iştirak hisseleri – Muhasebe News https://www.muhasebenews.com Muhasebe News Thu, 26 Jan 2023 10:58:49 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.3.5 İştirak Nedir? https://www.muhasebenews.com/istirak-nedir/ https://www.muhasebenews.com/istirak-nedir/#respond Wed, 26 Jan 2022 10:55:00 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=137653 Bir şirketin başka bir şirketin sermayesine ortak olması, sermayesinde payının olması. Bir şirketin diğer bir şirkette sermaye ortaklığı bulunması halinde, sermayelerinde payları bulunan şirketleri ifade eder. (İşletmenin doğrudan veya dolaylı olarak diğer şirketlerin yönetimine katılmak üzere edindiği hisse senetleri veya ortaklık payları “iştirak” olarak adlandırılmaktadır.)

İştirak Hissesi

Menkul değerler portföyüne dahil hisse senetleri ile ortaklık paylarını ifade etmektedir. Bunlar,

• Anonim şirketlerin ortaklık payları veya hisse senetleri (Sermaye Piyasası Kanununa göre kurulan yatırım ortaklıkları hisse senetleri dahil),

• Limited şirketlere ait iştirak payları,

• Sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerinkomanditer ortaklarına ait ortaklık payları,

• İş ortaklıkları ile adi ortaklıklara ait ortaklık payları,

• Kooperatiflere ait ortaklık payları

olarak sıralanabilir.


Kaynak: GİB Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/istirak-nedir/feed/ 0
Hisse geri alımlarının vergilendirilmesine ilişkin tartışmalar ve önerimiz https://www.muhasebenews.com/hisse-geri-alimlarinin-vergilendirilmesine-iliskin-tartismalar-ve-onerimiz/ https://www.muhasebenews.com/hisse-geri-alimlarinin-vergilendirilmesine-iliskin-tartismalar-ve-onerimiz/#respond Sat, 07 Nov 2020 05:26:06 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=95450

Dr. Numan Emre ERGİN
Avukat, YMM, E. Hesap Uzmanı
n.emre.ergin@hotmail.com


Değerli okurlar, geçen yazımda şirketlerin geri satın aldıkları kendi hisselerinin vergilendirilmesine yönelik olarak getirilmesi planlanan kâr dağıtım stopajına ilişkin değerlendirmelerimi paylaşmış ve yazının sonunu ilgili paydaşların da görüşlerinin alınıp konuyu her yönüyle ele alan bir çalışma yapılmasının iyi olacağını tavsiye ederek bitirmiştim. Yazının yayımlanmasından sonra yaptığım görüşmelerde, söz konusu madde teklifinin daha önceden Vergi Konseyi’nde tartışıldığı, alt çalışma grubunda konu hakkında çalışmalar yapıldığı, İdare’nin de özellikle halka açık şirketlerin uygulamalarını detaylıca incelediği bilgisi tarafıma iletildi. Vergi Konseyi’nde özel sektör ile kamu kesiminden temsilciler bir arada yer almaktadır. Söz konusu konseyin üyesi olmadığımdan yapılan çalışma ve tartışmaların içeriğini ve kapsamını, Konseyin önerilerinin ne kadarının kanun teklifine yansıdığını bilmemekteyim. Ancak, konunun Vergi Konseyi’nde gündeme gelmiş olması, en azından İdare’nin konseyde temsil edilen paydaşların görüşlerini aldığını gösterir. Bu nedenle, İdare’ye haksızlık etmemek adına bu ilave açıklamayı yapmak istedim. (Redde Caesari quae sunt Caesaris, et quae sunt Dei Deo / Sezar’ın Hakkı Sezar’a, Tanrı’nın hakkı Tanrı’ya)

Yazımda ayrıca, hisse geri alımlarında vergisel açıdan bir çok belirsizliğin olduğunu ve teklifteki düzenlemenin bu belirsizlikleri ortadan kaldırmadığını da ifade etmiştim. Bu yazımda, hisse geri alımlarında vergisel açıdan tartışmalı olan hususlara değinip konuyu netleştirmek için yapılması gereken yasal değişiklik için öneride bulunmaya çalışacağım.

Vergisel tartışmalara girmeden kısa bir hatırlatma: Türk Ticaret Kanunu (TTK)’nun 379-389 ve 612. maddeleri uyarınca anonim ve limitet şirketler, esas veya çıkarılmış sermayesinin onda birine kadar kendi paylarını iktisap edebilmektedir. %10’nu aşan orandaki iktisaplar ise anonim şirketlerde 6 ay (TTK md. 384’deki bazı hallede 3 yıl), limitet şirketlerde ise 2 yıl içerisinde elden çıkarılır veya sermaye azaltılması yoluyla itfa edilir. Halka açık şirketler açısından ise konu Sermaye Piyasası Kanunu (SPK)’nun 22. maddesi ile Sermaye Piyasası Kurulu’nun yayınladığı Geri Alınan Paylar Tebliği (II-22.1)’nde düzenlenmiştir. Gerek TTK, gerek SPK mevzuatı şirketlerin ödenmiş/çıkarılmış sermayelerinin %10’na kadar kendi hisselerine sahip olmasına imkan vermekte, bu sınıra kadar edinilen hisselerin elden çıkarılması veya itfa edilmesi zorunlu olmamaktadır. Dolayısıyla bu düzenlemeler uyarınca, artık bir şirket kendisinin hissedarı olabilmekte, kendi kendine iştirak edebilmektedir.

Şimdi gelelim vergisel tartışmalara. İlk konu, geri alınan hisselerin nasıl muhasebeleştirileceği konusu. Yani, geri alınan bu hisseler defter kayıtlarında ve finansal tablolarda nasıl gösterilecek? Gerek vergi kanunlarında, gerek Maliye’nin yayınladığı Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliğleri ve Tekdüzen Hesap Planı’nda bu konuda herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır. Diğer taraftan, TTK ve SPK uyarınca finansal tabloların uyumlu olmasının zorunlu olduğu Türkiye Muhasebe/Finansal Raporlama Standartlarında (TMS/TFRS), (TMS 32-Finansal Araçlar Sunum Standardı, p. 33) yer alan düzenleme şu şekildedir. “İşletmenin, özkaynağına dayalı finansal araçlarını yeniden edinmesi durumunda, bu araçlar (“işletmenin geri satın alınan kendi hisseleri”) özkaynaktan düşülür. İşletmenin özkaynağına dayalı finansal araçlarının alışından, satışından, ihracından ya da iptalinden dolayı kâr veya zarara herhangi bir kazanç ya da kayıp yansıtılmaz. Bunun gibi, işletmenin geri satın alınan kendi hisseleri, işletme tarafından ya da konsolide edilmiş şirketler grubunun diğer üyeleri tarafından geri alınabilir ya da elde tutulabilir. Alınan ya da ödenen tutarlar doğrudan özkaynakta muhasebeleştirilir.” Yani TMS 32, geri alınan hisselerin alış tutarları ile özkaynaklardan indirilmesini ve finansal tablolarda da eksi bir kalem olarak gösterilmesini (aktifte iştirak hissesi olarak gösterilmemesini) istemektedir. Muhasebe tekniği anlamında bu durum, geri alınan hisselerin Özkaynaklar altında bir negatif unsur (İngilizcesi “Treasury Stock”) olarak raporlanması demektir. Standart ayrıca, alınan hisselerin satılması halinde ise oluşan kayıp kazancın şirketin kâr /zararıyla ilişkilendirilmemesini öngörmektedir. Buradan çıkan sonuç şudur: TTK ve SPK, şirketlerin kendi hisselerini iktisap ederek kendi kendilerine ortak olmalarına izin vermekte, ancak bu durumun aktifte bir menkul kıymet yatırımı olarak değil, özkaynaklarda sermayeden eksiltme şeklinde finansal tablolara yansıtılmasını istemektedir. Vergi mevzuatında ise konu düzenlenmemiştir.

Hisselerin geri alınmasının kayıtlara nasıl yansıtılacağını düzenlemeyen vergi mevzuatımız, geri alınan hisselerin tekrar satılması halini de açıkça düzenlememiştir. Bu hisseler kârla satıldığında, bu kâr vergiye tabi bir kâr mıdır? Hisseler zararına satılırsa, bu zarar matrahtan indirilebilir mi? Hisseler krediyle satın alınırsa, kredinin faizleri gider olarak kabul edilebilir mi?

Öncelikle kârlı satışı inceleyelim. Bu noktada, oluşan kârın vergiye tabi olması yönünde görüşler olduğu gibi bu kârın Kurumlar Vergisi Kanunu (KVK)’nun 5/1.ç maddesindeki emisyon primi istisnasından yararlandırılması gerektiği veya KVK’nın 5/1.e maddesindeki iştirak kazanç istisnasından yararlandırılması gerektiği yönünde de görüşler bulunmaktadır.

KVK’nın 5/1.ç maddesi uyarınca, anonim şirketlerin kuruluşlarında veya sermayelerini artırdıkları sırada çıkardıkları payların bedelinin itibarî değeri aşan kısmı (emisyon primi) kurumlar vergisinden istisnadır. Dikkat edilirse, istisna, “kuruluş” ve “sermaye artırımı” halinde oluşan kazanca uygulanmaktadır. Hisse geri alımı her iki duruma da girmemektedir. Bu nedenle, geri alınan hisselerin tekrar satılması halinde oluşan kâr emisyon primi istisnasından yararlanması mümkün gözükmemektedir.

KVK’nın 5/1.e maddesi uyarınca, kurumların, en az iki tam yıl süreyle aktiflerinde yer alan iştirak hisselerinin satışından doğan kazançların %75’lik kısmı, maddedeki diğer şartların sağlanması şartıyla, kurumlar vergisinden istisnadır. Maddede “iştirak hissesi”nin tanımı yapılmamıştır. Diğer taraftan, 1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği (Tebliğ)’nde, maddede yer alan iştirak hisseleri deyiminin menkul değerler portföyüne dahil hisse senetleri ile ortaklık paylarını ifade ettiğini ve bunların anonim şirketlerin ortaklık payları veya hisse senetleri, limitet şirketlere ait iştirak payları, sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerin komanditer ortaklarına ait ortaklık payları, iş ortaklıkları ile adi ortaklıklara ait ortaklık payları ile kooperatiflere ait ortaklık payları olarak sıralanabileceği belirtilmiştir. Şirketlerin iktisap ettikleri kendi hisselerinin bu tanım kapsamında olmadığı yönündeki görüşler ağırlıktadır. Ancak ben bu konuda o kadar katı değilim. Her şeyden önce Tebliğdeki tanım, şirketin kendi hisseleri ile başka bir şirketin hisseleri ayırımını yapmamaktadır. Ayrıca yukarıda bahsettiğim üzere, TTK ve SPK şirketlerin kendi hissedarı olmalarının önünü açmış, ancak kendi hisselerini aktifte menkul kıymet yatırımı olarak değil, özkaynaklar altında raporlanmasını öngörmüştür. Vergi mevzuatında ise bu yönde açık bir düzenleme, ya da geri alınan hisselerin menkul değer olarak kabul edilmesini önleyecek bir sınırlama mevcut değildir. TMS/TFRS uyarınca yapılan bir sınıflandırma vergi muhasebesi ve vergi mevzuatı açısından bağlayıcı değildir, zira iki mevzuatın amacı farklıdır; dolayısıyla aynı durumu farklı tanımlayıp düzenleyebilir. Bu nedenle, şirketlerin geri aldıkları kendi hisselerinin de vergi uygulamasında iştirak hissesi gibi değerlendirilebileceğini düşünüyorum. Bu durumda, geri alınan hisselerin satışından doğan kârın %75’i kurumlar vergisinden istisna olurken, zararın da %75’i gider olarak kabul edilmeyecektir. Bu durumda, krediyle geri hisse alımlarındaki faizlerin vergisel akıbetinin ne olacağı konusundaki tartışma da otomatik olarak son bulmuş olacaktır. Zira KVK md. 5/2 uyarınca, iştirak hisseleri alımıyla ilgili finansman giderlerinin kurum kazancından indirimi mümkündür.

Geri alınan hisselerin satışının yukarıdaki istisnalar kapsamında değerlendirilmemesi halinde, satıştan doğan kazanç üzerinden kurumlar vergisi ödenmesi sonucu çıkacaktır. Bu durumda, satıştan veya hisselerin itfasından doğan zararın da kurum kazancının tespitinde gider olarak indiriminin mümkün olması gerekir. Ancak, Mali İdare 2007 yılında vermiş olduğu bir muktezada, şirketin kendi hisselerinin geri alınarak yok edilmesi ile ilgili oluşan zararın GVK’nın 40/1 maddesinde açıkça belirtilmemesini gerekçe göstererek gider olarak dikkate alınamayacağı yönünde görüş bildirmiştir.

Hisse geri alımlarındaki bir diğer tartışmalı konu, kâr paylarının durumudur. TTK uyarınca, geri alınan hisseler açısından kâr payı hakları donarken, Geri Alınan Paylar Tebliği uyarınca kâr payı ödenmesi mümkündür. Bu durumda, kendi hissesini iktisap eden şirketin halka açık olması halinde kendi kendine kâr dağıtması mümkünken, halka kapalı şirketlerde böyle bir imkan söz konusu değildir. Peki, kendine kâr dağıtan halka açık bir şirketin elde ettiği bu kâr payı nasıl vergilendirilecektir?

KVK’nın 5/1.a maddesi uyarınca, kurumların tam mükellefiyete tabi “başka bir kurumun” sermayesine katılımlarından elde ettikleri kazançlar (kâr payı/iştirak kazacı) kurumlar vergisinden istisnadır. Görüldüğü üzere, iştirak kazançları istisnasından yararlanmak için başka bir şirketin sermayesine katılmış olmak Kanunda açıkça düzenlenmiştir. Bu durumda, kendi hissesini iktisap eden bir halka açık şirket kâr dağıttığında, kendisine dağıtmış olduğu kâr payları üzerinden bir kez daha kurumlar vergisi ödemek durumunda kalacaktır ki; bu durum açıkça çifte vergilendirmedir. Kurumlar Vergisi Kanunumuz, yeni TTK ve yeni SPK’dan önce yürürlüğe girdiğinden kanun koyucu bu durumu öngörmemiş, sonrasında da gerekli değişikliği yapmamıştır.

Yukarıda açıkladığım tartışma ve belirsizliklerin kurumlar vergisi kanununda yapılacak iki eklemeyle giderileceğini düşünüyorum. İlk olarak KVK 5/1.a maddesine “başka bir kurumun” ifadesinden sonra gelmek üzere “veya kendisinin” ifadesi getirilmelidir. İkinci olarak da KVK’nın 5/1.e maddesine “iştirak hisseleri” ifadesinden sonra “(kurumların iktisap ettikleri kendi hisselerinin dahil)” ifadesi eklenmelidir. Ya da TMS 32’deki düzenlemeye paralel bir değişiklik KVK’da da yapılarak geri alınan hisselerin tekrar satışında/itfasında oluşan kâr veya zararın kurum kazancıyla ilişkilendirilmemesi sağlanabilir. Ancak, bu alternatifte kâr paylarındaki çifte vergilendirme sorunu devam edeceğinden KVK md. 5/1.a için önerdiğim değişiklik bu seçenekte de yapılmalıdır.

Sözün özü: Simple is the best. (Basit olan en güzelidir.)


Kaynak: Dr. Numan Emre ERGİN, Avukat, YMM, E. Hesap Uzmanı. İçerik, Sayın Numan Emre ERGİN’in Dunya.com’daki Perspektif isimi köşesinden Yazarın ve Dunya.com’un sahibi olan şirketin özel izni ile yayınlanmıştır. Yazının tüm hakları ve sorumluluğu yazara ve Dunya.com’a aittir.
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


YAZARIN DİĞER YAZILARI

Şirketin kendi hisselerini geri satın alması kâr dağıtımı mıdır? (2) (27.10.2020)

Şirketin kendi hisselerini geri satın alması kâr dağıtımı mıdır? (1) (26.10.2020)

Torba yasa Meclis’te, yapılandırma nerede? (19.10.2020)

Yatırımcının yeni kamburu: Ek mali yükümlülük (12.10.2020)

Taşınmaz kirası mı, işletme hakkı kirası mı? (6.10.2020)

Zaman aşımına uğrayan kâr paylarının vergilendirilmesinde mükerrerlik var mı? (28.09.2020)

Online reklam hizmetlerinde stopaj bilmecesi (22.09.2020)

Hukuk belirsizlik kaldırmaz (16.09.2020)

Maliye, yurt dışında parası olanların peşinde, ya gurbetçiler? (14.09.2020)
Vergiye uyumlu mükellefler cezalandırılıyor mu? (07.09.2020)
Binek otomobilde ÖTV artışı, özel okul ücretlerinde KDV indirimi (02.09.2020)
Transfer fiyatlandırması raporlamasında yeni dönem (31.08.2020)
KDV ve iş yeri kira stopaj oranı indiriminde son durum (27.08.2020)
İkinci el motorlu taşıt satışında yeni dönem (24.08.2020)
Maliyeden bayram hediyesi: KDV ve stopaj indirimi, ama kime? (21.08.2020)
Ar-Ge teşviğinde vergi indirimi kısıtlanıyor mu (17.08.2020)
Spor kulüplerinin yeni sporcu sözleşmelerindeki vergisel riski  (10.08.2020)
Uçtu uçtu altın uçtu! Ya vergisi? (07.08.2020)
Anayasa Mahkemesi’nin VTR kararı (30.7.2020)
Erken seçim, aday tartışmaları ve cumhurbaşkanı seçimindeki Anayasal boşluk
(27.7.2020)
Yurt dışındaki taşınmaz ve iştirak satışları vergiden istisna mı? (25.7.2020)
Gayrimenkul ve iştirak satış kazancı istisnası – 3 (22.7.2020)
Gayrimenkul ve iştirak satış kazancı istisnası – 2 (17.7.2020)
Mali yapıyı güçlendirmede vergisel bir teşvik: gayrimenkul ve iştirak satış kazancı istisnası (16.7.2020)
Sezonluk ev kiralayanlar: Vergi sürpriziyle karşılaşmayın! (13.7.2020)
Pandemi, maliye politikası ve vergi barışı
Şirket kuruluşunda sicilde imza zorunluluğu değiştirilmelidir.
Köprüden önce son çıkış: Varlık Barışı
Kamu özel iş birliğine şeffaf bir alternatif: Altyapı Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı
Gayrimenkul yatırımında avantajlı bir yöntem: Gayrimenkul Yatırım Fonu
Gayrimenkulde rant vergisi
Gayrimenkul piyasası hareketleniyor ama vergiye dikkat!
KVKK kararlarının yargı denetimi
Kişisel verilerin korunması ve ateş ölçümü
İnternetten otomobil satanların dikkatine
Makam aracı sadece özel sektörde mi ücrettir?
Makam aracı ücret midir?
Şirket araçlarına vergi ayarı
ABD’nin dijital hizmet vergisi misillemesi ve Türkiye
Sanat ve icat vergisi
Altın: Elma dersem çık, armut dersem çıkma!
]]>
https://www.muhasebenews.com/hisse-geri-alimlarinin-vergilendirilmesine-iliskin-tartismalar-ve-onerimiz/feed/ 0
Şirket Aktifine Kayıtlı Arsanın Parsellenerek Satılmasından Elde Edilen Kazançlarda Kurumlar Vergisi İstisnası Uygulanır mı? https://www.muhasebenews.com/sirket-aktifine-kayitli-arsanin-parsellenerek-satilmasindan-elde-edilen-kazanclarda-kurumlar-vergisi-istisnasi-uygulanir-mi/ Fri, 05 Apr 2019 16:15:44 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=16396 (GİB – ÖZELGE)

Konu: Şirket aktifine kayıtlı arsanın parsellenerek satışından elde edilen kazancın kurumlar vergisi ile katma değer vergisinden istisna olup olmadığı.

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, 30.05.2007 tarihinde Şirket aktifine kaydedilen arsanın 2013/Ağustos döneminde 4 parsele ayrıldığı, 60 dairelik inşaat projesi çizdirilerek yapı ruhsatı alındığı, ancak inşaat ile ilgili hiçbir faaliyetin yapılmadığı, ayrıca Şirket ana sözleşmesinde de taşınmaz ticareti ve kiralanmasıyla uğraşıldığına ilişkin hüküm bulunmadığı belirtilerek, bahse konu arsanın satışı halinde elde edilen kazancın kurumlar vergisi ile katma değer vergisinden istisna olup olmadığı hususlarında bilgi talep edildiği anlaşılmakta olup, konu hakkında Başkanlığımız görüşleri aşağıda açıklanmıştır.

KURUMLAR VERGİSİ KANUNUNA GÖRE

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6’ncı maddesinde, kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı; safi kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 37’nci maddesinin birinci fıkrasında, her türlü ticari ve sınaî faaliyetlerden doğan kazançların ticari kazanç olduğu belirtilmiş olup ikinci fıkrasının (6) numaralı bendinde, satın alınan veya trampa suretiyle iktisap olunan arazinin iktisap tarihinden itibaren 5 yıl içinde parsellenerek bu müddet içinde veya daha sonraki yıllarda kısmen veya tamamen satılmasından elde edilen kazançların ticari kazanç sayılacağı hükmüne yer verilmiştir.

Kurumlar Vergisi Kanununun 5’inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde, kurumların, en az iki tam yıl süreyle aktiflerinde yer alan taşınmazlar ve iştirak hisseleri ile aynı süreyle sahip oldukları kurucu senetleri, intifa senetleri ve rüçhan haklarının satışından doğan kazançların %75’lik kısmının kurumlar vergisinden müstesna olduğu; ancak menkul kıymet veya taşınmaz ticareti ve kiralanmasıyla uğraşan kurumların bu amaçla ellerinde bulundurdukları değerlerin satışından elde ettikleri kazançların istisna kapsamı dışında olduğu hüküm altına alınmıştır.

Anılan istisnanın uygulamasına ilişkin ayrıntılı açıklamalara 1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin “5.6” bölümünde yer verilmiş olup, söz konusu Tebliğin “5.6.2.3.4. Menkul kıymet veya taşınmaz ticareti ile uğraşılmaması” başlıklı alt bölümünde;

“Menkul kıymet veya taşınmaz ticareti ve kiralanmasıyla uğraşan kurumların bu amaçla ellerinde bulundurdukları istisna kapsamındaki değerlerin satışından elde ettikleri kazançlar istisna kapsamı dışındadır.

İstisna uygulaması esas itibarıyla bütün kurumlar için geçerlidir. Ancak, faaliyet konusu menkul kıymet veya taşınmaz ticareti ve kiralanması olan kurumların bu amaçla iktisap ettikleri ve ellerinde tuttukları kıymetlerin satışından elde ettikleri kazançlar için istisnadan yararlanmaları mümkün değildir.

Satışa konu edilen kıymetlerin iki tam yıl kurum aktifinde kayıtlı olması da durumu değiştirmeyecektir. Aynı durum, satmak üzere taşınmaz inşaatı ile uğraşan mükellefler açısından da geçerlidir. Ancak, taşınmaz ticareti ile uğraşan mükelleflerin faaliyetlerinin yürütülmesine tahsis ettikleri taşınmazların satışından elde ettikleri kazançlara istisna uygulanabilecek; taşınmaz ticaretine konu edilen veya kiralama ya da başka surette değerlendirilen taşınmazların satış kazancı ise istisnaya konu edilmeyecektir. ”
açıklamalarına yer verilmiştir.

Bu hüküm ve açıklamalara göre, 30.05.2007 tarihinde Şirket aktifine kaydedilen arsanın parsellenerek satışı halinde taşınmaz ticareti ile uğraşılmış olacağından, bu taşınmazların satışından doğan kazançla ilgili olarak Kurumlar Vergisi Kanununun 5’ inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde yer alan kurumlar vergisi istisnasından yararlanılması mümkün bulunmamaktadır.

KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNUNA GÖRE

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 17/4-r maddesi ile kurumların aktifinde veya belediyeler ile il özel idarelerinin mülkiyetinde, en az iki tam yıl süreyle bulunan iştirak hisseleri ile taşınmazların satışı suretiyle gerçekleşen devir ve teslimler katma değer vergisinden istisna edilmiş, aynı hükmün alt bendinde, söz konusu kıymetlerin ticaretini yapan kurumların, bu amaçla aktiflerinde bulundurdukları taşınmaz ve iştirak hissesi teslimlerinin istisna kapsamı dışında olduğu hükme bağlanmıştır.

Bu çerçevede, Katma Değer Vergisi Kanununun 17/4-r maddesinin uygulanmasında, istisna kapsamındaki kıymetlerin ticaretini yapan kurumların, bu amaçla aktiflerinde bulundurdukları taşınmaz teslimleri ile mülkiyetlerindeki taşınmazları ticari bir organizasyon içinde satan belediyeler ve il özel idarelerinin bu istisnadan faydalanmaları mümkün değildir.

Buna göre, Şirketiniz her ne kadar taşınmaz ticaretini fiilen yapmasa da, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununca Şirket aktifine kayıtlı arsanın parsellenerek satışı halinde taşınmaz ticareti ile uğraşılmış olacağından, Katma Değer Vergisi Kanununun 17/4-r maddesinde düzenlenen istisnadan yararlanılması mümkün bulunmamaktadır.

Kaynak: İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı
21 Aralık 2016 Tarih ve 62030549-125[5-2013/465]-257391 Sayılı Özelge

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
Tam Bölünme ve Kısmi Bölünme Nedir? https://www.muhasebenews.com/tam-bolunme-kismi-bolunme-nedir/ https://www.muhasebenews.com/tam-bolunme-kismi-bolunme-nedir/#respond Thu, 29 Nov 2018 08:30:28 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=14337 1- KURUMLAR VERGİSİ KANUNUNA GÖRE HANGİ BÖLÜNMELER DEVİR HÜKMÜNDEDİR?
5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun uygulanmasında aşağıdaki şartlar dâhilinde gerçekleşen birleşmeler devir hükmündedir;
1.1- Birleşme sonucunda infisah eden (feshedilen) kurum ile birleşilen kurumun kanunî veya iş merkezlerinin Türkiye’de bulunması.
1.2- Münfesih kurumun (feshedilmiş) devir tarihindeki bilânço değerlerinin, birleşilen kurum tarafından bir bütün halinde
devralınması ve aynen bilânçosuna geçirilmesi.

***Kurumların yukarıdaki şartlar dâhilinde tür değiştirmeleri de devir hükmündedir.

2- HANGİ İŞLEMLER BÖLÜNME YA DA HİSSE DEVRİ HÜKMÜNDEDİR?
Aşağıdaki işlemler bölünme veya hisse değişimi hükmündedir;
2.1- Tam bölünme,
2.2- Kısmi bölünme,
2.3- Hisse değişimi.

3- KURUMLAR VERGİSİ KANUNUNA GÖRE TAM BÖLÜNME NEDİR?
Tam bölünme, tam mükellef bir sermaye şirketinin tasfiyesiz olarak infisah etmek (feshedilmesi) suretiyle,
3.1- Bütün mal varlığını,
3.2- Alacaklarını,
3.3- Borçlarını,
kayıtlı değerleri üzerinden mevcut veya yeni kurulacak iki veya daha fazla tam mükellef sermaye şirketine devretmesi ve karşılığında devredilen sermaye şirketinin ortaklarına devralan sermaye şirketinin sermayesini temsil eden iştirak hisseleri verilmesi, bu Kanunun uygulanmasında tam bölünme hükmündedir.

***Devredilen şirketin ortaklarına verilecek iştirak hisselerinin itibarî değerinin % 10’una kadarlık kısmının nakit olarak ödenmesi, işlemin bölünme sayılmasına engel değildir. 

4- KISMİ BÖLÜNME HANGİ ŞARTLARDA GERÇEKLEŞİR?
Kısmî bölünme; tam mükellef bir sermaye şirketinin veya sermaye şirketi niteliğindeki bir yabancı kurumun;
4.1- Türkiye’deki iş yeri veya daimî temsilcisinin bilânçosunda yer alan taşınmazlar ile
4.2- En az iki tam yıl süreyle elde tutulan iştirak hisseleri,
4.3- Sahip oldukları üretim veya hizmet işletmelerinin bir veya birkaçını kayıtlı değerleri üzerinden aynî sermaye olarak mevcut veya yeni kurulacak tam mükellef bir sermaye şirketine devretmesi,
bu Kanunun uygulanmasında kısmî bölünme hükmündedir.

Ancak, üretim veya hizmet işletmelerinin devrinde, işletme bütünlüğü korunacak şekilde faaliyetin devamı için gerekli aktif ve pasif kalemlerin tümünün devredilmesi zorunludur.

Kısmî bölünmede devredilen varlıklara karşılık edinilen devralan şirket hisseleri, devreden şirkette kalabileceği gibi doğrudan bu şirketin ortaklarına da verilebilir. Taşınmaz ve iştirak hisselerinin bu bent kapsamında devrinde, devralan şirketin hisselerinin devreden şirketin ortaklarına verilmesi halinde, devredilen taşınmaz ve iştirak hisselerine ilişkin borçların da devri zorunludur.

5- HİSSE DEĞİŞİMİ HANGİ ŞARTLARDA GERÇEKLEŞİR?
Hisse değişimi; tam mükellef bir sermaye şirketinin,
5.1- Diğer bir sermaye şirketinin hisselerini,
5.2- Bu şirketin yönetimini,
5.3- Hisse çoğunluğunu elde edecek şekilde devralması,
5.4- Karşılığında bu şirketin hisselerini devreden ortaklarına kendi şirketinin sermayesini temsil eden iştirak hisselerini vermesi, bu Kanunun uygulanmasında hisse değişimi hükmündedir.

***Hisseleri devralınan şirketin ortaklarına verilecek iştirak hisselerinin itibari değerinin %10’una kadarlık kısmının nakit olarak ödenmesi, işlemin hisse değişimi sayılmasına engel değildir.

***Bu maddeye göre yapılacak bölünmelerde aktifi ve pasifi düzenleyici hesaplar, ilgili olduğu aktif veya pasif hesapla birlikte devrolunur.

Kaynak: Kurumlar Vergisi Kanunu

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/tam-bolunme-kismi-bolunme-nedir/feed/ 0
Menkul Sermaye İradı Sayılan Gelirler Nelerdir? https://www.muhasebenews.com/menkul-sermaye-iradi-sayilan-gelirler-nelerdir/ https://www.muhasebenews.com/menkul-sermaye-iradi-sayilan-gelirler-nelerdir/#respond Sun, 22 Jul 2018 07:00:59 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=22029 MENKUL SERMAYE İRADI SAYILAN GELİRLER NELERDİR?
Aşağıda yazılı gelirler menkul sermaye iradı sayılmaktadır;
1- Her çeşit hisse senetlerinin kar payları (temettü gelirleri),
2- İştirak hisselerinden doğan kazançlar (Limited Şirket ortaklarının, iş ortaklıkları ortaklarının ve komanditerlerin kar payları ile kooperatiflerin dağıttıkları kazançlar),
3- Kurumların idare meclisi başkan ve üyelerine verilen kar payları,
4- Devlet tahvili ve Hazine bonosu faizleri ile diğer her türlü tahvil ve bono faizleri (Toplu Konut İdaresi, Kamu Ortaklığı İdaresi ve Özelleştirme İdaresince çıkarılan menkul kıymetler ve varlık kiralama şirketleri tarafından ihraç edilen kira sertifikalarından sağlanan gelirler dahil olmak üzere),
5- Her çeşit alacak faizleri,
6- Mevduat faizleri,
7- Hisse senetleri ve tahvillerin vadesi gelmemiş kuponlarının satışından elde edilen bedeller,
8- İştirak hisselerinin sahibi adına henüz tahakkuk etmemiş kar paylarının devir ve temliki karşılığında alınan para ve ayınlar,
9- Her çeşit senetlerin iskonto edilmesi karşılığında alınan iskonto bedelleri,
10- Faizsiz olarak kredi verenlere ödenen kar payları ile kar ve zarar ortaklığı belgesi karşılığı ödenen kar payları ve özel finans kurumlarınca kar ve zarara katılma hesabı karşılığında ödenen kar payları (Menkul kıymetler yatırım fonlarının katılma belgelerine ödenen kar payları dahil),
11- Repo gelirleri,
12- Tüzel kişiliği haiz emekli sandıkları, yardım sandıkları ile sigorta ve emeklilik şirketleri tarafından ayrılmalar nedeniyle yapılan ödemelerin içerdiği irat tutarları,
13- Bireysel emeklilik sisteminden ayrılanlara yapılan ödemelerin içerdiği irat tutarları,
14- Yukarıda sayılanlar dışında Sermaye Piyasası Kanunu hükümlerine göre ihraç edilen her türlü sermaye piyasası aracından elde edilen kar payı, faiz, kira vb. gelirler.

***213 sayılı Vergi Usul Kanununa göre defter tutmaya mecbur olan gerçek kişi mükelleflerin, Gelir Vergisine tabi menkul sermayelerle bunlardan elde edilen iratları ve bunlara müteallik giderleri, diğer kazançlarını tespit için tuttuğu hesaplarla karıştırılmadan ve onlarla birleştirilmeden, defterikebir veya işletme hesabının veya serbest meslek erbabı kazanç defterinin ayrı bir sayfasına veya ayrı bir deftere veyahut bir cetvele ayrı ayrı kaydetmesi gerekmektedir.

Kaynak: Gelir Vergisi Kanunu

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/menkul-sermaye-iradi-sayilan-gelirler-nelerdir/feed/ 0
Hangi Sermaye Şirketlerinin Kazançları Ticari Kazanç Kapsamına Girer? https://www.muhasebenews.com/hangi-sermaye-sirketlerinin-kazanclari-ticari-kazanc-kapsamina-girer/ https://www.muhasebenews.com/hangi-sermaye-sirketlerinin-kazanclari-ticari-kazanc-kapsamina-girer/#respond Fri, 18 May 2018 13:30:40 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=22303 HANGİ SERMAYE ŞİRKETLERİ VE ORTAKLARININ KAZANÇLARI TİCARİ KAZANÇ KAPSAMINA GİRER?
1-
Sermaye şirketleri; anonim, limited ve eshamlı komandit şirketler olup, bu şirketler kurumlar vergisi mükellefidirler.
2- Anonim ve limited şirket ortakları ile eshamlı komandit şirketlerin komanditer ortaklarının şirket kazancından elde ettikleri kazançlar kar payı ve iştirak hisselerinden doğan kazanç sayıldığından bu kazançların menkul sermaye iradı olarak beyan edilmesi gerekmektedir.
3- Eshamlı komandit şirketlerde komandite ortakların ortaklık karından aldıkları paylar, şahsi ticari kazanç olup, gelir vergisine tabidir.

Kaynak: Gelir Vergisi Kanunu

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/hangi-sermaye-sirketlerinin-kazanclari-ticari-kazanc-kapsamina-girer/feed/ 0
Hangi Gelirler Kar Payı Sayılır? https://www.muhasebenews.com/hangi-gelirler-kar-payi-sayilir/ https://www.muhasebenews.com/hangi-gelirler-kar-payi-sayilir/#respond Sun, 08 Apr 2018 13:30:46 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=22627 1- KAR PAYI SAYILAN GELİRLER NELERDİR?
Gerçek kişilerce, tam mükellef kurumlardan elde edilen ve Gelir Vergisi Kanunu uygulaması bakımından kar payı sayılan gelirler aşağıdaki gibidir:
1.1- Her nev’i hisse senetlerinin kar payları,
1.2- İştirak hisselerinden doğan kazançlar,
1.3- Kurumların idare meclisi başkan ve üyelerine verilen kar payları.

2- KAR PAYLARI NASIL VERGİLENDİRİLİR?
2.1-
Tam mükellef kurumlardan elde edilen ve sayılan kar paylarının yarısı gelir vergisinden istisna olup, kalan tutar vergiye tabi gelir olarak dikkate alınacaktır. Beyana tabi başka gelirlerin bulunmaması halinde, vergiye tabi gelir 30.000 TL’yi aşıyor ise beyan edilecektir.
2.2- Beyan edilen tutar üzerinden hesaplanan gelir vergisinden, kurum bünyesinde karın dağıtımı aşamasında yapılan %15 oranındaki vergi kesintisinin tamamı (istisnaya isabet eden kısım dahil) mahsup edilecek olup, mahsup sonrası kalan tutar genel hükümler çerçevesinde red ve iade edilecektir.
2.3- Kurumların 31.12.1998 ve daha önceki tarihlerde sona eren hesap dönemlerinde elde ettikleri kazançlarını dağıtmaları halinde, gerçek kişilerce elde edilen bu kar payları, tutarı ne olursa olsun yıllık beyanname ile beyan edilmeyecektir.
2.4- 01.01.1999 – 31.12.2002 tarihleri arasında sona eren hesap dönemlerine ilişkin olup, kurumlar vergisinden istisna edilmiş kazançlar ile Gelir Vergisi Kanununun Geçici 61’inci maddesi kapsamında vergi kesintine tabi tutulmuş olan yatırım indirimi istisnasından yararlanan kazançların dağıtılması halinde, gerçek kişilerce elde edilen kar paylarının net tutarına elde edilen kar payının 1/9’u eklendikten sonra bulunan tutarın yarısı vergiye tabi gelir olarak dikkate alınacaktır.
2.5- Beyan edilen tutarın 1/5’lik kısmı hesaplanan gelir vergisinden mahsup edilecektir.
2.6- Menkul Sermaye İratlarına ilişkin bildirim doldurulurken, sadece adi komandit şirketlerin komanditer ortakları, limited şirket ortakları ve anonim şirketlerin kurucu ortakları ile yönetim kurulu üyesi ortakları ödemiş oldukları Bağ-Kur primlerini elde edilen menkul sermaye iradı tutarıyla sınırlı olmak üzere indirebileceklerdir.

Kaynak: Gelir Vergisi Kanunu

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/hangi-gelirler-kar-payi-sayilir/feed/ 0
Menkul Sermaye İratları Nasıl Beyan Edilir? https://www.muhasebenews.com/menkul-sermaye-iratlari-nasil-beyan-edilir/ https://www.muhasebenews.com/menkul-sermaye-iratlari-nasil-beyan-edilir/#respond Sat, 13 Jan 2018 09:30:45 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=22118 MENKUL SERMAYE İRATLARI NASIL BEYAN EDİLİR?
Gerçek kişilerce 2016 yılında elde edilen menkul sermaye iratlarının bir kısmı 30.000-TL’yi aşması halinde, bir kısmı ise vergi kesintisine ve istisnaya tabi olmadıkları için 1.580 TL’yi aşması halinde yıllık beyanname ile beyan edilir.

1- Tutarı Ne Olursa Olsun Beyan Edilmeyecek Menkul Sermaye İratları
Aşağıda sayılan menkul sermaye iratları tutarı ne olursa olsun beyan edilmez. Diğer gelirler nedeniyle verilen beyannameye de dahil edilmez.
1.1- Gelir Vergisi Kanununun Geçici 67’nci maddesi kapsamında vergi kesintisine tabi tutulmuş olan;
1.1.1- Mevduat faizleri,
1.1.2- Özel Finans Kurumlarınca (Katılım Bankaları) kar ve zarara katılma hesabı karşılığında ödenen kar payları,
1.1.3- Repo Kazançları.

1.2- Tüzel kişiliği haiz emekli sandıkları, yardım sandıkları ile emeklilik ve sigorta şirketleri tarafından ayrılmalar nedeniyle yapılan ödemelerin ve bireysel emeklilik sisteminden ayrılanlara yapılan ödemelerin içerdiği irat tutarları.
1.3- Kurumlar vergisi mükelleflerince 31.12.1998 ve daha önceki tarihlerde sona eren hesap dönemlerinde elde edilen kazançların dağıtımı halinde, gerçek kişilerce elde edilen kar payları.
1.4- Kurumların karlarını sermayeye eklemek suretiyle gerçekleştirdikleri kar dağıtım işlemlerinde gerçek kişi ortaklarca elde edilen kar payları.

2-
1.580TL’lik Tutarı Aşması Halinde Beyan Edilecek Menkul Sermaye İratları
2.1-
Kıyı bankacılığından (off-shore bankacılık) elde edilen faiz gelirleri,
2.2- Hisse senetleri ve tahvillerin vadesi gelmemiş kuponlarının satışından elde edilen bedeller (01.01.2006 tarihinden önce ihraç/iktisap edilenler),
2.3- İştirak hisselerinin sahibi adına henüz tahakkuk etmemiş kar paylarının devir ve temliki karşılığında alınan para ve ayınlar,
2.4- Her çeşit senetlerin iskonto edilmesi karşılığında alınan iskonto bedelleri,
2.5- Yurt dışından elde edilen diğer menkul sermaye iratları (faiz, repo, kar payı vb.),
2.6- Her çeşit alacak faizleri.

***Türkiye’de vergi kesintisine tabi olmayan ve istisna uygulanmayan yukarıda belirtilen menkul sermaye iratları 1.580 TL’lik tutarı aşması halinde yıllık beyanname ile beyan edileceklerdir.

***Bahsedilen 1.580 TL’lik tutar bir istisna olmayıp, gelirin beyan edilip edilmeyeceğinin tespitinde dikkate alınacak bir haddir. Buna göre, menkul sermaye iradı olarak elde edilen gelir 1.580 TL’yi aşıyorsa, elde edilen gelirin tamamı beyan edilecektir. Bu had yukarıda belirtilen gelirlerin her biri için ayrı ayrı uygulanmayacak olup, bu gelirler ile vergi kesintisine tabi olmayan ve istisna uygulanmayan diğer menkul sermaye iratlarının toplam tutarı dikkate alınarak hesaplanacaktır.

3 30.000 TL’lik Tutarı Aşması Halinde Beyan Edilecek Menkul Sermaye İratları
3.1-
01.01.2006 tarihinden önce ihraç edilmiş olan her çeşit tahvil ve Hazine bonosu faizleri ile Toplu Konut İdaresi, Kamu Ortaklığı İdaresi ve Özelleştirme İdaresince çıkarılan menkul kıymetlerden elde edilen gelirler,
3.2- Tam mükellef kurumlar tarafından yurtdışında ihraç edilen tahviller ile tam mükellef varlık kiralama şirketleri tarafından yurtdışında ihraç edilen kira sertifikalarından sağlanan gelirler,
3.3- Tam mükellef kurumlardan elde edilen kar payları.

***Elde edilen gelirin 30.000 TL’yi aşması halinde bu gelirlerin tamamı yıllık beyanname ile beyan edilecektir. Menkul sermaye iratları toplamının 30.000 TL’yi aşıp aşmadığının tespitinde, indirim oranı ve istisna uygulanabilecek menkul sermaye iratlarının, indirim oranı ve istisna uygulandıktan sonra kalan kısımlarının dikkate alınması gerekmektedir.

***01.01.2006 tarihinden önce ihraç edilmiş olan Devlet tahvili ve Hazine bonolarından elde edilen gelirlere ilişkin Gelir Vergisi Kanununun Geçici 59’uncu maddesinde yer alan istisna uygulaması 31.12.2007 tarihinde son bulduğundan, 01.01.2008 tarihinden itibaren bu kıymetlerin faiz gelirleri ve elden çıkarılması dolayısıyla elde edilen gelirler ile ilgili olarak istisna uygulaması söz konusu değildir.

Kaynak: Gelir Vergisi Kanunu

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/menkul-sermaye-iratlari-nasil-beyan-edilir/feed/ 0
Aktife Kayıtlı İştirak Hisselerinin Satışından Doğan Zararlar İndirim Konusu Yapılabilir mi? https://www.muhasebenews.com/aktife-kayitli-istirak-hisselerinin-satisindan-dogan-zararlar-indirim-konusu-yapilabilir-mi/ https://www.muhasebenews.com/aktife-kayitli-istirak-hisselerinin-satisindan-dogan-zararlar-indirim-konusu-yapilabilir-mi/#respond Fri, 29 Dec 2017 07:45:12 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=21376 (GİB – ÖZELGE)

Konu: Kurumun aktifinde yer alan iştirak hisselerinin vadeli satışının zararla sonuçlanması durumunda zararın indirim konusu yapılıp yapılmayacağı.

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, şirketinizin aktifinde 2 yıldan fazla süreyle bulundurduğu iştirak hisselerini 2015 yılında vadeli olarak sattığı ve bu satıştan zarar ettiği, şirketiniz ile iştirak hisselerini satın alan şirket arasında düzenlenen protokol gereği satış bedelinin yaklaşık %30’luk kısmının 2015, 2016, 2017 yıllarında tahsil edileceği ve söz konusu tahsilatların yapılmaya başlanıldığı, yine yapılan protokol gereği satış bedelinin yaklaşık %70’lik kısmının ise 2018, 2019, 2020 yılları içerisinde tahsil edileceği, bu satış işleminden doğan zararın %75’lik kısmının kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alındığı belirtilerek, mevcut yasal düzenlemelere bağlı olarak satıştan doğan zararın ne kadarlık kısmının kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınacağı hususunda Başkanlığımızdan görüş talep edilmektedir.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 5’inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde, kurumların, en az 2 tam yıl süreyle aktiflerinde yer alan taşınmazlar ve iştirak hisseleri ile aynı süreyle sahip oldukları kurucu senetleri, intifa senetleri ve rüçhan haklarının satışından doğan kazançların %75’lik kısmı kurumlar vergisinden istisna olduğu, bu istisnanın, satışın yapıldığı dönemde uygulanacağı ve satış kazancının istisnadan yararlanan kısmının satışın yapıldığı yılı izleyen beşinci yılın sonuna kadar pasifte özel bir fon hesabında tutulacağı, ancak satış bedelinin, satışın yapıldığı yılı izleyen ikinci takvim yılının sonuna kadar tahsil edilmesinin şart olduğu, bu süre içinde tahsil edilmeyen satış bedeline isabet eden, istisna nedeniyle zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergilerin zıyaa uğramış sayılacağı belirtilmiştir.

Aynı maddenin üçüncü fıkrasında ise; iştirak hisseleri alımıyla ilgili finansman giderleri hariç olmak üzere, kurumların kurumlar vergisinden istisna edilen kazançlarına ilişkin giderlerinin veya istisna kapsamındaki faaliyetlerinden doğan zararlarının, istisna dışı kurum kazancından indirilmesinin kabul edilemeyeceği belirtilmiştir.

Konuyla ilgili olarak 1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin 5.6. Taşınmazlar ve iştirak hisseleri ile kurucu senetleri, intifa senetleri ve rüçhan hakları satış kazancı başlıklı bölümünde detaylı açıklamalar yapılmış olup, 5.6.2.3.2. Satış kazancının fon hesabında tutulması başlıklı bölümünde;
“Taşınmazlar ve iştirak hisseleri ile kurucu senetleri, intifa senetleri ve rüçhan haklarının satışında kazanç, satış işlemi ile birlikte doğacağından, satış işlemi ister peşin isterse vadeli olarak yapılmış olsun istisna, satışın yapıldığı dönemde uygulanacaktır.

Peşin satışlarda olduğu gibi vadeli satış halinde de satıştan doğan kazanç kısmının %75’i, 5 yıl süreyle özel bir fon hesabında tutulmak şartıyla satışın yapıldığı dönemde istisnadan yararlanabilecektir. Ancak, satış bedelinin tamamının, satışın yapıldığı yılı izleyen ikinci takvim yılının sonuna kadar tahsil edilmesi şarttır. Bu süre içinde tahsil edilmeyen satış bedeline isabet eden istisna nedeniyle zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergiler, vergi zıyaı cezası ve gecikme faizi ile birlikte tahsil edilecektir. Bu nedenle, mükelleflerin istisna uygulayabilecekleri kazanç tutarını doğru olarak belirlemeleri gerekmektedir.

Örnek 2:
Maliyet bedeli 200.000.- YTL olan bir taşınmaz, 2007 yılında 1.000.000.- YTL’ye vadeli olarak satılmıştır. Satışa ilişkin tahsilat 2007 yılında 300.000.- YTL, 2008 yılında 300.000.- YTL, 2009 yılında 300.000.- YTL ve 2010 yılında 100.000.- YTL olarak gerçekleştirilecektir. Ancak kurum, kazancın %75’ini (800.000 x %75 = 600.000.- YTL) 2007 yılı içinde özel bir fon hesabına almış bulunmaktadır.

2010 yılında tahsil edilen 100.000.- YTL’ye isabet eden [(100.000 x %80) x %75=] 60.000.- YTL kazanç kısmı için istisnadan yararlanılabilmesi mümkün bulunmamaktadır. Bu kazanç tutarına istisna uygulanmış olması halinde, istisnaya konu olan 60.000.- YTL nedeniyle 2007 hesap dönemine ilişkin olarak tahakkuk etmesi gereken kurumlar vergisi (geçici vergi dahil) vergi zıyaına uğramış olacağından vergi aslı, vergi ziyaı cezası ve gecikme faizi ile birlikte tahsil edilecektir.

2007 yılı beyannamesinin verilmesi sırasında, mükellef kurum tarafından, satıştan elde edilen kazanç 800.000.- YTL olmasına rağmen, istisna kazanç tutarının [(900.000 x %80) x %75=] 540.000.- YTL olarak uygulanması halinde, vergi zıyaının varlığından bahsedilemeyecektir.”
açıklamalarına yer verilmiştir.

Yukarıda belirtilen hüküm ve açıklamaların birlikte değerlendirilmesinde; şirketinizin en az 2 tam yıl süreyle aktifinde yer alan iştirak hisselerinin satışının zararla sonuçlanması halinde, bu satışa ilişkin zararların (giderlerin) %75’inin kanunen kabul edilmeyen gider sayılarak kurumun istisna dışı diğer faaliyetlerinden doğan kazançlardan indirilmesi mümkün olmayacak, bu satışa ilişkin zararların (giderlerin) kalan %25’inin ise gider olarak matrahın tespitinde dikkate alınabilmesi mümkün olacaktır.

Öte yandan, vadeli satışlarda satış bedelinin satışın yapıldığı yılı izleyen ikinci takvim yılının sonuna kadar tahsil edilmesi, istisnadan yararlanacak tutarın belirlenmesi açısından önem arz etmekte olup zararlı satışlarda satış bedelinin iki yıldan uzun bir sürede tahsil edilmesi bu zararın %75’lik kısmının kurum kazancının tespitinde kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alınmasına engel teşkil etmeyecektir.

Kaynak: Büyük Mükellefler Vergi Dairesi
28.07.2017 Tarih ve 64597866-125.05 Sayılı Özelge

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/aktife-kayitli-istirak-hisselerinin-satisindan-dogan-zararlar-indirim-konusu-yapilabilir-mi/feed/ 0
Menkul Sermaye İratlarını Beyan Etme Haddi Kaç TL’dir? https://www.muhasebenews.com/menkul-sermaye-iratlarini-beyan-etme-haddi-kac-tldir/ https://www.muhasebenews.com/menkul-sermaye-iratlarini-beyan-etme-haddi-kac-tldir/#respond Wed, 20 Dec 2017 14:15:34 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=22236 HANGİ MENKUL SERMAYE İRATLARI BELLİ TUTARI AŞMALARI HALİNDE BEYAN EDİLMELİDİR?
1.580TL’lik Tutarı Aşması Halinde Beyan Edilecek Menkul Sermaye İratları;
1- Kıyı bankacılığından (off-shore bankacılık) elde edilen faiz gelirleri,
2- Hisse senetleri ve tahvillerin vadesi gelmemiş kuponlarının satışından elde edilen bedeller (01.01.2006 tarihinden önce ihraç/iktisap edilenler),
3- İştirak hisselerinin sahibi adına henüz tahakkuk etmemiş kar paylarının devir ve temliki karşılığında alınan para ve ayınlar,
4- Her çeşit senetlerin iskonto edilmesi karşılığında alınan iskonto bedelleri,
5- Yurt dışından elde edilen diğer menkul sermaye iratları (faiz, repo, kar payı vb.),
6- Her çeşit alacak faizleri.
Türkiye’de vergi kesintisine tabi olmayan ve istisna uygulanmayan yukarıda belirtilen menkul sermaye iratları 1.580 TL’lik tutarı aşması halinde yıllık beyanname ile beyan edileceklerdir.

***Bahsedilen 1.580 TL’lik tutar bir istisna olmayıp, gelirin beyan edilip edilmeyeceğinin tespitinde dikkate alınacak bir haddir.

***Menkul sermaye iradı olarak elde edilen gelir 1.580 TL’yi aşıyorsa, elde edilen gelirin tamamı beyan edilecektir.

***Bu had yukarıda belirtilen gelirlerin her biri için ayrı ayrı uygulanmayacak olup, bu gelirler ile vergi kesintisine tabi olmayan ve istisna uygulanmayan diğer menkul sermaye iratlarının toplam tutarı dikkate alınarak hesaplanacaktır.

Kaynak: Gelir Vergisi Kanunu

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/menkul-sermaye-iratlarini-beyan-etme-haddi-kac-tldir/feed/ 0