karı – Muhasebe News https://www.muhasebenews.com Muhasebe News Thu, 06 Apr 2023 06:34:01 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.3.3 Finansman Gider Kısıtlamasında Aynı Kaynaktan Doğan Kur Karı Ve Zararının Mahsubu Mümkün Müdür? https://www.muhasebenews.com/finansman-gider-kisitlamasinda-ayni-kaynaktan-dogan-kur-kari-ve-zararinin-mahsubu-mumkun-mudur/ https://www.muhasebenews.com/finansman-gider-kisitlamasinda-ayni-kaynaktan-dogan-kur-kari-ve-zararinin-mahsubu-mumkun-mudur/#respond Thu, 06 Apr 2023 06:34:01 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=141332

T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı
Gelir Kanunları Gelir ve Kurumlar Vergileri Grup Müdürlüğü

 

Sayı

:

E-62030549-125-166945

03.02.2023

Konu

:

Finansman Gider Kısıtlamasında aynı kaynaktan doğan varlığın mahsubu

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunda;

– Kurumunuzun Kurumlar Vergisi Kanununun 2 nci maddesi uyarınca … ile Almanya’da mukim … şirketleri tarafından belli bir işin birlikte yapılmasını ortaklaşa yüklenmek ve kazancı paylaşmak amacıyla kurulan ve kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis ettirilen bir iş ortaklığı olduğu,

– Söz konusu iş ortaklığının konusunun, … ile imzalanan … tarihli ve …. sayılı sözleşme uyarınca “Çok Yüksek Hızlı Tren Setinin teslimi ile 3 yıl süreli Bakım-Onarım ve Temizlik Hizmet alımı” işi olduğu,

– Ortaklığın söz konusu işin tamamını (mal temini ve işçilik dahil) ilişkili kişi konumundaki iki firmadan (taşeron) destek alarak gerçekleştirmekte olduğu ve ortaklıklarının işin tesisi ve yürütülmesi anlamında gerekli varlığının veya insan kaynağının bulunmadığı,

– Söz konusu firmalar tarafından düzenlenen faturaların projenin maliyetini oluşturduğu ancak satış faturasının ortaklıkça TCDD’ye düzenlendiği, sözleşme para birimi döviz cinsinden olduğundan kur riski alınmaması için taşeronlar ile aranızdaki ticari ilişkide de aynı döviz cinsinin kullanıldığı, taşeron firmalar tarafından kurumunuza düzenlenen faturalara istinaden TCDD’ye satış faturası düzenlendiğinden ve TCDD’den yapılan tahsilata istinaden (avanslar dahil) taşeron firmalara ödeme yapıldığından bilançoda yer alan taşeron firmalara olan döviz cinsinden fatura borçlarının kurumunuz açısından herhangi bir finansman ihtiyacı doğurmadığı,

– Ortaklığınızın bu anlamda herhangi bir finansal veya kur riski taşımadığı, pasiflerdeki tüm borçların karşılığında aktifte bu borçlar ile birebir ilişkili alacak bulunduğu, diğer bir deyişle bahsi geçen borç ve alacakların aynı kaynaktan doğduğu, söz konusu ilişkili borç ve alacakların değerlemesi neticesinde ortaya çıkan kur farkı gideri ve gelirlerinin birbirini götürmekte olduğu belirtilerek, söz konusu faaliyet çerçevesinde, bilançoda “Satıcılar” hesabında takip ettiğiniz ve herhangi bir finansman ihtiyacı doğurmadığını belirttiğiniz taşeronlara ilişkin döviz cinsinden borçların finansman gider kısıtlaması kapsamında olup olmadığı ve ilgili borç tutarlarının finansman gider kısıtlamasına tabi tutulması gerektiği sonucuna varılması durumunda bu borçlardan doğan kur farkı zararları ile bu borçlar ile birebir ilişkili olan ve yine bilançoda “Alıcılar” hesabında takip edilen TCDD’den döviz cinsinden alacaklara istinaden oluşan kur farkı gelirlerinin finansman gider kısıtlaması uygulamasında dikkate alınıp alınmayacağı konusunda görüş talep edildiği anlaşılmakta olup, konu hakkında Başkanlığımız görüşüne aşağıda yer verilmiştir.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun “Kabul edilmeyen indirimler” başlıklı 11 inci maddesinde; “(1) Kurum kazancının tespitinde aşağıdaki indirimlerin yapılması kabul edilmez:

 i. Kredi kuruluşları, finansal kuruluşlar, finansal kiralama, faktoring ve finansman şirketleri dışında, kullanılan yabancı kaynakları öz kaynaklarını aşan işletmelerde, aşan kısma münhasır olmak üzere, yatırımın maliyetine eklenenler hariç, işletmede kullanılan yabancı kaynaklara ilişkin faiz, komisyon, vade farkı, kâr payı, kur farkı ve benzeri adlar altında yapılan gider ve maliyet unsurları toplamının %10’unu aşmamak üzere Cumhurbaşkanınca kararlaştırılan kısmı. Belirlenecek oranı sektörler itibarıyla farklılaştırmaya Cumhurbaşkanı, bendin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.” hükmü yer almaktadır.

Konuya ilişkin açıklamaların yer aldığı Kurumlar Vergisi Genel Tebliği (Seri No: 1)’nin “11. Kabul Edilmeyen İndirimler” başlıklı bölümünün “11.13. Finansman gider kısıtlaması” başlıklı alt bölümünde; ” 11.13. Finansman gider kısıtlaması

Söz konusu gider kısıtlaması uygulamasında;

Finansman giderleri: Yabancı kaynağın kullanım süresine bağlı olarak doğan her türlü faiz, komisyon, vade farkı, kâr payı, kur farkı, faktoring kuruluşlarına verilen iskonto bedelleri ve benzeri adlar altında yapılmış olan gider ve maliyet unsurlarını,

Yabancı kaynaklar: Bilançonun kısa vadeli yabancı kaynaklar ve uzun vadeli yabancı kaynaklar toplamını,

ifade etmektedir.

11.13.8. Finansman gideri yanında finansman gelirinin de bulunması durumu

Finansman giderlerinin yanı sıra finansman geliri de elde etmiş olan mükelleflerin gider kısıtlaması uygulamasında söz konusu gelir ve giderlerini birbiri ile mukayese etmek suretiyle netleştirmeleri mümkün olmayıp finansman giderleri toplamının gider kısıtlamasına konu edilmesi gerekmektedir.

1/1/2013 tarihinden itibaren sağlanan yabancı kaynaklardan doğan kur farkı giderleri 2021 yılı kazancının tespiti de dahil olmak üzere döviz kurlarındaki değişim dikkate alınarak hesaplanan gerçek tutarları ile finansman gider kısıtlamasına konu edilecektir.

Yabancı para kurlarındaki düşüş veya yükselişler nedeniyle, geçici vergilendirme dönemleri itibarıyla kur farkı geliri veya kur farkı gideri söz konusu olabilmektedir. Şu kadar ki aynı kaynağa ilişkin olarak bir hesap dönemi içindeki aynı veya farklı geçici vergilendirme dönemlerinde oluşan kur farkı gelir ve giderleri mahsuplaştırılarak işlem tarihi veya dönem sonu itibarıyla bu kaynağa ilişkin net kur farkı gideri doğması halinde bu tutar finansman gideri kısıtlamasında dikkate alınacaktır.

Aynı dönem içinde olsa bile farklı yabancı kaynaklara ilişkin olarak oluşan kur farkı gelirleri ile kur farkı giderlerinin birlikte değerlendirilmesi mümkün değildir.

Öte yandan, temin edilen yabancı kaynağın mevduat vb. şekillerde değerlendirilmesi sonucu doğacak kur farkı geliri şirketin bilançosunun aktifinde yer alan bir varlığın değerlemesi sonucu oluştuğu için, yabancı kaynağa ilişkin kur farkı giderinden mahsup edilemeyecektir.”

açıklamalarına yer verilmiştir.

Bu hüküm ve açıklamalara göre, finansman gider kısıtlaması düzenlemesi uyarınca İş Ortaklığınızca kullanılan yabancı kaynakların öz kaynaklarınızı aşması halinde, aşan kısma münhasır olmak üzere kullanılan yabancı kaynaklara ilişkin faiz, komisyon, kur farkı vb. gider ve maliyet unsurları toplamının %10’u kurum kazancınızın tespitinde kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alınacaktır.

Öte yandan söz konusu uygulamada finansman giderlerinin yanı sıra finansman geliri de elde etmiş olan mükelleflerin söz konusu gelir ve giderlerini birbiri ile mukayese etmek suretiyle netleştirmeleri mümkün olmadığından, bilançonuz aktifinde yer alan ve …’den olan alacaklardan kaynaklanan “Alıcılar” hesabı ile ortaklarınız  … ile … olan borçlara istinaden “Satıcılar” hesabında izlenen borçların aynı kaynağa ilişkin olmaması nedeniyle, söz konusu borç ve alacaklara istinaden oluşan kur farkı geliri ile kur farkı giderinin birbirinden mahsubu mümkün bulunmamaktadır.

 


Kaynak: GİB Özelge
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/finansman-gider-kisitlamasinda-ayni-kaynaktan-dogan-kur-kari-ve-zararinin-mahsubu-mumkun-mudur/feed/ 0
Bilanço esasına tabi olanlar yenileme fonu uygulamasından yararlanabilir mi? https://www.muhasebenews.com/bilanco-esasina-tabi-olanlar-yenileme-fonu-uygulamasindan-yararlanabilir-mi/ https://www.muhasebenews.com/bilanco-esasina-tabi-olanlar-yenileme-fonu-uygulamasindan-yararlanabilir-mi/#respond Sat, 04 Feb 2023 08:16:30 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=137998 Öteden beri bilanço esasına göre defter tutan gelir vergisi mükellefimiz binek araç satışından dolayı oluşan karı 549 yenileme fonu hesabına aktarılabilir mi?

Mükellef GV ne de tabi olsa 549 hesap kullanılabilir.


BENZER İÇERİKLER

Yenileme fonu uygulamasına yönelik yasal düzenleme ve özelgelerde yer alan açıklama ile görüşler ve tereddütlü konulara ilişkin değerlendirmelerin yer aldığı İSTANBUL YMM ODASI tarafından yapılan açıklama metni aşağıdadır.

—–

Yenileme Fonu

İSTANBUL YMM ODASI 
AMORTİSMANA TABİ İKTİSADİ KIYMETLERİN AYNI YIL İÇİNDE SATILMASININ VE YENİLENMESİ HALİNDE YENİLEME FONU UYGULAMASI
1.GİRİŞ

Yenileme fonu, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 328 ve 329 ncu maddelerinde yer almaktadır. 328 nci madde “ Amortismana Tabi Malların Satılması”, 329 ncu madde “Amortismana Tabi Malların Sigorta Tazminatı” konularını açıklamaktadır.

Kanun koyucunun yenileme fonunu getirmesindeki temel amaç, işletmelerin iş yapabilme kapasitelerinin ve iş verimliliğinin artırılmasını sağlayarak iktisadi kıymetlerinin yenisi ile değiştirilmesi, zaruret arz eden durumlarda ise işin devamını temin etmek amacıyla aynı neviden benzer bir amortismana tabi iktisadi kıymetin alınmasıdır.

Yenileme fonu, amortismana tabi iktisadi kıymetin satışından ya da sigorta tazminat fazlalarının ilgili dönem kazancına eklenmeyerek ticari işletmelerin bünyesinde bulunan amortismana tabi malların yenilenmesini teşvik ederken bir taraftan da mükelleflere vergi ertelemesi sağlamaktadır.

Yenileme fonu, madde başlıklarında ve içeriğinde kelime olarak yer almamaktadır. Ancak, maddede yapılan tanımdan bu kavram üretilmiş ve idarece dâhil bu kavram kullanılmaktadır.

İstanbul Yeminli Mali Müşavirler Odası Platformunda, “Amortismana Tabi İktisadi Kıymetlerin Aynı Yıl İçinde Satılmasının ve Yenilenmesi Halinde Yenileme Fonu Uygulaması” konusu, Vergi Usul Kanununun 328 nci maddedeki “ Amortismana Tabi Malların Satılması” hükmü dikkate alınarak tartışmaya konu edilmiştir.

Bu tartışma sonucunda, aşağıdaki gerekçelerle belirtilen görüş ortaya çıkmıştır.

2.KONU İLE İLGİLİ YASAL DÜZENLEME

Amortismana Tabi Malların Satılması Madde 328 ” Amortismana tabi iktisadi kıymetlerin satılması halinde alınan bedel ile bunların envanter defterinde kayıtlı değerleri arasındaki fark kar ve zarar hesabına geçirilir. İşletme hesabı esasında defter tutan mükelleflerle serbest meslek kazanç defteri tutan mükellefler bu farkı defterlerinde hasılat veya gider kaydederler.

Amortisman ayrılmış olanların değeri ayrılmış amortismanlar düşüldükten sonra kalan meblağdır.

Devir ve trampa satış hükmündedir.

Şu kadarki, satılan iktisadi kıymetlerin yenilenmesi, işin mahiyetine göre zaruri bulunur veya bu hususta işletmeyi idare edenlerce karar verilmiş ve teşebbüse geçilmiş olursa bu takdirde, satıştan tahassül eden kâr, yenileme giderlerini karşılamak üzere, pasifte geçici bir hesapta azami üç yıl süre ile tutulabilir. Her ne sebeple olursa olsun bu süre içinde kullanılmamış olan karlar üçüncü yılın vergi matrahına eklenir. Üç yıldan önce işin terki, devri veya işletmenin tasfiyesi halinde bu kârlar o yılın matrahına eklenir.

Yukarıki esaslar dahilinde yeni değerlerin iktisabında kullanılan kâr, yeni değerler üzerinden bu kanun hükümlerine göre ayrılacak amortismanlara mahsup edilir. Bu mahsup tamamlandıktan sonra itfa edilmemiş olarak kalan değerlerin amortismanına devam olunur.”

Bu madde yukarıda da görüleceği üzere, iki kısımdır. Birinci kısımda, amortismana tabi iktisadi kıymetlerin satışından elde edilen kazançların ne şekilde hesaplanacağı ve mükellef türleri itibariyle defterlerine ne şekilde kaydedecekleri açıklanmıştır.

İkinci kısımda ise, satıştan elde edilen kâr, bazı koşullarda pasifte bir fon hesabına alınabileceği ve yeni alınan amortismana tabi iktisadi kıymetlerin amortismanına mahsup edilebileceği esasına yer verilmiştir.

3.YENİLEME FONU AYRILABİLME KOŞULLARI

3.1-Bilanço Esasına Göre Defter Tutulması

Yenileme Fonu ayrılabilmesinden bilanço esasında defter tutan mükellefler faydalanır. Serbest meslek kazancı ile işletme hesabı esasına göre defter tutan mükellefler bu imkândan faydalanmazlar.

Her ne kadar maddede bilanço esasına göre defter tutanların bu usulden yararlanacağı lafzî olarak yer almamakla birlikte, madde metninde yer alan “satıştan tahassül eden kar, yenileme giderlerini karşılamak üzere, pasifte geçici bir hesapta” izleneceği ifadesinden, bu usulden bilanço esasına göre defter tutanların yararlanacağı anlaşılmaktadır.

3.2-Satılan İktisadi Kıymetin Yenilenmesinin Zaruri Bulunması veya İşletmeyi İdare Edenlerce Karar Verilip Teşebbüse Geçilmiş Olması

3.2.1-İktisadi kıymetin yenilenmesinin işin gereği olarak zorunlu olduğu anlaşılıyorsa, satış kârının doğrudan fona alınması mümkün bulunmaktadır.

Örnek: Şehirlerarası taşımacılık yapan mükellefin sahip olduğu bir otobüs kazaya uğraması nedeniyle kullanılamaz durumdaysa ve işletme sahibi işini devam ettirmek istiyorsa satılarak yenisinin alınması zaruri bir durumdur.

Zaruri durum için karar verilmesi maddede açık olarak yer almıyor ise de, karar verilmesi veya belgelenmesi ihtilafları önler.

3.2.2-İktisadi kıymetin yenilenmesi zorunlu değilse ve yenileme yapılması isteniyorsa işletmeyi idare edenlerce karar alınması ve teşebbüse geçilmiş olması halinde satış kârının fona alınma için gereklidir.

Örnek: Eskiyen bir makinenin satılıp yenisinin alınması isteniliyorsa karar verilmeli ve teşebbüse geçilmelidir.

Alınan karar şirketlerde karar defterine gerekçeli olarak yazılması ispat açısından yararlıdır. Diğer mükellefler ise diğer şekillerde belgeleme yapmalıdır.

Teşebbüse geçilmiş olması, fiyat teklifleri alınması, sipariş verilmesi, kredi alınması, proforma fatura alınması gibi işlemlerle belgelenir.

3.3-Satın Alınacak İktisadi Kıymetin Daha Önce Satılan Kıymetle Aynı Nitelikte Olması

Yenileme fonu kullanılarak alınacak yeni iktisadi kıymet satılan ya da elden çıkarılan iktisadı kıymet ile aynı türden olmalı ve aynı işi yapmalıdır.

Aynı nitelikte olması, marka, model, kapasite, sayı, teknolojik özellik gibi her özelliğinin aynı olmasını gerektirmez.

Örnek: Otobüs yerine alınan kamyon için yenileme fonu uygulanamaz.

Kanunda söz edilen “yenileme” kelimesi, kullanılmamış anlamında olmadığı konusunda hem fikir olunmuştur. Bu nedenle, diğer şartları taşıyan, ikinci el olarak alınan iktisadi kıymet için de yenileme fonu uygulanabilir.

3.4-Satılan ve Yenilenecek İktisadi Kıymetin Amortismana Tabi İktisadi Kıymet Olması

Yenileme fonu, satın alınan yeni amortismana tabi iktisadi kıymetin amortismanları ile mahsup edilmek suretiyle kullanılmalıdır. Bu nedenle; yenileme fonunun ayrılabilmesi için, satılan ve yenilenecek olan iktisadi kıymetlerin, amortismana tabi iktisadi kıymetler olması gerekmektedir.

Örnek: Boş arazi ve arsa amortismana tabi olmadığından yenileme fonuna konu olmaz.

3.5-Yenileme Fonunun Pasifte Bekleme Süresi

Yenileme fonu uygulamasında tereddütlü olan bu konu, Odanın Ocak 2016 tarihli Dergisinde “ Sabit Kıymet Yenileme Fonunun Kullanımında Üç Yıllık Sürenin Başlangıç ve Bitiş Tarihinin Tespiti” isimli yazı olarak yayınlanmıştır.

Bu yazıda; aşağıda belirtilen Özelgelerdeki açıklamalar dikkate alınmak üzere;

a) İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığının 10.01.2011 tarih ve B.07.1.GİB.4.34.19.02-019.01-1569 sayılı özelgesindeki“Bu hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, Şirketiniz aktifinde kayıtlı binanın …/2008 tarihindeki satışından elde edilen kârın yenileme fonuna alınmasının başlangıcı olarak satışın gerçekleştiği …/2008 tarihinin dikkate alınması, bu tarih itibarıyla tesis edilen yenileme fonunun en geç 31/12/2010 tarihi itibarıyla kullanılmış olması, 31/12/2010 tarihine kadar kullanılmamış olması halinde ise 2010 hesap dönemi kurumlar vergisi matrahınıza ilave edilmesi gerekmektedir.

Diğer taraftan, şirketinize yukarıda belirtilen tarih aralığında (…/2008-31/12/2010), yenileme fonuna alınmış kârın kullanımıyla işin mahiyetine uygun bir bina alınmış olması halinde, yeni alınan binanın iktisabında kullanılan kâr, 3 yıllık süreyle sınırlı olmaksızın yeni alınan bina için Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre belirlenen faydalı ömür ve amortisman oranı dikkate alınarak ayrılacak amortismanlara mahsup edilecektir.”,

b) Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından verilen 20/07/2011 tarih ve B.07.1.GİB.4.99.16.01.0-VUK-mük.290-75 sayılı özelgedeki, “…yenileme fonuna intikal ettirilen tutarın 3 yıl içinde yeni bir iktisadi kıymetin iktisabında kullanılması gerektiğinden, fonda bulunan tutarın yeni alınan iktisadi kıymet için ayrılacak amortisman miktarından fazla olması halinde, bu tutar kullanılmamış addedilir ve üçüncü yılın matrahına ilave edilerek vergilendirilir.”

c) Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından verilen 17/08/2015 tarih ve 64597866- 1 05[328-2015]-18906 sayılı özelgedeki; “Bu hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, şirketiniz aktifinde kayıtlı depo olarak kullanılan binanın 27/06/2013 tarihindeki satışından elde edilen kârın yenileme fonuna alınmasının başlangıcı olarak satışın gerçekleştiği 27/06/2013 tarihinin dikkate alınması, bu tarih itibarıyla tesis edilen yenileme fonunun en geç 31/12/2015 tarihi itibarıyla kullanılmış olması, 31/12/2015 tarihine kadar kullanılmamış olması halinde ise 2015 hesap dönemi kurumlar vergisi matrahınıza ilave edilmesi gerekmektedir.

Bu itibarla, şirketinizce iktisap edilen yeni depo binası yukarıda belirtilen tarih aralığında (27/06/2013-31/12/2015) 01/07/2015 tarihinde aktife alındığından yenileme fonunda tutulan kar, 3 yıllık süreyle sınırlı olmaksızın ilgili iktisadi kıymet için Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre belirlenen faydalı ömür ve amortisman oranı dikkate alınarak ayrılacak amortismanlara mahsup edilebilecektir”,

d) İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından verilen 15/09/2015 tarih ve 67854564-1741-447 sayılı bir başka özelgedeki, “Aktifinize kayıtlı akaryakıt tankerlerinin satışından elde edilen kârın yenileme fonuna alınmasının başlangıcı olarak satışın gerçekleştiği yılın dikkate alınması, bu tarih itibarıyla tesis edilen yenileme fonunun en geç üçüncü yılın son günü itibarıyla, yani 2012 yılında yapılan satıştan elde edilen karın en geç 2014 yılı sonuna kadar, 2013 yılında yapılan satıştan elde edilen karın ise en geç 2015 yılı sonuna kadar kullanılması, üçüncü yılın son gününe kadar kullanılmamış olması halinde ise üçüncü yılın kurumlar vergisi matrahına ilave edilmesi gerekmektedir”,

bu görüşler tartışmaya esas alınmıştır.

Tartışmalar, aşağıdaki örnek üzerinden yapılmıştır.

Örnek: (X) A.Ş. aktifinde yer alan net kayıtlı değeri 400.000 TL olan bir binayı 15/10/2013 tarihinde 1.000.000 TL bedelle satmıştır. Satıştan oluşan 600.000 TL tutarındaki kâr ise şirket yöneticilerince söz konusu binanın yenilenmesi yolunda alınan karar uyarınca 2013 yılı içinde yenileme fonuna aktarılmıştır.

Yenileme fonunun 3 yıl süreyle aktifte yeni kıymetlerin amortismanının mahsubunda kullanılabilecek olması nedeniyle üç yıllık sürenin başlangıç tarihinin tespiti, bir başka ifade ile fonun pasifte kalabileceği azami sürenin tespiti önem kazanmaktadır.

Bu konuda Platformda yapılan tartışmalarda iki farklı görüş ortaya çıkmıştır.

Birinci görüş: Yenileme fonunun ayrıldığı dönemde yani fonun ayrılmasına konu sabit kıymetin satıldığı dönemde ayrılmış sayılması gerektiğini ve bu dönemden itibaren azami üç yıl süreyle pasifte tutulabileceğini, bu süre içinde kullanılmaması halinde dönem kârına eklenmesi gerektiğini ifade etmişlerdir. Buna göre, yukarıdaki örnek olayı ele alacak olursak, söz konusu binanın satışı 15/10/2013 tarihinde yapıldığı için yenileme fonunun da bu satışın yapıldığı dönem olan 2013 yılında ayrılması gerekir ve bu tarihten sonra 31/12/2015 tarihi de fonun kullanılması için son tarihtir.

Bu görüş Maliye İdaresinin görüşüne uygundur.

İkinci görüş: Üç yıllık sürenin, fonun ayrılmasına konu işlemin yapıldığı dönemi takip eden vergilendirme döneminden itibaren başlaması gerektiğini yani yukarıdaki örneğe göre, 15/10/2013 tarihinde yapılan satışla ilgili olarak aynı yıl içinde ayrılan fonun, bu tarihi izleyen 2014 yılından itibaren üç yıl süreyle pasifte kalabileceğini ve buna göre 31/12/2016 tarihine kadar kullanılması gerektiğini savunmuşlardır.

Bu görüş yargının genel olarak verdiği görüşe uygundur.

Platformda o tarihte yapılan tartışmalar sonucunda, yukarıda bahsedilen ikinci görüş çoğunlukla kabul edilmiştir.

4-AMORTİSMANA TABİ İKTİSADİ KIYMETLERİN AYNI YIL İÇİNDE SATILMASI VE YENİLENMESİ HALİNDE YENİLEME FONU UYGULANIP UYGULANMAYACAĞI HUSUSU

Daha önceki platformda tartışılan ve çoğunlukla kabul edilen görüş, yukarıda da açıklandığı gibi, üç yıllık süre fonun ayrılmasına konu işlemin yapıldığı dönemi takip eden vergilendirme döneminden itibaren başlaması gerektiği, ayrılan fonun bu tarihi izleyen yıldan itibaren üç yıl süreyle pasifte kalabileceği ve bu süre içinde yeni bir amortismana tabi iktisadi kıymet alınıp bu iktisadi kıymetin amortismanının yenileme fonundan mahsup edilmeye başlayacağı tarihtir. Bu süre içinde yenileme yapılmamış ise, yenileme fonu vergi matrahına eklenir.

Bu kere Platform’da tartışma konusu ise, daha önceki platform konusunun başka bir yönüyle ilgili olup, aynı yıl içinde yenileme yapılan hallerde satıştan elde olunan kar dikkate alınarak pasifte karşılık ayrılması mümkün olup olmadığı konusudur.

Tartışmaya esas olmak üzere, üzerinde tartışmanın yapılacağı örnekler;

Örnek 1- 2018 Yılı Ekim ayında, işletmenin aktifinde kayıtlı amortismana tabi bir iktisadi kıymet yenilenmek amacıyla satılıyor. 2018 yılı Aralık ayında aynı neviden bir amortismana tabi iktisadi kıymet satın alınıyor. Diğer şartlar VUK 328 nci maddeye uygun. Yenileme Fonu ayrılabilir mi?

Örnek 2- İşletmenin aktifinde kayıtlı amortismana tabi iktisadi kıymetler yenilenmek isteniyor. Ancak üretimin durmaması için 2018 Mayıs ayında yeni amortismana tabi kıymetler alınıp monte ediliyor. 2018 Haziran ayında da eski amortismana tabi iktisadi kıymetler satılıyor. Diğer şartlar VUK 328 nci maddeye uygun. Yenileme Fonu ayrılabilir mi?

Tartışma konusu ile ilgili, Gelir İdaresi Başkanlığınca verilmiş 03.10.2008 gün ve B.07.1.GİB.0.29/2980-328-156-104534 sayılı Özelge Gelir İdaresinin

web sayfasında olup http://www.gib.gov.tr/node/95408/pdf adresinden ulaşmak mümkündür.

Bu özelgede; vergi dairesi başkanlığı, mükellefin üretimde kullanmakta olduğu makineleri satarak aynı hesap dönemi içinde yerine yine aynı veya daha üst vasıflara sahip yeni makineler iktisap etmek isteyen, ancak faaliyetinden kaynaklanan zaruret gereği önce yeni makinelerin iktisap edilip montajının yapılıp üretime hazır hale getirildikten sonra eski makinelerin sökülerek satışının yapılması halinde yenileme fonu uygulamasından faydalanıp faydalanılamayacağı hususundaki görüş talebine verdiği özelgede; teknik nedenlerle satışın önce yapılması gereğinin ispatlanması durumunda anılan Kanun hükmünden faydalanılacağı yönünde görüş tayin edildiği anlaşılmaktadır.

Ancak Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı, ilgili Vergi Dairesi Başkanlığından bu özelgenin düzeltilmesini istemiş ve gerekçe olarak da, anılan hükmün uygulanabilmesi ise, yeni iktisadi değerin satışın yapıldığı yılı takip eden yıllarda iktisabına bağlanmış aynı yıl içinde yenileme yapılan hallerde satıştan elde olunan kar dikkate alınarak pasifte karşılık ayrılması mümkün bulunmadığını göstermiştir.

Bu özelge kısaltılmış olarak aşağıdadır.

“İlgide kayıtlı yazınız ekinde alınan, Başkanlığınız mükelleflerinden ……………….. San. Tic. A.Ş.’ye tayin olunan …………… tarih ve …………. sayılı özelgenin incelenmesinden, anılan şirketin Vergi Usul Kanununun 328 inci maddesinde hüküm altına alınan “yenileme fonu” müessesesinden faydalanmak üzere, üretimde kullanmakta olduğu makineleri satarak aynı hesap dönemi içinde yerine yine aynı veya daha üst vasıflara sahip yeni makineler iktisap etmek istediği, ancak faaliyetinden kaynaklanan zaruret gereği önce yeni makinelerin iktisap edileceği montajının yapılıp üretime hazır hale getirildikten sonra eski makinelerin sökülerek satışının yapılması halinde yenileme fonu uygulamasından faydalanıp faydalanılamayacağı hususunda görüş talep etmesi üzerine, anılan zaruret veya yenileme arzusu ile sürece başlanıldığı ancak teknik nedenlerle satışın önce yapılması gereğinin ispatlanması durumunda anılan Kanun hükmünden faydalanılacağı yönünde görüş tayin edildiği anlaşılmaktadır.

……………………….

Bu hüküm uyarınca yenileme fonunun ayrılabilmesi, amortismana tabi bir iktisadi kıymetin satılmasından oluşan karın aynı neviden bir iktisadi kıymetin alımında kullanılması halinde söz konusu olmaktadır. Anılan hükmün uygulanabilmesi ise, yeni iktisadi değerin satışın yapıldığı yılı takip eden yıllarda iktisabına bağlanmış olup, aynı yıl içinde yenileme yapılan hallerde satıştan elde olunan kar dikkate alınarak pasifte karşılık ayrılması mümkün

bulunmadığından, sözü edilen şirket tarafından yenileme fonu uygulamasından faydalanılmasına imkân bulunmamaktadır.

Bilgi edinilmesini ve yukarıda yer alan açıklamalar uyarınca tayin olunan özelgenizin yeniden gözden geçirilmesi ile sonucundan mükellefe de bilgi verilmesi hususunda gereğini rica ederim.”

Bu konuda, aynı mahiyette olup şu anda Gelir İdaresi Başkanlığının sitesinde yayında olmayan bazı özelge özetleri aşağıdadır.

a) Maliye Bakanlığı 10.08.1993 -24459-328-72 özelge

“328. madde hükmünün uygulanabilmesi için yeni iktisadi değerin, satışın yapıldığı yılı takip eden yıllarda iktisap edilmesine bağlı bulunduğundan, aynı yıl içinde yenileme yapılan hallerde, satıştan elde edilen kar dikkate alınarak pasifte karşılık ayrılması mümkün değildir”

b) İstanbul Defterdarlığı 04.02.2005- B.07.4.DEF.0.34.20/VUK1/328-10863 özelge

“Ancak, 328’nci madde hükmünün uygulanabilmesi yeni iktisadi değerin, satışının yapıldığı yılı takip eden yıllarda iktisap edilmesine bağlı bulunduğundan, aynı yıl içinde yenileme yapılan hallerde satıştan elde olunan kâr dikkate alınarak pasifte karşılık ayrılması mümkün bulunmamaktadır.”

5-TARTIŞMA VE SONUÇ

Sözü edilen konu platformda tartışıldı. Genel olarak kanun dilinin eski olması ve madde hükümlerindeki ifadelerin açık olmaması yenileme fonu uygulamasında olduğu gibi farklı yorumlar yapılmasına neden olduğu vurgulanmıştır.

a) Tartışma konusu özelge, 2008 yılına ait olup Gelir İdaresi Başkanlığının sayfasında yer almaktadır. Doğrudan bu konu ile ilgili olarak daha sonra verilmiş olan başka bir özelgeye de rastlanılmamıştır. Zaten, “Mükelleflerin İzahat Taleplerinin Cevaplandırılmasına Dair Yönetmelik” in 11 ve 12 nci maddesine göre, özelge havuzunda yer alan özelgelere uygun olmak şartıyla özelge verilebileceği açıklanmıştır. Tartışma konusu özelge emsal özelge olduğundan bu görüşün idarece devam ettirildiği kabul edilmesi gerekir.

Bu görüşün platformda tartışılması sonucunda:

-Kanunda, yıl içinde yenileme yapılması halinde yenileme fonu ayrılmasını engelleyen bir hüküm olmadığı.

-Kanun gerekçesine göre bu hüküm, bir vergi teşviki olması nedeniyle uygulamadan aynı yıl içinde yenileme yapanların yararlanmaması kanunun ruhuna uymadığı,

-Teknik veya zaruri nedenlerle yenileme yapmak isteyenlerin bir yıl bekletilmesi ticari gerçeklerle uyuşmadığı,

-Yenileme fonu uygulamasının konuluşun bir nedeni de, mükelleflerin yeni satın alacakları amortismana tabi iktisadi kıymetlerin finansmanını biraz olsun kolaylaştırmak olduğundan, bu kolaylaştırmayı ötelemenin amaca uygun düşmediği,

Gerekçeleriyle benimsenmemiştir.

Bu nedenle, yenileme fonuna alınan yılda yenileme yapılması halinde yenileme fonu uygulanması yapılması gerektiği görüşü platformda oy birliğiyle kabul edilmiştir.

b) Mevcut amortismana tabi iktisadi kıymetlerin elden çıkarılmasından ve yenileme fonu ayrılmasından önce aynı yılda, işletmenin aktifinde kayıtlı amortismana tabi iktisadi kıymetlerin yenilenmesi teknik ve ekonomik nedenlerle (üretimin durması gibi) yapılmış ise, yenileme fonu ayrılabileceği görüşü oy çokluğu ile uygun görülmüştür.

Gelir İdaresi Başkanlığının bu konudaki duraksamaları gidermesi açısından, bir sirküler veya genel tebliği ile açıklama yapması konusunda platformda görüş birliği oluşmuştur.


TÜRMOB tarafından hazırlanan  TÜM YÖNLERİYLE YENİLEME FONU UYGULAMASI başlıklı çalışmada da konu; kanun maddesi, özelgeler ve mahkeme kararları çerçevesinde açıklamış ve değerlendirmelerde bulunulmuştur.

(2020-Aralık)

Düzenleme VUK. 328 ve 329. maddelerinde yer almakla birlikte, kanunun kapsamının geniş olması nedeniyle ida- re uygulamaya genellikle özelgelerle yön vermeye çalış- mıştır. Meslek camiasının kullanımı amacıyla konu, ilgili maddeler, özelgeler ve yargı  kararları değerlendirilerek incelenmiştir
II. YASAL DAYANAK

“Amortismana Tabi Malların Satılması (Madde 328)

Amortismana tabi iktisadi kıymetlerin satılması halinde alınan bedel ile bunların envanter defterinde kayıtlı de-ğerleri arasındaki fark kar ve zarar hesabına geçirilir. İş- letme hesabı esasında defter tutan mükelleflerle serbest meslek kazanç defteri tutan mükellefler bu farkı defterle- rinde hasılat veya gider kaydederler.

Amortisman ayrılmış olanların değeri ayrılmış amortis- manlar düşüldükten sonra kalan meblağdır.

Devir ve trampa satış hükmündedir.

Şu kadarki, satılan iktisadi kıymetlerin yenilenmesi, işin mahiyetine göre zaruri bulunur veya bu hususta işlet-meyi idare edenlerce karar verilmiş ve teşebbüse geçil- miş olursa bu takdirde, satıştan tahassül eden (oluşan) kâr, yenileme giderlerini karşılamak üzere, pasifte geçici bir hesapta azami üç yıl süre ile tutulabilir. Her ne sebeple olursa olsun bu süre içinde kullanılma- mış olan karlar üçüncü yılın vergi matrahına eklenir. Üç yıldan önce işin terki, devri veya işletmenin tasfiyesi halinde bu kârlar o yılın matrahına eklenir.

Yukarıdaki esaslar dahilinde yeni değerlerin iktisabında kullanılan kâr, yeni değerler üzerinden bu kanun hüküm- lerine göre ayrılacak amortismanlara mahsup edilir. Bu mahsup tamamlandıktan sonra itfa edilmemiş olarak ka- lan değerlerin amortismanına devam olunur.”

“Amortismana Tabi Malların Sigorta Tazminatı (Mad- de 329)

Yangın, deprem, sel, su basması gibi afetler yüzünden tamamen veya kısmen zıyaa, uğrayan amortismana tabi iktisadi kıymetler için alınan sigorta tazminatı bunların değerinden (Amortismanlı olanlarda ayrılmış olan amortisman çıktıktan sonra kalan değerden) fazla veya eksik olduğu takdirde farkı kar veya zarar hesabına geçirilir.

Şu kadar ki, alınan sigorta tazminatı ile zıyaa, uğrayan malların yenilenmesi işin mahiyetine göre zaruri bulunur veya bu hususta işletmeyi idare edenlerce karar verilmiş ve teşebbüse geçilmiş olursa bu takdirde tazminat fazla- sı, yenileme giderlerini karşılamak üzere, pasifte geçici bir hesapta azami üç yıl süre ile tutulabilir. Bu süre içinde kullanılmamış olan tazminat farkları kara ilave olunur.

Üç yıldan önce işin terki, devri veya işletmenin tasfiyesi halinde bu tazminat fazlası, o yılın matrahına eklenir.

Yukarıdaki esaslar dahilinde yeni değerlerin iktisabında kullanılan tazminat fazlası, yeni değerler üzerinden bu Kanun hükümlerine göre ayrılacak amortismanlara mah- sup edilir. Bu mahsup tamamlandıktan sonra itfa edilmemiş olarak kalan değerlerin amortismanına devam olunur.”

III. YENİLEME FONU OLUŞTURULMASININ KOŞULLARI

1. SatılanınAmortismanaTabiİktisadi Kıymet Olması

Kanun metnindeki “…yeni değerlerin iktisabında kullanı- lan kâr, yeni değerler üzerinden bu kanun hükümlerine göre ayrılacak amortismanlara mahsup edilir. Bu mah- sup tamamlandıktan sonra itfa edilmemiş olarak kalan değerlerin amortismanına devam olunur.” İfadesinden, yenilemeye konu varlığın amortismana tabi bir iktisa- di kıymet olması gerektiği sonucu çıkmaktadır. VUK’un 314. maddesine göre boş arazi ve arsalar amortismana tabi olmadığından bu kıymetler ile iştirak hisselerinin sa- tışından doğan kârlar için yenileme fonu uygulamasın- dan yararlanılamaz.

Her ne kadar madde metninde “yeni değerler” ibaresi geçmekle birlikte (sıfır) kullanılmamış olma hali anlaşıl-mamalıdır. Ayrıca “aynı cins varlık alınması” denilmek suretiyle işletmenin kendi bünyesinde imal ettiği varlıklar da kapsam dışında tutulmuştur.

2. Yenileme Kararının Verilmiş Olması

İktisadi kıymetin yenilenmesi işin mahiyetine göre zo- runlu olmalı veya idare edenlerce bu kapsamda karar alınmalı ve teşebbüse geçilmelidir. İşin niteliği, ilgili var- lığın kullanımı, hasar ve teknolojik değişimler gibi bazı durumların işin mahiyetine göre yenileme zorunluluğunu doğurduğu açık olsa da idareye karşı ispat edilebilirlik açısından yetkili organlarca karar alınması ve 549-Özel Fonlar hesabında takip edilmesi yerinde olur. Burada karar alacak olan organ, anonim şirketlerde yönetim ku- rulu, limitet şirketlerde de müdür veya müdürler kurulu- dur. Ancak iktisadi kıymetlerin satışının genel kurul kararı ile gerçekleştiği hallerde, kanaatimizce yenileme irade- sinin yine genel kurul kararı ile ortaya konulması gerek- mektedir. Bu karar ve fon, en geç bilanço tarihinde (satışın yapıldığı tarihi kapsayan geçici vergi dönemi sonu itibariyle) oluşturulmalıdır.

3. Aynı Türden (Neviden) Yeni İktisadi Kıymet Alınması

Satılan ya da hasara uğrayarak karşılığında tazminat alı- nan iktisadi kıymetle yeni iktisadi kıymet aynı cins olma- lı ve aynı işi ifa ediyor olmalıdır. Burada aynı model-tip ya da kapasitede iktisadi kıymetin alınması kastedilme- mektedir, aynı hizmeti görmesi ve aynı cinsten olması yeterlidir. Teknoloji ve kapasite olarak aynı varlığı almak mümkünde olmayabilir.

İdari büro olarak kullanılan gayrimenkulün satılarak üre- tim için fabrika-atölye alınmak istenmesi, vinçin satılarak yerine kepçe alınmak istenmesi aynı amaca hizmet etme- diğinden ve aynı cinsten olmadıklarından yenileme fonu uygulamasından yararlanamaz. Ancak yolcu taşımacılı- ğında kullanılan otobüsün satılarak kapasitesi ve dona- nımı daha yüksek otobüs alınması halinde diğer şartlara da uyulması koşuluyla yenileme fonundan faydalanıla- bilir. Servis taşımacılığı faaliyetiyle uğraşan işletmenin hizmet verdiği müşterinin personel güzergâhlarının de- ğişmesi nedeniyle 1 adet otobüsü satarak yerine 2 adet minibüs alması ya da 2 adet minibüsün satılarak 1 adet otobüs alınması halinde dahi yenileme fonundan yarar- lanılması gerektiği görüşündeyiz. Ancak İdare tarafından aynı nevi iktisap konusu çok katı yorumlandığından oto- büs ile minibüsün aynı cins olmadığı gerekçesiyle eleştiri söz konusu olabilir. Nitekim bir özelgede, şehirlerarası yolcu taşımacılığı faaliyetinde kullanılan otobüsün satı- şı dolayısıyla ayrılan yenileme fonunun, şehir içi yolcu taşımacılığı faaliyeti için minibüs alımında kullanılması- nın mümkün olmadığı belirtilmiştir (Bursa Vergi Daire- si Başkanlığının 95462982-105[VUK.ÖZLG-15-29]-6 sayı ve 13.1.2016 tarihli Özelgesi). Benzer bir özelge- de de “kara taşımacılığında kullanılan akaryakıt tanker- lerinin satışı dolayısıyla ayrılan yenileme fonunun yine akaryakıt taşımacılığında kullanılmak üzere alınan deniz tankerleri için kullanılmasının mümkün olmadığı vurgu- lanmıştır (İzmir Vergi Dairesi Başkanlığının 67854564- 1741-447 sayı ve 15.9.2015 tarihli Özelgesi)

Anılan Kanunun 328 inci maddesinde yenileme fonunun kullanılacağı iktisadi kıymetlerin aynı neviden olması şartı yer almış, ancak adet sınırlaması yer almamıştır.

Bu nedenle, satılan kıymetler ile aynı neviden olması ko- şulu ile yeni alınan kıymetlerin satılan kıymetler ile aynı sayıda olması gibi bir şart bulunmamaktadır. (Büyük Mükellefler Vergi Dairesinin 20.07.2011 tarih B.07.1. GİB.4.99.16.01.0-VUK-mük290-75 sayılı Özelgesi)

4. Karın 3 yıl süre ile fonda tutulması

Satıştan kaynaklanan kar pasifte geçici bir hesapta (549-Özel Fonlar) tutulmalı ve bu fonda azami 3 yıl ka-labilmektedir. 3 yıllık süre konusu oldukça tartışmalıdır. İdare ve yargı arasında süre konusunda farklı görüşler söz konusudur. İdarenin görüşüne göre yıl ifadesinden vergilendirme döneminin anlaşılması gerektiği ve 3 yılın hesabında satışın gerçekleştiği yılın da dikkate alınacağı şeklindedir. Örneğin 2018 yılında yenileme fonu ayrılma- sı halinde 31.12.2020 tarihine kadar fonun kullanılması gerekecektir. Buna karşılık Danıştay’ın sürenin ertesi yıl başlayacağı konusunda kararları mevcuttur. (Danış- tay 4. Dairesi 20.2.1974 tarih E.1973/4073 K.1974/55 – Danıştay 4. Dairesi 17.1.1994 tarih E. 1992/3956 K. 1994/159)

Her ne sebeple olursa olsun bu süre içinde kullanılma- mış olan karlar üçüncü yılın vergi matrahına eklenir. 3 yıldan önce işin terki, devri veya işletmenin tasfiyesi ha- linde bu kârlar o yılın matrahına eklenir.

Vergi idaresinin aynı yıl içinde alınıp satılan iktisadi kıy- met için yenileme fonu ayrılmayacağına ilişkin görüşü vardır. (Gelir İdaresi Başkanlığı’nın 03.10.2008 B.07. 1GİB.0.29/2980-328-156-104534)

IV. BAZI ÖZEL DURUMLAR

1. TAŞINMAZSATIŞKAZANCIİSTİSNASI İLE YENİLEME FONU BİRLİKTE UYGULANMASI

Kurumlar Vergisi Kanunu’nun “İstisnalar” başlıklı 5. maddesi uyarınca kurumların, en az iki tam yıl süreyle aktiflerinde yer alan iştirak hisseleri ile aynı süreyle sa- hip oldukları kurucu senetleri, intifa senetleri ve rüçhan haklarının satışından doğan kazançların % 75›lik kısmı ile aynı süreyle aktiflerinde yer alan taşınmazların satı-şından doğan kazançların % 50›lik kısmı kurumlar ver

gisinden istisnadır. Ancak menkul kıymet veya taşınmaz ticareti ve kiralanmasıyla uğraşan kurumların bu amaçla ellerinde bulundurdukları değerlerin satışından elde et- tikleri kazançlar istisna kapsamı dışında tutulmuştur.

İlgili maddede yer alan hükümler uyarınca istisna, satışın yapıldığı dönemde uygulanır ve satış kazancının istisna- dan yararlanan kısmı satışın yapıldığı yılı izleyen beşinci yılın sonuna kadar pasifte özel bir fon hesabında tutulacaktır.

Yenileme fonu uygulaması ile kurumlar vergisi satış ka- zancı istisnasının bir arada uygulanıp uygulanamayaca- ğı hususunda tereddüt hâsıl olmaktadır. İdarenin konu ile ilgili vermiş olduğu İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 09.12.2011 tarih ve 716 sayılı özelgesinde “şirke- tinize ait fabrika binasının satışından elde edilecek ka- zancın 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 5-1/e maddesi çerçevesinde istisnaya konu edilmesi ve istisna dışında kalan % 25’lik kısmının ise yeni bir fabrika bina- sının iktisap edilmesi amacıyla yenileme fonuna aktarıl- ması mümkün bulunmaktadır.” şeklinde görüş bildirildiği görülmektedir. Ayrıca Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı 13.08.2013 tarih 27575268-105(290-20128645)-874 sa- yılı Özelgesi de aynı yöndedir.

Bu durumda idari anlayışa göre, taşınmaz satış kazanç istisnası dışında kalan %50’lik kısım için de yenileme fo- nundan yararlanılması mümkündür.

2. İŞTİRAK HİSSESİ SATIŞINDA YENİLME FONU

İştirak hissesi satışın yenileme fonu uygulamasına ilişkin verilen bir Özelgede, bir şirketin yatırımlarını finanse et- mek amacıyla bir kısım iştirak hisselerini satacağından, satış kârını yenileme fonuna alıp alamayacağını sorma- sı üzerine, “Dolayısıyla, yenileme fonunun ayrılabilmesi amortismana tabi bir iktisadi kıymetin varlığı ile bu kıy- metin satılmasından oluşan kârın aynı neviden bir ikti- sadi kıymetin alımında kullanılması halinde söz konusu olmaktadır. Bu itibarla, amortismana tabi olmayan iştirak hissesi satışından doğacak kârın, Kurumunuz tarafından edinilen bir … yatırımında kullanılması halinde söz ko- nusu yatırımla ilgili olarak yenileme fonu müessesinden faydalanılması mümkün bulunmamaktadır.” şeklinde görüş bildirmiştir. (İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığının B.07.1.GİB.4.34.19.02-019.01-919 sayılı Özelgesi)

3. DÖVİZCİNSİNDENYAPILANSATIŞLAR İLE VADELİ SATIŞLARDA KUR FARKI VE VADE FARKININ DURUMU

Mükellefler kimi zaman vadeli yaptıkları satışlarda vade farkı şart koşabilmekte, kimi zamanda yabancı para cin- sinden satış yapabilmektedirler. Dolayısıyla yenileme maksadıyla iktisadi kıymetlerin satışında da vade farkı veya yabancı para cinsiyle yapılan satışlarda kur farkı oluşabilmektedir. Bu gibi durumlarda iktisadi kıymetin sa- tışı sırasında veya sonrasında oluşan kur ve/veya vade farklarının yenileme fonuna alınacak tutarın tespitinde dikkate alınması sorunu görüş ayrılıklarına sebebiyet vermiştir. Bu konuda üç farklı görüş bulunmaktadır. Bu görüşler kısaca; yenileme fonuna alınacak tutara kur farklarının dâhil edilmesi, yalnızca satışın yapıldığı dö- nem sonuna kadar oluşacak kur ve vade farklarının dâhil edilmesi, hiçbirinin dâhil edilmeyerek satış tarihi itibariyle oluşan fona alınacak tutarın değiştirilmemesi gerektiği şeklinde oluşmuştur. Bize göre bu gelirin de yenileme fonuna eklenmesi gerektiği savunulabilir. Ancak idari an- layış, kur farklarının doğrudan ilgili yıl kazancına eklen- mesi gerektiği yönündedir.

4. FİNANSAL KİRALAMA İŞLEMLERİNDE YENİLEME FONU

Finansal kiralama işlemi özünde bir finansman yöntemi olup, kiralayanın, kiracının talebi ve seçimi üzerine üçün- cü kişiden satın aldığı veya başka surette temin ettiği bir malın zilyetliğini, her türlü faydayı sağlamak üzere ve belli bir süre feshedilmemek şartıyla kira bedeli karşı- lığında kiracıya bırakılmasını öngören bir sözleşme ile yapılmaktadır.

Gelir İdaresi finansal kiralama işlemlerinde ilk yıl için hesaplanan faiz giderlerinin iktisadi kıymetin maliyet be-deline eklenmesi, sonraki yıllar ise gider veya maliyet unsuru olarak dikkate alınması gerektiği görüşündedir. Keza yabancı para üzerinden yapılan kira ödemelerinin değerlemesi sonucu ortaya çıkan kur farkının da, ilk yıl iktisadi kıymetin maliyetine eklenmesi sonraki yıllar ise gider veya maliyet unsuru olarak dikkate alınması gerekmektedir.

Bu yaklaşım yabancı kaynakla edinilen amor- tismana tabi iktisadi kıymet alımlarında maliyet bedeli tespitine paraleldir.

Diğer taraftan finansal kiralama hakkı için 265 no.lu he- sapta oluşan maliyet bedeli için; hakların tabi olduğu oranlara göre değil, finansal kiralama ile alınan iktisadi kıymet için belirlenen orana göre amortisman ayrılması gerekmektedir (319 Seri No.lu VUK G.T.)

Haklar da amortismana tabi bir iktisadi kıymettir. Bu neden- le finansal kiralama hakkı üzerinden ayrılan amortisman- ların da yenileme fonundan mahsubu mümkün bulunmak- tadır. (Büyük Mükellefler Vergi Dairesinin 20.07.2011 tarih B.07.1.GİB.4.99.16.01.0-VUK-mük290-75 sayılı Özelgesi)

5. TASFİYE–DEVİRVETERK DURUMUNDA YENİLEME FONU

İktisadi kıymetlerin yenilenmesi amacıyla satışından elde edilen kârların 3 yıl süreyle fonda bekletilmesinin koşu- lu işletmenin faaliyetine devam etmesidir. Zira VUK’un 328. maddesinde yer alan “Her ne sebeple olursa olsun bu süre içinde kullanılmamış olan kârlar üçüncü yılın vergi matrahına eklenir. Üç yıldan önce işin ter- ki, devri veya işletmenin tasfiyesi halinde bu kârlar o yılın matrahına eklenir.” hükmü gereğince 3 yıldan önce işi terk eden, devreden veya işletmesini tasfiye eden mükelleflerin pasif hesapta duran fon tutarlarını kâr hesaplarına intikal ettirmesi gerekecektir.

6. MÜKELLEFİN ÖLÜM HALİ

Mükellefin ölümü halinde, mirasçıların ölen mükellefin faaliyetine devam edip etmemelerine göre iki ayrı se-çimlik hakları mevcut olup yenileme fonunun kullanılıp kullanılamayacağı, kâra ilave edilip edilmeyeceği de mi-rasçıların bu yöndeki iradelerine bağlı olarak değişiklik gösterecektir.

A- Mirasçıların Faaliyete Devam Etmeleri Hali

Gelir Vergisi Kanunu’nun 81. maddesinde; ferdi bir iş- letmenin sahibinin ölümü halinde, kanuni mirasçılar ta-rafından işletmenin faaliyetine devam olunması ve mi- rasçılar tarafından işletmeye dâhil iktisadi kıymetlerin kayıtlı değerleriyle (Bilânço esasına göre defter tutuluyorsa bilânçonun aktif ve pasifiyle bütün halinde) aynen devir alınması halinde vergilendirme yapılmaması düzenlenmiştir.

Mirasçıların ölen mükellefin faaliyetine aynen devam et- meleri halinde işletmenin tüm aktif ve pasifi ile devralın- ması söz konusu olacağından, yenileme fonunun kâra ilâvesi gerekmeyeceği kanaatindeyiz. Zira ölüm işi terk hükmünde olsa bile mirasçıların işletmeyi aynen devir al- ması halinde işletme faaliyetine devam ettiğinden bahis- le yenileme fonunun kullanılması hakkaniyet açısından da daha doğru olacaktır.

B- Mirasçıların Faaliyete Devam Etmemeleri Hali

İşletme sahibinin ölümünün ardından mirasçılar tarafın- dan işe devam edilmeme yönünde karar alınması ha-linde ise faaliyetin sonlandırıldığı kabul edilmelidir. Bu durumda ölüm tarihi itibariyle işin terk edildiğinden ba-hisle yenileme fonunun kullanılması artık mümkün olma- yacağından, fon hesabında duran kullanılmamış kârın kâr hesaplarına intikal ettirilerek dönem matrahına ilave edilmesi gerekmektedir.

7. CANLI HAYVAN SATIŞLARINDA YENİLEME FONU

Canlı hayvanlar yaşayan varlıklar olup tüketilebilir, belirli bir aralıkta satışa konu edilebilir veya sağladığı ürünle- rin hasat edilebilmesi ile satışa konu edilebilir canlılardır. Canlı hayvanların iktisadi nitelikleri itibariyle de birden fazla sınıflandırma yapmak mümkündür. Canlı hayvan- larında iktisadi ve ticari hayatta birden fazla şekilde üre- time veya tüketime konu olmaları vergi sistemlerinde de düzenleme yapılma ihtiyacı doğurmaktadır.

Muhasebeleştirilmesi bakımından canlı varlıkları temel- de aşağıdaki şekilde sınıflandırmak mümkündür.

• Tüketilebilir Canlı Varlıklar: Hasat edilen veya can- lı varlık olarak satışa konu olan varlıklardır. Örnek olarak; çiftliklerde yetiştirilen balıklar, kesilerek satı- lan piliçler, koyunlar, mısır, buğday gibi mahsuller ile kereste olarak kullanılması için yetiştirilen ağaçları verebiliriz.

Taşıyıcı Canlı Varlıklar: Tarımsal ürünler bazı du- rumlarda taşıyıcıdırlar. Kendi üzerlerinde tarımsal ürün hasat edilmektedir. Örnek olarak; yumurta üre- timinde kullanılan piliç veya tavukları, kendisinden süt üretilen hayvanları, üzüm asmaları, meyve ağaçları verebiliriz.

Yukarıdaki sınıflandırmada yer alan tüketilebilir olan can- lı varlıkların işletmede tüketilmesi veya satılmak üzere bulundurulması nedeniyle amortismana tabi tutulmaları mümkün değildir. Ancak üretim amacıyla işletmede kul- lanılan damızlık veya süt veren büyükbaş hayvanlar ile yumurta veren tavuk ve benzeri hayvanlar amortisman ayrılmasına ilişkin diğer şartları taşıması kaydıyla canlı demirbaş olarak amortismana tabi tutulabilirler.

Amortismana tabi tutulan canlı hayvanların (Özelge ko- nusu olayda süt üretiminde kullanılan canlı hayvanlar söz konusudur) yenilenmesi amacıyla satışından elde edilen kârların yenileme fonuna atılıp atılamayacağına ilişkin olarak Denizli Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından ve- rilen 29.01.2015 tarih ve 95133703-105[328-2014/12]- 15 sayılı Özelgede “şirket aktifinize kayıtlı olan canlı hayvanların satışından doğan kârın, Vergi Usul Ka- nunu’nun 328. maddesinde sayılan şartlara uyulmak kaydıyla yenileme fonuna alınması, söz konusu fona alınan satış kârının yeni alınan veya üreme yoluyla şirket aktifine giren canlı hayvanların amortisman tutarlarından mahsup edilmek suretiyle kullanılması mümkün bulunmaktadır.” şeklinde görüş belirtilmiştir.

İdare tarafından verilen özelge ve yasal mevzuat hüküm- leri birlikte değerlendirildiğinde, işletmeye satılmak ama- cıyla alınan veya yetiştirilen hayvanlar için amortisman ayrılması ve dolayısıyla da satışından elde edilen kârın yenileme fonuna alınması mümkün değildir. Ancak işlet- mede damızlık olarak kullanılan veya süt yada yumurta vermesi amacıyla beslenen hayvanlara ise bu mahsulle- ri vermeye başladıkları dönem itibariyle amortisman ayrılmasının mümkün olduğu dolayısıyla da bu varlıkların satışından elde edilen kazançların da yenileme fonuna alınması mümkündür.

8. MÜCBİR HALLERİN OLUŞMASI DURUMU

Mücbir sebep kavramı, çeşitli hukuk dallarının ortak kav- ramıdır. Süresi içinde bir mücbir sebep ya da beklenme- yen hal nedeniyle kullanılamamış olan hakkın kullanıla- bilmesi hukukun genel ilkelerindendir. Mücbir sebep, bir hakkın kullanılmasını, bir borcun ya da ödevin yerine ge- tirilmesini engelleyen, önceden bilinmesi ve önlenmesi mümkün olmayan her türlü olaydır. Mücbir sebep, tüm vergi ödevleri, hatta verginin ödenmesi yönünden uygu- lama alanı bulmaktadır.

Vergi Usul Kanunu’nun 328. maddesinde yenileme fo- nunun her ne sebeple olursa olsun 3 yıllık süre içinde kullanılmayan fonların, üçüncü yılın vergi matrahına ek- leneceği düzenlenmiştir. Bu düzenlemede yer alan “her ne sebeple olursa olsun” ibaresinden mücbir sebep- lerin ve zor durum hallerinin yenileme fonunun kullanım süresinin uzatmayacağı anlaşılmaktadır.

Aynı belirleme “sigorta tazminatları ile ilgili 329. madde- de de yer almaktadır. Şöyle ki;

“… şu kadar ki, alınan sigorta tazminatı ile zıyaa uğra- yan malların yenilenmesi işin mahiyetine göre zorunlu bulunur veya işletmeyi idare edenlerce karar verilmiş ve teşebbüse geçilmiş olursa bu takdirde tazminat fazlası, yenileme giderlerini karşılamak üzere, pasifte bir hesap- ta azami üç yıl süre ile tutabilir. Bu süre içinde kullanıl- mamış olan tazminat farkları kara ilave edilir” denilmektedir.

Deprem, sel gibi doğal afetlerin sık yaşandığı ülkemizde 329. maddedeki bu düzenlemenin yetersiz kaldığı gö-rülmektedir. En azından doğal afetlerin yaşanması du- rumunda fonun kullanım süresinin mücbir sebep halinin varlığı süresince uzamasını temin edecek şekilde bir ya- sal düzenlemenin yapılması gerekmektedir.

Her ne kadar bu duruma uyan olağanüstü amortisman yöntemi varsa da uygulanmasındaki güçlükler nedeniyle soruna çözüm olamamaktadır.

9. SERBEST MESLEK ERBABI VE İŞLETME HESABINDAKİLERDE YENİLEME FONU

Yukarıda aktardığımız 329. madde metninde; yenileme maksadı ile satılan amortismana tabi iktisadi kıymetlerin satışından elde edilen kârların yenileme giderlerini kar- şılamak üzere, pasifte geçici bir hesapta azami üç yıl süre ile tutulması gerektiği belirtilmiştir. Bu durum yeni- leme fonu müessesesinden yalnızca bilanço esasında defter tutan mükelleflerin yararlanabileceği sonucunu doğurmaktadır. Nitekim aktif ve pasif nitelikli hesaplar yalnızca bilanço esasına ait kavramlar olup işletme def- teri veya serbest meslek defterlerinin kayıt düzeninde aktif ve pasif hesaplar bulunmamaktadır.

Yenileme fonunu düzenleyen maddede yer alan “pasifte geçici bir hesap” tabiri çok açık şekilde bilanço esasın- da defter tutanlara yönelik düzenleme olduğunu kanıtlar niteliktedir. Nitekim serbest meslek kazanç defteri gider ve hâsılat bölümlerini ihtiva ettiğinden fiili imkânsızlık oluşmaktadır. Bu nedenle serbest meslek kazanç defteri tutan serbest meslek erbaplarının yenileme fonu uygulamasından yararlanması mümkün değildir.

Ancak hemen belirtmek gerekir ki Gelir Vergisi Kanu- nu’nun 65 ve 66. maddelerinde yer alan hükümler uya-rınca kollektif, adi komandit ve adi şirketler tarafından yapılan serbest meslek faaliyetlerinden doğan kazançlar serbest meslek kazancı olup kollektif ve adi şirketlerde ortaklar, adi komandit şirketlerde komanditeler serbest meslek erbabı sayılmaktadırlar. Anılan Kanun’un 67. maddesinde bu şirketlerin mesleki kazançlarını “Ser-best meslek kazanç defteri” üzerinden tespit edecek- leri ve bu şirketlerin bilanço esasına göre tuttukları def-terlerin serbest meslek kazancı defteri yerine geçeceği düzenlenmiştir. Bu hükümler gereği kollektif, adi koman- dit ve adi ortaklıkların bilanço esasına göre defter tut- maları halinde yenileme fonu uygulamasından yararla- nabilecekleri sonucuna ulaşılmaktadır. (Sakarya Vergi Dairesi Başkanlığının 14.1.2015 gün ve 41931384-105 (328-2014-3)-2 sayılı Özelgesi)

10. DEVİR VE BİRLEŞME HALLERİNDE YENİLEME FONU

Kurumlar Vergisi Kanununun 19. maddesi kapsamında gerçekleşen devirlerde, devir olan kurumun bilançosun-da yer alan yenileme fonunun devir alan kurum bilanço- suna intikal ettirilmesi de mümkündür. Burada yenileme fonunun kullanılabileceği üç yıllık sürenin devir alınan kurumda yenileme fonunun ayrıldığı hesap dönemi bi- rinci yıl kabul edilmek suretiyle hesaplanması ve bu süre içinde kullanılmamış olan kârın üçüncü yılın sonunda devir alan kurumun vergi matrahına eklenmesi gerek- mektedir. Burada da söz konusu yenileme fonunun dev- ralan kurum tarafından bir iktisadi kıymet alımında kul- lanılması halinde ise iktisap edilecek iktisadi kıymetin devir olan kurum tarafından satılan iktisadi kıymetle aynı neviden olması gerekmektedir. Devralan şirketin yatırım- ları sebebiyle indirimli kurumlar vergisi uygulamasından yararlanan bir kurum olması durumunda, yenileme fonu- nun iktisadi kıymet alımında kullanılmaması nedeniyle üçüncü yılın sonunda devralan şirketin kurum kazancına eklenmesi halinde, yatırım döneminde diğer faaliyetlerden elde edilen kazanç olarak indirimli kurumlar vergisi uygulamasına konu edilmesi de mümkündür. (Ağrı Defterdarlığının 49101969-045-E.6932 sayı ve 23.7.2019 tarihli Özelgesi)

11. YENİLEMENİN AYNI YIL YAPILMASI

Amortismana tabi iktisadi kıymetin satıldığı yıl yeni bir kıy- metin alınması halinde bu yeni iktisadi kıymetin amortis- manının yenileme fonundan mahsup edilip edilemeyece- ği veya aynı yıl yenileme yapılan hallerde yenileme fonu ayrılıp ayrılamayacağı konusu, tartışmalıdır. İdari anla- yış, bu konuda olumsuz görüştedir. Nitekim Gelir İdaresi Başkanlığı B.07.1.GİB.0.29/2980-328-156-104534 sayı ve 03/10/2008 tarihli Özelgesinde; “anılan hükmün uy- gulanabilmesi ise, yeni iktisadi değerin satışın yapıldığı yılı takip eden yıllarda iktisabına bağlanmış olup, aynı yıl içinde yenileme yapılan hallerde satıştan elde olunan kar dikkate alınarak pasifte karşılık ayrılması mümkün bulunmadığından, sözü edilen şirket tarafından yenile- me fonu uygulamasından faydalanılmasına imkan bulun- mamaktadır” şeklinde görüş bildirilmiştir. İstanbul Def-terdarlığınca 04.02.2005 tarih ve B.07.4.DEF.0.34.20/

VUK1/328-10863 sayı ile verilen Özelge de “328’nci madde hükmünün uygulanabilmesi yeni iktisadi değerin, satışının yapıldığı yılı takip eden yıllarda iktisap edilmesi- ne bağlı bulunduğundan, aynı yıl içinde yenileme yapılan hallerde satıştan elde olunan kâr dikkate alınarak pasifte karşılık ayrılması mümkün bulunmamaktadır” denilmek suretiyle aynı yönde görüş oluşturulmuştur.

12. BİNEK OTOMOBİLLERE İLİŞKİN AMORTİSMAN KISITLAMASI VE YENİLEME FONU

Faaliyet alanı binek otomobil işletme dışında olup da bi- nek otomobil iktisap eden mükellefler için 2020 yılından itibaren amortisman kısıtlamasına gidilmiş olup (ÖTV ve KDV dahil) toplam 300 bin TL’yi aşan tutarlar ile vergi ha- rici 160 bin TL’yi aşan tutarların kazancın tespitinde gider olarak dikkate alınamayacağı düzenlenmiştir.

Bu çerçevede, önceki yıllarda yenileme fonuna alınan tu- tarlar yeni alınan binek otomobilin amortismanı açısından kanunen izin verilen sınıra kadar kullanılabilir ve kanuni sınırı aşan kısmın (3. yılın sonunda) kazanca eklenmesi gerekmektedir. Örneğin, 2018 yılında binek otomobil satışından elde edilen 400 bin TL’lik kâr tutarının yenile-me fonuna alınması ve 2020 yılında (maliyete eklenme tercihi yapılan KDV ve ÖTV dahil) 500 bin TL tutarında yeni binek otomobil alınması durumunda bu araç için gi- der olarak kabul edilmeyecek olan (400 bin – 300 bin)= 100 bin TL’nin yenileme fonundan çıkarılarak 2020 yılı dönem kazancına eklenmesi gerekir. İlave olarak yukarı- daki örnekte, KDV ve ÖTV tutarının doğrudan giderleşti- rilmesi durumunda ise bu defa kazançtan düşülebilecek amortisman tutarı 160 bin TL’ye düşeceği için yenileme fonunda yer alan tutardan (400 bin–160 bin)= 240 bin TL’nin 2020 yılı kazancına eklenmesi gerekecektir.

Bu konuda 311 No’lu GVK Genel Tebliğinde ve özelge- lerde bir açıklama bulunmamaktadır. Ancak, 2011 yılın-da verilen bir özelgede bu görüşü destekleyen bir açık- lamaya yer verilmiştir. Buna göre Özelgeye “…yenileme fonuna intikal ettirilen tutarın 3 yıl içinde yeni bir iktisadi kıymetin iktisabında kullanılması gerektiğinden, fonda bulunan tutarın yeni alınan iktisadi kıymet için ayrılacak amortisman miktarından fazla olması halinde, bu tutar kullanılmamış addedilir ve üçüncü yılın matrahına ilave edilerek vergilendirilir…” Bu özelgede, kullanılmayacağı kesinleşen amortisman tutarlarının 3. yılın sonunda ver- giye tabi tutulması gerektiği belirtildiği için bu durumun binek otomobillere ilişkin amortisman sınırlaması için de dikkate alınarak kar tutarının ilk yıl tamamen fona alına- rak birden fazla araç alınmaması durumunda 3. yılın so- nunda kâra eklenmesi gerektiği görüşündeyiz.

13. BAZI ÖZELGE YAKLAŞIMLARI

A. Eski binanın satışından doğan karın fona alınıp, yeni inşa edilen binanın amortismanına mahsup edilir mi?

Satılan eski binanın yenilenmesi, yeni bina satın alınma- sıyla olabileceği gibi, aynı nitelikte ve aynı hizmete tahsis edilecek yeni binanın inşa edilmesi yoluyla da mümkündür.

Bu nedenle aktifte kayıtlı binanın satışından doğan ka- rın yenileme fonuna aktarılarak yeni inşa edilen binanın amortismanlarından mahsup edilmesi mümkündür.

Ancak yeni binanın inşaatının önceki binanın satışından sonra başlaması ve diğer özellikleri de taşıması (aynı ne- viden – aynı hizmete tahsis vs.) gerekmektedir. (İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı 62030549-125(8-2015/316)- 192794 sayılı Özelgesi)

B. Yenileme fonunun sermayeye ilavesi mümkün mü?

Yasal düzenlemeye göre yenileme fonunun üç yıl içinde yeni alınan iktisadi kıymetin amortismanlarının mahsu-bunda kullanılması gerekmektedir. 3 yıl içinde yeni bir iktisadi kıymet alınmaması durumunda o yılın matrahına ilave edilecektir. Bu nedenle yenileme fonunun sermaye- ye ilavesi ancak 3 yıl yeni iktisadi kıymet alınmaz ve fon dönem kârına eklenip vergisi ödendikten sonra sermayeye ilavesi mümkündür. (İstanbul Vergi Dairesi Başkan- lığı 25.05.2016 tarih B.07.1.GİB.4.34.19.02-105-66620 sayılı Özelge)

14. YENİLEME FONU KONUSUNDAKİ BAZI DANIŞTAY KARARLARI

– DANIŞTAY 4. Dairesi E. 1998/352 K. 1999/537 T. 18.2.1999

“Şirket aktifine kayıtlı sabit kıymetin satışından elde edilen ve “Sabit Kıymet Yenileme Fonuna” aktarılan kârın hesabında yeniden değerleme değer artış fonunun dik- kate alınmamış olması nedeniyle bu fon tutarı dikkate alınarak 1993 yılı için davacı şirket adına ikmalen cezalı kurumlar vergisi salınmışsa da, davacı şirketin aktifine kayıtlı uçak ve hava kamerasını 20.12.1993 tarihli faturayla sattığı, bu sabit kıymetlere ait değer artış fonunun satışa ilişkin yevmiye kaydında gözönüne alınmadığı, satış bedelinin tamamının “Sabit Kıymet Yenileme Fonu” hesabına aktarıldığı, davacı şirketin eksik hesapladığı satış kârı tutarını sabit kıymet yenileme fonu hesabına aktarmak suretiyle Vergi Usul Kanununun 328. madde- sinde öngörülen vergi ertelemesinden yararlanma isteğini ortaya koyduğu, maddede hakkın zamanında kul- lanılmaması durumunda bir daha yararlanılamayacağı yolunda sınırlamaya yer verilmediği, üçüncü yılın sonun

da yenileme işleminin gerçekleşmemesi halinde sabit kıymet yenileme fonuna aktarılan satış karının dönem matrahına ilave edilerek vergilendirileceği, davalı İdare açısından herhangi bir vergi kaybı olmayacağı gerekçe-siyle tarhiyatın kaldırılmasına karar veren Mahkeme Ka- rarının yasa ve usule uygun olduğuna (…)”

– DANIŞTAY 3. Dairesi E. 1994/1509 K. 1994/2201 T. 28.6.1996page38image1313043792

“Dosyanın incelenmesinden yükümlü şirketin aktifinde kayıtla bulunan ve servis aracı olarak kullanılan otobü-sün 2.1.1989 tarihinde satıldığı, otobüs satışından elde edilen karın 7.1.1989 günü alınan kararla yeni bir otobüs almak için yenileme fonu olarak ayrıldığı, ancak yükümlü şirketin alım ve satımını yaptığı iki adet Mercedes-Benz otomobili 26.12.1989 tarihinde kendi adına fatura düzen- lemek suretiyle satın aldığı ve ödediği bedelin bir kısmı- nı servis otobüsünün satışından dolayı ayırmış olduğu yenileme fonundan karşıladığının anlaşıldığı bu neden- le kanun hükmüne uygun olarak ayrılıp kullanılmayan 117.518.026 liralık yenileme fonunun dönem kazancına ilave edilerek ikmalen kurumlar vergisi tarhiyatı yapılmasında kanuna aykırılık görülmediği yönündeki mahkeme kararının yasa ve usule uygun olduğu (…)”

– DANIŞTAY 3. Dairesi E. 1993/1456 K. 1994/3715 T. 16.11.1994

“Davacı şirketin maliki olduğu üç ayrı parselin kamulaş- tırılması sonucunda 1986 yılında iktisap ettiği kamulaş-tırma bedelleri toplamından masraflar düşüldükten sonra kalan 62.629.808.-liranın davacı şirketin aynı gün1ü yö- netim kurulu kararı ile sabit kıymet yenileme fonuna ak- tarılması sonucu, bu hesapta yer alan miktarın üç yıl süre ile tutulabileceği ve her ne sebeple olursa olsun bu süre içinde kullanılmadığı takdirde ancak üçüncü yılın vergi matrahına ekleneceğinin yasa hükmü olduğu, anılan miktarın kullanılmaması durumunda ancak üçüncü yılın vergi matrahına eklenmesi mümkün olup, uyuşmazlık konusu tarhiyata konu olan 3002 sayılı parselle ilgili ola- rak açılan bedel artırımı davası sonucu şirkete 11.4.1989 tarihinde ödenen 156.841.035.-lira’nın da 1989 takvim yılı matrahına eklenmesi gerektiği gerekçesiyle şirkete 1986 yılı için yapılan cezalı kurumlar vergisi tarhiyatına

ilişkin davayı kabul eden Malatya Vergi Mahkemesinin kararının yasa ve usule uygun olduğu (…)”

– DANIŞTAY 4. Dairesi E. 1985/6106 K. 1987/3239 T. 11.11.1987

Adi ortaklık, gelir vergisi uygulaması yönünden paydaşlarının her birinin yükümlü durumunda bulunduğu ortaklık türüdür. Şahıs ortaklığı olmalarından dolayı da Vergi Usul Kanununun 328 inci maddesinin dördüncü fıkrası- nın uygulanması bakımından işi bırakma halinin her bir ortak açısından ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekmektedir. Uğraşısı şehirlerarası yolcu taşımacılığı olan ortaklığın ihtilaflı yıl içinde ortaklık ilişkisine son verdiği ve paydaşlardan yükümlünün aynı işe şahsi işletmesinde devam etmesine karşın, diğer paydaşın faaliyetini terk ettiği tartışmasızdır. Faaliyeti devam eden yükümlünün ortaklığın devamı sırasında satılan araca ait kârı yenile- me fonunda tutarak, kısa bir süre sonra aracı yenilediği ve kârın yeni aracın iktisap kıymeti üzerinden ayrılması gereken amortismanlara mahsup edildiği anlaşılmakta- dır. Bu olayda yükümlü yönünden faaliyeti terk söz ko- nusu olmadığından 328 inci maddede sağlanan olanak

tan yararlanmasına engel bulunmadığı gibi faaliyeti terk eden diğer ortak adına aynı nedenle uygulanan tarhiyatın vergi aslı yönünden onanmasına ilişkin Vergi Mahkeme- si kararına karşı yapılan temyiz isteminin, Danıştay Dör- düncü Dairesinin 6.12.1985 günlü kararıyla reddedildiği, Dairemiz kayıtlarının incelenmesinden anlaşıldığından, temyiz olunan kararda yasaya aykırılık görülmemiştir. Bu nedenle temyiz isteminin reddine (…)”

V. UYGULAMAÖRNEKLERVE MUHASEBE KAYITLARI

Örnek 1: İşletme 2017 yılında 250.000 TL’ye aldığı kam- yonete %20 oranında üç yıl amortisman ayırdığı, ilgili araç 15.08.2020 tarihinde 190.000 + KDV’ye peşin sa- tıldığı, yönetimce yeni kamyonet alım kararı alındığı ve 20.10.2020 tarihinde 400.000 + KDV’ye peşin yeni kam- yonet alınmıştır. Yeni kamyonetin de amortisman oranı %20’dir. Satılan kamyonetten doğan kar yenileme fonu olarak ayrılmıştır. Bu durumda yapılacak muhasebe ka- yıtları şöyledir.

Örnek 2: 300.000 TL maliyetindeki makineden ayrılan birikmiş amortisman toplamı 240.000 TL’dir. Makinenin üzerine düşen 24.11.2019’da ağır bir eşya düşmesi nedeniyle kullanılamaz hale gelmiştir. Sigorta şirketinden sigorta bedeli olarak 200.000 TL alın- mış ve makine hurda halinde sigorta şirketine verilmiştir. 12.01.2020 tarihinde 500.000 + KDV’ye aynı vasıfta yeni bir makine vadeli olar- ak alınmıştır. Amortisman yüzdesi %10’dur.

Finansal Kiralama İle İlgili Muhasebe Kayıtları

Örnek: HÜNER A.Ş. bilanço aktifinde 400.000 TL olarak kayıtlı tor- na makinesine 04.08.2019 yılı sonu itibarıyla 240.000 TL amortis-man ayırmıştır. 2020 yılı içinde torna makinesi (KDV dahil) 300.000 satılmıştır. Karşılığında 3 ay vadeli çek alınmıştır. Şirket yönetimi satılan torna makinesi yerine yenisinin alınması yönünde karar almış olup, satıştan doğan kar yenileme fonunda kayıtlandırılmıştır.

Daha geliştirilmiş torna makinesi finansal kiralama yolu ile temin edil- mesi sağlanmıştır. Kiralama sözleşme tutarı 720.000 TL olup süre 5 yıldır. Sözleşme tarihi 03.10.2019 tarihidir. Kira sözleşmelerinin bugünkü değeri 540.000 TL’dir. Sözleşme yılında ödenen taksitlerin %60’ı faiz, %40 anaparadır. Yeni makinenin amortisman oranı %20 olup yenileme fonundan karşılanmıştır.

2019 yılı üç ay bu şekilde yapılır.

Yıl Sonu Kayıtları

Eğer yenileme yapılmazsa 3. Yıl sonunda

TÜRMOB’un YARARLANDIĞI KAYNAKLAR DİZİNİ

Doğan Çengel : Yenileme Fonu. 1.4.2019 AloMaliye Web Sitesi, (https://www.alomaliye.com/2019/04/01/yenile- me-fonu/)

Bumin Doğrusöz : Bir Vergi Erteleme Aracı : Yenileme Fonu –Dünya Gazetesi 10.11.2020

Fatih Gündüz : Aynı Yıl İçinde Yenilenen İktisadi Kıy- metler İçin Yenileme Fonu Ayrılabilir mi? E-Yaklaşım Şubat 2019, Sayı 314

Hesap Uzmanları Derneği : 2017 Beyanname Düzenle- me Kılavuzu, İstanbul 2017

İstanbul YMM Odası : Amortismana Tabi İktisadi Kıy- metlerin Aynı Yıl İçinde Satılmasının Ve Yenilenmesi Halinde Yenileme Fonu Uygulaması, Platform 2018/12

Mehmet Emin Akyol : Amortismana Tabi Taşınmaz Satı- şında Satış Kazancı İstisnası ve Yenileme Fonu Uygula- ması, Yaklaşım Dergisi, Ekim 2017 Sayı 298

Nadir Gülhan : Yatırım Finansmanında İhmal edilen Bir Araç Yenileme Fonu (https://kpmgvergi.com/blog/yati-rim-finansmaninda-ihmal-edilen-bir-arac-yenileme-fo- nu/154)

Yılmaz Özbalcı : Vergi Usul Kanunu Yorum ve Açıklama- lar, Ankara 2012

TÜRMOB sunumuna aşağıdaki bağlantıdan ulaşabilirsiniz
https://www.turmob.org.tr/ebulten/YorumSirkuleri/3.pdf

Kaynak: İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/bilanco-esasina-tabi-olanlar-yenileme-fonu-uygulamasindan-yararlanabilir-mi/feed/ 0
Yenileme fonu kapsamında yeni alınan makinenin amortismanlarından kalan yenileme fonunu 3.yılın sonunda kurumu kazancına kaydedebilir miyim? https://www.muhasebenews.com/yenileme-fonu-kapsaminda-yeni-alinan-makinenin-amortismanlarindan-kalan-yenileme-fonunu-3-yilin-sonunda-kurumu-kazancina-kaydedebilir-miyim/ https://www.muhasebenews.com/yenileme-fonu-kapsaminda-yeni-alinan-makinenin-amortismanlarindan-kalan-yenileme-fonunu-3-yilin-sonunda-kurumu-kazancina-kaydedebilir-miyim/#respond Tue, 11 Oct 2022 06:57:07 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=132841 Mevcut makinamızı leasing firmasına satıp geri kiraladık çıkan karı 549 hesaba attım. Geri kiraladığım makinam için ayıracağım amortisman tutarlarını 3 sene boyunca 549 hesaptan kapatıp kalan bakiyeyi 3.senede dönem karına atsam olur mu?

Olabilir.


Yenileme Fonu

İSTANBUL YMM ODASI 
AMORTİSMANA TABİ İKTİSADİ KIYMETLERİN AYNI YIL İÇİNDE SATILMASININ VE YENİLENMESİ HALİNDE YENİLEME FONU UYGULAMASI
1.GİRİŞ

Yenileme fonu, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 328 ve 329 ncu maddelerinde yer almaktadır. 328 nci madde “ Amortismana Tabi Malların Satılması”, 329 ncu madde “Amortismana Tabi Malların Sigorta Tazminatı” konularını açıklamaktadır.

Kanun koyucunun yenileme fonunu getirmesindeki temel amaç, işletmelerin iş yapabilme kapasitelerinin ve iş verimliliğinin artırılmasını sağlayarak iktisadi kıymetlerinin yenisi ile değiştirilmesi, zaruret arz eden durumlarda ise işin devamını temin etmek amacıyla aynı neviden benzer bir amortismana tabi iktisadi kıymetin alınmasıdır.

Yenileme fonu, amortismana tabi iktisadi kıymetin satışından ya da sigorta tazminat fazlalarının ilgili dönem kazancına eklenmeyerek ticari işletmelerin bünyesinde bulunan amortismana tabi malların yenilenmesini teşvik ederken bir taraftan da mükelleflere vergi ertelemesi sağlamaktadır.

Yenileme fonu, madde başlıklarında ve içeriğinde kelime olarak yer almamaktadır. Ancak, maddede yapılan tanımdan bu kavram üretilmiş ve idarece dâhil bu kavram kullanılmaktadır.

İstanbul Yeminli Mali Müşavirler Odası Platformunda, “Amortismana Tabi İktisadi Kıymetlerin Aynı Yıl İçinde Satılmasının ve Yenilenmesi Halinde Yenileme Fonu Uygulaması” konusu, Vergi Usul Kanununun 328 nci maddedeki “ Amortismana Tabi Malların Satılması” hükmü dikkate alınarak tartışmaya konu edilmiştir.

Bu tartışma sonucunda, aşağıdaki gerekçelerle belirtilen görüş ortaya çıkmıştır.

2.KONU İLE İLGİLİ YASAL DÜZENLEME

Amortismana Tabi Malların Satılması Madde 328 ” Amortismana tabi iktisadi kıymetlerin satılması halinde alınan bedel ile bunların envanter defterinde kayıtlı değerleri arasındaki fark kar ve zarar hesabına geçirilir. İşletme hesabı esasında defter tutan mükelleflerle serbest meslek kazanç defteri tutan mükellefler bu farkı defterlerinde hasılat veya gider kaydederler.

Amortisman ayrılmış olanların değeri ayrılmış amortismanlar düşüldükten sonra kalan meblağdır.

Devir ve trampa satış hükmündedir.

Şu kadarki, satılan iktisadi kıymetlerin yenilenmesi, işin mahiyetine göre zaruri bulunur veya bu hususta işletmeyi idare edenlerce karar verilmiş ve teşebbüse geçilmiş olursa bu takdirde, satıştan tahassül eden kâr, yenileme giderlerini karşılamak üzere, pasifte geçici bir hesapta azami üç yıl süre ile tutulabilir. Her ne sebeple olursa olsun bu süre içinde kullanılmamış olan karlar üçüncü yılın vergi matrahına eklenir. Üç yıldan önce işin terki, devri veya işletmenin tasfiyesi halinde bu kârlar o yılın matrahına eklenir.

Yukarıki esaslar dahilinde yeni değerlerin iktisabında kullanılan kâr, yeni değerler üzerinden bu kanun hükümlerine göre ayrılacak amortismanlara mahsup edilir. Bu mahsup tamamlandıktan sonra itfa edilmemiş olarak kalan değerlerin amortismanına devam olunur.”

Bu madde yukarıda da görüleceği üzere, iki kısımdır. Birinci kısımda, amortismana tabi iktisadi kıymetlerin satışından elde edilen kazançların ne şekilde hesaplanacağı ve mükellef türleri itibariyle defterlerine ne şekilde kaydedecekleri açıklanmıştır.

İkinci kısımda ise, satıştan elde edilen kâr, bazı koşullarda pasifte bir fon hesabına alınabileceği ve yeni alınan amortismana tabi iktisadi kıymetlerin amortismanına mahsup edilebileceği esasına yer verilmiştir.

3.YENİLEME FONU AYRILABİLME KOŞULLARI

3.1-Bilanço Esasına Göre Defter Tutulması

Yenileme Fonu ayrılabilmesinden bilanço esasında defter tutan mükellefler faydalanır. Serbest meslek kazancı ile işletme hesabı esasına göre defter tutan mükellefler bu imkândan faydalanmazlar.

Her ne kadar maddede bilanço esasına göre defter tutanların bu usulden yararlanacağı lafzî olarak yer almamakla birlikte, madde metninde yer alan “satıştan tahassül eden kar, yenileme giderlerini karşılamak üzere, pasifte geçici bir hesapta” izleneceği ifadesinden, bu usulden bilanço esasına göre defter tutanların yararlanacağı anlaşılmaktadır.

3.2-Satılan İktisadi Kıymetin Yenilenmesinin Zaruri Bulunması veya İşletmeyi İdare Edenlerce Karar Verilip Teşebbüse Geçilmiş Olması

3.2.1-İktisadi kıymetin yenilenmesinin işin gereği olarak zorunlu olduğu anlaşılıyorsa, satış kârının doğrudan fona alınması mümkün bulunmaktadır.

Örnek: Şehirlerarası taşımacılık yapan mükellefin sahip olduğu bir otobüs kazaya uğraması nedeniyle kullanılamaz durumdaysa ve işletme sahibi işini devam ettirmek istiyorsa satılarak yenisinin alınması zaruri bir durumdur.

Zaruri durum için karar verilmesi maddede açık olarak yer almıyor ise de, karar verilmesi veya belgelenmesi ihtilafları önler.

3.2.2-İktisadi kıymetin yenilenmesi zorunlu değilse ve yenileme yapılması isteniyorsa işletmeyi idare edenlerce karar alınması ve teşebbüse geçilmiş olması halinde satış kârının fona alınma için gereklidir.

Örnek: Eskiyen bir makinenin satılıp yenisinin alınması isteniliyorsa karar verilmeli ve teşebbüse geçilmelidir.

Alınan karar şirketlerde karar defterine gerekçeli olarak yazılması ispat açısından yararlıdır. Diğer mükellefler ise diğer şekillerde belgeleme yapmalıdır.

Teşebbüse geçilmiş olması, fiyat teklifleri alınması, sipariş verilmesi, kredi alınması, proforma fatura alınması gibi işlemlerle belgelenir.

3.3-Satın Alınacak İktisadi Kıymetin Daha Önce Satılan Kıymetle Aynı Nitelikte Olması

Yenileme fonu kullanılarak alınacak yeni iktisadi kıymet satılan ya da elden çıkarılan iktisadı kıymet ile aynı türden olmalı ve aynı işi yapmalıdır.

Aynı nitelikte olması, marka, model, kapasite, sayı, teknolojik özellik gibi her özelliğinin aynı olmasını gerektirmez.

Örnek: Otobüs yerine alınan kamyon için yenileme fonu uygulanamaz.

Kanunda söz edilen “yenileme” kelimesi, kullanılmamış anlamında olmadığı konusunda hem fikir olunmuştur. Bu nedenle, diğer şartları taşıyan, ikinci el olarak alınan iktisadi kıymet için de yenileme fonu uygulanabilir.

3.4-Satılan ve Yenilenecek İktisadi Kıymetin Amortismana Tabi İktisadi Kıymet Olması

Yenileme fonu, satın alınan yeni amortismana tabi iktisadi kıymetin amortismanları ile mahsup edilmek suretiyle kullanılmalıdır. Bu nedenle; yenileme fonunun ayrılabilmesi için, satılan ve yenilenecek olan iktisadi kıymetlerin, amortismana tabi iktisadi kıymetler olması gerekmektedir.

Örnek: Boş arazi ve arsa amortismana tabi olmadığından yenileme fonuna konu olmaz.

3.5-Yenileme Fonunun Pasifte Bekleme Süresi

Yenileme fonu uygulamasında tereddütlü olan bu konu, Odanın Ocak 2016 tarihli Dergisinde “ Sabit Kıymet Yenileme Fonunun Kullanımında Üç Yıllık Sürenin Başlangıç ve Bitiş Tarihinin Tespiti” isimli yazı olarak yayınlanmıştır.

Bu yazıda; aşağıda belirtilen Özelgelerdeki açıklamalar dikkate alınmak üzere;

a) İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığının 10.01.2011 tarih ve B.07.1.GİB.4.34.19.02-019.01-1569 sayılı özelgesindeki“Bu hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, Şirketiniz aktifinde kayıtlı binanın …/2008 tarihindeki satışından elde edilen kârın yenileme fonuna alınmasının başlangıcı olarak satışın gerçekleştiği …/2008 tarihinin dikkate alınması, bu tarih itibarıyla tesis edilen yenileme fonunun en geç 31/12/2010 tarihi itibarıyla kullanılmış olması, 31/12/2010 tarihine kadar kullanılmamış olması halinde ise 2010 hesap dönemi kurumlar vergisi matrahınıza ilave edilmesi gerekmektedir.

Diğer taraftan, şirketinize yukarıda belirtilen tarih aralığında (…/2008-31/12/2010), yenileme fonuna alınmış kârın kullanımıyla işin mahiyetine uygun bir bina alınmış olması halinde, yeni alınan binanın iktisabında kullanılan kâr, 3 yıllık süreyle sınırlı olmaksızın yeni alınan bina için Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre belirlenen faydalı ömür ve amortisman oranı dikkate alınarak ayrılacak amortismanlara mahsup edilecektir.”,

b) Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından verilen 20/07/2011 tarih ve B.07.1.GİB.4.99.16.01.0-VUK-mük.290-75 sayılı özelgedeki, “…yenileme fonuna intikal ettirilen tutarın 3 yıl içinde yeni bir iktisadi kıymetin iktisabında kullanılması gerektiğinden, fonda bulunan tutarın yeni alınan iktisadi kıymet için ayrılacak amortisman miktarından fazla olması halinde, bu tutar kullanılmamış addedilir ve üçüncü yılın matrahına ilave edilerek vergilendirilir.”

c) Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından verilen 17/08/2015 tarih ve 64597866- 1 05[328-2015]-18906 sayılı özelgedeki; “Bu hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, şirketiniz aktifinde kayıtlı depo olarak kullanılan binanın 27/06/2013 tarihindeki satışından elde edilen kârın yenileme fonuna alınmasının başlangıcı olarak satışın gerçekleştiği 27/06/2013 tarihinin dikkate alınması, bu tarih itibarıyla tesis edilen yenileme fonunun en geç 31/12/2015 tarihi itibarıyla kullanılmış olması, 31/12/2015 tarihine kadar kullanılmamış olması halinde ise 2015 hesap dönemi kurumlar vergisi matrahınıza ilave edilmesi gerekmektedir.

Bu itibarla, şirketinizce iktisap edilen yeni depo binası yukarıda belirtilen tarih aralığında (27/06/2013-31/12/2015) 01/07/2015 tarihinde aktife alındığından yenileme fonunda tutulan kar, 3 yıllık süreyle sınırlı olmaksızın ilgili iktisadi kıymet için Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre belirlenen faydalı ömür ve amortisman oranı dikkate alınarak ayrılacak amortismanlara mahsup edilebilecektir”,

d) İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından verilen 15/09/2015 tarih ve 67854564-1741-447 sayılı bir başka özelgedeki, “Aktifinize kayıtlı akaryakıt tankerlerinin satışından elde edilen kârın yenileme fonuna alınmasının başlangıcı olarak satışın gerçekleştiği yılın dikkate alınması, bu tarih itibarıyla tesis edilen yenileme fonunun en geç üçüncü yılın son günü itibarıyla, yani 2012 yılında yapılan satıştan elde edilen karın en geç 2014 yılı sonuna kadar, 2013 yılında yapılan satıştan elde edilen karın ise en geç 2015 yılı sonuna kadar kullanılması, üçüncü yılın son gününe kadar kullanılmamış olması halinde ise üçüncü yılın kurumlar vergisi matrahına ilave edilmesi gerekmektedir”,

bu görüşler tartışmaya esas alınmıştır.

Tartışmalar, aşağıdaki örnek üzerinden yapılmıştır.

Örnek: (X) A.Ş. aktifinde yer alan net kayıtlı değeri 400.000 TL olan bir binayı 15/10/2013 tarihinde 1.000.000 TL bedelle satmıştır. Satıştan oluşan 600.000 TL tutarındaki kâr ise şirket yöneticilerince söz konusu binanın yenilenmesi yolunda alınan karar uyarınca 2013 yılı içinde yenileme fonuna aktarılmıştır.

Yenileme fonunun 3 yıl süreyle aktifte yeni kıymetlerin amortismanının mahsubunda kullanılabilecek olması nedeniyle üç yıllık sürenin başlangıç tarihinin tespiti, bir başka ifade ile fonun pasifte kalabileceği azami sürenin tespiti önem kazanmaktadır.

Bu konuda Platformda yapılan tartışmalarda iki farklı görüş ortaya çıkmıştır.

Birinci görüş: Yenileme fonunun ayrıldığı dönemde yani fonun ayrılmasına konu sabit kıymetin satıldığı dönemde ayrılmış sayılması gerektiğini ve bu dönemden itibaren azami üç yıl süreyle pasifte tutulabileceğini, bu süre içinde kullanılmaması halinde dönem kârına eklenmesi gerektiğini ifade etmişlerdir. Buna göre, yukarıdaki örnek olayı ele alacak olursak, söz konusu binanın satışı 15/10/2013 tarihinde yapıldığı için yenileme fonunun da bu satışın yapıldığı dönem olan 2013 yılında ayrılması gerekir ve bu tarihten sonra 31/12/2015 tarihi de fonun kullanılması için son tarihtir.

Bu görüş Maliye İdaresinin görüşüne uygundur.

İkinci görüş: Üç yıllık sürenin, fonun ayrılmasına konu işlemin yapıldığı dönemi takip eden vergilendirme döneminden itibaren başlaması gerektiğini yani yukarıdaki örneğe göre, 15/10/2013 tarihinde yapılan satışla ilgili olarak aynı yıl içinde ayrılan fonun, bu tarihi izleyen 2014 yılından itibaren üç yıl süreyle pasifte kalabileceğini ve buna göre 31/12/2016 tarihine kadar kullanılması gerektiğini savunmuşlardır.

Bu görüş yargının genel olarak verdiği görüşe uygundur.

Platformda o tarihte yapılan tartışmalar sonucunda, yukarıda bahsedilen ikinci görüş çoğunlukla kabul edilmiştir.

4-AMORTİSMANA TABİ İKTİSADİ KIYMETLERİN AYNI YIL İÇİNDE SATILMASI VE YENİLENMESİ HALİNDE YENİLEME FONU UYGULANIP UYGULANMAYACAĞI HUSUSU

Daha önceki platformda tartışılan ve çoğunlukla kabul edilen görüş, yukarıda da açıklandığı gibi, üç yıllık süre fonun ayrılmasına konu işlemin yapıldığı dönemi takip eden vergilendirme döneminden itibaren başlaması gerektiği, ayrılan fonun bu tarihi izleyen yıldan itibaren üç yıl süreyle pasifte kalabileceği ve bu süre içinde yeni bir amortismana tabi iktisadi kıymet alınıp bu iktisadi kıymetin amortismanının yenileme fonundan mahsup edilmeye başlayacağı tarihtir. Bu süre içinde yenileme yapılmamış ise, yenileme fonu vergi matrahına eklenir.

Bu kere Platform’da tartışma konusu ise, daha önceki platform konusunun başka bir yönüyle ilgili olup, aynı yıl içinde yenileme yapılan hallerde satıştan elde olunan kar dikkate alınarak pasifte karşılık ayrılması mümkün olup olmadığı konusudur.

Tartışmaya esas olmak üzere, üzerinde tartışmanın yapılacağı örnekler;

Örnek 1- 2018 Yılı Ekim ayında, işletmenin aktifinde kayıtlı amortismana tabi bir iktisadi kıymet yenilenmek amacıyla satılıyor. 2018 yılı Aralık ayında aynı neviden bir amortismana tabi iktisadi kıymet satın alınıyor. Diğer şartlar VUK 328 nci maddeye uygun. Yenileme Fonu ayrılabilir mi?

Örnek 2- İşletmenin aktifinde kayıtlı amortismana tabi iktisadi kıymetler yenilenmek isteniyor. Ancak üretimin durmaması için 2018 Mayıs ayında yeni amortismana tabi kıymetler alınıp monte ediliyor. 2018 Haziran ayında da eski amortismana tabi iktisadi kıymetler satılıyor. Diğer şartlar VUK 328 nci maddeye uygun. Yenileme Fonu ayrılabilir mi?

Tartışma konusu ile ilgili, Gelir İdaresi Başkanlığınca verilmiş 03.10.2008 gün ve B.07.1.GİB.0.29/2980-328-156-104534 sayılı Özelge Gelir İdaresinin

web sayfasında olup http://www.gib.gov.tr/node/95408/pdf adresinden ulaşmak mümkündür.

Bu özelgede; vergi dairesi başkanlığı, mükellefin üretimde kullanmakta olduğu makineleri satarak aynı hesap dönemi içinde yerine yine aynı veya daha üst vasıflara sahip yeni makineler iktisap etmek isteyen, ancak faaliyetinden kaynaklanan zaruret gereği önce yeni makinelerin iktisap edilip montajının yapılıp üretime hazır hale getirildikten sonra eski makinelerin sökülerek satışının yapılması halinde yenileme fonu uygulamasından faydalanıp faydalanılamayacağı hususundaki görüş talebine verdiği özelgede; teknik nedenlerle satışın önce yapılması gereğinin ispatlanması durumunda anılan Kanun hükmünden faydalanılacağı yönünde görüş tayin edildiği anlaşılmaktadır.

Ancak Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı, ilgili Vergi Dairesi Başkanlığından bu özelgenin düzeltilmesini istemiş ve gerekçe olarak da, anılan hükmün uygulanabilmesi ise, yeni iktisadi değerin satışın yapıldığı yılı takip eden yıllarda iktisabına bağlanmış aynı yıl içinde yenileme yapılan hallerde satıştan elde olunan kar dikkate alınarak pasifte karşılık ayrılması mümkün bulunmadığını göstermiştir.

Bu özelge kısaltılmış olarak aşağıdadır.

“İlgide kayıtlı yazınız ekinde alınan, Başkanlığınız mükelleflerinden ……………….. San. Tic. A.Ş.’ye tayin olunan …………… tarih ve …………. sayılı özelgenin incelenmesinden, anılan şirketin Vergi Usul Kanununun 328 inci maddesinde hüküm altına alınan “yenileme fonu” müessesesinden faydalanmak üzere, üretimde kullanmakta olduğu makineleri satarak aynı hesap dönemi içinde yerine yine aynı veya daha üst vasıflara sahip yeni makineler iktisap etmek istediği, ancak faaliyetinden kaynaklanan zaruret gereği önce yeni makinelerin iktisap edileceği montajının yapılıp üretime hazır hale getirildikten sonra eski makinelerin sökülerek satışının yapılması halinde yenileme fonu uygulamasından faydalanıp faydalanılamayacağı hususunda görüş talep etmesi üzerine, anılan zaruret veya yenileme arzusu ile sürece başlanıldığı ancak teknik nedenlerle satışın önce yapılması gereğinin ispatlanması durumunda anılan Kanun hükmünden faydalanılacağı yönünde görüş tayin edildiği anlaşılmaktadır.

……………………….

Bu hüküm uyarınca yenileme fonunun ayrılabilmesi, amortismana tabi bir iktisadi kıymetin satılmasından oluşan karın aynı neviden bir iktisadi kıymetin alımında kullanılması halinde söz konusu olmaktadır. Anılan hükmün uygulanabilmesi ise, yeni iktisadi değerin satışın yapıldığı yılı takip eden yıllarda iktisabına bağlanmış olup, aynı yıl içinde yenileme yapılan hallerde satıştan elde olunan kar dikkate alınarak pasifte karşılık ayrılması mümkün

bulunmadığından, sözü edilen şirket tarafından yenileme fonu uygulamasından faydalanılmasına imkân bulunmamaktadır.

Bilgi edinilmesini ve yukarıda yer alan açıklamalar uyarınca tayin olunan özelgenizin yeniden gözden geçirilmesi ile sonucundan mükellefe de bilgi verilmesi hususunda gereğini rica ederim.”

Bu konuda, aynı mahiyette olup şu anda Gelir İdaresi Başkanlığının sitesinde yayında olmayan bazı özelge özetleri aşağıdadır.

a) Maliye Bakanlığı 10.08.1993 -24459-328-72 özelge

“328. madde hükmünün uygulanabilmesi için yeni iktisadi değerin, satışın yapıldığı yılı takip eden yıllarda iktisap edilmesine bağlı bulunduğundan, aynı yıl içinde yenileme yapılan hallerde, satıştan elde edilen kar dikkate alınarak pasifte karşılık ayrılması mümkün değildir”

b) İstanbul Defterdarlığı 04.02.2005- B.07.4.DEF.0.34.20/VUK1/328-10863 özelge

“Ancak, 328’nci madde hükmünün uygulanabilmesi yeni iktisadi değerin, satışının yapıldığı yılı takip eden yıllarda iktisap edilmesine bağlı bulunduğundan, aynı yıl içinde yenileme yapılan hallerde satıştan elde olunan kâr dikkate alınarak pasifte karşılık ayrılması mümkün bulunmamaktadır.”

5-TARTIŞMA VE SONUÇ

Sözü edilen konu platformda tartışıldı. Genel olarak kanun dilinin eski olması ve madde hükümlerindeki ifadelerin açık olmaması yenileme fonu uygulamasında olduğu gibi farklı yorumlar yapılmasına neden olduğu vurgulanmıştır.

a) Tartışma konusu özelge, 2008 yılına ait olup Gelir İdaresi Başkanlığının sayfasında yer almaktadır. Doğrudan bu konu ile ilgili olarak daha sonra verilmiş olan başka bir özelgeye de rastlanılmamıştır. Zaten, “Mükelleflerin İzahat Taleplerinin Cevaplandırılmasına Dair Yönetmelik” in 11 ve 12 nci maddesine göre, özelge havuzunda yer alan özelgelere uygun olmak şartıyla özelge verilebileceği açıklanmıştır. Tartışma konusu özelge emsal özelge olduğundan bu görüşün idarece devam ettirildiği kabul edilmesi gerekir.

Bu görüşün platformda tartışılması sonucunda:

-Kanunda, yıl içinde yenileme yapılması halinde yenileme fonu ayrılmasını engelleyen bir hüküm olmadığı.

-Kanun gerekçesine göre bu hüküm, bir vergi teşviki olması nedeniyle uygulamadan aynı yıl içinde yenileme yapanların yararlanmaması kanunun ruhuna uymadığı,

-Teknik veya zaruri nedenlerle yenileme yapmak isteyenlerin bir yıl bekletilmesi ticari gerçeklerle uyuşmadığı,

-Yenileme fonu uygulamasının konuluşun bir nedeni de, mükelleflerin yeni satın alacakları amortismana tabi iktisadi kıymetlerin finansmanını biraz olsun kolaylaştırmak olduğundan, bu kolaylaştırmayı ötelemenin amaca uygun düşmediği,

Gerekçeleriyle benimsenmemiştir.

Bu nedenle, yenileme fonuna alınan yılda yenileme yapılması halinde yenileme fonu uygulanması yapılması gerektiği görüşü platformda oy birliğiyle kabul edilmiştir.

b) Mevcut amortismana tabi iktisadi kıymetlerin elden çıkarılmasından ve yenileme fonu ayrılmasından önce aynı yılda, işletmenin aktifinde kayıtlı amortismana tabi iktisadi kıymetlerin yenilenmesi teknik ve ekonomik nedenlerle (üretimin durması gibi) yapılmış ise, yenileme fonu ayrılabileceği görüşü oy çokluğu ile uygun görülmüştür.

Gelir İdaresi Başkanlığının bu konudaki duraksamaları gidermesi açısından, bir sirküler veya genel tebliği ile açıklama yapması konusunda platformda görüş birliği oluşmuştur.


Kaynak: İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/yenileme-fonu-kapsaminda-yeni-alinan-makinenin-amortismanlarindan-kalan-yenileme-fonunu-3-yilin-sonunda-kurumu-kazancina-kaydedebilir-miyim/feed/ 0
Tasfiye Karı Nasıl Hesaplanır? https://www.muhasebenews.com/tasfiye-kari-nasil-hesaplanir/ https://www.muhasebenews.com/tasfiye-kari-nasil-hesaplanir/#respond Mon, 26 Sep 2022 04:59:30 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=132121

Kurumlar Vergisi Genel Uygulama Tebliği

17. Tasfiye

17.1. Tasfiye dönemi

Her ne sebeple olursa olsun, tasfiye haline giren kurumların vergilendirilmesinde hesap dönemi yerine tasfiye dönemi geçerli olacaktır.

Tasfiye, kurumun tasfiyeye girmesine ilişkin genel kurul kararının tescil edildiği tarihte başlar ve tasfiye kararının tescil edildiği tarihte sona erer. 

Başlangıç tarihinden aynı takvim yılı sonuna kadar olan dönem ile bu dönemden sonraki her takvim yılı ve tasfiyenin sona erdiği dönem için ilgili takvim yılı başından tasfiyenin bitiş tarihine kadar olan dönem bağımsız bir tasfiye dönemi sayılır.

Tasfiyenin aynı takvim yılı içinde sona ermesi halinde tasfiye dönemi, kurumun tasfiye haline girdiği tarihte başlayacak ve tasfiyenin bittiği tarihe kadar devam edecektir.

Örnek 1:

Tasfiyenin aynı yıl içinde sonuçlanması hali:

Kurumun tasfiyeye giriş tarihi:  18/1/2006

Tasfiyenin bitiş tarihi:  12/12/2006

Tasfiye dönemi :  18/1/2006-12/12/2006

Örnek 2:

Tasfiyenin bir yıldan fazla devam etmesi hali:

Kurumun tasfiyeye giriş tarihi:  15/4/2006 

Tasfiyenin bitiş tarihi:  4/6/2008

I.Tasfiye dönemi :  15/4/2006-31/12/2006

II.Tasfiye dönemi:  1/1/2007-31/12/2007

III. Tasfiye dönemi:  1/1/2008-4/6/2008

17.1.1. Tasfiyenin zararla kapanması halinde düzeltme

Tasfiyenin zararla kapanması halinde tasfiye sonucu, önceki tasfiye dönemlerine doğru düzeltilir ve önceki dönemlerde fazla ödenen vergiler mükellefe iade edilir. Nihai tasfiye sonucunda matrah beyan edilmesi halinde önceki tasfiye dönemlerinin düzeltilmesi söz konusu olmaz. 

Tasfiye işlemleri sürerken vergi oranında meydana gelecek değişmeler söz konusu düzeltme işleminin yapılmasını gerektirmeyecektir. Düzeltme işlemleri ancak son tasfiye döneminin zararla sonuçlanması halinde yapılacaktır. 

Örnek 3:

3/6/2006 tarihinde tasfiyeye giren bir kurumda tasfiye 15/4/2009 tarihinde tamamlanmıştır. Bu kurumda 3/6/2006 – 31/12/2006 tarihleri arasındaki dönem birinci tasfiye dönemini, 2007 ve 2008 yılları ikinci ve üçüncü tasfiye dönemlerini, 1/1/2009 – 15/4/2009 tarihleri arasındaki dönem dördüncü ve son tasfiye dönemini oluşturacaktır.

Kurum; 

I.Tasfiye döneminde 20.000 TL Kazanç,

II.Tasfiye döneminde 150.000 TL Kazanç,

III. Tasfiye döneminde 50.000 TL Zarar,

Son tasfiye döneminde ise 25.000 TL Zarar,

bildirmiştir.

Bu beyanlara göre ilk iki dönemde (4.000 + 30.000 =) 34.000 TL kurumlar vergisi ödenmiştir.

Oysa tasfiyenin kesin ve nihai sonucuna göre kâr; [(20.000 + 150.000) – (50.000 + 25.000) =] 95.000.- YTL’dir. Bu matrah üzerinden ödenmesi gereken kurumlar vergisi ise 19.000.- YTL olacaktır.

Bu durumda (34.000 – 19.000 =) 15.000.- YTL kuruma iade olunacaktır.

17.1.2. Tasfiyede zamanaşımı

Bir yıldan fazla süren tasfiyelerde tarh zamanaşımı, tasfiyenin sona erdiği dönemi izleyen yıldan başlar.

Örnek 4:

11/2/2002 tarihinde tasfiyeye giren bir kurumda tasfiyenin 4/6/2006 tarihinde sonuçlanmış olması halinde tarh zamanaşımı 1/1/2007 tarihinden itibaren başlar ve 31/12/2011 tarihine kadar 11/2/2002 – 4/6/2006 tarihlerini kapsayan tasfiye dönemleri için tarhiyat yapılabilir. 

17.2. Tasfiyeden vazgeçilmesi

Tasfiyeden vazgeçilmesi halinde, kurum hakkında tasfiye hükümleri uygulanmaz. Bu durumda tasfiyeden vazgeçme kararı, bu kararın alındığı tasfiye döneminin başından itibaren geçerli olacak, tasfiyeden vazgeçme kararının alındığı tarihe kadar verilen tasfiye dönemi beyannameleri, normal faaliyet beyannamelerinin yerine geçecektir.

Tasfiyesinden vazgeçilen kurumun geçici vergiyle ilgili yükümlülükleri de tasfiyeden vazgeçilmesine ilişkin kararın alındığı tarihi kapsayan geçici vergilendirme dönemi başından itibaren başlayacaktır.

Örnek 5:

Kurumun tasfiyeye giriş tarihi : 14/2/2006

Tasfiyeden vazgeçme tarihi : 15/4/2008

I.Tasfiye dönemi :14/2/2006-31/12/2006

II.Tasfiye dönemi: 1/1/2007-31/12/2007

Normal beyan dönemi: 1/1/2008-31/12/2008

Örnekten de anlaşılacağı üzere, tasfiyeden vazgeçme kararının alındığı tarihin içinde bulunduğu yıl başı itibarıyla normal beyan dönemine geçilmekte ve söz konusu tasfiyeden vazgeçme kararına ilişkin tarihin (15/4/2008) içinde bulunduğu üç aylık geçici vergi döneminin başından (1/4/2008) itibaren geçici vergi yükümlülüğü başlamaktadır. 

17.3. Tasfiye beyannameleri

Tasfiye beyannamesi, tasfiyenin aynı takvim yılı içinde başlayıp sonuçlanması halinde, tasfiyenin sonuçlandığı tarihten itibaren otuz gün içinde kurumun bağlı olduğu vergi dairesine verilecektir.

Tasfiyeye giriş tarihi ile tasfiyenin sonuçlanma tarihinin farklı takvim yıllarında gerçekleşmesi durumunda, her bir tasfiye dönemine ilişkin tasfiye beyannamesi, tasfiye memuru tarafından tasfiye döneminin kapandığı ayı izleyen dördüncü ayın birinci gününden yirmibeşinci günü akşamına kadar mükellefin bağlı olduğu vergi dairesine verilecektir.Tasfiyenin sona erdiği döneme ilişkin tasfiye beyannamesi ise tasfiyenin sonuçlandığı tarihten itibaren otuz gün içinde kurumun bağlı olduğu vergi dairesine verilecektir.

Örnek 6:

Kurumun tasfiyeye giriş tarihi: 4/6/2006

Tasfiyenin sonuçlandığı tarih:15/4/2008

Kıst dönem için beyanname verme süresi (1/1/2006 – 3/6/2006): 1-25/10/2006 

I.Tasfiye dönemi için beyanname verme süresi (4/6/2006– 31/12/2006):  1-25/4/2007

II.Tasfiye dönemi için beyanname verme süresi (1/1/2007–31/12/2007) :  1-25/4/2008

III. Tasfiye dönemi için beyanname verme süresi (1/1/2008–15/4/2008): 15/5/2008

Bu şekilde verilecek olan beyannamelere, bilanço ve gelir tablosu ile tasfiye bilançosuna göre ortaklara dağıtılan paralar ve diğer değerlerin ayrıntılı bir listesi de eklenecektir.

17.4. Tasfiye kârı

Tasfiye halindeki kurumların vergi matrahı tasfiye kârıdır. Tasfiye kârı, tasfiye döneminin sonundaki servet değeri ile tasfiye döneminin başındaki servet değeri arasındaki olumlu farktır.

Tasfiye kârı hesaplanırken;

– Ortaklar veya kurum sahiplerine tasfiye esnasında avans olarak veya diğer şekillerde yapılan her türlü ödemeler tasfiyenin sonundaki servet değerine,

– Mevcut sermayeye ilave olarak ortaklar veya sahipleri tarafından yapılan ödemeler ile tasfiye esnasında elde edilen ve vergiden istisna edilmiş olan kazanç ve iratlar da tasfiye döneminin başındaki servet değerine 

eklenecektir.

Bununla birlikte, hisselerine mahsuben ortaklara dağıtılan, satılan, devredilen veya kurum sahibine iade olunan iktisadi kıymetlerin değerleri dağıtımın, satışın, devrin veya iadenin yapıldığı gün itibarıyla Kurumlar Vergisi Kanununun transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı hükümlerine göre belirlenecektir.

Ayrıca, tasfiye kârının hesaplanması sırasında, Kanunun indirilecek giderler, zarar mahsubu, diğer indirimler ve kabul edilmeyen indirimlerle ilgili madde hükümleri de dikkate alınacaktır.

Özel kanunlarında tasfiye işlemlerine ilişkin herhangi bir hüküm bulunmayan iktisadi kamu kuruluşları ile dernek veya vakıflara ait iktisadi işletmelerden tüzel kişiliği haiz olmayanların mükellefiyeti, şahıs işletmelerinde olduğu gibi işin bırakılmasıyla sona erecektir. Bu tür işletmelerde tasfiye, mevcut iktisadi kıymetler, ya satılmak ya da bağlı olduğu kurum, dernek veya vakfa fatura edilerek işletmeden çekilmek suretiyle sonuçlandırılacaktır. Bu kapsamda işi bırakan mükelleflerin ilgili döneme ait kurumlar vergisi beyannameleri ise Kurumlar Vergisi Kanununun 14 üncü maddesinde belirtilen sürede verilecektir.

17.5. Servet değeri

Tasfiye döneminin başındaki ve sonundaki servet değeri, kurumun tasfiye dönemi başındaki ve sonundaki bilançosunda görülen öz sermayesidir. Bir yıldan fazla süren tasfiyelerde; izleyen tasfiye dönemlerinin başındaki servet değeri, bir önceki dönemin son bilançosunda görülen servet değeridir.

Aşağıda belirtilenler dışında kalan her çeşit karşılıklar ile dağıtılmamış kazançlar bu sermayeye dahildir:

– Vergi kanunlarına göre ayrılmış olan her türlü amortismanlar ve karşılıklar ile sigorta şirketlerinin teknik karşılıkları,

– Hissedar veya sahip olmayan kimselere dağıtılacak olan kazanç kısmı.

17.6. Tasfiye memurlarının sorumluluğu

Tasfiye memurları, kurumun tahakkuk etmiş vergileri ile tasfiye beyannamelerine göre hesaplanan vergiler ve diğer itirazlı tarhiyatlar için 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 207 nci maddesine uygun bir karşılık ayırmadan aynı Kanunun 206 ncı maddesinin dördüncü sırasında yazılı alacaklılara ödeme ve ortaklara paylaştırma yapamazlar. Aksi takdirde, bu vergilerin asıl ve zamları ile vergi cezalarından şahsen ve müteselsilen sorumlu olurlar. 

Yukarıda belirtilen vergiler ile tasfiye işleminin incelenmesi sonucu tarh edilecek vergilerin asılları ve zamları, tasfiye kalanı üzerinden kendisine paylaştırma yapılan ortaklardan aranacağı gibi tasfiye sırasında dağıtım, devir, iade veya satış gibi yollarla kendisine bir iktisadi kıymet aktarılan ortaklardan da aranabilecektir. Ortaklardan tahsil edilmiş olan vergi asılları için ayrıca tasfiye memurlarına başvurulmayacaktır. 

Tasfiye memurları, Kanunun 17 nci maddesi gereğince ödedikleri vergilerin asıllarından dolayı, tasfiye sırasında kendisine bir iktisadi kıymet aktarılan veya tasfiye kalanından pay alan ortaklara rücu edebilirler. Ortakların aldığı bu değerlerin vergileri karşılamaya yetmemesi durumunda ise İcra ve İflas Kanununun 207 nci maddesine uygun oranlar dahilinde aynı Kanunun 206 ncı maddesinin dördüncü sırasında yazılı alacakları tamamen veya kısmen tahsil eden alacaklılara da rücu edebileceklerdir.

17.7. Tasfiye işlemlerinin incelenmesi

Tasfiye işlemlerinin incelenmesi talebini içeren dilekçenin vergi dairesine verilmesinden itibaren en geç üç ay içinde vergi incelemelerine başlanacak, vergi incelemesinin bitmesini takip eden otuz gün içinde de vergi dairesi, söz konusu vergi incelemesinin sonucunu tasfiye memurlarına bildireceklerdir. Buna göre, kurumdan aranan vergilerin sonucu alınıncaya kadar tasfiye memurlarının Kanunun 17 nci maddesine göre varolan sorumlulukları devam edecektir.

Maliye Bakanlığı; mükelleflerin hukuki statülerini, faaliyet gösterdikleri alanları ve tasfiyeye giriş tarihindeki aktif büyüklüklerini dikkate almak suretiyle tasfiye işlemlerine yönelik inceleme yaptırmamaya yetkilidir.

(4 Seri No’lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği’nin 2. maddesiyle eklenen bölüm)

17.8. Tasfiye edilerek ticaret sicilinde tüzel kişiliği sona eren kurumlar vergisi mükellefleri hakkında yapılacak tarhiyatlar 

15 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği ile değiştirilmiştir. Değişik bölüm:RG-25/05/2018-30431) 5520 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin dokuzuncu fıkrası, 7103 sayılı Kanunun 74 üncü maddesiyle 27/3/2018 tarihi itibarıyla yürürlükten kaldırılmıştır.

Yine 7103 sayılı Kanunun 9 uncu maddesiyle, 27/3/2018 tarihinden itibaren yürürlüğe girmek üzere 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 10 uncu maddesine beşinci fıkra eklenmiş olup söz konusu fıkrada, tasfiye edilerek tüzel kişiliği ticaret sicilinden silinmiş olan mükellefler hakkında, tasfiye öncesi ve tasfiye dönemlerine ilişkin her türlü vergi tarhiyatı ve ceza kesme işlemine ilişkin düzenlemelere yer verilmiştir.

Buna göre, tasfiye edilerek tüzel kişiliği ticaret sicilinden silinmiş olan kurumlar vergisi mükellefleriyle ilgili, tasfiye öncesi ve tasfiye dönemlerine ilişkin olarak 27/3/2018 tarihinden sonra yapılacak her türlü vergi tarhiyatı ve ceza kesme işleminde Vergi Usul Kanununun 10 uncu maddesinin beşinci fıkrası hükümlerinin dikkate alınması gerekmektedir.(*)

(*)15 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği ile değiştirilmeden önceki hali: 

(Ek:RG-13/8/2009-27318) 

5904 sayılı Kanunla Kurumlar Vergisi Kanununun 17 nci maddesine eklenen dokuzuncu fıkra uyarınca, tasfiye edilerek tüzel kişiliği ticaret sicilinden silinmiş olan mükelleflerin, tasfiye öncesi ve tasfiye dönemlerine ilişkin olarak yapılacak her türlü vergi tarhiyatı ve kesilecek cezalar, müteselsilen sorumlu olmak üzere; tasfiye öncesi dönemler için kanuni temsilcilerden, tasfiye dönemi için ise tasfiye memurlarından herhangi biri adına yapılacaktır. Limited şirket ortakları, tasfiye öncesi dönemlerle ilgili bu kapsamda doğacak amme alacaklarından şirkete koydukları sermaye hisseleri oranında sorumlu olacaklardır. Tasfiye dönemi için tasfiye memurlarının sorumluluğu, tasfiye sonucu dağıtılan tasfiye artığı tutarıyla sınırlı olacaktır.

Anılan hüküm, maddenin yürürlüğe girdiği 3/7/2009 tarihinden itibaren konu ile ilgili olarak yapılan her türlü vergi tarhiyatı ve kesilen cezalar hakkında uygulanacaktır.


Kaynak: Kurumlar Vergisi Genel Uygulama Tebliği Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/tasfiye-kari-nasil-hesaplanir/feed/ 0
Yenileme fonundaki araç satış karı bedeli yeni araç amortismanından mı düşülecek? https://www.muhasebenews.com/yenileme-fonundaki-arac-satis-kari-bedeli-yeni-arac-amortismanindan-mi-dusulecek/ https://www.muhasebenews.com/yenileme-fonundaki-arac-satis-kari-bedeli-yeni-arac-amortismanindan-mi-dusulecek/#respond Mon, 22 Aug 2022 06:58:23 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=130336 Firmamızda binek araç satışı oldu. Satıştan doğan karı özel fonlara aldık. Yerine yeni araç alındı, yeni araca ayrılan amortismanın tamamı mı özel fonlara atılması gerekir yoksa binek araç gider kısıtlaması uygulayıp kalan amortisman tutarını mı özel fonlardan düşmek gerekir?

Elde edile karın tamamı fonda yer alır. Amortisman itfası bu hesaptan yapılır. Gider kısıtlaması ile ilgisi yok.


Yenileme Fonu

İSTANBUL YMM ODASI 
AMORTİSMANA TABİ İKTİSADİ KIYMETLERİN AYNI YIL İÇİNDE SATILMASININ VE YENİLENMESİ HALİNDE YENİLEME FONU UYGULAMASI
1.GİRİŞ

Yenileme fonu, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 328 ve 329 ncu maddelerinde yer almaktadır. 328 nci madde “ Amortismana Tabi Malların Satılması”, 329 ncu madde “Amortismana Tabi Malların Sigorta Tazminatı” konularını açıklamaktadır.

Kanun koyucunun yenileme fonunu getirmesindeki temel amaç, işletmelerin iş yapabilme kapasitelerinin ve iş verimliliğinin artırılmasını sağlayarak iktisadi kıymetlerinin yenisi ile değiştirilmesi, zaruret arz eden durumlarda ise işin devamını temin etmek amacıyla aynı neviden benzer bir amortismana tabi iktisadi kıymetin alınmasıdır.

Yenileme fonu, amortismana tabi iktisadi kıymetin satışından ya da sigorta tazminat fazlalarının ilgili dönem kazancına eklenmeyerek ticari işletmelerin bünyesinde bulunan amortismana tabi malların yenilenmesini teşvik ederken bir taraftan da mükelleflere vergi ertelemesi sağlamaktadır.

Yenileme fonu, madde başlıklarında ve içeriğinde kelime olarak yer almamaktadır. Ancak, maddede yapılan tanımdan bu kavram üretilmiş ve idarece dâhil bu kavram kullanılmaktadır.

İstanbul Yeminli Mali Müşavirler Odası Platformunda, “Amortismana Tabi İktisadi Kıymetlerin Aynı Yıl İçinde Satılmasının ve Yenilenmesi Halinde Yenileme Fonu Uygulaması” konusu, Vergi Usul Kanununun 328 nci maddedeki “ Amortismana Tabi Malların Satılması” hükmü dikkate alınarak tartışmaya konu edilmiştir.

Bu tartışma sonucunda, aşağıdaki gerekçelerle belirtilen görüş ortaya çıkmıştır.

2.KONU İLE İLGİLİ YASAL DÜZENLEME

Amortismana Tabi Malların Satılması Madde 328 ” Amortismana tabi iktisadi kıymetlerin satılması halinde alınan bedel ile bunların envanter defterinde kayıtlı değerleri arasındaki fark kar ve zarar hesabına geçirilir. İşletme hesabı esasında defter tutan mükelleflerle serbest meslek kazanç defteri tutan mükellefler bu farkı defterlerinde hasılat veya gider kaydederler.

Amortisman ayrılmış olanların değeri ayrılmış amortismanlar düşüldükten sonra kalan meblağdır.

Devir ve trampa satış hükmündedir.

Şu kadarki, satılan iktisadi kıymetlerin yenilenmesi, işin mahiyetine göre zaruri bulunur veya bu hususta işletmeyi idare edenlerce karar verilmiş ve teşebbüse geçilmiş olursa bu takdirde, satıştan tahassül eden kâr, yenileme giderlerini karşılamak üzere, pasifte geçici bir hesapta azami üç yıl süre ile tutulabilir. Her ne sebeple olursa olsun bu süre içinde kullanılmamış olan karlar üçüncü yılın vergi matrahına eklenir. Üç yıldan önce işin terki, devri veya işletmenin tasfiyesi halinde bu kârlar o yılın matrahına eklenir.

Yukarıdaki esaslar dahilinde yeni değerlerin iktisabında kullanılan kâr, yeni değerler üzerinden bu kanun hükümlerine göre ayrılacak amortismanlara mahsup edilir. Bu mahsup tamamlandıktan sonra itfa edilmemiş olarak kalan değerlerin amortismanına devam olunur.”

Bu madde yukarıda da görüleceği üzere, iki kısımdır. Birinci kısımda, amortismana tabi iktisadi kıymetlerin satışından elde edilen kazançların ne şekilde hesaplanacağı ve mükellef türleri itibariyle defterlerine ne şekilde kaydedecekleri açıklanmıştır.

İkinci kısımda ise, satıştan elde edilen kâr, bazı koşullarda pasifte bir fon hesabına alınabileceği ve yeni alınan amortismana tabi iktisadi kıymetlerin amortismanına mahsup edilebileceği esasına yer verilmiştir.

3.YENİLEME FONU AYRILABİLME KOŞULLARI

3.1-Bilanço Esasına Göre Defter Tutulması

Yenileme Fonu ayrılabilmesinden bilanço esasında defter tutan mükellefler faydalanır. Serbest meslek kazancı ile işletme hesabı esasına göre defter tutan mükellefler bu imkândan faydalanmazlar.

Her ne kadar maddede bilanço esasına göre defter tutanların bu usulden yararlanacağı lafzî olarak yer almamakla birlikte, madde metninde yer alan “satıştan tahassül eden kar, yenileme giderlerini karşılamak üzere, pasifte geçici bir hesapta” izleneceği ifadesinden, bu usulden bilanço esasına göre defter tutanların yararlanacağı anlaşılmaktadır.

3.2-Satılan İktisadi Kıymetin Yenilenmesinin Zaruri Bulunması veya İşletmeyi İdare Edenlerce Karar Verilip Teşebbüse Geçilmiş Olması

3.2.1-İktisadi kıymetin yenilenmesinin işin gereği olarak zorunlu olduğu anlaşılıyorsa, satış kârının doğrudan fona alınması mümkün bulunmaktadır.

Örnek: Şehirlerarası taşımacılık yapan mükellefin sahip olduğu bir otobüs kazaya uğraması nedeniyle kullanılamaz durumdaysa ve işletme sahibi işini devam ettirmek istiyorsa satılarak yenisinin alınması zaruri bir durumdur.

Zaruri durum için karar verilmesi maddede açık olarak yer almıyor ise de, karar verilmesi veya belgelenmesi ihtilafları önler.

3.2.2-İktisadi kıymetin yenilenmesi zorunlu değilse ve yenileme yapılması isteniyorsa işletmeyi idare edenlerce karar alınması ve teşebbüse geçilmiş olması halinde satış kârının fona alınma için gereklidir.

Örnek: Eskiyen bir makinenin satılıp yenisinin alınması isteniliyorsa karar verilmeli ve teşebbüse geçilmelidir.

Alınan karar şirketlerde karar defterine gerekçeli olarak yazılması ispat açısından yararlıdır. Diğer mükellefler ise diğer şekillerde belgeleme yapmalıdır.

Teşebbüse geçilmiş olması, fiyat teklifleri alınması, sipariş verilmesi, kredi alınması, proforma fatura alınması gibi işlemlerle belgelenir.

3.3-Satın Alınacak İktisadi Kıymetin Daha Önce Satılan Kıymetle Aynı Nitelikte Olması

Yenileme fonu kullanılarak alınacak yeni iktisadi kıymet satılan ya da elden çıkarılan iktisadı kıymet ile aynı türden olmalı ve aynı işi yapmalıdır.

Aynı nitelikte olması, marka, model, kapasite, sayı, teknolojik özellik gibi her özelliğinin aynı olmasını gerektirmez.

Örnek: Otobüs yerine alınan kamyon için yenileme fonu uygulanamaz.

Kanunda söz edilen “yenileme” kelimesi, kullanılmamış anlamında olmadığı konusunda hem fikir olunmuştur. Bu nedenle, diğer şartları taşıyan, ikinci el olarak alınan iktisadi kıymet için de yenileme fonu uygulanabilir.

3.4-Satılan ve Yenilenecek İktisadi Kıymetin Amortismana Tabi İktisadi Kıymet Olması

Yenileme fonu, satın alınan yeni amortismana tabi iktisadi kıymetin amortismanları ile mahsup edilmek suretiyle kullanılmalıdır. Bu nedenle; yenileme fonunun ayrılabilmesi için, satılan ve yenilenecek olan iktisadi kıymetlerin, amortismana tabi iktisadi kıymetler olması gerekmektedir.

Örnek: Boş arazi ve arsa amortismana tabi olmadığından yenileme fonuna konu olmaz.

3.5-Yenileme Fonunun Pasifte Bekleme Süresi

Yenileme fonu uygulamasında tereddütlü olan bu konu, Odanın Ocak 2016 tarihli Dergisinde “ Sabit Kıymet Yenileme Fonunun Kullanımında Üç Yıllık Sürenin Başlangıç ve Bitiş Tarihinin Tespiti” isimli yazı olarak yayınlanmıştır.

Bu yazıda; aşağıda belirtilen Özelgelerdeki açıklamalar dikkate alınmak üzere;

a) İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığının 10.01.2011 tarih ve B.07.1.GİB.4.34.19.02-019.01-1569 sayılı özelgesindeki“Bu hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, Şirketiniz aktifinde kayıtlı binanın …/2008 tarihindeki satışından elde edilen kârın yenileme fonuna alınmasının başlangıcı olarak satışın gerçekleştiği …/2008 tarihinin dikkate alınması, bu tarih itibarıyla tesis edilen yenileme fonunun en geç 31/12/2010 tarihi itibarıyla kullanılmış olması, 31/12/2010 tarihine kadar kullanılmamış olması halinde ise 2010 hesap dönemi kurumlar vergisi matrahınıza ilave edilmesi gerekmektedir.

Diğer taraftan, şirketinize yukarıda belirtilen tarih aralığında (…/2008-31/12/2010), yenileme fonuna alınmış kârın kullanımıyla işin mahiyetine uygun bir bina alınmış olması halinde, yeni alınan binanın iktisabında kullanılan kâr, 3 yıllık süreyle sınırlı olmaksızın yeni alınan bina için Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre belirlenen faydalı ömür ve amortisman oranı dikkate alınarak ayrılacak amortismanlara mahsup edilecektir.”,

b) Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından verilen 20/07/2011 tarih ve B.07.1.GİB.4.99.16.01.0-VUK-mük.290-75 sayılı özelgedeki, “…yenileme fonuna intikal ettirilen tutarın 3 yıl içinde yeni bir iktisadi kıymetin iktisabında kullanılması gerektiğinden, fonda bulunan tutarın yeni alınan iktisadi kıymet için ayrılacak amortisman miktarından fazla olması halinde, bu tutar kullanılmamış addedilir ve üçüncü yılın matrahına ilave edilerek vergilendirilir.”

c) Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından verilen 17/08/2015 tarih ve 64597866- 1 05[328-2015]-18906 sayılı özelgedeki; “Bu hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, şirketiniz aktifinde kayıtlı depo olarak kullanılan binanın 27/06/2013 tarihindeki satışından elde edilen kârın yenileme fonuna alınmasının başlangıcı olarak satışın gerçekleştiği 27/06/2013 tarihinin dikkate alınması, bu tarih itibarıyla tesis edilen yenileme fonunun en geç 31/12/2015 tarihi itibarıyla kullanılmış olması, 31/12/2015 tarihine kadar kullanılmamış olması halinde ise 2015 hesap dönemi kurumlar vergisi matrahınıza ilave edilmesi gerekmektedir.

Bu itibarla, şirketinizce iktisap edilen yeni depo binası yukarıda belirtilen tarih aralığında (27/06/2013-31/12/2015) 01/07/2015 tarihinde aktife alındığından yenileme fonunda tutulan kar, 3 yıllık süreyle sınırlı olmaksızın ilgili iktisadi kıymet için Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre belirlenen faydalı ömür ve amortisman oranı dikkate alınarak ayrılacak amortismanlara mahsup edilebilecektir”,

d) İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından verilen 15/09/2015 tarih ve 67854564-1741-447 sayılı bir başka özelgedeki, “Aktifinize kayıtlı akaryakıt tankerlerinin satışından elde edilen kârın yenileme fonuna alınmasının başlangıcı olarak satışın gerçekleştiği yılın dikkate alınması, bu tarih itibarıyla tesis edilen yenileme fonunun en geç üçüncü yılın son günü itibarıyla, yani 2012 yılında yapılan satıştan elde edilen karın en geç 2014 yılı sonuna kadar, 2013 yılında yapılan satıştan elde edilen karın ise en geç 2015 yılı sonuna kadar kullanılması, üçüncü yılın son gününe kadar kullanılmamış olması halinde ise üçüncü yılın kurumlar vergisi matrahına ilave edilmesi gerekmektedir”,

bu görüşler tartışmaya esas alınmıştır.

Tartışmalar, aşağıdaki örnek üzerinden yapılmıştır.

Örnek: (X) A.Ş. aktifinde yer alan net kayıtlı değeri 400.000 TL olan bir binayı 15/10/2013 tarihinde 1.000.000 TL bedelle satmıştır. Satıştan oluşan 600.000 TL tutarındaki kâr ise şirket yöneticilerince söz konusu binanın yenilenmesi yolunda alınan karar uyarınca 2013 yılı içinde yenileme fonuna aktarılmıştır.

Yenileme fonunun 3 yıl süreyle aktifte yeni kıymetlerin amortismanının mahsubunda kullanılabilecek olması nedeniyle üç yıllık sürenin başlangıç tarihinin tespiti, bir başka ifade ile fonun pasifte kalabileceği azami sürenin tespiti önem kazanmaktadır.

Bu konuda Platformda yapılan tartışmalarda iki farklı görüş ortaya çıkmıştır.

Birinci görüş: Yenileme fonunun ayrıldığı dönemde yani fonun ayrılmasına konu sabit kıymetin satıldığı dönemde ayrılmış sayılması gerektiğini ve bu dönemden itibaren azami üç yıl süreyle pasifte tutulabileceğini, bu süre içinde kullanılmaması halinde dönem kârına eklenmesi gerektiğini ifade etmişlerdir. Buna göre, yukarıdaki örnek olayı ele alacak olursak, söz konusu binanın satışı 15/10/2013 tarihinde yapıldığı için yenileme fonunun da bu satışın yapıldığı dönem olan 2013 yılında ayrılması gerekir ve bu tarihten sonra 31/12/2015 tarihi de fonun kullanılması için son tarihtir.

Bu görüş Maliye İdaresinin görüşüne uygundur.

İkinci görüş: Üç yıllık sürenin, fonun ayrılmasına konu işlemin yapıldığı dönemi takip eden vergilendirme döneminden itibaren başlaması gerektiğini yani yukarıdaki örneğe göre, 15/10/2013 tarihinde yapılan satışla ilgili olarak aynı yıl içinde ayrılan fonun, bu tarihi izleyen 2014 yılından itibaren üç yıl süreyle pasifte kalabileceğini ve buna göre 31/12/2016 tarihine kadar kullanılması gerektiğini savunmuşlardır.

Bu görüş yargının genel olarak verdiği görüşe uygundur.

Platformda o tarihte yapılan tartışmalar sonucunda, yukarıda bahsedilen ikinci görüş çoğunlukla kabul edilmiştir.

4-AMORTİSMANA TABİ İKTİSADİ KIYMETLERİN AYNI YIL İÇİNDE SATILMASI VE YENİLENMESİ HALİNDE YENİLEME FONU UYGULANIP UYGULANMAYACAĞI HUSUSU

Daha önceki platformda tartışılan ve çoğunlukla kabul edilen görüş, yukarıda da açıklandığı gibi, üç yıllık süre fonun ayrılmasına konu işlemin yapıldığı dönemi takip eden vergilendirme döneminden itibaren başlaması gerektiği, ayrılan fonun bu tarihi izleyen yıldan itibaren üç yıl süreyle pasifte kalabileceği ve bu süre içinde yeni bir amortismana tabi iktisadi kıymet alınıp bu iktisadi kıymetin amortismanının yenileme fonundan mahsup edilmeye başlayacağı tarihtir. Bu süre içinde yenileme yapılmamış ise, yenileme fonu vergi matrahına eklenir.

Bu kere Platform’da tartışma konusu ise, daha önceki platform konusunun başka bir yönüyle ilgili olup, aynı yıl içinde yenileme yapılan hallerde satıştan elde olunan kar dikkate alınarak pasifte karşılık ayrılması mümkün olup olmadığı konusudur.

Tartışmaya esas olmak üzere, üzerinde tartışmanın yapılacağı örnekler;

Örnek 1- 2018 Yılı Ekim ayında, işletmenin aktifinde kayıtlı amortismana tabi bir iktisadi kıymet yenilenmek amacıyla satılıyor. 2018 yılı Aralık ayında aynı neviden bir amortismana tabi iktisadi kıymet satın alınıyor. Diğer şartlar VUK 328 nci maddeye uygun. Yenileme Fonu ayrılabilir mi?

Örnek 2- İşletmenin aktifinde kayıtlı amortismana tabi iktisadi kıymetler yenilenmek isteniyor. Ancak üretimin durmaması için 2018 Mayıs ayında yeni amortismana tabi kıymetler alınıp monte ediliyor. 2018 Haziran ayında da eski amortismana tabi iktisadi kıymetler satılıyor. Diğer şartlar VUK 328 nci maddeye uygun. Yenileme Fonu ayrılabilir mi?

Tartışma konusu ile ilgili, Gelir İdaresi Başkanlığınca verilmiş 03.10.2008 gün ve B.07.1.GİB.0.29/2980-328-156-104534 sayılı Özelge Gelir İdaresinin

web sayfasında olup http://www.gib.gov.tr/node/95408/pdf adresinden ulaşmak mümkündür.

Bu özelgede; vergi dairesi başkanlığı, mükellefin üretimde kullanmakta olduğu makineleri satarak aynı hesap dönemi içinde yerine yine aynı veya daha üst vasıflara sahip yeni makineler iktisap etmek isteyen, ancak faaliyetinden kaynaklanan zaruret gereği önce yeni makinelerin iktisap edilip montajının yapılıp üretime hazır hale getirildikten sonra eski makinelerin sökülerek satışının yapılması halinde yenileme fonu uygulamasından faydalanıp faydalanılamayacağı hususundaki görüş talebine verdiği özelgede; teknik nedenlerle satışın önce yapılması gereğinin ispatlanması durumunda anılan Kanun hükmünden faydalanılacağı yönünde görüş tayin edildiği anlaşılmaktadır.

Ancak Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı, ilgili Vergi Dairesi Başkanlığından bu özelgenin düzeltilmesini istemiş ve gerekçe olarak da, anılan hükmün uygulanabilmesi ise, yeni iktisadi değerin satışın yapıldığı yılı takip eden yıllarda iktisabına bağlanmış aynı yıl içinde yenileme yapılan hallerde satıştan elde olunan kar dikkate alınarak pasifte karşılık ayrılması mümkün bulunmadığını göstermiştir.

Bu özelge kısaltılmış olarak aşağıdadır.

“İlgide kayıtlı yazınız ekinde alınan, Başkanlığınız mükelleflerinden ……………….. San. Tic. A.Ş.’ye tayin olunan …………… tarih ve …………. sayılı özelgenin incelenmesinden, anılan şirketin Vergi Usul Kanununun 328 inci maddesinde hüküm altına alınan “yenileme fonu” müessesesinden faydalanmak üzere, üretimde kullanmakta olduğu makineleri satarak aynı hesap dönemi içinde yerine yine aynı veya daha üst vasıflara sahip yeni makineler iktisap etmek istediği, ancak faaliyetinden kaynaklanan zaruret gereği önce yeni makinelerin iktisap edileceği montajının yapılıp üretime hazır hale getirildikten sonra eski makinelerin sökülerek satışının yapılması halinde yenileme fonu uygulamasından faydalanıp faydalanılamayacağı hususunda görüş talep etmesi üzerine, anılan zaruret veya yenileme arzusu ile sürece başlanıldığı ancak teknik nedenlerle satışın önce yapılması gereğinin ispatlanması durumunda anılan Kanun hükmünden faydalanılacağı yönünde görüş tayin edildiği anlaşılmaktadır.

……………………….

Bu hüküm uyarınca yenileme fonunun ayrılabilmesi, amortismana tabi bir iktisadi kıymetin satılmasından oluşan karın aynı neviden bir iktisadi kıymetin alımında kullanılması halinde söz konusu olmaktadır. Anılan hükmün uygulanabilmesi ise, yeni iktisadi değerin satışın yapıldığı yılı takip eden yıllarda iktisabına bağlanmış olup, aynı yıl içinde yenileme yapılan hallerde satıştan elde olunan kar dikkate alınarak pasifte karşılık ayrılması mümkün

bulunmadığından, sözü edilen şirket tarafından yenileme fonu uygulamasından faydalanılmasına imkân bulunmamaktadır.

Bilgi edinilmesini ve yukarıda yer alan açıklamalar uyarınca tayin olunan özelgenizin yeniden gözden geçirilmesi ile sonucundan mükellefe de bilgi verilmesi hususunda gereğini rica ederim.”

Bu konuda, aynı mahiyette olup şu anda Gelir İdaresi Başkanlığının sitesinde yayında olmayan bazı özelge özetleri aşağıdadır.

a) Maliye Bakanlığı 10.08.1993 -24459-328-72 özelge

“328. madde hükmünün uygulanabilmesi için yeni iktisadi değerin, satışın yapıldığı yılı takip eden yıllarda iktisap edilmesine bağlı bulunduğundan, aynı yıl içinde yenileme yapılan hallerde, satıştan elde edilen kar dikkate alınarak pasifte karşılık ayrılması mümkün değildir”

b) İstanbul Defterdarlığı 04.02.2005- B.07.4.DEF.0.34.20/VUK1/328-10863 özelge

“Ancak, 328’nci madde hükmünün uygulanabilmesi yeni iktisadi değerin, satışının yapıldığı yılı takip eden yıllarda iktisap edilmesine bağlı bulunduğundan, aynı yıl içinde yenileme yapılan hallerde satıştan elde olunan kâr dikkate alınarak pasifte karşılık ayrılması mümkün bulunmamaktadır.”

5-TARTIŞMA VE SONUÇ

Sözü edilen konu platformda tartışıldı. Genel olarak kanun dilinin eski olması ve madde hükümlerindeki ifadelerin açık olmaması yenileme fonu uygulamasında olduğu gibi farklı yorumlar yapılmasına neden olduğu vurgulanmıştır.

a) Tartışma konusu özelge, 2008 yılına ait olup Gelir İdaresi Başkanlığının sayfasında yer almaktadır. Doğrudan bu konu ile ilgili olarak daha sonra verilmiş olan başka bir özelgeye de rastlanılmamıştır. Zaten, “Mükelleflerin İzahat Taleplerinin Cevaplandırılmasına Dair Yönetmelik” in 11 ve 12 nci maddesine göre, özelge havuzunda yer alan özelgelere uygun olmak şartıyla özelge verilebileceği açıklanmıştır. Tartışma konusu özelge emsal özelge olduğundan bu görüşün idarece devam ettirildiği kabul edilmesi gerekir.

Bu görüşün platformda tartışılması sonucunda:

-Kanunda, yıl içinde yenileme yapılması halinde yenileme fonu ayrılmasını engelleyen bir hüküm olmadığı.

-Kanun gerekçesine göre bu hüküm, bir vergi teşviki olması nedeniyle uygulamadan aynı yıl içinde yenileme yapanların yararlanmaması kanunun ruhuna uymadığı,

-Teknik veya zaruri nedenlerle yenileme yapmak isteyenlerin bir yıl bekletilmesi ticari gerçeklerle uyuşmadığı,

-Yenileme fonu uygulamasının konuluşun bir nedeni de, mükelleflerin yeni satın alacakları amortismana tabi iktisadi kıymetlerin finansmanını biraz olsun kolaylaştırmak olduğundan, bu kolaylaştırmayı ötelemenin amaca uygun düşmediği,

Gerekçeleriyle benimsenmemiştir.

Bu nedenle, yenileme fonuna alınan yılda yenileme yapılması halinde yenileme fonu uygulanması yapılması gerektiği görüşü platformda oy birliğiyle kabul edilmiştir.

b) Mevcut amortismana tabi iktisadi kıymetlerin elden çıkarılmasından ve yenileme fonu ayrılmasından önce aynı yılda, işletmenin aktifinde kayıtlı amortismana tabi iktisadi kıymetlerin yenilenmesi teknik ve ekonomik nedenlerle (üretimin durması gibi) yapılmış ise, yenileme fonu ayrılabileceği görüşü oy çokluğu ile uygun görülmüştür.

Gelir İdaresi Başkanlığının bu konudaki duraksamaları gidermesi açısından, bir sirküler veya genel tebliği ile açıklama yapması konusunda platformda görüş birliği oluşmuştur.


Kaynak: İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/yenileme-fonundaki-arac-satis-kari-bedeli-yeni-arac-amortismanindan-mi-dusulecek/feed/ 0
Limited Şirket aktifine iki yıldan fazla süredir kayıtlı olan arsanın satışında uygulanacak Kurumlar Vergisi ve KDV istisnası https://www.muhasebenews.com/limited-sirket-aktifine-iki-yildan-fazla-suredir-kayitli-olan-arsanin-satisinda-uygulanacak-kurumlar-vergisi-ve-kdv-istisnasi/ https://www.muhasebenews.com/limited-sirket-aktifine-iki-yildan-fazla-suredir-kayitli-olan-arsanin-satisinda-uygulanacak-kurumlar-vergisi-ve-kdv-istisnasi/#respond Thu, 11 Aug 2022 09:09:44 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=129993 Limited Şirket aktifine iki yıldan fazla süredir kayıtlı olan arsa satılacaktır. Daha sonra da firma tasfiyeye girecektir. Bu nedenle KDV istisnasından yararlansak ama satış karı istisnasını uygulamasak olur mu?

KV istisnası uygulanmasa da sadece KDV istisnası uygulanabilir.


5 yıldan fazla elden tutulan arsa satışından doğacak vergiler nelerdir? Rayiç bedel ile piyasa değeri arasından KDV ödemesi çıkar mı kişi vergi mükellefi değildir?

KURUMLAR VERGİSİ İSTİSNASI : 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun istisnaları düzenleyen 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde; kurumların EN AZ İKİ TAM YIL süreyle aktiflerinde yer alan iştirak hisseleri ile aynı süreyle sahip oldukları kurucu senetleri, intifa senetleri ve rüçhan haklarının satışından doğan kazançların %75’lik kısmı ile aynı süreyle AKTİFLERİNDE YER ALAN TAŞINMAZLARIN SATIŞINDAN DOĞAN KAZANÇLARIN %50’LİK KISMININ KURUMLAR VERGİSİNDEN MÜSTESNA OLDUĞU, bu istisnanın satışın yapıldığı dönemde uygulanacağı ve satış kazancının istisnadan yararlanan kısmının satışın yapıldığı yılı izleyen beşinci yılın sonuna kadar pasifte özel bir fon hesabında tutulmasının ve satış bedelinin satışın yapıldığı yılı izleyen ikinci takvim yılının sonuna kadar tahsil edilmesinin şart olduğu, bu sürede tahsil edilmeyen satış bedeline isabet eden istisna nedeniyle zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergilerin ziyaa uğramış sayılacağı, aynı şekilde istisna edilen kazançtan beş yıl içinde sermayeye ilave dışında herhangi bir şekilde başka bir hesaba nakledilen veya işletmeden çekilen kısmına uygulanan istisna dolayısıyla zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergilerin de ziyaa uğramış sayılacağı, menkul kıymet veya taşınmaz ticareti ve kiralanmasıyla uğraşan kurumların bu amaçla ellerinde bulundurdukları değerlerin satışından elde ettikleri kazançların istisna kapsamı dışında olduğu hükme bağlanmıştır. 

Diğer yandan, 1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin “5.6.2.3.4. Menkul kıymet veya taşınmaz ticareti ile uğraşılmaması” başlıklı bölümünde de “Menkul kıymet veya taşınmaz ticareti ve kiralanmasıyla uğraşan kurumların bu amaçla ellerinde bulundurdukları istisna kapsamındaki değerlerin satışından elde ettikleri kazançlar istisna kapsamı dışındadır

İstisna uygulaması esas itibarıyla bütün kurumlar için geçerlidir. Ancak, faaliyet konusu menkul kıymet veya taşınmaz ticareti ve kiralanması olan kurumların bu amaçla iktisap ettikleri ve ellerinde tuttukları kıymetlerin satışından elde ettikleri kazançlar için istisnadan yararlanmaları mümkün değildir. 

Satışa konu edilen kıymetlerin iki tam yıl kurum aktifinde kayıtlı olması da durumu değiştirmeyecektir. Aynı durum, satmak üzere taşınmaz inşaatı ile uğraşan mükellefler açısından da geçerlidir. Ancak, taşınmaz ticareti ile uğraşan mükelleflerin faaliyetlerinin yürütülmesine tahsis ettikleri taşınmazların satışından elde ettikleri kazançlara istisna uygulanabilecek; taşınmaz ticaretine konu edilen veya kiralama ya da başka surette değerlendirilen taşınmazların satış kazancı ise istisnaya konu edilmeyecektir. Açıklamalarına yer verilmiştir. 

Bu itibarla, taşınmaz ticareti ile uğraşan mükelleflerin sadece faaliyetlerinin yürütülmesine tahsis ettikleri taşınmazların satışından elde ettikleri kazançlara istisna uygulanabilecek olup bu mükelleflerin diğer taşınmazlarının satış kazancının istisnaya konu edilmesi mümkün bulunmamaktadır. Satışa konu edilecek taşınmazların iki tam yıl süreyle kurum aktifinde kayıtlı olması da durumu değiştirmemektedir. 

KDV İSTİSNASI Kurumların aktifinde en az iki tam yıl süreyle bulunan taşınmazların satışı suretiyle gerçekleşen devir ve teslimler KDV’den istisnadır. Bu istisnaya konu olan taşınmazlar Türk Medeni Kanunu’nda “Taşınmaz” olarak tanımlanan ve esas niteliği bakımından bir yerden başka bir yere taşınması mümkün olmayan, dolayısıyla yerinde sabit olan mallardır. 

İki tam yıldan fazla bir süredir kurumların aktifinde yer alan arsa, fabrika binası ve mütemmim cüzlerinin birlikte tek bir bedelle satışı KDV’ den istisnadır. 

Ancak, eklenti olarak kabul edilen demirbaş ve teçhizatın satılması halinde bunların bedeli üzerinden KDV hesaplanır. 

Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 17/4-r maddesinde bahsi geçen “kurum” ibaresi, Kurumlar Vergisi Kanunu’nda sayılan kurumlar vergisi mükelleflerini ifade etmektedir. İstisna kapsamındaki kıymetlerin ticaretini yapan (taşınmazların mutat olarak alım satımının yapılması veya kiraya verilmesi) kurumların, bu amaçla aktiflerinde bulundurdukları taşınmazların tesliminde istisna hükmü uygulanmaz. Söz konusu istisna uygulamasında bahsi geçen “kurum” ibaresi, Kurumlar Vergisi Kanunu’nda sayılan kurumlar vergisi mükelleflerini ifade ettiğinden, şahsi işletmelerin aktifinde kayıtlı taşınmazların satışında istisna uygulanması mümkün değildir. 

Satışa konu edilecek taşınmazların (arsa, arazi, bina) satışında istisna uygulanabilmesi için kurumların aktifinde asgari 2 tam yıl (730 gün) kayıtlı bulunmuş olması gerekmektedir. 

MÜKELLEF GELİR VERGİSİ MÜKELLEFİ İSE HİÇBİR İSTİSNA UYGULANMAZ.

SATIŞ İLE ALIŞ ARASINDAKİ FARK VERGİYE TABİ OLUR SATIŞ ÜZERİNDEN %18 KDV HESAPLANIR.


KURUMLAR VERGİSİ GENEL TEBLİĞİNİN İLGİLİ BÖLÜMÜ

5.6. Taşınmazlar ve iştirak hisseleri ile kurucu senetleri, intifa senetleri ve rüçhan hakları satış kazancı istisnası

5.6.1. Kurumlar Vergisi Kanununun yayım tarihinden önce gerçekleşen satış işlemlerinde istisna uygulaması

Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde, taşınmazlar ve iştirak hisseleri ile kurucu senetleri, intifa senetleri ve rüçhan haklarının  satışından doğan kazançlara ilişkin istisna düzenlenmektedir. İstisnanın amacı, kurumların bağlı değerlerinin ekonomik faaliyetlerde daha etkin bir şekilde kullanılmasına olanak sağlanması ve kurumların mali bünyelerinin güçlendirilmesidir. Bu bentte belirtilen koşulların sağlanması halinde, kurumların en az iki tam yıl süreyle aktiflerinde yer alan taşınmazlar ve iştirak hisseleri ile aynı süreyle sahip oldukları kurucu senetleri, intifa senetleri ve rüçhan haklarının satışından doğan kazançların %75’lik kısmı kurumlar vergisinden istisna edilmektedir.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 37 nci maddesinde, Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinin yürürlük tarihi, Kanunun yayım tarihi olan 21/6/2006 tarihi olarak belirlenmiş ve bu tarih itibarıyla da mülga 5422 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin (5) ve (12) numaralı bentleri yürürlükten kalkmış bulunmaktadır.

Dolayısıyla, taşınmazlar ve iştirak hisseleri (kurucu senetleri ve intifa senetleri dahil) ile rüçhan haklarının 21/6/2006 tarihinden önce satışından elde edilen kazançlar için 5520 sayılı Kanunun geçici 1 inci maddesinin onuncu fıkrası uyarınca, mülga 5422 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin (5) ve (12) numaralı bentlerinde yer alan hükümler uygulanacaktır.

Her ne kadar, 5520 sayılı Kanunun 36 ncı maddesiyle, mülga 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu ile ek ve değişiklikleri yürürlükten kaldırılmış olsa da 5520 sayılı Kanunun geçici 1 inci maddesinin onuncu fıkrasında, “Bu Kanunun yürürlüğünden önceki dönemler itibarıyla 5422 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmü yer almaktadır.

Bu itibarla, söz konusu istisna hükmünün yürürlüğünün Kanunun yayım tarihi olarak belirlenmiş olması, 1/1/2006 tarihi ile 21/6/2006 tarihleri arasında mülga 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 8 inci maddesinin (5) ve (12) numaralı bentlerinin uygulanmasına engel teşkil etmeyecektir.

5520 sayılı Kanunun 37 nci maddesi ile Kanunun diğer bazı maddelerinin de yürürlük tarihleri farklı belirlenmiştir. Örneğin, 13 ve 35 inci maddelerin yürürlük tarihi 1/1/2007 olarak öngörülmüştür. Dolayısıyla Kanunun bütün maddeleri 1/1/2006 tarihinde yürürlüğe girmediğinden, maddelerin yürürlük tarihine göre, mülga 5422 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanacağı dönemlerin belirlenmesi gerekmektedir. Yani;

  • Taşınmazların ve iştirak hisseleri (kurucu senetleri ve intifa senetleri dahil) ile  rüçhan haklarının satış kazancı istisnasında, 21/6/2006 tarihine kadar, mülga 5422 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin (5) ve (12) numaralı bentleri,
  • “Transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı” başlıklı 13 üncü maddenin uygulanmasında, 1/1/2007 tarihine kadar, mülga 5422 sayılı Kanunun 17 nci maddesi,
  • “Muafiyet, istisna ve indirimlerin sınırı” başlıklı 35 inci maddenin uygulanmasında, 1/1/2007 tarihine kadar, mülga 5422 sayılı Kanunun mükerrer 45 inci maddesi

uygulanacaktır.

Öte yandan, 21/6/2006 tarihinden önce gerçekleşen taşınmazlar ve iştirak hisseleri satışında, mülga 5422 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin (12) numaralı bendi uygulanacağından, satıştan elde edilen  kazancın tamamı, anılan maddede yer alan şartlar dahilinde istisnadan yararlanacaktır. Dolayısıyla, istisnanın uygulanabilmesi için kazancın sermayeye ilave edilmesine karar verilmesi, sermayeye ilave edilme işleminin satışın yapıldığı yılı izleyen ikinci takvim yılının sonuna kadar gerçekleştirilmesi ve diğer şartların yerine getirilmesi gerekmektedir. Söz konusu tarihten önce gerçekleşen rüçhan haklarının satışında da mülga 5422 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin (5) numaralı bendinin uygulanacağı tabiidir.

5.6.2. Kurumlar Vergisi Kanununun yayım tarihinden sonra gerçekleşen satış işlemlerinde istisna uygulaması

Kurumlar Vergisi Kanununun yayım tarihi olan 21/6/2006 tarihinden sonra gerçekleşecek taşınmazlar ve iştirak hisseleri ile kurucu senetleri ve intifa senetlerinin satışlarında doğan kazançlara anılan Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde yer alan hükümler uygulanacaktır. Buna göre, bentte yer alan şartlar dahilinde elde edilen kazançların %75’i istisna kazanç olarak dikkate alınacak olup kalan kısım ise vergilendirilecektir.

(14 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği ile eklenmiştir. Ek paragraf: RG-23/12/2017-30289) 7061 sayılı Kanunun 89 uncu maddesinin birinci fıkrasının (a) bendiyle 5520 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinin birinci cümlesi değiştirilmiş olup söz konusu değişikliğin yürürlüğe girdiği 5/12/2017 tarihinden itibaren (bu tarih dahil) yapılan taşınmaz satışlarından elde edilen kazancın %50’lik kısmına istisna uygulanacak; bu tarihten önce yapılan taşınmaz satışlarından elde edilen kazancın ise %75’lik kısmı istisna uygulamasına konu edilebilecektir.

11 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin 2. maddesiyle kaldırılmıştır.[8]

İstisna uygulamasına ilişkin açıklamalar aşağıda yapılmış bulunmaktadır.

5.6.2.1. İstisnadan yararlanacak olanlar

Söz konusu istisna hükmünden, dar mükellef kurumlar da dahil olmak üzere, tüm kurumlar vergisi mükellefleri yararlanabilecektir.

5.6.2.2. İstisnanın uygulanmasına konu olacak iktisadi kıymetler

5.6.2.2.1. Taşınmazlar

İstisnaya konu olan taşınmazlar, Türk Medeni Kanununda “Taşınmaz” olarak tanımlanan ve esas niteliği bakımından bir yerden başka bir yere taşınması mümkün olmayan, dolayısıyla yerinde sabit olan mallardır.

Bunlar Türk Medeni Kanununun 704 üncü maddesinde;

  • Arazi,
  • Tapu siciline ayrı sayfaya kaydedilen bağımsız ve sürekli haklar,
  • Kat mülkiyeti kütüğüne kayıtlı bağımsız bölümler

olarak sayılmıştır.

Elden çıkarılacak taşınmazlardan doğacak kazancın, bu istisna uygulamasına konu olabilmesi için taşınmazın Türk Medeni Kanununun 705 inci maddesi gereğince kurum adına tapuya tescil edilmiş olması gerekmektedir. Bu nedenle, ilgili kurum adına tapuya tescili yapılmamış bir binanın satışından doğan kazanca bu istisna uygulanmayacaktır.

Fiiliyatta cins tashihinin kurum adına tapuya tescilinin yapılmasında çeşitli nedenlerle gecikmeler olabilmektedir. Bu gibi durumlarda, taşınmazın işletme aktifinde iki yıl süreyle bulunup bulunmadığının, tespitinde, işletmede iki yıldan fazla süreyle sahip olunarak fiilen kullanıldığının, yapı inşaatı ruhsatı, vergi dairesi tespiti veya resmi kurum kayıtlarından birisi ile tevsik edilebilmesi mümkün olabilecektir.

Örneğin; organize sanayi bölgeleri tarafından verilen tahsis belgesine istinaden veya çeşitli nedenlerle iki yıldan fazla süreyle fiilen kullanılan ancak, tapuda kurum adına henüz tescil edilmemiş bir taşınmazın tahsis belgesine dayanılarak veya zilyetliğin devri suretiyle satılması durumunda bir taşınmaz satışından bahsedilemeyeceğinden istisna uygulanmayacak, ancak, iki tam yıl kullanıldığı yukarıda yer alan açıklamalar çerçevesinde tevsik edilen taşınmazın tapuda kurum adına tescil edildikten sonra satılması halinde, satıştan elde edilen kazançlar bu istisna kapsamında değerlendirilecektir.

Taşınmaz tanımına, taşınmazın bütünleyici parçası niteliğinde olan unsurları da girecektir. Bütünleyici parça, Türk Medeni Kanununun 684 üncü maddesinde, “Bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur. Bütünleyici parça, yerel âdetlere göre asıl şeyin temel unsuru olan ve o şey yok edilmedikçe, zarara uğratılmadıkça veya yapısı değiştirilmedikçe ondan ayrılmasına olanak bulunmayan parçadır.” şeklinde tanımlanmıştır. 

Taşınmaz tanımına, taşınmazın eklentisi niteliğinde olan unsurlar girmeyecektir. Eklenti, Türk Medeni Kanununun 686 ncı maddesinde; “Bir şeye ilişkin tasarruflar, aksi belirtilmedikçe onun eklentisini de kapsar. Eklenti, asıl şey malikinin anlaşılabilen arzusuna veya yerel âdetlere göre, işletilmesi, korunması veya yarar sağlaması için asıl şeye sürekli olarak özgülenen ve kullanılmasında birleştirme, takma veya başka bir biçimde asıl şeye bağlı kılınan taşınır maldır. Eklenti, asıl şeyden geçici olarak ayrılmakla bu niteliğini kaybetmez.” şeklinde tanımlanmıştır.

İstisna uygulaması sabit üretim vasıtası niteliğindeki makineler açısından değerlendirildiğinde, makinelerin sökülmesi gerektiği zaman bina tahrip olacak veya zarar görecek ise bu makineler binanın bütünleyici parçası olarak kabul edilecektir. Aynı şekilde, bina ile birlikte bir bütün oluşturan ve birbirinden ayrılmaları halinde istenilen faydayı sağlamayacak durumda olan makineler de binanın bütünleyici parçasıdır. Bunlara örnek olarak transformatörler, kazanlar, zemine raptedilen türbinler sayılabilir.

Taşınmazlarla birlikte satışa konu olan ve o taşınmazın bütünleyici parçası sayılan şeylerin satışından elde edilen kazançlar da istisna kapsamında değerlendirilecektir. Ancak, taşınmazın zeminine veya duvara sabitlenmiş olmakla birlikte münferiden veya toplu olarak sökülüp satılması mümkün olan ve bu takdirde işletmenin sınai olma vasfını değiştirmeyen ve üretimi de aksatmayan makine ve benzeri aletler bütünleyici parça niteliğinde değerlendirilemeyeceğinden bunların satışından doğan kazanç, istisnadan yararlanamayacaktır.

Öte yandan, makinelerin taşınmazdan bağımsız olarak satılması halinde, mütemmim cüz olma vasıfları kalmayacağından, bunların satışı menkul mal satışı olarak kabul edilecektir.

5.6.2.2.2. İştirak hisseleri, kurucu senetleri ve intifa senetleri

Maddede yer alan “iştirak hisseleri” deyimi, menkul değerler portföyüne dahil hisse senetleri ile ortaklık paylarını ifade etmektedir.

Bunlar,

  • Anonim şirketlerin ortaklık payları veya hisse senetleri (Sermaye Piyasası Kanununa göre kurulan yatırım ortaklıkları hisse senetleri dahil),
  • Limited şirketlere ait iştirak payları,
  • Sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerin komanditer ortaklarına ait ortaklık payları,
  • İş ortaklıkları ile adi ortaklıklara ait ortaklık payları,
  • Kooperatiflere ait ortaklık payları

olarak sıralanabilir.

Sermaye Piyasası Kurulunun düzenleme ve denetimine tabi fonların katılma belgeleri ise iştirak hissesi olarak değerlendirilmeyecektir.

Mülga 5422 sayılı Kanunun uygulanmasında, kurucu senetleri ile diğer intifa senetlerinin elden çıkarılmasından doğan kazançlar anılan Kanunun 8 inci maddesinin (12) numaralı bendine göre kurumlar vergisinden istisna edilmekteydi. 5520 sayılı Kanunda yapılan düzenlemeyle konuya Kanunun lafzında da yer verilmek suretiyle uygulamaya açıklık kazandırılmıştır.

5.6.2.2.3. Rüçhan hakları

Anonim şirketler ile eshamlı komandit şirketlerin sermaye artırımına gitmeleri durumunda, bu şirketlerin hisse senetlerini aktifinde bulunduran kurumlar, bedelli veya bedelsiz olarak yapılan bu sermaye artırımına katılabilecekleri gibi yeni hisse senedi rüçhan hakkı kuponlarını (öncelikli alım hakkı) başkalarına da satabilmektedirler. Söz konusu rüçhan haklarının satışından elde edilen kazançların %75’i istisnadan yararlanabilecektir.

5.6.2.3. İstisna uygulamasına ilişkin şartlar

5.6.2.3.1. İki tam yıl süre ile aktifte bulundurulma

İstisna uygulamasına konu olacak taşınmazlar ve iştirak hisseleri ile kurucu senetleri, intifa senetleri ve rüçhan haklarının en az iki tam yıl (730 gün) süreyle kurumun aktifinde yer alması, diğer bir ifadeyle kurumun bu değerlere iki tam yıl süreyle bilfiil sahip olması gerekmektedir.

Örneğin; 2 Şubat 2005 tarihinde iktisap edilmiş ve aktife alınmış bir taşınmazın, 2 Şubat 2007 tarihinden sonra (bu tarih dahil) satılması ve diğer şartların da gerçekleşmesi halinde bu satıştan doğan kazanç kurumlar vergisinden istisna edilecektir.

11 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin 2. maddesiyle kaldırılmıştır.[9]

5.6.2.3.1.1. Bedelsiz olarak veya rüçhan hakkı kullanılmak suretiyle elde edilen hisse senetlerinde iktisap tarihi

Kurumların mevcut hisse senetleri dolayısıyla ellerinde bulunan rüçhan hakkı kuponları karşılığında itibari değeriyle yeni hisse senedi iktisap etmeleri halinde, yeni iktisap edilen söz konusu hisse senetleri açısından iktisap tarihi olarak, eski hisse senetleri ya da iştirak hissesinin iktisap tarihi esas alınacaktır. Aynı durum, iştirak edilen kurumun nedeni ne olursa olsun yapmış olduğu sermaye artışı dolayısıyla bedelsiz olarak iktisap edilen hisse senetleri açısından da geçerli olacaktır.

Bunun dışında, rüçhan hakkı dolayısıyla itibari değerinden farklı bir değerle hisse senedi iktisap edilmesi durumunda; bu hisse senetlerinin iktisap tarihi olarak, eski hisse senetleriyle ilişkilendirilmeksizin, fiilen kurumun aktifine girdikleri tarih esas alınacaktır.

5.6.2.3.1.2. Devir ve bölünme hallerinde iktisap tarihi

Kurumlar Vergisi Kanununun 19 ve 20 nci maddeleri kapsamında gerçekleştirilen devir, tam ve kısmi bölünme hallerinde, devir veya bölünme suretiyle devralınan taşınmazlar, iştirak hisseleri, kurucu senetleri ve intifa senetleri ile rüçhan haklarının iktisap tarihi olarak, devir alınan veya bölünen kurumdaki iktisap tarihi esas alınacaktır.

5.6.2.3.1.3. İnşa halindeki binalarda 2 yıllık sürenin tespiti

Kurumlar tarafından, inşaatı henüz tamamlanmayan, fiilen kullanma imkanı da bulunmayan binaların satılması halinde; kurum aktifinde iki tam yıl kayıtlı olması koşuluyla, sadece binanın arsasının satış kazancına tekabül eden kısmı kurumlar vergisinden istisna olacaktır.

Ancak, arsa üzerinde inşa edilen ve aktife kaydedilen binanın, kurum adına tapuya tescil edilerek satılması halinde, satılan binanın iki yıllık aktifte bulundurulma süresinin başlangıç tarihi olarak, inşaatın tamamlandığı ve bina olarak kullanılmaya başlandığı tarih esas alınacaktır.

5.6.2.3.1.4. Aynı kuruma ait iştirak hisselerinin iktisabında 2 yıllık sürenin tespiti

Kurumlar vergisi mükelleflerinin, aynı kuruma ait değişik tarihler itibarıyla iktisap ettikleri iştirak hisselerinin bir kısmını satmaları durumunda, söz konusu iştirak hisselerinin iki tam yıl aktifte yer alma şartını sağlayıp sağlamadığının tespitinde ilk giren ilk çıkar (FİFO) yönteminin kullanılması gerekmektedir.

(11 Seri No’lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin 3.maddesiyle eklenen bölüm ) 5.6.2.3.1.5. Sat-kirala-geri al işlemine veya kira sertifikası ihracına konu edilen taşınmazların üçüncü kişilere satışında 2 yıllık sürenin tespiti

21/11/2012 tarihli ve 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu kapsamında geri kiralama amacıyla ve sözleşme sonunda geri alınması şartıyla, kurumlar tarafından finansal kiralama şirketleri, katılım bankaları ile kalkınma ve yatırım bankalarına devredilen taşınmazların kiracı tarafından üçüncü kişilere satışında, aktifte bulundurma süresinin hesabında, bu taşınmazların sat-kirala-geri al işlemi dolayısıyla finansal kiralama şirketi, katılım bankaları, kalkınma ve yatırım bankalarının aktifinde bulunduğu süreler de dikkate alınır.

Aynı şekilde, 6/12/2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu kapsamında kira sertifikası ihracı amacıyla varlık kiralama şirketlerine devredilen taşınmazların kaynak kuruluş tarafından üçüncü kişilere satışında, aktifte bulundurma süresinin hesabında, bu taşınmazların kira sertifikası ihracı amacıyla varlık kiralama şirketinin aktifinde bulunduğu süreler de dikkate alınır.

Örnek: (A) A.Ş.’nin 6/6/2016 tarihinde iktisap ederek aktifine aldığı taşınmazı, şirketin finansman ihtiyacı dolayısıyla 23/9/2016 tarihinde (B) Kalkınma Bankası A.Ş.’ye geri kiralama amacıyla ve sözleşme sonunda geri alınması şartıyla devredilmiştir. (B) Kalkınma Bankası A.Ş. bu taşınmazı 7 yıllığına (A) A.Ş.’ye geri kiralamıştır. (B) Kalkınma Bankası A.Ş. sözleşme süresi sonunda bu taşınmazı 25/9/2023 tarihinde (A) A.Ş.’ye geri satmıştır.

(A) A.Ş. bu taşınmazını 8/12/2023 tarihinde (C) Ltd. Şti.’ne satmıştır.

(A) A.Ş.’nin 6/6/2016 tarihinde iktisap etmiş olduğu taşınmazın (C) Ltd. Şti.’ne satışında istisna uygulanırken, 2 tam yıl aktifte yer alma şartının sağlanıp sağlanamadığının tespitinde bu taşınmazın (B) Kalkınma Bankası A.Ş.’nin aktifinde bulunduğu süre de dikkate alınacaktır. Buna göre, (A) A.Ş.’nin finansman temini amacıyla sat-kirala-geri al işlemine konu ettiği taşınmazını 8/12/2023 tarihinde (C) Ltd. Şti.’ne satışında istisna uygulaması açısından iki tam yıllık aktifte yer alma şartının sağlanıp sağlanamadığının tespitinde 6/6/2016 ile 8/12/2023 tarihleri arasındaki süre dikkate alınacaktır.

5.6.2.3.2. Satış kazancının fon hesabında tutulması

Taşınmazlar ve iştirak hisseleri ile kurucu senetleri, intifa senetleri ve rüçhan haklarının satışında kazanç, satış işlemi ile birlikte doğacağından, satış işlemi ister peşin isterse vadeli olarak yapılmış olsun istisna, satışın yapıldığı dönemde uygulanacaktır.

(3 Seri No’lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği’nin 1. maddesiyle değişen paragraf)Bu değerlerin satışından elde edilecek kazancın istisnadan yararlanan kısmının, pasifte özel bir fon hesabina alınması ve satışın yapıldığı yılı izleyen beşinci yılın sonuna kadar söz konusu fon hesabında tutulması gerekmektedir. Bu çerçevede, fon hesabına alınma işleminin, satışın yapıldığı yılı izleyen hesap döneminin başından itibaren kazancın beyan edildiği döneme ait kurumlar vergisi beyannamesinin verildiği tarihe kadar yapılması gerekmektedir. Dolayısıyla, istisnadan yararlanacak olan kazanç tutarı, satışın yapıldığı dönemin genel sonuç hesaplarına yansıyacak olup kurumlar vergisi beyannamesinin ilgili satırında gösterilmek suretiyle istisnadan yararlanılabilecektir. Anılan istisnadan geçici vergi dönemleri itibarıyla da yararlanılması mümkün olup belirtilen süre zarfında söz konusu kazancın fon hesabına alınmaması durumunda, kurumlar vergisi beyannamesinde istisnadan yararlanılabilmesi mümkün olmadığı gibi geçici vergi dönemleri itibarıyla yararlanılan istisna nedeniyle zamanında tahakkuk etmeyen vergilerden kaynaklanan vergi ziyaı cezası ve gecikme faizinin ayrıca aranacağı tabiidir.

Fon hesabına alınan kazanç tutarının mükelleflerce sermayeye ilavesi mümkün bulunmaktadır. Ancak, fon hesabına alınan kazanç tutarının sermayeye ilave dışında, beş yıl içinde başka bir hesaba nakledilmesi, işletmeden çekilmesi veya dar mükellef kurumlarca ana merkeze aktarılması ya da kurumun tasfiyesi halinde, istisna uygulanması nedeniyle zamanında tahakkuk etmeyen vergiler, vergi ziyaı cezası ve gecikme faizi ile birlikte tahsil edilecektir.(*)

İstisna, satış kazancının %75’ine uygulandığından, kazancın tamamının fon hesabına alınma şartı bulunmayıp, sadece istisnadan yararlanan kazanç kısmının söz konusu fon hesabına alınması yeterlidir. (14 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği ile eklenmiştir. Ek cümle: RG- 23/12/2017-30279) 5/12/2017 tarihinden itibaren yapılan taşınmaz satışlarından elde edilen kazancın ise %50’lik kısmına istisna uygulanacağından, bu tarihten itibaren yapılan taşınmaz satışlarına ilişkin olarak kazancın sadece istisnaya konu edilen %50’lik kısmı fon hesabına alınacaktır.

Öte yandan, istisna uygulamasında mükelleflerin kazancın belli bir kısmı için istisnadan yararlanabilmeleri mümkün bulunmaktadır. İstisnadan kısmen yararlanılması halinde, yararlanılmayan bu kazanç tutarı için sonraki yıllarda istisnadan yararlanılabilmesi mümkün değildir. İstisnadan yararlanması öngörülen kazanç kısmının fon hesabına alınan kazanç kısmından büyük olamayacağı da tabiidir.

Örnek 1: 5 Mayıs 2007 tarihinde taşınmaz satışından 200.000.- YTL kazanç elde edilmiş ve bu kazanç tutarının %75’i olan 150.000.- YTL için 2007 yılı geçici vergi dönemlerinde ve yıllık kurumlar vergisi beyannamesinde istisnadan yararlanılmıştır. İstisnadan yararlanılan bu tutarın pasifte özel bir fon hesabına alınması ve fon hesabında bulunan bu tutarın 31/12/2012 tarihine kadar da sermayeye ilave dışında başka bir hesaba aktarılmaması veya işletmeden çekilmemesi gerekmektedir.

Peşin satışlarda olduğu gibi vadeli satış halinde de satıştan doğan kazanç kısmının %75’i, beş yıl süreyle özel bir fon hesabında tutulmak şartıyla satışın yapıldığı dönemde istisnadan yaralanabilecektir. Ancak, satış bedelinin tamamının, satışın yapıldığı yılı izleyen ikinci takvim yılının sonuna kadar tahsil edilmesi şarttır. Bu süre içinde tahsil edilmeyen satış bedeline isabet eden istisna nedeniyle zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergiler, vergi ziyaı cezası ve gecikme faizi ile birlikte tahsil edilecektir. Bu nedenle, mükelleflerin istisna uygulayabilecekleri kazanç tutarını doğru olarak belirlemeleri gerekmektedir.

Örnek 2: Maliyet bedeli 200.000.- YTL olan bir taşınmaz, 2007 yılında 1.000.000.- YTL’ye vadeli olarak satılmıştır. Satışa ilişkin tahsilat 2007 yılında 300.000.- YTL, 2008 yılında 300.000.- YTL, 2009 yılında 300.000.- YTL ve 2010 yılında 100.000.- YTL olarak gerçekleştirilecektir. Ancak kurum, kazancın %75’ini (800.000 x %75 = 600.000.- YTL) 2007 yılı içinde özel bir fon hesabına almış bulunmaktadır.

2010 yılında tahsil edilen 100.000.- YTL’ye isabet eden [(100.000 x %80) x %75=] 60.000.- YTL kazanç kısmı için istisnadan yararlanılabilmesi mümkün  bulunmamaktadır. Bu kazanç tutarına istisna uygulanmış olması halinde, istisnaya konu olan 60.000.- YTL nedeniyle 2007 hesap dönemine ilişkin olarak tahakkuk etmesi gereken kurumlar vergisi (geçici vergi dahil) vergi ziyaına uğramış olacağından vergi aslı, vergi ziyaı cezası ve gecikme faizi ile birlikte tahsil edilecektir.

2007 yılı beyannamesinin verilmesi sırasında, mükellef kurum tarafından, satıştan elde edilen kazanç 800.000.- YTL olmasına rağmen, istisna kazanç tutarının [(900.000 x %80) x %75=] 540.000.- YTL olarak uygulanması halinde, vergi ziyaının varlığından bahsedilemeyecektir.

(14 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği ile eklenmiştir. RG- 23/12/2017-30279)

Örnek 3: Maliyet bedeli 300.000.-TL olan bir taşınmaz, 2018 yılında 1.000.000.-TL’ye vadeli olarak satılmıştır. Satışa ilişkin tahsilat 2018 yılında 300.000.-TL, 2019 yılında 300.000.-TL, 2020 yılında 200.000.-TL ve 2021 yılında 200.000.-TL olarak gerçekleştirilecektir. Ancak kurum, kazancın %50’sini (700.000 x %50 = 350.000.-TL) satışın yapıldığı yılı izleyen yılın başında özel bir fon hesabına almış bulunmaktadır.

2021 yılında tahsil edilen 200.000.-TL’ye isabet eden [(200.000 x %70) x %50=] 70.000.-TL kazanç kısmı için istisnadan yararlanılabilmesi mümkün bulunmamaktadır. Bu kazanç tutarına istisna uygulanmış olması halinde, istisnaya konu olan 70.000.-TL nedeniyle 2018 hesap dönemine ilişkin olarak tahakkuk etmesi gereken kurumlar vergisi (geçici vergi dahil) vergi ziyaına uğramış olacağından vergi aslı, vergi ziyaı cezası ve gecikme faizi ile birlikte tahsil edilecektir.

2018 yılı beyannamesinin verilmesi sırasında, mükellef kurum tarafından, satıştan elde edilen kazanç 700.000.-TL olmasına rağmen, istisna kazanç tutarının [(800.000 x %70) x %50=] 280.000.-TL olarak uygulanması halinde, vergi ziyaının varlığından bahsedilemeyecektir.

5.6.2.3.3. Fon hesabında tutulan kazançların işletmeden çekilmemesi

İstisna uygulamasında, satışın yapıldığı yılı izleyen beşinci yılın sonuna kadar pasifte özel bir fon hesabında tutulması gereken kazançların, beş yıl içinde fon hesabından başka bir hesaba (sermayeye ilave hariç) nakledilmesi, işletmeden çekilmesi, dar mükellef kurumlar tarafından yurt dışına transfer edilmesi veya bu süre içinde işletmenin tasfiyeye girmesi halinde, bu işlemlere tabi tutulan kazanç kısmı için uygulanan istisna dolayısıyla zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergiler, Vergi Usul Kanunu uyarınca vergi ziyaı cezası ve gecikme faizi ile birlikte alınacaktır.

Fon hesabında tutulması gereken süreden, satışın yapıldığı yılı izleyen beşinci yılın sonuna kadar olan sürenin anlaşılması gerekmektedir. Kazancın sermayeye ilave edilmesi durumunda da aynı süre geçerli olacaktır.

Bu istisnanın amacı kurumların sermaye yapılarının güçlendirilmesi, finansman sıkıntılarının giderilmesi ve bağlı değerlerinin ekonomik faaliyetlerinde daha etkin bir şekilde kullanılmasına imkan sağlamak ve işletmelerin finansal bünyelerini güçlendirmektir. Tasfiyeye giren şirketlerde ise böyle bir amacın olamayacağı açıktır. Bu nedenle, istisna uygulamasında satışın yapıldığı yılı izleyen beşinci yılın sonuna kadar tasfiyeye girilmiş olması halinde, fon hesabında tutulması gereken kazancın işletmeden çekildiği kabul edilecektir.

Örnek 1: Kurum (A)’nın iki yıldan uzun süre aktifinde bulunan taşınmazı 15/10/2006 tarihinde satılmış, satış sonrası oluşan kazancın %75’i de bir fon hesabına alınmıştır. İstisnadan yararlanılabilmesi için söz konusu hesapta bulunan tutarın 31/12/2011 tarihinden önce fon hesabından çekilmemesi ve aynı şekilde bu tarihten önce de işletmenin tasfiyeye girmemiş olması gerekmektedir.

Kurumlar Vergisi Kanunu uyarınca gerçekleşecek devir ve tam bölünme hallerinde, söz konusu fon hesabının, devralan kurumların bilançolarına aynen aktarılması gerekeceğinden, bu işlem işletmeden çekiş olarak değerlendirilmeyecektir.

Örnek 2: Kurum (A) iki yıldan uzun süre aktifinde bulunan taşınmazı 5/10/2006 tarihinde satmış ve satıştan doğan kazancın %75’i istisna uygulamasına konu edilmiştir. Kurum (A) tarafından özel bir fon hesabına alınan kazanç, 31/12/2011 tarihinden önce başka bir hesaba (sermayeye ilave hariç) nakledilemeyecek veya işletmeden çekilemeyecek ya da dar mükellef kurumlar tarafından yurt dışına transfer edilemeyecektir. Aynı şekilde bu süre içinde işletmenin tasfiyeye girmemiş olması da gerekmektedir.

Kurum (A)’nın 20/6/2009 tarihinde Kurum (B) ile devir suretiyle birleşmesi halinde fon hesabı, mukayyet değeri ile Kurum (B)’ye devredileceğinden, Kurum (A) bünyesinde yapılacak herhangi bir işlem bulunmamaktadır. Kurum (B) tarafından söz konusu fon hesabının 31/12/2011 tarihinden önce sermayeye ilave dışında başka bir hesaba nakledilmesi, işletmeden çekilmesi veya kurumun tasfiyeye girmesi halinde bu işlemlere tabi tutulan kazanç kısmı için zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergiler vergi ziyaı cezası ve gecikme faizi ile birlikte alınacaktır.

Öte yandan, fon hesabında tutulan kazancın beş yıl içinde veya beş yıl geçtikten sonra işletmeden çekilmesinin kâr dağıtımı sayılacağı tabiidir.

5.6.2.3.4. Menkul kıymet veya taşınmaz ticareti ile uğraşılmaması

Menkul kıymet veya taşınmaz ticareti ve kiralanmasıyla uğraşan kurumların bu amaçla ellerinde bulundurdukları istisna kapsamındaki değerlerin satışından elde ettikleri kazançlar istisna kapsamı dışındadır.

İstisna uygulaması esas itibarıyla bütün kurumlar için geçerlidir. Ancak, faaliyet konusu menkul kıymet veya taşınmaz ticareti ve kiralanması olan kurumların bu amaçla iktisap ettikleri ve ellerinde tuttukları kıymetlerin satışından elde ettikleri kazançlar için istisnadan yararlanmaları mümkün değildir.

Satışa konu edilen kıymetlerin iki tam yıl kurum aktifinde kayıtlı olması da durumu değiştirmeyecektir. Aynı durum, satmak üzere taşınmaz inşaatı ile uğraşan mükellefler açısından da geçerlidir. Ancak, taşınmaz ticareti ile uğraşan mükelleflerin faaliyetlerinin yürütülmesine tahsis ettikleri taşınmazların satışından elde ettikleri kazançlara istisna uygulanabilecek; taşınmaz ticaretine konu edilen veya kiralama ya da başka surette değerlendirilen taşınmazların satış kazancı ise istisnaya konu edilmeyecektir.

Örnek 1: Bir inşaat şirketinin şirket merkezi olarak kullanılmak üzere inşa etmiş olduğu bir binayı, en az iki tam yıl süre ile kullandıktan sonra satması halinde, bu satıştan doğan kazanç için istisna uygulanabilecektir. Şirketin satmak amacıyla inşa etmiş olduğu veya satın aldığı binaların satışından elde ettiği kazançlar için söz konusu istisna uygulanmayacaktır.

Örnek 2: İnşaat faaliyetinde bulunan bir şirketin satın aldığı arsayı iki tam yıl geçtikten sonra satması halinde ya da faaliyet konusu alış veriş merkezleri inşaa etmek veya kiraya vermek olan şirketin bu amaçla inşa ettiği taşınmazları iki tam yıl geçtikten sonra satması halinde, şirketin bu istisnadan yararlanması söz konusu olmayacaktır.

Örnek 3: Bir inşaat şirketinin inşa etmiş olduğu binanın bir kısmını otopark olarak, diğer bir kısmını işyeri olarak kiraya vermesi, kalan kısmını ise şirket faaliyetlerinde kullanması halinde, şirket faaliyetinde kullandığı kısmın satılmasından elde edilen kazanç istisnaya konu olabilecek, diğer kısımlar istisnadan yararlanamayacaktır.

Örnek 4: Esas faaliyeti taşınmaz ticareti ve kiralaması olmayan bir şirketin, atıl olarak durmakta olan bir taşınmazını kiraya verdikten iki tam yıl sonra söz konusu taşınmazı satması halinde taşınmazın elden çıkarılmasından doğan kazancın istisnadan yararlanması mümkün bulunmaktadır.

Aynı şekilde, menkul kıymet ticareti ile uğraşan mükelleflerin, iştirak amaçlı olmayıp ticari amaçla elde tuttukları iştirak hisselerinin satışından elde edilen kazançlar da elde tutulma süresine bakılmaksızın istisna kapsamı dışında bulunmaktadır.

Öte yandan, menkul kıymet ticareti ile uğraşan mükelleflerin doğrudan veya dolaylı olarak diğer şirketlerin yönetimine ve ortaklık politikalarının belirlenmesine katılmak üzere edindiği ortaklık payları istisna uygulamasına konu olabilecektir.

5.6.2.3.4.1. Kooperatiflerin durumu

Yapı kooperatiflerinin de önceki bölümlerde yapılan açıklamalar çerçevesinde söz konusu istisnadan yararlanabilmesi mümkündür. Ancak, istisna edilen kazancın özel bir fon hesabında tutulması, hiç bir şekilde ortaklara dağıtılmayarak kooperatif amaçları doğrultusunda kullanılması gerekmektedir.

Bu açıklamalar çerçevesinde, diğer kooperatiflerin yapacakları işlemlerden doğan kazançlar da kurumlar vergisinden istisna edilebilecektir.

İstisna uygulaması bakımından ortakların bir veya birden fazla konut veya işyeri sahibi olmasının bir önemi bulunmamaktadır. Diğer taraftan, kooperatiflerin amaçlarını gerçekleştirdikten sonra kalan fazla arsa veya konutu elden çıkarmaları halinde de doğan kazanç istisnaya konu olabilecektir.

5.6.2.3.4.2. Holding şirketlerin durumu

Türk Ticaret Kanununa göre, gayesi esas itibarıyla başka işletmelere iştirakten ibaret olan holding şirketlerin (aktiflerinde iştirak amacıyla iktisap edildiği ve elde tutulduğu ispat ve tevsik edilen iştirak hisseleri hariç olmak üzere) iştirak hisselerinin satışından doğan kazançlar için istisna uygulanması söz konusu olmayacaktır.

Bu çerçevede, şirketlerin iktisap ettikleri diğer şirketlere ait hisse senetlerini veya ortaklık paylarını, Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği uyarınca “11-Menkul Kıymetler” veya “24-Mali Duran Varlıklar” gruplarındaki hesaplarda izlemeleri gerekmektedir. Kısa vadeli fiyat değişimlerinden yararlanarak kâr elde etmek amacıyla, geçici bir süre elde tutulmak üzere alınan hisse senetleri veya ortaklık payları “11-Menkul Kıymetler” grubundaki hesaplarda izlenmektedir. Holding şirketlerin söz konusu hesapta izlenmesi gereken hisse senetleri veya ortaklık paylarının bulunması halinde, bunların satışından doğan kazançlar, istisnadan yararlandırılmayacaktır. Ancak, holding şirketlerin “24-Mali Duran Varlıklar” grubundaki hesaplarda izlemesi gereken iştirak hisselerinin satışından doğan kazançların ise diğer şartların da sağlanmış olması halinde, sözü edilen istisnadan yararlanabileceği tabiidir.

Ancak, holding şirketlerin esas faaliyeti taşınmaz ticareti olmadığından bu şirketlerin aktifinde yer alan taşınmazların satışından elde edilen kazançları dolayısıyla istisnadan yararlandırılmaları gerekmektedir.

5.6.2.4. Diğer hususlar

5.6.2.4.1. Taşınmazlar ile iştirak hisselerinin para karşılığı olmaksızın devir ve temliki, trampası ve kamulaştırılması

İstisna uygulanabilmesi için taşınmazlar ile iştirak hisselerinin satılması ve bu işlemden bir kazanç elde edilerek, satan kurumun mali yapısında bir iyileşmenin olması gerekmektedir. Bu nedenle, söz konusu aktif kalemlerin para karşılığı olmaksızın devir ve temliki, trampası gibi işlemler istisna kapsamına girmemektedir.

Kat karşılığında arsa devrinde olduğu gibi, bir mal veya hakkın başka bir mal veya hak ile değiştirilmesini ifade eden trampa işlemlerinde de söz konusu istisna hükmü uygulanmayacaktır.

Bu tür kıymetlerin mevcut borçlar karşılığında rızaen veya icra yoluyla devredilmesi işlemleri ile kamulaştırma işlemleri ise kurumların finansman olanaklarını artıracağından istisna uygulaması kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.

Düzenleme uyarınca, satış bedelinin satışın yapıldığı yılı izleyen ikinci takvim yılının sonuna kadar tahsil edilmesi gerektiğinden ve kamulaştırma işlemleri ile ilgili özel bir belirleme yapılmadığından, kamulaştırma işlemlerinde satış bedeline ilişkin uyuşmazlıkların maddede yer alan iki yıllık tahsil süresi içinde sonuçlandırılarak, varsa ek olarak alınan bedelin %75’inin  (14 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği ile eklenmiştir. Ek ibare: RG- 23/12/2017-30279) 5/12/2017 tarihinden itibaren yapılan taşınmaz satışlarında ise %50’sinin de (geç ödeme dolayısıyla alınan faiz ve benzeri unsurlar hariç) bu süre içinde fon hesabına aktarılması şartıyla, uyuşmazlığın son bulduğu dönemde istisnadan yararlanılabilmesi mümkün bulunmaktadır.

İstisna uygulamasında, her şeyden önce satış bedelinin nakit olarak tahsil edilmesi gerekmektedir. Nakit olarak tahsil edilmese de her an nakde dönüştürülmesi kolay altın, Devlet tahvili, Hazine bonosu, Toplu Konut İdaresince çıkarılan veya İMKB’de işlem gören hisse senetleri, tahvil ve bonolar ile de tahsil edilebilmesi mümkündür. Ancak, bu kıymetlerin en geç iki yıllık tahsil süresinin sonuna kadar nakde dönüştürülmesi gerekir.

5.6.2.4.2. Satış vaadi sözleşmesi ile satışı öngörülen taşınmazların durumu

Bazen taşınmazlar, satış vaadi sözleşmesi suretiyle ileride alım satıma konu olabilmektedir. Taşınmazlarda, mülkiyetin devri tapuya tescil ile gerçekleşeceğinden satış vaadi sözleşmeleri ile tahsil olunan bedeller dolayısıyla istisnanın uygulanması mümkün değildir.

5.6.2.4.3. Bedelsiz olarak elde edilen hisse senetlerinin satışından sağlanan kazançların durumu

Sermaye yedekleri kullanılmak suretiyle sermaye artırımında bulunulması neticesinde sermaye artırımı nedeniyle verilecek bedelsiz hisse senetlerinin, bu şirkete iştirak edenler yönünden aktif ve pasiflerinde bir artışa neden olmaması gerekir. Dolayısıyla, bedelsiz hisse senetleri nedeniyle aktifte tutulan hisselerin sadece adedi değişecek, bedelinde değişme olmayacaktır.

Dönem kârından ayrılan yedekler kullanılmak suretiyle sermaye artırımında bulunulması halinde ise bu işlem sonucu ortaklara bedelsiz hisse senedi verilmesi ile fiilen kâr payı dağıtılması arasında fark bulunmamaktadır. Her iki halde de ortaklar, kurum bünyesinde oluşan kârlar üzerinde tasarrufta bulunma imkanına sahip olmaktadır. Dolayısıyla, kâr yedeklerinden karşılanan sermaye artırımları sonucunda ortaklarca bedelsiz iştirak hissesi iktisap edilmesi durumunda, alınan bu iştirak hisseleri nominal bedelle iştirak hesaplarında izlenecek ve iştirak kazançları istisnası nedeniyle kurumlar vergisine tabi tutulmayacaktır.

İştirak edenler yönünden bedelsiz olarak elde edilen hisse senetlerinin satışından doğan kazançların %75’i de maddede yer alan şartlar dahilinde kurumlar vergisinden istisna edilecektir.

5.6.2.4.4. Grup şirketleri arasındaki işlemlerin durumu

İstisnanın temel amacı, kurumların mali yapılarının güçlendirilmesinin teşviki olduğundan, ekonomik açıdan şirketlere ilave imkân sağlamayan işlemler istisna kapsamı dışında kalacaktır.

Grup şirketlerinin her birinin ayrı tüzel kişilikleri bulunduğundan, her bir şirketin söz konusu istisnadan yararlanabilmesi mümkündür.

Ancak, satış işleminin istisnanın amacına aykırı olarak işletmeye nakit girişi olmaksızın gerçekleştirilmesi halinde istisna uygulanmayacaktır.

Ayrıca, bağlı ortaklığın yapacağı sermaye artırımı sonucu doğacak sermaye taahhüdüne karşılık olmak üzere taşınmazların veya iştirak hisselerinin ayni sermaye olarak bağlı ortaklığa devredilmesi halinde, bağlı değer başka bir bağlı değere (iştirak hissesine) dönüşmüş olacağından söz konusu istisnadan yararlanılamayacaktır.

5.6.2.4.5. Kazancın hesaplanması, kur farkı ve vade farklarının durumu

Vergi Usul Kanunu uyarınca vergiyi doğuran olayın gerçek mahiyeti esas olduğundan, istisna kazancın hesaplanmasında, muvazaa hali ve örtülü kazanç dağıtımı hükümleri saklı kalmak kaydıyla, fiili satış bedeli esas alınacaktır. Bunun dışında çeşitli ölçüler dikkate alınarak, fiilen gerçekleşen satış fiyatının altında veya üstünde bir istisna tutarının hesaplanması söz konusu olmayacaktır.

Satış kazancı, satış işlemi ile birlikte oluşacağından istisna, satışın yapıldığı dönemde uygulanacaktır. İstisna kapsamındaki değerlerin satışından kaynaklanan alacaklar için alınan faiz, komisyon ve benzeri gelirler, istisna kazancın tespitinde dikkate alınmayacaktır. Aynı şekilde, satış bedelinin döviz cinsinden belirlenmesi durumunda ortaya çıkan kur farklarının da istisna kazancın tespitinde dikkate alınması mümkün bulunmamaktadır. Döviz üzerinden veya vadeli olarak gerçekleşen satışlarda, yabancı paraların ya da alacakların değerlemesinden kaynaklanan unsurlar vergi matrahının tespitinde gelir veya gider unsuru olarak dikkate alınacaktır.

Örneğin; işletme aktifinde 1.000.000.- YTL maliyet bedelli taşınmaz, 10 Temmuz 2006 tarihinde 1.500.000 ABD Doları bedelle vadeli olarak satılmıştır.

Satış bedelinin, 500.000 ABD Doları peşin olarak alınmış olup

  • 500.000 ABD Doları 10 Temmuz 2007,
  • 500.000 ABD Doları da 10 Temmuz 2008 tarihinde tahsil edilecektir.

(Satış tarihindeki döviz kuru; 1 ABD Doları = 1,5.- YTL olarak varsayılmıştır.)

Buna göre,

Satış bedeli …………….  1.500.000 x 1,5          =  2.250.000.- YTL

Satış kazancı ………….  2.250.000 –  1.000.000 =  1.250.000.- YTL

İstisna kazanç tutarı .  1.250.000 x  %75          =     937.500.- YTL

Fona alınacak kazanç tutarı, 937.500.- YTL olacaktır.

Döviz üzerinden yapılan bu satışta, yabancı paraların ya da alacakların değerlemesinden kaynaklanan artış veya azalışlar istisna kazanç tutarını etkilemeyeceği gibi fonda tutulan kazanç tutarını da değiştirmeyecektir.

KDV Genel Uygulama Tebliğindeki TAŞINMAZ SATIŞ İSTİSNASI

 İki Tam Yıl Süreyle Sahip Olunan İştirak Hisseleri ve Taşınmazların Satışı 

3065 sayılı Kanunun (17/4-r) maddesi uyarınca, kurumların aktifinde* en az iki tam yıl süreyle bulunan iştirak hisseleri ile taşınmazların satışı suretiyle gerçekleşen devir ve teslimler ** KDV’den müstesna olup, istisna kapsamındaki kıymetlerin ticaretini yapan kurumların, bu amaçla aktiflerinde bulundurdukları taşınmaz ve iştirak hisselerinin teslimleri ise istisna kapsamı dışındadır.

3065 sayılı Kanunun (17/4-u) maddesi kapsamında varlık kiralama şirketlerine ve (17/4-y) maddesi kapsamında finansal kiralama şirketleri, katılım bankaları ile kalkınma ve yatırım bankalarına devredilen taşınmaz ve iştirak hisselerinin, kaynak kuruluş ve kiracı tarafından üçüncü kişilere satışına ilişkin en az iki tam yıl aktifte bulundurma süresinin hesabında, bu taşınmaz ve iştirak hisselerinin varlık kiralama şirketleri, finansal kiralama şirketleri, katılım bankaları ile kalkınma ve yatırım bankalarının aktifinde bulunduğu süreler de dikkate alınır.

Diğer taraftan madde hükmüne göre, istisna kapsamında teslim edilen kıymetlerin iktisabında yüklenilen ve teslimin yapıldığı döneme kadar indirim yoluyla giderilemeyen katma değer vergisi, teslimin yapıldığı hesap dönemine ilişkin gelir veya kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak dikkate alınır.

3065 sayılı Kanunun (17/4-r) maddesi uyarınca yapılan teslimlerle ilgili alış ve giderlere ait KDV’nin indiriminde ise aşağıdaki şekilde hareket edilir:

– İşlemin yapıldığı tarihe kadar indirim yoluyla telafi edilen kısım için herhangi bir düzeltme yapılması gerekmez.

– Satış tarihine kadar indirilemeyen kısım ise “İlave Edilecek KDV” olarak beyan edilir ve teslimin yapıldığı hesap dönemine ilişkin gelir veya kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider veya maliyet olarak dikkate alınır. 

4.16.1. Taşınmaz Satışlarında İstisna Uygulaması

Satışa konu edilecek taşınmazlar (arsa, arazi, bina) ile iştirak hisselerinin satışında istisna uygulanabilmesi için kurumların aktiflerinde***** asgari 2 tam yıl (730 gün) kayıtlı bulunmuş olması gerekmektedir. 

En az iki tam yıl aktifte bulundurma süresinin hesabında, bu taşınmazların 3065 sayılı Kanunun (17/4-u) maddesi ile (17/4-y) maddesinde yer alan istisna kapsamında varlık kiralama şirketleri, finansal kiralama şirketleri, katılım bankaları ile kalkınma ve yatırım bankalarının aktifinde bulunduğu süreler de dikkate alınır.

İstisna kapsamındaki kıymetlerin ticaretini yapan (taşınmazların mutat olarak alım satımının yapılması veya kiraya verilmesi) kurumların, bu amaçla aktiflerinde bulundurdukları taşınmazların tesliminde istisna hükmü uygulanmaz. 

İstisna, satış yoluyla gerçekleştirilen devir ve teslimlerde uygulanır. Bağış, hibe şeklinde yapılan devir ve teslimler istisna kapsamı dışındadır.

Konuyla ilgili örneklere aşağıda yer verilmiştir

Örnek 1: Gayrimenkul kiralaması faaliyeti ile iştigal eden (M) Ltd. Şti. aktifinde iki tam yıl süre ile bulunan taşınmazı satışa çıkarmıştır.

Söz konusu satış işlemi şirket faaliyetlerinin yürütülmesine tahsis edilmiş bir taşınmaz olması kaydıyla 3065 sayılı Kanunun (17/4-r) maddesi kapsamında KDV’den istisnadır. Ancak taşınmazın şirket faaliyetlerinin yürütülmesine tahsis edilmiş bir taşınmaz olmayıp şirketin faaliyet konusu olan kiralamalarda kullanılan taşınmazlardan olması halinde, taşınmazın satışı genel hükümler çerçevesinde KDV’ye tabidir.

Örnek 2:Bilgisayar parçalarının alım-satım faaliyeti ile iştigal eden (A) firması, İzmir’de 2006/Temmuz ayında bir arsa satın almıştır. 

Söz konusu arsa üzerinde 2007/Haziran ayında ofis ve depodan oluşan tek binanın inşaatına başlamış, 2011/Kasım ayında yapı kullanma izin belgesini almış, 14/12/2011 tarihinde tapuda cins tashihi yapılmıştır. 

Tapuda cins tashihi yapılan binanın satış işleminin 3065 sayılı Kanunun (17/4-r) maddesi kapsamında KDV’den istisna tutulabilmesi için söz konusu binanın kurum adına tapuya tescil edilmiş olması yanında, en az iki tam yıl şirket aktifine kayıtlı olması gerekmekte olup, aktifte kayıtlı bulundurma süresinin başlangıç tarihi olarak da bütün bölümleri ile birlikte inşaatın tamamlanıp bina olarak aktife alındığı tarihin (14/12/2011) esas alınması gerekmektedir. 

Örnek 3:(K) Şirketinin 15/10/2003 tarihinde satın almış olduğu 5.000 m2’lik arsanın (L) Belediyesince kamulaştırılması işlemi sonucu söz konusu arsa yerine 13/4/2009 tarihinde verilen 3.000 m2’lik başka bir arsa şirket tarafından satılacaktır. 

Satışı yapılacak 3.000 m2’lik arsanın satışında (17/4-r) maddesindeki istisnadan yararlanılabilmesi için gereken “en az iki tam yıl süreyle aktifte bulunma” şartının tespitinde, kamulaştırılan taşınmazın iktisap tarihi esas alınacaktır

Örnek 4:Tarım ürünleri ticareti ile iştigal eden (Ş) işletmesi aktifinde kayıtlı olan (A) Bankasından satın aldığı antreponun deposunu satışa çıkarmıştır.

Kanunun (17/4-r) maddesinde yer alan istisna kurumlara * yönelik olup şahsi işletmelerin aktifinde kayıtlı taşınmazların satışında istisna uygulaması mümkün değildir.

Örnek 5:(P) Kooperatifine 9/7/1998 tarihinde tahsis edilen ancak üst birlik ile Hazine arasındaki ihtilaftan dolayı 4/5/2011 tarihinde Kooperatif adına tapuya tescil edilen arsanın satışı yapılacaktır. 

Satışı yapılacak arsanın en az iki yıl aktifte kalma süresi hesaplanırken kooperatifin üst birlik tarafından tahsisin yapıldığı tarih (9/7/1998) esas alınacak ve bu satış işlemi 3065 sayılı Kanunun (17/4-r) maddesine göre KDV’den istisna olacaktır. 

Örnek 6: İki tam yıldan fazla süredir (Z) şirketinin aktifinde yer alan arsa, bina, taşıtlar, makine ve teçhizatlardan ibaret üretim tesisinin komple tek bir bedelle satışı gerçekleştirilecektir.

3065 sayılı Kanunun (17/4-r) maddesindeki istisnaya konu olan taşınmazlar Türk Medeni Kanununda “Taşınmaz” olarak tanımlanan ve esas niteliği bakımından bir yerden başka bir yere taşınması mümkün olmayan, dolayısıyla yerinde sabit olan mallardır. 

İki tam yıldan fazla bir süredir şirketin aktifinde yer alan arsa, fabrika binası ve mütemmim cüzlerinin birlikte tek bir bedelle satışı, 3065 sayılı Kanunun (17/4-r) maddesi uyarınca KDV’den istisna olacaktır.

Ancak, eklenti olarak kabul edilen demirbaş ve teçhizatın satılması halinde bunların bedeli üzerinden demirbaş ve teçhizatın tabi olduğu oranda KDV hesaplanacaktır.

Örnek 7: 5910 sayılı Kanun ile kurulan (A) Ticaret ve Sanayi Odasının mülkiyetinde bulunan, hizmet binası olarak kullandığı taşınmazın 5. ve 6. katlarının kapalı zarf usulü ile satışı yapılacaktır.

3065 sayılı Kanunun (17/4-r)maddesinde bahsi geçen “kurum” ibaresi, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde sayılan kurumlar vergisi mükelleflerini ifade etmektedir. Bu itibarla, Odanın hizmet binası olarak kullandığı taşınmazların müzayede yoluyla satışında, satışa konu taşınmazlar iki yıldan fazla süredir Odanın mülkiyetinde bulunsa dahi 3065 sayılı Kanunun (17/4-r) maddesi kapsamında istisna uygulanması mümkün bulunmamaktadır. 

Örnek 8: (Y) şirketince 09/10/2008 tarihinde alınıp ilgili dönemde şirket aktifine kaydedilen 2.000 m2 ’lik arsa ile 11/11/2010 tarihinde alınıp ilgili dönemde şirket aktifine kaydedilen 450 m2 ’lik bitişik arsa tevhit edilmiş(tek tapuya dönüştürülmüş) ve satışa sunulmuştur. 

Taşınmazlar üzerinde tevhit yoluyla yapılan değişiklikler sonrasında yeni oluşan birimin tapuya tescil edilmesi ve daha sonra elden çıkarılmasında 3065 sayılı Kanunun (17/4-r)maddesinde düzenlenen istisnanın uygulanması bakımından tevhit tarihinin esas alınması gerekmektedir. Ancak her iki taşınmazın da tevhit öncesi iktisap tarihleri ispat edilebiliyorsa ve satış bedeli ayrıştırılabiliyorsa, iktisap tarihlerinin ayrı ayrı dikkate alınması ve bu suretle iki yıllık sürenin hesaplanması mümkündür

Örnek 9: (Z) Kolektif şirketinin aktifinde kayıtlı ve bir akaryakıt şirketince akaryakıt istasyonu olarak kullanılan binaların, şirketin nev’i değiştirerek limited şirkete dönüşmesi sonrasında satışı yapılacaktır

Söz konusu satış işleminde iki tam yıllık sürenin hesabında, bu binaların limited şirkete dönüşen kolektif şirketin bilançosunun aktifine kaydedildiği tarihin başlangıç tarihi olarak dikkate alınması gerekmektedir.

Örnek 10: Altından ve gümüşten mamul mücevherat imalatı ve satışı faaliyetinde bulunan (M) şirketi 2005 yılının Ağustos ayında finansal kiralama yoluyla satın aldığı ve ödemeleri halen devam eden aktifinde kayıtlı arsayı, 2010 yılı içerisinde kalan borç bakiyesini leasing şirketine ödeyerek şirket adına tapuya tescil ettirmiştir.

2005 yılında finansal kiralamaya konu edilen arsa, finansal kiralama süresi sonunda şirketin mülkiyetine geçerek aktife kaydolacağından ve şirket adına tapuda tescil işlemi 2010 yılında yapıldığından, 2010 yılındaki tescil tarihinden itibaren en az iki tam yılı geçmeden satılması halinde, 3065 sayılı Kanunun (17/4-r)maddesindeki istisna hükmünden yararlanılması mümkün değildir.

Örnek 11: (F) Bankasının borçlularından (A) Ltd. Şti.’ye ait taşıtın, icra yoluyla satışı yapılacaktır.

Taşınmaz olarak değerlendirilmeyen taşıtın satışının 3065 sayılı Kanunun (17/4-r)maddesi kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir. 

Örnek 12: (A) Ltd. Şti. 100 m² büyüklüğündeki arsayı (B) A.Ş.nden 20/7/2013 tarihinde satın alarak aktifine kaydetmiş, 1/1/2015 tarihinde bu taşınmazı 3065 sayılı Kanunun (17/4-y) maddesi kapsamında (D) finansal kiralama şirketine devretmiş ve 31/12/2015 tarihinde geri almıştır. (A) Ltd. Şti. bu taşınmazı 5/5/2016 tarihinde satmıştır. 

3065 sayılı Kanunun (17/4-r) maddesine göre taşınmazın (A) Ltd. Şti.nin aktifinde iki tam yıl süreyle bulunup bulunmadığına ilişkin yapılacak hesaplamada, taşınmazın (D) finansal kiralama şirketinin aktifinde bulunduğu süre de dikkate alınacaktır. Bu çerçevede, taşınmazın (A) Ltd. Şti. tarafından satın alındığı 20/7/2013 tarihi ile satıldığı 5/5/2016 tarihi arasında iki tam yıllık süre geçtiğinden bu satış KDV’den istisna olacaktır

Belediyeler ve il özel idarelerinin bünyesinde bulunan iktisadi işletmelerin aktifinde en az iki tam yıl süreyle bulunan ve bu iktisadi işletmeler tarafından ticareti yapılmayan taşınmazların satışı, 3065 sayılı Kanunun (17/4-r) maddesine göre KDV’den istisna olacaktır


Kaynak: İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/limited-sirket-aktifine-iki-yildan-fazla-suredir-kayitli-olan-arsanin-satisinda-uygulanacak-kurumlar-vergisi-ve-kdv-istisnasi/feed/ 0
İşletme defterine tabi mükellef aracını sattığı zaman çıkan kazancın vergisini 3 yıl erteleyebilir mi? https://www.muhasebenews.com/isletme-defterine-tabi-mukellef-aracini-sattigi-zaman-cikan-kazancin-vergisini-3-yil-erteleyebilir-mi/ https://www.muhasebenews.com/isletme-defterine-tabi-mukellef-aracini-sattigi-zaman-cikan-kazancin-vergisini-3-yil-erteleyebilir-mi/#respond Tue, 26 Apr 2022 04:57:00 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=126229 İşletme defterine tabi mükellef aracını sattığı zaman çıkan karı 3 yıl erteleme gibi bir durumu var mı? Var ise nasıl yapılması gerekiyor.

Amortismana Tabi Malların Satılması
VUK Madde 328
Amortismana tabi iktisadi kıymetlerin satılması halinde alınan bedel ile bunların envanter defterinde kayıtlı değerleri arasındaki fark kar ve zarar hesabına geçirilir. İŞLETME HESABI ESASINDA DEFTER TUTAN MÜKELLEFLERLE serbest meslek kazanç defteri tutan mükellefler bu farkı defterlerinde hasılat veya gider kaydederler.

328. madde metninde; yenileme maksadı ile satılan amortismana tabi iktisadi kıymetlerin satışından elde edilen kârların yenileme giderlerini karşılamak üzere, pasifte geçici bir hesapta azami üç yıl süre ile tutulması gerektiği belirtilmiştir. Bu durum yenileme fonu müessesesinden yalnızca bilanço esasında defter tutan mükelleflerin yararlanabileceği sonucunu doğurmaktadır.

Nitekim aktif ve pasif nitelikli hesaplar yalnızca bilanço esasına ait kavramlar olup işletme defteri veya serbest meslek defterlerinin kayıt düzeninde aktif ve pasif hesaplar bulunmamaktadır.

Yenileme fonunu düzenleyen maddede yer alan “pasifte geçici bir hesap” tabiri çok açık şekilde bilanço esasında defter tutanlara yönelik düzenlemedir olduğunu kanıtlar niteliktedir. Nitekim serbest meslek kazanç defteri gider ve hâsılat bölümlerini ihtiva ettiğinden fiili imkânsızlık oluşmaktadır.

BU NEDENLE İŞLETME DEFTERİ TUTANLAR VE SERBEST MESLEK KAZANÇ DEFTERİ TUTANLAR YENİLEME FONU UYGULAMASINDAN YARARLANMASI MÜMKÜN DEĞİLDİR.


Yenileme Fonu

İSTANBUL YMM ODASI 
AMORTİSMANA TABİ İKTİSADİ KIYMETLERİN AYNI YIL İÇİNDE SATILMASININ VE YENİLENMESİ HALİNDE YENİLEME FONU UYGULAMASI
1.GİRİŞ

Yenileme fonu, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 328 ve 329 ncu maddelerinde yer almaktadır. 328 nci madde “ Amortismana Tabi Malların Satılması”, 329 ncu madde “Amortismana Tabi Malların Sigorta Tazminatı” konularını açıklamaktadır.

Kanun koyucunun yenileme fonunu getirmesindeki temel amaç, işletmelerin iş yapabilme kapasitelerinin ve iş verimliliğinin artırılmasını sağlayarak iktisadi kıymetlerinin yenisi ile değiştirilmesi, zaruret arz eden durumlarda ise işin devamını temin etmek amacıyla aynı neviden benzer bir amortismana tabi iktisadi kıymetin alınmasıdır.

Yenileme fonu, amortismana tabi iktisadi kıymetin satışından ya da sigorta tazminat fazlalarının ilgili dönem kazancına eklenmeyerek ticari işletmelerin bünyesinde bulunan amortismana tabi malların yenilenmesini teşvik ederken bir taraftan da mükelleflere vergi ertelemesi sağlamaktadır.

Yenileme fonu, madde başlıklarında ve içeriğinde kelime olarak yer almamaktadır. Ancak, maddede yapılan tanımdan bu kavram üretilmiş ve idarece dâhil bu kavram kullanılmaktadır.

İstanbul Yeminli Mali Müşavirler Odası Platformunda, “Amortismana Tabi İktisadi Kıymetlerin Aynı Yıl İçinde Satılmasının ve Yenilenmesi Halinde Yenileme Fonu Uygulaması” konusu, Vergi Usul Kanununun 328 nci maddedeki “ Amortismana Tabi Malların Satılması” hükmü dikkate alınarak tartışmaya konu edilmiştir.

Bu tartışma sonucunda, aşağıdaki gerekçelerle belirtilen görüş ortaya çıkmıştır.

2.KONU İLE İLGİLİ YASAL DÜZENLEME

Amortismana Tabi Malların Satılması Madde 328 ” Amortismana tabi iktisadi kıymetlerin satılması halinde alınan bedel ile bunların envanter defterinde kayıtlı değerleri arasındaki fark kar ve zarar hesabına geçirilir. İşletme hesabı esasında defter tutan mükelleflerle serbest meslek kazanç defteri tutan mükellefler bu farkı defterlerinde hasılat veya gider kaydederler.

Amortisman ayrılmış olanların değeri ayrılmış amortismanlar düşüldükten sonra kalan meblağdır.

Devir ve trampa satış hükmündedir.

Şu kadarki, satılan iktisadi kıymetlerin yenilenmesi, işin mahiyetine göre zaruri bulunur veya bu hususta işletmeyi idare edenlerce karar verilmiş ve teşebbüse geçilmiş olursa bu takdirde, satıştan tahassül eden kâr, yenileme giderlerini karşılamak üzere, pasifte geçici bir hesapta azami üç yıl süre ile tutulabilir. Her ne sebeple olursa olsun bu süre içinde kullanılmamış olan karlar üçüncü yılın vergi matrahına eklenir. Üç yıldan önce işin terki, devri veya işletmenin tasfiyesi halinde bu kârlar o yılın matrahına eklenir.

Yukarıki esaslar dahilinde yeni değerlerin iktisabında kullanılan kâr, yeni değerler üzerinden bu kanun hükümlerine göre ayrılacak amortismanlara mahsup edilir. Bu mahsup tamamlandıktan sonra itfa edilmemiş olarak kalan değerlerin amortismanına devam olunur.”

Bu madde yukarıda da görüleceği üzere, iki kısımdır. Birinci kısımda, amortismana tabi iktisadi kıymetlerin satışından elde edilen kazançların ne şekilde hesaplanacağı ve mükellef türleri itibariyle defterlerine ne şekilde kaydedecekleri açıklanmıştır.

İkinci kısımda ise, satıştan elde edilen kâr, bazı koşullarda pasifte bir fon hesabına alınabileceği ve yeni alınan amortismana tabi iktisadi kıymetlerin amortismanına mahsup edilebileceği esasına yer verilmiştir.

3.YENİLEME FONU AYRILABİLME KOŞULLARI

3.1-Bilanço Esasına Göre Defter Tutulması

Yenileme Fonu ayrılabilmesinden bilanço esasında defter tutan mükellefler faydalanır. Serbest meslek kazancı ile işletme hesabı esasına göre defter tutan mükellefler bu imkândan faydalanmazlar.

Her ne kadar maddede bilanço esasına göre defter tutanların bu usulden yararlanacağı lafzî olarak yer almamakla birlikte, madde metninde yer alan “satıştan tahassül eden kar, yenileme giderlerini karşılamak üzere, pasifte geçici bir hesapta” izleneceği ifadesinden, bu usulden bilanço esasına göre defter tutanların yararlanacağı anlaşılmaktadır.

3.2-Satılan İktisadi Kıymetin Yenilenmesinin Zaruri Bulunması veya İşletmeyi İdare Edenlerce Karar Verilip Teşebbüse Geçilmiş Olması

3.2.1-İktisadi kıymetin yenilenmesinin işin gereği olarak zorunlu olduğu anlaşılıyorsa, satış kârının doğrudan fona alınması mümkün bulunmaktadır.

Örnek: Şehirlerarası taşımacılık yapan mükellefin sahip olduğu bir otobüs kazaya uğraması nedeniyle kullanılamaz durumdaysa ve işletme sahibi işini devam ettirmek istiyorsa satılarak yenisinin alınması zaruri bir durumdur.

Zaruri durum için karar verilmesi maddede açık olarak yer almıyor ise de, karar verilmesi veya belgelenmesi ihtilafları önler.

3.2.2-İktisadi kıymetin yenilenmesi zorunlu değilse ve yenileme yapılması isteniyorsa işletmeyi idare edenlerce karar alınması ve teşebbüse geçilmiş olması halinde satış kârının fona alınma için gereklidir.

Örnek: Eskiyen bir makinenin satılıp yenisinin alınması isteniliyorsa karar verilmeli ve teşebbüse geçilmelidir.

Alınan karar şirketlerde karar defterine gerekçeli olarak yazılması ispat açısından yararlıdır. Diğer mükellefler ise diğer şekillerde belgeleme yapmalıdır.

Teşebbüse geçilmiş olması, fiyat teklifleri alınması, sipariş verilmesi, kredi alınması, proforma fatura alınması gibi işlemlerle belgelenir.

3.3-Satın Alınacak İktisadi Kıymetin Daha Önce Satılan Kıymetle Aynı Nitelikte Olması

Yenileme fonu kullanılarak alınacak yeni iktisadi kıymet satılan ya da elden çıkarılan iktisadı kıymet ile aynı türden olmalı ve aynı işi yapmalıdır.

Aynı nitelikte olması, marka, model, kapasite, sayı, teknolojik özellik gibi her özelliğinin aynı olmasını gerektirmez.

Örnek: Otobüs yerine alınan kamyon için yenileme fonu uygulanamaz.

Kanunda söz edilen “yenileme” kelimesi, kullanılmamış anlamında olmadığı konusunda hem fikir olunmuştur. Bu nedenle, diğer şartları taşıyan, ikinci el olarak alınan iktisadi kıymet için de yenileme fonu uygulanabilir.

3.4-Satılan ve Yenilenecek İktisadi Kıymetin Amortismana Tabi İktisadi Kıymet Olması

Yenileme fonu, satın alınan yeni amortismana tabi iktisadi kıymetin amortismanları ile mahsup edilmek suretiyle kullanılmalıdır. Bu nedenle; yenileme fonunun ayrılabilmesi için, satılan ve yenilenecek olan iktisadi kıymetlerin, amortismana tabi iktisadi kıymetler olması gerekmektedir.

Örnek: Boş arazi ve arsa amortismana tabi olmadığından yenileme fonuna konu olmaz.

3.5-Yenileme Fonunun Pasifte Bekleme Süresi

Yenileme fonu uygulamasında tereddütlü olan bu konu, Odanın Ocak 2016 tarihli Dergisinde “ Sabit Kıymet Yenileme Fonunun Kullanımında Üç Yıllık Sürenin Başlangıç ve Bitiş Tarihinin Tespiti” isimli yazı olarak yayınlanmıştır.

Bu yazıda; aşağıda belirtilen Özelgelerdeki açıklamalar dikkate alınmak üzere;

a) İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığının 10.01.2011 tarih ve B.07.1.GİB.4.34.19.02-019.01-1569 sayılı özelgesindeki“Bu hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, Şirketiniz aktifinde kayıtlı binanın …/2008 tarihindeki satışından elde edilen kârın yenileme fonuna alınmasının başlangıcı olarak satışın gerçekleştiği …/2008 tarihinin dikkate alınması, bu tarih itibarıyla tesis edilen yenileme fonunun en geç 31/12/2010 tarihi itibarıyla kullanılmış olması, 31/12/2010 tarihine kadar kullanılmamış olması halinde ise 2010 hesap dönemi kurumlar vergisi matrahınıza ilave edilmesi gerekmektedir.

Diğer taraftan, şirketinize yukarıda belirtilen tarih aralığında (…/2008-31/12/2010), yenileme fonuna alınmış kârın kullanımıyla işin mahiyetine uygun bir bina alınmış olması halinde, yeni alınan binanın iktisabında kullanılan kâr, 3 yıllık süreyle sınırlı olmaksızın yeni alınan bina için Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre belirlenen faydalı ömür ve amortisman oranı dikkate alınarak ayrılacak amortismanlara mahsup edilecektir.”,

b) Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından verilen 20/07/2011 tarih ve B.07.1.GİB.4.99.16.01.0-VUK-mük.290-75 sayılı özelgedeki, “…yenileme fonuna intikal ettirilen tutarın 3 yıl içinde yeni bir iktisadi kıymetin iktisabında kullanılması gerektiğinden, fonda bulunan tutarın yeni alınan iktisadi kıymet için ayrılacak amortisman miktarından fazla olması halinde, bu tutar kullanılmamış addedilir ve üçüncü yılın matrahına ilave edilerek vergilendirilir.”

c) Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından verilen 17/08/2015 tarih ve 64597866- 1 05[328-2015]-18906 sayılı özelgedeki; “Bu hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, şirketiniz aktifinde kayıtlı depo olarak kullanılan binanın 27/06/2013 tarihindeki satışından elde edilen kârın yenileme fonuna alınmasının başlangıcı olarak satışın gerçekleştiği 27/06/2013 tarihinin dikkate alınması, bu tarih itibarıyla tesis edilen yenileme fonunun en geç 31/12/2015 tarihi itibarıyla kullanılmış olması, 31/12/2015 tarihine kadar kullanılmamış olması halinde ise 2015 hesap dönemi kurumlar vergisi matrahınıza ilave edilmesi gerekmektedir.

Bu itibarla, şirketinizce iktisap edilen yeni depo binası yukarıda belirtilen tarih aralığında (27/06/2013-31/12/2015) 01/07/2015 tarihinde aktife alındığından yenileme fonunda tutulan kar, 3 yıllık süreyle sınırlı olmaksızın ilgili iktisadi kıymet için Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre belirlenen faydalı ömür ve amortisman oranı dikkate alınarak ayrılacak amortismanlara mahsup edilebilecektir”,

d) İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından verilen 15/09/2015 tarih ve 67854564-1741-447 sayılı bir başka özelgedeki, “Aktifinize kayıtlı akaryakıt tankerlerinin satışından elde edilen kârın yenileme fonuna alınmasının başlangıcı olarak satışın gerçekleştiği yılın dikkate alınması, bu tarih itibarıyla tesis edilen yenileme fonunun en geç üçüncü yılın son günü itibarıyla, yani 2012 yılında yapılan satıştan elde edilen karın en geç 2014 yılı sonuna kadar, 2013 yılında yapılan satıştan elde edilen karın ise en geç 2015 yılı sonuna kadar kullanılması, üçüncü yılın son gününe kadar kullanılmamış olması halinde ise üçüncü yılın kurumlar vergisi matrahına ilave edilmesi gerekmektedir”,

bu görüşler tartışmaya esas alınmıştır.

Tartışmalar, aşağıdaki örnek üzerinden yapılmıştır.

Örnek: (X) A.Ş. aktifinde yer alan net kayıtlı değeri 400.000 TL olan bir binayı 15/10/2013 tarihinde 1.000.000 TL bedelle satmıştır. Satıştan oluşan 600.000 TL tutarındaki kâr ise şirket yöneticilerince söz konusu binanın yenilenmesi yolunda alınan karar uyarınca 2013 yılı içinde yenileme fonuna aktarılmıştır.

Yenileme fonunun 3 yıl süreyle aktifte yeni kıymetlerin amortismanının mahsubunda kullanılabilecek olması nedeniyle üç yıllık sürenin başlangıç tarihinin tespiti, bir başka ifade ile fonun pasifte kalabileceği azami sürenin tespiti önem kazanmaktadır.

Bu konuda Platformda yapılan tartışmalarda iki farklı görüş ortaya çıkmıştır.

Birinci görüş: Yenileme fonunun ayrıldığı dönemde yani fonun ayrılmasına konu sabit kıymetin satıldığı dönemde ayrılmış sayılması gerektiğini ve bu dönemden itibaren azami üç yıl süreyle pasifte tutulabileceğini, bu süre içinde kullanılmaması halinde dönem kârına eklenmesi gerektiğini ifade etmişlerdir. Buna göre, yukarıdaki örnek olayı ele alacak olursak, söz konusu binanın satışı 15/10/2013 tarihinde yapıldığı için yenileme fonunun da bu satışın yapıldığı dönem olan 2013 yılında ayrılması gerekir ve bu tarihten sonra 31/12/2015 tarihi de fonun kullanılması için son tarihtir.

Bu görüş Maliye İdaresinin görüşüne uygundur.

İkinci görüş: Üç yıllık sürenin, fonun ayrılmasına konu işlemin yapıldığı dönemi takip eden vergilendirme döneminden itibaren başlaması gerektiğini yani yukarıdaki örneğe göre, 15/10/2013 tarihinde yapılan satışla ilgili olarak aynı yıl içinde ayrılan fonun, bu tarihi izleyen 2014 yılından itibaren üç yıl süreyle pasifte kalabileceğini ve buna göre 31/12/2016 tarihine kadar kullanılması gerektiğini savunmuşlardır.

Bu görüş yargının genel olarak verdiği görüşe uygundur.

Platformda o tarihte yapılan tartışmalar sonucunda, yukarıda bahsedilen ikinci görüş çoğunlukla kabul edilmiştir.

4-AMORTİSMANA TABİ İKTİSADİ KIYMETLERİN AYNI YIL İÇİNDE SATILMASI VE YENİLENMESİ HALİNDE YENİLEME FONU UYGULANIP UYGULANMAYACAĞI HUSUSU

Daha önceki platformda tartışılan ve çoğunlukla kabul edilen görüş, yukarıda da açıklandığı gibi, üç yıllık süre fonun ayrılmasına konu işlemin yapıldığı dönemi takip eden vergilendirme döneminden itibaren başlaması gerektiği, ayrılan fonun bu tarihi izleyen yıldan itibaren üç yıl süreyle pasifte kalabileceği ve bu süre içinde yeni bir amortismana tabi iktisadi kıymet alınıp bu iktisadi kıymetin amortismanının yenileme fonundan mahsup edilmeye başlayacağı tarihtir. Bu süre içinde yenileme yapılmamış ise, yenileme fonu vergi matrahına eklenir.

Bu kere Platform’da tartışma konusu ise, daha önceki platform konusunun başka bir yönüyle ilgili olup, aynı yıl içinde yenileme yapılan hallerde satıştan elde olunan kar dikkate alınarak pasifte karşılık ayrılması mümkün olup olmadığı konusudur.

Tartışmaya esas olmak üzere, üzerinde tartışmanın yapılacağı örnekler;

Örnek 1- 2018 Yılı Ekim ayında, işletmenin aktifinde kayıtlı amortismana tabi bir iktisadi kıymet yenilenmek amacıyla satılıyor. 2018 yılı Aralık ayında aynı neviden bir amortismana tabi iktisadi kıymet satın alınıyor. Diğer şartlar VUK 328 nci maddeye uygun. Yenileme Fonu ayrılabilir mi?

Örnek 2- İşletmenin aktifinde kayıtlı amortismana tabi iktisadi kıymetler yenilenmek isteniyor. Ancak üretimin durmaması için 2018 Mayıs ayında yeni amortismana tabi kıymetler alınıp monte ediliyor. 2018 Haziran ayında da eski amortismana tabi iktisadi kıymetler satılıyor. Diğer şartlar VUK 328 nci maddeye uygun. Yenileme Fonu ayrılabilir mi?

Tartışma konusu ile ilgili, Gelir İdaresi Başkanlığınca verilmiş 03.10.2008 gün ve B.07.1.GİB.0.29/2980-328-156-104534 sayılı Özelge Gelir İdaresinin

web sayfasında olup http://www.gib.gov.tr/node/95408/pdf adresinden ulaşmak mümkündür.

Bu özelgede; vergi dairesi başkanlığı, mükellefin üretimde kullanmakta olduğu makineleri satarak aynı hesap dönemi içinde yerine yine aynı veya daha üst vasıflara sahip yeni makineler iktisap etmek isteyen, ancak faaliyetinden kaynaklanan zaruret gereği önce yeni makinelerin iktisap edilip montajının yapılıp üretime hazır hale getirildikten sonra eski makinelerin sökülerek satışının yapılması halinde yenileme fonu uygulamasından faydalanıp faydalanılamayacağı hususundaki görüş talebine verdiği özelgede; teknik nedenlerle satışın önce yapılması gereğinin ispatlanması durumunda anılan Kanun hükmünden faydalanılacağı yönünde görüş tayin edildiği anlaşılmaktadır.

Ancak Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı, ilgili Vergi Dairesi Başkanlığından bu özelgenin düzeltilmesini istemiş ve gerekçe olarak da, anılan hükmün uygulanabilmesi ise, yeni iktisadi değerin satışın yapıldığı yılı takip eden yıllarda iktisabına bağlanmış aynı yıl içinde yenileme yapılan hallerde satıştan elde olunan kar dikkate alınarak pasifte karşılık ayrılması mümkün bulunmadığını göstermiştir.

Bu özelge kısaltılmış olarak aşağıdadır.

“İlgide kayıtlı yazınız ekinde alınan, Başkanlığınız mükelleflerinden ……………….. San. Tic. A.Ş.’ye tayin olunan …………… tarih ve …………. sayılı özelgenin incelenmesinden, anılan şirketin Vergi Usul Kanununun 328 inci maddesinde hüküm altına alınan “yenileme fonu” müessesesinden faydalanmak üzere, üretimde kullanmakta olduğu makineleri satarak aynı hesap dönemi içinde yerine yine aynı veya daha üst vasıflara sahip yeni makineler iktisap etmek istediği, ancak faaliyetinden kaynaklanan zaruret gereği önce yeni makinelerin iktisap edileceği montajının yapılıp üretime hazır hale getirildikten sonra eski makinelerin sökülerek satışının yapılması halinde yenileme fonu uygulamasından faydalanıp faydalanılamayacağı hususunda görüş talep etmesi üzerine, anılan zaruret veya yenileme arzusu ile sürece başlanıldığı ancak teknik nedenlerle satışın önce yapılması gereğinin ispatlanması durumunda anılan Kanun hükmünden faydalanılacağı yönünde görüş tayin edildiği anlaşılmaktadır.

……………………….

Bu hüküm uyarınca yenileme fonunun ayrılabilmesi, amortismana tabi bir iktisadi kıymetin satılmasından oluşan karın aynı neviden bir iktisadi kıymetin alımında kullanılması halinde söz konusu olmaktadır. Anılan hükmün uygulanabilmesi ise, yeni iktisadi değerin satışın yapıldığı yılı takip eden yıllarda iktisabına bağlanmış olup, aynı yıl içinde yenileme yapılan hallerde satıştan elde olunan kar dikkate alınarak pasifte karşılık ayrılması mümkün

bulunmadığından, sözü edilen şirket tarafından yenileme fonu uygulamasından faydalanılmasına imkân bulunmamaktadır.

Bilgi edinilmesini ve yukarıda yer alan açıklamalar uyarınca tayin olunan özelgenizin yeniden gözden geçirilmesi ile sonucundan mükellefe de bilgi verilmesi hususunda gereğini rica ederim.”

Bu konuda, aynı mahiyette olup şu anda Gelir İdaresi Başkanlığının sitesinde yayında olmayan bazı özelge özetleri aşağıdadır.

a) Maliye Bakanlığı 10.08.1993 -24459-328-72 özelge

“328. madde hükmünün uygulanabilmesi için yeni iktisadi değerin, satışın yapıldığı yılı takip eden yıllarda iktisap edilmesine bağlı bulunduğundan, aynı yıl içinde yenileme yapılan hallerde, satıştan elde edilen kar dikkate alınarak pasifte karşılık ayrılması mümkün değildir”

b) İstanbul Defterdarlığı 04.02.2005- B.07.4.DEF.0.34.20/VUK1/328-10863 özelge

“Ancak, 328’nci madde hükmünün uygulanabilmesi yeni iktisadi değerin, satışının yapıldığı yılı takip eden yıllarda iktisap edilmesine bağlı bulunduğundan, aynı yıl içinde yenileme yapılan hallerde satıştan elde olunan kâr dikkate alınarak pasifte karşılık ayrılması mümkün bulunmamaktadır.”

5-TARTIŞMA VE SONUÇ

Sözü edilen konu platformda tartışıldı. Genel olarak kanun dilinin eski olması ve madde hükümlerindeki ifadelerin açık olmaması yenileme fonu uygulamasında olduğu gibi farklı yorumlar yapılmasına neden olduğu vurgulanmıştır.

a) Tartışma konusu özelge, 2008 yılına ait olup Gelir İdaresi Başkanlığının sayfasında yer almaktadır. Doğrudan bu konu ile ilgili olarak daha sonra verilmiş olan başka bir özelgeye de rastlanılmamıştır. Zaten, “Mükelleflerin İzahat Taleplerinin Cevaplandırılmasına Dair Yönetmelik” in 11 ve 12 nci maddesine göre, özelge havuzunda yer alan özelgelere uygun olmak şartıyla özelge verilebileceği açıklanmıştır. Tartışma konusu özelge emsal özelge olduğundan bu görüşün idarece devam ettirildiği kabul edilmesi gerekir.

Bu görüşün platformda tartışılması sonucunda:

-Kanunda, yıl içinde yenileme yapılması halinde yenileme fonu ayrılmasını engelleyen bir hüküm olmadığı.

-Kanun gerekçesine göre bu hüküm, bir vergi teşviki olması nedeniyle uygulamadan aynı yıl içinde yenileme yapanların yararlanmaması kanunun ruhuna uymadığı,

-Teknik veya zaruri nedenlerle yenileme yapmak isteyenlerin bir yıl bekletilmesi ticari gerçeklerle uyuşmadığı,

-Yenileme fonu uygulamasının konuluşun bir nedeni de, mükelleflerin yeni satın alacakları amortismana tabi iktisadi kıymetlerin finansmanını biraz olsun kolaylaştırmak olduğundan, bu kolaylaştırmayı ötelemenin amaca uygun düşmediği,

Gerekçeleriyle benimsenmemiştir.

Bu nedenle, yenileme fonuna alınan yılda yenileme yapılması halinde yenileme fonu uygulanması yapılması gerektiği görüşü platformda oy birliğiyle kabul edilmiştir.

b) Mevcut amortismana tabi iktisadi kıymetlerin elden çıkarılmasından ve yenileme fonu ayrılmasından önce aynı yılda, işletmenin aktifinde kayıtlı amortismana tabi iktisadi kıymetlerin yenilenmesi teknik ve ekonomik nedenlerle (üretimin durması gibi) yapılmış ise, yenileme fonu ayrılabileceği görüşü oy çokluğu ile uygun görülmüştür.

Gelir İdaresi Başkanlığının bu konudaki duraksamaları gidermesi açısından, bir sirküler veya genel tebliği ile açıklama yapması konusunda platformda görüş birliği oluşmuştur.

 


Kaynak: İSMMMO, İstanbul YMM Odası
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/isletme-defterine-tabi-mukellef-aracini-sattigi-zaman-cikan-kazancin-vergisini-3-yil-erteleyebilir-mi/feed/ 0
Tasfiye kararı almış şirket geçmiş yıl karlarını dağıtmalı mıdır? https://www.muhasebenews.com/tasfiye-karari-almis-sirket-gecmis-yil-karlarini-dagitmali-midir/ https://www.muhasebenews.com/tasfiye-karari-almis-sirket-gecmis-yil-karlarini-dagitmali-midir/#respond Mon, 18 Mar 2019 06:30:09 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=51482  Bir şirketim tasfiyeye girmek istiyor. Fakat geçmiş yıl karları var. Bu karlara bir şey yapmadan tasfiyeye girsem sonuçlandırabilir miyim?
Vergi dairesi açısından veya başka bir yerden sorun çıkar mı? Eğer karları sermayeye ilave etmem gerekiyorsa ettikten hemen sonra tasfiyeye başvursam yine sorun olur mu?

Tasfiyeye girilmesi halinde geçmiş yıl/yıllar karları dağıtılacaktır. Tasfiyeye giren veya girecek şirketin dağıtılmayan karı sermayeye ilave edilmiş ise tasfiye işleminin başında sermayeye ilave edilen karlar ortaklara dağıtılır ve gelir vergisi stopajı yapılır.

 

 

 


Kaynak: İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


 

BENZER İÇERİKLER

Tasfiye’ye giriş ve tasfiye sonu işlemleri nelerdir?

 

 

Kıst dönem tasfiyeye giriş kurumlar vergisi beyanımı e-beyan sisteminden verebilir miyim?

 

 

Tasfiye sonu beyannamesinin verilme tarihi nedir?

 

 

]]>
https://www.muhasebenews.com/tasfiye-karari-almis-sirket-gecmis-yil-karlarini-dagitmali-midir/feed/ 0
Bağlı adi ortaklık hisse satış kazancını nasıl muhasebeleştireceğim? https://www.muhasebenews.com/bagli-adi-ortaklik-hisse-satis-kazancini-nasil-muhasebelestirecegim/ https://www.muhasebenews.com/bagli-adi-ortaklik-hisse-satis-kazancini-nasil-muhasebelestirecegim/#respond Mon, 11 Feb 2019 08:30:00 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=46437 Bağlı ortaklığımız Olan Adi Ortaklık hisse satışından gelen karı tek düzende hangi hesapta takip etmeliyim?

640 Hesap kullanılır.

 

 

 

 

 

 


Kaynak: İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


BENZER İÇERİKLER

İş Ortaklıkları nasıl vergilendirilir?

 

Fonlar ile yatırım ortaklıklarının kazançlarına ilişkin kurumlar vergisi istisnası nedir?

 

Adi ortaklıktan çıkma nasıl olur?

 

 

]]>
https://www.muhasebenews.com/bagli-adi-ortaklik-hisse-satis-kazancini-nasil-muhasebelestirecegim/feed/ 0
İş Bankası 2018 karı açıklandı https://www.muhasebenews.com/is-bankasi-2018-kari-aciklandi/ https://www.muhasebenews.com/is-bankasi-2018-kari-aciklandi/#respond Mon, 11 Feb 2019 06:39:59 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=46422 İş Bankası Cuma akşamı konsolide olmayan bilançosunu açıkladı.

Açıklamaya göre bankanın net karı 2017 yılına oranla yüzde 9,2 artarak 6,8 milyar lira oldu.

Krediler ise 2017’ye oranla yüzde 8,3 artarak 260,2 milyar lira oldu.

Net faiz gelirleri yüzde 29,1 artarak 17,1 milyar lira olarak gerçekleşti.

Ücret ve komisyonlar ise yüzde 30,6 artışla 4,4 milyar liraya yükseldi.

Bankanın ülke ekonomisine desteği ise 351,6 milyar TL oldu.

Genel Müdür Adnan Bali, konuyla ilgili olarak  “Milli ekonomiye olan güvenin güçlendirilmesinin her zamankinden daha da önem kazandığı 2018 yılında, reel sektöre ve hane halkına destek olmayı sürdürdük. 260,3 milyar TL’si nakdi, 91,3 milyar TL’si gayrinakdi olmak üzere, 2018 yıl sonu itibarıyla krediler yoluyla ekonomiye sağladığı toplam finansman desteği 351,6 milyar TL’ye ulaşan Bankamız, ülke ekonomisine en büyük katkıyı sağlayan özel banka olmaya devam etmiştir’’ açıklamasını yaptı.

 

 

 


Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/is-bankasi-2018-kari-aciklandi/feed/ 0