indirilip – Muhasebe News https://www.muhasebenews.com Muhasebe News Wed, 30 Aug 2023 09:35:55 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.3.3 Geçmiş Dönemlere Ait Bağkur Prim Borcunun Gelir Vergisi Matrahından İndirilmesi Mümkün Müdür? https://www.muhasebenews.com/gecmis-donemlere-ait-bagkur-prim-borcunun-gelir-vergisi-matrahindan-indirilmesi-mumkun-mudur/ https://www.muhasebenews.com/gecmis-donemlere-ait-bagkur-prim-borcunun-gelir-vergisi-matrahindan-indirilmesi-mumkun-mudur/#respond Wed, 30 Aug 2023 09:35:55 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=145815

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

AYDIN VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Vergi ve Anlaşmalar Uygulama Müdürlüğü

Sayı

:

B.07.1.GİB.4.09.15.01-3.2010.7.GVK.89.Md.-2

02/10/2010

Konu

:

Geçmiş Dönemlere Ait Bağkur Prim Ödemelerinin İndirilip İndirilmeyeceği

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, Başkanlığımız … Vergi Dairesi Müdürlüğünün …  vergi kimlik numaralı mükellefi olduğunuzu, 2008 yılında birikmiş Bağ-Kur prim borçlarınızı yapılandırarak Sosyal Güvenlik Kurumuna ödediğinizi, 2008 yılı ve önceki yıllara ait ödenen toplam prim tutarını 2008 yılı Yıllık Gelir Vergisi Beyannamenizde bildirilen gelirden indirdiğinizi, ancak bağlı bulunduğunuz vergi dairesinin söz konusu yıldan önceki yıllara ilişkin ödemelerinizin indirimini kabul etmediğini beyan ederek, geçmiş yıllara ilişkin ödenen Bağ-Kur primlerinin yıllık beyannamede bildirilen gelirden indirilip indirilemeyeceği hususunda tarafınıza bilgi verilmesini istediğiniz anlaşılmaktadır.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 89/1 inci maddesinde; beyan edilen gelirin % 10 unu (bireysel emeklilik sistemi dışındaki şahıs sigorta primleri için,beyan edilen gelirin % 5 ini) ve asgari ücretin yıllık tutarını aşmamak şartıyla, mükellefin şahsına, eşine ve küçük çocuklarına ait hayat, ölüm, kaza, hastalık, sakatlık, analık, doğum ve tahsil gibi şahıs sigorta primleri ile bireysel emeklilik sistemine ödenen katkı paylarının (sigortanın veya emeklilik sözleşmesinin Türkiye’de kain ve merkezi Türkiye’de bulunan bir sigorta veya emeklilik şirketi nezdinde akdedilmiş olması, prim ve katkı tutarlarının gelirin elde edildiği yılda ödenmiş olması ve ücret geliri elde edenlerin ücretlerinin safi tutarının hesaplanması sırasında ayrıca indirilmemiş bulunması şartıyla, eşlerin veya çocukların ayrı beyanname vermeleri halinde, bunlara ait prim ve katkı payları kendi gelirlerinden indirilir) gelir vergisi matrahının tespitinde, gelir vergisi beyannamesinde bildirilecek gelirlerden indirilebileceği hüküm altına alınmıştır.

Aynı Kanunun 90 ıncı maddesinin birinci fıkrasında ise; “Gelir Vergisi ile diğer şahsi vergiler ve her ne şekilde olursa olsun vergi cezaları ve para cezaları, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanun hükümlerine göre ödenen cezalar, gecikme zamları ve faizler Gelir Vergisinin matrahından ve gelir unsurlarından indirilmez.” hükmü yer almaktadır.

Konuya ilişkin 110 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde; Bağ-Kur giriş keseneği ve sigorta primlerinin Gelir Vergisi Kanununun 89/1 inci maddesi hükmüne paralel olarak, gelirin elde edildiği yılda ödenmiş olduğunun tevsik edilmesi kaydıyla, mükellefler tarafından ticari kazançları dolayısıyla verilecek yıllık beyannamede bildirilen gelirden indirilmesinin uygun bulunduğu açıklanmıştır.

Diğer taraftan 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 4 üncü maddesinde sigortalı sayılanlar bentler halinde sayılmış olup, aynı Kanunun “Primlerin Ödenmesi” başlıklı 88 inci maddesinde; Kuruma fiilen ödenmeyen prim tutarlarının gelir vergisi ve kurumlar vergisi uygulamasında gider yazılamayacağı belirtilmiştir.

Buna göre; toplu olarak ödemiş olduğunuz Bağ-Kur primlerinin, hangi yıla ait olduğuna bakılmaksızın gelirin elde edildiği yılda ödenmiş olduğunun tevsik edilmesi kaydıyla yıllık gelir vergisi beyannamesinde bildirilecek olan gelir vergisi matrahından indirilmesi mümkündür.

Ancak, söz konusu primlerin geç ödenmesi dolayısıyla ilgili mevzuat uyarınca ödenen gecikme zammı, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun uyarınca ödenen gecikme zammı niteliğinde olduğundan, ticari kazancın tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün bulunmamaktadır.

 


Kaynak: GİB Özelge
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/gecmis-donemlere-ait-bagkur-prim-borcunun-gelir-vergisi-matrahindan-indirilmesi-mumkun-mudur/feed/ 0
İnternette ödenen reklam giderlerinin gider olarak indirilip indirilemeyeceği https://www.muhasebenews.com/internette-odenen-reklam-giderlerinin-gider-olarak-indirilip-indirilemeyecegi/ https://www.muhasebenews.com/internette-odenen-reklam-giderlerinin-gider-olarak-indirilip-indirilemeyecegi/#respond Tue, 23 Aug 2022 17:02:13 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=130426 İnternette ödenen reklam giderlerinin gider olarak indirilip indirilemeyeceği, hizmet karşılığı yapılan ödemeler üzerinden Gelir Vergisi ve KDV yönünden tevkifat yapılıp yapılmayacağı hk.

T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
KAYSERİ VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü)

Sayı

:

50426076-130[37-2016/20-614]-59424

12.08.2020

Konu

:

İnternette ödenen reklam giderlerinin gider olarak indirilip indirilemeyeceği, hizmet karşılığı yapılan ödemeler üzerinden Gelir Vergisi ve KDV yönünden tevkifat yapılıp yapılmayacağı hk.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formuyla; dijital platformda reklam, web tasarım ve kurumsal sunucu hizmeti verdiğiniz, bu kapsamda merkezi İrlanda’ da bulunan … Şirketine ait internet sitesinde hem kendi işletmeniz hem de müşterilerinizin işletmeleri adına reklam hizmeti aldığınız, reklam hizmet bedellerini internet ortamında kredi kartı ile ödediğiniz, ödemeler karşılığında… Şirketinden 01/04/2018 tarihine kadar ödeme makbuzu, bu tarihten itibaren ise ekstre aldığınız, benzer işlemi Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (K.K.T.C)’ de bulunan … Şirketi ile yaptığınız ve hizmet karşılığında fatura aldığınızdan bahisle, söz konusu ödemeler karşılığında aldığınız ödeme makbuzunun, faturanın ve ekstrenin gider hesaplarınıza dahil edilip edilmeyeceği ile ödemelere ilişkin katma değer vergisi (KDV) ve gelir vergisi yönünden tevkifat yapılıp yapılmayacağı hususlarında görüş talep ettiğiniz anlaşılmış olup konuya ilişkin Başkanlığımız görüşü aşağıda açıklanmıştır.

A-GELİR VERGİSİ YÖNÜNDEN

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun “Ticari Kazancın Tarifi” başlıklı 37 nci maddesinde; “Her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançlar ticari kazançtır.” hükmü yer almaktadır.

Aynı Kanunun 40 ıncı maddesinde ise; safi kazancın tespit edilmesinde indirilecek giderler sayılmış olup, birinci bendinde; ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin safi kazancın tespitinde indirilebileceği belirtilmiştir.

Ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderler, Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunlarında sayılan kanunen kabul edilmeyen giderler dışında kalan ticari organizasyona bağlı olarak yapılan giderlerdir ve bunlara işletme giderleri de denilebilir.

Yapılan bir ödemenin genel gider adı altında kabul edilebilmesi için, ödemeler ile iş arasında açık ve güçlü bir illiyet bağının mevcut olması, ödemelerin işin önemi ölçüsünde yapılmış bulunması ve ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılmış olması gerekmektedir.

Buna göre, … Şirketi ve… Şirketinden almış olduğunuz reklam hizmeti karşılığında yapılan ödemeler, reklam gideri olarak kabul edilecek ve söz konusu giderler ticari kazancınızın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılmış olduğundan safi kazancın tespitinde indirim konusu yapılabilecektir.

Öte yandan, 19/12/2018 tarihli ve 30630 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 18/12/2018 tarihli ve 476 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında ve Kurumlar Vergisi Kanununun 15 inci maddesinin birinci fıkrasında sayılanlara internet ortamında verilen reklam hizmetleri vergi kesintisi kapsamına alınarak, bu hizmeti verenlere veya internet ortamında reklam hizmeti verilmesine aracılık edenlere yapılan ödemelerden vergi kesintisi yapılması gerektiği yönünde düzenleme yapılmış olup, söz konusu Karar ile ilgili açıklamaların yer aldığı 1 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin “15.3.11.1.1. İnternet ortamında verilen reklam hizmetlerine ilişkin ödemeler üzerinden yapılacak vergi kesintisi” başlıklı bölümünde;

“…..

Ayrıca, internet ortamında reklam hizmeti veren veya bu hizmetlerin verilmesine aracılık eden gerçek kişilere yapılan ödemelerde vergi kesintisi oranı %15 olarak uygulanacaktır. Söz konusu vergi kesintisi uygulamasında gerçek kişinin tam veya dar mükellef olmasının bir önemi bulunmamaktadır.

İnternet ortamında reklam hizmeti veren veya bu hizmetlerin verilmesine aracılık edenlerin mükellef olup olmadığına bakılmaksızın, bu hizmetlere ilişkin ödemelerden vergi kesintisi yapılması gerekmektedir.

476 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı 1/1/2019 tarihinden itibaren yapılacak ödemelere uygulanmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe girmiş olup hizmet bu tarihten önce verilmiş olsa dahi, anılan tarihten itibaren (bu tarih dahil) yapılan ödemeler üzerinden vergi kesintisi yapılacaktır.

Söz konusu vergi kesintisinin uygulanması açısından, internet ortamında reklam hizmeti veren veya bu hizmetlerin verilmesine aracılık edenlere anılan Kararın yürürlük tarihinden önce nakden veya hesaben ödeme yapılmış olması halinde, bu ödemelerin konusunu teşkil eden hizmetlere ilişkin olarak 1/1/2019 tarihinden sonra yapılacak ödemelerden vergi kesintisi yapılmayacaktır.

…..”

açıklamalarına yer verilmiştir.

Anılan Kararın eki Kararın 2 inci maddesinde; Kurumlar Vergisi Kanununun 15 inci maddesinde yer alan tevkifat nispetleri hakkındaki 12/01/2009 tarihli ve 2009/14593 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı’na yeni bir bent eklenerek, internet ortamında verilen reklam hizmetlerine ilişkin olarak, bu hizmeti verenlere veya internet ortamında reklam hizmeti verilmesine aracılık edenlere yapılan ödemeler üzerinden % 15 oranında tevkifat yapılacağı belirtilmiştir.

Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalara göre; hem kendi işletmeniz hem de müşterilerinizin işletmeleri adına aldığınız reklam hizmetleri dolayısıyla 01/01/2019 tarihinden önce yaptığınız ödemeler dolayısıyla tarafınızca vergi tevkifatı yapılmayacaktır. Ancak, bu tarihten itibaren 476 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı kapsamında, alınan reklam hizmeti nedeniyle yapılacak ödemeler üzerinden %15 oranında vergi tevkifatı yapılacağı tabiidir.

   B-ÇİFTE VERGİLENDİRMEYİ ÖNLEME ANLAŞMASI YÖNÜNDEN

İrlanda mukimi firmadan alınan reklam hizmeti ile ilgili olarak;

18.08.2010 tarihinde yürürlüğe giren “Türkiye Cumhuriyeti ile İrlanda arasında Gelir ve Sermaye Değer Artış Kazançları Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşması” 01.01.2011 tarihinden itibaren uygulanmaktadır.

İrlanda mukimi … firmasından alınan reklam hizmetine ilişkin kazançların Türkiye – İrlanda Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması’nın Ticari Kazançlara ilişkin 7 nci maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.

Anılan maddenin 1 inci fıkrasına göre, İrlanda mukimi şirketin söz konusu hizmetler karşılığında elde ettiği kazancın Türkiye’de vergilendirilmesi için bu kazancın Türkiye’de bulunan bir iş yeri vasıtasıyla elde edilmesi gerekmektedir. Aksi durumda vergilendirme İrlanda’da yapılacaktır. İş yeri tanımına, Anlaşma’nın “İş yeri” başlıklı 5 inci maddesinde yer verilmiştir. Söz konusu maddede elektronik ortamda yürütülen faaliyetlere ilişkin özel bir düzenleme bulunmamaktadır.

Bununla birlikte, iş yeri maddesinin 6 ncı fıkrasında daimi temsilcilik düzenlenmiştir. Bu fıkraya göre bir kişi, bir Akit Devlette diğer Akit Devletin teşebbüsü adına hareket eder ve bu fıkra kapsamında belirtilen faaliyetleri temsil ettiği teşebbüs adına yürütürse bu durumda bu faaliyetler diğer Akit Devletin teşebbüsü için bir iş yeri oluşturacaktır. Maddenin bağımsız temsilciliğe ilişkin 7 nci fıkrasında ise, bir Akit Devlet teşebbüsünün, diğer Akit Devletteki, işlerini yalnızca kendi işlerine olağan şekilde devam eden bir simsar, genel komisyon acentesi veya bağımsız statüde diğer herhangi bir acente vasıtasıyla yürütmesi durumunda faaliyetin icra edildiği Devlette bir iş yerine sahip olunmayacaktır hükmü yer almaktadır.

Yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde, İrlanda’da mukim şirketin Türkiye’de iş yerinin oluşmaması durumunda, söz konusu firmanın ticari faaliyetlerinden dolayı elde ettiği kazançlardan vergi alma hakkı yalnızca İrlanda’ya ait olup, Türkiye’nin bu kazançlardan vergi alma hakkı bulunmamaktadır.

Bununla birlikte, faaliyetlerin Türkiye’de iş yeri oluşturacak nitelikte olması durumunda bu kazançlardan Türkiye’nin de vergi alma hakkı bulunmakta; ancak vergileme hakkı iş yerinden elde edilen kazançlarla sınırlı tutulmaktadır. Bu durumda vergileme iç mevzuat hükümlerimiz çerçevesinde yapılacak olup Türkiye’de ödenen vergi, Anlaşmanın “Çifte Vergilendirmenin Önlenmesi” başlıklı 23 üncü maddesinin 1/a bendi uyarınca İrlanda’da mahsup edilebilecektir.

Diğer taraftan, Anlaşma hükümlerinin iç mevzuata göre değişiklik getirdiği durumlarda, Anlaşma hükümlerinden yararlanabilmek için İrlanda mukimi ….’nin İrlanda’da tam mükellef olduğunu ve tüm dünya kazançları üzerinden bu ülkede vergilendirildiğini İrlanda yetkili makamlarından alacakları bir belge (mukimlik belgesi) ile kanıtlaması ve bu belgenin aslı ile noterce veya İrlanda’daki Türk Konsolosluklarınca tasdik edilmiş Türkçe tercümesinin bir örneğini ilgili vergi dairesine veya kendisine yapılan ödeme üzerinden vergi sorumlularınca vergi tevkifatı yapılması durumunda ise vergi sorumlularına ibraz etmesi gerekmektedir.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) mukimi firmadan alınan reklam hizmeti ile ilgili olarak;

30.12.1988 tarihinde yürürlüğe giren “Türkiye Cumhuriyeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi ve Vergi Kaybını Önleme Anlaşması” 01.01.1989 tarihinden itibaren uygulanmaktadır.

KKTC mukimi … firmasından alınan reklam hizmetine ilişkin kazançların Türkiye – KKTC Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması’nın Ticari Kazançlara ilişkin 7 nci maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.

Anılan maddenin 1 inci fıkrasına göre, KKTC mukimi şirketin söz konusu hizmetler karşılığında elde ettiği kazancın Türkiye’de vergilendirilmesi için bu kazancın Türkiye’de bulunan bir iş yeri vasıtasıyla elde edilmesi gerekmektedir. Aksi durumda vergilendirme KKTC’de yapılacaktır. İş yeri tanımına, Anlaşma’nın “İş yeri” başlıklı 5 inci maddesinde yer verilmiştir. Söz konusu maddede elektronik ortamda yürütülen faaliyetlere ilişkin özel bir düzenleme bulunmamaktadır.

Bununla birlikte, iş yeri maddesinin 5 inci fıkrasında daimi temsilcilik düzenlenmiştir. Bu fıkraya göre bir Akit Devlet mukimi bir kişi, diğer Akit Devlet mukimi bir kişiye yazılı veya sözlü bir hizmet veya vekalet akdi ile bağlı olup, onun nam ve hesabına muayyen veya gayrimuayyen bir müddetle ticari muameleler yapmaya yetkili bulunur ve bulunduğu Akit Devlette bu yetkisini, diğer Akit Devletteki temsil edilen adına mutaden kullanırsa, bu kişi ilk bahsedilen devlette bir işyerine sahip kabul edilecektir. Maddenin bağımsız temsilciliğe ilişkin 4 üncü fıkrasında ise, bir Akit Devlet teşebbüsünün, diğer Akit Devletteki, işlerini yalnızca kendi işlerini olağan şekilde sürdüren bir acenta, bir genel komisyon acentası veya bağımsız statüde diğer herhangi bir aracı vasıtasıyla yürütmesi durumunda faaliyetin icra edildiği Devlette bir iş yerine sahip kabul olunmayacağı hükmü yer almaktadır.

Yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde, KKTC’de mukim şirketin Türkiye’de iş yerinin oluşmaması durumunda, söz konusu firmanın ticari faaliyetlerinden dolayı elde ettiği kazançlardan vergi alma hakkı yalnızca KKTC’ye ait olup, Türkiye’nin bu kazançlardan vergi alma hakkı bulunmamaktadır.

Bununla birlikte, faaliyetlerin Türkiye’de iş yeri oluşturacak nitelikte olması durumunda bu kazançlardan Türkiye’nin de vergi alma hakkı bulunmakta; ancak vergileme hakkı iş yerinden elde edilen kazançlarla sınırlı tutulmaktadır. Bu durumda vergileme iç mevzuat hükümlerimiz çerçevesinde yapılacak olup Türkiye’de ödenen vergi Anlaşmanın “Çifte Vergilendirmenin Önlenmesi” başlıklı 22 nci maddesinin 2 nci fıkrası uyarınca KKTC’de mahsup edilebilecektir.

Diğer taraftan, Anlaşma hükümlerinin iç mevzuata göre değişiklik getirdiği durumlarda, Anlaşma hükümlerinden yararlanabilmek için KKTC mukimi …’un KKTC’de tam mükellef olduğunu ve tüm dünya kazançları üzerinden bu ülke vergilendirildiğini KKTC yetkili makamlarından alacakları bir belge (mukimlik belgesi) ile kanıtlaması ve bu belgenin aslı ile noterce veya KKTC’deki Türk Konsolosluklarınca tasdik edilmiş Türkçe tercümesinin bir örneğini ilgili vergi dairesine veya kendisine yapılan ödeme üzerinden vergi sorumlularınca vergi tevkifatı yapılması durumunda ise vergi sorumlularına ibraz etmesi gerekmektedir.

C-VERGİ USUL KANUNUNU YÖNÜNDEN

22/01/1997 tarih ve 22885 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 253 seri no.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin “Yurt Dışında Faaliyette Bulunan Mükelleflere Yaptırılan İş ve Hizmetler Karşılığında Alınan Belgelerle İlgili İşlemler” başlıklı (B) bölümünde; Vergi Usul Kanununun kayıt nizamına ilişkin 215 inci maddesinde, bu Kanuna göre tutulacak defter ve kayıtların Türkçe tutulmasının mecburi olacağı belirtilmiş, 227 nci maddesinde de “Bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir.” hükmüne yer verilmiştir. Söz konusu kayıtların ise aynı Kanunun 229 uncu ve müteakip maddelerinde yer alan belgelerden herhangi biri ile tevsik edilmesi gerekmektedir.

Bu hükümlere göre, yurt dışında mukim kişi veya kuruluşlara yaptırılan iş veya hizmetler karşılığında ödemede bulunan gelir veya kurumlar vergisi mükellefleri, yurt dışında mukim kişi veya kuruluşlardan aldıkları muteber belgeleri, yurt dışındaki temsilciliklerimizde veya yurt içindeki noterlerde Türkçe’ye tercüme ve tasdik ettirdikten sonra defterlerine gider olarak kaydedebilmekteydiler.

Ancak; Bakanlığımıza yapılan başvurulardan, bu işlemlerin yurt dışı temsilciliklerimizdeki iş yığılmalarına neden olduğu, mükellefler bakımından da ağır külfetler getirdiği anlaşıldığından, anılan Kanunun mükerrer 257 nci maddesinin Bakanlığımıza verdiği yetkiye dayanılarak, bu Genel Tebliğ ile yurt dışında mukim kişi veya kuruluşlara yaptırılan iş veya hizmetler karşılığında alınan belgelerin, yurt dışındaki temsilciliklerimizde veya yurt içinde noterlerde Türkçe’ye tercüme ve tasdik edilme zorunluluğu kaldırılmıştır.

Buna göre, yurt dışındaki kişi veya firmalardan belge alan mükellefler, bu belgeleri defter kayıtlarında gider olarak göstermeleri sırasında belgelerde yazılı bedelleri, belgenin düzenlendiği günde Merkez Bankasınca belirlenen döviz alış kuru üzerinden Türk Lirasına çevirerek kayıtlarında göstereceklerdir. Ancak inceleme sırasında inceleme elemanınca lüzum görülmesi halinde, mükellefler bu belgelerini tercüme ettirmek zorundadırlar.”

açıklamalarına yer verilmiştir.

Yukarıda yer alan açıklamalar çerçevesinde; yurt dışında mukim kişi veya kuruluşlara yaptırılan hizmet karşılığında ödemede bulunan gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerinin yurt dışından aldıkları belgenin (fatura, ekstre, ödeme makbuzu vb.), kayıtlarının tevsikinde tevsik edici belge olarak kabul edilebilmesi için, alındığı ülke mevzuatına göre muteber bir belge olması gerekmektedir.

Diğer taraftan, …. ile … şirketlerinin, Türkiye’de iş yerlerinin bulunması ve bu iş yerleri aracılığı ile Türkiye’de mükellefiyet tesisini gerektirecek faaliyetlerinin yürütülmesine bağlı olarak mükellef olmaları hallerinde ise söz konusu mükellefiyet kapsamında gerçekleştirilen mal teslimi ve hizmet ifaları için müşterilerine Vergi Usul Kanunu ve ilgili alt mevzuat düzenlemelerine uygun olarak fatura düzenlemeleri gerektiği tabiidir.

D-KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

“3065 sayılı KDV Kanununun;

1/1 inci maddesinde, Türkiye’de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV’ye tabi olduğu,

4/1 inci maddesinde, hizmetin, teslim ve teslim sayılan haller ile mal ithalatı dışında kalan işlemler olduğu ve bu işlemlerin bir şeyi yapmak, işlemek, meydana getirmek, imal etmek, onarmak, temizlemek, muhafaza etmek, hazırlamak, değerlendirmek, kiralamak, bir şeyi yapmamayı taahhüt etmek gibi şekillerde gerçekleşebileceği,

6/b maddesinde, işlemlerin Türkiye’de yapılmasının, hizmetin Türkiye’de yapılmasını veya hizmetten Türkiye’de faydalanılmasını ifade ettiği,

9/1 inci maddesinde ise; mükellefin Türkiye içinde ikametgahının, işyerinin, kanuni merkezi ve iş merkezinin bulunmaması hallerinde ve gerekli görülen diğer hallerde Maliye Bakanlığı’nın vergi alacağının emniyet altına alınması amacıyla, vergiye tabi işlemlere taraf olanları verginin ödenmesinden sorumlu tutabileceği,

hüküm altına alınmıştır.

KDV Genel Uygulama Tebliğinde tevkifat yapmakla yükümlü kurum ve kuruluşlar ile tevkifat kapsamındaki hizmetler ve bu hizmetlere uygulanacak tevkifat oranlarına ilişkin açıklamalar yer almaktadır.

Tebliğinin “I/C-2.1.2.1.1) bölümünde;

“Buna göre, ikametgâhı, işyeri, kanuni merkezi ve iş merkezi Türkiye’de bulunmayanların Türkiye’de yaptığı hizmetler ile bunların yurt dışında yaptığı ancak Türkiye’de faydalanılan hizmetler KDV’ye tabi olacaktır.

Bu gibi hizmet ifalarında mükellef, esas olarak hizmeti ifa eden olmakla birlikte, Türkiye’de ikametgâhı, işyeri, kanuni merkezi ve iş merkezi bulunmadığından, KDV’nin tamamı, hizmetten faydalanan yurt içindeki muhatap tarafından sorumlu sıfatıyla beyan edilip ödenecektir.

Hizmetin vergiden müstesna olması ve hizmetin yurt dışında yapılıp hizmetten yurt dışında faydalanılması halinde, mükellef veya sorumlu sıfatıyla KDV beyan edilmeyecektir.

KDV’nin sorumlu sıfatıyla beyan edilmesi için hizmetten Türkiye’de faydalanan muhatabın KDV mükellefi olması şart değildir. KDV mükellefiyeti bulunmayanlar da söz konusu hizmetler nedeniyle KDV tevkifatı yaparak 2 No.lu KDV Beyannamesi ile beyan etmek ve ödemek zorundadır.”

açıklamalarına yer verilmiştir.

Buna göre, firmanızın internet üzerinden aldığı reklam hizmetinden Türkiye’de yararlanıldığından, bu hizmet bedeli üzerinden 3065 sayılı KDV Kanununun 1/1 inci maddesine göre KDV hesaplanacaktır. Reklam hizmetini aldığınız firmanın KDV mükellefiyeti bulunması halinde bu hizmet nedeniyle hesaplanan KDV’nin hizmeti veren firma tarafından 1 no.lu KDV beyannamesi ile beyan edilmesi gerekmektedir. Hizmeti aldığınız firmanın Türkiye’de ikametgâhı, iş yeri, kanuni merkezi ve iş merkezinin bulunmaması halinde ise hizmet bedeli üzerinden hesaplanan KDV’nin firmanız tarafından sorumlu sıfatıyla 2 no.lu KDV beyannamesi ile beyan edilmesi gerekmektedir.”

]]>
https://www.muhasebenews.com/internette-odenen-reklam-giderlerinin-gider-olarak-indirilip-indirilemeyecegi/feed/ 0
Deprem nedeniyle ağır hasar kaydı olan gayrimenkullere ilişkin verilecek GMSİ beyanında zararın gider olarak indirilip indirilemeyeceği hk. https://www.muhasebenews.com/deprem-nedeniyle-agir-hasar-kaydi-olan-gayrimenkullere-iliskin-verilecek-gmsi-beyaninda-zararin-gider-olarak-indirilip-indirilemeyecegi-hk-%ef%bf%bc-2/ https://www.muhasebenews.com/deprem-nedeniyle-agir-hasar-kaydi-olan-gayrimenkullere-iliskin-verilecek-gmsi-beyaninda-zararin-gider-olarak-indirilip-indirilemeyecegi-hk-%ef%bf%bc-2/#respond Wed, 30 Mar 2022 06:15:00 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=124913 Sayı: E-84098128-120[74-2021/1]-278022

Tarih: 01/09/2021

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü

Sayı:E-84098128-120[74-2021/1]-27802201.09.2021
Konu:Deprem nedeniyle  ağır hasar kaydı olan gayrimenkullere ilişkin verilecek GMSİ beyanında zararın gider olarak indirilip indirilemeyeceği hk.
İlgi:15/03/2021 tarihli özelge talep formunuz.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; gayrimenkul sermaye iradı mükellefi olduğunuzu, depremde ağır hasar gören … ada … parsel 14 bağımsız bölüm numaralı üç adet gayrimenkulünüz için … Belediyesi Yapı Kontrol Müdürlüğünün … talebine istinaden 6306 sayılı Kanun gereğince söz konusu gayrimenkulleriniz için riskli yapı kararı alınması üzerine anılan Belediye tarafından yıkım kararı verildiği öte yandan, 2020 takvim yılında ilgili gayrimenkullerden dokuz ay kira geliri elde etmeniz nedeniyle beyanname verdiğinizi belirterek, söz konusu gayrimenkullerin amortisman sonrası kalan net değerinin zarar olarak beyan edilip edilmeyeceği hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmiştir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun “Gayrimenkul Sermaye İradının Tarifi” başlıklı 70 inci maddesinde; binaların sahipleri, mutasarrıfları, zilyedleri, irtifak ve intifa hakkı sahipleri veya kiracıları tarafından kiraya verilmesinden elde edilen iratların gayrimenkul sermaye iradı olduğu hüküm altına alınmış olup, maddenin 71 inci maddesinde; “Gayrimenkul sermaye iradında safi irat, gayrisafi hasılattan iradın sağlanması ve idamesi için yapılan giderler indirildikten sonra kalan müspet farktır.” hükmüne yer verilmiştir.

Aynı Kanunun 74 üncü maddesinde de safi iradın bulunması için 21 inci maddeye göre istisna edilen gayrisafi hasılata isabet edenler hariç olmak üzere gayrisafi hasılattan  indirilecek giderler anılan maddede bentler halinde sayılmış, (6) numaralı bentte; kiraya verilen mal ve haklar için ayrılan amortismanların gider olarak indirilebileceği hüküm altına alınmıştır.

Yine aynı Kanunun 88 inci  maddesinde; “Gelirin toplanmasında gelir kaynaklarının bir kısmından hasıl olan zararlar (80 inci maddede yazılı diğer kazanç ve iratlardan doğanlar hariç) diğer kaynakların kazanç ve iratlarına mahsup edilir. Bu mahsup neticesinde kapatılmayan zarar kısmı, müteakip yılların gelirinden indirilir. Arka arkaya beş yıl içinde mahsup edilmeyen zarar bakiyesi müteakip yıllara naklolunamaz.

Menkul ve gayrimenkul sermaye iratlarında, gider fazlalığından doğanlar hariç, sermayede vukua gelen eksilmeler zarar addolunmaz.”  hükmüne yer verilmiştir.

Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalara göre; kira gelirinizin beyanında gerçek gider usulünü seçmeniz halinde, istisna edilen gayrisafi hasılata isabet edenler hariç olmak üzere; Gelir Vergisi Kanununun 74 üncü maddesinin (6) numaralı bendine göre kiraya verilen gayrimenkulleriniz için ayrılan amortismanları indirim konusu yapmanız mümkün bulunmaktadır.

Ancak, deprem nedeniyle hasar gören söz konusu gayrimenkullerin amortisman sonrası kalan net değerinin, Gelir Vergisi Kanununun 74 üncü maddesi kapsamında gider olarak indirim konusu yapılması mümkün bulunmamakta olup; ayrıca deprem nedeniyle hasar gören gayrimenkuller için anılan Kanunun 88 inci maddesi gereğince sermayede vukua gelen eksilmelerin zarar olarak beyan edilemeyeceği de tabiidir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.


Kaynak:GİB
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/deprem-nedeniyle-agir-hasar-kaydi-olan-gayrimenkullere-iliskin-verilecek-gmsi-beyaninda-zararin-gider-olarak-indirilip-indirilemeyecegi-hk-%ef%bf%bc-2/feed/ 0
Deprem nedeniyle ağır hasar kaydı olan gayrimenkullere ilişkin verilecek GMSİ beyanında zararın gider olarak indirilip indirilemeyeceği hk. https://www.muhasebenews.com/deprem-nedeniyle-agir-hasar-kaydi-olan-gayrimenkullere-iliskin-verilecek-gmsi-beyaninda-zararin-gider-olarak-indirilip-indirilemeyecegi-hk-%ef%bf%bc/ https://www.muhasebenews.com/deprem-nedeniyle-agir-hasar-kaydi-olan-gayrimenkullere-iliskin-verilecek-gmsi-beyaninda-zararin-gider-olarak-indirilip-indirilemeyecegi-hk-%ef%bf%bc/#respond Sun, 27 Mar 2022 09:15:00 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=124729 Sayı: E-84098128-120[74-2021/1]-278022

Tarih: 01/09/2021

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü

Sayı:E-84098128-120[74-2021/1]-27802201.09.2021
Konu:Deprem nedeniyle  ağır hasar kaydı olan gayrimenkullere ilişkin verilecek GMSİ beyanında zararın gider olarak indirilip indirilemeyeceği hk.
İlgi:15/03/2021 tarihli özelge talep formunuz.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; gayrimenkul sermaye iradı mükellefi olduğunuzu, depremde ağır hasar gören … ada … parsel 14 bağımsız bölüm numaralı üç adet gayrimenkulünüz için … Belediyesi Yapı Kontrol Müdürlüğünün … talebine istinaden 6306 sayılı Kanun gereğince söz konusu gayrimenkulleriniz için riskli yapı kararı alınması üzerine anılan Belediye tarafından yıkım kararı verildiği öte yandan, 2020 takvim yılında ilgili gayrimenkullerden dokuz ay kira geliri elde etmeniz nedeniyle beyanname verdiğinizi belirterek, söz konusu gayrimenkullerin amortisman sonrası kalan net değerinin zarar olarak beyan edilip edilmeyeceği hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmiştir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun “Gayrimenkul Sermaye İradının Tarifi” başlıklı 70 inci maddesinde; binaların sahipleri, mutasarrıfları, zilyedleri, irtifak ve intifa hakkı sahipleri veya kiracıları tarafından kiraya verilmesinden elde edilen iratların gayrimenkul sermaye iradı olduğu hüküm altına alınmış olup, maddenin 71 inci maddesinde; “Gayrimenkul sermaye iradında safi irat, gayrisafi hasılattan iradın sağlanması ve idamesi için yapılan giderler indirildikten sonra kalan müspet farktır.” hükmüne yer verilmiştir.

Aynı Kanunun 74 üncü maddesinde de safi iradın bulunması için 21 inci maddeye göre istisna edilen gayrisafi hasılata isabet edenler hariç olmak üzere gayrisafi hasılattan  indirilecek giderler anılan maddede bentler halinde sayılmış, (6) numaralı bentte; kiraya verilen mal ve haklar için ayrılan amortismanların gider olarak indirilebileceği hüküm altına alınmıştır.

Yine aynı Kanunun 88 inci  maddesinde; “Gelirin toplanmasında gelir kaynaklarının bir kısmından hasıl olan zararlar (80 inci maddede yazılı diğer kazanç ve iratlardan doğanlar hariç) diğer kaynakların kazanç ve iratlarına mahsup edilir. Bu mahsup neticesinde kapatılmayan zarar kısmı, müteakip yılların gelirinden indirilir. Arka arkaya beş yıl içinde mahsup edilmeyen zarar bakiyesi müteakip yıllara naklolunamaz.

Menkul ve gayrimenkul sermaye iratlarında, gider fazlalığından doğanlar hariç, sermayede vukua gelen eksilmeler zarar addolunmaz.”  hükmüne yer verilmiştir.

Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalara göre; kira gelirinizin beyanında gerçek gider usulünü seçmeniz halinde, istisna edilen gayrisafi hasılata isabet edenler hariç olmak üzere; Gelir Vergisi Kanununun 74 üncü maddesinin (6) numaralı bendine göre kiraya verilen gayrimenkulleriniz için ayrılan amortismanları indirim konusu yapmanız mümkün bulunmaktadır.

Ancak, deprem nedeniyle hasar gören söz konusu gayrimenkullerin amortisman sonrası kalan net değerinin, Gelir Vergisi Kanununun 74 üncü maddesi kapsamında gider olarak indirim konusu yapılması mümkün bulunmamakta olup; ayrıca deprem nedeniyle hasar gören gayrimenkuller için anılan Kanunun 88 inci maddesi gereğince sermayede vukua gelen eksilmelerin zarar olarak beyan edilemeyeceği de tabiidir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.


Kaynak:GİB
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/deprem-nedeniyle-agir-hasar-kaydi-olan-gayrimenkullere-iliskin-verilecek-gmsi-beyaninda-zararin-gider-olarak-indirilip-indirilemeyecegi-hk-%ef%bf%bc/feed/ 0
Boşanılan Eş İle Çocuğunuza Ödenen Nafakanın Gelir Vergisi Beyannamesinden İndirilip İndirilmeyeceği https://www.muhasebenews.com/bosanilan-es-ile-cocugunuza-odenen-nafakanin-gelir-vergisi-beyannamesinden-indirilip-indirilmeyecegi/ https://www.muhasebenews.com/bosanilan-es-ile-cocugunuza-odenen-nafakanin-gelir-vergisi-beyannamesinden-indirilip-indirilmeyecegi/#respond Tue, 22 Feb 2022 09:49:43 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=122939 T.C. 

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü

Sayı

:

84098128-120.04[68-2019/1]-E.258925

08.07.2019

Konu

:

Boşanılan Eş İle Çocuğunuza Ödenen Nafakanın Gelir Vergisi Beyannamesinden İndirilip İndirilmeyeceği Hk.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, ayrılmış olduğunuz eşiniz ile çocuğunuza ödediğiniz nafaka tutarının, mahkeme tarafından, serbest meslek faaliyetiniz dolayısıyla vermiş olduğunuz yıllık gelir vergisi beyannamesi ile bildirdiğiniz gelir beyanınız dikkate alınmak suretiyle belirlendiği belirtilerek, söz konusu nafaka ödemelerini vermiş olduğunuz gelir vergisi beyannamesinde indirim konusu yapıp yapamayacağınız hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

 

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun; “Serbest Meslek Kazancının Tarifi” başlıklı 65 inci maddesinde;

 

“Her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançlar serbest meslek kazancıdır.

 

Serbest meslek faaliyeti; sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır…” hükmü yer almaktadır.

 

Aynı Kanunun “Serbest Meslek Kazancının Tespiti” başlıklı 67 nci maddesinin birinci fıkrasında da; “Serbest meslek kazancı bir hesap dönemi içinde serbest meslek faaliyeti karşılığı olarak tahsil edilen para ve ayınlar ve diğer suretlerle sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerden bu faaliyet dolayısıyla yapılan giderler indirildikten sonra kalan farktır.” hükmüne yer verilmiştir.

 

Anılan Kanunun 68 inci maddesinde, serbest meslek kazancının tespitinde hasılattan indirilecek mesleki giderlere, 89 uncu maddesinde ise, gelir vergisi matrahının tespitinde, gelir vergisi beyannamesinde bildirilecek gelirlerden yapılabilecek indirimlere yer verilmiş olup, nafaka ödemelerine söz konusu maddelerde yer verilmemiştir.

 

Bu hükümlere göre, ayrılmış olduğunuz eşiniz ile çocuğunuza ödediğiniz nafaka tutarının serbest meslek kazancınızın tespitinde gider olarak dikkate almanız veya yıllık gelir vergisi beyannamesinde bildirilecek gelirden, indirim konusu yapmanız mümkün bulunmamaktadır.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 


Kaynak: GİB
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/bosanilan-es-ile-cocugunuza-odenen-nafakanin-gelir-vergisi-beyannamesinden-indirilip-indirilmeyecegi/feed/ 0
Deprem nedeniyle ağır hasar kaydı olan gayrimenkullere ilişkin verilecek GMSİ beyanında zararın gider olarak indirilip indirilemeyeceği https://www.muhasebenews.com/deprem-nedeniyle-agir-hasar-kaydi-olan-gayrimenkullere-iliskin-verilecek-gmsi-beyaninda-zararin-gider-olarak-indirilip-indirilemeyecegi/ https://www.muhasebenews.com/deprem-nedeniyle-agir-hasar-kaydi-olan-gayrimenkullere-iliskin-verilecek-gmsi-beyaninda-zararin-gider-olarak-indirilip-indirilemeyecegi/#respond Sun, 09 Jan 2022 22:45:40 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=118666

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü

 

Sayı

:

E-84098128-120[74-2021/1]-278022

01.09.2021

Konu

:

Deprem nedeniyle  ağır hasar kaydı olan gayrimenkullere ilişkin verilecek GMSİ beyanında zararın gider olarak indirilip indirilemeyeceği hk.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; gayrimenkul sermaye iradı mükellefi olduğunuzu, depremde ağır hasar gören … ada … parsel 14 bağımsız bölüm numaralı üç adet gayrimenkulünüz için … Belediyesi Yapı Kontrol Müdürlüğünün … talebine istinaden 6306 sayılı Kanun gereğince söz konusu gayrimenkulleriniz için riskli yapı kararı alınması üzerine anılan Belediye tarafından yıkım kararı verildiği öte yandan, 2020 takvim yılında ilgili gayrimenkullerden dokuz ay kira geliri elde etmeniz nedeniyle beyanname verdiğinizi belirterek, söz konusu gayrimenkullerin amortisman sonrası kalan net değerinin zarar olarak beyan edilip edilmeyeceği hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmiştir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun “Gayrimenkul Sermaye İradının Tarifi” başlıklı 70 inci maddesinde; binaların sahipleri, mutasarrıfları, zilyedleri, irtifak ve intifa hakkı sahipleri veya kiracıları tarafından kiraya verilmesinden elde edilen iratların gayrimenkul sermaye iradı olduğu hüküm altına alınmış olup, maddenin 71 inci maddesinde; “Gayrimenkul sermaye iradında safi irat, gayrisafi hasılattan iradın sağlanması ve idamesi için yapılan giderler indirildikten sonra kalan müspet farktır.”hükmüne yer verilmiştir.

Aynı Kanunun 74 üncü maddesinde de safi iradın bulunması için 21 inci maddeye göre istisna edilen gayrisafi hasılata isabet edenler hariç olmak üzere gayrisafi hasılattan  indirilecek giderler anılan maddede bentler halinde sayılmış, (6) numaralı bentte; kiraya verilen mal ve haklar için ayrılan amortismanların gider olarak indirilebileceği hüküm altına alınmıştır.

Yine aynı Kanunun 88 inci  maddesinde; “Gelirin toplanmasında gelir kaynaklarının bir kısmından hasıl olan zararlar (80 inci maddede yazılı diğer kazanç ve iratlardan doğanlar hariç) diğer kaynakların kazanç ve iratlarına mahsup edilir. Bu mahsup neticesinde kapatılmayan zarar kısmı, müteakip yılların gelirinden indirilir. Arka arkaya beş yıl içinde mahsup edilmeyen zarar bakiyesi müteakip yıllara naklolunamaz.

Menkul ve gayrimenkul sermaye iratlarında, gider fazlalığından doğanlar hariç, sermayede vukua gelen eksilmeler zarar addolunmaz.”  hükmüne yer verilmiştir.

Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalara göre; kira gelirinizin beyanında gerçek gider usulünü seçmeniz halinde, istisna edilen gayrisafi hasılata isabet edenler hariç olmak üzere; Gelir Vergisi Kanununun 74 üncü maddesinin (6) numaralı bendine göre kiraya verilen gayrimenkulleriniz için ayrılan amortismanları indirim konusu yapmanız mümkün bulunmaktadır.

Ancak, deprem nedeniyle hasar gören söz konusu gayrimenkullerin amortisman sonrası kalan net değerinin, Gelir Vergisi Kanununun 74 üncü maddesi kapsamında gider olarak indirim konusu yapılması mümkün bulunmamakta olup; ayrıca deprem nedeniyle hasar gören gayrimenkuller için anılan Kanunun 88 inci maddesi gereğince sermayede vukua gelen eksilmelerin zarar olarak beyan edilemeyeceği de tabiidir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 


Kaynak: GİB Özelge
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/deprem-nedeniyle-agir-hasar-kaydi-olan-gayrimenkullere-iliskin-verilecek-gmsi-beyaninda-zararin-gider-olarak-indirilip-indirilemeyecegi/feed/ 0
Şirket sermayesinin intifa ve kuru mülkiyete isabet eden değerlerin veraset ve intikal vergisi matrahından indirilip indirilmeyeceği https://www.muhasebenews.com/sirket-sermayesinin-intifa-ve-kuru-mulkiyete-isabet-eden-degerlerin-veraset-ve-intikal-vergisi-matrahindan-indirilip-indirilmeyecegi/ https://www.muhasebenews.com/sirket-sermayesinin-intifa-ve-kuru-mulkiyete-isabet-eden-degerlerin-veraset-ve-intikal-vergisi-matrahindan-indirilip-indirilmeyecegi/#respond Tue, 15 Dec 2020 07:19:44 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=98719 T.C.
MALİYE BAKANLIĞI
Gelir İdaresi Başkanlığı

SAYI    :B.07.1.GİB.0.60/6000-2406/ 99500                                                           ANKARA

KONU  :                                                                                                                     18.12.2006

Sayın ………….…………………………………

İLGİ: 28/09/2006 tarihli dilekçeniz.

İlgide kayıtlı dilekçenizde, muris ……………’in ortağı olduğu ……………’nin sermayesinin intifa, kuru mülkiyet şeklinde ayrılması halinde, intifa ve kuru mülkiyete isabet eden değerlerin veraset ve intikal vergisi matrahından indirilip indirilmeyeceği hususundaki Başkanlığımız görüşü sorulmaktadır.

7338 sayılı Veraset ve İntikal Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti uyruğunda bulunan şahıslara ait mallar ile Türkiye’de bulunan malların veraset yoluyla veya herhangi bir suretle  ivazsız bir tarzda bir şahıstan diğer şahsa intikalinin veraset ve intikal vergisine tabi olduğu, aynı Kanunun 2 nci maddesinin (b) bendinde de “mal” tabirinin; mülkiyete konu olabilen menkul ve gayrimenkul şeylerle mameleke girebilen diğer bütün hakları ve alacakları ifade ettiği  hükme bağlanmıştır.

4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 795 inci maddesinde “İntifa hakkı, taşınırlarda zilyetliğin devri, alacaklarda alacağın devri, taşınmazlarda tapu kütüğüne tescil ile kurulur.

Taşınır ve taşınmazlarda intifa hakkının kazanılması ve tescilinde, aksine düzenleme olmadıkça, mülkiyete ilişkin hükümler uygulanır.

Taşınmaz üzerindeki yasal intifa hakkı tapu kütüğüne tescil edilmemiş olsa bile, durumu bilenlere karşı ileri sürülebilir. Tescil edilmiş ise, herkese karşı ileri sürülebilir” hükmü yer almaktadır. Aynı Kanunun 797 nci maddesinde de, intifa hakkının, intifa sahibinin ölümüyle ortadan kalkacağı belirlenmiştir.

Bu hükümlere göre, başkasına ait bir eşya veya mal varlığı üzerinde belli bir kişiye tam yararlanma olanağı sağlayan bir sınırlı ayni hak olan ve iktisadi bir değer niteliğine sahip bulunan intifa hakkı, Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu’nun 2 nci maddesinde tanımlanan mal kapsamına girmekte olup bir kişiden diğer bir kişiye intikalinin vergiye tabi tutulması gerekir. İntifa hakkının şahsa bağlı bir hak olması vergilendirmeyi etkilemez. Anılan Kanunda intifa hakkının veraset yolu ile veya ivazsız suretle intikalinin vergiden istisna edileceğine dair bir hüküm de bulunmamaktadır.

Öte yandan, 7338 sayılı Veraset ve İntikal Vergisi Kanununun 2353 sayılı Kanunla değişik 4 üncü maddesinin (j) fıkrasında ise sağlar arasında ivazsız bir tarzda vukubulan intikaller hariç olmak üzere kuru mülkiyet halinde intikal eden malların (Kuru mülkiyet halinde kaldığı müddetçe) vergiden istisna tutulacağı belirlenmiştir.

Söz konusu hükmün incelenmesinden de anlaşılacağı üzere, kuru mülkiyetin veraset yoluyla intikalinin vergiden istisna edilebilmesi için intikalden sonra kuru mülkiyet halinin devam etmesi gerekmektedir.

Diğer taraftan, 7338 sayılı Veraset ve İntikal Vergisi Kanununun 12 nci maddesinin (a) fıkrasında “Veraset yoluyla vukubulan intikallerde murisin ihticaca salih vesaika müstenit borçları ile vergi borçları beyannamede gösterilmek şartıyla matrahtan tenzil olunur.” denilmektedir.

Bu hükme göre, ister beyan sırasında bildirilmiş olsun ister varlığı sonradan anlaşılsın murisin incelemeye elverişli belgelere dayanan borçları matrahtan indirilebilecektir.

Bu nedenle, murisin ortağı bulunduğu şirket sermayesinin intifa, çıplak veya kuru mülkiyet şeklinde ayrılması halinde,  mirasçılarına intikal eden intifa hakkı ile kuru mülkiyete ait hisselerin veraset ve intikal vergisi matrahından indirilmesi söz konusu değildir.

 


Kaynak: GİB Özelge
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/sirket-sermayesinin-intifa-ve-kuru-mulkiyete-isabet-eden-degerlerin-veraset-ve-intikal-vergisi-matrahindan-indirilip-indirilmeyecegi/feed/ 0
Geçmiş yıllara ait fazla alınan kiranın mahkeme kararıyla iade edilmesi nedeniyle geri ödenen kira farklarını gider yazabilir miyim? https://www.muhasebenews.com/gecmis-yillara-ait-fazla-alinan-kiranin-mahkeme-karariyla-iade-edilmesi-nedeniyle-geri-odenen-kira-farklarini-gider-yazabilir-miyim/ https://www.muhasebenews.com/gecmis-yillara-ait-fazla-alinan-kiranin-mahkeme-karariyla-iade-edilmesi-nedeniyle-geri-odenen-kira-farklarini-gider-yazabilir-miyim/#respond Tue, 13 Nov 2018 12:00:47 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=39279 Geçmiş yıllara ait fazla alınan kiranın mahkeme kararıyla iade edilmesi nedeniyle geri ödenen kira farklarını gider yazabilir miyim?

KONU

Geçmiş yıllara ait fazla alınan kiranın iade edilmesi nedeniyle geri ödenen kira farklarının gider olarak indirilip indirilmeyeceği.

SORU

….. adresinde bulunan gayrimenkulünüzü işyeri olarak 01.10.2007 tarihinde Euro karşılığı Türk Lirası olarak kiraya verdiğiniz; kiracınız tarafından 01.10.2014 tarihi itibariyle Eurodaki artış sebebiyle kiranın düşürülmesi için açılan davanın kazanıldığı; Mayıs 2017’de fazla yatırılan kiraların geri ödendiği belirtilerek geri ödemiş olduğunuz geçmiş yıl kira farklarının 2017 yılı G.M.S.İ beyanından gider olarak indirim konusu yapılıp yapılmayacağı

CEVAP

Yukarıda yer alan hükümler ve yapılan açıklamalara göre, mahkeme kararına istinaden geçmiş yıllara ait ödemiş olduğunuz kira farkı ödemelerinin, 2017 yılına ilişkin verilecek gayrimenkul sermaye iradı beyannamesi üzerinden gider olarak indirim konusu yapılması mümkün bulunmamaktadır.

Ancak, mahkeme kararına istinaden iade ettiğiniz geçmiş yıl kira farkları nedeniyle önceki yıllarda tahsil edilen kira tutarlarında da bir azalma gerçekleştiğinden, söz konusu dönemlere ilişkin gayrimenkul sermaye iradı beyanlarınızın da ilgili dönem hasılatlarınıza uygun olacak şekilde düzeltilebileceği tabiidir.

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İZMİR VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü

 

Sayı : 84098128-120.05.05[74/2017-3]-128677 16.11.2017
Konu : Geçmiş yıllara ait fazla alınan kiranın iade edilmesi nedeniyle geri ödenen kira farklarının gider olarak indirilip indirilmeyeceği.

 

İlgi : 13.06.2017 tarihli özelge talep formunuz.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, .. adresinde bulunan gayrimenkulünüzü işyeri olarak 01.10.2007 tarihinde Euro karşılığı Türk Lirası olarak kiraya verdiğiniz; kiracınız tarafından 01.10.2014 tarihi itibariyle Eurodaki artış sebebiyle kiranın düşürülmesi için açılan davanın kazanıldığı; Mayıs 2017’de fazla yatırılan kiraların geri ödendiği belirtilerek geri ödemiş olduğunuz geçmiş yıl kira farklarının 2017 yılı G.M.S.İ beyanından gider olarak indirim konusu yapılıp yapılmayacağı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 70 inci maddesinde, aynı maddede bentler halinde sayılan mal ve hakların sahipleri, mutasarrıfları, zilyedleri, irtifak ve intifa hakkı sahipleri veya kiracıları tarafından kiraya verilmesinden elde edilen iratların gayrimenkul sermaye iradı olduğu hüküm altına alınmıştır.

Anılan Kanunun 72 nci maddesinde, gayrimenkul sermaye iratlarına ilişkin gayrisafi hasılatın 70 inci maddede yazılı mal ve hakların kiraya verilmesinden bir takvim yılı içinde o yıla veya geçmiş yıllara ait olarak nakden veya aynen tahsil edilen kira bedelleri olduğu ve gelecek yıllara ait olup peşin tahsil olunan kiraların ise ilgili bulundukları yılların hasılatı sayılacağı belirtilmiştir.

Adı geçen Kanunun 74 üncü maddesinde de gayrimenkul sermaye iratlarında safi iradın bulunması için, 21 inci maddeye göre istisna edilen gayrisafi hasılata isabet edenler hariç olmak üzere gayrisafi hasılattan yalnızca bu madde de yazılı giderlerin indirilebileceği hükmüne yer verilmiştir. Buna göre; gerçek gider yönteminin tercih edilmesi halinde, safi tutarın tespitinde, hangi harcamaların gider olarak dikkate alınabileceği bentler halinde sayılmak suretiyle belirlenmiş olup mahkeme kararına istinaden, kiraya veren tarafından kiracıya iade edilen kira farkı tutarlarının gider olarak dikkate alınabileceği hususunda herhangi bir belirlemeye yer verilmemiştir.

Yukarıda yer alan hükümler ve yapılan açıklamalara göre, mahkeme kararına istinaden geçmiş yıllara ait ödemiş olduğunuz kira farkı ödemelerinin, 2017 yılına ilişkin verilecek gayrimenkul sermaye iradı beyannamesi üzerinden gider olarak indirim konusu yapılması mümkün bulunmamaktadır.

Ancak, mahkeme kararına istinaden iade ettiğiniz geçmiş yıl kira farkları nedeniyle önceki yıllarda tahsil edilen kira tutarlarında da bir azalma gerçekleştiğinden, söz konusu dönemlere ilişkin gayrimenkul sermaye iradı beyanlarınızın da ilgili dönem hasılatlarınıza uygun olacak şekilde düzeltilebileceği tabiidir.


Kaynak:Gib
Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebe News veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


 

]]>
https://www.muhasebenews.com/gecmis-yillara-ait-fazla-alinan-kiranin-mahkeme-karariyla-iade-edilmesi-nedeniyle-geri-odenen-kira-farklarini-gider-yazabilir-miyim/feed/ 0