kişiye – Muhasebe News https://www.muhasebenews.com Muhasebe News Thu, 22 Feb 2024 16:05:05 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.3.3 Vergi mükellefi olmayan bir kişiye yaptırılan çeviri için KDV hesaplanacak mı? https://www.muhasebenews.com/vergi-mukellefi-olmayan-bir-kisiye-yaptirilan-ceviri-icin-kdv-hesaplanacak-mi/ https://www.muhasebenews.com/vergi-mukellefi-olmayan-bir-kisiye-yaptirilan-ceviri-icin-kdv-hesaplanacak-mi/#respond Thu, 22 Feb 2024 16:05:05 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=149339 Yayınevi olan bir limited şirket, vergi mükellefi olmayan bir kişiye çeviri yaptırıp ödemesini yapıyor. Gider pusulası mı düzenleyecek? Dekont yeterli mi? Stopaj oranı kaç olacak. KDV2 beyanı verecek mi?

Telif ödemesi Bankadan yapılması halinde, Bankadan alınacak “e-dekont” Gider pusulası yerine geçer Dekont da para ödenen kişinin TC numarası olacak GV stopajı % 17 (2) no.lu KDV beyanı yapılacak KDV oranı % 20 olarak hesaplanacaktır.


T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı

Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü

 

Sayı

:

E-64597866-120-4066

01.03.2023

Konu

:

Serbest Meslek Faaliyeti Çerçevesindeki Hizmetin Vergi Mükellefi Olmayan Kişilerden Alınması Durumunda KDV ve GV

 

 

İlgi

:

… tarihli özelge talep formunuz.

 

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzun incelenmesinden, vergi mükellefiyeti bulunmayan ve esnaf muaflığından da yararlanmayan akademisyenler, başka şirket bünyesinde ücretli olarak çalışanlar, kendi başına tasarım işi yapanlar, internet mecralarında takipçileri olan bloggerlar ile telif hakkı sahiplerinden Şirketinizin yılda bir defadan fazla olmamak üzere danışmanlık, eğitim, çevirmenlik gibi serbest meslek faaliyeti çerçevesinde hizmet aldığı belirtilerek bu hizmetlerin 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu kapsamında stopaj ve 3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanunu kapsamında tevkifat uygulamasına konu edilip edilmeyeceği hususlarında Başkanlığımızdan görüş talep edildiği anlaşılmıştır.

I- VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN:

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 227 nci maddesinde, “Bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir.” hükmü yer almakta olup, söz konusu kayıtların ise, esas itibariyle, aynı Kanunun 229 ve müteakip maddelerinde düzenlenen veya Bakanlığımıza verilen yetkiye dayanılarak düzenlenmesi uygun görülen belgelerden biri ile tevsik edilmesi gerekmektedir.

Bu kapsamda, mezkûr Kanunun;

– 236 ncı maddesinde, “Serbest meslek erbabı, mesleki faaliyetlerine ilişkin her türlü tahsilatı için iki nüsha serbest meslek makbuzu tanzim etmek ve bir nüshasını müşteriye vermek, müşteri de bu makbuzu istemek ve almak mecburiyetindedir.”,

– 234 üncü maddesinde, “Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan serbest meslek erbabı ve çiftçiler, bu Kanun kapsamındaki belgeleri düzenleme zorunluluğu bulunmayanlara yaptırdıkları işler veya onlardan satın aldıkları mallar (gerçek usulde vergilendirilmeyen çiftçilerden satın aldıkları mallar hariç) için işi yapana veya malı satana imza ettirecekleri gider pusulası düzenlerler. Vergiden muaf esnaf için düzenlenen gider pusulası, bu kişiler tarafından verilmiş fatura hükmündedir.

Gider pusulası, işin mahiyeti, emtianın cins ve nev’i ile miktar ve bedelini ve iş ücretini ve işi yaptıran ile yapanın veya emtiayı satın alan ile satanın adlariyle soyadlarını (Tüzel kişilerde unvanlarını) ve adreslerini ve tarihi ihtiva eder ve iki nüsha olarak tanzim ve bir nüshası işi yapana veya malı satana tevdi olunur.

Gider pusulaları, seri ve sıra numarası dahilinde teselsül ettirilir.

Gider pusulası, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen gider pusulası hiç düzenlenmemiş sayılır. 

İkinci fıkrada belirtilen bilgileri ihtiva etmeleri kaydıyla;

a) Malın veya hizmetin bedelinin, dördüncü fıkrada belirtilen süre dâhilinde satıcıya; 19/10/2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanununda tanımlanan banka, 20/6/2013 tarihli ve 6493 sayılı Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun kapsamında yetkilendirilmiş ödeme kuruluşları veya 9/5/2013 tarihli ve 6475 sayılı Posta Hizmetleri Kanununa göre kurulan Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketi aracılığıyla ödenmesi halinde, bu kurumlarca düzenlenen belgeler, 

b) 7/11/2013 tarihli ve 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında satın alınan malların gider pusulası düzenlemek zorunda olanlara iade edilmesinde, 6502 sayılı Kanun uyarınca iade edilecek tutarların,(a) bendinde yer alan kurumlar aracılığıyla iadesinde bu kurumlarca düzenlenen belgeler, 

c) Bu Kanuna göre belge düzenleme zorunluluğu bulunmayan kamu kurum ve kuruluşlarının, tabi oldukları ilgili mevzuat dâhilinde, yaptıkları işler veya sattıkları mallar için düzenledikleri belgeler, gider pusulası yerine geçer.

…”

hükümlerine yer verilmiştir.

Buna göre, serbest meslek faaliyetini arızi olarak yapan, üniversitelerdeki akademisyenler, başka şirketlerde ücretli olarak çalışan kişiler, kendi başına tasarım işi yapan kişiler, internet mecralarında takipçileri olan bloggerlar, telif hakkı sahibi olan kişiler vb. kişilerden aldığınız danışmanlık, eğitim, çevirmenlik gibi hizmetlere ilişkin olarak, mezkûr Kanunun 234 üncü maddenin beşinci fıkrası saklı kalmak üzere aynı madde gereğince, Şirketiniz tarafından gider pusulası düzenlenmesi icap etmektedir.

Ancak, bahse konu hizmetlerin serbest meslek faaliyetini devamlılık arz edecek ve mutad meslek halinde yerine getirmeleri nedeniyle serbest meslek erbabı olarak mükellefiyet tesis ettirilmesi gerekenlerden temin edilmesi durumunda, hizmet bedellerinin bunlara ödenmesine ilişkin yasal defter kayıtlarınızın adınıza düzenlenen serbest meslek makbuzu ile tevsik edilmesi gerekmektedir.

II- GELİR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun;

-65 inci maddesinde, “Her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançlar serbest meslek kazancıdır.

Serbest meslek faaliyeti; sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır…” hükmüne,

-66 ncı maddesinde ise “Serbest meslek faaliyetini mutat meslek halinde ifa edenler, serbest meslek erbabıdır. Serbest meslek faaliyetinin yanında meslekten başka bir iş veya görev ile devamlı olarak uğraşılması bu vasfı değiştirmez…” hükmüne,

yer verilmiştir.

Aynı Kanunun “Arızi Kazançlar” başlıklı 82 nci maddesinde, arızi kazançlar sayılmış olup anılan maddenin birinci fıkrasının (4) numaralı bendinde, arızî olarak yapılan serbest meslek faaliyetleri dolayısı ile tahsil edilen hasılatın arızi kazanç olduğu; aynı maddenin ikinci fıkrasında, bir takvim yılında (1), (2), (3) ve (4) numaralı bentlerde yazılı olan kazançlar (henüz başlamamış olan ticarî, ziraî veya meslekî bir faaliyete hiç girişilmemesi ile ihale, artırma ve eksiltmelere iştirak edilmemesi karşılığında elde edilen kazançlar hariç) toplamının (2021 yılı için 43.000 TL, 2022 yılı için 58.000 TL’lik) kısmının gelir vergisinden müstesna olduğu belirtilmiştir.

Anılan Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında tevkifat yapmakla yükümlü olanlar sayılmış olup, aynı fıkranın (2) numaralı bendinde, “Yaptıkları serbest meslek işleri dolayısıyla bu işleri icra edenlere yapılan ödemelerden (Noterlere serbest meslek faaliyetlerinden dolayı yapılan ödemeler hariç);

a) 18’inci madde kapsamına giren serbest meslek işleri dolayısıyla yapılan ödemelerden %17,

b) Diğerlerinden %20 ” oranında vergi tevkifatı yapılacağı hükme bağlanmıştır.

Buna göre, üniversitelerdeki akademisyenler, başka şirketlerde ücretli olarak çalışan kişiler, kendi başına tasarım işi yapan kişiler, internet mecralarında takipçileri olan bloggerlar, telif hakkı sahibi olan kişiler vb. kişilerden alınan danışmanlık, eğitim, çevirmenlik gibi hizmetlerin, ticari bir organizasyon ve sermaye unsuru hâkim olmaksızın şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye ve ihtisasa dayanarak kendi nam ve hesabına yapılması halinde, Gelir Vergisi Kanununun serbest meslek kazancına ilişkin hükümlerine göre gelir vergisine tabi tutulması gerekmektedir.

Serbest meslek kazancının, serbest meslek faaliyetine konu işin devamlılık arz edecek şekilde yapılmaması ve bu işin mutad meslek haline getirilmemesi durumlarında arızi kazanç olarak değerlendirilmesi, faaliyetin devamlılık arz edecek ve mutad meslek halinde yerine getirilmesi halinde ise serbest meslek erbabı olarak mükellefiyet tesis ettirilmesi gerekmektedir. Serbest meslek kazancının devamlı veya arızi nitelikte olmasının tevkifat uygulamasında herhangi bir önemi bulunmamaktadır.

Bu hüküm ve açıklamalara göre, Şirketiniz tarafından, üniversitelerdeki akademisyenler, başka şirketlerde ücretli olarak çalışan kişiler, kendi başına tasarım işi yapan kişiler, internet mecralarında takipçileri olan bloggerlar, telif hakkı sahibi olan kişiler vb. kişilerden alınan danışmanlık, eğitim, çevirmenlik gibi hizmetler karşılığında yapılan ödemeler üzerinden 193 sayılı Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı bendinin (b) alt bendi uyarınca %20 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılması gerekmektedir.

III- KDV KANUNU YÖNÜNDEN:

3065 sayılı KDV Kanununun;

-1/1 inci maddesinde, Türkiye’de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV’ye tabi olduğu,

-4 üncü maddesinde, hizmetin, teslim ve teslim sayılan haller ile mal ithalatı dışında kalan işlemler olduğu, bu işlemlerin bir şeyi yapmak, işlemek, meydana getirmek, imal etmek, onarmak, temizlemek, muhafaza etmek, hazırlamak, değerlendirmek, kiralamak, bir şeyi yapmamayı taahhüt etmek şeklinde gerçekleşebileceği,

-9/1 inci maddesinde, mükellefin Türkiye içinde ikametgahının, işyerinin, kanuni merkezi ve iş merkezinin bulunmaması hallerinde ve gerekli görülen diğer hallerde Hazine ve Maliye Bakanlığının, vergi alacağının emniyet altına alınması amacıyla, vergiye tabi işlemlere taraf olanları verginin ödenmesinden sorumlu tutabileceği

hükme bağlanmıştır.

KDV Genel Uygulama Tebliğinin “Serbest Meslek Faaliyeti Çerçevesinde Yapılan Teslim ve Hizmetler” başlıklı (I/C-2.1.2.2) bölümünde, serbest meslek faaliyetlerini mutat ve sürekli olarak yapanların KDV mükellefiyetinin sadece Gelir Vergisi Kanununun 18 inci maddesi kapsamına giren işlemlerden ibaret olması ve işlemlerinin tamamının aynı Kanunun 94 üncü maddesinde sayılan kişi, kurum ve kuruluşlara yapılması durumunda bu kapsamdaki işlemler için KDV’nin alıcılar tarafından tam tevkifat uygulamasıyla beyanına yönelik usul ve esaslar belirlenmiştir.

Aynı Tebliğin (I/C-2.1.3.1.) bölümünde kısmi tevkifatın mahiyeti ve tevkifat uygulayacak alıcılar, (I/C-2.1.3.2.) bölümünde ise kısmi tevkifat uygulanacak hizmetler açıklanmış olup, Tebliğin;

-“Kısmi Tevkifatın Mahiyeti ve Tevkifat Uygulayacak Alıcılar” başlıklı (I/C-2.1.3.1) bölümünde,

“a) KDV mükellefleri (sadece sorumlu sıfatıyla KDV ödeyenler bu kapsama dahil değildir)

b) Belirlenmiş alıcılar (KDV mükellefi olsun olmasın): 

…”

–  “Etüt, Plan-Proje, Danışmanlık, Denetim ve Benzeri Hizmetler” başlıklı  (I/C-2.1.3.2.2) bölümünde,

“Tebliğin (I/C-2.1.3.1/b) ayırımında sayılanlara karşı ifa edilen etüt, plan-proje, danışmanlık, denetim ve benzeri hizmetlerde alıcılar tarafından (9/10) oranında KDV tevkifatı uygulanır.”

-“Diğer Hizmetler” başlıklı (I/C-2.1.3.2.13) bölümünde,

“KDV mükellefleri tarafından, 5018 sayılı Kanuna ekli cetveller kapsamındaki idare, kurum ve kuruluşlar, kanunla veya Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle kurulan kamu kurum ve kuruluşları, döner sermayeli kuruluşlar, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, bankalar, sigorta, reasürans ve emeklilik şirketleri, kanunla kurulan veya tüzel kişiliği haiz emekli ve yardım sandıkları ile kalkınma ajanslarına ifa edilen ve Tebliğde özel olarak belirlenmeyen diğer bütün hizmet ifalarında (sağlık hizmet sunucuları tarafından verilen ve faturası Sosyal Güvenlik Kurumuna düzenlenen sağlık hizmetleri hariç) söz konusu alıcılar tarafından (5/10) oranında KDV tevkifatı uygulanır. “

açıklamalarına yer verilmiştir.

Buna göre, arızi olarak serbest meslek faaliyetinde bulunanlar tarafından Şirketinize sunulan hizmetler KDV’nin konusuna girmeyecektir.

Öte yandan, danışmanlık, eğitim, çevirmenlik gibi serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan hizmetler bu faaliyetleri mutat ve sürekli olarak yapanlar tarafından Şirketinize sunulur ise bu hizmetler KDV’ye tabi olmakla beraber, bahse konu işlemler 193 sayılı Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı bendinin (b) alt bendi kapsamında olduğundan Şirketiniz tarafından tam tevkifat uygulanması mümkün bulunmamaktadır. Ayrıca Şirketiniz KDV Genel Uygulama Tebliğinin (I/C-2.1.3.1/a) ayrımında yer aldığından ve Tebliğin (I/C-2.1.3.2.13) bölümü kapsamındaki kurum ve kuruluşlar arasında yer almadığından Şirketinize karşı ifa edilen danışmanlık, eğitim, çevirmenlik gibi hizmet ifalarında kısmi tevkifat uygulanmayacaktır.


Kaynak: İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/vergi-mukellefi-olmayan-bir-kisiye-yaptirilan-ceviri-icin-kdv-hesaplanacak-mi/feed/ 0
İptal süresi geçtikten sonra e-Arşiv Fatura iptal edilemez https://www.muhasebenews.com/iptal-suresi-gectikten-sonra-e-arsiv-fatura-iptal-edilemez/ https://www.muhasebenews.com/iptal-suresi-gectikten-sonra-e-arsiv-fatura-iptal-edilemez/#respond Sun, 10 Dec 2023 19:31:21 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=148028 E-Fatura mükellefiyiz, e-Fatura mükellefi olmayan kişiye e-Arşiv fatura düzenledik fakat 15 gün sonra iptalini istedi. Muhasebe programından iptal edebiliyoruz, bununda 7 günlük süresi var mı?

İptal süresi geçtikten sonra e-Arşiv Fatura iptal edilemez. Alıcı malı iade etmek ister ise gider pusulası düzenlenerek geri alınması gerekir. 

 

 


Kaynak: İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/iptal-suresi-gectikten-sonra-e-arsiv-fatura-iptal-edilemez/feed/ 0
Vergi mükellefi olmayan kişi 5 yıl geçtikten sonra sattığı arsa için gelir vergisi beyannamesi vermeyecektir https://www.muhasebenews.com/vergi-mukellefi-olmayan-kisi-5-yil-gectikten-sonra-sattigi-arsa-icin-gelir-vergisi-beyannamesi-vermeyecektir/ https://www.muhasebenews.com/vergi-mukellefi-olmayan-kisi-5-yil-gectikten-sonra-sattigi-arsa-icin-gelir-vergisi-beyannamesi-vermeyecektir/#respond Thu, 23 Feb 2023 06:16:56 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=139033 Vergi mükellefi olmayan kişiye ait 2014 yılında alınan arsa satılacaktır. Satışından doğan herhangi bir vergi var mıdır?

Satılan gayrimenkul 5 yıldan fazla elde tutulduğu içim satış ile alış arasındaki fark için vergi hesaplanmaz. Beyanname verilmez.

DİĞER KAZANÇ VE İRATLAR

Gelir Vergisi Kanunu’ndaki gelir unsurlarından biri olan diğer kazanç ve iratlar; belirli kaynaklara bağlanması mümkün olmayan, belirli dönemlerde (periyodik olarak) meydana gelmeyen, devamlı değil arızi olan ve çoğu zaman bir teșebbüs sonucu olmaksızın, kișilerin bazı mal varlıklarında kendiliğinden meydana gelen kazanç ve iratlardır.

Diğer kazanç ve iratlar;

  • Değer artıșı kazançları, 
  • Arızi kazançlar,

olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.


DEĞER ARTIȘI KAZANÇLARI

KAPSAMI

Gelir Vergisi Kanunu’nun Mükerrer 80 inci maddesine göre așağıda sayılan mal ve hakların elden çıkarılmasından doğan kazançlar değer artıșı kazançları olarak vergilendirilir.

  1. İvazsız olarak iktisap edilenler ile tam mükellef kurumlara ait olan ve iki yıldan fazla süreyle elde tutulan hisse senetleri hariç, menkul kıymetlerin veya diğer sermaye piyasası araçlarının elden çıkarılmasından sağlanan kazançlar.
  2. 70 inci maddenin birinci fıkrasının (5) numaralı bendinde yazılı hakların (ihtira beratları hariç) elden çıkarılmasından doğan kazançlar.
  3. Telif haklarının ve ihtira beratlarının müellifleri, mucitleri ve bunların kanuni mirasçıları dıșında kalan kimseler tarafından elden çıkarılmasından doğan kazançlar.
  4. Ortaklık haklarının veya hisselerinin elden çıkarılmasından doğan kazançlar.
  5. Faaliyeti durdurulan bir ișletmenin kısmen veya tamamen elden çıkarılmasından doğan kazançlar.
  6. İktisap șekli ne olursa olsun (ivazsız olarak iktisap edilenler hariç) 70 inci maddenin birinci fıkrasının (1), (2), (4) ve (7) numaralı bentlerinde yazılı mal (gerçek usulde vergiye tabi çiftçilerin zirai istihsalde kullandıkları gayrimenkuller dahil) ve hakların, iktisap tarihinden bașlayarak beș yıl içinde elden çıkarılmasından doğan kazançlar (Kooperatiflerin ortaklarına bu sıfatları dolayısıyla tahsis ettikleri gayrimenkulleri tahsis tarihinde ortak tarafından satın alınmıș sayılır.).

Elden çıkarma; yukarıda yazılı mal ve hakların satılması, bir ivaz karșılığında devir ve temliki, trampa edilmesi, takası, kamulaștırılması, devletleștirilmesi, ticaret șirketlerine sermaye olarak konulmasını ifade etmektedir.

Faaliyetine devam eden ticari bir ișletmenin kısmen veya tamamen satılmasından veya ticari ișletmeye dahil amotismana tabi iktisadi kıymetlerle yukarıda belirtilen hakların elden çıkarılmasından doğan kazançlar ticari kazanç sayılmakta ve bunlara ticari kazanç hakkındaki hükümler uygulanmaktadır.

-İktisap Şekli Ne Olursa Olsun (İvazsız Olarak İktisap Edilenler Hariç) 70 inci Maddenin Birinci Fıkrasının (1), (2), (4) ve (7) Numaralı Bentlerinde Yazılı Mal ve Hakların, İktisap Tarihinden Bașlayarak Beș Yıl İçinde Elden Çıkarılmasından Doğan Kazançlar

Gelir Vergisi Kanunu’nun 70 inci maddesinin birinci fıkrasının 1, 2, 4 ve 7 numaralı bentlerinde yazılı mal ve haklar așağıdaki gibidir:

  • Arazi, bina, maden suları, menba suları, madenler, taș ocakları, kum ve çakıl istihsal yerleri, tuğla ve kiremit harmanları, tuzlalar ve bunların mütemmim cüzileri ve teferruatı,
  • Voli mahalleri ve dalyanlar,
  • Gayrimenkul olarak tescil edilen haklar,
  • Gemi ve gemi payları ile bilumum motorlu tahmil ve tahliye vasıtaları.
    Karșılıksız edinilenler dıșında, yukarıda sayılan mal ve hakların iktisap tarihinden bașlayarak beș yıl içinde elden çıkarılmasından doğan kazançlar değer artıșı kazancı olarak vergilendirilmektedir.

Gerçek kișilerin bir bedel karșılığı edindikleri gayrimenkullerin (konut, arsa, vb.) iktisap tarihinden bașlayarak beș yıl içinde elden çıkarılması halinde, elde edilen kazanç gelir vergisine tabidir.

Örnek 4: Mükellef (E), 10.12.2018 tarihinde 300.000 TL’ye satın almıș olduğu gayrimenkulü 15.07.2019 tarihinde 400.000 TL’ye satmıștır. Buna göre mükellef, söz konusu gayrimenkulü alıș tarihinden itibaren beș tam yıl geçmeden satmıș olduğundan, elde ettiği kazancın istisna tutarını așan kısmı değer artıșı kazancı olarak vergiye tabi olacaktır.

-Gayrimenkul Alım-Satım İșlerinde Ticari Kazanç-Değer Artıșı Kazancı Ayrımı

Gerçek kișilerin sahip oldukları gayrimenkulleri elden çıkarmalarından doğan kazancın niteliği ve vergilendirilmesi hakkında, Gelir Vergisi Kanunu’nda iki ayrı gelir türünde düzenlemeye yer verilmiștir. Bunlardan ilki “ticari kazanç”, diğeri ise “diğer kazanç ve iratlar” hükümlerinde yer alan düzenlemedir.

Gayrimenkul alım satım ișinden elde edilen gelirin niteliğinin belirlenmesinde ilk önemli unsur “faaliyetteki devamlılık” tır. Gayrimenkul alım satım ișleri devamlı olarak, bir meslek halinde sürdürülüyorsa elde edilen kazanç ticari kazançtır. Burada devamlılık unsurunu belirleyen en önemli ölçüt, kazanç doğuran ișlem sayısındaki çokluktur. İșlem sayısındaki çokluk gayrimenkullerin aynı takvim yılı içerisinde birden fazla veya takip eden birden fazla takvim yılında art arda satılmıș olmasına göre belirlenir.

Alım satım ișlemlerinin birden fazla olması halinde kazanç șeklinin belirlenebilmesi için ikinci önemli unsur olan “satıșın hangi amaçla yapıldığı” nın tespit edilmesi gerekmektedir. Gayrimenkul alım satımı kazanç elde etmek için yapılıyorsa söz konusu alım-satım ișlemi ticari kazanç kapsamında değerlendirilir. Gayrimenkul alım satımında ticari bir amaç yoksa șahsi ihtiyacın karșılanması amacıyla yapılıyorsa elde edilen kazanç değer artıșı kazancı olarak değerlendirilir.

Gayrimenkul alım satım ișinden elde edilen gelirin niteliğinin belirlenmesinde üçüncü önemli unsur ise “ticari bir organizasyonun varlığı” dır. İș yeri açılması, ișçi çalıștırılması, ticaret siciline kayıt olunması vb. durumlarda ticari bir organizasyonun var olduğu kabul edilmektedir. Gayrimenkul alım satımı, șekli ve maddi șartları ile kurulmuș bir ticari organizasyon içinde yapılıyorsa elde edilen kazanç ticari kazançtır. Ticari organizasyonun șekli ve maddi unsurları ile açıkça belli olmadığı hallerde ise kazanç türü “faaliyetteki devamlılık” ve “satıșın hangi amaçla yapıldığı” unsurlarına göre tespit edilir.

Gayrimenkul alım satım ișlemi “ticari kazanç” hükümleri kapsamında değilse elde edilen kazanç “değer artıșı kazancı” hükümlerine göre tespit edilir.

-Mal ve Hakların İktisap Șekli

Mal ve haklar bedelsiz olarak edinilmișse bu mal ve hakların elden çıkarılmasından doğan kazançlar değer artıșı kazancı olarak vergilendirilmeyecektir. Bunun dıșında, iktisap șekli ne olursa olsun söz konusu mal ve hakların elden çıkarılmasından doğan kazançlar değer artıșı kazancı olarak vergilendirilecektir.

Örnek 5: Mükellef (F), 10.07.2015 tarihinde kendisine miras yoluyla intikal eden apartman dairesini 16.09.2019 tarihinde satmıștır. Satıșa konu apartman dairesinin bedelsiz olarak (veraset yoluyla) intikal etmesi nedeniyle, mükellefin bu satıștan elde ettiği gelir, değer artıșı kazancı olarak vergilendirilmeyecektir.

-Gayrimenkullerde İktisap Tarihinin Belirlenmesi

Gayrimenkullerde iktisap, Türk Medeni Kanunu’nun 705 inci maddesi uyarınca, tapuya tescille gerçekleșmektedir. Buna göre, kat karșılığı müteahhide veya kooperatiflere verilen arsa karșılığında alınan gayrimenkuller dahil, iktisap edilen gayrimenkullerin elden çıkarılması halinde, değer artıșı kazancının tespiti yönünden iktisap tarihi olarak, gayrimenkulün tapuya tescil edildiği tarih esas alınacaktır.

Ancak, gayrimenkulün tapuya tescil tarihinden önce sahibinin fiilen kullanımına bırakıldığı bazı özel hallerde, iktisap tarihi olarak tapuya tescil tarihi yerine fiilen kullanıma bırakılma tarihinin kabul edilmesi gerekir.

Bu çerçevede, konut yapı kooperatifleri, Toplu Konut İdaresi veya diğer kișilerden gayrimenkulü fiilen kullanıma hazır șekilde teslim alanların, söz konusu gayrimenkulleri fiilen kullandıklarını; tahsis belgesi, teslim tutanakları, su, elektrik, telefon, doğalgaz faturaları ve benzeri belgelerle tevsik etmeleri halinde değer artıșı kazancının tespiti yönünden fiilen kullanıma bașladıkları tarih iktisap tarihi olarak kabul edilecektir.

Gayrimenkulün ihale veya icra yoluyla alındığı durumlarda da fiilen kullanıma hazır șekilde teslim alındığının yukarıda sözü edilen belgelerle tevsik edilmesi șartıyla, tapu tescil ișlemi olmasa dahi fiilen kullanıma bırakıldığı tarihin iktisap tarihi olarak kabul edilmesi gerekir.

Örnek 6: Mükellef (G), kooperatif üyeliği karșılığında iktisap ettiği gayrimenkulüne, 20.04.2017 tarihinde su, elektrik ve telefon bağlattırarak, bu tarihten itibaren fiilen kullanmaya bașlamıș ve bu durumu ilgili kurumlardan aldığı belgeler ile ispatlamıștır. Bu gayrimenkulün mükellef adına tapu tescili, 21.11.2018 tarihinde yapılmıștır.

Buna göre, değer artıșı kazancının tespiti açısından beș yıllık sürenin hesabında, gayrimenkulün fiilen kullanılmaya bașlandığı 20.04.2017 tarihinin iktisap tarihi olarak esas alınması gerekir.

Örnek 7: Mükellef (H), Toplu Konut İdaresinden bir daire satın almıștır. Daire tespiti için 05.10.2016 tarihinde noterde kura çekimi yapılmıș, 21.11.2018 tarihinde de yapı kullanım izin belgesi alınmıș ancak dairelerin tapuya tescil ișlemi, Toplu Konut İdaresine yapılan ödemelerin tamamlanmasından sonra 08.08.2019 tarihinde yapılmıștır.

Buna göre, değer artıșı kazancının tespiti açısından beș yıllık sürenin hesabında, gayrimenkulün yapı kullanma izin belgesinin alındığı 21.11.2018 tarihin esas alınması gerekir.

Örnek 8: Mükellef (K), sahibi bulunduğu gayrimenkulün kat irtifakı tapusunu 03.03.2017 tarihinde, kat mülkiyeti tapusunu ise 06.12.2018 tarihinde almıștır.

Bu durumda, iktisap tarihi olarak kat irtifakı tapusunun alındığı 03.03.2017 tarihinin esas alınması gerekir.

Örnek 9: Mükellef (L), 05.08.2016 tarihinde “satıș vaadi sözleșmesi” ile almıș olduğu araziyi 11.11.2018 tarihinde tapuya tescil ettirmiștir.

Söz konusu arazinin iktisap tarihi olarak, tapuya tescil edildiği 11.11.2018 tarihinin esas alınması gerekir.

-Cins Tashihi Yapılan Gayrimenkuller ile Kat Karșılığı Olarak Müteahhit veya Konut Yapı Kooperatiflerinden Alınan Gayrimenkullerin Satılması Halinde İktisap Tarihinin Belirlenmesi

Cins değișikliği (cins tashihi), bir tașınmaz malın cinsinin, yapısız iken yapılı veya yapılı iken yapısız hale; bağ, bahçe, tarla vb. iken arsa, arazi iken, bağ, bahçe vb. duruma dönüștürmek için paftasında ve tapu sicilinde yapılan ișlem olarak tanımlanmıștır (Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün 16.03.2010 gün ve 2010/4-1697 No.lu Genelgesi).

Arazi vasfında iktisap edilen gayrimenkulün belediyelerce ifraz ve taksim ișlemine tabi tutularak satılması halinde iktisap tarihi olarak arazinin iktisap edildiği tarih değil, belediyenin ifraz ișlemi sonucu arsa vasfını kazanarak, cins tashihi yapıldığı tarihin esas alınması gerekir.

Arsa olarak iktisap edilen gayrimenkul üzerine bina inșa edilmesi veya söz konusu gayrimenkulün kat karșılığı verilmesi sonucu alınan gayrimenkullerin tapuya tescili, cins tashihi sayılarak tapuya tescil tarihinin iktisap tarihi olarak kabul edilmesi gerekir

Gayrimenkullerin ivazsız șekilde iktisap edilmesi değer artıșı kazancının konusuna girmemektedir. Bu çerçevede ivazsız olarak iktisap edilen gayrimenkulün üzerine, sahibi tarafından inșa edilen veya kat karșılığı olarak alınan gayrimenkullerin daha sonra elden çıkarılması halinde elde edilen gelir, değer artıșı kazancı kapsamında değerlendirilmeyecektir.

Örnek 10: Mükellef (M)’nin, 05.08.2010 tarihinde satın aldığı arsayı 23.01.2017 tarihinde kat karșılığı olarak müteahhide vererek almıș olduğu gayrimenkuller, 25.04.2019 tarihinde tapuya tescil edilmiștir.

Kat karșılığı alınan gayrimenkuller yeni bir iktisap olarak kabul edilecek ve değer artıșı kazancının tespitinde gayrimenkullerin tapuya tescil edildiği 25.04.2019 tarihi esas alınacaktır. Fiilen kullanımın tapu tescilinden önce gerçekleșmesi halinde ise bu tarihin esas alınması gerekir.

Örnek 11: Mükellef (N) tarafından, 25.10.2010 tarihinde satın alınan ve tapuya arazi olarak tescil edilen gayrimenkulün, belediyece ifraz ișlemi sonucu 27.07.2018 tarihinde cins tashihi gerçekleștirilerek tapuya arsa olarak tescili yapılmıștır.

Değer artıșı kazancının tespiti açısından, söz konusu değișikliğin (cins tashihi) yapıldığı 27.07.2018 tarihinin esas alınması gerekir.

Örnek 12: Mükellef (P)’ye veraset yoluyla intikal eden iki katlı ahșap bina, yıkılıp yerine yeni bir bina yapılması ve bu yeni binadan kendisine iki adet daire verilmesi karșılığında, müteahhide verilmiștir. Mükellef, müteahhitten kat karșılığı aldığı iki adet daireyi teslim aldığı yıl içinde satmıștır.

İvazsız olarak (veraset yoluyla) iktisap edilen gayrimenkulün, cins tashihi yapılarak kat karşılığı verilmesi halinde, “ivazsız iktisap edilme” niteliği değișmeyeceğinden, gayrimenkulün satıșından elde edilen gelir de değer artıșı kazancına tabi olmayacaktır.



 SAFİ DEĞER ARTIȘI KAZANCININ TESPİTİ

Değer artıșı kazancında vergilendirilecek kazanca “safi değer artıșı” denilmektedir. Değer artıșında safi kazanç, elden çıkarma karșılığında alınan para ve ayınlarla (eșya, mal vb.) sağlanan ve para ile temsil edilebilen her türlü menfaatlerin tutarından;

  • Elden çıkarılan mal ve hakların maliyet bedeli,
  • Elden çıkarma dolayısıyla yapılan ve satıcının üzerinde kalan giderler ve ödenen vergi ve harçların
    düșülmesi suretiyle bulunmaktadır.


Maliyet bedelinin tespit edilememesi halinde maliyet bedeli yerine; Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre Takdir Komisyonunca tespit edilecek bedel, kazancı bilanço veya ișletme hesabı esasına göre tespit edilen ișletmelerde ise son bilançoda veya envanter kayıtlarında gösterilen değer esas alınır.


İşletmeye dahil amortismana tabi iktisadi kıymetlerin elden çıkarılması halinde, iktisadi kıymetlerin maliyet bedeli yerine amortismanlar düşüldükten sonra kalan net değeri esas alınır.

Menkul kıymetlerin elden çıkarılmasında, iktisap bedelinin tevsik edilememesi halinde Vergi Usul Kanunu’nun 266 ncı maddesinde yazılı itibari değer iktisap bedeli olarak kabul edilir.

Dar mükelleflerin (kurumlar dahil), yabancı sermaye mevzuatına göre ilgili mercilerden izin almak suretiyle, Türkiye’ye bizzat getirdikleri nakdi veya ayni sermaye karșılığında iktisap ettikleri menkul kıymetler ile iștirak hisselerini elden çıkarmalarından doğan değer artıșı kazançlarının hesabında, kur farkından doğan kazançlar dikkate alınmaz. Șu kadar ki, bu mükelleflerin Türkiye’de elde ettikleri kazançların, münhasıran bu menkul kıymet veya iștirak hisseleri dolayısıyla elde edilen menkul sermaye iratlarından ve bu kıymet veya hisselerin elden çıkarılmasından doğan değer artıșı kazançlarından ibaret olması șarttır. Bu mükelleflerin, Türkiye’de menkul kıymet alım satımıyla devamlı olarak uğrașmaları halinde, kur farkından doğan kazançlar da ticari kazancın hesabında dikkate alınır.

Kur farkından doğan kazançların hesabında, menkul kıymet veya iștirak hisselerinin iktisabına tahsis edilen yabancı sermayenin bu kıymet veya hisselerin iktisap tarihindeki Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası döviz alıș kuruna göre hesaplanan Türk Lirası karșılığı ile bu kıymet veya hisselerin elden çıkarılması tarihindeki aynı miktar yabancı sermayenin Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası döviz alıș kuruna göre hesaplanan Türk Lirası karșılığı arasındaki fark esas alınır.

Endeksleme Yapılması

Gelir Vergisi Kanunu’nun Mükerrer 81 inci maddesinin son fıkrasında, mal ve hakların elden çıkarılmasında iktisap bedelinin, elden çıkarılan mal ve hakların, elden çıkarıldığı ay hariç olmak üzere Devlet İstatistik Enstitüsünce belirlenen toptan eșya fiyat endeksindeki artıș oranında artırılarak tespit edileceği ve endekslemenin yapılabilmesi için artıș oranının % 10 veya üzerinde olması gerektiği yönünde hükümlere yer verilmiștir.

Vergi Usul Kanunu’nun Mükerrer 298 inci maddesinde Üretici Fiyat Genel Endeksi (ÜFE) ibaresi yer almakta olup, 5429 sayılı Türkiye İstatistik Kanunu’nda ise, muhtelif mevzuatta Üretici Fiyat Endeksine (ÜFE) yapılmıș olan atıfların, Türkiye İstatistik Kurumunca hesaplanan Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksine (Yİ-ÜFE) yapılmıș sayılacağı belirtilmiștir.

VERGİLENDİRİLMEYECEK DEĞER ARTIȘI KAZANÇLARI

Gelir Vergisi Kanunu’nun 81 inci maddesine göre așağıdaki yazılı hallerde

değer artıșı kazancı hesaplanmaz ve vergilendirilmez:

  1. Ferdi bir ișletmenin sahibinin ölümü halinde, kanuni mirasçılar tarafından ișletmenin faaliyetine devam olunması ve mirasçılar tarafından ișletmeye dahil iktisadi kıymetlerin kayıtlı değerleriyle (bilanço esasına göre defter tutuluyorsa bilançonun aktif ve pasifiyle bütün halinde) aynen devir alınması.
  2. Kazancı bilanço esasına göre tespit edilen ferdi bir ișletmenin bilançosunun bir sermaye șirketine aktif ve pasifiyle bütün halinde devrolunması, devir alan șirketin bilançosuna aynen geçirilmesi ve devredilen ferdi ișletmenin sahip veya sahiplerinin șirketten, devir bilançosuna göre hesaplanan öz sermayesi tutarında ortaklık payı alması (Bu ortaklık payını temsil eden hisse senetlerinin nama yazılı olması șarttır.).
  3. Kollektif ve adi komandit șirketlerin bu maddenin (2) numaralı bendinde yazılı șartlar dahilinde nev’i değiștirerek sermaye șirketi haline dönüșmesi (Kollektif ve adi komandit șirketlerin șekil değiștirerek anonim șirket haline dönüșmesi halinde șekil değiștiren kollektif ve adi komandit șirketlerin ortaklarının anonim șirketteki ortaklık paylarını gösteren hisse senetlerinin nama yazılı olması șarttır.).

Kaynak: İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/vergi-mukellefi-olmayan-kisi-5-yil-gectikten-sonra-sattigi-arsa-icin-gelir-vergisi-beyannamesi-vermeyecektir/feed/ 0
Tek kişilik bir anonim şirkette dışarıdan yönetim kurulu üyesi atanan kişiye SGK yapmak zorunlu mudur? https://www.muhasebenews.com/tek-kisilik-bir-anonim-sirkette-disaridan-yonetim-kurulu-uyesi-atanan-kisiye-sgk-yapmak-zorunlu-mudur/ https://www.muhasebenews.com/tek-kisilik-bir-anonim-sirkette-disaridan-yonetim-kurulu-uyesi-atanan-kisiye-sgk-yapmak-zorunlu-mudur/#respond Fri, 21 Oct 2022 23:47:00 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=133354 Tek kişilik bir anonim şirkette dışarıdan yönetim kurulu üyesi atanan kişiye SGK yapmak zorunlu mudur? sgk yerine huzur hakkı ödemesi yapılabilir mi?

Anonim şirkete ortak yönetim kurulu üyeleri Kanunun 4. maddesinin birinci fırkasının b bendinin 3 numaralı alt bendi hükmü gereği zorunlu sigorta kapsamındadırlar. Ancak şirkete ortak olmayan yönetim kurulu üyelerinin, şirket tüzel kişiliği ile aralarındaki ilişkinin vekalet akdine tabi olması nedeniyle aralarında bir hizmet akdi bulunmamasının doğal sonucu olarak Kanunun 4. maddesinin birinci fırkasının a bendinin hükmü gereği zorunlu sigorta kapsamında değerlendirilemezler. Ayrıca bu kişiler
Kanunun 4. maddesi ile düzenlenen zorunlu sigortalılık statülerinin kapsamında da değillerdir.


Kaynak: İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/tek-kisilik-bir-anonim-sirkette-disaridan-yonetim-kurulu-uyesi-atanan-kisiye-sgk-yapmak-zorunlu-mudur/feed/ 0
Oyunculuk yapan küçük çocuk için tesis ettirilen mükellefiyet için faturalar küçük çocuk adına alınmalıdır https://www.muhasebenews.com/oyunculuk-yapan-kucuk-cocuk-icin-tesis-ettirilen-mukellefiyet-icin-faturalar-kucuk-cocuk-adina-alinmalidir/ https://www.muhasebenews.com/oyunculuk-yapan-kucuk-cocuk-icin-tesis-ettirilen-mukellefiyet-icin-faturalar-kucuk-cocuk-adina-alinmalidir/#respond Mon, 17 Oct 2022 07:41:47 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=133121 Reşit olmayan kişiye serbest meslek erbabı olarak(oyunculuk) mükellefiyet tesis ettirdik. Vasisi olan annesi harcamaların faturalarını kendi adına kestiriyor. Bunlar gider olarak indirim konusu yapılabilir mi?

Alış belgeleri ve e-smm reşit olmayan kişi adına düzenlenecek. Beyannameleri ise anne çocuğu adına verecek. Anne adına düzenlenen belgeler defter yazılamaz.


Özelge: Küçüklerin Basit Usul mükellefiyeti hak.

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

MALATYA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü

Sayı

:

B.07.1.GİB.4.44.15.01-GVK-2012/1-19

24/04/2012

Konu

:

Küçüklerin Basit Usul mükellefiyeti

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, 9 yaşındaki oğlunuz … adına çay ocağı işletmek üzere basit usulde mükellef olmak için noterden aldığınız muvafakatname ile vergi dairesine müracaatta bulunduğunuz, ancak vergi dairesince basit usulde mükellef olamayacağınızın ifade edildiği belirtilerek, 9 yaşındaki oğlunuz adına çay ocağı faaliyetinden dolayı basit usul mükellefiyeti açılıp açılamayacağı hususunda Başkanlığımızdan görüş talep edilmektedir.

Bilindiği üzere, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 3 ncü maddesinin  (B)  bendinde,

”Vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır.

Vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti yemin hariç her türlü delille ispatlanabilir. Şu kadar ki, vergiyi doğuran olayla ilgisi tabii ve açık bulunmayan şahit ifadesi ispatlama vasıtası olarak kullanılamaz.

İktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan  bir durumun iddia olunması halinde ispat külfeti  bunu iddia eden tarafa aittir.” hükmü yer almaktadır.

Aynı Kanunun 9 uncu maddesinde mükellefiyet ve vergi sorumluluğu için kanuni ehliyetin gerekli olmadığı, 10 uncu maddesinde ise, tüzelkişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzelkişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri, tüzelkişiliği olmayan teşekkülleri idare edenler ve varsa bunların temsilcileri tarafından yerine getirileceği hükmü yer almaktadır.

Öte yandan, Otomasyonlu Vergi Daireleri İşlem Yönergesinin 7 nci maddesinde işe başlamada aranacak belgeler açıklanmış olup, bildirimlerin “İşe Başlama/Bırakma Bildirimi” ile yapılacağı belirtildikten sonra, işe başlama bildirimi ekinde ibraz edilecek belgeler sayılmıştır. Aynı Yönergenin 8/8 numaralı bendinde; “Vergi kimlik numarası alınacak mükellefin reşit olmaması veya kısıtlı olması durumunda, bildirim çocuk veya kısıtlı adına düzenlenerek veli veya vasi tarafından imzalanır. Vergi kimlik numarası çocuk veya kısıtlı adına alınır.” denilmektedir.

Diğer taraftan, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 37 nci maddesinde, her türlü ticari ve sınaî faaliyetlerden doğan kazançların ticari kazanç olduğu belirtildikten sonra, ticari kazancın, Vergi Usul Kanunu hükümlerine ve Gelir Vergisi Kanununda yazılı gerçek (bilanço veya işletme hesabı esası) veya basit usullere göre tespit edileceği hükme bağlanmıştır.

Aynı Kanunun 46 ncı maddesinin birinci fıkrasında, ”47 ve 48 inci maddelerde yazılı şartları topluca haiz olanların ticari kazançları basit usulde tespit olunur.” hükmü yer almakta olup, maddenin son fıkrasında,  “…Herhangi bir şekilde gerçek usulde vergilendirilecek olanlar ve gerçek usulde vergilendirilen mükellefler, bir daha hiç bir şekilde basit usule dönemezler. Bu kişilerin aynı türden iş yapan eş ve çocukları da bu faaliyetleri nedeniyle basit usulden yararlanamazlar.” hükmüne yer verilmiştir.

Aynı Kanunun “Basit Usule Tabi Olmanın Genel Şartları” başlıklı 47 nci maddesinin 1 numaralı fıkrasında ” Kendi işinde bilfiil çalışmak veya bulunmak (işinde yardımcı işçi ve çırak kullanmak, seyahat, hastalık, ihtiyarlık, askerlik, tutukluluk ve hükümlülük gibi zaruri ayrılmalar dolayısıyla geçici olarak bilfiil işinin başında bulunmamak bu şartı bozmaz. Ölüm halinde iş sahibinin dul eşi veya küçük çocukları namına işe devam olunduğu takdirde, bunların bilfiil işin başında bulunup bulunmamalarına bakılmaz.) ” hükmü yer almaktadır.

Ayrıca, hakkınızda yapılan sicil sorgulamasında … Vergi Dairesi Müdürlüğü’nde 2000-2003 yılları arasında “Tüp Gaz Perakende Ticareti” faaliyetiniz nedeniyle, gerçek usul gelir vergisi mükellefiyetinizin olduğu  tespit edilmiştir.

            Bu açıklamalar uyarınca, oğlunuz …’ın yaşının küçük olması sebebiyle muvafakatname ile iş ve işlemlerini onun adına velisi olarak sizin yürütmeniz mümkün olup, oğlunuzun Gelir Vergisi Kanununun 47 nci maddesinde yer alan  “işin başında bilfiil bulunma” şartını ihlal etmesi nedeniyle, gerçek usulde vergilendirilmesi gerekmektedir.


Özelge: Ölüm halinde faaliyete devam eden engelli mirasçıların vergisel yükümlülükleri hak.

T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
 İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

Sayı

:

62030549-120[37-2016/968]-862822

27.09.2018

Konu

:

Ölüm halinde faaliyete devam eden engelli mirasçıların vergisel yükümlülükleri.

İlgi

:

21/11/2016 tarih ve 1179938 evrak kayıt numaralı özelge talep formunuz.

İlgide kayıtlı özelge talep formu ekindeki dilekçede, eşinizin 02/07/2012 tarihinde vefat ettiği, vasisi olduğunuz  2 zihinsel engelli oğlunuzun bulunduğu, eşinizden dolayı ticari taksi işletmeciliği işinin devam etmesi nedeniyle çocuklarınızın da vergi mükellefi olduğu ancak; yalnızca şahsınızın  mükellef olmasının mümkün olup olmadığı hususunda bilgi talep edildiği anlaşılmaktadır.

Konu ile ilgili olarak Şişli Vergi Dairesi Müdürlüğünden alınan 15/12/2016 tarih ve 37657 sayılı yazıda, …………….……..’ın 02/07/2012 tarihinde vefat ettiği, tarafınızca ………………….. ve ……………………….’ın vasisi olarak 05/12/2012 tarih ve 86680, 86683, 86686. sayılı işe başlama bildiriminize istinaden ………………… vergi kimlik numarası ile ………………… adına, …………………. vergi kimlik numarası ile …………..…..… adına 02/07/2012 tarihinden itibaren taksi ile yolcu taşımacılığı faaliyeti ile ilgili olarak m..ükellefiyet tesis edildiği, şahsınızın da vefat öncesi dönemde farklı faaliyet konusuyla gelir vergisi mükellefiyeti bulunduğu, 02/07/2012 tarihi itibariyle de şahsınız, ………..……… ve …………………. adına adi ortaklık tesis edildiği anlaşılmış olup; Başkanlığımız görüşü aşağıda açıklanmıştır.

GELİR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununun 37 nci maddesinde “Her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançlar ticari kazançtır.” hükmüne yer verilmiştir.

Mezkur Kanunun Değer Artış Kazançlarının açıklandığı Mükerrer 80 inci maddesinin 4 numaralı bendinde, ortaklık haklarının veya hisselerinin elden çıkarılmasından doğan kazançların değer artış kazancı olarak vergiye tabi tutulacağı hüküm altına alınmış, 81 inci  maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde ise ferdi bir işletmenin sahibinin ölümü halinde, kanuni mirasçılar tarafından işletmenin faaliyetine devam olunması ve mirasçılar tarafından işletmeye dahil iktisadi kıymetlerin kayıtlı değerleriyle (bilanço esasına göre defter tutuluyorsa bilançonun aktif ve pasifiyle bütün halinde) aynen devir alınması halinde değer artış kazancının hesaplanmayacağı hükme bağlanmıştır.

Bu hükümler çerçevesinde, ferdi bir işletmenin sahibinin ölümü halinde ölüm tarihi itibariyle ticari işletmenin faaliyetini durdurduğu kabul edilmektedir. Dolayısıyla ölüm nedeniyle faaliyeti durdurulan ticari işletmenin mirasçılara kayıtlı değerleriyle aynen devir alınarak işletmenin faaliyetine devam edilmesi durumunda, bu devir işleminde değer artış kazancı hesaplanmayacaktır.

Ancak murisin ölümüyle mirasçılara intikal eden işletmenin faaliyetine mirasçılar tarafından devam edilmesi halinde, miras ortaklığının adi ortaklık olarak faaliyette bulunduğu kabul edilerek mirasçılar için ölüm tarihi itibariyle ticari kazanç bakımından mükellefiyet tesis edilmesi gerekmektedir.

Bu durumda; ….……………..’ın ölümüyle sizin ve çocuklarınız …….………….. ve ……………….…… tarafından taksi ve yolcu taşımacılığı faaliyetine devam edilmesi nedeniyle 01/01/2012 tarihinden itibaren ortaklar adına ticari kazanç bakımından mükellefiyet tesisinin yapıldığı anlaşılmış olup çocukların söz konusu hisselerini  size veya başka kimselere satmak (devretmek) suretiyle elden çıkarmaları durumunda ancak mükellefiyetlerinin sonlandırılabileceği, ayrıca elde edilen kazancın ise değer artış kazancı olarak vergilendirilmesi gerekeceği tabiidir.

Diğer taraftan, vasisi olduğunuz çocuklarınıza ait miras paylarının tarafınıza devri ile ilgili yargı kararının olması halinde adi ortaklık olarak tesis edilen mükellefiyetin terkin edilerek adınıza mükellefiyet tesis edilmesi mümkündür.

VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN :

“213 sayılı Vergi Usul Kanununun;

– 8 inci maddesinde, “Mükellef vergi kanunlarına göre kendisine vergi borcu terettübeden gerçek veya tüzelkişidir. Vergi sorumlusu, verginin ödenmesi bakımından, alacaklı vergi dairesine karşı muhatap olan kişidir… ”

– 9 uncu maddesinde, “Mükellefiyet ve vergi sorumluluğu için kanuni ehliyet şart değildir…”,

– 10 uncu maddesinde, “Tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevler kanuni temsilcileri, tüzel kişiliği olmayan teşekkülleri idare edenler ve varsa bunların temsilcileri tarafından yerine getirilir.”,

– 12 nci maddesinde, “Ölüm halinde mükelleflerin ödevleri mirası reddetmemiş kanuni ve mansup mirasçılarına geçer. Ancak, mirasçılardan her biri ölünün vergi borçlarından miras hisseleri nispetinde sorumlu olurlar.”,

– 16 ncı maddesinde,”Vergi kanunlarında hüküm bulunmayan hallerde ölüm dolayısıyla mirasçılara geçen ödevlerin yerine getirilmesinde bildirme ve beyanname verme sürelerine üç ay eklenir.”

hükümleri yer almaktadır. Ayrıca aynı Kanunun 160 ıncı maddesinde, işi bırakmanın bildirilmesi düzenlenmiş, 164 üncü maddesinde ise ölümün işi bırakma hükmünde olduğu hükme bağlanmıştır.

Bunun yanı sıra, 2001/1 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu İç Genelgesinde; “… murisin ölümünden itibaren mirasçıların aynı işe aralıksız devam etmeleri halinde, ölüm tarihinin muris için işi bırakma, mirasçıları için ise işe başlama olarak kabul edilmesi, işe devam edecek olan mirasçıların ölüm tarihini takip eden 1 ay içinde bildirimde bulunmaları durumunda bildirimin zamanında yapıldığının kabul edilmesi ve mirasçıların mükellefiyetlerinin murisin ölüm tarihinden itibaren tesis edilmesi gerekmektedir.

Öte yandan, Vergi Usul Kanununun 257 nci maddesinde yer alan yetkiye istinaden, murisin mevcut defter ve belgelerinin ölüm tarihini içeren hesap dönemi sonuna kadar işe devam eden mirasçılar tarafından kullanılması uygun görülmüştür.

Bu durumda, murisin faaliyetine yönelik hesaplarının ölüm tarihi itibariyle kapatılması ve işe devam eden mirasçıların hesaplarının ise yeniden açılması gerekmektedir.

Ayrıca, işe devam eden mirasçıların söz konusu hesap döneminin son ayı içinde yeni hesap dönemi için kendi adlarına defter tasdik ettirmeleri ve usulüne uygun olarak belgelerini anlaşmalı matbaalara bastırmak veya notere tasdik ettirmek suretiyle kullanmaları gerektiği ise tabiidir.” denilmektedir.

Buna göre, murisin ölümünden itibaren mirasçıların aynı işe aralıksız devam etmeleri halinde mükellefiyetin ölüm tarihi itibarıyla sona erdirilerek varisler adına mükellefiyet tesis edilmesi gerekmektedir. Bu kapsamda, ölüm nedeniyle varislere intikal eden işletmenin faaliyetine bir veya birkaç varis tarafından devam edilmesi durumunda, diğer varislerin feragatnameyle muvafakat vermesi şartıyla sadece faaliyette bulunan varis veya varisler adına mükellefiyet tesis edilmesi icap etmektedir.

Diğer taraftan, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun “Mirastan Feragat Sözleşmesi” başlıklı 528 inci maddesinde, “Miras bırakan, bir mirasçısı ile karşılıksız veya bir karşılık sağlanarak mirastan feragat sözleşmesi yapabilir. Feragat eden, mirasçılık sıfatını kaybeder.” hükmü yer almakta olup, mirastan feragat sözleşmesi, miras bırakan ile mirasçılardan biri veya birkaçı arasında, mirasçı veya mirasçıların miras haklarından feragat ettiklerine ilişkin akdedilen ölüme bağlı bir tasarruftur. Mirasçılık sıfatının yitirilmesi nedenlerinden biri de mirastan feragattir. Miras bırakan bir mirasçısı ile karşılıksız veya bir karşılık sağlanarak mirastan feragat sözleşmesi yapabilir. Mirastan feragat sözleşmesinin geçerli olması için miras sözleşmeleri gibi resmi vasiyetname şeklinde düzenlenmesi gerekir. Türk Medeni Kanununun 545 inci maddesi gereğince sözleşmenin tarafları, arzularını resmi memura aynı zamanda bildirirler ve düzenlenen sözleşmeyi memurun ve iki tanığın huzurunda imzalarlar. Bu anlaşma ancak miras bırakan ile mirasçı arasında yapılabileceğinden miras bırakanın katılmadığı bir sözleşmenin mirastan feragat sözleşmesi olarak değerlendirilmesi mümkün değildir.

Uygulamada her ne kadar noterlerin mirastan feragat sözleşmesi adı altında sözleşme düzenledikleri görülse de mirasçıların miras bırakanın ölümünden sonra miras paylarını diğer mirasçılara temlikleri miras payının devri sözleşmesi niteliğinde olup mirasçının veya muhtemel mirasçının miras payını diğer mirasçılardan birine veya birkaçına ya da üçüncü bir şahsa ivazlı veya ivazsız olarak devretmeyi borçlandığı sözleşmeye “Miras Payının Devri Sözleşmesi” denir. Miras payının devri sözleşmesi mirastan feragat sözleşmesine benzemekle beraber feragat sözleşmesinden farklıdır. Mirastan feragat sözleşmesi miras bırakan ile mirasçı (özellikle saklı pay sahibi mirasçı) arasında yapılan ve mirasçının miras hakkından vazgeçmesine ilişkin bir sözleşmedir. Miras payının devri sözleşmesi ise miras bırakan tarafından değil, mirasçılardan biri tarafından, diğer mirasçılar veya üçüncü şahısla yapılan bir sözleşmedir. Devir mirasçılar arasında yapılması halinde Miras Hukuku hükümleri, devralanın üçüncü şahıs olması halinde ise Borçlar Kanunu hükümleri uygulanır.

Bunun yanı sıra, sınırlı ehliyetsizler satım, kira, eser (istisna) ve hizmet sözleşmeleri gibi kendilerini borç altına sokan işlemleri bizzat yapamazlar. Kural olarak bu gibi hukuki işlemler sınırlı ehliyetsizler adına onların kanuni temsilcileri tarafından yapılır. Sınırlı ehliyetsizler bu gibi işlemleri ancak kanuni temsilcilerinin rızası ile yapabilirler. Sınırlı ehliyetsizler bazı işlemleri (önemli bağışlamalar, vakıf kurma ve kefalet) ise hiç yapamazlar; yani bunları ne bizzat, ne de kanuni temsilcilerinin rızasıyla yapmaları mümkündür. Hatta yasal temsilciler dahi bu işlemleri sınırlı ehliyetsiz adına yapamazlar. Bu çerçevede kanuni temsilci çocuğun mallarını vakfedemez, onun malvarlığından önemli bağışlarda bulunamaz ve başkasının borcu için çocuk adına kefil olamaz. (TMK m.342/III, 449)

Ayrıca, Medeni Kanunun;

– 327 nci maddesine göre, çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderler ana ve baba tarafından karşılanır. Ana ve baba, yoksul oldukları veya çocuğun özel durumu olağanüstü harcamalar yapılmasını gerektirdiği takdirde ya da olağandışı herhangi bir sebebin varlığı halinde, hakimin izniyle çocuğun mallarından onun bakım ve eğitimine yetecek belli bir miktar sarf edebilirler.

– 356 ncı maddesine göre ise, olağan ihtiyaçlar gerektirdiği ölçüde sermaye biçiminde ödemeler, tazminatlar ve benzeri edimler çocuğun bakımı için kısmen kullanılabilir. Çocuğun bakımı, yetiştirilmesi ve eğitimi için zorunluluk varsa hakim, ana ve babaya belirlediği miktarlarda çocuğun diğer mallarına da başvurma yetkisini tanıyabilir.

Velayet devam ettiği sürece ana ve baba, çocuğun mallarını yönetme hakkına sahiptirler. Çocuğun mallarını yönetme hakkı aynı zamanda ana ve baba için bir yükümlülüktür. Bu çerçevede, velayet hakkına sahip ana ve baba çocuğun mallarında serbestçe tasarruf edebilirler; onların vasiler gibi hakimden izin alma zorunlulukları yoktur. Veli ile vasi arasındaki en önemli fark, velinin çocuğun mallarının satılmasında vasi gibi hakimden izin almak zorunda olmamasıdır. Vasi, çocuğun taşınır veya taşınmaz mallarında satış yoluyla elde edeceği ikame değeri (satış bedelini) çocuğun ihtiyaçları için harcayıp tüketebilme hususunda hakimden izin almak durumundadır.

Yukarıdaki hüküm ve açıklamalara göre, mükellefin ölümü işi bırakma hükmünde olup faaliyetine yönelik hesaplarının ölüm tarihi itibariyle kapatılması ve işe devam eden mirasçıların hesaplarının ise yeniden açılması, murisin ölüm tarihi ile varislerden biri veya bir kaçının mükellefiyet tesis ettirdiği tarih arasındaki dönemde mirasçılarca faaliyette bulunulmuş ise mirasçıların adi ortaklık halinde faaliyet gösterdiğinin kabul edilmesi ve adi ortaklık hükümlerine göre mükellefiyet tesis edilmesi gerekmektedir.

Öte yandan, ölüm nedeniyle varislere intikal eden işletmenin faaliyetine sadece bir varis olarak devam edebilmeniz için diğer mirasçılar olan ve vasisi olduğunuz engelli ……………….……. ve ……….………….’ın adi ortaklıktaki miras paylarının tarafınıza devrini müteakiben, murisin ölüm tarihi itibarıyla faaliyete devam eden mirasçı konumunda olan adınıza mükellefiyet tesis edilmesi ve faaliyete devam etmeyen diğer mirasçılar (…………………….ve …………………) adına adi ortaklık şeklinde tesis edilen mükellefiyetin terkin edilmesi mümkün bulunmaktadır.”


Kaynak: GİB, İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/oyunculuk-yapan-kucuk-cocuk-icin-tesis-ettirilen-mukellefiyet-icin-faturalar-kucuk-cocuk-adina-alinmalidir/feed/ 0
Özel inşaat için mükellefiyet açılması gerekiyor mu? https://www.muhasebenews.com/ozel-insaat-icin-mukellefiyet-acilmasi-gerekiyor-mu/ https://www.muhasebenews.com/ozel-insaat-icin-mukellefiyet-acilmasi-gerekiyor-mu/#respond Thu, 28 Jul 2022 08:52:39 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=129478 Şahsına özel inşaat yapan kişiye mükellefiyet açmak gerekli midir? Vergi dairesinde sgk öncesinde yapılması gerekli işlem hangisidir. Sgk dosya açılışı için işlemleri sırası ile nasıl yapılmalıdır.

Özel inşaatşarda çalışanlar için vergileme GVK 64. madadesine göre yapılır.Bu çalışanları ücreti aylık Brüt asgari ücret kadarı vergi dışıdır. Aşan kısım için Yıllık GV beyannamesi verilecektir. (GVK 319 tebliği) Sorunuzdaki SGK konusuları için“Sosyal Güvenlik Mevzuatı Danışmanı “ kutusunu işaretleyerek yeniden gönderiniz.


Özelge: Mülkiyeti şahsa ait olan arsa üzerine yapılan kat karşılığı inşaattan elde edilen dairelerin maliyetlerinin belirlenmesi hk.


Kaynak: GİB Özelge, İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/ozel-insaat-icin-mukellefiyet-acilmasi-gerekiyor-mu/feed/ 0
Birden fazla Aynı kişiye farklı tarihlerde, Farklı kişilere aynı tarihte konut veya taşıt satıyorsanız mükellefiyet açmanız gerekebilir https://www.muhasebenews.com/birden-fazla-ayni-kisiye-farkli-tarihlerde-farkli-kisilere-ayni-tarihte-konut-veya-tasit-satiyorsaniz-mukellefiyet-acmaniz-gerekebilir/ https://www.muhasebenews.com/birden-fazla-ayni-kisiye-farkli-tarihlerde-farkli-kisilere-ayni-tarihte-konut-veya-tasit-satiyorsaniz-mukellefiyet-acmaniz-gerekebilir/#respond Fri, 24 Dec 2021 10:42:34 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=119376 Gelir İdaresi Başkanlığı

Gayrimenkul ve Taşıt Satışında Vergi Mükellefiyetinin Esasları Broşürü 

2021-Aralık


Bu Broşürde, bir takvim yılı içinde gayrimenkul ve/veya taşıt alım-satımı
yapanların, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu açısından ticari kazanç veya
değer artışı kazancı olarak nasıl vergilendirileceğine ilişkin açıklamalar
yer almaktadır.

1. Gayrimenkul Nedir?

Gayrimenkul, taşınabilir niteliğe sahip olmayan mallardır. Kanunlar
uyarınca, gayrimenkul kapsamına giren mallar; arazi, tapu kütüğünde
ayrı sayfaya kaydedilen bağımsız ve sürekli haklar ve kat mülkiyetine
kayıtlı bağımsız bölümler gayrimenkul kabul edilir. Gayrimenkulün sahibi,
onun altına, üstüne ve kaynaklarına da sahip olur. Gemi veya tekne de
menkul yani taşınabilir olmasına karşılık hukuk önünde gayrimenkul
kapsamına girer.

2. Motorlu Taşıt Nedir?

Karada ve havada insan, hayvan ve eşya taşımaya yarayan ve makine
kuvvetiyle hareket eden taşıtlardır.

3. Ticari Kazanç Nedir?

Gelir Vergisi Kanunu’na göre; her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan
kazançlar ticari kazanç kapsamında olup, ticari kazanç elde edenler
adına vergi mükellefiyetinin tesis edilmesi gerekmektedir.

4. Değer Artışı Kazancı Nedir?

Gelir Vergisi Kanunu’nda belirtilen mal ve hakların elden çıkarılmasından
doğan kazançlar değer artışı kazancıdır.

5. Ticari Faaliyetin Özellikleri Nelerdir?

Ticari faaliyet emek-sermaye organizasyonuna dayanmaktadır. Böyle bir
organizasyon tarafından icra edilen faaliyetten kazanç elde edilmemesi
veya zarar edilmesi faaliyetin ticari faaliyet olma niteliğini etkilememektedir

Bir faaliyetin ticari faaliyet olarak değerlendirilebilmesi için taşıması
gereken bazı özellikler bulunmaktadır. Buna göre;

• Faaliyetin yerine getirilmesinin sermaye ve emeğe dayanıyor olması,

• Faaliyetin devamlı olması (Bir takvim yılı içinde birden fazla
tekrarlanan veya birden fazla takvim yılında tekrarlanan işlemlerde de
devamlılık olduğu varsayılacaktır.),

• Gelir getirici faaliyetlerin bir organizasyon dahilinde yapılmış
olması (İşyeri açma, işçi çalıştırılması, ticaret siciline kaydolunması
vb.),

• Müessesenin, ticari ve sınai bir müessese şekil ve mahiyetinde
olması,

gerekmektedir.

6. Gayrimenkul Alım Satım İşlemi Ticari Kazanç mıdır?

Gayrimenkul alım satımının ticari bir organizasyon içerisinde yürütülmesi
veya bu tür bir organizasyon içinde yürütülmemekle beraber;

• Aynı kişiye farklı tarihlerde,

• Farklı kişilere aynı tarihte,

• Birbirini izleyen yıllarda,

• Bir kısmının teslim alınan takvim yılı içinde toplu olarak, diğer kısmının ise takip eden takvim yılı içinde yine toplu olarak satılması, devamlı olarak gayrimenkul alım-satım işiyle uğraşıldığına karine teşkil edeceğinden, elde edilen kazanç ticari kazanç olarak
değerlendirilmektedir.

7. Gerçek Kişi Gayrimenkulünü Sattığı Zaman Hangi Kazanç Oluşur?

Bir işletmenin aktifine kayıtlı olmayan ve ivazsız (karşılıksız) olarak iktisap
edilmeyen gayrimenkullerin, bedel ödeyerek iktisap (elde etme) edildikten
sonra 5 yıl içerisinde elden çıkarılması durumunda elde edilen kazanç
değer artışı kazancıdır. Gayrimenkulün 5 yıllık süre geçtikten sonra
satılması durumunda elde edilen gelir, vergiye tabi değildir. Beş yıllık
sürenin hesabında gün olarak hesaplama yapılır.

8. Kişiye Miras Kalan Gayrimenkulün 5 Yıl İçinde Satılması Vergiye Tabi midir?

Gayrimenkullerin ivazsız şekilde iktisap edilmesi değer artışı kazancının
konusuna girmemektedir. Bu çerçevede, kişiye miras kalan
gayrimenkulün daha sonra elden çıkarılması halinde elde edilen gelir,
değer artışı kazancı kapsamında değerlendirilmeyecektir.

9. Gayrimenkul Alım-Satım İşlerinde Değer Artışı Kazancı veya Ticari Kazanç Ayrımı Nasıldır?

Gelir Vergisi Kanunu’na göre gayrimenkul ve gayrimenkul olarak tescil
edilen hakların elden çıkarılmasından doğan kazançlar değer artışı
kazancı olarak vergilendirilir. Buna göre gerçek kişilerin bir bedel karşılığı
edindikleri gayrimenkullerin veya gayrimenkul olarak tescil edilen
hakların, iktisap tarihinden başlayarak beş yıl içinde elden çıkarılması
halinde elde edilen kazanç değer artışı kazancıdır.

Gayrimenkul alım satımının devamlı olarak, ticari organizasyon dahilinde
yapılması halinde oluşan kazanç ticari kazanç olarak değerlendirilir.
Ancak gayrimenkul alım satımında ticari bir amaç yoksa şahsi ihtiyacın
karşılanması amacıyla yapılıyorsa, elde edilen kazanç değer artışı
kazancı olarak değerlendirilir.

10. Gayrimenkul Satışında Vergiden İstisna Değer Artışı Kazancı Tutarı Nedir?

Gayrimenkullerin elden çıkarılmasından doğan değer artışı kazancının,
2021 takvim yılı için 19.000 Türk lirası gelir vergisinden istisnadır.
Değer artışı kazançlarının beyan konusu edilip edilmeyeceği, elde edilen
iradın istisna haddinin altında kalıp kalmadığına bağlıdır. Satışın yapıldığı
yıl için belirlenen istisna tutarının altında kalan kazançlar için yıllık
beyanname verilmeyecektir. İstisna haddini aşan tutarda gelir elde
edilmesi halinde ise yıllık beyanname verilecek ve istisna tutarı beyan
edilen gelirden düşülebilecektir.

11. İkinci El Motorlu Kara Taşıtı Alım Satımı Yapanların Vergilendirilmesi Nasıldır?

Taşıt alım satımını (sıfır veya ikinci el) devamlı olarak ticari organizasyon
dahilinde yapanlar, ticari kazanç yönünden gelir vergisi mükellefiyeti tesis
ettirmelidir.

Bununla birlikte; Ticaret Bakanlığı tarafından hazırlanan ve 15/08/2020
tarihli ve 31214 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan “İkinci El Motorlu Kara
Taşıtlarının Ticareti Hakkında Yönetmelikte Değişiklikler Yapılmasına Dair
Yönetmeliğe” göre; bir takvim yılı içinde doğrudan veya aracılık yapılmak
suretiyle gerçekleştirilen üçten fazla ikinci el motorlu kara taşıtı satışı,
aksi Ticaret Bakanlığınca tespit edilmedikçe ikinci el motorlu kara taşıtı
ticareti kabul edilmektedir.

12. İkinci El Taşıt Alım Satımında Yetki Belgesi Almak Gerekir mi?

Bir takvim yılı içinde üçten fazla ikinci el motorlu kara taşıtı ticaretinin,
yetki belgesine sahip işletmeler tarafından yapılması gerekir. İşletmeye
yetki belgesi verilebilmesi için gelir veya kurumlar vergisi mükellefi
olunması gerekmektedir. Yetki belgesi verilebilmesi için diğer şartlar söz
konusu Yönetmelikte yer almaktadır.

13. İşletmenin Aktifinde Kayıtlı Olan Gayrimenkul ve Taşıtların Satışından Elde Edilen Gelir Nasıl Vergilendirilir?

Gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerinin aktifine kayıtlı olan
gayrimenkul ve taşıtların satışından elde edilen gelirler ilgili oldukları
kazanç türüne göre vergilendirilir.

14. Gayrimenkul veya Taşıt Alım Satım Faaliyetinden Dolayı Vergi Mükellefi Olanlar Hangi Beyannameleri Verirler?

Bu işlemleri icra eden ve ticari kazanç kapsamında vergiye tabi
mükellefler; gelir vergisi, geçici vergi, katma değer vergisi ile muhtasar
ve prim hizmet beyannamelerini verirler.

Yapılan faaliyetin değer artışı kazancı kapsamında olması durumunda ise
istisna tutarını aşan kazançlar için sadece gelir vergisi beyannamesi
verilir.

15. Ticari Kazanç Yönünden Mükellefiyet Tesisi Nasıl Yapılır?

213 sayılı Vergi Usul Kanunu’na göre; vergiye tabi ticaret ve sanat erbabı,
vergi dairesine işe başlama bildiriminde bulunmaya mecburdur.
Adlarına vergi mükellefiyeti tesis edilecek kişiler işe başlama, değişiklik
ve işi bırakma bildirimi yapmak zorundadırlar.
İşe başlamanın bağlı bulunulan vergi dairesine; bizzat, postayla veya
İnteraktif Vergi Dairesi (https://ivd.gib.gov.tr) sistemi üzerinden;
• Mükellefin kendisi tarafından,
• 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’na göre ruhsat almış avukatlarca,
• 3568 sayılı Kanun’a göre yetki almış meslek mensuplarınca,
işe başlama tarihinden itibaren 10 gün içinde “İşe Başlama/Bırakma
Bildirimi” ile yapılması gerekmektedir.

16. Değer Artışı Kazancı Yönünden Mükellefiyet Tesisi Nasıl Yapılır?

Değer artışı kazancına ilişkin yıllık gelir vergisi beyannamesinin verilmesi
sırasında mükellefiyet tesisi gerçekleştirilmektedir.

Değer artışı kazancına ilişkin beyanın “Hazır Beyan Sistemi” üzerinden
gerçekleştirilmesi durumunda, beyannamenin elektronik ortamda
onaylandığı anda gelir vergisi mükellefiyeti tesisi ve vergi tahakkuku
işlemleri sistem tarafından otomatik olarak gerçekleştirilmektedir.

17. Kazanç Elde Edildiği Halde Mükellefiyet Tesis Ettirilmezse Ne Olur?

Vergi mükellefiyetini gerektiren ticari faaliyet işe başlama bildiriminden
önce idarece tespit edildiğinde, mükellefler bir takım haklarından
(pişmanlık gibi) yararlanamayacağı gibi, adlarına re’sen mükellefiyet tesis
edilir ve kazançları vergi incelemesi ya da takdir komisyonu kararına göre
cezalı olarak vergilendirilir.

İstisna tutarını aşan değer artışı kazancının beyan edilmemesi halinde ise
cezalı tarhiyat yapılarak ödenmesi gereken vergi tahsil edilir.

18. Mükellefler Ne Zaman Beyanname Verirler ve Öderler?

Değer artışı kazancı veya ticari kazanç elde eden mükellefler, gelirin elde
edildiği yılı izleyen Mart ayında gelir vergisi beyannamesi verirler.
Tahakkuk eden vergiyi Mart ve Temmuz olmak üzere iki eşit taksitte
öderler.

19. 2021 Takvim Yılı Gelirlerine Uygulanacak Vergi Tarifesi

Gelir Vergisi Kanunu’na göre 2021 yılında elde edilen kazanç ve iratlara
aşağıda yer alan vergi tarifesi uygulanarak gelir vergisi hesaplanır.

Gelir Vergisi Tarifesi 2021

193 sayılı Kanunun 103 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan gelir vergisine tabi gelirlerin vergilendirilmesinde esas alınan tarife, 2021 takvim yılı gelirlerinin vergilendirilmesinde esas alınmak üzere aşağıdaki şekilde yeniden belirlenmiştir:

24.000 TL’ye kadar

% 15

53.000 TL’nin 24.000 TL’si için 3.600 TL, fazlası

% 20

130.000 TL’nin 53.000 TL’si için 9.400 TL (ücret gelirlerinde 190.000 TL’nin 53.000 TL’si için 9.400 TL), fazlası

% 27

650.000 TL’nin 130.000 TL’si için 30.190 TL (ücret gelirlerinde 650.000 TL’nin 190.000 TL’si için 46.390 TL), fazlası

% 35

650.000 TL’den fazlasının 650.000 TL’si için 212.190 TL (ücret gelirlerinde 650.000 TL’den fazlasının 650.000 TL’si için 207.390 TL), fazlası

% 40

 

Konu Hakkında Açıklamalara ve Ayrıntılı Bilgilere;
• Başkanlığımızın internet sayfasında yer alan Yardım ve
Kaynaklar / Rehber veya Yayınlar bölümünden;

– Ticari Kazanç Elde Eden Mükellefler İçin Vergi Rehberi’ne,

– Gayrimenkullerin 5 Yıl İçinde Elden Çıkarılmasında Gelir Vergisi
Beyanı Broşürü’ne,

– Diğer Kazanç ve İratların Vergilendirilmesi Rehberi’ne,

– İşe Başlayan ve İşi Terkeden Mükellefler İçin Temel Bilgiler sunumuna,

– İşe Başlama/Bırakma ve Değişiklik Bildirimi Broşürü’ne,

• Vergi İletişim Merkezinin (VİMER) 189 numaralı telefon hattından,
ulaşabilirsiniz.

GİB Mükellef Hizmetleri Daire Başkanlığı
Aralık / 2021
Yayın No: 410

 


Kaynak: GİB
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/birden-fazla-ayni-kisiye-farkli-tarihlerde-farkli-kisilere-ayni-tarihte-konut-veya-tasit-satiyorsaniz-mukellefiyet-acmaniz-gerekebilir/feed/ 0
Evde kişiye özel kıyafet dikilerek internetten satılması faaliyetinin esnaf muaflığından yararlanıp yararlanamayacağı hk. https://www.muhasebenews.com/evde-kisiye-ozel-kiyafet-dikilerek-internetten-satilmasi-faaliyetinin-esnaf-muafligindan-yararlanip-yararlanamayacagi-hk/ https://www.muhasebenews.com/evde-kisiye-ozel-kiyafet-dikilerek-internetten-satilmasi-faaliyetinin-esnaf-muafligindan-yararlanip-yararlanamayacagi-hk/#respond Tue, 30 Nov 2021 15:11:11 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=118671

T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı
Gelir Kanunları Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü

 

ACELE

Sayı

:

E-84098128-120[9-2021/5]-278037

01.09.2021

Konu

:

Evde kişiye özel kıyafet dikilerek internetten satılması faaliyetinin esnaf muaflığından yararlanıp yararlanamayacağı hk.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; evinizde ev tipi dikiş makinesi kullanmak suretiyle sipariş üzerine dikmiş olduğunuz kişiye özel çocuk kıyafetlerinin dikiş ve kumaşının görülmesi için reklam amaçlı fotoğraflarını İnstagram hesabınıza yüklediğinizi belirterek, bahse konu faaliyetiniz dolayısıyla esnaf muaflığından yararlanıp yararlanamayacağınız hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun “Vergiden Muaf Esnaf” başlıklı 9 uncu maddesinde;

Ticaret ve sanat erbabından aşağıda yazılı şekil ve suretle çalışanlar gelir vergisinden muaftır.

6. Evlerde kullanılan dikiş, nakış, mutfak robotu, ütü ve benzeri makine ve aletler hariç olmak üzere, muharrik kuvvet kullanmamak ve dışarıdan işçi almamak şartıyla; oturdukları evlerde imal ettikleri havlu, örtü, çarşaf, çorap, halı, kilim, dokuma mamûlleri, kırpıntı deriden üretilen mamûller, örgü, dantel, her nevi nakış işleri ve turistik eşya, hasır, sepet, süpürge, paspas, fırça, yapma çiçek, pul, payet, boncuk işleme, tığ örgü işleri, ip ve urganları, tarhana, erişte, mantı gibi ürünleri işyeri açmaksızın (7162 sayılı Kanunun 1 inci maddesiyle eklenen ibare Yürürlük; 30.1.2019) veya yıl içinde gerçekleştirilen satış tutarı, ilgili yıl için geçerli olan asgari ücretin yıllık brüt tutarından fazla olmamak üzere, internet ve benzeri elektronik ortamlar üzerinden satanlar. Bu ürünlerin, pazar takibi suretiyle satılması ile ticarî, ziraî veya meslekî faaliyetleri dolayısıyla gelir ve kurumlar vergisi mükellefi olanların düzenledikleri hariç olmak üzere; düzenlenen kermes, festival, panayır ile kamu kurum ve kuruluşlarınca geçici olarak belirlenen yerlerde satılması muaflıktan faydalanmaya engel değildir.”

….

10. Ayrı bir iş yeri açmaksızın ve sanayi tipi veya seri üretim yapabilen makine ve alet kullanmaksızın oturdukları evlerde imal ettikleri malları internet ve benzeri elektronik ortamlar üzerinden satanlar. Bu bent kapsamında esnaf muaflığından faydalanılabilmesi için Esnaf Vergi Muafiyeti Belgesi alınması, Türkiye’de kurulu bankalarda bir ticari hesap açılması ve tüm hasılatın münhasıran bu hesap aracılığıyla tahsil edilmesi şarttır. Bankalar, bu bent kapsamında açılan ticari hesaplara aktarılan tutarlar üzerinden, aktarım tarihi itibarıyla %4 (bir ve üzeri işçi çalıştırıldığı durumda %2) oranında gelir vergisi tevkifatı yapmak ve 98 ve 119 uncu maddelerdeki esaslar çerçevesinde beyan edip ödemekle yükümlüdür. İstihdama bağlı indirimli oranın uygulanması için ilgili ayda bir işçinin en az on gün süreyle çalıştırılması gerekir. Bu hasılat tutarı üzerinden ayrıca 94 üncü madde kapsamında tevkifat yapılmaz. Bu bent kapsamında elde edilen hasılatın 220.000 Türk lirasını (313 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği ile 2021 yılı için 240.000 TL.) aşması hâlinde, mükellef izleyen takvim yılı başından itibaren gerçek usulde vergilendirilir ve tekrar bu muafiyetten faydalanamaz. Bentte yer alan hasılat koşulu dışındaki diğer şartların ihlal edildiğinin tespit edilmesi hâlinde muafiyetten faydalanılamaz ve zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergiler, vergi ziyaı cezası kesilmek suretiyle gecikme faiziyle birlikte tahsil olunur. Bentte yer alan oranları ve tutarı, yarısına kadar indirmeye ve iki katına kadar artırmaya Cumhurbaşkanı yetkilidir.

Ticari, zirai veya mesleki kazancı dolayısı ile gerçek usulde Gelir Vergisine tabi olanlar ile yukarıda sayılan işleri Gelir ve Kurumlar Vergisi mükelleflerine bağlılık arz edecek şekilde yapanlar esnaf muaflığından faydalanamazlar.

Esnaf muaflığına ilişkin şartları taşıyanlara talepleri halinde vergi dairesince Esnaf Vergi Muafiyeti Belgesi verilir. Bu belgenin şekil ve muhtevasının tayin ve tespiti ile iptali ve uygulamaya ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.

…” hükümleri yer almaktadır.

7162 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle 30/1/2019 tarihinden itibaren uygulanmak üzere, 193 sayılı Kanunun 9 uncu maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendi kapsamında esnaf muaflığından faydalananların, evlerde imal ettikleri ürünleri, internet ve benzeri elektronik ortamlarda da satmaları halinde esnaf muaflığından faydalanmaları mümkün hale getirilmiştir.

Bu muaflıktan faydalanılabilmesi için, internet ve benzeri elektronik ortamlar üzerinden yıl içinde gerçekleştirilen satış tutarının ilgili yıl içinde geçerli olan asgari ücretin yıllık brüt tutarını aşmaması gerekmektedir. Konu ile ilgili ayrıntılı açıklamalara 306 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinin “İnternet ve Benzeri Elektronik Ortamlar Üzerinden Yapılan Satışlarda Esnaf Muaflığı” başlıklı bölümde yer verilmiştir.

Diğer taraftan, 7256 sayılı Kanunla, 193 sayılı Kanunun esnaf muaflığını düzenleyen 9 uncu maddesinin birinci fıkrasına eklenen (10) numaralı bent ile ayrı bir işyeri açmaksızın ve sanayi tipi veya seri üretim yapabilen makine ve alet kullanmaksızın oturdukları evlerde imal ettikleri malları, münhasıran internet ve benzeri elektronik ortamlar üzerinden satanlar esnaf muaflığı kapsamına alınmıştır. Konu ile ilgili ayrıntılı açıklamalara 314 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde yer verilmiştir.

Bu hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, ikamet adresinizde ev tipi dikiş makinesi kullanmak suretiyle sipariş üzerine diktiğiniz kişiye özel çocuk kıyafetlerini;

– Pazar takibi yapmaksızın ve ticari, zirai, mesleki faaliyetleri dolayısıyla gelir ve kurumlar vergisi mükellefi olanların düzenledikleri kermes, festival, panayır gibi yerler haricinde satmanız ve/veya internet ve benzeri elektronik ortamlar üzerinden satmanız halinde, bentte yer alan şartların sağlanması kaydıyla 306 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde yapılan açıklamalar çerçevesinde, Gelir Vergisi Kanununun 9 uncu maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendi kapsamında,

-Yalnızca internet veya benzeri platformlar üzerinden satmanız halinde ise, bentte yer alan şartların sağlanması kaydıyla 314 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde yapılan açıklamalar çerçevesinde, Gelir Vergisi Kanununun 9 ncu maddesinin birinci fıkrasının (10) numaralı bendi kapsamında,

esnaf muaflığından faydalanmanız mümkün bulunmaktadır.

Bilgilerinize sunulur.


Kaynak: GİB Özelge
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/evde-kisiye-ozel-kiyafet-dikilerek-internetten-satilmasi-faaliyetinin-esnaf-muafligindan-yararlanip-yararlanamayacagi-hk/feed/ 0
Sokak hayvanlarının bakımı için kurulan barınakta çalışan kişiye ödenen ücretin gelir vergisi tevkifatı ve damga vergisi karşısındaki durumu https://www.muhasebenews.com/sokak-hayvanlarinin-bakimi-icin-kurulan-barinakta-calisan-kisiye-odenen-ucretin-gelir-vergisi-tevkifati-ve-damga-vergisi-karsisindaki-durumu/ https://www.muhasebenews.com/sokak-hayvanlarinin-bakimi-icin-kurulan-barinakta-calisan-kisiye-odenen-ucretin-gelir-vergisi-tevkifati-ve-damga-vergisi-karsisindaki-durumu/#respond Tue, 27 Jul 2021 00:11:33 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=98629

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

ANTALYA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Gelir Grup Müdürlüğü

Sayı

:

49327596-120[23.GVK.2013.73]-52

02/03/2015

Konu

:

Sokak hayvanlarının bakımı için kurulan barınakta çalışan kişiye ödenen ücretin gelir vergisi tevkifatı ve damga vergisi

            İlgide kayıtlı özelge talep formunda; kendinize ait olan 9.946,00.-m² tarımsal amaçlı bahçede yardıma muhtaç sokak hayvanlarının (köpek, kedi, at, eşeklerin) bakımını yaptığınızı, herhangi bir ticari amacınızın olmadığını, bu hayvanların bakımı için de yanınızda işçi çalıştırdığınızı belirterek, yanınızda çalıştırdığınız sigortalı işçiye ödediğiniz ücretten gelir ve damga vergisi kesintisi yapıp yapmayacağınız hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

            GELİR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

            Bilindiği üzere, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının 2 numaralı bendinde; “Gelir vergisinden muaf olanların veya gerçek usulde vergilendirilmeyen çiftçilerin yanında çalışan işçilerin ücretleri” nin gelir vergisinden istisna edildiği hükmü bağlanmıştır.

            Aynı Kanunun 52 nci maddesinde ise zirai faaliyet; arazide, deniz, göl ve nehirlerde, ekim, dikim, bakım, üretme, yetiştirme ve ıslah yollarıyla veyahut doğrudan doğruya tabiattan istifade etmek suretiyle nebat, orman, hayvan, balık ve bunların ürünlerinin istihsalini, avlanmasını, avcıları ve yetiştiricileri tarafından muhafazasını, taşınmasını, satılmasını veya bu ürünlerden sair bir şekilde faydalanılmasını ifade eder şeklinde tanımlanmıştır.

            Aynı maddenin devamında ise bu faaliyet sonucu istihsal olunan maddelere mahsul denileceği ve mahsullerin değerlendirilmeleri maksadıyle ve zirai istihsale müteferri olarak işlenmesinin de zirai faaliyete gireceği, ayrıca satışların dükkan ve mağaza açılarak yapılması halinde, mahsullerin dükkan ve mağazaya gelinceye kadar geçirdikleri safhaların zirai faaliyet safhasında kalacağı hükme bağlanmıştır.

            Bu açıklamalar uyarınca, bahçenizde yardıma muhtaç sokak hayvanlarının  (kuş, kedi, köpek, at, eşek v.b)  bakılması faaliyetinizin ticarilik vasfı taşımaması ve gerçek usulde vergilendirilmeyen zirai faaliyet kapsamında kalması kaydıyla söz konusu faaliyet kapsamında çalıştırdığınız işçilerin ücretleri  Gelir Vergisi Kanununun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının 2 numaralı bendi uyarınca gelir vergisinden istisna edilmesi gerekmektedir.

            DAMGA VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

            488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde, bu Kanuna ekli (1) sayılı tabloda yazılı kağıtların damga vergisine tabi olduğu, bu Kanundaki kağıtlar teriminin yazılıp imzalanmak veya imza yerine geçen bir işaret konmak suretiyle düzenlenen ve herhangi bir hususu ispat veya belli etmek için ibraz edilebilecek olan belgeler ile elektronik imza kullanılmak suretiyle manyetik ortamda ve elektronik veri şeklinde oluşturulan belgeleri ifade edeceği; 3 üncü maddesinde, damga vergisinin mükellefinin kağıtları imza edenler olduğu; 9 uncu maddesinde, bu Kanuna ekli (2) sayılı tabloda yazılı kağıtların damga vergisinden müstesna olduğu hükme bağlanmıştır.

            Kanuna ekli (1) sayılı tablonun “IV. Makbuzlar ve diğer kağıtlar” başlıklı bölümünün 1/b fıkrasında, maaş, ücret, gündelik, huzur hakkı, aidat, ihtisas zammı, ikramiye, yemek ve mesken bedeli, harcırah, tazminat ve benzeri her ne adla olursa olsun hizmet karşılığı alınan paralar (avans olarak ödenenler dahil) için verilen makbuzlar ile bu paraların nakden ödenmeyerek kişiler adına açılmış veya açılacak cari hesaplara nakledildiği veya emir ve havalelerine tediye olunduğu takdirde nakli veya tediyeyi temin eden kağıtların nispi damga vergisine tabi olduğu hükmüne yer verilmiştir.

            Kanuna ekli (2) sayılı tablonun “IV. Ticari ve Medeni işlerle ilgili kağıtlar” başlıklı bölümünün 34 numaralı fıkrasında da, Gelir Vergisi Kanununun 23 üncü maddesinde belirtilen ücretlere ilişkin kağıtların damga vergisinden istisna olacağı hükmü yer almaktadır.

            Buna göre, yardıma muhtaç sokak hayvanlarının bakımı için çalıştırdığınız işçiye ödenen ücretlerin 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 23 üncü maddesinde belirtilen ücretlerden olması durumunda 488 sayılı Damga Vergisi Kanununa ekli (2) sayılı tablonun IV/34 numaralı fıkrası uyarınca damga vergisinden istisna tutulması; bu madde kapsamında olmaması halinde ise 488 sayılı Kanuna ekli (1) sayılı tablonun IV-1/b bendine göre nispi damga vergisine tabi tutulması gerekmektedir.


Kaynak: GİB Özelge
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/sokak-hayvanlarinin-bakimi-icin-kurulan-barinakta-calisan-kisiye-odenen-ucretin-gelir-vergisi-tevkifati-ve-damga-vergisi-karsisindaki-durumu/feed/ 0
Türkiye’deki şirketin idaresi Almanya’daki kişi tarafından yapılıyorsa bu kişiye yapılan ödeme nasıl vergilendirilecek? https://www.muhasebenews.com/turkiyedeki-sirketin-idaresi-almanyadaki-kisi-tarafindan-yapiliyorsa-bu-kisiye-yapilan-odeme-nasil-vergilendirilecek/ Mon, 08 Feb 2021 08:18:19 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=103807 Yurtdışı merkezli şirketten elde edilen ve yurtiçindeki şirkete fatura edilen ücret gelirinin vergilendirilmesi

 

T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

Sayı

:

B.07.1.GİB.4.34.16.01-GVK 95-156

08/03/2011

Konu

:

Yurtdışı merkezli şirketten elde edilen ve yurtiçindeki şirkete fatura edilen ücret geliri.

İlgide kayıtlı dilekçenizde, …Vergi Dairesi Müdürlüğünün … vergi kimlik numaralı mükellefi olduğunuz, şirket merkezinizin Almanya’da olduğu, Türkiye’de çalışma izni bulunan Alman vatandaşı şirket müdürünüzün aylık maaşının Almanya’daki şirket merkezi tarafından ödendiği, bu ödemenin şirketinize fatura edildiği ve Almanya’daki şirket merkezi tarafından söz konusu ücret ödemesine ilişkin herhangi bir tevkifat yapılmadığı, Türkiye’deki şirketin söz konusu ücret ödemesinin brüte tamamlanması suretiyle üzerinden stopaj yaptığı, şirket müdürünüzün göreviyle ilgili maaşı dışında başka bir gelir vergisine tabi geliri olmadığı belirtilerek, şirket müdürünüz tarafından söz konusu ücret geliriyle ilgili beyanname vermesinin gerekip gerekmediği konusunda Başkanlığımız görüşü sorulmaktadır.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun “Mükellefler” başlıklı 3’üncümaddesinde, “Aşağıda yazılı gerçek kişiler Türkiye içinde ve dışında elde ettikleri kazanç ve iratların tamamı üzerinden vergilendirilirler:

1. Türkiye’de yerleşmiş olanlar;…”

denilmiş olup, aynı Kanun’un 4’üncü maddesinde,

“Aşağıda yazılı kimseler Türkiye’de yerleşmiş sayılır:

2. Bir takvim yılı içinde Türkiye’de devamlı olarak altı aydan fazla oturanlar (Geçici ayrılmalar Türkiye’de oturma süresini kesmez.)”

hükmü yer almış, 5’inci maddede de yerleşme sayılmayan haller,

“Aşağıda yazılı yabancılar memlekette altı aydan fazla kalsalar dahi, Türkiye’de yerleşmiş sayılmazlar:

1. Belli ve geçici görev veya iş için Türkiye’ye gelen iş, ilim ve fen adamları, uzmanlar, memurlar, basın ve yayın muhabirleri ve durumları bunlara benzeyen diğer kimselerle tahsil veya tedavi veya istirahat veya seyahat maksadıyla gelenler;…”

hükmü ile düzenlenmiştir. Ayrıca söz konusu Kanun’un 6’ncı maddesinde,

“Türkiye’de yerleşmiş olmayan gerçek kişiler sadece Türkiye’de elde ettikleri kazanç ve iratlar üzerinden vergilendirilirler.”

denilmiştir.

Adı geçen Kanun’un 61’inci maddesinde ücretin, işverene tabi ve belirli bir işverene bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatler olduğu belirtilmiş olup, aynı Kanun’un “Toplama Yapılmayan Haller” başlıklı 86’ncı maddesinde,

“Aşağıda belirtilen gelirler için yıllık beyanname verilmez, diğer gelirler için beyanname verilmesi halinde bu gelirler beyannameye dahil edilmez.

1. Tam mükellefiyette;

b) Tek işverenden alınmış ve tevkif suretiyle vergilendirilmiş ücretler (birden fazla işverenden ücret almakla beraber, birden sonraki işverenden aldıkları ücretlerinin toplamı, 103’üncü maddede yazılı tarifenin ikinci gelir diliminde yer alan tutarı aşmayan mükelleflerin, tamamı tevkif suretiyle vergilendirilmiş ücretleri dahil)

2. Dar mükellefiyette, tamamı Türkiye’de tevkif suretiyle vergilendirilmiş olan; ücretler, serbest meslek kazançları, menkul ve gayrimenkul sermaye iratları ile diğer kazanç ve iratlar.”

hükmüne yer verilmiştir. Ayrıca Gelir Vergisi Kanunu’nun 95’inci maddesinde,

“Aşağıda yazılı hizmet erbabının ücretleri hakkında vergi tevkif usulü cari olmaz:

1. Ücretlerini yabancı bir memleketteki işverenden doğrudan doğruya alan hizmet erbabı;

2. 16’ncı maddede yazılı istisnadan faydalanmayan yabancı elçilik ve konsolosluk memur ve hizmetlileri;

3. Maliye Bakanlığı’nca yıllık beyanname ile bildirilmesinde zaruret görülen ödemeler.

Bunlar gelirlerini, bu kısmın 2’nci bölümündeki hükümlere göre, yıllık beyanname ile bildirirler.”

hükmüyle stopaja tabi olmayan ücretlere beyan zorunluluğu getirilmiştir. Türkiye Cumhuriyeti ile Federal Almanya Cumhuriyeti Arasında Gelir ve Servet Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması’nın 14’üncü maddesinde,

“1) Bir Akit Devlet mukiminin serbest meslek faaliyetleri dolayısıyla elde ettiği gelir, bu faaliyetler diğer Akit Devlette icra edilmedikçe, yalnız ilk bahsedilen Devlette vergilendirilecektir. Eğer faaliyetler diğer Devlette icra edilirse, buradan elde edilen gelir diğer Devlette vergilendirilebilir.”

Söz konusu anlaşmanın 15’inci maddesinde,

“1) 16, 18, 19 ve 20’nci madde hükümleri saklı kalmak üzere, bir Akit Devlet mukiminin bir hizmet akdi dolayısıyla elde ettiği ücret, maaş ve diğer benzeri menfaatler, bu hizmet diğer Akit Devlette ifa edilmedikçe, yalnız ilk bahsedilen Devlette vergilendirilecektir. Eğer hizmet diğer Devlette ifa edilirse, buradan elde edilen gelir diğer Devlette vergilendirilebilir.”

16’ncı maddesinde,

“2) Bir Akit Devletin bir veya birden çok mukiminin diğer Akit Devlet mukimi olan bir şirketin, ticari mevzuat gereğince üst yönetimden sorumlu görevlileri olma sıfatıyla elde ettikleri ücretler, maaşlar ve diğer benzeri menfaatler, bu diğer Devlette vergilendirilebilir.”

şeklinde anlaşma hükümleri yer almaktadır. Konu ile ilgili olarak 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’na istinaden çıkarılan 1 seri no.lu Genel Tebliği’nin “22.2.3.Serbest Meslek Kazançları” başlıklı bölümünde,

“Serbest meslek faaliyeti, esas itibarıyla gerçek kişilerce icra edilen ve  Gelir  Vergisi Kanunu’nun 65’inci maddesinde tanımlanan faaliyet türüdür. Dar mükellef kurumların bu tür kazanç elde etmeleri ise istihdam ettikleri personelleri aracılığı ile olmaktadır.

Serbest meslek kazançlarının Türkiye’de elde edilmiş sayılması için serbest meslek faaliyetinin Türkiye’de icra edilmesi veya Türkiye’de değerlendirilmesi gerekir.

Türkiye’de değerlendirme, ödemenin Türkiye’de yapılması veya ödeme yabancı memlekette yapılmışsa Türkiye’de ödeyenin veya nam ve hesabına ödeme yapılanın hesaplarına intikal ettirilmesi veya kârından ayrılmasıdır.

Öte yandan, mülga  5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 12’nci maddesinde, dar mükellefiyette kurum kazancını oluşturan kazanç ve iratlar arasında sayılan “Türkiye’de elde edilen ücretler”e 5520 sayılı Kanun’da yer verilmemiştir. Yabancı kurumların Türkiye’de ücret geliri elde etmesi, istihdam ettiği bir personeli Türkiye’de yapılacak bir iş için tahsis etmesi, bu şahsın yabancı kuruma bağlı olarak Türkiye’de hizmet vermesi veya ödemenin Türkiye’de yapılması veya ödeme yabancı memlekette yapılmışsa Türkiye’de ödeyenin veya nam ve hesabına ödeme yapılanın hesaplarına intikal ettirilmesi veya kârından ayrılması suretiyle olmaktadır. Bu şekliyle dar mükellef kurumların elde ettiği ücret ile serbest meslek kazancı arasında genelde bir fark bulunmamaktadır. Dar mükellef kurumun, Türkiye’de hizmet ettiği kurum ya da kişiye bağımlı olmasının mümkün olamayacağı dikkate alınarak kurumun yalın anlamıyla ücret elde etmesi olanaksızdır. Dolayısıyla 5422 sayılı Kanun’un uygulanmasında ücret kazancı grubunda değerlendirilen kazançlar, 5520 sayılı Kanun’un uygulanmasında serbest meslek kazancı olarakdeğerlendirilecektir.

Dar mükellef kurumların Türkiye’de elde ettikleri serbest meslek kazançları, Kanun’un 30’uncu maddesi uyarınca vergi kesintisine tabi tutulacaktır.”

açıklamalarına yer verilmiştir.

Bu hüküm ve açıklamalara göre, Almanya’da bulunan şirket personeli tarafından Türkiye’de icra edilen yöneticilik faaliyetine istinaden Türkiye’de tam mükellef olan şirkete fatura edilen hizmetin Almanya’da bulunan şirket açısından dar mükellef serbest meslek kazancı olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Buna göre, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 30’uncu maddesine göre (2009/14593 sayılı Bakanlar Kurulu Kararına göre) Almanya’da bulunan şirkete yapılan ödemeler üzerinden %20 oranında tevkifat yapılması gerekmektedir.

Ayrıca, şirket müdürünüzün Türkiye’de yerleşik olması veya sayılması durumunda dilekçenizde belirttiğiniz şekilde elde ettiği ücret gelirinin Türkiye’de stopaja tabi tutulmamış olması nedeniyle tamamının yıllık gelir vergisi beyannamesiyle ikametgahının bulunduğu yerin vergi dairesine beyan edilmesi gerekmektedir.

 


Kaynak:GİB Özelge
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>