Vergisel – Muhasebe News https://www.muhasebenews.com Muhasebe News Tue, 21 Mar 2023 06:06:26 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.3.3 Sermayeye eklenen yeniden değerleme değer artış fonu ve geçmiş yıl karlarının sermaye azatlımı yapılması sonucundaki vergisel durumu https://www.muhasebenews.com/sermayeye-eklenen-yeniden-degerleme-deger-artis-fonu-ve-gecmis-yil-karlarinin-sermaye-azatlimi-yapilmasi-sonucundaki-vergisel-durumu/ https://www.muhasebenews.com/sermayeye-eklenen-yeniden-degerleme-deger-artis-fonu-ve-gecmis-yil-karlarinin-sermaye-azatlimi-yapilmasi-sonucundaki-vergisel-durumu/#respond Tue, 21 Mar 2023 06:06:26 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=140426 Sermayeye eklenen yeniden değerleme değer artış fonu ve geçmiş yıl karlarının sermaye azaltımı yapılması sonucundaki vergisel durumu

 

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

GAZİANTEP VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

VERGİ VE ANLAŞMALAR UYGULAMA MÜDÜRLÜĞÜ

Sayı

:

B.07.1.GİB.4.27.15.01-11-515-56-77

30/12/2011

Konu

:

Sermayeye eklenen yeniden değerleme değer artış fonu ve geçmiş yıl karlarının sermaye azatlımı yapılması sonucundaki vergisel durumu hk.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, sermaye hesabınızın nakit artırımlar, geçmiş yıl karlarının sermayeye ilavesi ve yeniden değerleme değer artış fonunun sermayeye eklenmesinden oluştuğu hususu belirtilmiş ve sermaye azaltılması sonucunda vergisel olarak yapılması gereken işlemler konusunda Başkanlığımız görüşü sorulmuştur.

Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde, kurumlar vergisinin mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve safi kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.

Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendinin (b) alt bendi, Kurumlar Vergisi Kanununun 15 inci maddesinin ikinci fıkrası ile 30 uncu maddesinin üçüncü fıkrasında kâr payları üzerinden yapılacak vergi kesintisine ilişkin hükümlere yer verilmiştir. 03.02.2009 tarih ve 2009/14592, 14593 ve 14594 sayılı Bakanlar Kurulu Kararları uyarınca kâr payları üzerinden yapılacak vergi kesintisi oranları %15 olarak belirlenmiştir.

Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesinin Mülga (5024 Sayılı Kanunun 2 inci maddesiyle değişmeden önceki başlık) “Yeniden Değerleme” başlıklı bölümünün birinci fıkrasının;

– 4 üncü bendinde, “… Mükellefler değer artışını, pasifte özel bir fon hesabında gösterirler. Kurumlar vergisi mükellefleri, değer artışının tamamını sermayelerine ilave edebilirler. Bu suretle sermayeye eklenen değer artışları, ortaklar tarafından işletmeye ilave edilmiş kıymetler olarak kabul edilir. Değerleme yapılan kuruma iştirak eden işletmelerin aktifinde bu nedenle meydana gelen artışlar ise pasifte özel bir karşılık hesabında gösterilir ve bu karşılık sermayenin cüzü addolunur. Karşılık hesabında gösterilen değer artışı kurumlar tarafından sermayeye eklenebilir. Bu işlemler kâr dağıtımı sayılmaz.”

– 7 nci bendinde ise, “Değer artış fonu, sermayeye ilave dışında herhangi bir suretle başka bir hesaba nakledildiği veya işletmeden çekildiği takdirde, bu işlemin yapıldığı dönem kazancı ile ilişkilendirilmeksizin bu dönemde vergiye tabi tutulur. Gelir vergisi mükelleflerince ayrılan değer artış fonu başka bir hesaba aktarılamaz; aktarılması veya sermayeye ilave edilmesi halinde işletmeden çekilen değer olarak kabul edilir.”

hükmü yer almaktadır.

Sermaye azaltımının, ortaklar tarafından nakden veya aynen yapılan ödemelerden kaynaklanması halinde, ortakların esas olarak işletmeye koydukları sermayeyi Türk Ticaret Kanunu hükümleri çerçevesinde geri almış olmaları nedeniyle mükellefiyet statüsüne bakılmaksızın vergilendirme işlemi yapılmayacaktır.

Yapılacak olan sermaye azaltımında da, öncelikle yeniden değerleme değer artış fonu ve geçmiş yıl karlarının işletmeden çekildiğinin kabulü gerekmekte olup, azaltılan sermaye tutarı, yeniden değerleme değer artış fonu ve geçmiş yıl karları tutarından fazla ise, fazlalığın şirket ortakları tarafından nakit olarak konulan sermayeden kaynaklandığı kabul edilecektir.

Bu hüküm ve açıklamalara göre;

– Daha önceki yıllarda şirket sermayesine eklenmiş olan geçmiş yıl karlarının, şirketin sermaye azaltımı yapması sebebiyle ortaklara dağıtılması durumunda, kar dağıtımına bağlı vergi kesintisi yapılması,

– Daha önce sermayeye eklenmiş olan yeniden değerleme değer artış fonunun, şirketin sermaye azaltımı yapması sebebiyle ortaklara dağıtılması halinde, işletmeden çekilen tutarların öncelikle kurumlar vergisine, vergi sonrası dağıtılan kazancın da kar dağıtımına bağlı vergi kesintisine tabi tutulması,

– Şirket ortakları tarafından şirkete nakden veya aynen konulan sermaye ticari kazancın bir unsuru olmadığından, sermaye azaltılmasına konu edilen tutar üzerinden vergi hesaplanmaması ve stopaj yapılmaması

gerekmektedir.


Kaynak: GİB Özelde
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/sermayeye-eklenen-yeniden-degerleme-deger-artis-fonu-ve-gecmis-yil-karlarinin-sermaye-azatlimi-yapilmasi-sonucundaki-vergisel-durumu/feed/ 0
Fuar ziyareti için müşteriye alınan uçak bileti gider yazılabilir mi? https://www.muhasebenews.com/fuar-ziyareti-icin-musteriye-alinan-ucak-bileti-gider-yazilabilir-mi/ https://www.muhasebenews.com/fuar-ziyareti-icin-musteriye-alinan-ucak-bileti-gider-yazilabilir-mi/#respond Thu, 10 Nov 2022 02:20:00 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=134352 Ürün sattığımız firma yöneticileri veya çalışanlarını fuar ziyareti için uçak bileti satın aldık.Vergisel açıdan gider yazmamızda sakınca bulunmakta mıdır?

Seyahat için karar alınarak bilet bedelleri giderleştirilir.


T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İZMİR VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri KDV ve Diğer Vergiler Grup Müdürlüğü

Sayı

:

B.07.1.GİB.4.35.17.01-35-02-685

28/11/2011

Konu: Personelin seyahatlerinde yapmış olduğu yeme, içme harcamaları, otopark fişleri v.b. için düzenlenen perakende satış vesikalarının gider belgesi olarak kabul edilip edilemeyeceği ve bu belgelere istinaden yüklenilen KDV tutarlarının indirim konusu yapılıp yapılamayacağı hakkında

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, personelinizin şehir içi ve  şehir dışı seyahatlerinde yapmış olduğu bedeli fatura düzenleme sınırının altında kalan yeme, içme harcamaları için düzenlenen perakende satış fişleri ile kantar tartım ve otopark fişlerinin gider belgesi olarak kabul edilip edilemeyeceği ve bu belgelere istinaden yüklenilen KDV tutarlarının indirim konusu yapılıp yapılmayacağı hususunda Başkanlığımız görüşünün bildirilmesi istenilmektedir.

Vergi Usul Kanunu Uygulaması Yönünden:

Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinde, ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin safi kazancın tespitinde indirileceği hüküm altına alınmış olup, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ıncı maddesinde de, “…Safî kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanununun ticarî kazanç hakkındaki hükümleri uygulanır.” hükmüne yer verilmiştir.

Vergi Usul Kanununun 232 nci maddesinde, “birinci ve ikinci sınıf tüccarlarla defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçiler;

1 – Birinci ve ikinci sınıf tüccarlara,

2 – Serbest meslek erbabına,

3 – Kazançları basit usulde tespit olunan tüccarlara,

4 – Defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilere,

5 – Vergiden muaf esnafa,

sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek ve bunlar da fatura istemek ve almak mecburiyetindedirler.

Yukarıdakiler dışında kalanların, birinci ve ikinci sınıf tüccarlar ile kazancı basit usulde tespit edilenlerden ve defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerden satın aldıkları emtia veya onlara yaptırdıkları iş bedelinin 680 TL yi (2010 yılı için) geçmesi veya bedeli 680 TL den az olsa dahi istemeleri halinde emtiayı satanın veya işi yapanın fatura vermesi mecburidir.” hükmü yer almaktadır.

Bu açıklamalara göre, mükelleflerin şehir içi ve dışındaki iş seyahatlerinde yeme, içme gibi harcamalarının kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınabilmesi için fatura ile tevsiki mecburidir.

           Katma Değer Vergisi Kanunu Uygulaması Yönünden:

KDV Kanununun;

– 29/1-a maddesinde, KDV mükelleflerinin faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla  hesaplanarak düzenlenen fatura  ve  benzeri  vesikalarda gösterilen KDV yi bu Kanunda aksine bir hüküm olmadıkça indirebilecekleri,

34/1 maddesinde, yurt içinden sağlanan veya ithal olunan mal ve hizmetlere ait KDV nin alış faturası veya benzeri vesikalar ve gümrük makbuzu üzerinde ayrıca gösterilmek ve bu vesikalar kanuni defterlere kaydedilmek şartıyla indirilebileceği; aynı maddenin (2) numaralı fıkrasında ise, fatura ve benzeri vesikalarda KDV nin ayrıca gösterilmesine gerek bulunmayan işlemlerde vergi indirimin belirlenmesi konusunda Maliye Bakanlığının yetkili olduğu,

– 53 üncü maddesinde, bu Kanunda geçen fatura ve benzeri vesikalar tabirinin Vergi Usul Kanununda düzenlenen vesikaları ifade ettiği,

hükme bağlanmıştır.

Buna göre, KDV mükelleflerinin ticari faaliyetlerinde fatura kullanmaları esas olup, faaliyetlerine yönelik alımlarına ilişkin yüklendikleri KDV yi indirim konusu yapılabilmeleri için mal ve hizmet alımlarını fatura ile tevsik etmeleri ve söz konusu faturalarda KDV tutarının ayrıca gösterilmesi gerekmektedir.

Öte yandan, perakende satış fişleri ve yazar kasa fişleri, bu belgelerin Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre “gider belgesi” olarak kabul edildiği durumlarda indirim hakkının kullanılmasına esas teşkil edebilecektir.  Söz konusu belgelerin gider belgesi olarak kabul edilmediği hallerde söz konusu belgelerde yer alan KDV tutarlarının indirim konusu yapılması mümkün bulunmamaktadır.

Bu itibarla, personelinizin şehir içi ve şehir dışındaki iş seyahatlerinde yapmış olduğu yeme, içme, tartı, otopark gibi harcamalarının kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınabilmesi için fatura ile tevsiki mecburi olduğundan, Vergi Usul Kanununa göre gider belgesi olarak  kabul edilmeyen, bir başka deyişle, ticari kazancın ya da kurum kazancının tespitinde indirimi mümkün bulunmayan söz konusu harcamalara ait perkande satış fişleri ve yazar kasa fişlerine istinaden yüklenilen KDV tutarlarının, KDV Kanununun 30/d maddesi uyarınca indirim konusu yapılması mümkün değildir.

Diğer taraftan, indirimi mümkün olmayan söz konusu tutarların Gelir ve Kurumlar Vergisi açısından işlemin mahiyetine göre gider, maliyet veya kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alınabileceği tabiidir.


Kaynak: GİB Özelde, İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/fuar-ziyareti-icin-musteriye-alinan-ucak-bileti-gider-yazilabilir-mi/feed/ 0
İkinci El Araç Satışına Sınır ve Vergisel Sorun https://www.muhasebenews.com/ikinci-el-arac-satisina-sinir-ve-vergisel-sorun/ https://www.muhasebenews.com/ikinci-el-arac-satisina-sinir-ve-vergisel-sorun/#respond Fri, 19 Aug 2022 02:12:06 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=130307

Faruk TAŞYÜREK
Vergi Müfettişi


İkinci El Araç Satışına Sınır ve Vergisel Sorun

16.08.2022 tarih ve 31925 sayılı Resmi Gazete yayımlanan İkinci El Motorlu Kara Taşıtlarının Ticareti Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik’le ikinci el motorlu kara taşıtı ticareti ile uğraşanlara yönelik bir kısım satış ve pazarlama kısıtı getirilmiştir. Bu çalışmamızda söz konusu satış kısıtı ele alınarak olası vergi sorununa değinilecektir.

Yönetmeliğe Ekli Geçici Madde

13/2/2018 tarihli ve 30331 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan İkinci El Motorlu Kara Taşıtlarının Ticareti Hakkında Yönetmeliğe 16.08.2022 tarih ve 31925 sayılı Resmi Gazete de yayımlanan yönetmelik değişikliği ile  geçici 2. Madde eklenmiştir. Bahse konu geçici madde de “(1) İkinci el kara taşıtı ticaretiyle iştigal edenler, otomobil ve arazi taşıtlarının pazarlanmasını veya satışını ilk tescil tarihinden itibaren altı ay ve altı bin kilometre geçmedikçe 1/7/2023 tarihinden önce doğrudan veya dolaylı olarak yapamaz. Bakanlık, bu tarihi altı aya kadar uzatmaya yetkilidir.

(2) İkinci el motorlu kara taşıtı ticaretiyle iştigal edenler adına bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce tescil edilen otomobil ve arazi taşıtlarının 15/9/2022 tarihine kadar pazarlanması veya satılması halinde birinci fıkra uygulanmaz.” ifadeleri yer almıştır.

Madde metninden de görüleceği üzere; ikinci el kara taşıtı ticaretiyle iştigal edenler, ilk defa tescil edilen (sıfır araç) otomobil ve arazi taşıtlarının tescilinden itibaren aradan 6 ay geçmeden ve kullanımı 6 bin kilometreye ulaşmadan, bu araçların pazarlamasını veya satışını doğrudan veya dolaylı olarak 01.07.2023 tarihine kadar yapamayacaklar. Ticaret Bakanlığı bu süreyi 6 ay daha uzatabilecek.

Bir Kısım Terimlerin Anlamları

İkinci El Motorlu Kara Taşıtlarının Ticareti Hakkında Yönetmeliğine göre;

İkinci el motorlu kara taşıtı: 13/10/1983 tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 3 üncü maddesinde tanımlanan ve trafik siciline tescilli olan motosiklet, otomobil, arazi taşıtı, otobüs, kamyonet, kamyon ve lastik tekerlekli traktör niteliğindeki taşıtları,

İkinci el motorlu kara taşıtı ticareti: Doğrudan veya aracılık yapılmak suretiyle gerçekleştirilen ikinci el motorlu kara taşıtının satışı ve pazarlanmasıyla ilgili faaliyetler bütününü,

Yetki belgesi: İkinci el motorlu kara taşıtı ticaretiyle iştigal edilebilmesi için ticari işletmeler ile esnaf ve sanatkâr işletmeleri adına düzenlenen belgeyi,

İfade etmektedir.

4760 Sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanuna göre;

İlk iktisap: (II) sayılı listedeki mallardan Türkiye’de kayıt ve tescil edilmemiş olanların kullanılmak üzere ithalini, müzayede yoluyla veya kayıt ve tescil edilmiş olsa dahi 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun hükümlerine göre iade edilenler de dahil motorlu araç ticareti yapanlardan iktisabını, motorlu araç ticareti yapanlar tarafından kullanılmaya başlanmasını, aktife alınmasını veya adlarına kayıt ve tescil ettirilmesini,

Kayıt ve tescil: Motorlu taşıtların ilgili mevzuat gereğince trafik, belediye, liman ile Ulaştırma Bakanlığı Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünce tutulan sivil hava vasıtaları siciline yapılan kayıt ve tescilini,

İfade etmektedir.

Vergisel Açıdan Sorun Olabilecek Durum

Araç alımlarını vergi mevzuatı karşısındaki durumları da dikkate alınarak üç grupta sınıflandırmak mümkündür. Bunlar;

-İşletme ihtiyaçları için yapılan alımlar

-İşletmenin kısmen veya tamamen araç kiralama faaliyetinde kullanmak için

-Alım-satım yapmak için

Yapılan alımlar şeklinde sınıflandırılabilecektir.

İşletmeler genellikle bu amaçlarla araç alımında bulunurken araçların alınış amaçları ve kullanılış alanları vergisel açıdan farklılıklar göstermektedir. Aynı şekilde araç alım satımında galerici yetki belgesine haiz olunması, faaliyetlerin içerisinde araç kiralamasının yer alıyor olması gibi haller de mükelleflerin vergisel açıdan durumları değiştirmektedir.

İkinci el araç alım satım ticaretiyle uğraşan mükelleflere getirilen kısıta bakıldığında bu mükelleflerin ilk tescilden itibaren 6 ay ve 6 bin kilometreyi geçirmemiş olan otomobil ve arazi taşıtlarının alım satımını yapması veya bunlara aracılık etmesi yasaklanmaktadır. Yasak 16.08.2022 tarihinde (resmi gazetede yayımlandığı tarihte yürürlüğe gireceği belirtilmiştir) başlamakla birlikte ikinci el motorlu kara taşıtlarının ticareti yapanların adlarına tescil edilmiş, 6 ay ve 6 bin kilometreyi aşmayan otomobil ve arazi taşıtlarının satışı için 15/9/2022 tarihine kadar mühlet verilmiştir.

Ticaret mevzuatı açısından bu hüküm bu şekilde uygulanırken aynı hüküm vergisel açıdan bir kısım tereddütleri ve vergisel sorunları beraberinde getirebilecektir. Örneğin, A galeri şirketi alım-satım amacıyla ilk tescil tarihi 15.05.2022 olan ve 2 bin kilometre kullanılmış bir otomobili ticari amaçla (alım-satım) 15.07.2022 tarihinde adına tescil ettirmiş olsun. A galeri şirketi bu otomobil 15.09.2022 tarihine kadar satarsa diğer değişkenler sabitken, vergisel açıdan sorun olmayacaktır. Anılan tarihe kadar satılmazsa bu otomobil en erken 15.11.2022 tarihinde (ilk tescilden sonraki 6 ay) satılabilecektir. Ancak vergisel açıdan sorun satın alındığında 2 bin olan bir aracın kilometresinin 6 bine nasıl çıkartılacağı yönünde olacaktır. Zira bu aracın satılabilmesi için 4 bin kilometre daha yapması gerekecektir. 4 bin kilometre işletme de yapılırsa bu binek otomobilin KDV dâhil vergilendirilmesi farklı olacaktır. Şayet kiralanarak bu kilometreye ulaştırılması haline dönerse yine vergilendirilmesi ve KDV oranı farklı olacaktır. Benzer şekilde gider, indirim ve amortisman tutar kısıtlaması da gündeme gelecektir.

Bakanlığın basın açıklamasının son cümlelerinde “Düzenleme ile hâlihazırda sektörde yaşanan aşırı ve adil olmayan fiyat artışlarının önüne geçilmesi hedeflendiğinden, bu yönetmelik hükmü 1 Temmuz 2023 tarihine kadar geçici bir süre yürürlükte kalacaktır. Bakanlığımızca, piyasa koşulları ve kamuoyu beklentileri dikkate alınarak bu düzenlemenin uygulaması altı aya kadar uzatılabilecektir” ifadelerine yer verildiği görülmektedir.

Aşırı ve adil olmayan fiyat artışlarının önüne geçilmesi çok önemli bir amaçtır. Ancak yapmış olduğumuz açıklamalar eşliğinde vergisel ihtilafların olması da muhtemel bulunmaktadır. Konuya ilişkin önerimiz hukuki öngörülebilirlik ilkesinden hareketle 16.08.2022 tarihinden önce ikinci el motorlu kara taşıtlarının ticareti ile iştigal edenlerin adına tescil edilmiş olan otomobil ve arazi taşıtlarının kilometresinde 6 bin şartının aranılmaması olacaktır. Şayet bu kapsamda olanlarda 6bin kilometre şartı aranılmazsa araçların belirlenen kilometreye ulaşması için işletme içinde veya dışında kullanılması ve vergisel ihtilafların oluşabilmesi sorunu ortadan kalkmış olabilecektir.

Sonuç ve Değerlendirme

İkinci El Motorlu Kara Taşıtlarının Ticareti Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik’le birlikte 16.08.2022 tarihinden itibaren otomobil ve arazi taşıtlarının satışına 6 aylık yaş ve 6 bin kilometrelik kullanılmışlık şartı getirilmiştir.

Yaşı 6 aydan küçük ve 6 bin kilometreden az olan otomobil ve arazi taşıtlarının alım satımına (pazarlama dahil) ikinci el motorlu kara taşıtı ticaretiyle iştigal edenler 16.08.2022 tarihinden itibaren aracılık yapamayacaklar. Ancak bu tarihten önce satılmak üzere kendi adlarına tescil ettirmiş oldukları yaşı 6 aydan küçük ve kilometresi 6 binden az olan otomobil ve arazi araçlarını 15.09.2022 tarihine kadar satabileceklerdir.

İşletmeler açısından binek otomobillerinin alış amacı ve kullanılış biçimi vergisel açıdan farklılık arz etmektedir. Bu uygulamayla getirilen kilometre şartına ulaşabilmek için alınan araçların işletme içinde veya dışında kullanılması mükelleflerin vergisel açıdan durumlarında önemli farklılıklara neden olabilecektir.

Bilindiği üzere vergi mevzuatında vergiyi doğuran olay ve bu olaylara ilişkin hukuki muamelelerin gerçek mahiyeti esastır. Ancak genel kabul gören hukuki düstur ise “usulün esasa mukaddem” olması veya  “usulün esasın tanrıçası” olarak sayılması şeklindedir.

Bahse konu yönetmelikle yapılan düzenleme ikinci el motorlu kara taşıtlarının ticareti yapanlarım otomobil ve arazi taşıtlarının satışı veya pazarlamasına doğrudan yada dolaylı olarak aracılık etmesi ile sınırlı tutulmuştur. Buna göre otomobil ve arazi taşıtları hariç diğer araçların satışı ve pazarlaması bu kapsamda olmadığı gibi, ikinci el motorlu kara taşıtlarının ticareti yapanlar dışındakilerin alım satımı da bu kapsamdaki kısıtlamanın dışında tutulmuştur.


Kaynak: Vergi Müfettişi Faruk TAŞYÜREK’in özel İzni ile yayınlanmıştır. Faruk TAŞYÜREK tarafından iletilen yazının tüm hakları ve sorumluluğu yazara aittir. Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/ikinci-el-arac-satisina-sinir-ve-vergisel-sorun/feed/ 0
Küresel Tedarik Zinciri Teşviği kapsamında alınan nakit hibenin vergisel durumu https://www.muhasebenews.com/kuresel-tedarik-zinciri-tesvigi-kapsaminda-alinan-nakit-hibenin-vergisel-durumu/ https://www.muhasebenews.com/kuresel-tedarik-zinciri-tesvigi-kapsaminda-alinan-nakit-hibenin-vergisel-durumu/#respond Mon, 15 Aug 2022 07:56:11 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=130161 T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
Manisa Vergi Dairesi Başkanlığı
Gelir Kanunları Grup Müdürlüğü

Sayı

:

85373914-125[49.01.60]-83596

07.07.2022

Konu

:

Küresel Tedarik Zinciri Teşviği kapsamında alınan nakit hibenin vergisel durumu.

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, Küresel Tedarik Zinciri Teşviki (KTZ) kapsamında Ticaret Bakanlığı tarafından firmanıza 2019 yılı içerisinde yapılan nakit hibe desteğinin vergiye tabi kurum kazancının tespitinde dikkate alınıp alınmayacağı, bu ödemeler üzerinden vergi kesintisi yapılıp yapılmayacağı, bu desteklerin vergiye tabi olması durumunda ne zaman beyan edileceği, sermayeye ilave edilip edilmeyeceği ve sermayeye ilave edilmesi halinde sermayeye ilave olunan bu tutarlar için vergisel bir teşvikin olup olmadığı hususlarında Başkanlığımız görüşünün bildirilmesi istenilmektedir.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinin birinci fıkrasında, kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı; aynı maddenin ikinci fıkrasında da, safi kurum kazancının tespitinde, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.

Gelir Vergisi Kanununun “Bilanço Esasında Ticari Kazancın Tespiti” başlıklı 38 inci maddesinde; “Bilanço esasına göre ticari kazanç, teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müspet farktır. Bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce: 

1. İşletmeye ilave olunan değerler bu farktan indirilir;

2. İşletmeden çekilen değerler ise farka ilave olunur.

Ticari kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında, Vergi Usul Kanununun değerlemeye ait hükümleri ile bu kanunun 40 ve 41 inci maddeleri hükümlerine uyulur.” hükmü yer almaktadır.

Ticari kazancın tespitinde iki temel ilke geçerlidir. Bunlar “dönemsellik” ve “tahakkuk esası” ilkeleridir. Tahakkuk esası ilkesi, gelir veya giderin tahsil edildikleri ve ödendikleri döneme bakılmaksızın miktar ve mahiyet itibarıyla kesinleşmiş olmasını ifade eder. Bu esas dikkate alındığında bir gelir unsurunun, özel bir düzenleme bulunmadığı sürece, mahiyet ve tutar itibarıyla kesinleştiği dönem kazancının tespitinde dikkate alınması gerekmektedir. Dönemsellik ilkesi ise, her dönemin faaliyet sonuçlarının diğer dönemlerden bağımsız olarak saptanmasıdır. Bu ilke uyarınca gelir ve giderlerin ilgili oldukları dönemde kaydedilmesi gerekir.

Diğer taraftan, Pazara Giriş Belgelerinin Desteklenmesine İlişkin Kararın (Karar No: 2014/8) 5 inci maddesinin üçüncü fıkrasında, Küresel Tedarik Zinciri Yetkinlik Projesi kapsamında şirketlerin projede belirtilen ve Genelge kapsamındaki giderlerinin 2 yıl süresince %50 oranında ve toplamda 1.000.000 ABD Dolarına kadar destekleneceği; 7 nci maddesinin üçüncü fıkrasında, şirketler tarafından Küresel Tedarik Zinciri Yetkinlik Projeleri çerçevesinde gerçekleştirilen Genelge kapsamındaki giderlere ilişkin harcama belgeleri ile Genelgede belirtilen diğer belgelerin, ödeme belgesi tarihinden itibaren en geç 6 ay içerisinde Bakanlığa/üyesi oldukları İBGS’ye (İhracatçı Birlikleri Genel Sekreterliği) ibraz edilmesinin gerektiği; aynı maddenin beşinci fıkrasında, Bakanlık ve İBGS’nin gerekli incelemenin yapılmasını müteakip, ödeme yapılmasına karar verilen şirketler ile ödeme miktarlarını Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’na bildireceği, Bakanlıktan alınan bildirim üzerine, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın ödemeyi yapacağı hüküm altına alınmıştır.

Buna göre, Ticaret Bakanlığı tarafından desteklenen KTZ Projeleri kapsamında, şirketinize ödenen destek tutarının kurum kazancınıza dahil edilerek vergilendirilmesi gerekmekte olup, bu ödemelerin mahiyet ve tutar itibarıyla kesinleştiği hesap döneminin kazancıyla ilişkilendirmek suretiyle beyan edilmesi gerekmektedir.

Öte yandan, bahse konu destek ödemeleri üzerinden herhangi bir vergi kesintisi yapılmayacağı tabii olup, söz konusu hibelerin sermayeye ilave edilmesi de vergilendirme açısından durumu değiştirmeyecektir.

 


Kaynak: GİB
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/kuresel-tedarik-zinciri-tesvigi-kapsaminda-alinan-nakit-hibenin-vergisel-durumu/feed/ 0
Anonim şirket pay devrinin vergisel açıdan yükümlülüğü var mıdır? https://www.muhasebenews.com/anonim-sirket-pay-devrinin-vergisel-acidan-yukumlulugu-var-midir/ https://www.muhasebenews.com/anonim-sirket-pay-devrinin-vergisel-acidan-yukumlulugu-var-midir/#respond Thu, 30 Jun 2022 13:33:11 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=128757 4 Kişiden oluşan Anonim Şirket pay sahipleri bir bedel karşılığı paylarının tamamını devredecektir. Vergisel açıdan yükümlülüğü var mıdır?

ANONİM ŞİRKETLERDE HİSSE DEVİRLERİNDEN ELDE EDİLEN KAZANCIN VERGİLENDİRİLMESİ

HİSSE SENEDİ VEYA İLMÜHABER OLDUĞU DURUMLARDA VERGİLENDİRME:

Hisse Senedi Bastırılmışsa: İki yıldan fazla süre ile elde tutulan hisse senetlerinin, elden çıkartılmasından doğan kazanç, tutarı ne olursa olsun, gelir vergisine tabi değildir.

Geçici İlmühaber Bastırılmışsa: İlmühaberler de hisse senedi olarak kabul ediliyor (Bkz. 232 No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği). Bu nedenle, ilmühaberlerin elden çıkartılması da hisse senetlerinin elden çıkartılması gibi değerlendirilecektir. (İlmühaber örneği için ilgili sayfaya bakınız.)

Borsa İstanbul da işlem gören A.Ş. hisselerinin Gerçek Kişilerce alım-satımından elde edilen kazançlar Yıllık Gelir Vergisi beyanına ve Gelir Vergisi stopajına da tabi değildir.(GVK Geçici Madde 67)

HİSSE SENEDİ VEYA İLMÜHABER OLMADIĞI DURUMLARDA VERGİLENDİRME:

Anonim şirket ortağı, hissesini kaç yıl sonra ve kime satarsa satsın, bundan doğan kazanç “Değer artışı kazancı” olarak gelir vergisine tabi tutulur. (GVK Mük. Md. 80/4). Kazancın hesaplanmasında, hissenin iktisap (edinme) bedeli endekslemeye tabi tutulur ve elde edilen kazançtan istisna düşülür. (Endeksleme sistemi ve hesaplaması için Web sayfamız da bulunan Mali Rehberin Değer Artış Kazançlarının Vergilendirilmesi bölümündedir.)


Limited şirket bir mükellefim şirketi satmak istiyor. Şirket sermayesi 500.000 TL’dir. Şirketi 2.500.000 TL’ye satılacaktır. Tutarın resmi yoldan gelmesi gerektiği için bu bedel üzerinden satış gerçekleşecektir. 

Değer artış kazancına bakılırken sadece sermaye üzerinden mi bakmamız gerekiyor

Değer artış kazancından kurtulmak için sermaye attırmayı düşünüyorum. Hisse devrinin yapıldığında sermayenin tamamının ödenmesi mi gerekiyor?

Şirket satılmaz. Şirketin hisse sahibi veya sahipleri Hisselerini satarlar.

Değer artış kazancından kurtulmak diye bir işlem olmaz. Satış bedeli ile alış (sahip olunan değer) fark için değer artış kazancı hesaplaması yapılacaktır. 

Değer artış kazancı hesaplaması için alış bedeli (sahip olunan bedel) için enflasyondan arındırılarak değeri yükseltilme imkânı vardır.


Kaynak: İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/anonim-sirket-pay-devrinin-vergisel-acidan-yukumlulugu-var-midir/feed/ 0
Kuyumcu mükelleflere normal mükellefler dışında hangi vergisel işlemler yapılır? https://www.muhasebenews.com/kuyumcu-mukelleflere-normal-mukellefler-disinda-hangi-vergisel-islemler-yapilir/ https://www.muhasebenews.com/kuyumcu-mukelleflere-normal-mukellefler-disinda-hangi-vergisel-islemler-yapilir/#respond Wed, 20 Apr 2022 14:16:24 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=125992 Kuyumcular için normal mükellefler dışında hangi işlemler yapılır?

Vergi ve muhasebe uygulamalarında bir farklılık yok. Sektör ile ilgili detay bilgiyi Kuyumcular odasında öğreniniz.


Perakende kuyumcu çeyrek altın bozduğunda mal almış gibi oluyor. Burada da gider pusulası düzenliyoruz. 7.000 TL üzeri olunca bankadan ödenme zorunluluğu burada da var mı? Bir de kuyumculara yazar kasa düzenleme sınırı nedir?

7.000 TL üstündeki işlemler için Banka kullanılması gerekir.

Kuyumcuları 2022 yılı için ÖKC fişi düzenleme sınırı Normal sınır olan 2.000 TL’nin 3 katı 6.000 TL’dir.


E-defter mükellefi olan kuyumcu mükellefimiz var. Altın bozdurulurken kullandığımız gider pusulasını kağıt ortamda tutabilir miyiz?

7.000 TL ve üzeri ödemelerinizi (alışlarınız) Bankadan yapmanız gerekir. 

Bankadan yapılan ödeme için dekont yeterlidir. Gider pusulası düzenlenmez. 

7.000 TL’nin altındaki satın almanız için Gider pusulası düzenlenecektir.


Perakende kuyumcu, çeyrek altın bozduranlara gider pusulası düzenliyor. 5 bin TL’yi geçince e-gider pusulası mı düzenlenmelidir?

Merhaba; e-gider pusulası şu an için ihtiyari bir uygulamadır. 

5 bin TL sınırı, e-belge uygulamasına dahil olmayan mükelleflerin, vergi mükelleflerine düzenleyeceği faturalardaki kriter olarak alınan sınırdır.


01.01.2022 tarihi itibariyle gider pusulasında değişiklik oldu mu

VUK’un 234’üncü maddesinde Yapılan yeni düzenleme ile, gider pusulasının düzenlenme süresinin de 7 gün olduğu belirtilmiştir. 

Ayrıca, maddede öngörülen hallerde banka, ödeme kuruluşu ve PTT tarafından düzenlenen belgeler (dekont, alındı vb.) ile bu Kanun uygulamasında belge düzenleme yükümlülüğü bulunmayan kamu kurum ve kuruluşlarının tabi oldukları diğer ilgili mevzuat dahilinde düzenledikleri belgeler gider pusulası yerine kabul edilmekte ve bu hallerde mükellefler tarafından ayrıca gider pusulası düzenlenmemesi sağlanmaktadır. İade edilen malların bedeli bankadan yapılması halinde ayrıca gider pusulası düzenlenmeyecektir. Dekont yeterli olacaktır. 

Kağıt ortamında Gider pusulası düzenlenmesi de devam etmektedir.


Altın işçiliğine ait KDV’nin Ba-Bs formuna dahil edilip edilmeyeceği

T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü 

   
Sayı : B.07.1.GİB.4.34.19.02-019.01-149 01/03/2011
Konu : Altın işçiliğine ait KDV’nin Ba-Bs formuna dahil edilip edilmeyeceği.  

 

İlgi dilekçenizde, … Vergi Dairesi Müdürlüğünün … vergi kimlik numaralı mükellefi olarak kuyumculukla ilgili ürünlerin imalatı ile ilgili faaliyetinizde Katma Değer Vergisi Kanunu’na göre özel matrah şekline tabi olan altından mamul veya altın ihtiva eden ziynet eşyaları ile sikke altınların işçilik bedeli üzerinden KDV hesaplandığı ve işçilik bedelinin özel matrah şekilleri içinde yer almadığı belirtilerek, işçilik katma değer vergisi tutarının Ba-Bs formlarına dâhil edilip edilmeyeceği hususunda Başkanlığımızdan görüş talep edilmektedir

Bilindiği üzere; 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 17 nci maddesinin ” 4. Diğer İstisnalar ” başlıklı  bölümünün  g bendi ile ” Külçe altın, külçe gümüş, kıymetli taşlar (elmas, pırlanta, yakut, zümrüt, topaz, safir, zebercet, inci, kübik, virconia) döviz, para, damga pulu, değerli kağıtlar, hisse senedi, tahvil ile metal, plastik, lastik, kauçuk, kağıt, cam hurda ve atıklarının teslimi ” katma değer vergisinden istisna edilmiştir.

Anılan Kanunun ” Özel Matrah Şekilleri ” başlıklı 23 üncü maddesinin e  bendinde; ” Altından mamul veya altın ihtiva eden ziynet eşyaları ile sikke altınların teslim ve ithalinde matrah, külçe altın bedeli düşüldükten sonra kalan miktardır.” Aynı Kanun maddesinin f bendinde ise, ” Maliye ve Gümrük Bakanlığı işin mahiyetini gözönünde tutarak özel matrah şekilleri tespit etmeye yetkilidir.” hükmüne yer verilmiştir.

Diğer taraftan, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 148, 149 ve Mükerrer 257 nci maddelerinin verdiği yetkiye dayanılarak, 350 sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile bilanço esasına göre defter  tutan mükelleflerin belirli bir haddi aşan mal ve hizmet alımlarını “Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Ba) ile; mal ve hizmet satışlarını ise “Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Bs)” ile bildirmeleri hususunda yükümlülük getirilmiştir.

Öte yandan, bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerin 2010 ve müteakip yıllara ilişkin mal ve/veya hizmet alımları ile mal ve/veya hizmet satışlarının bildirilmesinde uygulanacak usul ve esaslar ile bildirim hadleri 04.02.2010 tarih ve 27483 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 396 Sıra No’lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği İle yeniden belirlenmiş olup,

Anılan Tebliğin 1.2.2. bölümünde;

“Mükelleflerin 2010 yılı ve müteakip yılların aylık dönemlerine ilişkin mal ve/veya hizmet alışları ile mal ve/veya hizmet satışlarına uygulanacak had 5.000 TL olarak yeniden belirlenmiştir. Buna göre, bir kişi veya kurumdan katma değer vergisi hariç 5.000 TL ve üzerindeki mal ve/veya hizmet alışları, “Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Ba)” ile; bir kişi veya kuruma katma değer vergisi hariç 5.000 TL ve üzerindeki mal ve/veya hizmet satışları ise “Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Bs)” nun Tablo II alanında bildirilecektir.

Söz konusu hadlerin uygulanmasında, özel matrah şekline tabi mal ve/veya hizmet alış/satışlarında katma değer vergisi, özel tüketim vergisine tabi işlemlerde ise özel tüketim vergisi dâhil tutarlar dikkate alınacaktır.

Açıklamaları yer almaktadır.

Yukarıda belirtilen hüküm ve açıklamalara göre, özel matrah şekline tabi mal ve/veya hizmet alış/satışlarının Ba-Bs bildirim formları ile bildirilmesinde, katma değer vergisi dahil tutarların dikkate alınması gerekmekte olup, faturada ayrıca gösterilecek “işçilik bedellerinin” KDV hariç olarak bildirilmesi gerekmektedir.


Bilezik satışlarında işçilik işlemi için KDV hesaplanmalı mıdır?
Aldığı altın, gümüş gibi takı malzemelerini işlem yapmadan satışını yapan bir firma faturasında işçilik…
Kuyumcular nihai tüketicilere e-arşiv fatura düzenleyebilir mi?
Kuyumcular bilanço usulüne tabi olarak mı vergi mükellefiyeti tahsis ettirmelidir?
Kuyumcu dükkanımı kapattım. Stokta kalan altınları kendime mi fatura edeceğim?
Yetki belgesi olmayan kuyum ticareti yapamayacak

Kaynak: İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/kuyumcu-mukelleflere-normal-mukellefler-disinda-hangi-vergisel-islemler-yapilir/feed/ 0
İşten ayrılan bir personelimiz için ek menfaat kapsamında 5.000 TL ödeme yapılacaktır, gelir vergisi ve SGK hesaplanacak mı? https://www.muhasebenews.com/isten-ayrilan-bir-personelimiz-icin-ek-menfaat-kapsaminda-5-000-tl-odeme-yapilacaktir-gelir-vergisi-ve-sgk-hesaplanacak-mi/ https://www.muhasebenews.com/isten-ayrilan-bir-personelimiz-icin-ek-menfaat-kapsaminda-5-000-tl-odeme-yapilacaktir-gelir-vergisi-ve-sgk-hesaplanacak-mi/#respond Wed, 30 Mar 2022 07:10:06 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=124628 İşten ayrılan bir personelimiz için “ek menfaat” kapsamında 5.000,00 TL ödeme yapılacaktır, vergisel açıdan hangi yolu izlememiz gerekir? (Gelir vergisi ve Damga Vergisi yönünden, Brüt’ e nasıl gidilir)

Yapılan ödeme son maaşı ile birleştirilerek Vergi ve sgk kesintisi yapılır. toplam Ücret üzerinden Asgari ücret kadarlık kısmı için GV ve DV istisnası uygulanır.


İkale sözleşmesi ile personelimize 2 maaş tazminat ödemesi yapıldı. Bu ödemeye ilişkin sgk prim kesintisi ile gelir vergisi kesintisi olacak mı? 

İkale sözleşmesinin sona ermesi ile yapılan ödemeler Gelir Vergisi Kanunu’nda 21/03/2018 tarihli ve 7103 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik ile hizmet sözleşmesi sona erdikten sonra; karşılıklı sonlandırma sözleşmesi veya ikale sözleşmesi kapsamında ödenen tazminatlar, iş kaybı tazminatları, iş sonu tazminatları, iş güvencesi tazminatları gibi çeşitli adlar altında yapılan ödemeler ve yardımlar ücret sayılan ödemeler arasına dâhil edilmiş ve bu tazminatlar ile kıdem tazminatı toplamının ancak yasal kıdem tazminatı tutarına kadar olan kısmı için istisna uygulanacağı hükme bağlanmıştır.

Bu düzenlemeye göre ikale kapsamında ödenen tutarlar ücret niteliğindedir. Ancak bu tutarların kıdem tazminatı tavanına kadar olan kısmı gelir vergisinden istisna tutulmuştur 5510 Sayılı Kanun’a göre kıdem ve ihbar tazminatı prime esas kazanca dahil edilmez ve bu tutarlardan SGK primi kesilemez.

Gelir Vergisi Kanunu’nda 2018 yılında yapılan değişiklikle birlikte ikale kapsamında yapılan ödemelerin kıdem tazminatı olarak değerlendirilmesi konusu gündeme gelmiştir. Böyle bir değerlendirme ile kıdem tazminatı olarak yapılan ikale ödemelerinin kıdem tazminatı tavanına kadar olan kısmının gelir vergisinin yanı sıra SGK priminden de istisna edilmesini beraberinde getirecektir. Öte yandan 5510 sayılı Kanun’da belirtilen istisnalar arasında “ikale tazminatı” sayılmamıştır.
İkale sözleşmesi ile kararlaştırılan ikale bedelinin hangi kalem alacakları/tazminatları kapsadığının ayrı ayrı belirtilmesi ve bu alacakların/tazminatların Kanun’un 80’inci maddesinin (b) bendinde sayılan istisnalar arasında yer alması halinde, sigorta primine esas kazanca dahil edilmemesi, bu istisnalar dışında her ne adla yapılırsa yapılsın tüm ödemelerin prime esas kazanca dahil edilmesi gerekmektedir.


7103 – VERGİ KANUNLARI İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN

Madde 5

193 sayılı Kanunun 25 inci maddesinin birinci fıkrasının (7) numaralı bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“7. a) 25/8/1971 tarihli ve 1475 sayılı İş Kanunu ve 20/4/1967 tarihli ve 854 sayılı Deniz İş Kanununa göre ödenmesi gereken kıdem tazminatlarının tamamı ile 13/6/1952 tarihli ve 5953 sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanuna göre ödenen kıdem tazminatlarının hizmet erbabının 24 aylığını aşmayan miktarları (Hizmet ifa etmeksizin ödenen ücretler tazminat sayılmaz.);

b) Hizmet erbabının tabi olduğu mevzuata göre bu bendin (a) alt bendinde belirtilen istisna tutarının hesabında dikkate alınmak şartıyla, hizmet sözleşmesi sona erdikten sonra;  karşılıklı sonlandırma sözleşmesi veya ikale sözleşmesi kapsamında ödenen tazminatlar, iş kaybı tazminatları, iş sonu tazminatları, iş güvencesi tazminatları gibi çeşitli adlar altında yapılan ödemeler ve yardımlar (Bu bendin uygulamasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.);”


Kaynak: İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/isten-ayrilan-bir-personelimiz-icin-ek-menfaat-kapsaminda-5-000-tl-odeme-yapilacaktir-gelir-vergisi-ve-sgk-hesaplanacak-mi/feed/ 0
Okul inşası için alınan arsanın satışının vergisel durumu https://www.muhasebenews.com/okul-insasi-icin-alinan-arsanin-satisinin-vergisel-durumu/ https://www.muhasebenews.com/okul-insasi-icin-alinan-arsanin-satisinin-vergisel-durumu/#respond Mon, 28 Feb 2022 09:10:53 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=123340
Sayı:: 84974990-130[KDV-1/İ/17-2020/21]-E.155653
Tarih:15/06/2020

T.C. 

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları KDV ve ÖTV Grup Müdürlüğü

Sayı

:

84974990-130[KDV-1/İ/17-2020/21]-E.155653

15.06.2020

Konu

:

Okul inşası için alınan arsanın satışının vergisel durumu

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda;

– Şirketinizin esas faaliyet konusunun okul ve yayıncılık olduğu, bugüne kadar aldığınız gayrimenkullerin de bu faaliyetler kapsamında alınmış ve kullanılmış olduğu; şirketiniz ana sözleşmesinde “inşaat taahhüt işleri yapmak veya yaptırmak, emlak komisyonculuğu yapmak” ifadelerine yer verildiği ancak bu kapsamda ticari faaliyetinizin olmadığı,

– Esas faaliyet konunuz çerçevesinde okul inşa etmek üzere 2008 ve 2010 yılında taşınmaz hissesi satın aldığınız ve aynı parselde Milli Emlak Müdürlüğüne ait bulunan taşınmaz için de irtifak hakkı tesis ettirdiğiniz, ancak belediyeden gerekli izinler alınamadığı için inşaata başlanılmadığı ve Milli Emlak Müdürlüğünden tesis edilen irtifak hakkının iptal edildiği, belirtilerek okul yapılmak üzere satın alınan, ancak gerekli izinlerin alınamaması sebebiyle aktifinize kayıtlı arsa paylarının satışının yapılması halinde Kurumlar Vergisi Kanununun 5/1-e ve KDV Kanununun 17/4-r maddeleri kapsamında istisna hükümlerinden yararlanılıp yararlanılamayacağı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

I-KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde; kurumların, en az iki tam yıl süreyle aktiflerinde yer alan iştirak hisseleri ile aynı süreyle sahip oldukları kurucu senetleri, intifa senetleri ve rüçhan haklarının satışından doğan kazançların %75’lik kısmı ile aynı süreyle aktiflerinde yer alan taşınmazların satışından doğan kazançların %50’lik kısmının kurumlar vergisinden istisna olduğu, bu istisnanın satışın yapıldığı dönemde uygulanacağı ve satış kazancının istisnadan yararlanan kısmının satışın yapıldığı yılı izleyen beşinci yılın sonuna kadar pasifte özel bir fon hesabında tutulmasının ve satış bedelinin satışın yapıldığı yılı izleyen ikinci takvim yılının sonuna kadar tahsil edilmesinin şart olduğu, bu sürede tahsil edilmeyen satış bedeline isabet eden istisna nedeniyle zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergilerin ziyaa uğramış sayılacağı, aynı şekilde istisna edilen kazançtan beş yıl içinde sermayeye ilave dışında herhangi bir şekilde başka bir hesaba nakledilen veya işletmeden çekilen kısmına uygulanan istisna dolayısıyla zamanında tahakkuk
ettirilmeyen vergilerin de ziyaa uğramış sayılacağı, menkul kıymet veya taşınmaz ticareti ve kiralanmasıyla uğraşan kurumların bu amaçla ellerinde bulundurdukları değerlerin satışından elde ettikleri kazançların istisna kapsamı dışında olduğu hükme bağlanmıştır.

1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin “5.6.2.3.4. Menkul kıymet veya taşınmaz ticareti ile uğraşılmaması” başlıklı bölümünde;

“Menkul kıymet veya taşınmaz ticareti ve kiralanmasıyla uğraşan kurumların bu amaçla ellerinde bulundurdukları istisna kapsamındaki değerlerin satışından elde ettikleri kazançlar istisna kapsamı dışındadır.

İstisna uygulaması esas itibarıyla bütün kurumlar için geçerlidir. Ancak, faaliyet konusu menkul kıymet veya taşınmaz ticareti ve kiralanması olan kurumların bu amaçla iktisap ettikleri ve ellerinde tuttukları kıymetlerin satışından elde ettikleri kazançlar için istisnadan yararlanmaları mümkün değildir.

Satışa konu edilen kıymetlerin iki tam yıl kurum aktifinde kayıtlı olması da durumu değiştirmeyecektir. Aynı durum, satmak üzere taşınmaz inşaatı ile uğraşan mükellefler açısından da geçerlidir. Ancak, taşınmaz ticareti ile uğraşan mükelleflerin faaliyetlerinin yürütülmesine tahsis ettikleri taşınmazların satışından elde ettikleri kazançlara istisna uygulanabilecek; taşınmaz ticaretine konu edilen veya kiralama ya da başka surette değerlendirilen taşınmazların satış kazancı ise istisnaya konu edilmeyecektir.

Örnek 1: Bir inşaat şirketinin şirket merkezi olarak kullanılmak üzere inşa etmiş olduğu bir binayı, en az iki tam yıl süre ile kullandıktan sonra satması halinde, bu satıştan doğan kazanç için istisna uygulanabilecektir. Şirketin satmak amacıyla inşa etmiş olduğu veya satın aldığı binaların satışından elde ettiği kazançlar için söz konusu istisna uygulanmayacaktır.

Örnek 2: İnşaat faaliyetinde bulunan bir şirketin satın aldığı arsayı iki tam yıl geçtikten sonra satması halinde ya da faaliyet konusu alış veriş merkezleri inşaa etmek veya kiraya vermek olan şirketin bu amaçla inşa ettiği taşınmazları iki tam yıl geçtikten sonra satması halinde, şirketin bu istisnadan yararlanması söz konusu olmayacaktır.

Örnek 3: Bir inşaat şirketinin inşa etmiş olduğu binanın bir kısmını otopark olarak, diğer bir kısmını işyeri olarak kiraya vermesi, kalan kısmını ise şirket faaliyetlerinde kullanması halinde, şirket faaliyetinde kullandığı kısmın satılmasından elde edilen kazanç istisnaya konu olabilecek, diğer kısımlar istisnadan yararlanamayacaktır.

….”

açıklamaları yer almaktadır.

Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalar çerçevesinde; ana sözleşmesinde faaliyet konuları arasında “inşaat taahhüt işleri yapmak veya yaptırmak, emlak ve arsa komisyonculuğu yapmak” ibaresine yer verilmiş olan şirketiniz tarafından, okul inşa edilmek üzere satın alındığı ancak belediyeden gerekli izinlerin alınamaması nedeniyle üzerinde okul inşaatına başlanılmadığı için atıl hale geldiği belirtilen taşınmazların iktisap tarihinden bugüne kadar taşınmaz ticareti veya kiralanmasına konu edilmemiş ya da bu amaçla iktisap edilmemiş olması kaydıyla, bu taşınmazların satışından elde edilen kazancın Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde yer alan istisnaya konu edilmesi mümkün bulunmaktadır.

II-KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun

-1/1 inci maddesinde, ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde Türkiye’de yapılan teslim ve hizmetlerin KDV’ye tabi olduğu,

-17/4-r maddesinde, kurumların aktifinde en az iki tam yıl süreyle bulunan iştirak hisseleri ile taşınmazların satışı suretiyle gerçekleşen devir ve teslimlerin vergiden istisna olduğu, istisna kapsamındaki kıymetlerin ticaretini yapan kurumların, bu amaçla aktiflerinde bulundurdukları taşınmaz ve iştirak hisselerinin teslimlerinin istisna kapsamı dışında olduğu

hüküm altına alınmıştır.

KDV Genel Uygulama Tebliğinin “Taşınmaz Satışlarında İstisna Uygulaması” başlıklı (II/F-4.16.1.) bölümünde;

“Satışa konu edilecek taşınmazlar (arsa, arazi, bina) ile iştirak hisselerinin satışında istisna uygulanabilmesi için kurumların aktiflerinde asgari iki tam yıl (730 gün) kayıtlı bulunmuş olması gerekmektedir.

İstisna kapsamındaki kıymetlerin ticaretini yapan (taşınmazların mutat olarak alım satımının yapılması veya kiraya verilmesi) kurumların, bu amaçla aktiflerinde bulundurdukları taşınmazların tesliminde istisna hükmü uygulanmaz.”

açıklamalarına yer verilmiştir.

Buna göre, ana sözleşmesinde faaliyet konuları arasında, “inşaat taahhüt işleri yapmak veya yaptırmak, emlak ve arsa komisyonculuğu yapmak” ibaresine yer verilmiş olan Şirketiniz tarafından, okul inşa edilmek üzere satın alındığı ancak belediyeden gerekli izinlerin alınamaması nedeniyle üzerinde okul inşaatına başlanılmadığı için atıl hale geldiği belirtilen taşınmazların iktisap tarihinden bugüne kadar taşınmaz ticareti veya kiralanmasına konu edilmemiş ya da bu amaçla iktisap edilmemiş olması kaydıyla, söz konusu taşınmazların satışının, KDV Kanununun 17/4-r maddesi kapsamında KDV’den istisna tutulması mümkün bulunmaktadır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.


Kaynak: GİB
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/okul-insasi-icin-alinan-arsanin-satisinin-vergisel-durumu/feed/ 0
Takı tasarım işlerinde kdv oranı nedir? https://www.muhasebenews.com/taki-tasarim-islerinde-kdv-orani-nedir/ https://www.muhasebenews.com/taki-tasarim-islerinde-kdv-orani-nedir/#respond Thu, 24 Feb 2022 10:32:54 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=123039 Takı tasarım işlerinde kdv oranı nedir? (Sadece işçilik olması nedeniyle tereddütte kaldık.)

% 18


Antik obje, tesbih, takı, halı, kilim, pul koleksiyonculuğunda vergisel yükümlülüğü


Sayı: B.07.1.GİB.4.07.16.01-GVK.2010.153-152
Tarih: 09/06/2011

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

ANTALYA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Gelir Grup Müdürlüğü

 

Sayı

:

B.07.1.GİB.4.07.16.01-GVK.2010.153-152

09/06/2011

Konu

:

Antik obje, tesbih, takı, halı, kilim, pul koleksiyonculuğunda Vergisel yükümlülük  

İlgide kayıtlı özelge talep formununun incelenmesinden; … Başmüdür Yardımcısı olarak görev yaptığınızı, Dedenizden-Babanızdan kalma antik obje, tesbih-takı, halı-kilim, pul vb. koleksiyonlarınızı genişleterek, koleksiyonculuğunuza devam ettiğinizi, ancak daha değerli koleksiyon parçaları bulduğunuzda internet üzerinden pazarlık usulü ile elinizde bulunan bazı obje ve parçaları satıp aldığınızı, bunu yaparken kâr amacı gütmediğinizi, yapmış olduğunuz halı-kilim, antik obje, tesbih-takı, damgalı ve damgasız posta pulu satışının tarafınıza vergisel yükümlülük getirip getirmeyeceğinin ayrı ayrı değerlendirilmesini talep ettiğiniz anlaşılmıştır.

Bilindiği üzere, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun ” Ticari Kazancın Tarifi” başlıklı 37 nci maddesinin birinci fıkrasında  her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançların ticari kazanç olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan, ticari faaliyet ise  bir tür emek-sermaye organizasyonuna dayanmakta olup, kazanç sağlama niyet ve kastının bulunup bulunmaması böyle bir organizasyon tarafından icra edilen faaliyetin “ticari faaliyet” olma niteliğine etki etmemektedir. Ancak,  bir faaliyetin “ticari faaliyet” sayılabilmesi için, kazanç sağlama niyet ve kastı gerekmemekle birlikte faaliyeti icra eden organizasyonun bütün unsurları ile birlikte değerlendirildiğinde kazanç sağlama potansiyeline sahip olması gerektiği ortaya çıkmaktadır.

Buna göre, halı-kilim, antik obje, tesbih-takı, damgalı ve damgasız postapulu v.b. kolleksiyonların  internet üzerinden alım-satım faaliyetlerinin ticari faaliyet olarak değerlendirilmesi ve bu faaliyetler neticesinde elde edilen kazancın, Gelir Vergisi Kanununun  ticari kazançlara ilişkin hükümleri çerçevesinde vergiye tabi tutulması  gerekmektedir.

Ayrıca, yapmış olduğunuz koleksiyonculuğun  damgalı-damgasız pul, halı-kilim, antik obje, tesbih-takı şeklinde ayrı ayrı değerlendirilmesi faaliyetin ticari kazanç olma özelliğini değiştirmemektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.


Kaynak: İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/taki-tasarim-islerinde-kdv-orani-nedir/feed/ 0
İş görüşmesi yapmak ve müşteri ağırlamak için yat kiralamanın vergisel boyutu https://www.muhasebenews.com/is-gorusmesi-yapmak-ve-musteri-agirlamak-icin-yat-kiralamanin-vergisel-boyutu/ https://www.muhasebenews.com/is-gorusmesi-yapmak-ve-musteri-agirlamak-icin-yat-kiralamanin-vergisel-boyutu/#respond Mon, 03 Jan 2022 10:09:50 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=120408

T.C.
GELİR İDARESİ   BAŞKANLIĞI
 İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef   Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

Sayı

:

62030549-125[6-2014/451]-13442

17/02/2016

Konu

:

İş görüşmesi yapmak ve müşteri ağırlamak için yat   kiralamanın vergisel boyutu.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuz ve ekinde yer alan  dilekçede,  şirketinizin gemi inşa, bakım ve onarım faaliyetinde bulunduğu, iş ilişkileri çerçevesinde görüşme yapmak üzere gelen kişilerin karşılanması, ağırlanması ve konaklamasının  sağlanması amacıyla şirketiniz tarafından deniz aracı (yat) kiralandığı belirtilerek söz konusu kişilere yönelik yapılan karşılama, ağırlama ve kira tutarlarının   temsil ve ağırlama gideri olarak  kurum kazancının tespitinde  gider olarak dikkate alınıp alınmayacağı, ödenen KDV’nin indirim konusu yapılıp yapılmayacağı hususunda  Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

 

 KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde kurumlar vergisinin mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve safi kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır. Bu hüküm uyarınca tespit edilecek kurum kazancından Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 8’inci maddesi ile Gelir Vergisi Kanununun 40ıncı maddesinde yer alan giderlerin indirileceği belirtilmiştir.

Öte yandan, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinde safi kazancın tespit edilmesinde indirilecek giderler sayılmış, anılan maddenin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin, safi kazancın tespitinde indirilebileceği hükme bağlanmıştır.

Ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderler, Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunlarında sayılan kanunen kabul edilmeyen giderler dışında kalan ticari organizasyona bağlı olarak yapılan giderlerdir ve bunlara işletme gideri de denilebilir. Bir masrafın genel gider adı altında masraf yazılabilmesi için, genel giderlerin ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılmış olması, masrafla iş arasında açık, güçlü bir illiyet bağının mevcut olması, giderin keyfi olmaması ve masrafın işin önemi ölçüsünde yapılmış bulunması gerekmektedir.

Bu kapsamda, şirketiniz tarafından iş ilişkileriniz çerçevesinde görüşme yapılan kişilere yönelik yat kiralanması işlemi esas itibarıyla işin mahiyetine uygun olmadığı ve iş hacmi ile mütenasip bulunmadığı gibi faaliyetlerin yürütülmesi ve gelirin elde edilmesi için zorunlu bir harcama niteliği taşımadığından şirketinizin özel bir tasarrufu olan söz konusu karşılama, ağırlama ve kira bedellerinin safi kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün bulunmamaktadır.

 KDV KANUNU YÖNÜNDEN:

3065 sayılı KDV Kanununun; 1/1 inci maddesinde; Türkiye’de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV ye tabi olduğu, aynı maddenin ikinci fıkrasında; ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyetinin devamlılığı, kapsamı ve niteliğinin Gelir Vergisi Kanunu hükümlerine göre; Gelir Vergisi Kanununda açıklık bulunmadığı hallerde, Türk Ticaret Kanunu ve diğer ilgili mevzuat hükümlerine göre tayin ve tespit olunacağı hükme bağlanmıştır.

Aynı Kanunun 29/1 nci maddesinde; mükelleflerin yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan KDV den, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen KDV yi indirebilecekleri hükmüne yer verilmiştir.

Yine aynı Kanunun 30/d maddesinde ise; Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunlarına göre kazancın tespitinde indirimi kabul edilmeyen giderler dolayısıyla ödenen KDV nin indirim konusu yapılamayacağı, hükme bağlanmıştır.

Buna göre, şirketiniz tarafından kiralanacak deniz aracı (yat) ile iş ilişkileri çerçevesinde görüşme yapılan kişilere yönelik verilecek yeme-içme ve konaklama hizmetleri; şirketinizin özel bir tasarrufu olup bahse konu tasarrufa ilişkin harcamalar, firmanız tarafından kurum kazancının tespitinde indirim olarak dikkate alınması mümkün bulunmadığından KDV Kanununun 30/d maddesine göre bu giderler için ödenen KDV’nin de indirim konusu yapılması mümkün bulunmamaktadır.

 


Kaynak: GİB Özelge
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/is-gorusmesi-yapmak-ve-musteri-agirlamak-icin-yat-kiralamanin-vergisel-boyutu/feed/ 0