geri – Muhasebe News https://www.muhasebenews.com Muhasebe News Wed, 17 Jul 2024 12:15:18 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.3.5 Halka arz amacıyla yapılan sermaye artışının SPK tarafından uygun görülmemesi sebebiyle geri alınarak sermaye azaltımı yapılmasında vergilendirme https://www.muhasebenews.com/halka-arz-amaciyla-yapilan-sermaye-artisinin-spk-tarafindan-uygun-gorulmemesi-sebebiyle-geri-alinarak-sermaye-azaltimi-yapilmasinda-vergilendirme/ https://www.muhasebenews.com/halka-arz-amaciyla-yapilan-sermaye-artisinin-spk-tarafindan-uygun-gorulmemesi-sebebiyle-geri-alinarak-sermaye-azaltimi-yapilmasinda-vergilendirme/#respond Wed, 17 Jul 2024 12:15:18 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=152697

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Gelir ve Kurumlar Vergileri Grup Müdürlüğü

 

Sayı

:

07.06.2024

Konu

:

Halka arz amacıyla yapılan sermaye artışının SPK tarafından uygun görülmemesi sebebiyle geri alınarak sermaye azaltımı yapılmasında vergilendirme

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda;

– 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesi kapsamında oluşturulan maddi duran varlıkların yeniden değerlemesinden kaynaklı yeniden değerleme fonunun sermayeye ilave edilerek sermaye artırımında bulunduğunuz,

– Sermaye artırımını müteakip Şirketiniz paylarının halka arz edilmesi maksadıyla Sermaye Piyasası Kurumuna (SPK) başvuruda bulunulduğu,

– Payların 6362 sayılı Kanun çerçevesinde ihracına ilişkin usul ve esasları düzenleyen Pay Tebliğinin 5 inci maddesinin birinci fıkrası hükmü uyarınca SPK tarafından söz konusu sermaye artışının uygun görülmediği ve bu nedenle sermayeye ilave edilen yeniden değerleme fonlarının sermayeden çekilerek “522 Maddi Duran Varlık Yeniden Değerleme Artışları” hesabına aktarılmak suretiyle sermaye azaltımı yapıldığı

belirtilerek, Şirketinizin halka arz başvurusu yapabilmesi amacıyla mevzuata uygun hale getirilmesi için gerçekleştirilen sermaye azaltımının Kurumlar Vergisi Kanununun 32/B maddesi uyarınca vergiye tabi olup olmayacağı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun “Sermaye azaltımında vergileme” başlıklı 32/B maddesinde, (1) Kurumlar tarafından sermayeye eklenen öz sermaye kalemlerinin, sermayeye eklendiği tarihten itibaren beş tam yıl geçtikten sonra herhangi bir şekilde sermaye azaltımına konu edilmesi durumunda, nakdî veya ayni sermaye ile sermayeye eklenen diğer unsurların toplam sermayeye oranlanması suretiyle azaltıma konu edilen tutar içerisindeki sermaye unsurları tespit olunur. Söz konusu oranın tespitinde;

a) Sermayeye ilave dışında başka bir hesaba nakledilmesi, işletmeden çekilmesi veya sermaye hesabından başka hesaplara aktarımı kurumlar vergisine ve kâr dağıtımına veya ana merkeze aktarılan tutara bağlı vergi kesintisine tabi tutulacak öz sermaye kalemlerinin,

b) Sadece kâr dağıtımına veya ana merkeze aktarılan tutara bağlı vergi kesintisine tabi tutulacak öz sermaye kalemlerinin,

c) Başka bir hesaba nakledilmesi veya işletmeden çekilmesi halinde vergilendirilmeyecek olan ayni ve nakdî sermayenin

toplam sermaye içindeki payları dikkate alınır.

(2) Kurumların öz sermaye kalemlerini sermayeye ekledikleri tarihten itibaren beş tam yıllık süre tamamlanmadan sermaye azaltımı yapmaları durumunda, azaltımın sırasıyla birinci fıkranın (a), (b) ve (c) bentlerinde yer alan sermaye unsurlarından yapıldığı kabul edilir.

(3) Sermaye azaltımında, öncelikli olarak sermayeye ilave edilen öz sermaye kalemlerinden, sermayeye eklenme tarihi beş tam yıllık süreyi geçmemiş olanların işletmeden çekildiği kabul edilir.

(4) Bu maddenin birinci, ikinci ve üçüncü fıkraları kapsamında sermaye azaltımı suretiyle tespit olunan sermaye unsurlarından; birinci fıkranın (a) bendi kapsamında olanlar kurumlar vergisine ve vergi kesintisine, (b) bendi kapsamında olanlar sadece vergi kesintisine tabi tutulur. Kurumlar vergisine ve vergi kesintisine tabi sermaye unsurlarında, kesinti matrahı hesaplanan kurumlar vergisi düşüldükten sonra kalan tutar olup, bu tutar üzerinden Kanunun 15 inci ve 30 uncu maddeleri ile 193 sayılı Kanunun 94 üncü maddesi hükmü kapsamında kesinti yapılır.

…” hükmüne yer verilmiştir.

Bu hükme göre, Kurumlar Vergisi Kanununun 32/B maddesi kapsamında azaltıma konu edilebilecek sermaye unsurları esas itibarıyla;

I. Sermayeye ilave dışında başka bir hesaba nakledilmesi, işletmeden çekilmesi veya sermaye hesabından başka hesaplara aktarımı kurumlar vergisine ve kar dağıtımına/ana merkeze aktarılan tutara bağlı vergi kesintisine tabi tutulacak öz sermaye kalemleri,

II. Sadece kar dağıtımına/ana merkeze aktarılan tutara bağlı vergi kesintisine tabi tutulacak öz sermaye kalemleri,

III. Başka bir hesaba nakledilmesi veya işletmeden çekilmesi halinde vergilendirilmeyecek olan ayni ve nakdi sermaye

şeklinde üç sınıfta gruplandırılabilecektir.

Anılan madde uyarınca, öz sermaye kalemlerinin sermayeye eklendiği tarihten itibaren beş tam yıllık süre tamamlanmadan sermaye azaltımı yapılması durumunda, azaltımın yukarıdaki gruplandırmada (I), (II) ve (III) numaralı sınıflarda yer alan sermaye unsurlarından sırasıyla yapıldığı kabul edilecektir. Diğer taraftan, bu unsurların sermayeye eklendiği tarihten itibaren beş tam yıl geçtikten sonra herhangi bir şekilde sermaye azaltımına konu edilmesi durumunda ise söz konusu sınıflandırmalarda yer alan sermaye unsurlarının toplam sermayeye oranlanması suretiyle azaltıma konu edilen tutar içerisindeki sermaye unsurları tespit olunacaktır.

Diğer taraftan, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesinin Ç fıkrasında, “Tam mükellefiyete tabi ve bilanço esasına göre defter tutan gelir veya kurumlar vergisi mükellefleri (kollektif, adî komandit ve adî şirketler dâhil, (A) fıkrasının (9) numaralı bendi kapsamında söz konusu fıkranın (1) numaralı bendinde yer alan şartlara bakılmaksızın enflasyon düzeltmesi yapanlar ile kayıtlarını Türk para birimi dışında başka bir para birimiyle tutmalarına izin verilenler hariç), (A) fıkrasında yer alan enflasyon düzeltmesi yapma şartlarının gerçekleşmediği hesap dönemlerinin sonu itibarıyla, bilançolarına dâhil bulunan amortismana tabi iktisadi kıymetlerini (bu niteliklerini korudukları müddetçe sat-kirala-geri al işlemine veya kira sertifikası ihracına konu edilenler hariç) ve bunlar üzerinden ayrılmış olup bilançolarının pasifinde gösterilen amortismanları aşağıda belirtilen şartlar doğrultusunda yeniden değerleyebilirler. 

 

4. Yeniden değerleme neticesinde iktisadi kıymetlerin değerinde meydana gelen değer artışı, yeniden değerlemeye tabi tutulan iktisadi kıymetlerin her birine isabet eden değer artışı ayrıntılı olarak görünecek şekilde, bilançonun pasifinde özel bir fon hesabında gösterilir. Değer artışı, iktisadi kıymetlerin yeniden değerleme sonrası ve yeniden değerleme öncesi net bilanço aktif değerleri arasındaki farktır. Net bilanço aktif değeri, iktisadi kıymetlerin bilançonun aktifinde yazılı değerlerinden, pasifte yazılı amortismanların tenzili suretiyle bulunan değeri ifade eder. İktisadi kıymetler için amortismanın herhangi bir yılda yapılmamış olması durumunda söz konusu değer, bu amortismanlar tam olarak ayrılmış varsayılarak belirlenir. 

 6. Pasifte özel bir fon hesabında gösterilen değer artışı tutarının, sermayeye ilave edilme dışında herhangi bir şekilde başka bir hesaba nakledilen veya işletmeden çekilen kısmı, bu işlemin yapıldığı dönem kazancı ile ilişkilendirilmeksizin bu dönemde gelir veya kurumlar vergisine tabi tutulur. Sermayeye eklenen değer artışları, ortaklar tarafından işletmeye ilave edilmiş kıymetler olarak kabul edilir. Bu işlemler kâr dağıtımı sayılmaz. 

…” hükmü yer almaktadır.

Bu hüküm ve açıklamalara göre, halka arz işleminin yapılabilmesi için sermayeye ilave edilen yeniden değerleme artış fonunun Sermaye Piyasası mevzuatı gereği sermayeden çıkarılmasının zorunlu olması, bu fon hesabının zorunluluk gereği “522” numaralı hesaba aktarılarak bu hesapta izlenmeye devam edilmesi, Sermaye Piyasası mevzuatının izin verdiği özsermaye kalemlerinin sermaye azaltımıyla eş zamanlı olarak sermayeye eklenmesi ve sermayeye ilave edilen bu kalemlerin sermaye alt hesaplarında görülmesi koşuluyla birlikte, söz konusu işlemin Türk Ticaret Kanunu mevzuatına da uygun olması kaydıyla, bu aşamada 5520 sayılı Kanunun 32/B maddesi kapsamında vergilendirme yapılmaması mümkündür.

Diğer taraftan, yukarıda belirtilen şartların sağlanamaması ve/veya sermaye azaltımı işlemine eş zamanlı olarak sermaye artırımı yapılmaması durumunda ise söz konusu sermaye azaltımı işleminin 5520 sayılı Kanunun 32/B maddesi kapsamında vergilemeye tabi tutulması gerekmektedir.

 


Kaynak: GİB ÖZELGE
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/halka-arz-amaciyla-yapilan-sermaye-artisinin-spk-tarafindan-uygun-gorulmemesi-sebebiyle-geri-alinarak-sermaye-azaltimi-yapilmasinda-vergilendirme/feed/ 0
Geri Kazanım Katılım Payı (GEKAP) Tutarı Ödendiğinde Gider Yazılacaktır https://www.muhasebenews.com/geri-kazanim-katilim-payi-gekap-tutari-odendiginde-gider-yazilacaktir/ https://www.muhasebenews.com/geri-kazanim-katilim-payi-gekap-tutari-odendiginde-gider-yazilacaktir/#respond Fri, 28 Jun 2024 12:11:54 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=152276 T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı

Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü

 Tarih: 31.05.2024

Sayı: E-64597866-125[6]-

Konu: Geri Kazanım Katılım Payı ödemelerinin hangi dönemde gider yazılacağı hak. 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, Şirketinizin 2872 sayılı Çevre Kanununun ek 11 inci maddesi gereğince piyasaya arz ettiği ürünler için geri kazanım katılım payı (GEKAP) ödediği, ödemelerin beyan dönemini takip eden ayda yapıldığı belirtilerek, söz konusu geri kazanım katılım payının ödendiği dönemde mi yoksa tahakkuk yoluyla ilgili oldukları dönemde mi gider yazılacağı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinin birinci fıkrası ile kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı; ikinci fıkrası ile de safi kurum kazancının tespitinde 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı ifade edilmiş olup bu hüküm uyarınca tespit edilecek kurum kazancından Kurumlar Vergisi Kanununun 8 inci maddesi ile Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinde yer alan giderler indirilebilecektir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 37 nci maddesinde, her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançların ticari kazanç olduğu belirtilmiş olup, anılan Kanunun 38 inci maddesinde, bilanço esasına göre ticari kazancın, teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müsbet fark olduğu, bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce işletmeye ilave olunan değerlerin bu farktan indirileceği, işletmeden çekilen değerlerin ise farka ilave olacağı ve ticari kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında, Vergi Usul Kanununun değerlemeye ait hükümleri ile bu Kanunun 40 ve 41 inci maddeleri hükümlerine uyulacağı hüküm altına alınmıştır.

Aynı Kanunun 40 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde ise, ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin, safi kazancın tespitinde indirim konusu olarak dikkate alınabileceği hükme bağlanmış olup, yapılan giderlerin bu hüküm uyarınca indirim konusu yapılabilmesi için söz konusu giderlerle kazancın elde edilmesi arasında doğrudan ve açık bir illiyet bağının bulunması zorunludur. Bu mahiyette olmayan giderler ticari kazancın tespitinde indirim konusu yapılamayacaktır.

2872 sayılı Çevre Kanununun ek 11 inci maddesinde, “Yurt içinde piyasaya arz edilen bu Kanuna ekli (1) sayılı listede yer alan ürünlerden poşetler için satış noktalarından, diğer ürünler için piyasaya sürenlerden/ithalatçılardan bu listede belirtilen tutarda geri kazanım katılım payı tahsil edilir. Bu listedeki ürünlerden herhangi birinin piyasaya arzının, farklı bir ürünün, malzemenin veya eşyanın ithalatı ile birlikte gerçekleşmesi halinde geri kazanım katılım payı ithalatçıdan tahsil edilir. Bu listede yer alan tutarlar takvim yılı başından geçerli olmak üzere her yıl bir önceki yıla ilişkin olarak 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesi hükümleri uyarınca tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılarak uygulanır. Bu şekilde hesaplanan tutarların %5’ini aşmayan kesirler dikkate alınmaz. Cumhurbaşkanı, bu listede yer alan veya bu fıkra uyarınca yeniden değerleme oranı uygulanmak suretiyle belirlenen tutarları iki katına kadar artırmaya veya yarısına kadar indirmeye yetkilidir. 

Geri kazanım katılım payları ürünün piyasaya sürüldüğü/ithal edildiği tarihi takip eden ayın yirmi dördüncü günü sonuna kadar ilgililerin gelir veya kurumlar vergisi yönünden bağlı olduğu vergi dairesine, gelir veya kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunmayanlar tarafından ise Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından belirlenecek vergi dairesine beyan edilerek aynı ayın sonuna kadar ödenir. Katılım payının süresinde beyan edilmediğinin veya eksik beyan edildiğinin tespiti halinde beyan edilmeyen veya eksik beyan edilen katılım payının bir ay içinde ödenmesi gerektiği ilgiliye tebliğ edilir. Süresinde beyan edilmeyen veya eksik beyan edilen katılım payının beyan edilmesi gereken son günden ödendiği tarihe kadar geçen süre için 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51 inci maddesine göre hesaplanacak gecikme zammı oranında faiz uygulanarak aynı Kanuna göre tahsil edilir. Bu madde kapsamında tahsil edilen tutarlar genel bütçeye gelir kaydedilir. 

…” hükümlerine yer verilmiştir.

Bu hüküm ve açıklamalara göre, 2872 sayılı Çevre Kanununun ek 11 inci maddesi gereğince piyasaya arz edilen ürünler için Şirketiniz tarafından ödenen geri kazanım katılım payının beyan edilerek fiilen ödendiği tarih itibariyle Gelir Vergisi Kanunun 40’ıncı maddesinin birinci fıkrasına göre  kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması gerekmektedir.

 


Kaynak: GİB Özelge
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/geri-kazanim-katilim-payi-gekap-tutari-odendiginde-gider-yazilacaktir/feed/ 0
Sat-kirala-geri al sözleşmesi ile aktifte alan fabrikanın enflasyon düzeltmesine tabi tutulmasında düzeltmeye esas tarih olarak hangi tarihi esas alınacaktır? https://www.muhasebenews.com/sat-kirala-geri-al-sozlesmesi-ile-aktifte-alan-fabrikanin-enflasyon-duzeltmesine-tabi-tutulmasinda-duzeltmeye-esas-tarih-olarak-hangi-tarihi-esas-alinacaktir/ https://www.muhasebenews.com/sat-kirala-geri-al-sozlesmesi-ile-aktifte-alan-fabrikanin-enflasyon-duzeltmesine-tabi-tutulmasinda-duzeltmeye-esas-tarih-olarak-hangi-tarihi-esas-alinacaktir/#respond Fri, 14 Jun 2024 07:00:35 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=152070

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Usul Grup Müdürlüğü

 

Sayı

:

E-11395140-105[VUK-3-2836]-696025

27.05.2024

Konu

:

Enflasyon düzeltmesinde düzeltmeye esas alınacak tarih

İlgide kayıtlı özelge talep formunuz ve eklerinin incelenmesinden, yurtiçinde ve yurtdışında her türlü gayrimenkul alım, satım, kiralama ve gayrimenkul projeleri geliştirme faaliyetinde bulunduğunuz, bu kapsamda 2013 yılında … ile gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi imzalayarak gayrimenkul alımı yaptığınız, sözleşme kapsamında 2013/Şubat döneminden itibaren … ‘ye avans ödemeleri yaparak söz konusu tutarları “Verilen Avanslar” hesabında izlediğiniz, gayrimenkulü 2016/Aralıkta tamamlanması ile birlikte fabrika olarak aktifinize aldıktan sonra 2017/Ağustos döneminde leasing firması ile yapılan sat-kirala-geri al sözleşmesi kapsamında finansal kiralamaya konu ettiğiniz ve 2021/Mayısta sözleşmenin sona ermesi ile birlikte ilgili gayrimenkulü geri aldığınız, ayrıca 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin (1/j) fıkrası/bendi gereği gayrimenkule ait amortismanların itfası sonrası kalan 10 Milyon TL’yi 31/12/2023 tarihli düzeltme öncesi bilançonuzda, “549- Özel Fonlar” hesabında izlediğiniz belirtilerek;

– Aktifinizde yer alan fabrikanın enflasyon düzeltmesine tabi tutulmasında düzeltmeye esas tarih olarak hangi tarihi esas alacağınız,

– 5520 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin (1/j) fıkrası/bendi kapsamında amortismanların itfası sonrası “549- Özel Fonlar” hesabında izlemeye devam ettiğiniz tutarı enflasyon düzeltmesine tabi tutup tutmayacağınız

konularında Başkanlığımız görüşünü talep ettiğiniz anlaşılmaktadır.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun;

– Mükerrer 290 ıncı maddesinde, “1. Finansal kiralama işlemlerinde, finansal kiralamaya konu olan iktisadî kıymet ile sözleşmeden doğan hak, borç ve alacakların değerlemesi aşağıdaki esaslara göre yapılır.

Kiracı tarafından finansal kiralama işlemine konu iktisadî kıymeti kullanma hakkı ve sözleşmeden doğan borç, kiralama konusu iktisadî kıymetin rayiç bedeli veya sözleşmeye göre yapılacak kira ödemelerinin bugünkü değerinden düşük olanı ile değerlenir.

2. Kiracı tarafından aktifleştirilen finansal kiralamaya konu iktisadî kıymeti kullanma hakkı, bu Kanunun mükerrer 298 inci maddesi ve üçüncü kitabının üçüncü kısmının birinci bölümünde kiralama konusu iktisadî kıymet için belirlenmiş esaslar çerçevesinde yeniden değerlemeye ve amortismana tâbi tutulur.

Kiralayan tarafından, finansal kiralamaya konu iktisadî kıymetin bu maddenin (1) numaralı fıkrasının üçüncü paragrafına göre belirlenen değeri üzerinden amortisman ayrılmaya devam olunur.

3. Bu maddenin uygulamasında aşağıda yer alan tanımlar dikkate alınır.

Finansal Kiralama: Kira süresi sonunda mülkiyet hakkının kiracıya devredilip devredilmediğine bakılmaksızın, bir iktisadî kıymetin mülkiyetine sahip olmaktan kaynaklanan tüm riskler ile yararların kiracıya bırakılması sonucunu doğuran kiralamalardır.

Kiralama işleminde; iktisadî kıymetin mülkiyetinin kira süresi sonunda kiracıya devredilmesi, kiracıya kira süresi sonunda iktisadî kıymeti rayiç bedelinden düşük bir bedelle satın alma hakkı tanınması, kiralama süresinin iktisadî kıymetin ekonomik ömrünün % 80’inden daha büyük bir bölümünü kapsaması veya sözleşmeye göre yapılacak kira ödemelerinin bugünkü değerlerinin toplamının iktisadî kıymetin rayiç bedelinin % 90’ından daha büyük bir değeri oluşturması hallerinden herhangi birinin varlığı durumunda kiralama işlemi finansal kiralama kabul edilir.

Arazi, arsa ve binalarla ilgili kiralama sözleşmeleri, sadece, sözleşmede kira süresi sonunda mülkiyet hakkının kiracıya devri öngörülmüşse veya kiracıya kira süresi sonunda kiralama konusu gayrimenkulu düşük bir bedelle satın alma hakkı tanınmışsa bu madde kapsamında değerlendirilir.

…”,

– Mükerrer 298 inci maddesinin (A) fıkrasında, “A) Malî tablolarda yer alan parasal olmayan kıymetler aşağıdaki hükümlere göre enflasyon düzeltmesine tâbi tutulur.

3. Düzeltme işleminde aşağıdaki tarihler esas alınır:

b) İlk madde ve malzeme, ticari mallar, yarı mamul ve mamul stokların maliyetine dahil edilen unsurlar, yıllara sarî inşaat ve onarım işlerinde maliyeti oluşturan unsurlar, gelecek aylara ve yıllara ait giderler, maddî duran varlıklar ve bu varlıkları oluşturan unsurlar, maddî olmayan duran varlıklar ve bu varlıkları oluşturan unsurlar, özel tükenmeye tâbi varlıklar ve bu varlıkları oluşturan unsurlar, yıllara sarî inşaat ve onarım hakedişleri, haklar ve şerefiyeler için; defterlere kayıt tarihi (Bunlara mahsuben verilen veya alınan parasal olmayan avanslar, ödeme veya tahsil tarihinden mahsup tarihine kadar düzeltilir.).

…”,

– Geçici 33 üncü maddesinde, “…

31/12/2023 tarihli mali tablolar, enflasyon düzeltmesi şartlarının oluşup oluşmadığına bakılmaksızın enflasyon düzeltmesine tabi tutulur. Yapılan enflasyon düzeltmesinden kaynaklanan kâr/zarar farkı geçmiş yıllar kâr/zararı hesabında gösterilir. Bu şekilde tespit edilen geçmiş yıl kârı vergiye tabi tutulmaz, geçmiş yıl zararı zarar olarak kabul edilmez.

Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Hazine ve Maliye Bakanlığı yetkilidir.”

hükümleri yer almaktadır.

Bunun yanı sıra, 213 sayılı Kanunun mükerrer 290 ıncı maddesinin uygulanmasına ilişkin olarak 319 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde düzenlemeler/açıklamalar yapılmıştır.

Ayrıca, 2023 hesap dönemi sonu ve müteakip dönemlerde yapılacak enflasyon düzeltmesinin usul ve esaslarına ilişkin olarak 555 ve 560 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğlerinde açıklamalar/düzenlemeler yapılmış, 165 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Sirkülerinde de ilave açıklamalar/düzenlemeler ve örnek uygulamalara yer verilmiştir. Bu kapsamda 555 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin;

– 9 uncu maddesinin (2) numaralı fıkrasında, “(2) Nevi itibarıyla iktisadi işletmelere dâhil bulunan kıymetlerden parasal ve parasal olmayan kıymetler bu Tebliğ eki listelerde (EK 1 ve EK 2) yer almaktadır. Söz konusu listelerde öz sermaye kalemlerine yer verilmemekle birlikte, aksine bir hüküm olmaması ve Tebliğde bir belirleme yapılmamış olması şartıyla, bu Tebliğ uygulamasında öz sermaye kalemleri “parasal olmayan kıymet” olarak addolunur.”,

– 16 ncı maddesinin (1) numaralı fıkrasında, “(1) Öz sermaye kalemlerinden;

g) Özel Fonlar (213 sayılı Kanunun 328 ve 329 uncu maddeleri kapsamında oluşturulan sabit kıymet yenileme fonu ile aynı Kanunun 325/A maddesi kapsamında ayrılan girişim sermayesi fonu; 5520 sayılı Kanunun 5/1-e, j ve k bentleri gereğince oluşturulan fonlar; 6111, 6736, 7143, 7326, 7440 sayılı Kanunlar kapsamında, işletmede mevcut olduğu halde kayıtlarda yer almayan emtianın kayda alınmasına ilişkin olarak oluşturulan karşılık hesapları; 26/6/2001 tarihli ve 4691 sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanununun ek 3 üncü maddesi ile 28/2/2008 tarihli ve 5746 sayılı Araştırma, Geliştirme ve Tasarım Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanunun 3 üncü maddesi kapsamında oluşturulan fon hesapları gibi)

bilançoda düzeltilmiş değerleriyle yer alır.

…”,

– 17 nci maddesinin (3) numaralı fıkrasında, “(3) …

Düzeltme işlemini yapabilmek için kullanılması zorunlu olan “Düzeltme Katsayısı”nı belirlemek amacıyla; 2023 hesap dönemi sonuna ait bilançoda yer alan parasal olmayan kıymetler için esas alınacak “Düzeltmeye Esas Tarih” aşağıdaki esaslara göre belirlenecektir:

b) İlk madde ve malzeme, ticari mallar, yarı mamul ve mamul stokların maliyetine dâhil edilen unsurlar, yıllara sâri inşaat ve onarım işlerinde maliyeti oluşturan unsurlar, gelecek aylara ve yıllara ait giderler, maddi duran varlıklar ve bu varlıkları oluşturan unsurlar, maddi olmayan duran varlıklar ve bu varlıkları oluşturan unsurlar, özel tükenmeye tabi varlıklar ve bu varlıkları oluşturan unsurlar, yıllara sâri inşaat ve onarım hakedişleri ile haklar ve şerefiyeler, özel fonlar (sabit kıymet yenileme fonu, 5520 sayılı Kanunun 5/1-e bendi gereğince oluşturulan fon gibi parasal olmayan kıymet olarak kabul edilen fonlar), kâr yedekleri için: Defterlere Kayıt Tarihi (Bunlara mahsuben verilen veya alınan parasal olmayan avanslar, ödeme veya tahsil tarihinden mahsup tarihine kadar düzeltilir).

…”,

– 23 üncü maddesinde, “(1) 213 sayılı Kanunun 4842 sayılı Kanunla eklenen mükerrer 290 ıncı maddesinin yürürlüğe girdiği 1/7/2003 tarihinden sonra düzenlenen sözleşmelere istinaden kiralanan iktisadi kıymetler, kiracı tarafından amortismana tabi tutulmaktadır.

Bu çerçevede, mezkûr madde kapsamındaki finansal kiralama işlemlerinde, kiraya verilen iktisadi kıymetlerin, kiracılar tarafından enflasyon düzeltmesine tabi tutulması gerekmektedir.”,

– 24 üncü maddesinin (1) numaralı fıkrasında, “…

2023 hesap dönemi sonuna ait bilançonun düzeltilmesi sırasında sermaye yedekleri arasında yer alan yeniden değerleme artış fonu gibi fonlar sıfırlanacak; hisse senedi ihraç primleri, hisse senedi iptal kârları ile kâr yedekleri ve özel fonlar (sabit kıymet yenileme fonu gibi parasal olmayan kıymet olarak kabul edilen fonlar) ise düzeltmeye tabi tutulacaktır.

…”

açıklamalarına/düzenlemelerine yer verilmiştir.

Öte yandan, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunun 5 inci maddesinde, “(1) Aşağıda belirtilen kazançlar, kurumlar vergisinden müstesnadır:

j) Her türlü taşınır ve taşınmaz malların 6361 sayılı Kanun kapsamında geri kiralama amacıyla ve sözleşme sonunda geri alınması şartıyla, kurumlar tarafından finansal kiralama şirketleri, katılım bankaları ile kalkınma ve yatırım bankalarına satışından doğan kazançlar ve bu kurumlarca söz konusu varlıkların devralındığı kuruma kira süresi sonunda devrinden doğan kazançlar.

İstisnadan yararlanan satış kazancı, kiracı tarafından pasifte özel bir fon hesabında tutulur ve özel fon hesabında tutulan bu tutar sadece kiracı tarafından bu varlıklar için ayrılacak amortismanların (bu varlıkların kiralayan kurumlara devrinden önce kiracıdaki net bilanço aktif değerine isabet eden amortismanlar hariç) itfasında kullanılır. …” hükmü yer almakta olup, söz konusu istisna uygulamasının usul ve esasları 1 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin (5.15.) bölümünde belirlenmiştir.

Buna göre;

1- Sat-kirala-geri al yöntemiyle finansal kiralama şirketine devredilen ve daha sonra kira süresinin sonunda tekrar aktifinize giren söz konusu fabrika binasının, 2023 hesap dönemi sonu itibariyle enflasyon düzeltmesine tabi tutulmasında, düzeltmeye esas tarih olarak, fabrika binasının sat-kirala-geri al sözleşmesi kapsamında kiralama işleminin deftere kayıt tarihi (213 sayılı Kanunun mükerrer 290 ıncı maddesi kapsamında kullanma hakkının “260- Haklar” hesabına kayıt edildiği tarih) dikkate alınacaktır.

2- 5520 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin  (1/j) bendi uyarınca bilançonun pasifinde oluşturulan fon hesabının, 555 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin 16 ncı maddesinin (1) numaralı fıkrasında da belirtildiği üzere, enflasyon düzeltmesine tabi tutulması ve bilançoda düzeltilmiş değeriyle yer alması gerekmektedir.

 


Kaynak: GİB Özelge
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/sat-kirala-geri-al-sozlesmesi-ile-aktifte-alan-fabrikanin-enflasyon-duzeltmesine-tabi-tutulmasinda-duzeltmeye-esas-tarih-olarak-hangi-tarihi-esas-alinacaktir/feed/ 0
İptal süresi geçtikten sonra e-Arşiv Fatura iptal edilemez https://www.muhasebenews.com/iptal-suresi-gectikten-sonra-e-arsiv-fatura-iptal-edilemez/ https://www.muhasebenews.com/iptal-suresi-gectikten-sonra-e-arsiv-fatura-iptal-edilemez/#respond Sun, 10 Dec 2023 19:31:21 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=148028 E-Fatura mükellefiyiz, e-Fatura mükellefi olmayan kişiye e-Arşiv fatura düzenledik fakat 15 gün sonra iptalini istedi. Muhasebe programından iptal edebiliyoruz, bununda 7 günlük süresi var mı?

İptal süresi geçtikten sonra e-Arşiv Fatura iptal edilemez. Alıcı malı iade etmek ister ise gider pusulası düzenlenerek geri alınması gerekir. 

 

 


Kaynak: İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/iptal-suresi-gectikten-sonra-e-arsiv-fatura-iptal-edilemez/feed/ 0
Plastik Madde Geri Dönüşümü Yapan İmalatçının Alması Gereken Başka Bir Belge Var Mıdır? https://www.muhasebenews.com/plastik-madde-geri-donusumu-yapan-imalatcinin-almasi-gereken-baska-bir-belge-var-midir/ https://www.muhasebenews.com/plastik-madde-geri-donusumu-yapan-imalatcinin-almasi-gereken-baska-bir-belge-var-midir/#respond Sat, 26 Aug 2023 23:00:20 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=145688 Yeni bir Mükellefim kapasite raporu ve sanayi sicil belgesiyle plastik geri dönüşümü yapmaktadır. Bu belgeler dışında başka bir evrak veya belge çıkarmamıza gerek var mı?

Başka evrak konusunda bilgimiz yok. Muhasebe uygulaması için TDHP kurallarına göre defter tutulur Sanayi sicil belgesi olan mükelleflerin İhraç kayıtlı satış yapmaları halinde teslimleri için KDV hesaplamazlar.

Sektörel diğer zorunluluklar ile ilgili T.C. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın  Sıfır Atık ve Atık İşleme İle ilgili açıklamalarını inceleyebilirsiniz

 


Kaynak: İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/plastik-madde-geri-donusumu-yapan-imalatcinin-almasi-gereken-baska-bir-belge-var-midir/feed/ 0
17103 SGK Teşviki uygulanan çalışan işveren tarafından işten çıkarılırsa teşvik kapsamındaki destek tutarları geri istenir mi? https://www.muhasebenews.com/17103-sgk-tesviki-uygulanan-calisan-isveren-tarafindan-isten-cikarilirsa-tesvik-kapsamindaki-destek-tutarlari-geri-istenir-mi/ https://www.muhasebenews.com/17103-sgk-tesviki-uygulanan-calisan-isveren-tarafindan-isten-cikarilirsa-tesvik-kapsamindaki-destek-tutarlari-geri-istenir-mi/#respond Mon, 13 Jun 2022 09:08:09 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=128161 17103 sayılı teşvikten yararlandırdığımız işçimiz teşvik devam ederken işveren tarafından işten çıkarıldı. 04 koduyla işten çıkarabilir miyiz? Yararlandığımız teşvik destek tutarları bizden geri istenir mi?

İşe alınan ve hem ücret desteğinden 17103 no.lu prim desteğinden yararlanılmış olan sigortalıların 9 aylık süre beklenilmeksizin işten ayrılmaları ve işten ayrılış nedeni olarak;

1-Deneme süreli iş sözleşmesinin işverence feshi,

4-Belirsiz süreli iş sözleşmesinin işveren tarafından haklı sebep bildirilmeden feshi,

5-Belirli süreli iş sözleşmesinin sona ermesi,

15-Toplu işçi çıkarma,

17-İşyerinin kapanması,

19-Mevsim bitimi,

20-Kampanya bitimi,

22-Diğer nedenler,

25-İşçi tarafından işverenin ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırı davranış nedeni ile fesih,

34-İşyerinin devri, işin veya işyerinin niteliğinin değişmesi nedeniyle fesih,

nedenlerinden birinin seçilmiş olması halinde ücret destekleri gecikme zammı ile birlikte işverenlerden tahsil edilmektedir.


Kaynak: İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/17103-sgk-tesviki-uygulanan-calisan-isveren-tarafindan-isten-cikarilirsa-tesvik-kapsamindaki-destek-tutarlari-geri-istenir-mi/feed/ 0
Geri dönüşümcülerin ÖTV ile imtihanı https://www.muhasebenews.com/geri-donusumculerin-otv-ile-imtihani/ https://www.muhasebenews.com/geri-donusumculerin-otv-ile-imtihani/#respond Wed, 01 Jun 2022 04:22:52 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=127926

Dr. Numan Emre ERGİN Avukat, YMM, E. Hesap Uzmanı n.emre.ergin@hotmail.com


“Sürdürülebilirlik, sürdürülebilir kalkınma, döngüsel ekonomi, yeşil ekonomi, yeşil finansman” gibi kavramlar son dönemlerin en popüler konuları arasında yer almaktadır. Bu kavramların temelinde de maalesef insanoğlunun içinde yaşadığı dünyaya verdiği zararın azaltılması, gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakma çabası bulunmaktadır. Bu kapsamda öne çıkan faaliyet alanlardan bir tanesi de “geri dönüşüm (kazanım)”dür. Çevre duyarlılığının artmasıyla birlikte milyarlarca dolarlık bir ekonomi halini alan, her geçen gün büyüyen ve rekabetin arttığı geri dönüşüm sektörü ülkemizde de son yıllarda ivme kazanan sektörler arasına girmiş, “sıfır atık projesi” ile bir devlet politikası halini almıştır. Geri dönüşümü, herhangi bir şekilde kullanım dışı kalan geri dönüştürülebilir atık malzemelerin çeşitli fiziksel veya kimyasal yöntemlerle hammadde olarak tekrar üretim süreçlerine kazandırılması olarak tanımlayabiliriz. Geri dönüşümün amacı, kaynakların gereksiz kullanılmasını önlemek ve atıkların kaynağında ayrıştırılması ile birlikte atık çöp miktarının azaltılmasını sağlamak, böylece çevre kirliliğini önlemektir. Geri dönüşümün ülkenin doğal kaynaklarını koruma, enerji tasarrufu sağlama, ekonomiye olumlu katkı yapma, atık miktarını azaltma gibi faydaları bulunmaktadır. Katı, sıvı ve organik atıkların geri dönüştürülmesi mümkün olup teknolojinin gelişmesiyle birlikte geri dönüşüm maliyetleri zaman içinde azalmakta, ülke ekonomisine ve doğaya katkısı her geçen gün artmaktadır. Geri dönüşüm sektörümüz; gerek ülkenin atık yönetimi ve çevre korumaya etkisi, gerek sağladığı ekonomik katkı, gerekse dünyada gelişen bir pazar olarak rekabet gücü kazanması açısından her türlü teşviki hak etmektedir. Peki, bizim vergi mevzuatımız hayati derecede önemli olan geri dönüşüm sektörüne ne kadar destek sağlamaktadır? Yatırım teşvik belgesi ile geri dönüşüm yatırımlarına sağlanan teşvikleri bir köşeye bırakırsak maalesef geri dönüşüm faaliyetlerine yönelik olarak vergi mevzuatımızda bir teşvike rastlamıyoruz. Hatta Maliye’nin öyle uygulamaları var ki; bırakın teşvik vermeyi, geri dönüşümün tabiri caizse cezalandırıldığı bile söylenebilir. Konuyu biraz açayım. Madeni yağ, kimyasal solvent (çözücü) gibi sıvı atıkların geri dönüşümünü yapan işletmelerimizin en büyük dertlerinden bir tanesi özel tüketim vergisi (ÖTV). Konunun vergisel kısmına girmeden önce solventlerin geri dönüşümü bağlamında biraz altyapı bilgisi vermek istiyorum. Solventler; boya, vernik, cila, reçine üretimi, kimya endüstrisi, otomotiv ve havacılık endüstrisi, kimyevi maddelerin üretimi, mobilya sektörü, basım endüstrisi, ilaç endüstrisi, sıvı bertaraf sektörü, endüstriyel temizlik sektörü, inşaat, denizcilik sektörleri gibi birçok endüstride kullanılmakta olup bu sektörlerde kullanılan solventlerin büyük bir kısmı ithal edilmektedir. Sadece solvent ithalatı için 2021 yılında yurtdışına ödenen para 1,3 milyar dolardan fazladır. Ülkemizde atık solventlerin geri kazanımı, ağırlıklı olarak destilasyon veya filtrasyon gibi fiziksel yöntemlerle yapılmaktadır. Solvent geri kazanım sürecinde atık solventten %90 civarında solvent geri dönüşümü olmaktadır. Saf solvent üretiminde karbon salınım değeri 2050 kg CO2 iken geri dönüştürülen solventte bu değer sadece 156 kg CO2’dir. Dolayısıyla solvent geri dönüşümü ile karbon salınımı %92 oranında azalmaktadır. Geçen sene Marmara Denizi’nde görülen musilaj vakası solvent geri dönüşümü özelinde genel olarak geri kazanımın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur. Ülkemizde bugün için solvent geri dönüşümü yapan lisanslı 21 tesis bulunmakta olup bu tesisler yeterli atık bulamadıkları için %50 civarında kapasite ile çalışmaktadırlar. Bu teknik açıklamalar sonrasında konunun vergi boyutuna gelelim. Avrupa Birliği ile uyum süreci kapsamında 2002 yılında kabul edilen Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) Kanunu’nun birinci maddesine göre ÖTV, belirlenen mallar üzerinden bir defaya mahsus olmak üzere alınan bir vergidir. Ekonomik aktivitede tedavüle sokulan bir malın ÖTV’ye tabi olması için kanuna ekli listelerde belirtilen mallardan biri olması gerekir. ÖTV Kanunu’na ekli listelerdeki malların sınıflandırması da GTIP kodları esas alınarak yapılmıştır. Solventlerin içinde bulunduğu kanuna ekli (I) sayılı listedeki malların ithalatçıları veya rafineriler dahil imal edenler tarafından teslimi ÖTV’nin konusuna girmektedir. Görüldüğü üzere; ÖTV Kanunu uyarınca ÖTV, bir malın üretimden/ithalattan tüketime kadarki değer zincirinde sadece bir safhada, tek seferde alınan bir vergi olup bu yönüyle KDV’den ayrılmaktadır. Solventler de ÖTV Kanunu’na ekli I sayılı listede sayılan mallardan olduğundan solventlerin tesliminde bir sefere mahsus olmak üzere ÖTV hesaplanmaktadır. Buraya kadar sorun yok. Sorunlar üretim sürecinin sonunda atık olarak ortaya çıkan solvent gibi ÖTV’ye tabi ürünlerin geri dönüştürülüp yeniden piyasaya sunulması halinde ortaya çıkmaktadır. Buradaki tartışma “Geri dönüşüm işlemi sonucunda ortaya çıkan ürün, ÖTV’si önceden ödenmiş olan ürün müdür? Yoksa yeni bir ürün müdür?” noktasında düğümlenmektedir. ÖTV Kanunu’nda geri dönüşümden elde edilen ürünlerin yeni bir ürün olduğuna dair açık bir düzenleme yoktur; aslında kanunda geri dönüşüme özgü hiçbir hüküm de bulunmamaktadır. Gelir İdaresi Başkanlığı geçmişte verdiği özelgelerde[1], geri dönüşüme (kazanıma) tabi tutulan mallardan geri dönüşüm işlemi sonucunda elde edilen ürünlerin ÖTV Kanunu’na ekli listede yer alan mallardan olması (elde edilen ürünün GTIP kodlarının listede sayılanlar arasında olması) durumunda bu malların tesliminin ÖTV’ye tabi olacağı yönünde görüş bildirmiştir. Bu görüşleriyle Maliye, geri dönüşümü bir geri dönüşüm olarak değil yepyeni bir üretim süreci gibi değerlendirmekte ve ortaya çıkan geri dönüşmüş ürünü de tedavüle ilk kez sokulmuş ürün olarak işleme tabi tutmakta ve “tekrar” vergilendirmektedir Maliye’nin bu yorumunun yanlış olduğunu düşünüyorum. Zira ÖTV Kanunu ile amaçlanan bir malın sadece bir kez ÖTV’ye tabi tutulmasıdır. Nitekim kanunun gerekçesinde “verginin uygulanabilmesi için satış konusu malın daha önce özel tüketim vergisine tâbi tutulmamış olması gerekmektedir.” açıklaması yapılmıştır. Bu durumda, geri dönüşüm sonrası elde edilen mal, geri dönüşüm işlemi öncesinde ÖTV’ye tabi tutulduğundan geri dönüşüm sonrasında tekrar ÖTV alınması Kanuna aykırı olmaktadır. Zira geri dönüşüm işlemi yeni bir üretim olmayıp atık haline gelmiş ürünün bazı fiziksel-kimyasal işlemlerden geçirilerek ekonomiye yeniden kazandırılmasıdır. Mal aslında aynı maldır. Ortaya çıkan ürünün geri dönüşüme tabi tutulmuş ürünle aynı veya farklı GTIP içinde sınıflandırılmasının da işin özünü etkilememesi gerektiğini düşünüyorum. Son tahlilde, geri dönüştürülen mal ilk defa piyasaya sürülen, üzerinden hiç ÖTV alınmamış bir mal değildir. Bu nedenle Maliye’nin yorumunun Kanuna aykırı olduğunu düşünüyorum. Yakın zamanda Maliye geri dönüşüm yapan firmalara dönük incelemeler başlatmış ve geçmişe dönük olarak tarhiyatlar yapıp ÖTV mükellefiyetleri tesis ettirmiştir. Bu uygulamanın da son derece sakıncalı olduğunu düşünüyorum. Öncelikle Maliye’nin bir yorumundan yola çıkılarak son 5 senenin incelenip “yüksek” rakamlar üzerinden tarhiyatlar yapılması geri dönüşüm sektörünü ekonomik açıdan yıpratacağı gibi bazı firmaların kapanmasına bile yol açabilir. Bu kadar belirsiz bir konuda (Yukarıda açıkladım üzere bence konu belirsiz değil ama madem İdarenin görüşü farklı, konuyu belirsiz olarak nitelendireyim.) ağır bir faturanın çıkarılması hakkaniyete aykırıdır. Nitekim konu yargıya taşınmış ve gerek vergi mahkemesi, gerek istinaf mahkemesi kullanılmış atıkların geri dönüştürülmesi sonucunda elde edilen ürünlerin tekrar ÖTV’ye tabi tutulmasını kanuna aykırı bulmuştur. Danıştay’ın da aynı yaklaşımı benimsemesi sürpriz olmayacaktır. Konunun finansal tarafına bakarsak, geri dönüştürülmüş ürün elbette sıfır ürünlerle aynı kalitede ve saflıkta değildir. Bu ürünlerin kullanımı sıfır ürünlere olan fiyat avantajından kaynaklanmaktadır. Geri dönüştürülmüş ürünlere ÖTV uygulanması bu ürünlerin sıfır ürünler karşısındaki fiyat avantajının da kaybolması anlamına gelmektedir. Bu durumda zaten düşük kar marjlarıyla çalışan geri dönüşüm firmalarının bu işi yapmalarının bir anlamı kalmayacaktır. O zaman nerede kaldı geri dönüşümün teşvik edilmesi? Yukarıda açıkladığım üzere, geri dönüşüm firmaları zaten düşük kapasitede çalışmaktadır. Maliyetlerinin en büyük kalemi de atık toplanmasına ilişkindir. Şimdi ÖTV nedeniyle sırtlarına ayrı bir yük bindirilmesi emekleme aşamasındaki bu sektörümüzü öldürmek anlamına gelecektir. Diğer ülkeler geri dönüşüm sektörü üzerine titrerken biz niye üvey evlat muamelesi yapıyoruz anlamak güç… İçinde yaşadığımız dünyanın ömrünü uzatan, çevre kirliliğini azaltan, kaynak verimliliğini artıran başta geri dönüşüm olmak üzere her türlü aktivitenin teşvik edilmesi, mevzuatın buna göre hazırlanması, uygulamanın da buna uygun geliştirilmesi gerekir. Sıfır atık projesi artık bir devlet politikası halini almıştır ve devletin bütün kurumları bu politikaya uygun adımlar atmalıdır. Yukarıda detaylıca izah ettiğim üzere, mevcut ÖTV Kanunumuz geri dönüştürülen ürünlerin ÖTV’ye tabi olmasını gerektirmemekteyken Maliye yorumla bu ürünleri ÖTV’ye tabi tutmaktadır. Bu durumda olan mükelleflerin mahkemeye başvurması mümkündür. Geçmişte ÖTV ödemiş olan mükelleflerin de vergi hatası olduğu gerekçesiyle düzeltme-şikayet yoluyla başvuru yapabileceklerini düşünüyorum. Bununla birlikte, mevcut durumda bir paradigma değişikliği olmadıkça, müstekar yargı kararları olmadan Maliye’nin görüş değiştirme ihtimalini zor görüyorum. Bu nedenle, ÖTV Kanunu’nda değişiklik yapılarak geri dönüşüme tabi tutulan mallar üzerinden tekrar ÖTV alınmasını önleyecek bir yasal düzenleme yapılması, tartışmaları ortadan kaldıracak geleceğe dönük bir çözüm olabilecektir. Sözün özü: Banyo yapan insan yeniden doğmaz.

Kaynak:

[1] 19/07/2006 tarihli ve B.07.1.GİB.0.01.59/5901-50/55358 sayılı, 31/07/2014 tarih ve 39044742-135-1980 sayılı, 18/06/2015 tarihli ve 39044742-135-61739 sayılı özelgeler İlk Yayım tarihi: 23 Mayıs 2022 Pazartesi

Kaynak: Dr. Numan Emre ERGİN, Avukat, YMM, E. Hesap Uzmanı. İçerik, Sayın Numan Emre ERGİN’in Dunya.com’daki Perspektif isimi köşesinden Yazarın ve Dunya.com’un sahibi olan şirketin özel izni ile yayınlanmıştır. Yazının tüm hakları ve sorumluluğu yazara ve Dunya.com’a aittir. Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/geri-donusumculerin-otv-ile-imtihani/feed/ 0
İhbar tazminatı işçiden net olarak mı istenmeli yoksa brüt ücreti üzerinden mi geri istenmelidir? https://www.muhasebenews.com/ihbar-tazminati-isciden-net-olarak-mi-istenmeli-yoksa-brut-ucreti-uzerinden-mi-geri-istenmelidir/ https://www.muhasebenews.com/ihbar-tazminati-isciden-net-olarak-mi-istenmeli-yoksa-brut-ucreti-uzerinden-mi-geri-istenmelidir/#respond Sun, 27 Feb 2022 09:48:08 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=123214 Bir işçi ihbar süresini kullanmadan ayrılmak isteniyor işveren olacak ihbar tazminatı istenecek buradaki ihbar tazminatı işçiden net olarak mı istenmeli yoksa brüt ücreti üzerinden mi geri istenmelidir?

İşçiden net tutar talep edilir.


İHBAR TAZMİNATI

 1- İhbar tazminatı nedir? 

İşçi bildirim şartına uymadan işi bırakıp giderse işverene, iş verende bildirim şartına uymadan işçinin iş sözleşmesini sona erdirirse işçiye çalışma süresi dikkate alınarak ödenen tazminata ihbar tazminatı denir.

2-İhbar tazminatını kimler alabilir? 

Belirsiz süreli iş sözleşmesi ile çalışanlar ihbar tazminatı alabilirler. Belirli süreli iş sözleşmesi ile çalışanlara ihbar tazminatı ödenmez.

3-İhbar süreleri ne kadardır? 

İş sözleşmeleri; 

a)  İşi altı aydan az sürmüş olan işçi için, bildirimin diğer tarafa yapılmasından başlayarak iki hafta  sonra, 

b)   İşi altı aydan bir buçuk yıla kadar sürmüş olan işçi için, bildirimin diğer tarafa yapılmasından başlayarak dört hafta sonra, 

c)   İşi bir buçuk yıldan üç yıla kadar sürmüş olan işçi için, bildirimin diğer tarafa yapılmasından başlayarak altı hafta sonra, 

d)  İşi üç yıldan fazla sürmüş işçi için, bildirim yapılmasından başlayarak sekiz hafta sonra, 

Feshedilmiş sayılır.

4-Bildirim süreleri artırılabilir mi? 

Bildirim süreleri asgari olup sözleşmeler ile artırılabilir.

 Örnek: 4857 sayılı İş Kanunu’nda 6 aya kadar çalışanlara 2 haftalık ihbar süresi veya ihbar tazminatı öngörülmüştür. Taraflar bu süreyi 3 hafta veya daha fazla süre olarak belirleyebilirler. 

5-İhbar tazminatını işçi mi işverene öder, işveren mi işçiye öder? 

Haklı bir sebep olmadan ihbar süresi vermeden işçiyi işten çıkaran işveren işçiye öder. Haklı bir sebep olmadan ihbar süresi vermeyerek işten ayrılan işçi de işverene ihbar tazminatı öder

6-İhbar tazminatından kesinti yapılır mı ? 

İhbar   tazminatından gelir vergisi ve   damga vergisi kesintileri yapılır. İhbar tazminatından sigorta primi ve işsizlik sigortası primi kesintisi yapılmaz.

7-İhbar tazminatının ödenmesinde hangi ücretler dikkate alınır? 

İhbar tazminatının hesabında 4857 sayılı İş Kanunu’nun 32 nci maddesinin birinci fıkrasında yazılan ücrete ek olarak işçiye sağlanmış para veya para ile ölçülmesi mümkün sözleşme ve Kanundan doğan menfaatler de göz önünde tutulur. Kıdem tazminatının hesaplanmasında dikkate alınan ödemeler ihbar tazminatında da dikkate alınır.

8-Fesih için geçerli sebep sayılmayan hususlar hangileridir? 

Aşağıdaki hususlar fesih için geçerli bir sebep oluşturmaz:

 a)      Sendika üyeliği veya çalışma saatleri dışında veya işverenin rızası ile çalışma saatleri içinde sendikal faaliyetlere katılmak.

 b)  İşyeri sendika temsilciliği yapmak.

c)  Mevzuattan veya sözleşmeden doğan haklarını takip için işveren aleyhine idari veya adli makamlara başvurmak veya bu hususta başlatılmış sürece katılmak.

 d)     Irk, renk, cinsiyet, medeni hal, aile yükümlülükleri, hamilelik, doğum, din, siyasi görüş ve benzeri nedenler.

 e)       74 üncü maddede öngörülen ve kadın işçilerin çalıştırılmasının yasak olduğu sürelerde işe gelmemek.

 f)     Hastalık veya kaza nedeniyle 25 inci maddenin (I) numaralı bendinin (b) alt bendinde öngörülen bekleme süresinde işe geçici devamsızlık.

9-İş güvencesi kapsamında olan  işçinin  iş  sözleşmesinin işveren tarafından feshinde uyulması gereken  kurallar nelerdir?

İşveren fesih bildirimini yazılı olarak yapmak ve fesih sebebini açık ve kesin bir şekilde belirtmek zorundadır.

İşçinin hakkındaki iddialara karşı savunması alınmadan belirsiz süreli iş sözleşmesi, işçinin davranışı veya verimi ile ilgili nedenlerle feshedilemez.

10-Fesih bildirimine dava açma süresi ne kadardır?

İş sözleşmesi feshedilen işçi, fesih bildiriminde sebep gösterilmediği veya gösterilen sebebin geçerli bir sebep olmadığı iddiası ile fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde iş mahkemesinde dava açabilir.

11-Mahkeme işe iade kararı verirse işçinin kaç gün içerisinde işe başlaması için işverene başvurması gerekir?

İşçi kesinleşen mahkeme  kararının tebliğinden itibaren on işgünü içinde işe başlamak için işverene başvuruda bulunmak zorundadır. 

12-Mahkemenin işe iade kararına rağmen işçi işbaşı yapmazsa sonuçları neler olur?

İşçi öngörülen süre içinde işverene başvuruda bulunmaz ise işverence yapılmış olan fesih geçerli bir fesih sayılır ve işveren sadece bunun hukuki sonuçları ile sorumlu olur.

13-Mahkemenin işe iade kararını işveren kaç gün içerisinde uygulamak zorundadır?

İşverence geçerli sebep gösterilmediği veya gösterilen sebebin geçerli olmadığı mahkemece veya özel hakem tarafından tespit edilerek feshin geçersizliğine karar verildiğinde, işveren, işçiyi bir ay içinde işe başlatmak zorundadır.

 14-Mahkemenin işe iade kararına rağmen işçiyi işveren işe başlatmazsa sonuç nasıl gerçekleşir?

İşçiyi başvurusu üzerine işveren bir ay içinde işe başlatmaz ise, işçiye en az dört aylık ve en çok sekiz aylık ücreti tutarında tazminat ile mahkeme   sonuçlanıncaya kadar geçecek olan en fazla 4 aylık ücret 

ve diğer haklarının ödenmesi gerekir.

15-İşçinin işe iade edilmesi sonucunda başlaması durumunda daha önce yapılan ödemeler mahsup edilir mi?

İşe iade edilen işçi işe başlatılırsa, peşin olarak ödenen bildirim süresine ait ücret ile kıdem tazminatı, yapılacak ödemeden mahsup edilir. İşe başlatılmayan işçiye bildirim süresi verilmemiş veya bildirim süresine ait ücret peşin ödenmemişse, bu sürelere ait ücret tutarı ayrıca ödenir

16-Dört aylık süre içerisinde işçinin ücret dışındaki diğer hakları da ödenir mi? 

İşe iade davası sonucunda işe başlamak üzere başvuran işçinin 4 aylık süre içerisinde hak kazanmış olduğu diğer haklarının da ödenmesi gerekir.

Örnek: İşçiye 3 aylık dönemler halinde yakacak yardımı yapılıyorsa ya da ikramiye ödeniyorsa işe iade edilen işçi içinde anılan yardımların ödenmesi gerekmektedir.

 17-Çalışılmış gibi sayılan dört aylık sürenin sigorta primi ödenir mi? 

İşçi, işe başlatılsın veya başlatılmasın işçiye çalıştırılmadığı süre için ödenen en çok dört aya kadar ücret ve diğer haklarından kısa vadeli sigorta kolları primi ile işsizlik sigortası primi de dahil  

olmak üzere tüm sigorta kollarına ait primlerin kesilmesi gerekmektedir. Ayrıca bu sürelerde hizmetten sayılır. 

18-İşçinin dört aylık ücretine gecikme faizi uygulanabilir mi?

Feshin   geçersizliğine  ilişkin kararın kesinleşmesinden itibaren 4 aylık ücrete gecikme faizi uygulanabilir

 


Kaynak: İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/ihbar-tazminati-isciden-net-olarak-mi-istenmeli-yoksa-brut-ucreti-uzerinden-mi-geri-istenmelidir/feed/ 0
Dünyadaki plastik atıkların sadece yüzde 9’u geri dönüştürülebiliyor https://www.muhasebenews.com/dunyadaki-plastik-atiklarin-sadece-yuzde-9u-geri-donusturulebiliyor/ https://www.muhasebenews.com/dunyadaki-plastik-atiklarin-sadece-yuzde-9u-geri-donusturulebiliyor/#respond Thu, 24 Feb 2022 03:30:35 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=123095 Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD), “Küresel Plastik Görünümü” raporunu yayımladı.

2000 yılında 234 milyon ton olan dünya genelinde plastik üretiminin 2019’da 460 milyon tona ulaştığı belirtilen raporda, 2000 yılında 156 milyon ton olan plastik atık miktarının da iki katından fazla artarak 2019’da 353 milyon tona çıktığı bildirildi.

Raporda, geri dönüşüm sırasındaki kayıpları hesaba kattıktan sonra plastik atıkların sadece yüzde 9’unun başarılı şekilde geri dönüştüğü kaydedildi.

Küresel plastik atıkların yüzde 19’unun yakılırken, yaklaşık yüzde 50’sinin düzenli çöp depolama alanlarına gittiği, geriye kalan yüzde 22’sinin de kontrolsüz çöp sahaları veya çevreye atıldığı bildirilen raporda, plastiklerin 2019’da küresel sera gazı emisyonlarının yüzde 3,4’ünden sorumlu olduğu belirtildi.

Raporda, küresel plastik kullanımının genel olarak düşmesine karşın son 2 yılda Kovid-19 salgınında koruyucu ekipman ve tek kullanımlık plastik atıkların arttığı vurgulandı.

Plastik kullanımının, Kovid-19 salgınının ilk yılı olan 2020’de ekonomik faaliyetlerin azalmasıyla bir önceki yıla göre yüzde 2,2 düştüğü belirtilen raporda, tek kullanımlık plastiklerin kullanımının yükselirken, ekonomiler toparlandıkça plastik kullanımının tekrar artmasının beklendiği kaydedildi.

OECD, düşük ve orta gelirli ülkeler için yılda 25 milyar avro kalkınma yardımı dahil olmak üzere “atık yönetimi altyapısının iyileştirilmesi” için uluslararası bir yaklaşım çağrısında bulundu.


Kaynak: İTO Haber
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/dunyadaki-plastik-atiklarin-sadece-yuzde-9u-geri-donusturulebiliyor/feed/ 0
Şirket aktifinde olup hurdaya ayrılan aracın bedelsiz olarak geri dönüşüm firmasına tesliminin vergilendirilmesi https://www.muhasebenews.com/sirket-aktifinde-olup-hurdaya-ayrilan-aracin-bedelsiz-olarak-geri-donusum-firmasina-tesliminin-vergilendirilmesi/ https://www.muhasebenews.com/sirket-aktifinde-olup-hurdaya-ayrilan-aracin-bedelsiz-olarak-geri-donusum-firmasina-tesliminin-vergilendirilmesi/#respond Tue, 18 Jan 2022 05:05:05 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=120548 T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı
Gelir Kanunları Kdv – Ötv Grup Müdürlüğü

Sayı

:

39044742-130[Bakanlık Görüşü]-540887

08.07.2021

Konu

:

Hurda araç tesliminin vergilendirilmesi

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, şirketinize ait binek otomobilin hurdaya ayrılarak geri dönüşüm firmasına bedelsiz olarak teslim edildiği belirtilerek söz konusu teslimin vergi mevzuatı açısından nasıl değerlendirilmesi gerektiği hususunda görüş talep edilmektedir.

1- Vergi Usul Kanunu Yönünden:

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 227 nci maddesinin birinci fıkrasında, “Bu kanunda aksine hüküm olmadıkça bu kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir.” hükmü yer almakta olup, söz konusu kayıtların mükellefler tarafından, esas itibarıyla, mezkûr Kanunun 229 ve müteakip maddelerinde düzenlenen veya Bakanlığımıza verilen yetkiye dayanılarak düzenlenmesi uygun bulunan belgelerden herhangi birisi ile tevsik edilmesi gerekmektedir.

Bu kapsamda, mezkûr Kanunun;

-229 uncu maddesinde, “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır.”,

-232 nci maddesinde, “Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçiler:

1.Birinci ve ikinci sınıf tüccarlara;

2.Serbest meslek erbabına;

3.Kazançları basit usulde tespit olunan tüccarlara;

4.Defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilere;

5.Vergiden muaf esnafa sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek ve bunlar da fatura istemek ve almak mecburiyetindedirler.”

hükümlerine yer verilmiştir.

Ayrıca Kanunun 267 nci maddesinde, emsal bedelin, gerçek bedeli belli olmayan veya bilinmeyen veyahut doğru olarak tespit edilemeyen bir malın, değerleme gününde satılması halinde emsaline nazaran haiz olacağı değer olduğu ve emsal bedelinin sırasıyla ortalama fiyat esası, maliyet bedeli esası veya takdir esaslarından birinin uygulanması suretiyle tespit edileceği;

-328 inci maddesinde de, devir ve trampanın satış hükmünde olduğu belirlenmiştir..

Diğer taraftan, 7103 sayılı Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun geçici 1 inci maddesinde, “(1) Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten 31/12/2019 tarihine kadar, 6/6/2002 tarihli ve 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununa ekli (II) sayılı listenin 8701.20, 87.02, 87.03, 87.04 G.T.İ.P. numaralarında yer alan, kayıt ve tescile tabi 16 ve daha büyük yaştaki araçların adına kayıtlı gerçek veya tüzel kişiler tarafından, ilgili mevzuat gereğince kayıt ve tescili silinerek, doğrudan veya ihracatçılar vasıtasıyla ihraç edilmesi ya da bir daha kullanılmamak üzere hurdaya çıkartılması halinde, her bir araç için aynı cins (87.03 G.T.İ.P. numarasında yer alan araçlardan sadece motor silindir hacmi 1600 cm3 ‘ü geçmeyen) yeni bir aracın ilk iktisabında tahakkuk eden özel tüketim vergisinin 10.000 Türk lirasını aşmamak üzere araçların cinsleri ve özelliklerine (motor silindir hacmi, sınıfı, özel tüketim vergisi oranına esas matrahı gibi) göre Bakanlar Kurulunca tespit edilecek kısmı, terkin edilir.” hükmü yer almakta olup, söz konusu maddenin uygulama usul ve esasları “7103 sayılı Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun Geçici 1 inci Maddesinin Uygulanmasına İlişkin Genel Tebliğ” ile belirlenmiştir.

Buna göre, aktifinize kayıtlı aracın bahse konu mevzuat dahilinde hurdaya ayrılarak ilgili kuruma bedelsiz olarak tesliminde, işlemin mahiyetine ilişkin açıklamalara da yer vermek suretiyle, emsal bedel üzerinden geri dönüşüm firması adına fatura düzenlenmesi ve aracın buna istinaden aktifinizden/kayıtlarınızdan çıkarılması icap etmektedir.

2- Kurumlar Vergisi Kanunu Yönünden:

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun;

-6 ncı maddesinde, kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettiği safî kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safî kurum kazancının tespitinde, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun ticarî kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hüküm altına alınmış olup,

Gelir Vergisi Kanununun 38 inci maddesinde de, bilanço esasına göre ticari kazancın, teşebbüsdeki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müsbet fark olduğu, bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce:

1-) İşletmeye ilave olunan değerlerin bu farktan indirileceği;

2-) İşletmeden çekilen değerlerin ise farka ilave olunacağı,

Ticari kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında, Vergi Usul Kanununun değerlemeye ait hükümleri ile bu kanunun 40 ve 41 inci maddelerinin hükümlerine uyulacağı

hükme bağlanmıştır.

Ayrıca, ticari kazancın tespitinde iki temel ilke geçerlidir. Bunlar “dönemsellik ilkesi” ile “tahakkuk esası ilkesi”dir. Tahakkuk esası ilkesinde, gelir veya giderin miktar ve mahiyet itibariyle kesinleşmiş olması yani geliri veya gideri doğuran işlemin tekemmül etmesinin yanı sıra miktarının ve işlemden kaynaklanan alacağın veya borcun ödeme şartlarının da belirlenmiş olması gereklidir. Bu esas dikkate alındığında bir gelir veya gider unsurunun özel bir düzenleme bulunmadığı sürece, mahiyet ve tutar itibariyle kesinleştiği dönemin kazancının tespitinde dikkate alınması gerekmektedir. Dönemsellik ilkesi ise bu gelir veya giderin ilgili olduğu döneme intikalinin sağlanmasıdır.

Bu hüküm ve açıklamalara göre, şirketinize ait binek otomobilin hurdaya ayrılarak bedelsiz olarak geri dönüşüm firmasına teslim edilmesi durumunda, emsal bedel esas alınarak hesaplanacak tutar üzerinden, genel hükümler çerçevesinde fatura düzenlenmesi ve bu tutarın şirketinizin kurum kazancına dahil edilmesi gerekmekte olup, bahse konu binek aracın şirket kayıtlarındaki maliyet bedelinin ise safi kazancın tespitinde gider olarak dikkate alınabileceği tabiidir.

3- Katma Değer Vergisi Yönünden:

3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun;

-1/1 inci maddesinde, Türkiye’de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV ye tabi olduğu,

-17/4-g maddesinde ise, metal, plastik, lastik, kauçuk, kağıt, cam hurda ve atıkları ile konfeksiyon kırpıntılarının tesliminin KDV’den istisna olduğu

hükme bağlanmıştır.

KDV Genel Uygulama Tebliğinin;

-“Metal, Plastik, Kâğıt, Cam Hurda ve Atıkları ile Konfeksiyon Kırpıntılarının Teslimi” başlıklı (II/F-4.7.2.) bölümünde,

“Hurda veya atık metal, plastik, kâğıt ve cam ile konfeksiyon kırpıntılarının teslimlerinde KDV uygulanmaz.

İmalathane ya da fabrikalarda, imalat sırasında elde edilen metal kırpıntı, döküntü ve talaşların teslimi de bu kapsamda vergiden müstesnadır…”

-“Hurda ve Atık Teslimi” başlıklı (I/C-2.1.3.3.3.) bölümünde;

“Metal, plastik, lastik, kauçuk, kâğıt, cam hurda ve atıkları ile konfeksiyon kırpıntılarının teslimi 3065 sayılı Kanunun (17/4-g) maddesi gereğince KDV’den müstesnadır. Ancak, bu malların teslimi ile ilgili olarak aynı Kanunun (18/1) inci maddesine göre istisnadan vazgeçilmesi mümkündür.

Hurda kavramı; her türlü metal, plastik, lastik, kauçuk, kâğıt ve cam hurdasını, bunların hurda halindeki karışımlarını, aynen veya onarılmak suretiyle üretim amaçlarına uygun olarak kullanılamayacak haldeki metal, plastik, lastik, kauçuk, kâğıt ve cam karakterli her türlü ham, yarı mamul ile mamul maddeyi ifade etmektedir.”

açıklamalarına yer verilmektedir.

Buna göre, şirketinize ait binek otomobile, ilgili trafik müdürlüğünce tescil belgesine “Hurdaya çıkarılmıştır.” şerhi konulması ve aynen veya onarılmak suretiyle üretim amacına uygun olarak kullanılamayacak halde olması durumunda bu aracın teslimi 3065 sayılı Kanunun 17/4-g maddesi uyarınca KDV’den istisna tutulacaktır. Ancak, söz konusu aracın aynen veya onarılmak suretiyle kullanılabilir halde olduğunun tespiti halinde bu teslimde genel hükümlere göre KDV uygulanması gerekmektedir.


Kaynak: GİB Özelge
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/sirket-aktifinde-olup-hurdaya-ayrilan-aracin-bedelsiz-olarak-geri-donusum-firmasina-tesliminin-vergilendirilmesi/feed/ 0