Türkiye Cumhuriyeti – Muhasebe News https://www.muhasebenews.com Muhasebe News Mon, 01 Jul 2024 10:58:15 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.3.5 Devlet Kurumlar Tarafından Düzenlenen Kayıt Faturalar Ba Bildirimi İle Beyan Edilecek Mi? https://www.muhasebenews.com/devlet-kurumlar-tarafindan-duzenlenen-kayit-faturalar-ba-bildirimi-ile-beyan-edilecek-mi/ https://www.muhasebenews.com/devlet-kurumlar-tarafindan-duzenlenen-kayit-faturalar-ba-bildirimi-ile-beyan-edilecek-mi/#respond Mon, 01 Jul 2024 10:58:15 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=152285 TURKİYE CUMHURİYETİ DEVLET DEMİRYOLLARI TAŞIMACILIK ANONİM ŞİRKETİ’nden 550.000 TL + KDV fatura alışı yaptık. Kurum e-fatura düzenlememiş, kağıt formatında bir fatura geldi. Bu faturayı BA formunda bildirmemiz gerekiyor mu?

Elektronik ortamda düzenlenmeyen faturalar Ba formu ile bildirilmelidir. 

 

 


Kaynak: İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/devlet-kurumlar-tarafindan-duzenlenen-kayit-faturalar-ba-bildirimi-ile-beyan-edilecek-mi/feed/ 0
Kadın İstihdamını Destekleme Projesi (WOMEN-UP) kapsamında alınan hibe destekler gelir yazılacak mı? https://www.muhasebenews.com/kadin-istihdamini-destekleme-projesi-women-up-kapsaminda-alinan-hibe-destekler-gelir-yazilacak-mi/ https://www.muhasebenews.com/kadin-istihdamini-destekleme-projesi-women-up-kapsaminda-alinan-hibe-destekler-gelir-yazilacak-mi/#respond Mon, 08 Apr 2024 11:45:16 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=150404 Bilanço usulüne tabi Eczacı mükellefin Türkiye Cumhuriyeti ve Avrupa Birliği’nin “Kadın İstihdamını Destekleme Projesi” (WOMEN-UP) kapsamında aldığı istihdam desteği gelir kaydedilerek vergiye tabi tutulacak mıdır?

602 hesaba gelir kaydedilecek ve vergiye tabi tutulacaktır.

Eğer özel bir yasal düzenleme ile vergi dışı bırakılacağına dair bir hüküm varsa ona göre işlem yapılmalıdır.


BENZER BAŞKA BİR DESTEK İLE İLGİLİ VERİLNE ÖZELGE

T.C. 

HAZİNE VE MALİYE BAKANLIĞI

Gaziantep Vergi Dairesi Başkanlığı

(Gelir, Kurumlar ve Diğer Vergiler Müdürlüğü)

Sayı

:

16700543-120[20-515-47]-87692

30.09.2022

Konu

:

MADAD Fonundan yapılan hibenin vergilendirilmesi

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, … Sanayi Odası tarafından kurulan Şirketinizin mesleki eğitim ve danışmanlık faaliyeti yürüttüğü, kobilerin ve işletmelerin verimliliğini arttırmak için “… Dönüşüm Merkezi (Model Fabrika) kurulmasına ilişkin olarak T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, … Sanayi Odası, … Organize Sanayi Bölgesi ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) arasında bir protokol imzalandığı, bu protokolün Avrupa Birliğinin Bölgesel Güven Fonu (MADAD) tarafından desteklendiği, bu kapsamda Şirketiniz tarafından kurulacak olan Model Fabrika için yapılacak bina inşaatı, işçilik, danışmanlık gibi harcamaların bir kısmının UNDP tarafından (MADAD fonundan), bir kısmının ise … Sanayi Odası tarafından karşılanacağı belirtilerek; Avrupa Birliği Bölgesel Kalkınma Fonundan (MADAD) sağlanan hibelerin;

–  Özel bir fon hesabında tutulup tutulmayacağı ve gelir olarak dikkate alınıp alınmayacağı,

–  Bu fondan yapılan harcamaların kurum kazancının tespitinde gider ve maliyet unsuru olarak dikkate alınıp alınmayacağı,

– Projenin tamamlanmasına müteakip inşa edilen Model Fabrika binasının aktife alınıp alınmayacağı, aktife alınması durumunda amortismana konu edilip edilmeyeceği hususlarında Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinin birinci fıkrasında, kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı; aynı maddenin ikinci fıkrasında da, safi kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hüküm altına alınmıştır

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununa eklenen geçici 84 üncü maddede ise;

“Avrupa Birliği organlarıyla akdedilen ve usulüne göre yürürlüğe konulan anlaşmalar çerçevesinde proje karşılığı sağlanan hibeler, özel bir fon hesabında tutulur ve gelir olarak dikkate alınmaz. Söz konusu hibelerle gerçekleştirilecek projelere ilişkin olarak bu fondan yapılan harcamalar, gelir ve kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider ve maliyet olarak dikkate alınmaz. Proje sonunda herhangi bir şekilde harcanmayan ve iade edilmeyen tutarın kalması hâlinde bu tutar gelir kaydedilir. 

Birinci fıkra çerçevesinde sağlanan hibelerle finanse edilen yıllara sâri inşaat ve onarım işlerine ilişkin ödemeler üzerinden ve yaptıkları serbest meslek işleri dolayısıyla bu işleri icra edenlere yapılan ödemelerden, fon hesabından yapılan harcama tutarları ile sınırlı olmak üzere, 94 üncü maddenin birinci fıkrasının (2) ve (3) numaralı bentleri ile 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 15 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi ve 30 uncu maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri uyarınca vergi kesintisi yapılmaz.”

hükümlerine yer verilmiştir.

Avrupa Birliği Bölgesel Kalkınma Fonu (MADAD), Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletlerin Kalkınma Programı (UNDP) tarafından Türkiye’de Suriyeliler ve ev sahibi toplulukların ekonomik ve sosyal dayanıklılığını ve ilgili ulusal ve yerel kurumları güçlendirmek suretiyle Suriye Krizine Müdahele için oluşturulmuş bir proje kapsamında oluşturulan yardımlardır.

Gelir Vergisi Kanununun Geçici 84 üncü maddesi sadece Avrupa Birliğinden sağlanan hibeleri kapsamakta olup yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde söz konusu madde hükmünün Avrupa Birliği Bölgesel Kalkınma Fonu (MADAD) kapsamında dağıtılan fonları da kapsayacağı tabidir.

Ancak, MADAD kapsamında desteklenen ve Şirketiniz ile Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) arasında imzalanan protokolün IPA II Çerçeve Anlaşması kapsamında sağlanan vergi istisnalarından faydalanmak için aranan gerekli şartları taşımaması nedeniyle, Gelir Vergisi Kanununun Geçici 84 üncü madde hükmünün bahsi geçen protokol kapsamında sağlanan fonlara uygulanması mümkün bulunmamaktadır.

VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN

213 sayılı Vergi Usul Kanununun;

– 171 inci maddesinde, “Mükellefler bu kanuna göre tutacakları defterleri vergi uygulaması bakımından aşağıdaki maksatları sağlıyacak şekilde tutarlar.

1. Mükellefin vergi ile ilgili servet, sermaye ve hesap durumunu tesbit etmek;

2. Vergi ile ilgili faaliyet ve hesap neticelerini tesbit etmek; 

3. Vergi ile ilgili muameleleri belli etmek;

4. Mükellefin vergi karşısındaki durumunu hesap üzerinden kontrol etmek ve incelemek; 

5. Mükellefin hesap ve kayıtlarının yardımıyla üçüncü şahısların vergi karşısındaki durumlarını (emanet mahiyetindeki değerler dahil) kontrol etmek ve incelemek.“,

– 186 ncı maddesinde, “Envanter çıkarmak, bilânço günündeki mevcutları, alacakları ve borçları saymak, ölçmek, tartmak ve değerlemek suretiyle kesin bir şekilde ve müfredatlı olarak tespit etmektir. 

Şu kadar ki; ticari teamüle göre tartılması, sayılması ve ölçülmesi mûtat olmıyan malların değerleri tahminen tesbit olunur.

Mevcutlar, alacaklar ve borçlar işletmeye dahil iktisadi kıymetleri ifade eder.”,

– 191 inci maddesinde, “Envantere alınan iktisadi kıymetler bu kanunun “değerleme”ye ait üçüncü kitabında yazılı esaslara göre değerlenir.“,

– 192 nci maddesinde, “Bilanço, envanterde gösterilen kıymetlerin tasnifli ve karşılıklı olarak değerleri itibariyle tertiplenmiş hulasasıdır. 

Bilanço aktif ve pasif olmak üzere iki tabloyu ihtiva eder.

Aktif tablosunda mevcutlar ile alacaklar (ve varsa zarar), pasif tablosunda borçlar gösterilir.

Aktif toplamı ile borçlar arasındaki fark, müteşebbisin işletmeye mevzu varlığını (Öz sermayeyi) teşkil eder

Öz sermaye pasif tablosuna kaydolunur ve bu suretle aktif ve pasif tablolarının toplamları denkleşir. İhtiyatlar ve kar ayrı gösterilseler dahi öz sermayenin cüzileri sayılırlar.“,

– 7338 sayılı Kanunun 27 nci maddesiyle değişik 262 nci maddesinde, “Maliyet bedeli, iktisadi bir kıymetin iktisap edilmesi veyahut değerinin artırılması münasebetiyle yapılan ödemelerle bunlara müteferri bilumum giderlerin toplamını ifade eder.

Aşağıda sayılan giderler de maliyet bedeline dâhil edilir

a) İktisadi kıymetin iktisap edilmesi veya değerinin artırılması ile doğrudan ilgili; gümrük vergileri, gümrük komisyonları, yükleme, boşaltma, nakliye ve montaj giderleri, 

b) İktisadi kıymetin iktisap edilmesi veya değerinin artırılması ile doğrudan ilgili; resim ve harçlar, noter, tapu, mahkeme, değer tespiti, danışmanlık, komisyon ve ilan giderleri,

c) İktisadi kıymetin finansmanında kullanılan kredilere ait faiz giderleri ve bunlara ilişkin kur farklarının; emtiada emtianın stoklara girdiği tarihe kadar, diğer iktisadi kıymetlerde ise iktisadi kıymetin envantere alındığı hesap döneminin sonuna kadar olan kısmı ile söz konusu kredilere ilişkin giderler (Faiz giderleri ile kur farklarının diğer kısımlarını maliyet bedeline ithal etmekte veya genel giderler arasında göstermekte mükellefler serbesttirler.),

ç) İktisadi kıymetin stoklara veya envantere alındığı tarihe kadarki depolama ve sigorta giderleri,

d) Gayrimenkullerde mevcut bir binanın satın alınarak yıkılmasından ve arsasının tesviyesinden mütevellit giderler 

Gayrimenkullerle doğrudan ilgili olması şartıyla, bunların envantere alındığı hesap dönemi sonuna kadar alınan hibeler maliyet bedelinden indirilir.

İktisadi kıymetin (emtia hariç) iktisap edilmesi veya değerinin artırılması ile ilgili olan özel tüketim vergisi, indirilemeyecek katma değer vergisi, banka ve sigorta muameleleri vergisi ile kaynak kullanımını destekleme fonunu maliyet bedeline ithal etmekte veya genel giderler arasında göstermekte mükellefler serbesttirler.

Bu maddenin uygulamasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Hazine ve Maliye Bakanlığı yetkilidir.“,

– 269 uncu maddesinde, “İktisadi işletmelere dahil bilumum gayrimenkuller maliyet bedelleri ile değerlenir. 

Bu kanuna göre, aşağıdaki yazılı kıymetler gayrimenkuller gibi değerlenir:

1. Gayrimenkullerin mütemmim cüzüleri ve teferruatı; 

2.Tesisat ve makinalar; 

3.Gemiler ve diğer taşıtlar; 

4.Gayrimaddi haklar.”,

 

– 7338 sayılı Kanunun 29 uncu maddesiyle 26/10/2021 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere kaldırılan mülga 270 inci maddesinde, “Gayrimenkullerde, maliyet bedeline, satın alma bedelinden başka, aşağıda yazılı giderler girer:

 

1.Makina ve tesisatta gümrük vergileri, nakliye ve montaj giderleri;

 

2.Mevcut bir binanın satın alınarak yıkılmasından ve arsasının tesviyesinden mütevellit giderler.

 

Noter, mahkeme, kıymet takdiri, komisyon ve tellaliye giderleri ile Emlak Alım ve Özel Tüketim Vergilerini maliyet bedelini ithal etmekte veya genel giderler arasında göstermekte mükellefler serbesttirler.”,

 

– 271 inci maddesinde, “İnşa edilen binalarda ve gemilerde, imal edilen makina ve tesisatta, bunların inşa ve imal giderleri, satın alma bedeli yerine geçer.”,

 

– 272 nci maddesinde, “Normal bakım, tamir ve temizleme giderleri dışında, gayrimenkulü veya elektrik üretim ve dağıtım varlıklarını genişletmek veya iktisadi kıymetini devamlı olarak artırmak maksadıyla yapılan giderler, gayrimenkulün veya elektrik üretim ve dağıtım varlıklarının maliyet bedeline eklenir.

 

…”,

 

– 313 üncü maddesinde, “İşletmede bir yıldan fazla kullanılan ve yıpranmaya, aşınmaya veya kıymetten düşmeye maruz bulunan gayrimenkullerle 269 uncu madde gereğince gayrimenkul gibi değerlenen iktisadi kıymetlerin, alet, edevat, mefruşat, demirbaş ve sinema filmlerinin birinci kısımdaki esaslara göre tespit edilen değerinin, bu Kanun hükümlerine göre yok edilmesi amortisman mevzuunu teşkil eder.

 

…”,

 

– 315 inci maddesinde, “Mükellefler amortismana tâbi iktisadî kıymetlerini (7338 sayılı kanunun 32 nci maddesiyle eklenen ibare; 26.10.2021), 320 nci maddenin dördüncü fıkrası saklı kalmak üzere, Maliye Bakanlığının tespit ve ilân edeceği oranlar üzerinden itfa ederler. İlân edilecek oranların tespitinde iktisadî kıymetlerin faydalı ömürleri dikkate alınır.”,

 

– 320 nci maddesinde, “Amortisman süresi, kıymetlerin aktife girdiği yıldan başlar. Bu sürenin yıl olarak hesaplanması için (1) rakamı mükellefçe uygulanan nispete bölünür.

 

…”

 

hükümlerine yer verilmiştir.

 

Diğer taraftan, 24/3/1987 tarihli ve 19410 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 176 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde,

 

” … Bilindiği üzere, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 262 nci maddesinde; “Maliyet bedeli, iktisadi bir kıymetin iktisap edilmesi veyahut değerinin artırılması münasebetiyle yapılan ödemelerle bunlara müteferri bilumum toplamını ifade eder.” hükmü yer almıştır.

 

Bu madde ile iktisadi kıymetlerin maliyet bedellerin tespitinde, fiili maliyetin esas alınması öngörülmüştür. Dolayısıyla yatırımcı adına tahakkuk ettirilen destekleme primleri, sabit yatırımların maliyet bedelini azaltıcı bir unsur olduğundan, mükelleflerce bu primler, tahakkuk ettirildikleri tarihte gerçekleştirilmiş olan sabit yatırımların maliyet bedelinden indirilebilir.

 

Bu durumda, sabit kıymetin maliyet bedeli; indirilen destekleme priminden sonraki miktar olacağından, bu usulü seçen mükellefler, sabit yatırımın toplam bedelinden, alınan primin düşülmesinden sonra kalan değeri sabit yatırımın değeri olarak aktiflerine kaydedecektir. Aktife kaydedilen bu değer üzerinden amortisman ayıracaklar ve bu değer üzerinden de yatırım indiriminden yararlanacaklardır. Ancak, isteyen mükellefler, tahakkuk eden destekleme primlerini, sabit yatırımların maliyet bedellerinden düşmeden doğrudan hasılat olarak da yazabilirler....” açıklamaları yer almaktadır.

 

Ayrıca, 213 sayılı Kanunun 315 inci maddesinin Bakanlığımıza verdiği yetkiye istinaden amortismana tabi iktisadi kıymetler için uygulanacak “Faydalı Ömür ve Amortisman Oranları” tespit edilmiş ve bu oranlar 339, 365, 389, 399, 406, 418, 439, 458 ve 506 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğleri ile değişik, 28/4/2004 tarihli ve 25446 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 333 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği eki Amortisman Listesi ile açıklanmıştır.

Bu bağlamda, bir iktisadi kıymetin amortismana tabi tutulabilmesi için, işletmede bir yıldan fazla kullanılması, yıpranmaya, aşınmaya veya kıymetten düşmeye maruz bulunması ve işletmenin aktifinde kayıtlı olması gerekmektedir. Amortismana tabi bir iktisadi kıymetin aktife girmesi; o kıymetin iktisap edilerek defter kayıtlarına geçirilmesi, değerleme gününde envantere dahil olması ve kullanılmaya hazır halde bulunmasıdır. Kullanılmaya hazır halde bulunması ise, alındığı şekliyle kullanılacak iktisadi kıymetlerde sözleşme şartlarının yerine getirilip kıymetin teslim alınmasını veya gümrükten çekilip işletmeye dahil edilmesini, kullanılması için montajı gerekli kıymetlerin montajının tamamlanmasını, inşa  veya imal edilen kıymetlerde ise inşa veya imal işleminin tamamlanarak inşaat veya imalat hesabından sabit kıymet hesabına alınmasını ifade eder.

Diğer taraftan, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 705 inci maddesinde taşınmaz mülkiyetinin kazanılmasının tescille olacağı hüküm altına alınmıştır.

 

Bu hüküm ve açıklamalar çerçevesinde “… Dönüşüm Merkezi (Model Fabrika)”‘nın Şirketiniz mülkiyetinde kalacak olması durumunda, Şirketiniz tarafından inşa işleminin tamamlanmasını müteakiben maliyet bedeli üzerinden ilgili sabit kıymet hesabına alınması icap etmektedir.

 

Maliyet bedelinin hesabında, 7338 sayılı Kanunla 213 sayılı Kanunun 262 nci maddesine eklenen üçüncü fıkra uyarınca, model fabrikanın yapımına ilişkin olarak, model fabrikanın envantere alındığı hesap dönemi sonuna kadar alınan hibelerin, bahse konu fabrikanın maliyet bedelinden indirilmesi ve kalan değerin sabit yatırımın maliyet bedeli olarak aktife kaydedilmesi gerekmektedir. Model fabrikanın envantere alındığı hesap döneminden sonra alınan hibelerin ise, söz konusu fabrikanın maliyet bedelinden indirilmesi veya ilgili dönemde doğrudan hasılat olarak dikkate alınması mümkün bulunmaktadır.

 

Yukarıda belirtilen şekilde maliyet bedeli üzerinden aktifleştirilen fabrikanın, aktife girdiği yıldan itibaren genel hükümler çerçevesinde amortisman yoluyla itfası mümkün bulunmakla birlikte, maliyet bedelinin, alınan hibelerin mahsup edilmesi veya harcamaların söz konusu hibelerden karşılanması nedeniyle, “0 (sıfır)” olması durumunda, fabrikanın iz bedeli üzerinden aktife/kayıtlara alınması gerektiğinden, bu halde amortismana konu bir değerin bulunmayacağı, dolayısıyla söz konusu fabrika için amortisman ayrılamayacağı tabiidir.

 

 


Kaynak: İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/kadin-istihdamini-destekleme-projesi-women-up-kapsaminda-alinan-hibe-destekler-gelir-yazilacak-mi/feed/ 0
İngiltere’de mukim Türk vatandaşının Türkiye’de de şirket kurması halinde BAĞ-KUR primi ödemesi gerekir mi? https://www.muhasebenews.com/ingilterede-mukim-turk-vatandasinin-turkiyede-de-sirket-kurmasi-halinde-bag-kur-primi-odemesi-gerekir-mi/ https://www.muhasebenews.com/ingilterede-mukim-turk-vatandasinin-turkiyede-de-sirket-kurmasi-halinde-bag-kur-primi-odemesi-gerekir-mi/#respond Sat, 24 Sep 2022 01:44:00 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=132069 İngiltere de ikamet eden ve burada şirketi bulunan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Türkiye’de de şirket kurarsa BAĞ-KUR primi öder mi?

sigortalı sayılmayanlar:
…..
d) (Değişik:RG-21/8/2013-28742) Sosyal güvenlik sözleşme hükümleri saklı kalmak kaydıyla yabancı bir ülkede kurulu herhangi bir kuruluş tarafından ve o kuruluş adına ve hesabına Türkiye’ye (Ek ibare:RG-25/8/2016-29812)(17) üç ayı geçmemek üzere bir iş için gönderilen ve yabancı ülkede sosyal sigortaya tabi olduğunu belgeleyen kişiler ile Türkiye’de kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan, yurt dışında ikamet eden ve o ülke sosyal güvenlik mevzuatına tabi olanlar,
sigortalı sayılmazlar.


Yabancı ortaklı limited şirket kurduğumuzda, yabancı ortağı bağkura bildirecek miyiz?

Sosyal Sigorta Hükümleri Açısından: 5510 sayılı Kanun’un “Sigortalı sayılanlar” başlıklı 4. maddesi sigortalı sayılanları anlatmıştır Bu hükümlere göre; 

1- Mütekabiliyet esasına dayalı olarak uluslararası sosyal güvenlik sözleşmesi yapılmış bir ülke uyruğunda olan, 

2- Yabancı bir ülkede kurulu herhangi bir kuruluş tarafından ve o kuruluş adına ve hesabına Türkiye’ye bir iş için gönderilen ve yabancı ülkede sosyal sigortaya tabi olduğunu belgeleyen, yabancılar Türkiye’de 5510 sayılı Kanun açısından sigortalı sayılmayacaktır.


Azerbaycan uyruklu kişiye tek ortaklı Ltd.Şti.kurduk. Tescil tarihi 08/09/2021. Bu kişi için çalışma izni almak gerekiyor mu? 

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na göre kurulmuş olan; Limited şirketlerin şirket ortağı olan müdürü, Anonim şirketlerin şirket ortağı olan yönetim kurulu üyesi, Sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerin yönetici olan komandite ortağı, olan yabancılar çalışma izni alarak çalışabilirler. 

6102 sayılı Kanuna göre kurulmuş; Anonim şirketlerin Türkiye’de ikamet etmeyen yönetim kurulu üyesi, Diğer şirketlerin yönetici sıfatı olmayan ortağı, çalışma izni muafiyeti kapsamında değerlendirilir. 

Yabancı uyruklu şirket ortakları çalışma izni başvurularını yurt içinden veya yurtdışından yapabilirler. Şirket ortağının Türkiye’den başvuruda bulunabilmesi için en az 6 ay süreli ikamet izni sahibi olması aranır. Eğer böyle bir izne sahipse yabancı Türkiye’den başvurusunu doğrudan Bakanlığa yönlendirebilir.


1- Çalışma iznim bitmek üzere ikamet izni başvurusu yapabilir miyim?

Çalışma izni bitmeden son 60 gün içerisinde amacınıza uygun ikamet izni için başvuru yapabilirsiniz.

2- Çalışma iznim çıktıktan sonra ikamet izni almam gerekli mi?

Çalışma, Sosyal Hizmetler ve Aile Bakanlığı tarafından veya kendi mevzuatında çalışma izni vermeye yetkili kamu kurum ve kuruluşları tarafından verilen çalışma izinleri, geçerli olduğu sürece ikamet izni olarak kabul edilir. Çalışma izninin sona erdiği tarih, aynı zamanda ikamet izninin de bitiş tarihidir. Çalışma izni süresi sona erdiği halde süresini uzatmayan ya da yeni durumuna uygun ikamet izni almayan yabancılar, ikamet izni ihlali yapmış sayılırlar.

3- Çalışma iznim iptal olduğunda ikamet iznim de iptal olur mu?

Çalışma izni ikamet izni yerine sayıldığı için süresi devam ettiği sürece ikamet izni alınması gerekmemektedir. Ancak çalışma izninin süresi dolması halinde ikamet izni gibi 10 gün daha yasal hakkı olup bu süre içinde amacına uygun ikamet iznine başvuru yapılabilir. Eğer yabancının hem çalışma izni hem de ikamet izin belgesi var ise çalışma izninin iptal olması halinde ikamet izni iptal olmayıp yasal kalış hakkı sağlamaktadır. İkamet izninin süresinin sonuna kadar yasal olarak kalabilir.

4- Çalışma iznim var. Türkiye’de eğitim görebilir miyim?

Çalışma iznine sahip olan yabancının öğrenci ikamet izni alabilme koşullarının ortaya çıkması halinde, çalışma izni ile öğrenci ikamet izninin sağladığı haklardan faydalanabilir.

5- Çalışma iznine başvurabilmek için en az kaç ay/yıl ikamet izni süresine sahip olmalıyım?

Yasal düzenlemeler çerçevesinde yurt içinden başvuru yapma hakkı tanınanlar hariç, ülkemizden yapılacak çalışma izni başvurularında geçmişe dönük en az 6 ay süresi bulunan (Turizm amaçlı kısa dönem ikamet izni hariç) ve halen geçerli bir ikamet iznine sahip olunması durumunda Çalışma, Sosyal Hizmetler ve Aile Bakanlığı müracaat edilebilir.

6- Çalışma izninin ikamet izni sayılmasıyla birlikte yabancıların herhangi bir bildirimde bulunması gerekiyor mu?

6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunun yirmi yedinci maddesine göre çalışma izini ve çalışma izni muafiyet teyit belgesi ikamet izni yerine geçmektedir. Söz konusu çalışma izni alan yabancılar ülkemize giriş tarihinden itibaren 20 iş günü içerisinde İl Göç İdaresine kayıtlarını yaptırmak zorundadırlar.

7- Geçici koruma kapsamındayım, çalışma izni alabilir miyim?

Geçici koruma sağlanan yabancılar geçici koruma kimlik belgesinin düzenlendiği tarihten altı ay sonra çalışma izni veya çalışma izni muafiyeti almak için başvurabilirler.

8- Mülteci statüsünde Türkiyede bulunuyorum, çalışma izni alabilir miyim?

Mülteci ya da ikincil koruma statüsü sahibi yabancılar çalışamayacağı iş ve mesleklere ilişkin diğer mevzuatta yer alan hükümler saklı kalmak kaydıyla statü alınmasından itibaren bağımlı veya bağımsız olarak çalışabilmektedir. Mülteci veya ikincil koruma statüsü sahibi kimlik belgesi, çalışma izni yerine de geçer ve bu durum kimlik belgesine yazılmaktadır.

9- Türkiye’de öğrenci olarak bulunmaktayım. Çalışma izni konusunda nereye başvuracağım?

Türkiye’de öğrenim gören ön lisans, lisans, yüksek lisans ve doktora öğrencileri, çalışma izni almak kaydıyla çalışabilirler. Ancak, ön lisans ve lisans öğrencileri için çalışma hakkı, ilk yıldan sonra başlar ve ilgili kanunla düzenlenir. Başvurular Çalışma, Sosyal Hizmetler ve Aile Bakanlığına yapılmaktadır.

10- Türkiye’de öğrenim gören yüksek lisans ve doktora öğrencileri çalışma iznine başvuruda bulunabilirler mi?

Türkiye’de öğrenim gören yüksek lisans ve doktora öğrencileri, çalışma izni aldıkları takdirde çalışabilirler. Çalışma izni alan öğrenciler, çalışma izninin geçerli olduğu süre içinde öğrenci ikamet izni alma yükümlülüğünden muaf tutulurlar. Ancak yabancı, çalışma izni süresi bittiğinde veya uzatılmadığında öğrenci ikamet izni almak zorundadır.

11- Yabancı futbolcular için çalışma izni almamız lazım mı?

Türkiye Futbol Federasyonunca veya Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünce talepleri uygun bulunan yabancı futbolcular ile diğer sporcu ve antrenörlerin sözleşmeleri süresince çalışma izni almalarına gerek bulunmamaktadır.


Kaynak: İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/ingilterede-mukim-turk-vatandasinin-turkiyede-de-sirket-kurmasi-halinde-bag-kur-primi-odemesi-gerekir-mi/feed/ 0
Türkiye Cumhuriyeti Kimlik Kartı Elektronik Kimlik Doğrulama Sistemi Yönetmeliği Resmi Gazete’de Yayınlandı https://www.muhasebenews.com/turkiye-cumhuriyeti-kimlik-karti-elektronik-kimlik-dogrulama-sistemi-yonetmeligi-resmi-gazetede-yayinlandi/ https://www.muhasebenews.com/turkiye-cumhuriyeti-kimlik-karti-elektronik-kimlik-dogrulama-sistemi-yonetmeligi-resmi-gazetede-yayinlandi/#respond Fri, 23 Oct 2020 05:55:50 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=94861
22 Ekim 2020 PERŞEMBE Resmî Gazete Sayı : 31282

YÖNETMELİK

İçişleri Bakanlığından:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ KİMLİK KARTI ELEKTRONİK KİMLİK DOĞRULAMA SİSTEMİ YÖNETMELİĞİ

BİRİNCİ BÖLÜM

Amaç, Kapsam, Dayanak, Tanımlar ve Kısaltmalar

Amaç

MADDE 1 – (1) Bu Yönetmeliğin amacı, Türkiye Cumhuriyeti kimlik kartı ile gerçekleştirilen elektronik kimlik doğrulama sistemi ile ilgili usul ve esasları belirlemektir.

Kapsam

MADDE 2 – (1) Bu Yönetmelik, Türkiye Cumhuriyeti kimlik kartı ile gerçekleştirilen elektronik kimlik doğrulama sistemi uygulamasında yapılacak iş ve işlemlere ilişkin usul ve esasları kapsar.

Dayanak

MADDE 3 – (1) Bu Yönetmelik, 25/4/2006 tarihli ve 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 41 inci maddesi ile 10/7/2018 tarihli ve 30474 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 258 inci maddesi hükümlerine dayanılarak hazırlanmıştır.

Tanımlar ve kısaltmalar

MADDE 4 – (1) Bu Yönetmeliğin uygulanmasında;

a) Akıllı kart okuyucu: Kimlik doğrulama sürecinde kimlik kartının elektronik olarak kullanılmasını sağlayan terminali,

b) Bakan: İçişleri Bakanını,

c) Bakanlık: İçişleri Bakanlığını,

ç) Beyaz Liste: Kimlik doğrulama işlemi yapması onaylanmış Kart Erişim Cihazı listesini,

d) Biyometrik veri: Elektronik sistemler aracılığı ile kimlik doğrulama işlemlerinin gerçekleştirilmesini sağlamak amacıyla kullanılan kişiye özgü veriyi,

e) EKDS Değerlendirme Komisyonu: EKDS’nin kullanılması için gerekli inceleme, değerlendirme ve izin işlemlerini gerçekleştirmek üzere Bakan onayı ile oluşturulan komisyonu,

f) Elektronik Kimlik Doğrulama Sistemi (EKDS): Türkiye Cumhuriyeti kimlik kartının elektronik kimlik doğrulama işlemlerinde kullanılabilmesini sağlayan sistemi,

g) EKDS standardı: Türk Standartları Enstitüsü (TSE) tarafından EKDS ile ilgili belirlenen standartları,

ğ) ESHS: Elektronik sertifika hizmet sağlayıcısını,

h) Genel Müdür: Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürünü,

ı) Genel Müdürlük: Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünü,

i) Güvenli Erişim Modülü (GEM) Akıllı Kartı: Kart erişim cihazı üzerindeki kriptografik işlemlerin gerçekleştirilmesi için kullanılan güvenli modülü,

j) Güvenli iletişim sertifikası: KEC ve rol sunucusu arasında güvenli hat kurmak için gerekli olan sertifikayı,

k) Hizmet alan: KDHS’den EKDS hizmeti alan kurum, kuruluş ve kişileri,

l) Hizmet veren: EKDS kullanarak hizmet sunan kamu veya özel hukuk tüzel kişileri ile EKDS hizmetinden faydalanarak hizmet veren bir kamu veya özel hukuk tüzel kişiliğinde elektronik kimlik doğrulama işleminin gerçekleştirilmesinde rol alan yetkili personeli,

m) HSM: Donanımsal güvenlik modülünü,

n) Kart Erişim Cihazı (KEC): Vatandaşın kimliğini doğrulama işlevi için kullanılan terminali,

o) KEC standardı: Elektronik kimlik kartları için güvenli kart erişim cihazları ile ilgili TSE tarafından belirlenen standartları,

ö) KEC üreticisi: KEC standardına göre KEC üretimi yapan kamu veya özel hukuk tüzel kişilerini,

p) Kimlik doğrulama: Kimlik kartını ibraz eden kişinin kimlik doğrulama sertifikası, PIN, biyometrik veri, dijital fotoğraf veya kartın fiziksel güvenlik öğeleri kullanılarak doğrulanmasını ve geçerlenmesini,

r) Kimlik doğrulama başarım onayı: Kimlik doğrulama sunucusu tarafından kimlik doğrulama bildiriminin doğrulanması sonrasında oluşturulan ve hizmet alanın sistemlerine gönderilen imzalı veri nesnesini,

s) Kimlik Doğrulama Bildirimi (KDB): KEC’in GEM Akıllı Kart aracılığı ile elektronik kimlik doğrulama için kimlik kartı ile etkileşim halinde yapmış olduğu kriptografik ve biyometrik işlemlerin sonucunu gösteren elektronik bildirimi,

ş) Kimlik Doğrulama Hizmet Sağlayıcı (KDHS): EKDS standartlarına uygun olarak elektronik kimlik doğrulama ve kimlik doğrulamanın arşivlenmesine ilişkin hizmeti sağlayan kamu veya özel hukuk tüzel kişilerini,

t) Kimlik Doğrulama Politikası (KDP): KEC tarafından kimlik doğrulama işleminde kullanılacak yöntem ve parametreleri içeren sayısal veriyi,

u) Kimlik Doğrulama Politika Sunucusu (KDPS): EKDS’de Kimlik Doğrulama Politikası üretmek ve yayımlamak için kullanılan sunucuyu,

ü) Kimlik doğrulama sertifikası: Kimlik doğrulaması amacıyla kullanılan sertifikayı,

v) Kimlik Doğrulama Sunucusu (KDS): EKDS’de kimlik doğrulama bildirimlerini doğrulayan ve kimlik doğrulama başarım onayını dönen ve sonucu kaydeden sunucuyu,

y) Kimlik kartı: Türkiye Cumhuriyeti kimlik kartını,

z) Kimlik kartındaki veriler: 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 41 inci maddesi hükümlerine göre Bakanlık tarafından belirlenen bilgileri,

aa) MRZ: Makine tarafından okunabilen bölgeyi,

bb) Ortak kriterler: Uluslararası Standartlar Organizasyonunun Uluslararası Bilgi Teknolojileri Güvenlik Değerlendirme Standardı olarak kabul ettiği ISO 15408 güvenlik standardını,

cc) PIN: Kimlik sahibi ile kartın eşleştirilmesine olanak sağlayan sayısal veriyi,

çç) PUK: PIN bloke edildiğinde, blokeyi kaldırmak için kullanılan sayısal veriyi,

dd) Rol: Kimlik kartındaki alanlara erişmek isteyen taraflara tanımlanan erişim yetkisini,

ee) Rol doğrulama: Kimlik kartındaki rol yetkisi gerektiren alanlara erişmek isteyen uygulamaların yetkisini kontrol etmekte kullanılan yöntemi,

ff) Rol sertifikası: Rol doğrulamada kullanılan yetki sertifikasını,

gg) Rol sunucusu: Rol doğrulamada kullanılan ve kimlik kartındaki alanlara erişen sunucuyu,

ğğ) Taahhütname: KDHS’nin sorumluluk alanıyla ilgili EKDS kapsamında bulunan verilerin güvenliğinin ve idamesinin sağlanmasına ilişkin yeterli korumayı taahhüt ettiği idari ve teknik tedbirleri kapsayan belgeyi,

hh) Uygunluk belgesi: EKDS veya KEC standardına uygun ürün olduğuna dair TSE tarafından verilen belgeyi,

ıı) Yazılım yayıncı sertifikası: KEC yazılım paketlerini imzalamak için kullanılan sertifikayı,

ifade eder.

İKİNCİ BÖLÜM

Temel Esaslar

Kimlik kartının kullanım alanları

MADDE 5 – (1) Kimlik kartında; kişi bilgileri, fotoğraf, imza, yonga, MRZ ve barkod alanları, biyometrik veri, elektronik sertifikalar ile güvenlik öğeleri bulunur.

(2) Kimlik kartı, kimlik doğrulama amacıyla kullanılır.

(3) Kimlik kartının elektronik imza aracı olarak kullanılmasında 15/1/2004 tarihli ve 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümleri uygulanır.

(4) Kimlik kartının temassız yongasındaki bilgiler ikili antlaşma yapılan ülkelerde seyahat belgesi olarak kullanılabilir.

Yetki ve sorumluluk

MADDE 6 – (1) EKDS ile ilgili inceleme, değerlendirme ve izin işlemlerini gerçekleştirmek üzere Bakan onayı ile Genel Müdürün başkanlığında EKDS Değerlendirme Komisyonu oluşturulur. Genel Müdürlük inceleme, değerlendirme ve izin işlemleri için EKDS yönetim altyapısını kurar.

(2) Görevli ESHS, Bakan onayı ile belirlenerek Genel Müdürlüğün resmi internet sitesinden duyurulur.

(3) Görevlendirilen ESHS’nin sağlayacağı tüm anahtar ve sertifikaların başvuru, temin, dağıtım, teslim ve iptal işlemlerine ilişkin yöntemi belirlemeye Genel Müdürlük yetkilidir.

(4) Genel Müdürlük, hizmet alan, KDHS ve KEC üreticilerinden EKDS’ye ilişkin her türlü bilgi ve belgeyi istemeye yetkilidir.

(5) Görevlendirilen ESHS, görevlendirildiği alanla sınırlı olmak üzere yazılım yayıncı, KDS, KDPS, güvenli iletişim, rol sertifikalarının ve GEM akıllı kartının üretiminden, tesliminden ve bunların teslim edilene kadar güvenliğinin sağlanmasından sorumludur.

(6) Görevlendirilen ESHS tarafından EKDS ile ilgili sunulan hizmetlerden alınacak bedellerin üst sınırı Bakan onayı ile belirlenir.

(7) EKDS üzerinden yapılan kimlik doğrulama iş ve işlemlerine ilişkin hukuki sonuçlar; KEC üreticisi, KDHS ve hizmet alanın sorumluluğundadır.

(8) Genel Müdürlük, EKDS hizmetine ilişkin yaptığı çalışmalarla ilgili yıllık durum raporu hazırlar ve internet sayfasından yayınlar.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Başvuru ve Değerlendirme Süreci

KDHS genel şartları

MADDE 7 – (1) KDHS olabilmek için kamu veya özel hukuk tüzel kişilerinin aşağıdaki asgari şartları taşımaları zorunludur:

a) TS EN ISO/IEC 27001 Bilgi Güvenliği Yönetim Sistemi sertifikası sahibi olmak.

b) TSE tarafından EKDS ile ilgili yayımlanan standartlara uygunluğunu belgelemek.

c) KDHS’nin sorumluluk alanıyla ilgili EKDS’nin güvenliği ve idamesine dair alınacak idari ve teknik tedbirleri kapsayan taahhütnameyi imzalamak.

KDHS başvuru süreci

MADDE 8 – (1) Kamu veya özel hukuk tüzel kişileri, KDHS olma talebini içeren başvurusunu Genel Müdürlüğün resmi internet sitesinde yayımlanan yöntem ile Genel Müdürlüğe yapar.

(2) Başvurular en geç 3 (üç) ay içinde EKDS Değerlendirme Komisyonu tarafından sonuçlandırılarak Bakan onayına sunulur. Kararlar, Genel Müdürlük tarafından başvuru sahibine bildirilir.

(3) EKDS Değerlendirme Komisyonu tarafından, başvuru şartlarında eksiklik bulunması halinde bu eksikliklerin giderilmesi için başvuruda bulunanlara 1 (bir) ayı geçmemek üzere süre verilir. EKDS Değerlendirme Komisyonu eksikliklerin giderilmesinden itibaren en geç 2 (iki) ay içinde başvuruyu sonuçlandırır.

(4) Onay verilen KDHS’ler, Genel Müdürlüğün internet sitesi üzerinden kamuoyuna duyurulur.

(5) EKDS Değerlendirme Komisyonu tarafından yapılan inceleme sonucunda başvuru şartlarının yerine getirilmediğinin tespit edilmesi halinde uygun görülmeyen başvuru gerekçeli olarak başvuru sahibine bildirilir.

(6) Bildirilen eksikliklerin giderilmesi halinde, başvuru sahibi, bu maddede belirtilen şekilde yeniden başvurusunu gerçekleştirebilir.

KDHS sürecindeki değişiklikler

MADDE 9 – (1) KDHS, faaliyete geçtikten sonra, yapmış olduğu başvuru şartlarında herhangi bir değişiklik meydana gelmesi halinde, bu değişiklikleri en geç 20 (yirmi) gün içinde Genel Müdürlüğe bildirir ve taahhütname bu değişikliklere uygun olarak yenilenir. Meydana gelen değişikliğin bildirilmediğinin tespit edilmesi halinde 26 ncı maddenin birinci fıkrasının (b) bendine göre işlem yapılır.

(2) Bu Yönetmelikte, EKDS ile ilgili standartlarda veya taahhütnamede yapılan değişikliklere KDHS’nin ne kadar sürede uyum sağlayacağını belirlemeye Genel Müdürlük yetkilidir. KDHS’nin değişikliklere uyum sağlayamaması durumunda, KDHS faaliyet izni Bakan onayı ile iptal edilir.

KDPS, rol ve güvenli iletişim sertifikaları başvuru süreci

MADDE 10 – (1) KDHS, hizmet alan adına, TSE tarafından yayımlanan KDPS ve rol sunucusuna ilişkin EKDS standardını sağlamak şartıyla, KDPS ile rol ve güvenli iletişim sertifikaları talep etmek üzere, Genel Müdürlüğün resmi internet sitesinde yayımlanan yöntem ile Genel Müdürlüğe başvuru yapar.

(2) Kamu kurum ve kuruluşları, rol ve güvenli iletişim sertifikası başvurularını Genel Müdürlüğün belirleyeceği yönteme uygun olarak doğrudan yapabilir.

(3) Genel Müdürlük, EKDS Değerlendirme Komisyonunun kararı ve Bakan onayı neticesinde, talebi uygun görülenleri yetkilendirmek üzere ESHS’ye ve başvuru sahibine bildirir.

GEM akıllı kartı ve yazılım yayıncı sertifikası başvuru süreci

MADDE 11 – (1) KEC üreticileri, GEM akıllı kartı talepleri için aşağıdaki belgelerle birlikte Genel Müdürlüğe başvuru yapar:

a) KEC standardı uygunluk belgesi,

b) Ortak kriterler uygunluk belgesi,

c) Kullanılacak KEC yazılımı sürümü,

ç) Talep edilen GEM akıllı kartı miktarı.

(2) KEC üreticileri, GEM akıllı kartı talebini içeren başvurularını Genel Müdürlüğün resmi internet sitesinde yayımlanan yöntem ile Genel Müdürlüğe yapar.

(3) Başvurular en geç 3 (üç) ay içinde EKDS Değerlendirme Komisyonu tarafından sonuçlandırılarak Bakan onayına sunulur. Genel Müdürlük, başvurusu onaylananların GEM akıllı kartı ve yazılım yayıncı sertifikası taleplerini ESHS’ye ve başvuru sahibine bildirir.

(4) GEM akıllı kartı ve yazılım yayıncı sertifikası talepleri uygun görülen KEC üreticilerine ilişkin detaylar Genel Müdürlüğün resmi internet sitesi üzerinden kamuoyuna duyurulur.

(5) EKDS Değerlendirme Komisyonu tarafından yapılan incelemede, başvuru şartlarının yerine getirilmediğinin tespit edilmesi halinde uygun görülmeyen başvurunun sonucu gerekçeli olarak başvuru sahibine bildirilir.

(6) Başvuru sahibi, bildirilen eksiklikleri gidermesi halinde bu maddede belirtilen şekilde başvurusunu yeniden gerçekleştirebilir.

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

Sertifikasyon Süreci

KDS sertifikası oluşturulması süreci

MADDE 12 –  (1) EKDS’yi işletmek isteyen KDHS, Genel Müdürlüğün resmi internet sitesinde yayımlanan yöntem ile KDS sertifikası talebini Genel Müdürlüğe iletir ve talep EKDS Değerlendirme Komisyonu tarafından sonuçlandırılarak Bakan onayına sunulur.

(2) Genel Müdürlük, onaylanan KDS sertifikası taleplerini ESHS’ye en geç 7 (yedi) iş günü içerisinde bildirir.

(3) Görevli ESHS, Genel Müdürlük tarafından geçerlilik süresi belirlenen KDS sertifikasını oluşturur ve en geç 7 (yedi) iş günü içerisinde teslim eder.

(4) ESHS, üretilen KDS sertifikasını kamuya açık bir dizinde yayımlar ve dizin hizmetinin kesintisiz olarak verilmesini sağlar.

(5) Görevli ESHS, KDS sertifikası başvurusundan sonra sertifikayı oluşturur ve KDHS’nin HSM’sine yükler.

KDPS, rol ve güvenli iletişim sertifikalarının oluşturulması

MADDE 13 – (1) Genel Müdürlük, uygun görülen, KDPS, rol ve güvenli iletişim sertifikası taleplerini ESHS’ye bildirir.

(2) Görevli ESHS, KDPS ve rol sertifikasını üretir ve başvuru sahibine en geç 30 (otuz) gün içinde teslim eder.

(3) Rol sertifikasının özel anahtarı HSM’de saklanır.

(4) Güvenli iletişim sertifikası, görevli ESHS tarafından rol sertifikası ile birlikte teslim edilir.

GEM akıllı kartının oluşturulması

MADDE 14 – (1) KEC üreticisi, onay verilen miktardaki GEM akıllı kartını, ESHS ile yapacağı GEM akıllı kart sözleşmesi ile beraber görevli ESHS’den talep eder.

(2) GEM akıllı kartları, sözleşmenin imzalanmasından sonra sözleşmede belirtildiği şekilde kullanıma kapalı ve aktifleştirilmemiş halde, başvuru tarihinden itibaren en geç 30 (otuz) gün içerisinde yazılım yayıncı sertifikası ile birlikte KEC üreticisine teslim edilir.

GEM akıllı kartının kullanıma açılması

MADDE 15 – (1) KDHS, hizmet alanın KEC ile eşleşmiş GEM akıllı kartlarının kullanıma açılmasına ilişkin başvuruyu, Genel Müdürlüğün resmi internet sitesinde yayımlanan yöntem ile Genel Müdürlüğe yapar.

(2) Genel Müdürlük, GEM akıllı kartlarının kullanıma açılması talebini herhangi bir idari ve teknik engelin bulunmaması halinde görevli ESHS’ye en geç 7 (yedi) iş günü içerisinde bildirir.

(3) Görevli ESHS, kendisine bildirilen GEM akıllı kartlarındaki sertifikaları en geç 7 (yedi) iş günü içerisinde kullanıma açarak Genel Müdürlüğe ve KDHS’ye bildirir.

Sertifika iptal süreci

MADDE 16 – (1) EKDS’de üretilen bütün sertifikaların iptalleri görevlendirilmiş ESHS tarafından aşağıdaki gerekçelerle yapılabilir:

a) Genel Müdürlüğün talebi,

b) Sertifika sahiplerinin talebi,

c) Sertifikanın ilişkili olduğu özel anahtarın yüklendiği ortamın kaybolması veya çalınması,

ç) Sertifikanın ilişkili olduğu özel anahtarın güvensiz veya kullanılmaz hale gelmesi,

d) KEC üreticisinin GEM akıllı kartlarının içerisindeki sertifikaların iptal edilmesini talep etmesi.

(2) Rol sertifikaları ve güvenli iletişim sertifikalarının geçerlilik süresi sona erdiğinde yenilenmesi durdurulur. İptal talebi yapılan rol sertifikaları ve güvenli iletişim sertifikalarının talep yapıldığı andan itibaren kullanılmamasının sağlanması KDHS ve sertifika sahibi kurumun sorumluluğundadır.

(3) Sertifika iptal talepleri, görevli ESHS tarafından belirlenen yöntemle doğrudan ESHS’ye yapılır.

(4) Görevli ESHS kendisine iletilen sertifika iptal taleplerine derhal müdahale eder, bildirim ve iptal işleminin sonucunu Genel Müdürlüğe en geç 2 (iki) iş günü içerisinde raporlar. İptal işleminin gerçekleştirilmemesi durumunda ortaya çıkabilecek sorumluluk görevli ESHS’ye aittir.

(5) Görevli ESHS, sertifikalara ilişkin iptal durum kaydını herhangi bir kimlik doğrulamasına gerek olmaksızın ücretsiz ve kesintisiz olarak kamu erişimine açık tutar.

(6) İptal edilen sertifikalara ilişkin iptal sebepleri, olası riskler ve alınacak önlemlere ilişkin kamuoyu duyuruları görevli ESHS tarafından yapılır.

BEŞİNCİ BÖLÜM

Yükümlülükler

ESHS’nin yükümlülükleri

MADDE 17 – (1) Yetkili ESHS, EKDS’ye ilişkin iş ve işlemlerini, Genel Müdürlüğün kuracağı yönetim altyapısı üzerinden Genel Müdürlüğe bildirir.

(2) Yetkili ESHS, EKDS’ye ilişkin sunduğu hizmetlerin sürekli ve kesintisiz sağlanması için gerekli önlemleri alır.

(3) Yetkili ESHS, Bakanlığın izni dışında EKDS’ye ilişkin iş ve işlemlerin hiçbirini yürütmez.

KDHS’nin yükümlülükleri

MADDE 18 – (1) KDHS, kurduğu altyapı sistemindeki beyaz listeyi Genel Müdürlük ile paylaşır.

(2) KDHS verdiği hizmeti, Genel Müdürlük ile paylaştığı beyaz liste ile sınırlamakla yükümlüdür.

(3) KDHS, beyaz liste dışında tesis edilmeye çalışılan işlemleri engellemeye ve yaptığı tespiti Genel Müdürlüğe bildirmekle yükümlüdür.

(4) KDHS, EKDS ile ilgili verdiği hizmette kullandığı donanım ve yazılımların EKDS standartlarına uygunluğuna ve bunların güvenliğine ilişkin gerekli tedbirleri almakla yükümlüdür.

(5) KDHS, imzalanan ve güncellenen taahhütname hükümlerine uymakla yükümlüdür.

Hizmet alanın yükümlülükleri

MADDE 19 – (1) Hizmet alan, yeni temin ettiği veya operasyonel sebeplerden dolayı;

a) Çalıştığı KEC üreticilerinden,

b) Temin ettiği KEC’lerin seri numaralarından,

c) KEC’ler ile ilişkilendirilmiş GEM akıllı kart seri numaralarından,

ç) Çalıştığı KDHS’lerden,

herhangi birinde veya tamamında değişiklik olması durumunda; söz konusu hususları, anlaşma sağladığı veya değişikliğin olduğu tarihten itibaren en geç 20 (yirmi) gün içerisinde Genel Müdürlüğe iletilmek üzere KDHS’ye bildirmekle yükümlüdür.

ALTINCI BÖLÜM

Teknik Hususlar, Güvenlik ve Denetim

KDHS verileri

MADDE 20 – (1) KDHS, EKDS’ye ilişkin imza oluşturma ve doğrulama verileri ile sertifikasını Türkiye Cumhuriyeti sınırları dışına çıkaramaz.

(2) KDHS’ye ait imza oluşturma ve doğrulama verilerinin geçerlilik süresi 10 (on) yılı aşamaz.

Elektronik kimlik doğrulama sisteminde verilerin güvenliği

MADDE 21 – (1) Kimlik kartındaki veriler kimlik doğrulama amacı dışında kullanılamaz.

(2) Hizmet alan ve KDHS, kimlik kartındaki verilerin hukuka aykırı olarak işlenmesi ile söz konusu verilere hukuka aykırı olarak erişilmesini önlemek ve muhafazasını sağlamak amacıyla, uygun güvenlik düzeyini temin etmeye yönelik gerekli her türlü teknik ve idari tedbirleri alır. Özel nitelikli kişisel veriler için ayrıca, 24/3/2016 tarihli ve 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanununun 6 ncı maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca Kişisel Verileri Koruma Kurulu tarafından belirlenen yeterli önlemler alınır.

(3) Biyometrik veriler ile kimlik kartlarına ait PIN veya PUK bilgileri toplanamaz, saklanamaz ve paylaşılamaz.

(4) EKDS Değerlendirme Komisyonunun belirlediği yetkiler dâhilinde hizmet alanlar, 5490 ve 6698 sayılı Kanunlarda belirtilen usul ve esaslara uymakla ve hizmet verdiği ilgili birimlerin de bu esaslar dâhilinde işlem yaptığını takip etmekle yükümlüdür.

(5) ESHS tarafından verilen anahtar, sertifika ve yetkiler Bakanlığın izni olmadan devredilemez.

Elektronik kimlik doğrulama sistemi sunucularına erişim ve güvenlik

MADDE 22 – (1) KDHS yetkili personeli ve EKDS’de kullanılacak yazılım, EKDS standardında belirlenen esaslara göre EKDS sunucularına erişir.

(2) EKDS sunucularına ve çevre birimlerine karşı yetkisiz erişimlerin engellenmesi amacıyla KDHS tarafından geri izleme ve güvenlik sistemi kurulur.

(3) EKDS ile ilgili güvenliğe ilişkin olarak 6698 sayılı Kanun ve ilgili mevzuata uygun gerekli her türlü teknik ve idari tedbirler alınır.

(4) EKDS ile ilgili güvenliğe ilişkin diğer usul ve esaslar Genel Müdürlük tarafından belirlenir.

KDS’den kimlik doğrulama başarım onayı alınmadan hizmetin verilmesi

MADDE 23 – (1) Kimlik doğrulama işlemi için KDS’den kimlik doğrulama başarım onayı alınmadan hizmet verilmesinin sorumluluğu hizmet alana aittir.

Geri izleme

MADDE 24 – (1) EKDS’ye ilişkin kayıtlar, KDHS tarafından EKDS standartlarına uygun şekilde geri izleme bilgisi olarak 8 (sekiz) yıl süreyle saklanır.

Denetim

MADDE 25 – (1) EKDS’nin mevzuata, ilgili standartlara ve taahhütnameye uygun olarak işletilip işletilmediği Genel Müdürlükçe denetlenir.

(2) Genel Müdürlük yapacağı denetimlerde kamu kurum ve kuruluşlar ile özel hukuk tüzel kişilerinden faydalanabilir veya hizmet alabilir.

(3) Denetim sırasında, denetim yapmaya yetkili görevliler, EKDS ile ilgili her türlü belge ve kayıtları isteyebilir; EKDS ile ilgili fiziki alanlara girebilir.

(4) Denetim sonucuna göre mevzuata aykırı faaliyet gösterdiği tespit edilenler hakkında, 5490 ve 6698 sayılı Kanunlar ile 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun ilgili madde hükümlerine göre işlem yapılır.

YEDİNCİ BÖLÜM

Faaliyetin Sona Ermesi

Denetim sonucunda KDHS’nin faaliyetine son verilmesi

MADDE 26 – (1) Denetim sonucunda;

a) Genel Müdürlük tarafından faaliyetinin devamına engel teşkil edecek bir durumun tespit edilmesi halinde KDHS’nin faaliyetlerine 1 (bir) ayı geçmemek üzere belirlenecek süre içerisinde son verileceği hizmet alanlarla paylaşılır ve sürenin sonunda KDHS’nin faaliyetine Bakan onayı ile son verilir.

b) KDHS’nin gerekli şartları yerine getirmediğinin tespit edilmesi halinde, eksikliğin giderilmesi için KDHS’ye 3 (üç) aya kadar süre verilebilir. KDHS’nin, verilmiş olan sürenin sonunda eksikliği giderememesi halinde KDHS’nin faaliyetlerine 1 (bir) ayı geçmemek üzere belirlenecek süre içerisinde son verileceği hizmet alanlarla paylaşılır ve sürenin sonunda KDHS’nin faaliyetine Bakan onayı ile son verilir.

(2) Hizmet alan, KDHS’nin faaliyeti sonlanmadan önce başka bir KDHS ile kimlik doğrulama hizmeti almak üzere anlaşır.

(3) Hizmet alan, faaliyetine son verilen KDHS’de saklanan, KDB verilerinin anlaştığı KDHS’ye devrinden eski KDHS ile birlikte müteselsilen sorumludur.

(4) Genel Müdürlük, mücbir sebeplerin ortaya çıkması halinde bu maddede belirtilen süreleri uzatabilir.

(5) Faaliyetine son verilen KDHS, hizmet alanların tamamının devir işlemlerini tamamlamasını müteakip kimlik doğrulama hizmetine son verir.

(6) Faaliyetine son verilen KDHS, devir işlemlerinden sonra KDB verileri ve EKDS ile ilgili imza oluşturma verisi ile yedeklerini imha eder ve bu durumu kayıt altına alarak Genel Müdürlüğe bildirir.

(7) Kimlik doğrulama hizmetinin devredilebileceği herhangi bir KDHS’nin bulunamaması durumunda kimlik doğrulama faaliyetine son verilen KDHS’nin oluşturduğu KDB verilerini teslim alacak merciyi belirlemeye Genel Müdürlük yetkilidir. KDB verilerini teslim alan merci, KDB verilerini bu Yönetmelikte belirtildiği süre kadar saklamak ve veriyi sakladığı süre içerisinde adli ve idari taleplere cevap vermekle yükümlüdür.

KDHS’nin kendi faaliyetine son vermesi halinde yapılacak işlemler

MADDE 27 – (1) KDHS, faaliyetine son vereceği tarihten en az 3 (üç) ay önce durumu Genel Müdürlüğe bildirir.

(2) KDHS ve Genel Müdürlük, KDHS’nin faaliyetine son vereceğini internet sayfasında yayımlar.

(3) KDHS; faaliyetine son verme tarihine kadar hizmetlerine devam eder. Genel Müdürlük alacağı karar doğrultusunda  1 (bir) ayı geçmemek üzere süreyi uzatabilir.

(4) Hizmet alan, KDHS’nin faaliyeti sonlanmadan önce başka bir KDHS ile kimlik doğrulama hizmeti devri konusunda anlaşır.

(5) Genel Müdürlük, taraflar arasında anlaşma sağlanması halinde, faaliyetine son verilen KDHS’de bulunan KDB verilerinin devredilmesine karar verir.

(6) Hizmet alan, faaliyetine son veren KDHS’de saklanan, KDB verilerinin anlaştığı KDHS’ye devrinden eski KDHS ile birlikte müteselsilen sorumludur.

(7) KDHS, devir işlemlerinin tamamlanmasını müteakip kimlik doğrulama hizmetine son verir.

(8) Faaliyetine son veren KDHS, devir işlemlerinden sonra KDB verisini ve EKDS ile ilgili imza oluşturma verisi ile yedeklerini imha eder ve bu durumu kayıt altına alarak Genel Müdürlüğe bildirir.

(9) Kimlik doğrulama hizmetinin devredilebileceği herhangi bir KDHS’nin bulunamaması durumunda kimlik doğrulama faaliyetine son veren KDHS’nin oluşturduğu KDB verilerini teslim alacak merciyi belirlemeye Genel Müdürlük yetkilidir. KDB verilerini teslim alan merci, KDB verilerini bu Yönetmelikte belirtildiği süre kadar saklamak ve veriyi sakladığı süre içerisinde adli ve idari taleplere cevap vermekle yükümlüdür.

Hizmet alanın KDHS değişikliği yapması

MADDE 28 – (1) Hizmet alan, hizmet almakta olduğu KDHS’yi değiştirebilir.

(2) Hizmet alan, hizmet alımına son verdiği KDHS’de saklanan KDB verilerinin, anlaştığı KDHS’ye devrinden eski KDHS ile birlikte müteselsilen sorumludur.

(3) KDB verilerini devir alan KDHS, KDB verilerini bu Yönetmelikte belirtildiği süre kadar saklamak ve veriyi sakladığı süre içerisinde adli ve idari taleplere cevap vermekle yükümlüdür.

Hizmet alanın faaliyetine son vermesi

MADDE 29 – (1) Hizmet alanın, faaliyetine son vermesi halinde; hizmet aldığı KDHS, KDB verilerini bu Yönetmelikte belirtildiği süre kadar saklamak ve veriyi sakladığı süre içerisinde adli ve idari taleplere cevap vermekle yükümlüdür.

SEKİZİNCİ BÖLÜM

Kimlik Doğrulama Yöntemleri

Kimlik doğrulama yöntemleri

MADDE 30 – (1)  Kimlik doğrulama işlemleri aşağıdaki yöntemlerden biri kullanılarak gerçekleştirilir:

a) Fiziksel kimlik doğrulama: Kart gövdesi üzerinde bulunan görsel güvenlik özellikleri ve kimlik bilgileri kullanılarak yapılan doğrulama yöntemidir.

b) Kimlik doğrulama sertifikası ile kimlik doğrulama: Kimlik doğrulama sertifikasının Genel Müdürlük tarafından verildiğinin ve geçerliliğinin akıllı kart okuyucu kullanılarak kontrol edilmesi yöntemidir.

c) KEC kullanılarak kimlik doğrulama sertifikası ile kimlik doğrulama: Kimlik doğrulama sertifikasının ve temaslı yonganın Genel Müdürlük tarafından verildiğinin ve geçerliliğinin KEC kullanılarak kontrol edilmesi yöntemidir.

ç) KEC kullanılarak kimlik doğrulama sertifikası ve fotoğraf ile kimlik doğrulama: Kimlik doğrulama sertifikasının ve temaslı yonganın Genel Müdürlük tarafından verildiğinin ve geçerliliğinin KEC kullanılarak kontrol edilmesi ve vatandaşın kimlik kartından okunan fotoğrafının hizmet veren tarafından doğrulanması yöntemidir.

d) KEC kullanılarak kimlik doğrulama sertifikası ve biyometrik veri ile kimlik doğrulama: Kimlik doğrulama sertifikasının ve temaslı yonganın Genel Müdürlük tarafından verildiğinin ve geçerliliğinin, KEC kullanılarak kontrol edilmesi ve vatandaşın biyometrik verisinin KEC kullanılarak doğrulanması yöntemidir.

e) KEC kullanılarak kimlik doğrulama sertifikası, fotoğraf ve biyometrik veri ile kimlik doğrulama: Kimlik doğrulama sertifikasının ve temaslı yonganın Genel Müdürlük tarafından verildiğinin ve geçerliliğinin KEC kullanılarak kontrol edilmesi, vatandaşın biyometrik verisinin KEC kullanılarak doğrulanması ve vatandaşın kimlik kartından okunan fotoğrafının hizmet veren tarafından doğrulanması yöntemidir.

f) Kimlik doğrulama sertifikası ve PIN ile kimlik doğrulama: Kimlik doğrulama sertifikasının Genel Müdürlük tarafından verildiğinin ve geçerliliğinin Akıllı Kart Okuyucu kullanılarak kontrol edilmesi ve kimlik doğrulama PIN’inin akıllı kart okuyucu kullanılarak doğrulanması yöntemidir.

g) KEC kullanılarak kimlik doğrulama sertifikası ve PIN ile kimlik doğrulama: Kimlik doğrulama sertifikasının ve temaslı yonganın Genel Müdürlük tarafından verildiğinin ve geçerliliğinin KEC kullanılarak kontrol edilmesi ve kimlik doğrulama PIN’inin KEC kullanılarak doğrulanması yöntemidir.

ğ) KEC kullanılarak kimlik doğrulama sertifikası, PIN ve fotoğraf ile kimlik doğrulama: Kimlik doğrulama sertifikasının ve temaslı yonganın Genel Müdürlük tarafından verildiğinin ve geçerliliğinin KEC kullanılarak kontrol edilmesi, kimlik doğrulama PIN’inin KEC kullanılarak doğrulanması ve vatandaşın kimlik kartından okunan fotoğrafının hizmet veren tarafından doğrulanması yöntemidir.

h) KEC kullanılarak kimlik doğrulama sertifikası, PIN ve biyometrik veri ile kimlik doğrulama: Kimlik doğrulama sertifikasının ve temaslı yonganın Genel Müdürlük tarafından verildiğinin ve geçerliliğinin KEC kullanılarak kontrol edilmesi, kimlik doğrulama PIN’inin ve vatandaşın biyometrik verisinin KEC kullanılarak doğrulanması yöntemidir.

ı) KEC kullanılarak kimlik doğrulama sertifikası, PIN, fotoğraf ve biyometrik veri ile kimlik doğrulama: Kimlik doğrulama sertifikasının ve temaslı yonganın Genel Müdürlük tarafından verildiğinin ve geçerliliğinin KEC kullanılarak kontrol edilmesi, kimlik doğrulama PIN’inin ve vatandaşın biyometrik verisinin KEC kullanılarak doğrulanması ve vatandaşın kimlik kartından okunan fotoğrafının hizmet veren tarafından doğrulanması yöntemidir.

(2) Kimlik doğrulama yöntemlerinden hangisinin veya hangilerinin kullanılacağı, hizmet alan kurumun tabi olduğu mevzuat hükümlerine ve hizmetin niteliğine uygun olarak hizmet alan tarafından belirlenir.

(3) Genel Müdürlük tarafından belirlenecek diğer yöntemler standart olarak tanımlandıktan sonra, kimlik tespit ve doğrulama yöntemi olarak kullanılabilir.

DOKUZUNCU BÖLÜM

Çeşitli ve Son Hükümler

Faaliyet raporu

MADDE 31 – (1) KDHS, her yıl Mart ayı sonuna kadar Genel Müdürlüğe bir önceki yıla ilişkin rapor verir. Rapor aşağıdaki asgari unsurları içerir:

a) Yıl içinde sunulan hizmetin detaylarını,

b) Varsa kendisine devredilen KDB verilerini,

c) Genel Müdürlük tarafından istenecek diğer bilgi ve belgeleri.

(2) Genel Müdürlük tarafından talep edilmesi durumunda, görevlendirilen ESHS, EKDS’nin kullanımına yönelik rapor hazırlamakla sorumludur.

Tereddütlerin giderilmesi

MADDE 32 – (1) Bu Yönetmeliğin uygulanması sırasında doğabilecek tereddütleri ve uygulamaya ilişkin aksaklıkları gidermeye Bakanlık yetkilidir.

Yürürlük

MADDE 33 – (1) Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme

MADDE 34 – (1) Bu Yönetmelik hükümlerini İçişleri Bakanı yürütür.

 

]]> https://www.muhasebenews.com/turkiye-cumhuriyeti-kimlik-karti-elektronik-kimlik-dogrulama-sistemi-yonetmeligi-resmi-gazetede-yayinlandi/feed/ 0 Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sosyal Güvenlik Anlaşmasının Onaylanması Hakkında Karar (Karar Sayısı: 1321) https://www.muhasebenews.com/turkiye-cumhuriyeti-hukumeti-ile-kuzey-kibris-turk-cumhuriyeti-hukumeti-arasinda-sosyal-guvenlik-anlasmasinin-onaylanmasi-hakkinda-karar-karar%e2%80%88sayisi-1321/ https://www.muhasebenews.com/turkiye-cumhuriyeti-hukumeti-ile-kuzey-kibris-turk-cumhuriyeti-hukumeti-arasinda-sosyal-guvenlik-anlasmasinin-onaylanmasi-hakkinda-karar-karar%e2%80%88sayisi-1321/#respond Sat, 20 Jul 2019 10:00:31 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=64307 20 Temmuz 2019 CUMARTESİ             Resmî Gazete                                 Sayı : 30837

MİLLETLERARASI ANDLAŞMA

Karar Sayısı: 1324

19 Temmuz 2019

Recep Tayyip ERDOĞAN
CUMHURBAŞKANI

 

 

 


Kaynak: Resmi Gazete
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/turkiye-cumhuriyeti-hukumeti-ile-kuzey-kibris-turk-cumhuriyeti-hukumeti-arasinda-sosyal-guvenlik-anlasmasinin-onaylanmasi-hakkinda-karar-karar%e2%80%88sayisi-1321/feed/ 0
Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası Tarihi https://www.muhasebenews.com/turkiye-cumhuriyeti-merkez-bankasi-tarihi/ https://www.muhasebenews.com/turkiye-cumhuriyeti-merkez-bankasi-tarihi/#respond Thu, 09 Aug 2018 14:30:07 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=26431 Kaime-i Nakdiye-i Mutebereleri

Osmanlı Devleti’nin klasik örgütlenme düzeninde; para miktarının ayarlanması, kredi hacminin düzenlenmesi, altın ve döviz rezervlerinin yönetimi ile iç ve dış ödemelerin gerçekleştirilmesi gibi ekonomik faaliyetler; hazine, darphane, sarraflar, vakıflar, bedestenler ve loncalar gibi farklı kesimler tarafından yürütülmüştür. 19. yüzyılın ikinci yarısına kadar büyük oranda devam eden bu yapı içinde Osmanlı Devleti, padişah adına “altın sikke” basımını gerçekleştirmiştir.

Osmanlı Devleti, Kaime-i nakdiye-i mutebereleri 1840 yılında dolaşıma çıkartmıştır.

1854 Yılı Yurt Dışından ilk kez borçlanılıyor…

1854 yılında Kırım Savaşı sırasında yurt dışından ilk kez borçlanan Osmanlı Hükûmetinin dış borçların ödenmesi konusunda aracılık görevi üstlenecek bir devlet bankasına ihtiyaç duyması üzerine, 1856 yılında merkezi Londra’da bulunan İngiliz sermayeli “Ottoman Bank (Bank-ı Osmanî)” kurulmuştur. Bankanın yetkileri küçük miktarlarda kredi vermek, Hükûmet’e avans sağlamak ve bazı Hazine bonolarını iskonto etmekle sınırlandırılmıştır.

1863 Ottoman Bank Kapanıyor…Bank-ı Osmani Şahane açılıyor.

1863 yılında Ottoman Bank kendini feshederek İngiliz-Fransız ortaklığı şeklinde “Bank-ı Osmanî-i Şahane (Osmanlı Bankası)” adını almış ve bir devlet bankası niteliği kazanmıştır. Bankaya otuz yıllık bir süre için banknot basma ayrıcalığı ve tekeli verilmiştir. Banka ayrıca devletin haznedarlığını üstlenerek devlet gelirlerini tahsil etmek, Hazinenin ödemelerini yerine getirip bonolarını iskonto etmek, iç ve dış borçlara ilişkin faiz ve anapara ödemelerini yapmakla da görevlendirilmiştir.

Osmanlı Bankasının Sermayesinin Yabancılara ait olması tepkilere yol açıyordu.

Osmanlı Bankasının sermayesinin yabancılara ait olması zamanla tepkilere yol açmış, bu tepkiler bir merkez bankasına olan ihtiyaç doğrultusunda ulusal bir merkez bankası kurulması fikrinin temelini oluşturmuştur. Yerli sermayeye dayalı bir merkez bankası kurma çabaları 11 Mart 1917 tarihinde “Osmanlı İtibar-ı Millî Bankası”nın kurulması ile sonuçlanmıştır. Ancak bu Banka, Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşı’ndan yenilgi ile ayrılması nedeniyle merkez bankası işlevlerini görecek bir ulusal banka olma amacına ulaşamamıştır.

1923 İzmir İktisat Kongresinde Karar veriliyor…

Birinci Dünya Savaşı’nın ardından, dünyada ortaya çıkan emisyon sağlayacak merkez bankalarının oluşturularak ülkelerin kendi para politikalarını bağımsız olarak belirlemeleri yönündeki eğilimin etkisiyle ve ülkemizde Kurtuluş Savaşı ile kazanılan siyasi bağımsızlığı ekonomik bağımsızlıkla güçlendirmek amacıyla bir merkez bankası kurulması yönündeki tartışmalar ve çalışmalar hız kazanmıştır. Bu konu ilk olarak 1923 İzmir İktisat Kongresi’nde ele alınmış ve “millî devlet bankası” kurulması fikri üzerinde durulmuştur. 1927 yılında Maliye Bakanı Abdülhalik Renda merkez bankası kurulması hakkında bir kanun taslağı sunmuş, bu taslağın kabul edilmesi üzerine merkez bankasının kuruluş aşamasında ülkemiz yetkililerine yardımcı olmak üzere diğer ülkelerin merkez bankalarından da görüş istenmiştir.

Lozan Üniversitesinden Prof. Leon Morf’un katkılarıyla Yasa hazırlanıyor…

1928 yılında Türkiye’ye davet edilen Hollanda Merkez Bankası İdare Meclisi Üyesi Dr. G. Vissering, hazırladığı raporda Hükûmet’e bağlı olmayan ve bağımsız bir merkez bankasının gerekliliğine dikkat çekerken;

1929 yılında İtalyan Uzman Kont Volpi, Türk parasının istikrarının sağlanması için bir merkez bankası kurulmasının şart olduğunu belirtmiştir.

Bu gelişmelerin ardından Hükûmet, merkez bankası kurulmasına ilişkin gerekli yasal çerçevenin hazırlanması için harekete geçmiş, Lozan Üniversitesinden Prof. Leon Morf’un katkılarıyla Merkez Bankası yasa tasarısı hazırlanmıştır.

11 Haziran 1930 – 1715 Sayılı Kanun, 30 Haziran 1930’da Resmi Gazetede yayınlanmasıyla T.C.M.B. Kuruldu.

Tasarı, Türkiye Büyük Millet Meclisinde 11 Haziran 1930 tarihinde kabul edilerek “1715 sayılı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanunu” adı ile 30 Haziran 1930 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

Merkez Bankası, farklı kurum ve kuruluşlarca yürütülen işlevlerin tek elde toplanmasını takiben 3 Ekim 1931 tarihinde faaliyetlerine başlamıştır. Diğer kamu kurumlarından farklılığının ve bağımsızlığının bir göstergesi olarak anonim şirket biçiminde hukuki varlığını kazanan Bankanın hisseleri (A), (B), (C) ve (D) sınıflarına ayrılmıştır. A sınıfı hisseler Hazineye ait olup Bankanın bağımsızlığının güçlendirilmesi amacıyla Kuruluş Kanunu’nda bu hisselerin toplam sermayenin yüzde 15’inden fazla olamayacağı belirtilmiştir. B sınıfı hisseler milli bankalara, C sınıfı hisseler yabancı bankalar ile imtiyazlı şirketlere, D sınıfı hisseler ise Türk ticaret kuruluşlarıyla Türk uyruklu gerçek ve tüzel kişilere ayrılmıştır.

T.C.M.B. Görevi Nedir?

Kuruluş Kanunu’na göre Merkez Bankasının temel amacı ülkenin ekonomik kalkınmasını desteklemektir. Bu amaçla Banka, temel politika aracı olan reeskont oranlarını belirlemeye, para piyasasını ve para dolaşımını düzenlemeye, hazine işlemlerini yerine getirmeye ve Türk parasının istikrarına yönelik önlemleri almaya yetkili kılınmıştır. Banka ayrıca banknot basma yetkisine tek elden sahip duruma getirilmiştir. Bunlara ek olarak Banka, devletin haznedarlığını da üstlenmiştir. Bu dönemde uygulanan sabit döviz kuru rejimi altında döviz kurlarını belirleme yetkisi hükümete aittir.

1930’lu Yıllar Banka Bağımsızlığı Ön Planda, Enflasyon Düşük.

Hükûmetin Bankanın yetkili olduğu alanlara ve kararlarına müdahale edemediği 1930’lu yıllar genel olarak Merkez Bankasının bağımsızlığının ön planda olduğu, enflasyonun ise düşük düzeylerde kaldığı yıllar olmuştur.

İkinci Dünya Savaşında T.C.M.B. Devlet para ihtiyacının kapatılmasına uğraşıyor.

İkinci Dünya Savaşı’nın olumsuz etkilerinin hissedildiği 1940’lı yıllarda bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de de Merkez Bankası, bağımsız bir para politikası yürütmekten çok, kamu kesiminin finansman açığının kapatılmasına yönelik uygulamalarda bulunmuştur. Bu nedenle genel fiyat düzeyi, 1938 – 1948 yılları arasındaki dönemde üç kattan fazla artış göstermiştir.

1955 Yılında Banknot Matbaası kuruluyor.

1950’li yıllarda, büyüme ve hızlı kalkınmanın finansmanı Merkez Bankası kaynaklarından sağlanmış, Hazineye kısa vadeli avans imkânı sağlanması yoluyla Merkez Bankası kaynakları kamunun kullanımına açılmıştır. Bu dönemde Merkez Bankası için gerçekleşmiş olan önemli bir gelişme ise 1955 yılında Banknot Matbaasının kurulması ve 1957 yılından itibaren banknotların ülkemizde basılmaya başlanmasıdır. Planlı ekonomiye geçişin yaşandığı 1960’lı yıllarda Merkez Bankası ekonomik koşullara ve sanayinin gelişimine paralel olarak genişlemeci para politikaları izleyerek kamuya kaynak sağlamaya devam etmiştir. Bu dönemde ayrıca, kambiyo kontrolüne ilişkin uygulamaların büyük çoğunluğu Merkez Bankasına devredilmiştir.

Dünya genelinde İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ortaya çıkan değişikliklere uyum sağlamak ve Merkez Bankasının etkinliğini artırmak amaçlarına yönelik olarak 14 Ocak 1970 yılında 1211 sayılı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanunu kabul edilmiştir. Böylelikle tarihinde yeni bir dönem başlayan Merkez Bankası kısmen de olsa, dönemin ekonomik ve merkez bankacılığı alanındaki yeniliklerini yansıtan bir yapıya kavuşmuştur. Söz konusu Kanun ile Bankanın yasal statüsünde, organizasyon yapısında, yetki ve görevlerinde önemli değişiklikler gerçekleştirilmiştir. Anonim şirket statüsü korunan Merkez Bankasının sermayesi 15 milyon liradan 25 milyon liraya yükseltilmiştir. Ayrıca Hazinenin sahip olduğu sermaye payının yüzde 51’den az olamayacağı hükme bağlanmıştır.

1211 Sayılı Kanun’la dış temsil ve ilişkilerde denklik ve protokolde eşitlik sağlanması amacıyla Başkanlık (Guvernörlük) makamı oluşturmuş, Başkan unvanı alan ilk isim Naim Talu olmuştur. Ayrıca, Başkan ve Başkan Yardımcılarından meydana gelen Yönetim Komitesi adı altında yeni bir karar alma organı oluşturulmuştur. Bankanın en üst karar alma organı olan sekiz üyeli İdare Meclisi ise altı üyeli Banka Meclisine dönüştürülmüştür. Bu değişikliklerin yanı sıra Hissedarlar Umum Heyeti, Genel Kurul; Murakıplar Komisyonu, Denetleme Kurulu; Umum Müdürlük ise İdare Merkezi adını almıştır.

Anılan Kanun, Bankanın görevlerinin ve yetkilerinin artırılması açısından da önemli yenilikler getirmiştir. Öncelikle, Bankanın doğrudan ve dolaylı para politikası araçları üzerindeki kontrolü artırılmış, Bankaya para arzını ve likiditeyi düzenlemek amacıyla açık piyasa işlemleri yapma yetkisi verilmiştir. Diğer yandan, hükûmetin para ve krediye ilişkin tedbirleri alırken Bankanın görüşünü alması hükmü getirilmiştir. Bankaya reeskont işlemleri ile yatırımları ve ekonomik kalkınmayı desteklemek amacıyla orta vadeli kredi verme olanağı sağlanmıştır. Hazineye verilebilecek kısa vadeli avans miktarının üst sınırı, ilgili yıla ait bütçe ödeneklerinin yüzde 15’i oranına yükseltilmiştir.

24 Ocak 1980 Kararları ile Yapısal Dönüşüm

1980’ler hem Türkiye ekonomisi, hem de Merkez Bankası açısından dönüm noktası olarak tanımlanabilecek gelişmelerin yaşandığı yıllardır. 24 Ocak 1980 tarihinde açıklanan kararlar ile Türkiye ekonomisinde yapısal bir dönüşüm başlatılmıştır. Fiyatların piyasa mekanizması çerçevesinde oluşması amacıyla fiyat kontrolleri kaldırılmış ve serbest dış ticaret politikasına geçiş yaşanmıştır. Başlatılan finansal serbestleşme süreci ile para ve kur politikalarının Merkez Bankası tarafından piyasa ekonomisi ile uyumlu bir şekilde yürütülmesi için gerekli altyapının sağlanması yönünde önemli adımlar atılmıştır. Aynı dönemde para politikası kapsamında mevduat ve kredi faizlerinin piyasa koşullarında belirlenmesi de hükme bağlanmıştır. Ayrıca Türk parası yabancı paralar karşısında devalüe edilerek sabit kur rejimi terk edilmiştir.

1983 yılında Banka, altın ve döviz rezervlerini etkin bir biçimde yönetmek konusunda yetkili hale getirilmiştir. Bunun yanı sıra Bankanın temel görevlerini ekonominin temel gereklerine göre ve fiyat istikrarını sağlayacak bir tarzda yürüteceği hükmü Kanun’a eklenmiştir. Merkez Bankası 1987 yılında açık piyasa işlemleri yapmaya başlamış, bu dönemde modern anlamda para ve döviz piyasalarının kurulmasında öncü rol üstlenmiştir.

1989 Türk Lirası Konvertibl döviz ilan ediliyor…

1989 yılına gelindiğinde, “Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karar” ile ekonomik birimlerin döviz ile işlem yapmalarına izin verilmiş ve Türk parası konvertibl ilan edilerek görece daha esnek bir döviz kuru rejimine geçilmiştir.

1990 yılında Banka, ilk defa kamuoyuna duyurduğu para programı ile döviz kurları ve faiz oranlarındaki istikrarı bozmadan piyasanın likidite ihtiyacını karşılamayı hedeflemiştir. 1990 yılında açıklanan hedeflere ulaşılmasına rağmen sonraki yıllarda Körfez Savaşı’nın mali sektör üzerinde yarattığı baskı, siyasi istikrarsızlık, maliye politikasının yeterince sıkı olmaması ve bankacılık sektörünün kırılgan yapısı gibi sorunlar makroekonomik istikrarın sağlanamamasına ve 1994 yılının ilk çeyreğinde bir finansal kriz yaşanmasına yol açmıştır.

Yüksek enflasyon döneminin temel unsurlarından biri olan kamu borçlarının Merkez Bankası kaynaklarından finanse edilmesini önlemek üzere ortaya koyulan ilk düzenlemeler bu döneme rastlamaktadır. 21 Nisan 1994 tarihinde Hazinenin Merkez Bankası kaynaklarını kullanımına sınırlamalar getirilmiştir. 1997 yılında ise Merkez Bankası ile Hazine arasında imzalanan bir protokol ile 1998 yılından itibaren Hazinenin Merkez Bankasından kısa vadeli avans kullanmaması konusunda uzlaşılmıştır.

2000 Yılı Döviz Kuruna dayalı yeni istikrar programı yürürlükte

Merkez Bankası 1995 – 1999 yılları arasında finansal piyasalarda istikrarı sağlamaya yönelik politikalar izlemiştir. Enflasyonun bir türlü kontrol altına alınamaması sonrasında 2000 yılında döviz kuruna dayalı yeni bir istikrar programı yürürlüğe koyulmuştur.

Kriz Sonrası 25 Nisan 2001 tarihinde kanunda önemli değişiklikler yapılıyor.

Kriz sonrasında ise ekonomide yapısal bir dönüşüm süreci başlamıştır. Bu süreçte 25 Nisan 2001 tarihinde Merkez Bankası Kanunu’nda önemli değişiklikler yapılmış, öncelikle Merkez Bankasının temel amacının fiyat istikrarını sağlamak olduğu, Yasa’sında açıkça tanımlanmıştır. Bu çerçevede, Merkez Bankasının uygulayacağı para politikasını ve kullanacağı para politikası araçlarını doğrudan kendisinin belirleyeceği hükme bağlanmış ve böylelikle Banka araç bağımsızlığına kavuşmuştur. Kanun ayrıca, Bankanın fiyat istikrarını sağlama amacı ile çelişmemek kaydıyla hükûmetin büyüme ve istihdam politikalarını destekleyeceğini hükme bağlamıştır. Bununla birlikte, finansal istikrarı sağlamak Bankanın destekleyici amacı olarak tanımlanmıştır. Ayrıca, Merkez Bankasının Hazine ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarına avans vermesi, kredi açması ve bu kuruluşların ihraç ettiği borçlanma araçlarını birincil piyasadan satın alması yasaklanarak Merkez Bankasının kamunun finansman ihtiyacını karşılayacak bir kaynak olarak kullanılmasının önüne geçilmiştir. Söz konusu Kanun değişikliği kapsamında para politikası stratejilerinin ve karar alma mekanizmalarının kurumsallaşması amacıyla Para Politikası Kurulu oluşturulmuştur.

Ancak 2000 yılının sonlarına doğru ekonomide başlayan güven kaybının derinleşmesi ile 2001 yılında ortaya çıkan kriz sonrasında söz konusu programa son verilmiş 22 Şubat 2001 tarihinde döviz kurları dalgalanmaya bırakılmıştır.

2002 yılına gelindiğinde ise modern bir para politikası stratejisi olan “enflasyon hedeflemesi rejimi” uygulamasına geçilmiştir. Örtük enflasyon hedeflemesinin uygulandığı 2002 – 2005 yılları arasında rejimin gerekli ön koşullarının karşılanmasına çalışılmış, Merkez Bankasının teknik ve kurumsal altyapısı güçlendirilmiş, tahmin modelleri geliştirilmiş ve veri seti genişletilmiştir. Bu süreçte Araştırma Genel Müdürlüğü, Araştırma ve Para Politikası Genel Müdürlüğü şeklinde yeniden yapılandırılmış, iletişim politikalarının etkinliğini sağlamak amacıyla İletişim Genel Müdürlüğü kurulmuştur.

2005 yılından itibaren politika kararlarının öngörülebilirliğinin artırılması amacıyla Para Politikası Kurulu toplantı tarihleri bir yılı kapsayan bir takvim çerçevesinde önceden açıklanmaya başlanmıştır. Tüm bu süreç sonunda 2006 yılında ise açık enflasyon hedeflemesi rejimi uygulanmaya başlanmıştır.

Enflasyonla mücadelede alınan belirli bir mesafe sonrasında bu kararlılığı vurgulamak, Türk parasının itibarını yükseltmek ve yüksek kupürlü paranın birçok alanda neden olduğu sorunları ortadan kaldırmak amacıyla iki aşamalı bir para reformu gerçekleştirilmiştir. İlk aşamada 1 Ocak 2005 tarihinden itibaren Türk lirasından altı sıfır atılmış, Yeni Türk lirası ve Yeni kuruşlar tedavüle çıkarılmıştır.

1 Ocak 2009 tarihinde ise ikinci aşamaya geçilerek paradan “yeni” ifadesi kaldırılmış, Türk lirası banknot ve kuruşlar yenilenen tasarım ve boyutlarla dolaşıma çıkarılmıştır.

Bugün itibarıyla Merkez Bankası, nitelikli çalışan kaynağı ve modern altyapısı ile dünyadaki ve ülkemizdeki gelişmeleri yakından izleyerek sürekli yenilenen dinamik bir yapı içinde politika uygulamalarını sürdüren güvenilir bir kurumdur.

Kaynak: T.C.M.B

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/turkiye-cumhuriyeti-merkez-bankasi-tarihi/feed/ 0