tahsilinde – Muhasebe News https://www.muhasebenews.com Muhasebe News Sat, 29 Jan 2022 08:27:05 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.3.3 Kira ve aidat bedellerinin tahsilinde Yeni Nesil ÖKC kullanılıp kullanılamayacağı hk. https://www.muhasebenews.com/kira-ve-aidat-bedellerinin-tahsilinde-yeni-nesil-okc-kullanilip-kullanilamayacagi-hk/ https://www.muhasebenews.com/kira-ve-aidat-bedellerinin-tahsilinde-yeni-nesil-okc-kullanilip-kullanilamayacagi-hk/#respond Sat, 29 Jan 2022 08:27:05 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=121551
Sayı:27575268-105[3100-2016-301]-399412
Tarih: 11/10/2018

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü)

Sayı

:

27575268-105[3100-2016-301]-399412

11.10.2018

Konu

:

Kira ve aidat bedellerinin tahsilinde Yeni Nesil ÖKC kullanılıp kullanılamayacağı

İlgide kayıtlı özelge talep formu ve dilekçenizin tetkikinden; … Vergi Dairesi Müdürlüğünün  ……. vergi kimlik numaralı mükellefi olarak, akaryakıt bayiliği ile … satış bayiliği faaliyetinde bulunduğunuz, ayrıca şirketiniz aktifinde kayıtlı olan alışveriş merkezi işletmeciliğinden aylık olarak kiracılar adına fatura düzenlemek suretiyle kira geliri elde ettiğiniz, akaryakıt satışlarınızı belgelendirmek için akaryakıt pompalarına bağlı ödeme kaydedici cihazlar kullandığınız, yine akaryakıt istasyonunuza bağlı market ve … satışı yapan şubelerinizden gerçekleştirdiğiniz perakende satışlarınız için 426 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği uyarınca 28.03.2016 tarihinde yeni nesil ödeme kaydedici cihaz alarak kullanmaya başladığınızı belirterek, şirketiniz aktifine kayıtlı olan söz konusu alışveriş merkezinin yönetim faaliyetlerini yürüttüğünüz ofisinizde kullanılmak üzere kiracılar adına aylık olarak faturası önceden düzenlenen kira ve ortak gider yansıtma bedellerinin kredi kartı ile tahsilinde POS cihazı veya yeni nesil ödeme kaydedici cihaz kullanıp kullanamayacağınız hususunda Başkanlığımız görüşü talep edildiği anlaşılmıştır.

Bilindiği üzere, 426 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin 2 numaralı bölümünün son paragrafında Vergi Usul Kanununun mükerrer 257′ nci maddesiyle Bakanlığımıza tanınan yetkiye dayanılarak “… satışı yapılan malları aynen veya işlendikten sonra satışını yapanlar dışındaki kimselere satan veya aynı kimselere hizmet veren birinci ve ikinci sınıf tüccarlara (perakende teslimde bulunan veya hizmet ifa eden) Vergi Usul Kanununa göre fatura vermek zorunda olmadıkları mal satışları veya hizmet ifalarının belgelendirilmesinde (6/12/1984 tarihli ve 3100 sayılı Katma Değer Vergisi Mükelleflerinin Ödeme Kaydedici Cihazları Kullanmaları Mecburiyeti Hakkında Kanuna göre kullanmak zorunda oldukları ödeme kaydedici cihazların yerine) “Yeni Nesil Ödeme Kaydedici Cihazları” kullanma mecburiyeti getirilmiş, anılan Genel Tebliğinin 4 numaralı bölümünün (a) bendinde ise; 3100 sayılı Katma Değer Vergisi Mükelleflerinin Ödeme Kaydedici Cihazları Kullanmaları Mecburiyeti Hakkında Kanun ve ilgili mevzuatına göre ödeme kaydedici cihaz kullanmak zorunda olan mükelleflerden, faaliyetlerinde seyyar EFT-POS cihazı kullananların 01.10.2013 tarihinden itibaren (427 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile değişen tarih) itibaren yeni nesil ödeme kaydedici cihazlardan EFT-POS özellikli cihazları kullanmak zorunda oldukları, kapsama dâhil olan mükelleflerin, mezkûr tarihten sonra kullandıkları tüm seyyar EFT-POS cihazlarının yeni nesil ödeme kaydedici cihaz özelliğine sahip olacağı, mükelleflerin bu tarihten önce de söz konusu yeni nesil ödeme kaydedici cihazları alarak kullanabilecekleri belirtilmiştir.

466 ve 473 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğleri ile de YN ÖKC kullanma mecburiyetinin başlangıç tarihleri mükelleflerin satış hacmi, kullanılan ÖKC modeli ve satış sistemlerinin özellikleri de göz önünde bulundurularak 2016 yılından itibaren kademeli olarak yayılmak suretiyle yeniden düzenlenmiştir.

Söz konusu düzenlemeye göre 2014 yılı satışları veya gayri safi iş hasılatı:

– 1 milyon TL’yi aşan mükellefler için, 1/4/2016 tarihinden,

– 1 milyon TL’den 500 Bin TL’ye kadar olan mükellefler için, 1/7/2016 tarihinden,

– 500 Bin TL ile 150 Bin TL arasında olan mükellefler için, 1/10/2016 tarihinden,

– 150 Bin TL’den az olan mükellefler için, 1/1/2018 tarihinden,

itibaren Yeni Nesil Ödeme Kaydedici Cihaz kullanma mecburiyeti başlayacaktır.

Dileyen mükellefler ise yukarıda belirtilen tarihlerden önce de Maliye Bakanlığınca onaylanmış Yeni Nesil Ödeme Kaydedici Cihazları alarak kullanabileceklerdir.

Nitelikleri 10/5/1991 tarihli ve 20867 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Katma Değer Vergisi Mükelleflerinin Ödeme Kaydedici Cihazları Kullanmaları Mecburiyeti Hakkında Kanunla İlgili Genel Tebliğ Seri No: 31’de belirlenmiş olan “Bilgisayar Bağlantılı Ödeme Kaydedici Cihazları”  kullanan mükellefler için Yeni Nesil Ödeme Kaydedici Cihaz kullanma mecburiyetinin başlama tarihi; bu tür cihazların, aynı veya şube şeklindeki işyerlerinde çok sayıda kullanılıyor olmaları, birbirleri ile olduğu kadar değişik çevre birimleri ile de entegre olacak şekilde kullanılmaları, farklı teknik özelliklere sahip olmaları gibi nedenlerle ve bu cihazların kullanıldığı işyerlerinin Yeni Nesil Ödeme Kaydedici Cihaz sistemine en uygun şekilde entegrasyonunu sağlamak amacıyla, yukarıda yer verilen yıllık satış ve gayri safi iş hasılatı tutarlarına bağlı olmaksızın, (473 sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile değişen hali) 1/1/2018 olarak belirlenmiştir.

451 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile de 435 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde değişiklik yapılmış olup, söz konusu Tebliğin 1’inci maddesinin üçüncü fıkrasında; “Bankacılık kartları ile yapılan ödeme karşılığında ÖKC fişi yerine fatura düzenlenmesinin söz konusu olduğu durumlarda, mali değeri olan ÖKC fişi yerine, satışın faturalı olduğunu belirten bir bilgi fişinin ÖKC’den düzenlenerek müşteriye verilmesi ve bu bilgi fişinde banka POS harcama bilgilerinin de gösterilmesi gerekmektedir. Bilgi fişinde bulunması gereken asgari bilgiler ile bilgi fişinin düzenlenme usul ve esaslarına ilişkin hususlara Gelir İdaresi Başkanlığı Mesajlaşma Protokolü dökümanlarında yer verilir….” denilmektedir.

YN ÖKC kullanılmak suretiyle gerçekleştirilen mal ve hizmet satışlarında; YN ÖKC’lerden ÖKC fişleri haricinde “BİLGİ FİŞLERİ” nin düzenleneceği durumlar ve bilgi fişlerinin düzenlenmesi sırasında uyulması gereken usul ve esasları hakkında, ÖKC kullanan mükellefleri bilgilendirmek ve YN ÖKC üreticilerinin bu kılavuzda belirtilen hususlar ile ilgili olarak ÖKC yazılımlarında yapmaları gereken güncelleme faaliyetlerinin tespiti ile bildirimi amacıyla hazırlanan ve Gelir İdaresi Başkanlığı internet sitesinde yayınlanmış bulunan “YN ÖKC Bilgi Fişleri Teknik Klavuzu”  dökümanının 9/1. bölümünde;

YN ÖKC kullanılmak suretiyle gerçekleştirilen satışların, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 232. Maddesinde fatura düzenlenmesi mecburiyeti bulunan vergi mükelleflerine yapılmış olması veya müşterinin nihai tüketici olmakla beraber fatura istemesi ya da satış tutarının fatura düzenleme haddini aşması halinde; satıcının müşteriye fatura vermesi zorunludur.

Bu şekilde düzenlenen/düzenlenecek faturalara istinaden YN ÖKC’den aşağıdaki örneklere ve açıklamalara uygun Bilgi Fişleri düzenlenecektir.

Fatura (e-Fatura ve e-Arşiv faturasının kağıt çıktısı dahil), sevk irsaliyesi veya irsaliyeli faturanın, satış anında düzenlenerek müşteriye verilmesi ve tahsilatın banka veya kredi kartı ile yapılmamış olması halinde YN ÖKC’de oluşturularak EKÜ’de kayıt altına alınması zorunluluğu bulunan bilgi fişinin ayrıca kağıt çıktısının alınması ve müşteriye verilmesi zorunluluğu bulunmamaktadır.

Faturalı satışlara ait Bilgi Fişlerinin irsaliye yerine geçmeyecek olması halinde bilgi fişlerinin üzerinde satılan mal veya hizmetin cinslerinin detaylı olarak gösterilme zorunluluğu olmayıp, KDV oranları esas alınarak gruplandırılmak suretiyle de gösterilmesi mümkündür. Düzenlenecek faturalarda ise 213 sayılı Vergi Usul Kanunun 230/4 maddesi gereğince; satışı yapılan mal veya hizmetin nevi, miktarı, fiyatı ve tutarı bilgilerinin ayrı ayrı gösterilmesi gerektiği tabiidir.

 

9.1.1. SATICININ E-FATURA UYGULAMASINA KAYITLI OLMADIĞI DURUMLARDA Müşteriye matbaa baskılı seri-sıra numaralı kağıt faturanın verilmesi gerekmektedir. YN ÖKC’den ise faturalı satıpşlarda ekte örneği belirtilen bilgi fişi (1 No.lu) verilecektir. Verilen bu bilgi fişinin irsaliye yerine kullanılması mümkün bulunmamaktadır. Bu nedenle, satıcı müşteriye irsaliye yerine geçmek üzere ya irsaliyeli fatura ya da fatura ve irsaliyeyi ayrı ayrı düzenleyerek vermesi gerekmektedir. Bu bilgi fişi üzerine ” Fatura/İrsaliye Seri-Sıra No” sunun kaydedilmesi esas olmakla beraber, faturanın veya irsaliyenin sonradan düzenleneceği durumlarda bilgi fişinin bu bölümüne, faturası sonradan düzenlenecek “FSD” ibaresi yazılacaktır. Sonradan düzenlenecek fatura / sevk irsaliyesinin üzerine ise daha önce düzenlenmiş olan bilgi fişinin tarihi, Numarası, Z No’su ve ödeme kaydedici cihazın sicil numarası yazılacaktır. ” açıklamaları yer almaktadır.

Bu itibarla, ticari faaliyetiniz kapsamında şirketiniz aktifine kayıtlı alışveriş merkezinde yer alan iş yerlerinin kiralanması suretiyle elde edilen ve faturaları aylık olarak önceden kiracılar adına düzenlenmiş olan kira ve ortak gider yansıtma bedellerinin kredi kartı ile tahsilinde, EFT-POS özellikli yeni nesil ödeme kaydedici cihazların kullanılması ve “YN ÖKC Bilgi Fişleri Teknik Kılavuzunun 9/1 bölümünde” açıklandığı şekilde 1 no.lu örneğe uygun mali değeri bulunmayan YN ÖKC Bilgi Fişlerinin düzenlenmesi gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica olunur.

 


Kaynak: GİB Özelge
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/kira-ve-aidat-bedellerinin-tahsilinde-yeni-nesil-okc-kullanilip-kullanilamayacagi-hk/feed/ 0
Kamudan olan alacakların iskonto uygulanmak suretiyle tahsilinde feragat edilen tutarın değersiz alacak sayılıp sayılmayacağı https://www.muhasebenews.com/kamudan-olan-alacaklarin-iskonto-uygulanmak-suretiyle-tahsilinde-feragat-edilen-tutarin-degersiz-alacak-sayilip-sayilmayacagi/ https://www.muhasebenews.com/kamudan-olan-alacaklarin-iskonto-uygulanmak-suretiyle-tahsilinde-feragat-edilen-tutarin-degersiz-alacak-sayilip-sayilmayacagi/#respond Thu, 13 Jan 2022 07:54:13 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=120861 T.C. 

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları KDV ve ÖTV Grup Müdürlüğü

Sayı

:

84974990-130[KDV5.29.2019.27]-225891

28.07.2021

Konu

:

Tıbbi malzeme  satışı ile ilgili 7104 sayılı Kanun  hükmünden yararlanılabilmesi durumunda iskonto oranına tekabül eden tutardan feragat edilmesinin vergisel boyutu hakkında

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; 7104 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu ve Bazı Kanunlar ile 178 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 22’nci maddesi ile 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununa eklenen geçici 75 inci maddesinde yer alan düzenlemeler çerçevesinde, ticari alacaklarınızdan anılan Kanunun geçici 75 inci maddesi uyarınca iskonto uygulanmak suretiyle feragat edilen kısmın kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider yazılıp yazılamayacağı ile ilgili tutardan iç yüzde yöntemi ile KDV hesaplanarak indirim konusu yapılıp yapılmayacağı hususunda Başkanlığımız görüşünün talep edildiği anlaşılmıştır.

I- VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN:

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 322 nci maddesinde, kazai bir hükme veya kanaat verici bir vesikaya göre tahsiline artık imkân kalmayan alacakların değersiz alacak olacağı, değersiz alacakların, bu mahiyete girdikleri tarihte tasarruf değerlerini kaybedecekleri ve mukayyet kıymetleriyle zarara geçirilerek yok edileceği ve işletme hesabı esasına göre defter tutan mükelleflerin bu madde hükmü kapsamına giren değersiz alacaklarını gider kaydetmek suretiyle yok edeceği hüküm altına alınmıştır.

Bu bağlamda mezkûr madde uygulamasında değersiz alacak; kaybedilmiş, tahsiline imkân kalmamış, değeri sıfıra inmiş bir alacak olup, alacağın bu durumunun, kazai bir hükümle veya kanaat verici bir vesika ile tevsik edilmesi icap etmektedir. Kazai bir hükümden anlaşılması gereken, alacağın tahsili için kanun yollarına başvurulmuş olması, icra takibinin yapılmış bulunması, bu müracaatlar ve takipler sonunda, alacağın ödenmeyeceğine hâkim tarafından hükmedilmiş olması; kanaat verici vesika teriminden ise ödemeyi imkânsız hale getirmiş hal ve sebepler sonucu ortaya çıkmış belgeler anlaşılmalıdır. Alacağın tahsil güçlüğünün objektif ve inandırıcı belgelerle ortaya konması değersiz alacak uygulaması bakımından önem arz etmekte olup, Kanun Koyucu tarafından da, değersiz hale geldiği ileri sürülen alacağın ciddi olarak takip edildiğine ilişkin çabaların kazai bir hüküm veya kanaat verici bir vesika ile tevsiki öngörülmüştür.

Kanaat verici bir vesikadan ne anlaşılması gerektiği hususunda ise Kanunda yeterli açıklık bulunmamakla birlikte, mezkûr madde uygulamasında kanaat verici vesikalara;

– Borçlunun herhangi bir mal varlığı bırakmadan ölümü veya 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 32 ve izleyen maddelerine göre mahkemelerce borçlu hakkında verilen gaiplik kararı ve mirasçılarından mirası reddettiklerine dair sulh hukuk mahkemelerince verilmiş bulunan mirası red kararı,

– Borçlu aleyhine alacaklı tarafından açılan davayı borçlunun kazandığına dair mahkeme kararı,

– Mahkeme huzurunda alacaktan vazgeçildiğine ilişkin olarak düzenlenmiş belgeler,

– Alacaktan vazgeçildiğine dair konkordato anlaşması,

– Borçlunun dolandırıcılıktan mahkûm olması ve herhangi bir mal varlığı bulunmadığını belgeleyen resmi evrak,

– Borçlunun adresinin saptanamaması nedeniyle icra takibat dosyasının kaldırıldığını ve yasal süresi içerisinde yenileme talebinde de bulunulmadığını gösteren icra memurluğu yazısı,

– Gerek doğuşu gerekse vazgeçilmesi bakımından belli ve inandırıcı sebepleri olmak şartıyla alacaktan vazgeçildiğini gösteren anlaşmalar (Alacaklının tek taraflı irade beyanı ile alınmasından vazgeçilen alacakların, değersiz alacak olarak zarar kaydı mümkün değildir.),

– Ticaret mahkemesince borçlu hakkında verilmiş ve ilgili masa tarafından tasfiyeye tabi tutulmuş bulunan iflas kararına ilişkin belgeler

örnek olarak sayılabilir.

Diğer taraftan; 7104 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu ve Bazı Kanunlar ile 178 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 22 nci maddesi ile 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununa eklenen geçici 75 inci maddede; devlete ait üniversitelerin tıp fakültelerine bağlı sağlık uygulama ve araştırma merkezi birimleri ile rektörlüklerine bağlı sağlık hizmeti sunan enstitüleri döner sermaye işletmelerinin 31/12/2017 tarihi itibariyle muhasebe kayıtlarında yer alan ve düzenlemenin yürürlüğe girdiği tarih itibariyle ödenmemiş ilaç ve tıbbi malzeme alımlarına ilişkin borçlarının belirli şartlarla Hazine ve Maliye Bakanlığı bütçesinden aktarılacak kaynak ile ödenebilmesi öngörülmüştür.

Söz konusu maddede, “… Devlete ait üniversitelerin tıp fakültelerine bağlı sağlık uygulama ve araştırma merkezi birimleri ile rektörlüklerine bağlı sağlık hizmeti sunan enstitüleri döner sermaye işletmelerinin 31/12/2017 tarihi itibarıyla muhasebe kayıtlarında yer alan ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla ödenmemiş ilaç ve tıbbi malzeme alımlarına ilişkin borçları, ikinci fıkrada belirtilen şartların birlikte gerçekleşmesi halinde, Maliye Bakanlığı bütçesinden işletmeye verilen borç karşılığında ilgili döner sermaye muhasebe birimi tarafından defaten ödenir.

Gerçek veya tüzel kişi alacaklıların bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir ay içerisinde;

a) Kapsama dâhil alacak tutarı yerine, vade tarihi ve alacağın türüne (ilaç, tıbbi malzeme türleri itibarıyla) göre Bakanlar Kurulunca belirlenecek olan iskonto oranlarının uygulanması sonucu hesaplanacak tutarın ödenmesini kabul ettiğine ve iskonto oranına tekabül eden tutardan feragat ettiğine,

b) Kapsama giren alacakları için açmış oldukları davalar ile icra takiplerinden feragat ettiğine,

c) Kapsama dâhil alacaklardan bu madde uyarınca ödeme yapılanlarla ilgili hak ve alacakların hiçbir şekilde ihtilaf konusu yapılmayacağına

dair yazılı olarak ilgili işletmeye başvurması gerekmektedir. Alacaklılar ilgili işletmedeki kapsama dâhil tüm alacakları için başvuruda bulunmak zorundadır. Başvuru sırasında alacaklılar, bu fıkranın (b) bendi kapsamındaki feragat beyanını mahkemelere veya icra müdürlüklerine sunduklarına ilişkin tevsik edici belgeleri de ibraz etmek zorundadır…” hükmü bulunmaktadır.

Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalara göre; Devlete ait üniversitelerin tıp fakültelerine bağlı sağlık uygulama ve araştırma merkezi birimleri ile rektörlüklerine bağlı sağlık hizmeti sunan enstitüleri döner sermaye işletmelerine yapılan ilaç ve tıbbi cihaz satışlarına ilişkin ticari alacaklarınızın 2547 sayılı Kanunun geçici 75 inci maddesi kapsamında ıskonto uygulanmak suretiyle Hazine ve Maliye Bakanlığından tahsili nedeniyle feragat edilen kısmı için, mezkûr maddede düzenlenen imkandan yararlanıldığına ilişkin tevsik edici belgelere dayanılarak, değersiz alacak uygulamasından faydalanılması mümkün bulunmaktadır.

Öte yandan, Vergi Usul Kanununun 322 nci maddesi uygulamasında, alacağın değersiz hale geldiği yıl hesaplarına zarar olarak yazılması gerekmekte olup, ilgili olduğu yılda zarar yazılmayan alacağın sonraki yıllarda dikkate alınması mümkün bulunmamaktadır.

II- KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde; kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içerisinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun “Bilanço Esasında Ticari Kazancın Tespiti” başlıklı 38 inci maddesinde ise; bilanço esasına göre ticari kazancın, teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müspet fark olduğu, bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce işletmeye ilave olunan değerlerin bu farktan indirileceği, işletmeden çekilen değerlerin ise farka ilave olunacağı, ticari kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında, Vergi Usul Kanununun değerlemeye ait hükümleri ile bu Kanunun 40 ve 41 inci maddeleri hükümlerine uyulacağı hükme bağlanmıştır.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde, ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin, safi ticari kazancın tespitinde indirilecek gider olarak kabul edileceği belirlenmiş olup; (7) numaralı bendinde ise Vergi Usul Kanununa göre ayrılan amortismanların gider olarak indirilebileceği hükme bağlanmıştır.

Buna göre, 2547 sayılı Kanunun geçici 75 inci maddesi kapsamında Bakanlar Kurulunca belirlenen iskonto oranlarının uygulanması neticesinde ortaya çıkan alacağın tahsilinden vazgeçilmesi halinde, vazgeçilen tutarın kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün bulunmaktadır.

III- KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun;

– (1/1) maddesinde, Türkiye’de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV ye tabi olduğu,

– 10 uncu maddesinde, vergiyi doğuran olayın, mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde, malın teslimi veya hizmetin yapılması, malın tesliminden veya hizmetin yapılmasından önce fatura veya benzeri belgeler verilmesi hallerinde, bu belgelerde gösterilen miktarla sınırlı olmak üzere fatura veya benzeri belgelerin düzenlenmesi anında meydana geleceği,

– (20/1) maddesinde, teslim ve hizmet işlemlerinde matrahın, bu işlemlerin karşılığını teşkil eden bedel olduğu,

– (29/4) maddesinde; Vergi Usul Kanununun 322 nci maddesine göre değersiz hale gelen alacaklara ilişkin hesaplanan ve beyan edilen KDV’nin, alacağın zarar yazıldığı vergilendirme döneminde indirim konusu yapılabileceği; şu kadar ki Vergi Usul Kanununun 323 üncü maddesine göre karşılık ayrılmak suretiyle gelir veya kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak dikkate alınan KDV’nin bu fıkra kapsamında indirim konusu yapılabilmesi için gelir veya kurumlar vergisi matrahının tespitinde gelir olarak dikkate alınmasının şart olduğu

hüküm altına alınmıştır.

KDV Genel Uygulama Tebliğinin “III/C-1. Vergi İndirimi” başlıklı bölümünde, “… 7104 sayılı Kanunun 8 inci maddesiyle, 3065 sayılı Kanunun 29 uncu maddesinin üçüncü fıkrasında yapılan değişiklikle 1/1/2019 tarihinden itibaren indirim hakkı, vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılını takip eden takvim yılı aşılmamak şartıyla, ilgili vesikaların kanuni defterlere kaydedildiği vergilendirme döneminde kullanılabilecektir. Buna göre, vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılını takip eden takvim yılı içinde defterlere kaydedilen belgelerde yer alan tutarların gelir veya kurumlar vergisi açısından dönemsellik ilkesi gereği vergiyi doğuran olayın gerçekleştiği hesap dönemine ilişkin kazancın tespitinde dikkate alınması mümkün olup bu belgelerde gösterilen KDV, vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılını takip eden takvim yılı içinde defterlere kaydedilmesi halinde indirim konusu yapılabilir.

…Mükellefler tarafından yapılan mal teslimleri ve hizmet ifalarına ilişkin hesaplanan KDV’nin, söz konusu mal ve hizmet bedellerinin tahsil edilip edilmediğine bakılmaksızın beyan edilerek ödenmesi gerekmektedir.

Buna göre, 1/1/2019 tarihinden itibaren, 213 sayılı Kanunun 322 nci maddesine göre değersiz hale gelen alacaklara ilişkin hesaplanan ve beyan edilen KDV’nin indirim konusu yapılması mümkündür. 213 sayılı Kanunun 323 üncü maddesine göre karşılık ayrılmak suretiyle gelir veya kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak dikkate alınan KDV’nin bu fıkra kapsamında indirim konusu yapılabilmesi için gelir veya kurumlar vergisi matrahının tespitinde gelir olarak dikkate alınması şarttır.” açıklamalarına yer verilmiştir.

Buna göre, 2547 sayılı Kanunun geçici 75 inci maddesi kapsamındaki alacaklarınızın iskonto uygulanmak suretiyle Hazine ve Maliye Bakanlığından tahsili nedeniyle feragat edilen kısmının, 1/1/2019 tarihinden itibaren Vergi Usul Kanununun 322 nci maddesi kapsamında değersiz hale gelmesi halinde, feragat edilmek suretiyle değersiz hale gelen söz konusu alacaklara ilişkin hesaplanan ve beyan edilen KDV’nin, mezkûr Tebliğde yer alan açıklamalar çerçevesinde indirim konusu yapılması mümkündür.

Diğer taraftan, 1/1/2019 tarihinden önce Vergi Usul Kanununun 322 nci maddesine göre değersiz hale gelen alacaklara ilişkin hesaplanan ve beyan edilen KDV’nin, indirime konu edilemeyeceği tabiidir.


Kaynak: GİB Özelge
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/kamudan-olan-alacaklarin-iskonto-uygulanmak-suretiyle-tahsilinde-feragat-edilen-tutarin-degersiz-alacak-sayilip-sayilmayacagi/feed/ 0
Şirketlerin takipli alacaklarının devir alınması ve tahsilinde KDV uygulaması https://www.muhasebenews.com/sirketlerin-takipli-alacaklarinin-devir-alinmasi-ve-tahsilinde-kdv-uygulamasi/ https://www.muhasebenews.com/sirketlerin-takipli-alacaklarinin-devir-alinmasi-ve-tahsilinde-kdv-uygulamasi/#respond Fri, 10 Dec 2021 22:00:26 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=118689

T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
 İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Katma Değer Vergisi Grup Müdürlüğü

Sayı

:

39044742-KDV.17-56736

27.02.2017

Konu

:

Şirketlerin takipli alacaklarının devir alınması ve tahsilinde KDV uygulaması

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunda; banka ve finans kurumları dışındaki şirketlerin takipli alacaklarını devir alıp tahsilatını yaptığınız belirtilerek, söz konusu alacakların devir alınmasının ve devir alınan alacağın tahsilinin katma değer vergisine (KDV) tabi olup olmadığı, KDV’ye tabi olması halinde uygulanması gereken KDV oranı ile KDV Kanununun 17/4-l maddesi kapsamında değerlendirilip değerlendirilmeyeceği hususunda Başkanlığımız görüşü sorulmaktadır.

3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun;

– 1/1 inci maddesinde, Türkiye’de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin katma değer vergisine tabi olduğu, aynı maddede ticari, sınai, zirai faaliyet ile serbest meslek faaliyetinin devamlılığı, kapsamı ve niteliğinin Gelir Vergisi Kanunu hükümlerine göre; Gelir Vergisi Kanununda açıklık bulunmayan hallerde, Türk Ticaret Kanunu ve diğer ilgili mevzuat hükümlerine göre tayin ve tespit edileceği,

– 4/1 inci maddesinde, hizmetin teslim ve teslim sayılan haller ile mal ithalatı dışında kalan işlemler olduğu, bu işlemlerin bir şeyi yapmak, işlemek, meydana getirmek, imal etmek, onarmak, temizlemek, muhafaza etmek, hazırlamak, değerlendirmek, kiralamak, bir şeyi yapmamayı taahhüt etmek gibi şekillerde gerçekleşebileceği,

– 17/4-e maddesinde, banka ve sigorta muameleleri vergisi kapsamına giren işlemler ve sigorta aracılarının sigorta şirketlerine yaptığı sigorta muamelelerine ilişkin işlemleri ile Kurumlar Vergisi Kanununun 7 nci maddesinin (24) numaralı bendinde belirtilen kurumların kredi teminatı sağlama işlemlerinin KDV den istisna olduğu,

– 17/4-l maddesinde ise; 30.01.2002 tarihli ve 4743 sayılı Kanun hükümlerine göre kurulan varlık yönetim şirketlerinin bankalar, özel finans kurumları ve diğer mali kurumlardan devraldığı alacakların tahsili amacıyla bu alacakların teminatını oluşturan mal ve hakların (müzayede mahallinde satışı dahil) teslimi ile aynı Kanuna göre finansal yeniden yapılandırma çerçeve anlaşmaları hükümleri kapsamında yeniden yapılandırılan borçların ödenmemesi nedeniyle bu borçların teminatını oluşturan mal ve hakların (müzayede mahallinde satışı dahil) tesliminin KDV’den istisna olduğu,

hükme bağlanmıştır.

Konuya ilişkin KDV Genel Uygulama Tebliğinin “II/F-4.11.Varlık Yönetim Şirketlerinin Bazı Teslimleri ile Finansal Yeniden Yapılandırma Hükümleri Kapsamında Bazı Borçların Teminatını Oluşturan Mal ve Hakların Teslimi” başlıklı bölümünde;

4743 sayılı Kanun hükümlerine göre kurulan varlık yönetim şirketlerinin bankalar, özel finans kurumları ve diğer mali kurumlardan devraldığı alacakların tahsili amacıyla bu alacakların teminatını oluşturan mal ve hakların (müzayede mahallinde satışı dahil) teslimi ile aynı Kanuna göre finansal yeniden yapılandırma çerçeve anlaşmaları hükümleri kapsamında yeniden yapılandırılan borçların ödenmemesi nedeniyle bu borçların teminatını oluşturan mal ve hakların (müzayede mahallinde satışı dahil) teslimi KDV’den müstesnadır.

Örnek:(A)Varlık Yönetim Şirketi tarafından bankalar, özel finans kurumları ve diğer mali kurumlardan devralınan alacakların tahsili amacıyla bu alacakların teminatını oluşturan mal ve hakların müzayede yoluyla satışı işleminde, bu mal ve hakların alacağa mahsuben (A) tarafından satın alınması ve (A) tarafından alacağa mahsuben satın alınan hak ve alacakların üçüncü şahıslara satışı KDV’den istisna tutulacaktır.

Varlık yönetim şirketinin devraldığı alacakların tahsili amacıyla bu alacakların teminatını oluşturan mal ve hakların bedelinin varlık yönetim şirketine ödenmesi şartıyla borçlu tarafından satılması, genel hükümler çerçevesinde KDV’ye tabidir.”
açıklamalarına yer verilmiştir.

Buna göre, banka ve finans kurumları dışındaki şirketlerin takipli alacaklarının devralınmasının ilgili kanunların Şirketinize verdiği yetki veya izinle yapılmaması halinde söz konusu hizmet BSMV’nin konusuna girmediğinden, verilen hizmet için alınan bedelin genel hükümler çerçevesinde KDV’ye tabi tutulması ve hizmet bedeli üzerinden (devir alınan alacağın devir bedeli ile tahsil edilen tutar arasındaki farkın) genel oranda (%18) hesaplanan KDV’nin hizmetin ifasını içine alan vergilendirme döneminde ya da hizmet ifasından önce fatura veya benzeri belgeler verilmesi halinde, bu belgelerde gösterilen miktarla sınırlı olmak üzere fatura veya benzeri belgelerin düzenlendiği dönemde Şirketinizce beyan edilerek ödenmesi gerekmektedir.

Ancak söz konusu takipli alacakların bahsi geçen yetki ve izinler alınarak devralınması halinde faaliyetiniz BSMV’nin konusuna gireceğinden, işlemin KDV Kanununun 17/4-e maddesi kapsamında değerlendirilerek KDV’den istisna tutulması mümkün bulunmaktadır.

Diğer taraftan, Kanunun 17/4-l maddesinde belirlenen istisna; varlık yönetim şirketlerinin bankalar, özel finans kurumları ve diğer mali kurumlardan devraldığı alacakların tahsili amacıyla bu alacakların teminatını oluşturan mal ve hakların (müzayede mahallinde satışı dahil) teslimi ile aynı Kanuna göre finansal yeniden yapılandırma çerçeve anlaşmaları hükümleri kapsamında yeniden yapılandırılan borçların ödenmemesi nedeniyle bu borçların teminatını oluşturan mal ve hakların (müzayede mahallinde satışı dahil) teslimine ilişkin olduğundan, Şirketinizce bu kurumlar dışındaki şirketlerin alacaklarının devralınmasının söz konusu madde kapsamında değerlendirilmesi mümkün bulunmamaktadır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 


Kaynak: GİB Özelge
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/sirketlerin-takipli-alacaklarinin-devir-alinmasi-ve-tahsilinde-kdv-uygulamasi/feed/ 0
Şirketlerin takipli alacaklarının devir alınması ve tahsilinde KDV uygulaması https://www.muhasebenews.com/sirketlerin-takipli-alacaklarinin-devir-alinmasi-ve-tahsilinde-kdv-uygulamasi-2/ https://www.muhasebenews.com/sirketlerin-takipli-alacaklarinin-devir-alinmasi-ve-tahsilinde-kdv-uygulamasi-2/#respond Wed, 08 Dec 2021 09:21:04 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=119062

T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
 İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Katma Değer Vergisi Grup Müdürlüğü

Sayı

:

39044742-KDV.17-56736

27.02.2017

Konu

:

Şirketlerin takipli alacaklarının devir alınması ve tahsilinde KDV uygulaması

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunda; banka ve finans kurumları dışındaki şirketlerin takipli alacaklarını devir alıp tahsilatını yaptığınız belirtilerek, söz konusu alacakların devir alınmasının ve devir alınan alacağın tahsilinin katma değer vergisine (KDV) tabi olup olmadığı, KDV’ye tabi olması halinde uygulanması gereken KDV oranı ile KDV Kanununun 17/4-l maddesi kapsamında değerlendirilip değerlendirilmeyeceği hususunda Başkanlığımız görüşü sorulmaktadır.

3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun;

– 1/1 inci maddesinde, Türkiye’de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin katma değer vergisine tabi olduğu, aynı maddede ticari, sınai, zirai faaliyet ile serbest meslek faaliyetinin devamlılığı, kapsamı ve niteliğinin Gelir Vergisi Kanunu hükümlerine göre; Gelir Vergisi Kanununda açıklık bulunmayan hallerde, Türk Ticaret Kanunu ve diğer ilgili mevzuat hükümlerine göre tayin ve tespit edileceği,

– 4/1 inci maddesinde, hizmetin teslim ve teslim sayılan haller ile mal ithalatı dışında kalan işlemler olduğu, bu işlemlerin bir şeyi yapmak, işlemek, meydana getirmek, imal etmek, onarmak, temizlemek, muhafaza etmek, hazırlamak, değerlendirmek, kiralamak, bir şeyi yapmamayı taahhüt etmek gibi şekillerde gerçekleşebileceği,

– 17/4-e maddesinde, banka ve sigorta muameleleri vergisi kapsamına giren işlemler ve sigorta aracılarının sigorta şirketlerine yaptığı sigorta muamelelerine ilişkin işlemleri ile Kurumlar Vergisi Kanununun 7 nci maddesinin (24) numaralı bendinde belirtilen kurumların kredi teminatı sağlama işlemlerinin KDV den istisna olduğu,

– 17/4-l maddesinde ise; 30.01.2002 tarihli ve 4743 sayılı Kanun hükümlerine göre kurulan varlık yönetim şirketlerinin bankalar, özel finans kurumları ve diğer mali kurumlardan devraldığı alacakların tahsili amacıyla bu alacakların teminatını oluşturan mal ve hakların (müzayede mahallinde satışı dahil) teslimi ile aynı Kanuna göre finansal yeniden yapılandırma çerçeve anlaşmaları hükümleri kapsamında yeniden yapılandırılan borçların ödenmemesi nedeniyle bu borçların teminatını oluşturan mal ve hakların (müzayede mahallinde satışı dahil) tesliminin KDV’den istisna olduğu,

hükme bağlanmıştır.

Konuya ilişkin KDV Genel Uygulama Tebliğinin “II/F-4.11.Varlık Yönetim Şirketlerinin Bazı Teslimleri ile Finansal Yeniden Yapılandırma Hükümleri Kapsamında Bazı Borçların Teminatını Oluşturan Mal ve Hakların Teslimi” başlıklı bölümünde;

4743 sayılı Kanun hükümlerine göre kurulan varlık yönetim şirketlerinin bankalar, özel finans kurumları ve diğer mali kurumlardan devraldığı alacakların tahsili amacıyla bu alacakların teminatını oluşturan mal ve hakların (müzayede mahallinde satışı dahil) teslimi ile aynı Kanuna göre finansal yeniden yapılandırma çerçeve anlaşmaları hükümleri kapsamında yeniden yapılandırılan borçların ödenmemesi nedeniyle bu borçların teminatını oluşturan mal ve hakların (müzayede mahallinde satışı dahil) teslimi KDV’den müstesnadır.

Örnek:(A)Varlık Yönetim Şirketi tarafından bankalar, özel finans kurumları ve diğer mali kurumlardan devralınan alacakların tahsili amacıyla bu alacakların teminatını oluşturan mal ve hakların müzayede yoluyla satışı işleminde, bu mal ve hakların alacağa mahsuben (A) tarafından satın alınması ve (A) tarafından alacağa mahsuben satın alınan hak ve alacakların üçüncü şahıslara satışı KDV’den istisna tutulacaktır.

Varlık yönetim şirketinin devraldığı alacakların tahsili amacıyla bu alacakların teminatını oluşturan mal ve hakların bedelinin varlık yönetim şirketine ödenmesi şartıyla borçlu tarafından satılması, genel hükümler çerçevesinde KDV’ye tabidir.”
açıklamalarına yer verilmiştir.

Buna göre, banka ve finans kurumları dışındaki şirketlerin takipli alacaklarının devralınmasının ilgili kanunların Şirketinize verdiği yetki veya izinle yapılmaması halinde söz konusu hizmet BSMV’nin konusuna girmediğinden, verilen hizmet için alınan bedelin genel hükümler çerçevesinde KDV’ye tabi tutulması ve hizmet bedeli üzerinden (devir alınan alacağın devir bedeli ile tahsil edilen tutar arasındaki farkın) genel oranda (%18) hesaplanan KDV’nin hizmetin ifasını içine alan vergilendirme döneminde ya da hizmet ifasından önce fatura veya benzeri belgeler verilmesi halinde, bu belgelerde gösterilen miktarla sınırlı olmak üzere fatura veya benzeri belgelerin düzenlendiği dönemde Şirketinizce beyan edilerek ödenmesi gerekmektedir.

Ancak söz konusu takipli alacakların bahsi geçen yetki ve izinler alınarak devralınması halinde faaliyetiniz BSMV’nin konusuna gireceğinden, işlemin KDV Kanununun 17/4-e maddesi kapsamında değerlendirilerek KDV’den istisna tutulması mümkün bulunmaktadır.

Diğer taraftan, Kanunun 17/4-l maddesinde belirlenen istisna; varlık yönetim şirketlerinin bankalar, özel finans kurumları ve diğer mali kurumlardan devraldığı alacakların tahsili amacıyla bu alacakların teminatını oluşturan mal ve hakların (müzayede mahallinde satışı dahil) teslimi ile aynı Kanuna göre finansal yeniden yapılandırma çerçeve anlaşmaları hükümleri kapsamında yeniden yapılandırılan borçların ödenmemesi nedeniyle bu borçların teminatını oluşturan mal ve hakların (müzayede mahallinde satışı dahil) teslimine ilişkin olduğundan, Şirketinizce bu kurumlar dışındaki şirketlerin alacaklarının devralınmasının söz konusu madde kapsamında değerlendirilmesi mümkün bulunmamaktadır.

 


Kaynak: GİB Özelge
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/sirketlerin-takipli-alacaklarinin-devir-alinmasi-ve-tahsilinde-kdv-uygulamasi-2/feed/ 0