yapılacağı – Muhasebe News https://www.muhasebenews.com Muhasebe News Sun, 05 May 2024 16:06:46 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.3.5 Aktife kayıtlı aracını bedelsiz olarak kiraya veren şirket emsal bedelden fatura kesmeli mi? https://www.muhasebenews.com/aktife-kayitli-aracini-bedelsiz-olarak-kiraya-veren-sirket-emsal-bedelden-fatura-kesmeli-mi/ https://www.muhasebenews.com/aktife-kayitli-aracini-bedelsiz-olarak-kiraya-veren-sirket-emsal-bedelden-fatura-kesmeli-mi/#respond Mon, 06 May 2024 00:00:29 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=150969 Bir limited şirket, başka bir limited şirketten bedelsiz olarak araç kiraladığında, emsal kira bedeli üzerinden kira faturası kesilmesi gerektiği ve Gelir Vergisi Kanunu’na göre hesaplanan stopajın ödenmesi mi gerekiyor?

Bir şirketten başka bir şirkete yapılan bedelsiz araç kiralamasında gelir vergisi stopajı olmaz. Aracı kiralayan Şirket, kiralamayı vergi mükellefi olmayan gerçek bir kişiden yaparsa gelir vergisi stopajı hesaplanır.

Bir şirketin başka bir şirketten bedelsiz araç kiralaması halinde emsal bedel üzerinden fatura düzenlenir. KDV hesaplanır.

Kiracı şirket alınan faturayı 7’li muhasebe hesaplarına gider olarak kaydeder. Faturadaki KDV 191 hesaba kaydedilir ve KDV beyannamesinde indirim konusu yapılır

 


Kaynak: İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/aktife-kayitli-aracini-bedelsiz-olarak-kiraya-veren-sirket-emsal-bedelden-fatura-kesmeli-mi/feed/ 0
Avukatlık ücretinin borçlu (davayı kaybeden) tarafından, doğrudan avukata ödendiği durumlarda, e-SMMM kimin adına düzenlenecek? https://www.muhasebenews.com/avukatlik-ucretinin-borclu-davayi-kaybeden-tarafindan-dogrudan-avukata-odendigi-durumlarda-e-smmm-kimin-adina-duzenlenecek/ https://www.muhasebenews.com/avukatlik-ucretinin-borclu-davayi-kaybeden-tarafindan-dogrudan-avukata-odendigi-durumlarda-e-smmm-kimin-adina-duzenlenecek/#respond Fri, 06 Oct 2023 07:47:59 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=146886

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Gelir Ve Kurumlar Vergisi Kanunu

 

Sayı

:

E-62030549-120[94-2021/516]-718872

07.07.2023

Konu

:

Serbest meslek erbabı kişilere icra dairesi aracılığı ile banka üzerinden yapılan ödemeler üzerinden gelir vergisi kesintisinin nasıl yapılacağı ile belge düzeninin nasıl olacağı.

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, sinema ve televizyon program ve film yapımı faaliyetinde bulunan şirketiniz yönetimine İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas No.lu kararıyla dışarıdan kayyum heyetinin tayin edildiği, anılan Mahkeme tarafından şirketin tüm alacak ve borçlarıyla tahsilat ve ödemelerinin münhasıran … Bankasının Levent şubesindeki şirketiniz hesabı üzerinden gerçekleştirilmesine karar verildiği, şirketiniz aleyhine açılan icra dosyaları kapsamında haciz ihbarnameleriyle şirketinizin bahse konu hesabından haczen tahsil edilen ödemelerin bazılarının serbest meslek erbabı sanatçı ve avukatlara yapıldığı belirtilerek, bu şekilde yapılan ödemelerde tevkifat yükümlülüğü ve belge düzeninin nasıl olması gerektiği hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

GELİR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun;

– “Serbest meslek kazancının tarifi” başlıklı 65 inci maddesinde, “Her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançlar serbest meslek kazancıdır.

Serbest meslek faaliyeti; sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmıyan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır. …”,

– “Serbest meslek kazancının tesbiti” başlıklı 67 nci maddesinde, “Serbest meslek kazancı bir hesap dönemi içinde serbest meslek faaliyeti karşılığı olarak tahsil edilen para ve ayınlar ve diğer suretlerle sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerden bu faaliyet dolayısıyle yapılan giderler indirildikten sonra kalan farktır.

Serbest meslek erbabı için,

1.Ittıla hasıl etmeleri kaydiyle, namlarına kamu müessesesine, icra dairesine, bankaya, notere veya postaya para yatırılması;

2. Serbest meslek kazancı olarak doğan alacağın başka bir şahsa temliki (Temlikin ivazlı olup olmadığına bakılmaz. İvazlı temliklerde ivazın tahsil şartı aranmaz.) veya müşterisine olan borcu ile takası;

Tahsil hükmündedir. …”,

– “Vergi tevkifatı” başlıklı 94 üncü maddesinde, “Kamu idare ve müesseseleri, iktisadî kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadî işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya ziraî işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar.

2. Yaptıkları serbest meslek işleri dolayısıyla bu işleri icra edenlere yapılan ödemelerden (Noterlere serbest meslek faaliyetlerinden dolayı yapılan ödemeler hariç);

… vergi tevkifatı yapılır.

(7194 sayılı kanunun 16 ncı maddesiyle eklenen fıkra; Yürürlük: 07.12.2019) 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu ile 19/3/1969 tarihli ve 1136 sayılı Avukatlık Kanunu uyarınca karşı tarafa yükletilen vekalet ücretini (icra ve iflas müdürlüklerine yatırılanlar dâhil) ödeyenler tarafından gelir vergisi tevkifatı yapılır.

Yukarıdaki bentlerde yazılı vergi tevkifatının yapılmasında 96 ncı madde hükmü göz önünde tutulur.

…”,

hükümleri yer almaktadır.

Aynı Kanunun 96 ncı maddesinde hesaben ödemenin, vergi tevkifatına tabi kazanç ve iratları ödeyenleri istihkak sahiplerine karşı borçlu durumda gösteren her türlü kayıt ve işlemleri ifade ettiği, 98 inci maddesinde ise; 94 üncü madde gereğince vergi tevkifatı yapmaya mecbur olanların bir ay içinde yaptıkları ödemeler veya tahakkuk ettirdikleri karlar ve iratlar ile bunlardan tevkif ettikleri vergileri ertesi ayın yirmiüçüncü günü akşamına kadar ödeme veya tahakkukun yapıldığı yerin bağlı olduğu vergi dairesine bildirmeye mecbur oldukları hüküm altına alınmıştır.

Diğer taraftan, konu ile ilgili açıklamaların yapıldığı 311 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinin;

– “Vekalet ücretlerinde vergi tevkifatı uygulaması” başlıklı 25 inci maddesinde;

“(1) 193 sayılı Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında gelir vergisi tevkifatı yapmaya mecbur olan kişi ve kurumlar belirtilmiş ve aynı maddenin birinci fıkrasının; (1) numaralı bendinde hizmet erbabına ödenen ücretlerden 103 üncü ve 104 üncü maddelere göre, (2) numaralı bendinin (b) alt bendinde ise yaptıkları serbest meslek işleri dolayısıyla bu işleri icra edenlere yapılan ödemeler üzerinden 2009/14592 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca % 20 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılacağı hüküm altına alınmıştır. 

(2) 7194 sayılı Kanunla yapılan düzenlemeyle, mahkemelerce veya icra ve iflas müdürlüklerince karşı tarafa yükletilen, avukatlara ait olan ve serbest meslek kazancına dahil edilmesi gereken vekalet ücretleri üzerinden, kimlerin tevkifat yapmakla yükümlü olduğu hususuna açıklık kazandırılmıştır. Buna göre, 193 sayılı Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında sayılanlar tarafından 2004 sayılı Kanun ile 1136 sayılı Kanun uyarınca karşı tarafa yükletilen vekalet ücretinin; 

a) Borçlu (davayı kaybeden) tarafından doğrudan avukata ödendiği durumlarda, borçlu (davayı kaybeden) tarafından, 

b) Borçlu (davayı kaybeden) tarafından avukata ödenmek üzere icra ve iflas müdürlüklerine yatırıldığı durumlarda, borçlu (davayı kaybeden) tarafından, 

c) Borçlu (davayı kaybeden) tarafından alacaklı (davayı kazanan) tarafa ödendiği durumlarda, alacaklı (davayı kazanan) tarafından avukata ödeme yapılması esnasında, gelir vergisi tevkifatı yapılması gerekmektedir. 

 (5) Mahkeme kararında “KDV hariç” şeklinde bir ifadenin yer almaması halinde, vekalet ücretinin KDV dahil olduğu kabul edilir ve iç yüzde oranı uygulanmak suretiyle hesaplanan KDV, düzenlenen serbest meslek makbuzunda gösterilir. Bu durumda gelir vergisi tevkifatının KDV hariç tutar üzerinden yapılması gerektiği tabiidir. 

(6) İcra işleminin durdurulması için, ilama karşı istinaf veya temyiz yoluna başvuran borçlunun ilamın icrasını durdurabilmek için takip edilen vekalet ücreti dahil borç tutarı için teminat verildiği ve istinaf veya temyiz başvurusunun reddedilmesi üzerine teminata konu paranın alacaklının avukatına ödendiği durumlarda, vekalet ücretine ilişkin nakden veya hesaben ödemenin ne zaman gerçekleşeceği bilinemeyeceğinden gelir vergisi tevkifatı yapılmayacaktır. Aynı şekilde, icra işlemleri sonucu borçluya haciz uygulanması ve hacze konu mallarının satılması veya borcun, kefil ve benzeri üçüncü kişilerden tahsil edilmesi durumlarında da borçlunun gelir vergisi tevkifatı yapması söz konusu olmayacaktır. Bu durumlarda da serbest meslek erbabı olan avukat tarafından borçlu adına serbest meslek makbuzu düzenlenerek avukat tarafından elde edilen tevkifata konu olmayan vekalet ücreti, serbest meslek kazancına dahil edilerek ilgili geçici vergilendirme dönemleri ve yıllık gelir vergisi beyannamesiyle beyan edilecektir.”,

– “Vekalet ücreti ödemelerinde belge düzeni” başlıklı 26 ncı maddesinde ise;

“(1) 213 sayılı Kanunun 236 ncı maddesinde, serbest meslek erbabının, mesleki faaliyetine ilişkin her türlü tahsilatı için iki nüsha serbest meslek makbuzu tanzim ederek bir nüshasını müşteriye vermek ve müşterinin de bu makbuzu istemek ve almak mecburiyetinde olduğu hüküm altına alınmıştır.

(2) Vekalet ücretinin, borçlu (davayı kaybeden) tarafından, doğrudan avukata ödendiği durumlarda, avukat tarafından serbest meslek makbuzunun borçlu (davayı kaybeden) adına düzenlenmesi gerekmektedir.

(3) Vekalet ücretinin, borçlu (davayı kaybeden) tarafından, icra ve iflas müdürlükleri aracılığıyla avukata ödendiği durumlarda, avukat tarafından serbest meslek makbuzunun borçlu (davayı kaybeden) adına düzenlenmesi gerekmektedir. Bu durumda düzenlenen makbuzun bir nüshasının icra iflas müdürlüğüne verilmesine gerek bulunmamaktadır.

(4) Vekalet ücretinin, borçlu (davayı kaybeden) tarafından gelir veya kurumlar vergisi mükellefi olan alacaklıya (davayı kazanan) ödenmesi halinde, alacaklı (davayı kazanan) tarafından borçlu (davayı kaybeden) adına fatura ve benzeri belgelerin düzenlenmesi gerekmektedir.

(5) Alacaklı (davayı kazanan) tarafından söz konusu vekalet ücretinin serbest meslek erbabı olan avukata ödenmesi halinde, avukat tarafından serbest meslek makbuzunun ödemeyi yapan alacaklı (davayı kazanan) adına düzenlenmesi gerekmektedir.

(6) Alacaklı (davayı kazanan) tarafından söz konusu vekalet ücretinin ücretli çalışanı olan avukata ödenmesi halinde ise ödemenin ücret bordrosu düzenlenmek suretiyle yapılması gerekmektedir.

…”

açıklamalarına yer verilmiştir.

Yukarıda yer verilen hüküm ve açıklamalara göre, şirketinizden alacaklı serbest meslek erbabı sanatçı ve avukatlarca şirketiniz aleyhine açılan icra dosyalarına ilişkin haciz ihbarnamelerine istinaden … Bankasının Levent şubesindeki şirketiniz hesabından söz konusu alacaklılara ödenmek üzere haczen yapılan vekalet ücreti ödemeleri dahil yapılan ödemeler üzerinden gelir vergisi tevkifatı yapılmayacaktır. Bu durumda söz konusu serbest meslek erbabı sanatçı ve avukatlar tarafından şirketiniz adına serbest meslek makbuzu düzenlenecek, bu kişiler tarafından elde edilen tevkifata konu olmayan vekalet ücreti ödemeleri dahil yapılan ödemeler, serbest meslek kazancına dahil edilerek ilgili geçici vergilendirme dönemleri ve yıllık gelir vergisi beyannamesiyle beyan edilecektir.

Diğer taraftan, şirketiniz hesabından haczen yapılan bahse konu vekalet ücreti ödemeleri dahil yapılan ödemelerde, karşı tarafça serbest meslek makbuzunun düzenlenmemesi veya geç düzenlenmesi halinde serbest meslek makbuzu düzenlemeyen veya geç düzenleyen serbest meslek erbabının Şirketiniz tarafından vergi dairenize bildirilmesi halinde, ilgili serbest meslek erbabı hakkında 213 sayılı Vergi Usul Kanunun ilgili hükümleri çerçevesinde gerekli cezai işlemlerin uygulanacağı tabiidir.

VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 227 nci maddesinin birinci fıkrasındaki, “Bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir.” hükmü uyarınca vergi sistemimiz, mükelleflerin mal teslimi, hizmet ifası ve diğer muameleler sebebiyle bir vesika düzenlenmesini benimsemiş olup, söz konusu işlemlerin esas itibariyle mezkûr Kanunun 229 ve müteakip maddelerinde yer alan belgelerle tevsik edilmesi gerekmektedir.

Aynı Kanunun, ”Makbuz mecburiyeti” başlıklı 236 ncı maddesinde ise serbest meslek erbabının, mesleki faaliyetlerine ilişkin her türlü tahsilatı için iki nüsha serbest meslek makbuzu tanzim etmek ve bir nüshasını müşteriye vermek, müşterinin de bu makbuzu istemek ve almak mecburiyetinde olduğu hüküm altına alınmıştır.

Anılan Kanunun 353 üncü maddesinin (1) numaralı fıkrası, “1. Elektronik belge olarak düzenlenmesi gerekenler de dâhil olmak üzere, verilmesi ve alınması icabeden fatura, gider pusulası, müstahsil makbuzu ile serbest meslek makbuzlarının verilmemesi, alınmaması, düzenlenen bu belgelerde gerçek meblağdan farklı meblağlara yer verilmesi, bu belgelerin elektronik belge olarak düzenlenmesi gerekirken Maliye Bakanlığınca belirlenen zorunlu haller hariç olmak üzere kâğıt olarak düzenlenmesi ya da bu Kanunun 227 nci ve 231 inci maddelerine göre hiç düzenlenmemiş sayılması halinde; bu belgeleri düzenlemek ve almak zorunda olanların her birine, her bir belge için 240 (1.1.2020’den itibaren 380 TL) Türk lirasından aşağı olmamak üzere bu belgelere yazılması gereken meblağın veya meblağ farkının %10’u nispetinde özel usulsüzlük cezası kesilir.

Bir takvim yılı içinde her bir belge nevine ilişkin olarak tespit olunan yukarıda yazılı özel usulsüzlükler için kesilecek cezanın toplamı 120.000 (1.1.2021’den itibaren 190.000 TL) Türk lirasını geçemez.” hükümlerine amirdir.

Bu itibarla, serbest meslek makbuzu, serbest meslek faaliyetine ilişkin her türlü tahsilatı (mahkeme ilamında ödenmesine hükmedilenler ile icra yoluyla tahsil edilenler dahil) belgelendirmek için düzenlenmesi gereken bir belge olup, bu kapsamda avukatlık ücretinin tahsilinde de, tahsilatın yapıldığı anda müşteri adına serbest meslek makbuzu düzenlenmesi Kanunen zorunludur.

Buna göre, Asliye Ticaret Mahkemesi kararıyla kayyum atanan şirketin yine aynı mahkeme kararına istinaden tüm tahsilat ve ödemelerinin gerçekleştirilmesine karar verilen banka hesabından icra dairesi aracılığı ile serbest meslek erbaplarına yapılan ödemeler (vekalet ücreti ödemlerinde, doğrudan alacaklı taraf avukatına yapılan vekalet ücreti ödemleri) için, serbest meslek erbapları tarafından şirketiniz adına serbest meslek makbuzu düzenlenmesi gerekmektedir.

Alacaklı taraf vekalet ücretinin, gelir veya kurumlar vergisi mükellefi olan alacaklıya ödenmesi halinde ise mezkûr Kanunun 229 ve müteakip maddeleri çerçevesinde, alacaklı tarafından şirketiniz adına fatura düzenlenmesi icap etmektedir.

Söz konusu zorunluluklara uyulmaması durumunda yükümlüler hakkında mezkûr Kanunun ilgili ceza hükümleri tatbik edilmektedir.


Kaynak: GİB Özelge
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/avukatlik-ucretinin-borclu-davayi-kaybeden-tarafindan-dogrudan-avukata-odendigi-durumlarda-e-smmm-kimin-adina-duzenlenecek/feed/ 0
https://www.muhasebenews.com/146401-2/ https://www.muhasebenews.com/146401-2/#respond Wed, 20 Sep 2023 00:00:55 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=146401

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Gelir Ve Kurumlar Vergisi Kanunu

 

Sayı

:

E-62030549-120[94-2021/516]-718872

07.07.2023

Konu

:

Serbest meslek erbabı kişilere icra dairesi aracılığı ile banka üzerinden yapılan ödemeler üzerinden gelir vergisi kesintisinin nasıl yapılacağı ile belge düzeninin nasıl olacağı.

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, sinema ve televizyon program ve film yapımı faaliyetinde bulunan şirketiniz yönetimine İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas No.lu kararıyla dışarıdan kayyum heyetinin tayin edildiği, anılan Mahkeme tarafından şirketin tüm alacak ve borçlarıyla tahsilat ve ödemelerinin münhasıran … Bankasının Levent şubesindeki şirketiniz hesabı üzerinden gerçekleştirilmesine karar verildiği, şirketiniz aleyhine açılan icra dosyaları kapsamında haciz ihbarnameleriyle şirketinizin bahse konu hesabından haczen tahsil edilen ödemelerin bazılarının serbest meslek erbabı sanatçı ve avukatlara yapıldığı belirtilerek, bu şekilde yapılan ödemelerde tevkifat yükümlülüğü ve belge düzeninin nasıl olması gerektiği hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

GELİR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun;

– “Serbest meslek kazancının tarifi” başlıklı 65 inci maddesinde, “Her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançlar serbest meslek kazancıdır.

Serbest meslek faaliyeti; sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmıyan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır. …”,

– “Serbest meslek kazancının tesbiti” başlıklı 67 nci maddesinde, “Serbest meslek kazancı bir hesap dönemi içinde serbest meslek faaliyeti karşılığı olarak tahsil edilen para ve ayınlar ve diğer suretlerle sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerden bu faaliyet dolayısıyle yapılan giderler indirildikten sonra kalan farktır.

Serbest meslek erbabı için,

1.Ittıla hasıl etmeleri kaydiyle, namlarına kamu müessesesine, icra dairesine, bankaya, notere veya postaya para yatırılması;

2. Serbest meslek kazancı olarak doğan alacağın başka bir şahsa temliki (Temlikin ivazlı olup olmadığına bakılmaz. İvazlı temliklerde ivazın tahsil şartı aranmaz.) veya müşterisine olan borcu ile takası;

Tahsil hükmündedir. …”,

– “Vergi tevkifatı” başlıklı 94 üncü maddesinde, “Kamu idare ve müesseseleri, iktisadî kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadî işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya ziraî işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar.

2. Yaptıkları serbest meslek işleri dolayısıyla bu işleri icra edenlere yapılan ödemelerden (Noterlere serbest meslek faaliyetlerinden dolayı yapılan ödemeler hariç);

… vergi tevkifatı yapılır.

(7194 sayılı kanunun 16 ncı maddesiyle eklenen fıkra; Yürürlük: 07.12.2019) 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu ile 19/3/1969 tarihli ve 1136 sayılı Avukatlık Kanunu uyarınca karşı tarafa yükletilen vekalet ücretini (icra ve iflas müdürlüklerine yatırılanlar dâhil) ödeyenler tarafından gelir vergisi tevkifatı yapılır.

Yukarıdaki bentlerde yazılı vergi tevkifatının yapılmasında 96 ncı madde hükmü göz önünde tutulur.

…”,

hükümleri yer almaktadır.

Aynı Kanunun 96 ncı maddesinde hesaben ödemenin, vergi tevkifatına tabi kazanç ve iratları ödeyenleri istihkak sahiplerine karşı borçlu durumda gösteren her türlü kayıt ve işlemleri ifade ettiği, 98 inci maddesinde ise; 94 üncü madde gereğince vergi tevkifatı yapmaya mecbur olanların bir ay içinde yaptıkları ödemeler veya tahakkuk ettirdikleri karlar ve iratlar ile bunlardan tevkif ettikleri vergileri ertesi ayın yirmiüçüncü günü akşamına kadar ödeme veya tahakkukun yapıldığı yerin bağlı olduğu vergi dairesine bildirmeye mecbur oldukları hüküm altına alınmıştır.

Diğer taraftan, konu ile ilgili açıklamaların yapıldığı 311 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinin;

– “Vekalet ücretlerinde vergi tevkifatı uygulaması” başlıklı 25 inci maddesinde;

“(1) 193 sayılı Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında gelir vergisi tevkifatı yapmaya mecbur olan kişi ve kurumlar belirtilmiş ve aynı maddenin birinci fıkrasının; (1) numaralı bendinde hizmet erbabına ödenen ücretlerden 103 üncü ve 104 üncü maddelere göre, (2) numaralı bendinin (b) alt bendinde ise yaptıkları serbest meslek işleri dolayısıyla bu işleri icra edenlere yapılan ödemeler üzerinden 2009/14592 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca % 20 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılacağı hüküm altına alınmıştır. 

(2) 7194 sayılı Kanunla yapılan düzenlemeyle, mahkemelerce veya icra ve iflas müdürlüklerince karşı tarafa yükletilen, avukatlara ait olan ve serbest meslek kazancına dahil edilmesi gereken vekalet ücretleri üzerinden, kimlerin tevkifat yapmakla yükümlü olduğu hususuna açıklık kazandırılmıştır. Buna göre, 193 sayılı Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında sayılanlar tarafından 2004 sayılı Kanun ile 1136 sayılı Kanun uyarınca karşı tarafa yükletilen vekalet ücretinin; 

a) Borçlu (davayı kaybeden) tarafından doğrudan avukata ödendiği durumlarda, borçlu (davayı kaybeden) tarafından, 

b) Borçlu (davayı kaybeden) tarafından avukata ödenmek üzere icra ve iflas müdürlüklerine yatırıldığı durumlarda, borçlu (davayı kaybeden) tarafından, 

c) Borçlu (davayı kaybeden) tarafından alacaklı (davayı kazanan) tarafa ödendiği durumlarda, alacaklı (davayı kazanan) tarafından avukata ödeme yapılması esnasında, gelir vergisi tevkifatı yapılması gerekmektedir. 

 

(5) Mahkeme kararında “KDV hariç” şeklinde bir ifadenin yer almaması halinde, vekalet ücretinin KDV dahil olduğu kabul edilir ve iç yüzde oranı uygulanmak suretiyle hesaplanan KDV, düzenlenen serbest meslek makbuzunda gösterilir. Bu durumda gelir vergisi tevkifatının KDV hariç tutar üzerinden yapılması gerektiği tabiidir. 

(6) İcra işleminin durdurulması için, ilama karşı istinaf veya temyiz yoluna başvuran borçlunun ilamın icrasını durdurabilmek için takip edilen vekalet ücreti dahil borç tutarı için teminat verildiği ve istinaf veya temyiz başvurusunun reddedilmesi üzerine teminata konu paranın alacaklının avukatına ödendiği durumlarda, vekalet ücretine ilişkin nakden veya hesaben ödemenin ne zaman gerçekleşeceği bilinemeyeceğinden gelir vergisi tevkifatı yapılmayacaktır. Aynı şekilde, icra işlemleri sonucu borçluya haciz uygulanması ve hacze konu mallarının satılması veya borcun, kefil ve benzeri üçüncü kişilerden tahsil edilmesi durumlarında da borçlunun gelir vergisi tevkifatı yapması söz konusu olmayacaktır. Bu durumlarda da serbest meslek erbabı olan avukat tarafından borçlu adına serbest meslek makbuzu düzenlenerek avukat tarafından elde edilen tevkifata konu olmayan vekalet ücreti, serbest meslek kazancına dahil edilerek ilgili geçici vergilendirme dönemleri ve yıllık gelir vergisi beyannamesiyle beyan edilecektir.”,

– “Vekalet ücreti ödemelerinde belge düzeni” başlıklı 26 ncı maddesinde ise;

“(1) 213 sayılı Kanunun 236 ncı maddesinde, serbest meslek erbabının, mesleki faaliyetine ilişkin her türlü tahsilatı için iki nüsha serbest meslek makbuzu tanzim ederek bir nüshasını müşteriye vermek ve müşterinin de bu makbuzu istemek ve almak mecburiyetinde olduğu hüküm altına alınmıştır.

(2) Vekalet ücretinin, borçlu (davayı kaybeden) tarafından, doğrudan avukata ödendiği durumlarda, avukat tarafından serbest meslek makbuzunun borçlu (davayı kaybeden) adına düzenlenmesi gerekmektedir.

(3) Vekalet ücretinin, borçlu (davayı kaybeden) tarafından, icra ve iflas müdürlükleri aracılığıyla avukata ödendiği durumlarda, avukat tarafından serbest meslek makbuzunun borçlu (davayı kaybeden) adına düzenlenmesi gerekmektedir. Bu durumda düzenlenen makbuzun bir nüshasının icra iflas müdürlüğüne verilmesine gerek bulunmamaktadır.

(4) Vekalet ücretinin, borçlu (davayı kaybeden) tarafından gelir veya kurumlar vergisi mükellefi olan alacaklıya (davayı kazanan) ödenmesi halinde, alacaklı (davayı kazanan) tarafından borçlu (davayı kaybeden) adına fatura ve benzeri belgelerin düzenlenmesi gerekmektedir.

(5) Alacaklı (davayı kazanan) tarafından söz konusu vekalet ücretinin serbest meslek erbabı olan avukata ödenmesi halinde, avukat tarafından serbest meslek makbuzunun ödemeyi yapan alacaklı (davayı kazanan) adına düzenlenmesi gerekmektedir.

(6) Alacaklı (davayı kazanan) tarafından söz konusu vekalet ücretinin ücretli çalışanı olan avukata ödenmesi halinde ise ödemenin ücret bordrosu düzenlenmek suretiyle yapılması gerekmektedir.

…”

açıklamalarına yer verilmiştir.

Yukarıda yer verilen hüküm ve açıklamalara göre, şirketinizden alacaklı serbest meslek erbabı sanatçı ve avukatlarca şirketiniz aleyhine açılan icra dosyalarına ilişkin haciz ihbarnamelerine istinaden … Bankasının Levent şubesindeki şirketiniz hesabından söz konusu alacaklılara ödenmek üzere haczen yapılan vekalet ücreti ödemeleri dahil yapılan ödemeler üzerinden gelir vergisi tevkifatı yapılmayacaktır. Bu durumda söz konusu serbest meslek erbabı sanatçı ve avukatlar tarafından şirketiniz adına serbest meslek makbuzu düzenlenecek, bu kişiler tarafından elde edilen tevkifata konu olmayan vekalet ücreti ödemeleri dahil yapılan ödemeler, serbest meslek kazancına dahil edilerek ilgili geçici vergilendirme dönemleri ve yıllık gelir vergisi beyannamesiyle beyan edilecektir.

Diğer taraftan, şirketiniz hesabından haczen yapılan bahse konu vekalet ücreti ödemeleri dahil yapılan ödemelerde, karşı tarafça serbest meslek makbuzunun düzenlenmemesi veya geç düzenlenmesi halinde serbest meslek makbuzu düzenlemeyen veya geç düzenleyen serbest meslek erbabının Şirketiniz tarafından vergi dairenize bildirilmesi halinde, ilgili serbest meslek erbabı hakkında 213 sayılı Vergi Usul Kanunun ilgili hükümleri çerçevesinde gerekli cezai işlemlerin uygulanacağı tabiidir.

VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 227 nci maddesinin birinci fıkrasındaki, “Bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir.” hükmü uyarınca vergi sistemimiz, mükelleflerin mal teslimi, hizmet ifası ve diğer muameleler sebebiyle bir vesika düzenlenmesini benimsemiş olup, söz konusu işlemlerin esas itibariyle mezkûr Kanunun 229 ve müteakip maddelerinde yer alan belgelerle tevsik edilmesi gerekmektedir.

Aynı Kanunun, ”Makbuz mecburiyeti” başlıklı 236 ncı maddesinde ise serbest meslek erbabının, mesleki faaliyetlerine ilişkin her türlü tahsilatı için iki nüsha serbest meslek makbuzu tanzim etmek ve bir nüshasını müşteriye vermek, müşterinin de bu makbuzu istemek ve almak mecburiyetinde olduğu hüküm altına alınmıştır.

Anılan Kanunun 353 üncü maddesinin (1) numaralı fıkrası, “1. Elektronik belge olarak düzenlenmesi gerekenler de dâhil olmak üzere, verilmesi ve alınması icabeden fatura, gider pusulası, müstahsil makbuzu ile serbest meslek makbuzlarının verilmemesi, alınmaması, düzenlenen bu belgelerde gerçek meblağdan farklı meblağlara yer verilmesi, bu belgelerin elektronik belge olarak düzenlenmesi gerekirken Maliye Bakanlığınca belirlenen zorunlu haller hariç olmak üzere kâğıt olarak düzenlenmesi ya da bu Kanunun 227 nci ve 231 inci maddelerine göre hiç düzenlenmemiş sayılması halinde; bu belgeleri düzenlemek ve almak zorunda olanların her birine, her bir belge için 240 (1.1.2020’den itibaren 380 TL) Türk lirasından aşağı olmamak üzere bu belgelere yazılması gereken meblağın veya meblağ farkının %10’u nispetinde özel usulsüzlük cezası kesilir.

Bir takvim yılı içinde her bir belge nevine ilişkin olarak tespit olunan yukarıda yazılı özel usulsüzlükler için kesilecek cezanın toplamı 120.000 (1.1.2021’den itibaren 190.000 TL) Türk lirasını geçemez.” hükümlerine amirdir

Bu itibarla, serbest meslek makbuzu, serbest meslek faaliyetine ilişkin her türlü tahsilatı (mahkeme ilamında ödenmesine hükmedilenler ile icra yoluyla tahsil edilenler dahil) belgelendirmek için düzenlenmesi gereken bir belge olup, bu kapsamda avukatlık ücretinin tahsilinde de, tahsilatın yapıldığı anda müşteri adına serbest meslek makbuzu düzenlenmesi Kanunen zorunludur.

Buna göre, Asliye Ticaret Mahkemesi kararıyla kayyum atanan şirketin yine aynı mahkeme kararına istinaden tüm tahsilat ve ödemelerinin gerçekleştirilmesine karar verilen banka hesabından icra dairesi aracılığı ile serbest meslek erbaplarına yapılan ödemeler (vekalet ücreti ödemlerinde, doğrudan alacaklı taraf avukatına yapılan vekalet ücreti ödemleri) için, serbest meslek erbapları tarafından şirketiniz adına serbest meslek makbuzu düzenlenmesi gerekmektedir.

Alacaklı taraf vekalet ücretinin, gelir veya kurumlar vergisi mükellefi olan alacaklıya ödenmesi halinde ise mezkûr Kanunun 229 ve müteakip maddeleri çerçevesinde, alacaklı tarafından şirketiniz adına fatura düzenlenmesi icap etmektedir.

Söz konusu zorunluluklara uyulmaması durumunda yükümlüler hakkında mezkûr Kanunun ilgili ceza hükümleri tatbik edilmektedir.


Kaynak: GİB.gov.tr – Özelge
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/146401-2/feed/ 0
Toplu ödenen iş yeri kirasının ödendiğinde stopajı da toplu olarak mı beyan edilecek? https://www.muhasebenews.com/toplu-odenen-is-yeri-kirasinin-odendiginde-stopaji-da-toplu-olarak-mi-beyan-edilecek/ https://www.muhasebenews.com/toplu-odenen-is-yeri-kirasinin-odendiginde-stopaji-da-toplu-olarak-mi-beyan-edilecek/#respond Mon, 30 Jan 2023 22:08:00 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=137796 20/09/2022 tarihinde imzalanan kira sözleşmesine istinaden ödediğimiz işyeri kiraları açılışımızın tadilat nedeniyle 2023 de yapılacağı için muhtasar beyanname ile beyan edemedik. Kiramız 29 000 TL dir. Nasıl bir yol izlemeliyiz?

Kira ödemesi hangi tarihte başlamışsa o tarihten itibaren GV stopajı yapılır. Muhtasar beyannamede beyan edilir. Beyan zamanında verilmemesi ise VUK 371. maddeye göre pişmanlık ile verilecektir.


Kaynak: İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/toplu-odenen-is-yeri-kirasinin-odendiginde-stopaji-da-toplu-olarak-mi-beyan-edilecek/feed/ 0
Sermaye artırımında sermayenin yapılacağı yıla ait defter bilgisinde sadece e-defter yazılması gerekir mi? https://www.muhasebenews.com/sermaye-artiriminda-sermayenin-yapilacagi-yila-ait-defter-bilgisinde-sadece-e-defter-yazilmasi-gerekir-mi/ Mon, 16 Jan 2023 02:19:00 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=137128 Sermaye artırımı için sermaye tespit raporu hazırlamaktayım .
1-) Sermayenin yapılacağı yıla ait defter bilgisinde sadece e-defter yazmam yeterlimi?
2-)Sermaye ödeme yılı 2008 olduğu için ödendiği yıla ait defter bilgileri bulunmamaktadır. Nasıl bı yol izlemem?

1- Yeterli. Ancak; Envanter ve bilanço defterinin bilgileri yazılacak.
2- İlgili alana önceki sermayenin ödendiği tarihin yazılması yeterlidir. (10 yıllık zaman aşımı nedeni ile)

BENZER/İLGİLİ İÇERİKLER
____________________________

Limited şirketlerde taahhüt edilen sermayenin ortaklarca nakden şirket kasasına ödenmesinin önünde herhangi bir engel bulunmakta mıdır? Ortakların şirket banka hesabına yatırması mı zorunludur? 

Ödenmeyen (taahhüt) sermaye 7.000 TL’den fazla ise şirketin banka hesabına yatırılması gerekir.

____________________________

Firmamız nakit sermaye artırımı yaptı. Bu tutarın ödemesi nasıl yapılmalı? Tutar ortağın hesabından mı gönderilmeli? Tutarı “Nakit sermaye artırımına istinaden ödeme” açıklamalı olarak elden yatırsak olur mu?

Artırılan Nakdi sermayeyi ortaklar hisseleri oranında Şirketin Banka hesabına yatırılır.

____________________________

TÜRK TİCARET KANUNU (1)

Kanun Numarası : 6102 

Kabul Tarihi : 13/1/2011 

 VII – Pay bedellerinin ödenmesi 

1.Nakdî sermaye 

MADDE 344- (1) Nakden taahhüt edilen payların itibarî değerlerinin en az yüzde yirmibeşi tescilden önce, gerisi de şirketin tescilini izleyen yirmidört ay içinde ödenir. Payların çıkarma primlerinin tamamı tescilden önce ödenir. 

(2) Sermaye Piyasası Kanununun pay bedellerinin ödenmelerine ilişkin hükümleri saklıdır. 

2.Ödeme yeri 

MADDE 345– (1) Nakdî ödemeler, 19/10/2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanununa bağlı bir bankada, kurulmakta olan şirket adına açılacak özel bir hesaba, sadece şirketin kullanabileceği şekilde yatırılır. Taahhüt edilen payların, kanunda veya esas sözleşmede öngörülmüş bulunan ve kanunda yazılı olandan daha yüksek olan tutarlarının ödendiği, ticaret siciline yöneltilecek bir banka mektubu ile ispatlanır. Banka, bu tutarı, şirketin tüzel kişilik kazandığını bildiren bir sicil müdürlüğü yazısının sunulması üzerine, sadece şirkete öder. 

(2) Şirket, 335 inci maddenin birinci fıkrasında öngörülen noter onayı veya şirket sözleşmesinin ticaret sicili müdürü yahut yardımcısı huzurunda imzalanma tarihinden itibaren, üç ay içinde tüzel kişilik kazanamadığı takdirde, bu hususu doğrulayan bir sicil müdürlüğü yazısının sunulması üzerine, bedeller banka tarafından sahiplerine geri verilir. (2)


Kaynak: TTK, İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
Taşınmaza ait açık artırma ilanında belirtilen KDV oranının ihale kesinleştikten sonra yürürlükte olan KDV oranından farklı olması halinde hangi oranda işlem yapılacağı https://www.muhasebenews.com/tasinmaza-ait-acik-artirma-ilaninda-belirtilen-kdv-oraninin-ihale-kesinlestikten-sonra-yururlukte-olan-kdv-oranindan-farkli-olmasi-halinde-hangi-oranda-islem-yapilacagi/ https://www.muhasebenews.com/tasinmaza-ait-acik-artirma-ilaninda-belirtilen-kdv-oraninin-ihale-kesinlestikten-sonra-yururlukte-olan-kdv-oranindan-farkli-olmasi-halinde-hangi-oranda-islem-yapilacagi/#respond Sat, 13 Aug 2022 09:37:49 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=130149

T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
Eskişehir Vergi Dairesi Başkanlığı
(Gelir Kanunları Grup Müdürlüğü)

 

Sayı

:

E-26696128-130[10-2022/17]-37976

07.06.2022

Konu

:

Taşınmaza ait açık artırma ilanında belirtilen KDV oranının ihale kesinleştikten sonra yürürlükte olan KDV oranından farklı olması halinde hangi oranda işlem yapılacağı

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; iliniz, ……. ilçesi, ….. Mahallesi, …. ada, …. parselde kayıtlı arsa niteliğindeki taşınmazın …… TL bedelle 30/3/2022 tarihinde tarafınıza ihale edildiği, taşınmaza ait açık artırma ilanında katma değer vergisi (KDV) oranının %18 olarak belirlendiği, 6/4/2022 tarihinde ihalenin kesinleştiği belirtilerek, 29/3/2022 tarihli ve 31793 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 5359 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile arsa ve arazi teslimlerinde uygulanan KDV oranının %18’den %8’e indirilmesi nedeniyle söz konusu Cumhurbaşkanı Kararının yürürlük tarihi olan 1/4/2022 tarihinden sonra ihalesi kesinleşen arsanın tarafınıza tesliminin %8 oranında KDV’ye tabi olup olmadığı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

Mal teslimi ve hizmet ifalarına uygulanan KDV oranları, 3065 sayılı KDV Kanununun 28 inci maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak maddede yer alan sınırlar dahilinde, 700 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile değişmeden önce Bakanlar Kurulu, değişiklik sonrasında ise Cumhurbaşkanı tarafından belirlenmektedir.

Bu kapsamda KDV oranları, 2007/13033 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı (BKK) eki (I) sayılı listede yer alan teslim ve hizmetler için %1, (II) sayılı listede yer alan teslim ve hizmetler için %8, bu listelerde yer almayan vergiye tabi işlemler içinse %18 olarak uygulanmaktadır.

KDV Genel Uygulama Tebliğinin (I/B-6.1.) bölümünde; 3065 sayılı Kanunun (1/3-d) maddesine göre, cebri icra, izale-i şüyu, ipoteğin paraya çevrilmesi, tasfiye gibi nedenlerle yapılan açık artırma, pazarlık ve diğer şekillerdeki satışlar da dahil olmak üzere, müzayede mahallerinde yapılan her türlü satışların KDV’ye tabi olduğu, müzayede mahallinde yapılan satışlarda vergiyi doğuran olayın, satışın yapıldığı tarihte vuku bulduğu açıklanmıştır.

29/3/2022 tarihli ve 31793 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 5359 sayılı Cumhurbaşkanı Kararıyla yapılan değişiklikle, 2007/13033 sayılı BKK eki (II) sayılı listenin 36 ncı sırası uyarınca arsa ve arazi teslimleri, 1/4/2022 tarihinden itibaren %8 KDV oranına tabidir.

Buna göre, tarafınıza ihale yoluyla yapılan arsa satışında KDV açısından vergiyi doğuran olay satışın yapıldığı 30/3/2022 tarihinde meydana geldiğinden ve ihalenin kesinleşmemesinin vergiyi doğuran olaya etkisi bulunmadığından, söz konusu arsa tesliminde %18 KDV oranı uygulanması gerekmektedir.

 


Kaynak: GİB
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/tasinmaza-ait-acik-artirma-ilaninda-belirtilen-kdv-oraninin-ihale-kesinlestikten-sonra-yururlukte-olan-kdv-oranindan-farkli-olmasi-halinde-hangi-oranda-islem-yapilacagi/feed/ 0
Döviz cinsinden verilen çekin ödeme gerçekleşmeden geri alınması durumunda ne şekilde işlem yapılacağı https://www.muhasebenews.com/doviz-cinsinden-verilen-cekin-odeme-gerceklesmeden-geri-alinmasi-durumunda-ne-sekilde-islem-yapilacagi/ https://www.muhasebenews.com/doviz-cinsinden-verilen-cekin-odeme-gerceklesmeden-geri-alinmasi-durumunda-ne-sekilde-islem-yapilacagi/#respond Mon, 03 Jan 2022 01:55:12 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=119321 T.C.
HAZİNE VE MALİYE BAKANLIĞI
İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı
Gelir Kanunları Usul Grup Müdürlüğü

Sayı

:

11395140-105[VUK-1-24436]-403423

20.05.2021

Konu

:

Döviz cinsinden verilen çekin ödeme gerçekleşmeden geri alınması durumunda ne şekilde işlem yapılacağı hk.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzun tetkikinden; ödeme aracı olarak düzenlediğiniz ancak sonra iade alınan çekin defter kayıtlarında satıcı cari hesabına alacak kaydı işlenirken, çekin verildiği tarihteki döviz kuruna göre mi yoksa çekin iade edildiği tarihteki döviz kuruna göre mi işlem yapılacağı hususunda Başkanlığımız görüşünün talep edildiği anlaşılmaktadır.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun;

– 171 inci maddesinde, “Mükellefler bu kanuna göre tutacakları defterleri vergi uygulaması bakımından aşağıdaki maksatları sağlıyacak şekilde tutarlar:

1. Mükellefin vergi ile ilgili servet, sermaye ve hesap durumunu tesbit etmek;

2. Vergi ile ilgili faaliyet ve hesap neticelerini tesbit etmek;

3. Vergi ile ilgili muameleleri belli etmek;

4. Mükellefin vergi karşısındaki durumunu hesap üzerinden kontrol etmek ve incelemek;

5. Mükellefin hesap ve kayıtlarının yardımıyla üçüncü şahısların vergi karşısındaki durumlarını (emanet mahiyetindeki değerler dahil) kontrol etmek ve incelemek.“,

– 175 inci maddesinde, “Mükellefler bu kısımda yazılı maksat ve esaslara uymak şartıyla, defterlerini ve muhasebelerini işlerinin bünyesine uygun olarak diledikleri usulu ve tarzda tanzim etmekte serbesttirler. Ancak, Maliye ve Gümrük Bakanlığı; muhasebe standartları, tek düzen hesap planı ve mali tabloların çıkarılmasına ilişkin usul ve esasları tespit etmeye, bunları mükellef, şirket ve işletme türleri itibariyle uygulatmaya ve buna ilişkin diğer usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.

Ticaret Kanununun ticari defterler hakkındaki hükümleri mahfuzdur.

Maliye Bakanlığı, muhasebe kayıtlarını bilgisayar programları aracılığıyla izleyen mükellefler ile bu bilgisayar programlarını üreten gerçek ve tüzel kişilerce uyulması gereken kuralları ve bilgisayar programlarının içermesi gereken asgarî hususlar ile standartları ve uygulamaya ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.”,

– 186 ncı maddesinde, “Envanter çıkarmak,  bilânço günündeki mevcutları, alacakları ve borçları saymak, ölçmek, tartmak ve değerlemek suretiyle kesin bir şekilde ve müfredatlı olarak tespit etmektir.

….

Mevcutlar, alacaklar ve borçlar işletmeye dahil iktisadi kıymetleri ifade eder.“,

– 192 nci maddesinde, “Bilanço, envanterde gösterilen kıymetlerin tasnifli ve karşılıklı olarak değerleri itibariyle tertiplenmiş hulasasıdır.

Bilanço aktif ve pasif olmak üzere iki tabloyu ihtiva eder.

Aktif tablosunda mevcutlar ile alacaklar (ve varsa zarar), pasif tablosunda borçlar gösterilir.

“,

– 258 inci maddesinde, “Değerleme, vergi matrahlarının hesaplanmasiyle ilgili iktisadi kıymetlerin takdir ve tesbitidir.“,

– 259 uncu maddesinde, “Değerlemede, iktisadi kıymetlerin vergi kanunlarında gösterilen gün ve zamanlarda haiz oldukları kıymetler esas tutulur.“,

– 280 inci maddesinde, “Yabancı paralar borsa rayici ile değerlenir. Borsa rayicinin takarrüründe muvazaa olduğu anlaşılırsa bu rayiç yerine alış bedeli esas alınır.

Yabancı paranın borsada rayici yoksa, değerlemeye uygulanacak kur Maliye Bakanlığınca tespit olunur.

Bu madde hükmü yabancı para ile olan senetli veya senetsiz alacaklar ve borçlar hakkında da caridir. Bunlardan vadesi gelmemiş senede bağlı alacak ve borçlar, bu Kanunun 281 ve 285’inci maddeleri uyarınca değerleme günü kıymetine icra edilebilir. Ancak senette faiz oranının yazılı olmadığı durumlarda değerleme gününde geçerli olan Londra Bankalar Arası Faiz Oranı (LİBOR) esas alınır.

hükümleri yer almaktadır.

Ayrıca, 516 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin 4 üncü maddesinde “(1) 20/4/1976 tarihli ve 15565 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 130 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde ve 27/12/1998 tarihli ve 23566 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 217 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde belirtilen hükümler gereğince, değerleme günü itibarıyla Hazine ve Maliye Bakanlığınca kurların ilan edilmediği durumlarda T.C. Merkez Bankasınca ilan edilen kurlar esas alınır.

(2) Bu şekilde yapılacak değerlemelerde efektif cinsinden yabancı paralar için efektif alış kuru (efektif alış kurunun bulunmaması halinde döviz alış kuru), döviz cinsinden yabancı paralar içinse döviz alış kuru uygulanır.” açıklamalarına yer verilmiştir.

Diğer taraftan 213 sayılı Kanunun 175 ve mükerrer 257 nci maddelerinin Bakanlığımıza verdiği yetkiye dayanılarak; muhasebenin temel kavramları, muhasebe politikalarının açıklanması, mali tablolar ilkeleri, mali tabloların düzenlenmesi ve sunulması, tekdüzen hesap çerçevesi, hesap planı ve işleyişine ilişkin açıklamalar, 26.12.1992 tarihli ve 21447 mükerrer sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 1 Sıra No.lu Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği ve daha sonra bu konuda yayımlanan diğer Tebliğlerde yapılmış bulunmakta olup, söz konusu Genel Tebliğin “C–Hesap Planı Açıklamaları” bölümünde, “103. Verilen Çekler ve Ödeme Emirleri” hesabına ilişkin olarak; “İşletmenin üçüncü kişilere bankalardan çekle veya ödeme emri ile yapacağı ödemeler bu hesapta izlenir.

İşleyişi:

Kişilere çek ve ödeme emri verildiğinde hesaba alacak; çek ve ödeme emirlerinin bankadan tahsil edildiği anlaşıldığında bu hesaba borç, bankalar hesabına alacak kaydedilir.” açıklaması yer almaktadır.

Buna göre, alımlarınıza ilişkin bedelin ödenmesinde ödeme aracı olarak döviz cinsinden düzenlenerek satıcıya verilen çeklerin izlendiği hesabın, değerleme günleri (yıl sonlarında ve geçici vergi dönemlerinde) ve çekin ödemesinin yapıldığı tarihler itibarıyla, Kanunun 280 inci maddesindeki esaslar doğrultusunda yabancı para değerlemesine tabi tutulması ve bu değerleme sonucunda ortaya çıkan kur farkının, gelir veya gider olarak dikkate alınarak ilgili dönem kazancıyla ilişkilendirilmesi gerekmektedir.

Dolayısıyla, somut durumda, geri alındığı belirtilen çekin izlendiği hesapta, çekin geri alındığı tarih itibarıyla bu çeke ilişkin olarak yer alan (yukarıda belirtilen çerçevede yapılmış değerleme işlemleri sonrası oluşmuş) bakiye tutarın, “320. Satıcılar” hesabına aktarılmak suretiyle işlem tesis edilmesi icap etmektedir. Öte yandan alım-satıma ilişkin anlaşmanın TL cinsinden yapılmış olmasının, döviz cinsinden alınan/verilen çeklerin yukarıda bahsedildiği şekilde değerlenmesine bir etkisi olmamakla birlikte, taraflar arasında mutabakata varılan gerçek alacak-borç tutarının kayıtlara geçirilmesini teminen, döviz cinsinden çekin iade edildiği tarih itibarıyla vergi ve muhasebe kaidelerine uygun düzeltme işlemlerinin yapılabileceği tabiidir.

Diğer taraftan, Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 sayılı Kararın 4 üncü maddesine, Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 sayılı Kararda Değişiklik Yapılmasına Dair 85 sayılı Kararın 1 inci maddesiyle eklenen, (g) bendi, Türkiye’de yerleşik kişilerin, Bakanlıkça belirlenen haller dışında, kendi aralarındaki menkul ve gayrimenkul alım satım, taşıt ve finansal kiralama dahil her türlü menkul ve gayrimenkul kiralama, leasing ile iş, hizmet ve eser sözleşmelerinde sözleşme bedeli ve bu sözleşmelerden kaynaklanan diğer ödeme yükümlülükleri döviz cinsinden ve dövize endeksli olarak kararlaştırılamaz. hükmüne amir olup, söz konusu hükmün kapsamı ise muhtelif Genel Tebliğlerle değişik Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara İlişkin Tebliğ (Tebliğ No: 2008-32/34)’in “Döviz Cinsinden ve Dövize Endeksli Sözleşmeler” başlıklı 8 inci maddesi yeniden düzenlenmek suretiyle belirlenmiştir. Somut durumdaki alım-satım işleminin bahse konu düzenleme karşısındaki durumuna ilişkin olarak Bakanlığımız Finansal Piyasalar ve Kambiyo Genel Müdürlüğü bilgisine başvurulması uygun olacaktır.

 


Kaynak: GİB Özelge
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/doviz-cinsinden-verilen-cekin-odeme-gerceklesmeden-geri-alinmasi-durumunda-ne-sekilde-islem-yapilacagi/feed/ 0
Döviz cinsinden düzenlenen çekin değerlemesi ve ödeme gerçekleşmeden geri alınması halinde kayıtlarda ne şekilde işlem yapılacağı hk. https://www.muhasebenews.com/doviz-cinsinden-duzenlenen-cekin-degerlemesi-ve-odeme-gerceklesmeden-geri-alinmasi-halinde-kayitlarda-ne-sekilde-islem-yapilacagi-hk/ https://www.muhasebenews.com/doviz-cinsinden-duzenlenen-cekin-degerlemesi-ve-odeme-gerceklesmeden-geri-alinmasi-halinde-kayitlarda-ne-sekilde-islem-yapilacagi-hk/#respond Mon, 15 Nov 2021 16:23:37 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=118128 T.C.
HAZİNE VE MALİYE BAKANLIĞI
İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı
Gelir Kanunları Usul Grup Müdürlüğü

Sayı

:

11395140-105[VUK-1-24436]-403423

20.05.2021

Konu

:

Döviz cinsinden verilen çekin ödeme gerçekleşmeden geri alınması durumunda ne şekilde işlem yapılacağı hk.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzun tetkikinden; ödeme aracı olarak düzenlediğiniz ancak sonra iade alınan çekin defter kayıtlarında satıcı cari hesabına alacak kaydı işlenirken, çekin verildiği tarihteki döviz kuruna göre mi yoksa çekin iade edildiği tarihteki döviz kuruna göre mi işlem yapılacağı hususunda Başkanlığımız görüşünün talep edildiği anlaşılmaktadır.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun;

– 171 inci maddesinde, “Mükellefler bu kanuna göre tutacakları defterleri vergi uygulaması bakımından aşağıdaki maksatları sağlıyacak şekilde tutarlar:

1. Mükellefin vergi ile ilgili servet, sermaye ve hesap durumunu tesbit etmek;

2. Vergi ile ilgili faaliyet ve hesap neticelerini tesbit etmek;

3. Vergi ile ilgili muameleleri belli etmek;

4. Mükellefin vergi karşısındaki durumunu hesap üzerinden kontrol etmek ve incelemek;

5. Mükellefin hesap ve kayıtlarının yardımıyla üçüncü şahısların vergi karşısındaki durumlarını (emanet mahiyetindeki değerler dahil) kontrol etmek ve incelemek.“,

– 175 inci maddesinde, “Mükellefler bu kısımda yazılı maksat ve esaslara uymak şartıyla, defterlerini ve muhasebelerini işlerinin bünyesine uygun olarak diledikleri usulu ve tarzda tanzim etmekte serbesttirler. Ancak, Maliye ve Gümrük Bakanlığı; muhasebe standartları, tek düzen hesap planı ve mali tabloların çıkarılmasına ilişkin usul ve esasları tespit etmeye, bunları mükellef, şirket ve işletme türleri itibariyle uygulatmaya ve buna ilişkin diğer usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.

Ticaret Kanununun ticari defterler hakkındaki hükümleri mahfuzdur.

Maliye Bakanlığı, muhasebe kayıtlarını bilgisayar programları aracılığıyla izleyen mükellefler ile bu bilgisayar programlarını üreten gerçek ve tüzel kişilerce uyulması gereken kuralları ve bilgisayar programlarının içermesi gereken asgarî hususlar ile standartları ve uygulamaya ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.”,

– 186 ncı maddesinde, “Envanter çıkarmak,  bilânço günündeki mevcutları, alacakları ve borçları saymak, ölçmek, tartmak ve değerlemek suretiyle kesin bir şekilde ve müfredatlı olarak tespit etmektir.

….

Mevcutlar, alacaklar ve borçlar işletmeye dahil iktisadi kıymetleri ifade eder.“,

– 192 nci maddesinde, “Bilanço, envanterde gösterilen kıymetlerin tasnifli ve karşılıklı olarak değerleri itibariyle tertiplenmiş hulasasıdır.

Bilanço aktif ve pasif olmak üzere iki tabloyu ihtiva eder.

Aktif tablosunda mevcutlar ile alacaklar (ve varsa zarar), pasif tablosunda borçlar gösterilir.

“,

– 258 inci maddesinde, “Değerleme, vergi matrahlarının hesaplanmasiyle ilgili iktisadi kıymetlerin takdir ve tesbitidir.“,

– 259 uncu maddesinde, “Değerlemede, iktisadi kıymetlerin vergi kanunlarında gösterilen gün ve zamanlarda haiz oldukları kıymetler esas tutulur.“,

– 280 inci maddesinde, “Yabancı paralar borsa rayici ile değerlenir. Borsa rayicinin takarrüründe muvazaa olduğu anlaşılırsa bu rayiç yerine alış bedeli esas alınır.

Yabancı paranın borsada rayici yoksa, değerlemeye uygulanacak kur Maliye Bakanlığınca tespit olunur.

Bu madde hükmü yabancı para ile olan senetli veya senetsiz alacaklar ve borçlar hakkında da caridir. Bunlardan vadesi gelmemiş senede bağlı alacak ve borçlar, bu Kanunun 281 ve 285’inci maddeleri uyarınca değerleme günü kıymetine icra edilebilir. Ancak senette faiz oranının yazılı olmadığı durumlarda değerleme gününde geçerli olan Londra Bankalar Arası Faiz Oranı (LİBOR) esas alınır.

hükümleri yer almaktadır.

Ayrıca, 516 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin 4 üncü maddesinde “(1) 20/4/1976 tarihli ve 15565 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 130 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde ve 27/12/1998 tarihli ve 23566 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 217 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde belirtilen hükümler gereğince, değerleme günü itibarıyla Hazine ve Maliye Bakanlığınca kurların ilan edilmediği durumlarda T.C. Merkez Bankasınca ilan edilen kurlar esas alınır.

(2) Bu şekilde yapılacak değerlemelerde efektif cinsinden yabancı paralar için efektif alış kuru (efektif alış kurunun bulunmaması halinde döviz alış kuru), döviz cinsinden yabancı paralar içinse döviz alış kuru uygulanır.” açıklamalarına yer verilmiştir.

Diğer taraftan 213 sayılı Kanunun 175 ve mükerrer 257 nci maddelerinin Bakanlığımıza verdiği yetkiye dayanılarak; muhasebenin temel kavramları, muhasebe politikalarının açıklanması, mali tablolar ilkeleri, mali tabloların düzenlenmesi ve sunulması, tekdüzen hesap çerçevesi, hesap planı ve işleyişine ilişkin açıklamalar, 26.12.1992 tarihli ve 21447 mükerrer sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 1 Sıra No.lu Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği ve daha sonra bu konuda yayımlanan diğer Tebliğlerde yapılmış bulunmakta olup, söz konusu Genel Tebliğin “C–Hesap Planı Açıklamaları” bölümünde, “103. Verilen Çekler ve Ödeme Emirleri” hesabına ilişkin olarak; “İşletmenin üçüncü kişilere bankalardan çekle veya ödeme emri ile yapacağı ödemeler bu hesapta izlenir.

İşleyişi:

Kişilere çek ve ödeme emri verildiğinde hesaba alacak; çek ve ödeme emirlerinin bankadan tahsil edildiği anlaşıldığında bu hesaba borç, bankalar hesabına alacak kaydedilir.” açıklaması yer almaktadır.

Buna göre, alımlarınıza ilişkin bedelin ödenmesinde ödeme aracı olarak döviz cinsinden düzenlenerek satıcıya verilen çeklerin izlendiği hesabın, değerleme günleri (yıl sonlarında ve geçici vergi dönemlerinde) ve çekin ödemesinin yapıldığı tarihler itibarıyla, Kanunun 280 inci maddesindeki esaslar doğrultusunda yabancı para değerlemesine tabi tutulması ve bu değerleme sonucunda ortaya çıkan kur farkının, gelir veya gider olarak dikkate alınarak ilgili dönem kazancıyla ilişkilendirilmesi gerekmektedir.

Dolayısıyla, somut durumda, geri alındığı belirtilen çekin izlendiği hesapta, çekin geri alındığı tarih itibarıyla bu çeke ilişkin olarak yer alan (yukarıda belirtilen çerçevede yapılmış değerleme işlemleri sonrası oluşmuş) bakiye tutarın, “320. Satıcılar” hesabına aktarılmak suretiyle işlem tesis edilmesi icap etmektedir. Öte yandan alım-satıma ilişkin anlaşmanın TL cinsinden yapılmış olmasının, döviz cinsinden alınan/verilen çeklerin yukarıda bahsedildiği şekilde değerlenmesine bir etkisi olmamakla birlikte, taraflar arasında mutabakata varılan gerçek alacak-borç tutarının kayıtlara geçirilmesini teminen, döviz cinsinden çekin iade edildiği tarih itibarıyla vergi ve muhasebe kaidelerine uygun düzeltme işlemlerinin yapılabileceği tabiidir.

Diğer taraftan, Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 sayılı Kararın 4 üncü maddesine, Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 sayılı Kararda Değişiklik Yapılmasına Dair 85 sayılı Kararın 1 inci maddesiyle eklenen, (g) bendi, “Türkiye’de yerleşik kişilerin, Bakanlıkça belirlenen haller dışında, kendi aralarındaki menkul ve gayrimenkul alım satım, taşıt ve finansal kiralama dahil her türlü menkul ve gayrimenkul kiralama, leasing ile iş, hizmet ve eser sözleşmelerinde sözleşme bedeli ve bu sözleşmelerden kaynaklanan diğer ödeme yükümlülükleri döviz cinsinden ve dövize endeksli olarak kararlaştırılamaz.” hükmüne amir olup, söz konusu hükmün kapsamı ise muhtelif Genel Tebliğlerle değişik Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara İlişkin Tebliğ (Tebliğ No: 2008-32/34)’in “Döviz Cinsinden ve Dövize Endeksli Sözleşmeler” başlıklı 8 inci maddesi yeniden düzenlenmek suretiyle belirlenmiştir. Somut durumdaki alım-satım işleminin bahse konu düzenleme karşısındaki durumuna ilişkin olarak Bakanlığımız Finansal Piyasalar ve Kambiyo Genel Müdürlüğü bilgisine başvurulması uygun olacaktır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.


Kaynak: GİB Özelge
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/doviz-cinsinden-duzenlenen-cekin-degerlemesi-ve-odeme-gerceklesmeden-geri-alinmasi-halinde-kayitlarda-ne-sekilde-islem-yapilacagi-hk/feed/ 0
Sigorta poliçe bedelinin yarısının devlet prim desteği ile karşılanması durumunda gider kaydının ne şekilde yapılacağı ve Ba formunda beyan edilip edilmeyeceği https://www.muhasebenews.com/sigorta-police-bedelinin-yarisinin-devlet-prim-destegi-ile-karsilanmasi-durumunda-gider-kaydinin-ne-sekilde-yapilacagi-ve-ba-formunda-beyan-edilip-edilmeyecegi/ https://www.muhasebenews.com/sigorta-police-bedelinin-yarisinin-devlet-prim-destegi-ile-karsilanmasi-durumunda-gider-kaydinin-ne-sekilde-yapilacagi-ve-ba-formunda-beyan-edilip-edilmeyecegi/#respond Wed, 10 Feb 2021 23:16:05 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=98455 T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı
Gelir Kanunları Usul Grup Müdürlüğü

Sayı

:

11395140-105[VUK1-21072]-E.603015

24.07.2019

Konu

:

Sigorta poliçe bedelinin yarısının devlet prim desteği ile karşılanması durumunda gider kaydının ne şekilde yapılacağı ve Ba formunda beyan edilecek tutarın tespiti.

 

İlgi

:

16/02/2018 tarih ve 539946 sayılı özelge talep formunuz.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuz ve eklerinin incelenmesinden; “Şirketiniz tarafından süt üretiminde kullanılan büyükbaş hayvanların TARSİM (Tarım Sigortaları Havuzu) kapsamında sigorta ettirildiğini, sigorta poliçe bedelinin yarısı devlet prim desteği ile karşılandığını belirterek, poliçe bedelinin gider kaydının ne şekilde yapılacağı ve Form Ba bildirim formunda hangi tutarın esas alınarak beyan edilmesi gerektiği” hususunda Başkanlığımız görüşünün talep edildiği anlaşılmıştır.

 

1-KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun “Safi kurum kazancı” başlıklı 6 ncı maddesinde; kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 38 inci maddesinde; “Bilanço esasına göre ticari kazanç, teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müspet farktır. Bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce:

1.İşletmeye ilave olunan değerler bu farktan indirilir;

2.İşletmeden çekilen değerler ise farka ilave olunur.

Ticari kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında, Vergi Usul Kanununun değerlemeye ait hükümleri ile bu kanunun 40 ve 41 inci maddeleri hükümlerine uyulur.” hükmüne yer verilmiştir.

Anılan Kanunun 40 ıncı maddesinde ise safi kazancın tespit edilmesinde indirilecek giderler sayılmış olup, maddenin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin safı kazancın tespitinde indirilebileceği belirtilmiştir.

Buna göre, şirketiniz faaliyeti kapsamında almış olduğunuz devlet prim desteğinin kurum kazancınıza dahil edilmesi gerekmekte olup poliçe bedelinin ise Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendi kapsamında kurum kazancının tespitinde indirim konusu yapılabilmesi mümkün bulunmaktadır.

2-VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN:

Bilindiği üzere, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 148, 149 ve mükerrer 257 nci maddelerinin Bakanlığımıza verdiği yetkiye dayanılarak, bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerin belirli bir haddi aşan mal ve hizmet alımlarını “Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Ba)” ile; mal ve hizmet satışlarını ise “Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Bs)” ile bildirimleri verme yükümlülüğüne yönelik uyulacak usul ve esaslar sırasıyla 350, 362 ve 381 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğleriyle duyurulmuştur. Söz konusu yükümlülüğün 2010 yılı ve müteakip yılların aylık dönemlerinde yerine getirilmesinde uyulacak usul ve esaslar ile bildirim hadleri 396 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğ ile yeniden belirlenmiştir.

Buna göre, 396 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğin;

  • (1.2.1.) numaralı maddesinde, “bildirim mecburiyeti bulunan mükelleflerce, belirlenen hadler çerçevesinde yapılan her türlü mal ve/veya hizmet alış ve satışları, bunlara ilişkin belgenin türüne (Fatura, irsaliyeli fatura, serbest meslek makbuzu, müstahsil makbuzu, gider pusulası, akaryakıt pompalarına bağlı ödeme kaydedici cihaz fişi, sigorta gider belgesi ve yolcu bileti gibi) bakılmaksızın Ba-Bs bildirim formlarına dâhil edilecektir.”,
  • (1.2.2.) numaralı maddesinde, “mükelleflerin 2010 yılı ve müteakip yılların aylık dönemlerine ilişkin mal ve/veya hizmet alışları ile mal ve/veya hizmet satışlarına uygulanacak had 5.000 TL olarak yeniden belirlenmiştir. Buna göre bir kişi veya kurumdan katma değer vergisi hariç 5.000 TL ve üzerindeki mal ve/veya hizmet alışları “Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Ba)” ile bir kişi veya kuruma katma değer vergisi hariç 5.000 TL ve üzerindeki mal ve/veya hizmet satışları “Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Bs)”nun Tablo II alanında bildirilecektir.”,
  • (2.1.) numaralı maddesinde, “yükümlülük kapsamındaki mükelleflerin mal ve/veya hizmet alış/satışlarının aylık dönemler itibariyle bildirilmesi gerekmektedir. Mal ve/veya hizmet alış/satışlarının bildirilecekleri aylık dönemler, bunlara ilişkin belgelerin düzenlenme tarihi dikkate alınarak belirlenir.”,
  • (3.2.4.) numaralı maddesinde, “bildirim verme yükümlülüğü bulunan, ancak tüm alış ve satışları belirtilen haddin altında kalan mükellefler, söz konusu formları Tablo II dışındaki tüm bilgileri doldurmak suretiyle vermek zorundadırlar.”,
  • (4.1.) numaralı maddesinde, “bildirim formlarını bu Tebliğde belirlenen süreler içinde vermeyen, eksik veya yanıltıcı bildirimde bulunan mükellefler hakkında 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 355 inci maddesi hükmü uyarınca cezai işlem uygulanacaktır. Söz konusu cezai işlemin uygulamasında, Ba ve Bs bildirim formları tek bir form olarak değerlendirilecek ve tek özel usulsüzlük cezası kesilecektir. …” şeklinde belirtilmiştir.

Bu itibarla, şirketinizin süt üretiminde kullandığı büyükbaş hayvanlarına TARSİM (Tarım Sigortaları Havuzu) kapsamında yaptırmış olduğu devlet destekli hayat sigortası poliçesinde yer alan net prim tutarı ilgili Genel Tebliğin (1.2.2.) maddesinde belirtilen haddi aşması halinde Form Ba ile bildirilmesi gerekmektedir.

 


Kaynak: GİB Özelge
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/sigorta-police-bedelinin-yarisinin-devlet-prim-destegi-ile-karsilanmasi-durumunda-gider-kaydinin-ne-sekilde-yapilacagi-ve-ba-formunda-beyan-edilip-edilmeyecegi/feed/ 0
e-Defter uygulamasına geç başvuru halinde zorunluluk tarihinden başvuru tarihine kadar geçen süre içerisindeki kayıtların ne şekilde yapılacağı https://www.muhasebenews.com/e-defter-uygulamasina-gec-basvuru-halinde-zorunluluk-tarihinden-basvuru-tarihine-kadar-gecen-sure-icerisindeki-kayitlarin-ne-sekilde-yapilacagi/ https://www.muhasebenews.com/e-defter-uygulamasina-gec-basvuru-halinde-zorunluluk-tarihinden-basvuru-tarihine-kadar-gecen-sure-icerisindeki-kayitlarin-ne-sekilde-yapilacagi/#respond Mon, 28 Dec 2020 08:16:25 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=99725

T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
DENİZLİ VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
MÜKELLEF HİZMETLERİ GRUP MÜDÜRLÜĞÜ

Sayı : 95133703-105-2014 05.01.2018 Konu : e-Defter uygulamasına geç başvuru halinde zorunluluk tarihinden başvuru tarihine kadar geçen süre içerisindeki kayıtların ne şekilde yapılacağı

İlgi (a)’da kayıtlı özelge talep formunuzda, şirketinizin 01.01.2016 tarihi itibarıyla e-Defter uygulamasına geçmesi gerektiği ancak mali mührün bozuk gelmesi ve akabinde değiştirilmesi nedeniyle 04.05.2016 tarihinde elektronik deftere (e-Deftere) başvurabildiği, başvuru esnasında uygulama başlangıç tarihi olarak 01.06.2016 tarihinin seçilebildiği, Gelir İdaresi Başkanlığından e-Defter uygulama başlangıç tarihinin 01.01.2016 tarihine çekilmesinin talep edildiği ancak talebinizin red edildiği; ilgi (b)’de kayıtlı dilekçenizde ise 2016/1,2,3,4 ve 5 dönemlerine ilişkin defterlerin notere tasdik ettirilerek kağıt ortamında tutulduğu belirtilerek konu hakkında Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun “Defter Tutacaklar” başlıklı 172 nci maddesinde, defter tutma mecburiyeti bulunan gerçek ve tüzel kişiler sayılmış, anılan Kanunun 174 üncü maddesinde ise defterlerin hesap dönemi itibariyle tutulacağı, kayıtların her hesap dönemi sonunda kapatılacağı ve ertesi dönem başında yeniden açılacağı, hesap döneminin normal olarak takvim yılı olduğu, 220 nci maddesinde sayılan defterleri, 223 üncü maddede belirtilen tasdik makamına, 224 ve 225 inci maddelerde belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde tasdik ettirmeleri gerektiği hüküm altına alınmıştır.

Aynı Kanunun mükerrer 257 nci maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendinde, Maliye Bakanlığının, tutulması ve düzenlenmesi zorunlu defter, kayıt ve belgelerin mikro film, mikro fiş veya elektronik bilgi ve kayıt araçlarıyla yapılması veya bu kayıt ortamlarında saklanması hususunda izin vermeye veya zorunluluk getirmeye, bu şekilde tutulacak defter ve kayıtların kopyalarının Maliye Bakanlığında veya muhafaza etmekle görevlendireceği kurumlarda saklanması zorunluluğu getirmeye, bu konuda uygulama usul ve esaslarını belirlemeye yetkili olduğu hükme bağlanmıştır.

   Anılan Kanunun mükerrer 242 nci maddesi ile Maliye Bakanlığının, elektronik defter, belge ve kayıtlar için diğer defter, belge ve kayıtlara ilişkin usul ve esaslardan farklı usul ve esaslar belirlemeye yetkili olduğu hükme bağlanmıştır.

   Konuya ilişkin olarak yayımlanan 397 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile anonim ve limited şirketlerin elektronik fatura oluşturmalarına, alıcısına iletmelerine, muhafaza ve istenildiğinde ibraz etmelerine izin verilmiş, 421 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile bazı mükellef gruplarına elektronik defter tutma ve elektronik fatura uygulamasına dahil olma zorunluluğu getirilmiştir.

   Mezkur Tebliğ ile zorunluluk getirilen mükelleflere ilave olarak 454 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile aşağıda sayılan mükelleflere de elektronik defter tutma ve e-fatura uygulamasına geçme zorunluluğu getirilmiştir.

a) 2014 veya müteakip hesap dönemleri brüt satış hasılatı 10 Milyon TL ve üzeri olan mükellefler.

b) 6/6/2002 tarihli ve 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununa ekli I sayılı listedeki malların imali, ithali, teslimi vb. faaliyetleri nedeniyle Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK)’ndan lisans alan mükellefler. Bayilik lisansı olanlar, münhasıran bu lisansa sahip olmaları nedeniyle bu bent kapsamında değerlendirilmeyecektir.

c) Özel Tüketim Vergisi Kanununa ekli III sayılı listedeki malları imal, inşa ve ithal eden mükellefler.

   (a) bendindeki şartı, 2014 hesap döneminde sağlayan mükellefler 1/1/2016 tarihinden itibaren, 2015 veya müteakip hesap dönemlerinde sağlayan mükellefler ise ilgili hesap dönemine ilişkin gelir/kurumlar vergisi beyannamesinin verileceği tarihi takip eden hesap döneminin başından itibaren, (b) ve (c) bentlerinde sayılanlardan bu Tebliğin yayım tarihinden önce lisans alan veya mükellefiyet tesis ettirenler 1/1/2016 tarihinden itibaren, bu Tebliğin yayım tarihinden sonra lisans alan veya mükellefiyet tesis ettirenler ise, lisans aldıkları ya da mükellefiyet tesis ettirdikleri tarihi izleyen hesap döneminin başından itibaren elektronik fatura ve elektronik defter uygulamasına geçmek zorundadır. Bununla birlikte, lisans ya da mükellefiyet tesis tarihi ile izleyen hesap dönemi arasındaki sürenin üç aydan kısa olması halinde isteyen mükellefler bir sonraki hesap döneminin başından itibaren elektronik defter tutabilecekler ve e-Fatura uygulamasına geçebileceklerdir.

   Diğer taraftan, 13/12/2011 tarihli ve 28141 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 1 Sıra No.lu Elektronik Defter Genel Tebliği ile Vergi Usul Kanunu kapsamında tutulması zorunlu olan defterlerden www.edefter.gov.tr internet adresinde format ve standardı yayımlanan defterlerin elektronik ortamda oluşturulmasına ilişkin usul ve esaslar belirlenerek elektronik defter kullanımına izin verilmiştir.

    Anılan Tebliğin “3.3. Elektronik Defter Oluşturma” başlıklı bölümünde;

   3.3.1. Bu Tebliğ kapsamında kendilerine izin verilenler, www.edefter.gov.tr internet adresinde duyurulan format ve standartlara uygun olarak ve aylık dönemler itibarıyla elektronik defterlerini oluşturmaya ve saklamaya başlayacaklardır. Defterlerini elektronik defter biçiminde tutmaya başlayanlar, söz konusu defterlerini kâğıt ortamında tutamazlar.

   

           (2 Sıra No.lu Elektronik Defter Genel Tebliği ile değişen hali) 3.3.4. Aylık dönem, sadece onaya sunulan ayın defter kayıtlarını ifade etmekte olup, önceki aylara ait kayıtları içermez. Hesap dönemi veya takvim yılı içerisinde de elektronik defter tutmaya başlanabilir. Ancak hesap dönemi veya takvim yılı içerinde elektronik defter tutmaya başlayanlar, başladıkları tarihi izleyen bir aylık süre içerisinde eski defterlerine kapanış tasdiki yaptıracaklardır…” açıklamalarına yer verilmiştir.

   Yukarıda yer verilen hüküm ve açıklamalara göre;

Süresinde e-Defter uygulamasına başvurulamamış olması nedeniyle uygulanacak cezai sorumluluk şirketinize ait olmak üzere; Gelir İdaresi Başkanlığınca, şirketinizin e-Defter oluşturmasına izin verilen 01.06.2016 tarihinden önceki dönemlerde (2016/1,2,3,4 ve 5) tutmak zorunda olduğu defterlerin, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun defter tutmayla ilgili 176 ncı ve müteakip  maddelerinde yer alan hükümler çerçevesinde kağıt ortamında tasdik ettirilip kullanılması mümkün bulunmaktadır.

 


Kaynak: GİB Özelge
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/e-defter-uygulamasina-gec-basvuru-halinde-zorunluluk-tarihinden-basvuru-tarihine-kadar-gecen-sure-icerisindeki-kayitlarin-ne-sekilde-yapilacagi/feed/ 0