iktisadi kıymet – Muhasebe News https://www.muhasebenews.com Muhasebe News Thu, 14 Feb 2019 14:46:09 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.3.3 Üniversiteye Bağlı İktisadi İşletmenin Kapanması Halinde Kayıtlı Demirbaşların Devri Ne Şekilde Yapılmalıdır? https://www.muhasebenews.com/universiteye-bagli-iktisadi-isletmenin-kapanmasi-halinde-kayitli-demirbaslarin-devri-ne-sekilde-yapilmalidir/ https://www.muhasebenews.com/universiteye-bagli-iktisadi-isletmenin-kapanmasi-halinde-kayitli-demirbaslarin-devri-ne-sekilde-yapilmalidir/#respond Thu, 14 Feb 2019 21:00:22 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=17563 (GİB – ÖZELGE)

Konu: Üniversiteye bağlı iktisadi işletmenin kapanmasında demirbaşların devri.
İlgi: 19.09.2013 evrak kayıt tarihli özelge talep formu.

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, … Vergi Dairesi Müdürlüğünün … vergi kimlik numarasında kayıtlı kurumlar vergisi mükellefi … Üniversitesi … Programına bağlı … Üniversitesi Döner Sermaye İşletme Müdürlüğü İktisadi İşletmenizin … sayılı ve … tarihli Rektörlük oluru ile kapatıldığı belirtilerek, … Otel’in kapatılması sonrasında muhasebe kayıtlarında yer alan demirbaşların devri ile ilgili Kurumlar Vergisi ve Katma Değer Vergisi yönünden yapılacak işlemler hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

KURUMLAR VERGİSİ KANUNUNA GÖRE

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 1/c maddesinde, iktisadi kamu kuruluşlarının kurumlar vergisine tabi olduğu; 2’nci maddesinin 3’üncü fıkrasında, İktisadî kamu kuruluşlarının, Devlete, il özel idarelerine, belediyelere, diğer kamu idarelerine ve kuruluşlarına ait veya bağlı olup, faaliyetleri devamlı bulunan ve birinci ve ikinci fıkralar dışında kalan ticarî, sınaî ve ziraî işletmeler iktisadî kamu kuruluşu olduğu; altıncı fıkrasında ise, İktisadî kamu kuruluşları ile dernek veya vakıflara ait iktisadî işletmelerin kazanç amacı gütmemeleri, faaliyetlerinin kanunla verilmiş görevler arasında bulunması, tüzel kişiliklerinin olmaması, bağımsız muhasebelerinin ve kendilerine ayrılmış sermayelerinin veya iş yerlerinin bulunmaması mükellefiyetlerini etkilemez. Mal veya hizmet bedelinin sadece maliyeti karşılayacak kadar olması, kâr edilmemesi veya kârın kuruluş amaçlarına tahsis edilmesi bunların iktisadî niteliğini değiştirmeyeceği hüküm altına alınmıştır.

Diğer taraftan; 1 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği’nin “Tasfiye Karı” başlıklı (17.4)’ üncü bölümünde, “Özel kanunlarında tasfiye işlemlerine ilişkin herhangi bir hüküm bulunmayan iktisadi kamu kuruluşları ile dernek veya vakıflara ait iktisadi işletmelerden tüzel kişiliği haiz olmayanların mükellefiyeti, şahıs işletmelerinde olduğu gibi işin bırakılmasıyla sona erecektir. Bu tür işletmelerde tasfiye, mevcut iktisadi kıymetler, ya satılmak ya da bağlı olduğu kurum, dernek veya vakfa fatura edilerek işletmeden çekilmek suretiyle sonuçlandırılacaktır. Bu kapsamda işi bırakan mükelleflerin ilgili döneme ait kurumlar vergisi beyannameleri ise Kurumlar Vergisi Kanununun 14 üncü maddesinde belirtilen sürede verilecektir.” Şeklinde konuya açıklık getirilmiştir.

Buna göre, iktisadi işletmenizin kurumlar vergisi mükellefiyeti işin bırakılmasıyla sona erecek olup, iktisadi işletmenizin tasfiyesinin mevcut iktisadi kıymetlerin satılması ya da bağlı olduğunuz kuruma fatura edilerek işletmeden çekilmek suretiyle sonuçlandırılması gerekmektedir.

KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNUNA GÖRE

3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun;

1/1’inci maddesinde, ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde Türkiye’de yapılan teslim ve hizmetlerin KDV ye tabi olduğu,

Aynı maddenin 3/g bendinde, Genel ve katma bütçeli idarelere, il özel idarelerine, belediyeler ve köyler ile bunların teşkil ettikleri birliklere, üniversitelere, dernek ve vakıflara, her türlü mesleki kuruluşlara ait veya tabi olan veyahut bunlar tarafından kurulan veya işletilen müesseseler ile döner sermayeli kuruluşların veya bunlara ait veya tabi diğer müesseselerin ticarî, sınaî, ziraî ve meslekî nitelikteki teslim ve hizmetlerinin KDV nin konusuna girdiği,

3/a maddesinde, vergiye tabi malların her ne suretle olursa olsun, vergiye tabi işlemler dışındaki amaçlarla işletmeden çekilmesinin teslim sayılacağı,

20/1’inci maddesinde, teslim ve hizmet işlemlerinde matrahın, bu işlemlerin karşılığını teşkil eden bedel olduğu,

27 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasında, bedeli bulunmayan veya bilinmeyen işlemler ile bedelin mal, menfaat, hizmet gibi paradan başka değerler olması halinde matrahın işlemin mahiyetine göre emsal bedeli veya emsal ücreti olduğu, (2) numaralı fıkrasında ise; bedelin emsal bedeline veya emsal ücretine göre açık bir şekilde düşük olduğu ve bu düşüklüğün mükellefçe haklı bir sebeple açıklanamadığı hallerde de, matrah olarak emsal bedelin veya emsal ücretin esas alınacağı,

29/1’inci maddesinde, mükelleflerin yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan KDV den, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen KDV yi indirebilecekleri,

58’inci maddesinde, mükellefin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan KDV ile mükellefçe indirilebilecek KDV nin, gelir ve kurumlar vergisi matrahlarının tespitinde gider olarak kabul edilmeyeceği,
hükümlerine yer verilmiştir.

Diğer taraftan 1 Seri No.lu KDV Genel Tebliğinin “Verginin Gider Kaydedilememesi” başlıklı (XI/B) bölümünde;

“Mükelleflerin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesapladıkları KDV nin, gelir ve kurumlar vergisi matrahlarının tespitinde gider olarak düşülemeyeceği gibi bu işlemlere ilişkin olarak alış vesikalarında gösterilen ve indirilebilecek KDV de gider olarak kabul edilmeyecektir.

Madde hükmünün düzenleniş amacı, mükellefin üstünde yük olarak kalmayacak verginin, gelir ve kurumlar vergisi matrahlarının tespitinde gider olarak kabulünün önlenmesidir.

Diğer yandan indirilemeyecek KDV nin gelir ve kurumlar vergisi matrahlarının tespitinde işin mahiyetine göre gider veya maliyet unsuru olarak dikkate alınacağı tabiidir.

Mükelleflerin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan KDV ise, ancak vergiye tabi malların işçilere ayın ücret olarak verilmesi veya çeşitli kişi ya da kuruluşlara bağışlanması halleriyle sınırlı olarak, dolaylı bir biçimde gider yazılabilecektir” denilmektedir.

Başkanlığımızca işi bırakan mükelleflerin işin bırakıldığı dönem itibariyle indirim yoluyla telafi edemedikleri vergileri gider veya maliyet unsuru olarak dikkate alabilecekleri konusunda uygulamaya yön verilmiş bulunmaktadır.

Bu uygulamanın gerekçesi, işi bırakan mükelleflerin devreden bu vergileri indirim yoluyla telafi etme imkânının ortadan kalkmasıdır.

Buna göre;
– İşin bırakılması veya şirketin tasfiyesi dolayısıyla, işletmede bulunan vergiye tabi malların işin bırakılması veya şirketin tasfiyesinden önce satış vb. yollarla tasfiye edilmesi halinde teslim bedeli üzerinden, tasfiye edilmemiş ise bu malların işletmeden çekilen değer olarak KDV Kanununun 3/a maddesi gereğince emsal bedel üzerinden KDV hesaplanarak ilgili dönem beyannamesinde beyan edilmesi gerekmektedir.
– İndirim konusu yapılamayan KDV ise sonraki döneme devreden KDV olarak kalacaktır. Sonraki döneme devreden KDV’nin iadesinin talep edilmesi mümkün bulunmamaktadır. Ancak, mükellefiyetin terkin edildiği tarih itibariyle indirim yoluyla giderilemeyen KDV ilgili dönem gelir ya da kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider veya maliyet unsuru olarak dikkate alınabilecektir.
Diğer taraftan, devreden vergilerin gider yazılabilmesi ile ilgili bu uygulama sadece faaliyeti bırakan mükellefler için geçerlidir. Faaliyetin devamı süresince devreden vergilerin gider veya maliyet olarak değerlendirilmesinin mümkün olamayacağı tabiidir.

Kaynak: Samsun Vergi Dairesi Başkanlığı
23 Mayıs 2014 Tarih ve 13649056-125[01-2013/ÖZE-04]-59 Sayılı Özelge

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/universiteye-bagli-iktisadi-isletmenin-kapanmasi-halinde-kayitli-demirbaslarin-devri-ne-sekilde-yapilmalidir/feed/ 0
Dizi Filmlerin Gösterim Hakkının Satılması Durumunda Maliyeti Hemen Gider Yazılabilir Mi? https://www.muhasebenews.com/dizi-filmlerin-gosterim-hakkinin-satilmasi-durumunda-maliyeti-hemen-gider-yazilabilir-mi/ https://www.muhasebenews.com/dizi-filmlerin-gosterim-hakkinin-satilmasi-durumunda-maliyeti-hemen-gider-yazilabilir-mi/#respond Mon, 03 Dec 2018 09:45:25 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=14620 (GİB – ÖZELGE)

Konu: Dizi filmlerin gösterim hakkının satılması durumunda vergilendirme.

İlgide kayıtlı özelge talep formu ile eki dilekçede; dizi film yapımcılığı işi ile iştigal ettiğiniz, dizi filmlerde gelirin oluştuğu döneme ait giderlerin amortisman uygulamasına tabi tutulduğunda bölüme ait giderlerin bölüm gelirinin oluştuğu dönemde giderleştirilemediği, yayın döneminin yılın Eylül ayından başlayarak ertesi yılın Haziran ayında sona ermesi sebebiyle Vergi Usul Kanununda belirlenen hesap dönemi ile uyumsuzluk yaşandığı, çekilen dizi bölümlerinin yapılan hukuki anlaşmalar gereği aynı yıl içinde başka alıcılara satılamadığı, gösterim hakkı karşılığı hasılat elde edildiği ve bölümün gösterildiği hafta fatura düzenlendiği, dönemsel olarak amortisman ayrılması durumunda elde edilen hasılat için yeterli maliyet ya da gider oluşmadığı için ticari karın üzerinde mali kar oluşmasına neden olduğu ve net kazanca göre daha fazla vergi ödendiği, bölümlere ait olarak sadece gösterim hakkının satıldığı, bölüm telif, fikri ve mülkiyet haklarının Şirketinize ait olduğu ile bahse konu bölümlerin ilgili dönem sonrasında tekrar satışının mümkün olduğu belirtilerek, bölümlerin gösterime girdiği hafta itibarıyla faturalanmasıyla birlikte bölüm maliyetlerinin tamamının geçici vergi ve hesap takviminde gider yazılmasının mümkün olup olmadığı hususunda bilgi talep edildiği anlaşılmakta olup konu hakkında Başkanlığımız görüşleri aşağıda açıklanmıştır.

KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN
5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunun 6’ncı maddesinde; kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.
Gelir Vergisi Kanununun “Bilanço Esasında Ticari Kazancın Tespiti” başlıklı 38 inci maddesinde; bilanço esasına göre ticari kazancın, teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müspet fark olduğu, bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce işletmeye ilave olunan değerler bu farktan indirileceği, işletmeden çekilen değerlerin ise farka ilave olunacağı, ticari kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında, Vergi Usul Kanununun değerlemeye ait hükümleri ile bu kanunun 40 ve 41 inci maddeleri hükümlerine uyulacağı hükme bağlanmıştır. Anılan Kanunun 40 ıncı maddesinde de; safi kazancın tespit edilmesinde indirilecek giderler sayılmıştır.
Aynı Kanununun 40 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (7) numaralı bendinde ise, Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre ayrılan amortismanların safi kazancın tespitinde gider olarak indirim konusu yapılacağı hükme bağlanmıştır.
Ticari kazancın tespitinde “tahakkuk esası ilkesi” ve “dönemsellik ilkesi” olmak üzere iki temel ilke geçerlidir.
Tahakkuk esası ilkesinde, gelir veya giderin miktar ve mahiyet itibarıyla kesinleşmiş olması yani geliri veya gideri doğuran işlemin tekemmül etmesinin yanı sıra miktarının ve işlemden kaynaklanan alacağın veya borcun ödeme şartlarının da belirlenmiş olması gereklidir.
Dönemsellik ilkesinde ise, bu gelir veya giderin ilgili olduğu döneme intikalinin sağlanmasıdır. Ayrıca “Dönemsellik” kavramı gereği işletmeler, gelir ve giderlerini tahakkuk esasına göre muhasebeleştirmek, hasılat, gelir ve karlarını aynı döneme ait maliyet, gider ve zararlarla karşılaştırmak durumundadırlar. Bu ilke uyarınca gelir ve giderlerin ilgili oldukları dönemde kaydedilmesi gerekir.
Ayrıca, Kurumlar Vergisi Kanunun 32 inci maddesinin birinci fıkrasında, kurum kazancı üzerinden % 20 oranında kurumlar vergisi alınacağı, ikinci fıkrasında da kurumlar vergisi mükelleflerince, câri vergilendirme döneminin kurumlar vergisine mahsup edilmek üzere Gelir Vergisi Kanununda belirtilen esaslara göre ve câri dönemin kurumlar vergisi oranında geçici vergi ödeneceği hükme bağlanmıştır.
Bu hüküm ve açıklamalara göre, şirketinizce hazırlatılan dizi filmlere ilişkin olarak Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre ayrılan amortismanların ilgili dönem kurum kazancınızın tespitinde gider olarak indirim konusu yapılması mümkün bulunmaktadır.

VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN
213 sayılı Vergi Usul Kanununun;
-174 üncü maddesinde, defterlerin hesap dönemi itibariyle tutulacağı; kayıtların her hesap dönemi sonunda kapatılacağı ve ertesi dönem başında yeniden açılacağı; hesap döneminin normal olarak takvim yılı olduğu; şu kadar ki, takvim yılı dönemi faaliyet ve muamelelerinin mahiyetine uygun bulunmayanlar için bunların müracaatı üzerine Maliye Bakanlığının 12 şer aylık özel hesap dönemleri belli edebileceği; bu maddeye göre özel hesap dönemi tayin edilenlerin ticari ve zirai kazançlarının, hesap dönemlerinin kapandığı takvim yılının kazancı sayılacağı.
– 313 üncü maddesinde, işletmede bir yıldan fazla kullanılan ve yıpranmaya, aşınmaya veya kıymetten düşmeye maruz bulunan gayrimenkullerle 269’uncu madde gereğince gayrimenkul gibi değerlenen iktisadi kıymetlerin, alet, edevat, mefruşat, demirbaş ve sinema filmlerinin birinci kısımdaki esaslara göre tespit edilen değerinin bu Kanun hükümlerine göre yok edilmesinin amortisman mevzuunu teşkil edeceği,
– 315 inci maddesinde; mükelleflerin amortismana tabi iktisadi kıymetlerini Maliye Bakanlığının tespit ve ilan edeceği oranlar üzerinden itfa edecekleri, ilan edilecek oranların tespitinde iktisadi kıymetlerin faydalı ömürlerinin dikkate alınacağı,
– 320 nci maddesinde, her yılın amortismanının ancak o yıla ait değerlemede nazara alınabileceği, amortismanın her hangi bir yıl yapılmamasından veya ilk uygulanan nispetten düşük bir hadle yapılmasından dolayı amortisman süresi uzatılamayacağı
hükme bağlanmıştır.
Mezkur 313 üncü maddesi hükmü uyarınca, işletmenin aktifinde kayıtlı bir iktisadi kıymetin amortismana tabi tutulması için Kanunda belirtildiği üzere, işletmede bir yıldan fazla kullanılması, yıpranmaya, aşınmaya veya kıymetten düşmeye maruz bulunması ve envantere yani aktife kayıtlı olması gerekmektedir.
Anılan 315 inci maddenin Maliye Bakanlığına verdiği yetkiye istinaden amortismana tabi iktisadi kıymetler için uygulanacak “Faydalı Ömür ve Amortisman Oranları” tespit edilmiş ve bu oranlar 339, 365, 389, 399, 406, 418 ve 439 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğleri ile değişik 333 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği eki liste ile açıklanmıştır.
339, 365, 389, 399, 406, 418 ve 439 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğleri ile değişik 333 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği eki listenin 44.9.1. bölümünde filmlerin faydalı ömür süresi 2 yıl ve amortisman oranı ilk yıl için % 60, ikinci yıl için % 40, 44.9.1.1. bölümünde ise sinema filmlerinin faydalı ömrü 2 yıl ve amortisman oranı ilk yıl için %85, ikinci yıl için %15 olarak tespit edilmiş bulunmaktadır.
Yukarıda yer verilen Kanun hükümlerine göre;
Normal hesap dönemi olsun özel hesap dönemi olsun iktisadi kıymetlerin amortismanı sadece ilgili dönemlerde ayrılmalıdır. Bölüm bölüm çekilen dizi filmlerin çekildikleri hesap döneminde aktifleştirilmesi gerekmektedir.
Söz konusu dizi filmler sinema filmleri gibi değerlendirilmiş olup, dizi filmler için uygulanacak faydalı ömür ve amortisman oranları 339, 365, 389, 399, 406, 418 ve 439 sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğleri ile değişik 333 sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği eki listenin 44.9.1.1. bölümünde belirlenmiş olan faydalı ömrü 2 yıl ve amortisman oranı ilk yıl için % 85, ikinci yıl için %15 amortisman oranlarıdır.

Kaynak: İstanbul Gelir İdaresi Başkanlığı
4 Ekim 2016 Tarih ve 62030549-125(6-2014/464)-152387 sayılı Özelge

 

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/dizi-filmlerin-gosterim-hakkinin-satilmasi-durumunda-maliyeti-hemen-gider-yazilabilir-mi/feed/ 0
Dahilde İşleme Rejimi Kapsamında Üretilen Mallardan Elde Edilen İkincil İşlem Görmüş Ürünlerin Serbest Dolaşıma Girişinde Ödenen KDV Ne Zaman İndirilebilir? https://www.muhasebenews.com/dahilde-isleme-rejimi-kapsaminda-uretilen-mallardan-elde-edilen-ikincil-islem-gormus-urunlerin-serbest-dolasima-girisinde-odenen-kdv-ne-zaman-indirilebilir/ https://www.muhasebenews.com/dahilde-isleme-rejimi-kapsaminda-uretilen-mallardan-elde-edilen-ikincil-islem-gormus-urunlerin-serbest-dolasima-girisinde-odenen-kdv-ne-zaman-indirilebilir/#respond Mon, 03 Dec 2018 07:30:07 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=17388 (GİB – ÖZELGE)

Konu: DİR. kararına istinaden DİİB’lerinin revize işlemlerinin yapılmasına müteakip müeyyide uygulanmaksızın ödenecek gümrük vergisi ve katma değer vergisinin indirim konusu yapılıp yapılamayacağı
İlgi: …/…/…  tarihli özelge talep formunuz.

İlgide kayıtlı özelge talep formunun incelenmesinden, 13.11.2010 tarihli 27758 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2010/1025 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile 17.01.2005 tarihli ve 2005/8391 sayılı Kararnamenin eki Dâhilde İşleme Rejimi Kararına eklenen geçici 16’ncı madde uyarınca, şirketiniz tarafından Dâhilde İşleme İzin Belgesi kapsamında ithal edilen eşyadan elde edildiği ihracat taahhüt hesabının kapatılmasını müteakip anlaşılan ikincil işlem görmüş ürünlerle ilgili, revize işlemi yapılmak suretiyle gerçekleşme oranları üzerinden hesaplanıp ödenecek gümrük vergileri ve katma değer vergisinin indirim konusu yapılıp yapılmayacağı hakkında Başkanlığımız görüşünün talep edildiği anlaşılmıştır.

KURUMLAR VERGİSİ KANUNUNA GÖRE

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun “Safi kurum kazancı” başlıklı 6’ncı maddesinde; kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 40’ıncı maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde, ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin, aynı fıkranın (6) numaralı bendinde ise işletme ile ilgili olmak şartıyla bina, arazi, gider, istihlak, damga, belediye vergileri, harçlar ve kaydiyeler gibi ayni vergi, resim ve harçların safi kazancın tespitinde gider olarak indirim konusu yapılabileceği hükme bağlanmış olup Kurumlar Vergisi Kanununun 11’inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde de bu Kanuna göre hesaplanan kurumlar vergisi ile her türlü para cezaları, vergi cezaları, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre ödenen cezalar, gecikme zamları ve faizler ile Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre ödenen gecikme faizlerinin kurum kazancının tespitinde gider olarak indirilemeyeceği belirtilmiştir.

Diğer taraftan, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 274’üncü maddesi ile emtianın maliyet bedeli ile değerleneceği, 262’nci maddesinde ise maliyet bedelinin, iktisadi bir kıymetin iktisap edilmesi veyahut değerinin arttırılması münasebetiyle yapılan ödemelerle bunlara müteferri bilumum giderlerin toplamını ifade ettiği hüküm altına alınmıştır.

Buna göre, şirketinizce Dahilde İşleme İzin Belgesi kapsamında ithal edilen ürünlerden elde edildiği ihracat taahhüt hesabının kapatılmasını müteakip anlaşılan ikincil işlem görmüş ürünler nedeniyle, 2010/1025 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile 2005/8391 sayılı Karara eklenen geçici 16’ncı madde kapsamında, revize işlemi yapılmak suretiyle gerçekleşme oranları üzerinden ve sonradan hesaplanarak ödenen gümrük vergisi malın maliyetine intikal ettirilebilecektir. Ancak söz konusu ürünlerin stoklara alınıp satışa konu edildiği tarihten sonra gümrük vergisinin ödenmiş olması halinde ise malın maliyetine intikal ettirilmeksizin ödendiği dönemde gider yazılması mümkün bulunmaktadır.

Diğer taraftan, gümrük vergisinin geç ödenmesiyle ilgili olarak gecikme faizi veya ceza ödenmesi durumunda, ödenen gecikme faizi ve cezaların gider yazılamayacağı tabiidir.

KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNUNA GÖRE

Katma Değer Vergisi Kanununun:
– 29’uncu maddesinde, mükelleflerin, yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden bu kanunda aksine hüküm olmadıkça kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisini ve ithal olunan mal ve hizmetler dolayısıyla ödenen katma değer vergisini vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılı aşılmamak şartıyla, ilgili vesikaların kanuni defterlere kaydedildiği vergilendirme döneminde indirilebileceği,
– 34/1’inci maddesinde de yurt içinden sağlanan veya ithal olunan mal ve hizmetlere ait KDV yi alış faturası veya benzeri vesikalar ve gümrük makbuzu üzerinden ayrıca gösterilmek ve bu vesikalar kanunî defterlere kaydedilmesi şartıyla indirilebileceği,
– Geçici 17’nci maddesinde, dâhilde işleme ve geçici kabul rejimi kapsamında ihraç edilecek malların üretiminde kullanılacak maddelerin tesliminde KDV Kanununun 11/1-c maddesi hükümlerine göre, bölgeler, sektörler veya mal grupları itibariyle işlem yaptırmaya Bakanlar Kurulunun yetkili olduğu, bu maddenin uygulanmasında ihracat süresi olarak anılan bentteki süre yerine bu rejimlerle öngörülen sürelerin esas alınacağı, ihracatın şartlara uygun olarak gerçekleştirilmemesi halinde zamanında alınmayan verginin, vergi zıyaı cezası uygulanarak gecikme faizi ile birlikte alıcıdan tahsil edileceği
hükme bağlanmıştır.

Bu yetkiye dayanılarak yayımlanan 16/4/2001 tarihli ve 2001/2325 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile dahilde işleme ve geçici kabul izin belgesi kapsamında ihraç edilecek ürünlerin imalinde kullanılacak maddelerin dahilde işleme veya geçici kabul izin belgesine sahip mükelleflere tesliminde KDV Kanununun 11/1-c maddesinde düzenlenen tecil-terkin sistemine göre işlem yapılması kararlaştırılmıştır.

Konuya ilişkin açıklamaların yer aldığı 83 Seri No.lu KDV Genel Tebliğine göre bu şekilde alınan malların dahilde işleme izin belgesinde öngörülen sürede ihraç edilmemesi halinde zamanında alınamayan vergi tecil tarihinden itibaren vergi zıyaı cezası da uygulanmak suretiyle gecikme faizi ile birlikte alıcıdan aranacaktır.

Bu itibarla, dahilde işleme izin belgesi kapsamında ihraç kaydıyla alınan hammaddelerden üretilen ürünlerin süresi içerisinde ihraç edilememesi halinde, söz konusu alımlar yurtiçi teslim niteliğine dönüşmekte olup, yüklenilen vergiler söz konusu teslimlerin yurtiçi teslime dönüştüğü vergilendirme döneminde indirim hesaplarına alınmak suretiyle indirim konusu yapılabilecektir. Ancak indirim hakkının, ihraç kayıtlı teslimin yurtiçi teslime dönüştüğü vergilendirme dönemini içerisine alan takvim yılı aşılmamak kaydıyla kullanılabileceği tabiidir.

Öte yandan, KDV Kanununun 10/ı maddesine göre ithalat işlemlerinde vergiyi doğuran olay, Gümrük Kanununa göre gümrük vergisi ödeme mükellefiyetinin başlaması, gümrük vergisine tabi olmayan işlemlerde ise gümrük beyannamesinin tescili ile meydana geldiğinden dahilde işleme izin belgesi kapsamında ithal edilen ürünlerle ilgili ikincil işlem görmüş ürünler için sonradan gümrük idaresine yapılan ödemelerde indirim hakkı Gümrük Kanununa göre gümrük vergisi ödeme mükellefiyetinin başladığı, gümrük vergisine tabi olmayan ithalat işlemlerinde ise gümrük beyannamesinin tescil edildiği takvim yılı aşılmamak kaydıyla kullanılabilecektir.

Diğer taraftan, konu hakkında Gümrük ve Ticaret Bakanlığından alınan 19/12/2012 tarihli ve 25550 sayılı yazıda, dahilde işleme rejimi kapsamında üretilen mallardan elde edilen ikincil işlem görmüş ürünlerin serbest dolaşıma girişinde ithalat vergilerinin, Gümrük Kanununun 115/1’inci maddesine göre, malların serbest dolaşıma girişine ilişkin beyannamenin tescil tarihindeki vergi oranı ve diğer vergilendirme unsurları esas alınarak hesaplanacağı belirtilmiştir.

Buna göre, dahilde işleme rejimi kapsamında üretilen mallardan elde edilen ikincil işlem görmüş ürünlerin serbest dolaşıma girişinde ödenen KDV nin, malların serbest dolaşıma girişine ilişkin beyannamenin tescil tarihinin ait olduğu takvim yılı aşılmamak şartıyla, ilgili vesikaların kanuni defterlere kaydedildiği vergilendirme döneminde indirim konusu yapılması mümkün bulunmaktadır.

Takvim yılının aşılması halinde ise, Gümrük İdaresine ödenen KDV nin indirim konusu yapılması mümkün olmayıp, bu tutarlar gelir veya kurumlar vergisi matrahının tespitinde maliyet veya gider olarak dikkate alınabilecektir.

Kaynak: Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı
14 Temmuz 2014 Tarih ve 64597866-KDV-29-107 Sayılı Özelge

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/dahilde-isleme-rejimi-kapsaminda-uretilen-mallardan-elde-edilen-ikincil-islem-gormus-urunlerin-serbest-dolasima-girisinde-odenen-kdv-ne-zaman-indirilebilir/feed/ 0
Ar-Ge Projesinin Tamamlanamaması Veya Başarısızlıkla Sonuçlanması Halinde Ne Olur? https://www.muhasebenews.com/ar-ge-projesinin-tamamlanamamasi-veya-basarisizlikla-sonuclanmasi-halinde-ne-olur/ https://www.muhasebenews.com/ar-ge-projesinin-tamamlanamamasi-veya-basarisizlikla-sonuclanmasi-halinde-ne-olur/#respond Thu, 01 Nov 2018 07:30:49 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=11662 Projelerin tamamlanmasına zorunlu nedenlerle imkân kalmaması veya projenin başarısızlıkla sonuçlanması nedeniyle iktisadi kıymet oluşmaması hallerinde Ar-Ge ve yenilik faaliyeti kapsamında yapılan ve önceki yıllarda aktifleştirilmiş olan tutarlar doğrudan gider yazılır.

Kaynak: 5746 sayılı Araştırma, geliştirme ve Tasarım Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/ar-ge-projesinin-tamamlanamamasi-veya-basarisizlikla-sonuclanmasi-halinde-ne-olur/feed/ 0
Yazılım Programının Yurt Dışından Satın Alınıp Kullanılması Halinde Vergilendirme ve Amortisman Nasıl Hesaplanır? https://www.muhasebenews.com/yazilim-programinin-yurt-disindan-satin-alinip-kullanilmasi-halinde-vergilendirme-amortisman-nasil-hesaplanir/ https://www.muhasebenews.com/yazilim-programinin-yurt-disindan-satin-alinip-kullanilmasi-halinde-vergilendirme-amortisman-nasil-hesaplanir/#respond Thu, 04 Oct 2018 14:00:50 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=15563 (GİB – ÖZELGE)

Konu: İsviçre mukimi firmadan alınan SAP yazılım kullanım bedelleri ve söz konusu yazılımın uyarlanması amacıyla yapılan harcamaların giderleştirilmesi ve tevkifat uygulaması.

İlgide kayıtlı özelge talep formunun incelenmesinden, şirketinizin muhasebe bilgi sistemi için dünya çapında kullanılan SAP yazılımını (Kurumsal Kaynak Planlama Programı) Ağustos 2014 döneminden itibaren kullanmaya başladığı, söz konusu yazılım ve bu yazılımın Türkiye’deki muhasebe ve Vergi Usul Kanunu düzenlemelerine uyumlu hale getirilmesi ile ilgili uyarlama, uygulama, geliştirme, danışmanlık, eğitim ve tedarikçi firmanın otel, ulaşım, vb. masraflarının global bir sözleşme kapsamında maliyet avantajı sağlamak adına İsviçre mukimi… tarafından karşılandığı ve şirketinize yansıtıldığı, şirketiniz bünyesinde kullanılacak olan SAP yazılımının tarafınızca çoğaltılmasının veya başka bir suretle yurt içinde veya yurt dışında herhangi bir firmaya satışı, kiralanması veya başka bir şekilde kullandırılmasının söz konusu olmadığı belirtilerek, bahsi geçen yazılım ve yazılım ile ilgili Vergi Usul Kanunu düzenlemelerine uyumlu hale getirilmesi ile ilgili olarak yapılan her türlü uyarlama, uygulama, geliştirme, danışmanlık, eğitim, konaklama ve benzeri maliyetler için İsviçre mukimi… tarafından şirketinize faturalanan maliyetler için yapılan ödemelerin;
– Vergi Usul Kanunu kapsamında kaç yılda itfa edilmesi gerektiği;
– Kurumlar Vergisi Kanununun 30’uncu maddesi kapsamında kurumlar vergisi kesintisine tabi olup olmadığı,
hususlarında Başkanlığımız görüşünün talep edildiği anlaşılmıştır.

KURUMLAR VERGİSİ KANUNUNA GÖRE
            5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 3’üncü maddesinin ikinci fıkrasında; Kanunun 1’inci maddesinde sayılan kurumlardan, kanuni ve iş merkezlerinden her ikisi de Türkiye’de bulunmayanların, dar mükellefiyet esasında sadece Türkiye’de elde ettikleri kazançlar üzerinden vergilendirileceği hükmü yer almış, üçüncü fıkrasında dar mükellefiyette kurum kazancını oluşturan kazanç ve iratlar bentler halinde sayılmıştır.

Aynı Kanunun 30’uncu maddesinde, dar mükellefiyete tâbi kurumların maddede bentler halinde sayılan kazanç ve iratları üzerinden, bu kazanç ve iratları avanslar da dâhil olmak üzere nakden veya hesaben ödeyen veya tahakkuk ettirenler tarafından kurumlar vergisi kesintisi yapılacağı hükmüne yer verilmiş olup bahse konu vergi kesintisi oranları 2009/14593 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca 03.02.2009 tarihinden itibaren;

-Petrol arama faaliyetleri dolayısıyla sağlanacak kazançlarda %5, diğer serbest meslek kazançlarında %20,
-3226 sayılı Finansal Kiralama Kanunu kapsamındaki faaliyetlerden sağlanacak gayrimenkul sermaye iratlarında %1, diğer gayrimenkul sermaye iratlarında %20,
olarak belirlenmiştir.

Diğer taraftan, 12.01.2012 tarihli ve 28171 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 08.02.2012 tarihinde yürürlüğe giren ve 01.01.2013 tarihinden itibaren uygulanmakta olan “Türkiye Cumhuriyeti ile İsviçre Konfederasyonu Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması”nın “Ticari Kazançlar” başlıklı 7’nci maddesinde;

“1. Bir Akit Devlet teşebbüsüne ait kazanç, söz konusu teşebbüs diğer Akit Devlette yer alan bir işyeri vasıtasıyla ticari faaliyette bulunmadıkça, yalnızca bu Devlette vergilendirilecektir. Eğer teşebbüs yukarıda bahsedilen şekilde ticari faaliyette bulunursa, teşebbüsün kazancı yalnızca işyerine atfedilebilen miktarla sınırlı olmak üzere bu diğer Devlette vergilendirilebilir…”
hükmüne yer verilmiş, aynı Anlaşmanın “İşyeri” başlıklı 5 inci maddesinin 3 üncü fıkrasında;
“3. “İşyeri” terimi aynı zamanda aşağıdakileri de kapsar:

b) Bir teşebbüs tarafından, çalışanları veya teşebbüs tarafından bu amaçla görevlendirilen diğer personel aracılığıyla bir Akit Devlette ifa edilen ve herhangi bir 12 aylık dönemde (aynı veya bağlı proje için) toplam altı aylık süre veya süreleri aşan, danışmanlık hizmetleri dâhil hizmet tedarikleri.”
hükmüne yer verilmiş, anılan Anlaşmanın “Gayrimaddi Hak Bedelleri” başlıklı 12 nci maddesinde ise;

“1. Bir Akit Devlette doğan ve diğer Akit Devletin bir mukimine ödenen gayrimaddi hak bedelleri, bu diğer Devlette vergilendirilebilir.
Bununla beraber, söz konusu gayrimaddi hak bedelleri, elde edildikleri Akit Devlette ve o Devletin mevzuatına göre de vergilendirilebilir; ancak, gayrimaddi hak bedelinin gerçek lehtarı diğer akit Devletin bir mukimi ise bu şekilde alınacak vergi gayrimaddi hak bedelinin gayrisafi tutarının yüzde 10’unu aşmayacaktır…
Bu maddede kullanılan “gayrimaddi hak bedelleri” terimi, sinema filmleri ile radyo veya televizyon kayıtları dahil olmak üzere edebi, sanatsal veya bilimsel her nevi telif hakkının, her nevi patentin, alameti farikanın, desen veya modelin, planın, gizli formül veya üretim yönteminin kullanımı veya kullanım hakkı karşılığında veya sınaî, ticari veya bilimsel tecrübeye dayalı bilgi birikimi için veya sınaî, ticari veya bilimsel teçhizatın kullanımı ya da kullanım hakkı karşılığında yapılan her türlü ödemeyi ifade eder…”
hükümlerine yer verilmiştir.

Buna göre, şirketiniz tarafından İsviçre mukimi şirkete gayrimaddi hak bedeli niteliğindeki SAP yazılım kullanımı karşılığında yapılacak ödemeler üzerinden Türkiye Cumhuriyeti ile İsviçre Konfederasyonu Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmasının 12’nci maddesinin 2’nci fıkrası uyarınca %10 oranında kurumlar vergisi tevkifatı yapılması gerekmektedir.

Diğer taraftan, bahsi geçen yazılımın Vergi Usul Kanunu düzenlemelerine uyumlu hale getirilmesi ile ilgili olarak yapılan her türlü uyarlama, uygulama, geliştirme, danışmanlık, eğitim, konaklama vb. hizmetler, söz konusu hizmetlerin ilgili sözleşmede yer alması ve ayrı bir bedel olarak belirtilmemesi halinde anılan Anlaşmanın 12’nci maddesi kapsamında, ayrı bir bedel belirlenmiş olması halinde ise Anlaşmanın “Serbest Meslek Faaliyetleri”ni düzenleyen 14’üncü maddesi yalnızca gerçek kişilere yönelik olarak düzenlenmiş olduğundan, Anlaşmanın 7’nci maddesi kapsamında ticari kazanç olarak değerlendirilecektir. Bu durumda, İsviçre mukimi bir şirketin verdiği hizmetler karşılığında elde ettiği kazancın Türkiye’de vergilendirilmesi için bu kazancın Türkiye’de bulunan bir işyeri vasıtasıyla elde edilmesi gerekmektedir. Aksi durumda vergilendirme İsviçre’de yapılacaktır.

Anlaşmanın “İşyeri” başlıklı 5’inci maddesinin 3’üncü fıkrasının (b) bendine göre, İsviçre mukimi firma tarafından şirketinize yönelik hizmetlerin anılan firmanın kendi çalışanları veya teşebbüs tarafından bu amaçla görevlendirilen diğer personel aracılığıyla gerçekleştirilmesi ve bu hizmetlerin Türkiye’de herhangi bir 12 aylık dönemde toplamda altı ayı aşan bir süre veya sürelerde devam etmesi halinde Türkiye’de bir işyeri oluşacaktır. İsviçre mukimi firmanın söz konusu faaliyetleri, Anlaşma kapsamında ticari kazanç olarak değerlendirilmekle birlikte bu kazançların Türkiye’de vergilendirilmesi gerektiği durumda vergilemenin iç mevzuatımızdaki usul ve esaslar çerçevesinde yapılacağı tabiidir. Türkiye’de icra edilen söz konusu hizmetler dolayısıyla elde edilen gelirlerin iç mevzuatımız hükümleri çerçevesinde vergi tevkifatına tabi tutulması halinde, tevkifat yapmak zorunda olan vergi sorumluları, tevkifat sorumluluğunun doğduğu sırada, istihkak sahibi teşebbüsün faaliyet icrası amacıyla yukarıda belirtilen toplam altı aylık süre içerisinde kalıp kalmama durumunu bilemeyeceklerinden anılan ödemeler üzerinden vergi tevkifatı yapmaları gerekmektedir.

Hizmetin, aynı veya bağlı projeler kapsamında gerçekleştirilmesi durumunda sürenin bir bütün olarak, ayrı projeler kapsamında gerçekleştirilmesi durumunda ise her bir proje süresinin ayrı ayrı dikkate alınması ve her bir projeye ilişkin faaliyetin, söz konusu firmanın Türkiye’ye gönderdiği birden fazla personel tarafından icra edilmesi halinde ise her bir personelin Türkiye’de kaldıkları sürelerin toplamının dikkate alınması gerekmektedir.

Öte yandan, Türkiye – İsviçre Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması uyarınca Türkiye’de vergiye tabi tutulmaması gereken bir gelir elde edildiyse, İsviçre mukimi firma, tevkifat yoluyla kendisinden alınan vergilerin iadesi için bizzat veya vekilleri aracılığıyla ilgili vergi dairesine başvurabilecektir.

Anlaşma hükümlerinin iç mevzuata göre değişiklik getirdiği durumlarda, Anlaşma hükümlerinden yararlanabilmek için söz konusu İsviçre mukiminin İsviçre’de tam mükellef olduğunun ve tüm dünya kazançları üzerinden bu ülkede vergilendirildiğinin İsviçre yetkili makamlarından alınacak bir belge (Mukimlik Belgesi) ile kanıtlanması ve bu belgenin aslı ile noterce veya İsviçre’deki Türk Konsolosluklarınca tasdik edilen Türkçe tercümesinin bir örneğinin vergi sorumlularına veya ilgili vergi dairesine ibraz edilmesi gerekmektedir. Mukimlik belgesinin ibraz edilememesi halinde ise ilgili Anlaşma hükümleri yerine iç mevzuat hükümlerimizin uygulanacağı tabiidir.

VERGİ USUL KANUNUNA GÖRE
            213 sayılı Vergi Usul Kanununun 313’üncü maddesinde; “İşletmede bir yıldan fazla kullanılan ve yıpranmaya, aşınmaya veya kıymetten düşmeye maruz bulunan gayrimenkullerle, 269’uncu madde gereğince gayrimenkul gibi değerlenen iktisadi kıymetlerin, alet, edevat, mefruşat, demirbaş ve sinema filmlerinin birinci kısımdaki esaslara göre tespit edilen değerinin bu Kanun hükümlerine göre yok edilmesi amortisman mevzuunu teşkil eder.” hükmü yer almaktadır.

Bu hükme göre, bir iktisadi kıymetin amortismana tabi tutulabilmesi için işletmede bir yıldan fazla kullanılması, yıpranmaya, aşınmaya veya kıymetten düşmeye maruz bulunması, kullanıma hazır halde bulunması ve işletmenin aktifinde kayıtlı olması gerekmektedir.

Literatürde bilgisayar yazılımı; hem bilgisayar sistemini oluşturan donanım birimlerinin yönetimini hem de kullanıcıların işlerini yapmak için gerekli olan programlar şeklinde tanımlanmaktadır. Benzer ve daha kapsayıcı bir tanım olarak, bilgisayar üzerinde yer alan fiziksel tüm unsurlar donanım, geri kalan programlama unsurlarının tamamı ise yazılım olarak nitelendirilmektedir.

İşletmelerin faaliyetlerini yürütürken kullandığı bilgisayar programları satın alındığı anda kullanıma hazır olabilecekleri gibi bazen işletmenin faaliyet alanının özelliğine göre programlara belli uyarlamalar yapılması hâlinde kullanıma hazır hâle gelebilmektedir. Satın alınan bilgisayar programlarının uyarlama yapılmadan kullanılmasının mümkün olmaması durumunda, bilgisayar programının kullanıma hazır halde olmaması nedeniyle amortisman ayrılması mümkün olmayacaktır. Bu durumda bilgisayar programlarının da uyarlamaların tamamlandığı yılda kullanıma hazır hâle geldiği kabul edilmelidir.

Öte yandan, söz konusu satın alınan bilgisayar programının kullanıma hazır hâle getirilmesi ile ilgili olarak uyarlama, uygulama, geliştirme, danışmanlık, eğitim ve tedarikçi firmaların personeline yönelik otel, ulaşım, iaşe vb. giderler yapılmaktadır. Bu şekilde, bilgisayar programlarının kullanıma hazır hale getirilmesi için yapılan uyarlamaların tamamlandığı yıla kadar oluşan ilgili tüm giderlerin bilgisayar programının maliyet bedeline dâhil edilerek yapılmakta olan yatırımlarda izlenip, uyarlamaların tamamlandığı dönemde aktifleştirilmesi gerekmektedir.

Diğer taraftan; bilgisayar programlarının aktifleştirilmesinden sonra ortaya çıkabilecek normal bakım ve onarım harcamalarının ise bilgisayar programının maliyeti ile ilişkilendirilmeksizin harcamanın yapıldığı dönemde doğrudan giderleştirilmesi gerekmektedir.

Aynı Kanunun 315’inci maddesinde ise mükelleflerin amortismana tabi iktisadi kıymetlerini Maliye Bakanlığının tespit ve ilan edeceği oranlar üzerinden itfa edecekleri ve ilan edilecek oranların tespitinde iktisadi kıymetlerin faydalı ömürlerinin dikkate alınacağı hüküm altına alınmıştır.

Anılan maddenin Bakanlığımıza verdiği yetkiye istinaden amortismana tabi iktisadi kıymetler için uygulanacak “Faydalı Ömür ve Amortisman Oranları” tespit edilmiş ve bu oranlar 339, 365, 389, 399, 406 ve 418 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğleri ile değişik 333 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği eki liste ile açıklanmıştır.

Buna göre, şirketiniz tarafından gayrimaddi hak iktisabı mahiyeti taşımadan, sadece kullanma amaçlı olarak iktisap edilen bilgisayar yazılımlarının uyarlama vb. harcamaları dâhil maliyet bedelinin anılan listenin, “4.3. Bilgisayar Yazılımları” sınıflandırması uyarınca aktifleştirilerek 3 yılda ve % 33,33 amortisman oranı ile itfa edilmesi gerekmektedir.

Kaynak: Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı
24 Şubat 2016 Tarih ve 64597866-125[30-2016]-3508 Sayılı Özelge

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/yazilim-programinin-yurt-disindan-satin-alinip-kullanilmasi-halinde-vergilendirme-amortisman-nasil-hesaplanir/feed/ 0
Yurt Dışından Gelen Sipariş Üzerine Yapılan Ar-Ge Projeleri İçin Alınan Avans Ödemeleri Nasıl Vergilendirilir? https://www.muhasebenews.com/yurt-disindan-gelen-siparis-uzerine-yapilan-ar-ge-projeleri-icin-alinan-avans-odemeleri-nasil-vergilendirilir/ https://www.muhasebenews.com/yurt-disindan-gelen-siparis-uzerine-yapilan-ar-ge-projeleri-icin-alinan-avans-odemeleri-nasil-vergilendirilir/#respond Fri, 16 Mar 2018 14:45:49 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=16942 (GİB – ÖZELGE)

Konu: Sipariş üzerine gerçekleştirilen Ar-Ge projeleri nedeniyle ara dönemlerde tahsil edilen tutarlar üzerinden yurtdışında ödenen vergilerin mahsubu.

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, Polonya mukimi şirkete ilaç formülü geliştirip Sağlık Bakanlığından gerekli ruhsat alındıktan sonra ilaca ilişkin gayrimaddi hak satışı yapıldığı, ar-ge faaliyeti olarak yapılan bu formül geliştirme işleminin 2-3 yıl sürebildiği,  Polonya mukimi firma tarafından ara dönemlerde ödeme yapıldığı, bu ödemeler için kesilen faturaya KDV dahil edildiği, ilgili gayrimaddi hak ar-ge aşamasında olduğundan gelir yazılmaksızın gelecek yıllara ait gelirler hesabında bilançoda pasif hesaplarda takip edildiği, aynı şekilde proje giderlerinin de gider yazılmayıp devam etmekte olan ar-ge yatırımları hesabına kaydedilerek bilançoda takip edildiği, dolayısıyla 2013 yılı kurumlar vergisi beyannamesinde bu projelere ait gelir ve giderin yer almadığı, elde edilen gelirlerden dolayı yurt dışında ödenen vergilerin, kurumlar vergisi beyannamesinde yabancı ülkelerde ödenen vergiler olarak dikkate alındığı; ancak, kazanç bulunmadığı için sadece bilgi olarak beyannamede yer aldığı belirtilerek yurt dışında ödenen vergilerin Kurumlar Vergisi Kanununun 33’üncü maddesinde yer alan Türkiye’de genel sonuç hesaplarına intikal ettirildiği hesap döneminde tamamen veya kısmen indirilemeyen vergilerin bu dönemi izleyen üçüncü dönem sonuna kadar indirilebileceği hükmündeki 3 yılın hangi dönemden itibaren dikkate alınacağı hususunda Başkanlığımızdan görüş talep edilmektedir.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 33 üncü maddesinde;

“(1) Yabancı ülkelerde elde edilerek Türkiye’de genel sonuç hesaplarına intikal ettirilen kazançlardan mahallinde ödenen kurumlar vergisi ve benzeri vergiler, Türkiye’de bu kazançlar üzerinden tarh olunan kurumlar vergisinden indirilebilir.

(4) Yurt dışı kazançlar üzerinden Türkiye’de tarh olunacak vergilere mahsup edilebilecek tutar, hiçbir surette yurt dışında elde edilen kazançlara Kanunun 32’nci maddesinde belirtilen kurumlar vergisi oranının uygulanmasıyla bulunacak tutardan fazla olamaz. Bu sınır dâhilinde, ilgili bulunduğu kazancın Türkiye’de genel sonuç hesaplarına intikal ettirildiği hesap döneminde tamamen veya kısmen indirilemeyen vergiler, bu dönemi izleyen üçüncü hesap dönemi sonuna kadar indirim konusu yapılabilir.

(5) Geçici vergilendirme dönemi içinde yurt dışından elde edilen gelirlerin bulunması halinde, bu gelirler üzerinden elde edildiği ülkelerde kesinti veya diğer şekillerde ödenen vergiler, o dönem için hesaplanan geçici vergi tutarından da mahsup edilebilir. İndirilecek tutar, yurt dışında elde edilen kazançlara Kanunun 32 nci maddesinde belirtilen geçici vergi oranının uygulanmasıyla bulunacak tutardan fazla olamaz.

(6) Yabancı ülkelerde vergi ödendiği, yetkili makamlardan alınarak mahallindeki Türk elçilik veya konsoloslukları, yoksa mahallinde Türk menfaatlerini koruyan ülkenin aynı nitelikteki temsilcileri tarafından tasdik olunan belgelerle tevsik olunmadıkça, yabancı ülkede ödenen vergiler Türkiye’de tarh olunan vergiden indirilemez.

(7) Kurumlar vergisinden indirim konusu yapılan vergilerin yabancı ülkelerde ödendiğini gösterir belgelerin, tarhiyat sırasında mükellef tarafından ibraz edilememesi halinde, yabancı ülkede ödenen veya ödenecek olan vergi, Kanunun 32’nci maddesindeki kurumlar vergisi oranını aşmamak şartıyla o ülkede geçerli olan oran üzerinden hesaplanır ve tarhiyatın bu suretle hesaplanan tutara isabet eden kısmı ertelenir. İbraz edilmesi gereken belgeler, tarh tarihinden itibaren en geç bir yıl içinde ilgili vergi dairesine ibraz edildiği takdirde, bu belgelerde yazılı kesin tutara göre tarhiyat düzeltilir.
…”
hükümleri yer almaktadır.

Özelge talep formu eklerinin incelenmesinden söz konusu ar-ge faaliyetlerinizin TÜBİTAK tarafından desteklendiği, ar-ge faaliyetleri nedeniyle 5746 sayılı Araştırma ve Geliştirme Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanunda yer alan teşviklerden yararlanıldığı anlaşılmıştır.

5746 sayılı Kanunun “İndirim, istisna, destek ve teşvik unsurları” başlıklı 3’üncü maddesinde;

“(1) Ar-Ge indirimi: Teknoloji merkezi işletmelerinde, Ar-Ge merkezlerinde, kamu kurum ve kuruluşları ile kanunla kurulan veya teknoloji geliştirme projesi anlaşmaları kapsamında uluslararası kurumlardan ya da kamu kurum ve kuruluşlarından Ar-Ge projelerini desteklemek amacıyla fon veya kredi kullanan vakıflar tarafından veya uluslararası fonlarca desteklenen Ar-Ge ve yenilik projelerinde, rekabet öncesi işbirliği projelerinde ve Teknogirişim sermaye desteklerinden yararlananlarca gerçekleştirilen Ar-Ge ve yenilik harcamalarının tamamı ile 500 ve üzerinde tam zaman eşdeğer Ar-Ge personeli istihdam eden Ar-Ge merkezlerinde ayrıca o yıl yapılan Ar-Ge ve yenilik harcamasının bir önceki yıla göre artışının yarısı, 13.06.2006 tarihli ve 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 10’uncu maddesine göre kurum kazancının ve 31.12.1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 89’uncu maddesi uyarınca ticari kazancın tespitinde indirim konusu yapılır. Ayrıca bu harcamalar, 04.01.1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununa göre aktifleştirmek suretiyle amortisman yoluyla itfa edilir, bir iktisadi kıymet oluşmaması halinde ise doğrudan gider yazılır. Kazancın yetersiz olması nedeniyle ilgili hesap döneminde indirim konusu yapılamayan tutar, sonraki hesap dönemlerine devredilir. Devredilen tutarlar, takip eden yıllarda 213 sayılı Kanuna göre her yıl belirlenen yeniden değerleme oranında artırılarak dikkate alınır.
…”
hükümlerine yer verilmiştir.

Bu hüküm ve açıklamalara göre; şirketiniz tarafından ilaç formülü geliştirilmesi alanında sözleşmeli (siparişe dayalı) olarak yürütülen ar-ge faaliyetleri sonucunda elde edilebilecek gayrimaddi hak şirketinize ait olmayacağından, proje bitimine kadar yapılan ar-ge harcamalarının aktifleştirilmesi de mümkün bulunmamaktadır. Dolayısıyla, yurt dışındaki müşteri adına yapılan ar-ge çalışmalarına ilişkin olarak dönemler itibariyle hasılat kaydı yapılması ve elde edilen kazancın ilgili geçici vergi ve kurumlar vergisi dönemleri itibarıyla kurum kazancınıza dâhil edilerek vergilendirilmesi gerekmektedir.

Bu durumda, Polonya mukimi firma adına geliştirilen ilaç formülüne ilişkin olarak söz konusu firma tarafından şirketinize yapılan ödemeler üzerinden bahsi geçen ülkede tevkif yoluyla ödenen kurumlar vergisi ve benzeri vergiler bu faaliyetinize ilişkin kazancınızın Türkiye’de genel sonuç hesaplarına intikal ettirildiği hesap döneminde Kurumlar Vergisi Kanununun 33’üncü maddesindeki şartlar dâhilinde Türkiye’de bu kazançlar üzerinden tarh olunacak kurumlar vergisinden indirilebilecek olup indirilemeyen vergiler, bu dönemi izleyen üçüncü hesap dönemi sonuna kadar indirim konusu yapılabilecektir.

Kaynak: İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı
2 Şubat 2015 Tarih ve 62030549-125[8-2012/228]-173 Sayılı Özelge

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/yurt-disindan-gelen-siparis-uzerine-yapilan-ar-ge-projeleri-icin-alinan-avans-odemeleri-nasil-vergilendirilir/feed/ 0
Ar-Ge Faaliyeti Sonucu Oluşan İktisadi Kıymetin Satılması Halinde, Yapılan Harcamalar Vergiden İndirim Konusu Yapılabilir mi? https://www.muhasebenews.com/ar-ge-faaliyeti-sonucu-olusan-iktisadi-kiymetin-satilmasi-halinde-yapilan-harcamalar-vergiden-indirim-konusu-yapilabilir-mi/ https://www.muhasebenews.com/ar-ge-faaliyeti-sonucu-olusan-iktisadi-kiymetin-satilmasi-halinde-yapilan-harcamalar-vergiden-indirim-konusu-yapilabilir-mi/#respond Thu, 08 Mar 2018 20:00:28 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=14894 (GİB – ÖZELGE)

Konu: Ar-Ge faaliyeti sonucu oluşan iktisadi kıymetlerin satılması halinde yapılan harcamaların indirim konusu yapılıp yapılamayacağı hk.

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, 5746 sayılı Araştırma ve Geliştirme Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun kapsamında Ar-Ge merkezinizin bulunduğunu, şirketinizin Ar-Ge projeleri ile ilgili 2013 hesap döneminde gerçekleştirdiği Ar-Ge harcamalarını 263-Araştırma ve Geliştirme Giderleri hesabında aktifleştirerek amortisman yoluyla gider yazdığını ve ayrıca beyanname üzerinde de Ar-Ge indirimi olarak indirim konusu yaptığını belirterek Ar-Ge projesi sonucu oluşan iktisadi kıymetlerin satılarak 263-Araştırma ve Geliştirme Giderleri hesabından 620-Satılan Mamul Maliyeti hesabına aktarılan Ar-Ge projelerinize ilişkin harcamaların ayrıca geçici vergi beyannamesi üzerinde Ar-Ge indirimi olarak indirim konusu yapılıp yapılamayacağına ilişkin Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

ARAŞTIRMA, GELİŞTİRME VE TASARIM FAALİYETLERİNİN DESTEKLENMESİ HAKKINDAKİ KANUNA GÖRE
             5746 Sayılı Araştırma, Geliştirme ve Tasarım Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanunun “İndirim, istisna, destek ve teşvik unsurları” başlıklı 3 üncü maddesinde; “(1) Ar-Ge indirimi: Teknoloji merkezi işletmelerinde, Ar-Ge merkezlerinde, kamu kurum ve kuruluşları ile kanunla kurulan veya teknoloji geliştirme projesi anlaşmaları kapsamında uluslararası kurumlardan ya da kamu kurum ve kuruluşlarından Ar-Ge projelerini desteklemek amacıyla fon veya kredi kullanan vakıflar tarafından veya uluslararası fonlarca desteklenen Ar-Ge ve yenilik projelerinde, rekabet öncesi işbirliği projelerinde ve Teknogirişim sermaye desteklerinden yararlananlarca gerçekleştirilen Ar-Ge ve yenilik harcamalarının tamamı ile 500 ve üzerinde tam zaman eşdeğer Ar-Ge personeli istihdam eden Ar-Ge merkezlerinde ayrıca o yıl yapılan Ar-Ge ve yenilik harcamasının bir önceki yıla göre artışının yarısı, 13.06.2006 tarihli ve 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 10’uncu maddesine göre kurum kazancının ve 31.12.1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 89’uncu maddesi uyarınca ticari kazancın tespitinde indirim konusu yapılır. Ayrıca bu harcamalar, 04.01.1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununa göre aktifleştirilmek suretiyle amortisman yoluyla itfa edilir, bir iktisadi kıymet oluşmaması halinde ise doğrudan gider yazılır. Kazancın yetersiz olması nedeniyle ilgili hesap döneminde indirim konusu yapılamayan tutar, sonraki hesap dönemlerine devredilir. Devredilen tutarlar, takip eden yıllarda 213 sayılı Kanuna göre her yıl belirlenen yeniden değerleme oranında artırılarak dikkate alınır…” hükmü yer almıştır.

Aynı Kanunun “Tanımlar” başlıklı 2’nci maddesinde;
“(1) Bu Kanunun uygulamasında;
a) Araştırma ve geliştirme faaliyeti (Ar-Ge): Araştırma ve geliştirme, kültür, insan ve toplumun bilgisinden oluşan bilgi dağarcığının artırılması ve bunun yeni süreç, sistem ve uygulamalar tasarlamak üzere kullanılması için sistematik bir temelde yürütülen yaratıcı çalışmaları, çevre uyumlu ürün tasarımı veya yazılım faaliyetleri ile alanında bilimsel ve teknolojik gelişme sağlayan, bilimsel ve teknolojik bir belirsizliğe odaklanan, çıktıları özgün, deneysel, bilimsel ve teknik içerik taşıyan faaliyetleri,….

c) Ar-Ge merkezi: Dar mükellef kurumların Türkiye’deki işyerleri dâhil, kanunî veya iş merkezi Türkiye’de bulunan sermaye şirketlerinin; organizasyon yapısı içinde ayrı bir birim şeklinde örgütlenmiş, münhasıran yurt içinde araştırma ve geliştirme faaliyetlerinde bulunan ve en az 50 tam zaman eşdeğer Ar-Ge personeli istihdam eden, yeterli Ar-Ge birikimi ve yeteneği olan birimleri,

ç) Ar-Ge projesi: Amacı, kapsamı, genel ve teknik tanımı, süresi, bütçesi, özel şartları, diğer kurum, kuruluş, gerçek ve tüzel kişilerce sağlanacak aynî ve/veya nakdî destek tutarları, sonuçta doğacak fikrî mülkiyet haklarının paylaşım esasları tespit edilmiş ve Ar-Ge faaliyetlerinin her safhasını belirleyecek mahiyette ve bilimsel esaslar çerçevesinde hazırlanan projeyi,
ifade eder.”
hükümlerine yer verilmiştir.

Öte yandan, 5746 sayılı Kanun ile Araştırma ve Geliştirme Faaliyetlerinin Desteklenmesine İlişkin Uygulama ve Denetim Yönetmeliğinde Ar-Ge ve yenilik sayılmayan faaliyetler içerisinde; geliştirilen ürüne veya sürece ilişkin fikri mülkiyet haklarının edinimi dışında bu hakların korunmasına yönelik çalışmalar ile numune verilmek amacıyla prototiplerden kopyalar çıkarıp dağıtılması ve reklam amaçlı tüketici testlerine yer verilmiştir.

Ar-Ge faaliyeti, esas itibariyle denemelerin son bulduğu, ilk üretimin yapıldığı aşamada ya da projenin başarısız olması halinde sona erer. Ar-Ge projesi neticesinde elde edilen ürünün pazarlanabilir aşamaya geldiği andan itibaren Ar-Ge projesi bitmiş sayılır. Bu tarihten sonra yapılan harcamalar Ar-Ge harcaması kapsamında değerlendirilmez. Tamamlanan bir proje sonucunda elde edilen ürünün geliştirilmesi amacıyla yapılacak çalışmalar, yeni Ar-Ge projesi olarak değerlendirilir.

Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalara göre, şirketinizce yürütülen Ar-Ge faaliyeti neticesinde ortaya çıkan iktisadi kıymetin satılabilir aşamaya gelmesi halinde Ar-Ge faaliyeti sona ereceğinden bu aşamaya kadar yapılan Ar-Ge ve yenilik harcamalarının Ar-Ge indirimine konu edilmesi mümkün bulunmaktadır. Ayrıca, Ar-Ge faaliyeti sonucu elde edilen iktisadi kıymetlerin satılmasından elde edilen gelirin kurum kazancına dahil edilerek vergilendirileceği tabiidir.

Kaynak: Eskişehir Vergi Dairesi Başkanlığı
16 Mayıs 2016 Tarih ve 11355271-125[10-2014/1]-35961 Sayılı Özelge

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/ar-ge-faaliyeti-sonucu-olusan-iktisadi-kiymetin-satilmasi-halinde-yapilan-harcamalar-vergiden-indirim-konusu-yapilabilir-mi/feed/ 0
Çalınan Araç İçin Sigortadan Alınan Tazminatlar Vergiye Dahil Edilir mi? https://www.muhasebenews.com/calinan-arac-icin-sigortadan-alinan-tazminatlar-vergiye-dahil-edilir-mi/ https://www.muhasebenews.com/calinan-arac-icin-sigortadan-alinan-tazminatlar-vergiye-dahil-edilir-mi/#respond Wed, 21 Feb 2018 18:00:09 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=21472 (ÖZELGE) 

Konu: Aktife kayıtlı aracın çalınması dolayısıyla sigortadan alınan tazminatın vergilendirilmesi.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, şirketin aktifinde bulunan ve kayıtlı değeri 9.279,66.-TL olan motosikletin 16/07/2015 tarihinde çalındığı, sigorta şirketinden 30/09/2015 tarihinde 10.000,00.-TL tazminat alındığı belirtilerek, tazminat tutarının tamamının mı yoksa tazminat tutarının motosikletin değerini aşan kısmının mı gelir olarak dikkate alınacağı ve motosikletin alışıyla oluşan indirilecek katma değer vergisinin çalındığı tarihe isabet eden dönem katma değer vergisi beyannamesinde ilave edilecek katma değer vergisi olarak beyan edilip edilmeyeceği hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

KURUMLAR VERGİSİ KANUNUNA GÖRE

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6’ncı maddesinde; kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safi kurum kazancının tespitinde de Gelir Vergisi Kanunu’nun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı, hüküm altına alınmıştır.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun “Bilanço Esasında Ticari Kazancın Tespiti” ile ilgili 38 inci maddesinde; “Bilanço esasına göre ticari kazanç, teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müspet farktır. Bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce:;
1- İşletmeye ilave olunan değerler bu farktan indirilir;
2-İşletmeden çekilen değerler ise farka ilave olunur.

Ticari kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında, Vergi Usul Kanununun değerlemeye ait hükümleri ile bu kanunun 40 ve 41’inci maddeleri hükümlerine uyulur.” hükmüne yer verilmiştir.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 278’inci maddesinde, kıymeti düşen malların maliyet bedeli yerine emsal bedeli ile değerlendirileceği hüküm altına alınmış, aynı Kanunun 317’nci maddesinde ise;

“Amortismana tabi olup:
1- Yangın, deprem, su basması gibi afetler neticesinde değerini tamamen veya kısmen kaybeden;
2- Yeni icatlar dolayısıyla teknik verim ve kıymetleri düşerek tamamen veya kısmen kullanılmaz bir hale gelen;
3- Cebri çalışmaya tabi tutuldukları için normalden fazla aşınma ve yıpranmaya maruz kalan;

Menkul ve gayrimenkullerle haklara, mükelleflerin müracaatları üzerine ve ilgili Bakanlıkların mütalaası alınmak suretiyle, Maliye Bakanlığınca her işletme için işin mahiyetine göre ayrı ayrı belli edilen “Fevkalade ekonomik ve teknik amortisman nispetleri” uygulanır.” hükümlerine yer verilmiştir.

Mezkur Kanunun 329’uncu maddesinde de; “Yangın, deprem, sel, su basması gibi afetler yüzünden tamamen veya kısmen ziya uğrayan amortismana tabi iktisadi kıymetler için alınan sigorta tazminatı bunların değerinden (Amortismanlı olanlarda ayrılmış olan amortisman çıktıktan sonra kalan değerden) fazla veya eksik olduğu takdirde farkı kar veya zarar hesabına geçirilir.

Şu kadar ki, alınan sigorta tazminatı ile zıyaa uğrayan malların yenilenmesi işin mahiyetine göre zaruri bulunur veya bu hususta işletmeyi idare edenlerce karar verilmiş ve teşebbüse geçilmiş olursa bu takdirde tazminat fazlası, yenileme giderlerini karşılamak üzere, pasifte geçici bir hesapta azami üç yıl süre ile tutulabilir. Bu süre içinde kullanılmamış olan tazminat farkları kara ilave olunur.” hükmü bulunmaktadır.

Bu hükümlere göre, vergi hukukumuz açısından sermaye ve sermayenin herhangi bir unsurunda meydana gelen değer kayıplarının düşük bedelle değerlendirilmesi veya değişik yollarla sonuç hesaplarına intikal ettirilmesi, esas olarak ticari ve zirai faaliyetlerin normal bir şekilde işleyişinden veya tabii afetler yüzünden değer kaybına uğramasından doğmuş olması şartlarına bağlanmıştır.

Dolayısıyla, işletme aktifine kayıtlı söz konusu çalınan araçların yukarıda yer verilen madde hükümleri kapsamında değerlendirilmesi mümkün bulunmamaktadır. 

Ayrıca, 213 sayılı Kanunun 229’uncu maddesinde “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen vesikadır.” hükmü yer almaktadır.

Bu itibarla, şirketiniz tarafından sigortadan alınan tazminat için fatura düzenlenmesi gerekmektedir.

Yukarıda yapılan açıklamalara göre, vergi kanunlarında çalınan iktisadi kıymet bedellerinin zarar olarak yazılmasına veya bunlar için karşılık ayrılmasına imkan veren herhangi bir hüküm bulunmamakta olup çalınan motosikletin bedelinin gider veya maliyet olarak dikkate alınması mümkün değildir. Bununla birlikte, çalınan motosiklet ile ilgili olarak sigortadan alınan tazminatların gelir olarak dikkate alınması gerektiği tabiidir.

KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNUNA GÖRE

3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun;

-29/1-a maddesinde, mükellefler yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden, bu kanunda aksine hüküm olmadıkça, faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisini indirim konusu yapabileceği,

-30/c maddesinde, deprem, sel felaketi ve Maliye Bakanlığının yangın sebebiyle mücbir sebep ilan ettiği yerlerdeki yangın sonucu zayi olanlar hariç olmak üzere, zayi olan mallara ait katma değer vergisinin indirim konusu yapılamayacağı,
hüküm altına alınmıştır.

Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliği’nin “İndirim” başlıklı III/C bölümünde konuya ilişkin açıklamalara yer verilmiştir.

Buna göre, çalınan motosikletiniz KDV Kanununun 30/c maddesine göre zayi olan mal kapsamında olup, buna ilişkin yüklenilen KDV indirim konusu yapılamayacağından, çalınan motosiklete ilişkin olarak yüklenilen ve indirim konusu yapılan KDV’nin ilgili dönem beyannamesinde “İlave Edilecek KDV” satırına dahil edilmek suretiyle indirim hesaplarından çıkarılması gerekmektedir.

Kaynak:İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı
27.07.2017 Tarih ve 62030549-125[6-2015/417] Sayılı Özelge

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/calinan-arac-icin-sigortadan-alinan-tazminatlar-vergiye-dahil-edilir-mi/feed/ 0
Almanya Mukimi Firmaya Bilgisayar Programı Lisans Kullanım Hakkı Ve Danışmanlık Hizmeti Karşılığı Ödenecek Tutarlar İstisna Kapsamına Girer mi? https://www.muhasebenews.com/almanya-mukimi-firmaya-bilgisayar-programi-lisans-kullanim-hakki-danismanlik-hizmeti-karsiligi-odenecek-tutarlar-istisna-kapsamina-girer-mi/ https://www.muhasebenews.com/almanya-mukimi-firmaya-bilgisayar-programi-lisans-kullanim-hakki-danismanlik-hizmeti-karsiligi-odenecek-tutarlar-istisna-kapsamina-girer-mi/#respond Sat, 25 Nov 2017 13:30:04 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=16723 (GİB – ÖZELGE)

Konu: Lisans kullanım hakkı ve danışmanlık/geliştirme hizmeti karşılığı Almanya mukimi firmaya yapılacak ödemelerin vergilendirilmesi.

İlgide kayıtlı özelge talep formu ve dilekçelerde, A4H Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

KURUMLAR VERGİSİ KANUNU ve ÇİFTE VERGİLEMEYİ ÖNLEME ANLAŞMASINA GÖRE

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 3’üncü maddesinin ikinci fıkrasında, Kanunun birinci maddesinde sayılı kurumlardan kanuni ve iş merkezlerinin her ikisi de Türkiye’de bulunmayanların sadece Türkiye’de elde ettikleri kazançları üzerinden dar mükellefiyet esasında vergilendirileceği hükme bağlanmış ve üçüncü fıkrasında da dar mükellefiyette kurum kazancını oluşturan kazanç ve iratlar bentler halinde sayılmıştır.

Anılan Kanunun tam mükellefiyette kurum kazancının tespitine ilişkin 6’ncı maddesinde de, kurumlar vergisinin mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safi kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır. Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinde de safi kazancın tespitinde indirilecek giderlerin neler olduğu sayılmış olup, maddenin (1) numaralı bendinde ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin, (7) numaralı bendinde ise Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre ayrılan amortismanların ticari kazancın tespitinde gider olarak indirim konusu yapılacağı hükme bağlanmıştır.

Kurumlar Vergisi Kanununun 22’nci maddesinin birinci fıkrasında; dar mükellef kurumların iş yeri veya daimi temsilci vasıtasıyla elde ettikleri kazançlarının tespitinde, aksi belirtilmediği takdirde tam mükellef kurumlar için geçerli olan hükümlerin uygulanacağı; ikinci fıkrasında dar mükellefiyete tabi kurumların ticari veya zirai kazançlar dışında kalan kazanç ve iratları hakkında, Gelir Vergisi Kanununun bu kazanç ve iratların tespitine ilişkin hükümlerinin uygulanacağı, ancak bu kazanç ve iratların Türkiye’de yapılmakta olan ticari veya zirai faaliyet kapsamında elde edilmesi halinde, kurum kazancının bu maddenin birinci fıkrasına göre tespit edileceği hüküm altına alınmıştır.

Öte yandan, 1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Tebliğinin “22.2.3. Serbest Meslek Kazançları” başlıklı bölümünde;

“Serbest meslek faaliyeti, esas itibarıyla gerçek kişilerce icra edilen ve Gelir Vergisi Kanununun 65’inci maddesinde tanımlanan faaliyet türüdür. Dar mükellef kurumların bu tür kazanç elde etmeleri ise istihdam ettikleri personelleri aracılığı ile olmaktadır.

Serbest meslek kazançlarının Türkiye’de elde edilmiş sayılması için serbest meslek faaliyetinin Türkiye’de icra edilmesi veya Türkiye’de değerlendirilmesi gerekir.

Türkiye’de değerlendirme, ödemenin Türkiye’de yapılması veya ödeme yabancı memlekette yapılmışsa Türkiye’de ödeyenin veya nam ve hesabına ödeme yapılanın hesaplarına intikal ettirilmesi veya kârından ayrılmasıdır.”
açıklamaları yer almaktadır.

Kanunun 30’uncu maddesinde ise dar mükellefiyete tâbi kurumların maddede bentler halinde sayılan kazanç ve iratları üzerinden, bu kazanç ve iratları avanslar da dâhil olmak üzere nakden veya hesaben ödeyen veya tahakkuk ettirenler tarafından kurumlar vergisi kesintisi yapılacağı hükmüne yer verilmiş olup, aynı maddenin birinci fıkrasının (b) bendinde serbest meslek kazançlarından, ikinci fıkrasında ise ticarî veya ziraî kazanca dâhil olup olmadığına bakılmaksızın telif, imtiyaz, ihtira, işletme, ticaret unvanı, marka ve benzeri gayrimaddi hakların satışı, devir ve temliki karşılığında nakden veya hesaben ödenen veya tahakkuk ettirilen bedeller üzerinden kurumlar vergisi kesintisi yapılacağı hükme bağlanmıştır. Vergi kesintisi oranları, 2009/14593 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca 03.02.2009 tarihinden itibaren, petrol arama faaliyetleri dolayısıyla sağlanacak serbest meslek kazançlarında %5, diğer serbest meslek kazançları ile gayrimaddi hak bedeli ödemelerinde %20 olarak belirlenmiştir.

Öte yandan, Türkiye Cumhuriyeti ile Federal Almanya Cumhuriyeti Arasında Gelir ve Servet Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması’nda;

            “Madde 5 : İşyeri :
           …

3.“İşyeri” terimi aşağıdakileri de kapsayacaktır:

a) altı ayı aşan bir süre devam eden bir inşaat şantiyesi, yapım, montaj veya kurma projesi veya bunlara ilişkin gözetim faaliyetleri;
b) bir teşebbüs tarafından, çalışanları veya teşebbüs tarafından bu amaçla görevlendirilen diğer personel aracılığıyla bir Akit Devlette ifa edilen ve herhangi bir 12 aylık dönemde toplam altı ayı aşan bir süre veya sürelerde devam eden (aynı veya bağlı proje için), danışmanlık hizmetleri de dâhil, hizmet tedarikleri.

            Madde 12: Gayrimaddi Hak Bedelleri:

1. Bir Akit Devlette doğan ve diğer Akit Devletin bir mukimine ödenen gayrimaddi hak bedelleri, bu diğer Devlette vergilendirilebilir.
2. Bununla beraber, söz konusu gayrimaddi hak bedelleri elde edildikleri Akit Devlette ve o Devletin mevzuatına göre de vergilendirilebilir; ancak gayrimaddi hak bedelinin gerçek lehdarı diğer Akit Devletin bir mukimi ise bu şekilde alınacak vergi, gayrimaddi hak bedelinin gayrisafi tutarının yüzde 10’unu aşmayacaktır.
3. Bu maddede kullanılan “gayrimaddi hak bedelleri” terimi, sinema filmleri, radyo ve televizyon kayıtları dahil olmak üzere, edebi, sanatsal, bilimsel her nevi telif hakkının, her nevi patentin, ticari markanın, desen veya modelin, planın, gizli formül veya üretim yönteminin kullanımı veya kullanım hakkı karşılığında veya sınai, ticari veya bilimsel tecrübeye dayalı bilgi birikimini için veya sınai, ticari veya bilimsel teçhizatın kullanımı veya kullanım hakkı karşılığında yapılan her türlü ödemeyi ifade eder. “Gayrimaddi hak bedelleri” terimi aynı zamanda kişinin isminin, görüntüsünün veya her türlü benzeri şahsi hakkının kullanımı veya kullanım hakkı karşılığında yapılan her türlü ödemeyi de kapsamaktadır.
4. Bir Akit Devlet mukimi olan gayrimaddi hak bedelinin gerçek lehtarı, söz konusu bedelin elde edildiği diğer Akit Devlette yer alan bir işyeri vasıtasıyla ticari faaliyette bulunursa veya bu diğer Devlette yer alan bir sabit yeri vasıtasıyla serbest meslek faaliyetinde bulunursa ve söz konusu bedelin ödendiği hak veya varlık ile bu işyeri veya sabit yer arasında etkin bir bağ bulunmaktaysa, 1’inci ve 2’nci fıkra hükümleri uygulanmayacaktır. Bu durumda, olayına göre 7’nci madde veya 14’üncü madde hükümleri uygulanacaktır.
5. Gayrimaddi hak bedellerinin, ödemeyi yapan kişinin mukim olduğu Akit devlette elde edildiği kabul olunacaktır. Bununla beraber, gayrimaddi hak bedelini ödeyen kişi, bir Akit Devletin mukimi olsun veya olmasın, bir Akit Devlette gayrimaddi hak bedelini ödeme yükümlülüğü ile bağlantılı bir işyerine veya sabit yere sahip olduğunda ve bu gayrimaddi hak bedeli bu işyeri veya sabit yerden kaynaklandığında, söz konusu gayrimaddi hak bedelinin, işyerinin veya sabit yerin bulunduğu Akit Devlette elde edildiği kabul olunacaktır.
6. Kullanım, hak veya bilgi karşılığında ödenen gayrimaddi hak bedelinin miktarı, ödeyici ile gerçek lehtar arasında veya her ikisi ile bir başka kişi arasında var olan özel ilişki nedeniyle, böyle bir ilişkinin olmadığı durumlarda ödeyici ve gerçek lehtar arasında kararlaştırılacak miktarı aştığında, bu madde hükümleri yalnızca en son bahsedilen miktara uygulanacaktır. Bu durumda ilave ödeme, bu Anlaşmanın diğer hükümleri de dikkate alınarak, her bir Akit Devletin mevzuatına göre vergilendirilebilecektir.

            Madde 14: Serbest Meslek Faaliyetleri:

1. Bir Akit Devletin mukimi olan bir gerçek kişinin serbest meslek hizmetleri veya bağımsız nitelikteki diğer faaliyetleri dolayısıyla elde ettiği, gelir, yalnızca bu Devlette vergilendirilecektir. Bununla beraber, bu hizmet veya faaliyetler diğer Devlette icra edilirse ve eğer;

a) bu kişi, bu diğer Devlette, söz konusu hizmet veya faaliyetleri icra etmek amacıyla sürekli kullanabileceği sabit bir yere sahip ise; veya
b) bu kişi, bu diğer Devlette, söz konusu hizmet veya faaliyetleri icra etmek amacıyla, 12 aylık herhangi bir kesintisiz dönemde, bir veya birkaç seferde toplam 183 gün veya daha uzun bir süre kalırsa,
söz konusu gelir aynı zamanda bu diğer Akit Devlette de vergilendirilebilir.

Böyle bir durumda, olayına göre, ya yalnızca söz konusu sabit yere atfedilebilen gelir ya da yalnızca bu diğer Devlette bulunulan süre içinde icra edilen hizmet veya faaliyetlerden elde edilen gelir, bu diğer Devlette vergilendirilebilir.
….” hükümleri yer almaktadır

Bu hüküm ve açıklamalara göre, Almanya mukimi firmaya gayrimaddi hak bedeli niteliğindeki SAP tabanlı bir lojistik/muhasebe programının lisans kullanım hakkı karşılığında yapılan ödemeler üzerinden Türkiye Cumhuriyeti ile Federal Almanya Cumhuriyeti Arasında Gelir ve Servet Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması’nın 12’nci maddesinin ikinci fıkrasına göre %10 oranında kurumlar vergisi tevkifatı yapılması gerekmektedir.

Diğer taraftan, Almanya mukimi firmanın Türkiye’ye gelmeksizin icra edeceği geliştirme ve danışmanlık faaliyetleri dolayısıyla elde edeceği gelirleri vergileme hakkı yalnızca Almanya’ya ait olacaktır. Ancak bu hizmet veya faaliyetler Anlaşmanın 5’inci maddesi kapsamında Türkiye’de herhangi bir 12 aylık dönemde 6 ay veya daha uzun bir sürede icra edilirse Türkiye’nin de bu gelirleri vergileme hakkı bulunmaktadır.

Almanya mukimi teşebbüslerin Türkiye’de icra edecekleri serbest meslek faaliyeti, bu teşebbüslerin personeli vasıtasıyla Türkiye’de yapacakları serbest meslek faaliyetlerini ifade etmektedir. Faaliyetin Türkiye’de icra edilmesi durumunda, yaptıkları serbest meslek ödemeleri doğduğu sırada, istihkak sahibi teşebbüsün faaliyet icrası amacıyla Türkiye’de herhangi bir kesintisiz 12 aylık dönemde 6 ay veya daha uzun bir süre kalıp kalmama durumunu bilemeyeceğinden söz konusu ödemeler üzerinden vergi tevkifatını yapmak durumundadırlar.

Kendilerine yapılan ödemelerden vergi tevkifatı yapılan teşebbüsler Anlaşma hükümleri çerçevesinde bu ödemelerin Türkiye’de vergilendirilmemesinin gerektiği durumlarda, bizzat veya vekilleri vasıtasıyla, tevkif edilen vergilerin iadesi için ilgili vergi dairesine başvurabileceklerdir.

Öte yandan, Anlaşmanın “Kaynakta Vergileme Usulüne İlişkin Kurallar” başlıklı 27’nci maddesinin uygulanmasına yönelik 2 no.lu Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmaları Sirkülerinde de belirtildiği üzere, Almanya mukimlerinin Anlaşma hükümlerinden yararlanabilmeleri için Almanya’da tam mükellef olduklarını ve tüm dünya kazançları üzerinden bu ülkede vergilendirildiklerini Almanya yetkili makamlarından alacakları “mukimlik belgesi” ile kanıtlamaları ve bu belgenin aslı ile Noterce veya o ülkedeki Türk Konsolosluklarınca tasdik edilen Türkçe tercümesinin bir örneğini, vergi sorumlularına veya ilgili vergi dairesine ibraz etmeleri gerekmektedir.

Ayrıca, programla ilgili olarak yurt dışındaki firmadan alınan geliştirme ve danışmanlık hizmeti karşılığında yapılan ödemelerin Gelir Vergisi Kanununun 40’ıncı maddesinin (1) numaralı bendi kapsamında genel gider olarak safi kazancın tespitinde indirim konusu yapılması mümkün bulunmaktadır.

VERGİ USUL KANUNUNA GÖRE

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 313’üncü maddesinde; “İşletmede bir yıldan fazla kullanılan ve yıpranmaya, aşınmaya veya kıymetten düşmeye maruz bulunan gayrimenkullerle, 269’uncu madde gereğince gayrimenkul gibi değerlenen iktisadi kıymetlerin, alet, edevat, mefruşat, demirbaş ve sinema filmlerinin birinci kısımdaki esaslara göre tespit edilen değerinin bu Kanun hükümlerine göre yok edilmesi amortisman mevzuunu teşkil eder.” hükmü yer almaktadır.

Bu hükme göre, bir iktisadi kıymetin amortismana tabi tutulabilmesi için işletmede bir yıldan fazla kullanılması, yıpranmaya, aşınmaya veya kıymetten düşmeye maruz bulunması, kullanıma hazır halde bulunması ve işletmenin aktifinde kayıtlı olması gerekmektedir.

Literatürde bilgisayar yazılımı; hem bilgisayar sistemini oluşturan donanım birimlerinin yönetimini hem de kullanıcıların işlerini yapmak için gerekli olan programlar şeklinde tanımlanmaktadır. Benzer ve daha kapsayıcı bir tanım olarak, bilgisayar üzerinde yer alan fiziksel tüm unsurlar donanım, geri kalan programlama unsurlarının tamamı ise yazılım olarak nitelendirilmektedir.

İşletmelerin faaliyetlerini yürütürken kullandığı bilgisayar programları satın alındığı anda kullanıma hazır olabilecekleri gibi bazen işletmenin faaliyet alanının özelliğine göre programlara belli uyarlamalar yapılması hâlinde kullanıma hazır hâle gelebilmektedir. Satın alınan bilgisayar programlarının uyarlama yapılmadan kullanılmasının mümkün olmaması durumunda, bilgisayar programının kullanıma hazır halde olmaması nedeniyle amortisman ayrılması mümkün olmayacaktır. Bu durumda bilgisayar programlarının da uyarlamaların tamamlandığı yılda kullanıma hazır hâle geldiği kabul edilmelidir.

Öte yandan, söz konusu satın alınan bilgisayar programının kullanıma hazır hâle getirilmesi ile ilgili olarak uyarlama, uygulama, geliştirme, danışmanlık, eğitim ve tedarikçi firmaların personeline yönelik otel, ulaşım, iaşe v.b. giderler yapılmaktadır. Bu şekilde, bilgisayar programlarının kullanıma hazır hale getirilmesi için yapılan uyarlamaların tamamlandığı yıla kadar oluşan ilgili tüm giderlerin bilgisayar programının maliyet bedeline dâhil edilerek yapılmakta olan yatırımlarda izlenip, uyarlamaların tamamlandığı dönemde aktifleştirilmesi gerekmektedir.

Diğer taraftan; bilgisayar programlarının aktifleştirilmesinden sonra ortaya çıkabilecek normal bakım ve onarım harcamalarının ise bilgisayar programının maliyeti ile ilişkilendirilmeksizin harcamanın yapıldığı dönemde doğrudan giderleştirilmesi gerekmektedir.

Aynı Kanunun 315’inci maddesinde ise mükelleflerin amortismana tabi iktisadi kıymetlerini Maliye Bakanlığının tespit ve ilan edeceği oranlar üzerinden itfa edecekleri ve ilan edilecek oranların tespitinde iktisadi kıymetlerin faydalı ömürlerinin dikkate alınacağı hüküm altına alınmıştır.

Anılan maddenin Bakanlığımıza verdiği yetkiye istinaden amortismana tabi iktisadi kıymetler için uygulanacak “Faydalı Ömür ve Amortisman Oranları” tespit edilmiş ve bu oranlar 339, 365, 389, 399, 406 ve 418 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğleri ile değişik 333 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği eki liste ile açıklanmıştır.

Buna göre, şirketiniz tarafından sadece kullanma amaçlı olarak iktisap edilen bilgisayar yazılımlarının uyarlama vb. harcamaları dâhil maliyet bedelinin anılan listenin, “4.3. Bilgisayar Yazılımları” sınıflandırması uyarınca aktifleştirilerek 3 yılda ve %33,33 amortisman oranı ile itfa edilmesi gerekmektedir.

Kaynak: İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı
9 Ocak 2017 Tarih ve 62030549-125[30-2012/287]-7305 Sayılı Özelge

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/almanya-mukimi-firmaya-bilgisayar-programi-lisans-kullanim-hakki-danismanlik-hizmeti-karsiligi-odenecek-tutarlar-istisna-kapsamina-girer-mi/feed/ 0
Ürün Tanıtımı İçin Web Hizmeti ve Tasarım Hizmeti Alımları Doğrudan Gider Kaydedilebilir mi? https://www.muhasebenews.com/urun-tanitimi-icin-web-hizmeti-ve-tasarim-hizmeti-alimlari-dogrudan-gider-kaydedilebilir-mi/ https://www.muhasebenews.com/urun-tanitimi-icin-web-hizmeti-ve-tasarim-hizmeti-alimlari-dogrudan-gider-kaydedilebilir-mi/#respond Thu, 23 Nov 2017 20:30:36 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=16960 (GİB – ÖZELGE)

Konu: Ürün tanıtımı ve reklam kampanyalarının yürütülmesi amacıyla marka ve ürünlere ait ambalaj ve diğer görsellere ilişkin tasarım hizmetlerinin doğrudan gider yazılıp yazılamayacağı hk.

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, şirketinizin ürün tanıtımlarının yapılması, reklam ve sosyal sorumluluk kampanyalarının yürütülmesi ve desteklenmesi amacıyla ürün ambalajları ve ürün tanıtımlarında kullanılan görseller için tasarım hizmeti,  ürün ve marka tanıtımını gerçekleştirmek amaçlı web sitesi konsept tasarım hizmeti, web sitelerinde kullanılan görsellerin tasarımı, yüklenmesi ve güncellenmesi, animasyon uygulamaları, web sitelerinde yer alan videoların optimizasyonu, sosyal paylaşım sitelerinde firma adına sayfa açılması, görsellerin eklenmesi ve güncellemelerinin yapılması, viral reklamların yapılması ve web sitelerine entegrasyonu ile medya planları çerçevesinde cep telefonları ve tablet bilgisayar uygulamaları için alınan hizmetlerin pazarlama-satış-dağıtım giderleri kapsamında doğrudan gider yazılıp yazılmayacağı, doğrudan gider yazılmaması durumunda amortisman oranı ile faydalı ömrünün ne olacağı hususlarında tereddüt oluştuğundan Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6’ncı maddesinde, kurumlar vergisinin mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safı kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve safi kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 40’ıncı maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendine göre ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderler safi kazancın tespitinde dikkate alınabilmektedir. İşletme ile ilgili pazarlama harcamaları da genel giderler niteliğindedir. Ayrıca, aynı maddenin birinci fıkrasının (7) numaralı bendinde de Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre ayrılan amortismanların gider olarak indirilebileceği hüküm altına alınmıştır.

Diğer taraftan, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 313’üncü maddesinde; “İşletmede bir yıldan fazla kullanılan ve yıpranmaya, aşınmaya veya kıymetten düşmeye maruz bulunan gayrimenkullerle 269’uncu madde gereğince gayrimenkul gibi değerlenen iktisadi kıymetlerin, alet, edevat, mefruşat, demirbaş ve sinema filmlerinin birinci kısımdaki esaslara göre tespit edilen değerinin, bu Kanun hükümlerine göre yok edilmesi amortisman mevzuunu teşkil eder.

Değeri 50.000.000.-lirayı (442 Sıra No.lu VUK Genel Tebliği ile 1.1.2015′ den itibaren 880.-TL) aşmayan peştamallıklar ile işletmede kullanılan ve değeri 50.000.000.- lirayı (442 sıra no.lu VUK Genel Tebliği ile 1.1.2015′ den itibaren 880.-TL) aşmayan alet, edevat, mefruşat ve demirbaşlar amortismana tabi tutulmayarak doğrudan doğruya gider yazılabilir. İktisadi ve teknik bakımdan bütünlük arz edenlerde bu had topluca dikkate alınır.”  hükmü bulunmaktadır.

Buna göre, bir iktisadi kıymetin amortismana tabi tutulabilmesi için, işletmenin aktifinde kayıtlı olması, kullanıma hazır halde bulunması, yıpranmaya, aşınmaya ve kıymetten düşmeye maruz bulunması, işletmede bir yıldan fazla kullanılması, değerinin yukarıda belirtilen haddin üzerinde olması gerekmektedir.

Ayrıca, mezkûr Kanunun 5024 sayılı Kanunla değişen 315’inci maddesinde; amortisman oranlarının iktisadi kıymetlerin faydalı ömürleri dikkate alınmak suretiyle Maliye Bakanlığınca belirleneceği hükme bağlanmıştır.

Bahsi geçen madde ile verilen yetkiye istinaden, amortismana tabi iktisadi kıymetler için uygulanacak  “Faydalı Ömür ve Amortisman Oranları”  339, 365, 389, 399, 406 ve 418 sıra no.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğleri ile değişik 333 sıra no.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği eki liste ile açıklanmıştır.

Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalara göre; şirketinizce ürün tanıtımlarının yapılması, reklam ve sosyal sorumluluk kampanyalarının yürütülmesi ve desteklenmesi amacıyla ürün görünürlüğünün artırılması amaçlı kullanılan afişler, standlar, gondol giydirme ve raket uygulamalarının tasarımına ilişkin harcamaların doğrudan gider yazılması mümkün bulunmaktadır.

Ancak, web sitesi tasarımına  ilişkin harcamaların, eğer web sitesi işletme bakımından gelir yaratıcı bir işleve sahipse (internet üzerinden satış, sipariş, ödeme yapılması vb. özellikler varsa) ve bu harcamaların Vergi Usul Kanununun 313 üncü maddesinde belirlenen limiti aşması halinde aktifleştirilmek suretiyle 339, 365, 389 ve 399, 406 ve 418 sıra no.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğleri ile değişik 333 sıra no.lu VUK Genel Tebliği eki listenin “4.3. Bilgisayar Yazılımları” sınıfı uyarınca 3 yılda ve % 33,33 amortisman oranı ile itfa edilmesi, web sitesinin sadece işletmenin tanıtımına yönelik olarak kullanılması ve herhangi bir gelir yaratıcı işleve sahip olmaması halinde söz konusu harcamaların aktifleştirilmeyip doğrudan gider yazılması gerekmektedir.

Öte yandan, reklam filmleri, genel olarak şirketlerin tanıtımı, şirket ürünlerinin tanıtımı veya belirli dönemlerde yapılan kampanya, indirim vb. etkinliklerin tanıtımı amacıyla şirketlerin pazar payını artırma yollarından birisidir. Söz konusu reklam filmleri, sadece şirket tanıtımı veya ürün tanıtımı amacıyla yapıldığında söz konusu reklam filminin yayınlanarak kullanılması birden fazla yılda mümkün olabilmekte olup, tanıtımın etkileri birden fazla yıla yayılabilmektedir. Ancak, belirli (genellikle bir yıldan kısa) dönemlerle sınırlı olmak üzere kampanya, indirim vb. etkinliklerin tanıtımı amacıyla yapılan reklam filmlerinin etkisi bir yıldan daha az sürmektedir. Bu nedenle, reklam filmlerinin kullanılma amacına göre reklam filmleri için yapılan harcamaların amortisman yoluyla itfa edilmesi veya doğrudan gider kaydedilmesi farklılık arz edecektir.

Şirketin veya ürünün tanıtımı amacıyla yapılan reklam filmlerinin, bir yıldan fazla kullanılabilecek olması nedeniyle etkilerinin birden fazla yıla yayılabilmesi mümkün olduğundan reklam filmleri için yapılan harcamaların amortisman yoluyla itfası gerekmektedir.

Ancak, söz konusu reklam filmlerinin gösterimde kalma süresinin bir yılı aşmaması durumunda amortisman yoluyla itfa edilmesi mümkün bulunmamakta olup, genel giderler kapsamında değerlendirilmek suretiyle doğrudan giderleştirilmesi gerekmektedir.

Diğer taraftan; web sitelerinde kullanılan görsellerin yüklenmesi ve güncellenmesi, web sitelerinde yayımlanan animasyon uygulamaları, web sitelerinde yer alan videoların optimizasyonu, sosyal paylaşım sitelerinde firma adına sayfa açılması, görsellerin eklenmesi ve güncellemelerinin yapılması, viral reklamların yapılması ve web sitelerine entegrasyonu ve medya planları çerçevesinde cep telefonları ve tablet bilgisayar uygulamaları için yapılan harcamaların gayrimaddi bir kıymetin iktisabına yönelik olmaması durumunda doğrudan gider yazılacağı tabiidir.

Kaynak: Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı
1 Eylül 2015 Tarih ve 64597866-105[313-2015]-19848 Sayılı Özelge

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/urun-tanitimi-icin-web-hizmeti-ve-tasarim-hizmeti-alimlari-dogrudan-gider-kaydedilebilir-mi/feed/ 0