SATIŞININ – Muhasebe News https://www.muhasebenews.com Muhasebe News Thu, 07 Sep 2023 08:16:56 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.3.3 Yurt Dışına Yapılan Mal Satışının Faturası TL Olarak Düzenlenebilir Mi? https://www.muhasebenews.com/yurt-disina-yapilan-mal-satisinin-faturasi-tl-olarak-duzenlenebilir-mi/ https://www.muhasebenews.com/yurt-disina-yapilan-mal-satisinin-faturasi-tl-olarak-duzenlenebilir-mi/#respond Thu, 07 Sep 2023 08:16:56 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=146058 Yurt dışına yapılan ürün satışında KDV’siz TL fatura düzenlenmesi mümkün müdür? Fatura düzenlemesi nasıl olmalıdır? KDV beyannamesinde mal ihracatı olarak mı beyan edilecek?

Yurt dışına yapılan satış için ihracat istisnası uygulanır. Faturada KDV hesaplanmaz. Fatura TL olarak düzenlenebilir.


İhracat Faturalarında Kur Yazılması Zorunlu Mu?


BENZER İÇERİKLER

Yazılımcı mükellefim yurt dışına hizmet ihracatı faturası düzenlemektedir. Yurt dışından fatura bedelini döviz olarak alabilir mi?

Döviz olarak tahsilat yapılır.


Dövizli ödeme ve tahsilat kısıtlamasına ilişkin karar


Yurt dışına düzenlediğimiz ihracat faturalarına istinaden tahsilatı döviz cinsinden alabiliyor muyuz?
Yaptığımız ithalatlara ilişkin ödemeleri döviz cinsinden yapabilir miyiz?

İthalat ve ihracat işlemleri döviz ile yapılır. TL zorunluluğu yoktur.


Kaynak: İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/yurt-disina-yapilan-mal-satisinin-faturasi-tl-olarak-duzenlenebilir-mi/feed/ 0
Okul inşası için alınan arsanın satışının vergisel durumu https://www.muhasebenews.com/okul-insasi-icin-alinan-arsanin-satisinin-vergisel-durumu/ https://www.muhasebenews.com/okul-insasi-icin-alinan-arsanin-satisinin-vergisel-durumu/#respond Mon, 28 Feb 2022 09:10:53 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=123340
Sayı:: 84974990-130[KDV-1/İ/17-2020/21]-E.155653
Tarih:15/06/2020

T.C. 

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları KDV ve ÖTV Grup Müdürlüğü

Sayı

:

84974990-130[KDV-1/İ/17-2020/21]-E.155653

15.06.2020

Konu

:

Okul inşası için alınan arsanın satışının vergisel durumu

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda;

– Şirketinizin esas faaliyet konusunun okul ve yayıncılık olduğu, bugüne kadar aldığınız gayrimenkullerin de bu faaliyetler kapsamında alınmış ve kullanılmış olduğu; şirketiniz ana sözleşmesinde “inşaat taahhüt işleri yapmak veya yaptırmak, emlak komisyonculuğu yapmak” ifadelerine yer verildiği ancak bu kapsamda ticari faaliyetinizin olmadığı,

– Esas faaliyet konunuz çerçevesinde okul inşa etmek üzere 2008 ve 2010 yılında taşınmaz hissesi satın aldığınız ve aynı parselde Milli Emlak Müdürlüğüne ait bulunan taşınmaz için de irtifak hakkı tesis ettirdiğiniz, ancak belediyeden gerekli izinler alınamadığı için inşaata başlanılmadığı ve Milli Emlak Müdürlüğünden tesis edilen irtifak hakkının iptal edildiği, belirtilerek okul yapılmak üzere satın alınan, ancak gerekli izinlerin alınamaması sebebiyle aktifinize kayıtlı arsa paylarının satışının yapılması halinde Kurumlar Vergisi Kanununun 5/1-e ve KDV Kanununun 17/4-r maddeleri kapsamında istisna hükümlerinden yararlanılıp yararlanılamayacağı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

I-KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde; kurumların, en az iki tam yıl süreyle aktiflerinde yer alan iştirak hisseleri ile aynı süreyle sahip oldukları kurucu senetleri, intifa senetleri ve rüçhan haklarının satışından doğan kazançların %75’lik kısmı ile aynı süreyle aktiflerinde yer alan taşınmazların satışından doğan kazançların %50’lik kısmının kurumlar vergisinden istisna olduğu, bu istisnanın satışın yapıldığı dönemde uygulanacağı ve satış kazancının istisnadan yararlanan kısmının satışın yapıldığı yılı izleyen beşinci yılın sonuna kadar pasifte özel bir fon hesabında tutulmasının ve satış bedelinin satışın yapıldığı yılı izleyen ikinci takvim yılının sonuna kadar tahsil edilmesinin şart olduğu, bu sürede tahsil edilmeyen satış bedeline isabet eden istisna nedeniyle zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergilerin ziyaa uğramış sayılacağı, aynı şekilde istisna edilen kazançtan beş yıl içinde sermayeye ilave dışında herhangi bir şekilde başka bir hesaba nakledilen veya işletmeden çekilen kısmına uygulanan istisna dolayısıyla zamanında tahakkuk
ettirilmeyen vergilerin de ziyaa uğramış sayılacağı, menkul kıymet veya taşınmaz ticareti ve kiralanmasıyla uğraşan kurumların bu amaçla ellerinde bulundurdukları değerlerin satışından elde ettikleri kazançların istisna kapsamı dışında olduğu hükme bağlanmıştır.

1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin “5.6.2.3.4. Menkul kıymet veya taşınmaz ticareti ile uğraşılmaması” başlıklı bölümünde;

“Menkul kıymet veya taşınmaz ticareti ve kiralanmasıyla uğraşan kurumların bu amaçla ellerinde bulundurdukları istisna kapsamındaki değerlerin satışından elde ettikleri kazançlar istisna kapsamı dışındadır.

İstisna uygulaması esas itibarıyla bütün kurumlar için geçerlidir. Ancak, faaliyet konusu menkul kıymet veya taşınmaz ticareti ve kiralanması olan kurumların bu amaçla iktisap ettikleri ve ellerinde tuttukları kıymetlerin satışından elde ettikleri kazançlar için istisnadan yararlanmaları mümkün değildir.

Satışa konu edilen kıymetlerin iki tam yıl kurum aktifinde kayıtlı olması da durumu değiştirmeyecektir. Aynı durum, satmak üzere taşınmaz inşaatı ile uğraşan mükellefler açısından da geçerlidir. Ancak, taşınmaz ticareti ile uğraşan mükelleflerin faaliyetlerinin yürütülmesine tahsis ettikleri taşınmazların satışından elde ettikleri kazançlara istisna uygulanabilecek; taşınmaz ticaretine konu edilen veya kiralama ya da başka surette değerlendirilen taşınmazların satış kazancı ise istisnaya konu edilmeyecektir.

Örnek 1: Bir inşaat şirketinin şirket merkezi olarak kullanılmak üzere inşa etmiş olduğu bir binayı, en az iki tam yıl süre ile kullandıktan sonra satması halinde, bu satıştan doğan kazanç için istisna uygulanabilecektir. Şirketin satmak amacıyla inşa etmiş olduğu veya satın aldığı binaların satışından elde ettiği kazançlar için söz konusu istisna uygulanmayacaktır.

Örnek 2: İnşaat faaliyetinde bulunan bir şirketin satın aldığı arsayı iki tam yıl geçtikten sonra satması halinde ya da faaliyet konusu alış veriş merkezleri inşaa etmek veya kiraya vermek olan şirketin bu amaçla inşa ettiği taşınmazları iki tam yıl geçtikten sonra satması halinde, şirketin bu istisnadan yararlanması söz konusu olmayacaktır.

Örnek 3: Bir inşaat şirketinin inşa etmiş olduğu binanın bir kısmını otopark olarak, diğer bir kısmını işyeri olarak kiraya vermesi, kalan kısmını ise şirket faaliyetlerinde kullanması halinde, şirket faaliyetinde kullandığı kısmın satılmasından elde edilen kazanç istisnaya konu olabilecek, diğer kısımlar istisnadan yararlanamayacaktır.

….”

açıklamaları yer almaktadır.

Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalar çerçevesinde; ana sözleşmesinde faaliyet konuları arasında “inşaat taahhüt işleri yapmak veya yaptırmak, emlak ve arsa komisyonculuğu yapmak” ibaresine yer verilmiş olan şirketiniz tarafından, okul inşa edilmek üzere satın alındığı ancak belediyeden gerekli izinlerin alınamaması nedeniyle üzerinde okul inşaatına başlanılmadığı için atıl hale geldiği belirtilen taşınmazların iktisap tarihinden bugüne kadar taşınmaz ticareti veya kiralanmasına konu edilmemiş ya da bu amaçla iktisap edilmemiş olması kaydıyla, bu taşınmazların satışından elde edilen kazancın Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde yer alan istisnaya konu edilmesi mümkün bulunmaktadır.

II-KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun

-1/1 inci maddesinde, ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde Türkiye’de yapılan teslim ve hizmetlerin KDV’ye tabi olduğu,

-17/4-r maddesinde, kurumların aktifinde en az iki tam yıl süreyle bulunan iştirak hisseleri ile taşınmazların satışı suretiyle gerçekleşen devir ve teslimlerin vergiden istisna olduğu, istisna kapsamındaki kıymetlerin ticaretini yapan kurumların, bu amaçla aktiflerinde bulundurdukları taşınmaz ve iştirak hisselerinin teslimlerinin istisna kapsamı dışında olduğu

hüküm altına alınmıştır.

KDV Genel Uygulama Tebliğinin “Taşınmaz Satışlarında İstisna Uygulaması” başlıklı (II/F-4.16.1.) bölümünde;

“Satışa konu edilecek taşınmazlar (arsa, arazi, bina) ile iştirak hisselerinin satışında istisna uygulanabilmesi için kurumların aktiflerinde asgari iki tam yıl (730 gün) kayıtlı bulunmuş olması gerekmektedir.

İstisna kapsamındaki kıymetlerin ticaretini yapan (taşınmazların mutat olarak alım satımının yapılması veya kiraya verilmesi) kurumların, bu amaçla aktiflerinde bulundurdukları taşınmazların tesliminde istisna hükmü uygulanmaz.”

açıklamalarına yer verilmiştir.

Buna göre, ana sözleşmesinde faaliyet konuları arasında, “inşaat taahhüt işleri yapmak veya yaptırmak, emlak ve arsa komisyonculuğu yapmak” ibaresine yer verilmiş olan Şirketiniz tarafından, okul inşa edilmek üzere satın alındığı ancak belediyeden gerekli izinlerin alınamaması nedeniyle üzerinde okul inşaatına başlanılmadığı için atıl hale geldiği belirtilen taşınmazların iktisap tarihinden bugüne kadar taşınmaz ticareti veya kiralanmasına konu edilmemiş ya da bu amaçla iktisap edilmemiş olması kaydıyla, söz konusu taşınmazların satışının, KDV Kanununun 17/4-r maddesi kapsamında KDV’den istisna tutulması mümkün bulunmaktadır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.


Kaynak: GİB
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/okul-insasi-icin-alinan-arsanin-satisinin-vergisel-durumu/feed/ 0
İhraç kayıtlı aldığımız ürünleri yurtiçine satabilir miyiz? https://www.muhasebenews.com/ihrac-kayitli-aldigimiz-urunleri-yurticine-satabilir-miyiz/ https://www.muhasebenews.com/ihrac-kayitli-aldigimiz-urunleri-yurticine-satabilir-miyiz/#respond Tue, 07 Dec 2021 11:30:42 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=118981 Bir mükellefin ihraç kayıtlı aldığı malları alıcı ile nakliye firması arasında olan anlaşma gereği nakliye firması tarafından ihraç işlemi yapılmalı şeklinde uyarı almış ve alımla ilgili ödemeyi de yapmıştır. Bu durumda nasıl bir yol izlenmelidir? İhraç kayıtlı aldığımız ürünleri yurtiçine satabilir miyiz?

İhraç kayıtlı malı alan mükellef kendisi 3 ay içinde ihraç etmesi gerekir. 

İhraç kayıtlı mal yurt içinde satılamaz.

8.7. İhracatın Gerçekleşmemesi Hali

İhracatçıların ihraç kaydıyla aldıkları malları hiç ihraç edememeleri ya da süresinden sonra ihraç etmeleri durumunda, ihraç kaydıyla yapılan teslim mahiyet itibarıyla yurtiçi mal teslimine dönüşür.

Bu durumda, ihraç kaydıyla teslim bedeli üzerinden hesaplanan ve tecil olunan vergi tahakkuk ettirildiği tarihten itibaren 6183 sayılı Kanunun 51 inci maddesine göre belirlenen gecikme zammıyla birlikte imalatçıdan tahsil olunur.

Ancak, ihraç kaydıyla teslim edilen malların 213 sayılı Kanunda belirtilen mücbir sebepler nedeniyle ihraç edilememesi halinde tecil edilen vergi, tecil edildiği tarihten itibaren 6183 sayılı Kanunun 48 inci maddesine göre ilgili dönemler için geçerli tecil faizi ile birlikte tahsil olunur.

İhraç kaydıyla teslim edilen malın ihracatının gerçekleşmemesi üzerine imalatçının ödediği vergi için ihracatçıya rücu etmesi halinde, ihraç kaydıyla teslim edilen mallara ilişkin hesaplanan KDV, ihracatçı açısından ihracatın gerçekleşmesi gereken sürenin (ek süre verilmişse bu süre) sonu itibarıyla indirilebilir hale gelmektedir. Bu kapsamda, ihracatçının süresinde ihraç edemediği mallara yönelik olarak imalatçıya ödediği KDV’yi en erken ihraç süresinin (ek süre verilmişse bu süre) sona erdiği tarihi takip eden günün dahil olduğu dönem içinde ve nihai olarak o dönemi kapsayan takvim yılını takip eden takvim yılı* içerisinde indirim konusu yapması mümkündür.

Malların ihraç edilmesi durumunda ise indirim hesaplarına alınan bu tutarlar, ihracattan kaynaklanan KDV iade taleplerinde iade hesabına dâhil edilebilir.

Örnek: İmalatçı (A) firması tarafından Eylül 2018 döneminde ihraç kaydıyla ihracatçı (B) firmasına teslim edilen malların ihracatı, (B) firmasının yurtdışı bağlantılarında yaşadığı sorun nedeniyle 31/12/2018 tarihine kadar gerçekleşmemiştir.

Yaşanan bu gelişme üzerine imalatçı (A) firması 15/1/2019 tarihinde vergi dairesine Eylül 2018 döneminde hesaplayarak tecil ettiği KDV’yi gecikme zammıyla ödemiştir. İmalatçı (A) vergi dairesine ödediği vergi için ihracatçı (B) firmasına rücu etmiş, (B) firması da KDV ödemeden satın aldığı ancak süresinde ihraç edemediği malların KDV’sini Ocak 2019 döneminde imalatçıya ödemiştir.

Bu durumda (B) firması, imalatçıya ödediği KDV’yi Ocak 2019 dönemi veya 2020 takvim yılı sonuna kadar indirim konusu yapabilir.

(B) firmasının daha sonra yurtdışı bağlantılarını yeniden kurup KDV’sini ödediği bu malları ihraç etmesi durumunda da ödenen KDV’nin indirim yoluyla telafi edilememesi halinde iadesi mümkündür.**

İhraç kaydıyla teslimde bulunan imalatçının, imalatçı vasfını taşımadığının anlaşılması durumunda, ihraç kaydıyla teslim edilen mallara ilişkin olarak hesaplanan vergi ihracatçı tarafından ihraç kaydıyla teslimin yapıldığı takvim yılını takip eden takvim yılı*** aşılmamak kaydıyla, ilgili vesikaların kanuni defterlere kaydedildiği vergilendirme döneminde indirilebilir.

Örnek: (B) firması tarafından Eylül 2018 döneminde ihraç kaydıyla ihracatçı (Z) firmasına teslim edilen malların ihracatı, (Z) firmasının yurtdışı bağlantılarında yaşadığı sorun nedeniyle 31/12/2018 tarihine kadar gerçekleşmemiştir.

Yaşanan bu gelişme üzerine (B) firması 15/1/2019 tarihinde vergi dairesine Eylül 2018 döneminde hesaplayarak tecil ettiği KDV’yi gecikme zammıyla ödemiştir. Ödeme sırasında vergi dairesinin yaptığı sorgulamada (B) firmasının imalatçı vasfını taşımadığı ortaya çıkmıştır.

Sonrasında (B) firması vergi dairesine ödediği vergi için ihracatçı (Z) firmasına rücu etmiş, (Z) firması da KDV ödemeden satın aldığı ancak süresinde ihraç edemediği malların KDV’sini Ocak 2019 döneminde imalatçıya ödemiştir.

Bu durumda, yurtiçi teslim niteliğindeki işlemle ilgili (Z) firmasının, (B) firmasına ödediği KDV’yi en geç 2019 takvim yılı içerisinde indirim konusu yapması gerekmektedir.****

8.8. İmalatçı Lehine Matrahta Meydana Gelen Değişiklik

İhracatçıların yurtdışına teslim ettiği mal karşılığında aldıkları vergi iadesi, kur farkı ve kaynak kullanımı destekleme primleri üzerinden KDV hesaplanması söz konusu değildir.

İhracatçılar tarafından, ihraç kaydıyla mal aldıkları imalatçılara, malın satın alındığı dönemden ve ihracattan sonra reklamasyon, vergi iadesi, kur farkı, kaynak kullanımı destekleme primi, faiz vb. unsurların kısmen veya tamamen aktarılması 3065 sayılı Kanunun 20 nci maddesine göre ihraç kaydıyla teslim bedeline dahildir.

* 23 Seri No.lu Tebliğ ile “takvim yılı” ibaresi “takvim yılını takip eden takvim yılı” şeklinde değiştirilmiştir.

** 23 Seri No.lu Tebliğ ile örnek değiştirilmiştir.

*** 23 Seri No.lu Tebliğ ile “takvim yılı” ibaresi “takvim yılını takip eden takvim yılı” şeklinde değiştirilmiştir. **** 23 Seri No.lu Tebliğ ile örnek değiştirilmiştir.

İhraç kaydıyla teslimlerde, teslim tarihinden sonra ortaya çıkan ve ihracatçılar tarafından imalatçılara yapılan ödemelerde, imalatçı tarafından ihracatçı adına ödeme tutarı üzerinden bir fatura düzenlenir ve bu faturada; ödemenin mahiyeti ayrı ayrı belirtilir, malın tabi olduğu oran üzerinden KDV hesaplanır, bu KDV tutarının tahsil edilmediğine dair bir açıklama yazılır, ödemenin kaynağı olan ilk ihraç kaydıyla teslim faturasına ve ihracata ilişkin gümrük beyannamesine tarih ve numara belirtilmek suretiyle atıfta bulunulur.

İmalatçı, faturada gösterdiği KDV’yi, fatura tarihini içine alan döneme ait KDV beyannamesinde hem hesaplanan hem de indirilecek KDV olarak beyan eder. Hesaplanan KDV’nin beyanında, “Tevkifat Uygulanmayan İşlemler” tablosunda malın tabi olduğu orana ilişkin satır kullanılır. İndirim beyanında ise “İndirimler” tablosunun “Bu Döneme Ait İndirilecek KDV” satırı kullanılır. İhracatçı ise ihraç kaydıyla teslimde olduğu gibi, bu faturada belirtilen ancak imalatçıya ödenmeyen KDV’yi indirim konusu yapamayacağından KDV beyannamesine dahil etmez.

8.9. İmalatçı Aleyhine Matrahta Meydana Gelen Değişiklik

3065 sayılı Kanunun (11/1-c) maddesinde, ihracatçılara mal teslim eden imalatçılara iade edilecek katma değer vergisinin, ihraç edilen mala ilişkin imalatçı satış bedeline göre hesaplanan vergiden, imalatçı aleyhine matrahta meydana gelen değişikliğe ilişkin verginin düşülmesinden sonra kalan tutardan fazla olamayacağı hükme bağlanmıştır.*

İmalatçı aleyhine ortaya çıkan kur farkları için ihracatçılar tarafından düzenlenecek faturada KDV hesaplanmaz. Bu kapsamda düzenlenen faturaya; “3065 sayılı KDV Kanununun (11/1-c) maddesi hükümlerine göre, ihraç edilmek şartıyla yapılan teslimlerde imalatçı aleyhine matrahta meydana gelen değişikliğe ilişkin olduğundan KDV hesaplanmamıştır.” ifadesi yazılır. Ayrıca söz konusu faturada, imalatçı tarafından düzenlenen faturanın tarih ve sayısına yer verilir.

İmalatçılara ihraç kayıtlı teslim nedeniyle iade edilecek KDV hesabında, imalatçı aleyhine ortaya çıkan kur farklarından doğanlar da dahil olmak üzere, imalatçı aleyhine matrahta meydana gelen değişikliğe ilişkin verginin (imalatçı aleyhine matrahta meydana gelen değişikliğe ihraç kayıtlı teslim edilen malın tabi olduğu oran uygulanmak suretiyle bulunan tutar) ihraç kayıtlı teslim bedeli üzerinden hesaplanan vergiden düşüleceği tabiidir.** Ancak, iade talep dilekçesinin verildiği tarihten sonra imalatçı aleyhine ortaya çıkan kur farklarına ilişkin olarak iade hesabında herhangi bir düzeltme yapılmaz.***

İhraç edilen mallar için yurtdışındaki firmalar tarafından sunulan yurtdışında ifa edilen ve yurtdışında yararlanılan mümessillik, pazarlama, reklâm vb. hizmetler verginin konusuna girmez.

Bu nedenle, KDV’nin konusuna girmeyen hizmetler karşılığında ödenen bedellerin ihracatçı tarafından imalatçılara aynen aktarılmasında da KDV hesaplanmaz.

8.10. Bedelsiz İhracatta Tecil-Terkin Uygulaması

Bedelsiz olarak yurtdışına gönderilen malların 3065 sayılı Kanunun (12/1) inci maddesindeki şartlar çerçevesinde gümrük beyannamesi ve ilgili makamlardan (Ekonomi Bakanlığı, Gümrük İdaresi, İhracatçı Birlikleri gibi) alınan izin yazısı ile tevsiki şartıyla ihracat istisnası kapsamında değerlendirilmesi mümkündür. Bu malların imalatçıları tarafından ihracatçılara tesliminde 3065 sayılı Kanunun (11/1-c) maddesi kapsamında tecil-terkin uygulanabilir.

8.11. İhraç Kaydıyla Teslim Edilerek İhraç Edilen Malların Geri Gelmesi

3065 sayılı Kanunun (11/1-c) maddesi kapsamında ihraç kaydıyla teslim edilen ve ihracatı gerçekleştirilen malların Gümrük Kanununun 168, 169 ve 170 inci maddelerinde belirtildiği şekilde geri gelmesi halinde, ithalat istisnasından faydalanılabilmesi için, ihracatçıya düzenlenen faturada hesaplandığı halde tahsil edilmeyen KDV’nin ihracatçı tarafından ilgili gümrük idaresine ödenmesi gerekir.

* 11 Seri No.lu Tebliğ ile paragraf değiştirilmiştir.

** 11 Seri No.lu Tebliğ ile ikinci ve üçüncü paragraflar eklenmiştir.

*** 25 Seri No.lu Tebliğ ile eklenen cümle, (Yürürlük 23/3/2019 tarihini izleyen vergilendirme dönemlerine ilişkin iade taleplerine uygulanmak üzere.)

İhraç edilip geri gelen mallar ile ilgili KDV, 3065 sayılı Kanunun (11/1-c) maddesi gereğince, ihracatçı tarafından imalatçıya ödenmeyip, tecil ve terkin edilmişse ihracat istisnasından faydalanılan miktar, imalatçı satış bedeline göre hesaplanıp ihracatçı tarafından ödenmeyen tutar olur.

Bu durumda, 3065 sayılı Kanunun (11/1-c) maddesi uyarınca fatura üzerinde hesaplandığı halde ihracatçı tarafından ödenmeyen KDV tutarının, ilgili gümrük idaresine ödendiğinin ihraç kaydıyla mal teslim eden tarafından tevsiki şartıyla, gecikme zammı aranmaksızın bahse konu madde kapsamında terkin veya iade işlemleri yerine getirilir.

İhracatçı tarafından ilgili gümrük idaresine ödenen KDV tutarları, ilgili dönem beyannamesinde indirim konusu yapılabilir.

Geri gelen malların ihracatçılar tarafından imalatçılarına, tedarikçilerine ya da yurtiçindeki üçüncü şahıslara teslimi, genel hükümler çerçevesinde KDV’ye tabidir.

8.12. İhraç Kaydıyla Teslimin Beyanı

İhraç kaydıyla teslimin beyanı için teslimin yapıldığı dönem 1 No.lu KDV Beyannamesinde şu kayıtlar yer alır.

“Matrah” kulakçığına yapılan kayıt sonucu “Ödenecek KDV” çıkmaması halinde, ihraç kaydıyla teslim bedeli üzerinden hesaplanan KDV’nin tamamı “İhracatın Gerçekleştiği Dönemde İade Edilecek Tecil Edilemeyen KDV” satırında yer alır.

Tahsil edilmediği halde beyan edilen bu verginin tecil-terkin ve/veya iade yoluyla telafi edilmesi ise “İhraç Kaydıyla Teslimler” kulakçığının “İhraç Kaydıyla Teslimlere İlişkin Bildirim” tablosuna yapılacak kayıtlar ile “İhracatın Gerçekleştiği Dönemde İade Edilecek Tecil Edilemeyen KDV” tutarı ve/veya “Sonuç Hesapları” kulakçığının “Tecil Edilecek KDV” satırında yer alacak verilere dayanılarak sağlanır.

Genel orana tabi malların ihraç kaydıyla teslimi, beyannamede “Matrah” kulakçığının “Tevkifat Uygulanmayan İşlemler” tablosunda (%18) oranını gösteren satır seçilerek beyan edilir.

Aynı beyannamenin “İhraç Kaydıyla Teslimlere İlişkin Bildirim” tablosunun “İşlem Türü” listesinden “701” kod numaralı satır seçilir ve satırın “Teslim Bedeli” sütununa KDV hariç teslim bedeli girilip (% 18) oranı seçilir. İşleme ait KDV, beyanname programı tarafından hesaplanır ve aynı tutar, “Yüklenilen KDV” sütununa da aktarılır. Bu nedenle genel orana tabi malların ihraç kaydıyla teslimlerinde söz konusu tablonun “Yüklenilen KDV” sütununa mükelleflerce giriş yapılmaz.

İndirimli orana tabi malların ihraç kaydıyla teslimi ise beyannamede “Matrah” kulakçığının “Tevkifat Uygulanmayan İşlemler” tablosunda (% 1) veya (% 8) oranını gösteren satır seçilerek beyan edilir.

Aynı beyannamenin “İhraç Kaydıyla Teslimlere İlişkin Bildirim” tablosuna, “İşlem Türü” listesinden “701” kod numaralı satır seçilir ve satırın “Teslim Bedeli” sütununa KDV hariç teslim bedeli girilip vergi oranı seçildikten sonra “Hesaplanan KDV” sütunu, beyanname programı tarafından hesaplanır. “Yüklenilen KDV” sütunu ise mükellef tarafından doldurulur. Bu sütuna mükellef tarafından hesaplanacak olan ihraç kaydıyla teslimin bünyesine giren vergi tutarı yazılır.

(*)

İhracatın gerçekleştiği dönemde tecil edilen KDV terkin edilir, tecil edilemeyen KDV için ise mükellefin iade hakkı doğar.

İhraç kaydıyla teslimlerde tecil edilemeyen KDV, ihracatın gerçekleştiği dönemde iade konusu yapılabilir. İhracatın kısmen gerçekleşmesi halinde, gerçekleşen kısma isabet eden tutarın iadesi talep edilebilir.

* 6 Seri No.lu KDV Tebliği ile yürürlükten kaldırılan paragraf; “Yüklenilen KDV, Hesaplanan KDV’den büyükse, aradaki fark program tarafından “Teslimin Yapıldığı Dönemde İade Edilecek Yüklenilen Vergi Farkı” satırına aktarılır. Bu tutar, ihracatın gerçekleşip gümrük beyannamesinin/özel faturanın ihraç kaydıyla teslimi yapan satıcıya intikal ettirildiği dönemde “Diğer İade Hakkı Doğuran İşlemler” tablosunda 405 kod numaralı işlem türü satırı kullanılarak iade konusu yapılabilir.”

İadenin yapılabilmesi için ihracatın gerçekleşmesi ve Tebliğin (II/A-8.13) bölümünde bu uygulama ile ilgili olarak belirtilen belgelerin vergi dairesine ibraz edilmesi yeterlidir.

İhracatın gerçekleştiği dönem beyannamesinin herhangi bir satırına bu şekilde hesaplanacak iade tutarı yazılmaz.

Ayrıca, tecil-terkin uygulayarak satış yapabilme şartlarının sağlandığına ilişkin belgeler de (sanayi sicil belgesi, üretici belgesi) bir defaya mahsus olmak üzere vergi dairesine verilir.

Bu durumda, iade işlemi aşağıdaki şekilde gerçekleştirilir:

– Mükellefler, ihraç kaydıyla teslim ettikleri malların kısmen veya tamamen ihraç edilmesi halinde, standart iade talep dilekçesi ve gerekli belgelerle vergi dairesine başvurarak ihracatı gerçekleşen kısma isabet eden tutarın iadesini talep edebilir.

– Vergi dairesi beyanname verilmesini beklemeden talebi değerlendirerek genel hükümler çerçevesinde talebi sonuçlandırır. Red ve iade, ihraç kaydıyla teslimin yapıldığı dönem beyannamesine (Beyannamenin “İhraç Kaydıyla Teslimler” kulakçığında “İhracatın Gerçekleştiği Dönemde İade Edilecek Tecil Edilemeyen KDV” satırına) dayandırılır.

– Mükellef bu iade tutarını daha sonra hiçbir beyannamede herhangi bir satırda göstermez. İhraç kaydıyla teslimin yapıldığı dönem beyannamesinin “İhracatın Gerçekleştiği Dönemde İade Edilecek Tecil Edilemeyen KDV” satırında bir tutar bulunması ve iade başvurusunun gerekli belgelerle birlikte usulüne uygun olarak yapılması, iade talebinin yerine getirilmesi için yeterlidir. İade, beyanname dışında gerçekleştirileceğinden, ihracatın gerçekleştiği tarihten sonra ortaya çıkacak bu iade talebine ait tutarın herhangi bir beyannameye dahil edilmesi**, mükerrer iadeye ve dolayısıyla cezalı tarhiyatlara yol açabilir.

Ancak, indirimli orana tabi malların ihraç kaydıyla tesliminde, teslim bedeli üzerinden hesaplanan vergi kısmen ya da tamamen tecil edilemezse, genel orana tabi malların ihraç kaydıyla teslimlerinde olduğu gibi, tecil edilemeyen tutar beyanname programı tarafından “İhracatın Gerçekleştiği Dönemde İade Edilecek Tecil Edilemeyen KDV Hesabı” satırında gösterilir. Bu tutarın iadesi ihracat gerçekleştiğinde yukarıda anlatıldığı şekilde vergi dairesinden talep edilir. Söz konusu işlemlere ilişkin (Yüklenilen KDV-Hesaplanan KDV) farkı ise yine program tarafından “Teslimin Yapıldığı Dönemde İade Edilecek Yüklenilen Vergi Farkı” satırında gösterilir. Bu tutarın iadesine ilişkin talepler, 3065 sayılı Kanunun (29/2) nci maddesi kapsamında değerlendirilir.

Bu tutar, ihraç kaydıyla teslimin yapıldığı dönem KDV beyannamesinde “Diğer İade Hakkı Doğuran İşlemler” tablosunda 405 kod numaralı işlem türü satırı kullanılarak yılı içinde mahsuben iade konusu yapılabilir. Bu tutarın izleyen yıl içinde nakden veya mahsuben iadesinin istenmesi halinde, iade talebinde bulunulan dönem KDV beyannamesinin “Diğer İade Hakkı Doğuran İşlemler” tablosunda 439 kod numaralı işlem türü satırına kayıt yapılmalıdır. İade Tebliğin (III/B-3) bölümdeki açıklamalara göre gerçekleştirilir.

Yukarıda belirtilen açıklamalar çerçevesinde beyan edilen ihraç kaydıyla teslimlerden kaynaklanan iade tutarları (yüklenilen vergi farkına ilişkin tutar hariç), bu Tebliğin (IV/A) bölümünde belirtilen usul çerçevesinde mükelleflere iade edilir.

Mükellefler ihraç kaydıyla teslimlerden doğan iadeleri için ihracatın gerçekleştiği dönemde standart iade talep dilekçesi ve gerekli belgelerle birlikte vergi dairesine başvurur, yapılacak değerlendirmeden sonra iade talepleri bu dönem beyannamesi dışında gerçekleştirilir.

Örnek: İmalatçı (A) 25 Şubat 2013 tarihinde 100.000 TL tutarında ihraç kaydıyla teslim yapmış, bu teslim 24 Mart 2013 tarihine kadar verilmesi gereken beyannameye dahil edilmiş, beyannamedeki diğer bilgilere göre,

-Tecil Edilebilir KDV: 18.000 TL -Tecil Edilecek KDV : 6.000 TL

** 6 Seri No.lu KDV Tebliği ile “edilmesinin” ibaresi “edilmesi” olarak değiştirilmiştir.

-İhracatın Gerçekleştiği Dönemde İade Edilecek Tecil Edilemeyen KDV: 12.000 TL

olarak hesaplanmıştır.

Söz konusu malın 25.000 TL tutarındaki kısmı 14 Mart 2013 tarihinde ihraç edilmiş ise tecil edilen 1.500 TL terkin edilir, iade talep dilekçesi ve gerekli belgelerle birlikte vergi dairesine başvurulmak suretiyle ihracatı gerçekleşen kısma isabet eden 3.000 TL’nin iadesi talep edilir.

İhraç kaydıyla teslim edilen malın geri kalan 75.000 TL tutarındaki kısmının 4 Nisan 2013 tarihinde ihraç edilmesi halinde bu kısma isabet eden tecil edilen 4500 TL’nin terkini ve 9.000 TL’nin iadesi de yukarıda açıklandığı şekilde yapılır.

8.13. İade

İhraç kaydıyla teslimlerden kaynaklanan iade taleplerinde aşağıdaki belgeler aranır.

– Standart iade talep dilekçesi

– İlgili meslek odasına üyelik belgesinin* onaylı örneği (Belgede değişiklik olmadığı sürece bir defa verilmesi yeterlidir.)

– İmalatçı belgesi (Belgede değişiklik olmadığı sürece bir defa verilmesi yeterlidir.).

– İhraç kaydıyla teslim faturaları veya listesi

– Gümrük beyannamesi çıktısı veya listesi (serbest bölge işlem formu veya özel fatura örneği)

– Gümrük beyannamesi üzerinde imalatçı firma bilgisine ilişkin kayıt bulunmaması halinde, ihraç kaydıyla teslim edilen malın ihraç edildiğine dair ihracatçı firmadan alınan onaylı yazı**, (Bu yazıda; ihracata ilişkin gümrük beyannamesinin tarihi ve sayısının, belgeyi talep eden imalatçının adı, soyadı veya unvanı, bağlı olduğu vergi dairesi ve vergi kimlik numarası, ihraç kayıtlı teslim edilen mala ilişkin fatura veya benzeri belgenin tarihi, numarası, malın cinsi, miktarı, bedeli, KDV oranı ve hesaplanan KDV tutarının gösterilmesi gerekmektedir.)

– İhraç kayıtlı teslimin yapıldığı döneme ait indirilecek KDV listesi

8.13.1. Mahsuben İade

Mükelleflerin ihraç kaydıyla teslimlerinden kaynaklanan mahsuben iade talepleri, yukarıdaki belgelerin ibraz edilmiş olması halinde miktarına bakılmaksızın vergi inceleme raporu, YMM raporu ve teminat aranmadan yerine getirilir.

8.13.2. Nakden İade

Mükelleflerin ihraç kaydıyla teslimlerinden kaynaklanan ve 5.000 TL’yi aşmayan nakden iade talepleri vergi inceleme raporu, YMM raporu ve teminat aranmadan yerine getirilir. İade talebinin 5.000 TL’yi aşması halinde aşan kısmın iadesi, vergi inceleme raporu veya YMM raporuna göre yerine getirilir. Teminat verilmesi halinde mükellefin iade talebi yerine getirilir ve teminat, vergi inceleme raporu veya YMM raporu sonucuna göre çözülür.

Özelge: İthal edilen ürünün ihraç kayıtlı satışının yapılıp yapılamayacağı hk.

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

KONYA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

MÜKELLEF HİZMETLERİ GELİR GRUP MÜDÜRLÜĞÜ

Sayı : 37009108-130[2013-11. Md-2568]-47 09/04/2014
Konu : İthal edilen ürünün ihraç kayıtlı satışının yapılıp yapılamayacağı hak.

      İlgide kayıtlı talep formunuzda; Şirketinizin imalat konusunun madeni eşya imalatı (alüminyum ve metal merdiven, ütü masası, çamaşır kurutmalığı) olduğu, aynı zamanda bu ürünlerin mamül olarak ithal edildiği, % 90-95 lik kısmı tamamlanmış olarak ithal edilen ürünlere tarafınızdan galvaniz kaplama ve ürünle birlikte ithali yapılan plastik takozların montajı işlemi yapıldığı belirtilerek, bu ürünlerin ihraç kayıtlı tesliminin yapılıp yapılmayacağı konusunda bilgi verilmesi istenilmektedir.

         3065 sayılı KDV Kanununun 11/1-c maddesinde; ihraç edilmek şartıyla imalatçılar tarafından kendilerine teslim edilen mallara ait KDV nin ihracatçılar tarafından ödenmeyeceği, ancak tahsil edilmeyen KDV nin imalatçı mükelleflerce ilgili dönem beyannamesinde beyan edileceği ve bu verginin, vergi dairesince tarh ve tahakkuk ettirilerek tecil olunacağı, söz konusu malların, ihracatçıya teslim tarihini takip eden aybaşından itibaren 3 ay içinde ihraç edilmesi halinde de tecil edilen verginin terkin edileceği hükme bağlanmıştır.

         Konuyla ilgili olarak yayımlanan 27 Seri No.lu KDV Genel Tebliğinin “A-İmalatçılar Tarafından İhraç Kaydıyla Yapılan Teslimlerde 1.1.1988 Tarihinden İtibaren Geçerli Olacak Usul ve Esaslar” başlıklı bölümünde; “Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca yapılan tanıma göre imalatçının; Sanayi siciline kayıtlı ve sanayi sicil belgesini haiz olması, Sanayi Odası, Ticaret Odası ve Esnaf ve Sanatkâr Derneklerine kayıtlı bulunması, Sanayi sicil belgesinde yer alan üretim konusunda gerekli araç parkına sahip olması gerektiği” açıklamalarına yer verilmek suretiyle tecil-terkin uygulamasından yararlanabilecek imalatçılarda aranan şartlar belirtilmiştir.

         Aynı Tebliğin A-7 bölümünde; “tecil-terkin işlemlerinin Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca tanımı yapılan imalatçı kapsamına giren mükelleflerin (imalatçıların), ihraç kaydıyla satışını yaptıkları mal teslimlerine uygulanacağı, diğer bir ifade ile imalatçının ihraç kaydıyla satışını yaptığı malın, ihraç edilen nihai mamul olması gerektiği belirtilmiş, imalatçının ihraç kaydıyla da olsa satışını yaptığı mal, aynen ihraç edilen nihai mamul değilse, bu teslimde tecil-terkin işleminin uygulanmayacağı,”

         87 Seri No.lu KDV Genel Tebliğinin (F) bölümünde ise, “KDV Kanununun 11/1-c maddesinde düzenlenen tecil-terkin sistemi ile ilgili olarak yayımlanan 27 Seri No.lu KDV Genel Tebliğinin 7 nci bölümündeki açıklamalara göre, ihracatçının ihraç kaydıyla aldığı malı değiştirmeden, başka bir deyişle imalatçının teslim ettiği şekilde ihraç etmesi gerektiği”

         açıklamalarına yer verilmiştir.

         Diğer taraftan, özelge talep formu eki sanayi sicil belgenizde; galvaniz kaplama ve plastik takozların montajı işleriyle ilgili bir belirlemeye yer verilmemekle birlikte, % 90-95 lik kısmı tamamlanmış olarak ithali gerçekleştirilen söz konusu madeni eşyalara galvaniz kaplama ve plastik takoz montajı yapılmak suretiyle bu ürünlerin Şirketiniz bünyesinde bir kez daha imalat sürecinden geçirildiği ve nihai mamul haline getirildiği anlaşılmaktadır.

         Bu hüküm ve açıklamalara göre, mamul olarak ithal ettiğiniz madeni eşyaya Şirketiniz tarafından galvaniz kaplanmak ve ürünle birlikte ithal edilen plastik takozlar monte edilmek suretiyle bir kez daha imalat sürecinden geçirildikten sonra nihai mamul olarak KDV Kanununun 11/1-c maddesi kapsamında ihraç kaydıyla teslimi mümkün bulunmaktadır.


Kaynak: ismmmo,GİB
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/ihrac-kayitli-aldigimiz-urunleri-yurticine-satabilir-miyiz/feed/ 0
Apartman duvarlarının kiralanarak, kiralanan bu yerlerin reklam vermek amacıyla satışının KDV tevkifatına tabi olup olmadığı https://www.muhasebenews.com/apartman-duvarlarinin-kiralanarak-kiralanan-bu-yerlerin-reklam-vermek-amaciyla-satisinin-kdv-tevkifatina-tabi-olup-olmadigi/ https://www.muhasebenews.com/apartman-duvarlarinin-kiralanarak-kiralanan-bu-yerlerin-reklam-vermek-amaciyla-satisinin-kdv-tevkifatina-tabi-olup-olmadigi/#respond Fri, 15 Oct 2021 06:49:02 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=116606

T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
 İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Katma Değer Vergisi Grup Müdürlüğü

Sayı

:

39044742-KDV.1-77772

20.03.2017

Konu

:

Apartman duvarlarının kiralanarak, kiralanan bu yerlerin reklam vermek amacıyla satışının KDV tevkifatına tabi olup olmadığı.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda ana faaliyetinizin reklamcılık olduğu, açık ve kapalı alanlarda reklam teşhir etmeye uygun yerleri (apartman yan duvarları gibi) bularak reklamını yapmak ve teşhir etmek isteyen alıcılara süreli olarak kiraladığınız ve kiralanan bu yerlerin teşhir edilecek reklam materyallerinin imalatını ve montajını üstlendiğinizi veya anlaşmaya göre reklam yerlerini kiralayan firmaların yaptırabildiğini belirterek, özelge talep formunuzda maddeler halinde sayılan hususlarda Başkanlığımız görüşü sorulmaktadır.

 GELİR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN :

193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 70’inci maddesinde, “Aşağıda yazılı mal ve hakların sahipleri, mutasarrıfları, zilyedleri, irtifak ve intifa hakkı sahipleri veya kiracıları tarafından kiraya verilmesinden elde edilen iratlar gayrimenkul sermaye iradıdır:

            1. Arazi, bina (Döşeli olarak kiraya verilenlerde döşeme için alınan kira bedelleri dahildir), maden suları, menba suları, madenler, taş ocakları, kum ve çakıl istihsal yerleri, tuğla ve kiremit harmanları, tuzlalar ve bunların mütemmim cüzileri ve teferruatı;

            …

            3. Gayrimenkullerin, ayrı olarak kiraya verilen mütemmim cüzileri ve teferruatı ile bilumum tesisatı demirbaş eşyası ve döşemeleri;

            …”;

94’üncü maddesinde, “Kamu idare ve müesseseleri, iktisadî kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadî işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya ziraî işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar.

            …

            5. a) 70 inci maddede yazılı mal ve hakların kiralanması karşılığı yapılan ödemelerden, (2009/14592 sayılı BKK gereğince %20)

            …

            vergi tevkifatı yapılır.

            …” hükümlerine yer verilmiştir.

Diğer taraftan, Türk Medeni Kanunu’nun 684’üncü maddesinde, “Bütünleyici parça, yerel adetlere göre asıl şeyin temel unsuru olan ve o şey yok edilmedikçe, zarara uğratılmadıkça veya yapısı değiştirilmedikçe ondan ayrılmasına olanak bulunmayan parça”; 686’ncı maddesinde ise “eklenti, asıl şey malikinin anlaşılabilen arzusuna veya yerel adetlere göre, işletilmesi, korunması veya yarar sağlanması için asıl şeye sürekli olarak özgülenen ve kullanılmasında birleştirme, takma veya başka bir biçimde asıl şeye bağlı kılınan taşınır mal” olarak tanımlanmıştır.

Öte yandan, apartman yöneticiliği tüzel kişiliğe sahip olmayıp gelir ve kurumlar vergisine tabi değildir. Ayrıca binaların dış cepheleri apartman yöneticiliğine ait olmayıp kat maliklerine aittir. Dolayısıyla, apartmanın dış cephelerinin kira bedeli, apartman yöneticiliğine değil kat maliklerine aittir. Kira ödemesi, site yöneticiliğine yapılsa dahi kat maliklerinin geliri sayılır.

Bu hüküm ve açıklamalara göre, apartman yan duvarlarına verilen reklam geliri, elde edenler açısından gayrimenkul sermaye iradı olarak değerlendirilecek olup kiracının Gelir Vergisi Kanunu’nun 94’üncü maddesinin birinci fıkrasında sayılanlar arasında olması durumunda anılan fıkranın (5/a) bendi kapsamında gelir vergisi tevkifatı yapılması gerekmektedir.

KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN :

3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun (1/1) inci maddesine göre Türkiye’de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetler; (1/3-f) maddesine göre Gelir Vergisi Kanununun 70 inci maddesinde belirtilen mal ve hakların kiralanması işlemleri KDV’ye tabi bulunmaktadır.

KDV Kanununun 9 uncu maddesinde, mükellefin Türkiye içinde ikametgahının, işyerinin, kanuni merkezi ve iş merkezinin bulunmaması hallerinde ve gerekli görülen diğer hallerde Maliye Bakanlığının vergi alacağının emniyet altına alınması amacıyla vergiye tabi işleme taraf olanları verginin ödenmesinden sorumlu tutabileceği hükme bağlanmıştır.

Söz konusu maddenin verdiği yetkiye dayanılarak yayımlanan mülga 117 Seri No.lu KDV Genel Tebliğinin (2.4) ve KDV Genel Uygulama Tebliğinin (I/C-2.1.2.4.) bölümünde;

“KDV mükellefi olan gerçek veya tüzel kişiler (sadece sorumlu sıfatıyla KDV ödeyenler bu kapsama dâhil değildir), KDV mükellefiyeti olmayan;

– Şahıslara veya kuruluşlara ait bina, arsa, arazi gibi yerlerde duvarlara yazılmak, pano olarak yerleştirilmek,

suretiyle ve bunlara benzer şekillerde reklâm vermektedirler.”

Yine bahse konu Tebliğin aynı bölümünde, reklâm hizmeti verenlerin KDV mükellefi olmaması halinde, bu şekilde reklam verme işlemleri ile ilgili KDV, reklâm hizmeti alanlar tarafından sorumlu sıfatıyla beyan edilecektir.

Bu hüküm ve açıklamalar çerçevesinde,

– KDV mükellefiyeti bulunmayan apartman yöneticiliklerinden müşteriniz olan/olacak firmalara reklam teşhir etmeleri amacıyla apartman yan duvarlarını kiralama işleminde gayrimenkul kiralanmamakta olup, bu yerlerin belli bir süre kullanım hakkı kiralandığından, kiraya verenlerin gerçek usulde KDV mükellefiyetlerinin bulunmaması halinde KDV’nin gelir vergisi tevkifatı dâhil kira bedeli üzerinden hesaplanması ve tarafınızdan tevkif edilerek sorumlu sıfatıyla beyan edilmesi gerekmektedir.

– Sözleşmede belirtilen toplam kira bedelinin ay cinsinden toplam kira süresine bölünmesi sonucu elde edilen tutara ait katma değer vergisinin, kira bedelinin ödenip ödenmediğine bakılmaksızın, kira sözleşmesinin başlangıcından itibaren aylık vergilendirme dönemleri itibariyle beyan edilmesi gerekmekte olup, KDV tevkifatının da söz konusu aylık beyanlar üzerinden yapılacağı tabiidir.

– Apartman yöneticilikleriyle şirketiniz arasında kira sözleşmesi imzalanmadan önce ödenen avanslar, ifa edilmiş bir teslim ve hizmetin karşılığını oluşturmadığından KDV’ye tabi değildir.

– Bir yıllık kira sözleşmesi yaparak kira bitiminde yazılı sözleşme yapılmadan karşılıklı anlaşmak suretiyle yeni bir kira bedeli belirlenerek kira süresinin bir yıl daha uzatılması durumunda yazılı sözleşmenin olduğu ve olmadığı ilgili yıllara ilişkin toplam kira bedelinin ay cinsinden toplam kira süresine bölünmesi sonucu elde edilen tutara ait katma değer vergisi üzerinden aylık vergilendirme dönemleri itibariyle KDV tevkifatı yapılması gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

___________________________________________________________________

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

 


Kaynak: GİB Özelge
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/apartman-duvarlarinin-kiralanarak-kiralanan-bu-yerlerin-reklam-vermek-amaciyla-satisinin-kdv-tevkifatina-tabi-olup-olmadigi/feed/ 0
Kendi el emeği ile üretilen el yapımı doğal sabunlar ve doğal bitkisel kremlerin satışının esnaf muaflığı kapsamında olup olmadığı https://www.muhasebenews.com/kendi-el-emegi-ile-uretilen-el-yapimi-dogal-sabunlar-ve-dogal-bitkisel-kremlerin-satisinin-esnaf-muafligi-kapsaminda-olup-olmadigi/ https://www.muhasebenews.com/kendi-el-emegi-ile-uretilen-el-yapimi-dogal-sabunlar-ve-dogal-bitkisel-kremlerin-satisinin-esnaf-muafligi-kapsaminda-olup-olmadigi/#respond Thu, 02 Sep 2021 22:50:27 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=114544 T.C.
HAZİNE VE MALİYE BAKANLIĞI
Eskişehir Vergi Dairesi Başkanlığı
Gelir Kanunları Grup Müdürlüğü

Sayı

:

11355271-120.01.03-30235

15.06.2021

Konu

:

Kendi el emeği ile üretilen el yapımı doğal sabunlar ve doğal bitkisel kremlerin satışının esnaf muaflığı kapsamında olup olmadığı hk.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, evinizin mutfağında zeytinyağı, hindistan cevizi yağı, kakao yağı gibi bitkisel yağlar ile el yapımı doğal sabunlar ve doğal bitkisel kremler yaptığınızı ve bunları çevrenizdeki kişilere sattığınızı belirterek, söz konusu faaliyetiniz nedeniyle Gelir Vergisi Kanununun 9 uncu maddesi kapsamında esnaf muaflığından yararlanıp yararlanamayacağınız hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun “Vergiden Muaf Esnaf” başlıklı 9 uncu maddesinde;

“Ticaret ve sanat erbabından aşağıda yazılı şekil ve suretle çalışanlar gelir vergisinden muaftır.

6- Evlerde kullanılan dikiş, nakış, mutfak robotu, ütü ve benzeri makine ve aletler hariç olmak üzere, muharrik kuvvet kullanmamak ve dışarıdan işçi almamak şartıyla; oturdukları evlerde imal ettikleri havlu, örtü, çarşaf, çorap, halı, kilim, dokuma mamûlleri, kırpıntı deriden üretilen mamûller, örgü, dantel, her nevi nakış işleri ve turistik eşya, hasır, sepet, süpürge, paspas, fırça, yapma çiçek, pul, payet, boncuk işleme, tığ örgü işleri, ip ve urganları, tarhana, erişte, mantı gibi ürünleri işyeri açmaksızın (7162 sayılı Kanunun 1 inci maddesiyle eklenen ibare Yürürlük; 30.1.2019) veya yıl içinde gerçekleştirilen satış tutarı, ilgili yıl için geçerli olan asgari ücretin yıllık brüt tutarından fazla olmamak üzere, internet ve benzeri elektronik ortamlar üzerinden satanlar. Bu ürünlerin, pazar takibi suretiyle satılması ile ticarî, ziraî veya meslekî faaliyetleri dolayısıyla gelir ve kurumlar vergisi mükellefi olanların düzenledikleri hariç olmak üzere; düzenlenen kermes, festival, panayır ile kamu kurum ve kuruluşlarınca geçici olarak belirlenen yerlerde satılması muaflıktan faydalanmaya engel değildir.

Ticari, zirai veya mesleki kazancı dolayısı ile gerçek usulde Gelir Vergisine tabi olanlar ile yukarıda sayılan işleri Gelir ve Kurumlar Vergisi mükelleflerine bağlılık arz edecek şekilde yapanlar esnaf muaflığından faydalanamazlar.

Bu muaflığın Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesi uyarınca tevkif suretiyle kesilen vergiye şümulü yoktur.

hükmü yer almıştır.

Bu hüküm kapsamında, evlerde kendi el emekleri ile imal ettikleri ürünleri bir iş yeri açmaksızın satanlar, esnaf muaflığından faydalanabilmektedirler.

Bu muaflıktan faydalanılabilmesi için;

– İmal edilen ürünlerin, 193 sayılı Kanunun 9 uncu maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendi kapsamında olması,

– Evlerde kullanılan dikiş, nakış, mutfak robotu, ütü ve benzeri makine ve aletler hariç olmak üzere, sanayi tipi veya seri üretim yapabilen makine ve aletlerin kullanılmaması,

– Dışarıdan işçi çalıştırılmaması,

– Ürünlerin iş yeri açmaksızın satılması,

– Ürünlerin, pazar takibi suretiyle satılmaması,

– Ürünlerin, ticarî, ziraî veya meslekî faaliyetleri dolayısıyla gelir ve kurumlar vergisi mükellefi olanların düzenledikleri kermes, festival ve panayırlarda satılmaması,

– Ticarî, ziraî veya meslekî kazancı dolayısı ile gerçek usulde gelir vergisine tâbi olunmaması,

– Faaliyetin, gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerine bağlılık arz edecek şekilde yapılmaması

gerekmektedir.

Ürünlerin; ticarî, ziraî veya meslekî faaliyetleri dolayısıyla gelir ve kurumlar vergisi mükellefi olanların düzenledikleri hariç olmak üzere, düzenlenen kermes, festival, panayır ile kamu kurum ve kuruluşlarınca geçici olarak belirlenen yerlerde satılması muaflıktan faydalanmaya engel değildir.

Öte yandan, Gelir Vergisi Kanununun 9 uncu maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendinde 7162 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle, 30/1/2019 tarihinden itibaren uygulanmak üzere, bu bent kapsamında esnaf muaflığından faydalananların, evlerde imal ettikleri ürünleri, internet ve benzeri elektronik ortamlarda da satmaları halinde esnaf muaflığından faydalanmaları mümkün hale getirilmiştir. Bu muaflıktan faydalanılabilmesi için, internet ve benzeri elektronik ortamlar üzerinden yıl içinde gerçekleştirilen satış tutarının ilgili yıl içinde geçerli olan asgari ücretin yıllık brüt tutarını aşmaması gerekmektedir.

Konu ile ilgili ayrıntılı açıklamalara 306 seri no.lu Gelir Vergisi Genel tebliğinin “İnternet ve Benzeri Elektronik Ortamlar Üzerinden Yapılan Satışlarda Esnaf Muaflığı” başlıklı bölümde yer verilmiştir.

Bu hüküm ve açıklamalar çerçevesinde; Kanunun öngördüğü makine ve aletler dışında başka makine ve alet kullanmadan ikamet ettiğiniz ev adresinde kendi el emeğiniz ile zeytinyağı, hindistan cevizi yağı, kakao yağı gibi bitkisel yağlar kullanmak suretiyle ürettiğiniz el yapımı doğal sabunlar ve doğal bitkisel kremleri, herhangi bir iş yeri açılmaksızın, pazar takibi yapılmaksızın ve ticari, zirai, mesleki faaliyetleri dolayısıyla gelir ve kurumlar vergisi mükellefi olanların düzenledikleri kermes, festival, panayır gibi yerler haricinde satmanız halinde, Gelir Vergisi Kanununun 9/6 maddesi kapsamında esnaf muaflığından yararlanmanız mümkündür.

Aynı şekilde, söz konusu ürünleri internet ve benzeri elektronik ortamlar üzerinden de satmanız halinde, bu şekilde yapılan ve yıl içinde gerçekleştirilen satış tutarının ilgili yıl içinde geçerli olan asgari ücretin yıllık brüt tutarını aşmaması kaydıyla muafiyetten faydalanmanız mümkün bulunmaktadır. İnternet ve benzeri elektronik ortamlar üzerinden yıl içerisinde yapılan satışlarınızın ilgili yılda geçerli olan asgari ücretin yıllık brüt tutarını geçmesi halinde ise, muafiyetiniz sona erecek ve izleyen takvim yılı başı itibarıyla gelir vergisi mükellefiyetiniz tesis edilecektir.


Kaynak: GİB Özelge
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/kendi-el-emegi-ile-uretilen-el-yapimi-dogal-sabunlar-ve-dogal-bitkisel-kremlerin-satisinin-esnaf-muafligi-kapsaminda-olup-olmadigi/feed/ 0
Şirketin yapmış olduğu taşeronluk hizmeti karşılığında teslim alınacak dairelerin inşaat bitiminde müteahhit firma tarafından satışının yapılması halinde vergilendirme https://www.muhasebenews.com/sirketin-yapmis-oldugu-taseronluk-hizmeti-karsiliginda-teslim-alinacak-dairelerin-insaat-bitiminde-muteahhit-firma-tarafindan-satisinin-yapilmasi-halinde-vergilendirme/ https://www.muhasebenews.com/sirketin-yapmis-oldugu-taseronluk-hizmeti-karsiliginda-teslim-alinacak-dairelerin-insaat-bitiminde-muteahhit-firma-tarafindan-satisinin-yapilmasi-halinde-vergilendirme/#respond Tue, 12 Jan 2021 13:18:35 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=100363

T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
 İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

Sayı : 62030549-120[42-2013/780]-45228 15.01.2018 Konu : Şirketin yapmış olduğu taşeronluk hizmeti karşılığında teslim alınacak dairelerin inşaat bitiminde müteahhit firma tarafından satışının yapılması halinde vergilendirme.

            İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca üçüncü şahsa ait arsa üzerinde konut projesi geliştiren firmaya anahtar teslimi olarak taşeronluk hizmeti vereceğiniz, 2014 yılında başlanacak taşeronluk hizmetinin 2015 yılında tamamlanacağı, söz konusu hizmet karşılığı şirketinize herhangi bir nakdi ödemenin yapılmayacağı, inşaatın önceden belirlenen seviyelere gelmesi ile birlikte hizmet bedeli olarak daire teslim edileceği ve söz konusu dairelerin tapu devirlerinin müteahhit firma tarafından yapılıp satış faturalarının düzenleneceği belirtilerek;

            -Bahse konu işin karşılıklı satış olarak mı değerlendirilmesi yoksa yıllara sari inşaat işi kapsamında değerlendirilerek vergi kesintisi yapılıp yapılmayacağı ile

            – Yıllara sari inşaat işi olarak görülmesi halinde vergi kesintisinin, anahtar teslimi olarak bu inşaat işi tamamlandığında işin sonundaki bu hesap mutabakatı üzerinden kesilecek faturadan bir defada yapılmasında sakınca bulunup bulunmadığı

            hususlarında Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

KURUMLAR VERGİSİ KANUNU AÇISINDAN

            5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde; kurumlar vergisinin mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.

            Anılan Kanunun 15 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi ile, Gelir Vergisi Kanununda belirtilen esaslara göre birden fazla takvim yılına yaygın inşaat ve onarım işleri ile uğraşan kurumlara bu işleri ile ilgili olarak yapılan hak ediş ödemelerinin vergi kesintisine tabi olduğu hüküm altına alınmış olup söz konusu ödemeler üzerinden yapılacak kesinti oranı 2009/14592 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile %3 olarak belirlenmiştir.

            Gelir Vergisi Kanununun 42 nci maddesinde; “Birden fazla takvim yılına sirayet eden inşaat (dekapaj işleri de inşaat işi sayılır) ve onarma işlerinde kâr veya zarar işin bittiği yıl kati olarak tespit edilir ve tamamı o yılın geliri sayılarak mezkur yıl beyannamesinde gösterilir.”  hükmüne yer verilmiştir.

            Bir işin Gelir Vergisi Kanununun 42 nci maddesi kapsamında değerlendirilebilmesi için;

a) Faaliyet konusu inşaat ve onarma işi olması

b) İnşaat ve onarım işi birden fazla yıla sirayet etmesi

c) İnşaat ve onarım işi resmi veya özel taahhütlere bağlı olarak yapılması

            gerekmektedir.

            Bu hüküm ve açıklamalara göre, kat karşılığı inşaat işleri, bünyelerinde istihkak ve hak edişe bağlı taahhüt unsuru taşımayan, ancak birden fazla takvim yılına sirayet edebilen niteliktedir. Gerek kendi arsası üzerine gerekse başkasının arsası üzerine kat karşılığı bina inşa ederek satma işinin Gelir Vergisi Kanununun 42 nci maddesiyle düzenlenen birden fazla takvim yılına sirayet eden inşaat ve onarma işleriyle herhangi bir ilişkisi bulunmamaktadır.

            Buna göre, şirketiniz ile kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca üçüncü şahsa ait arsa üzerinde konut projesi geliştirilen firma arasında sözlü mutabakata vararak taahhüt ettiğiniz inşaat işinin 2014 yılında başlayıp 2015 yılında tamamlanması bu işin kat karşılığı inşaat işi olma niteliğini değiştirmemektedir. Dolayısıyla, söz konusu inşaat işinin Gelir Vergisi Kanununun  42 nci maddesiyle düzenlenen birden fazla takvim yılına sirayet eden inşaat ve onarma işi kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir.

VERGİ USUL KANUNU AÇISINDAN

             213 sayılı Vergi Usul Kanununun;

            – 227 inci maddesinde; bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça bu kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsikinin mecburi olduğu,

            – 229 uncu maddesinde faturanın, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesika olduğu,

            – 231 inci maddesinin beşinci fıkrasında faturanın, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenleneceği,

            – 232 nci maddesinde ise; birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerin; birinci ve ikinci sınıf tüccarlara, serbest meslek erbabına, kazançları basit usulde tespit olunan tüccarlara, defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilere, vergiden muaf esnafa sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek ve bunların da fatura istemek ve almak mecburiyetinde oldukları, bunların dışında kalanların birinci ve ikinci sınıf tüccarlar ile kazancı basit usulde tespit edilenlerden ve defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerden satın aldıkları emtia veya onlara yaptırdıkları iş bedelinin (01/01/2014 tarihinden geçerli olmak üzere) 800,00 TL’yi geçmesi veya bedeli 800,00 TL’den az olsa dahi istemeleri halinde emtiayı satanın veya işi yapanın fatura vermesinin mecburi olduğu,

                  – 267 nci maddesinde; emsal bedelinin gerçek bedeli olmayan veya bilinmeyen veyahut doğru olarak tespit edilemeyen bir malın, değerleme gününde satılması halinde emsaline nazaran haiz olacağı değer olduğu, emsal bedelinin sıra ile ortalama fiyat esası, maliyet bedeli esası ve takdir esasına göre tayin edileceği,

                       hükümleri yer almaktadır.

            Özelge talep formunun tetkikinden, müteahhit firmaya verilecek inşaat taahhüt hizmeti karşılığında bedelin ayni olarak (daire olarak) tahsil edileceği anlaşılmaktadır.

            Bu durumda, harcamaları şirketinize ait olmak üzere verilecek hizmet neticesinde, müteahhit firmaya devredilecek konutların maliyeti şirketinize kalacak olan konutların arsa payının maliyetine eşit olacaktır. Söz konusu müteahhide devredilen konutların maliyet bedelinin ise, bu konutların Vergi Usul Kanununun 267 nci maddesine göre tespit edilecek emsal bedeli üzerinden hesaplanması gerekmektedir.

            Buna göre, müteahhit firmaya verilen inşaat taahhüt hizmeti için mezkûr firma adına, teslim edilen dairelerin emsal bedeli üzerinden fatura düzenlenmesi gerekmektedir.

            Ayrıca müteahhit firma tarafından, verdiğiniz inşaat taahhüt hizmeti karşılığında şirketinize bırakılan daireler için (müteahhide teslim edilen konutlar için tespit edilen emsal bedel üzerinden) şirketiniz adına fatura düzenlenmesi gerekmektedir.

 


Kaynak: GİB Özelge
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/sirketin-yapmis-oldugu-taseronluk-hizmeti-karsiliginda-teslim-alinacak-dairelerin-insaat-bitiminde-muteahhit-firma-tarafindan-satisinin-yapilmasi-halinde-vergilendirme/feed/ 0
Sosyal medyada paylaşım yaparak kapıda ödeme sistemi ile kozmetik ürünü satışının esnaf muaflığı kapsamına girer mi? https://www.muhasebenews.com/sosyal-medyada-paylasim-yaparak-kapida-odeme-sistemi-ile-kozmetik-urunu-satisinin-esnaf-muafligi-kapsamina-girer-mi/ https://www.muhasebenews.com/sosyal-medyada-paylasim-yaparak-kapida-odeme-sistemi-ile-kozmetik-urunu-satisinin-esnaf-muafligi-kapsamina-girer-mi/#respond Wed, 06 Jan 2021 15:16:19 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=100702

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

MANİSA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü

Sayı

:

85373914-120.01.03[40.01.89]-11402

20.01.2020

Konu

:

Sosyal medyada paylaşım yaparak kapıda ödeme sistemi ile kozmetik ürünü satışının esnaf muaflığı kapsamında olup olmadığı

İlgi

:

18/07/2017 tarih ve 130086 sayılı özelge talep formunuz.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, Facebook ya da Instagram sayfanızda paylaşım yaparak kapıda ödeme sistemi ile kozmetik ürünü satışı yapmanız halinde, esnaf muaflığından faydalanıp faydalanamayacağınız hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun;

9 uncu maddesinde; “Ticaret ve sanat erbabından aşağıda yazılı şekil ve suretle çalışanlar gelir vergisinden muaftır.

1-Motorlu nakil vasıtaları kullanmamak şartı ile gezici olarak veya bir iş yeri açmaksızın perakende ticaret ile iştigal edenler (Giyim eşyalarıyla zati ve süs eşyaları, değeri yüksek olan ev eşyaları ile pazar takibi suretiyle gıda, bakkaliye ve temizlik maddelerini ve sabit iş yerlerinin önünde sergi açmak suretiyle o iş yerlerinde satışı yapılan aynı neviden malları satanlar hariç)

….

Ticarî, ziraî veya meslekî kazancı dolayısı ile gerçek usûlde Gelir Vergisine tâbi olanlar ile yukarıda sayılan işleri Gelir ve Kurumlar Vergisi mükelleflerine bağlılık arz edecek şekilde yapanlar esnaf muaflığından faydalanamazlar.

….

Bir işyeri açmaksızın münhasıran gezici olarak, milli piyango bileti satanlar ile 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanuna göre gerçek ve tüzel kişilerin mallarını iş akdi ile bağlı olmaksızın bunlar adına kapı kapı dolaşmak suretiyle tüketiciye satanlar yukarıdaki şartlarla sınırlı olmaksızın gelir vergisinden muaftır.

Bu muaflığın, 94 üncü madde uyarınca tevkif suretiyle kesilen vergiye şümulü yoktur.” hükmüne,

37 nci maddesinde, “Her türlü ticari ve sınai faaliyetten doğan kazançlar ticari kazançtır.” hükmüne,

46 ncı maddesinde; “47 ve 48 inci maddelerde yazılı şartları topluca haiz olanların ticari kazançları basit usulde tespit olunur.” hükmüne

yer verilmiştir.

Ayrıca, aynı Kanunun “Basit Usulün Hududu” başlıklı 51 inci maddesinde, basit usulden faydalanamayacak mükellefler sayılmış olup, anılan maddenin 12 nci bendinin verdiği yetkiye istinaden çıkartılan 12/01/1995 tarih ve 95/6430 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile büyükşehir belediyesi olan illerin (Erzurum, Diyarbakır, Sakarya ve 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile büyükşehir belediyesi sınırları içerisine alınan yerlerden, yeni bağlanan mahallelerle birlikte 2000 yılı genel nüfus sayımındaki nüfusu 30.000’den az olan yerler ile 12/11/2012 tarihli ve 6360 sayılı On Dört İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Yedi İlçe Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun kapsamında büyükşehir belediyesi kurulan ve büyükşehir belediyesi sınırları içerisine alınan yerler hariç) mücavir alan sınırları dahil olmak üzere büyükşehir belediye sınırları dahilinde her türlü emtia alım-satımı ile uğraşanlar, 01/01/1995 tarihinden itibaren gerçek usulde vergilendirme kapsamına alınmıştır.

Aynı Kanunun 94 üncü maddesinde ise, “Kamu idare ve müesseseleri, iktisadî kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadî işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya ziraî işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar.

 1.Hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61 inci maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç), 103 ve 104 üncü maddelere göre,

10-b) 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanuna göre gerçek ve tüzel kişilerin mallarını iş akdi ile bağlı olmaksızın bunlar adına kapı kapı dolaşmak suretiyle tüketiciye satanlara bu faaliyetleriyle ilgili olarak yapılan komisyon, prim ve benzeri ödemelerden (2009/14592 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca) % 20,

13.Esnaf muaflığından yararlananlara mal ve hizmet alımları karşılığında yapılan ödemelerden (2009/14592 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca),

 …

 c) Mal alımları için %5

d) Diğer hizmet alımları (“”a” “b” ve “c” alt bentleri hariç olmak üzere mal ve hizmet bedelinin ayrılamaması hali de bu kapsamdadır) için %10” oranında gelir vergisi tevkifatı yapılması hükme bağlanmıştır.

Diğer taraftan, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 156 ncı maddesinde işyeri; ticari, sınai, zirai ve mesleki faaliyette iş yeri; mağaza, yazıhane, idarehane, muayenehane, imalathane şube, depo, otel, kahvehane, eğlence ve spor yerleri, tarla, bağ, bahçe, çiftlik, hayvancılık tesisleri, dalyan ve voli mahalleri, madenler, taş ocakları, inşaat şantiyeleri, vapur büfeleri gibi ticari, sınai, zirai veya mesleki bir faaliyetin icrasına tahsis edilen veya bu faaliyetlerde kullanılan yer olarak tarif edilmiştir.

Madde hükmünden de anlaşılacağı üzere, işyerinin tanımı yapılırken, ticari, sınai, zirai ve mesleki faaliyetin yapılması ve yürütülmesinde kullanılan yerlerin neler olabileceği nitelenmiş ve tanımda belirtilen yerlerle sınırlandırılmamıştır. Bu nedenle, elektronik ortamda yapılan bu tür faaliyetler için iletişim amacıyla kullanılan yerin işyeri olarak kabul edilmesi gerekmektedir.

Ayrıca, Ticaret Bakanlığınca yayımlanan, İşyeri Dışında Kurulan Sözleşmeler Yönetmeliğinde doğrudan satış yapacaklarda aranılacak nitelikler, doğrudan satışlara ilişkin usul ve esasları belirlenmiştir.

Bu kapsamda, yapmış olduğunuz faaliyetin ve satışını yaptığınız ürünlerin 7/11/2013 tarihli ve 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ve bu Kanuna dayanılarak çıkartılan Yönetmelik kapsamında, iş yeri dışında kurulan sözleşmeler kapsamında yapılan bir satış olarak değerlendirilip değerlendirilmediğinin Ticaret Bakanlığınca belirlenmesi gerekmektedir.

Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalar uyarınca;

– 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanuna göre gerçek ve tüzel kişilerin mallarını iş akdi ile bağlı olmaksızın bunlar adına iş yeri dışında kurulan sözleşmeler kapsamında satmanız halinde Gelir Vergisi Kanununun 9 uncu maddesi uyarınca esnaf muaflığından yararlanmanız mümkün olup elde edeceğiniz komisyon, prim ve benzeri ödemeler üzerinden satıcılar tarafından, aynı Kanunun 94 üncü maddesinin (10-b) bendi uyarınca %20 oranında gelir vergisi tevkifatının yapılması gerekmektedir.

– Satışını yaptığınız ürünleri iş akdi ile bağlı olmadan kendi adınıza satın alarak, motorlu nakil vasıtaları kullanmamak şartı ile gezici olarak veya bir işyeri açmaksızın perakende olarak satmanız halinde, Gelir Vergisi Kanununun 9/1 inci bendi kapsamında esnaf muaflığından yararlanmanız mümkündür.

– Kendi adınıza satın aldığınız ürünleri, Facebook ya da Instagram sayfasında paylaşım yaparak satmanız halinde, satış yaptığınız internet ortamının işyeri tanımı kapsamına girmesi nedeniyle esnaf muaflığından yararlanmanız mümkün bulunmamakta olup, internet üzerinden yaptığınız alım satım faaliyetinin büyükşehirler dahil tüm ülke genelini kapsayacağından 95/6430 sayılı Bakanlar Kurulu Kararına göre gerçek usulde vergilendirilmeniz gerekmektedir.

– Söz konusu ürünlerin satışının iş akdine bağlı olarak yapmanız halinde, elde edilen komisyon, prim ve benzeri gelirlerin tamamının ise ücret kabul edilerek, Gelir Vergisi Kanununun 61, 94, 103 ve 104 üncü maddeleri kapsamında vergilendirilmesi gerekmektedir.

 


Kaynak: Özelge
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/sosyal-medyada-paylasim-yaparak-kapida-odeme-sistemi-ile-kozmetik-urunu-satisinin-esnaf-muafligi-kapsamina-girer-mi/feed/ 0
Tasfiye Halinde Kooperatifin Taşınmaz Satışının Kdv Ve Kurumlar Vergisi Karşısındaki Durumu https://www.muhasebenews.com/tasfiye-halinde-kooperatifin-tasinmaz-satisinin-kdv-ve-kurumlar-vergisi-karsisindaki-durumu/ https://www.muhasebenews.com/tasfiye-halinde-kooperatifin-tasinmaz-satisinin-kdv-ve-kurumlar-vergisi-karsisindaki-durumu/#respond Mon, 21 May 2018 17:30:41 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=28201 1- TASFİYE HALİNDEKİ KOOPERATİF TAŞINMAZ SATIŞI AKTİFE ALINMAYAN TAŞINMAZ KURUM KAZANCI KDV İSTİSNASI

2- TASFİYE HALİNDE KOOPERATİFİN TAŞINMAZ SATIŞININ KDV VE KURUMLAR VERGİSİ KARŞISINDAKİ DURUMU HAK. Özelge-23.02.2018


T.C. Maliye Bakanlığı
Gelir İdaresi Başkanlığı-Erzurum Vergi Dairesi Başkanlığı

Sayı:  30094508-125[5-2016/1.2]-4931
Tarih :  23.02.2018

1- TASFİYE HALİNDEKİ KOOPERATİF TAŞINMAZ SATIŞI AKTİFE ALINMAYAN TAŞINMAZ KURUM KAZANCI KDV İSTİSNASI

2- TASFİYE HALİNDE KOOPERATİFİN TAŞINMAZ SATIŞININ KDV VE KURUMLAR VERGİSİ KARŞISINDAKİ DURUMU HK.

İlgide kayıtlı özelge talep formunda; … yılında kurulan Kooperatifinizin … yılına kadar faaliyet göstererek … yılında tasfiyeye girdiği, … Belediyesince mülkiyeti Kooperatifinize verilmesi gereken arsanın yaklaşık 26 yıllık bir mahkeme sonucunda 2012 yılında verildiği, söz konusu arsa üzerine anılan Belediye tarafından bina yapıldığından Kooperatifinize arsa yerine 3 adet büro ve 3 adet dükkan teslim edildiği, teslim edilen 3 adet dükkanın üyelerinize satışının yapıldığı, Kooperatifinizin KDV ve kurumlar vergisi yönünden mükellefiyetinin bulunmadığı belirtilerek, 30 yıl önce Kooperatifinize ait olan, ancak uyuşmazlık nedeniyle tapusu verilmeyen ve bu nedenle aktife alınamayıp 2012 tarihli mahkeme kararına rağmen 2015 yılında tapusu verilen 3 adet dükkanın üyelerinize satışının KDV ve kurumlar vergisine tabi olup olmayacağı hususunda bilgi talep edilmektedir.

Özelge talep formunuz ve eklerinin tetkikinden; Sanayi Çarşı ve Sitesi inşaatı için …… Bakanlığı emriyle ve …… Bankası aracılığıyla kullandırılacak kredilerin geri ödenmesini sağlamak üzere Kooperatifiniz ve 3 ayrı Kooperatif ile … Belediye Başkanlığı arasında düzenlenen … tarihli protokole göre, Sanayi Sitesinde bulunan genel hizmet ve sosyal tesislerin mülkiyetinin 100 hisse kabul edilerek her bir hissedar için ayrı ayrı 20/100 oranında hissedarlar arasında pay edildiği ve kredi borcunun ödenmesini müteakip tapuların dağıtımının yapılacağının hüküm altına alındığı, kredi borçlarının ödenip ipoteklerin 1986 yılında kaldırılmasına rağmen tapu devrinin yapılmaması üzerine konunun yargıya intikal ettirildiği, … . Asliye Hukuk Mahkemesinin … tarih ve … esas sayılı kararı ile söz konusu taşınmazın 20/100 hissesinin Kooperatifiniz adına tapuya tesciline karar verildiği, mahkeme kararına istinaden 10.09.2013 tarihinde bahse konu taşınmazın hisseniz oranında tapu tescilinin yapıldığı, belediye ile mahkemelik olmanız nedeniyle tapusu zamanında alınamayan taşınmazın aktife kaydının yapılamadığı, söz konusu taşınmaz yerine üzerine yapılan işyerlerinden büro ve dükkanlardan oluşan 6 adet bağımsız bölümün 22.03.2015 tarihinde Kooperatifinizin kullanımına bırakıldığı ve 31.03.2015 tarihinde de Kooperatifiniz adına tapuya tescil edildiği, büro ve dükkanların 15 no.lu bağımsız bölümün 20.10.2015 tarihinde, 16 no.lu bağımsız bölümün ise 09.12.2015 tarihinde kiraya verilmeden üyelerinize satıldığı anlaşılmıştır.

I- KURUMLAR VERGİSİ KANUNU AÇISINDAN:

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde, kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safî kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve safî kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.

Kurumlar Vergisi Kanununun 1 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi hükmüyle kooperatifler kurumlar vergisi mükellefleri arasında sayılmış; Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde de, tüketim ve taşımacılık kooperatifleri hariç olmak üzere, ana sözleşmelerinde sermaye üzerinden kazanç dağıtılmaması, yönetim kurulu başkan ve üyelerine kazanç üzerinden pay verilmemesi, yedek akçelerin ortaklara dağıtılmaması ve sadece ortaklarla iş görülmesine (Yapı kooperatiflerinin kendilerine ait arsalarını kat karşılığı vererek her bir hisse için bir iş yeri veya konut elde etmeleri ortak dışı işlem sayılmaz.) ilişkin hükümler bulunup, bu hükümlere fiilen uyan kooperatiflerin kurumlar vergisinden muaf olduğu hüküm altına alınmış olup konuyla ilgili olarak 1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin “4.13. Kooperatifler” başlıklı bölümünde ayrıntılı açıklamalar yapılmıştır.

Öte yandan, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin birinci fıkrasında menkul sermaye iradının tanımı yapılmış olup, ikinci fıkrasının (2) numaralı bendinde ise; iştirak hisselerinden doğan kazançların (Limited şirket ortaklarının, iş ortaklıklarının ve komanditerlerin kâr payları ile kooperatiflerin dağıttıkları kazançlar bu zümreye dahildir.

Kooperatiflerin ortakları ile yaptıkları muamelelerden doğan kârların ortaklara kooperatifle yaptıkları muameleler nispetinde tevzii kazanç dağıtımı sayılmaz.) menkul sermaye iradı olduğu hüküm altına alınmıştır.

Anılan Kanunun 94 üncü maddesinde sayılan kişi, kurum ve kuruluşların, yine söz konusu maddelerde bentler halinde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecbur oldukları hükme bağlanmış olup, anılan maddenin (6/b-i) numaralı bendinde, tam mükellef kurumlar tarafından; tam mükellef gerçek kişilere, gelir ve kurumlar vergisi mükellefi olmayanlara ve bu vergilerden muaf olanlara dağıtılan, 75 inci maddenin ikinci fıkrasının (1), (2) ve (3) numaralı bentlerinde yazılı kâr paylarından (kârın sermayeye eklenmesi kâr dağıtımı sayılmaz.) % 15 oranında tevkifat yapılacağı hükmüne yer verilmiştir.

Bu hüküm ve açıklamalara göre, 1970 yılında kurulan ve 2009 yılında tasfiyeye giren kooperatifinizin …….. Belediyesinden yaklaşık 26 yıllık bir mahkeme sonucunda 2015 yılında mülkiyetini almış olduğu arsa ve üzerinde belediye tarafından inşa edilmiş olan 3 adet büro ve 3 adet dükkanın üyelerinizden bir kısmına bedeli mukabilinde satışı ortak dışı işlem olarak değerlendirileceğinden bu işlemden doğan kazancın kurum kazancı olarak kurumlar vergisine tabi tutulması gerekmektedir.

Ayrıca, kooperatifinize devredilen işyerlerinin üyelerinize satışından elde edilen kazancın ortaklarınıza dağıtılması halinde ortaklara dağıtılan tutar üzerinden Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin (6/b-i) numaralı bendine göre %15 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılması ve muhtasar beyanname ile beyan edilmesi gerekmektedir.

II- KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU AÇISINDAN:

3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun;

-1/1 inci maddesinde; ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde Türkiye’de yapılan teslim ve hizmetlerin KDV ye tabi olduğu,

-8 inci maddesinde; mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde bu işleri yapanların katma değer vergisi mükellefi olduğu,

-17/4-k maddesinde; organize sanayi bölgeleri ile küçük sanayi sitelerinin kurulması amacıyla oluşturulan iktisadi işletmelerin arsa ve işyeri teslimlerinin katma değer vergisinden istisna olduğu

hüküm altına alınmıştır.

KDV Genel Uygulama Tebliğinin “II/F.4.23. Organize Sanayi Bölgeleri ve Küçük Sanayi Sitelerine Tanınan İstisna” başlıklı bölümünde;

“3065 sayılı Kanunun (17/4-k) maddesine göre; organize sanayi bölgeleri ile küçük sanayi sitelerinin kurulması amacıyla oluşturulan iktisadi işletmelerin arsa ve işyeri teslimleri KDV’den istisnadır. Organize sanayi bölgesi veya küçük sanayi sitelerinin kurulması amacıyla, müteşebbis heyet, kooperatif veya diğer isimler altında iktisadi işletmeler oluşturulmaktadır. Bu organizasyonlar, arsayı temin etme, altyapıyı tamamlama, işyerlerini inşa etme gibi hizmetlerin tamamını veya bir kısmını yürütmek üzere kurulmaktadır.

Sözü edilen organizasyonların sadece arsa teslimleri ile işyeri teslimleri istisna kapsamına alınmıştır. Bu organizasyonların yapacakları her türlü hizmetler ile arsa ve işyeri dışındaki teslimlerinin yanı sıra bölge ve site dışındaki arsa ve işyeri teslimleri de genel hükümler çerçevesinde KDV’ye tabi olacaktır. Ayrıca bunlara yapılan mal ve hizmet satışlarında genel hükümler çerçevesinde vergi uygulanacağı tabiidir.”

açıklamalarına yer verilmiştir.

Tasfiye Halinde …………. Yapı Kooperatifinin ana sözleşmesinin incelenmesinden, Kooperatifin kuruluş amaçları arasında;

-Arsa ve arazi edinerek bunları küçük sanayi sitesi ile gerekli tesislerin yapımına uygun duruma getirmek,

-Alt yapı, küçük sanayi sitesi ve müşterek tesislerin plan ve projelerini yaptırmak,

-İlgili kurum ve kuruluşlarla ortak çalışmalar yapmak, küçük sanayi sitesi yapı üst kuruluşlarına katılmak

gibi faaliyetlerin bulunduğu anlaşılmıştır.

Buna göre, küçük sanayi sitelerinin kurulması amacıyla oluşturulan iktisadi işletmenin arsa ve işyeri teslimleri KDV Kanununun 17/4-k maddesi gereğince KDV’den istisnadır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.


Kaynak: KDV kanunu 1,8,17, GV Kanunu 75,94. Kurumlar vergisi Kanunu madde 1,4,6 maddeler

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/tasfiye-halinde-kooperatifin-tasinmaz-satisinin-kdv-ve-kurumlar-vergisi-karsisindaki-durumu/feed/ 0