GSYH – Muhasebe News https://www.muhasebenews.com Muhasebe News Fri, 17 Sep 2021 06:21:36 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.3.3 GSYH’deki büyümeye ihracatın katkısı 10,8 puan oldu https://www.muhasebenews.com/gsyhdeki-buyumeye-ihracatin-katkisi-108-puan-oldu/ https://www.muhasebenews.com/gsyhdeki-buyumeye-ihracatin-katkisi-108-puan-oldu/#respond Fri, 17 Sep 2021 11:00:25 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=115520


Kaynak: TİM
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/gsyhdeki-buyumeye-ihracatin-katkisi-108-puan-oldu/feed/ 0
Danimarka’nın GSYH’sinin 2021 ve 2022 yıllarında sırasıyla %3 ve %3,4 oranlarında büyüyeceği tahmin ediliyor https://www.muhasebenews.com/danimarkanin-gsyhsinin-2021-ve-2022-yillarinda-sirasiyla-3-ve-34-oranlarinda-buyuyecegi-tahmin-ediliyor/ https://www.muhasebenews.com/danimarkanin-gsyhsinin-2021-ve-2022-yillarinda-sirasiyla-3-ve-34-oranlarinda-buyuyecegi-tahmin-ediliyor/#respond Fri, 09 Jul 2021 15:00:30 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=112201 Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin ekonomilerine ilişkin olarak Avrupa Komisyonunca yayınlanan yaz dönemi beklentilerine göre, Danimarka GSYH’sinin 2021 ve 2022 yıllarında sırasıyla %3 ve %3,4 oranlarında (bahar dönemi beklentilerinde sırasıyla %2,9 ve %3,5 idi) büyüyeceği tahmin edilmiştir. Bu yıllarda tüm AB ekonomisinin ise sırasıyla %4,8 ve %4,5 (bahar dönemi beklentilerinde sırasıyla %4,2 ve %4,4 idi) büyümesi öngörülmüştür. Danimarka için büyüme beklentisinin AB ortalamasının altında olmasının sebebi, 2020 yılında Danimarka ekonomisinin AB ortalamasının oldukça altında küçülme yaşayarak pozitif ayrışması ve bu durumun yarattığı baz etkisi olmuştur.

Danimarka ekonomisinin 2021 yılında iç talepte yaşanacak canlanma ve dış ticaret etkisiyle büyüme kaydetmesi beklenmektedir. Ayrıca, konut piyasasındaki hareketlilik ve artan fiyatların inşaat alanındaki yatırımları güçlü tutması muhtemel görünmektedir. 2022 yılı için ise iç talep ve yatırımların daha güçlü olması ile ihracat pazarlarında yaşanacak güçlenmenin net ihracatın büyümeye katkısını artırması yönünde beklenti öne çıkmaktadır.

Son olarak raporda, ekonomik faaliyetlerin artmasının ve görece yüksek enerji maliyetlerinin 2021 ve 2022 yıllarında Danimarka’da enflasyonu artırarak sırasıyla %1,5 ve %1,3 düzeylerine getireceği öngörülmüştür. 2020 yılında enflasyon %0,3 olarak açıklanmıştı. AB ülkelerinin tamamı için 2020 yılı enflasyonu ortalama %0,7 iken 2021 ve 2022 yıllarına dönük beklenti sırasıyla %2,2 ve %1,6 olmuştur.


Kaynak: T.C. Ticaret Bakanlığı
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/danimarkanin-gsyhsinin-2021-ve-2022-yillarinda-sirasiyla-3-ve-34-oranlarinda-buyuyecegi-tahmin-ediliyor/feed/ 0
İşgücü ödemeleri 2020 yılında %9,6 arttı https://www.muhasebenews.com/isgucu-odemeleri-2020-yilinda-96-artti/ https://www.muhasebenews.com/isgucu-odemeleri-2020-yilinda-96-artti/#respond Wed, 10 Mar 2021 09:00:53 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=105940


Kaynak: TİM Aylık Bülten
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/isgucu-odemeleri-2020-yilinda-96-artti/feed/ 0
DEİK Başkanı Nail Olpak: “2020 büyümesi gelecek için pozitif sinyal verdi” https://www.muhasebenews.com/deik-baskani-nail-olpak-2020-buyumesi-gelecek-icin-pozitif-sinyal-verdi/ https://www.muhasebenews.com/deik-baskani-nail-olpak-2020-buyumesi-gelecek-icin-pozitif-sinyal-verdi/#respond Thu, 04 Mar 2021 11:00:17 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=105691 Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Başkanı Nail Olpak, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan 2020 yılı dördüncü çeyrek büyüme rakamları ile ilgili yazılı bir değerlendirme yaptı.

Olpak değerlendirmesinde şunları ifade etti:

“Tüm dünyayı etkisi altına alan pandemi, herkesin planlarını alt üst etti. Sürecin başında endişeliydik çünkü çok belirsizlik vardı. Ama dönüp baktığımızda endişelerin bir kısmı hala devam etse de, çok hızlı bir adaptasyonla ekonomimizi ayakta tutmanın yollarını aradığımızı ve koşulların elverdiği ölçüde de başarı sağladığımızı görüyoruz.

Elbette etkilendik ve salgın nedeniyle olumsuzluklar yaşadık. Ama bunun yanı sıra, salgına rağmen sanayide yükselen potansiyelimizin, yerli üretim gücümüzün ve sürece hızla adapte olma kabiliyetimizin önemini bir kez daha gördük.

2020 içinde yaptığımız açıklamalarda, 2020 yılını bazı kuruluşların eksi yüzde 5 tahminine rağmen yüzde 1’in üzerinde pozitif bir büyümeyle kapatmayı beklediğimizi söylemiştik. Bugün açıklanan 2020 yılı büyüme verileri pandemiye rağmen büyüdüğümüzü ortaya koydu.

Pandemi sürecinde büyüyen nadir ülkelerden biri olduk. Yıllık büyümemiz yüzde 1,8 oldu. 2020 yılı son çeyrek büyümemiz de yüzde 5,9 oldu.

2020 yılının tamamına bakıldığında GSYH bileşenleri açısından en hızlı artış yatırımlar tarafında yaşandı. Buna göre yatırımlar yüzde 6,5 büyüdü. Yatırımların büyümesi, tarım ve sanayi sektöründe büyüme son derece önemli ve sevindirici. Makine ve teçhizat yatırımlarında 2020’de yıllık büyüme yüzde 21’i aştı.

2020’nin son çeyreğinde ise makine ve teçhizat yatırımları bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 38,7 arttı. Makine ve teçhizat yatırım harcamaları yıllık artışı %38,7 ile son 9,5 yılın en yüksek seviyesinde kaydedildi ve gelecek dönem üretim faaliyetleri için pozitif sinyal verdi.

Elbette her şey toz pembe değil. Küçük esnaf ve hizmetler sektörü başta olmak üzere, turizm, eğitim, ulaşım, lojistik ve inşaat sektöründe sorunlar var. Özellikle geniş kesimleri etkileyen sektörlere odaklı çözüm ve desteklere devam etmemiz gerekiyor.

2021 yılı ülkemiz ekonomisi için beklentilerimizi değerlendirecek olursakdengeli iç talep ve güçlü dış talep katkısıyla büyümenin 2021 yılında iyi bir sıçrama yapması beklenmektedir. Bu çerçevede 2021 yılı büyümesinin dünya çapında olağanüstü bir gelişme yaşanmazsa yüzde 5 seviyesinin üstünde olabileceğini öngörüyorum.

Ekonomik aktivite üzerindeki en büyük risk hiç kuşkusuz salgının seyri ve buna ilişkin alınan tedbirler olacak. 2020’nin son ayında aşı ile ilgili umutların artmış olması, 2021 yılına daha olumlu bakmamızı sağlıyor.”


Kaynak: DEİK
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/deik-baskani-nail-olpak-2020-buyumesi-gelecek-icin-pozitif-sinyal-verdi/feed/ 0
Gayrisafi Yurt İçi Hasıladan (GSYH) en yüksek payı %30,7 ile İstanbul aldı https://www.muhasebenews.com/gayrisafi-yurt-ici-hasiladan-gsyh-en-yuksek-payi-%307-ile-istanbul-aldi/ https://www.muhasebenews.com/gayrisafi-yurt-ici-hasiladan-gsyh-en-yuksek-payi-%307-ile-istanbul-aldi/#respond Wed, 27 Jan 2021 09:00:31 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=102659

İstanbul “tarım, ormancılık, balıkçılık” ve “diğer hizmet faaliyetleri” hariç, tüm faaliyetlerde en yüksek payı aldı

GSYH’yi oluşturan faaliyetler incelendiğinde; 2019 yılında cari fiyatlarla GSYH’den en yüksek payı alan İstanbul, tarım sektörü ve diğer hizmet faaliyetleri hariç, tüm faaliyetlerde de ilk sırada yer aldı. Bilgi ve iletişim faaliyetleri toplamı içinde İstanbul’un aldığı pay %65,4, finans ve sigorta faaliyetleri toplamından aldığı pay %58,2, mesleki, idari ve destek hizmet faaliyetleri toplamından aldığı pay %46,5, hizmetler sektörü toplamından aldığı pay %40,5, inşaat sektörü toplamından aldığı pay %35,6 olarak gerçekleşti. Konya %6,1 pay ile tarım, ormancılık, balıkçılık sektöründe 81 içinde ilk sırada yer alırken, Ankara %29,2 pay ile diğer hizmet faaliyetlerinde ilk sırada yer aldı.

İstanbul’un toplam GSYH’si içinde en yüksek payı %32,1 ile hizmetler sektörü aldı

İstanbul, 2019 yılında hizmetler sektörü toplamından %40,5 pay alırken, ilin toplam GSYH’si içinde hizmetler sektörünün payı %32,1 olarak gerçekleşti. İstanbul’un toplam GSYH’si içinde sanayi sektörü %17,1 pay ile ikinci sırada, mesleki, idari ve destek hizmet faaliyetleri %8,0 pay ile üçüncü sırada yer aldı.

Zincirlenmiş hacim endeksiyle GSYH, 48 ilde, bir önceki yıla göre Türkiye ortalamasının üzerinde büyüdü

Yıllık GSYH,  zincirlenmiş hacim endeksiyle 2019 yılında bir önceki yıla göre %0,9 artarken, 48 ilde Türkiye ortalamasının üzerinde artış gerçekleşti. Bir önceki yıla göre 2019 yılında en yüksek artış gösteren ilk üç il sırasıyla %12,8 değişim oranı ile Siirt, %10,6 ile Giresun ve %9,8 ile Artvin oldu. Bir önceki yıla göre en yüksek azalış gösteren üç il ise sırasıyla % 8,9 değişim oranı ile Zonguldak, %10,4 ile Kırıkkale ve %12,5 ile Karabük oldu.

Ankara %0,43 ile, 2019 yılı Türkiye GSYH büyümesine (%0,9) en fazla katkı sağlayan il oldu

Yıllık GSYH’nin, zincirlenmiş hacim endeksiyle bir önceki yıla göre %0,9 artışına en fazla katkı veren il %0,43 ile Ankara oldu. Ankara’yı %0,40 ile İstanbul ve %0,14 ile Antalya izledi. Yıllık GYSH büyümesine 2019 yılında negatif yönlü katkı veren illerin başında %0,23 ile Kocaeli, %0,11 ile İzmir, %0,08 ile Bursa ve Hatay yer aldı.

AÇIKLAMALAR

2020 yılında yayımlanan Dış Ticaret İstatistikleri (Özel Dış Ticaret sisteminden Genel Dış Ticaret sistemine geçiş), Uluslararası Hizmet Ticareti İstatistikleri (UHTİ) ve Ödemeler Dengesi İstatistiklerinde (ÖDİ) yapılan revizyonların Ulusal Hesaplar sistemine entegrasyonu çalışmalarının sonuçları, “Yıllık Gayrisafi Yurtiçi Hasıla, 2019” ve “Dönemsel Gayrisafi Yurt İçi Hasıla, II. Çeyrek: Nisan-Haziran, 2020” haber bültenleri ile 31 Ağustos 2020 tarihinde kamuoyu ile paylaşılmıştır.

29.05.2020 tarihinde yayımlanan Dönemsel GSYH I.Çeyrek haber bülteni ile duyurulduğu gibi, revizyon kapsamında yapılan çalışmaların sonuçları, bu bülten ile il bazında GSYH hesaplamalarına yansıtılmıştır.

Ayrıca, il bazında GSYH hesaplamalarında kullanılan veri kaynaklarındaki gelişmeler, hesap sistemine entegre edilmiştir. Bu kapsamda;

  • Zincirlenmiş hacim endeksine göre il bazında GSYH ilk kez hesaplanmıştır.
  • Daha önce “tarım, sanayi, hizmetler” olarak üç iktisadi faaliyet ayrıntısında toplulaştırılarak yayımlanmakta olan il bazında GSYH, on iktisadi faaliyet (A10) ayrıntısında yayımlanmaya başlanmıştır.
  • Zincirlenmiş hacim endeksi hesabının il düzeyinde üretilmeye başlanması ve iktisadi faaliyet ayrıntı düzeyinin arttırılması çalışmalarına bağlı olarak, il bazında GSYH hesap sistemi yeniden oluşturulmuştur.
Konu ile ilgili detaylı metodolojik açıklama dokümanı, haber bülteni eki Tablo 9’da yer almaktadır. Zincirlenmiş hacim endeksine göre illerin Türkiye GSYH büyümesine katkısı İstatistiki Bölge Birimleri Sınıflaması (İBBS) 2. Düzey ve 3. Düzey bazında Tablo 7’de, revizyon öncesi seriler haber bülteni eki Tablo 8’de verilmektedir.

Kaynak: TÜİK
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/gayrisafi-yurt-ici-hasiladan-gsyh-en-yuksek-payi-%307-ile-istanbul-aldi/feed/ 0
Pandemi, gelir dağılımındaki bozulma ve dayanışma vergisi https://www.muhasebenews.com/pandemi-gelir-dagilimindaki-bozulma-ve-dayanisma-vergisi/ https://www.muhasebenews.com/pandemi-gelir-dagilimindaki-bozulma-ve-dayanisma-vergisi/#respond Mon, 28 Dec 2020 01:00:38 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=99731

Dr. Numan Emre ERGİN
Avukat, YMM, E. Hesap Uzmanı
n.emre.ergin@hotmail.com


1980’ler sonrasında yaşanan liberalleşme ve küreselleşme, 90’lı yıllarda internetin hayatımıza girmesi ve 2000’ler sonrasındaki teknolojik gelişmeler ile birlikte dünya küçük bir köy haline gelmiş, ancak bu hızlı dönüşümün yan etkileri de olmuştur. Bu yan etkilerden belki de en önemlisi gelir dağılımındaki bozulmadır. Zengin ile fakir arasındaki gelir farkı her geçen gün artmaktadır.

Gelir dağılımını ölçmek için kullanılan en önemli ekonomik gösterge “Gini katsayısı”dır. 0 (sıfır) ile 1 arasında değişen bu katsayı, nüfusu gelir seviyesine göre %20’lik dilimlere bölerek milli gelirin bu dilimler arasındaki dağılımını gösterir. Katsayının 1’e yaklaşması gelir dağılımın bozulduğunu, en zengin %20’lik kesmin milli gelirden en fazla payı aldığını gösterir. Türkiye’nin gelir dağılımı açısından durumu pek parlak değil. Yıllar içinde değişim gösterse de Türkiye için Gini katsayısı 0.4 civarında gezinip durmaktadır. OECD ortalaması ise 0.3 civarında olup aşağıdaki grafikten görüleceği üzere, gelir dağılımındaki adalet konusunda OECD ülkeleri arasında sonlardayız.

Bu yıl yaşadığımız pandemi, dünya çapında gelir dağılımındaki bozulmayı daha da artırmıştır. Bu süreçte ticaret ve üretim sekteye uğramış, ekonomiler daralmış, işyerleri kapanmış, işsizlik artmıştır. Birçok ülke, başta düşük gelirliler ve küçük işletmeler olmak üzere, pandeminin olumsuz ekonomik etkilerini azaltmak için çeşitli yardım paketlerini uygulamaya koymuştur. İzlediğim kadarıyla Almanya bu konuda başarılı bir örnek. Türkiye de pandeminin ekonomik etkilerini azaltmak için çeşitli tedbir paketleri uyguladı. Bu tedbirler genellikle kamu alacaklarının ötelenmesi, ucuz kredi sağlanması veya kredi taksitlerinin ertelenmesi şeklinde oldu. İşten çıkarmalar yasaklandı, ücretsiz izin ile kısa çalışma imkanları artırıldı, yapılan ödemeler de İşsizlik Fonundan karşılandı. (Devlet büyüklerimizin başlattığı yardım kampanyasını bu kapsamda saymıyorum. Zaten kampanyada kimden ne kadar para toplandı, nereye harcandı tam bilmiyoruz.). Ayrıca, yakın zamanda da yapılandırma kanunu ile kesinleşmiş kamu alacaklarının faiz ve cezalarının silinmesi imkanı getirildi. En son da küçük esnafa 3 ay boyunca aylık 1.000 TL hibe ve aylık 750/500 TL kira desteği gibi yardımlar sağlandı. Bu son desteğin toplam 5 milyar TL civarında olacağı söylenmektedir. Sağlanan bu destekler de borçlanarak, para basarak, ithalat vergileri başta olmak üzere bir miktar da vergi artışlarıyla finanse edildi. Ancak, bütün bu alternatif finansman yöntemlerinin orta-uzun vadede yegane sonucu yeni veya daha fazla vergiler olacaktır. Kritik soru, bu vergileri kimin yükleneceğidir.

Peki sağlanan bu destekler yeterli mi? Kanaatimce değil. Bu durum IMF’nin yaptığı bir çalışmaya da yansımış durumdadır. 11 Eylül 2020 tarihi itibariyle Türkiye’nin pandemiyle mücadelede yaptığı toplam harcama (sağlık ve diğer harcamalar) ve vazgeçtiği gelir 5 milyar Dolar (GSYH’nın %0.8’i – aşağıdaki grafikte kırmızı çubuk) iken sermaye desteği, kredi, varlık alımı gibi likidite desteği tutarı 84 milyar Dolar (GSYH’nın %13’ü – aşağıdaki grafikte pembe çubuk) olarak gerçekleşmiştir. Devletlerin pandemiyle mücadelede sağladıkları yardımların büyüklüğü konusunda Türkiye’nin yeri maalesef alt sıralarda yer almaktadır. Bu durumun dünyanın en büyük 17. ekonomisine yakıştığı söylenemez. Aşağıdaki grafiklerde pandemi destekleri konusunda ne durumda olduğumuz açıkça gözükmektedir.

Türkiye ekonomisinin son yıllarda iyi gitmediği bilinen bir gerçek ve pandemiye tabiri caizse tek ayak üstünde yakalandık. Bu nedenle de nakit ve döviz rezervleri açısından kırılgan olan ekonomimizin pandemiyle mücadelede kullanabileceği cephanesi sınırlıydı. Ekonomi neden bu hale geldi, cephane niye bitti konusu uzun zamandır tartışılmaktadır. Zaten ekonomide işlerin bir türlü düzelmemesi nedeniyle, Sayın Cumhurbaşkanı yakın zamanda ekonomi yönetiminde değişikliğe gitti ve ekonomik ve hukuki reform söylemleri dile getirilmeye başlandı. Ekonomik reform söylemi vergi reformunu da içerir; zira, vergisiz bir ekonomi olmaz.

Çağdaş vergi sistemlerinde vergi; gelir, harcama ve servet üzerinden alınır. ÖTV, KDV, damga vergisi, harçlar harcama ve işlemler üzerinden alınan vergilerdir. Gelir ve kurumlar vergisi gelir üzerinden alınırken, emlak vergisi, MTV gibi vergiler de servet üzerinden alınan vergilerimizdir.

Türkiye’nin vergi sistemi uzun süredir harcamalar üzerinden alınan vergilere dayanmaktadır. Kasım 2020 bütçe gerçekleşmesine göre bu yıl toplanan verginin dağılımı şu şekildedir: %27 KDV, %25 ÖTV, %19 gelir vergisi (%14’ü ücret stopajı), %14 kurumlar vergisi, %2 MTV, %2.5 damga vergisi, %3.5 harçlar, %3 gümrük vergisi. Görüldüğü üzere, bizim vergi sistemimiz ağırlıklı olarak harcamalar üzerinden alınan vergiler ile ücretlilerden kesilen stopajlara dayanıyor. Beyana dayanan vergilerin oranı hem düşük, hem de beyan üzerinden tahakkuk ettirilen verginin tahsilatı ekonominin kötüleşmesi nedeniyle her geçen yıl daha da azalmaktadır. Bir vergi sisteminde harcama üzerinden alınan vergilerin oranı ne kadar çok artarsa, sistem o kadar adaletsiz olur. Vergide adaletin sağlanması için çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi alınması gerekir; bunun için de hem gelirin hem servetin tam olarak kavranması şarttır. Bu nedenle de, ben kendimi bildim bileli Türkiye kayıt dışı ekonomiyle mücadele etmeye çalışır; ki son yıllarda teknolojinin yardımıyla bu konuda önemli adımlar da atmıştır ve otomatik bilgi değişimi gibi uluslararası alanda yaşanan gelişmelerin de etkisiyle daha fazla başarı sağlanacaktır. Kayıt dışı ekonomiyi kayıt altına almada yaşanan bu gelişmelere paralel olarak gelir dağılımında adaleti sağlamak için bazı vergisel reformların da yapılmasının gerekli olduğunu düşünüyorum. Yakın zamanda değerli konut vergisi, arsa değer artış payı gibi yeni vergiler ihdas edilse de bu yeni vergilerin hukuki açıdan bazı sorunlar içerdiğini ve pratikte çok verimli olmayacaklarını düşünüyorum. Bu nedenle, gelir dağılımındaki bozulmayı düzeltmek için daha ciddi çalışmaların yapılması gerekmektedir.

6 Temmuz 2020 tarihli yazımda pandemi nedeniyle yapılacak yardımların finansmanı için bazı önerilerde bulunmuştum. Bu önerilerim, 2020 yılı için kurumlar vergisi oranının artırılması, gayrimenkul satışlarındaki tapu harcının artırılması, sermaye piyasalarında yapılan işlemlerde geçici bir süre için finansal işlem vergisi alınması, varlık barışının süresinin uzatılması, kamu alacaklarının yapılandırılması ve 1 milyon TL üzerindeki banka mevduatından % 1-2 oranında “finansal servet vergisi” alınması idi. Bu vergilerin hepsini tek seferlik veya geçici uygulanmak üzere önermiştim. Son önerime benzer bir öneriyi Sayın Hayri Kozanoğlu da kendi köşesinde 15 Aralık 2020 tarihindeki yazısında gündeme getirdi ve benim finansal servet vergisi olarak tanımladığım vergiyi “dayanışma vergisi” olarak isimlendirdi. Ben bu ismi daha çok beğendim; o nedenle fikir babası olarak kendimi, isim babası olarak da Sayın Kozanoğlu’nu kabul ediyorum. Sayın Kozanoğlu, 20 Aralık 2020 tarihindeki yazısında ise bu vergiyi dile getirdiği için aldığı eleştiriler sebebiyle neden böyle bir vergiyi önerdiğini açıkladı. Aslını sorarsanız, ben de yazım sonrasında bu vergiyi eski meslektaşlarımdan oluşan bir grupta dile getirdiğimde azınlıkta kalmış ve ciddi eleştiriler almıştım. Ancak, mevduattan alınacak böyle bir verginin ekonomik ve pratik nedenlerle faydalı ve verimli olacağını düşünüyorum. Herşeyden önce, bankaların sorumlu sıfatıyla keseceği bu verginin tahsilatı kolay ve hızlı olacaktır. Sadece 1 milyon TL üzerindeki her türlü (altın, TL, yabancı para vs) mevduatı kapsadığından TL’den kaçışı tetiklemeyeceğini, oranı düşük olduğundan bankaya hücuma veya paranın yastık altına kaçmasına yol açmayacağını düşünüyorum. Ayrıca ülkedeki milyoner/milyarderlerin sayısı da her geçen yıl artmaktadır (Bu durum sermaye birikimi adına güzel bir haberdir), ama yarınki sosyal patlamaların önüne geçmek için bu paranın zekatını vermekte zenginlerimiz de dayanışma ruhu içinde bir beis görmeyeceklerdir.

BDDK’nın verilerine göre, 1 milyon TL üzerinde mevduat sahiplerine ilişkin bilgiler aşağıdaki tabloda yer almaktadır. Tablodan görüleceği üzere, 1 milyon TL üzerinde mevduatı olanların sayısı son 10 yılda 9 kat, mevduat tutarı da 7 kat civarında artarak 2 trilyon TL’ye ulaşmıştır. Mevduattan alınacak %1-2 oranında bir dayanışma vergisinin hasılatı 20-40 Milyar TL olacaktır. (Bu arada, bu milyonerlerin ne kadar vergi ödediklerini sizler gibi ben de merak ediyorum.)

Önerime, böyle bir verginin yabancı sermayeyi ürküteceği, kaynak ihtiyacı içindeki ülkeyi daha da zor duruma sokacağı, yeni vergiler koymaktansa kamunun gereksiz harcamaları kısarak tasarruf yapması gerektiği, bankadaki paraların zaten vergisi ödenmiş (?) gelirden oluştuğu için mükerrer vergileme olacağı, diğer servet unsurlarından vergi alınmamasının mevduattan kaçışa neden olacağı, geçmişte tek seferlik olduğu söylenen vergiler (örneğin 1999 depremi sonrasında konulan vergiler) ile servet vergileri konusunda sicilimizin hiç de temiz olmadığı gibi eleştiriler getirmek mümkündür. Bu eleştirilerde haklılık payı vardır ama olağanüstü dönemler olağanüstü önlemleri gerektirir. Ayrıca, sosyal devlet çağdaş Robin Hood olarak zenginden alıp fakire veren devlet değil midir? Diğer taraftan, vergi için bazı istisnaların tanınması da mümkündür (yabancı fonlar gibi).

Önerdiğim verginin başarılı olması ve eleştirileri de asgariye indirmek için bazı koşulların sağlanması gerektiğini düşünüyorum. Yapılacak yasal düzenlemede, toplanacak verginin tek seferlik olacağı ve tekrarlanmayacağı, tahsilatın oluşturulacak bir Özel Fon hesabında toplanacağı, Fonun sadece pandemi nedeniyle yapılacak sosyal harcamaların finansmanında kullanılacağı, 3 ayda bir tahsilat ve harcama raporlarının kamuoyu ile palaşılacağı, Fonun Sayıştay vb. bir kurum tarafından denetleneceği gibi hükümlerin bulunması ile eleştirilerin azalacağını, hatta vatandaşlarımızın bunu bir vergi olarak görmeyeceğine inanıyorum. Elbette, kamu harcamalarındaki savurganlık ve na-şeffaflık içimizdeki bir yaradır ve bu konuda kalıcı yapısal reformlar yapılmadan bir vergi reformu da yapılamaz. Bu yapısal reformların sağlanması sonrasında da adaletli servet vergileri gündeme alınabilir. Bugün, servet vergileri İngiltere gibi ülkelerde tartışılmaya, Arjantin’de uygulanmaya başlanmıştır.

Yılın bu son yazısı vesilesiyle yeni yılınızı şimdiden en içten dileklerimle kutlar, sağlıklı bir yıl geçirmenizi dilerim.

Sözün özü: Tax reform means, ‘Don’t tax you, don’t tax me. Tax that fellow behind the tree.’ (Russell B. Long)

(Vergi reformu; beni vergilendirme, seni vergilendirme, ağacın arkasındaki arkadaşı vergilendir demektir.)


Kaynak: Dr. Numan Emre ERGİN, Avukat, YMM, E. Hesap Uzmanı. İçerik, Sayın Numan Emre ERGİN’in Dunya.com’daki Perspektif isimi köşesinden Yazarın ve Dunya.com’un sahibi olan şirketin özel izni ile yayınlanmıştır. Yazının tüm hakları ve sorumluluğu yazara ve Dunya.com’a aittir.
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


YAZARIN DİĞER YAZILARI

Asgari ücretin vergiden istisna edilmesi çözüm mü? (21.12.2020)

Hukukçular hukuk reformuna inanıyor mu? (15.12.2020)

Vergide uzlaşma müessesi ve yapılandırmadaki uzlaşma haksızlığı (10.12.2020)

İştirak tasfiye zararının vergisel sonuçları nedir? (7.12.2020)

Tasfiye payı nedir? Nasıl vergilendirilir? (30.11.2020)

Devlet mükellefe faiz öder mi? (23.11.2020)

10 soruda 7256 Sayılı Kanun kapsamında yapılandırma (18.11.2020)

Fabrika ayarlarına dönüş: Ekonomik ve hukuki reform, acı reçete (16.11.2020)

Sosyal medya şirketlerine kesilen cezalar ve vergi (09.11.2020)

Hisse geri alımlarının vergilendirilmesine ilişkin tartışmalar ve önerimiz (07.11.2020)

Şirketin kendi hisselerini geri satın alması kâr dağıtımı mıdır? (2) (27.10.2020)

Şirketin kendi hisselerini geri satın alması kâr dağıtımı mıdır? (1) (26.10.2020)

Torba yasa Meclis’te, yapılandırma nerede? (19.10.2020)

Yatırımcının yeni kamburu: Ek mali yükümlülük (12.10.2020)

Taşınmaz kirası mı, işletme hakkı kirası mı? (6.10.2020)

Zaman aşımına uğrayan kâr paylarının vergilendirilmesinde mükerrerlik var mı? (28.09.2020)

Online reklam hizmetlerinde stopaj bilmecesi (22.09.2020)

Hukuk belirsizlik kaldırmaz (16.09.2020)

Maliye, yurt dışında parası olanların peşinde, ya gurbetçiler? (14.09.2020)
Vergiye uyumlu mükellefler cezalandırılıyor mu? (07.09.2020)
Binek otomobilde ÖTV artışı, özel okul ücretlerinde KDV indirimi (02.09.2020)
Transfer fiyatlandırması raporlamasında yeni dönem (31.08.2020)
KDV ve iş yeri kira stopaj oranı indiriminde son durum (27.08.2020)
İkinci el motorlu taşıt satışında yeni dönem (24.08.2020)
Maliyeden bayram hediyesi: KDV ve stopaj indirimi, ama kime? (21.08.2020)
Ar-Ge teşviğinde vergi indirimi kısıtlanıyor mu (17.08.2020)
Spor kulüplerinin yeni sporcu sözleşmelerindeki vergisel riski  (10.08.2020)
Uçtu uçtu altın uçtu! Ya vergisi? (07.08.2020)
Anayasa Mahkemesi’nin VTR kararı (30.7.2020)
Erken seçim, aday tartışmaları ve cumhurbaşkanı seçimindeki Anayasal boşluk
(27.7.2020)
Yurt dışındaki taşınmaz ve iştirak satışları vergiden istisna mı? (25.7.2020)
Gayrimenkul ve iştirak satış kazancı istisnası – 3 (22.7.2020)
Gayrimenkul ve iştirak satış kazancı istisnası – 2 (17.7.2020)
Mali yapıyı güçlendirmede vergisel bir teşvik: gayrimenkul ve iştirak satış kazancı istisnası (16.7.2020)
Sezonluk ev kiralayanlar: Vergi sürpriziyle karşılaşmayın! (13.7.2020)
Pandemi, maliye politikası ve vergi barışı
Şirket kuruluşunda sicilde imza zorunluluğu değiştirilmelidir.
Köprüden önce son çıkış: Varlık Barışı
Kamu özel iş birliğine şeffaf bir alternatif: Altyapı Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı
Gayrimenkul yatırımında avantajlı bir yöntem: Gayrimenkul Yatırım Fonu
Gayrimenkulde rant vergisi
Gayrimenkul piyasası hareketleniyor ama vergiye dikkat!
KVKK kararlarının yargı denetimi
Kişisel verilerin korunması ve ateş ölçümü
İnternetten otomobil satanların dikkatine
Makam aracı sadece özel sektörde mi ücrettir?
Makam aracı ücret midir?
Şirket araçlarına vergi ayarı
ABD’nin dijital hizmet vergisi misillemesi ve Türkiye
Sanat ve icat vergisi
Altın: Elma dersem çık, armut dersem çıkma!
]]>
https://www.muhasebenews.com/pandemi-gelir-dagilimindaki-bozulma-ve-dayanisma-vergisi/feed/ 0
Satınalma gücü paritesine göre kişi başına GSYH endeksi 2019 yılı sonuçlarına göre 27 AB ülkesi ortalaması 100 iken, bu değer Türkiye için 59 oldu https://www.muhasebenews.com/satinalma-gucu-paritesine-gore-kisi-basina-gsyh-endeksi-2019-yili-sonuclarina-gore-27-ab-ulkesi-ortalamasi-100-iken-bu-deger-turkiye-icin-59-oldu/ https://www.muhasebenews.com/satinalma-gucu-paritesine-gore-kisi-basina-gsyh-endeksi-2019-yili-sonuclarina-gore-27-ab-ulkesi-ortalamasi-100-iken-bu-deger-turkiye-icin-59-oldu/#respond Wed, 16 Dec 2020 13:00:18 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=98787 Satınalma Gücü Paritesi, 2019
Satınalma gücü paritesi (SGP) ayrıntılı olarak tanımlanmış standart bir mal ve hizmet sepetinin farklı ülkelerdeki fiyat oranı olarak tanımlanmaktadır. Böylece ülkeler arasındaki fiyat düzeyi farklılıkları giderilmekte ve uluslararası anlamda gerçek fiyat ve hacim karşılaştırmaları yapılabilmektedir.

Avrupa Birliği İstatistik Ofisi (Eurostat) tarafından açıklanan SGP’ye göre kişi başına gayrisafi yurt içi hasıla (GSYH) endeksi 2019 yılı sonuçlarına göre 27 Avrupa Birliği (AB) ülkesi ortalaması 100 iken, bu değer Türkiye için 59 oldu ve AB ortalamasının %41 altında kaldı.

Karşılaştırmalarda, 27 AB üyesi ülke, 3 Avrupa Serbest Ticaret Birliği (EFTA) ülkesi (İsviçre, İzlanda ve Norveç), 5 aday ülke (Türkiye, Kuzey Makedonya, Karadağ, Sırbistan ve Arnavutluk), 1 potansiyel aday ülke (Bosna-Hersek) ve Birleşik Krallık kapsandı.

Karşılaştırmalarda yer alan 37 ülke arasında SGP’ye göre kişi başına GSYH endeksi en yüksek ülke 260 ile Lüksemburg, en düşük ülke ise 31 ile Arnavutluk oldu. Kişi başına GSYH endeksinde Lüksemburg AB ortalamasının %160 üzerinde, Arnavutluk ise %69 altında değere sahip oldu.

SGP’ye göre kişi başına GSYH endeks değerleri, 2019
[AB27=100]


Kaynak: Avrupa Birliği İstatistik Ofisi (Eurostat)

Türkiye’nin 2019 yılı kişi başına fiili bireysel tüketim düzeyi 67 oldu

Ülkelerin gelişmişlik düzeylerinin karşılaştırılmasında kişi başına gayrisafi yurt içi hasıla temel alınırken, tüketicilerin göreli refah düzeylerinin karşılaştırılmasında kişi başına fiili bireysel tüketim endeksleri daha uygun bir gösterge olarak kabul edilmektedir. Fiili bireysel tüketim, tüketicilerin satın aldığı mal ve hizmetlere ek olarak devlet veya kar amacı olmayan kuruluşlar tarafından sağlanan (eğitim, sağlık vb.) hizmetleri de kapsamaktadır.

Kişi başına fiili bireysel tüketim düzeyi 27 Avrupa Birliği ülkesi ortalaması 100 iken, Türkiye için 67 oldu ve AB ortalamasının %33 altında kaldı. Karşılaştırmalarda yer alan 37 ülke arasında kişi başına fiili bireysel tüketim değeri en yüksek ülke 135 ile Lüksemburg, en düşük ülke ise 39 ile Arnavutluk oldu.

SGP’ye göre kişi başına fiili bireysel tüketim değerleri, 2019
[AB27=100]


Kaynak: Avrupa Birliği İstatistik Ofisi (Eurostat)

Türkiye’nin fiili bireysel tüketime ilişkin fiyat düzeyi endeksi 41 oldu

Fiyat düzeyi endeksi, ülkelerin ulusal para birimlerinin karşılaştırmalı olarak döviz kuruna göre alım gücünün göstergesidir. Bir ülkenin fiyat düzeyi endeksi, 100’den büyük ise bu ülke karşılaştırıldığı ülke grubu ortalamasına göre “pahalı”, 100’den küçük ise bu ülke karşılaştırıldığı ülke grubu ortalamasına göre “ucuz” olarak ifade edilmektedir.

Türkiye’nin fiili bireysel tüketime ilişkin fiyat düzeyi endeksi, 2019 yılı sonuçlarına göre 41 oldu. Bu değer, AB ülkeleri genelinde 100 Euro karşılığı satın alınan aynı mal ve hizmet sepetinin Türkiye’de 41 Euro karşılığı Türk Lirası ile satın alınabileceğini gösterdi.
_________________________________________________________________________________________________

AÇIKLAMALAR

Eurostat tarafından yayımlanan ve bu bültende yer alan veriler, Eurostat ve OECD tarafından ortaklaşa yürütülen Avrupa Karşılaştırma Programı çalışmaları kapsamında hesaplanmaktadır.


Kaynak: TÜİK
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/satinalma-gucu-paritesine-gore-kisi-basina-gsyh-endeksi-2019-yili-sonuclarina-gore-27-ab-ulkesi-ortalamasi-100-iken-bu-deger-turkiye-icin-59-oldu/feed/ 0
GSYH 2020 yılı büyüme beklentisi bir önceki anket döneminde %-0,8 iken Kasım 2020 döneminde %-0,6 olarak gerçekleşti https://www.muhasebenews.com/gsyh-2020-yili-buyume-beklentisi-bir-onceki-anket-doneminde-08-iken-kasim-2020-doneminde-06-olarak-gerceklesti/ https://www.muhasebenews.com/gsyh-2020-yili-buyume-beklentisi-bir-onceki-anket-doneminde-08-iken-kasim-2020-doneminde-06-olarak-gerceklesti/#respond Tue, 17 Nov 2020 13:00:50 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=96612


Kaynak: TCMB
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/gsyh-2020-yili-buyume-beklentisi-bir-onceki-anket-doneminde-08-iken-kasim-2020-doneminde-06-olarak-gerceklesti/feed/ 0
Küresel Ekonomik Gelişmeler: 2020 yılının ilk yarısında bazı gelişmiş ülkelerde GSYH %20’yi aşan oranlarda geriledi https://www.muhasebenews.com/kuresel-ekonomik-gelismeler-2020-yilinin-ilk-yarisinda-bazi-gelismis-ulkelerde-gsyh-%20yi-asan-oranlarda-geriledi/ https://www.muhasebenews.com/kuresel-ekonomik-gelismeler-2020-yilinin-ilk-yarisinda-bazi-gelismis-ulkelerde-gsyh-%20yi-asan-oranlarda-geriledi/#respond Thu, 22 Oct 2020 15:00:59 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=94845 KÜRESEL EKONOMİK GELİŞMELER

Küresel ekonomi, 2020 yılında Kovid-19 virüs salgını nedeniyle zorunlu olarak uygulanan tedbirlerin de etkisiyle muazzam bir üretim kaybına uğramıştır. 2020 yılının ilk yarısında bazı gelişmiş ülkelerde GSYH, yüzde 20’yi aşan oranlarda gerilemiştir. Devletlerin olağanüstü ve cömert teşvikleri sayesinde küresel ekonominin daha keskin daralmasının önüne geçilmiştir. Karantina koşullarının gevşetilmesiyle ve yeni normale geçilmesiyle üretim küresel düzeyde ilk aşamada hızlı toparlanmıştır. Ancak toparlanma küresel ekonomiyi eski büyüme patikasına taşımak için henüz yeterli değildir. Yılın üçüncü çeyreğinde hanehalkı tüketimi daha çok dayanıklı tüketim malları tarafında kuvvetlenirken, işsizlik oranları bir miktar düşüş göstermekle birlikte halen yüksek seyretmektedir.

Özel kesim yatırımları ve ticaret zayıf seyretmekte, bu durum küresel imalat sanayinin toparlanmasını sınırlamaktadır. 2019 yılı sonunda kısmen anlaşma zeminine doğru evirilen ticaret savaşları, salgınla birlikte gündemden uzaklaşmış gibi görünse de ABD-Çin ekseninde tansiyon yükseliş göstermiştir. Buna AB ile İngiltere arasındaki Brexit sürecindeki sorunlar ilave edildiğinde, küresel ticaretin ivme kazanmasını engelleyen risklerin varlığını koruduğu gözlenmektedir. Salgınla birlikte temelde ABD Merkez Bankası (Fed) ve Avrupa Merkez Bankası (AMB) gibi gelişmiş ülke merkez bankaları yanı sıra gelişmekte olan ülkelerin merkez bankalarının da genişlemeci para politikası uygulamasıyla birlikte finansal koşulların, küresel ekonomik faaliyetteki toparlanmayı desteklemesi beklenmektedir.

Ancak salgının bir süre daha devam etmesi öngörülmekte, küresel düzeyde yaygın ve etkin bir koruyucu tedavinin kısa vadede uygulanması güç görünmektedir. Bu nedenle küresel ekonominin son IMF tahminlerine göre bir önceki yıla göre 2020’de yüzde 4,4 daralması, 2021 yılında ise yüzde 5,2 büyümesi öngörülmektedir. Salgının seyrine bağlı olarak özellikle 2020’nin ilk çeyreğinde finansal piyasalarda oynaklık hızla artmış, özellikle hisse senedi piyasalarında tarihsel düşüşler gözlenmiştir. Riskli varlık fiyatları keskin düşerken, sermaye akımları gelişmekte olan ülkeler aleyhine bozulmuştur. Gelişmekte olan ülke para birimleri değer kaybederken hızla düşen taleple petrol fiyatları tarihsel dip seviyelere inmiş, güvenli liman olarak görülen altın ve gümüş fiyatları yükselmiş, diğer emtia fiyatları da düşüş göstermiştir. Küresel piyasalar halen salgına ve uygulanan politikalara fazlasıyla duyarlı olup küresel düzeyde hisse, altın ve petrol fiyatları hala tam anlamıyla istikrarlı bir görünüme kavuşmuş değildir. Yeni normal dengede güvenli liman arayışı devam etmekte, gelişmekte olan ülkelere sermaye girişi önceki yıllara göre daha kırılgan bir seyir izlemektedir.

Küresel Ekonomik Görünüm

Küresel Büyüme ve Ticaret 2019 yılında kırılganlıktan yeni çıkmaya başlayan küresel ekonomi, 2020 yılında salgın nedeniyle çok daha fazla belirsizlik içeren bir ortamda faaliyet göstermektedir. Küresel kriz sonrası 2018 yılının ilk yarısında nispeten güçlü büyüme performansı sergileyen küresel ekonomi, yılın ikinci yarısından itibaren artan ekonomik, siyasi ve jeopolitik belirsizliklerin de etkisiyle zayıflamıştır. ABD ve Çin arasındaki ticaret savaşları, başta Almanya olmak üzere Avro Bölgesi’nde genele yaygın zayıf performans, Brexit’e ilişkin belirsizlikler, bazı gelişmekte olan ülkelerdeki makroekonomik dengesizlikler, Çin’deki sıkı kredi politikalarıyla azalan yatırımlar, ABD başta olmak üzere gelişmiş ülkelerdeki parasal normalleşme, azalan küresel talep ve güven 2019 yılında küresel büyümenin yavaşlamasında etkili olmuştur. Bu duruma tepki olarak özellikle Fed ve AMB başta olmak üzere gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin merkez bankaları daha gevşek para politikası yaklaşımlarına yönelmişlerdir. Ülke ekonomilerini desteklemek için Fed ve AMB parasal normalleşmeye son vererek genişletici para politikası adımları atmıştır.

2019 yılında bazı gelişmekte olan ülkeler de ekonomilerini desteklemek amacıyla faiz indirimlerine gitmişlerdir. Böylece 2019 yılının sonunda ve 2020 yılının hemen başında piyasalarda görece iyimser bir görünüm gözlenmiştir. Söz konusu dönemde azalan ticaret savaşı gerilimleri ve destekleyici para politikalarıyla kısmen de olsa küresel istikrarın toparlandığına dair işaretler alınmıştır. Ancak 2020 yılının başında Kovid-19’un küresel salgına dönüşmeye başlamasıyla birlikte küresel makroekonomik görünüm hızlı bir bozulma sürecine girmiştir.

Küresel ekonomide daha önce de mevcut olan ivme kaybı, 2020 yılında salgın nedeniyle tarihsel bir bunalıma dönüşmüştür. 2007/08 küresel finans krizine göre daha yaygın ve derin etkiler yaratma potansiyeline sahip olan Kovid-19 salgını, 2020 yılının ilk yarısından itibaren küresel ekonomik ortamda ciddi bir sarsıntıya yol açmıştır. Salgının Çin’in sınırlarını aşması sonucunda başta İtalya, İngiltere, Fransa ve İspanya olmak üzere Avrupa ekonomilerinde ve akabinde ABD’de iktisadi faaliyet hızla durma noktasına gelmiştir. Bu çerçevede alınan kararlardan özellikle karantina ve ekonomik kapanma gibi tedbirler, iktisadi faaliyet üzerinde yoğun kısıtlayıcı sonuçlar doğurmuştur. Salgının geniş toplumsal kesimler üzerindeki tahribatını azaltmak amacıyla tarihte benzerine az rastlanır mali teşvik ve parasal genişleme politikalarına başvurulmuştur. Bunların başında; hanehalkının ve firmalara destek paketlerinin açıklanması ve uyumlu para politikası uygulamaları gelmektedir. Bu tedbirlere rağmen, 2019 yılının tamamında yüzde 2,8 oranında büyüyen ve salgın öncesi dönemdeki IMF tahminlerine göre yüzde 3,4 oranında büyümesi beklenen küresel ekonominin, 2020 yılında yüzde 4,4 oranında daralması öngörülmektedir.

Salgının ilk aşamada dünya ekonomisinde önemli bir paya sahip olan Çin ekonomisi ile bazı Asya ekonomilerini vurması nedeniyle, küresel hasıla üzerindeki etkisinin yılın ilk çeyreğinde daha sınırlı kaldığı görülmüştür. Ancak, yılın ikinci çeyreğinde salgının dünyanın diğer bölgelerine de hızla yayılmasıyla küresel ekonomi üzerindeki etkileri çok daha derin ve yaygın bir şekilde hissedilmiştir. Küresel hasıladaki 2020 yılının ilk yarısında görülen daralma ağırlıklı olarak gelişmiş ekonomilerde görülen zayıf ekonomik aktiviteden kaynaklanmıştır. Nitekim 2020 yılının ilk çeyreğinde Avrupa’daki dört büyük ekonomi olan Almanya, Fransa, Birleşik Krallık ve İtalya bir önceki çeyreğe göre sırasıyla 2,0, 5,9, 2,5 ve 5,5 oranlarında daralırken, benzer şekilde, ABD ekonomisi aynı dönemde yüzde 1,3 oranında küçülmüştür. Salgının merkezi üssü yılın ilk çeyreğinde Çin iken, ikinci çeyreğin başlarında gelişmiş Avrupa ülkeleri ve ABD olmuştur. Bu ülkelerde ağır sağlık tahribatına yol açan salgının, tedarik zincirinde yol açtığı sorunlar ile ticaret üzerindeki yıkıcı etkisi de başta AB ekonomileri olmak üzere küresel imalat sanayii üzerinde olumsuz etki yapmıştır.

Tarihi bunalım 2020 yılı ikinci çeyreğinde sarsıcı boyutlara ulaşmıştır. Çin’de yılın ilk çeyreğinde başlayan salgın, özellikle yılın ikinci çeyreğinde Avrupa ülkelerinin yanı sıra Rusya, Brezilya, Hindistan, Güney Afrika gibi gelişmekte olan büyük ölçekteki ekonomilerde etkili olmaya başlamış ve ekonomik faaliyetlerde belirgin bir biçimde yavaşlama meydana getirmiştir.

Gelişmekte olan ekonomiler de kendi içlerinde salgından farklı derecelerde etkilenmişlerdir. Bunun temel nedeni, salgından ciddi şekilde etkilenen turizm sektörü ve emtia piyasalarındaki gelişmelere duyarlı olan gelişmekte olan ülkeler arasındaki yapısal farklılıklar, salgın ile mücadeledeki farklılıklar, verimlilik farkları, kriz öncesi büyüme eğilimleri ve yurtdışı finansal akımlara bağımlılık açısından mevcut olan ayrışmalardır. Ayrıca, başta ulaştırma ve turizm sektörleri olmak üzere birçok hizmet sektöründe faaliyetler ikinci çeyrekte büyük ölçüde yavaşlamıştır. Hizmetler sektörü salgından çok daha fazla etkilenirken, imalat sanayii faaliyetlerindeki gerileme daha düşük seviyede gerçekleşmiştir.

Salgın küresel ticareti olağanüstü zayıflatmıştır. Salgın öncesinde ABD’nin başta Çin ve Avrupa Birliği olmak üzere küresel düzeyde ticaret gerilimlerini tırmandırma eğilimleriyle zayıflama riskiyle karşı karşıya kalan küresel ticaret hacmi, salgının etkisiyle daralmıştır. Diğer taraftan, 2020 yılı başında ticaret savaşlarının ön plana çıkan iki tarafı olan ABD ve Çin arasında “Birinci Safha Ticaret Anlaşması” imzalanmıştır. Bu anlaşmayla iki ülke arasındaki ticaret savaşı kaynaklı gerginliğin kısmen azalması sağlanmış olmakla birlikte, gümrük vergilerinin indirilmesi gibi daha güç başlıkların “İkinci Safha” kapsamında değerlendirilmesi planlanmıştır. Ancak 2020 yılının üçüncü çeyreği itibarıyla ”İkinci Safha” anlaşmasına yönelik somut bir adımın atılmadığı görülmektedir. Muhtemel ek tarife ve yaptırımlar ile politika belirsizliklerinin artması, küresel ticaret üzerinde aşağı yönlü bir risk olarak görülmektedir. Bununla birlikte, ticaret savaşlarına ilişkin diğer bazı hususlarda ise geleceğe dönük belirsizlikler halen sürmektedir. Dünya ticaret hacmi, aylık verilere göre Nisan 2020’de yüzde 12,1 oranında gerilemiş ve böylece seri içerisindeki en keskin düşüş gerçekleşmiştir. Ticaret hacmindeki aşağı yönlü eğilim Mayıs ayı itibarıyla sona ermiş, Haziran ayından itibaren kademeli bir iyileşme gözlenmiştir. Uluslararası kuruluşlar dünya ticaretinin 2020 yılında önemli ölçüde daralacağını beklemektedir. Uluslararası Para Fonu (IMF) ise 2019’da yıllık yüzde 1 büyüyen dünya ticaret hacminin 2020 yılında yüzde 10,4 küçüleceğini, 2021 yılında ise yüzde 8,3 genişleyeceğini tahmin etmektedir.


Kaynak: Strateji ve Bütçe Başkanlığı – Yıllık Ekonomik Rapor 2020
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/kuresel-ekonomik-gelismeler-2020-yilinin-ilk-yarisinda-bazi-gelismis-ulkelerde-gsyh-%20yi-asan-oranlarda-geriledi/feed/ 0
2020 yılının ikinci çeyreğinde mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış GSYH %11 oranında daraldı https://www.muhasebenews.com/2020-yilinin-ikinci-ceyreginde-mevsim-ve-takvim-etkilerinden-arindirilmis-gsyh-%11-oraninda-daraldi/ https://www.muhasebenews.com/2020-yilinin-ikinci-ceyreginde-mevsim-ve-takvim-etkilerinden-arindirilmis-gsyh-%11-oraninda-daraldi/#respond Tue, 29 Sep 2020 11:00:48 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=93453 I. GSYH, İŞGÜCÜ, ÜRETİM VE TALEP UNSURLARINDAKİ GELİŞMELER

1. GSYH ve Sektörel Büyüme Hızları

2020 yılı ikinci çeyreğinde Türkiye ekonomisi, yüzde 9,9 oranında daralarak Mart ayında başlayan salgının olumsuz etkilerinin ikinci çeyrekte ortaya çıktığını göstermiştir. Bununla birlikte, 2020 yılının ikinci çeyreğinde mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış GSYH yüzde 11 oranında daralmıştır.

İkinci çeyrekte üretim yönünden büyüme gerçekleşmelerine göre;

– Sanayi sektörü katma değeri 2020 yılının ikinci çeyreğinde yüzde 16,5 oranında gerilemiştir. Sanayi katma değerindeki kaydedilen düşüş, sanayi üretim endeksindeki son çeyrekteki 16,8 oranındaki düşüş ile uyumlu hareket etmiştir.

– Hizmetler sektörü (inşaat dâhil) katma değeri ikinci çeyrekte yüzde 10,6 oranında azalmıştır.

İkinci çeyrek itibarıyla hizmetler sektörünün alt bileşenleri incelendiğinde,

o İnşaat faaliyetleri yüzde 2,7,
o Ticaret, ulaştırma ve konaklama faaliyetleri yüzde 25,
o Mesleki, idari ve destek hizmetleri faaliyetleri yüzde 16,5,
o Kamu yönetimi, eğitim, sağlık ve sosyal hizmet faaliyetleri yüzde 2,4
o Diğer hizmet faaliyetleri yüzde 18 oranlarında daralma kaydetmiştir.

Diğer yandan;

o Bilgi ve iletişim faaliyetleri yüzde 11,
o Finans ve sigortacılık faaliyetleri yüzde 27,8,
o Gayrimenkul faaliyetleri yüzde 1,7,
oranlarında artış kaydetmiştir.

  • Tarım sektörü katma değeri ise ikinci çeyrekte yüzde 4 oranında artmıştır.
    Sektörde kaydedilen bu artışın ikinci çeyrekteki GSYH daralmasını aşağıya çekmiştir.
    2020 yılı ikinci çeyreğinde harcamalar yönüyle büyümeye göre;
  • İkinci çeyrekte özel tüketim harcamalarında yüzde 8,5 oranında azalış yaşanmıştır.
  • İkinci çeyrekte tüketimdeki bu azalış alt sektörler itibarıyla incelendiğinde; dayanıklı tüketim mallarına yapılan harcamalardaki gerileme yüzde 0,9, yarı dayanıklı tüketim mallarına yapılan harcamalardaki gerileme yüzde 28,8 ve hizmetler sektöründe gözlenen gerileme yüzde 25,4 olmuştur.
  • Kamu tüketim harcamaları 2020 yılının ikinci çeyreğinde yüzde 0,8 oranında azalmıştır.
  • Böylece toplam tüketim 2020 yılının ikinci çeyreğinde yüzde 7 oranında azalmıştır.
  • İnşaat yatırımları ikinci çeyrekte yüzde 16,4 oranında gerilemiştir.

– Net mal ve hizmet ihracatı 2020 yılının ikinci çeyreğinde ekonomik küçülmeye 7,8 puan etki etmiştir. Bu 7,8 puanlık negatif katkıda ülkelerin sınırlarını kapatması sonucu mal ve hizmet ihracatında 2020 yılı ikinci çeyreğinde gözlenen daralma etkili olmuştur.

– Stok değişmeleri 2020 yılının ikinci çeyreğinde ekonomik küçülmeye 4,6 puan katkı ile daralmayı hafifletmiştir.

2020 yılının ikinci çeyreğinde GSYH deflatörü yüzde 12,4 oranında artış gerçekleşmiştir.

Hizmetler sektöründe de sanayi sektöründeki kronolojiye benzer gelişmeler yaşanmıştır. Ancak, inşaat, finans ve sigortacılık, bilgi ve iletişim ile gayrimenkul faaliyetleri hizmetler sektöründeki daralmayı sınırlamıştır. Baz etkisi inşaat sektörünü, faizlerdeki düşüş finans ve sigortacılık sektörünü, pandemi koşulları da bilgi ve iletişim sektörünü olumlu yönde etkileyerek bu sektörlerin diğer alt sektörlerden ayrışmasını sağlamıştır.


Kaynak: Strateji ve Bütçe Başkanlığı
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/2020-yilinin-ikinci-ceyreginde-mevsim-ve-takvim-etkilerinden-arindirilmis-gsyh-%11-oraninda-daraldi/feed/ 0