kanuni defter – Muhasebe News https://www.muhasebenews.com Muhasebe News Mon, 03 Jun 2019 10:25:15 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.3.5 Belediyeden Kiralanan Yerin Ödemeleri Ertesi Yıl Yapılırsa Gider Olarak Kaydedilebilir mi? https://www.muhasebenews.com/belediyeden-kiralanan-yerin-odemeleri-ertesi-yil-yapilirsa-gider-olarak-kaydedilebilir-mi/ https://www.muhasebenews.com/belediyeden-kiralanan-yerin-odemeleri-ertesi-yil-yapilirsa-gider-olarak-kaydedilebilir-mi/#respond Mon, 03 Jun 2019 11:00:09 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=16550 (GİB – ÖZELGE)

Konu: Şirket tarafından Belediyeden kiralanan yere ait 2013 yılı kira ödemesinin 2014 yılında yapılması durumunda ödenen tutarın indirim konusu yapılıp yapılmayacağı

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, şirketiniz tarafından ………….. Büyükşehir Belediyesinden kiralanan yerin kira ödemesine ilaveten Belediye tarafından KDV tahsil edildiği, kira ödemesi yapıldığından kira ödemelerine ilişkin belgelerin düzenlendiği, 2013/Haziran ayına ait kira bedelini 19/03/2014 tarihinde ödediği ve ödemeye ilişkin Belediye tarafından 19/03/2014 tarihinde alındı belgesinin düzenlendiği belirtilerek, şirketiniz tarafından 2013 yılında ödenmeyen kiraların 2014 yılında ödenmesi durumunda ödenen tutarların gider olarak yazılıp yazılmayacağı ve katma değer vergisi beyannamesinden indirim konusu yapılıp yapılmayacağı hususunda bilgi talep ettiğiniz anlaşılmakta olup konu hakkında Başkanlığımız görüşü aşağıda açıklanmıştır.

KURUMLAR VERGİSİ KANUNUNA GÖRE

5520 sayılı Kanunun 6’ncı maddesinin birinci fıkrasında; Kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safî kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı belirtilmiş ikinci fıkrasıyla da safi kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanununun ticarî kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.

Gelir Vergisi Kanununun “Bilanço Esasında Ticari Kazancın Tespiti” başlıklı 38’inci maddesinde ise; Bilanço esasına göre ticari kazancın, teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müspet fark olduğu, bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce, işletmeye ilave olunan değerlerin bu farktan indirileceği, işletmeden çekilen değerlerin ise farka ilave olunacağı, ticari kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında, Vergi Usul Kanununun değerlemeye ait hükümleri ile bu Kanunun 40 ve 41’inci maddeleri hükümlerine uyulacağı hükme bağlanmıştır.

Bu hükümlere göre kurum kazancının tespitinde Kurumlar Vergisi Kanununun 8’inci maddesi ile Gelir Vergisi Kanununun 40’ıncı maddesinde yer alan giderler indirilebilecektir.

Ticari kazancın tespitinde “tahakkuk esası ilkesi” ve “dönemsellik ilkesi” olmak üzere iki temel ilke geçerlidir. Tahakkuk esası ilkesinde, gelir veya giderin miktar ve mahiyet itibarıyla kesinleşmiş olması yani geliri veya gideri doğuran işlemin tekemmül etmesinin yanı sıra miktarının ve işlemden kaynaklanan alacağın veya borcun ödeme şartlarının da belirlenmiş olması gereklidir. Dönemsellik ilkesi gereğince işletmenin sürekli kabul edilen ömrü belli dönemlere bölünür ve her dönemin faaliyet sonuçları diğer dönemlerden bağımsız olarak saptanır. Gelir ve giderler tahakkuk esasına göre muhasebeleştirilerek hasılat, gelir ve karlar aynı döneme ait maliyet, gider ve zararlarla karşılaştırılır.

Tahakkuk, gelir ve giderin miktar ve mahiyet itibariyle kesinleşmesini ifade eder. Tahakkuk esasında, geliri doğuran muamelelerin eksiksiz olarak tekemmül etmiş olması, gelirin elde edilmiş sayılması için yeterlidir. Diğer bir ifade ile tahakkuk esasında vergilendirme yapılabilmesi için, alacak hakkının doğmuş olması gerekir. Gerek hasılat gerekse giderlerin hangi hesap dönemine ilişkin olduğunun tespiti açısından hasılatın tahsil edilip edilmediğinin, giderlerin ise ödenmiş olup olmadığının bir bağlayıcılığı bulunmamaktadır.

Bu hüküm ve açıklamalar uyarınca, belediyeden kiralamış olduğunuz yerin 2013 yılına ait kira giderlerinin tahakkuk ve dönemsellik ilkeleri gereğince miktar ve mahiyet olarak kesinleşmiş olduğu 2013 hesap dönemine ait kurum kazancınızın tespitinde dikkate alınması gerekmekte olup söz konusu döneme ilişkin kira tutarlarının Şirketiniz tarafından ilgili dönemde ödenip ödenmemesinin bu duruma herhangi bir etkisi bulunmamaktadır. Dolayısıyla 2013 hesap dönemine ilişkin kazancın tespitinde indirim konusu yapılması gereken kira giderlerinin 2014 hesap dönemi kazancının tespitinde indirim konusu yapılması mümkün bulunmamaktadır.

KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNUNA GÖRE

Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun 29/1-a ve 34/1’inci maddelerine göre, mükelleflerin, yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan KDV’ den, kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen KDV ile ithal olunan mal ve hizmetler dolayısıyla ödenen KDV’ nin indirim konusu yapılabilmesi için, fatura ve benzeri belgelerde ayrıca gösterilmesi, bu belgelerin de kanuni defterlere kaydedilmiş olması gerekmektedir. Aynı Kanunun 29/3’üncü maddesi gereğince ise indirim hakkı, vergiyi doğuran olayın meydana geldiği takvim yılı aşılmamak şartıyla ilgili belgelerin kanuni defterlere kaydedildiği vergilendirme döneminde kullanılabilmektedir.

Buna göre, kiralama işlemlerinde vergiyi doğuran olay hizmetin ifası ile meydana gelmekte olup, Şirketinizin 2013 Haziran dönemine ait kira bedeli üzerinden hesaplanan KDV’ nin, takvim yılı aşılmamak şartıyla kanuni defterlere kaydedildiği dönem itibariyle indirim konusu yapılması gerekmekte olup, söz konusu kiralama işlemine ait bedelin Şirketiniz tarafından ödenip ödenmemesinin indirim uygulamasına bir etkisi bulunmamaktadır. Bu nedenle kira bedeli üzerinden hesaplanan KDV’ nin vergiyi doğuran olayın gerçekleştiği 2013 yılında indirim konusu yapılması gerektiğinden söz konusu KDV’ nin 2014 yılında indirim konusu yapılması KDV Kanununun 29/3’üncü maddesi uyarınca mümkün bulunmamaktadır.

Kaynak: İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı
17 Şubat 2016 Tarih ve 62030549-125[6-2014/170]-13252 Sayılı Özelge

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi,  gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/belediyeden-kiralanan-yerin-odemeleri-ertesi-yil-yapilirsa-gider-olarak-kaydedilebilir-mi/feed/ 0
Dahilde İşleme Rejimi Kapsamında Üretilen Mallardan Elde Edilen İkincil İşlem Görmüş Ürünlerin Serbest Dolaşıma Girişinde Ödenen KDV Ne Zaman İndirilebilir? https://www.muhasebenews.com/dahilde-isleme-rejimi-kapsaminda-uretilen-mallardan-elde-edilen-ikincil-islem-gormus-urunlerin-serbest-dolasima-girisinde-odenen-kdv-ne-zaman-indirilebilir/ https://www.muhasebenews.com/dahilde-isleme-rejimi-kapsaminda-uretilen-mallardan-elde-edilen-ikincil-islem-gormus-urunlerin-serbest-dolasima-girisinde-odenen-kdv-ne-zaman-indirilebilir/#respond Mon, 03 Dec 2018 07:30:07 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=17388 (GİB – ÖZELGE)

Konu: DİR. kararına istinaden DİİB’lerinin revize işlemlerinin yapılmasına müteakip müeyyide uygulanmaksızın ödenecek gümrük vergisi ve katma değer vergisinin indirim konusu yapılıp yapılamayacağı
İlgi: …/…/…  tarihli özelge talep formunuz.

İlgide kayıtlı özelge talep formunun incelenmesinden, 13.11.2010 tarihli 27758 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2010/1025 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile 17.01.2005 tarihli ve 2005/8391 sayılı Kararnamenin eki Dâhilde İşleme Rejimi Kararına eklenen geçici 16’ncı madde uyarınca, şirketiniz tarafından Dâhilde İşleme İzin Belgesi kapsamında ithal edilen eşyadan elde edildiği ihracat taahhüt hesabının kapatılmasını müteakip anlaşılan ikincil işlem görmüş ürünlerle ilgili, revize işlemi yapılmak suretiyle gerçekleşme oranları üzerinden hesaplanıp ödenecek gümrük vergileri ve katma değer vergisinin indirim konusu yapılıp yapılmayacağı hakkında Başkanlığımız görüşünün talep edildiği anlaşılmıştır.

KURUMLAR VERGİSİ KANUNUNA GÖRE

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun “Safi kurum kazancı” başlıklı 6’ncı maddesinde; kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 40’ıncı maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde, ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin, aynı fıkranın (6) numaralı bendinde ise işletme ile ilgili olmak şartıyla bina, arazi, gider, istihlak, damga, belediye vergileri, harçlar ve kaydiyeler gibi ayni vergi, resim ve harçların safi kazancın tespitinde gider olarak indirim konusu yapılabileceği hükme bağlanmış olup Kurumlar Vergisi Kanununun 11’inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde de bu Kanuna göre hesaplanan kurumlar vergisi ile her türlü para cezaları, vergi cezaları, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre ödenen cezalar, gecikme zamları ve faizler ile Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre ödenen gecikme faizlerinin kurum kazancının tespitinde gider olarak indirilemeyeceği belirtilmiştir.

Diğer taraftan, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 274’üncü maddesi ile emtianın maliyet bedeli ile değerleneceği, 262’nci maddesinde ise maliyet bedelinin, iktisadi bir kıymetin iktisap edilmesi veyahut değerinin arttırılması münasebetiyle yapılan ödemelerle bunlara müteferri bilumum giderlerin toplamını ifade ettiği hüküm altına alınmıştır.

Buna göre, şirketinizce Dahilde İşleme İzin Belgesi kapsamında ithal edilen ürünlerden elde edildiği ihracat taahhüt hesabının kapatılmasını müteakip anlaşılan ikincil işlem görmüş ürünler nedeniyle, 2010/1025 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile 2005/8391 sayılı Karara eklenen geçici 16’ncı madde kapsamında, revize işlemi yapılmak suretiyle gerçekleşme oranları üzerinden ve sonradan hesaplanarak ödenen gümrük vergisi malın maliyetine intikal ettirilebilecektir. Ancak söz konusu ürünlerin stoklara alınıp satışa konu edildiği tarihten sonra gümrük vergisinin ödenmiş olması halinde ise malın maliyetine intikal ettirilmeksizin ödendiği dönemde gider yazılması mümkün bulunmaktadır.

Diğer taraftan, gümrük vergisinin geç ödenmesiyle ilgili olarak gecikme faizi veya ceza ödenmesi durumunda, ödenen gecikme faizi ve cezaların gider yazılamayacağı tabiidir.

KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNUNA GÖRE

Katma Değer Vergisi Kanununun:
– 29’uncu maddesinde, mükelleflerin, yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden bu kanunda aksine hüküm olmadıkça kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisini ve ithal olunan mal ve hizmetler dolayısıyla ödenen katma değer vergisini vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılı aşılmamak şartıyla, ilgili vesikaların kanuni defterlere kaydedildiği vergilendirme döneminde indirilebileceği,
– 34/1’inci maddesinde de yurt içinden sağlanan veya ithal olunan mal ve hizmetlere ait KDV yi alış faturası veya benzeri vesikalar ve gümrük makbuzu üzerinden ayrıca gösterilmek ve bu vesikalar kanunî defterlere kaydedilmesi şartıyla indirilebileceği,
– Geçici 17’nci maddesinde, dâhilde işleme ve geçici kabul rejimi kapsamında ihraç edilecek malların üretiminde kullanılacak maddelerin tesliminde KDV Kanununun 11/1-c maddesi hükümlerine göre, bölgeler, sektörler veya mal grupları itibariyle işlem yaptırmaya Bakanlar Kurulunun yetkili olduğu, bu maddenin uygulanmasında ihracat süresi olarak anılan bentteki süre yerine bu rejimlerle öngörülen sürelerin esas alınacağı, ihracatın şartlara uygun olarak gerçekleştirilmemesi halinde zamanında alınmayan verginin, vergi zıyaı cezası uygulanarak gecikme faizi ile birlikte alıcıdan tahsil edileceği
hükme bağlanmıştır.

Bu yetkiye dayanılarak yayımlanan 16/4/2001 tarihli ve 2001/2325 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile dahilde işleme ve geçici kabul izin belgesi kapsamında ihraç edilecek ürünlerin imalinde kullanılacak maddelerin dahilde işleme veya geçici kabul izin belgesine sahip mükelleflere tesliminde KDV Kanununun 11/1-c maddesinde düzenlenen tecil-terkin sistemine göre işlem yapılması kararlaştırılmıştır.

Konuya ilişkin açıklamaların yer aldığı 83 Seri No.lu KDV Genel Tebliğine göre bu şekilde alınan malların dahilde işleme izin belgesinde öngörülen sürede ihraç edilmemesi halinde zamanında alınamayan vergi tecil tarihinden itibaren vergi zıyaı cezası da uygulanmak suretiyle gecikme faizi ile birlikte alıcıdan aranacaktır.

Bu itibarla, dahilde işleme izin belgesi kapsamında ihraç kaydıyla alınan hammaddelerden üretilen ürünlerin süresi içerisinde ihraç edilememesi halinde, söz konusu alımlar yurtiçi teslim niteliğine dönüşmekte olup, yüklenilen vergiler söz konusu teslimlerin yurtiçi teslime dönüştüğü vergilendirme döneminde indirim hesaplarına alınmak suretiyle indirim konusu yapılabilecektir. Ancak indirim hakkının, ihraç kayıtlı teslimin yurtiçi teslime dönüştüğü vergilendirme dönemini içerisine alan takvim yılı aşılmamak kaydıyla kullanılabileceği tabiidir.

Öte yandan, KDV Kanununun 10/ı maddesine göre ithalat işlemlerinde vergiyi doğuran olay, Gümrük Kanununa göre gümrük vergisi ödeme mükellefiyetinin başlaması, gümrük vergisine tabi olmayan işlemlerde ise gümrük beyannamesinin tescili ile meydana geldiğinden dahilde işleme izin belgesi kapsamında ithal edilen ürünlerle ilgili ikincil işlem görmüş ürünler için sonradan gümrük idaresine yapılan ödemelerde indirim hakkı Gümrük Kanununa göre gümrük vergisi ödeme mükellefiyetinin başladığı, gümrük vergisine tabi olmayan ithalat işlemlerinde ise gümrük beyannamesinin tescil edildiği takvim yılı aşılmamak kaydıyla kullanılabilecektir.

Diğer taraftan, konu hakkında Gümrük ve Ticaret Bakanlığından alınan 19/12/2012 tarihli ve 25550 sayılı yazıda, dahilde işleme rejimi kapsamında üretilen mallardan elde edilen ikincil işlem görmüş ürünlerin serbest dolaşıma girişinde ithalat vergilerinin, Gümrük Kanununun 115/1’inci maddesine göre, malların serbest dolaşıma girişine ilişkin beyannamenin tescil tarihindeki vergi oranı ve diğer vergilendirme unsurları esas alınarak hesaplanacağı belirtilmiştir.

Buna göre, dahilde işleme rejimi kapsamında üretilen mallardan elde edilen ikincil işlem görmüş ürünlerin serbest dolaşıma girişinde ödenen KDV nin, malların serbest dolaşıma girişine ilişkin beyannamenin tescil tarihinin ait olduğu takvim yılı aşılmamak şartıyla, ilgili vesikaların kanuni defterlere kaydedildiği vergilendirme döneminde indirim konusu yapılması mümkün bulunmaktadır.

Takvim yılının aşılması halinde ise, Gümrük İdaresine ödenen KDV nin indirim konusu yapılması mümkün olmayıp, bu tutarlar gelir veya kurumlar vergisi matrahının tespitinde maliyet veya gider olarak dikkate alınabilecektir.

Kaynak: Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı
14 Temmuz 2014 Tarih ve 64597866-KDV-29-107 Sayılı Özelge

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/dahilde-isleme-rejimi-kapsaminda-uretilen-mallardan-elde-edilen-ikincil-islem-gormus-urunlerin-serbest-dolasima-girisinde-odenen-kdv-ne-zaman-indirilebilir/feed/ 0
İhracat Faturası Ve İhracat Kapanış Tarihleri Farklı Olduğunda, İhracatta Yüklenilen KDV Hangi Dönemde Beyan Edilmelidir? https://www.muhasebenews.com/ihracat-faturasi-ve-ihracat-kapanis-tarihleri-farkli-oldugunda-ihracatta-yuklenilen-kdv-hangi-donemde-beyan-edilmelidir/ https://www.muhasebenews.com/ihracat-faturasi-ve-ihracat-kapanis-tarihleri-farkli-oldugunda-ihracatta-yuklenilen-kdv-hangi-donemde-beyan-edilmelidir/#respond Tue, 23 Oct 2018 11:15:20 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=14950 (GİB – ÖZELGE)
Konu: İhracata ilişkin fatura tarihi ve ihracat kapanış tarihlerinin farklı olması durumunda KDV ve KVK açısından beyan edileceği dönem hk.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; Aralık 2013 döneminde yapmış olduğunuz ihracatlarınızın fatura kesim tarihlerinin de Aralık 2013 olduğu ve Gümrük Bakanlığının sisteminde yer alan kapanış (intaç) tarihlerinin Ocak 2014 olarak göründüğü belirtilerek kurumlar vergisi açısından ihracatınızın hangi dönemde beyan edileceği, ihracatınıza ilişkin KDV’nin hangi dönem beyannamesine dahil edileceği ile ihracatınıza ilişkin yüklenilen maliyetlerin hangi dönem kurumlar vergisi ve KDV beyannamelerine dahil edileceği hususlarında Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

            KURUMLAR VERGİSİ KANUNU AÇISINDAN
            5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun “Safi Kurum Kazancı” başlıklı 6’ncı maddesinde; kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettiği safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safi kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanununun ticarî kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.
Ayrıca, safi kurum kazancının tespitinde Kurumlar Vergisi Kanununun 8’inci maddesinin yanı sıra Gelir Vergisi Kanununun indirilecek giderlere ilişkin 40’ıncı maddesi de dikkate alınacaktır.
Ticari kazançta elde etme tahakkuk esasına bağlanmış bulunmaktadır. Bu esas dikkate alındığında, bir gelir veya gider unsurunun özel bir düzenleme bulunmadığı sürece, mahiyet ve tutar itibariyle kesinleştiği dönem kazancının tespitinde dikkate alınması gerekmektedir.

Bu durumda, yurt dışındaki alıcının satış akdine konu olan malı satıcının Türkiye’deki fabrikasında, deposunda veya herhangi bir işyerinde alıcı veya adına hareket eden tarafından teslim alınacağının satış akdinde belirlenmiş olması halinde, satıcının belirtilen işyerinde malı teslim etmesiyle satış akdi tamamlanmış ve gelir tahakkuk etmiş olacağından söz konusu gelirin bu tarihin içinde bulunduğu hesap döneminin kurum kazancı olarak değerlendirileceği tabiidir.

Diğer taraftan, ihracatta malın satıcının Türkiye’deki işyerinde teslim alınması hariç olmak üzere, Şirketiniz tarafından gerçekleştirilen ihracat faaliyetlerine ilişkin elde edilen gelirin fiili ihraç tarihi itibarıyla tahakkuk ettiğinin kabul edilmesi ve ihracata ilişkin maliyet ve hasılatların bu tarihin içinde bulunduğu hesap dönemi kurum kazancının tespitinde dikkate alınması gerekmektedir.

KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU AÇISINDAN
            KDV Kanununun 12’nci maddesi uyarınca bir teslimin ihracat teslimi sayılabilmesi için, teslimin yurt dışındaki bir müşteriye veya bir serbest bölgedeki alıcıya tevdi edilmesi gerekmekte olup; malların Türkiye Cumhuriyeti gümrük bölgesinden çıktığının gümrük beyannamesi veya yerine geçen bir belge ile tevsik edilmesi gerekir.

Mülga 107 seri no.lu KDV Genel Tebliğinin (B) bölümünde;
– 19 seri no.lu KDV Genel Tebliğinin (E) bölümüne göre, KDV uygulamasında ihracat işleminin gerçekleştiği tarih olarak, malın gümrük hattından geçtiği sırada çıkış gümrüğünce belirlenen ve gümrük beyannamesinin ilgili bölümünde belirtilen “gümrük hattını çıkış tarihi”nin esas alındığı,
– Ancak, 04.04.2007 tarihli ve 2007/19 sayılı Gümrük Müsteşarlığı Gümrükler Genel Müdürlüğü Genelgesi ile gümrük idarelerince 1 Mayıs 2007 tarihinden itibaren ihracata yönelik düzenlenen gümrük beyannamelerinin ihracatçıya verilen nüshasının üzerine herhangi bir kapanma meşruhatı düşülmesine son verildiği,
– Bu nedenle, 1 Mayıs 2007 tarihinden itibaren KDV beyannamelerinde ihracat istisnasına ilişkin beyanları bulunan mükelleflerin tevsik edici belge olarak ibraz ettikleri gümrük beyannamelerinde ihracatın gerçekleştiği tarihi belirten bir açıklama aranılmayacağı, bu beyannamelere ilişkin elektronik ortamda (VEDOP) erişilen bilgiler arasındaki kapanma tarihinin ihracat istisnası uygulamasında ihracatın gerçekleştiği tarih olarak dikkate alınacağı açıklanmıştır.

Buna göre, faturaları Aralık/2013 döneminde düzenlenmesine rağmen VEDOP sisteminde beyanname kapanış tarihleri Ocak/2014 dönemi olarak görünen ihracata ilişkin faturalar Ocak/2014 dönemi beyannamesinde beyan edilecektir.

Diğer taraftan, 29/3 maddesinde indirim hakkının vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılı aşılmamak şartıyla, ilgili vesikaların kanuni defterlere kaydedildiği vergilendirme döneminde kullanılabileceği hüküm altına alınmıştır.

            Bu durumda; ihraç edilen mal ve hizmetin meydana getirilmesi ile ilgili her türlü mal ve hizmet alımlarınız dolayısıyla yüklenilen KDV, vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılı aşılmamak şartıyla, ilgili vesikaların kanuni defterlere kaydedildiği vergilendirme döneminde indirilebilecektir.

Kaynak: Kocaeli Vergi Dairesi Başkanlığı
8 Nisan 2016 Tarih ve 93767041-130[39-2014/176]-33 Sayılı Özelge

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi,  gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/ihracat-faturasi-ve-ihracat-kapanis-tarihleri-farkli-oldugunda-ihracatta-yuklenilen-kdv-hangi-donemde-beyan-edilmelidir/feed/ 0
Elektrik Alım Satım İşlerinde Fatura Ne Zaman Düzenlenmelidir? https://www.muhasebenews.com/elektrik-alim-satim-islerinde-fatura-ne-zaman-duzenlenmelidir/ https://www.muhasebenews.com/elektrik-alim-satim-islerinde-fatura-ne-zaman-duzenlenmelidir/#respond Mon, 15 Oct 2018 08:30:11 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=16352 (GİB – ÖZELGE)

Konu: Elektrik alım satımlarında faturanın düzenleneceği tarih, KDV ve KVK açısından beyan edileceği dönem hk.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda;

– Şirketinizin Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) tarafından verilmiş olan elektrik üretim lisansı kapsamında ürettiği, sistemden ve/veya ikili anlaşmalarla satın aldığı elektriği; sistem operatörü olan Türkiye Elektrik İletim A.Ş. (TEİAŞ) aracılığıyla sisteme vermek suretiyle ve/veya ikili anlaşmalarla nihai tüketicilere perakende olarak sattığı,
– Şirketiniz tarafından sisteme verilen elektriğin faturasının TEİAŞ’a hitaben kesildiği, buna mukabil TEİAŞ’ın da sistemden elektrik çekenlere fatura kestiği ve TEİAŞ’ın sıfır bakiye ile çalıştığı,
– Şirketiniz tarafından ikili anlaşmalarla satılan elektriğin faturasının ise doğrudan müşteriye kesildiği, sistemden satın aldığınız elektriğin faturasının TEİAŞ’tan, ikili anlaşmalarla satın aldığınız elektriğin faturasının doğrudan tedarikçisinden alındığı,
– Bu faturalandırma işlemlerinin Elektrik Piyasası Dengeleme ve Uzlaştırma Yönetmeliği uyarınca yapıldığı, şirketinizin TEİAŞ aracılığıyla sisteme verdiği ve/veya nihai tüketicilere ikili anlaşmalarla perakende olarak sattığı elektriğin miktarı, birim fiyatı ve elektrik mevzuatı uyarınca ödenmesi ve/veya tahsil etmesi gereken bedellerin, elektrik tesliminin yapıldığı ayı takip eden ayın 20’nci gününe kadar belirlenebildiği (tahakkuk edebildiği),
– Bu nedenle, şirketinizin TEİAŞ aracılığıyla sisteme verdiği elektriğin faturasını, teslimin yapıldığı ayı takip eden ayın 20’nci gününe kadar kesinleşen mali uzlaştırma bilgilerine göre, uzlaştırmanın kesinleştiği tarihli olarak TEİAŞ’a hitaben düzenlendiği, nihai tüketicilere ikili anlaşmalarla sattığı elektriğin faturasını ise, teslimin yapıldığı ayı takip eden ayın 20’nci gününe kadar kesinleşen bilgilere göre, teslimin yapıldığı ayın son günü tarihli olarak nihai tüketiciye hitaben düzenleyebildiği,
– Dolayısıyla, fatura tarihi ile faturanın fiilen düzenlendiği tarihlerin birbirinden farklı olabildiği ve faturaların yedi gün içinde kesilmesini öngören Vergi Usul Kanununun 231/5’inci maddesine uygun hareket edilemediği, ayrıca TEİAŞ aracılığıyla alınıp satılan elektriklerin faturası, TEİAŞ’ın uygulamaları gereği teslimin yapıldığı ayı takip eden ayın 20’nci gününde kesildiğinden, TEİAŞ aracılığıyla alınıp ikili anlaşma ile satılan veya ikili anlaşmalarla alınıp TEİAŞ aracılığıyla satılan elektriğin alım-satım faturaları, dönem itibarıyla birbirleri ile örtüşmediğinden TEİAŞ’tan gelen alış faturasının KDV’sinin sürekli şirketiniz tarafından finanse edildiği
belirtilmiş olup, elektrik alım-satımlarında ayrı ayrı olmak üzere faturaların hangi tarihte ve hangi tarih itibarıyla düzenlenmesi gerektiği, hesaplanan KDV’nin hangi ay beyan edileceği, yüklenilen KDV’nin indirim hakkının hangi ay kullanılabileceği ve kurumlar vergisi yönünden gelirin hangi dönem beyan edileceği hususlarında tereddüde düşüldüğünden Başkanlığımız görüşü sorulmuştur.

Kurumlar Vergisi Kanununun 6’ncı maddesinde; kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.

Gelir Vergisi Kanununun “Bilanço Esasında Ticari Kazancın Tespiti” başlıklı 38’inci maddesinde ise; bilanço esasına göre ticari kazancın, teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müspet fark olduğu, bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce işletmeye ilave olunan değerlerin bu farktan indirileceği, işletmeden çekilen değerlerin ise farka ilave olunacağı, ticari kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında, Vergi Usul Kanununun değerlemeye ait hükümleri ile bu Kanunun 40 ve 41’inci maddeleri hükümlerine uyulacağı hükme bağlanmıştır. Anılan Kanunun 40’ıncı maddesinde de, safi kazancın tespit edilmesinde indirilecek giderler sayılmıştır.

Ticari kazancın tespitinde “tahakkuk” ve “dönemsellik” olmak üzere iki temel ilke geçerlidir. Tahakkuk esası ilkesinde, gelir veya giderin miktar ve mahiyet itibariyle kesinleşmiş olması, yani geliri veya gideri doğuran işlemin tekemmül etmesinin yanı sıra, miktarının ve işlemden kaynaklanan alacağın veya borcun ödeme şartlarının da belirlenmiş olması gereklidir. Dönemsellik ilkesi ise bu gelir veya giderin ilgili olduğu döneme intikalinin sağlanmasını ifade eder.

Vergi Usul Kanununun 230/4 maddesinde, faturada bulunması gereken asgari bilgiler arasında malın veya işin fiyatı ve tutarının yer alması; 231/5 maddesinde de, faturanın malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren yedi gün içinde düzenlenmesi gerektiği hükme bağlanmıştır.

Genel olarak, tahakkuk belgesi niteliğindeki fatura, katma değer vergisinde vergiyi doğuran olaya paralel şekilde vergiyi doğuran olayın meydana geldiği tarihten itibaren yedi gün içerisinde düzenlenmektedir.

Öte yandan, KDV Kanununun;

– 1/1 maddesinde, ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde Türkiye’de yapılan teslim ve hizmetlerin KDV’ye tabi olduğu,
– 2/3 maddesinde, su, elektrik, gaz, ısıtma, soğutma ve benzeri şekillerdeki dağıtımların da mal teslimi niteliğinde olduğu,
– 10’uncu maddesinin (g) bendinde vergiyi doğuran olayın, su, elektrik, gaz, ısıtma, soğutma ve benzeri enerji dağıtım veya kullanımlarında bunların bedellerinin tahakkuk ettirilmesi anında meydana geleceği,
– 29/1 maddesinde mükelleflerin, yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergilerini indirebilecekleri,
– 29/3 maddesinde ise, indirim hakkının vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılı aşılmamak şartıyla, ilgili vesikaların kanuni defterlere kaydedildiği vergilendirme döneminde kullanılabileceği
hüküm altına alınmıştır.

Bu hüküm ve açıklamalara göre;

            – KDV yönünden, tahakkuk tarihi (Elektrik Piyasası Dengeleme ve Uzlaştırma Yönetmeliğince nihai bedelin belirlendiği tarih) itibarıyla vergiyi doğuran olay gerçekleşeceğinden, tahakkuk tutarları üzerinden hesaplanan KDV de ilgili dönemde beyan edilecektir. Elektrik enerjisi tedariki ve satışına ilişkin olarak Şirketiniz adına TEİAŞ tarafından düzenlenen faturalar ile ilgili olarak yüklenilen KDV tutarlarının kanuni defterlere kaydedildiği vergilendirme döneminde, ancak vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılı aşılmamak kaydıyla, genel esaslara göre indirim konusu yapılması mümkündür.
            – Kurumlar vergisi yönünden de tahakkuk, Elektrik Piyasası Dengeleme ve Uzlaştırma Yönetmeliğince nihai bedelin belirlendiği tarih itibarıyla gerçekleştiğinden, söz konusu gelir ve giderlerin bu tarih itibarıyla matrahın tespitinde dikkate alınması gerekmektedir.
            – Ayrıca, gelirinizin tahakkuk tarihinden itibaren yedi gün içinde fatura düzenlemeniz gerektiği tabiidir.

Kaynak: Gaziantep Vergi Dairesi Başkanlığı
10 Mayıs 2016 Tarih ve 16700543-125-19626 Sayılı Özelge

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/elektrik-alim-satim-islerinde-fatura-ne-zaman-duzenlenmelidir/feed/ 0