kurum kazancı – Muhasebe News https://www.muhasebenews.com Muhasebe News Thu, 21 Sep 2023 21:13:57 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.3.3 Şirketlerin Geçmiş Yıl Zararlarının Mahsubunda Süre Nedir? https://www.muhasebenews.com/sirketlerin-gecmis-yil-zararlarinin-mahsubunda-sure-nedir/ https://www.muhasebenews.com/sirketlerin-gecmis-yil-zararlarinin-mahsubunda-sure-nedir/#respond Thu, 21 Sep 2023 21:13:57 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=146474

Zarar Mahsubu

Kurumların ticari faaliyetlerden doğan zararlar, aşağıda yapılan açıklamalara göre sonraki dönemlerde doğan kazançlarından indirilebilecektir.

GeçmişYıl Zararları

Kurumlar vergisi beyannamesinde, her yıla ilişkin tutarlar ayrı ayrı gösterilmek ve 5 yıldan fazla nakledilmemek şartıyla geçmiş yılların beyannamelerinde yer alan zararlar kurum kazancından indirilebilecektir.

Mükelleflerce bir hesap dönemi içerisinde oluşan zararın, müteakip 5 hesap döneminde oluşacak kârlarla mahsup edilememesi halinde mahsup imkanı ortadan kalkmaktadır.

7143 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun hükümlerinden yararlanan gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin, matrah artırımında bulundukları yıllara ait zararların %50’si, 2018 ve izleyen yıllar karlarından mahsup edilmez.

7326 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun hükümlerinden den yararlanan gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin, matrah artırımında bulundukları yıllara ait zararların %50’si, 2021 ve izleyen yıllar karlarından mahsup edilmez.

 


Kaynak: GİB
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/sirketlerin-gecmis-yil-zararlarinin-mahsubunda-sure-nedir/feed/ 0
Kar Dağıtmama Stopajı https://www.muhasebenews.com/kar-dagitmama-stopaji/ https://www.muhasebenews.com/kar-dagitmama-stopaji/#respond Mon, 08 Mar 2021 01:00:45 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=105828

Dr. Numan Emre ERGİN
Avukat, YMM, E. Hesap Uzmanı
n.emre.ergin@hotmail.com


Geçen hafta birçok vergisel düzenleme içeren torba yasa teklif metninin kulislere düşmesiyle birlikte vergi gündemimiz yeniden hareketlendi. 2021 yılına vergi artışlarıyla başlamıştık, öyle de devam edecek gibi gözüküyor. Kamuoyu ile gayriresmî yollarla paylaşılan teklif henüz Meclis’e sevkedilmiş değil. Bu gayriresmî paylaşımın metin üzerinde kamuoyunun görüşlerini almak için yapıldığını düşünüyorum. Zira artık Anayasa gereği Bakanlıklar Meclis’e yasa tasarısı sunamamakta, milletvekilleri yasa teklifi hazırlamaktadır. Lakin fiiliyatta olan, eskiden olduğu gibi ilgili Bakanlığın çıkarılması istenen yasayı hazırlaması ve ortaya çıkan metni bir kaç milletvekilinin yasa teklifi olarak Meclise sunmasıdır. Bu durum, kamuoyunun görüşünün alınmak istendiği yasa tekliflerinin önden gayriresmî kanallar üzerinden kamuoyu ile paylaşılması (sızdırılması) gibi bir yöntemin uygulanmasına yol açmaktadır. (Kamuoyu yapılacak düzenlemeye önden alıştırılmaya çalışılıyor da olabilir.) Bu yöntemin çok sağlıklı olmadığını ve yasa tekliflerinin ilgili paydaşlarca yeterince tartışılamamasına yol açtığını düşünüyorum.

Girişte bahsettiğim torba yasa teklifindeki vergisel düzenlemelerden bir tanesi mevcut haliyle yasalaşırsa ciddi sorunlara yol açacak gibi durmaktadır. Öncelikle öngörülen düzenlemenin nasıl bir vergi getirmek istediğini açıklayayım. Yapılmak istenen düzenlemeye göre, kurumların indirim ve iştirak kazancı istisnası (KVK md. 5/1.a), yatırım fonlarının kazanç istisnası (KVK md. 5/1.d), eski yatırım indirimi istisnası (GVK geçici 61. madde) dışındaki istisnalar düşülmeden önceki “kurum kazancından” hesaplanan kurumlar vergisi düşüldükten sonra kalan kazanç tutarı üzerinden 2020 ve 2021 yılı vergilendirme dönemlerine ait kazançları için %10, 2022 yılı vergilendirme dönemine ait kazançları için %5 oranında vergi tevkifatı yapılacaktır. Tevkifat kurumlar vergisi beyannamesinin verilmesi gereken ayı takip eden ay içerisinde (özel hesap dönemi olmayan kurumlar için Mayıs ayı içinde) yapılıp ertesi ay (Haziran) muhtasar beyanname ile beyan edilip ödenecektir.

Düzenleme, vergi tevkifatının yapılacağı tarihe kadar kurumlar vergisi beyannamesinin verildiği hesap dönemine ilişkin karın dağıtımına (avans olarak dağıtılanlar dahil) bağlı olarak tevkifat yapılması durumunda, “tevkifat yapılan tutara isabet eden kısım için” ayrıca yeni getirilecek tevkifatın yapılmayacağını öngörmektedir. Yani, Mayıstan önce kar dağıtımı yapılırsa bu yeni tevkifat yapılmayacaktır.

Bu şekilde tevkifata tabi tutulan kazancın dağıtılması halinde, dağıtılan kar payı üzerinden ayrıca kar payı tevkifatı yapılacaktır. Bu durumda tevkifat matrahı, dağıtıma konu olan ve safi tutar olarak kabul edilen kar payının yukarıda belirtilen %10 ve %5 oranı kullanılmak suretiyle brüte iblağ edilerek bulunan gayrisafi tutarı olacaktır.

Öngörülen düzenleme uyarınca tevkif edilen vergi, kar dağıtım tevkifatından mahsup edilecektir. Ancak, mahsup edilecek vergi, kurum kazancı kapsamında tevkifata tabi tutulan ve sonrasında dağıtılan kar payına konu gayrisafi tutarın yeni öngörülen tevkifat oranına (%10 ve %5) isabet eden kısmından fazla olamayacak, mahsup edilemeyen vergiler red ve iade edilmeyecektir.

Öngörülen yeni tevkifata tabi tutulan kazancın tam mükellef kurumlara veya Türkiye’de bir iş yeri veya daimi temsilci aracılığıyla kar payı elde eden dar mükellef kurumlara dağıtılması durumunda tevkif olunan vergiler red ve iade olunmayacaktır. Kazancı elde eden bu kurumlarca, dağıtıma konu olan ve safi tutar olarak kabul edilen kar payı yeni öngörülen tevkifat oranı (%10 ve %5) kullanılarak brüte iblağ edilecek ve bu tutar üzerinden kanuni defterlerine kaydedilecektir. Bu kazancın, kazancı elde eden kurumlar tarafından tevkifata tabi tutulması gereken kar payı olarak dağıtılması durumunda, yeni getirilen tevkif edilen vergi, dağıtıma konu edilen kar payına isabet eden kısma ilişkin yapılan tevkifattan mahsup edilecektir.

Diğer taraftan yeni getirilecek düzenleme uyarınca tevkifata tabi tutulan kazancın; sermayeye eklenmesi halinde sermayeye eklenen tutara isabet eden vergi, tevkifatı yapan kuruma, kurumlara kar payı olarak dağıtılmasını müteakip kazancı elde eden bu kurumlarca sermayeye eklenmesi durumunda ise sermayeye eklenen tutara isabet eden vergi, sermaye artırımında bulunan kuruma red ve iade edilecektir.

Oldukça karmaşık bir düzenleme ile karşı karşıyayız. Anlamak için defalarca okuması gereken bu düzenlemeyi şöyle özetleyeyim. Devlet, kar payı elde eden ortaklardan vergisini gelir vergisi beyannamesi ile toplar. Ama beyanneme verme ertesi yıla sarktığından Devlet babamız o kadar beklemek istemez ve kar dağıtan kuruma kar dağıtımı yaptığı zaman tevkifat yaptırır ve vergisini peşin alır. Bu tevkifat, kar payını alan ortak tarafından beyan edilecek gelir vergisinden mahsup edilir. Getirilmek istenen yeni düzenleme ise bunun bir adım ötesine gitmektedir. Devlet babamız artık şirkette kar oluştuysa bu karın dağıtılmasını beklemeden tevkifat yaptırarak vergisini peşin peşin almak istemektedir. Teşbihte hata olmazmış, konuyu anlaşılır kılma açısından şu şekilde örneklendireyim: Bu düzenleme, bir insanın öldüğünde ödemesi gereken bir vergiyi daha doğmadan ana rahmine düştüğünde ödeyecek olması anlamına gelmektedir. Bir zamanlar buna benzer bir düzenleme vergi mevzuatımızda vardı ve dağıtılsın dağıtılmasın kurumların kazancından stopaj yapılıyordu, ama bu durumda kar dağıtım stopajında belli eliminasyonlar yapılmaktaydı. Bu yeni düzenleme bu haliyle yasalaşırsa 20 yıl öncesine geri dönecek gibiyiz.

Gelelim düzenlemedeki teknik bazı sorunlara. Öncelikle bu yeni tevkifat, düzenlemenin metninde “tevkifata tabi tutulan kurum kazancı” olarak zikredilmektedir. Maddenin gerekçesinde ise gelecek dönemlerde ortaklara yapılacak kar dağıtımı veya ana merkeze aktarılan tutar üzerinden yapılacak tevkifata mahsuben kurum kazancı üzerinden önceden vergi alınmasının düzenlendiği ifade edilmektedir. Yani gerekçede bu yeni tevkifatın, kar dağıtım tevkifatına mahsuben getirildiği belirtilmektedir. Stopajın stopajı… Bununla birlikte, metnin lafzı yeni düzenlemenin üstü kapalı ek kurumlar vergisi getirdiği anlamını çıkarmaya da müsaittir. Zira düzenleme uyarınca, pratikte mahsup edilemeyip iadesi de söz konusu olmayacak bir tevkifat gündeme gelecektir. Bu durum da yeni tevkifatın aslında şirketlerin kar üzerinden kendi kendilerine yapacakları bir tevkifat olmasına ve vergi yükünün şirketler üzerinde kalmasına yol açacaktır. Bu durumun mükerrer vergilendirmeye yol açacağı ve Anayasaya aykırılık taşıyacağı yönündeki itiraz haklı olacaktır.

Ayrıca kurumdan kuruma kar dağıtımında kar payı stopajı olmazken, öngörülen düzenleme bu durumda da yeni tevkifat yapılmasını gerektirmekte, yapılan bu tevkifat da ancak kar payı stopajı yapılması halinde mahsup edilebilmektedir. Düzenleme bu yönüyle, özellikle holdingleri yakından ilgilendirmektedir. İştirakler nezdinde yapılacak bu yeni tevkifat, kar gerçek kişi ortaklara ulaşıncaya kadar şirketlerin sırtında yük olarak kalacaktır. Holding vb. grup şirketi yapılanmalarında gerçek kişi ortaklara ulaşıncaya kadar aradaki şirket sayısı arttıkça, öngörülen yeni tevkifatın mahsup ve iadesi de o kadar gecikecektir.

Düzenlemenin bir diğer sorunlu tarafı, tevkifat matrahı olarak kurum kazancının (kurumlar vergisi matrahını) dikkate alınmasıdır. Bu anlamda, kanunen kabul edilmeyen giderlerin tevkifat matrahına dahil edilmesi söz konusu olmaktadır. Bu durum ise aslında ortaklara dağıtılması söz konusu olmayan tutar üzerinden tevkifat yapılmasına yol açacaktır. Diğer taraftan, bilançoda özel fonlar altında takip edilen ve mevzuat gereği ortaklara dağıtılması mümkün olmayan bazı kazanç unsurları üzerinden de tevkifat yapılması söz konusu olacaktır. Bu nedenle öngörülen düzenleme, ortaklara dağıtımı mümkün olmayan kar üzerinden tevkifat yapılması sonucuna yol açacak olup bu düzenlemenin revize edilmesi gerekmektedir. Düzenlemenin amacı, ortaklara dağıtılması halinde yapılacak stopajın önceden alınması ise kar dağıtımı stopajına konu olamayacak bir unsurun yeni düzenleme uyarınca da tevkifata tabi tutulmaması gerekir. Bu nedenle, tevkifat matrahının “ortaklara dağıtılabilir kar” olarak tanımlanması daha doğru olacaktır.

Düzenlemenin yabancı sermayeli şirketleri ilgilendiren yönü de bulunmaktadır. Bazı ülkelerle yapılan çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmalarında (ÇVÖA) kar dağıtım stopaj oranı %5 olarak belirlenmiştir. Bu durumda, tevkifat uygulamasında 2020 ve 2021 yılları için öngörüen %10 oranı yerine ÇVÖA’nda belirlenen %5 oranı mı dikkate alınacaktır? İşte öngörülen yeni tevkifatın nasıl nitelendirileceği (ön kar dağıtımı vergilemesi veya ek kurumlar vergisi olması) bu noktada önem arz etmektedir. Eğer Maliye bu durumlarda %10 oranında diretirse, geçmişte yatırım indirimi istisnasındaki stopaj oranı konusunda yaşanan ve Anayasa Mahkemesine kadar giden tartışmanın bir benzeri yaşanacaktır.

Düzenleme için getirilecek bir diğer eleştiri, 2020 yılı karının kapsamda olmasıdır. Düzenleme bu haliyle geçmişe yöneliktir. Her ne kadar tevkifatın yapılmasının istendiği Mayıs ayına henüz gelmemiş olsak da tevkifat konusu kazancın ilişkin olduğu 2020 yılı sona erdiğinden, düzenlemenin geçmişe yönelik olarak çıkarıldığı ve kazanılmış hakları ihlal ettiği iddiası muteber bir itiraz olacaktır. Teklif bu haliyle yasalaşırsa, Anayasa Mahkemesinin önüne gelmesi kuvvetle muhtemeldir.

Metne ilişkin diğer bir konu, Mayıstan önce yapılacak kar dağıtımlarına yeni tevkifatın uygulanmayacak olmasıdır. Bildiğiniz üzere, şirketlerin sermayelerini güçlü tutmak amacıyla 2020 yılında kar dağıtmaları sınırlandırılmıştı. Bu sınırlamanın arkasında bir nebze yurt dışına sermaye çıkışının önlenmesi de yatmaktaydı. Şimdi bu düzenleme yasalaşırsa, düzenlemeden etkilenmek istemeyen başta yabancı sermayeli şirketler olmak üzere kurumlar ellerindeki nakdi (karı) tamamen dağıtmaz mı?

Bu yılbaşından beri yapılan vergi artışları, yıllara sari inşaat işlerindeki tevkifat oranı ile KDV tevkifat oranlarının ve kapsamının artırılması gibi vergisel düzenlemeleri birlikte değerlendirdiğimizde, bu düzenlemenin arkasında Hazineye bir an önce nakit sağlama amacının olduğunu düşünüyorum. Ancak şunu da akılda tutmak gerekir. Bir bütçenin iki temel kalemi vardır: Gelirler ve giderler. Bütçenin gider kalemlerinde disiplin sağlamadan, kamu harcamalarında bonkör davranıp sadece gelir kalemlerine odaklanıp buradaki operasyonlarla bütçeyi ayakta tutmak mümkün değildir. Bütçe yönetimi havuz problemine benzer. Havuzu boşaltan muslukları kısmadan sadece havuzu dolduran musluklara yüklenirseniz, gün gelir bu musluklar hava yapıp patlar. Sonra ya havuz boşalır, ya da dışarıdan usta çağrılır.

Getirilmek istenen düzenlemenin oldukça karmaşık, takibi zor, mevcut vergi sistemi içerisinde ayrık bir düzenleme olacağını düşünüyorum. Bu kadar karışık ve tartışmalı bir düzenleme yerine, normalde %20 olan ama 2018-2020 yılları için %22 olarak uygulanan kurumlar vergisi oranını bir 2-3 yıl daha bu oranda tutmak veya %24-25 gibi biraz daha daha yüksek bir orana çıkarmak daha etkin olmaz mı?

Sözün özü: Taşıma suyla değirmen dönmez.


Kaynak: Dr. Numan Emre ERGİN, Avukat, YMM, E. Hesap Uzmanı. İçerik, Sayın Numan Emre ERGİN’in Dunya.com’daki Perspektif isimi köşesinden Yazarın ve Dunya.com’un sahibi olan şirketin özel izni ile yayınlanmıştır. Yazının tüm hakları ve sorumluluğu yazara ve Dunya.com’a aittir.
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


YAZARIN DİĞER YAZILARI

Tevkif edin şu KaDeVe’yi! (01.03.2021)

İzaha davete özel esaslara alma yetkisi (23.02.2021)

Sosyal medya fenomenlerinin ve Youtuberların vergilendirilmesi (15.02.2021)

İnşaat sektörüne ve yabancı kaynak kullananlara vergi sürprizi (08.02.2021)

İletişime bindirim, kentsel dönüşüme indirim (01.02.2021)

Sorularla Değerli Konut Vergisi (28.01.2021)

Matrah artırımı taksitleri ödenmezse vergi dokunulmazlığı kalkar mı? (12.01.2021)

Sermaye kaybı ve borca batıklığa ilişkin yeni düzenlemeler (04.01.2021)

Pandemi, gelir dağılımındaki bozulma ve dayanışma vergisi (28.12.2020)

Asgari ücretin vergiden istisna edilmesi çözüm mü? (21.12.2020)

Hukukçular hukuk reformuna inanıyor mu? (15.12.2020)

Vergide uzlaşma müessesi ve yapılandırmadaki uzlaşma haksızlığı (10.12.2020)

İştirak tasfiye zararının vergisel sonuçları nedir? (7.12.2020)

Tasfiye payı nedir? Nasıl vergilendirilir? (30.11.2020)

Devlet mükellefe faiz öder mi? (23.11.2020)

10 soruda 7256 Sayılı Kanun kapsamında yapılandırma (18.11.2020)

Fabrika ayarlarına dönüş: Ekonomik ve hukuki reform, acı reçete (16.11.2020)

Sosyal medya şirketlerine kesilen cezalar ve vergi (09.11.2020)

Hisse geri alımlarının vergilendirilmesine ilişkin tartışmalar ve önerimiz (07.11.2020)

Şirketin kendi hisselerini geri satın alması kâr dağıtımı mıdır? (2) (27.10.2020)

Şirketin kendi hisselerini geri satın alması kâr dağıtımı mıdır? (1) (26.10.2020)

Torba yasa Meclis’te, yapılandırma nerede? (19.10.2020)

Yatırımcının yeni kamburu: Ek mali yükümlülük (12.10.2020)

Taşınmaz kirası mı, işletme hakkı kirası mı? (6.10.2020)

Zaman aşımına uğrayan kâr paylarının vergilendirilmesinde mükerrerlik var mı? (28.09.2020)

Online reklam hizmetlerinde stopaj bilmecesi (22.09.2020)

Hukuk belirsizlik kaldırmaz (16.09.2020)

Maliye, yurt dışında parası olanların peşinde, ya gurbetçiler? (14.09.2020)

Vergiye uyumlu mükellefler cezalandırılıyor mu? (07.09.2020)

Binek otomobilde ÖTV artışı, özel okul ücretlerinde KDV indirimi (02.09.2020)

Transfer fiyatlandırması raporlamasında yeni dönem (31.08.2020)

KDV ve iş yeri kira stopaj oranı indiriminde son durum (27.08.2020)

İkinci el motorlu taşıt satışında yeni dönem (24.08.2020)

Maliyeden bayram hediyesi: KDV ve stopaj indirimi, ama kime? (21.08.2020)

Ar-Ge teşviğinde vergi indirimi kısıtlanıyor mu (17.08.2020)

Spor kulüplerinin yeni sporcu sözleşmelerindeki vergisel riski  (10.08.2020)

Uçtu uçtu altın uçtu! Ya vergisi? (07.08.2020)

Anayasa Mahkemesi’nin VTR kararı (30.7.2020)

Erken seçim, aday tartışmaları ve cumhurbaşkanı seçimindeki Anayasal boşluk
(27.7.2020)

Yurt dışındaki taşınmaz ve iştirak satışları vergiden istisna mı? (25.7.2020)

Gayrimenkul ve iştirak satış kazancı istisnası – 3 (22.7.2020)

Gayrimenkul ve iştirak satış kazancı istisnası – 2 (17.7.2020)

Mali yapıyı güçlendirmede vergisel bir teşvik: gayrimenkul ve iştirak satış kazancı istisnası (16.7.2020)

Sezonluk ev kiralayanlar: Vergi sürpriziyle karşılaşmayın! (13.7.2020)

Pandemi, maliye politikası ve vergi barışı

Şirket kuruluşunda sicilde imza zorunluluğu değiştirilmelidir.

Köprüden önce son çıkış: Varlık Barışı

Kamu özel iş birliğine şeffaf bir alternatif: Altyapı Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı

Gayrimenkul yatırımında avantajlı bir yöntem: Gayrimenkul Yatırım Fonu

Gayrimenkulde rant vergisi

Gayrimenkul piyasası hareketleniyor ama vergiye dikkat!

KVKK kararlarının yargı denetimi

Kişisel verilerin korunması ve ateş ölçümü

İnternetten otomobil satanların dikkatine

Makam aracı sadece özel sektörde mi ücrettir?

Makam aracı ücret midir?

Şirket araçlarına vergi ayarı

ABD’nin dijital hizmet vergisi misillemesi ve Türkiye

Sanat ve icat vergisi

Altın: Elma dersem çık, armut dersem çıkma!

]]>
https://www.muhasebenews.com/kar-dagitmama-stopaji/feed/ 0
Yurt dışında kontrolünüzde olan şirketten kar payı almasanız bile Türkiye’de kurumlar vergisi ödeyebilirsiniz https://www.muhasebenews.com/yurt-disinda-kontrolunuzde-olan-sirketten-kar-payi-almasaniz-bile-turkiyede-kurumlar-vergisi-odeyebilirsiniz/ https://www.muhasebenews.com/yurt-disinda-kontrolunuzde-olan-sirketten-kar-payi-almasaniz-bile-turkiyede-kurumlar-vergisi-odeyebilirsiniz/#respond Sat, 15 Aug 2020 07:45:11 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=90493 Kontrol Edilen Yabancı Kurum Kazancı Nedir?

Kurumlar Vergisi Kanununun 7’nci maddesiyle belli şartlar altında yurt dışı iştiraklere yatırım yapan mükelleflere bu iştiraklerinden fiilen kâr payı dağıtılmasa bile vergi uygulamaları açısından kâr payı dağıtılmış olduğu kabul edilmekte ve bu suretle bu iştiraklerin kazançlarının Türkiye’de kurumlar vergisine tabi tutulması sağlanmaktadır.

Kontrol edilen yabancı kurum kavramı; tam mükellef gerçek kişi ve kurumların doğrudan veya dolaylı olarak ayrı ayrı ya da birlikte sermayesinin, kâr payının veya oy kullanma hakkının en az %50’sine sahip olmak suretiyle kontrol ettikleri yurt dışı iştirakleri ifade etmektedir.

Maddede sözü edilen “doğrudan veya dolaylı” ve “ayrı ayrı ya da birlikte” ifadeleri ile yurt dışındaki iştirakin ortaklık paylarının grup şirketleri veya gerçek kişiler arasında paylaştırılıp, maddede belirtilen kontrol oranının altında kalınarak kapsam dışına çıkılması engellenmektedir.

Örnek 1: Türkiye’de tam mükellef olan (A) Kurumu, (S) ülkesinde kurulu (B) Kurumunun sermayesine %100 oranında iştirak etmektedir. (T) ülkesinde kurulu (C) Kurumunun ise %50 hissesi (B) Kurumuna aittir. Bu durumda, (A) Kurumu, (C) Kurumuna dolaylı olarak (%100 x %50=) %50 oranında iştirak ettiğinden (C) Kurumu, diğer şartların da gerçekleşmesi halinde kontrol edilen yabancı kurum olarak değerlendirilecektir.

Örnek 2: Türkiye’de tam mükellef olan (A) Kurumu, (S) ülkesinde kurulu (B) Kurumunun sermayesine %60 oranında iştirak etmektedir. (T) ülkesinde kurulu (C) Kurumunun ise %50 hissesi (B) Kurumuna aittir. (C) Kurumunun %20 hissesi ise yine Türkiye’de tam mükellef olan gerçek kişi (D)’ye aittir. Bu durumda, (A) Kurumu, (C) Kurumuna dolaylı olarak (%60 x %50) %30 oranında iştirak etmektedir. Diğer taraftan, gerçek kişi (D)’nin de (C) Kurumuna doğrudan %20 oranında iştirak ettiği dikkate alındığında, (A) Kurumu ve gerçek kişi (D)’nin, (C) Kurumuna toplam iştirak oranı %50 olduğundan (C) Kurumu, diğer şartların da gerçekleşmesi halinde kontrol edilen yabancı kurum olarak değerlendirilecektir.

Diğer taraftan, Türkiye’de tam mükellef olan (A) kurumu ile gerçek kişi (D)’nin ilişkili olup olmamasının kontrol edilen yabancı kurum uygulamasında herhangi bir önemi bulunmamaktadır.

Kontrol edilen yabancı kurum tespiti yapılırken dolaylı iştirak ilişkisinin birkaç kademeli olması halinde, en sondaki dolaylı iştirake kadar ortaklık ilişkileri dikkate alınacaktır.


Kaynak: GİB 1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/yurt-disinda-kontrolunuzde-olan-sirketten-kar-payi-almasaniz-bile-turkiyede-kurumlar-vergisi-odeyebilirsiniz/feed/ 0
Bağış ve Yardımların Vergi Matrahından İndirimi https://www.muhasebenews.com/bagis-ve-yardimlarin-vergi-matrahindan-indirimi/ https://www.muhasebenews.com/bagis-ve-yardimlarin-vergi-matrahindan-indirimi/#respond Fri, 01 May 2020 00:00:09 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=91692

Hasan ERARSLAN
Yeminli Mali Müşavir
ymm.hasanerarslan@gmail.com


Toplum olarak öne çıkan değerlerimizden biri hayırsever olmamız yani bağış ve yardımı seviyor olmamız. Sanki eskiden yardım konusunda daha duyarlı idik. Yardım yapılacak kişi ve veya kurumlara olan güvensizlik veya ekonomik durum öne sürülerek maddi kayıp endişesi ile kıymetli bir özelliğimize soğuk davranmaya başladık. Bizi biz kılan değerlerimize sahip çıkmak çok önemlidir.

Hala tüm dünyada ve ülkemizde tehdidini sürdüren koronavirüs karşısında Sağlık Bakanlığı ve sağlık çalışanlarımız hasta vatandaşlarımızın sağlığına kavuşması için canla başla çalışmışlar ve çalışmaktalar. Hepimiz onlara minnettarız. En son söz konusu pandemi dolayısıyla Cumhurbaşkanımız tarafından ihtiyaç sahipleri için “Biz Bize Yeteriz” adı altında yardım kampanyası başlatılmış ve devam etmektedir.

Söz konusu kampanyaya büyük teveccüh gösterilmiş olsa da mevcut pandemi göz önünde bulundurulduğunda naçizane, bu ilginin daha fazlasını beklerdim.  Ancak buna rağmen hayırseverlik özelliğimizi yitirmediğimizi görmek sevindirici.

Hayırsever olmayı teşvik için epey yasal düzenlemeler mevcuttur. Yapılacak bağış veya yardımların konusu, özelliği, bağış yapılacak kurum gibi hususlar göz önüne alınarak vergi matrahından belirli bir kısmının ya da tamamının indirimi söz konusu olabilmektedir.

Bağış ve yardımların beyan edilen gelirlerden ve kurum kazancından indirimine ilişkin hükümler 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 89. maddesi ile 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 10’uncu maddesinde düzenlenmiştir.

Bağış ve yardımlar konusuna ayrıca 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu ile bazı özel Kanunlarda yer verilmiştir. 

Bağış ve yardımların vergi matrahının indirimini 2 ana başlıkta ele alabiliriz.

  1. Matrahın tespitinde belirli hadler ile sınırlı olarak indirilebilecek bağış ve yardımlar (Kurumlar Vergisi Kanunu’na göre kurum kazancının %5’iyle sınırlı, Gelir Vergisi Kanunu’na göre yüzde 5 ve kalkınma öncelikli yörelerde yüzde 10)
  2. Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunları ile bazı özel kanunlarda yer alan matrahın tespiti sırasında tamamı indirilebilecek bağış ve yardımlar.

GELİR VEYA KURUM KAZANCININ %5’İ İLE SINIRLI BAĞIŞ VE YARDIMLAR

Yapılan bağış ve yardımın beyan edilecek kurum kazancından indirilebilmesi için:

-Genel ve özel bütçeli kamu idarelerine,

– İl özel idarelerine,

-Belediyeler ve köylere,

-Cumhurbaşkanınca vergi muafiyeti tanınan vakıflara,

-Kamu yararına çalışan derneklere,

-Bilimsel araştırma ve geliştirme faaliyetinde bulunan kurum ve kuruluşlara yapılması gerekir.

TAMAMI GELİR VEYA KAZANÇTAN İNDİRİLEBİLECEK BAĞIŞ VE YARDIMLAR

1.Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunlarında Yer Alan Bağış ve Yardımlar

1.1.Okul, Sağlık Tesisi, Öğrenci Yurdu, Çocuk Yuvası, Yetiştirme Yurdu, Huzurevi, Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi, İbadethaneler, Din Eğitimi Verilen Tesisler, Gençlik Merkezleri ile Gençlik ve İzcilik Kamplarının İnşası Dolayısıyla Yapılan Bağış ve Yardımlar

Gelir vergisi mükellefleri 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 89 uncu maddesinin birinci fıkrasının 5 numaralı bendi, Kurumlar vergisi mükellefleri ise 5520 sayılı  Kurumlar Vergisi Kanunun 10. maddesinin 1-ç maddesi uyarınca Genel ve özel bütçeli kamu idarelerine, il özel idarelerine, belediyelere ve köylere bağışlanan okul, sağlık tesisi, yüz yatak (kalkınmada öncelikli yörelerde elli yatak) kapasitesinden az olmamak üzere öğrenci yurdu ile çocuk yuvası, yetiştirme yurdu, huzurevi ve bakım rehabilitasyon merkezi ile mülki idare amirlerinin izni ve denetimine tabi olarak yaptırılacak ibadethaneler ve Diyanet İşleri Başkanlığı denetiminde yaygın din eğitimi verilen tesislerin ve Gençlik ve Spor Bakanlığına ait gençlik merkezleri ile gençlik ve izcilik kamplarının  inşası dolayısıyla yapılan harcamalar veya bu tesislerin inşası için bu kuruluşlara yapılan her türlü bağış ve yardımlar ile mevcut tesislerin faaliyetlerini devam ettirebilmeleri için yapılan her türlü nakdî ve aynî bağış ve yardımların tamamı yıllık beyanname ile birlikte gelir veya kurum kazancından indirilir.

1.2. Sanat ve Kültür Faaliyetlerine İlişkin Bağış ve Yardımlar

Gelir vergisi mükellefleri 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 89 uncu maddesinin birinci fıkrasının 7 numaralı bendi, Kurumlar vergisi mükellefleri ise 5520 sayılı  Kurumlar Vergisi Kanunun 10. maddesinin 1-d maddesi uyarınca; genel ve özel bütçeli kamu idareleri, il özel idareleri, belediyeler, köyler, kamu yararına çalışan dernekler, Cumhurbaşkanınca vergi muafiyeti tanınan vakıflar ve bilimsel araştırma (ve geliştirme) faaliyetinde bulunan kurum ve kuruluşlar tarafından yapılan ya da Kültür ve Turizm Bakanlığınca desteklenen veya desteklenmesi uygun görülen ve ilgili kanun maddesinde belirtilen sanat ve kültür faaliyetlerine ilişkin harcamalar ile bağış ve yardımların % 100’ü (Cumhurbaşkanı , bölgeler ve faaliyet türleri itibariyle bu oranı yarısına kadar indirmeye veya kanunî oranına kadar çıkarmaya yetkilidir.) gelir veya kurum kazancından indirilebilir.

Burada dikkat edilmesi gereken husus Gelir Vergisi Kanunu’nda indirimine izin verilen bağışların sadece bilimsel araştırma faaliyetlerini kapsadığı, geliştirme faaliyetini kapsamadığıdır. Yine bu indirimden faydalanılabilmesi için, bağış ve yardım yapılan projenin Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından uygun görülmesi gerekmektedir.

1.3. Gıda Bankacılığı Faaliyetinde Bulunan Dernek ve Vakıflara Yapılan Gıda, Temizlik, Giyecek ve Yakacak Maddeleri Bağışı

Gıda bankacılığı faaliyetinde bulunan dernek ve vakıflara yapılan gıda, temizlik, giyecek ve yakacak maddelerinin bağışının indirim hakkı sadece gelir vergisi mükellefleri için düzenlenmiştir. 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 89 uncu maddesinin birinci fıkrasının 6 numaralı bendi uyarınca fakirlere yardım amacıyla gıda bankacılığı faaliyetinde bulunan dernek ve vakıflara Maliye Bakanlığınca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde Gelir vergisi mükellefleri tarafından bağışlanan gıda, temizlik, giyecek ve yakacak maddelerinin maliyet bedelinin tamamı, yıllık beyanname ile bildirilen gelirden indirilir.

Gıda, temizlik, giyecek ve yakacak maddelerinin bağışının dernek veya vakfa yapılmış olması gerekmektedir. İhtiyacı bulunanlara doğrudan veya başka organizasyonlar aracılığıyla yapılacak gıda yardımlarının yapılmış bağış olarak değerlendirilmesi mümkün bulunmamaktadır. Yapılacak bağışlar bedelsiz olarak ihtiyaç sahiplerine dağıtılmak şartıyla yapılmalıdır.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nda bu konu ile ilgili herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır. Fakat Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 8. maddesinde Kurumlar Vergisi matrahının ticari kazanç hükümlerine göre hesaplanacağı düzenlendiği için Gelir Vergisi Kanunu 40/1-11 maddesindeki düzenleme Kurumlar Vergisi mükellefleri için de geçerlidir. Buna göre Kurumlar vergisi mükellefleri de Gelir Vergisi Kanunu’nda yer alan indirim hakkından yararlanabilmektedir. Fakat söz konusu düzenlemede indirimi uygun görülen gıda bankacılığı faaliyeti kapsamında yapılan bağış ve yardımların yıl içinde ticari kazancın tespiti sırasında gider olarak yazılabilecektir. Dolayısıyla bu tür bağış ve yardımlar için mevcut yıl kazancı yetersiz olsa bile, zarara eklenmek suretiyle sonraki yıllara devredilebilecektir.

Bağış ve yardımda bulunulacak vakfın veya derneğin gıda bankacılığı faaliyetinde bulunmasının yanı sıra bu ibarenin dernek veya vakfın tüzüğünde yahut senedinde yer alması gerekmektedir.

1.4. Cumhurbaşkanınca Başlatılan Yardım Kampanyalarına İlişkin Bağış ve Yardımlar

Gelir vergisi mükellefleri 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 89 uncu maddesinin birinci fıkrasının 10 numaralı bendi, Kurumlar vergisi mükellefleri ise 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunun 10. maddesinin 1-e maddesi uyarınca Cumhurbaşkanınca başlatılan yardım kampanyalarına makbuz karşılığı yapılan ayni ve nakdî bağışların tamamı gelir veya kurum kazancından indirilir.

1.5. Türkiye Kızılay Derneğine ve Türkiye Yeşilay Cemiyetine Yapılan Bağış ve Yardımlar

Gelir vergisi mükellefleri 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 89 uncu maddesinin birinci fıkrasının 11 numaralı bendi, Kurumlar vergisi mükellefleri ise 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunun 10. maddesinin 1-f maddesi uyarınca iktisadi işletmeleri hariç, Türkiye Kızılay Derneğine ve Türkiye Yeşilay Cemiyetine makbuz karşılığı yapılan nakdi bağış ve yardımların tamamı gelir veya kurum kazancından indirilir.

Anılan dernek ve cemiyete yapılacak ayni bağışlar %5 (kalkınma öncelikli yörelerde yüzde 10)’luk sınırlamaya tabidir.

1.6. Sponsorluk Harcamaları

Gelir vergisi mükellefleri 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 89 uncu maddesinin birinci fıkrasının 8 numaralı bendi, Kurumlar vergisi mükellefleri ise 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunun 10. maddesinin 1-b maddesi uyarınca; 3289 sayılı Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile 3813 sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun kapsamında yapılan sponsorluk harcamalarının;

-amatör spor dalları için tamamı,

-profesyonel spor dalları için % 50’si

gelir veya kurum kazancından indirilir.

Bu düzenlemelere göre spor kulübü dernekleri ile yapılan sponsorluk sözleşmelerine istinaden yukarıda yapılacak sponsorluk harcamaları harcamanın yapıldığı yıl gelir ve kurumlar vergisi beyannamesi üzerinde ayrıca gösterilmek sureti ile kurum kazancından indirilebilecektir.

Bununla beraber, vergi veya sosyal güvenlik kuruluşlarına borcu nedeniyle takibata uğrayan gerçek veya tüzel kişiler sponsorluk yapamazlar.

  1. Özel Kanunlara Göre Tamamı İndirim Konusu Yapılan Bağış ve Yardımlar

222 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu’nun 76. maddesinin g bendine göre yapılan nakdi bağışlar,

278 sayılı Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu Kurulması Hakkında Kanunun 13. maddesine göre yapılan nakdi bağışlar,

2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanunu’nun 56. maddesinin b bendine göre yapılan nakdi bağışlar,

2828 sayılı Sosyal Hizmetler Kanunu’nun 20/b maddesine göre yapılan nakdi bağışlar,

2876 Sayılı Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Kanunu’nun 101’inci maddesine göre yapılan nakdi- ayni bağışlar,

-2955 Sayılı Gülhane Askeri Tıp Akademisi Kanunu’nun 46/b maddesine göre yapılan nakdi bağışlar,

-3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Kanunu’nun 9. maddesine göre yapılan nakdi- ayni bağışlar,

3388 sayılı Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı Kanunu’nun 3. maddesine göre yapılan nakdi- ayni bağışlar,

-4122 sayılı Milli Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Seferberlik Kanunu’nun 12. maddesine göre yapılan nakdi- ayni bağışlar,

5434 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu’nun ek 44’üncü maddesine göre yapılan nakdi- ayni bağışlar,

-7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun’un 45’inci maddesine göre yapılan nakdi- ayni yardımlar,

gelir veya kurum kazancından indirilebilecektir.

Bağış ve yardımlara ilişkin KDV ve diğer hususlara ilişkin açıklamalarımıza bir sonraki yazımızda değineceğiz.

 HAS SÖZ

İmkanın sınırını görmek için imkansızı denemek lazım.

(Fatih Sultan Mehmet)


Kaynak: İşbu içerik, YMM Hasan ERARSLAN’ın özel izni ile yayınlanmıştır. Yazının Tüm hakları ve sorumluluğu yazara aittir.
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


YAZARIN DİĞER YAZILARI

2020 Emlak Vergisini Kimler Ödeyecek, Kimler Ödemeyecek? (11.05.2020)
Ramazan Yardımının Vergisel Boyutu (29.04.2020)
Yeni Bir Vergi: Dijital Hizmet Vergisi (23.04.2020)
Koronavirüs “Yeniden Yapılandırma”yı Gündeme Getirir Mi?  (16.04.2020)
Koronavirüse Karşı Ekonomik Tedbirler (14.04.2020)
]]>
https://www.muhasebenews.com/bagis-ve-yardimlarin-vergi-matrahindan-indirimi/feed/ 0
Sözleşmeden Doğan Damga Vergileri Hangi Dönemde Gider Yazılabilir? https://www.muhasebenews.com/sozlesmeden-dogan-damga-vergileri-hangi-donemde-gider-yazilabilir/ https://www.muhasebenews.com/sozlesmeden-dogan-damga-vergileri-hangi-donemde-gider-yazilabilir/#respond Sat, 15 Jun 2019 14:00:43 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=15250 (GİB – ÖZELGE)

Konu: Sözleşmeden doğan damga vergisi ile kamu ihale kurum paylarının tek seferde mi gider yazılacağı yoksa satılan malın maliyeti ile mi ilişkilendirileceği

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, şirketinizin alınan ihaleler kapsamında resmi kurumlara akaryakıt teslimlerinde bulunduğu, akaryakıt teslimlerine ilişkin sözleşmelerin imzalandığı yıl ile akaryakıtın teslim edildiği yılın farklı olduğu belirterek, sözleşmelerden doğan damga vergisi, ihale karar damga vergisi ve kamu ihale kurum paylarının ödendikleri takvim yılının gideri olarak tek seferde mi gider yazılacağı yoksa sözleşme kapsamındaki teslimlerin yapıldığı takip eden yıl veya yıllarda bu teslimler oranında satılan malın maliyeti ile mi ilişkilendirileceği hususunda Başkanlığımızdan görüş talep edilmektedir.

KURUMLAR VERGİSİ KANUNUNA GÖRE
   5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6’ncı maddesinde, kurumlar vergisinin, mükellefin bir hesap dönemi içinde elde ettiği safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, bu kazancın tespitinde de Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.

GELİR VERGİSİ KANUNUNA GÖRE
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 37’nci maddesinin birinci fıkrasında; her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançların ticari kazanç olduğu hükme bağlanmıştır. Anılan Kanunun 38’inci maddesinde ise; “Bilanço esasına göre ticari kazanç, teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müspet farktır. Bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce;
1- İşletmeye ilave olunan değerler bu farktan indirilir;
2- İşletmeden çekilen değerler ise farka ilave olunur.

Ticari kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında, Vergi Usul Kanunun değerlemeye ait hükümleri ile bu Kanunun 40 ve 41’inci maddeleri hükümlerine uyulur.”
hükmüne yer verilmiştir.

Aynı Kanunun 40’ıncı maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendinde de, işletme ile ilgili olmak şartıyla; bina, arazi, gider, istihlak, damga, belediye vergileri, harçlar ve kaydiyeler gibi ayni vergi, resim ve harçların da safi kazancın tespitinde gider olarak indirilebileceği hüküm altına alınmıştır.

Ticari kazancın tespitinde “dönemsellik” ve “tahakkuk esası” olmak üzere iki temel ilke geçerlidir. Tahakkuk esası ilkesinde, gelir veya giderin miktar ve mahiyet itibariyle kesinleşmiş olması, yani geliri veya gideri doğuran işlemin tekemmül etmesinin yanı sıra, bu işlemin miktarının ve işlemden kaynaklanan alacağın veya borcun ödeme şartlarının da belirlenmiş olması gereklidir. Dönemsellik ilkesi ise, bu gelir veya giderin ilgili olduğu döneme intikalinin sağlanmasıdır. Dönemsellik, tahakkuk etmiş bir gelir için söz konusudur. Bu esaslar dikkate alındığında, bir gelir unsurunun, özel bir düzenleme bulunmadığı sürece, mahiyet veya tutar itibariyle kesinleştiği dönem kazancının tespitinde dikkate alınması gerekmektedir.

Buna göre, şirketiniz tarafından akaryakıt satışlarına ilişkin olarak düzenlenen sözleşmelerden doğan damga vergisi, ihale karar damga vergisi ve kamu ihale kurum paylarının, teslim edilen akaryakıt maliyetleriyle ilişkilendirilmeksizin ödendikleri dönem kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün bulunmaktadır.

Kaynak: Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı
17 Kasım 2016 Tarih 38418978-125[6-16/6]-366088 Sayılı Özelge

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi,  gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/sozlesmeden-dogan-damga-vergileri-hangi-donemde-gider-yazilabilir/feed/ 0
Yurt Dışı Şube Faaliyetlerinden Zarar Edilmesi Halinde Zarar Kurum Kazancından İndirim Yapılır mı? https://www.muhasebenews.com/yurt-disi-sube-faaliyetlerinden-zarar-edilmesi-halinde-zarar-kurum-kazancindan-indirim-yapilir-mi/ https://www.muhasebenews.com/yurt-disi-sube-faaliyetlerinden-zarar-edilmesi-halinde-zarar-kurum-kazancindan-indirim-yapilir-mi/#respond Sat, 27 Apr 2019 18:30:57 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=15160 (GİB – ÖZELGE)

Konu: Yurt dışı şube faaliyetinden zarar söz konusu olması halinde indirim konusu yapılıp yapılmayacağı

İlgide kayıtlı özelge talep formunda; şirketinizin, 2013 yılında yurt dışında inşaat faaliyetlerinde bulunmak amacıyla Bulgaristan’da şube tescili yaptırıp yönetici atadığı, adı geçen ülkede ofis kiralayıp eleman temin ederek ihalelere katılmak için faaliyetlerde bulunduğu, birkaç ihaleye teklif verilmesine rağmen anılan ülkenin koşullarının zor olması ve ihaleye katılım şartlarındaki küçük evrak eksikliklerinden dolayı elemenin kolay yapılması nedeniyle, şubenizin kapanış işlemlerinin 2014 yılında yapıldığı, bu sürede şirket olarak şube masraflarınız için şirketinizin İş Bankası Sofya Şubesine 322.947,40 TL karşılığı 110.600 Euro gönderildiği, ayrıca şubenizin muhasebesinin Bulgaristan yasalarına göre tutulduğu belirtilerek, şubenizle ilgili yapmış olduğunuz masrafların ilgili makamlara onaylatılması kaydı ile kurumlar vergisi beyannamesinde indirim konusu yapılıp yapılamayacağı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

KURUMLAR VERGİSİ KANUNUNA GÖRE
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 3’üncü maddesinde; “Kanunun 1’inci maddesinde sayılı kurumlardan kanuni veya iş merkezi Türkiye’de bulunanlar, gerek Türkiye içinde gerekse Türkiye dışında elde ettikleri kazançların tamamı üzerinden vergilendirilirler.” hükmü yer almaktadır.

Aynı Kanunun “İstisnalar” başlıklı 5’inci maddesinin birinci fıkrasının (h) bendinde, yurt dışında yapılan inşaat, onarım, montaj işleri ile teknik hizmetlerden sağlanarak Türkiye’de genel sonuç hesaplarına intikal ettirilen kazançların kurumlar vergisinden müstesna olduğu hükme bağlanmıştır.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzdan, yurt dışında inşaat faaliyetlerinde bulunmak üzere şube açtığınız, ancak ihalelere katılamamanız nedeniyle inşaat faaliyetine fiilen başlayamadığınız anlaşılmaktadır. Bu sebeple, Kurumlar Vergisi Kanununun 5’inci maddesinin birinci fıkrasının (h) bendinde yer alan istisnadan yararlanmanız mümkün değildir.

Öte yandan, mezkûr Kanunun 9’uncu maddesinde; “(1) Kurumlar vergisi matrahının tespitinde, kurumlar vergisi beyannamesinde her yıla ilişkin tutarlar ayrı ayrı gösterilmek şartıyla aşağıda belirtilen zararlar indirim konusu yapılır:

b) Türkiye’de kurumlar vergisinden istisna edilen kazançlarla ilgili olanlar hariç olmak üzere, beş yıldan fazla nakledilmemek şartıyla yurt dışı faaliyetlerden doğan zararlar;

1) Faaliyette bulunulan ülkenin vergi kanunlarına göre beyan edilen vergi matrahlarının zarar dahil, her yıl o ülke mevzuatına göre denetim yetkisi verilen kuruluşlarca rapora bağlanması,
2) Bu raporun aslı ile tercüme edilmiş bir örneğinin Türkiye’deki ilgili vergi dairesine ibrazı,
halinde indirim konusu yapılır.

Denetim kuruluşlarınca hazırlanacak raporun ekinde yer alan vergi beyanlarının, bilânço ve gelir tablosunun, o ülkedeki yetkili malî makamlarca onaylanması zorunludur. Faaliyette bulunulan ülkede denetim kuruluşu olmaması halinde, her yıla ait vergi beyannamesinin, o ülke yetkili makamlarından alınan birer örneğinin mahallindeki Türk elçilik ve konsoloslukları, yoksa orada Türk menfaatlerini koruyan ülkenin aynı mahiyetteki temsilcilerine onaylatılarak, aslının ve tercüme edilmiş bir örneğinin ilgili vergi dairesine ibrazı yeterlidir.

Türkiye’de indirim konusu yapılan yurt dışı zararın, ilgili ülkede de mahsup edilmesi veya gider yazılması halinde, Türkiye’deki beyannameye dahil edilecek yurt dışı kazanç, mahsup veya gider yazılmadan önceki tutardır.”
ifadeleri yer almaktadır

Ayrıca, 1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğin “9.3. Yurt dışı zararların mahsubu” başlıklı bölümünde konu ile ilgili gerekli açıklamalara yer verilmiştir.

Bu hüküm ve açıklamalara göre, Bulgaristan’daki şubenizin işle ilgili faaliyetlerinden doğan yurt dışı zararlarının, yurt dışında gerçekleştirdiğiniz inşaat işlerinden kaynaklanmaması, ticari kazancınızın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olması şartıyla ve Kurumlar Vergisi Kanununun 9’uncu maddesinin 1’inci fıkrasının (b) bendinde belirtilen şartlar çerçevesinde, kurum kazancınızın tespitinde beyanname üzerinde indirim konusu yapılması mümkündür.

Kaynak: Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı
28 Aralık 2016 Tarih ve 38418978-125[5- 14/23]-444662 Sayılı Özelge

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/yurt-disi-sube-faaliyetlerinden-zarar-edilmesi-halinde-zarar-kurum-kazancindan-indirim-yapilir-mi/feed/ 0
Müşteri Ağırlamak ve İş Görüşmesi Yapmak İçin Yat Kiralanmasının Maliyeti Gider Olarak Kaydedilebilir mi? https://www.muhasebenews.com/musteri-agirlamak-is-gorusmesi-yapmak-icin-yat-kiralanmasinin-maliyeti-gider-olarak-kaydedilebilir-mi/ https://www.muhasebenews.com/musteri-agirlamak-is-gorusmesi-yapmak-icin-yat-kiralanmasinin-maliyeti-gider-olarak-kaydedilebilir-mi/#respond Thu, 04 Apr 2019 19:15:48 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=16485 (GİB – ÖZELGE)

Konu: İş görüşmesi yapmak ve müşteri ağırlamak için yat kiralamanın vergisel boyutu.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuz ve ekinde yer alan dilekçede, şirketinizin gemi inşa, bakım ve onarım faaliyetinde bulunduğu, iş ilişkileri çerçevesinde görüşme yapmak üzere gelen kişilerin karşılanması, ağırlanması ve konaklamasının sağlanması amacıyla şirketiniz tarafından deniz aracı (yat) kiralandığı belirtilerek söz konusu kişilere yönelik yapılan karşılama, ağırlama ve kira tutarlarının temsil ve ağırlama gideri olarak kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınıp alınmayacağı, ödenen KDV’nin indirim konusu yapılıp yapılmayacağı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

KURUMLAR VERGİSİ KANUNUNA GÖRE
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6’ncı maddesinde kurumlar vergisinin mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve safi kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır. Bu hüküm uyarınca tespit edilecek kurum kazancından Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 8’inci maddesi ile Gelir Vergisi Kanununun 40’ıncı maddesinde yer alan giderlerin indirileceği belirtilmiştir.

Öte yandan, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 40’ıncı maddesinde safi kazancın tespit edilmesinde indirilecek giderler sayılmış, anılan maddenin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin, safi kazancın tespitinde indirilebileceği hükme bağlanmıştır.

Ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderler, Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunlarında sayılan kanunen kabul edilmeyen giderler dışında kalan ticari organizasyona bağlı olarak yapılan giderlerdir ve bunlara işletme gideri de denilebilir. Bir masrafın genel gider adı altında masraf yazılabilmesi için, genel giderlerin ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılmış olması, masrafla iş arasında açık, güçlü bir illiyet bağının mevcut olması, giderin keyfi olmaması ve masrafın işin önemi ölçüsünde yapılmış bulunması gerekmektedir.

Bu kapsamda, şirketiniz tarafından iş ilişkileriniz çerçevesinde görüşme yapılan kişilere yönelik yat kiralanması işlemi esas itibarıyla işin mahiyetine uygun olmadığı ve iş hacmi ile mütenasip bulunmadığı gibi faaliyetlerin yürütülmesi ve gelirin elde edilmesi için zorunlu bir harcama niteliği taşımadığından şirketinizin özel bir tasarrufu olan söz konusu karşılama, ağırlama ve kira bedellerinin safi kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün bulunmamaktadır.

KDV KANUNUNA GÖRE
3065 sayılı KDV Kanununun; 1/1 inci maddesinde; Türkiye’de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV ye tabi olduğu, aynı maddenin ikinci fıkrasında; ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyetinin devamlılığı, kapsamı ve niteliğinin Gelir Vergisi Kanunu hükümlerine göre; Gelir Vergisi Kanununda açıklık bulunmadığı hallerde, Türk Ticaret Kanunu ve diğer ilgili mevzuat hükümlerine göre tayin ve tespit olunacağı hükme bağlanmıştır.

Aynı Kanunun 29/1’nci maddesinde; mükelleflerin yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan KDV den, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen KDV’yi indirebilecekleri hükmüne yer verilmiştir.

Yine aynı Kanunun 30/d maddesinde ise; Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunlarına göre kazancın tespitinde indirimi kabul edilmeyen giderler dolayısıyla ödenen KDV nin indirim konusu yapılamayacağı, hükme bağlanmıştır.

Buna göre, şirketiniz tarafından kiralanacak deniz aracı (yat) ile iş ilişkileri çerçevesinde görüşme yapılan kişilere yönelik verilecek yeme-içme ve konaklama hizmetleri; şirketinizin özel bir tasarrufu olup bahse konu tasarrufa ilişkin harcamalar, firmanız tarafından kurum kazancının tespitinde indirim olarak dikkate alınması mümkün bulunmadığından KDV Kanununun 30/d maddesine göre bu giderler için ödenen KDV’nin de indirim konusu yapılması mümkün bulunmamaktadır.

Kaynak: İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı
17 Şubat 2016 Tarih ve 62030549-125[6-2014/451]-13442 Sayılı Özelge

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/musteri-agirlamak-is-gorusmesi-yapmak-icin-yat-kiralanmasinin-maliyeti-gider-olarak-kaydedilebilir-mi/feed/ 0
Nevi Değişikliği Halinde Devam Eden Yıllara Sâri İnşaat İşinin Bitim Tarihi Nasıl Tespit Edilir? https://www.muhasebenews.com/nevi-degisikligi-halinde-devam-eden-yillara-sari-insaat-isinin-bitim-tarihi-nasil-tespit-edilir/ https://www.muhasebenews.com/nevi-degisikligi-halinde-devam-eden-yillara-sari-insaat-isinin-bitim-tarihi-nasil-tespit-edilir/#respond Sat, 23 Feb 2019 19:30:36 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=15133 (GİB – ÖZELGE)
Konu: Nev’i değişikliği halinde devam etmekte olan yıllara sâri inşaat işinin bitim tarihi

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, şirketinizin 01.09.2015 tarihinde anonim şirkete dönüştüğü belirtilerek tür değişikliği nedeniyle vereceğiniz kıst dönem kurumlar vergisi beyannamesinde, devam etmekte olan yıllara sâri inşaat işlerinize ait kar/zararın beyan edilip edilmeyeceği konusunda Başkanlığımız görüşü talep edilmiştir.

KURUMLAR VERGİSİ KANUNUNA GÖRE
            5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6’ncı maddesinde, kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve safi kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.

Kurumlar Vergisi Kanununun 19’uncu maddesine göre, kurumların, birleşme sonucunda infisah eden kurum ile birleşilen kurumun kanuni veya iş merkezlerinin Türkiye’de bulunması, münfesih kurumun devir tarihindeki bilanço değerlerinin, birleşilen kurum tarafından bir bütün halinde devralınması ve aynen bilançosuna geçirilmesi şartları dahilinde gerçekleştirdikleri tür değiştirmelerinin de devir hükmünde olduğu hüküm altına alınmıştır.

Mezkûr Kanunun 20’nci maddesinde ise; devirlerde, maddede yer alan şartlara uyulduğu takdirde münfesih kurumun sadece devir tarihine kadar elde ettiği kazançların vergilendirileceği; birleşmeden doğan karların ise hesaplanmayacağı belirtilmiş, ayrıca münfesih kuruma ait kurumlar vergisi beyannamesinin, birleşmenin Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edildiği tarihten itibaren otuz gün içinde münfesih kurumun bağlı bulunduğu vergi dairesine verileceği hükmü yer almıştır.

GELİR VERGİSİ KANUNUNA GÖRE
            Gelir Vergisi Kanununun 42’nci maddesinin birinci fıkrasında; “Birden fazla takvim yılına sirayet eden inşaat (dekupaj işleri de inşaat işi sayılır) ve onarma işlerinde kar veya zarar işin bittiği yıl kati olarak tespit edilir ve tamamı o yılın geliri sayılarak, mezkûr yıl beyannamesinde gösterilir.” hükmüne yer verilmiş olup, aynı Kanunun 44’üncü maddesinde ise, inşaat ve onarma işlerinde geçici ve kesin kabul usulüne tabi olan hallerde geçici kabulün yapıldığını gösteren tutanağın idarece onaylandığı tarihin; diğer hallerde işin fiilen tamamlandığı veya fiilen bırakıldığı tarihin işin bitim tarihi olarak kabul edileceği hüküm altına alınmıştır.

TÜRK TİCARET KANUNUNA GÖRE
            6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 180’inci maddesinde, bir şirketin hukuki şeklini değiştirebileceği ve yeni türe dönüştürülen şirketin eskisinin devamı olduğu, 181’inci maddesinde ise bir sermaye şirketinin başka türde bir sermaye şirketine dönüşmesinin geçerli türde değişiklik olduğu belirtilmiştir.

Buna göre, şirketiniz tür değişikliği yoluyla münfesih hale gelen limited şirketin devamı olduğundan, limited şirket tarafından taahhüt edilmiş olan ve yapımı devam eden yıllara sâri inşaat işleri nedeniyle oluşan maliyet ve hak ediş hesapları da şirketinize devredildiğinden, söz konusu inşaat işlerine ilişkin kazancın şirketiniz tarafından işin bittiği dönem kurum kazancına dâhil edilerek vergilendirilmesi ve bu işe ilişkin kesinti suretiyle ödenen vergilerin de aynı dönemde dikkate alınması mümkün bulunmaktadır.

            Öte yandan, yıllara sâri inşaat işlerinizle ilgili olarak, ihale makamları veya işverenler tarafından şirketinizin tür değişikliği nedeniyle sözleşmenin iptal edilmesi, yeni bir sözleşme imzalanması, ihalenin yeniden yapılması ve/veya benzeri durumlarda ise yıllara sâri inşaat işinin sona erdiği kabul edilecek ve kazanç bu dönemde vergilendirilecektir.


Kaynak: Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı 28 Kasım 2016 Tarih ve 38418978-125[19-15/269]-399523 Sayılı Özelge
Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


BENZER İÇERİKLER


LTD.ŞTİ.’den A.Ş. Tür Değişikliği Sonrası Hisse Senedi Basılması Ve Satılmasında Nasıl Vergi Avantajı Sağlanır?

 

Bilançoya tabi ferdi işletmenin, adi ortaklığa dönüştürülmesinde izlenecek yol nedir? Stoktaki mallar ve sabit kıymetler için fatura düzenlenecek midir?

 

Limited Şirketi Şahıs Şirketine dönüştürebilir miyim?

 

Limited Şirketi A.Ş.’ye dönüştürdüm. Hisse bastırdım ve Hisse senetlerini karlı olarak hemen sattım. Vergi öder miyim?

 

 

]]>
https://www.muhasebenews.com/nevi-degisikligi-halinde-devam-eden-yillara-sari-insaat-isinin-bitim-tarihi-nasil-tespit-edilir/feed/ 0
Tasfiyeye Giren Şirketin Özel Fon Hesabındaki Hibe Tutarları Gelir Sayılır mı? https://www.muhasebenews.com/tasfiyeye-giren-sirketin-ozel-fon-hesabindaki-hibe-tutarlari-gelir-sayilir-mi/ https://www.muhasebenews.com/tasfiyeye-giren-sirketin-ozel-fon-hesabindaki-hibe-tutarlari-gelir-sayilir-mi/#respond Sat, 23 Feb 2019 10:45:28 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=15026 (GİB – ÖZELGE)
Konu: Şirket tarafından alınan ve özel fon hesabında tutulan hibe tutarının, şirketin tasfiyeye girmesi durumunda şirketten çekilme sayılıp sayılmayacağı.

İlgide kayıtlı özelge talep formunun incelenmesinden, şirketinizin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığından alınan Teknogirişim sermaye desteği ile 25.03.2013 tarihinde kurulduğu, alınan 98.400,00-TL hibe tutarının özel fon hesabına kaydedildiği, ancak şirketinizin 23.12.2014 tarihinde tasfiyeye girdiği belirtilerek bu durumda fon hesabındaki tutarın şirketten çekilme olarak değerlendirilip gelir olarak mı yazılacağı, eğer gelir olarak yazılacaksa tasfiye döneminin başında mı yoksa sonunda mı bu işlemin yapılacağı hususunda bilgi talep edildiği anlaşılmıştır.

KURUMLAR VERGİSİ KANUNUNA GÖRE
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6’ncı maddesinde, kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safı kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve safı kurum kazancının tespitinde 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmış olup Gelir Vergisi Kanununun 37’inci maddesinde de her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançların ticari kazanç olduğu belirtilmiştir.

ARAŞTIRMA, GELİŞTİRME VE TASARIM FAALİYETLERİNİN DESTEKLENMESİ HAKKINDA KANUNUNA GÖRE
            5746 sayılı Araştırma ve Geliştirme Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanunda, teknoloji merkezleri (teknoloji merkezi işletmeleri) ile Türkiye’deki Ar-Ge merkezleri, Ar-Ge projeleri ve rekabet öncesi işbirliği projeleri ile Teknogirişim sermayesine ilişkin destek ve teşviklere yer verilmiştir.

5746 sayılı Kanunun “İndirim, istisna, destek ve teşvik unsurları” başlıklı 3’üncü maddesinin;
– Yedinci fıkrasında, “Ar-Ge ve yenilik faaliyetlerinde bulunanların; kamu kurum ve kuruluşları, kanunla kurulan veya teknoloji geliştirme projesi anlaşmaları kapsamında uluslararası kurumlardan ya da kamu kurum ve kuruluşlarından Ar-Ge projelerini desteklemek amacıyla fon veya kredi kullanan vakıflar ile uluslararası fonlardan aldıkları destekler özel bir fon hesabında tutulur. Bu fon, 193 sayılı Kanun ve 5520 sayılı Kanuna göre vergiye tabi kazancın ve ilgili yılda yapılan Ar-Ge harcaması tutarının tespitinde dikkate alınmaz. Bu fonun, elde edildiği hesap dönemini izleyen beş yıl içinde sermayeye ilâve dışında herhangi bir şekilde başka bir hesaba nakledilmesi veya işletmeden çekilmesi halinde, zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergiler zıyaa uğratılmış sayılır.” hükmü yer almaktadır.

Buna göre, şirketinize hibe edilen ve 5746 sayılı Kanun uyarınca özel bir fon hesabında tutulan 98.400,00-TL’lik tutar kurum kazancına dâhil edilmeyecek, başka bir deyişle Kurumlar Vergisi Kanununa göre, vergiye tabi kazancın tespitinde gelir olarak ve bu fondan yapılan harcamalar Ar-Ge indirimi tutarının tespitinde Ar-Ge harcaması olarak dikkate alınmayacaktır.

Ancak, bu fonun elde edildiği hesap dönemini izleyen beş yıl içinde sermayeye ilâve dışında herhangi bir şekilde başka bir hesaba nakledilmesi veya işletmeden çekilmesi halinde, zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergiler zıyaa uğratılmış sayılacağından, bu işleme ilişkin vergi zıyaı cezası ve gecikme zammı uygulanacağı tabiidir.

            Ayrıca, bu fonun elde edildiği hesap dönemini izleyen beş yıl içinde, şirketinizin tasfiyeye girmiş olması nedeniyle, söz konusu tutarın işletmeden çekildiğinin kabul edilmesi ve 23.12.2014-31.12.2014 dönemine ilişkin tasfiye beyannamesinde kurum kazancının tespitinde gelir olarak dikkate alınması gerekmektedir.

Kaynak: İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı
13 Mayıs 2016 Tarih ve 62030549-125[6-2015/182]-57221 Sayılı Özelge

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/tasfiyeye-giren-sirketin-ozel-fon-hesabindaki-hibe-tutarlari-gelir-sayilir-mi/feed/ 0
Limited Şirket Ortağına Ödenen Komisyon Tutarı Kurum Kazancına Dâhil Edilir mi? https://www.muhasebenews.com/limited-sirket-ortagina-odenen-komisyon-tutari-kurum-kazancina-dahil-edilir-mi/ https://www.muhasebenews.com/limited-sirket-ortagina-odenen-komisyon-tutari-kurum-kazancina-dahil-edilir-mi/#respond Fri, 15 Feb 2019 05:30:24 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=17629 (GİB – ÖZELGE)

Konu: Şirket ortağı adına ödenen komisyon tutarının kurum kazancına dâhil edilip edilmeyeceği.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, şirketinizin tek ortaklı limited şirket olduğu ve at yarışı, loto, sayısal gibi şans oyunlarının oynatılması faaliyetinde bulunduğu; sayısal ve iddia makinelerinden elde edilen komisyonun ve yapılan vergi kesintisinin şirket adına yapıldığı ancak ganyan makinesinden elde edilen komisyon tutarı üzerinden GVK’ nun 94’ncü maddesine göre yapılan vergi kesintisinin şirket ortağı adına yapıldığı belirtilerek, söz konusu komisyonun kurum kazancına mı dâhil edileceği yoksa şirket ortağı adına ayrı bir mükellefiyet kaydının mı açılacağı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6’ncı maddesinde; kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safi kurum kazancının tespitinde 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.

Kurumlar Vergisi Kanununun 1’ inci maddesinin birinci fıkrasında yaptıkları ödemelerden vergi tevkifatı yapacak olanlar sayılmış olup söz konusu maddeye 6322 sayılı Kanunun 10’uncu maddesiyle 15.06.2012 tarihinden geçerli olmak üzere eklenen (g) bendinde; başbayiler hariç olmak üzere, 5602 sayılı Kanunda tanımlanan şans oyunlarına ilişkin bilet, kupon ve benzerlerini satanlara, düzenlenen her türlü bahis ve şans oyunlarının oynatılmasına aracılık edenlere, diğer kişilerce çıkartılan bu nitelikteki biletleri satanlara yapılan komisyon, prim ve benzeri ödemelerden tevkifat yapılacağı hüküm altına alınmıştır.

Aynı Kanunun “Yurt içinde kesilen vergilerin mahsubu” başlıklı 34’üncü maddesinin birinci fıkrasında ise “Beyannamede gösterilen kazançlardan, Kanunun 15’inci maddesinin birinci fıkrasına ve 30’uncu maddesinin birinci ve ikinci fıkralarına göre kaynağında kesilmiş olan vergiler (hayat sigorta şirketlerinde matematik karşılıkların yatırıma yönlendirilmesinden elde edilen kazanç ve iratlar üzerinden yapılan kesintiler dâhil), beyanname üzerinden hesaplanan kurumlar vergisinden mahsup edilir.” hükmüne yer verilmiştir.

Buna göre; şirketiniz tarafından ganyan makinesinden elde edilen ancak …….. Kulübü Derneği At Yetiştiriciliği ve Yarışları İktisadi İşletmesince şirket ortağı adına yapılan komisyon ödemelerinin kurum kazancına dâhil edilerek vergilendirilmesi gerekmektedir.

Öte yandan, şirket ortağı adına yapılan komisyon ödemeleri kurum kazancına dâhil edileceğinden, söz konusu komisyon ödemeleri üzerinden şirket ortağı adına yapılan vergi kesintisinin de beyanname üzerinden hesaplanan kurumlar vergisinden mahsup edilebileceği tabiidir.

Kaynak: Samsun Vergi Dairesi Başkanlığı
24 Nisan 2014 Tarih ve 13649056-125[06-2014/ÖZE-02]-43 Sayılı Özelge

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/limited-sirket-ortagina-odenen-komisyon-tutari-kurum-kazancina-dahil-edilir-mi/feed/ 0