il özel idaresi – Muhasebe News https://www.muhasebenews.com Muhasebe News Thu, 04 Apr 2019 13:05:14 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.3.3 Kat Karşılığı Öğrenci Yurdu İnşaat İşinin Taşeronlara Yaptırılması Karşılığında Yapılan Ödemeler İçin Tevkifat Hesaplanır mı? https://www.muhasebenews.com/kat-karsiligi-ogrenci-yurdu-insaat-isinin-taseronlara-yaptirilmasi-karsiliginda-yapilan-odemeler-icin-tevkifat-hesaplanir-mi/ https://www.muhasebenews.com/kat-karsiligi-ogrenci-yurdu-insaat-isinin-taseronlara-yaptirilmasi-karsiliginda-yapilan-odemeler-icin-tevkifat-hesaplanir-mi/#respond Thu, 04 Apr 2019 20:45:29 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=16488 (GİB – ÖZELGE)

Konu: Kat karşılığı öğrenci yurdu ve sosyal tesis inşaatı işinde vergi kesintisi yapılıp yapılmayacağı hk.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, şirketinizin … İl Özel İdaresi’ne ait arsa üzerinde kat karşılığı öğrenci yurtları ve sosyal tesis inşaat ihalesini alıp işe başladığı belirtilerek, söz konusu inşaat kapsamında alt yüklenicilere (taşeronlara) yaptırılan işler karşılığında yapılan ödemelerden KDV ve Gelir Vergisi tevkifatı yapılıp yapılmayacağı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

GELİR VE KURUMLAR VERGİSİNE GÖRE

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 42’nci maddesinin birinci fıkrasında; “Birden fazla takvim yılına sirayet eden inşaat (dekapaj işleri de inşaat işi sayılır) ve onarma işlerinde kâr veya zarar işin bittiği yıl kati olarak tespit edilir ve tamamı o yılın geliri sayılarak, mezkur yıl beyannamesinde gösterilir” hükmü yer almaktadır.

Bir işin Gelir Vergisi Kanununun 42’nci maddesi kapsamında değerlendirilebilmesi için;
– Faaliyet konusunun inşaat ve onarma işi olması
– İnşaat ve onarım işinin birden fazla yıla sirayet etmesi
– İnşaat ve onarım işinin resmi veya özel taahhütlere bağlı olarak yapılması
şartlarının bir arada aranılması gerekmektedir.

Kanunun “İnşaat ve onarma işlerinde işin bitimi” başlıklı 44’üncü maddesinde, inşaat ve onarma işlerinde geçici ve kesin kabul usulüne tabi olan hallerde geçici kabulün yapıldığını gösteren tutanağın idarece onaylandığı tarihin; diğer hallerde işin fiilen tamamlandığı veya fiilen bırakıldığı tarihin bitim tarihi olarak kabul edileceği ve bitim tarihinden sonra bu işlerle ilgili olarak yapılan giderler ve her ne nam ile olursa olsun elde edilen hasılat, bu giderlerin yapıldığı veya hasılatın elde edildiği yılın kâr veya zararının tespitinde dikkate alınacağı belirtilmiştir.

Aynı Kanunun 94’üncü maddesinin birinci fıkrasında; “Kamu idare ve müesseseleri, iktisadi kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadi işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya zirai işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar.” hükümlerine yer verilmekte olup anılan fıkranın (3) numaralı bendinde, 42’nci madde kapsamına giren işler dolayısıyla bu işleri yapanlara (kurumlar dahil) ödenen istihkak bedellerinden %3 gelir vergisi kesintisi yapılacağı hükmü yer almaktadır.

Diğer yandan, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 15’inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde, Gelir Vergisi Kanununda belirtilen esaslara göre birden fazla takvim yılına yaygın inşaat ve onarım işleri ile uğraşan kurumlara bu işleri ile ilgili olarak yapılan hakediş ödemeleri üzerinden sorumlularca vergi tevkifatı yapılacağı hüküm altına alınmış olup, bu oran 2009/14594 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile %3 olarak tespit edilmiştir.

Buna göre, inşaat ve onarım işlerinde işin yıllara sari olup olmayacağı, işe başlama ve işin bitirilmesinin farklı takvim yıllarında vuku bulup bulmadığının tespiti ile mümkün olabilmektedir. İşin bitim tarihi olarak ise geçici ve kesin kabul usulüne tabi olan hallerde geçici kabul tutanağının onay tarihi, diğer hallerde işin fiilen tamamlandığı veya fiilen bırakıldığı tarihin esas alınması gerekmektedir.

Müteahhitlerce işin tamamen veya kısmen taşeronlara yaptırılması halinde ise, taşeronların Gelir Vergisi Kanununun 42’nci madde kapsamındaki durumları, taahhüt ettikleri kısmın mahiyet itibariyle inşaat ve onarım işi kapsamında olup olmadığı ve süre olarak yıllara sirayet edip etmediğine göre tespit edilecektir.

Bu hüküm ve açıklamalara göre, söz konusu kat karşılığı öğrenci yurdu ve sosyal tesisi inşaat işi ile ilgili olarak şirketinizce alt yüklenicilere (taşeronlara) yaptırılan istihkak ve hakedişe bağlı taahhüt unsuru taşıyan inşaat işlerinin, birden fazla yıla sirayet etmesi halinde, ödenen hakediş tutarları üzerinden, alt yüklenicinin mükellefiyet durumuna göre, Kurumlar Vergisi Kanununun 15’inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi veya Gelir Vergisi Kanununun 94’üncü maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendi gereğince vergi kesintisi yapılacağı tabiidir.

KATMA DEĞER VERGİSİNE GÖRE

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 9’uncu maddesinde; gerekli görülen hallerde vergi alacağının emniyet altına alınması amacıyla vergiye tabi işlemlere taraf olanları verginin ödenmesinden sorumlu tutma konusunda Bakanlığımıza yetki verilmiş bulunmaktadır.

Bu yetkiye istinaden 26.04.2014 tarih ve 28993 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan ve 01.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren, KDV Genel Uygulama Tebliğinin (I/C-2.1.3.1.) bölümünde tevkifat yapacaklara ilişkin olarak;

“Kısmi tevkifat uygulaması kapsamında KDV tevkifatı yapmak üzere sorumlu tutulabilecekler aşağıda iki grup halinde sayılmış olup, tevkifat uygulaması kapsamındaki her bir işlem bazında tevkifat yapacaklar, söz konusu gruplardan birine veya ikisine veyahut söz konusu gruplar kapsamında olan bazı sorumlulara atıf yapılmak suretiyle Tebliğin ilgili bölümlerinde belirtilmiştir.

a) KDV mükellefleri (sadece sorumlu sıfatıyla KDV ödeyenler bu kapsama dahil değildir.)
b) Belirlenmiş alıcılar (KDV mükellefi olsun olmasın):

– 5018 sayılı Kanuna ekli cetvellerde yer alan idare, kurum ve kuruluşlar, il özel idareleri ve bunların teşkil ettikleri birlikler, belediyelerin teşkil ettikleri birlikler ile köylere hizmet götürme birlikleri,
– Yukarıda sayılanlar dışındaki, kanunla kurulan kamu kurum ve kuruluşları,
-Döner sermayeli kuruluşlar,
-Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları,
-Kanunla kurulan veya tüzel kişiliği haiz emekli ve yardım sandıkları,
-Bankalar,
-Kamu iktisadi teşebbüsleri (Kamu İktisadi Kuruluşları, İktisadi Devlet Teşekkülleri),
-Özelleştirme kapsamındaki kuruluşlar,
-Organize sanayi bölgeleri ile menkul kıymetler, vadeli işlemler borsaları dahil bütün borsalar,
-Yarıdan fazla hissesi doğrudan yukarıda sayılan idare, kurum ve kuruluşlara ait olan (tek başına ya da birlikte) kurum, kuruluş ve işletmeler,
– Payları Borsa İstanbul (BİST)A.Ş.nde işlem gören şirketler,
– Kalkınma ve yatırım ajansları.”

Tebliğin “2.1.3.2.1. Yapım İşleri ile Bu İşlerle Birlikte İfa Edilen Mühendislik-Mimarlık ve Etüt-Proje Hizmetleri” başlıklı bölümünde ise;

“2.1.3.2.1.1. Tevkifat Uygulayacak Alıcılar ve Tevkifat Oranı
Tebliğin (I/C-2.1.3.1/b) ayırımında sayılanlara karşı ifa edilen yapım işleri ile bu işlerle birlikte ifa edilen mühendislik-mimarlık ve etüt-proje hizmetlerinde, alıcılar tarafından (2/10) oranında KDV tevkifatı uygulanır.

2.1.3.2.1.2. Kapsam
Bu bölüm kapsamına aşağıdaki hizmetler girmektedir:
– Bina, karayolu, demiryolu, otoyol, havalimanı, rıhtım, liman, tersane, köprü, tünel, metro, viyadük, spor tesisi, alt yapı, boru iletim hattı, haberleşme ve enerji nakil hattı, baraj, enerji santrali, rafineri tesisi, sulama tesisi, toprak ıslahı, dekapaj, taşkın koruma ve benzerlerine ilişkin her türlü inşaat işleri.
– Yukarıda sayılan yapılar ve inşaat işleri ile ilgili tesisat, imalat, ihrazat, nakliye, ısıtma-soğutma sistemleri, ses sistemi, görüntü sistemi, ışık sistemi, tamamlama, boya badana dahil her türlü bakım-onarım, dekorasyon, restorasyon, çevre düzenleme, dekapaj, sondaj, yıkma, güçlendirme, montaj, demontaj ve benzeri işler. Bu işler, yukarıda belirtilen yapılarla ilgili olmakla birlikte inşaat işinden sonra veya inşaat işinden bağımsız olarak yapılmaları halinde de bu kapsamda tevkifata tabi tutulur.”
açıklamalarına yer verilmiştir.

Öte yandan KDV Genel Uygulama Tebliği’nin” I.B.8.Arsa Karşılığı İnşaat İşleri” başlıklı bölümünde;

“Arsa karşılığı inşaat işinde iki ayrı teslim söz konusudur. Bunlardan birincisi, arsa sahibi tarafından müteahhide arsa teslimi; ikincisi ise müteahhit tarafından arsaya karşılık olarak arsa sahibine verilen konut veya işyeri teslimidir. Karşılıklı olarak gerçekleşen bu teslimlerin her birinin KDV karşısındaki durumu aşağıda açıklanmıştır.

8.1. Arsa Sahibi Tarafından Müteahhide Arsa Teslimi
Arsanın bir iktisadi işletmeye dahil olması veya arsa sahibinin arsa alım satımını mutat ve sürekli bir faaliyet olarak sürdürmesi halinde, konut veya işyeri karşılığı müteahhide yapılan bu arsa teslimi KDV’ye tabidir.

Ancak arsa sahibinin, gerçek usulde mükellefiyetini gerektirmeyecek şekilde, arızi bir faaliyet olarak arsasını daire veya işyeri karşılığında müteahhide tesliminde vergi uygulanmaz.

8.2. Müteahhit Tarafından Arsa Sahibine Konut veya İşyeri Teslimi
Müteahhit tarafından arsa sahibine arsanın karşılığı olarak yapılan teslimlerde, emsal bedel üzerinden KDV uygulanır.”
ifadelerine yer verilmiştir.

Buna göre, … İl Özel İdaresine kat karşılığı yapılan öğrenci yurdu ve sosyal tesis inşaatı teslimi, KDV Genel Uygulama Tebliğinde tevkifat uygulanacak işlemler arasında sayılan yapım işleri kapsamında değerlendirilemeyeceğinden, alt taşeronların yaptığı inşaat işlerinde de tevkifat uygulanmaması gerekmektedir.

Kaynak: Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı
17 Şubat 2016 Tarih ve 38418978-120[42-15/8]-6578 Sayılı Özelge

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/kat-karsiligi-ogrenci-yurdu-insaat-isinin-taseronlara-yaptirilmasi-karsiliginda-yapilan-odemeler-icin-tevkifat-hesaplanir-mi/feed/ 0
İktisadi İşletme Çalışanı Memurların Maaş Ödemeleri Gider Olarak Kaydedilebilir mi? https://www.muhasebenews.com/iktisadi-isletme-calisani-memurlarin-maas-odemeleri-gider-olarak-kaydedilebilir-mi/ https://www.muhasebenews.com/iktisadi-isletme-calisani-memurlarin-maas-odemeleri-gider-olarak-kaydedilebilir-mi/#respond Thu, 14 Mar 2019 05:00:54 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=16338 (GİB – ÖZELGE)

Konu: İktisadi işletmede çalışan memur personelin maaşlarının işletmenin kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınıp alınamayacağı.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzdan, İl Özel İdaresine bağlı bütçe içi işletme olarak faaliyette bulunan işletmenizde görevli memur personellerin maaşlarının İl Özel İdaresi tarafından ödendiği belirtilmiş olup, mahalli idare tarafından ödenen maaş tutarlarının genel yönetim giderlerine esas olacak şekilde işletmenizin kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınıp alınamayacağı hususunda Defterdarlığımız görüşünün sorulduğu anlaşılmaktadır.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 1’inci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi ile iktisadi kamu kuruluşlarının kazançları kurumlar vergisi kapsamına alınmış olup aynı Kanunun 2’nci maddesinin üçüncü fıkrasında, Devlete, il özel idarelerine, belediyelere, diğer kamu idarelerine ve kuruluşlarına ait veya bağlı olup, faaliyetleri devamlı bulunan ve birinci ve ikinci fıkralar dışında kalan ticarî, sınaî ve ziraî işletmelerin iktisadî kamu kuruluşu olduğu, aynı maddenin altıncı fıkrasında ise iktisadi kamu kuruluşlarının kazanç amacı gütmemelerinin, faaliyetlerinin kanunla verilmiş görevleri arasında bulunmasının, tüzel kişiliklerinin olmamasının, bağımsız muhasebelerinin ve kendilerine ayrılmış sermayelerinin veya işyerlerinin bulunmamasının mükellefiyetlerini etkilemeyeceği, mal ve hizmet bedelinin sadece maliyeti karşılayacak kadar olmasının, kâr edilmemesi veya kârın kuruluş amaçlarına tahsis edilmesinin bunları iktisadi niteliğini değiştirmeyeceği hükme bağlanmıştır.

Mezkûr Kanununun “Safi kurum kazancı” başlıklı 6’ncı maddesinde; kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettiği safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safi kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanununun ticarî kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun “Bilanço esasında ticari kazancın tespiti” başlıklı 38’inci maddesinde; bilanço esasına göre ticari kazancın, teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müspet fark olduğu, bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce işletmeye ilave olunan değerlerin bu farktan indirileceği, işletmeden çekilen değerlerin ise farka ilave olunacağı, ticari kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında, Vergi Usul Kanununun değerlemeye ait hükümleri ile bu Kanunun 40 ve 41’inci maddeleri hükümlerine uyulacağı hükme bağlanmıştır. Anılan Kanunun 40’ıncı maddesinde de; safi kazancın tespit edilmesinde indirilecek giderler sayılmıştır. Aynı Kanunun 40’ıncı maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin ticari kazancın tespitinde gider olarak indirim konusu yapılabileceği belirtilmiştir.

Anılan bent hükmü uyarınca, yapılan genel giderlerin indirim konusu yapılabilmesi için, söz konusu giderlerle kazancın elde edilmesi ve idamesi arasında doğrudan ve açık bir illiyet bağının bulunması, giderlerin kazancın elde edilmesine yönelik olması, harcamanın yapıldığı gelir doğuran olayın vergiye tabi bulunması, karşılığında gayri maddi bir kıymet iktisap edilmemiş olması ve maliyete dâhil edilecek giderlerden olmaması gerekmekte olup bu mahiyette olmayan giderlerin ticari kazancın tespitinde indirim konusu yapılabilmesi mümkün değildir.

Diğer taraftan, 08.03.2011 tarihli ve 27868 numaralı Resmi Gazete’de yayımlanan Mahalli İdareler Bütçe İçi İşletme Yönetmeliğinin “Muhasebe İşlemleri” başlıklı 9’uncu maddesinde “… Mahalli İdare bütçesi içinde yapılan personel ve diğer yönetim ve donatım giderleri kurum kazancının tespitinde ve Kurumlar Vergisi beyannamesinin düzenlenmesinde ayrıca dikkat alınır.” denilmektedir.

Yukarıdaki hüküm ve açıklamalar uyarınca, iktisadi işletmenizde görevlendirilen ancak… İl Özel İdaresinin bütçesinden karşılanan personellerin maaşları, ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili bir gider niteliğinde olmadığından, bu şekilde ödenen tutarların, iktisadi işletmenizin ticari faaliyeti ile ilişkilendirilmesi mümkün değildir.

Dolayısıyla, Mahalli İdareler Bütçe İçi İşletme Yönetmeliğinin 9’uncu maddesi gereğince… İl Özel İdaresi tarafından ödenen maaş tutarlarının, işletmenizin ticari kazancının tespitinde gider olarak indirim konusu yapılması durumunda, bu giderin kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alınıp ticari kâra ilave edilmesi gerekmektedir.

Kaynak: Amasya Valiliği
6 Mayıs 2016 Tarih ve 65771276-125[6-2015/3]-9 Sayılı Özelge

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/iktisadi-isletme-calisani-memurlarin-maas-odemeleri-gider-olarak-kaydedilebilir-mi/feed/ 0
Ayrıcalıklı Hisse Nedir? https://www.muhasebenews.com/ayricalikli-hisse-nedir/ https://www.muhasebenews.com/ayricalikli-hisse-nedir/#respond Thu, 15 Nov 2018 14:15:25 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=21769 Anonim şirketlerde ilk esas sözleşme ile veya esas sözleşme değiştirilerek bazı paylara imtiyaz tanınabilir.
1- İmtiyaz; kâr payı, tasfiye payı, rüçhan ve oy hakkı gibi haklarda, paya tanınan üstün bir hak veya kanunda öngörülmemiş yeni bir pay sahipliği hakkıdır.
2- Sermayesinin yarısından fazlası tek başına veya birlikte;
2.1- Devlet,
2.2- İl özel idaresi,
2.3- Belediye ve diğer kamu tüzel kişileri,
2.4- Sendikalar,
2.5- Dernekler,
2.6- Vakıflar,
2.7- Kooperatifler ve bunların üst kuruluşlarına ait anonim şirketlerde ve bu şirketlerin aynı oranda sermaye payına sahip oldukları iştiraklerinde;
2.7.1- Bunların sahip oldukları paylara tesis edilebilecek imtiyazlar hariç olmak üzere,
2.7.2- Diğer paylara, belirli bir grup oluşturan pay sahiplerine,
belirli pay gruplarına ve azlığa bu Kanunda düzenlenen herhangi bir imtiyaz tesis edilemez.

***Bu hüküm, payları borsada işlem gören anonim şirketlere, 5411 sayılı Kanunun 3’üncü maddesinde tanımlanan kredi kuruluşlarına ve finansal kuruluşlara uygulanmaz.

***TTK 360’ıncı madde hükmü saklıdır.

Kaynak: Türk Ticaret Kanunu

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/ayricalikli-hisse-nedir/feed/ 0
A.Ş.’lerde Yönetim Kurulu Kimlerden Oluşur ve Nasıl Seçilir? https://www.muhasebenews.com/a-s-lerde-yonetim-kurulu-kimlerden-olusur-nasil-secilir/ https://www.muhasebenews.com/a-s-lerde-yonetim-kurulu-kimlerden-olusur-nasil-secilir/#respond Fri, 13 Apr 2018 04:00:03 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=19492 1- A.Ş.’LERDE YÖNETİM KURULU KİMLERDEN OLUŞUR VE NASIL SEÇİLİR?
1.1-
Anonim şirketin, esas sözleşmeyle atanmış veya genel kurul tarafından seçilmiş, bir veya daha fazla kişiden oluşan bir yönetim kurulu bulunur.
1.2- Bir tüzel kişi yönetim kuruluna üye seçildiği takdirde, tüzel kişiyle birlikte, tüzel kişi adına, tüzel kişi tarafından belirlenen, sadece bir gerçek kişi de tescil ve ilan olunur; ayrıca, tescil ve ilanın yapılmış olduğu, şirketin internet sitesinde hemen açıklanır. Tüzel kişi adına sadece, bu tescil edilmiş kişi toplantılara katılıp oy kullanabilir.
1.3- Yönetim Kurulu üyelerinin ve tüzel kişi adına tescil edilecek gerçek kişinin tam ehliyetli olmaları şarttır.
1.4- Üyeliği sona erdiren sebepler seçilmeye de engeldir.
1.5- Devlet, il özel idaresi, belediye, köy ile diğer kamu tüzel kişilerinin pay sahibi olduğu şirketlerde, sayılan tüzel kişiler veya bunların gerçek kişi temsilcileri yönetim kuruluna seçilebilir. Yönetim kurulu üye sayısı ikiden fazla olan şirketlerde üyelerin tamamının aynı kamu tüzel kişisinin temsilcisi olmaması şartıyla kamu tüzel kişisini temsilen birden fazla gerçek kişi yönetim kuruluna seçilebilir.

2- A.Ş.’LERDE BELİRLİ PAY GRUPLARININ YÖNETİM KURULUNDA NASIL TEMSİL EDİLİR?
Esas sözleşmede öngörülmek şartı ile belirli pay gruplarına, özellik ve nitelikleriyle belirli bir grup oluşturan pay sahiplerine ve azlığa yönetim kurulunda temsil edilme hakkı tanınabilir. Bu amaçla, yönetim kurulu üyelerinin, belirli bir grup oluşturan pay sahipleri, belirli pay grupları ve azlık arasından seçileceği esas sözleşmede öngörülebileceği gibi, esas sözleşmede yönetim kurulu üyeliği için aday önerme hakkı da tanınabilir. Genel kurul tarafından yönetim kurulu üyeliğine önerilen adayın veya hakkın tanındığı gruba ve azlığa mensup adayın haklı bir sebep bulunmadığı takdirde üye seçilmesi zorunludur. Bu şekilde tanınacak temsil edilme hakkı, halka açık anonim şirketlerde yönetim kurulu üye sayısının yarısını aşamaz. Bağımsız yönetim kurulu üyelerine ilişkin düzenlemeler saklıdır.

***Bu maddeye göre yönetim kurulunda temsil edilme hakkı tanınan paylar imtiyazlı sayılır.

3- A.Ş.’LERDE YÖNETİM KURULU ÜYELERİNİN VEREBİLECEKLERİ ZARARLAR NEDENİYLE SİGORTA ÖDEMELERİ NASIL HESAPLANIR?
Yönetim kurulu üyelerinin, görevlerini yaparken kusurlarıyla şirkete verebilecekleri zarar, şirket sermayesinin yüzde yirmi beşini aşan bir bedelle sigorta ettirilmiş ve bu suretle şirket teminat altına alınmışsa, bu husus halka açık şirketlerde Sermaye Piyasası Kurulunun ve ayrıca pay senetleri borsada işlem görüyorsa borsanın bülteninde duyurulur ve kurumsal yönetim ilkelerine uygunluk değerlendirmesinde dikkate alınır.

4- A.Ş.’LERDE YÖNETİM KURULU GÖREV SÜRESİ NE KADARDIR?
Yönetim kurulu üyeleri en çok 3 yıl süreyle görev yapmak üzere seçilir. Esas sözleşmede aksine hüküm yoksa aynı kişi yeniden seçilebilir.

Kaynak: Türk Ticaret Kanunu

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/a-s-lerde-yonetim-kurulu-kimlerden-olusur-nasil-secilir/feed/ 0
Kültür Varlıkları Kapsamında Değerlendiren Taşınmaz İçin Yapılan Bağış ve Yardımlar Kurumlar Vergisinden İndirim Konusu Yapılabilir mi? https://www.muhasebenews.com/kultur-varliklari-kapsaminda-degerlendiren-tasinmaz-icin-yapilan-bagis-yardimlar-kurumlar-vergisinden-indirim-konusu-yapilabilir-mi/ https://www.muhasebenews.com/kultur-varliklari-kapsaminda-degerlendiren-tasinmaz-icin-yapilan-bagis-yardimlar-kurumlar-vergisinden-indirim-konusu-yapilabilir-mi/#respond Thu, 08 Mar 2018 12:00:01 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=16735 (GİB – ÖZELGE)

Konu: Kültür varlıkları kapsamında değerlendirilen taşınmaz için yapılan bağış ve yardımlar.

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu kapsamındaki taşınmazın bakımı, onarımı, yaşatılması, rölöve, restorasyon ve restitüsyon projeleri yapılması ile hak ediş ödemeleri ve nakil işlerine sponsor olmak istediğinizi belirterek, söz konusu kültür varlığına yapılacak her türlü ayni ve nakdi yardım ile bağışların Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunları ile Vergi Usul Kanunu ve Katma Değer Vergisi Kanunu açısından nasıl değerlendirileceği hususunda bilgi talep edildiği anlaşılmış olup konu hakkında Başkanlığımız görüşleri aşağıda açıklanmıştır.

KURUMLAR VERGİSİ KANUNUNA GÖRE

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6’ncı maddesinin birinci fıkrasıyla kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı; ikinci fıkrasıyla da safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır. Bu hüküm uyarınca tespit edilecek kurum kazancından Kurumlar Vergisi Kanununun 8’inci maddesi ile Gelir Vergisi Kanununun 40’ıncı maddesinde yer alan giderler indirilebilecektir.

Kurumlar Vergisi Kanununun “Diğer indirimler” başlıklı 10’uncu maddesinde;
“(1) Kurumlar vergisi matrahının tespitinde; kurumlar vergisi beyannamesi üzerinde ayrıca gösterilmek şartıyla, kurum kazancından sırasıyla aşağıdaki indirimler yapılır:

d) Genel ve özel bütçeli kamu idareleri, il özel idareleri, belediyeler ve köyler, Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıflar ve kamu yararına çalışan dernekler ile bilimsel araştırma ve geliştirme faaliyetinde bulunan kurum ve kuruluşlar tarafından yapılan veya Kültür ve Turizm Bakanlığınca desteklenen ya da desteklenmesi uygun görülen;

4) 21/7/1983 tarihli ve 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu kapsamındaki taşınmaz kültür varlıklarının bakımı, onarımı, yaşatılması, rölöve, restorasyon, restitüsyon projeleri yapılması ve nakil işlerine,

ilişkin harcamalar ile makbuz karşılığı yapılan bağış ve yardımların % 100′ ü. Bakanlar Kurulu, bölgeler ve faaliyet türleri itibarıyla bu oranı, yarısına kadar indirmeye veya kanunî seviyesine kadar getirmeye yetkilidir.

(2) Bağış ve yardımların nakden yapılmaması halinde, bağışlanan veya yardımın konusunu oluşturan mal veya hakkın maliyet bedeli veya kayıtlı değeri, bu değer mevcut değilse Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre takdir komisyonlarınca tespit edilecek değeri esas alınır.
(3) Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usulleri belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.”
hükümleri yer almaktadır.

Diğer taraftan, 03.04.2007 tarih 26482 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin; “10.3.2.2.4. Bağış ve yardımın belgelendirilmesi” başlıklı bölümünde;

“Ayni veya nakdi olarak yapılan bağış ve yardımların kurumlar vergisi mükelleflerince indirim olarak dikkate alınabilmesi için makbuz karşılığı yapılmış olması gerekli ve yeterlidir.

Ayni bağış ve yardımın, işletmenin aktifinden veya stokundan çekilerek bağışlanmış olması durumunda, mükelleflerin işletmeden çekip bağışladıkları değerler için fatura düzenlemesi; düzenlenen faturanın arka yüzüne faturada belirtilen değerlerin ilgili kamu kurum ve kuruluşu tarafından bağış veya yardım olarak alındığına ilişkin şerh konularak yetkili kimseler tarafından imzalanmış olması yeterlidir.

Ayni değerlerin, mükelleflerce dışarıdan alınarak kamu kurum ve kuruluşuna bağışlanmış olması durumunda ise bu kurum ve kuruluş tarafından teslim alınacak değerler için teslime ilişkin bir belge düzenlenmiş olması yeterli olup, düzenlenen belgede bağışlanan kıymetin değerinin, cinsinin ve miktarının tereddüde mahal bırakmayacak şekilde belirtilmiş olması gerekmektedir. Ayrıca, bağışlanan değerlere ilişkin olarak düzenlenmiş olan faturaların arka yüzünde yukarıda belirtilen açıklamalar dâhilinde ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının yetkililerinin imzası bulunacaktır.

Nakdi bağışların indirilebilmesi, bağışı kabul eden kuruluşlarca verilecek makbuzla veya bu amaçla bankalarda açtırılan hesaplara yatırıldığına ilişkin banka dekontlarıyla belgelendirilmesi şartıyla mümkündür.”,

Aynı Tebliğin, “10.3.2.3. Kültür ve turizm amaçlı bağış ve yardımlar” başlıklı bölümünde de;

“Bu çerçevede, yapılacak bağış ve yardımlar için bağış yapılan projenin Kültür Bakanlığı tarafından desteklendiği veya desteklenmesinin uygun görüldüğüne ilişkin ilgili Bakanlığın yazısının kurumlar vergisi beyannamesi ekinde bağlı bulunulan vergi dairelerine verilmesi gerekmektedir.”
açıklamasına yer verilmiştir.

Bu hüküm ve açıklamalara göre; bağış ve yardımın genel ve özel bütçeli kamu idareleri, il özel idareleri, belediyeler ve köyler, Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıflar ve kamu yararına çalışan dernekler ile bilimsel araştırma ve geliştirme faaliyetinde bulunan kurum ve kuruluşlar tarafından üstlenilen kültür varlıklarına ilişkin projelere yapılmış olması veya bunlar dışında kalanlar tarafından üstlenilen kültür varlığına ilişkin projenin Kültür Bakanlığı tarafından desteklendiğine ya da desteklenmesinin uygun görüldüğüne ilişkin yazının kurumlar vergisi beyannamesi ekinde bağlı olunan vergi dairesine verilmesi şartıyla, Kurumlar Vergisi Kanununun 10 uncu maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde sayılan işler için belgelendirilen harcamalar ile makbuz karşılığı yapılan bağış ve yardımların %100′ ünün kurumlar vergisi beyannamesi üzerinde kurum kazancından indirimi mümkündür.

Ayrıca, bağış ve yardımların nakden yapılmaması halinde, bağışlanan veya yardımın konusunu oluşturan mal veya hakkın maliyet bedeli veya kayıtlı değeri, bu değer mevcut değilse Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre takdir komisyonlarınca tespit edilecek değerinin esas alınması gerekmektedir.

KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNUNA GÖRE

3065 Sayılı Katma Değer Vergisi(KDV) Kanununun 17/2-d maddesinde, 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu kapsamındaki tescilli taşınmaz kültür varlıklarının rölöve, restorasyon ve restitüsyon projelerine münhasır olmak üzere, bu projelendirmeden yararlananlara verilen mimarlık hizmetleri ile projelerin uygulanması kapsamında yapılacak teslimlerin KDV’den istisna olduğu hüküm altına alınmıştır.

Söz konusu istisna uygulamasına ilişkin olarak 26.04.2014 tarihli ve 28983 sayılı Resmi Gazete’ de yayımlanarak 01.05.2014 tarihinden itibaren yürürlüğe giren KDV Genel Uygulama Tebliğinin (II/F-2.7) bölümünde (mülga 96, 97 ve 100 seri no.lu KDV Genel Tebliğleri) gerekli açıklamalar yapılmıştır.

KDV Genel Uygulama Tebliğinin (II/F-2.7) bölümünde;

-İstisna kapsamına tescilli taşınmaz kültür varlıklarının sadece rölöve, restorasyon ve restitüsyon projelerine ilişkin olarak, bu projelendirmelerden yararlananlara verilen mimarlık hizmetleri ile projelerin uygulanması kapsamında yapılacak mal teslimlerinin girdiği,

-11/06/2005 tarih ve 25842 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Koruma, Uygulama ve Denetim Büroları, Proje Büroları ile Eğitim Birimlerinin Kuruluş, İzin, Çalışma Usul ve Esaslarına Dair Yönetmelik” te tanımlanan I. grup yapılar hariç olmak üzere, tescilli taşınmazların fonksiyon ve konfor şartları gereği kullanıma yönelik donanımı ve proje hizmetlerinin (klima, jakuzi, yangın hassas algılama, kapalı devre kamera sistemi, tefriş elemanları vb.) istisna kapsamına dahil olmadığı, yukarıda belirtilen projelerin uygulanması için iktisap edilseler dahi, tabiat ve kültür varlıklarının satın alınmasında da istisna uygulanmayacağı, ancak iktisap edilen tabiat ve kültür varlıklarına uygulanacak projeler kapsamındaki işlemlerde, Tebliğ açıklamaları çerçevesinde istisna uygulanacağı,
-Tescilli taşınmaz kültür varlıklarına ilişkin bu istisna uygulamasından yararlanabilmek için bu varlıkların sahibi olmanın şart olmadığı, sponsorluk gibi sözleşmelerle kültür varlıklarının rölöve, restorasyon veya restitüsyon projelerini gerçekleştirecek olanların da bu istisnadan yararlanabileceği, örneğin; taşınmaz kültür varlığı olarak Vakıflar Genel Müdürlüğü adına tescil edilmiş olan bir çeşmenin, yapılan bir sözleşme ile (J) Şirketi tarafından restore edilmesi işleminde, (J) Şirketinin bu bölümde belirtilen mal ve hizmet alımlarında istisna uygulanabileceği,
-İstisna kapsamında satın alınacak mal ve hizmet bedellerinin asgari tutarının, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 232’nci maddesinde öngörülen ve ilgili dönemde uygulanmakta olan fatura düzenleme sınırı olarak tespit edildiği,
-Aynı faturada istisna kapsamına giren birden fazla mal veya hizmetin yer alması ve bunların bedelleri toplamının fatura düzenleme sınırını aşması halinde vergi hesaplanmayacağı, aynı belgede istisna kapsamına giren ve girmeyen işlemlerin birlikte yer alması halinde ise her bir işlem, tür ve tutar itibarıyla ayrı ayrı gösterileceği, istisna kapsamına giren işlemlere ait bedeller toplamının fatura düzenleme sınırından fazla olması halinde, sadece istisna kapsamına girmeyen işlem bedellerinin toplamı üzerinden vergi hesaplanacağı,
-İlgili Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü veya Tapu Sicil Müdürlüğünden tescil kaydı alınan taşınmaz kültür varlığına ait rölöve, restorasyon ve restitüsyon projeleri ile proje kapsamındaki işlerde kullanılacak malzemelerin liste halinde proje müelliflerince hazırlanacağı, hazırlanan proje ve analizlerin, belediye sınırları içerisinde belediyeye, belediye sınırları dışında valiliğe onaylatılarak koruma bölge kuruluna sunulacağı, koruma bölge kurulunca tescilli taşınmaza ait projenin uygun bulunması halinde onaylanacak malzeme listesi, proje ile birlikte ilgili Rölöve ve Anıtlar Müdürlüğüne incelenmek üzere verileceği, malzeme listesinin projeye uygunluğu tespit edildikten sonra ilgili Rölöve ve Anıtlar Müdürlüğü projeden yararlanacak olana bu Tebliğ ekinde yer alan örneğe (EK:15) uygun olarak hazırlayacağı istisna belgesini vereceği,
-Bu belgenin ekinde yer alan listede, istisna kapsamında işlem görecek mal ve malzemelerin sıra numarası verilmek suretiyle cins ve miktar (adet, kg, m3 vb.) olarak açıkça belirtileceği, istisnadan yararlanacak olanların istisna belgesi ve listeyi mal aldığı satıcılara ibraz ederek bu işlemlerde KDV hesaplanmamasını talep edeceği, satıcıların bu kapsamda teslim ettikleri malların listedeki sıra numarasını, cinsini ve teslim ettikleri miktarı listenin arka yüzüne yazarak imzalayacakları ve kaşe basmak suretiyle onaylayacakları, bu şekilde yapılan satışlarda KDV uygulanmayacağı, kendilerine istisna belgesi ibraz edilen satıcıların, talep edilen malın listedeki miktarı ile bu maldan daha önce ne kadar satın alındığını listenin arka yüzündeki şerhlerden kontrol etmesi, kendilerinden talep edilen malın listedeki miktarı aşması halinde aşan kısmı için istisna kapsamında işlem yapmayıp KDV uygulaması gerektiği, istisna belgesi ile arka tarafına satıcı tarafından şerh düşülmüş listenin alıcı tarafından onaylanmış bir örneğinin satıcıya verileceği, satıcıların bu örnekleri, Vergi Usul Kanununun muhafaza ve ibraz hükümlerine göre saklamaları gerektiği, açıklanmıştır.

Buna göre, 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu kapsamındaki tescilli taşınmaz kültür varlıklarının sadece rölöve, restorasyon ve restitüsyon projelerine ilişkin olarak, bu projelendirmelerden yararlananlara verilen mimarlık hizmetleri ile projelerin uygulanması kapsamında yapılacak mal teslimleri KDV Genel Uygulama Tebliğinin (II/F-2.7) bölümündeki açıklamalar çerçevesinde istisna kapsamına girmektedir. Tescilli taşınmaz kültür varlıklarına ilişkin bu istisna uygulamasından yararlanabilmek için bu varlıkların sahibi olmak şartı bulunmamaktadır. Sponsorluk vb. sözleşmelerle kültür varlıklarının rölöve, restorasyon ve restitüsyon projelerini gerçekleştirecek olanlar da bu istisnadan yararlanabilecektir.

Kaynak: Gelir İdaresi Başkanlığı …………. Vergi Dairesi Başkanlığı
24 Kasım 2015 Tarih ve 62030549-125[10-2013/132]-97174 Sayılı Özelge

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/kultur-varliklari-kapsaminda-degerlendiren-tasinmaz-icin-yapilan-bagis-yardimlar-kurumlar-vergisinden-indirim-konusu-yapilabilir-mi/feed/ 0
Şirket Aktifine Kayıtlı OSB’de Yer Alan Gayrimenkulün Faaliyette Bulunmadan Satılması Halinde Vergi İstisnasından Yararlanılır mı? https://www.muhasebenews.com/sirket-aktifine-kayitli-osbde-yer-alan-gayrimenkulun-faaliyette-bulunmadan-satilmasi-halinde-vergi-istisnasindan-yararlanilir-mi/ https://www.muhasebenews.com/sirket-aktifine-kayitli-osbde-yer-alan-gayrimenkulun-faaliyette-bulunmadan-satilmasi-halinde-vergi-istisnasindan-yararlanilir-mi/#respond Tue, 06 Mar 2018 23:00:26 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=16714 (GİB – ÖZELGE)

Konu: Kurum aktifinde iki yıldan uzun bir süre ile kayıtlı bulunan gayrimenkul ile OSB’de yer alan gayrimenkulün faaliyette bulunmadan satılması halinde kurumlar vergisi ve KDV istisnası.

İlgide kayıtlı özelge talep formlarınızda; 1999 yılında kurumunuz aktifine alınan ve faaliyet konularınız arasında yer almamakla birlikte üzerinde tarımsal faaliyette bulunduğunuz tarım arazisi ile… Organize Sanayi Bölgesi içerisinde yer alan ve 16.08.2012 tarihinde satın alınarak aynı tarih itibariyle aktifleştirilen idari bina, depo, trafo ve arazisiyle birlikte boya fabrikasının herhangi bir faaliyette bulunulmadan satışının kurumlar vergisi ve KDV’den istisna olup olmadığı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

KURUMLAR VERGİSİ KANUNUNA GÖRE

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 5’inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde, kurumların, en az iki tam yıl süreyle aktiflerinde yer alan taşınmazlar ve iştirak hisseleri ile aynı süreyle sahip oldukları kurucu senetleri, intifa senetleri ve rüçhan haklarının satışından doğan kazançların %75’lik kısmının anılan bentte sayılan şartlar dahilinde kurumlar vergisinden istisna olduğu, menkul kıymet veya taşınmaz ticareti ve kiralanmasıyla uğraşan kurumların bu amaçla ellerinde bulundurdukları değerlerin satışından elde ettikleri kazançların istisna kapsamı dışında olduğu hükme bağlanmıştır.

1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin “5.6.2.3.4. Menkul kıymet veya taşınmaz ticareti ile uğraşılmaması” başlıklı bölümünde ise;

“Menkul kıymet veya taşınmaz ticareti ve kiralanmasıyla uğraşan kurumların bu amaçla ellerinde bulundurdukları istisna kapsamındaki değerlerin satışından elde ettikleri kazançlar istisna kapsamı dışındadır.

İstisna uygulaması esas itibarıyla bütün kurumlar için geçerlidir. Ancak, faaliyet konusu menkul kıymet veya taşınmaz ticareti ve kiralanması olan kurumların bu amaçla iktisap ettikleri ve ellerinde tuttukları kıymetlerin satışından elde ettikleri kazançlar için istisnadan yararlanmaları mümkün değildir.

Satışa konu edilen kıymetlerin iki tam yıl kurum aktifinde kayıtlı olması da durumu değiştirmeyecektir. Aynı durum, satmak üzere taşınmaz inşaatı ile uğraşan mükellefler açısından da geçerlidir. Ancak, taşınmaz ticareti ile uğraşan mükelleflerin faaliyetlerinin yürütülmesine tahsis ettikleri taşınmazların satışından elde ettikleri kazançlara istisna uygulanabilecek; taşınmaz ticaretine konu edilen veya kiralama ya da başka surette değerlendirilen taşınmazların satış kazancı ise istisnaya konu edilmeyecektir.

            Örnek 1: Bir inşaat şirketinin şirket merkezi olarak kullanılmak üzere inşa etmiş olduğu bir binayı, en az iki tam yıl süre ile kullandıktan sonra satması halinde, bu satıştan doğan kazanç için istisna uygulanabilecektir. Şirketin satmak amacıyla inşa etmiş olduğu veya satın aldığı binaların satışından elde ettiği kazançlar için söz konusu istisna uygulanmayacaktır.

            Örnek 2: İnşaat faaliyetinde bulunan bir şirketin satın aldığı arsayı iki tam yıl geçtikten sonra satması halinde ya da faaliyet konusu alış veriş merkezleri inşa etmek veya kiraya vermek olan şirketin bu amaçla inşa ettiği taşınmazları iki tam yıl geçtikten sonra satması halinde, şirketin bu istisnadan yararlanması söz konusu olmayacaktır.
…”
açıklamalarına yer verilmiştir.

Konu ile ilgili olarak şirket ana sözleşmenizin incelenmesinden; şirketinizin amaç ve faaliyet konuları arasında her türlü taahhüt, mühendislik, proje işleri ile dahili ve harici ticaret, inşaat malzemesi imalatı, maksat ve mevzuunun tahakkuk ettirilebilmesi için ihtiyacı bulunan gayrimenkullere tasarruf etmek ve bunları icabında satmak, devretmek ve lüzumu halinde gayrimenkuller kiralamak, kiraya vermek, gayrimenkuller satın almak, maksat ve mevzu ile ilgili hususların gerçekleştirilebilmesi için otel, motel tatil köyü gibi turistik tesisler kurmak, kamp ve eğlence yerleri inşa etmek, işletmek, işlettirmek, kiraya vermek, bu maksatla kurulmuş tesisleri bizzat veya işbirliği yoluyla işletmek, satın almak, kiralamak gibi faaliyetlerin yazılı bulunduğu, dolayısıyla taşınmaz ticareti ile uğraştığı anlaşılmaktadır.

Bu hüküm ve açıklamalara göre, Gebze Organize Sanayi Bölgesi içerisinde yer alan ve şirketinizin 16.8.2012 tarihinde, idari bina, depo, trafo ve araziyle birlikte faaliyetsiz olarak satın aldığı ve aynı tarih itibariyle aktifleştirdiği boya fabrikasının faaliyette bulunulmadan satılacak olması nedeniyle, söz konusu satıştan elde edilecek kazancın Kurumlar Vergisi Kanununun 5’inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde belirtilen istisnaya konu edilmesi mümkün değildir.

Diğer taraftan, şirketinizin faaliyet konuları arasında zirai faaliyetler yer almamakla birlikte; özelge talep formunuzda 1999 yılında aktifinize alındığı belirtilen ve üzerinde tarımsal faaliyette bulunulduğu ifade edilen tarım arazisinin satışından elde edeceğiniz kazancın %75’lik kısmının, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 5’inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde belirtilen şartların sağlanması kaydıyla, kurumlar vergisinden istisna edilebilmesi mümkün bulunmaktadır.

KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNUNA GÖRE

3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun 1/1 maddesinde; ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde Türkiye’de yapılan teslim ve hizmetlerin KDV’ye tabi olduğu hükme bağlanmıştır.

Aynı Kanunun 17/4-r maddesinde ise kurumların aktifinde veya belediyeler ile il özel idarelerinin mülkiyetinde, en az iki tam yıl süreyle bulunan iştirak hisseleri ile taşınmazların satışı suretiyle gerçekleşen devir ve teslimlerin KDV’den istisna edildiği ancak, istisna kapsamındaki kıymetlerin ticaretini yapan kurumların, bu amaçla aktiflerinde bulundurdukları taşınmaz ve iştirak hisselerinin teslimlerinin istisna kapsamı dışında olduğu hüküm altına alınmıştır.

Öte yandan, 3065 sayılı KDV Kanununa istinaden yayımlanan Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliği’nin “İki Tam Yıl Süreyle Sahip Olunan İştirak Hisseleri ve Taşınmazların Satışı” başlıklı (II/F-4.16) bölümünde, “3065 sayılı Kanunun (17/4-r) maddesi uyarınca, kurumların aktifinde veya belediyeler ile il özel idarelerinin mülkiyetinde, en az iki tam yıl süreyle bulunan iştirak hisseleri ile taşınmazların satışı suretiyle gerçekleşen devir ve teslimler ile bankalara borçlu olanların ve kefillerinin borçlarına karşılık taşınmaz ve iştirak hisselerinin (müzayede mahallerinde yapılan satışlar dâhil) bankalara devir ve teslimleri KDV’den müstesna olup, istisna kapsamındaki kıymetlerin ticaretini yapan kurumların, bu amaçla aktiflerinde bulundurdukları taşınmaz ve iştirak hisselerinin teslimleri ise istisna kapsamı dışındadır.” ifadeleri yer almaktadır.

Yine aynı Tebliğin “Taşınmaz Satışlarında İstisna Uygulaması” başlıklı (II/F-4.16.1) bölümünde ise, “Satışa konu edilecek taşınmazlar (arsa, arazi, bina) ile iştirak hisselerinin satışında istisna uygulanabilmesi için kurumların aktiflerinde, belediyeler ile il özel idarelerinin mülkiyetinde asgari 2 tam yıl (730 gün) kayıtlı bulunmuş olması gerekmektedir.

İstisna kapsamındaki kıymetlerin ticaretini yapan (taşınmazların mutat olarak alım satımının yapılması veya kiraya verilmesi) kurumların, bu amaçla aktiflerinde bulundurdukları taşınmazların tesliminde istisna hükmü uygulanmaz.

İstisna, satış yoluyla gerçekleştirilen devir ve teslimlerde uygulanır. Bağış, hibe şeklinde yapılan devir ve teslimler istisna kapsamı dışındadır.”

Örnek 1: Gayrimenkul kiralaması faaliyeti ile iştigal eden (M) Ltd. Şti. aktifinde iki tam yıl süre ile bulunan taşınmazı satışa çıkarmıştır.

Söz konusu satış işlemi şirket faaliyetlerinin yürütülmesine tahsis edilmiş bir taşınmaz olması kaydıyla 3065 sayılı Kanunun (17/4-r) maddesi kapsamında KDV’den istisnadır. Ancak taşınmazın şirket faaliyetlerinin yürütülmesine tahsis edilmiş bir taşınmaz olmayıp şirketin faaliyet konusu olan kiralamalarda kullanılan taşınmazlardan olması halinde, taşınmazın satışı genel hükümler çerçevesinde KDV’ye tabidir.”
açıklamalarına yer verilmiştir.

Konuya ilişkin olarak, 08.08.2011 tarih ve KDVK-60/2011-1 sayılı Katma Değer Vergisi Sirküleri’nin “İki Tam Yıl Süreyle Sahip Olunan Taşınmazların Satışı” başlıklı (8.2.4) bölümünde “KDV Kanununun 17/4-r maddesine göre, kurumların aktifinde veya belediyeler ile il özel idarelerinin mülkiyetinde, en az iki tam yıl süreyle bulunan taşınmazların satışı suretiyle gerçekleşen devir ve teslimler KDV’den müstesnadır.

Bu hüküm uyarınca, kurumların aktiflerinde, belediyeler ile il özel idarelerinin mülkiyetinde en az iki tam yıl süreyle bulunan taşınmazların (arsa, arazi, bina) satışı KDV den müstesnadır. Bu satışların müzayede suretiyle yapılması halinde de istisna uygulanacaktır.

Ancak, istisna hükmü, istisna kapsamındaki kıymetlerin ticaretini yapan kurumların, bu amaçla aktiflerinde bulundurdukları taşınmaz teslimleri için geçerli olmadığından, taşınmazların ticaretini yapan kurumlar ile mülkiyetlerindeki taşınmazları ticari bir organizasyon içinde satan belediyeler ve il özel idarelerinin bu istisnadan faydalanmaları
mümkün değildir.” ifadelerine yer verilmiştir.

Buna göre; firmanızın faaliyet konuları arasında gayrimenkul ticaretinin bulunması nedeniyle, Gebze Organize Sanayi Bölgesi içerisinde faaliyetsiz olarak idari bina, depo, trafo ve arazisiyle birlikte 16.08.2012 tarihinde satın alınarak aynı tarih itibariyle aktifleştirilen boya fabrikasının, herhangi bir faaliyette bulunulmaksızın satış işlemine KDV Kanununun 17/4-r maddesi kapsamında KDV istisnası uygulanması mümkün bulunmamaktadır.

Öte yandan, faaliyet konularınız arasında yer almamakla birlikte 1999 yılında alınan ve üzerinde tarımsal faaliyette bulunulduğu ifade edilen tarım arazisinin satışında; söz konusu taşınmazın tarımsal faaliyete tahsis edilmiş olması; diğer bir ifadeyle, taşınmaz ticareti yapmak amacıyla aktifte bulundurulmaması şartıyla, satış işlemi ile ilgili olarak KDV Kanununun 17/4-r maddesinde öngörülen istisna kapsamında işlem yapılması mümkün bulunmaktadır.

Kaynak: Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı
5 Kasım 2015 Tarih ve 84974990-130[17-2014/32]-1115 Sayılı Özelge

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/sirket-aktifine-kayitli-osbde-yer-alan-gayrimenkulun-faaliyette-bulunmadan-satilmasi-halinde-vergi-istisnasindan-yararlanilir-mi/feed/ 0
Dernek İktisadi İşletmelerinin Yaptığı Bağış Ve Yardımlar Kurum Kazancından İndirilebilir mi? https://www.muhasebenews.com/dernek-iktisadi-isletmelerinin-yaptigi-bagis-yardimlar-kurum-kazancindan-indirilebilir-mi/ https://www.muhasebenews.com/dernek-iktisadi-isletmelerinin-yaptigi-bagis-yardimlar-kurum-kazancindan-indirilebilir-mi/#respond Thu, 16 Nov 2017 07:15:10 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=14786 (GİB – ÖZELGE)

Konu: Derneğin iktisadi işletmesinin yapacağı bağış ve yardımlar

İlgide kayıtlı özelge talep formunuz ve Gelir İdaresi Başkanlığına hitaben gönderilen… tarihli ek dilekçenizde, derneğinizin iktisadi işletmesinin elde ettiği kazançların, yörenizde bulunan ilköğretim kurumları ile hastanelere nakdi ve ayni olarak bağışlanacağı, ayrıca ihtiyaç sahibi olan ailelere ayni olarak bağışta bulunulacağı belirtilmiş ve söz konusu bağışların kurum kazancından indirim konusu yapılıp yapılamayacağı hususunda Defterdarlığımız görüşü sorulmuştur.

KURUMLAR VERGİSİ KANUNUNA GÖRE
Kurumlar Vergisi Kanununun 10’uncu maddesinin;
– Birinci fıkrasının (c) bendinde, genel ve özel bütçeli kamu idarelerine, il özel idarelerine, belediyelere ve köylere, Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıflara ve kamu yararına çalışan dernekler ile bilimsel araştırma ve geliştirme faaliyetinde bulunan kurum ve kuruluşlara makbuz karşılığında yapılan bağış ve yardımların toplamının o yıla ait kurum kazancının % 5’ine kadar olan kısmının kurumlar vergisi matrahının tespitinde indirim konusu yapılabileceği hükme bağlanmıştır.

– Birinci fıkrasının (ç) bendinde, genel ve özel bütçeli kamu idarelerine, il özel idarelerine, belediyelere ve köylere bağışlanan okul, sağlık tesisi, 100 yatak (kalkınmada öncelikli yörelerde 50 yatak) kapasitesinden az olmamak kaydıyla öğrenci yurdu ile çocuk yuvası, yetiştirme yurdu, huzurevi ve bakım ve rehabilitasyon merkezi ile mülki idare amirlerinin izni ve denetimine tabi olarak yaptırılacak ibadethaneler ve Diyanet İşleri Başkanlığı denetiminde yaygın din eğitimi verilen tesislerin ve Gençlik ve Spor Bakanlığına ait gençlik merkezleri ile gençlik ve izcilik kamplarının inşası dolayısıyla yapılan harcamalar veya bu tesislerin inşası için bu kuruluşlara yapılan her türlü bağış ve yardımlar ile mevcut tesislerin faaliyetlerini devam ettirebilmeleri için yapılan her türlü nakdî ve aynî bağış ve yardımların tamamının kurumlar vergisi beyannameleri üzerinde ayrıca gösterilmek şartıyla, kurum kazancından indirilebileceği hükmüne yer verilmiştir.

– İkinci fıkrasında ise, bağış ve yardımların nakden yapılmaması halinde, bağışlanan veya yardımın konusunu oluşturan mal veya hakkın maliyet bedeli veya kayıtlı değeri, bu değer mevcut değilse Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre takdir komisyonlarınca tespit edilecek değerin esas alınacağı belirtilmiştir.

1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin;
– “10.3.2.2.2. Kapsama dahil olan bağış ve yardımlar” başlıklı bölümünde;
“Düzenlemedeki “okul” ifadesinden, doğrudan eğitim-öğretim hizmetlerinin verildiği temel birimlerin anlaşılması gerekmekte olup rehberlik ve araştırma merkezi, mesleki eğitim merkezi, iş eğitim merkezi, mesleki ve teknik eğitim merkezi ve akşam sanat okulları da bu kapsamda değerlendirilecektir.

Düzenlemedeki “sağlık tesisi” ifadesinden ise Sağlık Bakanlığınca sağlık tesisi kapsamında değerlendirilen kurum ve kuruluşların anlaşılması gerekmektedir.”

– “10.3.2.2.3. Kapsam dışında kalan bağış ve yardımlar” başlıklı bölümünde;
“Okul, sağlık tesisi veya öğrenci yurduna ilişkin olarak yapılmış olsa dahi kamu idare ve kuruluşları dışında kalan kurum veya kuruluşlara yapılacak bağış ve yardımların vergi matrahının tespitinde indirim konusu yapılıp yapılamayacağı veya hangi limitler içinde yapılabileceği genel hükümler çerçevesinde değerlendirilecektir.”

– “10.3.2.2.4. Bağış ve yardımın belgelendirilmesi” başlıklı bölümünde;
“Ayni veya nakdi olarak yapılan bağış ve yardımların kurumlar vergisi mükelleflerince indirim olarak dikkate alınabilmesi için makbuz karşılığı yapılmış olması gerekli ve yeterlidir.

Ayni bağış ve yardımın, işletmenin aktifinden veya stokundan çekilerek bağışlanmış olması durumunda, mükelleflerin işletmeden çekip bağışladıkları değerler için fatura düzenlemesi; düzenlenen faturanın arka yüzüne faturada belirtilen değerlerin ilgili kamu kurum ve kuruluşu tarafından bağış veya yardım olarak alındığına ilişkin şerh konularak yetkili kimseler tarafından imzalanmış olması yeterlidir.

Ayni değerlerin, mükelleflerce dışarıdan alınarak kamu kurum ve kuruluşuna bağışlanmış olması durumunda ise bu kurum ve kuruluş tarafından teslim alınacak değerler için teslime ilişkin bir belge düzenlenmiş olması yeterli olup, düzenlenen belgede bağışlanan kıymetin değerinin, cinsinin ve miktarının tereddüde mahal bırakmayacak şekilde belirtilmiş olması gerekmektedir. Ayrıca, bağışlanan değerlere ilişkin olarak düzenlenmiş olan faturaların arka yüzünde yukarıda belirtilen açıklamalar dahilinde ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının yetkililerinin imzası bulunacaktır.

Nakdi bağışların indirilebilmesi, bağışı kabul eden kuruluşlarca verilecek makbuzla veya bu amaçla bankalarda açtırılan hesaplara yatırıldığına ilişkin banka dekontlarıyla belgelendirilmesi şartıyla mümkündür.”
açıklamalarına yer verilmiştir.

Bu hüküm ve açıklamalara göre;
Genel ve özel bütçeli kamu idarelerine, il özel idarelerine, belediyelere ve köylere ait okul ve hastanelerin inşası dolayısıyla yapılan harcamalar veya bu tesislerin inşası için bu kuruluşlara yapılan her türlü bağış ve yardımlar ile mevcut tesislerin faaliyetlerini devam ettirebilmeleri için yapılan her türlü nakdî ve aynî bağış ve yardımların tamamı, kurumlar vergisi beyannamesi üzerinde ayrıca gösterilmek şartıyla, kurum kazancından indirilebilecektir.

– Yukarıda sayılan amaçlar dışında, söz konusu okul ve hastanelere yapılacak nakdi ve ayni bağış ve yardımların, yapıldığı yıla ait kurum kazancının %5’ine kadar olan kısmının indirim konusu yapılması mümkündür.

– Diğer taraftan, ihtiyaç sahibi ailelere yapılacak yardımların, Kurumlar Vergisi Kanununun 10 uncu maddesi kapsamında değerlendirilemeyecek olması nedeniyle kurum kazancının tespitinde indirim konusu yapılması mümkün değildir.

Kaynak: Kastamonu Valiliği Defterdarlık Gelir Müdürlüğü
19 Şubat 2016 Tarih ve 57062627-125-5 Sayılı Özelge

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi,  gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/dernek-iktisadi-isletmelerinin-yaptigi-bagis-yardimlar-kurum-kazancindan-indirilebilir-mi/feed/ 0
Holding Aktifine Kayıtlı Taşınmaz Satışında Kurumlar Vergisi İstisnasından Faydalanılabilir mi? https://www.muhasebenews.com/holding-aktifine-kayitli-tasinmaz-satisinda-kurumlar-vergisi-istisnasindan-faydalanilabilir-mi/ https://www.muhasebenews.com/holding-aktifine-kayitli-tasinmaz-satisinda-kurumlar-vergisi-istisnasindan-faydalanilabilir-mi/#respond Sat, 15 Jul 2017 20:30:08 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=17275 (GİB – ÖZELGE)

Konu: Holding olarak faaliyet gösteren şirketin aktifinde kayıtlı bulunan gayrimenkullerin satışında Kurumlar Vergisi ve KDV istisnasından yararlanılıp yararlanılamayacağı.
İlgi: …/…/… tarih ve… evrak kayıt sayılı özelge talep formunuz.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; şirketinizin esas faaliyet konusunun holding şirket olarak sermaye şirketlerine iştirak etmek, iştiraklere yönetim hizmeti vermek ve bu hizmetler ile iştiraklerden gelir elde etmek olduğu, esas faaliyetlerinizi yerine getirebilmek ve atıl kaynaklarınızı değerlendirmek maksadıyla değişik tarihlerde taşınmazlar satın alındığı, bu suretle elde edilecek yeni kaynakların mevcut iştiraklerinizin faaliyetlerinin yürütülmesinde veya yeni iştirakler elde edilmesinde kullanıldığı belirtilerek iktisap edildikten sonra belirli periyotlarda kiraya verilmiş olan söz konusu taşınmazların bir kısmının veya tamamının satılması halinde elde edilecek satış kazancı dolayısıyla Kurumlar Vergisi Kanununun 5’inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde yer alan taşınmaz satış kazancı istisnası ile Katma Değer Vergisi Kanununun 17’nci maddesinin dördüncü fıkrasının (r) bendinde yer alan KDV istisnasından yararlanılıp yararlanılamayacağı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

KURUMLAR VERGİSİ KANUNUNA GÖRE

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun “İstisnalar” başlıklı 5’inci maddesinde,

“1) Aşağıda belirtilen kazançlar, kurumlar vergisinden müstesnadır:

e) Kurumların, en az iki tam yıl süreyle aktiflerinde yer alan taşınmazlar ve iştirak hisseleri ile aynı süreyle sahip oldukları kurucu senetleri, intifa senetleri ve rüçhan haklarının satışından doğan kazançların %75’lik kısmı.

Bu istisna, satışın yapıldığı dönemde uygulanır ve satış kazancının istisnadan yararlanan kısmı satışın yapıldığı yılı izleyen beşinci yılın sonuna kadar pasifte özel bir fon hesabında tutulur. Ancak satış bedelinin, satışın yapıldığı yılı izleyen ikinci takvim yılının sonuna kadar tahsil edilmesi şarttır. Bu süre içinde tahsil edilmeyen satış bedeline isabet eden istisna nedeniyle zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergiler zıyaa uğramış sayılır

Menkul kıymet veya taşınmaz ticareti ve kiralanmasıyla uğraşan kurumların bu amaçla ellerinde bulundurdukları değerlerin satışından elde ettikleri kazançlar istisna kapsamı dışındadır.”
hükümleri yer almaktadır.

Ayrıca söz konusu Genel Tebliğin “5.6.2.3.4.” no.lu bölümünde;

“…İstisna uygulaması esas itibarıyla bütün kurumlar için geçerlidir. Ancak, faaliyet konusu menkul kıymet veya taşınmaz ticareti ve kiralanması olan kurumların bu amaçla iktisap ettikleri ve ellerinde tuttukları kıymetlerin satışından elde etlikleri kazançlar için istisnadan yararlanmaları mümkün değildir.

Satışa konu edilen kıymetlerin iki tam yıl kurum aktifinde kayıtlı olması da durumu değiştirmeyecektir. Aynı durum, satmak üzere taşınmaz inşaatı ile uğraşan mükellefler açısından da geçerlidir. Ancak, taşınmaz ticareti ile uğraşan mükelleflerin faaliyetlerinin yürütülmesine tahsis ettikleri taşınmazların satışından elde ettikleri kazançlara istisna uygulanabilecek; taşınmaz ticaretine konu edilen veya kiralama ya da başka surette değerlendirilen taşınmazların satış kazancı ise istisnaya konu edilmeyecektir .”
açıklamalarına yer verilmiştir.

Bu hüküm ve açıklamalara göre, atıl kaynakların değerlendirilmesi amacıyla satın almış olduğunuz taşınmazların kiraya verilmek suretiyle değerlendirilmesi nedeniyle, bu taşınmazların satışından elde edeceğiniz kazancın taşınmaz satış kazancı istisnasına konu edilebilmesi mümkün bulunmamaktadır.

KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNUNA GÖRE

Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun 17’nci maddesinin dördüncü fıkrasının (r) bendinde;

– Kurumların aktifinde veya belediyeler ile il özel idarelerin mülkiyetinde, en az iki tam yıl süreyle bulunan iştirak hisseleri ile taşınmazların satışı suretiyle gerçekleşen devir ve teslimler ile bankalara borçlu olanların ve kefillerinin borçlarına karşılık taşınmaz ve iştirak hisselerinin (müzayede mahallerinde yapılan satışlar dahil) bankalara devir ve teslimlerinin vergiden istisna olduğu,
– İstisna kapsamındaki kıymetlerin ticaretini yapan kurumların, bu amaçla aktiflerinde bulundurdukları taşınmaz ve iştirak hisselerinin teslimlerinin istisna kapsamı dışında olduğu,
– İstisna kapsamında teslim edilen kıymetlerin iktisabında yüklenilen ve teslimin yapıldığı döneme kadar indirim yoluyla giderilemeyen KDV nin teslimin yapıldığı hesap dönemine ilişkin gelir ve kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak dikkate alınacağı,
hükmüne yer verilmiştir.

Konuyla ilgili KDV Genel Uygulama Tebliğinin (II/F-4.16.1.) bölümünde, istisna kapsamındaki kıymetlerin ticaretini yapan (taşınmazların mutat olarak alım satımının yapılması veya kiraya verilmesi) kurumların, bu amaçla aktiflerinde bulundurdukları taşınmazların tesliminde istisna hükmünün uygulanmayacağı ifade edilmiştir.

Bu hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, söz konusu taşınmazların şirketiniz tarafından kiraya verilmek suretiyle değerlendirilmesi nedeniyle, bu taşınmazların satışı genel hükümler çerçevesinde KDV’ye tabi olacaktır.

Kaynak: İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı
1 Ekim 2014 Tarih ve 84098128-125[5-2012-908]-554 Sayılı Özelge

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/holding-aktifine-kayitli-tasinmaz-satisinda-kurumlar-vergisi-istisnasindan-faydalanilabilir-mi/feed/ 0
İktisadi İşletmenin Faaliyetini Sona Erdirmesi Halinde Kıst Dönem Beyannamesi Ne Zaman Verilir? https://www.muhasebenews.com/iktisadi-isletmenin-faaliyetini-sona-erdirmesi-halinde-kist-donem-beyannamesi-ne-zaman-verilir/ https://www.muhasebenews.com/iktisadi-isletmenin-faaliyetini-sona-erdirmesi-halinde-kist-donem-beyannamesi-ne-zaman-verilir/#respond Sat, 15 Jul 2017 08:00:24 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=17152 (GİB – ÖZELGE)

Konu: Okul Aile Birliğine bağlı iktisadi işletmenin faaliyetini sona erdirmesi halinde kıst dönem beyannamesi ile kesin mizan bildiriminin verilme zamanı.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; okul aile birliğinize bağlı iktisadi işletme olarak okul bahçesinde otopark işletmeciliği yapmakta iken otoparkın kapatılması nedeniyle 26/09/2014 tarihi itibariyle faaliyetlerinize son verdiğiniz belirtilerek, 2014 yılı kıst döneme ait kurumlar vergisi beyannamesi ve kesin mizan bildirimlerinin hangi tarihte verilmesi gerektiği hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 1’inci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi ile iktisadi kamu kuruluşları kurumlar vergisi mükellefiyeti kapsamına alınmışlardır. Aynı Kanunun 2’nci maddesinin üçüncü fıkrasında, Devlete, il özel idarelerine, belediyelere, diğer kamu kuruluşlarına ait ve tabi olup faaliyetleri devamlı bulunan sermaye şirketi ve kooperatif statüsünde bulunmayan ticari, sınai ve zirai işletmelerin iktisadi kamu kuruluşu olduğu, altıncı fıkrasında da iktisadi kamu kuruluşlarının kazanç amacı gütmemelerinin, faaliyetlerinin kanunla verilmiş görevler arasında bulunmasının, tüzel kişiliklerinin olmamasının, bağımsız muhasebelerinin ve kendilerine ayrılmış sermayelerinin veya işyerlerinin bulunmamasının mükellefiyetlerini etkilemeyeceği, mal ve hizmet bedelinin sadece maliyeti karşılayacak kadar olmasının, kar edilmemesi veya kârın kuruluş amaçlarına tahsis edilmesinin bunların iktisadi niteliğini değiştirmeyeceği  hükme bağlanmıştır.

Aynı Kanunun 14’üncü maddesinin üçüncü fıkrasında; “Kurumlar vergisi beyannamesi, hesap döneminin kapandığı ayı izleyen dördüncü ayın birinci gününden yirmi beşinci günü akşamına kadar mükellefin bağlı olduğu vergi dairesine verilir.” hükmü yer almıştır.

1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin “17.4. Tasfiye kârı” başlıklı bölümünde; “Özel kanunlarında tasfiye işlemlerine ilişkin herhangi bir hüküm bulunmayan iktisadi kamu kuruluşları ile dernek veya vakıflara ait iktisadi işletmelerden tüzel kişiliği haiz olmayanların mükellefiyeti, şahıs işletmelerinde olduğu gibi işin bırakılmasıyla sona erecektir. Bu tür işletmelerde tasfiye, mevcut iktisadi kıymetler ya satılmak ya da bağlı olduğu kurum, dernek veya vakfa fatura edilerek işletmeden çekilmek suretiyle sonuçlandırılacaktır. Bu kapsamda işi bırakan mükelleflerin ilgili döneme ait kurumlar vergisi beyannameleri ise Kurumlar Vergisi Kanununun 14’üncü maddesinde belirtilen sürede verilecektir.” açıklamalarına yer verilmiştir.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun “Hesap Dönemi” başlıklı 174’üncü maddesinde;
“…

Hesap dönemi normal olarak takvim yılıdır.

Yeniden işe başlama veya işi bırakma hallerinde, hesap dönemi içinde bir yıldan eksik olan faaliyet süresi, hesap dönemi sayılır.
…” hükümleri yer almaktadır.

Diğer taraftan; Mülkiyeti Hazineye ait olup Milli Eğitim Bakanlığına tahsisli ve bu Bakanlığa bağlı okul ve kurumlardaki kantin, açık alan, salon ve benzeri yerlerin okul aile birliklerince işletilmesi veya işlettirilmesine ilişkin yapılacak uygulamaların açıklandığı 05/08/2004 tarihli ve KVK-11/2004-9/Okul Aile Birlikleri-1 sayılı Kurumlar Vergisi Sirkülerinde, bulunduğu okul bünyesinde ve okul adına faaliyet gösteren okul aile birliklerinin söz konusu yerleri işletmeleri halinde, iktisadi kamu müessesesi olarak kurumlar vergisi mükellefiyetinin tesis ettirilmesi ve mükellefiyetle ilgili ödevleri yerine getirmesi gerektiği, vergisel yükümlüklerin yerine getirilmesinden okul aile birliği yönetiminde bulunanların sorumlu olduğu belirtilmiştir.

Bu hüküm ve açıklamalara göre; faaliyeti 26/09/2014 tarihinde sona eren okul aile birliğine ait iktisadi işletmenizin 2014 yılı içinde elde ettiği kazançlara ilişkin kurumlar vergisi beyannamesinin 01-25 Ocak 2015 döneminde bağlı bulunduğunuz vergi dairesi müdürlüğüne verilmesi gerekmektedir.

Kesin mizan bildirimi, 403 sıra No’lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile bilanço esasına tabi gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerine getirilen bir yükümlülüktür. Anılan tebliğin “5. Bildirimin Dönemi ve Verilme Zamanı” başlıklı bölümünde;

“Mükellefiyetin sona ermesi halinde bildirimler, mükellefin en son bağlı bulunduğu vergi dairesine kanunlarında yazılı beyanname verme süresi içinde verilecektir.” hükmü yer almaktadır.

Bu nedenle; 2014 yılına ilişkin kesin mizan bildiriminin, 2014 yılına ilişkin kurumlar vergisi beyannamesinin verilme süresi içinde ve kâğıt ortamında en son bağlı bulunduğunuz vergi dairesine verilmesi gerekmektedir.

Kaynak: İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı
9 Haziran 2015 Tarih ve 84098128-125[14-2014/12]-274 Sayılı Özelge

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/iktisadi-isletmenin-faaliyetini-sona-erdirmesi-halinde-kist-donem-beyannamesi-ne-zaman-verilir/feed/ 0
İl Özel İdarelerince Takip Edilen Kamu Alacakları, 7020 Sayılı Yapılandırma Kanunu Kapsamında mıdır? https://www.muhasebenews.com/il-ozel-idarelerince-takip-edilen-kamu-alacaklari-7020-sayili-yapilandirma-kanunu-kapsaminda-midir/ https://www.muhasebenews.com/il-ozel-idarelerince-takip-edilen-kamu-alacaklari-7020-sayili-yapilandirma-kanunu-kapsaminda-midir/#respond Fri, 23 Jun 2017 17:00:36 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=17777 7020 sayılı Yapılandırma Kanununun 1’inci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendi gereğince, il özel idarelerinin, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun kapsamında takip edilen, vadesi 31.03.2017 tarihinden (bu tarih dâhil) önce olan ve 7020 sayılı Yapılandırma Kanunun yayımı tarihi (03.06.2017) itibarıyla kesinleşmiş bulunmakla birlikte, ödenmemiş asli ve fer’i amme alacakları 7020 Sayılı Yapılandırma Kanunu kapsamına girmektedir.

Ancak, aynı bent ile il özel idarelerinin, idari para cezası ve 3213 sayılı Maden Kanunundan kaynaklanan özel idare payı alacakları 7020 Sayılı Yapılandırma Kanunu kapsamı dışında tutulmuştur.

Kaynak: Resmi Gazete (03.06.2017 – 30085)

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/il-ozel-idarelerince-takip-edilen-kamu-alacaklari-7020-sayili-yapilandirma-kanunu-kapsaminda-midir/feed/ 0