Paranın – Muhasebe News https://www.muhasebenews.com Muhasebe News Sun, 20 Feb 2022 19:30:33 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.3.3 Terekeye ait paranın yine terekenin banka hesabına aktarılmasında veraset ve intikal vergisi https://www.muhasebenews.com/terekeye-ait-paranin-yine-terekenin-banka-hesabina-aktarilmasinda-veraset-ve-intikal-vergisi/ https://www.muhasebenews.com/terekeye-ait-paranin-yine-terekenin-banka-hesabina-aktarilmasinda-veraset-ve-intikal-vergisi/#respond Mon, 21 Feb 2022 04:28:00 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=122799

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Diğer Vergiler Grup Müdürlüğü

 

Sayı

:

E-97895701-160[2021/5.1-25]-

09.02.2022

Konu

:

Terekeye ait paranın yine terekenin banka hesabına aktarılmasında veraset ve intikal vergisi

 

İlgide kayıtlı özelge talep formu ve eklerinin incelenmesinden, müvekkiliniz ….. …..’nun, müteveffa …. ….’a ait Beyoğlu 19. Noterliğince düzenlenmiş ../../2002 tarihli ve …. yevmiye numaralı vasiyetname ile “Türkiye Cumhuriyeti hudutları dahilinde bulunan malvarlığının 4/5’inin okul, sağlık tesisi, huzur evi gibi sosyal hayır işlerinde kullanılması” vasiyetini yerine getirmekle görevlendirildiği ve ….. 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2021/… E. ve 2021/…  K. sayılı ilamıyla göreve başladığı belirtilerek, söz konusu vasiyetin yerine getirilmesi amacıyla müteveffanın banka hesaplarındaki paraların sosyal hayır işlerinde kullanılmak üzere tereke hesabına aktarılmasının veraset ve intikal vergisine tabi olup olmadığı hususunda görüş talep edildiği anlaşılmaktadır.

7338 sayılı Veraset ve İntikal Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti uyruğunda bulunan şahıslara ait mallar ile Türkiye’de bulunan malların veraset yoluyla veya herhangi bir suretle olursa olsun ivazsız bir tarzda bir şahıstan diğer şahsa intikalinin veraset ve intikal vergisine tabi olduğu; 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde “veraset” tabirinin, miras, vasiyet ve miras mukavelesi gibi ölüme bağlı tasarrufları, (d) bendinde de “ivazsız intikal” tabirinin, hibe yoluyla veya herhangi bir tarzda olan ivazsız iktisapları ifade ettiği; 5 inci maddesinde veraset ve intikal vergisinin mükellefinin, veraset yoluyla veya ivazsız bir tarzda mal iktisap eden şahıs olacağı hükme bağlanmıştır.

Aynı Kanunun 20 nci maddesinde, veraset ve intikal vergisi mükellefiyetinin; beyanname verildiği takdirde, beyannamede gösterilen mallar için beyanname tarihinde, verilen beyannamede gösterilmeyen mallar ile beyanname verilmeyen hallerde intikal eden malların idarece tespit olunduğu tarihte, terekenin tahriri, defter tutma veya resmi tasfiye hallerinde, mahkemece bu muamelelerin ikmal edildiği tarihte başlayacağına ilişkin düzenleme yer almaktadır. Dolayısıyla mükellefiyet; mükellefin beyanı veya idarenin tespiti suretiyle olayın vergi dairesinin bilgisine girmiş olması veya resmi tasfiye halinde mahkemece bu muamelenin ikmal edildiği tarihte başlamaktadır.

Vergi hukukunda genel olarak vergi alacağı, vergi kanunlarının vergiyi bağladıkları olayın vukuu veya hukuki durumun tekemmülü ile doğmaktadır. Mükellef ise vergi kanunlarına göre, kendisine vergi borcu terettüp eden kişidir. Vergi hukuku açısından mükellefiyetin başlaması için vergi borcunun doğmuş olması ve vergi borcunun doğması için ise vergiyi doğuran olayın gerçekleşmiş olması gerekmektedir. Veraset ve intikal vergisinde mükellefiyetin başlaması için ölüm ve buna bağlı verasetin mevcudiyeti yeterli olmamaktadır.

Öte yandan, 7338 sayılı Kanunun 17 nci maddesinde, amme idare ve müesseseleri, bankalar, bankerler, kasa kiralayanlar, sigorta şirketleri sair şirket ve müesseseler, mahkemeler ve icra dairelerinin istihkak sahiplerine bu verginin mevzuuna giren herhangi bir muamele dolayısıyla para ve senet verebilmek için evvelemirde verginin ödenmiş olduğuna dair vergi dairesinden verilmiş bir tasdikname talep edecekleri, tasdikname ibraz etmeyen hak sahiplerinin istihkaklarından, veraset yoluyla intikallerde yüzde beş, ivazsız intikallerde yüzde onbeş oranında vergi karşılığı olarak tevkifat yaptıktan sonra, bakiyesini verebilecekleri hükme bağlanmıştır.

Bu itibarla, terekedeki paraların belirlenen kısmı ile “okul, sağlık tesisi, huzurevi gibi sosyal hayır işlerinde kullanılmak suretiyle” vasiyetin yerine getirilmesine yönelik olarak, murise ait banka hesaplarındaki paranın tereke hesabına aktarımı, veraset ve intikal vergisinde vergiyi doğuran olay olan veraset veya bağış yoluyla intikale konu malın mülkiyetinin geçişi olarak değerlendirilemeyeceğinden, söz konusu aktarım için veraset ve intikal vergisi ilişiği aranılmaması gerekmektedir.

Ancak başvuru konusu terekedeki paraya ilişkin olarak, vasiyetin yerine getirilme aşamasındaki her bir tasarrufun olaya ve kişiye münhasır olarak ayrı ayrı veraset ve intikal vergisi yönünden değerlendirilmesi gerektiği gibi, aktarım yapılan tereke hesabından para çıkışı olması durumunda ilişik kesme belgesi aranılması, söz konusu belgenin ibraz edilmemesi halinde % 5 oranında tevkifat yapılması gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

]]>
https://www.muhasebenews.com/terekeye-ait-paranin-yine-terekenin-banka-hesabina-aktarilmasinda-veraset-ve-intikal-vergisi/feed/ 0
Diğer sermaye yedeklerini sermaye artırımında kullanabilir miyiz? https://www.muhasebenews.com/diger-sermaye-yedeklerini-sermaye-artiriminda-kullanabilir-miyiz/ https://www.muhasebenews.com/diger-sermaye-yedeklerini-sermaye-artiriminda-kullanabilir-miyiz/#respond Tue, 07 Dec 2021 09:30:54 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=118974 Diğer sermaye yedeklerini sermaye artırımda kullanabilir miyiz?

529 hesapta takip ettiğiniz diğer sermaye yedekleri nelerden oluşuyor? 

Bu yedekler için özel olarak düzenlenmiş rapor örneği yoktur. 

Mevcut raporlardan olan Geçmiş yıllar karlarının sermayeye eklenmesi raporundan uyarlanarak rapor düzenleyebilirsiniz.

Ortakların nakdi sermaye olarak koyduğu paranın tasfiye sonucunda ortaklara geri gönderiminde vergi kesintisine tabi olup olmadığı hk.

T.C. 

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Tekirdağ Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir, Kurumlar ve Diğer Vergiler Müdürlüğü

Sayı : 75497510-125[17-2018-12]-E.46365 03.10.2019
Konu : Ortakların nakdi sermaye olarak koyduğu paranın tasfiye sonucunda ortaklara geri gönderiminde vergi kesintisine tabi olup olmadığı hk.  

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, hukuki olarak, yabancı sermayeli şirketin tasfiyeye girebilmesi için sermaye kaybının giderilmesi gerektiğinden herhangi bir borcu bulunmayan, gayrifaal durumdaki ve tasfiye edilmesi planlanan şirketin sermayesinde ortaklar tarafından nakden gönderilen … TL sermaye ödemesi ile birlikte bir sermaye artışının yapıldığı ve sermaye artışı sonrasında tasfiye kararının alındığı, söz konusu sermaye artışı sırasında ayrıca sermaye düzeltmesi olumlu farklarının, yasal yedekler ve olağanüstü yedeklerin sermayeye ilave edildiği, şirketin herhangi bir sermaye ihtiyacı olmamasına rağmen ortaklar tarafından yapılan … TL’lik nakit sermaye ödemesinin tamamının, bağlı bulunduğu grup bünyesinde değerlendirilmesi amacıyla Bulgaristan’da bulunan grup şirkete kredi olarak verildiği, söz konusu kredi tutarına ilişkin kredi sözleşmesinin mevcut olduğu, bu tutar üzerinden transfer fiyatlandırılması uygulamaları gereğince emsallere uygun oranlarda faiz geliri elde edildiği, ortak tarafından gönderilen söz konusu nakdi sermaye ödemesi üzerinde herhangi başka bir tasarrufta bulunulmadığı, söz konusu kredi tutarının tasfiye sonunda grup şirketinden tahsil edilerek ortaklara aynen geri gönderileceğini, öte yandan tasfiye sonunda ortaklara geri gönderilecek toplam tutarın, zararlar nedeniyle şirketin kayıtlı sermaye tutarının altında kalacağından, öncelikle hangi kaynağın dağıtılmış sayılacağı hususunda Başkanlığımızdan görüş talep edilmektedir.

 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 31.12.2003 tarihli bilançoda yer alan parasal olmayan kıymetlerin nasıl düzeltileceği ile ilgili hükümlerin yer aldığı Geçici 25 inci maddesi ile malî tablolarda yer alan parasal olmayan kıymetlerin ne şekilde enflasyon düzeltmesine tâbi tutulacağı ile ilgili hükümlerin yer aldığı mükerrer 298 inci maddesinin (A) fıkrasının 5 inci bendinde; “…Pasif kalemlere ait enflasyon fark hesapları, herhangi bir suretle başka bir hesaba nakledildiği veya işletmeden çekildiği takdirde, bu işlemlerin yapıldığı dönemlerin kazancı ile ilişkilendirilmeksizin, bu dönemde vergiye tâbi tutulur. Ancak öz sermaye kalemlerine ait enflasyon farkları düzeltme sonucu oluşan geçmiş yıl zararlarına mahsup edilebilir veya kurumlar vergisi mükelleflerince sermayeye ilave edilebilir; bu işlemler kâr dağıtımı sayılmaz.” hükmü yer almaktadır.

 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde kurumlar vergisinin mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safi kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.

 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun “Bilanço esasında ticari kazancın tespiti” başlıklı 38 inci maddesinin birinci fıkrasında ise, bilanço esasına göre ticari kazancın, teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müspet fark olduğu, bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce işletmeye ilave olunan değerlerin bu farktan indirileceği, işletmeden çekilen değerlerin ise farka ilave olunacağı hükmüne yer verilmiştir.

 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun “Tasfiye” başlıklı 17 nci maddesinin birinci fıkrasında her ne sebeple olursa olsun tasfiye haline girmiş kurumların vergilendirmesinde hesap dönemi yerine tasfiye döneminin geçerli olacağı, tasfiyenin kurumun tasfiyeye girmesine ilişkin genel kurul kararının tescil edildiği tarihte başlayacağı ve tasfiye kararının tescil edildiği tarihte sona ereceği, başlangıç tarihinden aynı takvim yılı sonuna kadar olan dönem ile bu dönemden sonraki her takvim yılı ve sonraki dönem için ilgili takvim yılı başından tasfiyenin bitiş tarihine kadar olan dönemin bağımsız bir tasfiye dönemi sayılacağı hükme bağlanmıştır.

 Anılan maddenin dördüncü fıkrasında ise tasfiye halindeki kurumların vergi matrahının tasfiye kârı olduğu, tasfiye kârının da tasfiye döneminin sonundaki servet değeri ile tasfiye döneminin başındaki servet değeri arasındaki olumlu fark olduğu, tasfiye kârı hesaplanırken, ortaklara veya kurum sahiplerine tasfiye esnasında avans olarak veya diğer şekillerde yapılan her türlü ödemelerin tasfiye sonundaki servet değerine; mevcut sermayeye ilave olarak ortaklar veya sahipleri tarafından yapılan ödemeler ile tasfiye esnasında elde edilen ve vergiden istisna edilmiş olan kazanç ve iratların tasfiye döneminin başındaki servet değerine ekleneceği; beşinci fıkrasında da tasfiye döneminin başındaki ve sonundaki servet değerinin, kurumun tasfiye dönemi başındaki ve sonundaki bilançosunda görülen öz sermayesi olduğu hüküm altına alınmıştır.

 Muhasebe ve Vergi uygulamalarında sermaye, işletme sahip veya ortaklarınca işe başlanıldığı zaman ya da işin devamı sırasında işletmeye konulan nakdi ya da gayri nakdi ve parayla ifade edilebilen değerleri ifade etmektedir. Vergi Usul Kanununun 192 nci maddesine göre özsermaye, bilançonun aktif toplamı ile borçlar arasındaki fark olup, müteşebbisin işletmeye koymuş olduğu varlığı ifade eder. Aynı madde gereğince, ihtiyatlar ve kar bilançoda ayrı gösterilseler dahi özsermayenin unsurları sayılır.

 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 15 inci maddesinin ikinci fıkrasında ise vergiden muaf olan kurumlara dağıtılan (Kârın sermayeye eklenmesi kâr dağıtımı sayılmaz.) Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin ikinci fıkrasının (1), (2) ve (3) numaralı bentlerinde yazılı kâr paylarından (2009/14594 sayılı BKK ile 3.2.2009 tarihinden geçerli olmak üzere % 15), 30 uncu maddesinin üçüncü fıkrasında da tam mükellef kurumlar tarafından, Türkiye’de bir iş yeri veya daimi temsilci aracılığıyla kâr payı elde edenler hariç olmak üzere dar mükellef kurumlara veya kurumlar vergisinden muaf olan dar mükelleflere dağıtılan (Kârın sermayeye eklenmesi kâr dağıtımı sayılmaz.) ve Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin ikinci fıkrasının (1), (2) ve (3) numaralı bentlerinde yazılı kâr payları üzerinden (2009/14593 sayılı BKK ile 3.2.2009 tarihinden geçerli olmak üzere % 15) bu Kanunun 15 inci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca vergi kesintisine tabi tutulanlar hariç olmak üzere vergi kesintisi yapılacağı,

 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendinin (b) alt bendinde ise, tam mükellef kurumlar tarafından; tam mükellef gerçek kişilere, gelir ve kurumlar vergisi mükellefi olmayanlara ve bu vergilerden muaf olanlara, dar mükellef gerçek kişilere, dar mükellef kurumlara (Türkiye’de bir işyeri veya daimi temsilci aracılığıyla kâr payı elde edenler hariç) gelir ve kurumlar vergisinden muaf olan dar mükelleflere dağıtılan, 75 inci maddenin ikinci fıkrasının (1), (2) ve (3) numaralı bendlerinde yazılı kâr paylarından (2009/14592 sayılı BKK ile 3.2.2009 tarihinden geçerli olmak üzere % 15) birinci fıkrada belirtilenler tarafından tevkifat yapılacağı,

 hükme bağlanmıştır.

 Aynı Kanunun 4842 sayılı Kanun’un 17 nci maddesi ile eklenen Geçici 62 nci maddesinde;

 1. Kurumlar vergisi mükelleflerinin;

 a) 31.12.1998 veya daha önceki tarihlerde sona eren hesap dönemlerinde elde ettikleri kazançlarının,

 b) (a) bendi kapsamı dışında kalan ve 31.12.2002 veya daha önceki tarihlerde sona eren hesap dönemlerinde elde edilen, kurumlar vergisinden istisna edilmiş kazançlarının,

 c) Geçici 61 inci madde kapsamında tevkifata tâbi tutulmuş kazançlarının, Dağıtımı halinde 94 üncü madde uyarınca tevkifat yapılmaz…

 hükümlerine yer verilmiştir.

 Konu ile ilgili açıklamaların yer aldığı 1 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin “15.6.3. Gelir Vergisi Kanununun geçici 62 nci maddesi uygulaması” başlıklı bölümünde;

 …Söz konusu geçici maddede yer alan düzenleme uyarınca, kurumlar vergisi mükelleflerinin 31/12/1998 ve daha önceki tarihlerde sona eren hesap dönemlerinde elde ettikleri kârlarının dağıtımı halinde, bu kâr payları üzerinden vergi kesintisi yapılmayacaktır.

 Aynı şekilde 1/1/1999 ve 31/12/2002 tarihleri arasındaki hesap dönemlerinde elde edilen kurumlar vergisinden istisna kazançlar ile Gelir Vergisi Kanununa 4842 sayılı Kanunla eklenen geçici 61 inci madde kapsamında vergi kesintisine tabi tutulacak kazançların dağıtılması halinde ayrıca vergi kesintisi yapılmayacaktır.

 Bu madde hükmüne göre, dağıtılan kâr 31/12/2002 veya daha önceki tarihlerde sona eren hesap dönemlerinde elde edilen ve Kurumlar Vergisi Kanunu veya özel Kanunları uyarınca kurumlar vergisinden istisna edilen kazanca ilişkin ise (serbest bölge kazancı, teknoloji geliştirme bölge kazancı, Türk Uluslararası Gemi Siciline kayıtlı gemilerin işletilmesinden ve devrinden elde edilen kazanç, mülga 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun geçici 24 ve geçici 28 inci maddelerinde düzenlenen istisna kazançlar gibi) dağıtılan kârın bu kazançlara isabet eden kısmı üzerinden dağıtım sırasında vergi kesintisi yapılmayacaktır.

 Ancak, 2003 ve müteakip yıllardaki hesap dönemlerinde elde edilen söz konusu istisna kazançların dağıtılması halinde, dağıtılan bu tutarlar üzerinden kâr dağıtımına bağlı vergi kesintisinin yapılması gerekecektir.

 Diğer taraftan, 1/1/1999–31/12/2002 tarihleri arasındaki hesap dönemlerine ilişkin normal kazançların dağıtıma tabi tutulması halinde ise dağıtılan bu kâr payları üzerinden, kâr dağıtımına bağlı vergi kesintisi yapılacaktır.

 açıklamalarına yer verilmiştir.

 Bu hüküm ve açıklamalar uyarınca, tasfiye sonucunda, ortaklarca ödenmiş sermaye dışındaki, öz sermaye hesaplarının (net tasfiye karı dahil) ortaklara dağıtılması veya işletmeden çekilmesi durumunda, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 15 inci ve 30 uncu maddeleri ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin 6 ncı fıkrasının (b) bendi hükümleri uyarınca, Geçici 62 nci madde hükümleri de göz önünde bulundurularak, kâr dağıtımına bağlı vergi kesintisi yapılması gerekmekte olup, ortaklarca ödenmiş sermayenin ortaklara dağıtılması durumunda ise, vergi kesintisi yapılmasına gerek bulunmamaktadır.

 Öte yandan, daha önce sermayeye eklenmiş olan pasif kalemlere ait enflasyon fark hesaplarının, şirketin tasfiye edilmesi sebebiyle işletmeden çekildiği kabul edilerek bu tutarların öncelikle kurumlar vergisine tabi tutulması, kurumlar vergisi sonrası kalan tutarların da kâr dağıtımına bağlı vergi kesintisine tabi tutulması gerekmektedir.


Kaynak: ismmmo,GİB
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/diger-sermaye-yedeklerini-sermaye-artiriminda-kullanabilir-miyiz/feed/ 0
Kamulaştırma için gelen para ile vergiyi doğuran olay gerçekleşmiş olur mu? https://www.muhasebenews.com/kamulastirma-icin-gelen-para-ile-vergiyi-doguran-olay-gerceklesmis-olur-mu/ https://www.muhasebenews.com/kamulastirma-icin-gelen-para-ile-vergiyi-doguran-olay-gerceklesmis-olur-mu/#respond Thu, 28 Feb 2019 05:45:13 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=45949 Kamulaştırma sürecine alınan bir arsa için bedel tespit ve tescil davası açılmış.

*Bedel tespit ve tescil davası sürerken bilirkişinin belirlemiş olduğu ücret malikin banka hesabına yatırılmıştır.

* İki ay sonra, bedel tespit ve tescil davası için mahkeme karar verilmiştir. Ancak tescil yönünden kesin, bedel yönünden istinaf mahkemeleri yolu açık olmak üzere diye karar çıkmıştır. *Kamulaştırmayı yapan kurum bedelin yüksek olduğunu iddia ederek istinaf başvurusunu yapmış ve kararı temyize götürmüştür. Davalı da bedelin düşük olduğu ve davacı avukat vekâlet ücretinin üzerine yüklenmesinin haksız olduğunu beyan ederek istinaf etmiştir. Bu nedenle dava Bölge adliye Mahkemesinde halen devam etmektedir. Yukarıdaki açıklamalar ışığında vergiyi oluşturan olay ne zaman gerçekleşir?

 

Vergiye doğuran olay hesaba paranın geldiği tarihtir.

 

 

 

 

 


Kaynak: İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


BENZER İÇERİKLER

KDV matrahına dahil olan unsurlara Kur Farkı ibaresi de dâhil edildi?

 

İthalde eksik ödenen KDV’yi sonraki yıl ödeme yapıldığında indirim konusu yapabilir miyiz?

 

Taşınmazların Satışında Kurumlar Vergisi İstisnasının detayları nedir?

 

Hizmet verildikten sonra kaç gün içinde fatura düzenlenmelidir?

 

 

]]>
https://www.muhasebenews.com/kamulastirma-icin-gelen-para-ile-vergiyi-doguran-olay-gerceklesmis-olur-mu/feed/ 0
Serbest meslek mükellefi varlık barışı parasını deftere kayıt edecek mi? https://www.muhasebenews.com/serbest-meslek-mukellefi-varlik-barisi-parasini-deftere-kayit-edecek-mi/ https://www.muhasebenews.com/serbest-meslek-mukellefi-varlik-barisi-parasini-deftere-kayit-edecek-mi/#respond Sat, 13 Oct 2018 11:00:40 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=37011 Serbest meslek mükellefi varlık barışı parasını deftere kayıt edecek mi?

SORU
… 7143 Sayılı yapılandırma kapsamında yurt içinde bulunan kayıt dışı TL cinsinden nakit paranın bir başka değişle yastık altı paranın varlık barışı kapsamında beyanı yapıldı. Beyanı yapılan mükellef serbest melek mensubudur. Bu beyanla ilgili kayıtlarımıza nasıl bir muhasebe kaydı atmamız gerekiyor. …(12.10.2018 09:51)

CEVAP

Serbest Meslek Mensubu için bu konuda kayıt (Serbest meslek defterine) yapılmaz.


Kaynak:İSMMMO – Danışmana Soru-Cevap bölümü
Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. MuhasebeNews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


BENZER İÇERİKLER

Serbest Meslek Defter-Beyan Sistemi Soru-Cevap

Noter vekili Serbest Meslek mükellefiyeti açmak zorunda mıdır?

e-Serbest Meslek Makbuzu gib portal’dan gönderilebilir mi?

Hem Türkiye’de hem de yurtdışında serbest meslek faaliyetim var. Nerenin Vergi mükellefi olacağım?

Fotoğrafçılık Ticari Faaliyet midir? Yoksa Serbest Meslek Faaliyeti midir?

Serbest Meslek Kazancı Nedir?

Serbest Meslek Kazançlarında İstisna?

ÇVÖ Anlaşmalarında Serbest Meslek Faaliyetinin Hangi Ülkede Vergileneceğine Esas Kriterler Nelerdir?

Serbest Meslek Kazançlarında Geçici Vergi Nasıl ve Ne Zaman Düzenlenir?

]]>
https://www.muhasebenews.com/serbest-meslek-mukellefi-varlik-barisi-parasini-deftere-kayit-edecek-mi/feed/ 0
Kağıt Paranın Tarihçesi https://www.muhasebenews.com/kagit-paranin-tarihcesi/ https://www.muhasebenews.com/kagit-paranin-tarihcesi/#respond Sun, 16 Sep 2018 09:15:00 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=28315 Kağıt Paranın Tarihçesi

Kâğıt Paranın Tarihçesi
Para icat edilmeden önce, deniz kabuğundan kıymetli metallere kadar çeşitli mallar değişim aracı olarak kullanılmıştır.

Tarihi kayıtlara göre, M.Ö. 118 yılında Çinliler deri para kullanmışlardır.

İlk kâğıt para ise M.S. 806 yılında yine Çin’de ortaya çıkmıştır.

Batıda kâğıt paraların basılması ve kullanılması 17. yüzyılın sonlarına rastlamaktadır. İlk kâğıt paranın 1690’lı yıllarda Amerika Birleşik Devletleri’nde Massachusetts Hükümeti, İngiltere’de ise kuyumcular tarafından basıldığı ve dolaşıma çıkarıldığı, 1694 yılında İngiliz Merkez Bankası ve daha sonra diğer ülke merkez bankalarının kurulması ile de yaygınlaştığı görülmektedir.

Osmanlı İmparatorluğu’nda Kâğıt Para
1. Kaime
Osmanlı İmparatorluğu’nda ilk banknotlar idari, sosyal ve yasal reformların gündeme geldiği Tanzimat Döneminde tedavüle çıkarılmıştır. Banknotlar bu dönemde esas olarak reformların finanse edilmesi amacıyla basılmıştır.

İlk Osmanlı banknotları Abdülmecit tarafından 1840 yılında ” Kaime-ı Nakdiye-ı Mutebere ” adıyla,bugünkü dille “Para Yerine Geçen Kâğıt”, bir anlamda para olmaktan çok faiz getirili borç senedi veya hazine bonosu niteliğinde olmak üzere çıkarılmıştır. Bu paralar matbaa baskısı olmayıp, elle yapılmış ve her birine de resmi mühür basılmıştır. Kaimelerin zaman içerisinde taklidinin kolayca yapılması ve kâğıt paraya olan güvenin azalması nedeniyle 1842 yılından itibaren matbaada bastırılmasına başlanarak, el yapımı olanlarla değişimi sağlanmıştır. Osmanlı İmparatorluğu’nda 1862 yılına kadar çeşitli şekil ve miktarlarda kaime ihraç edilmiştir.

-Osmanlı İmparatorluğu’nda, 1856 yılında İngiliz sermayesi ile kurulan Osmanlı Bankası “Bank-ı Osmani”,
-1863 yılında Fransız ve İngiliz ortaklığında “Bank-ı Osmanii Şahane” adıyla bir devlet bankası niteliğini kazanmıştır.

Osmanlı İmparatorluğu’nun sık sık Avrupa piyasalarından borçlanmak zorunda kaldığı dönemlerde İngiltere ve Fransa, devletten ziyade, kendi idaresi altındaki bu bankaya güven duymuş ve mali ilişkilerini bu banka kanalıyla yürütmeyi tercih etmiştir.

Osmanlı İmparatorluğu, Osmanlı Bankasına hükümetin hiç bir biçimde kâğıt para basmayacağı ve başka bir kuruma da bastırmayacağı taahhüdünde bulunarak, 30 yıl süre ile kâğıt para ihracı imtiyazını vermiştir.

Osmanlı Bankası ilk olarak 1863 yılında, istendiğinde altına çevrilmek üzere,
Maliye Nezareti ve kendi mühürlerini taşıyan banknotları tedavüle çıkarmış, 1863-1914 yılları arasında da çeşitli şekil ve miktarlarda banknot ihraç etmiştir.

Yukarıda belirtilen taahhüt verilmekle birlikte, Osmanlı yönetimi Osmanlı Bankası ile anlaşarak, halk arasında “93 Harbi” olarak bilinen 1876-1877 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında, savaş masraflarını karşılayabilmek amacıyla kaime ihraç etmiştir.

2. Evrak-ı Nakdiye

Birinci Dünya Savaşı sırasında Osmanlı Bankası hükümetin avans ve banknot ihraç isteğini geri çevirmiştir. Bu anlaşmazlık, Banka’nın savaş döneminde banknot ihraç ayrıcalığını kullanmayacağını açıklaması üzerine giderilmiş ve Osmanlı yönetimi, 1915 yılından itibaren altın ve Alman hazine bonolarını karşılık göstererek dört yıl boyunca, yedi tertipte toplam 160 milyon liranın üzerinde banknot çıkarmıştır. Bu banknotlar “evrak-ı nakdiye” adı altında Türkiye Cumhuriyeti’ne intikal etmiştir.

Cumhuriyet Dönemi Banknotları

Osmanlı İmparatorluğu’ndan intikal eden evrak-ı nakdiyeler, Cumhuriyetin ilk yıllarında para bastırılamadığından, 1927 yılı sonuna kadar tedavülde kalmıştır. Bir devletin egemenlik ve bağımsızlık sembolü olması nedeniyle, Türkiye Büyük Millet Meclisinde,
30 Aralık 1925 tarih ve 701 Sayılı “Mevcut Evrak-ı Nakdiyenin Yenileriyle İstibdaline Dair Kanun” kabul edilerek ilk Türk banknotlarının bastırılmasına karar verilmiştir. Bu kanun ile mevcut evrak-ı nakdiyenin aynı nitelik ve miktarda kâğıt para ile değiştirilmesi esas alınıp paranın şekli ve basılıp değiştirilmesi gibi konuları düzenlemek üzere, Maliye Vekâletinden bir temsilcinin başkanlığında Ziraat, Osmanlı, İtibar-ı Milli, İş, Akhisar, Tütüncüler ve Akşehir bankaları ile Türkiye’de faaliyet gösteren diğer başlıca bankaların birer temsilcisinden oluşan bir komisyonun görevlendirilmesi hükme bağlanmıştır.

1. Birinci Emisyon (E1) Grubu Banknotlar
Dönemin Maliye Bakanı Abdülhalik Renda başkanlığındaki komisyon 9 aylık bir çalışma sonunda 1, 5, 10, 50, 100, 500 ve 1.000 liralık kupürlerden oluşan Birinci Emisyon Grubu banknotların basılması kararını almış ve basım işi, bir İngiliz firması olan Thomas De La Rue’ya verilmiştir. Bu banknotlar, filigranlı kâğıtlara kabartma olarak basılmıştır.
Bu emisyon grubundaki banknotlar 1 Kasım 1928 Harf Devrimi’nden önce bastırıldığı için ana metinleri eski yazı Türkçe, kupür değerleri ise Fransızca olarak yazılmıştır.
İlk Türkiye Cumhuriyeti banknotları olan Birinci Emisyon Grubu banknotlar 5 Aralık 1927 tarihinde dolaşıma çıkarılmıştır. Tedavülde bulunan mevcut evrak-ı nakdiyeler ise, 4 Aralık 1927 tarihinden itibaren dolaşımdan çekilerek 4 Eylül 1928 tarihinde değerlerini yitirmişlerdir.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının Kuruluşu
Cumhuriyet Yönetiminin, banknot ihracı imtiyazının, kurulacak bir milli bankaya verilmesi
konusundaki kararlılığı çerçevesinde, Türkiye Büyük Millet Meclisince 11 Haziran 1930 tarih ve 1715 sayılı Kanun ile Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının kurulması kabul edilmiştir. Banka, gerekli hazırlıklar tamamlanarak 3 Ekim 1931 tarihinde faaliyete geçirilmiş ve banknot ihracı imtiyazı münhasıran Merkez Bankasına verilmiştir.

2. İkinci Emisyon (E2) Grubu Banknotlar
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası kurulduktan sonra, harf devriminden önce basılan eski yazılı banknotlar, latin alfabesi ile basılmış yeni banknotlarla değiştirilmiştir.
Latin alfabesi ile hazırlanmış yeni banknotlar, 50 Kuruş, 1, 2 1/2, 5, 10, 50, 100, 500 ve 1.000 Türk liralık olmak üzere 9 farklı değerde ve 11 tertipten oluşmaktadır. Söz konusu banknotlardan 50 Kuruşluk Almanya’da, diğerleri ise İngiltere’de bastırılmıştır.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından dolaşıma ilk çıkarılan banknot olan 5 Türk liralık banknotu da içeren İkinci Emisyon Grubu banknotlar, 1937-1944 yılları arasında tedavüle çıkarılmıştır. İkinci Emisyon Grubu içinde hem Atatürk, hem de İnönü portreli banknotlar yer almaktadır.

İkinci Dünya Savaşı Sırasında Tedavüle Verilmeyen Banknotlar
Bu emisyon grubu içinde İngiltere’de bastırılan ancak, İkinci Dünya Savaşı sırasında banknotları Türkiye getiren geminin Pire Limanında hücuma uğrayıp batması sonucunda denize dökülen İnönü resimli 50 Kuruşluk ve 100 Türk liralık banknotlar ile yine İngiltere’de bastırılan ancak, Londra’daki bir hava hücumu sırasında basıldığı matbaa zarar gören 50 Türk liralık banknotlar dolaşıma verilmemiştir.

3. Üçüncü Emisyon (E3) Grubu Banknotlar
Tamamı İnönü portreli olarak bastırılan Üçüncü Emisyon Grubu banknotlar, 1942-1947 yılları arasında dolaşıma çıkarılmış olup, 2,50, 10, 50, 100, 500 ve 1.000 Türk liralık kupürlerden oluşan 6 farklı değerde, 7 tertip olarak İngiltere, Almanya ve Amerika’da bastırılmıştır.

4. Dördüncü Emisyon (E4) Grubu Banknotlar
Dokuz emisyon grubu içinde en az farklı değerde banknotu ve tertibi bulunan Dördüncü Emisyon Grubu banknotlar 10 ve 100 Türk liralık kupürlerden oluşan 2 farklı değerde, 3 tertip olarak Amerika Birleşik Devletleri’nde bastırılmıştır. 1947 ve 1948 yıllarında dolaşıma çıkarılan bu emisyon grubu banknotların tamamı İnönü portreli olarak bastırılmıştır.

5. Beşinci Emisyon (E5) Grubu Banknotlar
Beşinci Emisyon Grubu banknotlar, 2,50, 5, 10, 50, 100, 500 ve 1.000 Türk liralık kupürlerden oluşan 7 farklı değerde, 32 tertip olarak basılmış ve 1951-1971 yılları arasında dolaşıma çıkarılmıştır. Ülkemizde bir Banknot Matbaası kurulması çalışmalarına 1930’lu yılların sonlarına doğru başlanmış, ancak İkinci Dünya Savaşı’nın başlaması ile bu çalışmalara devam edilememiştir. 1951 yılında yeniden başlatılan Banknot Matbaası kurma işi 1958 yılında tamamlanmış ve aynı yıl banknot basımına başlanmıştır.
Beşinci Emisyon Grubu banknotların bir kısmı İngiltere’de, bir kısmı da ülkemizde basılmıştır. Halk arasında “Mor Binlik” olarak adlandırılan 1.000 Türk liralık banknot da bu emisyon grubu içinde yer almaktadır. Dolaşıma verilen banknotlar 1958 yılında Banknot Matbaası kuruluncaya kadar Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere veya Almanya’da bastırılmış olup Türkiye’de basılan ilk banknot Beşinci Emisyon Grubu III. Tertip 100 Türk liralık banknottur.

6. Altıncı Emisyon (E6) Grubu Banknotlar
Altıncı Emisyon Grubu banknotlar 5, 10, 20, 50, 100, 500 ve 1.000 Türk liralık olmak üzere 7 farklı değerde, 18 tertipten oluşmaktadır. 1966-1983 yılları arasında dolaşıma çıkarılan bu banknotlardan I. Tertip 20 Türk lirası İngiltere’de, diğerleri ise Türkiye’de basılmıştır.

7. Yedinci Emisyon (E7) Grubu Banknotlar
1979 yılından itibaren dolaşıma verilmeye başlanan Yedinci Emisyon Grubu banknotlar 2002 yılı itibariyle; 10, 100, 500, 1.000, 5.000, 10.000, 20.000, 50.000, 100.000, 250.000, 500.000, 1.000.000, 5.000.000, 10.000.000 ve 20.000.000 Türk liralık olmak üzere 15 farklı değerde, 36 tertipten oluşmaktadır. Banknotların tamamı Türkiye’de basılmıştır. E7 Emisyon Grubu banknotlar 01.01.2006 tarihinde tedavülden kaldırılmış olup 10 yıllık zaman aşımı süreleri sonunda da değerlerini yitirecektir.

8. Sekizinci Emisyon (E8) Grubu Banknotlar
28 Ocak 2004 tarih ve 5083 sayılı “Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Para Birimi Hakkında Kanun” gereğince, ülkemizde ilk kez gerçekleştirilen paramızdan 6 sıfır atılması operasyonu kapsamında 1 Ocak 2005 tarihinden itibaren dolaşıma verilen Sekizinci Emisyon Grubu banknotlar 1, 5, 10, 20, 50 ve 100 Yeni Türk lirası olmak üzere 6 farklı değerden oluşmaktadır. Bu banknotların tamamı Türkiye’de basılmıştır. E8 Emisyon Grubu banknotlar 01.01.2010 tarihinde tedavülden kaldırılacak ve 10 yıllık zaman aşımı
süreleri sonunda da değerlerini yitireceklerdir.

9. Dokuzuncu Emisyon (E9) Grubu Banknotlar
5083 sayılı “Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Para Birimi Hakkında Kanun”un 1’inci maddesi uyarınca, Bakanlar Kurulu Yeni Türk Lirası ve Yeni Kuruş’ta yer alan “Yeni” ibarelerini kaldırmaya yetkili kılınmış olup “Yeni” ibarelerinin 1 Ocak 2009 tarihinde kaldırılmasına ilişkin söz konusu Bakanlar Kurulu Kararı 5 Mayıs 2007 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. E9 emisyon grubu I. tertip Türk lirası banknotlar 1 Ocak 2009 tarihinden itibaren, yenilenen tasarımları, değişen boyutları ve gelişmiş güvenlik özellikleriyle 5, 10, 20, 50, 100 ve 200 Türk lirası olarak dolaşıma çıkarılmıştır. E9 Emisyon Grubu II. tertip 10, 20 ve 100 Türk lirası banknotlar 24 Aralık 2012; 5, 50 ve 200 Türk lirası banknotlar ise 8 Nisan 2013 tarihinde tedavüle çıkarılmıştır. E9 Emisyon Grubu III. tertip 5,10 ve 200 Türk lirası banknotlar 27 Mart 2017 tarihinde tedavüle çıkarılmıştır. E9 Emisyon Grubu I., II. ve III. tertip banknotlar 6 farklı kupürden ve 3 tertipten oluşmaktadır. E9 Emisyon Grubu II. tertip ve III. tertip banknotlar, 1 Ocak 2009 tarihinde tedavüle çıkarılan I. tertip banknotlarla birlikte tedavül edecektir. Cumhuriyetin kuruluşundan günümüze kadar 9 emisyon grubunda, 135 tertip banknot dolaşıma çıkarılmıştır. İlk altı emisyon grubundaki banknotların tamamı ile Yedinci Emisyon Grubundaki banknotların bir kısmı değişik tarihlerde dolaşımdan kaldırılmış ve 10 yıllık zamanaşımı sürelerinin sonunda değerlerini yitirmiştir. Faaliyete geçtiği 1958 yılından beri banknotlarımızın basımını sürdüren Banknot Matbaası Genel Müdürlüğü, uzun bir deneyim süreci gerektiren banknot üretiminin orijinal kompozisyon ve kalıplarını da çağdaş standartlarda hazırlayarak dünya standartlarındaki E9 Emisyon Grubundaki 5, 10, 20, 50, 100 ve 200 Türk liralık banknotlarımızın her türlü tasarım, kalıp ve baskı işlemlerini tamamen kendi kadro ve donanım olanakları içinde başarıyla gerçekleştirmiştir.

Kaynakça:
Akyıldız, A. (1996): Osmanlı Finans Sisteminde Dönüm Noktası, Kağıt Para ve Sosyo-Ekonomik
Etkileri – Eren Yayıncılık
Köklü, A. (1947): Türkiye’de Para Meseleleri – Milli Eğitim Basımevi
Tekeli, İ. – İlkin, S.(1997): Para ve Kredi Sisteminin Oluşumunda Bir Aşama Türkiye Cumhuriyet
Merkez Bankası – Banknot Matbaası Genel Müdürlüğü


Kaynak: T.C. Merkez Bankası
Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/kagit-paranin-tarihcesi/feed/ 0
Paranın Dolaşım Hızı NEDİR? https://www.muhasebenews.com/paranin-dolasim-hizi-nedir/ https://www.muhasebenews.com/paranin-dolasim-hizi-nedir/#respond Thu, 01 Mar 2018 08:52:23 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=49278 Paranın Dolaşım Hızı
(Velocity of Money)

Bir birim paranın kaç birim mal veya hizmetin el değiştirmesine imkan sağladığını gösterir. GSMH / Para Stoku ile ifade edilir.

 


Kaynak: TCMB
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


 

]]>
https://www.muhasebenews.com/paranin-dolasim-hizi-nedir/feed/ 0