Transferi – Muhasebe News https://www.muhasebenews.com Muhasebe News Wed, 15 Nov 2023 10:25:45 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.3.5 Almanya ve İsviçre Sosyal Güvenlik Prim Transferi Nasıl Yapılır? https://www.muhasebenews.com/almanya-ve-isvicre-sosyal-guvenlik-prim-transferi-nasil-yapilir/ https://www.muhasebenews.com/almanya-ve-isvicre-sosyal-guvenlik-prim-transferi-nasil-yapilir/#respond Wed, 15 Nov 2023 10:25:45 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=147484 Yurt dışında Emeklilik için sigortası yatan kişinin primi Türkiye’ de emekli olmak için kullanılır mı? Transfer yapılabilir mi?

Türk vatandaşlarının yurtdışında 18 yaşını doldurduktan sonra, Türk vatandaşı iken geçen ve belgelendirilen sigortalılık süreleri ve bu süreleri arasında veya sonunda her birinde bir yıla kadar olan işsizlik süreleri ile yurtdışında ev kadını olarak geçen süreleri, bu kanunda belirtilen sosyal güvenlik kuruluşlarına prim ödenmemiş olması ve istekleri halinde, bu kanun hükümlerine göre sosyal güvenlikleri bakımından değerlendirilir.

Primlerin ödenmesi halinde ise iade ile ancak transfer edilebilir.

Türkiye’nin bir takım ülkeler ile sosyal güvenlik anlaşması yapmış olması sonucunda, bu ülkelerden prim iadesi talep edilebilir.

Yurt dışından prim iadesinde bulunmak isteyen Türk vatandaşlarının T.C. kimlik numarası bulunan nüfus cüzdanları ile birlikte bulundukları ildeki Sosyal Güvenlik Kurumu İl Müdürlüğü’ ne başvuruda bulunmaları yeterli olmaktadır. Ayrıca yurtiçi ve yurtdışı emeklilik sorgulama işlemi de SGK İl Müdürlükleri’nden yapılmaktadır.

Almanya’da Çalışan Türk Vatandaşlarının Prim İadeleri Nasıl Yapılır?


İSVİÇRE PRİM TRANSFERİ

İsviçre’de geçen çalışmalara ait primleri Türkiye’ye transfer ettirmek için gerekli şartlar nelerdir?

Türkiye-İsviçre Sosyal Güvenlik Sözleşmesini tadil eden ve 01/06/1981 tarihinde yürürlüğe giren ek sözleşmenin 10.a maddesi gereğince sigortalıların prim transferi talebinde bulunabilmeleri için;

a) İsviçre Yaşlılık, Ölüm ve Malullük aylıklarından yararlanmamış olmaları,

b) Türkiye’de veya üçüncü bir ülkede yerleşmek gayesiyle İsviçre’yi kesin olarak terk etmiş olmaları gerekmektedir.

İsviçre’de Geçen Çalışmalara Ait Hangi Primler Transfer Ettirilebilir?

Türkiye-İsviçre Sosyal Güvenlik Sözleşmesini tadil eden ve 01/06/1981 tarihinde yürürlüğe giren ek sözleşmenin 10.a maddesi gereğince, İsviçre’de çalışan Türk vatandaşlarının İsviçre’deki çalışmaları esnasında uzun vadeli sigorta kollarına (yaşlılık, ölüm) kesilen primlerinin (malullük hariç) işçi ve işveren hissesinin tamamının Kurumumuza transfer edilme imkanı getirilmiş bulunmaktadır.

Primleri Kurumumuza transfer edilen sigortalıların İsviçre’deki hizmetleri tasfiye edilir. Kendileri veya hak sahipleri bir daha söz konusu primler nedeniyle İsviçre sigorta mercilerinden hiçbir hak talep edemezler.

İsviçre’de Geçen Çalışmalara Ait Primlerin Tarafına Ödenmesi Hangi Şartlarda Mümkündür?

Türkiye-İsviçre Sosyal Güvenlik Sözleşmesini tadil eden ve 01/06/1981 tarihinde yürürlüğe giren ek sözleşmenin 10.a maddesi gereğince, İsviçre sigorta merciinden transfer edilen primler sigortalılara,

a) İsviçre’de geçen çalışmalarını 3201 sayılı Kanuna göre müracaat ederek borçlanıp ödemeleri veya borçlarının İsviçre’den transfer edilecek primlerinden mahsup edilerek, bakiyesinin iadesini talep etmeleri halinde,

b) Türkiye’deki sigortalı çalışmaları ile İsviçre sigorta merciinden transfer edilen primlerine ilişkin süre birlikte nazara alındığında, 5510 sayılı Kanunun 28.Maddesine göre, yaşlılık aylığına hak kazanamaması durumunda kadın ise 58, erkek ise 60 yaşını doldurmuş olması halinde, Türkiye-İsviçre Sosyal Güvenlik Sözleşmesi hükümleri uyarınca transfer edilen primleri anılan Kanuna göre toptan ödeme olarak,

c) Transfer edilen primler Kurumumuzca bağlanan aylığında değerlendirilerek, aylığında artış meydana getiriyor ise aylığı arttırılmakta, artma meydana getirmiyor ise tarafına iade edilmektedir.

Aylığa Yetecek Kadar Sürenin Borçlanılması Halinde Transfer Edilen Primlerin Tamamını Alabilmek Mümkün Müdür?

22/05/1985 tarihinde yürürlüğe giren 3201 sayılı Kanunda yurtdışında çalışılan sürelerin tamamını borçlanma zorunluluğu bulunmamaktadır.
Ancak, İsviçre ile Kurumumuz arasındaki Sosyal Güvenlik Sözleşmesine göre çalışılan sürelerin tamamının borçlanılması halinde İsviçre’de kesilen primlerin tümünün iadesi mümkün olmaktadır. Kısmi borçlanma yapıldığında primlerin borçlanılan süreye tekabül eden kısmı iade edilmekte ve borçlanılmayan süredeki günler Türkiye de geçmiş hizmet olarak kabul edilmektedir.

İsviçre Prim Transferi İçin Nereye Başvurulur?   

Prim transferi için İsviçre’deki çalışma sürelerinin tamamını gösterir hizmet cetveli, hizmet cetveli yok ise çalışılan iş yerlerinin unvan ve adresleri ile çalışma sürelerinin eksiksiz belirtileceği dilekçe ile nüfus cüzdanının önlü arkalı okunaklı fotokopisi, CH/TR 11 Formülerinin (prim transfer talep dilekçesi) tanzim ve tasdikinin temini için Sosyal Güvenlik İl Müdürlükleri / Sosyal Güvenlik Merkezlerine başvurması gerekmektedir.

Emeklilik Hizmetleri Genel Müdürlüğü / Yurtdışı Sözleşmeler ve Emeklilik Daire Yurtdışı Hizmet Borçlanma Talep Dilekçesinin , Sosyal Güvenlik İl Müdürlükleri / Sosyal Güvenlik Merkezlerinden temin edilebileceği gibi, başvuru sahiplerince Sosyal Güvenlik Kurumu web sayfasından da temin edilerek doldurulması gerekmektedir.


ALMANYA PRİM İADESİ

Almanya Prim İadesi Ne İfade Etmektedir?

Almanya’da çalışan vatandaşlarımızın Alman sigorta kurumlarına yatırılmış olan primleri yazılı istek üzerine ve diğer bazı şartlarla sigortalılara veya ölümleri halinde geride kalan hak sahiplerine iade edilmektedir.

Almanya Prim İadesi İçin Nereye başvurmak gerekir?

Başvuru sahipleri bizzat Türkiye’deki ikamet ettikleri en yakın Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü /Sosyal Güvenlik Merkezleri müracaat etmeleri gerekmektedir.

Sigortalılara Prim İadesi İçin Genel Koşullar Nelerdir?

Türk vatandaşı olan bir sigortalıya primlerinin iade edilmesindeki ön koşul iki yıllık bekleme süresinin dolması ve Almanya’yı terk etmiş olmasıdır.

Bekleme süresinin başlangıcı mecburi sigortalılığın sona erdiği tarihtir. Almanya ve Türkiye’ deki mecburi sigortalılık eşdeğer olup Almanya’da kazanç yerine geçen ödemeler olarak kabul edilen işsizlik parası,  işsizlik yardımı veya 01 Ocak 2005’ten sonra işsizlik parası veya hastalık parası gibi ödemeler mecburi sigortalılık olarak işlem görmekte ve bekleme süresi bu tür ödemelerin bitiminde başlamaktadır.

İki yıllık bekleme süresi içinde yeniden Türkiye’de veya Almanya’da mecburi sigortalı olunur ise, iki yıllık bekleme süresi her defasında mecburi sigortalılığın sona ermesinden sonra başlamaktadır.

Tutuklu olarak geçen süreler ile 5510 sayılı Kanun bu Kanunla mülga kanunlar hükümlerine göre isteğe bağlı sigortaya prim ödenen süreler, bekleme süresini etkilemez.

17/03/1987 tarihine kadar Almanya’yı terk etmiş vatandaşlarımız Türkiye’de mecburi sigortalı olsalar bile bekleme süresinden etkilenmezler, istedikleri takdirde primleri iade edilir.

Ayrıca, 65 yaşını doldurdukları halde her iki ülkedeki prim ödeme süreleri toplamı 5 yılı bulmayan vatandaşlarımızla 24 aylık bekleme süresine tabi olmadan prim iadesi isteğinde bulunabilirler.

Hak Sahiplerine Prim İadesi Nasıl Gerçekleşir?

Bekleme süresi dolmamış olması sebebiyle, ölümden dolayı aylık hakkı yoksa, Alman emeklilik sigortası primlerinin dul erkeğe, dul kadına veya yetimlere iade edilmesi mümkündür. Alman ve Türk sigorta süreleri, bu koşulların incelenmesinde birleştirilirler.

Yetimlerin prim iadesine hak kazanabilmeleri için, Alman emeklilik sigortasından yetim aylığında aranan kişisel koşulların olması gerekir.
Diğer bir ifade ile yetim aylığı bağlanması şartlarını (18 yaşını doldurmamış veya tahsilde – mesleki eğitimde bulunan yahut engelli bir durum nedeni ile kendi geçimini sağlayamayacak durumda olup, 27 yaşını doldurmamış yetimler) taşıması gerekir. 15 yaşını doldurmuş yetimler dilekçe verme hakkına sahiptirler.

Birden fazla yetim olduğunda prim iadesi tutarı eşit olarak paylaştırılır.

İade Edilecek veya Edilmeyecek Primler nelerdir?

Sigortalı adına ödenmiş olan primlerin yarısı yani sigortalı hissesi iade edilmektedir. Sigortalının katkıda bulunmadığı, işsizlik parası, işsizlik yardımı ve çocuk yetiştirme gibi sürelere ait primler iade edilmemektedir. Hastalık parası, yaralı parası gibi sürelere ait sigortalının bizzat üstlendiği primlerin tamamı iade edilmektedir.

Herhangi bir emeklilik (Almanya) sigortası tarafından yapılmış bir aylık ödemesi veya rehabilitasyon (kur tedavisi) tedbirleri ile kendisi eşi veya çocukları için verem hastalığı gibi özel hastalıklar nedeniyle yapılan yardımlardan önceki sürelere ait primlerde iade edilmemektedir. Aylık ödemesi veya rehabilitasyon tedbirlerinden yararlanmış sigortalıya, bundan sonraki süreler için prim iadesi yapıldığında, primi iade edilmeyen sürelere ait primlerde iptal edilmekte, bu sürelere istinaden daha sonra aylık dahil herhangi bir yardım yapılmamaktadır.

Almanya’daki prim ödeme süreleri de dikkate alınarak ülkemizce kısmi aylık bağlananların da primleri iade edilmemektedir. Ancak, kısmi aylık bağlanmış olmakla birlikte yurtdışı hizmet borçlanması yapmak, sigortalı bir işe girip aylığını kestirip bu arada askerlik borçlanması yaparak, isteğe bağlı sigortaya prim ödeyerek veya çalışarak tam aylığa hak kazananların primleri de iade edilmektedir. Prim ödeme sürelerinin bir bölümüne ait primlerin iadesi istenemez.

Prim İadesinin Sonuçları nelerdir?

Prim iadesi yapılması ile o zamana kadar olan Alman emeklilik sigortası iptal edilir. Emeklilik sigortalarının bütün kollarındaki çocuk yetiştirme süreleri, çocuk dikkate almak süreleri dahil Alman sigorta süreleri dolayısıyla o zamana kadar elde edilen diğer haklar da kaybolur. Böylece yapılmış olası bir ayni yardım veya para yardımından önceki primler iade edilmemesine rağmen, bu sürelerde geçerliliğini kaybeder.


Kaynak: İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/almanya-ve-isvicre-sosyal-guvenlik-prim-transferi-nasil-yapilir/feed/ 0
Yurtdışındaki merkezden Türkiye’deki şubeye yapılan nakdi fon transferi özkaynak ve örtülü sermaye olarak değerlendirilir mi? https://www.muhasebenews.com/yurtdisindaki-merkezden-turkiyedeki-subeye-yapilan-nakdi-fon-transferi-ozkaynak-ve-ortulu-sermaye-olarak-degerlendirilir-mi/ https://www.muhasebenews.com/yurtdisindaki-merkezden-turkiyedeki-subeye-yapilan-nakdi-fon-transferi-ozkaynak-ve-ortulu-sermaye-olarak-degerlendirilir-mi/#respond Thu, 12 Nov 2020 18:16:47 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=96347 T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı
Gelir Kanunları Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü

Sayı

:

38418978-125[12-18/1]-E.232065

04.09.2020

Konu

:

Yurtdışındaki merkezden Türkiye’deki şubeye yapılan nakdi fon transferinin özkaynak (sermaye) ve örtülü sermaye olarak kabul edilip edilmeyeceği hk.

İlgide kayıtlı özelge talep formunda; ham petrol araması, işletilmesi, üretimi ve satışı konusunda faaliyet gösterdiğiniz, Kurumlar Vergisi Kanununun 3 üncü maddesine göre, Türkiye’de iş yeri bulunması ve bu iş yerinde yapılan işlerden elde ettiğiniz ticari kazançlar nedeniyle dar mükellef olarak kurumlar vergisine tabi olduğunuz, şubenize merkezi … olan şirket merkezi tarafından petrol araması ve işletilmesi amacı ile nakdi fon transferi yapıldığı, nakdi fonunun “Petrol Kanunu ve Türk Petrol Kanunu Uygulama Yönetmeliği” hükümleri doğrultusunda Petrol İşleri Genel Müdürlüğünce “kıymet tespit kararı” ile sermayenin bir cüz’ü olarak tespit ve kayıtlı sermaye olarak tescil edildiği, söz konusu fonların ilerideki tarihlerde geldiği yabancı para cinsinden tekrar yurtdışına gönderilmesinin belli koşulların ve onayların sağlanması halinde mümkün olduğu belirtilerek, merkezden şubenize aktarılan ve henüz geri gönderilmeyen nakdi fon tutarlarının sermayenin cüz’ü kabul edilerek özkaynaklar arasında sınıflandırılmasının mümkün olup olmadığı ve Kurumlar Vergisi Kanununun 12 nci maddesi hükümlerinin uygulanmasında özsermaye unsuru olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği hususunda Başkanlığımızdan görüş talep edilmektedir.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun “Tam ve dar mükellefiyet” başlıklı 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasında, Kanunun birinci maddesinde sayılı kurumların kanuni ve iş merkezlerinin her ikisi de Türkiye’de bulunmayanların, dar mükellefiyet esasında, sadece Türkiye’de elde ettikleri kazançları üzerinden vergilendirileceği hükme bağlanmış olup üçüncü fıkrasında dar mükellefiyette kurum kazancını oluşturan kazanç ve iratlar bentler halinde sayılmıştır.

Aynı Kanunun “Safi kurum kazancı” başlıklı 6 ncı maddesinin birinci fıkrasında, kurumlar vergisinin mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safi kurum kazancının tespitinde 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.

Gelir Vergisi Kanununun “Bilanço Esasında Ticari Kazancın Tespiti” başlıklı 38 inci maddesinde ise bilanço esasına göre ticari kazancın, teşebbüsteki özsermayenin hesap dönemi sonundaki ve başındaki değerleri arasındaki müspet fark olduğu, bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce işletmeye ilave olunan değerlerin bu farktan indirileceği, işletmeden çekilen değerlerin ise farka ilave olunacağı, ticari kazancın bu şekilde tespit edilmesi sırasında, Vergi Usul Kanununun değerlemeye ait hükümleri ile bu Kanunun 40 ve 41 inci maddeleri hükümlerine uyulacağı hükmüne yer verilmiştir.

Kurumlar Vergisi Kanununun “Kabul edilmeyen indirimler” başlıklı 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde, örtülü sermaye üzerinden ödenen veya hesaplanan faiz, kur farkları ve benzeri giderlerin kurum kazancının tespitinde indirim konusu yapılamayacağı belirtilmiştir.

Aynı Kanunun “Örtülü sermaye” başlıklı 12 nci maddesinde;

“(1) Kurumların, ortaklarından veya ortaklarla ilişkili olan kişilerden doğrudan veya dolaylı olarak temin ederek işletmede kullandıkları borçların, hesap dönemi içinde herhangi bir tarihte kurumun öz sermayesinin üç katını aşan kısmı, ilgili hesap dönemi için örtülü sermaye sayılır.

(2) Yukarıda belirtilen karşılaştırma sırasında, sadece ilişkili şirketlere finansman temin eden kredi şirketlerinden yapılan borçlanmalar hariç olmak üzere, ana faaliyet konusuna uygun olarak faaliyette bulunan ve ortak veya ortakla ilişkili kişi sayılan banka veya benzeri kredi kurumlarından yapılan borçlanmalar % 50 oranında dikkate alınır.

(3) Bu maddenin uygulanmasında;

a) Ortakla ilişkili kişi, ortağın doğrudan veya dolaylı olarak en az % 10 oranında ortağı olduğu veya en az bu oranda oy veya kâr payı hakkına sahip olduğu bir kurumu ya da doğrudan veya dolaylı olarak, ortağın veya ortakla ilişkili bu kurumun sermayesinin, oy veya kâr payı hakkına sahip hisselerinin en az % 10’unu elinde bulunduran bir gerçek kişi veya kurumu,

b) Öz sermaye, kurumun Vergi Usul Kanunu uyarınca tespit edilmiş hesap dönemi başındaki öz sermayesini, ifade eder.

(4) Kurumların İstanbul Menkul Kıymetler Borsasında işlem gören hisselerinin edinilmesi durumunda, söz konusu hisse nedeniyle ortak veya ortakla ilişkili kişi sayılanlardan temin edilen borçlanmalarda en az % 10 ortaklık payı aranır.

(5) Yukarıda belirtilen oranlar, borç veren ortaklar ve ortakların ilişkide bulunduğu kişiler için topluca dikkate alınır.

…”

hükmü yer almaktadır.

1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin “12 Örtülü Sermaye” başlıklı bölümünde konu ile ilgili ayrıntılı açıklamalar yapılmıştır.

Yine aynı Kanunun “Safi kurum kazancı” başlıklı 22 nci maddesinin birinci fıkrasında ise, dar mükellef kurumların iş yeri veya daimî temsilci vasıtasıyla elde edilen kazançlarının tespitinde, aksi belirtilmediği takdirde tam mükellef kurumlar için geçerli olan hükümlerin uygulanacağı belirtilmiştir.

Diğer taraftan, 6491 sayılı Türk Petrol Kanununun “Tanımlar” başlıklı 2 nci maddesinde;

“(1) Bu Kanunun uygulanmasında; 

 

aa) Sermaye mevcutları: 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununda değerleme ölçüleri gösterilen ekonomik işletmelere dâhil kıymetler ile ilgili petrol hakkı sahibinin aynı Kanun hükümleri gereğince sermaye hesabına alıp aktifleştirdiği arama giderleri, sondaj ferî giderleri ve yurt ekonomisi yönünden verimi olmayan kuyuların açılma giderlerini, 

bb) Sermaye mevcutları esası: Petrol hakkı sahibinin, Türkiye’deki petrol işlemi ile ilgili olarak kullanmaya tahsis ettiği sermaye mevcutlarının 213 sayılı Kanuna göre hesaplanmış kıymetini, 

 

ifade eder.”

denilmektedir.

Ayrıca, mezkûr Kanunun uygulanması ile ilgili usul ve esasları düzenlemek amacıyla yayımlanan Türk Petrol Kanunu Uygulama Yönetmeliğinin;

– “Vergilendirmeye ilişkin usul ve esaslar” başlıklı 30 uncu maddesinde; “(1) Kanunun vergilendirmeyle ilgili hükümleri saklı kalmak koşuluyla 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu, 13/6/2006 tarihli ve 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu, vergi, resim ve harçlara ilişkin diğer mevzuat ile 213 sayılı Vergi Usul Kanunu ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümleri, bunların ek ve değişiklikleri, petrol hakkı sahipleri hakkında da uygulanır.

(2) Bu Yönetmeliğin vergilendirmeye ilişkin genel hükümleri petrol hakkı sahibinin yalnız petrol işlemlerine ilişkin faaliyetlerine ve bunların sonuçlarına uygulanır. Petrol hakkı sahibinin petrol işlemleri dışında kalan faaliyetlerine genel hükümler uygulanır. Petrol hakkı sahibi petrol işlemleri ile bunlar dışındaki faaliyetleri birlikte yapıyorsa, petrol işlemleri için muhasebe kayıtlarını alt hesap bazında ayrı tutar ve vergilendirilir. 

…”

– “Sermaye” başlıklı 32 nci maddesinde ise “(1) Petrol hakkı sahibi tarafından petrol işlemlerinde kullanılan ithal edilen nakdi fonlar ve bunlara ait haklar ile sermaye mevcutları esasının bir bölümü olan malzeme ve diğer kıymetlerin değeri için Genel Müdürlükçe “kıymet tespit kararı” alınır.

….

(3) Genel Müdürlükçe tespiti yapılan nakdi fon, malzeme ve diğer kıymetler toplamından, harice yapılan transferlerle, hariçte tutulan satış gelirlerinin indirilmesi sonucu elde edilen tutar, petrol hakkı sahibinin sermayesini oluşturur. 

…”

açıklamaları yer almaktadır.

Muhasebe ve vergi uygulamalarında sermaye, işletme sahip veya ortaklarınca işe başlanıldığı zaman ya da işin devamı sırasında işletmeye konulan nakdi ya da gayri nakdi ve parayla ifade edilebilen değerleri ifade etmektedir.

Vergi Usul Kanununun “Bilanço” başlıklı 192 nci maddesine göre özsermaye, bilançonun aktif toplamı ile borçlar arasındaki fark olup, müteşebbisin işletmeye koymuş olduğu varlığı ifade eder. Aynı madde gereğince, ihtiyatlar ve kar bilançoda ayrı gösterilseler dahi özsermayenin unsurları sayılmaktadır.

Öte yandan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun;

– 31 inci maddesinde, tescil edilmiş hususlarda meydana gelen her türlü değişikliğin de tescile tabi olduğu;

– 36 ncı maddesinin birinci bendinde, ticaret sicili kayıtlarının nerede bulunurlarsa bulunsunlar, üçüncü kişiler hakkında, tescilin Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edildiği; ilanın tamamı aynı nüshada yayımlanmamış ise, son kısmının yayımlandığı günü izleyen iş gününden itibaren hukuki sonuçlarını doğuracağı, bu günlerin, tescilin ilanı tarihinden itibaren işlemeye başlayacak olan sürelere de başlangıç olacağı;

– 40 ıncı maddesinin dördüncü bendinde ise merkezleri Türkiye dışında bulunan ticari işletmelerin Türkiye’deki şubelerinin, kendi ülkelerinin kanunlarının ticaret unvanına ilişkin hükümleri saklı kalmak şartıyla, yerli ticari işletmeler gibi tescil olunacağı

hükümleri yer almaktadır.

Bununla birlikte, Ticaret Sicili Tüzüğünün “A) Şubelerin tescili:” başlıklı 52 nci maddesinde;

“… 

Merkezleri Türkiye dışında bulunan ticari işletmelerin Türkiye’deki şubeleri, kendi memleket kanunlarının ticaret unvanına ait hükümleri mahfuz kalmak şartiyle yerli ticari işletmelerin merkezleri gibi tescil olunur. Bu gibi şubeler için ikametgahı Türkiye’de bulunan tam selahiyetli bir ticari mümessil tayin edilmiş olmadıkça bunlar tescil edilemez. Böyle bir mümessilin azli veya selahiyetlerinin daraltılması halinde yerine derhal tam selahiyetli başka bir mümessil tayin edilmediği takdirde şubenin kaydı re’sen silinir. 

 

Merkezleri yabancı memleketlerde bulunan işletmelerin birinci ve daha sonraki şubelerin tescilinde her şubeye ayrılmış olan sermaye miktarının da gösterilmesi şarttır. (5887 sayılı Harçlar K.22) 

…”

açıklamaları mevcuttur.

Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalar çerçevesinde;

– Merkezi … olan ve Türkiye’de ham petrol arama, işletme, üretim ve satışı konusunda faaliyet gösteren dar mükellef şubenize yurtdışındaki merkezden yapılan ve 6491 sayılı Türk Petrol Kanunu ve bu Kanun uyarınca yayımlanan Yönetmelik esaslarına göre ilgili Kurum (Petrol İşleri Genel Müdürlüğü) tarafından tespit edilen nakdi fon transferinin petrol işlemlerine ilişkin faaliyetlerde kullanılan kısmının vergi kanunlarının uygulanması bakımından öz kaynak (öz sermaye) olarak değerlendirilmesi mümkün bulunmaktadır.

– Söz konusu nakit fonun, petrol işlemleri dışında kalan faaliyetlerde kullanılması durumunda ise genel hükümlere göre Ticaret Siciline tescil edilen kısmı öz kaynak (öz sermaye) olarak değerlendirilebilecektir.

– Merkezi … olan ve Türkiye’de ham petrol arama, işletme, üretim ve satışı konusunda faaliyet gösteren dar mükellef şubenize yurtdışındaki merkezden yapılan nakit fon transferi için işletmede kullanılan borçtan söz edilemeyeceğinden, nakit fon transferinin örtülü sermaye sayılamayacağı tabiidir.

 


Kaynak: GİB Özelge
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/yurtdisindaki-merkezden-turkiyedeki-subeye-yapilan-nakdi-fon-transferi-ozkaynak-ve-ortulu-sermaye-olarak-degerlendirilir-mi/feed/ 0
Teknoloji Transferi nedir? https://www.muhasebenews.com/teknoloji-transferi-nedir/ https://www.muhasebenews.com/teknoloji-transferi-nedir/#respond Mon, 25 Feb 2019 16:30:25 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=47926 Teknoloji Transferi kavramı bir kurum tarafından geliştirilen yeni bir teknolojinin, buna ihtiyaç duyan bir veya birkaç kuruma başarılı bir şekilde sunularak kullanılmasının sağlanmasıdır. Sürdürülebilir kalkınma için teknolojik bilgi ve yetkinliklerin paylaşımı hem zaman hem maliyet açısından faydalıdır.

 

]]>
https://www.muhasebenews.com/teknoloji-transferi-nedir/feed/ 0
Türkiye’deki şirketten Çin’e yapılacak kar transferinde özel bir vergi uygulaması var mıdır? https://www.muhasebenews.com/turkiyedeki-sirketten-cine-yapilacak-kar-transferinde-ozel-bir-vergi-uygulamasi-var-midir/ https://www.muhasebenews.com/turkiyedeki-sirketten-cine-yapilacak-kar-transferinde-ozel-bir-vergi-uygulamasi-var-midir/#respond Wed, 16 Jan 2019 03:00:54 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=42303 Merkezi “Çin”de bulunan şirket, ülkemizde tek pay sahibi olarak bir LTD şirket kuracaktır. Karın transferi noktasında, Çin’e özel bir durum söz konusu mudur?

(21.12.2018 14:46)

 

Türk vergi mevzuatında özel bir durum yok.

 

 


Kaynak: İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


BENZER İÇERİKLER

Yabancı Şirket Ortağına Kar Dağıtımında Tevkifat Oranı Nasıl Hesaplanır?

 

Kısmi kar dağıtımına engel bir durum var mıdır?

 

Ortak hissesini devir etmeden önce kar dağıtımı yapmak zorunda mı?

 

Kar dağıtımı yapmayan şirketler yasal yedek akçe ayırmak zorunda mıdır?

 

Dövizle kar dağıtımı yapabilir miyiz?

 

Geçmiş Yıl Zararlarının Geçmiş Yıl Karlarına Mahsubu Kar Dağıtımı Sayılır mı?

 

 

]]>
https://www.muhasebenews.com/turkiyedeki-sirketten-cine-yapilacak-kar-transferinde-ozel-bir-vergi-uygulamasi-var-midir/feed/ 0