ticari faaliyet – Muhasebe News https://www.muhasebenews.com Muhasebe News Sat, 16 Mar 2024 09:42:13 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.3.5 Ticari faaliyetin yanında gayrimenkul kira geliri olanlar bu kira gelirlerini beyannameye nasıl dahil edecek? https://www.muhasebenews.com/ticari-faaliyetin-yaninda-gayrimenkul-kira-geliri-olanlar-bu-kira-gelirlerini-beyannameye-nasil-dahil-edecek/ https://www.muhasebenews.com/ticari-faaliyetin-yaninda-gayrimenkul-kira-geliri-olanlar-bu-kira-gelirlerini-beyannameye-nasil-dahil-edecek/#respond Sat, 16 Mar 2024 09:42:13 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=149832 Yıllık gelir vergisi beyanı ticari faaliyet nedeniyle veriyoruz. Ayrıca 2 gayrimenkul kira gelirimizde mevcut. Bunların dışında %33 hisseli tarla kirasından 12 bin kira gelirimiz var 2023 yılında. Tarla kirasını gelir vergisi beyanına ekliyor muyuz?

Yıllık GV beyannamesine dahil edilecek gelir unsurların şart rakamları GVK 86. madde sayılmıştır.


2. KİRA GELİRİNE KONU EDİLEN MAL VE HAKLAR

Gelir Vergisi Kanununun 70 inci maddesine göre kira gelirine konu edilen mal ve haklar şöyledir:

-Arazi, bina (Döşeli olarak kiraya verilenlerde döşeme için alınan kira bedelleri dahildir.), maden suları, menba suları, madenler, taş ocakları, kum ve çakıl istihsal yerleri, tuğla ve kiremit harmanları, tuzlalar ve bunların mütemmim cüzileri ve teferruatı,

-Voli mahalleri ve dalyanlar,

-Gayrimenkullerin ayrı olarak kiraya verilen mütemmim cüzileri ve teferruatı ile bilumum tesisatı, demirbaş eşyası ve döşemeleri,

-Gayrimenkul olarak tescil edilen haklar,

-Arama, işletme ve imtiyaz hakları ve ruhsatları, ihtira beratı, alameti farika, marka, ticaret unvanı, her türlü teknik resim, desen, model, plan ile sinema ve televizyon filmleri, ses ve görüntü bantları, sanayi ve ticaret ve bilim alanlarında elde edilmiş bir tecrübeye ait bilgilerle gizli bir formül veya bir imalat usulü üzerindeki kullanma hakkı veya kullanma imtiyazı gibi haklar,

Telif hakları,

Gemi ve gemi payları ile bilumum motorlu tahmil ve tahliye vasıtaları,

Motorlu nakil ve cer vasıtaları, her türlü motorlu araç, makine ve tesisat ile bunların eklentileri.

Vakfın gelirinden hizmet karşılığı olmayarak alınan hisseler ile zirai faaliyete bilfiil iştirak etmeksizin sadece üründen pay alan arazi sahiplerinin gelirleri gayrimenkul sermaye iradı olarak vergilendirilecektir.


KİRA GELİRİNİN BEYANI

Beyana tabi geliri sadece gayrimenkul sermaye iradından ibaret olan mükelleflerden;

-Bir takvim yılı içinde elde ettiği konut kira geliri, 2023 yılı için 21.000 TL’lik istisna tutarını (2024 yılı için 33.000 TL) aşanlar,

-Tevkifata tabi iş yeri kira gelirlerinin brüt tutarı 2023 yılı için 150.000 TL’lik beyanname verme sınırını (2024 yılı için 230.000 TL) aşanlar (Beyanname verme sınırı olan 150.000 TL’nin aşılıp aşılmadığının tespitinde, gelir vergisi kesintisine tabi brüt kira gelirleri ile konut kira gelirinin gelir vergisinden istisna edilen tutarı aşan kısmı birlikte dikkate alınacaktır.),

-Bir takvim yılı içinde mal ve hakların kiralanmasından elde edilen gelirlerden kesinti ve istisna uygulamasına konu olmayan ve tutarı 2023 yılı için 8.400 TL’lik beyanname verme sınırını (2024 yılı için 13.000 TL) aşanlar,

yıllık beyanname vereceklerdir.

Vergi kesintisine ve istisna uygulamasına konu olmayan kira gelirlerinin beyanında (örneğin, kazançları basit usulde tespit olunan mükellefe kiraya verilen iş yerinden elde edilen kira gelirlerinde olduğu gibi), 8.400 TL’lik tutar bir istisna olmayıp, beyanname verme sınırıdır. Bu tutarı aşan bir iş yeri kira geliri olduğunda tamamı beyan edilecektir.

Aile bireylerinin her birinin sahip oldukları mal ve haklardan elde ettikleri kira gelirleri için kendi adlarına ayrı ayrı beyanname vermeleri gerekmektedir.

Küçük ve kısıtlıların mükellef olması durumunda bunlar adına verilecek olan yıllık gelir vergisi beyannamesi veli, vasi veya kayyum tarafından imzalanacaktır.

Mal ve haklara hisseli olarak sahip olunması halinde, her ortağın sadece kendi hissesine karşılık gelen kira gelirlerini beyan etmesi gerekmektedir.


ÖRNEK HESAPLAMA

Örnek 2: Bursa Büyükşehir Belediyesi sınırları içinde tekstil ürünlerinin alım satımı faaliyetinde bulunan ve bilanço esasına göre defter tutan Mükellef (C)’nin 2023 takvim yılı ticari kazancı 5.000.000 TL’dir. Mükellef, 2023 takvim yılında 500.000 TL Bağ-Kur Primi ve 750.000 TL geçici vergi ödemiştir.

Mükellefin ayrıca ticari faaliyetinin dışında tevkif yoluyla vergilendirilmiş brüt 500.000 TL mevduat faizi ve repo geliri (Bu gelirler ticari işletmesine dahil değildir.) ile İzmir’de bulunan ve emlak vergi değeri 2.000.000 TL olan apartman dairesinden 150.000 TL konut kira geliri bulunmaktadır. Mükellef, konut kira gelirinde götürü gider yöntemini seçmiştir.

Mükellef ticari kazancı nedeniyle yıllık beyanname vermek zorunda olup, beyannameye konut olarak kiraya verdiği gayrimenkulden elde ettiği kira gelirini de dahil edecektir. Ticari, zirai ve mesleki kazancı nedeniyle yıllık beyanname verenler konut kira gelirine ilişkin istisnadan yararlanamayacağından bu gelire mesken istisnası uygulanmayacaktır. Kira gelirinde safi irat hesaplanırken %15 oranındaki götürü gider düşüldükten sonraki kalan tutar beyan edilecektir.

Gelir Vergisi Kanununun Geçici 67 nci maddesi hükmü uyarınca, mükellefin 2023 takvim yılında elde ettiği tevkif yoluyla vergilendirilmiş bulunan mevduat faizi ve repo geliri beyannameye dahil edilmeyecektir.

Mükellefin beyanı aşağıdaki gibi olacaktır:

Ticari kazanç 5.000.000 TL

Bağ – Kur primi 500.000 TL

Safi ticari kazanç (5.000.000 – 500.000) 4.500.000 TL

Gayrimenkul sermaye iradı (konut) 150.000 TL

Giderler (götürü) (150.000 X %15) 22.500 TL

Safi kira geliri (150.000 – 22.500) 127.500 TL

Beyan edilen gelirler toplamı (4.500.000 + 127.500) 4.627.500 TL

Vergiye tabi gelir (matrah) 4.627.500 TL

Hesaplanan gelir vergisi 1.712.400 TL

Mahsup edilecek geçici vergi 750.000 TL

Ödenmesi gereken gelir vergisi (1.712.400 – 750.000) 962.400 TL

 


Kaynak:GİB Rehber, İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/ticari-faaliyetin-yaninda-gayrimenkul-kira-geliri-olanlar-bu-kira-gelirlerini-beyannameye-nasil-dahil-edecek/feed/ 0
Meslek mensubu mesleki faaliyette bulunmuyorsa ticari faaliyette bulunabilir mi? https://www.muhasebenews.com/meslek-mensubu-mesleki-faaliyette-bulunmuyorsa-ticari-faaliyette-bulunabilir-mi/ https://www.muhasebenews.com/meslek-mensubu-mesleki-faaliyette-bulunmuyorsa-ticari-faaliyette-bulunabilir-mi/#respond Sat, 04 Feb 2023 08:08:40 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=137996 Meslek mensubu mesleki faaliyette bulunmuyorsa ticari faaliyette bulunabilir mi?
(Büro faaliyeti yok ve bordrolu çalıştığı şirketin beyannamesini imzalamıyor.)

Büro faaliyeti olmayan Meslek mensubu ticari faaliyette bulunabilir. Ancak ücretli olarak çalıştığı firmadan izin alması gerekir. Aksi takdirde tazminatsız iş akdi fesih edilebilir.


Aktif olarak bağımsız mali müşavirlik faaliyetinde bulunurken Çiftçi Kayıt Sistemine kayıt olup çiftçilik yapmak meslek kanuna uygun mudur?

Yasaklama sadece TİCARİ KAZANÇ içindir. Zirai kazanç faaliyeti meslek mevzuatına aykırı değildir.


SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİR VE YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLERİN ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI HAKKINDA YÖNETMELİK 

F – YASAK HALLER VE İSTİSNALARI 

Meslekle ve Meslek Onuru İle Bağdaşmayan Haller 

Madde 42 – Meslek mensuplarının aşağıda belirtilen davranışlarda bulunmaları meslekle ve meslek onuruyla bağdaşmayan hallerden sayılır.

a) Yanında çalıştırdığı kişilere karşı uygunsuz davranışlarda bulunmak, 

b) Aşırı içki ve kumar düşkünlüğü ile tanınmak, 

c)  (Değişik:R.G-21/11/2007-26707) İlgili mevzuat gereğince meslektaşlarına, müşterilerine ve kanunlara göre bilgi vermek zorunda olduğu kişi ve kuruluşlara bilgi vermemek veya kasten yanıltıcı bilgi vermek, 

d) Kanunlara göre yapılması yasak olan işlerden herhangi birini yapmak.

e)  (Ek:R.G-21/11/2007-26707) Meslekî etik ve meslekî bağımsızlık kurallarını ihlal etmek,

Ticari Faaliyette Bulunamama 

Madde 43 – Meslek mensupları, Türk Ticaret Kanununa göre (Tacir) veya (esnaf) sayılmalarını gerektirecek bir faaliyette bulunmazlar. Meslek mensupları kendi mesleki faaliyetleri dışında serbest meslek faaliyetinde bulunamazlar. Ticari mümessillik, ticari vekillik ve acentelik yapamazlar. Adi ve kollektif şirketlerde ortak veya komandit şirketlerde komandite ortak olamazlar. Limited ve anonim şirketlerin yönetim kurulu üyeliği ve başkanlığı görevinde bulunamazlar. 

Hizmet Akdi ve Çalışamama 

Madde 44 – (Mülga ibare:RG-22/5/2015-29363) (…) serbest muhasebeci mali müşavirler ve yeminli mali müşavirler gerçek ve tüzel kişilere tabi ve onların işyerlerine bağlı olarak hizmet akdi ile çalışamazlar. 

Reklam Yasağı 

Madde 45 – Meslek mensupları; iş elde etmek için, açık ve kapalı dolaylı veya dolaysız yöntemlerle reklamlarını yapamazlar ve yaptıramazlar. 

(Değişik:R.G-21/11/2007-26707) Meslek mensuplarının; tabelalarına, kartvizit, rapor ve bunlara benzer diğer yazışma kâğıtlarına; meslek unvanlarını, akademik unvanlarını, iletişim araçlarının numaralarını, açık adreslerini, internet adresi ile elektronik posta adresini yazmaları reklam sayılmaz.

Meslek mensupları, unvanlarını kullanarak mesleki konularda ve bilimsel nitelikte, gazete ve dergilerde devamlılık arz etmemek üzere yazı yazabilirler. Yayıncılık yapamazlar. 

Sadece iş tekliflerinde kullanılmak ve yazılı, sözlü ve görüntülü yayın araçları ile yayınlanmamak üzere kendilerinin, ortaklık veya şirket kuruluşlarında görev yapan diğer meslek mensuplarının öz geçmişlerini kapsayan tanıtıcı broşür bastırabilirler. Bu broşürlerde evvelce veya halen iş yaptıkları müşteriler açıklanamaz.

Kendileri veya mesleki ortaklık veyahut şirketleri adına işin gerektirdiği ciddiyet ve boyutta eleman arama ilanı verebilirler. 

İş ilişkisinde bulunduğu firmalar adına bu ilanları veremezler. 

Enaz ücretin Altında İş Kabul Edememe 

Madde 46 – Meslek mensuplarının hizmetlerine karşılık alacakları ücretin enaz miktarının tespitine dair usul ve esaslar ayrı bir yönetmelikle belirlenir. Bu miktarın altında iş kabulü yasak olup, bunun üzerindeki ücret, meslek mensubu ile iş sahipleri arasında serbestçe belirlenebilir.

Meslekle Bağdaşan İşler 

Madde 47 – Aşağıda belirtilen işler meslekle bağdaşan işlerden olup yapılmasında bir sakınca yoktur.

a) Bilirkişilik, tasfiye memurluğu, hayri ve ilmi kuruluşların yönetim kurulu üyeliği görevlerinde bulunmak, 

b) Limited ve anonim şirketler’de ortak, komandit şirketlerde komanditer ortak olmak veya murakıplık yapmak,

c) Meslek mensuplarının, üyesi oldukları ve kurumlar vergisinden muaf olan yapı, kalkınma ve tüketim kooperatifleri ve yardım sandıklarının yönetim ve denetim kurulları üyelikleri görevlerinde bulunmak,

d) Kadrolu olarak çalışmamak şartıyla öğretim ve eğitim amacı ile ders vermek,

e) Devamlılık arzetmemek kaydı ile gazete ve dergilerde yazı ve makale yazmak, 

f) Seminer ve konferanslara katılmak,

g) (Ek:R.G-21/11/2007-26707) Her türlü yazılı ve görsel sanat ve edebiyat faaliyetinde bulunmak.



Kaynak: İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/meslek-mensubu-mesleki-faaliyette-bulunmuyorsa-ticari-faaliyette-bulunabilir-mi/feed/ 0
SMMM Ofisi olan kişi ortak olduğu şirketin muhasebesini tutabilir mi? https://www.muhasebenews.com/smmm-ofisi-olan-kisi-ortak-oldugu-sirketin-muhasebesini-tutabilir-mi/ https://www.muhasebenews.com/smmm-ofisi-olan-kisi-ortak-oldugu-sirketin-muhasebesini-tutabilir-mi/#respond Tue, 26 Apr 2022 04:56:00 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=126202 Mali Müşavirlik ofisim var ve aynı zamanda ticari faaliyet yürüten limited şirket ortağı olursam ortağı olduğum limited şirketin mali müşavirlik işlemlerini yürütebilir miyim? Defterlerini kendi ofisimde tutmamda sakınca var mı?

SMMM Faaliyetinde hiç bir kısıtlama olmaz. Ortak olunan Firmanın veya aile bireylerinin işlemleri yapılabilir.


Hali hazırda kendine ait ofisi bulunan bir SMMM’nin yabancı bir şirkete olarak atanabilir mi?

Serbest çalışan meslek mensupları Limited ve Anonim şirketlerde müdür ve temsilci olmaz.


Muhasebeye ilişkin işlemleri işletmede bağımlı olarak çalışan meslek mensubu tarafından yerine getirilen mükelleflere, beyannamelerin elektronik ortamda gönderilmesi için şifre verilmesi hk.

 

T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
 İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü

   
Sayı : 11395140-105[Mük 257-2012/VUK-1- . . .]- 17/05/2013
Konu : Muhasebeye ilişkin işlemleri işletmede bağımlı olarak çalışan meslek mensubu tarafından yerine getirilen mükelleflere, beyannamelerin elektronik ortamda gönderilmesi için şifre verilmesi hakkında.  

 

         İlgide kayıtlı özelge taslağı ve ekinde alınan özelge talep formunuzda, 3568 sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu uyarınca ruhsat almış olup bağımlı olarak bir firmada çalışan oğlunuz tarafından defterlerinizin tutulmasının mümkün olup olmadığı ve tarafınıza verilecek kullanıcı kodu, parola ve şifre ile beyannamelerinizin internet üzerinden bizzat gönderilip gönderilemeyeceği hususlarında Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

         213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 257 nci maddesinin Bakanlığımıza verdiği yetkiye dayanılarak çıkarılmış olan 4 Sıra No.lu Vergi Beyannamelerinin Serbest Muhasebeci ve Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlerce İmzalanması Hakkında Genel Tebliğin 4 üncü bölümünde; mükelleflerin beyannamelerinin, kendilerine 3568 sayılı Kanunun 2/A-a maddesinde belirtilen hizmetleri bir bütün olarak fiilen veren meslek mensupları tarafından imzalanabileceği belirtilmiştir.

         Bu kapsamda, vergi beyannamelerini serbest muhasebeci veya serbest muhasebeci mali müşavirlere imzalatma zorunluluğu olan mükellefler aynı zamanda 213 sayılı Vergi Usul Kanununa göre tutulması gereken defterlerini de söz konusu meslek mensuplarına tutturmak zorundadırlar.

         Serbest muhasebecilik veya serbest muhasebeci mali müşavirlik ruhsatı alan ancak bağımlı olarak çalışanların, bağımlı çalıştıkları ve muhasebesinin sevk ve idaresinden sorumlu oldukları mükelleflerin beyannamelerini imzalayabilmeleri mümkündür.

         Bu açıklamalara göre, bağımlı statüde çalışan serbest muhasebeci mali müşavirlerin ancak bir gerçek ya da tüzel kişiye ait beyannameleri imzalamaları mümkün olup, bağımlı çalışan serbest muhasebeci/serbest muhasebeci mali müşavirler tarafından sadece bordrolu olarak çalıştıkları şirketin beyannameleri imzalanabilecektir.

         Birden fazla gerçek ya da tüzel kişiye ait beyannamelerin; bağımlı statüde çalışan aynı meslek mensubu tarafından imzalanması mümkün olmayıp, bu mükelleflerin defter ve muhasebe kayıtlarının bağımlı çalışan tarafından tutulamayacağı da tabiidir.

         Bilindiği üzere, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 257 nci maddesinin birinci fıkrasının (4) numaralı bendinde yer alan düzenleme ile Maliye Bakanlığı, vergi beyannameleri ve bildirimlerin, şifre, elektronik imza veya diğer güvenlik araçları konulmak suretiyle internet de dahil olmak üzere her türlü elektronik bilgi iletişim araç ve ortamında verilmesi, beyanname ve bildirimlerin yetki verilmiş gerçek veya tüzel kişiler aracı kılınarak gönderilmesi hususlarında izin vermeye veya zorunluluk getirmeye yetkili kılınmıştır.

         340 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile 3568 sayılı Kanun uyarınca çıkarılan tebliğler gereğince aktif büyüklüklerinin veya net satış hasılatlarının belli bir tutarın üzerinde olması nedeniyle beyannamelerini meslek mensuplarına imzalatma zorunluluğu bulunmayan mükelleflerin istemeleri halinde kendi beyannamelerini kullanıcı kodu, parola ve şifre almak suretiyle elektronik ortamda göndermeleri uygun görülmüştür.

         Öte yandan, 15 Sıra Numaralı Vergi Usul Kanunu Sirkülerleri ile 340 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde belirlenen esaslar çerçevesinde beyannamelerini elektronik ortamda doğrudan kendileri gönderebilecek mükelleflere ilave olarak, 3568 sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu uyarınca çıkarılan tebliğlere göre belirlenen aktif büyüklük ile net satış tutarı ölçüleri şartı aranılmaksızın; muhasebeye ilişkin işlemleri, işletmede bağımlı olarak çalışan ve 3568 sayılı Kanuna göre ruhsat almış bulunan meslek mensupları tarafından yerine getirilenler ile herhangi bir hadde ve sınırlamaya tabi olmaksızın, yeminli mali müşavirlerle tam tasdik sözleşmesi imzalamış olan mükelleflerin bağlı bulundukları vergi dairesinden kullanıcı kodu, parola ve şifre alarak beyannamelerini elektronik ortamda kendilerinin gönderebilecekleri açıklanmıştır.

         Yukarıda belirtilen şartları taşımayan mükelleflerin ise beyannamelerini 340 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde belirtilen açıklamalar doğrultusunda, elektronik beyanname gönderme aracılık yetkisi almış bulunan meslek mensupları ile aralarında hizmet sözleşmesi bulunması durumunda 340 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ekinde yer alan “Elektronik Beyanname Aracılık ve Sorumluluk Sözleşmesi” ni, meslek mensuplarıyla aralarında hizmet sözleşmesi bulunmaması durumunda ise münferit olarak gönderilecek beyannameler için “Elektronik Beyanname Aracılık Sözleşmesi” ni düzenlemek suretiyle elektronik ortamda göndermeleri gerekmektedir.

         Diğer taraftan, 31 Seri No.lu Vergi Usul Kanunu Sirkülerleri ile 5362 sayılı Kanuna göre kurulan meslek odaları ve birliklerinin, işletme hesabı esasına göre defter tutan üyelerine ait beyanname, bildirim ve eklerini elektronik ortamda göndermeleri uygun görülmüş olup, işletme hesabı esasına göre defter tutan meslek odası ve birlik üyesi mükelleflerin bağlı oldukları meslek odaları ve birlikleri vasıtasıyla 31 Seri No.lu Vergi Usul Kanunu Sirkülerleri ekinde yer alan sözleşmeyi düzenlemek suretiyle beyannamelerini elektronik ortamda gönderilmesine imkan sağlanmıştır.

         Yukarıda yer alan açıklamalar çerçevesinde, bir firmada bağımlı olarak çalışan oğlunuzun ancak bordrolu olarak çalıştığı şirketin beyannamelerini imzalayabilmesi mümkündür. Birden fazla gerçek ya da tüzel kişiye ait beyannamelerin; bağımlı statüde çalışan aynı meslek mensubu tarafından imzalanması mümkün olmadığından, iş yerinize ait defter ve muhasebe kayıtlarının bağımlı olarak başka bir şirkette çalışan oğlunuz tarafından tutulamayacağı da tabiidir.

         Bu nedenle, 3568 sayılı Kanuna göre ruhsat almış olup başka bir iş yerinde bağımlı olarak çalışan meslek mensubu oğlunuzun, sizin beyannamelerinizi imzalamaya ve iş yerinize ait defter ve muhasebe kayıtlarını tutmaya yetkisi bulunmaması nedeniyle tarafınıza kullanıcı kodu, parola ve şifre verilmesi mümkün olmadığından elektronik ortamda göndermek zorunda olduğunuz beyannamelerinizin,  340 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde yer alan usul ve esaslar doğrultusunda elektronik beyanname gönderme aracılık yetkisi almış; serbest muhasebeci, serbest muhasebeci mali müşavir veya yeminli mali müşavir yada 5362 sayılı Kanuna göre kurulan meslek odanız ya da birliğiniz vasıtasıyla elektronik ortamda gönderilmesi gerekmektedir.


Kaynak: İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/smmm-ofisi-olan-kisi-ortak-oldugu-sirketin-muhasebesini-tutabilir-mi/feed/ 0
Bir faaliyetin ticari faaliyet olarak değerlendirilebilmesi için taşıması gereken bazı özellikler bulunmaktadır. https://www.muhasebenews.com/bir-faaliyetin-ticari-faaliyet-olarak-deg%cc%86erlendirilebilmesi-ic%cc%a7in-tas%cc%a7imasi-gereken-bazi-o%cc%88zellikler-bulunmaktadir/ https://www.muhasebenews.com/bir-faaliyetin-ticari-faaliyet-olarak-deg%cc%86erlendirilebilmesi-ic%cc%a7in-tas%cc%a7imasi-gereken-bazi-o%cc%88zellikler-bulunmaktadir/#respond Tue, 08 Mar 2022 12:30:00 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=123799 Bir faaliyetin ticari faaliyet olarak değerlendirilebilmesi için taşıması gereken bazı özellikler bulunmaktadır. Bu özellikler aşağıdaki gibidir.

– Faaliyetin yerine getirilmesinin sermaye ve emeğe dayanıyor olması gerekmektedir.

  • Faaliyetin devamlı olması gerekmektedir. (Maliye Bakanlığınca bir takvim yılı içerisinde birden fazla tekrarlanan veya birden fazla takvim yılında tekrarlanan işlemlerde devam- lılık olduğu kabul edilmektedir).
  • –  Gelir getirici faaliyetlerin bir organizasyon dahilinde yapılmış olması gerekmektedir (İşye- ri açma, işçi çalıştırılması, ticaret siciline kaydolunması vb.)
  • –  Müessesenin, ticari ve sınai bir müessese şekil ve mahiyetinde olması gerekmektedir.

Davacının, sahibi olduğu arsa üzerine yaptırdığı binaya ait bağımsız bölümlerin sa- tışının ticari kazanç olduğundan bahisle davacı adına re’sen tarh edilen 2009/9 dö- nemine ait vergi ziyaı cezalı katma değer vergisinin kaldırılması istemiyle açtığı davanın; davacının daha önce ve sonrasında taşınmaz alım ve satımı yaptığına ilişkin bir tespit bu- lunmaması, kendisine ait taşınmazda kat karşılığı inşaat sözleşmesine istinaden bina ya- pılarak satılmış olması, servetin değerlendirilmesine ilişkin bir faaliyet olup, davacının bu faaliyeti sonucu servetin biçim değiştirdiği, dolayısıyla 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 37. maddesinde belirtilen anlamda “gayrimenkul alım satım ve inşa işiyle devamlı uğraş- ma” sayılamayacağından, davacının taşınmaz satımından elde ettiği gelirin ticari kazanç kapsamında vergilendirilmesinde hukuka uygunluk görülmediği gerekçesiyle iptaline ilişkin Antalya 1. Vergi Mahkemesi’nce verilen 26.02.2016 gün ve E:2015/1153, K:2016/179 sa- yılı karar, Konya Bölge İdare Mahkemesi tarafından onanmıştır.

Konya Bölge İdare Mahkemesi, 1. VDD, E. 2016/1219 K. 2017/744

Fizyoterapistlik faaliyetinin vergilendirilmesi

Fizyoterapistlik faaliyetinin;

  • -masaj salonu işletmeciliği faaliyeti kapsamında yürütülen bir faaliyet olması halinde
  • -mevcut ticari faaliyet dışında, ticari bir organizasyon ve sermaye unsuru hâkim ol- maksızın, şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabınıza, sermayeden ziyade şahsi mesaiye ve mesleki bilgiye dayalı olarak yapılması halinde, elde edilen ka- zancın serbest meslek kazancı kapsamında değerlendirilmesi
    gerekmektedir.
    İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı, 23.11.2018/ 62030549-120[65-2018/270]-E.1052623

Kaynak: türmob, 2021 Gelir Vergisi Beyanname Düzenleme Rehberi
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/bir-faaliyetin-ticari-faaliyet-olarak-deg%cc%86erlendirilebilmesi-ic%cc%a7in-tas%cc%a7imasi-gereken-bazi-o%cc%88zellikler-bulunmaktadir/feed/ 0
Sürekli taşıt alınıp satılması ticari faaliyet esaslarına göre vergilendirmeyi gerektirir. https://www.muhasebenews.com/su%cc%88rekli-tas%cc%a7it-alinip-satilmasi-ticari-faaliyet-esaslarina-go%cc%88re-vergilendirmeyi-gerektirir/ https://www.muhasebenews.com/su%cc%88rekli-tas%cc%a7it-alinip-satilmasi-ticari-faaliyet-esaslarina-go%cc%88re-vergilendirmeyi-gerektirir/#respond Tue, 08 Mar 2022 11:30:00 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=123795 “Gelir Vergisi Kanunu’nda bir kazancın ticari kazanç olarak nitelendirilebilmesi, bir faaliyetten kazanç sağlanması ve faaliyetin devamlılığı koşullarına bağlanmıştır. Maddi ve şekli anlamda bir ticari organizasyonun belirgin olmadığı durumlarda kazanç doğuran işlemin çokluğu devamlılık unsurunu belirleyen en nesnel ölçü olup, bir işlemin devamlılığı, işlemin aynı vergilendirme döneminde yinelenmesi ya da önceki vergilendirme döneminde de yapılmış olmasına göre belirlenebilir. Devamlılık unsurunun gerçekleşmesi halinde, bu işlemlerin kazanç sağlamak amacıyla yapılmadığını kanıtlama yükü vergi mükelleflerine düşer.

2003 yılında satın alınan 4 taşıtı 2004 ve 2005 yıllarında, 2004 yılında alınan 2 taşıtı 2005 ve 2006 yıllarında, 2006 yılında satın alınan 4 taşıttan üçünü 2007 yılında sattığı ve adına kayıtlı 2 taşıt daha bulunduğu saptanan davacının bu alım-satım faaliyetinden elde ettiği kazancın ticari kazanç olarak vergilendirilmesine ilişkin tüm koşullar gerçekleşmiştir. Bu alım-satımların ticari kazanç sağlama amacı dışında nedenlerle yapıldığı iddiasını kanıt- laması gereken davacı tarafından, yoklama üzerine idareye yapılan başvuru sırasında araçların ticari amaçlı alınıp satılmadığı, yakınlarının isteği üzerine geçici olarak adına tescil ettirildiğinin, dava dilekçesinde ise alım-satımdan kar değil zarar elde edildiğinin, ileri sürülmekle yetinildiği, ancak birden fazla kamyon, kamyonet ve otomobilin ticari amaçla alınıp satılmadığı iddiasını kanıtlayan hukuken geçerli herhangi bir bilgi ya da belge bulunamadığı anlaşıldığından, faaliyetin kazanç elde etmek amacıyla yürütüldüğü sonucuna varılmıştır. Bu nedenle vergi mahkemesi kararının, davacı adına faaliyetin saptandığı 20.2.2007 tarihi itibarıyla mükellefiyet tesis edilebileceği de göz önünde bulundurularak yeniden karar verilmek üzere bozulması gerekmiştir.”

DANIŞTAY 3. DAİRE, E. 2007/3751, K. 2009/2092


Kaynak: türmob, 2021 Gelir Vergisi Beyanname Düzenleme Rehberi
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/su%cc%88rekli-tas%cc%a7it-alinip-satilmasi-ticari-faaliyet-esaslarina-go%cc%88re-vergilendirmeyi-gerektirir/feed/ 0
E-Ticarette Agresif Satış Yöntemlerinin Rekabet ve Ticaret Mevzuatı Bağlamında Değerlendirilmesi https://www.muhasebenews.com/e-ticarette-agresif-satis-yontemlerinin-rekabet-ve-ticaret-mevzuati-baglaminda-degerlendirilmesi/ https://www.muhasebenews.com/e-ticarette-agresif-satis-yontemlerinin-rekabet-ve-ticaret-mevzuati-baglaminda-degerlendirilmesi/#respond Mon, 26 Apr 2021 23:00:25 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=96145

Av. Semra GÜRÇAL
semra@ozgunlaw.com


I. Giriş

Kasım ayı sayımızı sizlere sunmakta olduğumuz bu bültenimizde, sizlerle 1961 yılının Philadelphia’sında şükran gününün hemen ertesinde meydana gelen yoğun kalabalık ve trafiğe bağlı olarak yaşanan kaosun ortaya çıkardığı bir hikâyenin günümüzde özellikle 4054 Sayılı Rekabetin korunmasına Hakkında Kanun, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu bağlamında incelenmesini paylaşmak istiyoruz.

“Kara Cuma (“Black Friday”), ABD’de Noel alışverişinin başladığı gün olarak kabul gören ve aynı zamanda Şükran Günü’nden sonraki ilk cuma gününe verilen isimdir. Zira, ABD’de insanlar Şükran Günü’nden sonraki cuma günü Noel alışverişlerine başladıklarından bu tarih aynı zamanda mağazalar için büyük indirim ve kampanyaların başladığı gün olarak görülmektedir.

1961 yılında, Şükran gününü izleyen cuma günü gerçekleşen alışverişler öyle yoğun bir trafik ve kaosa sebebiyet vermiştir ki, bu nedenle bugüne Kara Cuma (“Black Friday”) denilmiştir.

Bu şekilde kaynağını kaos ve kargaşadan alan Kara Cuma (“Black Friday”) bugünlerde birer tüketici olarak hepimizin hayatında yer edinen, her yıl bir şekilde içine dahil olduğumuz veya dahil edildiğimiz ve bugün artık “gelenekselleşmiş” bir tüketim şenliğine – ya da tüketim çılgınlığına- evirilmiştir.

Zira, internet kullanımının yaygınlaşması, e-ticaret sitelerinin hızla çoğalması, sosyal medya platformlarının gelişmesiyle hayatımıza yepyeni reklam ve pazarlama yöntemleri girdiğinden bu yana; eskiden mağazada bulmayı aylarca beklediğimiz ürünleri “tek tıkla” satın alabilir hale geldik. Alışverişin bu kadar kolay ve “tek tıkla” ulaşılabilir hale gelmesi, zaten halihazırda ilgi toplamakta olan Kara Cuma (“Black Friday”)’yı daha da popüler hale getirmiştir.

Günümüz insanın süreklilik arz eden tüketim çılgınlığı, firmaların agresif pazarlama yöntemleri, tüketiciye en yüksek perdelerden seslenen kampanya ve indirimler, “makyajlanmış” fiyatlandırmalarla ve çoğu zaman önüne “muhteşem” “efsane” “harika” “süper” gibi çeşitli sıfatlar almasıyla birlikte sıradan bir Cuma gününün her yıl ilgiyle beklenen “özel bir güne” dönüştürmüştür.

Ancak bu “özel dönüşüm” neredeyse tüm ay devam eden reklamlar neticesinde; özellikle pazardaki yeri çok daha küçük ve rekabet etme gücü düşük olan aktörler açısından; üreticilerin “daha çok indirim yapana, hatta maliyetine satana” yönlendirilen algısına karşı büyük bir mücadeleye dönüşmüştür.  Bu anlamda Kara Cuma (“Black Friday”) pazarlamaları bir tüketim şenliği olarak kalmayarak ticaret ve rekabet hukuku bağlamında pek çok özel sonuç doğurduğunu söylemek mümkündür.

Elbette bu tüketim şenliğinin tüketiciye ve tüketici hukukuna sirayet eden de pek çok yönü oldu. Ayıplı ürünler, iade zorlukları yanıltıcı reklam ve etiketler derken tüketici kendisini şenliğe eşlik eden hukuki meselelerin de içerisinde bulmuştur.

Maalesef Black Friday’in tüketici nezdinde doğurduğu sorunlar bunlarla da sınırlı kalmayarak Black Friday gününde, aşırı kalabalıktan dolayı kaza oranları hayli artmıştır.   Örneğin, 28 Kasım 2008’de ise, New York’da Wal-Mart mağazasının açılışını bekleyen müşterilerinin mağaza kapısını kırmaları sonucunda bir çalışan hayatını kaybetmiştir. Keza, son yıllarda tüketicilerin birbirlerine gösterdikleri şiddet vakaları nedeni ile ortaya çıkan sorumluluklar, çalışanların maruz kaldıkları şiddet ve kazalar pek çok hukuksal sorunu da beraberinde getirmiştir.

Tüketici ve hatta iş hukuku nezdinde doğan sorunlar ayrı bir makale konusu yapılarak bu durumun hukuki, sosyolojik ve hatta psikolojik boyutları ayrıca ele alınabilir Bizler bu makalemizde sizlere Rekabet Kanunu ve Türk Ticaret Kanunu bağlamında bir inceleme gerçekleştireceğiz.

II. Konunun 4054 Sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun Çerçevesinde Değerlendirilmesi   

Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un 4. Maddesi uyarınca;

“Belirli bir mal veya hizmet piyasasında doğrudan veya dolaylı olarak rekabeti engelleme, bozma ya da kısıtlama amacını taşıyan veya bu etkiyi doğuran yahut doğurabilecek nitelikte olan teşebbüsler arası anlaşmalar, uyumlu eylemler ve teşebbüs birliklerinin bu tür karar ve eylemleri hukuka aykırı ve yasaktır.”

Maddenin devamında yasaklanan haller sayılmış olup bu haller aşağıdaki şekildedir;

a) Mal veya hizmetlerin alım ya da satım fiyatının, fiyatı oluşturan maliyet, kâr gibi unsurlar ile her türlü alım yahut satım şartlarının tespit edilmesi,

b) Mal veya hizmet piyasalarının bölüşülmesi ile her türlü piyasa kaynaklarının veya unsurlarının paylaşılması ya da kontrolü,

c) Mal veya hizmetin arz ya da talep miktarının kontrolü veya bunların piyasa dışında belirlenmesi,

d) Rakip teşebbüslerin faaliyetlerinin zorlaştırılması, kısıtlanması veya piyasada faaliyet gösteren teşebbüslerin boykot ya da diğer davranışlarla piyasa dışına çıkartılması yahut piyasaya yeni gireceklerin engellenmesi,

e) Münhasır bayilik hariç olmak üzere, eşit hak, yükümlülük ve edimler için eşit durumdaki kişilere farklı şartların uygulanması,

f) Anlaşmanın niteliği veya ticarî teamüllere aykırı olarak, bir mal veya hizmet ile birlikte diğer mal veya hizmetin satın alınmasının zorunlu kılınması veya aracı teşebbüs durumundaki alıcıların talep ettiği bir malın ya da hizmetin diğer bir mal veya hizmetin de alıcı tarafından teşhiri şartına bağlanması ya da arz edilen bir mal veya hizmetin tekrar arzına ilişkin şartların ileri sürülmesi,

Kanun’un 4. Maddesi ile getirilen yasaklamaya istisna olarak, m. 5’te muafiyet ile ilgili hüküm bulunmaktadır. Aşağıda belirtilen şartların tamamının varlığı halinde, teşebbüsler arası anlaşma, uyumlu eylem ve teşebbüs birliği kararları 4’üncü madde hükümlerinin uygulanmasından muaftır:

a) Malların üretim veya dağıtımı ile hizmetlerin sunulmasında yeni gelişme ve iyileşmelerin ya da ekonomik veya teknik gelişmenin sağlanması,

b) Tüketicinin bundan yarar sağlaması,

c) İlgili piyasanın önemli bir bölümünde rekabetin ortadan kalkmaması,

d) Rekabetin (a) ve (b) bentlerindeki amaçların elde edilmesi için zorunlu olandan fazla sınırlanmaması.

4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un 6. Maddesinde ise hâkim durumun kötüye kullanılması düzenlenmiştir. Buna göre,

Ticari faaliyet alanına başka bir teşebbüsün girmesine doğrudan veya dolaylı olarak engel olunması ya da rakiplerin piyasadaki faaliyetlerinin zorlaştırılmasını amaçlayan eylemler…

hâkim durumun kötüye kullanılması olarak örneklenmiştir. Bu itibarla, “rekabeti bozucu fiyat uygulamaları” bu kapsamda kabul edilecektir.

“Rekabeti bozucu fiyat uygulamaları” temel olarak beş başlık altında incelenmektedir. Bu uygulamalar “aşırı fiyatlandırma” çapraz sübvansiyon, fiyat ayrımcılığ, fiyat sıkıştırması ve yıkıcı fiyatlandırma olarak sıralanabilir.

Bu başlıklardan “yıkıcı fiyatlandırma” iktisadi üstünlüğüne dayanan bir teşebbüsün hasat yapma niyetiyle maliyet altında satış yaparak rakiplerini etkisizleştirme girişimi olarak tanımlanabilecektir.

Avrupa Komisyonu tarafından yapılan tanıma göre “yıkıcı fiyatlandırma”; hâkim konuma sahip bir işletmecinin bir veya daha fazla rakibini ortadan kaldırmak ya da disipline edebilmek adına veya potansiyel rakiplerin piyasaya girişine mâni olup bu şekilde piyasada var olan rekabetin derecesini ve muhafazasını ya da büyümesini engelleyerek kısa vadede fiyatlarını düşürüp sonucunda kasten kayba uğradığı veya karından feragat ettiği uygulamadır

Bununla belirtmek gerekir ki, yıkıcı fiyatlamadan söz edebilmek için;

  • Eylemi gerçekleştirenin “hâkim konuma sahip şirket” olması ve,
  • Hâkim konumdaki bu şirketin konusu hakimiyetin vermiş olduğu güç ile, Ticari faaliyet alanına başka bir teşebbüsün girmesine doğrudan veya dolaylı olarak engel olunması ya da rakiplerin piyasadaki faaliyetlerinin zorlaştırılmasını amaçlayan eylemler yapılmış olması

gereklidir.

Kara Cuma (“Black Friday”) örneğine baktığımızda ise uygulanan indirimin 24 saatle ve stoklarla sınırlı ürün için geçerli olduğunu görmekteyiz. Bu anlamda,

Hâkim olmayan bir şirketin 24 saatlik zaman diliminde sınırlı sayıda ürün için yaptığı satışların (Black Friday satışlarının) yıkıcı fiyatlandırma ve/veya rekabeti bozucu fiyat uygulamalarından sayılmayacağı söylenebilecektir.

Zira “rekabeti bozucu fiyat uygulamalarında” süreklilik önemli bir unsurdur.

Bu kapsamda öncelikle sektörde mevcut rekabetin niteliği ve ilgili işletmenin sahip olduğu pazar payı gibi hususlar gözetilerek ilgili teşebbüsün “hâkim durumda olup olmadığı” değerlendirilmelidir.

Sonrasında ise bu hâkim konumdaki şirketin fiyatlandırma politikasının Kanun’da belirtilen biçimde

Ticari faaliyet alanına başka bir teşebbüsün girmesine doğrudan veya dolaylı olarak engel olunması ya da rakiplerin piyasadaki faaliyetlerinin zorlaştırıcı” nitelikte ve devamlılıkta olmadığı da ayrıca değerlendirilmelidir.

Bununla birlikte bu değerlendirme sonucunda, tek bir e-ticaret veya perakende işletmecisinin piyasada hâkim durumda olmadığı sonucuna ulaşılsa dahi, Rekabet Kurulu’na ve Kanun’a göre de diğer teşebbüslerle yapılan anlaşmalar ya da birlikte davranışlar, “birlikte hâkim durum” yaratabilmekte olup konunun bu kapsamda ayrıca değerlendirilmesi de önemlidir.

Peki ya, rekabeti bozucu eylemlere ilişkin reklam sağlayıcı vasıtası ile yürütüldüğü hallerde reklam sağlayıcı bu reklamları yayınla yayınlanan reklamlardan sorumlu mudur?

Konuya ilişkin güzel bir örnek Rekabet Kurulu’nun K. 19-38/575-243 sayılı ve 07.11.2019 tarihli kararı ile verilmiştir.

İlgili kararda Google’ın Google Shopping Unit’te e-ticaret şirketlerinin reklamlarının gösterilmesine ilişkin ihale mekanizmasının, bu alanı tek bir teşebbüsün yüksek ücretler ile kapamasına yol açtığı ve bu durumun e-ticaret şirketlerinin Shopping Unit’teki görünürlüğünü azaltarak piyasanın rekabetçi yapısını tüketiciler aleyhine bozduğu iddiası ile yapılan şikâyette;

– Google LLC, Google International LLC, Google Reklamcılık ve Pazarlama Ltd. Şti.’den oluşan ekonomik bütünlük olan GOOGLE’ın dünyada ve Türkiye’de en çok kullanılan arama motoruna sahip olduğu, GOOGLE’ın elde ettiği gelirin çok büyük bir kısmının arama sayfalarında gösterdiği reklamlardan kaynaklandığı, (…)

– Ülkemizde e-ticaret hacminin bir önceki yıla göre %37 büyüyerek 2017 yılında 42,2 milyar TL’ye ulaştığı ve çevrim içi perakende ticaretin toplam perakende ticaret içindeki payının %4,1 olduğu,

– Yeni kullanıcı ve müşterilerin tüketim alışkanlıklarının GOOGLE’ın eylemlerinden olumsuz etkilenmesi ve rekabet şartlarının bir e-ticaret şirketi lehine fakat tüketiciler aleyhine olacak şekilde oluşması ihtimalinin yüksek olduğu, (…)

– Çevrim içi perakende pazarındaki oyuncuların farklı iş modelleri (doğrudan satış, pazar yeri vb.) ile birbirlerinden farklılaştıkları ve farklı kategorilerde (elektronik, giyim, hediyelik eşya vb.) uzmanlaştıkları, mevcut oyuncuların pazar paylarının dağınık olduğu ve bu nedenle ilgili pazarda herhangi bir hâkim durum ya da baskın pazar gücünden bahsetmenin mümkün olmadığı (…)

– Başvuru sahibi açısından en önemli reklam mecrasının arama hizmetlerine yönelik reklam mecrası olduğu,

– GOOGLE’ın Shopping Unit için oluşturduğu ihale mekanizmasının endişe yarattığı ve fahiş fiyatlandırma ile sonuçlanabilecek bu mekanizmanın e-ticaret siteleri arasında dışlayıcı olmayacak şekilde oluşturulmasına yönelik tedbirlerin alınması gerektiği, (…(

– GOOGLE’ın hâkim durumda bir teşebbüs olarak özel sorumluluğunun bulunduğu,

– GOOGLE’ın Shopping Unit alanını bir teşebbüsün hâkimiyetine bırakması durumunda e-ticaret siteleri arasındaki rekabetin bozulacağı, bu teşebbüslerin faaliyetlerinin zorlaşacağı, eylemin süresine bağlı olarak piyasa dışına itilecekleri ve GOOGLE tarafından düzenlenen ortalama ihale fiyatlarının yükselip fahiş fiyatların oluşmasına sebebiyet vereceği,

(…)

– Trendyol markasıyla faaliyet gösteren DSM Grup Danışmanlık İletişim ve Satış Ticaret A.Ş.’nin1 “Kara Cuma” olarak adlandırılan 19-23 Kasım tarihleri arasında Google Shopping alanını, verdiği olağanüstü yüksek teklifler ile münhasırlaştırdığı,

– Trendyol’un söz konusu ihale mekanizmasına “Kara Cuma” döneminde verdiği teklifler nedeniyle oluşan ortalama kelime bazlı CPC fiyatlarına ve aynı ürün gruplarına ait bir hafta önceki (12-16 Kasım tarih aralığındaki) ortalama fiyatlara bakıldığında arada oldukça yüksek farkların oluştuğunun görüldüğü,

– Bahse konu durumun Trendyol dışında başka hiçbir teşebbüsün Shopping alanına reklam verememesine sebep olduğu, diğer teşebbüslerin bu alana reklam vererek satış yapabilme imkânından mahrum kalmasının yıkıcı etkilerinin bulunduğu, bu durumun başvuru sahibi açısından olumsuz etkiler yarattığı,

(…)

Belirtilmiştir. Verilen kararda;

GOOGLE hakkındaki ayrımcılık iddialarının değerlendirilmesinde son olarak ilgili pazarın özellikleri ve GOOGLE’ın mevcut ticari konumunun da dikkate alınması gerektiği, genel arama hizmetleri pazarında faaliyet gösteren GOOGLE’ın  gelirlerini reklamcılık hizmetlerinden elde ettiği,  bu kapsamda e-ticaret firmalarına reklam yeri sunan GOOGLE, ürün reklamlarına ilişkin açık artırmalarda en yüksek fiyatı veren üzerinden reklam sıralaması yaparken kârını maksimize etmeyi amaçlamamasının olağan olduğu, öte yandan GOOGLE’ın mevcut durumda hissedarı olduğu bir e- ticaret firması bulunmadığından ve dolayısıyla alt pazarda faaliyet göstermediğinden, e-ticaret firmaları arasında ayrımcılık yapmasını gerektirecek ve kötüye kullanma anlamında stratejik davranışlarda bulunmasına neden olacak bir güdüsünün bulunmadığına

karar vermiştir.

Karara göre, tam tersi GOOGLE’ın algoritmalarını Shopping Unit alanını tek bir e-ticaret firmasının hâkimiyetine bırakacak şekilde dizayn etmesi ve bu suretle e-ticaret pazarında rekabetin azalmasına sebep olması orta ve uzun vadede GOOGLE’ın gelir kaybına neden olabilecektir. Bu durum da hem ticari anlamda hem de marka algısı anlamında olumsuz bir sonuç doğuracağından GOOGLE açısından rasyonel bir tercih olmayacaktır.

Bu kapsamda Kurul şikâyet konusu durumların Google’ın bir ticari faaliyet alanı olan reklam yayınlamama faaliyeti kapsamında değerlendirilmesi gerektiğine ve haksız rekabet teşkil etmeyeceğine karar vermiştir.  Bununla birlikte kararda geçen e-ticaret sitesi hakkında aşağıdaki tespitler yapılmıştır.

“(194) Kara Cuma döneminin hemen öncesi ve sonrasına yönelik verilerin daha yakından incelenmesi sonucunda, 15 Kasım’dan 20 Kasım tarihine kadar olan dönemde, Trendyol’un tekliflerinin hızla arttığı ve artan teklifler neticesinde, Trenyol’a ait ürün reklamı gösterimlerinin ve ürün reklamlarına yapılan tıklamaların da doğal olarak arttığı belirtilmiştir. 20 Kasım tarihinden sonra ise, Trendyol’un teklifleri ve dolayısıyla Trendyol’un ürün reklamı gösterimleri ve ürün reklamlarına yapılan tıklamaların da azaldığı gösterilmiştir.

Trendyol’un, 21 Kasım tarihindeki ürün reklamı harcamalarının Türkiye’deki tüm ürün reklam harcamalarının yaklaşık %(…) tekabül ettiği, Trendyol’un ortalama teklifi (…) Amerikan Doları tutarında iken, diğer tüm reklam verenler tarafından verilen ortalama teklif tutarının ise (…)Amerikan Doları olarak tutarında olduğu, başka bir deyişle, Trendyol’un ortalama teklif tutarının rakiplerine kıyasla (…) kat daha yüksek olduğu belirtilmiş, öte yandan Trendyol’un bu durumda dahi ürün reklamı gösterimlerinin yalnızca yaklaşık %(…), ürün reklamı tıklamalarının ise yalnızca %(…) kazanabildiği ifade edilmiştir.

GOOGLE, Trendyol’un 2018 yılı Kara Cuma (Kasım 2018) döneminde agresif bir reklam pazarlama kampanyası yürüttüğü, bu durumun nedeni olarak da Trendyol’un, 2018 yılında Çin asıllı Alibaba Grubu tarafından kısmen devralınması gösterilmiştir. Söz konusu devralmanın ardından, Trendyol’un Kasım 2018’deki Kara Cuma gibi tatil veya alışveriş günleri zamanlarında yoğun bir şekilde (hem çevrim içi ve hem de çevrim dışı olarak) reklam vermek üzerine bir strateji belirlediği ifade edilmiştir.

Trendyol’un Ekim-Kasım 2018 tarihinde Kara Cuma gibi alışveriş günleri zamanlarında yoğun bir şekilde reklam vermek üzerine bir strateji belirlediği ve buna yönelik bütçe ayırdığı ancak senenin geri kalan dönemlerinde agresif bir reklam verme stratejisinden uzaklaştığı anlaşılmaktadır.”

Bu anlamda Kurul, yayınlanan reklam içeriklerine değil de Google’ın faaliyet alanı kapsamında yürüttüğü bu reklam hizmetini haksız rekabet değerlendirmesine esas almıştır.

Başvurucunun bahse konu e-ticaret sitesi karşısında Google tarafından belirlenen “aşırı fiyatlandırmaya”  katlama gücü olmadığı bu durumun haksız rekabet teşkil ettiği zira kendisine bir öne çıkma  imkanı tanınmadığı yönündeki şikayetine istinaden ise Google’ın uyguladığı açık artırma modeli çerçevesinde bir değerlendirme yaparak  fiyatların GOOGLE tarafından belirlenmediği, e- ticaret firmalarının sunduğu teklifler ve kalite skorları çerçevesinde şekillendiği, GOOGLE’ın kullanmakta olduğu genelleştirilmiş ikinci fiyat açık artırmasının teklif verenin, bir sonraki teklif verenin teklifini geçmek için yeterli tutarı ödediği bir sistem olduğu, bu sistemde kendi teklif ettiği tutar çok yüksek olsa dahi gerçekte ödediği tutarın reklamın gerçek değerine yakın bir tutar olduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla, aşırı fiyat iddialarının da gerçeği yansıtmadığı sonucuna varmıştır.

III. Durumun Türk Ticaret Kanunu ve Haksız Rekabet Hükümleri Çerçevesinde Değerlendirilmesi

TTK’nın 55. Maddesi ile “Dürüstlük kuralına aykırı davranışlar, ticari uygulamalar” ın haksız rekabet teşkil edeceği düzenlenmiştir. Bu kapsamda Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri yasaklanmıştır. Madde kapsamında;

1. Başkalarını veya onların mallarını, iş ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek,

2. Kendisi, ticari işletmesi, işletme işaretleri, malları, iş ürünleri, faaliyetleri, fiyatları, stokları, satış kampanyalarının biçimi ve iş ilişkileri hakkında gerçek dışı veya yanıltıcı açıklamalarda bulunmak veya aynı yollarla üçüncü kişiyi rekabette öne geçirmek, (…)

5. Kendisini, mallarını, iş ürünlerini, faaliyetlerini, fiyatlarını, gerçeğe aykırı, yanıltıcı, rakibini gereksiz yere kötüleyici veya gereksiz yere onun tanınmışlığından yararlanacak şekilde; başkaları, malları, iş ürünleri veya fiyatlarıyla karşılaştırmak ya da üçüncü kişiyi benzer yollardan öne geçirmek,

6. Seçilmiş bazı malları, iş ürünlerini veya faaliyetleri birden çok kere tedarik fiyatının altında satışa sunmak, bu sunumları reklamlarında özellikle vurgulamak ve bu şekilde müşterilerini, kendisinin veya rakiplerinin yeteneği hakkında yanıltmak; şu kadar ki, satış fiyatının, aynı çeşit malların, iş ürünlerinin veya faaliyetlerinin benzer hacimde alımında uygulanan tedarik fiyatının altında olması hâlinde yanıltmanın varlığı karine olarak kabul olunur; davalı, gerçek tedarik fiyatını ispatladığı takdirde bu fiyat değerlendirmeye esas olur,

7. Müşteriyi ek edimlerle sunumun gerçek değeri hakkında yanıltmak,

8. Müşterinin karar verme özgürlüğünü özellikle saldırgan satış yöntemleri ile sınırlamak, (…)

dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri olarak değerlendirilir ve hukuka aykırı kabul edilir.

Bununla birlikte yukarıda konuyu rekabet Kanunu çerçevesinde değerlendirirken belirtmiş olduğumuz “süreklilik” burada da önemli bir unsurdur. Bu anlamda Black Friday’de yapılan 24 saate özel ve stoklarla sınırlı indirimlerin haksız rekabet teşkil edip etmeyeceği ayrı bir sorudur.

Zira yukarıda belirtilen 55/a-6 maddesi içerisinde “birden çok kere” ifadesi kullanılarak tekrar ve sürekliliğin önemli bir unsur olduğu vurgulanmıştır.

Buna karşın sayılan diğer haller için bir tekrar öngörülmemiştir. Bu anlamda belirtmek gerekir ki haksız rekabet bakımından inceleme pek çok açıdan yapılabilecektir.

Örneğin, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 61. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca, tüketiciyi aldatıcı veya onun tecrübe ve bilgi noksanlıklarını istismar edici, can ve mal güvenliğini tehlikeye düşürücü, şiddet hareketlerini ve suç işlemeyi özendirici, kamu sağlığını bozucu, hastaları, yaşlıları, çocukları ve engellileri istismar edici ticari reklam yapılamayacaktır. Aksi yöndeki reklamlar haksız ticari uygulama niteliğindedir.

Bu anlamda haksız rekabet değerlendirilirken uygulanan satış politikalarının diğer kanunlarla belirtilen haksız ve hukuka aykırı durum düzenlemeleri ile birlikte değerlendirilmesi gerekecektir.

Neticede haksız rekabet kanunla özel olarak şartları düzenlenmiş olan bir haksız fiildir. Bu nedenle, TTK m. 55/1/a-8 uyarınca haksız rekabet teşkil eden fiillerin, aynı zamanda haksız ticari uygulamadır. Aynı şekilde tam tersini söylemek de mümkündür.

Bu anlamda, her ne kadar “sınırlı sayıda ve sınırlı sürede” yapılan fiyat uygulamaları olsalar da tüketiciyi aldatan fiyat uygulamaları, tüketiciyi yanlış yönlendiren, ürün vasıflarını doğru göstermeyen ve abartılı reklamlar aynı zamanda haksız ticari uygulamalardır. Bu eylemler aynı zamanda Türk Ticaret Kanunu kapsamında birer haksız rekabet eylemi olarak nitelendirilmelidir.

IV. Agresif Satış Politikaları Kapsamında “Örtülü Reklam”

Son yıllarda indirim haberlerini aldığımız mecralara baktığımızda bu mecraların doğrudan markaların yaptığı reklamların yanında, belki de en çok sosyal medya olduğunu söyleyebiliriz.

Zira son yıllarda, beğenerek takip ettikleri sosyal medya fenomenlerinin “tek tıkla” ve günün deyişiyle “yukarı kaydırarak” incelemeye sunduğu indirimli ürünlere yönlendirilen tüketici algısı “hiç aklında olmayan” ürünleri satın almış olarak bulabilmektedir.

İşte burada firmalar/markalar ile tüketici arasındaki “kurumsal/ticari” ilişkiyi ortadan kaldırarak doğrudan tüketicinin parmağının ucuna ulaşan, daha doğrudan, pek çok reklamın gerçekleştirebileceğinden çok daha öte bir “yönlendirme” durumu ortaya çıkabilmektedir.

Bu yönlendirme Kara Cuma (“Black Friday”) gibi indirim günleri öncesinde oldukça yoğunlaşarak tüketiciyi çepeçevre sarar hale gelmektedir.

Yasal sınırların net olmadığı sosyal medyada kullanıcıların yaptıkları bu paylaşımların günümüzde tüketiciyi yönlendirmedeki etkisi yadsınamaz olsa da bu paylaşımların örtülü reklam çerçevesinde değerlendirilip değerlendirilmeyeceği halihazırda önemli bir tartışmadır.

Örtülü reklamı, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun 62. Maddesinde

“Reklam olduğu açıkça belirtilmeksizin yazı, haber, yayın ve programlarda, mal veya hizmetlere ilişkin isim, marka, logo veya diğer ayırt edici şekil veya ifadelerle ticari unvan veya işletme adlarının reklam yapmak amacıyla yer alması ve tanıtıcı mahiyette sunulması” olarak tanımlıyor ve her türlü iletişim aracında sesli, yazılı ve görsel olarak örtülü reklam yapılmasını yasaklıyor. Aynı şekilde, Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun, (2011: Madde 3/g) lafzını ‘gizli ticarî iletişim’e dönüştürdüğü örtülü reklamı, “medya hizmet sağlayıcı tarafından reklam yapmak maksadıyla veya kamuyu yönlendirebilecek şekilde; mal veya hizmet üreticisinin faaliyetinin, ticarî markasının, adının, hizmetinin ve ürününün reklam kuşakları dışında ve reklam yapıldığına ilişkin açıklayıcı bir ses veya görüntü bulunmaksızın programlarda sözcükler veya resimler ile tanıtılması”

şeklinde tanımlanmakta olup kanun örtülü reklam yapılmasını yasaklamaktadır.

Ayrıca, Ticari Reklam ve İlanlara İlişkin İlkeler ve Uygulama Esaslarına Dair Yönetmelik 5/d maddesi de aynı yöndedir:

“Biçimi ve yayımlandığı mecra ne olursa olsun, bir reklamın reklam olduğu açıkça anlaşılmalıdır. Bir reklam haber ve yorum öğeleri içeren bir mecrada yayımlandığında, reklam olduğu kolaylıkla algılanacak biçimde belirtilir. Örtülü reklam yapılamaz.”

Aynı şekilde Radyo ve Televizyon Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun’un 21/5 maddesinde de her türlü yayında gizli (örtülü) reklamın yapılmasının yasak olduğu belirtilmiştir.

Örtülü reklam”ın tanımı ise Radyo ve Televizyon Yayınlarının Esas ve Usulleri Hakkında Yönetmelik’ in (“RTÜK Yönetmeliği”) 4. Maddesinde “gizli reklam” adı altında yapılmıştır: “Gizli reklam; yayıncı tarafından reklam yapma maksadıyla, malların, hizmetlerin, ismin, ticari markanın veya üretici veya hizmet sağlayıcının faaliyetlerinin, para karşılığı veya benzer sebeplerle, programlarda logo, ticari unvan, tescilli marka, görüntü, sözlü ifade veya bunları çağrıştırabilecek imalar yoluyla tanıtımını ifade eder.”

Algı ve/ya da farkındalık eşiğinin altı ya da üstü üzerinden bir değerlendirme de yapılabilir ya da mesajın ulaştığı hedef alımlayıcı nispetine, tiraj ve reyting gibi ölçümlemelerdeki ulaşılan alımlayıcı sayısının yüksekliğine de bakılabilir. Ne yapılırsa yapılsın, sonuçta, herkesçe görülebilir ve abartılı olduğu kolaylıkla düşünülebilir bir bilgilendirme mesajı, sayısı yüksek bir kitleye yönelik hazırlanıyor ve iletiliyorsa örtülü reklam şüphesi kuşkusuz güçlenecektir.

Bu kapsamda kanaatimizce reklam yapma amacıyla hareket edilmesi ve fakat bunun açıkça değil de üstü kapalı bir şekilde imalar yoluyla gerçekleştirilmesi de örtülü reklam olarak değerlendirilebilecektir.

Doğrudan sosyal medyaya ilişkin olmamakla birlikte bir köşe yazısının incelenmesi neticesinde Reklam Kurulu’ nun vermiş olduğu, D. 2017/4108, T. No. 268, sayılı ve 09.01.2018 tarihli karar oldukça dikkat çekicidir.

Bu karardaF1 Gazetesi’nin 24.11.2017 tarihli nüshası ile www.F1.com.tr adresli internet sitesinin 24.11.2017 tarihli görünümünde yer alan ve köşe yazarı K1 tarafından kaleme alınan köşe yazısında;

“Efsane Cuma’ İçin Alışveriş Listem Hazır…

İNTERNETTEN alışverişe acayip ısındım. Veriyorsun siparişi… Hooop! Cicili bicili paketler kapıda. Sanki hediye gelmiş gibi… Her ne kadar parasını versen de böyle bir duyguya kapılıyorsun. İşte ben tam da böyle bir ruh halindeyken… Geldi “EFSANE CUMA” olayı.

Bu cumayı “efsane” yapan unsur şu: Bugün gece yarısına kadar “hepsiburada.com”da alışveriş yapanlara yüzde 80’e varan indirimler var. Bugün “….com”a dalacağım. Ve şu ürünleri satın alacağım:

(…)

X2’da inanılmaz indirim: Bugün günlerden Efsane Cuma… Bugün o gün. X2’da yüzde 80’e varan bir indirim var bugün. Milyonlarca üründe. Çıldırır insan. Ama çıldırmayın. Sakince listenizi yapın. Ben de yaptım ayıptır söylemesi. Evet, Hindistan’dayım ama İstanbul’daki evin ihtiyaçları bitmiyor ki…

Bu “indirim” de sihirli bir kelime, duyunca gözleri ve kulakları dikiveriyor insanın…

“Aman bir şey kaçırmayayım!” diye…

Tuvalet kâğıdı, diş macunu, deterjan, mutfak havlusu, temizlik malzemeleri gibi stoklanacak bir sürü gündelik malzemeyi ….’nın “Efsane Cuma” indiriminden karşılıyorum.

‘X2’da inanılmaz indirim: Bugün günlerden Efsane Cuma

– Bugün çılgın bir gün… Damarlarımızdan alışveriş akıyor…

‘X2’da inanılmaz indirim: Bugün günlerden Efsane Cuma

Evet, bundan çok gurur duyuyoruz. Hem onlara verdiğimiz destek tarafında hem de müşterileri onlara yönlendirme tarafında kadınları teşvik ediyoruz. Bizim ana sayfamıza gelen müşteriyi, “Bak girişimci kadınlara seni yönlendireyim!” diye bir yerimiz var. Çünkü kadın gücüne inanıyoruz, kadın girişimcileri desteklemek gerektiğine de. “Efsane Cuma”da tabii ki o kadınların indirimli ürünleri de var!

şeklinde ifadelere yer verildiği ve bir e ticaret sitesinin isminin paylaşıldığı tespit edilmiştir.

Bahsi geçen köşe yazılarında www…….com adresli internet sitesi, bu sitede satışa sunulan ürünler ve yapılan indirimler ile ilgili çok sayıda övücü ve talep yaratıcı ifadeye yer verildiği, söz konusu yazılarda özellikle;

“Bugün gece yarısına kadar “….com”da alışveriş yapanlara yüzde 80’e varan indirimler var. Bugün “….com”a dalacağım…”, ““X2’da inanılmaz indirim: Bugün günlerden Efsane Cuma… Bugün o gün. X2’da yüzde 80’e varan bir indirim var bugün. Milyonlarca üründe. Çıldırır insan…”

şeklinde reklam sloganı niteliğinde ifadelere yer verilmek suretiyle, tüketicilerin aydınlanma ve bilgilenme ihtiyacını karşılama ve haber verme amacının dışına çıkılarak tüketici tercihlerini bilinçli olarak yönlendirebilecek şekilde ürün satın alınmasının teşvik edildiği ve dolayısıyla inceleme konusu yazılarda yer alan ifadelerin Yönetmelik’te belirtilen abartısız ve orantılı olma, tüketicilerin aydınlanma ve bilgilenme ihtiyacını karşılama ve tüketici tercihlerini bilinçli olarak yönlendirebilecek şekilde mal veya hizmetlerin kiralanmasının veya satın alınmasının teşvik edilmemesi ölçütlerini aştığı, böylelikle anılan yazılar vasıtasıyla www…..com adresli internet sitesinin örtülü reklamının yapıldığı, bu nedenle söz konusu yazıların örtülü reklam yönüyle; Ticari Reklam ve Haksız Ticari Uygulamalar Yönetmeliğinin 22/1, 22/2, 23/1 inci maddeleri, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 61 inci maddesi, hükümlerine aykırı olduğuna,

karar verilmiştir.

Yani aslında hemen her gün denk geldiğimiz pek çok yerde karşımıza çıkan ve tüketici psikolojisini ciddi anlamda yönlendiren “indirim bildirimleri” örtülü reklam olarak nitelendirilmeye açıktır. Ancak bu konunun halihazırda tartışmaya açık ve her somut olay için ayrı değerlendirilmesi gereken bir konudur.

SONUÇ;

Yukarıda izah edildiği üzere, Kara Cuma (“Black Friday”) de firmaların uyguladıkları agresif satış yöntemleri ve bu kapsamda fiyat indirimleri, sosyolojik boyutunun yanında, özellikle rekabet hukuku ve Türki Ticaret Kanunu’nun haksız rekabet hükümleri bağlamında oldukça önemli sonuçlara sahiptir.

Rekabet hukuku bakımından durumun bir ihlal olarak nitelendirilip nitelendirilemeyeceği konusunda, teşebbüslerin sektörde hâkim konuma sahip olup olmadıkları ve bu itibarla, “rekabeti bozucu fiyat uygulamaları” nın mevcut olup olmadığı gibi pek çok unsur kapsamında değerlendirme yapmak gerekecektir. Bununla birlikte Kara Cuma (Black Fiday) indirimlerinin süreklilik arz etmemesi ve sınırlı ürüne yönelik olması dolayısı ile şimdiye kadar yapılan indirimler “yıkıcı fiyatlandırma” olarak görülmemiştir.

Türk Ticaret Kanunu kapsamında değerlendirildiğinde ise bu özel günlere yönelik satış politikalarına ilişkin uygulamada teşebbüslerin yetkilerinin “sınırsız” olmadığı, tüketiciyi yanlış yönlendiren, yanıltıcı reklam ve fiyatlandırmaların ve/veya ürün hakkında abartılı ifade içiren açıklamaların haksız ticari uygulamalar olduğu ve bu durumların varlığının ayrıca haksız rekabet de teşkil edebileceği söylenebilecektir.

Bu hukuki düzenlemeler pazarın diğer “küçük” aktörlerine doğrudan bir yarış imkânı vermese dahi, yanıltıcı uygulama ve aldatıcı fiyatlandırmalarla tüketiciyi yanıltılmak sureti ile yapılan ticareti, bu anlamda “haksız rekabeti” engelleyici bir mekanizma olarak kullanılabilecektir.


Kaynak: Av. Semra Gürçal – İçerik, Ozgun Law firmasının özel izni ile yayınlanmıştır. Yazıya ilişkin tüm hak ve sorumluluk yazara aittir.
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


YAZARIN DİĞER YAZILARI

COVID-19 Nedeni ile Çin Devletine Karşı Hukuksal Yollara Başvurulmasına İlişkin Bir Değerlendirme
Covıd-19 Sonrası Yeni Dünya Düzeni – Dijital Para Ve Türk Mevzuatındaki Yeri
5551 Sayılı İş Mahkemeleri Kanunu Yeniden Düzenleyen İş Mahkemeleri Kanun Tasarısı TBMM Adalet Komisyonunda…
Enerji Şartı Anlaşması ( “EŞA” ) Kapsamında Doğan Yatırım Uyuşmazlıklarının Çözümü ve Tahkim Yargılaması
Sınır Ötesi Alacakların Tahsilinde “Avrupa İlamsız İcra Takibi” Ve “Avrupa Ödeme Emri” Nin Düzenlenmesi
Finansal Sektöre Olan Borçların Yeniden Yapılandırılmasında Yeni İstanbul Yaklaşımı
Erken Kapama Komisyonlarında “Arkası Yarın” (Av. Semra Gürçal)
]]>
https://www.muhasebenews.com/e-ticarette-agresif-satis-yontemlerinin-rekabet-ve-ticaret-mevzuati-baglaminda-degerlendirilmesi/feed/ 0
İnternette “Youtube” Olarak Reklam Alanlar Vergi Ödeyecekler mi? https://www.muhasebenews.com/internette-youtube-olarak-reklam-alanlar-vergi-odeyecekler-mi/ https://www.muhasebenews.com/internette-youtube-olarak-reklam-alanlar-vergi-odeyecekler-mi/#respond Sat, 03 Apr 2021 01:00:38 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=104053

Ertuğrul KILIÇ
SMMM, Bağımsız Denetçi Sorumlu Ortak
ertugrul.64@gmail.com


Teknolojinin gelişmesi, kullanıcı sayısının hızla artması, yeni sosyal ve ekonomik alanların ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Sosyal ilişkilerin dijital ortam üzerinden yürütülmesi ve bir mekân gibi işlem görmesi ekonomik ilişkileri de o alana taşıdı.

Ekonomik kazanç elde etmek isteyenler, bu alanda çeşitli biçimlerde ilişkiler kurarak ürettikleri mal ve hizmetlerin tanıtım (reklam) ve satımını yaparak gelir elde etmektedirler. Kendi şahıslarına ait internet alanlarında üretmiş oldukları içeriklerden, Google aracılığıyla reklam alarak, kazanç elde etmektedirler.

Basında, “Maliye, Google Ireland’ın Türkiye’deki gerçek kişilerin banka hesaplarına yaptığı ödemeler üzerinden geriye dönük 5 yıllık vergi incelemeleri başlattı” haberleri üzerine özellikler gençlerin ürettikleri içerikleri “youtube” üzerinden yayınlaması ve bu yayınlar dolayısıyla bir gelir elde etmesi gelir idaresinin dikkatini çektiği gibi birçok içerik yükleyici genci de vergi ödenecek telaşına sürükleyerek, tedirgin etmektedir.

Bu konuda değişik görüşler olmakla birlikte vergi idaresi bu kazançların vergiye tabi olduğu görüşü ile geriye doğru, banka hesapları üzerinden inceleme yapmaya başladığı basına yansımaktadır. Peki, her kazanç sağlayan vergi verecek mi?

Bir faaliyetin “ticari faaliyet” sayılabilmesi için kazanç sağlama niyet ve kastı gerekmemekle birlikte, faaliyeti icra eden organizasyonun bütün unsurları ile birlikte değerlendirildiğinde kazanç sağlama potansiyeline sahip olması gerektiği verginin konusuna girmektedir. Verginin konusuna giren bir kazançtan da kanunlarımız gereği vergi alınması için yeterli olmaktadır.

Gelir idaresi internet alanı kiralayarak “youtube” içerikleri üzerinden alınan reklamların ticari bir faaliyet olduğunu gelirlerinin Gelir Vergisi Kanunu 85’ci maddesine göre beyanname vererek gelirlerini beyan etmeleri gerektiğini bir özelgeye bağlayarak açıkladı.[1]

Bazı görüşlere göre “youtube” kazançlarının bir serbest meslek kazancı olduğu bu nedenle yapılan işlem içerisinde emek olduğu, ancak sermaye olmadığı, bu nedenle de ticari kazanç sağlamanın unsurunun olmadığı görüşü savunulmaktadır. Serbest meslek kazancı olduğu ve bunun GVK’n undaki serbest meslek kazancı istisnası içerisinde düşünülmesi gerektiği ve vergiden müstesna tutulması gerektiği ifade edilmektedir. [2]

476 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararı’nda, “213 sayılı Vergi Usul Kanununun 11 inci maddesinin yedinci fıkrası hükümleri kapsamında bazı hizmetlerin vergi kesintisi kapsamına alınması ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesi ile 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 15 inci ve 30 uncu maddelerinde yer alan vergi kesintisi oranlarının uygulanması kararı alınmıştır.

Bu düzenlemeye göre internette reklam verenlerin vergilendirilmesi amaçlanmıştır. Bu vergilendirilmenin Yurt içi işletmeler açısından ve Yurt dışı işletmeler açısından ayrı ayrı değerlendirilmesi yerinde olacaktır.

VUK ‘nun 11. Mad. Düzenlenen vergi kesenlerin sorumluluğu açısından yapılacak olan vergi kesintilerinin(stopajların) zamanında ödenmesi ve doğru kesilmesi belirlenmiştir. GVK 94 maddesi ile KVK 15 maddesi ile 30 maddesinde reklam verenlerin % 15 stopaj kesinti yapmaları mecburiyeti gerilmiştir.

Reklam veren veya aracılık eden kurumların ikisinin de Tam mükellef kurum olmaları durumunda vergi (%15 stopaj) kesintisinin yapılmayacağı ve GV veya KV ‘ne tabi olacakları tabidir.

Buna göre, internet ortamında reklam hizmeti veren veya bu hizmetlerin verilmesine aracılık eden gerçek kişilere yapılan ödemelerde vergi kesintisi oranı %15 olarak uygulanacaktır. Söz konusu vergi kesintisi uygulamasında gerçek kişinin tam veya dar mükellef olmasının bir önemi bulunmamaktadır.

İnternet ortamında reklam hizmeti veren veya bu hizmetlerin verilmesine aracılık edenlerin mükellef olup olmadığına bakılmaksızın, bu hizmetlere ilişkin ödemelerden vergi kesintisi yapılması gerekmektedir.

İnternette reklam alanların yaptıkları işlerin devamlılık arz etmesi, birden fazla yapılması bir organizasyon çerçevesinde yapılması Vergiye tabi olacaktır. Ancak, Arzı bir faaliyet olarak yapılacak ise stopaj kesilmek suretiyle reklam verenler tarafından vergiye tabi tutulması ve bu tutarın 2020 yılı için belirlenen tutarı (40.000.-TL) aşmaması durumunda vergilendirilmeyecektir

———————————————–

[1] Kayseri Vergi Dairesi Başkanlığı, 13.11.2019 tarih ve 50426076-120[37-2019/20-727]-E.129069 sayılı özelgesi

[2] Çevirim içi: https://www.dunya.com/ekonomi/youtuberlara-geriye-donuk-vergi-soku-haberi-610277   09.02.2021


Kaynak: Ertuğrul KILIÇ, SMMM – Bağımsız Denetçi Sorumlu Ortak Özel İzni ile yayınlanmıştır. Yazının Tüm hakları ve sorumluluğu yazara aittir.
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


YAZARIN DİĞER YAZILARI
Kimler Kira Vergisi Ödeyecek?
İşletmelere Vergi Yapılandırılması Yerine, Karşılıksız Sermaye Konulmalı
Esnek Çalışma Kıdem Tazminatının Ölüm Fermanı 
Kıdem Tazminatı – Tamamlayıcı Emeklilik Ve Çalışma Hayatına Etkileri-3
Kıdem Tazminatı – Tamamlayıcı Emeklilik Ve Çalışma Hayatına Etkileri-2
Kıdem Tazminatı – Tamamlayıcı Emeklilik Ve Çalışma Hayatına Etkileri
Pandemi Sürecinde Çalışılmadan Geçen Sürelerin Kıdem Tazminatına Etkisi
KOBİ’ler İçin Borçlandırma Yerine, Sermaye Katılım Ortaklığı Kurulmalı
İşletmelerin Binek Otomobil Maliyetlerinin Giderleştirilmesi Ve Amortisman Kâbusu Bitmiyor!
VUK 353/1‘de Yapılan Değişiklik Ve Elektronik Faturada Ceza Uygulaması.
Elektronik Fatura Yerine Kâğıt Fatura Kesilirse Ceza Uygulanabilir Mi?
]]>
https://www.muhasebenews.com/internette-youtube-olarak-reklam-alanlar-vergi-odeyecekler-mi/feed/ 0
Ticari faaliyetin yanında zirai faaliyette bulunan mükellefin zirai işletmesine ait alış ve satışlarını Ba-BS formuna dâhil edip   etmeyeceği ve iki kazancı için tek defter tutup tutamayacağı. https://www.muhasebenews.com/ticari-faaliyetin-yaninda-zirai-faaliyette-bulunan-mukellefin-zirai-isletmesine-ait-alis-ve-satislarini-ba-bs-formuna-dahil-edip-etmeyecegi-ve-iki-kazanci-icin-tek-defter-tutup-tutamayacagi/ https://www.muhasebenews.com/ticari-faaliyetin-yaninda-zirai-faaliyette-bulunan-mukellefin-zirai-isletmesine-ait-alis-ve-satislarini-ba-bs-formuna-dahil-edip-etmeyecegi-ve-iki-kazanci-icin-tek-defter-tutup-tutamayacagi/#respond Thu, 09 Jul 2020 07:45:09 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=88382

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzun tetkikinden; ticari kazançtan dolayı bilanço usulüne göre defter tuttuğunuz, zirai kazançtan dolayı da çiftçi işletme defteri tuttuğunuzu belirterek zirai faaliyetinizle ilgili alış satışlarınızı Ba-Bs formları ile bildirme zorunluluğunuzun olup olmadığı, ayrıca zirai kazancınızdan dolayı … yılından itibaren isteğe bağlı olarak bilanço usulüne geçmeniz halinde ticari ve zirai kazancınız için bilanço usulüne göre tek defter tutmanızın mümkün olup olmadığı hususlarında Başkanlığımızdan görüş talebinde bulunduğunuz, anlaşılmıştır.

            I- GELİR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 53 üncü maddesinin birinci fıkrasında, çiftçilerin elde ettikleri zirai kazançların bu Kanunun 94 üncü maddesine göre hâsılatları üzerinden tevkifat yapılmak suretiyle vergilendirileceği, 54 üncü maddede yazılı işletme büyüklüğü ölçülerini aşan çiftçiler ile bir biçerdövere veya bu mahiyetteki bir motorlu araca veya on yaşına kadar ikiden fazla traktöre sahip olan çiftçilerin kazançlarının gerçek usulde (zirai işletme hesabı veya diledikleri takdirde bilânço esasına göre) tespit olunarak vergilendirileceği, kazançları gerçek usulde vergilendirilmeyen çiftçilerin bu kazançları için beyanname vermeyecekleri hükme bağlanmıştır.

219 seri no’lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinin  “3.1.1- Zirai İşletme Hesabı Esasına Göre Kazancın Gerçek Usulde Tespiti” başlıklı bölümünün 23 numaralı bendinde; “Çiftçiler İşletme Hesabı Esasında Çiftçi İşletme Defteri tutacaklar ve işletme defterinin sol tarafına giderleri, sağ tarafına da hasılatı kaydedeceklerdir. Zirai İşletme Hesabı Esasına göre zirai kazanç, bir hesap dönemi içinde elde edilen hasılat ile yapılan giderler arasındaki müspet fark olacaktır. Hasılat Gelir Vergisi Kanununun 56 ncı maddesinde belirtilen ve tahsil edilen veya alacak olarak tahakkuk eden unsurlardan, giderler ise aynı kanunun 57 nci maddesinde sayılan ve ödenen veya borçlanılan meblağlardan oluşmaktadır. Ancak, Kanunun 41 inci maddesinde yazılı giderler hasılattan indirilemeyecektir.” açıklamasına yer verilmiştir.

Anılan Kanunun “Kazancın Bilanço usulüne göre tespiti” başlıklı 59 uncu maddesinde;

“Çiftçiler, diledikleri takdirde işletme hesabı yerine bilanço esasına tabi tutulmalarını isteyebilirler.

            Yazı ile yapılacak talep, müteakip vergilendirme dönemi başından, yeni işe başlayanlarda ise işe başlama tarihinden itibaren hüküm ifade eder. Bu suretle bilanço esasını kabul edenler iki yıl geçmedikçe bu usulden dönemezler.

            Zirai kazancın bilanço esasına göre tespitinde 56, 57 ve 58 inci maddeler hükmü de göz önünde tutularak, ticari kazancın bu husustaki hükümleri uygulanır.” hükmüne yer verilmiştir.

            Aynı Kanunun, “Gelirin Toplanması ve Beyan” başlıklı 85 inci maddesinin birinci fıkrasında ise, “Mükellefler, ikinci maddede yazılı kaynaklardan bir takvim yılı içinde elde ettikleri kazanç ve iratları için bu kanunda aksine hüküm olmadıkça yıllık beyanname verirler. Bu kanuna göre beyanı gereken gelirlerin yıllık beyannamede toplanması zorunludur.” hükmü yer almaktadır.

            Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 120 nci maddesinde; geçici vergiye ilişkin hükümlere yer verilmiş olup, bu maddenin uygulanmasına yönelik olarak yayımlanan 217 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinin “1. Geçici Verginin Kapsamı”  başlıklı bölümünün “1.1. Geçici Vergi Mükellefleri” alt başlıklı bölümünde; zirai kazanç sahiplerinin geçici vergi ödeme yükümlülüğünün bulunmadığı belirtilmiştir.

            II- VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN:

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 148, 149 ve mükerrer 257 nci maddelerinin Maliye Bakanlığına verdiği yetkiye dayanılarak, 362 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğiyle, bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerin belirli bir haddi aşan mal ve hizmet alımlarını “Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Ba)” ile; mal ve hizmet satışlarını ise “Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Bs)” ile bildirmeleri yükümlülüğü getirilmiştir. Daha sonra yayımlanan 396 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerin mal ve hizmet alımları ile mal ve hizmet satışlarının 2010 yılı ve müteakip yılların aylık dönemlerinde uygulanacak usul ve esaslar ile bildirim hadleri açıklanmıştır.

396 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin “Bildirime Konu Alış/Satışlar ve Hadler” başlıklı bölümünün 1.2.1. numaralı bendinde, “Bildirim mecburiyeti bulunan mükelleflerce, belirlenen hadler çerçevesinde yapılan her türlü mal ve/veya hizmet alış ve satışları, bunlara ilişkin belgenin türüne (Fatura, irsaliyeli fatura, serbest meslek makbuzu, müstahsil makbuzu, gider pusulası, akaryakıt pompalarına bağlı ödeme kaydedici cihaz fişi, sigorta komisyon gider belgesi ve yolcu bileti gibi) bakılmaksızın Ba-Bs bildirim formlarına dahil edilecektir.” açıklamasına yer verilmiştir.

Vergi Usul Kanununun 171 inci maddesinde, mükelleflerin bu Kanuna göre tutmaları gereken defterleri vergi uygulaması bakımından maddede yazılı maksatları taşıyacak şekilde tutacakları, 175 inci maddede ise mükelleflerin, anılan kanunun 171 inci ve müteakip maddelerinde belirtilen maksat ve esaslara uymaları şartıyla defterlerini ve muhasebelerini işlerinin bünyesine uygun olarak diledikleri usul ve tarzda tanzim etmekte serbest oldukları belirtilmiştir.

Mezkur Kanunun 183 üncü maddesinde de; “Yevmiye defteri, kayda geçirilmesi icabeden muamelelerin tarih sırasıyla ve madde halinde tertipli olarak yazıldığı defterdir.

            Yevmiye defteri ciltli ve sahifeleri müteselsil sıra numaralı olur. Mükellefler diledikleri takdirde yevmiye defteri ve tutulması zorunlu diğer defterlerini müteharrik yapraklı olarak kullanabilirler.” hükmüne yer verilmiştir.

Diğer taraftan, Vergi Usul Kanununun 213 üncü maddesinde, zirai kazanç elde eden mükelleflerin çiftçi işletme defteri tutacağı ifade edilmiş olup, bu mükelleflerin isteğe bağlı olarak bilânço esasına göre defter tutabilmeleri Gelir Vergisi Kanununda düzenlenmiştir.

Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde,

            – Ticari faaliyetiniz için bilanço usulüne göre defter tutmanız nedeniyle, bu faaliyetinizle ilgili olup, ilgili Genel Tebliğ ile belirlenen haddi aşan mal ve hizmet alış/satışlarınızı Ba-Bs formları ile bildirmeniz gerekmektedir.

            – Zirai faaliyetinizle ilgili olarak işletme hesabı esasına göre defter tutmanız halinde bu faaliyetinize ilişkin alım satımlarınızın Ba-Bs formlarına dahil edilmesine gerek bulunmamaktadır.

            – Zirai faaliyetinizle ilgili olarak bilânço esasına göre defter tutmanız halinde ise, bu faaliyetinizle ilgili olup, ilgili Genel Tebliğ ile belirlenen haddi aşan mal ve hizmet alış/satışlarınızı da Ba-Bs formları ile bildirmeniz gerekmektedir.

            – Zirai faaliyetinizden dolayı kendi isteğiniz ile bilanço usulüne geçmeniz halinde, zirai ve ticari faaliyetinize ilişkin kazancınızı ayrı ayrı takip ederek hesaplayabilmeniz şartıyla bilanço usulüne göre tek defter tutmanız mümkün bulunmakta olup, istemeniz halinde ise ticari işletmeniz için ayrı, zirai işletmeniz için ayrı olarak bilanço usulüne göre defter tutmanız mümkün bulunmaktadır.

 

 


Kaynak: GİB Özelge
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/ticari-faaliyetin-yaninda-zirai-faaliyette-bulunan-mukellefin-zirai-isletmesine-ait-alis-ve-satislarini-ba-bs-formuna-dahil-edip-etmeyecegi-ve-iki-kazanci-icin-tek-defter-tutup-tutamayacagi/feed/ 0
Üniversite Öğrencilerine Yapılan Burs Ödemeleri Gider Olarak Kaydedilebilir mi? https://www.muhasebenews.com/universite-ogrencilerine-yapilan-burs-odemeleri-gider-olarak-kaydedilebilir-mi/ https://www.muhasebenews.com/universite-ogrencilerine-yapilan-burs-odemeleri-gider-olarak-kaydedilebilir-mi/#respond Mon, 13 May 2019 19:00:17 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=16048 (GİB – ÖZELGE)

Konu: Şirket ile üniversite arasından yapılan iş birliği kapsamında öğrencilere yapılan burs ödemelerinin kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınıp alınamayacağı ile faturada gösterilen KDV’nin indirilip indirilmeyeceği hk.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, şirketiniz ile … Üniversitesi arasında yapılmış olan işbirliği kapsamında, ÖSYM’nin yapmış olduğu sınav neticesinde … Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümünü kazanmış olup kayıtlarını yaptıran öğrencilerin bir kısmı ile öğrenimlerini bitirdikten sonra şirketinizde çalışması şartıyla burs verilmesi ile ilgili olarak “Karşılıklı Burs ve Zorunlu Hizmet Sözleşmesi” imzalandığı ve bunun karşılığında eğitim giderlerinin karşılanacağı belirtilerek kendilerine burs verildiği, burs ödemelerinin bizzat öğrencilere yapıldığı, söz konusu ödemelere ilişkin olarak düzenlenen faturaya ilişkin KDV’nin indirim konusu yapılıp yapılmayacağı ve bursların ödemenin yapıldığı dönemde kurum kazancından indirim konusu yapılıp yapılamayacağı hususlarında Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

VERGİ USUL KANUNUNA GÖRE
213 sayılı Vergi Usul Kanununun;
– 227’nci maddesinin birinci fıkrasında, “Bu kanunda aksine hüküm olmadıkça bu kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir.”,
– 229’uncu maddesinde, “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır.”,
– 231/5’inci maddesinde, “Fatura, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azamî yedi gün içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır.”,
– 234’üncü maddesinde, “Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan serbest meslek erbabının ve çiftçilerin:

Vergiden muaf esnafa; yaptırdıkları işler veya onlardan satın aldıkları emtia için tanzim edip işi yapana veya emtiayı satana imza ettirecekleri gider pusulası vergiden muaf esnaf tarafından verilmiş fatura hükmündedir…”
hükümlerine yer verilmiştir.

Yukarıdaki hükümlere göre, verdiği öğrenim hizmeti için … Üniversitesinin (bedelin kimin tarafından ödendiğine bakılmaksızın) hizmet verdiği öğrenci adına fatura düzenlemesi gerekmektedir.

Öte yandan, karşılıklı burs ve zorunlu hizmet sözleşmesi imzaladığınız öğrencilere verilen öğrenim burslarının, şirketiniz tarafından gider pusulası düzenlenmek suretiyle tevsiki mümkün bulunmaktadır.

GELİR VE KURUMLAR VERGİSİ KANUNUNA GÖRE
            5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6’ncı maddesinde, kurumlar vergisinin, kanunun birinci maddesinde yazılı mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmış olup, ticari kazanç gibi hesaplanan kurum kazancından hangi giderlerin indirileceği ise, Gelir Vergisi Kanununun 40’ıncı ve Kurumlar Vergisi Kanununun 8’inci maddelerinde hüküm altına alınmıştır.

Diğer taraftan; 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 40’ıncı maddesinin birinci fıkrasında, ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin safi kazancın tespit edilmesinde indirilmesinin kabul edileceği hükme bağlanmıştır.

Aynı Kanunun 28’inci maddesinin 2’nci bendinde, resmi ve özel müesseseler ile şahıslar hesabına Türkiye’de tahsilde bulunan öğrenciye iaşe, ibate ve tahsil gideri olarak ödenen paralar, gelir vergisinden istisna edilmiştir.

Konu ile ilgili olarak yayımlanan 128 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği’nin “Ücretler” başlıklı (V) inci bölümünün “Evvelce Yapılan veya Gelecekte Yapılacak Hizmetler Karşılığında Yapılan Ödemeler”in yer aldığı (c) bendinde;

“Gelir Vergisi Kanunu’nun 2361 sayılı Kanunla değişik 61’inci maddesinin üçüncü fıkrasının 2 numaralı bendinde, “Evvelce yapılmış veya gelecekte yapılacak hizmetler karşılığında verilen para ve ayınlarla sağlanan diğer menfaatlerin” ücret sayılacağı hükme bağlanmıştır.

Bu hüküm uyarınca, hizmet erbabına evvelce yapılan veya gelecekte yapılacak hizmetler karşılığı verilen veya sağlanan para, ayın ve menfaatler ücret olarak vergiye tabi tutulacaktır.

Ancak, Gelir Vergisi Kanunu’nun 28’inci maddesinin 1 ve 2 numaralı bentleri uyarınca, bu bentlerde yazılı şartla müstesna tutulan tahsil ve tatbikat ödemeleri ve bu meyanda burslar, istisna hükmü gereğince gelir vergisine tabi tutulmayacaktır.”
açıklamalarına yer verilmiştir.

Buna göre; özel müessese ve şahıslar hesabına Türkiye’de tahsilde bulunan öğrencilere iaşe (yiyecek), ibate (barınma) ve tahsil gideri ile burs olarak yapılan ödemelerin; şirket tarafından gider olarak indirim konusu yapılabilmesi için;
-Bursun işle ilgili olması, yani burs verilen kişilerin, okulu bitirdikten sonra burs veren işletmede hizmet yükümlülükleri nedeniyle çalışacaklarını gösterir bir sözleşmenin düzenlenmesi ve bu durumun vergi incelemesi sırasında inceleme elamanına kanıtlanması,
            -Burs verilecek öğrencilerin, Türkiye’nin her tarafından eğitim gören öğrencilerin katılabileceği bir yarışma sınavı sonunda kazanan kişilerden olması,
            -Verilen burs süresinin ve karşılanacak eğitim giderleri miktarının işin önemi ve genişliği ile orantılı olması
halinde gelir vergisinden istisna edilmesi gerekmektedir.

Bu kanun hükümleri ve açıklamalar çerçevesinde; yukarıda sayılan şartlar dahilinde, … Üniversitesinde eğitim görmekte olan öğrencilerin eğitim giderlerini karşılamak amacıyla verilen bursların Gelir Vergisi Kanunu’nun 40’ıncı maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendine göre “ücret gideri” olarak kurum kazancınızın tespitinde indirim konusu yapılması mümkün bulunmaktadır. … Üniversitesi tarafından öğrenciler adına düzenlenen eğitim faturalarında yer alan tutarların ise kurum kazancınızın tespitinde ayrıca gider konusu yapılamayacağı tabiidir.

            Ancak, yukarıda belirtilen koşulların bulunmaması durumunda, diğer bir ifade ile sadece yardım amacı ile burs verilmesi durumu söz konusu ise, şirketiniz tarafından yapılacak bu mahiyetteki burs ödemelerinin kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün değildir.

KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNUNA GÖRE
            KDV Kanununun 1/1 inci maddesinde; ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti kapsamında Türkiye’de yapılan teslim ve hizmetlerin katma değer vergisine tabi olduğu,

-29/1-a maddesinde; mükelleflerin, yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisi ile ithal olunan mal ve hizmetler dolayısıyla ödenen katma değer vergisini indirebilecekleri,
-30/d maddesinde; Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunlarına göre kazancın tespitinde indirimi kabul edilmeyen giderler dolayısıyla ödenen katma değer vergilerinin indirilemeyeceği
hükme bağlanmıştır.

Buna göre; … Üniversitesince öğrenciler adına düzenlenen faturalarda gösterilen KDV’nin Şirketinizce indirim konusu yapılması mümkün bulunmamaktadır.

Kaynak: Gaziantep Vergi Dairesi Başkanlığı Vergi ve Anlaşmalar Uygulama Müdürlüğü
9 Ocak 2015 Tarih ve 16700543-125-2 Sayılı Özelge

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/universite-ogrencilerine-yapilan-burs-odemeleri-gider-olarak-kaydedilebilir-mi/feed/ 0
Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazançlarda Gayri Maddi Haklar Nelerdir? https://www.muhasebenews.com/transfer-fiyatlandirmasi-yoluyla-ortulu-kazanclarda-gayri-maddi-haklar-nelerdir/ https://www.muhasebenews.com/transfer-fiyatlandirmasi-yoluyla-ortulu-kazanclarda-gayri-maddi-haklar-nelerdir/#respond Tue, 16 Apr 2019 07:12:20 +0000 http://www.muhasebenews.com/?p=8453 1- TRANSFER FİYATLANDIRMASI YOLUYLA ÖRTÜLÜ KAZANÇLARDA GAYRİMADDİ HAKLAR NELERDİR?

Gayri maddi haklar genel olarak;
1.1- Ticari gayri maddi haklar,
1.2- Pazarlama amaçlı gayri maddi haklar,
olmak üzere iki grup altında değerlendirilmektedir.

1.1- Ticari gayri maddi haklar; bir malın üretiminde ya da bir hizmetin sağlanmasında kullanılan
1.1.1- Patentler,
1.1.2- Know-how,
1.1.3- Dizaynlar ve modeller,
1.1.4- Müşterilere transfer edilen ya da ticari faaliyetin işletiminde kullanılan (bilgisayar yazılım programları gibi) ticari varlık niteliğine sahip gayri maddi hakları ifade etmektedir.

***Genel olarak yoğun ve maliyetli araştırma geliştirme faaliyetlerine dayalı olarak geliştirilen haklardır.

1.2- Pazarlama amaçlı gayri maddi haklar ise; bir ürün ya da hizmetin ticari amaçlı olarak kullanımına yardımcı olan,
1.2.1- Ticari markalar
1.2.2- Ticari unvanlar,
1.2.3- Müşteri listeleri,
1.2.4- Dağıtım kanalları ile ilgili ürün açısından önemli bir promosyon değerine sahip nevi şahsına münhasır isimler, semboller ya da resimler gibi gayri maddi hakları ifade etmektedir.

***Bu tür hakların değeri, özellikle ticari marka ya da unvanın bilinirliğine, markaya ilişkin yürütülmekte olan araştırma geliştirme faaliyetlerine, mal veya hizmetin dağıtımına ve bulunabilirliğine ya da reklâm ve pazarlama faaliyetlerine dayalı olarak geliştirilen haklardır.

2- GAYRİMADDİ HAKLARDA EMSALLERE UYGUNLUK İLKESİ NASIL UYGULANIR?
Gayri maddi haklara ilişkin emsallere uygun fiyat ya da bedelin belirlenmesinde gayri maddi hakkı devreden ile devralan taraf ayrı ayrı değerlendirilmelidir.

Gayri maddi hakka ilişkin emsal fiyat/bedel devreden yönünden, karşılaştırılabilir nitelikteki kontrol dışı işlemde, gayri maddi hakkın sahibinin söz konusu hakkı başkasına devretmeyi kabul edebileceği bedel olmalıdır.

Devralan yönünden emsal fiyat/bedel, karşılaştırılabilir ilişkisiz bir kurumun faaliyetlerinde kullanmayı düşündüğü gayri maddi varlık için ödemeyi kabul ettiği tutarı ifade etmelidir.

***Gayri maddi hakkın alım ya da satım işlemlerine yönelik olarak emsallere uygun fiyat/bedel tespiti 1 Seri Numaralı Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımı Hakkında Genel Tebliğde belirtilen yöntemler çerçevesinde yapılacaktır.

3- HANGİ HİZMETLER GRUP İÇİ HİZMET OLARAK DEĞERLENDİRİLİR?
Grup içi hizmet, ilişkili şirketler arasında gerçekleşen, genellikle ana şirketin bağlı şirketlerine veya aynı gruba bağlı şirketlerden birinin diğerlerine verdiği hizmetleri ifade etmektedir.
Bu hizmetler tüm grup için
3.1- Yönetim,
3.2- Koordinasyon,
3.3- Kontrol
işlevlerinin sağlanmasını da içermekte olup, bu tür hizmetleri sağlamanın maliyeti, ana şirket, bu amaç için görevlendirilen bir grup üyesi veya diğer bir grup üyesi (grup hizmet merkezi) tarafından üstlenilebilmektedir.


Kaynak: Kurumlar Vergisi Kanunu
Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


 

]]>
https://www.muhasebenews.com/transfer-fiyatlandirmasi-yoluyla-ortulu-kazanclarda-gayri-maddi-haklar-nelerdir/feed/ 0