Sonuçlar – Muhasebe News https://www.muhasebenews.com Muhasebe News Tue, 27 Jul 2021 06:31:33 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.3.3 Millî Eğitim Bakan Yardımcısı Mahmut Özer: “Bu yılki LGS sonuçları memnuniyet verici” https://www.muhasebenews.com/milli-egitim-bakan-yardimcisi-mahmut-ozer-bu-yilki-lgs-sonuclari-memnuniyet-verici/ https://www.muhasebenews.com/milli-egitim-bakan-yardimcisi-mahmut-ozer-bu-yilki-lgs-sonuclari-memnuniyet-verici/#respond Tue, 27 Jul 2021 16:00:15 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=112834 LGS sürecinin koordinasyonunu sağlayan Millî Eğitim Bakan Yardımcısı Mahmut Özer, 2021 LGS’ye ilişkin merak edilen sorulara yanıt verdi. Bu yılki sonuçların memnuniyet verici olduğunu belirten Özer, “Aylar boyu süren yoğun çalışmaların meyveleri 2021 LGS sonuçlarında açık bir şekilde ortaya çıktı.” dedi.
Millî Eğitim Bakan Yardımcısı Mahmut Özer, 2021 LGS sonuçlarını Milliyet gazetesine verdiği röportajda değerlendirdi: “Bu sene Kovid-19 salgının devam etmesi nedeniyle LGS için zorlu bir yıldı. MEB tüm bu sorunların farkında olarak başından itibaren süreci çok iyi yönetti. 2021 yılı sonuçları 2020 yılına göre çok daha iyi bir şekilde neticelendi. Biz de süreci ve sonuçları sürecin koordinasyonundan sorumlu MEB Bakan Yardımcısı Mahmut Özer ile görüştük.
Soru: Bu yılki LGS sürecini 2020 yılı ile karşılaştırır mısınız?
Cevap: 2020 yılında hem öğrenci sayısı önemli oranda artmış hem de Kovid-19 salgın koşulları altında sınav yapılmıştı. Buna rağmen 2020 yılında çok başarılı bir süreç yönetimi olmuştu. 2021 yılını LGS sisteminin iyileştirilmesi için bir fırsat olarak gördük. Bakanlığımızın ilgili tüm yöneticileri ve 81 il müdürümüzün katılımları ile hazırlıklara başladık. Önceliğimiz tüm öğrencilere sınavsız okullarda kapasite oluşturmaktı. Bu nedenle tüm illerimizi ayrıntılı bir şekilde çok boyutlu değerlendirmeye aldık. Okullarımızın fiziki kapasitelerini ve mevcut okul yatırımlarımızı birlikte değerlendirdik. Sonunda hemen hemen tüm illerimizde yerleştirilecek öğrenci sayısının üzerinde kapasite oluşturduk. Aylar boyu süren yoğun çalışmaların meyveleri 2021 LGS sonuçlarında açık bir şekilde ortaya çıktı.
Sınavlı okullar doldu
 
Soru: Sınavlı okullarda doluluk oranı oldukça yüksek.
Cevap: Evet. Sınavlı okulların tamamı hemen hemen doldu (%95). Fen liseleri, Anadolu liseleri ve sosyal bilimler liselerinde doluluk oranı %100 oldu. Anadolu imam hatip liselerinde doluluk oranı %98 ve mesleki ve teknik Anadolu liselerinde %77 olarak gerçekleşti.
Sınavsız yerleştirmede iki öğrenciden birisi birinci tercihindeki bir liseye yerleşebildi
 
Soru: Öğrencilerin büyük kısmı, yaklaşık %90’ı sınavsız yerleşiyor. Sınavsız yerleştirmede ilk üç tercihteki bir okula yerleşme, öğrencilerin memnuniyetleri göstermesi açısından kritik bir gösterge. Geçen sene bu gösterge değerleri çok iyiydi. 2021 yılında bu göstergeler 2020 yılına göre nasıl değişti?
Cevap: Bir taraftan önceki yıllarda sağlanan iyileştirmeler devam ederken diğer taraftan bazı göstergelerde daha iyi sonuçlar elde edildi. Örneğin 2019 yılında sınavsız okullara yerleşen öğrencilerin %91’i ilk üç tercihlerinde yer alan bir liseye yerleşmişlerdi. 2020 yılında bu oran öğrenci sayısı artmasına rağmen %91,6’ya yükselmişti. 2021 yılında bu oran %91,98’e yükseldi. Diğer taraftan, 2020 yılında sınavsız okullara yerleşen öğrencilerin %49’u birinci tercihlerinde yer alan bir liseye yerleşmişken bu oran 2021 yılında %51’e yükseldi. Yani sınavsız yerleşen her iki öğrenciden bir tanesi birinci tercihinde en çok istediği liseye yerleşebildi. Bu, veli ve öğrencilerimizin talepleri doğrultusunda proaktif davranmamızın ve sistemimizi sürekli güncellememizin bir sonucudur.
İsteyen öğrenci istediği lise türüne yerleşebildi
 
Soru: Gerçekten çok iyi bir sonuç. Peki, bu iyileştirme sadece belirli lise türlerinde mi gerçekleştirildi?
Cevap: Hayır. Bizim birinci önceliğimiz her öğrencinin istediği lise türüne erişimini artırmak. Kapasite oluştururken de buna öncelik verdik. Bu önceliğimiz, yerleştirme sonuçlarından da takip edilebiliyor. 2019 ve 2020 yılında Anadolu liselerine yerleşen öğrencilerin %99’u, yani neredeyse tamamı ilk üç tercihlerinde yer alan bir Anadolu lisesine yerleşmişlerdi. Bu oran 2021 yılında da değişmedi ve %99 olarak gerçekleşti. Diğer taraftan 2019 yılında Anadolu imam hatip liselerine yerleşen öğrencilerin %87’si ilk üç tercihlerinde yer alan bir Anadolu imam hatip lisesine yerleşmişken 2020 yılında bu oranda kısmi bir iyileşme olmuştu (%87,3). 2021 yılında bu oran %87,90’a yükseldi. En büyük iyileşme mesleki eğitimde oldu. 2019 yılında mesleki ve teknik Anadolu liselerine yerleşen öğrencilerin %79’u ilk üç tercihlerinde yer alan bir mesleki ve teknik Anadolu lisesine yerleşmişlerdi. 2020 yılında bu oran %82’ye yükseldi. 2021 yılında da %83’e yükseldi. Bu sonuçlar, öğrencilerin belirli lise türlerine yerleştirme sisteminden kaynaklanan zorunluluklardan dolayı değil, tam tersine isteyerek ve tercih ederek yerleştiklerini gösteriyor. Bu çok önemli bir iyileştirmedir. Aynı zamanda yerleştirme sisteminin ürettiği sonuçların, veli ve öğrenci memnuniyetini her yıl giderek artırdığını da göstermektedir.
Son Üç Yılda İlk Üç Tercihlerinde Yer Alan Lise Türlerine Yerleşen Öğrenci Dağılımı
LİSE TÜRÜ 2019 2020 2021
Anadolu Lisesi %99 %99 %99
Anadolu İmam Hatip Lisesi %86,7 %87,3 %87,9
Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi %78,8 %82 %82,6
Sınavsız yerleşen öğrencilerin %70’ini birinci tercihindeki liseye yerleştirme hedefi
 
Soru: LGS sisteminde önemli iyileştirmeler yaptınız. Bu iyileştirmeler memnuniyeti oldukça artırdı. Önümüzdeki yıllar için bir hedefiniz var mı?
Cevap: Özellikle 2019 yılında yaptığımız iyileştirmelerle LGS sistemi oturdu. 2020 yılında aynı sistemi küçük iyileştirmelerle kullandık ve daha iyi bir noktaya geldik. Burada en önemli nokta sınava girmeden yapılan yerleştirmede öğrenci memnuniyetini artırabilmek. Bunun da önemli bir göstergesi, sınavsız yerleştirmede birinci tercihe yerleşen öğrenci oranıdır. 2020 yılında %49 olarak gerçekleşen bu oran 2021 yılında %51’e yükseldi. Sınavsız yerleştirme yapılan okullarda Bakanlık olarak ikili eğitim seçeneğini kullanmadan sınavsız yerleşen iki öğrenciden birisini birinci tercihinde yer alan bir liseye yerleştirebildik. Bu oldukça önemli bir başarı.  Bu oranı her yıl artırmak istiyoruz. Bu nedenle sınavsız yerleşen öğrencilerin 2022 yılında en az %60’nı, 2023 yılında ise en az %70’ini birinci tercihinde yer alan bir liseye yerleştirmeyi hedefliyoruz. Yeni okul yatırımlarımızı da öğrenci tercihlerini dikkate alarak yapılandıracağız. Böylece, giderek öğrencilerin büyük bir kısmı sınava girmeden istedikleri liselere kolaylıkla yerleşebilecekler.
Mesleki eğitime %1’lik dilimden öğrenci
 
Soru: 2019 yılından itibaren mesleki eğitime %1’lik dilimden öğrenci almıştınız. Bu sene durum nasıl?
Cevap: 2019 yılında ASELSAN Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi ve İTÜ Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi %1’lik dilimden öğrenci almıştı. İlk kez mesleki eğitim %1’lik başarı diliminden öğrenci alıyordu. Bu iki okulumuza 2020 yılında İstanbul’da kurduğumuz ve ilk kez öğrenci almaya başlayan Teknopark İstanbul Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi katıldı. 2021 yılında bu üç okulumuz da %1’lik dilimden öğrenci almaya devam ettiler. Ayrıca, 2021 yılında bu okullarımıza Konya’da yeni kurduğumuz ASELSAN Konya Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi de dâhil oldu. Diğer taraftan %1-10 başarı diliminden öğrenci alan mesleki eğitim okul sayısı artmaya başladı. Ayrıca, Bakanlığımız ile sektörlerle kurulan güçlü iş birliği kapsamına alınan mesleki ve teknik Anadolu liselerinin doluluk oranları %100’e yaklaştı. Sonuçlara bir bütün olarak bakıldığında mesleki eğitimde sadece öğrenci sayısı artmıyor, ayrıca akademik olarak başarılı öğrenciler de artık mesleki eğitimi seçiyor. Amacımız, tüm okul türlerini başarılı öğrenciler için daha cazip hâle getirmek ve böylece tüm okullardaki kaliteyi artırmak.
Herkes yerleşecek
 
Soru: Yerleştirme süreci devam edecek değil mi?
Cevap: Evet. Şu anda sadece birinci yerleştirme sonuçlarını açıkladık. Yerleştirmeye esas iki nakil yapılacak. Dolayısıyla yerleşemeyen öğrencilerimizin telaşlanmasını gerektiren bir durum yok. Yeniden tercihlerini yapıp süreci takip etmeleri yeterli. Sonrasında il ve ilçelerde yerleştirme komisyonları devreye girecek. Süreç boyunca, birinci yerleştirmede yerleşen öğrenciler için başka okullara tercih kapsamında yerleşebilme imkânı devam edecek. Sürecin sonunda yerleşemeyen öğrencilerin tamamını da yerleştirmiş olacağız.
TAKVİM
26-30 Temmuz 2021: Yerleştirmeye Esas 1. Nakil Tercih Dönemi
2 Ağustos 2021: Yerleştirmeye Esas 1. Nakil Sonuçları
2-6 Ağustos 2021: Yerleştirmeye Esas 2. Nakil Tercih Dönemi
9 Ağustos 2021: Yerleştirmeye Esas 2. Nakil Sonuçları
9-13 Ağustos 2021: İl/İlçe Öğrenci Yerleştirme ve Nakil Komisyonlarınca Yerleştirme Başvurularının Alınması
20 Ağustos 2021:  İl/İlçe Öğrenci Yerleştirme ve Nakil Komisyonlarınca Yerleştirmelerin Tamamlanması”

Kaynak: T.C. Millî Eğitimlgs

sonuçlar

yerleştirmeBakanlığı
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/milli-egitim-bakan-yardimcisi-mahmut-ozer-bu-yilki-lgs-sonuclari-memnuniyet-verici/feed/ 0
“Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu” araştırmasına göre 2020 yılında üretimden satışlara göre zirvede 58 milyar 593 milyon TL ile TÜPRAŞ yer aldı https://www.muhasebenews.com/turkiyenin-500-buyuk-sanayi-kurulusu-arastirmasina-gore-2020-yilinda-uretimden-satislara-gore-zirvede-58-milyar-593-milyon-tl-ile-tupras-yer-aldi/ https://www.muhasebenews.com/turkiyenin-500-buyuk-sanayi-kurulusu-arastirmasina-gore-2020-yilinda-uretimden-satislara-gore-zirvede-58-milyar-593-milyon-tl-ile-tupras-yer-aldi/#respond Thu, 27 May 2021 12:00:49 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=109875 İSO, “Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu Araştırması-2020” Sonuçlarını Açıkladı

İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) sanayi sektörünün en değerli verilerini oluşturan “Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu” araştırmasına göre 2020 yılında üretimden satışlara göre zirvede 58 milyar 593 milyon TL ile TÜPRAŞ yer aldı. Sıralamada ikinci Ford Otomotiv ve üçüncü de Oyak-Renault Otomobil Fabrikaları oldu. İSO 500’teki kuruluşların ihracatı ise yüzde 12,8 gerileyerek 64,1 milyar dolar oldu.

İSO 500’te faaliyet karı yüzde 55, istihdam yüzde 3 ve Ar-Ge harcamaları da yüzde 5 artış gösterdi. Özkaynaklardaki artış umut verirken, mevcut borç-özkaynak dağılımı ise çözülmesi gereken kronik sorun olmayı sürdürdü. Finansman yükü ise yüzde 39,2 gibi yüksek oranda artarak 88,8 milyar TL’ye yükselirken, duran varlıkların toplam aktifler içindeki payı da 2,8 puan azalarak yüzde 36,3’e geriledi. Devreden KDV yükü, yüzde 14,3 artışla İSO 500’ün toplam mali borçlarının yüzde 2,5’i düzeyine ulaştı.

İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, İSO 500’ün kamuoyuna açıklandığı basın toplantısında yaptığı konuşmada “İSO 500’te sonuçlar, ekonomimizin sanayi gibi güçlü bir sacayağının olduğunu ortaya koydu. Enflasyonda ve finansman piyasalarında tekrar başlayan olumsuzluklar ile ithal hammadde fiyatlarındaki artış, sanayicimiz üzerinde giderek daha fazla baskı yaratıyor. Herkes için öngörülemezlik ve istikrarsızlık olan enflasyon ile mücadeleyi mutlaka kazanmalıyız. Enflasyonun olduğu ortamda yatırım yapılmaz. Geçen yıl yatırım teşvik belgelerinde yaşanan yüksek oranlı artışa rağmen, yatırım iştahı fiiliyata dönmedi” dedi.

İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) 1968 yılından bu yana aralıksız gerçekleştirdiği ve sektör için en değerli verileri oluşturan “Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu” araştırmasının 2020 yılı sonuçları açıklandı.

İSO Odakule’de Fazıl Zobu Meclis Salonu’nda düzenlenen basın toplantısında İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan tarafından açıklanan “Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu-2020” araştırmasına göre, 2020 yılında üretimden satışlara göre en büyük kuruluş geçen yıl olduğu gibi 58 milyar 593 milyon TL ile TÜPRAŞ (Türkiye Petrol Rafinerileri A.Ş.) oldu. Sıralamada ikinci 45 milyar 223 milyon TL ile Ford Otomotiv Sanayi A.Ş., üçüncü 31 milyar 242 milyon TL ile Oyak-Renault Otomobil Fabrikaları A.Ş. ve dördüncü de 30 milyar 812 milyon TL ile Toyota Otomotiv Sanayi Türkiye A.Ş. oldu.

Sanayinin check-up’ı olarak nitelenen, sanayi sektörü başta olmak üzere Türkiye ekonomisinin büyümesinden ihracatına, finansmandan yatırım iklimine kadar birçok alanda detaylı bilgiler içerdiği için önemli bir gösterge olan araştırma, aynı zamanda şimdiye kadarki en erken tarihte açıklanan Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu araştırması oldu.

İSO 500, Odakule’de yapılan basın toplantısı ile açıklanırken İSO Başkanı Erdal Bahçıvan’ın konuşması şu şekilde gerçekleşti:

Saygıdeğer Medya Mensupları,

Değerli Misafirler,

İstanbul Sanayi Odası (İSO) olarak, “İSO-Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu Araştırması”nın 2020 yılı sonuçlarını açıklamak üzere bir araya gelmiş bulunuyoruz. Sizleri İSO adına, Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılarımız Sayın İrfan Özhamaratlı ve Sayın Sadık Ayhan Saruhan ile birlikte sevgi ve saygıyla selamlıyor, hoş geldiniz diyorum.

Biraz sonra paylaşacağımız sonuçlarla birlikte, 500 Büyük çalışmamız 53. yaşını doldurmuş oluyor. Yarım asrı geçen ve her yıl uzmanlarımız tarafından büyük bir özenle, titizlikle, emekle hazırlanan bu araştırmaların her biri, Türkiye ekonomisinin tarihi açısından adeta bir bilgi hazinesi niteliği taşıyor.

Bundan hareketle, İSO 500 Büyük’ün 50. yıldönümünden bu yana her yıl eski sayılarımızdan birini sizlerle paylaşıyoruz. Bu yıl da dosyalarınızın arasında 1971 yılında, yani bundan tam 50 yıl önce yayınladığımız kitabımızı bulacaksınız. Bu vesile ile o dönem Odamızın Yönetim Kurulu Başkanı olan Ertuğrul Soysal’ı Rahmetle anarken bu çalışmalara emek veren herkese teşekkür ediyorum.

Bu yıla dönecek olursak; nasıl bir dönemden geçtiğimizi sanırım uzun uzun anlatmaya gerek yok. Şu toplantı formatımız dahi her şeyi anlatmaya yeter sanırım. Covid-19 pandemisinin üzerimizde yarattığı etkinin gelip geçici olmadığı artık bir gerçek. Salgın, sağlıktan eğitime ve sosyal hayata; üretimden lojistiğe ve nihayetinde tüketime kadar yeni alışkanlıklar, yeni sistemler ve yeni yaklaşımlar geliştirilmesine neden oldu.

Pandemi, geçen yıl 500 Büyük’ü açıklama takvimimizi de olumsuz etkilemişti. Son yıllarda büyük emeklerle önce Haziran’a sonra Mayıs’a çektiğimiz 500 Büyük’ü açıklama takvimimizi, geçen yıl pandemi koşullarında maalesef Temmuz ortasına ötelemek zorunda kalmıştık. Bu yıl da aynı koşullar sürmesine rağmen başta Ekonomik Araştırmalar ve Kurumsal Finans Şubemiz olmak üzere danışmanlarımızın özverili ve titiz katkılarıyla açıklama tarihimizi yine öne çekmeyi başardık.

Bugün 26 Mayıs’ta İSO 500’ü açıklıyor olmamız, araştırmayı şimdiye kadarki en erken tarihte açıklama gururunu bize yaşatıyor. Bilgiye erken ulaşmanın son derece önemli olduğu çağımızda, bu değerli hazineyi bugün sizlerle paylaşmamızda emeği geçen tüm arkadaşlarımıza bir kez daha teşekkür etmek istiyorum.

Bu vesileyle her sayısı ekonomi tarihimize kalıcı bir not düşmek anlamına gelen, her sayısı Türkiye ekonomisinin, sanayimizin bir tür check-up’ını ortaya koyan İSO 500’ün ortaya çıkması için son derece değerli bilgilerini yıllardır bizlerle paylaşan tüm sanayi şirketlerimize de buradan şükranlarımı sunuyorum.

Değerli Basın Mensupları

Az önce de söylediğim gibi dünyamız, insanlık için unutulmayacak tarihi bir dönemden geçiyor. Daha ne kadar süreceğini bilmiyoruz ama pandemi herkeste, her şeyde bir iz, bir etki bırakıyor. Elbette kimse için kolay değil bu günleri hasarsız atlatmak. Bireysel travmalarımız bir yana en küçük toplumsal kurum olan ailelerden, şirketlere ve devletlere kadar her organizma, bu virüsün etkilerini derinden hissediyor, yaşıyor. Tabii ki ülke olarak ekonomimiz ve sanayimiz de bu durumdan payını alıyor.

Birazdan bu etkileri şirketlerimizin bizzat kendi verileri üzerinden görme imkânımız olacak. Fakat öncesinde dünya ve Türkiye ekonomisinin bu süreçteki performansına kısaca değinmek istiyorum.

2020 yılında yaşanan salgın, dünyanın tüm ekonomileri üzerinde olumsuz bir etki yaratmıştır. Öyle ki 2020 yılında dünya ekonomisi yüzde 3,3 ile son on yılların en sert küçülmesini yaşamış ve daralma hemen hemen tüm bölge ve ülkelerde hissedilmiştir.

Dünyanın en büyük ekonomisi ABD’deki küçülme yüzde 3,5, Euro Bölgesi’ndeki küçülme ise tarihi bir seviyede, yüzde 6,6 olarak gerçekleşmiştir. Japonya’dan Hindistan’a, Brezilya’dan Rusya’ya kadar hissedilen bu ekonomik küçülmeye karşın ülkemiz yüzde 1,8 ile dünyada pozitif büyüme performansı gösteren az sayıda ülkeden biri olmuştur.

Bu noktada Türkiye’nin büyümesi içinde sanayimizin yeri ve önemine değinmeden geçmek istemiyorum. Ekranda da gördüğünüz gibi, 2020 yılında ekonomimiz yüzde 1,8 büyürken, sanayi sektörümüz yüzde 2 ile daha güçlü bir performans ortaya koymuştur. Bu zor koşullarda sanayimizin yaptığı katkı her türlü takdire değerdir.

Bu performans için şunu söylemek istiyorum. Türkiye sanayisi, daha önce, farklı zamanlarda birçok sektörün sıkıntılar yaşadığı zorlu dönemlerde olduğu gibi; bu salgın döneminde de çok daha hassas ve sorumlu davranarak üretimini devam ettirmiştir.

Pandeminin en zor günlerinde dahi, sağlıktan temel ihtiyaç maddelerine kadar hiçbir alanda ülkemizde bir sıkıntı yaşanmamasına en büyük katkıyı sunmuştur. Diğer yandan gerek ihracatta, gerek istihdamda ve gerekse vergi gelirlerinde Türkiye ekonomisinin belkemiğini oluşturduğunu ortaya koymuştur. Böylece yıllardır söylediğimiz gibi, geçen yıl da, salgının bütün olumsuz etkilerine karşın, kendisi açısından gurur verici bir yılı geride bırakmıştır.

Birazdan göreceğimiz İSO 500’deki veriler, bazı olumsuz göstergelerine rağmen, bunu ortaya koymaktadır. Bu da sanayinin sadece zor günlerde değil, ekonominin her döneminde önemsenmesi ve desteklenmesi gerektiğini, bir kez daha gözler önüne sermektedir. Bu vesileyle buradan, İSO 500’de yer alan almayan, ama ekonomimizin bu performansına katkı sunan, destek veren tüm yatırımcılarımızı, sanayicilerimizi yürekten kutluyorum.

Değerli Basın Mensupları
Kıymetli Misafirler

Şimdi merakla beklenen “İstanbul Sanayi Odası 500 Büyük Sanayi Kuruluşu-2020 Araştırması” sonuçlarına, ilk tablomuzla başlamak istiyorum.

İSO 500’de üretimden satışlar 2020 yılında; 1 trilyon 22 milyar TL’den 1 trilyon 179 milyar TL’ye yükselerek, yüzde 15,3 oranında artmıştır. 2018’deki yüzde 34,5 ve 2019’daki yüzde 16,4’lük artışlar ile karşılaştırdığımızda üretimden satışlarda büyüme performansı yavaşlamıştır.

2020 yılında tüketici enflasyonu ile arındırıldığında üretimden satışlar reel olarak sadece binde 6 artış göstermiştir. Bu oran son dört yılın en düşük reel artışıdır.

2020 yılında görülen bu yavaşlamada Covid-19’a karşı uygulanan kısıtlamalar ve küresel pazarların bir süre kapalı kalması tabii ki etkili olmuştur. Yılın ikinci yarısında talep toparlanmaya başlasa da, finansal dalgalanma, yükselen faizler ve salgında yükselen ikinci dalga iç satışları sınırlamıştır.

İSO 500’ü oluşturan şirketler 50’lik gruplar halinde değerlendirildiğinde, ilk 10 kuruluş İSO 500’ün toplam üretimden satışlarının dörtte birini oluşturmayı sürdürse de bu payın geçtiğimiz yıllara göre düşüş eğilimi içinde olduğu görülüyor.

Sıralamanın ilk 50’sini oluşturan kuruluşların toplam üretimden satışlar içinden aldığı pay ise bir miktar azalmakla birlikte toplamda yüzde 50’ye yakın seviyelerini koruyor.

İSO 500 Büyük’ün en temel ve üzerinde en çok konuştuğumuz tablolarından biri de; satış ve karlılık performansını gösteren bu tablodur.

İSO 500’ün esas faaliyetlerinden elde ettiği karı gösteren faaliyet karı bir önceki yıla göre yüzde 55 oranında artarak 142,8 milyar TL olmuştur. Faaliyet karlılığı oranı da 2,7 puan artarak yüzde 10,8’e çıkmıştır.

Benzer şekilde ölçülmeye başlandığı 2013’ten bu yana 2019 yılı hariç sürekli artış gösteren FAVÖK büyüklüğü, 2020 yılında yüzde 43,1 artışla 184,4 milyar TL’ye çıkmıştır. FAVÖK karlılığı oranı da 2,6 puan artışla yüzde 13,9’a yükselmiştir.

Yine vergi öncesi dönem kar ve zarar toplamı da yüzde 50,1 artarak 92,5 milyar TL olmuştur. Görüldüğü üzere sanayi kuruluşlarının karları 2020 yılında artış eğilimi göstermiştir.

İSO 500’ün karlılık verilerine baktığımızda, faaliyet karlılığındaki iyileşmenin yanı sıra özellikle net kambiyo karlarının etkisiyle üretim faaliyeti dışı gelirlerdeki artış da karlılığa pozitif katkı yapmıştır.

2020 yılında İSO 500’ün diğer faaliyetlerden olağan gelir ve karları 237,9 milyar lira iken, gider ve zararları 194,4 milyar lira olarak gerçekleşmiştir. Bu iki rakam arasındaki fark alındığında, İSO 500’ün 43,4 milyar liralık üretim faaliyeti dışı net gelir elde ettiği görülmektedir.

Finansman giderleri, İSO 500’ün karlılığında belirleyici olmayı sürdürmektedir. 2020 yılında Covid-19 salgını ile oluşan finansal koşullar içinde Türk lirasındaki değer kaybı, enflasyondaki artış ve faiz oranlarındaki dalgalanmalar sonucunda bir önceki yıla göre finansman yükü önemli ölçüde artmıştır.

2020 yılında İSO 500’ün finansman giderleri yüzde 39,2 artışla 88,8 milyar TL’ye yükselmiştir. Bununla birlikte, faaliyet karı yüzde 55’lik artışla 142,8 milyar TL’ye çıkmış ve bu sayede finansman giderlerinin faaliyet karına oranı yüzde 69,3’ten yüzde 62,2’ye gerilemiştir. Yaşanan bu göreli iyileşmeye rağmen, sanayi kuruluşlarımız ana faaliyetlerinden elde ettikleri karların halen oldukça önemli bir bölümünü finansman giderlerine ayırmaya devam etmiştir.

Değerli Basın Mensupları

Ekranda gördüğünüz bu tabloda da İSO 500’ün ana bilanço kalemleri ve son 3 yılda gösterdiği değişimler yer alıyor. Tabloya baktığımızda 2020 yılında İSO 500’ün toplam borçlarının yüzde 23 gibi yüksek bir oranda arttığını görüyoruz. Firmalarımız faaliyet karlılığındaki artışın desteğiyle özkaynaklarını da yüzde 23,2 gibi benzer bir oranda büyütebilmiştir.

Bu durum, borçların özkaynaklara göre çok daha hızlı arttığı geçmiş iki yılla kıyaslandığında umut verici görünüyor. Buna rağmen mevcut borç-özkaynak dağılımının sanayicilerimiz için mutlaka çözülmesi gereken kronik bir sorun olduğunu biraz sonra paylaşacağım tabloda daha açık göreceğiz.

Şimdi görmekte olduğunuz bu tablo bizlere borçlanma ile özkaynakların dağılımını yansıtmaktadır. İSO 500’de 2015 yılı ile birlikte ilk kez yüzde 60’ların üstüne çıkan toplam borçların payı takip eden yıllarda artış eğilimini sürdürmüştür. 2020 yılında ise toplam borçların payı yüzde 68,4 ve özkaynakların payı yüzde 31,6 ile aynı kalmıştır.

İSO 500’ün toplam mali borçları 2020 yılında yüzde 23 oranında artarak 406,3 milyar TL’den 499,6 milyara ulaşmıştır. Borçların vadelerine göre gelişiminde ise kısa vadeli mali borçlar yüzde 22,4’lük artışla 168,3 milyar TL’den 206 milyar TL’ye yükselmiştir. Uzun vadeli mali borçlar ise yüzde 23,3 oranında artarak 238 milyar TL’den 293,5 milyar TL’ye çıkmıştır.

Burada bir noktaya dikkatinizi çekmek istiyorum. 2020 yılında Türkiye’de yüzde 35’lerde seyreden oldukça güçlü bir kredi büyümesi yaşanırken, İSO 500’ün mali borçlarındaki artışın yüzde 23’le sınırlı kalması, kredilerin daha çok sanayi dışı sektörlere yöneldiğini göstermektedir.

Kısa vadeli mali borçların toplam mali borçlar içindeki payına baktığımızda, 2017 ve 2018 yıllarında artış eğilimi gösteren bu oranın 2019’da yüzde 41,4’e, 2020’de ise yüzde 41,2’ye gerilediğini görüyoruz. Son iki yılda gerek borç yapılandırmaları gerekse farklı finansal enstrüman seçeneklerine rağmen kısa vadeli mali borçların toplam mali borçlar içindeki payı yatay seyrini korumuştur.

Son dönemlerde sizlerle paylaştığımız en önemli göstergelerden biri de toplam varlıklar içinde dönen ve duran varlıklar ilişkisini gösteren bu tablodur.

İSO 500’de duran varlıkların toplam aktifler içindeki payı 2015 yılında yüzde 46,3’e kadar yükseldikten sonra ne yazık ki gerilemeye başlamış ve 2019 yılında yüzde 39,1 olarak gerçekleşmiştir. 2020 yılında duran varlıkların payı 2,8 puan daha azalarak yüzde 36,3’e gerilemiştir. Olağan dışı koşullar firmaları likit varlıklara yöneltirken, duran varlık yatırımlarını sınırlamıştır.

Her ne kadar bu tabloda duran varlıklar son yıllarda düşüş eğiliminde olsa da buna yol açan bir faktöre daha dikkatinizi çekmek istiyorum. Biliyorsunuz en son enflasyon muhasebesi uygulaması 2004 yılında yapılmıştı. Sonrasında firmaların bilançolarında yeniden değerleme işlemi genellikle yapılamadı. Son 3 yılda yüksek enflasyonun hayatımıza yeniden girdiği göz önüne alındığında, sanayimizin duran varlığını yeniden değerleme ihtiyacı açıkça görülmektedir. Sanayicilerimizin son dönemlerde yeniden değerleme taleplerini giderek daha sık bir şekilde dile getirmeleri de bunu göstermektedir.

Değerli Basın Mensupları

Son yıllarda sürekli olarak gündeme getirdiğimiz konulardan biri de “Devreden KDV” miktarlarıdır. Rakamlara baktığımızda İSO 500’ün devreden KDV yükü, geçen seneki sınırlı artışın ardından yükselişini sürdürmüştür. İSO 500’ün üzerindeki devreden KDV yükü bir önceki yıla göre yüzde 14,3 oranında artarak 12,4 milyar TL olmuştur. Bu rakamın İSO 500’ün toplam mali borçlarının yüzde 2,5’i düzeyinde olduğunu hatırlatmak istiyorum.

Sanayicilerimizin yüksek finansman ihtiyacı sürerken, kuruluşlarımız önemli bir kaynağı, sıfır faiz ile devlete borç vermeye devam etmektedir. Bu noktada, sürekli gündeme getirdiğimiz KDV reformunun hayata geçirilerek artık sanayici üzerindeki yükün kaldırılması gerektiğini bir kez daha vurgulamak istiyorum.

İSO 500’ün her yıl paylaştığımız kar/zarar eden kuruluşlar tablosuna baktığımızda; 2020 yılında kar eden kuruluş sayısı 411’den 423’e yükselmiştir.

Bu tablo İSO 500’ün üretim yapısının niteliği konusunda önemli veriler ortaya koymaktadır. Teknoloji yoğunluğuna göre yaratılan katma değer dağılımına bakıldığında, son 3 yıldır özellikle orta-yüksek ve yüksek teknoloji gruplarında küçük adımlarla da olsa umut veren bir ilerleme görülmektedir.

2018 yılında İSO 500’de yaratılan katma değer içerisinde orta yüksek ve yüksek teknoloji ile yaratılan katma değer toplamı yüzde 27,5 iken, bu oran 2019’da yüzde 30,4’e, 2020 yılında yüzde 31,2’ye çıkmıştır.

Hiç kuşkusuz sanayimizde teknoloji yoğunluğunun artırılmasının en önemli yollarından biri, şirketlerimizin AR-GE çalışmaları yapmasıdır.

İSO 500’ün bu anlamda ortaya koyduğu verilere baktığımızda AR-GE harcaması yapan kuruluş sayısının 2013 yılından itibaren kademeli olarak arttığı görülmektedir. Önceki yıl yaşanan duraksamanın ardından 2020 yılında İSO 500’de AR-GE yapan kuruluş sayısı 271 olarak tespit edilmiştir.

2020 yılında İSO 500’ün AR-GE harcamaları, anket verileri ile 6,2 milyar TL’dir ve 2019 yılına göre 4,9 oranında artış göstermiştir. 2019 yılında yüzde 0,58 olan AR-GE harcamalarının üretimden satışlara oranı, 2020’de hafif bir düşüşle yüzde 0,53’e gerilemiştir.

Her zaman söylediğimiz gibi sanayi sektörü, istihdam ve nitelikli insan kaynakları için önemli alanların başında gelmektedir. Bu çerçevede İSO 500’de çalışan sayısındaki gelişmeler ile çalışanlara ödenen maaş ve ücretlerdeki artışlar önemli bir gösterge olmaktadır.

2020 yılında bütün olumsuz gelişmelere rağmen İSO 500’ün istihdamı yüzde 2,9 oranında artmıştır. Yine ödenen maaş ve ücretlerdeki artış yüzde 14,4 olmuştur. Bu rakamlar sanayi sektörünün tüm zorlu koşullara rağmen istihdamını korumaya özen gösterdiğini ortaya koyması açısından önemlidir.

2020 yılında İSO 500 içinde yabancı sermaye paylı kuruluşların sayısı 110’a inmiştir. 2009 yılından sonra İSO 500 içinde yer alan yabancı sermaye paylı kuruluş sayısında yaşanan kademeli gerileme devam etmektedir.

Sermaye piyasaları, sanayi kuruluşlarının yeni finansman kaynaklarına ulaşmasında önemli bir faktördür. İSO 500 verilerine baktığımızda, sınırlı sayıda firmanın halka açık olduğunu görüyoruz. Her ne kadar son dönemde halka arzlara ilgi artsa da İSO 500’de halka açık kuruluşların sayısı 67 ile yatay seyrini korumaktadır.

Halka açık kuruluşların sayısının sınırlı olması, sanayi sektörü ve sermaye piyasaları arasındaki bağın kuvvetlendirilmesi gereğini bir kez daha ortaya koymaktadır. Bu noktada, sanayi şirketlerimizin sermaye piyasalarına açılma ve bu piyasalardan fon sağlama konusunda desteklenmesi oldukça önemlidir.

İSO 500’de yer alan kuruluşları bağlı olduğu oda bilgilerine göre sıraladığımızda; yavaş da olsa sanayideki Anadolu ağırlığının artmakta olduğunu görüyoruz.

Son yıllarda sayısal olarak düşüş yaşanmasına karşın en büyük pay 161 şirket ile hala İstanbul Sanayi Odası’na ait. Bu sayının beş yıl önce 180 olduğunu görüyoruz. İstanbul’u Ege Bölgesi Sanayi Odası 44 şirket ile izlerken, Ankara 37, Kocaeli 36, Gaziantep 29, Bursa 19 şirket ile yer alıyor.

Bu tabloda ise İSO 500 kuruluşlarının, Odamız tarafından oluşturulmuş olan 10’lu sektör gruplandırmasına göre dağılımı görülüyor.

Verilere göre İSO 500 içerisinde yer alan firmalarımızın yarıdan fazlası üç sektör grubunda toplanıyor: Bunlar sırasıyla 118 firmayla “ana metaller ve makine imalat sanayii”, 85 firmayla “kara, deniz taşıtları ve yan sanayii” ve 65 firmayla “kimyasal, plastik ve kauçuk ürünler” sektörleri.

Söz konusu sektörler aynı zamanda 2020 yılı verilerine göre üretimden satışların da yarısını gerçekleştirmekte. Öte yandan üretimden satışlar içerisindeki paylarına baktığımızda en yüksek ağırlığın, firma sayısına göre ikinci olan “kara, deniz taşıtları ve yan sanayii” grubunda olduğunu görüyoruz.

5 yıl öncesiyle karşılaştırdığımızda sektörel dağılımdaki en çarpıcı değişimler, firma sayılarının ana metal ve makine imalat sanayii grubunda 10 artmasına karşılık tekstil ürünleri sanayiinde 20 azalmış olması.

Değerli Basın Mensupları

Sıra araştırmamızın en çok merak edilen kısmı olan büyüklük sıralamasına geldi. Sizlerle paylaştığımız dosyalarda 500 Büyük şirketin üretimden satışlara göre sıralamasını daha detaylı bir şekilde inceleyebilirsiniz. Burada sadece ilk 10 şirketimizi sizlerle paylaşıyoruz.

İSO 500 çalışmasında 2020 yılında üretimden satışlara göre en büyük kuruluş geçen yıl olduğu gibi 58 milyar 593 milyon TL ile “TÜPRAŞ-Türkiye Petrol Rafinerileri A.Ş.” olmuştur. 45 milyar 223 milyon TL ile ikincilik sırasında “Ford Otomotiv Sanayi A.Ş.” yer almıştır.

31 milyar 242 milyon TL’lik üretimden satışlarıyla “Oyak-Renault Otomobil Fabrikaları A.Ş.” üçüncülüğe yerleşirken, “Toyota Otomotiv Sanayi Türkiye A.Ş.” 30 milyar 812 milyon TL ile dördüncü olmuştur.

2020’de beşinci olan şirketimiz bilgilerinin açıklanmasını istememiştir. Altıncı sırada 24 milyar 30 milyon lira ile “Star Rafineri A.Ş.” yer almıştır. “Arçelik A.Ş.” 21 milyar 803 milyon lira ile yedinci olmuştur.

“TOFAŞ Türk Otomobil Fabrikası A.Ş.” 20 milyar 719 milyon liralık üretimden satışlarıyla sekizinci sırada iken, “Ereğli Demir ve Çelik Fabrikaları T.A.Ş.” 16 milyar 976 milyon liralık üretimden satışlarıyla dokuzuncu olmuştur. “İskenderun Demir ve Çelik A.Ş.” ise 16 milyar 910 milyon lira ile onuncu sırada bulunmaktadır.

Konuşmamın başında, Covid-19’un hayatın her alanında yarattığı negatif etkiyi İSO 500’ün de bazı verilerinde gördüğümüzü söylemiştim. İSO 500’ün ihracat performansını gösteren bu tabloda bunu en somut şekilde görmekteyiz.

2020 yılı küresel ticaret ve ihracat açısından zor bir yıl olmuştur. Bu zor yılda Türkiye’nin ihracatı yüzde 6,2’lik düşüşle 169,7 milyar dolara gerilemiştir. Sanayi sektörü ihracatı da yüzde 6,6’lık düşüşle 163,6 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. İSO 500’ün ihracatı ise bunların da üstünde yüzde 12,8 oranında gerileyerek 64,1 milyar dolar olmuştur.

2020 yılında İSO 500’ün ihracat performansı Türkiye’nin genel ve sanayi ihracat performansından bir ölçüde olumsuz ayrışsa da yine de İSO 500, Türkiye ihracatı içinde oldukça önemli bir ağırlığa sahiptir. 2020 yılında İSO 500 Türkiye ihracatının 37,8’ini, sanayi sektörü ihracatının ise yüzde 39,2’sini gerçekleştirmiştir.

Bu tablomuzda da ihracat yapan firma sayısını görüyoruz. 2000’li yılların ortalarından itibaren 460 bandında seyreden ihracat yapan kuruluşların sayısı 2020 yılında da 465 olmuştur.

Değerli Basın Mensupları

İSO-Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu-2020 araştırma sonuçları, görüldüğü üzere bu yıl da bizlere son derece aydınlatıcı ve ekonomimizin temel meselelerine ilişkin ufuk açıcı bilgiler veriyor. Şimdiye kadar yayınlanan 50’yi aşkın rapor gibi bu çalışmamız da ekonomi tarihimizin en önemli kaynaklarından biri olmak üzere raflardaki yerini alacaktır.

Bu sonuçlara bakarak bizim ilgili mercilere iletmek istediğimiz mesaj şudur: İSO 500 Büyük’ün 2020 sonuçları ekonomimizin sanayi gibi güçlü bir sacayağının olduğunu ortaya koymaktadır. Ama bunun sürdürülebilir kılınması adına dünün sonuçlarını güncel gelişmeler ve veriler ışığında da değerlendirmeliyiz.

Bu anlamda İSO-Markit işbirliği kapsamında açıklanan İmalat Sanayi Satınalma Yöneticileri Endeksi (PMI) verilerine baktığımızda, özellikle son birkaç aydır ülkemizin dünya sanayi verilerinden negatif ayrıştığını görmekteyiz.

Geçen yıl dünyanın sanayiden aldığı güç ister istemez Türkiye’yi de olumlu yönde etkilemişti. Ama bu yılın PMI değerlerine baktığımız zaman geçen seneki olumlu tablonun Türkiye açısından aynı istikamette gitmediğini görüyoruz.

Açıklanan son Nisan 2021 PMI verilerine baktığımızda, 55,8 olarak ölçülen Küresel İmalat Sanayi Satınalma Yöneticileri Endeksi (PMI) son 11 yılın en yüksek seviyesine ulaşmış görünüyor. En büyük ihracat pazarımız olan Euro bölgesi PMI endeksi de 62,9’luk seviyesi ile 24 yıllık veri geçmişinin rekoruna imza atıyor.

Buna karşın Türkiye PMI endeksinin Nisan’da 50,4’lük seviyesiyle dünyadan negatif ayrışmasını her kesimin dikkate alması gerektiğini düşünüyorum. Dünya sanayisi, 2009 yılından bu yana en olumlu günlerini yaşarken, global kıyaslama yapabilme noktasında en değerli ve güvenilir marka olan ve imalat sektöründe 34 ekonomide ölçülen PMI verilerinde performansı en düşük dördüncü ülke olduğumuzu göz ardı etmememiz gerekiyor.

Bunun temel sebeplerine mutlaka inmeliyiz. Bu konuda enflasyonda ve finansman piyasalarında tekrar başlayan olumsuzluklar en temel iki neden olarak sıralanabilir. Öte yandan yurt dışından gelen hammaddelerin fiyatlarında yaşanan yüksek boyutlu artışlar sanayicimiz üzerinde giderek daha fazla baskı yaratmaktadır. Bu artışlar, ilave bir işletme sermayesi ve buna bağlı bir finansman ihtiyacı oluşturması bakımından önümüzdeki günler için çok ciddi bir stres kaynağı olacaktır.

Bu yıl sanayicimiz açısından bir başka önemli stres kaynağı da enflasyondur. Biz sanayiciler olarak asla ve asla yüksek enflasyonlu bir ortamda yaşamak istemiyoruz. Enflasyonun toplumlar için de, ekonomiler için de, sanayiler için de öngörülemezlik, istikrarsızlık olduğuna inanıyoruz. Onun için ne yapıp edip enflasyon mücadelesini mutlaka kazanmalıyız.

Çünkü enflasyonun olduğu yerde öngörü olmaz, enflasyonun olduğu yerde uzun vadeli iş yapılmaz. Enflasyonun olduğu ortamda kolay kolay yatırım yapılmaz. Nitekim geçen yıl yatırım teşvik belgelerinde yaşanan yüksek oranlı artışa rağmen, yatırım iştahının fiiliyata dönmediğini son dönemlerde net bir şekilde gözlemliyoruz.

Değerli Basın Mensupları

Konuşmamın bu son bölümünde İSO 500 sonuçlarına bakarak bir kez daha söylemem gerekirse; Türk sanayicisi, ülkemize karşı olan sorumluluk anlayışı gereği, pandeminin daha ilk gününden itibaren elindeki tüm imkanları en optimum ve enerjik şekilde kullanarak ülkemizin pandemi ile mücadelesinin en ön saflarında başarıyla yerini almıştır.

Tabii gönül arzu ediyor ki bu başarı, güçlü desteklerle beslenen yeni yatırımlarla dünyadaki her pazarda rekabet edebilir boyutta gelişebilsin. Sanayimiz, Türkiye’nin ihtiyacı olan kaliteli büyümeye, Türkiye’nin ihtiyacı olan ihracata daha yüksek ve daha kaliteli katkı sağlayabilsin. Özellikle de ileri teknoloji tarafı önemsenen, daha katma değerli bir sanayi altyapısına, sanayi gücüne ulaşabilsin. Böyle bir fırsat penceresinin oluşturulması halinde, umuyor ve inanıyorum ki; gelecek yılların İSO 500’leri bugünkünden daha olumlu, daha güçlü, daha sürdürülebilir tablolarla çıkabilecek.

Bu duygu ve düşüncelerle konuşmamı tamamlarken, hepinizi tekrar saygı, sevgi ve sağlık dilekleriyle selamlıyorum.


Kaynak: İSO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/turkiyenin-500-buyuk-sanayi-kurulusu-arastirmasina-gore-2020-yilinda-uretimden-satislara-gore-zirvede-58-milyar-593-milyon-tl-ile-tupras-yer-aldi/feed/ 0
Dış Ticaret Beklenti Anketi’nin 2019 Yılı 3. Çeyrek Beklentilerine İlişkin Sonuçlar Açıklandı https://www.muhasebenews.com/dis-ticaret-beklenti-anketinin-2019-yili-3-ceyrek-beklentilerine-iliskin-sonuclar-aciklandi/ https://www.muhasebenews.com/dis-ticaret-beklenti-anketinin-2019-yili-3-ceyrek-beklentilerine-iliskin-sonuclar-aciklandi/#respond Mon, 08 Jul 2019 11:45:18 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=63189
Dış Ticaret Beklenti Anketi’nin 2019 Yılı 3. Çeyrek Beklentilerine İlişkin Sonuçlar Açıklandı.

08 Temmuz 2019


08 Temmuz 2019– Ticaret Bakanlığı tarafından üçer aylık dönemler halinde uygulanarak Resmi İstatistik Programı (RİP)kapsamında yayınlanan Dış Ticaret Beklenti Anketi (DTBA), dış ticaretimize yön veren firmaların yakın geçmişe ve mevcut duruma ilişkin değerlendirmeleri ile gelecek döneme yönelik beklentilerini yansıtmakta olup, bu hususta gösterge niteliğinde olan endeksler üretilmesini sağlamaktadır. Endeksin 100’den büyük olması beklentilerin artış yönünde olduğunu, 100’den küçük olması beklentilerin azalış yönünde olduğunu, 100 olması ise değişim beklenmediğini göstermektedir.

2019 yılı 3. çeyrekte İhracat Beklenti Endeksi 123,3 olarak gerçekleşmiştir. 2019 yılı 3. çeyrekte, İhracat Beklenti Endeksine dahil edilen sorulardan 100’den küçük gerçekleşen şu anda kayıtlı ihracat sipariş düzeyi (96,5) sorusunun yayılma endeksinin İhracat Beklenti Endeksini azalış yönünde etkilediği gözlenmektedir. Bununla birlikte, 100’den büyük gerçekleşen gelecek 3 aya ilişkin ihracat (139,9), ihracat siparişi beklentisi (134,3) ve son 3 aydaki ihracat sipariş düzeyine (122,6) ilişkin soruların yayılma endeksleri İhracat Beklenti Endeksini artış yönünde etkilemiştir.

2019 yılı 3. çeyrekte İthalat Beklenti Endeksi 98,1 olarak gerçekleşmiştir. 2019 yılı 3. çeyrekte, İthalat Beklenti Endeksine dâhil edilen sorulardan 100’den küçük gerçekleşen ithalat birim fiyatı beklentisi (92,1) ve şu anda kayıtlı ithalat sipariş düzeyi (76,0) sorularının yayılma endekslerinin İthalat Beklenti Endeksini azalış yönünde etkilediği gözlenmektedir. Bununla birlikte, 100’den büyük gerçekleşen gelecek 3 aya ilişkin ithalat beklentisi (118,2) ve son 3 aya ilişkin ithalat sipariş düzeyi (106,2) sorularının yayılma endeksleri ise İthalat Beklenti Endeksine pozitif katkıda bulunmuştur.

Dış Ticaret Beklenti Anketi 2019 3. çeyrek beklentileri

 

 


Kaynak: Ticaret Bakanlığı
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


 

]]>
https://www.muhasebenews.com/dis-ticaret-beklenti-anketinin-2019-yili-3-ceyrek-beklentilerine-iliskin-sonuclar-aciklandi/feed/ 0
Türk Vergi Hukukunda Sahte Veya Muhteviyatı İtibariyle Yanıltıcı Belge Düzenleme Ve Kullanmanın Doğurduğu Sonuçlar https://www.muhasebenews.com/turk-vergi-hukukunda-sahte-veya-muhteviyati-itibariyle-yaniltici-belge-duzenleme-ve-kullanmanin-dogurdugu-sonuclar/ https://www.muhasebenews.com/turk-vergi-hukukunda-sahte-veya-muhteviyati-itibariyle-yaniltici-belge-duzenleme-ve-kullanmanin-dogurdugu-sonuclar/#respond Mon, 01 Apr 2019 09:15:51 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=53169 Türk Vergi Hukukunda Sahte Veya Muhteviyatı İtibariyle Yanıltıcı Belge Düzenleme Ve Kullanmanın Doğurduğu Sonuçlar

Sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenlenmesi ve kullanılmasının
amacı, kanunların mükelleflere yüklemiş olduğu vergi yükünü azaltarak ödeyecek vergi miktarını azaltmak, böylelikle kamu zararı oluşturmak ayrıca vergisel üstünlük sağlayarak mükellefler arasında haksız rekabet yaratmaktır.

Sahte belge, gerçekte olmayan, alınması ve verilmesi gerekmeyen bir belgenin fail tarafından ilk defa meydana getirilmesidir. Burada taklit biçiminde gerçekleştirilen bir sahtecilik söz konusudur. Yanıltıcı belge düzenlenmesi halinde ise fail, gerçekte alınması veya verilmesi gerekli bir belge olduğu halde, bu belgenin içeriğini gerçek hukuki durumu yansıtmayacak biçimde düzenlemektir. Yani yanıltıcı belge düzenlenmesi durumunda, cereyan etmiş gerçek bir muamele vardır. Fakat belge yanıltıcı olarak düzenlenmiştir. Belge, maddi olarak bozulmamış; buna, yanlış adres, yanlış isim, tarih, birim veya miktar gibi gerçeğe uymayan yanıltıcı bilgiler yazılmıştır.

VUK 359. madde metninde parantez içi hükümle, muhteviyatı itibariyle yanıltıcı
belgenin ve sahte belgenin tanımları yapılmıştır. Buna göre “muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge” ; “gerçek bir muamele ya da duruma dayanmakla birlikte, bu mahiyet veya durumu, mahiyet veya miktar itibariyle gerçeğe aykırı bir şekilde yansıtan belgedir.” denmek suretiyle konuya açıklık getirilmiştir. Böylece “sahte belge” ile “muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge” arasındaki fark kanunun lafzı ile açıkça belirtilmiştir. Sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenleme ve kullanmanın Türk Vergi Hukuku yönünden doğurduğu sonuçlar aşağıda başlıklar altında incelenecektir.

Re’sen Vergi Tarhı
Vergi Usul Kanunun’da re’sen vergi tarhı, vergi matrahının tamamen veya ksımen defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak tespitine imkan bulunmayan hallerde takdir komisyonları tarafından takdir edilen veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlarca düzenlenmiş vergi inceleme raporlarında belirtilen
matrah veya matrah kısmı üzerinden vergi tarh olunmasıdır şeklinde tanımlanmıştır. Vergi İdaresi tarafından re ’sen takdir yapılabilmesi için gerekli nedenler 213 sayılı VUK’un 30. maddesinde sayılmıştır.

Buna göre; vergi beyannamesi kanunî süresi geçtiği halde verilmemişse, vergi
beyannamesi kanuni veya ek süreler içinde verilmekle beraber beyannamede vergi matrahına ilişkin bilgiler gösterilmemiş bulunursa, bu kanuna göre tutulması mecburi olan defterlerin hepsi veya bir kısmı tutulmamış veya tasdik ettirilmemiş olursa veya vergi incelenmesi yapmaya yetkili olanlara herhangi bir sebeple ibraz edilmezse, defter kayıtları ve bunlarla ilgili vesikalar, vergi matrahının doğru ve kesin olarak tespitine imkân vermeyecek derecede noksan, usulsüz ve karışık olması dolayısıyla ihticaca salih bulunmazsa, tutulması zorunlu olan defterlerin veya verilen beyannamelerin gerçek durumu yansıtmadığına dair delil bulunursa, bu Kanunun mükerrer 227 nci maddesi uyarınca 3568 sayılı Kanuna göre yetki almış meslek mensuplarına imzalattırma mecburiyeti getirilen beyanname ve ekleri imzalattırılmazsa veya tasdik kapsamına alınan konularda yeminli malî müşavir tasdik raporu zamanında ibraz edilmezse, Vergi İdaresi tarafından re’sen vergi tarhı yapılabilecektir. Sahte ve muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenlenmesi ve kullanılması, noksanlık, usulsüzlük ve karışıklık yaratacağından re’sen vergi tarhiyatına neden olur.


Vergi Ziyaı Cezası
Vergi ziyaı, mükellefin veya sorumlunun vergilendirme ile ilgili ödevlerini yerine
getirmemesi veya eksik yerine getirmesi yüzünden verginin zamanında tahakkuk
ettirilememesi veya eksik tahakkuk ettirilmesidir. (VUK m.341) Sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge kullanan mükellefe vergi ziyaı cezasının uygulanması bakımından kast unsurunun olup olmadığının önemi olmasa da uygulanacak ceza miktarı yönünden bilip bilmeme olgusunun önemi büyüktür.

Maliye İdaresi’nin bu konu ile ilgili görüşünü yansıtması bakımından VUK 306
Sıra Nolu Genel Tebliğ önem arz etmektedir. Bu tebliğde, “Yapılan incelemelerde sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belgelerin bilerek, isteyerek kullanılıp kullanılmadığının vergi incelemesine yetkili olanlarca değerlendirilmesi ve bu belgeleri bilerek kullandığı sonucuna varılan mükellefler için vergi suçu raporları düzenlenmesi, haklarında cuhuriyet savcılıklarına suç duyurularında bulunulması ile bu belgelerin kullanılması sonucu vergi ziyaına da sebebiyet verilmiş olması halinde 344 üncü maddenin üçüncü fıkrası uyarınca üç kat vergi ziyaı cezası kesilmesi gerekmektedir.

Ancak, sahte veya muhteviyatı itiba riyle yanıltıcı belgelerin bilerek kullanılıp kullanılmadığının araştırılmasında bu belgeleri bilmeden kullandığı sonucuna varılan mükellefler adına vergi suçu raporları düzenlenmemesi ve haklarında cumhuriyet savcılıklarına suç duyurularında bulunulmaması icap etmektedir. Ayrıca, bu belgeleri kullanmak suretiyle vergi ziyaına sebebiyet verilmiş olması halinde bu mükellefler adına
344 üncü maddenin ikinci fıkrası uyarınca vergi ziyaı cezası kesilmesi gerekmektedir.” denilmektedir. Vergi İdaresi, mükellefin sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı faturayı bilerek kullandığına kanaat getirdiğinde 3 kat vergi ziyaı cezası uygulayacak, bilmeden kullandığına kanaat getirdiğinde bir kat vergi cezası uygulayacaktır.

Usulsüzlük Cezası
Sahte belge kullanan mükelleflerin, VUK’un 352. maddesinde belirtilen fiilleri işledikleri tespit edilmesi durumunda Usulsüzlük cezaları, 353. maddesinde belirtilen fiilleri işledikleri tespit edilmesi durumunda ise Özel Usulsüzlük cezalarının kesilmesi gerekmektedir. Sahte ve muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenlemek ve kullanmak fiilleri kuşkusuz ki, vergi
incelemesine imkan vermeyecek derecede noksanlık, usulsüzlük ve karışıklık yaratmaktadır.

Bu durum VUK’un 352. maddesinin 3. fıkrasında düzenlenen birinci derecede usulsüzlük cezasını gerektiren haller arasında sayılmıştır. Aynı zamanda re’sen takdir nedeni de sayıldığından uygulanacak birinci derece usulsüzlük cezası 2 kat uygulanması
gerekecektir. Bu durumda sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge kullanan bir mükellefe, işlediği tek fiil ile hem birinci derece usulsüzlük cezası hem de vergi ziyaı cezası uygulanması gerekecektir.

VUK 336. maddesinde “Cezayı istilzam eden tek bir fiil ile vergi ziyaı ve usulsüzlük birlikte işlenmiş olursa bunlara ait cezalardan sadece miktar itibariyle en ağırı kesilir.” şeklindeki
düzenleme ile en ağır tek bir cezanın uygulanacağı belirtilmiştir. Sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenleme ya da kullanma fiilleri aynı zamanda VUK’un 353. maddesinin 1 ve 2 fıkraları uyarınca özel usulsüzlük cezasını gerektiren fiillerdir. Sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı fatura düzenleyen ya da kullanan mükellef tarafından aynı zamanda vergi ziyaı da yaratıldığı takdirde üç kat vergi ziyaı cezası ile birlikte özel usulsüzlük cezası ile de karşı karşıya kalacaktır.

Uzlaşma Müessesi
Vergi Usul Kanunu’na göre uzlaşma iki şekilde sağlanabilmektedir. Bunlardan
birincisi, tarhiyat öncesi uzlaşma; ikincisi ise tarhiyat sonrası uzlaşmadır. Tarhiyat öncesi uzlaşmaya vergi incelemesine dayanılarak salınacak vergi ve kesilecek cezalar konusunda henüz vergi salınmadan ceza kesilmeden gidilmektedir. Tarhiyat sonrası uzlaşmaya ise
adına vergi salınan ve ceza kesilen mükellefler başvurabilmektedir.

Tarhiyat öncesi uzlaşma müessesi; vergi ziyaı cezası, usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezalarını kapsamaktadır. Tarhiyat sonrası uzlaşma ise vergi ziyaı cezalarını kapsamaktadır. Ancak her iki uzlaşma için de kaçakçılık fiilleri ile neden olan vergi ziyaıları kapsam alanına girmemektedir. Sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı fatura düzenleme ve kullanma fiilini işleyen mükelleflere uzlaşma müessesine başvurma yolu
Vergi Usul Kanun’u tarafından yasaklanmıştır.

Kaçakçılık Suçu
Vergi suçlarından biri olan kaçakçılık suçu Vergi Usul Kanunu’nun (VUK) 359.
maddesinde düzenlenmiştir. Söz konusu maddede vergi kaçakçılığı suçunu oluşturan fiiller sayılmış ve ihlallerin ağırlıklarına göre değişik hapis cezaları öngörülmüştür.

VUK md. 359’da bu suçun tipleri; defter ve kayıtlarda hesap ve muhasebe hileleri yapmak, gerçek olmayan veya kayda konu işlemlerle ilgisi bulunmayan kişiler adına hesap açmak veya defterlere kaydı gereken hesap ve işlemleri vergi matrahının azalması sonucunu doğuracak şekilde tamamen veya kısmen başka defter, belge veya diğer kayıt ortamlarına kaydetmek ve defter, kayıt ve belgeleri tahrif etmek veya gizlemek veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenlemek veya bu belgeleri kullanmak olarak düzenlenmiştir. Sahte belgeyi düzenlemek ve kullanmak fiili farklı kişilerce meydana getirildiğinde birbirinden ayrı suçların varlığı söz konusudur. Bu suçların işlenebilmesi vergi ziyaı sonucunun oluşmasına bağlı değildir. Sahte belge düzenleme veya kullanma eylemi gerçekleştiğinde suç işlenmiş sayılır.

Yargıtay 11. Ceza Dairesi’nin, E. 2010/2879, K. 2012/2403 sayılı Kararı “213 sayılı Kanun’un 359. maddesinde 4369 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle vergi kaçakçılığı suçlarında vergi ziyaının suç unsuru olmaktan çıkarıldığı, gerçek bir mal karşılığında düzenlenmesi gereken bir faturanın alıcı yerine bir başkası adına yasal şekline uygun olarak düzenlenmesiyle suçun tamamlanacağı…” ifadesiyle sahte belge düzenleme ve kullanmada vergi ziyaı aramayacağını belirtmiştir.

Vergi kaçakçılığı suçuyla, sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenleme ile kullanma fiilleri arasında yaptırım olarak bir fark öngörülmemiştir. Ancak, sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenleme eyleminde ayrıca kast aramaya gerek olmadığı, kastın varlığının karine olduğu kabul edilmektedir. Çünkü kişi, ortada gerçek bir mal ve hizmet teslimi olup olmadığını veya içeriğinin farklı olduğunu bilmeden bu belgeyi düzenleyemeyecektir.

Detaylı Bilgi İçin;
Stajyer Avukat
Aslı Balkar
a.balkar@ozgunlaw.com

Kaynakça:
1. Ilıca, Vergi Hukukunda Sahte Fatura ve
Muhteviyatı İtibariyle Yanıltıcı Belge
2.Çavuş, Suç Genel Teorisi Işığında Vergi
Kaçakçılığı Suçları
3.Hızlı, s.121.
4. Korkusuz, Sahte ve Muhteviyatı İtibariyle Yanıltıcı Belge Düzenlenmesi ve Kullanılması Fiillerinin Önlenmesi, Yaklaşım Dergisi
5. Hekim, Vergi Kaçakçılığı Suçları, Yüksek
Lisans Tezi
6. Gelir İdaresi Başkanlığı, Re’sen ve İkmalen ve İdarece Yapılan Tarhiyatlarda Mükellefin Hakları ve Ödevleri
7. Arslaner, s.122
8. Parlar ve Demirel, s.355
9. Ürel, s.849
10. Akdeniz, Sahte ve Muhteviyatı İtibariyle Yanıltıcı Belge Düzenleme ve Kullanma
Suçunda Manevi Unsur

 

 

 


Kaynak: Özgün Hukuk Bürosu
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/turk-vergi-hukukunda-sahte-veya-muhteviyati-itibariyle-yaniltici-belge-duzenleme-ve-kullanmanin-dogurdugu-sonuclar/feed/ 0