tevsik edici belge – Muhasebe News https://www.muhasebenews.com Muhasebe News Tue, 15 May 2018 08:16:23 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.3.3 Ayni Olarak Tahsil Edilen Kira Bedeli Nasıl Paraya Çevrilir? https://www.muhasebenews.com/ayni-olarak-tahsil-edilen-kira-bedeli-nasil-paraya-cevrilir/ https://www.muhasebenews.com/ayni-olarak-tahsil-edilen-kira-bedeli-nasil-paraya-cevrilir/#respond Fri, 18 May 2018 10:45:52 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=22209 1- AYNİ OLARAK TAHSİL EDİLEN KİRA BEDELİ NASIL PARAYA ÇEVRİLİR?
Kiranın ayni olarak alınması halinde, tahsil edilen kiralar Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre emsal bedeli ile paraya çevrilir.

2- BANKA YADA POSTA İDARESİNE ÖDENEN KİRALARIN TEVSİK ZORUNLULUĞU VAR MIDIR?
2.1-
Konutlarda her bir konut için aylık 500-TL ve üzerinde kira geliri elde edenlerin,
2.2- İş yerlerinde, iş yerini kiraya verenler ile kiracıların
kiraya ilişkin tahsilat ve ödemelerini banka, benzeri finans kurumları veya posta idareleri aracılığıyla gerçekleştirilmesi ve bu kurum ve kuruluşlar tarafından düzenlenen belgelerle tevsik etmesi zorunluluğu bulunmaktadır.

***Banka, benzeri finans kurumları veya posta idareleri aracı kılınmak suretiyle, para yatırma veya havale, çek veya kredi kartı gibi araçlar kullanılmak suretiyle yapılan tahsilat ve ödemeler karşılığında dekont veya hesap bildirim cetvelleri düzenlendiğinde, bu belgeler tevsik edici belge kabul edilecektir. Bankaların internet şubeleri üzerinden yapılan ödeme ve tahsilatlar da aynı kapsamdadır.

***Söz konusu zorunluluklara uymayanlara kesilecek ceza, (Vergi Usul Kanununun mükerrer 355’inci maddesinin o yıl için belirlenen özel usulsüzlük cezası miktarından az olmamak üzere) her bir işlem için bu işleme konu tutarın %5’idir.

Kaynak: Gelir Vergisi Kanunu – Vergi Usul Kanunu

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/ayni-olarak-tahsil-edilen-kira-bedeli-nasil-paraya-cevrilir/feed/ 0
Tasfiyesi Devam Eden Şirketin, Vergi Dairesince Şirket Adına Kayıtlı Görünen Aracının “Bulunamaması” Halinde Tasfiye Nasıl Sonlandırılır? https://www.muhasebenews.com/tasfiyesi-devam-eden-sirketin-vergi-dairesince-sirket-adina-kayitli-gorunen-aracinin-bulunamamasi-halinde-tasfiye-nasil-sonlandirilir/ https://www.muhasebenews.com/tasfiyesi-devam-eden-sirketin-vergi-dairesince-sirket-adina-kayitli-gorunen-aracinin-bulunamamasi-halinde-tasfiye-nasil-sonlandirilir/#respond Wed, 07 Feb 2018 08:00:11 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=17440 (GİB – ÖZELGE)

Konu: Tasfiyesi devam eden şirketin aktifine kayıtlı olmayan aracın bulunamaması halinde tasfiyenin sonlandırılıp sonlandırılamayacağı
İlgi: … tarihli özelge talebiniz.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, şirketinizin 26.12.2011 tarih ve 22 sayılı ortaklar kurulu kararı ile tasfiyeye girdiğini ve… tarih ve… sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde tasfiyeye giriş kararının yayınlandığını, tasfiye memurluğuna da …’ın görevlendirildiğini; şirketin 2011 ve daha önceki yıllarına ait mali tablolarında yer almamasına rağmen… Vergi Dairesi kayıtlarında 17.04.2006 tarihinden itibaren şirketiniz adına… plakalı… marka 1994 model araç kaydının bulunduğunu, … Vergi Dairesi Müdürlüğünün bu aracın çıkış işlemleri yapılmadan tasfiye işleminin sonuçlandırılamayacağını ifade ettiğini, tasfiye memuru olarak şirket yetkilileriyle görüşmelerinizde bu aracın hurda haliyle kayıp olduğunun söylendiğini, tasfiye memuru olarak… Emniyet Müdürlüğüne ve… Belediye Başkanlığı Zabıta Müdürlüğüne müracaatta bulunulduğunu ve alınan cevabi yazıların ekte olduğu belirtilerek, 5520 Sayılı Kanun kapsamında şirket aktifine kayıtlı olmayan, ancak… Vergi Dairesi Müdürlüğünde şirket adına kayıtlı olarak görünen… plakalı 1994 model aracın bulunamaması ya da kayıp olması nedeniyle tasfiyenin sonuçlandırılıp sonuçlandırılamayacağı, ve bu araç için hurda yasasından yararlanıp yararlanamayacağınızı, ekte sunmuş olduğunuz… Emniyet Müdürlüğünden ve … Belediye Başkanlığından alınan yazıların yeterli olup olmadığı hususunda Başkanlığımızdan görüş talep edilmektedir.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun “Tasfiye” başlıklı 17’nci maddesinin birinci fıkrasında, her ne sebeple olursa olsun, tasfiye haline giren kurumların vergilendirilmesinde hesap dönemi yerine tasfiye döneminin geçerli olacağı, tasfiyenin kurumun tasfiyeye girmesine ilişkin genel kurul kararının tescil edildiği tarihte başlayacağı ve tasfiye kararının tescil edildiği tarihte sona ereceği, başlangıç tarihinden aynı takvim yılı sonuna kadar olan dönem ile bu dönemden sonraki her takvim yılının ve tasfiyenin sona erdiği dönem için ilgili takvim yılı başından tasfiyenin bitiş tarihine kadar olan dönemin bağımsız bir tasfiye dönemi sayılacağı hükme bağlanmıştır.

Anılan maddenin yedinci fıkrasında ise tasfiye memurlarının, kurumun tahakkuk etmiş vergileri ile tasfiye beyannamelerine göre hesaplanan vergiler ve diğer itirazlı tarhiyatlar için 09.06.1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 207’nci maddesine uygun bir karşılık ayırmadan aynı Kanunun 206’ncı maddesinin dördüncü sırasında yazılı alacaklılara ödeme ve ortaklara paylaştırma yapamayacakları, aksi takdirde bu vergilerin asıl ve zamları ile vergi cezalarından şahsen ve müteselsilen sorumlu oldukları hüküm altına alınmıştır.

Diğer taraftan, 197 sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanununun 3, 7 ve 8’inci maddelerinde;

“Madde 3- Motorlu Taşıtlar Vergisinin mükellefi; Trafik sicili ile Ulaştırma Bakanlığınca tutulan sivil hava vasıtaları sicilinde adlarına motorlu taşıt kayıt ve tescil edilmiş olan gerçek ve tüzel kişilerdir.”,
“Madde 7- Motorlu taşıtlar vergisi mükellefiyeti motorlu taşıtların trafik sicili ile Ulaştırma Bakanlığı tarafından tutulan sivil hava vasıtaları siciline kayıt ve tescili ile başlar.
“Madde 8- Motorlu taşıtların trafik sicili ile Ulaştırma Bakanlığı tarafından tutulan sivil hava vasıtaları siciline ait kayıtların silinmesi halinde, silinme takvim yılının ilk altı ayı içinde yapılmış ise ikinci altı aylık dönemin başından, ikinci altı aylık dönem içinde yapılmışsa takip eden takvim yılı başından itibaren mükellefiyet sona erer.”
hükümleri yer almaktadır.

Bu hükümlere göre, motorlu taşıtlar vergisinin mükellefi ilgili sicilde adına motorlu taşıt kayıt ve tescil edilenler olmakta, motorlu taşıtlar vergisi mükellefiyetinin sona erebilmesi için sicilde taşıt sahibi adına olan kayıt ve tescilin silinmesi gerekmektedir.

15.06.2012 tarih ve 28324 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 31.05.2012 tarih ve 6322 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 41’inci maddesiyle değişik, 5838 sayılı Kanunun Geçici 2’nci maddesinin dördüncü fıkrasında, bu maddenin yürürlüğe girdiği 28.02.2009 tarihi itibarıyla mevcut olmayan veya herhangi bir nedenle motorlu taşıt vasfını kaybetmiş olup model yılı 2000 ve daha eski olan taşıtların, bu durumlarının kanaat verici belgelerle tevsik edilmesi veya ilgili trafik tescil kuruluşu nezdinde adlarına kayıtlı olanlar tarafından yazılı bildirimde bulunulması halinde, bu taşıtlara ait motorlu taşıtlar vergilerinin H’ünün 31.12.2014 tarihine kadar ödenmesi şartıyla, kalan vergi aslı, gecikme zammı, gecikme faizi, vergi cezaları ve tescil plakasına kesilen idari para cezalarının tamamının tahsilinden vazgeçileceği ve ödemeyi müteakip trafik tescil kayıtlarının silineceği; dokuzuncu fıkrasında ise dördüncü fıkra gereğince trafik tescil kayıtları silinecek taşıtların, motorlu taşıt vasfını kaybettikleri haller ile mevcut olmadıklarının kabul edileceği durumların tespitine ve bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye, İçişleri ve Maliye Bakanlıklarının müştereken yetkili olduğu hüküm altına alınmıştır.

Anılan Kanun maddesinin uygulanmasına ilişkin usul ve esasların açıklandığı 36 Seri No.lu Motorlu Taşıtlar Vergisi Genel Tebliğinin “III – Geçici 2’nci Maddenin Uygulaması” başlıklı bölümünün, “B- Mevcut Olmayan veya Motorlu Taşıt Vasfını Kaybetmiş Olan Taşıtlara İlişkin Yapılacak İşlemler” başlıklı bölümün “1- Taşıtın Mevcut Olmaması veya Motorlu Taşıt Vasfını Kaybetmiş Olması Halinde Yapılacak İşlemler” kısmında, söz konusu maddenin dördüncü fıkrası çerçevesinde tescil kaydı silinecek taşıtların 28.02.2009 tarihi itibarıyla motorlu taşıt vasfını kaybettikleri haller ile mevcut olmadıklarının kabul edileceği durumlar açıklanmıştır.

Buna göre, … adına kayıtlı ve tescilli… plakalı taşıttan dolayı 5838 sayılı Kanunun Geçici 2’nci maddesinin dördüncü fıkrası hükmünden faydalanabilmeniz için, ilgili trafik tescil kuruluşunca taşıtın mevcut olmadığı veya motorlu taşıt vasfını kaybettiği ile anılan fıkra hükmünden faydalanılacağının kabulü ile bahse konu taşıta ilişkin motorlu taşıtlar vergilerinin H’ünü 31.12.2014 tarihine kadar ödemeniz gerekmektedir.

Ayrıca, şirket aktifine kayıtlı olmayan ancak… Vergi Dairesi Müdürlüğünde şirket adına kayıtlı görünen… plakalı 1994 model aracın, mevcut olmadığının kanaat verici belgelerle tevsik edilmesi veya trafik tescil kuruluşları tarafından taşıtın mevcut olmadığının kabulü ve bu taşıta ait motorlu taşıtlar vergisi asıllarının H’ünün 31.12.2014 tarihine kadar ödenmesi koşuluyla trafik tescil kaydınızın sildirilmesi ve diğer şartlarında sağlanması halinde 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu kapsamında şirketin tasfiyesi sonlandırılabilecektir.

Öte yandan, yazınız ekinde sunulan… Belediye Başkanlığı ve… Emniyet Müdürlüğünün vermiş olduğu belgelerde söz konusu araçla ilgili (… plakalı) herhangi bir bilgi bulunmadığından “tevsik edici belge” olarak kabulü mümkün bulunmamaktadır.

Kaynak: Kastamonu Valiliği Defterdarlık Gelir Müdürlüğü
12 Haziran 2014 Tarih ve 57062627-Kurumlar Vergisi-15 Sayılı Özelge

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/tasfiyesi-devam-eden-sirketin-vergi-dairesince-sirket-adina-kayitli-gorunen-aracinin-bulunamamasi-halinde-tasfiye-nasil-sonlandirilir/feed/ 0
İhracatı Yapılan Yazılım Hizmetine Ait İhraç Tarihinden Sonra Yapılan Harcamalar Gider Kaydedilebilir mi? https://www.muhasebenews.com/ihracati-yapilan-yazilim-hizmetine-ait-ihrac-tarihinden-sonra-yapilan-harcamalar-gider-kaydedilebilir-mi/ https://www.muhasebenews.com/ihracati-yapilan-yazilim-hizmetine-ait-ihrac-tarihinden-sonra-yapilan-harcamalar-gider-kaydedilebilir-mi/#respond Sun, 03 Dec 2017 12:30:30 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=16117 (GİB – ÖZELGE)

Konu: İhracatı yapılan yazılım hizmetine ilişkin olarak ihraç tarihinden sonra yapılan harcamaların giderleştirilmesi hk.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; 2013 yılında ……… firmasından yurtdışından alınan yazılımın 03.07.2013 tarihinde Rusya şirketi olan ………….’a 1.800.000,00 Amerikan Doları karşılığında satılarak ihracatın gerçekleştirildiği, bu satışla ilgili olarak satın alan şirket tarafından yazılımla ilgili olarak hatalar oluştuğunun muhtelif tarihlerde e-mail yoluyla şirketinize bildirildiği, sorunların giderilmesi için şirketiniz tarafından ……………………… den hizmet alındığı ve bu hizmetine karşılık olarak söz konusu şirkete 23.12.2013 tarihli fatura ile 310.000,00 TL ödendiği, 2013/10-12 KGV beyannamenizi düzenlerken söz konusu tutarı KKEG olarak beyan ettiğinizi belirterek, şirketiniz tarafından ihracatı yapılan söz konusu yazılım hizmeti dolayısıyla ihracat tarihinden sonra yapılan giderlerin kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınıp alınamayacağı konusunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6’ncı maddesinde; kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safî kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanunu’nun ticarî kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır. Bu hüküm uyarınca tespit edilecek kurum kazancından Kurumlar Vergisi Kanununun 8 inci maddesi ile Gelir Vergisi Kanunu’nun 40’ıncı maddesinde yer alan giderler indirilebilecektir

193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 38’inci maddesinin birinci fıkrasında; “Bilanço esasına göre ticari kazanç, teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müspet farktır. Bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce:
1- İşletmeye ilave olunan değerler bu farktan indirilir;
2- İşletmeden çekilen değerler ise farka ilave olunur.

Ticari kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında, Vergi Usul Kanununun değerlemeye ait hükümleri ile bu kanunun 40 ve 41’inci maddeleri hükümlerine uyulur.” hükmüne yer verilmiştir.

Bu Kanunun 40’ıncı maddesinde safi kazancın tespit edilmesinde indirilecek giderler sayılmış olup, maddenin (1) numaralı bendinde ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin safi kazancın tespitinde indirim konusu yapılabileceği hüküm altına alınmıştır.

Bir masrafın genel gider kapsamında gider yazılabilmesi için; harcamanın yapılmış olması, harcama ile iş arasında açık ve güçlü bir illiyet bağı bulunması, giderin keyfi olmaması, yani kazancın elde edilmesi için mecburi olarak yapılması, yapılan gider karşılığında gayri maddi bir kıymet iktisap edilmemiş olması ve maliyete dahil edilecek giderlerden olmaması ile harcamanın işin önemi ölçüsünde yapılmış olması gerekmektedir.

Diğer taraftan, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun “Vergi Kanunlarının Uygulanması ve İspat” başlıklı 3 üncü maddesi;

“B) İspat: Vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır.

Vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti yemin hariç her türlü delille ispatlanabilir. Şu kadar ki, vergiyi doğuran olayla ilgisi tabii ve açık bulunmayan şahit ifadesi ispatlama vasıtası olarak kullanılamaz.

İktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfeti bunu iddia eden tarafa aittir.”
hükmünü amirdir.

Yukarıda yer verilen hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, şirketiniz tarafından yurt dışına satılan yazılıma ilişkin olarak ihracat tarihinden sonra ortaya çıkan sorunların giderilmesi amacıyla başka bir şirketten aldığınızı belirttiğiniz hizmet dolayısıyla ortaya çıkan giderin;

            – Yazılım satışı yaptığınız şirketle aranızda yapılan sözleşmede, satış sonrasında ortaya çıkan sorunların şirketinizce giderileceğine ilişkin olarak hüküm bulunması,
            – Söz konusu gider ile kazancın elde edilmesi ve idamesi arasında doğrudan ve açık bir illiyet bağının bulunması,
            – Yapılan işin mahiyetine uygun olması ve iş hacmi ile mütenasip olması,
            – Vergi Usul Kanunu hükümlerine uygun tevsik edici belgelerle belgelendirilmesi,
            şartıyla kurum kazancınızın tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün bulunmaktadır.

Kaynak: Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı
25 Şubat 2015 Tarih ve 38418978-125[6-14/5]-211 Sayılı Özelge

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/ihracati-yapilan-yazilim-hizmetine-ait-ihrac-tarihinden-sonra-yapilan-harcamalar-gider-kaydedilebilir-mi/feed/ 0
İhracatçı Birliğine Dekont Karşılığı Yapılan Ödemeler Gider Olarak Kaydedilebilir mi? https://www.muhasebenews.com/ihracatci-birligine-dekont-karsiligi-yapilan-odemeler-gider-olarak-kaydedilebilir-mi/ https://www.muhasebenews.com/ihracatci-birligine-dekont-karsiligi-yapilan-odemeler-gider-olarak-kaydedilebilir-mi/#respond Wed, 17 May 2017 08:30:59 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=16087 (GİB – ÖZELGE)

Konu: ………. Birliği tarafından verilen dekonta istinaden yapılan ödemelerin gider kaydedilip edilemeyeceği.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, şirketinizce milli katılımla ve ………. Birliği aracılığıyla katıldığınız yurt dışı fuar organizasyonları nedeniyle adı geçen birliğe yurt dışı fuar bedeli olarak yaptığınız ödemeler karşılığında ilgili birlik tarafından, katma değer vergisi mükellefi olmadıkları gerekçesiyle tarafınıza fatura düzenleyemediklerinden bahisle dekont düzenledikleri belirtilerek, bu dekonta istinaden yapılan ödemelerin gider kaydedilip kaydedilemeyeceği hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmiştir.

KURUMLAR VERGİSİ KANUNUNA GÖRE
            5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 1’inci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendi ile dernek veya vakıflara ait iktisadi işletmelerin kazançları kurumlar vergisinin konusu kapsamına alınmış olup aynı Kanunun 2’nci maddesinin beşinci fıkrasında da dernek veya vakıflara ait veya bağlı olup faaliyetleri devamlı bulunan sermaye şirketi ve kooperatif statüsünde bulunmayan ticari, sınai ve zirai işletmelerin iktisadi işletme olduğu; altıncı fıkrasında ise dernek veya vakıflara ait iktisadi işletmelerin kazanç amacı gütmemeleri, faaliyetlerinin kanunla verilmiş görevler arasında bulunması, tüzel kişiliklerinin olmaması, bağımsız muhasebelerinin ve kendilerine ayrılmış sermayelerinin veya iş yerlerinin bulunmamasının mükellefiyetlerini etkilemeyeceği; mal veya hizmet bedelinin sadece maliyeti karşılayacak kadar olması, kâr edilmemesi veya karın kuruluş amaçlarına tahsis edilmesinin bunların iktisadi niteliğini değiştirmeyeceği hüküm altına alınmıştır.

1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin “Dernek veya vakıflara ait iktisadi işletmeler” başlıklı (2.4) bölümünde, iktisadi işletmenin tanımı içinde yer alan ve devamlı olarak yapılan ticari, sınai veya zirai faaliyetten söz edebilmek için bu işletmenin tedavül ekonomisine katılması, başka bir ifadeyle işletmede üretilen veya alınan malların veya verilen hizmetin bir bedel karşılığı satılmış olması gerektiği, aksi halde diğer unsurlar var olsa dahi bir iktisadi işletmenin varlığından söz edilemeyeceği ifade edilmiştir.

İktisadi işletmenin belirgin özellikleri; bağlılık, devamlılık ve faaliyetin ticari, sınai veya zirai bir mahiyet arz etmesidir. Diğer bir anlatımla iktisadi işletmenin unsurları, ticari faaliyetin de temel özelliklerinden olan, bir organizasyona bağlı olarak piyasa ekonomisi içerisinde bedel karşılığı mal alım-satımı, imalatı ya da hizmet ifaları gibi faaliyetlerdir. Kanun, bu gibi halleri tek tek saymak yerine, dernek ya da vakıf tarafından piyasa ekonomisi içerisinde icra edilen tüm iktisadi faaliyetleri kapsama almıştır.

Devamlılık unsuru, bir hesap dönemi içinde aynı veya ayrı faaliyet alanlarında ticari mahiyet arz eden işlemlerin birden fazla yapılmasını ifade etmektedir. Aynı hesap döneminde tek işlem nedeniyle ticari faaliyetin devamlılık unsurunun oluştuğunu kabul etmek mümkün olmamakla birlikte, faaliyetin organizasyon gerektirmesi veya amacının ticari olması durumunda devamlılık unsurunun varlığı kabul edilir.

 Ekonomik faaliyetin ticari organizasyonu gerektirmesi ve yılda birden fazla tekrar ettirilmesi veya her yıl bir defa olmakla beraber müteakip yıllarda ya da birkaç yıl arayla yapılmasına karşılık periyodik olarak tekrar etmesi durumunda da bu faaliyetin devamlı olduğunun kabul edilmesi gerekmektedir.

……… Birliğinin, tüzel kişiliği itibarıyla kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunmamakla birlikte devamlılık arz eden ticari, sınai ve zirai faaliyetleri nedeniyle birlik tüzel kişiliğine bağlı oluşan iktisadi işletmeleri kurumlar vergisine tabidir.

Buna göre, adı geçen birliğin bedel karşılığında fuar organizasyonu düzenlemesi veya söz konusu organizasyonlara aracılık etmesi halinde; birliğe bağlı oluşacak iktisadi işletme nezdinde kurumlar vergisi mükellefiyetinin tesis edilmesi gerekmektedir

Öte yandan, Kurumlar Vergisi Kanununun 6’ncı maddesinin birinci fıkrasında, kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, ikinci fıkrasında ise safi kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanunu’nun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 38’inci maddesinde ise bilanço esasına göre ticari kazancın, teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müspet fark olduğu; bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce işletmeye ilave olunan değerlerin bu farktan indirileceği, işletmeden çekilen değerlerin ise farka ilave olunacağı; ticari kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında, Vergi Usul Kanununun değerlemeye ait hükümleri ile bu Kanunun 40 ve 41’inci maddeleri hükümlerine uyulacağı hüküm altına alınmıştır.

Bu hükümler uyarınca, safi kurum kazancının tespit edilmesinde Kurumlar Vergisi Kanununun 8’inci maddesi yanında Gelir Vergisi Kanunu’nun 40’ıncı maddesinde yer alan giderler indirilebilecektir.

Gelir Vergisi Kanunu’nun 40’ıncı maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde, ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin safi kazancın tespitinde gider olarak indirim konusu yapılacağı hükme bağlanmıştır.

Söz konusu bent hükmü uyarınca, yapılan genel giderlerin indirim konusu yapılabilmesi için, söz konusu giderlerle kazancın elde edilmesi ve idamesi arasında doğrudan ve açık bir illiyet bağının bulunması gerekmekte olup bu mahiyette olmayan giderlerin ticari kazancın tespitinde indirim konusu yapılabilmesi mümkün bulunmamaktadır.

Bu itibarla, şirketiniz tarafından yurt dışı fuar bedeli olarak yapılan ödemelerin; işle ilgili olması, işin önemi ölçüsünde yapılması ve Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre belgelendirilmesi şartıyla, Gelir Vergisi Kanununun 40 ncı maddesinin (1) numaralı bendi kapsamında kurum kazancının tespitinde gider olarak indirim konusu yapılması mümkündür.

KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNUNA GÖRE
Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun;

1/1’inci maddesinde; ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde Türkiye’de yapılan teslim ve hizmetlerin KDV’ye tabi olduğu,

4’üncü maddesinde; hizmetin teslim ve teslim sayılan haller ile mal ithalatı dışında kalan işlemler olduğu; bu işlemlerin bir şeyi yapmak, işlemek, meydana getirmek, imal etmek, onarmak, temizlemek, muhafaza etmek, hazırlamak, değerlendirmek, kiralamak, bir şeyi yapmamayı taahhüt etmek gibi şekillerde gerçekleşebileceği,

6’ncı maddesinde, işlemlerin Türkiye’de yapılmasının; malların teslim anında Türkiye’de bulunmasını, hizmetin Türkiye’de yapılmasını veya hizmetten Türkiye’de faydalanılmasını ifade ettiği,

8/2’nci maddesinde, vergiye tabi bir işlem söz konusu olmadığı veya Katma Değer Vergisini fatura veya benzeri vesikalarda göstermeye hakkı bulunmadığı halde, vergi uygulanması veya olması gerekenden fazla vergi hesaplanması halinde fazla veya yersiz hesaplanan vergilerin iade edilmesi konusunda Bakanlığımızın yetkili olduğu,

30/a maddesinde de vergiye tabi olmayan veya vergiden istisna edilmiş bulunan malların teslimi ve hizmet ifası ile ilgili alış vesikalarında gösterilen veya bu mal ve hizmetlerin maliyetleri içinde yer alan KDV’nin vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan KDV’den indirilemeyeceği
hüküm altına alınmıştır.

Buna göre ………… Birliğinin şirketinize yurt dışında verdiği fuar organizasyon hizmeti, yurt dışında ifa edilip yine yurt dışında faydalanıldığından, söz konusu hizmet KDV’nin konusuna girmemektedir. Dolayısıyla, bu hizmet nedeniyle KDV hesaplanması da söz konusu değildir.

Öte yandan, adı geçen ihracatçı birliğinin KDV’nin konusuna girmeyen bir işlem nedeniyle şirketinizden tahsil ettiği KDV’yi Kanunun 8/2 maddesine istinaden öncelikle beyan edip ödemesi gerekmektedir. Bu şekilde fazla ve yersiz olarak ödenen verginin aynı madde hükmünün verdiği yetkiye dayanılarak yayımlanan mülga 116 seri no.lu KDV Genel Tebliğinin 4. bölümü kapsamında ve Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinin “I/C-1.1.2. Fazla veya Yersiz Ödenen Verginin İadesi” başlıklı bölümünde yer alan açıklamalar çerçevesinde iadesinin talep edilmesi mümkün bulunmaktadır.

VERGİ USUL KANUNUNA GÖRE
            213 sayılı Vergi Usul Kanununun 227’nci maddesinde; “Bu kanunda aksine hüküm olmadıkça bu kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir.” hükmü yer almaktadır.

Aynı Kanunun 229’uncu maddesinde; “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır.” denilmekte olup 231’inci maddesinin 5 inci bendinde; “Fatura, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır.” hükmüne yer verilmiştir.

Yine aynı Kanunun 232’nci maddesinde; “Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçiler; Birinci ve ikinci sınıf tüccarlara, serbest meslek erbabına kazançları basit usulde tespit olunan tüccarlara defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilere, vergiden muaf esnafa sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek ve bunlar da fatura istemek ve almak mecburiyetindedirler.” hükmü yer almaktadır.

Anılan madde hükümlerinden de anlaşılacağı gibi şirketiniz katıldığı yurt dışı fuar organizasyonları için ihracatçı birliğine ödenen tutarlarla ilgili olarak ihracatçı birliğin kurumlar vergisi veya KDV mükellefiyetinin bulunması halinde, ödenen bedel üzerinden şirketiniz adına azami yedi gün içinde fatura düzenlenmesi gerekmektedir.

             İhracatçı birliğinin kurumlar vergisi ve KDV mükellefiyetinin bulunmaması halinde ise birliğin tabi olduğu mevzuata göre şirketiniz adına düzenleyeceği belge ekine, yurt dışı fuar katılım bedelini aktardığı organizasyon firmasının birlik adına düzenlediği fatura ile dağılım tablosunu eklemesi şartıyla bu belgenin tevsik edici belge olarak kabul edilmesi mümkün bulunmaktadır.

Kaynak: İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı
11 Haziran 2015 Tarih ve 62030549-125[8-2013/226]-60319 Sayılı Özelge

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/ihracatci-birligine-dekont-karsiligi-yapilan-odemeler-gider-olarak-kaydedilebilir-mi/feed/ 0
Kira Ödemeleri Nereye Ve Nasıl Yapılabilir? https://www.muhasebenews.com/kira-odemeleri-nereye-nasil-yapilabilir/ https://www.muhasebenews.com/kira-odemeleri-nereye-nasil-yapilabilir/#respond Mon, 20 Mar 2017 15:15:07 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=11047 KİRAYA İLİŞKİN TAHSİLATLARIN VE ÖDEMELERİN BELGELENDİRİLMESİ NASIL OLUR?
Kira ödemeleri ve tahsilatları;
1- Konutlarda kira tutarının 500 TL ve üzeri olması halinde,
2- İşyeri kiralarında ise tutar ne olursa olsun mutlaka,
2.1- Banka,
2.2- Benzeri finans kurumları,
2.3- Posta idareleri
aracılığı ile yapılmalıdır.

Banka, benzeri finans kurumları veya posta idareleri aracı kılınmak suretiyle yapılan tahsilat ve ödemeler karşılığında dekont veya hesap bildirim cetvelleri düzenlendiğinde, bu belgeler tevsik edici belge kabul edilecektir. Bankaların internet şubeleri üzerinden yapılan ödeme ve tahsilatlar da aynı kapsamdadır.

Kaynak: Gelir Vergisi Kanunu

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/kira-odemeleri-nereye-nasil-yapilabilir/feed/ 0