güvenlik – Muhasebe News https://www.muhasebenews.com Muhasebe News Fri, 19 Jan 2024 20:19:26 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.3.5 Özel güvenlik firmasına işle ilgili alınan malzemeler direkt gider yazılabilir mi? https://www.muhasebenews.com/ozel-guvenlik-firmasina-isle-ilgili-alinan-malzemeler-direkt-gider-yazilabilir-mi/ https://www.muhasebenews.com/ozel-guvenlik-firmasina-isle-ilgili-alinan-malzemeler-direkt-gider-yazilabilir-mi/#respond Fri, 19 Jan 2024 20:19:26 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=148736 Özel güvenlik işi yapan firmamızda kurşun geçirmez yelek alınmış olup tutarı demirbaş sınırının üzerinde kayıt olarak hangi hesabı kullanmalıyız?

Çelik yelek gibi uzun süre kullanılacak sabit kıymetler için 255 hesap kullanılacaktır.

Fatura Kaydı Örneği

________________ / ________________

255 DEMİRBAŞLAR

191 İNDİRİLECEK KDV

320 SATICILAR

________________ / ________________

Ödeme Kaydı Örneği

________________ / ________________

320 SATICILAR

102 BANKALAR

________________ / ________________

 


Kaynak: İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/ozel-guvenlik-firmasina-isle-ilgili-alinan-malzemeler-direkt-gider-yazilabilir-mi/feed/ 0
Almanya ve İsviçre Sosyal Güvenlik Prim Transferi Nasıl Yapılır? https://www.muhasebenews.com/almanya-ve-isvicre-sosyal-guvenlik-prim-transferi-nasil-yapilir/ https://www.muhasebenews.com/almanya-ve-isvicre-sosyal-guvenlik-prim-transferi-nasil-yapilir/#respond Wed, 15 Nov 2023 10:25:45 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=147484 Yurt dışında Emeklilik için sigortası yatan kişinin primi Türkiye’ de emekli olmak için kullanılır mı? Transfer yapılabilir mi?

Türk vatandaşlarının yurtdışında 18 yaşını doldurduktan sonra, Türk vatandaşı iken geçen ve belgelendirilen sigortalılık süreleri ve bu süreleri arasında veya sonunda her birinde bir yıla kadar olan işsizlik süreleri ile yurtdışında ev kadını olarak geçen süreleri, bu kanunda belirtilen sosyal güvenlik kuruluşlarına prim ödenmemiş olması ve istekleri halinde, bu kanun hükümlerine göre sosyal güvenlikleri bakımından değerlendirilir.

Primlerin ödenmesi halinde ise iade ile ancak transfer edilebilir.

Türkiye’nin bir takım ülkeler ile sosyal güvenlik anlaşması yapmış olması sonucunda, bu ülkelerden prim iadesi talep edilebilir.

Yurt dışından prim iadesinde bulunmak isteyen Türk vatandaşlarının T.C. kimlik numarası bulunan nüfus cüzdanları ile birlikte bulundukları ildeki Sosyal Güvenlik Kurumu İl Müdürlüğü’ ne başvuruda bulunmaları yeterli olmaktadır. Ayrıca yurtiçi ve yurtdışı emeklilik sorgulama işlemi de SGK İl Müdürlükleri’nden yapılmaktadır.

Almanya’da Çalışan Türk Vatandaşlarının Prim İadeleri Nasıl Yapılır?


İSVİÇRE PRİM TRANSFERİ

İsviçre’de geçen çalışmalara ait primleri Türkiye’ye transfer ettirmek için gerekli şartlar nelerdir?

Türkiye-İsviçre Sosyal Güvenlik Sözleşmesini tadil eden ve 01/06/1981 tarihinde yürürlüğe giren ek sözleşmenin 10.a maddesi gereğince sigortalıların prim transferi talebinde bulunabilmeleri için;

a) İsviçre Yaşlılık, Ölüm ve Malullük aylıklarından yararlanmamış olmaları,

b) Türkiye’de veya üçüncü bir ülkede yerleşmek gayesiyle İsviçre’yi kesin olarak terk etmiş olmaları gerekmektedir.

İsviçre’de Geçen Çalışmalara Ait Hangi Primler Transfer Ettirilebilir?

Türkiye-İsviçre Sosyal Güvenlik Sözleşmesini tadil eden ve 01/06/1981 tarihinde yürürlüğe giren ek sözleşmenin 10.a maddesi gereğince, İsviçre’de çalışan Türk vatandaşlarının İsviçre’deki çalışmaları esnasında uzun vadeli sigorta kollarına (yaşlılık, ölüm) kesilen primlerinin (malullük hariç) işçi ve işveren hissesinin tamamının Kurumumuza transfer edilme imkanı getirilmiş bulunmaktadır.

Primleri Kurumumuza transfer edilen sigortalıların İsviçre’deki hizmetleri tasfiye edilir. Kendileri veya hak sahipleri bir daha söz konusu primler nedeniyle İsviçre sigorta mercilerinden hiçbir hak talep edemezler.

İsviçre’de Geçen Çalışmalara Ait Primlerin Tarafına Ödenmesi Hangi Şartlarda Mümkündür?

Türkiye-İsviçre Sosyal Güvenlik Sözleşmesini tadil eden ve 01/06/1981 tarihinde yürürlüğe giren ek sözleşmenin 10.a maddesi gereğince, İsviçre sigorta merciinden transfer edilen primler sigortalılara,

a) İsviçre’de geçen çalışmalarını 3201 sayılı Kanuna göre müracaat ederek borçlanıp ödemeleri veya borçlarının İsviçre’den transfer edilecek primlerinden mahsup edilerek, bakiyesinin iadesini talep etmeleri halinde,

b) Türkiye’deki sigortalı çalışmaları ile İsviçre sigorta merciinden transfer edilen primlerine ilişkin süre birlikte nazara alındığında, 5510 sayılı Kanunun 28.Maddesine göre, yaşlılık aylığına hak kazanamaması durumunda kadın ise 58, erkek ise 60 yaşını doldurmuş olması halinde, Türkiye-İsviçre Sosyal Güvenlik Sözleşmesi hükümleri uyarınca transfer edilen primleri anılan Kanuna göre toptan ödeme olarak,

c) Transfer edilen primler Kurumumuzca bağlanan aylığında değerlendirilerek, aylığında artış meydana getiriyor ise aylığı arttırılmakta, artma meydana getirmiyor ise tarafına iade edilmektedir.

Aylığa Yetecek Kadar Sürenin Borçlanılması Halinde Transfer Edilen Primlerin Tamamını Alabilmek Mümkün Müdür?

22/05/1985 tarihinde yürürlüğe giren 3201 sayılı Kanunda yurtdışında çalışılan sürelerin tamamını borçlanma zorunluluğu bulunmamaktadır.
Ancak, İsviçre ile Kurumumuz arasındaki Sosyal Güvenlik Sözleşmesine göre çalışılan sürelerin tamamının borçlanılması halinde İsviçre’de kesilen primlerin tümünün iadesi mümkün olmaktadır. Kısmi borçlanma yapıldığında primlerin borçlanılan süreye tekabül eden kısmı iade edilmekte ve borçlanılmayan süredeki günler Türkiye de geçmiş hizmet olarak kabul edilmektedir.

İsviçre Prim Transferi İçin Nereye Başvurulur?   

Prim transferi için İsviçre’deki çalışma sürelerinin tamamını gösterir hizmet cetveli, hizmet cetveli yok ise çalışılan iş yerlerinin unvan ve adresleri ile çalışma sürelerinin eksiksiz belirtileceği dilekçe ile nüfus cüzdanının önlü arkalı okunaklı fotokopisi, CH/TR 11 Formülerinin (prim transfer talep dilekçesi) tanzim ve tasdikinin temini için Sosyal Güvenlik İl Müdürlükleri / Sosyal Güvenlik Merkezlerine başvurması gerekmektedir.

Emeklilik Hizmetleri Genel Müdürlüğü / Yurtdışı Sözleşmeler ve Emeklilik Daire Yurtdışı Hizmet Borçlanma Talep Dilekçesinin , Sosyal Güvenlik İl Müdürlükleri / Sosyal Güvenlik Merkezlerinden temin edilebileceği gibi, başvuru sahiplerince Sosyal Güvenlik Kurumu web sayfasından da temin edilerek doldurulması gerekmektedir.


ALMANYA PRİM İADESİ

Almanya Prim İadesi Ne İfade Etmektedir?

Almanya’da çalışan vatandaşlarımızın Alman sigorta kurumlarına yatırılmış olan primleri yazılı istek üzerine ve diğer bazı şartlarla sigortalılara veya ölümleri halinde geride kalan hak sahiplerine iade edilmektedir.

Almanya Prim İadesi İçin Nereye başvurmak gerekir?

Başvuru sahipleri bizzat Türkiye’deki ikamet ettikleri en yakın Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü /Sosyal Güvenlik Merkezleri müracaat etmeleri gerekmektedir.

Sigortalılara Prim İadesi İçin Genel Koşullar Nelerdir?

Türk vatandaşı olan bir sigortalıya primlerinin iade edilmesindeki ön koşul iki yıllık bekleme süresinin dolması ve Almanya’yı terk etmiş olmasıdır.

Bekleme süresinin başlangıcı mecburi sigortalılığın sona erdiği tarihtir. Almanya ve Türkiye’ deki mecburi sigortalılık eşdeğer olup Almanya’da kazanç yerine geçen ödemeler olarak kabul edilen işsizlik parası,  işsizlik yardımı veya 01 Ocak 2005’ten sonra işsizlik parası veya hastalık parası gibi ödemeler mecburi sigortalılık olarak işlem görmekte ve bekleme süresi bu tür ödemelerin bitiminde başlamaktadır.

İki yıllık bekleme süresi içinde yeniden Türkiye’de veya Almanya’da mecburi sigortalı olunur ise, iki yıllık bekleme süresi her defasında mecburi sigortalılığın sona ermesinden sonra başlamaktadır.

Tutuklu olarak geçen süreler ile 5510 sayılı Kanun bu Kanunla mülga kanunlar hükümlerine göre isteğe bağlı sigortaya prim ödenen süreler, bekleme süresini etkilemez.

17/03/1987 tarihine kadar Almanya’yı terk etmiş vatandaşlarımız Türkiye’de mecburi sigortalı olsalar bile bekleme süresinden etkilenmezler, istedikleri takdirde primleri iade edilir.

Ayrıca, 65 yaşını doldurdukları halde her iki ülkedeki prim ödeme süreleri toplamı 5 yılı bulmayan vatandaşlarımızla 24 aylık bekleme süresine tabi olmadan prim iadesi isteğinde bulunabilirler.

Hak Sahiplerine Prim İadesi Nasıl Gerçekleşir?

Bekleme süresi dolmamış olması sebebiyle, ölümden dolayı aylık hakkı yoksa, Alman emeklilik sigortası primlerinin dul erkeğe, dul kadına veya yetimlere iade edilmesi mümkündür. Alman ve Türk sigorta süreleri, bu koşulların incelenmesinde birleştirilirler.

Yetimlerin prim iadesine hak kazanabilmeleri için, Alman emeklilik sigortasından yetim aylığında aranan kişisel koşulların olması gerekir.
Diğer bir ifade ile yetim aylığı bağlanması şartlarını (18 yaşını doldurmamış veya tahsilde – mesleki eğitimde bulunan yahut engelli bir durum nedeni ile kendi geçimini sağlayamayacak durumda olup, 27 yaşını doldurmamış yetimler) taşıması gerekir. 15 yaşını doldurmuş yetimler dilekçe verme hakkına sahiptirler.

Birden fazla yetim olduğunda prim iadesi tutarı eşit olarak paylaştırılır.

İade Edilecek veya Edilmeyecek Primler nelerdir?

Sigortalı adına ödenmiş olan primlerin yarısı yani sigortalı hissesi iade edilmektedir. Sigortalının katkıda bulunmadığı, işsizlik parası, işsizlik yardımı ve çocuk yetiştirme gibi sürelere ait primler iade edilmemektedir. Hastalık parası, yaralı parası gibi sürelere ait sigortalının bizzat üstlendiği primlerin tamamı iade edilmektedir.

Herhangi bir emeklilik (Almanya) sigortası tarafından yapılmış bir aylık ödemesi veya rehabilitasyon (kur tedavisi) tedbirleri ile kendisi eşi veya çocukları için verem hastalığı gibi özel hastalıklar nedeniyle yapılan yardımlardan önceki sürelere ait primlerde iade edilmemektedir. Aylık ödemesi veya rehabilitasyon tedbirlerinden yararlanmış sigortalıya, bundan sonraki süreler için prim iadesi yapıldığında, primi iade edilmeyen sürelere ait primlerde iptal edilmekte, bu sürelere istinaden daha sonra aylık dahil herhangi bir yardım yapılmamaktadır.

Almanya’daki prim ödeme süreleri de dikkate alınarak ülkemizce kısmi aylık bağlananların da primleri iade edilmemektedir. Ancak, kısmi aylık bağlanmış olmakla birlikte yurtdışı hizmet borçlanması yapmak, sigortalı bir işe girip aylığını kestirip bu arada askerlik borçlanması yaparak, isteğe bağlı sigortaya prim ödeyerek veya çalışarak tam aylığa hak kazananların primleri de iade edilmektedir. Prim ödeme sürelerinin bir bölümüne ait primlerin iadesi istenemez.

Prim İadesinin Sonuçları nelerdir?

Prim iadesi yapılması ile o zamana kadar olan Alman emeklilik sigortası iptal edilir. Emeklilik sigortalarının bütün kollarındaki çocuk yetiştirme süreleri, çocuk dikkate almak süreleri dahil Alman sigorta süreleri dolayısıyla o zamana kadar elde edilen diğer haklar da kaybolur. Böylece yapılmış olası bir ayni yardım veya para yardımından önceki primler iade edilmemesine rağmen, bu sürelerde geçerliliğini kaybeder.


Kaynak: İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/almanya-ve-isvicre-sosyal-guvenlik-prim-transferi-nasil-yapilir/feed/ 0
İnternet Güvenlik Duvarı Faturası Hangi Hesapta Takip Edilebilir? https://www.muhasebenews.com/internet-guvenlik-duvari-faturasi-hangi-hesapta-takip-edilebilir/ https://www.muhasebenews.com/internet-guvenlik-duvari-faturasi-hangi-hesapta-takip-edilebilir/#respond Tue, 22 Aug 2023 04:11:44 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=145580 1 yıl genel yenileme – aktif koruma üyeliği ve internet güvenlik duvarı faturası hangi hesapta izlenmesi uygundur?

770 hesapta takip edilebilir

Örnek Yevmiye Maddesi;

___________________ / ___________________

770 (B) GENEL YÖNETİM GİDERLERİ

191 (B) İNDİRİLECEK KDV

329 (A) DİĞER TİCARİ BORÇLAR

___________________ / ___________________

 


Kaynak: İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/internet-guvenlik-duvari-faturasi-hangi-hesapta-takip-edilebilir/feed/ 0
Site yönetimine düzenlenen güvenlik hizmeti faturasında KDV tevkifatı olacak mı? https://www.muhasebenews.com/site-yonetimine-duzenlenen-guvenlik-hizmeti-faturasinda-kdv-tevkifati-olacak-mi/ https://www.muhasebenews.com/site-yonetimine-duzenlenen-guvenlik-hizmeti-faturasinda-kdv-tevkifati-olacak-mi/#respond Sat, 27 May 2023 08:10:33 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=143084 Güvenlik firmasıyız, site yönetimine fatura keseceğiz. Tevkifatlı mı yoksa normal mi kesmemiz lazım?

Site; KDV mükellefi olmadığı için KDV tevkifatı olmaz.


Temizlik işlemi yapan kurumlar vergisi mükellef kdv mükellefiyeti olmayan site yönetimine fatura kesecek. Bu keseceği faturada kdv tevkifatı yapması gerekir mi?


KDV tevkifatı yapılmaz. Site yönetimi KDV mükellefi veya belirlenmiş alıcılar grubundan değil.

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İZMİR VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü

Sayı: 84098128-120.03.05.06[23-2013-2]-614-10/10/2013

Konu:700 konutlu sitede çalıştırılan temizlik elemanı, bahçıvan, elektrikçi, sıhhi tesisatçı ve güvenlik görevlisine ödenen ücretler ile dışarıdan sağlanan hizmetlerin vergilendirilmesi hk.

          

 İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; 700 konutlu, ticari tesisi bulunmayan, gelirleri site sakinlerinin ödediği aidatlardan oluşan sitenizde, yönetim kurulu başkanlığı bünyesinde temizlik elemanı, bahçıvan, elektrikçi, sıhhi tesisatçı ve güvenlik görevlisi çalıştırdığınız belirtilerek, söz konusu kişilere yapılan ücret ödemelerinin gelir vergisi tevkifatına tabi olup olmadığı, bu hizmetlerden bazılarının (güvenlik gibi) dışarıdan bir firmadan alınması durumunda, bu kişilere ait gelir vergilerinin ödenip ödenmeyeceği hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

GELİR VERGİSİ YÖNÜNDEN

           193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 61’inci maddesinde, “Ücret işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

           Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez.” hükmü yer almaktadır.

           Anılan Kanunun müteferrik istisnaları düzenleyen bölümünün “Ücretlerde” başlıklı 23’üncü maddesinde; “(2361 sayılı Kanunun 17’nci maddesiyle değişen madde) Aşağıda yazılı ücretler Gelir Vergisi’nden istisna edilmiştir:

           …

Hizmetçilerin ücretleri (Hizmetçiler özel fertler tarafından evlerde, bahçelerde, apartmanlarda ve ticaret mahalli olmayan sair yerlerde orta hizmetçiliği, süt ninelik, dadılık, bahçıvanlık, kapıcılık gibi özel hizmetlerde çalıştırılanlardır.) (Mürebbiyelere ödenen ücretler istisna kapsamına dahil değildir);

           …” hükmü yer almıştır.

           Bu hükme göre; ücretleri vergiden istisna edilmesi öngörülen hizmetçiler; özel fertler tarafından evlerde, bahçelerde, apartmanlarda ve ticaret mahalli olmayan sair yerlerde çalıştırılan orta hizmetçisi, bahçıvan, kapıcı, kaloriferci gibi hizmet erbabıdır.

           Öte yandan, Gelir Vergisi Kanununun 94’üncü maddesinde, vergi tevkifatı yapmaya mecbur olanlar ile vergi tevkifatına tabi kazanç ve iratlar sayılmış ve (1) numaralı bendinde, hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61’inci maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç) istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben 103 ve 104’üncü maddelere göre tevkifat yapılacağı hükme bağlanmıştır.

           Bu itibarla, ticaret mahalli olmayan sitenizde çalıştırılan bahçıvana yapılan ücret ödemelerinin Gelir Vergisi Kanununun 23’üncü maddesinin 1’inci fıkrasının (6) numaralı bendi kapsamında gelir vergisinden müstesna tutulması; temizlik elemanı, elektrikçi, sıhhi tesisatçı ve güvenlik görevlisi olarak çalıştırılanların ise hizmetçi kapsamında değerlendirilmesi mümkün bulunmadığından, bu kişilere yapılan ücret ödemelerinden Gelir Vergisi Kanununun 61, 94, 103 ve 104’üncü maddelerine göre vergi tevkifatı yapılması gerekmektedir.

KATMA DEĞER VERGİSİ YÖNÜNDEN

           3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 9’uncu maddesinde “Mükellefin Türkiye içinde ikametgâhının, işyerinin, kanunî merkezi ve iş merkezinin bulunmaması hallerinde ve gerekli görülen diğer hallerde Maliye Bakanlığı, vergi alacağının emniyet altına alınması amacıyla, vergiye tabi işlemlere taraf olanları verginin ödenmesinden sorumlu tutabilir.” hükmüne yer verilmiştir.

           Bu yetkiye dayanılarak 14.04.2012 tarih ve 28264 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan ve 01.05.2012 tarihinde yürürlüğe giren 117 Seri No.lu KDV Genel Tebliğinin ;

           -“3.1. Kısmi Tevkifatın Mahiyeti Ve Tevkifat Uygulayacak Alıcılar” bölümünün 3.1.2. ayrımında “Kısmi tevkifat uygulaması kapsamında KDV tevkifatı yapmak üzere sorumlu tutulabilecekler aşağıda iki grup halinde sayılmış olup, tevkifat uygulaması kapsamındaki her bir işlem bazında tevkifat yapacaklar, söz konusu gruplardan birine veya ikisine veyahut söz konusu gruplar kapsamında olan bazı sorumlulara atıf yapılmak suretiyle Tebliğin ilgili bölümlerinde belirtilmiştir.

a) KDV mükellefleri (sadece sorumlu sıfatıyla KDV ödeyenler bu kapsama dahil değildir.)

b) Belirlenmiş alıcılar (KDV mükellefi olsun olmasın):

           – 5018 sayılı Kanuna ekli cetvellerde yer alan idare, kurum ve kuruluşlar, il özel idareleri ve bunların teşkil ettikleri birlikler, belediyelerin teşkil ettikleri birlikler ile köylere hizmet götürme birlikleri,

           – Yukarıda sayılanlar dışındaki, kanunla kurulan kamu kurum ve kuruluşları,

           – Döner sermayeli kuruluşlar,

           – Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları,

           – Kanunla kurulan veya tüzel kişiliği haiz emekli ve yardım sandıkları,

           – Bankalar,

           – Kamu iktisadi teşebbüsleri (Kamu İktisadi Kuruluşları, İktisadi Devlet Teşekkülleri),

           – Özelleştirme kapsamındaki kuruluşlar,

           – Organize sanayi bölgeleri ile menkul kıymetler, vadeli işlemler borsaları dahil bütün   borsalar,

           – Yarıdan fazla hissesi doğrudan yukarıda sayılan idare, kurum ve kuruluşlara ait olan (tek başına ya da birlikte) kurum, kuruluş ve işletmeler,

           – Payları İstanbul Menkul Kıymetler Borsasında işlem gören şirketler,”

          -(3.1.6) ayrımında; “KDV mükellefiyeti bulunmayanların, Tebliğin (3.1.2/b) ayrımı kapsamında olmamak kaydıyla, kısmi tevkifat uygulaması kapsamındaki alımlarında tevkifat uygulaması söz konusu olmayacaktır.”

            – “3.2.5 İşgücü Temin Hizmetleri” bölümünün (3.2.5.2.1.) ayrımında ; “Gerçek veya tüzel kişiler faaliyetlerinin yürütülmesine ilişkin olarak ihtiyaç duydukları işgücünü kendilerine hizmet akdi ile bağlı ücretli statüsünde hizmet erbabı çalıştırarak temin etmek yerine, alt işverenlerden veya bu alanda ya da başka alanlarda faaliyette bulunan diğer kişi, kurum, kuruluş veya organizasyonlardan temin etmektedirler.

           Bu tür hizmetler, esas itibariyle, temin edilen elemanların, hizmeti alan işletmenin bilfiil sevk, idare ve kontrolü altında çalıştırılabilmesinin mümkün bulunduğu durumlarda tevkifat kapsamına girmektedir.”

           – (3.2.5.2.2.) ayrımında; “(3.1.2.) bölümünde sayılanlara verilen özel güvenlik ve koruma hizmetleri de işgücü temin hizmeti kapsamında tevkifata tabi tutulacaktır”.

           düzenlemelerine yer verilmiştir.

           Bu itibarla, sitenizin 117 Seri No.lu KDV Genel Tebliğinin (3.1.2.) ayrımında sayılanlar kapsamında olmaması kaydıyla, kısmi tevkifat uygulaması kapsamındaki hizmet alımlarında tevkifat uygulaması söz konusu olmayacaktır.


Kaynak: GİB, İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/site-yonetimine-duzenlenen-guvenlik-hizmeti-faturasinda-kdv-tevkifati-olacak-mi/feed/ 0
TÜRMOB – “Deprem Yaralarının Sarılmasına Yönelik Mali Ve Sosyal Güvenlik Tedbir Önerilerimiz” 21.2.2023 https://www.muhasebenews.com/turmob-deprem-yaralarinin-sarilmasina-yonelik-mali-ve-sosyal-guvenlik-tedbir-onerilerimiz-21-2-2023/ https://www.muhasebenews.com/turmob-deprem-yaralarinin-sarilmasina-yonelik-mali-ve-sosyal-guvenlik-tedbir-onerilerimiz-21-2-2023/#respond Tue, 21 Feb 2023 15:33:03 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=138984 T Ü R M O B

TÜRKİYE SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLER VE YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLER ODALARI BİRLİĞİ
(UNION OF CHAMBERS OF CERTIFIED PUBLIC ACCOUNTANTS OF TÜRKİYE)

21 Şubat 2023 

—————————

DEPREM YARALARININ SARILMASINA YÖNELİK MALİ VE SOSYAL GÜVENLİK TEDBİR ÖNERİLERİMİZ

www.turmob.org.tr

 İÇİNDEKİLER

GİRİŞ

  1. Vergi Usul Kanunu’nun Mücbir Sebep ve Zor Durum Hallerine İlişkin Hükümleri, Meslek Mensuplarının Mücbir Sebep veya Zor Durum Hallerini de Kapsayacak Şekilde Güncellenmelidir

  2. Vergi ve Diğer Amme Borçlarının Terkini Müessesesi Çalıştırılmalıdır

  3. Deprem Nedeniyle Zayi Belgesi Verilmesi Süreci Kalıcı Olarak Kolaylaştırılmalıdır

  4. Kanuni Merkezleri ve Mali Müşaviri Bölge Dışında Olmakla Birlikte Fiili Üretimleri ve Ön Muhasebe İşlemlerini Önemli Ölçüde Deprem Bölgesinde Yürüten İşletmeler de Mücbir Sebep Kapsamına Alınmalıdır

  5. Zayi Olan Yasal Defterlerin Yeniden Tasdik Edilmesinde Tasdik Harcı/Ücreti Alınmamalı ve Elektronik Defter ve Belgelerden Zayi Olanların İlgili İdarelerden Teminine Olanak Sağlanmalıdır

  6. Deprem Sonucu Alınan Sigorta Tazminatlarının Gelir Yazılması Koşulu Kaldırılmalı veya Tazminatların Yenileme Fonu Kullanım Süresi Artırılmalıdır

  7. Deprem Bölgesindeki İşletmelerin KDV İade Süreçleri Hızlandırılmalı ve KDV’de Kısmi Tevkifat Uygulaması Nedeniyle Mükelleflerin Uğrayacağı Finansal Yüklerin Azaltılmasına Yönelik Tedbirler Alınmalıdır

  8. Deprem Bölgesindeki İşletmelerden Olan Alacakların Şüpheli Alacak Olarak Kabul Edilmesine İmkân Sağlanmalıdır

  9. Kıymeti Düşen Malların Değer Tespitlerinin Hızlı ve Alternatif Yeni Yöntemlerle Yapılmasına İmkan Sağlanmalıdır

  10. Deprem Bölgesindeki Mükellefler İçin Fevkalade Amortisman Uygulaması Koşulları Kolaylaştırılmalıdır

  11. Yasal Merkezleri Deprem Bölgesinde Kurumlar Vergisi Mükellefleri İle Gelir Vergisi Mükelleflerine 2023 ve İzleyen Yıllar İçin Belirli Bir Süre İndirimli Kurumlar ve Gelir Vergisi Oranları Uygulanmalıdır

  12. Deprem Bölgesine Yönelik Yapılacak Bağış ve Yardımlarda Denetim Şartı Aranılarak Kapsam Genişletilmelidir

  13. Ücretlilerin de Bağış Yapmasını Teşvik Edecek Vergisel Düzenlemeler Yapılmalıdır

  14. İşverenler Tarafından Depremzede Çalışanlarına Yapılacak Ayni veya

  15. Deprem Bölgesinden Zaruri Sebeplerle Göç Edenlerin Tekrar Bölgeye Geri Dönüşlerini Sağlayacak Vergisel Teşvikler
  1. Bölgedeki Yapıların Yeniden İnşasına Yönelik KDV İstisnası Getirilmelidir

  2. Depremzedelerin Barınma İhtiyacına Katkı Sunacak Prefabrik Yapılar ve Konteynerlere İlave Olarak Çadır, Karavan vb. Mallar İçin de KDV Oranı % 1 e İndirilmelidir

  3. CANSUYU Kredilerinin Verilmesi İvedilikle Başlatılmalıdır

  4. Depremden Kaynaklı İntikallerde Veraset ve İntikal Vergisi İstisnası Sağlanmalıdır

  5. BES ve Hayat Sigortası Ödemelerinden Vergi Kesintisi Yapılmamalı ve Ödemeler Kolaylaştırılmalıdır

  6. Bölgedeki Firmalar İçin Yatırıma Katkı Oranı ve İndirimli Kurumlar Vergisi Oranı Artırılarak Bölgeye Yapılacak Yatırımlar Üst Seviyede Teşvik Edilmeli ve Yeni Ekonomik ve Ticari Faaliyetlerin Bölgede Gerçekleştirilmesine Yönelik Teşvik Uygulamaları Geliştirilmelidir

  7. Yatırım Teşvik Belgesi Kapatma İşlemleri Kolaylaştırılmalıdır

  8. Afet Nedeniyle Verilecek İhtiyaç Kredisi Gibi Kredilere İlişkin Vergisel Teşvikler Sağlanmalıdır

  9. Afet Bölgesinde Yapılacak İmar ve İnşa Faaliyetlerinin Finansmanı İçin Özel Çalışmalar Yapılmalıdır

  10. Deprem Bölgesinde Yürütülen Vergi İncelemeleri Mücbir Sebep Süresince Durdurulmalı ve Deprem Bölgesindeki Mükelleflerle Bağlantılı Karşıt İnceleme Yapılma Zorunluluğu Kaldırılmalıdır

  11. Yıkılan Binaların Tapu Kayıtlarında Arsa Vasfına Dönüştürülmesi Herhangi Bir Mali Yükümlülük Doğurmadan Yapılmalıdır

  12. Depremzedelere Yönelik İstihdam Teşvikleri Hayata Geçirilmelidir

  13. İşverenlerin, Deprem Bölgesinde Çalışan İşçilerine Yapacakları Nakdi Yardımlar Sigorta Priminden Muaf Tutulmalıdır

  14. Pandemi Döneminde Hayata Geçirilen Kısa Çalışma Ödeneği ve Nakdi Ücret Desteği Deprem Bölgesindeki Mükellefler İçin İvedilikle Başlatılmalıdır

  15. İşverenlerin İşlemleri Deprem Bölgesinden Yürütülen Deprem Bölgesi Dışındaki İşyerleri de SGK Uygulamaları Bakımından Mücbir Sebep Kapsamına Alınmalıdır

  16. Depremden Etkilenen Çalışanların Mali, Sosyal ve Ekonomik Haklarının Korunmasına Yönelik Tedbirler Devreye Alınmalıdır

 ———————– 

GİRİŞ

Bilindiği üzere, 6/2/2023 tarihinde Kahramanmaraş merkezli olmak üzere Adıyaman, Adana, Gaziantep, Osmaniye, Hatay, Kilis, Malatya, Şanlıurfa, Diyarbakır ve Elazığ’ı içine alan 11 ilimizde meydana gelen ve büyük yıkıma sebebiyet veren deprem felaketi yaşanmıştır.

Devletimiz tüm imkanları ile beraber depremin çeşitli alanlardaki yıkıcı etkileri ile mücadele etmeye başlamıştır. Bu kapsamda, depremden zarar gören illerdeki mükelleflerle ilgili mücbir sebep ilan edilmiş, mali ve vergisel yükümlülükler 31.07.2023 tarihi sonrasına ertelenmiştir.

Anılan bu mücbir sebep düzenlemesinin kısa vadede birtakım sorunları çözebilecek nitelikte olduğu değerlendirilmekle beraber, daha önceki tarihlerde ülkemizde yaşanmış doğal afetlerde elde edilen tecrübeleri, saha ziyaretlerimiz sırasında depremden zarar gören mükellef ve meslek mensuplarımızın tarafımıza iletmiş oldukları görüşleri de dikkate alarak kamusal sorumluluk bilinci içinde bazı önerilerin acil oluşturulması gerekli görülmüştür.

Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği (TÜRMOB), aşağıda maddeler halinde belirtilen yasal ve/veya idari düzenlemelerin yapılmasının gerekli ve yararlı olduğunu değerlendirmektedir. Bu nedenle, yaşanılan süreçte yapılmasında yarar görülen hususları ilgili kamu kurum ve kuruluşlarına aktarmak ve yürütülecek çalışmalara katkı sağlamak amacıyla aşağıda belirtilen öneriler hazırlanmıştır.

Hali hazırda 15/5/1959 tarihli 7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısiyle Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun başta olmak üzere 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanunu, 492 sayılı Harçlar Kanunu, 488 sayılı Damga Vergisi Kanunu ve 2462 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu gibi yasal düzenlemelerde deprem dahil olmak üzere doğal afetlerle ilgili faaliyet ve işlemlere ilişkin vergi istisna ve muafiyetleri yer almaktadır. Bu Raporda, bu düzenlemelere ilave düzenleme önerileri yer almaktadır.

İllerimizin ve bireylerin farklı düzeylerde depremden etkilenmiş oldukları göz önüne alınarak Birliğimizce önerilerin bu tedbirlerin hayata geçirilmesinde, toptancı bir yaklaşım yerine, söz konusu illerin ve bu illerdeki kişilerin depremden etkilenme düzeyleri dikkate alınarak iller arasında ince ayrımlarla farklı düzeyde tedbirlerin hayata geçirilebileceği değerlendirilmektedir.

Benzer bir felaketin ülkemizde tekrar yaşanmaması dileğiyle bu çalışmanın tüm kullanıcılara faydalı olmasını temenni ederim.

Saygılarımızla.

Emre KARTALOĞLU
TÜRMOB Genel Başkanı

—————————–

1- Vergi Usul Kanunu’nun Mücbir Sebep ve Zor Durum Hallerine İlişkin Hükümleri, Meslek Mensuplarının Mücbir Sebep veya Zor Durum Hallerini de Kapsayacak Şekilde Güncellenmelidir

213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun Mücbir Sebepler’i düzenleyen 13 üncü maddesi ile Mühlet Verme’ye ilişkin 15 inci maddesi hükümleri arasında “mükelleflerin” mücbir sebep ve zor durum halleri düzenlenmiş ancak bu hükümler arasında, mükelleflerin vergi beyan ve bildirimlerinin yerine getirilmesinde çok büyük rolü olan meslek mensuplarının (SMMM, YMM) mücbir sebep halleri ile zor durum hallerine ilişkin olarak bir hükme yer verilmemiştir. Bir başka ifade ile asıl mükellef bakımından mücbir sebep veya zor durum hali bulunmamakla birlikte, bu mükellefe ait vergisel ödevlerinin yerine getirilmesinde görevi bulunan meslek mensuplarının mücbir sebep veya zor durum haline düşmesi durumunda, mükellefin bu vergisel ödevlerinin yerine getirilmesine ilave süre tanınmasına ilişkin hükümler kanuni düzenlemelerde yer almamaktadır.

Özellikle ülkemizde geniş bir satha yayılan ve çok sayıda muhasebe meslek mensubunun da depremden olağanüstü derecede olumsuz etkilenmesine yol açan bu afette meslek mensuplarının bir kısmı işyerlerini tamamen kaybetmiş ve bunun sonucunda müşterileri olan mükelleflere ilişkin kanuni defter ve belgelerinin de tamamen zayi olduğu durumlar oluşmuştur.

Halen depren bölgesinde bulunan illerde yüzden fazla meslek mensubumuz hayatını kaybetmiş, ağır yaralanmış ya da birinci derece yakınlarını kaybetmiştir.

Her ne kadar idari görüş ve uygulamalar ile vergi idaresi yazılı başvurular üzerine bu gibi hallerde idari olarak ilave süre tanımlama işlemini yapmakta ise de, bu konunun kanun düzeyinde açıkça anlaşılır bir hale getirilmesini sağlamak amacıyla meslek mensubunun mücbir sebep ve zor durum hallerinde, mükellefin de mücbir sebep veya zor durum halinde sayılacağına ve vergisel ödevlerinin yerine getirilmesine ilişkin sürelerin duracağına, uzayacağına ilişkin hükümlere doğrudan kanun hükmünde yer verilmesi gerektiğini değerlendirmekteyiz.

2- Vergi ve Diğer Amme Borçlarının Terkini Müessesesi Çalıştırılmalıdır

Vergi Borçlarının ve diğer amme alacaklarının Terkinine (silinmesine) ilişkin Vergi Usul Kanunu ile Amme Alacaklarını Tahsili Usulü Hakkında Kanun’unda yer alan düzenlemeler aşağıdaki gibidir.

Verginin Terkini Madde 115

Yangın, yer sarsıntısı, yer kayması, su basması, kuraklık, don, muzir hayvan ve haşârat istilası ve bunlara benzer âfetler yüzünden:

  1. Varlıklarının en az üçte birini kaybeden mükelleflerin bu âfetlerin zarar verdiği gelir kaynakları ile ilgili bulunan vergi borçları ve vergi cezaları;
  2. Mahsullerinin en az üçte birini kaybeden mükelleflerin, âfete mâruz arazi için zararın tahakkuk ettiği hasat ve devşirme zamanına tesadüf eden yıla ait olarak tahakkuk ettirilen Arazi Vergisi borçları ve vergi cezaları;

Maliye Bakanlığınca zararla mütenasip olmak üzere, kısmen veya tamamen terkin olunur. (Ek cümle: 28/12/2001-4731/4 md.) Maliye Bakanlığı terkin yetkisini mahalline devredebilir.

Zarar derecesini ve ilgili bulunduğu gelir kaynağını mahallî idare heyetleri yaptıracağı tahkikat üzerine tesbit eder.

Tabii afetler sebebiyle terkin Madde 105

Yangın, yer sarsıntısı, yer kayması, su basması, kuraklık, don, zararlı hayvan ve haşarat istilası ve bunlara benziyen afetler yüzünden zarara maruz kalan varlıklarının ve mahsullerinin en az üçte birini kaybedenler adına tahakkuk ettirilmiş ve afetlerin zarar verdiği gelir kaynakları ile ilgili amme alacakları (700 Sayılı

KHK’nın 28 inci maddesiyle değişen ibare; Yürürlük: 09.07.2018)Cumhurbaşkanı karariyle kısmen veya tamamen terkin olunur.

Bu madde hükmünden faydalanmak için afetin vukuu tarihinden itibaren 6 ay içinde ilgili amme idaresine yazı ile müracaat edilmesi şarttır.

Bu madde şümulüne giren bir zararın mevcut olup olmadığı mahalli il veya ilçe idare kurullarınca, zararın derecesi, Maliye Vekaletince genel olarak belirtilecek esaslar dahilinde ilgili amme idarelerince tesbit olunur.

Vergi Usul Kanunu mevzuuna giren amme alacakları hakkında mezkür kanunun 105 inci maddesi hükümleri tatbik olunur.

Belirtilen yasal hükümler çerçevesinde; depremin meydana geldiği 11 ilimizde bulunan vergi mükelleflerinin mevcut vergi borçları (Emlak Vergisi, MTV, ÇTV dahil) ve diğer amme borçlarının Hazine ve Maliye Bakanlığı ve ilgili diğer kurumlar tarafından yapılacak düzenlemeler ile terkini yapılmalıdır.

Terkin müessesinin uygulanmaması halinde; depremden etkilen mükelleflerin borçlarına ilişkin 6183 sayılı Kanunun 48/A maddesi uyarınca teminat aranmaksızın tecil işlemlerinin kolaylıkla yerine getirilmesine yönelik gerekli idari düzenlemeler yapılmalıdır.

3- Deprem Nedeniyle Zayi Belgesi Verilmesi Süreci Kalıcı Olarak Kolaylaştırılmalıdır

Malumları olduğu üzere, 1999 yılında yaşanan Marmara Depreminden sonra 7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun’a 31.08.1999 tarih ve 574 sayılı KHK’nın 3’üncü maddesiyle eklenen Geçici 15’inci maddede;

“Türk Ticaret Kanununa ve Vergi Usul Kanununa göre tutulması ve tasdiki zorunlu defterleri ile kullanmak mecburiyetinde bulunduğu belgelerini 17 Ağustos ve 12 Kasım 1999 tarihlerinde vuku bulan depremler nedeniyle kaybeden mükellefler, durumu öğrendiği tarihten itibaren 2 ay içinde yetkili mahkemeden kendisine bir belge verilmesini isteyebilir. Mahkeme gerekli gördüğü delillerin toplanmasını da emredebilir. Böyle bir belge almamış olan mükellef, defterlerini ve belgelerini ibrazdan kaçınmış sayılır. Ancak tabii afete uğrayan yerlerde bulunan mükellefin il veya ilçe idare kurullarından defter ve belgelerinin zayi olduğuna ilişkin olarak alacağı belge de yetkili mahkemeden alınmış belge hükmündedir.”

hükmüne yer verilmiştir.

Her ne kadar geçici maddeler ile bu türden olağanüstü durumlarda zayi belgesinin alınması kolaylaştırılmış olsa da, ülkemizin deprem kuşağında yer aldığı ve sıklıkla doğal afetlerin yaşanmakta olduğu gerçeği göz önüne alındığında; başta deprem, sel felaketi, yangın vb. doğal afetler için Vergi Usul Kanunu ve Türk Ticaret Kanunu kapsamında tutulması ve muhafaza edilmesi gereken kanuni defter ve belgelerin (elektronik ortamda tutulan ve düzenlenen kanuni defter ve belgeler dahil) zayi olması durumunda, doğal afetten doğrudan etkilenen mükelleflerin Zayi Belgelerini alma hususunda gerekli kolaylaştırıcı hükmün ilgili Kanunlara kalıcı olarak eklenmesinin faydalı olacağı düşünülmektedir.

Bu kapsamda aşağıda taslak metnine yer verilen hükmün, kalıcı hale getirilmesinin önem arz ettiği ve bu çerçevede Kanuni düzenlemenin yapılması gerektiğini değerlendirilmektedir.

“Türk Ticaret Kanununa ve Vergi Usul Kanununa göre tutulması ve tasdiki zorunlu defterleri ile kullanmak mecburiyetinde bulunduğu belgelerini deprem (yer sarsıntısı), yangın, su baskını, yer kayması, kaya düşmesi, çığ, tasman ve benzeri afetlerde; yapıları ve kamu tesisleri genel hayata etkili olacak derecede zarar gören veya görmesi muhtemel olan yerlerde kaybeden mükellefler, durumu öğrendiği tarihten itibaren 3 ay içinde yetkili mahkemeden kendisine bir belge verilmesini isteyebilir. Mahkeme gerekli gördüğü delillerin toplanmasını da emredebilir. Böyle bir belge almamış olan mükellef, defterlerini ve belgelerini ibrazdan kaçınmış sayılır. Tabii afete uğrayan yerlerde bulunan mükellefin illerde valiliklerden, ilçelerde kaymakamlıktan defter ve belgelerinin zayi olduğuna ilişkin olarak alacağı belge de yetkili mahkemeden alınmış belge hükmündedir. Mükellef ile arasında hizmet sözleşmesi bulunan ve 3568 sayılı Kanun Hükümleri uyarınca faaliyette bulunan meslek mensupları da bu belgeyi talep edebilir. Bu kapsamda uygulamaya ilişkin usul ve esasları belirlemeye Ticaret Bakanlığı ve Hazine ve Maliye Bakanlığı yetkilidir.”

Böylece bundan sonra da yaşanabilecek her deprem felaketi sonrasında yeni bir kanuni düzenlemeye ihtiyaç göstermeden afetler nedeniyle zayi belgesinin alınması süreci kolaylaştırılmış olacaktır.

Ayrıca yapılacak düzenlemelerde, zayi belgesi müracaatlarının mükellefin kendisinin, yasal temsilcisinin veya aralarında hizmet sözleşmesi bulunan meslek mensuplarının (SMMM, YMM) yapılabilmesine imkân sağlanması gerektiği değerlendirilmektedir. Zira, mükelleflere ilişkin defter ve belgeler muhasebe bürolarında/şirketlerinde bulunmakta, bir büro yıkıldığında her bir mükellefin tek tek zayi belgesi alması işleri fevkalade zorlaştırmaktadır.Ü R M O B

4- Kanuni Merkezleri ve Mali Müşaviri Bölge Dışında Olmakla Birlikte Fiili Üretimleri ve Ön Muhasebe İşlemlerini Önemli Ölçüde Deprem Bölgesinde Yürüten İşletmeler de Mücbir Sebep Kapsamına Alınmalıdır

Bilindiği üzere, bazı vergi mükelleflerinin kanuni merkezleri ile fiili üretim ve iş merkezleri ve muhasebe iş ve işlemlerinin yürütüldüğü yerler farklı illerde olabilmektedir. Birliğimize gelen taleplerden, kanuni merkezleri ve hizmet veren mali müşaviri başka ilde olmakla birlikte, depremden etkilenen bölgede üretim merkezleri olan ve ön muhasebe işlemleri de önemli ölçüde buradan yürütülen mükellefler bulunmaktadır. Bu durumda olan mükelleflerin mağdur olmamaları için (gerekli denetim/yoklama mekanizmaları da işletilerek) bunların da mücbir sebep kapsamına dahil edilmesinde yarar görülmektedir.

5- Zayi Olan Yasal Defterlerin Yeniden Tasdik Edilmesinde Tasdik Harcı/Ücreti Alınmamalı ve Elektronik Defter ve Belgelerden Zayi Olanların İlgili İdarelerden Teminine Olanak Sağlanmalıdır

Süresi içinde ve gerekli tasdik harçları ödenerek tasdik edilmiş olan kanuni defterler, deprem nedeniyle tamamen zarar görmüş ve zayi olmuştur. İlgili mükelleflerde faaliyetlerine tekrar devam edecek mükellefler için kanuni defterlerin yeniden tasdik edilmesi zorunluluğu bulunmaktadır. Zamanında tasdik ücretleri ödendiği için, yeni yapılacak tasdik işlemlerinden kâğıt bedeli dışında tasdik harcı vb. vergisel yükümlülüklerden istisna tutulmasının gerektiği değerlendirilmektir.

Ayrıca son yıllarda vergi uygulamaları kapsamında kanuni defter ve belgelerin elektronik belge ve elektronik defter olarak düzenlenmesine yönelik önemli dijital dönüşüm çalışmaları yapılmış ve bu çalışmalar neticesinde elektronik belgeler (e-Fatura, e-İrsaliye, e-Arşiv Fatura vb.)’in örnekleri ile elektronik defterlerin ikincil kopyaları Gelir İdaresi Başkanlığı’nın da bilgi işlem sistemlerine iletilmiş durumdadır. Bu nedenle, deprem felaketinin yaşandığı bu 11 ilimizde bulunan mükelleflerimizin Gelir İdaresi Başkanlığı bilgi işlem sistemlerinde bulunan elektronik belge ve defter örneklerinin, mükelleflerimizin yazılı talepleri halinde kendilerine başkaca bir şart aranmaksızın elektronik ortamda verilmesine imkân veren bir idari düzenlemenin yapılması gerektiği değerlendirilmektedir. Ayrıca belge örnekleri GİB bilgi işlem sisteminde bulunmamakla birlikte, elektronik belgelere ilişkin rapor (e-Arşiv Raporları) verilerinin yer aldığı durumlarda, bu rapor veya elektronik listelerin de talep edecek vergi mükelleflerimize verilmesi ve bu rapor veya listelerin, fatura vb. belge hükmünde sayılmasına yönelik idare düzenlemelerin yapılmasında yarar görülmektedir.

6- Deprem Sonucu Alınan Sigorta Tazminatlarının Gelir Yazılması Koşulu Kaldırılmalı veya Tazminatların Yenileme Fonu Kullanım Süresi Artırılmalıdır

Vergi Usul Kanunu’nun 329 ve 330 uncu maddelerinde amortismana tabi mallar ile emtialar için sigorta kuruluşlarından alınan sigorta tazminatlarının vergi uygulaması karşısındaki durumu açıklanmıştır. İlgili Kanunu hükümlerine aşağıda yer verilmiştir:

Amortismana Tabi Malların Sigorta Tazminatı Madde 329

Yangın, deprem, sel, su basması gibi afetler yüzünden tamamen veya kısmen zıyaa, uğrıyan amortismana tabi iktisadi kıymetler için alınan sigorta tazminatı bunların değerinden (Amortismanlı olanlarda ayrılmış olan amortisman çıktıktan sonra kalan değerden) fazla veya eksik olduğu takdirde farkı kar veya zarar hesabına geçirilir.

(7338 sayılı kanunun 37 nci maddesiyle değişen fıkra; Yürürlük: 26.10.2021)Bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerce;

  1. Alınan sigorta tazminatı ile tamamen veya kısmen zarar gören amortismana tabi iktisadi kıymetlerin yenilenmesi veya benzer mahiyetteki bir iktisadi kıymetin iktisabı, işin niteliğine göre zorunlu bulunur veya bu hususta işletmeyi idare edenlerce karar verilmiş ve teşebbüse geçilmiş olursa tazminat fazlası, tazminatın alındığı tarihi takip eden üçüncü takvim yılının sonuna kadar pasifte geçici bir hesapta tutulabilir. Her ne sebeple olursa olsun bu süre içinde zarar gören iktisadi kıymetlerin yenilenmesi veya benzer mahiyetteki bir iktisadi kıymetin iktisabı gerçekleşmezse, geçici hesapta tutulan tazminat fazlası, tazminatın alındığı yılı takip eden üçüncü takvim yılının kâr ve zarar hesabına eklenir.
  2. Pasifte geçici bir hesapta tutulan tazminat fazlası, finansal kiralama yoluyla edinilenler de dâhil olmak üzere (a) bendindeki esaslar dâhilinde iktisap edilen bir veya birden fazla kıymetin bu Kanun hükümlerine

göre ayrılacak amortismanlarına mahsup edilir. Bu mahsup tamamlandıktan sonra itfa edilmemiş olarak kalan değerlerin amortismanına devam olunur.

  1. Pasifte geçici bir hesapta tutulan tazminat fazlası, zarar gören iktisadi kıymetin yerine iktisap edilen yeni kıymetlerin amortisman ayrılabilecek tutarından fazla ise bu fazlalık, tazminatın alındığı yılı takip eden üçüncü takvim yılının kâr ve zarar hesabına eklenir.

ç) Tazminatın alındığı yılı takip eden üçüncü takvim yılının sonundan önce işin terki, devri veya işletmenin tasfiyesi hâlinde pasifte geçici bir hesapta tutulan tazminat fazlası o yılın kâr ve zarar hesabına eklenir. (*)

(7338 sayılı kanunun 37 nci maddesiyle değişen fıkra; Yürürlük: 26.10.2021)Maddenin uygulamasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Hazine ve Maliye Bakanlığı yetkilidir.(**)

Emtia Sigorta Tazminatı Madde 330

Emtia ve zirai mahsul ve hayvan kıymetlerinde vukua gelen zayiat dolayısiyle alınan sigorta tazminatları bunların değerlerinden fazla olursa bu fazlalık kara alınır.

İşletme hesabı esasında tutulan defterde bu tazminat hasılat kaydedilir.

Kanun hükümlerine göre, alınan sigorta tazminatlarının meydan gelen zarardan fazla olan tutarı GELİR olarak kabul edilmekte ve vergiye tabi olmaktadır. Ancak yaşanan deprem nedeniyle varlıklarını kaybeden mükelleflerin ödeme güçleri de önemli şekilde azaldığından bu durumda alınan tazminatların gelir olarak addedilmemesi ve vergiye tabi tutulmaması için Vergi Usul Kanununda gerekli yasal düzenleme yapılması ya da gelir niteliği bulunan söz konusu tazminatların YENİLEME FONU olarak kullanım süresinin 3 yıl yerine 5 yıla çıkartılması gerektiği değerlendirilmektedir.

7- Deprem Bölgesindeki İşletmelerin KDV İade Süreçleri Hızlandırılmalı ve KDV’de Kısmi Tevkifat Uygulaması Nedeniyle Mükelleflerin Uğrayacağı Finansal Yüklerin Azaltılmasına Yönelik Tedbirler Alınmalıdır

Depremden etkilenen mükelleflerce yapılmış ve yapılacak olan KDV iade taleplerinin hızlı bir şekilde yerine getirilmesi mükelleflere önemli maddi katkılar sağlayabilecektir. Bu nedenle, depremzede mükelleflerin vergi dairelerinden olan KDV ve diğer vergi iade alacak taleplerinin, herhangi bir limit ve şekil şartı aranmaksızın sadece KDV İade Kontrol Raporu sonucuna göre 15 gün içinde yerine getirilmesi için gerekli idari düzenlemelerin yapılmasında yarar görülmektedir.

Ayrıca Deprem felaketi nedeniyle defter ve belgeleri zayi olan mükelleflerin alış/satış belgelerinin tetkiki mümkün olmadığı gibi bunların kanuni defterleri üzerinden başka mükelleflerin iş ve işlemlerinin tetkiki de mümkün olamamaktadır. Bu nedenle, felaketinin yaşandığı 11 ilde bulunan vergi mükellefleri nezdinde gerek tanzim edilecek Yeminli Mali Müşavirlik tasdik raporları için gerekli olan karşıt inceleme çalışmalarının gerekse diğer illerdeki mükellefler hakkında tanzim edilecek tasdik raporları bakımından bu illerde bulunan mükellefler nezdinde yapılması gereken karşıt inceleme çalışmalarının, afet nedeniyle kanuni defter ve belgeleri zayi olan mükellefler bakımından, yapılması zorunluluğunun kaldırılması gerektiği ve bölgedeki mükelleflerden gerçekleştirilen mal ve hizmet alımlarına ilişkin KDV’nin beyanı mücbir sebep süresince uzadığından, diğer mükelleflerin KDV iadelerinin sonuçlandırılması sürecinde bölgedeki mükellefin söz konusu KDV yi beyan veya ödeme zorunluluğunun aranmaması ve KDV iade sistemlerinde bu yönde gerekli düzenlemelerin yapılması gerektiği değerlendirilmektedir.

Buna ilave olarak KDV Genel Uygulama Tebliğinin C.2.1.3. bölümünde yer alan açıklamalar gereğince; mücbir sebep ilan edilen deprem bölgesindeki illerde bulunan mükelleflerin, deprem bölgesi dışındaki illerdeki mükelleflerden kısmi tevkifat kapsamında mal (örneğin tevkifata tabi demir çelik ürünleri) satın almaları durumunda TEVKİFAT UYGULANMAYACAK, bir başka deyişle alıcı satıcıya KDV’yi tam olarak ödeyecektir. Ancak bu suretle tam KDV ödeyerek satın aldığı malları deprem bölgesi dışındaki mükelleflere

satması halinde, hesaplayacağı KDV’nin bir kısmı alıcı (deprem bölgesi dışındaki) tarafından tevkif edilecek ve satıcıya ödenmeyecektir. Bu işlemler neticesinde; deprem bölgesindeki alıcı üzerinde tahsil edemediği KDV bir finansman yükü oluşturacaktır. Bu durumun bertaraf edilmesi için, ya bu durumdaki satışların da tevkifat kapsamından çıkarılması ve KDV’nin alıcıdan tam olarak tahsil edilmesi ya da deprem bölgesindeki ilk alıcının deprem bölgesi dışındaki mükelleflerden ilk alımı nedeniyle satıcının hesaplayacağı KDV’nin de tevkifat uygulaması kapsamına alınmasına (bir başka deyişle alıcının satıcıya KDV’yi tam olarak ödememesi bir kısmını tevkif etmesi) yönelik idari düzenlemelerin yapılmasında, özellikle deprem bölgesindeki mükellefler üzerinden KDV’nin finansman yükü olarak kalmasının önüne geçilmesi bakımından yarar görülmektedir.

8- Deprem Bölgesindeki İşletmelerden Olan Alacakların Şüpheli Alacak Olarak Kabul Edilmesine İmkân Sağlanmalıdır

Vergi Usul Kanunu’nun şüpheli alacaklara ilişkin düzenlemesi aşağıda yer almaktadır:

Şüpheli Alacaklar Madde 323

(Değişik: 30/12/1980 – 2365/55 md.) Ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmak şartıyla;

  1. (Değişik: 1/5/1981 – 2455/3 md.) Dava veya icra safhasında bulunan alacaklar;
  2. Yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş bulunan (7338 sayılı kanunun 35 inci maddesiyle değişen ibare; Yürürlük: 26.10.2021)ve 3.000 (544 Sıra No.lu V.U.K Genel Tebliği ile 1.1.2023’den itibaren 8.900 -TL) Türk lirasını aşmayan(*) alacaklar;

Şüpheli alacak sayılır.

Yukarıda yazılı şüpheli alacaklar için değerleme gününün tasarruf değerine göre pasifte karşılık ayrılabilir.

Bu karşılığın hangi alacaklara ait olduğu karşılık hesabında gösterilir. Teminatlı alacaklarda bu karşılık teminattan geri kalan miktara inhisar eder.

Şüpheli alacakların sonradan tahsil edilen miktarları tahsil edildikleri dönemde kar-zarar hesabına intikal ettirilir.

(7338 sayılı kanunun 35 inci maddesiyle eklenen fıkra; Yürürlük: 26.10.2021)İşletme hesabı esasında defter tutan mükellefler, yukarıdaki fıkralar kapsamında tespit edilen şüpheli alacaklarını defterlerinin gider kısmına ve bunlardan sonradan tahsil edilen miktarları ise tahsil edildikleri dönemde defterlerinin gelir kısmına, hangi alacaklara ait olduğunu gösterecek şekilde, kaydederler.

Kanun lafzından anlaşıldığı üzere; şüpheli alacak karşılığı ayrılabilmesi alacak için dava veya icra safhasına geçilmesi ya da protesto gibi şekil şartlarının yerine getirilmesi zorunluluğu bulunmaktadır. Ancak depremden etkilenen mükelleflerde bu koşulların yerine getirilmesi çabaları depremzede mükellefler için bir yandan psikolojik olarak olumsuz etkiler yaratacak bir yandan da herhangi bir faydası da olmayacaktır. Bu nedenle; mükelleflerin, deprem bölgesinde bulunan ve depremden etkilendiği tespit edilen mükelleflerden olan alacakları için maddede sayılan şartlar aranmaksızın şüpheli alacak karşılığı ayrılabilmesine yönelik düzenlemelerin ivedilikle yapılması gerektiği değerlendirilmektedir.

 

9- Kıymeti Düşen Malların Değer Tespitlerinin Hızlı ve Alternatif Yeni Yöntemlerle Yapılmasına İmkan Sağlanmalıdır

Vergi Usul Kanunu’nun kıymeti düşen mallar ile ilgili düzenlemesi aşağıdaki gibidir:

Kıymeti Düşen Mallar Madde 278

Yangın, deprem ve su basması gibi âfetler yüzünden veyahut bozulmak, çurumek, kırılmak, çatlamak, paslanmak gibi haller neticesinde iktisadı kıymetlerinde önemli bir azalış vâki olan emtia ile maliyetlerinin hesaplanması mûtat olmıyan hurdalar ve döküntüler, üstupu, deşe ve ıskartalar emsal bedeli ile değerlenir.

Düzenlemeden görüleceği üzere kıymeti düşen malların emsal bedelinin tespiti Vergi Usul Kanunu’nun 267 inci maddesinin 3 sırasında yer verilen Takdir Komisyonları marifetiyle yapılmaktadır.

Depremin geniş alana yayılmış ve çok sayıda mükellefi etkilemiş olması nedeniyle; takdir komisyonlarında oluşabilecek iş yüklerinin ve yığılmaların bertaraf edilmesi amacıyla, kıymet takdirinin zayi belgesi olan mükellefler için mükelleflerin beyanı ile kabul edilmesinin sağlanmasına ya da zayi belgesi olmayan mükelleflerde mükelleflerce tayin olunan değer tespitinin meslek mensupları tarafından onaylanması koşuluyla takdir komisyonu kararı yerine geçeceğine yönelik düzenleme yapılmasının yararlı olacağı düşünülmektedir.

Öte yandan iş yerleri depremden hasar görmemekle birlikte deprem sonrası bazı malları ve demirbaşları zaruret ve ihtiyaç gereği depremzedeler tarafında alınmak durumunda kalan ya da diğer bir şekilde kaybolan süper market vb. işletmelerin bu kayıplarının da sermayede meydana gelen azalma olarak kabul edilmemesi ve bu kıymetler için yüklenilen KDV’lerin indirimine müsaade edilmesi uygun olacaktır.

Ayrıca yapılan yeni kıymet takdiri sonrasında oluşan zarar tutarının 2022 yılına ilişkin gelir veya kurumlar vergisi beyannamesinde beyan edilecek kazancın tespitinde de indirim olarak dikkate alınmasına ilişkin yasal düzenleme yapılmasının yararlı olacağı düşünülmektedir.

10- Deprem Bölgesindeki Mükellefler İçin Fevkalade Amortisman Uygulaması Koşulları Kolaylaştırılmalıdır

Vergi Usul Kanunu’nun fevkalade amortisman uygulaması ilgili düzenlemesi aşağıdaki gibidir:

Fevkalade Amortisman Madde 317 Amortismana tabi olup:

  1. Yangın, deprem, su basması gibi afetler neticesinde değerini tamamen veya kısmen kaybeden;
  2. Yeni icatlar dolayısiyle teknik verim ve kıymetleri düşerek tamamen veya kısmen kullanılmaz bir hale gelen;
  3. Cebri çalışmaya tabi tutuldukları için normalden fazla aşınma ve yıpranmaya maruz kalan;

Menkul ve gayrimenkullerle haklara, mükelleflerin müracaatları üzerine ve ilgili Bakanlıkların mütalaası alınmak suretiyle, Maliye Bakanlığınca her işletme için işin mahiyetine göre ayrı ayrı belli edilen “Fevkalade ekonomik ve teknik amortisman nispetleri” uygulanır.

Düzenlemeden de görüleceği üzere fevkalade amortisman uygulamasından yararlanılabilmesi Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru şartına ve Bakanlığın onayına bağlanmıştır. Vergi Usul Kanununda yapılacak yeni bir düzenleme ile depremden etkilenen 11 ilde bulunan mükellefler için, fevkalade amortisman uygulamasında herhangi bir başvuru ve onay şartın aranmadan mükelleflerce tayin edilecek yeni amortisman nispetine göre giderleştirilebilmesine imkân sağlanmalıdır.

Ayrıca, depremden zarar görmüş duran varlıkların yeniden satın alınması halinde bu iktisadi kıymetlerin alım maliyetlerinin doğrudan gider olarak dikkate alınmasına ya da maliyet bedellerinin giderleştirilmesinde amortisman nispetinin yüksek tutulabilmesine imkân sağlanmalıdır.

11- Yasal Merkezleri Deprem Bölgesinde Kurumlar Vergisi Mükellefleri İle Gelir Vergisi Mükelleflerine 2023 ve İzleyen Yıllar İçin Belirli Bir Süre İndirimli Kurumlar ve Gelir Vergisi Oranları Uygulanmalıdır

Yasal merkezleri deprem bölgesinde kurumlar vergisi mükellefleri ile gelir vergisi mükelleflerine 2023 ve izleyen yıllar için belirli bir süre indirimli kurumlar ve gelir vergisi oranları uygulanması gerektiği değerlendirilmektedir. Örneğin bu işletmeler gelir ve kurumlar vergilerini % 50 indirimli ödeyebilirler. Böylece bu işletmelerin faaliyetlerine geri dönüşün kolaylaştırılması ve kayıplarının daha kısa sürede telafisi mümkün olacaktır.

12- Deprem Bölgesine Yönelik Yapılacak Bağış ve Yardımlarda Denetim Şartı Aranılarak Kapsam Genişletilmelidir

Mevcut mevzuat düzenlemelerine göre yapılan bağış ve yardımların tamamının indirimi konusu yapılabildiği durum sadece Cumhurbaşkanlığınca başlatılan yardım kampanyaları kapsamında AFAD’a ve Kızılay’a yapılan bağışlara ilişkindir.

Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 10 uncu maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde ve Gelir Vergisi Kanunu’nun 89 uncu maddesinin birinci fıkrasının (4) numaralı bendinde sayılan Genel ve özel bütçeli kamu idarelerine, il özel idarelerine, belediyelere ve köylere, Cumhurbaşkanınca vergi muafiyeti tanınan vakıflara ve kamu yararına çalışan dernekler ile bilimsel araştırma ve geliştirme faaliyetinde bulunan kurum ve kuruluşlara makbuz karşılığında yapılan bağış ve yardımlarda ise yapılan bağış ve yardımlarda ise bağış ve yardım tutarının sadece beyan edilen kazancın yüzde 5 ile sınırlı tutulmaktadır.

Bu durum yapılacak bağış ve yardımların sınırlı kalmasına yol açabilmektedir.

Bu nedenle, özellikle depremden zarar gören 11 ile yönelik olarak yapılacak bağış ve yardımlarda, deprem bölgesinde yardım faaliyetlerini yürüten kamu kurum/kuruluşları, kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşları ve esas çalışma konusu yardım faaliyetleri olan SMMM veya YMM denetimine tabi olmayı taahhüt eden dernek ve vakıflara yapılacak nakdi ve ayni bağışların da belgelendirilmesi şartıyla tamamının kazancın tespitinde indirim konusu yapılabilmesine ve kazancın yetersizliği nedeniyle cari yılda indirim konusu yapılamayan bağış ve yardım tutarının izleyen yıllarda da indirim olarak dikkate alınmasına yönelik düzenlemelerin yapılması gerektiği değerlendirilmektedir.

Ayrıca depremzede öğrencilere verilecek burslarda yukarıdaki kapsamda olduğu gibi değerlendirilerek vergiye tabi kazancın tespitinde tamamının indirim olarak dikkate alınmasına imkân verilmelidir

13- Ücretlilerin de Bağış Yapmasını Teşvik Edecek Vergisel Düzenlemeler Yapılmalıdır

Yapılacak bağış ve yardımlara katkı sağlamak amacıyla, beyanname verme zorunluluğu bulunmayan ücretlilerin de yapacakları nakdi bağış ve yardımları ücret matrahlarının tespitinde indirim konusu yapılabilmesine yönelik yasal düzenleme yapılmasında yarar görülmektedir. Böylece ücretli durumunda olan bireylerin de yapacakları bağış ve yardımların vergi teşvikinden yararlanabilmesine imkân sağlanacak ve bu suretle daha fazla bağış ve yardım toplanabilecektir.

 

14- İşverenler Tarafından Depremzede Çalışanlarına Yapılacak Ayni veya Nakdi Yardımlar Ücret İstisnasından Yararlandırılmalıdır

Bilindiği üzere, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun ücretlere ilişkin hükümlerinde, işverenler tarafından çalışanlarına sağlanan ayni veya nakdi yardımlar ücret olarak değerlendirilmekte ve ücret sayılan bu ödemeler üzerinden Gelir Vergisi tevkifatı yapılmaktadır.

Ayrıca ücretlere ilişkin istisna hükümlerine (23.Md.) bakıldığında, işverenlerin depremden zarar gören çalışanlarına yapacakları ayni veya nakdi bağış ve yardımların gelir vergisinden istisna tutulmasına ilişkin bir düzenlemeye yer verilmemiş olduğu görülmektedir. Yaşadığımız büyük depremden etkilenen ve bölgede çalışan ücretli vatandaşlarımızın yaralarının hızlı bir şekilde sarılabilmesine katkı sağlamak amacıyla, Gelir Vergisi Kanunun 23 üncü maddesinde yapılacak bir değişiklikle, işverenlerin depremzede çalışanlarına ayni veya nakdi bağış ve yardım olarak yapacakları ek ücret ödemelerinin gelir vergisinden istisna olacağına ilişkin bir hükme yer verilmesinde yarar görülmektedir. Böylece bu tür yardımlar ücret gideri olarak da dikkate alınmış olacaktır.

15- Deprem Bölgesinden Zaruri Sebeplerle Göç Edenlerin Tekrar Bölgeye Geri Dönüşlerini Sağlayacak Vergisel Teşvikler İvedilikle Hayata Geçirilmelidir

Yaşanan deprem felaketinin bölgeden büyük bir göçün yaşanmasına, bu göçün de gidilen yerlerdeki sosyal ve ekonomik yaşam koşullarında olumsuz etkilerinin olduğu ve ayrıca deprem bölgesinin ekonomik üretim kapasitesinin de işgücünün yetersizliği nedeniyle olumsuz etkilenebileceği tahmin edilmektir.

Depremin ilk günlerinde can havliyle en yakın diğer illere göç etmek zorunda kalan depremzede vatandaşlarımızın kendi ailevi ve ekonomik bağlarının bulunduğu yerleşim yerlerine geri dönmelerini ve deprem bölgesinin sosyal ve ekonomik olarak yeniden canlandırılmasında kendilerine duyulan ihtiyacın ivedilikle giderilebilmesini sağlamak amacıyla, depremden önce bölgede ikamet edenler başta olmak üzere, bölgede gerçekleştirilecek istihdama ilişkin olarak vergisel ve sosyal güvenlik teşviklerin sağlanmasında yarar görülmektedir.

 

16- Bölgedeki Yapıların Yeniden İnşasına Yönelik KDV İstisnası Getirilmelidir

Deprem bölgelerinde uzmanların ilk tespitlerine göre bazı illerde neredeyse % 75 oranında yapıların tamamen yok olduğu ve kalan kısımdaki yapılardan da ağır hasarlı ve içinde oturulamaz yapılar haline geldiği görülmektedir.

Bu nedenle bölgenin yeniden inşası ve hızlı bir şekilde hayatın normale dönmesi için, yüksek güvenlikli binaların inşasına yönelik uygun arsaların temini ve bu arsalar üzerine güvenli yapıların inşası ve kullanıma sunulması için KDV’ye yönelik istisnalarının hayata geçirilmesinde yarar görülmektedir.

Ayrıca deprem bölgesinde gerçekleştirilecek üretim ve altyapı yatırım faaliyetlerine yönelik yeni makine, teçhizat, demirbaş alımları ile yeni yapıların inşası için KDV istisnası getirilmesinin yarar sağlayacağı değerlendirilmektedir.

17- Depremzedelerin Barınma İhtiyacına Katkı Sunacak Prefabrik Yapılar ve Konteynerlere İlave Olarak Çadır, Karavan vb. Mallar İçin de KDV Oranı % 1’e İndirilmelidir

Deprem nedeniyle çok sayıda vatandaşımız evlerini, işyerlerini, bürolarını, ofislerini kaybetmiş durumdadırlar. Bu dönemde depremzede vatandaşlarımız için en temel ihtiyaçların başında barınma ihtiyacı gelmektedir. Bu ihtiyacın karşılanması için kamu kurum ve kuruluşları, meslek örgütleri, sivil toplum kuruluşları, hayırsever gerçek ve tüzel kişiler adeta seferber olmuşlardır.

14.02.2023 tarihine kadar olan mevcut mevzuat düzenlemelerimize göre Konteyner ve Prefabrik yapılar dahil barınma ihtiyacını karşılamaya önemli katkı sunacak çadır, karavan vb. malların KDV oranı % 18 idi. Ancak 14.02.2023 tarihli ve 6790 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile, deprem nedeniyle olağanüstü hal ilan edilen illerde kullanılmak üzere prefabrik yapılar ile konteynırların depremzedeler ile KDV Kanunun 17

/1 inci maddesinde sayılan kuruluşlara tesliminde uygulanacak KDV oranı % 18 den % 1 e indirilmiştir. Bu düzenlemede çadır ve karavana yer verilmediğinden, hali hazırda gerek depremzedelere doğrudan gerekse KDV Kanunun 17/1 inci maddesinde sayılan kurum ve kuruluşlarla aracılığıyla dolaylı olarak depremzedelere bağışlanacak çadır ve karavanlarda KDV oranı halen % 18 olarak uygulanmaktadır. Sahada yapılan gözlemlerimizde halen, prefabrik yapı ve konteynırlara ilave olarak çadır ihtiyacının da bulunduğu ve bazı durumlarda karavan temini suretiyle de barınma ihtiyaçlarının karşılanmasına imkân bulunabileceği görülmektedir. Ayrıca bu gözlemlerimizde sahadan tarafımıza karavan ithalinin yasaklanmış olduğu yönünde açıklamalar iletilmiştir.

Bu nedenle münhasıran depremzedelere doğrudan veya depremzedelere bağışlanması koşuluyla bağışta bulunacak tüm gerçek kişi, kurum veya kuruluşlara yapılacak çadır ve karavan teslimlerinin ve izin verilmesi koşuluyla bu amaçla karavan ithalinin Cumhurbaşkanlığınca belirlenecek bir süreye kadar % 1 KDV oranına tabi kılınmasında büyük yarar görülmektedir.

18- CANSUYU Kredilerinin Verilmesi İvedilikle Başlatılmalıdır

Deprem bölgesinde pek çok vatandaşımız, işletmelerimiz, fabrikalarımız ve muhtelif serbest meslek mensuplarımız (mali müşavirler, avukatlar, mimarlar, doktorlar vb.) evlerini, işyerlerini kaybetmişlerdir. Pek çoğu, hayatına sıfırdan başlamak zorunda kalacaktır.

İşte bu zor günlerinde, hayata tekrar tutunmaları ve ülkemize katma değer yaratmaya devam edebilmeleri için gerek kamu bankaları gerekse özel bankalar ve diğer finans kuruluşları tarafından en az 3 yıl süre geri ödemesiz ve en az 10 yıl vadeli faizsiz veya çok düşük faizli ihtiyaç ve işletme kredilerinin CANSUYU kredileri olarak verilmesi sağlanmalıdır.

19- Depremden Kaynaklı İntikallerde Veraset ve İntikal Vergisi İstisnası Sağlanmalıdır

Depremden etkilenen 11 ilde hayatını kaybedenler ile bu depremlerdeki yaralanmalara bağlı olarak daha sonraki tarihlerde ölenlerin mirasçılarına deprem bölgesindeki menkul ve gayrimenkullerin veraset yoluyla depremden zarar görenlere ivazsız intikallerinin veraset ve intikal vergisinden istisna tutulmasına yönelik kanuni düzenleme yapılmalıdır.

20- BES ve Hayat Sigortası Ödemelerinden Vergi Kesintisi Yapılmamalı ve Ödemeler Kolaylaştırılmalıdır

Deprem nedeniyle vefat eden vatandaşlarımız ile ilgili olarak Hayat Sigortası ve Bireysel Emeklilik Sistemi kapsamında yapılacak ödemelerin gelir vergisinden istisna tutulması ve ayrıca bu ödemelerden Gelir Vergisi Kanunun 94 üncü maddesi kapsamında tevkifat yapılmaması sağlanmalıdır.

Afet bölgesinde varis veya üçüncü kişilere banka, sigorta ve hayat şirketleri tarafından yapılacak ödemelerde lehdarın veya varislerin Veraset ve İntikal Vergisinin ödendiğine ilişkin vergi dairesinden bir yazı getirilmesi talep edilmektedir. Aksi halde ilgili şirketler kendilerini korumak amacıyla % 5 ila % 15 arasında Veraset ve İntikal Vergisi kesintisi yapmak zorunda kalmaktadırlar. Yaşadığımız olağanüstü şartla göz önüne alındığında hayat sigortası ve diğer sigorta ödemelerinde vergi dairelerinden ilişik kesme yazılarının aranmamasının yerinde olacağı değerlendirilmektedir.

21- Bölgedeki Firmalar İçin Yatırıma Katkı Oranı ve İndirimli Kurumlar Vergisi Oranı Artırılarak Bölgeye Yapılacak Yatırımlar Üst Seviyede Teşvik Edilmeli ve Yeni Ekonomik ve Ticari Faaliyetlerin Bölgede Gerçekleştirilmesine Yönelik Teşvik Uygulamaları Geliştirilmelidir

Bilindiği üzere yatırım teşvik belgeleri kapsamında yapılan yatırımlar için indirimli kurumlar vergisi uygulaması bulunmaktadır. Bölgenin üretim kapasitesinin yeniden oluşturulması amacıyla yeni yapılacak yatırımlar ile mevcut yatırımlardan zarar görenlerin tadili için yapılacak tevsi yatırımlara yönelik olarak yatırıma katkı oranının ve indirimli kurumlar vergisi oranının artırımlı olarak belirlenmesinde yarar görülmektedir. Bu çerçevede depremden etkilenen 11 il için Yatırıma katkı oranının %100 ve vergi indirim oranının da % 100 olarak belirlenmesi gerektiği değerlendirilmektedir.

Ayrıca bölgenin üretim kapasitesinin tekrar oluşturulması ve ekonomik hayatın canlandırılması amacıyla bölgede yürütülecek yeni üretim faaliyetleri ile birlikte istihdamı sağlaması koşuluyla diğer bölgelerdeki firmaların ürettikleri ürünlerinin gerek pazarlanması gerekse perakende ve toptan ticari faaliyetlerinin depremden en fazla zarar gören illerden başlamak üzere yatırım teşvikleri kapsamında gerekli vergisel veya diğer ekonomik teşvik unsurlarının hayata geçirilmesinde yarar görülmektedir.

22- Yatırım Teşvik Belgesi Kapatma İşlemleri Kolaylaştırılmalıdır

Depremden etkilenen illerdeki mükelleflerin yatırım teşvik belgesi kapatma işlemlerinin sürelerinin uzatılması ve bu kapsamda, ilgililerce teşvik edilmesi gereken bilgi ve belgelerin ibrazında gereken kolaylıkların sağlanması gerektiği düşünülmektedir.

23- Afet Nedeniyle Verilecek İhtiyaç Kredisi Gibi Kredilere İlişkin Vergisel Teşvikler Sağlanmalıdır

Depremler nedeniyle binalarının veya ticari, zirai, sınai ya da mesleki faaliyete mahsus varlıklarının zarar gördüğü, hasar tespit komisyonlarınca belirlenen kişi ve kuruluşlara, bankalarca açılacak veya ertelemeye tabi tutulacak ihtiyaç kredisi gibi krediler ve bu kredilerin teminatına ilişkin işlem ve kağıtlar, 488 sayılı Damga Vergisi Kanunu ile 492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınmakta olan damga vergisi ve harçlardan ve bankaların bu krediler ile ilgili olarak her ne nam altında olursa olsun lehlerine aldıkları paralar banka ve sigorta muameleleri vergisinden (BSMV) istisna tutulması ve KKDF alınmaması gerektiği değerlendirilmektedir.

24- Afet Bölgesinde Yapılacak İmar ve İnşa Faaliyetlerinin Finansmanı İçin Özel Çalışmalar Yapılmalıdır

Afet bölgesinin yeniden imar ve inşası için ortaya çıkacak ilave kamu geliri ihtiyacı; ek vergiler getirilmesi, dolaylı vergilerde oran artışı, harcamaların ötelenmesi, kısa ve orta vadede hazineden büyük miktarda kaynak çıkışını gerektirecek altyapı yatırımları ile uygulamaların ertelenmesi gibi bir takım gelir getirici / gider önleyici mali önlemlerin alınmasını gerektirmektedir.

Özellikle kısa vadede gelir toplamanın en kolay yollarından olan dolaylı vergilerin artırılması ilk etapta akla gelebilecek önlemdir. Ancak bu yöntemin tercih edilmesi hali hazırda vergi sistemimizde mevcut olan adaletsizliği daha da derinleştireceğinden ek gelir ihtiyacının mümkün mertebe zorunlu olmayan kamu harcamalarının kısılarak sağlanması ve hala ihtiyaç olması durumunda servet ve kazanç üzerinden alınacak vergiler (GV, KV, VİV, MTV, vb.) ile karşılanmasının uygun olacağı değerlendirilmektedir.

Bu suretle oluşacak ilave gelirlerin “Afet Bölgesi Kalkınma Fonu” nda toplanması ve bu fonun, afet bölgesinde ihtiyaç duyulan altyapı yatırımları ile bölgede gerçekleştirilecek yeni yatırımların düşük maliyetle finansmanında kullanılması sağlanmalıdır.

25- Deprem Bölgesinde Yürütülen Vergi İncelemeleri Mücbir Sebep Süresince Durdurulmalı ve Deprem Bölgesindeki Mükelleflerle Bağlantılı Karşıt İnceleme Yapılma Zorunluluğu Kaldırılmalıdır

Deprem felaketinin yaşandığı 11 ilde halen devam etmekte olan vergi inceleme çalışmaları, deprem felaketinden doğrudan etkilenen mükellefler bakımından Hazine ve Maliye Bakanlığınca ilan edilmiş olan mücbir sebep süresinin sonuna kadar durdurulmalıdır.

Ayrıca depremden zarar gören iller dışındaki diğer mükellefler nezdinde yürütülen vergi incelemeleri nedeniyle depremden zarar gören mükellefler nezdinde yürütülmesi gereken KARŞIT İNCELEME çalışmalarının da yapılması zorunluluğunun, deprem nedeniyle defter, kayıt ve belgelerin zayi olması nedeniyle gerek vergi inceleme elemanları gereken Yeminli Mali Müşavirler açısından tamamen kaldırılması gerektiği değerlendirilmektedir.

26- Yıkılan Binaların Tapu Kayıtlarında Arsa Vasfına Dönüştürülmesi Herhangi Bir Mali Yükümlülük Doğurmadan Yapılmalıdır

Deprem nedeniyle yıkılan binalar artık “arsa” vasfına dönmüştür. Üzerine bina yapılıp yapılmayacağı da belli değildir. Özellikle, yıkılan ve arsa haline gelen binaların cins tashihleri için her türlü vergi ve harç muafiyetinin getirilmesi, bina vasfı nedeniyle tahakkuk etmiş veya edecek emlak vergilerinin terkin edilmesi ve ayrıca ilgili resmi kayıtların düzeltim işlemlerinin de ilgili idare tarafından herhangi bir mali yükümlülük doğurmadan yapılması gerektiği değerlendirilmektedir.

27- Depremzedelere Yönelik İstihdam Teşvikleri Hayata Geçirilmelidir

Depremzedelere yönelik sağlanacak istihdamı teşvik etmek amacıyla belirli bir süre ile depremzedelere ödenecek ücretlerin herhangi sınıra tabi tutulmaksızın Gelir Vergisi, Damga Vergisi ve Sigorta Primlerinden (İşçi ve İşveren Payı) istisna edilmesine yönelik yasal ve idari düzenlemeler yapılmalıdır.

Ayrıca deprem bölgesinde faaliyette bulunan işyerleri için pandemi döneminde olduğu gibi Kısa Çalışma Ödeneği uygulamasının hayata geçirilmesinde yarar görülmektedir.

28- İşverenlerin, Deprem Bölgesinde Çalışan İşçilerine Yapacakları Nakdi Yardımlar Sigorta Priminden Muaf Tutulmalıdır

06.02.2023 tarihinde meydana gelen deprem sonrasında birçok işveren bölgede çalışan işçilerine nakit para yardımı yapmak istemektedir. Ancak 5510 sayılı Kanunun 80 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendine göre nakit ödemeler sigorta primi istisnaları arasında yer almamaktadır. Bölgede çalışan ve zor durumda olan işçilerin sorunlarına bir nebze de olsa katkı saylayacak olan işverenleri tarafından yapılacak nakdi yardımların sigorta priminden muaf tutulmasına ilişkin düzenleme yapılması yararlı olacaktır.

29- Pandemi Döneminde Hayata Geçirilen Kısa Çalışma Ödeneği ve Nakdi Ücret Desteği Deprem Bölgesindeki Mükellefler İçin İvedilikle Başlatılmalıdır

Bölgede birçok işyeri depremden zarar görmüş olması nedeniyle kapasitesinin altında çalışmak durumda kalmıştır. Yine birçok işyerinin yıkılması veya kısmen zarar görmesi nedeniyle çalışanların işsiz kalması durumu ortaya çıkmıştır. Bu nedenlerden dolayı tıpkı pandemi döneminde uygulandığı üzere kısa çalışma ödeneği ve nakdi ücret desteği uygulamasının hayata geçirilmesi yararlı olacaktır.

Bu amaçla e-Bildirge sisteminde yapılacak bir geliştirme ile sadece tek bir buton tıklanarak ilgili işverenin kısa çalışma ödeneği ve nakdi ücret desteğinden yararlanma isteminin alınmasını sağlanmasının isabetli olacağı değerlendirilmektedir.

Diğer taraftan, bölgede ekonomik hayatın yeniden canlandırılmasında en önemli rolü oynayacak kendi nam ve hesabına çalışan meslek mensuplarımızı (SMMM-YMM) da bu destek unsurlarından (KÇÖ, NÜD) doğrudan yararlandıracak düzenleme ve uygulamaların ivedilikle hayata geçirilmesi önem arz etmektedir.

30- İşverenlerin İşlemleri Deprem Bölgesinden Yürütülen Deprem Bölgesi Dışındaki İşyerleri de SGK Uygulamaları Bakımından Mücbir Sebep Kapsamına Alınmalıdır

Sosyal Güvenlik Kurumu uygulamasında mücbir sebep kapsamına alınan deprem bölgesi dışındaki aynı işverenlerin işyerleri ertelemelerden yararlanamamaktadır. Örneğin işverenin Gaziantep ilindeki işyeri mücbir sebep kapsamına alınmasına rağmen aynı işverenin Ankara ve İstanbul’daki diğer işyerleri mücbir sebep kapsamına alınmamaktadır.

Gerek deprem bölgesindeki işyerlerinin zarar görmesi nedeniyle işverenlerin ekonomik kayıplara uğraması, gerek deprem bölgesindeki bilgi ve belgelere ulaşılamaması nedeniyle aynı işverenin deprem bölgesi dışındaki işyerleri için belgelerini vermesi ve doğacak sigorta primlerini ödemesi imkânsız hale gelmiştir. Bu nedenle aynı işverenin deprem bölgesi dışındaki işyerlerinin deprem bölgesi içinde kalan işyerleri gibi mücbir sebep kapsamına alınmasında yarar görülmektedir.

31- Depremden Etkilenen Çalışanların Mali, Sosyal ve Ekonomik Haklarının Korunmasına Yönelik Tedbirler Devreye Alınmalıdır

Depremden etkilenen çalışanların mali, sosyal ve ekonomik haklarının korunmasına yönelik olarak aşağıda belirtilen tedbirlerin devreye alınmasında yarar görülmektedir.

  • Depremde hayatını kaybedenlerin hak sahiplerine prim ödeme ve çalışma süresi koşulları aranmaksızın ölüm aylığı bağlanmalıdır.
  • Deprem sebebiyle meslekte kazanma gücünün en az yüzde 60’ını kaybedenler prim ve sigorta süresi şartı aranmaksızın malul sayılmalı ve malullük sigortasından aylık bağlanmalıdır.
  • Depremden zarar görmüş işçilerin korunması için derhal işten çıkarma (fesih) yasağı getirilmelidir.
  • Depremzede işsizler önkoşul aranmaksızın işsizlik ödeneğinden yararlanmalıdır.
  • Deprem nedeniyle işten ayrılmak isteyen depremzedelerin kıdem tazminatı ödenmelidir.
  • Afetle mücadele kapsamında yeni istihdam yaratılmalı ve işverenlere afetzede çalıştırma yükümlülüğü getirilmelidir

 

 


Kaynak: TÜRMOB
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


 

]]>
https://www.muhasebenews.com/turmob-deprem-yaralarinin-sarilmasina-yonelik-mali-ve-sosyal-guvenlik-tedbir-onerilerimiz-21-2-2023/feed/ 0
Yemek bedeli faturalarında yer alan içki bedelini gider yazabilir mi ve KDV’si kullanılabilir mi? https://www.muhasebenews.com/yemek-bedeli-faturalarinda-yer-alan-icki-bedelini-gider-yazabilir-mi-ve-kdvsi-kullanilabilir-mi/ Wed, 11 Jan 2023 02:50:00 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=136936 1- Yemek bedeli faturalarında yer alan içki bedelini gider yazabilir mi ve KDV’si kullanılabilir mi?

2- Sigara alımı gider yada kanunen kabul edilmeyen gider olarak mı yazılmalı?

1- Yemek bedelindeki içki ve KDV diğer yemek ve içecekler gibi işleme tabi olur, gider yazılır. KDV indirilir.
2- Sigara ticari kazancın tespitinde gider olmaz. KKEG

____________________________

BENZER İÇERİKLER
_________________________

Şirket binasını koruma amaçlı bulundurulan köpekler ile işletmede çalışanların sosyal aktiviteleri için yapılan harcamaların KV ve KDV karşısındaki durumu

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

 İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Katma Değer Vergisi Grup Müdürlüğü

Sayı

:

39044742-010.01-203284

10.11.2016

Konu

:

Şirket binasını koruma amaçlı bulundurulan köpekler ile işletmede çalışanların sosyal aktiviteleri için yapılan harcamaların KV ve KDV karşısındaki durumu

            İlgide kayıtlı özelge talep formunda, Şirketinize ait deponun önünde bulundurulan iki adet köpek için yapılan harcamaların, müşterilerinizin de katıldığı içkili yemek organizasyonlarına ilişkin faturalarda yer alan içki bedellerinin, şirket ortağınızın eşi ve çocuğu ile çalışan kişilerin eş ve çocuklarına ait sağlık sigorta poliçe ödemelerinin gider kaydedilip kaydedilemeyeceği ile söz konusu harcamalara ait katma değer vergisinin indirim konusu yapılıp yapılamayacağı hususlarında Başkanlığımız görüşü sorulmaktadır.

            I) KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde; kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safı kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safî kurum kazancının tespitinde 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.

Gelir Vergisi Kanununun “Bilanço Esasında Ticari Kazancın Tespiti” başlıklı 38 inci maddesinde ise; bilanço esasına göre ticari kazancın, teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müspet fark olduğu, bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce işletmeye ilave olunan değerlerin bu farktan indirileceği, işletmeden çekilen değerlerin ise farka ilave olunacağı, ticari kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında, Vergi Usul Kanunu’nun değerlemeye ait hükümleri ile bu kanunun 40 ve 41 inci maddeleri hükümlerine uyulacağı hükme bağlanmıştır.

Anılan Kanunun 40 ıncı maddesinin l inci fıkrasının (1) numaralı bendinde “Ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderler” kurum kazancının tespitinde indirilecek giderler arasında sayılmıştır.

Ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderler, Gelir Vergisi Kanunu’nda ve Kurumlar Vergisi Kanunu’nda sayılan kanunen kabul edilmeyen giderler dışında kalan ticari organizasyona bağlı olarak yapılan giderlerdir ve bunlara işletme gideri de denebilir. Yapılan genel giderlerin indirim konusu yapılabilmesi için, söz konusu giderlerle kazancın elde edilmesi ve idamesi arasında doğrudan ve açık bir illiyet bağının bulunması ve işin önemi ölçüsünde yapılması gerekmekte olup, bu mahiyette olmayan giderlerin ticari kazancın tespitinde indirim konusu yapılabilmesi mümkün değildir.

Bu hüküm ve açıklamalara göre;

– Şirketiniz aktifinde bulunan binanın güvenliğini sağlamak amacıyla kullanılan köpeklerin bakımı, beslenmesi ve barınması için yapılan harcamaların, ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesine ilişkin giderler kapsamında değerlendirilerek, kurum kazancınızın tespitinde gider olarak indirim konusu yapılması,

            – Şirket müşterileriyle gidilen yemeklerdeki harcamalarının; iş ile ilgili olması, işin önemi ölçüsünde yapılması, kişisel ihtiyaçlar kapsamında keyfi olarak yapılan harcamalar olmaması şartıyla kurum kazancının tespitinde gider olarak indirim konusu yapılması,

– Şirketinizde çalışan personelin, eşi ve çocuklarına ait sağlık sigorta pirimi ödemelerinin Şirketiniz tarafından karşılanması durumunda söz konusu ödemeler ücret olarak değerlendirileceğinden, Şirketiniz tarafından personelin ücretinin brüt tutarına dahil edilmesi ve Gelir Vergisi Kanununun 40/1 inci maddesi uyarınca ücret bordrosu üzerinde gösterilerek, ücret gideri olarak kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkündür.

Diğer taraftan, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 8 inci maddesi ile 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinde belirtilen giderler kurum kazancından indirilebilecek giderlerdendir. Buna göre, Şirketiniz ortaklarının veya ortakların eş ve çocuklarının sağlık sigortası poliçelerine ilişkin ödemelerin kurum kazancınızın tespitinde indirim olarak dikkate alınması mümkün bulunmamaktadır. Öte yandan bahse konu sigorta poliçesi ödemelerinin şirketiniz tarafından yapılması halinde bu tutarların kar payı dağıtımı olarak dikkate alınması gerektiği tabiidir.

            II) KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun;

1/1 inci maddesinde ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde Türkiye’de yapılan teslim ve hizmetlerin KDV’ye tabi olduğu,

29/1 inci maddesinde, mükelleflerin yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan KDV’den faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen KDV’yi indirebilecekleri

            30/d maddesinde Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunlarına göre kazancın tespitinde indirimi kabul edilmeyen giderler dolayısıyla ödenen KDV’nin, mükellefin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan KDV’den indirilemeyeceği

hüküm altına alınmıştır.

Buna göre;

            1) Şirketinizin aktifinde bulunan binanın güvenliğini sağlamak amacıyla kullanılan köpeklerin bakımı, beslenmesi ve barınması için yapılan harcamalar nedeniyle yüklenilen KDV’nin genel usul ve esaslar çerçevesinde indirimi mümkündür.

      2) Müşterileriniz ile gittiğiniz iş yemeklerindeki harcamaların iş ile ilgili olması, işin önemi ölçüsünde yapılması, kişisel ihtiyaçlar kapsamında keyfi olarak yapılan harcamalar olmaması ve Kurumlar Vergisi uygulamasında gider olarak kabul edilen harcamalar kapsamında olması şartlarının beraber sağlanması durumunda söz konusu harcamalar nedeniyle yüklenilen KDV’nin de indirim konusu yapılabilmesi mümkün bulunmaktadır.


Kaynak: GİB, İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
Sosyal Güvenlik Notları https://www.muhasebenews.com/sosyal-guvenlik-notlari-kamber-kaya-ymm/ https://www.muhasebenews.com/sosyal-guvenlik-notlari-kamber-kaya-ymm/#respond Fri, 04 Mar 2022 06:00:00 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=117410

Kamber KAYA
YMM – Sorumlu Denetçi 


Sosyal Güvenlik Notları
2021

08.07.2021 Tarihli Sunumdan Oluşturulmuştur.

Başlıklar

 Sosyal Güvenlik Kavramı ve Felsefesi
 Dünyada ve Türkiye’de Sosyal Güvenlik Harcamaları,
 Prime Esas kazançlar, prim oranları, SGK Prim matrahı üst limiti
 YMM – SMMM Rapor Düzenleme Sınırı Asgari İşçilik
 Muhtasar ve prim hizmet beyannamesi,
 İşsizlik Sigortası ve Sağlanan Destekler,
 SGK Teşvikleri Başlıklar,
 Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu, 7263 Sk. ile SGK Uygulaması,
 Uzaktan Çalışma Yönetmeliği

Sosyal Güvenlik

SOSYAL GÜVENLİK KAVRAMI

Sosyal güvenlik hakkı ile ilgili en önemli belgelerinden biri 1948 tarihli Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Bildirgesidir. 22 nci maddede yer alan tanım,
“Herkes, toplumun bir ferdi olarak sosyal güvenlik hakkına sahiptir; sosyal güvenlik, bireyin onuru, kişiliğinin geliştirilmesi için kaçınılmaz ekonomik, sosyal ve kültürel hakların tatmin edilmesine dayanır.”

Sosyal Güvenlik Kavramı – Felsefesi

Sosyal güvenliğin gerek felsefi altyapısı gerekse ilk uygulamaları Avrupa’da ortaya çıkmıştır.

İngiltere, sosyal güvenlik uygulamalarının ilk olarak yaşandığı ülke olarak kabul edilir.

Fakat çağdaş sosyal güvenliğin ilk uygulamaları, sosyal sigortalar ile ilgili düzenlemeleri dolayısıyla Almanya’da ortaya çıkmış ve oradan diğer Avrupa ülkelerine yayılmıştır.

Bismarck’ın adıyla anılan sistemin ilk somut adımı olarak 1883 yılında hastalık sigortasının başlatılması kabul edilmektedir.

1927’de ise işsizlik sigortası uygulanmaya başlanmıştır.

Refah devleti uygulamaları – sosyalizm “tehdidi“ karşısında güçlü bir şekilde benimsenmiştir.

Avrupa’da, sosyal devletin ve sosyal güvenliğin bugünkü düzeye erişmesi asırlarca süren bir mücadelenin somut çıktılarıdır.

Türkiye’deki sosyal devlet ve sosyal güvenlik anlayışı daha yenidir ve sivil toplum eksikliğine dayanmaktadır.

Ayrıca, Türkiye sosyal güvenliğin kapsamı, uygulaması ve harcamaları bağlamında, AB ülkeleri ile kıyaslandığında önemli ölçüde geridedir,

Sosyal güvenlik, bir mesleki, fizyolojik ya da sosyoekonomik riskten dolayı geliri sürekli ya da geçici olarak kesilmiş kimselerin, geçinme ve yaşama ihtiyaçlarını karşılayan bir sistem olarak tanımlanabilmektedir.

Sosyal güvenlik, kişilerin belirli riskler karşısında gelir kaybetme riskleri oluşması durumunda devreye girerek kişilerin güvenceli ve insan onuruna yakışır bir hayat sürmelerini sağlamayı amaç edinmektedir. Bu nedenle sosyal güvenlik hakkı en temel insan haklarından biri olarak kabul edilmektedir.

2019 Yılı Sosyal Güvenlik

2019 Yılı Sosyal Güvenlik Harcamaları – USD – OECD %

AB Ülkeleri ve Türkiye’de Sosyal Güvenlik
Harcamalarının GSYİH’ye Oranı (%) (Eurostat)

Prime esas kazançlar

Tümü Prime tabi olan kazançlar

Hak edilen ücretler,

Prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkaktan o ay içinde yapılan ödemelerin ve işverenler tarafından sigortalılar için özel sağlık sigortalarına ve bireysel emeklilik sistemine ödenen tutarların,

İdare veya yargı mercilerince verilen karar gereğince yukarıdaki kazançlar niteliğindeki ödemelerin,

Brüt toplamı dikkate alınır.

Ayni yardımlar

Ölüm, doğum ve evlenme yardımları, görev yollukları, seyyar görev tazminatı, kıdem tazminatı, iş sonu tazminatı veya kıdem tazminatı mahiyetindeki toplu ödeme,

İhbar ve kasa tazminatları,

Prime tabi tutulmaz.

Kurumca tutarları yıllar itibarıyla belirlenecek yemek, çocuk ve aile zamları,

işverenler tarafından sigortalılar için özel sağlık sigortalarına ve bireysel emeklilik sistemine ödenen ve aylık toplamı asgari ücretin % 30’unu geçmeyen özel sağlık sigortası primi ve bireysel emeklilik katkı payları tutarları, prime esas kazanca tabi tutulmaz.

Belirtilen istisnalar dışında tüm ödemeler ve ayni yardım yerine geçmek üzere yapılan nakdi ödemeler prime esas kazanca tabi tutulur.

Prim oranları

 İşsizlik Sigortası hariç

 Devlet, Katkı Payı; Kurumun ay itibarıyla tahsil ettiği malullük, yaşlılık ve ölüm
sigortaları ile genel sağlık sigortası priminin dörtte biri oranında Kuruma katkı
yapar.

Prime Esas Kazanç Üst Limiti

SGK primine esas kazancın üst limiti Asgari ücretin 7,5 katı olarak uygulanmaktadır.
Asgari ücret 3.577,50 x 7,5 = 26.831,40 TL Prime esas kazanç üst limiti,
 İşçi Payı 3.756,40
 İşveren Payı 5.500,44
 Toplam Prim 9.256,84 TL

Üst Sınırı aşan diğer ödemeler takip eden 2 ay prime tabi tutulur

Ücretler hak edildikleri aya mal edilmek suretiyle prime tabi tutulur.

Diğer ödemeler ise öncelikle ödendiği ayın kazancına dahil edilir ve ücret dışındaki bu
ödemelerin yapıldığı ayda üst sınırın aşılması nedeniyle prime tabi tutulamayan kısmı, ödemenin yapıldığı ayı takip eden aydan başlanarak iki ayı geçmemek üzere üst sınırın altında kalan sonraki ayların prime esas kazançlarına ilâve edilir.

Örnek;
-Aylık Brüt Ücret 20.000,00 TL
-Mart 2021 Prim Ödemesi 30.000,00 TL
-Mart ayında 20.000,00 + 30.000,00 = 50.000,00 TL nin 26.831,40 TL si Prime tabi tutulur, 23.168,60 TL Nisan ayına devreder,
-Nisan ayında 20.000 + 23.168,60 = 43.168,60 TL nin 26.831,40 TL si Prime tabi tutulur, 16.337,20 TL Mayıs ayına devreder,
-Mayıs ayında 20.000 + 16.337,20 = 36.337,20 TL nin 26.831,40 TL si Prime tabi tutulur, kalan 9.505,80 TL ise prime tabi tutulmaz, Haziran’a devretmez.

YMM – SMMM Rapor Düzenleme Sınırı Asgari İşçilik

Sosyal Güvenlik Kurumundan yapılan açıklama ile,

5510 Sayılı Kanunun 59 uncu maddesinin dördüncü fıkrasında, ihaleli işler ile özel bina inşaatı işyerleri işverenlerine, Kuruma prim borçlarının bulunmadığını gösteren ilişiksizlik belgesinin verilmesinde

SMMM lerce ihale konusu işler ve özel nitelikteki inşaat işyerleri için yapılacak asgari işçilik incelemesi sonucu düzenlenecek raporlarda esas alınacak istihkak ve maliyet tutarına ilişkin rapor düzenleme sınırı 01/01/2017 tarihinden itibaren 7.500.000 TL’den,
10.000.000 TL’ye yükseltilmiştir.

Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesi

6728 Sayılı yasa ile Gelir Vergisi Kanunu Md. 98-A ilave edildi,

V.U.K ‘da konu ile ilgili cezalar dahil değişiklikler yapıldı,

Konu ile ilgili 5510 sayılı yasada değişiklikler yapıldı,

Muhtasar ve prim hizmet beyannamesi:

Vergi kanunlarına göre verilmesi gereken muhtasar beyanname ile 5510 sayılı SSGSS Kanunu uyarınca verilmesi gereken aylık prim ve hizmet belgesinin birleştirilerek, kesilen vergilerin matrahlarıyla birlikte sigortalının sigorta primleri ve kazançları toplamı ile prim
ödeme gün sayılarının bildirilmesi… YT 01.01.2018

Tarım dışı sektörde kayıt dışı çalışanların oranı %16,8

 2021 Ocak ayında sosyal güvenlik kuruluşuna bağlı olmadan çalışanların toplam çalışanlar içindeki payını gösteren kayıt dışı çalışanların oranı, bir önceki yılın
aynı ayına göre 3,6 puan azalarak %28,0 olarak gerçekleşti.

Tarım dışı sektörde kayıt dışı çalışanların oranı bir önceki yılın aynı ayına göre 5,1 puan azalarak %16,8 oldu.
Kaynak; TUİK İşgücü İstatistikleri, Ocak 2021

İşsizlik Sigortası

İşsizlik sigortası primi, sigortalının prime esas aylık brüt kazançların üzerinden hesaplanan % 1 sigortalı,

% 2 işveren ve

%1 Devlet payından oluşmaktadır.

İsteğe bağlı işsizlik sigortası primi ödeyenlerden ise % 1 sigortalı ve % 2 işveren payı alınmaktadır.

İşsizlik Sigortasına Hak Kazanma

İşsizlik sigortası kapsamında bir işyerinde çalışırken;

Çalışma istek, yetenek, sağlık ve yeterliliğinde olmasına rağmen, kendi istek ve kusuru dışında işini kaybedenler;

Hizmet akdinin feshinden önceki son 120 gün hizmet akdine tabi olmak kaydıyla son üç yıl içinde en az 600 gün süre ile işsizlik sigortası primi ödemiş olmak ve

Hizmet akdinin feshinden sonraki 30 gün içinde en yakın İŞKUR birimine şahsen veya elektronik ortamda başvurarak iş almaya hazır olduğunu bildirmek koşulu ile işsizlik sigortası hizmetlerinden yararlandırılmaktadır.

Mücbir sebepler dışında 30 gün içerisinde başvurulmaması halinde, başvuruda gecikilen süre, toplam hak sahipliği süresinden düşülmektedir.

İşsizlik ödeneği miktarı

Günlük işsizlik ödeneği, sigortalının son dört aylık prime esas kazançları dikkate alınarak hesaplanan günlük ortalama brüt kazancının yüzde kırkı olarak hesaplanır. Bu şekilde hesaplanan işsizlik ödeneği miktarı aylık asgari ücretin brüt tutarının yüzde seksenini geçemez.

 

2021 yılı için aylık işsizlik ödeneği hesabı

Son 4 Aylık Prime Esas Kazançların Aylık Ortalaması Hesaplanan İşsizlik Ödeneği Miktarı Damga Vergisi Ödenecek İşsizlik Ödeneği Miktarı
Son 4 Ay Asgari Ücretle Çalışan 3.577,50 1.431,00 10,86 1.420,14
Son 4 Ay 4.100 TL ile Çalışan 4.100,00 1.640,00 12,45 1.627,55
Son 4 Ay 7.500 TL ile Çalışan 7.500,00 2.862,00 (*) 21,72 2.840,28
(*)  Hesaplanan işsizlik ödeneği miktarı, aylık asgari ücretin brüt tutarının %80’ini geçemeyeceği için işsize ödenecek aylık işsizlik ödeneği bu şekilde hesaplanmıştır. 2021 yılında brüt asgari ücret 3.577,50 TL’dir.

İşsizlik Sigortası Alma Süresi

Hizmet akdinin feshinden önceki son üç yıl içinde;

600 gün sigortalı olarak çalışıp işsizlik sigortası primi ödemiş olan işsizlere 180 gün,

900 gün sigortalı olarak çalışıp işsizlik sigortası primi ödemiş olan işsizlere 240 gün,

1.080 gün sigortalı olarak çalışıp işsizlik sigortası primi ödemiş olan sigortalıya 300 gün,

süre ile işsizlik ödeneği verilmektedir.

2020 Yılında İşsizlik Ödeneği Ödeme Miktarları

Ödeme Yapılan kişi sayısı: 1.132.465
Ödeme Miktarları : 7.978.889.238

2020 Yılında Kısa Çalışma Ödeneği Ödeme Miktarları

Hak eden kişi sayısı: 3.743.473
Ödeme Miktarları: 29.515.374.990

Nakdi Ücret Desteği- Nisan – Aralık 2020

Hak eden kişi sayısı: 2.291.754
Ödeme Miktarları: 7.300.000.000
(Kaynak – İşkur 2020 Yılı Faaliyet Raporu)

01.07.2021 den sonra

İşten çıkış yasağı sona erdi,

Nakdi ücret desteği sona erdi,

 Kısa Çalışma ödeneği sona erdi,

7256 SGK Teşviki sona erdi, (İşsizlik Sigortası alırken işe alınıp 12 çalışanlar için tüm SGK Primleri İstisna – teşvik çalışana)

Başlıklarla SGK Teşvikleri

5510 Kanun Malullük, Yaşlılık Ve Ölüm Sigortası İşveren Hissesinden 5 Puanlık İndirim

Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Kararlar Çerçevesinde Uygulanan Sigorta Prim Teşviki

İşsizlik Ödeneği Alanların İstihdamı Halinde Uygulanan Prim Teşviki,

İşbaşı Eğitim Programını Tamamlayanların İstihdamına Yönelik Teşvik,

 İlave İstihdam Teşvikleri (4447 Sayılı Kanunun Geçici 19. Maddesi)

 Engelli Sigortalı İstihdamına Yönelik Teşvik

 Araştırma Ve Geliştirme Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun Kapsamında,

5510 Sayılı Kanun Yurtdışına Götürülen Sigortalılara Uygulanan 5 Puanlık İndirim

 İlave 6 Puanlık Sigorta Primi İşveren Hissesi Teşviki, 5510 sayılı Kanunun 81 inci maddesinin ikinci fıkrası

Genç Girişimci Teşviki/ 4/B (Bağ-Kur) 5 Puan Teşviki,

Genç, Kadın Ve Mesleki Belge Sahibi Olanların İstihdamına Yönelik Teşvik,

27256 Kanun Numaralı Artı İstihdam Prim Desteği (4447/Geçici 28.Md)

Kültür Yatırımları Ve Girişimleri Hakkında Uygulanan Sigorta Primi Teşviki,

 Sosyal Yardım Alanların İstihdamı Halinde Uygulanan Teşvik,

Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun – 7263 Sk. 03.02.2021 Rg.

Geçici Madde 2

31/12/2028 tarihine kadar, bölgede çalışan AR-GE, tasarım ve destek personelinin bu görevleri ile ilgili ücretleri üzerinden asgari geçim indirimi uygulandıktan sonra
hesaplanan gelir vergisi; verilecek muhtasar beyanname üzerinden tahakkuk eden vergiden indirilmek suretiyle terkin edilir.

Bu kapsamdaki ücretlere ilişkin düzenlenen kağıtlar damga vergisinden istisnadır. Hükmü kanun maddesine eklendi.

Düzenlemeden önce uygulama…

Önceki düzenlemede, bölgede çalışan Ar-Ge, Tasarım ve Destek personelinin ücretleri her türlü vergiden istisna idi.

Bu düzenlemeden önce Teknokentlerde ücretler üzerinden sağlanan gelir vergisi teşvikinin “Personele” mi “İşverene” mi ait olduğu konusunda tereddütler bulunuyordu.

Bu düzenlemeyle söz konusu teşvikin işverene sağlandığı konusunda tereddütler ortadan kaldırıldı,

Önceki uygulamada, Teknokentlerde faaliyet yürüten işletmelerde çalışan Ar-Ge, Tasarım ve Destek personeli ücretlerinde gelir vergisi hesaplanmadığından bu personele
ödenecek AGİ tutarı da bulunmamakta idi.

 Uygulamada farklılıklar bulunmakta idi…

Bu düzenleme ile ilgili Ne Değişti ?

Yapılan düzenleme ile vergilendirmede yöntem değişikliğine gidildi.

Düzenleme ile bölgede faaliyet gösteren işverenler AGİ tutarında bir gelir vergisi yükü ve brüt ücret hesabında gelir vergisinin dikkate alınacak olması ve SGK işçi/işveren primlerinin bu şekilde hesaplanacak brüt ücret üzerinden hesaplanacak olması nedeniyle ilave bir SGK prim yüküyle karşı karşıya kalacaklardır.

Kanunun gerekçesinde, girişimciler üzerindeki istihdam yükünün azaltılmasının amaçlandığı belirtilmesine rağmen, ilave bir yük oluşmaktadır.

Teknoparklarda Yeni SGK Uygulaması

Toplam Brüt ücret üzerinden hesaplama yapılacaktır, Sözleşmede net ücret var ise brüt
tutar hesaplanacaktır.

Gelir Vergisi hesaplanıp muhtasar üzerinden tecil ve terkin edilecektir,

Brüt ücret üzerinden SGK primleri hesaplanacaktır.

Ay içinde kısmi olarak istisna dışında bir çalışma var ise ayrı bir hesaplama yapılarak genel bir hesaplama yapılıp muhtasar ve SGK primi beyanı yapılacaktır.

İşveren İşlemleri Genelgesi 2020 -20 18/06/2020

 7263 Sayılı Kanundan önce çıkarılan genelge ile; tereddüt giderildi,

 Bölgede Net ücret alanların SGK primi dikkate alarak bu tutar ile Brüt ücrete ulaşılıp SGK primi hesaplanması gerektiğini açıklandı,

 Bu durumda SGK primlerini Net ücret üzerinden hesaplayan işverenlerin Haziran 2020 – Ocak 2021 arası prim belgelerini bu hesaplamaya göre yapmaları gerekmekte idi,

7263 Sayılı yasanın yürürlüğe girmesi ile uygulamadaki farklılıklar ve tereddüt giderildi, SGK Primi Hesaplaması SGK ve Gelir Vergisi dahil Brüt ücret üzerinden yapılacaktır,

31.03.201 tarihli 2021 – 8 Nolu Genelge ile 2020-20 nolu genelgede değişiklik yapıldı, genelge ile Kanunda yer alan düzenlemeye uygun açıklamalar yapıldı

5746 – 4691 Sayılı Yasa SGK Uygulamasında 2 Sorun…

1- Kanunda yer alan “Bu kapsamdaki ücretlere ilişkin düzenlenen kağıtlar damga vergisinden istisnadır.” hükmüne rağmen Genelgede Brüt ücrete ulaşırken Damga Vergisi’ninde dikkate alınarak hesaplama yapılmıştır.

4691 Ar-Ge Çalışanı İçin Net Ücretten Brüt Ücret Hesaplama

Net Ücret:  8.000,00
Sigorta Primi işçi Payı(%14): 1.566,63
İşsizlik Sigortası Primi tşçi Payı (%1): 111,90
Gelir Vergisi Matrahı: 9.511,69
Gelir Vergisi (%15): 1.426,75
Damga Vergisi (% 0,759): 84,93
Brüt Ücret (Prime Esas Kazanç): 11.190,22

2- 5746 Sayılı Araştırma, Geliştirme Ve Tasarım Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun

Madde 3- İndirim, istisna, destek ve teşvik unsurları, Ödeme şartı olmadan istisnanın uygulanması yasa maddesinde düzenlenmiş, sistemin izin vermemesi nedeniyle sorun yaşanıyor.

(3) Sigorta primi desteği: Kamu personeli hariç olmak üzere teknoloji merkezi işletmelerinde, ArGe merkezlerinde, kamu kurum ve kuruluşları ile kanunla kurulan veya teknoloji geliştirme projesi anlaşmaları kapsamında uluslararası kurumlardan ya da kamu kurum ve kuruluşlarından Ar-Ge projelerini desteklemek amacıyla fon veya kredi kullanan vakıflar tarafından veya uluslararası fonlarca desteklenen ya da TÜBİTAK tarafından yürütülen Ar-Ge ve yenilik projeleri ile rekabet öncesi işbirliği projelerinde ve teknogirişim sermaye desteklerinden yararlanan işletmelerde çalışan Ar-Ge ve destek personeli, bu Kanun kapsamında yukarıda sayılan kurum ve kuruluşlar tarafından desteklenen tasarım projelerinde ve tasarım merkezlerinde çalışan tasarım ve destek personeli ile 26/6/2001 tarihli ve 4691 sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanununun geçici 2 nci maddesi uyarınca ücreti gelir vergisinden istisna olan personelin; bu çalışmaları karşılığında elde
ettikleri ücretleri üzerinden hesaplanan sigorta primi işveren hissesinin yarısı, (…) Maliye Bakanlığı bütçesine konulacak ödenekten karşılanır.

 Sonraki ayda 5746 ya göre tahakkuk ödenmemiş ise o ay Teşvikten yararlanamıyor. (5746 – 4691)

2008 – 85 SGK Genelgesindeki ifade doğru

Diğer taraftan, kapsama giren sigortalılara ilişkin aylık prim ve hizmet belgelerinin yasal süresi içinde Kuruma verilmiş olması halinde, tahakkuk eden sigorta primi işveren hissesinin yarısı ile sigortalı hissesinin işverenlerce ödenip ödenmediğine bakılmaksızın, sigorta primi işveren hissesinin diğer yarısı Maliye Bakanlığınca karşılanacaktır.

Uzaktan Çalışma Yönetmeliği(10.03.2021 RG)

Yönetmelik;

 Uzaktan çalışmanın yapılamayacağı işleri,

 Verilerin korunması ve paylaşılmasına ilişkin işletme kurallarının uygulanmasını ve

 Uzaktan çalışmanın usul ve esaslarını belirlemektir.

 Yönetmelik, uzaktan çalışanları ve ilgili işverenleri kapsar,

Uzaktan Çalışma Yönetmeliği, Sözleşme, Mekan

Uzaktan çalışmaya ilişkin iş sözleşmeleri yazılı şekilde yapılır.

Sözleşmede; işin tanımı, yapılma şekli, işin süresi ve yeri, ücret ve ücretin ödenmesine ilişkin hususlar, işveren tarafından sağlanan iş araçları, ekipman ve bunların korunmasına ilişkin yükümlülükler, işverenin işçiyle iletişim kurması ile genel ve özel çalışma şartlarına ilişkin hükümler yer alır.

Gerekli olması halinde, uzaktan çalışmanın yapılacağı mekân ile ilgili düzenlemeler iş yapılmaya başlamadan önce tamamlanır.

Uzaktan çalışanın mal ve hizmet üretimi için gerekli malzeme ve iş araçlarının iş sözleşmesinde aksi kararlaştırılmamışsa işveren tarafından sağlanması esastır.

Uzaktan Çalışma Yönetmeliği, İş Araçları, İş Sağlığı-Güvenliği, Verilerin Korunması

İş araçlarının işveren tarafından işçiye teslim edildiği tarihteki bedellerini içeren iş araçları listesi, işveren tarafından yazılı olarak işçiye teslim edilir. Teslim belgesinin imzalı bir örneği işçi özlük dosyasında saklanır,

Uzaktan çalışmanın yapılacağı zaman aralığı ve süresi iş sözleşmesinde belirtilir,

İşveren; uzaktan çalışanı, işyerine ve yaptığı işe dair verilerin korunması ve paylaşımına ilişkin işletme kuralları ve ilgili mevzuat hakkında bilgilendirir ve bu verilerin korunmasına yönelik gerekli tedbirleri alır. Korunması gereken verinin tanım ve kapsamını
sözleşmede belirler.

İşveren, uzaktan çalışanın yaptığı işin niteliğini dikkate alarak iş sağlığı ve güvenliği önlemleri hususunda çalışanı bilgilendirmekle, gerekli eğitimi vermekle, sağlık gözetimini sağlamakla ve sağladığı ekipmanla ilgili gerekli iş güvenliği tedbirlerini alır.

Uzaktan çalışmanın yapılamayacağı işler

Tehlikeli kimyasal madde ve radyoaktif maddelerle çalışma, bu maddelerin işlenmesi veya söz konusu maddelerin atıkları ile çalışma, biyolojik etkenlere maruz kalma riski bulunan çalışma işlemlerini içeren işlerde uzaktan çalışma yapılamaz.

Kamu kurum ve kuruluşlarınca ilgili mevzuatına göre hizmet alımı suretiyle gördürülen işler ile millî güvenlik açısından stratejik önemi haiz birim, proje, tesis veya hizmetlerden
hangilerinde uzaktan çalışma yapılamayacağı birim, proje, tesis veya hizmetten sorumlu olan veya hizmeti alan kamu kurum ve kuruluşunca belirlenir.

Uzaktan Çalışma, Kurallar

 İş ilişkisi doğrudan uzaktan çalışma sözleşmesi ile kurulur. Devam eden iş sözleşmesi, uzaktan çalışma sözleşmesine dönüştürülebilir.

İşçinin, uzaktan çalışma yapma talebi;

Talep yazılı olarak yapılır,

Talep işverence değerlendirilir,

Değerlendirme sonucu otuz gün içinde aynı usulle bildirilir,

Uzaktan çalışmaya geçen işçi, tekrar işyerinde çalışma talebinde bulunabilir. Bu talebi öncelikli olarak değerlendirir.

Uzaktan çalışmanın mevzuatta belirtilen zorlayıcı nedenlerle işyerinin tamamında veya bir bölümünde uygulanacak olması halinde uzaktan çalışmaya geçiş için işçinin talebi veya onayı aranmaz.

Kamber KAYA
YMM
kamberkaya@endeksdenetim.com

 

 


Kaynak: Yeminli Mali Müşavir, Kamber KAYA’nın Özel İzni ile yayınlanmıştır. Yazının Tüm hakları ve sorumluluğu yazara aittir.
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/sosyal-guvenlik-notlari-kamber-kaya-ymm/feed/ 0
Sosyal Güvenlik Kurumuna düzenlenecek serbest meslek makbuzunda KDV tevkifatı yapılır mı? https://www.muhasebenews.com/sosyal-guvenlik-kurumuna-duzenlenecek-serbest-meslek-makbuzunda-kdv-tevkifati-yapilir-mi/ https://www.muhasebenews.com/sosyal-guvenlik-kurumuna-duzenlenecek-serbest-meslek-makbuzunda-kdv-tevkifati-yapilir-mi/#respond Fri, 21 Jan 2022 07:30:28 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=121177 Avukat bir mükellefim var. Kendisi İstanbul Belediyesi ve Fatih SGK müdürlüğüne vekalet ücreti olarak makbuz düzenleyecek. Bu makbuz tevkifatlı mı olacak yoksa normal stopajlı mı düzenlenmelidir?

35 nolu KDV genel tebliğine göre hesaplanan KDV’den 5/10 oranında KDV tevkifatı hesaplanır.


Kaynak: İsmmmo, GİB
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/sosyal-guvenlik-kurumuna-duzenlenecek-serbest-meslek-makbuzunda-kdv-tevkifati-yapilir-mi/feed/ 0
SOSYAL GÜVENLİK KURUMUNCA ELEKTRONİK ORTAMDA YAPILACAK TEBLİGATA İLİŞKİN YÖNETMELİK https://www.muhasebenews.com/sosyal-guvenlik-kurumunca-elektronik-ortamda-yapilacak-tebligata-iliskin-yonetmelik/ https://www.muhasebenews.com/sosyal-guvenlik-kurumunca-elektronik-ortamda-yapilacak-tebligata-iliskin-yonetmelik/#respond Tue, 11 Jan 2022 22:20:50 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=118655 SOSYAL GÜVENLİK KURUMUNCA ELEKTRONİK ORTAMDA YAPILACAK TEBLİGATA İLİŞKİN YÖNETMELİK

 

BİRİNCİ BÖLÜM

Genel Hükümler

Amaç ve kapsam

MADDE 1 – (1) Bu Yönetmeliğin amacı, Sosyal Güvenlik Kurumunca elektronik ortamda yapılacak tebliğ işlemlerine yönelik usul ve esasları belirlemektir.

(2) Bu Yönetmelik, 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa, 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna ve diğer mevzuata göre hazırlanan ve tebliği gereken evrakın elektronik ortamda tebliğ edilmesine ilişkin hükümleri kapsar.

Dayanak

MADDE 2 – (1) Bu Yönetmelik, 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 88 inci maddesi, 31/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanunun 8 inci maddesine dayanılarak hazırlanmıştır.

Tanımlar

MADDE 3 – (1) Bu Yönetmelikte geçen;

a) Alındı bilgisi: Tebligatın; muhatabın elektronik tebligat adresine ulaştığına ve usulen tebliğ edilmiş sayıldığına dair üretilen, muhatap ve Kurum tarafından alınan kayıtları,

b) e-Devlet: www.türkiye.gov.tr adresi üzerinden ulaşılan ve ilgili mevzuatınca belirlenen kamu hizmetlerinin son kullanıcıya farklı erişim kanallarından tek noktadan bütünleşik olarak sunulduğu ortak elektronik platformu,

c) Elektronik imza: 15/1/2004 tarihli ve 5070 sayılı Elektronik İmza Kanununun 4 üncü maddesinde belirtilen elektronik imzayı,

ç) Elektronik tebligat: İlgili mevzuata göre muhataplara tebliği gereken evrakın elektronik tebligat sistemi ile muhatapların elektronik adreslerine tebliğ edilmesini,

d) Elektronik tebligat adresi: Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından e-Devlet bünyesinde veya başka kurumlar tarafından kurulmuş elektronik tebligata elverişli ortamı,

e) Elektronik tebligat sistemi: Bilişim sistemleri kanalıyla muhatabın elektronik adresine iletilmek üzere tebliğ evrakının gönderildiği ve elektronik ortamda delillendirilerek tesliminin sağlandığı sistemi,

f) İşveren: Bu Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihte ve sonrasında 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (c) bentlerine göre sigortalı sayılan kişileri çalıştıran gerçek veya tüzel kişiyi yahut tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşları,

g) İşlem zaman bilgisi: Elektronik verinin üretildiği, değiştirildiği, gönderildiği, alındığı/kaydedildiği zaman bilgisini,

ğ) Kurum: Sosyal Güvenlik Kurumunu,

h) MERSİS: Merkezi Sicil Kayıt Sistemini,

ı) Muhatap: Elektronik ortamda tebligat yapılacak olanları,

i) Olay kaydı: Elektronik tebligat hizmetinin verilmesi esnasında meydana gelen ve mevzuat gereği kaydının tutulması zorunlu olan tüm bilişim sistemi işlem kayıtlarını,

ifade eder.

İlkeler

MADDE 4 – (1) Bu Yönetmeliğin uygulanmasında aşağıdaki ilkeler göz önüne alınır:

a) Teslim, bilgilendirme ve belgelendirmenin sağlanması.

b) Bilgi güvenliğinin sağlanması.

c) Kişisel verilerin korunması.

ç) Entegrasyon ve işbirliğinin sağlanması.

d) Hizmet kalitesinin sağlanması.

e) Ulusal ve uluslararası standartların sağlanması.

İKİNCİ BÖLÜM

Tebligatın Elektronik Ortamda Yapılmasına, Elektronik Tebligat Adresinin

Edinilmesine ve Kullanılmasına İlişkin Hükümler

Elektronik ortamda tebliğ edilecek evraklar

MADDE 5 – (1) Kurumca, mevzuat gereği tebliği gereken tüm evraklar, muhataplara ilişkin bu Yönetmelikte belirlenen hükümler çerçevesinde elektronik ortamda tebliğ edilir.

(2) Ancak elektronik yolla tebligatın zorunlu bir sebeple yapılamaması hâlinde, kendilerine elektronik tebligat yapılması gereken muhataplara diğer usullerle de tebligat yapılabilir.

Zorunlu olarak veya isteğe bağlı elektronik tebligat yapılacaklar

MADDE 6 – (1) 5510 sayılı Kanunun 88 inci maddesinin yirmi üçüncü fıkrası hükümlerine istinaden işverenler bu Yönetmelikte belirlenen sürelerde elektronik tebligat adresi almak ve elektronik sistemi kullanmak zorundadırlar.

(2) Birinci fıkrada belirtilmeyen muhataplar isteğe bağlı olarak kendilerine elektronik ortamda tebligat yapılmasını talep edebilirler.

(3) İsteğe bağlı olarak kendilerine elektronik tebligat yapılmasını isteyen bu kişiler bu sistemi kullanmak zorunda olup daha sonra bu kapsamdan çıkamazlar.

Elektronik tebligat adresi edinme ve bildirim yükümlülüğü

MADDE 7 – (1) Elektronik tebligat adresi almak zorunda olan işverenler, Kurumca belirlenen sistem üzerinden, bu Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden üç ay içinde başvuru yapmakla yükümlüdür.

(2) Bu Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten sonra sigortalı çalıştırmaya başlayan işverenler sigortalı çalıştırmaya başladığı ayı/dönemi takip eden aydan itibaren üç ay içinde, Kurumca belirlenen sistem üzerinden başvuru yapmakla yükümlüdür.

(3) Elektronik tebligat adresi edinme zorunluluğu bulunmayan fakat isteğe bağlı olarak kendisine elektronik tebligat yapılmasını talep eden muhataplar da başvurularını Kurumca belirlenen sistem üzerinden yapmakla yükümlüdür.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Elektronik Tebligatın Yapılması ve Elektronik Tebligat Adresinin

Kullanıma Kapatılması

Elektronik tebligatın gönderilmesi ve muhatabına iletilmesi

MADDE 8 – (1) Sosyal güvenlik il müdürlüğü/sosyal güvenlik merkezi/merkez teşkilatı tarafından tebliğ edilmesi gereken evrak elektronik ortamda imzalanır ve Kurum tarafından muhatabın elektronik tebligat adresine iletilir.

(2) Elektronik imzalı evrak muhatabın elektronik ortamdaki adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda tebliğ edilmiş sayılır.

(3) Olay kayıtları, işlem zaman bilgisi eklenerek arşivde erişilebilir şekilde saklanır. Ancak evrakın ilgili mevzuat hükümleri uyarınca imha edilmesini müteakip e-tebligat kayıtları da silinebilir.

(4) Talep halinde elektronik tebligata ait kayıtlar muhataba veya yetkili mercilere sunulur.

(5) Olay kayıtları aksi ispat edilmedikçe kesin delil sayılır.

Elektronik tebligat adresinin kullanıma kapatılması

MADDE 9 – (1) Zorunlu veya isteğe bağlı olarak elektronik tebligat sistemine dahil olanların aşağıdaki durumlar dışında sistemden çıkmaları mümkün değildir. Buna göre;

a) Tüzel kişilerde ticaret sicil kaydının silindiği (nevi değişikliği, birleşme halleri dahil) tarih itibarıyla elektronik tebligat adresi kapatılır.

b) Gerçek kişilerde ilgilinin ölümü veya gaipliğine karar verildiğinin Kurum tarafından tespit edildiği durumlarda ölüm/karar tarihi itibarıyla ilgilinin elektronik tebligat adresi resen kapatılır.

c) Ölen/gaipliğine karar verilen kişinin elektronik tebligat adresi, mirasçıları tarafından sosyal güvenlik il müdürlüğüne veya sosyal güvenlik merkezine/merkez teşkilatına başvuru yapılması halinde de kullanıma kapatılır.

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

Çeşitli ve Son Hükümler

İşlem zaman bilgisi ve olay kayıtlarının muhafazası

MADDE 10 – (1) Kurum tarafından; işlem zaman bilgisi ve olay kayıtları erişilebilir şekilde, güvenliği, gizliliği ve bütünlüğü sağlanarak aşağıda belirtilen süreler kadar arşivde muhafaza edilir:

a) Kurum ile muhataplar tarafından gerçekleştirilen işlem zaman bilgisi kayıtları on yıl.

b) Elektronik tebligat sistemi iş süreçlerinin sürekliliğini veya bilgi güvenliğini tehdit eden ya da öngörülemeyen durumlara ait işlem zaman bilgisi kayıtları on yıl.

c) Muhatabın elektronik tebligat sistemine erişim kayıtları on yıl.

ç) Olay kayıtları otuz yıl.

(2) İşlem zaman bilgisi ve olay kayıtlarının silinmesi en az bir defa denetimden geçmiş olması şartına bağlıdır.

Muhatabın sorumluluğu

MADDE 11 – (1) Kendisine elektronik ortamda tebligat yapılacak muhatap;

a) Başvurusunu süresinde, tam ve doğru olarak yapmakla,

b) Beyan edilen bilgilerde meydana gelecek değişiklikleri bildirmekle,

c) Bu Yönetmelikte belirtilen tüm şartlara riayet etmekle,

ç) Elektronik tebligatı alacak kişilerde değişiklik olması halinde bu değişikliği bildirmekle,

yükümlüdür.

(2) Birinci fıkrada yer verilen sorumlulukların yerine getirilmemesinden doğacak hukuki sonuçlar muhatabın sorumluluğundadır.

Kullanılacak elektronik tebligat sisteminin belirlenmesi

MADDE 12 – (1) Kurum, elektronik ortamda yapılacak tebligatla ilgili her türlü teknik altyapıyı kurup işletebilir veya elektronik tebligat yapmaya yetkili Kurumlarla yapılacak protokol hükümleri çerçevesinde elektronik tebligat yaptırtabilir, elektronik ortamda yapılacak tebligatla ilgili başka kurumlarca kurulmuş olan teknik altyapıyı ilgili mevzuatı doğrultusunda kullanabilir.

(2) Kurum, elektronik ortamda yapılacak tebligatla ilgili başka Kurumlar tarafından kurulmuş olan teknik altyapının kullanılması halinde ilgili kanunlara ve bu Yönetmelikte belirlenen usul ve esaslara uygun olacak şekilde taraflar arasında yapılacak protokol hükümleri uygulanır.

Hüküm bulunmayan haller ve tereddütlerin giderilmesi

MADDE 13 – (1) Bu Yönetmelikte hüküm bulunmayan hallerde 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve ilgili diğer mevzuat hükümleri uygulanır.

(2) Bu Yönetmeliğin uygulanmasından doğabilecek tereddütler Kurum tarafından giderilir.

Yürürlük

MADDE 14 – (1) Bu Yönetmelik yayımı tarihini izleyen ayın başından itibaren yürürlüğe girer.

Yürütme

MADDE 15 – (1) Bu Yönetmelik hükümlerini Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanı yürütür.

 

 


Kaynak: Resmi Gazete
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/sosyal-guvenlik-kurumunca-elektronik-ortamda-yapilacak-tebligata-iliskin-yonetmelik/feed/ 0
Fiili hizmet sözleşmesi ile çalışacak personel alımından önce SGK’ya bilgi vermek zorunda mıyız? https://www.muhasebenews.com/fiili-hizmet-sozlesmesi-ile-calisacak-personel-alimindan-once-sgkya-bilgi-vermek-zorunda-miyiz/ https://www.muhasebenews.com/fiili-hizmet-sozlesmesi-ile-calisacak-personel-alimindan-once-sgkya-bilgi-vermek-zorunda-miyiz/#respond Thu, 06 Jan 2022 02:16:25 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=106424 İşyerimizde fiili hizmet süresi bildirgesine tabi olarak çalışacak işçiler bulunmaktadır. Fiili hizmet süresi bildirgesini vermeden önce Sosyal güvenlik Kurumundan bir tespit ve olur yazısı almak zorunluluğu var mıdır?

Sigortalıların fiili hizmet süresi zammı kapsamında bildirilebilmeleri için, öncelikle 5510/40. maddenin ikinci fıkrasındaki tablonun birinci sütununda yer alan işyerlerinde çalışıyor olmaları gerekiyor. 

Dolayısıyla, fiili hizmet süresi zammı (FHZ) kapsamındaki bildirimlerin sadece tabloda belirtilen işyeri işverenlerince ve maruz kalınan riskin ağırlığıyla orantılı olan belge türü seçilerek yapılması icap etmektedir. Bu amaçla Sosyal Güvenlik Kurumunca hangi işyerlerinin FHZ’li bildirim yapabileceği NACE koduna (işyeri sicil numarasının 2.3.4.5. rakamlarına) göre belirlenmiş ve belirlenen NACE kodunda tasnif edilmiş işverenlerin seçebilecekleri FHZ’li belge türleri de ilgili NACE kodlarına tanımlanmıştır. 

NACE kodu ve FHZ’li belge türleri SGK tarafından yapılan tanımlamalara uygun olan işverenler, ilgili SGK müdürlüklerine gitmeden e-Bildirge ekranlarından FHZ kapsamında çalışan sigortalıların bildirimlerini yapabileceklerdir.

İşyerinin 5510/40. maddenin ikinci fıkrasındaki tablonun birinci sütununda belirtilen alanlarda faaliyet gösteriyor olmasına rağmen e-Bildirge ekranlarında FHZ’li belge türünün seçilmesine izin verilmediği takdirde işyerinin NACE kodununun düzeltilmesi amacıyla, işyerinin vergi levhasıyla veya vergi dairesinden alınacak işkolu kodunu gösteren resmi yazı ile birlikte ilgili SGK Müdürlüğüne müracaat edilmesi gerekecektir. İlgili SGK Müdürlüğünce NACE kodunun düzeltilmesi halinde başkaca bir işleme gerek olmaksızın e-Bildirge ekranından ilgili FHZ’li belge türünün seçilmesi mümkün olacaktır.


Kaynak: İsmmmo
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir.Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/fiili-hizmet-sozlesmesi-ile-calisacak-personel-alimindan-once-sgkya-bilgi-vermek-zorunda-miyiz/feed/ 0