sona – Muhasebe News https://www.muhasebenews.com Muhasebe News Thu, 06 Jun 2024 06:59:21 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.3.5 Adi ortaklıklarda, ortaklığın sona ermesi sonucunu doğurmayan hisse devri işlemleri KDV’ye tabi değildir https://www.muhasebenews.com/adi-ortakliklarda-ortakligin-sona-ermesi-sonucunu-dogurmayan-hisse-devri-islemleri-kdvye-tabi-degildir/ https://www.muhasebenews.com/adi-ortakliklarda-ortakligin-sona-ermesi-sonucunu-dogurmayan-hisse-devri-islemleri-kdvye-tabi-degildir/#respond Thu, 06 Jun 2024 06:59:21 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=151831

Adi Ortaklıklarda KDV Uygulaması

KDV uygulamasında adi ortaklıklar, bağımsız işletme birimleri olarak ayrı vergi mükellefiyetine sahiptir. Buna göre; adi ortaklıklarca defter tutma, belge düzenleme, muhafaza ve ibraz gibi vergi ödevleri ile beyanname verme ve vergi ödeme gibi mükellefiyetlerinin ortaklarından ayrı olarak yerine getirilmesi, ortaklığın KDV ile ilgili hesaplarının, ortakların varsa şahsi işletmelerindeki işlemlerden ayrı yapılması gerekir.

Adi ortaklıklarda, ortaklığın sona ermesi sonucunu doğurmayan hisse devri işlemleri KDV’ye tabi değildir. Ortaklığın sona ermesi sonucunu doğuran devir işlemlerinde ise vergi uygulanır.

Buna göre bir adi ortaklıkta, ortaklardan biri veya birkaçının hisselerini diğer ortaklara veya üçüncü şahıslara devretmesi, bu şekilde ortaklıktan bazı ortakların ayrılması veya ortaklığa yeni ortakların alınması halinde, mevcut adi ortaklık, ortak sayısındaki değişiklik dışında aynen devam ediyorsa, bu hisse devri işlemlerinde vergi uygulanmaz.

Hisse devri işlemleri adi ortaklığın sona ermesi sonucunu doğuruyor veya ortaklık, ortakların kararı ile feshediliyorsa, bu devir işlemlerine vergi uygulanması gerekir. Vergi uygulaması aşağıdaki şekilde yapılır.

Ortaklardan biri veya birkaçının hisselerinin diğer ortak veya ortaklara devredilmesi suretiyle ortaklığın sona ermesi halinde; devralan ortak veya ortakların kendi hisseleri ile satın aldıkları hisseler dikkate alınmaksızın, ortaklıkça, devralan ortak veya ortaklara teslim edilen toplam mal bedeli üzerinden KDV hesaplanır. Ortaklık tarafından düzenlenecek olan faturada ayrıca gösterilecek olan bu vergi, ilgili dönem işlemleri ile birlikte adi ortaklığın son beyannamesine dahil edilerek beyan edilir. Devralan ortak veya ortaklar tarafından ise genel hükümler çerçevesinde indirim konusu yapılabilir.

KDV yönünden işletme bazında değerlendirilen adi ortaklıklarda, KDV beyannamesi ortaklık adına düzenlenir ve ortaklardan birisi tarafından imzalanmak suretiyle ilgili vergi dairesine verilir. Ortakların verginin ödenmesi bakımından müteselsil sorumluluk taşımaları nedeniyle, ortakların adı, soyadı, adresleri ve bağlı bulundukları vergi dairelerini gösteren bir liste vergi dairesine verilir. Listede yer alan bilgilerde değişiklik olması halinde bu değişikliler de vergidairesine bildirilir.

 


Kaynak: KDV GUT
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/adi-ortakliklarda-ortakligin-sona-ermesi-sonucunu-dogurmayan-hisse-devri-islemleri-kdvye-tabi-degildir/feed/ 0
İş akdi sona ermeden ve işten çıkış bildirgesi düzenlenmeden Arabuluculuk Sözleşmesi ile ödenen tazminatın kurum kazancından indirilip indirilmeyeceği https://www.muhasebenews.com/is-akdi-sona-ermeden-ve-isten-cikis-bildirgesi-duzenlenmeden-arabuluculuk-sozlesmesi-ile-odenen-tazminatin-kurum-kazancindan-indirilip-indirilmeyecegi/ https://www.muhasebenews.com/is-akdi-sona-ermeden-ve-isten-cikis-bildirgesi-duzenlenmeden-arabuluculuk-sozlesmesi-ile-odenen-tazminatin-kurum-kazancindan-indirilip-indirilmeyecegi/#respond Wed, 05 Jun 2024 08:42:24 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=151796

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Antalya Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Grup Müdürlüğü

 

Sayı

:

E-49327596-125[KVK.ÖZ.2022.36]-

25.04.2024

Konu

:

İş akdi sona ermeden ve işten çıkış bildirgesi düzenlenmeden Arabuluculuk Sözleşmesi ile ödenen tazminatın kurum kazancından indirilip indirilmeyeceği

İlgide kayıtlı özelge talep formunda; şirketiniz ile çalışanlar arasında 4857 Sayılı İş Kanunu ve 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası kapsamında, iş akdi sona ermeden ve işten çıkış bildirgesi düzenlenmeden, 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ve Yönetmeliği kapsamında kıdem tazminatı ödenmesi için sözleşme yapıldığı ve anlaşılan tutarın çalışanların banka hesabına yatırıldığı belirtilerek; anlaşma kapsamında hesaplanan ve ödenen kıdem tazminatının kurum kazancınızın tespitinde gider olarak indirim konusu yapılıp yapılmayacağı, gider unsuru olarak kabul edilmemesi durumunda ödenen tutarların yasal defterlere ne şekilde kayıt edileceği ve anlaşma yapılan çalışanın daha sonra İş Kanunu kapsamında kıdem tazminatı hak etmeden işten ayrılması durumunda ödenen tutarın hangi kapsamda değerlendirileceği hususlarında; Başkanlığımız görüşünün talep edildiği anlaşılmaktadır.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde kurumlar vergisinin bir hesap dönemi içinde elde edilen safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiş olup, safi kurum kazancının tespitinde Kurumlar Vergisi Kanununun 8 inci maddesi ile Gelir Vergisi Kanununu 40 ıncı maddesindeki giderler indirim konusu yapılabilmektedir.

Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde, ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin, (3) numaralı bendinde de işle ilgili olmak şartıyla, mukavelenameye veya ilama veya kanun emrine istinaden ödenen zarar, ziyan ve tazminatların ticari kazancın tespitinde gider olarak indirileceği hükme bağlanmıştır.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 61 inci maddesinde, “Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez.” hükmü yer almaktadır.

Aynı Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında tevkifat yapmakla yükümlü olanlar sayılmış olup, aynı fıkranın (1) numaralı bendinde, hizmet erbabına ödenen ücretlerin 103 ve 104 üncü maddelere göre gelir vergisi tevkifatına tabi tutulacağı hükme bağlanmıştır.

Anılan Kanunun 25 inci maddesinin birinci fıkrasının (7.a) numaralı bendinde, 25/8/1971 tarihli ve 1475 sayılı İş Kanunu ve 20/4/1967 tarihli ve 854 sayılı Deniz İş Kanununa göre ödenmesi gereken kıdem tazminatlarının tamamı ile 13/6/1952 tarihli ve 5953 sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanuna göre ödenen kıdem tazminatlarının hizmet erbabının 24 aylığını aşmayan miktarlarının, gelir vergisinden istisna olduğu hüküm altına alınmıştır.

Diğer taraftan, 1475 sayılı İş Kanununun 14 üncü maddesinde, “Kıdem tazminatı: Bu Kanuna tabi işçilerin hizmet akitlerinin: 

 1. İşveren tarafından bu Kanunun 17 nci maddesinin II numaralı bendinde gösterilen sebepler          dışında,

 2. İşçi tarafından bu Kanunun 16 ncı maddesi uyarınca,

 3. Muvazzaf askerlik hizmeti dolayısıyle,

 4. Bağlı bulundukları kanunla kurulu kurum veya sandıklardan yaşlılık, emeklilik veya malullük aylığı yahut toptan ödeme almak amacıyla;

 5. 506 Sayılı Kanunun 60 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (A) bendinin (a) ve (b) alt bentlerinde öngörülen yaşlar dışında kalan diğer şartları veya aynı Kanunun Geçici 81inci maddesine göre yaşlılık aylığı bağlanması için öngörülen sigortalılık süresini ve prim ödeme gün sayısını tamamlayarak kendi istekleri ile işten ayrılmaları nedeniyle,

 6. Feshedilmesi veya kadının evlendiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde kendi arzusu ile sona erdirmesi veya işçinin ölümü sebebiyle son bulması hallerinde işçinin işe başladığı tarihten itibaren hizmet aktinin devamı süresince her geçen tam yıl için işverence işçiye 30 günlük ücreti tutarında kıdem tazminatı ödenir. Bir yıldan artan süreler için de aynı oran üzerinden ödeme yapılır.

 7. İşçilerin kıdemleri, hizmet akdinin devam etmiş veya fasılalarla yeniden akdedilmiş olmasına bakılmaksızın aynı işverenin bir veya değişik işyerlerinde çalıştıkları süreler göz önüne alınarak hesaplanır. İşyerlerinin devir veya intikali yahut herhangi bir suretle bir işverenden başka bir işverene geçmesi veya başka bir yere nakli halinde işçinin kıdemi, işyeri veya işyerlerindeki hizmet akitleri sürelerinin toplamı üzerinden hesaplanır. 12/07/1975 tarihinden, itibaren işyerinin devri veya herhangi bir suretle el değiştirmesi halinde işlemiş kıdem tazminatlarından her iki işveren sorumludur. Ancak, işyerini devreden işverenlerin bu sorumlulukları işçiyi çalıştırdıkları sürelerle ve devir esnasındaki işçinin aldığı ücret seviyesiyle sınırlıdır. 

Ancak, toplu sözleşmelerle ve hizmet akitleri ile belirlenen kıdem tazminatlarının yıllık miktarı, Devlet Memurları Kanununa tabi en yüksek Devlet memuruna 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine göre bir hizmet yılı için ödenecek azami emeklilik ikramiyesini geçemez.” hükümlerine yer verilmiştir.

4857 sayılı İş Kanununun 120 nci maddesi ile 1475 sayılı Kanunun kıdem tazminatını düzenleyen 14 üncü maddesi hariç diğer maddeleri yürürlükten kaldırılmış, Kanunun Geçici 1 inci maddesinde, “Diğer mevzuatta 1475 sayılı İş Kanununa yapılan atıflar bu Kanuna yapılmış sayılır. Bu Kanunun 120 nci maddesi ile yürürlükte bırakılan 1475 sayılı İş Kanununun 14 üncü maddesinin birinci fıkrasının 1 inci ve 2 nci bendi ile onbirinci fıkrasında, anılan Kanunun 16, 17 ve 26 ncı maddelerine yapılan atıflar, bu Kanunun 24, 25 ve 32 nci maddelerine yapılmış sayılır.” hükmüne yer verilmiştir.

Dolayısıyla, 1475 sayılı Kanun uyarınca kıdem tazminatı, Kanunun 14 üncü maddesinde sayılan nedenlerle iş akdinin feshi, iş yerlerinin devri veya intikali yahut herhangi bir suretle bir işverenden başka bir işverene geçmesi veya başka bir yere nakli hallerinde hak kazanılan bir tazminattır.

Bu hüküm ve açıklamalara göre, ilgide kayıtlı özelge talep formu ekinde yer alan “Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Anlaşma Belgesi”ne istinaden şirketiniz tarafından, iş akdi sona erdirilmeden ve işten çıkış belgesi düzenlenmeksizin ödenen tutarların, 1475 sayılı Kanun uyarınca kıdem tazminatı olarak değerlendirilmesi mümkün olmayıp, söz konusu ödemelerin ücret olarak nitelendirilmesi ve yapılan ödemeler üzerinden gelir vergisi tevkifatı yapılması gerekmektedir.

Öte yandan, şirketiniz tarafından çalışanlara yapılan ve ücret olarak değerlendirilen söz konusu ödemelerin Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendine göre gider olarak dikkate alınması mümkün bulunmaktadır.

Ayrıca, “Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Anlaşma Belgesi” ile anlaşma yapılan çalışanların daha sonra kıdem tazminatı hak etmeden işten ayrılması durumlarının İş Kanunu kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.


Kaynak: GİB Özelge
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/is-akdi-sona-ermeden-ve-isten-cikis-bildirgesi-duzenlenmeden-arabuluculuk-sozlesmesi-ile-odenen-tazminatin-kurum-kazancindan-indirilip-indirilmeyecegi/feed/ 0
Tasfiye, kurumun tasfiyeye girmesine ilişkin genel kurul kararının tescil edildiği tarihte başlar ve tasfiye kararının tescil edildiği tarihte sona erer. https://www.muhasebenews.com/tasfiye-kurumun-tasfiyeye-girmesine-iliskin-genel-kurul-kararinin-tescil-edildigi-tarihte-baslar-ve-tasfiye-kararinin-tescil-edildigi-tarihte-sona-erer/ https://www.muhasebenews.com/tasfiye-kurumun-tasfiyeye-girmesine-iliskin-genel-kurul-kararinin-tescil-edildigi-tarihte-baslar-ve-tasfiye-kararinin-tescil-edildigi-tarihte-sona-erer/#respond Tue, 27 Feb 2024 05:00:10 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=149435 Kurumlar vergisi mükellefi firmamız için tasfiye sonu kurumlar vergisi beyannamesinde bilanço kısmında 131/590 hesapları göstermeli miyiz yoksa bilanço boş mu olmalı?

Tasfiye sonu verilecek KV beyannamesinde kar veya zararın yer aldığı Ayrıntılı bilanço ve gelir tablosu verilir. Boş bilanço ticaret siciline verilir.


Şirketin tasfiyesi ile ilgili Kurumlar Vergisi Kanununun Genel Uygulama Tebliği’nde yer alan açıklamalar aşağıda verilmiştir.


17. Tasfiye
17.1. Tasfiye dönemi

Her ne sebeple olursa olsun, tasfiye haline giren kurumların vergilendirilmesinde hesap dönemi yerine tasfiye dönemi geçerli olacaktır.

Tasfiye, kurumun tasfiyeye girmesine ilişkin genel kurul kararının tescil edildiği tarihte başlar ve tasfiye kararının tescil edildiği tarihte sona erer.

Başlangıç tarihinden aynı takvim yılı sonuna kadar olan dönem ile bu dönemden sonraki her takvim yılı ve tasfiyenin sona erdiği dönem için ilgili takvim yılı başından tasfiyenin bitiş tarihine kadar olan dönem bağımsız bir tasfiye dönemi sayılır.
Tasfiyenin aynı takvim yılı içinde sona ermesi halinde tasfiye dönemi, kurumun tasfiye haline girdiği tarihte başlayacak ve tasfiyenin bittiği tarihe kadar devam edecektir.

Örnek 1:
Tasfiyenin aynı yıl içinde sonuçlanması hali:
Kurumun tasfiyeye giriş tarihi: 18/1/2006
Tasfiyenin bitiş tarihi: 12/12/2006
Tasfiye dönemi : 18/1/2006-12/12/2006

Örnek 2:
Tasfiyenin bir yıldan fazla devam etmesi hali:
Kurumun tasfiyeye giriş tarihi: 15/4/2006
Tasfiyenin bitiş tarihi: 4/6/2008
I. Tasfiye dönemi : 15/4/2006-31/12/2006
II. Tasfiye dönemi: 1/1/2007-31/12/2007
III. Tasfiye dönemi: 1/1/2008-4/6/2008

17.1.1. Tasfiyenin zararla kapanması halinde düzeltme

Tasfiyenin zararla kapanması halinde tasfiye sonucu, önceki tasfiye dönemlerine doğru düzeltilir ve önceki dönemlerde fazla ödenen vergiler mükellefe iade edilir. Nihai tasfiye sonucunda matrah beyan edilmesi halinde önceki tasfiye dönemlerinin düzeltilmesi söz konusu olmaz.

Tasfiye işlemleri sürerken vergi oranında meydana gelecek değişmeler söz konusu düzeltme işleminin yapılmasını gerektirmeyecektir. Düzeltme işlemleri ancak son tasfiye döneminin zararla sonuçlanması halinde yapılacaktır.

Örnek 3:

3/6/2006 tarihinde tasfiyeye giren bir kurumda tasfiye 15/4/2009 tarihinde tamamlanmıştır. Bu kurumda 3/6/2006 – 31/12/2006 tarihleri arasındaki dönem birinci tasfiye dönemini, 2007 ve 2008 yılları ikinci ve üçüncü tasfiye dönemlerini, 1/1/2009 – 15/4/2009 tarihleri arasındaki dönem dördüncü ve son tasfiye dönemini oluşturacaktır.

Kurum;
I. Tasfiye döneminde 20.000 TL Kazanç,
II. Tasfiye döneminde 150.000 TL Kazanç,
III. Tasfiye döneminde 50.000 TL Zarar,
Son tasfiye döneminde ise 25.000 TL Zarar,

bildirmiştir.

Bu beyanlara göre ilk iki dönemde (4.000 + 30.000 =) 34.000 TL kurumlar vergisi ödenmiştir.
Oysa tasfiyenin kesin ve nihai sonucuna göre kâr; [(20.000 + 150.000) – (50.000 + 25.000) =] 95.000.- YTL’dir. Bu matrah üzerinden ödenmesi gereken kurumlar vergisi ise 19.000.- YTL olacaktır.Bu durumda (34.000 – 19.000 =) 15.000.- YTL kuruma iade olunacaktır.

17.1.2. Tasfiyede zamanaşımı

Bir yıldan fazla süren tasfiyelerde tarh zamanaşımı, tasfiyenin sona erdiği dönemi izleyen yıldan başlar.

Örnek 4:
11/2/2002 tarihinde tasfiyeye giren bir kurumda tasfiyenin 4/6/2006 tarihinde sonuçlanmış olması halinde tarh zamanaşımı 1/1/2007 tarihinden itibaren başlar ve 31/12/2011 tarihine kadar 11/2/2002 – 4/6/2006 tarihlerini kapsayan tasfiye dönemleri için tarhiyat yapılabilir.

17.2. Tasfiyeden vazgeçilmesi

Tasfiyeden vazgeçilmesi halinde, kurum hakkında tasfiye hükümleri uygulanmaz. Bu durumda tasfiyeden vazgeçme kararı, bu kararın alındığı tasfiye döneminin başından itibaren geçerli olacak, tasfiyeden vazgeçme kararının alındığı tarihe kadar verilen tasfiye dönemi beyannameleri, normal faaliyet beyannamelerinin yerine geçecektir.

Tasfiyesinden vazgeçilen kurumun geçici vergiyle ilgili yükümlülükleri de tasfiyeden vazgeçilmesine ilişkin kararın alındığı tarihi kapsayan geçici vergilendirme dönemi başından itibaren başlayacaktır.

Örnek 5:
Kurumun tasfiyeye giriş tarihi : 14/2/2006
Tasfiyeden vazgeçme tarihi : 15/4/2008
I. Tasfiye dönemi :14/2/2006-31/12/2006
II. Tasfiye dönemi: 1/1/2007-31/12/2007
Normal beyan dönemi: 1/1/2008-31/12/2008

Örnekten de anlaşılacağı üzere, tasfiyeden vazgeçme kararının alındığı tarihin içinde bulunduğu yıl başı itibarıyla normal beyan dönemine geçilmekte ve söz konusu tasfiyeden vazgeçme kararına ilişkin tarihin (15/4/2008) içinde bulunduğu üç aylık geçici vergi döneminin başından (1/4/2008) itibaren geçici vergi yükümlülüğü başlamaktadır.

17.3. Tasfiye beyannameleri

Tasfiye beyannamesi, tasfiyenin aynı takvim yılı içinde başlayıp sonuçlanması halinde, tasfiyenin sonuçlandığı tarihten itibaren otuz gün içinde kurumun bağlı olduğu vergi dairesine verilecektir.

Tasfiyeye giriş tarihi ile tasfiyenin sonuçlanma tarihinin farklı takvim yıllarında gerçekleşmesi durumunda, her bir tasfiye dönemine ilişkin tasfiye beyannamesi, tasfiye memuru tarafından tasfiye döneminin kapandığı ayı izleyen dördüncü ayın birinci gününden yirmibeşinci günü akşamına kadar mükellefin bağlı olduğu vergi dairesine verilecektir. Tasfiyenin sona erdiği döneme ilişkin tasfiye beyannamesi ise tasfiyenin sonuçlandığı tarihten itibaren otuz gün içinde kurumun bağlı olduğu vergi dairesine verilecektir.

Örnek 6:
Kurumun tasfiyeye giriş tarihi: 4/6/2006
Tasfiyenin sonuçlandığı tarih:15/4/2008
Kıst dönem için beyanname verme süresi (1/1/2006 – 3/6/2006): 1-25/10/2006
I. Tasfiye dönemi için beyanname verme süresi (4/6/2006– 31/12/2006): 1-25/4/2007
II. Tasfiye dönemi için beyanname verme süresi (1/1/2007–31/12/2007) : 1-25/4/2008
III. Tasfiye dönemi için beyanname verme süresi (1/1/2008–15/4/2008): 15/5/2008
Bu şekilde verilecek olan beyannamelere, bilanço ve gelir tablosu ile tasfiye bilançosuna göre ortaklara dağıtılan paralar ve diğer değerlerin ayrıntılı bir listesi de eklenecektir.

17.4. Tasfiye kârı

Tasfiye halindeki kurumların vergi matrahı tasfiye kârıdır. Tasfiye kârı, tasfiye döneminin sonundaki servet değeri ile tasfiye döneminin başındaki servet değeri arasındaki olumlu farktır.
Tasfiye kârı hesaplanırken;

– Ortaklar veya kurum sahiplerine tasfiye esnasında avans olarak veya diğer şekillerde yapılan her türlü ödemeler tasfiyenin sonundaki servet değerine,

– Mevcut sermayeye ilave olarak ortaklar veya sahipleri tarafından yapılan ödemeler ile tasfiye esnasında elde edilen ve vergiden istisna edilmiş olan kazanç ve iratlar da tasfiye döneminin başındaki servet değerine
eklenecektir.

Bununla birlikte, hisselerine mahsuben ortaklara dağıtılan, satılan, devredilen veya kurum sahibine iade olunan iktisadi kıymetlerin değerleri dağıtımın, satışın, devrin veya iadenin yapıldığı gün itibarıyla Kurumlar Vergisi Kanununun transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı hükümlerine göre belirlenecektir.

Ayrıca, tasfiye kârının hesaplanması sırasında, Kanunun indirilecek giderler, zarar mahsubu, diğer indirimler ve kabul edilmeyen indirimlerle ilgili madde hükümleri de dikkate alınacaktır.

Özel kanunlarında tasfiye işlemlerine ilişkin herhangi bir hüküm bulunmayan iktisadi kamu kuruluşları ile dernek veya vakıflara ait iktisadi işletmelerden tüzel kişiliği haiz olmayanların mükellefiyeti, şahıs işletmelerinde olduğu gibi işin bırakılmasıyla sona erecektir. Bu tür işletmelerde tasfiye, mevcut iktisadi kıymetler, ya satılmak ya da bağlı olduğu kurum, dernek veya vakfa fatura edilerek işletmeden çekilmek suretiyle sonuçlandırılacaktır. Bu kapsamda işi bırakan mükelleflerin ilgili döneme ait kurumlar vergisi beyannameleri ise Kurumlar Vergisi Kanununun 14 üncü maddesinde belirtilen sürede verilecektir.

17.5. Servet değeri

Tasfiye döneminin başındaki ve sonundaki servet değeri, kurumun tasfiye dönemi başındaki ve sonundaki bilançosunda görülen öz sermayesidir. Bir yıldan fazla süren tasfiyelerde; izleyen tasfiye dönemlerinin başındaki servet değeri, bir önceki dönemin son bilançosunda görülen servet değeridir.

Aşağıda belirtilenler dışında kalan her çeşit karşılıklar ile dağıtılmamış kazançlar bu sermayeye dahildir:
– Vergi kanunlarına göre ayrılmış olan her türlü amortismanlar ve karşılıklar ile sigorta şirketlerinin teknik karşılıkları,
– Hissedar veya sahip olmayan kimselere dağıtılacak olan kazanç kısmı.

17.6. Tasfiye memurlarının sorumluluğu

Tasfiye memurları, kurumun tahakkuk etmiş vergileri ile tasfiye beyannamelerine göre hesaplanan vergiler ve diğer itirazlı tarhiyatlar için 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 207 nci maddesine uygun bir karşılık ayırmadan aynı Kanunun 206 ncı maddesinin dördüncü sırasında yazılı alacaklılara ödeme ve ortaklara paylaştırma yapamazlar. Aksi takdirde, bu vergilerin asıl ve zamları ile vergi cezalarından şahsen ve müteselsilen sorumlu olurlar.

Yukarıda belirtilen vergiler ile tasfiye işleminin incelenmesi sonucu tarh edilecek vergilerin asılları ve zamları, tasfiye kalanı üzerinden kendisine paylaştırma yapılan ortaklardan aranacağı gibi tasfiye sırasında dağıtım, devir, iade veya satış gibi yollarla kendisine bir iktisadi kıymet aktarılan ortaklardan da aranabilecektir. Ortaklardan tahsil edilmiş olan vergi asılları için ayrıca tasfiye memurlarına başvurulmayacaktır.

Tasfiye memurları, Kanunun 17 nci maddesi gereğince ödedikleri vergilerin asıllarından dolayı, tasfiye sırasında kendisine bir iktisadi kıymet aktarılan veya tasfiye kalanından pay alan ortaklara rücu edebilirler. Ortakların aldığı bu değerlerin vergileri karşılamaya yetmemesi durumunda ise İcra ve İflas Kanununun 207 nci maddesine uygun oranlar dahilinde aynı Kanunun 206 ncı maddesinin dördüncü sırasında yazılı alacakları tamamen veya kısmen tahsil eden alacaklılara da rücu edebileceklerdir.

17.7. Tasfiye işlemlerinin incelenmesi

Tasfiye işlemlerinin incelenmesi talebini içeren dilekçenin vergi dairesine verilmesinden itibaren en geç üç ay içinde vergi incelemelerine başlanacak, vergi incelemesinin bitmesini takip eden otuz gün içinde de vergi dairesi, söz konusu vergi incelemesinin sonucunu tasfiye memurlarına bildireceklerdir. Buna göre, kurumdan aranan vergilerin sonucu alınıncaya kadar tasfiye memurlarının Kanunun 17 nci maddesine göre varolan sorumlulukları devam edecektir.

Maliye Bakanlığı; mükelleflerin hukuki statülerini, faaliyet gösterdikleri alanları ve tasfiyeye giriş tarihindeki aktif büyüklüklerini dikkate almak suretiyle tasfiye işlemlerine yönelik inceleme yaptırmamaya yetkilidir.
(4 Seri No’lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği’nin 2. maddesiyle eklenen bölüm)

17.8. Tasfiye edilerek ticaret sicilinde tüzel kişiliği sona eren kurumlar vergisi mükellefleri hakkında yapılacak tarhiyatlar

15 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği ile değiştirilmiştir. Değişik bölüm:RG-25/05/2018-30431) 5520 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin dokuzuncu fıkrası, 7103 sayılı Kanunun 74 üncü maddesiyle 27/3/2018 tarihi itibarıyla yürürlükten kaldırılmıştır.
Yine 7103 sayılı Kanunun 9 uncu maddesiyle, 27/3/2018 tarihinden itibaren yürürlüğe girmek üzere 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 10 uncu maddesine beşinci fıkra eklenmiş olup söz konusu fıkrada, tasfiye edilerek tüzel kişiliği ticaret sicilinden silinmiş olan mükellefler hakkında, tasfiye öncesi ve tasfiye dönemlerine ilişkin her türlü vergi tarhiyatı ve ceza kesme işlemine ilişkin düzenlemelere yer verilmiştir.

Buna göre, tasfiye edilerek tüzel kişiliği ticaret sicilinden silinmiş olan kurumlar vergisi mükellefleriyle ilgili, tasfiye öncesi ve tasfiye dönemlerine ilişkin olarak 27/3/2018 tarihinden sonra yapılacak her türlü vergi tarhiyatı ve ceza kesme işleminde Vergi Usul Kanununun 10 uncu maddesinin beşinci fıkrası hükümlerinin dikkate alınması gerekmektedir.(*)
(*)15 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği ile değiştirilmeden önceki hali:
(Ek:RG-13/8/2009-27318)

5904 sayılı Kanunla Kurumlar Vergisi Kanununun 17 nci maddesine eklenen dokuzuncu fıkra uyarınca, tasfiye edilerek tüzel kişiliği ticaret sicilinden silinmiş olan mükelleflerin, tasfiye öncesi ve tasfiye dönemlerine ilişkin olarak yapılacak her türlü vergi tarhiyatı ve kesilecek cezalar, müteselsilen sorumlu olmak üzere; tasfiye öncesi dönemler için kanuni temsilcilerden, tasfiye dönemi için ise tasfiye memurlarından herhangi biri adına yapılacaktır. Limited şirket ortakları, tasfiye öncesi dönemlerle ilgili bu kapsamda doğacak amme alacaklarından şirkete koydukları sermaye hisseleri oranında sorumlu olacaklardır. Tasfiye dönemi için tasfiye memurlarının sorumluluğu, tasfiye sonucu dağıtılan tasfiye artığı tutarıyla sınırlı olacaktır.

Anılan hüküm, maddenin yürürlüğe girdiği 3/7/2009 tarihinden itibaren konu ile ilgili olarak yapılan her türlü vergi tarhiyatı ve kesilen cezalar hakkında uygulanacaktır.

 


Kaynak: İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/tasfiye-kurumun-tasfiyeye-girmesine-iliskin-genel-kurul-kararinin-tescil-edildigi-tarihte-baslar-ve-tasfiye-kararinin-tescil-edildigi-tarihte-sona-erer/feed/ 0
Kadın işçi evlendiği tarihten itibaren 1 yıl içinde iş sözleşmesini kendi arzusu ile sona erdirirse kıdem tazminatına hak kazanır https://www.muhasebenews.com/kadin-isci-evlendigi-tarihten-itibaren-1-yil-icinde-is-sozlesmesini-kendi-arzusu-ile-sona-erdirirse-kidem-tazminatina-hak-kazanir/ https://www.muhasebenews.com/kadin-isci-evlendigi-tarihten-itibaren-1-yil-icinde-is-sozlesmesini-kendi-arzusu-ile-sona-erdirirse-kidem-tazminatina-hak-kazanir/#respond Tue, 17 Oct 2023 06:57:11 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=147138

10 ay önce evlenen kadın işçi işten ayılmak zorundaysa, kıdem tazminatı alabilir mi?

10 ay önce evlenen kadın işçi işten ayrılmak zorundaysa, kıdem tazminatı alabilir. 1475 sayılı İş Kanununun 14 üncü maddesinde kadın işçinin evlendiği tarihten itibaren 1 yıl içinde iş sözleşmesini kendi arzusu ile sona erdirmesi halinde kıdem tazminatına hak kazanacağı belirtilmektedir.

1 yıl 2 ay önce evlenen kadın işçi, işten ayrılırsa kıdem tazminatı alabilir mi?

1 yıl 2 ay önce evlenen kadın işçi, işten ayrılırsa kıdem tazminatı alamaz. Çünkü 1475 sayılı İş Kanununun 14 üncü maddesinde kadın işçinin evlendiği tarihten itibaren 1 yıl içinde iş sözleşmesini kendi arzusu ile sona erdirmesi halinde kıdem tazminatına hak kazanacağı belirtilmektedir.

Kıdem tazminatında her yıl için ödenecek 30 günlük ücret artırılabilir mi?

Kıdem tazminatında her yıl için ödenecek 30 günlük ücret artırılabilir. 1475 sayılı İş Kanununun 14 üncü maddesi, kıdem tazminatı ile ilgili 30 günlük sürenin hizmet akitleri veya toplu iş sözleşmeleri ile işçi lehine değiştirilebileceğini belirtmektedir.

Kıdem tazminatından kesinti yapılır mı?

Kıdem tazminatından sadece damga vergisi kesilmektedir, başka kesinti yapılmamaktadır.

Kıdem tazminatı hesaplanırken ücrete hangi ödemeler dahil edilir?

Net ücret, yemek yardımı, kasa tazminatı, gıda yardımı, yakacak yardımı, eğitim yardımı, konut yardımı, giyecek yardımı, erzak yardımı, sosyal yardım niteliğindeki ayakkabı ya da bedeli, unvan tazminatı, aile yardımı, çocuk yardımı, temettü, havlu ve sabun yardımı (işyerinde kullanılacaksa tazminat hesabında dikkate alınmaz), taşıt yardımı, yıpranma tazminatı, kalifiye, nitelik zammı, sağlık yardımı, mali sorumluluk tazminatı, devamlı ödenen primler.

Kıdem tazminatı hesaplanırken ücrete hangi ödemeler dâhil edilmez?

Yıllık izin ücreti, evlenme yardımı, hafta tatili ücreti, bayram harçlığı, hastalık yardımı, genel tatil ücreti, doğum yardımı, ölüm yardımı, izin harçlığı, jestiyon ödemeleri, teşvik ikramiyesi ve primleri, jübile ikramiyesi, seyahat primleri, devamlılık göstermeyen primler, fazla çalışma ücreti, iş arama yardımı, harcırah, bir defalık verilen ikramiyeler, iş elbisesi ve koruyucu malzeme bedelleri.

 


Kaynak: T.C. ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/kadin-isci-evlendigi-tarihten-itibaren-1-yil-icinde-is-sozlesmesini-kendi-arzusu-ile-sona-erdirirse-kidem-tazminatina-hak-kazanir/feed/ 0
Mücbir Sebep Hali Sona Eren Yerlerdeki Mükelleflerin Bazı Bildirim Sürelerinin Uzatılmasına İlişkin Duyuru https://www.muhasebenews.com/mucbir-sebep-hali-sona-eren-yerlerdeki-mukelleflerin-bazi-bildirim-surelerinin-uzatilmasina-iliskin-duyuru/ https://www.muhasebenews.com/mucbir-sebep-hali-sona-eren-yerlerdeki-mukelleflerin-bazi-bildirim-surelerinin-uzatilmasina-iliskin-duyuru/#respond Wed, 16 Aug 2023 07:22:22 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=145470

Bilindiği üzere, 06.02.2023 tarihinde Kahramanmaraş İlinde meydana gelen depremlerden etkilenen Adana, Adıyaman, Diyarbakır, Elazığ, Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş, Kilis, Malatya, Osmaniye ve Şanlıurfa illeri ile Sivas İlinin Gürün İlçesinde mücbir sebep hali ilan edilmiş, bu yerlerde deprem tarihi itibarıyla mükellefiyet kaydı bulunan mükelleflerin bu mükellefiyetleri nedeniyle vergi kanunları uygulaması bakımından 06.02.2023 ila 31.07.2023 tarihleri arasında (bu tarihler dâhil) mücbir sebep halinde olduğu kabul edilmiş ve mücbir sebep halinin başladığı tarihten mücbir sebep halinin sona ereceği tarihe kadar verilmesi gereken beyanname ve bildirimlerin verilme süresi 15.08.2023 Salı günü sonuna kadar, bu beyannamelere ve bildirimlere istinaden tahakkuk eden vergilerin ödeme süreleri ise 31.08.2023 Perşembe günü sonuna kadar uzatılmıştı.

Öte yandan, mücbir sebep ilan edilen yerler dışında mükellefiyet kaydı bulunan mükelleflerin, ilan edilen mücbir sebep hali kapsamında olan meslek mensuplarıyla arasında deprem tarihi itibarıyla Aracılık ve Sorumluluk Sözleşmesi bulunması durumunda bu mükelleflerin mücbir sebep hali kapsamında değerlendirilmesi uygun bulunmuş ve bu kapsamdaki mükellefler için sadece mücbir sebep halinin başladığı 06.02.2023 tarihinden mücbir sebep halinin sona ereceği 31.07.2023 (bu tarih dâhil) tarihine kadar verilmesi gereken beyanname ve bildirimlerin verilme süresi 15.08.2023 Salı günü sonuna kadar, bu beyannamelere ve bildirimlere istinaden tahakkuk eden vergilerin ödeme süreleri ise 31.08.2023 Perşembe günü sonuna kadar uzatılmıştı.

06.02.2023 tarihinde Kahramanmaraş İlinde meydana gelen depremlerden etkilenen Adana, Diyarbakır, Elazığ, Gaziantep (İslahiye ve Nurdağı ilçeleri hariç), Kilis, Osmaniye ve Şanlıurfa illeri ile Sivas İlinin Gürün İlçesinde;

– Deprem tarihi itibarıyla mükellefiyet kaydı bulunan mükellefler ile

– Mükellefiyet kaydı bulunmamakla birlikte bu yerlerde ilan edilen mücbir sebep hali kapsamında olan meslek mensuplarıyla arasında deprem tarihi itibarıyla Aracılık ve Sorumluluk Sözleşmesi bulunması nedeniyle mücbir sebep hali kapsamında kabul edilerek bazı yükümlülükleri ertelenen mükelleflerin,

mücbir sebep halleri 31.07.2023 tarihi itibarıyla (bu tarih dâhil) sona ermiş olup mücbir sebep halinin başladığı 06.02.2023 tarihinden mücbir sebep halinin sona erdiği tarihe kadar verilmesi gereken beyanname ve bildirimlerin verilme süresi 15.08.2023 Salı günü, bu beyannamelere ve bildirimlere istinaden tahakkuk eden vergilerin ödeme süreleri ise 31.08.2023 Perşembe günü sona ermektedir.

Başkanlığımıza iletilen talepler doğrultusunda, mücbir sebep hali sona eren yerlerde;

– Deprem tarihi itibarıyla mükellefiyet kaydı bulunan mükellefler ile

– Mükellefiyet kaydı bulunmamakla birlikte bu yerlerde ilan edilen mücbir sebep hali kapsamında olan meslek mensuplarıyla arasında deprem tarihi itibarıyla Aracılık ve Sorumluluk Sözleşmesi bulunması nedeniyle mücbir sebep hali kapsamında kabul edilerek bazı yükümlülükleri ertelenen mükellefler

tarafından 15.08.2023 Salı ve 31.08.2023 Perşembe günü sonuna kadar verilmesi gereken;

– 2023/1, 2, 3, 4, 5, 6, 7 nci aylarına ilişkin Ba-Bs bildirimlerinin verilme süresi,

– Aynı tarihe kadar oluşturulması ve imzalanması gereken aylık yükleme tercihinde bulunan mükelleflerin 2022/11, 12 ve 2023/1, 2, 3, 4, 5 inci ve geçici vergi dönemleri bazında yükleme tercihinde bulunan mükelleflerin 2022/10, 11, 12, 2023/1, 2, 3 ve 2023/4, 5, 6 ncı dönemlerine ilişkin e-Defterlerin oluşturulma ve imzalanma süresi ile aynı sürede Gelir İdaresi Başkanlığı Bilgi İşlem Sistemine yüklenmesi gereken “Elektronik Defter Beratları”nın yüklenme süresinin

11.09.2023 Pazartesi günü sonuna kadar uzatılması uygun bulunmuştur.

Kamuoyuna duyurulur.


Kaynak: GİB
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/mucbir-sebep-hali-sona-eren-yerlerdeki-mukelleflerin-bazi-bildirim-surelerinin-uzatilmasina-iliskin-duyuru/feed/ 0
Limited Şirket ortakları başka bir gerçek kişi veya tüzel kişi yanında 4a SGK’lı olarak çalışmaya başlarsa Bağkur sigortalılığı sona erer mi? https://www.muhasebenews.com/limited-sirket-ortaklari-baska-bir-gercek-kisi-veya-tuzel-kisi-yaninda-4a-sgkli-olarak-calismaya-baslarsa-bagkur-sigortaliligi-sona-erer-mi/ https://www.muhasebenews.com/limited-sirket-ortaklari-baska-bir-gercek-kisi-veya-tuzel-kisi-yaninda-4a-sgkli-olarak-calismaya-baslarsa-bagkur-sigortaliligi-sona-erer-mi/#respond Thu, 19 Jan 2023 07:58:31 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=137378 Limited Şirket ortakları başka bir gerçek kişi veya tüzel kişi yanında 4a SGK’lı olarak çalışmaya başlaması halinde Bağ-kur Sigortalılığı sona erer mi?

Bu durumda 4b sigortalılıkları askıya alınmaktadır.

______________________________

BENZER İÇERİKLER

Şirket Ortaklarının sigortalılığı – Sigorta statüsü 

ÖZET 

1- Limited Şirket Ortaklarının Kendi Şirketlerinden Sigortalı Olarak Gösterilmesi

Limited şirket ortağının kendi çalıştığı şirkette eski adıyla SSK yeni adıyla 4/1-a sigortalı statüsünden bildirilmesi mümkün değildir. Bu durumdaki kişilerin eski adıyla Bağkur yeni adıyla 4/1-b statüsünden sigortalı olmaları gerekir. Limited şirket ortağı olan kişinin fiili çalışması karşılığında şirketten ücret veya huzur hakkı alması mümkündür ancak bu durumda hazırlanacak ücret bordrosunda, SGK primi ve işsizilik primi hesaplanmayacak gelir vergisi ve damga vergisi hesaplaması yapılacaktır. Bu kişilere ödenen ücret veya huzur hakkının 1.1.2022 tarihinden itibaren asgari ücret için uygulanan gelir vergisi ve damga vergisi istisnasından yararlanması mümkündür. Bu durumda olan şirket ortağının 4/1-b sigorta primini şahsi olarak ödemesi gerekmektedir. Ödenen bu şahsi 4/1-b primi kişinin elde ettiği kişisel gelirler için vereceği gelir vergisi beyannamesindeki kazançtan indirilebilir.
Ortağı olduğu limited şirketten 4/1-a sigortalısı olarak bildirilen kişi adına sehven bildirilen 4/1-a SGK primlerinin, 4/1-b sigorta statüsüne devredilmesi gerekmektedir. 
Limited şirket ortağının, bu ortaklığı devam ederken; herhangi bir ortaklığının olmadığı diğer bir limited şirkette 4/1-a statüsünde çalışması mümkün olup, bu durumda ortağı olduğu limited şirketteki zorunlu 4/1-b sigortalılığı, diğer şirketteki 4/1-a sigortalılığı kesintiye uğrayıncaya kadar dondurulur. Diğer şirketteki sigortalılık bildirimlerinin yasada sayılan geçerli hallerin dışında kesintisiz olarak devam etmesi gerekmektedir. Kesinti olması durumunda kendi ortak olduğu limited şirket nedeniyle 4/1-b sigortalılığı devreye girer. Diğer şirketteki iş akdi sona eren kişinin ara vermeden başka bir şirkette 4/1-a sigortalısı olması halinde zorunlu 4/1-b sigortalılığı devreye girmez. Çıkış ve yeni bir şirkete giriş arasında boş gün olması halinde zorunlu 4/1-b sigortalılığı boşta kalan gün sayısı kadar devreye girer.

 

2- Anonim Şirket Pay Sahibi/Yönetim Kurulu Üyesinin Kendi Şirketlerinden Sigortalı Olarak Gösterilmesi

2.1. Anonim şirkette pay sahibi olup yönetim kurulunda yer almayanlar
Anonim şirkette sadece pay sahibi olan ancak yönetim kurulunda yer almayan ve bu şirkette fiilen çalışan kişiler, pay sahibi olduğu şirkette eski adıyla SSK yeni adıyla 4/1-a sigortalı statüsünden bildirilebilir. Bu durumdaki kişiler eski adıyla Bağkur yeni adıyla 4/1-b statüsünden sigortalı bildirilemezler.
2.2. Anonim şirkette pay sahibi olup aynı zamanda yönetim kurulunda yer alanlar
Anonim şirkette pay sahibi olan ve aynı zamanda yönetim kurulunda yer alan kişiler, bu şirkette fiilen çalışsalar bile  eski adıyla SSK yeni adıyla 4/1-a sigortalı statüsünden bildirilemezler. Bu durumdaki kişilerin eski adıyla Bağkur yeni adıyla 4/1-b statüsünden sigortalı olması  gerekmektedir. Anonim şirkette pay sahibi olan kişi, fiili çalışması karşılığında şirketten ücret veya huzur hakkı alabilir ancak bu durumda ücret bordrosunda SGK primi ve işsizilik primi hesaplaması yapılmaz, gelir vergisi ve damga vergisi hesaplaması yapılır. Bu kişilere ödenen ücret veya huzur hakkının 1.1.2022 tarihinden itibaren asgari ücret için uygulanan gelir vergisi ve damga vergisi istisnasından yararlanması mümkündür. Kişinin 4/1-b sigorta primini şahsi hesabından ödemesi gerekir. Ödenen 4/1-b primi, kişinin elde ettiği kişisel gelirler için vereceği gelir vergisi beyannamesindeki kazançtan indirilebilir. 
Pay sahibi olduğu anonim şirketten 4/1-a sigortalısı olarak bildirilen kişi adına sehven bildirilen 4/1-a SGK primlerinin, 4/1-b sigorta statüsüne devredilmesi gerekmektedir. 

Kaynak: İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/limited-sirket-ortaklari-baska-bir-gercek-kisi-veya-tuzel-kisi-yaninda-4a-sgkli-olarak-calismaya-baslarsa-bagkur-sigortaliligi-sona-erer-mi/feed/ 0
2022 Yılında açılış ve kapanış yapılan adi ortaklık firmasına gerçek faydalanıcı bildirimi verilmezse cezası nedir? https://www.muhasebenews.com/2022-yilinda-acilis-ve-kapanis-yapilan-adi-ortaklik-firmasina-gercek-faydalanici-bildirimi-verilmezse-cezasi-nedir/ https://www.muhasebenews.com/2022-yilinda-acilis-ve-kapanis-yapilan-adi-ortaklik-firmasina-gercek-faydalanici-bildirimi-verilmezse-cezasi-nedir/#respond Thu, 06 Oct 2022 02:24:00 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=132565 Ocak/2022’de kurduğumuz mükellefiyetine 01/02/2022’de başlayan 30/09/2022’de sona eren Adi ortaklıkta Gerçek Faydalanıcı Bildirimi bildirmedik. Şimdi bildirmekte veya hiç bildirmemekte hangisinde cezaya muhatap oluruz?

Süresinde yapılmayan bildirim için VUK Mük.Md 355’e göre ceza uygulanır.

Gerçek faydalanıcı bildirimi ile ilgili olarak daha önce web sayfamızda yayımladığımız duyruya aşağıdaki link den ulaşabilirsiniz.

https://www.ismmmo.org.tr/dosya/2795/Mevzuat-Dosya/Gercek-faydalaniciya-iliskin-bildirim-formu-hakkinda-aciklama-ek-25082021.pdf


15.08.2021

İSMMMO 

AÇIKLAMA

GERÇEK FAYDALANICIYA İLİŞKİN BİLDİRİM FORMU HAKKINDA AÇIKLAMA

529 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Tebliği ile 01 Ağustos 2021 tarihi itibarıyla faal olan (Tasfiye işlemi devam edenler dâhil); Aşağıda belirtilen Mükellefler 31.08.2021 tarihine kadar “Gerçek Faydalanıcıya İlişkin Bildirim Formunu” verecektir. Form defter tutma yükümlülüğüne göre değil, Mükellefiyete göre verilecektir.

Aşağıdaki Mükellefler “Gerçek Faydalanıcıya İlişkin Bildirim Formu” vermek zorundadır. A) Kurumlar Vergisi Mükellefleri;

1) Sermaye şirketleri: 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre kurulmuş olan Anonim, Limited ve Sermayesi paylara bölünmüş Komandit Şirketler

2) Kooperatifler

3) Dernek veya vakıflara ait iktisadî işletmeler:

4) İş ortaklıkları:

5) KVK 2. Maddesinde sayılan diğer mükellefler

a) b)

c)

B) Kolektifşirketlerde şirketi temsile yetkili kimse veya ortak, eshamsız komandit şirketlerde komandite ortaklardan biri ve Adi Ortaklıklar Adına En Yüksek Ortaklık Payına Sahip Kişi, Türkiye’de yönetim merkezi olan veya Türkiye’de mukim yöneticisi olan yabancı ülkede kurulmuş trust ve benzeri teşekküllerin yöneticileri, mütevellileri veya temsilcileri, vermek zorundadırlar.

C) Yeni mükellefiyet tesis ettirilmesi veya daha önce bildirime ekledikleri bilgilerde değişiklik olması halinde, yeni mükellefiyet tesisini veya bilgi değişikliğini, bunların gerçekleştiği tarihi takip eden bir ay içerisinde bildirmeleri gerekmektedir.

Yukarıdaki Tüzel kişilerde;

Tüzel kişiliğin %25’i aşan hissesine sahip gerçek kişi ortakları,

Tüzel kişiliğin %25’i aşan hissesine sahip gerçek kişi ortağının gerçek

faydalanıcı olmadığından şüphelenilmesi veya bu oranda hisseye sahip gerçek kişi ortak bulunmaması durumunda, tüzel kişiliği nihai olarak kontrolünde

bulunduran gerçek kişi ya da kişiler,

(a) ve (b) bentler kapsamında gerçek faydalanıcının tespit edilemediği

durumlarda, en üst düzey icra yetkisine sahip gerçek kişi ya da kişiler, (Yönetim kurulu başkanı veya imzaya yetkili kişi veya kişiler) gerçek

faydalanıcı olarak kabul edilerek bildirime yazılacaktır.

“Gerçek Faydalanıcıya İlişkin Bildirim Formunu” nasıl ve nereden verilecektir?

31.08.2021 Tarihine kadar verilecek ilk form; MÜKELLEFİN GİB İNTERNET VERGİ DAİRESİ ŞİFRESİ kullanılarak giriş yapılır. Sayfada açılan başlıklardan ‘Diğer Bildirim ve Bilgi Girişleri’ menüsünde ki “Gerçek Faydalanıcıya İlişkin Bildirim Formunu” doldurulur.

Formda yer alan;

TÜRÜ :Mükellefiyetgrubuseçilecek YILI : 2021

AY : AĞUSTOS

ÜLKE : T.C.

İl, ilçe ve Adres bilgileri ve formdaki ilgili alanlar doldurulacaktır.

(Açıklayıcı bilgiler Formun “Gerçek Faydalanıcıya İlişkin Bildirim Formuna Ait Bilgiler” bölümündedir.)

Tebliğe göre; Kurumlar vergisi mükellefleri 31.08.2021 tarihinde verilen formun bundan sonraki zamanlar da Kurum Geçici Vergi Beyannamesi ile vereceklerdir. (2021/3. Dönem den itibaren)

Kurumlar Vergisi Mükellefleri dışında kalan mükellef söz konusu formu (Yukarıda (B) bölümünde sayılan mükellefler) Yılda bir kez GİB İnternet VD sisteminden vereceklerdir. Geçici vergi Beyannamesi ile vermeyeceklerdir.

Form; Meslek mensubunun şifresi ile verilmez. Formun düzenleyen kısmına şirketin yetkilisinin veya formu dolduranın bilgileri yazılacak Meslek mensubunu bilgileri YAZILMAZ.

“Gerçek Faydalanıcı Bilgisi Bildirimi Formu”; SMMM, YMM, AVUKAT ve 529 Seri Numaralı VUK Genel Tebliğin 4 (2) tebliğde sayılan diğer kurum ve kişiler den GİB TARAFINDAN TALEP edilmesi halinde verilecektir.

Başka bir ifade ile bu kişi ve kuruluşlar (SMMM, YMM’ler dâhil) 31.08.2021 ve takip eden dönemler “Gerçek Faydalanıcı Bilgisi Bildirimi Formu” vermeyeceklerdir.

CEZA UYGULAMASI

529 Seri No’lu VUK Genel Tebliğin de Formu vermeyenler, eksik veya yanıltıcı bildirimde bulunan mükellefler hakkında 213 sayılı Kanunun ilgili ceza hükümleri tatbik olacağı belirtilmiştir.

13 Temmuz 2021 SALI Resmî Gazete Sayı : 31540
TEBLİĞ

Hazine ve Maliye Bakanlığı (Gelir İdaresi Başkanlığı)’ndan:

VERGİ USUL KANUNU GENEL TEBLİĞİ

(SIRA NO: 529)

 Amaç ve kapsam

MADDE 1 – (1) Gelirlerin/servetlerin arkasındaki gerçek isimlerin bilinmesi vergi kaçakçılığı ile mücadele açısından büyük önem arz etmektedir. Ülkemizin de üyesi bulunduğu Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı Vergi Amaçlarına Yönelik Şeffaflık ve Bilgi Değişimi Küresel Forumu (Küresel Forum), vergi kaçakçılığıyla mücadele amacına yönelik olarak çalışmalar yürütmektedir. Bu bağlamda, Küresel Forum, faaliyetleri gereği şeffaflık ve bilgi değişimi konusunda ülkelerin uyması gereken uluslararası asgari standartlar oluşturmuş olup tüzel kişiliklerin ve tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin gerçek faydalanıcısının bilinmesi hususu standardın unsurlarından biridir. Bu konu, suç gelirlerinin aklanması ve terörizmin finansmanının önlenmesi amacıyla Mali Eylem Görev Gücü tarafından belirlenen tavsiyelerde de karşılık bulmaktadır.

(2) Bu kapsamda, tüzel kişiler ve tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin gerçek faydalanıcı bilgisinin güncel, tam ve doğru bir şekilde tespit edilebilmesi amacıyla gerçek faydalanıcının belirlenmesine ve bildirilmesine ilişkin olarak bildirim zorunluluğu getirilen mükelleflerin kapsamı, bildirimin şekli, bildirimde bulunulacak dönem, bildirim verme zamanı, bildirimin gönderilme usulü ile uygulamaya ilişkin diğer usul ve esasların belirlenmesi bu Tebliğin konusunu teşkil etmektedir.

Tanımlar ve kısaltmalar

MADDE 2 – (1) Bu Tebliğ uygulamasında;

a) Gerçek faydalanıcı: Tüzel kişi veya tüzel kişiliği olmayan teşekkülleri nihai olarak kontrolünde bulunduran ya da bunlar üzerinde nihai nüfuz sahibi olan gerçek kişi veya kişileri,

b) Tedbirler Yönetmeliği: 10/12/2007 tarihli ve 2007/13012 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Suç Gelirlerinin Aklanmasının ve Terörün Finansmanının Önlenmesine Dair Tedbirler Hakkında Yönetmeliği,

c) Trust: Bir malvarlığının belirli bir lehtar ya da lehtar grubunun yararlanması için, malvarlığının maliki olan sözleşme kurucusu tarafından, söz konusu malvarlığının yönetimi, kullanımı ya da sözleşmede belirtilen diğer tasarruflarda bulunulması amacıyla sözleşmeyi icra eden bir mütevellinin kontrolüne bırakılmasını hüküm altına alan hukuki ilişkiyi,

ifade eder.

Dayanak

MADDE 3 – (1) Bu Tebliğ, 3/11/2011 tarihinde imzalanan ve 3/5/2017 tarihli ve 7018 sayılı Kanunla onaylanması uygun bulunan ve 1/7/2018 tarihinde yürürlüğe giren Vergi Konularında Karşılıklı İdari Yardımlaşma Sözleşmesi, yürürlükteki Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmaları ile 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 148, 149, 152/A ve 256 ncı maddeleri ve mükerrer 257 nci maddesinin birinci fıkrasının (4) numaralı bendine dayanılarak hazırlanmıştır.

Gerçek faydalanıcı bilgisi bildirimi verme zorunluluğu getirilenler

MADDE 4 – (1) Bu Tebliğin konusunu teşkil eden gerçek faydalanıcı bilgisi bildirimini, bildirim verme süresinin başladığı 1/8/2021 tarihi itibarıyla faal olan (tasfiye işlemi devam edenler dâhil);

a) Kurumlar vergisi mükellefleri,

b) Kollektif şirketlerde şirketi temsile yetkili kimse veya ortak, eshamsız komandit şirketlerde komandite ortaklardan biri ve adi ortaklıklar adına en yüksek ortaklık payına sahip kişi, Türkiye’de yönetim merkezi olan veya Türkiye’de mukim yöneticisi olan yabancı ülkede kurulmuş trust ve benzeri teşekküllerin yöneticileri, mütevellileri veya temsilcileri,

vermek zorundadırlar.

(2) Ayrıca; Tedbirler Yönetmeliğinde 11/10/2006 tarihli ve 5549 Sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanunun uygulanmasında yükümlü sayılan;

a) Bankalar,

b) Bankalar dışında banka kartı veya kredi kartı düzenleme yetkisini haiz kuruluşlar,

c) Kambiyo mevzuatında belirtilen yetkili müesseseler,

ç) Finansman ve faktoring şirketleri,

d) Sermaye piyasası aracı kurumları ve portföy yönetim şirketleri,

e) Ödeme kuruluşları ile elektronik para kuruluşları,

f) Yatırım ortaklıkları,

g) Sigorta, reasürans ve emeklilik şirketleri ile sigorta ve reasürans brokerleri,

ğ) Finansal kiralama şirketleri,

h) Sermaye piyasası mevzuatı çerçevesinde takas ve saklama hizmeti veren kuruluşlar,

ı) Kıymetli Madenler ve Kıymetli Taşlar Piyasasına ilişkin saklama hizmeti ile sınırlı olmak üzere Borsa İstanbul Anonim Şirketi,

i) Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketi ile kargo şirketleri,

j) Varlık yönetim şirketleri,

k) Kıymetli maden, taş veya mücevher alım satımı yapanlar ile bu işlemlere aracılık edenler,

l) Cumhuriyet altın sikkeleri ile Cumhuriyet ziynet altınlarını basma faaliyeti ile sınırlı olmak üzere Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü,

m) Kıymetli madenler aracı kuruluşları,

n) Ticaret amacıyla taşınmaz alım satımıyla uğraşanlar ile bu işlemlere aracılık edenler,

o) İş makineleri dâhil her türlü deniz, hava ve kara nakil vasıtalarının alım satımı ile uğraşanlar ile bu işlemlere aracılık edenler,

ö) Tarihi eser, antika ve sanat eseri alım satımı ile uğraşanlar veya bunların müzayedeciliğini yapanlar,

p) Milli Piyango İdaresi Genel Müdürlüğü, Türkiye Jokey Kulübü ve Spor Toto Teşkilat Başkanlığı dâhil talih ve bahis oyunları alanında faaliyet gösterenler,

r) Spor kulüpleri,

s) Noterler,

ş) Savunma hakkı bakımından diğer kanun hükümlerine aykırı olmamak ve 19/3/1969 tarihli ve 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 35 inci maddesinin birinci fıkrası ile alternatif uyuşmazlık çözüm yolları kapsamında ifa edilen mesleki çalışmalar nedeniyle edinilen bilgiler hariç olmak üzere; taşınmaz alım satımı, sınırlı ayni hak kurulması ve kaldırılması, şirket, vakıf ve dernek kurulması, birleştirilmesi ile bunların idaresi, devredilmesi ve tasfiyesi işlerine ilişkin finansal işlemlerin gerçekleştirilmesi, banka, menkul kıymet ve her türlü hesaplar ile bu hesaplarda yer alan varlıkların idaresi işleriyle sınırlı olmak üzere serbest avukatlar,

t) Bir işverene bağlı olmaksızın çalışan serbest muhasebeci, serbest muhasebeci mali müşavir ve yeminli mali müşavirler,

u) Finansal piyasalarda denetim yapmakla yetkili bağımsız denetim kuruluşları,

ü) Kripto varlık hizmet sağlayıcılar,

v) Tasarruf finansman şirketleri,

ile bunların şube, acente, temsilci ve ticari vekilleri ile benzeri bağlı birimleri Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından talep edildiğinde müşterileri tarafından gerçekleştirilen işlemlerin gerçek faydalanıcı bilgisini Başkanlığa bildirmek zorundadır.

(3) Merkezi yurtdışında bulunan yükümlünün şube, acente, temsilci ve ticari vekilleri ile benzeri bağlı birimleri Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından talep edildiğinde müşterileri tarafından gerçekleştirilen işlemlerin gerçek faydalanıcı bilgisini Başkanlığa bildirmek zorundadır.

Gerçek faydalanıcının belirlenmesi

MADDE 5 – (1) Tüzel kişilerde;

a) Tüzel kişiliğin yüzde yirmi beşi aşan hissesine sahip gerçek kişi ortakları,

b) Tüzel kişiliğin yüzde yirmi beşi aşan hissesine sahip gerçek kişi ortağının gerçek faydalanıcı olmadığından şüphelenilmesi veya bu oranda hisseye sahip gerçek kişi ortak bulunmaması durumunda, tüzel kişiliği nihai olarak kontrolünde bulunduran gerçek kişi ya da kişiler,

c) (a) ve (b) bentleri kapsamında gerçek faydalanıcının tespit edilemediği durumlarda, en üst düzey icra yetkisine sahip gerçek kişi ya da kişiler,

gerçek faydalanıcı olarak kabul edilerek bildirime konu edilir.

(2) Tedbirler Yönetmeliğinin 12 nci maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen tüzel kişiliği olmayan iş ortaklıkları gibi teşekküllerde;

a) Tüzel kişiliği olmayan teşekkülleri nihai olarak kontrolünde bulunduran gerçek kişi ya da kişiler,

b) (a) bendi kapsamında gerçek faydalanıcının tespit edilememesi halinde tüzel kişiliği olmayan teşekkül nezdinde en üst düzeyde icra yetkisine sahip gerçek kişi ya da kişiler,

üst düzey yönetici sıfatıyla gerçek faydalanıcı olarak kabul edilir ve bildirime konu edilir.

(3) Trust ve benzeri teşekküllerde; kurucular, mütevelli, yönetici, denetçi veya faydalanıcı sıfatını haiz olanlar ya da bu teşekküller üzerinde nüfuz sahibi olanlar gerçek faydalanıcı olarak kabul edilerek bildirime konu edilir.

Bildirimin dönemi ve verilme zamanı

MADDE 6 – (1) Bildirim yapma yükümlülüğü getirilen kurumlar vergisi mükellefleri, gerçek faydalanıcı bilgisini geçici vergi beyannameleri ve yıllık kurumlar vergisi beyannamesi ekinde bildirmek zorundadır.

(2) Kurumlar vergisi mükellefleri dışında kalan diğer mükellefler ile diğer kişiler gerçek faydalanıcı bilgisini her yılın Ağustos ayı sonuna kadar Gelir İdaresi Başkanlığına bir form ile elektronik ortamda bildirmek zorundadır.

(3) Birinci ve ikinci fıkrada belirtilenlerin yeni mükellefiyet tesis ettirmesi veya daha önce bildirime ekledikleri bilgilerde değişiklik olması halinde, yeni mükellefiyet tesisini veya bilgi değişikliğini, bunların gerçekleştiği tarihi takip eden bir ay içerisinde bildirmeleri gerekmektedir.

Bildirimin şekli

MADDE 7 – (1) Kurumlar vergisi mükellefleri yıllık ve geçici vergi beyannamelerinin ekinde, kurumlar vergisi mükellefleri dışında kalan mükellefler ile bildirim yapması gereken diğer kişiler ise dördüncü fıkrada belirtilen bildirim formu ile bildirim yaparlar.

(2) Bildirim yapma yükümlülüğü getirilen kurumlar vergisi mükellefleri söz konusu beyannameler aracılığıyla; gerçek faydalanıcıların adı, soyadı, vatandaşlıkları, kimlik numaraları ve adresleri, varsa telefon, faks ve elektronik posta bilgileri ile gerçek faydalanıcılığın sebebini bildirirler.

(3) Bildirim formu ile bildirim verme yükümlülüğü getirilenler, “gerçek faydalanıcıya ilişkin bildirim formu” ile gerçek faydalanıcıların adı, soyadı, vatandaşlıkları, kimlik numaraları, adresleri, varsa telefon, faks ve elektronik posta bilgileri ile gerçek faydalanıcılığın sebebini bildirirler.

(4) Kapsama giren mükellefler ve diğer kişiler tarafından bildirim; İnternet Vergi Dairesinde yer alan açıklamalara uygun şekilde elektronik ortamda İnternet Vergi Dairesi üzerinden “gerçek faydalanıcıya ilişkin bildirim formu” doldurularak verilecektir.

(5) Kapsama giren mükellefler ve diğer kişilerin bağlı bulunduğu vergi dairesinden kullanıcı kodu, parola ve şifre almaları gerekmektedir. Kağıt ortamında (elden veya posta ile) bildirim formu kabul edilmeyecektir. Bildirim formunun elektronik ortamda verilmiş sayılabilmesi için sistem üzerinden onaylama işleminin yapılması şarttır. Onaylama işlemi en geç bildirimin verilmesi gereken sürenin son günü saat 23:59’a kadar tamamlanmalıdır.

(6) Bildirimin elektronik ortamda gönderilmesi zorunlu olduğundan vergi dairesi müdürlükleri/malmüdürlükleri, bildirimi kâğıt ortamında hiçbir şekilde kabul etmeyecektir.

(7) Elektronik ortam dışında gönderilen bildirim verilmemiş sayılacaktır.

(8) “Gerçek faydalanıcıya ilişkin bildirim formu”, mükellef tarafından bizzat gönderilebileceği gibi ilgili dönemde, aracılık ve sorumluluk sözleşmesi bulunan serbest muhasebeci mali müşavir veya gelir veya kurumlar vergisi beyannamesi tasdik sözleşmesi (tam tasdik sözleşmesi) bulunan yeminli mali müşavirler aracılığıyla da gönderilebilir.

(9) Bildirimin yapılmasının ardından bildirimin hatalı veya eksik olduğunun anlaşılması durumunda bildirimin bu maddede belirtilen usullerde yeniden verilmek suretiyle düzeltilmesi gerekmektedir.

Diğer hususlar ve cezai yaptırım

MADDE 8 – (1) Gerçek faydalanıcı bilgisi bildirimine konu edilen bilgilerin mükellefler tarafından, bildirimin verildiği tarihi takip eden takvim yılının başından itibaren 5 yıl süreyle muhafaza edilmesi gerekmektedir.

(2) Bu Tebliğde yapılan düzenlemeler kapsamında bildirilmesi gereken bilgileri bildirmeyen, eksik veya yanıltıcı bildirimde bulunan mükellefler hakkında 213 sayılı Kanunun ilgili ceza hükümleri tatbik olunur.

(3) Mali Suçları Araştırma Kurulu Başkanlığı tarafından yapılacak araştırma, inceleme ve uluslararası bilgi değişimi ile vergi incelemesine yetkili olanlar tarafından yapılacak araştırma ve incelemeler neticesinde, 4 üncü maddede yer verilen mükellef ve diğer kişilerin gerçek faydalanıcı bilgisine ilişkin hatalı kayıtların bulunduğunun tespit edilmesi halinde, gerekli cezai işlemlerin ve sicil kayıtlarında gerekli değişikliklerin yapılabilmesi amacıyla Gelir İdaresi Başkanlığına bilgi verilir.

İlk bildirim

GEÇİCİ MADDE 1 – (1) Gerçek faydalanıcı bilgisi verme yükümlülüğü getirilen kurumlar vergisi mükellefleri dâhil bütün mükellefler ile diğer kişilerin, en geç 31/8/2021 günü sonuna kadar gerçek faydalanıcı bilgisini 6 ncı maddenin ikinci fıkrasında belirtilen form ile elektronik ortamda Gelir İdaresi Başkanlığına bildirmeleri gerekmektedir.

Yürürlük

MADDE 9 – (1) Bu Tebliğ yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme

MADDE 10 – (1) Bu Tebliğ hükümlerini Hazine ve Maliye Bakanı yürütür.


Kaynak: İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/2022-yilinda-acilis-ve-kapanis-yapilan-adi-ortaklik-firmasina-gercek-faydalanici-bildirimi-verilmezse-cezasi-nedir/feed/ 0
Rekabet Kurumu hızlı tüketim mallarının perakendeciliğine ilişkin nihai raporunda sona yaklaştı https://www.muhasebenews.com/rekabet-kurumu-hizli-tuketim-mallarinin-perakendeciligine-iliskin-nihai-raporunda-sona-yaklasti/ https://www.muhasebenews.com/rekabet-kurumu-hizli-tuketim-mallarinin-perakendeciligine-iliskin-nihai-raporunda-sona-yaklasti/#respond Tue, 26 Apr 2022 06:00:00 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=126328 Rekabet Kurumu, farkı sektörlere ilişkin yayımladığı raporların ardından bayramdan sonra da “Hızlı Tüketim Malları Perakendeciliği Sektör İncelemesi Nihai Raporu”nu kamuoyuyla paylaşacak.

Kurum, 5 Şubat 2021’de Hızlı Tüketim Malları Perakendeciliği Sektör İncelemesi Ön Raporu’nu yayımlamıştı.

Raporda, hızlı tüketim malları perakendeciliği pazarındaki yoğunlaşma oranlarının hızla arttığı belirtilmişti.

Kurumun incelediği teşebbüslerden ilk 4’ünün pazar payının arttığı, yerel ve küçük marketlerin ise pay kaybettiği bilgisi verilen raporda, söz konusu 4 teşebbüsten 3’ünün “indirim market” olduğu, indirim marketlerin ürün portföylerindeki özel markalı ürün ağırlığının diğer marketlerden daha fazla bulunduğu vurgulandı.

Raporda, indirim marketleri tarafından tasarlanan bu ürünlerin çoğunlukla küçük ve orta ölçekli üretici veya çiftçiye ürettirildiği, perakende seviyedeki gücünün de etkisiyle indirim marketlerin bu satıcılar karşısında önemli bir alıcı gücüne sahip olduğu kaydedildi.

Bu gücün kötüye kullanılmasının söz konusu satıcıların faaliyetlerini zorlaştırarak, bu teşebbüslerin rekabetçi güçlerini zayıflatabileceği belirtilen raporda, şu ifadeler öne çıktı: “Çiftçiler ile küçük ve orta ölçekli işletmelerin ülke ekonomisinin temel taşları olduğu dikkate alındığında, bu aktörlerin gelirlerinin azalmasına, yatırım, yeni pazarlara açılma ve yeni ürün geliştirme güdülerinin zayıflamasına yol açabilecek söz konusu nitelikteki uygulamaların engellenmesinin şart olduğu anlaşılmaktadır. Teşebbüslerin alıcı güçlerinin kötüye kullanılmadığının garanti altına alınması, marketler arasındaki rekabete de olumlu yansıyarak, başta fiyatların düşmesi olmak üzere hızlı tüketim malları perakendeciliği pazarında rekabetten beklenen faydaların kazanılmasında önemli bir rol oynayacaktır.”

Raporda, perakendecilerin çeşitli isimler altında tedarikçilerden bedel almasının, ödeme vadelerinin uzun olmasının, sözleşmede tek taraflı değişiklik yapılması gibi uygulamaların alıcı gücü kaynaklı haksız ticaret uygulamalarına örnek olabileceği bildirildi.

“BAĞIMSIZ İDARİ OTORİTEYE İHTİYAÇ” VURGUSU

Sektör incelemesi kapsamında yapılan incelemeler sonucu tedarikçilerin şikayet yolunu seçmediklerine dikkati çekilen raporda, şunlar kaydedildi: “Son 10 yılda hızlı bir artış göstererek, gerek tedarik gerekse perakende seviyelerindeki aktörlerin faaliyetlerini ve rekabetin seviyesini olumsuz yönde etkileyebilecek önemli bir seviyeye gelen perakendecilerin alıcı gücünün kötüye kullanılmasının engellenmesini teminen, ülkemizde de yasal bir düzenleme ve bu yasal düzenlemenin uygulamasından sorumlu, inceleme yapma ve yaptırım uygulama yetkilerine sahip bağımsız bir idari otoritenin varlığına ihtiyaç bulunduğu sonucuna ulaşılmıştır.”


Kaynak: İTO Haber
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/rekabet-kurumu-hizli-tuketim-mallarinin-perakendeciligine-iliskin-nihai-raporunda-sona-yaklasti/feed/ 0
Naklen ve hizmet akdi sona ermeden aynı işverenin aynı ya da başka ünitede tescil edilmiş işyerinde çalışanların SGK işe giriş bildirimleri https://www.muhasebenews.com/naklen-ve-hizmet-akdi-sona-ermeden-ayni-isverenin-ayni-ya-da-baska-unitede-tescil-edilmis-isyerinde-calisanlarin-sgk-ise-giris-bildirimleri/ https://www.muhasebenews.com/naklen-ve-hizmet-akdi-sona-ermeden-ayni-isverenin-ayni-ya-da-baska-unitede-tescil-edilmis-isyerinde-calisanlarin-sgk-ise-giris-bildirimleri/#respond Wed, 12 Jan 2022 02:14:44 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=112326 Naklen ve hizmet akdi sona ermeden aynı işverenin aynı ya da başka ünitede tescil edilmiş işyerinde çalışanlar

İlk işyerindeki çalışmasına ait sigortalı işe giriş bildirgesi Kuruma verilerek tescil işlemi yapılmış olan sigortalının, naklen ve hizmet akdi sona ermeden aynı işverenin aynı ya da başka ünitede tescil edilmiş diğer işyerinde çalışmaya başlaması halinde, yasal süresi dışında Kuruma yapılan bildirimler de süresinde yapılmış sayılacaktır. (Ek, 24/4/2019 tarihli ve 2019/9 sayılı Genelge) Sigortalının, naklen ve hizmet akdi sona ermeden aynı işverenin aynı ya da başka ünitede tescil edilmiş diğer işyerinde çalışmaya başlayıp başlamadığının tespitinde işveren gerçek kişi ise T.C. kimlik numarasına, tüzel kişi ise vergi numarasına bakılarak işlem yapılacaktır.

Sigortalının hizmet akdinin sona erip ermediğinin tespiti Kurumun hizmet kayıtlarından yapılacak, ayrıldığı işyerinden sonra ara vermeden nakil edildiği işyerinde işe başlaması halinde bu sigortalının gerek işten ayrılış bildirgesi gerekse işe giriş bildirgesinin yasal süresi dışında verilmesinden dolayı idari para cezası uygulanmayacaktır.

(Değişik, 24/4/2019 tarihli ve 2019/9 sayılı Genelge) İşverenlerin bu durumdaki sigortalılar için e-sigorta yoluyla verecekleri işe giriş bildirgesinde “İstisna Durum Bildirim Tablosu”nda “Naklen ve hizmet akdi ilişkisi sona ermeden aynı işverenin Kurumun aynı ya da başka sosyal güvenlik il müdürlüğü/sosyal güvenlik merkezince (SGİM/SGM) tescil edilmiş diğer işyerinde çalışan sigortalı” alanı, işten ayrılış bildirgesinde “16 Sözleşme sona ermeden sigortalının aynı işverene ait diğer işyerine nakli” işten ayrılış nedenini seçmeleri gerekmektedir.

Örnek- (A) işyerinden 31/12/2009 tarihinde ayrılan sigortalının bu işverene ait (B) işyerinde 5/1/2010 tarihinde çalışmaya başladığı, işe giriş bildirgesinin 10/1/2010 tarihinde Kuruma verildiği tespit edilmiştir. Sigortalı adına (A) işyeri tarafından verilen aylık prim ve hizmet belgesinde 2009 yılı Aralık ayında 30 günlük hizmet bulunduğu, ancak işten ayrılış tarihi ve ayrılış nedeni bildirilmediği gibi sigortalı işten ayrılış bildirgesinin de verilmediği anlaşılmıştır. Bu durumda 5/1/2010 tarihinde (B) işyerinde çalışmaya başlayan sigortalının hizmet akdinin kesintisiz olarak devam ettiğinden bahsedilmesi mümkün olmadığından, (B) işyerinden yasal süresi dışında verilen işe giriş bildirgesi, (A) işyerinden ise yasal sürede verilmeyen sigortalı işten ayrılış bildirgesi için idari para cezası uygulanması gerekmektedir.

(Ek, 24/4/2019 tarihli ve 2019/9 sayılı Genelge) Sigortalı nakli yapılabilmesi için nakil tarihinde işverenin birden fazla işyerinin bulunması ve bu işyerlerinin Kanun kapsamından çıkarılmamış olması, yapılacak bildirimlerde sigortalının işten ayrılış nedeni olarak “16- Nakil” kodunun seçilmesi ve işe giriş bildirgesinde işe başlama tarihinin işten ayrılış tarihini takip eden gün olarak yazılmış olması gerekmektedir.

(Ek, 24/4/2019 tarihli ve 2019/9 sayılı Genelge) İşten ayrılış bildirgesi verilen işyerinden bildirilen işyeri numarası ile işe giriş bildirgesi verilen işyeri numarasındaki işverenin gerçek kişi olması halinde T.C. kimlik numarası, tüzel kişi olması halinde vergi kimlik numarasının uyuşması gerekmekte olup T.C. kimlik numarası ve vergi numarası bilgilerinin aynı olmaması durumunda işyeri, aynı işverene ait diğer bir işyeri sayılmayacağından işe giriş ve işten ayrılış bildirgeleri nakil olarak dikkate alınmayacaktır.

(Ek, 24/4/2019 tarihli ve 2019/9 sayılı Genelge) Kamu kurumlarında naklen ve hizmet akdi sona ermeden işyerinin değişmesi durumunda; Kamu işyerlerinin vergi kimlik numarası farklılık arz ettiğinden sigortalı nakli uygulaması “1” ve “3” mahiyet kodlu işyerleri için işyeri numarası alanı girilmeksizin yapılmaya devam edilecektir

(Ek, 24/4/2019 tarihli ve 2019/9 sayılı Genelge) 28/6/1995 tarihli ve 22327 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 240 Sıra no’lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği gereğince banka şubelerinin her birine ayrı vergi numarası verilebildiğinden sigortalı naklinde aynı bankanın şubeleri arasında aynı vergi numarası olması şartı aranmayacaktır.

 


Kaynak: SGK Genelge – 2013/11
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/naklen-ve-hizmet-akdi-sona-ermeden-ayni-isverenin-ayni-ya-da-baska-unitede-tescil-edilmis-isyerinde-calisanlarin-sgk-ise-giris-bildirimleri/feed/ 0
Devlet memurunun maluliyet nedeniyle işten ayrılması halinde sigortalılığı ne zaman sona erer? https://www.muhasebenews.com/devlet-memurunun-maluliyet-nedeniyle-isten-ayrilmasi-halinde-sigortaliligi-ne-zaman-sona-erer/ https://www.muhasebenews.com/devlet-memurunun-maluliyet-nedeniyle-isten-ayrilmasi-halinde-sigortaliligi-ne-zaman-sona-erer/#respond Mon, 03 Jan 2022 23:02:58 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=116083

01.10.2008 den sonra işe başlayan devlet memuruyum. Maluliyet nedeni ile görevimden ayrılmak zorunda kaldım. Sigortalılığım ne zaman sona erer?

5510 sayılı Kanunun yürürlük tarihinden önce 5434 sayılı Kanuna tabi hizmeti bulunmayan ve 5510 sayılı Kanunun yürürlük tarihinden sonra ilk defa kanunun 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında (Eski adıyla Emekli Sandığı) çalışmakta iken maluliyet nedeniyle görevlerinden ayrılan sigortalının sigortalılığı, maluliyet nedeniyle tarafına aylık bağlanacak ise görev aylığının kesildiği tarihte diğer hallerde ise görevden ayrıldıkları tarihten itibaren sona erer.
Haklarında 5434 sayılı Kanunun mülga hükümleri uygulanan 4/c sigortalılarının ise her ne sebeple olursa olsun görevlerinin sona erdiği tarihte sigortalılıkları sona ermekte olup, bunların görevden ayrıldıkları tarihi takip eden ayın sonuna kadar olan sürelerin tamamı fiili hizmet süresinin hesabında dikkate alınmaktadır.
5510 sayılı Kanunun yürürlük tarihi aylıklarını ayın 1’inde ödeyen kurumlar için 1/10/2008, aylıklarını ayın 15 inde ödeyen kurumlar için 15/10/2008’dir.
Buna göre, 1.10.2008 tarihinde aylıklarını ayın 15 inde ödeyen bir kurumda göreve başlayan sigortalı hakkında 5434 sayılı Kanun hükümleri uygulanacaktır.

Kaynak: SGK
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/devlet-memurunun-maluliyet-nedeniyle-isten-ayrilmasi-halinde-sigortaliligi-ne-zaman-sona-erer/feed/ 0