KDV uygulaması – Muhasebe News https://www.muhasebenews.com Muhasebe News Sat, 26 Mar 2022 07:30:07 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.3.3 Telif hakkı sahipleri ve yapımcıların eserlerinin youtube aracılığıyla gösterilmesi nedeniyle elde edilen reklam gelirlerinde KDV uygulaması https://www.muhasebenews.com/telif-hakki-sahipleri-ve-yapimcilarin-eserlerinin-youtube-araciligiyla-gosterilmesi-nedeniyle-elde-edilen-reklam-gelirlerinde-kdv-uygulamasi%ef%bf%bc/ https://www.muhasebenews.com/telif-hakki-sahipleri-ve-yapimcilarin-eserlerinin-youtube-araciligiyla-gosterilmesi-nedeniyle-elde-edilen-reklam-gelirlerinde-kdv-uygulamasi%ef%bf%bc/#respond Sun, 27 Mar 2022 10:15:00 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=124731 Sayı: 39044742-130[Özelge]-769510

Tarih: 28/09/2021

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları KDV-ÖTV Grup Müdürlüğü

Sayı:E-39044742-130[Özelge]-76951028.09.2021
Konu:Telif hakkı sahipleri ve yapımcıların eserlerinin youtube aracılığıyla gösterilmesi nedeniyle elde edilen reklam gelirlerinde KDV uygulaması
İlgi:… tarihli ve … evrak kayıt numaralı özelge talep formunuz.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; Şirketinizin faaliyet konusunun telif hakkı sahiplerine ve yapımcılara ait eserlerin internet ortamında (Youtube ve diğer siteler) yayımlanması olduğu, yapılan yayın karşılığı alınan reklam bedellerinin, yurt içi ve yurt dışı yayın reklam bedeli olarak Türk Lirası (TL) cinsinden tarafınıza ödendiği, Katma Değer Vergisi (KDV) Genel Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair 34 Seri No.lu Tebliğ ile KDV Genel Uygulama Tebliğinin (II/A-2.2.) bölümünde yapılan ve 5/2/2021 tarihinde yürürlüğe giren değişiklikle birlikte faturasında Türk Lirası karşılığı gösterilen hizmet ihraçlarında, bedelin Türk Lirası olarak Türkiye’ye getirildiğini tevsik eden belgelere istinaden de iade yapılabilmesine imkan tanındığı belirtilerek, tarafınızca verilen hizmetin hizmet ihracı kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği hususunda Başkanlığımız görüşü sorulmaktadır.

3065 sayılı KDV Kanununun;

-1/1 inci maddesinde, ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde Türkiye’de yapılan teslim ve hizmetlerin KDV’ye tabi olduğu,

-6/b maddesinde, işlemlerin Türkiye’de yapılmasının, hizmetin Türkiye’de yapılmasını veya hizmetten Türkiye’de faydalanılmasını ifade edeceği,

-11/1-a maddesinde ise yurt dışındaki müşteriler için yapılan hizmetlerin KDV’den müstesna olduğu

hüküm altına alınmıştır.

KDV Genel Uygulama Tebliğinin;

-“İstisnanın Kapsamı” başlıklı (II/A-2.1.) bölümünde;

“3065 sayılı Kanunun (11/1-a) maddesi kapsamında bir hizmetin KDV’den istisna olabilmesi için, aynı Kanunun (12/2) nci maddesine göre;

– Hizmetin yurtdışındaki bir müşteri için yapılması,

– Hizmetten yurtdışında faydalanılması,

gerekir.

Hizmetin yurtdışındaki bir müşteri için yapıldığı, yurtdışındaki müşteri adına düzenlenen fatura ve benzeri belge ile tevsik edilir.

Hizmetten yurtdışında faydalanılmasından kasıt, Türkiye’de yurtdışındaki müşteri için yapılan hizmetin, müşterinin yurtdışındaki iş, işlem ve faaliyetleri ile ilgili olması; Türkiye’deki faaliyetleri ile ilgisi bulunmamasıdır.”

-“İstisnanın Tevsiki ve Beyanı” başlıklı (II/A-2.2.) bölümünde ise;

“Hizmet ihracına ilişkin istisna, yurtdışındaki müşteriye düzenlenen hizmet faturası ile tevsik edilir. Hizmet faturalarının firma yetkililerince onaylı fotokopileri veya dökümlerini gösteren liste verilir. Bu belgelerin istisnanın beyan edildiği dönemde beyanname verme süresi içinde bir dilekçe ekinde ibrazı gerekir. İstisnanın beyanı için, hizmete ait ödeme belgesinin (bedelin Türkiye’ye getirildiğini tevsik eden bir belge, banka dekontu vb.) temin edilmiş olması zorunlu değildir.

Bu şekilde beyan edilen işlemlerle ilgili yüklenilen ve indirim yoluyla telafi edilemeyen KDV’nin iadesi, hizmet bedeli Türkiye’ye gelmeden yerine getirilmez. Bununla birlikte, faturasında Türk Lirası karşılığı gösterilen hizmet ihraçlarında, bedelin Türk Lirası olarak Türkiye’ye getirildiğini tevsik eden belgelere istinaden de iade yapılabilir.”

açıklamaları yer almaktadır.

Buna göre, Şirketiniz tarafından telif hakkı sahiplerine ve yapımcılara ait eserlerin Youtube platformu üzerinden yayımlanması karşılığı alınan reklam bedellerinin, söz konusu eserlerin Youtube üzerinden Türkiye’de ve yurtdışında izlenme verileri baz alınarak bulunacak (ve Şirketinize tevsik edilecek) yurtdışında izlenme oranına isabet eden kısmının hizmet ihracı kapsamında KDV’den istisna tutulması mümkün bulunmaktadır.

Öte yandan, hizmet ihracına ilişkin istisnanın beyanı için hizmete ait ödeme belgesinin temin edilmiş olması zorunlu olmamakla birlikte, bu şekilde beyan edilen işlemlerle ilgili yüklenilen ve indirim yoluyla telafi edilemeyen KDV’nin iadesinin hizmet bedeli döviz veya Türk Lirası (yukarıda belirtilen şartlarla) olarak Türkiye’ye gelmeden yerine getirilmesi mümkün bulunmamaktadır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.


Kaynak:GİB
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/telif-hakki-sahipleri-ve-yapimcilarin-eserlerinin-youtube-araciligiyla-gosterilmesi-nedeniyle-elde-edilen-reklam-gelirlerinde-kdv-uygulamasi%ef%bf%bc/feed/ 0
2020 Yılına ait faturanın KDV’si ne zaman kadar indirim konusu yapılır? https://www.muhasebenews.com/2020-yilina-ait-faturanin-kdvsi-ne-zaman-kadar-indirim-konusu-yapilir/ https://www.muhasebenews.com/2020-yilina-ait-faturanin-kdvsi-ne-zaman-kadar-indirim-konusu-yapilir/#respond Fri, 12 Mar 2021 05:51:49 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=105772 2020 yılına ait hizmet faturasının 2021 yılında KDV indirim konusu yapılıp yapılamayacağı; 2020 yılına ait hizmet faturasının 2021 yılında gider indirim konusu yapılır mı?

2020 yılına ilişkin faturada belirtilen KDV si 31/12/2021 tarihine kadar indirilir.

Türkiye’de yerel bir firma Afrika’da su kuyusu açtırıyor Afrika’daki firma Türkiye’deki firmaya fatura ediyor firma da A Derneği’ne faturalandırılacak fatura kesildiğinde KDV nasıl olmalıdır?

Firma Afrika’dan aldığı hizmet için (2) nolu KDV beyannamesi verecek ödenen KDV, (1) nolu KDV beyannamesinde indirim konusu yapılacaktır. 

Firma derneğe düzenlediği faturada % 18 KDV hesaplayacaktır.

https://www.muhasebenews.com/yurt-disindan-alinan-hizmetler-icin-sorumlu-sifatiyla-kdv-ve-stopaj-odenecek-midir/

https://www.muhasebenews.com/yurt-disindan-alinan-mimari-tasarim-hizmeti-icin-gelir-vergisi-ve-kdv-odenecek-mi/


Kaynak: ismmmo
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/2020-yilina-ait-faturanin-kdvsi-ne-zaman-kadar-indirim-konusu-yapilir/feed/ 0
Kat karşılığı arsa tesliminde KDV ve Kurumlar Vergisi Uygulaması https://www.muhasebenews.com/kat-karsiligi-arsa-tesliminde-kdv-ve-kurumlar-vergisi-uygulamasi/ https://www.muhasebenews.com/kat-karsiligi-arsa-tesliminde-kdv-ve-kurumlar-vergisi-uygulamasi/#respond Thu, 11 Mar 2021 23:16:01 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=105117 Düzenleme Şeklinde Gayrimenkul Hissesi Karşılığı İnşaat Yapımı ve Sözleşmesine istinaden yapılan inşaatın vergi kanunları karşısındaki durumu

 

T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
 İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Katma Değer Vergisi Grup Müdürlüğü

Sayı

:

39044742-010.01-132545

05.02.2020

Konu

:

Düzenleme Şeklinde G.Menkul Hissesi Karşılığı İnş. Yapımı ve Sözl. istinaden yapılan inşaatın vergi kanunları karşısındaki durumu.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, Şirketiniz ile yüklenici arasında imzalanan “Düzenleme Şeklinde Gayrimenkul Hissesi Karşılığında İnşaat Yapımı ve Satış Vaadi Sözleşmesi” kapsamında … ilçesinde Şirketinize ait olan arsa üzerinde yüklenici tarafından 2015 yılında tamamlanması planlanan bağımsız birimler için parselden yapılan satışlar neticesinde daire sahiplerine 2014/6 dönemi itibariyle fatura kesildiği belirtilerek, yükleniciye arsa teslimi ve yüklenici tarafından inşaat işi/konut veya işyeri tesliminin kurumlar vergisi ve katma değer vergisi (KDV) mevzuatı karşısındaki durumu sorulmaktadır.

KURUMLAR VERGİSİ KANUNU AÇISINDAN:

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde; kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safi kurum kazancının tespitinde 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.

Gelir Vergisi Kanununun “Bilânço Esasında Ticari Kazancın Tespiti” başlıklı 38 inci maddesinde ise, bilânço esasına göre ticari kazancın, teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müspet fark olduğu, bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce işletmeye ilave olunan değerlerin bu farktan indirileceği, işletmeden çekilen değerlerin ise farka ilave olunacağı, ticari kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında Vergi Usul Kanununun değerlemeye ait hükümleri ile bu Kanunun 40 ve 41 inci maddeleri hükümlerine uyulacağı hükme bağlanmıştır. Anılan Kanunun 40 ıncı maddesinde de safi kazancın tespit edilmesinde indirilecek giderler sayılmıştır.

Ticari kazancın tespitinde iki temel ilke geçerlidir. Bunlar “dönemsellik” ve “tahakkuk esası” ilkeleridir. Tahakkuk esası ilkesinde, gelir veya giderin miktar ve mahiyet itibariyle kesinleşmiş olması, yani geliri veya gideri doğuran işlemin tekemmül etmesinin yanı sıra, miktarının ve işlemden kaynaklanan alacağın veya borcun ödeme şartlarının da belirlenmiş olması gereklidir. Bu esas dikkate alındığında bir gelir unsurunun, özel bir düzenleme bulunmadığı sürece, mahiyet ve tutar itibariyle kesinleştiği dönem kazancının tespitinde dikkate alınması gerekmektedir.

Bu hükümler çerçevesinde, düzenleme şeklinde gayrimenkul hissesi karşılığında inşaat yapımı ve satış vaadi sözleşmesi kapsamında şirketinize ait arsa üzerine inşa edilen bağımsız bölümlerin şirketinize olan maliyeti, aktifinizde kayıtlı bulunan ve müteahhit tarafından üzerine bağımsız bölümler inşa edilen arsanın maliyet bedeli olduğundan, bu bedelin şirketinize kalacak dairelerin brüt kapalı alanları dikkate alınmak suretiyle her bir bağımsız bölüme dağıtılması suretiyle hesaplanan tutar ile söz konusu dairelerin her birinin satış tutarı dikkate alınarak oluşan kâr veya zararın kurum kazancınıza dâhil edilmesi gerekmektedir. Ayrıca, vergiyi doğuran olay şirketinizce satılan bağımsız bölümlerin tapuda alıcı adına tescil edildiği tarihte; tapu tescil işleminin yapılmasından önce bağımsız bölümlerin alıcıların kullanımına terk edilmesi durumunda ise alıcının kullanımına terk tarihinde gerçekleşmiş olacağından bu tarih itibarıyla kazanç elde edilmiş olacaktır.

KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU AÇISINDAN:

3065 sayılı KDV Kanununun;

-1/1 inci maddesinde, Türkiye’de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV’ye tabi olduğu,

-2/5 inci maddesinde, trampanın iki ayrı teslim hükmünde olduğu (arsa karşılığı inşaat işlerinde 6/4/2018 tarihinden önce gerçekleşen teslimlerde 7104 sayılı Kanun ile yapılan düzenleme öncesi uygulama geçerlidir),

-10/a maddesinde, mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde malın teslimi veya hizmetin yapılması, 10/b maddesinde, malın tesliminden veya hizmetin yapılmasından önce fatura veya benzeri belgeler verilmesi halinde bu belgelerde gösterilen miktarla sınırlı olmak üzere fatura veya benzeri belgelerin düzenlenmesi anında vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu,

27/1 inci maddesinde, bedeli bulunmayan veya bilinmeyen işlemler ile bedelin mal, menfaat, hizmet gibi paradan başka değerler olması halinde matrahın işlemin mahiyetine göre emsal bedeli veya emsal ücreti olduğu

hüküm altına alınmıştır.

18 Seri No.lu KDV Genel Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ ile yapılan değişiklik öncesi KDV Genel Uygulama Tebliğinin (I/B-8.) bölümünde arsa karşılığı inşaat işlerinde KDV uygulamasına ilişkin açıklamalar yer almaktadır.

KDV oranları, 3065 sayılı Kanunun 28 inci maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak yayımlanan 2007/13033 sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesi (BKK) ile BKK eki (I) sayılı listede yer alan teslim ve hizmetler için %1, (II) sayılı listede yer alan teslim ve hizmetler için %8, listelerde yer almayan vergiye tabi işlemler için %18 olarak belirlenmiştir.

Arsa karşılığı inşaat işlerinde vergiyi doğuran olay, müteahhidin arsa karşılığı bağımsız bölümleri arsa sahibine teslimiyle gerçekleşmektedir. Bu tarih itibariyle arsa açısından da vergiyi doğuran olay vuku bulmaktadır. Taşınmazda teslim kural olarak tapuya tescil ile gerçekleşmekle birlikte, tapuya tescilden önce bağımsız birimlerin alıcının tasarrufuna terk edilmesi durumunda da vergiyi doğuran olay gerçekleşmektedir. Dolayısıyla, arsa sahibinin arsa tesliminin ticari nitelikli olması durumunda arsa için, müteahhidin ise arsa sahibine teslim ettiği bağımsız birimler için, vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu tarih itibariyle eş zamanlı olarak fatura düzenlemesi gerekmektedir.

Öte yandan, 6/4/2018 tarihinden önce gerçekleşen teslimlerde, bağımsız bölümlerin inşa edilerek tapuya tescil edildiği veya şirketinize teslim edildiği tarihte müteahhit tarafından bağımsız bölümlerin emsal bedeli üzerinden şirketinize düzenlenen faturada bağımsız bölümlerin tabi olduğu oranda KDV hesaplanarak beyan edilmesi gerekmektedir. Müteahhidin şirketinize bağımsız bölümleri tesliminde eş zamanlı olarak şirketinizin müteahhide arsa teslimine ilişkin olarak bağımsız bölümlerin emsal bedeli üzerinden düzenlenecek faturada genel oranda KDV hesaplanarak beyan edilmesi gerekmektedir.

 


Kaynak: GİB Özelge
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/kat-karsiligi-arsa-tesliminde-kdv-ve-kurumlar-vergisi-uygulamasi/feed/ 0
İzaha davete özel esaslara alma yetkisi https://www.muhasebenews.com/izaha-davete-ozel-esaslara-alma-yetkisi/ https://www.muhasebenews.com/izaha-davete-ozel-esaslara-alma-yetkisi/#respond Tue, 23 Feb 2021 01:00:41 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=105149

Dr. Numan Emre ERGİN
Avukat, YMM, E. Hesap Uzmanı
n.emre.ergin@hotmail.com


“Önce alış veriş sonra fiş”, “Fişini de al Mustafa Ali” reklamlarıyla 1985’de hayatımıza giren Katma Değer Vergisi (KDV) o günden beri başarıyla uygulanan bir vergidir. Avrupa Birliği’nden benimsediğimiz bu vergi, üretim zincirinin her aşamasında yaratılan katma değer üzerinden alınan, zincirin sonraki aşamasının önceki aşamasını denetlediği, bu nedenle belge düzeninin yerleşmesini sağlayan ve sonunda nihai tüketicinin üzerinde kalan bir harcama vergisidir. Bugün ithalatta ve yurt içinde alınan KDV, toplam vergi gelirlerinin yaklaşık 1/3’nü oluşturmaktadır. KDV uygulamasına ilişkin oldukça dağınık durumdaki tebliğler de 2014 yılında tek bir uygulama tebliği haline getirilmiş, sonradan yapılan değişiklikler de bu ana uygulama tebliğine dercedilmeye başlanmıştır. İkincil mevzuatı bu şekilde derli toplu hale getiren Gelir İdaresi Başkanlığı bürokratlarına teşekkür ederiz.

Yakın zamanda çıkarılan 34 ve 35 seri numaralı KDV Tebliğleri ile önemli bir takım düzenlemeler yapılmıştır. Bugünkü yazımda öncelikle 34 seri numaralı Tebliğ getirilen ve mükelleflerin önemli bir kısmını ilgilendiren düzenlemeleri ve değerlendirmelerimi paylaşacağım. Yapılan önemli düzenlemeler şunlardır:

1- Covid19 pandemisi sonrasında yapılan düzenleme ile vergi usul kanuna göre, mücbir sebebin başladığı tarihten sona erdiği tarihe kadar geçen sürede, mücbir sebepten yararlanan mükelleflerin vergi ödevleri ertelenmiş ve bu kapsamdaki mükelleflerin mücbir sebep halinde bulunduğu süre içerisinde kısmi tevkifat kapsamındaki alımlarında tevkifat uygulanmamaktaydı. Son yapılan düzenleme ile hem satıcı hem alıcı mücbir sebep kapsamındaysa, genel hükümler çerçevesinde tevkifat uygulamasına devam edileceği belirtilmiştir.

2- Hizmet ihracına ilişkin KDV iadelerinin yapılabilmesi için ihracat bedelinin döviz olarak Türkiye’ye getirilmesine ilişkin belge aranmaktaydı. Yapılan değişiklik sonrasında faturasında Türk Lirası karşılığı gösterilen hizmet ihraçlarında, bedelin Türk Lirası olarak Türkiye’ye getirildiğini tevsik eden belgelere istinaden de iade yapılabilacektir. Hizmet ihracatı yapanlara güzel haber!

3- Yapı kullanma izin belgesi bulunan ve tapuda mülkiyet devri gerçekleşen konutlara ilişkin KDV iade talepleri, konutun fiilen kullanımına ilişkin başkaca bir belge aranmasına veya bu bağlamda bir yoklama yapılmasına gerek bulunmaksızın değerlendirmeye alınacaktır. Bu da inşaatçılara güzel haber!

4- KDV iade alacağının ÖTV Kanunu’ndan doğan borçlara mahsup imkanı kaldırılmıştır. Ancak, ÖTV’ye tabi olan malların indirimli oran uygulanmak suretiyle tesliminden kaynaklanan KDV iade alacağının, bu mallara ilişkin ÖTV borçlarına mahsuben iadesi mümkün olacaktır. ÖTV mükelleflerine kötü haber!

5- İzaha davet komisyonlarına özel esaslara alma yetkisi verilmiştir. Buna göre, Vergi Usul Kanunu’nun 370/b maddesi uyarınca sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge kullanmaya ilişkin ön tespit yazısına konu beyanlarını düzeltmeyen mükellefler özel esaslara alınacak. Ancak, mükellefin söz konusu belgelere isabet eden KDV’yi indirim hesaplarından çıkararak düzelttiğini veya hiç indirim hesaplarına almadığını vergi dairesine tevsik etmesi ya da aşağıda yer alan şartlardan birini sağlaması halinde, vergi incelemesi neticesi beklenmeksizin, genel esaslara dönüşü yapılır.

• Olumsuz tespitin ilişkin olduğu belgelere dayanılarak indirim ve iade konusu yapılan KDV tutarlarının sahte belge için üç katı, muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge için iki katı teminat gösterilmesi,

• İlgili dönem veya daha sonraki bir dönemle ilgili inceleme sonucunda düzenlenecek olumlu raporun vergi dairesi kayıtlarına intikal etmesi,

• Tespitin veya tespite dayanılarak tesis edilen işlemlerin yargı kararıyla iptal edilmesi,

• Özel esaslar kapsamına alınma dönemini takip eden vergilendirme döneminden itibaren bu süre içerisinde başka bir olumsuzluk olmaması kaydıyla (süre dolmadan önce yapılan tespitlerde en son tespit tarihinden itibaren), sahte belge kullanma tespitlerinde üç yıl, muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge kullanma tespitlerinde iki yıl geçmesi

Yukarıdaki değişikliklerden sonuncusu ciddi sıkıntılara yol açabilecek olup düzenlemenin hukuka aykırı olduğunu düşünüyorum. 2016 yılında yapılan bir yasal düzenleme ile hayatımıza giren izaha davet müessesesi, vergi kaybına yol açıldığına dair emarelerin bulunması halinde, mükelleflerin vergi incelemesine sevkedilmeden beyanlarını az bir ceza ödeyerek düzeltmelerine imkan vermektedir. Maliye de inceleme sürecini beklemeden vergisine kavuşmuş olmaktadır. İlk yayımlandığında sınırlı sayıda durumu kapsayan düzenleme daha sonra değiştirilerek kapsamı genişletilmiştir.

Özel esaslara (koda) alma uygulaması, vergi kanunlarında düzenlenmiş bir müessese olmayıp İdari düzenlemelerle yürütülmektedir ve hukukiliği tartışmalıdır. Çoğunlukla da özel esaslara alma işlemlerine karşı açılan davalar mükellefler lehine sonuçlanmaktadır. Özel esaslara alınma, bir işletmenin ticari hayatını ve itibarını derinden etkileyen bir uygulamadır. Yukarıda yer alan Tebliğ değişikliği ile zaten tartışmalı olan bir konu olan “özel esaslara alma” yetkisi izaha davet komisyonlarına da verilmektedir. Kanunda izahe davet komisyonlarına bu yönde bir yetki verilmemiştir. Kanunla düzenlenmeyen bir statü için yine Kanunda olmayan bir yetki Tebliğ ile verilmektedir. İzaha davet, bir emareden yola çıkarak mükellefleri izah çağırmak, izahın kabul edilmemesi halinde de gerçek durumun ortaya çıkarılması için mükellefin incelemeye sevk edilmesi amacıyla getirilmiş bir müessesedir. Bu son düzenleme ile izaha davetin amacı dışına çıkılmakta, hukuka aykırı olarak yetki genişlemesi yapılmakta, İdare hukukunun “kanunsuz yetki olmaz” temel ilkesi ihlal edilmektedir. Düzenleme bu haliyle uygulamaya geçerse izaha davet, mükelleflerin spot ışık altında terletildiği ikna/sorgu odalarına dönecektir.

Bu düzenlemenin iptali için meslek birliklerinin, ilgili sivil toplum kuruluşlarının dava açması gerekmektedir. Ayrıca bu düzenleme nedeniyle hakkında işlem tesis edilenlerin de bu işleme karşı dava hakları bulunmaktadır.

Sözün özü: Az verirsen hırsız, çok döversen arsız edersin.


Kaynak: Dr. Numan Emre ERGİN, Avukat, YMM, E. Hesap Uzmanı. İçerik, Sayın Numan Emre ERGİN’in Dunya.com’daki Perspektif isimi köşesinden Yazarın ve Dunya.com’un sahibi olan şirketin özel izni ile yayınlanmıştır. Yazının tüm hakları ve sorumluluğu yazara ve Dunya.com’a aittir.
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


YAZARIN DİĞER YAZILARI

Sosyal medya fenomenlerinin ve Youtuberların vergilendirilmesi (15.02.2021)

İnşaat sektörüne ve yabancı kaynak kullananlara vergi sürprizi (08.02.2021)

İletişime bindirim, kentsel dönüşüme indirim (01.02.2021)

Sorularla Değerli Konut Vergisi (28.01.2021)

Matrah artırımı taksitleri ödenmezse vergi dokunulmazlığı kalkar mı? (12.01.2021)

Sermaye kaybı ve borca batıklığa ilişkin yeni düzenlemeler (04.01.2021)

Pandemi, gelir dağılımındaki bozulma ve dayanışma vergisi (28.12.2020)

Asgari ücretin vergiden istisna edilmesi çözüm mü? (21.12.2020)

Hukukçular hukuk reformuna inanıyor mu? (15.12.2020)

Vergide uzlaşma müessesi ve yapılandırmadaki uzlaşma haksızlığı (10.12.2020)

İştirak tasfiye zararının vergisel sonuçları nedir? (7.12.2020)

Tasfiye payı nedir? Nasıl vergilendirilir? (30.11.2020)

Devlet mükellefe faiz öder mi? (23.11.2020)

10 soruda 7256 Sayılı Kanun kapsamında yapılandırma (18.11.2020)

Fabrika ayarlarına dönüş: Ekonomik ve hukuki reform, acı reçete (16.11.2020)

Sosyal medya şirketlerine kesilen cezalar ve vergi (09.11.2020)

Hisse geri alımlarının vergilendirilmesine ilişkin tartışmalar ve önerimiz (07.11.2020)

Şirketin kendi hisselerini geri satın alması kâr dağıtımı mıdır? (2) (27.10.2020)

Şirketin kendi hisselerini geri satın alması kâr dağıtımı mıdır? (1) (26.10.2020)

Torba yasa Meclis’te, yapılandırma nerede? (19.10.2020)

Yatırımcının yeni kamburu: Ek mali yükümlülük (12.10.2020)

Taşınmaz kirası mı, işletme hakkı kirası mı? (6.10.2020)

Zaman aşımına uğrayan kâr paylarının vergilendirilmesinde mükerrerlik var mı? (28.09.2020)

Online reklam hizmetlerinde stopaj bilmecesi (22.09.2020)

Hukuk belirsizlik kaldırmaz (16.09.2020)

Maliye, yurt dışında parası olanların peşinde, ya gurbetçiler? (14.09.2020)

Vergiye uyumlu mükellefler cezalandırılıyor mu? (07.09.2020)

Binek otomobilde ÖTV artışı, özel okul ücretlerinde KDV indirimi (02.09.2020)

Transfer fiyatlandırması raporlamasında yeni dönem (31.08.2020)

KDV ve iş yeri kira stopaj oranı indiriminde son durum (27.08.2020)

İkinci el motorlu taşıt satışında yeni dönem (24.08.2020)

Maliyeden bayram hediyesi: KDV ve stopaj indirimi, ama kime? (21.08.2020)

Ar-Ge teşviğinde vergi indirimi kısıtlanıyor mu (17.08.2020)

Spor kulüplerinin yeni sporcu sözleşmelerindeki vergisel riski  (10.08.2020)

Uçtu uçtu altın uçtu! Ya vergisi? (07.08.2020)

Anayasa Mahkemesi’nin VTR kararı (30.7.2020)

Erken seçim, aday tartışmaları ve cumhurbaşkanı seçimindeki Anayasal boşluk
(27.7.2020)

Yurt dışındaki taşınmaz ve iştirak satışları vergiden istisna mı? (25.7.2020)

Gayrimenkul ve iştirak satış kazancı istisnası – 3 (22.7.2020)

Gayrimenkul ve iştirak satış kazancı istisnası – 2 (17.7.2020)

Mali yapıyı güçlendirmede vergisel bir teşvik: gayrimenkul ve iştirak satış kazancı istisnası (16.7.2020)

Sezonluk ev kiralayanlar: Vergi sürpriziyle karşılaşmayın! (13.7.2020)

Pandemi, maliye politikası ve vergi barışı

Şirket kuruluşunda sicilde imza zorunluluğu değiştirilmelidir.

Köprüden önce son çıkış: Varlık Barışı

Kamu özel iş birliğine şeffaf bir alternatif: Altyapı Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı

Gayrimenkul yatırımında avantajlı bir yöntem: Gayrimenkul Yatırım Fonu

Gayrimenkulde rant vergisi

Gayrimenkul piyasası hareketleniyor ama vergiye dikkat!

KVKK kararlarının yargı denetimi

Kişisel verilerin korunması ve ateş ölçümü

İnternetten otomobil satanların dikkatine

Makam aracı sadece özel sektörde mi ücrettir?

Makam aracı ücret midir?

Şirket araçlarına vergi ayarı

ABD’nin dijital hizmet vergisi misillemesi ve Türkiye

Sanat ve icat vergisi

Altın: Elma dersem çık, armut dersem çıkma!

]]>
https://www.muhasebenews.com/izaha-davete-ozel-esaslara-alma-yetkisi/feed/ 0
Basit Usule Tabi Mükelleflerin Teslimleri KDV’den İstisna Edilmiştir. https://www.muhasebenews.com/basit-usule-tabi-mukelleflerin-teslimleri-kdvden-istisna-edilmistir/ https://www.muhasebenews.com/basit-usule-tabi-mukelleflerin-teslimleri-kdvden-istisna-edilmistir/#respond Fri, 07 Aug 2020 16:30:45 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=89950 Basit Usule Tabi olanların Teslim ve hizmetleri KDV’den istisnadır

3065 sayılı Kanunun (17/4-a) maddesinde Gelir Vergisi Kanununa göre basit usulde vergilendirilen mükelleflerin teslim ve hizmetleri KDV’den istisna edilmiştir.

Ortaklarının tamamı basit usule tabi olanların mal ve hizmet teslimleri KDV’den istisnadır

Ortaklarının tamamı basit usule tabi olan adi ortaklıkların teslim ve hizmetleri de bu hüküm kapsamında değerlendirilir. Ancak ortaklarından en az birisi Gelir Vergisi Kanununa göre gerçek usulde vergilendirilen adi ortaklıkların teslim ve hizmetleri istisna kapsamına girmez.

Belgelerde KDV hesaplanmaz

Gelir Vergisi Kanununa göre basit usulde vergilendirilen mükelleflerin yaptıkları teslim ve hizmetlerde işlem bedeli üzerinden KDV hesaplanmaz, bu işlemlerle ilgili olarak düzenlenecek belgelerde KDV gösterilmez veya “KDV dâhildir” mealinde bir şerhe yer verilmez.

KDV dahildir yazanlar KDV hesaplayıp ödemelidir.

Düzenledikleri belgelerde KDV gösteren veya “KDV dâhildir” mealinde bir şerhe yer veren basit usulde vergilendirilen mükellefler, belgede ayrıca gösterilen veya iç yüzde yoluyla hesaplanan vergi tutarını 3065 sayılı Kanunun (8/2) nci maddesi gereğince beyan eder ve öderler. Ancak verilen
beyannamede alışlar dolayısıyla yüklenilen vergiler indirilmez. Yüklenilen bu vergi tutarı, Gelir Vergisi Kanunu hükümleri çerçevesinde gider veya maliyet olarak dikkate alınabilir.

Vergi daireleri, kendiliğinden başvuran ya da bu şekilde işlem yaptıkları vergi idaresince tespit edilen basit usule tabi gelir vergisi mükellefleri için geçici KDV mükellefiyeti tesis etmek suretiyle gerekli işlemi yapar.

Alımda ödenen KDV gider veya maliyet olarak kayıt edilir.

Teslim ve hizmetleri istisna kapsamına giren bu mükelleflerin mal ve hizmet alışları ile yapacakları ithalat, genel hükümler çerçevesinde vergiye tabi bulunmaktadır. Bu şekilde yüklenilen vergiler Gelir Vergisi Kanunu hükümlerine göre gider veya maliyet olarak dikkate alınır.

Gelir Vergisinden Basit Usule geçenler devreden KDV’yi geri alamaz. Gider veya maliyet olarak kayıt edebilirler.

Öte yandan, gerçek usulde vergilendirilen gelir vergisi mükelleflerinden, belirli şartları sağlayanlar basit usule geçebilmektedir. Bu çerçevede gerçek usulden basit usule geçen mükellefler, basit usule geçtikleri vergilendirme dönemi beyannamesinde yer alan devreden KDV tutarını indirim konusu yapma imkânını kaybedeceklerinden, bu tutarları gelir vergisi uygulaması
bakımından gider veya maliyet unsuru olarak dikkate alabilirler.

Gelir Vergisinden Basit Usule geçenler İade durumunda KDV’yi nasıl hesaplayacak?

Bu mükellefler, basit usule geçmeden önce satın aldıkları malları basit usule geçtikleri tarihten sonra iade etmeleri halinde aşağıdaki şekilde işlem yapılır.
-İade edilen mal için bir fatura düzenlenir. Bu faturaya tutar olarak, iade edilecek malın alış faturasındaki bedel ve KDV olarak gösterilen tutarların toplamı yazılacak ve faturaya bu hususu belirten bir şerh konulacak, ayrıca alış faturasının tarih ve numarasına atıfta bulunulacaktır.
– Basit usule tabi mükellef bu fatura nedeniyle vergi dairesine KDV ödemeyecek, faturadaki tutarın tamamını hasılat olarak hesaplarına alacaklardır.
– Satıcı ise bu bedel üzerinden iç yüzde yoluyla hesaplayacağı vergiyi indirim konusu yapacaktır.

Basit Usule tabi olanlar KDV mükellefiyeti açarsa 3 aylık olarak KDV beyannamesi verirler

Basit usulde vergilendirilen mükelleflerin, Kanunun (18/1) inci maddesi gereğince istisnadan vazgeçerek gerçek usulde KDV mükellefi olmaları halinde KDV beyannamelerini üçer aylık dönemlerde verirler.


Kaynak: KDV Genel Uygulama Tebliği
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/basit-usule-tabi-mukelleflerin-teslimleri-kdvden-istisna-edilmistir/feed/ 0
Kamu yararına çalışmayan derneğin vergi kanunları açısından değerlendirilmesi https://www.muhasebenews.com/kamu-yararina-calismayan-dernegin-vergi-kanunlari-acisindan-degerlendirilmesi/ https://www.muhasebenews.com/kamu-yararina-calismayan-dernegin-vergi-kanunlari-acisindan-degerlendirilmesi/#respond Tue, 07 Jul 2020 10:45:17 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=88222

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; Kurumlar vergisinden muaf olan, Vergi Usul Kanunu hükümlerine tabi olmayan derneğinizin, kamu yararına çalışmadığı ve hukuki olarak tüzel kişiliği bulunmayan bir iktisadi işletmesinin bulunduğu belirtilerek,

            – Derneğinize yapılan bağışlar ile dernek ve iktisadi işletme arasındaki 8.000-TL ve üzerindeki para transferlerinin banka, benzeri finans kurumları veya posta idarelerince düzenlenen belgelerle tevsik edilmesi mecburiyetinin bulunup bulunmadığı,

            – Derneğinizin gerçek veya tüzel kişiler ile yapacağı kira kontratlarının damga vergisine tabi olup olmadığı,

            – Üyelerinizden birinin mülkiyetinde bulunan ofisin, derneğin kullanımına bedelsiz bırakılması durumunda Gelir Vergisi Kanununun 73 üncü maddesi hükmüne göre emsal kira bedelinin hesaplanıp hesaplanmayacağı,

            – Derneğinizde ücretli olarak çalışan veya çalışmayan üye ve gönüllülerine verilecek harcırah sınırının ne kadar olması gerektiği

            hususlarında tereddüt hasıl olduğundan, Başkanlığımız görüşleri talep edilmektedir.

GELİR VERGİSİ KANUNU AÇISINDAN:

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 70 inci maddesinde, maddede belirtilen mal ve hakların sahipleri, mutasarrıfları, zilyedleri, irtifak ve intifa hakkı sahipleri veya kiracıları tarafından kiraya verilmesinden elde edilen iratların gayrimenkul sermaye iradı olduğu; 73 üncü maddesinde ise kiraya verilen mal ve hakların kira bedellerinin emsal kira bedelinden düşük olamayacağı, bedelsiz olarak başkalarının intifaına bırakılan mal ve hakların emsal kira bedelinin, bu mal ve hakların kirası sayılacağı, bina ve arazilerin emsal kira bedelinin yetkili özel mercilerce veya mahkemelerce takdir veya tespit edilmiş kirası, bu suretle takdir veya tespit edilmiş kira mevcut değilse, Vergi Usul Kanununa göre belirlenen vergi değerinin % 5’i olacağı hüküm altına alınmıştır.

Diğer taraftan mezkûr Kanunun 86 ncı maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinin (d) alt bendinde ise, bir takvim yılı içinde elde edilen ve toplamı 600 milyon lirayı (287 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği ile 2015 yılı için 1.500-TL; 290 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği ile 2016 yılı için 1.580-TL) aşmayan, tevkifat ve istisna uygulamasına konu olmayan menkul ve gayrimenkul sermaye iratları için yıllık beyanname verilmeyeceği, diğer gelirler için beyanname verilmesi halinde, bu gelirlerin beyannameye dâhil edilmeyeceği hükme bağlanmıştır.

Ayrıca, Gelir Vergisi Kanununun 61 inci maddesinde, “Ücret işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

            Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez…”  hükmü yer almaktadır.

Aynı Kanunun 24 üncü maddesinin (2) numaralı bendinde ise, “Harcırah Kanunu kapsamı dışında kalan müesseseler tarafından idare meclisi başkanı ve üyeleri ile denetçilerine, tasfiye memurlarına ve hizmet erbabına (Harcırah Kanununa tabi olsun olmasın her türlü sözleşmeli personel dâhil) verilen gerçek yol giderlerinin tamamı ile yemek ve yatmak giderlerine karşılık verilen gündelikler (Bu gündelikler aynı aylık seviyesindeki Devlet memurlarına verilen gündeliklerden fazla ise veya Devletçe verilen gündeliklerin en yüksek haddini aşarsa, aradaki fark ücret olarak vergiye tabi tutulur.)”in gelir vergisinden istisna edildiği hükme bağlanmıştır.

Konuya ilişkin olarak yayımlanan 138 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinin “3.Fiili Yemek ve Yatmak Giderleri” başlıklı bölümünde, “2772 sayılı Kanunun 3 üncü maddesi ile değişik Gelir Vergisi Kanununun 24 üncü maddesinin 2 numaralı bendine göre Harcırah Kanunu kapsamı dışında kalan müesseseler tarafından hizmet erbabına ödenen fiili yemek ve yatmak giderleri 1.1.1983 tarihinden itibaren Devlet Memurlarına ödenen gündeliklerle mukayesede dikkate alınmayacaktır. Ancak, yemek ve yatmak giderlerinin tevsik edilmemesi halinde, bu giderlere karşılık olarak verilen gündeliklerin aynı aylık seviyesindeki Devlet Memurlarına verilen miktarı veya Devletçe verilen gündeliklerin en yüksek haddini aşan kısmının ücret olarak vergiye tabi tutulması gerekir.

            Diğer taraftan, anılan personele fiili yemek ve yatmak giderleri dışında gündelik de ödendiği takdirde bu gündeliklerin tamamının ücret olarak vergiye tabi tutulması gerekecektir.” açıklamalarına yer verilmiştir.

Bu açıklamalara göre, Derneğiniz tarafından yapılan ödemelerin ücret kabul edilebilmesi için ödeme yapılan kişiler ile dernek arasında bir hizmet akdi bulunması ve bu kişilerin derneğe tabi ve bağlı olarak çalıştırılmaları gerekmektedir. Ancak, söz konusu ödemelerin ücret kapsamında yapılmayıp bağış ve yardım olarak yapılması halinde ise bu ödemeler gelir vergisinin konusuna girmeyecektir.

Buna göre, Harcırah Kanunu kapsamı dışında kalan Derneğiniz tarafından asli görev mahalli dışında (yurt dışında veya yurt içinde) geçici olarak görevlendirilen ve işçi-işveren ilişkisi içerisinde bulunulan kişilere;

            – Fatura karşılığında ödenen gerçek yol (gidiş-dönüş) bedelinin tamamının gelir vergisinden istisna tutulması,

            – Gider karşılığı olarak yapılan fiili yemek ve konaklama ödemelerinin (devlet memuruna ödenen harcırah gündeliği ile mukayese edilmeksizin), Vergi Usul Kanunu uyarınca belgelendirilmesi halinde, tamamının vergiden müstesna tutulması,

            – Yemek ve konaklama giderlerini belgelendirmeden bu giderlere karşılık gündeliğin nakit olarak ödenmesi halinde ise vergiden istisna edilecek tutar, aynı aylık seviyesindeki Devlet memuruna aynı amaçla verilen gündelik tutarı ile sınırlı olup, bu miktarı veya Devletçe verilen gündeliklerin en yüksek haddini aşan kısmın ücret olarak vergiye tabi tutulması,

            Diğer taraftan; derneğiniz üyesinin mülkiyetinde bulunan ofisin, derneğinizin kullanımına bedelsiz bırakılması halinde söz konusu gayrimenkul için Gelir Vergisi Kanununun 73 üncü maddesi hükmüne göre emsal kira bedeli hesaplanması ve kira gelirinin 2015 takvim yılı için 1.500-TL, 2016 takvim yılı için 1.580-TL’yi aşması halinde, gayrimenkul sermaye iradı olarak Kanunun 86 ncı maddesine göre, derneğiniz üyesi tarafından yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilmesi,

gerekmektedir.

DAMGA VERGİSİ KANUNU AÇISINDAN:

488 Sayılı Damga Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde; bu Kanuna ekli (1) sayılı tabloda yazılı kâğıtların damga vergisine tabi olduğu, bu Kanundaki kâğıtlar teriminin, yazılıp imzalanmak veya imza yerine geçen bir işaret konmak suretiyle düzenlenen ve herhangi bir hususu ispat veya belli etmek için ibraz edilebilecek olan belgeler ile elektronik imza kullanılmak suretiyle manyetik ortamda ve elektronik veri şeklinde oluşturulan belgeleri ifade ettiği, 3 üncü maddesinde ise damga vergisinin mükellefinin kâğıtları imza edenler olduğu, resmi dairelerle kişiler arasındaki işlemlere ait kâğıtların damga vergisini kişilerin ödeyeceği; 9 uncu maddesinde, bu Kanuna ekli (2) sayılı tabloda yazılı kâğıtların damga vergisinden müstesna olacağı hükme bağlanmıştır.

Aynı Kanuna ekli (1) sayılı tablonun “I-Akitlerle ilgili kâğıtlar” başlıklı bölümünün A/2 fıkrasında, belli parayı ihtiva eden kira mukavelenamelerinin mukavele süresine göre kira bedeli üzerinden nispi damga vergisine tabi tutulacağı; Kanuna ekli (2) sayılı tablonun “IV Ticari ve medeni işlerle ilgili kâğıtlar” başlıklı bölümünün (31) numaralı fıkrasında, dernek ve vakıflarca yerleşim yeri, gerçek kişilerce mesken olarak kullanılmak üzere kiralanan ve iktisadî işletmelere dâhil olmayan taşınmazlara ilişkin kira mukavelenamelerinin damga vergisinden istisna olduğu hükme bağlanmıştır.

Diğer taraftan, 5253 sayılı Dernekler Kanununun 2 nci maddesinin (b) bendinde, derneğin yerleşim yerinin derneğin yönetim faaliyetlerinin yürütüldüğü yer; (c) bendinde, dernek merkezinin; derneğin yerleşim yerinin bulunduğu il veya ilçe; (h) bendinde, şubenin; dernek faaliyetlerinin yürütülebilmesi için bir derneğe bağlı olarak açılan, tüzel kişiliği olmayan ve bünyesinde organları bulunan alt birimi; (i) bendinde ise, temsilciliğin; dernek faaliyetlerinin yürütülebilmesi için bir derneğe bağlı olarak açılan, tüzel kişiliği ve bünyesinde organları bulunmayan alt birimi ifade ettiği belirtilmektedir.

            Buna göre, Derneğiniz tarafından yerleşim yeri olarak kullanılmak üzere kiralanan taşınmazlara ilişkin düzenlenen kira sözleşmesinin, 488 sayılı Damga Vergisi Kanununa ekli (2) sayılı tablonun IV/31 numaralı fıkrası gereğince damga vergisinden istisna edilmesi; dernek faaliyetlerinin yürütülebilmesi için kullanılacak şube ve temsilciliklere ilişkin düzenlenen kira sözleşmelerinin ise 488 sayılı Damga Vergisi Kanununa ekli (1) sayılı tablonun “I. Akitlerle ilgili kâğıtlar” başlıklı bölümünün A/2 fıkrasına göre damga vergisine tabi tutulması gerekmektedir.

VERGİ USUL KANUNU AÇISINDAN:

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 172 nci maddesinde, dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmelerin defter tutma bakımından tüccarlara ilişkin olan hükümlere tabi oldukları, 177 nci maddesinde, her türlü ticaret şirketleri ile kurumlar vergisine tabi olan diğer tüzel kişilerin I inci sınıf tüccar olarak bilanço esasına göre defter tutacakları hüküm altına alınmış olup, anılan Kanunun 182 nci maddesinde, bilanço esasına tabi mükelleflerin tutacakları defterler, 220 nci maddesinde ise tasdike tabi defterlere ilişkin hükümlere yer verilmiştir.

Aynı Kanunun mükerrer 257 nci maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı bendi ile Maliye Bakanlığına, mükelleflere muameleleri ile ilgili tahsilat ve ödemelerini banka veya benzeri finans kurumlarınca düzenlenen belgelerle tevsik etmeleri zorunluluğunu getirme ve bu zorunluluğun kapsamını ve uygulamaya ilişkin usul ve esaslarını belirleme yetkisi verilmiştir.

Bu yetkiye istinaden yayımlanan 320, 323, 324, 332 ve 337 Seri No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğlerinde tahsilat ve ödemelerin tevsik zorunluluğuna ve uygulamaya ilişkin esasları açıklanmıştır. Söz konusu tebliğlerde; birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenler, defter tutmak zorunda olan çiftçiler, serbest meslek erbabı ile vergiden muaf esnafın kendi aralarında yapacakları ticari işlemleri ile nihai tüketicilerden (Türkiye’de mukim olmayan yabancılar hariç) mal ve hizmet bedeli olarak yapacakları 8.000 TL üzerindeki tahsilat ve ödemelerin bankalar ve Posta ve Telgraf Teşkilatı Genel Müdürlüğü aracı kılınarak yapılması gerektiği belirtilmiştir.

Öte yandan;

320 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde, “Tespit edilen tutarın üzerinde kalan işlemlerin tevsik zorunluluğundan kaçınmak amacıyla parçalara ayrılması kabul edilmeyecek, aynı günde aynı kişi veya kurumlarla yapılan işlemler tek bir ödeme veya tahsilat kabul edilecektir.”,

323 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde, “Mükellefler, 8.000-Türk Lirasını aşan tahsilat ve ödemelerini 01/08/2003 tarihinden itibaren banka veya özel finans kurumu aracılığıyla yapacaklar ve bu kurumlarca düzenlenen dekont veya hesap bildirim cetvelleri ile tevsik edeceklerdir. Tespit edilen tutarın altında kalan tahsilat veya ödemelerin de bu kurumlar aracılığıyla yapılması ihtiyaridir. Toplam tutarı 8.000-Türk Lirasını aşan her türlü mal ve hizmet bedeli, avans, depozito, pey akçesi gibi ödeme veya tahsilatları tevsik zorunluluğu kapsamındadır.”,

324 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde ise, “İşletmelerin kendi ortakları ile diğer gerçek ve tüzel kişilerle olan ve herhangi bir ticari içeriği olmayan nakit hareketlerinde işlem tutarı 8.000 Türk Lirasını aşıyor ise bunlar da tevsik kapsamında olacağından banka, özel finans kurumları veya PTT aracılığıyla tahsilat ve ödemeler yapılacaktır.”

açıklamalarına yer verilmiştir.

Diğer taraftan; 24/12/2015 tarihli ve 29572 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 459 Seri No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile 01/01/2016 tarihinden geçerli olmak üzere, tevsiki zorunlu tahsilat ve ödemelerin sınırı 8.000-Türk Lirasından, 7.000-Türk Lirasına indirilmiş bulunmaktadır.

Bu hüküm ve açıklamalara göre, vergi mükellefi olmayanlar tarafından Derneğinize yapılacak olan nakdi bağışlar tevsik kapsamında olmamakla birlikte; dernek ve iktisadi işletmesi arasındaki 7.000 Türk Lirasını aşan para transferlerinin banka veya posta idarelerince düzenlenen belgelerle tevsik edilmesi mecburiyeti bulunmaktadır.


Kaynak: GİB, Özelge, 01.08.2016, 11395140-105[227-2015/VUK1-19059]-104960,  İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/kamu-yararina-calismayan-dernegin-vergi-kanunlari-acisindan-degerlendirilmesi/feed/ 0
Yap-İşlet-Devret Modeline göre inşa edilecek binanın vergisel boyutu https://www.muhasebenews.com/yap-islet-devret-modeline-gore-insa-edilecek-binanin-vergisel-boyutu/ https://www.muhasebenews.com/yap-islet-devret-modeline-gore-insa-edilecek-binanin-vergisel-boyutu/#respond Tue, 07 Jul 2020 09:45:16 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=88217 İlgi’de kayıtlı özelge talep formunuzda, şirketinize ait Bursa’da bulunan ……. m² arsa üzerine yap-işlet-devret modeline göre yapılacak okul binasına ilişkin olarak müteahhit firma ile aranızda yapılacak üst hakkı sözleşmesi ile binanın yapım maliyetinin ……….. TL -……….. TL arasında tahmin edildiği ve …….. yıl sonra özel maliyet bedeli niteliğindeki kıymetin bedelsiz olarak şirketinize devredileceği, üst hakkı sözleşme süresinin …….. yıldan az olması nedeniyle daimi devir niteliği taşımayan işlemin kiralama niteliğinde olduğu belirtilerek, söz konusu işlemle ilgili vergi kaybına ve usul hatasına sebebiyet vermemek için konu hakkında Başkanlığımız görüşü istenilmektedir.

VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN:

4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 726 ncı maddesinde üst hakkı, sahibine başkasına ait taşınmaz üzerindeki yapının maliki olma yetkisi veren bir irtifak hakkı olarak tanımlanmıştır. Kanunun 826 ncı maddesinde ise, bir taşınmaz malikinin, üçüncü kişi lehine arazinin altında veya üstünde yapı yapmak veya mevcut bir yapıyı muhafaza etmek yetkisi veren bir irtifak hakkı kurulabileceği, aksi kararlaştırılmış olmadıkça bu hakkın devredilebileceği ve mirasçılara geçebileceği, bağımsız ve sürekli nitelikte ise üst hakkı sahibinin istemi üzerine tapu kütüğüne taşınmaz olarak kaydedilebileceği, en az 30 yıl için kurulan üst hakkının sürekli nitelikte olduğu hükmüne yer verilmiştir. Üst hakkının sona ermesi halinde ise, taşınmaz üzerindeki yapıların arazi maliki üzerinde kalacağı ve arazinin bütünleyici parçası olacağı, 828 inci madde ile hüküm altına alınmıştır. 829 uncu madde uyarınca ise taşınmaz malikinin, aksi kararlaştırılmadıkça kendisine kalan yapılar için üst hakkı sahibine bir bedel ödemesi gerekmemektedir. Görüldüğü üzere, bir kimsenin, üçüncü kişiye, taşınmazı üzerinde veya altında yapı yapmak veya mevcut yapıyı muhafaza etmek yetkisi vermek üzere üst hakkı kurması mümkün olup, buna dair sözleşmenin en az otuz yıl süreli ve bağımsız nitelikli olması durumunda üst hakkı tapu kütüğüne taşınmaz olarak kaydedilebilecektir. Ancak üst hakkı tesisi için öncelikle Kanunun 827 nci maddesi uyarınca resmi senet düzenlenmesi gerektiği anlaşılmaktadır.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun;

– “Faturanın Tarifi” başlıklı 229 uncu maddesinde, “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır.”,

– “Faturanın Nizamı” başlıklı 231/5 maddesinde, “Fatura malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlemeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır.”,

hükümleri yer almaktadır.

Mezkur Kanunun “Maliyet Bedeli” başlıklı 262 nci maddesinde; maliyet bedelinin, iktisadi bir kıymetin iktisap edilmesi veyahut değerinin artırılması münasebetiyle yapılan ödemelerle bunlara müteferri bilumum giderlerin toplamını ifade edeceği, “Emsal bedeli ve Emsal Ücreti” başlıklı 267 nci maddesinde de gerçek bedeli bilinmeyen veya doğru olarak tespit edilemeyen bir malın değerleme gününde satılması halinde emsaline nazaran haiz olacağı değerin emsal bedel olduğu, emsal bedelin tespitinde sırası ile birinci sırada yer alan ortalama fiyat esası, ikinci sırada yer alan maliyet bedeli esası veya üçüncü sırada yer alan takdir esasından herhangi birinin kullanılacağı ve “Gayrimenkuller” başlıklı 269 uncu maddesinde de, iktisadi işletmelere dahil bilumum gayrimenkullerin maliyet bedelleri ile değerleneceği hüküm altına alınmıştır.

Diğer taraftan, Kanununun 272 nci maddesinde; “Normal bakım, tamir ve temizleme giderleri dışında, gayrimenkulü veya elektrik üretim ve dağıtım varlıklarını genişletmek veya iktisadi kıymetini devamlı olarak artırmak maksadıyla yapılan giderler, gayrimenkulün veya elektrik üretim ve dağıtım varlıklarının maliyet bedeline eklenir.

Gayrimenkuller kira ile tutulmuş ise veya elektrik üretim ve dağıtım varlıklarının işletme hakkı verilmiş ise, kiracı veya işletme hakkına sahip tüzel kişi tarafından yapılan bir ve ikinci fıkralardaki giderler bunların özel maliyet bedeli olarak ayrıca değerlenir. Kiracının veya işletme hakkına sahip tüzel kişinin faaliyetini icra için vücuda getirdiği tesisata ait giderler de bu hükümdedir. ….”

hükmüne yer verilmiştir.

Bu hükümler çerçevesinde;

            – Müteahhit firma ile arsa sahibi şirketiniz arasında akdedilecek sözleşmeye istinaden bina inşa edilmesi için yapılan harcamaların özel maliyet bedeli olarak dikkate alınması mümkün bulunmayıp, sözleşmeye göre yapılacak okul binasının tamamlanıp cins tashihinin yapıldığı veya fiilen kullanılmaya başlandığı tarih itibarıyla, müteahhit firmanın sözleşmeye konu arsa üzerine okul binasını yaparak arsa sahibi şirketinize teslim edildiğinin kabul edilmesi ve bu tarih itibariyle müteahhit firma tarafından inşa edilen okul binası için yapılan harcamaların emsale uygun belirlenen bir kâr marjı ile arsa sahibi şirketiniz adına fatura düzenlenmesi gerekmektedir.

            -Müteaahit firma ile arsa sahibi şirketiniz arasında yapılacak sözleşmede, sözleşme süresinin sonuna kadar binanın kullanım hakkı müteahhit firmaya ait olacağından, müteahhit firma tarafından fatura edilen tutarın binanın kullanılmaya başlandığı tarihi müteakip kalan kira süresine bölünmek suretiyle hesaplanan kısmının ilgili yıllar itibariyle alacak tutarından düşülerek safi kurum kazancının tespitinde ilgili yıllar itibarıyla kira gideri olarak dikkate alınacak olup, müteahhit firma tarafından ilgili yıllar itibarıyla kira gideri olarak dikkate alınan tutarların arsa sahibi şirketinize hesaben yapılan kira ödemesi olarak kabul edilmek suretiyle bu tutarlar üzerinden müteahhit firmaya ilgili yıllara isabet eden tutar kadarıyla arsa sahibi şirketiniz tarafından her yıl fatura kesilmesi ve söz konusu arsa sahibi şirketinizin kurumlar vergisi mükellefi olması nedeniyle elde edilen kira gelirlerinin ilgili dönem kurumlar vergisi beyannameleri ile beyan edilmesi gerekmektedir.

            KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde; kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safi kurum kazancının tespitinde 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.

193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununun “Bilanço Esasında Ticari Kazancın Tespiti” başlıklı 38 inci maddesinde ise; bilanço esasına göre ticari kazancın, teşebbüsdeki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müsbet fark olduğu, bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce işletmeye ilave olunan değerlerin bu farktan indirileceği, işletmeden çekilen değerlerin ise farka ilave olunacağı, ticari kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında, Vergi Usul Kanununun değerlemeye ait hükümleri ile bu Kanunun 40 ve 41 inci maddeleri hükümlerine uyulacağı hükme bağlanmıştır. Anılan Kanunun 40 ıncı maddesinde de; safi kazancın tespit edilmesinde indirilecek giderler sayılmış olup maddenin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde de ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin safi kazancın tespitinde indirilebileceği hükme bağlanmıştır.

Anılan Kanunun 70 inci maddesinde gayrimenkul sermaye iradının tarifi yapılmış ve maddede 8 bent halinde yazılı mal ve hakların sahipleri, mutasarrıfları, zilyetleri, irtifak ve intifa hakkı sahipleri veya kiracıları tarafından kiraya verilmesinden elde edilen iratların gayrimenkul sermaye iradı olduğu belirtilmiş olup 72 nci maddesinde de, gayrimenkul sermaye iratlarında gayrisafi hasılatın 70 inci maddede yazılı mal ve hakların kiraya verilmesinden bir takvim yılı içinde o yıla veya geçmiş yıllara ait olarak nakden veya aynen tahsil edilen kira bedellerinin tutarı olduğu; ayın olarak tahsil edilen kiraların Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre emsal bedeli ile paraya çevrileceği; kiracı tarafından gayrimenkulü genişletecek veya iktisadi değerini devamlı suretle arttıracak şekilde gayrimenkule ilave edilen kıymetlerin, kira müddetinin hitamında bedelsiz olarak kiralayana devrolunduğu takdirde, mezkur kıymetlerin kiralayan bakımından, bu tarihte aynen tahsil edilmiş sayılacağı, kıymetlerin emsal bedelinden düşük değerle devri halinde aradaki farkın bedelsiz devir sayılacağı hüküm altına alınmıştır.

Aynı Kanunun “Gayrisafi hasılat” başlıklı 72 nci maddesinin dördüncü fıkrasında kira olarak doğan alacağın başka şahsa temlikinin veya kiracısına olan borcu ile takasının tahsil hükmünde olduğu ifade edilmiştir. Kanunun 73 üncü maddesinde ise kiraya verilen mal ve hakların kira bedelinin emsal kira bedelinden düşük olamayacağı, 86 ncı maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinin (c) alt bendinde ise vergiye tabi gelir toplamının 103 üncü maddede yazılı tarifenin ikinci gelir diliminde yer alan tutarı aşmaması koşuluyla, Türkiye’de vergi kesintisine tabi tutulmuş olan; birden fazla işverenden elde edilen ücretler, menkul sermaye iratları ve gayrimenkul sermaye iratları için yıllık beyanname verilmeyeceği, diğer gelirler için beyanname verilmesi halinde bu gelirlerin beyannameye dahil edilmeyeceği; 94 üncü maddesinde ise vergi kesintisi yapmak zorunda olanlar sayılmış olup maddenin (5/a) bendinde 70 inci maddede yazılı mal ve hakların kiralanması karşılığında yapılan kira ödemelerinden %20 oranında kesinti yapılacağı, 96 ncı maddesinde ise vergi kesintisinin, 94 üncü madde kapsamına giren nakden veya hesaben yapılan ödemelere uygulanacağı, bu maddede geçen hesaben ödeme deyiminin, vergi kesintisine tabi kazanç ve iratları ödeyenleri istihkak sahiplerine karşı borçlu durumda gösteren her türlü kayıt ve işlemleri ifade ettiği, ücretler dışında kalan ödemelerde gayrisafi tutarlar üzerinden yapılacağı hüküm altına alınmıştır.

Diğer taraftan, Kurumlar Vergisi Kanununun 13 üncü maddesinin birinci fıkrasında, kurumların ilişkili kişilerle emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit ettikleri bedel veya fiyat üzerinden mal veya hizmet alım ya da satımında bulunması halinde, kazancın tamamen veya kısmen transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılmış sayılacağı, alım, satım, imalat ve inşaat işlemleri, kiralama ve kiraya verme işlemleri, ödünç para alınması ve verilmesi, ikramiye, ücret ve benzeri ödemeleri gerektiren işlemler her hal ve şartta mal veya hizmet alım ya da satımı olarak değerlendirileceği belirtilmiştir.

1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin “15.3.2.3. Diğer kurumlar vergisi mükelleflerine ait taşınmazların kiralanması karşılığında yapılan kira ödemeleri” bölümünde, “Kurumlar Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde sayılan kurumlar vergisi mükelleflerine (kooperatifler hariç) ait taşınmazların kiralanması karşılığında bunlara yapılan kira ödemelerinden vergi kesintisi yapılmayacaktır. Bu kurumların elde ettikleri kira gelirleri ilgili hesap dönemine ait kurumlar vergisi beyannamesi ile beyan edilecektir.” açıklamaları yer almaktadır.

Öte yandan, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 826 ncı maddesinde, “Bir taşınmaz maliki, üçüncü kişi lehine arazisinin altında veya üstünde yapı yapmak veya mevcut bir yapıyı muhafaza etmek yetkisini veren bir irtifak hakkı kurabilir. Aksi kararlaştırılmış olmadıkça bu hak devredilebilir ve mirasçılara geçer. Üst hakkı bağımsız ve sürekli nitelikte ise üst hakkı sahibinin istemi üzerine tapu kütüğüne taşınmaz olarak kaydedilebilir. En az otuz yıl için kurulan üst hakkı, sürekli niteliktedir.” hükmü yer almaktadır.

Buna göre, kullanım hakkı devredilecek söz konusu gayrimenkule ilişkin yapılacak olan sözleşmenin süresinin 13,5 yıl olması nedeniyle, yapılan işlemin kiralama olarak kabulü gerekmektedir.

Bu hüküm ve açıklamalar çerçevesinde;

            -Yapılacak sözleşmeye istinaden arsa sahibi şirketinize müteahhit firma tarafından okul binası yapımı hizmeti verilmek suretiyle inşa edilecek okul için yapılan harcamaların emsale uygun belirlenen bir kâr marjı ile arsa sahibi şirketinize fatura edilerek okul yapımı hizmeti karşılığı alacak olarak kayıtlara intikal ettirilmesi ve yapım hizmeti nedeniyle oluşan kazancın da kurum kazancına dahil edilerek vergilendirilmesi gerekmektedir.

            – Arsa sahibi şirketiniz ile müteahhit firma arasında yapılacak sözleşme hükümlerine göre, sözleşme süresinin sonuna kadar binanın kullanım hakkı müteahhit firmaya ait olacağından müteahhit firma tarafından fatura edilen ve alacak olarak kayıtlara intikal ettirilen tutarın, binanın kullanılmaya başlanacağı tarihi müteakip kalan kira süresine bölünmek suretiyle hesaplanan kısmının ilgili yıllar itibariyle alacak tutarından düşülerek müteahhit firmanın safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendi uyarınca ilgili yıllar itibarıyla kira gideri olarak dikkate alınması gerekmektedir.

            -Arsa sahibi şirketiniz kurumlar vergisi mükellefi olduğundan işletmenin aktifine kayıtlı gayrimenkulden elde edilecek kira gelirleri kurum kazancı olarak ilgili dönem kurumlar vergisi beyannamesi ile beyan edileceğinden, söz konusu tutarlar üzerinden vergi kesintisi yapılmaması gerekmektedir.

            Diğer yandan, anılan sözleşme kapsamında gerçekleştirilen işlemlerin ilişkili kişilerle yapılması halinde Kurumlar Vergisi Kanununun 13 üncü maddesinde yer alan hükümlere uyulması gerektiği ise tabiidir.

KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

KDV Kanununun;

– 1/1 inci maddesinde, Türkiye’de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek Faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV ye tabi olduğu, Aynı maddenin 4 üncü fıkrasında ise, ticari, sınai, zirai faaliyet ile serbest meslek faaliyetinin devamlılığı, kapsamı ve niteliği Gelir Vergisi Kanunu hükümlerine göre; Gelir Vergisi Kanununda açıklık bulunmadığı hallerde, Türk Ticaret Kanunu ve diğer ilgili mevzuata göre tayin ve tespit edileceği,

– 1/3-f maddesinde, Gelir Vergisi Kanununun 70 inci maddesinde belirtilen mal ve hakların kiralanması işlemlerinin KDV ye tabi olduğu,

– 17/4-d maddesinde, iktisadi işletmelere dahil olmayan gayrimenkullerin kiralanması işlemlerinin vergiden istisna olduğu,

hükme bağlanmıştır.

Bu hükümler çerçevesinde;

            – Şirketiniz ile yapı müteahhidi arasında akdedilen sözleşmeye istinaden yapı müteahhidi tarafından Şirketinize verilen bina inşa edilmesi hizmeti için düzenlenen faturada hizmet bedeli üzerinden KDV hesaplanması gerekmektedir.

            – Sözleşme süresinin sonuna kadar binanın kullanım hakkı müteahhide ait olduğundan Şirketinize ait arsa üzerine  yapılan okul binasının müteahhide kiraya verilmesi  işlemi nedeniyle düzenlenecek faturalarda KDV hesaplanması gerekmektedir. 


Kaynak: GİB, özelge, 28/05/2014, 45404237-130[I.13.201]-170, BURSA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/yap-islet-devret-modeline-gore-insa-edilecek-binanin-vergisel-boyutu/feed/ 0