yangın – Muhasebe News https://www.muhasebenews.com Muhasebe News Fri, 19 Jul 2024 16:28:24 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.3.5 Yangın nedeniyle zayi olan mallar, sabit kıymetler ve binaların giderleştirilmesi ve KDV karşısındaki durumu https://www.muhasebenews.com/yangin-nedeniyle-zayi-olan-mallar-sabit-kiymetler-ve-binalarin-giderlestirilmesi-ve-kdv-karsisindaki-durumu/ https://www.muhasebenews.com/yangin-nedeniyle-zayi-olan-mallar-sabit-kiymetler-ve-binalarin-giderlestirilmesi-ve-kdv-karsisindaki-durumu/#respond Fri, 19 Jul 2024 16:28:24 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=152806 T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları KDV-ÖTV Grup Müdürlüğü

Sayı

:

39044742-130[Özelge]-259107

06.03.2022

Konu

:

Yangın nedeniyle zayi olan mallar, sabit kıymetler ve binaların giderleştirilmesi ve KDV karşısındaki durumu

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuz ve eklerinin incelenmesinden;

– Kiracı olduğunuz iş yerinizde 29/4/2018 tarihinde meydana gelen yangın nedeniyle, makine ve stokların tamamen yanarak kullanılmaz hale geldiği,

– Yangın raporu, şikayetçi ifade tutanağı ve olay yeri inceleme raporunun ilgili Vergi Dairesi Müdürlüğüne bildirildiği ve işyerinizin … Sigorta tarafından sigortalı olduğu,

– Özelge talep formu tarihi itibariyle sigortadan henüz herhangi bir tazminat alınmadığı ancak makine, ekipman, demirbaş ve stoklar için alacağınız bedel için mutabakat beklediğiniz,

– Sigortadan gelecek bedelin vergilendirilmesinin ne şekilde olacağı ile ayrıca belirtilen poliçe kapsamında 3. kişi mali mesuliyet teminatı kapsamında alınacak bedelden söz konusu yanan binanın yeniden kullanılabilir hale gelmesi için mal sahibinin yanan binasının yeniden kullanılır hale getirilmesi için yapılan harcamaların gider yazılıp yazılamayacağı ve zayi olan veya değeri düşen mallar ile sabit kıymetlerin (makineler, demirbaşlar, bina) alımı sırasında yüklenilen katma değer vergisinin indirim hesaplarından çıkarılıp çıkarılamayacağı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edildiği

anlaşılmaktadır.

I- GELİR VERGİSİ KANUNU VE VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN:

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 38 inci maddesinde, “Bilanço esasına göre ticari kazanç, teşebbüsdeki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müsbet farktır. Bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce:    

1. İşletmeye ilave olunan değerler bu farktan indirilir;

2. İşletmeden çekilen değerler ise farka ilave olunur.

Ticari kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında, Vergi Usul Kanunu’nun değerlemeye ait hükümleri ile bu kanunun 40 ve 41 inci maddeleri hükümlerine uyulur.”hükümlerine yer verilmiştir.

Ticari kazancın tespitinde iki temel ilke geçerlidir. Bunlar “dönemsellik” ve “tahakkuk esası” ilkeleridir. Tahakkuk esası ilkesinde, gelir veya giderin miktar ve mahiyet itibariyle kesinleşmiş olması, yani geliri veya gideri doğuran işlemin tekemmül etmesinin yanı sıra, miktarının ve işlemden kaynaklanan alacağın veya borcun ödeme şartlarının da belirlenmiş olması gereklidir. Bu esas dikkate alındığında bir gelir unsurunun, özel bir düzenleme bulunmadığı sürece, mahiyet ve tutar itibariyle kesinleştiği dönem kazancının tespitinde dikkate alınması gerekmektedir.

Diğer taraftan, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun;

– 227 nci maddesinin birinci fıkrasında, “Bu kanunda aksine hüküm olmadıkça, bu kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir.“,

– 229 uncu maddesinde, “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır.“,

– 258 inci maddesinde, “Değerleme, vergi matrahlarının hesaplanmasiyle ilgili iktisadi kıymetlerin takdir ve tesbitidir.“,

– 259 uncu maddesinde, “Değerlemede, iktisadi kıymetlerin vergi kanunlarında gösterilen gün ve zamanlarda haiz oldukları kıymetler esas tutulur.“,

– 267 nci maddesinde, “Emsal bedeli, gerçek bedeli olmıyan, veya bilinmiyen veyahut doğru olarak tesbit edilemiyen bir malın, değerleme gününde satılması halinde emsaline nazaran haiz olacağı değerdir.

Emsal bedeli sıra ile, aşağıdaki esaslara göre tayin olunur:

Birinci sıra: (Ortalama fiyat esası) …

İkinci sıra: (Maliyet bedeli esası) …

Üçüncü sıra: (Takdir esası) …“,

– 272 nci maddesinde, “Normal bakım, tamir ve temizleme giderleri dışında, gayrimenkulü veya elektrik üretim ve dağıtım varlıklarını genişletmek veya iktisadi kıymetini devamlı olarak artırmak maksadıyla yapılan giderler, gayrimenkulün veya elektrik üretim ve dağıtım varlıklarının maliyet bedeline eklenir.

(Bir geminin iktisap tarihindeki süratini fazlalaştırmak, yolcu ve eşya yükleme ve barındırma tertibatını genişletmek veya değiştirmek suretiyle iktisadi kıymetini devamlı olarak artıran giderlerle bir motorlu kara nakil vasıtasının kasa veya motorunun yenisi ile değiştirilmesi veya alımında mevcut olmayan yeni bir tertibatın eklenmesi için yapılan giderler maliyet bedeline eklenmesi gereken giderlerdendir.)

Gayrimenkuller kira ile tutulmuş ise veya elektrik üretim ve dağıtım varlıklarının işletme hakkı verilmiş ise, kiracı veya işletme hakkına sahip tüzel kişi tarafından yapılan bir ve ikinci fıkralardaki giderler bunların özel maliyet bedeli olarak ayrıca değerlenir. Kiracının veya işletme hakkına sahip tüzel kişinin faaliyetini icra için vücuda getirdiği tesisata ait giderler de bu hükümdedir.

Gayrimenkuller veya elektrik üretim ve dağıtım varlıkları için yapılan giderler hem tamir, hem de kıymet artırma giderlerinden terekküp ettiği takdirde, mükellef bu giderlerden maliyet bedeline eklenecek kısmı ayrı göstermek mecburiyetindedir.“,

– 278 inci maddesinde, “Yangın, deprem ve su basması gibi âfetler yüzünden veyahut bozulmak, çurumek, kırılmak, çatlamak, paslanmak gibi haller neticesinde iktisadı kıymetlerinde önemli bir azalış vâki olan emtia ile maliyetlerinin hesaplanması mûtat olmıyan hurdalar ve döküntüler, üstupu, deşe ve ıskartalar emsal bedeli ile değerlenir.“,

– 317 nci maddesinde, “Amortismana tabi olup:

1. Yangın, deprem, su basması gibi afetler neticesinde değerini tamamen veya kısmen kaybeden;

2. Yeni icatlar dolayısıyla teknik verim ve kıymetleri düşerek tamamen veya kısmen kullanılmaz bir hale gelen;

3. Cebri çalışmaya tabi tutuldukları için normalden fazla aşınma ve yıpranmaya maruz kalan;

Menkul ve gayrimenkullerle haklara, mükelleflerin müracaatları üzerine ve ilgili bakanlıkların mütalaası alınmak suretiyle, Maliye Bakanlığınca her işletme için işin mahiyetine göre ayrı ayrı belli edilen “Fevkalade ekonomik ve teknik amortisman nispetleri” uygulanır.”,

– 329 uncu maddesinin birinci fıkrasında, “Yangın, deprem, sel, su basması gibi afetler yüzünden tamamen veya kısmen ziyaa uğrayan amortismana tabi iktisadi kıymetler için alınan sigorta tazminatı bunların değerinden (Amortismanlı olanlarda ayrılmış olan amortisman çıktıktan sonra kalan değerden) fazla veya eksik olduğu takdirde farkı kar veya zarar hesabına geçirilir.“,

– 330 uncu maddesinde de “Emtia ve zirai mahsul ve hayvan kıymetlerinde vukua gelen zayiat dolayısıyla alınan sigorta tazminatları bunların değerlerinden fazla olursa bu fazlalık kara alınır.”

hükümleri yer almaktadır.

Bu bağlamda, tahakkuka ilişkin bir belge olan ve ödeme ile ilişkisi olmayan faturanın, malın teslimi veya hizmetin ifasını müteakip, ödeme yapılıp yapılmadığına bakılmaksızın yedi gün içinde, ödemeyi yapan adına değil, emtia veya hizmeti satın alan müşteri adına düzenlenmesi gerekmekle birlikte, kişi veya kurumların ürettiği mal veya hizmetin maliyetine girmeyen, gelirin elde edilmesi ve ticari faaliyetinin devamı ile ilişkisi olmayan, üçüncü kişiler adına yapılan giderlerin asıl muhatabına yansıtma faturası düzenlenmek suretiyle yansıtılması gerekebilmektedir. Ancak bu durumda, düzenlenen faturaya “fatura muhteviyatı işlemin bir masraf aktarımı olduğu ve masrafların gerçek ilgilisine intikal ettirildiğine” ilişkin bir şerh düşülmesi ve ekine masraf aktarımına konu işleme ait fatura veya benzeri belgenin bir örneğinin eklenmesi işlemin gerçek mahiyetinin tevsiki açısından önem arz etmektedir.

Buna göre;

1- Sigorta poliçesi kapsamında şirketiniz tarafından sigortadan tazminat alınması halinde, bu tutar için sigorta şirketi adına tazminatın tahsil edilmesinden itibaren 7 gün içinde fatura düzenlenmesi gerekmektedir.

Ayrıca, sigorta poliçesine istinaden bedeli sigorta şirketince daha sonra ödenmek üzere şirketinizce yapılan, yangında zarar gören iş yerinin inşa harcamalarının sigorta şirketine yansıtılması halinde de sigorta şirketi adına yansıtma faturası düzenlenmesi gerekmekte olup, bu kapsamdaki harcamaların özel maliyet olarak kayıtlara intikal ettirilmemesi, şirketinizce yapılan söz konusu inşa harcamalarının ilgili dönemde doğrudan gider olarak, bu harcamalar için sigorta şirketine düzenlenen faturadaki tutarın ise gelir olarak kayıtlara alınması gerekmektedir.

2- Yangında zarar gören amortismana tabi iktisadi kıymetler ile hammadde ve emtianın değerinin Vergi Usul Kanununun 267 nci maddesine göre takdir komisyonunca tayin edilecek emsal bedel ile değerlenmesi, dolayısıyla yangın sonucu hasar gören hammadde ve malların maliyet bedeli ile takdir komisyonunca tespit edilen emsal bedeli arasındaki tutarın takdir komisyonu kararının tarafınıza tebliğ edildiği yılda kazancınızın tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün bulunmaktadır.

Emtianın emsal bedelinin takdir komisyonunca takdir edileceği tarihe kadar sigorta şirketinden tazminat alınması halinde ise, Vergi Usul Kanununun 278 inci maddesi hükmünün uygulanması mümkün bulunmayıp, bu durumda, Vergi Usul Kanununun 330 uncu maddesi kapsamında sigortadan alınan tazminat ile yangın nedeniyle hasara uğrayan emtianın net defter değerlerinin kıyaslanması sonucu bulunacak tutarın kar-zarar hesabında gösterilmesi gerekmektedir.

3- Yangın sonucu hasar gören amortismana tabi iktisadi kıymetlerinin net aktif değerinden takdir komisyonunun tespit ettiği (emsal bedel) hurda değerinin düşülmesi suretiyle bulunacak tutarın, Vergi Usul Kanununun 317 nci maddesi hükümlerince fevkalade ekonomik ve teknik amortisman olarak ayrılması, dolayısıyla bu tutarın ticari kazancın tespitinde gider olarak indirilmesi mümkündür. Ancak, amortismana tabi iktisadi kıymetler için Vergi Usul Kanununun 317 nci maddesi uyarınca fevkalade ekonomik ve teknik amortisman nispetinin tespiti amacıyla Hazine ve Maliye Bakanlığına (Gelir İdaresi Başkanlığına) başvurulması gerektiği tabiidir.

Öte yandan, amortismana tabi iktisadi kıymetler için fevkalade ekonomik ve teknik amortisman ayırdıktan sonra sigorta şirketinden bir tazminat alınması halinde alınan miktarın hasılat olarak kayıtlara yansıtılması gerekmektedir. Fevkalade ekonomik ve teknik amortismanın ayrılacağı tarihe kadar sigorta şirketinden tazminat alması halinde ise, Vergi Usul Kanununun 317 nci maddesi hükmü gereğince fevkalade ekonomik ve teknik amortisman uygulanması mümkün bulunmamaktadır. Bu durumda, Vergi Usul Kanununun 329 uncu maddesi kapsamında sigortadan alınan tazminat ile yangın nedeniyle hasara uğrayan amortismana tabi iktisadi kıymetlerin net defter değerlerinin kıyaslanması sonucu bulunacak tutarın kar-zarar hesabında gösterilmesi gerekmektedir.

Bunun yanı sıra, iş yerinizin tamir ve onarımına ilişkin olarak yapılan, iktisadi kıymetin değerini veya ömrünü arttırıcı nitelikte giderlerin (yukarıda 1 numaralı sırada belirtilen durum hariç), özel maliyet bedeli olarak aktifleştirilmesi ve kalan kira süresine göre eşit yüzdelerle itfa edilmesi gerekmekte olup, kira süresi dolmadan işyerinin boşaltılması halinde henüz itfa edilmemiş olan giderlerin, işyerinin boşaltıldığı yılda bir defada gider yazılması icap etmektedir.

II- KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun;

– (29/1-a) maddesinde, mükelleflerin yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan KDV’den, bu kanunda aksine hüküm olmadıkça, faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen KDV’yi indirim konusu yapabileceği,

– (30/c) maddesinde, deprem, sel felaketi ve Hazine ve Maliye Bakanlığının yangın sebebiyle mücbir sebep ilân ettiği yerlerdeki yangın sonucu zayi olanlar hariç olmak üzere, zayi olan mallara ait KDV’nin (Şu kadar ki Vergi Usul Kanununun 315 inci maddesine göre Hazine ve Maliye Bakanlığınca belirlenen faydalı ömürlerini tamamladıktan sonra zayi olan veya istisna kapsamında teslim edilen amortismana tabi iktisadi kıymetlere ilişkin yüklenilen katma değer vergisi ile faydalı ömrünü tamamlamadan zayi olan veya istisna kapsamında teslim edilen amortismana tabi iktisadi kıymetlere ilişkin yüklenilen katma değer vergisinin kullanılan süreye isabet eden kısmı indirilebilir.) indirim konusu yapılamayacağı

hükme bağlanmıştır.

KDV Genel Uygulama Tebliğinin “III/C-2. İndirilemeyecek KDV” başlıklı bölümünün (III/C-2.1.) alt bölümünde; ”

c) Kanunun (30/c) maddesi uyarınca, deprem veya sel felaketi ya da Maliye Bakanlığının yangın sebebiyle mücbir sebep ilan ettiği yerlerdeki yangın nedeniyle zayi olanlar hariç olmak üzere, zayi olan malların alış vesikalarında gösterilen KDV mükellefin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan KDV’den indirilemeyecektir.

Ancak 213 sayılı Kanunun 315 inci maddesine göre Maliye Bakanlığınca belirlenen faydalı ömürlerini tamamladıktan sonra zayi olan veya istisna kapsamında teslim edilen amortismana tabi iktisadi kıymetlere (ATİK) ilişkin yüklenilen KDV ile faydalı ömrünü tamamlamadan zayi olan veya istisna kapsamında teslim edilen ATİK’lere ilişkin yüklenilen KDV’nin kullanılan süreye isabet eden kısmının indirim konusu yapılması mümkündür.

Buna göre, ATİK’in Maliye Bakanlığınca belirlenen faydalı ömrünü tamamladıktan sonra zayi olması veya istisna kapsamında teslim edilmesi halinde bu kıymetin alımında yüklenilen ve indirim konusu yapılan KDV’nin indirim hesaplarından çıkarılmasına ilişkin herhangi bir düzeltme işlemi yapılmasına gerek bulunmamaktadır.

Ancak ATİK’in faydalı ömrünü tamamlamadan zayi olması veya istisna kapsamında teslim edilmesi durumunda, bu kıymetin alımında yüklenilen KDV’nin, faydalı ömrünün işletmede kullanılan süresine isabet eden kısmı için herhangi bir düzeltme işlemi yapılmayacaktır. ATİK’in zayi olduğu veya istisna kapsamında teslim edildiği tarih itibarıyla faydalı ömrünün kalan kısmına (faydalı ömrünün işletmede kullanılmayan süresine) isabet eden yüklenilen KDV’nin ise indirim konusu yapılması mümkün değildir. Daha önce indirim konusu yapılan KDV’nin ATİK’in zayi olduğu veya istisna kapsamında teslim edildiği dönem beyannamesinde “Daha Önce İndirim Konusu Yapılan KDV’nin İlavesi” satırında beyan edilmek suretiyle indirim hesaplarından çıkarılması gerekir. ATİK’in işletmede kullanılan süresinin tespitinde ATİK’in işletmede kullanıldığı her 12 ay ile 12 aydan kısa olan süreler bir yıl olarak kabul edilecektir.” açıklamalarına yer verilmiştir.

Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalar çerçevesinde;

1- İş yerinizde çıkan ve mücbir sebep hali olarak sayılması mümkün bulunmayan yangın sonucunda zayi olan mallara ait yüklenilen KDV’nin indirimi mümkün olmayıp, söz konusu mallara ilişkin olarak daha önce indirilen KDV’nin, zayi olma tarihini kapsayan vergilendirme dönemine ait KDV beyannamesinin “Daha Önce İndirim Konusu Yapılan KDV’nin İlavesi” satırına dahil edilmek suretiyle indirim hesaplarından çıkarılması gerekmektedir.

2– İş yerinizde bulunan sabit kıymetlerin çıkan yangın sonucu Hazine ve Maliye Bakanlığınca belirlenen faydalı ömrünü tamamladıktan sonra zayi olması halinde söz konusu sabit kıymetlere ilişkin yüklenilen ve indirim konusu yapılan KDV’nin indirim hesaplarından çıkarılmasına ilişkin herhangi bir düzeltme işlemi yapılmasına gerek bulunmamaktadır.

Ancak, iş yerinize ait sabit kıymetlerin faydalı ömrünü tamamlamadan zayi olması durumunda ise, bu kıymetlerin alımında yüklenilen KDV’nin faydalı ömrünün işletmede kullanılan süresine isabet eden kısmı için herhangi bir düzeltme işlemi yapılmayacak olup, sabit kıymetlerin zayi olduğu tarih itibarıyla faydalı ömrünün kalan kısmına isabet eden yüklenilen KDV’nin ise indirim konusu yapılması mümkün olmayacağından, söz konusu kıymetlere ilişkin daha önce indirim konusu yapılan KDV’nin sabit kıymetlerin zayi olduğu dönem beyannamesinde “Daha Önce İndirim Konusu Yapılan KDV’nin İlavesi” satırında beyan edilmek suretiyle indirim hesaplarından çıkarılması gerekmektedir.


Kaynak: GİB Özelge
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/yangin-nedeniyle-zayi-olan-mallar-sabit-kiymetler-ve-binalarin-giderlestirilmesi-ve-kdv-karsisindaki-durumu/feed/ 0
Yangın nedeniyle oluşan hasarın giderilmesi için yapılan masrafların muhasebe kayıtları hakkında https://www.muhasebenews.com/yangin-nedeniyle-olusan-hasarin-giderilmesi-icin-yapilan-masraflarin-muhasebe-kayitlari-hakkinda/ https://www.muhasebenews.com/yangin-nedeniyle-olusan-hasarin-giderilmesi-icin-yapilan-masraflarin-muhasebe-kayitlari-hakkinda/#respond Sat, 05 Mar 2022 10:15:00 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=123657 Sayı : 52796708-130-20279

Tarih: 14/11/2019

T.C. 

UŞAK VALİLİĞİ

Defterdarlık Gelir Müdürlüğü

Sayı:52796708-130-E.2027914.11.2019
Konu:Yangın nedeniyle oluşan hasarın giderilmesi için yapılan masrafların muhasebe kayıtları hakkında

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, iş yerinizin imalathane olarak kullanılan kiralık gayrimenkulünde çıkan yangın sonrası çatı, bina duvarı, elektrik tesisatı vb. oluşan hasarın giderilmesi amacıyla yenilenme aşamasında yapılan giderler için … şirketi tarafından poliçenize istinaden belli tutarın karşılanacağı belirtilerek yapılan giderlerin doğrudan gider olarak yazılıp yazılamayacağı hususunda Defterdarlığımız görüşü talep edilmektedir.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun “Safi kurum kazancı” başlıklı 6 ncı maddesinde, kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 38 inci maddesinde; “Bilanço esasına göre ticari kazanç, teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müsbet farktır. Bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce:

1.İşletmeye ilave olunan değerler bu farktan indirilir;

2.İşletmeden çekilen değerler ise farka ilave olunur.

Ticari kazancın bu suretle tesbit edilmesi sırasında, Vergi Usul Kanununun değerlemeye ait hükümleri ile bu kanunun 40 ve 41 inci maddeleri hükümlerine uyulur.”

hükmüne yer verilmiştir.

Anılan Kanunun 40 ıncı maddesinde ise safi kazancın tespit edilmesinde indirilecek giderler sayılmış olup, maddenin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin safı kazancın tespitinde indirilebileceği belirtilmiştir.

Ticari kazancın tespitinde “tahakkuk esası” ve “dönemsellik esası” olmak üzere iki temel ilke geçerlidir. Tahakkuk esası ilkesinde, gelir veya giderin miktar ve mahiyet itibariyle kesinleşmiş olması, yani geliri veya gideri doğuran işlemin tekemmül etmesinin yanı sıra, bu işlemin miktarının ve işlemden kaynaklanan alacağın veya borcun ödeme şartlarının da belirlenmiş olması gereklidir. Dönemsellik ilkesi ise, bu gelir veya giderin ilgili olduğu döneme intikalinin sağlanmasıdır. Dönemsellik, tahakkuk etmiş bir gelir için söz konusudur. Bu esaslar dikkate alındığında, bir gelir unsurunun, özel bir düzenleme olmadığı sürece mahiyet veya tutar itibariyle kesinleştiği dönem kazancının tespitinde dikkate alınması gerekmektedir

213 sayılı Vergi Usul Kanununun;

– 272 nci maddesinde, “Normal bakım, tamir ve temizleme giderleri dışında, gayrimenkulü veya elektrik üretim ve dağıtım varlıklarını genişletmek veya iktisadi kıymetini devamlı olarak artırmak maksadıyla yapılan giderler, gayrimenkulün veya elektrik üretim ve dağıtım varlıklarının maliyet bedeline eklenir.

Gayrimenkuller kira ile tutulmuş ise veya elektrik üretim ve dağıtım varlıklarının işletme hakkı verilmiş ise, kiracı veya işletme hakkına sahip tüzel kişi tarafından yapılan bir ve ikinci fıkralardaki giderler bunların özel maliyet bedeli olarak ayrıca değerlenir. Kiracının veya işletme hakkına sahip tüzel kişinin faaliyetini icra için vücuda getirdiği tesisata ait giderler de bu hükümdedir.

Gayrimenkuller veya elektrik üretim ve dağıtım varlıkları için yapılan giderler hem tamir, hem de kıymet artırma giderlerinden terekküp ettiği takdirde, mükellef bu giderlerden maliyet bedeline eklenecek kısmı ayrı göstermek mecburiyetindedir.“,

– 315 inci maddesinde “Mükellefler amortismana tâbi iktisadî kıymetlerini Maliye Bakanlığının tespit ve ilân edeceği oranlar üzerinden itfa ederler. İlân edilecek oranların tespitinde iktisadî kıymetlerin faydalı ömürleri dikkate alınır.“,

– 327 nci maddesinde, “Gayrimenkullerin, elektrik üretim ve dağıtım varlıklarının ve gemilerin iktisadî kıymetlerini artıran ve 272 nci maddede yazılı özel maliyet bedelleri, kira veya işletme hakkı süresine göre eşit yüzdelerle itfa edilir. Kira veya işletme hakkı süresi dolmadan, kiralanan veya işletme hakkı alınan şeyin boşaltılması veya işletme hakkının herhangi bir sebepten sona ermesi halinde henüz itfa edilmemiş olan giderler, boşaltma veya hakkın sona erdiği yılda bir defada gider yazılır.“,

hükümlerine yer verilmiştir.

Ayrıca, mezkûr Kanunun 315 inci maddesinin Bakanlığımıza verdiği yetkiye istinaden amortismana tabi iktisadi kıymetler için uygulanacak “Faydalı Ömür ve Amortisman Oranları” tespit edilmiş ve 339, 365, 389, 399, 406, 418, 439, 458 ve 506 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğleri ile değişik, 333 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği eki Amortisman Listesi ile açıklanmıştır.

Anılan listenin “56. Özel Maliyetler (Kira müddeti belli olmayanlar)” satırında, kira müddeti belli olmayan özel maliyet bedellerinin itfasına esas faydalı ömür süresi 5 yıl ve amortisman oranı %20 olarak tespit edilmiştir.

Buna hüküm ve açıklamalara göre,

– Yangın sonucu … şirketinden alınacak tazminatların tahakkuk ettiği dönemin kurum kazancının tespitinde gelir olarak dikkate alınması gerekmektedir.

– Kiraladığınız iş yerinde yangın nedeniyle hasar gören çatı, bina duvarı, elektrik tesisatı için yapılan giderlerin özel maliyet bedeli olarak aktifleştirilmesi ve aktifleştirilen bu tutarların, kira süresinin belli olması halinde kira süresinde, kira süresinin belli olmaması halinde ise 5 yılda eşit yüzdelerle itfa edilmesi gerekmektedir.

– Söz konusu harcamalardan kiraladığınız işyerinin değerini artırıcı nitelikte olmayanların ise Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendi kapsamında kurum kazancının tespitinde dönem gideri olarak değerlendirileceği tabiidir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.


Kaynak: GİB
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/yangin-nedeniyle-olusan-hasarin-giderilmesi-icin-yapilan-masraflarin-muhasebe-kayitlari-hakkinda/feed/ 0
Yangın ve Sel Felaketleri Sonucu Zarar Gören İşletmeye Ait Varlıkların Durumu https://www.muhasebenews.com/yangin-ve-sel-felaketleri-sonucu-zarar-goren-isletmeye-ait-varliklarin-durumu/ https://www.muhasebenews.com/yangin-ve-sel-felaketleri-sonucu-zarar-goren-isletmeye-ait-varliklarin-durumu/#respond Tue, 01 Mar 2022 01:00:00 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=114757

Ertuğrul KILIÇ
SMMM, Bağımsız Denetçi Sorumlu Ortak


1-GİRİŞ

Yaz ayları gelince kuraklığın artması sonucu ülkemizim birçok yerinde yangınlar çıkmaktadır. Bu yangınlar sonucu birçok insanın ve vergi mükellefi olan girişimcilerinde malları zayi olmaktadır.

Bu yangınların büyüklükleri ve kapsamlarına göre eskiden bakanlar kurulu şimdi ise Cumhurbaşkanlığı sistemi gereği değerlendirmeler yapılarak genel affet bölgesi ilan edilmekte ve zarar gören işletmelerin zararlarını meri kanunlarımız yönünden nasıl bir işleme tabi tutulacağı kararlar şekillinde açıklanmaktadır.

Son olarak ülkemizin birçok yerinde aynı anda yangınların ortaya çıkması ve büyük zararların ortaya çıktığının basın aracılığıyla kamuoyuna aktarılmasını hep birlikte televizyonlardan izledik, gazete ve sosyal medyadan takip ettik.

Maliye Bakanlığı tarafından ,  “28.07.2021 tarihinden itibaren ülkemizin çeşitli yerlerinde meydana gelen yangınlara ilişkin olarak, Bakanlığımız tarafından, Osmaniye ili Kadirli ve merkez ilçelerinde, Antalya ili Akseki, Alanya, Gazipaşa, Gündoğmuş, Manavgat ve İbradı ilçelerinde, Mersin ili Aydıncık ve Silifke ilçelerinde; Adana ili Aladağ, İmamoğlu, Karaisalı ve Kozan ilçelerinde, Muğla ili Bodrum, Köyceğiz, Marmaris, Milas, Seydikemer ve Kavaklıdere ilçelerinde mücbir sebep hali ilan edilmesi uygun bulunmuştur.

Bu kapsamda, söz konusu yerlerde yangın tarihi itibarıyla mükellefiyet kaydı bulunan mükelleflerin, bu mükellefiyetleri nedeniyle vergi kanunlarının uygulanması bakımından yangının başlangıç tarihi ila 1.11.2021 (bu tarihler dâhil) tarihleri arasında mücbir sebep halinde olduğu kabul edilmiştir.

Mücbir sebep hali süresince,

  • verilmesi gereken vergi beyannameleri ve bildirimlerin verilme süreleri,
  • bu beyanname ve bildirimler üzerine tahakkuk eden vergilerin ödeme süreleri,
  • yangın tarihinden önce tahakkuk etmiş ödeme süresi mücbir sebep hali ilan edilen süreye rastlayan her türlü vergi, ceza ve gecikme faizinin ödeme süresi,
  • yangın tarihinden önce ikmalen, re’sen veya idarece tarh edilen ve vadesi mücbir sebep halinin başladığı tarihten sonrasına rastlayan her türlü vergi, ceza ve gecikme faizinin ödeme süresi
  • 2021 yılı motorlu taşıtlar vergisinin ikinci taksit ödeme süresi

uzatılmıştır.”[2]

Bu makalede işletmelerin satmak ve/veya üretmek üzere kontrollerinde tutukları stoklar ile aktiflerinde kayıtlı olan iktisadi kıymetlerinin (Otomobil, İş makinası, Bina vb.) zayi yazılmasında ( gider kayıt edilmesinde) uygulamaları incelmekten ibaret olacaktır.

2-İŞLETMELERİN STOKLARI

İşletmeler faaliyetlerini devamlılık ve istikrarlı bir şekilde sürdürmek, fiyat hareketlerinden etkilenmemek için stok bulundurmak durumunda bulunurlar. İşletmelerde stok, satışa tabi bulundurulan malların tamımı olarak ifade edilebilir. Satılmamış, istif edilmiş mal olarak da tanımlanabilir.

Stokun, işletmeler açısından ihtiyaç duyulan o an mevcut olmaması bir maliyet oluşturmakla birlikte gereğinden fazla bulundurulması da ayrı bir maliyet oluşturmaktadır. İşletmeler bu maliyetlerden kaçınmak için işletmenin kendi stok politikası çerçevesinde makul düzeyde stok bulundurmayı gerek görmektedirler.

İşletmeler faaliyetlerine göre ticari, imalat veya hizmet işletmeleri olarak faaliyet gösterirler.  Hizmet işletmeleri çoğunlukla stok bulundurmazlar. Ticari işletmeler ise aldıkları malları her hangi bir işlem yapmadan veya üzerlerinde bir değişiklik yapmadan aldıkları gibi satarlar. İmalat işletmeleri ise herhangi bir ürün üretmek üzere ilk madde ve malzeme alırlar bunları işleyerek mamul haline getirirler. Bu mamuller işletmenin stoklarını oluşturur.

İşletmeler, satmak, yeni malların üretiminde ya da diğer işletme çalışmalarında tüketmek üzere bazı maddeleri önceden temin etmek ve elde tutmak durumundadırlar. Bu maddelere genel olarak “stok” adı verilmektedir.[3]

Stoklar;

“a)İşletmelerin normal akışı içerisinde (olağan işletme faaliyetleri kapsamında)satılmak için elde tutulan,

  1. b) Satılmak üzere üretilmekte olan ya da

c)Mal veya hizmet üretiminde kullanılacak olan hammadde ve malzeme şeklinde bulunan varlıklardır.

Buna göre stokları belirlemek ve bir sıra halinde göstermek gerekirse;

  • Ticari mallar
  • Mamuller
  • Yarı mamuller
  • Ham madde ve malzeme
  • Diğer stoklar
  • Verilen avanslar”[4]

Bunlar aynı zamanda işletmelerin muhasebe kayıtlarını oluşturan muhasebe hesaplarını da oluşturmaktadırlar.

Stoklar işletmelerin muhasebe kayıtlarına maliyet bedeli ile alınırlar. Maliyet bedeli İktisadi bir kıymetin iktisap edilmesi veyahut değerinin artırılması münasebetiyle yapılan ödemlerle bunlara mütefferri bilumum giderlerin toplamını ifade eder.[5]

3-İŞLETMELERİN İKTİSADİ KIYMETLERİ

İşletmelerin varlıkları içerisinde yer alan iktisadi kıymetlerdir. İşletmelerin maddi varlıklardan oluşurlar. Mal ve hizmet üretiminde veya arzında kullanılmak ya da başka kullanıcılara kiraya verilmek veya idari amaçlar çerçevesinde kullanılmak üzere elde tutulan ve birden fazla dönmede kullanılan fiziki varlıklardır.[6]  İşletmelerin varlıkları içerisine kayıt yapılırken maliyet bedelleri üzerinden işlem görürler. İktisadi işletimlere dâhil taşınmazların, satın alma bedellerine gümrük vergileri, nakliye, montaj giderleri ile binaların satın alınarak yıkım bedelleri ile arsasını tesviyesinden oluşan giderlerde maliyet bedellerine ilave edilir.

4-İŞLETMEDE KAYITLI BULUNAN VARLIKLARIN ZAYİ OLMASI

Türk Dil Kurumu’na göre zayi olma; kaybolmak, yitmek, yok olmak, elden çıkmak, işe yaramaz hale gelmek ve buna benzer durumları ifade etme hali olarak açıklanmaktadır.[7]

İşletmenin varlıkları, olağanüstü olaylar veya bazı öngörülemeyecek nedenlerle kısmen ya da tamamen ortadan kalkarak zayi olabilmekte ve iktisadi değerlerini kısmen ya da tamamen yitirebilmektedirler.

Vergi kanunlarımızda doğrudan bir tanımı yapılmamış olan “zayi olan mal” kavramını; işletmenin aktifinde kayıtlı bulunan varlıkların; doğal afetler, yangın, kaza gibi olağanüstü durumlar sonucu veya paslanma, çürüme vb. gibi sebeplerle tekrar satışa konu olamayacak biçimde yok olan mallar şeklinde tanımlamak mümkündür. Nitekim Danıştay 11. Dairesinin bir kararında “…emtianın fiziksel varlığının tamamen yok olması nedeniyle ekonomik değerinin bulunmaması halinde malın zayi olduğundan” bahsedileceği belirtilmiştir[8]

Fiziki değeri bulunmakla birlikte yukarıda sayılan veya sayılmayan çeşitli nedenlerle ekonomik değeri sıfır olan veya mevcut mevzuat hükümleri uyarınca satışa konu edilemeyen malların, zayi mal olarak değerlendirilmesi gerekir.

Makalemizin yazılmasına esas oluşturan ve vücut bulduran mesele son günlerde ülkemizin gündemine oturan ve bütün vatandaşlarımızı derinden yaralayan birçok can ve malın yok olmasına neden olan yangınlar oluşturmaktadır.

Fiziki olarak yok olan birçok varlığımızın veya yok olmamakla birlikte nitelik değiştiren farklı bir fiziki yapıya dönüşen ancak ekonomik değeri sıfır olan kaynaklarımızın yok olmasıdır.

Olağan dışı durumlar sonucu anormal kabul edilebilen zayiatlar, yangın, deprem, sel felaketi ve su basması gibi afetler yüzünden varlığın değerinin tamamen ya da kısmen yok olmasıyla, çalınma, kaybolma ve benzeri sebepler yüzünden, varlığın değerinin tamamen ya da kısmen yok olmasıyla, stok tamamen ya da kısmen zayi olabilmektedir.

Vergi Usul Kanunu’nda (VUK) işletmelerin teslime tabi olan malların zayi olmasına ilişkin net bir hükmün bulunmaması nedeniyle isabetli ve tarafları tatmin eden bir değerlemenin yapılması güç bir durumdur. VUK’nun 278 inci maddesindeki kıymeti düşen malların, zayi olan malları kapsayıp kapsamadığını ve ilgili maddedeki hükmün zayi olan mallara da uygulanıp uygulanmayacağı üzerinde durulması gerek bir durum olarak karşımıza çıkmaktadır.

Zayi olan mallara, vergi kanunları açısından kıymeti düşen mallara ilişkin hükümler uygulanacağından bu mallara, VUK’nun 267. maddesindeki emsal bedelle ilgili olarak üçüncü sırada yer alan “Takdir Esası” hükümlerinin tatbik edilmesi gerekmektedir.

Afet bölgesi olarak ilan edilen yerlerde işletmelerin mallarının zayi olması nedeniyle, takdir komisyonuna başvurulması sonrası takdir komisyonları bu varlıkların değerlemesini yapacaklardır.  Varlıkların ilk iktisaplarındaki değerlerinin %100 olduğunu varsayarsak, değerleme komisyonları bu varlıkları her hangi bir oran olarak %1 ila %100, yani tersten söyler isek sıfırdan yüze kadar bir aralıkta değerlendirmeye tabi tutabileceklerdir.

Vergi Usul Kanunu’nun 274’üncü ve 278’inci maddelerinde değer düşüklüğüne ilişkin düzenlemeler yapılmıştır. 274’üncü maddede, iktisadi nedenlerden dolayı meydana gelen değer düşüklüğü; 278’inci maddede ise, fiziksel ve teknolojik nedenlerden meydana gelen değer düşüklüğü ele alınmıştır. Kanun hükmünde kıymetin azalış nedenleri teker teker sayılmış ve söz konusu nedenlerin sonuna “gibi” edatı eklenerek, benzeri durumlar nedeniyle emtianın değerinde önemli miktarda azalma olduğu takdirde emsal bedel ile değerleme yapılacağı belirtilmiştir.

Takdir komisyonunca takdir edilecek emsal bedeli dolayısıyla hesaplanan zararın ilgili dönemin sonuç hesaplarına yansıtılabilmesi için takdir komisyonunun beyanname verme süresinin sonuna kadar emsal bedel takdirini yapması gerekmektedir. Bunun için de firmaların mümkün olduğunca erken ve en geç de dönemin son günü (28.07.2021-1.11.2021 tarihleri arası) akşamına kadar vergi daireleri aracılığı ile takdir komisyonuna başvurmaları gerekir.  Affet bölgesi olarak ilan edilen yerlerde bu sure vergi mükelleflerinin en son beyanname verme süresi olarak ilan edilen takvimde belirtilen süredir. Mükellef takdir komisyonuna başvurmadan önce, malların zayi olmasına neden olan olayı, mahkeme, polis, itfaiye ve benzeri makamlara tespit ettirecektir. Bu tespit belgesi ile birlikte bağlı bulunduğu vergi dairesine başvurarak, değer düşüklüğünün takdir komisyonu tarafından takdirini talep edecektir.

Takdir komisyonunca takdir edilecek emsal bedeli dolayısıyla hesaplanan zararın ilgili dönemin sonuç hesaplarına yansıtılabilmesi için takdir komisyonunun beyanname verme süresinin sonuna (1.11.2021 bu tarih dâhil )kadar emsal bedel takdirini yapması gerekmektedir. Bunun için de firmaların mümkün olduğunca erken ve en geç de dönemin son günü akşamına kadar vergi daireleri aracılığı ile takdir komisyonuna başvurmaları gerekir. Vergi Usul Kanununun 15’ inci maddesi uyarınca, Maliye Bakanlığı, belli bir bölgeyi, ili, ilçeyi ve mükellef grubunu ilgilendiren genel nitelikteki yangın afetlerine maruz kalanlar için mücbir sebep hali ilan etmeye yetkili olup, bu yetkinin münferit olarak ortaya çıkan yangınlar için her bir mükellef itibariyle kullanılması söz konusu değildir. Son çıkan yangın ve su baskınları dolaysıyla afet bölgesi olarak ilan edilen yerlerde bunlara gerek yoktur. İşletmenin bağlı bulunduğu vergi dairesine başvurarak, değer düşüklüğünün takdir komisyonu tarafından takdirini talep edecektir.

5-ZAYİ OLAN MALLARIN GİDER YAZILIP YAZILAMAYACAĞI

İşletmelerin yangın veya su basması gibi doğal afetler ile varlıklarının zayi olmasının VUK’nun hükümlerine göre değerleneceği yukarıdaki açıklamalar ışığında yapılmaktadır. Takdir komisyonu bu zayi olan malların değerlerini hangi oranlarda ( sıfır ila yüzde yüz arlığına kadar) belirledi ise işletmeler kayıtlarında belirlenen  bu oranları gider olarak yazabileceklerdir.

Gelir idaresi başkanlığının bir özleğesinde “520 sayılı KVK’nun 6. maddesinin birinci fıkrasıyla, kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı belirtilmiş, maddenin ikinci fıkrasıyla da safi kurum kazancının tespitinde GVK’ nun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır. Bu hüküm uyarınca tespit edilecek kurum kazancından KVK’nun 8’inci maddesi ile GVK’ nun 40’ıncı maddesinde yer alan giderler indirilebilecektir.

193 sayılı GVK’ nun “İndirilecek Giderler” başlıklı 40’ıncı maddesinin 1’inci bendinde de, ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin safi kazancın tespitinde gider olarak indirim konusu yapılabileceği hüküm altına alınmıştır.

213 sayılı VUK’nun 278’inci maddesinde; “Yangın, deprem ve su basması gibi afetler yüzünden veyahut bozulmak, çürümek, kırılmak, çatlamak, paslanmak gibi haller neticesinde iktisadi kıymetlerinde önemli bir azalış vaki olan emtia ile maliyetlerin hesaplanması mutad olmayan hurdalar ve döküntüler, üstüpü, deşe ve ıskartalar emsal bedeli ile değerlenir.” hükmü yer almaktadır.

Bu hükme göre, emtianın kıymeti düşen mal olarak emsal bedeli ile değerlenebilmesi için iktisadi kıymetindeki önemli azalışın yangın, deprem, su basması gibi tabii bir afet ve bozulmak, çürümek, kırılmak, çatlamak, paslanmak gibi haller nedeniyle olması gerekir.

VUK’nun 267’ıncı maddesinde emsal bedelinin; gerçek bedeli olmayan veya bilinmeyen veyahut doğru olarak tespit edilemeyen bir malın, değerleme gününde satılması halinde emsaline nazaran haiz olacağı değer olduğu ve sıra ile ortalama fiyat esası, maliyet bedeli esası, takdir esasına göre tayin olunacağı hüküm altına alınmıştır.

Bu hükümlere göre, maliyet bedeli ile takdir edilen değer arasındaki tutarın stoklardan düşülmek suretiyle dönem hesaplarına gider yazılması mümkün bulunmaktadır.”[9]

Takdir komisyonu tarafından takdir edilen değerlerin işletmenin kayıtlarından düşülerek gider yazılması ve sonuç hesaplarına intikal ettirilmesi idarenin bu görüşü doğrultusunda yapılabilmektedir.

6-ZAYİ OLAN MALLARIN KDV ‘Sİ İNDİRİLEBİLİR Mİ?

Katma değer vergisine tabi olan mükellefler kanunun 8’inci maddesinde sayılmıştır. Bu mükelleflerin ve vergi sorumlularının beyan esasına göre vergilendirme zamanlarında bu sorumluluklarını bir beyanname ile beyan etmeleri gerektiğini belirlemiştir.

Yine, KDV kanunun 29’uncu maddesinde mükelleflerin, yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden, bu kanunda aksine hüküm olmadıkça, faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla yüklendikleri katma değer vergisini indirebilecekleri belirlenmiştir.

KDV Kanun’un 30/c maddesinde ise, deprem, sel felaketi ve Maliye Bakanlığının yangın sebebiyle mücbir sebep ilan ettiği yerlerdeki yangın sonucu zayi olanlar hariç olmak üzere, zayi olan mallara ait katma değer vergisinin indirim konusu yapılamayacağı, hüküm altına alınmıştır.

Bakanlıkça yangın ve sel basması sonucu afet bölgesi ilen edilen yerlerdeki  “Mükelleflerin işyerlerinin bulunduğu yerin Bakanlığımızca yangın sebebiyle mücbir sebep ilan edilen yer olması kaydıyla yangın sonucu zayi olan mallara ait katma değer vergisi mükellefler tarafından indirim konusu yapılabilecek, Bakanlığımızca böyle bir belirleme yapılmayan ve münferit olarak çıkan yangın nedeniyle zayi olan mallara ait katma değer vergisi ise indirim konusu yapılamayacaktır.”[10]

Adı geçen özelgede belirtildiği gibi affet bölgesinde yangın sonucu takdir komisyonunca belirlenen değerlere isabet eden zayi olan varlıklara ait KDV ‘sinin indirim konusu yapılması ve beyanname üzerinden indiriminin yapılması kabul edilecektir.

7-YANGIN SONUCU ZAYİ OLAN MALLARIN SİGORTA BEDELLERİ

Stokların, yukarıda belirtilen herhangi bir sebeple zayi olması durumunda, yapılması gerekli ilk işlem mükelleflerin bağlı bulunduğu vergi dairesi yetki alanında yer alan Takdir Komisyonu’na başvurulmasıdır. Takdir Komisyonu vergi matrahlarını tespit etmek için idarece kullanılan; illerde defterdarın, ilçelerde mal müdürünün veya müstakil vergi dairesi olan ilçelerde ilgili vergi dairesi müdürünün veya bunların tayin edeceği memurların başkanlığı altında ilgili vergi dairesinin yetkili memurlardan oluşmaktadır.

Danıştay 4’ncü Dairesinin bir kararında “…yangın veya sair şekilde iktisadi işletmeye dâhil emtiaların değerlerinde önemli bir miktarda azalış meydana gelmesi halinde, mükellefler bu eksilmelerin tespiti için Takdir Komisyonlarına başvurabilirler [11] ” açıklaması yer almaktadır.

Stoklarda zayi olma neticesinde mükelleflerce alınacak sigorta tazminatlarının nasıl raporlanacağı VUK’ un 330’uncu maddesinde, şu şekilde açıklanmaktadır; “Emtia ve zirai mahsul ve hayvan kıymetlerinde vukua gelen zayiat dolayısıyla alınan sigorta tazminatları bunların değerinden fazla olursa bu fazlalık kâra alınır. İşletme hesabı esasında tutulan defterde bu tazminat hâsılata kaydedilir.[12]

İşletmenin stoklarının zarar görmesiyle birlikte sigorta şirketi uzmanlarının (eksperlerinin) hasarın derecesi ve miktarıyla ilgili yaptıkları çalışmalar sonuncunda ortaya çıkan zarar veya zarar gören işletme ile sigorta şirketi arasında akitten katlanılan zarar, sigorta şirketinden alınan tazminata eşitse; bu zarar bir takdir komisyonu kararına ihtiyaç olmadan gider olarak raporlanabilir. Sigorta şirketinden alınan (tazminatın bu zarar mahsubundan) artan tutar vergiye tabi gelir olarak işlem görür, hasılat olarak işletme kayıtlarına alınmalıdır.

Sigorta şirketi uzmanlarının değerlendirmesi sonucu ortaya çıkan hasılat fazlası veya gider fazlası durumuna göre işletme kayıtlarına gelir veya gider olarak kayıt ederek, görmüş oldukları varlık azalmasına ilişkin zayi işlemlerini gerçekleştirebileceklerdir.

8-SONUÇ

Ege, Akdeniz bölgelerinde çıkan ve ülkemizin içini yakan yangınlar ile Karadeniz ve Doğu Anadolu bölgesinde oluşan sel baskınları sonucu buralarda bulunan işletmelerin ve yaşayan insanların çok büyük ekonomik kayıpları söz konusu olmaktadır.

Vergi idaresine kayıtlı olarak faaliyet yürüten işletmelerin yangın ve sel nedeniyle varlıklarında ortaya çıkan azalmalar ve kayıplar, idarenin bu bölgeleri affet bölgesi ilan etmesi ile zayi olan malların mali defterlerinde mevcut bulunan kayıtlı varlıklarının ne gibi bir işleme tabi tutulacakları Vergi kanunlarımızda belirlenmiştir.

Zayi olan varlıkların işletme kayıtlarından nasıl çıkarılacağı ve sigortalı olan bu varlıkların değer tespitleri ve bunların kayıtlara alınmasının kanunlarımızda nasıl gösterildiği anlatılmıştır.

Zayi olan ve değeri düşen varlıklar,  maliyet, değerleme ve gider yazılması gösterilmiş, bu kayıpların takdir komisyonu tarafından takdir edileceği Danıştay’ın kararı doğrultusunda ortaya konulmuştur.

Gelir idaresinin vermiş olduğu özelgeler ışığında afet bölgesindeki varlıklardaki azalmaların gider yazılabileceği, KDV ‘nu açısından bu tutarlara isabet eden azalışların bünyesinde taşıdığı KDV’lerin indirim konusu yapılabileceğinin kabul edileceği, idarece kabul edilmiştir.

İşletme kayıtlarında mevcut bulunan varlıkların sigortalanması halinde bu zayi olan mallara ilişkin sigorta uzmanlarının belirlemiş olduğu tutarların kayıtlara alınarak gelir ve gider yazılabileceği bunlara ait zayi olan KDV ‘nin indirim konusu yapılacağı kanunlarımızca belirlenmiştir.


[2] Çevirim içi; https://www.gib.gov.tr/hazine-ve-maliye-bakanligi-tarafindan-yangindan-etkilenen-yerler-icin-mucbir-sebep-hali-ilan-edildi 06.08.2021

[3] Orhan Sevilengül, Genel Muhasebe, 10. Baskı, Ankara, Gazi Yayınları, 2001, s. 269

[4] İbrahim Güler, BOBİ TFRS uygulaması, Ankara, Ankara, Yaklaşım Yay.San ve Tic.A.Ş., 2018, s. 133

[5] 10.01.1961 tarih, 10703 sayılı RG, VUK; 262 Md.

[6] Güler, age, s,337

[7] Zayi Hakkında, (Çevrimiçi) https://sozluk.gov.tr/, 05.08.2021

[8]Çevirim içi;  https://vergiraporu.com.tr/upImage/org/2011-140-Zayi_Olan_Mallarin_Vergi_Mevzuatindaki_Yeri_Ve_Muhasebelestirilmesi-Engin_Sandikci%20.pdf 05.08.2021

[9] T.C. Gelir İdaresi Başkanlığı, İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı, Mükellef Hizmetleri Katma Değer Vergisi Grup Müdürlüğü, Yangın sonucu zayi olan mallara ait takdir edilen bedelin stoklardan düşülmesi ve KDV karşısındaki durumu hk. 28.09.2011 tarih B.07.1.GİB.4.34.17.01-KDV.30-1647 Özelgesi

[10] T.C. Gelir İdaresi Başkanlığı, 28.09.2011 Tarih B.07.1.Gib.4.34.17.01-Kdv.30-1647 Özelgesi

[11]Çevirim içi; https://blog.lexpera.com.tr/stoklarda-zayi-olma-kavraminin-turk-vergi-sistemi-karsisinda-durumu/ 06.08.2021

[12] 10.01.1961 tarih, 10703 sayılı RG,  V.U.K., md.330.


Kaynak: SMMM – Bağımsız Denetçi Sorumlu Ortak Ertuğrul KILIÇ’ın özel İzni ile yayınlanmıştır. Ertuğrul Kılıç tarafından bize şahsen iletilen yazının tüm hakları ve sorumluluğu yazara aittir.
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


YAZARIN DİĞER YAZILARI

Dul ve Yetimler, Emekliler, Gaziler, Engelliler Emlak Vergisi Ödeyecek mi?

Kitap Tanıtımı: Ertuğrul Kılıç – Siyasi Partilerin Mali İşlemler Rehberi Muhasebe ve İç Kontrol

Kasadaki Parayı Faize Ver Ama Ben Faize Karşıyım

Binek Otomobili Gider Kısıtlamasında Uygulanan Yanlış Muhasebe Kaydı Uygulamaları

İnternette “Youtube” Olarak Reklam Alanlar Vergi Ödeyecekler mi?

Kimler Kira Vergisi Ödeyecek?

İşletmelere Vergi Yapılandırılması Yerine, Karşılıksız Sermaye Konulmalı

Esnek Çalışma Kıdem Tazminatının Ölüm Fermanı 

Kıdem Tazminatı – Tamamlayıcı Emeklilik Ve Çalışma Hayatına Etkileri-3

Kıdem Tazminatı – Tamamlayıcı Emeklilik Ve Çalışma Hayatına Etkileri-2

Kıdem Tazminatı – Tamamlayıcı Emeklilik Ve Çalışma Hayatına Etkileri

Pandemi Sürecinde Çalışılmadan Geçen Sürelerin Kıdem Tazminatına Etkisi

KOBİ’ler İçin Borçlandırma Yerine, Sermaye Katılım Ortaklığı Kurulmalı

İşletmelerin Binek Otomobil Maliyetlerinin Giderleştirilmesi Ve Amortisman Kâbusu Bitmiyor!

VUK 353/1‘de Yapılan Değişiklik Ve Elektronik Faturada Ceza Uygulaması.

Elektronik Fatura Yerine Kâğıt Fatura Kesilirse Ceza Uygulanabilir Mi?

]]>
https://www.muhasebenews.com/yangin-ve-sel-felaketleri-sonucu-zarar-goren-isletmeye-ait-varliklarin-durumu/feed/ 0
Yangında hasar gören ürünler için nasıl bir muhasebe kaydı yapmalıyız? https://www.muhasebenews.com/yanginda-hasar-goren-urunler-icin-nasil-bir-muhasebe-kaydi-yapmaliyiz/ https://www.muhasebenews.com/yanginda-hasar-goren-urunler-icin-nasil-bir-muhasebe-kaydi-yapmaliyiz/#respond Tue, 01 Feb 2022 02:30:00 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=121664 Yangında hasar gören sabit kıymetler için bağlı bulunduğumuz vergi dairesine müracaat etmemiz neticesinde Taktir Komisyonu işyerimize gelerek hasar gören sabit kıymetlerimizin onarıldığını görerek tutanak tanzim etti. Sonra raporunu düzenleyerek sabit kıymetlerin defter değerinden fazla yani bu günkü değerini raporunda belirtti. Muhasebe kaydı nasıl yapılacak?

Takdir işleminin onarım yapılmadan önce yapılması gerekirdi. Yapılan Takdir işlemi yanlıştır. 

Elbette onarım yapınca değeri yüksek olur. 

Onarım bedelini kayıtlı değere ilave yaparak muhasebe kaydı yapmanız gerekir.


Özelge: Yangın sonucu zayi olan mallara ait takdir edilen bedelin stoklardan düşülmesi ve KDV karşısındaki durumu hk.

Sayı: B.07.1.GİB.4.34.17.01-KDV.30-1647

Tarih: 28/09/2011

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Katma Değer Vergisi Grup Müdürlüğü

Sayı:B.07.1.GİB.4.34.17.01-KDV.30-164728/09/2011
Konu:Yangın sonucu zayi olan mallara ait takdir edilen bedelin stoklardan düşülmesi ve KDV karşısındaki durumu. 

İlgide kayıtlı dilekçenizde, 2009 yılında işyerinizde çıkan yangın sonucunda zayi olan ve Takdir Komisyonunca emsal bedeli 0 (sıfır) olarak tespit edilen mallarınızın değerinin 215.293,33 TL olduğu belirtilerek, bu malların stoklardan düşülerek zarara atılıp atılamayacağı ile söz konusu mallar için yüklenilen katma değer vergisinin indirim konusu yapılıp yapılamayacağı hususunda Başkanlığımız görüşü istenilmektedir.

KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 6 ncı maddesinin birinci fıkrasıyla, kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı belirtilmiş, maddenin ikinci fıkrasıyla da safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır. Bu hüküm uyarınca tespit edilecek kurum kazancından Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 8 inci maddesi ile Gelir Vergisi Kanunu’nun 40 ıncı maddesinde yer alan giderler indirilebilecektir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun “İndirilecek Giderler” başlıklı 40 ıncı maddesinin 1 inci bendinde de, ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin safi kazancın tespitinde gider olarak indirim konusu yapılabileceği hüküm altına alınmıştır.

213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 278 inci maddesinde; “Yangın, deprem ve su basması gibi afetler yüzünden veyahut bozulmak, çürümek, kırılmak, çatlamak, paslanmak gibi haller neticesinde iktisadi kıymetlerinde önemli bir azalış vaki olan emtia ile maliyetlerin hesaplanması mutad olmayan hurdalar ve döküntüler, üstüpü, dese ve ıskartalar emsal bedeli ile değerlenir.” hükmü yer almaktadır.

Bu hükme göre, emtianın kıymeti düşen mal olarak emsal bedeli ile değerlenebilmesi için iktisadi kıymetindeki önemli azalışın yangın, deprem, su basması gibi tabii bir afet ve bozulmak, çürümek, kırılmak, çatlamak, paslanmak gibi haller nedeniyle olması gerekir.

Vergi Usul Kanunu’nun 267 nci maddesinde emsal bedelinin; gerçek bedeli olmayan veya bilinmeyen veyahut doğru olarak tesbit edilemeyen bir malın, değerleme gününde satılması halinde emsaline nazaran haiz olacağı değer olduğu ve sıra ile ortalama fiyat esası, maliyet bedeli esası, takdir esasına göre tayin olunacağı hüküm altına alınmıştır.

Bu hükümlere göre, maliyet bedeli ile takdir edilen değer arasındaki tutarın stoklardan düşülmek suretiyle dönem hesaplarına gider yazılması mümkün bulunmaktadır.

KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

Katma Değer Vergisi Kanununun;

-29 uncu maddesinde mükelleflerin, yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla yüklendikleri katma değer vergisini indirebilecekleri;

-30/c maddesinde ise, deprem, sel felaketi ve Maliye Bakanlığının yangın sebebiyle mücbir sebep ilan ettiği yerlerdeki yangın sonucu zayi olanlar hariç olmak üzere, zayi olan mallara ait katma değer vergisinin indirim konusu yapılamayacağı,

hüküm altına alınmıştır.

Bu çerçevede, mükelleflerin işyerlerinin bulunduğu yerin Bakanlığımızca yangın sebebiyle mücbir sebep ilan edilen yer olması kaydıyla yangın sonucu zayi olan mallara ait katma değer vergisi mükellefler tarafından indirim konusu yapılabilecek, Bakanlığımızca böyle bir belirleme yapılmayan ve münferit olarak çıkan yangın nedeniyle zayi olan mallara ait katma değer vergisi ise indirim konusu yapılamayacaktır.

Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, işyerinizde çıkan yangın sonrasında Bakanlığımızca  mücbir sebep ilan edilmediği taktirde, yangında zayi olan mallara ait yüklenilen KDV nin indirimi mümkün değildir. Bu nedenle, zayi olan mallara ait daha önce indirim konusu yapılan KDV nin, işyerinizde münferit olarak çıkan yangının meydana geldiği vergilendirme dönemi itibariyle 1 No.lu KDV Beyannamesinin “İlave Edilecek KDV” satırına dahil edilmek suretiyle düzeltilmesi gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.


Kaynak: ismmmo,GİB
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/yanginda-hasar-goren-urunler-icin-nasil-bir-muhasebe-kaydi-yapmaliyiz/feed/ 0
Fransa Mukimi Firmadan Yangın Söndürme İçin Helikopter Kiralanması Nedeniyle Yapılan Ödemelerden Tevkifat Yapılıp Yapılmayacağı https://www.muhasebenews.com/fransa-mukimi-firmadan-yangin-sondurme-icin-helikopter-kiralanmasi-nedeniyle-yapilan-odemelerden-tevkifat-yapilip-yapilmayacagi/ https://www.muhasebenews.com/fransa-mukimi-firmadan-yangin-sondurme-icin-helikopter-kiralanmasi-nedeniyle-yapilan-odemelerden-tevkifat-yapilip-yapilmayacagi/#respond Wed, 08 Dec 2021 08:38:58 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=119042

T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı
Gelir Kanunları Gelir ve Kurumlar Vergileri Grup Müdürlüğü

 

Sayı

:

E-62030549-125-846149

15.10.2021

Konu

:

Fransa Mukimi Firmadan Helikopter Kiralanması Nedeniyle Yapılan Ödemelerden Tevkifat Yapılıp Yapılmayacağı

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, ülkemizde yaşanan orman yangınları nedeniyle Fransa’da mukim olan ve Türkiye’de işyeri ve daimi temsilcisi bulunmayan … firmasından, 50 uçuş saati süreyle helikopter ve uçuş ekibi ile yangın söndürme ve soğutma hizmetinin alındığı belirtilerek, söz konusu helikopter ve uçuş ekibi için yapılacak ödemeler üzerinden Kurumlar Vergisi Kanunu ve Katma Değer Vergisi Kanunu kapsamında kesinti yapılıp yapılmayacağı hususunda Başkanlığımız görüşleri sorulmuştur.

A- KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasında; birinci maddede sayılı kurumlardan kanuni ve iş merkezlerinden her ikisi de Türkiye içinde bulunmayanların, sadece Türkiye’de elde ettikleri kazançları üzerinden vergilendirileceği hükme bağlanmış, üçüncü fıkrasında ise dar mükellefiyet mevzuuna giren kurum kazancının hangi kazanç ve iratlardan oluştuğu belirtilmiştir. Anılan maddenin üçüncü fıkrasının (ç) bendinde de taşınır ve taşınmazlar ile hakların Türkiye’de kiralanmasından elde edilen kazançların, dar mükellefiyet konusuna giren kurum kazancı olarak vergilendirileceği hükme bağlanmıştır.

Aynı maddenin dördüncü fıkrasında ise maddede belirtilen kazanç veya iratlar ile gelir unsurlarının Türkiye’de elde edilmesi ve Türkiye’de daimî temsilci bulundurulması konularında, 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun ilgili hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.

Taşınır ve taşınmaz mallar ile hakların Türkiye’de kiralanmasından elde edilen iratlar, dar mükellefiyette kurum kazancını oluşturan kazanç ve iratlar arasında sayılmıştır. Bunlar, dar mükellef kurumların gayrimenkul sermaye iradı niteliğindeki kazançlarıdır. 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 7 nci maddesine göre, bu tür kazançların elde edilmiş sayılması için taşınmaz ve taşınır malların Türkiye’de bulunması ve bu mal ve hakların Türkiye’de kullanılması veya Türkiye’de değerlendirilmesi gerekmektedir. Türkiye’de değerlendirme, ödemenin Türkiye’de yapılması veya ödeme yabancı memlekette yapılmışsa Türkiye’de ödeyenin veya nam ve hesabına ödeme yapılanın hesaplarına intikal ettirilmesi veya kârından ayrılmasıdır.

1 seri no. lu Kurumlar Vergisi Tebliğinin “III- Dar Mükellefiyet Esasında Verginin Tarhı ve Ödenmesi” başlıklı bölümün alt bölümlerinde dar mükelleflerin vergilendirilmesine ilişkin ayrıntılı açıklamalara yer verilmiştir.

Aynı Kanunun 30 uncu maddesinde de dar mükellefiyete tâbi kurumların maddede bentler halinde sayılan kazanç ve iratları üzerinden, bu kazanç ve iratları avanslar da dahil olmak üzere nakden veya hesaben ödeyen veya tahakkuk ettirenler tarafından kurumlar vergisi kesintisi yapılacağı hükmüne yer verilmiş olup maddenin birinci fıkrasının (c) bendinde gayrimenkul sermaye iratlarından kurumlar vergisi kesintisi yapılacağı hükme bağlanmıştır. 2009/14593 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca gayrimenkul sermaye iratları üzerinden yapılacak kurumlar vergisi kesintisi oranı, 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanunu kapsamındaki faaliyetlerden sağlanacak gayrimenkul sermaye iratlarından %1, diğerlerinden %20 olarak belirlenmiştir.

Bu hüküm ve açıklamalara göre, ülkemizde yaşanan orman yangınları nedeniyle, Derneğinizin Fransa’da mukim olan … firmasından Türkiye’de yangın söndürme ve soğutmalarına katılmak üzere, 50 uçuş saati süreyle helikopter ve uçuş ekibi için yapacağı ödemeler, iç mevzuatımıza göre kira ödemesi olarak değerlendirilmesi ve Kurumlar Vergisi Kanununun 30 uncu maddesinin birinci fıkrasının (c) bendine göre %20 oranında vergi kesintisi yapılması gerekmektedir.

B- ÇİFTE VERGİLENDİRMEYİ ÖNLEME ANLAŞMASI YÖNÜNDEN:

Türkiye Cumhuriyeti ile Fransa Cumhuriyeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması 01.01.1990 tarihinden itibaren uygulanmakta olup söz konusu Anlaşmanın “Gayrimaddi Hak Bedelleri“ne ilişkin 12 nci maddesinin 1, 2 ve 3 üncü fıkralarında;

“1. Bir Akit Devlette doğan ve diğer Akit Devletin bir mukimine ödenen gayrimaddi hak bedelleri, bu diğer Devlette vergilendirilebilir.

2. Bununla beraber, sözkonusu gayrimaddi hak bedelleri elde edildikleri Akit Devlette ve o Devletin mevzuatına göre de vergilendirilebilir; ancak kendisine ödemede bulunan kişi gayrimaddi hak bedelinin gerçek lehdarı ise, bu şekilde alınacak vergi gayrimaddi hak bedelinin gayrisafi tutarının yüzde 10’unu aşmayacaktır.

3. Bu maddede kullanılan “gayrimaddi hak bedelleri” terimi, sinema filmleri, radyo-televizyon yayınlarında kullanılan filmler ve bantlar dahil olmak üzere edebi, artistik, bilimsel her nevi telif hakkının veya her nevi patentin, alameti farikanın, desen veya modelin, planın, gizli formül veya üretim yönteminin veya sınai, ticari, bilimsel tecrübeye dayalı bilgi birikiminin kullanma imtiyazı, kullanma hakkı veya satışı ile sınai, ticari, bilimsel teçhizatın kullanma imtiyazı veya kullanma hakkı karşılığında elde edilen her nevi bedeli kapsar.”

hükümleri öngörülmüştür.

Buna göre, Fransa’da mukim olan ve Türkiye’de kanuni merkezi veya iş yeri bulunmayan … şirketinden mürettebatıyla birlikte helikopter kiralama faaliyetinin, ilgili Anlaşmanın “Gayrimaddi Hak Bedelleri”ni düzenleyen 12 nci maddesi hükümleri çerçevesinde değerlendirilmesi gerekmektedir.

Söz konusu Anlaşmanın 12 nci maddesinin 3 üncü fıkrasında gayrimaddi hak bedeli tanımlanmakta olup mürettebatıyla birlikte helikopter kiralama faaliyetinin, bu fıkrada yer alan “..sınai, ticari, bilimsel teçhizatın kullanma imtiyazı veya kullanma hakkı karşılığında elde edilen her nevi bedeli kapsar.” ifadesi kapsamında değerlendirilmesi ve Türkiye’de doğan ve Fransa’da mukim kuruma yapılan bu türden ödemelerin gayrisafi tutarı üzerinden Anlaşmanın 12’nci maddesinin 2’nci fıkrası uyarınca Türkiye’de %10 oranını aşmayacak şekilde vergi kesintisi yapılması gerekmektedir. Ancak, söz konusu ödemelere iç mevzuatımızda daha düşük bir oranın uygulanması halinde iç mevzuatımızda belirlenen bu düşük oranın uygulanacağı tabiidir.

Fransa mukimi firmanın Türkiye’de elde ettiği kazanç veya iratların ilgili Anlaşma çerçevesinde vergiye tabi tutulabilmesi için, mukimi olduğu ülkenin yetkili makamlarından mukimlik belgesi alması ve bu belgenin aslı ile noter veya bu ülkedeki Türk konsolosluklarınca tasdikli Türkçe tercümesinin bir örneğini, kendilerine yapılan ödeme üzerinden vergi tevkifatı yapacak vergi sorumlularına ibraz etmeleri gerekmektedir. Vergi sorumluları teslim aldıkları söz konusu mukimlik belgelerini gerektiğinde yetkili makamlara ibraz etmek üzere muhafaza edeceklerdir. Mukimlik belgesinin ibraz edilememesi durumunda ise ilgili Anlaşma hükümleri yerine iç mevzuat hükümleri uygulanacaktır.

C- KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

3065 sayılı KDV Kanununun,

1/1 inci maddesinde, Türkiye’de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin; 1/2 inci maddesinde, her türlü mal ve hizmet ithalatının KDV’ye tabi olduğu,

4/1 inci maddesinde, hizmetin, teslim ve teslim sayılan haller ile mal ithalatı dışında kalan işlemler olduğu, bu işlemlerin; bir şeyi yapmak, işlemek, meydana getirmek, imal etmek, onarmak, temizlemek, muhafaza etmek, hazırlamak, değerlendirmek, kiralamak, bir şeyi yapmamayı taahhüt etmek gibi şekillerde gerçekleşebileceği,

6 ncı maddesinde işlemlerin Türkiye’de yapılmasının, malların teslim anında Türkiye’de bulunmasını, hizmetin Türkiye’de yapılmasını veya hizmetten Türkiye’de faydalanılmasını ifade etiği,

9/1 inci maddesinde, mükellefin Türkiye içinde ikametgâhının, işyerinin, kanuni merkezi ve iş merkezinin bulunmaması hallerinde ve gerekli görülen diğer hallerde Hazine ve Maliye Bakanlığının, vergi alacağının emniyet altına alınması amacıyla, vergiye tabi işlemlere taraf olanları verginin ödenmesinden sorumlu tutabileceği

hüküm altına alınmıştır.

KDV Genel Uygulama Tebliğinin “I/C.2.1.2.1. İkametgâhı, İşyeri, Kanuni Merkezi ve İş Merkezi Türkiye’de Bulunmayanlar Tarafından Yapılan İşlemler” başlıklı bölümünde;

“3065 sayılı Kanunun 1 inci maddesine göre bir hizmetin KDV’nin konusuna girebilmesi için Türkiye’de ifa edilmesi gerekmektedir. Aynı Kanunun (6/b) maddesinde ise Türkiye’de yapılan veya faydalanılan hizmetlerin Türkiye’de ifa edilmiş sayılacağı hükme bağlanmıştır.

Buna göre, ikametgâhı, işyeri, kanuni merkezi ve iş merkezi Türkiye’de bulunmayanların Türkiye’de yaptığı hizmetler ile bunların yurt dışında yaptığı ancak Türkiye’de faydalanılan hizmetler KDV’ye tabi olacaktır.

Bu gibi hizmet ifalarında mükellef, esas olarak hizmeti ifa eden olmakla birlikte, Türkiye’de ikametgâhı, işyeri, kanuni merkezi ve iş merkezi bulunmadığından, KDV’nin tamamı, hizmetten faydalanan yurt içindeki muhatap tarafından sorumlu sıfatıyla beyan edilip ödenecektir.”

açıklamalarına yer verilmektedir.

Buna göre, Derneğiniz tarafından orman yangınlarında kullanılmak üzere Fransa mukimi firmadan alınan yangın söndürme helikopteri ve uçuş ekibinin kiralanması hizmetinden Türkiye’de yararlanıldığından, bu hizmetlerin KDV’ye tabi tutulması gerekmekte olup söz konusu hizmet bedeli üzerinden hesaplanan KDV’nin, hizmeti alan Derneğiniz tarafından 2 No.lu KDV Beyannamesi ile beyan edilip ödenmesi gerekmektedir.

 


Kaynak: GİB Özelge
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/fransa-mukimi-firmadan-yangin-sondurme-icin-helikopter-kiralanmasi-nedeniyle-yapilan-odemelerden-tevkifat-yapilip-yapilmayacagi/feed/ 0
TESK Genel Başkanı Palandöken: Doğal afetlere karşı sigortalılık oranı artırılmalı https://www.muhasebenews.com/tesk-genel-baskani-palandoken-dogal-afetlere-karsi-sigortalilik-orani-artirilmali/ https://www.muhasebenews.com/tesk-genel-baskani-palandoken-dogal-afetlere-karsi-sigortalilik-orani-artirilmali/#respond Thu, 26 Aug 2021 16:00:40 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=114369 Yangın ve sel bölgelerinde incelemelerde bulunan ve her türlü doğal afete karşı sigortalılık oranının artması için adımlar atılması gerektiğini hatırlatan TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken,“Ülkemiz son birkaç yıldır maalesef deprem, sel, yangın, kuraklık, heyelan gibi birçok üzücü felaketler yaşadı ve acı tecrübeler edindi. Bunların tekrar olmayacağının garantisi yok fakat bir dizi önlem ve atılması gereken adım var. Öncelikle doğal afetlere karşı sigortalılık oranı artırılmalı” dedi.

-“DOĞAL AFETLER TÜM YAŞAM ALANLARIMIZA ETKİ EDİYOR”

Bina, araç, işyeri ve çiftliklerin doğal afetlere karşı kasko ve hasar sigortalarının yapılmasının önemine değinen Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “DASK’ın verilerine göre ülke genelinde sigortalılık oranı yüzde 58’e ulaşmış fakat ülkemizin dört bir yanında birçok farklı doğal afetin meydana geldiği ve gelebileceği göz önünde bulundurulduğunda bu oran halen yeterli değil. 7,4 milyon konut halen sigortasız. Son 5 yılda ise ülkemizde 13 binin üzerinde orman yangını meydana geldi. Bu yaşanan doğal afetlerde yalnızca binalar ya da ormanlar değil aynı zamanda araçlar da hasar görüyor. Örneğin yalnızca Bartın’da en son yaşanan sel felaketinde 49 araç hasar gördü. Yani görüldüğü üzere hem araç, hem iş yeri hem bina, hem çiftlik ve tarımsal alanlarımız birçok doğal afetten zarar görüyor. DASK yangını, araç sigortası doğal afetleri karşılamıyor. Bunun için doğal afetlere karşı kasko veya tam paket sigorta yaptırılmalı. Binaların deprem sigortası, araçların kaskosu, çiftlik ve benzeri yerler ile iş yerlerinin tam paket sigortasını yaptırmak, öncelikli hedef olmalı” şeklinde belirtti.

-“FELAKET GELDİKTEN SONRA ÜZÜLMEK YERİNE ÖNCEDEN ÖNLEM ŞART”

Doğal afetler yaşandıktan sonra üzülmek yerine yaşanmadan önce tüm süreçleri gözden geçirip hazırlıklı olunması gerektiğini vurgulayan Palandöken, “Sigortalılık oranını artırmak için öncelikli olarak sigorta fiyatlarında indirim yapılmalı. Ormanlık alanlara yakın çiftlik veya evlerin riski de yüksek olması nedeniyle sigorta primleri de yüksek olduğu için sigortalılık oranı maalesef düşük. Araçlarda da aynı şekilde zorunlu trafik sigortasını bile yaptırmayan halen binlerce araç varken, kasko yaptırmayanların sayısı daha yüksek. Fiyatların düşürülmesi sigortalılık oranının artmasında en önemli kriter. Bununla birlikte bunun kadar önemli olan bir diğer adım da sigorta bilincinin tüm ülkeye yayılması. Tedbir kuldan, takdir Allah’tan diye güzel bir sözümüz var. Her yaşanan felakette oturup üzülmek yerine önce önlemimizi almalıyız. Deprem çantası hazırlamak, binalarının risk analizini yaptırmak, riskli yerleri bina veya tarımsal alan için kullanmamak gibi kendi önlemlerini de almalı. Ancak yaşanan felaketlerden ders alarak yaşanılacak olanların önüne geçilebilir” diye konuştu.


Kaynak: TESK
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/tesk-genel-baskani-palandoken-dogal-afetlere-karsi-sigortalilik-orani-artirilmali/feed/ 0
Yangın, sel ve vergi https://www.muhasebenews.com/yangin-sel-ve-vergi/ https://www.muhasebenews.com/yangin-sel-ve-vergi/#respond Mon, 23 Aug 2021 01:00:00 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=114174

Dr. Numan Emre ERGİN
Avukat, YMM, E. Hesap Uzmanı
n.emre.ergin@hotmail.com


Ağustos ayı genelde tatillerin yapıldığı, gündemin sakin olduğu bir aydır. Ancak bu seneki Ağustos bazı güney illerimizde yaşanan yangın ve bazı kuzey illerinde yaşanan sel felaketi nedeniyle maalesef oldukça hareketli bir ay oldu. Tabiri caizse güneyde yangın, kuzeyde ise sel düşmanıyla birçok cephede savaştık. Ancak bu savaşta maalesef mağlup olduk.

Güneyde, özellikle turistik bölgelerde görülen Cumhuriyet tarihimizin en büyük yangını çok kısa bir zamanda geniş bir alana yayıldı ve yangınlara müdahalede geç kalındı. Aynı zamanlarda, farklı bölgelerde başlayan yangınların terör veya sabotaj nedeniyle mi, yoksa küresel ısınmanın etkisiyle doğal nedenlerden mi kaynaklandığı sorusu hala net olarak cevap bulmuş değil. Ancak hangi sebeple başlarsa başlasın, yangının bir ihmaller zinciri (belki de kasıt!) sonucu uzun süre devam edip söndürül(e)mediğini, devletimizin gerekli önlemleri önceden almadığını, kriz yönetiminde bir kez daha sınıfta kaldığını, yangına müdahale etmesi gereken söndürme uçaklarının çok da yüksek sayılmayacak bir tutar karşılığında bakımlarının yapılmayarak çürümeye terk edildiğini, askerin söndürme çalışmalarına dahil edilmediğini, yangının göz göre göre termik santrallere ulaşmasını (Allah’tan nükleer santralimiz yokmuş), afet bölgesine inci gibi dizilen bakanların kamuoyuna tatmin edici cevaplar ver(e)meyip sorumluluğu başkalarına atmalarını, devlet babasından göremediği yardımı dışarıda arayan insanların hain ilan edilmelerini, olay mahallinden haber vermeye çalışan basının sansürlenmesini, daha yangın söndürülmeden bölgede yapılması planlanan yeni konut projelerinin promosyonunu (öyle ki; evi yanmayanlar bile “keşke evim yansaydı” diyecekmiş!), yangını fırsat bilen bazı gözü doymaz şirketlerin kalan ağaçları da kesme ihanetini, bütün bunlar olurken de milyonlarca ağacın, hayvanın, canlının yok olmasını hep birlikte izledik. Diğer taraftan, yorgunluktan bitkin düşen, şehit olan itfaiye erlerini, yangını söndürmeye çalışan sade vatandaşları, köylüleri, bölgeden kendi imkanlarıyla bilgi aktarmaya çalışanları, yurdun her köşesinden söndürme çalışmaları için yardım organize edenleri de gönlümüzün en güzel yerlerine nakşettik. Yaşananlar, bize kriz yönetimi ve sivil toplum örgütlenmesinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha ortaya koydu.

Tam yangın felaketinden kurtulduk derken, bitmeyen bir kâbus gibi bu sefer de kuzeydeki illerimizde yaşanan sel felaketiyle irkildik. Haritadan silinen kasabalar, sular içinde kaybolan insanlar, binaları, köprüleri parçalayıp denize akan tomruklar bir film şeridi gibi gözlerimizin önünden geçti. Gerek yangın, gerek sel her ne kadar doğal afet olarak adlandırılsa da her iki felaketi bir kader veya doğal afet olarak kabul etmek, bu afetlerin gerçek nedenlerini anlamamızın önüne geçecektir. Belki ilk kıvılcım, ilk yağmur damlası doğal nedenlerle çıktı ama hem yangının hem selin geniş çaplı bir afete dönüşmesinde insanoğlunun etkisi muhakkak bulunmaktadır. Ormanlarda ateş yakılmasa, plastik, cam gibi artıklar arkada bırakılmasa, ormanlık alanlar katledilip betonlaşma olmasa, dere yataklarına binalar yapılmasa, tomruk depoları dere kenarlarına yığılmasa, her yere adım başı HES yapılmasa bu kadar büyük kayıplar yaşanır mıydı? Bu yaşananlardan doğaya çöpünü atan ben, ormanları villa-otel yapmak için umarsızca talan eden, dere yatağına düşünmeden kaçak ev yapan sen, bunlara izin verip göz yuman, dur diyen mahkeme kararını uygulamayan bürokrat/siyasetçi, dur demeyen hakim, soruşturma açmayan savcı, bunları yapan, meşrulaştıran siyasetçiye oy veren vatandaş, tarlasını üç kuruş fazlaya satan köylü, tarım alanlarını imara açan belediyeciler, belediyeleri bypass etmek için yetkileri merkeze çekenler, olanlara şikayet etmek ve eleştirmek dışında bir şey yapmayanlar, kısacası hepimiz sorumluyuz. Yaşananlar doğanın olağan hayatına dönme çabası aslında. Tabiat ana üzerindeki asalak virüslere tepki veriyor sadece…

Bu girişten sonra konunun vergisel yönüne değineceğim. Öncelikle, yaşanan afetler sonrasında Gelir İdaresi Başkanlığı hızlı aksiyon alarak afet yaşanan bölgelerde mücbir sebep ilan etti1. Buna göre, yangın yaşanan bölgelerde 28.07.2021-01.11.2021 tarihleri arasında, sel yaşanan bölgelerde ise 11.08.2021-31.12.2021 tarihleri arasında mücbir sebep ilan edilmiş ve bu dönemlerde verilmesi gereken beyannameler ile ödenmesi gereken vergiler açısından bir erteleme ve 24 aya kadar bir taksitlendirilme imkanı getirilmiştir. Başkanlığın bu hızlı davranışı önemli ve gerekli olmakla birlikte yeterli değildir. Özellikle sel felaketinin yaşandığı bölgelerden gelen görüntüler hiç de iç açıcı değildir. Bölgedeki esnaf ve ticaret erbabı bırakın vergi ödemeyi, sermayesini dahi kaybetmiştir. Bu nedenle, Devlet afetlerden etkilenenlerin bütün kamu borçlarını silmeli, hatta sermayesini kaybedenlere hibe yapmalıdır. Vergi Usul Kanunu (VUK)’nun 115. maddesi ile 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun’un 105. maddesi kamu borçlarının terkinine imkan vermektedir.

VUK md. 115 uyarınca, yangın ve sel nedeniyle varlıklarının en az üçte birini kaybeden mükelleflerin bu afetlerin zarar verdiği gelir kaynakları ile ilgili bulunan vergi borçları ve vergi cezaları; mahsullerinin en az üçte birini kaybeden mükelleflerin, âfete mâruz arazi için zararın tahakkuk ettiği hasat ve devşirme zamanına tesadüf eden yıla ait olarak tahakkuk ettirilen arazi vergisi borçları ve vergi cezaları Hazine ve Maliye Bakanlığınca zararla orantılı olmak üzere, kısmen veya tamamen terkin olunabilmektedir. Bakanlık terkin yetkisini mahalline devredebilir. Zarar derecesini ve ilgili bulunduğu gelir kaynağını yerel idare heyetleri yaptıracağı tahkikat üzerine tesbit eder. 6183 sayılı Kanun ise yangın ve sel nedeniyle varlıklarının ve mahsullerinin en az üçte birini kaybedenler adına tahakkuk ettirilmiş ve afetlerin zarar verdiği gelir kaynakları ile ilgili amme alacaklarının Cumhurbaşkanı kararıyla kısmen veya tamamen terkin olunacağını belirtmiş, ancak bu imkandan yararlanmak için afetin meydana gelme tarihinden itibaren 6 ay içinde ilgili kamu kuruluşuna yazı ile müracaat edilmesi şartını getirmiştir. Görüldüğü üzere, gerek yangın, gerek sel nedeniyle zarara uğrayanların vergi ve diğer kamu borçlarının silinmesi mümkündür. 6183 sayılı Kanun her ne kadar bir yazılı başvuru öngörse de, böyle bir başvuru beklenmeden zarar görenlerin zararı tespit ettirilerek vergi, sgk primi vb. bütün kamu borçları silinmelidir. Konuya ilişkin olarak en kısa zamanda bir Cumhurbaşkanı Kararı çıkarılarak, Gelir İdaresi Başkanlığı’nca zarar tespit komisyanları oluşturulmalı, vergi müfettişlerinin de bu komisyonlarda çalışması sağlanarak vakit kaybedilmemelidir

Yaşanan afet sonrasında hızlıca alınan diğer bir aksiyon, 13 Ağustos 2021 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan 4372 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı’yla yardım kampanyası başlatılarak bu konuda Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD)’nın görevlendirilmesidir. AFAD, bu Karar sonrasında internet sitesinde yardım için yapılacak banka hesaplarını paylaşmıştır. Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 10. maddesi, Gelir Vergisi Kanunu’nun 89. maddesi uyarınca, Cumhurbaşkanı’nca başlatılan kampanyalara yapılan bağış ve yardımların tamamının gelir ve kurumlar vergisi matrahından indirilmesi mümkündür. Bu nedenle, beyanname veren bütün mükelleflerin (ücret, kira geliri nedeniyle beyanname verenler dahil) yaptıkları bu bağışları matrahtan indirmeleri mümkün olacaktır. İndirim imkanı ancak beyan edilen matrah kadar olup matrahı aşan bağış tutarın sonraki dönemlere devri mümkün değildir.

Devletin IBAN bilgileri verip yardım kampanyası başlatmasının çeşitli eleştirilere neden olması, toplanan bağışların nerelere harcandığının şeffaf bir şekilde kamuoyu ile paylaşılmaması nedeniyle geçmişteki benzer kampanyalara katılım sınırlı olmuştu. Bu nedenle, afet yaşanan bölgelere başka kanallar aracılığıyla yardım veya bağış yapmak isteyen mükelleflere yönelik vergi mevzuatımızda yer alan diğer teşviklerden bahsetmek istiyorum.

Bu teşviklerden birisi, genel ve özel bütçeli kamu idarelerine, il özel idarelerine, belediyelere ve köylere, Cumhurbaşkanınca vergi muafiyeti tanınan vakıflara ve kamu yararına çalışan derneklere makbuz karşılığında yapılan bağış ve yardımların toplamının o yıla ait kurum kazancının veya beyan edilen gelirin % 5’ine kadar olan kısmının matrahtan indirimine izin verilmesidir. Burada, matrahın %5’lik kısmına kadar bir sınır olduğuna tekrar dikkat çekmek istiyorum.

Diğer bir imkan ise, bağışların Türk Kızılay Derneğine veya Türk Yeşilay Cemiyetine yapılmasıdır. Söz konusu derneklere yapılan bağış ve yardımların da tamamının matrahtan indirilmesi mümkündür. Bu bağışların yangın ve sel felaketi yaşanan bölgelere gönderilmesi şartıyla yapılması (şartlı bağış) mümkündür. Son dönemde Kızılay da çeşitli tartışmaların odağında olmuş ve Kızılay yönetimi ve harcamaları toplum nezdinde soru işaretlerine yol açmış, maalesef bir çok kurum gibi Kızılay da toplum nezdinde bir güven erozyonuna uğramıştır. Bu nedenle, bu derneğe de şüpheyle yaklaşan ancak bir şekilde yardımda bulunmak isteyen ama bu bağışları nedeniyle de vergisel teşviklerden azami ölçüde yararlanmak isteyenlere şöyle bir tavsiyede bulunabilirim. Daha şeffaf olduğuna inanılan başka bir sivil toplum örgütüne gönderilmek üzere Kızılay’a şartlı bağış yapabilirler. Böylece, yapılan bağışın tamamının matrahtan indirilmesi mümkün olabilir. Bağış miktarından bir kısım aracılığı nedeniyle Kızılay’da bırakılabilir. Bu yöntemin vergiden kaçınma veya teknik tabirle peçeleme olarak eleştiriye açık olduğunu da söylemem gerekir. Ancak, geçmişte mevcut iktidara yakın bir sermaye gurubu bu yöntemi kullanarak Kızılay’a milyonlarca Dolar bağış yapmış ve bu bağışın küçük bir yüzdesi Kızılay’da bırakılarak geri kalan kısımı yine iktidara yakınlığıyla bilinen bir başka vakfa aktarılarak bağışın tamamı vergi matrahından indirilmişti. Bağışı yapan şirket yetkilisi de yaptıklarının tamamen yasalara uygun bir vergi planlaması olduğunu açıklamıştı. O şirketin yaptığı yasalara uygunsa, sizinki niye olmasın?

Sözün özü: “Victory has a thousand fathers, but defeat is an orphan.” John F. Kennedy

(Zaferin bin tane babası vardır, ama mağlubiyet yetimdir.)

1 https://gib.gov.tr/hazine-ve-maliye-bakanligi-tarafindan-yangindan-etkilenen-yerler-icin-mucbir-sebep-hali-ilan-edildi,

https://gib.gov.tr/hazine-ve-maliye-bakanligi-tarafindan-kastamonu-sinop-ve-bartinda-meydana-gelen-selden-etkilenen


Kaynak: Dr. Numan Emre ERGİN, Avukat, YMM, E. Hesap Uzmanı. İçerik, Sayın Numan Emre ERGİN’in Dunya.com’daki Perspektif isimi köşesinden Yazarın ve Dunya.com’un sahibi olan şirketin özel izni ile yayınlanmıştır. Yazının tüm hakları ve sorumluluğu yazara ve Dunya.com’a aittir.
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


YAZARIN DİĞER YAZILARI

Uluslararası vergilendirmede kartlar yeniden dağıtılıyor (02.08.2021)

Maliye gerçek (gizli) ortakların peşinde (26.07.2021)

Aftan yararlanma zımnen kabul müdür? (12.07.2021)

Kentsel dönüşümde tapu harcı bilmecesine son! (06.07.2021)

Karşı vekalet ücreti BSMV’ye tabi midir? (21.06.2021)

Matrah artıran mükellefler dokunulmaz mı? (14.06.2021)

Finansman gider kısıtlamasında son durum ve sorunlar (31.05.2021)

Af, yeniden! (24.05.2021)

Evde ürettiği malları internetten satanlara vergi muafiyeti (17.05.2021)

Çek ibraz ve alkol yasağı, MASAK’ın kripto düzenlemesi ile sosyal ağ temsilcisi (03.05.2021)

Özel iletişim vergisi gider yazılabilir mi? (26.04.2021)

Merkez Bankası’nın kripto düzenlemesi: Yassak hemşerim! (19.04.2021)

Avukatların KDV ile imtihanı (12.04.2021)

Maliye ölümü gösterdi, sıtmaya razı etti (05.04.2021)

Finansman gider kısıtlamasında detaylar netleşiyor, ama…(01.04.2021)

Hukuk ve ekonomi reformu paketlerinde vergi (22.03.2021)

Beyaz yakalılar: Gelir vergisi beyannamesini unutmayın! (15.03.2021)

Kar Dağıtmama Stopajı (08.03.2021)

Tevkif edin şu KaDeVe’yi! (01.03.2021)

İzaha davete özel esaslara alma yetkisi (23.02.2021)

Sosyal medya fenomenlerinin ve Youtuberların vergilendirilmesi (15.02.2021)

İnşaat sektörüne ve yabancı kaynak kullananlara vergi sürprizi (08.02.2021)

İletişime bindirim, kentsel dönüşüme indirim (01.02.2021)

Sorularla Değerli Konut Vergisi (28.01.2021)

Matrah artırımı taksitleri ödenmezse vergi dokunulmazlığı kalkar mı? (12.01.2021)

Sermaye kaybı ve borca batıklığa ilişkin yeni düzenlemeler (04.01.2021)

Pandemi, gelir dağılımındaki bozulma ve dayanışma vergisi (28.12.2020)

Asgari ücretin vergiden istisna edilmesi çözüm mü? (21.12.2020)

Hukukçular hukuk reformuna inanıyor mu? (15.12.2020)

Vergide uzlaşma müessesi ve yapılandırmadaki uzlaşma haksızlığı (10.12.2020)

İştirak tasfiye zararının vergisel sonuçları nedir? (7.12.2020)

Tasfiye payı nedir? Nasıl vergilendirilir? (30.11.2020)

Devlet mükellefe faiz öder mi? (23.11.2020)

10 soruda 7256 Sayılı Kanun kapsamında yapılandırma (18.11.2020)

Fabrika ayarlarına dönüş: Ekonomik ve hukuki reform, acı reçete (16.11.2020)

Sosyal medya şirketlerine kesilen cezalar ve vergi (09.11.2020)

Hisse geri alımlarının vergilendirilmesine ilişkin tartışmalar ve önerimiz (07.11.2020)

Şirketin kendi hisselerini geri satın alması kâr dağıtımı mıdır? (2) (27.10.2020)

Şirketin kendi hisselerini geri satın alması kâr dağıtımı mıdır? (1) (26.10.2020)

Torba yasa Meclis’te, yapılandırma nerede? (19.10.2020)

Yatırımcının yeni kamburu: Ek mali yükümlülük (12.10.2020)

Taşınmaz kirası mı, işletme hakkı kirası mı? (6.10.2020)

Zaman aşımına uğrayan kâr paylarının vergilendirilmesinde mükerrerlik var mı? (28.09.2020)

Online reklam hizmetlerinde stopaj bilmecesi (22.09.2020)

Hukuk belirsizlik kaldırmaz (16.09.2020)

Maliye, yurt dışında parası olanların peşinde, ya gurbetçiler? (14.09.2020)

Vergiye uyumlu mükellefler cezalandırılıyor mu? (07.09.2020)

Binek otomobilde ÖTV artışı, özel okul ücretlerinde KDV indirimi (02.09.2020)

Transfer fiyatlandırması raporlamasında yeni dönem (31.08.2020)

KDV ve iş yeri kira stopaj oranı indiriminde son durum (27.08.2020)

İkinci el motorlu taşıt satışında yeni dönem (24.08.2020)

Maliyeden bayram hediyesi: KDV ve stopaj indirimi, ama kime? (21.08.2020)

Ar-Ge teşviğinde vergi indirimi kısıtlanıyor mu (17.08.2020)

Spor kulüplerinin yeni sporcu sözleşmelerindeki vergisel riski  (10.08.2020)

Uçtu uçtu altın uçtu! Ya vergisi? (07.08.2020)

Anayasa Mahkemesi’nin VTR kararı (30.7.2020)

Erken seçim, aday tartışmaları ve cumhurbaşkanı seçimindeki Anayasal boşluk
(27.7.2020)

Yurt dışındaki taşınmaz ve iştirak satışları vergiden istisna mı? (25.7.2020)

Gayrimenkul ve iştirak satış kazancı istisnası – 3 (22.7.2020)

Gayrimenkul ve iştirak satış kazancı istisnası – 2 (17.7.2020)

Mali yapıyı güçlendirmede vergisel bir teşvik: gayrimenkul ve iştirak satış kazancı istisnası (16.7.2020)

Sezonluk ev kiralayanlar: Vergi sürpriziyle karşılaşmayın! (13.7.2020)

Pandemi, maliye politikası ve vergi barışı

Şirket kuruluşunda sicilde imza zorunluluğu değiştirilmelidir.

Köprüden önce son çıkış: Varlık Barışı

Kamu özel iş birliğine şeffaf bir alternatif: Altyapı Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı

Gayrimenkul yatırımında avantajlı bir yöntem: Gayrimenkul Yatırım Fonu

Gayrimenkulde rant vergisi

Gayrimenkul piyasası hareketleniyor ama vergiye dikkat!

KVKK kararlarının yargı denetimi

Kişisel verilerin korunması ve ateş ölçümü

İnternetten otomobil satanların dikkatine

Makam aracı sadece özel sektörde mi ücrettir?

Makam aracı ücret midir?

Şirket araçlarına vergi ayarı

ABD’nin dijital hizmet vergisi misillemesi ve Türkiye

Sanat ve icat vergisi

Altın: Elma dersem çık, armut dersem çıkma!

]]>
https://www.muhasebenews.com/yangin-sel-ve-vergi/feed/ 0
Tarım ve Orman Bakanı Pakdemirli: Geleceğe Nefes Kampanyası ile toplam 252 milyon fidanı yıl bitmeden dikeceğiz https://www.muhasebenews.com/tarim-ve-orman-bakani-pakdemirli-gelecege-nefes-kampanyasi-ile-toplam-252-milyon-fidani-yil-bitmeden-dikecegiz/ https://www.muhasebenews.com/tarim-ve-orman-bakani-pakdemirli-gelecege-nefes-kampanyasi-ile-toplam-252-milyon-fidani-yil-bitmeden-dikecegiz/#respond Mon, 16 Aug 2021 14:00:40 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=113832 Tarım ve Orman Bakanı Dr. Bekir Pakdemirli, yanan orman alanlarının ağaçlandırma dışında başka hiçbir amaçla kullanılmayacağını belirterek, “Geleceğe Nefes Kampanyası ile her vatandaşımız için 3 fidan olacak şekilde toplam 252 milyon fidanı yıl bitmeden dikeceğiz.” ifadesini kullandı.

Pakdemirli, yaptığı açıklamada Türkiye’nin son 19 yılda, geçmiş 57 yılda yapılan ağaçlandırmanın bir buçuk katını yaparak 5,4 milyar fidanı toprakla buluşturduğunu bildirdi.

Mümkün olan en kısa sürede yanan alanların yeniden yeşillendirileceğini vurgulayan Pakdemirli, “Anayasa’nın 169’uncu maddesi, ‘Devlet, ormanların korunması ve sahalarının genişletilmesi için gerekli kanunları koyar ve tedbirleri alır. Yanan ormanların yerinde yeni orman yetiştirilir, bu yerlerde başka çeşit tarım ve hayvancılık yapılamaz.’ der. Bu madde uyarınca, yanan alanlar tekrar ağaçlandırılır ve başka amaçla kullanılmaz. Bu konuda kimsenin en ufak bir kuşkusu olmasın.” değerlendirmesinde bulundu.

“AĞAÇLANDIRMADA ARAZİ YAPISINA GÖRE 3 YÖNTEM UYGULANACAK”

Bakan Pakdemirli, yanan alanların 3 yöntemle yeniden yeşillendirileceğine işaret ederek, planlamaya ilişkin şu bilgileri verdi:

“Yangınlar soğutulduktan sonra yanan odun emvali sahadan çıkarılacaktır. Ardından detaylı bir arazi etüdü yapılacak ve bu alanların hangi yöntemlerle yeşillendirileceği netleşecek. Ağaçlandırma, doğal bitki örtüsüyle uyumlu olacak. Ağaçlandırmada arazi yapısına göre 3 yöntem uygulanacak. Birincisi, özellikle yangın öncesinde yoğun olarak maki bitki formasyonunda yer alan bitki türlerinin var olduğu bir kısım taşlık, kayalık alanlar doğal haline bırakılacak ve bu alanların doğal haliyle kendini yenilemesi beklenecek. Önümüzdeki ilkbahar aylarında bu alanlardaki bitkilerin yeni sürgünler verdiğini hep birlikte göreceğiz inşallah. İkinci yöntemde, yangın öncesi yeterli tohuma sahip ağaçların var olduğu alanlarda saha temizliğine müteakip bu tohumların çimlenmesi beklenecek, çimlenme sonucunda elde edilen fidanlar ile bu alanların da yeşillendirilmesi sağlanmış olacak. Üçüncü yöntemde ise doğal haline bırakılsa da eski haline kavuşamayacak alanlar da saha etüdünden hemen sonra fidan dikimi için hazırlanacak ve ilk yağmurların ardından hızlıca fidan dikimine başlanacak. Bu dikimlerin de kasım ayının ikinci haftasından itibaren başlamasını öngörüyoruz. Geleceğe Nefes Kampanyası ile her vatandaşımız için 3 fidan olacak şekilde toplam 252 milyon fidanı yıl bitmeden dikeceğiz.”

Türkiye’nin yanan alanlar başta olmak üzere, yapılacak bütün ağaçlandırma ve erozyonla mücadele faaliyetleri için 500 milyon adet fidan üretim kapasitesine sahip olduğunu vurgulayan Pakdemirli, “Türkiye’nin dört bir yanına dağılmış 137 adet orman fidanlığında her yıl ortalama 300 milyon adet fidan üretimi yapılmaktadır. 2021 yılı için de fidanlıklarımızda dikilmeye hazır 273 milyon adet fidanımız mevcuttur. Ayrıca tohum stok merkezlerimizde de yaklaşık 3 milyar tohumumuz vardır.” ifadelerini kullandı.

“MEYVELİ ORMAN AĞACI TÜRLERİ İLE DE AĞAÇLANDIRMA YAPILACAK”

Pakdemirli, yanan alanların 3-5 yıl içinde tamamen yeşil bir örtüye dönüşmesinin sağlanacağını belirterek, şunları kaydetti:

“Yeni yapılacak ağaçlandırmalarda ıslah edilmiş bireylerden elde edilmiş nitelikli tohumlardan üretilen fidanlar kullanılacak. Geçmişte kızılçam ağaçlarının 40-50 yılda geldiği çap ve boy miktarına 25-30 yıl gibi daha kısa bir sürede ulaşması sağlanacak. Yangınlarda sadece bitkiler yok olmadı, yaban hayatı da olumsuz etkilendi. Buralarda yapılacak ağaçlandırmada yeni ormanlar oluştururken yaban hayatı da düşünülerek meyveli orman ağacı türleriyle de ağaçlandırma yapılacak.”

Akdeniz ekosisteminin kendi doğal yapısı gereği yanan bölgelerde kızılçam ormanları ve maki bitki formasyonundaki ağaçların olduğunu anımsatan Pakdemirli, yeni ormanlar kurulurken türlerin değiştirilmeyeceğini ancak tamamı kızılçam ağaçlarıyla da ağaçlandırılmayacağını bildirdi.

Pakdemirli, yeni alanlarda yapılacak ağaçlandırmalarda asgari yüzde 30 oranında yangına dirençli, aylantus, keçiboynuzu, gladiçya, dişbudak, defne, alıç, meşe gibi yapraklı orman ağacı türleri de kullanılacağına dikkati çekerek, “Yapılacak yeni ağaçlandırmalarda yangın emniyet şeritleri oluşturulacak. Bu şeritler daha da geniş tutularak gerektiğinde 60-80 metreye kadar çıkarılacak. Bu şeritler etrafında da bantlar halinde servi gibi yangına dirençli türlerle ağaçlandırma yapılacak.” değerlendirmesinde bulundu.


Kaynak: T.C. Tarım ve Orman Bakanlığı
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/tarim-ve-orman-bakani-pakdemirli-gelecege-nefes-kampanyasi-ile-toplam-252-milyon-fidani-yil-bitmeden-dikecegiz/feed/ 0
e-Belge Düzenleme Zorunluluğu Bulunan Mükelleflerin Kağıt Belge Düzenleyebileceği Durumlar Hakkında Duyuru https://www.muhasebenews.com/e-belge-duzenleme-zorunlulugu-bulunan-mukelleflerin-kagit-belge-duzenleyebilecegi-durumlar-hakkinda-duyuru/ https://www.muhasebenews.com/e-belge-duzenleme-zorunlulugu-bulunan-mukelleflerin-kagit-belge-duzenleyebilecegi-durumlar-hakkinda-duyuru/#respond Sat, 07 Aug 2021 06:16:26 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=113434 GİB

Başkanlığımızca, ülkemizde son zamanlarda yaşanan yangın felaketlerinden etkilenen mükelleflerimizden e-Belge düzenleme zorunluluğu bulunan mükelleflerimizin, e-Belge (e-Fatura, e-Arşiv Fatura, e-SMM, e-MM, e-İrsaliye vb.) yerine kağıt belge düzenleyebilmeleri hakkında tereddütlerinin hasıl olduğu anlaşılmış olup, söz konusu tereddütleri gidermek amacıyla, aşağıdaki açıklamaların yapılması uygun görülmüştür. Bilindiği üzere 509 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin “V.7. e-Belge Olarak Düzenlenme Zorunluluğu Getirilen Belgelerin Kâğıt Olarak Düzenlenebileceği Haller” başlıklı kısmında; “Elektronik belge olarak düzenlenme zorunluluğu getirilen belgelerin;

a) Başkanlığın ve e-Belge uygulamalarına taraf olan diğer kamu kurum ve kuruluşlarının bilgi işlem sistemlerinde meydana gelen arıza, kesinti ile bu sistemlerde yapılan bakım,
b) İspat veya tevsik edilmek kaydıyla, mükellefin ya da Başkanlıktan izin almış özel entegratör kuruluşların bilgi işlem sistemlerinde meydana gelen arıza, kesinti ile bu sistemlerde yapılan planlı bakım (yazılı bildirimde belirtilen süre ile sınırlı kalmak kaydıyla),
c) İspat veya tevsik edilmek kaydıyla, kullanılmakta olan mali mührün veya elektronik imza aracının arızalanması veya çalınması (yeni mali mühür veya elektronik imza aracının temini süresince), ç) Bakanlık veya Başkanlık tarafından e-Belge uygulamalarına ilişkin olarak yayımlanan genel tebliğ, sirküler ve teknik kılavuz ve duyurularda, belgelerin e-Belge yerine kâğıt olarak düzenlenmesine izin verilmesi, gibi nedenlerle, kanunen düzenlenmesi gereken sürenin geçirilmemesi kaydıyla, kâğıt olarak düzenlenmesi durumunda özel usulsüzlük cezası kesilmez.

Mükelleften kaynaklanan diğer nedenlerle, e-Belge olarak düzenlenmesi gereken belgelerin kâğıt olarak düzenlenmesi yukarıda sayılan nedenler kapsamında değerlendirilmez. Elektronik olarak düzenlenmesi gereken belgenin, Kanunun 13 üncü maddesinde yazılı mücbir sebepler nedeniyle elektronik olarak düzenlenememesi halinde, Kanunun 373 üncü maddesi gereği özel usulsüzlük cezası kesilmez.” açıklamalarına yer verilmiştir. Diğer yandan, Başkanlığımızın 05/08/2021 tarihli Duyurusu ile 28/07/2021 tarihinden itibaren ülkemizin çeşitli yerlerinde meydana gelen yangınlara ilişkin olarak, Bakanlığımız tarafından, Osmaniye ili Kadirli ve merkez ilçelerinde, Antalya ili Akseki, Alanya, Gazipaşa, Gündoğmuş, Manavgat ve İbradı ilçelerinde, Mersin ili Aydıncık ve Silifke ilçelerinde; Adana ili Aladağ, İmamoğlu, Karaisalı ve Kozan ilçelerinde, Muğla ili Bodrum, Köyceğiz, Marmaris, Milas, Seydikemer ve Kavaklıdere ilçelerinde mücbir sebep hali ilan edilmesi uygun bulunmuştur.

Bu kapsamda, mücbir sebep hali ilan edilen ve yukarıda yer verilen İl ve İlçelere yönelik olmak üzere e-Belge düzenleme zorunluluğu bulunan mükelleflerimizin; donanım veya yazılım sistemlerinde, elektrik veya internet bağlantılarında arıza veya kesintiler yaşanması, söz konusu sistemlerinin zarar görmesi ya da yangın ile mücadelede çalışma ortamlarından veya işyerlerinden uzak kalınması vb. mücbir sebep hallerinde; 22 Ağustos Pazar günü Saat 23.59’a kadar, e-Belge düzenlenmesi gereken durumlarda ve istemeleri halinde e-Belge yerine kağıt belge de düzenlenebilmesi Başkanlığımızca uygun görülmüş olup, bununla birlikte yukarıda belirtilen koşullarında herhangi bir engeli oluşmayan mükelleflerimizin bu süreçte belgelerini e-Belge olarak düzenlemeye devam edebilecekleri de tabiidir.


Kaynak: TÜRMOB / GİB
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/e-belge-duzenleme-zorunlulugu-bulunan-mukelleflerin-kagit-belge-duzenleyebilecegi-durumlar-hakkinda-duyuru/feed/ 0
TİM ormanlık alanları ağaçlandırma adına yeşil seferberlik başlattı https://www.muhasebenews.com/tim-ormanlik-alanlari-agaclandirma-adina-yesil-seferberlik-baslatti/ https://www.muhasebenews.com/tim-ormanlik-alanlari-agaclandirma-adina-yesil-seferberlik-baslatti/#respond Wed, 04 Aug 2021 13:00:15 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=113287 Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), gelecek nesillere yeşil bir Türkiye bırakmak amacıyla ormanlık alanları ağaçlandırma adına yeşil seferberlik başlattı. TİM Başkanı İsmail Gülle, “Yeşil büyümeye, yeşil geleceğe odaklanmış cennet vatanımızın; yangınlar sonucu kaybettiğimiz ormanlık bölgelerinde 100 bini aşkın ihracatçılarımızı geleceğimize nefes olacak fidan dikmeye davet ediyoruz. Gelecek nesillere miras bırakacağımız daha yeşil bir Türkiye’yi hep beraber inşa edeceğiz” dedi.

61 ihracatçı birliği, 27 sektör ile 100 bin ihracatçının tek çatı kuruluşu olan Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), gelecek nesillere daha iyi bir Türkiye bırakmak amacıyla çalışmalarına tüm hızıyla devam ediyor. Bu kapsamda, çevre değerlerini korumak, ağaç ve orman sevgisini yaygınlaştırmayı amaç edinen TİM; yangınlarda kaybedilen ormanlık bölgelerin tekrar ağaçlandırılması için yeşil seferberlik başlattı. TİM; ihracat ailesini, yangında zarar gören orman bölgelerinde geleceğe nefes olacak fidanları toprakla buluşturmaya davet etti.

“Daha yeşil bir Türkiye’yi hep beraber inşa edeceğiz”

Ağaçlandırma seferberliğiyle ilgili değerlendirmede bulunan TİM Başkanı İsmail Gülle, “Yurdumuzun cennet köşelerinde, ülkemizin ciğerlerinde yaşanan yangınlar bizleri ziyadesiyle üzdü. Ormanlarımıza düşen her ateş yüreğimizi dağlıyor. Orman yangınlarından etkilenen tüm vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Bu ülkenin değerlerini dünyayla buluşturan sahadaki neferleri olarak; bugün de sahadayız. Kimsenin endişesi olmasın, değer üzerine değer inşa etmek; bu ülke için köklü bir gelenek. Gelecek nesillere miras bırakacağımız daha yeşil bir Türkiye’yi hep beraber inşa etmek için ihracatçılarımızı yangınlarda kaybettiğimiz ormanlık bölgelerde fidanları toprakla buluşturmaya davet ediyoruz. TİM olarak, 100 bini aşkın ihracatçılarımız adına yeşil büyümeye, yeşil geleceğe odaklanmış cennet vatanımızda ağaçlandırma seferberliği başlatıyoruz. Çocuklarımıza, gelecek nesillerimize bırakacağımız en büyük miras, temiz bir dünya, temiz bir atmosferdir. Yeşil vatanımızı yeniden ağaçlandırmak adına başlatmış olduğumuz seferberlikle, yeşil bir Türkiye için geleceğe nefes olacağız” dedi.


Kaynak: TİM
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/tim-ormanlik-alanlari-agaclandirma-adina-yesil-seferberlik-baslatti/feed/ 0