vergileme – Muhasebe News https://www.muhasebenews.com Muhasebe News Sun, 20 Nov 2022 19:27:19 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.3.5 Gezici köpek eğitmenliği faaliyetinin vergilendirilmesi https://www.muhasebenews.com/gezici-kopek-egitmenligi-faaliyetinin-vergilendirilmesi/ https://www.muhasebenews.com/gezici-kopek-egitmenligi-faaliyetinin-vergilendirilmesi/#respond Mon, 21 Nov 2022 02:25:00 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=134661 T.C. 

HAZİNE VE MALİYE BAKANLIĞI

Antalya Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Grup Müdürlüğü

   
Sayı:49327596-120[GVK.ÖZ.2020.109]-24799604.10.2022
Konu:Gezici köpek eğitmenliği faaliyetinin vergilendirilmesi 
İlgi:07/10/2020 tarihli ve 412883 evrak kayıtlı özelge talep formunuz.

İlgide kayıtlı özelge talep formunda; bir işyeri açmaksızın gezici olarak köpek eğitmenliği faaliyetiyle iştigal ettiğiniz belirtilerek bu faaliyet nedeniyle Gelir Vergisi Kanununun 9 uncu maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı bendi kapsamında esnaf muaflığından yararlanıp yararlanamayacağınız konusunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 9 uncu maddesinde vergiden muaf esnafa ilişkin düzenlemelere yer verilmiş olup, ticaret ve sanat erbabından kimlerin esnaf muaflığından faydalanabilecekleri maddede bentler halinde sayılmıştır. Bu maddenin birinci fıkrasının (2) numaralı bendinde; “ Bir işyeri açmaksızın gezici olarak ve doğrudan doğruya müstehlike iş yapan hallaç, kalaycı, lehimci, musluk tamircisi, çilingir, ayakkabı tamircisi, kundura boyacısı, berber, nalbant, fotoğrafçı, odun ve kömür kırıcısı, çamaşır yıkayıcısı ve hamallar gibi küçük sanat erbabı; “ hükmü yer almaktadır. Aynı maddenin birinci fıkrasının (11) numaralı bendinde ise söz konusu bentlerde sözü edilen işlere benzerlik gösterdikleri Hazine ve Maliye Bakanlığınca kabul edilen ticaret ve sanat işleri iştigal edenlerin söz konusu esnaf muaflığından yararlanabilecekleri hüküm altına alınmıştır.

Aynı Kanunun 65 inci maddesinde “Her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançlar serbest meslek kazancıdır.

Serbest meslek faaliyeti; sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmıyan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır…” hükmüne, 66 ncı maddesinde “Serbest meslek faaliyetini mutad meslek halinde ifa edenler, serbest meslek erbabıdır. Serbest meslek faaliyetinin yanında meslekten başka bir iş veya görev ile devamlı olarak uğraşılması bu vasfı değiştirmez.

…”

hükmüne yer verilmiştir.

Buna göre, Gelir Vergisi Kanununun 9 uncu maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı bendinde  zikredilen meslek kollarında faaliyet gösterenlerin esnaf muaflığından yararlanabilmesi mümkün olup bu kapsamdaki ticaret ve sanat işleri kapsamına girmeyen köpek eğitmenliği faaliyetiniz nedeniyle esnaf muaflığından yararlanmanız mümkün bulunmamaktadır. 

Dolayısıyla, şahsi mesaiye ve mesleki bilgiye dayanarak kendi nam ve hesabınıza devamlılık gösterecek şekilde yapılan köpek eğitmenliği faaliyetinizin serbest meslek faaliyeti olarak değerlendirilmesi, söz konusu köpek eğitmenliği faaliyetiniz dolayısıyla elde ettiğiniz kazancın da serbest meslek kazancı olarak vergilendirilmesi gerekmektedir.

Bilgilerinize sunulur.

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.


Kaynak: GİB Özelge Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/gezici-kopek-egitmenligi-faaliyetinin-vergilendirilmesi/feed/ 0
Şehir içi yolcu taşıma işi yapanlarda Hasılat Esaslı Vergileme https://www.muhasebenews.com/sehir-ici-yolcu-tasima-isi-yapanlarda-hasilat-esasli-vergileme/ https://www.muhasebenews.com/sehir-ici-yolcu-tasima-isi-yapanlarda-hasilat-esasli-vergileme/#respond Tue, 20 Sep 2022 08:42:17 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=131886

Hasılat esaslı vergiye geçen halk otobüsünün ilk geçici vergisini vereceğim nasıl bir yol izlemem gerekir?

Özel bir işlem yok geçici vergi beyannamesindeki ilgili alanlar doldurulur.


Şehir içi yolcu taşıma işi yapan mükellefi hasılat esaslı vergilendirmeye başlamıştır. Gider faturası ve ökc fişlerini girerken yevmiye kaydında indirilecek KDV’yi indirim konusu yapılabilir mi?

Hasılat esasına göre vergilendirilen mükellefler aldıkları belgelerdeki KDV sini indirim konusu yapmaz. Gider yazar KDVK Madde 38 “ Ticari kazancı işletme hesabı esasına göre tespit edilenler ile mesleki kazancı serbest meslek kazanç defterine göre tespit edilenlerden Cumhurbaşkanı tarafından belirlenen sektör ve meslek grupları kapsamında yer alanlar, talep etmeleri halinde vergiye tabi işlemlerin karşılığını teşkil eden (katma değer vergisi dâhil) bedel üzerinden, bu Kanunun 28 inci maddesi uyarınca belirlenen en yüksek oranı geçmemek üzere, Cumhurbaşkanınca ilgili sektör veya meslek grubu için belirlenen oran uygulanmak suretiyle hesapladıkları katma değer vergisini, indirilecek katma değer vergisi ile ilişkilendirmeksizin beyan ederek öderler. 

Birinci fıkra kapsamında hasılat esaslı vergilendirme usulüne göre vergilendirilen mükellefler, kazançlarının tespitinde kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla alış vesikalarında gösterilen katma değer vergisi ile hasılat esaslı vergilendirme usulüne göre beyan ederek ödedikleri katma değer vergisini işlemin mahiyetine göre gider veya maliyet, yaptıkları teslim ve hizmetler dolayısıyla hesapladıkları katma değer vergisini gelir olarak dikkate alırlar. 

Hasılat esaslı vergilendirme usulüne geçen mükellefler, iki yıl geçmedikçe bu usulden çıkamazlar. Cumhurbaşkanı Vergi Usul Kanunu hükümleri uyarınca bilanço esasına göre defter tutan gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerini, sektörler ve meslek grupları itibarıyla belirleyeceği yıllık iş hacimlerine göre hasılat esaslı vergilendirme usulü kapsamına almaya, Maliye Bakanlığı bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.”

3 Aralık 2019 SALIResmî GazeteSayı : 30967

TEBLİĞ

Hazine ve Maliye Bakanlığı (Gelir İdaresi Başkanlığı)’ndan:

GELİR VERGİSİ GENEL TEBLİĞİ

(SERİ NO: 309)

BİRİNCİ BÖLÜM

Amaç, Kapsam ve Dayanak

Amaç ve kapsam

MADDE 1 – (1) Bu Tebliğin amacı, 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 113 üncü maddesinin uygulanmasına ilişkin usul ve esasların belirlenmesidir.

(2) Bu Tebliğ, şehir içi yolcu taşımacılığı faaliyetinde bulunan ve bu faaliyetlerinden kaynaklanan hasılatlarının tamamını elektronik ücret toplama sistemleri aracılığıyla elde eden gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerinin, söz konusu faaliyetlerinden elde ettikleri vergiye tabi kazançlarının 193 sayılı Kanunun 113 üncü maddesinde düzenlenen Hasılat Esaslı Kazanç Tespiti yoluyla tespit edilmesine ilişkin açıklamaları kapsamaktadır.

Dayanak

MADDE 2 – (1) 7186 sayılı Kanunun 1 inci maddesiyle yeniden düzenlenen Gelir Vergisi Kanununun 113 üncü maddesi aşağıdaki gibidir:

”Hasılat Esaslı Kazanç Tespiti:

Madde 113 – Şehir içi yolcu taşımacılığı faaliyetinde bulunan ve bu faaliyetlerinden kaynaklanan hasılatlarının tamamını elektronik ücret toplama sistemleri aracılığıyla elde eden mükelleflerin talep etmeleri hâlinde söz konusu faaliyetlerinden elde ettikleri gayrisafi hasılatlarının (25/10/1984 tarihli ve 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 38 inci maddesi kapsamında hasılat esaslı vergilendirme usulüne göre vergilendirilen mükellefler için hesapladıkları katma değer vergisi dâhil tutarın) %10’u bu faaliyetlerine ilişkin vergiye tabi kazanç olarak esas alınır. Vergiye tabi kazancın bu suretle tespitinde ilgili faaliyete ilişkin giderler dikkate alınmaz ve bu kazanca herhangi bir indirim veya istisna uygulanmaz.

Kazançları birinci fıkra kapsamında tespit edilenlerin;

a) Bu faaliyetlerine ilişkin gider veya maliyetleri, vergiye tabi diğer kazanç veya iratlarının tespitinde dikkate alınmaz.

b) Bu kazançları dışındaki beyana tabi diğer kazanç veya iratları hakkında bu madde hükümleri uygulanmaz.

c) İki yıl geçmedikçe bu usulden çıkmaları mümkün değildir.

4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 353 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası hükümleri uyarınca bir takvim yılı içinde iki kez ceza kesilen mükellefler, cezanın kesildiği ve takip eden iki takvim yılına ait kazançları için bu madde hükümlerinden yararlanamaz.

Bu madde hükümleri kurumlar vergisi mükellefleri hakkında da uygulanır.

Cumhurbaşkanı, birinci fıkrada yer alan oranı iki katına kadar artırmaya, yarısına kadar indirmeye, kanuni oranına getirmeye; Hazine ve Maliye Bakanlığı, maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.”

İKİNCİ BÖLÜM

Hasılat Esaslı Kazanç Tespiti Uygulaması

Uygulamadan yararlanabilecek mükellefler ve faydalanma şartları

MADDE 3 – (1) Hasılat esaslı kazanç tespiti uygulamasından, şehir içi yolcu taşımacılığı faaliyetinde bulunan ve bu faaliyetlerinden kaynaklanan hasılatlarının tamamını elektronik ücret toplama sistemleri aracılığıyla elde eden gelir (kazançları basit usulde tespit edilenler dâhil) veya kurumlar vergisi mükelleflerinden bu hususta talepte bulunanlar yararlanabileceklerdir.

(2) Hasılat esaslı kazanç tespiti uygulamasından faydalanılabilmesi için;

a) Uygulamadan yararlanmak isteyen mükelleflerin şehir içi yolcu taşımacılığı faaliyetinde bulunması,

b) Bu faaliyetlerden kaynaklanan hasılatın tamamının elektronik ücret toplama sistemleri aracılığıyla elde edilmesi,

c) Gelir veya kurumlar vergisi yönünden bağlı olunan vergi dairesine uygulamadan yararlanma hususunda yazılı olarak talepte bulunulması

şarttır. Bu bağlamda, şehir içi yolcu taşımacılığı faaliyetinde bulunan mükelleflerin bu faaliyetlerinden kaynaklanan hasılatlarının tamamının elektronik ücret toplama sistemi aracılığıyla elde edilmemesi durumunda, bu uygulamadan faydalanılamayacağı tabiidir.

Örnek 1: Bay (A), özel halk otobüsü ile şehir içi yolcu taşıma faaliyetinde bulunmaktadır. Bay (A), bu faaliyetinden kaynaklanan hasılatının bir kısmını elektronik ücret toplama sistemleri aracılığıyla, diğer kısmını ise yolculardan nakden tahsil etmektedir. Buna göre, şehir içi yolcu taşıma faaliyetinden kaynaklanan hasılatının tamamını elektronik ücret toplama sistemi aracılığı ile elde etmeyen Bay (A)’nın, bu faaliyetine ilişkin olarak hasılat esaslı kazanç tespiti uygulamasından yararlanması mümkün değildir.

Uygulamadan yararlanmaya ilişkin talepte bulunulması ve bu taleplerin değerlendirilmesi

MADDE 4 – (1) Hasılat esaslı kazanç tespiti usulüne geçmek isteyen mükelleflerin, gelir veya kurumlar vergisi yönünden bağlı bulundukları vergi dairesine bir dilekçe ile başvurarak bu usule geçme hususunda talepte bulunmaları gerekmektedir. Bu mükelleflerin, başvurularına ilişkin dilekçelerine uygulamadan yararlanma şartlarını sağladıklarına dair bilgi ve belgeleri eklemeleri gerekmektedir.

(2) Vergi dairelerince bu başvurular bir ay içerisinde incelenerek, şartları sağlayıp sağlamadıkları ve taleplerinin kabul edilip edilmediği hususu mükelleflere yazı ile bildirilecektir.

(3) Talepleri kabul edilen mükellefler, söz konusu bildirimin kendilerine tebliğ edildiği tarihi takip eden yılın başından itibaren hasılat esaslı kazanç tespiti usulüne geçeceklerdir. Aralık ayı içerisinde bu hususta başvuruda bulunan mükelleflerden şartları sağlayanlar için vergi dairelerince bir sonraki takvim yılı içerisinde kendilerine yazı ile bildirim yapılanlar, bildirimin yapıldığı takvim yılının başından itibaren hasılat esaslı kazanç tespiti usulüne geçeceklerdir.

(4) Yeni işe başlayan mükelleflerden kazançlarını bu usule göre tespit etmek isteyenlerin, işe başlama bildirimiyle birlikte hasılat esaslı kazanç tespiti usulünden faydalanmak istediklerini ayrı bir dilekçe ile belirtmeleri gerekmektedir. Bu mükellefler, söz konusu taleplerinin kabul edilmesi halinde işe başlama tarihinden itibaren hasılat esaslı kazanç tespiti uygulamasından yararlanacaklardır.

Örnek 2: Ticari kazancı basit usulde tespit edilen Bayan (B), özel halk otobüsü ile şehir içi yolcu taşımacılığı faaliyetinde bulunmakta ve hasılatının tamamını elektronik ücret toplama sistemi aracılığıyla elde etmektedir. Bayan (B), hasılat esaslı kazanç tespiti usulüne geçmek için 3/12/2019 tarihinde bağlı bulunduğu vergi dairesi müdürlüğüne başvuruda bulunmuştur. Vergi dairesince mükellefin başvurusu incelenerek, şartları taşıdığı tespit edilmiş ve hasılat esaslı kazanç tespiti usulüne geçebileceği 19/12/2019 tarihinde kendisine bildirilmiştir. Buna göre, mükellef kendisine yapılan bildirim tarihini takip eden yılın başından, yani 1/1/2020 tarihinden itibaren bu faaliyetinden elde ettiği kazancını hasılat esaslı kazanç tespiti usulüne göre hesaplayacaktır.

Vergiye tabi kazancın hesaplanması

MADDE 5 – (1) Şehir içi yolcu taşımacılığı faaliyetinde bulunan ve bu faaliyetlerinden kaynaklanan hasılatlarının tamamını elektronik ücret toplama sistemleri aracılığıyla elde eden mükelleflerden başvuruları vergi dairesi tarafından kabul edilenler, söz konusu faaliyetlerinden elde ettikleri gayrisafi hasılatlarının %10’unu bu faaliyetlerine ilişkin vergiye tabi kazanç olarak beyan edeceklerdir.

Örnek 3: Şehir içi yolcu taşıma faaliyetine ilişkin kazancı işletme hesabı esasına göre tespit edilen ve bu faaliyetine ilişkin hasılatının tamamını elektronik ücret toplama sistemi aracılığı ile elde eden Bay (C), 1/1/2020 tarihinden itibaren hasılat esaslı kazanç tespiti usulüne geçmiştir. Vergiye tabi başka bir faaliyeti bulunmayan mükellefin, 2020 takvim yılına ait gayrisafi hasılatı ve giderleri aşağıdaki gibidir.

Buna göre Bay (C), 2020 takvim yılına ilişkin olarak vereceği yıllık gelir vergisi beyannamesinde hasılat esaslı kazanç tespiti usulüne göre elde ettiği gayrisafi hasılat tutarının %10’u olarak hesapladığı (90.000 * %10) = 9.000 TL’yi vergiye tabi ticari kazanç olarak beyan edecektir. Bay (C), 2020 takvim yılında hasılat esaslı kazanç tespiti usulüne tabi olduğundan, şehir içi yolcu taşıma faaliyetine ilişkin bu dönemdeki giderlerini ticari kazancının ve gelir vergisi matrahının tespitinde dikkate alamayacaktır.

(2) Hasılat esaslı kazanç tespiti usulünden faydalanan mükelleflerden 25/10/1984 tarihli ve 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 38 inci maddesi kapsamında hasılat esaslı vergilendirme usulüne göre vergilendirilenler, hasılat esaslı kazancın tespitinde bu faaliyetlerine ilişkin hesapladıkları katma değer vergisi dâhil tutarı gayrisafi hasılat tutarı olarak dikkate alacaklardır.

Örnek 4: Münhasıran şehir içi yolcu taşıma faaliyeti ile iştigal eden ve bu faaliyetine ilişkin hasılatının tamamını elektronik ücret toplama sistemi ile elde eden (A) Ltd. Şti., bu faaliyetine ilişkin olarak 1/1/2020 tarihinden itibaren hasılat esaslı kazanç tespiti usulüne geçmiştir. Mükellef kurum, Ocak/2020 döneminden itibaren de Katma Değer Vergisi Kanununun 38 inci maddesi kapsamında hasılat esaslı vergilendirme usulüne göre vergilendirilmekte olup, 2020 takvim yılında bu faaliyetine ilişkin hesapladığı katma değer vergisi dâhil gayrisafi hasılat tutarı ve giderleri aşağıdaki gibidir.

Buna göre; (A) Ltd. Şti. 2020 hesap dönemine ilişkin olarak vereceği kurumlar vergisi beyannamesinde hasılat esaslı kazanç tespiti usulüne göre elde ettiği gayrisafi hasılat tutarının %10’u olarak hesapladığı (767.000 TL * %10) = 76.700 TL’yi vergiye tabi kurum kazancı olarak beyan edecektir.

(3) Şehir içi yolcu taşımacılığı faaliyetine ilişkin vergiye tabi kazancın hasılat esaslı kazanç tespiti usulüne göre hesaplanmasında, bu faaliyete ilişkin giderler dikkate alınmayacak ve bu usule göre tespit edilen kazanca herhangi bir indirim veya istisna uygulanmayacaktır.

Örnek 5: Şehir içi yolcu taşıma faaliyeti dolayısıyla adına ilk defa gelir vergisi mükellefiyeti tesis edilen 28 yaşındaki Bay (Ç), bu faaliyetine 1/4/2020 tarihinde başlamış olup, vergi dairesine vermiş olduğu işe başlama bildirimi ekinde yer alan dilekçesinde hasılat esaslı kazanç tespiti usulünden faydalanmak istediğini belirtmiştir. Bay (Ç), şehir içi yolcu taşıma faaliyetine ilişkin hasılatının tamamını elektronik ücret toplama sistemi aracılığıyla elde etmektedir. Bay (Ç), 5/7/2020 tarihinde bağlı bulunduğu vergi dairesine vermiş olduğu dilekçede, 1/7/2020 tarihinden itibaren konfeksiyon ürünlerinin perakende satışı faaliyetine de başladığını bildirmiştir. Bay (Ç)’nin 2020 takvim yılında söz konusu faaliyetlerinden elde ettiği gelirler ile maliyetlerine ilişkin bilgiler aşağıdaki gibidir.

Buna göre Bay (Ç)’nin;

a) 1/4/2020-31/12/2020 tarihleri arasında şehir içi yolcu taşımacılığı faaliyetinden hasılat esaslı kazanç tespiti usulüne göre hesaplanan kazancı (300.000 TL*%10) = 30.000 TL’dir.

b) 1/7/2020-31/12/2020 tarihleri arasında konfeksiyon ürünlerinin perakende satışı faaliyetine ilişkin kazancı (530.000 TL– 480.000 TL) = 50.000 TL’dir.

Bay (Ç)’nin, 2020 takvim yılına ilişkin vergiye tabi ticari kazancı toplamı (Konfeksiyon ürünlerinin satışından elde ettiği kazanç + hasılat esaslı kazanç)=(50.000 TL + 30.000 TL) = 80.000 TL olarak hesaplanacaktır.

Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 20 nci maddesinde düzenlenen genç girişimcilerde kazanç istisnasına ilişkin tüm şartları taşıyan Bay (Ç), 20/8/2020 tarihinde kamuya yararlı bir derneğe 5.000 TL tutarında nakdi bağış yapmıştır.

Buna göre Bay (Ç), sadece konfeksiyon ürünlerinin perakende satışından elde ettiği 50.000 TL için Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 20 nci maddesinde düzenlenen genç girişimcilerde kazanç istisnasından yararlanabilecek, şehir içi yolcu taşımacılığı faaliyetinden hasılat esaslı kazanç tespiti usulüne göre hesaplanan kazancı olan 30.000 TL, söz konusu istisnaya konu edilemeyecektir. Dolayısıyla Bay (Ç)’nin 2020 yılına ilişkin gelir vergisi matrahının tespitinde, konfeksiyon ürünlerinin perakende satışından elde ettiği kazancı genç girişimci kazanç istisnası tutarının altında kaldığından dikkate alınmayacak, sadece şehir içi yolcu taşımacılığı faaliyetinden elde ettiği ticari kazancı dikkate alınacaktır.

Hasılat esaslı kazanç tespiti usulüne göre şehir içi yolcu taşımacılığı faaliyetinden hesaplanan kazanca herhangi bir indirim veya istisna uygulanamayacağından ve Bay (Ç)’nin konfeksiyon ürünlerinin perakende satışından elde ettiği kazancının tamamı Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 20 nci maddesinde düzenlenen genç girişimcilerde kazanç istisnasına konu edildiğinden, beyana tabi başkaca geliri bulunmayan Bay (Ç)’nin, kamuya yararlı derneğe yapmış olduğu nakdi bağışı beyanname üzerinde indirim konusu yapması mümkün değildir.

(4) Hasılat esaslı kazanç tespiti usulüne geçen mükelleflerin şehir içi yolcu taşımacılığı faaliyetleri yanında vergiye tabi başkaca faaliyetlerinin veya kazanç ya da iratlarının bulunması halinde, şehir içi yolcu taşımacılığı faaliyetlerine ilişkin gider veya maliyetlerini, vergiye tabi diğer kazanç veya iratlarının tespitinde dikkate almaları mümkün değildir. Bu mükellefler, diğer faaliyetlerinden dolayı elde ettikleri kazanç veya iratları nedeniyle 193 sayılı Kanunun 113 üncü maddesi hükmünden de faydalanamayacaklardır.

(5) Şehir içi yolcu taşımacılığı faaliyeti ile bu kapsama girmeyen işlerin birlikte yapılması halinde müşterek genel giderler, bu faaliyetler ile ilgili olarak cari yılda oluşan maliyetlerin toplam maliyetler içindeki oranı dikkate alınarak dağıtılacaktır. Bu dağıtım sonucunda müşterek genel giderlerden şehir içi yolcu taşımacılığı faaliyetine düşen pay, diğer faaliyetlere ilişkin vergiye tabi kazancın ve gelir ya da kurumlar vergisi matrahının tespitinde dikkate alınmayacaktır.

Örnek 6: (B) A.Ş., şehir içi yolcu taşıma faaliyetinin yanında otel işletmeciliği faaliyetinde de bulunmaktadır. Şehir içi yolcu taşıma faaliyeti kapsamında hasılatının tamamını elektronik ücret toplama sistemi ile elde eden (B) A.Ş., 1/1/2020 tarihinden itibaren hasılat esaslı kazanç tespiti usulüne geçmiştir. (B) A.Ş.’nin 2020 yılında söz konusu faaliyetlerine ilişkin bilgiler aşağıdaki gibidir.

(B) A.Ş., şehir içi yolcu taşımacılığı faaliyeti ile bu kapsama girmeyen işleri birlikte yaptığı için şehir içi yolcu taşımacılığı faaliyetine ilişkin gider veya maliyetini ve müşterek giderlerden şehir içi yolcu taşımacılığı faaliyetine düşen payı vergiye tabi diğer kazanç veya iratlarının tespitinde dikkate almayacak ve hasılat esaslı kazanç tespiti usulüne göre tespit edilen kazanca herhangi bir indirim veya istisna uygulamayacaktır.

Buna göre; (B) A.Ş.’nin;

a) 2020 yılında otel işletmeciliği faaliyetine ilişkin;

– hasılat toplamı 750.000 TL,

– müşterek genel giderlerden otel işletmeciliği faaliyetine düşen pay tutarı, [50.000 TL * (580.000 TL / (420.000 TL + 580.000 TL))]= 29.000 TL dâhil maliyet toplamı, (580.000 TL + 29.000 TL) = 609.000 TL ve

b) 2020 yılında şehir içi yolcu taşımacılığı faaliyetinden hasılat esaslı kazanç tespiti usulüne göre hesaplanan kazancı (500.000 TL * %10) = 50.000 TL’dir.

(B) A.Ş.’nin, 2020 hesap dönemine ilişkin kurum kazancı (hasılat toplamı– maliyet toplamı) + hasılat esaslı kazanç = [(750.000 TL– 609.000 TL) + 50.000 TL] = 191.000 TL olarak hesaplanacaktır.

Müşterek genel giderlerden şehir içi yolcu taşımacılığı faaliyetine düşen [50.000 TL * (420.000 TL / (420.000 TL + 580.000 TL))] = 21.000 TL pay tutarının kurum kazancının ve kurumlar vergisi matrahının tespitinde dikkate alınması mümkün değildir.

Mükellefin hasılat esaslı kazanç tespiti usulüne göre hesaplanan kazancına herhangi bir indirim ve istisna uygulanmayacak ve bu tutar kurumlar vergisi matrahının tespitinde kurum kazancından beyanname üzerinde indirilebilecek tutarların hesabında da dikkate alınmayacaktır.

(6) Hasılat esaslı kazanç tespiti usulüne geçen ve şehir içi yolcu taşımacılığı faaliyetleri yanında vergiye tabi başkaca faaliyetleri de bulunan mükelleflerce, söz konusu uygulama kapsamında bulunan ve bulunmayan faaliyetlerine ilişkin hasılat, maliyet ve gider unsurlarının ayrı ayrı izlenmesi, uygulama kapsamındaki faaliyete ait hasılat, maliyet ve gider unsurlarının, diğer faaliyetlerle ilişkilendirilmemesi ve kayıtlarının da bu ayrımı sağlayacak şekilde tutulması gerekmektedir.

Uygulamadan çıkış

MADDE 6 – (1) Şehir içi yolcu taşımacılığı faaliyetine ilişkin kazançları hasılat esaslı kazanç tespiti usulüne göre hesaplanan mükellefler, bu usule geçtikleri tarihten itibaren iki yıl geçmeden bu usulden çıkamayacaklardır.

(2) Bu usulden çıkmak isteyen mükellefler, iki yıllık sürenin tamamlanması kaydıyla, gelir veya kurumlar vergisi yönünden bağlı bulundukları vergi dairesine verecekleri dilekçelerine istinaden, takip eden yılın başından itibaren hasılat esaslı kazanç tespiti usulünden çıkabileceklerdir.

Örnek 7: Şehir içi yolcu taşıma faaliyetine ilişkin hasılatının tamamını elektronik ücret toplama sistemi aracılığı ile elde eden Bay (D), 1/1/2020 tarihi itibariyle hasılat esaslı kazanç tespiti usulüne geçmiştir. Buna göre; Bay (D) 1/1/2022 tarihinden önce söz konusu usulden çıkamayacaktır.

Bay (D), 15/7/2022 tarihinde bağlı bulunduğu vergi dairesine verdiği dilekçede takip eden yılın başından itibaren bu usulden çıkmak istediğini belirtmiştir. Buna göre Bay (D), 1/1/2023 tarihinden itibaren vergiye tabi kazancının tespitinde hasılat esaslı kazanç tespiti usulünü uygulamayacaktır.

Uygulamaya ilişkin şartların kaybedilmesi

MADDE 7 – (1) Hasılat esaslı kazanç tespiti uygulamasından yararlanan mükellefler hakkında, bu uygulamadan yararlandıkları dönemlerle sınırlı olmak üzere, 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 353 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları uyarınca bir takvim yılı içerisinde iki kez ceza kesilmesi halinde, bu mükellefler cezanın kesildiği ve takip eden iki takvim yılı boyunca bu uygulamadan yararlanamazlar. Söz konusu mükellefler anılan fıkralar uyarınca ikinci cezanın kesildiği takvim yılının başından itibaren hasılat esaslı kazanç tespiti uygulamasından çıkarlar.

Örnek 8: Şehir içi yolcu taşıma faaliyeti ile iştigal eden ve hasılatının tamamını elektronik ücret toplama sistemi ile elde eden (C) Ltd. Şti., 1/1/2020 tarihinden itibaren hasılat esaslı kazanç tespiti usulüne geçmiştir. (C) Ltd. Şti.’ye bağlı bulunduğu vergi dairesi tarafından 25/10/2019, 2/1/2020 ve 5/2/2020 tarihlerinde 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 353 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca özel usulsüzlük cezası kesilmiştir. Buna göre, uygulamadan yararlanılmaya başlanılan takvim yılından önce kesilen söz konusu ceza, (C) Ltd. Şti.’nin bu uygulamadan yararlanmasına engel teşkil etmeyecektir.

Öte yandan, (C) Ltd. Şti. hakkında hasılat esaslı kazanç tespiti usulüne geçtiği 1/1/2020 tarihinden sonra, bir takvim yılı içerisinde Vergi Usul Kanununun 353 üncü maddesinin birinci veya ikinci fıkraları uyarınca iki kez özel usulsüzlük cezası kesilmesi nedeniyle mükellef kurum, 1/1/2020 tarihinden itibaren hasılat esaslı kazanç tespiti uygulamasından faydalanamayacak olup, cezaların kesildiği yılı takip eden iki takvim yılı boyunca da bu uygulamadan yararlanamayacaktır.

(2) Hasılat esaslı kazanç tespiti uygulamasından yararlanan mükelleflerin bu faaliyete ilişkin hasılatlarının tamamını elektronik ücret toplama sistemleri aracılığıyla elde etmemeleri halinde, bu mükellefler söz konusu durumların gerçekleştiği yılın başından itibaren bu uygulamadan çıkarlar.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Son Hükümler

Yürürlük

MADDE 8 – (1) Bu Tebliğ yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme

MADDE 9 – (1) Bu Tebliğ hükümlerini Hazine ve Maliye Bakanı yürütür.



Kaynak: GİB, Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/sehir-ici-yolcu-tasima-isi-yapanlarda-hasilat-esasli-vergileme/feed/ 0
Basit Usulden Gerçek Usule Geçişte Vergileme Nasıl Olacak? https://www.muhasebenews.com/basit-usulden-gercek-usule-geciste-vergileme-nasil-olacak/ https://www.muhasebenews.com/basit-usulden-gercek-usule-geciste-vergileme-nasil-olacak/#respond Fri, 16 Sep 2022 04:49:03 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=131706

T.C.

GİRESUN VALİLİĞİ
Defterdarlık Gelir Müdürlüğü
 
  
Sayı:E-97677631-120.01.01-796316.03.2022
Konu:Basit Usulden Gerçek Usule Geçişte Vergilendirme 
İlgi:09/04/2021 tarihli ve 26543 gelen evrak numaralı özelge talep formunuz.

İlgi kayıtlı özelge talep formunuzun incelenmesinden, 23/12/2020 tarihinde basit usul ticari kazanç yönünden vergi mükellefi olarak işe başladığınız, 1/3/2021 tarihinde kendi isteğinizle gerçek usule geçiş yaptığınız ve “2021/1. Dönem Gelir Geçici Vergi Beyannamesinde” 2021/Ocak-Şubat aylarına ait gelir-gider faturalarının gösterilip gösterilmeyeceği hakkında görüş talep ettiğiniz anlaşılmış olup, Başkanlığımız görüşüne aşağıda yer verilmiştir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 37 nci maddesinde, her türlü ticari ve sınaî faaliyetlerden doğan kazançların ticari kazanç olduğu belirtildikten sonra, ticari kazancın, Vergi Usul Kanunu hükümlerine ve Gelir Vergisi Kanununda yazılı gerçek (Bilânço veya işletme hesabı esası) veya basit usullere göre tespit edileceği hükme bağlanmıştır.

Aynı Kanunun 46 ncı maddesinde; “47 ve 48 inci maddelerde yazılı şartları topluca haiz olanların ticari kazançları basit usulde tespit olunur.

Basit usule tabi olmanın şartlarından herhangi birini takvim yılı içinde kaybedenler, ertesi takvim yılı başından itibaren gerçek usulde vergilendirilirler. Basit usulün şartlarını haiz olanlardan, bu usulden yararlanmak istemediklerini yazı ile bildirenler dilekçelerinde belirttikleri tarihten veya izleyen takvim yılı başından, yeni işe başlayanlar ise işe başlama tarihinden itibaren gerçek usulde vergilendirilirler.

…”

hükmü yer almaktadır.

Aynı Kanunun Mükerrer 120 nci maddesinde, “Ticari kazanç sahipleri (basit usulde vergilendirilenler hariç) ile serbest meslek erbabı cari vergilendirme döneminin gelir vergisine mahsup edilmek üzere, bu Kanunun ticari veya mesleki kazancın tespitine ilişkin hükümlerine göre (indirim ve istisnalar ile Vergi Usul Kanununun değerlemeye ait hükümleri de dikkate alınarak) belirlenen ilgili hesap döneminin altışar aylık (2000/1514 sayılı BKK ile üçer aylık Yürürlük; 01.01.2001) kazançları (42 nci madde kapsamına giren kazançlar ile noterlik görevini ifa ile mükellef olanların bu işlerden sağladıkları kazançlar hariç) üzerinden 103 üncü maddede yer alan tarifenin ilk gelir dilimine uygulanan oranda geçici vergi öderler. Geçici vergi matrahının hesaplanmasında dönem sonu mal mevcutları, kayıtlar üzerinden tespit edilebilir.”

hükmüne yer verilmiştir.

283 seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinin “3.2. Basit usulden gerçek usule geçiş” başlıklı bölümünde, “Basit usule tabi olmanın şartlarından herhangi birini takvim yılı içinde kaybedenler, ertesi takvim yılı başından itibaren, yeni işe başlayanlar ise işe başlama tarihinden itibaren gerçek usulde vergilendirilmektedir. 6322 sayılı Kanunun 7 nci maddesiyle Gelir Vergisi Kanununun 46 ncı maddesinin altıncı fıkrasında yapılan düzenlemeyle, basit usulün şartlarını haiz olanlardan, bu usulden yararlanmak istemediklerini yazı ile bildirenler dilekçelerinde belirttikleri tarihten veya izleyen takvim yılı başından itibaren gerçek usulde vergilendirileceklerdir.

Örnek 4: Kayseri Büyükşehir Belediyesi sınırları içinde servis işletmeciliği faaliyetinde bulunan ve basit usulde vergilendirilen Bay (G), vergi dairesine verdiği dilekçe ile 15/10/2012 tarihinden itibaren gerçek usulde vergilendirme talebinde bulunmuştur. Bay (G), dilekçesinde belirttiği tarihten (15/10/2012) itibaren gerçek usulde vergilendirilecek olup, gerçek ve basit usulde tespit edilen ticari kazançlarını 2013 yılının Mart ayında birlikte beyan edecektir.

…”

açıklamalarına yer verilmiştir.

Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalar uyarınca, 23/12/2020 tarihinde basit usulde vergi mükellefi olarak başladığınız işinize ilişkin 1/3/2021 tarihinden itibaren gerçek usulde vergilendirilme talebinde bulunmuş olmanız nedeniyle, talepte bulunduğunuz bu tarihten itibaren gerçek usulde vergilendirilmeniz gerekmektedir.

Buna göre, 1/1/2021-28/2/2021 tarihleri arasında elde edilen kazancınızın basit usulde tespit edilmesi, 1/3/2021 tarihinden sonra elde edilen kazancınızın ise gerçek usulde tespit edilmesi gerektiğinden, 2021 yılı ilk geçici vergilendirme dönemi için vermeniz gereken geçici vergi beyannamesine, 1/1/2021-28/2/2021 tarihleri arasındaki kazançlarınızın dahil edilmemesi, sadece 1/3/2021-31/3/2021 tarihleri arasında elde ettiğiniz kazançlarınızın dahil edilmesi gerekmektedir.


Kaynak: GİB Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/basit-usulden-gercek-usule-geciste-vergileme-nasil-olacak/feed/ 0
Yıllara sari iş işin bittiği dönemin geçici vergi beyannamesinde bildirilecek mi? https://www.muhasebenews.com/yillara-sari-is-isin-bittigi-donemin-gecici-vergi-beyannamesinde-bildirilecek-mi/ https://www.muhasebenews.com/yillara-sari-is-isin-bittigi-donemin-gecici-vergi-beyannamesinde-bildirilecek-mi/#respond Fri, 26 Aug 2022 05:44:23 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=130477 Yıllara sari iş olduğu 2022 yılında belli olan faturaların vergileme işlemi işin bittiği yılda dönemin geçici vergisine denk gelen hesap döneminde geçicide hesaplanıp bildirilmeli midir 2022 yılında kesilen faturada g stopaj geçici vergiden mahsup edilir mi?

İşin bitiminde verilecek Kurumlar vergisi beyannamesinde hesaplanan KV den kesilen GV stopajı düşülecektir.


İşi bitmiş olan kesinti listemde gördüğüm yıllara yaygın inşaat için kesilen hakediş stopaj tutarlarını geçici vergide gösterebilir miyim?

Kesilen vergiler Muhasebe kayıtlarında 193 hesapta yer alır. 

K.Geçici vergi beyannamesinde; Mahsup edilecek Tevkifat tutarı satırında beyan edilir.


Stopajları işverence üstlenilen yıllara sari inşaat işinde KDV ve fatura düzeni hk.

   

Sayı: B.07.1.GİB.4.06.18.02-32229-8668-18

Tarih: 04/01/2012

  

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü)

 

   
Sayı : B.07.1.GİB.4.06.18.02-32229-8668-18 04/01/2012
Konu : Stopajları işverence üstlenilen yıllara sari inşaat işinde KDV ve fatura düzeni  

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzun incelenmesinden … Vergi Dairesi Müdürlüğünün … vergi numaralı mükellefi olduğunuz, kuruluşunuzca, yerli ve yabancı isteklilere açık olmak üzere “… Dönüştürülmesi ve Rehabilitasyonu İşi” için ihaleye çıkıldığı ve ihalenin yerli bir konsorsiyum üzerinde kaldığı, sözleşmenin ilgili maddesine göre Türkiye’de tahakkuk edecek stopajın kuruluşunuza ait olacağı, sözleşme tutarının ….-EURO olduğu, yapılan işin yıllara sari inşaat işi olduğu ve %3 stopaja tabii olduğu belirtilerek stopaj tutarının aynı faturada ya da ayrı bir faturada gösterilip gösterilmeyeceği, bu tutara KDV uygulanıp uygulanmayacağı, faturada gösterilip KDV uygulanacak ise fatura muhteviyatındaki Yatırım Teşvik Belgesi kapsamında bulunan KDV’den muaf malzemelerin faturalandırılmasında KDV matrahının nasıl gösterilmesi gerektiği hususlarında Başkanlığımız görüşünün talep edildiği anlaşılmaktadır.

A-GELİR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN :

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 42 nci maddesinde, “Birden fazla takvim yılına sirayet eden inşaat (dekapaj işleri de inşaat işi sayılır) ve onarma işlerinde kar veya zarar işin bittiği yıl kati olarak tespit edilir ve tamamı o yılın geliri sayılarak, mezkur yıl beyannamesinde gösterilir.” hükmü yer almaktadır.

Bir işin 42 nci madde kapsamına girmesi için faaliyet konusu işin inşaat ve onarma işi olması, işin taahhüde bağlı olarak yapılması ve birden fazla takvim yılına sirayet etmesi gerekir.

Öte yandan, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 15 inci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen kişi, kurum ve kuruluşların yine aynı fıkrada bentler halinde sayılan avanslar da dahil olmak üzere nakden veya hesaben yapılan ödemeler üzerinden istihkak sahiplerinin kurumlar vergisine mahsuben vergi kesintisi yapmak zorunda oldukları hükme bağlanmış olup, anılan fıkranın (a) bendi gereğince Gelir Vergisi Kanununda belirtilen esaslara göre birden fazla takvim yılına yaygın inşaat ve onarım işleri ile uğraşan kurumlara bu işleri ile ilgili olarak yapılan hakediş ödemeleri üzerinden vergi kesintisiyapılması gerekmekte olup kesinti oranı 03/02/2009 tarihinden itibaren 2009/14594 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile %3 olarak belirlenmiştir.

Aynı maddenin 7 numaralı fıkrasında vergi kesintisinin kazanç ve iratların gayrisafi tutarları üzerinden dikkate alınacağı, kesilmesi gereken verginin ödemeyi yapan tarafından üstlenilmesi halinde vergi kesintisinin, ödenen tutar ile ödemeyi yapanın yüklendiği verginin toplamı üzerinden hesaplanacağı hükme bağlanmıştır.

Buna göre, Kurumunuz tarafından yerli bir konsorsiyuma ihale edilen “… Dönüştürülmesi ve Rehabilitasyonu İşi” ile ilgili olarak düzenlenen sözleşmede Türkiye’de tahakkuk edecek stopajın idareye ait olacağı hükmü yer aldığından sözleşme kapsamında net olarak yapılacağı anlaşılan avans ve istihkak ödemesinin brüt (gayrisafi) tutarları üzerinden %3 oranında vergi kesintisi yapılması gerekmektedir.

B-KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN :

1-KDV Kanununun 20nci maddesinde, teslim ve hizmet işlemlerinde matrahın, bu işlemlerin karşılığını teşkil eden bedel olduğu, bedel deyiminin, malı teslim alan veya kendisine hizmet yapılan veyahut bunlar adına hareket edenlerden bu işlemler karşılığında her ne suretle olursa olsun alınan veya bunlarca borçlanılan para, mal ve diğer suretlerde sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaat, hizmet ve değerler toplamını ifade ettiği hükmüne yer verilmiştir.

Aynı Kanunun 24/b maddesinde ise ambalaj giderleri, sigorta, komisyon ve benzeri gider karşılıkları ile vergi, resim, harç, pay, fon karşılığı gibi unsurların KDV matrahına dahil olduğu belirtilmiştir.

Buna göre, firmanız tarafından … EURO toplam bedel üzerinden firmanızca hesaplanacak % 3 oranındaki stopajın KDV matrahına dahil edilerek KDV’nin stopaj dahil toplam bedel üzerinden beyan edilerek ödenmesi gerekmektedir.

2-KDV Kanununun 13/d maddesine göre, yatırım teşvik belgesi sahibi mükelleflere belge kapsamındaki makina ve teçhizat teslimlerinin KDV den müstesna olduğu hüküm altına alınmıştır.

Buna göre, yatırım teşvik belgesi eki listede yer alan makine ve teçhizatın yatırım teşvik belgesi sahibi mükelleflere tesliminde KDV hesaplanmayacaktır.

Bu çerçevede, yatırım teşvik belgesi kapsamında bulunan makine ve teçhizat için ayrı, yatırım teşvik belgesi kapsamında olmayan işçilik ve diğer malzemeler ve giderler için ayrı bir fatura düzenlenmesi mümkün bulunmaktadır.

C-VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN :

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 229 uncu maddesinde, “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermeküzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır.”, 230 uncu maddesinde, “Faturada en azaşağıdaki bilgiler bulunur:

  1. Faturanın düzenlenme tarihi, seri ve sıra numarası;
  2. Faturayı düzenleyenin adı, varsa ticaretunvanı, iş adresi, bağlı bulunduğu vergi dairesi ve hesap numarası;
  3. Müşterinin adı, ticaret unvanı, adresi, varsa vergi dairesi ve hesap numarası;
  4. Malın veya işin nevi, miktarı, fiyatı ve tutarı;
  5. Satılan malların teslim tarihi ve irsaliye numarası

…”  hükümlerine yer verilmiş olup, 231 inci maddesinde ise faturanın nizamına ilişkin hükümler yer almıştır.

Buna göre, Kurumunuz tarafından yerli bir konsorsiyuma ihale edilen “… Dönüştürülmesi ve Rehabilitasyonu İşi” ile ilgili olarak düzenlenen sözleşmeye istinaden Türkiye’de tahakkuk edecek istihkak ödemelerinin brüt (gayrisafi) tutarları üzerinden %3 oranında yapılacak vergi kesintisi tutarının, faturanın şekli ve nizamına ilişkin hükümlerine uyulmak kaydıyla aynı fatura üzerinde gösterilmesinde Vergi Usul Kanunu açısından herhangi bir sakınca bulunmamaktadır. 


Kaynak: GİB, İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/yillara-sari-is-isin-bittigi-donemin-gecici-vergi-beyannamesinde-bildirilecek-mi/feed/ 0
Zirai Kazançlarda Vergileme https://www.muhasebenews.com/zirai-kazanclarda-vergileme/ https://www.muhasebenews.com/zirai-kazanclarda-vergileme/#respond Mon, 21 Mar 2022 13:30:00 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=124433 GVK’nın 53’üncü maddesi hükmüne göre çiftçilerin elde ettikleri zirai kazançların vergilen-dirilmesi, temel olarak GVK’nın 94’üncü maddesine göre hasılatları üzerinden tevkifat yoluyla yapılmaktadır. Ancak GVK’nın 54’üncü maddesinde yazılı işletme büyüklüğü ölçüsünü aşanlar, bir biçerdövere veya bu mahiyette bir motorlu araca sahip olanlar, 10 yaşına kadar ikiden fazla traktöre sahip olanlar veya kendi isteğiyle gerçek usulde vergilendirilmek iste-yenler, gerçek usulde (zirai işletme hesabı esası veya bilanço esasına göre) vergilendirilirler.

Çiftçiye ait olmakla beraber, zirai işletmeye dahil olmayan, biçerdöver veya bu mahiyet-te bir motorlu araç veya 10 yaşına kadar ikiden fazla traktörün işletilmesinden elde edilen gelirler, ticari kazanç hükümlerine göre vergilendirilir. Söz konusu hükmün uygulanmasında kamyonlar biçerdöver olarak kabul edilmektedir.

Bu hükmün tatbikinde, aile reisi ile birlikte yaşayan eş ve velayet altındaki çocuklara ait işletmeler ile ortaklık halindeki işletmelerde işletme büyüklüğü toplu olarak nazara alınır. Ortaklıklarda, ortaklığın birden fazla işletmeye taalluk etmesi veya işletmelerin ayrı ayrı mahallerde bulunması durumu değiştirmez. GVK’nın 52 nci maddesinde yazılı tek işletmelerde işletme birden fazla ortaklıklara ait olsa bile bu ortaklıklara ait işletme büyüklüğü toplanmak suretiyle nazara alınır. Birden fazla zirai işletmede ayrı ayrı şahıslarla ortaklığı bulunanların işletme büyüklüğü ölçülerinin tespitinde ortaklık payları toplamı esas alınır.

Kaliforniya solucanları ile organik gübre üretimi

“…solucan yetiştiriciliği faaliyetiniz neticesinde elde edilecek kazanç zirai kazanç sayıla-cak olup; solucan yetiştiriciliği faaliyetine ilişkin işletme büyüklüğü ölçüsü belirlenmemiş olduğundan, bu faaliyetiniz nedeniyle elde edeceğiniz kazançların Gelir Vergisi Kanu-nunun 94 üncü maddesinin 11 numaralı bent hükümleri dikkate alınarak, tevkif suretiyle vergilendirilmesi gerekmektedir. Ayrıca tevkif suretiyle vergilendirilecek zirai kazancınız için defter tutma ve beyanname verme yükümlülüğünüz de bulunmamaktadır.

Öte yandan, birinci ve ikinci sınıf tüccarlar ile defter tutmak zorunda olan çiftçiler tarafından şahsınızdan solucan veya gübre alışı yapılması halinde bu mükelleflerce tarafınıza müstahsil makbuzu düzenlenmesi gerekmektedir. Ancak, solucanların ve üretilen organik gübrelerin, Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinde sayılanlar dışındaki kişilerce tarafınızdan satın alınması halinde, gelir vergisi tevkifatı yapılmayacak olup ayrıca alım satıma ilişkin belge de düzenlenmeyecektir.”

Balıkesir Vergi Dairesi Başkanlığı, 28.12.2016, 70028

GVK’nın 54’üncü maddesinde yazılı ziraat gruplarının birkaç tanesi içine giren zirai faaliyet-lerin bir arada yapılması halinde, en fazla iki gruba ait işletme büyüklükleri, bu gruplar için tespit olunan hadlerin yarısını aşanlar gerçek usulde vergilendirilir.

Gerek şahsi işletmesi gerekse dahil bulunduğu ortaklıklar müstakilen işletme büyüklüğü öl-çüsünün altında kaldığı halde, kendisine ait işletmenin ve ortaklıklardaki payların toplamı bu ölçüyü aşan çiftçiler gerçek usulde vergilendirilir. Payları toplamı ölçüleri aşmayan diğer ortaklar tevkifat yoluyla vergilendirilirler. Yarıcılık ortaklık sayılır.

Kazançları gerçek usulde vergilendirilmeyen çiftçiler, yazılı olarak vergi dairesinden istemde bulunmaları halinde izleyen vergilendirme dönemi başından işe yeni başlayanlar, işe başla-ma tarihinden itibaren gerçek usule geçebilirler. GVK’nın 54 üncü maddesinde yazılı ölçüleri aşanlar müteakip vergilendirme dönemi başından itibaren gerçek usulde; gerçek usule tabi olanlardan bu ölçülerin altında kalanlar müteakip vergilendirme dönemi başından itibaren hasılatları üzerinden tevkifat yapılmak suretiyle vergilendirilirler.

VUK hükümlerine göre belge alma, verme, saklama ve ibraz yükümlülüklerine uymayan çiftçiler, çeşitli kamu kurum ve kuruluşları tarafından verilen avans, kredi, sübvansiyon, prim gibi ayni ve nakdi destek unsurlarından yararlanamazlar.

Kollektif şirketlerle adi veya eshamlı komandit şirketler zirai faaliyetle iştigal etseler dahi çiftçi sayılmazlar. Zirai faaliyetle iştigal eden kollektif şirketlerin ortakları ile komandit şirket-lerin komandite ortakların şirket karından aldıkları paylar şahsi ticari kazanç hükmündedir. Anonim ve limited şirketler, zirai faaliyette bulunsalar da yine çiftçi sayılmazlar ve kazançları kurum kazancıdır.

Gerçek usulde vergilendirilecek çiftçilerin, zirai işletme hesabı veya bilanço esa-sında defter tutmaları kendi isteklerine bırakılmıştır. Bilanço esasında defter tutmak için kanunla belirlenmiş bir sınır bulunmamaktadır.

Gerçek usulde vergilendirilen zirai kazanç sahipleri, gelir elde etmemiş olsalar bile yıllık beyanname vermek zorundadırlar.


Kaynak: türmob, 2021 Gelir Vergisi Beyanname Düzenleme Rehberi
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/zirai-kazanclarda-vergileme/feed/ 0
Geçmiş yıl karlarının sermayeye eklenmesi işletmeye bir vergi yükü doğurur mu? https://www.muhasebenews.com/gecmis-yil-karlarinin-sermayeye-eklenmesi-isletmeye-bir-vergi-yuku-dogurur-mu/ https://www.muhasebenews.com/gecmis-yil-karlarinin-sermayeye-eklenmesi-isletmeye-bir-vergi-yuku-dogurur-mu/#respond Mon, 06 Dec 2021 11:30:45 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=118921 Geçmiş Yıllar Karlarının Sermayeye Ekleyeceğiz. 

570 Geçmiş Yıl Karı: 1.000.000 TL

580 Geçmiş Yıl Zararı: 200.000 TL 

Geçmiş yıl zararını mahsup etmeden 1.000.000 geçmiş yıl karının tamamını sermayeye ekleyebilir miyiz? Bu karın sermayeye eklenmesinde herhangi bir vergi doğar mı?

1)-Geçmiş yıl karının tamamı sermayeye eklenir. 

2)-Sermayeye eklenen kardan vergi olmaz.

Sermayeye eklenen yeniden değerleme değer artış fonu ve geçmiş yıl karlarının sermaye azaltımı yapılması sonucundaki vergisel durumu hk.

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

GAZİANTEP VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

VERGİ VE ANLAŞMALAR UYGULAMA MÜDÜRLÜĞÜ

Sayı : B.07.1.GİB.4.27.15.01-11-515-56-77 30/12/2011
Konu : Sermayeye eklenen yeniden değerleme değer artış fonu ve geçmiş yıl karlarının sermaye azaltımı yapılması sonucundaki vergisel durumu hk.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, sermaye hesabınızın nakit artırımlar, geçmiş yıl karlarının sermayeye ilavesi ve yeniden değerleme değer artış fonunun sermayeye eklenmesinden oluştuğu hususu belirtilmiş ve sermaye azaltılması sonucunda vergisel olarak yapılması gereken işlemler konusunda Başkanlığımız görüşü sorulmuştur.

Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde, kurumlar vergisinin mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve safi kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.

Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendinin (b) alt bendi, Kurumlar Vergisi Kanununun 15 inci maddesinin ikinci fıkrası ile 30 uncu maddesinin üçüncü fıkrasında kâr payları üzerinden yapılacak vergi kesintisine ilişkin hükümlere yer verilmiştir. 03.02.2009 tarih ve 2009/14592, 14593 ve 14594 sayılı Bakanlar Kurulu Kararları uyarınca kâr payları üzerinden yapılacak vergi kesintisi oranları %15 olarak belirlenmiştir.

Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesinin Mülga (5024 Sayılı Kanunun 2 inci maddesiyle değişmeden önceki başlık) “Yeniden Değerleme” başlıklı bölümünün birinci fıkrasının;

– 4 üncü bendinde, “… Mükellefler değer artışını, pasifte özel bir fon hesabında gösterirler. Kurumlar vergisi mükellefleri, değer artışının tamamını sermayelerine ilave edebilirler. Bu suretle sermayeye eklenen değer artışları, ortaklar tarafından işletmeye ilave edilmiş kıymetler olarak kabul edilir. Değerleme yapılan kuruma iştirak eden işletmelerin aktifinde bu nedenle meydana gelen artışlar ise pasifte özel bir karşılık hesabında gösterilir ve bu karşılık sermayenin cüzü addolunur. Karşılık hesabında gösterilen değer artışı kurumlar tarafından sermayeye eklenebilir. Bu işlemler kâr dağıtımı sayılmaz.”

– 7 nci bendinde ise, “Değer artış fonu, sermayeye ilave dışında herhangi bir suretle başka bir hesaba nakledildiği veya işletmeden çekildiği takdirde, bu işlemin yapıldığı dönem kazancı ile ilişkilendirilmeksizin bu dönemde vergiye tabi tutulur. Gelir vergisi mükelleflerince ayrılan değer artış fonu başka bir hesaba aktarılamaz; aktarılması veya sermayeye ilave edilmesi halinde işletmeden çekilen değer olarak kabul edilir.”

hükmü yer almaktadır.

Sermaye azaltımının, ortaklar tarafından nakden veya aynen yapılan ödemelerden kaynaklanması halinde, ortakların esas olarak işletmeye koydukları sermayeyi Türk Ticaret Kanunu hükümleri çerçevesinde geri almış olmaları nedeniyle mükellefiyet statüsüne bakılmaksızın vergilendirme işlemi yapılmayacaktır.

Yapılacak olan sermaye azaltımında da, öncelikle yeniden değerleme değer artış fonu ve geçmiş yıl karlarının işletmeden çekildiğinin kabulü gerekmekte olup, azaltılan sermaye tutarı, yeniden değerleme değer artış fonu ve geçmiş yıl karları tutarından fazla ise, fazlalığın şirket ortakları tarafından nakit olarak konulan sermayeden kaynaklandığı kabul edilecektir. 

Bu hüküm ve açıklamalara göre;

– Daha önceki yıllarda şirket sermayesine eklenmiş olan geçmiş yıl karlarının, şirketin sermaye azaltımı yapması sebebiyle ortaklara dağıtılması durumunda, kar dağıtımına bağlı vergi kesintisi yapılması,

– Daha önce sermayeye eklenmiş olan yeniden değerleme değer artış fonunun, şirketin sermaye azaltımı yapması sebebiyle ortaklara dağıtılması halinde, işletmeden çekilen tutarların öncelikle kurumlar vergisine, vergi sonrası dağıtılan kazancın da kar dağıtımına bağlı vergi kesintisine tabi tutulması,

– Şirket ortakları tarafından şirkete nakden veya aynen konulan sermaye ticari kazancın bir unsuru olmadığından, sermaye azaltılmasına konu edilen tutar üzerinden vergi hesaplanmaması ve stopaj yapılmaması

gerekmektedir.


Kaynak: ismmmo,GİB
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/gecmis-yil-karlarinin-sermayeye-eklenmesi-isletmeye-bir-vergi-yuku-dogurur-mu/feed/ 0
Yurt dışından online hizmet veren üst yöneticiye Türkiye’den ödenen ücretin vergilendirilmesine ilişkin açıklamalar https://www.muhasebenews.com/yurt-disindan-online-hizmet-veren-ust-yoneticiye-turkiyeden-odenen-ucretin-vergilendirilmesine-iliskin-aciklamalar/ https://www.muhasebenews.com/yurt-disindan-online-hizmet-veren-ust-yoneticiye-turkiyeden-odenen-ucretin-vergilendirilmesine-iliskin-aciklamalar/#respond Wed, 23 Jun 2021 01:16:58 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=107037 T.C.
HAZİNE VE MALİYE BAKANLIĞI
Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı
Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü

Sayı

:

64597866-120-4295

09.03.2021

Konu

:

Yurt dışından online hizmet veren üst yöneticiye Türkiye’den ödenen ücretin vergilendirilmesi.

İlgide kayıtlı özelge talep formu ve ek dilekçenizde, şirketinizin Yönetim Kurulu Başkanı-İcracı Üyesi ve aynı zamanda CEO görevindeki …’ın, İsviçre, Yeni Zelanda ve Türk vatandaşı olduğu, 26.03.2020 tarihinden itibaren Yeni Zelanda’da ikamet ettiği, 26.03.2020 tarihinde Yeni Zelanda’ya gitmeden önce de Türkiye’de ikamet etmediği, dünyadaki Covid-19 salgınının gidişatı sebebiyle 2020 yılında Yeni Zelanda’da ikametine devam edeceği ve 2021 yılında da Türkiye’de ikamet etmeyeceğinin beklendiği, görevlerini elektronik ortamda yürüten …’ın şirketinizden bu görevleri karşılığında ücret geliri elde etmekte olduğu, ücret gelirinin bordroya dahil edilerek ve Gelir Vergisi Kanununun (GVK) ilgili hükümlerine göre hesaplanan ücret gelir vergisi tutarlarının şirketinizce aylık muhtasar beyannamelerle beyan edilerek ödendiği, kalan net ücret tutarının da kişinin Türkiye’deki banka hesabına aylık olarak ödendiği, kişinin Türkiye’den elde ettiği ücret gelirlerinin Yeni Zelanda idaresiyle de görüşülerek, ilgili ülkenin iç mevzuatı ve Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşması (ÇVÖA) kapsamında Yeni Zelanda’da vergilendirileceği bilgisi alındığı belirtilerek, kişinin Türkiye’de elde etmiş olduğu ücret gelirinin iki ülkede de vergilendirilmesinden dolayı çifte vergilendirmeye neden olunduğu, bu nedenle adı geçenin 2021 yılında Türkiye’de elde edeceği ücret geliri üzerinden tevkifat yapılmasına gerek olup olmadığı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

Gelir Vergisi Mevzuatı Yönünden

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun;

– 3 üncü maddesinde, “Aşağıda yazılı gerçek kişiler, Türkiye içinde ve dışında elde ettikleri kazanç ve iratların tamamı üzerinden vergilendirilirler;

1- Türkiye’de yerleşmiş olanlar; 

2- Resmi daire ve müesseselere veya merkezi Türkiye’de bulanan teşekkül ve teşebbüslere bağlı olup adı geçen daire, müessese, teşekkül ve teşebbüslerin işleri dolayısıyla yabancı memleketlerde oturan Türk vatandaşları (Bu gibilerden, bulundukları memleketlerde elde ettikleri kazanç ve iratları dolayısıyla Gelir Vergisine veya benzeri bir vergiye tabi tutulmuş bulunanlar, mezkur kazanç ve iratları üzerinden ayrıca vergilendirilmezler.)”,

– 4 üncü maddesinde, “Aşağıda yazılı kimseler Türkiye’de yerleşmiş sayılır:

1. İkametgahı Türkiye’de bulunanlar (İkametgah, Kanunu Medeninin 19’uncu ve müteakip maddelerinde yazılı olan yerlerdir);

2. Bir takvim yılı içinde Türkiye’de devamlı olarak altı aydan fazla oturanlar (Geçici ayrılmalar Türkiye’de oturma süresini kesmez.)”,

– 6 ncı maddesinde, “Türkiye’de yerleşmiş olmayan gerçek kişiler sadece Türkiye’de elde ettikleri kazanç ve iratlar üzerinden vergilendirilirler.”,

hükümleri yer almaktadır.

Gelir Vergisi Kanununda “Türkiye’de yerleşme” ikametgah ve oturma süresi olarak iki ayrı esasa göre belirlenmiştir. İkametgah esasında yerleşmenin tespitinde; ikametgahı Türkiye’de bulunanlar yerleşmiş sayıldığından bunların tam mükellefiyete tabi olmaları yönünden başkaca hiçbir şart aranmayacaktır. Anılan maddenin parantez içi hükmünde ise, ikametgahın Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre tespit edileceği belirtilmiştir.

4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 19 uncu maddesinde; “Yerleşim yeri bir kimsenin sürekli kalma niyetiyle oturduğu yerdir. Bir kimsenin aynı zamanda birden çok yerleşim yeri olamaz…” hükmü yer almıştır.

Oturma süresi esasında yerleşmenin tespitinde ise; Türkiye’de bir takvim yılı içinde 6 aydan fazla oturanlar Türkiye’de yerleşmiş sayılır. Anılan Kanunun “Yerleşme sayılmayan haller” başlıklı 5 inci maddesinde yazılı yabancılar hariç olmak üzere bir kimsenin ikametgahının, Türkiye dışında olduğu kesinlikle belli olsa bile, bir takvim yılı içinde Türkiye’de altı aydan fazla oturması, tam mükellefiyet esasında vergilendirilmesi için yeterlidir.

Diğer taraftan, Gelir Vergisi Kanunun 61 inci maddesinde, ücretin, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatler olduğu, ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olmasının veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunmasının onun mahiyetini değiştirmeyeceği hükmüne yer verilmiştir.

Aynı Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında, tevkifat yapmak zorunda olan mükellefler sayılmış olup, aynı fıkranın (1) numaralı bendinde, hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61 inci maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç) Kanunun 103 ve 104 üncü maddelerine göre gelir vergisi tevkifatı yapılacağı hükme bağlanmıştır.

Ayrıca, Gelir Vergisi Kanununun 7 nci maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendine göre, dar mükellefiyete tabi kimseler bakımından ücret gelirinin Türkiye’de elde edildiğinin kabulü için Hizmetin Türkiye’de ifa edilmiş veya edilmekte olması veya Türkiye’de değerlendirilmesi, Türkiye’de kain müesseselerin idare meclisi başkan ve üyelerine, denetçilerine tasfiye memurlarına ait huzur hakkı, aidat, ikramiye ve benzerlerinin ise Türkiye’de değerlendirilmesi gerekmektedir. Aynı maddenin ikinci fıkrasına göre de sözü edilen değerlendirmeden maksat, ödemenin Türkiye’de yapılması veya ödeme yabancı memlekette yapılmışsa, Türkiye’de ödeyenin veya nam ve hesabına ödeme yapılanın hesaplarına intikal ettirilmesi veya kârından ayrılmasıdır.

Buna göre, Şirketiniz Yönetim Kurulu Başkanı-İcracı Üyesi olan ve aynı zamanda CEO görevini yürüten …’ın dar mükellef olarak kabul edilmesi ve hizmetin yurt dışında verilmesi durumunda da adı geçene Şirketinizce yapılan ücret ve benzeri ödemelerin, hizmetin Türkiye’de değerlendirilmesi nedeniyle Türkiye’de Gelir Vergisi Kanununun 61, 63, 94, 103 ve 104 üncü maddeleri kapsamında tevkif suretiyle vergilendirilmesi gerekmektedir.

Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmaları Yönünden

Diğer taraftan, “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Yeni Zelanda Hükümeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşması” hükümleri 01.01.2012 tarihinden itibaren uygulanmakta olup, söz konusu Anlaşmanın “Mukim” başlıklı 4 üncü maddesinin 1 ve 2 nci fıkralarında;

“1. Bu Anlaşmanın amaçları bakımından, “bir Akit Devletin mukimi” terimi, bu Devlet, herhangi bir politik alt bölümü veya mahalli idaresi de dahil olmak üzere, o Devletin mevzuatı gereğince ev, ikametgah, kanuni ana merkez, yönetim yeri veya benzer yapıda diğer herhangi bir kriter nedeniyle vergi mükellefi olan kişi anlamına gelir. Ancak bu terim, yalnızca o Devletteki kaynaklardan elde edilen gelir nedeniyle o Devlette vergiye tabi tutulan herhangi bir kişiyi kapsamaz.

1 inci fıkra hükümleri dolayısıyla bir gerçek kişi her iki Akit Devletin de mukimi olduğunda, bu kişinin durumu aşağıdaki şekilde belirlenecektir:

a) Bu kişi, yalnızca daimi olarak kalabileceği bir evin bulunduğu Devletin mukimi kabul edilecektir. Eğer bu kişinin her iki Devlette de daimi olarak kalabileceği bir evi varsa, bu kişi, yalnızca kişisel ve ekonomik ilişkilerinin daha yakın olduğu (hayati menfaatlerin merkezi olan) Devletin mukimi olarak kabul edilecektir;

b) Eğer kişinin hayati menfaatlerinin merkezinin yer aldığı Devlet saptanamazsa veya her iki Devlette de daimi olarak kalabileceği bir evi yoksa, bu kişi yalnızca kalmayı adet edindiği evin bulunduğu Devletin mukimi kabul edilecektir;

c) Eğer kişinin her iki Devlette de kalmayı adet edindiği bir ev varsa veya her iki Devlette de böyle bir ev söz konusu değilse, bu kişi yalnızca vatandaşı olduğu Devletin mukimi kabul edilecektir;

d) Eğer kişi her iki Devletin de vatandaşı ise veya her iki Devletin de vatandaşı değilse, Akit Devletlerin yetkili makamları sorunu karşılıklı anlaşmayla çözeceklerdir.”

hükümlerine yer verilmiştir.

Bu hükümler uyarınca, bir gerçek kişinin mukimliğinin belirlenmesinde öncelikle taraf devletlerin kendi iç mevzuat hükümleri dikkate alınmakta olup, bir kişi iç mevzuatımız gereğince 1 inci fıkrada belirtilen kriterler nedeniyle mukim kabul ediliyorsa bu kişi Anlaşma yönünden de Türkiye mukimi kabul edilmektedir. Akit Devletlerin iç mevzuatları gereğince kişinin aynı anda her iki devletin de mukimi olması durumunda ise, Anlaşmanın 4 üncü maddesinin 2 nci fıkrasındaki kriterler sırasıyla uygulanmak suretiyle mukimliğin tespiti yapılmaktadır.

Anlaşmanın “Ücret Gelirleri” başlıklı 15 inci maddesinin 1 ve 2 numaralı fıkralarında ise;

“1. 16, 18, 19, 20 ve 21 inci maddelerin hükümleri saklı kalmak üzere, bir Akit Devlet mukiminin bir hizmet dolayısıyla elde ettiği maaş, ücret ve diğer benzeri gelirler, bu hizmet diğer Akit Devlette ifa edilmedikçe, yalnızca bu Devlette vergilendirilebilecektir. Hizmet diğer Devlette ifa edilirse, buradan elde edilen söz konusu gelir bu diğer Devlette vergilendirilebilir.

1 inci fıkra hükümlerine bakılmaksızın, bir Akit Devlet mukiminin diğer Akit Devlette ifa ettiği hizmet dolayısıyla elde ettiği gelir, eğer:

a) gelir elde eden kişi, diğer Devlette ilgili takvim yılı içinde başlayan ve biten herhangi bir oniki aylık dönemde bir veya bir kaç seferde 183 günü aşmayan bir süre kalırsa, ve

b) ödeme, diğer Devletin mukimi olmayan bir işveren tarafından veya bu işveren adına yapılırsa, ve

c) ödeme, işverenin diğer Devlette sahip olduğu bir işyerinden veya sabit yerden yapılmazsa ya da bu yerlere atfedilebilen kazancın tespitinde indirim konusu yapılamazsa

yalnızca ilk bahsedilen Devlette vergilendirilebilecektir.”

hükümleri yer almaktadır.

Başkanlığımıza sunulan ilave açıklamalar ve konuya ilişkin özelge talep formunun incelenmesinden; adı geçen kişinin 26 Mart 2020 tarihinden itibaren eşi ve çocuklarıyla birlikte Yeni Zelanda’da ikamet ettiği, öncesinde de Türkiye’de ikamet etmediği, dünyada hâlihazırda devam eden Covid-19 salgını sebebiyle, kendisi ve ailesinin 2020 yılında Yeni Zelanda’da ikametine devam edeceği, orada yerleşme niyeti olduğu ve 2021 yılında da Türkiye’de ikamet etmeyeceği anlaşılmaktadır.

Buna göre, Anlaşmanın 4 üncü maddesi çerçevesinde adı geçen kişinin 2021 yılında Yeni Zelanda mukimi olarak kabul edilmesi halinde, …’ın … Holding A.Ş. CEO’su görevi karşılığında elde ettiği ücret gelirini vergileme hakkı bu ülkede mukim olduğu tarihler itibariyle yalnızca Yeni Zelanda’ya ait olacaktır. Söz konusu hizmetin Türkiye’de ifa edilmesi durumunda ise 15 inci maddenin 2 nci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinde yer alan üç koşulun birlikte gerçekleşmemesi halinde Türkiye’nin de bu ücret gelirlerinden vergi alma hakkı olacaktır.

Diğer taraftan, söz konusu kişiye şirketinizin Yönetim Kurulu Başkanı-İcracı Üyesi olması nedeniyle yapılan ödemelerin Anlaşmanın “Yöneticilere Yapılan Ödemeler” başlıklı 16 ncı maddesi “Bir Akit Devlet mukiminin, diğer Akit Devletin mukimi olan bir şirketin yönetim kurulu üyesi olması dolayısıyla elde ettiği ücret ve diğer benzeri gelirler, bu diğer Devlette vergilendirilebilir.” hükmü kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.

Buna göre, adı geçen kişiye söz konusu Anlaşmanın 16 ncı maddesi uyarınca yapılacak ödemeler Türkiye’de iç mevzuat hükümlerimiz çerçevesinde vergilendirilir.

Anlaşmanın Türkiye’ye de vergilendirme hakkı verdiği durumda ortaya çıkan çifte vergilendirme, Anlaşmanın “Çifte Vergilendirmenin Önlenmesi” başlıklı 22 nci maddesine göre Türkiye’de ödenen verginin Yeni Zelanda’da ödenecek vergiden mahsup edilmesi şeklinde önlenecektir.

Yeni Zelanda mukimlerinin Türkiye kaynaklı elde ettikleri kazanç veya iratların ilgili Anlaşma çerçevesinde vergiye tabi tutulabilmesi için Yeni Zelanda’da tam mükellef olduklarının ve tüm dünya kazançları üzerinden bu ülkede vergilendirildiklerinin Yeni Zelanda yetkili makamlarından alınacak bir belge (mukimlik belgesi) ile kanıtlanması ve bu belgenin aslının ve Noterce veya Yeni Zelanda’daki Türk Konsolosluklarınca tasdik edilmiş Türkçe tercümesinin Türkiye’de vergi sorumlularına veya ilgili vergi dairesine ibraz edilmesi gerekmektedir.

 


Kaynak: GİB Özelge
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/yurt-disindan-online-hizmet-veren-ust-yoneticiye-turkiyeden-odenen-ucretin-vergilendirilmesine-iliskin-aciklamalar/feed/ 0
İnternet üzerinden oyun oynayıp yayın açarak gelir elde eden bir kişi mükellefiyet açtırmalı mıdır? https://www.muhasebenews.com/internet-uzerinden-oyun-oynayip-yayin-acarak-gelir-elde-eden-bir-kisi-mukellefiyet-actirmali-midir/ https://www.muhasebenews.com/internet-uzerinden-oyun-oynayip-yayin-acarak-gelir-elde-eden-bir-kisi-mukellefiyet-actirmali-midir/#respond Thu, 04 Mar 2021 13:30:55 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=105714 Bir kişi internette savaş oyunlarından kazandığı para banka hesabına aktarılıyor. Yani oyun oynayarak para kazanıyor. Bu durumda bir mükellefiyet gerekir mi?

Ticari kazanç mükellefiyeti tesis etmesi gerekir. Hiçbir faaliyet vergisiz olmaz.

Vefat eden mükellefin varisleri işletmenin devamına karar vermişlerdir. Varisler için Adi Ortaklık kuruldu ve devir işlemleri yapılacak. Devir işleminde, demirbaşlar, araçlar vb. için fatura kesilmeli mi? 

Fatura düzenlenmez. Vefat eden kişinin bilançosu Adi ortaklığın açılış bilançosu olur. 

ÖKC var ise Adi ortaklık adına kayıt yaptırılır.


Kaynak: ismmmo
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/internet-uzerinden-oyun-oynayip-yayin-acarak-gelir-elde-eden-bir-kisi-mukellefiyet-actirmali-midir/feed/ 0
İlişkili kişilerin tek bir şirkete mal alımı yapıp diğer şirketlere satışı durumunda vergileme https://www.muhasebenews.com/iliskili-kisilerin-tek-bir-sirkete-mal-alimi-yapip-diger-sirketlere-satisi-durumunda-vergileme/ https://www.muhasebenews.com/iliskili-kisilerin-tek-bir-sirkete-mal-alimi-yapip-diger-sirketlere-satisi-durumunda-vergileme/#respond Fri, 19 Feb 2021 05:54:10 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=105007 Aralarında ortaklık ve ortakları arasında akrabalık ilişkisi olan şirketlerin mal alışlarının tek bir şirket üzerinden yapılarak ilgili şirkete yansıtılması

 

T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
 İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

Sayı

:

62030549-125[13-2012/302]-259

21/02/2013

Konu

:

Aralarında ortaklık ve ortakları arasında akrabalık ilişkisi olan şirketlerin mal alışlarının tek bir şirket üzerinden yapılarak ilgili şirkete yansıtılması.

 

İlgi (a)’da kayıtlı özelge talep formu ve ilgi (b)’de kayıtlı ek dilekçenizde, üniversitelere bağlı öğrenci yurtlarında, her biri farklı firma üzerinden yürütülen lokanta kantin işletmeciliği yapan birbiriyle ortaklık veya şirket ortakları arasında akrabalık ilişkisi  olan şirketlerden oluşan grup firması olduğunuzu, akrabalık bağından şirketinizin ortağı ile diğer şirketlerin ortağı olan kişinin kardeş olmasının kastedildiği, bu işletmeler için yapılacak alımların şirketlerden biri üzerinden toplu olarak gerçekleştirileceği ve yapılan alımların alım fiyatı üzerine yalnızca nakliye vb. giderler eklenerek ilgili şirketlere yansıtılacağı belirterek yapılacak işlemlerin transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceği hususunda bilgi talep edildiği anlaşılmış olup konuyla ilgili Müdürlüğümüz görüşü aşağıda açıklanmıştır.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 6 ncı maddesinin birinci fıkrasında  kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, maddenin ikinci fıkrasında ise  safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 01/01/2007 tarihinde yürürlüğe giren 13 üncü maddesinin birinci fıkrasında, kurumların ilişkili kişilerle emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit ettikleri bedel veya fiyat üzerinden mal veya hizmet alım ya da satımında bulunması durumunda, kazancın tamamen veya kısmen transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılmış sayılacağı; alım, satım, imalat ve inşaat işlemleri, kiralama ve kiraya verme işlemleri, ödünç para alınması ve verilmesi, ikramiye, ücret ve benzeri ödemeleri gerektiren işlemlerin her hal ve şartta mal veya hizmet alım ya da satımı olarak değerlendirileceği belirtilmiştir.

Aynı maddenin ikinci fıkrasında, ilişkili kişinin; kurumların kendi ortakları, kurumların veya ortaklarının ilgili bulunduğu gerçek kişi veya kurum ile idaresi, denetimi veya sermayesi bakımından doğrudan veya dolaylı olarak bağlı bulunduğu ya da nüfuzu altında bulundurduğu gerçek kişi veya kurumları ifade ettiği, ortakların eşleri, ortakların veya eşlerinin üstsoy ve altsoyu ile üçüncü derece dahil yansoy hısımları ve kayın hısımlarının da ilişkili kişi sayılacağı, üçüncü fıkrasında emsallere uygunluk ilkesinin, ilişkili kişilerle yapılan mal veya hizmet alım ya da satımında uygulanan fiyat veya bedelin, aralarında böyle bir ilişkinin bulunmaması durumunda oluşacak fiyat veya bedele uygun olmasını ifade ettiği,  dördüncü fıkrasında ise kurumların ilişkili kişilerle yaptığı işlemlerde uygulayacağı fiyat veya bedelleri, bu fıkrada belirtilen yöntemlerden işlemin mahiyetine en uygun olanını kullanarak tespit edileceği hüküm altına alınmıştır.

Konuya ilişkin açıklamalara 1 seri numaralı Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımı Hakkında Genel Tebliği’nde yer verilmiş olup Tebliğin “3- İlişkili Kişi” başlıklı bölümünde, kurum ve/veya ortakları ile ilişkili kişi kapsamında değerlendirilebilecek kişi ve kurumlar ayrıntılı olarak açıklanmış, aynı tebliğin dördüncü bölümünde Emsallere Uygunluk İlkesine ilişkin açıklamalara yer verilmiştir.

Bu hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, grup şirketlerinden biri tarafından toplu olarak alınarak birbirleriyle ortaklık veya şirket ortakları arasında akrabalık ilişkisi bulunan diğer şirketlere yapılan mal satış işlemi ilişkili kişilere yapılan satış işlemi mahiyetinde olup bu işlemde uygulanacak fiyat veya bedelin, taraflar arasında böyle bir ilişkinin bulunmaması durumunda uygulanacak fiyat veya bedele uygun olması gerekmektedir. Söz konusu fiyat veya bedelin emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak belirlenmesi durumunda, kazancın transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılmış sayılacağı tabiidir.

 


Kaynak: GİB Özelge
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/iliskili-kisilerin-tek-bir-sirkete-mal-alimi-yapip-diger-sirketlere-satisi-durumunda-vergileme/feed/ 0
Türkiye’deki şirketin idaresi Almanya’daki kişi tarafından yapılıyorsa bu kişiye yapılan ödeme nasıl vergilendirilecek? https://www.muhasebenews.com/turkiyedeki-sirketin-idaresi-almanyadaki-kisi-tarafindan-yapiliyorsa-bu-kisiye-yapilan-odeme-nasil-vergilendirilecek/ Mon, 08 Feb 2021 08:18:19 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=103807 Yurtdışı merkezli şirketten elde edilen ve yurtiçindeki şirkete fatura edilen ücret gelirinin vergilendirilmesi

 

T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

Sayı

:

B.07.1.GİB.4.34.16.01-GVK 95-156

08/03/2011

Konu

:

Yurtdışı merkezli şirketten elde edilen ve yurtiçindeki şirkete fatura edilen ücret geliri.

İlgide kayıtlı dilekçenizde, …Vergi Dairesi Müdürlüğünün … vergi kimlik numaralı mükellefi olduğunuz, şirket merkezinizin Almanya’da olduğu, Türkiye’de çalışma izni bulunan Alman vatandaşı şirket müdürünüzün aylık maaşının Almanya’daki şirket merkezi tarafından ödendiği, bu ödemenin şirketinize fatura edildiği ve Almanya’daki şirket merkezi tarafından söz konusu ücret ödemesine ilişkin herhangi bir tevkifat yapılmadığı, Türkiye’deki şirketin söz konusu ücret ödemesinin brüte tamamlanması suretiyle üzerinden stopaj yaptığı, şirket müdürünüzün göreviyle ilgili maaşı dışında başka bir gelir vergisine tabi geliri olmadığı belirtilerek, şirket müdürünüz tarafından söz konusu ücret geliriyle ilgili beyanname vermesinin gerekip gerekmediği konusunda Başkanlığımız görüşü sorulmaktadır.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun “Mükellefler” başlıklı 3’üncümaddesinde, “Aşağıda yazılı gerçek kişiler Türkiye içinde ve dışında elde ettikleri kazanç ve iratların tamamı üzerinden vergilendirilirler:

1. Türkiye’de yerleşmiş olanlar;…”

denilmiş olup, aynı Kanun’un 4’üncü maddesinde,

“Aşağıda yazılı kimseler Türkiye’de yerleşmiş sayılır:

2. Bir takvim yılı içinde Türkiye’de devamlı olarak altı aydan fazla oturanlar (Geçici ayrılmalar Türkiye’de oturma süresini kesmez.)”

hükmü yer almış, 5’inci maddede de yerleşme sayılmayan haller,

“Aşağıda yazılı yabancılar memlekette altı aydan fazla kalsalar dahi, Türkiye’de yerleşmiş sayılmazlar:

1. Belli ve geçici görev veya iş için Türkiye’ye gelen iş, ilim ve fen adamları, uzmanlar, memurlar, basın ve yayın muhabirleri ve durumları bunlara benzeyen diğer kimselerle tahsil veya tedavi veya istirahat veya seyahat maksadıyla gelenler;…”

hükmü ile düzenlenmiştir. Ayrıca söz konusu Kanun’un 6’ncı maddesinde,

“Türkiye’de yerleşmiş olmayan gerçek kişiler sadece Türkiye’de elde ettikleri kazanç ve iratlar üzerinden vergilendirilirler.”

denilmiştir.

Adı geçen Kanun’un 61’inci maddesinde ücretin, işverene tabi ve belirli bir işverene bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatler olduğu belirtilmiş olup, aynı Kanun’un “Toplama Yapılmayan Haller” başlıklı 86’ncı maddesinde,

“Aşağıda belirtilen gelirler için yıllık beyanname verilmez, diğer gelirler için beyanname verilmesi halinde bu gelirler beyannameye dahil edilmez.

1. Tam mükellefiyette;

b) Tek işverenden alınmış ve tevkif suretiyle vergilendirilmiş ücretler (birden fazla işverenden ücret almakla beraber, birden sonraki işverenden aldıkları ücretlerinin toplamı, 103’üncü maddede yazılı tarifenin ikinci gelir diliminde yer alan tutarı aşmayan mükelleflerin, tamamı tevkif suretiyle vergilendirilmiş ücretleri dahil)

2. Dar mükellefiyette, tamamı Türkiye’de tevkif suretiyle vergilendirilmiş olan; ücretler, serbest meslek kazançları, menkul ve gayrimenkul sermaye iratları ile diğer kazanç ve iratlar.”

hükmüne yer verilmiştir. Ayrıca Gelir Vergisi Kanunu’nun 95’inci maddesinde,

“Aşağıda yazılı hizmet erbabının ücretleri hakkında vergi tevkif usulü cari olmaz:

1. Ücretlerini yabancı bir memleketteki işverenden doğrudan doğruya alan hizmet erbabı;

2. 16’ncı maddede yazılı istisnadan faydalanmayan yabancı elçilik ve konsolosluk memur ve hizmetlileri;

3. Maliye Bakanlığı’nca yıllık beyanname ile bildirilmesinde zaruret görülen ödemeler.

Bunlar gelirlerini, bu kısmın 2’nci bölümündeki hükümlere göre, yıllık beyanname ile bildirirler.”

hükmüyle stopaja tabi olmayan ücretlere beyan zorunluluğu getirilmiştir. Türkiye Cumhuriyeti ile Federal Almanya Cumhuriyeti Arasında Gelir ve Servet Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması’nın 14’üncü maddesinde,

“1) Bir Akit Devlet mukiminin serbest meslek faaliyetleri dolayısıyla elde ettiği gelir, bu faaliyetler diğer Akit Devlette icra edilmedikçe, yalnız ilk bahsedilen Devlette vergilendirilecektir. Eğer faaliyetler diğer Devlette icra edilirse, buradan elde edilen gelir diğer Devlette vergilendirilebilir.”

Söz konusu anlaşmanın 15’inci maddesinde,

“1) 16, 18, 19 ve 20’nci madde hükümleri saklı kalmak üzere, bir Akit Devlet mukiminin bir hizmet akdi dolayısıyla elde ettiği ücret, maaş ve diğer benzeri menfaatler, bu hizmet diğer Akit Devlette ifa edilmedikçe, yalnız ilk bahsedilen Devlette vergilendirilecektir. Eğer hizmet diğer Devlette ifa edilirse, buradan elde edilen gelir diğer Devlette vergilendirilebilir.”

16’ncı maddesinde,

“2) Bir Akit Devletin bir veya birden çok mukiminin diğer Akit Devlet mukimi olan bir şirketin, ticari mevzuat gereğince üst yönetimden sorumlu görevlileri olma sıfatıyla elde ettikleri ücretler, maaşlar ve diğer benzeri menfaatler, bu diğer Devlette vergilendirilebilir.”

şeklinde anlaşma hükümleri yer almaktadır. Konu ile ilgili olarak 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’na istinaden çıkarılan 1 seri no.lu Genel Tebliği’nin “22.2.3.Serbest Meslek Kazançları” başlıklı bölümünde,

“Serbest meslek faaliyeti, esas itibarıyla gerçek kişilerce icra edilen ve  Gelir  Vergisi Kanunu’nun 65’inci maddesinde tanımlanan faaliyet türüdür. Dar mükellef kurumların bu tür kazanç elde etmeleri ise istihdam ettikleri personelleri aracılığı ile olmaktadır.

Serbest meslek kazançlarının Türkiye’de elde edilmiş sayılması için serbest meslek faaliyetinin Türkiye’de icra edilmesi veya Türkiye’de değerlendirilmesi gerekir.

Türkiye’de değerlendirme, ödemenin Türkiye’de yapılması veya ödeme yabancı memlekette yapılmışsa Türkiye’de ödeyenin veya nam ve hesabına ödeme yapılanın hesaplarına intikal ettirilmesi veya kârından ayrılmasıdır.

Öte yandan, mülga  5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 12’nci maddesinde, dar mükellefiyette kurum kazancını oluşturan kazanç ve iratlar arasında sayılan “Türkiye’de elde edilen ücretler”e 5520 sayılı Kanun’da yer verilmemiştir. Yabancı kurumların Türkiye’de ücret geliri elde etmesi, istihdam ettiği bir personeli Türkiye’de yapılacak bir iş için tahsis etmesi, bu şahsın yabancı kuruma bağlı olarak Türkiye’de hizmet vermesi veya ödemenin Türkiye’de yapılması veya ödeme yabancı memlekette yapılmışsa Türkiye’de ödeyenin veya nam ve hesabına ödeme yapılanın hesaplarına intikal ettirilmesi veya kârından ayrılması suretiyle olmaktadır. Bu şekliyle dar mükellef kurumların elde ettiği ücret ile serbest meslek kazancı arasında genelde bir fark bulunmamaktadır. Dar mükellef kurumun, Türkiye’de hizmet ettiği kurum ya da kişiye bağımlı olmasının mümkün olamayacağı dikkate alınarak kurumun yalın anlamıyla ücret elde etmesi olanaksızdır. Dolayısıyla 5422 sayılı Kanun’un uygulanmasında ücret kazancı grubunda değerlendirilen kazançlar, 5520 sayılı Kanun’un uygulanmasında serbest meslek kazancı olarakdeğerlendirilecektir.

Dar mükellef kurumların Türkiye’de elde ettikleri serbest meslek kazançları, Kanun’un 30’uncu maddesi uyarınca vergi kesintisine tabi tutulacaktır.”

açıklamalarına yer verilmiştir.

Bu hüküm ve açıklamalara göre, Almanya’da bulunan şirket personeli tarafından Türkiye’de icra edilen yöneticilik faaliyetine istinaden Türkiye’de tam mükellef olan şirkete fatura edilen hizmetin Almanya’da bulunan şirket açısından dar mükellef serbest meslek kazancı olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Buna göre, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 30’uncu maddesine göre (2009/14593 sayılı Bakanlar Kurulu Kararına göre) Almanya’da bulunan şirkete yapılan ödemeler üzerinden %20 oranında tevkifat yapılması gerekmektedir.

Ayrıca, şirket müdürünüzün Türkiye’de yerleşik olması veya sayılması durumunda dilekçenizde belirttiğiniz şekilde elde ettiği ücret gelirinin Türkiye’de stopaja tabi tutulmamış olması nedeniyle tamamının yıllık gelir vergisi beyannamesiyle ikametgahının bulunduğu yerin vergi dairesine beyan edilmesi gerekmektedir.

 


Kaynak:GİB Özelge
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>