KKDF – Muhasebe News https://www.muhasebenews.com Muhasebe News Thu, 04 Jul 2024 20:50:10 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.3.5 Yurt Dışından Kullanılan Kredilerde KKDF Kesintisi Yapılacak Mı? https://www.muhasebenews.com/yurt-disindan-kullanilan-kredilerde-kkdf-kesintisi-yapilacak-mi/ https://www.muhasebenews.com/yurt-disindan-kullanilan-kredilerde-kkdf-kesintisi-yapilacak-mi/#respond Fri, 05 Jul 2024 05:00:17 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=152417 Yurt Dışı Kredilerde Kaynak Kullanımını Destekleme Fonu Kesintisi

Türkiye’de yerleşik kişilerin yurt dışından sağladıkları krediler aşağıda yer aldığı şekilde KKDF’ye tabidir.

a) Bankalar ve finansman şirketleri dışında Türkiye’de yerleşik kişilerin yurt dışından sağladıkları TL kredilerde KKDF oranı;

* Ortalama vadesi 1 yıla kadar olanlarda % 1,

* Ortalama vadesi 1 yıl ve üzeri olanlarda % 0,

b) Bankalar ve finansman şirketleri dışında Türkiye’de yerleşik kişilerin yurt dışından sağladıkları döviz ve altın kredilerinde KKDF oranı;

* Ortalama vadesi bir yıla kadar olanlarda % 3,

* Ortalama vadesi 1 yıl (1 yıl dahil) ile 2 yıl arasında olanlarda % 1,

* Ortalama vadesi 2 yıl (2 yıl dahil) ile 3 yıl arasında olanlarda % 0,5,

* Ortalama vadesi 3 yıl (3 yıl dahil) ve üzerinde olanlarda % 0,
olarak uygulanmaktadır.


Kaynak: GİB
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/yurt-disindan-kullanilan-kredilerde-kkdf-kesintisi-yapilacak-mi/feed/ 0
İthalat bedelinin finansman şirketince peşin olarak ihracatçıya ödenmesi durumunda KKDF uygulaması https://www.muhasebenews.com/ithalat-bedelinin-finansman-sirketince-pesin-olarak-ihracatciya-odenmesi-durumunda-kkdf-uygulamasi/ https://www.muhasebenews.com/ithalat-bedelinin-finansman-sirketince-pesin-olarak-ihracatciya-odenmesi-durumunda-kkdf-uygulamasi/#respond Wed, 26 Jun 2024 07:55:50 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=152227 T.C.

MALİYE BAKANLIĞI

Gelir İdaresi Başkanlığı

Tarih: 24/07/2014

Sayı :70903105-165.01.02,

Konu : İthalat bedelinin finansman şirketince peşin olarak ihracatçıya ödenmesi durumunda KKDF uygulaması hak.

İlgi :
a) 15/05/2014 tarihli ve 25972 sayılı yazınız.
b) 02/07/2014 tarihli ve 33896 sayılı yazınız.

İlgide kayıtlı yazılarınız ve ekinde yer alan …. Ticaret A.Ş’ ye ait özelge talep formu ile ek dilekçelerinin incelenmesinden, adı geçen şirket tarafından ithalatın finansmanında kullanılan kredilendirme işleminde finansman şirketi aracılığı ile ithalat bedellerinin tamamının şirketleri nam ve hesabına ihracatçıya peşin olarak ödendiğinin bir banka transfer yazısı ile tevsik edilmesi ve kredi işlemine konu edilen alacağın vadesinde şirketlerinden tahsil edilmesi halinde söz konusu ithalat işleminin kaynak kullanımını destekleme fonu (KKDF) kesintisine tabi tutulup tutulmayacağı hususunda Başkanlığımız görüşünün talep edildiği anlaşılmaktadır.

Bilindiği üzere, 12.05.1988 tarihli ve 88/12944 sayılı Kararnameye ilişkin KKDF Hakkında Tebliğin 2 nci maddesi uyarınca; kabul kredili, vadeli akreditif ve mal mukabili ödeme şekillerine göre yapılan ithalat işlemleri % 6 oranında KKDF kesintisine tabi tutulmakta, peşin ödeme şekline göre yapılan ithalat işlemleri üzerinden ise fon kesintisi yapılmamaktadır.

Ödeme şekli “peşin” olarak belirtilen ithalat işlemlerinde, mal bedelinin gümrük mevzuatında tanımlanan gümrük yükümlülüğünün başladığı tarihten önce transfer edildiğinin tevsik edilmesi şartıyla fon kesintisi yapılmamaktadır.

Bu kapsamda, gümrük beyannamesinde gösterilen ithalat tutarının, gümrük yükümlülüğünün başladığı tarihten önce, ödeme şekline göre Döviz Satım Belgesi, Türk Parası Transfer Belgesi veya ithalat bedelinin döviz tevdiat hesabından ödendiğine dair bankaca verilen bir yazı ile gümrük idarelerine tevsik edilmesi halinde fon kesintisi yapılmadan malların ithal edilmesi mümkün bulunmaktadır. İthalat tutarının tamamının gümrük yükümlülüğünün başladığı tarihten önce bu usullerden biriyle transfer edildiğinin ilgili gümrük idaresine tevsik edilememesi halinde ise transferi tevsik edilemeyen ithalat tutarı üzerinden KKDF kesintisi yapılma zorunluluğu doğmaktadır.

Öte yandan, 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanununun Finansman Sözleşmesi başlıklı 39. maddesinde, ″(1) Finansman sözleşmesi, her türlü mal veya hizmet alımının, malı veya hizmeti satın alan gerçek veya tüzel kişinin nam ve hesabına mal veya hizmetin teslim veya temini ile birlikte doğrudan satıcıya ödeme yapılması suretiyle kredilendirilmesini öngören sözleşmedir. Kredi geri ödemeleri, adına kredi açılanlar tarafından finansman şirketlerine yapılır.

(2) Finansman şirketlerinin, kredilendirecekleri mal veya hizmetleri temin eden satıcılarla önceden yazılı şekilde genel bir sözleşme yapmaları zorunludur.″ açıklamasına yer verilmiştir.

Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, finansman şirketlerinin yurt dışındaki ihracatçı firmaya yapacağı ödeme, ödemenin gümrük yükümlülüğünün başladığı tarihten önce yapılması ve ilgili gümrük idaresine ibraz edilecek belgelerle durumun tevsik edilmesi kaydıyla peşin ödeme olarak kabul edilecek ve ödemesi bu şekilde yapılan ithalat işlemleri üzerinden fon kesintisi yapılmayacaktır.


Kaynak: GİB Özelge
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/ithalat-bedelinin-finansman-sirketince-pesin-olarak-ihracatciya-odenmesi-durumunda-kkdf-uygulamasi/feed/ 0
İthalat İçin Uygulanacak KKDF Oranı Nedir? https://www.muhasebenews.com/ithalat-icin-uygulanacak-kkdf-orani-nedir/ https://www.muhasebenews.com/ithalat-icin-uygulanacak-kkdf-orani-nedir/#respond Tue, 04 Jul 2023 16:38:07 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=144114 İthalatta Kaynak Kullanımını Destekleme Fonu Uygulaması

Yurtdışından yapılan her ithalat KKDF’ye tabi değildir. İthalatın vadeli yapılması halinde vadeli ithalat bedeli üzerinden fon kesintisi yapılmaktadır.

KKDF uygulamasında ödeme şekli aşağıdaki şekilde olan ithalatlar vadeli ithalat olarak kabul edilir.

Kabul kredili

Mal mukabili

Vadeli akreditif

Yapılan ithalat işlemine ilişkin, mal bedelinin gümrük mevzuatında tanımlanan gümrük yükümlülüğünün başladığı tarihten önce transfer edilmesi halinde fon kesintisi yapılmamakta, bedelin bu tarihten sonra transfer edilmesi halinde ise ithalatçı kredilendirilmiş olacağından, söz konusu kredili işlem üzerinden KKDF kesintisi yapılmaktadır.

 


Kaynak: GİB
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/ithalat-icin-uygulanacak-kkdf-orani-nedir/feed/ 0
Vadeli ithalatta gümrükte uygulanacak KKDF oranı nedir? Peşin ithalatlar için KKDF ödenir mi? https://www.muhasebenews.com/vadeli-ithalatta-gumrukte-uygulanacak-kkdf-orani-nedir-pesin-ithalatlar-icin-kkdf-odenir-mi/ https://www.muhasebenews.com/vadeli-ithalatta-gumrukte-uygulanacak-kkdf-orani-nedir-pesin-ithalatlar-icin-kkdf-odenir-mi/#respond Fri, 24 Feb 2023 22:06:00 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=139194 Yurtdışından yapılan her ithalat KKDF’ye tabi değildir.

İthalatın vadeli yapılması halinde vadeli ithalat bedeli üzerinden KKDF kesintisi yapılmaktadır.

Vadeli ithalatta KKDF kesintisi ithalat bedeli üzerinden %6 olarak yapılır.

KKDF uygulamasında ödeme şekli aşağıdaki şekilde olan ithalatlar vadeli ithalat olarak kabul edilir.

  • Kabul kredili
  • Mal mukabili
  • Vadeli akreditif

    Yapılan ithalat işlemine ilişkin, mal bedelinin gümrük mevzuatında tanımlanan gümrük yükümlülüğünün başladığı tarihten önce transfer edilmesi halinde fon kesintisi yapılmamakta, bedelin bu tarihten sonra transfer edilmesi halinde ise ithalatçı kredilendirilmiş olacağından, söz konusu kredili işlem üzerinden KKDF kesintisi yapılmaktadır.


Kaynak: GİB Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/vadeli-ithalatta-gumrukte-uygulanacak-kkdf-orani-nedir-pesin-ithalatlar-icin-kkdf-odenir-mi/feed/ 0
Kredi sağlamak üzere kurulan kurumlarda kurumlar vergisi muafiyeti ve yurt dışından kullanılan kredilerdeki KKDF oranları https://www.muhasebenews.com/kredi-saglamak-uzere-kurulan-kurumlarda-kurumlar-vergisi-muafiyeti-ve-yurt-disindan-kullanilan-kredilerdeki-kkdf-oranlari/ https://www.muhasebenews.com/kredi-saglamak-uzere-kurulan-kurumlarda-kurumlar-vergisi-muafiyeti-ve-yurt-disindan-kullanilan-kredilerdeki-kkdf-oranlari/#respond Tue, 14 Dec 2021 02:11:22 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=107243 Yabancı ülkeler veya uluslararası finans kuruluşları ile yapılan malî ve teknik işbirliği anlaşmaları çerçevesinde yalnızca kredi teminatı sağlamak üzere kurulmuş olup bu faaliyetlerinden elde ettikleri kazançları teminat sorumluluk fonlarına ekleyen ve sahip oldukları fonları ortaklarına dağıtmaksızın, kredi sağlayan banka ve kuruluşlara yatıran kurumlar, Kurumlar Vergisi Kanununun 6009 sayılı Kanunun 43 üncü maddesi ile değiştirilen 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (l) bendi kapsamında kurumlar vergisinden muaf tutulmuştur.

Söz konusu kurumun statüsü, muafiyetten yararlanma açısından önem arz etmemektedir. Bu kurumun, Kurumlar Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde yazılı kurumlar arasında yer alması yeterlidir. Ancak, sözü edilen kurumların, kuruluş sözleşmelerinde yalnızca kredi teminatı sağlamak üzere kuruldukları ve faaliyetlerini bu çerçevede sürdürecekleri, ortaklara kâr payı dağıtmayacakları açıkça yazılı olacaktır

Yukarıda açıklanan şekilde kurulan bu kurumların anılan muafiyetten yararlanabilmeleri için;

  • Kurumun, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile yabancı ülkeler veya uluslararası finans kuruluşları arasında imzalanan mali ve teknik işbirliği anlaşmaları çerçevesinde faaliyette bulunmak üzere kurulmuş olması,
  • Kurumun elde ettiği kazançların kanuni yükümlülüklerin yerine getirilmesinden sonra kalan tutarının tamamının teminat sorumluluk fonuna eklenmesi,
  • Teminat sorumluluk fonunun ortaklara dağıtılmaması, sadece kredi temininde teminat sağlamak için kullanılması,
  • Teminat sorumluluk fonunun kredi sağlayan banka ve kuruluşlarda değerlendirilmesi şarttır.

Diğer yandan, KOSGEB vb. kuruluşlar tarafından verilen mali yardımların temini maksadıyla teminat sağlanması da muafiyeti etkilemeyecektir.

__________________________________________________________________

Yurt Dışı Kredilerde Kaynak Kullanımını Destekleme Fonu Kesintisi Ne kadardır?

Türkiye’de yerleşik kişilerin yurt dışından sağladıkları krediler aşağıda yer aldığı şekilde KKDF’ye tabidir.

a) Bankalar ve finansman şirketleri dışında Türkiye’de yerleşik kişilerin yurt dışından
sağladıkları TL kredilerde KKDF oranı;
* Ortalama vadesi 1 yıla kadar olanlarda % 1,
* Ortalama vadesi 1 yıl ve üzeri olanlarda % 0,
b) Bankalar ve finansman şirketleri dışında Türkiye’de yerleşik kişilerin yurt dışından
sağladıkları döviz ve altın kredilerinde KKDF oranı;
* Ortalama vadesi bir yıla kadar olanlarda % 3,
* Ortalama vadesi 1 yıl (1 yıl dahil) ile 2 yıl arasında olanlarda % 1,
* Ortalama vadesi 2 yıl (2 yıl dahil) ile 3 yıl arasında olanlarda % 0,5,
* Ortalama vadesi 3 yıl (3 yıl dahil) ve üzerinde olanlarda % 0,
olarak uygulanmaktadır.

___________________________________________________________________

Yurt dışında mukim şirket ortağından sözleşme ile döviz olarak alınan krediye ait faiz ödemelerinde tevkifat

T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
KOCAELİ VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü)

Sayı

:

93767041-125[12-13-2014/17]-12204

29.01.2020

Konu

:

Yurt dışında mukim şirket ortağından sözleşme ile döviz olarak alınan krediye ait faiz ödemelerinde tevkifat

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, yurtdışında mukim olan yabancı ortağınızdan üç yıl vadeli döviz cinsi kredi temin ettiğinizi, sözleşmeye göre kredi anapara ve faizin sözleşme sonunda defaten ödeneceği, yabancı ortağınızın mukim olduğu ülkede banka veya kredi verme hususunda yetkilendirilmiş bir finans şirketi olmadığı, bu nedenle vade sonunda ödenecek kredi faiz tutarı üzerinden sorumlu sıfatıyla katma değer vergisi (KDV) hesapladığınızı, ayrıca söz konusu kredi faizleri için her üç ayda bir kıst dönemler için faiz tahakkuk ettirilip defter kayıtlarınıza finansman gideri olarak kaydettiğinizi, sözleşmeye ait faizin sözleşme faiz oranına göre üçüncü yıl yani vade sonunda hesaplanıp defaten ödeneceği belirtilerek,

– Faiz tahakkuku hesaplanarak defter kayıtlarına finansman gideri kaydı yapıldığı tarih itibariyle faiz hesaplanan kıst dönemler için söz konusu hizmetin alındığı kabul edilerek faiz tahakkuk tutarı üzerinden sorumlu sıfatıyla KDV hesaplanıp hesaplanmayacağı,

– Geçici vergi dönemleri itibariyle hesaplanan döviz cinsi kredinin faiz tahakkuklarının izlendiği Gider Tahakkukları hesabında yer alan tutarın değerlemeye tabi olup olmayacağı,

– Değerleme sonucu oluşacak kur farkı giderlerinin de sorumlu sıfatıyla KDV ye tabi olup olmayacağı,

– Değerleme sonucunda kur farkı geliri oluşması halinde önceki dönemlerde kur farkı giderleri için hesaplanarak ödenen KDV tevkifatı açısından ne yapılması gerektiği,

hususlarında tereddütleriniz olduğunu belirterek Başkanlığımızın görüşü talep edilmektedir.

KURUMLAR VERGİSİ KANUNUN YÖNÜNDEN:

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 11 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde, örtülü sermaye üzerinden ödenen veya hesaplanan faiz, kur farkları ve benzeri giderlerin; (c) bendinde ise transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılan kazançların kurum kazancının tespitinde indirilmesinin mümkün olmadığı hükme bağlanmıştır.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 12 nci maddesinin;

Birinci fıkrasında, “Kurumların, ortaklarından veya ortaklarla ilişkili olan kişilerden doğrudan veya dolaylı olarak temin edilerek işletmede kullandıkları borçların, hesap dönemi içinde herhangi bir tarihte kurumun öz sermayesinin üç katını aşan kısmı, ilgili hesap dönemi için örtülü sermaye sayılır.”

Yedinci fıkrasında; “Örtülü sermaye üzerinden kur farkı hariç, faiz ve benzeri ödemeler veya hesaplanan tutarlar, Gelir ve Kurumlar vergisi kanunlarının uygulanmasında, gerek borç alan gerekse borç veren nezdinde, örtülü sermaye şartlarının gerçekleştiği hesap döneminin son günü itibariyle dağıtılmış kar payı veya dar mükellefler için ana merkeze aktarılan tutar sayılır.” hükmü yer almaktadır.

1 Seri No’lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin “12- Örtülü Sermaye” bölümünde,

İşletmede kullanılan borçların örtülü sermaye sayılabilmesi için;

– Doğrudan veya dolaylı olarak ortak veya ortakla ilişkili kişiden temin edilmesi,

– İşletmede kullanılması,

– Bu şekilde kullanılan borcun hesap dönemi içinde herhangi bir tarihte kurumun öz sermayesinin üç katını aşması, gerektiği. ” belirtilmektedir.

Aynı maddenin onuncu fıkrasında, maddede geçen hesaben ödeme deyiminin, kesintiye tâbi kazanç ve iratları ödeyenleri hak sahiplerine karşı borçlu durumda gösteren her türlü kayıt ve işlemleri ifade ettiği; onbirinci fıkrasında, yapılacak vergi kesintisinde kazanç ve iratların gayrisafi tutarları üzerinden dikkate alınacağı, kesilmesi gereken verginin ödemeyi yapan tarafından üstlenilmesi halinde vergi kesintisinin, fiilen ödenen tutar ile ödemeyi yapanın yüklendiği verginin toplamı üzerinden hesaplanacağı; onikinci fıkrasında ise, bu Kanuna göre vergi kesintisi yapanların, yaptıkları vergi kesintisini kayıt ve hesaplarında ayrıca gösterecekleri hükme bağlanmıştır.

Buna göre, yurt dışında mukim yabancı ortağınızdan temin edilerek işletmede kullanılan kredi için nakden veya hesaben ödenen faiz tutarları üzerinden %10 vergi kesintisi yapılması gerekmektedir. Öte yandan vergi kesintisi uygulaması açısından, faiz tutarının fiilen ödenmesine bağlı olmaksızın, kredi faizine ilişkin yasal defter kayıtlarında tahakkuk kaydının yapıldığı anda faiz ödemesinin gerçekleştiği kabul edilmektedir.

Diğer taraftan, aynı Kanunun 13 üncü maddesinin;

– Birinci fıkrasında; kurumların, ilişkili kişilerle emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit ettikleri bedel veya fiyat üzerinden mal veya hizmet alım ya da satımında bulunmaları durumunda, kazancın tamamen veya kısmen transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılmış sayılacağı; alım, satım, imalat ve inşaat işlemleri, kiralama ve kiraya verme işlemleri, ödünç para alınması ve verilmesi, ikramiye, ücret ve benzeri ödemeleri gerektiren işlemlerin her hal ve şartta mal veya hizmet alım ya da satımı olarak değerlendirileceği,

– İkinci fıkrasında; ilişkili kişinin kurumların kendi ortakları, kurumların veya ortaklarının ilgili bulunduğu gerçek kişi veya kurum ile idaresi, denetimi veya sermayesi bakımından doğrudan veya dolaylı olarak bağlı bulunduğu ya da nüfuzu altında bulundurduğu gerçek kişi veya kurumları ifade ettiği, ilişkinin doğrudan veya dolaylı olarak ortaklık kanalıyla oluştuğu durumların örtülü kazanç dağıtımı kapsamında sayılması için en az %10 oranında ortaklık, oy veya kâr payı hakkının olması şartı arandığı, ortaklık ilişkisi olmadan doğrudan veya dolaylı olarak en az %10 oranında oy veya kâr payı hakkının olduğu durumlarda da tarafların ilişkili kişi sayıldığı, ilişkili kişiler açısından bu oranların topluca dikkate alınacağı,

– Üçüncü fıkrasında; emsallere uygunluk ilkesinin, ilişkili kişilerle yapılan mal veya hizmet alım ya da satımında uygulanan fiyat veya bedelin, aralarında böyle bir ilişkinin bulunmaması durumunda oluşacak fiyat veya bedele uygun olmasını ifade ettiği…,

– Dördüncü fıkrasında; kurumların, ilişkili kişilerle yaptığı işlemlerde uygulayacağı fiyat veya bedelleri, bu fıkrada belirtilen yöntemlerden işlemin mahiyetine en uygun olanını kullanarak tespit edeceği…,

– Altıncı fıkrasında, tamamen veya kısmen transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılan kazancın, Gelir ve Kurumlar Vergisi kanunlarının uygulamasında, bu maddedeki şartların gerçekleştiği hesap döneminin son günü itibarıyla dağıtılmış kâr payı veya dar mükellefler için ana merkeze aktarılan tutar sayılacağı,

hükme bağlanmıştır.

Konu ile ilgili 1 seri numaralı Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımı Hakkında Genel Tebliğin “4- Emsallere Uygunluk İlkesi” başlıklı bölümünde, “… Emsallere uygun fiyat veya bedel, aralarında ilişkili kişi tanımına uygun herhangi bir ilişki olmayan kişilerin tamamen işlemin gerçekleştiği andaki koşullar altında oluşturduğu piyasa ya da pazar fiyatı olarak da adlandırılan tutardır. Bu fiyat veya bedel, işlem anında hiçbir etki olmaksızın objektif olarak belirlenen en uygun tutar olup, ilişkili kişilerle yapılan işlemlerde uygulanan fiyat veya bedelin bu tutar olması gerekmektedir.

Aralarında ilişki bulunmayan gerçek kişi veya kurumlar arasındaki işlemlerde fiyat, piyasa koşullarına göre belirlendiğinden, ilişkili kişiler arasındaki işlemlerde de aynı koşullar geçerli olmalıdır. Dolayısıyla, taraflar arasındaki ilişkinin mal veya hizmet fiyatlandırmasına herhangi bir etkisi bulunmamalıdır.

İlişkili kişiler arasındaki mal veya hizmet alım ya da satım işlemlerinde uygulanan fiyat veya bedelin piyasa fiyatını yansıtmaması durumunda, ilişkili kişiler arasındaki işlemlerde uygulanan bu fiyat veya bedelin emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit edildiği kabul edilecektir.

… ” açıklamalarına yer verilmiştir.

Bu açıklamalar çerçevesinde, yurt dışında mukim ilişkili kişiden temin etmiş olduğunuz krediye ilişkin faiz oranının emsallere uygun olması gerekmektedir. Emsallere uygun faiz oranının Kanunun 13 üncü madde hükmü ile anılan Tebliğde yapılan açıklamalara göre belirleneceği tabiidir.

Aynı Kanunun Dar Mükellefiyette Vergi Kesintisinin düzenlendiği 30 uncu maddesinin birinci fıkrasında;

Dar mükellefiyete tabi kurumların fıkrada belirtilen kazanç ve iratları üzerinden, bu kazanç ve iratları avanslar da dahil olmak üzere nakden veya hesaben ödeyen veya tahakkuk ettirenler tarafından %15 oranında Kurumlar Vergisi kesintisi yapılacağı hükmüne yer verilmiş ve anılan maddenin sekizinci fıkrası ile Bakanlar Kuruluna verilen yetkiye istinaden yayımlanan 2009/14593 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının 1 inci maddesinin (5) numaralı bendinde, her nevi alacak faizlerinden vergi kesintisi yapılacağı belirtilmiş olup, söz konusu bendin (a) alt bendinde; yabancı devletler, uluslararası kurumlar veya yabancı bankalardan ya da bulunduğu ülkede mutad olarak kredi vermeye yetkilendirilmiş olup sadece ilişkili bulunduğu kurumlara değil tüm gerçek ve tüzel kişilere kredi veren kurumlardan alınan her türlü krediler için ödenecek faizlerden yapılacak tevkifat oranı (katılım bankalarının kendi usullerine göre yurt dışından sağladıkları fonlar ve benzeri kaynaklar için ödedikleri kar payları dahil)[1]  % 0, (ç) alt bendinde de diğer alacak faizi ödemeleri üzerinden yapılacak tevkifat oranı % 10 olarak belirlenmiştir.

Buna göre, yurtdışında mukim yabancı ortağınızdan kredi temin ederek işletmede kullanılan kredi için ödenen faiz tutarları üzerinden %10 vergi kesintisi yapılması gerekmektedir.

Bu çerçevede, şirketinizin yabancı ortağından yaptığı borçlanmaların transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımına konu olması ve/veya örtülü sermaye şartlarının gerçekleşmesi durumunda, transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılan kazanç veya örtülü sermaye üzerinden yapılan ödemeler dağıtılmış kâr payı sayılacak ve 5520 sayılı Kanunun 30 uncu maddesinin üçüncü fıkrasına göre % 15 oranında kurumlar vergisi kesintisi yapılacaktır. Ancak, ödenen faiz tutarları üzerinden daha önceden % 10 vergi kesintisi yapılmış olması halinde, yapılacak % 15 vergi kesintisinden, daha önce bu tutarlara ilişkin olarak yabancı ortağa ödenen faiz tutarları üzerinden kesilen % 10 oranındaki vergi mahsup edilebilecektir.

Diğer taraftan, örtülü sermaye üzerinden ödenen veya hesaplanan faiz, kur farkları ve benzeri giderler ile transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılan kazançların Kanunun 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) ve (c) bentlerine göre kurum kazancının tespitinde gider olarak indirim konusu yapılması mümkün bulunmamaktadır.

Öte yandan, hizmet veren yurtdışı firmasının mukim olduğu ülke ile Türkiye Cumhuriyeti arasında Gelir ve Servet Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmasının mevcut olması halinde, söz konusu faaliyetlere ilişkin olarak yapılan ödemeler üzerinden tevkifat yapılıp yapılmayacağı hususunun ilgili ülke ile yapılan anlaşmalar çerçevesinde değerlendirileceği tabiidir.

VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN:

213 sayılı Vergi Usul Kanununun;

– 280 inci maddesinde, “Yabancı paralar borsa rayici ile değerlenir. Borsa rayicinin takarrüründe muvazaa olduğu anlaşılırsa bu rayiç yerine alış bedeli esas alınır. Yabancı paranın borsada rayici yoksa, değerlemeye uygulanacak kur Maliye Bakanlığınca tespit olunur. Bu madde hükmü yabancı para ile olan senetli veya senetsiz alacaklar ve borçlar hakkında da caridir”,

– 285 inci maddesinde, “Borçlar mukayyet değeriyle değerlenir. Mevduat veya kredi sözleşmelerine müstenit borçlar değerleme gününe kadar hesaplanacak faizleriyle birlikte dikkate alınır…”,

– 287 nci maddesinde, “Gelecek hesap dönemlerine ait olarak peşin tahsil olunan hasılat ile cari hesap dönemine ait olup henüz ödenmemiş olan giderler mukayyet değerleri üzerinden pasifleştirilmek suretiyle değerlenir.”

hükümleri yer almaktadır.

163 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde ise “… 1-Yatırımların finansmanında kullanılan kredilerle ilgili faizlerden kuruluş dönemine ait olanların sabit kıymetle birlikte amortisman yoluyla itfa edilmek üzere yatırım maliyetine eklenmesi gerekmekte; işletme dönemine ait olanların ise ilgili bulundukları yıllarda doğrudan gider yazılması ya da maliyete intikal ettirilmek suretiyle amortismana tabi tutulması,

2-Döviz kredisi kullanılarak yurtdışından sabit kıymet ithal edilmesi sırasında veya sonradan bu kıymetlere ilişkin borç taksitlerinin değerlemesi dolayısıyla ortaya çıkan kur farklarından, sabit kıymetin iktisap ettiği dönem sonuna kadar olanların, kıymet maliyetine eklenmesi zorunlu bulunmakta; aynı kıymetlerle ilgili olarak söz konusu dönemden sonra ortaya çıkan kur farklarının ise, ait oldukları yıllarda doğrudan gider yazılması ya da maliyete intikal ettirilerek amortisman konusu yapılması,

mümkün bulunmaktadır.” açıklamasına yer verilmiştir.

Ayrıca, konuyla ilgili 334 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Tebliğinde de açıklamalar yapılmıştır.

Buna göre, şirketiniz tarafından yurtdışında mukim olan yabancı ortağınızdan üç yıl vadeli olarak döviz cinsinden temin edilen kredinin Vergi Usul Kanununun 280 inci maddesi uyarınca değerleme günü itibariyle kur değerlemesine tabi tutulması, Kanunun 285 inci maddesi uyarınca değerleme günü itibariyle hesaplanacak faizinin Kanunun 287 nci maddesine göre mukayyet değerleri üzerinden pasifleştirilmek suretiyle değerlenmesi, ayrıca söz konusu kredinin bir iktisadi kıymetin iktisabında kullanılması halinde, krediye ilişkin faizin iktisadi kıymetin aktifleştirildiği hesap döneminin sonuna kadar olan kısmının iktisadi kıymetin maliyetine intikal ettirilmesi, bu hesap döneminden sonrasına isabet eden kısmının ise maliyete intikal ettirilerek veya doğrudan gider yazılmak suretiyle işleme tabi tutulması gerekmektedir.

KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

3065 sayılı KDV Kanununun;

1/1 inci maddesinde, Türkiye’de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV ye tabi olduğu,

6 ncı maddesinde, işlemlerin Türkiye’de yapılmasının; malların teslim anında Türkiye’de bulunmasını, hizmetin Türkiye’de yapılmasını veya hizmetten Türkiye’de faydalanılmasını ifade ettiği,

9/1 inci maddesinde, mükellefin Türkiye içinde ikametgâhının, işyerinin, kanunî merkezi ve iş merkezinin bulunmaması hallerinde ve gerekli görülen diğer hallerde Maliye Bakanlığının, vergi alacağının emniyet altına alınması amacıyla, vergiye tabi işlemlere taraf olanları verginin ödenmesinden sorumlu tutabileceği,

10/a maddesi ile mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde, malın teslimi veya hizmetin yapılması ile vergiyi doğuran olayın meydana geleceği,

24/c maddesinde, vade farkı, fiyat farkı, faiz, prim gibi çeşitli gelirler ile servis ve benzeri adlar altında sağlanan her türlü menfaat, hizmet ve değerlerin katma değer vergisi matrahına dahil olduğu,

26 ıncı maddesinde de, bedelin döviz ile hesaplanması halinde dövizin, vergiyi doğuran olayın meydana geldiği andaki cari kur üzerinden Türk parasına çevrileceği,

hüküm altına alınmıştır.

Konuyla ilgili olarak KDV Genel Uygulama Tebliğinin (I/C- 2.1.2.1) bölümünde; ikametgâhı, işyeri, kanuni merkezi ve iş merkezi Türkiye’de bulunmayanların Türkiye’de yaptığı hizmetler ile bunların yurt dışında yaptığı ancak Türkiye’de faydalanılan hizmetlerin KDV ye tabi olacağı, bu gibi hizmet ifalarında mükellef, esas olarak hizmeti ifa eden olmakla birlikte, Türkiye’de ikametgâhı, işyeri, kanuni merkezi ve iş merkezi bulunmadığından, KDV nin tamamı, hizmetten faydalanan yurt içindeki muhatap tarafından sorumlu sıfatıyla beyan edilip ödeneceği açıklanmıştır.

Aynı Tebliğin (III/A-5.3) bölümünde; bedelin döviz cinsinden veya dövize endekslenerek ifade edildiği işlemlerde, bedelin kısmen veya tamamen vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu tarihten sonra ödenmesi halinde, satıcı lehine ortaya çıkan kur farkı esas itibarıyla vade farkı mahiyetinde olduğundan, matrahın bir unsuru olarak vergilendirilmesi gerektiği; teslim veya hizmetin yapıldığı tarih ile bedelin tahsil edildiği tarih arasında ortaya çıkan lehte kur farkı için satıcı tarafından fatura düzenlenmek ve faturada gösterilen kur farkına, teslim veya hizmetin yapıldığı tarihte bu işlemler için geçerli olan oran uygulanmak suretiyle KDV hesaplanacağı; bedelin tahsil edildiği tarihte alıcı lehine kur farkı oluşması halinde, kur farkı tutarı üzerinden alıcı tarafından satıcıya bir fatura düzenlenerek, teslim ve hizmetin yapıldığı tarihteki oran üzerinden KDV hesaplanması gerektiği; yılsonlarında ve geçici vergi dönemlerinde, Vergi Usul Kanunu uyarınca yapılan değerlemeler sonucu oluşan kur farkları üzerinden KDV hesaplanmayacağı açıklanmıştır.

Buna göre, yetkilendirilmiş bir finans şirketi olmayan yurt dışında mukim yabancı ortağınızdan aldığınız kredi, finansman hizmeti niteliğinde olduğundan bu işlemler nedeniyle hesaplanacak faiz tutarları üzerinden KDV hesaplanarak şirketiniz tarafından sorumlu sıfatıyla beyan edilmesi, faiz tutarlarının döviz ile hesaplanması halinde dövizin vergiyi doğuran olayın meydana geldiği andaki cari kur üzerinden Türk parasına çevrilmesi gerekmektedir. Şirketiniz tarafından sorumlu sıfatıyla beyan edilerek ödenen KDV nin 1 no.lu KDV beyannamesinde indirim konusu yapılması mümkündür.

Ayrıca yıl sonlarında ve geçici vergi dönemlerinde 213 sayılı Vergi Usul Kanunu uyarınca yapılan değerlemeler sonucu oluşan kur farkları herhangi bir teslim veya hizmetin karşılığı olmadığından bu tutarlar için KDV hesaplanmayacaktır.

 


Kaynak: TÜRMOB Kurumlar Vergisi Rehberi – 2021 Nisan ve GİB Özelge
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/kredi-saglamak-uzere-kurulan-kurumlarda-kurumlar-vergisi-muafiyeti-ve-yurt-disindan-kullanilan-kredilerdeki-kkdf-oranlari/feed/ 0
Yurt dışından kullanılan dövizli kredinin alacaklısının değişmesi KKDF ödenmesini gerektirir mi? https://www.muhasebenews.com/yurt-disindan-kullanilan-dovizli-kredinin-alacaklisinin-degismesi-kkdf-odenmesini-gerektirir-mi/ https://www.muhasebenews.com/yurt-disindan-kullanilan-dovizli-kredinin-alacaklisinin-degismesi-kkdf-odenmesini-gerektirir-mi/#respond Tue, 23 Nov 2021 00:00:27 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=117784 Özelge: Yurtdışı kullanılan kredi ile ilgili olarak kreditör değişikliği yapılması durumunda kredi tutarına KKDF hesaplanıp hesaplanmayacağı hk.

T.C. MALİYE BAKANLIĞI

Gelir İdaresi Başkanlığı

Sayı :70903105-165.01.03[230]-15979                                                            20/02/2015 

Konu :Yurt dışı kredi 

                                                                    ………………………

 İlgi : ……. tarihli ve ….. sayılı yazınız.

 İlgide kayıtlı yazınız ekinde yer alan …… A.Ş. ne ait ……. tarihli özelge talep formunda, firmalarınca 13.06.2013 tarihinde yurt dışından 21.000.000 $ tutarında 10 yıl vadeli döviz kredisi kullanıldığı, kullanılan kredi vadesinin 3 yıldan uzun olması nedeniyle kredi üzerinden kaynak kullanımını destekleme fonu (KKDF) kesintisi yapılmadığı, geçen süre içerisinde 4.670.750 $ tutarında kredi taksit ödemesi yapıldığı, kullanılan kredinin vadesi içinde kalmak koşuluyla yurt içinde mukim bir bankadan kredi kullanılıp yurt dışı kredinin kalan borç tutarının yurt dışındaki kreditöre transfer edildiği belirtilerek kredinin kullanımından 18 ay sonra yapılan bu kreditör değişikliği işleminde KKDF kesintisi yapılıp yapılmayacağı hususunda görüş talep edilmekte olup, konu hakkındaki Başkanlığımız görüşü aşağıda yer almaktadır. 

Bilindiği üzere, 12/05/1988 tarihli ve 88/12944 sayılı Kararnameye ilişkin KKDF Hakkında 6 Sıra No.lu Tebliğin 2 nci maddesi gereğince; bankalar ve finansman şirketleri dışında Türkiye’de yerleşik kişilerin yurt dışından sağladıkları krediler nedeniyle % 3 oranında KKDF kesintisi yapılması gerekmektedir. 

Aynı Tebliğin 3 üncü maddesinin (20) numaralı bendinde belirtilen işlemlere ilişkin olarak 2/1/2013 tarihinde yürürlüğe giren 2012/4116 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yapılan değişiklik sonrasında, bankalar ve finansman şirketleri dışında Türkiye’de yerleşik kişilerin yurt dışından sağladıkları döviz ve altın kredilerinde (fiduciary işlemler hariç) KKDF oranı, 

– Ortalama vadesi bir yıla kadar olanlarda % 3, 

– Ortalama vadesi 1 yıl (1 yıl dahil) ile 2 yıl arasında olanlarda % 1, 

– Ortalama vadesi 2 yıl (2 yıl dahil) ile 3 yıl arasında olanlarda % 0,5, 

– Ortalama vadesi 3 yıl (3 yıl dahil) ve üzerinde olanlarda % 0, 

olarak yeniden tespit edilmiştir. 

Öte yandan, T.C. Merkez Bankası’nın 05.08.1996 tarihli ve 96/2 sayılı Genelgesinin (6) numaralı bölümünde, ortalama vadenin, anapara ödemelerinin ödeme tarihlerine göre ağırlıklı ortalamasının alınması suretiyle hesaplanacağı, diğer bir anlatımla, kredinin geri ödenen anapara taksitlerinin kullanımda kalma süreleri ile ağırlıklandırılacağı ve bu tutarın kredi toplamına bölüneceği açıklamasına yer verilmiştir. 

Bu itibarla, yurt dışından kullanılan kredi üzerinden fon kesintisi yapılmama halinin devam edebilmesi için kredinin tamamının kapatılması amacıyla yurt dışına herhangi bir para ödemesinde bulunulmaması, kredinin vade yapısının bozulmaması başka bir ifade ile ortalama vadenin üç yılın altına düşmemesi gerekmektedir. Sözleşmenin diğer şartlarında değişiklik yapılması durumunda KKDF kesintisi yapılmasına gerek bulunmamaktadır. Ayrıca, yurt dışından kullanılan bir kredinin yurt dışına para transferi yapılmaksızın alacaklısının veya borçlusunun değişmesi durumunda da KKDF kesintisi yapılmasına gerek bulunmamaktadır. 

Buna göre, yurt dışından kullanılan üç yıldan uzun vadeli bir kredinin, kredinin kullanıldığı tarihten itibaren üç yıl içinde yurt dışına para transferi yapılarak kapatılması halinde söz konusu kredi üzerinden KKDF kesintisi yapılması gerekmektedir. Ayrıca, kredinin kullanılma tarihi ile kapatılma tarihi arasında geçen süre için geriye dönük olarak cezalı KKDF kesintisi yapılacağı tabiidir. Bilgi edinilmesi ve gereğini rica ederim.


Kaynak: ismmmo,GİB
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/yurt-disindan-kullanilan-dovizli-kredinin-alacaklisinin-degismesi-kkdf-odenmesini-gerektirir-mi/feed/ 0
Vergi paketinde neler var? https://www.muhasebenews.com/vergi-paketinde-neler-var/ https://www.muhasebenews.com/vergi-paketinde-neler-var/#respond Mon, 04 Oct 2021 01:00:18 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=116325

Dr. Numan Emre ERGİN
Avukat, YMM, E. Hesap Uzmanı
n.emre.ergin@hotmail.com


1 Ekim’de TBMM’nin açılmasıyla birlikte iki yasa teklifi vakit kaydetmeden Meclis başkanlığına sunuldu. Bunlardan ilki “Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” (Teklif), diğeri ise Paris Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi’dir. Bu yazımızda çeşitli vergi kanunlarında değişiklikler öngören ilk Kanun Teklifinin içeriğinden bahsedeceğiz. Teklifin yeni vergiler getirmek yerine mevzuatta tartışmalı olan ve uygulamada bazı sorunlara yol açan konuları çözecek maddeler içerdiğini söyleyebilirim. Bu açıdan paketi olumlu karşılıyorum. 64 maddeden oluşan Teklifin içeriğine baktığımızda başlıca aşağıdaki düzenlemeleri içerdiğini görmekteyiz.

1- Sayısı 850 bin civarında olan ve kazançları basit usulde tespit olunanların bu kazançları gelir vergisinden istisna edilmektedir. İstisna kapsamına alınan bu kazançlar için beyanname verilmeyecek, başka gelirler nedeniyle beyanname verilmesi halinde bu kazançlar beyannameye dahil edilmeyecektir. Basit usule tabi mükelleflerin kimler olduğu Gelir Vergisi Kanununun 47 ve 48. maddelerinde belirlenmiştir. Berber, terzi vb. gibi küçük esnaf olarak tabir edilenlere getirilen bu istisna bütçe üzerinde çok etki yaratmayacak önemli bir adımdır.

2- Teklifte, internet ortamındaki sosyal ağ sağlayıcılar üzerinden içerik paylaşarak gelir elde eden sosyal içerik üreticilerinin bu kazançları ile akıllı telefon, tablet gibi mobil cihazlar için uygulama geliştirenlerin elektronik uygulama paylaşım ve satış platformları üzerinden elde ettikleri kazançların gelir vergisinden istisna edilmesi yer almaktadır. Bu istisnadan yararlanılabilmesi için Türkiye’de kurulu bir bankada hesap açılarak bu faaliyete ilişkin gelirin bu hesap aracılığıyla elde edilmesi gerekmektedir. Bankalar, bu hesaplara aktarılan hasılat tutarı üzerinden %15 oranında stopaj yapıp Maliye’ye ödeyecekler. Cumhurbaşkanı söz konusu oranı sıfıra indirmeye ve %30’a kadar artırmaya yetkilidir. Ayrıca bu kazançlara konu teslim ve hizmetler KDV’den istisna edilmiştir. Diğer taraftan, hasılatı banka üzerinden elde etmeyenler ile belirtilen kazancı gelir vergisi tarifesinin dördüncü dilimini (2021 yılı için 650 bin TL) aşanlar istisnadan yararlanamayacaktır.

Bu düzenlemeyle son dönemde sosyal medya fenomenleri ve Youtuberlara yönelik incelemelerle gündeme gelen dijital mecralardan gelir elde edenlerin vergilendirilmesi konusu açıklığa kavuşturulmaktadır. Söz konusu incelemelerde ve verilen bazı özelgelerde bu gelirlerin ticari kazanç olduğu yönünde eleştiriler yapılmış ve konu yargıya taşınmıştı. Ben bu gelirlerin serbest meslek kazancı olduğunu değerlendirmekteyim.1 Teklifte yer alan gerekçe İdarenin ticari kazanç yorumunu benimsemiş olup bu durum hatalıdır. Gerekçede istisnanın olmadığı durumlarda bu kazançların ticari kazanç olarak vergilendirileceği belirtilmektedir. Gerekçenin bu şekilde kabul edilmesi halinde İdarenin önceki incelemelerdeki hatalı yorumu meşruiyet kazanacak olup Plan Bütçe Komisyonunda bu durumun düzeltilmesi gerekmektedir. Ayrıca sınırı (gelir vergisi tarifesindeki dördüncü dilimi) aşan hasılatın tamamının istisna dışında tutulması Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırıdır. Söz konusu sınırı aşan tutarın serbest meslek kazancı olarak vergilendirilmesi gerekir. Komisyonda veya genel kurulda bu yönde bir değişiklik yapılmasını ümit ederim.

3- Teklifteki bir diğer düzenleme, çiftçilere kamu kurum ve kuruluşlarından yapılan tarımsal destekleme ödemelerinin gelir vergisinden istisna tutulmasıdır. Ayrıca bu destek ödemelerinden gelir vergisi stopajı da yapılmayacaktır.

Çiftçinin zor günler yaşadığı bu dönemde bu istisnayı oldukça anlamlı buluyor, istisnanın sadece kamu kurum ve kuruluşlarından alınan desteklerle sınırlanmaması gerektiğini düşünüyorum.

4- Teklif ile öngörülen diğer bir düzenleme, dördüncü geçici vergi beyannamesinin kaldırılarak gelir ve kurumlar vergisi beyan ve ödeme sürelerinin birer ay geri alınmasıdır.

Dördüncü dönem geçici vergi beyannamesinin kaldırılması uzun süredir talep edilmekteydi. Bildiğim kadarıyla direnç Maliye’den değil TÜİK’ten kaynaklanmaktaydı. Bu beyannamenin kaldırılacak olması özellikle mali müşavirlerin iş yükü üzerinde önemli bir etki yaratacaktır. Düzenleme sonrasında gelir vergisi Şubat ayının 25’i akşamına kadar (mevcut uygulama devam ettirilirse Şubat ay sonuna kadar) beyan edilip Şubat ve Haziran aylarında iki taksitte ödenecektir. Kurumlar vergisi ise hesap döneminin kapandığı ayı izleyen üçüncü ayın 25’ine (genel olarak Mart ayı) kadar (mevcut uygulama devam ettirilirse Mart ay sonuna kadar) beyan edilip beyan edildiği ayın sonuna kadar ödenecektir.

5- Teklifte vergiye uyumlu mükelleflerin kanayan bir yarasına merhem sürülmektedir. Öngörülen değişiklik ile vergiye uyumlu mükellef vergi indiriminden yararlanma koşullarından birisi olan indirimin hesaplanacağı beyannamenin ait olduğu yıl ile önceki iki yılda haklarında “tarhiyat yapılmamış olması” koşulu, “yapılan tarhiyatların kesinleşmesi” olarak değiştirilmektedir. Ayrıca söz konusu süre içerisinde kesinleşen tarhiyatın Kanundaki indirim tutar sınırının (2021 yılı için 1.5 milyon TL) % 1’inden az olması durumunda da indirimden yararlanma şartları ihlal edilmiş sayılmayacaktır.

Böylece, mükelleflerin vergi incelemesi sonucu tarhiyatla karşılaşmaları halinde vergi indirimi uygulamasından yararlanmaları söz konusu tarhiyatın kesinleşmesine kadar devam edecektir. Bu düzenlemenin uzlaşma başvurularını azaltıcı etkisi olabilecektir.

6- Hazine ve Maliye Bakanlığına fiziki ortamdan bağımsız olarak elektronik ortamda vergi dairesi kurmaya (dijital vergi dairesi), vergi dairelerini diğer vergi dairelerinin şubesi olarak belirleme, vergi dairesince yapılan işlemlerin elektronik ortamda kurulan vergi daireleri tarafından da yerine getirilmesini temin edecek düzenlemeler yapma yetkisi verilmektedir.

7- Vergi mahremiyetinin kapsamına Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB)’nın hizmet alımı yoluyla çalıştırılanlar ile hizmet alımı yapılanların ortak ve yöneticileri de eklenmektedir.

Söz konusu düzenleme kapsamına Vergi Denetim Kurulunun hizmet aldığı kişi ve kurumlar da eklenmelidir.

8- Yurt dışında bulunanlara yapılacak tebligat usulünde değişiklik yapılmakta, vergi dairesi başkanlıkları/defterdarlıkların elçilik ve konsolosluklara GİB aracılığıyla değil de doğrudan gönderim yapabilmesi sağlanmaktadır.

9- İlanen yapılacak tebligatların 3.600 TL’yi aşması halinde vergi ve vergi cezaları açısından GİB, diğer alacaklar açısından ise ilgili idarenin resmi internet sitesinde duyuru yapılacaktır.

10- GİB, düzeltme işlemlerini bağlı olunan vergi dairesi dışındaki vergi daireleri tarafından yapılmasına izin verebilecektir. Böylece bağlı olunan vergi dairesinde değişikik olması halinde yapılan düzeltme işlemlerindeki karışıklıkların önüne geçilebilecektir.

11- Vergi incelemelerinin mükellefin işyerinde yapılacağına ilişkin düzenleme değiştirilerek incelemelerin esas olarak dairede yapılabilmesine imkan tanınmaktadır. İncelemenin dairede yapılacak olması iş yerinde tespit ve çalışma yapılmasına engel olmadığı gibi talep ve işyerinin müsaitliği halinde inceleme işyerinde de yapılabilecektir. Bu düzenleme ile teknolojinin yoğun kullanıldığı ve uzaktan çalışmanın yaygınlaştığı bu dönemde işyerinde inceleme yapma zorunluluğu kaldırılmaktadır. Aslında bu düzenleme ile fiili durum yasal zemine oturtulmaktadır.

12- Vergi incelemesine başlandığını belgeleyen ve inceleme başlama tarihi olarak referans alınan “incelemeye başlama tutanağı” kaldırılarak yerine inceleme elemanının mükellefe incelemeye başlandığı hususunu belirten yazı getirilmektedir. Bu değişikliğin nedeni olarak tutanağın imzalanmasının tarafların irade ve öznel koşullarından kaynaklanan gecikme ve bu gecikmenin kamusal faaliyetler ile mükelleflerin iş ve işlemlerinde aksamalara yol açması gösterilmiştir. Özetle denetimin hızlandırılması amaçlanmaktadır.

13- Maliye, kamu kurum ve kuruluşları tarafından kendisine yazılı veya elektronik olarak yapılan bu bildirimleri mükellefler tarafından yapılmış bildirim olarak kabul etmeye yetkili kılınmaktadır. Böylece, Maliye’nin kamu kurumlarından elde edebileceği bilgileri mükelleflerden tekrar istemesine gerek kalmayacaktır. Mükellefin ve mali müşavirlerin iş yükü açısından önemli bir düzenleme!

14- Elektronik defter için Maliye’den berat alınmasının ve elektronik diğer defterlerin Maliye tarafından onaylanmasının bu defterler açısından tasdik yerine geçeceği, ayrıca elektronik belgelerin taşıması gereken zorunlu bilgileri ihtiva etmemesi halinde bu belgelerin hiç düzenlenmemiş sayılacağı düzenlenmektedir.

15- Yararlanılması yeminli mali müşavirlerce düzenlenmiş tasdik raporu ibrazı şartma bağlanan muafiyet, istisna, zarar mahsubu ve benzeri konularda, tasdik raporunun ilgili mevzuat ve süresinde içerisinde ibraz edilmemesi durumunda, mükellefe tebliğ edilmek şartı ile 60 günlük bir süre verilmesi ve bu süre içinde verilmesi halinde tasdik raporunun zamanında verilmiş sayılacağı düzenlenmektedir.

16- Gider pusulası düzenlenecek hallerin kapsamı genişletilerek en geç 7 gün içinde düzenlenmesi gerektiği belirtilmekte ve ödemenin banka, ödeme kuruluşu, PTT aracılığıyla yapılması halinde bu kurumlarca düzenlenen belgelerin (dekont vb.) gider pusulası yerine geçeceği belirtilmektedir.

17 – Elektronik defter beratı ve elektronik muhasebe fişine ilişkin tanımlar Kanuna eklenmekte; defter ve belgelerin elektronik ortamda ibraz edilebilmesi yasal zemine kavuşturulmaktadır.

18- Özellikle hisse senetlerinin değerlemesinde kullanılan alış bedeli, kanundaki değerleme ölçüleri arasına eklenmekte ve satın alma bedeli olarak tanımlanmaktadır.

19- Bilançoda birçok varlığın değerlemesinde kullanılan “maliyet bedeli”nin kapsamı yeniden belirlenmektedir. İlk dikkat çeken husus, varlıkların elde edilmesi veya değerinin artırılmasıyla doğrudan ilgili noter, harç, mahkeme, değer tespiti, komisyon ve danışmanlık giderlerinin maliyete eklenmesinin zorunlu tutulmasıdır. Bu masraflar mevcut durumda isteğe göre gider olarak dikkate alınabilmektedir. İkinci önemli değişiklik ise, stoklar ile diğer iktisadi kıymetlerin iktisabında oluşan kur farkı ve finansman giderlerinin maliyete eklenmesi konusunda daha önce Genel Tebliğler ile yapılan idari düzenlemelerin Kanun metni haline getirilmesidir. Bu değişikliğin, genel gerekçede belirtilen uluslararası muhasebe standartları ile yakınsamaya uygun olmadığını söyleyebilirim. Diğer taraftan, varlığın edinimi sırasında yüklenilen ÖTV, indirilemeyen KDV, BSMV ve KKDF giderleştirilmesi veya maliyete eklenmesi serbest olmaktadır.

20- Enflasyon düzeltmesi sonrasında kaldırılan ve iki kez geçici maddelerle yapılmasına müsaade edilen yeniden değerleme uygulaması kalıcı hale getirilmektedir. Teklif, değer artışı üzerinden %2 vergi ödenmesi suretiyle bilançodaki amortismana tabi varlıkların ilk kez yeniden değerlemesine imkan tanıdıktan sonra yeniden değerleme uygulamasını enflasyon düzeltmesinin yapılmadığı yıllarda mümkün kılmaktadır. Bu uygulamadan yararlanmak, mükelleflerin tek seferde yapacakları tercihe bırakılmaktadır.

21- İsteyen mükelleflere aktife yeni kaydedilecek varlıklar için her yıl aktifte kalınan gün sayısına göre amortisman ayırabilme imkanı getirilmiştir. Binek otomobilleri bu kapsamda olmayıp mevcut uygulama devam edecektir.

Ayrıca mükellefler Maliye’nin ilan ettiği faydalı ömürlerden kısa olmamak (diğer ifadeyle Maliyenin belirlediği amortisman oranlarından yüksek olmamak) üzere amortisman süresini, her yıl aynı olmak şartıyla, serbestçe belirleyebileceklerdir. Ancak bu süre Maliye’nin belirlediği sürenin iki katını ve 50 yılı aşamayacaktır. Mükellefler yıl veya gün esası bakımından yaptıkları seçimi değiştiremeyeceklerdir.

22- Yapılan protesto veya yazılı talebe rağmen bir defadan fazla istenen ama ödenmeyen 3.000 TL’nin altındaki alacaklar için icrai takip veya dava açmaya gerek olmadan şüpheli alacaklar karşılığı ayrılabilecektir. Ayrıca şüpheli alacak karşılığı ayırma imkanı işletme hesabı esasına tabi mükelleflere de tanınmaktadır.

23- Maddi duran varlık yenileme fonu uygulamasına ilişkin olarak, öteden beri Maliye’nin hatalı uygulaması istikrar kazanmış yargı kararları doğrultusunda değiştirilmektedir. Buna göre iktisadin kıymetin satılması sonrasında fona alınan tutarın (satış karı) satışın yapıldığı tarihi takip eden üçüncü takvim yılının sonuna kadar pasifte geçici bir hesapta tutulabilecektir. Ayrıca, pasifte geçici bir hesapta tutulan karın (yenileme fonunun), finansal kiralama yoluyla edinilenler de dahil olmak üzere iktisap edilen bir veya birden fazla kıymetin amortismanlarına mahsup edileceği belirtilerek yeni alınacak iktisadi kıymetlerin sayısında sınır olmadığı vurgulanmaktadir.

24- Yukarıda maddi varlık yenileme fonunda yapılan değişikliklerin benzeri ziyaa uğrayan varlıklar için alınan sigorta tazminatları hakkında da yapılmıştır. Buna göre pasifte fona alınan tazminat fazlası (alınan tazminatın zarara uğrayan varlığın değerini aşan kısmı) tazminatın alındığı tarihi takip eden üçüncü takvim yılının sonuna kadar pasifte geçici bir hesapta tutulabilecek ve iktisa edilen bir veya daha fazla varllığın amortismanından mashup edilebilecektir.

25- Vergi ziyaı ve usulsüzlük cezalarında tekerrür maddesi yeniden düzenlenmiş, artırılan ceza tutarının kesinleşmiş cezadan (birden fazla ceza varsa en yüksek tutardakinden) daha fazla olamayacağı düzenlenmektedir.

26- Elektronik defter ve kayıt uygulamalarındaki kayıt düzenine uyulmaması fiilleri birinci derece usulsüzlük cezasının kapsamına eklenmiştir.

27- Gider pusulasının hiç düzenlenmemiş sayılması durumuna, belge basımında bildirim görevini yerine getirmeyen matbaa işletmelerine, süresinde YMM tasdik raporunu ibraz etmeyenlere yönelik özel susulsüzlük cezası öngörülmektedir. Son durumda kesilecek ceza 50.000 TL’den az ve 500.000 TL’den fazla olmamak üzere, yararlanılması tasdik raporunun ibrazı şartına bağlanan tutarın %5’i oranında olacaktır.

28- Pişmanlık ve ıslaha ilişkin maddede değişiklik yapılarak mükelleflerin, haklarında yapılmakta olan vergi incelemesi ya da yapılan takdire sevk işlemine ilişkin vergi türünden farklı vergi türü için pişmanlıkla beyanname verebilmesi mümkün hale getirilmektedir.

29- 5.000 TL’yi aşan usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezaları uzlaşma ve tarhiyat öncesi uzlaşma kapsamına alınmış ve VUK’un 376’ncı maddesindeki indirimden yararlanma imkanı getirilmiştir.

30- Çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmalarına aykırı olarak vergilendirilen veya vergilendirileceğine dair kuvvetli emareler olan mükelleflerin anlaşmaların “karşılıklı anlaşma usulü” hükümlerine göre Gelir İdaresi Başkanlığına başvurabilmesi imkanı getirilip bu başvuruya ilişkin süre, usul, başvurucunun dava açma hakkına ilişkin düzenlemeler yapılmaktadır.

31- VUK’un geçici 30. maddesinde düzenlenen yeni makine ve teçhizat için Maliye tarafından belirlenen faydalı ömür süresinin yarısı (dolayısıyla amortisman oranının iki katı) dikkate alınarak uygulanması imkanı 31.12.2023 tarihine kadar uzatılmıştır.

32- Yatırım izleme ve koordinasyon başkanlıkları, Damga Vergisi Kanunu uygulamasmda resmi daire kapsamma alınmaktadır. Böylece bu başkanlıkların imzaladığı kağıtların damga vergisi karşı tarafça ödenecektir.

33- Sermaye Piyasası Kanununun 31/B maddesi kapsammda teminat yoneticisinin taraf oldukları dahil olmak üzere sermaye piyasası araçlarının ihracına konu teminatlara ilişkin olarak düzenlenen makbuz ve kağıtlar ile genel ve özel bütçeli idarelere, il özel idarelerine, yatırım izleme ve koordinasyon başkanlıklarına, belediyelere ve köylere yapılacak bağışlara ilişkin olarak ilgili idare ile bağışlayanlar arasında düzenlenen kağıtlar damga vergisinden istisna edilmiştir.

34- Tütün mamülleri ile otomotillerdeki ÖTV oranında Cumhurbaşkanına tanınan yetki artırılarak ÖTV oranını 3 katına kadar artırma yetkisi verilmektedir.

35- Traktörler, ATV (her türlü arazide kullanılan araç) ve UTV (çok amaçlı hizmet aracı) ile motorlu karavanlar ÖTV Kanunu’na ekli II sayılı listeye eklenmiştir. Pandemi döneminde talebi artan karavanlara %45 oranında ÖTV getirilmesi dikkat çekici.

36- Varlık yönetim şirketlerine kuruldukları takvim yılı ve bunu izleyen beş yıl süresince uygulanan damga vergisi, harç ve KKDF istisnası sürekli hale getirilmekte, diğer taraftan söz konusu şirketlere tanınan banka ve sigorta muameleleri vergisine ilişkin istisna kaldırılmaktadır.

37- Kurumların nakit sermaye artırması halinde uygulanan %50 olarak uygulanan indirim oranı, sermaye ödemesinin yurtdışından getirilen nakitle karşılanması halinde %75 olarak uygulanacaktır.

38- Yatırım teşvik belgesi bazında yatırım harcamasına yatırıma katkı oranının uygulanmasıyla belirlenen tutarın % 10’luk kısmı, kurumlar vergisi beyannamesinin verilmesi gereken ayı takip eden ikinci ayın sonuna kadar talep edilmesi şartıyla, özel tüketim vergisi ve katma deger vergisi hariç olmak üzere tahakkuk etmiş diğer vergi borçlarından terkin edilmek suretiyle kullanılabilecektir.

Bu düzenleme ile yapılan yatırım harcamaları nedeniyle hak kazanılan yatırıma katkı tutarlarının mükellefe geri dönüşünün hızlandırılması sağlanacaktır. Ancak düzenleme, mevcut veya yeni teşvik belgeleri kapsamında 1.1.2022 tarihinden itibaren yapılacak yatırım harcamalarına uygulanacaktır.

Torba yasa ile getirilen düzenlemeler genellikle mükelleflerin lehine, uyuşmazlığa neden olan bir çok konuyu sonlandıracak nitelikte olması nedeniyle olumlu gözükmektedir. Diğer taraftan getirilen istisnalar ile cezalara ilişkin olarak halihazırda yaşanan tartışmalarda İdarenin görüşlerinin haklı olduğuna dair ifadeler (gerekçeler) yanlış ve adaletsizdir. Bu gerekçelerin aynen kabul edilmesi halinde mevcut uyuşmazlıkların mükellefler aleyhine sonuçlanması beklenir. Ancak olması gereken yorum, bu düzenlemeler öncesinde olmayan veya tartışmalı olan hükümlere göre yapılan tarhiyatların ve kesilen cezaların haksız olduğudur. Zira kanun koyucu getireceği yeni düzenlemelerle daha önce olmayan bir cezayı ihdas etmekte veya vergilendirilip vergilendirilmeyeceği ya da nasıl vergilendireleceği net olmayan bir kazanç ve istisna türünü tanımlamaktadır. Sözlerimi, her ne kadar Anayasa uyarınca milletvekilleri tarafından Meclise sunulsa da, Teklifin ve gerekçelerin İdare tarafından kaleme alındığına vurgu yaparak noktalıyorum.

Sözün özü: Her amel, sahibinin niyetine göre değerlendirilir.


Kaynak: Dr. Numan Emre ERGİN, Avukat, YMM, E. Hesap Uzmanı. İçerik, Sayın Numan Emre ERGİN’in Dunya.com’daki Perspektif isimi köşesinden Yazarın ve Dunya.com’un sahibi olan şirketin özel izni ile yayınlanmıştır. Yazının tüm hakları ve sorumluluğu yazara ve Dunya.com’a aittir.
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


YAZARIN DİĞER YAZILARI

Şirket birleşme ve satın almalarında damga vergisi (20.09.2021)

Yeniden değerlemede mükellefin hakkı kısıtlanıyor mu? (14.09.2021)

Emlak vergisinde dava açma için yarın (7 Eylül) son gün! (6.9.2021)

Matrah artırımında Maliye’den mükellefe oran çelmesi (31.8.2021)

Yangın, sel ve vergi (23.08.2021)

Uluslararası vergilendirmede kartlar yeniden dağıtılıyor (02.08.2021)

Maliye gerçek (gizli) ortakların peşinde (26.07.2021)

Aftan yararlanma zımnen kabul müdür? (12.07.2021)

Kentsel dönüşümde tapu harcı bilmecesine son! (06.07.2021)

Karşı vekalet ücreti BSMV’ye tabi midir? (21.06.2021)

Matrah artıran mükellefler dokunulmaz mı? (14.06.2021)

Finansman gider kısıtlamasında son durum ve sorunlar (31.05.2021)

Af, yeniden! (24.05.2021)

Evde ürettiği malları internetten satanlara vergi muafiyeti (17.05.2021)

Çek ibraz ve alkol yasağı, MASAK’ın kripto düzenlemesi ile sosyal ağ temsilcisi (03.05.2021)

Özel iletişim vergisi gider yazılabilir mi? (26.04.2021)

Merkez Bankası’nın kripto düzenlemesi: Yassak hemşerim! (19.04.2021)

Avukatların KDV ile imtihanı (12.04.2021)

Maliye ölümü gösterdi, sıtmaya razı etti (05.04.2021)

Finansman gider kısıtlamasında detaylar netleşiyor, ama…(01.04.2021)

Hukuk ve ekonomi reformu paketlerinde vergi (22.03.2021)

Beyaz yakalılar: Gelir vergisi beyannamesini unutmayın! (15.03.2021)

Kar Dağıtmama Stopajı (08.03.2021)

Tevkif edin şu KaDeVe’yi! (01.03.2021)

İzaha davete özel esaslara alma yetkisi (23.02.2021)

Sosyal medya fenomenlerinin ve Youtuberların vergilendirilmesi (15.02.2021)

İnşaat sektörüne ve yabancı kaynak kullananlara vergi sürprizi (08.02.2021)

İletişime bindirim, kentsel dönüşüme indirim (01.02.2021)

Sorularla Değerli Konut Vergisi (28.01.2021)

Matrah artırımı taksitleri ödenmezse vergi dokunulmazlığı kalkar mı? (12.01.2021)

Sermaye kaybı ve borca batıklığa ilişkin yeni düzenlemeler (04.01.2021)

Pandemi, gelir dağılımındaki bozulma ve dayanışma vergisi (28.12.2020)

Asgari ücretin vergiden istisna edilmesi çözüm mü? (21.12.2020)

Hukukçular hukuk reformuna inanıyor mu? (15.12.2020)

Vergide uzlaşma müessesi ve yapılandırmadaki uzlaşma haksızlığı (10.12.2020)

İştirak tasfiye zararının vergisel sonuçları nedir? (7.12.2020)

Tasfiye payı nedir? Nasıl vergilendirilir? (30.11.2020)

Devlet mükellefe faiz öder mi? (23.11.2020)

10 soruda 7256 Sayılı Kanun kapsamında yapılandırma (18.11.2020)

Fabrika ayarlarına dönüş: Ekonomik ve hukuki reform, acı reçete (16.11.2020)

Sosyal medya şirketlerine kesilen cezalar ve vergi (09.11.2020)

Hisse geri alımlarının vergilendirilmesine ilişkin tartışmalar ve önerimiz (07.11.2020)

Şirketin kendi hisselerini geri satın alması kâr dağıtımı mıdır? (2) (27.10.2020)

Şirketin kendi hisselerini geri satın alması kâr dağıtımı mıdır? (1) (26.10.2020)

Torba yasa Meclis’te, yapılandırma nerede? (19.10.2020)

Yatırımcının yeni kamburu: Ek mali yükümlülük (12.10.2020)

Taşınmaz kirası mı, işletme hakkı kirası mı? (6.10.2020)

Zaman aşımına uğrayan kâr paylarının vergilendirilmesinde mükerrerlik var mı? (28.09.2020)

Online reklam hizmetlerinde stopaj bilmecesi (22.09.2020)

Hukuk belirsizlik kaldırmaz (16.09.2020)

Maliye, yurt dışında parası olanların peşinde, ya gurbetçiler? (14.09.2020)

Vergiye uyumlu mükellefler cezalandırılıyor mu? (07.09.2020)

Binek otomobilde ÖTV artışı, özel okul ücretlerinde KDV indirimi (02.09.2020)

Transfer fiyatlandırması raporlamasında yeni dönem (31.08.2020)

KDV ve iş yeri kira stopaj oranı indiriminde son durum (27.08.2020)

İkinci el motorlu taşıt satışında yeni dönem (24.08.2020)

Maliyeden bayram hediyesi: KDV ve stopaj indirimi, ama kime? (21.08.2020)

Ar-Ge teşviğinde vergi indirimi kısıtlanıyor mu (17.08.2020)

Spor kulüplerinin yeni sporcu sözleşmelerindeki vergisel riski  (10.08.2020)

Uçtu uçtu altın uçtu! Ya vergisi? (07.08.2020)

Anayasa Mahkemesi’nin VTR kararı (30.7.2020)

Erken seçim, aday tartışmaları ve cumhurbaşkanı seçimindeki Anayasal boşluk
(27.7.2020)

Yurt dışındaki taşınmaz ve iştirak satışları vergiden istisna mı? (25.7.2020)

Gayrimenkul ve iştirak satış kazancı istisnası – 3 (22.7.2020)

Gayrimenkul ve iştirak satış kazancı istisnası – 2 (17.7.2020)

Mali yapıyı güçlendirmede vergisel bir teşvik: gayrimenkul ve iştirak satış kazancı istisnası (16.7.2020)

Sezonluk ev kiralayanlar: Vergi sürpriziyle karşılaşmayın! (13.7.2020)

Pandemi, maliye politikası ve vergi barışı

Şirket kuruluşunda sicilde imza zorunluluğu değiştirilmelidir.

Köprüden önce son çıkış: Varlık Barışı

Kamu özel iş birliğine şeffaf bir alternatif: Altyapı Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı

Gayrimenkul yatırımında avantajlı bir yöntem: Gayrimenkul Yatırım Fonu

Gayrimenkulde rant vergisi

Gayrimenkul piyasası hareketleniyor ama vergiye dikkat!

KVKK kararlarının yargı denetimi

Kişisel verilerin korunması ve ateş ölçümü

İnternetten otomobil satanların dikkatine

Makam aracı sadece özel sektörde mi ücrettir?

Makam aracı ücret midir?

Şirket araçlarına vergi ayarı

ABD’nin dijital hizmet vergisi misillemesi ve Türkiye

Sanat ve icat vergisi

Altın: Elma dersem çık, armut dersem çıkma!

]]>
https://www.muhasebenews.com/vergi-paketinde-neler-var/feed/ 0
Sıkça sorulmayan sorular https://www.muhasebenews.com/sikca-sorulmayan-sorular/ https://www.muhasebenews.com/sikca-sorulmayan-sorular/#respond Fri, 30 Apr 2021 01:00:58 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=108495

Dr. Hakan ÇINAR
Akademisyen
hakan.cinar@mentorgumruk.com.tr


Kendisini soru bombardımanına tutmanın çok da adil olmayacağını düşünsem de, yakından tanıdığım bir isim olduğu için Sayın Bakan Mehmet Muş’un tecrübelerinin her bir başlık için yeterli olduğunu biliyorum ve kendisine yeni görevinde başarılar diliyorum. Öte yandan biz dış ticaretin her noktasında olan Dışyönder üyelerince oluşturduğumuz küçük bir anket ile dış ticaretin bugünü ve geleceğine dair oluşturduğumuz soru setimizden birkaçını da bu yazımla Bakan’ımıza yönelteyim istedim. Sahanın ve piyasanın nabzını tutarak dış ticarete yön vermek misyonumuza da eminim pek uygun olacaktır.

Bunlardan bazılarını seçtim içlerinden ve aşağıda sıralamaya çalıştım. Aslında böylece belki de dış ticaret erbaplarının sorunlarının da kısa bir özeti olmuş olacak. Ancak bilinmeli ki bu sadece çok küçük bir kısmı; geride cevap bekleyen pek çok sorumuz, sorunumuz ve önerimiz de yer almakta.

Öncelikle Bakan Mehmet Muş’un ilk demecinde Türkiye’nin ihracatının arttırılmasının önemine vurgu yapmış olması ve tek amacımız 84 milyonun refah seviyesini yükseltmek mesajı elbette sevindirici. Birkaç ay önce yine Dışyönder olarak hazırlamış olduğumuz 55 maddelik öneri dosyamızı bir ziyaretimiz esnasında Bakan Muş’a da bizzat takdim etmiştik. Bu da aslında kendisinin konulara aşina olduğu anlamına geliyor. Ha bu arada Sayın Bakanın benden eleştiri duymaya alışkın olduğunu da belirtmeliyim.

Sorularımızın ilki, mevcutta devam eden ve hammaddelerin üzerine de önemli yük bindiren ek vergiler konusu. Piyasadaki hammadde sıkıntısının devam etmesi ve aşırı fiyatlanma konusunda yeni dönemde ne olacağı sorusu iş dünyasında merak konusu. Bir yandan fiyatlar zaten yüksek iken diğer yandan vergilerin de getirdiği yük üretimi ve elbette ihracatı zora sokmakta. Öyle sanıldığı gibi herkes de Dahilde İşleme Belgesi kullanmıyor ülkede. 20 Nisan tarihli Resmi Gazete ile bazı ürünlerin ilave gümrük vergilerinde indirime gidilmiş olması elbette sevindirici, ancak bunun yeterli olmadığı ve olmayacağı kesin. Yine buna bağlı olarak, geçmişteki ilave gümrük vergileri için Haziran başına kadar menşe belgesi getirilmesi gerekiyor. Ancak geçmişe yönelik bazı ülkelerden bunun temin edilmesi imkansız. Geçmişe bir sünger çekilmesi buradaki beklentiyi oluşturuyor.

Bir diğer soru, güncel kripto paralara dair. Kripto paralarla veya varlıklarla ödeme yapılabilse, ticaret hacminin gelişmesine katkı sağlanır mıydı ve bu konuda bir düzenleme düşünülecek mi? Ticarete vizyon katmak için güzel bir nokta ve konunun üzerine regülasyonları da düzenleyerek cesaret ile gidilmesini bekliyor ve umuyoruz. Diğer sorularımızı da maddeler halinde sıralayayım.

– İhracat işlemlerinde ki liman ve lojistik maliyetleri düşürmek için ne gibi tedbirler alınabilir?

– Mevcut tercüme Gümrük Kanunu yerine, milli Gümrük Kanunu tasarısı tartışılabilir mi?

– Pandemi dönemi ile Dahilde İşleme İzin belgelerinde süre uzatımları konu olabilir mi?

– Serbest dolaşıma giriş işlemlerinde uygulanan KKDF’nin kaldırılması veya belli bir süre askıya alınması halinde ülke ekonomimize olası etkileri üzerinde Sayın Bakanımız nasıl bir düşünceye sahiptir.

– Bölge müdürlüğüne itiraz edilmesinden sonra, reddedilen işlemlerde, direkt mahkeme yerine, avukatlarda olduğu gibi arabuluculuk gibi bir müesseseyi ihdas etmeyi düşünülür mü?

– Dijital dünyada uzlaşmalar da e-uzlaşmaya çevrilemez mi? Mahkemeler bile artık bu şekilde hareket edebiliyorlar.

– Gümrük Kanunu 235/5 ve asıl sorumlulara getirilen ağır yük ve iştirak konusunun ele alınması düşünülebilir mi?

– YYS sahibi özellikle ihracat yapanlara baremde koyarak 50-100 milyon üzeri gibi firmaların zaman zaman düştükleri 234 madde ki cezaların Genel Yönetim kapsamındaki kamu idarelerine uygulanan 234/ 4 deki gibi 241/1 usulsüzlük cezası uygulanması yönünde çalışma yapılması ve kanun da değişiklik yapılabilmesi konusu hakkında nasıl bir düşünce olabilir?

Eminim bazı okurlarımız için bu sorular biraz teknik gelmiştir, ancak emin olun başta da söylediğim gibi hepsi sahada yer alan; ithalat müdürleri, ihracat müdürleri, gümrük müşavirleri, lojistikçiler hatta İhracatçı Birliği başkanlığı yapmış kişilerden gelmekte. Bir soru da benden gelsin, daha doğrusu hatırlatma. E-ihracat artık önlenemez bir yükselişte ki, bu ülkemiz açısından sevindirici. Ancak buradaki uygulamaların ve mevzuatların çok hızlı bir şekilde günümüze adapte edilmesi ve çok daha pratik uygulamalara bir an önce yönelmemiz gerekiyor. Yani tren kaçmadan, bu konudaki aksiyon planlarını merak ediyorum doğrusu. E-Ticaret Bakanlığı’nı kuran ilk ülke olmayı da önermiştim beni takip edenler bilir. Konunun önemini bir kez daha vurgulamamızın yararlı olacağını düşündüm.

Bunlar ülke dış ticaretimizin ve ihracatımızın geleceği için sorulması gereken sorulardan sadece birkaçı. Sayın Bakan’ın bu kapsamda ticaretin kolaylaştırılması ile ilgili oluşturulan komitenin çalışmalarını da gözden geçireceğini umuyorum. Zira bu kavramın sözde değil uygulamada yansımalarını bekler durumdayız. Örneğin fikrimize başvurulsa idi, yurtdışı lojistik merkezler konusunda çok daha sağlıklı adımlar atılması konusunda katkı sağlayabilirdik. Tabi hiçbir şey için de geç değil.

Sık sorulan soruları sormak kolay, marifet sık sorulamayan soruları yöneltmekte dedim, öyle de yaptım. Şimdi sorularımıza cevap bekleme zamanı.


Kaynak: İşbu içerik, Sayın Dr. Hakan ÇINAR’ın özel izni ile yayınlanmıştır. Yazının tüm hakları ve sorumluluğu yazara aittir.
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


YAZARIN DİĞER YAZILARI

Üretimi sevsek mi?

Dış ticaretin yönü

Globalizmden glokalizme

Suez

Yurtdışı Lojistik Merkezler

Ayşe teyze e-ihracata da başladı

İhracatçının çilesi bitmez

Tedarik edebilsek satacağız

Hangi ambargo daha iyi?

Hoş bulduk Avrupa Birliği

Kime gelişmiş ülke denir?

Aynı yollardan gidip farklı sonuçlar beklenir mi?

Aldık mı mesajı?

Harika bir yılı geride bırakırken…

Esnaf deyip geçmeyin

Anneme perakendeci olduğumu söylemeyin o beni halen mutlu bir insan sanıyor…

Menşede takıldık

İzmir’de deniz göründü

Böyle kapanmaz

Ya dışındasındır çemberin ya da içinde yer alacaksın

]]>
https://www.muhasebenews.com/sikca-sorulmayan-sorular/feed/ 0
İmar Barışı kapsamında asma katlı ofisin dubleks konut vasfına dönüştürülmesi işleminde BSMV ve KKDF uygulaması https://www.muhasebenews.com/imar-barisi-kapsaminda-asma-katli-ofisin-dubleks-konut-vasfina-donusturulmesi-isleminde-bsmv-ve-kkdf-uygulamasi/ https://www.muhasebenews.com/imar-barisi-kapsaminda-asma-katli-ofisin-dubleks-konut-vasfina-donusturulmesi-isleminde-bsmv-ve-kkdf-uygulamasi/#respond Tue, 27 Oct 2020 06:52:56 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=95082 T.C. 

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü

Sayı  : 90792880-180[2019/17]-E.465179                                                                                                                                                      23.12.2019

Konu : İmar Barışı kapsamında asma katlı ofisin dubleks konut vasfına dönüştürülmesi işleminde BSMV ve KKDF uygulaması…

İlgide kayıtlı özelge talep formunuz ve eklerinin incelenmesinden;

– Tapu kayıtlarında niteliği “asma katlı ofis” olan … ili … ilçesindeki taşınmazı almak için … Bankasından 5/6/2018 tarihinde … no.lu “işyeri kredisi” kullandığınız,

– 6/6/2018 tarihinde … Noterliğinde söz konusu taşınmazı konut olarak kullanacağınıza dair kabul, beyan ve taahhütte bulunduğunuz ve elektrik, su gibi abonelikleri konut üzerinden çıkarttığınız,

– 7143 sayılı Vergi ve Diğer Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanunun 16 ncı maddesiyle 3194 sayılı İmar Kanununa eklenen geçici 16 ncı madde kapsamında “imar barışı” imkanından yararlanarak 16/1/2019 tarihinde taşınmazının cinsini “asma katlı ofis”ten, “dubleks konut”a dönüştürdüğünüz,

– 17/1/2019 tarihinde konut cinsinde olan tapunuzla birlikte … bankasına, konut kredilerinde banka ve sigorta muameleleri vergisi (BSMV) ve kaynak kullanımını destekleme fonu (KKDF) istisnasının uygulanması ve tapu tarihinden itibaren söz konusu vergilere yönelik istisna uygulanarak kredi geri ödeme planının revize edilmesi talebiyle başvuruda bulunduğunuz; banka tarafından konuya ilişkin Başkanlığımız görüşüne istinaden işlem yapılabileceğinin tarafınıza bildirildiği,

– Bu nedenle, tapuda yapılan cins değişikliği uyarınca BSMV ve KKDF istisnaları uygulanıp uygulanmayacağı,

hususlarında görüş talep edildiği anlaşılmaktadır.

BANKA VE SİGORTA MUAMELELERİ VERGİSİ YÖNÜNDEN

6802 sayılı Gider Vergileri Kanununun 28 inci maddesinin birinci fıkrasında, banka ve sigorta şirketlerinin 10/6/1985 tarihli ve 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanununa göre yaptıkları işlemler hariç olmak üzere, her ne şekilde olursa olsun yapmış oldukları bütün muameleler dolayısıyla kendi lehlerine, her ne nam ile olursa olsun nakden veya hesaben aldıkları paraların BSMV’ye tabi olduğu hükmü, mükellefi belirleyen 30 uncu maddesinde ise BSMV’yi banka ve bankerlerle sigorta şirketlerinin ödeyeceği hükmü yer almaktadır.

Aynı Kanunun 29 uncu maddesinin (y) bendi ile, “İpotek finansmanı kuruluşlarının, konut finansmanı kuruluşlarının ve konut finansmanı fonlarının, 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun 38/A maddesinin birinci fıkrasında tanımlanan konut finansmanı kapsamında yaptıkları tüm işlemler dolayısıyla lehe alınan paralar” BSMV’den istisna tutulmuştur.

Öte yandan, 2499 sayılı Kanun, 30/12/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun 139 uncu maddesiyle yürürlükten kaldırılmış olup; aynı madde uyarınca, 2499 sayılı Kanun hükümlerine yapılan atıflar, 6362 sayılı Kanunun ilgili hükümlerine  yapılmış sayılmaktadır.

Bu kapsamda, mülga 2499 sayılı Kanunun 38/A maddesinde tanımlanan konut finansmanı, 6362 sayılı Kanunun 57 nci maddesinin birinci fıkrasında, “Konut finansmanı, konut edinmeleri amacıyla tüketicilere kredi kullandırılması, konutların finansal kiralama yoluyla tüketicilere kiralanması, sahip oldukları konutların teminatı altında tüketicilere kredi kullandırılması ve bu kredilerin yeniden finansmanı amacıyla kredi kullandırılmasıdır. Konut finansmanı kuruluşları, konut finansmanı fonları ve ipotek finansmanı kuruluşlarının bu kredilere ve alacaklara dayalı veya bunların teminatı altındaki işlemleri de bu kapsamdadır.” şeklinde tanımlanmıştır.

Bu hükümlere göre, 6362 sayılı Kanunun 57 nci maddesinin birinci fıkrasında tanımlanan konut finansmanı kapsamında, konut finansmanı kuruluşlarının yaptıkları tüm işlemler dolayısıyla lehe aldıkları paralar BSMV’den istisnadır.

Diğer taraftan, tüketicilerin konut edinmeleri amacıyla kullandığı kredilerde BSMV istisnası uygulamasına ilişkin gerekli açıklamalar, 17/4/2007 tarihli ve 26496 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 84 Seri No.lu Gider Vergileri Genel Tebliğinde yapılmıştır.

Buna göre, ticari veya mesleki amaçlarla edinilen bir konuta ilişkin olarak kullandırılan krediler dolayısıyla lehe alınan paralar ile konut teminatlı olarak verilen bir kredinin kısmen veya tamamen mesleki ya da ticari amaçla kullanılması halinde, bu kredi dolayısıyla lehe alınan paralara BSMV istisnası uygulanması mümkün değildir. Dolayısıyla, ilgide kayıtlı özelge talebinize konu olan ve mesken olarak kullanmanıza karşın tapu kayıtlarında “asma katlı ofis” olarak kayıtlı bulunan taşınmazınız konut kapsamında değerlendirilemeyeceğinden, söz konusu taşınmazı satın almak için kullanmış olduğunuz işyeri kredisi nedeniyle ilgili banka tarafından lehe alınan paralara BSMV istisnası uygulanmaması işleminde yasal mevzuata aykırı bir husus bulunmamaktadır.

Ancak, 3194 sayılı İmar Kanununun geçici 16 ncı maddesi kapsamında “imar barışı” imkanından yararlanmak suretiyle cinsini “asma katlı ofis”ten, “dubleks konut”a dönüştürdüğünüzü belirttiğiniz söz konusu taşınmaza yönelik kullanmış olduğunuz “işyeri kredisi”nin türünün ilgili banka tarafından “konut kredisi”ne dönüştürülmesi halinde, yalnızca bu taşınmazın cins değişikliğinin gerçekleştiği 16/1/2019 tarihinden itibaren söz konusu konuttaki tapu hissenize isabet eden kredi nedeniyle bankaca lehe alınan paralara BSMV istisnası uygulanması gerekmektedir.

KAYNAK KULLANIMINI DESTEKLEME FONU YÖNÜNDEN

12/5/1988 tarihli ve 88/12944 sayılı Kararnameye ilişkin KKDF Hakkında Tebliğin 2 nci maddesinde; bankalar ve finansman şirketlerince kullandırılan tüketici kredilerinde (gerçek kişilere ticari amaçla kullanılmamak kaydıyla kullandırılan krediler) % 15 oranında, diğer kredilerde ise % 0 (sıfır) oranında KKDF kesintisi yapılacağı karara bağlanmıştır.

Aynı Tebliğin 3 üncü maddesinin 2 numaralı bendinde, konut ve yapı tasarrufu kredileri ile gerçek kişilere kendi ihtiyaçları için kullandırılan konut inşaat kredileri, fona kesinti yapılmayacak işlemler (istisnalar) arasında sayılmıştır.

Diğer taraftan, bu istisnadan yararlandırılabilecek konutların niteliği Tapu Sicilindeki kayıtlara göre belirlenmekte olup, Tapu Sicilinde konut olarak belirtilmeyen gayrimenkullerin alımı için kullanılan kredilerin KKDF istisnasından yararlandırılması mümkün değildir.

Ancak, 3194 sayılı İmar Kanununun geçici 16 ncı maddesi kapsamında “imar barışı” imkanından yararlanmak suretiyle cinsini “asma katlı ofis”ten, “dubleks konut”a dönüştürdüğünüzü belirttiğiniz söz konusu taşınmaza yönelik kullanmış olduğunuz “işyeri kredisi”nin türünün ilgili banka tarafından “konut kredisi”ne dönüştürülmesi halinde, yalnızca bu taşınmazın cins değişikliğinin gerçekleştiği 16/1/2019 tarihinden itibaren söz konusu konuttaki tapu hissenize isabet eden kredi üzerinden anılan Tebliğin 3 üncü maddesinin 2 nci bendi kapsamında KKDF kesintisi yapılmaması gerekmektedir.


Kaynak: GİB
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/imar-barisi-kapsaminda-asma-katli-ofisin-dubleks-konut-vasfina-donusturulmesi-isleminde-bsmv-ve-kkdf-uygulamasi/feed/ 0
İthalat esnasında ödenen KKDF malın maliyetine eklenir mi? https://www.muhasebenews.com/ithalat-esnasinda-odenen-kkdf-malin-maliyetine-eklenir-mi/ https://www.muhasebenews.com/ithalat-esnasinda-odenen-kkdf-malin-maliyetine-eklenir-mi/#respond Sat, 04 Jan 2020 08:30:37 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=74895 İthalatta ödenen KKDF, malın maliyetine eklenebilir mi?

Evet

 


Kaynak: İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/ithalat-esnasinda-odenen-kkdf-malin-maliyetine-eklenir-mi/feed/ 0