın ve istihdamın teşvik edilmesini koyan kapsamlı reformlar, sonuçları kısa vadeyi aşamayan faiz artışı gibi adımların çok ötesinde neticeler verecektir.” değerlendirmesinde bulundu.

Avdagiç, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bugün gerçekleştirilen “Ekonomi Reformları Tanıtım Toplantısı”nda duyurduğu reform kararlarına ilişkin yazılı açıklamasında, bu kararların odağına yatırımların teşvik edilmesi ile iç ve dış ticaretin kolaylaştırılması konularının konulmasının çok isabetli olduğunu ifade etti.

“VERGİ POLİTİKALARININ SADELEŞTİRİLMESİ ÖNEMLİ BİR HEDEFTİR”

Yeni yol haritasının, salgın şartlarında toparlanmaya çalışılan bir dönemde, yatırımcıların Türkiye’ye güvenini artıracağını dile getiren Avdagiç, “Yatırım, teşvik ve vergi politikalarının sadeleştirilmesi ile öngörülebilirliğini artıran adımlar atılması son derece önemli. Keza 850 bin esnafımızın gelir vergisinden muaf tutulması ve beyan yükümlülüklerinin kaldırılması, ilave istihdam sağlayan firmaların 100 bin lira kredi kullanabilecek olmaları da ezber bozan kararlardır.” açıklamasında bulundu.

Yeni normale “reform aşısının”, yerli ve yabancı yatırımcıya tedarikte Türkiye’yi işaret edeceğini belirten Avdagiç, “Cumhurbaşkanımızın açıkladığı ve odağına yatırımın, üretimin, ihracatın ve istihdamın teşvik edilmesini koyan kapsamlı reformlar, sonuçları kısa vadeyi aşamayan faiz artışı gibi adımların çok ötesinde neticeler verecektir.” ifadelerini kullandı.

Avdagiç, yeni oluşturulacak Ekonomi Koordinasyon Kurulu ve Finansal İstikrar Komitesi yapılarının da sorunlara ortak çözüm bulunmasını hızlandıracağını aktardı.

Salgınla birlikte para politikalarından çok maliye politikalarının önem kazandığı bir sürecin yaşandığını dile getiren Avdagiç, “Bugün açıklanan ekonomi reformları, Merkez Bankası’na yapılan ve ekonomiye yük getirecek olan faiz artırma baskılarına karşı da pozitif bir plan ortaya koymuştur. Bu değerli reformların, Cumhurbaşkanımızın da belirttiği gibi, ‘etki değerlendirmesiyle’ birlikte paylaşılmasının faydasını da göreceğiz.” değerlendirmesinde bulundu.

Şekib Avdagiç, son dönemde İTO olarak Hazine ve Maliye Bakanlığı ile istişarelerde bulunduklarını belirterek, “Reform paketine ilişkin önerilerimizi Bakanlığımıza iletmiştik. Pakette iş dünyamızın beklentilerinin dikkate alınmasından dolayı Hazine ve Maliye Bakanımız Lütfi Elvan ile ekonomi yönetimine teşekkür ediyoruz.” ifadelerini kullandı.


Kaynak: İTO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/ito-yeni-normale-reform-asisi-yerli-ve-yabanci-yatirimciya-tedarikte-turkiyeyi-isaret-edecektir/feed/ 0
Hazine ve Maliye Bakanlığı: Türkiye’yi yatırımlarda cazibe merkezi yapmak adına ekonomi ve hukuk alanında yeni bir seferberlik başlattık https://www.muhasebenews.com/hazine-ve-maliye-bakanligi-turkiyeyi-yatirimlarda-cazibe-merkezi-yapmak-adina-ekonomi-ve-hukuk-alaninda-yeni-bir-seferberlik-baslattik/ https://www.muhasebenews.com/hazine-ve-maliye-bakanligi-turkiyeyi-yatirimlarda-cazibe-merkezi-yapmak-adina-ekonomi-ve-hukuk-alaninda-yeni-bir-seferberlik-baslattik/#respond Wed, 09 Dec 2020 14:00:54 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=98266 Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan, Türkiye’nin yeni ve güvenilir limanlar arayan yatırımcılar için çok cazip imkanlar sunduğunu belirterek, “Türkiye’yi yatırımlarda cazibe merkezi yapmak adına ekonomi ve hukuk alanında yeni bir seferberlik başlattık.” dedi.

Elvan, Uluslararası Yatırımcılar Derneği (YASED) tarafından düzenlenen Uluslararası Yatırımcılar Zirvesi’ne katılarak konuşma yaptı.

Hiç kimsenin geçen yıl bu zamanlarda 2020 yılının böyle geçeceğini tahmin etmediğini ifade eden Elvan, daha önce bir benzeri yaşanmamış olağanüstü dönemlerden geçildiğini söyledi.

Elvan, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının, tüm dünyada dengeleri sarstığına işaret ederek, bu yıl küresel ticaretin yüzde 9,2 ve uluslararası doğrudan yatırımların yüzde 40 daralmasının beklendiğini bildirdi. Turizm ve hizmetler sektörünün çok ciddi darbeler aldığını vurgulayan Elvan, “Tüm bunların sonucu olarak 2020’de global küçülmenin yüzde 4,4 olması bekleniyor. Tabii bu görünüm, salgının seyri ve aşı-ilaç alanında katedilecek mesafeye göre hızlı bir iyileşme ve canlanma sürecine de girebilir. Dolayısıyla pandemi sonrası dönem, aslında pek çok fırsatı beraberinde getiriyor.” diye konuştu.

Elvan, bu noktada iki hususun altını çizmek istediğini belirterek, şu değerlendirmede bulundu:
“Bunlardan ilki, küresel değer zincirlerinde başlayan dönüşüm. Pandemiyle birlikte çok uluslu şirketler, üretimde tek bir tedarikçiye bağlı kalmanın dezavantajlarını bizzat yaşayıp, acı bir şekilde tecrübe ettiler. Önümüzdeki dönemde küresel ekonomide, muhtemelen yeni üretim lokasyonları ortaya çıkacak ve üretimin ağırlık merkezi dünya geneline daha dengeli yayılacak.

Bu fırsatı en iyi şekilde değerlendirebilen ülkeler de yeni dönemin kazananları olacak. Değinmek istediğim ikinci husus ise şu an hem tüketim hem de yatırım cephesinde ertelenmiş bir talep olduğu gerçeği. Piyasalar normale döndüğü an bu talebi karşılayabilecek kapasite ve donanıma sahip ülkeler, rakiplerini geride bırakma şansına erişecekler ve ekonomilerini hızla büyütebilecekler. Böylesine bir konjonktürde Türkiye, kendilerine yeni ve güvenilir limanlar arayan yatırımcılar için çok cazip imkanlar sunuyor.”

“Güçlü bir tedarik altyapımız var”
Türkiye’nin avantajlarına dikkati çeken Elvan, “Son derece gelişmiş üretim ve Ar-Ge altyapılarımız var. Türk sanayisi, hemen hemen her ürünü geliştirip üretebiliyor. Emsallerimize göre, çok daha çeşitli bir ürün gamına, ürün uzayına sahibiz. Sahip olduğumuz kabiliyetler, sektörler arasında birlikte iş yapma kültürünü besliyor. İmalat sanayisinde, kusursuz işleyen ve değişen koşullara hızla adapte olabilen bir tedarikçi altyapımız var. Fintek, biyoteknoloji ve oyun sektörü başta olmak üzere her geçen gün güçlenen dinamik bir start-up atmosferi oluşuyor. Lojistik imkanların çeşitliliği, sunduğumuz teşvikler, hepsinden önemlisi dinamik ve nitelikli iş gücümüz, Türkiye’ye yatırım yapan müteşebbislerin karını ve verimliliğini artırıyor.” ifadelerini kullandı.

Türkiye’nin, sahip olduğu bu özelliklerle başta Avrupa pazarı olmak üzere, dünyanın her yerinden yatırımcılar için eşsiz bir potansiyel taşıdığını belirten Elvan, “İşte biz bu potansiyeli, çok daha ileri götürmek ve Türkiye’yi yatırımlarda cazibe merkezi yapmak adına ekonomi ve hukuk alanında yeni bir seferberlik başlattık. Yatırımcının gelecek dönem ufkunu öngörülebilir kılacak reformları kararlılıkla hayata geçireceğiz.” dedi.

“Küresel markaları ülkemize davet ediyorum”
Ekonomi yönetiminde tam bir koordinasyon ve ekip ruhuyla hareket ettiklerini vurgulayan Elvan, makroekonomik istikrar, finansal istikrar ve fiyat istikrarını sağlamak adına çok yoğun çalışma içinde olduklarını dile getirdi. Bakan Elvan, şunları kaydetti:

“Karşımızdaki her problemi, piyasa ekonomisinin kuralları çerçevesinde şeffaf, hesap verebilir, rasyonel ve öngörülebilir bir şekilde çözeceğiz. İç ve dış yatırımcılar için kredibiliteyi en üst seviyelere çekecek politikalar uygulayacağız, kimsenin aklında soru işareti de kalmayacak. Enflasyonla mücadelede çok kararlıyız, altını özellikle çizeyim, Merkez Bankamız her türlü araç bağımsızlığına sahip. Para ve maliye politikalarımız eş güdüm içinde olacak. Yapısal politikalar ve mikro reformlarla da rekabet gücümüzü ve toplam faktör verimliliğimizi artıracak adımlar atacağız. Bu noktada doğrudan yabancı yatırımların taşıdığı önemin ve ekonomi üzerindeki dönüştürücü gücün fazlasıyla farkındayız. Ülkemizdeki mevcut doğrudan yatırımların kapasite artışına gitmesini arzuluyoruz.

Firmalar, üretim tesislerini genişletebilecekleri gibi, pekala Ar-Ge faaliyetlerini de ülkemize taşıyabilir. Bununla birlikte, daha önce Türkiye’de yatırım fırsatlarını hiçbir şekilde değerlendirmemiş küresel markaları da ülkemize davet ediyorum. İnanıyorum ki bu markalar sunduğumuz ekosistemde güçlü bir büyüme potansiyeline sahip olacak.”


Kaynak: T.C. Hazine ve Maliye Bakanlığı
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/hazine-ve-maliye-bakanligi-turkiyeyi-yatirimlarda-cazibe-merkezi-yapmak-adina-ekonomi-ve-hukuk-alaninda-yeni-bir-seferberlik-baslattik/feed/ 0
Yatırımcının yeni kamburu: Ek mali yükümlülük https://www.muhasebenews.com/yatirimcinin-yeni-kamburu-ek-mali-yukumluluk/ https://www.muhasebenews.com/yatirimcinin-yeni-kamburu-ek-mali-yukumluluk/#respond Mon, 12 Oct 2020 08:33:37 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=94078

Dr. Numan Emre ERGİN
Avukat, YMM, E. Hesap Uzmanı
n.emre.ergin@hotmail.com


İthalatta ödenen vergilerin başında gümrük vergisi gelir. Bu türden vergiler (koruma önlemleri) serbest ticaretin önünde bir engel olduğundan Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) tarafından belli kurallara bağlanmıştır. Türkiye ayrıca Gümrük Birliği’nin de parçasıdır. Bu nedenle, Avrupa Birliği (AB) ülkelerinden yapılan ithalata tek taraflı gümrük vergisi uygulama imkanı yoktur. Bu durum, AB dışındaki ülke menşeli malların AB üzerinden ithal edilmesi halinde bir zaafiyet yarattığından Türkiye de haklı olarak bu mallar için menşe belgesi aramakta ve bu malların ithalatında uygulanmak üzere adı gümrük vergisi olmayan ama onu telafi etmeye yönelik çeşitli mali yükümlülükler ihdas etmektedir. Bu türden mali yükümlülükler konulması, DTÖ Koruma Önlemleri Anlaşması’ndaki şartlar dahilinde tolere edilmektedir.

Anayasamızda mali yükümlülükler konulmasına izin veren iki madde mevcuttur. Anayasa’nın 73. maddesinde “Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır. Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleriyle oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapmak yetkisi Cumhurbaşkanına verilebilir.” hükmü; 167. maddesinde ise “Dış ticaretin ülke ekonomisinin yararına olmak üzere düzenlenmesi amacıyla ithalat, ihracat ve diğer dış ticaret işlemleri üzerine vergi ve benzeri yükümlülükler dışında ek mali yükümlülükler koymaya ve bunları kaldırmaya kanunla Cumhurbaşkanına yetki verilebilir.” hükmü yer almaktadır. İşte Anayasanın 167. maddesindeki bu hükme dayanılarak çıkartılan 2976 sayılı Dış Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanunun Cumhurbaşkanı’na verdiği yetkiye istinaden, dış ticaret faaliyetlerinden vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler dışında, fon, kesinti, vergi, pay gibi isimlerle ek mali yükümlülükler alınmaktadır.

Son dönemlerde, Cumhurbaşkanı Kararları ile çok sayıda ülkeden yapılan binlerce ürüne “ilave gümrük vergisi” veya “ek mali yükümlülük” getirilmiştir. Her ne kadar söz konusu Cumhurbaşkanı Kararları iki farklı yükümlülük türü getirse de, bu Kararların aynı kanun maddelerine (1567 sayılı Kanunun 1 inci, 474 sayılı Kanunun 2 nci, 3283 sayılı Kanunun 2 nci, 4458 sayılı Kanunun 16 ncı, 22 nci ve 55 inci maddeleri ile 2976 sayılı Kanun hükümlerine dayanılarak) çıkarıldığı görülmektedir. Bu durum ise bu iki tür yükümlülüğün aslında aynı familyaya ait olduğunu göstermektedir. Yani, aynı ana-babadan doğma iki kardeş…

Bununla birlikte, Devlet bu iki mali yükümlülük arasında ayırım yaparak birine öz, diğerine üvey evlat muamelesi yapmaktadır. Bu ayırım nedeniyle, özellikle yatırım teşvik belgesi kapsamında gümrük muafiyetinden yararlanarak yapılan ithalata ilişkin olarak Gümrük İdaresi, ek mali yükümlülüğün gümrük vergisi olmadığı, dolayısıyla muafiyete girmediği gerekçesiyle ek tarhiyatlar yapmakta ve Gümrük Kanunu’nun 234. maddesi uyarınca 3 kat ceza kesmektedir. Bu nedenle, yatırımcılar haksız yere cezalandırılmaktadır. İdarenin görüş yazıları aşağıdaki şekilde gelişmiştir.

Gümrükler Genel Müdürlüğü 24.03.2016 tarih ve 14793290 sayılı ve 05.10.2017 tarih, 28447926 sayılı yazılarısında, Ekonomi Bakanlığı (şimdiki Ticaret Bakanlığı) İthalat Genel Müdürlüğü de 26.08.2015 tarih ve 56067857-249-103580 sayılı yazısında ilave gümrük vergisinin müstakil bir vergi olmaması ve mevcut gümrük vergisi oranlarında artış yapılması niteliğinde olmasından dolayı teşvik belgesi kapsamında gümrük muafiyeti sağlanan ürünlerin ithalatında ilave gümrük vergisine yönelik bir tahsilatın yapılamayacağını ifade etmiştir. Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu da 2018 yılında verdiği bir kararda, ilave gümrük vergisinin yeni bir vergi olmadığı, mevcut gümrük vergisi oranlarında değişiklik yapılması niteliğinde olduğu yönünde içtihat etmiştir.

Bununla birlikte, Gümrük Genel Müdürlüğü, 13.11.2019 tarih ve 48900138 sayılı yazısı ile “Konuya ilişkin olarak, Genel Müdürlüğümüze muhtelif firmalarca intikal ettirilen dilekçeler üzerine Sanayi ve Teknoloji Bakanlığına muhatap yazımıza cevaben alınan 06.09.2018 tarihli ve E.9 sayılı yazıda, 2012/3305 sayılı Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkındaki Karar’da ithalat işlemlerine yönelik olarak sadece gümrük vergisi ve KDV muafiyetinin düzenlenmekte olduğundan bahisle ek mali yükümlülüklere ilişkin bir muafiyetin bulunmadığı bildirilmiştir. Bu itibarla, ilgili mevzuat kapsamında sadece İthalat Rejimi Kararı gereğince ödenmesi gereken gümrük vergisine muafiyet tanındığından ek mali yükümlülüğün gümrük vergisi olarak değerlendirilemeyeceği hususu dikkate alındığında, yatırım teşvik kapsamı ithal işlemlerinde ek mali yükümlülükten muafiyet uygulanması mümkün olmamaktadır.” şeklinde görüş bildirmiş; 29.6.2020 tarih ve 55276730 sayılı yazısında da aynı görüşü devam ettirmiştir.

Peki, gerek “ilave gümrük vergisi”, gerek “ek mali yükümlülük” gümrük vergisi midir? Yatırım teşvik belgesine tanınan gümrük vergisi muafiyetinden yararlanır mı?

2012/3305 sayılı Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Karar’ın 9. maddesinde yatırım teşvik belgesi kapsamında yapılan ithalatlarda uygulanacak gümrük vergisi muafiyeti düzenlenmiş; ancak muafiyeti düzenlenen gümrük vergisinin kapsamı, ne söz konusu Karar’da, ne de Karara ilişkin ikincil mevzuatta tanımlanmıştır. Bu nedenle, teşvik belgeli yatırımlarda uygulanan gümrük vergisi muafiyetinin kapsamını belirlemek için Gümrük Kanunu ve ilgili mevzuata bakmak gerekir.

4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 8.a maddesinde gümrük vergilerinin “ilgili mevzuat uyarınca eşyaya uygulanan ithalat vergilerinin ya da ihracat vergilerinin tümünü” ifade ettiği belirtildikten sonra, 9. maddesinde ithalat vergilerinin “a) Eşyanın ithalinde ödenecek gümrük vergisi ile diğer eş etkili vergiler ve mali yükleri, b) Tarım politikası veya tarım ürünlerinin işlenmesi sonucu elde edilen bazı ürünlere uygulanan özel düzenlemeler çerçevesinde ithalatta alınacak vergileri ve diğer mali yükleri” ifade ettiği hükmedilmiştir. Gümrük Kanunu’nun bu hükümlerinden görüleceği üzere, ithalatta uygulanan ek mali yükümlülükler bir ithalat vergisi olarak gümrük vergisinin tanımı ve kapsamı içerisindedir.

Nitekim, Gümrük Uzlaşma Yönetmeliği Ek-1’de uzlaşmaya konu olabilecek gümrük vergileri, Ek-2’de ise para cezaları sayılmıştır. Söz konusu Yönetmeliğin Ek-1’inde gümrük vergisi kapsamında belirtilen unsurlardan bir tanesi de Ek Mali Yükümlülüktür. Bu durumda, ek mali yükümlülükler Gümrük Kanunu ile Gümrük Uzlaşma Yönetmeliği’ndeki tanımlamalar uyarınca gümrük vergisi kapsamındadır. Bu durumda, bir çeşit gümrük vergisi olan ek mali yükümlülüğün yatırım teşvik belgesine tanınan gümrük vergisi muafiyetinden de yararlanması gerekir.

Gümrük mevzuatında bir gümrük vergisi olduğu açıkça belli olan ek mali yükümlülüklerin yorum yoluyla gümrük vergisinin kapsamında olmadığını söyleyip gümrük vergisi muafiyetinin kapsamı dışında tutulmasının hakkaniyete ve hukuka aykırı olduğunu düşünüyorum. İdarenin bu yükümlülüğü, yorum yoluyla muafiyet kapsamı dışında tutma yetkisi bulunmamaktadır. Hele, eksik beyan verildiği gerekçesiyle 3 kat ceza kesilmesi tamamen hukuka aykırıdır. Herşeyden önce, sonradan yapılan ek mali yükümlülük tahakkukları açısından 3 kat ceza için dayanak gösterilen Gümrük Kanunu’nun 234/1. maddesindeki şartların oluşmadığını düşünüyorum. İlla bir ceza kesilecekse bu maddeye göre değil, 2976 sayılı Kanun’un 4. maddesine göre kesilmelidir. Ancak yukarıda izah ettiğim üzere, yatırım teşvik belgesi kapsamındaki ithalatta, ek mali yükümlülüğün gümrük vergisinden muaf olması gerektiğinden herhangi bir ceza kesilmemesi gerekir.

Ayrıca, yatırımcılar ilgi ülkelerden bu makineleri ithal etseler zaten gümrük vergisi muafiyetinden yararlanacaklardı. Bu nedenle, yatırımcının eksik vergi ödemek gibi bir niyeti, kastı veya taksiri söz konusu değildir. Araya üçüncü bir AB ülkesinin girmesi bu muafiyeti etkilememelidir. Devletin gümrük vergisinin aşınmasını önlemek için bu tür ek mali yükümlülükler ihdas etmesi anlaşılır bir durumdur; ancak bunu yaparken yatırımcıyı haksız yere mağdur etmemek gerekir. Bu durumda bulunan yatırımcıların yapılan ek tarhiyatlara ve kesilen cezalara karşı dava yoluna gitmelerini öneririm.

Sözün özü: Modifiye Şahin, Doğan olmaz.

Düzeltme ve Açıklama:

Bir önceki yazımda, Gelir İdaresi Başkanlığı’nın ATM alanı kiralamalarının taşınmaz kiralaması olduğu yönündeki görüşünü değiştirerek 25.09.2020 tarihli özelgede bu kiralamanın taşınmaza bağlı işletme hakkı kirası olduğu gerekçesiyle işyeri kiraları için getirilen KDV oranı indiriminden yararlanamayacığı yönünde görüş bildirdiğini yazmıştım. Söz konusu yazımdan sonra Gelir İdaresi yetkilileri irtibata geçip İdarenin görüş değiştirmediğini, ATM alanı kiralamalarının taşınmaz kiralaması olduğunu, ancak işyeri kiralaması olmadığından KDV oranı indiriminden yararlanamayacağını, özelgeden bu durumun tam anlaşılamamış olabileceğini izah ettiler. Bu düzeltme ve açıklamayı siz değerli okurlarıma iletiyorum.

Bununla birlikte, İdarenin ATM alanı kiralamalarının işyeri kiralaması olmadığı yönündeki görüşüne katılmıyorum. Söz konusu makineler, bankaların ticari faaliyetleri için kiralanmaktadır ve bu nedenle de KDV oranı indirimi açısından işyeri olarak değerlendirilmeli ve oran indiriminden yararlandırılmalıdır. Başta AVM’ler olmak üzere kiraya verenler bu özelge nedeniyle %18 üzerinden KDV hesaplayacaklardır. Bankalar KDV mükellefi olmadığından bu vergi bir gider/maliyet unsuru olarak bankaların üzerinde kalacaktır. Bu nedenle, bankaların yüksek uygulanan KDV’ye karşı dava açabileceklerini düşünüyorum.


Kaynak: Dr. Numan Emre ERGİN, Avukat, YMM, E. Hesap Uzmanı. İçerik, Sayın Numan Emre ERGİN’in Dunya.com’daki Perspektif isimi köşesinden Yazarın ve Dunya.com’un sahibi olan şirketin özel izni ile yayınlanmıştır. Yazının tüm hakları ve sorumluluğu yazara ve Dunya.com’a aittir.
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


YAZARIN DİĞER YAZILARI

Taşınmaz kirası mı, işletme hakkı kirası mı? (6.10.2020)

Zaman aşımına uğrayan kâr paylarının vergilendirilmesinde mükerrerlik var mı? (28.09.2020)

Online reklam hizmetlerinde stopaj bilmecesi (22.09.2020)

Hukuk belirsizlik kaldırmaz (16.09.2020)

Maliye, yurt dışında parası olanların peşinde, ya gurbetçiler? (14.09.2020)
Vergiye uyumlu mükellefler cezalandırılıyor mu? (07.09.2020)
Binek otomobilde ÖTV artışı, özel okul ücretlerinde KDV indirimi (02.09.2020)
Transfer fiyatlandırması raporlamasında yeni dönem (31.08.2020)
KDV ve iş yeri kira stopaj oranı indiriminde son durum (27.08.2020)
İkinci el motorlu taşıt satışında yeni dönem (24.08.2020)
Maliyeden bayram hediyesi: KDV ve stopaj indirimi, ama kime? (21.08.2020)
Ar-Ge teşviğinde vergi indirimi kısıtlanıyor mu (17.08.2020)
Spor kulüplerinin yeni sporcu sözleşmelerindeki vergisel riski  (10.08.2020)
Uçtu uçtu altın uçtu! Ya vergisi? (07.08.2020)
Anayasa Mahkemesi’nin VTR kararı (30.7.2020)
Erken seçim, aday tartışmaları ve cumhurbaşkanı seçimindeki Anayasal boşluk
(27.7.2020)
Yurt dışındaki taşınmaz ve iştirak satışları vergiden istisna mı? (25.7.2020)
Gayrimenkul ve iştirak satış kazancı istisnası – 3 (22.7.2020)
Gayrimenkul ve iştirak satış kazancı istisnası – 2 (17.7.2020)
Mali yapıyı güçlendirmede vergisel bir teşvik: gayrimenkul ve iştirak satış kazancı istisnası (16.7.2020)
Sezonluk ev kiralayanlar: Vergi sürpriziyle karşılaşmayın! (13.7.2020)
Pandemi, maliye politikası ve vergi barışı
Şirket kuruluşunda sicilde imza zorunluluğu değiştirilmelidir.
Köprüden önce son çıkış: Varlık Barışı
Kamu özel iş birliğine şeffaf bir alternatif: Altyapı Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı
Gayrimenkul yatırımında avantajlı bir yöntem: Gayrimenkul Yatırım Fonu
Gayrimenkulde rant vergisi
Gayrimenkul piyasası hareketleniyor ama vergiye dikkat!
KVKK kararlarının yargı denetimi
Kişisel verilerin korunması ve ateş ölçümü
İnternetten otomobil satanların dikkatine
Makam aracı sadece özel sektörde mi ücrettir?
Makam aracı ücret midir?
Şirket araçlarına vergi ayarı
ABD’nin dijital hizmet vergisi misillemesi ve Türkiye
Sanat ve icat vergisi
Altın: Elma dersem çık, armut dersem çıkma!
]]>
https://www.muhasebenews.com/yatirimcinin-yeni-kamburu-ek-mali-yukumluluk/feed/ 0
Tek tıkla kamu kurum ve kuruluşların 241 farklı desteğine yatirimadestek.gov.tr adresinden ulaşılabilir https://www.muhasebenews.com/tek-tikla-kamu-kurum-ve-kuruluslarin-241-farkli-destegine-yatirimadestek-gov-tr-adresinden-ulasilabilir/ https://www.muhasebenews.com/tek-tikla-kamu-kurum-ve-kuruluslarin-241-farkli-destegine-yatirimadestek-gov-tr-adresinden-ulasilabilir/#respond Tue, 22 Sep 2020 11:00:19 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=93081 Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, devlet tarafından verilen destek, hibe ve teşvikleri bir web sitesi ile tek çatı altında topladıklarını açıkladı. Yatırım yapmak, iş fikirlerini hayata geçirmek isteyenlerin www.yatirimadestek.gov.tr adresini ziyaret edebileceğini ifade eden Bakan Varank, “Kamu kurum ve kuruluşlarımızın 241 farklı desteğine tek tık’la ulaşabilirsiniz.” dedi.

İŞLERİ KOLAYLAŞACAK

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Kalkınma Ajansları Genel Müdürlüğü, yatırımcıların, girişimcilerin iş ve işlemlerini kolaylaştıracak yeni bir uygulamayı devreye aldı.

TEK ELDEN TAKİP

Yapılan yeni çalışmayı Bakan Varank duyurdu. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’na bağlı 26 kalkınma ajansının, yatırımcıların yatırım öncesi, yatırım süreci ve yatırım sonrası iş ve işlemlerini tek elden takip ettiğini belirten Varank, “Ajanslarımız, yatırımcıların ihtiyaç duyduğu her konuda ve devlet destekleri hakkında ücretsiz olarak danışmanlık hizmeti sunuyor.” dedi.

TEK PLATFORMDA

Varank, ülkeleri ticarî iş süreçleri ve yatırım kolaylığı açısından kıyaslayan Dünya İş Yapma Kolaylığı Endeksinde Türkiye’nin, istikrarlı bir şekilde üst sıralara tırmandığını vurgulayarak, “Yatırımcılarımızın işlerini kolaylaştıracak yeni bir uygulamayı daha hayata geçirdik. Devlet destekleri bilgilerini tek bir platformda toplayan www.yatirimadestek.gov.tr adresli internet sitesi yayın faaliyetine başladı.” diye konuştu.

241 DESTEK TEK TIK UZAĞINIZDA

Devlet tarafından verilen destek, hibe ve teşvikleri tek çatı altında toplayan sitenin yatırım yapmak, iş fikirlerini hayata geçirmek isteyenlerin hizmetine sunulduğunu belirten Varank, “Kamu kurum ve kuruluşlarımızın 241 farklı desteğine tek tık’la ulaşabilirsiniz.” dedi.

TEŞVİK ROBOTU

Yatırımcılar, internet sitesinde yer alan Teşvik Robotunu kullanarak, yatırım yapmayı düşündükleri şehir ve sektörle ilgili Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı yatırım teşvikleri hakkında da bilgi sahibi olabiliyor. Yatırım teşviklerinin hesaplamalarını yaparak teşviklerin sunduğu tüm avantajları görebiliyor.

KOLAY ERİŞİM

81 ilde yer alan ve kalkınma ajanslarına bağlı olarak faaliyetlerini yürüten yatırım destek ofisleri (YDO), sitede bulunan “Soru-Cevap” kısmında yatırımcıların merak ettikleri soruları yanıtlıyor. Böylece yatırımcının yatırım süreçleri, yatırımı hayata geçirmek için yararlanabilecekleri tüm devlet destekleri ve yatırım boyunca ihtiyaç duyacakları danışmanlık hizmetine kolayca erişim sağlanıyor.

AKILLI ALGORİTMA

Aranan desteğe en kısa sürede ulaşılabilmek için arama motorunda gelişmiş bir akıllı algoritma tekniği kullanıldı. Bu sayede, sitede yer alan arama kutusuna destek programı adı, konusu, kurum adı gibi anahtar kelimeler girildiğinde destekler listeleniyor.

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, daha önce de kendisine bağlı ajansların hafızası niteliğindeki rapor, politika belgesi ve analitik çalışmaları, www.kalkinmakutuphanesi.gov.tr adresinde toplamıştı.


Kaynak: T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/tek-tikla-kamu-kurum-ve-kuruluslarin-241-farkli-destegine-yatirimadestek-gov-tr-adresinden-ulasilabilir/feed/ 0
İstanbul’da yatırımcılar için ruhsat alma süresi yarıya iniyor https://www.muhasebenews.com/istanbulda-yatirimcilar-icin-ruhsat-alma-suresi-yariya-iniyor/ https://www.muhasebenews.com/istanbulda-yatirimcilar-icin-ruhsat-alma-suresi-yariya-iniyor/#respond Thu, 25 Jun 2020 16:00:49 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=87393 İBB, yatırımcıları İstanbul’a çekmek için attığı adımlara bir yenisini ekliyor. Ruhsat verme sürelerini kısaltarak yerli ve yabancı yatırımcıların İstanbul’a güvenini arttırmayı amaçlıyor. Proje yaşama geçirildiğinde sadece İstanbul’da iş kurmayı kolaylaştırmayacak aynı zamanda istihdama da katkı sağlayacak.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) İstanbul Yatırım Ajansı (İYA) ve Zabıta Daire Başkanlığı Ruhsat ve Denetim Şube Müdürlüğü, gerek yurtdışı gerek yurtiçi yatırımlara rehberlik ederek İstanbul’da iş kurmada kolaylık sağlıyor.

Proje çerçevesinde fabrika kurulumu gibi Birinci Sınıf Gayrisıhhî Müesseselere, 5 iş günü içinde yer seçimi ve tesis kurma izni, deneme izni veya açılma ruhsatı verilebilecek. Akaryakıt ve/veya LPG/LNG/CNG otogaz satış istasyonları, açık ve kapalı otopark işletmeleri en seri şekilde ruhsatlandırılacak. Ayrıca, diğer tüm iş yerleri ile ilgili rehberlik hizmeti sunularak, yetkili idarenin ilçe belediyesi olduğu durumlarda gerekli yönlendirmeler yapılabilecek.

RUHSAT ALMA SÜRELERİ KISALIYOR

Projenin asıl amacı, en uygun yere yatırım yapılmasını sağlayarak, ruhsatlandırma aşamasında sorun oluşturabilecek durumları önceden saptayıp, tüm yerli ve yabancı yatırımcılara eşit, adil ve tarafsız bir şekilde doğru rehberlik hizmeti vermek. Konuya açıklık getiren İBB Zabıta Daire Başkanı Engin Ulusoy,  “Birinci Sınıf Gayrisıhhî Müesseselerde yatırım için gerekli evrakın tamamlanması halinde Yer Seçimi ve Tesis Kurma İzni, Deneme İzni veya Açılma Ruhsatı 5 iş günü içinde verilecek. Bu sayede hem işverenin hem de çalışanın yüzü gülecek. Yatırımlar için en kısa zamanda en doğru sonuçlar alınarak İstanbul’da istihdamın önü açılacak” dedi.

RUHSATLANDIRMADA YATIRIMCI DOSTU ADIM İSTANBUL’DA ATILIYOR

Yerli ve yabancı yatırımcıların gözde kenti İstanbul’da en baştan yeterli bilgiyle yatırım sürecinin doğru başlatılacağını vurgulayan İBB İstanbul Yatırım Ajansı CEO’su Nihat Narin, “Türkiye ve İstanbul’un hak ettiği uluslararası yatırımcıları şehrimize yeniden kazandırmak istiyoruz. Öncelikli çalışmalarımız, İBB’nin İstanbul’da başlattığı değişim ve dönüşüm çalışmaları kapsamında yabancı yatırımcıların şehrimize olan güvenini yükseltme amaçlı. Bu kapsamda, küresel rekabette önemli olan ve yatırımcıların dikkatle takip ettiği Dünya Bankası ve OECD’nin “Türkiye’de İş ve Yatırım Ortamını Dünya İş Yapma Endeksine Göre Değerlendiren Raporları”na olumlu yansıyacak çalışmalarımızı başlattık. Amacımız, İstanbul’da ve Türkiye’de yatırım yapılabilirlik ölçütlerinin karşılanmasının yolunu açmak ve dolayısıyla vatandaşlarımıza ekonomik istikrar, yüksek refah düzeyi ve istihdam konularında en iyi şekilde hizmet edebilmek” dedi.

Yakın zamanda hayata geçecek bu proje ile yerli ve yabancı yatırımcılara önce bilgi vererek yatırım sürecini başlatılacak ve İYA bünyesinde yönlendirme ve koordinasyonun hızlı sağlanabilmesi için Ruhsat ve Denetim Müdürlüğünden personelle birlikte çalışılacak. İstihdam Ofisi ile koordineli olarak yürüyecek olan projede, Ruhsat ve Denetim Şube Müdürlüğü bünyesinde istihdam başvuru noktası oluşturularak, yatırımcıya uygun nitelikte personel yönlendirilmesi de yapılabilecek. Tüm işyeri sahipleri kendi taleplerine uygun nitelikte personel bulmak için bu noktaya da başvuruda bulunabilecek.


Kaynak: İBB Duyurusu 25.06.2020
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/istanbulda-yatirimcilar-icin-ruhsat-alma-suresi-yariya-iniyor/feed/ 0
İhtisas serbest bölgesi yatırımcılarına destek verilecek https://www.muhasebenews.com/ihtisas-serbest-bolgesi-yatirimcilarina-destek-verilecek/ https://www.muhasebenews.com/ihtisas-serbest-bolgesi-yatirimcilarina-destek-verilecek/#respond Tue, 09 Jun 2020 16:00:26 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=86297

Bakan Pekcan’dan “ihtisas serbest bölgesi” yatırımcılarına destek açıklaması

Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, ihtisas serbest bölgeleri modelini hayata geçirdiklerini belirterek, bu bölgeleri kuracak işletici şirketlere yatırım safhasında taahhüt ettikleri sabit yatırım tutarının yüzde 50’sini geçmemek kaydıyla azami 10 yıl boyunca faiz veya kar payı desteği vereceklerini bildirdi.

Bakan Pekcan, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, Türkiye’nin Ar-Ge ve teknoloji içeriği yoğun, yüksek katma değerli mal ve hizmet üretimi ve ihracatını artırmaya yönelik “İhtisas Serbest Bölgesi” modelini hayata geçirdiklerini belirtti.

Resmi Gazete’de bugün yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararı ile Türkiye’nin Ar-Ge yoğun, yüksek teknoloji ve katma değerli ihracat hedeflerine katkı sağlayacak firmalara kira, nitelikli istihdam gibi desteklerin yanı sıra gelir, kurumlar ve gümrük vergisi gibi birçok vergi istisnası sunacaklarını ifade eden Pekcan, şunları kaydetti:

“Bu bölgeleri kuracak olan işletici şirketlere de yatırım safhasında taahhüt ettikleri sabit yatırım tutarının yüzde 50’sini geçmemek kaydıyla azami 10 yıl boyunca faiz veya kar payı desteği vereceğiz. İhtisas serbest bölgelerinde sağlanacak teşvik ve desteklerin ülkemizin genç ve nitelikli iş gücü, uygun altyapı ve lojistik avantajları ile birlikte uluslararası yatırımcıları çekmede önemli katkı sağlamasını hedefliyoruz. Bürokrasinin azaltıldığı, tek durak hizmet sunumu imkanları ile donatılacak ihtisas serbest bölgelerimizin hedeflediği ilk sektörü bilişim sektörü olarak belirledik ve bu amaçla İstanbul İhtisas Serbest Bölgesi’ni kurduk. Ülkemizde hizmet sektörlerinin özellikle yazılım ve oyun geliştirme boyutuyla önemli bir ivme kazandığı şu günlerde, sektörde oluşan dinamizmi, ihtisas serbest bölgeleri modeli ile daha da ivmelendirmeyi amaçlıyoruz.”


Kaynak: T.C. Ticaret Bakanlığı 09.06.2020
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/ihtisas-serbest-bolgesi-yatirimcilarina-destek-verilecek/feed/ 0