garantör – Muhasebe News https://www.muhasebenews.com Muhasebe News Sat, 05 Feb 2022 09:10:52 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.3.3 Verdiğimiz garantör mektubu için damga vergisi hesaplamalı mıyız? https://www.muhasebenews.com/verdigimiz-garantor-mektubu-icin-damga-vergisi-hesaplamali-miyiz/ https://www.muhasebenews.com/verdigimiz-garantor-mektubu-icin-damga-vergisi-hesaplamali-miyiz/#respond Sat, 05 Feb 2022 11:30:00 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=121865 Bir müşterimiz için, başka bir firmadan aldığımız garantör mektubuna damga vergisi hesaplamamız gerekir mi?

Damga vergisine tabi kağıtlar için (1) sayılı tablo da belirtilmiştir. Listeyi inceleyiniz. 

Listede “GARANTÖR MEKTUBU’ tanımlaması var ise belirtilen oranda DV hesaplanır.

Tanımlama yok ise DV hesaplanmaz. 

https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2021/12/20211221-12-1.pdf

Kira sözleşmesine istinaden damga vergisi doğar mı? Doğması durumunda damga vergisi nereye ödenecektir? 

Kira sözleşmeleri sözleşme süresine göre kira bedeli üzerinden nispi (2022 yılı için binde 1,89) damga vergisine tabi tutulur. Bu kağıtlara ilişkin damga vergisi kağıdı imzalayanların sürekli damga vergisi mükellefi olması halinde Damga Vergisi Kanununun 22/a maddesi uyarınca ertesi ayın yirmialtıncı günü akşamına kadar vergi dairesine bir beyanname ile bildirilir ve yirmialtıncı günü akşamına kadar ödenir. Sözleşmeyi düzenleyenlerin sürekli mükellefiyeti olmaması halinde ise sözleşmenin düzenlendiği tarihi izleyen onbeş gün içinde vergi dairesine bir beyanname ile bildirilir ve aynı süre içinde ödenir.


Damga vergisine tabi kağıtları imzalayanların damga vergisi açısından müteselsil sorumluluğu vardır. Bu nedenle kağıdı düzenleyen taraflardan birinin vergiyi ödemesi yeterlidir.
Gelir vergisinden muaf esnaf, muaf serbest meslek erbabı ile basit usulde vergilendirilen mükellefler tarafından işyeri olarak kullanılmak üzere kiralanan ve iktisadî işletmelere dahil olmayan taşınmazlara ilişkin kira mukavelenameleri ile dernek ve vakıflarca yerleşim yeri, gerçek kişilerce mesken olarak kullanılmak üzere kiralanan ve iktisadî işletmelere dahil olmayan taşınmazlara ilişkin kira mukavelenameleri damga vergisinden istisnadır.


Ancak, 9/8/2016 tarihinden önce düzenlenen istisna kapsamındaki kira sözleşmelerinin ayrıca kiracı ve kiralayan yanında “adi kefil” veya “müteselsil kefil”, “müşterek borçlu ve müteselsil kefil” olarak kefil imzasını içermesi halinde, Kanuna ekli (1) sayılı tablonun I/A-3 fıkrası uyarınca kefalet şerhi üzerinden düzenlenme tarihi itibarıyla nispi damga vergisine tabi tutulması gerekmektedir.
Diğer taraftan, 6728 sayılı Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 29/c-7 ve c-8. maddeleriyle; 488 sayılı Kanuna ekli (2) sayılı tablonun “IV-Ticari ve medeni işlerle ilgili kağıtlar” başlıklı bölümünün (31) ve (32) numaralı fıkralarında yer alan “kira mukavelenameleri.” ibareleri “kira mukavelenameleri ile bu mukavelenameler üzerine konulacak kefalet şerhleri ve teminatlar.” şeklinde değiştirildiğinden, 6728 sayılı Kanunun yürürlük tarihi olan 9/8/2016 tarihinden itibaren damga vergisinden istisna olan söz konusu kira sözleşmelerinden, bu sözleşmelerdeki kefalet şerhleri ve teminat taahhütleri nedeniyle de damga vergisi alınmayacaktır.

Kira sözleşmelerinde kefalet durumu olması halinde Damga Vergisi ne şekilde hesaplanır?

Bir kağıtta birbirinden tamamen ayrı birden fazla akit ve işlem bulunduğu takdirde bunların her birinden ayrı ayrı vergi alınır. Kira sözleşmesinde adi kefalet olması halinde kefalet işlemi için nispi (2022 yılı için binde 9,48 oranında), kiralama işlemi için nispi (2022 yılı için binde 1,89 oranında) ayrı ayrı damga vergisi hesaplanması gerekmektedir.


Bir kağıtta toplanan akit ve işlemler birbirine bağlı ve bir asıldan doğma oldukları takdirde damga vergisi, en yüksek vergi alınmasını gerektiren akit veya işlem üzerinden alınır. Kira sözleşmesinin müteselsil kefalet durumunu da içermesi halinde, söz konusu sözleşmenin en yüksek vergi alınmasını gerektiren kefalet işlemi üzerinden nispi (2022 yılı için binde 9,48 oranında) damga vergisine tabi tutulması gerekmektedir.

Kira sözleşmesinin süresinin uzatılmasında damga vergisi uygulaması nasıldır?

Kira sözleşmesinin süresinin, süre uzatımına ilişkin yazılı bir karar/olur alınmaksızın veya yeni bir sözleşme düzenlenmeksizin veyahut mevcut sözleşmeye bu hususa ilişkin ayrıca bir şerh konulmaksızın otomatik olarak uzaması halinde, damga vergisine tabi bir kağıt bulunmadığından, uzatılan süre için damga vergisi aranılmayacaktır.


Ancak, söz konusu sözleşmeye süre uzatımına ilişkin şerh konulması veya bu konuda bir karar/olur alınması veyahut süre uzatımına dair ilk kağıda atıf yapan yeni bir kağıt düzenlenmesi halinde, sözleşme değişikliğine ilişkin bu kağıdın/şerhin, uzatılan süre ve kira bedeli esas alınmak suretiyle hesaplanacak matrah üzerinden Damga Vergisi Kanununa ekli (1) sayılı tablonun I/A-2 fıkrasına göre damga vergisine tabi tutulması gerekmektedir.

Konut kira sözleşmesine istinaden damga vergisi doğar mı?

İktisadi işletmelere dahil olmayan gayrimenkullerin gerçek kişilerce mesken olarak kiralanması durumunda buna ilişkin olarak düzenlenen kira sözleşmeleri damga vergisinden istisnadır.
Ancak, 9/8/2016 tarihinden önce düzenlenen istisna kapsamındaki kira sözleşmelerinin ayrıca kiracı ve kiralayan yanında “adi kefil” veya “müteselsil kefil”, “müşterek borçlu ve müteselsil kefil” olarak kefil imzasını içermesi halinde, Kanuna ekli (1) sayılı tablonun I/A-3 fıkrası uyarınca kefalet şerhi üzerinden düzenlenme tarihi itibarıyla nispi damga vergisine tabi tutulması gerekmekteydi.
Diğer taraftan, 6728 sayılı Kanunun 29/c-7 maddesi ile 488 sayılı Kanuna ekli (2) sayılı tablonun “IV-Ticari ve medeni işlerle ilgili kağıtlar” başlıklı bölümünün (31) numaralı fıkrasında yer alan “kira mukavelenameleri.” ibareleri “kira mukavelenameleri ile bu mukavelenameler üzerine konulacak kefalet şerhleri ve teminatlar.” şeklinde değiştirildiğinden 6728 sayılı Kanunun yürürlük tarihi olan 9/8/2016 tarihinden itibaren damga vergisinden istisna olan söz konusu kira sözleşmelerinden, bu sözleşmelerdeki kefalet şerhleri ve teminat taahhütleri nedeniyle de damga vergisi alınmayacaktır.

Ücret ödemelerinde damga vergisi kesintisi yapılmakta mıdır?

Maaş, ücret, gündelik, huzur hakkı, aidat, ihtisas zammı, ikramiye, yemek ve mesken bedeli, harcırah, tazminat ve benzeri her ne adla olursa olsun hizmet karşılığı alınan paralar (avans olarak ödenenler dahil) için verilen makbuzlar ile bu paraların nakden ödenmeyerek kişiler adına açılmış veya açılacak cari hesaplara nakledildiği veya emir ve havalelerine tediye olunduğu takdirde nakli veya tediyeyi temin eden kağıtlar nispi (2022 yılı için binde 7,59 oranında) damga vergisine tabidir.

Konut kapıcı ücretlerinden damga vergisi kesilir mi?

Damga Vergisi Kanununa ekli (2) sayılı tablonun “IV-Ticari ve medeni işlerle ilgili kağıtlar” başlıklı bölümünün (34) numaralı fıkrasında, Gelir Vergisi Kanununun 23 üncü maddesinde belirtilen ücretlere ilişkin kağıtların damga vergisinden istisna olduğu hükme bağlanmıştır. Buna göre söz konusu istisna şartlarını taşıyan kapıcıların ücret ödemesine ilişkin olarak düzenlenen kağıtlardan damga vergisi aranmayacaktır.

Ücret avanslarından damga vergisi kesilmesi gerekir mi?

Ücret avanslarının ödenmesi sırasında düzenlenen kağıtların 488 sayılı Kanuna ekli (1) sayılı tablonun IV/1-b fıkrası uyarınca nispi (2022 yılı için, binde 7,59 oranında) damga vergisine tabi tutulması, kati ödemeye ilişkin düzenlenen kağıdın ise, daha önce ödenen avansın mahsubunu da içerecek şekilde düzenlenmiş olması halinde kalan ödeme tutarı üzerinden aynı nispette damga vergisine tabi tutulması gerekmektedir.

Harcırah ödemelerinde damga vergisi kesintisi yapılmakta mıdır?

Harcırah ödemeleri sırasında düzenlenen kağıtların 488 sayılı Kanuna ekli (1) sayılı tablonun IV/1-b fıkrası uyarınca nispi (2022 yılı için binde 7,59 oranında) damga vergisine tabi tutulması gerekmektedir.

Nüshalar damga vergisine tabi midir?

9/8/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6728 sayılı Kanunun 23 üncü maddesiyle 488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi, “Bir nüshadan fazla olarak düzenlenen kağıtlardan, maktu vergiye tabi olanların her bir nüshası ayrı ayrı aynı miktarda; nispi vergiye tabi olanların ise sadece bir nüshası damga vergisine tabidir.” şeklinde değiştirilmiştir.

Kanunla yapılan düzenleme öncesinde, gerek nispi gerekse maktu damga vergisine tabi kağıtlar, nüsha sayısına göre ayrı ayrı aynı nispet ve miktarda damga vergisine tabi tutulmaktaydı.
Yapılan düzenleme uyarınca, damga vergisi yönünden vergiyi doğuran olayın ilgili maddenin yürürlük tarihinden (9/8/2016) itibaren gerçekleşmesi durumunda, birden fazla nüsha olarak düzenlenen nispi vergiye tabi kağıtlarda sadece tek nüsha üzerinden damga vergisi hesaplanacaktır.


Maktu damga vergisine tabi kağıtlarda ise her bir nüshadan ayrı ayrı aynı miktarda vergi alınması uygulamasına devam edilecektir.

Sözleşmelerde yer alan cezai şart taahhütleri damga vergisine tabi midir?

6728 sayılı Kanunun 24/b maddesiyle 488 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinin sonuna, “Pey akçesi, cayma tazminatı, ücret tevkifi, cezai şart gibi bir sözleşmenin müeyyidesi mahiyetinde olan taahhütlerden, başlı başına bir sözleşmeye konu olmadıkça damga vergisi alınmaz.” şeklinde fıkra eklenmiştir.
Buna göre, 6728 sayılı Kanunun yürürlük tarihi olan 9/8/2016 tarihinden itibaren asıl akit ve işlemle birlikte aynı kağıtta yer verilen pey akçesi, cayma tazminatı, ücret tevkifi, cezai şart gibi bir sözleşmenin yaptırımı olarak belirlenen taahhütlerden damga vergisi alınmayacak, damga vergisi asıl akit konusu işlem üzerinden alınacaktır. Ancak söz konusu taahhütler, ayrı bir kağıtta düzenlenmesi ve başlı başına bir sözleşmeye konu olması durumunda damga vergisine konu teşkil edecektir.

İhalenin iptal edilmesi durumunda ihale kararı için ödenen damga vergisi iade edilir mi?

6728 sayılı Kanunun 28/b maddesiyle 488 sayılı Kanuna ekli (1) sayılı tablonun “II.Kararlar ve mazbatalar” başlıklı bölümünün (2) numaralı fıkrasına “(4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu kapsamındaki kurum ve kuruluşlara şikayet veya Kamu İhale Kurumuna itirazen şikayet ya da yargı kararı üzerine ihalenin iptal edilmesi halinde, bu ihale kararının hükmünden yararlanılmayan kısmına isabet eden damga vergisi ret ve iade olunur. Sözleşmenin düzenlenmiş olması durumunda sözleşmeye ilişkin damga vergisi ret ve iade edilmez.)” şeklinde parantez içi hüküm eklenmiş olup, düzenleme sonrası söz konusu fıkra aşağıdaki gibidir.

“İhale Kanunlarına tabi olan veya olmayan resmi daire ve kamu tüzel kişiliğini haiz kurumların her türlü ihale kararları (4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu kapsamındaki kurum ve kuruluşlara şikayet veya Kamu İhale Kurumuna itirazen şikayet ya da yargı kararı üzerine ihalenin iptal edilmesi halinde, bu ihale kararının hükmünden yararlanılmayan kısmına isabet eden damga vergisi ret ve iade olunur. Sözleşmenin düzenlenmiş olması durumunda sözleşmeye ilişkin damga vergisi ret ve iade edilmez.)”

Söz konusu fıkradaki düzenleme sonrasında, Kamu İhale Kanunu kapsamındaki ihale makamı olan kurum ve kuruluşlara şikayet veya Kamu İhale Kurumuna itirazen şikayet ya da yargı kararı üzerine ihalenin iptal edilmesi nedeniyle, ihale kararının hükmünden kısmen veya tamamen yararlanılmayan kısmına ait damga vergisi ret ve iade edilecektir.

 Düzeltme beyannameleri damga vergisine tabi midir?

6728 sayılı Kanunun 28/c-1 maddesiyle 488 sayılı Kanuna ekli (1) sayılı tablonun “IV. Makbuzlar ve diğer kâğıtlar” başlıklı bölümünün “2.Beyannameler” başlıklı fıkrasının (b) bendine, “Vergi beyannameleri:” ibaresinden sonra gelmek üzere “((f) bendi dahil olmak üzere, beyanname verme süresi içerisinde düzeltme amacıyla verilen beyannameler hariç)” şeklinde parantez içi hüküm eklenmiştir.


Buna göre, kanuni süresinde düzeltme amacıyla verilen vergi beyannamelerinden damga vergisi alınmayacaktır.

Yatırım Teşvik Belgesi kapsamında yapılan işlemler nedeniyle düzenlenen kağıtlar damga vergisine tabi midir?

488 sayılı Kanuna ekli (2) sayılı tablonun “IV-Ticari ve medeni işlerle ilgili kağıtlar” başlıklı bölümünün (43) numaralı fıkrası kapsamında;

1) Yatırım Teşvik Belgesi kapsamında yer alan yatırım mallarına ilişkin olarak Yatırım Teşvik Belgesi sahibi yatırımcılarla bu malların üreticileri ve tedarikçileri arasında düzenlenen kağıtlara,

2) Münhasıran yatırım döneminde Yatırım Teşvik Belgesi kapsamındaki yatırıma yönelik gayri maddi hakların kiralanması ve satın alınmasına ilişkin düzenlenen kağıtlara,

3) Yatırım Teşvik Belgesi kapsamındaki sabit kıymet yatırımlarının imal ve inşasına yönelik düzenlenen sözleşmeler, taahhütnameler, teminatlar ve bu mahiyetteki kağıtlara,

4) Yatırım Teşvik Belgesi kapsamındaki yatırımlara yönelik danışmanlık ve teknik müşavirlik hizmetlerine ilişkin düzenlenen kağıtlara,

damga vergisi istisnası uygulanacaktır


Kaynak: ismmmo,GİB
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/verdigimiz-garantor-mektubu-icin-damga-vergisi-hesaplamali-miyiz/feed/ 0
Mahkeme Kararına İstinaden Ödenen Harç ve Faizler Gider Olarak Kaydedilebilir mi? https://www.muhasebenews.com/mahkeme-kararina-istinaden-odenen-harc-faizler-gider-olarak-kaydedilebilir-mi/ https://www.muhasebenews.com/mahkeme-kararina-istinaden-odenen-harc-faizler-gider-olarak-kaydedilebilir-mi/#respond Fri, 15 Feb 2019 05:00:19 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=17599 (GİB – ÖZELGE)

Konu: Şirketçe ödenen mahkeme harcı, avukatlık ücreti ve faizin gider olarak gösterilip gösterilmeyeceği
İlgi: 29.08.2013 tarih ve 7468 sayı ile gelen 28.08.2013 tarihli özelge talebiniz.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda;

– … Holding A.Ş. ile 01.03.2005 tarihinde imzalanan hisse devir sözleşmesiyle … … AŞ’nin hisselerinin satın alındığı,
– Anlaşmaya göre 01.01.2005 tarihinden önceki şirket faaliyetleri nedeniyle doğabilecek borçların teminatı olmak üzere garantör sıfatıyla … AŞ’den 31.12.2008 tarihine kadar geçerli olan banka teminat mektubunun alındığı ve 24.11.2008 tarihinde teminat mektubunun şirketinizce paraya çevrildiği,
– Ancak, söz konusu firmanın teminat mektubunun süresi bitmeden paraya çevrilmesine itiraz etmesi neticesinde dava açıldığı ve mahkeme kararında ana bedele ilişkin gecikme faizi, icra inkâr tazminatı, yargı harcı ve sair dava/icra masraflarının ödenmesine hükmedildiği
belirtilmiş olup, bu ödemelerin kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınıp alınamayacağı; alınabilecekse hangi dönemin kazancı ile ilişkilendirileceği hususlarında Başkanlığımız görüşü sorulmuştur.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6’ncı maddesinin birinci fıkrasında, kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, ikinci fıkrasında ise, safi kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanunu’nun ticarî kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.

Gelir Vergisi Kanunu’nun “İndirilecek Giderler” başlıklı 40’ıncı maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde, ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin, (3) numaralı bendinde ise, işle ilgili olmak şartıyla, mukavelenameye, ilam veya kanun emrine istinaden ödenen zarar, ziyan ve tazminatların safi kazancın tespitinde gider olarak indirilebileceği belirtilmiştir.

Kurumlar Vergisi Kanununun “Kabul Edilmeyen İndirimler” başlıklı 11’inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendinde, sözleşmelerde cezai şart olarak konulan tazminatlar hariç olmak üzere, kurumun kendisinin, ortaklarının, yöneticilerinin ve çalışanlarının suçlarından doğan maddi ve manevi zarar tazminat giderlerinin kurum kazancının tespitinde gider olarak indirilemeyeceği hükmüne yer verilmiştir.

Bu hükümlerden de anlaşılacağı üzere, ödenen zarar, ziyan ve tazminatların gider olarak yazılabilmesi için, işle ilgili olması ve sözleşmeye, ilama veya kanun emrine bağlı bulunması şarttır. Ancak, kurumlar tarafından işle ilgili ödenen tazminatlar sözleşmeye, ilama veya kanun emrine bağlı bulunsa dahi, kurumların ortaklarının, yöneticilerinin ve çalışanlarının kusurlarından kaynaklanan tazminatlar gider olarak yazılamayacaktır.

Ticari kazancın tespitinde “tahakkuk esası ilkesi” ve “dönemsellik ilkesi” olmak üzere iki temel ilke geçerlidir. Tahakkuk esası ilkesinde, gelir veya giderin miktar ve mahiyet itibariyle kesinleşmiş olması, yani geliri veya gideri doğuran işlemin tekemmül etmesinin yanı sıra, miktarının ve işlemden kaynaklanan alacağının veya borcun ödeme şartlarının da belirlenmiş olması gereklidir. Dönemsellik ilkesi ise bu gelir veya giderin ilgili olduğu döneme intikalinin sağlanmasıdır.

Bu hüküm ve açıklamalara göre, mahkeme kararına istinaden ödenecek gecikme faizi, icra inkâr tazminatı, yargı harcı ve diğer dava masraflarının işle ilgili olması, ilama bağlı bulunması ve kurumun kendisinin, yöneticilerinin ve çalışanlarının kusurlarından doğmamış bulunması şartıyla, fiilen ödendiği tarihler itibariyle kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkündür.

Kaynak: Kocaeli Vergi Dairesi Başkanlığı
25 Nisan 2014 Tarih ve 93767041-125[6-11-GV-40-2013/35]-68 Sayılı Özelge

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/mahkeme-kararina-istinaden-odenen-harc-faizler-gider-olarak-kaydedilebilir-mi/feed/ 0
Vakıf Emeklilik Birikimlerinin BES’e Aktarılması Durumunda Vergi İstisnası Uygulanabilir mi? https://www.muhasebenews.com/vakif-emeklilik-birikimlerinin-bese-aktarilmasi-durumunda-vergi-istisnasi-uygulanabilir-mi/ https://www.muhasebenews.com/vakif-emeklilik-birikimlerinin-bese-aktarilmasi-durumunda-vergi-istisnasi-uygulanabilir-mi/#respond Wed, 07 Feb 2018 17:00:06 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=16589 (GİB – ÖZELGE)

Konu: Vakfın emekliliğe yönelik birikimleri ve nemalarının bireysel emeklilik sistemine aktarılması durumunda vergileme yapılıp yapılmayacağı

İlgide kayıtlı özelge talep formu ve ek dilekçede; şirketinizin de kurucuları arasında yer aldığı… , çalışanlarınızı emeklilik taahhütlerinden yararlandırmak ve sair menfaatler sağlamak üzere 21.10.1985 tarihinde kurulduğu, vakıf resmi senedinin 11/1 maddesi uyarınca vakfın senede uygun bütün taahhütlerinin, müstahak memura yapacağı ödemelerin ve sağlayacağı menfaatlerin, şirketiniz ile… tarafından müteselsil kefil ve müşterek müteselsil borçlu sıfatıyla yerine getirilmesinin öngörüldüğü, bu kapsamda… Vakfının gelirleri taahhütleri karşılamaya yeterli olmaması durumunda şirketiniz ile… tarafından garantör sıfatıyla vakfa ödeme yapılacağı belirtilerek;

            – … nezdinde 16.04.2012 tarihi itibarıyla mevcut bulunan emeklilik taahhüt planları kapsamındaki yurt içi ve yurt dışındaki birikimler ve taahhütlere ilişkin tutarların, vakıf tarafından karşılanacak kısmının yanı sıra, şirketiniz ve SCTL tarafından garantör sıfatıyla karşılanacak kısmının da 4632 sayılı Kanunun geçici 1 inci maddesinde öngörülen vergisel tüm istisnalara tabi olup olmayacağı,
             -Bu Kanun kapsamında bireysel emeklilik sistemine aktarımın 31.12.2015 tarihine kadar tamamlanmaması, ancak bu tarihe kadar Müsteşarlığa başvurulması halinde bahsi geçen tüm vergisel istisnalardan yararlanıp yararlanılamayacağı
hususlarında Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6’ncı maddesinin birinci fıkrasında, kurumlar vergisinin mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı; aynı maddenin ikinci fıkrasında da safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.

Öte yandan, 4632 sayılı Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanununun 6327 sayılı Kanunla değiştirilen geçici 1 inci maddesinde;
“…

Yetkili organlarınca karar alınması kaydıyla, üyelerine veya çalışanlarına emekliliğe yönelik taahhütte bulunan dernek, vakıf, sandık, tüzel kişiliği haiz meslek kuruluşu veya sair ticaret şirketleri nezdinde 16.04.2012 tarihi itibarıyla mevcut bulunan emeklilik taahhüt planları kapsamındaki yurt içi ya da yurt dışındaki birikimler ve taahhütlere ilişkin tutarlar (plan esaslarına göre aktarım tarihine kadar mutat yapılan ödemeler nedeniyle oluşanlar dâhil), (6655 sayılı Kanunun 4 üncü maddesiyle değişen ibare. Yürürlük; 01.01.2016) 31.12.2017 tarihine kadar kısmen veya tamamen bireysel emeklilik sistemine aktarılabilir. Belirlenmiş katkı esasına göre yürütülen emeklilik taahhüt planlarından yapılan aktarımlarda ilgili kuruluşun yetkili organlarınca karar alınması şartı aranmayabilir.

Beşinci fıkra kapsamında bireysel emeklilik sistemine aktarılan tutarlar gelir vergisinden müstesnadır. …

Bireysel emeklilik sistemine aktarılan tutarlar, gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerince daha önce gider kaydedilmemişse, aktarıldığı yılın ticari kazancının tespitinde dikkate alınır.

Beşinci fıkrada belirtilen aktarımın yapılması amacıyla gerçekleştirilen taşınmaz veya iştirak hissesi satışından doğacak kazancın, bu kapsamda aktarılan kısma isabet eden tutarı kurumlar vergisinden müstesnadır.

Bu kapsamda aktarılan tutarlar aktarım sonrasında 31.12.1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun bireysel emeklilik sistemine ilişkin hükümleri çerçevesinde vergilendirilir. Bu madde kapsamında yapılacak aktarıma ve bireysel emeklilik sisteminde hak kazanılacak süreye ilişkin usul ve esasları belirlemeye Müsteşarlık yetkilidir.

Üyelerine veya çalışanlarına emekliliğe yönelik taahhütte bulunan dernek, vakıf, sandık, tüzel kişiliği haiz meslek kuruluşu veya sair ticaret şirketinin emekliliğe yönelik faaliyetlerinin aktüeryal denetimini Müsteşarlık yapar.”
hükmüne yer verilmiştir.

Konuyla ilgili olarak yayımlanan 26.11.2013 tarihli ve 92 sıra numaralı Gelir Vergisi Sirkülerinde;
“…

3. Aktarım nedeniyle istisna ve tevkifat uygulaması

Yukarıda yer alan Kanun hükümleri çerçevesinde; yetkili organlarınca karar alınması kaydıyla, üyelerine veya çalışanlarına emekliliğe yönelik taahhütte bulunan dernek, vakıf, sandık, tüzel kişiliği haiz meslek kuruluşu (VASA) veya sair ticaret şirketleri nezdinde 16.04.2012 tarihi itibarıyla mevcut bulunan emeklilik taahhüt planları kapsamındaki yurt içi ya da yurt dışındaki birikimler ve taahhütlere ilişkin olup, 6327 sayılı Kanunun 30’uncu maddesinin yürürlük tarihi olan 29.06.2012 tarihinden 31.12.2015 (6655 sayılı Kanunun 4’üncü maddesiyle değişen ibare, 31.12.2017) tarihine kadar bireysel emeklilik sistemine aktarılan tutarlar, aktarım aşamasında gelir vergisinden istisna edilecektir.

Anılan madde kapsamında istisna edilen tutarlar, 07.10.2001 öncesi kurulmuş olan emekli ve yardım sandıklarının üyeleri dahil, VASA üyeleri tarafından bu kuruluşlara ödenen anapara tutarlarının değerlendirilmesi sonucu doğan getiri tutarlarını ifade etmektedir. Diğer taraftan sair ticaret şirketlerinin çalışanlarına ait taahhüt planları çerçevesinde aktarılan tutarlar ise daha önce herhangi bir vergilemeye tabi olmadığından, aktarılan bu tutarların tamamı getiri tutarı olarak dikkate alınacak ve anılan hükme göre istisna edilecektir. Aktarım sırasında istisna edilen tutarlar, VASA veya sair ticaret şirketleri tarafından hazırlanacak ayrıntılı bir yazı ile aktarım sırasında, aktarım yapılan emeklilik şirketine bildirilecektir.

Diğer yandan, anılan istisna 07.10.2001 öncesi kurulup kurulmadığına bakılmaksızın emekli ve yardım sandıklarının 29.06.2012 tarihinden sonra yapacakları aktarımlar için uygulanacağından, bahse konu aktarımlar için anılan istisna dışında ayrıca herhangi bir istisna hükmünün uygulanması söz konusu değildir.
…”
açıklamalarına yer verilmiştir.

Ayrıca, üyelerine veya çalışanlarına emekliliğe yönelik taahhütte bulunan dernek, vakıf, sandık, tüzel kişiliği haiz meslek kuruluşu veya sair ticaret şirketindeki emekliliğe yönelik birikimlerin veya taahhütlere ilişkin tutarların kısmen veya tamamen bireysel emeklilik sistemine aktarılmasına ilişkin usul ve esaslar, 19.07.2008 tarihli ve 26941 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Dernek, Vakıf, Sandık ve Diğer Kuruluşlardan Bireysel Emeklilik Sistemine ve Yıllık Gelir Sigortasına Aktarım Hakkında Yönetmelik”te düzenlenmiş olup söz konusu Yönetmelikte, 29.12.2012 tarihli ve 28512 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yönetmelikle değişiklikler yapılmıştır.

Buna göre, 4632 sayılı Kanunun geçici 1’inci maddesi kapsamında uygulanacak istisna, üyelerine veya çalışanlarına emekliliğe yönelik taahhütte bulunan dernek, vakıf, sandık, tüzel kişiliği haiz meslek kuruluşu veya sair ticaret şirketleri nezdinde 16.04.2012 tarihi itibarıyla mevcut bulunan emeklilik taahhüt planları kapsamındaki yurt içi ya da yurt dışındaki birikimler ve taahhütlere ilişkin tutarların (plan esaslarına göre aktarım tarihine kadar mutat yapılan ödemeler nedeniyle oluşanlar dâhil), 31.12.2017 tarihine kadar kısmen veya tamamen bireysel emeklilik sistemine aktarılmasına yönelik olduğundan, bireysel emeklilik sistemine aktarılacak tutarların… Vakfının gelirlerince karşılanmayan ancak garantör sıfatıyla şirketiniz ile SCTL tarafından karşılanan kısmının, bahse konu istisna kapsamında değerlendirilmesi mümkün bulunmamaktadır.

Ayrıca, söz konusu istisnaya 31.12.2017 tarihine kadar kısmen veya tamamen bireysel emeklilik sistemine aktarılan tutarlar konu edilebileceğinden, anılan Kanunun geçici 1’inci maddesi kapsamında 31.12.2017 tarihine kadar bireysel emeklilik sistemine aktarımı tamamlanmayan tutarların istisna uygulamasına konu edilmesi mümkün bulunmamaktadır. Öte yandan, 31.12.2017 tarihine kadar bireysel emeklilik sistemine aktarılmayan tutarlarla ilgili olarak, bu tarihe kadar Müsteşarlığa başvurulmasının bu durumu değiştirmeyeceği tabiidir.

Kaynak: Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı
16 Mayıs 2016 Tarih ve 64597866-120[61-2016]-9304 Sayılı Özelge

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/vakif-emeklilik-birikimlerinin-bese-aktarilmasi-durumunda-vergi-istisnasi-uygulanabilir-mi/feed/ 0
Şirket Tarafından Ortaklara Yapılacak Garantörlük Komisyonu Ödemeleri Gider Olarak Kaydedilebilir mi? https://www.muhasebenews.com/sirket-tarafindan-ortaklara-yapilacak-garantorluk-komisyonu-odemeleri-gider-olarak-kaydedilebilir-mi/ https://www.muhasebenews.com/sirket-tarafindan-ortaklara-yapilacak-garantorluk-komisyonu-odemeleri-gider-olarak-kaydedilebilir-mi/#respond Sat, 15 Jul 2017 13:00:02 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=17200 (GİB – ÖZELGE)

Konu: Kurum tarafından ortaklara yapılacak garantörlük komisyonu ödemelerinin KVK, KDV açısından değerlendirilmesi ve belge düzeni.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; ticari faaliyetinizi sürdürmek için zaman zaman yurt içindeki bankalardan çeşitli adlar altında kredi ve banka teminat mektubu aldığınızı; ancak, mali verilerin yetersizliği nedeniyle teminat mektubu veya kredi tutarlarının ihtiyacı karşılamayacak kadar düşük olduğu durumlarda ortakların bankaya teminat veya kişisel itibar ve ilişkilerinin garantisini sunması ile istenilen tutarlarda kredi veya banka teminat mektubu alabildiğinizi belirterek, kurum ortaklarının kefaleti veya garantörlüğü karşılığı kurumunuza kullandırılan kredi veya alınan teminat mektupları ile çek tutarları üzerinden %2 veya %3 oranında ortaklara ödenen komisyonun tevkifata tabi olup olmadığı ile safi kazancın tespitinde indirim konusu yapılıp yapılamayacağı, garantörlük komisyonunun katma değer vergisine tabi olup olmadığı ve belge düzeni hususlarında Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

GELİR VE KURUMLAR VERGİSİ KANUNLARINA GÖRE

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6’ncı maddesinde, kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve safi kurum kazancının tespitinde de, Gelir Vergisi Kanununun ticarî kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 38’inci maddesinin birinci fıkrasında; “Bilanço esasına göre ticari kazanç, teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müspet farktır. Bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce:

1. İşletmeye ilave olunan değerler bu farktan indirilir;
2. İşletmeden çekilen değerler ise farka ilave olunur.

Ticari kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında, Vergi Usul Kanununun değerlemeye ait hükümleri ile bu kanunun 40 ve 41’inci maddeleri hükümlerine uyulur.” hükümlerine yer verilmiştir.

Aynı Kanunun 40 ıncı maddesinde ise safi kurum kazancının tespit edilmesi sırasında indirilecek giderler sayılmış olup, maddenin (1) numaralı bendi ile ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin safi kazancın tespitinde indirim konusu yapılacağı hükme bağlanmıştır.

Öte yandan, Gelir Vergisi Kanununun “Ticari Kazancın Tarifi” başlıklı 37 nci maddesinin birinci fıkrasında her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançların ticari kazanç olduğu belirtilmiştir.

Gelir Vergisi Kanununun “Arızi Kazançlar” başlıklı 82’nci maddesinde ise arızî olarak ticarî muamelelerin icrasından veya bu nitelikteki muamelelere tavassuttan elde edilen kazançlar vergiye tabi arızi kazançlar arasında sayılmış olup, aynı maddede arızî olarak ticarî muamelelerin icrasından veya bu nitelikteki muamelelere tavassuttan elde edilen kazançların (285 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği ile 2014 yılı için) 21.000 TL’lik kısmının istisna olduğu hüküm altına alınmıştır.

Buna göre, kefalet veya garantörlükleri karşılığı kurumunuza kullandırılan kredi veya teminat mektupları ile çek tutarları üzerinden %2 veya %3 oranında komisyon geliri elde eden kurum ortaklarının bu faaliyetinin ticari organizasyon içerisinde devamlılık arz edecek şekilde yapılması durumunda ticari faaliyet olarak değerlendirilmesi ve ortaklarca elde edilen komisyon tutarlarının Gelir Vergisi Kanununun ticari kazançlara ilişkin hükümleri çerçevesinde beyan yoluyla vergilendirilmesi gerekmektedir.

Söz konusu faaliyetin ticari organizasyon içerisinde devamlılık arz etmeyecek şekilde yapılması durumunda elde edilecek kazanç ise “arızi ticari kazanç” hükümlerine göre vergilendirilecek olup, bu kazancın yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri çerçevesinde yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilmesi gerekmektedir.

Diğer taraftan, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun “Örtülü Sermaye” başlıklı 12’nci maddesinde;

“(1) Kurumların, ortaklarından veya ortaklarla ilişkili olan kişilerden doğrudan veya dolaylı olarak temin ederek işletmede kullandıkları borçların, hesap dönemi içinde herhangi bir tarihte kurumun öz sermayesinin üç katını aşan kısmı, ilgili hesap dönemi için örtülü sermaye sayılır.

(6) Aşağıda sayılan borçlanmalar örtülü sermaye sayılmaz:
a) Kurumların ortaklarının veya ortaklarla ilişkili kişilerin sağladığı gayri nakdî teminatlar karşılığında üçüncü kişilerden yapılan borçlanmalar.
…”hükümleri yer almaktadır.

Öte yandan, Kurumlar Vergisi Kanununun “Transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı” başlıklı 13’üncü maddesi hükümleri saklı kalmak üzere, kurum ortaklarının kefaletiyle bankalardan kullanılan çeşitli adlardaki kredi, alınan banka teminat mektupları ile ortakların garantör oldukları alınan veya verilen çekler üzerinden %2 veya %3 oranında hesaplanan ve “garantörlük komisyonu” olarak adlandırılan bedelin, kurumunuzca ödenmesi ve bu ödemelerin belgelendirilmesi halinde, bu ödemelerin Gelir Vergisi Kanununun 40’ıncı maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendine istinaden gider olarak dikkate alınması mümkün bulunmaktadır.

Ancak, üçüncü kişilerden sağlanan bahse konu borçların nakdi teminata dayanması halinde Kurumlar Vergisi Kanununun 12’nci maddesi hükümlerine göre örtülü sermaye sayılacak olup buna isabet eden faiz, kur farkı ve benzeri giderlerin kurum kazancının tespitinde dikkate alınamayacağı tabiidir.

KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNUNA GÖRE

Katma Değer Vergisi Kanununun 1’inci maddesinde; Türkiye’de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV’ye tabi olduğu; ticari, sınaî, ziraî faaliyet ile serbest meslek faaliyetinin devamlılığı, kapsamı ve niteliğinin Gelir Vergisi Kanunu hükümlerine göre; Gelir Vergisi Kanununda açıklık bulunmadığı hallerde, Türk Ticaret Kanunu ve diğer ilgili mevzuat hükümlerine göre tayin ve tespit edileceği hüküm altına alınmıştır.

Buna göre, şirketinizin kredi ve banka teminat mektubu taleplerini karşılayabilmek için ortaklarından kefalet veya garantörlük sağlaması karşılığında, kuruma kullandırılan kredi veya alınan teminat mektupları ile çek tutarları üzerinden %2 veya %3 oranında ortaklarına ödediği komisyon tutarları; devamlılık arz eden bir faaliyet söz konusu olmadığında söz konusu komisyon kazançlarının arızi kazanç olarak değerlendirilmesi gerekmekte olup bu durumda ortaklara arızi olarak yapılan komisyon ödemeleri KDV nin konusuna girmemektedir.

VERGİ USUL KANUNUNA GÖRE

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 234’üncü maddesinde; “Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan serbest meslek erbabının ve çiftçilerin:

Vergiden muaf esnafa;

Yaptırdıkları işler veya onlardan satın aldıkları emtia için tanzim edip işi yapana veya emtiayı satana imza ettirecekleri gider pusulası vergiden muaf esnaf tarafından verilmiş fatura hükmündedir. Bu belge, birinci ve ikinci sınıf tüccarların, zati eşyalarını satan kimselerden satın aldıkları altın, mücevher gibi kıymetli eşya için de tanzim edilir.

Gider pusulası, işin mahiyeti, emtianın cins ve nev’i ile miktar ve bedelini ve iş ücretini ve işi yaptıran ile yapanın veya emtiayı satın alan ile satanın adlarıyla soyadlarını (Tüzel kişilerde unvanlarını) ve adreslerini ve tarihi ihtiva eder ve iki nüsha olarak tanzim ve bir nüshası işi yapana veya malı satana tevdi olunur.

Gider pusulaları, seri ve sıra numarası dâhilinde teselsül ettirilir.” hükmüne yer verilmiştir.

Bu itibarla, ortaklarınızın kefaleti veya garantörlüğü karşılığı Kurumunuza sağlanan kredi veya teminat mektupları ile çek tutarları üzerinden belli oranlarda ortaklarınıza ödenecek garantörlük komisyonları için gider pusulası düzenlenmesi gerekmektedir.

Kaynak: İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı
23 Mart 2015 Tarih ve 11395140-019.01-505 Sayılı Özelge

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyon

]]>
https://www.muhasebenews.com/sirket-tarafindan-ortaklara-yapilacak-garantorluk-komisyonu-odemeleri-gider-olarak-kaydedilebilir-mi/feed/ 0