imzalanan – Muhasebe News https://www.muhasebenews.com Muhasebe News Mon, 09 Jan 2023 17:51:13 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.3.5 Libya vatandaşının SGK işe giriş bildirgesinde sigorta kodu ne olacaktır? https://www.muhasebenews.com/libya-vatandasinin-sgk-ise-giris-bildirgesinde-sigorta-kodu-ne-olacaktir/ Tue, 10 Jan 2023 01:20:00 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=136780 Libya vatandaşının Sgk işe giriş bildirgesinde sigorta kodu: Tüm sigorta kollarımı yoksa U.sözleşmesi olmayan yabancı uyruklu mu seçilmelidir?

Sosyal Güvenlik Kurumunca işe giriş bildirgesi programlarında geçen hafta yapılan değişiklikler sonrasında sosyal güvenlik sözleşmesi imzalanmamış ülke vatandaşları için “0-Tüm Sigorta Kolları (Zorunlu)” seçeneğinin işaretlenmesine izin verilmediğinden, ülkemizle sosyal güvenlik sözleşmesi imzalanmamış ülke vatandaşları için düzenlenecek işe giriş bildirgelerinde sigorta kolu seçeneği “12-U.Söz.Olmayan Yab. Uyrk.Sigortalı” seçeneği işaretlenmelidir.

Uluslararası sosyal güvenlik sözleşmesi imzalanmış ülke vatandaşları için düzenlenecek işe giriş bildirgelerinde ise önceden olduğu gibi “0-Tüm Sigorta Kolları (Zorunlu)” seçeneği işaretlenmelidir.

Bahse konu düzenleme işe giriş bildirgelerinde yapıldığından, Muhtasar ve prim hizmet beyannamesinin düzenlenmesi sırasında yabancı uyruklu sigortalılar için önceden olduğu gibi 1 nolu “Hizmet Akdi İle Tüm Sigorta Kollarına Tabı Çalışanlar (Yabancı Uyruklu Sigortalılar Dahil)” belge türü seçilmelidir. Yabancı uyruklular açısından sözleşme imzalanmış veya imzalanmamış ülke vatandaşı olması işverenin Türkiye’de ödenecek sigorta prim tutarını değiştirmemektedir.

Libya ile sosyal güvenlik anlaşmamız bulunmaktadır.

___________________________

BENZER İÇERİKLER
___________________________

SOSYAL GÜVENLİK SÖZLEŞMELERİ

Yurt Dışında Çalışan Vatandaşlarımızın Sosyal Güvenliğinin Sağlanmasının Yasal Dayanağı nedir?

Anayasamızın “Yabancı Ülkelerde Çalışan Türk Vatandaşları” başlıklı 62 ncı maddesinde Devletin, yabancı ülkelerde çalışan Türk vatandaşlarının sosyal güvenliklerinin sağlanması için gereken tedbirleri alacağına ilişkin düzenlemeye yer verilmiştir.

“Milletlerarası Antlaşmaları Uygun Bulma” başlıklı 90 ıncı maddesinde ise;

– Türkiye Cumhuriyeti adına yabancı devletlerle ve milletlerarası kuruluşlarla yapılacak antlaşmaların onaylanmasının Türkiye Büyük Millet Meclisinin onaylamayı bir kanunla uygun bulmasına ve usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası antlaşmaların kanun hükmünde olduğu,

– Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamayacağı,

– Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası antlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası antlaşma hükümlerinin esas alınacağı öngörülmüştür.

İşgücü anlaşmalarını takiben, yabancı ülkelere gönderdiğimiz vatandaşlarımız ve bunların bakmakla yükümlü oldukları kimselerin, çalıştıkları ülkede sosyal güvenceye kavuşturulmaları ve o ülkede kazandıkları sosyal güvenlik haklarından Türkiye’de bulundukları sırada da yararlanmalarını sağlamak için vatandaşlarımızı çalıştıran ülkeler ile ülkemiz arasındaki Anayasamızın öngördüğü düzenlemeler çerçevesinde iki taraflı sosyal güvenlik sözleşmeleri imzalanmıştır.

Halen 30 ülke ile yürürlükte bulunan sosyal güvenlik sözleşmeleri, bu sözleşmelerde belirtilen haklardan, sözleşmeyi imzalayan akit tarafların vatandaşları ve bunlara eşit sayılan kimseler ile bunların geçindirmekle yükümlü oldukları aile bireyleri ve ölümleri halinde geride kalanlardan hak sahibi olabilecek kimselerin yararlanabileceğini hükme bağlamıştır.

Sosyal Güvenlik Sözleşmeleri Neleri İçermektedir?

– Her iki akit taraf vatandaşlarının, hak ve yükümlülük bakımından eşit işlem görmesi,

– Bir yardım hakkının doğup doğmadığının saptanmasında, diğer akit taraf ülkesinde geçen sigortalılık sürelerinin birleştirilmesi,

– Hastalık halinde, sigortalının ve aile bireylerinin, diğer akit taraf ülkesinde bulundukları sırada da sağlık yardımlarından yararlanmaları,

– Aile bireylerinin, öteki ülkede otursalar dahi, aile yardımlarından (çocuk paraları ve zamları) yararlanmaları,

– Yaşlılık aylığı için gerekli yaşı, diğer akit taraf ülkesine döndükten sonra tamamlayan sigortalıya emekli aylığı bağlanması,

– Akit taraf ülkesinde çalışmaları nedeniyle yaşlılık aylığına hak kazanan sigortalının, ikametini öteki akit taraf ülkesine nakletse dahi aylığını almaya devam etmesi,

– Sigortalının ölümü halinde, hak sahipleri sıfatıyla diğer akit taraf ülkesinde oturan aile bireylerine dul-yetim aylığı bağlanması ve toptan ödeme yapılması gibi haklar sağlanmaktadır.

Dolayısıyla, sözleşmelerin ortak ve temel bir hükmü ile sözleşme hükümlerinden faydalanacak kimselerin akit tarafların mevzuatı karşısında o ülkenin vatandaşları ile hak ve menfaatler bakımından eşit sayılması imkanı sağlanmıştır. Böylece, sosyal güvenlik sözleşmesi yaptığımız ülkelerde çalışan vatandaşlarımız bakmakla yükümlü oldukları aile bireyleri, sosyal güvenlik haklarından, çalışılan ülkenin vatandaşları gibi yararlanmaktadırlar.

İmzalanan sosyal güvenlik sözleşmeleri ile vatandaşlarımız, karşı ülkenin mevzuatından kaynaklanan kısa ve uzun vadeli sigorta kollarına ilişkin sosyal güvenlik haklarını Türkiye’de kullanmak imkanına sahip olmuşlardır. Bu haktan vatandaşlarımız kendisi ve çalıştıkları ülkede yanında bulunan aile bireyleri yararlanabildikleri gibi, Türkiye’de bıraktıkları aile bireyleri de faydalanabilmektedir.

Sosyal Güvenlik Sözleşmeleri Ülkeler Bazında Hangi Sigorta Kollarını Kapsamaktadır?

Şubat 2019 tarihi itibari ile yürürlükte bulunan 30 sosyal güvenlik sözleşmenin 10’u yalnızca uzun vadeli, 19’u ise hem uzun vadeli hem de kısa vadeli sigorta kollarına ait düzenlemeleri kapsamakta iken 1 sosyal güvenlik sözleşmesinde (Libya) sigorta kollarına ait herhangi bir düzenleme olmayıp sadece mevzuat tayinine ilişkin hükümler bulunmaktadır.

Ülkemizin taraf olduğu sosyal güvenlik sözleşmelerinden aşağıda belirtilen ülkelerle imzalanan sözleşmeler malullük yaşlılık ve ölüm sigortalarına ilişkin hükümlerin yanı sıra sağlık yardımlarına ilişkin hükümleri de içermektedir:
Almanya, Makedonya, Lüksemburg, Hollanda, Azerbaycan, Hırvatistan, Belçika, Romanya, Sırbistan, Avusturya, Çekya, Karadağ, Fransa, Bosna -Hersek, İtalya, K.K.T.C, Arnavutluk, Macaristan, Tunus.

Yukarıda belirtilen ve sağlık uygulaması bulunan Almanya, İtalya, Karadağ, Belçika, Tunus ve Macaristan haricindeki diğer 13 ülke sözleşmelerinde yalnızca hizmet akdi ile çalışanlar ve bunların aile bireyleri kısa vadeli sigorta kolları kapsamına alınmıştır. Ancak, Azerbaycan ile hastalık sigortasına ilişkin uygulama henüz yürürlüğe girmemiştir

Sözleşmeler, vatandaşlarımıza gerek kısa vadeli gerekse uzun vadeli sigorta kollarından kazandıkları haklarını ülkemizde de kullanma imkanını sağlarken, sözleşmeye taraf olan ülkenin sigorta kurumu veya talep sahibi adına bu yardımların Türkiye’de hangi kuruluş tarafından yapılacağını ve uygulamada hangi mevzuatın esas alınacağını da kesin olarak belirlemiştir.

Kısa vadeli sigorta kolları açısından belirttiğimiz on yedi sözleşme ile de bu görev, Kurumumuza verilmiştir. Yine sözleşmelerin hükümlerine göre, Kurumumuz bu görevini yerine getirirken şekil ve kapsam itibariyle kendi mevzuatını uygulamakta ve sözleşmeli sigorta kurumlarının üyelerine, bunlar sanki kendi üyeleriymiş gibi ayrım gözetmeksizin yardımda bulunmaktadır. Kurumumuz, bu amaçla yaptığı masrafları, sözleşme hükümleri ile tespit edilen masraf hesaplaşması yöntemlerine göre akit ülke sigorta kurumlarından talep etmektedir.

Sosyal Güvenlik Sözleşmesi İmzalanmış Ülkeler Hangileridir?

ÜLKELER

İmza Tarihi

Yürürlük Tarihi

Revizyon Tarihi

Yürürlük Tarihi

01. İNGİLTERE

09.09.1959

01.06.1961

20.12.1999

02. ALMANYA

30.04.1964

01.11.1965

02.11.1984

01.04.1987

03. HOLLANDA

05.04.1966

01.02.1968

04.09.1980

01.05.1983

04. BELÇİKA

04.07.1966

01.05.1968

11.04.2014

01.09.2018

05. AVUSTURYA

12.10.1966

01.10.1969

28.10.1999

01.12.2000

06. İSVİÇRE

01.05.1969

01.01.1972

07. FRANSA

20.01.1972

01.08.1973

08. DANİMARKA

22.01.1976

01.02.1978

13.12.1999

01.12.2003

09. LİBYA

20.03.1976

01.10.1976

13.09.1984

01.09.1985

10. İSVEÇ

30.06.1978

01.05.1981

26.08.2004

01.08.2012

11. NORVEÇ

20.07.1978

01.06.1981

12. K.K.T.C

09.03.1987

01.12.1988

23.02.2017

13. KANADA

19.06.1998

01.01.2005

14. MAKEDONYA

06.07.1998

01.07.2000

15. ARNAVUTLUK

15.07.1998

01.02.2005

16. AZERBAYCAN

17.07.1998

09.08.2001

17. GÜRCİSTAN

11.12.1998

20.11.2003

18. ROMANYA

06.07.1999

01.03.2003

19. KEBEK

21.11.2000

01.01.2005

20.BOSNA-HERSEK

27.05.2003

01.09.2004

21.ÇEK CUMH.

02.10.2003

01.01.2005

22. LÜKSEMBURG

20.11.2003

01.06.2006

23. HIRVATİSTAN

12.06.2006

01.06.2012

24. SLOVAKYA

25.01.2007

01.07.2013

25. SIRBİSTAN

26.10.2009

01.12.2013

26. İTALYA

08.05.2012

01.08.2015

27. KORE

01.08.2012

01.06.2015

28. KARADAĞ

15.03.2012

01.12.2015

29. TUNUS

28.05.2013

01.04.2018

30. MACARİSTAN

24.02.2015

01.04.2018

31. MOLDOVA

05.05.2017

01.06.2020

32. KIRGIZİSTAN

09.04.2018

01.11.2020

33. MOĞOLİSTAN

07.03.2018

01.03.2021

34. POLONYA

17.10.2017

01.06.2021

35. İRAN

16.04.2016

Onay aşamasında

Ayrıntı için tıklayınız

Sosyal Güvenlik Sözleşmelerine Göre Sigortalılık Sürelerinin Birleştirilmesi Nasıl Sağlanır?

Akit ülkelerde malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi geçen sigortalılık sürelerinin birleştirilmesinde genel olarak aşağıdaki kurallar uygulanır:

1- Akit taraflardan birinin mevzuatına göre yardımlardan yararlanma hakkı bir sigortalılık süresinin tamamlanmış olması koşuluna bağlı ise bu mevzuatı uygulayan kurum, diğer akit tarafın mevzuatına tabi olarak geçen sigortalılık sürelerini aynı zamana rastlamamak kaydı ile kendi mevzuatına göre geçmiş süreler gibi değerlendirir. İlgilinin, bu kuralın uygulanması sonucu yardıma hak kazanamadığı durumlarda taraflar, sosyal güvenlik sözleşmesi imzalamış bulundukları üçüncü bir ülkedeki sigortalılık sürelerini de, aynı zamana rastlamamak koşulu ile birleştirirler.

2- Akit taraflardan birinin mevzuatına göre yardımlardan yararlanma hakkı, bir özel rejim kapsamında bir meslekte veya belirli bir meslekte veya işte belirli bir sürenin tamamlanmasına bağlı ise sadece ilgili rejim kapsamında geçen süreler veya böyle bir rejimin olmaması durumunda aynı meslekte veya aynı işte tamamlanmış süreler, eğer uygunsa diğer akit taraf mevzuatı kapsamında bir yardım hakkının belirlenmesinde dikkate alınır. Ancak, diğer taraf ülkesinde böyle bir hizmetin bulunmaması halinde, genel rejime tabi olarak geçen sigortalılık süreleri de bu sürelerle birleştirilir.

3- Akit taraflardan birinin mevzuatına göre bir yardımın tahsisi, riskin meydana geldiği tarihte bu mevzuata tabi olma koşuluna bağlı bulunuyorsa, bu koşul; ilgili veya duruma göre ölen kişinin, belirtilen tarihte diğer tarafın mevzuatına tabi olması veya söz konusu kişi ve hak sahiplerinin diğer akit tarafın mevzuatına göre mütekabil yardımları talep edebilmeleri halinde de yerine getirilmiş sayılır.

4- Akit taraflardan birinin mevzuatına göre yardım hakkının kazanılması şartlarının tespitinde, diğer taraf ülkedeki ilk işe başlama tarihi de dikkate alınır.

5- Akit taraflardan birinin mevzuatına göre yardımlar, sigortalılık süresinin tamamı veya bir kısmındaki ortalama kazanç esası üzerinden hesaplandığı takdirde, ödenecek yardımların hesabında dikkate alınacak ortalama kazanç, kendi mevzuatına tabi olarak geçen sigortalılık süreleri içinde elde edilen kazançlara göre belirlenir.

6- Türk mevzuatına göre prim veya kesenek ödenmiş sürelerden bir ay 30 gün, bir yıl ise 360 gün olarak kabul edilir.

Sosyal Güvenlik Sözleşmelerine Göre Aylıklar Nasıl Hesaplanır?

Sosyal güvenlik sözleşmelerine göre her iki akit ülkede geçen sigortalılık sürelerinin birleştirilmesi ile hak kazanılan aylıkların hesabında genel olarak aşağıdaki kurallar esas alınır:

1- Bir kimse aralıklı veya aralıksız olarak akit tarafların mevzuatına tabi olmuşsa, her akit tarafın kurumu, uyguladığı mevzuata göre, bu kimsenin veya hak sahiplerinin gereğine göre sigortalılık sürelerinin birleştirilmesine ilişkin kurallar dikkate alınarak, yardımlardan yararlanma hakkının bulunup bulunmadığı iç mevzuata göre tespit edilir.

2- Akit taraflardan birinin mevzuatına göre yardımlardan yararlanma hakkı sigortalılık sürelerinin birleştirilmesine ilişkin  hüküm uygulanmaksızın kazanılıyorsa, bu tarafın yetkili kurumu ödenmesi gereken yardım miktarını yalnız bu tarafın mevzuatına göre geçen sigortalılık sürelerini dikkate alarak, kendi iç mevzuatına göre belirler.

3- İlgili kimse akit taraflardan birinin mevzuatına göre yardımlara ancak sigortalılık sürelerinin birleştirilmesine ilişkin hükümlerinin uygulanması suretiyle hak kazanıyor ise bu tarafın yetkili kurumu yardımları aşağıda belirtildiği şekilde hesaplar:

a) Yetkili kurum, her iki akit tarafın mevzuatlarına göre geçen bütün sigortalılık sürelerini yalnız kendisinin uyguladığı mevzuata göre geçmiş gibi değerlendirerek nazari miktarı hesaplar.

b) Yetkili kurum daha sonra hesaplanan nazari tutarın, uyguladığı mevzuata göre geçen sigortalılık süreleri uzunluğunun, riskin meydana gelmesinden önce her iki akit tarafın mevzuatlarına göre geçen sigortalılık süreleri toplamı uzunluğuna olan oranını, fiili tutar olarak belirler. Bu, ilgiliye ödenecek olan sözleşme aylığının tutarını oluşturur.

c) Bir akit tarafın mevzuatına göre geçen sigortalılık süreleri sosyal güvenlik sözleşmelerinde belirtilen asgari süreden az ise ve bu süreler dikkate alındığında o ülke mevzuatına göre aylık bağlanamıyor ise o ülke bu sigortalılık süresi için bir aylık bağlamaz. Bu durumda diğer akit ülke yetkili kurumu, bu sigortalılık süresi kendi mevzuatına göre geçmiş gibi değerlendirebilir. Aylığa iştirak edilebilmesi için gerekli olan asgari staj süreleri sözleşmelere göre farklılık göstermektedir.

4- Sözleşme aylıklarının bağlanmasında, her iki akit ülkede geçen sigortalılık sürelerinin birleştirilmesi esas olmakla birlikte, bazı sözleşmelerde tercih hakkına bağlı veya tek taraflı aylık bağlanmasına ilişkin düzenlemeler de yer almaktadır. Örneğin;

a) Türkiye-İngiltere Sosyal Güvenlik Sözleşmesine göre yaşlılık ve dul aylıklarında, ilgilinin her iki ülkede geçen prim ödeme sürelerinin birleştirilerek toplam süre üzerinden, aylık bağlayacak taraf mevzuatına göre geçen süre oranında tercih edebileceği gibi, hizmet birleştirilmesi yapılmadan akit taraf mevzuatlarının aylık bağlanmasını tercih etme hakları vardır.

b) Ülkemiz ile arasında akdedilmiş Hollanda, İsviçre, Fransa ve Danimarka sosyal güvenlik sözleşmelerine göre malullük aylığı, malullükle sonuçlanan iş göremezlik halinin meydana geldiği tarihte tabi olunan mevzuata göre sağlanmaktadır.

c) Türkiye-Norveç Sosyal Güvenlik Sözleşmesine göre ölüm aylığı, tek taraflı olarak ölümün meydana geldiği ülke tarafından bağlanır.

Sosyal Güvenlik Sözleşmelerine Göre Cenaze/Ölüm Yardımlarından Nasıl Yararlanılır?

Akit taraflardan birinin mevzuatına göre ölüm yardımlarından yararlanmak için sigortalılık sürelerinin tamamlanmış olması gerekiyorsa, yetkili kurum, bu yardımların hesaplanmasında, diğer akit tarafta geçen süreleri, aynı zamana rastlamamak koşulu ile sanki kendi ülkesinde geçmiş gibi nazara alır.

Akit taraflardan birinin mevzuatına göre sigortalı bulunan bir kimse, diğer akit taraf ülkesinde öldüğü takdirde,  sigortalı olduğu akit taraf ülkesinde ölmüş gibi kabul edilir ve ölüm yardımına hak kazanır.

Bu sözleşmenin uygulanmasında, her iki akit tarafın mevzuatı uyarınca ölüm yardımından yararlanma hakkı bulunuyorsa,

a) Yardım, yalnız ölümün meydana geldiği akit taraf mevzuatına göre ödenir veya

b) Ölüm akit tarafların ülkeleri dışında meydana gelmişse, yardım, yalnız yardımdan yararlanma hakkına konu teşkil eden ölüm olayından önce kişinin son defa mevzuatına tabi olduğu akit taraf mevzuatına göre ödenir.

Sosyal Güvenlik Sözleşmelerine Göre Aile Yardımlarından Nasıl Faydalanılır?

Aile yardımları, bir başka deyişle çocuk parası ödemeleri, sosyal güvenlik sözleşmeleri gereğince ve işçilerin çalıştıkları ülkenin yasalarına göre belirli koşullarla yapılan ödemelerdir. Çocuk parasına ilişkin hükümler, hemen her sözleşmede benzerlik göstermekle birlikte ilgilinin çocuk parası yardımlarına dair yasaların farklılığı nedeniyle her ülke yasası bir diğerine göre değişik özelliktedir.

Ülkemiz ile sosyal güvenlik sözleşmesi akdedilen ülkelerden birinde çalışan Türk işçileri gerek o ülkede yanlarında oturan, gerekse ülkemizde ikamet eden çocukları için çocuklar sanki çalıştıkları ülkede ikamet ediyormuş gibi çocuk parası yardımlarından yararlanırlar.

İşçilerimiz, geçimleri kendileri tarafından sağlanmak şartı ile nesebi sahih, nesebi sahih olarak kabul edilmiş, nesebi gayri sahih, üvey ve resmen evlat edinilmiş bütün çocukları için çocuk parası yardımlarından yararlanırlar. Ancak, çocuk paraları her ülke mevzuatında belirlenmiş bir yaşa kadar ödenir. Çocukların belirlenmiş yaşı geçmiş olması durumunda bir öğrenim görmeleri ya da fikren veya bedenen sakat olmaları şartıyla ödemeler yine her ülke mevzuatında belirlenmiş bir yaşa kadar devam eder.

Sosyal güvenlik sözleşmelerinin uygulanmasında “Türk İrtibat Kurumu” olarak tanımlanan Kurumumuz, çocuk parası ödemelerine esas teşkil eden belgelerin düzenlenmesi ve onaylanması ile yükümlüdür.

Çocuk parası ödemelerini esas teşkil eden belgeler “Medeni Hal Belgesi” ve “Tahsil Belgesi” olarak isimlendirdiğimiz formülerler olup, her ülke için renk, şekil, kapsam ve kullanış bakımından ayrı özellikler taşımaktadır.

Sosyal Güvenlik Sözleşmelerine Göre İdari Önlemler ve İşbirliği Usulleri Nasıl Düzenlenmiştir?

Sosyal güvenlik sözleşmelerinde, idari önlemler ve işbirliğine ilişkin kimi usuller de düzenlenmiştir.

Buna göre, akit tarafların yetkili makamları sözleşmenin uygulanmasında gerekli idari önlemleri almak zorundadır.

Ayrıca, akit tarafların yetkili makamları bu sözleşmenin uygulanmasında alınan önlemler konusunda birbirlerine mümkün olan en kısa zamanda gerekli bilgileri verirler ve bu sözleşmenin uygulanmasını etkilediği ölçüde ulusal yasalarında yapılan değişiklikleri bildirirler.

Akit tarafların yetkili makamları sözleşmenin uygulanmasını kolaylaştırmak üzere irtibat kuruluşları tesis ederler.

Sözleşmenin uygulanmasına ilişkin her sorun için akit tarafların yetkili makamları ve kurumları sanki bu sorunlar kendi ulusal yasalarını etkiliyormuş gibi birbirlerine parasız yardımcı olurlar.

Ancak, sözleşme uyarınca bir akit tarafa diğer akit tarafça hakkında bildiride bulunulan kişilere ilişkin her nevi bilgi, sözleşmenin uygulanmasında gizlilik değeri taşır ve ancak bu sözleşmenin ve onun uygulandığı mevzuatın uygulanmasında kullanılabilir.

Sosyal Güvenlik Sözleşmelerine Göre Üçüncü Kişinin Sorumluluğu Nedir?

Sosyal güvenlik sözleşmelerinde, üçüncü şahısların sorumluluğu halinde taraflardan birinin mevzuatında öngörülen rücu ve halefiyet hakkını diğer akit tarafın da tanıyacağına dair hükümler bulunmaktadır.

Zira sözleşmelerde “akit taraflardan birinin mevzuatına göre borçlanılmış primlerin borçlunun ikamet ettiği ülkede borçlanılmış primler gibi tahsil edileceğine” amir hükümler de yer alır.

Yabancı sigorta mercilerinin Kurumumuz aracılığı ile takip ettikleri Türkiye’deki alacakları,

1- Haksız fiiller sonucu yabancı sigorta kurumlarına verilen zararlardan doğan tazminat alacakları olup bunlar:

a) Üçüncü kişilerin, ülkemizde sebebiyet verdikleri sigorta vaka’ları (trafik kazaları, kavga) sonucu, sigortalılarına yaptıkları sağlık yardımları, geride kalan hak sahipleri için ödedikleri rantlar, iş göremezlik parası, cenaze parası ve diğer masraflar nedeniyle, yabancı sigorta mercilerine intikal etmiş olan tazminat hakları,

b) Ülkemizin sınırları dışında, haksız fiiller sonucu (kavga, trafik kazaları v.s.) meydana gelen zararlardan dolayı yabancı sigorta mercilerinin ülkemize dönmüş olan borçlulardan olan alacakları,

2- Yabancı sigorta mercilerine, o ülkede bulunulan süre içinde borçlanılmış olan primler,

3- Yabancı ülkede çalıştıktan sonra yurda dönen işçilerimize çeşitli durumlarda yapılmış bulunan:

a) Haksız ödemeler (iş göremezlik ödeneği, çocuk paraları, yapılmış olan sair ödemeler

b) Fuzuli ödemeler (işsizlik sigortası yardımları, yanlış tahakkuk ettirilmiş sair ödemeler, prim iadesi talebinde bulunanlara sehven yapılmış mükerrer ödemeler şeklinde sıralanabilir.

Sosyal Güvenlik Sözleşmelerine Göre Anlaşmazlıklar Nasıl Çözümlenir?

Sosyal güvenlik sözleşmelerinin uygulanması sırasında sözleşme maddelerinin sözleşmeye taraf ülkelerce yorumlanmasında ya da uygulanmasında ortaya çıkacak anlaşmazlıkların çözümünde de sözleşmelere göre farklı yöntemlere yer verilmiştir.

Bir kısım sözleşmelerde, anlaşmazlıkların akit tarafların yetkili makamlar ile müzakere yoluyla çözümlenmesine dair düzenlemelere yer verilmiştir. Anlaşmazlıklar bu şekilde çözülemediği takdirde, akit taraflardan birinin isteği üzerine hakem heyetine götürülmek suretiyle çözümlenir.

Bir kısım sözleşmelere göre ise tarafların yetkili makamları öncelikle ortaya çıkan anlaşmazlıkları görüşmeler yoluyla çözümlenir.

Sosyal Güvenlik Sözleşmelerine Göre Hangi Mevzuata Tabi Olunur?

Sosyal güvenlik sözleşmelerinde temel kural çalışılan ülkenin sosyal güvenlik mevzuatına tabi olmaktır. Ancak, sosyal güvenlik sözleşmelerinde bazı gruplar sözleşmenin bu ana prensibinden ayrı tutulmuştur. Bunlar; İşverenleri tarafından geçici bir süre ile akit ülkeye gönderilenler, Uluslararası nakliyat işinde çalışanlar, Elçilik, konsolosluk, diplomatik misyon ve benzeri yerlerde çalışan gönderen ülkenin sivil ve askeri personelleri, Akit taraflardan birinin bayrağını taşıyan gemilerde veya akit ülkenin limanlarında çalışanlar olarak sıralanabilir.

Sosyal güvenlik sözleşmesi bulunan ülkelere geçici görevle gönderilen kişiler İş merkezi Türkiye’de bulunan bir işverenin işçisi bu işverenin hesabına çalışmak üzere veya işvereni tarafından belirli bir işin icrası amacıyla geçici olarak sosyal güvenlik sözleşmesi imzalanmış bir ülkeye gönderildiği takdirde, bu işçi hakkında o ülkede çalıştığı sürece, sanki Türkiye’de çalışıyormuş gibi, ülkemiz mevzuatı uygulanacaktır. Bu şekilde iki ülkede de sigorta primi ödenmesi engellenerek mükerrer sigortalılığın önlenmesi sağlanmıştır.


Kaynak: İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
Kara yolu işaretleri ile sinyallerinde Viyana ve Cenevre’de imzalanan protokollere uyulacak https://www.muhasebenews.com/kara-yolu-isaretleri-ile-sinyallerinde-viyana-ve-cenevrede-imzalanan-protokollere-uyulacak/ https://www.muhasebenews.com/kara-yolu-isaretleri-ile-sinyallerinde-viyana-ve-cenevrede-imzalanan-protokollere-uyulacak/#respond Fri, 25 Feb 2022 02:00:06 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=123179 “Karayolu İşaretleri ve Sinyalleri Sözleşmesi, Karayolu İşaretleri ve Sinyalleri Sözleşmesine Ek Avrupa Anlaşması ve Karayolu İşaretleri ve Sinyalleri Sözleşmesine Ek Avrupa Anlaşmasına Ek Karayolu Yatay İşaretleme Protokolü’ne Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun”, Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Buna göre, Türkiye’nin 8 Kasım 1968’de Viyana’da imzaya açılan “Karayolu İşaretleri ve Sinyalleri Sözleşmesi”, 1 Mayıs 1971’de Cenevre’de imzaya açılan “Karayolu İşaretleri ve Sinyalleri Sözleşmesine Ek Avrupa Anlaşması” ile 1 Mart 1973’te Cenevre’de imzalanan “Karayolu İşaretleri ve Sinyalleri Sözleşmesine Ek Avrupa Anlaşmasına Ek Karayolu Yatay İşaretleme Protokolü”ne beyan ve çekincelerle katılması uygun bulundu.

Kanun hükümlerini, Cumhurbaşkanı yürütecek.


Kaynak: İTO Haber
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/kara-yolu-isaretleri-ile-sinyallerinde-viyana-ve-cenevrede-imzalanan-protokollere-uyulacak/feed/ 0
GV dilimi nedeniyle asgari ücretin altında yapılan ücret ödemelerin farkını personele verecek miyiz? https://www.muhasebenews.com/gv-dilimi-nedeniyle-asgari-ucretin-altinda-yapilan-ucret-odemelerin-farkini-personele-verecek-miyiz/ https://www.muhasebenews.com/gv-dilimi-nedeniyle-asgari-ucretin-altinda-yapilan-ucret-odemelerin-farkini-personele-verecek-miyiz/#respond Sun, 17 Feb 2019 16:30:04 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=47013 BENZER İÇERİKLER

https://www.muhasebenews.com/turkiye-avrupa-birligi-katilim-oncesi-yardim-araci-ipa-cerceve-anlasmasi-genel-tebligi-8-5-2009/

T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı
Gelir Kanunları Gelir Ve Kurumlar Vergileri Grup Müdürlüğü

 

 

Sayı : 62030549-120[Geç.87-2018/7]-E.167 02.01.2019
Konu : Kasım ve Aralık aylarında işten ayrılan personele asgari ücret farklarının ödenip ödenmeyeceği ve muhtasar beyannamede gösterilmesi hk.

 

İlgi : 02/01/2018 tarih ve 13464 evrak kayıt numaralı özelge talep formu.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunda; hazır yemek sektöründe faaliyet gösteren şirketinizde 2017 Aralık ayı itibariyle 4846 kişinin çalıştığı ve 2017 yılı Kasım ve Aralık aylarında bazı personelin işten ayrıldığı belirtilerek, işten ayrılan personele Eylül ve Ekim aylarına ilişkin asgari ücret farklarının (ilave asgari geçim indirimi ödemesinin) ödenip ödenmeyeceği, ödenmesi halinde ödemenin ne şekilde yapılacağı ile muhtasar beyannamede mahsubunun nasıl yapılacağı hususlarında Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun;

32 nci maddesinde; “Ücretin gerçek usülde vergilendirilmesinde asgari geçim indirimi uygulanır. 

Asgari geçim indirimi; ücretin elde edildiği takvim yılı başında geçerli olan ve sanayi kesiminde çalışan 16 yaşından büyük işçiler için uygulanan asgari ücretin yıllık brüt tutarının; mükellefin kendisi için % 50’si, çalışmayan ve herhangi bir geliri olmayan eşi için % 10’u, çocukların her biri için ayrı ayrı olmak üzere; ilk iki çocuk için % 7,5 diğer çocuklar için % 5’idir. Gelirin kısmi döneme ait olması halinde, ay kesirleri tam ay sayılmak suretiyle bu süreye isabet eden indirim tutarları esas alınır. Asgari geçim indirimi, bu fıkraya göre belirlenen tutar ile 103 üncü maddedeki gelir vergisi tarifesinin birinci gelir dilimine uygulanan oranın çarpılmasıyla bulunan tutarın, hesaplanan vergiden mahsup edilmesi suretiyle uygulanır. Mahsup edilecek kısmın fazla olması halinde iade yapılmaz. 

…” hükmü,

Geçici 87 nci maddesinde, “2017 yılı Eylül, Ekim, Kasım ve Aralık aylarına ilişkin net ücretleri bu Kanunun 103 üncü maddesinde yazılı tarife nedeniyle 32 nci maddedeki esaslara göre sadece kendisi için asgari geçim indirimi hesaplanan asgari ücretlilere 2017 yılı Ocak ayına ilişkin ödenen net ücretin altında kalanlara, bu tutar ile 2017 yılı Eylül, Ekim, Kasım ve Aralık aylarına ilişkin olarak aylık hesaplanan net ücreti arasındaki fark tutar, ücretlinin asgari geçim indirimine ayrıca ilave edilir. Bu fıkrada geçen net ücret, yasal kesintiler sonrası ücret tutarına asgari geçim indiriminin ilavesi sonucu oluşan ücreti ifade eder.

Bu Kanunun bu maddeye aykırı olan hükümleri 2017 yılı Eylül, Ekim, Kasım ve Aralık ayları için uygulanmaz.

Bu maddenin yayımlandığı tarih itibarıyla birinci fıkrada yer alan dönemlere ilişkin olarak verilmiş olan muhtasar beyannamelerde beyan edilen ve birinci fıkra hükmü kapsamında ilave asgari geçim indirimi uygulanamaması nedeniyle çalışanlarca fazla ödenen vergiler, bunlara iade edilmek üzere, vergi sorumlularınca bu maddenin yayımı tarihinden sonra verilecek muhtasar beyannameler üzerinde hesaplanan vergiden mahsup edilmek suretiyle reddolunur.” hükmü

yer almaktadır.

Öte yandan, konuyla ilgili olarak yayımlanan 299 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinin  “Uygulamadan Faydalanacaklar” başlıklı bölümünün 3 üncü maddesinde,

“… 

3) 7061 sayılı Kanunla 193 sayılı Kanuna eklenen geçici 87 nci maddede düzenlenen ilave asgari geçim indirimi uygulamasından, 2017 yılı Eylül, Ekim, Kasım ve Aralık aylarına ilişkin net ücretleri 193 sayılı Kanunun 103 üncü maddesinde yazılı tarife nedeniyle 1.404,06 TL’nin altına düşen hizmet erbabı yararlanacaktır. 

(4) Gelir vergisi tarifesi nedeniyle ücretlerinde düşüş olsa dahi net ücretleri 1.404,06 TL’nin altına düşmeyenler bu uygulamadan yararlanamayacaklardır. 

(5) Hizmet erbabının, ücret aldığı dönemde işe başlaması veya işten ayrılması, ücretsiz izin ve benzeri nedenlerle net ücretinin 1.404,06 TL’nin altına düşmesi durumunda ilave asgari geçim indirimi uygulanmayacaktır. 

Aynı Tebliğin “Uygulama esasları” başlıklı bölümünün 4 üncü maddesinde,

“(1) 193 sayılı Kanunun 103 üncü maddesinde yazılı tarife nedeniyle 2017 yılı Eylül, Ekim, Kasım ve Aralık aylarına ilişkin net ücretleri 1.404,06 TL’nin altına düşen hizmet erbabının ücretleri ilave asgari geçim indirimi ile 1.404,06 TL’ye tamamlanacaktır.

(2) 193 sayılı Kanunun 32 nci maddesinde yer alan esaslara göre sadece kendisi için asgari geçim indirimi hesaplanan asgari ücretlilere 2017 yılı Ocak ayına ilişkin ödenen net ücret 1.404,06 TL’dir. Ödenen 1.404,06 TL ile 2017 yılı Eylül, Ekim, Kasım ve Aralık aylarına ilişkin olarak aylık hesaplanan net ücret arasındaki fark tutar, Gelir Vergisi Genel Tebliği (Seri No: 265)’nde belirtilen esaslara göre düzenlenen “Asgari Geçim İndirimi Bordrosu”nda hesaplanan asgari geçim indirimine ayrıca ilave edilecektir.

(3) Asgari geçim indirimi bordrosunda yer alan ilave tutar dahil toplam asgari geçim indirimi tutarı, ücret ödemesinin yapıldığı döneme ilişkin ücret bordrosunun “Asgari Geçim İndirimi” satırına aktarılacaktır.

(4) İkinci fıkrada belirtilen esaslara göre, 2017 yılı Eylül ve Ekim ayları için hesaplanan ve ilave asgari geçim indiriminden faydalanılmamış olan fark tutarlar, ücretlinin Kasım ayına ait Asgari Geçim İndirimi Bordrosunda yer alan asgari geçim indirimine eklenmek suretiyle mahsup edilecektir. Bu suretle mahsup edilemeyen bir tutarın kalması halinde kalan bu tutar, daha sonraki aylarda verilecek muhtasar beyannameler üzerinde yukarıda açıklanan esaslar çerçevesinde mahsup edilecek olup söz konusu dönemlere ait muhtasar beyannameler için bu nedenle düzeltme yapılmayacaktır.”

açıklamalarına yer verilmiştir.

Bu hüküm ve açıklamalara göre; Eylül ve Ekim aylarında iş yerinizde çalışan ancak, Kasım ve Aralık aylarında işten ayrılan personelin, Eylül ve Ekim aylarına ilişkin olarak aldığı ücretlerinin 193 sayılı Kanunun 103 üncü maddesinde yazılı tarife nedeniyle 1.404,06 TL’nin altına düşmesi halinde, ilave asgari geçim indiriminden yararlanması mümkün bulunmaktadır. Ancak, söz konusu personele, işten ayrıldıkları aya ilişkin ödenen kıst ücretleri nedeniyle, net ücretlerinin 1.404,06 TL’nin altına düşmesi halinde, işten ayrıldığı aya ilişkin ilave asgari geçim indirimi uygulanmayacaktır. 

Öte yandan, 2017 yılı Eylül ve Ekim aylarına ilişkin hak edilen ilave asgari geçim indirimi tutarlarının, Kasım ayı muhtasar beyannamesinde mahsup edilebileceği, mahsup edilemeyen tutarların daha sonraki aylarda verilecek muhtasar beyannameler üzerinde mahsup edilebileceği tabiidir.

 

 

 

 

 


Kaynak: İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


 

 

BENZER İÇERİKLER

TÜRKİYE – AVRUPA BİRLİĞİ KATILIM ÖNCESİ YARDIM ARACI (IPA) ÇERÇEVE ANLAŞMASI GENEL TEBLİĞİ – 8.5.2009

 

 

 

 

]]>
https://www.muhasebenews.com/gv-dilimi-nedeniyle-asgari-ucretin-altinda-yapilan-ucret-odemelerin-farkini-personele-verecek-miyiz/feed/ 0
IPA II Çerçeve anlaşmasına göre damga vergisi ve gelir vergisi istisnasının şartları nelerdir? https://www.muhasebenews.com/ipa-ii-cerceve-anlasmasina-gore-damga-vergisi-ve-gelir-vergisi-istisnasinin-sartlari-nelerdir/ https://www.muhasebenews.com/ipa-ii-cerceve-anlasmasina-gore-damga-vergisi-ve-gelir-vergisi-istisnasinin-sartlari-nelerdir/#respond Sun, 17 Feb 2019 15:30:11 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=47007 T.C.
SİVAS VALİLİĞİ
Defterdarlık Gelir Müdürlüğü

 

 

Sayı : 67630374-130[2017/15]-376 04.01.2019
Konu : IPA II Çerçeve Anlaşma Damga Vergisi ve Gelir Vergisi İstisnası

 

İlgi : 11.04.2017 tarih ve 6253 sayılı özelge talep formunuz.

Birlik Yüklenicisi olarak sözleşme imzaladığınız ve adınıza Katma Değer Vergisi İstisna sertifikası düzenlendiği, IPA II Çerçeve Anlaşmasının 28 inci maddesi kapsamında mal ve hizmet alımlarına ilişkin kâğıtlara uygulanacak damga vergisi istisnası ile mal ve hizmet alımı nedeniyle yapılacak ödemeler ile proje kapsamında görev alan personele yapılan ücret, yolluk gibi ödemelere ilişkin gelir vergisi istisnasının bulunup bulunmadığı hususlarında Defterdarlığımız görüşü talep edilmektedir.

 

A – GELİR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 24 üncü maddesinin birinci fıkrasının  (1) numaralı bendinde, Harcırah Kanununa tabi kurumlar tarafından harcırah veya yolluk olarak yapılan ödemeler gelir vergisinden istisna edilmiştir.

Gelir Vergisi Kanununun 61 inci maddesinde,

“Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir. 

Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez…”

hükmü yer almıştır.

Aynı Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasının; (1) numaralı bendinde, hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61 inci maddede yazılı olup ücret sayılan ödemeler (istisnadan faydalananlar hariç) 103 ve 104 üncü maddelere göre, (2) numaralı bendinde ise, yaptıkları serbest meslek işleri dolayısıyla bu işleri icra edenlere yapılan ödemelerden gelir vergisi tevkifatı yapılacağı hükme bağlanmıştır.

Türkiye ile Avrupa Birliği arasında 11.07.2008 tarihinde imzalanan ve 5824 sayılı Kanun ile onaylanması uygun bulunan Katılım Öncesi Yardım Aracı (IPA) Çerçeve Anlaşmasının vergi istisnalarına ilişkin usul ve esasları, 8.5.2009 tarih ve 27222 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 1 Sıra No.lu Türkiye-Avrupa Birliği Katılım Öncesi Yardım Aracı (IPA) Genel Tebliğinde belirlenmiştir.

 

Anılan Anlaşmanın 26/2-c maddesine göre, Türk vatandaşı olmayan ve Türkiye’de ikamet etmeyen gerçek kişiler tarafından, Avrupa Topluluğu (AT) Sözleşmelerinin ifasından elde edilen gelirler Türkiye’de gelir vergisine tabi tutulmaz.

Aynı Anlaşmada, Türk vatandaşı olan ve Türkiye’de ikamet eden personele ve mükelleflere AT Sözleşmesi kapsamında yaptıkları görev nedeniyle ödenen ücretlerin ile mükelleflere mal ve hizmet ifası nedeniyle yapılan ödemelerin gelir vergisinden istisna olduğuna dair herhangi bir hüküm bulunmamaktadır.

Öte yandan, 193 sayılı Kanunun Geçici 84 üncü maddesinin ikinci fıkrasında, Avrupa Birliği organlarıyla akdedilen ve usulüne göre yürürlüğe konulan anlaşmalar çerçevesinde proje karşılığı sağlanan hibelerle finanse edilen yıllara sâri inşaat ve onarım işlerine ilişkin ödemeler üzerinden ve yaptıkları serbest meslek işleri dolayısıyla bu işleri icra edenlere yapılan ödemelerden, fon hesabından yapılan harcama tutarları ile sınırlı olmak üzere, 94 üncü maddenin birinci fıkrasının (2) ve (3) numaralı bentleri ile 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 15 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi ve 30 uncu maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri uyarınca vergi kesintisi yapılmayacağı hüküm altına alınmıştır. Maddede yıllara sâri inşaat ve onarım işlerine ilişkin ödemeler ile serbest meslek ödemeleri üzerinden vergi kesintisi yapılmayacağı öngörülmüş, bunlar dışındaki ödemelere ilişkin bir belirleme yapılmamıştır.

Bu açıklamalara göre, projede görevli üniversite personeline yapılan ücret ödemeleri ile harcırah ödemeleri (istisna sınırı içinde kalanlar hariç) üzerinden Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesine göre gelir vergisi tevkifatı yapılması gerekmektedir. Mal ve hizmet alımlarına yönelik ödemelerden ise gelir vergisi tevkifatı yapılması söz konusu değildir.

 

B-DAMGA VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME

488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde, bu Kanuna ekli (1) sayılı tabloda yazılı kağıtların damga vergisine tabi olduğu, bu Kanundaki kağıtlar teriminin, yazılıp imzalanmak veya imza yerine geçen bir işaret konmak suretiyle düzenlenen ve herhangi bir hususu ispat veya belli etmek için ibraz edilebilecek olan belgeler ile elektronik imza kullanılmak suretiyle manyetik ortamda ve elektronik veri şeklinde oluşturulan belgeleri ifade edeceği hükme bağlanmıştır.

Bu nedenle, damga vergisi yönünden hangi kağıda ilişkin görüş istenildiği anlaşılamamış olup görüş istenilen konuda somut olaya ilişkin imzalı kağıt örnekleri ile başvurulması durumunda değerlendirme yapılması mümkün bulunmaktadır.

 

 

 

 

 


Kaynak: İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


 

BENZER İÇERİKLER

TÜRKİYE – AVRUPA BİRLİĞİ KATILIM ÖNCESİ YARDIM ARACI (IPA) ÇERÇEVE ANLAŞMASI GENEL TEBLİĞİ – 8.5.2009

 

 

]]>
https://www.muhasebenews.com/ipa-ii-cerceve-anlasmasina-gore-damga-vergisi-ve-gelir-vergisi-istisnasinin-sartlari-nelerdir/feed/ 0