Hesaplanması – Muhasebe News https://www.muhasebenews.com Muhasebe News Tue, 06 Feb 2024 20:54:46 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.3.5 Kur farkı için fatura kesilmesi ve KDV hesaplanması zorunlu mu? https://www.muhasebenews.com/kur-farki-icin-fatura-kesilmesi-ve-kdv-hesaplanmasi-zorunlu-mu/ https://www.muhasebenews.com/kur-farki-icin-fatura-kesilmesi-ve-kdv-hesaplanmasi-zorunlu-mu/#respond Tue, 06 Feb 2024 20:54:46 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=149206 Kur farkı için fatura kesilmesi ve KDV hesaplanması zorunludur.

Yurt İçi Teslimler ile İhraç Kayıtlı Teslimlerde Oluşan Kur Farklarının KDV karşısındaki durumu

KDV Kanununun 26 ncı maddesinde, bedelin döviz ile hesaplanması halinde dövizin, vergiyi doğuran olayın meydana geldiği andaki cari kur üzerinden Türk parasına çevrileceği hüküm altına alınmıştır.

Konu ile ilgili 105 Seri No.lu KDV Genel Tebliğinin E bölümünde açıklama yapılmıştır.

4.5.1. Yurt içinde KDV uygulanmak suretiyle teslim edilen mallara ilişkin olarak,

– KDV dahil toplam bedelin dövize endeksli olarak belirlenmesi durumunda vergiyi doğuran olayın meydana geldiği tarih ile ödeme tarihi arasında ortaya çıkan kur farkı bedeline iç yüzde oranı uygulanarak,

– Dövize endeksli toplam bedele KDV’nin dahil edilmemesi durumunda vergiyi doğuran olay ile ödeme tarihi arasında ortaya çıkan kur farkları üzerinden

lehine kur farkı ortaya çıkan mükellef tarafından düzenlenecek faturada KDV hesaplanması ve kur farkının ortaya çıktığı dönemde her iki mükellef tarafından genel esaslar çerçevesinde işlem yapılması gerekmektedir.

4.5.2. KDV Kanununun 11/1-c maddesi hükmü gereğince tecil-terkin uygulanmak suretiyle teslim edilen mallara ait bedelin dövize endeksli olarak belirlenmesi durumunda, vergiyi doğuran olayın meydana geldiği tarih ile ödeme tarihi arasında ihracatçı lehine ortaya çıkan kur farkları için ihracatçı tarafından düzenlenecek faturada KDV hesaplanarak beyan edilmesi gerekmektedir. Söz konusu KDV imalatçı tarafından genel esaslara göre indirim konusu yapılabilecektir. İmalatçı lehine kur farkı ortaya çıkması halinde 25 Seri No.lu KDV Genel Tebliğinin D bölümüne göre işlem yapılması gerekmektedir.

 


Kaynak: KDVK 60 nolu sirküler
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/kur-farki-icin-fatura-kesilmesi-ve-kdv-hesaplanmasi-zorunlu-mu/feed/ 0
Dar Mükelleflerde Kurumlar Vergisinin Hesaplanması ve Ödenmesi https://www.muhasebenews.com/dar-mukelleflerde-kurumlar-vergisinin-hesaplanmasi-ve-odenmesi/ https://www.muhasebenews.com/dar-mukelleflerde-kurumlar-vergisinin-hesaplanmasi-ve-odenmesi/#respond Fri, 29 Apr 2022 04:58:13 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=125943 DAR MÜKELLEFİYET ESASINDA VERGİNİN TARHI VE ÖDENMESİ

Safi Kurum Kazancı

Kurumlar Vergisi Kanununun 22’nci maddesinde dar mükellef kurumların vergilendirilmesiyle ilgili olarak aşağıdaki düzenlemelere yer verilmiştir.

1. Kurum kazancının tespiti

Kurumlar Vergisi Kanununun 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasında, Kanunun 1 inci maddesinde sayılı kurumlardan kanuni ve iş merkezlerinin her ikisi de Türkiye’de bulunmayanların, sadece Türkiye’de elde ettikleri kazançları üzerinden vergilendirileceği belirtilmiştir. Buna göre, Kanunun 2 nci maddesinde sayılan kurumlar, kanuni ve iş merkezlerinin Türkiye’de bulunup bulunmadığı hususuna göre tam mükellefiyet veya dar mükellefiyet esasında vergilendirilecektir.

Kanuni merkezden maksat, vergiye tabi kurumların kuruluş kanunlarında, tüzüklerinde, ana statülerinde veya sözleşmelerinde gösterilen merkezdir. İş merkezi olarak ise iş bakımından işlemlerin bilfiil toplandığı ve yönetildiği merkez dikkate alınacaktır. Kurumlardan, kanuni ve iş merkezlerinin her ikisi de Türkiye’de bulunmayanlar, dar mükellefiyet esasında sadece Türkiye’de elde ettikleri kazançları üzerinden vergilendirileceklerdir.

Kurumlar Vergisi Kanununa göre vergileme yapılabilmesi için safi kurum kazancının tespit edilmesi gerekmektedir. Safi kurum kazancı, mükelleflerin hasılatlarından bu Kanuna göre indirebilecekleri gider veya maliyet unsurları ile diğer indirimleri düşmeleri ve indirimi kabul edilmeyen giderleri ilave etmeleriyle bulunacaktır.

2. Kurum kazancını oluşturan kazanç ve iratlar

Dar mükellefiyette kurum kazancı aşağıdaki kazanç ve iratlardan oluşmaktadır:

  • Vergi Usul Kanunu hükümlerine uygun Türkiye’de işyeri olan veya daimi temsilci bulunduran yabancı kurumlar tarafından bu yerlerde veya bu temsilciler vasıtasıyla yapılan işlerden elde edilen ticari kazançlar (Bu şartları taşısalar bile kurumların ihraç edilmek üzere Türkiye’de satın aldıkları malları Türkiye’de satmaksızın yabancı ülkelere göndermelerinden doğan kazançlar, Türkiye’de elde edilmiş sayılmaz. Türkiye’de satmaktan maksat, alıcı veya satıcının ya da her ikisinin Türkiye’de olması veya satış sözleşmesinin Türkiye’de yapılmasıdır.).
  • Türkiye’de bulunan zirai işletmeden elde edilen kazançlar.
  • Türkiye’de elde edilen serbest meslek kazançları.
  • Taşınır ve taşınmazlar ile hakların Türkiye’de kiralanmasından elde edilen iratlar.
  • Türkiye’de elde edilen menkul sermaye iratları.
  • Türkiye’de elde edilen diğer kazanç ve iratlar.

Bu maddede belirtilen kazanç ve iratlar ile gelir unsurlarının Türkiye’de elde edilmesi ve Türkiye’de daimi temsilci bulundurulması konularında Gelir Vergisi Kanununun ilgili hükümleri uygulanacaktır.

Dar mükellefiyette kurum kazancı aşağıdaki kazanç ve iratlardan oluşur.

2.1. Ticari kazançlar

Vergi Usul Kanunu hükümlerine uygun Türkiye’de işyeri olan veya daimi temsilci bulunduran yabancı kurumlar tarafından bu yerlerde veya bu temsilciler vasıtasıyla yapılan işlerden elde edilen ticari kazançlar, dar mükelleflerin kazanç unsurlarından birini oluşturmaktadır.

Ancak, anılan şartları taşısalar dahi kurumların ihraç edilmek üzere Türkiye’de satın aldıkları malları Türkiye’de satmaksızın yabancı memleketlere göndermelerinden doğan kazançlar Türkiye’de elde edilmiş sayılmayacaktır. Türkiye’de satmaktan maksat, alıcı veya satıcının veya her ikisinin Türkiye’de olması veya satış akdinin Türkiye’de yapılmasıdır.

Kanuni ve iş merkezi Türkiye’de bulunmayan kurumlarca Türkiye’de yalnızca mal teminine yönelik bir işyeri oluşturulması veya daimi temsilci bulundurulması ve bu yerlerde veya bu temsilciler vasıtasıyla temin edilen malların Türk iç pazarına sunulmayarak yabancı memleketlere gönderilmesi halinde, teknik olarak Türkiye’de elde edilmiş bir kazançtan söz edilemeyecek ve vergi doğmayacaktır. Ancak, malların bozulmasını engelleyen (ilaçlama, dondurma, yıkama v.b.) veya nakliyesi için zorunluluk arz eden işlemler (çuvallama, kolileme v.b.) gibi malın niteliğinde herhangi bir değişiklik yapmayan, malı başka bir ürüne dönüştürmeyen ve katma değer yaratmayan işlemler dışında bir işleme tabi tutulduktan sonra yurt dışına gönderilmesi halinde, bentte yer alan ihracat muaflığından yararlanılması mümkün olmayacaktır.

İşlemin, Türkiye’de bulunan işyeri veya daimi temsilci ile kurumun ana merkezi arasında yapılması gerekeceğinden faturanın da ana merkeze kesilmesi gerekmektedir. Ancak, faturası ana merkeze kesilen söz konusu malın, bu merkezin yurt dışındaki başka bir şubesine  gönderilmesi, bu muaflıktan yararlanılmasına engel teşkil etmeyecektir.

Örneğin; faturası yurt dışındaki merkeze kesilmek suretiyle yurt içinden temin edilen kabuklu fındıkların çuvallara doldurularak ana merkezin başka bir ülkedeki fabrikasına gönderilmesi halinde, yurt dışında bulunan kurum ihracat muaflığından yararlanacaktır.

2.2. Zirai işletmelerden elde edilen kazançlar

Türkiye’de bulunan zirai işletmeden elde edilen kazanç, Gelir Vergisi Kanununun ticari kazancın belirlenmesi ile ilgili hükümleri çerçevesinde vergiye tabi tutulur.

Dar mükellef yabancı kurumların Türkiye’de zirai kazanç elde edebilmeleri için her şeyden önce Türkiye’de bir zirai işletmenin varlığı gerekmektedir. Zirai işletmenin varlığı hususunda ise Vergi Usul Kanununun 156 ncı maddesindeki hüküm dikkate alınacaktır.

2.3. Serbest meslek kazançları

Serbest meslek faaliyeti, esas itibarıyla gerçek kişilerce icra edilen ve Gelir Vergisi Kanununun 65 inci maddesinde tanımlanan faaliyet türüdür. Dar mükellef kurumların bu tür kazanç elde etmeleri ise istihdam ettikleri personelleri aracılığı ile olmaktadır.

Serbest meslek kazançlarının Türkiye’de elde edilmiş sayılması için serbest meslek faaliyetinin Türkiye’de icra edilmesi veya Türkiye’de değerlendirilmesi gerekir.

Türkiye’de değerlendirme, ödemenin Türkiye’de yapılması veya ödeme yabancı memlekette yapılmışsa Türkiye’de ödeyenin veya nam ve hesabına ödeme yapılanın hesaplarına intikal ettirilmesi veya kârından ayrılmasıdır.

Öte yandan, mülga 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 12 nci maddesinde, dar mükellefiyette kurum kazancını oluşturan kazanç ve iratlar arasında sayılan “Türkiye’de elde edilen ücretler”e 5520 sayılı Kanunda yer verilmemiştir. Yabancı kurumların Türkiye’de ücret geliri elde etmesi, istihdam ettiği bir personeli Türkiye’de yapılacak bir iş için tahsis etmesi, bu şahsın yabancı kuruma bağlı olarak Türkiye’de hizmet vermesi veya ödemenin Türkiye’de yapılması veya ödeme yabancı memlekette yapılmışsa Türkiye’de ödeyenin veya nam ve hesabına ödeme yapılanın hesaplarına intikal ettirilmesi veya kârından ayrılması suretiyle olmaktadır. Bu şekliyle dar mükellef kurumların elde ettiği ücret ile serbest meslek kazancı arasında genelde bir fark bulunmamaktadır. Dar mükellef kurumun, Türkiye’de hizmet ettiği kurum ya da kişiye bağımlı olmasının mümkün olamayacağı dikkate alınarak kurumun yalın anlamıyla ücret elde etmesi olanaksızdır. Dolayısıyla 5422 sayılı Kanunun uygulanmasında ücret kazancı grubunda değerlendirilen kazançlar, 5520 sayılı Kanunun uygulanmasında serbest meslek kazancı olarak değerlendirilecektir.

Dar mükellef kurumların Türkiye’de elde ettikleri serbest meslek kazançları, Kanunun 30 uncu maddesi uyarınca vergi kesintisine tabi tutulacaktır.

Serbest meslek kazancının Türkiye’de yapılmakta olan ticari faaliyet kapsamında elde edilmesi halinde, kurum kazancının tespitinde tam mükellef kurumlar için geçerli olan hükümler uygulanacaktır. Türkiye’de bulunan işyeri veya daimi temsilcileri vasıtasıyla ticari kazanç elde eden dar mükellef kurumların Türkiye’de elde ettikleri serbest meslek kazançları bulunması halinde, dar mükellef kurumların Türkiye’deki işyeri veya daimi temsilcisi vasıtasıyla elde ettiği kazanç ve iratlar ticari kazanç olarak değerlendirileceğinden, bu serbest meslek kazancı üzerinden Kurumlar Vergisi Kanununun 30 uncu maddesine göre vergi kesintisi yapılmayacaktır.

Türkiye’de işyeri veya daimi temsilcisi bulunmayan ya da işyeri veya daimi temsilcisi bulunmakla birlikte bunlarla ilişkili olmaksızın Türkiye’de serbest meslek faaliyeti icra eden veya bu faaliyeti Türkiye’de değerlendirilen kurumların, yıllık beyanname vermeleri halinde, kesilen bu vergiler beyannamede hesaplanan vergiden mahsup edilebilecektir.

2.4. Taşınır ve taşınmazlar ile hakların Türkiye’de kiralanmasından elde edilen iratlar 

Kurumlar Vergisi Kanununun 3 üncü maddesine göre taşınır ve taşınmaz mallar ile hakların Türkiye’de kiralanmasından elde edilen iratlar, dar mükellefiyette kurum kazancını oluşturan kazanç ve iratlar arasında sayılmıştır. Bunlar, dar mükellef kurumların gayrimenkul sermaye iradı niteliğindeki kazançlarıdır. Bu tür kazançların elde edilmiş sayılması için taşınmaz ve taşınır malların Türkiye’de bulunması ve bu mal ve hakların Türkiye’de kullanılması veya Türkiye’de değerlendirilmesi gerekmektedir.

2.5. Türkiye’de elde edilen menkul sermaye iratları

Dar mükellef kurumların Türkiye’de menkul sermaye iradı elde etmelerinin tek koşulu sermayenin Türkiye’ye yatırılmış olmasıdır. Sermayenin Türkiye’ye yatırılmış olması demek, Türkiye’ye sermaye olarak getirilmesi, Türkiye’de borç olarak verilmesi veya benzeri şekillerde Türkiye’de nemalandırılmasıdır. Yatırılmış bulunan bu sermaye karşılığında elde edilen kâr payı, faiz, kira ve benzeri iratlar, dar mükellef kurumun Türkiye’de elde ettiği menkul sermaye iradı olacaktır. Menkul sermaye iradının Türkiye’de yapılmakta olan ticari faaliyet kapsamında elde edilmesi halinde, kurum kazancının tespitinde tam mükellef kurumlar için geçerli olan hükümler uygulanacaktır. Dolayısıyla, Türkiye’de işyeri veya daimi temsilci bulunduran ve bu yerlerde veya bu temsilciler aracılığı ile yapılan işlemlerden elde edilen menkul sermaye iratları, ticari kazanç hükümlerine göre ve Gelir Vergisi Kanununun geçici 67 nci maddesine ilişkin olarak yayımlanan 257 ve 258 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğlerinde yer alan açıklamalar uyarınca vergilendirilecektir.

Bu itibarla, Türkiye’de işyeri ve daimi temsilcisi bulunmayan dar mükellef bir kurumun menkul sermaye iradı elde etmesi halinde, bu kazançların vergilendirilmesiyle ilgili ödevler, yabancı kuruma iradı sağlayanlar veya sağlanmasına aracılık edenler tarafından yerine getirilecektir.

2.6. Türkiye’de elde edilen diğer kazanç ve iratlar

Diğer kazanç ve iratların Türkiye’de elde edilmiş sayılması için kazanç ve iradı doğuran kıymetin Türkiye’de bulunması, iş veya işlemlerin Türkiye’de yapılması veya Türkiye’de değerlendirilmesi gerekmektedir.

Örneğin; dar mükellef (E) Kurumunun Türkiye’de (A) Saklama Bankasındaki hesabında bulunan hisse senetlerini, (B) gerçek kişisinin veya (C) Kurumunun aynı saklama bankasındaki veya (D) Saklama Bankasındaki hesabına aktarması sonucu elde ettiği değer artış kazançları, Türkiye’de vergiye tabi bulunmaktadır.

3. Dar mükellef kurum kazancının tespitinde ayrıca indirilemeyecek giderler

Kurumlar Vergisi Kanununun 22 nci maddesinin üçüncü fıkrasında, dar mükellefiyette safi kurum kazancının tespitinde kabul edilmeyen indirimler ayrıca düzenlenmiştir.

Dar mükellef kurumun Türkiye’de ticari veya zirai bir faaliyeti var ise safi kurum kazancı, kural olarak tam mükellefiyette uygulanan esaslara göre hesaplanacaktır.

Aşağıdaki giderlerin indirimi, dar mükellef kurumlar için kabul edilmemiştir:

  • Ana merkezin veya Türkiye dışındaki şubelerin Türkiye’deki dar mükellef kurumlar hesabına yaptıkları alım-satımlar için dar mükellefin ana merkeze veya Türkiye dışındaki şubelere verdiği faizler, komisyonlar ve benzerleri kurum kazancının tespitinde indirilemeyecektir.
  • Ana merkezin veya Türkiye dışındaki şubelerin genel yönetim giderlerine veya zararlarına katılmak üzere ayrılan paylar kurum kazancının tespitinde indirilemeyecektir.

Söz konusu genel yönetim giderlerine veya zararlarına katılmak için ayrılan paylardan,  Türkiye’deki kurumun kazancının elde edilmesi ve idamesi ile ilgili olan ve emsallere uygunluk ilkesi uyarınca belirlenecek dağıtım anahtarlarına göre ayrılan paylar ile Türkiye’deki kurumun denetimi için yabancı ülkelerden gönderilen yetkili kimselerin seyahat giderlerinin indirimi kabul edilecektir. Buna göre, söz konusu giderler, Türkiye’deki kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmak zorundadır. Ayrıca, bu giderlerin Türkiye’deki kazanca isabet eden kısmının belirlenmesinde kullanılan dağıtım anahtarının emsallere uygunluk ilkesi çerçevesinde belirlenmesi gerekmektedir. Emsallere uygunluk ilkesi, Kurumlar Vergisi Kanununun transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı maddesine uygun olarak belirlenecektir.

4. Dar mükellefiyette örtülü sermaye uygulaması

Dar mükellef kurumların işletmede kullandıkları borçlanmalar için örtülü sermaye hükümlerinin uygulanmasında, ortakla ilişkili kişinin tespiti açısından %10’luk sermaye payı veya oy hakkı şartı aranmayacaktır. Dolayısıyla, dar mükellef kurumların ortaklarından veya ortaklarının ilişkili olduğu kişilerden yaptıkları borçlanmalarda ortaklık yapısına ilişkin herhangi bir oran dikkate alınmaksızın öz sermayenin üç katını aşan kısım örtülü sermaye sayılacaktır.

5. Dar mükellefiyette tasfiye ve kısmi bölünmeye ilişkin uygulama

Kurumlar Vergisi Kanununun tasfiyeye ilişkin hükümleri ile kısmi bölünme hükümleri, dar mükellef kurumlar için de geçerli olacaktır. Şu kadar ki, devralan kurum tarafından devralınan değerlere karşılık olarak verilen iştirak hisseleri, dar mükellef kurumun Türkiye’deki işyeri veya daimi temsilcisinin aktifine kaydedilecektir.

 


Kaynak: 1 SERİ NO’LU KURUMLAR VERGİSİ GENEL TEBLİĞİ
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/dar-mukelleflerde-kurumlar-vergisinin-hesaplanmasi-ve-odenmesi/feed/ 0
İstirahat raporu alan çalışanın SGK gün hesaplanması nasıl olmalıdır? https://www.muhasebenews.com/istirahat-raporu-alan-calisanin-sgk-gun-hesaplanmasi-nasil-olmalidir/ https://www.muhasebenews.com/istirahat-raporu-alan-calisanin-sgk-gun-hesaplanmasi-nasil-olmalidir/#respond Sun, 27 Feb 2022 08:43:53 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=123215 Öteden beri tam ay çalışan ve bunun üzerinden maaşını alan bir kapıcı Şubat ayında 8 gün istirahat raporu alıyor, sgk prim günü açısından 20 gün sgk, 8 gün istirahatli gösterilecek bunda sorun yok maaşı hesaplanırken 20 günlük mü vermemiz gerekir yoksa 30 gün üzerinden eksik gününü düşüp 22 gün olarak mı ödenmeli?

Eğer maktu ücret karşılığı anlaşılmış ise maaş – iş göremezlik tutarı yapılmalıdır.


Hastalık Hali

Hastalık Hali Nedir?

4/a ve 4/b sigortalılık statüsüne tabi sigortalıların, iş kazası ve meslek hastalığı dışında kalan ve iş göremezliğine neden olan rahatsızlıkları, hastalık halidir.

Hastalık Sigortasının Kapsamında Bulunan Sigortalılar Kimlerdir?

> 4/a sigortalılık statüsüne tabii sigortalılar

> Aday çırak, çırak ve stajyerler,

> Sosyal güvenlik sözleşmesi olmayan ülkelerde iş üstlenen işverenlerce yurt dışındaki işyerlerinde çalıştırılmak üzere götürülen Türk işçileri

> İntörn öğrenciler

> Ev hizmetlerinde çalışanlardan ay içinde çalışma saati süresine göre hesaplanan çalışma gün sayısı 10 gün ve daha fazla olanlar

hastalık sigortasının kapsamında bulunmaktadır.

4/b sigortalılık statüsüne tabi sigortalılara 5510 sayılı Kanuna göre hastalık sigorta kolundan geçici iş göremezlik ödeneği verilmemektedir.

Hastalık Sigortasından Sağlanan Haklar Nelerdir?

Hastalık sigortasından sigortalıya, hastalık hali nedeniyle çalışmaması durumunda geçici iş göremezlik ödeneği verilmektedir.

Geçici İş Göremezlik Ödeneği Nedir?

Geçici iş göremezlik; sigortalının iş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve analık hallerinde Kurumca yetkilendirilen hekim veya sağlık kurulu raporlarında belirtilen istirahat süresince geçici olarak çalışamama halidir.

Geçici iş göremezlik ödeneği; sosyal sigortacılık bakımından, iş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve analık sigorta kollarından istirahatli bulunan sigortalıya işten kaldığı günler için Kurumca ödenen parasal yardımdır.

Geçici iş Göremezlik Ödemeleri Ne Kadardır?

Hastalık halinde geçici iş göremezlik ödeneği; Kurumca yetkilendirilen hekim veya sağlık kurullarından istirahat raporu alınmış olması şartıyla sigortalıya ortaya çıkan iş göremezliğin üçüncü gününden başlamak üzere her gün için verilmektedir.

Hastalık halinde verilecek geçici iş göremezlik ödeneği,

> Yatarak tedavilerde günlük kazancının yarısı,

> Ayaktan tedavilerde ise günlük kazancın üçte ikisidir.

Geçici İş Göremezlik Ödeneğinden Faydalanmak İçin Şartlar Nelerdir?

Geçici iş göremezlik ödeneği ödenebilmesi için;

> İstirahatın başladığı tarihte sigortalılık niteliğinin sona ermemesi,

> İş göremezliğin başladığı tarihten önceki 1 yıl içinde en az 90 gün kısa vadeli sigorta primi bildirilmiş olması,

> Kurumca yetkilendirilen hekim veya sağlık kurullarından istirahat raporu alınmış olması,

gerekmektedir.

Sigortalılık Niteliği Ne Zaman Sona Erer?

Hastalık halinde sigortalılık niteliği;

Sigortalının Kanuni ücretsiz izinli olması, greve iştirak etmesi veya işverenin lokavt yapması hallerinde, bu hallerin sona ermesini,

Diğer hallerde ise hizmet akdinin sona erdiği tarihi veya terk tarihini,

takip eden onuncu günden başlanarak yitirilmiş sayılır.

Sigortalılık niteliğinin sona erdiği tarihten sonra hastalık hali nedeniyle alınan istirahat raporlarına, ilk istirahat raporu ya da devam raporu olup olmadığına bakılmaksızın geçici iş göremezlik ödeneği ödenmez.

Geçici iş Göremezlik Ödemeleri Nereden Yapılmaktadır?

Geçici iş göremezlik ödenekleri anlaşmalı banka şubeleri aracılığı ile yapılmaktadır.

Geçici İş Göremezlik Ödeneğimin Bankaya Aktarılıp Aktarılmadığını Nasıl Öğrenebilirim?

 4/a ve 4/b sigortalılık statüsüne sahip sigortalılar “İş Göremezlik Ödeme” durumlarını ve ödenen miktarı, https://www.turkiye.gov.tr/4ab-isgoremezlik-odemesi-gorme linkine tıklayarak sorgulayabilirler.

Geçici iş Göremezlik Ödeneğinden Faydalanmak İçin Nasıl Müracaat Edilir?

4/a sigortalılık statüsüne tabii sigortalıların geçici iş görmezlik ödeneğine ilişkin işlemleri e-ödenek programı ile elektronik ortamda yapılmaktadır.

4/a sigortalılarının istirahatli olduğu dönemde işyerinde çalışıp çalışmadığının işverenlerince Kuruma elektronik ortamda bildirilmesi gerekmektedir. Ancak 4/a sigortalılarının geçici iş göremezlik ödeneklerini alabilmeleri için işyerinde çalışmadıklarına dair işverenlerince bildirimde bulunulması şartı aranmaz. Bildirim süresi geçtikten sonra bildirimin yapılıp yapılmadığına bakılmaksızın  sigortalının geçici iş göremezlik ödeneği ödenmektedir. İstirahatin bitim tarihi itibariyle gerekli işlemler yapılarak sigortalının hak ettiği geçici iş göremezlik ödeneği anlaşmalı bankanın herhangi bir şubesinden çekilebilecek şekilde hesaba aktarılır.

 


Geçici iş göremezlik ödeneğinin ödenebilmesi için; 

> İstirahatın başladığı tarihte sigortalılık niteliğinin sona ermemesi, 

> Doğumdan önceki 1 yıl içinde en az 90 gün kısa vadeli sigorta primi bildirilmiş ya da ödenmiş olması, > Bu süre içinde işyerinde çalışmamış olması, 

> Doğum olayının gerçekleşmiş olması, gerekmektedir. 4/b sigortalılık statüsüne tabi sigortalılara analık halinde geçici iş göremezlik ödeneği, ödeme tarihinde genel sağlık sigortası dahil prim ve prime ilişkin her türlü borçlarının ödenmiş olması şartıyla ödenir. 

Sigortalılık niteliğinin sona erdiği tarihten sonra analık hali nedeniyle alınan istirahat raporlarına, geçici iş göremezlik ödeneği ödenmez.

 


Kaynak: İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/istirahat-raporu-alan-calisanin-sgk-gun-hesaplanmasi-nasil-olmalidir/feed/ 0
Sürekli İş Göremezlik Gelirinin Hesaplanması https://www.muhasebenews.com/surekli-is-goremezlik-gelirinin-hesaplanmasi/ https://www.muhasebenews.com/surekli-is-goremezlik-gelirinin-hesaplanmasi/#respond Wed, 29 Dec 2021 00:49:20 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=104576 Sürekli iş göremezlik geliri sigortalının;

– Tam iş göremezliği halinde; Günlük kazanç x 30 x % 70 veya kısaca GK x 21,

– Kısmi iş göremezliği halinde ise Günlük kazanç x 30 x % 70 x SİD (sürekli iş göremezlik derecesi) veya kısaca GK x 21 x SİD,

formüllerine göre hesaplanacaktır.

Sigortalının başkasının bakımına muhtaç olması durumunda % 70 olan gelir bağlama oranı % 100 olarak dikkate alınacak ve Gelir = GK x 30 x SİD formülüne göre hesaplanacaktır.
Bu şekilde hesaplanan gelir, günlük kazanç hesabına giren son takvim ayı itibariyle hesaplanan gelirdir. Sigortalının son takvim ayı itibariyle hesaplanan gelirinin gelir başlangıç tarihine kadar Kanunun 55 inci maddesine göre arttırılmasında, son takvim ayı ve gelir başlangıç tarihi dikkate alındığından, gelir hesabına esas olan son takvim ayının ait olduğu dönemde gelir/aylıklara yapılmış olan artışlar uygulanmayacaktır.
Hem son takvim ayının hem de gelir başlangıç tarihinin ilk altı aylık dönemde olması halinde ilk altı aylık döneme ait artış verilmeyecek, son takvim ayının ilk altı aylık dönemden önce, gelir başlangıç tarihinin ilk altı aylık dönemde olması halinde ise ilk altı aylık döneme ilişkin artış uygulanacaktır.

Son takvim ayı ile gelir başlangıç tarihinin ikinci altı aylık dönemde olması halinde ise ilk ve ikinci altı aylık döneme ait artış verilmeyecek, son takvim ayının ikinci altı aylık dönemden önce, gelir başlangıç tarihinin ikinci altı aylık dönemde olması halinde sadece ikinci altı aylık döneme ilişkin artış uygulanacaktır.

Örnek 1: Sigortalının son takvim ayı 2018/Aralık ayı, gelir başlangıç tarihinin ise 1/6/2019 olması halinde, son takvim ayı itibariyle hesaplanan gelire 2019/Ocak dönemine ilişkin aylık artışı uygulanacaktır. Bu sigortalının son takvim ayının 2019/Ocak olması halinde ise son takvim ayı itibariyle hesaplanan gelire 2019/Ocak dönemine ilişkin artış uygulanmayacaktır.

Örnek 2: Sigortalının son takvim ayı 2018/Haziran ayı, gelir başlangıç tarihinin ise 1/8/2018 olması halinde, son takvim ayı itibariyle hesaplanan gelire, 2018/Ocak artışı uygulanmayacak olup, sadece 2018/Temmuz dönemine ilişkin aylık artışı uygulanacaktır. Bu sigortalının son takvim ayının 2018/Temmuz olması halinde ise, son takvim ayı itibariyle hesaplanan gelire 2018/Ocak ve 2017/Temmuz dönemine ilişkin aylık artışları uygulanmayacaktır.

İş kazası ve meslek hastalığı hallerinde bağlanacak gelirlerin hesabına esas tutulacak günlük kazanç;

– İş kazasının olduğu tarihten, meslek hastalığı halinde ise iş göremezliğin başladığı tarihten önceki oniki aydaki son üç ay içinde Kanunun 80 inci maddesine göre hesaplanacak prime esas kazançlar toplamının, bu kazançlara esas prim ödeme gün sayısına bölünmesi suretiyle,

– Oniki aylık dönemde çalışmamış ve ücret almamış olan sigortalı, çalışmaya başladığı ay içinde iş kazası veya meslek hastalığı nedeniyle iş göremezliğe uğrarsa bağlanacak gelirlerin hesabına esas günlük kazanç, çalışmaya başladığı tarih ile iş göremezliğinin başladığı tarih arasındaki sürede elde ettiği prime esas günlük kazanç toplamının, çalıştığı gün sayısına bölünmesi suretiyle,

– Çalışmaya başladığı gün iş kazasına uğraması halinde ise aynı veya emsal işte çalışan benzeri bir sigortalının günlük kazancı esas tutularak,

hesaplanacak olup, günlük kazancın belirlenmesi aşağıda belirtilen hususlara göre yapılacaktır.

İş kazası ile meslek hastalığı sigortasından bağlanacak gelirlere esas tutulacak aylık kazanç, hesaplanacak günlük kazancın otuz katı olacaktır.

Örnek 1: Sigortalının kaza tarihi 22/5/2010 olup, son takvim ayı 2010/Nisan ayıdır.

Günlük Kazanç: 2580 / 90 = 28.67 TL’dir. Son takvim ayı 2008/Ekim ve sonrası olduğundan sürekli iş göremezlik geliri Kanun hükümlerine göre bağlanacaktır.

İş kazası ve meslek hastalığı sigortasından hak kazanılan gelirlerin hesabında dikkate alınacak Kanun son takvim ayına göre belirlenecek olup, son takvim ayı 2008/Ekim (dahil) sonrası olan 4/1-(a) ve 4/1-(b) kapsamındaki sigortalıların gelirleri, Kanun hükümlerine göre hesaplanacaktır.

– 4/1-(a) sigortalıları açısından; günlük kazanç hesabına giren son takvim ayı 2008/Ekim (hariç) öncesi olanların gelirleri, 506 sayılı Kanun hükümlerine göre hesaplanacaktır.

– 4/1-(b) sigortalıları açısından; günlük kazanç hesabına giren son takvim ayının Kanunun yürürlük tarihinden önceki bir tarih olması halinde, basamakların karşılığı gelirler dikkate alınarak son takvim ayı itibariyle Kanun hükümlerine göre hesaplanan sürekli iş göremezlik geliri, Kanunun yürürlük tarihine kadar 1479 sayılı Kanuna göre aylıkların artırılmasında uygulanan artış oranlarına, Kanunun yürürlük tarihinden gelir başlangıç tarihine kadar ise Kanunun 55 inci maddesi hükümlerine göre artırılacaktır.

Örnek 2: 4/1-(b) kapsamında sigortalı iken 5/10/2008 tarihinde iş kazası geçiren ve sürekli iş göremezlik derecesinin % 25 olduğuna ve bakıma muhtaç olmadığına karar verilen sigortalının geçici iş göremezlik ödeneğinin sona erdiği tarih 20/2/2009 olup, gelir başlangıç tarihi anılan tarihi takip eden ay başı olan 1/3/2009’dur.

Anılan sigortalının son takvim ayı 2008/Ocak ayı olup, sürekli iş göremezlik geliri Kanun hükümlerine göre hesaplanacak ve ortalama aylık kazancın tespitine esas sürelerde sigortalının tabi olduğu basamak değerlerinin karşılığı prime esas kazançlar dikkate alınacaktır (2008 yılı birinci altı aylık dönemde 12 nci basamağın prime esas kazanç değeri aylık 714,97 TL’ dir.). Son takvim ayı itibariyle hesaplanan gelir, Kanunun yürürlük tarihine kadar 1479 sayılı Kanunun mülga hükümlerine, Kanunun yürürlük tarihinden gelir başlangıç tarihine kadar ise Kanun hükümlerine göre artırılacaktır.

Buna göre;
Ortalama günlük kazanç   : 714,97/ 30 = 23,83
Ortalama aylık kazanç     : GK x 30
: 23,83 x 30 = 714,97
Gelir                               : 714,97 x % 70 x % 25 = 125,12 TL.

Bulunan gelir son takvim ayı olan 2008/Ocak dönemi geliri olup, gelir başlangıç tarihine aylık artışları (2008/Temmuz ödeme döneminde % 7,2 ve 2009/Ocak ödeme döneminde ise % 3,84) ile taşınacaktır.

Gelir başlangıç tarihine taşınan değer: 125,12 x 1,02 x 1.072 x 1.0384 = 142,06 TL’dir.
4/1-(b) kapsamındaki sigortalılarına Kanunun yürürlük tarihinden önce meydana gelen iş kazaları ile Kanunun yürürlük tarihinden önce anlaşılan meslek hastalıkları yönünden Kanun hükümleri uygulanmayacak ve sürekli iş göremezlik geliri bağlanmayacaktır.

 

 


Kaynak: SGK 2018/18 Genelgesi
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/surekli-is-goremezlik-gelirinin-hesaplanmasi/feed/ 0
Site içinde bulunan ve sadece site sakinleri tarafından kullanılan kapalı otopark inşaatı sebebiyle işyerlerine yapılan ilave m²’lerin Emlak Vergisi hesaplanması https://www.muhasebenews.com/site-icinde-bulunan-ve-sadece-site-sakinleri-tarafindan-kullanilan-kapali-otopark-insaati-sebebiyle-isyerlerine-yapilan-ilave-m%c2%b2lerin-emlak-vergisi-hesaplanmasi/ https://www.muhasebenews.com/site-icinde-bulunan-ve-sadece-site-sakinleri-tarafindan-kullanilan-kapali-otopark-insaati-sebebiyle-isyerlerine-yapilan-ilave-m%c2%b2lerin-emlak-vergisi-hesaplanmasi/#respond Wed, 23 Dec 2020 12:16:34 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=99337 T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
Konya Vergi Dairesi Başkanlığı
Gelir Kanunları Grup Müdürlüğü

Sayı

:

31435689-175[E.168888]-E.70055

16.07.2019

Konu

:

Site içinde bulunan ve sadece site sakinleri tarafından kullanılan kapalı otopark inşaatı sebebiyle işyerlerine yapılan ilave m²’lerin Emlak Vergisi hesaplanması hk.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuz ve eklerinin incelenmesinden; … adresinde maliki bulunduğunuz üç adet dükkan için tahakkuk ettirilen emlak vergilerinin, site içerisinde bulunan ve sadece site sakinlerinin kullandığı kapalı otopark inşaatı sebebiyle arttığı, dükkanların brüt alanlarına yaklaşık 55 m² ilave yapıldığı, Yönetim Planı gereği dükkan sahiplerinin kapalı otoparkı kullanma haklarının bulunmadığı hususları belirtilerek konu ile ilgili olarak Başkanlığımızdan bilgi talep edildiği anlaşılmaktadır.,

1319 sayılı Emlak Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde, “Türkiye sınırları içinde bulunan binalar bu kanun hükümlerine göre Bina Vergisine tabidir.”, 2 nci maddesinde “Bu kanundaki bina tabiri, yapıldığı madde ne olursa olsun, gerek karada gerek su üzerindeki sabit inşaatın hepsini kapsar.

Bu kanunun uygulanmasında Vergi Usul Kanununda yazılı bina mütemmimleri de bina ile birlikte nazara alınır.” hükümleri yer almaktadır.

Aynı Kanunun, 3 üncü maddesinde bina vergisinin binanın maliki, varsa intifa hakkı sahibi, her ikisi de yoksa binaya malik gibi tasarruf edenler tarafından ödeneceği, 7 nci maddesinde de bina vergisinin matrahının binanın bu kanun hükümlerine göre tespit edilen vergi değeri olduğu hükme bağlanmıştır.

Anılan Kanunun 29 uncu maddesinde;

“Vergi değeri;

a) Arsa ve araziler için, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun asgari ölçüde birim değer tespitine ilişkin hükümlerine göre takdir komisyonlarınca arsalar için her mahalle ve arsa sayılacak parsellenmemiş arazide her köy için cadde, sokak veya değer bakımından farklı bölgeler (turistik bölgelerdeki cadde, sokak veya değer bakımından farklı olanlar ilgili valilerce tespit edilecek pafta, ada veya parseller), arazide her il veya ilçe için arazinin cinsi (kıraç, taban, sulak) itibarıyla takdir olunan birim değerlere göre,

b) Binalar için, Maliye ve Bayındırlık ve İskan Bakanlıklarınca müştereken tespit ve ilân edilecek bina metrekare normal inşaat maliyetleri ile (a) bendinde belirtilen esaslara göre bulunacak arsa veya arsa payı değeri esas alınarak 31 inci madde uyarınca hazırlanmış bulunan tüzük hükümlerinden yararlanılmak suretiyle,

Hesaplanan bedeldir.” hükmü yer almaktadır.

15/3/1972 tarih ve 14129 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 29/2/1972 tarih ve 7/3995 sayılı Emlak Vergisine Matrah Olacak Vergi Değerlerinin Takdirine İlişkin Tüzüğün “Mütemmim cüzüler, eklentiler ve müştemilatın takdiri” başlıklı 14 üncü maddesinde;

“Vergi değerinin takdirinde, Vergi Usul Kanununda yazılı bina mütemmimleri ve kat mülkiyeti kurulmuş binalarda eklentiler, bağlı oldukları bina ile birlikte nazara alınır.” denilmiştir.

Ayrıca, binanın brüt alanı ile ilgili olarak 6 seri no.lu Emlak Vergisi Kanunu Genel Tebliğinde;

“A – BİNA VERGİSİ

l. Verginin konusu ve bina kavramı:

c) Ortak yerlerin değerlemesi:

Kat mülkiyeti kurulmuş binalarda ortak yerlerin nasıl değerlendirileceği Emlâk Vergisine Matrah Olacak Vergi Değerlerinin Takdirine İlişkin Tüzüğün 15 inci maddesinde belirtilmiştir.

Bu maddedeki ortak yerler deyimi, kat mülkiyetine konu olabilecek veya ortak faydalanma dışında müstakilen kulanılabilecek duruma getirilen (dükkân, daire, depo gibi.) yerleri kapsamaktadır. Bu bakımdan sözü edilen hükümlere göre bu nitelikteki yerlerin ayrıca değerlendirilerek kat (bağımsız bölüm) malikleri tarafından payları oranında ayrı ayrı beyan edilmesi gerekir.

Buna karşılık, Kat Mülkiyet Kanununa göre kat maliklerinin ortak kullanımına tahsis edilen ve müstakillen tasarrufu mümkün olmayan (çamaşırlık, sığınak, kapıcı ve kalorifer dairesi, bahçe, ortak garaj ve benzeri.) yerler için, eklentilerde olduğu gibi, bunlar da bağımsız bölümlerin değerini tayin eden kısımlar olduğundan, ayrıca vergi değeri tayin ve takdir edilmiyecek ve bağımsız bölümlerle bağlantıları ölçüsünde bu bölümlerle birlikte değerleme konusu yapılacaktır.” denilmektedir.

Bu açıklamalara göre, kat maliklerinin ortak kullanımına tahsis edilen ve müstakilen tasarrufu mümkün olmayan çamaşırlık, sığınak, kapıcı ve kalorifer daireleri, ortak garaj gibi yerler, eklentilerde olduğu gibi arsa payı oranında bağlı olduğu bina ile birlikte dikkate alınır.

Buna göre, genel ortak alanların yukarıda yer alan açıklamalar çerçevesinde değerlendirilmesi ve kat maliklerinin ortak kullanımına tahsis edilen ve müstakilen tasarrufu mümkün olmayan yerlerin, mükelleflerin arsa hissesine göre bulunacak payları oranında bağımsız bölümlerle birlikte değerleme konusu yapılarak vergi değerinin hesaplanması gerekmektedir.

 


Kaynak: GİB Özelge
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/site-icinde-bulunan-ve-sadece-site-sakinleri-tarafindan-kullanilan-kapali-otopark-insaati-sebebiyle-isyerlerine-yapilan-ilave-m%c2%b2lerin-emlak-vergisi-hesaplanmasi/feed/ 0
SGK Primi, damga vergisi, özel işlem vergisi ve eğitime katkı payı alacaklarının genel olarak hesaplanması https://www.muhasebenews.com/sgk-primi-damga-vergisi-ozel-islem-vergisi-ve-egitime-katki-payi-alacaklarinin-genel-olarak-hesaplanmasi/ https://www.muhasebenews.com/sgk-primi-damga-vergisi-ozel-islem-vergisi-ve-egitime-katki-payi-alacaklarinin-genel-olarak-hesaplanmasi/#respond Mon, 07 Dec 2020 11:16:44 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=98037 7256 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinin ilgili fıkralarında belirtilen hükümler kapsamında yapılandırılan tutarın ilk taksit ödeme süresinin sonuna (1/3/2021 bu tarih dahil) kadar peşin,

Taksitle ödeme talebinde bulunmaları halinde ise; ilk taksit ödeme süresinin sona erdiği 1/3/2021 tarihinden itibaren ikişer aylık eşit taksitler halinde ödenmesi gerekmektedir.

1- Prim, emeklilik keseneği ve kurum karşılığı, damga vergisi, özel işlem vergisi ve eğitime katkı payı alacaklarının genel olarak hesaplanması

7256 sayılı Kanunun 2 nci maddesinin onbirinci fıkrasında; Yapılandırma kapsamına giren borç asılları ile bu alacaklara ödeme sürelerinin bittiği tarihlerden Kanunun yayımlandığı tarihe kadar geçen süre için Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarın, Kanunda belirtilen süre ve şekilde ödenmesi halinde, bu alacaklara uygulanan gecikme cezası ve gecikme zammı gibi fer’i alacakların tamamının tahsilinden vazgeçileceği,

3 üncü maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendinin (1) numaralı alt bendinde; söz konusu alacakların tamamının, ilk taksit ödenme süresi (1/3/2021 bu tarih dahil) içinde peşin ödenmesi halinde bu tutara katsayı uygulanmayacağı ve Kanunun yayımlandığı tarihten, ödeme tarihine kadar geçen süre için herhangi bir faizin alınmayacağı; fer’i alacaklar yerine Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutar üzerinden ayrıca % 90 indirim yapılacağı,

3 üncü maddesinin üçüncü fıkrasının (b) bendinin (1) numaralı alt bendinde; söz konusu alacakların, ilk iki taksit ödenme süresi içinde ödenmesi halinde bu tutara katsayı uygulanmayacağı ve Kanunun yayımlandığı tarihten, ödeme tarihine kadar geçen süre için her hangi bir faizin alınmayacağı; ilk iki taksit ödeme süresi (30/4/2021 bu tarih dâhil) içerisinde tamamen ödenmesi halinde, fer’i alacaklar yerine Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutar üzerinden ayrıca % 50 indirim yapılacağı,

2 nci maddesinin on dördüncü fıkrasında ise, bu kanun kapsamına giren alacakların, asıllarının Kanunun yayımlandığı tarihten önce ödenmiş olmasına rağmen fer’ilerinin Kanunun yayımlandığı tarih itibarıyla ödenmemiş olduğu durumlarda, aslı ödenmiş fer’i alacağın % 40 ının Kanunda belirtilen süre ve şekilde ödenmesi halinde kalan % 60’ ının tahsilinden vazgeçileceği,

Hükme bağlanmıştır.

Buna göre, alacak asıllarına ilave edilecek tutar, alacağın ödeme vadesinin sona ermesine ya da alacak aslının tahsil edilmiş olmasına rağmen fer’isinin tahsil edilmemiş olmasına göre farklı şekilde hesaplanacaktır.

a) SGK alacak asıllarının yeniden yapılandırılması

7256 sayılı Kanun kapsamına giren alacak asıllarına, ödeme vadesinin sona erdiği tarihten, Kanunun yayımlandığı 17/11/2020 tarihine kadar (bu tarih hariç) geçen süre için Ek:2’de yer alan TEFE/ÜFE/Yİ-ÜFE aylık değişim oranları basit usulde uygulanmak suretiyle, gecikme cezası ve gecikme zammı yerine tahsil edilecek tutar hesaplanacaktır.

Dolayısıyla, kapsama giren alacaklar için;

-31/12/2004 tarihine kadar toptan eşya fiyatları endeksi (TEFE) aylık değişim oranları,

1/1/2005 tarihinden 31/12/2013 tarihine kadar üretici fiyatları endeksi (ÜFE) aylık değişim oranları,

-1/1/2014 tarihinden 31/10/2016 tarihine kadar Yİ-ÜFE aylık değişim oranları,

-1/11/2016 tarihinden itibaren (Kanunun yayımlandığı ay da dâhil olmak üzere) aylık % 0.35 oranı basit usulde uygulanmak suretiyle gecikme cezası ve gecikme zammı yerine tahsil edilecek

tutar hesaplanacaktır.

7256 sayılı Kanunun 1 inci maddesinin ikinci fıkrasının (ç) bendinde; bu Kanunun yayımlandığı ay da dâhil olmak üzere 1/11/2016 tarihinden itibaren aylık %.0.35 oranının esas alınması öngörüldüğünden, Kanunun yayımlandığı ay için de kıst ay dikkate alınacak ve Kasım ayı için %.0.35 oranı 16 günlük olarak hesaplanacaktır.

Gecikme cezası ve gecikme zammı yerine dikkate alınacak tutarın hesaplanması sırasında, esas alınacak oran TEFE/ÜFE/Yİ-ÜFE aylık değişim oranları artı (+) değerler toplanmak, eksi (-) değerler düşülmek suretiyle hesaplanacaktır.

Sonuç itibarıyla; gecikme cezası ve gecikme zammının yerine dikkate alınacak tutarın hesaplanmasının ardından, bulunan bu tutar ile alacak aslı toplanarak yeniden yapılandırılmış olan alacak tutarı hesaplanmış olacaktır.

b) SGK aslı ödenmiş fer’i alacaklar için hesaplama

7256 sayılı Kanunun 2 nci maddesinin on dördüncü fıkrası uyarınca; Kapsama giren alacak asıllarının 7256 sayılı Kanunun yayımlandığı 17/11/2020 tarihinden önce ödenmiş olmasına rağmen fer’ilerinin ödenmemiş olduğu durumlarda, fer’i alacaklara Kanunun yürürlük tarihi olan 17/11/2020 tarihine kadar sosyal güvenlik mevzuatının ilgili hükümleri doğrultusunda hesaplanan tutarın % 40’ı yeniden yapılandırmaya esas alınacaktır.

İdari para cezası alacaklarının genel olarak hesaplanması

7256 sayılı Kanunun 1 inci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinin (4) numaralı alt bendinde; “31/8/2020 tarihine kadar (bu tarih dâhil) yapılan tespitlere ilişkin olup ilgili kanunları uyarınca uygulanan idari para cezaları ile bunlara bağlı gecikme cezası ve gecikme zammı alacakları,”

2 nci maddesinin on üçüncü fıkrasında; “31/8/2020 tarihinden önce (bu tarih dâhil) yapılan tespitlere ilişkin olup bu Kanunun yayımı tarihinden önce kesinleştiği hâlde bu Kanunun yayımı tarihi itibarıyla ödenmemiş olan idari para cezası asıllarının %50’si ile bu tutara ödeme sürelerinin bittiği tarihlerden bu Kanunun yayımı tarihine kadar geçen süre için Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarın, bu Kanunda belirtilen süre ve şekilde ödenmesi hâlinde, idari para cezası asıllarının kalan %50’si ile idari para cezasına uygulanan gecikme cezası ve gecikme zammı gibi fer’i alacaklarının tamamının tahsilinden vazgeçilir.”

Hükümleri yer almaktadır.

7256 sayılı Kanun uyarınca yeniden yapılandırma başvurusunda bulunan işverenlerin, 31/8/2020 tarihi (bu tarih dâhil) ve önceki sürelerde işlemiş oldukları fiiller dolayısıyla uygulanan idari para cezalarından en geç 16/11/2020 tarihine kadar (bu tarih dahil) kesinleşmiş olan idari para cezaları (İPC) yeniden yapılandırma kapsamına dâhil edilecektir.

Dolayısıyla idari para cezalarının yeniden yapılandırma kapsamına dahil edilebilmesi için; tespitin 31/8/2020 tarihi veya öncesine ait bir tarih olması ve idari para cezasının en geç bu Kanunun

yayım tarihi olan 17/11/2020 tarihinden önce kesinleşmiş olması gerekecektir. Diğer yandan 7256 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin on altıncı fıkrasında;

“Bu Kanun kapsamına giren ve 31/8/2020 tarihinden önce (bu tarih dâhil) yapılan tespitlere ilişkin olup bu Kanunun yayımı tarihinden bu Kanunun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen başvuru tarihine kadar kesinleşen ve bu tarihe kadar başvuruda bulunulan Sosyal Güvenlik Kurumunca takip edilen idari para cezası asıllarının %50’si ile bu tutara ödeme sürelerinin bittiği tarihlerden başvuru tarihine kadar geçen süre için aylık %0,35 oranında hesaplanacak tutarın, bu Kanunun 3 üncü maddesi hükümlerine göre ödenmesi hâlinde, idari para cezası asıllarının kalan %50’si ile idari para cezasına uygulanan gecikme cezası ve gecikme zammı gibi fer’i alacaklarının tamamının tahsilinden vazgeçilir.”

Hükmü yer almaktadır.

Bu doğrultuda 7256 sayılı Kanun uyarınca; 31/8/2020 tarihinden önce (bu tarih dâhil) yapılan tespitlere ilişkin olup Kanunun yayımı tarihinden bu Kanunun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen başvuru tarihine kadar kesinleşen ve bu tarihe kadar başvuruda bulunulan Sosyal Güvenlik Kurumunca takip edilen idari para cezası asılları yeniden yapılandırma kapsamına dâhil edilecektir.

Sözkonusu durumda idari para cezası asıllarının %50’si ile bu tutara ödeme sürelerinin bittiği tarihlerden bu Kanunun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen başvuru tarihine (son başvuru tarihine kadar) kadar geçen süre için aylık %0,35 oranında hesaplanacak tutarın, bu Kanunun 3 üncü maddesi hükümlerine göre ödenmesi hâlinde, idari para cezası asıllarının kalan %50’si ile idari para cezasına uygulanan gecikme cezası ve gecikme zammı gibi fer’i alacaklarının tamamının tahsilinden vazgeçilecektir.

İdari para cezasının sisteme girilmesi

İdari para cezası;

-Belge, bildirge veya beyannamenin yasal süresi dışında Kuruma verilmiş olmasından kaynaklanıyor ise idari para cezasına konu fiil, belge,bildirge veya beyannamenin yasal olarak verilmesi gereken son gününde,

-İşyeri defter, kayıt ve belgelerinin ibraz edilmemesinden kaynaklanıyor ise idari para cezasına konu fiil, defter, kayıt ve belgelerin ibraz edilmesine ilişkin tebligatın alındığı tarihi takip eden onbeşinci günde,

-Defter, kayıt ve belgelerin geçersiz olduğunun tespitinden kaynaklanıyor ise idari para cezasına

konu fiil geçersiz defter, kayıt ve belgenin ilişkin olduğu ayın/dönemin son gününde,          işlenmiş sayılmaktadır.

Dolayısıyla İdari para cezalarının sisteme girilmesi sırasında, işveren intra sistemi İDARİ PARA CEZASI başlığı altında bulunan İDARİ PARA CEZASI GİRİŞ menüsünden, İPC’ nin Oluştuğu Tarih:…../…../….. alanına, idari para cezasına konu fiilin işlendiği tarih yazılacaktır.

5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamındaki sigortalılık statüsünden kaynaklanan idari para cezası borçlarına ait yeniden yapılandırma işlemleri sosyal güvenlik il müdürlükleri/sosyal güvenlik merkezleri tarafından MOSİP sisteminde hazırlanan yapılandırma programı vasıtasıyla yapılacak olup, idari para cezası  borcunun yapılandırma kapsamına girip

girmeyeceği, “Kesenek4cİntra” programındaki “İdari Para Cezası İşlemleri” uygulaması veri tabanında mevcut idari para cezası kaydına ait dönem ve işverene tebliğ ve tebellüğ tarihi, itiraz tarihi bilgilerine göre belirleneceğinden, MOSİP Sistemindeki yapılandırma programında başvuruların onaylanarak ödeme planı oluşturulmasından önce, tebliğ edildiği halde tebellüğ tarihi girilmemiş olanların tebellüğ tarihlerinin sisteme girilmesi sonrasında ödeme planları oluşturulacaktır.

Diğer taraftan, 5510 sayılı Kanunda öngörülen yükümlülüklerin yerine getirilmesi gereken sürenin son gününün resmi tatile rastlaması halinde, süre her ne kadar takip eden ilk iş gününe uzasa da, yükümlülüklerin resmi tatili izleyen ilk iş günü içinde de yerine getirilmemesi halinde, idari para cezasına konu fiil yasal verilmesi gereken sürenin son gününde işlenmiş sayıldığından, bu nitelikteki idari para cezalarının sisteme girişi sırasında, IPC’nin Oluştuğu Tarih:…. /…../….. alanına sürenin son gününün resmi tatile rastlayıp rastlamadığına bakılmaksızın, yasal sürenin son günü yazılacaktır. Diğer taraftan, 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki  sigortalılık statüsünden kaynaklanan idari para cezalarının yeniden yapılandırılması sırasında, alacak aslından % 50 oranında yapılacak olan terkin tutarı, yukarıda belirtilen açıklamalar doğrultusunda sosyal güvenlik il müdürlüklerindeki/sosyal güvenlik merkezlerindeki ilgili personel tarafından belirlenerek sisteme girilecektir.

Dolayısıyla, 31/8/2020 tarihi ve öncesinde yapılan tespitlere istinaden uygulanan idari para cezası tutarı ünitedeki kullanıcılar tarafından, işveren intra sistemi Tahsilat/Yapılandırmalar/7256 seçeneği altında bulunan İPC Terkin menüsü vasıtasıyla, İPC’ nın terkin edilen %50 oranındaki tutarı kaydedilecektir.

5326 sayılı Kabahatler Kanuna göre tarımsal kesinti sorumluları aleyhine 31/8/2020 tarihi ve öncesinde yapılan fiillere ve tespitlere istinaden uygulanan idari para cezaları için yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda MOSİP 7256 yapılandırma başvurusu işlemlerinden İPC tahakkuku oluşturulup ilgililere tebliğ edilecektir.

 

 


Kaynak: SGK Genelge – GENELGE 2020/45, 17.11.2020
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/sgk-primi-damga-vergisi-ozel-islem-vergisi-ve-egitime-katki-payi-alacaklarinin-genel-olarak-hesaplanmasi/feed/ 0
Ay/dönem içinde işe başlayan sigortalıların prim ödeme gün sayılarının hesaplanması https://www.muhasebenews.com/ay-donem-icinde-ise-baslayan-sigortalilarin-prim-odeme-gun-sayilarinin-hesaplanmasi/ https://www.muhasebenews.com/ay-donem-icinde-ise-baslayan-sigortalilarin-prim-odeme-gun-sayilarinin-hesaplanmasi/#respond Wed, 02 Dec 2020 06:15:54 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=97644 Ay içinde işe girenlerin SGK prim gün sayısı parmak hesabı yapılmak suretiyle bulunacaktır.

Ay/dönemin ilk gününde işe giren ve o ayda tam çalışan sigortalılar hariç, ay/dönem içinde işe giren sigortalıların prim ödeme gün sayıları, işe giriş tarihleri ve ay/dönemin kaç gün olduğuna bakılarak parmak hesabı yapılmak suretiyle hesaplanacaktır.

Ay/dönemin ilk gününde işe başlamış ve ayın tamamı için ücret almaya hak kazanmış olan sigortalıların, ilgili ay/dönemdeki prim ödeme gün sayılarının, nasıl hesaplanacağını görmek için tıklayın..

Örnek 1: (D) sigortalısının, özel sektöre ait bir işyerinde 20/3/2017 tarihinde işe başladığı ve işe başladığı tarihten itibaren ayın kalan günlerinin tamamı için ücret almaya hak kazanmış olduğu varsayıldığında, söz konusu sigortalının 2017/Mart ayındaki prim ödeme gün sayısı 12 gün olarak, işe başlama tarihi ise 20/3/2017 olarak sisteme girilecektir.

 

 

 


Kaynak: SGK İşyeri İşlemleri Genelgesi 2020-20 18.06.2020
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/ay-donem-icinde-ise-baslayan-sigortalilarin-prim-odeme-gun-sayilarinin-hesaplanmasi/feed/ 0
Uluslararası Taşımacılık İstisnasında Bedelin Döviz cinsinden hesaplanması https://www.muhasebenews.com/uluslararasi-tasimacilik-istisnasinda-bedelin-doviz-cinsinden-hesaplanmasi/ https://www.muhasebenews.com/uluslararasi-tasimacilik-istisnasinda-bedelin-doviz-cinsinden-hesaplanmasi/#respond Thu, 29 Oct 2020 08:42:10 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=95233

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri KDV ve Diğer Vergiler Grup Müdürlüğü

Sayı

:

84974990-130-127301

24.04.2017

Konu

:

Uluslararası Taşımacılık İstisnasında Bedelin Döviz cinsinden hesaplanması hk.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, Şirketinizin uluslararası taşımacılık işi ile iştigal ettiği, taşınacak yük araçlara yüklendiği anda döviz cinsinden fatura düzenlendiği, malın yüklendiği andan çıkış gümrüğüne kadar yapılan harcamalara ilişkin KDV’nin iadesinin talep edileceği belirtilerek, bedelin hesaplanmasında fatura tarihindeki döviz kurunun mu yoksa aracın gümrükten çıktığı andaki döviz kurunun mu esas alınacağı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

KDV Kanununun;

1/1 inci maddesinde, Türkiye’de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV’ye tabi olduğu,

7 nci maddesinde, Türkiye ile yabancı ülkeler arasında yapılan taşımacılık ile transit taşıma işlerinde, hizmetin iç parkura isabet eden kısmının Türkiye’de yapılmış sayılacağı,

10/a maddesinde, mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde, malın teslimi veya hizmetin yapılması anında; malın tesliminden veya hizmetin yapılmasından önce fatura veya benzeri belgeler verilmesi hallerinde, bu belgelerde gösterilen miktarla sınırlı olmak üzere fatura veya benzeri belgelerin düzenlenmesi anında vergiyi doğuran olayın meydana geleceği,

14 üncü maddesinde, transit ve Türkiye ile yabancı ülkeler arasında yapılan taşımacılık işlerinde, Bakanlar Kurulu tarafından belirlenecek taşıma işlerinin vergiden istisna olduğu,

26 ncı maddesinde, bedelin döviz ile hesaplanması halinde dövizin, vergiyi doğuran olayın meydana geldiği andaki cari kur üzerinden Türk parasına çevrileceği, cari kuru belli olmayan dövizlerin Türk parasına çevrilmesine ilişkin esasları Maliye Bakanlığının belirleyeceği

hüküm altına alınmıştır.

Konuya ilişkin açıklamaların yer aldığı KDV Genel Uygulama Tebliğinin (II/C-1.1.) bölümünde;

“3065 sayılı Kanunun (14/1) inci maddesinde Bakanlar Kuruluna verilen yetkiye dayanılarak yayımlanan 84/8889 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile transit ve Türkiye ile yabancı ülkeler arasında deniz, hava, karayolu ve demiryolu ile yapılan yük ve yolcu taşıma işlemleri KDV’den istisna edilmiştir.

İstisna kapsamına;

– Yabancı bir ülkede başlayıp Türkiye’den geçerek yabancı bir ülkede sona eren,

– Yabancı bir ülkede başlayıp Türkiye’de sona eren,

– Türkiye’de başlayıp yabancı bir ülkede sona eren

taşıma işleri girmektedir.”

açıklamalarına yer verilmiştir.

Aynı Tebliğin (III/A-1.1.) bölümünde, bedelin döviz ile hesaplanması halinde dövizin, vergiyi doğuran olayın meydana geldiği günkü Resmi Gazetede yayımlanan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası döviz alış kuru üzerinden Türk parasına çevrileceği, Merkez Bankasınca Resmi Gazetede ilan edilmeyen dövizlerin Türk parasına çevrilmesinde ise cari döviz kurunun esas alınacağı belirtilmiştir.

Buna göre, uluslararası taşımacılık faaliyetinde vergiyi doğuran olay hizmetin ifası ile, hizmetin ifasından önce fatura düzenlenmesi halinde ise faturanın düzenlendiği tarihte meydana gelmekte olup, Şirketinizce fatura hizmetin ifasından önce düzenlendiğinden, bedelin hesaplanmasında faturanın düzenlendiği tarihteki döviz kurunun esas alınması gerekmektedir.


Kaynak: GİB Özelge
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/uluslararasi-tasimacilik-istisnasinda-bedelin-doviz-cinsinden-hesaplanmasi/feed/ 0
B formlarının ilk on gün içinde verilme süresi nasıl hesaplanır? https://www.muhasebenews.com/b-formlarinin-ilk-on-gun-icinde-verilme-suresi-nasil-hesaplanir/ https://www.muhasebenews.com/b-formlarinin-ilk-on-gun-icinde-verilme-suresi-nasil-hesaplanir/#respond Wed, 03 Apr 2019 16:30:51 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=51119 11 Mart 2019 tarihinde B formu düzeltmesi verirsek 1/5 oranında ceza uygulanır mı yoksa İlk 10 günlük süreden dolayı ceza uygulanmaz mı?

İlk 10 gün süresi 11.03.2019 gün sonuna kadardır. Düzeltme yapılması halinde ceza kesilmez. Sürelerin Hesaplanması VUK Madde -18– Vergi kanunlarında yazılı süreler aşağıdaki şekilde hesaplanır:

  1. Süre gün olarak belli edilmişse başladığı gün hesaba katılmaz ve son günün tatil saatinde biter;
  2. Süre hafta veya ay olarak belli edilmişse başladığı güne son hafta veya ayda tekabül eden günün tatil saatinde biter. Sürenin bittiği ayda, başladığı güne tekabül eden bir gün yoksa süre o ayın son gününün tatil saatinde biter;
  3. Sonu belli bir gün ile tâyin edilen sürelerde, süre o günün tatil saatinde biter;
  4. Resmi tatil günleri süreye dâhildir. Şu kadar ki, sürenin son günü resmî tatile rastlarsa tatili takip eden ilk iş gününün tatil saatinde biter.

 

 


Kaynak: İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


BENZER İÇERİKLER

 

Gayrimenkul alış ve satışları Ba-Bs formunda bildirilir mi?

 

 

 

İcra müdürlüğünden alınan daire için Ba formunda satıcı kısmına icra müdürlüğünü mü yazacağız?

 

 

 

Debit note Ba formu ile bildirilir mi?

 

 

]]>
https://www.muhasebenews.com/b-formlarinin-ilk-on-gun-icinde-verilme-suresi-nasil-hesaplanir/feed/ 0
2018 yılında kaç TL fatura kesersem 2019 yılında Bilanço usulüne tabi olurum? https://www.muhasebenews.com/2018-yilinda-kac-tl-fatura-kesersem-2019-yilinda-bilanco-usulune-tabi-olurum/ https://www.muhasebenews.com/2018-yilinda-kac-tl-fatura-kesersem-2019-yilinda-bilanco-usulune-tabi-olurum/#respond Thu, 27 Dec 2018 04:00:00 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=39367 2018 yılında kaç TL fatura kesersem 2019 yılında Bilanço usulüne tabi olurum?

KONU

İşletme hesabından bilanço defterine geçme hadleri hak.

SORU

… bir mükellefimiz aksesuar boyama işi yapıyor yani fermuar gibi takı gibi metal ürünleri kendi atölyesinde boyayıp satıyor.
2017 Satışları 100 bin TL idi.
2018 yılı satış 190 bin TL
1. Sınıfa geçiyor muyuz?
(13.11.2018 16:45)

CEVAP

İŞLETME ESASINDAN BİLANÇO ESASINA GEÇİŞ ŞARTLARI;
2018 YILI SONU İTİBARİ İLE ALIŞLARI, SATIŞLARI VE HASILATLARI;
– 177/1. SATIN ALDIKLARI MALLARI OLDUĞU GİBİ VEYA İŞLEDİKTEN SONRA SATAN
*Yıllık Alımları 190.000 (%20 fazlası ) 228.000 TL veya
*Yıllık Satışları 260.000 (%20 fazlası ) 312.000 TL aşanlar.
* Arka arkaya iki dönemin iş hacmi VUK’un 177. maddesinde yer alan hadlere göre % 20’ye kadar bir fazlalık gösterirse,

-177/2. BİRİNCİ BENTTE YAZILI OLANLARIN DIŞINDAKİ İŞLERLE UĞRAŞANLAR
*Yıllık gayri safi iş hasılatı 100.000 (%20 fazlası ) 120.000 TL aşanlar.

-177/3. 1 VE 2 NUMARALI BENTLERDE YAZILI İŞLERİN BİRLİKTE YAPANLAR
*İş hasılatının 5 katı ile yıllık satışlarının toplamı 190.000 (%20 fazlası ) 228.000 TL aşanlar.
Arka arkaya iki dönemin iş hacmi VUK’un 177. maddesinde yer alan hadlere göre % 20’ye kadar bir fazlalık gösterirse,

Aşağıda belirtilen koşullardan birisinin gerçekleşmesi durumunda, izleyen hesap döneminden itibaren BİRİNCİ SINIFA GEÇİLECEKTİR.
1- Bir hesap dönemindeki iş hacmi hadleri VUK’un 177. maddesinde yer alan hadlerden % 20’yi aşan bir oranda ARTIŞ olursa veya
2- Arka arkaya İKİ DÖNEM İN iş hacmi, VUK’un 177. maddesinde belirtilen hadlere göre % 20’ye kadar bir ARTIŞ gösterirse.
***BİLANÇO ESASINA GÖRE DEFTER TUTACAKLARDIR.

177/3 GÖRE ÖRNEK AÇIKLAMA
İş hasılatı : 25.000 (VUK 177/2) 25.000 x 5 = 125.000 TL
Yıllık satış tutarı : (VUK 177/1) 100.000 TL 125.000+120.000= 245.000
Bu tutar, 228.000 TL’nı aştığı için Bilanço esasına göre defter tutulacaktır.


Kaynak:ISMMO
Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebe News veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


BENZER İÇERİKLER

Tüccarlarda sınıf değiştirme nasıl olur?

Defter Tutma Hadleri-Sınıf Değiştirme – 2018 – 2017

Bilançoya tabi ferdi işletmenin, adi ortaklığa dönüştürülmesinde izlenecek yol nedir? Stoktaki mallar ve sabit kıymetler için fatura düzenlenecek midir?

Defter-Beyan Sistemi Soru-Cevap

Limited Şirketi Şahıs Şirketine dönüştürebilir miyim?

]]>
https://www.muhasebenews.com/2018-yilinda-kac-tl-fatura-kesersem-2019-yilinda-bilanco-usulune-tabi-olurum/feed/ 0