yardımlar – Muhasebe News https://www.muhasebenews.com Muhasebe News Thu, 16 Feb 2023 15:25:40 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.3.3 Vergi Mevzuatı Yönünden Bağış ve Yardımlar Rehberi – GİB https://www.muhasebenews.com/vergi-mevzuati-yonunden-bagis-ve-yardimlar-rehberi-gib/ https://www.muhasebenews.com/vergi-mevzuati-yonunden-bagis-ve-yardimlar-rehberi-gib/#respond Thu, 16 Feb 2023 15:25:40 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=138715 Gelir İdaresi Başkanlığı

Vergi Mevzuatı Yönünden Bağış ve Yardımlar Rehberi Yayınlandı

16 Şubat 2023

Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanununa göre vergi matrahının tespitinde, bağış ve yardımların indirilmesine yönelik olarak hazırlanan “Vergi Mevzuatı Yönünden Bağış ve Yardımlar Rehberi” mükelleflerin kullanımına sunulmuştur.

Bu Rehberde, vergi matrahının tespitinde indirim konusu yapılacak bağış ve yardımların;

  • Ayni veya nakdi şekilde yapılması hususu,
  • Hangi kişi, kurum ve faaliyetlere yönelik olarak yapılması gerektiği,
  • İndirim tutarının tespiti,
  • Belgelendirilmesi,
  • Yıllık beyannamede indirimi,

gibi konular hakkında ayrıntılı bilgilere ve örneklere yer verilmiştir.  Rehberde, başta gelir vergisi, kurumlar vergisi ve katma değer vergisi olmak üzere bağış ve yardımların vergi uygulamaları karşısındaki durumu da açıklanmıştır.

Ayrıca, ülkemizde yaşanan doğal afetler nedeniyle başlatılan yardım kampanyaları kapsamında yapılan bağış ve yardımların vergi mevzuatı karşısındaki durumuna ilişkin açıklamalara da yer verilmiştir.

——————

Bu Rehber, yayım tarihinde yürürlükte olan mevzuat dikkate alınarak hazırlanmıştır.

Mevzuat bilgilerine ve güncel haberlere, Başkanlığımız;

  • İnternet sayfasından,
  • Doğrulanmış ve resmi sosyal medya hesaplarından,
  • e-Posta bilgilendirme sisteminden, ulaşabilirsiniz.

Mükellef Hizmetleri Daire Başkanlığı

Şubat/2023 Yayın No:456


İÇİNDEKİLER

GİRİŞ

I. GELİR VE KURUMLAR VERGİSİ UYGULAMASI
1. İndirim Konusu Yapılabilecek Bağış ve Yardımlar

2. Gelir ve Kurumlar Vergisi Beyannamelerinde Bağış ve Yardımların Gösterilmesi

2.1. Yıllık Gelir Vergisi Beyannamesi

2.2. Yıllık Kurumlar Vergisi Beyannamesi

2.3. Bağış ve Yardımların Ortaklıklarda İndirilmesi

3. Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunlarında Beyan Edilen Gelirin/  Kurum Kazancının %5’ini Aşmamak Üzere İndirime Konu Edilebilecek  Bağış ve Yardımlar

3.1. İlgili Kanun Maddeleri

3.2. Bağış ve Yardım Yapılabilecek Kurum ve Kuruluşlar
3.2.1. Gelir Vergisi Kanununa göre
3.2.2. Kurumlar Vergisi Kanununa göre

3.3. İndirim Tutarının Hesaplanması
3.3.1. Gelir Vergisi Kanununa göre
3.3.2. Kurumlar Vergisi Kanununa göre

4. Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunlarında Beyan Edilen Gelirden/Kurum Kazancından Tamamı İndirim Konusu Yapılabilecek Bağış ve Yardımlar

4.1. Cumhurbaşkanınca Başlatılan Yardım Kampanyalarına Yapılan Bağışlar
4.1.1. İlgili kanun maddeleri
4.1.2. İndirim tutarı
4.1.3. Afet ve Acil Durum Yönetimi (AFAD) Başkanlığı koordinasyonundaki yardım kampanyaları

4.2. Türkiye Kızılay Derneğine ve Türkiye Yeşilay Cemiyetine Yapılan Nakdi Bağış ve Yardımlar
4.2.1. İlgili kanun maddeleri
4.2.2. İndirim tutarı

4.3. Eğitim ve Sağlık Tesisleri ile İbadethaneler ve Din Eğitimi Verilen Tesislere İlişkin Bağış ve Yardımlar
4.3.1. İlgili kanun maddeleri
4.3.2. Bağış ve yardım yapılabilecek yerler
4.3.3. Kapsama dahil olan bağış ve yardımlar
4.3.4. Harcama ve bağışların niteliği ile indirim tutarı
4.3.5. Okul inşasına ilişkin bağışlar
4.3.6. İbadethaneler ve yaygın din eğitimi verilen tesislerin inşası ve/veya faaliyetine devam etmesi amacıyla vakıf veya derneklere
yapılan bağışlar
4.3.7. Bağış ve yardımların belgelendirilmesi
4.3.7.1. Ayni bağış ve yardımların belgelendirilmesi
4.3.7.1.1. Ayni bağış ve yardımların işletmenin aktifinden veya stokudan çekilerek yapılması
4.3.7.1.2. Ayni bağış ve yardımların dışarıdan temin edilerek yapılması
4.3.7.2. Nakdi bağış ve yardımların belgelendirilmesi

4.4. Kültür ve Turizm Amaçlı Bağış ve Yardımlar
4.4.1. İlgili kanun maddeleri
4.4.2. Bağış ve yardım yapılabilecekler ile bağış, yardım ve harcamalar
4.4.3. İndirim tutarı

4.5. Gıda Bankacılığı Kapsamındaki Bağış ve Yardımlar
4.5.1. İlgili kanun maddeleri
4.5.2. Bağış ve yardım yapılabilecekler
4.5.3. Bağışa konu olacak mallar, bağışın niteliği ve tutarı
4.5.4. Bağışı yapanlarca düzenlenecek belgeler
4.5.4.1. Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesi çerçevesinde indirim konusu yapılacak bağışlar
4.5.4.2. Gelir Vergisi Kanununun 89 uncu maddesinde yapılan düzenleme çerçevesinde indirim konusu yapılacak bağışlar
4.5.4.3. Dernek ve vakıflarca düzenlenecek belge
4.5.5. Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesi çerçevesinde gider kaydedilme

5. Ayni Bağış ve Yardımların Değeri

6. Yabancı Para Cinsinden Yapılan Bağış ve Yardımlar


7. Diğer Kanunlarda Yer Alan Düzenlemeler

7.1. İlköğretim ve Eğitim Kanunu

7.2. Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu ile İlgili Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun

7.3. Yükseköğretim Kanunu

7.4. Sosyal Hizmetler Kanunu

7.5. Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Kanunu

7.6. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu

7.7. Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı Kanunu

7.8. Terörle Mücadele Kanunu

7.9. Milli Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Seferberlik Kanunu

7.10. Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu

7.11. Kapadokya Alanı Hakkında Kanun

7.12. Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak
Yardımlara Dair Kanun

7.13. Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığı Kurulması Hakkında Kanun

7.14. Uludağ Alanı Hakkında Kanun

II. KATMA DEĞER VERGİSİ (KDV) KANUNU UYGULAMASI

1. KDV Kanunu Kapsamında Bağış ve Yardımlar

1.1. Eğitim ve Sağlık Tesisleri ile Dini Tesislere İlişkin Bağış ve Yardımlar

1.2. KDV Kanununun (17/1) Maddesinde Sayılan Kurum ve Kuruluşlara Bedelsiz Olarak Yapılan Her Türlü Mal Teslimi ve Hizmet İfaları

1.3. Gıda Bankacılığı Kapsamında Yapılan Teslimler

1.4. Yabancı Devletlerin Türkiye’deki Diplomatik Temsilcilik ve Konsoloslukları ile Yabancı Hayır ve Yardım Organizasyonlarına
Yapılan Teslim ve Hizmetler

1.5. Türkiye’de Faaliyet Gösteren Uluslararası Kuruluşlar ile Bu Kuruluşlara Bağlı Program, Fon, Temsilcilik ve Özel İhtisas Kuruluşlarına Yapılan Teslim ve Hizmetler

1.6. Milli Eğitim Bakanlığına Bilgisayar ve Donanımlarının Bedelsiz
Teslimleri ile Bunlara İlişkin Yazılım Teslimi ve Hizmetleri

III. DİĞER VERGİ KANUNLARI UYGULAMALARI

1. Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) Kanunu Kapsamında Bedelsiz Teslimler

1.1. Kamu Kurumlarına Bedelsiz Mal Teslimlerinde ÖTV İstisnası

1.2. Tasfiyelik Malların Kamu Kurumlarına Bedelsiz Teslimlerinde ÖTV İstisnası

2. Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu Kapsamında Bağış ve Yardımlar

2.1. İvazsız İntikalin Tanımı ve Vergiye Tabi Tutulması

2.2. Veraset ve İntikal Vergisinden Muaf Olan Şahıslar

3. Harçlar Kanununda Bağış ve Yardımlara İlişkin Düzenlemeler

3.1. Noter Harçları
3.2. Tapu ve Kadastro Harçları
3.3. Konsolosluk Harçları

4. Belediye Gelirleri Kanunu Kapsamında Bina İnşaat Harcından İstisna Olan Bina İnşaatları

5. Damga Vergisi Kanununda Bağış ve Yardımlara İlişkin Düzenlemeler

GİRİŞ

Vergi kanunlarımızda mükelleflerin yapacakları bağış ve yardımlara yönelik muhtelif istisna, muafiyet, indirim düzenlemeleri ile bağış ve yardımların vergi matrahının tespitinde gider olarak dikkate alınabilmesine imkân veren hükümler yer almaktadır.

Vergi mevzuatı dışında muhtelif kanunlarda yapılacak bağış ve yardımlara yönelik benzer düzenlemeler de bulunmaktadır.

Bu Rehberde başta gelir vergisi, kurumlar vergisi ve katma değer vergisi olmak üzere bağış ve yardımların vergi uygulamaları karşısındaki durumu açıklanmıştır.

Ayrıca, ülkemizde yaşanan doğal afetler nedeniyle başlatılan yardım kampanyaları kapsamında yapılan bağış ve yardımların vergi mevzuatı karşısındaki durumuna ilişkin açıklamalara da yer verilmiştir.

1. GELİR VE KURUMLAR VERGİSİ UYGULAMASI

1. İndirim Konusu Yapılabilecek Bağış ve Yardımlar


193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 89 uncu ve 5520 sayılı Kurumlar VergisiKanununun 10 uncu maddesinde, gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerince beyannamede bildirilecek gelirlerden/kurum kazancından indirim konusu yapılabilecek bağış ve yardımlar düzenlenmiştir.

Bazı bağış ve yardımların tamamı, bazılarının ise mükelleflerce beyan edilen gelirin/kurum kazancının %5’ini (gelir vergisine münhasır olmak üzere kalkınmada öncelikli yöreler için %10’u) aşmayan kısmı matrahtan indirim konusu yapılabilmektedir.

Bağış ve yardımlar; gelir ve kurumlar vergisi beyannamesinde ayrıca gösterilmek suretiyle indirilebilmekte ve indirim konusu yapılacağı yılda mükelleflerin beyana tabi gelirinin/kurum kazancının bulunması gerekmektedir.

İndirim konusu yapılabilecek bağış ve yardım tutarları her hal ve takdirde beyan edilen gelir/kurum kazancı ile sınırlıdır. İndirilemeyen kısım izleyen yıllara nakledilemez.

Bağış ve yardımların matrahtan indirilmesi için;

  • Mevzuatta belirtilmiş olan kurum ve kuruluşlara yapılması,
    ● Makbuz karşılığı olması,
    ● Karşılıksız yapılması,
    ● Sadece ilgili dönem gelir ve kurum kazancından indirilmesi,
    ● Gelir ve kurumlar vergisi beyannamelerinde ayrıca gösterilmesi gerekmektedir.

2. Gelir ve Kurumlar Vergisi Beyannamelerinde Bağış ve Yardımların Gösterilmesi

2.1. Yıllık Gelir Vergisi Beyannamesi


Yıllık gelir vergisi beyannamesinde, gelir bildirimi yapılan Tablo-2’de, Gelir Vergisi Kanununun 89 uncu maddesinin birinci fıkrasının (4), (5), (6), (7), (10) ve (11) numaralı bentlerindeki bağış ve yardımlar sırasıyla 30, 31, 32,
33, 37 ve 38 inci satırlarda yer almaktadır.

İndirim konusu yapılacak tutarın hesaplanmasında beyan edilen gelir olarak, yıllık gelir vergisi beyannamesinde yer alan indirimler ve geçmiş yıl zararları düşülmeden önceki tutar esas alınır.

2.2. Yıllık Kurumlar Vergisi Beyannamesi


Yıllık kurumlar vergisi beyannamesinde, kazanç ve matrah bildirimi yapılan Tablo-5’de, kazancın bulunması halinde indirilecek istisna ve indirimler altında Kurumlar Vergisi Kanununun 10 uncu maddesinin birinci fıkrasının (c), (ç), (d), (e) ve (f) bentlerindeki bağış ve yardımlar, sırasıyla 66 ila 70 inci satırlarda yer almaktadır.

Kurumlar vergisi beyannamesinde yer alan sıraya göre, öncelikle risturnlar, Ar-Ge indirimi, tasarım indirimi ve sponsorluk harcamalarının indirime konu edilmesi sonrasında bir kazanç kalmış ise bu tutardan bağış ve yardımların indirilmesi gerekmektedir.

Kurumlar tarafından yapılan bağış ve yardımlar, bağış ve yardımın yapıldığı tarihte kayıtlarda gider olarak dikkate alındığından, söz konusu bağış ve yardımların kurum kazancının tespitinde kanunen kabul edilmeyen gider (KKEG) olarak dikkate alınması ve kurum kazancının yeterli olması halinde, beyanname üzerinde ayrıca gösterilmek şartıyla kurumlar vergisi matrahından indirilmesi gerekmektedir.

İndirilebilecek bağış ve yardım tutarının tespitinde esas alınan kurum kazancı, zarar mahsubu dahil giderler ile iştirak kazançları istisnası düşüldükten sonra, indirim ve istisnalar düşülmeden önceki [Ticari bilanço kârı – (iştirak kazançları istisnası + geçmiş yıl zararları)] tutardır.

Ayrıca, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu düzenlemelerine göre beyannamelerini elektronik ortamda göndermek zorunda olan mükellefler, “beyan edilecek gelirlerden indirim” kulakçığında yer alan bağış ve indirim sekmelerini doldurmak suretiyle bağış ve indirimleri beyan edilen gelirden/kurum kazancından indirime konu edebileceklerdir.

2.3. Bağış ve Yardımların Ortaklıklarda İndirilmesi

Adi ortaklık ve kollektif şirket ortaklıklarında, ortaklar gelir veya kurumlar vergisi mükellefidir. Bu sebeple, ortaklık tarafından yapılan bağış ve yardımlar, bağış ve yardımların yapıldığı ilgili yılda, ortakların hisseleri oranında, her ortak tarafından verilecek gelir veya kurumlar vergisi beyannamesinde indirilebilir.

3- Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunlarında Beyan Edilen Gelirin/Kurum Kazancının %5’ini Aşmamak Üzere İndirime Konu Edilebilecek Bağış ve Yardımlar 

3.1. İlgili Kanun Maddeleri

Beyan edilen gelirin/kurum kazancının %5’ini aşmamak üzere indirime konu edilebilecek bağış ve yardımlar, Gelir Vergisi Kanununun 89 uncu maddesinin birinci fıkrasının (4) numaralı bendi ile Kurumlar Vergisi Kanununun 10 uncu
maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde düzenlenmiştir.

3.2. Bağış ve Yardım Yapılabilecek Kurum ve Kuruluşlar

3.2.1. Gelir Vergisi Kanununa göre

Gelir vergisi mükellefleri tarafından;

  • Genel bütçeli kamu idarelerine,
    ● Özel bütçeli kamu idarelerine,
    ● İl özel idarelerine,
    ● Belediyelere,
    ● Köylere,
    ● Kamu yararına çalışan derneklere,
    ● Cumhurbaşkanınca vergi muafiyeti tanınan vakıflara, yapılan bağış ve yardımlar indirime konu edilebilecektir.

Kamuya yararlı dernekler ile Cumhurbaşkanı tarafından vergi muafiyeti tanınan vakıflar dışında kalan dernek ve vakıflara yapılan bağış ve yardımların gelir ve kurumlar vergisi beyannamesinde indirim konusu yapılması mümkün değildir.

3.2.2. Kurumlar Vergisi Kanununa göre

Kurumlar vergisi mükellefleri; gelir vergisi mükellefleri tarafından indirime konu edilmek üzere bağış ve yardım yapılabilecek kuruluşlara ilave olarak, bilimsel araştırma ve geliştirme faaliyetinde bulunan kurum ve kuruluşlara
aynı kapsamda yaptıkları bağış ve yardımları indirime konu edebilirler.

3.3. İndirim Tutarının Hesaplanması

3.3.1. Gelir Vergisi Kanununa göre

Gelir vergisi mükellefleri tarafından yapılacak söz konusu bağış ve yardımlar, beyan edilecek gelirin %5’ini aşmamak üzere indirim konusu yapılabilir. Kalkınmada öncelikli yöreler için bu oran %10 olarak belirlenmiştir.

İndirim konusu yapılacak tutarın hesaplanmasında beyan edilen gelir olarak, yıllık gelir vergisi beyannamesinde yer alan indirimler ve geçmiş yıl zararları düşülmeden önceki tutar esas alınır.

3.3.2. Kurumlar Vergisi Kanununa göre

Kurumlar vergisi mükellefleri de bağış ve yardımların o yıla ait kurum kazancının %5’ine kadar olan kısmını indirim konusu yapabilir. Ancak bu mükellefler için kalkınmada öncelikli yöreler bakımından ayrı bir oran belirlenmemiştir.

İndirilebilecek bağış ve yardım tutarının tespitinde esas alınan kurum kazancı, zarar mahsubu dahil giderler ile iştirak kazançları istisnası düşüldükten sonra, indirim ve istisnalar düşülmeden önceki [Ticari bilanço kârı – (iştirak kazançları istisnası + geçmiş yıl zararları)] tutardır.

Örnek: (A) A.Ş.’nin 2022 yılı ticari bilanço karı 6.900.000 TL, kanunen kabul edilmeyen giderleri 900.000 TL, 2017 yılından devreden geçmiş yıl zararı 1.000.000 TL, dönem içi iştirak kazancı 500.000 TL ve 3 yıldır aktifinde tuttuğu gayrimenkulün satışından elde ettiği gelir 1.200.000 TL’dir.

(A) A.Ş. tarafından, Cumhurbaşkanınca vergi muafiyeti tanınmış olan (V) Vakfına makbuz karşılığı 800.000 TL bağışta bulunulmuştur. Kurumlar vergisi beyannamesi üzerinden indirilebilecek bağış tutarı aşağıdaki gibi hesaplanır.

Ticari bilanço karı (A) 6.900.000

Kanunen kabul edilmeyen giderler (B) 900.000

İştirak kazancı istisnası (C) 500.000

Gayrimenkul satış kazancı istisnası (D)[(Kazancın %50’si) (1.200.000 x %50)] 600.000

Geçmiş yıl zararı (E) 1.000.000

İndirilebilecek bağış ve yardım tutarının tespitinde esas alınan kurum kazancı
(F)[A – (C+E)]5.400.000

Vakfa yapılan bağış ve yardımın üst sınırı (G) [F x %5]270.000

Yukarıdaki hesaplamaya göre; (A) A.Ş. 800.000 TL bağışta bulunmuş olmasına rağmen bu bağışın 270.000 TL’sini beyanname üzerinden indirim konusu yapabilecektir.

4. Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunlarında Beyan Edilen Gelirden/Kurum Kazancından Tamamı İndirim Konusu Yapılabilecek Bağış ve Yardımlar

4.1. Cumhurbaşkanınca Başlatılan Yardım Kampanyalarına Yapılan Bağışlar

4.1.1. İlgili kanun maddeleri

Cumhurbaşkanınca başlatılan yardım kampanyalarına yapılan bağışlar, Gelir Vergisi Kanununun 89 uncu maddesinin birinci fıkrasının (10) numaralı bendi ile Kurumlar Vergisi Kanununun 10 uncu maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde düzenlenmiştir.

4.1.2. İndirim tutarı

Gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri tarafından; Cumhurbaşkanınca başlatılan yardım kampanyalarına makbuz karşılığı yapılan ayni ve nakdî bağışların tamamı matrahın tespitinde indirilebilir.

4.1.3. Afet ve Acil Durum Yönetimi (AFAD) Başkanlığı koordinasyonundaki yardım kampanyaları

Afet ve acil durumlar ile sivil savunmaya ilişkin hizmetleri yürütmek üzere İçişleri Bakanlığına bağlı Afet ve Acil Durum Yönetimi (AFAD) Başkanlığı kurulmuştur. Başkanlık Genel Bütçe Kapsamındaki Kamu İdareleri arasında sayılmıştır.

Gelir Vergisi Kanununun 89 uncu maddesinin birinci fıkrasının (10) numaralı bendi ve Kurumlar Vergisi Kanununun 10 uncu maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi kapsamında, Cumhurbaşkanınca başlatılan yardım kampanyalarına makbuz karşılığı yapılan ayni ve nakdi bağışların tamamı beyan edilen gelir ve kurum kazancından indirilebilmektedir.

3/2/2021 tarihinde yayımlanan 3483 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı gereğince, bu tarihten itibaren ülkemizde meydana gelebilecek depremler sonrası zarar gören afetzedeler için AFAD Başkanlığı koordinasyonunda yardım kampanyaları yürütülmektedir.

Söz konusu yardım kampanyaları kapsamında, depremlerden etkilenen afetzedeler için AFAD Başkanlığınca ilan edilen hesaplara yapılan nakdi bağışların tamamı gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerince indirim konusu yapılabilecektir.

Depremler sonrası genel hayatı olumsuz etkileyen şartların ortadan kaldırılması için gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerince, işletmelerinde mevcut olan ya da dışarıdan temin edilen ihtiyaç malzemeleri de ayni olarak bağışlanabilmektedir. Ayni bağışlar; AFAD Başkanlığının kendisine yapılabileceği gibi AFAD’ın yönlendirdiği kamu kurum ve kuruluşlarına da yapılabilecektir. Bu kapsamda yapılan ayni bağışların tamamı, bağışa konu malların içeriğine ve ilgili kurumlarca teslim alındığına ilişkin belge düzenlenmesi kaydıyla, indirim olarak dikkate alınabilecektir.

Örneğin, Kahramanmaraş İli merkezli olan depremler için AFAD Başkanlığı koordinasyonunda yardım kampanyası başlatılmış olup afetzedelerin acil ihtiyaçlarının karşılanması için gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerince
bağış ve yardımlar yapılmaktadır.

Söz konusu kampanya çerçevesinde yapılan bağış ve yardımlar, yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde gelir ve kurumlar vergisi matrahının tespitinde indirilebilecektir.

Diğer taraftan, bu kapsamda yapılan bağış ve yardımlarda KDV hesaplanmayacak ve bağışa konu mallara ilişkin yüklenilen KDV’ler de mükellefler tarafından indirim konusu yapılabilecektir. Ayrıca, AFAD’a yapılan bağışlarla ilgili olarak bu idareyle bağışlayanlar arasında düzenlenen kâğıtlar için damga vergisi de alınmayacaktır.

4.2. Türkiye Kızılay Derneğine ve Türkiye Yeşilay Cemiyetine Yapılan Nakdi Bağış ve Yardımlar

4.2.1. İlgili kanun maddeleri

Türkiye Kızılay Derneğine ve Türkiye Yeşilay Cemiyetine yapılan nakdi bağış ve yardımlar, Gelir Vergisi Kanununun 89 uncu maddesinin birinci fıkrasının (11) numaralı bendi ile Kurumlar Vergisi Kanununun 10 uncu maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinde düzenlenmiştir.

4.2.2. İndirim tutarı

İktisadi işletmeleri hariç Türkiye Kızılay Derneğine ve Türkiye Yeşilay Cemiyetine makbuz karşılığı yapılan nakdi bağış ve yardımların tamamı indirim konusu yapılabilir.

Türkiye Kızılay Derneği ve Türkiye Yeşilay Cemiyetinin iktisadi işletmelerine yapılan bağış veya yardımların gelir ve kurum kazancının tespitinde indirim konusu yapılması ise mümkün değildir.

Anılan Dernek ve Cemiyete yapılacak aynî bağış ve yardımlar ise beyan edilecek gelirin/kurum kazancının %5’ini aşmamak üzere yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde indirim konusu yapılabilecektir.

4.3. Eğitim ve Sağlık Tesisleri ile İbadethaneler ve Din Eğitimi Verilen Tesislere İlişkin Bağış ve Yardımlar

4.3.1. İlgili kanun maddeleri

Söz konusu tesislere ilişkin bağış ve yardımlar, Gelir Vergisi Kanununun 89 uncu maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı bendi ile Kurumlar Vergisi Kanununun 10 uncu maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinde düzenlenmiştir.

4.3.2. Bağış ve yardım yapılabilecek yerler

Gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri tarafından;

  • Genel bütçeli kamu idarelerine,
    ● Özel bütçeli kamu idarelerine,
    ● İl özel idarelerine,
    ● Belediyelere,
    ● Köylere,

bu kapsamda bağış ve yardım yapılabilir.

4.3.3. Kapsama dahil olan bağış ve yardımlar

Aşağıda sayılan tesislerin inşası ve faaliyetlerinin devamı için yapılacak bağış ve yardımlar indirim konusu yapılabilmektedir.

  • Okul,
    ● Sağlık tesisi,
    ● 100 yatak (kalkınmada öncelikli yörelerde 50 yatak) kapasitesinden az olmamak kaydıyla öğrenci yurdu,
    ● Çocuk yuvası,
    ● Yetiştirme yurdu,
    ● Huzurevi,
    ● Bakım ve rehabilitasyon merkezi,
    ● Mülki idare amirlerinin izni ve denetimine tabi olarak yaptırılacak ibadethaneler,
    ● Diyanet İşleri Başkanlığı denetiminde yaygın din eğitimi verilen tesisler,
    ● Gençlik ve Spor Bakanlığına ait gençlik merkezleri ile gençlik ve izcilik kampları.

Düzenlemedeki “okul” ifadesinden, doğrudan eğitim-öğretim hizmetlerinin verildiği temel birimlerin anlaşılması gerekmekte olup rehberlik ve araştırma merkezi, mesleki eğitim merkezi, iş eğitim merkezi, mesleki ve teknik eğitim merkezi ve akşam sanat okulları da bu kapsamda değerlendirilir.

“Sağlık tesisi” ifadesinden ise Sağlık Bakanlığınca sağlık tesisi kapsamında değerlendirilen kurum ve kuruluşların anlaşılması gerekmektedir.

“İbadethane” ve “yaygın din eğitimi verilen tesis” ifadelerinden, Diyanet İşleri Başkanlığınca ibadethane sayılan yerler ile Diyanet İşleri Başkanlığı denetimine tabi olan ve din eğitimi verilen tesisler anlaşılmalıdır.

Mülki idare amirlerinin izni ve denetimine tabi olarak yaptırılacak ibadethanelerin umuma açık olması, inşasının mülki idare amirlerinin iznine istinaden gerçekleştirilmesi, inşa ve faaliyetine devam etmesi için yapılan bağış ve yardımların da yine mülki idare amirlerinin denetiminde gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Yaygın din eğitimi verilen tesisler için
yapılan harcamaların da Diyanet İşleri Başkanlığı teşkilatınca denetlenmesi gerektiği tabiidir.

4.3.4. Harcama ve bağışların niteliği ile indirim tutarı

Yukarıda belirtilen tesislerin;

  • İnşası dolayısıyla yapılan harcamalar veya
  • Bu tesislerin inşası için yukarıdaki kamu kurum ve kuruluşlarına yapılan her türlü bağış ve yardımlar ile
  • Mevcut tesislerin faaliyetlerini devam ettirebilmeleri için yapılan her türlü nakdî ve aynî bağış ve yardımların,

tamamı gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri tarafından beyanname üzerinden indirim konusu yapılabilir.

Örnek: Milli Eğitim Bakanlığına bağlı okullara yapılan ayni bağışlar gelir ve kurum kazancının tespitinde indirim konusu yapılabilir. Bu kapsamda, bir ilköğretim okuluna sınıflarda kullanılmak üzere alınan ve bağışlanan mobilya, mefruşat, akıllı yazı tahtaları vb. donanımlara ilişkin harcamalar gelir ve kurum kazancının tespitinde indirim konusu yapılabilecektir.

4.3.5. Okul inşasına ilişkin bağışlar

Kamu kurum ve kuruluşları ile imzalanan protokol gereğince kamu arazisi üzerine okul yaptırılması halinde, söz konusu okul inşasına ilişkin olarak yapılan harcamalar, harcamanın yapıldığı yıla ilişkin gelir ve kurum kazancının tespitinde indirim konusu yapılabilir.

Kamu kurum ve kuruluşları ile imzalanan protokol gereğince şahsına ait arazi üzerine okul yaptıran mükelleflerce, söz konusu okul inşasına ilişkin olarak yapılan harcamalar, okul inşaatının tamamlanarak teslim edildiği yıla ilişkin gelir ve kurum kazancının tespitinde indirim konusu yapılabilir.

4.3.6. İbadethaneler ve yaygın din eğitimi verilen tesislerin inşası ve/veya faaliyetine devam etmesi amacıyla vakıf veya derneklere yapılan bağışlar

Mülki idare amirlerinin izni ve denetimine tabi olarak yaptırılacak ibadethaneler ve Diyanet İşleri Başkanlığı denetiminde yaygın din eğitimi verilen tesislerin inşası ve/veya faaliyetine devam etmesi amacıyla kurulmuş bulunan vakıf veya derneklere yapılan bağışlar, anılan kurumlardan alınan makbuzlara veya bunlar tarafından bankalarda açılan hesaplara yatırıldığına ilişkin alınan banka dekontlarına istinaden gelir ve kurum kazancından indirim konusu yapılabilir.

Ancak, bunlar dışındaki diğer dernek veya vakıflara bu amaçla yapılan bağış ve yardımların ise; mülki idare amirlerinin izni ve denetimine tabi olarak yaptırılacak ibadethaneler ve Diyanet İşleri Başkanlığı denetiminde yaygın din eğitimi verilen tesislerin inşası ve/veya faaliyetine devam etmesi amacıyla gerekli harcamaları finanse etmek üzere bağış ve yardım toplama amacıyla bir organizasyon oluşturulması ve bu hususta mülki idare amirleri ile bir protokol yapılması, nakdi olarak yapılacak bağış ve yardımlar için sadece protokol kapsamındaki işte kullanılmak üzere bir hesap açılması ve yapılan bağış ve yardımların bu hesaba yatırılması, ayni olarak yapılan bağış ve yardımların protokol kapsamındaki işte kullanılmak üzere şartlı olarak makbuz karşılığında yapılması, banka dekontu ile makbuzda hangi amaçla yapıldığına ilişkin bir açıklamanın yer alması, yapılan bağış ve yardımların, sadece yapılacak o işle ilgili olarak mülki idare amirleri gözetim ve denetimi altında kullanılması şartlarıyla, tamamının kurum kazancından indirim konusu yapılabilmesi mümkün olacaktır.

4.3.7. Bağış ve yardımların belgelendirilmesi

Ayni veya nakdi olarak yapılan bağış ve yardımların gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerince indirim olarak dikkate alınabilmesi için makbuz karşılığı yapılmış olması gerekli ve yeterlidir.

4.3.7.1. Ayni bağış ve yardımların belgelendirilmesi

4.3.7.1.1. Ayni bağış ve yardımların işletmenin aktifinden veya stokundan çekilerek yapılması

Ayni bağış ve yardımın, işletmenin aktifinden veya stokundan çekilerek bağışlanmış olması durumunda, mükelleflerin işletmeden çekip bağışladıkları değerler için fatura düzenlemesi, düzenlenen faturanın arka yüzüne faturada belirtilen değerlerin ilgili kamu kurum ve kuruluşu tarafından bağış veya yardım olarak alındığına ilişkin şerhkonularak yetkili kimseler tarafından imzalanmış olması yeterlidir.

4.3.7.1.2. Ayni bağış ve yardımların dışarıdan temin edilerek yapılması

Ayni değerlerin, mükelleflerce dışarıdan alınarak kamu kurum ve kuruluşuna bağışlanmış olması durumunda bu kurum ve kuruluş tarafından teslim alınacak değerler için teslime ilişkin bir belge düzenlenmiş olması yeterli olup, düzenlenen belgede bağışlanan kıymetin değerinin, cinsinin ve miktarının tereddüde mahal bırakmayacak şekilde belirtilmiş olması gerekmektedir.

Ayrıca, bağışlanan değerlere ilişkin olarak düzenlenmiş olan faturaların arka yüzünde yukarıda belirtilen açıklamalar dahilinde ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının yetkililerinin imzası bulunacaktır.

4.3.7.2. Nakdi bağış ve yardımların belgelendirilmesi

Nakdi bağış ve yardımların matrahtan indirilebilmesi, bağışı kabul eden kuruluşlarca verilecek makbuzla veya bu amaçla bankalarda açtırılan hesaplara yatırıldığına ilişkin banka dekontuyla belgelendirilmesi şartıyla mümkündür.

4.4. Kültür ve Turizm Amaçlı Bağış ve Yardımlar

4.4.1. İlgili kanun maddeleri

Kültür ve turizm amaçlı bağış ve yardımlar, Gelir Vergisi Kanununun 89 uncu maddesinin birinci fıkrasının (7) numaralı bendi ile Kurumlar Vergisi Kanununun 10 uncu maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde düzenlenmiştir.

4.4.2. Bağış ve yardım yapılabilecekler ile bağış, yardım ve harcamalar

Gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri tarafından;

  • Genel bütçeli kamu idareleri,
    ● Özel bütçeli kamu idareleri,
    ● İl özel idareleri,
    ● Belediyeler,
    ● Köyler,
    ● Kamu yararına çalışan dernekler,
    ● Cumhurbaşkanınca vergi muafiyeti tanınan vakıflar,
    ● Bilimsel araştırma faaliyetinde bulunan kurum ve kuruluşlar, tarafından yapılan veya
    ● Kültür ve Turizm Bakanlığınca desteklenen ya da desteklenmesi uygun görülen;

a) Kültür ve sanat faaliyetlerine ilişkin ticari olmayan ulusal veya uluslararası organizasyonların gerçekleştirilmesine,

b) Ülkemizin uygarlık birikiminin kültürü, sanatı, tarihi, edebiyatı, mimarisi ve somut olmayan kültürel mirası ile ilgili veya ülke tanıtımına yönelik kitap, katalog, broşür, film, kaset, CD ve DVD gibi manyetik, elektronik ve bilişim teknolojisi yoluyla üretilenler de dahil olmak üzere görsel, işitsel veya basılı materyallerin hazırlanması, bunlarla ilgili derleme ve araştırmaların yayınlanması, yurt içinde ve yurt dışında dağıtımı ve tanıtımının sağlanmasına,

c) Yazma ve nadir eserlerin korunması ve elektronik ortama aktarılması ile bu eserlerin Kültür ve Turizm Bakanlığı koleksiyonuna kazandırılmasına,

d) 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu kapsamındaki taşınmaz kültür varlıklarının bakımı, onarımı, yaşatılması, rölöve, restorasyon, restitüsyon projeleri yapılması ve nakil işlerine,

e) Kurtarma kazıları, bilimsel kazı çalışmaları ve yüzey araştırmalarına,

f) Yurt dışındaki taşınmaz Türk kültür varlıklarının yerinde korunması veya ülkemize ait kültür varlıklarının Türkiye’ye getirtilmesi çalışmalarına,

g) Kültür envanterinin oluşturulması çalışmalarına,

h) 2863 sayılı Kanun kapsamındaki taşınır kültür varlıkları ile güzel sanatlar, çağdaş ve geleneksel el sanatları alanlarındaki ürün ve eserlerin Kültür ve Turizm Bakanlığı koleksiyonuna kazandırılması ve güvenliklerinin
sağlanmasına,

i) Somut olmayan kültürel miras, güzel sanatlar, sinema, çağdaş ve geleneksel el sanatları alanlarındaki üretim ve etkinlikler ile bu alanlarda araştırma, eğitim veya uygulama merkezleri, atölye, stüdyo ve film platosu kurulması, bakım ve onarımı, her türlü araç ve teçhizatın tedariki ile film yapımına,

j) Kütüphane, müze, sanat galerisi ve kültür merkezi ile sinema, tiyatro, opera, bale ve konser gibi kültürel ve sanatsal etkinliklerin sergilendiği tesislerin yapımı, onarımı veya modernizasyon çalışmalarına,ilişkin harcamalar ile bu amaçla makbuz karşılığı yapılan her türlü bağış ve yardımların indirilmesi mümkündür.

4.4.3. İndirim tutarı

Yukarıda bahsi geçen harcama, bağış ve yardımların %100’ü indirim konusu yapılabilir.

Bu çerçevede yapılacak bağış ve yardımlar için bağış yapılan projenin Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından desteklendiği veya desteklenmesinin uygun görüldüğüne ilişkin ilgili Bakanlığın yazısının beyanname ekinde
bağlı bulunulan vergi dairelerine verilmesi gerekmektedir.

4.5. Gıda Bankacılığı Kapsamındaki Bağış ve Yardımlar

4.5.1. İlgili kanun maddeleri

Gıda bankacılığı kapsamındaki bağış ve yardımlar, Gelir Vergisi Kanununun 89 uncu maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendinde düzenlenmiştir. Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinde de konuya ilişkin düzenleme yer almaktadır.

4.5.2. Bağış ve yardım yapılabilecekler

Fakirlere yardım amacıyla gıda bankacılığı faaliyetinde bulunan dernek ve vakıflara yapılan bağış ve yardımlar matrahın tespitinde indirim konusu yapılabilir.

Bağışı kabul edecek dernek veya vakfın tüzüğünde veya senedinde ihtiyacı bulunanlara bu kapsamda yardım yapabilmesine ilişkin hükümlerin bulunması gerekmektedir. Bununla beraber, dernek veya vakfın başka alanlarda da faaliyet gösteriyor olmasının, kamuya yararlı dernek veya vergiden muaf vakıf olup olmamasının uygulama açısından herhangi bir önemi bulunmamaktadır.

Bağışın bu kapsamdaki dernek veya vakfa yapılmış olması gerektiğinden, ihtiyacı bulunanlara doğrudan veya başka organizasyonlar aracılığıyla yapılacak yardımların bu kapsamda yapılmış bağış olarak değerlendirilmesi mümkün değildir.

4.5.3. Bağışa konu olacak mallar, bağışın niteliği ve tutarı

Gıda, temizlik, giyecek ve yakacak maddelerinin maliyet bedelinin tamamı indirim konusu yapılabilir.Bağışlar, ihtiyaç sahiplerine bedelsiz olarak dağıtılmak şartıyla yapılmalıdır.

Gıda, temizlik, giyecek ve yakacak maddesi niteliği taşımayan veya şartlı olarak yapılmayan bağışlar, gıda bankacılığı kapsamında yapılacak bağış olarak değerlendirilmez.

4.5.4. Bağışı yapanlarca düzenlenecek belgeler

4.5.4.1. Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesi çerçevesinde indirim konusu yapılacak bağışlar

Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesi çerçevesinde indirim konusu yapılacak bağışlar, bağışa konu mal bedeli Vergi Usul Kanununun 232 nci maddesinde belirtilen fatura düzenleme sınırının altında kalsa dahi mutlaka fatura ile belgelendirilir ve ayrıca taşıma için sevk irsaliyesi düzenlenir.

Bağışlanan mala ilişkin bilgileri eksiksiz olarak içerecek fatura, bağış yapılan dernek veya vakıf adına düzenlenir. Mal bedeli olarak faturada, bağışa konu malın maliyet bedeli (yüklenilen katma değer vergisi hariç) yazılır.

Faturada “İhtiyaç sahiplerine yardım şartıyla bağışlandığından KDV hesaplanmamıştır.” ibaresinin yer alması zorunludur.

4.5.4.2. Gelir Vergisi Kanununun 89 uncu maddesinde yapılan düzenleme çerçevesinde indirim konusu yapılacak bağışlar

Gelir Vergisi Kanununun 89 uncu maddesinde yapılan düzenleme çerçevesinde, yıllık beyannamede yer alacak gelir vergisi matrahının tespitinde indirim konusu yapılacak işlemlerde bağışı yapan tarafından bir belge düzenlenmesine gerek yoktur. Varsa bağış yapılan malın edinimine ilişkin belgelerin saklanması zorunludur.

4.5.4.3. Dernek ve vakıflarca düzenlenecek belge

Dernek ve vakıflar kendi mevzuatlarının öngördüğü belgeleri düzenleyerek bağış yapanlara bir örneğini verirler. Ticari faaliyetle uğraşanlarca düzenlenen faturalar dernek ve vakıf tarafından muhafaza edilir.

4.5.5. Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesi çerçevesinde gider kaydedilme

Ticari işletmeye dahil malların bağışlanması durumunda bu malların maliyet bedeli Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesi çerçevesinde gider kaydedilir. Bu işlem, faturanın bir yandan gelir bir yandan da gider kaydedilmesi suretiyle gerçekleştirilir.

5. Ayni Bağış ve Yardımların Değeri

Gelir Vergisi Kanununun 89 uncu maddesine göre, bağış ve yardımın nakden yapılmaması halinde, bağışlanan veya yardımın konusunu teşkil eden mal veya hakkın varsa mukayyet değeri, yoksa Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre takdir komisyonunca tespit edilecek değeri esas alınır.

Kurumlar Vergisi Kanununun 10 uncu maddesinin ikinci fıkrası gereğince bağış ve yardımların nakden yapılmaması halinde, bağışlanan veya yardımın konusunu oluşturan mal veya hakkın maliyet bedeli veya kayıtlı değeri, bu değer mevcut değilse Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre takdir komisyonlarınca tespit edilecek değeri esas alınır.

Bağışlanan mal amortismana tabi iktisadi kıymet ise bağışın parasal karşılığının tespiti, ilgili sabit kıymetin aktif değerinden birikmiş amortismanının düşülmesi ile gerçekleştirilir.

6. Yabancı Para Cinsinden Yapılan Bağış ve Yardımlar

Yabancı para cinsinden yapılan bağış ve yardımların indirim konusu yapılmasında, bağış ve yardımın yapıldığı tarihteki T.C. Merkez Bankasınca ilan edilen döviz alış kuru esas alınarak Türk lirasına çevrilen tutarlar dikkate alınır.

7. Diğer Kanunlarda Yer Alan Düzenlemeler

Bağış ve yardımlar hakkında vergi kanunlarındaki düzenlemeler dışında, özel kanunlarda bazı hükümler de bulunmaktadır. Bu bölümde, bağış ve yardımların indirim konusu yapılacağına yönelik hüküm bulunan bazı
kanunlara yer verilmiştir.

Bu kısımda sıralanan kanunlarda bağışların matrahtan indirimine ilişkin oran veya tutar olarak bir sınırlama öngörülmemiştir. Bu itibarla yapılan bağışların tamamı indirilebilir.

7.1. İlköğretim ve Eğitim Kanunu

222 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanununun 76 ncı maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi hükmü uyarınca, gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri tarafından makbuz mukabilinde yapılan nakdi bağışların tamamı beyanname üzerinden indirim konusu yapılabilecektir.

7.2. Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu ile İlgili Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun

278 sayılı Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu ile İlgili Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanunun 13 üncü maddesi hükmü uyarınca, gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri tarafından bu kuruma (TÜBİTAK) makbuz mukabilinde yapılan nakdi bağışların tamamı beyanname üzerinden indirim konusu yapılabilecektir.

7.3. Yükseköğretim Kanunu

2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 56 ncı maddesi gereğince yapılan ayni veya nakdi bağış ve yardımların tamamı, beyanname üzerinde ayrıca gösterilmek şartıyla gelir ve kurumlar vergisi matrahının tespitinde indirim konusu yapılabilir.

Gelir veya kurumlar vergisi mükellefleri tarafından üniversitelere, yüksek teknoloji enstitüleri ile gelirlerinin en az dörtte üçünü münhasıran devlet üniversitelerinin faaliyetlerinin devam ettirilmesi ve desteklenmesini amaç edinmek üzere kurulan ve fiilen bu çerçevede faaliyette bulunan vakıflardan Cumhurbaşkanınca vergi muafiyeti tanınanlara makbuz karşılığında yapılan bağışlar, Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunları hükümlerine göre yıllık beyanname ile bildirilecek gelirden ve kurum kazancından indirilebilir.

Aynı Kanunun Ek 7 nci maddesine göre, vakıflarca kurulacak yükseköğretim kurumları, bu Kanunun 56 ncı maddesinde yer alan mali kolaylıklardan, muafiyetlerden ve istisnalardan aynen istifade edeceklerinden bu
kurumlara yapılan bağış ve yardımların da indirim konusu yapılması mümkündür.

7.4. Sosyal Hizmetler Kanunu

2828 sayılı Sosyal Hizmetler Kanununun 20 nci maddesi hükmü uyarınca, gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri tarafından makbuz mukabilinde yapılan ayni ve nakdi bağışların tamamı beyanname üzerinden indirim konusu yapılabilecektir.

7.5. Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Kanunu

2876 sayılı Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Kanununun 101 inci maddesi hükmü uyarınca, gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri tarafından makbuz mukabilinde yapılan ayni ve nakdi bağışların tamamı beyanname
üzerinden indirim konusu yapılabilecektir.

7.6. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu

3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanununun 9 uncu maddesi hükmü uyarınca, gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri tarafından makbuz mukabilinde yapılan ayni ve nakdi bağışların tamamı beyanname üzerinden indirim konusu yapılabilecektir.

7.7. Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı Kanunu

3388 sayılı Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı Kanununun 3 üncü maddesi hükmü uyarınca, gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri tarafından makbuz mukabilinde yapılan ayni ve nakdi bağışların tamamı beyanname üzerinden indirim konusu yapılabilecektir.

7.8. Terörle Mücadele Kanunu

3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 21 inci maddesi hükmü uyarınca, bu Kanun hükümlerine göre aylık alan maluller ile hayatını kaybedenlerin dul ve yetimlerine hibe edilen gayrimenkullerin maliyet bedellerinin tamamı
beyanname üzerinden indirim konusu yapılabilecektir.

7.9. Milli Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Seferberlik Kanunu

4122 sayılı Milli Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Seferberlik Kanununun 12 nci maddesi uyarınca, gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri tarafından yapılan bu Kanun hükümlerine göre kurulan ormanlarda, ağaçlandırma, bakım ve koruma masraflarının tamamı gelir ve kurumlar vergisi matrahından indirim konusu yapılabilecektir.

7.10. Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu

5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun Ek 44 üncü maddesi hükmü uyarınca, Sandığa, gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri tarafından makbuz mukabilinde yapılan ayni ve nakdi bağışların tamamı gelir ve kurumlar vergisi matrahından indirim konusu yapılabilecektir.

7.11. Kapadokya Alanı Hakkında Kanun

7174 sayılı Kapadokya Alanı Hakkında Kanunun 7 nci maddesi hükmü uyarınca, İdareye gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri tarafından makbuz mukabilinde yapılan ayni ve nakdi bağışların tamamı beyanname üzerinden indirim konusu yapılabilecektir.

7.12. Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun

7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanunun 45 inci maddesi hükmü gereğince, gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri tarafından makbuz mukabilinde yapılan ayni ve nakdi bağışların tamamı indirim konusu yapılabilecektir.

7.13. Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığı Kurulması Hakkında Kanun

6546 sayılı Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığı Kurulması Hakkında Kanunun 11 inci maddesi hükmü gereğince; gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri tarafından makbuz mukabilinde yapılan ayni ve nakdi bağışların tamamı beyanname üzerinden indirim konusu yapılabilecektir.

7.14. Uludağ Alanı Hakkında Kanun

7432 sayılı Uludağ Alanı Hakkında Kanunun 8 inci maddesi hükmü gereğince; gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri tarafından makbuz mukabilinde yapılan ayni ve nakdi bağışların tamamı beyanname üzerinden indirim konusu yapılabilecektir.

II. KATMA DEĞER VERGİSİ (KDV) KANUNU UYGULAMASI

1. KDV Kanunu Kapsamında Bağış ve Yardımlar

1.1. Eğitim ve Sağlık Tesisleri ile Dini Tesislere İlişkin Bağış ve Yardımlar

3065 sayılı KDV Kanununun 13 üncü maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde; genel ve özel bütçeli kamu idarelerine, il özel idarelerine, belediyelere ve köylere bağışlanmak üzere yapılan;

  • Okul,
    ● Sağlık tesisi,
    ● Yüz yatak (kalkınmada öncelikli yörelerde elli yatak) kapasitesinden az olmamak üzere öğrenci yurdu,
    ● Çocuk yuvası,
    ● Yetiştirme yurdu,
    ● Huzurevi,
    ● Bakım ve rehabilitasyon merkezi,
    ● Mülki idare amirlerinin izni ve denetimine tabi ibadethaneler,
    ● Diyanet İşleri Başkanlığı denetimine tabi yaygın din eğitimi verilen tesisler,
    ● Gençlik ve Spor Bakanlığına ait gençlik merkezleri,
    ● Gençlik ve izcilik kampları,inşası dolayısıyla bağışta bulunacaklara yapılacak teslim ve hizmetler
    KDV’den istisna tutulmuştur.

Söz konusu istisnadan; genel ve özel bütçeli kamu idarelerine, il özel idarelerine, belediyelere ve köylere bağışlanmak üzere bu idare ve kuruluşlarla protokol imzalamak suretiyle yukarıda sayılan tesisleri inşa eden/ettiren gerçek ve tüzel kişiler (kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşu, kooperatif, dernek, vakıf
ve benzerleri dahil), KDV mükellefi olup olmadığına bakılmaksızın faydalanır.

İstisna Kapsamına Giren İşlemler;

  • İstisna kapsamına; yukarıda sayılan idarelere bağışlanmak üzere, sözü edilen tesislerin inşası dolayısıyla bağışta bulunacaklara yapılan teslim ve hizmetler girmektedir.
  • İstisnadan faydalanılabilmesi için ilgili idare ve kuruluşlarla bağış protokolü imzalanması şarttır.
  • İstisna kapsamındaki tesisin inşaatı ile birlikte bağışlanması öngörülen makine, teçhizat ve tefrişatın bağışta bulunacaklara teslimi, söz konusu makine, teçhizat ve tefrişatın tesisin kullanım amacına uygun olması, mutat olması ve bağış protokolünde açıkça belirtilmiş olması kaydıyla istisna kapsamında değerlendirilir.
  • Söz konusu tesislerin belirli bir kısmının inşa edilmesine yönelik bağışta bulunulmasına dair protokol düzenlenmesi halinde, bağışta bulunan tarafından inşa edilmesi öngörülen kısımla ilgili yapılan teslim ve hizmetler de istisna kapsamında değerlendirilir.

Bu tesislerin tamamının veya belirli bir kısmının inşasına yönelik ilgili idare ve kuruluşlara nakdi olarak yapılan bağışlar, ilgili idare ve kuruluş tarafından istisna kapsamındaki tesislerin inşasına ilişkin yapılacak mal ve hizmet alımlarında kullanılsa bile bu alımlar istisna kapsamında değerlendirilmez.

Bu istisna kapsamında yapılan işlemlere ilişkin yüklenilen KDV indirilebilir, indirim yoluyla giderilemeyen KDV iade edilebilir.

1.2. KDV Kanununun (17/1) Maddesinde Sayılan Kurum ve Kuruluşlara Bedelsiz Olarak Yapılan Her Türlü Mal Teslimi ve Hizmet İfaları

KDV Kanununun 17 nci maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendinde; Kanunun 17 nci maddesinin birinci fıkrasında sayılan;

  • Genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri,
    ● Özel bütçeli idareler,
    ● İl özel idareleri,
    ● Belediyeler,
    ● Köyler,
    ● İl özel idareleri, belediyeler ve köylerin teşkil ettikleri birlikler,
    ● Üniversiteler,
    ● Döner sermayeli kuruluşlar,
    ● Kanunla kurulan kamu kurum ve kuruluşları,
    ● Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle kurulan kamu kurum ve kuruluşları,
    ● Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları,
    ● Siyasi partiler,
    ● Sendikalar,
    ● Kanunla kurulan veya tüzel kişiliği haiz emekli ve yardım sandıkları,
    ● Kamu menfaatine yararlı dernekler,
    ● Tarımsal amaçlı kooperatifler,
    ● Cumhurbaşkanınca (önceden Bakanlar Kurulunca) vergi muafiyeti tanınan vakıflara, bedelsiz olarak yapılan her türlü mal teslimi ve hizmet ifaları KDV’den istisna tutulmuştur.

Teslim ve hizmet bedeli ile ilgili herhangi bir alt ya da üst sınır söz konusu olmaksızın bu istisna uygulanır.

Bu istisna kapsamında yapılan işlemlere ilişkin yüklenilen KDV indirilebilir, ancak indirim yoluyla giderilemeyen KDV iade edilmez.

1.3. Gıda Bankacılığı Kapsamında Yapılan Teslimler

KDV Kanununun (17/2-b) maddesinde, fakirlere yardım amacıyla gıda bankacılığı faaliyetinde bulunan dernek ve vakıflara, belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde bağışlanan gıda, temizlik, giyecek ve yakacak maddelerinin teslimi KDV’den istisna tutulmuştur.

Ayrıca, söz konusu maddelerin ihtiyacı olanlara bedelsiz olarak teslim edilmesi gerekmekte olup, bu teslimlere de KDV uygulanmaz.

Bu istisna kapsamında yapılan işlemlere ilişkin yüklenilen KDV indirilebilir, ancak indirim yoluyla giderilemeyen KDV iade edilmez.

1.4. Yabancı Devletlerin Türkiye’deki Diplomatik Temsilcilik ve Konsoloslukları ile Yabancı Hayır ve Yardım Organizasyonlarına Yapılan Teslim ve Hizmetler

KDV Kanununun 17 nci maddesinin ikinci fıkrasının (c) bendinde; yabancı devletlerin Türkiye’deki diplomatik temsilcilik ve konsoloslukları ile yabancı hayır ve yardım kurumlarına yapılan teslim ve hizmetler, Kanunun 17 nci
maddesinin birinci fıkrasında sayılan kurum ve kuruluşlara bedelsiz olarak yapacakları teslim ve hizmetlere ilişkin olmak kaydıyla KDV’den istisna tutulmuştur.

Bu kapsamda bedelsiz teslim edilecek mal ve hizmetler için herhangi bir sınırlama getirilmemiştir. Bu istisna kapsamında satın alınacak mal ve hizmet bedellerinin asgari sınırı KDV hariç 5.000 TL olması gerekir.

İstisnadan yararlanacak yabancı hayır ve yardım kurumlarının kanuni merkezinin yurt dışında bulunması ve Türkiye’de gelir ve kurumlar vergisi mükellefiyetini gerektiren herhangi bir faaliyette bulunmaması gerekir.

İstisnadan yararlanacak yabancı devletlerin Türkiye’deki diplomatik temsilcilik ve konsoloslukları ile yabancı hayır ve yardım kurumları, bu Kanunun (17/1) inci maddesinde sayılan kurum ve kuruluşlara yapacakları teslimin niteliği, miktarı ve tutarına ilişkin bilgiler ile Türkiye’deki adreslerini belirten bir dilekçe ile Hazine ve Maliye Bakanlığına (Gelir İdaresi Başkanlığı) başvuruda bulunur.

Bu başvurunun değerlendirilmesi sonucunda, yabancı hayır ve yardım kurumlarının bağışlayacağı mal ve hizmetle ilgili alımlarında, KDV uygulamasına yönelik usul ve esasları belirten yazının ilgili kuruluş tarafından onaylı bir örneği satıcılara verilmek suretiyle, satıcılar tarafından düzenlenecek fatura ve benzeri belgede KDV’nin tahsil edilmemesi
sağlanır.

Bu istisna kapsamında yapılan işlemlere ilişkin yüklenilen KDV indirilebilir, ancak indirim yoluyla giderilemeyen KDV iade edilmez.

1.5. Türkiye’de Faaliyet Gösteren Uluslararası Kuruluşlar ile Bu Kuruluşlara Bağlı Program, Fon, Temsilcilik ve Özel İhtisas Kuruluşlarına Yapılan Teslim ve Hizmetler

KDV Kanununun Geçici 26 ncı maddesinde; ev sahibi hükümet anlaşmaları veya ülkemizin taraf olduğu diğer anlaşmalar çerçevesinde Türkiye’de faaliyet gösteren uluslararası kuruluşlar ile bu kuruluşlara bağlı program, fon, temsilcilik ve özel ihtisas kuruluşlarının sosyal ve ekonomik yardım amacıyla bedelsiz olarak yapacakları mal teslimi ve hizmet ifaları, bedelsiz mal teslimi ve hizmet ifaları ile ilgili mal ve hizmetlerin bunlara teslim ve ifası; ilgili kurum, temsilcilik, program, fon ve özel ihtisas kuruluşlarının Türkiye’deki faaliyetlerinin devamı veya ilgili kurumlara ilişkin uluslararası anlaşmaların yürürlükte bulunduğu süre içinde KDV’ den istisna tutulmuştur.

Ev sahibi hükümet anlaşmaları veya ülkemizin taraf olduğu diğer anlaşmalar çerçevesinde Türkiye’de faaliyet gösteren uluslararası kuruluşlar ile bu kuruluşlara bağlı program, fon, temsilcilik ve özel ihtisas kuruluşlarının;

  • Sosyal ve ekonomik yardım amacıyla bedelsiz olarak yapacakları mal teslimi ve hizmet ifaları,
  • Bedelsiz mal teslimi ve hizmet ifaları ile ilgili mal ve hizmetlerin bunlara teslim ve ifası,bu kuruluşların Türkiye’deki faaliyetlerinin devamı veya ilgili kurumlara ilişkin uluslararası anlaşmaların yürürlükte bulunduğu süre içerisinde istisna kapsamındadır.

Bu istisna kapsamında yapılan işlemlere ilişkin yüklenilen KDV indirilebilir, indirim yoluyla giderilemeyen KDV iade edilebilir.

1.6. Milli Eğitim Bakanlığına Bilgisayar ve Donanımlarının Bedelsiz Teslimleri ile Bunlara İlişkin Yazılım Teslimi ve Hizmetleri

KDV Kanununun Geçici 23 üncü maddesinde; Millî Eğitim Bakanlığına bilgisayar ve donanımlarının bedelsiz teslimleri ile bunlara ilişkin yazılım teslimi ve hizmetleri, bu mal ve hizmetlerin bağışı yapacak olanlara teslim ve ifası 31/12/2023 tarihine kadar KDV’den istisna tutulmuştur.

Bu istisna;

  • Bilgisayar ve donanımları ile bunlara ilişkin yazılımların Milli Eğitim Bakanlığına bağlı eğitim kurumlarına bedelsiz olarak teslimi ve/veya ifası ile
  • Bu mal ve hizmetlerin bağışını yapacak olanlara teslim ve/veya ifasında,geçerlidir.

Bu kapsamda, bilgisayar donanımları (mouse, klavye, antivirüs programları, data kablosu, montaj kablosu gibi), internet ve network ürünleri (modem, switch, kablolama), tarayıcı gibi ürünler ile işletim sistemi ve güvenlik yazılımlarının Milli Eğitim Bakanlığına (okul aile birliği dahil) bedelsiz teslimi ve/veya ifası ile bedelsiz teslimi yapacak olanlara teslimi ve/veya ifasında KDV uygulanmaz.

Bu istisna kapsamında yapılan işlemlere ilişkin yüklenilen KDV indirilebilir, ancak indirim yoluyla giderilemeyen KDV iade edilmez.

III. DİĞER VERGİ KANUNLARI UYGULAMALARI

1. Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) Kanunu Kapsamında Bedelsiz Teslimler

1.1. Kamu Kurumlarına Bedelsiz Mal Teslimlerinde ÖTV İstisnası

Özel Tüketim Vergisi Kanununun 7 nci maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı bendinde, ÖTV mükelleflerince (IV) sayılı listede yer alan malların (çamaşır makinası, bulaşık makinası, buzdolabı, cep telefonu vb.) genel ve katma bütçeli dairelere, il özel idarelerine, belediyelere, köylere ve bunların teşkil ettikleri birliklere bedelsiz olarak teslimi veya bunlar tarafından bedelsiz olarak ithalinin vergiden istisna olduğu hükme bağlanmıştır.

İstisna uygulamasında, (IV) sayılı listede yer alan malların istisnadan yararlananlara bedelsiz olarak teslimi veya bunlar tarafından bedelsiz olarak ithali esastır. Sözü edilen mallar için nakdi veya ayni herhangi bir bedel ödenmesi halinde ÖTV istisnası uygulanmaz.

Söz konusu malların istisnadan yararlananlara tesliminde düzenlenecek faturalarda herhangi bir bedel gösterilmemesi şartıyla ÖTV hesaplanmaz.Gümrük idarelerince, ithal işlemlerini yapanlardan, ithal edilen malların
istisnadan yararlanan kurumlarca bedelsiz edinildiğini gösteren belgeler aranır. Yurt içi teslimlerde de mükelleflerce, istisnadan yararlanan kurumlardan sözü edilen malların bedelsiz edinildiğine dair bir yazı istenir.
ÖTV mükellefleri, bu istisna kapsamındaki teslimlerine ilişkin düzenlenen faturaya “ÖTV Kanununun (7/5) Maddesi Kapsamında İstisna Olduğundan
ÖTV Hesaplanmamıştır.” şerhini ekler.

Bu kapsamda istisna uygulanan teslimlere ilişkin olarak, istisnadan yararlanan kurum yazısı ile faturanın aslının aynı olduğu işletme yetkililerince imzalanarak ve kaşe tatbik edilerek onaylanmış fotokopisi bir dilekçe ekinde vergi dairesine ibraz edilir.

1.2. Tasfiyelik Malların Kamu Kurumlarına Bedelsiz Teslimlerinde ÖTV İstisnası

Özel Tüketim Vergisi Kanununun 7 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (c) bendi hükmüne göre, (I) sayılı listede yer alan malların, Gümrük Kanunu uyarınca tasfiyelik hale gelenlerinin tabii afetler, bulaşıcı hastalıklar ve benzeri olağanüstü durumlarda genel ve özel bütçeli idarelere, il özel idarelerine, belediyelere, köylere ve bunların teşkil ettikleri birliklere bedelsiz teslimi ile Kaçakçılıkla Mücadele Kanununun 16/A maddesi uyarınca tasfiyelik hale gelenlerinin bu bentte sayılanlara bedelsiz teslimi vergiden müstesnadır.

Bu istisna, (I) sayılı listede yer alan malların Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu uyarınca tasfiyelik hale gelenlerinin genel ve özel bütçeli idarelere, il özel idarelerine, belediyelere, köylere ve bunların teşkil ettikleri birliklere bedelsiz tesliminde ve Gümrük Kanunu uyarınca tabii afetler, bulaşıcı hastalıklar ve benzeri olağanüstü durumlarda yukarıda sayılanlara bedelsiz tesliminde uygulanabilir. Dolayısıyla bu amaçla yapılan teslimlerde ÖTV mükelleflerince herhangi bir bedel alınması halinde, söz konusu istisna uygulanamaz.

2. Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu Kapsamında Bağış ve Yardımlar

2.1. İvazsız İntikalin Tanımı ve Vergiye Tabi Tutulması

İvazsız intikal tabiri, hibe yoluyla veya herhangi bir tarzda olan ivazsız iktisapları ifade eder.

Maddi ve manevi bir zarar mukabili verilen tazminatlar ivazsız sayılmaz.

7338 sayılı Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu kapsamında, Türkiye Cumhuriyeti tabiiyetinde bulunan şahıslara ait mallar ile Türkiye’de bulunan malların;

  • Veraset tarikiyle veya
    ● Herhangi bir suretle olursa olsun ivazsız bir tarzda, bir şahıstan diğer şahsa intikali veraset ve intikal vergisine tabidir.

Bu vergi, Türk tabiiyetinde bulunan şahısların ecnebi memleketlerde aynı yollardan iktisap edecekleri mallara da uygulanır.

2.2. Veraset ve İntikal Vergisinden Muaf Olan Şahıslar

Aşağıda yazılı şahıslar kendilerine yapılan bağışlar nedeniyle veraset ve intikal vergisinden muaftır;

  • Amme idareleri, emekli ve yardım sandıkları, sosyal sigorta kurumları, umumi menfaate hadim cemiyetler, siyasi partiler ve bunlara ait olan veya bunların aralarında kurdukları teşekküllerden kurumlar vergisine tabi olmayanlar,
  • Yukarıda sayılanlar dışında kalan hükmi şahıslara ait olup umumun istifadesi için ilim, araştırma kültür, sanat, sıhhat, eğitim, din, hayır, imar, spor gibi maksatlarla kurulan teşekküller.

Bu şahısların statüleri gereğince maksatları içinde usulüne uygun olarakyaptıkları yardımlardan veraset ve intikal vergisi alınmaz.

3. Harçlar Kanununda Bağış ve Yardımlara İlişkin Düzenlemeler

3.1. Noter Harçları

492 sayılı Kanunun 38 inci maddesi gereğince, Cumhurbaşkanınca vergi muafiyeti tanınan vakıfların kuruluş muameleleriyle bu vakıflara yapılacak bağışlamalar noter harçlarına tabi tutulmaz.

3.2. Tapu ve Kadastro Harçları

492 sayılı Kanunun 59 uncu maddesi gereğince;

  • Genel ve özel bütçeli idarelerle, il özel idareleri, belediyeler ve köylere,
  • Kamu menfaatlerine yararlı dernekler ile Cumhurbaşkanınca vergi muafiyeti tanınan vakıflara,gayrimenkullerin ve sair ayni hakların bağışlanması nedeniyle yapılacak tescil ve şerh işlemlerinde tapu ve kadastro harçları alınmaz.

3.3. Konsolosluk Harçları

492 sayılı Kanunun 74 üncü maddesinin (f) bendi gereğince, yurt dışından Türkiye’deki kurum ve kuruluşlara hibe olarak yardım amacıyla gönderilecek mal, malzeme, araç ve gereçler için konsolosluklarda düzenlenecek hibe senetlerinden konsolosluk harcı alınmamaktadır.

4. Belediye Gelirleri Kanunu Kapsamında Bina İnşaat Harcından İstisna Olan Bina İnşaatları

2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanununun Ek 2 nci maddesinde bina inşaat harcından istisna olan bina inşaatları düzenlenmiştir.

Ek 2 nci maddenin (g) bendinde; karşılık gözetmeksizin Devlete devrolunmak şartıyla inşa edilen okullar ve öğrenci yurtları bina inşaat harcından istisna tutulmuştur.

5. Damga Vergisi Kanununda Bağış ve Yardımlara İlişkin Düzenlemeler

488 sayılı Damga Vergisi Kanununa ekli (2) sayılı tablonun;

  • “I-Resmi işlerle ilgili kağıtlar” başlıklı bölümünün “C) Kişilerden resmi dairelere verilen kağıtlar” alt başlıklı bölümünün (13) numaralı fıkrası gereğince; umumi hayata müessir afetler dolayısıyla alınacak tedbirlerle yapılacak yardımlara dair kanundan faydalanacak kişiler tarafından verilecek taahhütname, beyanname ve akdedilecek
    mukaveleler ile yabancı memleketlerden Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca ithal olunacak her türlü alet, edevat ve malzemenin ithalinde düzenlenen kağıtlar, bağış ve yardım makbuzları,
  • “IV-Ticari ve medeni işlerle ilgili kağıtlar” başlıklı bölümünün (55) numaralı fıkrası gereğince, genel ve özel bütçeli idarelere, il özel idarelerine, yatırım izleme ve koordinasyon başkanlıklarına, belediyelere ve köylere yapılacak bağışlara ilişkin olarak ilgili idare ile bağışlayanlar arasında düzenlenen kağıtlar

damga vergisinden istisnadır.

 

 


Kaynak: GİB VERGİ MEVZUATI YÖNÜNDEN BAĞIŞ VE YARDIMLAR REHBERİ – 16.2.2023
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/vergi-mevzuati-yonunden-bagis-ve-yardimlar-rehberi-gib/feed/ 0
Ayni Yardımlar SGK Primine Tabi Midir? https://www.muhasebenews.com/ayni-yardimlar-sgk-primine-tabi-midir/ https://www.muhasebenews.com/ayni-yardimlar-sgk-primine-tabi-midir/#respond Sat, 21 Nov 2020 07:27:56 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=96889 1- Ayni yardımlar

İşverenlerce sigortalılara ayni (mal) olarak yapılan yardımlar, tutarları üzerinde durulmaksızın, prime esas kazançlara dahil edilmeyecektir. Ancak, ayni yardımların sigortalılara nakden ödenmesi halinde (örneğin yağ parası, un parası, ayakkabı parası, giyim yardımı gibi) prime tabi tutulması gerekmektedir.

2- Ölüm, doğum ve evlenme yardımları

Ölüm, doğum ve evlenme hallerinde işverenlerince sigortalılara yapılan nakdi yardımlar, miktarı ne olursa olsun prime esas kazançların hesabında dikkate alınmayacaktır.

Sigortalının anne ve babası, eşi veya çocuğunun ölümü halinde sigortalıya verilen ölüm yardımı ile sigortalının evlenmesi veya çocuğunun olması halinde işveren tarafından yapılan doğum ve evlenme yardımları prime esas kazançların hesabına dahil edilmeyecektir.

 


Kaynak: SGK İşyeri İşlemleri Genelgesi 2020-20 18.06.2020
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/ayni-yardimlar-sgk-primine-tabi-midir/feed/ 0
Özel öğretim kurumlarında görev yapan personelin çocuklarının burs veya indirimden yararlanması https://www.muhasebenews.com/ozel-ogretim-kurumlarinda-gorev-yapan-personelin-cocuklarinin-burs-veya-indirimden-yararlanmasi/ https://www.muhasebenews.com/ozel-ogretim-kurumlarinda-gorev-yapan-personelin-cocuklarinin-burs-veya-indirimden-yararlanmasi/#respond Fri, 10 Jul 2020 09:45:09 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=88429 İlgide kayıtlı özelge talep formunun incelenmesinden, okullarınızda 5580 sayılı Özel Öğretim Kanununun 13 üncü maddesi çerçevesinde %3 oranında ücretsiz öğrenci okutmakla yükümlü olduğunuzu, kontenjanın dolmadığı durumlarda okullarınızda görev yapmakta olan öğretmen, yönetici ve diğer personelin çocuklarının bu kontenjandan faydalandırıldığı, ayrıca, okullarınızda personelinizin çocuklarının yine ücretsiz veya %50 indirimli oranda okutulduğu belirtilerek, yapılan bu indirimlerin ücretliye sağlanan menfaat kapsamında değerlendirilip değerlendirilmeyeceği hususunda görüş talep edildiği anlaşılmıştır.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 61 inci maddesinde, “Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez.” hükmü  yer almaktadır.

Aynı Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında “Kamu idare ve müesseseleri, iktisadî kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadî işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya ziraî işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar.” denilmiş, aynı fıkranın (1) numaralı bendinde ise “Hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61 inci maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç), 103 ve 104 üncü maddelere göre tevkifat yapılacağı” hükme bağlanmıştır.

Öte yandan, 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanununun 13 üncü maddesinde, “…

Kurumlar, öğrenim gören öğrenci sayısının yüzde üçünden az olmamak üzere ücretsiz öğrenci okutmakla yükümlüdür. Bakanlıkça bu oran yüzde ona kadar artırılabilir

Ücretsiz okutulacak öğrencilerin yüzdesi, seçimi ve kurumlara kabul şartlarına ilişkin usûl ve esaslar yönetmelikle belirlenir.

Kurumlar ayrıca, öğrenim bursu verebilirler. Öğrenim bursu verilmesine ilişkin usûl ve esaslar yönetmelikle belirlenir.

…” hükmüne yer verilmiştir.

Diğer taraftan, konu ile ilgili olarak 11/02/2009 tarih ve 27138 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Özel Öğretim Kurumlarında Ücretsiz veya Burslu Okutulacak Öğrenci ve Kursiyerler Hakkında Yönetmeliğinin;

5 inci maddesinde, “(1) Kurumlar, öğrenim gören öğrenci sayısının yüzde üçünden az olmamak üzere ücretsiz öğrenci okutmakla yükümlüdür. Bakanlıkça bu oran yüzde ona kadar artırılabilir. Ücretsiz okutmada şehit ve malûl gazi çocuklarına öncelik verilir. Aynı kuruma başvurunun ücretsiz okuma kontenjanından fazla olması hâlinde yerleştirme valilikçe yapılır. Şehit ve malûl gazi çocuklarından kuruma başvuruda bulunulmaması hâlinde, yüzde üçlük oranın tamamından kayıtlı öğrenci ve kursiyerler yararlandırılır.

(2) Kurumların ücretsiz okutacakları öğrenci ve kursiyer oranı, kurumların türü, eğitim programları gibi hususlar göz önünde bulundurularak öğrenci ve kursiyer sayısına göre her yıl Bakanlıkça tespit edilir.

7 nci maddesinde,  “(1) Kurumlarda ücretsiz okumak için başvuracak öğrenci ve kursiyerlerde;

a) Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olması veya Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmayıp Türkiye’de yaşayan soydaşlarımız ya da akraba topluluğundan olması,

b) Okullarda ücretsiz okuyacak öğrencilerin bir önceki sınıfını geçmiş olması,

c) Okullarda ücretsiz okuyacak öğrencilerin davranış notu indirilmemiş olması

şartları aranır. Ancak, kimsesiz ve maddi imkânlardan yoksun olan öğrenci ve kursiyerlere öncelik tanınır.

(2) Şehit veya malûl gazi çocuklarından, ayrıca şehit veya malûl gazinin mensubu olduğu kurumdan alınacak şehit veya malûl gazi belgesi istenir.”

14 üncü maddesinde,  “(1) Ders ya da sınavlardaki başarıları veya bilim, kültür, sanat, spor ve benzeri alanlardaki başarılarından veya maddi imkânsızlıklarından dolayı öğrenci ve kursiyerlere kurumlarca karşılıksız olarak burs verilebilir. Burs verilecek öğrenci ve kursiyerler için sınav yapamaz.

(2) Kurumlar, burs verme şartlarını, bursun miktarını, burs süresini ve burs verecekleri öğrenci ve kursiyer sayısı ile bursun hangi durumlarda kesileceğini belirleyip il millî eğitim müdürlüğüne bilgi vererek uygular.

…”

15 inci maddesinde, ” (1) Burslu okutulacak öğrenci ve kursiyerlerin oranı veya sayısı kurumca belirlenir. Burslu okutulacak öğrenci ve kursiyerlerin oranı, ücretsiz okutulacakların oranının dışında tutulur.”

16 ncı maddesinde, ” (1) Okul öncesi eğitim, ilköğretim veya orta öğretimdeki öğrencilere;

a) Bir yıllık öğrenim ücretinin karşılanması,

b) Öğrenimi süresince öğrenim ücretinin karşılanması, 

c) Bir yıllık kırtasiye masrafının karşılanması,

ç) Millî Eğitim Bakanlığının resmî okul öğrencileri için tespit ettiği en az burs miktarı kadar harçlık

ve benzeri şekillerde burs verilebilir.

(2) Okullar dışındaki diğer özel öğretim kurumlarınca;

a) Öğrenim ücretinin karşılanması,

b) Kırtasiye masrafının karşılanması,

c) Millî Eğitim Bakanlığının resmî okul öğrencileri için tespit ettiği en az burs miktarı kadar harçlık

ve benzeri şekillerde burs verilebilir.”

açıklamaları yer almaktadır.

Özel öğretim kurumlarının, 5580 sayılı Kanun ve ilgili Yönetmelik uyarınca, kurumda öğrenim gören öğrenci sayısının yüzde üçü oranında, ücretsiz öğrenci okutma yükümlüğü bulunmaktadır. Ücretsiz okutulacak öğrencilere ilişin şartlar da anılan Kanun ve Yönetmelikte belirlenmiştir. Aynı Kanun ve Yönetmelikte, ücretsiz okutulacak öğrencilerin dışında burslu öğrenci okutulmasına yönelik düzenlemelere de yer verilmiş, burslu okutulacak öğrencilerin taşıması gereken şartların neler olduğu ve burslu okutulacak öğrenci ve kursiyerlerin oranı veya sayısının nasıl belirleneceği düzenlenmiştir.

Dolayısıyla, özel öğretim kurumu çalışanlarının çocuklarının da ilgili Kanun ve Yönetmelikte belirlenen şartları sağlamaları kaydıyla, anne ve babalarının çalıştığı özel öğretim kurumlarında ücretsiz veya burslu okuyabilmesi mümkün bulunmaktadır.

Bu hüküm ve açıklamalara göre, çalışanlara sağlanan bir menfaatin ücret sayılarak vergilendirilebilmesi için, söz konusu menfaatin çalışanın hizmeti karşılığı olarak sağlanmış olması gerekmektedir.

Bu nedenle, kurumunuz yönetici, öğretmen ve diğer personel çocuklarının, 5580 sayılı Kanun ve ilgili Yönetmelikte belirlenen şartlarda ve ücretsiz okuyan öğrencilerde kurumda öğrenim gören öğrenci sayısının yüzde üçü, burslu okuyan öğrencilerde ise belirlenen sayı içinde kalmak kaydıyla, ücretsiz veya burslu okutulmaları nedeniyle, tahsil edilmeyen bedellerin, çalışanlarınıza hizmeti karşılığı sağlanan bir menfaat olarak kabul edilmesi ve ücret sayılarak bu tutarlar üzerinden gelir vergisi kesintisi yapılması söz konusu değildir.

Ancak, Kurumunuz personelinin çocuklarının 5580 sayılı Kanun ve ilgili Yönetmelik kapsamı dışında ücretsiz, indirimli veya burslu okutulması halinde ise personelinizden tahsil edilmeyen tutarlar, personelinize sağlanan net menfaat (ücret) olarak değerlendirilecek ve brüte iblağ edilmek suretiyle, Gelir Vergisi Kanununun 61, 63, 94 ve 103 üncü maddeleri kapsamında gelir vergisi tevkifatına tabi tutulacaktır.


Kaynak: GİB Özelge
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/ozel-ogretim-kurumlarinda-gorev-yapan-personelin-cocuklarinin-burs-veya-indirimden-yararlanmasi/feed/ 0
İşçiye tahsis edilen ev için mülk sahibine şirket tarafından ödenen kira üzerinden SGK primi hesaplanır mı? https://www.muhasebenews.com/isciye-tahsis-edilen-ev-icin-mulk-sahibine-sirket-tarafindan-odenen-kira-uzerinden-sgk-primi-hesaplanir-mi/ https://www.muhasebenews.com/isciye-tahsis-edilen-ev-icin-mulk-sahibine-sirket-tarafindan-odenen-kira-uzerinden-sgk-primi-hesaplanir-mi/#respond Tue, 28 May 2019 13:00:48 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=59387 İşçiye tahsis edilen ev için mülk sahibine şirket tarafından ödenen kira üzerinden SGK primi hesaplanır mı?

Şirket çalışanına ev kiralıyor kira faturası şirkete kesilmektedir. Şirketin vergisel ve ssk açısından görevi nedir?

İşveren mal sahibine kira ödemesi için % 20 GV tevkifatı yapacaktır. Ödenen kira bedeli AYNİ ücret ödemesidir.
Çalışanın bordrosuna ücret olarak eklenir vergi kesintisi yapılır. SGK kesintisi yapılmaz.

 

 


Kaynak: İsmmmo
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


BENZER İÇERİKLER

Artık aylarda SGK primi kaç gün üzerinden hesaplanır?

Aylık SGK primini öderken devlet tarafından yapılan indirimler hangi hesapta takip edilir?

 

]]>
https://www.muhasebenews.com/isciye-tahsis-edilen-ev-icin-mulk-sahibine-sirket-tarafindan-odenen-kira-uzerinden-sgk-primi-hesaplanir-mi/feed/ 0
Ölüm Sigortasından sağlanan yardımlar nelerdir? https://www.muhasebenews.com/olum-sigortasindan-saglanan-yardimlar-nelerdir/ https://www.muhasebenews.com/olum-sigortasindan-saglanan-yardimlar-nelerdir/#respond Fri, 01 Mar 2019 07:45:10 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=31039 Ölüm Sigortası

 Ölüm sigortasından sağlanan yardımlar

Ölüm sigortasından;

  • Ölüm aylığı,
  • Ölüm toptan ödemesi,
  • Evlenme ödeneği,
  • Cenaze ödeneği, yardımları yapılmaktadır.

Yararlanma şartları 

Sigortalıya ilişkin koşullar

Hak sahiplerine ölüm sigortasından aylık bağlanmasında gerek sigortalıya gerekse hak sahiplerine ilişkin koşullar değerlendirilirken sigortalıların öldüğü tarihte geçerli olan mevzuat esas alınacaktır. 2008/Ekim ayı başından önce ölen 4/1-(a) ve 4/1-(b) kapsamındaki sigortalıların hak sahiplerine mülga kanun hükümlerine göre, 2008/Ekim sonrası ölen sigortalıların hak sahiplerine ise Kanun hükümlerine göre ölüm aylığı bağlanacaktır.

Bu itibarla, Kanunun 32 nci maddesinin ikinci fıkrasına göre, Kanunun yürürlük tarihinden sonra ölen sigortalıların hak sahiplerine ölüm aylığı bağlanabilmesi için;

En az 1800 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş veya 4/1-(a) sigortalıları için, her türlü borçlanma süreleri hariç en az 5 yıldan beri sigortalı bulunup, toplam 900 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş,

Kanunun 47 nci maddesinde belirtilen sebeplerle kazaya uğramış, malullük, vazife malullüğü veya yaşlılık aylığı almakta iken veya malullük, vazife malullüğü veya yaşlılık aylığı bağlanmasına hak kazanmış olup henüz işlemi tamamlanmamış,

Bağlanmış bulunan malullük, vazife malullüğü veya yaşlılık aylığı, sigortalı olarak çalışmaya başlamaları sebebiyle kesilmiş,

olması şartları aranmaktadır.

Ölüm aylığı bağlanabilmesi için sadece 4/1-(a) sigortalıları için öngörülen her türlü borçlanma süreleri hariç en az 5 yıldan beri sigortalı bulunup, toplam 900 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olması şartında; gerek ölen sigortalı tarafından, gerekse hak sahipleri tarafından yapılan tüm borçlanmalar bu şartların oluşmasında dikkate alınmayacaktır. Ancak, 1/10/2008 tarihinden önce ölen sigortalıların 900 gün hesabında borçlanılan tüm süreler dikkate alınacaktır.

Örnek 1: 4/9/2009 tarihinde ölen sigortalının 500 gün 4/1-(a) kapsamında hizmeti, 540 gün de sağlığında kendisi tarafından yapılan askerlik borçlanması hizmeti bulunmaktadır. Bu durumda, ölen sigortalının borçlanma süresi hariç en az 900 prim ödeme gün koşulunun bulunmaması nedeniyle hak sahiplerine aylık bağlanamayacaktır.

Örnek 2: Sigortalı 22/10/2009 tarihinde vefat etmiş olup, ölüm tarihinde 1/1/2006- 30/8/2008 süresinde toplam 910 gün hizmeti bulunmaktadır. Bu durumda, 900 prim ödeme gün koşulu yerine gelmekle birlikte, 5 yıllık sigortalılık süresi şartı yerine gelmediğinden hak sahiplerine aylık bağlanamayacaktır.

Örnek 3: 25/2/2008 tahinde ölen ve 4/1-(a) kapsamında 500 gün hizmeti olan sigortalının hak sahibi, sigortalının yurtdışında geçen 400 günlük hizmet süresini borçlanmış ve borçlanma bedelini 7/4/2009 tarihinde ödeyerek aylık talebinde bulunmuştur. 5 yıllık sigortalılık süresi şartının da bulunması halinde, 1/5/2009 tarihinden itibaren ölüm aylığı  bağlanacaktır.

Diğer taraftan, Kanunun 32 nci maddesindeki ölüm aylığı bağlanabilmesi için aranan 1800 prim gün koşulu 4/1-(a), 4/1-(b) ve 4/1-(c) sigortalıları için geçerli olup, 1800 prim gün koşulunun oluşmasında, gerek ölen sigortalının gerekse hak sahiplerinin yaptıkları tüm borçlanmalar dikkate alınacaktır. Bu koşulun tek başına yerine gelmesi yeterli olup ayrıca, sigortalılık süresi aranmayacaktır. 4/1-(c) sigortalıları açısından Kanunun geçici 4 üncü maddesi hükümleri saklıdır.

Kanunun 4/1-(a), 4/1-(b) ve 4/1-(c) bentlerinden birden fazlasına tabi olarak çalışmış olan sigortalının ölümü halinde, en son tabi olduğu sigortalılık hali esas alınarak hak sahiplerine aylık bağlanacaktır.

Ölüm aylığı bağlanması koşullarından 1800 prim ödeme gün veya 5 yıllık sigortalılık süresi ve en az 900 prim ödeme gün sayısı şartlarının yerine gelmesinde, sigortalının varsa birden fazla sigortalılık haline göre hizmetleri dikkate alınacak ve en son tabi olduğu sigortalılık haline göre aylık bağlanacaktır. Sigortalılık hallerinin birleşmesi sonucunda son tabi olunan sigortalılık haline göre aylığa hak kazanılamaması halinde, bu defa diğer sigortalılık hallerindeki hizmetlere göre ayrı ayrı değerlendirme yapılarak, aylığa hak kazanacağı sigortalılık hali esas alınarak aylık bağlanacaktır.

Örnek 4: Ölen sigortalının 910 gün 4/1-(a) kapsamında, 200 gün 4/1-(b) kapsamında hizmeti olup, son sigortalılık hali 4/1-(b) dir. Hak sahiplerine son sigortalılık hali olan 4/1-(b) ye göre aylık bağlanabilmesi için 1800 prim gün sayısının tamamlanması gerekmektedir. Hak sahipleri tarafından 600 gün askerlik borçlanması yapılsa dahi 1800 prim gün sayısı tamamlanamadığından 4/1-(b) sigortalılık haline göre aylık bağlanamamaktadır. Bu durumda hizmetler ayrıştırılarak 5 yıllık sigortalılık süresi ve 900 gün koşuluna göre 4/1-(a) kapsamında aylık bağlanacak ve aylık bağlama işleminde 4/1-(b) kapsamındaki hizmetler dikkate alınmayacaktır.

Hak sahiplerine ilişkin koşullar

Kanunun 3 üncü maddesinin (7) numaralı bendinde hak sahibi kavramı; “Sigortalının veya sürekli iş göremezlik geliri ile malullük, vazife malullüğü veya yaşlılık aylığı almakta olanların ölümü halinde, gelir veya aylık bağlanmasına veya toptan ödeme yapılmasına hak kazanan eş, çocuk, ana ve babası” olarak tanımlanmıştır.

Diğer taraftan, Kanunun 56 ncı maddesinde, ölen sigortalının hak sahiplerinden;

Kendisinden aylık bağlanacak sigortalıyı veya gelir ya da aylık bağlanmış olan sigortalıyı kasten öldürdüğü veya öldürmeye teşebbüs ettiği veya bu Kanun gereğince sürekli iş göremez hale veya malul duruma getirdiği,

Kendisinden aylık bağlanacak sigortalıya veya gelir ya da aylık bağlanmamış olan sigortalıya veya hak sahibine karşı ağır bir suç işlediği veya bunlara karşı aile hukukundan doğan yükümlülüklerini önemli ölçüde yerine getirmemesi nedeniyle ölüme bağlı bir tasarrufla mirasçılıktan çıkarıldıkları,

hususunda kesinleşmiş yargı kararı bulunan kişilere gelir veya aylık ödenmeyeceği öngörülmüştür.

Kanuna göre ölüm tarihi Kanunun yürürlük tarihinden sonra olan sigortalıların hak sahiplerine ölüm aylığı bağlanırken aranan şartlar aşağıda belirtilmiştir.

Eşe aylık bağlama şartları

Sigortalının ölümü ile dul kalan eşe aylık bağlanabilmesi için, ölüm tarihinde sigortalı ile Türk Medeni Kanununa  uygun olarak evlilik ilişkisinin bulunması gerekmektedir.

Çocuklara aylık bağlama şartları

Ölüm aylığı bağlanmasında evlilik bağı içinde doğan çocuklar ile sigortalı ve eşi tarafından evlat edinilmiş, tanınmış veya nesebi düzeltilmiş yahut babalığı hükme bağlanmış çocuklar da hak sahibi sayılmaktadır. Ölüm aylığına hak kazanma şartları yönünden çocuklar için ortak koşul;

Hizmet akdi ile çalışmamakla birlikte, ceza infaz kurumları ile tutukevleri bünyesinde oluşturulan tesis, atölye ve benzeri ünitelerde iş kazası ve meslek hastalığı ile analık sigortasına tabi çalıştırılan hükümlü ve tutuklular,

Haklarında iş kazası ve meslek hastalığı ile hastalık sigortası hükümleri uygulanan, 5/6/1986 tarihli ve 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanununda belirtilen aday çırak, çırak ve işletmelerde mesleki eğitim gören öğrenciler; haklarında iş kazası ve meslek hastalığı sigortası hükümleri uygulanan meslek liselerinde okumakta iken veya yüksek öğrenimleri sırasında staja tabi tutulan öğrenciler ile 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 46 ncı maddesine tabi olarak kısmi zamanlı çalıştırılan öğrencilerden aylık prime esas kazanç tutarı, 82 nci maddeye göre belirlenen günlük prime esas kazanç alt sınırının otuz katından fazla olmayanlar,

Türkiye İş Kurumu tarafından düzenlenen meslek edindirme, geliştirme ve değiştirme eğitimine katılan ve haklarında iş kazası ve meslek hastalığı sigortası hükümleri uygulanan kursiyerler,

hariç olmak üzere, Kanun veya yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında çalışmama veya kendi sigortalılığı nedeniyle gelir veya aylık bağlanmamış olmasıdır.

Çocuklara ilişkin diğer koşullar, çocuğun kız veya erkek veya malul olmasına göre farklılıklar göstermektedir.

Erkek çocuklar

Erkek çocuklara ölüm aylığı bağlanabilmesi için öğrenci değilse 18, orta öğrenim yapması halinde 20, yüksek öğrenim yapması halinde 25 yaşını doldurmamış olması şarttır.

Orta öğrenimin 20, yüksek öğrenimin ise 25 yaşından önce bitirilmesi halinde, ölüm aylıkları bu yaşlar beklenmeden kesilecek, erkek çocukların evlenmesi halinde aylıkları kesilmeyecektir.

Kız çocuklar

Kız çocuklarının yaşları ne olursa olsun evli olmaması, evli olmakla birlikte sonradan boşanması veya dul kalması şarttır. Kız çocukların hak sahibi olma şartları içerisinde belli yaşlara kadar öğrenci olma koşulu bulunmamaktadır.

Malul çocuklar

Ölüm aylığı, Kurum Sağlık Kurulu kararı ile çalışma gücünü en az % 60 oranında yitirip malul olduğu anlaşılan kız ve erkek çocuklarına bağlanacaktır. Malul çocuklarda, yaş, öğrencilik niteliği ve bekar olma şartları aranmaz.

Ana ve babaya aylık bağlama şartları

(Bu başlık altında belirtilen hususlar “4/1-(a) ve 4/1-(b) Sigortalılarına İlişkin Tahsis Uygulamaları” konulu 22/06/2013 tarihli ve 2013/26 sayılı Genelge ile yürürlükten kaldırılmıştır.)

Kanuna göre ana ve babaya ölüm aylığı bağlanma şartları, Kanunun yürürlük tarihi olan 2008 yılı Ekim ayı başından (özel sektör için 1/10/2008, kamu sektörü için 15/10/2008) sonra ölen sigortalılar için uygulanacaktır. Söz konusu madde hükmü gereği ana ve babaya aylık bağlanabilmesi için;

Her türlü kazanç ve irattan elde etmiş olduğu gelirinin asgari ücretin net tutarından daha az olması,

Diğer çocuklarından hak kazanılan gelir ve aylıklar hariç olmak üzere gelir ve/veya aylık bağlanmamış olması,

Hak sahibi eş ve çocuklardan artan hissenin bulunması (65 yaşın üstünde olması halinde artan hisse şartı aranmaz),

şartları aranmaktadır.

Öte yandan, 6/8/2003 ila 2008/Ekim ayı arasında vefat eden sigortalılardan dolayı mülga kanun hükümlerine göre, bir veya birden fazla çocuktan aylık veya gelir almaya hak kazanan ana ve babaya; ilk hak kazanılan gelir veya aylık bağlanarak diğer hak kazanılan gelir ve aylıklar bağlanamamakta iken, Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra ölen sigortalılar için ana ve babaya gelir/aylık bağlama şartlarında değişiklik olmuştur.

Buna göre, Kanunun 34 üncü maddesi gereğince hak sahibi eş ve çocuklardan artan hissenin bulunması (65 yaşın üstünde olması halinde artan hisse şartı aranmaz) halinde, her türlü kazanç ve irattan elde etmiş olduğu gelirinin asgari ücretin net tutarından daha az olması ve diğer çocuklarından hak kazanılan gelir ve aylıklar hariç olmak üzere gelir ve/veya aylık bağlanmamış olması şartıyla ana ve babaya gelir/aylık bağlanmakta olup, anılan Kanun maddesine göre ana ve babaya diğer çocuklarından dolayı bağlanan veya bağlanacak gelir veya aylıkların dahi ana ve babaya bağlanacak gelir veya aylığın bağlanmasına engel teşkil etmemesi ve hem gelire hem aylığa hak kazanılması halinde gelir/aylık başlangıç tarihlerinin aynı olması (gelir başlangıç tarihinin de ay başı olması) nedenleriyle, aynı çocuktan dolayı hem gelire hem aylığa hak kazanan ana ve babaya Kanunun 54 üncü maddesi hükümleri dikkate alınarak hem gelir hem aylık bağlanacaktır.

Diğer taraftan, 4/1-(a) veya 4/1-(b) kapsamındaki sigortalılardan 2008/Ekim ayı başından sonra ölenlerden dolayı ölüm gelir/aylık talebinde bulunan ana ve babalar hakkında alınan Tahsis Talep ve Beyan ve Taahhüt Belgesine istinaden;

Öncelikle, 65 yaşından küçük ana ve baba için artan hissenin bulunup bulunmadığına bakılarak artan hisse bulunmaması halinde talep başka araştırma yapılmadan reddedilecektir. 65 yaşından büyük ana ve babalar için artan hisseye bakılmayacaktır.

 

Örnek 1: 1/2/2010 tarihinde ölen sigortalının ölüm tarihinde hak sahibi olarak eş ve 2 çocuğu bulunmaktadır. Bu durumda eşe % 50, çocuklara ise % 25 er oranında aylık bağlanacağından artan hisse bulunmamakta olup, ölüm aylığı talebinde bulunan ana veya babaya aylık bağlanmayacaktır.

İkinci olarak, ana ve babanın diğer çocuklarından aldıkları gelir/aylıklar hariç olmak üzere gelir/aylık alıp almadıkları ayrı ayrı araştırılacaktır. Araştırma sonucunda miktarına bakılmaksızın gelir/aylık aldığı anlaşılan ana veya babanın talebi reddedilecektir. Sözleşme aylıkları (kısmi aylıklar) da bu kapsamda değerlendirilecektir. Ayrıca, 2022 sayılı Kanuna göre aylık alan ana veya babanın tercihi alınarak 2022 aylığının kesilmesini müteakip aylık bağlama işlemleri sonuçlandırılacaktır.

Örnek 2: Sigortalı 12/5/2010 tarihinde ölmüş olup, ölüm aylığı talebinde bulunan ana ve baba arasında evlilik birliği mevcuttur. Baba kendi çalışmalarından dolayı 530 TL yaşlılık aylığı almaktadır. Bu durumda, babaya aylık alması nedeniyle ölüm aylığı bağlanmayacak, anneye ise, her türlü kazanç ve irattan elde etmiş olduğu gelirin asgari ücretin net tutarından daha az olup olmadığı hususunda sosyal güvenlik kontrol memurları ile sosyal güvenlik denetmenleri aracılığı ile tespit yapıldıktan sonra % 25 oranında aylık bağlanacaktır.

Üçüncü olarak, ana ve babanın her türlü kazanç ve irattan elde etmiş olduğu gelirinin asgari ücretin net tutarından daha az olup olmadığının tespiti için öncelikle ana ve babanın daimi olarak oturdukları yerin bağlı bulunduğu il veya ilçe idare kurullarınca alınacak muhtaçlık kararına ilişkin belgenin temini yoluna gidilecek, temin edilememesi halinde, tespit işlemi Kurumun denetim ve kontrolle görevli memurları aracılığı ile yapılacaktır. Ana ve baba arasında evlilik bağının bulunması halinde bu tespit, her ikisinin elde ettiği kazanç ve iratlar toplamının ikiye bölünmesi suretiyle yapılacaktır. Ancak, kazanç ve iratların tespitinde diğer çocuklardan dolayı alınan gelir/aylıklar dikkate alınmayacaktır.

Yine, ülkemizle sosyal güvenlik sözleşmesi bulunan veya bulunmayan ülkelerin sosyal güvenlik kurumlarından aylık alan ana ve babaların bu aylıkları her türlü kazanç ve irat kapsamında değerlendirilecek olup, Almanya ve Bulgaristan tarafından bağlanan aylıkları Kurum aracılığı ile ödenenlerin gelir ve aylık tutarları, Kurum internet sayfasında “Emekli” başlığı altındaki “Almanya/Bulgaristan Rant ve Kaza Emekli Ödemeleri” bölümüne giriş yapılarak sorgulanacaktır. Sorgulama Dİ/DK/BI/BK rumuzları, dosya numarası ve cinsiyet kodu girilmek suretiyle yapılacaktır.

Yabancı ülke sosyal güvenlik kurumlarınca bağlanan gelir/aylıkları Kurum aracılığı ile ödenmeyenlerin ise beyanları esas alınmak suretiyle işlem yapılacaktır.

Ana ve babaya düşen pay asgari ücretin net tutarının üzerinde ise talepler reddedilecektir.

Örnek 3: 22/7/2009 tarihinde ölen sigortalının hak sahibi olarak eşi ve bir çocuğu bulunmaktadır. Sigortalının aralarında evlilik birliği olan ana ve babası ölüm aylığı talebinde bulunmuştur. Baba kendi çalışmalarından dolayı 850 lira yaşlılık aylığı almakta, ayrıca tapusu kendisine ait işyerinden dolayı 1.000 lira kira geliri bulunmaktadır. Annenin üzerine kayıtlı mal varlığı ve gelir/aylığı bulunmamaktadır.

Bu durumda, öncelikle artan hisse olup olmadığı hususuna bakılmış ve artan hissenin olduğu görülmüştür. İkinci olarak, ana ve babanın diğer çocuklarından aldıkları hariç olmak üzere gelir/aylık alıp almadığı araştırılacaktır. Baba yaşlılık aylığı aldığından talebi reddedilecektir. Anne herhangi bir gelir veya aylık almadığından, muhtaçlık belgesi istenecek, temin edilememesi durumunda her türlü kazanç ve irattan elde ettiği gelirin asgari ücretin net tutarı olan 521,89 liranın altında olup olmadığı araştırılacaktır. Ana ile baba arasında evlilik

birlikteliği olduğundan, eve giren gelir toplam olarak değerlendirilip ikiye bölünecektir. 850 lira yaşlılık aylığı + 1.000 lira kira geliri = 1.850/2= 925 aile içindeki gelirden anneye düşen pay asgari ücretin net tutarının üzerinde olduğu için annenin talebi de reddedilecektir.

Örnek 4: 3/5/2010 tarihinde ölen sigortalının geride hak sahibi olarak eşi ve bir çocuğu bulunmaktadır ve sigortalının aralarında evlilik birliği bulunmayan ana ve babası ölüm aylığı talebinde bulunmuştur. Anne ve baba ölen diğer çocuklarından dolayı 500 er lira aylık almakta, babanın ayrıca tapusu kendisine ait işyerinden dolayı 1.500 lira kira geliri bulunmaktadır.

Bu durumda; öncelikle artan hisse olup olmadığı hususuna bakılmış ve artan hissenin olduğu, gelir veya aylık alıp almadıklarına bakıldığında ise, ölen diğer çocuklarından dolayı aldıkları aylık dışında gelir ve aylık almadıkları anlaşılan ana ve babadan muhtaçlık belgesi istenecek, temin edilememesi durumunda her türlü kazanç ve irattan elde ettiği gelirin asgari ücretin net tutarının altında olup olmadığı araştırılacaktır. Anne ile baba arasında evlilik birlikteliği olmadığından her birinin kazanç ve irattan elde ettiği geliri ayrı ayrı değerlendirilecektir. Annenin ayrıca bir kazancı yok iken, babanın diğer çocuğundan aldığı aylık değerlendirme dışı bırakıldığında 1500 TL kira geliri bulunmaktadır. Bu durumda, anneye aylık bağlanacak ancak, babanın 1500 TL kira geliri 2010 yılın ilk yarısı için belirlenen asgari ücretin net tutarının üzerinde olduğundan talebi reddedilecektir.

Ana ve babaların her türlü kazanç ve irattan elde etmiş oldukları gelirin asgari ücretin net tutarından daha az olup olmadığının tespiti sosyal güvenlik kontrol memurları ile sosyal güvenlik denetmenleri aracılığı ile yaptırılacak araştırmaya göre tespit edilecektir. Araştırma sonuçlanıncaya kadar ana ve babanın gelir/aylık bağlama işlemi yapılmayacaktır. Ancak, araştırmanın sosyal güvenlik kontrol memurları ile sosyal güvenlik denetmenlerine talebin havale edildiği tarihten itibaren en geç 1 ay içerisinde sonuçlanması sağlanacaktır.

Aynı sigortalıdan dolayı ana ve baba dışında başka hak sahiplerinin gelir/aylık taleplerinin bulunması halinde bunların işlemleri araştırma sonucu beklenmeden sonuçlandırılacaktır.

Ölüm aylığı başvurusu

Ölen sigortalıdan dolayı hak sahiplerine ölüm aylığı bağlanabilmesi için hak sahiplerinin örneği Kurumca hazırlanan tahsis talep dilekçesi ile Kuruma başvurması şarttır.

Dilekçeye;

18 yaşını doldurmayanlar hariç, ortaöğrenim görmesi halinde 20 yaşını, yüksek öğrenim görmesi halinde 25 yaşını doldurmayan erkek çocukların ilgili öğretim kurumundan alacakları öğrenci belgesi,

15 yaşından küçük çocuklar hariç olmak üzere bir adet belgelik fotoğraf, Malul çocuklar için sağlık kurulu raporu,

Hak sahibi anne ve babalar için alınabiliyorsa il ve ilçe idare kurullarınca verilecek muhtaçlık kararı,

eklenecektir.

Ölüm aylığının başlangıcı

Kanunun 35 inci maddesinde, ölüm sigortasından sigortalının hak sahiplerine bağlanacak aylıkların, sigortalının ölüm tarihini veya hak sahibi olma niteliğinin ölüm tarihinden sonra kazanılması halinde, bu niteliğin kazanıldığı tarihi takip eden ay başından itibaren başlatılacağı, aylığın kesilmesine yol açan sebebin ortadan kalkması ile yeniden hak sahibi niteliğinin kazanılması halinde ise 34 üncü maddede belirtilen şartlar saklı kalmak kaydıyla, müracaat tarihini takip eden ay başından itibaren yeniden aylık bağlanacağı öngörülmüştür.  Buna göre;

  • Sigortalının öldüğü tarihte hak sahibi olup, bu niteliğin kaybedilmesi ve daha sonra tekrar hak  sahibi  durumuna  girilmesi  halinde,  ölüm  aylıkları,  hak  sahibi  olma  niteliğinin kazanıldığı tarihi takip eden aybaşından değil, hak sahiplerinin müracaat tarihlerini takip eden aybaşından başlatılacaktır. Bu durum, ölüm gelirleri için de uygulanacaktır.Örnek 1: Sigortalı B, 11/12/2008 tarihinde vefat etmiştir. Sigortalının hak sahibi kızına ölüm tarihini takip eden aybaşı olan 1/1/2009 tarihinden itibaren ölüm aylığı bağlanmıştır. Hak sahibi kız çocuğunun 14/2/2009 tarihinde çalışmaya başlaması nedeniyle ölüm aylığı bu tarihi takip eden ödeme dönemi itibariyle kesilmiştir. Kız çocuğu 20/5/2009 tarihinde çalıştığı işten ayrılarak 12/6/2009 tarihinde tahsis talebinde bulunmuş olup, tarafına talebini takip eden aybaşı yani 1/7/2009 tarihi itibariyle ölüm aylığı bağlanacaktır.Örnek 2: Sigortalı C, 10/10/2009 tarihinde vefat etmiştir. Babasının ölüm tarihinde evli olan kız çocuğu 2/3/2010 tarihinde boşanmış ve 16/6/2010 tarihinde tahsis talebinde bulunmuştur. Hak sahibi kız çocuğuna boşandığı tarihi takip eden aybaşı yani 1/4/2010 tarihi itibariyle ölüm aylığı bağlanacaktır.

     

    • Kurumdan malullük veya yaşlılık aylığı almakta iken ölen sigortalının hak sahiplerinin aylıkları da, sigortalının ölüm tarihini takip eden ay başından başlatılacaktır.

     

    • Kanunun 4/1-(b) bendine göre sigortalı sayılanların hak sahiplerine ölüm aylığı bağlanabilmesi için ölen sigortalının genel sağlık sigortası primi dahil, prim ve prime ilişkin her türlü borçlarının ödenmiş olması Kanunun yürürlük tarihinden sonra ölen sigortalının ölüm tarihinde prim borçlarının bulunması halinde, hak sahiplerine prim borçlarını ödemeden aylık bağlama işlemi yapılmayacak ve ölüm aylığı prim borçlarını ödedikleri tarihi takip eden aybaşından itibaren başlatılacaktır. Sigortalıların ölüm tarihinde 1800 günden fazla primi ödenmiş süresinin bulunması aylıkların ölüm tarihini takip eden aybaşından itibaren başlatılması için yeterli sayılmayacaktır.

     

    Örnek 1: Sigortalı 12/3/2009 tarihinde vefat etmiş olup öldüğü tarihte 4300 gün hizmeti bulunmakla birlikte prim borcu da bulunmaktadır. Hak sahipleri 20/5/2009 tarihinde prim borçlarını ödemişlerdir. Bu durumda hak sahiplerine prim borcunu ödedikleri tarihi takip eden aybaşı olan 1/6/2009 tarihi itibariyle aylık bağlanacaktır.

     

    Örnek 2: 21/2/2009 tarihinde vefat eden 4/1-(b) sigortalısının 3800 prim ödeme gün sayısı ve bu hizmetlere ilişkin prim borcu bulunmaktadır. Hak sahipleri prim borçlarını 30/4/2009 tarihinde ödemiştir. Bu durumda ölüm aylığı prim borçlarının ödendiği tarihi takip eden aybaşı  olan 1/5/2009 tarihi itibariyle başlatılacaktır.

     

    • 4/1-(b) kapsamında geçen hizmetlerle 4/1-(a) ve 4/1-(c) kapsamında aylık bağlanacağı durumlarda, ölüm tarihinde, sigortalının 4/1-(b) kapsamında geçen hizmetlere ilişkin borcunun bulunması halinde, ölüm aylıkları prim ve prime ilişkin her türlü borçlarının ödendiği tarihi takip eden aybaşından başlatılacaktır. Bu uygulama, 2008/Ekim ve sonrasında ölen sigortalıların hak sahiplerine bağlanacak ölüm aylıkları için yapılacaktır.

     

    • 4/1-(b) kapsamında ticari faaliyetine devam edeceğini belirterek 4/1-(a) kapsamında yaşlılık sigortasından tahsis talebinde bulunan ve talep tarihinde prim borçlarının bulunması nedeniyle aylık bağlama işlemi sonuçlandırılamayan sigortalıların borçlarını ödemeden vefat etmeleri halinde, bunların 4/1-(b) kapsamındaki sigortalılıkları ölüm nedeniyle sona ereceğinden;

    Ölüm tarihine kadar hizmetlerinin dikkate alınması,

    Ölüm sigortasında son sigortalılık haline göre aylık bağlanacağından ve bu durumda iken ölen sigortalıların faaliyetlerinin devam etmesi nedeniyle son sigortalılık halinin 4/1-(b) olması,

    Bunların hak sahiplerinin prim borçlarını ödemesi koşuluyla prim borçlarının ödendiği tarihi takip eden aybaşından itibaren  4/1-(b) kapsamında ölüm aylığı bağlanması, gerekmektedir.

    Söz konusu Kanun hükmünden yararlanmak suretiyle askerlik borçlanması yaparak ölüm aylığı talebinde bulunan hak sahiplerine sigortalının ölüm tarihinde yürürlükte bulunan kanun hükümlerine göre borcun ödendiği tarihi takip eden aybaşından itibaren ölüm aylığı bağlanacaktır.

    Ölüm sigortasında, sigortalıların ölüm tarihinde yürürlükte bulunan kanun hükümlerine göre aylık bağlanacağından, Devredilen Bağ-Kur Tahsisler Daire Başkanlığının 2002/33 sayılı Genelgesinin “3.2.3- 619 sayılı KHK (4/10/2000 tarihinden sonra)” bölümünün (c) bendi, Kanunun yürürlük tarihi olan 1/10/2008 tarihi itibariyle uygulamadan kaldırılmıştır.

     

    Örnek 1:

    Mes.kur.kayıt tarihi : 1/1/1996
    Terk tarihi                 : 31/12/1997
    Hizmet süresi             : 2 yıl
    Ölüm tarihi                : 1/6/1999
    Askerlik borç.tal.tar.: 25/6/2000

    Hak sahipleri askerlik borçlanması yapmak suretiyle ölüm aylığı bağlanmasını talep etmektedir. Ancak sigortalı öldüğü tarihte aktif sigortalı olmadığından yürürlükte bulunan 1479 sayılı Kanunun ek 9 uncu maddesi gereğince hak sahibinin borçlanma talebi reddedilmiştir.

    Örnek 2:

    Mes.kur.kayıt tarihi  : 1/1/1996
    Terk tarihi                  : 31/12/1997
    Hizmet süresi             : 2 yıl
    Ölüm tarihi                 : 1/6/1999
    Askerlik borç.tal.tar.  : 22/6/2009
    Borç. ödediği tarih     : 1/7/2009
    Aylık başlangıç tarihi: 1/8/2009

    Hak sahiplerinin askerlik borçlanma talep tarihinin Kanunun yürürlük tarihinden sonra olması ve Kanunda borçlanma için ölüm tarihinde aktif sigortalılık şartı aranmaması nedenleriyle hak sahiplerine borçlanma yaptırılacak ve ölüm aylığı bağlanmasında sigortalının ölüm tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat gereği 3 yıllık hizmet süresi koşulu borçlanma ile yerine geldiğinden, ölüm aylığı borçlanma bedelinin ödendiği tarihi takip eden aybaşından itibaren başlatılacaktır.

     

    Hak sahiplerine paylaştırılması

    Ölüm aylığından yararlanan eş, çocuk, ana ve babaların aylıktaki hisseleri farklılıklar göstermektedir. Eş ve çocuklara bağlanan aylıklar toplamı, sigortalının aylığını aşarsa bunların aylıkları hisseleriyle orantılı olarak indirilecektir.

    Kanunun yürürlüğe girdiği 1/10/2008 tarihinden önce 1479 ve 2926 sayılı kanunların ilgili maddelerine göre, sigortalıların gerek kendilerinin gerekse ölümleri halinde hak sahiplerinin askerlik borçlanması yapabilmesi için borçlanma tarihinde veya ölüm tarihinde aktif sigortalı olma şartı arandığından, anılan kanunlara göre aktif sigortalı olmamaları nedeniyle askerlik borçlanma talepleri reddedilenlerin, Kanunun yürürlük tarihinden sonra anılan Kanunun 41 inci maddesine göre gerek kendilerince gerekse hak sahiplerince yapılan talepleri kabul edilerek borçlanma işlemleri sonuçlandırılacaktır.

Eşe bağlanacak aylığın oranı

Sigortalının dul eşine % 50 si; aylık bağlanmış çocuğu bulunmayan dul eşine  ise Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (a), (b) ve (e) bentleri hariç Kanun kapsamında veya yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında çalışmaması veya kendi sigortalılığı nedeniyle gelir veya aylık bağlanmamış olması halinde % 75 i oranında aylık bağlanacaktır.

Çocuklara bağlanan aylıkların oranı

Ölen sigortalının hak sahibi durumundaki çocuklarına (erkek, kız ve malul çocuklar) bağlanan ölüm aylığının oranı, her çocuk için % 25 tir.

Ancak, çocuklardan, sigortalının ölümü ile anasız ve babasız kalan veya sonradan bu duruma düşenlerle, ana ve babaları arasında evlilik bağı bulunmayan veya sigortalının ölümü tarihinde evlilik bağı bulunmakla beraber ana veya babaları sonradan evlenenler ile kendisinden başka aylık alan hak sahibi bulunmayanların her biri için ölüm aylığı oranı  % 50 dir.

Sigortalı tarafından evlat edinilmiş, tanınmış veya nesebi düzeltilmiş yahut babalığı hükme bağlanmış çocuklar da yukarıda belirtilen oranlara göre ölüm aylığından yararlanacaktır.

Ana ve babaya bağlanan aylıkların oranı

Sigortalının ölüm tarihinde veya sonradan eşine ve çocuklarına bağlanması gereken aylıkların  toplamı  hesaplanan ölüm aylığından;

Az olursa, artan bölümü, ölüm aylığına hak kazanan ana ve babasına eşit paylar halinde ödenecektir. Ancak, ana ve babanın her birinin hissesi ölüm aylığının % 25 ini geçmeyecektir. Ana ve babanın toplam hissesi % 25 olduğu için, ana ve babanın her ikisinin de aylığa hak kazanması halinde hisseleri % 12,5, sadece birinin aylığa hak kazanması halinde ise hissesi % 25 olacaktır. Diğerinin daha sonra tekrar gelire girmesi halinde hisse % 12,5 e düşecektir.

Sigortalının ana ve babasına ölüm aylığı bağlanmasında artan hissenin bulunması koşulu sigortalının ölüm tarihi ile sınırlı tutulmamıştır. Diğer bir ifadeyle, ana ve babanın müracaatında artan hisse bulunmamakla birlikte daha sonra artan hissenin ortaya çıkması halinde, aylık bağlanacak, artan hissenin ortadan kalkması halinde ise aylıkları durum değişikliğini takip eden ödeme dönemi itibariyle kesilecektir.

Evlenme ödeneği verilmesi

Kanunun 37 nci maddesine göre evlenmeleri nedeniyle gelir ve aylıkları kesilmesi gereken kız çocuklarına evlenmeleri ve talepte bulunmaları halinde, almakta oldukları gelir veya aylıklarının (ek ödeme hariç) iki yıllık tutarı bir defaya mahsus olmak üzere evlenme ödeneği olarak peşin ödenecektir.

 

Örnek:

Hak sahipleri                             : Eş ve 3 öz çocuk
Hisseler                                      : 2/5- 1/5 – 1/5 – 1/5
Kız çocuğun evlenme tarihi       : 2/6/2009
Tahsis numarasını son rakamı        : 5
2009/ Haziran ayında ödenen aylık miktarları :
Eş            :
280,38 TL
Çocuklar : 140,19 TL

Kurumuzdan aylık almakta iken 2/6/2009 tarihinde evlenen kız çocuğuna almakta olduğu aylığın iki yıllık tutarı evlenme ödeneği olarak ödenecektir.

Evlenme ödeneği :140,19 x 24 = 3.364,56 TL dir. Hesaplanan bu miktar bir defaya mahsus olmak üzere evlenme ödeneği olarak verilecektir.

Kanunun yürürlük tarihinden önce ölen 4/1-(b) sigortalılarının hak sahibi kız çocuklarının aylık almakta iken Kanunun yürürlük tarihinden sonra evlenmeleri halinde, bunlara da Kanunun 37 nci maddesi uyarınca evlenme ödeneği verilecektir. Evlenme ödeneği verilen kız çocuklarının gelir ve aylıkları, evlenme tarihini izleyen ödeme dönemi başından itibaren durdurulacak, gelir ve aylıkların durdurulduğu tarihten iki sene sonra da kesilecektir. Evlenme ödeneği verilmesi halinde diğer hak sahiplerinin gelir ve aylıkları, evlenme ödeneği verilen sürenin bitimini takip eden ödeme döneminden itibaren yeniden belirlenecektir.

Evlenme ödeneği alan hak sahibinin gelir ve aylığının kesildiği tarihten itibaren iki yıl içerisinde yeniden hak sahibi olması halinde, bu süre içinde tekrar gelir ve aylık bağlanmayacak, bu gibi durumlarda kız çocuklarına bağlanacak ölüm gelir ve aylıklarının başlangıcı, iki yıllık sürenin dolduğu tarihi takip eden aybaşı olacaktır.

Anne veya babasından dolayı tarafına evlenme ödeneği verilen kız çocuğunun iki yıl içerisinde eşinin ölümü halinde, eşten dolayı tarafına ölüm aylığı bağlanacaktır.

4/1-(a) ve 4/1-(b) sigortalılarının hak sahibi kız çocukları evlenme ödeneği taleplerini Tahsis Talep ve Beyan Taahhüt Belgesi ile yapacaklardır. Evlenme tarihi nüfus kütüğüne işlenmemişse, evlenme cüzdanının bir örneğinin de Kuruma verilmesi zorunludur.

Cenaze ödeneği verilmesi

Kanunun cenaze ödeneği verilmesine ilişkin 37 nci maddesi gereğince cenaze ödeneği; İş kazası veya meslek hastalığı sonucu,

Sürekli iş göremezlik geliri, malullük, vazife malullüğü veya yaşlılık aylığı almakta iken, Kendisi için en az 360 gün malullük yaşlılık ve ölüm sigortası primi bildirilmiş iken,

ölen sigortalının hak sahiplerine verilecektir. 360 gün malullük, yaşlılık ve ölüm primi bildirilmiş olanların hak sahiplerine cenaze ödeneği verilmesi için ölüm tarihinde sigortalı olma şartı aranmayacaktır.

Cenaze ödeneği sigortalının sırasıyla eşine, yoksa çocuklarına, o da yoksa ana veya babasına, o da yoksa kardeşlerine verilecektir. Cenazenin bu kişiler dışında gerçek veya tüzel kişiler tarafından kaldırıldığının belgelenmesi durumunda, cenaze ödeneği tutarını geçmemek üzere belgelere dayanan tutar, masrafı yapan gerçek veya tüzel kişilere ödenecektir.

Cenaze ödeneği için, hak sahiplerince ölüm tarihini belirten bir dilekçe ile Kuruma başvurulması şarttır. Sigortalının ölüm tarihi nüfus kütüğüne kaydedilmemişse, dilekçeyle birlikte sigortalının ölüm tarihini belirten ilgili makamlarca usulüne göre düzenlenen bir belgenin (defin ruhsatı, ölüm tutanağı …vs.) Kuruma verilmesi gerekmektedir.

Cenaze ödeneği, Kurum Yönetim Kurulunca belirlenip  Bakan  tarafından  onaylanan tarife üzerinden ödenecektir. Buna göre cenaze ödeneği miktarları yıllar itibariyle Genelge Eki (Ek-4) tabloda gösterilmiştir.

Cenaze ödeneği, 4/1-(a) sigortalılarından;

1/1/2009 tarihinden önce ölenlerin hak sahiplerine, “g cics”, ”OD00”, ”D.Cenaze Yardımı İşlemleri” programı,

1/1/2009 tarihinden sonra ölenlerin hak sahiplerine ise “http://sgknet.sgk.intra”, “SSK/Tahsis İşlemleri” menüsünde yer alan “Kanuna Göre Cenaze Ödeneği Programı”

kullanılmak suretiyle ödenecektir. Ancak söz konusu program web tabanlı olup, gelirden çıkma işleminin yapıldığı programla arasında entegrasyon olmadığından, sigortalıların hak sahiplerine cenaze ödeneği ödenmeden önce mutlaka gelirden çıkma işleminin yapılması gerekmektedir.

Kanunun 4/1-(a) bendi kapsamındaki sigortalılarının hak sahiplerine yapılacak cenaze ödenekleri PTT şubeleri aracılığı ile 4/1-(b) kapsamındaki sigortalıların hak sahiplerine yapılacak cenaze ödenekleri ise Ziraat Bankası şubeleri aracılığıyla yapılacaktır.

Ölüm aylığı bağlama işlemlerinde dikkat edilecek hususlar

Sosyal güvenlik merkezlerince hak sahiplerine gelir/aylık bağlama işlemi yapılarak Sosyal Sigortalar Genel Müdürlüğüne gönderilen ölüm dosyalarının incelenmesinde; Kanunun 4/1-(a) bendi kapsamındaki sigortalılar için gerek pasif gerekse aktif ölüm ilk karar aylık bağlama işlemleri sırasında;

Hak sahibi eşe aylık bağlanırken, eşin çalışması veya kendi sigortalılığı nedeniyle gelir/aylık alması halinde eş kodunun  yanlış girildiği,

Hak sahibi erkek çocuklardan, orta öğrenime 20, yüksek öğrenime 25 yaşlarını tamamlamadan kayıt yaptıranların durum kodları ile muhtemel mezuniyet tarihlerinin sisteme kaydedilmediği,

Hak sahibi kız çocuklarının gelir/aylık bağlama işlemleri sırasında 4/1-(a) haricinde 4/1-

  • ve 4/1-(c) kapsamına tabi çalışıp çalışmadıkları hususunda araştırma yapılmadığı,

Hak sahibi eşin 4/1-(a) kapsamında gelir/aylık alması halinde SYZ (E/H) kodunun hatalı girildiği,

506 sayılı Kanunun Kanunla mülga 92, 93 ve 96 ncı maddeleri gereği karşılığı bulunan dosyalarda pasif ve aktif ölüm ilk karar programlarında “T/Y” ve “A/S” kodlarının doğru girilmediği, ayrıca her iki dosyadan SYZ ödendiği,

Eş ve çocuklar dışında ana ve babanın ölüm gelir/aylığı talebinde bulunduğu hallerde, ana ve babanın ölüm aylığı müstahaklığı araştırılıncaya kadar diğer hak sahiplerine gelir/aylık bağlanmadığı,

tespit edilmiştir.

Buna göre, gerek hak sahiplerinin mağduriyetine neden olunmaması gerekse işlemlerin doğru yapılması açısından;

Hak sahibi eşe aylık bağlanırken eşin çalışması veya kendi sigortalılığı nedeniyle gelir/aylık bağlanmış olması halinde eş kodunun “1” girilmesi,

Hak sahibi erkek çocuklardan, orta öğrenime 20, yüksek öğrenime 25 yaşlarını tamamlamadan kayıt yaptıranların durum kodları ile muhtemel mezuniyet tarihlerinin sisteme kaydedilmesi,

Hak sahibi kız çocuklarının gelir/aylık bağlama sırasında 4/1-(a) haricinde 4/1-(b) ve 4/1- kapsamına tabi çalışıp çalışmadıklarının mutlaka araştırılması,

Hak sahibi eşin 4/1-(a) kapsamında gelir/aylık alması halinde SYZ’nin “H”, 4/1-(b) veya 4/1-(c) kapsamında gelir/aylık alması halinde SYZ’nin “E” olarak girilmesi,

506 sayılı Kanunun Kanunla mülga 92, 93 ve 96 maddeleri gereği karşılığı bulunan dosyalarda pasif ve aktif ölüm ilk karar programlarında “T/Y” ve “A/S” kodlarının doğru girilmesi ve SYZ nin her iki dosyadan ödenmemesine dikkat edilmesi,

Eş ve çocuklar dışında ana ve babanın ölüm gelir/aylığı talebinde bulunduğu hallerde, ana ve baba dışında başka hak sahiplerinin gelir/aylık bağlama işlemlerinin araştırma sonucu beklenmeden sonuçlandırılması,

hususlarına dikkat edilerek ölüm tahsis işlemleri sonuçlandırılacaktır.

Ölüm aylığının kesilmesi, yeniden başlaması, durum değişiklikleri

Ölüm olayı dışında sigortalının hak sahiplerine bağlanmış bulunan aylıkların hangi hallerde kesileceği ve hangi hallerde yeniden bağlanabileceği aşağıda açıklanmış olup, bu haller Kanunun yürürlük tarihinden sonra ölen sigortalılardan dolayı ölüm aylığı bağlanan hak sahipleri için geçerlidir. Kanunun yürürlük tarihinden önce ölen 4/1-(a) ve 4/1-(b) sigortalılardan dolayı ölüm aylığı bağlanan hak sahibi eş ve çocuklar ile ana ve babaların durum değişikliği nedeniyle aylıklarının artırılması, azaltılması kesilmesi ve yeniden bağlanmasında mülga kanun hükümleri uygulanacaktır.

Ölüm aylığının kesilmesi ve yeniden başlaması

Dul eşin aylıkları

Sigortalının dul eşi evlendiğinde, bağlanmış bulunan ölüm aylığı evlenme tarihini takip eden dönem başından itibaren kesilecektir.

Aylığın kesilmesine neden olan evlenmenin, ölüm veya boşanma nedeniyle son bulması halinde, kesilmiş bulunan aylık eşin talebi üzerine yeniden bağlanacaktır. Sonradan evlendiği eşinin ölümü nedeniyle, ikinci eşinden de ölüm aylığına hak kazanan dul eşe, bu aylıklardan tercih ettiği aylığı bağlanacaktır.

Ayrıca, eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eşlerin bağlanmış olan aylıkları kesilecek ve adlarına ödenmiş olan tutarlar Kanunun 96 ncı maddesine göre geri alınacaktır.

 

Erkek çocukların aylıkları

Erkek çocuklara bağlanan aylıklar;

Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (a), (b) ve (e) bentleri hariç Kanun kapsamında veya yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında çalışmaya başladıkları,

Kendi sigortalılığı nedeniyle gelir veya aylık bağlandığı,

18 yaşını, orta öğrenim görmesi halinde 20 yaşını, yüksek öğrenim görmesi halinde 25 yaşını doldurdukları,

tarihi izleyen ödeme dönemi başından kesilecektir. Orta öğrenimde 20 veya yüksek öğrenimde ise 25 yaşına gelmeden önce mezun olma, kendi isteği ile ayrılma, atılma gibi nedenlerle okulla ilişiği kesilenlerin aylıkları da ilişiğin kesildiği tarihten sonraki ödeme dönemi başından geçerli olmak üzere kesilecektir. Bu şekilde aylığı kesilenlerden yeniden öğrenime başlayanlara, yukarıda belirtilen yaş sınırları içinde kalmak ve talepte bulunmak koşuluyla yeniden aylık bağlanacaktır. Erkek çocukların evlenmeleri halinde aylıkları kesilmeyecektir.

 

Kız çocukların aylıkları

Kız çocuklarına bağlanan aylıklar;

Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (a), (b) ve (e) bentleri hariç Kanun kapsamında veya yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında çalışmaya başladıkları,

Kendi sigortalılığı nedeniyle gelir veya aylık bağlandığı, Evlendikleri,

tarihi izleyen ödeme dönemi başından itibaren kesilecektir.

Ölüm aylığının kesilmesine neden olan sebebin ortadan kalkması (işten ayrılma, evliliğin son bulması, dul kalma ve bağlanan gelirin/aylığın kesilmesi) halinde, müracaat tarihini takip eden ay başından itibaren yeniden aylık bağlanır. Ancak, evlenme ödeneği aldıktan sonra, evlenme tarihini izleyen ödeme dönemi başından başlamak üzere iki yıl içerisinde meydana gelen boşanma veya dul kalma halinde, bu süre içinde tekrar aylık ödenmediğinden, bu gibi durumlarda kız çocuklarına bağlanacak ölüm aylıkları, iki yıllık sürenin dolduğu tarihten itibaren başlatılacaktır.

Evliliğin son bulması ile kocasından da aylık bağlanmasına hak kazanan kız çocuğuna tercih ettiği aylık bağlanacaktır.

Kız çocukların boşanmaları nedeniyle ölüm aylığına hak kazanmaları halinde, aylığın başlangıç tarihi, boşanma ilamının kesinleştiği tarihe göre belirlenecektir.

Ayrıca, eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen kız çocukların bağlanmış olan aylıkları kesilecek ve adlarına ödenmiş olan tutarlar Kanunun 96 ncı maddesine göre geri alınacaktır.

 

Malul çocukların aylıkları

Malul çocuklara bağlanan aylıklar;

Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (a), (b) ve (e) bentleri hariç Kanun kapsamında veya yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında çalışmaya başladıkları,

Kendi sigortalılığı nedeniyle gelir veya aylık bağlandığı,

Kanunun 94 üncü maddesine göre yapılan kontrol muayenesi sonucu Kurum Sağlık Kurulu kararı ile çalışma gücünü en az % 60 oranında yitirmediği tespit edilen çocukların yeni malullük durumuna esas tutulan rapor tarihini,

izleyen ödeme dönemi başından itibaren kesilecektir.

Sigortalının ölüm tarihinde aylık bağlanmamış ya da bağlandıktan sonra kesilen çocuklardan sonradan çalışamayacak durumda malul olanlara, Kanuna tabi veya yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında çalışmamaları ve buralardan kendi sigortalılığı nedeniyle gelir ve aylık bağlanmaması koşuluyla, malullük durumunun tespitine esas sağlık kurulu rapor tarihini takip eden aybaşından itibaren aylık bağlanacaktır. Malul çocukların evlenmeleri halinde aylık kesilmeyecektir.

Ana ve babanın aylıkları

Ana ve babaya bağlanan ölüm aylıkları;

Eş ve çocuklardan artan hissenin bulunmadığı (65 yaşın üstündeki ana ve babalar hariç),

Her türlü kazanç ve irattan elde etmiş olduğu gelirinin asgari ücretin net tutarından daha fazla olduğunun tespit edildiği,

Diğer çocuklarından hak kazanılan gelir ve aylıklar hariç olmak üzere gelir ve aylık bağlandığı,

tarihi takip eden ödeme döneminden kesilecektir.

Diğer durum değişiklikleri

Kanuna göre gelir veya aylık bağlanan sigortalı ile hak sahibi kişilerin durumlarının, kendilerine veya başka hak sahiplerine bağlanmış bulunan gelir veya aylık tutarının düzeltilmesini gerektirir bir şekilde değişmesi halinde gelir veya aylık tutarları, değişikliğin meydana geldiği tarihten sonraki ödeme dönemi başından başlanarak yeni duruma göre düzeltilecektir.

 

Boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşayan eş ve çocukların durum değişiklikleri

Diğer taraftan, Kanunun 56 ncı maddesinin son fıkrası gereğince eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilmekte ve bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96 ncı madde hükümlerine göre geri alınmakta olup, uygulamanın usul ve esasları aşağıda açıklanmıştır.

Buna göre;

Kurumumuzca, eşinden boşanarak gelir/aylık talebinde bulunan eş ve kız çocuklarının gelir/aylık bağlama işlemleri geciktirilmeksizin gerçekleştirilecek, ancak ihbar veya şikayet olması ya da Kurumca gerekli görüldüğü hallerde gerekli inceleme yaptırılarak sonucuna göre işlemleri tamamlanacaktır.

Boşandığı eşi ile tekrar evlenerek evlenme ödeneği talebinde bulunan kız çocuklarına sosyal güvenlik kontrol memurları veya sosyal güvenlik denetmenlerine inceleme yaptırılarak oluşturulan rapora göre işlemler sonuçlandırılacak, bunun dışında kalan evlenme ödeneği taleplerinde ise araştırma yapılmamakla birlikte Genelge eki (Ek-40) Taahhütname alınmak suretiyle gelir/aylık bağlama işlemi tamamlanacak ancak, araştırma işlemine devam edilecektir.

Boşanmaları nedeniyle gelir/aylık talebinde bulunan eş ve kız çocukları ile evlenme ödeneği talebinde bulunan kız çocuklarından Tahsis Talep ve Beyan Taahhüt Belgesiyle birlikte ayrıca Genelge eki (Ek-40) “Taahhütname” alınacaktır.

Kanunun 4/1-(b) bendi kapsamındaki sigortalıların ölüm dosyaları sosyal güvenlik il müdürlüklerinde/sosyal güvenlik merkezlerinde bulunduğundan, bu sigortalıların boşanmaları nedeniyle ölüm gelir veya aylığı bağlanan eş ve kız çocuklarının dosyaları her ay aylık bağlanan dosya sayısının % 10 u örnekleme usulü ile seçilerek, bu dosyalardan boşanma tarihi ile ölüm aylığı talep tarihi arasında 1 yıl ve daha az süre bulunanlar hakkında, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşayıp yaşamadığı konusunda sosyal güvenlik kontrol memurları veya sosyal güvenlik denetmenlerine inceleme yaptırılacaktır. Kanunun 4/1-(a) bendi kapsamındaki sigortalıların ölüm dosyalarının merkezde olması nedeniyle örnekleme usulü kontroller SSGM Sigortalı Emeklilik İşlemleri Daire Başkanlığınca yapılacaktır.

Sosyal güvenlik kontrol memurları ile sosyal güvenlik denetmenlerinin tespiti sonucu gelir veya aylıkları 56 ncı madde gereği kesilmiş bulunan hak sahiplerinden gelir ve aylıklarının yeniden bağlanmasını talep edenlerden;

Boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığının tespit edilmesi nedeniyle aylığı kesilen hak sahibinin, birlikte yaşadığı tespit edilen eşinin ölmesi veya eşinin başka biri ile evlenmesi hallerinde, hak sahibi eş veya kız çocuklarının aylıkları; gelir/aylık aldıkları sigortalının ölüm tarihi 2008/Ekim öncesi ise, boşandıkları eşlerinin ölüm veya evlenme tarihlerini takip eden aybaşından, 2008/Ekim ve sonrası ise talep tarihlerini takip eden aybaşından başlatılacaktır.

SSGM İzleme Değerlendirme Bilgilendirme ve Kontrol Daire Başkanlığının tespitin yapılmasında dikkat edilecek usul ve esaslarla ilgili 2/2/2010 tarihli toplu talimatı göz önüne alınarak; boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı Kurumca tespit edilen eş ve kız çocuklarının, haklarında eksik araştırma yapıldığı ve birlikte yaşamadığı yönündeki talepleriyle birlikte yeniden somut bilgi ve belge sunmaları halinde, bu talepler daha önce inceleme yapan sosyal güvenlik merkezine intikal ettirilecektir. Yeni bilgi veya belge sunulmaması durumunda ise hak sahiplerinin araştırma talepleri reddedilecektir. Yeniden yapılan incelemede, hak sahibi hakkında yapılan ilk tespitin doğru olmadığına karar verilmesi halinde, gelir ve aylıklar kesildiği tarihten itibaren yeniden başlatılacaktır.

2022 sayılı Kanunun ek 1 inci maddesi gereğince uygulanan fark aylıkları

Bilindiği üzere, 2022 sayılı Kanunun ek 1 inci maddesi gereğince Kurumumuzdan ölüm aylığı veya geliri almakta olan hak sahibi çocuklardan, Kanunda belirtilen koşulları yerine getirenlere fark aylıklar ödenmekte ve bunların karşılığı Hazineden alınmaktadır.

Anılan Kanunun ek 1 inci maddesinin son fıkrası, 5754 sayılı Kanunun 92 nci maddesiyle; “Bu maddenin birinci fıkrası hükümlerine göre aylık almaya hak kazanacak şekilde özürlü olduğunu belgeleyen ve herhangi bir sosyal güvenlik kurumundan yetim olarak aylık veya gelir almakta olan çocuklardan bu kurumlardan aldıkları aylık veya gelir toplamı tutarları bu madde gereğince durumlarına göre ödenebilecek tutardan daha az olanlara; aradaki fark ilgili sosyal güvenlik kurumu tarafından (birden fazla sosyal güvenlik kurumundan aylık veya gelir alanlar için yalnızca tercih edecekleri bir sosyal güvenlik kurumu tarafından) ödenir ve bu şekilde ödenen tutarlar Hazineden tahsil edilir.” şeklinde değiştirilmiş; yine aynı Kanuna eklenen geçici 1 inci madde ile “Bu Kanun kapsamındaki kişilere bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar yersiz ödenen ve geri alınması gereken aylıklar ile bunlardan doğan ceza ve faizler terkin edilmiştir. İlgililer hakkında herhangi bir idari ve icrai takibat yapılmaz.” hükmü getirilmiştir.

Buna göre; Kanuna ve 506, 1479, 5434, 2925 ve 2926 sayılı kanunlara göre gelir veya aylık almakta olan yetim çocuklar hakkında aşağıda belirtildiği şekilde işlem yapılacaktır.

Mevcut uygulamada, sosyal güvenlik kurumlarından sadece malul olmaları nedeniyle yetim aylığı alan çocuklar kapsamda iken yapılan değişiklikle, sosyal güvenlik kurumlarından, aylık veya gelir almakta olan çocuklardan 18 yaşın altında olanlar da dahil olmak üzere Kanunda belirtilen şekilde özürlü olduğunu belgeleyen tüm yetim çocuklar kapsama alınmıştır.

2022 sayılı Kanunun ek 1 inci maddesinin son fıkrasında yapılan değişiklik, 8/5/2008 (dahil) tarihinden itibaren talepte bulunan ve gelir ve aylık alan yetim çocuklara uygulanacağından, malul çocuklar dışında gelir veya aylık almakta olan diğer yetim çocuklar da söz konusu maddeden anılan tarih itibariyle yararlandırılacaktır.

Kurumdan yetim aylığı alan çocuklardan;

18 yaşından büyük olanların ek 1 inci maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentlerinden yararlanabilmesi için çalışma güçlerini;

% 70 ve üzerinde (başkasının yardımı olmaksızın hayatını devam ettiremeyecek şekilde özürlü),

% 40 ile % 69 arasında (özürlü),

kaybetmeleri koşullarından birini yerine getirmiş olmaları,

18 yaşından küçük olanların, ek 1 inci maddenin birinci fıkrasının (c) bendinden yararlanabilmesi için ise çalışma güçlerini en az % 40 oranında kaybetmiş olmaları,

gerekmektedir.

Kurumdan gelir ve aylık almakta olan yetim çocuklara, sadece özürlülük dereceleri göz önüne alınarak 2022 sayılı Kanunun ek 1 inci maddesine göre fark aylıkları ödenecek olup, 2022 sayılı Kanuna göre aylık bağlanmasında aranan diğer şartlar Kurumumuzca fark aylıklarında dikkate alınmayacaktır.

Kurumdan gelir ve aylık alan çocuklardan;

18 yaşından büyük olanların almakta oldukları aylık toplamının;

Özürlülük derecesi % 70 ve üzerinde olanlar için gösterge rakamının her yıl bütçe kanunu ile tespit edilecek katsayı ile çarpımının % 300 ünün,

% 40 ile % 69 arasında olanlar için ise % 200 ünün,

18 yaşından küçük olanların almakta oldukları aylık toplamının, özürlülük derecesi % 40 ve üzeri olanlar için % 200 ünün;

altında olması halinde aradaki fark kadar aylıklarına ilave ödeme yapılacaktır.

Yetim çocuklara 2022 sayılı Kanuna göre fark aylıkları Kurumumuzdan gelir veya aylık aldıkları sürece ödenecektir.

2022 sayılı Kanunun 5797 sayılı Kanunla değişik 8 inci maddesinin son fıkrasına göre; “Bu madde kapsamında aylık bağlamaya esas sağlık kurulu raporlarını düzenlemeye yetkili sağlık kuruluşlarının belirlenmesi ile bu raporların alınmasına ilişkin diğer usul ve esaslar Sağlık Bakanlığı ile Kurum tarafından birlikte hazırlanacak yönetmelikle ” 2022 sayılı Kanun Kapsamında Aylık Alan Özürlülere Sağlık Kurulu Raporu Vermeye Yetkili Hastanelerin Belirlenmesi ile Sağlık Raporlarının Alınmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 4 üncü maddesi; “Bu Kanun kapsamında aylık bağlanması talebinde bulunan özürlüler için, 16/7/2006 tarihli ve 26230 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik’te belirtilen usul ve esaslara göre, söz konusu Yönetmelik ekinde yer alan Yetkili Sağlık Kuruluşları tarafından düzenlenecek sağlık kurulu raporları esas alınır.” şeklinde olup, Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğin 7 nci maddesi; “Bu Yönetmelikte belirtilen özürlü sağlık kurulu raporlarını düzenlemeye yetkili sağlık kurumlarını ve hakem hastaneleri Sağlık Bakanlığı belirler ve internet sitesinde yayımlar. Yetkili olmayan sağlık kurumları ile 6 ncı maddede belirtilen şekilde özürlü sağlık kurulunu teşkil edemeyen sağlık kurumlarının verdiği sağlık kurulu raporları değerlendirilmeye alınmaz.” hükmüne amirdir.

Diğer taraftan, 2022 sayılı Kanunun 5754 sayılı Kanunla değişik ek 1 inci maddesi gereği ödenecek fark aylıklarına esas özürlülük dereceleri; bunların sağlık kurumlarından alınan sağlık kurulu raporlarına göre Kurum Sağlık Kurulunca belirlenmekle birlikte mevzuatta, Kurumdan

 

2022 sayılı Kanuna göre fark aylığı alan yetim çocukların özürlülük derecelerinin Kurum Sağlık Kurulunca belirlenmesine ilişkin herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu nedenle, uygulamada birlikteliğin sağlanması ve hak sahibi çocukların işlemlerinin daha kısa sürede sonuçlandırılması açısından, bundan böyle yetim çocuklara fark aylıkların ödenmesinde yetkili sağlık kuruluşlarınca düzenlenen sağlık kurulu raporlarında belirtilen özürlülük dereceleri esas alınacak olup, özürlü çocukların sağlık kurulu raporları Kurum Sağlık  Kuruluna gönderilmeksizin rapor asıllarına (raporların, noter tasdikli dahi olsa fotokopi veya suret olmaması) göre işlemleri sonuçlandırılacaktır.

Öte yandan, 4/1-(a) sigortalılarından dolayı taraflarına Kurumumuzca ölüm geliri veya aylığı bağlandıktan sonra 2022 sayılı Kanuna göre fark aylığı almak için ünitelere  talepte bulunan hak sahiplerinin talep belgeleri ile sağlık kurulu raporları SSGM Sigortalı Emeklilik İşlemleri Daire Başkanlığına intikal ettirilecektir.

Kanunun 4/1-(a) bendi kapsamında veya 506 ve 2925 sayılı kanunlara göre ölüm gelir ve aylığı almakta olan yetim çocuklar ödeme programlarında;

18 yaşından küçük olanlar “1” kodu,

18 yaşından büyük;

Erkek çocuklardan, orta öğrenime devam edenler “2”, yüksek öğrenime devam edenler “3” kodu,

Malul çocuklar “6” kodu, Kız çocuklar “7” kodu,

ile yer almakta olup, ölüm güncelleme ve hak sahibi giriş ve güncelleme programlarında bu kodla yer alan kayıtlar için yeni açılacak alana, 18 yaşından büyük çocuklar için, “A” girilmesi halinde hak sahibi çocuğun aylığı muhtaçlık aylığının % 300 oranı, “B” girilmesi halinde % 200 oranı ile mukayese edilerek fark hesaplanacaktır.

18 yaşından küçük çocuklar için ise bu alana sadece “C” girilecek olup, “C” kodunun girilmesi halinde hak sahibi çocuğun aylığı muhtaçlık aylığının % 200 oranı ile mukayese edilerek fark hesaplanacaktır.

Kanunun 4/1-(b) bendi kapsamında veya 1479 ve 2926 sayılı kanunlara göre ölüm aylığı almakta olan yetim çocuklardan;

18 yaşından büyük olmakla birlikte malul olmaları nedeniyle (M kodu atılmış olanlar) ölüm aylığı alan çocuklar için 5378 sayılı Kanunun yürürlük tarihinden sonra bu kanundan yararlanmak istediğini beyan eden talep dilekçesini,

Ölüm aylığı bağlanan ve 18 yaşın altında olanlar da dahil özürlü olduklarını belgeleyen çocuklar için de 8/5/2008 tarihinden itibaren talep tarihini,

takip eden aybaşından itibaren Emektar Projesi ile ilgili olarak hazırlanan kullanım kılavuzuna uygun olarak işlem yapılacaktır.

2022 sayılı Kanuna eklenen geçici 1 inci madde gereğince, aylık farkı hakkını kaybeden özürlü çocukların, bu aylıklarının kesilmesini gerektiren tarihten 8/5/2008 tarihine kadar yersiz ödenen ve geri alınması gereken aylıklar ile bunlardan doğan ceza ve faizleri terkin edileceğinden, söz konusu yersiz ödemeler gereği yapılmak üzere mahalli maliye teşkilatına

Kız çocuklarına ödenecek evlenme yardımında, 2022 sayılı Kanuna göre ödenen fark aylıkları dikkate alınmayacaktır.

2022 sayılı Kanuna göre ödenen fark aylıklar için ayrıca ek ödeme hesaplanacaktır.

Kanuna ve 506, 1479, 2925 ve 2926 sayılı Kanunlara göre yetim olarak aylık veya gelir almakta olan çocuklara 2022 sayılı Kanunun ek 1 inci maddesi gereğince yapılacak fark aylık ödemeleri  yıllar itibariyle Genelge eki (Ek-5) tabloda gösterilmiştir.

 


Kaynak: Sgk Mevzuatı
Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/olum-sigortasindan-saglanan-yardimlar-nelerdir/feed/ 0
İş kazası ve meslek hastalığı sigortasından sağlanan yardımlar nelerdir? https://www.muhasebenews.com/is-kazasi-ve-meslek-hastaligi-sigortasindan-saglanan-yardimlar-nelerdir/ https://www.muhasebenews.com/is-kazasi-ve-meslek-hastaligi-sigortasindan-saglanan-yardimlar-nelerdir/#respond Sat, 20 Oct 2018 03:00:32 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=31034 İş kazası ve meslek hastalığı sigortasından sağlanan yardımlar

İş kazası ve meslek hastalığı sigortasından sağlanan yardımlar Kanunun 16 ncı maddesinde düzenlenmiştir. Bunlar;

  • Sigortalıya, geçici  iş  göremezlik  süresince  günlük  geçici  iş  göremezlik  ödeneği verilmesi,
  • Sigortalıya sürekli iş göremezlik geliri bağlanması,
  • İş kazası  veya  meslek  hastalığı  sonucu  ölen  sigortalının  hak  sahiplerine,  gelir bağlanması,
  • Gelir bağlanmış olan kız çocuklarına evlenme ödeneği verilmesi,
  • İş kazası ve meslek hastalığı sonucu ölen sigortalı için, cenaze ödeneği

İş kazası ve meslek hastalığı sigortasından sağlanan yardımlar içerisinde tahsis mevzuatını içeren yardımlar, sigortalıya sürekli iş göremezlik geliri, hak sahiplerine ölüm geliri bağlanması, evlenme ve cenaze ödeneği verilmesidir.

Sürekli  iş göremezlik geliri

Sürekli iş göremezlik gelirine hak kazanma, gelirin hesaplanması, başlangıcı ve birden fazla iş kazası ve meslek hastalığı hali Kanunun 19 uncu maddesinde düzenlenmiştir.

Buna göre, sürekli iş göremezlik geliri, iş kazası veya meslek hastalığı sonucu oluşan hastalık ve özürler nedeniyle Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularının sağlık kurulları tarafından verilen raporlara istinaden Kurum Sağlık Kurulunca meslekte kazanma gücü en az % 10 oranında azalmış bulunduğu tespit edilen sigortalıya bağlanacaktır. 4/1-(a) sigortalıları açısından benzer uygulama mülga 506 sayılı Kanunda yer almakla birlikte, 4/1-(b) sigortalıları açısından yeni bir düzenlemedir.

Kanunun 4/1-(b) bendine göre sigortalı sayılanlara, sürekli iş göremezlik geliri bağlanabilmesi için, kendi sigortalılığından dolayı, genel sağlık sigortası dahil prim ve prime ilişkin her türlü borçlarının ödenmiş olması zorunludur.

Sürekli iş göremezlik gelirinin hesaplanması

Gelir sigortalının;

Tam iş göremezliği halinde; Günlük kazanç x 30 x % 70 veya kısaca GK x 21,

Kısmi iş göremezliği halinde ise Günlük kazanç x 30 x % 70 x SİD (sürekli iş göremezlik derecesi) veya kısaca GK x 21 x SİD,

formüllerine göre hesaplanacaktır.

Sigortalının başkasının bakımına muhtaç olması durumunda % 70 olan gelir bağlama oranı % 100 olarak dikkate alınacak  ve Gelir = GK x 30 x SİD formülüne göre hesaplanacaktır. Bu şekilde hesaplanan gelir, günlük kazanç hesabına giren son takvim ayı itibariyle hesaplanan gelir olup, gelirin başlangıç tarihi yılın ilk altı aylık döneminde ise Ocak ödeme dönemi için aylıklara uygulanan artış oranı kadar, yılın ikinci altı aylık döneminde ise, Ocak ödeme dönemi artışı uygulanmaksızın Temmuz ödeme dönemi için aylıklara uygulanan artış oranı kadar artırılarak, sigortalının  gelir başlangıç tarihindeki geliri hesaplanacaktır.

İş kazası ve meslek hastalığı sigortasından hak kazanılan gelirlerin hesaplanmasında;

4/1-(a) sigortalıları açısından

Günlük kazanç hesabına giren son takvim ayı 2008/Ekim (hariç) öncesi olanların gelirleri, mülga 506 sayılı Kanun,

Günlük kazanç hesabına giren son takvim ayı 2008/Ekim (dahil) sonrası olanların gelirleri, Kanun,

hükümlerine göre hesaplanacaktır.

-4/1-(b) sigortalıları açısından

Günlük kazanç hesabına giren son takvim ayının Kanunun yürürlük tarihinden önceki bir tarih olması halinde, basamakların karşılığı gelirler dikkate alınarak son takvim ayı itibariyle Kanun hükümlerine göre hesaplanan sürekli iş göremezlik geliri, Kanunun yürürlük tarihine kadar mülga 1479 sayılı Kanuna göre aylıkların artırılmasında uygulanan artış oranlarına, Kanunun yürürlük tarihinden gelir başlangıç tarihine kadar ise Kanunun 55 inci maddesi hükümlerine göre artırılacaktır.

Örnek: 4/1-(b) kapsamında sigortalı iken 5/10/2008 tarihinde iş kazası geçiren ve sürekli iş göremezlik derecesinin % 25 olduğuna ve bakıma muhtaç olmadığına karar verilen sigortalının geçici iş göremezlik ödeneğinin sona erdiği tarih 20/2/2009 olup, gelir başlangıç tarihi anılan tarihi takip eden ay başı olan 1/3/2009 dur.

Anılan sigortalının son takvim ayı 2008/Ocak ayı olup, sürekli iş göremezlik geliri Kanun hükümlerine göre hesaplanacak ve ortalama aylık kazancın tespitine esas sürelerde sigortalının tabi olduğu basamak değerlerinin karşılığı prime esas kazançlar dikkate alınacaktır (2008 yılı birinci altı aylık dönemde 12 nci basamağın prime esas kazanç değeri aylık 714,97 TL dir.). Son takvim ayı itibariyle hesaplanan gelir, Kanunun yürürlük tarihine kadar 1479 sayılı Kanunun mülga hükümlerine, Kanunun yürürlük tarihinden gelir başlangıç tarihine kadar ise Kanun hükümlerine göre artırılacaktır.

Buna göre;
Ortalama günlük kazanç : 714,97/ 30 = 23,83
Ortalama aylık kazanç     : GK x 30
                                          : 23,83 x 30 = 714,97
Gelir  : 714,97 x % 70 x  % 25 = 125,12 TL.

Bulunan gelir son takvim ayı olan 2008/Ocak dönemi geliri olup, gelir başlangıç tarihine aylık artışları (2008/Ocak ödeme döneminde % 2, 2008/Temmuz ödeme döneminde % 7,2 ve 2009/Ocak ödeme döneminde ise % 3,84) ile taşınacaktır.

Gelir başlangıç tarihine taşınan değer: 125,12 x 1,02 x 1.072 x 1.0384 = 142,06 TL’dir.

Kanunun  yürürlük  tarihinden  önce  meydana  gelen  iş  kazaları  ile  Kanunun  yürürlük tarihinden önce anlaşılan meslek hastalıkları yönünden Kanun hükümleri uygulanmayacaktır.

İş kazası ve meslek hastalığında hizmetlerin birleştirilmesi

2829 sayılı Kanun, Kanunun yürürlüğe girdiği 2008/Ekim ayı itibariyle yürürlükten kaldırılmış olup, bu durumda, Kanunun yürürlük tarihinden sonra meydana gelen iş kazası ve meslek hastalığı olaylarında, gelirin hesabına esas 3 aylık dönemi yine 2008/Ekim sonrası olan sigortalıların bu 3 aylık dönem içerisinde birden fazla sigortalılık haline tabi olması halinde, hizmetleri gelirin hesaplanmasında birleştirilecektir.

Buna göre, sürekli iş göremezlik geliri bağlanacak sigortalılardan sigortalılık hallerinden birden fazlasına tabi olup, gelir hesabına esas kazançları 2008/Ekim sonrasına ait olanların gelir hesabında kazançları belirlenirken diğer sigortalılık haline tabi gün ve kazançları da dikkate alınacaktır. Bu uygulama hem sürekli iş göremezlik geliri ve hem de ölüm geliri hesabında geçerli olacaktır.

Örnek :
En son sigortalılık hali        : 4/1-(a)
Kaza tarihi                           : 17/8/2011
Son takvim ayı                     : 2011/Temmuz

Günlük kazanç hesabına giren prime esas kazançlar

 

Sigortalılık hali

Ay Gün Prime esas kazanç
4/1-(a)

2011/Temmuz

10

350,20

4/1-(a)

2011/Haziran

4/1-(b)

2011/Mayıs

5

175,10

Toplam 15

525,30

4/1-(a) kapsamında bir işyerinde çalışırken 17/8/2011 tarihinde iş kazası geçiren sigortalının kaza tarihinden önceki bir yıllık sürede üçer aylık dönemler halindeki çalışmalarına bakılarak kazançları tespit edilecektir. Anılan sigortalının, 2011/Haziran ve Temmuz aylarında 4/1-(a) kapsamında, 2001/Mayıs ayında da 4/1-(b) kapsamında sigortalı olması nedeniyle, gelir hesabına esas günlük kazancı tespit edilirken hem 4/1-(a) hem de 4/1-(b) kapsamındaki sigortalı hizmetlerine ait kazançları ve gün sayıları dikkate alınacaktır. Buna göre, sigortalının günlük kazancı = 525,30  / 15 = 35,02 TL olarak belirlenecektir.

Öte yandan, 6111 sayılı Kanunun 33 üncü maddesi ile Kanunun 53 üncü maddesinin beşinci fıkrasında yer alan “Sigortalının,” ibaresi “Birinci fıkra hükmü saklı olmak üzere sigortalının,” olarak, birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Sigortalının 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentlerinde yer alan sigortalılık statüleri ile (c) bendinde yer alan sigortalılık statüsüne aynı anda tabi olacak şekilde Kanun kapsamına girmesi halinde öncelikle aynı maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında, (a) ve (b) bentlerinde yer alan sigortalılık statülerine tabi olacak şekilde Kanun kapsamına girmesi halinde ise aynı maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılır. Ancak, sigortalılık hallerinin çakışması nedeniyle Kanunun 4/1-(a) bendi kapsamındaki sigortalılığı esas alınanlar, yazılı talepte bulunmak ve Kanunun 82 nci maddesine göre belirlenen prime esas kazanç alt sınırı ve üst sınırına ilişkin hükümler saklı olmak kaydıyla, esas alınmayan sigortalılık statüsü kapsamında talep tarihinden itibaren prim ödeyebilirler. Bu şekilde ödenen primler; iş kazası ve meslek hastalığı sigortasından sağlanan haklar yönünden, Kanunun 4/1-(b) bendi kapsamında sigortalılık statüsünde, kısa vadeli sigorta kollarından sağlanan diğer yardımlar ile

uzun vadeli sigorta kollarından sağlanan yardımlar yönünden ise Kanunun 4/1-(a) bendi kapsamında sigortalılık statüsünde değerlendirilir. Bu fıkra hükümlerine göre ödeme talebinde bulunulduğu halde ait olduğu ayı izleyen ayın sonuna kadar ödenmeyen primlerin ödenme hakkı düşer. 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendinin (4) numaralı alt bendi ile aynı maddenin birinci fıkrasının (b) bendindeki diğer sigortalılık statülerine aynı anda tabi olacak şekilde çalışılması durumunda, (b) bendinin (4) numaralı alt bendi dışındaki diğer sigortalılık durumu dikkate alınır.”

Söz konusu değişiklik anılan Kanunun yayımını takip eden ayın birinci günü olan 1/3/2011 tarihinde yürürlüğe girmiş olup, bu durumda 4/1-(a) ve 4/1-(b) ye tabi sigortalılık hallerinin çakışması nedeniyle 4/1-(a) kapsamında sigortalılığı esas alınıp 4/1-(b) kapsamında prim ödeyeceğini beyan edenlerden gelirin hesaplanmasına esas son takvim ayı 2011/Mart ayı ve daha sonraki aylar olanların iş kazası geçirmesi veya meslek hastalığına tutulması halinde, öncelikle sigortalının hangi statüdeki faaliyetinden dolayı iş kazası geçirdiği veya meslek hastalığına tutulduğu tespit edilecektir. Bu tespitten sonra meslekte kazanma gücü kaybının % 10 ve üzerinde olduğuna Ankara Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü Kocatepe Sağlık Sosyal Güvenlik Merkezi bünyesindeki Sağlık Kurulunca karar verilmesi halinde sigortalıya sürekli iş göremezlik geliri bağlanırken, sigortalı hangi sigortalılık statüsündeki faaliyetinden dolayı iş kazası geçirmiş veya meslek hastalığına tutulmuş ise yalnızca o statü için bildirilen veya ödenen kazançları dikkate alınacaktır. Yani, 4/1-(b) kapsamına girecek faaliyetinden dolayı iş kazası geçirmiş veya meslek hastalığına tutulmuş ise yalnızca 4/1-(b) statüsündeki kazançları, 4/1-(a) kapsamındaki faaliyetinden dolayı iş kazası geçirmiş veya meslek hastalığına tutulmuş ise yalnızca 4/1-(a) statüsündeki kazançları dikkate alınarak gelir hesaplanacaktır.

Örnek 1: Hizmet akdi ile 4/1-(a) kapsamında sigortalı iken, 1/4/2011 tarihinde şirket ortağı olan A kişisi 4/1-(b) kapsamındaki faaliyetinden dolayı da prim ödemek için talepte bulunmuştur. 1/5/2011 tarihinden itibaren işveren tarafından 4/1-(a) kapsamında aylık 1.000 TL kazanç bildirilirken aynı zamanda kendisi tarafından da 4/1-(b) kapsamında 3.000 TL kazanç beyanı üzerinden primleri ödenmeye başlanmıştır. Sigortalı A, 15/8/2011 günü şirketi ile ilgili pazarlama işine giderken kaza geçirmiş, olayın iş kazası olduğu ve 4/1-(b) kapsamındaki faaliyeti sırasında meydana geldiği tespit edilmiştir. Olay sonucu sigortalı A nın meslekte kazanma gücü kayıp oranı % 10 olarak tespit edilmiş olup, sigortalının gelir hesabına giren 2011/Temmuz, Haziran ve Mayıs ayları için sadece 4/1-(b) kapsamında beyan edilen kazançları dikkate alınarak gelir hesaplanacak, 4/1-(a) kapsamında işveren tarafından bildirilen kazançları hesaplamada dikkate alınmayacaktır. Sigortalının gelir hesabına esas prim gün sayıları ve kazançları aşağıda gösterilmiştir.

Dönemler

Sigortalılık Hali

4/1-(a)

4/1-(b)

Gün

Kazanç Gün

Kazanç

2011/Temmuz

30

1.000

0

3.000

2011/Haziran

30

1.000 0 3.000

2011/Mayıs

30

1.000

0

3.000

TOPLAM 90

3.000

0

9.000

 

Bu durumda, sigortalının gelirine esas günlük kazancı: 9.000/90 = 100 TL olarak hesaplanacaktır.

Aynı olay 4/1-(a) kapsamındaki işyerinde meydana gelmiş olsaydı, bu durumda  da sadece işverence bildirilen kazançlar dikkate alınacak, 4/1-(b) kapsamında beyan edilen kazançlar dikkate alınmayacak idi.

Örnek 2: 4/1-(b) kapsamında sigortalılığı devam ederken aynı zamanda hizmet akdi ile 4/1-(a) kapsamında sigortalı olarak çalışmaya başlayan sigortalı, 4/1-(b) kapsamında prim ödemeye devam edeceğini beyan etmiş olup, 4/1-(a) kapsamında sigortalılığından dolayı 3/6/2011 tarihinde iş kazası geçirmiş, olayın iş kazası olduğu ve sigortalının meslekte kazanma gücü kaybının % 30 olduğu tespit edilmiştir. Sigortalının gelir hesabına esas 2011/Mayıs, Nisan ve Mart aylarında 4/1-(a) kapsamında prime esas kazanç alt sınırı üzerinden, 4/1-(b) kapsamındaki primleri ise prime esas kazanç alt sınırının iki katı üzerinden ödenmiştir. Bu durumda, sigortalıya 4/1-(a) kapsamında gelir bağlarken sadece 4/1-(a) kapsamındaki prime esas kazançları dikkate alınacak, 4/1-(b) kapsamındaki kazançları dikkate alınmayacaktır. Sigortalının gelir hesabına esas prim gün sayıları ve kazançları aşağıda gösterilmiştir.

Dönemler

Sigortalılık Hali

4/1-(a)

4/1-(b)

Gün Kazanç Gün

Kazanç

2011/Mayıs 10 265,50 0 531
2011/Nisan 30 796,50 0 1.593
2011/Mart 20 531,00 0 1.062
TOPLAM 60 1.593 0 3.186

Bu  durumda,  sigortalının  gelirine  esas  günlük  kazancı:  1.593/60  =  26,55  TL olarak hesaplanacaktır.

Gelir alt sınırı

İş kazası veya meslek hastalığı sonucu bağlanacak gelirlerde alt sınır kontrolü sadece başka birinin sürekli bakımına muhtaç durumdaki sigortalılar için öngörülmüştür. Başka birinin sürekli bakımına muhtaç olan sigortalılara bağlanacak gelirler, prime esas kazanç alt sınırının aylık tutarının % 85’inden az olmayacaktır.

Alt Sınır Geliri = Asgari Aylık Kazanç x 85/100 formülüyle hesaplanır. Yıllar itibariyle gelir hesabına esas alt sınırları gösterir tabloya Genelge ekinde (Ek-1) yer verilmiştir.

Gelirlerde yapılan artırım ve indirimler

Sigortalının;

  • Başka birinin sürekli bakımına muhtaç olması,
  • 2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanun kapsamında görev yaparken uğramış oldukları iş kazası,

sonucunda bağlanan gelirler artırılacak, ancak;

  • Hekim tavsiyelerine uymaması,
  • Kazanın meydana gelmesinde ağır kusuru veya kasdi hareketinin bulunması,
  • Kurumun yazılı bildirimine rağmen teklif edilen tedaviyi kabul etmemesi, hallerinde de sigortalının gelirinden indirim yapılacaktır.

Sigortalının bir başkasının sürekli bakımına muhtaç olması durumunda gelir bağlama oranı % 100 olarak dikkate alınacak, nakdi tazminata hak kazanması halinde, hesaplanan gelirler

% 25 artırımlı ödenecektir.

Hekim tavsiyelerine uymaması halinde bağlanan geliri, kusur derecesine göre en fazla 1/4 üne,  ağır  kusuru  halinde  ise  yine  kusur  derecesine  göre  1/3  üne  kadar  eksiltilecektir.

Sigortalının kasdi hareketinin bulunması veya Kurumun yazılı bildirimine rağmen teklif edilen tedaviyi kabul etmemesi halinde ise gelirinin yarısı bağlanacaktır.

Diğer taraftan, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre düzenlenen trafik kaza raporlarında kazaya karışanların kusur oranları belirtilmemekte, yayalar ve sürücüler için “asli kusurlu” veya “tali kusurlu” ifadeleri kullanılmaktadır. Trafik iş kazası sonucu sürekli iş göremez duruma düşen sigortalılara bağlanacak sürekli iş göremezlik gelirlerinden sigortalıların kusurları oranında indirim yapıldığından, söz konusu kusur oranları;

Olayın mahkemeye intikal etmiş olması durumunda, mahkeme tarafından, Kurumun denetim ve kontrol ile yetkilendirilen memurlarınca düzenlenen raporlar, Varsa sigorta eksperlerinin raporlarında,

belirlenen oranda, olayın mahkemeye intikal etmemiş ve kusur oranının hiçbir şekilde tespit edilemediği durumlarda ise, “Asli kusur” için 6/8, “Tali kusur” için 2/8 oranında dikkate alınacaktır. 6/8 kusur oranı % 75 e, 2/8 kusur oranı ise % 25 e tekabül etmektedir.

Örnek: Sigortalı trafik iş kazası geçirmiş olup, kazaya ilişkin raporda asli kusurlu olarak belirlenmiş ve gelirlerinden Kanunun 22/b bendine göre kusur derecesi esas alınarak üçte birine kadar indirim yapılması öngörülmüştür. Bu durumda asli kusurlu olması nedeniyle kusur oranı % 75 (6/8) kabul edilip bağlanan gelirlerinden % 75 kusur oranının üçte biri oranında % 75/3 = % 25 indirim yapılacaktır.

Sürekli iş göremezlik derecesi itirazlarıyla ilgili mahkeme kararları hakkında yapılacak işlemler

Ankara Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü Kocatepe Sağlık Sosyal Güvenlik Merkezi bünyesindeki Sağlık Kurulunca tespit edilen SİD e gerek sigortalı gerekse işverenler tarafından itiraz amaçlı davalar açılmakta, dava sonucu verilen kararlarda sigortalıların sürekli iş göremezlik derecelerinde artma, azalma, düzeltme veya birleştirme yönünde değişiklikler olabilmektedir. Bu durumda mahkeme kararları, söz konusu değişikliklerin hangi tarih itibariyle uygulanacağı veya maluliyete ilişkin kararlar da dahil olmak üzere sigortalıların bakıma muhtaç olup olmadığı veya kontrol muayenesi gerekip gerekmediği konusunda Ankara Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü Kocatepe Sağlık Sosyal Güvenlik Merkezi bünyesindeki Sağlık Kurulunca karar alınarak işlem yapılmak üzere Sosyal Sigortalar Genel Müdürlüğü (SSGM) ne intikal ettirilmekte idi.

Ancak, söz konusu uygulama, mahkeme kararlarının kesinleşmesini müteakip Ankara Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü Kocatepe Sağlık Sosyal Güvenlik Merkezi bünyesindeki Sağlık Kuruluna gönderilmeksizin doğrudan sigortalı dosyasının bulunduğu birimce uygulanması yönünde değiştirilmiştir. Buna göre mahkeme kararları aşağıda belirtilen hususlar göz önüne alınarak uygulanacaktır.

Kurumumuzun taraf olmadığı maddi ve manevi tazminat davalarında tespit edilen sürekli iş göremezlik derecelerinin Kurumumuzu bağlayıcılığı bulunmadığından, bu tür kararlarla ilgili herhangi bir işlem yapılmayacaktır.

Kurumumuzun taraf olduğu davalar sonucu verilen ve kesinleşen kararlarla tespit edilen sürekli iş göremezlik dereceleri dikkate alınarak gelirleri yeniden hesaplanacaktır.

Anayasamızın 141/3 maddesinde “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.” hükmü yer almaktadır.

Diğer taraftan, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 3/12/2003 tarihli ve E.2003/4-776, K.2003/720 sayılı kararında belirtilen; “… Hükmün açık ve net olması gereği hüküm sonucu ile sınırlı olmayıp, iddiaların tek tek ele alındığı, cevaplandırıldığı, hukuka ve yasaya aykırı bulunma ya da bulunmama nedenlerinin açıklandığı, yasal dayanakların gösterildiği, anlamaya ve denetime elverişli gerekçenin varlığını da gerektirir. Zira taraflar ancak gerekçe sayesinde hükmün hangi maddi ve hukuki sebebe dayandırıldığını anlayabilecekleri gibi Yargıtay denetimi de ancak kararın gerekçe içermesi halinde mümkün olacaktır. İşte bu nedenledir ki, kararın gerekçesinde   hangi   maddi   vakıanın   hangi   hukuki   sebeple   davacıyı   haklı   gösterdiğinin

açıklanması halinde ancak, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 388 inci maddesine uygun bir kararın varlığından söz edilebilecektir …” şeklindeki açıklamadan da anlaşılacağı üzere, Mahkeme kararları gerekçe ve hüküm kısımları ile bir bütündür.

Buna göre, Kurumumuzun taraf olduğu maddi veya manevi tazminat davalarına ilişkin mahkeme kararlarının hüküm kısmında yer almasa da gerekçe bölümünde belirtilen sürekli iş göremezlik derecesi Kurumumuzu bağlayıcı olup, sigortalının gelirlerinin ödenmesine esas sürekli iş göremezlik derecesi, mahkeme kararının gerekçe bölümünde yer alan yeni sürekli iş göremezlik derecesine göre değiştirilecektir.

Mahkeme kararlarında, iş kazasının olduğu veya meslek hastalığına tutulma tarihinin belirtilip, yeni sürekli iş göremezlik derecesinin hangi tarihten itibaren uygulanacağının açıkça belirtilmediği durumlarda, mahkeme kararının kesinleşme tarihi dikkate alınacaktır.

Mahkeme kararlarında kontrol muayenesi ve bakıma muhtaçlık yönünde bir hüküm bulunmaması halinde, mahkeme kararı gereği yerine getirildikten sonra Ankara Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü Kocatepe Sağlık Sosyal Güvenlik Merkezi bünyesindeki Sağlık Kuruluna sigortalının kontrol muayenesine tabi tutulup tutulmayacağı ile bakıma muhtaç olup olmadığının tespiti amacıyla gönderilecektir.

Sürekli iş göremezlik derecesi tespit davalarının uzun bir sürece yayılması ve  dava konusu SİD oranının dava sonuçlanmadan kontrol muayenesi sonucu değişmesi durumunda, yeni SİD oranı üzerinden işlem yapıldıktan sonra değişikliğe yönelik SİD kararı derhal mahkemeye bildirilecektir. Mahkemenin sonuçlanması ile mahkemece belirlenen SİD oranının hangi tarih itibariyle uygulanacağı hususunda kararda açık bir hüküm bulunmaması halinde işlemler mahkeme kararının kesinleşme tarihine göre sonuçlandırılacaktır.

Birden fazla iş kazası veya meslek hastalığının söz konusu olduğu durumlarda, iş kazası veya meslek hastalığından herhangi biri hakkında verilen mahkeme kararında, sigortalının sürekli iş göremezlik derecesinin değişmesi durumunda, mahkeme kararı, uygulanmadan önce birleştirme kararı alınmak üzere Ankara Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü Kocatepe Sağlık Sosyal Güvenlik Merkezi bünyesindeki Sağlık Kuruluna gönderilecektir.

İş kazasının mahkeme kararı ile tespit ettirildiği durumlarda, sigortalının sağlık kurulu rapor tarihinin iş kazası tespit tarihinden daha sonraki bir tarih olması halinde, sürekli iş göremezlik gelirinin başlangıç tarihi, mahkeme kararının kesinleşme tarihi olarak değil, rapor tarihini takip eden aybaşı olarak dikkate alınacaktır.

Gelirin başlangıcı

Kanuna göre bağlanacak sürekli iş göremezlik geliri;

  • Geçici iş göremezlik ödeneğinin sona erdiği tarihi,
  • Geçici iş göremezlik tespit edilemeden sürekli iş göremezlik durumuna girilmişse, buna ait Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularının sağlık kurulları tarafından verilen raporun tarihini,

takip eden ay başından başlatılacaktır.

506 sayılı Kanuna göre bağlanan sürekli iş göremezlik gelirleri ise,

  • Geçici iş göremezlik ödeneğinin sona erdiği tarihi,
  • Geçici iş göremezlik tespit edilemeden sürekli iş göremezlik durumuna girilmişse, buna ait Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularının sağlık kurulları tarafından verilen raporun tarihini,

takip eden günden itibaren başlatılacaktır.

Dolayısıyla, gelirin başlangıç tarihinde aybaşı kavramı ilk defa Kanun ile getirilen bir düzenleme olup, gelir bağlama işlemleri buna göre sonuçlandırılacaktır.

Kanunun 4/1-(b) bendine göre sigortalı olup, sürekli iş göremezliği tespit edilenlerin kendi sigortalılığı nedeniyle genel sağlık sigortası primi dahil, prim ve prime ilişkin her türlü

borçlarının ödenmiş olması zorunlu olmakla birlikte, gelirin başlangıç tarihinde kendi sigortalılığından dolayı genel sağlık sigortası dahil prim ve prime ilişkin borcu bulunan 4/1-(b) sigortalılarının gelir başlangıç tarihlerinde herhangi bir değişiklik olmayacak ancak, borçları tahsil edilmeden gelir bağlama işlemi sonuçlandırılmayacaktır.

 

1.1.2.  Gelirin sermayeye çevrilmesi

506 sayılı Kanunun Kanunla mülga 22 nci maddesinde, iş kazası sonucu tespit edilen sürekli iş göremezlik derecesinin % 25 ten az olması ve bunun üç yıl içinde değişmesinin Kurumca mümkün görülmemesi ve sigortalının isteği üzerine bu gelirlerin sermayeye çevrilerek ödenmesi öngörülmektedir.

Buna karşın, Kanunda gelirin sermayeye çevrilerek ödenmesine ilişkin bir düzenleme bulunmamakta olup, iş kazası veya meslek hastalığı sonucu gelir başlangıç tarihi Kanunun yürürlük tarihinden sonra olan sigortalılar bu haktan yararlanamayacaktır.

Bu nedenle, gelirlerini 506 sayılı Kanunun 22 nci maddesine göre sermaye olarak alan sigortalıların;

Daha sonra mevcut hastalık veya arızalarında artma olduğunu beyan ederek kontrol muayenesine tabi tutulması ve sürekli iş göremezlik derecesinin değişmesi halinde sigortalıya gelir bağlanacak,

Sermaye ödemesi aldıktan sonra birden fazla iş kazasına uğraması ya da meslek hastalığına tutulması hallerinde meydana gelen arızaların bütünü göz önüne alınarak 506 sayılı Kanunun 21, Kanunun 19 uncu maddesindeki hükümler doğrultusunda gelir bağlanacak ve sermayenin aylık tutarı belirlenerek bağlanan gelirlerden mahsup edilecektir.

Maddi tazminatların gelirlerden kesilmesi

Anayasa Mahkemesinin 21/3/2007 tarihli ve 26469 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 23/11/2006  tarihli  ve  2003/10  Esas,  2006/106  sayılı  Kararıyla  506  sayılı  Kanunun  26  ncı maddesinin birinci fıkrasının “sigortalı veya hak sahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarlarla sınırlı olmak üzere …” bölümünün iptaline karar verilmiştir. Anayasa Mahkemesinin mezkür kararından önce Kurumun 506 sayılı Kanuna dayalı rücu hakkının hukuksal temeli halefiyet iken, iptal sonrasında oluşan yeni hukuki duruma göre, Kurumumuzun rücu hakkı, yasadan doğan, kendine özgü ve sigortalı ya da hak sahiplerinin hakkından bağımsız basit rücu hakkına dönüşmüştür. Bu hukuki durum değişikliği sonrasında gelir artışlarının bundan böyle dava konusu yapılamayacağı, tazmin sorumlularının da sigortalıya veya hak sahiplerine yapmış oldukları her türlü ödemenin Kurumun rücu alacağından düşülmesine imkan bulunmadığı açıktır.

Diğer taraftan, 506 sayılı Kanunun 26 ncı maddesinin Anayasa Mahkemesince iptal edilen ibaresinin Kanunun 21 inci maddesine peşin değerle sınırlı olmak üzere tekrar konulduğu görülmektedir. Bu durumda;

506 sayılı Kanun hükümlerine göre Kurumumuzca peşin sermaye değerli gelir bağlanan sigortalıların işverenden aldıkları maddi tazminat tutarları Kurumca bağlanan gelirlerinden mahsup edilmeyecek,

Kanun hükümlerine göre bağlanan gelirler için sigortalıların işverenden peşin sermaye değeri ile sınırlı olmak üzere aldıkları maddi tazminat tutarları Kurumca bağlanan gelirlerinden mahsup edilecektir.

Ölüm geliri

Hak sahiplerine iş kazası ve meslek hastalığı sonucu ölüm geliri bağlanması Kanunun 20 nci maddesinde düzenlenmiştir. 506 sayılı Kanunun mülga hükümlerine göre hak sahiplerine gelir bağlanabilmesi için, sigortalının iş kazası veya meslek hastalığı sonucu ölmesi veya sürekli iş göremezlik geliri almakta iken ölen sigortalının meslekte kazanma gücündeki kayıp oranının en az % 50 olması şartları aranırken, Kanun ile meslekte kazanma gücündeki kayıp oranı % 50’nin altında iken ölen ve  ölüm nedeni geçirdiği iş kazası veya tutulduğu meslek hastalığına bağlı olmayan sigortalıların hak sahiplerine de ölüm geliri bağlanması imkanı getirilmiştir.

Buna göre, Kanunun yürürlük tarihinden önce Kurumdan sürekli iş göremezlik geliri almakta iken Kanunun yürürlük tarihinden sonra ölen sigortalının Kanunun 34 üncü maddesinde belirtilen şartlara sahip eşi, çocukları ile ana ve babasına ölüm tarihini takip eden aybaşından itibaren ölüm geliri bağlanacaktır. Yine Kanunun 37 nci madde hükümlerine göre bu sigorta kolundan hak sahiplerine cenaze ve evlenme ödeneği verilecektir.

Hak sahiplerinin ölüm gelirine hak kazanması, hisseleri, ölüm gelirinin kesilmesi ve yeniden bağlanması hususları bu Genelgede “Ölüm Sigortası” bölümünde açıklandığından burada tekrar edilmemiştir.

Ölüm gelirinin hesaplanması

Kanunun 20 nci maddesine göre hesaplanacak ölüm gelirleri, ölüm tarihi 2008/Ekim ayı başından (özel sektör için 1/10/2008 (dahil), kamu için 15/10/2008 (dahil)) sonra olan sigortalılardan, ölüm gelirinin hesabına esas son takvim ayı;

  • 2008/Ekim ve öncesi olan;

4/1-(a) sigortalıları için, mülga 506 sayılı Kanun hükümleri,

4/1-(b) sigortalıları için gelirin hesaplanmasında Kanun hükümleri, son takvim ayı itibariyle hesaplanan gelirin gelir başlangıç tarihine taşınmasında ise, Kanunun yürürlük tarihine kadar 1479 sayılı Kanuna göre bağlanan aylıklara uygulanan artış oranı,

  • 2008/Ekim (dahil) sonrası olan 4/1-(a) ve 4/1-(b) sigortalıları için Kanun hükümleri, uygulanmak suretiyle hesaplanacaktır.

Kanuna göre ölüm gelirinin hesaplanması; sigortalının ölüm nedeninin iş kazası veya meslek hastalığına bağlı olup olmaması ile sürekli iş göremezlik geliri almakta iken ölen sigortalıların sürekli iş göremezlik derecelerine göre farklılık göstermektedir. Buna göre;

İş kazası ve  meslek hastalığı sonucu ölen,

Meslekte kazanma gücünü % 50 (dahil) den daha fazla oranda kaybetmesi nedeniyle sürekli iş göremezlik geliri almakta iken (ölümün iş kazası veya meslek hastalığına bağlı olup olmadığına bakılmaksızın) ölen,

Meslekte kazanma gücünü % 50 den daha az oranda kaybetmesi nedeniyle sürekli iş göremezlik geliri almakta iken ölen ve ölüm nedeni geçirdiği iş kazası ve meslek hastalığına bağlı olan,

sigortalının, GK x 30 x % 70 veya kısaca   GK x 21 formüllerine göre hesaplanacak

geliri, Meslekte kazanma gücünü % 50 den daha az oranda kaybetmesi nedeniyle sürekli işgöremezlik geliri almakta iken iş kazası ve meslek hastalığına bağlı olmayan nedenlerle ölen sigortalının, almakta olduğu geliri,

Kanunun 34 üncü maddesi hükümlerine göre hak sahiplerine paylaştırılacaktır.

Meslekte kazanma gücünü % 50 den daha az oranda kaybetmesi nedeniyle sürekli iş göremezlik geliri almakta iken ölen ve ölüm nedeni iş kazası veya meslek hastalığına bağlı olmayan sigortalının hak sahiplerine paylaştırılacak gelirinde; sigortalının sürekli iş göremezlik derecesi ile gelirinden yapılan artırım ve indirimler dikkate alınacaktır. Sigortalının gelirinin yarımdan ödenmesi halinde, ölümünden sonra hak sahiplerinin tek dosyadan gelir almaları halinde yarım olan geliri tam olarak hesaplanacaktır.

Meslekte kazanma gücünü % 50 den daha az oranda kaybetmesi nedeniyle sürekli iş göremezlik geliri almakta iken ölen ve ölüm nedeni iş kazası veya meslek hastalığına bağlı olmayan 4/1-(a) sigortalısının birden fazla dosyadan gelir/aylık alması nedeniyle sürekli iş göremezlik geliri yarım (Y) ve (S) kodlu olarak ödenirken, hak sahipleri yönünden dosya sayısının bire inmesi halinde, ölen sigortalının iş göremezlik geliri tama yükseltilecek, ayrıca (S) kodu kaldırılıp alt sınır aylığı uygulanmak suretiyle yeniden hesaplanacaktır. Hesaplanan bu gelir hak sahiplerine hisselerine göre paylaştırılacaktır.

Diğer taraftan, 4/1-(b) sigortalısının birden fazla dosyadan gelir/aylık alması nedeniyle sürekli iş göremezlik geliri yarım (Y kodlu) olarak ödenirken, hak sahipleri yönünden dosya sayısının bire inmesi halinde, gelir tama yükseltilecek ve hak sahiplerine tam gelir üzerinden paylaştırılacaktır.

Meslekte kazanma gücünü % 50 den daha az oranda kaybetmesi nedeniyle sürekli iş göremezlik geliri almakta iken iş kazası ve meslek hastalığına bağlı olmayan nedenlerle ölen sigortalıların hak sahiplerinin, gelir bağlama işlemleri yapılırken, hak sahiplerinden ölen sigortalının ölüm nedenini bildiren ve ilgili makamlarca düzenlenen onaylı ölüm tutanağı, defin ruhsatı, mevcut ise otopsi raporu ile sigortalının ölüm tarihine yakın takip edildiği ya da tedavi gördüğü hastanelerden alınacak hasta dosyası, P.A akciğer grafisi ve diğer tıbbi belgeler ile hastalığın seyrine dair epikrizlerin temin edilerek, sigortalının iş kazası veya meslek hastalığı tahsis dosyasının;

Ünitelerinde olması halinde, söz konusu belgelerin iş kazası veya meslek hastalığı dosyası ile birlikte,

Bir başka ünitede olması halinde, söz konusu belgelerin ölüm geliri bağlayacak üniteye intikal ettirilerek, ölüm geliri bağlayacak ünite tarafından iş kazası veya meslek hastalığı dosyası ile birlikte,

ölüm nedeninin geçirdiği iş kazasına veya tutulduğu meslek hastalığına bağlı olup olmadığının tespiti için Ankara Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü Kocatepe Sağlık Sosyal Güvenlik Merkezi bünyesindeki Sağlık Kuruluna gönderilecektir.

Sürekli iş göremezlik geliri almakta iken ölen sigortalıların; ölüm sebebini bildiren ve ilgili makamlarca düzenlenen onaylı ölüm tutanağı, defin ruhsatı, gömme izin kağıdı, ölü muayene zabıt varakası, otopsi raporu veya doktor raporu gibi belgelerin temininin imkansız olduğu hallerde, sigortalının ölümünden önce sürekli iş göremezliğine esas iş kazası veya meslek hastalığı dışında başka bir kaza geçirip geçirmediği ya da başka bir hastalığa yakalanıp yakalanmadığının mahallinde tahkiki Kurumun denetim ve kontrolle görevli memurları aracılığıyla yaptırılacaktır. Ancak sigortalının kesin ölüm sebebine ilişkin karar, bu belgeler ile sigortalının dosyasının tetkiki sonucunda Ankara Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü Kocatepe Sağlık Sosyal Güvenlik Merkezi bünyesindeki Sağlık Kurulunca verilecektir.

Geçirdiği iş kazası veya tutulduğu meslek hastalığı sonucu tedavi görmekte iken vefat eden sigortalıların sürekli iş göremezlik derecelerinin tespitine esas rapor düzenlenmediğinden ve bu nedenle Kurum Sağlık Kurulunca ölüm nedeniyle ilgili olarak tespit yapılamayacağından, bu durumlarda, sigortalının ölüm nedeninin geçirdiği iş kazasına veya tutulduğu meslek hastalığına bağlı olup olmadığının tespiti tedavi gördüğü hastaneden istenilecektir.

Meslekte kazanma gücü kaybı % 50 nin altında iken ölen sigortalıların ölüm nedeni ile ilgili araştırmanın zaman alacak olması nedeniyle, hak sahiplerinin mağduriyetlerine meydan verilmemesi için öncelikle sigortalının geliri hak sahiplerine hisseleri oranında ölüm geliri olarak paylaştırılacak, araştırma sonucuna göre düzeltme işlemi yapılacaktır.

Sürekli iş göremezlik geliri/ölüm geliri dosyalarının tasnifi

4/1-(b) sigortalıları için sürekli iş göremezlik geliri dosyası ile ölüm geliri dosyalarında bulunması gereken belgeler ile bunların tasnif sırası aşağıda belirtilmiştir.

Sürekli iş göremezlik geliri dosyalarının tasnifi ve dosyalarda bulunması gereken belgeler

Sağlık kurulu raporları ve grafiler, nüfus kayıt örneği, Tahsis Talep ve Beyan Taahhüt Belgesi, iş göremezlik belgesi, iş kazasına ilişkin Kurumun denetim ve kontrol ile yetkilendirilen memurları tarafından düzenlenen tahkikat raporu, tutanak ve ekleri, iş kazası ve meslek hastalığı

bildirim  formu,  dilekçeler ve  yazışmalar (tarih  sırasına  göre), peşin  değer tabloları, Kurum Sağlık Kurulunun kararı.

 

Ölüm geliri dosyalarının tasnifi ve dosyalarda bulunması gereken belgeler

İş kazası veya meslek hastalığı sonucu ölen sigortalıların hak sahiplerine gelir bağlanması sırasında temin edilmesi gereken belgelerin bir bölümü sürekli iş göremezlik geliri, bir bölümü de ölüm aylığı bağlanırken temin edilen belgelerle benzerlik gösterir. Nüfus kayıt örneği, sağlık kurulu raporu ve Kurum Sağlık Kurulunun kararı (malul çocuklar için), gerekli  görülmesi halinde öğrenci belgesi, Genelge ekinde (Ek-2) yer alan Tahsis Talep ve Beyan Taahhüt Belgesi, Kurumun denetim ve kontrol ile yetkilendirilen memurları tarafından düzenlenen tahkikat raporu, tutanak ve ekleri, sigortalının geçirdiği iş kazası veya tutulduğu meslek hastalığı sonucu mu, yoksa başka bir nedenle mi öldüğünü belirtir ölüm tutanağı, defin ruhsatı, gömme izin kağıdı, ölü muayene zabıt varakası, otopsi veya doktor raporundan biri, iş kazası ve meslek hastalığı bildirim formu, dilekçeler, yazışmalar ve peşin değer tabloları.

 


Kaynak: Sgk Mevzuatı
Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/is-kazasi-ve-meslek-hastaligi-sigortasindan-saglanan-yardimlar-nelerdir/feed/ 0
Malullük sigortasından sağlanan yardımlar nelerdir? https://www.muhasebenews.com/malulluk-sigortasindan-saglanan-yardimlar-nelerdir/ https://www.muhasebenews.com/malulluk-sigortasindan-saglanan-yardimlar-nelerdir/#respond Sat, 14 Jul 2018 07:27:40 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=31037 Malullük Sigortası

Malullük sigortasından sağlanan yardımlar

Kanunun 25 ila 27 nci maddeleri arasında düzenlenmiş olup, bu sigorta kolundan sağlanan tek yardım, malullük aylığı bağlanmasıdır.

Malul sayılma

Sigortalının veya işverenin talebi üzerine Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularının sağlık kurullarınca usulüne uygun düzenlenecek raporlar ve dayanağı tıbbi belgelerin incelenmesi sonucu, 4/1-(a) ve 4/1-(b) sigortalıları için çalışma gücünün veya iş kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünün en az % 60 ını kaybettiği Kurum Sağlık Kurulunca tespit edilen sigortalı malul sayılmaktadır.

Malullük aylığına hak kazanma koşulları

Kanunun 26 ncı maddesi gereğince, sigortalıya malullük aylığı bağlanabilmesi için sigortalının;

  • Kanunun 25 inci maddesine göre malul sayılması,
  • En az on yıldan beri sigortalı bulunup, toplam olarak 1800 gün veya başka birinin sürekli bakımına muhtaç derecede malul olan sigortalılar için ise sigortalılık süresi aranmaksızın 1800 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olması,
  • Maluliyeti nedeniyle sigortalı olarak çalıştığı işten ayrıldıktan veya işyerini kapattıktan veya devrettikten sonra Kurumdan yazılı istekte bulunması,

gerekmektedir.

Ancak, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendine göre sigortalı sayılanların kendi sigortalılığı nedeniyle genel sağlık sigortası primi dahil, prim ve prime ilişkin her türlü borçlarının ödenmiş olması zorunludur.

Kanuna göre sigortalılara malullük aylığı bağlanabilmesi için öncelikle sigortalının maluliyet durumunun tespit edilmesi gerekmektedir. Maluliyet durumunun tespiti için  sevk işlemi yapılacak sigortalının, sevk talebinde bulunduğu tarihte sigortalılığını sonlandırması şartı aranmayacaktır. Sigortalılık devam ederken de sigortalı sevk talebinde bulunabilecektir.

Görüldüğü üzere, işten ayrılma, işyerini kapatma veya devretme koşulu tahsis talep aşamasında aranacak olup, sigortalının tahsis talebinde bulunmadan önce mutlaka sigortalılığını sonlandırması gerekmektedir.

Diğer taraftan, Kanunun 26 ncı maddesinde öngörülen şartlar Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra malullük sigortasından tahsis talebinde bulunan sigortalılar için aranacaktır. Ancak, Kanunun geçici 10 uncu maddesinin beşinci fıkrasında, Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce, malullük durumlarının tespiti için talepte bulunan ve Kanunun yürürlük tarihinden sonra malul olduklarına karar verilenler hakkında mülga 506 ve 2925 sayılı kanunlardaki şartları taşımaları halinde anılan kanunlara göre aylık bağlanacağı öngörülmüştür.

Buna göre, 4/1-(a) sigortalılarından 2008/Ekim ayı başından önce malullük durumlarının tespiti için sevk talebinde bulunanlardan, 2008/Ekim ayı başından sonra malul olduğuna karar verilenlere toplam olarak 1800 gün veya 5 yıldan beri sigortalı bulunup sigortalılık süresinin her yılı için ortalama olarak 180 gün prim ödemeleri halinde malullük sigortasından aylık bağlanacaktır.

4/1-(b) sigortalıları açısından 1/10/2008 tarihinden önce yapılan sevk işlemleri aynı zamanda malullük aylığı talebini de kapsadığından, bunlar için 1479 ve 2926 sayılı kanunların mülga hükümlerine göre işlem yapılması gerekmektedir.

Bu itibarla, Kanunun yürürlük tarihinden önce 1479 veya 2926 sayılı kanunlara göre sigortalılıkları devam ederken veya sigortalılıkları sona ermiş olanlardan maluliyet yönünden sevk talebinde bulunanlardan, gerek Kanunun yürürlük tarihinden önce gerekse Kanunun yürürlük tarihinden sonra malul oldukları tespit edilenler hakkında da 1479 ve 2926 sayılı Kanunun mülga hükümleri doğrultusunda işlem yapılacaktır.

Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra tahsis talebinde bulunan sigortalıların hangi kanun hükümlerine göre malul sayılacağı hususunda karar verilebilmesi için mutlaka sigortalıların sevk tarihlerini gösterir belgelerin Kurum Sağlık Kuruluna gönderilmesi gerekmektedir.

Malullük aylığının başlangıcı

Kanunun 4/1-(a) ve 4/1-(b) bentleri kapsamındaki sigortalıların sigortalılıklarını sonlandırmadan maluliyet durumlarının tespiti için sevk talebinde bulunup, malul sayıldıktan sonra işten ayrılarak tahsis talebinde bulunmaları veya sonlandırdıktan sonra sevk ve tahsis talebinde bulunmaları hallerinde, sağlık kurulu rapor tarihi veya tahsis talep tarihleri önce veya sonra olacağından aylık başlangıç tarihleri değişmektedir.

Buna göre, sigortalının malullük aylığı;

Malul sayılmasına esas tutulan rapor tarihi yazılı istek tarihinden önce ise yazılı istek tarihini,

Malul sayılmasına esas tutulan rapor tarihi yazılı istek tarihinden sonra ise rapor tarihini, takip eden ay başından itibaren başlatılacaktır.

Sigortalı, aylığın başlangıç tarihinde geçici iş göremezlik ödeneği almakta ise, malullük aylığı geçici iş göremezlik ödeneğinin verilme süresinin sona erdiği tarihten sonraki aybaşından başlatılacaktır. Bağlanacak malullük aylığı sigortalının almakta olduğu geçici iş göremezlik ödeneğinden fazla ise aradaki fark, tahsis talep veya rapor tarihine göre belirlenecek malullük aylığı başlangıç tarihinden itibaren verilecektir.

4/1-(b) kapsamındaki sigortalıların tahsis talep tarihinde prim ve prime ilişkin her türlü borçlarının bulunması halinde, talepleri reddedilerek borçlarını ödedikten sonra yeniden yazılı istekte bulundukları tarihi takip eden aybaşından itibaren aylık bağlanacaktır.

Ancak, 4/1-(b) kapsamında geçen hizmetlerle 4/1-(a) ve 4/1-(c) kapsamında aylık bağlanacağı durumlarda, talepte bulunulan tarihte, 4/1-(b) kapsamında geçen hizmetlere ilişkin borcun bulunması halinde, yeni bir talep dilekçesi alınmadan, malullük aylıkları prim ve prime

ilişkin her türlü borçlarını ödedikleri tarihi takip eden aybaşından başlatılacaktır. Bu uygulama, malullük sigortasından 2008/Ekim ve sonrasında tahsis talebinde bulunacaklar için yapılacaktır.

 

1.  Malullük aylığı başvurusu ve istenecek belgeler

Malullük aylığı bağlanabilmesi için;

4/1-(a) sigortalılarının çalıştığı işten ayrıldıktan,

4/1-(b) sigortalılarının ise iş yerini kapattıktan veya devrettikten,

sonra kendisinin veya varsa vekilinin Tahsis Talep ve Beyan Taahhüt Belgesi (Ek-2) ile Kurumun ilgili ünitesine başvurması şarttır.

Tahsis talep dilekçesine, sigortalının bir adet belgelik fotoğrafı ile 4/1-(a) sigortalılarından ilgili döneme ait aylık prim ve hizmet belgesi henüz Kuruma verilmemiş olanlar için sigortalı işten ayrılış bildirgesinin verilmesi beklenecek ve işveren tarafından bu belge Kuruma e-sigorta yoluyla gönderildikten sonra aylık bağlama işlemi sonuçlandırılacaktır. Sigortalı ile hak sahiplerinden kesinlikle hesap fişi istenmeyecektir.

Sigortalılarca adi posta yolu veya kargo ile veya Kuruma doğrudan yapılan yazılı başvurularda, tahsis talep tarihi olarak dilekçenin Kurum kayıtlarına intikal ettiği tarih, taahhütlü, iadeli taahhütlü veya acele posta servisi ile gönderilen tahsis taleplerinde ise dilekçenin postaya verildiği tarih, Kuruma intikal tarihi olarak kabul edilecektir.

Sigortalıların aylığa hak kazandığı tarihin ayın son günü resmi tatil gününe veya hafta sonu tatiline rastlaması nedeniyle taleplerini Kuruma veremeyen sigortalıların, bu resmi tatil gününü takip eden ilk iş günü mesai bitimine kadar Kuruma verilen, taahhütlü, iadeli taahhütlü veya acele posta servisi ile gönderilen talepleri, önceki ayın son günü verilmiş gibi kabul edilecektir.

Malullük aylığının kesilmesi ve yeniden başlaması

Kanunun malullük aylığının kesilmesine ilişkin 27 nci maddesinde, malullük aylığının sigortalının;

Bu Kanuna göre veya yabancı  bir ülke mevzuatı kapsamında çalışmaya başlamaları, Kontrol muayenesi sonucu malullük durumunun ortadan kalkması,

hallerinde kesileceği,

Geçici 1 inci maddesinde, Kanunun yürürlük tarihinden önce 1479 ve 2926 sayılı kanunların mülga hükümlerine göre aylık bağlananlar ile Kanunun yürürlük tarihinden önce sevk talebinde bulunanların aylıklarının kesilmesi ve yeniden bağlanmasında Kanunla yürürlükten kaldırılan ilgili kanun hükümlerinin uygulanacağı,

Geçici 14 üncü maddesinde ise, Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce sigortalı olanlar ile malullük aylığı bağlananlar hakkında sosyal güvenlik destek primine tabi olma bakımından bu Kanunla yürürlükten kaldırılan ilgili kanun hükümlerinin uygulanmasına devam edileceği,

öngörülmüştür.

Mülga Kanun hükümlerine göre bağlanan malullük aylıklarında, mülga Kanun hükümlerine göre işlem yapılmaya devam edilecek olup, Kanuna göre malullük aylığı bağlanıp Kanuna tabi olarak yeniden çalışmaya başlayanlardan, 1/10/2008 tarihinden;

Önce sigortalı olanların aylıklarının kesilmesi veya sosyal güvenlik destek primi uygulaması Kanunun 27 ve geçici 14 üncü maddelerine,

Sonra sigortalı olanların aylıklarının kesilmesi ise 27 nci madde hükümlerine, göre yapılacaktır.

Buna göre;

1/10/2008 tarihinden önce sigortalı olup, Kanunun 26 ncı maddesine göre malullük aylığı bağlanmış olan;

4/1-(b) sigortalısı; 4/1-(a) kapsamında sigortalı olursa prime esas kazançlarından geçici 14 üncü madde gereği sosyal güvenlik destek primi, 4/1-(b) veya 4/1-(c) kapsamında sigortalı olursa 27 nci madde gereği aylığı kesilecektir.

4/1-(a) sigortalısı; 4/1-(b) kapsamında sigortalı olursa geçici 14 üncü madde gereği aylığından sosyal güvenlik destek primi, 4/1-(a) veya 4/1-(c) kapsamında sigortalı olursa 27 nci madde gereği aylığı kesilecektir.

Kanunun yürürlük tarihinden sonra sigortalı olup, Kanunun 26 ncı maddesine göre tarafına malullük aylığı bağlanmış olan; 4/1-(a)  ve 4/1-(b) sigortalıları; 4/1-(a), 4/1-(b) ve 4/1-

  • kapsamında çalışırsa bunlar hakkında Kanunda sosyal güvenlik destek primi uygulaması olmadığından aylıkları 27 nci madde gereği

Çalışmaya başlamaları nedeniyle aylıkları çalışmaya başladığı tarihi takip eden ödeme döneminden itibaren kesilenlerden, çalıştıkları süre zarfında Kanunun 80 inci maddesine göre belirlenen prime esas kazançları üzerinden 81 inci maddesi gereğince kısa ve uzun vadeli sigorta kolları ile genel sağlık sigortasına ait prim alınacaktır. Bunlardan işten ayrılarak yeniden malullük aylığı bağlanması için yazılı istekte bulunanlara; kontrol muayenesine tabi tutulmak ve ilk aylığına esas malullüğünün devam ettiği anlaşılmak kaydıyla, istek tarihlerini takip eden ödeme döneminden itibaren yeniden malullük aylığı hesaplanarak bağlanacaktır.

Kanunun 4/1-(a) ve 4/1-(b) bendi kapsamındaki sigortalılara yeniden bağlanacak aylıkların hesabında; ilk bağlanan malullük aylığına esas prim ödeme gün sayısı dikkate alınarak Kanunun 27 nci maddesinin dördüncü fıkrasının (a) ve (b) bentlerindeki hükümler uygulanacaktır.

Malullük aylığı almakta iken çalışması nedeniyle aylığı kesilenlerin aylığa hak kazanma koşulları

Kanunun yürürlük tarihinden önce malullük aylığı bağlanmış olan sigortalılardan, Kanunun yürürlük tarihinden önce veya sonra çalışmaya başlaması nedeniyle aylıkları kesilenlerin, işten ayrılarak yeniden tahsis talebinde bulunmaları halinde bunların kontrol muayenesine tabi tutulması gerekmektedir. Sigortalının malullük hali, Kuruma sevk talebinin Kanunun yürürlük tarihinden sonra olması nedeniyle yeni hükümlere göre tespit edilecek ve malul olduğu anlaşılan sigortalıya aylık yeniden hesaplanarak bağlanacaktır. Ancak, sigortalının aylığa hak kazanma koşullarını ikinci talebinde yerine getirmiş olup olmadığına bakılmayacaktır. (506 sayılı Kanuna göre 5 yıllık sigortalılık süresi ve ortalama 180 günden aylık bağlanmış ise Kanunun yürürlük tarihinden itibaren yeniden tahsis talebinde bulunduğunda  10  yıllık sigortalılık süresi veya 1800 gün yerine gelmeyebilir.)

Malullük hali devam eden sigortalının aylık alma hakkı sigortalılık süresi ve prim ödeme gün sayısı yönünden kazanılmış hak niteliğinde olduğundan, malullük aylığı bağlanması için gerekli olan şartların sonradan değişmiş olması aylığın kesilmesini gerektirmemektedir.

 


Kaynak: Sgk Mevzuatı
Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/malulluk-sigortasindan-saglanan-yardimlar-nelerdir/feed/ 0
Vergiden indirilebilecek bağış ve yardımlar nelerdir? https://www.muhasebenews.com/vergiden-indirilebilecek-bagis-yardimlar-nelerdir/ https://www.muhasebenews.com/vergiden-indirilebilecek-bagis-yardimlar-nelerdir/#respond Thu, 22 Feb 2018 15:12:15 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=26919 Vergiden indirilebilecek bağış ve yardımlar nelerdir?

A)-SINIRLI  İNDİRİLECEK  BAĞIŞ  VE  YARDIMLAR
a)
İndirim konusu yapılacak bağış ve yardımlar beyan edilecek gelirin %5’i  (Kalkınmada Öncelikli Yörelerde % 10’u) ile sınırlı olarak,

b) Genel ve Özel Bütçeli Kamu İdarelere, İl Özel İdarelerine, Belediyelere ve Köylere, Kamu Menfaatine Yararlı Derneklere, Bakanlar Kurulunca Vergi Muafiyeti Tanınan Vakıflara yapılan bağış ve yardımlar olmaktadır.

Okul koruma dernekleri yukarıda belirtilen kurum ve kuruluşlar arasında yer almadığından, bu derneklere yapılan bağış ve yardımların beyan edilecek gelirden indirilmesi mümkün değildir.

Ancak söz konusu derneklerin kamu menfaatine yararlı bir dernek olması halinde bu derneklere yapılan bağış ve yardımlar beyan edilen gelirin %5’i  (Kalkınmada Öncelikli Yörelerde % 10’u) aşmaması koşuluyla indirim olarak dikkate alınabilecektir.

B)-SINIRSIZ  İNDİRİLECEK  BAĞIŞ  VE  YARDIMLAR (GVK MD.89)
1- Genel ve özel bütçeli kamu idarelerine, il özel idarelerine, belediyelere ve köylere bağışlanan okul, sağlık tesisi ve yüz yatak (kalkınmada öncelikli yörelerde elli yatak) kapasitesinden az olmamak üzere öğrenci yurdu ile çocuk yuvası, yetiştirme yurdu, huzurevi, bakım ve rehabilitasyon merkezi ile mülki idare amirlerinin izni ve denetimine tabi olarak yaptırılacak ibadethaneler ve Diyanet İşleri Başkanlığı denetiminde yaygın din eğitimi verilen tesislerin inşası dolayısıyla yapılan harcamalar veya bu tesislerin inşası için bu kuruluşlara yapılan her türlü bağış ve yardımlar ile mevcut tesislerin faaliyetlerini devam ettirebilmeleri için yapılan her türlü nakdî ve aynî bağış ve yardımların tamamı.:
– Genel bütçeye dahil daireler,
– Özel bütçeli kamu idareleri,
– İl özel idareleri,
– Belediyeler,
– Köyler.
Dolayısıyla, bu düzenleme sadece doğrudan kamu müesseselerine yapılacak bağış ve yardımlar açısından geçerlidir.

Düzenlemede yer alan “okul” ifadesinden, doğrudan eğitim-öğretim hizmetlerinin verildiği temel birimlerin anlaşılması gerekmekte olup, rehberlik ve araştırma merkezi, mesleki eğitim merkezi, iş eğitim merkezi, mesleki ve teknik eğitim merkezi ve akşam sanat okulları da bu kapsamda değerlendirilecektir.

2- Fakirlere yardım amacıyla gıda bankacılığı faaliyetinde bulunan dernek ve vakıflara bağışlanan gıda, temizlik, giyecek ve yakacak maddelerinin maliyet bedellerinin tamamı beyan edilecek gelirden indirilebilecektir.

Kültür ve sanat faaliyetlerine ilişkin olarak yapılan harcamaların tamamı indirilecektir. Söz konusu bent hükmüne göre, genel ve özel bütçeli kamu idareleri, il özel idareleri, belediyeler, köyler, kamu yararına çalışan dernekler, Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıflar ve bilimsel araştırma faaliyetinde bulunan kurum ve kuruluşlar tarafından yapılan ya da Kültür ve Turizm Bakanlığınca desteklenen veya desteklenmesi uygun görülen;
Kültür ve sanat faaliyetlerine ilişkin ticari olmayan ulusal veya uluslararası organizasyonların gerçekleştirilmesine,
Ülkemizin uygarlık birikiminin kültürü, sanatı, tarihi, edebiyatı, mimarisi ve somut olmayan kültürel mirası ile ilgili veya ülke tanıtımına yönelik çalışmalara,
Yazma ve nadir eserlerin korunması ve elektronik ortama aktarılması ile bu eserlerin Kültür ve Turizm Bakanlığı koleksiyonuna kazandırılmasına,
–  Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu kapsamındaki taşınmaz kültür varlıklarının bakımı, onarımı, yaşatılması  işlerine,
Kurtarma kazıları, bilimsel kazı çalışmaları ve yüzey araştırmalarına,
Yurt dışındaki taşınmaz Türk kültür varlıklarının yerinde korunması veya ülkemize ait kültür varlıklarının Türkiye’ye getirtilmesi çalışmalarına,
Kültür envanterinin oluşturulması çalışmalarına,
Somut olmayan kültürel miras, güzel sanatlar, sinema, çağdaş ve geleneksel el sanatları alanlarındaki üretim ve etkinlikler ile bu alanlarda araştırma, eğitim veya uygulama merkezleri, atölye, stüdyo ve film platosu kurulması, bakım ve onarımı, her türlü araç ve teçhizatın tedariki ile film yapımına,
Kütüphane, müze, sanat galerisi ve kültür merkezi ile sinema, tiyatro, opera, bale ve konser gibi kültürel ve sanatsal etkinliklerin sergilendiği tesislerin yapımı, onarımı veya modernizasyon çalışmalarına,

Sponsorluk harcamaları Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü’nün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun kapsamında yapılan sponsorluk harcamalarının; – Amatör spor dalları için tamamı, – Profesyonel spor dalları için %50’si yıllık beyanname ile bildirilecek gelirlerden indirim konusu yapılabilecektir. 5. İktisadi işletmeleri hariç, Türkiye Kızılay Derneğine,Türkiye Yeşilay Cemiyetine makbuz karşılığı yapılan nakdi bağış veya yardımların tamamı.

C- DİĞER  KANUNLARA  GÖRE  TAMAMI  İNDİRİLECEK  BAĞIŞ  VE  YARDIMLAR
a)
Umumi hayata müessir afetler dolayısıyla alınacak tedbirlerle yapılacak yardımlara ilişkin 7269 sayılı Kanuna göre oluşturulan fona yapılan nakdi bağışların tümü ile milli yardım komiteleri veya mahalli yardım komitelerine makbuz karşılığı yapılan ayni/nakdi bağışlar

b) Yüksek Öğretim Kanununa göre üniversitelere ve Yüksek Teknoloji Enstitüsüne makbuz karşılığı yapılan nakdi bağışlar ile vakıf üniversitelerine yapılan bağış ve yardımlar

c) Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Teşvik Kanununa göre yapılan bağış ve yardımların tamamı

d) Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumunun Kuruluşu Hakkındaki Kanuna göre yapılan nakdi bağışlar

e) Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanununa göre yapılan nakdi bağışlar

f) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Kanununa göre yapılan ayni/nakdi bağışlar

g) Türk Silahlı Kuvvetleri Güçlendirme Vakfı Kanununa göre yapılan ayni/nakdi bağışlar

h) Milli Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Seferberlik Kanununa göre yapılan ayni/nakdi bağışlar

i) İlköğretim ve Eğitim Kanununun 76 ncı maddesine göre ilköğretim kurumlarına yapılan nakdi bağışlar

j) Bakanlar Kurulunca yardım kararı alınan doğal afetler dolayısıyla Başbakanlık aracılığıyla makbuz mukabili yapılan ayni veya nakdi bağışlar

Kaynak: İsmmmo

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/vergiden-indirilebilecek-bagis-yardimlar-nelerdir/feed/ 0
Kimler Ar-Ge İndirimden Faydalanabilir? https://www.muhasebenews.com/kimler-ar-ge-indirimden-faydalanabilir/ https://www.muhasebenews.com/kimler-ar-ge-indirimden-faydalanabilir/#respond Sun, 01 Oct 2017 07:00:36 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=20005 1- KİMLER AR-GE İNDİRİMDEN FAYDALANABİLİR?
5746 sayılı Araştırma, Geliştirme ve Tasarım Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanuna istinaden;
1.1- Gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin işletmeleri bünyesinde gerçekleştirdikleri münhasıran yeni teknoloji ve bilgi arayışına yönelik araştırma ve geliştirme harcamalarının tamamı ile teknoloji merkezi işletmelerinde,
1.2- Ar-Ge merkezlerinde Kamu kurum ve kuruluşları ile kanunla kurulan veya teknoloji geliştirme projesi anlaşmaları kapsamında uluslararası kurumlardan ya da kamu kurum ve kuruluşlarından Ar-Ge projelerini desteklemek amacıyla fon veya kredi kullanan vakıflar tarafından veya uluslararası fonlarca desteklenen Ar-Ge ve yenilik projelerinde, rekabet öncesi işbirliği projelerinde,
1.3- Teknogirişim sermaye desteklerinden yararlananlarca gerçekleştirilen Ar-Ge ve yenilik harcamalarının tamamı ile bu Kanun kapsamında belirtilen kurum ve kuruluşlar tarafından desteklenen tasarım projelerinde ve tasarım merkezlerinde gerçekleştirilen münhasıran tasarım harcamalarının tamamı,
31.12.2023 tarihine kadar Kurumlar Vergisi Kanununun 10’uncu maddesine göre kurum kazancının ve Gelir Vergisi Kanununun 89’uncu maddesi uyarınca ticari kazancın tespitinde indirim konusu yapılır.

***5746 sayılı Kanun kapsamında Ar-Ge faaliyetinde bulunan işletmeler, bu Kanunun uygulamasına dair yayımlanan 10.08.2016 tarihli ve 29797 sayılı Araştırma, Geliştirme ve Tasarım Faaliyetlerinin Desteklenmesine İlişkin Uygulama ve Denetim Yönetmeliği’nde belirlenen esaslar çerçevesinde Ar-Ge indiriminden yararlanırlar.

2- BAŞKA HANGİ İNDİRİMLER KAZANÇ TESPİTİNDE DİKKATE ALINIR?
Ayrıca, aşağıdaki indirimlerin de kazancın tespitinde dikkate alınması mümkün bulunmaktadır;
2.1- Bağış ve yardımlar
2.2- Sponsorluk harcamaları
2.3- Başbakanlıkça veya Bakanlar Kurulunca başlatılan yardım kampanyalarına yapılan ayni ve nakdi bağışlar,
2.4- Türkiye Kızılay Derneğine ve Türkiye Yeşilay Cemiyetine makbuz karşılığı yapılan nakdi bağış ve yardımlar,
2.5- Girişim Sermayesi Fonu olarak ayrılan tutarlar,
2.6- Türkiye’de yerleşmiş olmayan kişilerle, iş yeri, kanuni ve iş merkezi yurt dışında bulunanlara hizmet veren bazı sektör işletmelerinin münhasıran bu faaliyetlerinden elde ettikleri kazançların %50’si,
2.7- Korumalı iş yeri indirimi,
2.8- Şahıs sigorta primleri,
2.9- Eğitim ve sağlık harcamaları,
2.10- Bireysel Katılım Yatırımcısı indirimi,
2.11- EXPO 2016 Antalya Ajansına yapılan her türlü nakdi ve ayni bağış ve yardımlar ile sponsorluk harcamaları,
2.12- Diğer kanunlara göre tamamı indirilecek bağış ve yardımlar.

Kaynak: Gelir İdaresi Başkanlığı – 5746 sayılı Kanun

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/kimler-ar-ge-indirimden-faydalanabilir/feed/ 0