Sorulan – Muhasebe News https://www.muhasebenews.com Muhasebe News Tue, 18 Jan 2022 05:20:50 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.3.3 Bağımsız Denetim Sözleşmelerine İlişkin Sıkça Sorulan Sorular https://www.muhasebenews.com/bagimsiz-denetim-sozlesmelerine-iliskin-sikca-sorulan-sorular/ https://www.muhasebenews.com/bagimsiz-denetim-sozlesmelerine-iliskin-sikca-sorulan-sorular/#respond Tue, 18 Jan 2022 02:56:56 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=119003
1. Bağımsız Denetim Kuruluşu/Denetim Üstlenen Bağımsız Denetçi olarak faaliyet ediyoruz. ABC A.Ş’nin 2021 hesap döneminin denetimi için şirket genel kurulunda denetçi olarak seçildik. Bağımsız denetim sözleşmesinin imzalanması için mevzuatta öngörülmüş bir süre bulunmaktadır mıdır?

Bağımsız Denetim Yönetmeliğinin 29/3’üncü maddesine göre; denetim sözleşmesinin, Türk Ticaret Kanunu uyarınca denetim kuruluşu veya denetim üstlenen bağımsız denetçinin seçildiği hesap dönemi için, denetim kuruluşu veya denetim üstlenen bağımsız denetçinin seçiminden itibaren en geç 60 gün içinde yapılması gerekmektedir.

2. Bir bağımsız denetim sözleşmesinde bulunması gereken asgari unsurlar nelerdir?

Bir bağımsız denetim sözleşmesinde bulunması gereken asgari unsurlar, Bağımsız Denetim Yönetmeliğinin 29/1’inci maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre, denetim kuruluşu veya denetim üstlenen bağımsız denetçi ile denetlenen işletme arasında yazılı olarak düzenlenen denetim sözleşmesinin asgari olarak aşağıdaki hususları içermesi zorunludur:

a. Türk Ticaret Kanununun 397’nci maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca denetime tabi olan sermaye şirketlerine ilişkin yapılacak denetimlerde sözleşmenin dayanağını teşkil eden genel kurul kararı veya mahkeme kararının, genel kurul organı bulunmayan işletmelerde ise denetçi seçmeye yetkili organın kararının tarih ve sayısı,

b. Denetimin amacı, kapsamı ve dönemi ile varsa özel nedenleri,

c. Denetim konusu ve kıstası,

ç. Tarafların sorumlulukları,

d. Denetimin TDS’ye ve ilgili mevzuata uygun olarak yürütüleceği ve tamamlanacağı hususuna yer veren hüküm,

e. Denetimle ilgili olarak istenen her türlü kayıt, doküman ve diğer bilgilere sınırsız bir şekilde erişimin sağlanacağına yer veren hüküm,

f. Denetim ekibinde yer alan denetçilerin, yedekleri de dâhil olmak üzere isim ve unvanları, öngörülen çalışma süreleri ve her biri için uygun görülen ücret tutarının ayrıntılı dökümü ile toplam denetim ücreti,

g. Sorumlu denetçi ve yedeğinin denetimi üstlenenler adına denetim raporunu imzalamaya yetkili olduğuna ilişkin hüküm,

ğ. Denetimin başlangıç ve bitiş tarihleri ile raporun teslim tarihi,

h. Mesleki sorumluluk sigortası yapılacağına ilişkin hüküm,

ı. Denetlenen işletmenin, rapor tarihinden sonra ancak finansal tabloların veya yıllık faaliyet raporunun ilan tarihinden önce gerçekleşen ve bunları etkileyecek olaylardan denetçiyi haberdar etmekle yükümlü olduğu,

i. Sözleşmenin ancak mevzuat uyarınca feshedilebileceğine ilişkin hüküm.

3. Bir bağımsız denetim sözleşmesinde bulunmaması gereken hususlar nelerdir?

Bağımsız Denetim Yönetmeliğinin 29/2’nci maddesine göre, sözleşmede, denetim hizmeti dışında başka bir hizmet yapılması öngörülemez; denetim ücretinin ödenmesi denetim hizmeti dışında başka bir şarta bağlanamaz.

4. Bağımsız Denetim Kuruluşu/Denetim Üstlenen Bağımsız Denetçi olarak yetkilendirildik. Bağımsız denetim faaliyetini ilk defa icra edeceğiz. Düzenleyeceğimiz denetim sözleşmelerinde örnek olarak kullanabileceğimiz bir format bulunuyor mu?

Bağımsız Denetim Sözleşmesi örneğine, Kurumumuz tarafından yayımlanan “Bağımsız Denetim Standardı 210 Bağımsız Denetim Sözleşmesinin Şartları Üzerinde Anlaşmaya Varılması” Standardının ekinde ulaşabilirsiniz.

5. Düzenlemiş olduğumuz bağımsız denetim sözleşmelerini hangi süre içerisinde Kuruma bildirmemiz gerekiyor? Bu bildirim nasıl yapılmaktadır?

Bağımsız Denetim Yönetmeliğinin 34/1-(b) maddesine göre, denetim sözleşmelerinin imza tarihinden itibaren en geç 30 gün içinde Kurumumuza bildirilmesi gerekmektedir. Bu bildirimler, Bağımsız Denetim Yönetmeliğinin 47’nci maddesi uyarınca Kurumumuz Sözleşme Bilgi Girişi Sistemi (SBG) üzerinden elektronik ortamda yapılmaktadır.

6. ABC A.Ş’nin 2020 hesap döneminin ihtiyari denetimi için denetim sözleşmesi imzaladık. İhtiyari olarak yapılan denetime ilişkin sözleşmenin de Kuruma bildirilmesi gerekiyor mu?

Denetim sözleşmelerine ilişkin Bağımsız Denetim Yönetmeliğinin 34/1-(b) maddesinde düzenlenen bildirim yükümlülüğü, denetimin yapılış amacına ve kapsamına bağlı olmaksızın tüm bağımsız denetim sözleşmelerini kapsamaktadır. Bu nedenle, ister Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca, ister ilgili mevzuatında yer alan özel hükümler uyarınca, isterse ihtiyari olarak yapılan bağımsız denetimlere ait olsun, imzalanan tüm bağımsız denetim sözleşmelerinin Bağımsız Denetim Yönetmeliğinin 34/1-(b) maddesinde belirtilen süre içerisinde Sözleşme Bilgi Girişi Sistemi üzerinden Kurumumuza bildirilmesi zorunludur.

7. ABC A.Ş’nin İcra ve İflas Kanunu hükümleri çerçevesinde Konkordato denetimi için denetim sözleşmesi imzaladık. İlgili mevzuatında yer alan özel hükümler uyarınca yapılan bu denetime ait sözleşmenin de Kuruma bildirilmesi gerekiyor mu?

Denetim sözleşmelerine ilişkin Bağımsız Denetim Yönetmeliğinin 34/1-(b) maddesinde düzenlenen bildirim yükümlülüğü, denetimin yapılış amacına ve kapsamına bağlı olmaksızın tüm bağımsız denetim sözleşmelerini kapsamaktadır. Bu nedenle, ister Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca, ister ilgili mevzuatında yer alan özel hükümler uyarınca, isterse ihtiyarı olarak yapılan bağımsız denetimlere ait olsun, imzalanan tüm bağımsız denetim sözleşmelerinin Bağımsız Denetim Yönetmeliğinin 34/1-(b) maddesinde belirtilen süre içerisinde Sözleşme Bilgi Girişi Sistemi üzerinden Kurumumuza bildirilmesi zorunludur.

8. Sözleşmelerde denetim ekiplerini oluştururken dikkat edilmesi gereken hususlar nelerdir?


Bağımsız Denetim Yönetmeliğinin 27’inci maddesinde yer alan düzenlemelere göre; denetim, işin gerektirdiği sayı ve nitelikte denetçiden oluşan denetim ekipleri tarafından gerçekleştirilir. Denetim ekipleri, denetlenen işletmenin büyüklüğü, faaliyetleri ile tabi olduğu düzenlemelerin özelliği ve benzeri hususlar dikkate alınarak denetimi Kurumumuz düzenlemelerine uygun bir şekilde gerçekleştirebilecek yetki, bilgi, beceri ve tecrübeye sahip olan yeterli sayıda denetçiden oluşturulur. Ancak denetim ekipleri üç denetçiden az olamaz. Denetim ekiplerindeki sorumlu denetçi ve belirlenen diğer kademeler için en az birer yedek denetçi belirlenir. Yedek denetçiler yerini aldıklarının sorumluluklarını üstlenebilecek nitelikte olmalıdır.

Yukarıda yer alan düzenlemeler uyarınca sözleşmelerin asıl/yedek denetim ekiplerinin oluşturulmasında asgari olarak aşağıdaki hususlara dikkat edilmesi gerekmektedir:

Bir şirketin denetim ekiplerine yazılacak denetçilerin denetim yapmaya yetkili olduğu alanların, o şirketin denetimini kapsaması gerekmektedir.

Sözleşmelerin denetim ekiplerine sorumlu denetçi olarak yazılacak denetçilerin Bağımsız Denetim Yönetmeliğinin 28’inci maddesi uyarınca Kurumumuzca onaylanmış sorumlu denetçi olması gerekmektedir.

Denetim ekiplerine yazılacak denetçilerin, ilgili kuruluşun/denetim üstlenen bağımsız denetçinin Kurumumuzca ilan edilen denetim kadrosunda yer alması gerekmektedir. Denetim kadrosunda yer almayıp kuruluşa sadece ortak olan ve/veya sadece yönetici olanların sözleşmelerin denetim ekiplerine yazılmaması gerekmektedir.

Denetim ekiplerine yazılacak denetçilerin, o şirketin denetimi açısından 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 400’üncü maddesi ile Bağımsız Denetim Yönetmeliğinin 22 ve 26’ncı maddelerinde belirtilen kısıtlamalara giren bir durumunun bulunmaması gerekmektedir.

Denetim ekiplerinin asıl ve yedek denetim ekibi olacak şekilde düzenlenmesi gerekmektedir. Asıl denetim ekibinin birisi sorumlu denetçi olmak üzere en az üç, yedek denetim ekibinin ise birisi sorumlu denetçi olmak üzere en az iki denetçiden oluşturulması gerekmektedir. Ancak asıl denetim ekibinde, denetçi haricinde kıdemli denetçi/baş denetçi gibi kademelerle görevlendirmeler yapılması durumunda, belirlenen her kademe için yedek ekip oluşturulması gerekmektedir.

Denetim ekibine yazılacak denetçilerin yedekleri de dâhil olmak üzere isim ve unvanlarının, öngörülen çalışma sürelerinin ve her biri için uygun görülen ücret tutarının sözleşmede açıkça belirtilmesi gerekmektedir.

9. Daha önce Kuruma bildirmiş olduğum sözleşmede değişikler oldu. Bu değişikliklere ilişkin Kuruma herhangi bir bildirimde bulunmam gerekiyor mu?

Bağımsız Denetim Yönetmeliğinin 34/1-(a) maddesine göre; sicil bilgileri dâhil olmak üzere Kurumumuza daha önce bildirilmiş her türlü bilgide meydana gelen değişikliklerin, takip eden günden itibaren en geç 10 gün içinde Kurumumuza bildirilmesi gerekmektedir.

Bu kapsamda daha önce Kurumumuza bildirilen bir denetim sözleşmesinde değişiklik olması durumunda, bu değişikliğin de en geç 10 gün içinde Kurumumuza bildirilmesi gerekmektedir.  Sözleşme değişikliklerine ilişkin bu bildirimler, Bağımsız Denetim Yönetmeliğinin 47’nci maddesi uyarınca Kurumumuz Sözleşme Bilgi Girişi Sistemi (SBG) üzerinden elektronik ortamda yapılmaktadır.

10. İmzalanmış olan bir sözleşmenin fesih edilmesi mümkün mü? Sözleşmenin fesih edilmesi durumunda ne yapmalıyım?

Denetim kuruluşları/denetim üstelenen bağımsız denetçiler ile denetlenen şirket arasında düzenlenen denetim sözleşmelerinin bazı şartların gerçekleşmesi durumunda feshedilmesi mümkündür.

6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 399/8’inci maddesine göre denetçi denetim sözleşmesini sadece haklı bir sebep varsa veya kendisine karşı görevden alınma davası açılmışsa feshedebilir. Görüş yazısının içeriğine ilişkin fikir ayrılıkları ile denetlemenin şirketçe sınırlandırılmış olması veya görüş yazısı vermekten kaçınma haklı sebep sayılamaz. Denetçinin sözleşmeyi feshi yazılı ve gerekçeli olmalıdır.

Sözleşmenin feshedilmesi durumunda bu durumun, Bağımsız Denetim Yönetmeliğinin 29/4’üncü maddesi ile 34/1-(c) maddesi uyarınca, gerekçeleri ile birlikte yazılı olarak 10 gün içerisinde Kurumumuza yazılı olarak bildirilmesi gerekmektedir.

Ayrıca 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 399/8’inci maddesi uyarınca, denetçi fesih tarihine kadar elde ettiği sonuçları genel kurula sunmakla yükümlü olup, bu sonuçlar anılan Kanunun 402’nci maddesine uygun bir rapor hâline getirilerek genel kurula verilmelidir.

11. Denetçi olarak seçildiğim bir şirketin bu görevi benden alması mümkün mü?

Denetçinin sözleşmeyi fesih hakkında olduğu gibi, bazı şartların sağlanması halinde denetlenen şirketin de denetçiyi görevden alması mümkündür. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 399/2’nci maddesine göre, denetçiden denetleme görevi, sadece anılan maddenin dördüncü fıkrasında öngörüldüğü şekilde ve başka bir denetçi atanmışsa geri alınabilir. Buna göre, şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesi;

  1. Yönetim kurulunun,
  2. Sermayenin yüzde onunu, halka açık şirketlerde esas veya çıkarılmış sermayenin yüzde beşini oluşturan pay sahiplerinin,

istemi üzerine, ilgilileri ve seçilmiş denetçiyi dinleyerek, seçilmiş denetçinin şahsına ilişkin haklı bir sebebin gerektirmesi, özellikle de onun taraflı davrandığı yönünde bir kuşkunun varlığı hâlinde, başka bir denetçi atayabilir.

Görevden alma ve yeni denetçi atama davası, denetçinin seçiminin Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilanından itibaren üç hafta içinde açılır. Azlığın bu davayı açabilmesi için, denetçinin seçimine genel kurulda karşı oy vermiş, karşı oyunu tutanağa geçirtmiş ve seçimin yapıldığı genel kurul toplantısı tarihinden itibaren geriye doğru en az üç aydan beri, şirketin pay sahibi sıfatını taşıyor olması şarttır.

 


Kaynak: KGK
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/bagimsiz-denetim-sozlesmelerine-iliskin-sikca-sorulan-sorular/feed/ 0
Bağımsız Denetime Tabi Olmaya İlişkin Sıkça Sorulan Sorular https://www.muhasebenews.com/bagimsiz-denetime-tabi-olmaya-iliskin-sikca-sorulan-sorular/ https://www.muhasebenews.com/bagimsiz-denetime-tabi-olmaya-iliskin-sikca-sorulan-sorular/#respond Tue, 18 Jan 2022 02:51:57 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=118994

1. Bağımsız denetim nedir?


Bağımsız denetim, finansal tablo ve diğer finansal bilgilerin, finansal raporlama standartlarına uygunluğu ve doğruluğu hususunda, makul güvence sağlayacak yeterli ve uygun bağımsız denetim kanıtlarının elde edilmesi amacıyla, denetim standartlarında öngörülen gerekli bağımsız denetim tekniklerinin uygulanarak defter, kayıt ve belgeler üzerinden denetlenmesi ve değerlendirilerek rapora bağlanmasıdır.

2. Hangi şirketler bağımsız denetime tabidir?


Bağımsız denetime tabi olacak şirketler 26/05/2018 tarihli ve 30432 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 26/03/2018 tarihli ve 2018/11597 sayılı Bağımsız Denetime Tabi Şirketlerin Belirlenmesine Dair Kararın (Karar) 3’üncü maddesinde düzenlenmiştir. Söz konusu Karar’da denetime tabi olacak şirketler 4 gruba ayrılmıştır.

1. Grup: Herhangi bir ölçüte bağlı olmaksızın denetime tabi olan şirketler (Karar’a Ekli I sayılı listede sayılan şirketler)

2. Grup: Karar’a Ekli II sayılı listede sayılan şirketlerden, aşağıdaki ölçütlerden en az ikisini tek başına veya bağlı ortaklık ve iştirakleriyle birlikte üst üste iki hesap dönemi sağlayan şirketler:

a) Aktif toplamı 30 milyon ve üstü Türk Lirası,

b) Yıllık net satış hasılatı 40 milyon ve üstü Türk Lirası,

c) Çalışan sayısı 125 kişi ve üstü.

3. Grup: Sermaye piyasası araçları bir borsada veya teşkilatlanmış diğer piyasalarda işlem görmeyen ancak 6/12/2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu kapsamında halka açık sayılan şirketlerden aşağıdaki ölçütlerden en az ikisini tek başına veya bağlı ortaklık ve iştirakleriyle birlikte üst üste iki hesap dönemi sağlayan şirketler:

a) Aktif toplamı 15 milyon ve üstü Türk Lirası,

b) Yıllık net satış hasılatı 20 milyon ve üstü Türk Lirası,

c) Çalışan sayısı 50 kişi ve üstü.

4. Grup: Yukarıda belirtilenler dışında kalan şirketlerden aşağıdaki ölçütlerden en az ikisini tek başına veya bağlı ortaklık ve iştirakleriyle birlikte üst üste iki hesap dönemi sağlayan şirketler:

a) Aktif toplamı 35 milyon ve üstü Türk Lirası,

b) Yıllık net satış hasılatı 70 milyon ve üstü Türk Lirası,

c) Çalışan sayısı 175 kişi ve üstü.

3. Denetime tabi olunup olunmadığının belirlenmesine yönelik hesaplamalar nasıl yapılmalıdır?


Denetime tabi olunup olunmadığının belirlenmesine yönelik hesaplamaların nasıl yapılacağı 16/02/2019 tarihli ve 30688 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Bağımsız Denetime Tabi Şirketlerin Belirlenmesine Dair Bakanlar Kurulu Kararına İlişkin Usul ve Esaslar’da açıklanmıştır.

4. Denetime tabi olunup olunmadığının belirlenmesinde üst üste iki hesap döneminde sağlanması gereken ölçütlerin aynı ölçütler olması mı gerekir?


Denetime tabi olmak için aktif toplamı, yıllık net satış hasılatı ve çalışan sayısı bakımından üst üste iki hesap dönemi için sağlanması gereken ölçütlerin aynı ölçütler olması zorunlu değildir. Örneğin 2019 hesap döneminde sadece aktif toplamı ve çalışan sayısını, 2020 hesap döneminde ise sadece yıllık net satış hasılatı ve çalışan sayısını sağlayan bir şirket 2021 hesap dönemi için bağımsız denetime tabidir.

5. İlk defa denetime tabi olacak şirketler açısından denetime tabi olunup olunmadığının belirlenmesinde aktif toplamının ve yıllık net satış hasılatının hesabı nasıl yapılmalıdır? Bağlı ortaklık ve/veya iştiraki bulunan şirketlerde hesaplamada ayrıca nelere dikkat edilmelidir?


İlk defa denetime tabi olacak şirketler açısından, denetime tabi olunup olunmadığı belirlenirken aktif toplamı ve yıllık net satış hasılatının hesabında, vergi mevzuatı çerçevesinde kamu idarelerine sunulmak üzere hazırlanan son iki hesap dönemine ilişkin bilanço ve gelir tablosu (Yurt dışında bulunan bağlı ortaklık ve iştiraklerin varsa denetimden geçmiş uluslararası muhasebe standartlarına uygun finansal tabloları, olmaması halinde ise tabi oldukları mevzuat uyarınca hazırladıkları finansal tabloları) esas alınır.

Aktif toplamının hesabında, yukarıda belirtilen finansal tablolar çerçevesinde, varsa şirketin bağlı ortaklıklarının ve iştiraklerinin aktif toplamı ve yıllık net satış hasılatı da dikkate alınır.

Bağlı ortaklıkları veya iştirakleri bulunan şirketlerin aktif toplamı ve yıllık net satış hasılatı tutarının hesabında aşağıdaki işlemler yapılır:

Aktif toplamının hesabında, şirketin kendi aktif toplamından, bağlı ortaklıklarının ve iştiraklerinin kayıtlı değerleri çıkarılır. Bulunan tutara, bağlı ortaklıklarının aktif toplamının tamamı ve iştiraklerinin aktif toplamından kendi iştirak hissesi payına düşen kısmı eklenir.

Yıllık net satış hasılatının hesabında, şirketin kendi yıllık net satış hasılatına bağlı ortaklıklarının yıllık net satış hasılatının tamamı, iştiraklerinin yıllık net satış hasılatından kendi iştirak hissesi payına düşen kısmı eklenir.

Grup içi işlemlerden doğan varlık, borç, gelir ve giderlerden, bağlı ortaklıklarla olanların tamamı, şirketin ve bağlı ortaklıkların doğrudan iştirakleriyle olanlarının ise hisselerine düşen payı elimine edilir.

Ayrıca, şirketlerin bağlı ortaklıkları aracılığıyla dolaylı olarak sahip oldukları bağlı ortaklıkla ve iştirakler de şirketin bağlı ortaklığı ve iştiraki olarak değerlendirilir. Örneğin; A Şirketinin B Şirketinde %70, B Şirketinin ise C ve D Şirketlerinde sırasıyla %60 ve %15 oranlarında oy hakkına sahip olduğu durumda, A Şirketi aktif toplamını ve yıllık net satış hasılatını hesaplarken, C Şirketini bağlı ortaklığı, D Şirketini de %15 oranında oy hakkına sahip olduğu iştiraki olarak değerlendirir.

Diğer taraftan, şirketlerin veya bağlı ortaklıkların iştiraklerinin sahip olduğu bağlı ortaklıklar ve iştirakler, ilgili iştirakin finansal tablolarındaki değerleri üzerinden dikkate alınır. Bu sebeple, şirketin veya bağlı ortaklıkların iştiraklerinin bağlı ortaklıkları ve iştirakleri eliminasyon işlemlerine dahil edilmez. Örneğin; A Şirketinin B Şirketinde %40, B Şirketinin ise C ve D Şirketlerinde sırasıyla %60 ve %15 oranlarında oy hakkına sahip olduğu durumda, A Şirketi aktif toplamını ve yıllık net satış hasılatını hesaplarken, sadece B Şirketini iştiraki olarak değerlendirir. C ve D Şirketlerinin aktif toplamını ve yıllık net satış hasılatını dikkate almaz. Dolayısıyla, C ve D Şirketlerinin A ve B Şirketleriyle gerçekleştirdiği işlemler eliminasyona dahil edilmez

Aktif toplamının ve yıllık net satış hasılatının hesabında, şirketin yurtdışındaki bağlı ortaklıklarının ve iştiraklerinin aktif toplamları ve yıllık net satış hasılatı da dikkate alınır.

7. Denetime tabi olan şirketin sonraki hesap döneminde denetim kapsamında olup olmadığının belirlenmesinde aktif toplamının ve yıllık net satış hasılatının hesabı nasıl yapılmalıdır? Bağlı ortaklık ve/veya iştiraki bulunan şirketlerde hesaplamada ayrıca nelere dikkat edilmelidir?


Denetime tabi olan şirketler, daha sonraki hesap dönemlerinde denetim kapsamında olup olmadıklarını değerlendirirken, aktif toplamının ve yıllık net satış hasılatının hesabında TMS’ye (TFRS veya BOBİ FRS) uygun olarak hazırladıkları finansal tablolarda yer alan tutarları esas alır. Bu durumda ilgili TMS uyarınca konsolide finansal tablo hazırlayan şirketlerin, bağlı ortaklıklarının tam konsolidasyon yöntemine, iştiraklerinin ise özkaynak yöntemine göre konsolide edildikleri finansal tabloları kullanılır.

Bağlı ortaklığı veya iştiraki bulunan ancak ilgili TMS uyarınca konsolide finansal tablo hazırlamayan (örneğin BOBİ FRS’yi uygulayan orta büyüklükteki) şirketlerde bağlı ortaklık veya iştirakin aktif toplamı ve yıllık net satış hasılatının hesaplamaya dahil edilmesinde Bağımsız Denetime Tabi Şirketlerin Belirlenmesine Dair Bakanlar Kurulu Kararına İlişkin Usul ve Esaslar’ın 7 nci madde hükmü uygulanır. (Bkz. 5’inci soru ve cevabı)

8. Denetime tabi olan şirketin sonraki hesap döneminde denetim kapsamında olup olmadığının belirlenmesinde çalışan sayısının hesabı nasıl yapılmalıdır? Bağlı ortaklık ve/veya iştiraki bulunan şirketlerde hesaplamada ayrıca nelere dikkat edilmelidir?


Denetime tabi olan şirketler, daha sonraki hesap dönemlerinde denetim kapsamında olup olmadıklarını değerlendirirken çalışan sayısının hesabında muhtasar beyannamede veya muhtasar ve prim hizmet beyannamesinde bildirilen aylık toplam çalışan sayısının yıllık ortalamasını dikkate alınır. Söz konusu yıllık ortalama, aylar itibarıyla aylık çalışan sayılarının toplamının on ikiye bölünmesiyle elde edilir.

Çıraklık ve mesleki eğitim sözleşmesi kapsamında şirkette mesleki eğitim gören çıraklar ve staj yapan öğrenciler çalışan sayısının hesabında dikkate alınmaz.

Ortalama çalışan sayısının belirlenmesinde, ana ortaklığın ve bağlı ortaklıkların çalışan sayılarının toplamı dikkate alınır. İştiraklerin çalışan sayısı ise şirketin iştirakteki hissesi oranında dikkate alınır.

Çalışan sayısının hesabında, şirketin kendisinin, bağlı ortaklıklarının ve iştiraklerinin yurtiçindeki ve yurtdışındaki çalışan sayıları da dikkate alınır.

9. Birden fazla takvim yılına sirayet eden inşaat ve onarma işlerini üstlenen şirketler açısından aktif toplamı ve yıllık net satış hasılatının hesabı nasıl yapılır?


Birden fazla takvim yılına sirayet eden inşaat ve onarma işlerini üstlenen şirketler açısından aktif toplamı ve yıllık net satış hasılatı aşağıdaki gibi tespit edilir:

a) Aktif toplamının hesabında, Tekdüzen Hesap Planında yer alan “170-177 Yıllara Yaygın İnşaat ve Onarım Maliyetleri” hesapları dikkate alınmaz.

b) Yıllık net satış hasılatının hesabında, Tekdüzen Hesap Planında yer alan “350-358 Yıllara Yaygın İnşaat ve Onarım Hakediş Bedelleri” hesaplarına sadece ilgili dönemde kaydedilen tutarlar yıllık net satış hasılatına eklenir.

c) İşin bitiminde Tekdüzen Hesap Planında yer alan 350-358 nolu hesaplardan ilgili dönem gelir tablosuna aktarılan kısımlar yıllık net satış hasılatının hesabında dikkate alınmaz.

10. Bağımsız Denetime Tabi Şirketlerin Belirlenmesine Dair Karar’da (Karar) da belirlenen eşik değerleri aştığı için denetime tabi olan bir şirket bağımsız denetim kapsamından nasıl çıkar?


Karar’da belirlenen eşik değerleri aştığı için denetime tabi olan şirketler, tek başına veya bağlı ortaklıkları ve iştirakleriyle birlikte:

  • Karar’da belirtilen ölçütlerden en az ikisine ait eşik değerlerin iki hesap döneminde art arda altında kalması durumunda  (Birbirini takip eden hesap dönemlerinde eşik değerlerin altında kalınan iki ölçütün aynı olması şart değildir) veya
  • Karar’da belirtilen ölçütlerden en az ikisinin eşik değerlerinin yüzde yirmi veya daha fazla oranda altında kalması durumunda,

müteakip hesap döneminden itibaren denetim kapsamından çıkar,

 

11. Denetime tabi iken denetim kapsamından çıkan şirket, sonraki hesap dönemlerinde denetime tabi olup olmadığını belirlerken hangi finansal tabloları esas alır ve hesaplamalar nasıl yapılır?


Denetime tabi olan bir şirketin sonraki hesap dönemlerinde denetim kapsamından çıkması durumunda, söz konusu şirketin müteakip hesap dönemlerinde denetime tabi olup olmadığının tespitinde, Bağımsız Denetime Tabi Şirketlerin Belirlenmesine Dair Bakanlar Kurulu Kararına İlişkin Usul ve Esaslar’ın 6, 7, 8 ve 9 uncu madde hükümlerini dikkate alarak değerlendirme yapması gerekir. (Bkz. 5, 6 ve 9’uncu soru ve cevabı)

 

12. Denetime tabi olan bir şirketin tür değiştirmesi bağımsız denetim yükümlülüğünü etkiler mi?


6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 180’inci maddesinde “Bir şirket hukuki şeklini değiştirebilir. Yeni türe dönüştürülen şirket eskisinin devamıdır.” hususu hüküm altına alınmıştır. Bu itibarla, tür değiştiren şirket eski şirketin devamı niteliğinde olacağından, denetime tabi olan bir şirketin tür değiştirmesi, bu şirketin bağımsız denetime tabi olma yükümlülüğünü etkilemeyecektir.

13. Bağımsız denetime tabi olan bir şirketin bağlı ortaklığı/iştirakiyiz. Şirket olarak kendimiz de 2021 hesap dönemi için denetim kapsamına girdik. Ana şirketimizin denetimi yapılırken konsolide bir denetim yapıldığından ve bu denetim içerisinde şirketimizin de dolaylı olarak denetimi yapılmaktadır. Bu nedenle Şirketimizin kendisi hakkında ayrıca denetim yapılması gerekiyor mu?


6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun (Kanun) 398 inci maddesinin üçüncü fıkrasında, “Topluluğun finansal tablolarının denetiminden sorumlu olan denetçi, topluluğun konsolide tablolarına alınan şirketlerin finansal tablolarını, özellikle konsolidasyona bağlı uyarlamaları ve mahsupları, birinci fıkra anlamında inceler; meğerki, konsolidasyona alınan şirket, kanun gereği veya böyle bir gereklilik bulunmaksızın, bu Bölüm hükümlerine uygun olarak denetlenmiş olsun. Bu istisna, merkezi yurt dışında bulunan bir şirketin bu Kanunun öngördüğü denetimle eş değer bir denetime tâbî tutulmuş olması halinde de geçerlidir.” hükmü yer almaktadır.

Söz konusu fıkranın gerekçesinde ise, “…topluluğun FT’leri ile ilgili olup, bunları denetleyen denetçinin görevinin, konsolidasyona tâbi şirketlerin finansal tablolarının incelenmesini kapsayacak şekilde genişlediğini ifade etmektedir. Çünkü topluluğun denetimi konsolidasyona tâbi olan şirketlerin denetiminden soyutlanamaz. Konsolide finansal tablo, konsolidasyona tâbi şirketlerin konsolidasyon kurallarına göre bileşimidir. Konsolidasyona dahil şirket Tasarı hükümlerine göre denetlenmişse, bu denetime gereklilik yoktur. Aynı şekilde, merkezi yurt dışında bulunan bir şirket Tasarının öngördüğü denetimle eşdeğer bir denetimden geçmişse yeniden denetimden geçmez. Yapılan denetimler olumlu görüş yazısı almışsa veya sınırlı olumlu görüş verilmişse ya da ihtilaf varsa denetim gene gerekli olabilir…” ifadesi yer almaktadır.

Söz konusu mevzuat ve gerekçesinden, topluluğun finansal tablolarının bağımsız denetimi yapılırken, konsolidasyona dahil edilen şirketlerin finansal tablolarının incelenmesi gerektiği, fakat bu incelemenin bir bağımsız denetim olmadığı anlaşılmaktadır. Ancak, Bağımsız Denetime Tabi Şirketlerin Belirlenmesine Dair Karar (Karar) uyarınca bağımsız denetime tabi olup konsolidasyona alınan bir şirketin bağımsız denetiminin yapılmış olması durumunda bu incelemenin de zorunlu olmadığı anlaşılmaktadır.

Bu itibarla, denetime tabi olan bir şirketin bağlı ortaklığı/iştiraki konumunda olan ve Karar’da belirtilen ölçütleri ayrıca sağlayan şirketin de bağımsız denetiminin ayrı olarak yapılması gerekmektedir.

14. Denetime tabi olmayan bir şirket, ana ortaklığının, bağlı ortaklığının veya iştirakinin denetime tabi olması nedeniyle denetime tabi olur mu?


Bağımsız Denetime Tabi Şirketlerin Belirlenmesine Dair Karar (Karar) uyarınca denetime tabi olma şartlarını taşımayan bir şirket, sadece ana ortaklığının, bağlı ortaklığının veya iştirakinin Karar kapsamında denetime tabi olması nedeniyle denetime tabi olmaz. Ancak bu durum, topluluk denetçisinin konsolide finansal tabloların denetimine ilişkin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ve Türkiye Denetim Standartları çerçevesindeki yükümlülüklerini ortadan kaldırmaz.

15. Bağımsız denetimden muaf tutulan şirketler hangileridir?


Bağımsız denetim kapsamı dışında tutulan şirketler Bağımsız Denetime Tabi Şirketlerin Belirlenmesine Dair Kararın (Karar)  4’üncü maddesinde düzenlenmiştir. Söz konusu düzenleme uyarınca:

– Karara ekli (I) sayılı liste kapsamında yer alanlar hariç olmak üzere 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanuna tabi şirketler ile,

– Karara ekli (I) sayılı listede belirtilenler ile Karara ekli (II) sayılı listenin 5 (b) sırasında belirtilen şirketler hariç olmak üzere sermayesinin en az yüzde 50’si devlete, il özel idarelerine, kanunla kurulmuş vakıflara ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarına ait olan şirketler,

anılan Kararın kapsamı dışında tutulmuştur.

 

]]>
https://www.muhasebenews.com/bagimsiz-denetime-tabi-olmaya-iliskin-sikca-sorulan-sorular/feed/ 0
Denetçinin Seçimi ve Denetim Faaliyetinin Üstlenilmesi İle İlgili Sıkça Sorulan Sorular https://www.muhasebenews.com/denetcinin-secimi-ve-denetim-faaliyetinin-ustlenilmesi-ile-ilgili-sikca-sorulan-sorular/ https://www.muhasebenews.com/denetcinin-secimi-ve-denetim-faaliyetinin-ustlenilmesi-ile-ilgili-sikca-sorulan-sorular/#respond Tue, 07 Dec 2021 10:15:50 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=119001
1. ABC A.Ş. olarak 2021 hesap dönemi için 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu uyarınca zorunlu olarak bağımsız denetime tabiyiz. Yönetim Kurulu Kararı ile şirketimize denetçi atayabilir miyiz?

Bağımsız denetçinin seçimi, görevden alınması ve bağımsız denetim sözleşmesinin feshi genel olarak 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun (TTK) 399’uncu maddesinde düzenlenmiştir. TTK’nın 399/1’inci maddesine göre; denetçinin şirket genel kurulunca; topluluk denetçisinin ise ana şirketin genel kurulunca seçilmesi gerekmektedir.

Buna göre TTK uyarınca zorunlu olarak yapılacak denetimlerde, denetçinin mahkeme tarafından atanma durumu ile denetim sözleşmesinin fesih olması nedeniyle yönetim kurulunun TTK’nın 399/9’uncu maddesi uyarınca geçici denetçi seçme durumu hariç olmak üzere, denetçinin şirket genel kurulunca seçilmesi zorunlu olup, TTK ile şirket genel kuruluna verilen bu yetkinin başka organlara devri de mümkün değildir.

Ancak TTK uyarınca zorunlu olarak bağımsız denetime olup genel kurul organı hiç bulunmayan şirketlerde ise denetçi seçiminin, buna ilişkin yetkilendirilmiş organ tarafından yapılması mümkündür.

2. ABC A.Ş. olarak 2021 hesap dönemi için 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu uyarınca zorunlu olarak bağımsız denetime tabiyiz. Şirketimiz için denetçi seçimini ne zamana kadar yapmamız gerekiyor?

6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 399/1’inci maddesine göre; denetçinin, her faaliyet dönemi ve her hâlde görevini yerine getireceği faaliyet dönemi bitmeden seçilmesi gerekmektedir.

3. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu uyarınca 2021 hesap dönemi için zorunlu olarak bağımsız denetime tabiyiz. Şirketimizin 2021 hesap döneminin bağımsız denetimi için XYZ BDK A.Ş’yi denetçi olarak seçtik. Seçmiş olduğumuz bu denetçiden görevi geri almamız mümkün mü?

6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 399/2’nci maddesine göre, denetçiden denetleme görevi, sadece anılan maddenin dördüncü fıkrasında öngörüldüğü şekilde ve başka bir denetçi atanmışsa geri alınabilir. Buna göre, şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesi;

a) Yönetim kurulunun,

b) Sermayenin yüzde onunu, halka açık şirketlerde esas veya çıkarılmış sermayenin yüzde beşini oluşturan pay sahiplerinin,

istemi üzerine, ilgilileri ve seçilmiş denetçiyi dinleyerek, seçilmiş denetçinin şahsına ilişkin haklı bir sebebin gerektirmesi, özellikle de onun taraflı davrandığı yönünde bir kuşkunun varlığı hâlinde, başka bir denetçi atayabilir.

Görevden alma ve yeni denetçi atama davası, denetçinin seçiminin Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilanından itibaren üç hafta içinde açılır. Azlığın bu davayı açabilmesi için, denetçinin seçimine genel kurulda karşı oy vermiş, karşı oyunu tutanağa geçirtmiş ve seçimin yapıldığı genel kurul toplantısı tarihinden itibaren geriye doğru en az üç aydan beri, şirketin pay sahibi sıfatını taşıyor olması şarttır.

4. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu uyarınca 2021 hesap dönemi için zorunlu olarak bağımsız denetime tabiyiz. Şirketimizin 2021 hesap döneminin bağımsız denetimi için XYZ BDK A.Ş’yi denetçi olarak seçtik ve denetim sözleşmesini imzaladık. Sözleşmenin imzalanmasından belirli bir süre sonra XYZ BDK A.Ş. haklı bir sebebe dayanarak denetim sözleşmesini fesih etti. Ne yapmamız gerekiyor?

6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 399/9’uncu maddesine göre, denetçinin fesih ihbarında bulunması durumunda yönetim kurulunun hemen geçici bir denetçi seçmesi, fesih ihbarını genel kurulun bilgisine, seçtiği denetçiyi de aynı kurulun onayına sunması gerekmektedir.

5. Denetim Üstlenen Bağımsız Denetçi olarak sicile tescil edildim. Hangi şirketlerin denetimini üstlenebilirim?

Bilindiği üzere denetime tabi olan şirketler Kamu Yararını İlgilendiren Şirketler (KAYİK) ve diğer şirketler olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Bağımsız Denetim Yönetmeliğinin “Denetim yapmaya yetkililer” başlıklı 11/3’üncü maddesi uyarınca, KAYİK’lerin denetimi yalnızca denetim kuruluşları tarafından, diğer şirketlerin denetimi ise denetim kuruluşları veya denetim üstlenen bağımsız denetçiler tarafından yapılabilmektedir. Buna göre denetim üstlenen bağımsız denetçinin denetimini yapabileceği şirketler, sadece KAYİK kapsamı dışında kalan şirketlerdir.

6. Kurumunuzca KAYİK HARİÇ denetim yapmaya yetkili olarak sicile tescil edilmiş bir bağımsız denetim kuruluşuyuz. Hangi şirketlerin denetimi üstlenebiliriz?

Bağımsız Denetim Yönetmeliğinin “Denetim yapmaya yetkililer” başlıklı 11/1’inci maddesi uyarınca denetim, sadece Kurumumuzca yetkilendirilen denetim kuruluşları veya denetçiler tarafından yetkileri çerçevesinde gerçekleştirilir. Anılan maddenin ikinci fıkrası uyarınca denetim kuruluşları ve denetçilerin bu yetkilerinin kullanımı ise yetkilendirmenin Kurumumuz tarafından ilanıyla başlar. Bu kapsamda, KAYİK HARİÇ denetim yapmaya yetkili bir bağımsız denetim kuruluşunun denetimini yapabileceği şirketler, sadece KAYİK kapsamı dışında kalan şirketlerdir.

7. Kurumunuzca KAYİK DÂHİL (sigortacılık ve özel emeklilik hariç) denetim yapmaya yetkili olarak sicile tescil edilmiş bir bağımsız denetim kuruluşuyuz. Hangi şirketlerin denetimi üstlenebiliriz?

Bilindiği üzere denetime tabi olan şirketler Kamu Yararını İlgilendiren Şirketler (KAYİK) ve diğer şirketler olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. KAYİK’lerin denetimi yalnızca denetim kuruluşları tarafından, diğer şirketlerin denetimi ise denetim kuruluşları veya denetim üstlenen bağımsız denetçiler tarafından yapılabilmektedir.

KAYİK kapsamında yer alan sigorta, reasürans ve özel emeklilik şirketlerinde ise dikkat edilmesi gereken bir husus daha bulunmaktadır. Şöyle ki denetim kuruluşlarının yetki alanlarının Kurumumuzca ilanında “sigortacılık ve özel emeklilik dâhil/hariç” ayrımı yapılmaktadır. Bu kapsamda, bir denetim kuruluşunun sigorta, reasürans ve özel emeklilik şirketlerinin denetimini üstlenebilmesi için Kurumumuzca ilan edilen denetim yetkisinin “sigortacılık ve özel emeklilik” alanlarını da kapsaması gerekmektedir. Bu kapsamda, KAYİK DÂHİL (sigortacılık ve özel emeklilik hariç) denetim yapmaya yetkili olarak sicile tescil edilmiş bir bağımsız denetim kuruluşu sigorta, reasürans ve özel emeklilik şirketlerinin denetimi hariç diğer tüm şirketlerin denetimini üstlenebilir.

8. Kurumunuzca KAYİK DÂHİL (sigortacılık ve özel emeklilik dâhil) denetim yapmaya yetkili olarak sicile tescil edilmiş bir bağımsız denetim kuruluşuyuz. Hangi şirketlerin denetimi üstlenebiliriz?

Bilindiği üzere denetime tabi olan şirketler Kamu Yararını İlgilendiren Şirketler (KAYİK) ve diğer şirketler olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. KAYİK’lerin denetimi yalnızca denetim kuruluşları tarafından, diğer şirketlerin denetimi ise denetim kuruluşları veya denetim üstlenen bağımsız denetçiler tarafından yapılabilmektedir.

KAYİK kapsamında yer alan sigorta, reasürans ve özel emeklilik şirketlerinde ise dikkat edilmesi gereken bir husus daha bulunmaktadır. Şöyle ki denetim kuruluşlarının yetki alanlarının Kurumumuzca ilanında “sigortacılık ve özel emeklilik dâhil/hariç” ayrımı yapılmaktadır. Bu kapsamda, bir denetim kuruluşunun sigorta, reasürans ve özel emeklilik şirketlerinin denetimini üstlenebilmesi için Kurumumuzca ilan edilen denetim yetkisinin “sigortacılık ve özel emeklilik” alanlarını da kapsaması gerekmektedir. Bu kapsamda, KAYİK DÂHİL (sigortacılık ve özel emeklilik dâhil) denetim yapmaya yetkili olarak sicile tescil edilmiş bir bağımsız denetim kuruluşu sigorta, reasürans ve özel emeklilik şirketlerinin denetimi de dahil olmak üzere tüm şirketlerin denetimini üstlenebilir.

9. Denetim Üstlenen Bağımsız Denetçi/KAYİK HARİÇ Denetim Yapmaya Yetkili Denetim Kuruluşu olarak sicile tescil edildik. Konkordato denetimi üstlenebilir miyiz?

Kurulumuzun 25/03/2020 tarihli ve 31079 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 23/03/2020 tarihli 47 sayılı Kararı’nda 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun konkordato talebine eklenecek belgeleri düzenleyen 286’ncı maddesine dayanılarak hazırlanan Yönetmelik kapsamında yapılacak denetimlerin sadece “KAYİK dahil bağımsız denetim” yetkisine sahip denetim kuruluşları tarafından yürütüleceği hükme bağlanmıştır. Bu kapsamda ilgili mevzuat uyarınca, denetim üstlenen bağımsız denetçilerin/KAYİK HARİÇ denetim yapmaya yetkili denetim kuruluşlarının konkordato denetimini üstlenmesi mümkün değildir.

10. Sicile tescil edilmiş bir bağımsız denetçiyim. Herhangi bir denetim kuruluşunda ve/veya denetim üstlenen bağımsız denetçi yanında olmadan tek başıma denetim faaliyeti yürütebilir miyim?

Kendi adına denetim üstlenen denetçilere ilişkin usul ve esaslar Bağımsız Denetim Yönetmeliği’nin (Yönetmelik) 14/3’üncü maddesinde düzenlenmiş ve denetçilerin kendi adına denetim üstlenebilmeleri, Kurumumuz tarafından denetim üstlenen bağımsız denetçi olarak onaylanması şartına bağlanmıştır. Anılan Yönetmeliğin Geçici 6’ncı maddesinde ise kendi adına denetim faaliyeti yürütenlerce 1/1/2019 tarihinden önce üstlenilen denetimlerde Yönetmeliğin 14/3’üncü maddesinin uygulanmayacağı hüküm altına alınmıştır.

Bu kapsamda, denetlenecek finansal tabloların ait olduğu hesap dönemine bakılmaksızın, 1/1/2019 tarihinden sonra kendi adına denetim üstlenmek isteyen denetçilerin Yönetmeliğin 14/3’üncü maddesinde yer alan şartları sağladığını gösterir belgeler ile Kurumumuza başvuruda bulunması, Kurumumuzca onaylanarak denetim üstlenen bağımsız denetçi olarak sicilde kayıt ve ilan edilmesi gerekmektedir.

Bu nedenle anılan düzenlemeler uyarınca, denetim kuruluşunda/denetim üstlenen bağımsız denetçi yanında görev almayan ve/veya denetim üstlenen bağımsız denetçi olarak sicile tescil edilmeyen bir denetçinin tek başına bağımsız denetim faaliyetinde bulunması mümkün değildir.

11. ABC A.Ş’nin 2021 hesap döneminin denetimi için denetçi olarak seçildik. Ancak sonrasında yaptığımız kontrollerde şirketin denetimini yerine getirmemizin Kanunen mümkün olmadığını anladık. Ne yapmalıyız?

Şirket genel kurulunca seçilen denetçinin, söz konusu denetimi üstlenmesi Kanunen mümkün değilse (örneğin rotasyon hükümlerine aykırı bir durum varsa), bu durumun denetçi tarafından şirkete bildirilerek görevin reddedilmesi ve denetim sözleşmesinin imzalanmaması gerekmektedir.

12. Aynı anda birden fazla denetim kuruluşunda ve/veya denetim üstlenen bağımsız denetçi yanında denetçi olarak denetim çalışmalarına katılabilir miyim?

Bağımsız Denetim Yönetmeliğinin 26/4’üncü maddesi uyarınca denetçiler sadece bir denetim kuruluşu veya denetim üstlenen bağımsız denetçi adına denetim yapabilirler. Ortak oldukları veya istihdam edildikleri denetim kuruluşuyla veya denetim üstlenen bağımsız denetçiyle ilişkileri sona ermedikçe; başka bir denetim kuruluşunda denetim faaliyetinde bulunamazlar ve ortak olamazlar, denetim üstlenen bağımsız denetçi olarak faaliyette bulunamazlar veya bunlar tarafından üstlenilen denetimlerde görev alamazlar.

13. Bağımsız Denetim Kuruluşu olarak denetim faaliyetinde bulunuyoruz. Aynı şirketin denetimini en fazla kaç yıl için üstlenebiliriz?

Denetim kuruluşlarının uymak zorunda oldukları rotasyon hükümleri Bağımsız Denetim Yönetmeliğinin (BDY) 26/1-(ç) maddesinde düzenlenmiştir. Anılan düzenlemede, denetim kuruluşlarının üç yıl geçmedikçe, son on yılda yedi yıl denetim çalışması yürüttükleri işletmelere ilişkin denetimleri üstlenemeyecekleri hüküm altına alınmıştır. Ayrıca BDY’nin Geçici 5’inci maddesinde ise, 1/1/2013 tarihinden önce ilgili mevzuatı uyarınca yapılan denetimlerde geçen sürelerin de, yukarıda belirtilen rotasyon sürelerinin hesaplanmasında dikkate alınacağı belirtilmiştir.

14. Denetim Üstlenen Bağımsız Denetçi olarak denetim faaliyetinde bulunuyorum. Aynı şirketin denetimini en fazla kaç yıl için üstlenebilirim?

Denetim üstlenen bağımsız denetçilerin uymak zorunda oldukları rotasyon hükümleri Bağımsız Denetim Yönetmeliğinin (BDY) 26/1-(ç) maddesinde düzenlenmiştir. Anılan düzenlemede, denetim üstlenen bağımsız denetçilerin üç yıl geçmedikçe; son yedi yılda beş yıl, denetim çalışması yürüttükleri işletmelere ilişkin denetimleri üstlenemeyecekleri hüküm altına alınmıştır. Ayrıca BDY’nin Geçici 5’inci maddesinde ise, 1/1/2013 tarihinden önce ilgili mevzuatı uyarınca yapılan denetimlerde geçen sürelerin de, yukarıda belirtilen rotasyon sürelerinin hesaplanmasında dikkate alınacağı belirtilmiştir.

Rotasyona ilişkin olarak yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerinden de anlaşılacağı üzere, denetim kuruluşları hakkında uygulanacak rotasyon süreleri ile denetim üstlenen bağımsız denetçiler hakkında uygulanacak rotasyon süreleri birbirinden farklılık arz etmektedir. Bu itibarla, denetim üstlenen bağımsız denetçiler için geçerli olan rotasyon süresi  “son yedi yılda beş yıl” olarak düzenlenmiştir.

15. Bağımsız denetçi olarak bir denetim kuruluşunda/denetim üstlenen bağımsız denetçi yanında görev yapıyorum. Aynı şirketin denetiminde en fazla kaç yıl görev alabilirim?

Denetim ekibinde görevlendirilecek denetçilerin uymak zorunda oldukları rotasyon hükümleri Bağımsız Denetim Yönetmeliğinin (BDY) 26/1-(ç) maddesinde düzenlenmiştir. Anılan düzenlemede, denetim kuruluşunda veya denetim üstlenen bağımsız denetçi yanında çalışan denetçilerin üç yıl geçmedikçe; son yedi yılda beş yıl, denetim çalışması yürüttükleri işletmelere ilişkin denetimleri üstlenemeyecekleri hüküm altına alınmıştır. Ayrıca BDY’nin Geçici 5’inci maddesinde ise, 1/1/2013 tarihinden önce ilgili mevzuatı uyarınca yapılan denetimlerde geçen sürelerin de, yukarıda belirtilen rotasyon sürelerinin hesaplanmasında dikkate alınacağı belirtilmiştir.

Söz konusu düzenlemeden de görüleceği üzere “son yedi yılda beş yıl” olarak düzenlenen denetim ekibi rotasyon süresi, denetim kuruluşunda çalışan denetçiler ile denetim üstlenen bağımsız denetçi yanında çalışan denetçiler için aynıdır.

16. Denetim Ağı ne demektir? Aynı denetim ağı içerisinde yer almanın rotasyon süreleri açısından sonuçları nelerdir?

Bağımsız Denetim Yönetmeliğinin 4/1-(e) maddesi uyarınca denetim ağı, bağımsız denetim kuruluşlarının veya denetim üstlenen bağımsız denetçilerin aralarında hukuki bir bağ olup olmadığına bakılmaksızın; kâr veya maliyet paylaşımını hedefleyen veya ortak bir mülkiyet, kontrol veya yönetimi, ortak kalite kontrol politikalarını ve süreçlerini, ortak bir iş stratejisini, ortak bir marka veya unvan kullanımını ya da mesleki kaynakların önemli bir kısmını ortaklaşa kullanmayı amaçlayan işbirliğine yönelik yapılanmayı ifade etmektedir.

Bağımsız Denetim Yönetmeliğinin 26/2’nci maddesinde, rotasyon sürelerinin hesabında aynı denetim ağı içinde bulunan kuruluşlar tarafından yapılan denetimlerde geçen sürelerin topluca dikkate alınacağı belirtilmiştir. Bu kapsamda, bir şirketin denetimlerinin aynı denetim ağı içinde bulunan kuruluşlar tarafından yapılması durumunda rotasyon süresinin kuruluş bazında ayrı ayrı değil, topluca dikkate alınması gerekmektedir.

Örneğin ABC BDK A.Ş. ile DEF BDK A.Ş’nin aynı denetim ağında olduğunu varsayalım. Denetime tabi olan XYZ LTD ŞTİ’nin 2013, 2014, 2015,2016 hesap dönemlerinin denetimi ABC BDK A.Ş. tarafından, 2017, 2018, 2019 hesap dönemlerinin denetimi ise DEF BDK A.Ş. tarafından yapılmış olsun. Bu örnekte, şirketin üst üste 7 yıl denetimi, aynı denetim ağına dâhil kuruluşlar tarafından yapıldığından hem ABC BDK A.Ş. açısından hem de DEF BDK A.Ş. açısından 7 yıllık süre tamamlanmıştır. Bu nedenle hem ABC BDK A.Ş. hem de DEF BDK A.Ş’nin mevzuatta öngörülen süre kadar ara vermeden, anılan şirketin denetimini üstlenmesi mümkün değildir.

17. İlişkili denetim kuruluşu ne demektir? Bir denetim kuruluşunun ilişkili denetim kuruluşu olmanın rotasyon süreleri açısından sonuçları nelerdir?

Bağımsız Denetim Yönetmeliğinin 4/1-(ı) maddesi uyarınca ilişkili bağımsız denetim kuruluşu, aralarında hukuki bir bağ olup olmadığına bakılmaksızın bağımsız denetim kuruluşunun, yönetiminde doğrudan veya dolaylı olarak etkili olduğu veya denetim kuruluşunun yönetiminde doğrudan veya dolaylı olarak etkili olan diğer bağımsız denetim kuruluşlarını ifade etmektedir.

Bağımsız Denetim Yönetmeliğinin 26/2’nci maddesinde, rotasyon sürelerinin hesabında ilişkili denetim kuruluşları tarafından yapılan denetimlerde geçen sürelerin topluca dikkate alınacağı belirtilmiştir. Bu kapsamda, bir şirketin denetimlerinin ilişkili denetim kuruluşları tarafından yapılması durumunda rotasyon süresinin kuruluş bazında ayrı ayrı değil, topluca dikkate alınması gerekmektedir.

Örneğin ABC BDK A.Ş. ile DEF BDK A.Ş’nin ilişkili denetim kuruluşu olduğunu varsayalım. Denetime tabi olan XYZ LTD ŞTİ’nin 2013, 2014, 2015,2016 hesap dönemlerinin denetimi ABC BDK A.Ş. tarafından, 2017, 2018, 2019 hesap dönemlerinin denetimi ise DEF BDK A.Ş. tarafından yapılmış olsun. Bu örnekte, şirketin üst üste 7 yıl denetimi, ilişkili denetim kuruluşları tarafından yapıldığından hem ABC BDK A.Ş. açısından hem de DEF BDK A.Ş. açısından 7 yıllık süre tamamlanmıştır. Bu nedenle hem ABC BDK A.Ş. hem de DEF BDK A.Ş’nin mevzuatta öngörülen süre kadar ara vermeden, anılan şirketin denetimini üstlenmesi mümkün değildir.

18. Yedek denetim ekibine yapılan görevlendirmeler rotasyon süresinden sayılmakta mıdır?

Bağımsız Denetim Yönetmeliğinin 26/1-(ç) maddesinde “son yedi yılda beş yıl” olarak düzenlenen denetim ekibi rotasyon süresi, denetim çalışmalarında fiilen yer almayan yedek denetim ekibi üyeleri için uygulanmamaktadır. Diğer bir ifade ile denetimin hiçbir aşamasına fiilen katılmamış olması şartıyla, sözleşmelerin yedek denetim ekibinde görevlendirilen denetçilerin bu şekilde görevlendirildiği sözleşmeler “son yedi yılda beş yıl”ın hesabında dikkate alınmamaktadır.

19. ABC A.Ş.’nin 2013, 2014, 2015, 2016 ve 2017 hesap dönemlerinin denetimlerinde asıl denetim ekibinde denetçi olarak görev aldım ve 5 yıllık süreyi tamamladım. Yedek denetim ekibinde yapılan görevlendirmeler rotasyon süresinin hesabında dikkate alınmadığından ABC A.Ş.’nin 2018 hesap dönemine ait sözleşmede yedek denetim ekibinde görevlendirilebilir miyim?

Bağımsız Denetim Yönetmeliğinin 27’nci maddesi uyarınca yedek denetim ekibinde görevlendirilecek denetçilerin, aslın niteliklerini haiz olması gerekmektedir. Bu kapsamda, ilgili denetçi, ABC A.Ş.’nin 2013, 2014, 2015, 2016 ve 2017 hesap dönemlerinin denetimlerinde asıl denetim ekibinde denetçi olarak görev almış ve 5 yıllık süreyi tamamlamıştır. Denetçinin yedek denetim ekibinde görevlendirilebilmesi için yerini alacağı asıl denetçi yerine denetime dâhil olabilecek durumda olması gerekmektedir. Ancak denetçi, 5 yıllık süresini tamamladığından yedekten asıl denetim ekibine geçmesi mümkün değildir. Bu nedenle, asıl denetim ekibinde 5 yıllık süreyi tamamlayan denetçinin, yedek denetim ekibine yapılan görevlendirmelerin rotasyon süresinin hesabında dikkate alınmadığı gerekçesiyle, şirketin 2018 hesap döneminin denetimine ait sözleşmenin yedek denetim ekibinde görevlendirilmemesi gerekmektedir.

20. Denetim ekibi için düzenlenen rotasyon süresi aynı denetim kuruluşu/denetim üstlenen bağımsız denetçi tarafından üstlenilen denetimler için mi geçerlidir?

Bağımsız Denetim Yönetmeliğinin 26/2’nci maddesinde “Çalıştığı denetim kuruluşuna bakılmaksızın, denetçinin aynı denetlenen işletmede geçirdiği süreler birlikte dikkate alınır.” hükmü yer almaktadır. Bu nedenle denetim ekibi rotasyon süresi, görev alınan denetim kuruluşu/denetim üstlenen bağımsız denetçiye değil denetlenen şirkete bağlıdır.

Örneğin: “2012-2017 yılları arasında ABC BDK A.Ş.’de çalışan Bay A, DEF A.Ş.’nin 2013, 2014, 2015 ve 2016 hesap dönemlerinin denetimlerinde bu denetim kuruluşu tarafından asıl denetim ekibinde denetçi olarak görevlendirilmiştir. Bay A, 2018 yılından itibaren XYZ BDK A.Ş.’de çalışmaya başlamıştır. DEF A.Ş.’nin 2018, 2019 ve 2020 hesap dönemlerinin denetimleri XYZ BDK A.Ş. tarafından üstlenilmiştir.”

Bay A, daha önce DEF A.Ş.’nin 2013, 2014, 2015 ve 2016 hesap dönemlerinin denetimlerinde ABC BDK A.Ş. tarafından asıl denetim ekibinde denetçi olarak görevlendirildiğinden, 5 yıllık sürenin 4 yılını tamamlamıştır. Bay A’nın XYZ BDK A.Ş.’de çalışmaya başlaması ile DEF A.Ş’nin denetiminde geçen söz konusu 4 yıllık süre sıfırlanmamaktadır. Bu nedenle XYZ BDK A.Ş, Bay A’yı DEF A.Ş.’nin denetimlerinde görevlendirip görevlendiremeyeceğini değerlendirirken, Bay A’nın bu şirketin denetiminde önceden geçirdiği 4 yıllık süreyi de göz önünde bulundurması gerekmektedir.

21. İhtiyari olarak yapılan denetimlerde geçen süreler rotasyon süresinin hesabında dikkate alınıyor mu?

Kurulumuzun 19/01/2017 tarihli (03/06) sayılı Kararında 2013 yılı ve sonrasında ihtiyari denetimlerde geçen sürelerin de rotasyon süresinin hesaplanmasında dikkate alınacağı belirtilmiştir.

22. Rotasyon sürelerinin hesabına ilişkin Kurulunuz tarafından alınmış kararlar nelerdir?

Rotasyon, esas olarak belirli bir denetim müşterisine, belirli bir süre denetim hizmeti verildikten sonra, oluşabilecek yakınlık tehdidini önlemek amacıyla belirli bir süre o müşterinin denetiminin üstlenilmemesi anlamına gelmekte olup, rotasyon sürelerine ilişkin düzenlemeler 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 400’üncü maddesi ile Bağımsız Denetim Yönetmeliğinin 26’ncı maddesinde yer almaktadır.

Rotasyon sürelerinin hesaplanmasına ilişkin olarak yukarıda yer alan düzenlemelerden başka, rotasyon hükümlerinin uygulanması kapsamında ortaya çıkan tereddütlerin giderilmesi amacıyla Kurulumuz tarafından 19/01/2017 ve 27/07/2017 tarihli kararlar alınmıştır.

Kurulumuzun 19/01/2017 tarihli kararında;

  1. Son on yıl içerisinde yedi yıl bir şirketin denetimini üstlenen bağımsız denetim kuruluşunun, yedi yıllık denetim süresinin hemen ardından denetime zorunlu olarak üç yıl kesintisiz ara vermesi, sonraki rotasyon süresi hesaplanırken verilen aranın ve aradan önceki denetim süresinin hesaplamaya katılmaması ve üç yıllık kesintisiz arayı takip eden on yıl içinde yedi yıl denetim yapabilme süresinin tekrar başlatılması,
  2. Bir şirkete art arda yedi yıl denetim hizmeti verilmesi halinde de yedi yıllık denetim süresinden hemen sonra denetime zorunlu olarak üç yıl kesintisiz ara verilmesi,
  3. 2013 yılı öncesinde mevzuatında öngörülen süre kadar kesintisiz ara verildiği takdirde, müteakip rotasyon süresi hesaplanırken verilen aranın ve aradan önceki denetim süresinin hesaplamaya katılmaması, arayı takip eden on yıl içinde yedi yıl denetim yapabilme süresinin tekrar başlatılması,
  4. Araların kesintisiz olmadığı durumda geriye dönük on yıla bakılması, aynı şirkete toplam yedi yıl denetim hizmeti verilmişse üç yıl kesintisiz ara verilmesi,
  5. 2013 yılı ve sonrasında ihtiyari denetimlerde geçen sürelerin de rotasyon süresinin hesaplanmasında dikkate alınması,

gerektiği hususlarının, kamuoyuna duyurulmasına karar verilmiştir.

Kurulumuzun 27/07/2017 tarihli kararında ise, ilgili mevzuat gereğince cari yıl bağımsız denetiminin yanı sıra, geçmişe yönelik olarak da bağımsız denetim yaptırılmasının zorunlu olduğu durumlarda geçmişe yönelik olarak yapılan denetimlerin rotasyon süresinin hesabında dikkate alınıp alınmamasıyla ilgili olarak;

  • Rotasyon süresiyle ilgili düzenlemelerde bağımsız denetimden geçen hesap dönemlerinin sayısına atıfta bulunulmayıp, sadece bağımsız denetimde geçirilen sürelere “yıl” bazında gönderme yapılması,
  • Esasında bağımsız denetim işinin üstlenilmesine rotasyon kısıtlaması getirilmesindeki amacın, denetim sürecinde denetlenen işletme ile denetim kuruluşu arasında zamana bağlı olarak oluşabilecek yakınlık tehdidinin, bağımsızlık üzerindeki olumsuz etkilerinin bertaraf edilmesi olduğu,

hususları göz önüne alınarak, ilgili mevzuat gereğince cari yıl bağımsız denetiminin yanı sıra, geçmiş hesap dönemlerinin de zorunlu olarak bağımsız denetimden geçirilmesi durumunda geçmiş hesap dönemlerine ilişkin denetimlerin rotasyon süresinin hesabında dikkate alınmamasına karar verilmiştir.

23. Bir denetim faaliyetini üstlenmeden önce dikkat etmemiz gereken kısıtlamalar nelerdir?

Bir denetim faaliyetinin üstlenilmesine ilişkin kısıtlamalar (üstlenilemeyecek denetimler) genel olarak 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 400’üncü maddesi ile Bağımsız Denetim Yönetmeliğinin 26’ncı maddesinde düzenlenmiştir.

6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 400’üncü maddesine göre; denetçi, bağımsız denetim yapmak üzere, 1/6/1989 tarihli ve 3568 sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununa göre ruhsat almış yeminli mali müşavir veya serbest muhasebeci mali müşavir unvanını taşıyan ve Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunca yetkilendirilen kişiler ve/veya ortakları bu kişilerden oluşan sermaye şirketi olabilir. Aşağıdaki hâllerden birinin varlığında, yeminli mali müşavir, serbest muhasebeci mali müşavir ve/veya sermaye şirketi ve bunların ortaklarından biri ve bunların ortaklarının yanında çalışan veya bu cümlede anılan kişilerin mesleği birlikte yaptıkları kişi veya kişiler, ilgili şirkette denetçi olamaz. Şöyle ki, önceki cümlede sayılanlardan biri;

  1. Denetlenecek şirkette pay sahibiyse,
  2. Denetlenecek şirketin yöneticisi veya çalışanıysa veya denetçi olarak atanmasından önceki üç yıl içinde bu sıfatı taşımışsa,
  3. Denetlenecek şirketle bağlantısı bulunan bir tüzel kişinin, bir ticaret şirketinin veya bir ticari işletmenin kanuni temsilcisi veya temsilcisi, yönetim kurulu üyesi, yöneticisi veya sahibiyse ya da bunlarda yüzde yirmiden fazla paya sahipse yahut denetlenecek şirketin yönetim kurulu üyesinin veya bir yöneticisinin alt veya üst soyundan biri, eşi veya üçüncü derece dâhil, üçüncü dereceye kadar kan veya kayın hısmıysa,
  4. Denetlenecek şirketle bağlantı hâlinde bulunan veya böyle bir şirkette yüzde yirmiden fazla paya sahip olan bir işletmede çalışıyorsa veya denetçisi olacağı şirkette yüzde yirmiden fazla paya sahip bir gerçek kişinin yanında herhangi bir şekilde hizmet veriyorsa,
  5. Denetlenecek şirketin defterlerinin tutulmasında veya finansal tablolarının düzenlenmesinde denetleme dışında faaliyette veya katkıda bulunmuşsa,
  6. Denetlenecek şirketin defterlerinin tutulmasında veya finansal tablolarının çıkarılmasında denetleme dışında faaliyette veya katkıda bulunduğu için (e) bendine göre denetçi olamayacak gerçek veya tüzel kişinin veya onun ortaklarından birinin kanuni temsilcisi, temsilcisi, çalışanı, yönetim kurulu üyesi, ortağı, sahibi ya da gerçek kişi olarak bizzat kendisi ise,
  7. (a) ilâ (f) bentlerinde yer alan şartları taşıdığı için denetçi olamayan bir denetçinin nezdinde çalışıyorsa,
  8. Son beş yıl içinde denetçiliğe ilişkin meslekî faaliyetinden kaynaklanan gelirinin tamamının yüzde otuzundan fazlasını denetlenecek şirkete veya ona yüzde yirmiden fazla pay ile iştirak etmiş bulunan şirketlere verilen denetleme ve danışmanlık faaliyetinden elde etmişse ve bunu cari yılda da elde etmesi bekleniyorsa,

denetçi olamaz.

Diğer yandan, Bağımsız Denetim Yönetmeliğinin 26’ncı maddesine göre: denetim kuruluşları ve denetim üstlenen bağımsız denetçiler aşağıda belirtilen denetimleri üstlenemezler:

  1. Türk Ticaret Kanunu uyarınca üstlenemeyecekleri denetimler.
  2. Bağımsızlığı zedeleyecek denetimler.
  3. Denetlenen işletmenin özelliğine göre denetim kadrosunun sayı, nitelik veya tecrübe bakımından yetersiz olduğu denetimler.
  4. Üç yıl geçmedikçe; denetim kuruluşları son on yılda yedi yıl, denetim üstlenen bağımsız denetçiler ile bunların yanında ve denetim kuruluşlarında çalışan denetçiler ise son yedi yılda beş yıl denetim çalışması yürüttükleri işletmelere ilişkin denetimleri.
  5. Sözleşme kabul süreçlerine ilişkin Kurum tarafından yapılan düzenlemelere aykırı denetimler.
  6. Denetim kuruluşunun veya denetçinin mevcut iş yükü sebebiyle sağlıklı bir şekilde yürütülmesi mümkün olmayan denetimler.
    24. Bağımsız denetimini yaptığımız bir şirkete denetim haricinde verebileceğimiz hizmetler nelerdir?

    Bağımsız denetimi yapılan bir şirkete denetim haricinde verebilecek hizmetler 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun (TTK) 400/3’üncü maddesi ile Bağımsız Denetim Yönetmeliğinin (BDY) 22/5’inci maddesinde düzenlenmiştir.

    TTK’nın 400/3’üncü maddesinde denetçinin, denetleme yaptığı şirkete, vergi danışmanlığı ve vergi denetimi dışında, danışmanlık veya hizmet veremeyeceği, bunu bir yavru şirketi aracılığıyla yapamayacağı düzenlenmiş olup, BDY’nin 22/5’inci maddesinde ise denetim kuruluşu ve denetçilerin, denetlenen işletmeye, 3568 sayılı Kanun çerçevesinde tasdik, vergi danışmanlığı ve vergi denetimi dışında, danışmanlık veya başka bir hizmet veremeyeceği, bunu denetim ağında yer alan kuruluşlar, ilişkili denetim kuruluşu ve diğer işletmeleri aracılığıyla yapamayacağı, denetim kuruluşunun gerçek kişi ortakları, denetçileri ve kilit yöneticileri tarafından verilen hizmetlerin de bu kapsamda değerlendirileceği ifade edilmiştir.

    Bu kapsamda, bağımsız denetimi yapılan bir şirkete denetim haricinde sadece tasdik, vergi danışmanlığı ve vergi denetimi hizmetleri verilebilir.

    25. Denetim üstlenen bağımsız denetçi olan Bay A, ABC A.Ş’nin 2018 hesap dönemine ait defterlerinin tutulmasında veya finansal tablolarının düzenlenmesinde denetleme dışında faaliyette veya katkıda bulunmuştur. ABC A.Ş’nin 2018 hesap dönemine ait finansal tablolarının bağımsız denetimi Bay A tarafından üstlenilebilir mi?

    ABC A.Ş’nin 2018 hesap dönemine ait defter tutma hizmeti Bay A tarafından verilmiştir. Bu kapsamda Bay A, ABC A.Ş’nin 2018 hesap dönemine ait defterlerinin tutulmasında veya finansal tablolarının düzenlenmesinde denetleme dışında faaliyette veya katkıda bulunmuştur. Bu nedenle denetim üstlenen bağımsız denetçi olan Bay A’nın ABC A.Ş’nin 2018 hesap dönemine ait finansal tablolarının bağımsız denetimini üstlenmemesi gerekmektedir.

    26. Denetim üstlenen bağımsız denetçi Bay A’nın denetim kadrosunda yer alan Bay B, ABC A.Ş’nin 2018 hesap dönemine ait defterlerinin tutulmasında veya finansal tablolarının düzenlenmesinde denetleme dışında faaliyette veya katkıda bulunmuştur. ABC A.Ş’nin 2018 hesap dönemine ait finansal tablolarının bağımsız denetimi Bay A tarafından üstlenilebilir mi?

    ABC A.Ş’nin 2018 hesap dönemine ait defter tutma hizmeti Bay B tarafından verilmiştir. Bu kapsamda Bay B, ABC A.Ş’nin 2018 hesap dönemine ait defterlerinin tutulmasında veya finansal tablolarının düzenlenmesinde denetleme dışında faaliyette veya katkıda bulunmuştur. Bu nedenle Bay B’nin denetim kadrosunda yer aldığı denetim üstlenen bağımsız denetçi Bay A’nın, ABC A.Ş’nin 2018 hesap dönemine ait finansal tablolarının bağımsız denetimini üstlenmemesi gerekmektedir.

    Bay A açısından bu kısıtlamanın doğması için ABC A.Ş’nin denetimi için oluşturulacak denetim ekiplerinde Bay B’nin görevlendirilip görevlendirilmemesinin bir önemi bulunmamaktadır. Diğer bir ifade ile Bay B’nin, ABC A.Ş’nin denetimi için oluşturulacak asıl/yedek denetim ekiplerinde görevlendirilmemesi Bay A’nın söz konusu şirketin denetimini üstlenmesini kısıtlayan durumu ortadan kaldırmayacaktır.

    27. Bay A, ABC A.Ş’nin 2018 hesap dönemine ait defterlerinin tutulmasında veya finansal tablolarının düzenlenmesinde denetleme dışında faaliyette veya katkıda bulunmuştur. Bay A, XYZ BDK A.Ş’nin ortağı/denetçisidir. ABC A.Ş’nin 2018 hesap dönemine ait finansal tablolarının bağımsız denetimi XYZ BDK A.Ş. tarafından üstlenilebilir mi?

    ABC A.Ş’nin 2018 hesap dönemine ait defter tutma hizmeti Bay A tarafından verilmiştir. Bu kapsamda Bay A, ABC A.Ş’nin 2018 hesap dönemine ait defterlerinin tutulmasında veya finansal tablolarının düzenlenmesinde denetleme dışında faaliyette veya katkıda bulunmuştur. Bu nedenle Bay A’nın ortak olduğu ve/veya denetim kadrosunda yer aldığı XYZ BDK A.Ş’nin, ABC A.Ş’nin 2018 hesap dönemine ait finansal tablolarının bağımsız denetimini üstlenmemesi gerekmektedir.

    XYZ BDK A.Ş. açısından bu kısıtlamanın doğması için Bay A’nın anılan denetim kuruluşundaki görevinin (ortak, denetçi, sorumlu denetçi vb.) bir önemi bulunmamaktadır. Yine aynı şekilde XYZ BDK A.Ş. açısından bu kısıtlamanın doğması için ABC A.Ş’nin denetimi için oluşturulacak denetim ekiplerinde Bay A’nın görevlendirilip görevlendirilmemesinin de bir önemi bulunmamaktadır. Diğer bir ifade ile Bay A’nın, ABC A.Ş’nin denetimi için oluşturulacak asıl/yedek denetim ekiplerinde görevlendirilmemesi XYZ BDK A.Ş’nin söz konusu şirketin denetimini üstlenmesini kısıtlayan durumu ortadan kaldırmayacaktır.

    28. Yetkilendirilmiş bir bağımsız denetim kuruluşu da olan XYZ BDK ve SMMM A.Ş, ABC A.Ş’nin 2018 hesap dönemine ait defterlerinin tutulmasında veya finansal tablolarının düzenlenmesinde denetleme dışında faaliyette veya katkıda bulunmuştur. ABC A.Ş’nin 2018 hesap dönemine ait finansal tablolarının bağımsız denetimi XYZ BDK ve SMMM A.Ş. tarafından üstlenilebilir mi?

    ABC A.Ş’nin 2018 hesap dönemine ait defter tutma hizmeti XYZ BDK ve SMMM A.Ş tarafından verilmiştir. Bu kapsamda XYZ BDK ve SMMM A.Ş, ABC A.Ş’nin 2018 hesap dönemine ait defterlerinin tutulmasında veya finansal tablolarının düzenlenmesinde denetleme dışında faaliyette veya katkıda bulunmuştur. Bu nedenle aynı zamanda yetkilendirilmiş bir bağımsız denetim kuruluşu olan XYZ BDK ve SMMM A.Ş’nin, ABC A.Ş’nin 2018 hesap dönemine ait finansal tablolarının bağımsız denetimini üstlenmemesi gerekmektedir.

    29. ABC A.Ş’ye beyannamelerin elektronik ortamda gönderilmesine ilişkin “E- Beyanname Aracılık Hizmeti” veriyoruz. ABC A.Ş’nin bağımsız denetimini üstlenebilir miyiz?

    Kurulumuzun 25/12/2014 tarihli Kararı ile konuya ilişkin düzenleme yapılmıştır. Bu kapsamda 340 ve 405 Seri Numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğleri ile mükelleflerin vergi beyannameleri, bildirim ve eklerini elektronik ortamda göndermelerine imkân tanınmış meslek mensuplarından “aralarında hizmet sözleşmesi bulunmayan, münferit talepte bulunan müşterileriyle Elektronik Beyanname Aracılık Sözleşmesi” akdetmiş olanların aynı şirketin bağımsız denetimini yapmaları, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile ilgili mevzuat kapsamında değerlendirilmiş olup:

    • Bağımsız Denetimini üstlendiği mükellef şirket ile aralarında başkaca hizmet sözleşmesi bulunmaması, defterlerinin tutulması, finansal tablolarının hazırlanması gibi mesleki hizmetlerin verilmemesi,
    • Münferit talepte bulunan müşterileriyle mevzuatında öngörülen şekilde aracılık sözleşmesi akdetmiş bulunması,

    şartıyla, yetki verilmiş olan meslek mensuplarının “Elektronik Beyanname Aracılık Sözleşmesi”ne istinaden sadece vergi beyannamelerinin elektronik ortamda gönderilmesine aracılık edilmesinin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 400’üncü maddesi çerçevesinde denetimle bağdaşmayan işler kapsamında olmadığına karar verilmiştir.

    Verilen hizmetin anılan Karar uyarınca istisna kapsamında değerlendirilebilmesi için;

    • Verilen hizmetin sadece vergi beyannamelerinin elektronik ortamda gönderilmesine aracılık edilmesine ilişkin olması, defterlerin tutulması, finansal tabloların hazırlanması vb. gibi diğer mesleki hizmetlerin verilmemesi,
    • Söz konusu hizmete ilişkin ilgili mevzuatında öngörülen şekilde “Elektronik Beyanname Aracılık Sözleşmesi”nin akdedilmiş bulunması,

    gerekmektedir.

    30. Defter tutma hizmeti verilen bir şirketin aynı dönem bağımsız denetiminin yapılamayacağı konusuna ilişkin olarak Etik Kurallarda bazı istisnalar sayılmaktadır. Etik Kurallarda yer alan bu istisnalar geçerli midir?

    Bağımsız Denetçiler İçin Etik Kurallar Standardının 100.1 U1 paragrafında; “Mevzuatın bu Kurallarda yer alan hükümlerden daha kısıtlayıcı hükümler öngörmesi hâlinde denetçi söz konusu mevzuata uymak zorundadır. Örneğin, bu Kurallarda bazı şartların sağlanmasıyla izin verilen belirli durumlara mevzuat istisna getirmeksizin izin vermeyebilir veya mevzuat bu Kurallarda öngörülmeyen bir kısıtlamayı zorunlu tutabilir. Bu durum denetçinin ilave belgelendirme yapmasını gerektirebilir. Bu Kuralların belirli hükümlerine uyulmasının mevzuatla yasaklandığı durumlarda denetçi, Kuralların diğer bütün hükümlerine uyar.” düzenlemesi yer almaktadır. Bu nedenle, Türk Ticaret Kanununun 400’üncü maddesi defter tutma hizmeti verilen bir şirketin aynı dönem bağımsız denetiminin yapılamayacağı konusuna ilişkin daha kısıtlayıcı hükümler içerdiğinden, Etik Kurallarda yer alan ve bazı şartların sağlanması kaydıyla anılan konuya ilişkin izin veren düzenlemelerin uygulanma alanı kalmamaktadır.

     


    Kaynak: KGK
    Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/denetcinin-secimi-ve-denetim-faaliyetinin-ustlenilmesi-ile-ilgili-sikca-sorulan-sorular/feed/ 0
Sokağa Çıkma Yasağı Hakkında Sıkça Sorulan Sorular https://www.muhasebenews.com/sokaga-cikma-yasagi-hakkinda-sikca-sorulan-sorular/ https://www.muhasebenews.com/sokaga-cikma-yasagi-hakkinda-sikca-sorulan-sorular/#respond Sat, 05 Dec 2020 14:35:04 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=97952
30.11.2020 tarih ve 20076 sayılı Genelgemiz ile hafta içi günlerde sokağa çıkma kısıtlaması getirilen süre içerisinde; 18.11.2020 tarih ve 19161 sayılı Genelgemizin 2. maddesinde belirtildiği üzere, lokanta, restoran, kafe, kafeterya gibi yeme-içme yerleri ile online yemek sipariş firmaları saat 20.00’den sonra telefonla ya da online sipariş yoluyla paket servisi hizmetini saat 24.00’e kadar sürdürebileceklerdir.

30.11.2020 tarih ve 20077 sayılı Genelgemizin 2. maddesine göre; yeni bir karar alınıncaya kadar yüzme havuzu, hamam, sauna, masaj salonu ve lunaparkların faaliyetleri durdurulmuştur.

Bu çerçevede ana faaliyet alanına herhangi bir kısıtlama getirilmeyen tesisler/işletmeler içerisinde bulunan yüzme havuzu, hamam, spa, sauna, masaj salonu, cep sineması ve lunaparkların da yeni bir karar alınıncaya kadar kapalı olması/hizmet vermemesi gerekmektedir.

Lokanta ve restoran tarzı işyerleri;

– Hafta sonları (Cumartesi ve Pazar), 30.11.2020 tarih ve 20076 sayılı Genelgemizin 1.4 maddesine göre 10.00-20.00 saatleri arasında paket servis şeklinde,

– Hafta içi (Pazartesi, Salı, Çarşamba, Perşembe, Cuma), 18.11.2020 tarih ve 19161 sayılı Genelgemizin 2. maddesinde göre; 10.00-20.00 saatleri arasında gel-al ve paket servis, 20.00-24.00 saatleri arasında ise telefonla ya da online sipariş yoluyla paket servisi şeklinde hizmet verebilmektedirler.

Sokağa çıkma kısıtlaması uygulanan gün ve saatlerde; tatlıcılar (sadece tatlı satışı yapılan yerler) ve pastaneler de lokanta ve restoranlara dair Genelge hükümlerine tabidirler.

Otel rezervasyonu bulunan 65 yaş ve üzeri vatandaşlarımız 24.06.2020 tarih ve 10134 sayılı Genelgemiz kapsamında Alo 199 Vefa Sosyal Destek Hattı üzerinden veya elektronik ortamda e-Devlet kapısından İçişleri Bakanlığı e-başvuru sistemi üzerinden Turizm Amaçlı Seyahat İzin Belgesi almak kaydıyla konaklama rezervasyonunun başlangıç zamanı ile konaklama tesisine ulaşım süresi içerisinde özel ve toplu ulaşım araçlarıyla seyahat edebileceklerdir.

Otel rezervasyonu bulunan 20 yaş altı gençlerimiz ve çocuklarımız ise yanlarında veli/vasisinin bulunması şartıyla konaklama rezervasyonunun başlangıç zamanı ile konaklama tesisine ulaşım süresi içerisinde rezervasyonu olduğunu belgelemek/ibraz etmek kaydıyla herhangi bir izin almaksızın özel ve toplu ulaşım araçlarıyla seyahat edebileceklerdir.

Cemevlerindeki inanç faaliyetlerini yürüten (dede, dernek/vakıf yöneticisi) 65 yaş ve üzeri kişiler; hafta içi ve hafta sonlarında sokağa çıkma kısıtlaması getirilen süre ve günlerde, cemevlerine gidip gelebilmek için herhangi bir izin almaksızın bu yaş gruplarına getirilen kısıtlamalardan muaftır.

Kaynak: T.C. İçişleri Bakanlığı
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/sokaga-cikma-yasagi-hakkinda-sikca-sorulan-sorular/feed/ 0
ABD’nin İran’a Yönelik Yaptırımlarına İlişkin Sıkça Sorulan Sorular https://www.muhasebenews.com/abdnin-irana-yonelik-yaptirimlarina-iliskin-sikca-sorulan-sorular/ https://www.muhasebenews.com/abdnin-irana-yonelik-yaptirimlarina-iliskin-sikca-sorulan-sorular/#respond Sat, 14 Nov 2020 07:32:57 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=96433 ABD’nin yaptırımları kabaca neyi hedefler?

ABD’nin İran’a Yönelik Ticari Yaptırımlarının hedefleri kabaca aşağıdaki gibidir.

  • İran’ın petrol ve petrokimya satışını engelleyerek ülkenin dövize erişimini kısıtlamak,
  • İran’ın başta silah sanayisindeki kritik maddelere erişimini kısıtlamaya çalışmak,
  • İran’ın ülke içindeki üretimini sürdürülebilir olmaktan çıkarmak ve bu üretimin artmasını engellemek,
  • Dünyadaki tüm finansal kuruluşların yaptırım kapsamı ürünlerde İran’la ticarete aracılık yapmasını engellemek,
  • İran’da yabancıların yatırımını olabildiğince aza indirmek.

ABD’nin İran’dan döviz çıkışını artıracak nihai ürünler ile yaptırım kapsamı dışında kalan ve insani ticaret olarak bilinen gıda, ilaç, tıbbi cihaz ve hijyen ürünleri konusunda yaptırımlar konusundaki ticarete önemli oranda esneklik sağladığı görülmektedir. Bununla birlikte, firmanızın ABD yaptırımlarından etkilenip etkilenmeyeceği hususunda kapsamlı bir değerlendirme yapmanızda fayda bulunmaktadır.

 

 ABD yaptırımları hangi sektörleri hedefler? 

Birinci Faz: 6 Ağustos 2018’de Devreye Yeniden Giren Yaptırımlar

  • ABD banknotlarının İran Hükümeti tarafından alınıp satılması,
  • İran’ın altın ve diğer değerli metallerle ticaret yapması,
  • Finansal ve ticari işlemlerde İran Riyali’nin kullanılması, İran toprakları dışında İran Riyalinin fon ve hesaplarda tutulması,
  • İran devletinin dışarıdan borçlanması veya borçlanmasının kolaylaştırılmasına aracılık edilmesi,
  • Doğrudan veya dolaylı olarak, İran grafiti, hammadde veya yarı mamul şeklinde alüminyum, çelik, kömür ile entegre sanayi çözümüne yönelik yazılımların arzı ve transferi,
  • İran lüks mallarının ABD’ye ithalatı,
  • İran’a yolcu uçağı satışları,
  • İran otomotiv sektörüne yönelik yaptırımlar.

İkinci Faz: 5 Kasım 2018’de Devreye Alınan Yaptırımlar

Bu tarih sonrasında özetle KOEP sonrasında istisna tanınan tüm ikincil yaptırımlar yeniden uygulamaya geçirilmiş ve yaklaşık 700 kişi, banka ve kurum SDN listesine alınmıştır. 5 Kasım 2018 sonrasında;

  • National Iranian Oil Company (NIOC), Naftiran Intertrade Company (NICO) ve National Iranian Tanker Company (NITC) başta olmak üzere, petrol, petrol ürünleri ve petrokimya ürünleri satın alınması,
  • Liman işleticileri, enerji, gemi taşımacılığı ve gemi inşa sektörleri (ISIRL, South Shipping Line Iran ve iştirakleri dahil),
  • Üçüncü ülke bankalarının İran Merkez Bankası ile etkileşime girmesi (İran Merkez Bankası’nın yurtdışında tuttuğu rezervlere erişimi dahil),
  • İran Merkez Bankası ve diğer İranlı finansal kuruluşlara finansal mesajlaşma hizmeti sağlanması,
  • Sigortalama hizmetleri, sigorta veya reasürans temin edilmesi (durum tespiti istisnası dahil),
  • İran’ın enerji sektörüyle etkileşim, ABD tarafından İran’a yönelik yaptırımların ihlali kapsamında değerlendirilerek birincil ve ikincil yaptırımlar sözkonusu gerçek ve tüzel kişilere uygulanacaktır.

10 Ocak 2020 tarihli Başkanlık Kararnamesi ile özetle;

  • Daha önceki sektörlere ilave olarak İran’ın tekstil, madencilik, inşaat sektörleri ve imalat (sonrasında finans sektörü de eklenmiştir) faaliyetleri de yaptırımlar kapsamına alınmış,
  • Bu sektörlerde faaliyet gösteren kişiler, bu sektörlerle ilgili kullanılan her türlü mal veya hizmeti İran’dan/İran’a satışına/tedarik edilmesine veya transfer işlemlerine bilerek dahil olanlar, bu kişilere her türlü finansal, maddi veya teknolojik mal veya hizmeti temin edenler, bu kişilerin sahipliğinde veya kontrolündeki veya doğrudan/dolaylı olarak bu kişiler için hareket eden kişilerin ABD’deki mal varlıklarına el konulmasını, bu kişilerin sahipliğindeki bir değerin ABD’li kişilerin eline geçmesi halinde dondurulması talimatı verilmiş,
  • Ayrıca, tüm bu kişilere bankacılık hizmeti sağlayan, aracılık yapan ABD dışındaki finansal kuruluşların ABD’de bulunan muhabir hesaplarına yönelik müeyyideler uygulanması kararlaştırılmış,
  • Tarım ürünleri, gıda, ilaç ve tıbbi cihaz sektörleri yaptırımlardan istisna tutulmaya devam edilmiş ve ABD Hazine Bakanlığı’na, Dışişleri Bakanlığı ile danışarak İran’ın başka sektörlerini de yaptırımlara dahil etme imkanı verilmiştir.

 Yaptırımlar belirtilen sektörlerdeki tüm işlemleri mi kapsıyor?

 Yaptırımlar yukarıda belirtilen tüm sektörleri kapsıyor ama bazı durumlarda bu sektörlerin de  istisnaları olabilir. Bu istisnalarla ilgili İran’daki yerleşik Müşavir ve Ataşeliklerimizle temasta kalınması gereklidir. Bununla birlikte kabaca denilebilir ki, İran’dan döviz çıkışına izin verir mahiyetteki riskli olmayan nihai ürünler için ABD yaptırımları açısından herhangi bir sorun bulunmamaktadır.

Halihazırda yaptırımların dışında kalan sektörler, insani ticaret denilen gıda, ilaç, tıbbi cihaz, hijyen ve temizlik ürünleri sektörleridir. Burada da bazı istisnalar sözkonusudur. Örneğin gıda hammaddesi satılan İranlı firma, bu ürünü işleyip ihraç ediyor ve döviz elde ediyorsa işleminiz yaptırım kapsamına girebilir. Bu alanlarda yaptığınız işlemlerde de İranlı muhatabınızın SDN ve diğer listelerde olup olmadığı kontrol edilmelidir.

Diğer bazı alanlarda yaptırım olmasa bile yine sıkıntı ile karşılaşmanız olasıdır. Örneğin, İran’a satılan nihai ürün halindeki otomobil veya otobüs yaptırım kapsamında değildir. Bununla birlikte, bu ürünü İran ordusuna satarsanız yaptırım kapsamına alınabilirsiniz. Her durumda, İran’daki alıcının ve nihai kullanıcının kontrolünün yapılması gereklidir. Diğer bir örnek ise lastik üzerinden verilebilir. Örneğin lastik fabrikaya satılmaz, nihai tüketiciye satılırsa serbesttir. Bu demek değildir ki, lastiği sattığınız kişi veya lastiğin son kullanıldığı alanı kontrol etmeniz gerekmez. Son kullanıcı ve alıcı mutlaka kontrol edilmelidir.

Yaptırımlara ilişkin farklı yorumların olduğu alanlar bulunabilmektedir. Örneğin ahşap elektrik direği tarım ürünü olarak addedilip yaptırıma tabi olmazken, metal elektrik direği yaptırıma tabi olmaktadır. Dolayısıyla bu yorum farklılıklarını ortadan kaldırmak için kurumsal firmaların yaptırım danışmanlık şirketlerinden hizmet aldığı veya kendi bünyelerinde yaptırımlara uyum ofisleri oluşturduğu görülmektedir. Yaptırımları uygulayan otorite ABD Hazine Bakanlığı olduğundan dolayı, Vaşington Ticaret Müşavirliği ile yaptırımlara ilişkin danışmanlık sağlayan firmalara ilişkin temasa geçilmesinde fayda bulunmaktadır.

İranlı firmaya yaptırımların uygulandığı alanda bir ürün veya hizmet satmak istiyorum. Bu yasal mı, değil mi?

İran’a ülkemizin taraf olduğu bir yaptırım yoktur. BM’nin ve AB’nin yapmak istediğiniz işle ilgili uyguladığı bir yaptırım bulunmamaktadır. Dolayısıyla İran’la iş yaparken yaptığınız işlem yasaldır. Bununla birlikte, yaptığınız işlem ABD yaptırımları açısından firmanız için riskler doğurabilir. Ürün veya hizmet yaptırım kapsamında olmasa bile, alıcının SDN Listesinde veya diğer listelerde olmaması ve nihai kullanıcı sorgulaması yükümlülüğü gönderici üzerindedir.

ABD yaptırımı ihlal ettiğimi anlasa bana ne yapabilir?

ABD’nin İran’a yönelik yaptırımlarının yapmak istediğiniz işi de kapsaması nedeniyle firmanıza yönelik ABD tarafından uygulanabilecek olası yaptırımlar sözkonusu olmaktadır. ABD Yaptırımları iki türlüdür.

  1. Birincil Yaptırımlar: ABD’li gerçek ve tüzel kişileri (yeşil kart sahipleri dahil), ABD’nin yurtdışında yatırımı olan şirketlerdeki çoğunluk hissesinin ABD’lilerde olduğu şirketleri bağlar. Yaptırımların ihlali halinde hapis cezasına kadar varan işlemler olabilir.
  2. İkincil Yaptırımlar: TR gerçek ve tüzel kişileri de dahil olmak üzere diğer ülke vatandaşlarını bağlar. ABD’nin yaptırımları ihlal ettiğini belirlediği gerçek ve tüzel kişilere yönelik uygulanabilir. Eğer SWIFT sisteminde dolar kullanımı, şirketin ABD sistemlerini kullanarak (internet sitesinin domain ve hostingi bile olabilir) bu işlemleri yapması durumunda birincil yaptırımlara tabi kılınır. Bu da demektir ki, yaptırım ihlali nedeniyle ABD üzerinden geçen para transferlerinize el konulabilir veya işlemi yapmaktan ABD’li finansal kuruluş imtina eder veya parayı göndericiye iade eder.

ABD Yaptırımları nasıl takip ediyor? 

En önemli takip SWIFT üzerinden yapılmaktadır. Dolayısıyla hiçbir şekilde Dolar kullanılmaması gerekli. Bunun dışında farklı istihbari kaynaklar kullanarak da yaptırımları uygulayabiliyor. Ayrıca, üçüncü kişilerin ihbarı kaynaklı da yaptırım incelemesi yapılabiliyor. 

Yaptırım işlemi nasıl belirleniyor? 

ABD’nin İran’a yönelik yaptırımlarının ABD’li veya diğer ülke vatandaşları tarafından ihlalinin belirlenmesinde “belirgin işlem” kıstası uygulanmaktadır. OFAC bir işlemin belirgin işlem olup olmadığına karar verirken belge ve durumların tümünü dikkate almakta olup, aşağıdaki ölçütler doğrultusunda karar vermektedir.

  • Boyut, sayı, işlemin sıklığı,
  • Şekil, karmaşıklık, işlemin ticari amacı,
  • Yönetim kademesinin işlemin tekrarı üzerindeki farkındalık düzeyi,
  • İşlem ve bloke edilmiş kişi arasındaki bağ,
  • İşlemlerin amacının yasaya uygunluğunun etkisi,
  • İşlemlerin aldatıcı/yanıltıcı eylemleri içerip içermediği,
  • ABD Hazine Bakanlığı’nın vaka bazında değerlendireceği diğer nedenler.

Bir vakanın belirgin olarak addedilip addedilemeyeceği, vakanın kendine has durumuna bağlı olmaktadır.

Burada unutulmaması gereken husus, 40 bin dolarlık tek bir işlemle de yaptırım uygulanabileceğidir. Bir firmanın yaptırıma tabi tutulması en iyi ihtimalle firmanın ve ortaklarının banka hesabı açamayacak, dolayısıyla ticari faaliyeti sürdüremeyecek duruma gelmesidir.

Bu hususlara rağmen İran’la ticaret sürdürülebilir mi?

İran’la ticareti sürdürmek imkansız değildir. Yaptırımlar ticareti durdurmaz, sadece riskini ve maliyetini artırır. Firmalarımızın yaptırımlara rağmen İran pazarında yer alabilme hususunda

  • Ticarete konu ürünün yaptırımlar rejimi kapsamındaki konumu,
  • İran’da ticaret yapılacak kişi ya da kurumların kim olduğu (SDN Listesine bilhassa dikkat edilmesi),
  • ABD ile ilişkilerinin düzeyi,
  • Firma sahiplerinin ABD vatandaşlığı (Green Card dahil),
  • Firma sahiplerinin veya firmanın ABD’de varlıklarının olup olmadığı,
  • ABD’li gerçek veya tüzel kişilerin firma ortakları arasında yer alıp almadığı,
  • ABD’li finansal kuruluşlardan firmaya yönelik kredi akışının olup olmadığı,
  • Firmanın SDN Listesine alınması durumunda bunun firma açısından ne gibi sorunlar doğurabileceği,
  • Ticaretlerinde para transferinin nasıl olacağı, konularında kapsamlı bir değerlendirme yapması

uygun olacaktır.

Sarraflık kanalı ile TR’ye gelen ihracat bedelinin muhasebeleştirilmesinde sıkıntı olur mu?

Olmaz. Ülkemizde İran’a yapılacak ihracat gelirinin ülkeye getirilmesi zorunluluğu bulunmamaktadır. Muhasebe kayıtlarında bu hususta herhangi bir sorunla karşılaşılmamaktadır. Ticaretin önemli bir kısmı sarraflık mekanizması kanalıyla olmaktadır. Sarraflık mekanizmasının bölgede yaygın bir şekilde kullanıldığı bilinmektedir.

Öte yandan, ABD’li yaptırım otoritelerinin sarraflık mekanizmasının kullanılmaması için çok ciddi uyarıları bulunmaktadır. Bu uyarıların göz ardı edilmesi durumunda gerçek veya tüzel kişilere yönelik yaptırım ihtimali ortaya çıkmaktadır.

Banka kanalıyla bu parayı ülkemize getirebilir miyim?

Ülkemizdeki bankalar yaptırım uygulanan bir alanda para transferine aracılık etmez.

 

İkinci bir şirket kursam veya kurdursam, faturayı ona kessem, o şirket İran’a ihracat yapsa olur mu? Malı İran’a göndermeden başka bir ülkedeki firmaya göndersem, yaptırımlardan etkilenmez miyim?

ABD, ilk veya ara satıcının son kullanıcı kontrolünü (end user) hem TR’de hem İran’da yapmasını beklenmekte, İran’la iş yapan firmalardan basiretli bir tüccar gibi davranmasını istemekte, bilmiyordum mazeretine sığınmasını kabul etmemektedir. Malı başka bir ülkeye gönderip, oradaki aracı şirket vasıtasıyla İran’a geçişini sağlasanız bile ABD tarafından yaptırımlara ilişkin olarak nihai kullanıcı sorgulaması yapmış olmanız yine beklenir.

ABD yaptırımları kaç yıl geriye dönük olabiliyor?

ABD’nin yaptırımlara ilişkin işlemlerinde konu işlemin herhangi bir koğuşturma veya soruşturmaya tabi olmaması kaydıyla beş yıllık zaman aşımı bulunmaktadır. Bununla birlikte, yaptırımın konusuna göre zaman aşımı süreleri değişebilmektedir.

Specially Designed Nationals and Persons (SDN) Listesi Nedir?

ABD, İranlı bazı kişi, şirket ve kurumları SDN adı verilen listeye eklemekte ve bu kişilerle ticari işleme girişen üçüncü ülke vatandaşlarına da yaptırım uygulayabilmektedir. Firmaların işlem yaptığı muhataplarının da SDN listesinden kontrol etmesi önerilmektedir. SDN Listesinin haricinde de yasaklı kişi ve kurum listeleri bulunmaktadır.

 

İran’da mukim Ticaret Müşavirlik veya Ataşelikler SDN listesi kontrolü yapabilir mi?

Müşavirlik ve Ataşeliklerin böyle bir hizmeti bulunmamaktadır. Bu hizmet için kapsamlı yazılım hizmeti temin eden firmalar bulunmaktadır. Firmaların İran’la ticarete aracılık eden bankaların yaptırımlara uyum bölümleriyle temasa geçmesinde fayda olabilir.

 

Yukarıdaki sorulara ilişkin tüm bilgileri geniş bir şekilde nereden elde edebilirim?

Aşağıdaki bağlantıda ABD yaptırımları, ssektör raporları ve firma listelerine ilişkin tüm bilgiler bulunmaktadır. Takıldığınız hususlarda Müşavirlik ve Ataşeliklerimizle tahran@ticaret.gov.tr, urumiye@ticaret.gov.tr ve tebriz@urumiye.gov.tr üzerinden tekrar temasa geçebilirsiniz.

https://ticaret.gov.tr/yurtdisi-teskilati/guney-asya/iran/raporlar/musavirlik-raporlari

 


Kaynak: T.C. Tahran Büyükelçiliği Ticaret Müşavirliği
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/abdnin-irana-yonelik-yaptirimlarina-iliskin-sikca-sorulan-sorular/feed/ 0
Ev Hizmetlerinde Çalışanların Sigortalılığı-Sık Sorulan Sorular https://www.muhasebenews.com/ev-hizmetlerinde-calisanlarin-sigortaliligi-sik-sorulan-sorular/ https://www.muhasebenews.com/ev-hizmetlerinde-calisanlarin-sigortaliligi-sik-sorulan-sorular/#respond Tue, 10 Sep 2019 16:38:13 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=66659 SORULAR Hangi işler ev hizmeti sayılır ?

  • Ev içerisinde yaşayanlar tarafından yapılabilecek temizlik, ütü, yemek yapma, çamaşır, bulaşık yıkama, alışveriş ve bahçe işleri ile çocuk, yaşlı veya özel bakıma ihtiyacı olan kişilerin bakım işlerinin ev halkı dışındaki bireyler tarafından yapılması işleri ev hizmeti sayılacaktır.
  • Çocuk, yaşlı veya özel bakım işinin ev hizmetinde çalışanın evinde ya da hastane, bakımevi vb yerlerde yapılması da ev hizmeti sayılacaktır.
  • Aynı evde oturan üçüncü dereceye kadar akraba olanların yaptıkları işler ev hizmeti sayılmayacaktır.
 

Ev hizmetlerinde sigortalı çalıştırma ile getirilen yeni uygulamadan hangi işverenler yararlanabilecektir ?

Ev hizmetlerinde sigortalı çalıştırmayı düzenleyen yeni uygulamadan gerçek kişiler yararlanacak olup tüzel kişilerin talepleri kabul edilmeyecektir.
1/4/2015 tarihinden itibaren ev hizmetlerinde çalışanların sigortalılığı nasıl sağlanacak?

  • 1 Nisandan itibaren ev hizmetlerinde sigortalı çalıştıranlar hakkında bu işlerin ay içinde 10 günden az ve 10 günden fazla yapılıp yapılmadığına göre işlem yapılacaktır.
  • Ayda 10 günden az çalışanlar iş kazası ve meslek hastalığı yönünden sigortalı sayılacak, primleri çalıştıran kişi tarafından ödenecek, sigortalılar isterlerse takip eden ayın sonuna kadar uzun vade (emeklilik) ve genel sağlık sigortası primi ödeyebilecektir.
  • Ayda 10 gün ve üzerinde çalışanların primleri işverenleri tarafından kolay işverenlik uygulamaları çerçevesinde ödenecektir.
 

Ev hizmetinde ayda 10 günden az çalışanların sigortalılığı nasıl sağlanacak?

  • Evinde ayda 10 günden az süre ile sigortalı çalıştıranlar bu kişiler için çalıştırdıkları her bir gün için asgari ücretin günlük tutarının % 2’si oranında iş kazası ve meslek hastalığı primi ödeyecektir.
  • İş kazası ve meslek hastalığında 1/4/2015-30/6/2015 tarihleri arasında bir gün için ödenecek tutar 0,80 kuruştur.
  • 1/7/2015-31/12/2015 tarihleri arasında ödenecek tutar 0,85 kuruş olacaktır.
Ev hizmetinde ayda 10 günden az sigortalı çalıştıranlar Kuruma nasıl başvuracak?

  • 1/4/2015 tarihinden itibaren ev hizmetlerinde 10 günden az çalışanlar için bunları çalıştıranlar “EV HİZMETLERİNDE ON GÜNDEN AZ ÇALIŞTIRILACAKLARA İLİŞKİN FORM” ile Kuruma müracaat edecektir.
  • Kuruma doğrudan ya da posta yoluyla müracaat edenler iş kazası ve meslek hastalığı primini banka aracılığı ile ödeyebileceklerdir.
 

Ev hizmetinde ayda 10 günden az sigortalı çalıştıranlar başka hangi şekillerde Kuruma müracaat edecek?

  • Ev hizmetlerinde ayda 10 günden az süre ile sigortalı çalıştıranlar “www.turkiye.gov.tr” uygulaması aracılığıyla da müracaat edebileceklerdir.
  • Bu şekilde müracaat edecekler “e-hizmetler” menüsünden “SGK”yı seçerek “4A On Günden Az Süreli Ev Hizmetleri İşveren Başvuru ve Sorgulama” ekranından çalıştırılan sigortalının TC numarası ve çalıştırılan gün girilerek sigortalı bildirimi yapılacaktır.
  • “www.turkiye.gov.tr” uygulamasından müracaat edenlerin ayrıca “EV HİZMETLERİNDE ON GÜNDEN AZ ÇALIŞTIRILACAKLARA İLİŞKİN FORM” düzenlenmesine gerek bulunmamaktadır.
  • “www.turkiye.gov.tr” uygulaması aracılığı ile müracaat edenler iş kazası ve meslek hastalığı primini banka aracılığı ile ödeyebileceklerdir.
 

Ev hizmetlerinde ayda 10 günden az sigortalı çalıştıranlar her defa müracaat edecek mi ?

  • Ev hizmetlerinde ayda 10 günden az sigortalı çalıştıranların bu çalışmanın takip eden aylara da devam etmesi halinde “EV HİZMETLERİNDE ON GÜNDEN AZ ÇALIŞTIRILACAKLARA İLİŞKİN FORM”un “Çalışma devamlı mı ?” kısmının işaretlenmesi yeterlidir.
  • “www.turkiye.gov.tr” uygulamasından müracaat edenlerin her bir çalışma için müracaat edilir.
 

Ev hizmetinde ayda 10 günden az sigortalı çalıştıranlar başka şekilde müracaat edebilecekler mi ?

  • Ev hizmetlerinde 10 günden az sigortalı çalıştıranların müracaatında daha pratik yöntemler üzerinde çalışma yapılmakta olup çalışmalar tamamlandığında duyurulacaktır.
 

Kimler ev hizmetlerinde ayda 10 günden az süre ile çalışabilir ?

  • Herhangi bir çalışması olmayanlar
  • 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentlerine tabi çalışanlar
  • İsteğe bağlı sigortalılar
  • 2925 sayılı Kanuna, 5510 sayılı Kanunun ek 5 ve ek 6 ncı maddelerine tabi sigortalılar
  • Kurumdan aylık ve gelir alanlar
  • Ev hizmetlerinde ayda 10 günden az çalışabilirler.
  • Emekli aylığı alanların aylıkları kesilmez, bunlardan ayrıca uzun vade ve genel sağlık sigortası primi alınmaz
 

Ev hizmetlerinde ayda 10 günden az süre ile çalışan sigortalılar emeklilik sigortası primi ödeyebilecek mi ?

  • Ev hizmetinde ayda 10 günden az çalışan sigortalılar için ayrıca 30 gün üzerinden uzun vadeli sigorta kolları (emeklilik) ve genel sağlık sigortası primi ödemelerine imkan sağlanmış olup sigortalıların bu primi ödemeleri için Kuruma müracaat etmelerine gerek bulunmamaktadır.
  • Ev hizmetinde çalışan kişinin uzun vade ve genel sağlık sigortası primi ödemesi için çalıştıran kişi tarafından 1 gün iş kazası primi bildirilmesi yeterli olacaktır.
  • Sigortalılar uzun vade ve genel sağlık sigortası primini takip eden ayın sonuna kadar ödeyebilecek olup bu sürenin geçirilmesi halinde primin bir daha ödenme imkanı kalmayacaktır.
 

Ev hizmetlerinde ayda 10 günden az süre ile çalışanların ödeyeceği emeklilik ve sağlık sigortası primi ne kadar ?

Ev hizmetlerinde ayda 10 günden az çalışanlar
  • 1/4/2015-30/6/2015 tarihleri arasında 30 gün için 40,05 x 30 x % 32,5 olmak üzere 390,49 TL
  • 1/7/2015-31/12/2015 tarihleri arasında 30 gün için 42,45 x 30 x % 32,5 olmak üzere 413,89 TL
Ödeyeceklerdir.
Ev hizmetlerinde ayda 10 günden az çalışanlar genel sağlık sigortası yardımlarından nasıl yararlanacaklar ?

  • Ev hizmetlerinde ayda 10 günden az çalışması olanlar uzun vade ve genel sağlık sigortası primini takip eden ayın sonuna kadar ödemeleri halinde sağlık yardımlarından faydalanabilecekler. Prim ödememeleri halinde ise sağlık yardımları önceki statüleri üzerinden verilmeye devam edecektir.
  • Örneğin eşinden dolayı sağlık yardımlarından yararlanan ev hizmetlerinde gündelikçi olarak çalışan kadın sigortalının uzun vade ve genel sağlık sigortası primi ödememesi halinde eşinden dolayı sağlık yardımı almaya devam edecektir.
  • Babasından dolayı yetim aylığı alan kızın ev hizmetinde 10 günden az çalışması uzun vade ve genel sağlık sigortası primi ödenmemesi halinde yetim aylığı kesilmeyecek, sağlık yardımlarını almaya devam edecektir.
 

Ev hizmetlerinde ayda 10 günden az sigortalı çalıştıranların başka yükümlülükleri var mı ?

  • Ev hizmetinde ayda 10 günden az sigortalı çalıştıranlar işveren sayılmayacak olup sadece sigortalılar adına iş kazası ve meslek hastalığı primi ödeyecektir.
Ayrıca;
  • İşyeri tesciline ilişkin işyeri bildirgesi,
  • Sigortalı tesciline ilişkin işe giriş bildirgesi,
  • Prim tahakkuk ve ödemeler için aylık prim ve hizmet belgesi,
  • Sigortalının işten ayrılması halinde düzenlenen işten ayrılış bildirgesi 10 günden az sigortalı çalıştıranlardan alınmayacaktır.
 

Ev hizmetinde ayda 10 gün ve daha fazla çalışanların sigortalılığı nasıl sağlanacak?

  • Evinde ayda 10 gün ve daha fazla sigortalı çalıştıranlar kolay işverenlik uygulamasından yararlanacaktır. Bu şekilde sigortalı çalıştıranlardan da 10 günden az sigortalı çalıştıranlarda olduğu gibi işyeri tesciline ilişkin işyeri bildirgesi, sigortalı tesciline ilişkin işe giriş bildirgesi, prim tahakkuk ve ödemeler için aylık prim ve hizmet belgesi, sigortalının işten ayrılması halinde düzenlenen işten ayrılış bildirgesi alınmayacaktır.
  • Ev hizmetlerinde ayda 10 gün ve daha fazla sigortalı çalıştıranlar “EV HİZMETLERİNDE ON GÜN VE DAHA FAZLA ÇALIŞTIRILACAKLARA İLİŞKİN BİLDİRGE” ile sosyal güvenlik il müdürlüklerine/sosyal güvenlik merkezlerine müracaat edeceklerdir.
  • Bu bildirge ile işyeri bildirgesi, işe giriş bildirgesi, aylık prim ve hizmet belgesi ve işten ayrılış bildirgesi de birleştirilmiştir.
Bildirgede;
  • Sigortalının işe giriş tarihi,
  • Sigortalıya ödenecek ücrete göre belirlenecek günlük kazanç,
  • Sigortalının ayda kaç gün çalışacağı,
  • Ev hizmetinde çalışma nedeni
Bilgileri bulunmakta olup sigortalı ve işveren tarafından imzalanıp çalışmanın başladığı ayın sonuna kadar Kuruma verilmesi verilecektir.
 

Ev hizmetlerinde ayda 10 gün ve daha fazla süreyle çalışanların sigortalılar için hangi prim ödenecek ?

  • Ev hizmetlerinde 10 gün ve daha fazla süreyle çalışanlar için işverenler % 34,5 oranında uzun ve kısa vade sigorta kolları, genel sağlık sigortası primi ile 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanununun 46 ncı maddesine göre % 3 oranında işsizlik sigortası primi olmak üzere toplam % 37,5 prim ödeyeceklerdir.
  • İşverenler asgari ve azami kazanç üzerinden EV HİZMETLERİNDE ON GÜN VE DAHA FAZLA ÇALIŞTIRILACAKLARA İLİŞKİN BİLDİRGE beyan ettikleri tutar üzerinden prim ödeyeceklerdir.
  • Yaşlılık ve emeklilik aylığı alanlar hakkında işverenler tarafından % 32 oranında sosyal güvenlik destek primi ödenecektir.
 

Kimler ev hizmetlerinde 10 gün ve daha fazla süre ile çalışabilir ?

  • Herhangi bir çalışması olmayanlar
  • 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine tabi çalışanlar
  • Sürekli iş göremezlik geliri alanlar
  • Yabancı uyruklular
  • Ev hizmetlerinde 10 günden az çalışanlar
Ev hizmetlerinde 10 günden fazla süre ile çalışabilirler
  • 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendine tabi sigortalılar ile isteğe bağlı sigortalıların ev hizmetinde 10 günden fazla çalışması halinde (b) bendine tabi sigortalılığı durdurulacaktır.
  • 5510 sayılı kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) ve (c) bentlerine tabi olanların ev hizmetlerinde 10 gün ve daha fazla çalışmaları halinde haklarında sosyal güvenlik destek primine ilişkin hükümler uygulanacaktır.
 

5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında yaşlılık aylığı alanların aylığı kesilir mi ?

  • 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında yaşlılık aylığı alanların ev hizmetlerinde 10 gün ve daha fazla çalışmaları halinde yaşlılık aylığının kesilmesini istemiyor iseler “EV HİZMETLERİNDE ON GÜN VE DAHA FAZLA ÇALIŞTIRILACAKLARA İLİŞKİN BİLDİRGE”de sosyal güvenlik destek primini işaretleyeceklerdir.
 

Ev hizmetlerinde ayda 10 günden az çalışanların durum değişiklikleri nasıl bildirilir?

İşverenler;
  • Sigortalının prime esas kazancının değişmesi,
  • Ay içinde çalışma gün sayısının değişmesi,
  • Sigortalının hastalığı nedeniyle istirahatli olması,
 Halinde bu değişiklik çalışmanın geçtiği ayın sonuna kadar
  • Sigortalının işten ayrılması halinde,
 10 iş günü içinde
 EV HİZMETLERİNDE ON GÜN VE DAHA FAZLA ÇALIŞTIRILACAKLARA İLİŞKİN BİLDİRGE’nin ilgili kısmını doldurularak ile Kuruma vereceklerdir.
 

EV HİZMETLERİNDE ON GÜN VE DAHA FAZLA ÇALIŞTIRILACAKLARA İLİŞKİN BİLDİRGE’den damga vergisi alınacak mı ?

  • EV HİZMETLERİNDE ON GÜN VE DAHA FAZLA ÇALIŞTIRILACAKLARA İLİŞKİN BİLDİRGE her bir sigortalı için bir defaya mahsus alınacak olup 488 sayılı Damga Vergisi Kanunu gereğince 22,30 TL damga vergisi alınacaktır. Damga vergisi işverenin ilk prim ödemesine ilave edilerek tahsil edilecektir.
 

Ev hizmetlerinde ayda 10 gün ve daha fazla süreyle sigortalı çalıştıranlar teşvik uygulamalarından yararlanacaklar mı?

  • Ev hizmetlerinde 10 gün ve üzerinde sigortalı çalıştıranlar işveren sayıldıklarından işverenlere sağlanan prim teşviklerinden de yararlanacaklardır. Bu teşvikler;
  •  5510 sayılı Kanunun 81 inci maddesinin (ı) bendi
  •  4447 sayılı Kanunun geçici 10 uncu maddesi
  •  4447 sayılı Kanunun 50 nci maddesi
     Teşvikidir.
 

Ev hizmetlerinde ayda 10 gün ve daha fazla sigortalı çalıştıranların primleri nasıl hesaplanır?

İşverenlerin işsizlik sigortası primi dahil ödeyecekleri prim tutarı asgari ücret üzerinden
  • 1/4/2015-30/6/2015 tarihleri arasında 30 gün için 40,05 x 30 x % 37,5 olmak üzere 450,56 TL
  • 1/7/2015-31/12/2015 tarihleri arasında 30 gün için 42,45 x 30 x % 37,5 olmak üzere 477,56 TL
Ödeyeceklerdir.
 

Prim teşvikinden yararlanmak isteyen işverenler ne yapacaklar ?

  • 5510 sayılı Kanunun 81 inci maddesinin (ı) bendi teşvikinden yaralanmak için işverenin ev hizmeti işinden dolayı Kuruma borcu bulunmaması gerekmektedir.
  • 4447 geçici 10 uncu madde teşvikinden yararlanmak için prim borcu olmaması ve diğer şartlar yanında sigortalının 1/3/2011 ila 31/12/2015 tarihleri arasında işe alınmış olması, kadın ise 18 yaşından büyük, erkek ise 18-29 yaş arasında olması, işe alındığı tarihten önceki altı aylık dönemde Kuruma verilmiş olan aylık prim ve hizmet belgeleri ile ek 9 uncu madde kapsamında sigortalılığının olmaması şartı aranmaktadır.
 Bu şartları taşıyan işverenlerden Kurumca başka herhangi bir belge talep edilmeyecektir.
 

Prim teşvikinden yararlanmak isteyen işverenler ne kadar prim ödeyecekler ?

Ev hizmetlerinde
  •  5510 sayılı Kanunun 81 inci maddesinin (ı) bendi teşvikinden yararlananlar işsizlik sigortası hariç % 32,5 oranında prim ödeyecektir.
  •  Asgari ücret üzerinden ayda 30 gün süre ile çalışan sigortalı için Kuruma ödenecek prim tutarı 1201,50 x % 32,5 = 390,49 TL olacaktır. Bu teşvikten yararlananlar % 14,5 daha az prim ödeyecektir.
  •  4447 sayılı Kanunun geçici 10 uncu maddesi teşvikinden yararlananlar % 17 oranında prim ödeyecektir.
  •  Asgari ücret üzerinden ayda 30 gün süre ile ev temizliğinde çalışan sigortalı için Kuruma ödenecek prim tutarı işsizlik sigortası hariç 1201,50 x % 17 = 204,56 TL, olacaktır. Bu teşvikten yararlananlar % 60 daha az prim ödeyecektir
  •  5510 sayılı Kanunun 81 inci maddesinin (ı) bendi ve 4447 sayılı Kanunun geçici 10 uncu maddesi teşviki prim borcu olmayan işverenler için aynı anda uygulanabilecektir
 

Ev hizmetlerinde ayda 10 gün ve daha fazla süreyle sigortalı çalıştıran işverenlere idari para cezası uygulanacak mı ?

  • EV HİZMETLERİNDE ON GÜN VE DAHA FAZLA ÇALIŞTIRILACAKLARA İLİŞKİN BİLDİRGE’nin çalışmanın başladığı ayın sonuna kadar verilmemesi halinde asgari ücret tutarında,
  • İşverenin bildirgeyi kendiliğinden vermesi halinde ayrıca her bir ay için asgari ücretin beşte biri tutarında,
  • EV HİZMETLERİNDE ON GÜN VE DAHA FAZLA ÇALIŞTIRILACAKLARA İLİŞKİN BİLDİRGE’nin işten ayrılışla ilgili kısmının iten ayrılış tarihinden itibaren 10 gün içinde verilmemesi halinde asgari ücretin onda biri tutarında
 idari para cezası uygulanacaktır.
 

Ev hizmetlerinde 10 gün ve daha fazla süre ile sigortalı çalıştıran işverenlerin ek 9 uncu madde kapsamında sigortalı çalıştırması diğer işverenliğe göre avantajlı mıdır?

Ev hizmetlerinde 10 gün ve daha fazla süre ile sigortalı çalıştıranlar
  •  Her ay aylık prim ve hizmet belgesi düzenlemeyeceğinden damga vergisi alınmayacaktır yılda 268 TL az ödeme yapacaklardır.
  • Aylık prim ve hizmet belgesinin geç verilmesi halinde idari para cezası uygulanmayacaktır.
  • E-bildirge şifresi almayacaklardır.
  • İşyeri tescili TC kimlik numarası üzerinden yapılacağından işverenden bilgi ve belge istenmeyecektir.
 

1/4/2015 tarihinden önce ev hizmetlerinde sigortalı çalıştıran gerçek kişiler bu uygulamadan yararlanacak mı?

  • 1/4/2015 tarihinden önce ev hizmetlerinde 10 gün ve daha fazla süre ile sigortalı çalıştıran işverenler işyeri dosyasını kapattıktan sonra EV HİZMETLERİNDE ON GÜN VE DAHA FAZLA ÇALIŞTIRILACAKLARA İLİŞKİN BİLDİRGE ile müracaat etmeleri halinde ek 9 uncu madde uygulamalarından yararlanabileceklerdir. Prim teşvikinden yararlanan işverenler teşviklerinin devam etmesi için önceki işyeri ve ek 9 kapsamındaki işle ilgili arada gün boşluğunun olmaması gerekmektedir. Müracaat etmeyen işverenler hakkında önceki uygulamaya göre devam edilecektir.
 

Ev hizmetlerinde yabancı uyruklu çalıştırılabilir mi?

  • 4817 sayılı Kanun gereğince yabancılara bir yıl süreli çalışma izni verilmekte olduğundan yabancılar kısmi süreli çalışamamaktadırlar.
  •  Yabancıları çalıştıran gerçek kişi işverenler EV HİZMETLERİNDE ON GÜN VE DAHA FAZLA ÇALIŞTIRILACAKLARA İLİŞKİN BİLDİRGE ile müracaatlarında sigortalıların çalışma iznini de bildirgeye ekleyeceklerdir.
  •  Yabancı uyrukluların ev hizmetlerinde 10 günden az süre ile çalıştırıldığının tespiti halinde bunlar hakkında 10 gün ve daha fazla süre ile sigortalı çalıştıran işverenlere ilişkin hükümler uygulanacak ay içinde çalışma gün sayısı 30 gün olarak alınacaktır.
Ev hizmetlerinde çalışanların sigortalılığı ile ilgili başka ne şekilde bilgi alabilirim?

  • Ev hizmetlerinde çalışanların sigortalılığı ile ilgili evhizmetleri@sgk.gov.tr adresinde sorularınızı yazabileceğiniz gibi 458 7079 – 7709 – 7711 – 7717 – 7724 – 7726 – 7728 – 77 29 – 8047 – 8149 numaralarını arayıp bilgi alabilirsiniz.

 


Kaynak: SGK
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/ev-hizmetlerinde-calisanlarin-sigortaliligi-sik-sorulan-sorular/feed/ 0
Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara İlişkin Tebliğ (Tebliğ No: 2008-32/34)’de 16.11.2018 Tarihinde Yapılan Değişiklik ile İlgili Olarak Sıkça Sorunlar Sorular https://www.muhasebenews.com/turk-parasi-kiymetini-koruma-hakkinda-32-sayili-karara-iliskin-teblig-teblig-no-2008-32-34de-16-11-2018-tarihinde-yapilan-degisiklik-ile-ilgili-olarak-sikca-sorunlar-sorular/ https://www.muhasebenews.com/turk-parasi-kiymetini-koruma-hakkinda-32-sayili-karara-iliskin-teblig-teblig-no-2008-32-34de-16-11-2018-tarihinde-yapilan-degisiklik-ile-ilgili-olarak-sikca-sorunlar-sorular/#respond Wed, 27 Feb 2019 15:23:58 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=48763
  • Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan belgeli konaklama tesislerinin işletilmesi amacıyla kiralanması konusunu düzenleyen Tebliğ’in 8 nci maddesinin dördüncü fıkrasında; yalnızca konaklama tesisinin bütününün kiralanması mı düzenlenmektedir? Konaklama tesisinin kuaför, spa merkezi vs gibi ticari bölümlerinin ayrı ayrı kiralanmasına ilişkin sözleşmelerin döviz cinsinden ya da dövize endeksli yapılabilmesi mümkün müdür?
  • Kültür ve Turizm Bakanlığından belgeli konaklama tesislerinin hamam, havuz, spa, kuaför, market gibi ticari alanlarının işletilmesi amacıyla kiralanmasına ilişkin sözleşmelerde kira bedelinin döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırılmasının mümkün olduğu değerlendirilmekle beraber; otel odalarının konaklama amacıyla Türkiye’de yerleşik kişilere döviz cinsinden veya dövize endeksli kiralanması mümkün bulunmamaktadır.

    1. Hizmet Sözleşmelerinin kapsamı nedir?

    Hizmet; teslim ve teslim sayılan haller ile mal ithalatı dışında kalan işlemlerdir. Bu işlemlere ilişkin sözleşmeler “hizmet sözleşmesi” olarak kabul edilmektedir.

    1. İhracat sayılan satış ve teslimler ile döviz kazandırıcı hizmet ve faaliyetler kapsamında sayılan hizmet sözleşmelerine neler girmektedir?

    İhracat sayılan satış ve teslimler ile döviz kazandırıcı hizmet ve faaliyetler; İhracat, Transit Ticaret, İhracat Sayılan Satış ve Teslimler İle Döviz Kazandırıcı Hizmet ve Faaliyetlerde Vergi, Resim ve Harç İstisnası Hakkında Tebliğ (İhracat: 2017/4)’in 6 ncı maddesinin üçüncü fıkrasında sayılan hizmet ve faaliyetler kapsamında imzalanan hizmet sözleşmelerini kapsamaktadır. Ancak döviz kazandırıcı hizmet ve faaliyet tanımı içerisinde yer alsa dahi, Türkiye’de yerleşik kişilere yurt içinde sunulan hizmetlere ilişkin sözleşmelerin döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak düzenlenmesi mümkün bulunmamaktadır.

    1. Taşımacılık ve nakliyeye ilişkin hizmet sözleşmelerinin döviz cinsinden ya da dövize endeksli olarak kararlaştırılması mümkün müdür?

    Tebliğ’in 8 nci maddesinin yedinci fıkrasının (ç) bendi uyarınca; Türkiye’de yerleşik kişilerin kendi aralarında akdedecekleri; Türkiye’de başlayıp yurtdışında sonlanan, yurtdışında başlayıp Türkiye’de sonlanan veya yurt dışında başlayıp yurtdışında sonlanan hizmet sözleşmelerinin döviz cinsinden ya da dövize endeksli olarak kararlaştırılması mümkündür. Dolayısıyla, bu kapsama giren taşımacılık ve nakliye hizmet sözleşmeleri döviz cinsinden veya dövize endeksli düzenlenebilecektir.

    1. Limanlarda gerçekleştirilen iş ve hizmet sözleşmelerinin döviz cinsinden ya da dövize endeksli olarak kararlaştırılması mümkün müdür?

    Türkiye’deki gümrüklü liman sahalarında sunulan hizmetler kapsamında Türkiye’deki yerleşik kişiler arasında akdedilecek iş ve hizmet sözleşmelerinde sözleşme bedelinin ve bu sözleşmelerden kaynaklanan diğer ödeme yükümlülüklerinin döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırılabilmesi mümkün bulunmaktadır.  Ayrıca; Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karar’ın 4 üncü maddesinin (g) bendinin yürürlüğe girdiği tarihten önce Türkiye’deki gümrüklü liman sahalarında sunulan hizmetler kapsamında Türkiye’deki yerleşik kişiler arasında akdedilmiş olan ve yürürlükte bulunan iş ve hizmet sözleşmelerindeki döviz cinsinden kararlaştırılmış bulunan bedellerin Türk parası olarak taraflarca yeniden belirlenmesi zorunluluğu bulunmamaktadır.

    1. Ese sözleşmelerinin döviz cinsinden ya da dövize endeksli olarak kararlaştırılması serbest midir?

    Tebliğ’in 8 nci maddesinin sekizinci fıkrası kapsamında, döviz cinsinden maliyet içeren eser sözleşmelerinde, sözleşme bedelinin ve bu sözleşmeden kaynaklanan diğer ödeme yükümlülüklerinin döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırılması mümkündür. Eser sözleşmesinin mutlaka belli bir oranın üzerinde döviz cinsinden maliyet içermesi gerekmemektedir. Maliyetlerin bir kısmının döviz cinsinden olması sözleşme bedelinin döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırılabilmesi için yeterlidir.

    1. 85 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı’nda sayılan sözleşme çeşitlerinden birden fazlasını barındıran karma sözleşmelerin durumu ne olacaktır? Karma sözleşmelerin Türk lirasına çevrilmesi gerekli midir?

    Karma sözleşmelerin Türk lirasına çevrilme işleminden muaf olması için içerisinde yer alan sözleşme tiplerinin tümüne istisna tanınmış olması gereklidir. İçerdiği sözleşmelerden biri dahi istisna kapsamında değilse tüm sözleşme tutarının Türk lirasına çevrilmesi gereklidir.

    1. Tebliğ’de yapılan değişiklikten önce ithal girdilerim olduğu için yurt içinde dövizle ya da dövize endeksli olarak ticari mal satıyordum. Söz konusu değişiklikten sonra yurt içinde yine aynı şekilde satmaya devam edebilir miyim?

    Menkul satış sözleşmelerinin döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırılması serbest olduğu için eğer satışı yapılacak olan ticari mal menkul tanımına giriyorsa döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak satılabilir. Yalnızca, taşıt satışına ilişkin menkul satış sözleşmeleri döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak yapılamaz. Ayrıca döviz cinsinden maliyet içeren eser sözleşmelerinin döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırılması mümkündür.

    1. Menkul kıymet sözleşmelerinin döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak akdedilmesi serbest midir?

    Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 sayılı Karar’ın diğer hükümleri saklı kalmak kaydıyla, serbesttir.

    1. Taşıt kiralama ve satış sözleşmelerinin Türk Lirasına çevrilmemesine ilişkin bir istisna var mıdır?

    Tebliğ’in 8 nci maddesinin yirmi beşinci fıkrası uyarınca; yalnızca 32 sayılı Kararın Geçici 8 inci maddesinin yürürlüğe girdiği 13.09.2018 tarihinden önce akdedilmiş bulunan, taşıt kiralama ve yolcu taşıma amaçlı ticari taşıt satış sözleşmelerinin Türk Lirasına çevrilmesi zorunluluğu bulunmamaktadır.

    1. İş makinelerinin satışına ilişkin sözleşmelerin döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak akdedilmesi mümkün müdür?

    Evet        mümkündür. İş         makineleri     satış    sözleşmeleri menkul    satış    kapsamında değerlendirilmektedir.

    1. Tebliğ’deki “Taşıt” ifadesinin kapsamı nedir?

    2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre taşıt; karayolunda insan, hayvan ve yük taşımaya yarayan motorlu ve motorsuz araçlardır. Tebliğ’de yer alan taşıt ifadelerinde bu tanım dikkate alınmaktadır.

    1. Döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırılması mümkün olmayan sözleşmelerde, sözleşmenin TL üzerinden yapılıp faturanın döviz üzerinden düzenlenmesi mümkün müdür?

    Mümkün bulunmamaktadır (Vergi mevzuatında yer alan hükümler saklıdır).

    1. On birinci fıkra kapsamında bahsi geçen “donanım” ifadesiyle kastedilen nedir? Söz konusu ifade sahte para ayırma makinesi, fotokopi makinesi, çek okuma makinesi ve benzeri makineleri kapsamakta mıdır?

    Söz konusu fıkrada yer alan donanım ifadesi; bilgisayarın fiziksel yapısını oluşturan parçaları, diğer bir ifade ile ”ana kart”, ”işlemci”, ”bellek” ve ”çevre birimleri (veri depolama üniteleri ve giriş, çıkış ile iletişim birimlerinden oluşan diğer çevre birimlerini)” gibi bilgisayarı oluşturan mekanik ve elektronik parçaları ifade etmektedir. Dolayısıyla bilgisayar donanımları tek başına, bağımsız olarak işlevini yerine getiremeyen, kullanılması için bir bilgisayar sistemi ve bağlantısına ihtiyaç duyulan, bilgisayara ait mekanik ve elektronik parçaları kapsamaktadır. Bu itibarla; sahte para ayırma makinesi, fotokopi makinesi, çek okuma makinesi gibi makinelerin bir bilgisayar sistemi ve bağlantısına gereksinim duymadan işlevlerini yerine getirebilmesi durumunda bilgisayara ait birer donanım olarak değil münferit birer elektronik cihaz olarak kabul edilmeleri ile bu kapsamda ilgili mevzuat hükümlerinin değerlendirilerek uygulanması gerekmektedir.

    1. Kamu kurum ve kuruluşu tanımına hangi kurum ve kuruluşlar giriyor?

    Kamu kurum ve kuruluşları ibaresi ile 5018 Sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nda genel yönetim kapsamındaki kamu idareleri olarak ifade edilen, anılan Kanun’un I, II, III ve IV sayılı cetvellerinde bahsedilen kurumlar, idareler ve mahalli idareler ile doğrudan ve dolaylı olarak en az %50’si bu kurum ve idarelere ait olan şirketler ifade edilmektedir.

    1. Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı şirketleri ne anlama gelmektedir?

    Sermayesinin en az yüzde ellisi doğrudan veya dolaylı olarak Türk Silahlı Kuvvetlerini güçlendirmek amacıyla kurulmuş bulunan Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı’na ait olan ASELSAN, HAVELSAN, ROKETSAN gibi şirketler ifade edilmektedir.

    1. Sigorta sözleşmeleri bu Tebliğ kapsamında mıdır?

    Sigorta sözleşmeleri Tebliğ kapsamına girmemektedir.

    1. Döviz kredileri bu Tebliğ kapsamında mıdır?

    Döviz kredileri Tebliğ’in 8 inci maddesi kapsamında değil, 11 inci maddesi kapsamında bulunmaktadır. Ayrıca döviz kredileri ile ilgili olarak Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karar’ın 17 ve 17/A maddelerinin hükümlerine riayet edilmesi gerekmektedir.

    1. Yabancı gerçek ve tüzel kişiler döviz cinsinden veya dövize endeksli yapılan sözleşme yasaklamalarına tabi midir?

    Dışarıda yerleşik gerçek ve tüzel kişiler söz konusu Tebliğ hükümlerine tabi değildir.  Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile vatandaşlık bağı bulunmayan ancak Türkiye’de kanuni yerleşim yeri bulunan gerçek kişiler ile Türkiye’de kanuni yerleşim yeri bulunan tüzel kişiler ise Tebliğ kapsamına dahildir ve Türkiye’de yerleşik olarak kabul edilmektedir.

    Ancak:

    Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile vatandaşlık bağı bulunmayan kişilerin

    • alıcı veya kiracı olarak taraf oldukları gayrimenkul satış ve kiralama sözleşmelerinde (üçüncü fıkra hükmü uyarınca)
    • taraf oldukları hizmet sözleşmelerinde (yedinci fıkranın (a) bendi uyarınca)
    • taraf oldukları iş sözleşmelerinde (on dördüncü fıkra hükmü uyarınca)

    sözleşme bedellerinin ve bu sözleşmelerden kaynaklanan diğer ödeme yükümlülüklerinin döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırılması mümkündür.

    Ayrıca 19. fıkra kapsamındaki tüzel kişilerin;

    • alıcı veya kiracı olarak taraf oldukları gayrimenkul satış ve kiralama sözleşmelerinde (üçüncü fıkra hükmü uyarınca),
    • işveren veya hizmet alan olarak taraf oldukları iş ve hizmet sözleşmelerinde, sözleşme bedellerinin ve bu sözleşmelerden kaynaklanan diğer ödeme yükümlülüklerinin döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırılması mümkündür.
    1. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olduğu halde yurt dışında yaşayan ve Türkiye’de yerleşim yeri bulunmayan kişiler Türkiye’de yerleşik tanımına girer mi?

    Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karar’ın 2 nci maddesinde tanımlandığı şekilde; yurtdışında işçi, serbest meslek ve müstakil iş sahibi Türk vatandaşları dahil Türkiye’de kanuni yerleşim yeri bulunan gerçek ve tüzel kişiler Türkiye’de yerleşik kişi olarak kabul edilmektedir. Diğer bir ifadeyle bir kişinin Türkiye’de yerleşik kabul edilmesi için Türkiye’de kanuni yerleşim yeri bulunması şarttır.

    1. Futbolcuların ücretleri döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak ödenebilir mi?

    Futbolcu ücretleri iş sözleşmesi kapsamında olup, Tebliğ’in 8 inci maddesinin altıncı ve on dördüncü fıkraları uyarınca:

    • Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile vatandaşlık bağı bulunmayan futbolcuların ücretlerinin döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak ödenmesi mümkündür.
    • Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile vatandaşlık bağı bulunan futbolcuların Türkiye’de yerleşik kulüplerle yapacağı sözleşmelerin döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırılması mümkün değildir.
    1. Pilotların ücretleri 7 nci fıkranın (ç) bendi kapsamında döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak ödenebilir mi?

    Hizmet; teslim ve teslim sayılan haller ile mal ithalatı dışında kalan işlemlerdir. Bu işlemlere ilişkin sözleşmeler “hizmet sözleşmesi” olarak kabul edilmektedir. Pilotların ücretlerine ilişkin sözleşmeler işbu Tebliğ uygulaması kapsamında “iş sözleşmesi” olarak kabul edildiğinden ancak yurt dışında ifa edilecekler, gemi adamlarının taraf oldukları sözleşmeler ile 14 üncü fıkra ve 19 uncu fıkra kapsamında yer alan iş sözleşmelerinin döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırılması mümkündür.

    1. Mevzuatta belirlenen yaptırımlar saklı kalmak kaydıyla Bakanlıkça sözleşmelerin Türk lirasına dönmesi için belirlenen 30 günlük süre sonrasında Türk lirasına çevrilecek sözleşmeler için hangi tarihe kadar TÜFE oranı eklenebilecektir? Hangi gün çevrildiyse o güne kadar TÜFE uygulanabilecek midir yoksa Türk lirasına dönülmesi için belirlenen en fazla otuzuncu güne kadar mı TÜFE uygulanabilecektir?

    Bakanlıkça sözleşmelerin Türk lirasına dönmesi için belirlenen 30 günlük süre sonrasında Türk lirasına çevrilecek sözleşmeler için yapılacak hesaplamalarda en son dikkate alınabilecek aylık TÜFE değişim oranı Eylül 2018 dönemi için açıklanan TÜFE değişim oranı olup, her ay için açıklanan son TÜFE oranı eklenerek ayrı hesaplama yapılmaması gerekmektedir. Hesaplama örneklerindeki (32. soru) Örnek B’de yer alan yeni dönem gayrimenkul kira bedellerine ilişkin TÜFE artış hakları ise saklıdır.

    1. Kamu-özel işbirliği (KÖİ) projeleri kapsamında gayrimenkul kiralama sözleşmelerinin döviz üzerinden yapılması mümkün müdür?

    Evet mümkündür. 2018-32/52 sayılı Tebliğ’in on altıncı fıkrası uyarınca;

    Kamu kurum ve kuruluşlarının taraf olduğu döviz cinsinden veya dövize endeksli ihaleler, sözleşmeler ve milletlerarası andlaşmaların ifası kapsamında gerçekleştirilecek olan projeler dahilinde; yükleniciler veya görevli şirketlerin ve bunların sözleşme imzaladığı tarafların üçüncü taraflarla akdedeceği veya bahsi geçen projeler çerçevesinde akdedilecek, gayrimenkul satış sözleşmeleri ve iş sözleşmeleri dışında kalan sözleşmelerde, sözleşme bedelinin ve bu sözleşmelerden kaynaklanan diğer ödeme yükümlülüklerinin döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırılması mümkündür.

    1. Yurt içinde, özel sektör tarafından on sekizinci fıkra çerçevesinde yabancı para cinsinden borçlanma aracı ihraç edilebilir mi?

    Hayır edilemez. Tebliğ’in 8 nci maddesinin on sekizinci fıkrasının başında yer alan “32 sayılı Karar hükümleri saklı kalmak kaydıyla” ifadesi, sermaye piyasası araçları ile ilgili olarak döviz cinsinden yapılabileceği belirtilen işlemlerin 32 sayılı Kararda yer alan hükümlere uygun olması gerektiğini belirtmektedir. Bilindiği üzere, 32 sayılı Karar’da özel sektörün yabancı para cinsinden borçlanma aracı ihracına imkan veren bir hüküm bulunmamaktadır.

    1. 10.2018 tarihli ve 2018-32/51 sayılı eski Tebliğ’in on altıncı fıkrasında düzenlenen hususlarda 2018-32/52 sayılı Tebliğ’in on dokuzuncu fıkrasıyla getirdiği yeni düzenlemeler nelerdir?

    Eski Tebliğ’den farklı olarak, 2018-32/52 sayılı Tebliğ’de aşağıda koyu renkle işaretlenen ifadeler eklenmiştir.

    “(19) Dışarıda yerleşik kişilerin Türkiye’de bulunan; şube, temsilcilik, ofis, irtibat bürosu, doğrudan veya dolaylı olarak yüzde elli ve üzerinde pay sahipliklerinin veya ortak kontrol ve/veya kontrolüne sahip bulunduğu şirketler ile serbest bölgedeki faaliyetleri kapsamında serbest bölgelerdeki şirketlerin işveren veya hizmet alan olarak taraf olduğu iş ve hizmet sözleşmelerinde, sözleşme bedelinin ve bu sözleşmelerden kaynaklanan diğer ödeme yükümlülüklerinin döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırılması mümkündür.”

    Bu kapsamda ilave olarak, dışarıda yerleşik kişilerin Türkiye’de bulunan ortak kontrol ve/veya kontrolüne sahip bulunduğu şirketler kapsama dahil edilmiştir. Ayrıca istisnanın kapsamı, bahse konu dışarıda yerleşik kişilerin yalnızca işveren veya hizmet alan olarak taraf oldukları iş ve hizmet sözleşmeleri ile sınırlandırılmıştır.

    1. Tebliğ’in 19. fıkrasında geçen “dışarıda yerleşik kişilerin Türkiye’de bulunan doğrudan veya dolaylı olarak yüzde elli ve üzerinde pay sahipliklerinin veya ortak kontrol ve/veya kontrolüne sahip bulunduğu şirketler” ifadesi ile tam olarak ne kastedilmektedir?

    Söz konusu ifade ile payların asgari olarak yüzde ellisine sahip olma şartı veya doğrudan veya dolaylı olarak yüzde elli ve üzerinde pay sahipliği bulunmamakla birlikte imtiyazlı hisselerin elde bulundurulması veya diğer hissedarlarla yapılan anlaşmalara istinaden oy hakkının çoğunluğu üzerinde tasarrufta bulunulması veya herhangi bir suretle yönetim kurulu üyelerinin karara esas çoğunluğunu atayabilme ya da görevden alma gücünün elde bulundurulması suretiyle şirketin ortak kontrol ve/veya kontrolüne sahip olunması kast edilmektedir.

    1. Türk vatandaşı olmayan gerçek kişilerin veya Tebliğin 19 uncu fıkrası kapsamına giren şirketlerin kiracı olduğu gayrimenkul kiralama sözleşmelerinin döviz cinsinden düzenlenmesi zorunlu mudur?

    Tebliğ’in 8 inci maddesinin üçüncü fıkrasında Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile vatandaşlık bağı bulunmayan Türkiye’de yerleşik kişilerin veya bu maddenin on dokuzuncu fıkrasında belirtilen kişilerin alıcı veya kiracı olarak taraf oldukları gayrimenkul satış ve gayri kiralama sözleşmelerinde, sözleşme bedelinin ve bu sözleşmelerden kaynaklanan diğer ödeme yükümlülüklerinin döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırılmasının mümkün olduğu düzenlenmiştir. Bir başka ifadeyle, gayrimenkul satış ve gayrimenkul kiralama sözleşmelerinde kural olarak sözleşme bedelinin ve bu sözleşmelerden kaynaklanan diğer ödeme yükümlülüklerini döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırılması mümkün bulunmamakla birlikte Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile vatandaşlık bağı bulunmayan Türkiye’de yerleşik kişilere veya söz konusu hükmün on dokuzuncu fıkrasında belirtilen kişilere alıcı veya kiracı olarak taraf oldukları gayrimenkul satış ve gayrimenkul kiralama sözleşmeleri kapsamında istisna tanınmış bulunmaktadır.

    Öte yandan, söz konusu hükmün lafzında “mümkündür” ifadesi yer almakta olup, söz konusu hüküm kapsamında istisna tanınan taraflara sözleşme bedelini döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak düzenleme konusunda bir zorunluluk yüklenmemektedir. Söz konusu hüküm uyarınca sözleşme taraflarının mutabık kalmaları şartıyla sözleşme bedeli Türk parası veya döviz olarak kararlaştırabilecektir.

    1. Tebliğin 19 uncu fıkrası kapsamına giren şirketlerin kiracı olduğu gayrimenkul kiralama sözleşmelerinin 13.09.2018 – 16.11.2018 tarihleri arasındaki dönemde Türk lirasına çevrilmiş olması durumunda tanınan yeni istisna kapsamında tekrar döviz olarak düzenlenmesi mi gerekmektedir?

    Bilindiği üzere, 13.09.2018 ile 16.11.2018 arasındaki dönemde yürürlükte olan mevzuat uyarınca gayrimenkul kiralamasına ilişkin bir istisna bulunmaması nedeniyle sözleşmenin Türk parasına çevrilme zorunluluğu bulunmaktaydı. Söz konusu dönemde gayrimenkul kiralama sözleşmesinin Türk parasına çevrilmiş olması halinde 16.11.2018 tarihinden sonra gayrimenkul kiralama sözleşmelerine istisna getirilmesi gerekçesiyle kiralayanın rızası hilafına daha önce Türk parasına çevrilmiş sözleşme bedelinin yeniden döviz cinsinden talep edilmesi mümkün bulunmamaktadır. Bunun nedeni ise gayrimenkul kiralama sözleşmelerine istisna getiren Tebliğ’in 8 inci maddesinin üçüncü fıkrasının lafzında “mümkündür” ifadesinin yer alması olup, söz konusu hüküm kapsamında istisna tanınan taraflara sözleşme bedelini döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak düzenleme konusunda bir zorunluluk yüklenmemesidir.

    Söz konusu hüküm uyarınca, sözleşme taraflarının mutabık kalmaları şartıyla daha önce Türk parasına çevrilmiş olan sözleşme bedeli döviz cinsinden kararlaştırabilecektir. Bu itibarla, yeni yapılacak bir gayrimenkul kiralama sözleşmesinin mezkur istisna kapsamında bulunması halinde sözleşme bedeli sözleşme taraflarının mutabık kalmaları şartıyla döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırabilecektir. Ancak, 13.09.2018 tarihinden önce akdedilmiş bulunan gayrimenkul kiralama sözleşmeleri aynı zamanda istisna kapsamında yer alıyorsa; öncelikle gayrimenkul kiralama sözleşmesine ilişkin döviz cinsinden belirlenmiş bedelin 13.09.2018 ile 16.11.2018 tarihleri arasında Türk parasına çevrilip çevrilmediğine bakmak gerekmektedir. Eğer çevrilmiş ise bedelin yeniden döviz cinsinden belirlenmesi ancak sözleşmenin diğer tarafının rıza göstermesi halinde mümkün bulunmaktadır. Ancak bedel 13.09.2018 ile 16.11.2018 tarihleri arasında Türk parasına çevrilmemişse 16.11.2018 tarihinde istisna kapsamına alınmış olması nedeniyle Tebliğin 8 inci maddesinin yirmi dördüncü fıkrası uyarınca Türk parasına çevrilmesine gerek bulunmamaktadır.

    1. Türkiye’de yerleşik bir şirketin (ilk kiralayan) yine Türkiye’de yerleşik aracı bir şirkete kiraya verdiği gayrimenkulün, aracı şirket tarafından doğrudan veya dolaylı olarak yüzde elliden fazlası dışarıda yerleşik kişilere ait olan başka bir şirkete (nihai kiracı) kiraya verilmesi durumunda ilk kiralayanın aracı şirketten döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kira talep etmesi mümkün müdür?

    Türkiye’de yerleşik kişilerin kendi aralarında akdedecekleri; konusu yurt içinde yer alan gayrimenkuller olan, konut ve çatılı iş yeri dâhil gayrimenkul kiralama sözleşmelerinde sözleşme bedelini ve bu sözleşmelerden kaynaklanan diğer ödeme yükümlülüklerini döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırmalarının mümkün olmaması sebebiyle, Türkiye’de yerleşik ilk kiralayan şirket ile Türkiye’de yerleşik aracı şirket arasındaki kira sözleşmesinin döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırılması mümkün bulunmamaktadır.

    1. Türkiye’de yerleşik kişiler arasında antrepo kiralama sözleşmelerinde sözleşme bedellerinin döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak belirlenmesi mümkün müdür?

    Anılan Tebliğ’in 8 inci maddesinin üçüncü veya on dokuzuncu fıkralarında belirtilen istisna hükümleri kapsamına girmeyen ve anılan maddenin ikinci fıkrası kapsamında konusu yurtiçinde yer alan gayrimenkuller olan antrepo kiralama sözleşmelerinde sözleşme bedelinin ve bu sözleşmelerden kaynaklanan diğer ödeme yükümlülüklerinin döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırılması mümkün bulunmamaktadır. Ancak, yurtdışında yer alan antrepoların kiralanmasına ilişkin sözleşmelerin döviz cinsinden akdedilmesi mümkündür.

    1. Tebliğ’in 8 inci maddesinin yirmi ikinci fıkrasında ifade edilen uluslararası piyasalarda fiyatı döviz cinsinden belirlenen kıymetli madenlere ve/veya emtiaya endeksleme ne anlama gelmektedir?

    Bu ifadeyle, Tebliğ’in 8 inci maddesi uyarınca sözleşme bedeli ve bu sözleşmelerden kaynaklanan diğer ödeme yükümlülükleri döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırılması mümkün olmayan sözleşmelerde fiyatı dolaylı olarak dövize endekslenen altın, petrol vb. kıymetli maden ve/veya emtiaların kullanılması kastedilmektedir. Taşımacılık faaliyetlerine ilişkin hizmet sözleşmelerinde akaryakıt fiyatlarına endeksleme yapılması mümkündür.

    1. 32 sayılı Kararın Geçici 8 nci maddesinin yürürlüğe girdiği tarihten önce akdedilmiş bulunan finansal kiralama (leasing) sözleşmelerinin Türk Lirasına çevrilmesi zorunlu mudur?

    Hayır değildir. 2018-32/52 sayılı Tebliğ’in yirmi altıncı fıkrası uyarınca; 32 sayılı Kararın Geçici 8 inci maddesinin yürürlüğe girdiği 13.09.2018 tarihinden önce akdedilmiş bulunan, menkul ve gayrimenkullere ilişkin finansal kiralama sözleşmelerinin Türk Lirasına dönüştürülmesi zorunluluğu bulunmamaktadır.  

    1. Tebliğ’in 8 inci maddesinin yirmi sekizinci fıkrasındaki hesaplamalara ilişkin örnek verebilir misiniz?

    Örnek A Sözleşme bedeli döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırılması mümkün olmayan sözleşmelerde yer alan bedeller Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Kararın Geçici 8 inci maddesi kapsamında Türk parası olarak taraflarca yeniden belirlenirken mutabakata varılamaması halinde 2008-32/34 Sayılı Tebliğ’in 8 inci maddesinin yirmi sekizinci fıkrasının birinci paragrafı kapsamında yapılacak hesaplamaya ilişkin örnek aşağıda yer almaktadır:

    Sözleşme tarihi: 18/2/2017

    TL’ye çevrilme tarihi: 11/10/2018

    Döviz Sözleşme bedeli: 18/2/2017 tarihli 5 yıl süreli sözleşmede yer alan “yıllık” sözleşme bedeli

    TCMB kuru: 2/1/2018 tarihinde belirlenen gösterge niteliğindeki Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası efektif satış kuru

    TÜFE[1]: 2/1/2018 tarihinden 11/10/2018’e kadar Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan  9 aylık toplam TÜFE değişim oranı

    TL’ye Çevrilen Sözleşme Bedeli= (Sözleşme bedeli * TCMB kuru ) *(1+TÜFE)  Örnek A- Sayısal Hesaplama: Sözleşme tarihi: 18/2/2017

    TL’ye çevrilme tarihi: 11/10/2018

    Döviz Sözleşme bedeli: 1000 ABD doları

    TCMB kuru: 3,7776 Dolar/TL

    TÜFE: 19,37 %

    TL’ye Çevrilen Sözleşme Bedeli= (1000 *3,7776) *(1+0,1937)

    = 4.509,32 TL

     

    Örnek B- Sözleşme bedeli döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırılması mümkün olmayan sözleşmelerde yer alan bedeller Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Kararın Geçici 8 inci maddesi kapsamında Türk parası olarak taraflarca yeniden belirlenirken mutabakata varılamaması halinde 2008-32/34 Sayılı Tebliğ’in 8 inci maddesinin yirmi dördüncü fıkrasının ikinci paragrafı kapsamında konut ve çatılı iş yeri kira sözleşmeleriyle ilgili”  yapılacak hesaplamaya ilişkin örnek aşağıda yer almaktadır:

    Sözleşme tarihi: 18/2/2017

    Çevrilme tarihi: 11/10/2018

    Döviz Sözleşme bedeli: 18/2/2017 tarihli 5 yıl süreli sözleşmede yer alan konut veya çatılı iş yeri yıllık kira sözleşmesi bedeli

    TCMB kuru: 2/1/2018 tarihinde belirlenen gösterge niteliğindeki Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası efektif satış kuru

    TÜFE1 : 2/1/2018 tarihinden 11/10/2018’e kadar Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan 9 aylık toplam TÜFE değişim oranı

    Sözleşme Bedeli1:11/10/2018-18/2/2019 tarihleri arasında geçerli Sözleşme Bedeli (TL)

    Sözleşme Bedeli1 = (Döviz Sözleşme bedeli * TCMB kuru ) * (1+TÜFE1)

    TÜFE2: 11/10/2018 tarihinden 18/2/2019’a kadar Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan 4 aylık toplam TÜFE değişim oranı

    Sözleşme Bedeli2: 18/2/2019-18/2/2020 tarihleri arasında geçerli Sözleşme Bedeli (TL)

    Sözleşme Bedeli2 = Sözleşme bedeli1* (1+TÜFE2)

    TÜFE3:   18/2/2019    tarihinden 18/2/2020’ye    kadar Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan yıllık TÜFE değişim oranı

    Sözleşme Bedeli3: 18/2/2020-11/10/2020 tarihleri arasında geçerli Sözleşme Bedeli (TL)

    Sözleşme Bedeli3 = Sözleşme bedeli2* (1+TÜFE3) Örnek B- Sayısal Hesaplama: Sözleşme tarihi: 18/2/2017

    TL’ye çevrilme tarihi: 11/10/2018

    Döviz Sözleşme bedeli: 1000 ABD doları TCMB kuru: 3,7776 Dolar/TL

    TÜFE1: 19,37 %

    Sözleşme Bedeli1= (1000 *3,7776) *(1+0,1937)

    = 4.509,32 TL

    TÜFE2: 6 % (VARSAYIM)

    Sözleşme Bedeli2 = 4.509,32* (1+0,06)

    = 4.779,88 TL

    TÜFE3: 15 % (VARSAYIM)

    Sözleşme Bedeli3 = 4.779,88* (1+0,15)

    = 5.496,86 TL

     

    1. 32 sayılı Kararın Geçici 8 nci maddesinin yürürlüğe girdiği tarihten önce akdedilmiş bulunan kira sözleşmelerindeki depozito bedellerinin Türk Lirasına çevrilmesi gerekmekte midir?

    Hayır, gerekmemektedir. 2018-32/52 sayılı Tebliğ’in yirmi sekizinci fıkrasının son paragrafı uyarınca; 32 sayılı Kararın Geçici 8 inci maddesinin yürürlüğe girdiği 13.09.2018 tarihinden önce akdedilmiş bulunan gayrimenkul kira sözleşmeleri kapsamında verilen depozitoların Türk Lirasına çevrilmesi zorunlu değildir. Anılan tarihten sonra akdedilen sözleşmeler kapsamındaki depozito bedellerinin Türk Lirası cinsinden belirlenmesi zorunludur.

    1. Tebliğ’e aykırı davranmanın yaptırımı nedir?

    Tebliğ’e aykırılıklara ilişkin Türk Parası Kıymetinin Korunması Hakkında 1567 Sayılı Kanunun 3 üncü maddesinin birinci fıkrası kapsamında 3.000-25.000 TL tutarında (yeniden değerleme oranları dikkate alındığında yaklaşık 6.300-55.000 TL) idari para cezası sözleşmenin her bir tarafı için ayrı ayrı olmak üzere uygulanacaktır. Tekerrür durumunda ise bu cezalar iki katı olarak uygulanmaktadır.

    Ancak Tebliğ’e aykırılıklara ilişkin olarak Cumhuriyet Başsavcılıkları nezdinde işlem başlatılabilmesini teminen Bakanlığımıza gönderilen ihbarların ekinde söz konusu iddiaları destekleyici somut bilgi ve tevsik edici belgelerin (fatura, sözleşme örneği, fiyat teklifi vb.) yer alması gerekmektedir. Hiçbir somut belgeye dayanmayan ihbarlar hakkında Bakanlığımızca işlem tesis edilememektedir.

    1. TL’ye dönen sözleşmeler için damga vergisi muafiyeti olacak mıdır?

    Konu ile ilgili olarak Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından 22/11/2018 tarihinde DV22/2018-1 sayılı, “Türk Parasına Uyarlanacak Sözleşmelerde Damga Vergisi” başlıklı bir sirküler yayımlanmış olup, söz konusu sirkülere aşağıdaki adresten ulaşılabilmektedir:

    http://www.gib.gov.tr/node/132647

    1. Tebliğ’in 28. Fıkrasında geçen “dolaşıma girmiş kıymetli evraklar” ifadesiyle ne kastedilmektedir?

    Söz konusu fıkrada yer alan “sözleşmelerin ifası kapsamında dolaşıma girmiş kıymetli evraklar” ibaresi ile söz konusu kıymetli evrakın Tebliğ’in yayımlanma tarihi olan 16.11.2018 tarihinden önce düzenlenmiş olması gerektiği ve buna ek olarak kıymetli evrakın türüne göre düzenleyen tarafından hamile verilmiş olması gerektiği kast edilmektedir.  Bu itibarla,  kıymetli evrakın 16.11.2018 tarihinden önce düzenlenmiş olması hali

    [1] TÜFE hesaplamaları yapılırken TÜİK’ten alınan Tüketici Fiyat Endeksi rakamları dikkate alınacaktır. Örneğin TÜFE1  değeri hesaplanırken  formülü kullanılacaktır. Yapılacak hesaplamalarda TÜFE oranı kısten (aylık oranlar dikkate alınacak, artık günler dikkate alınmayacaktır) uygulanmayacaktır.

     

     

     

     

     


    Kaynak: TURMOB
    Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


    ]]>
    https://www.muhasebenews.com/turk-parasi-kiymetini-koruma-hakkinda-32-sayili-karara-iliskin-teblig-teblig-no-2008-32-34de-16-11-2018-tarihinde-yapilan-degisiklik-ile-ilgili-olarak-sikca-sorunlar-sorular/feed/ 0