vergi muafiyeti – Muhasebe News https://www.muhasebenews.com Muhasebe News Sat, 18 May 2024 10:05:32 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.3.5 Hangi koşulda kreş ve gündüz bakımevlerinin kazançları kurumlar vergisinden istisna edilir? https://www.muhasebenews.com/hangi-kosulda-kres-ve-gunduz-bakimevlerinin-kazanclari-kurumlar-vergisinden-istisna-edilir/ https://www.muhasebenews.com/hangi-kosulda-kres-ve-gunduz-bakimevlerinin-kazanclari-kurumlar-vergisinden-istisna-edilir/#respond Sat, 18 May 2024 10:05:32 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=151418 Soru:

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 5’inci maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendine göre, hangi koşulda kreş ve gündüz bakımevlerinin kazançları kurumlar vergisinden istisna edilir?

Cevap Seçenekleri:

A) Kreş ve gündüz bakımevlerinin 1/1/2017 tarihinden itibaren faaliyete geçmiş olmaları gerekir.

B) Kreş ve gündüz bakımevlerinin 1/1/2015 tarihinden itibaren faaliyete geçmiş olmaları gerekir.

C) Kreş ve gündüz bakımevlerinin her yıl Hazine ve Maliye Bakanlığına başvurmaları gerekir.

D) Kreş ve gündüz bakımevlerinin yalnızca kamu yararına çalışan dernekler tarafından işletilmesi gerekir.

Doğru Cevap:

A) Kreş ve gündüz bakımevlerinin 1/1/2017 tarihinden itibaren faaliyete geçmiş olmaları gerekir.


Eğitim kurumlarına yönelik kazanç istisnasından yararlanma koşulları

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 5’inci maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendinde; okul öncesi eğitim, ilköğretim, özel eğitim ve orta öğretim özel okulları, özel kreş ve gündüz bakımevleri ile Cumhurbaşkanınca vergi muafiyeti tanınan vakıflara veya kamu yararına çalışan derneklere bağlı rehabilitasyon merkezlerinin işletilmesinden elde edilen kazançların ilgili Bakanlığın görüşü alınmak suretiyle Bakanlığımızın belirleyeceği usuller çerçevesinde beş hesap dönemi itibarıyla elde edilen kazançların kurumlar vergisinden müstesna olduğu, istisnanın belirtilen okulların, kreş ve gündüz bakımevlerinin ve rehabilitasyon merkezlerinin faaliyete geçtiği hesap döneminden itibaren başlayacağı hükme bağlanmıştır.

Kreş ve gündüz bakımevlerinin söz konusu istisnadan yararlanabilmesi için bu kurumların 1/1/2017 tarihinden itibaren faaliyete geçmiş olmaları gerekmektedir. Bu tarihten önce faaliyete geçen kreş ve gündüz bakımevlerinin işletilmesinden doğan kazançlar için anılan istisnadan yararlanılması mümkün bulunmamaktadır.

Bu istisnadan yararlanmak isteyen mükelleflerin ilgili Bakanlıkça kendilerine verilen kurum açma izin belgesiyle, faaliyete geçtikleri hesap döneminden itibaren söz konusu istisnadan yararlanabilmeleri mümkün olup söz konusu istisnadan yararlanmak için ayrıca Hazine ve Maliye Bakanlığına başvurmalarına gerek bulunmamaktadır.

 


Kaynak: GİB
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/hangi-kosulda-kres-ve-gunduz-bakimevlerinin-kazanclari-kurumlar-vergisinden-istisna-edilir/feed/ 0
Hangi Hizmetler Konaklama Vergisinden İstisnadır? https://www.muhasebenews.com/hangi-hizmetler-konaklama-vergisinden-istisnadir-2/ https://www.muhasebenews.com/hangi-hizmetler-konaklama-vergisinden-istisnadir-2/#respond Sat, 18 May 2024 09:54:51 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=151416 Aşağıdakilerden hangisi Konaklama Vergisinden istisna olan bir durumu doğru bir şekilde ifade etmektedir?

Cevap Seçenekleri:

A) Öğrenci yurtlarında konaklayan turistler

B) Türkiye’deki diplomatik temsilciliklerde çalışan diplomatik haklara sahip mensuplar

C) Yerli turistlerin otellerde konaklaması

D) Türkiye’deki öğrenci kamplarında tatil yapan aileler

Doğru Cevap:

B) Türkiye’deki diplomatik temsilciliklerde çalışan diplomatik haklara sahip mensuplar

 


Hangi Hizmetler Konaklama Vergisinden İstisnadır?

• Öğrenci yurtları, pansiyonları ve kamplarında öğrencilere,

• Karşılıklı olmak kaydıyla yabancı devletlerin Türkiye’deki diplomatik temsilcilikleri, konsoloslukları ve bunların diplomatik haklara sahip mensupları ile uluslararası anlaşmalar gereğince vergi muafiyeti tanınan uluslararası kuruluşlar ve mensuplarına,

verilen hizmetler vergiden istisnadır.

 


Kaynak: GİB
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/hangi-hizmetler-konaklama-vergisinden-istisnadir-2/feed/ 0
Mükelleflerin Vergi Kanunlarında Yer Alan Özel Haklar ve Kanun Maddeleri https://www.muhasebenews.com/mukelleflerin-vergi-kanunlarinda-yer-alan-ozel-haklar-ve-kanun-maddeleri/ https://www.muhasebenews.com/mukelleflerin-vergi-kanunlarinda-yer-alan-ozel-haklar-ve-kanun-maddeleri/#respond Thu, 12 Oct 2023 05:27:08 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=147031

Özel Haklar (Vergi Kanunlarında Yer Alan Haklar)

Mükelleflerin vergi kanunlarının uygulanması sırasında karşılaştıkları özel durumlar ve işlemler ile ilgili olarak sahip oldukları haklardır.

Sıra

Mükelleflerin Hakları

İlgili Kanun Maddesi

1

Uzlaşma Hakkı

VUK Ek Madde 1 ve 11

2

Pişmanlık Hakkı

VUK Madde 371

3

Düzeltme Talebi Hakkı

VUK Madde 120-121-122-123

4

Şikâyet Yolu ile Müracaat Hakkı

VUK Madde 124

5

Kanun Yolundan Vazgeçme Hakkı

VUK Madde 379

6

Ödeme Emrine İtiraz Hakkı

6183 sayılı Kanun Madde 58

7

Vergi Mahremiyeti Hakkı

VUK Madde 5

8

Tecil-Taksitlendirme Hakkı

6183 sayılı Kanun Madde 48 ve 48/A

9

Bazı Hallerde Haczin Kaldırılması Hakkı

6183 sayılı Kanun Madde 74/A

10

Vergi İncelemesi Sırasındaki Haklar

VUK Madde 136 ve 140

11

Cezalarda İndirim Hakkı

VUK Madde 376

12

Vergi Ödeme Hakkı ve Ödevi

Anayasa Madde 73

13

Özelge Talep Hakkı

VUK Madde 413

14

Mahsup ve İade Talep Hakkı

Çeşitli maddi vergi kanunları

15

Vergiye Uyumlu Mükelleflere Vergi İndirimi Hakkı

GVK Mük. Madde 121

16

Karşılıklı Anlaşma Usulüne Başvuru Hakkı

VUK Ek Madde 14 ila 18

17

Peşin Fiyatlandırma Anlaşması Başvuru Hakkı

KVK Madde 13

 


Kaynak: GİB Rehber
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/mukelleflerin-vergi-kanunlarinda-yer-alan-ozel-haklar-ve-kanun-maddeleri/feed/ 0
TUGS’a kayıtlı gemilerin işletilmesinden doğan kazançlar gelir ve kurumlar vergisinden istisna edilmiştir https://www.muhasebenews.com/tugsa-kayitli-gemilerin-isletilmesinden-dogan-kazanclar-gelir-ve-kurumlar-vergisinden-istisna-edilmistir/ https://www.muhasebenews.com/tugsa-kayitli-gemilerin-isletilmesinden-dogan-kazanclar-gelir-ve-kurumlar-vergisinden-istisna-edilmistir/#respond Fri, 22 Sep 2023 14:00:58 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=146497

Türk Uluslararası Gemi Siciline Kayıtlı Gemilerin İşletilmesinden ve Devrinden Elde Edilecek Kazançlara İlişkin İstisna

Türk Uluslararası Gemi Siciline kayıtlı gemilerin ve yatların işletilmesinden ve aynı sicile bir başkası adına tescil edilmek üzere devrinden elde edilen kazançlar gelir vergisinden istisnadır.

Bu kapsamda, Türk Uluslararası Gemi Siciline kayıtlı gemi ve yatların 6770 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 27/1/2017 tarihinden itibaren bu sicilden terkin edilerek başka bir sicile kaydedilmek üzere veya başka suretlerle devrinden doğan kazançlar için de bu istisnadan yararlanılabilecektir.

Türk Uluslararası Gemi Siciline kayıtlı gemilerin ve yatların otel veya restoran işletmeciliğinde (yüzer otel veya restoran) kullanılması durumunda bu faaliyet gemi işletmeciliği faaliyeti kapsamında değerlendirilemeyeceğinden, elde edilen kazançların söz konusu istisnalardan yararlandırılması mümkün değildir.

 


Kaynak: GİB Rehber
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/tugsa-kayitli-gemilerin-isletilmesinden-dogan-kazanclar-gelir-ve-kurumlar-vergisinden-istisna-edilmistir/feed/ 0
Serbest Bölgelerde Elde Edilen Kazançlara İlişkin Gelir Vergisi İstisnası https://www.muhasebenews.com/serbest-bolgelerde-elde-edilen-kazanclara-iliskin-gelir-vergisi-istisnasi/ https://www.muhasebenews.com/serbest-bolgelerde-elde-edilen-kazanclara-iliskin-gelir-vergisi-istisnasi/#respond Fri, 22 Sep 2023 11:00:53 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=146494 5084 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 06/02/2004 tarihinden önce faaliyette bulunmak üzere ruhsat almış mükelleflerin serbest bölgelerde gerçekleştirdikleri faaliyetler dolayısıyla elde ettikleri kazançları, faaliyet ruhsatlarında belirtilen süre ile sınırlı olmak üzere; gelir vergisinden müstesnadır.

Anılan Kanunun geçici 3 üncü maddesinde 5810 sayılı Kanunla değişiklik yapılarak Avrupa Birliği’ne tam üyeliğin gerçekleştiği tarihe kadar serbest bölgelerde üretim faaliyetinde bulunan mükelleflerin bu bölgede imal ettikleri ürünlerin satışından elde ettikleri kazançları gelir vergisinden istisna edilmiştir. Bu istisnanın 193 sayılı Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendinin (b) alt bendi ile 5520 sayılı Kanunun 15 inci ve 30 uncu maddeleri uyarınca yapılacak tevkifata etkisi yoktur.

Söz konusu istisna kapsamına 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanununun geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendine 6772 sayılı Kanunun 7 inci maddesiyle 24/02/2017 tarihinden itibaren uygulanmak üzere; serbest bölgelerde, bakım, onarım, montaj, demontaj, elleçleme, ayrıştırma, ambalajlama, etiketleme, test etme, depolama hizmeti alanlarında faaliyette bulunan ve hizmetin tamamını Türkiye’de yerleşmiş olmayan kişilerle, iş yeri, kanuni ve iş merkezi yurt dışında bulunanlara veren hizmet işletmelerinin, söz konusu hizmetlere konu malların serbest bölgelerden Türkiye’ye herhangi bir şekilde girişi olmaksızın yabancı bir ülkeye gönderilmesi şartıyla bu hizmetlerden elde ettikleri kazançlar da istisna kapsamına dahil edilmiştir.


Kaynak: GİB
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/serbest-bolgelerde-elde-edilen-kazanclara-iliskin-gelir-vergisi-istisnasi/feed/ 0
Nakit yol parası yardımınca vergi ve SGK istisnası nedir? https://www.muhasebenews.com/nakit-yol-parasi-yardiminca-vergi-ve-sgk-istisnasi-nedir/ https://www.muhasebenews.com/nakit-yol-parasi-yardiminca-vergi-ve-sgk-istisnasi-nedir/#respond Fri, 09 Sep 2022 04:45:00 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=130771 Bir mükellefim ağustos ayından itibaren, çalışanlarına aylık 600,00- TL nakdi yol parası vermeyi düşünüyor. günlük 25,50 vergi muafiyeti düşünülürse, bu bedel sigorta primine tabi, ama vergiden muaf olması gerekir değil mi?

Yol parasında 25,50 TL muafiyet söz konusu değil .Doğrusu, TOPLU TAŞIMA KARTI, BİLETİ VEYA BU AMAÇLA KULLANILAN ÖDEME ARAÇLARININ TEMİNİ ŞEKLİNDE YAPILMASI ŞARTTIR. (İstanbul kart akbil makbuzunu veyafişini çalışan işverene verecek )Bu ödeme araçları dışında ödeme yapılması halinde muafiyet uygulanmaz.

193 sayılı Kanunun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (10) numaralı bendinde yer alan “taşıma giderleri” ibaresinden sonra gelmek üzere aşağıdaki parantez içi hüküm eklenmiştir.

“(İşverenlerce taşıma hizmeti verilmeyen durumlarda, çalışılan günlere ait bir günlük ulaşım bedelinin 25,50 Türk lirasını aşmaması ve buna ilişkin ödemenin TOPLU TAŞIMA KARTI, BİLETİ VEYA BU AMAÇLA KULLANILAN ÖDEME ARAÇLARININ TEMİNİ ŞEKLİNDE YAPILMASI ŞARTTIR. Ödemenin bu tutarı aşması hâlinde aşan kısım ile hizmet erbabına ulaşım bedeli olarak nakden yapılan ödemeler ve bu amaçla sağlanan menfaatler ücret olarak vergilendirilir. Bu istisnanın uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Hazine ve Maliye Bakanlığı yetkilidir.)”



İşçilere aylık olarak 435 TL (30 günlük 14,50*30=435-tl) veriyoruz. İşçilerin maaşı aylık bankaya yatıyor. İşçilere verilen yol parasının, SGK prime esas kazanca dahil olmaması için nasıl ödemeliyiz?

İşverenlerce çalışanlara ödenen yol ücretleri ile ilgili 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda bir istisna bulunmamaktadır. Nakit ödenen yol paraları üzerinden tıpkı gelir vergisi tarafında olduğu gibi SGK tarafında da prim hesaplaması söz konusu olacaktır. 

Ulaşım kartı, ulaşım aracı bileti ya da bu amaçla kullanılan ödeme araçlarının işverence temini şeklinde yapılan yardımlar ise, SGK açısından ayni yardım olarak kabul görmekte ve üzerinden SGK primi kesintisi yapılmamaktadır. 

Ulaşım kartı ya da bileti, amacı dışında kullanılamaması ve işçiye nakit ücret şeklinde ödenmemesi nedeniyle, SGK açısından tıpkı kartla yapılan yemek yardımında olduğu gibi ayni bir yardım niteliği taşımaktadır. 

Ayni yardımlar 5510 sayılı Kanunun 80. Maddesi gereği prime esas kazançlara dâhil değildir. Dolayısıyla da üzerinden SGK payları hesaplanmamaktadır.

Yemek fişlerinin 25 TL istisnayı aşan kısmı bordroda gösteriyorum. İşçinin ücretine dahil oluyor. Yemek faturasını gösterince KDV açıkta kalıyor. Bu işlemi nasıl yapabilirim?

İşverenin çalışanına yemek hizmetini yemekhane ya da nakit ödeme şeklinde sağlaması yerine, yemek kartı ya da yemek kuponunu tercih etmesi durumlarında, tutar ne olursa olsun yemek istisnası üzerinden SGK primi hesaplanmaz ve PEK’e (Prime Esas Kazanç) dâhil edilmez. 

Yemek kartı için Gelir vergisi tarafında ise, her yıl yeniden güncellenen tutar kapsamında iş günü bazında günlük vergi muafiyeti uygulanmaktadır. 

2022 yılı için belirlenen günlük yemek bedeli ise konunun başında da belirttiğimiz üzere KDV’siz olarak 34 TL olarak belirlenmiştir. 

SGK primi hesaplamasında istisna olarak kabul edilen yemek bedeli asgari ücretin %6’sı ile sınırlandırılmaktadır. 

Kısaca özetlemek gerekirse nakdi şekilde ödenen yemek ücreti her şekilde bordroya yansıtılmalıdır. Yemek kartı ya da yemek fişi şeklindeki ödemeler ise yansıtılmaz. 

Bu durumda ancak işverenin personele ödediği vergi istisnası tutarını aşan yemek ücreti (2022 yılı için 34 TL), işçi bordrosunda yansıtılır.

SGK Genelgesi – 2020-20

2.Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki sigortalılar yönünden kısmen prime tabi tutulacak kazançlar

2.1- Yemek paraları

Sigortalılara yemek parası adı altında yapılan ödemelerin, işyerinde veya müştemilatında işveren tarafından yemek verilmemesi şartıyla, fiilen çalışılan gün sayısı dikkate alınarak 16 yaşından büyükler için belirlenen günlük asgari ücretin % 6’sının, yemek verilecek gün sayısı ile çarpılması sonucunda bulunacak miktarı, prime esas kazançların tespitinde dikkate alınmayacak, dolayısıyla bu tutardan prim kesilmeyecektir.

Bu durumda, yemek parası adı altında yapılan ödemelerden prime esas kazanca dahil edilecek tutar,

Brüt Günlük Asgari Ücret x % 6= X(Günlük istisna tutarı)

Yemek Parası Verilen Gün Sayısı (Ay içinde fiilen çalışılan gün sayısı) X (Günlük istisna tutarı) = Aylık İstisna Tutarı,

Ödenen Yemek Parası – İstisna Tutarı = Prime Esas Kazanca Dahil Edilecek Yemek

Parası,

formülü vasıtasıyla hesaplanacaktır.

Öte yandan, sigortalılara ay içinde yemek parası olarak nakit ödeme yapılmaksızın, çalıştıkları işyerinin dışında yemek üretimi yapan başka firma veya şahıslar tarafından (örneğin yemek kuponu, yemek kartı, yemek çeki karşılığında) gerek işyerinde, gerekse işyerinin dışında yemek verilmesi halinde, işverenlerce bu firma veya şahıslara fatura karşılığında yemek bedeli olarak ödenen fatura bedelleri prime esas kazanca dahil edilmeyecektir. Ancak hayatın olağan akışına aykırı muvazaalı uygulamaların tespit edilmesi durumunda yemek kuponu, yemek kartı, yemek çeki gibi araçlara yüklenen bu tutarlar prime esas kazanca dahil edilecektir.

Örnek 1 : Aylık brüt ücreti 3.000,00 TL olan sigortalıya 2017/Mayıs ayında 250 TL tutarında yemek parası ödenmiştir. Sigortalının ilgili ayda hafta sonları fiilen çalışmadığı göz önüne alındığında yemek parası adı altında yapılan ödemelerden prime esas kazanca dahil edilecek tutar;

Brüt Günlük Asgari Ücret x% 6= Günlük İstisna Tutarı

Günlük İstisna Tutarı x (Ay içinde Fiilen Çalışılan gün sayısı) Yemek Parası Verilen Gün Sayısı = İstisna Tutarı

59,25 TL x % 6= 3,56 (Günlük İstisna tutarı)

3,56 x 22 Gün= 78,32 TL (İstisna Tutarı)

250 TL – 78,32 TL= 171,68 TL (Prime Esas Kazanca dahil edilecek yemek parası)

1-Yol ve yemek prim iadeleri

Bilindiği gibi işverenlerce sigortalılara ödenen “yol paraları” ile “yemek paraları” nın sigorta primi kesintisine tabi tutulmaması gerektiği hususunda ünitelerimize müracaatlar yapılmakta olup, ünitelerimizce yol paralarının yolluk kavramı içine girmemesi ya da başka bir ifade ile görev yolluğu olarak ödenmemiş olması ve yemek paralarının da günlük asgari ücretin %6 sının sigorta priminden muaf olması nedeniyle bu tutarı geçen kısmının prime tabi tutulması gerektiği şeklinde verilen cevaplar üzerine Kurumumuz aleyhine İş Mahkemeleri nezdinde davalar açılmaktadır.

Mahkemelerce yardım mahiyetindeki ödemelerin nakit olarak yapılmış olmasının

ödemenin mahiyetini değiştirmediği gerekçesiyle davalar Kurumumuz aleyhine neticelenmekte, ayrıca Yargıtay’ca da söz konusu kararlar onanmaktadır.

Hukuk Müşavirliği’nin 30/10/2014 tarihli 902 sayılı 2014/30 sayılı Genelgesinin “b) Kesinleşmeden İnfazı Mümkün Olan Kararlar Yönünden” başlıklı bölümünde 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 367 nci maddesinde belirtilen kararlar ile hizmet tespiti davaları sonucu verilen kararlar ve kendi özel kanunlarında kesinleşmeden infaz edilemeyeceği açıkça belirtilen kararlar dışında kalan kararlar hakkında ilgililerin talebinin müracaat tarihinden itibaren 30 gün süre içerisinde yerine getirilmesi gerektiği düzenlenmiştir.

Diğer yandan, mahkeme kararlarına istinaden davacı veya vekilince müracaat edilerek ödeme yapılmasının istendiği, iade için iptal prim belgeleri istendiğinde karar kesinleştiğinde verileceği şeklinde itiraz edilmesi üzerine 30 günlük süre içinde kararın infazı gerektiğinden istenilen tutarın iadesinin yapıldığı durumlar ortaya çıkabilmektedir.

Bu doğrultuda iptale ilişkin prim belgeleri kararın infazı gereken 30 gün içinde işverenlerden istenilecek, verilmemesi halinde resen düzenlenerek iptal ve iade işlemi yapılacaktır. Dolayısıyla mahkeme kararlarına istinaden yapılacak iadelerde, öncelikle yol ve yemek paralarına ilişkin işçi/ işveren hisselerinin iptaline ilişkin iptal prim belgelerinin düzenlenmesi sonucunda iptal edilen yol ve yemek paralarından işveren hissesine ilişkin tutarın iadesinin yapılması, buna karşın sigortalı hissesinin emanete alınarak sigortalı tarafından iadesine ilişkin karar getirilmediği sürece iade işleminin yapılmaması gerekmektedir.

1 Temmuz 2022’den itibaren geçerli GÜNLÜK;

Yol Yardımı: 25,5 TL

Yemek Yardımı: 51 TL


Kaynak: İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/nakit-yol-parasi-yardiminca-vergi-ve-sgk-istisnasi-nedir/feed/ 0
Hat sanatını icra edenler vergiye tabi midir? https://www.muhasebenews.com/hat-sanatini-icra-edenler-vergiye-tabi-midir/ https://www.muhasebenews.com/hat-sanatini-icra-edenler-vergiye-tabi-midir/#respond Sun, 04 Apr 2021 03:32:10 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=104493 Hat sanatı faaliyetinin esnaf muaflığı kapsamında bulunmadığı ancak GVK 18 inci madde kapsamında değerlendirilebileceği hk.

T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
Eskişehir Vergi Dairesi Başkanlığı
Gelir Kanunları Grup Müdürlüğü

Sayı

:

11355271-120.01.03[9-2019/9]-E.48521

05.11.2020

Konu

:

Hat sanatı faaliyetinin esnaf muaflığı kapsamında bulunmadığı ancak GVK 18 inci madde kapsamında değerlendirilebileceği hk.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunda; hat sanatı ile uğraştığınızı belirterek bu faaliyetiniz nedeniyle esnaf muaflığından yararlanıp yararlanamayacağınız hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 9 uncu maddesinde vergiden muaf esnafa ilişkin düzenlemelere yer verilmiş, kimlerin esnaf muaflığından faydalanabileceği maddede bentler halinde sayılmıştır.

Aynı maddenin birinci fıkrasının (8) numaralı bendinde, “Bu Kanunun 47 nci maddesinde yazılı şartları haiz olanlardan kendi ürettikleri ürünleri satanlara münhasır olmak üzere el dokuma işleri, bakır işlemeciliği, çini ve çömlek yapımı, sedef kakma ve ahşap oyma işleri, kaşıkçılık, bastonculuk, semercilik, yazmacılık, yorgancılık, keçecilik, lüle ve oltu taşı işçiliği, çarıkçılık, yemenicilik, oyacılık ve bunlar gibi geleneksel, kültürel, sanatsal değeri olan ve kaybolmaya yüz tutan meslek kollarında faaliyette bulunanlar” hükmü yer almaktadır.

Yukarıda yer alan hükme göre, geleneksel, kültürel, sanatsal değeri olan ve kaybolmaya yüz tutan meslek kolları arasında sayılmayan hat sanatı faaliyetinizden dolayı elde Gelir Vergisi Kanununun 9 uncu maddesinin birinci fıkrasının (8) numaralı bendi kapsamında esnaf muaflığından yararlanmanız mümkün bulunmamaktadır.

Diğer taraftan, aynı Kanunun 18 inci maddesinde, “Müellif, mütercim, heykeltraş, hattat, ressam, bestekar, bilgisayar programcısı ve mucitlerin ve bunların kanuni mirasçılarının şiir, hikaye, roman, makale, bilimsel araştırma ve incelemeleri, bilgisayar yazılımı, röportaj, karikatür, fotoğraf, film, video band, radyo ve televizyon senaryo ve oyunu gibi eserlerini gazete, dergi, bilgisayar ve internet ortamı, radyo, televizyon ve videoda yayınlamak veya kitap, CD, disket, resim, heykel ve nota halindeki eserleri ile ihtira beratlarını satmak veya bunlar üzerindeki mevcut haklarını devir ve temlik etmek veya kiralamak suretiyle elde ettikleri hasılat Gelir Vergisinden müstesnadır.

Eserlerin neşir, temsil, icra ve teşhir gibi suretlerle değerlendirilmesi karşılığında alınan bedel ve ücretler istisnaya dahildir.

Yukarıda yazılı kazançların arızi olarak elde edilmesi istisna hükmünün uygulanmasına engel teşkil etmez.

Serbest meslek kazançları istisnasının bu Kanunun 94 üncü maddesi uyarınca tevkif suretiyle ödenecek vergiye şümulü yoktur.

(7194 sayılı kanunun 10 uncu maddesiyle eklenen fıkra; Yürürlük: 1/1/2020 tarihinden itibaren elde edilen gelirlere uygulanmak üzere 07.12.2019) Bu madde kapsamındaki kazançları toplamı 103 üncü maddede yazılı tarifenin dördüncü gelir diliminde yer alan tutarı aşanlar bu istisnadan faydalanamazlar. Bu durumda olanların, 94 üncü maddenin birinci fıkrası kapsamında tevkifat yapma yükümlülüğü yoktur.” hükmü yer almaktadır

Aynı Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında, “Kamu idare ve müesseseleri, iktisadi kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadi işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya zirai işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar” hükmü yer almış olup, aynı fıkranın (2/a) bendinde, 18 inci madde kapsamına giren serbest meslek işleri dolayısıyla yapılan ödemelerden % 17 oranında tevkifat yapılacağı belirtilmiştir.

Buna göre, hat çalışmalarınızın satışı nedeniyle elde edeceğiniz hasılata münhasır olmak üzere, Gelir Vergisi Kanununun 18 inci maddesinde yer alan istisnadan faydalanmanız mümkün bulunmaktadır.

Ancak, hat çalışmalarınızın satışından 2020 takvim yılında elde edeceğiniz kazancınızın, Gelir Vergisi Kanununun 103 üncü maddesinde yazılı tarifenin dördüncü gelir diliminde yer alan tutarı aşması halinde, kazancınızın tamamını yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan etmeniz gerekmektedir.

Ayrıca, söz konusu çalışmalarınızın Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasına istinaden tevkifat yapmak mecburiyetinde olanlarca satın alınması halinde, tarafınıza yapılacak ödemelerden gelir vergisi tevkifatı yapılacağı tabiidir.

 


Kaynak: GİB Özelge
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/hat-sanatini-icra-edenler-vergiye-tabi-midir/feed/ 0
Hukuk ve ekonomi reformu paketlerinde vergi https://www.muhasebenews.com/hukuk-ve-ekonomi-reformu-paketlerinde-vergi/ https://www.muhasebenews.com/hukuk-ve-ekonomi-reformu-paketlerinde-vergi/#respond Mon, 22 Mar 2021 01:00:28 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=106436

Dr. Numan Emre ERGİN
Avukat, YMM, E. Hesap Uzmanı
n.emre.ergin@hotmail.com


Yakın zaman önce Devlet yönetimi tarafından dile getirilen hukuk ve ekonomi reformlarına ilişkin detaylar açıklanmaya başladı. Öncelikle hukuk reformuna ilişkin olarak İnsan Hakları Eylem Planı, sonrasında da ekonomi reformuna ilişkin olarak İstiklalden İstikbale Ekonomi Reformları ilan edilerek yapılması öngörülen reformlar (?) kamuoyu ile paylaşıldı. Her iki belgede vergiyi yakından ve doğrudan ilgilendiren maddeler bulunmaktadır. Söz konusu maddeleri değerlendirmeden önce açıklanan reform paketlerine ilişkin genel değerlendirmelerimi paylaşacağım.

Reform kelimesi Fransızca kökenli olup “düzeltmek, yeniden şekillendirmek” anlamına gelir ve ilk referansı 16. yüzyılda Katolik Kilise’ne karşı Martin Luther öncülüğünde ortaya çıkan devrimsel akımdır. Özetle reform ile kastedilen, bozulmuş, aksayan bir sistemin köklü değişiklikler yapılarak ıslah edilmesi, yeniden şekillendirilmesidir. Açıklanan paketleri bu tanım perspektifinden değerlendirirsek bu belgelerin bir reform olduğunu iddia etmek zor gözükmektedir. Küçük iyileştirmelerin sık aralıklarla pazarlama stratejisiyle reform olarak takdim edilmesi kavramın içinin boşalmasına, gerçekten reform sayılabilecek iyileştirmelerin etkisinin azalmasına yol açmaktadır.

İnsan Hakları Eylem Planı’na baktığımızda doküman üzerinde detaylı bir çalışma yapıldığı, Türk yargı pratiğindeki aksaklıkların önemli bir bölümünün kavrandığı, uygulama için belli bir takvimin benimsendiği ve ilan edilen maddelerin gerçekleşip gerçekleşmediğinin kim tarafından, nasıl takip edileceğinin belirlendiği gözükmektedir. Ekonomi Reformu Paketinde ise maalesef bu detaylar yer almamakta, pakette geleceğe dönük niyet ve taahhütler belirtilmekte, ama belirlenen hedeflerin hangi takvimde, nasıl, ne zaman, kim tarafından gerçekleştirileceği belirtilmemektedir. Diğer taraftan Hazine ve Maliye Bakanı, pakete ilişkin detayların bu hafta Salı günü açıklanacağını söylemiştir. Bakalım Salı günü şapkadan ne çıkacak?

Paketlerin vergiyle ilgili maddelerine ilişkin olarak şu tablo ile karşılaşmaktayız. Hukuk reformu paketi, temel olarak yargı pratiğindeki eksiklikleri hedef aldığından doğrudan vergiye ilişkin maddeler daha ziyade vergi ceza yargılamasına ve vergi suçlarına yöneliktir. Bu kapsamda, vergi suçları açısından ihtisas mahkemelerinin belirlenmesi, vergi suçunun her yıl için ayrı ayrı oluşması yerine tek suç kabul edilerek zincirleme suç hükümlerinin uygulanması, etkin pişmanlık hükümlerinin vergi suçları için de uygulanabilmesi pakette vergi ceza hukukunu doğrudan ilgilendiren maddeler olarak göze çarpmaktadır.

Vergi suçları (Vergi Usul Kanunu’nun 359. maddesinde belirtilen suçlar) açısından ihtisas mahkemelerinin oluşturulması oldukça önemlidir. Ağırlığını sahte belge düzenleme ve kullanmanın oluşturduğu ve dava sayısı oldukça fazla olan bu suçlarda uzman hakimlerin olması çok önemlidir.

Zincirleme suç, Türk Ceza Kanunu (TCK)’nun 43. maddesinde düzenlenen, dolayısıyla da ceza hukukuna ait bir müessesedir. Ceza hukukunda işlenen her suça ayrı ayrı ceza verilir. Ancak bazı durumlarda her bir suça ayrı ceza vermek yerine tekbir ceza artırılarak verilebilmektedir. Bu durumlardan birisi de zincirleme suçtur. Buna göre, bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda, bir cezaya hükmedilir. Ancak bu ceza, dörtte birinden dörtte üçüne kadar artırılır. TCK’daki bu düzenleme genel hüküm olduğundan VUK md. 359 gibi özel kanunlarda düzenlenen suçlar hakkında da uygulanır. Maddeden görüleceği üzere, zincirleme suçta suçun ertesi takvim yılına sarkıp sarkmadığı önemli değildir. Önemli olan suç fiilleri arasında bütünlük sağlayan makul bir zaman aralığının olmasıdır. Bununla birlikte, Yargıtay vergi suçlarında zincirleme suç hükmünü uygularken her takvim yılını kendi içinde ayrı ayrı değerlendirmekte, aynı yıl içinde işlenen suçlar açısından zincirleme suç hükmünü uygularken, diğer yıla sarkan fiileri bu kapsama dahil etmeyerek ayrı suç oluştuğunu kabul edilmektedir. Örneğin, 30 ve 31 Aralık ile 1 Ocak’ta sahte belge kullanma fiili işlenmişse, sonuncu açısından yıl değiştiği için Yargıtay zincirleme suç hükümlerini uygulatmamaktadır. Bu durum ise yasada bu yönde açık hüküm olmadığı halde daha yüksek tutarda ceza verilmesine yol açarak mağduriyetlere sebep olmaktadır. Açıklanan Paket ile Yargıtay’ın (yanlış) bu içtihadını düzeltecek bir yasal düzenleme yapılacağı anlaşılmaktadır. Gerçekleşirse olumlu bir düzenleme olacaktır. Bu düzenleme ile naylon fatura düzenleyici/kullanıcıların kollandığı sonucuna da ulaşılmamalıdır. Getirilmesi planlanan düzenleme olması gerekendir.

Pakette belirtilen diğer bir konu, vergi suçlarında da etkin pişmanlık hükümlerinin getirilecek olmasıdır. Aslında VUK md. 359’daki suçlarda halihazırda pişmanlık hükmü yer almaktadır. Mevcut düzenlemeye göre maddede tanımlanan suçları işleyenler VUK md. 371’nde düzenlenen pişmanlık hükümleri uyarınca durumu ilgili makamlara (genelde Maliye’nin birimlerine) bildirirse vergi suçu oluşmamaktadır. Buradaki pişmanlık, suçun işlendiğinin kamu makamlarınca öğrenilmesinden önce söz konusudur. Dolayısıyla, suç konusu fiil kamu makamlarının bilgisine girdikten sonra artık pişmanlık hükümlerinden faydalanılamamaktadır. Getirilmesi öngörülen yeni düzenleme (etkin pişmanlık) işte bu durumlar için söz konusu olacaktır.

Etkin pişmanlık da bir ceza hukuku müessesi olup suç işlendikten sonra özgür iradesiyle pişman olanların suç fiilinin neden olduğu olumsuzlukları gidermesi (tazmin, geri verme gibi) veya ceza adaletine olumlu katkı sağlaması (suç ortaklarını, azmettireni bildirme gibi) halinde cezada indirimi veya cezalandırmamayı sağlamaya yöneliktir. Vergi suçlarında etkin pişmanlık hükmünün getirilmesinin naylon fatura ile mücadelede önemli olduğunu, ama dikkatli kaleme alınması gerektiğini düşünüyorum. Genelde sahte belge organizasyonu kuranlar kağıt üstünde çok gözükmezler ve üçüncü kişiler üzerine kurdukları şirketler üzerinden eylemlerini sürdürürler. Vergi suçlarında etkin pişmalık düzenlemesi güzel kaleme alınıp doğru uygulanırsa amacına hizmet edebilir.

Hukuk reformu paketinde diğer bazı maddeler dolaylı olarak vergi hukukuna da etki etmektedir. Örneğin, İdarenin iş ve işlemlerinde öngörülebilirlik ve şeffaflığın güçlendirilmesi, kanun başvuru yolu sürelerinde yeknesaklığın sağlanması, hakimlerin idari yargıda vergi veya idare mahkemesi hakimi olarak görevlerini sürdürmeleri ve ihtisaslaşmalarının sağlanması, bilirkişilik sisteminin kalitesinin artırılması, idari yargıda mülkiyet hakkını etkileyen hususların ivedi yargılama usulüyle hızlı biçimde çözülmesi, kamu idarelerinin taraf olduğu aynı nitelikteki uyuşmazlıklarda “pilot dava” usulünün getirilmesi, bu davanın ivedi bir şekilde görülmesi ve verilecek kararın aynı konudaki uyuşmazlıklar bakımından bağlayıcı olması, kamu kurumları tarafından yersiz ödeme nedeniyle gerçekleştirilen tahsilât işlemlerinin öngörülebilir ve hakkaniyete uygun bir şekilde yapılması amacıyla uygulamadan kaynaklı bazı aksaklıkların giderilmesi vergiye temas eden diğer konular olarak gözükmektedir.

Ekonomi Reformu Paketinde ise vergiye ilişkin açıklamalara Kamu Maliyesi başlığı altında, vergi teşviklerine ilişkin maddelere de Yatırımların Teşvik Edilmesi bölümünde yer verilmektedir. Vergisel düzenlemelerin sadeleştirileceği, yatırımcı dostu ve öngörülebilir adımların atılacağının söylendiği Pakette vergiye ilişkin yapılması öngörülenler şunlardır. (Her bir maddeden sonra yorumlarımı belirteceğim.)

1- Geliri düşük olan küçük esnafa vergi muafiyeti sağlanacaktır. Basit usulde vergilendirilen berber, kuaför, tesisatçı, tuhafiyeci, marangoz, kaportacı, lastikçi, tornacı, çay ocağı işleticisi, terzi, tamirci gibi yaklaşık 850 bin esnaf gelir vergisinden muaf tutularak, beyan yükümlülükleri kaldırılacaktır.

Bu mükelleflerin gelir vergisinden muaf tutulup beyaname vermemelerinin sağlanması önemli olmakla birlikte, halihazırda bunların zaten basit usulde vergilendirildiğini ve vergi yüklerinin çok da yüksek olmadığını belirtmek gerekir. Ancak pandemiden ciddi şekilde etkilenen küçük esnaf açısından bu marjinal katkı reform olmasa da önemli olabilir.

2- Vergi Usul Kanunu, gönüllü uyumu teşvik edecek şekilde güncellenecektir.

Vergi Usul Kanunu birçok değişikliğe uğrasa da 1961’den beri yürürlükte olup bazı maddeleri artık uygulanmamaktadır. Kanunun güncellenmesi daha önce gündeme gelmiş, taslaklar hazırlanmış ama daha ileri gidilememiştir. Usul hükümlerini ve değerlemeyi içeren bu kanun vergi hukuku açısından çok önemlidir ve güncellenmesi gerçekten ihtiyaçtır. Ancak bu güncelleme, kanunun dilinin sadeleştirilmesinden, uygulanmayan hükümlerin Kanun metninden çıkarılmasından daha ciddi bir çalışmayı gerektirmektedir. Bu arada, Batıdan devşirdiğimiz “vergiye gönüllü uyum” ifadesinden pek haz etmem ve verginin cebren tahsil edildiği, mükellefin beyanına güvenilmediği, kayıt dışılığın fazla olduğu ve sistemin de kayıtdışı çalışmaya zorladığı, gönüllü uyum adına yapılan yasal düzenlemelerin de etkin kullanıldırılmadığı bir vergi sisteminde bu gönüllü uyumun nasıl sağlanacağını merak ediyorum.

3- Elektronik defter ve elektronik belge uygulamalarına dahil edilecek mükellef grupları kademeli olarak artırılacaktır.

Maliye son yıllarda elektronik uygulamalarda oldukça başarılı adımlar attı ve e-defter, e-belge uygulamalarını oldukça genişletmiş bulunmaktadır. Bu genişlemenin daha da artacağı anlaşılıyor.

3- Tüm mükellefleri kapsayacak şekilde 7/24 hizmet verebilen “Türkiye Dijital Vergi Dairesi” uygulaması hayata geçirilecektir.

Gelir İdaresi, teknolojiyi başarıyla kullanan kamu kurumlarının başında gelmektedir. Bugün internet üzerinden vergi dairesine gitmeden birçok işlem elektronik ortamda yapılabilmektedir. Bu dijital dönüşümün devam edeceği anlaşılmaktadır.

4- Teknolojik yeniliklerden yararlanmaya devam edilecek, “Dijital Vergi Asistanı” sistemi oluşturulacaktır.

Bugün bazı beyannameler Hazır Beyan Sistemi ile hazırlanabilmektedir. Bu uygulamanın daha da genişleyeceği anlaşılıyor.

5- Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmaları revize edilecektir.

Türkiye çok sayıda ülke ile çifte vergilendirmeyi önleme anlaşması imzalamıştır. Bu anlaşmaların sayısı artmakta, eski tarihlerde imzalanan anlaşmalar da revize edilmektedir. Ülkelerin kendi aralarında imzaladıkları çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmalarını revize etmeye yönelik Çok Taraflı Anlaşmaya Türkiye de taraftır. Dolayısıyla, zaten ikili anlaşmalarımızı zaman içerisinde revize edeceğiz, hatta geçen yıl Haziran ayında buna ilişkik bir teklif de Parlamento’ya gönderilmiş durumdadır. Dolayısıyla, bu madde bir reformdan ziyade devam eden bir süreci söylemektedir.

6- Uluslararası yatırımcıların birden fazla ülkeyi ilgilendiren vergisel sorunlarının çözümünde diğer ülkelerle “Karşılıklı Anlaşma Yöntemi” kullanılacaktır.

7- Mükellef ve İdare açısından vergisel öngörülebilirliği artıran transfer fiyatlandırmasına ilişkin Peşin Fiyatlandırma Anlaşmaları yaygınlaştırılacaktır.

Karşılıklı anlaşma yöntemi ile peşin fiyatlandırma anlaşmaları halihazırda olan müesselerdir, ancak uygulamada çok fazla rastlanmamaktadır. Bir eksiklik varsa bunun nedeni yasal olmayıp pratikten kaynaklanmaktadır. Her iki müessese de özellikle uluslararası yatırımcılar açısından önem arz etmektedir. İlki çok uluslu şirketler nezdinde çifte vergilendirmenin önlenmesi açısından devletlerin kooperasyonunu gerektirirken, ikincisi şirketler ile Maliye arasında transfer fiyatlandırmasında emsal fiyatın belirlenmesine ilişkindir. Bu nedenle, Maliye’nin transfer fiyatlandırması konusunda insan kaynağına ve teknolojiye daha fazla yatırım yapması, sektörlerin uluslararası dinamiklerini anlaması gerekmektedir.

8- Kamuya süresinde ödenmeyen borçların tek bir idare tarafından tahsil edilmesi sağlanacaktır.

Mevcut durumda her bir vergi dairesi veya kamu idaresi kendi alacaklarının tahsilatını kendisi takip etmektedir. Bütün kamu alacakları için tekbir tahsilat idaresinin oluşturulması ölçek ekonomisi ve takibat açısından verimli olsa da bürokrasiyi ve insiyatifi azaltacağından dikkatlice tasarlanmalıdır.

9- Dijital Vergi Denetimi Sistemi geliştirilerek, vergi iade incelemeleri dahil olmak üzere inceleme süreleri kısaltılacaktır. Standartlara dayalı, öngörülebilir ve haksız rekabetin önlenmesini sağlayan denetim modelleri uygulanacaktır.

Vergi denetimi konusunda dijitalleşmenin etkisinin artırılacağı anlaşılmaktadır. Maliye’nin bugün 10 bine yakın vergi müfettişinden oluşan bir ordusu bulunmaktadır. Bu müfettişlerin yetiştirilmesi, niteliklerinin ve bilgilerinin artırılması, mükellef haklarını gözetir bir bilinçle donatılmalarının sağlanması, otokontrol mekanizmalarının güçlendirilmesi, rapor okuma ve değerlendirme komisyonlarının etkinliğinin artırılması en az dijitalleşme kadar önemlidir. Ayrıca, vergi denetimlerinin aynı sektördeki firmalar arasında haksız rekabete neden olmaması da önemlidir. Vergi denetiminde dijitalleşme ile insan faktörününün birlikte değerlendirilmesi, asgari denetim standartlarının belirlenmesi, denetim çıktılarının geçirdiği sürece, raporların yargı makamlarındaki akibetine göre bir performans sisteminin oluşturulması gerekir.

10- Büyük yatırımlarda, kısmi tamamlamayla birlikte hak kazanılan yatırıma katkı tutarına yeniden değerleme yapma imkanı getirilecektir. Yeni yatırımlara yönelik teşvik programlarında, hak edilen yatırıma katkı tutarının kurumlar vergisi haricindeki diğer vergi ödemelerinden de belirli oranlarda indirilebilmesine imkan sağlanacaktır. Yatırım teşviklerinde uygulanan SGK prim desteği süreleri, genç ve kadınların istihdam edilmesi durumunda ilave süreler verilerek uygulanacaktır.

Bu maddeleri yatırım indirimine ilişkin olarak mevzuattaki eksiklikleri gidermeye yönelik önemli düzenlemeler olarak kabul etmek gerekir.

Ekonomi Reform Paketindeki vergiye ilişkin maddeleri genel olarak değerlendirdiğimde, bunların reformdan ziyade mevcut uygulamaların ve projelerin devamı olarak görüyorum. Bazı konularda yasal veya uygulamadan kaynaklanan eksikliklerin giderilmesi önemli olmakla birlikte, açıklanan paket “reform” olmaktan uzak gözükmektedir.

Bir reformdan bahsedebilmek için toplam vergi gelirlerinin %85-90’nın ÖTV, KDV, stopaja dayandığı bir sistemden beyana dayalı vergilerin oranının artırılacağı, kayıt dışılığın azaltılacağı, her 2-3 senede bir vergi aflarının çıkarılmayacağı, varlıklı insanların daha fazla vergilendirilerek vergide adaletin sağlanacağı, vergi profosyonellerinin bir anlamakta zorluk çektiği, fazlasıyla gri alan içeren vergi kanunlarının ve yatırım teşviklerinin daha sade ve anlaşılır olduğu, istikrarlı hale gelmiş yargı kararlarının aksine vergilemenin yapılmadığı bir vergi sisteminin nasıl oluşturulacağının cevabını bulabilmek gerekir.

Sözün özü: Reform, ya evrimle ya devrimle olur.


Kaynak: Dr. Numan Emre ERGİN, Avukat, YMM, E. Hesap Uzmanı. İçerik, Sayın Numan Emre ERGİN’in Dunya.com’daki Perspektif isimi köşesinden Yazarın ve Dunya.com’un sahibi olan şirketin özel izni ile yayınlanmıştır. Yazının tüm hakları ve sorumluluğu yazara ve Dunya.com’a aittir.
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


YAZARIN DİĞER YAZILARI

Beyaz yakalılar: Gelir vergisi beyannamesini unutmayın! (15.03.2021)

Kar Dağıtmama Stopajı (08.03.2021)

Tevkif edin şu KaDeVe’yi! (01.03.2021)

İzaha davete özel esaslara alma yetkisi (23.02.2021)

Sosyal medya fenomenlerinin ve Youtuberların vergilendirilmesi (15.02.2021)

İnşaat sektörüne ve yabancı kaynak kullananlara vergi sürprizi (08.02.2021)

İletişime bindirim, kentsel dönüşüme indirim (01.02.2021)

Sorularla Değerli Konut Vergisi (28.01.2021)

Matrah artırımı taksitleri ödenmezse vergi dokunulmazlığı kalkar mı? (12.01.2021)

Sermaye kaybı ve borca batıklığa ilişkin yeni düzenlemeler (04.01.2021)

Pandemi, gelir dağılımındaki bozulma ve dayanışma vergisi (28.12.2020)

Asgari ücretin vergiden istisna edilmesi çözüm mü? (21.12.2020)

Hukukçular hukuk reformuna inanıyor mu? (15.12.2020)

Vergide uzlaşma müessesi ve yapılandırmadaki uzlaşma haksızlığı (10.12.2020)

İştirak tasfiye zararının vergisel sonuçları nedir? (7.12.2020)

Tasfiye payı nedir? Nasıl vergilendirilir? (30.11.2020)

Devlet mükellefe faiz öder mi? (23.11.2020)

10 soruda 7256 Sayılı Kanun kapsamında yapılandırma (18.11.2020)

Fabrika ayarlarına dönüş: Ekonomik ve hukuki reform, acı reçete (16.11.2020)

Sosyal medya şirketlerine kesilen cezalar ve vergi (09.11.2020)

Hisse geri alımlarının vergilendirilmesine ilişkin tartışmalar ve önerimiz (07.11.2020)

Şirketin kendi hisselerini geri satın alması kâr dağıtımı mıdır? (2) (27.10.2020)

Şirketin kendi hisselerini geri satın alması kâr dağıtımı mıdır? (1) (26.10.2020)

Torba yasa Meclis’te, yapılandırma nerede? (19.10.2020)

Yatırımcının yeni kamburu: Ek mali yükümlülük (12.10.2020)

Taşınmaz kirası mı, işletme hakkı kirası mı? (6.10.2020)

Zaman aşımına uğrayan kâr paylarının vergilendirilmesinde mükerrerlik var mı? (28.09.2020)

Online reklam hizmetlerinde stopaj bilmecesi (22.09.2020)

Hukuk belirsizlik kaldırmaz (16.09.2020)

Maliye, yurt dışında parası olanların peşinde, ya gurbetçiler? (14.09.2020)

Vergiye uyumlu mükellefler cezalandırılıyor mu? (07.09.2020)

Binek otomobilde ÖTV artışı, özel okul ücretlerinde KDV indirimi (02.09.2020)

Transfer fiyatlandırması raporlamasında yeni dönem (31.08.2020)

KDV ve iş yeri kira stopaj oranı indiriminde son durum (27.08.2020)

İkinci el motorlu taşıt satışında yeni dönem (24.08.2020)

Maliyeden bayram hediyesi: KDV ve stopaj indirimi, ama kime? (21.08.2020)

Ar-Ge teşviğinde vergi indirimi kısıtlanıyor mu (17.08.2020)

Spor kulüplerinin yeni sporcu sözleşmelerindeki vergisel riski  (10.08.2020)

Uçtu uçtu altın uçtu! Ya vergisi? (07.08.2020)

Anayasa Mahkemesi’nin VTR kararı (30.7.2020)

Erken seçim, aday tartışmaları ve cumhurbaşkanı seçimindeki Anayasal boşluk
(27.7.2020)

Yurt dışındaki taşınmaz ve iştirak satışları vergiden istisna mı? (25.7.2020)

Gayrimenkul ve iştirak satış kazancı istisnası – 3 (22.7.2020)

Gayrimenkul ve iştirak satış kazancı istisnası – 2 (17.7.2020)

Mali yapıyı güçlendirmede vergisel bir teşvik: gayrimenkul ve iştirak satış kazancı istisnası (16.7.2020)

Sezonluk ev kiralayanlar: Vergi sürpriziyle karşılaşmayın! (13.7.2020)

Pandemi, maliye politikası ve vergi barışı

Şirket kuruluşunda sicilde imza zorunluluğu değiştirilmelidir.

Köprüden önce son çıkış: Varlık Barışı

Kamu özel iş birliğine şeffaf bir alternatif: Altyapı Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı

Gayrimenkul yatırımında avantajlı bir yöntem: Gayrimenkul Yatırım Fonu

Gayrimenkulde rant vergisi

Gayrimenkul piyasası hareketleniyor ama vergiye dikkat!

KVKK kararlarının yargı denetimi

Kişisel verilerin korunması ve ateş ölçümü

İnternetten otomobil satanların dikkatine

Makam aracı sadece özel sektörde mi ücrettir?

Makam aracı ücret midir?

Şirket araçlarına vergi ayarı

ABD’nin dijital hizmet vergisi misillemesi ve Türkiye

Sanat ve icat vergisi

Altın: Elma dersem çık, armut dersem çıkma!

]]>
https://www.muhasebenews.com/hukuk-ve-ekonomi-reformu-paketlerinde-vergi/feed/ 0
Kooperatiflerdeki kurumlar vergisi ve KDV muafiyetine ilişkin açıklamalar https://www.muhasebenews.com/kooperatiflerdeki-kurumlar-vergisi-ve-kdv-muafiyetine-iliskin-aciklamalar/ Sat, 30 Jan 2021 11:14:38 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=103049 T.C.
ÇORUM VALİLİĞİ
Defterdarlık Gelir Müdürlüğü

Sayı

:

76071283-125.04.02-E.32157

21.12.2020

Konu

:

Kooperatif üye aidat gelirinin kurumlar ve katma değer vergisine tabi olup olmadığı

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, kurumlar vergisi ve katma değer vergisi (KDV) mükellefiyeti bulunan Kooperatifinizin … tarihi itibarıyla tasfiyeye girdiği ve Kooperatifinizin gelirinin yeterli olmaması nedeniyle ve genel giderlerinin karşılanması amacıyla, üyelerinizden “üye aidatı” adı altında makbuz mukabili para toplandığı, toplanan üye aidatlarının kurumlar vergisi ile KDV’ye tabi olup olmayacağı ve aidatlar için fatura düzenlenip düzenlenmeyeceği hususlarında Defterdarlığımız görüşü talep edilmektedir.

I- KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 1 inci maddesinin ikinci fıkrasında kurum kazancının gelir vergisinin konusuna giren gelir unsurlarından oluştuğu; aynı Kanunun 6 ncı maddesinde de kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.

Anılan Kanunun 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında ise kooperatifler kurumlar vergisi mükellefleri arasında sayılmış, 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde ise tüketim ve taşımacılık kooperatifleri hariç olmak üzere, ana sözleşmelerinde sermaye üzerinden kazanç dağıtılmaması, yönetim kurulu başkan ve üyelerine kazanç üzerinden pay verilmemesi, yedek akçelerin ortaklara dağıtılmaması ve sadece ortaklarla iş görülmesine ilişkin hükümler bulunup, bu hükümlere fiilen uyan kooperatiflerin kurumlar vergisinden muaf olduğu (Kooperatiflerin ortakları dışındaki kişilerle yaptıkları işlemler ile kooperatif ana sözleşmesinde yer almayan konularda ortakları ile yaptıkları işlemler “ortak dışı” işlemlerdir. Kooperatiflerin faaliyetin icrasına tahsis ettikleri ve ekonomik ömrünü tamamlamış olan demirbaş, makine, teçhizat, taşıt ve benzeri amortismana tabi iktisadi kıymetleri elden çıkarmaları ile yapı kooperatiflerinin kendilerine ait arsalarını kat karşılığı vererek her bir hisse için bir işyeri veya konut elde etmeleri ortak dışı işlem sayılmaz. Kooperatiflerin ortak dışı işlemleri nedeniyle kooperatif tüzel kişiliğine bağlı ayrı bir iktisadi işletme oluşmuş kabul edilir. Kooperatiflerin, iktisadi işletmelerinden ve tam mükellefiyete tabi başka bir kurumun sermayesine katılımlarından kazanç elde etmelerinin ve bu kazançların daha sonra ortaklara dağıtılmasının muafiyete etkisi yoktur. Ortak dışı işlemlerden elde edilen kazançların vergilendirilmesine ilişkin usul ve esaslar Maliye Bakanlığınca belirlenir.) hükümlerine yer verilmiştir.

1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin “4.13. Kooperatifler” başlıklı bölümünde muafiyet şartları detaylı olarak açıklanmış, takip eden bölümlerde ise ortak dışı işlemler kooperatif türlerine göre ayrıntılı olarak örneklendirilmiş olup aynı Tebliğin “4.13.1.4. Sadece ortaklarla iş görülmesi” başlıklı bölümünde de;

“Kooperatifler ortaklarının belirli ekonomik çıkarlarının ve özellikle meslek ve geçimlerine ait ihtiyaçlarının sağlanıp korunmasını amaçladıkları için faaliyetin normal olarak sadece ortaklarla sınırlı olması gerekmektedir. Bu nedenle, bir kooperatifin kurumlar vergisi muafiyetinden yararlanabilmesi için ana sözleşmesinde sadece ortaklarla iş görülmesine ilişkin hüküm bulunması ve fiilen de bu hükme uyulması gerekmektedir.

Ortak dışı işlemler, sadece ortak olmayanlarla yapılan işlemleri değil, ortaklarla kooperatif ana sözleşmesinde yer almayan konularda yapılan işlemleri de kapsamaktadır.

açıklamasına yer verilmiştir.

Aynı Tebliğin; “4.13.1.4.1. Üretim kooperatiflerinde ortak dışı işlemler” başlıklı bölümünde yapılan açıklamalara göre de, üretim kooperatiflerinin, ortaklarından aldığı ürünleri, niteliğinde herhangi bir değişiklik yapmadan üçüncü kişilere satmalarının ortak dışı işlem sayılmayacağı, ortaklardan alınan ürünlerin bir takım işlemlerden geçirildikten sonra niteliği değiştirilmiş olarak üçüncü kişilere satılmasının ise ortak dışı işlem sayılacağı, anılan bölümde verilen 3 No.lu örneğe göre, kooperatiflerin üçüncü kişilerden satın aldığı üretimde kullanılan girdileri (ilaç, gübre, tohum gibi) ortaklara vermesi ve bedelin ortakların kooperatife satacakları ürün bedeli ile ilişkilendirilmesinin ortak dışı işlem sayılmayacağı belirtilmiştir.

Anılan Tebliğin; “4.13.3. Kurumlar vergisinden muaf olan kooperatiflerde ortak dışı işlemlerin vergilendirilmesi” başlıklı bölümünde;

“7061 sayılı Kanunla 5520 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (k) bendine eklenen parantez içi hükümle 1/1/2018 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere, kurumlar vergisinden muaf kooperatiflerin ortak dışı işlemleri nedeniyle kooperatif tüzel kişiliğine bağlı ayrı bir iktisadi işletme oluşmuş kabul edileceği, kooperatiflerin bu iktisadi işletmelerinden ve tam mükellefiyete tabi başka bir kurumun sermayesine katılımlarından kazanç elde etmelerinin ve bu kazançların daha sonra ortaklara dağıtılmasının da muafiyete etkisinin olmayacağı ve ortak dışı işlemlerden elde edilen kazancın vergilendirilmesine ilişkin usul ve esasların Maliye Bakanlığınca belirleneceği hüküm altına alınmıştır.

Bu suretle kooperatiflerin, 1/1/2018 tarihinden itibaren gerçekleştirecekleri ortak dışı işlemler nedeniyle muafiyetleri etkilenmeyecek; ancak bu işlemlerden elde edilen kazançlar kooperatif tüzel kişiliğine bağlı ayrı bir iktisadi işletme nezdinde kurumlar vergisine tabi tutulacaktır. Dolayısıyla, muafiyete ilişkin diğer şartları taşıyan kooperatiflerin ortak dışı işlemlerinden elde edilen kazançları kooperatif tüzel kişiliğine bağlı ayrı bir iktisadi işletme nezdinde kurumlar vergisine tabi tutulacak, ortak içi işlemlerinden elde edilen kazançlarının kurumlar vergisine tabi tutulması söz konusu olmayacaktır.

Ortak dışı işlemlerle ilgili olarak kooperatif tüzel kişiliğine bağlı oluştuğu kabul edilen iktisadi işletme adına kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis edilecektir.

Öte yandan, ortak dışı işlemlerde bulunmaları nedeniyle 1/1/2018 tarihinden önce kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis edilmiş olan kooperatiflerin, muafiyete ilişkin diğer şartları da taşıyor olmaları kaydıyla, 1/1/2018 tarihi itibarıyla kurumlar vergisi mükellefiyet kayıtları sonlandırılacaktır. Bu kooperatiflerin 1/1/2018 tarihinden itibaren gerçekleştirdikleri ortak dışı işlemlerine ilişkin olarak kooperatif tüzel kişiliğine bağlı ayrı bir iktisadi işletme nezdinde kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis ettirilmek suretiyle bu işlemlerden elde ettikleri kazançları vergilendirilecektir.

(17 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği ile değiştirilmiştir. RG-15/02/2019- 30687) Kurumlar vergisinden muaf olan kooperatiflerce, ortak dışı işlemlerden doğan kazancın ve kurumlar vergisi matrahının tespiti açısından ortak dışı işlem kapsamında bulunan ve bulunmayan hasılat, maliyet ve gider unsurlarının ayrı ayrı izlenmesi, ortak dışı işlemlere ait hasılat, maliyet ve gider unsurlarının diğer işlemlerle ilişkilendirilmemesi ve kooperatif tarafından tutulan defterlere, bu ayrımı sağlayacak şekilde kaydedilmesi gerekmektedir.

…”

açıklamaları yer almaktadır.

Diğer taraftan; kooperatif tarafından gerçekleştirilen bir işlemin ortak içi işlem olarak dikkate alınabilmesi için; işlemin faaliyet amacına, diğer bir ifadeyle, kooperatif ana sözleşmesinde belirtilen uğraşı konusuna dahil olması ve faaliyet amacına dahil olan işin münhasıran kooperatif ortağıyla yapılması gerekmektedir.

Kurumlar Vergisi Kanununun ”Tasfiye” başlıklı 17 nci maddesinin birinci fıkrasında, her ne sebeple olursa olsun, tasfiye haline giren kurumların vergilendirilmesinde hesap dönemi yerine tasfiye döneminin geçerli olacağı, tasfiyenin, kurumun tasfiyeye girmesine ilişkin genel kurul kararının tescil edildiği tarihte başlayacağı ve tasfiye kararının tescil edildiği tarihte sona ereceği, başlangıç tarihinden aynı takvim yılı sonuna kadar olan dönem ile bu dönemden sonraki her takvim yılı ve tasfiyenin sona erdiği dönem için ilgili takvim yılı başından tasfiyenin bitiş tarihine kadar olan dönemin bağımsız bir tasfiye dönemi sayılacağı, dördüncü fıkrasında da tasfiye halindeki kurumların vergi matrahının tasfiye kârı olduğu, tasfiye kârının, tasfiye döneminin sonundaki servet değeri ile tasfiye döneminin başındaki servet değeri arasındaki olumlu fark olduğu hükümlerine yer verilmiştir.

Bu hüküm ve açıklamalara göre, 1/1/2018 tarihinden önce kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis edilmiş olan ve tasfiyeye girmesine ilişkin genel kurul kararının tescil edildiği 23/03/2018 tarihi itibariyle tasfiyeye giren kooperatifinizin,

– muafiyete ilişkin şartları taşımıyor olması halinde, üyelerinizden toplanan aidatların, vergiye tabi bir kazanç unsuru olarak değerlendirilmesi ve diğer gelirler ile birlikte hasılata dahil edilerek, tasfiye karının tespitinde gelir olarak dikkate alınması ve kurumlar vergisine tabi tutulması gerekmektedir.

– muafiyete ilişkin şartları taşıyor olması halinde ise, 1/1/2018 tarihi itibarıyla kurumlar vergisi mükellefiyet kaydınızın sonlandırılması gerekecek ve söz konusu tarihten itibaren genel giderlerinizi karşılamak amacıyla üyelerinizden tahsil edeceğiniz üye aidatlarının dışında başkaca bir gelir getirici faaliyetinizin ve ortak dışı işlemlerinizin bulunmaması durumunda söz konusu üye aidatları kurumlar vergisine tabi tutulmayacaktır.

II- VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN:

213 sayılı Vergi Usul Kanununun;

– 227 nci maddesinin birinci fıkrasında, “Bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça bu kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir.”,

– 229 uncu maddesinde, “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır.”,

– 231 inci maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı bendinde; “Fatura, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır.”,

– 232 nci maddesinde, “Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçiler:

1.Birinci ve ikinci sınıf tüccarlara;

2.Serbest meslek erbabına;

3.Kazançları basit usulde tesbit olunan tüccarlara;

4.Defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilere;

5.Vergiden muaf esnafa.

Sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek ve bunlara da fatura istemek ve almak mecburiyetindedirler.

Yukarıdakiler dışında kalanların, birinci ve ikinci sınıf tüccarlar ile kazancı basit usulde tesbit edilenlerden ve defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerden satın aldıkları emtia veya onlara yaptırdıkları iş bedelinin 50.000.000 lirayı (513 Sıra No.lu V.U.K Genel Tebliği ile 1.1.2020’dan itibaren 1.400, -TL) geçmesi veya bedeli 50.000.000 liradan (513 Sıra No.lu V.U.K Genel Tebliği ile 1.1.2020’dan itibaren 1.400, -TL) az olsa dahi istemeleri halinde emtiayı satanın veya işi yapanın fatura vermesi mecburidir.

hükümleri yer almaktadır.

Buna göre, kooperatifinizin ortak giderleri karşılamak amacıyla tahsil ettiği aidatlar dışında ticari nitelikte bir faaliyetinin olmaması halinde ticari kazanç unsuru olmayan aidatlar için fatura düzenleme zorunluluğunuz bulunmamaktadır.

Ancak, kooperatifinizin ticari nitelikte teslim ve hizmetlerinin bulunması durumunda ise genel hükümler çerçevesinde fatura düzenlemeniz gerektiği tabiidir.

III- KDV KANUNU YÖNÜNDEN:

3065 sayılı KDV Kanununun 1 inci maddesinde; Türkiye’de yapılan ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesindeki teslim ve hizmetlerin KDV’ye tabi olduğu, ticari, sınai, zirai faaliyet ile serbest meslek faaliyetinin devamlılığı, kapsamı ve niteliğinin Gelir Vergisi Kanunu hükümlerine göre, Gelir Vergisi Kanununda açıklık bulunmadığı hallerde, Türk Ticaret Kanunu ve diğer ilgili mevzuat hükümlerine göre tayin ve tespit edileceği, bu faaliyetlerin kanunların veya resmi makamların gösterdiği gerek üzerine yapılmasının ve bunları yapanların hukuki statü ve kişiliklerinin işlemlerin mahiyetini değiştirmeyeceği ve vergilemeye engel teşkil etmeyeceği hüküm altına alınmıştır.

Konuya ilişkin olarak 60 No.lu KDV Sirkülerinin “1.3. Aidatlar” başlıklı bölümünde;

 “Üyelerden veya katılımcılardan alınan aidatlar, herhangi bir teslim veya hizmetin karşılığını teşkil etmemek şartıyla KDV’nin konusuna girmemektedir. Örneğin, dernek tüzüğünde belirtilen gelirlerden olan üye aidatları KDV’ye tâbi tutulmayacaktır.

Ancak kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunan bir kooperatifin ticari nitelikteki teslim ve hizmetlerinin karşılığında yapılan ve kurum kazancının bir unsuru sayılan aidat ödemeleri KDV’ye tabi tutulacaktır. Örneğin, tüketim ve taşımacılık kooperatifleri gibi kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunan kooperatiflerin üyeleri tarafından yapılan ve kurum kazancının bir unsuru sayılan aidat ödemeleri KDV’ye tabi bulunmaktadır. Kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunmayan kooperatifin ortak giderleri karşılamak (üyelerin güvenlik, bahçıvanlık, havuz ve sosyal tesislerin bakımı, elektrik ve su gibi ihtiyaçlarının giderilmesi) amacıyla tahsil ettiği aidatlar ise ticari mahiyet arz etmediğinden KDV’ye tabi tutulmayacaktır.”

açıklamaları yer almaktadır.

Buna göre, genel giderlerinizi karşılamak amacıyla üyelerinizden tahsil edeceğiniz aidatlar, kurum kazancının bir unsuru olarak kurumlar vergisine tabi bulunması halinde KDV’ye tabi olacak olup, aksi halde ise KDV’ye tabi tutulmayacaktır.

 


Kaynak: GİB Özelge
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
Kredi Sözleşmeleri Kapsamında Tesis Edilen İpoteklerin Tapu Harcı ve Vergi Muafiyeti https://www.muhasebenews.com/kredi-sozlesmeleri-kapsaminda-tesis-edilen-ipoteklerin-tapu-harci-ve-vergi-muafiyeti/ https://www.muhasebenews.com/kredi-sozlesmeleri-kapsaminda-tesis-edilen-ipoteklerin-tapu-harci-ve-vergi-muafiyeti/#respond Sat, 19 Dec 2020 00:00:18 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=96865

Stj. Av. Delal Roza Doğan
info@ozgunlaw.com


İpotek halen mevcut veya ileride doğması muhtemel olan bir alacağı teminat altına alan bir taşınmaz rehin çeşididir. Başka bir anlatımla; ipotek, borcun ödenmemesi hâlinde alacaklının paraya çevirmek suretiyle alacağını tahsil etme hakkına sahip olduğu, taşınmaz üzerinde kurulan ve alacaklı ile ipotek veren kişi arasındaki bir rehin sözleşmesine dayanan ya da kanundan doğan asıl borç ilişkisinin fer’i nitelikteki sınırlı bir ayni haktır. İpotek alacağa bağlı bir hak olup, geçerli bir alacağın olmaması hâlinde, ipotekten bahsedilemez. Her türlü alacağın teminat altına alınabilmesi için ipotek tesis etmek mümkündür; zira para alacaklarının yanında yapma yahut yapmama borçları da ipotek ile teminat altına alınabilir. Bu hâlde, para ödenmesi dışındaki borçlar bakımından, borcun hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi nedeniyle, alacaklının uğrayacağı zararın giderilmesi için para olarak talep edilecek tazminat tutarının teminat altına alınması söz konusu olur. [1]

İpotek iki şekilde kurulur; bunlar tescil ile kazanım ve kanun hükmü gereği kazanımdır. Tescil ile kazanım ise hukuk işlem yoluyla kazanım ve ipotek sözleşmesi ile kazanım olarak ikiye ayrılmaktadır. Sözleşmeye dayanan ipoteğin kurulması iki aşamada gerçekleşir. Birinci aşama taraflar arasındaki rehin sözleşmesinin kurulmasıdır. Sözleşme taşınmaz üzerinde ayni bir hakkın kurulmasına ilişkin olup resmi yazılı geçerlilik koşuluna tabidir (MK. md. 856/II). İkinci aşama tapu siciline tescil aşamasıdır. Alacaklı lehine rehin şeklindeki ayni hak tescil ile doğar. Tescilin geçerliliği ve hüküm ifade etmesi için rehin sözleşmesinin geçerli bir şekilde doğmuş olması gerekir. Tescil işlemi sonunda alacaklıya bir ipotek belgesi verilir. Ancak, bu belge ipotekli borç senedi ve irat senedinden farklı olarak kıymetli evrak niteliği taşımaz.

İpoteğin kanundan doğduğu hallerde taraflar arasında önceden yapılmış olan bir rehin sözleşmesi mevcut değildir. Kanundan doğan ipotek hâllerinden bir kısmında tapuya tescil zorunlu olduğu hâlde bir kısmında ipotek tescilsiz olarak kazanılmaktadır. Medeni Kanun’un 893. maddesine dayanan kanuni ipotek halleri tapuya tescille kazanılır. Buna karşılık Medeni Kanun’un 865/III, 867 ve 876. maddelerindeki hükümlere tabi olan kanuni ipotek hâlleri tescile tabi değildir.

İpoteğe konu olacak gayrimenkul krediyi alarak borçlanan şahsa ait olabileceği gibi bir üçüncü kişiye de ait olabilir. Taşınmaz mallar ipotek edilebileceği gibi müstakil ve daimî haklar da ipotek edilebilir. Ticari işletmelerin rehin edilmesi de mümkündür. Taşınmaz malın tam olan hissesi paylara ayrılarak ipotek edilemez. Elbirliği mülkiyet (iştirak hâlinde) mülkiyette, iştirak çözülmeden bir paydaşın payı rehnedilemez. [2]

İpotek tesisi için kural olarak resmi senet düzenlenmesi gerekir. Ancak konut yapanlara, turizm tesisi yapanlarla işletmecilerine, sanayicilere, esnaf ve sanatkarlara, bankalarca veya kamu kurum ve kuruluşları ile konuları ile ilgili olarak açılacak krediler için resmi senet düzenlenmesi zorunlu değildir. Taraflar arasındaki borç sözleşmesi yevmiyeye alınarak ipoteğin tescilinin yapılması yeterlidir

İpotek tesis edilirken, 492 sayılı Harçlar Kanunu uyarınca tapu harcı, 488 sayılı Damga Vergisi Kanunu uyarınca damga vergisi temin edilir. Ancak kanun koyucu tarafından; 5035 sayılı yasa ile bankalar, Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatifleri, yurtdışı kredi kuruluşları ile uluslararası kurumlarca kullandırılan kredilerle ilgili olarak teminat gösterilen gayrimenkullerin ipotek işlemlerinde bizzat işlemin kendisi tapu harcı ve damga vergisinden muaf tutulmuştur.

Bu bakımdan bu yazının konusunu oluşturan, kredi sözleşmeleri kapsamında tesis edilen ipoteklerin tapu harcı ve vergi muafiyetleri söz konusu olacaktır. İşbu yazıda, kredi sözleşmeleri kapsamında tesis edilen ipoteklerin tapu harcı ve damga vergisi muafiyetleri ayrı ayrı incelenecektir.

1.KREDİ SÖZLEŞMELERİ KAPSAMINDA TESİS EDİLEN İPOTEKLERİN DAMGA VERGİSİ MUAFİYETİ

488 sayılı Damga Vergisi Kanunu’na ekli 2 sayılı tablonun “IV- Ticari ve medeni işlerle ilgili kâğıtlar” başlıklı bölümünün 23 numaralı fıkrasında,

Bankalar, yurt dışı kredi kuruluşları ve uluslararası kurumlarca kullandırılacak (6322 sayılı kanunun 17.maddesiyle değişen ibare; Yürürlük 15/06/2012) kredilere, bunların teminatlarına ve geri ödenmelerine ilişkin kâğıtlar ile bu kâğıtlar üzerine konulacak şerhler (kredilerin kullanımları hariç) damga vergisinden istisnadır. ( DVK, 2 sayılı tablo IV-23)”

hükmü yer almaktadır.

Buna göre488 sayılı Damga Vergisi Kanunu’nun 9. maddesinde;

Bu Kanuna ekli (2) sayılı tabloda yazılı kâğıtların damga vergisinden müstesna olduğu”

(2) sayılı tablonun “IV. Ticari ve medeni işlerle ilgili kâğıtlar” başlıklı bölümünün (23) numaralı fıkrasında ise;

“Bankalar, yurt dışı kredi kuruluşları ve uluslararası kurumlarca kullandırılacak kredilerin temini ve geri ödenmesi amacıyla düzenlenecek kâğıtlar” ın damga vergisinden istisna olduğu”

hükmünü havidir.

Görüldüğü üzere Kanun’da açıkça, işlemin tarafları değil, işlemin kendisi (kredilerin temini ve geri ödenmesi amacıyla düzenlenecek kâğıtlar) hem yurtiçi bankalarca kullandırılan kredi sözleşmeleri kapsamında kurulan ipotekler açısından hem de yurt dışı kredi kuruluşları ve uluslararası kurumlarca kullandırılacak kredilerin temini amacıyla kurulan ipotekler açısından damga vergisinden muaf tutulmuştur.

2.KREDİ SÖZLEŞMELERİ KAPSAMINDA TESİS EDİLEN İPOTEKLERİN TAPU HARCI MUAFİYETİ

492 sayılı Kanun’un 123. maddesi (Ek fıkra: 20/6/2001-4684/23 md.; Değişik: 25/12/2003 – 5035/31 md.)

“(…) bankalar, finansman şirketleri, yurt dışı kredi kuruluşları ve uluslararası kurumlarca kullandırılacak kredilere, bunların teminatlarına ve geri ödenmelerine ilişkin işlemler (yargı harçları hariç) bu Kanunda yazılı harçlardan müstesnadır.”

hükmünü içermektedir.

Görüldüğü üzere hem yurt dışı kredi kuruluşları ve uluslararası kurumlarca kullandırılacak kredilere hem de yurt içi bankalarca kullandırılacak kredilere, bunların teminatlarına ve geri ödenmelerine ilişkin işlemler kanunda yazan harçlardan muaf tutulmakta olup; söz konusu muafiyet, Kanun hükmünden açıkça anlaşıldığı üzere, herhangi bir mükellef belirtmeksizin işlemden doğan harcın bizatihi kendisini kapsamaktadır.

Görüldüğü üzere, hem 488 sayılı Damga Vergisi Kanunu, hem de 492 sayılı Harçlar Kanunu uyarınca yurt içi ve yurt dışı kredi kuruluşları tarafından kullandırılan kredi sözleşmeleri kapsamında tesis edilen ipotekler damga vergisi ve tapu harcından herhangi bir mükellef belirtilmeksizin muaf tutulmuşlardır.

Stj. Av. Delal Roza Doğan

Kaynakça:

1. (https://www.tapu-kadastro.net/index.php/sample-levels/tapu-islemleri-akitli1/ipotek)

2.  Ünlütepe, M. (2012). İpoteğin Alacak Bakımından Kapsamı. TBB Dergisi, (102), 173-218.

Bulut, U. (2019). İpotek Hakkının Haczi ile ilgili Sorunlar ve Değerlendirme. Yıldırım Beyazıt Hukuk Dergisi, (2), 233-258.


Kaynak: Stj. Av. Delal Roza Doğan- İçerik, Özgun Law firmasının özel izni ile yayınlanmıştır. Yazıya ilişkin tüm hak ve sorumluluk yazara aittir.
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


YAZARIN DİĞER YAZILARI

Anonim Şirketler Sermaye Azaltımı Şirketin Kendi Paylarını İktisabı

]]>
https://www.muhasebenews.com/kredi-sozlesmeleri-kapsaminda-tesis-edilen-ipoteklerin-tapu-harci-ve-vergi-muafiyeti/feed/ 0