olur – Muhasebe News https://www.muhasebenews.com Muhasebe News Fri, 08 Dec 2023 17:29:50 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.3.3 Şahıs firması olan veya şirket ortağı olan kişi başka bir yerde 1 gün sigortalı olursa Bağkur’lu mu olur? https://www.muhasebenews.com/sahis-firmasi-olan-veya-sirket-ortagi-olan-kisi-baska-bir-yerde-1-gun-sigortali-olursa-bagkurlu-mu-olur/ https://www.muhasebenews.com/sahis-firmasi-olan-veya-sirket-ortagi-olan-kisi-baska-bir-yerde-1-gun-sigortali-olursa-bagkurlu-mu-olur/#respond Fri, 08 Dec 2023 17:29:50 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=148034 Şahıs firması olan/Şirket ortağı olan kişi başka bir yerde 1 gün sigortalı olursa (29 gün ücretsiz izin) geriye kalan 29 gün bağ-kur dan tahakkuk eder mi?

Sigortası kesintiye uğramış olur ve kişinin 4b sigortalılığı devreye girer.


İLGİLİ İÇERİK

 Limited Şirket Ortaklarının Kendi Şirketlerinden Sigortalı Olarak Gösterilmesi

Limited şirket ortağının kendi çalıştığı şirkette eski adıyla SSK yeni adıyla 4/1-a sigortalı statüsünden bildirilmesi mümkün değildir.
Bu durumdaki kişilerin eski adıyla Bağkur yeni adıyla 4/1-b statüsünden sigortalı olmaları gerekir. Limited şirket ortağı olan kişinin fiili çalışması karşılığında şirketten ücret veya huzur hakkı alması mümkündür ancak bu durumda hazırlanacak ücret bordrosunda, SGK primi ve işsizilik primi hesaplanmayacak gelir vergisi ve damga vergisi hesaplaması yapılacaktır. Bu kişilere ödenen ücret veya huzur hakkının 1.1.2022 tarihinden itibaren asgari ücret için uygulanan gelir vergisi ve damga vergisi istisnasından yararlanması mümkündür. Bu durumda olan şirket ortağının 4/1-b sigorta primini şahsi olarak ödemesi gerekmektedir. Ödenen bu şahsi 4/1-b primi kişinin elde ettiği kişisel gelirler için vereceği gelir vergisi beyannamesindeki kazançtan indirilebilir…

Şirket Ortaklarının Sigorta Statüsü İle İlgili Açıklamalar için TIKLAYINIZ…

 

 


Kaynak: İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/sahis-firmasi-olan-veya-sirket-ortagi-olan-kisi-baska-bir-yerde-1-gun-sigortali-olursa-bagkurlu-mu-olur/feed/ 0
Evde ürettiği ürünler ile ilgili esnaf muafiyet belgesi alan kişi zorunlu 4/1-b (Bağkur’lu) olur mu? https://www.muhasebenews.com/evde-urettigi-urunler-ile-ilgili-esnaf-muafiyet-belgesi-alan-kisi-zorunlu-4-1-b-bagkurlu-olur-mu/ https://www.muhasebenews.com/evde-urettigi-urunler-ile-ilgili-esnaf-muafiyet-belgesi-alan-kisi-zorunlu-4-1-b-bagkurlu-olur-mu/#respond Tue, 05 Dec 2023 07:34:21 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=147952 Evde ürettiği ürünler ile ilgili esnaf muafiyet belgesi alan kişi zorunlu 4/1-b (Bağ-kur) olur mu? Mükellef üniversite okuyor. Babasından kalan ölüm aylığı alıyor. Aylık kesilir mi?

Gerçek kişiler ticari faaliyetlerinden ötürü elde ettikleri gelirler üzerinden işin mahiyetine göre “Gerçek Usulde” ya da “Basit Usulde” vergiye tabi tutulurlar.

Eğer ticari faaliyetlerinin kapsamı Gelir Vergisi Kanununun 9. maddesinde belirtilen Esnaf Muaflığı şartları ile bağdaşırsa, gerçek kişiler vergiden muaf esnaf olarak elde ettiği kazançlar üzerinden vergilendirilmezler.

Esnaf muaflığından faydalanabilmek için en temel koşul bir işyeri açmaksızın ticari faaliyette bulunulmasıdır.

Esnaf muaflığından faydalananlar isteğe bağlı sigorta ödeyebilirler. Bu durumdaki kişiler zorunlu 4/1-b (Bağkur) kapsamında değillerdir.

 


Gelir Vergisi Kanununun 9. maddesinde belirtilen Esnaf Muaflığı şartları aşağıda belirtilmiştir.

 

GELİR VERGİSİ KANUNU

Vergiden Muaf Esnaf
Madde 9

(4369 sayılı Kanunun 26 ncı maddesiyle değişen fıkra Yürürlük; 1.1.1999) Ticaret ve sanat erbabından aşağıda yazılı şekil ve suretle çalışanlar gelir vergisinden muaftır.(1)

1. Motorlu nakil vasıtaları kullanmamak şartı ile gezici olarak veya bir iş yeri açmaksızın perakende ticaret ile iştigal edenler (4369 sayılı Kanunun 26 ncı maddesiyle değişen parantez içi hüküm Yürürlük; 1.1.1999) (Giyim eşyalarıyla zati ve süs eşyaları, değeri yüksek olan ev eşyaları ile pazar takibi suretiyle gıda, bakkaliye ve temizlik maddelerini ve sabit iş yerlerinin önünde sergi açmak suretiyle o iş yerlerinde satışı yapılan aynı neviden malları satanlar hariç) ;(2)

2. Bir iş yeri açmaksızın gezici olarak ve doğrudan doğruya müstehlike iş yapan hallaç, kalaycı, lehimci, musluk tamircisi, çilingir, ayakkabı tamircisi, kundura boyacısı, berber, nalbant, fotoğrafçı, odun ve kömür kırıcısı, çamaşır yıkayıcısı ve hamallar gibi küçük sanat erbabı;

3. Köylerde gezici olarak her türlü sanat işleri ile uğraşanlar ile aynı yerlerde aynı işleri bir iş yeri açmak suretiyle yapanlardan 47’nci maddede yazılı şartları haiz bulunanlar (51’inci madde şümulüne girenler bu muafiyetten faydalanamazlar);

4. Nehir, göl ve denizlerde ve su geçitlerinde toplamı 50 rüsum tonilatoya (50 rüsum tonilato dahil) kadar makinesiz veya motorsuz nakil vasıtaları işletenler; hayvanla veya bir adet hayvan arabası ile nakliyecilik yapanlar (Bu bentte yazılı ölçüler, birlikte yaşayan eşlerle velayet altındaki çocuklar hakkında veya ortaklık halindeki işletmelerde, bu kimselerin veya ortaklığın işlettiği vasıtalar toplu olarak nazara alınmak suretiyle tespit edilir);

5. Ziraat işlerinde kullandıkları hayvan, hayvan arabası, motor, traktör gibi vasıtalar veya sandallarla nakliyeciliği mutat hale getirmeksizin ara sıra ücret karşılığında eşya ve insan taşıyan çiftçiler;

6. (5615 sayılı Kanunun 1 inci maddesiyle değişen bent Yürürlük; 04.04.2007) Evlerde kullanılan dikiş, nakış, mutfak robotu, ütü ve benzeri makine ve aletler hariç olmak üzere, muharrik kuvvet kullanmamak ve dışarıdan işçi almamak şartıyla; oturdukları evlerde imal ettikleri havlu, örtü, çarşaf, çorap, halı, kilim, dokuma mamûlleri, kırpıntı deriden üretilen mamûller, örgü, dantel, her nevi nakış işleri ve turistik eşya, hasır, sepet, süpürge, paspas, fırça, yapma çiçek, pul, payet, boncuk işleme, tığ örgü işleri, ip ve urganları, tarhana, erişte, mantı gibi ürünleri işyeri açmaksızın (7162 sayılı Kanunun 1’inci maddesiyle eklenen ibare Yürürlük; 30.1.2019) veya yıl içinde gerçekleştirilen satış tutarı, ilgili yıl için geçerli olan asgari ücretin yıllık brüt tutarından fazla olmamak üzere, internet ve benzeri elektronik ortamlar üzerinden(11)  satanlar. Bu ürünlerin, pazar takibi suretiyle satılması ile ticarî, ziraî veya meslekî faaliyetleri dolayısıyla gelir ve kurumlar vergisi mükellefi olanların düzenledikleri hariç olmak üzere; düzenlenen kermes, festival, panayır ile kamu kurum ve kuruluşlarınca geçici olarak belirlenen yerlerde satılması muaflıktan faydalanmaya engel değildir.(3)

7. (5766 sayılı Kanunun 8 inci maddesiyle eklenen bent, Yürürlük: 01.07.2008)Ticari işletmelere ait atıkları mutat olarak veya belli aralıklarla satın alanlar hariç olmak üzere, bir işyeri açmaksızın kendi nam ve hesabına münhasıran kapı kapı dolaşmak suretiyle her türlü hurda maddeyi toplayarak veya satın alarak bu malların ticaretini yapanlara veya tekrar işleyenlere satanlar;

8.(6322 sayılı kanunun 4.maddesiyle değişen bent; Yürürlük 15.06.2012)Bu Kanunun 47 nci maddesinde yazılı şartları haiz olanlardan kendi ürettikleri ürünleri satanlara münhasır olmak üzere el dokuma işleri, bakır işlemeciliği, çini ve çömlek yapımı, sedef kakma ve ahşap oyma işleri, kaşıkçılık, bastonculuk, semercilik, yazmacılık, yorgancılık, keçecilik, lüle ve oltu taşı işçiliği, çarıkçılık, yemenicilik, oyacılık ve bunlar gibi geleneksel, kültürel, sanatsal değeri olan ve kaybolmaya yüz tutan meslek kollarında faaliyette bulunanlar;(10)

9. (7103 Sayılı Kanunun 3 üncü maddesiyle eklenen bent; Yürürlük: 27.03.2018) 14/3/2013 tarihli ve 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu uyarınca lisanssız yürütülebilecek faaliyetler kapsamında yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı elektrik enerjisi üretimi amacıyla, sahibi oldukları veya kiraladıkları konutların çatı ve/veya cephelerinde kurdukları kurulu gücü azami (7420 Sayılı Kanunun 1 inci maddesiyle değişen ibare; Yürürlük: 9.11.2022) 50 kW’a kadar (50 kW dâhil) (11) olan (Kat maliklerince ana gayrimenkulün ortak elektrik enerjisi ihtiyacının karşılanması amacıyla kurulan dâhil) yalnızca bir üretim tesisinden üretilen elektrik enerjisinin ihtiyaç fazlasını son kaynak tedarik şirketine satanlar (Bu bendin uygulanmasında üçüncü fıkra hükmü dikkate alınmaz.);

10. (7256 Sayılı Kanunun 15 inci maddesiyle eklenen bent; Yürürlük: 1/1/2021 tarihinden itibaren elde edilen gelirlere uygulanmak üzere 17.11.2020)Ayrı bir iş yeri açmaksızın ve sanayi tipi veya seri üretim yapabilen makine ve alet kullanmaksızın oturdukları evlerde imal ettikleri malları internet ve benzeri elektronik ortamlar üzerinden satanlar. Bu bent kapsamında esnaf muaflığından faydalanılabilmesi için Esnaf Vergi Muafiyeti Belgesi alınması, Türkiye’de kurulu bankalarda bir ticari hesap açılması ve tüm hasılatın münhasıran bu hesap aracılığıyla tahsil edilmesi şarttır. Bankalar, bu bent kapsamında açılan ticari hesaplara aktarılan tutarlar üzerinden, aktarım tarihi itibarıyla %4 (bir ve üzeri işçi çalıştırıldığı durumda %2) oranında gelir vergisi tevkifatı yapmak ve 98 ve 119 uncu maddelerdeki esaslar çerçevesinde beyan edip ödemekle yükümlüdür. İstihdama bağlı indirimli oranın uygulanması için ilgili ayda bir işçinin en az on gün süreyle çalıştırılması gerekir. Bu hasılat tutarı üzerinden ayrıca 94 üncü madde kapsamında tevkifat yapılmaz. Bu bent kapsamında elde edilen hasılatın 220.000 Türk lirasını (323 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği ile 2023 yılı için 700.000 TL.) aşması hâlinde, mükellef izleyen takvim yılı başından itibaren gerçek usulde vergilendirilir ve tekrar bu muafiyetten faydalanamaz. Bentte yer alan hasılat koşulu dışındaki diğer şartların ihlal edildiğinin tespit edilmesi hâlinde muafiyetten faydalanılamaz ve zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergiler, vergi ziyaı cezası kesilmek suretiyle gecikme faiziyle birlikte tahsil olunur. Bentte yer alan oranları ve tutarı, yarısına kadar indirmeye ve iki katına kadar artırmaya Cumhurbaşkanı yetkilidir.

11. Yukarıdaki bentlerde sözü edilen işlere benzerlik gösterdikleri Maliye Bakanlığınca kabul edilen ticaret ve sanat işleri ile iştigal edenler.

(4339 sayılı kanunun 26.maddesiyle ikinci fıkra 1.1.1999 tarihinden geçerli olmak üzere yürürlükten kaldırılmıştır.)

(5615 sayılı kanunun 1.maddesiyle değişen fıkra)(4.4.2007 tarihinden geçerli olmak üzere)Ticarî, ziraî veya meslekî kazancı dolayısı ile gerçek usûlde Gelir Vergisine tâbi olanlar ile yukarıda sayılan işleri Gelir ve Kurumlar Vergisi mükelleflerine bağlılık arz edecek şekilde yapanlar esnaf muaflığından faydalanamazlar.(6)

(4444 sayılı Kanunun 14/A maddesiyle kaldırılmıştır Yürürlük; 14.8.1999)

( 4369 sayılı Kanunun 26’ncı maddesiyle eklenen fıkra Yürürlük; 1.1.1999) Esnaf muaflığından faydalananlar faaliyetleri ile ilgili olarak satın aldıkları mallara ve giderlerine ilişkin, gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinden aldıkları belgeleri saklamak zorundadırlar.(4444 sayılı kanunun 14/A1.maddesiyle birinci cümleden sonra gelen hükümler kaldırılmıştır. Yürürlük; 14/8/1999)(7)

( 4369 sayılı Kanunun 26’ncı maddesiyle değişen fıkra Yürürlük; 1.1.1999) Bir işyeri açmaksızın münhasıran gezici olarak, milli piyango bileti satanlar ile 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanuna göre gerçek ve tüzel kişilerin mallarını iş akdi ile bağlı olmaksızın bunlar adına kapı kapı dolaşmak suretiyle tüketiciye satanlar yukarıdaki şartlarla sınırlı olmaksızın gelir vergisinden muaftır.(9)

(6322 sayılı kanunun 4.maddesiyle eklenen fıkra; Yürürlük 15.06.2012)Esnaf muaflığına ilişkin şartları taşıyanlara talepleri halinde vergi dairesince Esnaf Vergi Muafiyeti Belgesi verilir. Bu belgenin şekil ve muhtevasının tayin ve tespiti ile iptali ve uygulamaya ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.

(3946 sayılı Kanunun 6’ncı maddesiyle eklenen fıkra Yürürlük; 1.1.1994) Bu muaflığın, 94 üncü madde uyarınca tevkif suretiyle kesilen vergiye şümulü yoktur.

 


(1) Madde 9 _ (Değişmeden önceki şekli)(2361 sayılı Kanunun 4’üncü maddesiyle değişen madde) Ticaret ve sanat erbabından aşağıda yazılı şekil ve suretle çalışan ve yıllık alış, satış veya hasılat tutarları 48’inci maddede yazılı hadlerin yarısını aşmayanlar Gelir Vergisinden muaftır.

(2) (Parantez içi hükmün değişmeden önceki şekli) (halı, kilim, battaniye, mensucat, trikotaj, saat, kıymetli maden ve madeni eşyalar gibi değeri yüksek olan maddeleri perakende olarak satanlarla, giyilecek eşya, gıda ve her türlü bakkaliye maddelerinin pazar takibi suretiyle satışını mutat meslek haline getirenler hariç);

(3)(5615 Sayılı Kanunun 1 inci maddesiyle değişmeden önceki şekli)6. Hariçten işçi almamak, muharrik kuvvet kullanmamak kayıt ve şartı ile oturdukları evlerde imal ettikleri havlu, örtü, çarşaf, çorap, halı, kilim, dokuma mamülleri, örgü, dantel, her nevi nakış işlerini ve her nevi turistik eşya, hasır, sepet, süpürge, paspas, fırça, yapma çiçek, ip ve urganları dükkân açmaksızın satanlardan 47’nci maddenin 1 ve 3 numaralı bentlerinde yazılı şartları haiz bulunanlar;

(4)(5766 sayılı Kanunla değişmeden önceki şekli) 8. Yukarıdaki 1-7 numaralı bentlerde sözü edilen işlere benzerlik gösterdikleri, Danıştay’ın muvafık mütalaası üzerine, Maliye Bakanlığınca kabul ve ilan olunan ticaret ve sanat işleri ile iştigal edenler.

(5) (Kaldırılmadan önceki şekli) Yukarıda 1-7 numaralı bentlerde sözü edilen işleri yapanlardan 48’inci maddede yazılı hadlerin (alış, satış tutarları ve hasılat hadleri) iki katını aşanlar gerçek usulde vergilendirilirler.

(6)(5615 Sayılı Kanunun 1 inci maddesiyle değişmeden önceki şekli)Ticari, zirai veya mesleki kazancı dolayısı ile gerçek usulde Gelir Vergisine tabi olanlar ile yukarıda sayılan işleri Gelir ve Kurumlar Vergisi mükelleflerine devamlılık ve bağlılık arz edecek şekilde yapanlar esnaf muaflığından faydalanamazlar.

(7) (Kaldırılmadan önceki şekli) Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre yoklamaya yetkililer veya yoklamaya yetkililerle birlikte belediye zabıtalarınca müştereken yapılan denetimlerde, vergiden muaf esnafın bir takvim yılı içinde bir defa mal alış ve giderlerine ilişkin belgeleri yanında bulundurmadığının veya bulundurduğu belgenin satışını yaptığı mal ve hizmetle ilişkisinin olmadığının tespiti halinde, “Esnaf Muaflığı Belgesi” iptal edilir. Belgesi iptal edilenlerden muaflık şartlarını taşıyanlar, aynı faaliyete devam etmek istemeleri halinde yeniden belge almak zorundadırlar.

(8) (Kaldırılmadan önceki şekli) 4369 sayılı Kanunun 26’ncı maddesiyle eklenen fıkra Yürürlük; 1.1.1999) Esnaf muaflığı şartlarını topluca taşıyanlar bu muaflıktan yararlanabilmek için ilgili esnaf odasına kayıt olmak ve durumlarını tevsik etmek suretiyle belediyeden “Esnaf Muaflığı Belgesi” almak zorundadırlar. Belediyelerce esnaf muaflığı belgesi bir takvim yılı için verilir. Esnaf muaflığı belgesinin şekil ve muhtevasını tayin ve tespite ve uygulamaya ilişkin usulleri belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.

(9) (Değişmeden önceki şekli) (3946 sayılı Kanunun 6’ncı maddesiyle değişen fıkra Yürürlük; 1.1.1994) Bir işyeri açmaksızın münhasıran gezici olarak millî piyango bileti satanlar, yukardaki şartlarla sınırlı olmaksızın gelir vergisinden muaftır.

(10)(6322 sayılı kanunla değişmeden önceki şekli) (5766 sayılı Kanunun 8 inci maddesiyle değişen bent, Yürürlük: 01.07.2008)Yukarıdaki 1-7 numaralı bentlerde sözü edilen işlere benzerlik gösterdikleri, Danıştay’ın muvafık mütalaası üzerine, Maliye Bakanlığınca kabul ve ilan olunan ticaret ve sanat işleri ile iştigal edenler. (4)

(11) Değişmeden önceki şekli: (7349 Sayılı Kanunun 1 inci maddesiyle değişen ibare; Yürürlük: 27.12.2021) 25 kW’a kadar (25 kW dâhil)

 

Esnaf Muaflığından Yararlanmak İçin “Esnaf Vergi Muafiyeti Belgesi” Alınması Zorunlu Mudur?

Esnaf muaflığına ilişkin şartları topluca taşıyanlar talep etmeleri halinde vergi dairelerinden “Esnaf Vergi Muafiyeti Belgesi” alabilirler.

Bu belgeyi almak isteyenlerin, 283 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği ekinde yer alan dilekçe ile varsa işyerlerinin, işyeri olmayanların ise ikametgâhlarının bulunduğu yerdeki tarha yetkili vergi dairesine başvurmaları gerekmektedir.

Esnaf muaflığından faydalananların söz konusu belgeyi almaları isteğe bağlı olup, belge alanlardan herhangi bir bedel talep edilmemektedir.

“Esnaf Vergi Muafiyeti Belgesi” düzenlendiği tarihten itibaren üç yıl için geçerli olup, bu sürenin sonunda vergi dairesine başvurularak yeni belge alabilirler.

Diğer taraftan, 193 sayılı Kanunun 9 uncu maddesinin birinci fıkrasının (10) numaralı bendi kapsamında esnaf muaflığından faydalanmak isteyenlerin, tarha yetkili vergi dairelerine başvurarak 314 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinin Ek-1’inde yer alan “Esnaf Vergi Muafiyeti Belgesi (GVK Madde 9/10 Kapsamında Olanlar İçin)” almaları gerekmektedir. Bu belgeyi alarak esnaf muaflığından faydalananların üç yılda bir tarha yetkili vergi dairelerine başvurarak durumlarını güncellemeleri gerekmektedir.


T.C. 

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Konya Vergi Dairesi Başkanlığı

(Gelir Kanunları Grup Müdürlüğü)

Sayı : 31435689-120-151366 30.09.2022
Konu : Evde dikiş makinesi ile dikilen kumaşlara ahşap çıta ve ip geçirerek yapılan salıncakların esnaf muaflığından yararlanılıp yararlanılamayacağı hk.
İlgi : a)15/05/2020 tarihli yazınız.b)18/06/2020 tarihli yazınız.

İlgide kayıtlı özelge talep formlarında, evinizde dikiş makinesi ile dikilen kumaşlara ahşap çıtalar ve ip geçirerek yapmış olduğunuz salıncakları, internetten, sosyal medya hesabınızdan veya satışa aracılık eden internet sitelerinden satmanız halinde esnaf muaflığından faydalanıp faydalanamayacağınız  hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun “Vergiden muaf esnaf” başlıklı 9 uncu maddesinde,

Ticaret ve sanat erbabından aşağıda yazılı şekil ve suretle çalışanlar gelir vergisinden muaftır.

6. Evlerde kullanılan dikiş, nakış, mutfak robotu, ütü ve benzeri makine ve aletler hariç olmak üzere, muharrik kuvvet kullanmamak ve dışarıdan işçi almamak şartıyla; oturdukları evlerde imal ettikleri havlu, örtü, çarşaf, çorap, halı, kilim, dokuma mamûlleri, kırpıntı deriden üretilen mamûller, örgü, dantel, her nevi nakış işleri ve turistik eşya, hasır, sepet, süpürge, paspas, fırça, yapma çiçek, pul, payet, boncuk işleme, tığ örgü işleri, ip ve urganları, tarhana, erişte, mantı gibi ürünleri işyeri açmaksızın (7162 sayılı Kanunun 1 inci maddesiyle eklenen ibare Yürürlük; 30.1.2019) veya yıl içinde gerçekleştirilen satış tutarı, ilgili yıl için geçerli olan asgari ücretin yıllık brüt tutarından fazla olmamak üzere, internet ve benzeri elektronik ortamlar üzerinden satanlar. Bu ürünlerin, pazar takibi suretiyle satılması ile ticarî, ziraî veya meslekî faaliyetleri dolayısıyla gelir ve kurumlar vergisi mükellefi olanların düzenledikleri hariç olmak üzere; düzenlenen kermes, festival, panayır ile kamu kurum ve kuruluşlarınca geçici olarak belirlenen yerlerde satılması muaflıktan faydalanmaya engel değildir.

10. Ayrı bir iş yeri açmaksızın ve sanayi tipi veya seri üretim yapabilen makine ve alet kullanmaksızın oturdukları evlerde imal ettikleri malları internet ve benzeri elektronik ortamlar üzerinden satanlar. Bu bent kapsamında esnaf muaflığından faydalanılabilmesi için Esnaf Vergi Muafiyeti Belgesi alınması, Türkiye’de kurulu bankalarda bir ticari hesap açılması ve tüm hasılatın münhasıran bu hesap aracılığıyla tahsil edilmesi şarttır. Bankalar, bu bent kapsamında açılan ticari hesaplara aktarılan tutarlar üzerinden, aktarım tarihi itibarıyla %4 (bir ve üzeri işçi çalıştırıldığı durumda %2) oranında gelir vergisi tevkifatı yapmak ve 98 ve 119 uncu maddelerdeki esaslar çerçevesinde beyan edip ödemekle yükümlüdür. İstihdama bağlı indirimli oranın uygulanması için ilgili ayda bir işçinin en az on gün süreyle çalıştırılması gerekir. Bu hasılat tutarı üzerinden ayrıca 94 üncü madde kapsamında tevkifat yapılmaz. Bu bent kapsamında elde edilen hasılatın 220.000 Türk lirasını (317 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğiyle 2022 yılı için 320.000 TL’yi) aşması hâlinde, mükellef izleyen takvim yılı başından itibaren gerçek usulde vergilendirilir ve tekrar bu muafiyetten faydalanamaz. Bentte yer alan hasılat koşulu dışındaki diğer şartların ihlal edildiğinin tespit edilmesi hâlinde muafiyetten faydalanılamaz ve zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergiler, vergi ziyaı cezası kesilmek suretiyle gecikme faiziyle birlikte tahsil olunur. Bentte yer alan oranları ve tutarı, yarısına kadar indirmeye ve iki katına kadar artırmaya Cumhurbaşkanı yetkilidir.

Ticari, zirai veya mesleki kazancı dolayısı ile gerçek usulde Gelir Vergisine tabi olanlar ile yukarıda sayılan işleri Gelir ve Kurumlar Vergisi mükelleflerine bağlılık arz edecek şekilde yapanlar esnaf muaflığından faydalanamazlar.

Esnaf muaflığına ilişkin şartları taşıyanlara talepleri halinde vergi dairesince Esnaf Vergi Muafiyeti Belgesi verilir. Bu belgenin şekil ve muhtevasının tayin ve tespiti ile iptali ve uygulamaya ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.

…”

hükmü yer almaktadır.

306 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinin üçüncü bölümünde, internet ve benzeri elektronik ortamlar üzerinden yapılan satışlarda esnaf muaflığına ilişkin açıklamalara yer verilmiştir.

Bu hüküm ve açıklamalar çerçevesinde; Kanunun öngördüğü makine ve aletler dışında başka makine ve alet kullanmadan kendi el emeğiniz ile evinizde yaptığınız salıncakları,

– Herhangi bir işyeri açmaksızın, pazar takibi yapmaksızın ve ticari, zirai, mesleki faaliyetleri dolayısıyla gelir ve kurumlar vergisi mükellefi olanların düzenledikleri kermes, festival, panayır gibi yerler haricinde satmanız,

– Yıl içinde gerçekleştirilen satış tutarının ilgili yıl içinde geçerli olan asgari ücretin yıllık brüt tutarını aşmaması kaydıyla  internet ve benzeri elektronik ortamlar üzerinden satmanız,

halinde, Gelir Vergisi Kanununun 9 uncu maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendi uyarınca esnaf muaflığından yararlanmanız mümkün bulunmaktadır.

Diğer taraftan, 7256 sayılı Kanunla Gelir Vergisi Kanununun esnaf muaflığını düzenleyen 9 uncu maddesinin birinci fıkrasına eklenen (10) numaralı bent ile ayrı bir işyeri açmaksızın ve sanayi tipi veya seri üretim yapabilen makine ve alet kullanmaksızın oturdukları evlerde imal ettikleri malları, münhasıran internet ve benzeri elektronik ortamlar üzerinden satanlar esnaf muaflığı kapsamına alınmış olduğundan, evinizde ürettiğiniz salıncakları münhasıran internet ve benzeri elektronik ortamlar üzerinden satmanız ve bette belirtilen şartları sağlamanız kaydıyla Gelir Vergisi Kanununun 9 uncu maddesinin birinci fıkrasının (10) numaralı bendi kapsamında 1/1/2021 tarihinden itibaren esnaf muaflığından yararlanmanız mümkün bulunmaktadır.


Kaynak: İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/evde-urettigi-urunler-ile-ilgili-esnaf-muafiyet-belgesi-alan-kisi-zorunlu-4-1-b-bagkurlu-olur-mu/feed/ 0
Tarhiyat öncesi uzlaşmaya çağırılan bir mükellef uzlaşma sağlarsa indirim ne olur? https://www.muhasebenews.com/tarhiyat-oncesi-uzlasmaya-cagirilan-bir-mukellef-uzlasma-saglarsa-indirim-ne-olur/ https://www.muhasebenews.com/tarhiyat-oncesi-uzlasmaya-cagirilan-bir-mukellef-uzlasma-saglarsa-indirim-ne-olur/#respond Thu, 16 Nov 2023 07:57:19 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=147504 Tarhiyat öncesi uzlaşmaya çağırılan bir mükellef uzlaşma sağlarsa İndirim ne olur? Uzlaşmayıp reddetmei durumunda nasıl bir durum ile karşılaşır?

Uzlaşamalarda belli bir indirim oranı olmaz.

Komisyonun mükellef ile anlaştığı şekilde indirim olur.

Uzlaşma red edilir ise mükellef dava açma açabilir veya öder.


BENZER İÇERİK

İnceleme esnasında tarhiyat öncesi uzlaşma talebinde bulunan veya tarhiyat öncesi uzlaşma talebinde hiç bulunmayan bir mükellef tarhiyat sonrası uzlaşmadan yararlanabilir mi?

Tarhiyat öncesi uzlaşma talebinde bulunmayan mükellef, şartları taşıyorsa tarhiyat sonrası uzlaşma talebinde bulunabilir.

Tarhiyat öncesi uzlaşma talep eden mükellefin, uzlaşma görüşmesinden önce bu talebinden vazgeçtiğini yazılı olarak bildirmesi durumunda, şartları taşıyorsa tarhiyat sonrası uzlaşma hakkı vardır.

Tarhiyat öncesi uzlaşma talep eden ancak kendisiyle uzlaşma temin edilemeyen veya uzlaşmaya varılamayan mükellef daha sonra tarhiyat sonrası uzlaşma talep edebilir mi?

Hayır edemez, mevzuat gereği mükellef bu iki hakkın ancak birinden yararlanabilir.

Diğer detaylar için TIKLAYINIZ…


Kaynak: İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/tarhiyat-oncesi-uzlasmaya-cagirilan-bir-mukellef-uzlasma-saglarsa-indirim-ne-olur/feed/ 0
7440 Matrah Artırımı İçin Sonradan Yapılan Düzeltmenin Yevmiye Maddesi Hangi Tarihe Kaydedilir? https://www.muhasebenews.com/7440-matrah-artirimi-icin-sonradan-yapilan-duzeltmenin-yevmiye-maddesi-hangi-tarihe-kaydedilir/ https://www.muhasebenews.com/7440-matrah-artirimi-icin-sonradan-yapilan-duzeltmenin-yevmiye-maddesi-hangi-tarihe-kaydedilir/#respond Sat, 19 Aug 2023 11:57:17 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=145542 7440 sayılı kanun Kurum Matrah artırımından dolayı Ağustos ayında düzeltme yaptık muhasebe kayıtlarını Nisan E-Defterleri gönderildiği için Mayıs ayına mı kayıt yapmak daha doğru olur yoksa Dzt beyanının verildiği tarihte mi yapmalıyız?

Kayıt düzeltmenin yapıldığı tarihte yapılır.


Matrah ve vergi artırımı sonucunda, hesaplanarak veya artırılarak ödenen vergiler, gelir veya kurumlar vergisi matrahlarının tespitinde gider veya maliyet unsuru olarak kabul edilmeyecektir.

Örnek Yevmiye maddesi

1- Verginin Tahakkuku

__________________ / __________________

689 DİĞER OLAĞAN DIŞI GİDER VE ZARARLAR (B)

360 ÖDENECEK VERGİ FONLAR (A)

900 NAZIM HESAPLAR (B)

901 NAZIM HESAPLAR (A)

__________________ / __________________

2- Verginin Ödenmesi

__________________ / __________________

360 ÖDENECEK VERGİ FONLAR (A)

102 BANKALAR (A)

__________________ / __________________

Söz konusu vergilerin herhangi bir vergiden indirim veya mahsup edilmesi mümkün olmadığı gibi iade edilmesi de söz konusu değildir.

Artırılan matrahlar nedeniyle geçici vergi hesaplanmayacak ve tahsil olunmayacaktır.

Matrah Artırımı Yapılan Yıllar İncelenebilir

Matrah ve vergi artırımında bulunan ve bu konudaki şartları yerine getiren mükelleflerin defter ve belgeleri artırıma konu vergi türleri için kendileri adına tarhiyat yapılmak amacıyla incelenmeyecek olmasına rağmen, defter ve belgelere, diğer vergi türleri için inceleme yapılması, üçüncü kişilerle ilgili olarak karşıt incelemeler yapılması, mahkemelerce belli konulara bakılması veya bilirkişilerce ihtiyaç duyulması gibi nedenlerle müracaat edilebilecektir. Bu nedenle, matrah ve vergi artırımından yararlanan  mükelleflerin, defter ve belgelerini 213 sayılı Kanun hükümleri uyarınca saklayacakları ve ibraz edecekleri tabiidir.

Defter ve belgeleri üzerinde daha önce vergi incelemesi yapılmış olan mükellefler dilerlerse vergi incelemesi yapılan yıllar için de matrah ve vergi artırımında bulunabileceklerdir.

Matrah ve vergi artırımı yapılmayan yıllar ve dönemler için vergi incelemesi yapılabilecektir.

7440 sayılı Kanunun 5 inci ve geçici 1 inci maddelerine göre matrah ve vergi artırımları, bu Tebliğe ekli bildirim formları ile yapılacaktır.

Matrah ve vergi artırımında bulunan mükelleflerin, matrah ve vergi artırımlarının, 7440 sayılı Kanun hükümlerine uygun yapılıp yapılmadığı vergi dairelerince araştırılabilecektir. Kanun hükümlerine göre, doğru beyan edilmeyen veya vergi hataları nedeniyle eksik beyan edilen matrah ve vergi artırımları ile ilgili olarak eksik tahakkuk eden vergiler, ilk taksit ödeme süresinin sonunda tahakkuk etmiş sayılacak ve Kanunda açıklandığı şekilde tahsil edilecektir. Diğer taraftan Kanun hükümlerinin ihlal edilmemesi şartı ile mükellefe bildirimde bulunularak eksik tahakkuk eden tutarın bir ay içinde geç ödeme zammı ile birlikte ödenmesi istenecek olup verilen sürede ödeme yapılması halinde eksik tahakkuk eden vergiler açısından Kanun hükümleri ihlal edilmiş sayılmayacaktır.

7440 sayılı Kanuna göre matrah ve vergi artırımında bulunan mükellefler hakkında Kanunun yayımlandığı tarihten önce başlanılmış incelemeler sonucu düzenlenen ve Kanunun yayımını izleyen yedi iş günü içerisinde vergi dairesinin kayıtlarına intikal ettirilen inceleme raporlarında; ilave tarhiyat olmaksızın sadece zarar azaltılması öngörülmesi hâlinde, kabul edilmeyen zarar tutarının öncelikle ilgili dönemde beyan edilen zarar tutarından indirilmesi, bu işlem sonucu 2018 ila 2021 yıllarına ilişkin kalan zarar tutarının %50’sinin ve 2022 yılına ilişkin zararların tamamının müteakip yıl kazançlarından 193 veya 5520 sayılı Kanunun ilgili maddelerine göre mahsup konusu yapılmaması gerekir.

Örnek 46- (B) A.Ş. hakkında 2021 yılına ilişkin olarak 7440 sayılı Kanunun yayımı tarihinden önce başlanılmış bir vergi incelemesi bulunmaktadır. Mükellef 10/4/2023 tarihinde 7440 sayılı Kanuna uygun olarak incelemenin yapıldığı yıla ait kurumlar vergisi ve gelir (stopaj) vergisi açısından artırımda bulunmuştur.

Mükellef hakkında ilgili döneme ilişkin yapılan vergi incelemesine istinaden düzenlenen vergi inceleme raporu Kanunun yayımı tarihinden itibaren yedi iş günü içerisinde vergi dairesi kayıtlarına intikal ettirilmiştir. Söz konusu raporda; mükellefin 2021 yılında beyan ettiği 960.000 TL zarar tutarının 610.000 TL’si kabul edilmemiştir. Bu durumda artırımda bulunan mükellefin, anılan yıla ilişkin olarak beyan ettiği zarar tutarından raporda kabul edilmeyen zararın mahsup edilmesi ve kalan (960.000 – 610.000=) 350.000 TL’nin yarısı olan 175.000 TL’nin 2022 ve müteakip yıl kazançlarından 5520 sayılı Kanunun ilgili hükmü çerçevesinde indirilmesi gerekir. Kalan 175.000 TL zarar tutarı ise hiçbir şekilde indirim konusu yapılmayacaktır.

7440 sayılı Kanuna göre matrah ve vergi artırımında bulunan mükelleflerin ilgili vergi dairelerine vermiş oldukları bildirim veya yaptıkları beyanlarda yer alan bilgiler herhangi bir vergi türü incelemesi için veri olarak kullanılmayacaktır.

Matrah ve vergi artırımı yapılacak yıllarda faaliyette bulunmuş ve gelir elde etmiş olmakla birlikte bu faaliyetlerini ve gelirlerini vergi dairesinin bilgisi dışında bırakan gelir vergisi mükellefleri T.C. kimlik numaralarını, yabancı gerçek kişiler ise varsa yabancı kimlik numaralarını kullanarak artırımda bulunabileceklerdir.

Yabancı kimlik numarası olmayan yabancı gerçek kişiler ile kurumlar vergisi mükellefi olması gerekenler ise vergi dairelerine başvurmak suretiyle alacakları vergi kimlik numaralarını kullanarak artırımda bulunabileceklerdir.

kurumlar Vergisi Kanununun geçici 15 inci maddesi hükümlerinden yararlananların bu Kanunun 5 inci ve geçici 1 inci maddeleri hükümlerinden yararlanmalarına engel bir durum bulunmamaktadır.

Gelir veya kurumlar vergisi matrah artırımında ve katma değer vergisi artırımında bulunan mükelleflerin, artırıma konu dönemlere ilişkin olarak vermiş oldukları “Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formu” (Form Ba) ile “Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin
Bildirim Formu”nu (Form Bs) artırım nedeniyle düzeltmelerine gerek bulunmamaktadır.

Matrah ve vergi artırımlarında, artırıma esas alınacak matrah ve vergi tutarlarının tespitinde Kanunun yayımlandığı tarihten önce verilmiş olan beyannameler ve kesinleşen tarhiyatlar esas alınacaktır.

Buna göre, bu Tebliğin (V/C-1.a) ve (V/C-2.a) bölümlerinde yapılan açıklamalar saklı kalmak kaydıyla, 7440 sayılı Kanunun yayımlandığı tarihten itibaren verilen düzeltme beyannameleri ile Kanunun 4 üncü maddesi kapsamında verilen beyannameler matrah ve vergi artırımının hesabında dikkate alınmayacaktır. Aynı şekilde, matrah ve vergi artırımına konu dönemlerle ilgili olarak ikmalen, re’sen veya idarece tarh edilmiş ve Kanunun yayımlandığı tarih itibarıyla ihtilaflı bulunan alacaklarla ilgili olarak Kanunun 3 üncü maddesinden yararlanmak üzere yapılan başvurular nedeniyle tahakkuk eden alacaklar da matrah ve vergi artırımının hesabında dikkate alınmayacaktır.

7440 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin birinci, ikinci ve üçüncü fıkra ile geçici 1’inci maddesinin birinci fıkra hükümlerinden yararlananlar hakkında 213 sayılı Kanunun 367 nci maddesi kapsamında inceleme yapılabilecektir. Buna göre, matrah ve vergi
artırımından yararlanılması, matrah ve vergi artırımında bulunulan dönemler de dâhil olmak üzere, 213 sayılı Kanunun 359 uncu maddesinde yer alan kaçakçılık fiillerinin işlenip işlenmediğinin tespiti yönünden inceleme yapılmasına engel teşkil etmeyecektir. Yürütülen bu incelemeler sırasında söz konusu fiillerin işlendiğinin tespit edilmesi durumunda, aynı Kanunun 367 nci maddesi kapsamında cumhuriyet başsavcılıklarına suç duyurusunda bulunulması gerekmektedir. Ancak, bu incelemeler sonucunda matrah ve vergi artırımında bulunulan dönem ve vergiler için tarhiyat yapılmayacaktır.

Gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin matrah ve vergi artırımında bulunmuş olmaları, 193 sayılı Kanunun Mükerrer 121 inci maddesi kapsamında vergi indiriminden yararlanmalarına engel teşkil etmeyecektir.

7326 sayılı Kanunlar kapsamında matrah ve vergi artırımında bulunulmuş olması bu Kanun kapsamında matrah ve vergi artırımda bulunulmasına engel değildir.


Kaynak: 7440 Sayılı Kanun, İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/7440-matrah-artirimi-icin-sonradan-yapilan-duzeltmenin-yevmiye-maddesi-hangi-tarihe-kaydedilir/feed/ 0
Nakit bağışlarda KDV hesaplanır mı? https://www.muhasebenews.com/nakit-bagislarda-kdv-hesaplanir-mi/ https://www.muhasebenews.com/nakit-bagislarda-kdv-hesaplanir-mi/#respond Sat, 17 Jun 2023 05:30:17 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=143518 İstanbul’da devlet okuluna bağış olarak 10 bin TL ödeme yapacağız. Okul + KDV olur dedi bağışlarda KDV hesaplanıyor mu?

Bağış nakit yapılması halinde KDV olmaz.


Vergi Mevzuatı Yönünden Bağış ve Yardımlar Rehberi için TIKLAYINIZ…


Kaynak: İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/nakit-bagislarda-kdv-hesaplanir-mi/feed/ 0
Geçmiş yıllar için 2022 yılında yaptırılan özel denetim hizmetinin faturasını 2022 yılında kayıtlara alabilir miyiz? https://www.muhasebenews.com/gecmis-yillar-icin-2022-yilinda-yaptirilan-ozel-denetim-hizmetinin-faturasini-2022-yilinda-kayitlara-alabilir-miyiz/ https://www.muhasebenews.com/gecmis-yillar-icin-2022-yilinda-yaptirilan-ozel-denetim-hizmetinin-faturasini-2022-yilinda-kayitlara-alabilir-miyiz/#respond Mon, 06 Mar 2023 23:12:00 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=139654 Geçmiş 5 yıla ait kayıtlarımızın özel bir denetim firması tarafında incelenmesi ve faturasının 2022 yılında kesilmesi halinde, hizmetin 2022 yılında verilmiş olması nedeniyle faturanın tamamının 2022 yılında kayıtlara alınması, KDV’sinin de faturanın düzenlendiği ayın beyannamesinde indirim konusu yapılmamış mümkündür.


Kaynak: İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/gecmis-yillar-icin-2022-yilinda-yaptirilan-ozel-denetim-hizmetinin-faturasini-2022-yilinda-kayitlara-alabilir-miyiz/feed/ 0
Kasım’da emekli şartlarını dolduran kişi bu ay mı yoksa Ocak-2023 yılında başvurursa daha avantajlı olur? https://www.muhasebenews.com/kasimda-emekli-sartlarini-dolduran-kisi-bu-ay-mi-yoksa-ocak-2023-yilinda-basvurursa-daha-avantajli-olur/ https://www.muhasebenews.com/kasimda-emekli-sartlarini-dolduran-kisi-bu-ay-mi-yoksa-ocak-2023-yilinda-basvurursa-daha-avantajli-olur/#respond Mon, 28 Nov 2022 01:53:00 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=134903 Kasım’da emekli şartlarını dolduran kişi bu ay mı yoksa Ocak-2023 yılında başvurursa daha avantajlı olur?

Emeklilik başvurusunun kasım ayı mı 2023 ocak ayı mı ? sorunuzun cevabı için 2022 yılında emekli aylıkların yapılan kümülatif zam oranı ile 2022 yılı güncelle katsayısının mukayese edilmesi gerekiyor. Güncelleme katsayısının hesaplanması için de 2022 yılı enflasyon oranın(TÜFE) ve ülkenin gelişme hızının bilinmesi gerekiyor. 2022 yılı enflasyon oranı Aralık ayı enflasyon oranın açıklanacağı 3 Ocak 2023’de 2022 yılı gelişme hızı da Mart veya Nisan 2023 aylarında açıklanmaktadır. Bu nedenle tahmini kıyaslama yukarıda belirtilen verilerin tahmini ile olacak ve sağlıklı olmayacaktır.


Kaynak: İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/kasimda-emekli-sartlarini-dolduran-kisi-bu-ay-mi-yoksa-ocak-2023-yilinda-basvurursa-daha-avantajli-olur/feed/ 0
Demirbaşın yedek parçası amortismana tabi tutulacak mı? https://www.muhasebenews.com/demirbasin-yedek-parcasi-amortismana-tabi-tutulacak-mi/ https://www.muhasebenews.com/demirbasin-yedek-parcasi-amortismana-tabi-tutulacak-mi/#respond Sat, 24 Sep 2022 02:42:00 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=132073 Ofis demirbaşı bir laptop’un bataryası değiştirildi. Bu gider mi olur yoksa önceki laptop demirbaşın maliyetine mi dahil edilmeli, ayrıca laptop’un iktisadi ömrü dolduğu için ayrı bir demirbaş olarak aktifleştirebilir miyiz ?

Alınan cihaz amortisman yolu ile giderleştirilir.


İlk 2 yıl amortisman ayrılmayan taşıta son 3 yıl amortisman ayrıldı. Taşıt satışında ilk 2 yıla ait tutar satışta gider olarak yazılabilir mi? 

Zamanında ayrılmayan amortisman itfaları daha sonra gider yazılamaz. (Dönemsellik ilkesi)


01 Kasım tarihinde vefat eden müşterimizin varisi olarak oğlu adına aynı tarihte açılış yapılmıştır. Müşterimize ait ticari araç da aynı tarihte oğluna fatura edilerek devri yapılmıştır. Burada sormak istediğimiz yeni açılan müşterimiz için geçici vergi döneminde ayırmamız gereken amortisman tutarını ticari araç olduğu için tam yıl olarak mı dikkate almamız gerekiyor yoksa alış tarihi itibariyle kıst amortisman mı uygulanması gerekiyor?

Ticari araçlar için “Kıst” dönem ” uygulaması yapılmaz. Binek araçlar için “kıst dönem” uygulanır.


Özel hesap dönemine geçişte ve devir yoluyla birleşmede ortaya çıkan kıst dönemler için amortisman ayrılıp ayrılamayacağı hk.

T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
 İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü 

   
Sayı : 11395140-105[VUK-1-20276]-722018 05.09.2019
Konu : Özel hesap dönemlerinde kıst amortisman hesaplanması.  

  

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzun tetkikinden;

– Yurtdışında bulunan ortaklarınızın hesap dönemine uyum sağlamak için, Gelir İdaresi Başkanlığından alınan izin yazısı ile 1/4/2014 tarihinden itibaren 31 Mart kapanışlı özel hesap dönemine geçildiği, bu nedenle 1/1/2014-31/3/2014 tarihleri arasında üç aylık bir kıst hesap döneminin oluştuğu,

– Ayrıca …A.Ş. ve … A.Ş. ile devir yoluyla birleşildiği, … A.Ş. ile olan birleşmenin …2014 tarihli ve … sayılı yönetim kurulu kararına istinaden …2014 tarihinde … Ticaret Sicil Müdürlüğünce tescil edildiği ve …2014 tarihli ve … sayılı Ticaret Sicil Gazetesinde yayımlandığı, … A.Ş. ile olan birleşmenin ise …2014 tarihli ve … sayılı yönetim kurulu kararına istinaden …2014 tarihinde … Ticaret Sicil Müdürlüğünce tescil edildiği ve …2014 tarihli ve … sayılı Ticaret Sicil Gazetesinde yayımlandığı, dolayısıyla tüm aktif ve pasifleriyle devralınan bu şirketler nedeniyle de kıst hesap dönemi oluştuğu

belirtilerek, kıst dönem için amortisman ayrılıp ayrılmayacağı ile kıst dönemde amortisman ayrılması halinde ayrılmayan amortismandan kaynaklanan bakiye tutarın iktisadi kıymetin faydalı ömrünün bittiği hesap dönemini takip eden dönemde itfa edilip edilemeyeceği hakkında Başkanlığımız görüşünün talep edildiği anlaşılmaktadır.

I- VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN

213 sayılı Vergi Usul Kanununun;

– 174 üncü maddesinde, defterlerin hesap dönemi itibariyle tutulacağı, kayıtların her hesap dönemi sonunda kapatılacağı ve ertesi dönem başında yeniden açılacağı, hesap döneminin normal olarak takvim yılı olduğu, şu kadar ki, takvim yılı dönemi faaliyet ve muamelelerinin mahiyetine uygun bulunmayanlar için, bunların müracaatı üzerine Maliye Bakanlığının 12’şer aylık özel hesap dönemleri belli edebileceği, yeniden işe başlama veya işi bırakma hallerinde, hesap dönemi içinde bir yıldan eksik olan faaliyet süresinin, hesap dönemi sayılacağı, bu maddeye göre özel hesap dönemi tayin edilenlerin ticari ve zirai kazançlarının, hesap dönemlerinin kapandığı takvim yılının kazancı sayılacağı,

– 315 inci maddesinde, mükelleflerin amortismana tabi iktisadi kıymetlerini Maliye Bakanlığının tespit ve ilan edeceği oranlar üzerinden itfa edecekleri ve ilan edilecek oranların tespitinde iktisadi kıymetlerin faydalı ömürlerinin dikkate alınacağı hükme bağlanmış olup, Kanunun 315 inci maddesinin Bakanlığımıza verdiği yetkiye istinaden amortismana tabi iktisadi kıymetler için uygulanacak “Faydalı Ömür ve Amortisman Oranları” tespit edilmiş ve 339, 365, 389, 399, 406, 418, 439 ve 458 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğleri ile değişik 333 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği eki amortisman listesi ile açıklanmıştır.

Ayrıca, aynı Kanunun;

– 320 nci maddesinde, “Amortisman süresi, kıymetlerin aktife girdiği yıldan başlar. Bu sürenin yıl olarak hesaplanması için (1) rakamı mükellefçe uygulanan nispete bölünür…

Faaliyetleri kısmen veya tamamen binek otomobillerinin kiralanması veya çeşitli şekillerde işletilmesi olanların bu amaçla kullandıkları binek otomobilleri hariç olmak üzere, işletmelere ait binek otomobillerinin aktife girdiği hesap dönemi için ay kesri tam ay sayılmak suretiyle kalan ay süresi kadar amortisman ayrılır. Amortisman ayrılmayan süreye isabet eden bakiye değer, itfa süresinin son yılında tamamen yok edilir.

Her yılın amortismanı ancak o yıla ait değerlemede nazara alınabilir.

Amortismanın herhangi bir yıl yapılmamasından veya ilk uygulanan nispetten düşük bir hadle yapılmasından dolayı amortisman süresi uzatılamaz.”,

– 328 inci maddesinde, “Amortismana tabi iktisadi kıymetlerin satılması halinde alınan bedel ile bunların envanter defterinde kayıtlı değerleri arasındaki fark kar ve zarar hesabına geçirilir…

Amortisman ayrılmış olanların değeri ayrılmış amortismanlar düşüldükten sonra kalan meblağdır.

Devir ve trampa satış hükmündedir….”

hükümleri yer almaktadır.

Diğer taraftan, 245 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde, takvim yılı içinde kendilerine özel hesap dönemi tayin edilen mükelleflerin, özel hesap dönemine geçişleri ya da özel hesap döneminden takvim yılı esasına dönmeleri sırasında ortaya çıkan kıst hesap dönemlerinde kıst amortisman ayrılabileceği belirtilmiştir.

Buna göre, Kanunun 320 nci maddesinin ikinci fıkrası hükmü mahfuz kalmak üzere, gerek özel hesap dönemine geçişte gerekse de özel hesap döneminden takvim yılı esasına dönüşte ortaya çıkan bir takvim yılından kısa hesap dönemlerinde kıst amortisman ayrılması ve amortisman ayrılan bu kıst hesap dönemlerinin itfa süresi hesabında ayrı bir yıl olarak dikkate alınması gerekmekte olup, kıst amortisman ayrılan hesap dönemlerinde amortisman ayrılmayan süreye isabet eden bakiye değerin itfa süresinin son yılında yok edileceği tabiidir.

Örneğin; A A.Ş. faydalı ömrü 5 yıl olan fotokopi makinesini 2017 yılında 10.000 TL’ye iktisap etmiştir. Şirket 1/4/2018 tarihinden itibaren özel hesap dönemine (1 Nisan-31 Mart) geçmiştir. Bu durumda söz konusu iktisadi kıymete ilişkin olarak ilgili dönemlerde amortismana konu edilmesi gereken tutarlar aşağıdaki gibi olacaktır.

2017 yılı için; 2.000 TL.

2018 yılı (özel hesap dönemine geçişte 3 aylık kıst dönem) için;  [(2.000/12) x 3=] 500 TL.

2019 yılı (1/4/2018-31/3/2019 özel hesap dönemi) için; 2.000 TL.

2020 yılı (1/4/2019-31/3/2020 özel hesap dönemi) için; 2.000 TL.

2021 yılı [1/4/2020-31/3/2021 özel hesap dönemi (2018 yılında özel hesap dönemine geçiş nedeniyle ayrılmayan 9 aylık amortisman dahil)] için; (2.000 + 1.500=) 3.500 TL.

Dolayısıyla, somut durumda, Kanunun 320 nci maddesinin ikinci fıkrası hükmü mahfuz kalmak üzere;

– Özel hesap dönemine geçişte ortaya çıkan 1/1/2014-31/3/2014 tarihleri arasındaki üç aylık dönem için kıst amortisman ayrılması ve amortisman ayrılan bu kıst hesap döneminin itfa süresi hesabında ayrı bir yıl olarak dikkate alınması,

– Kıst amortisman ayrılan hesap döneminde amortisman ayrılmayan süreye isabet eden bakiye değerin itfa süresinin son yılında yok edilmesi

gerekmektedir.

II- KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 19 uncu maddesinde, “(1) Bu Kanunun uygulanmasında aşağıdaki şartlar dahilinde gerçekleşen birleşmeler devir hükmündedir:

a) Birleşme sonucunda infisah eden kurum ile birleşilen kurumun kanunî veya iş merkezlerinin Türkiye’de bulunması.

b) Münfesih kurumun devir tarihindeki bilânço değerlerinin, birleşilen kurum tarafından bir bütün halinde devralınması ve aynen bilânçosuna geçirilmesi…” hükümleri yer almaktadır.

Ayrıca, konuya ilişkin olarak, 1 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin “19.3.2. Amortisman uygulaması” başlıklı bölümünde, “Devir ve bölünme neticesinde devre konu iktisadi kıymetler, mukayyet değerleri üzerinden; aktif ve pasifi düzenleyici hesaplar, ilgili olduğu aktif ve pasif hesaplarla birlikte devrolunacağından, söz konusu iktisadi kıymetlerin devir işleminin amortisman uygulamaları bakımından ilk iktisap olarak değerlendirilmemesi gerekmektedir. Diğer bir ifadeyle devralan kurumda devir ve bölünme işlemi nedeniyle devrolan amortismana tabi iktisadi kıymetlerin bakiye değerleri üzerinden kalan amortisman süreleri dikkate alınarak amortisman ayrılmaya devam edilecektir.” açıklamalarına yer verilmektedir.

Bu bağlamda, Kurumlar Vergisi Kanununun 19 uncu maddesinde belirtilen şartlar dahilinde gerçekleşen birleşmeler devir hükmünde olup, devir işleminin anılan Kanun çerçevesinde gerçekleşmesi halinde, devir tarihi itibariyle ticaret sicilinde tescil edilmesiyle devrolan şirketin hukuki varlığı sona erecek olup şirketin devir tarihi itibarıyla çıkarılan bilançosu aktif ve pasifiyle kül halinde devralan şirkete geçmektedir. Devir tarihini izleyen günden sonraki dönemlere ilişkin yükümlülükler devralan şirkete aittir.

Buna göre, devir neticesinde devre konu iktisadi kıymetler, mukayyet değerleri üzerinden; aktif ve pasifi düzenleyici hesaplar, ilgili olduğu aktif ve pasif hesaplarla birlikte devrolduğundan, söz konusu iktisadi kıymetlerin devir işleminin amortisman uygulamaları bakımından ilk iktisap olarak değerlendirilmemesi, diğer bir ifadeyle devralan kurumda, devir işlemi nedeniyle devrolan amortismana tabi iktisadi kıymetlerin bakiye değerleri üzerinden kalan amortisman süreleri dikkate alınarak amortisman ayrılmaya devam edilmesi gerekmektedir.

Buna istinaden;

a) Devrolan ve devralan kurumların hesap dönemlerinin takvim yılı olması durumunda, yıllık amortisman tutarının devir tarihi dahil kısmının devrolan kurumda, devir tarihini izleyen günden takvim yılı sonuna kadar olan kısmının ise devralan kurumda kıst amortisman tutarı olarak dikkate alınması,

b) Devralan kurumun özel hesap dönemine sahip olması durumunda ise, devrolan kurumun hesap döneminin başından devir tarihine kadar (devir tarihi dahil) kıst amortisman hesaplaması, devralan kurumun da devir tarihini izleyen günden özel hesap döneminin kapandığı tarihe kadar kıst amortisman hesaplaması, kıst amortisman uygulanması nedeniyle ilgili hesap dönemlerinde ayrılamayan amortisman tutarının son yılda itfa edilmesi 

gerekmektedir.

Örneğin; B A.Ş. faydalı ömrü 6 yıl olan takım tezgahını 2017 yılında 7.200 TL’ye satın almıştır. Buna göre; her yıl 7.200/6= 1.200 TL amortisman ayrılması gerekmektedir.

30/5/2018 tarihinde (tescil tarihi) B A.Ş., (yukarıda yer verilen örnekte bahsi geçen) A A.Ş. ile devir yoluyla birleşmiştir. Bu durumda, söz konusu iktisadi kıymet için devir tarihi dahil B A.Ş. tarafından amortisman ayrılacak, devir tarihinden sonra ise bakiye değer üzerinden A A.Ş. tarafından amortisman ayrılmaya devam edilecektir. Bu durumda söz konusu iktisadi kıymete ilişkin olarak ilgili dönemlerde amortismana konu edilmesi gereken tutarlar aşağıdaki gibi olacaktır. Devrin tescil edildiği 30.5.2018 tarihinde iktisadi kıymetlerin devrolan şirketin aktifinde olduğu göz önüne alındığında amortisman ayırma hakkı devrolan şirkete aittir.

DÖNEM B A.Ş. (TL) A A.Ş. (TL) Birikmiş Amort. (TL)
2017 1.200 1.200
1/1/2018-30/5/2018 493,15 (1.200/365 x 150) 1.693,15
31/5/2018-31/3/2019 1002,74 (1.200/365 x 305) 2.695,89
1/4/2019-31/3/2020 1.200 3.895,89
1/4/2020-31/3/2021 1.200 5.095,89
1/4/2021-31/3/2022 2.104,11 (1.200 + 904,11) 7.200,00

Kaynak: İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/demirbasin-yedek-parcasi-amortismana-tabi-tutulacak-mi/feed/ 0
Kira bedelinin hiç olmaması veya düşük olması halinde emsal kira bedeli esas alınır  https://www.muhasebenews.com/kira-bedelinin-hic-olmamasi-veya-dusuk-olmasi-halinde-emsal-kira-bedeli-esas-alinir/ https://www.muhasebenews.com/kira-bedelinin-hic-olmamasi-veya-dusuk-olmasi-halinde-emsal-kira-bedeli-esas-alinir/#respond Fri, 16 Sep 2022 06:01:48 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=131710 Emsal Kira Bedeli Uygulaması

EMSAL KİRA BEDELi UYGULAMASI

KiRA BEDELiNiN HiÇ OLMAMASI VEYA DÜŞÜK OLMASI

Kira bedelinin hiç olmaması veya düşük olması halinde, “emsal kira bedeli” esas alınır Buna gore;

• Gayrimenkulun bedelsiz olarak başkalarının kullanımına bırakılması,

• Kiraya verilen gayrimenkulün kira bedelinin emsal kira bedelinden düşük olması

hallerinde emsal kira bedeli esası uygulanacaktır.

Kiraya verilen bina ve arazilerde emsal kira bedeli, varsa yetkili özel makamlarca veya mahkemelerce saptanmış kira bedelidir.

Bina veya arazi için kira takdiri ya da tespiti yapılmamış ise emsal kira bedeli, bina veya arazinin emlak vergisi degerinin %5’idir.

Bina veya arazi dışında kalan mal ve haklarda emsal kira bedeli, bunların maliyet bedelinin %10’udur. Bu bedel bilinmiyorsa, Vergi Usul Kanunu’nun servetlerin degerlemesi hakktndaki hukumlerine gore belli edilen değerlerinin %1O’udur.

Ornek: Mukellef (A), 2021 ythnda emlak vergisi degeri 900.000 TL alan bir apartman dairesini bedelsiz olarak arkadaşının kullanımına bırakmıştır.

Bu durumda, mükellefin emsal kira bedeli uzerinden kira geliri hesaplaması gerekmektedir.

Emsal Kira Bedeli: 900.000 X %5 = 45.000 TL olacaktlr. Bu tutar, mükellef tarafından beyan edilmesi gereken gelir olarak dikkate alınacaktır.

Aşağıda belirtilen hallerde emsal kira bedeli uygulanmaz.

-Boş kalan gayrimenkullerin korunması amacıyla bedelsiz olarak başkasının ikametine bırakılması

-Binaların mal sahiplerinin usul (anne-baba, büyükanne-büyükbaba), füru (çocuklar, torunlar) veya kardeşlerinin ikametine tahsis edilmesi (Ancak, bu kimselerin her birinin ikametine birden fazla konut tahsis edilmişse bu konutlann yalnız birisinin emsal kira bedeli hesaplanmaz. Ornek olarak, mal sahibi baba, çocuğunun ikametine iki adet gayrimenkul tahsis etmişse sadece bir adet gayrimenkul için emsal kira bedeli hesaplanmayıp digeri için emsal kira bedeli hesaplanacaktır.),

-Mal sahibi ile birlikte akrabaların da aynı evde veya dairede ikamet etmesi,

-Genel butçeye dahil daireler ve ozel butçeli idareler, il ozel idareleri ve belediyeler ile diger kamu kurum ve kurulularında yapılan kiralamalar.


Kaynak: GİB Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/kira-bedelinin-hic-olmamasi-veya-dusuk-olmasi-halinde-emsal-kira-bedeli-esas-alinir/feed/ 0
İdare dava açma süresini göstermezse ne olur? https://www.muhasebenews.com/idare-dava-acma-suresini-gostermezse-ne-olur/ https://www.muhasebenews.com/idare-dava-acma-suresini-gostermezse-ne-olur/#respond Mon, 27 Jun 2022 06:30:53 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=128724

Dr. Numan Emre ERGİN

Avukat, YMM, E. Hesap Uzmanı

n.emre.ergin@hotmail.com


27 Haziran 2022

Anayasamızın 125. maddesinde İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu, idari işlemlere karşı açılacak davalarda sürenin yazılı bildirim tarihinden itibaren başlayacağı belirtilmiştir. Anayasa’nın 40. maddesinde ise Devlet’in işlemlerinde ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorunda olduğu hükmü yer almaktadır.

İdari eylem ve işlemlere karşı açılacak davalarda usule ilişkin esaslar İdari Yargılama Usulü Kanunu (İYUK)’nda düzenlenmiştir. Söz konusu Kanun uyarınca, idari yargıda dava açma süresi, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştayda ve idare mahkemelerinde 60 ve vergi mahkemelerinde 30 gündür. Süreler de genel olarak ilgili işlemin yazılı bildirimini (tebliğini) izleyen günden başlamaktadır. Diğer taraftan, İdareye bir işlem ve eylem yapılması için başvurulması halinde İdare 30 gün içinde yazılı bir cevap vermezse başvuru reddedilmiş (zımni ret) sayılmakta olup ilgililer 30 günün bittiği tarihten itibaren dava açma süresi içinde, konusuna göre Danıştaya, idare ve vergi mahkemelerine dava açabilirler.

Görüldüğü üzere, Devletin tarafı olduğu işlemlerde ve uyuşmazlıklarda vatandaşları yargısal hakları konusunda bilgilendirmesi Anayasal güvence altına bağlanmış ve bu görev bir usule bağlanmıştır. Ancak uygulamada zımni ret durumunda ve İdarenin yazılı bildiriminde dava süresini göstermemesi halinde dava açma süresinin ne olacağı konusunda mahkemeler farklı yönde kararlar vermiştir. Bu farklı yargı kararları arasında içtihat birliğini sağlamak için Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu (İBK) 19.06.2022 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 2021/2 E., 2022/1 K. sayılı kararıyla farklı içtihatları birleştirmiştir.

Kurulun içtihadı birleştirme kararında değerlendirdiği konulardan ilki, zımni ret işlemlerinde dava açma süresinin işletilmesine ilişkindir. Yukarıda yer alan Anayasa’nın 40 ve 125. maddesinde dava açma süresinin “yazılım bildirim”den itibaren başlayacağı ve yargı yoluna başvuru süresinin bu bildirimde belirtilmesi gerektiğine hükmedilmiş olmakla birlikte, İYUK’ta zımni ret işleminde böyle bir yazılı bildirim olmadığı halde dava açma süresini işleten hükümler bulunmaktadır. Danıştay bazı kararlarında Anayasa gereği yazılı bildirim gerekliliğini gerekçe göstererek zımni ret işlemlerinde ortada yazılı bir bildirim olmadığından dava açma süresini başlatmazken, diğer bazı kararlarında ise dava açma süresini işletmiştir.

İçtihadı Birleştirme Kurulu; Danıştay dava daire ve kurullarınca verilen kararlarda, zımni ret işlemleri üzerine açılan davalarda Anayasa’nın 40. maddesindeki düzenlemeden hareketle dava açma süresinin işletilmediği kararların sınırlı sayıda olduğu, evvelden beri dava açma süresinin işletilmesi yönünde değerlendirme yapıldığı, konuya ilişkin farklı yönde kararlar verildiği görülmekle birlikte bu durumun süregelen bir içtihat farklılığına yol açmadığı gerekçesiyle içtihatların birleştirilmesine yer olmadığına karar vermiştir.

 

 

Zımni ret işlemlerinde dava açma süresinin işletilmemesi durumunda İdarenin belirsiz süreli olarak bir davayla muhatap kalma durumu söz konusu olacağından usul hukukunun en temel konularından biri olan sürenin zımni ret işlemlerinde de uygulanması gerektiğini düşünüyorum. Zımni ret işleminde İdare kanuna dayanan takdir yetkisini kullanmakta olup ortada kusur da bulunmamaktadır. Diğer taraftan, Kurulun içtihadı birleştirmeme yönündeki kararına katılmıyorum. Kararın karşı oy gerekçesinde de belirtildiği üzere, ortada farklı yönde Danıştay kararları bulunmakta olup İYUK’taki hükümler Anayasa’nın lafzı ile de uyumlu değildir. Ayrıca kararda süreyi işletmeyen kararların sınırlı sayıda olduğu belirtilmiş olmasına rağmen, süreyi işleten sınırlı sayıda Danıştay kararına yer verilmiştir. Dolayısıyla kararı okuyunlarda Danıştay kararlarının kahir ekseriyetinin zımni ret durumunda süreleri işlettiği kanısı oluşmamaktadır. Bu nedenle, kararın bu gerekçesinin zayıf kaldığını düşünüyorum. Danıştay’ın bu konuda içtihadı birleştirme kararı vermesi daha isabetli olurdu. Yine de karardan zımni ret işlemlerinde dava açma sürelerinin işleyeceği sonucunu örtülü olarak çıkarabiliriz.

Kararda incelenen ikinci konu ise İdarenin yazılı bildirimde bulunmuş olmasına rağmen, bu bildirimde dava açma süresini göstermemesi halinde dava açma süresinin nasıl tespit edileceğine ilişkindir. Yukarıda genel dava açma sürelerinin idari davalarda 60 gün, vergi davalarında ise 30 gün olduğunu belirtmiştim. Ancak kanunlarda bazı durumlarda özel dava açma süreleri belirlenmiştir. Örneğin kamu alacaklarına ilişkin ödeme emrine karşı dava açma süresi 15 gün, SGK idari para cezalarına karşı dava açma süresi 30 gün, Çevre Kanununa göre uygulanan idari yaptırımlara karşı dava açma süresi 30 gün, İYUK 20/A maddesinde ivedi yargılama usulüne tabi olan uyuşmazlıklarda dava açma süresi 30 gündür.

Özel dava açma süresine tabi işlemlere ilişkin tebligatta dava açma süresi belirtilmemişse hangi süre uygulanacaktır? Danıştay az sayıdaki bazı kararlarında özel dava açma sürelerinin uygulanacağını belirtmişken, çok sayıda kararında ise genel dava açma sürelerinin uygulanacağına hükmetmiş, bazı kararlarında ise özel veya genel dava açma sürelerinin işlemeyeceğini söylemiştir.

Kurul, özel süreleri uygulayan kararları mahkemeye erişim hakkını zorlaştıran aşırı katı bir yorum olarak değerlendirmiştir. Bu noktada mahkemeye erişim hakkını sınırlandıran usul kurallarının hakkın özünü sınırlamaması gerektiği yönündeki AİHM ve AYM kararlarına da atıf yapmaktadır. Nitekim kararda yer verilen AİHM kararında mahkemelerin yargılama usullerini uygularken bir yandan davanın hakkaniyetine halel getirecek kadar abartılı şekilcilikten, öte yandan kanunla öngörülmüş olan usul şartlarının ortadan kalkmasına neden olacak kadar aşırı bir esneklikten kaçınılması gerektiği belirtilmektedir. Ayrıca AYM içtihatlarında dava açmak için öngörülen sürenin, davanın açılmasını imkansız hale getirmemesi ve aşırı derece zorlaştırmaması, dava açmak için gerekli araştırma ve hazırlıkların yapılmasına, gerekiyorsa hukuki ve teknik yardım alınmasına yetecek düzeyde olması gerektiği; ayrıca karışık olan mevzuatın, yargı mercileri tarafından aşırı şekilci (katı) yorumlanması ya da hukuk uygulayıcılarında bile kafa karışıklığına yol açabilecek düzeyde mevzuatın farklı yorumlanması da mahkemeye erişimi engelleyen bir olgu olarak değerlendirilmiştir.

Kurul ayrıca Anayasa’nın 40. maddesi uyarınca idari işlemde başvuru yolu ve süresini belirtmekle yükümlü bulunan idarelerin, bu yükümlülüğü yerine getirmemesinin tüm sonuçlarının ilgili kişilerin üzerine bırakılmasını adil bulmadığı gibi, Anayasa’nın 125. maddesi ve İYUK’un 7. maddesinin genel dava açma sürelerine dair amir hükümlerine aykırı olacak şekilde yazılı bildirim tarihinden itibaren dava açma süresinin başlatılmamasının da adil bir çözüm olmadığını belirtmiştir. Kurul, kişilerin kendilerine yazılı bir bildirim yapıldığı halde, idari işlemin iptali istemiyle istedikleri zaman dava açabilecekleri şeklinde bir hakka sahip olmadıklarını bilmesi gerektiğine; zira, dava açma süresinin kamu düzenine ilişkin bir konu olduğu ve sürenin başlangıcının kişilerin takdirine bırakılmasının mümkün olmadığına vurgu yapmıştır.

Bu değerlendirmeler sonrasında Danıştay İBK, Anayasa’nın 40. maddesi hükmü uyarınca, özel dava açma süresine tabi olmasına rağmen, bu hususun işlemde ya da yazılı bildirimde açıklanmaması halinde, dava konusu işlemin tebliğ tarihinden itibaren özel dava açma süresinin değil, genel dava açma süresinin uygulanması gerektiği yorumunun, hukuki güvenlik ve idari istikrar ilkesi ile mahkemeye erişim hakkı arasındaki hassas dengeyi sağlayan bir özellik taşıdığı; ilgililere aşırı bir külfet yüklemediği, vergi mahkemelerinde 30 gün, Danıştayda ve idare mahkemelerinde 60 gün olan genel dava açma süresinin ilgilinin dava açmak için gerekli araştırma ve hazırlıklarını yapmasına, gerekiyorsa hukuki ve teknik yardım almasına yetecek düzeyde olduğu; açık, anlaşılabilir ve ulaşılabilir olan genel dava açma sürelerinin mahkemeye erişimi zorlaştıran ya da engelleyen kısa süreler olarak nitelendirilemeyeceği, özel dava açma süresi yerine genel dava açma süresinin uygulanması sayesinde ilgilinin, işlemde başvuru yolu ve süresinin gösterilmemesinden dolayı uğradığı mağduriyetin, mahkemeye erişim hakkının özüne zarar verecek seviyeye ulaşmadan önleneceğini değerlendirmiştir.

Sonuç olarak, özel dava açma süresine tabi bir idari işlemde, dava açma süresinin gösterilmemiş olması durumunda, vergi mahkemelerinde 30, Danıştay ve idare mahkemelerinde 60 günlük genel dava açma süresinin uygulanması gerektiği; aynı şekilde genel dava açma süresine tabi bir idari işlemde dava açma süresi gösterilmemiş olsa da, 30 ve 60 günlük genel dava açma süresinin uygulanması gerektiği yönünde oyçokluğuyla içtihatlar birleştirilmiştir.

Karardaki karşı oyların çok değerli gerekçe ve öneriler getirdiğini ifade etmem gerekir. Özellikle dava açma süresinin belirtilmediği durumlarda dava açma süresini başlatmayan, ancak süreyi 1 yıl ile sınırlandıran Fransız Danıştay’ının içtihadına yer veren karşı oy gerekçesini (idare hukukunda Fransa’dan esinlendiğimiz düşünülürse) oldukça değerli buluyorum.

İçtihadı birleştirme kararı, önemli bir konudaki ayrışmayı ortadan kaldırmış olmakla bile uygulamada yaşanan bir soruna hiç değinmemiştir. Bu sorun da idare ve vergi mahkemeleri arasında görev uyuşmazlığı olduğunda genel dava açma süresinin ne olacağına ilişkindir. Örneğin yapılan tebligattan 50 gün sonra idari mahkemede dava açılmış, ancak uyuşmazlıkta vergi mahkemesinin görevli olduğu sonucuna varılmışsa, vergi mahkemesinde genel dava açma süresi olan 30 gün geçirildiğinden dava süre yönünden reddedilecektir. Bu durumun ciddi mağduriyete yol açtığı ortadadır. Görev uyuşmazlıkları uygulamada oldukça da fazla görülmektedir. Mesela yakın zamanda değerli konut vergisine ilişkin kanuni düzenlemenin ilk halinde Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünce yaptırılan taşınmaz değer tespitlerine karşı açılan davalarda görevli mahkemenin neresi olacağı tartışması yaygın olarak yaşanmıştı. Dolayısıyla, Kurulun bu konuda bir değerlendirme yapması oldukça isabetli olurdu. Görevli mahkeme konusunda tereddüt olması halinde, hak kaybına uğramamak için davanın 30 gün içinde açılmasını tavsiye ediyorum.

Sözün özü: Yol göstermeyen çoban sürüsünü kaybeder.

 

 


Kaynak: Dr. Numan Emre ERGİN, Avukat, YMM, E. Hesap Uzmanı. İçerik, Sayın Numan Emre ERGİN’in Dunya.com’daki Perspektif isimi köşesinden Yazarın ve Dunya.com’un sahibi olan şirketin özel izni ile yayınlanmıştır. Yazının tüm hakları ve sorumluluğu yazara ve Dunya.com’a aittir. Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/idare-dava-acma-suresini-gostermezse-ne-olur/feed/ 0