safi kurum kazancı – Muhasebe News https://www.muhasebenews.com Muhasebe News Thu, 04 Apr 2019 13:04:02 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.3.3 Müşteri Ağırlamak ve İş Görüşmesi Yapmak İçin Yat Kiralanmasının Maliyeti Gider Olarak Kaydedilebilir mi? https://www.muhasebenews.com/musteri-agirlamak-is-gorusmesi-yapmak-icin-yat-kiralanmasinin-maliyeti-gider-olarak-kaydedilebilir-mi/ https://www.muhasebenews.com/musteri-agirlamak-is-gorusmesi-yapmak-icin-yat-kiralanmasinin-maliyeti-gider-olarak-kaydedilebilir-mi/#respond Thu, 04 Apr 2019 19:15:48 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=16485 (GİB – ÖZELGE)

Konu: İş görüşmesi yapmak ve müşteri ağırlamak için yat kiralamanın vergisel boyutu.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuz ve ekinde yer alan dilekçede, şirketinizin gemi inşa, bakım ve onarım faaliyetinde bulunduğu, iş ilişkileri çerçevesinde görüşme yapmak üzere gelen kişilerin karşılanması, ağırlanması ve konaklamasının sağlanması amacıyla şirketiniz tarafından deniz aracı (yat) kiralandığı belirtilerek söz konusu kişilere yönelik yapılan karşılama, ağırlama ve kira tutarlarının temsil ve ağırlama gideri olarak kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınıp alınmayacağı, ödenen KDV’nin indirim konusu yapılıp yapılmayacağı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

KURUMLAR VERGİSİ KANUNUNA GÖRE
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6’ncı maddesinde kurumlar vergisinin mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve safi kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır. Bu hüküm uyarınca tespit edilecek kurum kazancından Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 8’inci maddesi ile Gelir Vergisi Kanununun 40’ıncı maddesinde yer alan giderlerin indirileceği belirtilmiştir.

Öte yandan, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 40’ıncı maddesinde safi kazancın tespit edilmesinde indirilecek giderler sayılmış, anılan maddenin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin, safi kazancın tespitinde indirilebileceği hükme bağlanmıştır.

Ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderler, Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunlarında sayılan kanunen kabul edilmeyen giderler dışında kalan ticari organizasyona bağlı olarak yapılan giderlerdir ve bunlara işletme gideri de denilebilir. Bir masrafın genel gider adı altında masraf yazılabilmesi için, genel giderlerin ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılmış olması, masrafla iş arasında açık, güçlü bir illiyet bağının mevcut olması, giderin keyfi olmaması ve masrafın işin önemi ölçüsünde yapılmış bulunması gerekmektedir.

Bu kapsamda, şirketiniz tarafından iş ilişkileriniz çerçevesinde görüşme yapılan kişilere yönelik yat kiralanması işlemi esas itibarıyla işin mahiyetine uygun olmadığı ve iş hacmi ile mütenasip bulunmadığı gibi faaliyetlerin yürütülmesi ve gelirin elde edilmesi için zorunlu bir harcama niteliği taşımadığından şirketinizin özel bir tasarrufu olan söz konusu karşılama, ağırlama ve kira bedellerinin safi kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün bulunmamaktadır.

KDV KANUNUNA GÖRE
3065 sayılı KDV Kanununun; 1/1 inci maddesinde; Türkiye’de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV ye tabi olduğu, aynı maddenin ikinci fıkrasında; ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyetinin devamlılığı, kapsamı ve niteliğinin Gelir Vergisi Kanunu hükümlerine göre; Gelir Vergisi Kanununda açıklık bulunmadığı hallerde, Türk Ticaret Kanunu ve diğer ilgili mevzuat hükümlerine göre tayin ve tespit olunacağı hükme bağlanmıştır.

Aynı Kanunun 29/1’nci maddesinde; mükelleflerin yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan KDV den, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen KDV’yi indirebilecekleri hükmüne yer verilmiştir.

Yine aynı Kanunun 30/d maddesinde ise; Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunlarına göre kazancın tespitinde indirimi kabul edilmeyen giderler dolayısıyla ödenen KDV nin indirim konusu yapılamayacağı, hükme bağlanmıştır.

Buna göre, şirketiniz tarafından kiralanacak deniz aracı (yat) ile iş ilişkileri çerçevesinde görüşme yapılan kişilere yönelik verilecek yeme-içme ve konaklama hizmetleri; şirketinizin özel bir tasarrufu olup bahse konu tasarrufa ilişkin harcamalar, firmanız tarafından kurum kazancının tespitinde indirim olarak dikkate alınması mümkün bulunmadığından KDV Kanununun 30/d maddesine göre bu giderler için ödenen KDV’nin de indirim konusu yapılması mümkün bulunmamaktadır.

Kaynak: İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı
17 Şubat 2016 Tarih ve 62030549-125[6-2014/451]-13442 Sayılı Özelge

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/musteri-agirlamak-is-gorusmesi-yapmak-icin-yat-kiralanmasinin-maliyeti-gider-olarak-kaydedilebilir-mi/feed/ 0
Limited Şirket Ortağına Ödenen Komisyon Tutarı Kurum Kazancına Dâhil Edilir mi? https://www.muhasebenews.com/limited-sirket-ortagina-odenen-komisyon-tutari-kurum-kazancina-dahil-edilir-mi/ https://www.muhasebenews.com/limited-sirket-ortagina-odenen-komisyon-tutari-kurum-kazancina-dahil-edilir-mi/#respond Fri, 15 Feb 2019 05:30:24 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=17629 (GİB – ÖZELGE)

Konu: Şirket ortağı adına ödenen komisyon tutarının kurum kazancına dâhil edilip edilmeyeceği.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, şirketinizin tek ortaklı limited şirket olduğu ve at yarışı, loto, sayısal gibi şans oyunlarının oynatılması faaliyetinde bulunduğu; sayısal ve iddia makinelerinden elde edilen komisyonun ve yapılan vergi kesintisinin şirket adına yapıldığı ancak ganyan makinesinden elde edilen komisyon tutarı üzerinden GVK’ nun 94’ncü maddesine göre yapılan vergi kesintisinin şirket ortağı adına yapıldığı belirtilerek, söz konusu komisyonun kurum kazancına mı dâhil edileceği yoksa şirket ortağı adına ayrı bir mükellefiyet kaydının mı açılacağı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6’ncı maddesinde; kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safi kurum kazancının tespitinde 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.

Kurumlar Vergisi Kanununun 1’ inci maddesinin birinci fıkrasında yaptıkları ödemelerden vergi tevkifatı yapacak olanlar sayılmış olup söz konusu maddeye 6322 sayılı Kanunun 10’uncu maddesiyle 15.06.2012 tarihinden geçerli olmak üzere eklenen (g) bendinde; başbayiler hariç olmak üzere, 5602 sayılı Kanunda tanımlanan şans oyunlarına ilişkin bilet, kupon ve benzerlerini satanlara, düzenlenen her türlü bahis ve şans oyunlarının oynatılmasına aracılık edenlere, diğer kişilerce çıkartılan bu nitelikteki biletleri satanlara yapılan komisyon, prim ve benzeri ödemelerden tevkifat yapılacağı hüküm altına alınmıştır.

Aynı Kanunun “Yurt içinde kesilen vergilerin mahsubu” başlıklı 34’üncü maddesinin birinci fıkrasında ise “Beyannamede gösterilen kazançlardan, Kanunun 15’inci maddesinin birinci fıkrasına ve 30’uncu maddesinin birinci ve ikinci fıkralarına göre kaynağında kesilmiş olan vergiler (hayat sigorta şirketlerinde matematik karşılıkların yatırıma yönlendirilmesinden elde edilen kazanç ve iratlar üzerinden yapılan kesintiler dâhil), beyanname üzerinden hesaplanan kurumlar vergisinden mahsup edilir.” hükmüne yer verilmiştir.

Buna göre; şirketiniz tarafından ganyan makinesinden elde edilen ancak …….. Kulübü Derneği At Yetiştiriciliği ve Yarışları İktisadi İşletmesince şirket ortağı adına yapılan komisyon ödemelerinin kurum kazancına dâhil edilerek vergilendirilmesi gerekmektedir.

Öte yandan, şirket ortağı adına yapılan komisyon ödemeleri kurum kazancına dâhil edileceğinden, söz konusu komisyon ödemeleri üzerinden şirket ortağı adına yapılan vergi kesintisinin de beyanname üzerinden hesaplanan kurumlar vergisinden mahsup edilebileceği tabiidir.

Kaynak: Samsun Vergi Dairesi Başkanlığı
24 Nisan 2014 Tarih ve 13649056-125[06-2014/ÖZE-02]-43 Sayılı Özelge

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/limited-sirket-ortagina-odenen-komisyon-tutari-kurum-kazancina-dahil-edilir-mi/feed/ 0
Yurt Dışı Merkezi Tarafından Kiralanan ve Türkiye’deki Şubede Kullanılan Bilgisayarlar İçin Ödenen Bedeller Gider Olarak Kaydedilebilir mi? https://www.muhasebenews.com/yurt-disi-merkezi-tarafindan-kiralanan-turkiyedeki-subede-kullanilan-bilgisayarlar-icin-odenen-bedeller-gider-olarak-kaydedilebilir-mi/ https://www.muhasebenews.com/yurt-disi-merkezi-tarafindan-kiralanan-turkiyedeki-subede-kullanilan-bilgisayarlar-icin-odenen-bedeller-gider-olarak-kaydedilebilir-mi/#respond Thu, 14 Feb 2019 17:30:39 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=16768 (GİB – ÖZELGE)

Konu: Hollanda mukimi dar mükellef kurumun laptop kiralama bedeli ve yurt dışında yapılan bağışların Türkiye’deki şubesine fatura edilmesinde vergilendirme.

             İlgide kayıtlı özelge talep formunda;
           – Merkezi Hollanda’da bulunan yabancı bir şirketin şubesi olduğunuz,
           – Merkez tarafından kiralanan laptopların birkaç tanesinin şubenizin kullanımına tahsis edildiği ve bu laptoplara isabet eden kira bedelinin merkez tarafından şubenize fatura edilerek transferinin talep edildiği,
            – Ayrıca şirket merkezi tarafından kurulan hayır kurumunun Hollanda’da düzenlemiş olduğu yürüyüşe katılarak bağış yapılmasının istenildiği ve bağış yapılması için merkez tarafından şubenize fatura tanzim edildiği
            belirtilmiş olup söz konusu kira bedeli ve bağış tutarının şirket merkezine transferi işlemlerinin kurumlar vergisi ve KDV tevkifatına tabi olup olmadığı konusunda Başkanlığımız görüşü sorulmuştur.

KURUMLAR VERGİSİ KANUNUNA GÖRE

Kurumlar Vergisi Kanununun;

– 3’üncü maddesinin ikinci fıkrasında, Kanunun 1’inci maddesinde sayılı kurumlardan kanunî ve iş merkezlerinin her ikisi de Türkiye’de bulunmayanların, dar mükellefiyet esasında, sadece Türkiye’de elde ettikleri kazançları üzerinden vergilendirilecekleri hükme bağlanmış olup üçüncü fıkrasının (ç) bendinde, taşınır ve taşınmazlar ile hakların Türkiye’de kiralanmasından elde edilen iratlar, dar mükellefiyette kurum kazancını oluşturan unsurlar arasında sayılmıştır.
– 30’uncu maddesinin birinci fıkrasında, dar mükellefiyete tâbi kurumların maddede bentler halinde sayılan kazanç ve iratları üzerinden, bu kazanç ve iratları avanslar da dâhil olmak üzere nakden veya hesaben ödeyen veya tahakkuk ettirenler tarafından kurumlar vergisi kesintisi yapılacağı hükme bağlanmış; aynı fıkranın (c) bendinde ise gayrimenkul sermaye iratları sayılmış olup 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanunu kapsamındaki faaliyetlerden sağlanacak gayrimenkul sermaye iratlarından (2009/14593 sayılı BKK ile) %1, diğerlerinden (2009/14593 sayılı BKK ile) %20 oranında kurumlar vergisi kesintisi yapılacağı kararlaştırılmıştır.
– 30’uncu maddesinin altıncı fıkrasında, yıllık veya özel beyanname veren dar mükellef kurumların, indirim ve istisnalar düşülmeden önceki kurum kazancından, hesaplanan kurumlar vergisi düşüldükten sonra kalan kısımdan ana merkeze aktardıkları tutar üzerinden, kurum bünyesinde %15 oranında kurumlar vergisi kesintisi yapılacağı hükmüne yer verilmiştir.
– 6’ncı maddesinde, kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiş olup safi kurum kazancının tespitinde Kurumlar Vergisi Kanununun 8 inci maddesi ile Gelir Vergisi Kanununun 40’ıncı maddesinde yer alan giderler hasılattan indirim konusu yapılmaktadır.
– 22’nci maddesinde; “(1) Dar mükellef kurumların iş yeri veya daimî temsilci vasıtasıyla elde edilen kazançlarının tespitinde, aksi belirtilmediği takdirde tam mükellef kurumlar için geçerli olan hükümler uygulanır.

(2) Dar mükellefiyete tâbi kurumların ticarî veya ziraî kazançlar dışında kalan kazanç ve iratları hakkında, Gelir Vergisi Kanununun bu kazanç ve iratların tespitine ilişkin hükümleri uygulanır. Ancak, bu kazanç ve iratların Türkiye’de yapılmakta olan ticarî veya ziraî faaliyet kapsamında elde edilmesi halinde, kurum kazancı bu maddenin birinci fıkrasına göre tespit edilir.
(3) Dar mükellefiyette kurum kazancının tespitinde, ayrıca aşağıdaki indirimlerin yapılması kabul edilmez:

a) Bu kurumlar hesabına yaptıkları alım-satımlar için ana merkeze veya Türkiye dışındaki şubelere verilen faizler, komisyonlar ve benzerleri.

b) Türkiye’deki kurumun kazancının elde edilmesi ve idamesi ile ilgili olan ve emsallere uygunluk ilkesi uyarınca belirlenecek dağıtım anahtarlarına göre ayrılan paylar ile Türkiye’deki kurumun denetimi için yabancı ülkelerden gönderilen yetkili kişilerin seyahat giderleri hariç olmak üzere, ana merkezin veya Türkiye dışındaki şubelerin genel yönetim giderlerine veya zararlarına katılmak üzere ayrılan paylar.” hükmü yer almaktadır.

– “Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımı” başlıklı 13 üncü maddesinde, “(1) Kurumlar, ilişkili kişilerle emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit ettikleri bedel veya fiyat üzerinden mal veya hizmet alım ya da satımında bulunursa, kazanç tamamen veya kısmen transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılmış sayılır. Alım, satım, imalat ve inşaat işlemleri, kiralama ve kiraya verme işlemleri, ödünç para alınması ve verilmesi, ikramiye, ücret ve benzeri ödemeleri gerektiren işlemler her hal ve şartta mal veya hizmet alım ya da satımı olarak değerlendirilir.

(2) İlişkili kişi; kurumların kendi ortakları, kurumların veya ortaklarının ilgili bulunduğu gerçek kişi veya kurum ile idaresi, denetimi veya sermayesi bakımından doğrudan veya dolaylı olarak bağlı bulunduğu ya da nüfuzu altında bulundurduğu gerçek kişi veya kurumları ifade eder. Ortakların eşleri, ortakların veya eşlerinin üstsoy ve altsoyu ile üçüncü derece dâhil yansoy hısımları ve kayın hısımları da ilişkili kişi sayılır. Kazancın elde edildiği ülke vergi sisteminin, Türk vergi sisteminin yarattığı vergilendirme kapasitesi ile aynı düzeyde bir vergilendirme imkânı sağlayıp sağlamadığı ve bilgi değişimi hususunun göz önünde bulundurulması suretiyle Bakanlar Kurulunca ilan edilen ülkelerde veya bölgelerde bulunan kişilerle yapılmış tüm işlemler, ilişkili kişilerle yapılmış sayılır.
(3) Emsallere uygunluk ilkesi, ilişkili kişilerle yapılan mal veya hizmet alım ya da satımında uygulanan fiyat veya bedelin, aralarında böyle bir ilişkinin bulunmaması durumunda oluşacak fiyat veya bedele uygun olmasını ifade eder.

(6) Tamamen veya kısmen transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılan kazanç, Gelir ve Kurumlar Vergisi kanunlarının uygulamasında, bu maddedeki şartların gerçekleştiği hesap döneminin son günü itibarıyla dağıtılmış kâr payı veya dar mükellefler için ana merkeze aktarılan tutar sayılır.” hükmüne yer verilmiştir.

Diğer taraftan, 01.01.1989 tarihinden itibaren uygulanmakta olan, “Türkiye Cumhuriyeti İle Hollanda Krallığı Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşması”nın;
– “Gayrimaddi Hak Bedelleri” başlıklı 12’nci maddesinde;
“1. Devletlerden birinde doğan ve diğer Devletin bir mukimine ödenen gayrimaddi hak bedelleri, bu diğer Devlette vergilendirilebilir.
2. Bununla beraber, söz konusu gayrimaddi hak bedelleri elde edildikleri Devlette ve o Devletin mevzuatına göre de vergilendirilebilir; ancak bu şekilde alınacak vergi, gayrimaddi hak bedelinin gayrisafi tutarının yüzde 10’unu aşmayacaktır.
3.Devletlerin yetkili makamları 2’nci fıkranın uygulama şeklini karşılıklı anlaşmayla belirleyeceklerdir.
4. Bu maddede kullanılan “gayrimaddi hak bedelleri” terimi, sinema filmleri, radyo-televizyon yayınlarında kullanılan filmler ve bantlar dâhil olmak üzere edebi, artistik, bilimsel her nevi telif hakkının veya her nevi patentin, alametifarikanın, desen veya modelin, planın, gizli formül veya üretim yönteminin veya sınai, ticari, bilimsel tecrübeye dayalı bilgi birikiminin kullanma imtiyazı, kullanma hakkı veya satışı ile sınai, ticari, bilimsel teçhizatın kullanma imtiyazı veya kullanma hakkı karşılığında ödenen her türlü bedelleri kapsar…” hükmü yer almıştır.

Maddenin tetkikinden görüleceği üzere, sınai, ticari, bilimsel teçhizatın kullanma imtiyazı veya kullanma hakkı karşılığında ödenen her türlü bedeller, gayrimaddi hak bedeli kapsamında değerlendirilmiş, bu neviden teçhizatın kiralanmasından elde edilen kazançların vergilendirilmesi hususunda her iki devlete de yetki verilmiş bulunmaktadır. Vergi mevzuatımızda ise sözü edilen gelirler gayrimenkul sermaye iradı sayılarak vergilendirilmektedir.

– “Temettüler” başlıklı 10’uncu maddesinde; “1. Devletlerden birinin mukimi olan bir şirket tarafından diğer Devletin bir mukimine ödenen temettüler, bu diğer Devlette vergilendirilebilir.
2. Bununla beraber söz konusu temettüler, temettü ödeyen şirketin mukim olduğu Devlette, o Devletin mevzuatına göre de vergilendirilebilir; ancak bu şekilde alınacak vergi aşağıdaki oranları aşmayacaktır:
a) Temettü elde eden, temettü ödeyen şirketin sermayesinin doğrudan doğruya en az yüzde 25’ini elinde tutan bir şirket ise (ortaklıklar hariç), gayrisafi temettü tutarının yüzde 15’i;
b) Tüm diğer durumlarda gayrisafi temettü tutarının yüzde 20’si.

Bu fıkra hükümleri, bünyesinden temettü ayrılan şirket kazancının vergilenmesine etki etmeyecektir.” hükmüne yer verilmiştir.

– Anlaşmaya ek Protokolün “’10 ve 23’üncü Maddelere İlave” başlıklı (IX) numaralı maddesinde; “10’uncu maddenin 2’nci fıkrasının (a) bendi hükümlerinden sapma olarak, Hollanda Kurumlar Vergisi Kanunu ve ilerideki değişiklikler gereğince, Hollanda’da mukim bir şirket Türkiye’de mukim bir şirketten elde ettiği temettüler dolayısıyla Hollanda Kurumlar Vergisine tabi tutulmadığı sürece, söz konusu bentte öngörülen oranlar aşağıdaki oranlara indirilecektir:

a) Türkiye’de mukim bir şirketin ödediği temettüler yönünden yüzde 10’a ve
b) Hollanda’da mukim bir şirketin ödediği temettüler yönünden yüzde 5’e.

Böyle bir durumda, 23’üncü maddenin 2’nci fıkrasının (d) bendi hükümleri de aynı şekilde uygulanacaktır.”
hükümleri yer almaktadır.
– 23’üncü maddesinde, “… 2. Hollanda mukimleri için çifte vergilendirme aşağıdaki şekilde giderilecektir:

c) Bunun ötesinde Hollanda, bu Anlaşmanın 10’uncu Maddesinin 2’nci fıkrasına, 11’inci Maddesinin 2’nci fıkrasına, 12’nci Maddesinin 2’nci fıkrasına, 13’üncü Maddesinin 5’inci fıkrasına, 15’inci Maddesinin 3’üncü fıkrasına, 17’nci Maddesine ve 18’inci Maddesinin 2’nci fıkrasına göre Türkiye’de vergilendirilebilen gelir unsurları için, hesaplanan Hollanda vergisinden mahsuba müsaade edecektir; ancak bunun için, bu gelir unsurlarının a) bendinde bahsedilen matraha dahil edilmesi zorunludur. Mahsup edilecek miktar, bu gelir unsurları için Türkiye’de ödenen vergiye eşit olacaktır. Ancak bu mahsup, eğer bu şekilde matraha alınan gelir unsurları, çifte vergilendirmeyi önlemeye ilişkin Hollanda mevzuatı hükümlerine göre Hollanda vergisinden muaf tutulan gelir unsurlarından ibaret olsaydı, ne miktarda indirime müsaade edilecek idiyse, bu miktarı aşmayacaktır…” hükmüne yer verilmiştir.

Bu hüküm ve açıklamalara göre;
… Türkiye İstanbul Şubesinin kullanımına tahsis edilen laptopların kiralama bedeli olarak şirket merkezi tarafından kesilen faturaya istinaden şubeniz tarafından yapılan ödemeler, Çifte Vergilendirmeye Önleme Anlaşmasının 12 nci maddesinin 4 numaralı bendine göre gayrimaddi hak bedeli olarak değerlendirilecek olup bu ödemeler üzerinden anılan anlaşmanın 12 nci maddesinin (2) numaralı bendi ile getirilen sınırlama doğrultusunda, 2009/14593 sayılı Bakanlar Kurulu Kararında taşınır ve taşınmaz malların kiralanması için öngörülen oran yerine %10 oranında kurumlar vergisi tevkifatı yapılması gerekmektedir.
            – Öte yandan, söz konusu laptopların Türkiye’deki şubenin faaliyetlerinde kullanılması sebebiyle kiralama bedeli olarak yapılan ödemenin, şubenizin kurum kazancının elde edilmesi ve idame ettirilmesi amacıyla yapılan gider olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Ancak, söz konusu bedelin tamamının şubenizin kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınabilmesi için şubenin kullanımına tahsis edilen laptoplara ilişkin kira bedelinin tespitinde kullanılan dağıtım anahtarının ve merkez tarafından düzenlenen fatura bedelinin emsallere uygun olması gerekmektedir.

Aksi durumda, yani merkez tarafından şubenize fatura edilen kira bedelinin emsallere uygunluk ilkesine göre tespit edilen kira bedelinden fazla olması halinde, aradaki farkın tamamen veya kısmen transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılan kazanç kabul edilmesi ve bu tutarın şartların gerçekleştiği hesap döneminin son günü itibarıyla dağıtılmış kar payı veya dar mükellefler için ana merkeze aktarılan tutar olarak değerlendirilmesi gerekmektedir.

             – Hollanda’da bulunan merkeziniz tarafından kurulan hayır kurumuna şube adına yapılan ve şubenize fatura edilen bağış tutarının ise şubeniz tarafından kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün değildir. Ayrıca, söz konusu ödeme ana merkeze aktarılan tutar olarak değerlendirilecek olup şubenizce bu tutar üzerinden, Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmasına ek protokolün “IX” uncu maddesinde belirtilen şartların sağlanması halinde %10; bu şartların sağlanamaması halinde ise %15 oranında tevkifat yapılarak beyan edilmesi gerekmektedir.

KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNUNA GÖRE

3065 Sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 1’inci maddesinde, Türkiye’de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin, 2. maddesinde ise, her türlü mal ve hizmet ithalatının KDV’ye tabi olduğu hükme bağlanmıştır.

Kanunun;
– 4/1 maddesinde, hizmetin teslim ve teslim sayılan haller ile mal ithalatı dışında kalan işlemler olduğu ve bu işlemlerin bir şeyi yapmak, işlemek, meydana getirmek, imal etmek, onarmak, temizlemek, muhafaza etmek, hazırlamak, değerlendirmek, kiralamak, bir şeyi yapmamayı taahhüt etmek gibi şekillerde gerçekleşebileceği,
– 6/b maddesinde, işlemlerin Türkiye’de yapılmasının hizmetin Türkiye’de yapılmasını veya hizmetten Türkiye’de faydalanılmasını ifade ettiği
hükme bağlanmıştır.

Kanunun 20’nci maddesi uyarınca verginin matrahını, işlemlerin karşılığını teşkil eden bedel oluşturmaktadır.

26.04.2014 tarih ve 28983 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan KDV Genel Uygulama Tebliğinin “I/C-2.1.2.1. İkametgahı, İşyeri, Kanuni Merkezi ve İş Merkezi Türkiye’de Bulunmayanlar Tarafından Yapılan İşlemler” başlıklı bölümünde, (01.05.2014 tarihinden önce 117 seri no.lu KDV Genel Tebliğinin “2.1.İkametgahı, İşyeri, Kanuni Merkezi ve İş Merkezi Türkiye’de Bulunmayanlar Tarafından Yapılan İşlemler” başlıklı bölümü) ikametgahı, işyeri, kanuni merkezi ve iş merkezi Türkiye’de bulunmayanların Türkiye’de yaptığı hizmetler ile bunların yurt dışında yaptığı ancak Türkiye’de faydalanılan hizmetlerin KDV’ye tabi olacağı, bu gibi hizmetlerde mükellef esas olarak hizmeti ifa eden olmakla birlikte, KDV’nin tamamının hizmetten faydalanan yurt içindeki muhatap tarafından sorumlu sıfatıyla beyan edilip ödeneceği açıklanmıştır.

             Buna göre, yurt dışındaki merkez tarafından yurt dışında kiralanan ve Türkiye’deki şubede kullanılmak üzere gönderilen laptoplara ilişkin yapılacak ödemeler, hizmetten Türkiye’de faydalanıldığından KDV’ye tabi olup verginin sorumlu sıfatıyla şubeniz tarafından beyan edilmesi gerekmektedir. Ayrıca, şubeniz adına yapılan bağışların yansıtılmasına ilişkin işlemler yurt dışında gerçekleştiğinden ve bu ödeme herhangi bir teslim ve hizmetin karşılığı olmadığından KDV hesaplanmayacaktır.

Kaynak: İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı
17 Şubat 2016 Tarih ve 62030549-125[30-2012/164]-13362 Sayılı Özelge

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi,  gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/yurt-disi-merkezi-tarafindan-kiralanan-turkiyedeki-subede-kullanilan-bilgisayarlar-icin-odenen-bedeller-gider-olarak-kaydedilebilir-mi/feed/ 0
Dahilde İşleme Rejimi Kapsamında Üretilen Mallardan Elde Edilen İkincil İşlem Görmüş Ürünlerin Serbest Dolaşıma Girişinde Ödenen KDV Ne Zaman İndirilebilir? https://www.muhasebenews.com/dahilde-isleme-rejimi-kapsaminda-uretilen-mallardan-elde-edilen-ikincil-islem-gormus-urunlerin-serbest-dolasima-girisinde-odenen-kdv-ne-zaman-indirilebilir/ https://www.muhasebenews.com/dahilde-isleme-rejimi-kapsaminda-uretilen-mallardan-elde-edilen-ikincil-islem-gormus-urunlerin-serbest-dolasima-girisinde-odenen-kdv-ne-zaman-indirilebilir/#respond Mon, 03 Dec 2018 07:30:07 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=17388 (GİB – ÖZELGE)

Konu: DİR. kararına istinaden DİİB’lerinin revize işlemlerinin yapılmasına müteakip müeyyide uygulanmaksızın ödenecek gümrük vergisi ve katma değer vergisinin indirim konusu yapılıp yapılamayacağı
İlgi: …/…/…  tarihli özelge talep formunuz.

İlgide kayıtlı özelge talep formunun incelenmesinden, 13.11.2010 tarihli 27758 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2010/1025 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile 17.01.2005 tarihli ve 2005/8391 sayılı Kararnamenin eki Dâhilde İşleme Rejimi Kararına eklenen geçici 16’ncı madde uyarınca, şirketiniz tarafından Dâhilde İşleme İzin Belgesi kapsamında ithal edilen eşyadan elde edildiği ihracat taahhüt hesabının kapatılmasını müteakip anlaşılan ikincil işlem görmüş ürünlerle ilgili, revize işlemi yapılmak suretiyle gerçekleşme oranları üzerinden hesaplanıp ödenecek gümrük vergileri ve katma değer vergisinin indirim konusu yapılıp yapılmayacağı hakkında Başkanlığımız görüşünün talep edildiği anlaşılmıştır.

KURUMLAR VERGİSİ KANUNUNA GÖRE

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun “Safi kurum kazancı” başlıklı 6’ncı maddesinde; kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 40’ıncı maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde, ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin, aynı fıkranın (6) numaralı bendinde ise işletme ile ilgili olmak şartıyla bina, arazi, gider, istihlak, damga, belediye vergileri, harçlar ve kaydiyeler gibi ayni vergi, resim ve harçların safi kazancın tespitinde gider olarak indirim konusu yapılabileceği hükme bağlanmış olup Kurumlar Vergisi Kanununun 11’inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde de bu Kanuna göre hesaplanan kurumlar vergisi ile her türlü para cezaları, vergi cezaları, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre ödenen cezalar, gecikme zamları ve faizler ile Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre ödenen gecikme faizlerinin kurum kazancının tespitinde gider olarak indirilemeyeceği belirtilmiştir.

Diğer taraftan, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 274’üncü maddesi ile emtianın maliyet bedeli ile değerleneceği, 262’nci maddesinde ise maliyet bedelinin, iktisadi bir kıymetin iktisap edilmesi veyahut değerinin arttırılması münasebetiyle yapılan ödemelerle bunlara müteferri bilumum giderlerin toplamını ifade ettiği hüküm altına alınmıştır.

Buna göre, şirketinizce Dahilde İşleme İzin Belgesi kapsamında ithal edilen ürünlerden elde edildiği ihracat taahhüt hesabının kapatılmasını müteakip anlaşılan ikincil işlem görmüş ürünler nedeniyle, 2010/1025 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile 2005/8391 sayılı Karara eklenen geçici 16’ncı madde kapsamında, revize işlemi yapılmak suretiyle gerçekleşme oranları üzerinden ve sonradan hesaplanarak ödenen gümrük vergisi malın maliyetine intikal ettirilebilecektir. Ancak söz konusu ürünlerin stoklara alınıp satışa konu edildiği tarihten sonra gümrük vergisinin ödenmiş olması halinde ise malın maliyetine intikal ettirilmeksizin ödendiği dönemde gider yazılması mümkün bulunmaktadır.

Diğer taraftan, gümrük vergisinin geç ödenmesiyle ilgili olarak gecikme faizi veya ceza ödenmesi durumunda, ödenen gecikme faizi ve cezaların gider yazılamayacağı tabiidir.

KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNUNA GÖRE

Katma Değer Vergisi Kanununun:
– 29’uncu maddesinde, mükelleflerin, yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden bu kanunda aksine hüküm olmadıkça kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisini ve ithal olunan mal ve hizmetler dolayısıyla ödenen katma değer vergisini vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılı aşılmamak şartıyla, ilgili vesikaların kanuni defterlere kaydedildiği vergilendirme döneminde indirilebileceği,
– 34/1’inci maddesinde de yurt içinden sağlanan veya ithal olunan mal ve hizmetlere ait KDV yi alış faturası veya benzeri vesikalar ve gümrük makbuzu üzerinden ayrıca gösterilmek ve bu vesikalar kanunî defterlere kaydedilmesi şartıyla indirilebileceği,
– Geçici 17’nci maddesinde, dâhilde işleme ve geçici kabul rejimi kapsamında ihraç edilecek malların üretiminde kullanılacak maddelerin tesliminde KDV Kanununun 11/1-c maddesi hükümlerine göre, bölgeler, sektörler veya mal grupları itibariyle işlem yaptırmaya Bakanlar Kurulunun yetkili olduğu, bu maddenin uygulanmasında ihracat süresi olarak anılan bentteki süre yerine bu rejimlerle öngörülen sürelerin esas alınacağı, ihracatın şartlara uygun olarak gerçekleştirilmemesi halinde zamanında alınmayan verginin, vergi zıyaı cezası uygulanarak gecikme faizi ile birlikte alıcıdan tahsil edileceği
hükme bağlanmıştır.

Bu yetkiye dayanılarak yayımlanan 16/4/2001 tarihli ve 2001/2325 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile dahilde işleme ve geçici kabul izin belgesi kapsamında ihraç edilecek ürünlerin imalinde kullanılacak maddelerin dahilde işleme veya geçici kabul izin belgesine sahip mükelleflere tesliminde KDV Kanununun 11/1-c maddesinde düzenlenen tecil-terkin sistemine göre işlem yapılması kararlaştırılmıştır.

Konuya ilişkin açıklamaların yer aldığı 83 Seri No.lu KDV Genel Tebliğine göre bu şekilde alınan malların dahilde işleme izin belgesinde öngörülen sürede ihraç edilmemesi halinde zamanında alınamayan vergi tecil tarihinden itibaren vergi zıyaı cezası da uygulanmak suretiyle gecikme faizi ile birlikte alıcıdan aranacaktır.

Bu itibarla, dahilde işleme izin belgesi kapsamında ihraç kaydıyla alınan hammaddelerden üretilen ürünlerin süresi içerisinde ihraç edilememesi halinde, söz konusu alımlar yurtiçi teslim niteliğine dönüşmekte olup, yüklenilen vergiler söz konusu teslimlerin yurtiçi teslime dönüştüğü vergilendirme döneminde indirim hesaplarına alınmak suretiyle indirim konusu yapılabilecektir. Ancak indirim hakkının, ihraç kayıtlı teslimin yurtiçi teslime dönüştüğü vergilendirme dönemini içerisine alan takvim yılı aşılmamak kaydıyla kullanılabileceği tabiidir.

Öte yandan, KDV Kanununun 10/ı maddesine göre ithalat işlemlerinde vergiyi doğuran olay, Gümrük Kanununa göre gümrük vergisi ödeme mükellefiyetinin başlaması, gümrük vergisine tabi olmayan işlemlerde ise gümrük beyannamesinin tescili ile meydana geldiğinden dahilde işleme izin belgesi kapsamında ithal edilen ürünlerle ilgili ikincil işlem görmüş ürünler için sonradan gümrük idaresine yapılan ödemelerde indirim hakkı Gümrük Kanununa göre gümrük vergisi ödeme mükellefiyetinin başladığı, gümrük vergisine tabi olmayan ithalat işlemlerinde ise gümrük beyannamesinin tescil edildiği takvim yılı aşılmamak kaydıyla kullanılabilecektir.

Diğer taraftan, konu hakkında Gümrük ve Ticaret Bakanlığından alınan 19/12/2012 tarihli ve 25550 sayılı yazıda, dahilde işleme rejimi kapsamında üretilen mallardan elde edilen ikincil işlem görmüş ürünlerin serbest dolaşıma girişinde ithalat vergilerinin, Gümrük Kanununun 115/1’inci maddesine göre, malların serbest dolaşıma girişine ilişkin beyannamenin tescil tarihindeki vergi oranı ve diğer vergilendirme unsurları esas alınarak hesaplanacağı belirtilmiştir.

Buna göre, dahilde işleme rejimi kapsamında üretilen mallardan elde edilen ikincil işlem görmüş ürünlerin serbest dolaşıma girişinde ödenen KDV nin, malların serbest dolaşıma girişine ilişkin beyannamenin tescil tarihinin ait olduğu takvim yılı aşılmamak şartıyla, ilgili vesikaların kanuni defterlere kaydedildiği vergilendirme döneminde indirim konusu yapılması mümkün bulunmaktadır.

Takvim yılının aşılması halinde ise, Gümrük İdaresine ödenen KDV nin indirim konusu yapılması mümkün olmayıp, bu tutarlar gelir veya kurumlar vergisi matrahının tespitinde maliyet veya gider olarak dikkate alınabilecektir.

Kaynak: Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı
14 Temmuz 2014 Tarih ve 64597866-KDV-29-107 Sayılı Özelge

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/dahilde-isleme-rejimi-kapsaminda-uretilen-mallardan-elde-edilen-ikincil-islem-gormus-urunlerin-serbest-dolasima-girisinde-odenen-kdv-ne-zaman-indirilebilir/feed/ 0
Haksız Rekabet Nedeniyle Ödenen Tazminatlar Gider Olarak Kaydedilebilir mi? https://www.muhasebenews.com/haksiz-rekabet-nedeniyle-odenen-tazminatlar-gider-olarak-kaydedilebilir-mi/ https://www.muhasebenews.com/haksiz-rekabet-nedeniyle-odenen-tazminatlar-gider-olarak-kaydedilebilir-mi/#respond Wed, 14 Nov 2018 07:45:33 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=21687 (ÖZELGE)

Konu: Haksız rekabet ve markaya tecavüze ilişkin ödenen tazminatın ve arabuluculuk ücretinin indirim konusu yapılıp yapılmayacağı hk.

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, Şirketiniz ile …….. arasında 556 sayılı KHK ve Türk Ticaret Kanunundan doğan haksız rekabet, markaya tecavüz ve marka hükümsüzlüğüne ilişkin olarak karşılıklı tazminat taleplerinin bulunduğu, ancak; Şirketinizin arabuluculuk müessesesini kullanarak anlaşma imzaladığı ve söz konusu anlaşmaya istinaden ……..’ne 80.000,00 TL ödendiğinden bahisle, yapılan arabuluculuk masraflarının ve ödenen 80.000,00 TL’nin kurum kazancının tespitinde dikkate alınıp alınamayacağı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6’ncı maddesinde, kurumlar vergisinin, birinci maddede yazılı mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safi kurum kazancının tespitinde de Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun “İndirilecek Giderler” başlıklı 40’ıncı maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde; ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin, (3) numaralı bendinde ise işle ilgili olmak şartıyla, mukavelenameye veya ilam veya kanun emrine istinaden ödenen zarar, ziyan ve tazminatların safi kazancın tespitinde gider olarak indirilebileceği hüküm altına alınmıştır.

Ayrıca, Kurumlar Vergisi Kanununun “Kabul Edilmeyen İndirimler” başlıklı 11’inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendinde; sözleşmelerde cezai şart olarak konulan tazminatlar hariç olmak üzere, kurumun kendisinin, ortaklarının, yöneticilerinin ve çalışanlarının suçlarından doğan maddi ve manevi zarar ile tazminat giderlerinin kurum kazancının tespitinde gider olarak indirilemeyeceği hükme bağlanmıştır.

Bununla beraber, 7.6.2012 tarihli ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18’inci maddesinde;
“(1) Arabuluculuk faaliyeti sonunda varılan anlaşmanın kapsamı taraflarca belirlenir; anlaşma belgesi düzenlenmesi hâlinde bu belge taraflar ve arabulucu tarafından imzalanır.
(2) Taraflar arabuluculuk faaliyeti sonunda bir anlaşmaya varırlarsa, bu anlaşma belgesinin icra edilebilirliğine ilişkin şerh verilmesini talep edebilirler. Dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmuşsa, anlaşmanın icra edilebilirliğine ilişkin şerh verilmesi, asıl uyuşmazlık hakkındaki görev ve yetki kurallarına göre belirlenecek olan mahkemeden talep edilebilir. Davanın görülmesi sırasında arabuluculuğa başvurulması durumunda ise anlaşmanın icra edilebilirliğine ilişkin şerh verilmesi, davanın görüldüğü mahkemeden talep edilebilir. Bu şerhi içeren anlaşma, ilam niteliğinde belge sayılır.  …”
hükmüne yer verilmiştir.

Yukarıda yer alan hükümler çerçevesinde, ödenen zarar, ziyan ve tazminatların gider olarak yazılabilmesi için işle ilgili olması ve sözleşmeye, ilama veya kanun emrine istinaden ödenmesi şarttır. Ancak, işle ilgili olarak ödenen tazminatlar sözleşmeye, ilama veya kanun emrine bağlı bulunsa dahi kurumların ortaklarının, yöneticilerinin ve çalışanlarının suçlarından kaynaklanması halinde gider olarak dikkate alınamayacaktır.

Bu hüküm ve açıklamalara göre, Şirketiniz ile ……… arasında imzalanan anlaşmanın icra edilebilirliğine ilişkin şerh verilerek ilam niteliğinin sağlanması şartıyla, bu anlaşmaya göre yapılan arabuluculuk masraflarının ve Şirketiniz tarafından adı geçen şirkete ödenen 80.000,00 TL tazminat tutarının, işle ilgili olması ve kurumunuzun kendisinin, ortaklarının, yöneticilerinin ve çalışanlarının kusurlarından kaynaklanmamış olması kaydıyla, kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün bulunmaktadır.

Kaynak: Kayseri Vergi Dairesi Başkanlığı
26.07.2017 Tarih ve 50426076-125[11-2016/20-298]-36026 Sayılı Özelge

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/haksiz-rekabet-nedeniyle-odenen-tazminatlar-gider-olarak-kaydedilebilir-mi/feed/ 0
Tahsil Edilemeyen Hasılata Nasıl Karşılık Ayrılır ve Nasıl Gider Kaydedilir? https://www.muhasebenews.com/tahsil-edilemeyen-hasilata-nasil-karsilik-ayrilir-nasil-gider-kaydedilir/ https://www.muhasebenews.com/tahsil-edilemeyen-hasilata-nasil-karsilik-ayrilir-nasil-gider-kaydedilir/#respond Sat, 17 Mar 2018 15:30:16 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=17690 (GİB – ÖZELGE)

Konu: Tahsil edilemeyen hasılata nasıl karşılık ayrılacağı ve söz konusu tutarın nasıl giderleştirileceği.

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, … Vergi Dairesi Müdürlüğünün… vergi kimlik numaralı mükellefi olduğunuz, firmanızın alkollü içecek dağıtım işi ile iştigal ettiği, kurum çalışanlarından… gerçekte olmadığı halde satış yapılmış gibi müşteriler adına faturalar düzenlediği, satış konusu malları sahte kaşe vasıtasıyla müşteriler tarafından teslim alınmış gibi gösterdiği, kurumun muhasebe kayıtlarının da bu bilgilere göre tutulduğu ancak müşterilerle hesap mutabakatı yapıldığında malların müşterilere teslim edilmediği, adı geçen personelin bu malları faturasız olarak başka firmalara sattığı ve kurumu 387.305,67 TL zarara uğrattığının anlaşıldığı, bunun üzerine şirket müdürü… tarafından… hakkında … Emniyet Müdürlüğüne şikayette bulunulduğu ve söz konusu tutarın kurum kayıtlarına gelir kaydedilip tahakkuk eden vergilerinin ödendiği belirtilerek; bahse konu tutara karşılık ayrılıp ayrılmayacağı ile gider yazılıp yazılmayacağı hususunda Başkanlığımız görüşü sorulmaktadır

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6’ncı maddesinde; kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safi kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı belirtilmektedir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 38 inci maddesinde, bilanço esasına göre ticari kazancın teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müspet fark olduğu, bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce, işletmeye ilave olunan değerlerin bu farktan indirileceği, işletmeden çekilen değerlerin ise farka ilave olunacağı, ticari kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında, Vergi Usul Kanununun değerlemeye ait hükümleri ile bu Kanunun 40 ve 41’inci maddeleri hükümlerine uyulacağı belirtilmiştir.

Gelirin elde edilmesinde tahakkuk ilkesi, gelirin mahiyet ve tutar itibariyle kesinleşmesi yani geliri doğuran işlemin eksiksiz tekemmül etmesi olup, ticari kazancın elde edilmesinde tahakkuk esası benimsenerek gelirin mahiyet ve tutar itibariyle kesinlik kazanması aranmıştır.

Öte yandan, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 323’üncü maddesinde;

“Ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmak şartıyla;

1. Dava veya icra safhasında bulunan alacaklar;
2. Yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş bulunan dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacaklar;
şüpheli alacak sayılır.
Yukarıda yazılı şüpheli alacaklar için değerleme gününün tasarruf değerine göre pasifte karşılık ayrılabilir.

Bu karşılığın hangi alacaklara ait olduğu karşılık hesabında gösterilir. Teminatlı alacaklarda bu karşılık teminattan geri kalan miktara inhisar eder.
Şüpheli alacakların sonradan tahsil edilen miktarları tahsil edildikleri dönemde kar-zarar hesabına intikal ettirilir.” hükmüne yer verilmiştir.

Buna göre, ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmak şartıyla; dava veya icra safhasında bulunan alacaklarla, yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş olan dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacaklar şüpheli alacak sayılmakta, bu şartlardan herhangi birinin mevcut olmaması durumunda ise şüpheli alacak kaydına imkân bulunmamaktadır.

Bu hüküm ve açıklamalara göre, özelge talep formunuzda şirketinizin, personeliniz… tarafından dolandırılması olarak ifade edilen olayda, gerçek mahiyet itibarıyla şirketiniz açısından gerçekleştirilmiş bir satış işleminden dolayısıyla da ticari kazancın elde edilmesi ve idamesinden kaynaklanan bir alacaktan söz edilemeyeceğinden şüpheli alacak karşılığı ayrılması ve gider yazılması mümkün bulunmamaktadır. Ayrıca, personeliniz… tarafından sahte kaşe vb. yollarla şirketinizden çekilen mallara ilişkin olarak daha önce şirketinizce kurum kazancına dahil edilen satış bedeli ile KDV’nin  “Personelden alacaklar” hesabında kaydedilmek suretiyle anılan şahıstan tahsili yoluna gidilmesi gerekmektedir.

Kaynak: İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı
11 Nisan 2014 Tarih ve 62030549-125[6-2012/56]-864 Sayılı Özelge

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/tahsil-edilemeyen-hasilata-nasil-karsilik-ayrilir-nasil-gider-kaydedilir/feed/ 0
Mahkeme Kararına Göre Ödenmesi Gereken Tazminat, Devralan Şirketin Hangi Yıl Geliri Olarak Kaydedilir? https://www.muhasebenews.com/mahkeme-kararina-gore-odenmesi-gereken-tazminat-devralan-sirketin-hangi-yil-geliri-olarak-kaydedilir/ https://www.muhasebenews.com/mahkeme-kararina-gore-odenmesi-gereken-tazminat-devralan-sirketin-hangi-yil-geliri-olarak-kaydedilir/#respond Fri, 16 Mar 2018 12:45:54 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=17463 (GİB- ÖZELGE)

Konu: Mahkeme kararına göre hükmolunan tazminatın temellük eden(devralan) şirket açısından hangi yılın geliri sayılacağı.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, şirketinizin bir başka şirketten alacağı bulunduğu; alacaklı olduğunuz şirketin ASKİ’ye karşı açmış olduğu tazminat davası sonucunda ortaya çıkacak tutarın, alacağınıza karşılık şirketinize temlik edildiği; Ankara 4. Asliye Mahkemesince de alacaklı olduğunuz şirket lehine tazminat ödenmesine karar verildiği ve söz konusu tazminat tutarının temlik nedeniyle şirketinize devredildiği; alacaklı olduğunuz şirketin kazandığı tazminat tutarının şirketinize olan borçtan fazla olduğundan bahisle söz konusu farkın temlik tarihinde mi, ilk derece mahkemesinin karar tarihinde mi yoksa söz konusu kararın üst derece mahkemesinde kesinleşmesi sonucunda mı gelir yazılacağı konusunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6’ncı maddesinde, kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safi kurum kazancının tespitinde,  Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun ticari kazancın konusunu teşkil eden 37’nci maddesinde, her türlü ticari ve sınaî faaliyetlerden doğan kazançların ticari kazanç olduğu belirtilmiş ve ticari kazançta vergiyi doğuran olay tahakkuk esasına bağlanmıştır.

Gelir Vergisi Kanununun 38’inci maddesinde, bilanço esasına göre ticari kazancın, teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müspet fark olduğu hükmü yer almıştır.

Aynı Kanunun 39’uncu maddesinde ise, işletme hesabı esasına göre ticari kazancın, bir hesap dönemi içinde elde edilen hâsılat ile giderler arasındaki müspet fark olduğu; elde edilen hâsılatın, tahsil olunan paralarla tahakkuk eden alacakları, giderlerin ise tediye olunan ve borçlanılan meblağları ifade ettiği hükmüne yer verilmiştir.

Ticari kazancın tespitinde geçerli olan iki temel ilke “dönemsellik” ve “tahakkuk esası” ilkeleridir. Tahakkuk esası ilkesinde, gelir veya giderin miktar veya mahiyet itibariyle kesinleşmiş olması, yani geliri veya gideri doğuran işlemin eksiksiz tekemmül etmesinin yanı sıra, miktarının ve işlemden kaynaklanan alacağın veya borcun ödeme şartlarının da belirlenmiş olması gereklidir. Ticari kazancın elde edilmesi, tahakkuk esasına bağlanmış bulunduğundan; bir gelir unsurunun özel bir düzenleme bulunmadığı sürece, mahiyet ve tutar itibariyle kesinleştiği dönem kazancının tespitinde dikkate alınması gerekmektedir. Dönemsellik ilkesi ise bu gelir veya giderin ilgili olduğu döneme intikalinin sağlanmasıdır.

Şirketiniz ile …….. arasında düzenlenen ….. tarihli “Alacağın Temliki Sözleşmesi” nde; temlik alanın dilediği tarihte gerekli görürse bu temlik sözleşmesini mahkeme dosyasına, Yargıtay dosyasına, icra dosyasına ibraz ederek söz konusu dosyaları bizzat takip etmek, dosyalara yatan paraları tahsil etmek konusunda tek başına yetkili kılındığı belirtilmektedir.

Alacağın temliki alacağın devredilmesi anlamına gelmekte olup, temlik işlemi ile alacak başkasına geçmektedir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 367’nci maddesinde, temyizin kararın icrasını durdurmayacağı ifade edilmiştir.

Buna göre; söz konusu karar, kesinleşmeden icra edilebilecek yani kararın verilmesiyle tahsil edilebilecek bir karar olduğundan, kararın alacaklıya tebliğ edildiği tarih itibariyle alacaklı alacağın tahsili için harekete geçebilecek, dolayısıyla ilk derece mahkemesi karar tarihi itibariyle alacak tahakkuk edecek ve tahsil edilebilir aşamaya gelecektir. Dolayısıyla, doğmuş ve tahsil edilebilir aşamaya gelmiş alacak ilk derece mahkemesi karar tarihi itibariyle tahakkuk edeceğinden bu tutarın şirketinize olan borçtan fazla olan kısmının söz konusu tarihin içinde bulunduğu yılın kazancı olarak dikkate alınması gerekmektedir.

Kaynak: Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı
30 Mayıs 2014 Tarih ve 38418978-125[6-13 /30]-533 Sayılı Özelge

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/mahkeme-kararina-gore-odenmesi-gereken-tazminat-devralan-sirketin-hangi-yil-geliri-olarak-kaydedilir/feed/ 0
Yurt Dışı Firmasına Franchise Komisyon Geliri İçinden Pay Ödenmesi Halinde Vergilendirme Nasıl Yapılır? https://www.muhasebenews.com/yurt-disi-firmasina-franchise-komisyon-geliri-icinden-pay-odenmesi-halinde-vergilendirme-nasil-yapilir/ https://www.muhasebenews.com/yurt-disi-firmasina-franchise-komisyon-geliri-icinden-pay-odenmesi-halinde-vergilendirme-nasil-yapilir/#respond Fri, 16 Mar 2018 10:15:30 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=17615 (GİB – ÖZELGE)

Konu: Yurtdışında yerleşik firmaya franchise komisyon geliri içinden pay ödenmesi halinde vergileme.

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, merkezi İsviçre’de bulunan bir firmanın Türkiye’de “Master Franchise” konumunda temsilcisi olduğunuz, Şirketinizce isim hakkı ödemelerinin yanında, “Master Franchise” konumunda olmanız hasebiyle, Türkiye’de faaliyette olan franchise firmalarından elde edilen komisyon gelirinin %2’lik kısmının da söz konusu İsviçre’deki firmaya fatura karşılığı ödemesinin yapıldığı, dolayısıyla İsviçre’deki firmaya iki kalemden oluşan toplam bir franchise ödemesi yapılmakta olduğu belirtilerek, Türkiye’de faaliyette olan franchise firmalarından elde edilen komisyon gelirinden İsviçre’deki firmaya fatura karşılığı ödenen %2’lik kısmın kesintiye tabi tutulmasının gerekip gerekmediği hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmiştir.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun “Safi kurum kazancı” başlıklı 6’ncı maddesinde, kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticarî kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.

Aynı Kanunun “Dar mükellefiyette vergi kesintisi” başlıklı 30’uncu maddesinin birinci fıkrasında, dar mükellefiyete tâbi kurumların bu fıkranın bentlerinde yer alan kazanç ve iratlarının, söz konusu kazanç ve iratları avanslar da dâhil olmak üzere nakden veya hesaben ödeyen veya tahakkuk ettirenler tarafından %15 oranında kurumlar vergisi tevkifatına tabi tutulması gerektiği, ikinci fıkrasında ise; ticarî veya ziraî kazanca dâhil olup olmadığına bakılmaksızın telif, imtiyaz, ihtira, işletme, ticaret unvanı, marka ve benzeri gayrimaddi hakların satışı, devir ve temliki karşılığında nakden veya hesaben ödenen veya tahakkuk ettirilen bedeller üzerinden bu maddenin birinci fıkrasında belirtilen kişilerce % 20 (2009/14593 sayılı B.K.K ile) oranında kurumlar vergisi kesintisi yapılacağı hüküm altına alınmıştır.

12.01.2012 tarihli ve 28171 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 08.02.2012 tarihinde yürürlüğe giren ve 01.01.2013 tarihinden itibaren uygulanmakta olan “Türkiye Cumhuriyeti ile İsviçre Konfederasyonu Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması” nın “Ticari Kazançlar” başlıklı 7’nci maddesinde,

“1. Bir Akit Devlet teşebbüsüne ait kazanç, söz konusu teşebbüs diğer Akit Devlette yer alan bir işyeri vasıtasıyla ticari faaliyette bulunmadıkça, yalnızca bu (ilk bahsedilen) Devlette vergilendirilecektir. Eğer teşebbüs yukarıda bahsedilen şekilde ticari faaliyette bulunursa, teşebbüsün kazancı yalnızca işyerine atfedilebilen miktarla sınırlı olmak üzere bu diğer Devlette vergilendirilebilir…”
hükmü yer almakta olup aynı Anlaşmanın “Gayrimaddi Hak Bedelleri” başlıklı 12’nci maddesinde ise;

“1. Bir Akit Devlette doğan ve diğer Akit Devletin bir mukimine ödenen gayrimaddi hak bedelleri, bu diğer Devlette vergilendirilebilir.
2. Bununla beraber, söz konusu gayri maddi hak bedelleri elde edildikleri Akit Devlette ve o Devletin mevzuatına göre de vergilendirilebilir; ancak, gayri maddi hak bedelinin gerçek lehtarı diğer akit Devletin bir mukimi ise bu şekilde alınacak vergi, gayri maddi hak bedelinin gayrisafi tutarının yüzde 10’unu aşmayacaktır.
Akit Devletlerin yetkili makamları, bu sınırlamaların uygulama şeklini karşılıklı anlaşma ile belirleyeceklerdir.
3. Bu maddede kullanılan “gayri maddi hak bedelleri” terimi, sinema filmleri ile radyo veya televizyon kayıtları dahil olmak üzere edebi, sanatsal veya bilimsel her nevi telif hakkının, her nevi patentin, alameti farikanın, desen veya modelin, planın, gizli formül veya üretim yönteminin kullanımı veya kullanım hakkı karşılığında veya sınaî, ticari veya bilimsel tecrübeye dayalı bilgi birikimi için veya sınaî, ticari veya bilimsel teçhizatın kullanımı ya da kullanım hakkı karşılığında yapılan her türlü ödemeyi ifade eder…”
hükümlerine yer verilmiştir.

Buna göre, Şirketiniz tarafından İsviçre mukimi firmaya isim hakkı olarak %10 vergi kesintisi uygulamak suretiyle ödeme yaptığınız tutarla birlikte Türkiye’de faaliyette olan franchise firmalarından elde edilen komisyon gelirinden İsviçre’deki firmaya fatura karşılığı ödenen %2’lik kısmın da franchise bedeli kapsamında bir gayri maddi hak ödemesi olduğu kabul edilerek bu ödemenin de Türkiye Cumhuriyeti ile İsviçre Konfederasyonu Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması uyarınca %10 oranında kurumlar vergisi kesintisine tabi tutulması gerekmektedir.

Ancak, söz konusu gayri maddi hak kapsamında ödeme yapılan ve İsviçre mukimi olduğu ifade edilen firmanın İsviçre mukimi olduğunu gösterir mukimlik belgesinin gerektiğinde ibraz edilmesi gerekmekte olup mukimlik belgesinin ibraz edilememesi veya temin edilememesi halinde ise ilgili anlaşma hükümleri yerine iç mevzuat hükümlerimiz uygulanacağından Şirketiniz tarafından anılan firmaya yapılacak ödemeler üzerinden %20 oranında vergi kesintisi yapılması gerektiği tabiidir.

Kaynak: İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı
24 Nisan 2014 Tarih ve 62030549-125[6-2013/85]-1175 Sayılı Özelge

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/yurt-disi-firmasina-franchise-komisyon-geliri-icinden-pay-odenmesi-halinde-vergilendirme-nasil-yapilir/feed/ 0
Birden Fazla Yatırım Teşvik Belgesine Bağlı Yatırımdan Kazanç Elde Edilmesi Halinde İndirimli Kurumlar Vergisi Nasıl Uygulanır? https://www.muhasebenews.com/birden-fazla-yatirim-tesvik-belgesine-bagli-yatirimdan-kazanc-elde-edilmesi-halinde-indirimli-kurumlar-vergisi-nasil-uygulanir/ https://www.muhasebenews.com/birden-fazla-yatirim-tesvik-belgesine-bagli-yatirimdan-kazanc-elde-edilmesi-halinde-indirimli-kurumlar-vergisi-nasil-uygulanir/#respond Thu, 15 Mar 2018 18:00:12 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=17391 (GİB – ÖZELGE)

Konu: İndirimli Kurumlar Vergisi
İlgi: a) … tarihli özelge talep formunuz.
        b) … tarihli dilekçeniz.

İlgi (a) ve (b)’de kayıtlı özelge talep formu ve dilekçelerinizde, fabrikanızda üretilen binek otomobillerin satışı faaliyetiyle uğraşıldığı, üretim verimliliğini arttırmak, ürün modernizasyonu ve çeşitliliğini sağlamak amacıyla yapmış olduğunuz makine teçhizat yatırımlarının yatırım teşvik belgeleri kapsamında gerçekleştirildiği, şirketinizin hâlihazırda bir adet kapaması yapılmış yatırım indirimine tabi… tarih ve… sayılı Yatırım Teşvik Belgesi ve iki adet de devam etmekte olan indirimli kurumlar vergisine tabi … tarih ve … sayılı, … tarih ve … sayılı Yatırım Teşvik Belgesi bulunduğu, … tarih ve … sayılı Yatırım Teşvik Belgesine bağlı yatırımın devam ettiği, söz konusu belge ile ilgili Ekonomi Bakanlığından iki yıl uzatma süresi alındığı, bu yatırım ile ilgili 2010 yılından itibaren kazanç elde edilmeye başlandığı ve ilgili kazancın 2013 yılında da elde edilmeye devam ettiği, … tarih ve … sayılı Yatırım Teşvik Belgesine bağlı yatırımın ise devam etmekte olduğu ve bu yatırım ile ilgili Eylül 2013 tarihinden itibaren kazanç elde edilmeye başlandığı belirtilmiş olup;

– İndirimli kurumlar vergisine tabi iki adet Yatırım Teşvik Belgesinin de geçici vergi ve kurumlar vergisi döneminde uygulanıp uygulanmayacağı, uygulanması durumunda her iki teşvik belgesine ait indirimli kurumlar vergisinin vergi matrahından aynı anda düşülüp düşülemeyeceği,
– İndirimli kurumlar vergisine tabi iki adet Yatırım Teşvik Belgesinde belirtilen yatırım harcamalarını ayrı ayrı toplam amortismana tabi sabit kıymetlere oranlayıp bu oran nispetinde hesaplanan indirimli kurumlar vergisinin geçici vergi veya kurumlar vergisi döneminde kullanılmasında önceliğin hangi teşvik belgesine verileceği ya da her iki teşvik belgesine ait indirimli kurumlar vergisinin matrahtan aynı anda düşülüp düşülemeyeceği,
– İki adet Yatırım Teşvik Belgesi ile ilgili indirimli kurumlar vergisi hesaplaması yaparken birini yatırım harcamalarının toplam amortismana tabi sabit kıymetlere oranına göre; diğerinin de ürün satış karlılığına göre hesaplanması durumunda her iki yöntemin de aynı anda kurumlar vergisi beyanname döneminde uygulanıp uygulanamayacağı,
– İndirimli kurumlar vergisine tabi yatırım teşvik belgesinin kullanılması halinde kullanılamayan yatırım indirimi hakkının ileriki yıllara taşınıp taşınamayacağı
hususlarında Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

Kurumlar Vergisi Kanununun 32/A maddesinde;

“(1) Finans ve sigortacılık sektörlerinde faaliyet gösteren kurumlar, iş ortaklıkları, taahhüt işleri, 16.07.1997 tarihli ve 4283 sayılı Kanun ile 08.06.1994 tarihli ve 3996 sayılı Kanun kapsamında yapılan yatırımlar ile rödovans sözleşmelerine bağlı olarak yapılan yatırımlar hariç olmak üzere, bu maddenin ikinci fıkrasında belirtilen ve Ekonomi Bakanlığı tarafından teşvik belgesine bağlanan yatırımlardan elde edilen kazançlar, yatırımın kısmen veya tamamen işletilmesine başlanılan hesap döneminden itibaren yatırıma katkı tutarına ulaşıncaya kadar indirimli oranlar üzerinden kurumlar vergisine tabi tutulur.

(2) Bu maddenin uygulamasında yatırıma katkı tutarı, indirimli kurumlar vergisi uygulanmak suretiyle tahsilinden vazgeçilen vergi yoluyla yatırımların Devletçe karşılanacak tutarını, bu tutarın yapılan toplam yatırıma bölünmesi suretiyle bulunacak oran ise yatırıma katkı oranını ifade eder. Bakanlar Kurulu;

c) Yatırıma başlanan tarihten itibaren bu maddeye göre hesaplanacak yatırıma katkı tutarına mahsuben, toplam yatırıma katkı tutarının %50 sini ve gerçekleştirilen yatırım harcaması tutarını geçmemek üzere; yatırım döneminde kurumun diğer faaliyetlerinden elde edilen kazançlarına indirimli kurumlar vergisi oranı uygulatmak suretiyle yatırıma katkı tutarını kısmen kullandırmaya, bu oranı her bir il grubu için sıfıra kadar indirmeye veya %80’e kadar artırmaya,
yetkilidir.

(4) Tevsi yatırımlarda, elde edilen kazancın işletme bütünlüğü çerçevesinde ayrı hesaplarda izlenmek suretiyle tespit edilebilmesi halinde, indirimli oran bu kazanca uygulanır. Kazancın ayrı bir şekilde tespit edilememesi halinde ise indirimli oran uygulanacak kazanç, yapılan tevsi yatırım tutarının, dönem sonunda kurumun aktifine kayıtlı bulunan toplam sabit kıymet tutarına (devam eden yatırımlara ait tutarlar da dahil) oranlanması suretiyle belirlenir. Bu hesaplama sırasında işletme aktifinde yer alan sabit kıymetlerin kayıtlı değeri, yeniden değerlenmiş tutarları ile dikkate alınır. İndirimli oran uygulamasına yatırımın kısmen veya tamamen faaliyete geçtiği geçici vergi döneminde başlanır…”
hükümlerine yer verilmiştir.

İndirimli kurumlar vergisi uygulanacak kazançların ayrı hesaplarda takip edilmesi gerekmektedir. Ancak, kazancın ayrı olarak takibine imkan bulunmayan hallerde indirimli kurumlar vergisi oranının uygulanacağı kazanç, yapılan yatırım tutarının dönem sonunda kurumun aktifine kayıtlı bulunan toplam sabit kıymet tutarına (devam eden yatırımlara ait tutarlar da dahil) oranlanması suretiyle belirlenecektir.

Bu hüküm ve açıklamalara göre;
– İki adet Yatırım Teşvik Belgesine bağlı yatırımdan kazanç elde edilmesi durumunda, her iki kazanca da yatırım teşvik belgesinde belirtilen oranlarda indirimli kurumlar vergisi uygulanması mümkündür.

İlgili dönem safi kurum kazancının, 2009/15199 ve 2012/3305 sayılı BKK’ya göre düzenlenmiş iki ayrı yatırım teşvik belgesi kapsamında bir hesap döneminde elde edilen toplam kazançtan düşük olması halinde, her iki yatırım teşvik belgesi kapsamında ayrı ayrı elde edilen kazancın bu yatırımlardan elde edilen toplam kazanca oranının safi kurum kazancına uygulanması suretiyle, bu teşvik belgelerinde yer alan indirim oranlarına göre indirimli kurumlar vergisi uygulanması gerekmektedir.

– Kurumlar Vergisi Kanununun 32/A maddesinin dördüncü fıkrası hükmünün uygulanmasında, indirimli kurumlar vergisi uygulanacak kazancın işletme bütünlüğü içinde ayrı hesaplarda izlenmek suretiyle tespitinin mümkün olduğu hallerde kazanç ayrı hesaplarda takip edilecek, kazancın bu şekilde belirlenmesine imkân bulunmayan hallerde ise kazanç oranlama yapılmak suretiyle tespit edilecektir. Dolayısıyla indirimli kurumlar vergisi oranı uygulanacak kazancın oranlama yapılmak suretiyle belirlenmesi seçimlik bir hak olmayıp indirimli kurumlar vergisi uygulanacak kazancın şirketinizce tespit edilmesi esastır.
Buna göre, yatırım teşvik belgesine bağlı yatırımların birisinden elde edilen kazancın ayrı hesaplarda takip edilmek suretiyle belirlenmesi; bu şekilde tespite imkân bulunmayan ve diğer yatırım teşvik belgesinden elde edilen kazancın ise oranlama yapılmak suretiyle tespiti mümkündür.
– Ayrıca, yatırım indirimi istisnası beyanname üzerinde indirimli kurumlar vergisi uygulamasından önce dikkate alındığından, indirimli kurumlar vergisi dolayısıyla yatırım indiriminin kullanılamaması durumu söz konusu olmayacaktır.

Kaynak: Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı
14 Temmuz 2014 Tarih ve 64597866-125[32/A-2014]-108 Sayılı Özelge

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/birden-fazla-yatirim-tesvik-belgesine-bagli-yatirimdan-kazanc-elde-edilmesi-halinde-indirimli-kurumlar-vergisi-nasil-uygulanir/feed/ 0
Kültür Varlıkları Kapsamında Değerlendiren Taşınmaz İçin Yapılan Bağış ve Yardımlar Kurumlar Vergisinden İndirim Konusu Yapılabilir mi? https://www.muhasebenews.com/kultur-varliklari-kapsaminda-degerlendiren-tasinmaz-icin-yapilan-bagis-yardimlar-kurumlar-vergisinden-indirim-konusu-yapilabilir-mi/ https://www.muhasebenews.com/kultur-varliklari-kapsaminda-degerlendiren-tasinmaz-icin-yapilan-bagis-yardimlar-kurumlar-vergisinden-indirim-konusu-yapilabilir-mi/#respond Thu, 08 Mar 2018 12:00:01 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=16735 (GİB – ÖZELGE)

Konu: Kültür varlıkları kapsamında değerlendirilen taşınmaz için yapılan bağış ve yardımlar.

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu kapsamındaki taşınmazın bakımı, onarımı, yaşatılması, rölöve, restorasyon ve restitüsyon projeleri yapılması ile hak ediş ödemeleri ve nakil işlerine sponsor olmak istediğinizi belirterek, söz konusu kültür varlığına yapılacak her türlü ayni ve nakdi yardım ile bağışların Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunları ile Vergi Usul Kanunu ve Katma Değer Vergisi Kanunu açısından nasıl değerlendirileceği hususunda bilgi talep edildiği anlaşılmış olup konu hakkında Başkanlığımız görüşleri aşağıda açıklanmıştır.

KURUMLAR VERGİSİ KANUNUNA GÖRE

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6’ncı maddesinin birinci fıkrasıyla kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı; ikinci fıkrasıyla da safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır. Bu hüküm uyarınca tespit edilecek kurum kazancından Kurumlar Vergisi Kanununun 8’inci maddesi ile Gelir Vergisi Kanununun 40’ıncı maddesinde yer alan giderler indirilebilecektir.

Kurumlar Vergisi Kanununun “Diğer indirimler” başlıklı 10’uncu maddesinde;
“(1) Kurumlar vergisi matrahının tespitinde; kurumlar vergisi beyannamesi üzerinde ayrıca gösterilmek şartıyla, kurum kazancından sırasıyla aşağıdaki indirimler yapılır:

d) Genel ve özel bütçeli kamu idareleri, il özel idareleri, belediyeler ve köyler, Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıflar ve kamu yararına çalışan dernekler ile bilimsel araştırma ve geliştirme faaliyetinde bulunan kurum ve kuruluşlar tarafından yapılan veya Kültür ve Turizm Bakanlığınca desteklenen ya da desteklenmesi uygun görülen;

4) 21/7/1983 tarihli ve 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu kapsamındaki taşınmaz kültür varlıklarının bakımı, onarımı, yaşatılması, rölöve, restorasyon, restitüsyon projeleri yapılması ve nakil işlerine,

ilişkin harcamalar ile makbuz karşılığı yapılan bağış ve yardımların % 100′ ü. Bakanlar Kurulu, bölgeler ve faaliyet türleri itibarıyla bu oranı, yarısına kadar indirmeye veya kanunî seviyesine kadar getirmeye yetkilidir.

(2) Bağış ve yardımların nakden yapılmaması halinde, bağışlanan veya yardımın konusunu oluşturan mal veya hakkın maliyet bedeli veya kayıtlı değeri, bu değer mevcut değilse Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre takdir komisyonlarınca tespit edilecek değeri esas alınır.
(3) Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usulleri belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.”
hükümleri yer almaktadır.

Diğer taraftan, 03.04.2007 tarih 26482 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin; “10.3.2.2.4. Bağış ve yardımın belgelendirilmesi” başlıklı bölümünde;

“Ayni veya nakdi olarak yapılan bağış ve yardımların kurumlar vergisi mükelleflerince indirim olarak dikkate alınabilmesi için makbuz karşılığı yapılmış olması gerekli ve yeterlidir.

Ayni bağış ve yardımın, işletmenin aktifinden veya stokundan çekilerek bağışlanmış olması durumunda, mükelleflerin işletmeden çekip bağışladıkları değerler için fatura düzenlemesi; düzenlenen faturanın arka yüzüne faturada belirtilen değerlerin ilgili kamu kurum ve kuruluşu tarafından bağış veya yardım olarak alındığına ilişkin şerh konularak yetkili kimseler tarafından imzalanmış olması yeterlidir.

Ayni değerlerin, mükelleflerce dışarıdan alınarak kamu kurum ve kuruluşuna bağışlanmış olması durumunda ise bu kurum ve kuruluş tarafından teslim alınacak değerler için teslime ilişkin bir belge düzenlenmiş olması yeterli olup, düzenlenen belgede bağışlanan kıymetin değerinin, cinsinin ve miktarının tereddüde mahal bırakmayacak şekilde belirtilmiş olması gerekmektedir. Ayrıca, bağışlanan değerlere ilişkin olarak düzenlenmiş olan faturaların arka yüzünde yukarıda belirtilen açıklamalar dâhilinde ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının yetkililerinin imzası bulunacaktır.

Nakdi bağışların indirilebilmesi, bağışı kabul eden kuruluşlarca verilecek makbuzla veya bu amaçla bankalarda açtırılan hesaplara yatırıldığına ilişkin banka dekontlarıyla belgelendirilmesi şartıyla mümkündür.”,

Aynı Tebliğin, “10.3.2.3. Kültür ve turizm amaçlı bağış ve yardımlar” başlıklı bölümünde de;

“Bu çerçevede, yapılacak bağış ve yardımlar için bağış yapılan projenin Kültür Bakanlığı tarafından desteklendiği veya desteklenmesinin uygun görüldüğüne ilişkin ilgili Bakanlığın yazısının kurumlar vergisi beyannamesi ekinde bağlı bulunulan vergi dairelerine verilmesi gerekmektedir.”
açıklamasına yer verilmiştir.

Bu hüküm ve açıklamalara göre; bağış ve yardımın genel ve özel bütçeli kamu idareleri, il özel idareleri, belediyeler ve köyler, Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıflar ve kamu yararına çalışan dernekler ile bilimsel araştırma ve geliştirme faaliyetinde bulunan kurum ve kuruluşlar tarafından üstlenilen kültür varlıklarına ilişkin projelere yapılmış olması veya bunlar dışında kalanlar tarafından üstlenilen kültür varlığına ilişkin projenin Kültür Bakanlığı tarafından desteklendiğine ya da desteklenmesinin uygun görüldüğüne ilişkin yazının kurumlar vergisi beyannamesi ekinde bağlı olunan vergi dairesine verilmesi şartıyla, Kurumlar Vergisi Kanununun 10 uncu maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde sayılan işler için belgelendirilen harcamalar ile makbuz karşılığı yapılan bağış ve yardımların %100′ ünün kurumlar vergisi beyannamesi üzerinde kurum kazancından indirimi mümkündür.

Ayrıca, bağış ve yardımların nakden yapılmaması halinde, bağışlanan veya yardımın konusunu oluşturan mal veya hakkın maliyet bedeli veya kayıtlı değeri, bu değer mevcut değilse Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre takdir komisyonlarınca tespit edilecek değerinin esas alınması gerekmektedir.

KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNUNA GÖRE

3065 Sayılı Katma Değer Vergisi(KDV) Kanununun 17/2-d maddesinde, 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu kapsamındaki tescilli taşınmaz kültür varlıklarının rölöve, restorasyon ve restitüsyon projelerine münhasır olmak üzere, bu projelendirmeden yararlananlara verilen mimarlık hizmetleri ile projelerin uygulanması kapsamında yapılacak teslimlerin KDV’den istisna olduğu hüküm altına alınmıştır.

Söz konusu istisna uygulamasına ilişkin olarak 26.04.2014 tarihli ve 28983 sayılı Resmi Gazete’ de yayımlanarak 01.05.2014 tarihinden itibaren yürürlüğe giren KDV Genel Uygulama Tebliğinin (II/F-2.7) bölümünde (mülga 96, 97 ve 100 seri no.lu KDV Genel Tebliğleri) gerekli açıklamalar yapılmıştır.

KDV Genel Uygulama Tebliğinin (II/F-2.7) bölümünde;

-İstisna kapsamına tescilli taşınmaz kültür varlıklarının sadece rölöve, restorasyon ve restitüsyon projelerine ilişkin olarak, bu projelendirmelerden yararlananlara verilen mimarlık hizmetleri ile projelerin uygulanması kapsamında yapılacak mal teslimlerinin girdiği,

-11/06/2005 tarih ve 25842 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Koruma, Uygulama ve Denetim Büroları, Proje Büroları ile Eğitim Birimlerinin Kuruluş, İzin, Çalışma Usul ve Esaslarına Dair Yönetmelik” te tanımlanan I. grup yapılar hariç olmak üzere, tescilli taşınmazların fonksiyon ve konfor şartları gereği kullanıma yönelik donanımı ve proje hizmetlerinin (klima, jakuzi, yangın hassas algılama, kapalı devre kamera sistemi, tefriş elemanları vb.) istisna kapsamına dahil olmadığı, yukarıda belirtilen projelerin uygulanması için iktisap edilseler dahi, tabiat ve kültür varlıklarının satın alınmasında da istisna uygulanmayacağı, ancak iktisap edilen tabiat ve kültür varlıklarına uygulanacak projeler kapsamındaki işlemlerde, Tebliğ açıklamaları çerçevesinde istisna uygulanacağı,
-Tescilli taşınmaz kültür varlıklarına ilişkin bu istisna uygulamasından yararlanabilmek için bu varlıkların sahibi olmanın şart olmadığı, sponsorluk gibi sözleşmelerle kültür varlıklarının rölöve, restorasyon veya restitüsyon projelerini gerçekleştirecek olanların da bu istisnadan yararlanabileceği, örneğin; taşınmaz kültür varlığı olarak Vakıflar Genel Müdürlüğü adına tescil edilmiş olan bir çeşmenin, yapılan bir sözleşme ile (J) Şirketi tarafından restore edilmesi işleminde, (J) Şirketinin bu bölümde belirtilen mal ve hizmet alımlarında istisna uygulanabileceği,
-İstisna kapsamında satın alınacak mal ve hizmet bedellerinin asgari tutarının, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 232’nci maddesinde öngörülen ve ilgili dönemde uygulanmakta olan fatura düzenleme sınırı olarak tespit edildiği,
-Aynı faturada istisna kapsamına giren birden fazla mal veya hizmetin yer alması ve bunların bedelleri toplamının fatura düzenleme sınırını aşması halinde vergi hesaplanmayacağı, aynı belgede istisna kapsamına giren ve girmeyen işlemlerin birlikte yer alması halinde ise her bir işlem, tür ve tutar itibarıyla ayrı ayrı gösterileceği, istisna kapsamına giren işlemlere ait bedeller toplamının fatura düzenleme sınırından fazla olması halinde, sadece istisna kapsamına girmeyen işlem bedellerinin toplamı üzerinden vergi hesaplanacağı,
-İlgili Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü veya Tapu Sicil Müdürlüğünden tescil kaydı alınan taşınmaz kültür varlığına ait rölöve, restorasyon ve restitüsyon projeleri ile proje kapsamındaki işlerde kullanılacak malzemelerin liste halinde proje müelliflerince hazırlanacağı, hazırlanan proje ve analizlerin, belediye sınırları içerisinde belediyeye, belediye sınırları dışında valiliğe onaylatılarak koruma bölge kuruluna sunulacağı, koruma bölge kurulunca tescilli taşınmaza ait projenin uygun bulunması halinde onaylanacak malzeme listesi, proje ile birlikte ilgili Rölöve ve Anıtlar Müdürlüğüne incelenmek üzere verileceği, malzeme listesinin projeye uygunluğu tespit edildikten sonra ilgili Rölöve ve Anıtlar Müdürlüğü projeden yararlanacak olana bu Tebliğ ekinde yer alan örneğe (EK:15) uygun olarak hazırlayacağı istisna belgesini vereceği,
-Bu belgenin ekinde yer alan listede, istisna kapsamında işlem görecek mal ve malzemelerin sıra numarası verilmek suretiyle cins ve miktar (adet, kg, m3 vb.) olarak açıkça belirtileceği, istisnadan yararlanacak olanların istisna belgesi ve listeyi mal aldığı satıcılara ibraz ederek bu işlemlerde KDV hesaplanmamasını talep edeceği, satıcıların bu kapsamda teslim ettikleri malların listedeki sıra numarasını, cinsini ve teslim ettikleri miktarı listenin arka yüzüne yazarak imzalayacakları ve kaşe basmak suretiyle onaylayacakları, bu şekilde yapılan satışlarda KDV uygulanmayacağı, kendilerine istisna belgesi ibraz edilen satıcıların, talep edilen malın listedeki miktarı ile bu maldan daha önce ne kadar satın alındığını listenin arka yüzündeki şerhlerden kontrol etmesi, kendilerinden talep edilen malın listedeki miktarı aşması halinde aşan kısmı için istisna kapsamında işlem yapmayıp KDV uygulaması gerektiği, istisna belgesi ile arka tarafına satıcı tarafından şerh düşülmüş listenin alıcı tarafından onaylanmış bir örneğinin satıcıya verileceği, satıcıların bu örnekleri, Vergi Usul Kanununun muhafaza ve ibraz hükümlerine göre saklamaları gerektiği, açıklanmıştır.

Buna göre, 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu kapsamındaki tescilli taşınmaz kültür varlıklarının sadece rölöve, restorasyon ve restitüsyon projelerine ilişkin olarak, bu projelendirmelerden yararlananlara verilen mimarlık hizmetleri ile projelerin uygulanması kapsamında yapılacak mal teslimleri KDV Genel Uygulama Tebliğinin (II/F-2.7) bölümündeki açıklamalar çerçevesinde istisna kapsamına girmektedir. Tescilli taşınmaz kültür varlıklarına ilişkin bu istisna uygulamasından yararlanabilmek için bu varlıkların sahibi olmak şartı bulunmamaktadır. Sponsorluk vb. sözleşmelerle kültür varlıklarının rölöve, restorasyon ve restitüsyon projelerini gerçekleştirecek olanlar da bu istisnadan yararlanabilecektir.

Kaynak: Gelir İdaresi Başkanlığı …………. Vergi Dairesi Başkanlığı
24 Kasım 2015 Tarih ve 62030549-125[10-2013/132]-97174 Sayılı Özelge

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/kultur-varliklari-kapsaminda-degerlendiren-tasinmaz-icin-yapilan-bagis-yardimlar-kurumlar-vergisinden-indirim-konusu-yapilabilir-mi/feed/ 0