İş sözleşmeleri – Muhasebe News https://www.muhasebenews.com Muhasebe News Wed, 23 Mar 2022 07:07:11 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.3.5 Tutar içermeyen iş sözleşmeleri için damga vergisi ne olmalıdır? https://www.muhasebenews.com/tutar-icermeyen-is-sozlesmeleri-icin-damga-vergisi-ne-olmalidir/ https://www.muhasebenews.com/tutar-icermeyen-is-sozlesmeleri-icin-damga-vergisi-ne-olmalidir/#respond Wed, 23 Mar 2022 07:07:11 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=124396 Tutar içermeyen iş sözleşmeleri için damga vergisi ne olmalıdır?

Tutar olmayan sözleşmelerde DV hesaplanmaz.


Kira sözleşmesine istinaden damga vergisi doğar mı? Doğması durumunda damga vergisi nereye ödenecektir? 

Kira sözleşmeleri sözleşme süresine göre kira bedeli üzerinden nispi (2022 yılı için binde 1,89) damga vergisine tabi tutulur. Bu kağıtlara ilişkin damga vergisi kağıdı imzalayanların sürekli damga vergisi mükellefi olması halinde Damga Vergisi Kanununun 22/a maddesi uyarınca ertesi ayın yirmialtıncı günü akşamına kadar vergi dairesine bir beyanname ile bildirilir ve yirmialtıncı günü akşamına kadar ödenir. Sözleşmeyi düzenleyenlerin sürekli mükellefiyeti olmaması halinde ise sözleşmenin düzenlendiği tarihi izleyen onbeş gün içinde vergi dairesine bir beyanname ile bildirilir ve aynı süre içinde ödenir.

Damga vergisine tabi kağıtları imzalayanların damga vergisi açısından müteselsil sorumluluğu vardır. Bu nedenle kağıdı düzenleyen taraflardan birinin vergiyi ödemesi yeterlidir.
Gelir vergisinden muaf esnaf, muaf serbest meslek erbabı ile basit usulde vergilendirilen mükellefler tarafından işyeri olarak kullanılmak üzere kiralanan ve iktisadî işletmelere dahil olmayan taşınmazlara ilişkin kira mukavelenameleri ile dernek ve vakıflarca yerleşim yeri, gerçek kişilerce mesken olarak kullanılmak üzere kiralanan ve iktisadî işletmelere dahil olmayan taşınmazlara ilişkin kira mukavelenameleri damga vergisinden istisnadır.

Ancak, 9/8/2016 tarihinden önce düzenlenen istisna kapsamındaki kira sözleşmelerinin ayrıca kiracı ve kiralayan yanında “adi kefil” veya “müteselsil kefil”, “müşterek borçlu ve müteselsil kefil” olarak kefil imzasını içermesi halinde, Kanuna ekli (1) sayılı tablonun I/A-3 fıkrası uyarınca kefalet şerhi üzerinden düzenlenme tarihi itibarıyla nispi damga vergisine tabi tutulması gerekmektedir.

Diğer taraftan, 6728 sayılı Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 29/c-7 ve c-8. maddeleriyle; 488 sayılı Kanuna ekli (2) sayılı tablonun “IV-Ticari ve medeni işlerle ilgili kağıtlar” başlıklı bölümünün (31) ve (32) numaralı fıkralarında yer alan “kira mukavelenameleri.” ibareleri “kira mukavelenameleri ile bu mukavelenameler üzerine konulacak kefalet şerhleri ve teminatlar.” şeklinde değiştirildiğinden, 6728 sayılı Kanunun yürürlük tarihi olan 9/8/2016 tarihinden itibaren damga vergisinden istisna olan söz konusu kira sözleşmelerinden, bu sözleşmelerdeki kefalet şerhleri ve teminat taahhütleri nedeniyle de damga vergisi alınmayacaktır.

Kira sözleşmelerinde kefalet durumu olması halinde Damga Vergisi ne şekilde hesaplanır?

Bir kağıtta birbirinden tamamen ayrı birden fazla akit ve işlem bulunduğu takdirde bunların her birinden ayrı ayrı vergi alınır. Kira sözleşmesinde adi kefalet olması halinde kefalet işlemi için nispi (2022 yılı için binde 9,48 oranında), kiralama işlemi için nispi (2022 yılı için binde 1,89 oranında) ayrı ayrı damga vergisi hesaplanması gerekmektedir.

Bir kağıtta toplanan akit ve işlemler birbirine bağlı ve bir asıldan doğma oldukları takdirde damga vergisi, en yüksek vergi alınmasını gerektiren akit veya işlem üzerinden alınır. Kira sözleşmesinin müteselsil kefalet durumunu da içermesi halinde, söz konusu sözleşmenin en yüksek vergi alınmasını gerektiren kefalet işlemi üzerinden nispi (2022 yılı için binde 9,48 oranında) damga vergisine tabi tutulması gerekmektedir.

Kira sözleşmesinin süresinin uzatılmasında damga vergisi uygulaması nasıldır?

Kira sözleşmesinin süresinin, süre uzatımına ilişkin yazılı bir karar/olur alınmaksızın veya yeni bir sözleşme düzenlenmeksizin veyahut mevcut sözleşmeye bu hususa ilişkin ayrıca bir şerh konulmaksızın otomatik olarak uzaması halinde, damga vergisine tabi bir kağıt bulunmadığından, uzatılan süre için damga vergisi aranılmayacaktır.

Ancak, söz konusu sözleşmeye süre uzatımına ilişkin şerh konulması veya bu konuda bir karar/olur alınması veyahut süre uzatımına dair ilk kağıda atıf yapan yeni bir kağıt düzenlenmesi halinde, sözleşme değişikliğine ilişkin bu kağıdın/şerhin, uzatılan süre ve kira bedeli esas alınmak suretiyle hesaplanacak matrah üzerinden Damga Vergisi Kanununa ekli (1) sayılı tablonun I/A-2 fıkrasına göre damga vergisine tabi tutulması gerekmektedir.

Konut kira sözleşmesine istinaden damga vergisi doğar mı?

İktisadi işletmelere dahil olmayan gayrimenkullerin gerçek kişilerce mesken olarak kiralanması durumunda buna ilişkin olarak düzenlenen kira sözleşmeleri damga vergisinden istisnadır.
Ancak, 9/8/2016 tarihinden önce düzenlenen istisna kapsamındaki kira sözleşmelerinin ayrıca kiracı ve kiralayan yanında “adi kefil” veya “müteselsil kefil”, “müşterek borçlu ve müteselsil kefil” olarak kefil imzasını içermesi halinde, Kanuna ekli (1) sayılı tablonun I/A-3 fıkrası uyarınca kefalet şerhi üzerinden düzenlenme tarihi itibarıyla nispi damga vergisine tabi tutulması gerekmekteydi.

Diğer taraftan, 6728 sayılı Kanunun 29/c-7 maddesi ile 488 sayılı Kanuna ekli (2) sayılı tablonun “IV-Ticari ve medeni işlerle ilgili kağıtlar” başlıklı bölümünün (31) numaralı fıkrasında yer alan “kira mukavelenameleri.” ibareleri “kira mukavelenameleri ile bu mukavelenameler üzerine konulacak kefalet şerhleri ve teminatlar.” şeklinde değiştirildiğinden 6728 sayılı Kanunun yürürlük tarihi olan 9/8/2016 tarihinden itibaren damga vergisinden istisna olan söz konusu kira sözleşmelerinden, bu sözleşmelerdeki kefalet şerhleri ve teminat taahhütleri nedeniyle de damga vergisi alınmayacaktır.

Ücret ödemelerinde damga vergisi kesintisi yapılmakta mıdır?

Maaş, ücret, gündelik, huzur hakkı, aidat, ihtisas zammı, ikramiye, yemek ve mesken bedeli, harcırah, tazminat ve benzeri her ne adla olursa olsun hizmet karşılığı alınan paralar (avans olarak ödenenler dahil) için verilen makbuzlar ile bu paraların nakden ödenmeyerek kişiler adına açılmış veya açılacak cari hesaplara nakledildiği veya emir ve havalelerine tediye olunduğu takdirde nakli veya tediyeyi temin eden kağıtlar nispi (2022 yılı için binde 7,59 oranında) damga vergisine tabidir.

Konut kapıcı ücretlerinden damga vergisi kesilir mi?

Damga Vergisi Kanununa ekli (2) sayılı tablonun “IV-Ticari ve medeni işlerle ilgili kağıtlar” başlıklı bölümünün (34) numaralı fıkrasında, Gelir Vergisi Kanununun 23 üncü maddesinde belirtilen ücretlere ilişkin kağıtların damga vergisinden istisna olduğu hükme bağlanmıştır. Buna göre söz konusu istisna şartlarını taşıyan kapıcıların ücret ödemesine ilişkin olarak düzenlenen kağıtlardan damga vergisi aranmayacaktır.

Ücret avanslarından damga vergisi kesilmesi gerekir mi?

Ücret avanslarının ödenmesi sırasında düzenlenen kağıtların 488 sayılı Kanuna ekli (1) sayılı tablonun IV/1-b fıkrası uyarınca nispi (2022 yılı için, binde 7,59 oranında) damga vergisine tabi tutulması, kati ödemeye ilişkin düzenlenen kağıdın ise, daha önce ödenen avansın mahsubunu da içerecek şekilde düzenlenmiş olması halinde kalan ödeme tutarı üzerinden aynı nispette damga vergisine tabi tutulması gerekmektedir.

Harcırah ödemelerinde damga vergisi kesintisi yapılmakta mıdır?

Harcırah ödemeleri sırasında düzenlenen kağıtların 488 sayılı Kanuna ekli (1) sayılı tablonun IV/1-b fıkrası uyarınca nispi (2022 yılı için binde 7,59 oranında) damga vergisine tabi tutulması gerekmektedir.

 

Nüshalar damga vergisine tabi midir?

9/8/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6728 sayılı Kanunun 23 üncü maddesiyle 488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi, “Bir nüshadan fazla olarak düzenlenen kağıtlardan, maktu vergiye tabi olanların her bir nüshası ayrı ayrı aynı miktarda; nispi vergiye tabi olanların ise sadece bir nüshası damga vergisine tabidir.” şeklinde değiştirilmiştir.

Kanunla yapılan düzenleme öncesinde, gerek nispi gerekse maktu damga vergisine tabi kağıtlar, nüsha sayısına göre ayrı ayrı aynı nispet ve miktarda damga vergisine tabi tutulmaktaydı.
Yapılan düzenleme uyarınca, damga vergisi yönünden vergiyi doğuran olayın ilgili maddenin yürürlük tarihinden (9/8/2016) itibaren gerçekleşmesi durumunda, birden fazla nüsha olarak düzenlenen nispi vergiye tabi kağıtlarda sadece tek nüsha üzerinden damga vergisi hesaplanacaktır.

Maktu damga vergisine tabi kağıtlarda ise her bir nüshadan ayrı ayrı aynı miktarda vergi alınması uygulamasına devam edilecektir.

Sözleşmelerde yer alan cezai şart taahhütleri damga vergisine tabi midir?

6728 sayılı Kanunun 24/b maddesiyle 488 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinin sonuna, “Pey akçesi, cayma tazminatı, ücret tevkifi, cezai şart gibi bir sözleşmenin müeyyidesi mahiyetinde olan taahhütlerden, başlı başına bir sözleşmeye konu olmadıkça damga vergisi alınmaz.” şeklinde fıkra eklenmiştir.

Buna göre, 6728 sayılı Kanunun yürürlük tarihi olan 9/8/2016 tarihinden itibaren asıl akit ve işlemle birlikte aynı kağıtta yer verilen pey akçesi, cayma tazminatı, ücret tevkifi, cezai şart gibi bir sözleşmenin yaptırımı olarak belirlenen taahhütlerden damga vergisi alınmayacak, damga vergisi asıl akit konusu işlem üzerinden alınacaktır. Ancak söz konusu taahhütler, ayrı bir kağıtta düzenlenmesi ve başlı başına bir sözleşmeye konu olması durumunda damga vergisine konu teşkil edecektir.

İhalenin iptal edilmesi durumunda ihale kararı için ödenen damga vergisi iade edilir mi?

6728 sayılı Kanunun 28/b maddesiyle 488 sayılı Kanuna ekli (1) sayılı tablonun “II.Kararlar ve mazbatalar” başlıklı bölümünün (2) numaralı fıkrasına “(4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu kapsamındaki kurum ve kuruluşlara şikayet veya Kamu İhale Kurumuna itirazen şikayet ya da yargı kararı üzerine ihalenin iptal edilmesi halinde, bu ihale kararının hükmünden yararlanılmayan kısmına isabet eden damga vergisi ret ve iade olunur. Sözleşmenin düzenlenmiş olması durumunda sözleşmeye ilişkin damga vergisi ret ve iade edilmez.)” şeklinde parantez içi hüküm eklenmiş olup, düzenleme sonrası söz konusu fıkra aşağıdaki gibidir.

“İhale Kanunlarına tabi olan veya olmayan resmi daire ve kamu tüzel kişiliğini haiz kurumların her türlü ihale kararları (4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu kapsamındaki kurum ve kuruluşlara şikayet veya Kamu İhale Kurumuna itirazen şikayet ya da yargı kararı üzerine ihalenin iptal edilmesi halinde, bu ihale kararının hükmünden yararlanılmayan kısmına isabet eden damga vergisi ret ve iade olunur. Sözleşmenin düzenlenmiş olması durumunda sözleşmeye ilişkin damga vergisi ret ve iade edilmez.)”

Söz konusu fıkradaki düzenleme sonrasında, Kamu İhale Kanunu kapsamındaki ihale makamı olan kurum ve kuruluşlara şikayet veya Kamu İhale Kurumuna itirazen şikayet ya da yargı kararı üzerine ihalenin iptal edilmesi nedeniyle, ihale kararının hükmünden kısmen veya tamamen yararlanılmayan kısmına ait damga vergisi ret ve iade edilecektir.

 Düzeltme beyannameleri damga vergisine tabi midir?

6728 sayılı Kanunun 28/c-1 maddesiyle 488 sayılı Kanuna ekli (1) sayılı tablonun “IV. Makbuzlar ve diğer kâğıtlar” başlıklı bölümünün “2.Beyannameler” başlıklı fıkrasının (b) bendine, “Vergi beyannameleri:” ibaresinden sonra gelmek üzere “((f) bendi dahil olmak üzere, beyanname verme süresi içerisinde düzeltme amacıyla verilen beyannameler hariç)” şeklinde parantez içi hüküm eklenmiştir.

Buna göre, kanuni süresinde düzeltme amacıyla verilen vergi beyannamelerinden damga vergisi alınmayacaktır.

Yatırım Teşvik Belgesi kapsamında yapılan işlemler nedeniyle düzenlenen kağıtlar damga vergisine tabi midir?

488 sayılı Kanuna ekli (2) sayılı tablonun “IV-Ticari ve medeni işlerle ilgili kağıtlar” başlıklı bölümünün (43) numaralı fıkrası kapsamında;

1) Yatırım Teşvik Belgesi kapsamında yer alan yatırım mallarına ilişkin olarak Yatırım Teşvik Belgesi sahibi yatırımcılarla bu malların üreticileri ve tedarikçileri arasında düzenlenen kağıtlara,

2) Münhasıran yatırım döneminde Yatırım Teşvik Belgesi kapsamındaki yatırıma yönelik gayri maddi hakların kiralanması ve satın alınmasına ilişkin düzenlenen kağıtlara,

3) Yatırım Teşvik Belgesi kapsamındaki sabit kıymet yatırımlarının imal ve inşasına yönelik düzenlenen sözleşmeler, taahhütnameler, teminatlar ve bu mahiyetteki kağıtlara,

4) Yatırım Teşvik Belgesi kapsamındaki yatırımlara yönelik danışmanlık ve teknik müşavirlik hizmetlerine ilişkin düzenlenen kağıtlara,

damga vergisi istisnası uygulanacaktır


Kaynak: İSMMMO, GİB
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/tutar-icermeyen-is-sozlesmeleri-icin-damga-vergisi-ne-olmalidir/feed/ 0
Yabancı Unsurlu Sözleşmelerde Hukuk Seçimi https://www.muhasebenews.com/yabanci-unsurlu-sozlesmelerde-hukuk-secimi/ https://www.muhasebenews.com/yabanci-unsurlu-sozlesmelerde-hukuk-secimi/#respond Wed, 27 Jan 2021 23:00:52 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=102711

Stj. Av. Delal Roza Doğan
d.dogan@ozgunlaw.com


Çağdaş hukuk sistemlerinde, taraflar sözleşmeye uygulanacak hukuku serbestçe kararlaştırabilmektedir. Bu husus Türk Hukukunda sözleşme serbestisi olarak karşımıza çıkmaktadır. Hukuk seçimi ile taraflar sözleşmenin kuruluşunu, geçerliliğini ve sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerini belirledikleri hukuka tabi kılmaktadırlar. Yabancılık unsuru içeren sözleşmelerde tarafların uygulanacak hukuku tayin etmeleri ‘hukuk seçimi’ olarak adlandırılır. Hukuk seçimi, irade muhtariyeti ilkesi doğrultusunda gerçekleşmektedir. Taraflarca yapılacak olan hukuk seçimi birtakım şartlara tabii tutulmuştur. Bu sebeple de tarafların hukuk seçimine dair düzenlemeler hem milli hem de uluslararası nitelikteki hukuki metinlerde yer almaktadır.

Sözleşmenin taraflarının, sözleşmeye uygulanacak olan yabancı hukuku tayin edebilmeleri için, söz konusu sözleşmenin yabancılık unsuru taşıması gerekmektedir. 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un 24. Maddesi uyarınca, taraflar akdettikleri sözleşmelerde yabancı bir hukuk tayin edebilirler. Ancak önemle belirtmek gerekir ki; 5718 Sayılı MÖHUK sadece yabancılık unsuru içeren işlemlerde uygulama alanı bulmaktadır. İşbu sebeple de dayanağını MÖHUK’dan alan hukuk seçimi imkânı ancak, söz konusu sözleşmenin yabancılık unsuru içermesi durumunda söz konusu olacaktır.

Yalnızca yabancılık unsuru ya da milletlerarası unsur içeren sözleşmelerde yabancı bir hukuk tayin edilebileceği için, öncelikle yabancılık unsurunun ne anlama geldiğinin anlaşılması gerekmektedir. Şöyle ki; yabancılık unsuru kavramı MÖHUK’da tanımlanmış değildir. Bu sebeple de bu unsurun tanımı doktrin ve uygulamadan yola çıkılarak yapılmaktadır. Yabancılık unsuru, uygulamada farklı şekillerde karşımıza çıkmaktadır. Bunlar, taraf ve hukuki işlem yönünden yabancılık unsuru olarak ikiye ayrılmaktadır. Taraf yönünden yabancılık unsuru; vatandaşlık, ikametgâh yahut mutat mesken olarak karşımıza çıkarken; hukuki işlem yönünden yabancılık unsuru hukuki işlemin yapıldığı yer, edimlerin ifa yeri, mal ve hizmet tedarikinin yabancı kaynaklı olması vb. şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Görüldüğü üzere, yabancılık unsurunun varlığının kabul edilebilmesi için, hukuki olay veya ilişkinin yabancı ülkeyle illaki yer bakımından irtibatının bulunması şart değildir. Söz konusu olay veya ilişkinin yabancı hukuk düzeni ile herhangi bir şekilde irtibatlı hale gelmesi yeterlidir.

Taraflarca, sözleşmeye uygulanacak yabancı hukuk seçiminin, tek başına yabancılık unsuru oluşturup oluşturmadığı hususu ise tartışmalı bir konudur. Diğer bir deyişle, herhangi bir şekilde yabancı bir hukuk düzeni ile irtibatı bulunmayan her iki tarafı da Türk gerçek veya tüzel kişilerden oluşan bir sözleşmede yabancı ülke hukuku seçimi yapılmasının bizatihi olarak yabancılık unsuru teşkil edip etmeyeceği hususunda doktrinde farklı görüşler mevcuttur. Doktrindeki çoğunluk görüşe göre, yabancı hukuk seçimine imkân tanınabilmesi için sözleşmenin, hâlihazırda yabancılık unsuru taşıması gerekmektedir. Dolayısıyla iki Türk gerçek veya tüzel kişi arasında yapılan ve hâlihazırda yabancılık unsuru taşımayan bir sözleşmede yabancı hukukun seçilmiş olması, tek başına o ilişkiye yabancılık unsuru katmaya yetmeyecektir. Doktrindeki azınlık görüşe göre ise, sözleşmeye uygulanacak yabancı bir hukukun seçilmesi için, öncesinde bir yabancılık unsuru bulunması şart değildir. Tarafların, yabancı bir hukuk seçmiş olması, söz konusu sözleşmenin yabancılık unsuru taşıdığını kabul etmek için yeterlidir. Yargıtay ise bu konuda; sıklıkla, çoğunluk görüş doğrultusunda kararlar vermiş olsa da özellikle son zamanlar da azınlık görüş doğrultusunda da verilmiş olan kararlar mevcuttur.

Yabancı unsur taşıyan sözleşmeden doğan borç ilişkilerinde uygulanacak hukukun seçilmesi açık veya zımnen yapılabilir. Şöyle ki; taraflar açıkça hukuk seçimi yapabilecekleri gibi aynı zamanda tereddüde mahal vermeyecek şekilde zımnen de hukuk seçimi yapabilirler. Nitekim MÖHUK m.24’te bu husus açıkça düzenlenmiştir.

“Sözleşmeden doğan borç ilişkileri tarafların açık olarak seçtikleri hukuka tâbidir. Sözleşme hükümlerinden veya hâlin şartlarından tereddüde yer vermeyecek biçimde anlaşılabilen hukuk seçimi de geçerlidir.” (MÖHUK m.24)

Yabancı unsurlu sözleşmelerde genel olarak sözleşme serbestisi uygulanmakta olmakla birlikte; taraflar açıkça yabancı bir hukuk seçtiklerinde bunu esas sözleşmeden ayrıca bir sözleşmeyle yahut sözleşmenin bir maddesi şeklinde yapmaktadırlar. MÖHUK’un 24’üncü maddesinin ilk fıkrası ile de genel uygulamaya paralel olarak kanun koyucu, tarafların hukuk seçimi için özel bir şekil şartı öngörmemiş, açık veya örtülü irade beyanını yeterli bulmuştur.[1] Yani, tarafların iyi niyetli olması ya da hukuki seçimlerinde menfaatinin bulunması şartları aranmaktadır.[2]

Taraflarca seçilen hukukun, sözleşme ile objektif bağlantılara sahip bir ülkenin hukuku olması zorunlu mudur; yoksa taraflar sözleşme ile hiçbir bağlantısı olmayan bir ülke hukukunu da seçebilirler mi? MÖHUK m. 24’te bu konuda herhangi bir sınırlama yer almamaktadır. Doktrinde de uygulanacak hukuku seçme konusunda taraflara tam bir serbesti tanınması gerektiği, tarafların menfaatleri doğrultusunda diledikleri hukuku seçebilecekleri kabul edilmektedir.[3]

Hukuk seçimi, sözleşmenin tamamı veya bir kısmı için yapılabilir. Aynı zamanda hukuk seçimi taraflarca her zaman yapılabilir. Şöyle ki; hukuk seçimi sözleşmenin kurulmasından sonra dahi değiştirilebilir. Ancak burada dikkat edilmesi gereken nokta, sözleşmenin kurulmasından sonraki hukuk seçimi ancak üçüncü kişilerin hakları saklı kalmak kaydıyla geriye etkili olarak geçerli olacaktır.

Hukuk Seçiminde İrade Serbestisini Sınırlandıran Mekanizmalar

Yabancı unsurlu sözleşmelerde, taraflarca seçilen hukuku sınırlandıran birtakım düzenlemeler mevcuttur. Bunlar; sosyal içerikli sözleşmeler, kamu düzeni ve doğrudan uygulanan kurallardır.

Sosyal içerikli sözleşmeler, taraflardan herhangi birinin diğerine göre ekonomik ve sosyal anlamda zayıf olması sebebiyle, kanun koyucu tarafından zayıf olan tarafın korunmasının amaçlandığı sözleşmelerdir. MÖHUK m. 24 ve devamında iki çeşit sosyal içerikli sözleşme düzenleme alanı bulmuş olup, bunlar iş sözleşmeleri ve tüketici sözleşmeleridir.

İş sözleşmelerinde hukuk seçimi MÖHUK m. 27’de düzenlenmiştir.

“İş sözleşmeleri, işçinin mutad işyeri hukukunun emredici hükümleri uyarınca sahip olacağı asgarî koruma saklı kalmak kaydıyla, tarafların seçtikleri hukuka tâbidir.” (MÖHUK m.27)

Görüldüğü üzere, kanun koyucu işçinin korunması adına asgari bir sınır belirlemiş, işçinin her halükârda korunması için güvence sağlanması amaçlanmıştır.

Tüketici Sözleşmelerinde hukuk seçimi ise MÖHUK m. 26’da düzenlenmiştir.

‘‘Meslekî veya ticarî olmayan amaçla mal veya hizmet ya da kredi sağlanmasına yönelik tüketici sözleşmeleri, tüketicinin mutad meskeni hukukunun emredici hükümleri uyarınca sahip olacağı asgarî koruma saklı kalmak kaydıyla, tarafların seçtikleri hukuka tâbidir.’’ (MÖHUK m.26)

Tüketicinin korunmasına yönelik bu düzenleme ile kanunlar ihtilafı kuralları çerçevesinde seçilen hukuk tüketici lehine ise ancak uygulanabilir kılınmış ve aksi halde mutat mesken hukukunun tüketicinin korunması adına asgari sınır teşkil etmesi sağlanmıştır.

Taraflarca seçilen hukuku sınırlandıran bir diğer mekanizma ise kamu düzenidir. Kamu düzeni bir toplumun siyasî, sosyal, ekonomik ve hukukî açıdan temel yapısını ve temel menfaatlerini ilgilendiren kurallardır. Kamu düzeninin müdahalesi için, Türk kanunlarının esas prensiplerine aykırılık; Türk âdap ve ahlâk anlayışına aykırılık; Anayasa’da yer alan temel hak ve özgürlüklere aykırılık hususlarından birinin veya birkaçının aynı olayda bulunması gerekir.[5] Kamu düzenine aykırılık MÖHUK m.5’te düzenlenmiştir,

“Yetkili yabancı hukukun belirli bir olaya uygulanan hükmünün Türk kamu düzenine açıkça aykırı olması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz; gerekli görülen hâllerde, Türk hukuku uygulanır.” (MÖHUK m.5)

Taraflarca seçilen hukuk, Türk Kamu Düzenine aykırılık teşkil ediyor ise seçilen hukuk uygulama alanı bulamayacaktır.

Tarafların hukuk seçiminde irade serbestilerini sınırlayan son husus ise doğrudan uygulanan kurallardır. Doğrudan uygulanan kurallar, sosyal ve ekonomik görevler yüklenerek kamu menfaatlerinin dikkate alınması sonucunda ortaya çıkan hukuk normlarıdır.[6] Diğer bir ifadeyle, bu kurallar “özel hukuk ilişkilerine etkili, kamu menfaati gözeten emredici hükümler olarak belirlenmektedir”. [7] Bu kuralların örnekleri ise döviz ve dış ticaret kanununda yer alan yasaklar, para ve kartel kanunlarıyla getirilen yasaklar, ithalat-ihracat yasakları, kültür varlıklarının korunması [8] ve ambargo düzenlemeleridir. Doğrudan uygulanan kurallar üçlü bir ayırıma tabi tutulmuştur.[9] Bunlardan birincisi hâkimin hukukunun (lex fori) doğrudan uygulanan kurallarıdır ki 5718 sayılı MÖHUK m. 6’da düzenlenmiştir; ikincisi ise uyuşmazlığa uygulanacak hukukun (lex causae) doğrudan uygulanan kurallarıdır; sonuncusu ise sözleşme ile yakın ilişkisi bulunan üçüncü bir devletin doğrudan uygulanan kurallarıdır ki bunlara etki tanınması 5718 sayılı MÖHUK’ta 31’inci madde olarak düzenlenmiştir. [10]

‘‘Sözleşmeden doğan ilişkinin tâbi olduğu hukuk uygulanırken, sözleşmeyle sıkı ilişkili olduğu takdirde üçüncü bir devletin hukukunun doğrudan uygulanan kurallarına etki tanınabilir. Söz konusu kurallara etki tanımak ve uygulayıp uygulamamak konusunda bu kuralların amacı, niteliği, muhtevası ve sonuçları dikkate alınır.’’ (MÖHUK m.31)

Doğrudan uygulanan kuralların varlığı halinde, işbu kurallar taraflarca seçilen hukuk ihtilafına uygulama alanı bulacaktır.

Sonuç

Yabancı unsurlu akitlerde taraflar, yukarıda açıklanmış olan mevzuat sınırları çerçevesinde ve irade muhtariyetinin öngördüğü koşullar içerisinde hukuk seçimi yapabilmektedirler. Böylece, sözleşmelerdeki belirsizlik ortadan kaldırılmış olacak, belirlilik ve öngörülebilirlik sağlanacaktır.  Sonuç olarak, sözleşmeden kaynaklanan bir uyuşmazlık söz konusu olduğunda, hangi hukuk kurallarının uygulanacağı hususunda muhtemel ihtilafların önüne geçilmiş olunacaktır.

Stj. Av. Delal Roza Doğan

Kaynakça:

1. MURTAZ, G., Yabancı Unsurlu Akitlerde Hukuk Seçimine Dair Meseleler (5718 sayılı MÖHUK m.24 ile Milletlerarası Ticari Sözleşmelerde Hukuk Seçimine Dair İlkeler Kapsamında), Çankaya Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 3(1), 157-202

2. ÇELİKEL, A., ERDEM, B., Milletlerarası Özel Hukuk, 14. Basım, İstanbul 2016.

3.  KOCASAKAL, H.Ö. (2010). SÖZLEŞMELERE UYGULANACAK HUKUKUN MÖHUK m.24 ÇERÇEVESİNDE TESPİTİ VE ÜÇÜNCÜ DEVLETİN DOĞRUDAN UYGULANAN KURALLARI. Milletlerarası Hukuk ve Milletlerarası Özel Hukuk Bülteni, 27-87.

4.  ÇELİKEL, Aysel/ NOMER, Ergin: Devletler Hususî Hukuku, İstanbul 1982.

5.  DAYINLARLI, K. MİLLETLERARASI ÖZEL HUKUKTA KAMU DÜZENİ

6.  ÇELİKEL, Aysel/ NOMER, Ergin: Devletler Hususî Hukuku, İstanbul 1982.

7.  ÇELİKEL, A., ERDEM, B., Milletlerarası Özel Hukuk, 14. Basım, İstanbul 2016.

8.  Kültür varlıklarının korunması konuda daha detaylı bilgi için bkz. ÖZEL, Sibel, Uluslararası Alanda Kültür Varlıklarının Korunması, İstanbul 1998, s. 157 vd. (Kültür Varlıkları).

9.  TEKİNALP, Gülören, Milletlerarası Özel Hukuk: Bağlama Kuralları, b. 9, İstanbul 2006.

10.  ERKAN, M. (2011). MÖHUK MADDE 31 BAĞLAMINDA TÜRK HUKUKUNDA DOĞRUDAN UYGULANAN KURALLARA BAKIŞ. Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi.


Kaynak: Stj. Av. Delal Roza Doğan- İçerik, Özgun Law firmasının özel izni ile yayınlanmıştır. Yazıya ilişkin tüm hak ve sorumluluk yazara aittir.
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


YAZARIN DİĞER YAZILARI

Elektronik Ticarette Vergilendirme

Kredi Sözleşmeleri Kapsamında Tesis Edilen İpoteklerin Tapu Harcı ve Vergi Muafiyeti

Anonim Şirketler Sermaye Azaltımı Şirketin Kendi Paylarını İktisabı

]]>
https://www.muhasebenews.com/yabanci-unsurlu-sozlesmelerde-hukuk-secimi/feed/ 0
İş Sözleşmesi Türleri Nelerdir? https://www.muhasebenews.com/is-sozlesmesi-turleri-nelerdir/ https://www.muhasebenews.com/is-sozlesmesi-turleri-nelerdir/#comments Sat, 25 May 2019 18:30:44 +0000 http://www.muhasebenews.com/?p=3131 1- İş sözleşmesi nedir?
4857 sayılı İş Kanunu’na göre iş sözleşmesi; işçinin bağımlı olarak iş görmeyi ve işveren tarafından da ücret ödemeyi, kabul ederek karşılıklı olarak yapılan sözleşmelerdir.

2- İş sözleşmesi türleri nelerdir?
İş Kanununda iş sözleşmesi ile ilgili hükümler 8, 9, 10, 11, 12, 13,15 ve 16’üncü maddelerinde yer almaktadır.

İş sözleşmesinin türleri şöyledir;
          2.1- Sürekli ve Süreksiz İş Sözleşmesi (İK Md.10)
          2.2- Belirli ve Belirsiz Süreli İş Sözleşmesi (İK Md. 11-12)
          2.3- Kısmi Süreli ve Tam Süreli İş Sözleşmesi (İK Md. 13)
          2.4- Deneme Süreli İş Sözleşmesi (İK Md.15)
          2.5- Takım Sözleşmesi ile oluşturulan İş Sözleşmeleri (İK Md.16)

3- Türkiye’de en çok hangi sözleşme yapılır?
Ülkemizde genellikle Belirsiz Süreli İş sözleşmesi yapılmaktadır.

Belirsiz Süreli İş Sözleşmesi 4857 sayılı İş Kanununun 11 ve 12’ inci maddelerinde belirtilmiştir.

Buna göre Belirli ve Belirsiz Süreli İş Sözleşmesi;
          3.1- Belirsiz Süreli İş Sözleşmesi;
          İş ilişkisinin bir süreye bağlı olarak yapılmadığı durumlarda sözleşme sayılır.
Yani sözleşmenin belirlenmiş bitiş tarihi yoktur.
          3.2- Belirli Süreli İş Sözleşmesi ise;
– Belirli süreli işlerde
– Belli bir işin tamamlanması durumlarında işçi ve işveren tarafından yapılan sözleşmelerdir.

ÖNEMLİ!!!
**Belirli Süreli İş Sözleşmeleri esaslı bir neden olmadıkça zincirleme (birden fazla ) yapılamaz. Yapılır ise iş sözleşmesi başlangıçtan itibaren belirsiz süreli sayılır.

Kaynak: 4857 sayılı İş Kanunu Madde 8-9-10-11-12-13-15-16

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/is-sozlesmesi-turleri-nelerdir/feed/ 3
Yabancı Çalışma İzni Alarak İş Kanununa Tabi Çalışacaklar Dikkat!!! https://www.muhasebenews.com/yabanci-calisma-izni-alarak-is-kanununa-tabi-calisacaklar-icin-onemli-hususlar-nelerdir/ https://www.muhasebenews.com/yabanci-calisma-izni-alarak-is-kanununa-tabi-calisacaklar-icin-onemli-hususlar-nelerdir/#respond Fri, 09 Nov 2018 05:00:08 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=19856 YABANCI ÇALIŞMA İZNİ ALARAK İŞ KANUNUNA TABİ ÇALIŞACAKLAR İÇİN ÖNEMLİ HUSUSLAR NELERDİR?
İş Kanununa tabi çalışacak yabancı çalışma izni verilen kişiler için önemli husus ve bilgiler aşağıdaki gibidir;

1- İş ilişkisinde dil, ırk, renk, cinsiyet, engellilik, siyasal düşünce, felsefî inanç, din ve mezhep ve benzeri sebeplere dayalı ayrım yapılamaz.
2- Aynı veya eşit değerde bir iş için cinsiyet nedeniyle daha düşük ücret kararlaştırılamaz.
3- Anayasa gereği hiç kimse zorla çalıştırılamaz. Angarya yasaktır. “Angarya”, kişinin emeğinin karşılığını almadan zorla çalıştırılmasıdır.
4- Süresi 1 yıl ve daha fazla olan iş sözleşmelerinin yazılı şekilde yapılması zorunludur.
5- İş sözleşmesi 2 kopya olarak hazırlanır ve işveren ve işçi tarafından imzalanır, imzalı bir kopya isçiye verilir.
6- Yazılı sözleşme yapılmayan hallerde işveren işçiye en geç 2 ay içinde genel ve özel çalışma koşullarını gösteren yazılı bir belge vermekle yükümlüdür.
7- Taraflarca iş sözleşmesine bir deneme süresi konulduğunda, bu süre en çok 2 ay olabilir.
8- Ancak deneme süresi toplu iş sözleşmeleriyle 4 aya kadar uzatılabilir.
9- Çalışanlar en geç çalışmaya başlamadan 1 gün önce (inşaat, tarım ve balıkçılık işlerinde en geç başladığı gün) Sosyal Güvenlik Kurumuna (SGK) işveren tarafından sigortalı olarak bildirilmek zorundadır.
10- İşverenlerin tüm işçilerin sigortalarını yaptırması gerekmektedir.
11- 15 yaşını doldurmamış çocukların çalıştırılması yasaktır. Ancak, 14 yaşını doldurmuş ve zorunlu ilköğretim çağını tamamlamış olan çocuklar hafif işlerde çalıştırılabilirler.
12- İş Kanununda çalışma süresi haftalık en çok 45 saattir. Haftalık 45 saatin üzerinde yapılan çalışmalar fazla çalışma sayılır.
13- Gece çalışması (20:00-06:00 saatleri arasındaki çalışmalar) 7,5 saati geçemez.
14- Günlük çalışma süresi 11 saati geçemez.
15- 14 yaşını bitirmiş, 15 yaşını doldurmamış ve ilköğretimini tamamlamış çocukların çalışma saatleri günde 7 ve haftada 35 saatten fazla olamaz.
16- 15 yaşını tamamlamış ancak 18 yaşını tamamlamamış genç çalışanlar için bu süre günde 8 ve haftada 40 saate kadar artırılabilir.
17- Fazla çalışma süresi yılda 270 saatten fazla olamaz.
18- Fazla çalışma için işçinin onayı zorunludur.

Kaynak: Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/yabanci-calisma-izni-alarak-is-kanununa-tabi-calisacaklar-icin-onemli-hususlar-nelerdir/feed/ 0
Çalışma Şartlarınız Değişirse Kıdem Tazminatınızı Alıp İşten Ayrılabilir misiniz? https://www.muhasebenews.com/calisma-sartlariniz-degisirse-kidem-tazminatinizi-alip-isten-ayrilabilir-misiniz/ https://www.muhasebenews.com/calisma-sartlariniz-degisirse-kidem-tazminatinizi-alip-isten-ayrilabilir-misiniz/#respond Thu, 04 Oct 2018 09:30:34 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=15569 İŞYERİNİN TAŞINMASI VEYA ÇALIŞMA ŞARTLARININ DEĞİŞTİRİLMESİ HALİNDE İŞÇİ KIDEM TAZMİNATINI ALARAK İŞTEN AYRILABİLİR Mİ?

İşveren işçi ilişkileri, yasa ile belirlenen esaslar çerçevesinde iş sözleşmelerinde düzenlenmektedir. Bu kapsamda; işin niteliği, görev tanımları, çalışma süre ve koşulları, işçiye ödenecek ücret ve diğer esaslar iş sözleşmelerinde düzenlenmektedir.

İş sözleşmesi hükümleri, işyeri uygulamaları veya çalışma koşulları konusunda değişiklik yapmak isteyen işveren, durumu yazılı olarak bildirmek ve işçinin onayını almakla yükümlüdür.

İşçi tarafından 6 gün içinde kabul edilmeyen değişiklikler işçiyi bağlamamaktadır. İş sözleşmesinin bu nedenle feshi halinde, kıdem tazminatı ve bildirim süreleri konusundaki yükümlülüklere bağlı kalınacaktır.

Kaynak: İş Kanunu

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/calisma-sartlariniz-degisirse-kidem-tazminatinizi-alip-isten-ayrilabilir-misiniz/feed/ 0
İşvereninizin Birkaç Ay Ücret Ödememesi Yasal mı? https://www.muhasebenews.com/isvereninizin-birkac-ay-ucret-odememesi-yasal-mi/ https://www.muhasebenews.com/isvereninizin-birkac-ay-ucret-odememesi-yasal-mi/#respond Wed, 19 Sep 2018 08:15:25 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=15825 1- İŞVERENİN 2 AY BOYUNCA ÜCRET ÖDEMEMESİ YASAL MIDIR?
İşverenin 2 ay boyunca ücret ödememesi yasal değildir. Çünkü 4857 sayılı İş Kanununun 32’nci maddesinde işçiye ücretin en geç ayda bir ödeneceği ve iş sözleşmeleri veya toplu iş sözleşmeleri ile ödeme süresinin 1 haftaya kadar indirilebileceği belirtilmektedir.

2- ÜCRET ALACAKLARINDA ZAMANAŞIMI SÜRESİ VAR MIDIR?
Vardır. 4857 sayılı İş Kanununun 32’nci maddesinde ücret alacaklarının 5 yıllık zamanaşımına tabi olduğu belirtilmiştir.

Kaynak: İş Kanunu

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/isvereninizin-birkac-ay-ucret-odememesi-yasal-mi/feed/ 0