Dr. Hakan ÇINAR
Akademisyen
hakan.cinar@mentorgumruk.com.tr

Eskiden sadece biz dertlenirdik, enflasyonla nasıl mücadele edeceğiz, nasıl aşağı çekeriz diye, ama şimdi görünen o ki bu durum gelişmiş ülkeler dahil tüm dünyanın sorunu hale geldi. Temel sebep hiç şüphesiz pandemi ile birlikte yükselen maliyetler. Gelin görün ki bu durum ülkelerde fiyat artışlarına sebep olurken, gelir dağılımı üzerinde de olumsuz etkiler yaratır oldu. Pandeminin etkisi herkes için adil olmadığından, gelinen noktada gelir grupları arasındaki makas da ister istemez açılıyor. Bu işi fırsata çevirenler de var, büyük hüsranlar ile gelir kaybına uğrayanlar da.

Yükselen sadece üretimde kullanılan hammadde değil. Son dönemde ülkemize dönüp baktığımızda, konuttan otomobile ikinci el piyasada dahi fiyatların sürekli olarak yukarı gittiğini gözlemliyoruz. Özellikle nakit birikimi olan kitle faiz gelirinin cazibesini kaybetmesi nedeniyle, başta konut olmak üzere bu tür yatırım araçlarına ağırlık verdikleri sürece de durum pek de kolay düzelmez gibi görünüyor.

Dünya ülkelerinin ve ekonomistlerinin gözü genelde Fed’dedir. Fed’in hafta başı açıkladığı raporda, tüketicilerin enflasyon beklentisi, 2013 yılından beri görülen en yüksek seviyeyi gördü. Euro bölgesindeki enflasyon beklentisi de altı yılın zirvesine çıktı. Dediğim gibi artan maliyetler sadece üretim fiyatlarıyla da sınırlı değil. Nakliye fiyatları, depolama hizmetleri, enerji, akaryakıt gibi dolaylı etken maliyetlerin tamamında da yükseliş yaşandı ve yaşanmaya devam ediyor. Hani şöyle bir düzelme, gevşeme, fiyatlarda geriye gitme var mı diye baktığınızda hiçbir olumlu hareket de görünmüyor. Hem de öyle böyle değil, ciddi oranlarda maliyet artışları yaşandı. Peki tüm bunların bundan sonraki yaşamımızda yeri ne olacak, asıl bu noktaya dikkat çekip, nasıl pozisyon almamız gerektiğine kafa yormamız gerekiyor. Batılı ülkelerin çok da alışkın olmadıkları bu durum karşısında, aslında yaşanılan şeyin adı, öğrenilmiş çaresizlik. Farkındayız, elimizden çok bir şey gelmiyor. Etkileri, gün geçtikçe kanserli hücrelerin vücuda verdiği zarar gibi toplumların gelir dengelerinin bozulması olarak aslında yapılarımıza nüfuz ediyor.

Dünyada yükselen fiyatlar ve enflasyon bir yana dursun, ülkemizdeki manzarayı da gözden geçirelim. Kredi derecelendirme kuruluşu Fitch’in Türkiye’ye ilişkin öngörüleri oldu geçtiğimiz günlerde. Fitch, sorunlu kredilerdeki sınıflandırmanın üçüncü çeyrek sonuna uzatılması, yeniden yapılandırmalar ve güçlü kredi tahsilatlarının Türk bankalarının aktif kalitesini desteklemeye devam ettiğine; ancak enflasyonist baskılar ve liraya olan düşük güvenin dolarizasyonu artırabileceğine işaret etti. Takipteki kredi oranlarının tarihi düşük seviyede kalmasının da en azından kısa vadede risk maliyetini desteklemeye devam ettiği belirtildi. Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı UNCTAD ise, Türkiye ekonomisinin bu yıl yüzde 3,9, gelecek yıl ise yüzde 3,6 büyümesini öngördüğünü, COVID-19 vakalarının yeniden artması ile durumun ekonomik toparlanmayı engellediğini belirtiyor. Ancak ihracattaki yükseliş ve ülkenin sanayi sektörünün sürdürülebilir dayanıklılığını da pozitif görüyor.

Dünyada da ilginç işler oluyor. Örneğin Avrupa Birliği, ekim ayında Çin alüminyumuna yönelik uygulamaya hazırlandığı ilave gümrük vergisini 9 aylığına askıya almaya karar verdi. Zaten yükselen maliyet ve fiyatlara bir yenisini daha eklememek ana sebep olsa gerek. Bizde enflasyon almış başını gidiyor. TÜFE %19,25, ÜFE %45,52. Tarihimizde görülmemiş bir makas var ve nasıl kapanacağının hızlıca planlanması gerekiyor, yani sadece çekirdek enflasyona bakacağız demekle bu işin çözülemeyeceği kesin. Uzun soluklu, sürdürülebilir, fırsatçılığa izin verilmeyecek düzenlemelerin yapıldığı, üretim ve yatırım iştahı ile güvenin yeniden oluşturulduğu, en önemlisi de tüm kesimlerle barışık bir politika yürütülür ise iyi sonuçlar elde edilebilir, aksi ise… Öğrenilmiş çaresizlik.

Kaynak: İşbu içerik, Sayın Dr. Hakan ÇINAR’ın özel izni ile yayınlanmıştır. Yazının tüm hakları ve sorumluluğu yazara aittir.
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Ortaya karışık program

Haydi büyüyelim

Biz susalım veriler konuşsun

Döviz mi yükseliyor, TL’mi değer kaybediyor

Bozulan tedarik zinciri

Dönelim ekonomiye

Biraz FED, biraz enflasyon, biraz IMF; bu biziz işte

Dünün sonu, yarının başlangıcı

Büyüsek mi büyümesek mi?

Yabancı sermaye mi, yalancı sermaye mi?

Gümrük Birliği’nin mi 25. yılı, AB kapısında beklemenin mi?

Nakliyecilerin yarışı kızıştı. Denenmişler mi, değişimciler mi?

Kripto paralar hobi mi, yoksa gerçekten para mı?

Yükselen maliyetler

Diyorlar ki, cep telefonu tuvalet kağıdı olarak ithal edilebilirmiş?!

e-Ticaret ile teknoloji TOBB’da buluştu

Sıkça sorulmayan sorular

Üretimi sevsek mi?

Dış ticaretin yönü

Globalizmden glokalizme

Suez

Yurtdışı Lojistik Merkezler

Ayşe teyze e-ihracata da başladı

İhracatçının çilesi bitmez

Tedarik edebilsek satacağız

Hangi ambargo daha iyi?

Hoş bulduk Avrupa Birliği

Kime gelişmiş ülke denir?

Aynı yollardan gidip farklı sonuçlar beklenir mi?

Aldık mı mesajı?

Harika bir yılı geride bırakırken…

Esnaf deyip geçmeyin

Anneme perakendeci olduğumu söylemeyin o beni halen mutlu bir insan sanıyor…

Menşede takıldık

İzmir’de deniz göründü

Böyle kapanmaz

Ya dışındasındır çemberin ya da içinde yer alacaksın

Derecelendirme kuruluşu tarafından yapılan açıklamaya göre, Finlandiya ekonomisinin bu yıl %2,3 oranında, 2022 yılında ise %2,9 oranında genişleyeceğini tahmin edilmekte, ancak iş ve tüketici duyarlılığının yeni kısıtlamalar nedeniyle bastırılmış durumda kalması öngörülmekte ve koronavirüs salgını kısıtlamaları hafifledikçe bu yılın ikinci yarısında ekonomik aktivitenin toparlanması beklenmektedir.

Bununla birlikte, Fitch tarafından yapılan açıklamada, düşük verimlilik artışı ve azalan çalışma yaşındaki nüfus gibi pandemi öncesi sorunlara işaret edilerek, Finlandiya ekonomisinin toparlanmasının AA dereceli emsallerinin çoğundan daha zayıf olduğu ifade edilmiştir.

Kaynak: T.C. Ticaret Bakanlığı/Helsinki Ticaret Müşavirliği
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

Açıklamada, tüketici güvenindeki süregelen düşüşün, şirketlerin satış hacimleri ve maliyet artışlarını tüketiciye yansıtma kabiliyeti üzerinde baskı yaratabileceği yorumu yapıldı.

Ayrıca artan finansman maliyetleri, finansmana ulaşım zorlukları ve yükselen döviz cinsinden borçların perakende ve tüketici ürünleri sektöründe finansal esnekliği sınırlayacağı belirtildi. Bu riskler ise hali hazırda kredi notlarına dahil ediliyor.

Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

Uluslararası kredi derecelendirme kurumu Fitch, 2018 ve 2019 yılları Türkiye ekonomisi büyüme tahminlerini düşürdü. Londra merkezli kurum tahminlerini revize ederek Türkiye ekonomisinin 2018 yılında 3.8, gelecek yıl ise 1.2 oranında büyüyeceğini duyurdu.

Fitch, Türk lirasının yaşadığı sert değer kaybının ekonominin büyüme oranını düşüreceğini ve cari işlem açığını daraltacağını belirtti.

Fitch açıklamasında, “Ciddi ve yaygın aşağı yönlü riskler görüyoruz. Gayri safi milli hasılanın 2018’de yüzde 3,8 oranında, 2019’de ise yüzde 1,2 oranında büyümesini bekliyoruz. 2018’in son çeyreğinde de daralma bekliyoruz” dedi.

IMF’den yardım alma ihtimali düşük

Kredi derecelendirme kurumu, 13 Temmuz’da Türkiye’nin notunu BB/Negatife düşürdüğü sıradaki büyüme tahminlerine göre şuan ki öngörülerinin 2018 yılı için 0.7 puan, 2019 yılı için ise 2.4 puan daha düşük olduğunu ifade etti.

Fitch, Türkiye ekonomisi büyümesinin 2020 yılında yeniden toparlanarak yüzde 3.9 olabileceğini öne sürdü. Yetkililerin alacağı önlemlerin, 2020 yılına kadar enflasyonu tek basamağa indirmeye yetmeyeceği öngörüsünde bulundu. Türkiye’nin IMF’den yardım alma ihtimalinin ise düşük olduğunu iddia etti.

Bütçe açığında da tahminlerini yenileyen Fitch, 2018 için gayri safi milli hasılanın yüzde 3.2’si oranında 2019 yılı için ise yüzde 3.6 oranında genişleme olacağını söyledi.

TÜRKİYE EKONOMİSİ – Ünite 8 Ünite Anlatımı

TÜRKİYE EKONOMİSİ – Ünite 6 Ünite Anlatımı

TÜRKİYE EKONOMİSİ – Ünite 5 Ünite Anlatımı

TÜRKİYE EKONOMİSİ – Ünite 4 Ünite Anlatımı

TÜRKİYE EKONOMİSİ – Ünite 1 Ünite Anlatımı

Güncel Türkiye Ekonomisi

Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü’nün Türkiye büyüme tahmini yüzde 5.1 seviyesinde

Enflasyon oranı en yüksek ülkeler- Türkiye ilk 15 arasında

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Türkiye’de yıllık enflasyonun Ağustos ayında yüzde 17,90’a yükseldiğini açıkladı. Böylece Türk Lirası’nın yabancı para birimleri karşısında yaşadığı ciddi değer kaybı sonrası Türkiye, son on dört yılın en yüksek enflasyon oranını görmüş oldu.

Türkiye dünyada enflasyon oranı en yüksek ülkelerde ilk 20 içerisinde yer alıyor. Listede Güney Amerika ülkeleriyle Afrika ülkelerinin yanı sıra savaş ve iç karışıklığın sürdüğü Güney Sudan, Suriye, Libya ve Yemen’in olması dikkat çekiyor.

Enflasyon oranı yüzde bir milyona ulaşan Venezuela listede birinci sırada yer alırken, 5.41 ile Romanya Avrupa Birliği ülkeleri arasında enflasyon oranı en yüksek ülke konumunda ve listede 59’uncu sırada yer alıyor.

Listede ilk 100’de gelişmiş ülkeler yer almıyor. Brexit’in ekonomiye yaptığı etkiyle tüketici fiyatları yükselen Birleşik Krallık 2.60 ile enflasyonu en yüksek büyük ekonomi ve listeye 114’üncü sıradan giriyor.

Hırvatistan ve Çek Cumhuriyeti 2.40 ve 2.30 ile Avrupa Birliği’nde en yüksek enflasyona sahip diğer ülkeler. Türkiye ise Dolar ve Euro kurlarının artması, ABD ile yaşanan siyasi krizle birlikte listede 11’inci sırada bulunuyor. Gelişmekte olan ülkeler baz alındığında Türkiye Arjantin’den sonra en yüksek enflasyon oranına sahip ikinci ülke.

Enflasyon nedir neden yükselir?

Enflasyon, fiyatların genel olarak ve sürekli bir biçimde yükselme eğiliminde olması sonucu paranın satın alma gücünün düşme hızı olarak tanımlanmaktadır.

Enflasyonun yükselmesinin en bilinen sebeplerinin başında arz- talep dengesinin bozulması gelmekte. Piyasada üretilen mal ve hizmetler tüketim talebini karşılayamadığı zaman, mal veya hizmete talebin çokluğundan ötürü meydana gelen fiyat artışına ‘talep enflasyonu’ adı veriliyor.

Hizmet ya da mal üretiminde kullanılan ürünlerinin ya da hammaddelerin fiyatının artması durumunda ortaya koyulan hizmet ya da malın toplam fiyatının artması durumunda, talepte bir azalma gözlemlenir ve talep azlığına bağlı olarak piyasada yaşanılan durgunluk da maliyet enflasyonu olarak tanımladır.

Aynı zamanda ülkeye karşılığı olmayan döviz ve altın miktarının girişinin artması, para arzının artması, üretimin doğal kaynaklara ya da farklı bir nedene bağlı olarak azalması da enflasyon oranını etkileyen sebepler arasındadır.

Kaynak: EuroNews
Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

BENZER İÇERİKLER

Enflasyon arttı mı? (2015-2016-2017 karşılaştırmalı tablo)

Bilanço ve Gelir Tablosu Arasındaki İlişki

Bilanço Nedir?

Vergi Borcunu Taksitle Ödeyebilir misiniz?

Mahkeme İşe İade Kararı Verirse İşçi Kaç Gün İçinde İşe Başlatılmalıdır?

A.Ş. Esas Sözleşme Değişikliği İçin Toplantı ve Karar Nisapları Kaç Olmalıdır?

Şirketlerin genel kurullarında alacakları kâr dağıtımı kararlarında TMS’ye göre hazırlanan finansal tablolar mı yoksa vergi mevzuatı uyarınca hazırlanan finansal tablolar mı dikkate alınmalıdır?

Ekonomik krizle boğuşan Arjantin’de Maliye Bakanı Nicolas Dujovne Uluslararası Para Fonu (IMF) ile ülkede protestolara neden olan 50 milyar dolarlık kredi programının serbest bırakılmasını görüşmek için Washington’a giderken, tasarruf tedbirleri kapsamında ülkede 10 bakanlığın kapatılacağı açıklandı.

Nicolas Dujovne’nin bugün IMF Başkanı Christine Lagarde ile görüşmede geçtiğimiz haziran ayında onaylanan 50 milyar dolar kredinin serbest bırakılması bekleniyor.

Arjantin’de hükümet yerel para birimi pesodaki değer kaybının yarattığı ekonomik sıkıntıyı gidermeyi amaçlayan ekonomik tedbirleri açıkladı.

Bakanlıkların sayısı yarı yarıya azaltılacak

Devlet Başkanı Mauricio Macri, televizyondan yaptığı açıklamada, bütçe açığını gidermek üzere ihracata vergi getirileceğini ve kamu harcamalarını azaltmak için bakanlıkların sayısının yarı yarıya azaltılacağını belirtti.

Macri, yüzde 30’lara yükselen enflasyondan zarar gören yurttaşları korumak üzere ekonomik ve gıda yardımı programlarının artırılacağını bildirdi.

Ekonomideki kötü gidişatı durdurmak için bütçe açığını gidermenin şart olduğuna işaret eden Macri, “İstediğimiz ülkeyi kurabilmek için gelirinden daha fazlasını harcamayan denk bütçeli bir devlete ihtiyacımız var.” dedi.

“İhracatçılardan fedakarlık bekliyoruz”

Macri, bu amaçla bakanlık sayısını azaltarak kamu sektöründe küçülmeye gidileceğini ifade etti. Devlet Başkanı Macri, hangi bakanlıkların kaldırılacağına ilişkin bilgi vermedi.

İhracata vergi getirmenin olağandışı bir tedbir olduğunu ve bunun Arjantinli üreticilerin rekabet gücünü olumsuz etkileyebileceğinin farkında olduklarını vurgulayan Macri, ekonomik durumun aciliyeti nedeniyle kurdaki değer kaybından avantaj sağlayan ihracatçılardan fedakarlık beklemek zorunda kaldıklarını dile getirdi.

Arjantin pesosu Dolar karşısında yüzde 50 değer kaybetti

Arjantin’de Merkez Bankası bu yılın başından beri faizleri yüzde 60’a kadar çıkarmasına rağmen yerel para birimi pesodaki değer kaybı durdurulamıyor.

Peso yılın başından bu yana ABD doları karşısında yaklaşık yüzde 50 oranında değer kaybetti.

Ülke kriz nedeniyle yeniden IMF’nin kapısını çalmak zorunda kalmıştı. Arjantin’in talebiyle ülkeye 50 milyar dolar borç verilmesini öngören 3 yıllık stand-by anlaşması haziran ayında onaylanmıştı.

IMF ile Arjantin arasında varılan anlaşma çerçevesinde, Arjantin hükümetine, ilk aşamada yarısı bütçe desteği için kullanılmak üzere 15 milyar dolar finansman sağlanacağı belirtilmişti.

IMF ile anlaşma emek örgütleri ve sol gruplarca protesto ediliyor

Kalan 35 milyar dolarlık kredinin ise 3 yıl içerisinde IMF Yönetim Kurulu’nun her çeyrekte yapacağı değerlendirmelere tabi olmak kaydıyla serbest bırakılmasına karar verilmişti.

Arjantin geçen hafta söz konusu kredinin ilk diliminin erken serbest bırakılmasını talep etmişti.

IMF’nin 2011 yılındaki ekonomik çöküşten sorumlu tutulduğu Arjantin’de hükümetin bu kuruluşla tekrar işbirliğine gitmesi, emek ve işçi örgütleriyle sol grupların başkent Buenos Aires’te protestolarına sahne olmuştu.

Kaynak:Euronews
Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

BENZER İÇERİKLER

Arjantin’den IMF’ye krediyi hızlandırma talebi

IMF Arjantin’e 50 milyar dolar borç vermeyi kabul etti

Arjantin’de Ekonomik Çıkmaz

Amerikan Merkez Bankası faizleri arttırdı

Kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Türkiye için 2018 ekonomik büyüme tahminini yüzde 4,1’den yüzde 3,9’a düşürdü.

İngiltere’nin Notu AA1’e düşürüldü, görünümü ise durağanda
Moody’s İngiltere ekonomisinin genel görünümünü negatiften durağana çevirdiğini ve ülkenin kredi notunu AA2’den AA1’e düşürdüğünü duyurdu.

Bu duyuru, Theresa May’in Brexit ile ilgili yaptığı görüşme ve açıklamalardan saatler sonra geldi.

Hükümet Mali Disiplini Sağlayamadı
Notun düşürülmesi, May hükümetinin kamu harcamalarında mali disiplini sağlayamamış olmasına ve bütçe açığının devam etmesine bağlandı.

Moody’s önümüzdeki yıllarda İngiltere’nin bütçe açığının Gayri Safi Hasıla’ya oranının yüzde 3.5 olacağını tahmin ediyor.

İngiliz Ekonomisinin Geleceği Olumsuz mu?
Avrupa Birliği ve İngiltere arasındaki Brexit görüşmelerinden somut sonuçlar alınamaması İngiliz ekonomisinin geleceğini olumsuz etkiliyor.

İngiltere Tüm Avrupa Ülkeleri ile yeniden Ticaret Anlaşması yapmak zorunda
Brexit sonrasında, İngiltere sadece AB üyeleriyle değil neredeyse tüm ülkelerle yeniden ticaret anlaşması yapmak zorunda kalacak.

Referandumun gerçekleşmesinin ardından 2016 yılında da Fitch ve S&P gibi önde gelen kredi derecelendirme kuruluşları İngiltere’nin notunu bir kademe düşürmüştü.

Kaynak: Euronews

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.