serbest meslek erbabı – Muhasebe News https://www.muhasebenews.com Muhasebe News Sat, 30 Mar 2024 09:09:25 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.3.5 Türk vatandaşlığı olan kişiler Türkiye’de şahıs firması veya şirket kurabilir mi? https://www.muhasebenews.com/turk-vatandasligi-olan-kisiler-turkiyede-sahis-firmasi-veya-sirket-kurabilir-mi/ https://www.muhasebenews.com/turk-vatandasligi-olan-kisiler-turkiyede-sahis-firmasi-veya-sirket-kurabilir-mi/#respond Fri, 29 Mar 2024 22:05:05 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=150183 Hem Hollanda vatandaşı hem de Türkiye vatandaşı olan kişinin ikametgahı Hollanda’da bulunmaktadır. Kişinin Hollanda’da şahıs işletmesi bulunmaktadır. Türkiye’de ikametgahı bulunmayan kişi Türkiye’de şahıs firması veya serbest meslek erbabı olarak işletme kurabilir mi?

Kurabilir.

 


Kaynak: İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/turk-vatandasligi-olan-kisiler-turkiyede-sahis-firmasi-veya-sirket-kurabilir-mi/feed/ 0
Serbest meslek erbabı aktifteki araç için yeniden değerleme yapabilir mi? https://www.muhasebenews.com/serbest-meslek-erbabi-aktifteki-arac-icin-yeniden-degerleme-yapabilir-mi/ https://www.muhasebenews.com/serbest-meslek-erbabi-aktifteki-arac-icin-yeniden-degerleme-yapabilir-mi/#respond Thu, 07 Mar 2024 07:34:19 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=149675 SERBEST MESLEK ERBABI mükellefin aktifine kayıtlı bir binek araç için enflasyon düzeltmesi yapılabilir mi? Bu yapılan düzeltme aracın net defter değerini arttırır mı yoksa sadece ayrılabilecek amortismanımı etkiler?

Serbest meslek mensupları ATİK’leri için isterlerse enflasyon düzeltmesi yapabilirler düzeltme taşıt değeri ve birikmiş amortisman için yapılacaktır. Aracın amortisman ayırma süresi bitmemişse. Her iki tutarın artırılması ile aracın net defter değeri artacak buna bağlı olarak da sonraki yıllarda ayrılacak amortisman gideri artacaktır.

Aracın binek oto olması halinde amortisman ayırma hesabında binek oto gider kısıtlaması da dikkate alınmalıdır.

Aracın satışında önceki tarihlerde gider olarak dikkate alınmayan tutara isabet eden kazanç vergiye tabi tutulmayacaktır.


VUK-555 Tebliğ’in Madde-8/6 bölümüne göre;

(6) Kazançlarını işletme hesabı esasına (zirai işletme hesabı dâhil) göre tespit eden mükellefler ile serbest meslek kazanç defteri tutan serbest meslek erbabı mükellefler enflasyon düzeltmesi yapamazlar. Ancak, amortismana tâbi iktisadi kıymetlerini bu Tebliğe göre düzeltilmiş tutarları üzerinden amortismana tâbi tutabilirler.

VERGİ USUL KANUNU GENEL TEBLİĞİ
(SIRA NO: 555)

Enflasyon düzeltmesi yapacak olanlar

MADDE 8- (1) Enflasyon düzeltmesi, kollektif, adî komandit ve adî şirketler dâhil kazançlarını bilanço esasına göre tespit eden gelir veya kurumlar vergisi mükellefleri tarafından yapılır. Bilanço esasına göre defter tutan kollektif, adî komandit ve adî şirketlerde enflasyon düzeltmesi bu şirketlerin bilançoları nezdinde yapılır. Kurumlar vergisi mükellefi olan iş ortaklıklarının da bilançoları enflasyon düzeltmesine tabi tutulur.

Örnek: Bilanço esasına göre defter tutan iki ortaklı (A) Adi Ortaklığı inşaat işleriyle
iştigal etmektedir. Ortaklar gelir vergisi mükellefi olup, adi ortaklığın stopaj ve katma değer vergisi mükellefiyeti bulunmaktadır. Adi ortaklıkların ortaya çıkan kâr veya zararı, adi ortaklığı oluşturan ortaklar tarafından hisseleri oranında kendi kazançlarına dâhil edilerek vergilenmektedir.

Bu durumda, enflasyon düzeltmesi adi ortaklığın bilançosu üzerinden yapılacak ve düzeltme sonucu tespit edilen kâr veya zarar ortaklar tarafından hisseleri oranında kendi kazançlarına dahil edilecek, 31/12/2023 tarihli bilançonun düzeltilmesinden kaynaklanan kâr veya zarar vergilendirilecek kazancın tespitinde dikkate alınmayacak izleyen dönemlerde yapılan düzeltme işleminden kaynaklanan kâr veya zararlar ise vergilendirilecek kazancın tespitinde dikkate alınacaktır.

(2) 213 sayılı Kanunun geçici 33 üncü maddesi gereğince 31/12/2023 tarihli (kendilerine özel hesap dönemi tayin edilenlerde 2024 yılında biten özel hesap dönemi sonuna ait) bilançonun, izleyen geçici vergi ve hesap dönemlerinde ise düzeltme şartlarının gerçekleşmesine/varlığına bağlı olarak aynı Kanunun mükerrer 298 inci maddesinin (A) fıkrası gereğince geçici vergi ve hesap dönemleri sonuna ait bilançoların mezkûr madde ile bu Tebliğe göre enflasyon düzeltmesine tabi tutulması, anılan mükellefler (Tebliğin bu maddesinde enflasyon düzeltmesi yapamayacakları belirtilenler hariç) için zorunluluk olup, uygulama açısından mükelleflerin herhangi bir seçimlik hakları bulunmamaktadır.

(3) Kurumlar vergisi mükellefi olan ve bilanço esasına göre defter tutan iktisadi devlet
teşekkülleri ve kamu iktisadi kuruluşları ile bunların bünyesindeki işletmeler ve imtiyazlı işletmelerin, enflasyon düzeltmesi yapmaları zorunludur.

(4) Kamu kurum ve kuruluşlarına bağlı kurumlar vergisi mükellefi olan ve bilanço esasına göre defter tutan iktisadi kamu müesseseleri ile dernek ve vakıflara bağlı iktisadi işletmelerin de enflasyon düzeltmesi yapmaları zorunludur.

(5) Yeni işe başlayan mükelleflerin enflasyon düzeltmesine tabi olup olmadıkları da
genel esaslara göre belirlenir. Bu mükelleflerde enflasyon düzeltmesi hükümlerinin uygulanmasında işe başlanılan tarihin bir önemi bulunmamaktadır.

1/1/2024 tarihinden sonraki dönemlerde enflasyon düzeltmesi yapma zorunluluğu bakımından, son üç ve son bir hesap dönemi, bu mükelleflerin işe başladıkları tarihten önceki dönemleri kapsıyor olsa dahi şartların gerçekleşip gerçekleşmediğinin hesabında dikkate alınır.

(6) Kazançlarını işletme hesabı esasına (zirai işletme hesabı dâhil) göre tespit eden mükellefler ile serbest meslek kazanç defteri tutan serbest meslek erbabı mükellefler enflasyon düzeltmesi yapamazlar. Ancak, amortismana tâbi iktisadi kıymetlerini bu Tebliğe göre düzeltilmiş tutarları üzerinden amortismana tâbi tutabilirler.

(7) Aşağıda yer alan mükellefler de, enflasyon düzeltmesi yapamazlar:

a) Kayıtlarını Türk para birimi dışında başka bir para birimiyle tutmalarına izin verilen
mükellefler,

b) Kayıtlarını Türk para birimi dışında başka bir para birimiyle tutmalarına izin verilen,
ancak Türk para birimiyle kayıt yapmaya dönen mükelleflerden, Türk para birimiyle kayıt yapmaya başlanılan hesap döneminden itibaren üç hesap dönemi geçmemiş olanlar.

(8) Bilanço esasına göre defter tutmayan gelir veya kurumlar vergisi mükellefleri bu
Tebliğe göre enflasyon düzeltmesi yapamayacaklardır.

Ancak, 31/12/2023 tarihi itibarıyla faal olup, 2024 takvim yılı veya sonrasında ilk defa bilanço esasına geçen mükellefler ilk düzeltme işlemlerini bilanço esasına geçtikleri tarih itibarıyla geçici 33’üncü madde ve bu Tebliğin üçüncü bölümüne göre; daha sonraki düzeltme işlemlerini de mükerrer 298 inci maddenin (A) fıkrası ve bu Tebliğin dördüncü bölümüne göre yapacaklardır.

Ayrıca, 31/12/2023 tarihi itibarıyla bilanço esasında defter tutmakta iken 1/1/2024 tarihi itibarıyla işletme hesabı esasında defter tutmaya başlayan mükellefler 31/12/2023 tarihi itibarıyla enflasyon düzeltmesi yapmak için gereken şartları taşıdığından, 31/12/2023 tarihli bilançoyu düzelterek 1/1/2024 tarihi itibarıyla işletme hesabı kayıtlarını ve envanterini düzeltilmiş bilançodaki değerlere dayandırmak zorundadır.

(9) Gelir/kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunmakla birlikte kazançları gelir veya kurumlar vergisinden istisna olan, bilanço esasına göre defter tutan mükellefler de enflasyon düzeltmesi hükümlerine göre düzeltme yapmak zorundadırlar.

(10) Kurumlar vergisinden muaf olan ve bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerin
enflasyon düzeltmesi yapmaları zorunluluğu bulunmayıp, ihtiyari olarak düzeltme yapmaları mümkündür


Kaynak: İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/serbest-meslek-erbabi-aktifteki-arac-icin-yeniden-degerleme-yapabilir-mi/feed/ 0
Bilanço hadlerini sağlayan serbest meslek erbabı bilanço esasına geçmek zorunda mıdır? https://www.muhasebenews.com/bilanco-hadlerini-saglayan-serbest-meslek-erbabi-bilanco-esasina-gecmek-zorunda-midir/ https://www.muhasebenews.com/bilanco-hadlerini-saglayan-serbest-meslek-erbabi-bilanco-esasina-gecmek-zorunda-midir/#respond Wed, 06 Mar 2024 11:21:53 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=149647 Bilanço hadlerini sağlayan serbest meslek erbabı, bilanço esasına geçmek zorunda mıdır?

Serbest meslek erbaplarının hasılatlı ne olur ise olsun bilanço esasına göre DEFTER TUTAMAZ. DBS’den serbest meslek kazanç defteri tutar. Ticari kazanç sahipleri sınıf değiştirir.

 

 


Kaynak: İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/bilanco-hadlerini-saglayan-serbest-meslek-erbabi-bilanco-esasina-gecmek-zorunda-midir/feed/ 0
Yurt dışında verilen yazarlık hizmeti için KDV ve stopaj hesaplanacak mı? https://www.muhasebenews.com/yurt-disinda-verilen-yazarlik-hizmeti-icin-kdv-ve-stopaj-hesaplanacak-mi/ https://www.muhasebenews.com/yurt-disinda-verilen-yazarlik-hizmeti-icin-kdv-ve-stopaj-hesaplanacak-mi/#respond Mon, 14 Nov 2022 10:11:13 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=134483 Yurtdışına yazarlık hizmeti veren serbest meslek erbabı kestiği serbest meslek makbuzunda KDV ve Stopaj belirtmiyor. Bunu Defter beyan sistemine işlerken yurtdışı hizmeti olduğu için “Tam istisna kapsamına giren işlemler” ve yazarlık hizmeti olduğu içinde “İstisna Kapsamındaki Serbest Meslek Gelirleri (GVK 18)” olarak kayıt altına alıyoruz. Yaptığımız işlem doğru mu?

Yaptığınız uygulama yanlıştır. Verdiğiniz hizmet GVK 18’e göre değildir. “Tam istisna kapsamına giren işlemler” Normal SM Kazancıdır. Yurt dışına satılan hizmet için KDV istisnası uygulanır. GV stopajı uygulanmaz.


GELİR VERGİSi KANUNU

Serbest Meslek Kazançlarında
Madde 18

(3239 sayılı Kanunun 40. maddesi ile değişen madde) (4444 sayılı Kanunun 4’üncü maddesiyle değişen fıkra, Yürürlük; 1.1.2000) Müellif, mütercim, heykeltraş, hattat, ressam, bestekâr, bilgisayar programcısı ve mucitlerin ve bunların kanuni mirasçılarının şiir, hikaye, roman, makale, bilimsel araştırma ve incelemeleri, bilgisayar yazılımı, röportaj, karikatür, fotoğraf, film, video band, radyo ve televizyon senaryo ve oyunu gibi eserlerini gazete, dergi, bilgisayar ve internet ortamı, radyo, televizyon ve videoda yayınlamak veya kitap, CD, disket, resim, heykel ve nota halindeki eserleri ile ihtira beratlarını satmak veya bunlar üzerindeki mevcut haklarını devir ve temlik etmek veya kiralamak suretiyle elde ettikleri hasılat Gelir Vergisinden müstesnadır. (*)
Eserlerin neşir, temsil, icra ve teşhir gibi suretlerle değerlendirilmesi karşılığında alınan bedel ve ücretler istisnaya dahildir.
Yukarıda yazılı kazançların arızî olarak elde edilmesi istisna hükmünün uygulanmasına engel teşkil etmez.

Serbest meslek kazançları istisnasının, bu Kanunun 94 üncü maddesi uyarınca tevkif suretiyle ödenecek vergiye şümulü yoktur.(**)

(7194 sayılı kanunun 10 uncu maddesiyle eklenen fıkra; Yürürlük: 1/1/2020 tarihinden itibaren elde edilen gelirlere uygulanmak üzere 07.12.2019)Bu madde kapsamındaki kazançları toplamı 103 üncü maddede yazılı tarifenin dördüncü gelir diliminde yer alan tutarı aşanlar bu istisnadan faydalanamazlar. Bu durumda olanların, 94 üncü maddenin birinci fıkrası kapsamında tevkifat yapma yükümlülüğü yoktur.

(*) Madde 18 _ (Değişmeden önceki şekli) (3239 sayılı Kanunun 40’ıncı maddesiyle değişen madde) Müellif, mütercim, heykeltraş, hattat, ressam, bestekâr ve mucitlerin ve bunların kanunî mirascılarının şiir, hikâye, roman, makale, bilimsel araştırma ve incelemeleri, röportaj, karikatür, fotoğraf, film, video band, radyo ve televizyon senaryo ve oyunu gibi eserlerini gazete, dergi, radyo, televizyon ve videoda yayınlamak veya kitap, resim, heykel ve nota halindeki eserleri ile ihtira beratlarını satmak veya bunlar üzerindeki mevcut haklarını devir ve temlik etmek veya kiralamak suretiyle elde ettikleri hâsılat Gelir Vergisinden müstesnadır.

(**)4369 sayılı Kanunun Geçici 7’nci maddesine göre; 1.1.1999-31.12.2008 tarihleri arasında; Gelir Vergisi Kanununun 18 inci maddesinde sayılan serbest meslek faaliyetlerinden elde edilen hasılatın aynı Kanunun 103 üncü maddesinde yazılı tarifenin birinci ve ikinci gelir dilimleri toplamını aşan kısmı için 18 inci maddedeki istisna uygulanmaz.
Bu istisnanın Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesi uyarınca tevkif suretiyle ödenecek vergiye şümulü yoktur.


Kaynak: İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/yurt-disinda-verilen-yazarlik-hizmeti-icin-kdv-ve-stopaj-hesaplanacak-mi/feed/ 0
Oyunculuk yapan küçük çocuk için tesis ettirilen mükellefiyet için faturalar küçük çocuk adına alınmalıdır https://www.muhasebenews.com/oyunculuk-yapan-kucuk-cocuk-icin-tesis-ettirilen-mukellefiyet-icin-faturalar-kucuk-cocuk-adina-alinmalidir/ https://www.muhasebenews.com/oyunculuk-yapan-kucuk-cocuk-icin-tesis-ettirilen-mukellefiyet-icin-faturalar-kucuk-cocuk-adina-alinmalidir/#respond Mon, 17 Oct 2022 07:41:47 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=133121 Reşit olmayan kişiye serbest meslek erbabı olarak(oyunculuk) mükellefiyet tesis ettirdik. Vasisi olan annesi harcamaların faturalarını kendi adına kestiriyor. Bunlar gider olarak indirim konusu yapılabilir mi?

Alış belgeleri ve e-smm reşit olmayan kişi adına düzenlenecek. Beyannameleri ise anne çocuğu adına verecek. Anne adına düzenlenen belgeler defter yazılamaz.


Özelge: Küçüklerin Basit Usul mükellefiyeti hak.

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

MALATYA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü

Sayı

:

B.07.1.GİB.4.44.15.01-GVK-2012/1-19

24/04/2012

Konu

:

Küçüklerin Basit Usul mükellefiyeti

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, 9 yaşındaki oğlunuz … adına çay ocağı işletmek üzere basit usulde mükellef olmak için noterden aldığınız muvafakatname ile vergi dairesine müracaatta bulunduğunuz, ancak vergi dairesince basit usulde mükellef olamayacağınızın ifade edildiği belirtilerek, 9 yaşındaki oğlunuz adına çay ocağı faaliyetinden dolayı basit usul mükellefiyeti açılıp açılamayacağı hususunda Başkanlığımızdan görüş talep edilmektedir.

Bilindiği üzere, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 3 ncü maddesinin  (B)  bendinde,

”Vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır.

Vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti yemin hariç her türlü delille ispatlanabilir. Şu kadar ki, vergiyi doğuran olayla ilgisi tabii ve açık bulunmayan şahit ifadesi ispatlama vasıtası olarak kullanılamaz.

İktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan  bir durumun iddia olunması halinde ispat külfeti  bunu iddia eden tarafa aittir.” hükmü yer almaktadır.

Aynı Kanunun 9 uncu maddesinde mükellefiyet ve vergi sorumluluğu için kanuni ehliyetin gerekli olmadığı, 10 uncu maddesinde ise, tüzelkişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzelkişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri, tüzelkişiliği olmayan teşekkülleri idare edenler ve varsa bunların temsilcileri tarafından yerine getirileceği hükmü yer almaktadır.

Öte yandan, Otomasyonlu Vergi Daireleri İşlem Yönergesinin 7 nci maddesinde işe başlamada aranacak belgeler açıklanmış olup, bildirimlerin “İşe Başlama/Bırakma Bildirimi” ile yapılacağı belirtildikten sonra, işe başlama bildirimi ekinde ibraz edilecek belgeler sayılmıştır. Aynı Yönergenin 8/8 numaralı bendinde; “Vergi kimlik numarası alınacak mükellefin reşit olmaması veya kısıtlı olması durumunda, bildirim çocuk veya kısıtlı adına düzenlenerek veli veya vasi tarafından imzalanır. Vergi kimlik numarası çocuk veya kısıtlı adına alınır.” denilmektedir.

Diğer taraftan, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 37 nci maddesinde, her türlü ticari ve sınaî faaliyetlerden doğan kazançların ticari kazanç olduğu belirtildikten sonra, ticari kazancın, Vergi Usul Kanunu hükümlerine ve Gelir Vergisi Kanununda yazılı gerçek (bilanço veya işletme hesabı esası) veya basit usullere göre tespit edileceği hükme bağlanmıştır.

Aynı Kanunun 46 ncı maddesinin birinci fıkrasında, ”47 ve 48 inci maddelerde yazılı şartları topluca haiz olanların ticari kazançları basit usulde tespit olunur.” hükmü yer almakta olup, maddenin son fıkrasında,  “…Herhangi bir şekilde gerçek usulde vergilendirilecek olanlar ve gerçek usulde vergilendirilen mükellefler, bir daha hiç bir şekilde basit usule dönemezler. Bu kişilerin aynı türden iş yapan eş ve çocukları da bu faaliyetleri nedeniyle basit usulden yararlanamazlar.” hükmüne yer verilmiştir.

Aynı Kanunun “Basit Usule Tabi Olmanın Genel Şartları” başlıklı 47 nci maddesinin 1 numaralı fıkrasında ” Kendi işinde bilfiil çalışmak veya bulunmak (işinde yardımcı işçi ve çırak kullanmak, seyahat, hastalık, ihtiyarlık, askerlik, tutukluluk ve hükümlülük gibi zaruri ayrılmalar dolayısıyla geçici olarak bilfiil işinin başında bulunmamak bu şartı bozmaz. Ölüm halinde iş sahibinin dul eşi veya küçük çocukları namına işe devam olunduğu takdirde, bunların bilfiil işin başında bulunup bulunmamalarına bakılmaz.) ” hükmü yer almaktadır.

Ayrıca, hakkınızda yapılan sicil sorgulamasında … Vergi Dairesi Müdürlüğü’nde 2000-2003 yılları arasında “Tüp Gaz Perakende Ticareti” faaliyetiniz nedeniyle, gerçek usul gelir vergisi mükellefiyetinizin olduğu  tespit edilmiştir.

            Bu açıklamalar uyarınca, oğlunuz …’ın yaşının küçük olması sebebiyle muvafakatname ile iş ve işlemlerini onun adına velisi olarak sizin yürütmeniz mümkün olup, oğlunuzun Gelir Vergisi Kanununun 47 nci maddesinde yer alan  “işin başında bilfiil bulunma” şartını ihlal etmesi nedeniyle, gerçek usulde vergilendirilmesi gerekmektedir.


Özelge: Ölüm halinde faaliyete devam eden engelli mirasçıların vergisel yükümlülükleri hak.

T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
 İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

Sayı

:

62030549-120[37-2016/968]-862822

27.09.2018

Konu

:

Ölüm halinde faaliyete devam eden engelli mirasçıların vergisel yükümlülükleri.

İlgi

:

21/11/2016 tarih ve 1179938 evrak kayıt numaralı özelge talep formunuz.

İlgide kayıtlı özelge talep formu ekindeki dilekçede, eşinizin 02/07/2012 tarihinde vefat ettiği, vasisi olduğunuz  2 zihinsel engelli oğlunuzun bulunduğu, eşinizden dolayı ticari taksi işletmeciliği işinin devam etmesi nedeniyle çocuklarınızın da vergi mükellefi olduğu ancak; yalnızca şahsınızın  mükellef olmasının mümkün olup olmadığı hususunda bilgi talep edildiği anlaşılmaktadır.

Konu ile ilgili olarak Şişli Vergi Dairesi Müdürlüğünden alınan 15/12/2016 tarih ve 37657 sayılı yazıda, …………….……..’ın 02/07/2012 tarihinde vefat ettiği, tarafınızca ………………….. ve ……………………….’ın vasisi olarak 05/12/2012 tarih ve 86680, 86683, 86686. sayılı işe başlama bildiriminize istinaden ………………… vergi kimlik numarası ile ………………… adına, …………………. vergi kimlik numarası ile …………..…..… adına 02/07/2012 tarihinden itibaren taksi ile yolcu taşımacılığı faaliyeti ile ilgili olarak m..ükellefiyet tesis edildiği, şahsınızın da vefat öncesi dönemde farklı faaliyet konusuyla gelir vergisi mükellefiyeti bulunduğu, 02/07/2012 tarihi itibariyle de şahsınız, ………..……… ve …………………. adına adi ortaklık tesis edildiği anlaşılmış olup; Başkanlığımız görüşü aşağıda açıklanmıştır.

GELİR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununun 37 nci maddesinde “Her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançlar ticari kazançtır.” hükmüne yer verilmiştir.

Mezkur Kanunun Değer Artış Kazançlarının açıklandığı Mükerrer 80 inci maddesinin 4 numaralı bendinde, ortaklık haklarının veya hisselerinin elden çıkarılmasından doğan kazançların değer artış kazancı olarak vergiye tabi tutulacağı hüküm altına alınmış, 81 inci  maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde ise ferdi bir işletmenin sahibinin ölümü halinde, kanuni mirasçılar tarafından işletmenin faaliyetine devam olunması ve mirasçılar tarafından işletmeye dahil iktisadi kıymetlerin kayıtlı değerleriyle (bilanço esasına göre defter tutuluyorsa bilançonun aktif ve pasifiyle bütün halinde) aynen devir alınması halinde değer artış kazancının hesaplanmayacağı hükme bağlanmıştır.

Bu hükümler çerçevesinde, ferdi bir işletmenin sahibinin ölümü halinde ölüm tarihi itibariyle ticari işletmenin faaliyetini durdurduğu kabul edilmektedir. Dolayısıyla ölüm nedeniyle faaliyeti durdurulan ticari işletmenin mirasçılara kayıtlı değerleriyle aynen devir alınarak işletmenin faaliyetine devam edilmesi durumunda, bu devir işleminde değer artış kazancı hesaplanmayacaktır.

Ancak murisin ölümüyle mirasçılara intikal eden işletmenin faaliyetine mirasçılar tarafından devam edilmesi halinde, miras ortaklığının adi ortaklık olarak faaliyette bulunduğu kabul edilerek mirasçılar için ölüm tarihi itibariyle ticari kazanç bakımından mükellefiyet tesis edilmesi gerekmektedir.

Bu durumda; ….……………..’ın ölümüyle sizin ve çocuklarınız …….………….. ve ……………….…… tarafından taksi ve yolcu taşımacılığı faaliyetine devam edilmesi nedeniyle 01/01/2012 tarihinden itibaren ortaklar adına ticari kazanç bakımından mükellefiyet tesisinin yapıldığı anlaşılmış olup çocukların söz konusu hisselerini  size veya başka kimselere satmak (devretmek) suretiyle elden çıkarmaları durumunda ancak mükellefiyetlerinin sonlandırılabileceği, ayrıca elde edilen kazancın ise değer artış kazancı olarak vergilendirilmesi gerekeceği tabiidir.

Diğer taraftan, vasisi olduğunuz çocuklarınıza ait miras paylarının tarafınıza devri ile ilgili yargı kararının olması halinde adi ortaklık olarak tesis edilen mükellefiyetin terkin edilerek adınıza mükellefiyet tesis edilmesi mümkündür.

VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN :

“213 sayılı Vergi Usul Kanununun;

– 8 inci maddesinde, “Mükellef vergi kanunlarına göre kendisine vergi borcu terettübeden gerçek veya tüzelkişidir. Vergi sorumlusu, verginin ödenmesi bakımından, alacaklı vergi dairesine karşı muhatap olan kişidir… ”

– 9 uncu maddesinde, “Mükellefiyet ve vergi sorumluluğu için kanuni ehliyet şart değildir…”,

– 10 uncu maddesinde, “Tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevler kanuni temsilcileri, tüzel kişiliği olmayan teşekkülleri idare edenler ve varsa bunların temsilcileri tarafından yerine getirilir.”,

– 12 nci maddesinde, “Ölüm halinde mükelleflerin ödevleri mirası reddetmemiş kanuni ve mansup mirasçılarına geçer. Ancak, mirasçılardan her biri ölünün vergi borçlarından miras hisseleri nispetinde sorumlu olurlar.”,

– 16 ncı maddesinde,”Vergi kanunlarında hüküm bulunmayan hallerde ölüm dolayısıyla mirasçılara geçen ödevlerin yerine getirilmesinde bildirme ve beyanname verme sürelerine üç ay eklenir.”

hükümleri yer almaktadır. Ayrıca aynı Kanunun 160 ıncı maddesinde, işi bırakmanın bildirilmesi düzenlenmiş, 164 üncü maddesinde ise ölümün işi bırakma hükmünde olduğu hükme bağlanmıştır.

Bunun yanı sıra, 2001/1 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu İç Genelgesinde; “… murisin ölümünden itibaren mirasçıların aynı işe aralıksız devam etmeleri halinde, ölüm tarihinin muris için işi bırakma, mirasçıları için ise işe başlama olarak kabul edilmesi, işe devam edecek olan mirasçıların ölüm tarihini takip eden 1 ay içinde bildirimde bulunmaları durumunda bildirimin zamanında yapıldığının kabul edilmesi ve mirasçıların mükellefiyetlerinin murisin ölüm tarihinden itibaren tesis edilmesi gerekmektedir.

Öte yandan, Vergi Usul Kanununun 257 nci maddesinde yer alan yetkiye istinaden, murisin mevcut defter ve belgelerinin ölüm tarihini içeren hesap dönemi sonuna kadar işe devam eden mirasçılar tarafından kullanılması uygun görülmüştür.

Bu durumda, murisin faaliyetine yönelik hesaplarının ölüm tarihi itibariyle kapatılması ve işe devam eden mirasçıların hesaplarının ise yeniden açılması gerekmektedir.

Ayrıca, işe devam eden mirasçıların söz konusu hesap döneminin son ayı içinde yeni hesap dönemi için kendi adlarına defter tasdik ettirmeleri ve usulüne uygun olarak belgelerini anlaşmalı matbaalara bastırmak veya notere tasdik ettirmek suretiyle kullanmaları gerektiği ise tabiidir.” denilmektedir.

Buna göre, murisin ölümünden itibaren mirasçıların aynı işe aralıksız devam etmeleri halinde mükellefiyetin ölüm tarihi itibarıyla sona erdirilerek varisler adına mükellefiyet tesis edilmesi gerekmektedir. Bu kapsamda, ölüm nedeniyle varislere intikal eden işletmenin faaliyetine bir veya birkaç varis tarafından devam edilmesi durumunda, diğer varislerin feragatnameyle muvafakat vermesi şartıyla sadece faaliyette bulunan varis veya varisler adına mükellefiyet tesis edilmesi icap etmektedir.

Diğer taraftan, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun “Mirastan Feragat Sözleşmesi” başlıklı 528 inci maddesinde, “Miras bırakan, bir mirasçısı ile karşılıksız veya bir karşılık sağlanarak mirastan feragat sözleşmesi yapabilir. Feragat eden, mirasçılık sıfatını kaybeder.” hükmü yer almakta olup, mirastan feragat sözleşmesi, miras bırakan ile mirasçılardan biri veya birkaçı arasında, mirasçı veya mirasçıların miras haklarından feragat ettiklerine ilişkin akdedilen ölüme bağlı bir tasarruftur. Mirasçılık sıfatının yitirilmesi nedenlerinden biri de mirastan feragattir. Miras bırakan bir mirasçısı ile karşılıksız veya bir karşılık sağlanarak mirastan feragat sözleşmesi yapabilir. Mirastan feragat sözleşmesinin geçerli olması için miras sözleşmeleri gibi resmi vasiyetname şeklinde düzenlenmesi gerekir. Türk Medeni Kanununun 545 inci maddesi gereğince sözleşmenin tarafları, arzularını resmi memura aynı zamanda bildirirler ve düzenlenen sözleşmeyi memurun ve iki tanığın huzurunda imzalarlar. Bu anlaşma ancak miras bırakan ile mirasçı arasında yapılabileceğinden miras bırakanın katılmadığı bir sözleşmenin mirastan feragat sözleşmesi olarak değerlendirilmesi mümkün değildir.

Uygulamada her ne kadar noterlerin mirastan feragat sözleşmesi adı altında sözleşme düzenledikleri görülse de mirasçıların miras bırakanın ölümünden sonra miras paylarını diğer mirasçılara temlikleri miras payının devri sözleşmesi niteliğinde olup mirasçının veya muhtemel mirasçının miras payını diğer mirasçılardan birine veya birkaçına ya da üçüncü bir şahsa ivazlı veya ivazsız olarak devretmeyi borçlandığı sözleşmeye “Miras Payının Devri Sözleşmesi” denir. Miras payının devri sözleşmesi mirastan feragat sözleşmesine benzemekle beraber feragat sözleşmesinden farklıdır. Mirastan feragat sözleşmesi miras bırakan ile mirasçı (özellikle saklı pay sahibi mirasçı) arasında yapılan ve mirasçının miras hakkından vazgeçmesine ilişkin bir sözleşmedir. Miras payının devri sözleşmesi ise miras bırakan tarafından değil, mirasçılardan biri tarafından, diğer mirasçılar veya üçüncü şahısla yapılan bir sözleşmedir. Devir mirasçılar arasında yapılması halinde Miras Hukuku hükümleri, devralanın üçüncü şahıs olması halinde ise Borçlar Kanunu hükümleri uygulanır.

Bunun yanı sıra, sınırlı ehliyetsizler satım, kira, eser (istisna) ve hizmet sözleşmeleri gibi kendilerini borç altına sokan işlemleri bizzat yapamazlar. Kural olarak bu gibi hukuki işlemler sınırlı ehliyetsizler adına onların kanuni temsilcileri tarafından yapılır. Sınırlı ehliyetsizler bu gibi işlemleri ancak kanuni temsilcilerinin rızası ile yapabilirler. Sınırlı ehliyetsizler bazı işlemleri (önemli bağışlamalar, vakıf kurma ve kefalet) ise hiç yapamazlar; yani bunları ne bizzat, ne de kanuni temsilcilerinin rızasıyla yapmaları mümkündür. Hatta yasal temsilciler dahi bu işlemleri sınırlı ehliyetsiz adına yapamazlar. Bu çerçevede kanuni temsilci çocuğun mallarını vakfedemez, onun malvarlığından önemli bağışlarda bulunamaz ve başkasının borcu için çocuk adına kefil olamaz. (TMK m.342/III, 449)

Ayrıca, Medeni Kanunun;

– 327 nci maddesine göre, çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderler ana ve baba tarafından karşılanır. Ana ve baba, yoksul oldukları veya çocuğun özel durumu olağanüstü harcamalar yapılmasını gerektirdiği takdirde ya da olağandışı herhangi bir sebebin varlığı halinde, hakimin izniyle çocuğun mallarından onun bakım ve eğitimine yetecek belli bir miktar sarf edebilirler.

– 356 ncı maddesine göre ise, olağan ihtiyaçlar gerektirdiği ölçüde sermaye biçiminde ödemeler, tazminatlar ve benzeri edimler çocuğun bakımı için kısmen kullanılabilir. Çocuğun bakımı, yetiştirilmesi ve eğitimi için zorunluluk varsa hakim, ana ve babaya belirlediği miktarlarda çocuğun diğer mallarına da başvurma yetkisini tanıyabilir.

Velayet devam ettiği sürece ana ve baba, çocuğun mallarını yönetme hakkına sahiptirler. Çocuğun mallarını yönetme hakkı aynı zamanda ana ve baba için bir yükümlülüktür. Bu çerçevede, velayet hakkına sahip ana ve baba çocuğun mallarında serbestçe tasarruf edebilirler; onların vasiler gibi hakimden izin alma zorunlulukları yoktur. Veli ile vasi arasındaki en önemli fark, velinin çocuğun mallarının satılmasında vasi gibi hakimden izin almak zorunda olmamasıdır. Vasi, çocuğun taşınır veya taşınmaz mallarında satış yoluyla elde edeceği ikame değeri (satış bedelini) çocuğun ihtiyaçları için harcayıp tüketebilme hususunda hakimden izin almak durumundadır.

Yukarıdaki hüküm ve açıklamalara göre, mükellefin ölümü işi bırakma hükmünde olup faaliyetine yönelik hesaplarının ölüm tarihi itibariyle kapatılması ve işe devam eden mirasçıların hesaplarının ise yeniden açılması, murisin ölüm tarihi ile varislerden biri veya bir kaçının mükellefiyet tesis ettirdiği tarih arasındaki dönemde mirasçılarca faaliyette bulunulmuş ise mirasçıların adi ortaklık halinde faaliyet gösterdiğinin kabul edilmesi ve adi ortaklık hükümlerine göre mükellefiyet tesis edilmesi gerekmektedir.

Öte yandan, ölüm nedeniyle varislere intikal eden işletmenin faaliyetine sadece bir varis olarak devam edebilmeniz için diğer mirasçılar olan ve vasisi olduğunuz engelli ……………….……. ve ……….………….’ın adi ortaklıktaki miras paylarının tarafınıza devrini müteakiben, murisin ölüm tarihi itibarıyla faaliyete devam eden mirasçı konumunda olan adınıza mükellefiyet tesis edilmesi ve faaliyete devam etmeyen diğer mirasçılar (…………………….ve …………………) adına adi ortaklık şeklinde tesis edilen mükellefiyetin terkin edilmesi mümkün bulunmaktadır.”


Kaynak: GİB, İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/oyunculuk-yapan-kucuk-cocuk-icin-tesis-ettirilen-mukellefiyet-icin-faturalar-kucuk-cocuk-adina-alinmalidir/feed/ 0
Diyetisyenlik faaliyetinde KDV oranı nedir? https://www.muhasebenews.com/diyetisyenlik-faaliyetinde-kdv-orani-nedir/ https://www.muhasebenews.com/diyetisyenlik-faaliyetinde-kdv-orani-nedir/#respond Wed, 27 Jul 2022 14:30:37 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=129562 Diyetisyen olarak serbest meslek erbabı olan müşterimizin düzenleyeceği serbest meslek makbuzundaki KDV oranı %8 mi %18 mi olmalıdır? Sağlık bakanlığından izin almadan kdv oranı % 18 mi olmalıdır?

% 18 KDV oranı uygulanacaktır.


Diyetisyen ve beslenme uzmanlığı faaliyetlerinde KDV oranı hk.

T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
Antalya Vergi Dairesi Başkanlığı
(Mükellef Hizmetleri Gelir Grup Müdürlüğü)

Sayı

:

76464994-130[KDV.2017.217] – 161346

18.09.2018

Konu

:

Diyetisyen ve beslenme uzmanlığı faaliyetlerinde KDV oranı

İlgi

:

01.11.2017 tarihli özelge talep formunuz.

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, diyetisyen ve beslenme uzmanlığı kapsamında verilen hizmetlere uygulanması gereken katma değer vergisi (KDV) oranı sorulmaktadır.

KDV oranları, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 28 inci maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak yayımlanan 2007/13033 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı (BKK) eki (I) sayılı listede yer alan teslim ve hizmetler için % 1, (II) sayılı listede yer alan teslim ve hizmetler için % 8, bu listelerde yer alanlar hariç olmak üzere vergiye tabi işlemler için % 18 olarak tespit edilmiştir.

Söz konusu BKK eki (II) sayılı listenin B/21 inci sırasında; “İlgili Bakanlıklar ya da kanunlarla izin verilen gerçek veya tüzel kişiler tarafından yerine getirilen insan veya hayvan sağlığına yönelik koruyucu hekimlik, teşhis, tedavi ve rehabilitasyon hizmetleri (hayvan ırkının ıslahına yönelik hizmetler dahil) ile bu hizmetleri ifa edenlere hekimlerce veya hekimler vasıtasıyla verilen hizmetler, ambulans hizmetleri” hükmüne yer verilmiş ve bu hizmetlerin % 8 oranında KDV’ye tabi tutulması öngörülmüştür.

Bu itibarla, ilgili bakanlıklar veya kanunlarla verilen izinler çerçevesinde ifa ediliyor olması şartıyla diyetisyen ve beslenme uzmanlığı kapsamında verilen hizmetlerin, söz konusu Kararname eki (II) sayılı listenin B/21 inci sırası kapsamında değerlendirilmesi mümkündür.

Bu bağlamda, anılan hizmetlerin mahiyeti konusunda Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğünden alınan ……. tarihli ve .… sayılı cevabi yazıda, diyetisyen ve beslenme uzmanlığı hizmetlerinin; koruyucu hekimlik, teşhis, tedavi ve rehabilitasyon hizmetleri kapsamında, ekip hizmeti şeklinde değerlendirildiği (tıp doktorları ve diyetisyenler tarafından) ve başka meslek gruplarınca verilemeyeceği belirtilmiştir.

Ayrıca, 1219 sayılı Tababet ve Şuabatı San’atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanunun Ek 13/ç maddesinde ” Diyetisyen; beslenme ve diyetetik alanında lisans eğitimi veren fakülte veya yüksekokullardan mezun; sağlıklı bireyler için sağlıklı beslenme programları belirleyen, hastalar için tabibin yönlendirmesi üzerine gerekli beslenme programlarını düzenleyen, toplu beslenme yerlerinde beslenme programları hazırlayan ve besin güvenliğini sağlayan sağlık meslek mensubudur.” tanımına yer verilmiştir.

22.05.2014 tarihli ve 29007 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Sağlık Bakanlığı Personeli İş ve Görev Tanımlarına Dair Yönetmeliğin Ek 1/A-ç maddesinde, diyetisyenin; hekimin yönlendirmesi ile hastalar için gerekli beslenme programlarını düzenleyeceği, bireylerin hastalığına, antropometrik ölçümlerine, laboratuar bulgularına ve tedavisine uygun olarak besin öğesi gereksinmelerini belirleyeceği, diyet tedavilerini ve beslenme eğitimi hizmetlerini planlayacağı, uygulayacağı ve izleyeceği; Ek 1/A-d maddesinde ise hastaların sağlık kuruluşlarında hastane malnütrisyonuna maruz kalmamaları için gerekli önlemleri alacağı, hastaların diyet ve normal yemekleri ile ilgili istek ve eğilimlerini tespit ederek, yemek listelerini tabibin tespit ettiği esaslar içinde kalmak suretiyle hazırlayacağı ve hastayı yemek rejimi hususunda eğiteceği, hastaların yemeklerini yiyip yemediklerini kontrol ederek tüketmiş olduğu besinler hakkında gerekirse tabibe bilgi vereceği ifade edilmiştir.

Buna göre, diyetisyen ve beslenme uzmanlığı kapsamında verilen hizmetlere; yukarıda belirtilen şartları taşıması kaydıyla % 8 oranında, bu şartları taşımaması durumunda ise genel oranda (% 18) KDV uygulanması gerekmektedir.


Kaynak: GİB Özelge, İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/diyetisyenlik-faaliyetinde-kdv-orani-nedir/feed/ 0
Mühendisler işletme defteri tutabilir mi? https://www.muhasebenews.com/muhendisler-isletme-defteri-tutabilir-mi/ https://www.muhasebenews.com/muhendisler-isletme-defteri-tutabilir-mi/#respond Thu, 16 Dec 2021 04:30:36 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=116875 Mühendislik danışmanlık firması 2. sınıf mükellef işletme defteri mi olur? 

Doktor, mühendis, mali müşavir, avukat, mimar, diş hekimi vb. Bunlar Serbest meslek erbabıdır.
Elde ettikleri kazanç Serbest meslek kazancıdır. 


Tutacakları Defter ise; serbest meslek kazanç defteri, kullanacakları belge ise E-Smm’dir.

Özelge: Harita ve kadastro mühendisinin vergilendirilmesi ve belge düzeni hk.

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü

Sayı : 11395140-019.01-1319 23/08/2013
Konu : Harita ve kadastro mühendisinin vergilendirilmesi ve belge düzeni.  

 

         İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, harita ve kadastro mühendisi olarak faaliyet göstermek üzere evinizi iş adresi göstererek mükellefiyet tesis ettirdiğiniz, anlaşmalı matbaada serbest meslek makbuzu bastırmanız gerekirken sehven fatura bastırdığınız, …’ye doğrudan temin usulü ile hizmet sunduğunuz ve düzenlediğiniz faturalarda hesaplanan katma değer vergisinin tevkifata tabi tutulduğu belirtilerek, belge düzeni ile serbest meslek makbuzu düzenlemeniz durumunda katma değer vergisi tevkifat uygulaması hususlarında Başkanlığımızdan görüş talep edilmektedir

            I-GELİR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

         193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 61 inci maddesinde, “Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlarla sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

         Ücretin, ödenek, tazminat, kasa tazminatı, mali sorumluluk tazminatı, tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez”  hükmü yer almıştır.

         Diğer taraftan, Gelir Vergisi Kanununun 37 nci maddesinde; her türlü ticari ve sınai faaliyetten doğan kazançların ticari kazanç olduğu belirtilmiş, aynı Kanunun 65 nci maddesinde; “Her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançlar serbest meslek kazancıdır. Serbest meslek faaliyeti; sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır.” hükmüne yer verilmiştir.

         Serbest meslek faaliyetinde ana unsur, faaliyetin sermayeden çok, kişisel çalışmaya, ilmi ya da mesleki bilgi ve ihtisasa dayanmasıdır. Bu unsur, serbest meslek faaliyetini ticari faaliyetten ayıran en önemli özelik olup, söz konusu faaliyetlerden elde edilen kazançların daha çok emek ürünü olduğunu göstermesi, yalnızca emeğe dayanan organizasyon yeterli olmadığı gibi aynı zamanda geliri doğuran emeğin, ilmi veya mesleki bilgi ve ihtisasa dayanması koşulu da aranmaktadır.

         Buna göre, harita ve kadastro mühendisliği faaliyetinizin sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi ve mesleki bilgiye veya ihtisasa bağlı olarak şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılması halinde, bu faaliyetinizden dolayı elde edeceğiniz kazanç serbest meslek kazancı olarak değerlendirilerek, serbest meslek kazancının tespitine ilişkin hükümlere göre vergilendirilmesi gerekmektedir.

         Öte yandan bir hizmet akdi ile işverenin emir ve talimatları doğrultusunda devamlılık ve bağlılık arz edecek şekilde çalışmanız halinde ise yapılan ödemelerin ücret olarak vergilendirilmesi gerekeceği de tabiidir.

             II- KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN    

         3065 Sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 9 uncu maddesinde, gerekli görülen hallerde vergi alacağının emniyet altına alınması amacıyla vergiye tabi işlemlere taraf olanları verginin ödenmesinden sorumlu tutma konusunda Bakanlığımıza yetki verilmiştir.

         Bu yetkiye dayanarak yayımlanan 117 Seri No’lu KDV Genel Tebliğinin “3.1. Kısmi Tevkifatın Mahiyeti ve Tevkifat Uygulayacak Alıcılar” bölümünde; kısmi tevkifatın mahiyeti ve tevkifat uygulayacak alıcılar açıklanmıştır.

         Yine 63 No’lu KDV Sirküleri’nin “2.2.2.2. Etüt, Plan-Proje, Danışmanlık, Denetim ve Benzeri Hizmetler” başlıklı bölümünde; “117 Seri No’lu KDV Genel Tebliği’nin ‘3.2.2′ bölümünde, Tebliğin (3.1.2/b) ayırımında sayılanlara karşı ifa edilen etüt, plan-proje, danışmanlık, denetim ve benzeri hizmetlerde alıcılar tarafından 9/10 oranında KDV tevkifatı uygulanacağı ifade  edilmiştir.

         Bu kapsama;

         – Piyasa etüt-araştırma,

         – Ekspertiz,

         – Plan-proje,

         – Teknik, ekonomik, mali ve hukuki alanda sunulan danışmanlık, müşavirlik, denetim ve benzeri hizmetler girmektedir.

         Yapım işlerinden bağımsız ve ayrı olarak verilen mimarlık, mühendislik, etüt, plan, proje, harita (kadastral harita dahil), kadastro, imar uygulama, her ölçekte imar planı hazırlama ve benzeri hizmetler bu bölüm kapsamında değerlendirilecektir.” denilmektedir.

         Tebliğin “3.4.2. Belge Düzeni” başlıklı bölümünde; “3.4.2.1. Tevkifata tabi işlemler dolayısıyla satıcılar tarafından düzenlenecek belgelerde; ‘İşlem Bedeli, Hesaplanan KDV, Tevkifat Oranı, Alıcı Tarafından Tevkif Edilecek KDV Tutarı, Tevkifat Dahil Toplam Tutar ve Tevkifattan Sonra Tahsil Edilmesi Gereken Toplam Bedel (Tevkifat Hariç Toplam Tutar)” ayrıca gösterilecektir.

         Bu fatura satıcı açısından, işlem bedeli üzerinden hesaplanan KDV’ye tevkifat uygulandığını tevsik eden belge mahiyetini de taşımaktadır.

         Faturaya, borçlanılan miktar olarak rakam ve yazı ile tevkifattan sonra kalan tutar yazılacaktır.

         Örnek:

         KDV hariç 3.000 ¨ tutarındaki %18 oranında KDV’ye tabi bir işlem 5/10  oranında KDV tevkifatına tabidir. Bu işleme ait fatura aşağıdaki şekilde düzenlenecektir.

         İşlem Bedeli                                :  3.000 ¨

         Hesaplanan KDV                       : 540 ¨

         Tevkifat Oranı                            :   5/10

         Alıcı tarafından Tevkif Edilecek KDV : 270 ¨

         Tevkifat Dahil Toplam Tutar      :  3.540 ¨

         Tevkifat Hariç Toplam Tutar      :  3.270 ¨

         Yalnız Üçbinikiyüzyetmiş Türk Lirasıdır.

         3.4.2.2. Tevkifata tabi tutulan işlemlerle tevkifat uygulaması kapsamında bulunmayan işlemlerin birlikte yapılması halinde bu işlemlerin tek fatura ile belgelendirilmesi mümkündür.

         Bu durumda, tevkifata tabi işlem bedeli ve bu bedel üzerinden hesaplanan KDV ile tevkif edilen KDV tutarı fatura üzerinde ayrıca gösterilecektir. Bu şekilde yapılan faturalamalarda da tevkifat uygulaması kapsamındaki işlem bedelinin KDV dahil tutarının Tebliğin (3.4.1.2) bölümünde belirlenen alt sınırı aşıp aşmadığı dikkate alınacak, aşmıyorsa tevkifat uygulanmayacaktır.” denilmektedir.

         Buna göre, tarafınızca …’ye verilen hizmetin danışmanlık ve denetim hizmeti olması halinde hizmet bedeli üzerinden hesaplanan vergiye 9/10 oranında tevkifat uygulanması ve tevkifatın serbest meslek makbuzunda yukarıda belirtilen (117 No’lu Tebliğin 3.4.2. bölümünde yapılan) açıklamalar çerçevesinde gösterilmesi gerekmektedir.

            III- VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN

         213 sayılı Vergi Usul Kanununun 172 nci maddesi ile serbest meslek erbabına defter tutma mecburiyeti getirilmiş, 210 uncu maddesinde serbest meslek erbabının serbest meslek kazanç defteri tutacağı hüküm altına alınmış, 236 ncı maddesinde ise ” Serbest meslek erbabı, mesleki faaliyetlerine ilişkin her türlü tahsilatı için iki nüsha serbest meslek makbuzu tanzim etmek ve bir nüshasını müşteriye vermek, müşteride bu makbuzu istemek ve almak mecburiyetindedir.” hükmüne yer verilmiştir.

         Buna göre; harita ve kadastro mühendisliği faaliyetinin bir işverene bağlı olmaksızın, sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi ve mesleki bilgiye veya ihtisasa bağlı olarak şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabınıza yapılması halinde, bu faaliyetten elde edilen kazancın serbest meslek kazancı olarak değerlendirilmesi gerektiğinden serbest meslek kazanç defteri tutmanız ve mesleki faaliyetinize ilişkin her türlü tahsilatınız için serbest meslek makbuzu düzenlemeniz gerekmektedir.

2020 yılında işletme defteri olan bir mükellefim, 31/12/2020 tarihinde yüklü bir fatura kesmiş ve bize şimdi ulaşmıştır. Bu faturaların kayda alınması durumunda 1.sınıf deftere geçtiğini fark ettik.  Ekim ayında yaptıracağımız defterin cezası nedir?

VUK 352. maddeye göre usulsüzlük cezası uygulanır.
Ceza tablosunu inceleyiniz. (2021 yılı Mali Rehberinde ceza tablosu vardır.)


Kaynak: ismmmo,GİB
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/muhendisler-isletme-defteri-tutabilir-mi/feed/ 0
Serbest meslek erbabı home-ofis olarak kullandığı konut için ödediği kredinin faizini gider yazabilir mi? https://www.muhasebenews.com/serbest-meslek-erbabi-home-ofis-olarak-kullandigi-konut-icin-odedigi-kredinin-faizini-gider-yazabilir-mi/ Sun, 23 May 2021 23:25:40 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=104067 Serbest meslek erbabının kredi kullanarak aldığı ve home-ofis olarak kullandığı gayrimenkul için ödediği faizlerin gider kaydı

 

T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

Sayı

:

38418978-120[68-12/4]-3

02/01/2013

Konu

:

Serbest meslek erbabının kredi kullanarak aldığı ve home-ofis olarak kullandığı gayrimenkul için ödediği faizlerin gider kaydı

            İlgide kayıtlı özelge talep formunda, bankadan kredi kullanarak satın aldığınız konutunuzda home office olarak serbest meslek faaliyetinizi yürüttüğünüz belirtilerek,  kullanılan kredi için ödediğiniz faizlerin gider kaydı ve adres değişikliği halinde gider kaydı yapılıp yapılamayacağı hususlarında Başkanlığımızdan görüş talep edilmektedir.

            213 sayılı Vergi Usul Kanununun “Amortisman mevzuu” başlıklı 313’üncü maddesinin birinci fıkrasında “İşletmede bir yıldan fazla kullanılan ve yıpranmaya, aşınmaya veya kıymetten düşmeye maruz bulunan gayrimenkullerle 269’uncu madde gereğince gayrimenkul gibi değerlenen iktisadi kıymetlerin, alet, edavat, mefruşat, demirbaş ve sinema filmlerinin birinci kısımdaki esaslara göre tespit edilen değerinin bu Kanun hükümlerine göre yok edilmesi amortisman mevzuunu teşkil eder.” hükmüne, 262’nci maddesinde “Maliyet bedeli, iktisadi bir kıymetin iktisap edilmesi veyahut değerinin arttırılması münasebetiyle yapılan ödemelerle bunlara müteferri bilumum giderlerin toplamını ifade eder.” hükmüne yer verilmiş, Kanunun 269’uncu maddesinde de iktisadi işletmelere dahil bilumum gayrimenkullerin maliyet bedeli ile değerleneceği belirtilmiştir.

            Konuyla ilgili olarak 163 ve 334 Sıra No’lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğlerinde, amortismana tabi iktisadi kıymetlerin iktisabında kullanılan krediler nedeniyle ödenen faizlerin iktisadi kıymetin maliyet bedeline eklenecek kısmı ile doğrudan gider yazılacak kısmının tespitinde uygulanacak esaslar açıklanırken, iktisadi kıymetin aktifleştirme işleminin gerçekleştiği dönemin sonuna kadar oluşan kısmının maliyetle ilişkilendirilmesi, aktifleştirildikten sonraki döneme ilişkin olanların ise maliyet bedeline eklenilmesi veya doğrudan gider yazılması hususunda mükelleflerin serbest oldukları belirtilmiştir.

            Bu itibarla, serbest meslek faaliyetinizde kullandığınız gayrimenkulün iktisabı için kullandığınız banka kredisi dolayısıyla ödenen faizlerin, gayrimenkulün aktife alındığı hesap dönemi sonuna kadar olan kısmının maliyete intikal ettirilmesi zorunlu olup, sonraki dönemlerde ödenen kredi faizlerinin ise maliyete intikal ettirilmesi veya doğrudan gider olarak indirilmesi mümkün bulunmaktadır.

            Öte yandan 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununun 68 inci maddesinin 1 inci fıkrasında; “Mesleki kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için ödenen genel giderler (İkametgâhlarının bir kısmını iş yeri olarak kullananlar, ikametgâh için ödedikleri kiranın tamamı ile ısıtma ve aydınlatma gibi diğer giderlerin yarısını indirebilirler. İş yeri kendi mülkü olanlar kira yerine amortismanı, ikametgâhı kendi mülkü olup bunun bir kısmını iş yeri olarak kullananlar amortismanın yarısını gider yazabilirler.)”  hükmüne yer verilmiştir.

            Buna göre,  banka kredisi kullanarak iktisap ettiğiniz konutunuzu home office olarak kullanmanız nedeniyle, söz konusu konutunuz için hesaplanacak amortismanların ve ödenecek faizlerin yarısının serbest meslek kazancından indirilmesi mümkün olup,  kredi ile satın aldığınız konutunuzun işyeri olarak kullanılmaması halinde ise söz konusu  konuta ilişkin olarak hesaplanacak amortismanların ve ödenen faizlerin gider olarak indirilemeyeceği tabiidir.


Kaynak: GİB Özelge
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
Avukatların KDV ile imtihanı https://www.muhasebenews.com/avukatlarin-kdv-ile-imtihani/ https://www.muhasebenews.com/avukatlarin-kdv-ile-imtihani/#respond Mon, 12 Apr 2021 01:00:02 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=107539

Dr. Numan Emre ERGİN
Avukat, YMM, E. Hesap Uzmanı
n.emre.ergin@hotmail.com


Yargının üç saç ayağından biri olan savunma makamını temsil eden avukatlar, son zamanlarda maalesef üzücü olaylarla gündemde yer etmektedirler. Bir zamanlar sağlık çalışanlarına yapılan saldırıların yer aldığı haberler, yerini maalesef bugünlerde avukatlara yapılan saldırılara bırakmıştır. Öncelikle hangi meslekten olursa olsun, evine ekmek götürmek için çalışan insanlara, sırf işini yapıyor diye yapılan bu menfur saldırıları kınıyor, saldırılarda hayatını kaybedenlere rahmet, yaralananlara acil şifalar diliyorum. Daha medeni bir ülkede yaşayabilme ümidimizi kaybetmemek dileğiyle…

Bu tatsız girişten sonra, bu yazımda son dönemde yapılan bazı mevzuat değişikliklerinin avukatların vergilendirilmesine olan etkisini değerlendireceğim. Avukatlık, Avukatlık Kanunu uyarınca kamu hizmeti ve serbest bir meslektir. Bu nedenle avukatlar, ücretli olarak çalışmadıkları sürece, serbest meslek erbabı olarak vergilendirilirler. Bunun sonucunda serbest meslek defteri tutmak, verdikleri hizmetler nedeniyle serbest meslek makbuzu düzenlemek zorundadırlar. Halihazırda bu mükellefiyetler elektronik ortamda yerine getirilmektedirler.

Serbest meslek erbabının gelir vergisi açısından vergilendirilmesi Gelir Vergisi Kanunu (GVK)’nun 65-68. maddelerinde düzenlenmiştir. Söz konusu düzenlemeler uyarınca, avukatlar dahil serbest meslek erbabının vergilendirilmesinde “tahsilat esası” geçerlidir. Yani, tahsil edilen gelirlerden ödenen giderler düşüldükten sonra kalan net gelir üzerinden gelir vergisi hesaplanıp ödenir. Hizmetin, GVK’nın 94. maddesinde sayılanlara verilmesi halinde ödeme yapacak olan bu kişi veya kurumlar tarafından ödenecek brüt tutar üzerinden %20 oranında gelir vergisi stopajı yapılır. Yapılan bu stopaj, serbest meslek erbabının hesaplayacağı gelir vergisinden mahsup edilir, mahsup edilemeyen fazla stopaj müracaat üzerine iade edilir. Avukatlara yapılan ödemelerdeki (özellikle karşı vekalet ücretlerindeki) gelir vergisi stopajı uzun süre tartışmalı olmuş ve en son 311 seri numaralı Gelir Vergisi Genel Tebliği ile karşı vekalet ücretlerindeki gelir vergisi stopajına ilişkin belirsizlikler büyük oranda giderilmiştir. Özetle, karşı vekalet ücretinde ödemeyi yapanın (avukatın vekalet edip edip hizmet sunduğu taraf değil de davayı kaybedip dava giderlerini ödemek durumda kalan tarafın) kimliğine bağlı olarak stopaj yükümlülüğünün doğduğu bir sistem oturtulmuştur.

Avukatların serbest meslek erbabı olarak KDV karşısındaki durumu ise gelir vergisinden oldukça farklıdır. Zira gelir vergisi açısından tahsilat esası söz konusu iken KDV açısından tahakkuk esası geçerlidir. Diğer bir ifadeyle, sunulan hizmet nedeniyle alacak miktar ve tutar itibariyle kesinleşmişse (hizmet tamamlanıp ifa edilmişse) tahsilat olmasa da KDV açısından vergiyi doğuran olay gerçekleşmektedir. Bu noktada, avukatlıkta özellikle davalara ilişkin vekalet hizmetinde, hizmetin ne zaman tamamlanıp KDV’nin hesaplanması gerektiği konusu önem arz etmektedir. Bu noktada, yargılama devam edip kesin yargı kararı çıkıncaya kadar hizmetin devam ettiği ileri sürülebileceği gibi her bir yargı aşamasında (ilk derece, istinaf, temyiz) kısım kısım hizmet ifası gerçekleştiği de ileri sürülebilir. Kesin değerlendirmeyi, avukatla müvekkili arasında yapılan sözleşmeye bakarak yapmak en doğrusudur. Hizmet devam ederken veya başta tahsil edilen bir para varsa gelir elde edilmiş sayılır; ayrıca bu durumda serbest meslek makbuzu düzenlenmesi gerekeceğinden hizmet tamamlanmasa bile KDV Kanunu’nun 10/b maddesi uyarınca KDV de hesaplanması gerekecektir. (Hizmet tamamlanmadığından bu durumda KDV hesaplanmaması, makbuzun KDV’siz düzenlenmesi gerektiği de iddia edilebilir.)

Serbest meslek erbabının gelir vergisi ve KDV açısından farklı esaslara (tahsilat/tahakkuk) tabi olması, hizmetin verilip makbuzun düzenlendiği ancak tahsilatın yapılmadığı durumda, serbest meslek erbabının müşterisini finanse ettiği bir duruma neden olmaktadır. Avukatlar özelinde serbest meslek erbabının bir tacir olmadığı dikkate alındığında, bu ayrışmanın onlar açısından ne derece finansal sorunlara yol açabileceği ortadadır. Özel kişiler asındaki ilişkilerde tahsilat riskine Devletin müdahalesi elbette düşünülemez, ancak vergi kanunlarındaki düzenlemelerin de bu haksızlığa yol açtığı ortadadır. Hele ki avukatın tahsilat için muhatabı kamu kurumları ise konu daha da vahimleşmektedir. Adli yardım ile ceza yargılamalarında baronun avukat ataması, zorunlu arabuluculuk gibi durumlarda savcılık, Hazine veya Adalet Bakanlığı tarafından ödenen ücretler aylar sonra ödenmektedir. Bu durum ise avukatların Devleti finanse etmesi sonucunu doğurmaktadır. Bugün bu uygulamalardan ekseriyeti itibariyle mesleğinin başındaki avukatlar yararlanmakta olup finansman ihtiyacı içinde olduklarında şüphe yoktur. Bu nedenle, avukatların tahsil etmediği KDV’yi Devlete ödemesinin önüne geçecek bir düzenlemenin yapılması gerekmektedir. Peki bu düzenleme nasıl yapılabilir?

İlk alternatif, KDV Kanunu’nda değişiklik yapılarak avukatların sunduğu hizmetlerde KDV açısından vergiyi doğuran olayı tahsilata bağlayan bir düzenleme yapılmasıdır. Ancak, oturmuş bir KDV uygulamasında, KDV Kanunu’nun sistematiği ve belge düzenine olan bağlılığı dikkate alındığında bu ihtimalin düşük olduğunu, uygulanmasının da çeşitli zorluklar içerdiğini ve suiistimale de açık kapı bıraktığını kabul etmek gerekir. Bu nedenle, daha mümkün olan ikinci alternatifi dikkatinize sunuyorum: KDV tevkifatı.

Halihazırda yürürlükte olan KDV tevkifatı uygulaması ile yukarıda izah ettiğim sorunu aşmak mümkündür. KDV tevkifatı, detayları KDV Uygulama Genel Tebliğinde (KDVUGT) açıklanan ve Devletin KDV tahsilatını güvence altına almak ve hızlandırmak amacıyla uyguladığı bir müessesedir. Yakın zamanda yayımlanan 35 seri numaralı KDV Tebliğinde de KDV tevkifatına ilişkin önemli değişiklikler yapıldı. 1 Mart 2021 tarihli yazımda bu konuya ilişkin değerlendirmelerimi paylaşmıştım. Söz konusu Tebliğ ile avukatları da ilgilendiren değişiklikler yapılmış olup bu değişiklik sonrasında, 1 Mart 2021 tarihinden itibaren avukatların KDV tevkifatı karşısındaki durumu aşağıdaki gibidir.

KDVUGT’nin I/C-2.1.3.2.2 bölümündeki açıklamalar uyarınca “belirlenmiş alıcılara” karşı ifa edilen etüt, plan-proje, danışmanlık, denetim ve benzeri hizmetlerde alıcılar tarafından (9/10) oranında KDV tevkifatı uygulanmaktadır. Söz konusu düzenlemede “Avukatların hukuki ihtilaflarla ilgili olarak yargı mercileri nezdinde veya yargı kararlarının sonuçları ile ilgili olarak vekâlet akdi çerçevesinde (icra vb.) verdikleri hizmetler prensip olarak tevkifat kapsamına girmemektedir. Avukatların verdikleri danışmanlık hizmetleri ise tevkifata tabidir. Avukatlarla yapılan sözleşmede avukatlık ve danışmanlık hizmetleri birlikte yer alıyorsa, bu iki unsur ayrı ayrı ücretlendirilmediği takdirde, toplam sözleşme bedeli üzerinden tevkifat uygulanır.” açıklaması yer almaktadır.

Tebliğin; “Yukarıda Belirlenenler Dışındaki Hizmetler” başlıklı I/C-2.1.3.2.13 bölümünde; “KDV mükellefleri tarafından, 5018 sayılı Kanuna ekli cetveller kapsamındaki idare, kurum ve kuruluşlara ifa edilen ve yukarıda belirtilmeyen diğer bütün hizmet ifalarında söz konusu idare, kurum ve kuruluşlar tarafından (5/10) oranında KDV tevkifatı uygulanır.”, açıklaması, “Tevkifat Uygulamasında Sınır” başlıklı I/C-2.1.3.4.1 bölümünde ise “…Kısmi tevkifat uygulaması kapsamına giren her bir işlemin KDV dahil bedeli 1.000 TL’yi aşmadığı takdirde, hesaplanan KDV tevkifata tabi tutulmaz. Sınırın aşılması halinde ise tutarın tamamı üzerinden tevkifat yapılır…” açıklaması yer almaktadır.

Belirlenmiş alıcılar (KDV mükellefi olsun olmasın) ise Tebliğde aşağıdaki şekilde sayılmıştır:

• 5018 sayılı Kanuna ekli cetvellerde yer alan idare, kurum ve kuruluşlar, il özel idareleri ve bunların teşkil ettikleri birlikler, belediyelerin teşkil ettikleri birlikler ile köylere hizmet götürme birlikleri,

• Yukarıda sayılanlar dışındaki, kanunla kurulan kamu kurum ve kuruluşları,

• Döner sermayeli kuruluşlar,

• Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları,

• Kanunla kurulan veya tüzel kişiliği haiz emekli ve yardım sandıkları,

• Bankalar,

• Sigorta ve reasürans şirketleri,

• Sendikalar ve üst kuruluşları,

• Vakıf üniversiteleri,

• Mobil elektronik haberleşme işletmecileri,

• Büyükşehir belediyelerinin su ve kanalizasyon idareleri,

• Kamu iktisadi teşebbüsleri (Kamu İktisadi Kuruluşları, İktisadi Devlet Teşekkülleri),

• Özelleştirme kapsamındaki kuruluşlar,

• Türkiye Varlık Fonu ile alt fonlara devredilen kuruluşlar,

• Organize sanayi bölgeleri ile menkul kıymetler, vadeli işlemler borsaları dahil bütün borsalar,

• Yarıdan fazla hissesi doğrudan yukarıda sayılan idare, kurum ve kuruluşlara ait olan (tek başına ya da birlikte) kurum, kuruluş ve işletmeler,

• Payları Borsa İstanbul (BİST)A.Ş.’nde işlem gören şirketler,

• Kalkınma ve yatırım ajansları.

Yukarıdaki Tebliğ düzenlemeleri uyarınca, avukatların KDV tevkifatı karşısındaki durumu aşağıdaki gibi olmaktadır.

KDV tevkifatı konusunda uygulamada birçok tereddüt ortaya çıkmıştır. Bu tereddütlerin ortaya çıkması da Tebliğdeki düzenlemelerin yeterince açık olmamasından kaynaklanmaktadır. Öncelikle, tevkifatın olmadığı belirtilen “hukuki ihtilaflarla ilgili olarak yargı mercileri nezdinde veya yargı kararlarının sonuçları ile ilgili olarak vekâlet akdi çerçevesinde (icra vb.) verilen hizmetler” ifadesi yeterince açık değildir. Ben bu ifadeyi, avukatın vekalet ile yürüttüğü yargılama faaliyetine ilişkin (dava ve icra aşamasındaki) her türlü hizmeti kapsadığını düşünüyorum. Bu kapsamda, ceza hukukuna ilişkin süreçleri (soruşturma ve kovuşturma) de bu kapsamda değerlendirmek gerekir. İlamlı icranın bu kapsamda olduğunda şüphe yoktur. Ancak ilamsız icranın bu kapsamda olup olmadığı net değildir. İlamsız icrada yargı mercii ve yargı kararı olmadığından ifadenin kapsamı dışında olduğu iddia edilebilir. Bu durum ise ilamsız icra nedeniyle sunulan hizmetin KDV tevkifatına tabi olduğu sonucunu doğurur ki, bu hizmetin danışmanlık mı yoksa diğer bir hizmet mi olduğu ve hangi oranının uygulanacağı tartışmasına neden olmaktadır. Gelir İdaresi Başkanlığı’nın bu durumu açıklaması, gerekiyorsa Tebliğin ilgili kısmını yeniden düzenlenmesinde fayda bulunmaktadır.

Danışmanlık hizmetinin ne olduğu da vergi mevzuatında tanımlanmamıştır. Bir hizmetin ne zaman danışmanlık ne zaman diğer hizmet olduğu ayırımı net değildir. Bu durum da hukuki belirlilik ve hukuki öngörülebilirlik ilkelerine aykırılık oluşturmaktadır. Bu noktada, İdare yakın dönemde verdiği özelgelerde, belirlenmiş alıcılara verilen arabuluculuk hizmetinin, avukatların adli yardım görevlerini ifa etmek için vekalet karşılığı Barolara verdikleri hizmetlerin 5/10 oranında KDV tevkifatına tabi olduğu yönünde görüş beyan etmiştir.

Verilen özelgeler sonrasında, KDV tevkifatına ilişkin olarak ulaştığım sonuç; avukatların yargılama faaliyetine ve yargı kararlarının icrasına ilişkin olarak vekaletle takip ettikleri işler nedeniyle sundukları hizmetlerde KDV tevkifatı bulunmamakta, arabuluculuk, zorunlu ceza müdafiliği, adli yardım gibi kanunlarda düzenlenmiş çeşitli işlerde 5/10 oranında KDV tevkifatı yapılacak olmasıdır. Mütalaa/görüş verilmesi, mevzuat hakkında açıklama yapılması gibi konular ise danışmanlık olarak değerlendirilerek 9/10 oranında KDV tevkifatı yapılması gerekmektedir. Bununla birlikte, danışmanlık hizmeti ile diğer hizmet ayırımının netleştirilmesi gerektiği de tartışmasızdır.

Bir hizmetin tanımlanması, diğer/benzer hizmet türlerinden ayrıştırılması pratikte kolay değildir. Bu nedenle, tevkifat oranlarında tereddütlere yol açacak ayırımlar yapmak yerine, avukatların belirlenmiş alıcılara sundukları bütün hizmetlerin tam tevkifat kapsamına alınması (tevkifat oranının 10/10 yapılması) birçok sorunu çözecektir.

Sözün özü: Yarım porsiyon yemek karın doyurmaz.

1 https://www.dunya.com/kose-yazisi/tevkif-edin-su-kadeveyi/612619
2 Kocaeli Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 18.03.2021 tarihli, E-97726449-130[5500298906]-E.31422 sayılı özelgesi, İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 06.04.2021 tarihli, E-21152195-130[99-2021/3615]-132403 sayılı özelgesi.


Kaynak: Dr. Numan Emre ERGİN, Avukat, YMM, E. Hesap Uzmanı. İçerik, Sayın Numan Emre ERGİN’in Dunya.com’daki Perspektif isimi köşesinden Yazarın ve Dunya.com’un sahibi olan şirketin özel izni ile yayınlanmıştır. Yazının tüm hakları ve sorumluluğu yazara ve Dunya.com’a aittir.
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


YAZARIN DİĞER YAZILARI

Maliye ölümü gösterdi, sıtmaya razı etti (05.04.2021)

Finansman gider kısıtlamasında detaylar netleşiyor, ama…(01.04.2021)

Hukuk ve ekonomi reformu paketlerinde vergi (22.03.2021)

Beyaz yakalılar: Gelir vergisi beyannamesini unutmayın! (15.03.2021)

Kar Dağıtmama Stopajı (08.03.2021)

Tevkif edin şu KaDeVe’yi! (01.03.2021)

İzaha davete özel esaslara alma yetkisi (23.02.2021)

Sosyal medya fenomenlerinin ve Youtuberların vergilendirilmesi (15.02.2021)

İnşaat sektörüne ve yabancı kaynak kullananlara vergi sürprizi (08.02.2021)

İletişime bindirim, kentsel dönüşüme indirim (01.02.2021)

Sorularla Değerli Konut Vergisi (28.01.2021)

Matrah artırımı taksitleri ödenmezse vergi dokunulmazlığı kalkar mı? (12.01.2021)

Sermaye kaybı ve borca batıklığa ilişkin yeni düzenlemeler (04.01.2021)

Pandemi, gelir dağılımındaki bozulma ve dayanışma vergisi (28.12.2020)

Asgari ücretin vergiden istisna edilmesi çözüm mü? (21.12.2020)

Hukukçular hukuk reformuna inanıyor mu? (15.12.2020)

Vergide uzlaşma müessesi ve yapılandırmadaki uzlaşma haksızlığı (10.12.2020)

İştirak tasfiye zararının vergisel sonuçları nedir? (7.12.2020)

Tasfiye payı nedir? Nasıl vergilendirilir? (30.11.2020)

Devlet mükellefe faiz öder mi? (23.11.2020)

10 soruda 7256 Sayılı Kanun kapsamında yapılandırma (18.11.2020)

Fabrika ayarlarına dönüş: Ekonomik ve hukuki reform, acı reçete (16.11.2020)

Sosyal medya şirketlerine kesilen cezalar ve vergi (09.11.2020)

Hisse geri alımlarının vergilendirilmesine ilişkin tartışmalar ve önerimiz (07.11.2020)

Şirketin kendi hisselerini geri satın alması kâr dağıtımı mıdır? (2) (27.10.2020)

Şirketin kendi hisselerini geri satın alması kâr dağıtımı mıdır? (1) (26.10.2020)

Torba yasa Meclis’te, yapılandırma nerede? (19.10.2020)

Yatırımcının yeni kamburu: Ek mali yükümlülük (12.10.2020)

Taşınmaz kirası mı, işletme hakkı kirası mı? (6.10.2020)

Zaman aşımına uğrayan kâr paylarının vergilendirilmesinde mükerrerlik var mı? (28.09.2020)

Online reklam hizmetlerinde stopaj bilmecesi (22.09.2020)

Hukuk belirsizlik kaldırmaz (16.09.2020)

Maliye, yurt dışında parası olanların peşinde, ya gurbetçiler? (14.09.2020)

Vergiye uyumlu mükellefler cezalandırılıyor mu? (07.09.2020)

Binek otomobilde ÖTV artışı, özel okul ücretlerinde KDV indirimi (02.09.2020)

Transfer fiyatlandırması raporlamasında yeni dönem (31.08.2020)

KDV ve iş yeri kira stopaj oranı indiriminde son durum (27.08.2020)

İkinci el motorlu taşıt satışında yeni dönem (24.08.2020)

Maliyeden bayram hediyesi: KDV ve stopaj indirimi, ama kime? (21.08.2020)

Ar-Ge teşviğinde vergi indirimi kısıtlanıyor mu (17.08.2020)

Spor kulüplerinin yeni sporcu sözleşmelerindeki vergisel riski  (10.08.2020)

Uçtu uçtu altın uçtu! Ya vergisi? (07.08.2020)

Anayasa Mahkemesi’nin VTR kararı (30.7.2020)

Erken seçim, aday tartışmaları ve cumhurbaşkanı seçimindeki Anayasal boşluk
(27.7.2020)

Yurt dışındaki taşınmaz ve iştirak satışları vergiden istisna mı? (25.7.2020)

Gayrimenkul ve iştirak satış kazancı istisnası – 3 (22.7.2020)

Gayrimenkul ve iştirak satış kazancı istisnası – 2 (17.7.2020)

Mali yapıyı güçlendirmede vergisel bir teşvik: gayrimenkul ve iştirak satış kazancı istisnası (16.7.2020)

Sezonluk ev kiralayanlar: Vergi sürpriziyle karşılaşmayın! (13.7.2020)

Pandemi, maliye politikası ve vergi barışı

Şirket kuruluşunda sicilde imza zorunluluğu değiştirilmelidir.

Köprüden önce son çıkış: Varlık Barışı

Kamu özel iş birliğine şeffaf bir alternatif: Altyapı Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı

Gayrimenkul yatırımında avantajlı bir yöntem: Gayrimenkul Yatırım Fonu

Gayrimenkulde rant vergisi

Gayrimenkul piyasası hareketleniyor ama vergiye dikkat!

KVKK kararlarının yargı denetimi

Kişisel verilerin korunması ve ateş ölçümü

İnternetten otomobil satanların dikkatine

Makam aracı sadece özel sektörde mi ücrettir?

Makam aracı ücret midir?

Şirket araçlarına vergi ayarı

ABD’nin dijital hizmet vergisi misillemesi ve Türkiye

Sanat ve icat vergisi

Altın: Elma dersem çık, armut dersem çıkma!

]]>
https://www.muhasebenews.com/avukatlarin-kdv-ile-imtihani/feed/ 0
Serbest meslek erbabı işletmesine aldığı binek otoyu satarken e-SM Meslek Makbuzu düzenleyecek %1 KDV hesaplayacak ve Stopaj hesaplamayacaktır. https://www.muhasebenews.com/serbest-meslek-erbabi-isletmesine-aldigi-binek-otoyu-satarken-e-sm-meslek-makbuzu-duzenleyecek-1-kdv-hesaplayacak-ve-stopaj-hesaplamayacaktir/ Thu, 25 Mar 2021 13:18:16 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=106585 Serbest meslek erbabı envanterine kayıtlı olan ve amortismana tabi tuttuğu binek aracı satmıştır. Araç satışı için serbest meslek makbuzundaki satış bedeli (Satış Fiyatı-Alış Bedeli-Amortismanlar) şeklinde mi gösterilmeli? Bu araç alınırken %1 KDV’liydi. Satış sırasında uygulanacak olan KDV oranı %1 mi olacak? 

E-SM makbuzunda sadece satış bedeli yazılır. KDV % 1 olarak hesaplanır. Makbuzda GV stopajı yapılmaz.

 


Kaynak: İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>