Faizi – Muhasebe News https://www.muhasebenews.com Muhasebe News Sat, 03 Feb 2024 07:29:39 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.3.3 Cari hesap adat faizi ile ilgili kv ve KDV açısından kanun maddesini paylaşabilir misiniz? https://www.muhasebenews.com/cari-hesap-adat-faizi-ile-ilgili-kv-ve-kdv-acisindan-kanun-maddesini-paylasabilir-misiniz/ https://www.muhasebenews.com/cari-hesap-adat-faizi-ile-ilgili-kv-ve-kdv-acisindan-kanun-maddesini-paylasabilir-misiniz/#respond Sat, 03 Feb 2024 07:29:39 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=149113 Cari hesap adat faizi ile ilgili KV ve KDV açısından kanun maddesini paylaşabilir misiniz? Ana şirketimiz iştiraklerine borç vermektedir ve giderlerini ödemektedir.

Adat hesaplaması için vergi kanunlarında tanımlanmış bir madde yoktur.

Ortakların şirketin ortaklara verdiği borçlar (131-231 Hs.) ve ihtiyaçtan fazla kasada (100 hesap) bulunan para için adat hesaplaması yapılır.

Ana şirket iştiraklerine borç vermesi işlemi Transfer fiyatlandırması hesaplanmasını gerektiren bir işlemdir. (KVK Md.13) İştirakler ana şirketin giderini ödemez gideri kim yapmış ise o öder.

 

 


Kaynak: İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/cari-hesap-adat-faizi-ile-ilgili-kv-ve-kdv-acisindan-kanun-maddesini-paylasabilir-misiniz/feed/ 0
2024 Tecil Faizi Oranı Nedir? https://www.muhasebenews.com/2024-tecil-faizi-orani-nedir/ https://www.muhasebenews.com/2024-tecil-faizi-orani-nedir/#respond Tue, 23 Jan 2024 16:56:16 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=148848

TECİL FAİZİ ORANLARI (6183 SAYILI KANUNUN 48. MADDESİ)

Dönemler

Faiz Oranı (Yıllık)

Tahsilat Genel Tebliği

14.11.2023 tarihinden itibaren

%36

Seri : C Sıra No : 7 Tahsilat Genel Tebliği 21.07.2022 tarihinden itibaren

%24

Seri : C Sıra No : 6 Tahsilat Genel Tebliği 30.12.2019 – 20.07.2022 tarihleri arasında

%15

Seri : C Sıra No : 5 Tahsilat Genel Tebliği 25.10.2019 – 29.12.2019 tarihleri arasında

%19

Seri : C Sıra No : 4 Tahsilat Genel Tebliği 06.09.2018 – 24.10.2019 tarihleri arasında

%22

Seri : C Sıra No : 3 Tahsilat Genel Tebliği 21.10.2010 – 05.09.2018 tarihleri arasında

%12

Seri : C Sıra No : 2 Tahsilat Genel Tebliği 21.11.2009 – 20.10.2010 tarihleri arasında

%19

Seri : C Sıra No : 1 Tahsilat Genel Tebliği 28.04.2006 – 20.11.2009 tarihleri arasında

%24

438 Seri No.lu Tahsilat Genel Tebliği 04.03.2005 – 27.04.2006 tarihleri arasında

%30

434 Seri No.lu Tahsilat Genel Tebliği 12.11.2003 – 03.03.2005 tarihleri arasında

%36

429 Seri No.lu Tahsilat Genel Tebliği 02.02.2002 – 11.11.2003 tarihleri arasında

% 60

421 Seri No.lu Tahsilat Genel Tebliği 31.03.2001 – 01.02.2002 tarihleri arasında

% 72

416 Seri No.lu Tahsilat Genel Tebliği 21.12.2000 – 30.03.2001 tarihleri arasında

% 36

412 Seri No.lu Tahsilat Genel Tebliği 25.01.2000 – 20.12.2000 tarihleri arasında

% 48

409 Seri No.lu Tahsilat Genel Tebliği

 


Kaynak: GİB
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/2024-tecil-faizi-orani-nedir/feed/ 0
Yurt dışındaki grup firmasından kullanılan kredinin faizi için stopaj ödenir mi? https://www.muhasebenews.com/yurt-disindaki-grup-firmasindan-kullanilan-kredinin-faizi-icin-stopaj-odenir-mi/ https://www.muhasebenews.com/yurt-disindaki-grup-firmasindan-kullanilan-kredinin-faizi-icin-stopaj-odenir-mi/#respond Tue, 23 Jan 2024 06:43:22 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=148819 Merkezi Türkiye’de olan bir firma yurt dışı grup firmalarından kredi sözleşmesi ile para tahsil ederse; geri ödenen ücret stopaja tabi midir? Yapılan sözleme damga vergisinden istisna mıdır?

Sözleşme Türkiye’de yapılması halinde DV hesaplanır. Paranın Türkiye’yedeki bankaya gelmesi durumunda banka sözleşme talep edecektir.

Alınan para kredi mahiyetinde ise vadeye göre KKDF hesaplanması gerekebilir.

Yurt Dışı Kredilerde Kaynak Kullanımını Destekleme Fonu Kesintisi


Türkiye’de yerleşik kişilerin yurt dışından sağladıkları krediler aşağıda yer aldığı şekilde KKDF’ye tabidir.

a) Bankalar ve finansman şirketleri dışında Türkiye’de yerleşik kişilerin yurt dışından
sağladıkları TL kredilerde KKDF oranı;
* Ortalama vadesi 1 yıla kadar olanlarda % 1,
* Ortalama vadesi 1 yıl ve üzeri olanlarda % 0,

b) Bankalar ve finansman şirketleri dışında Türkiye’de yerleşik kişilerin yurt dışından sağladıkları döviz ve altın kredilerinde KKDF oranı;
* Ortalama vadesi bir yıla kadar olanlarda % 3,
* Ortalama vadesi 1 yıl (1 yıl dahil) ile 2 yıl arasında olanlarda % 1,
* Ortalama vadesi 2 yıl (2 yıl dahil) ile 3 yıl arasında olanlarda % 0,5,
* Ortalama vadesi 3 yıl (3 yıl dahil) ve üzerinde olanlarda % 0,
olarak uygulanmaktadır.

Kredi faizi için gelir stopaj ödenir.


İSTANBUL YMM ODASI’NIN KONUYLA İLGİLİ BİR DEĞERLENDİRME YAZISI;

YURT DIŞI FİRMADAN ALINAN KREDİ FAİZİNDE STOPAJ

1. KONU:

Ülkemizin dış ticaret hacmindeki ve yabancı yatırımlardaki genişlemesinin sonucu olarak yurt dışında yerleşik firmalardan yurt içi firmalar çeşitli fonlar kullanmaktadır. Bu fonlar banka ve finans kuruluşlarından kullanılarak Türkiye’ye getirilir ise bu kaynaklara ödenen faizler üzerinden stopaj (0) olarak uygulanmakta ve KDV dışında bulunmaktadır.

Ancak birçok sanayi işletmesi kendi sermayelerine iştirak etmiş kurumlardan Türkiye’ deki yatırımları veya ticaretleri için kredi almakta öz kaynaklarının üç katı sınırını aşmadığı sürece örtülü sermaye kavramı dışında kalınarak bu tür borçlanmalar gerçekleştirilmektedir.

Bu çalışmamızın amacı tarif edilen borçlanmalar için ödenen faizlerden Kurumlar Vergisi Kanunu 30 ncu md. birinci fıkrasına göre stopaj yapılması ve konunun ayrıca çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmaları kapsamında değerlendirilmesidir.

2. KONUNUN KURUMLAR VERGİSİ KANUNU AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ:

Yurt içinde faaliyette bulunan bir kurumun kendi sermayesine iştirak etmiş kurumdan ilgili hesap döneminin başındaki kayıtlarında yer alan özvarlık toplamının üç katını aşmayan borçlanmaları için ödeyeceği faizleri ve kur farklarının gider yazılması Kurumlar Vergisi Kanunu 11/b maddesi gereğince mümkün bulunmaktadır. Emsallerine göre normal faiz oranı içinde yapılan ve üç kat sınırını aşmayan KVK 12 md. ye uygun borçlanmalar için ödenecek faizler için kanunun 30/1-ç maddesi uyarınca dar mükellef yabancı iştirakçisine ödediği faizin stopaj karşısındaki durumu ne olacaktır?

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun “Dar Mükellefiyette Vergi Kesintisi” başlıklı 30 uncu maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinde; Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin ikinci fıkrasının (1), (2), (3) ve (4) numaralı bentlerinde sayılanlar hariç olmak üzere menkul sermaye iratları üzerinden %15 oranında kurumlar vergisi kesintisi yapılması gerektiği belirtilmiştir. Gelir Vergisi Kanununun 75/6 ncı maddesinde ise “her nevi alacak faizleri” menkul sermaye iradı olarak kabul edilmiştir.

KVK’nun 30 uncu maddesinde verilen yetkiye göre Bakanlar Kurulu, anılan maddede belirlenen %15 oranını değiştirme yetkisine sahiptir. Bu yetkiye istinaden yayımlanan 2009/14593 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile söz konusu maddedeki oranlar yeniden belirlenmiştir. Anılan BKK’nın konumuzla ilgili oranların yeniden belirlendiği bölümü aşağıdaki gibidir.

“5 – Her nevi alacak faizlerinden;

a) Yabancı devletler, uluslararası kurumlar veya yabancı bankalardan ya da bulunduğu ülkede mutad olarak kredi vermeye yetkilendirilmiş olup sadece ilişkili bulunduğu kurumlara değil tüm gerçek ve tüzel kişilere kredi veren kurumlardan alınan her türlü krediler için ödenecek faizlerden (katılım bankalarının kendi usullerine göre yurt dışından sağladıkları fonlar ve benzeri kaynaklar için ödedikleri kâr payları dahil) % 0,

b) Bankaların 5411 sayılı Bankacılık Kanunu uyarınca uygun görülen ikincil sermaye benzeri kredileri ile bankaların ve diğer kurumların bir akım veya varlık portföyüne dayalı olarak yurt dışında menkul kıymetleştirme yöntemiyle temin ettikleri kredileri için ödenecek faizlerden % 1,

c) Katılım bankaları tarafından ödenen kâr payları hariç olmak üzere, mal tedarikinden kaynaklanan vade farkları üzerinden % 5,

ç) Diğerlerinden % 10,”

Buna göre, Türkiye’deki kurumların; Yabancı devletler, uluslararası kurumlar veya yabancı bankalardan ya da bulunduğu ülkede mutad olarak kredi vermeye yetkilendirilmiş olup sadece ilişkili bulunduğu kurumlara değil tüm gerçek ve tüzel kişilere kredi veren kurumlardan aldıkları her türlü krediler için ödenecek faizler üzerinden yapacakları stopajın oranı % (o) sıfırdır yani bu faizler üzerinden herhangi bir stopaj yapılmayacaktır. Ancak kredinin bunlar dışında kalan kurumlardan, örneğin yurt dışındaki ortağı veya iştirakinden ya da asıl işi kredi vermek olmayan başka bir kurumdan aldığı krediler nedeniyle ödeyeceği faizler üzerinden %10 oranında vergi kesintisi yapması gerekmektedir

3. KONUNUN ÇİFTE VERGİLENDİRME ÖNLEME ANLAŞMALARI AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ:

Ülkelerin birçoğu ile çifte vergilendirmeyi önleme anlaşması bulunduğu bilinmektedir. Bu anlaşmalar her iki ülke parlamentoları tarafından onaylandıktan sonra yürürlüğe girdiklerinde iki ülkenin mevzuatlarının yerini almakta ve vergilemede esas alınmaktadır.

Bu anlaşmalar yazımızda konu edileceği üzere bazen stopajı sıfırlamaktadır. Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığına verilmiş 18.08.2011 tarihli ve yine Kocaeli Vergi Dairesi Başkanlığına verilmiş bulunan 26.08.2011 tarihli iki adet özelge (söz konusu özelgeler, Platformumuzun “Mevzuattaki Gelişmeler” bölümünde yer almaktadır) yazımızın önceki bölümlerinde belirtilen %10 oranındaki stopajın yapılacağını belirtmektedir. Ancak özelgenin içeriğinde belirtilen ülkelerin çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmaları dikkate alınmadığından konuyu bu yönden de değerlendirmek gereklidir.

Bilindiği üzere, Türkiye’nin taraf olduğu Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmaları (ÇVÖA), her anlaşmada bazı farklılıklar olsa da genelde OECD modeli ya da Birleşmiş Milletler modeli olarak iki farklı model esas alınarak hazırlanmaktadır. Bu anlaşmalar esas itibariyle belli bir sistematiğe dayanmaktadır. Buna göre ÇVÖA’nın 7 nci maddelerinde ticari kazançların, 11 inci maddelerinde faizlerin, 14 üncü maddelerinde ise serbest meslek kazançlarının ne şekilde vergilendirileceğine ilişkin hükümler bulunmaktadır.

Faizlerin vergilendirilmesine ilişkin olarak anlaşmanın 11 inci maddesinde yer alan hükümleri yorumlayabilmek için Hollanda ile imzalanan anlaşmanın ilgili hükümleri aşağıya alınmıştır.

“1. Devletlerden birinde doğan ve diğer Devletin bir mukimine ödenen faiz, bu diğer Devlette vergilendirilebilir.

2. Bununla beraber, söz konusu faiz elde edildiği Devlette ve o Devletin mevzuatına göre de vergilendirilebilir; ancak bu şekilde alınacak vergi;

a) Vadesi iki yılı aşan bir borç dolaysıyla ödenen faizde, faizin gayrisafi tutarının yüzde 10 unu; b) Diğer tüm durumlarda, faizin gayrisafi tutarının yüzde 15 ini,

aşmayacaktır.
3. 2 nci fıkra hükümlerine bakılmaksızın:

a) Hollanda’da doğan ve Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankasına ödenen faiz, Hollanda vergisinden muaf tutulacaktır;

b) Türkiye’de doğan ve Hollanda Merkez Bankasına ödenen faiz, Türk vergisinden muaf tutulacaktır;

c) Devletlerden birinin Hükümeti, politik alt bölümleri veya mahalli idareleri, diğer Devlette doğan faiz dolayısıyla bu diğer Devlet vergisinden muaf tutulacaktır.

4. Devletlerin yetkili makamları 2 nci ve 3 üncü fıkraların uygulama şeklini karşılıklı anlaşmayla belirleyeceklerdir.

5. Bu maddede kullanılan “faiz” terimi, ipotek garantisine bağlı olsun olmasın veya borçlunun kazancını paylaşma hakkını tanısın tanımasın her nevi alacak hakkından doğan gelirleri ve özellikle hazine bonolarından, tahvillerden ve bonolardan elde edilen gelirleri, bunun yanı sıra söz konusu bono ve tahvillere ilişkin primleri ifade eder.

6. Devletlerden birinin mukimi olan bir faiz lehdarı, faizin elde edildiği diğer Akit Devlette sahip olduğu bir işyeri vasıtasıyla ticari faaliyette bulunursa veya bir Türkiye mukimi Hollanda’da bulunan bir sabit yeri kullanarak Hollanda’da serbest meslek faaliyetinde bulunursa ve söz konusu faizin ödendiği alacak ile bu işyeri veya sabit yer arasında önemli bir bağ bulunmaktaysa, 1 inci ve 2 nci fıkra hükümleri uygulama dışı kalacaktır. Bu durumda olayına göre 7 nci veya 14 üncü Madde hükümleri uygulanacaktır.

………….”

Görüldüğü üzere, anlaşmaların 11 inci maddesi uyarınca faiz gelirleri prensip itibariyle geliri elde edenin mukim olduğu ülke tarafından vergilendirilmektedir. Ancak yine maddenin ikinci fıkrasında bu gelirler üzerinden gelirin elde edildiği ülkenin sınırlı olarak da olsa vergileme hakkının olduğu vurgulanmaktadır. Bu bölümde genellikle stopaj yoluyla yapılacak bu vergilemenin oranı %10 ile %15 arasında değişmektedir.

Konumuz açısından tartışma yaratan konu ise Hollanda ile yapılan anlaşmanın 11 inci maddesinin (6) numaralı fıkrasında (bazı anlaşmalarda bu fıkra değişebilmektedir) yer alan ifadedir. Bu fıkrada yer alan “Devletlerden birinin mukimi olan bir faiz lehdarı, faizin elde edildiği diğer Akit Devlette sahip olduğu bir işyeri vasıtasıyla ticari faaliyette bulunursa veya bir Türkiye mukimi Hollanda’da bulunan bir sabit yeri kullanarak Hollanda’da serbest meslek faaliyetinde bulunursa ve söz konusu faizin ödendiği alacak ile bu işyeri veya sabit yer arasında önemli bir bağ bulunmaktaysa, 1 inci ve 2 nci fıkra hükümleri uygulama dışı kalacaktır. Bu durumda olayına göre 7 nci veya 14 üncü Madde hükümleri uygulanacaktır.” Şeklindeki düzenlemede yer alan “önemli bir bağ” kavramının yorumu konusunda Platformda iki görüş ortaya çıkmıştır.

1. Görüş:

Anlaşmalarda yer alan söz konusu ifade Kurumlar Vergisi Kanunu ile birlikte değerlendirilmelidir. KVK’nun mükellefiyet şekillerine ilişkin 3/3-a maddesine göre; Türkiye’de işyeri olan veya daimi temsilci bulunduran yabancı kurumlar tarafından bu yerlerde veya bu temsilciler vasıtasıyla yapılan işlerden elde edilen ticari kazançlar dar mükellefiyet esasına göre Türkiye’de elde edilmiş ticari kazanç olarak vergilendirilecektir. Kanunun 14 üncü maddesinde, kurumlar vergisinin, mükellefin veya vergi sorumlusunun beyanı üzerine tarh olunacağı ve beyannamenin ilgili bulunduğu hesap döneminin sonuçlarını içereceği; 22 inci maddesinde ise, dar mükellef kurumların iş yeri veya daimi temsilci vasıtasıyla elde edilen kazançlarının tespitinde, aksi belirtilmediği takdirde tam mükellef kurumlar için geçerli olan hükümlerin uygulanacağı ifade edilmiştir.

page3image1473574176

Buna göre, dar mükellef kurumların Türkiye’de iş yeri veya daimi temsilci vasıtasıyla elde ettiği kazançların tamamı için yıllık beyanname vermeleri ve yılık beyan esasına göre vergilendirilmeleri gerekmektedir.

Anlaşmadaki bahse konu hükümleri bu açıdan değerlendirdiğimizde; anlaşma hükümleri ile KVK hükümlerinin paralellik arz ettiğini görürüz. Bu kapsamda anlaşmanın 11 inci maddesinde yer alan “…söz konusu faizin ödendiği alacak ile bu işyeri veya sabit yer arasında önemli bir bağ bulunmaktaysa, 1 inci ve 2 nci fıkra hükümlerinin uygulama dışı kalacağı ve bu durumda olaya göre 7 nci madde hükümlerinin uygulanacağı” şeklindeki ifade de işin doğası gereği olmaktadır.

ÇVÖA’larının ticari kazanca ilişkin 7 nci maddelerinde genel olarak; “Devletlerden birinin bir teşebbüsüne ait kazanç, söz konusu teşebbüs diğer Devlette yer alan bir işyeri vasıtasıyla ticari faaliyette bulunmadıkça, yalnız ilk bahsedilen Devlette vergilendirilecektir. Eğer teşebbüs yukarıda bahsedilen şekilde ticari faaliyette bulunursa, kazanç bu diğer Devlette, işyerine atfedilebilen miktarla sınırlı olmak üzere, vergilendirilebilir” şeklinde hükümler bulunmaktadır. Anlaşmanın 5 inci maddesinde “işyeri” terimi, bir teşebbüsün işinin tamamen veya kısmen yürütüldüğü işe ilişkin sabit bir yer olarak tanımlandıktan sonra aynı maddede daimi temsilciler de anlaşma hükümleri açısından işyeri olarak kabul edilmektedir.

Bu düzenlemeleri birlikte değerlendirdiğimizde şu sonuca ulaşırız: Anlaşmaların faiz gelirlerine ilişkin 11 inci maddelerinde bu gelirlerin hangi ülkede ne şekilde vergilendirileceği belirlendikten sonra, “Devletlerden birinin mukimi olan bir faiz lehdarı, faizin elde edildiği diğer Akit Devlette sahip olduğu bir işyeri vasıtasıyla ticari faaliyette bulunursa veya bir Türkiye mukimi Hollanda’da bulunan bir sabit yeri kullanarak Hollanda’da serbest meslek faaliyetinde bulunursa ve söz konusu faizin ödendiği alacak ile bu işyeri veya sabit yer arasında önemli bir bağ bulunmaktaysa, 1 inci ve 2 nci fıkra hükümleri uygulama dışı kalacaktır. Bu durumda olayına göre 7 nci veya 14 üncü Madde hükümleri uygulanacaktır.” Denilmek suretiyle, işyeri aracılığı ile elde edilen gelirlerin faizlere ilişkin 11 inci madde uyarınca değil, ticari kazanca ilişkin 7 inci madde uyarınca vergilendirilmesi gerektiği ifade edilmektedir. Anlaşmanın 11 inci maddesinde yer alan “söz konusu faizin ödendiği alacak ile bu işyeri veya sabit yer arasında önemli bir bağ bulunmaktaysa” ibaresi; borcu veren kişiyle borcu alan kişi arasındaki etkin bir bağ ya da yakın ilişki anlamında değil, faizin ödendiği alacak ile Türkiye’deki işyeri arasında etkin bir bağ ya da yakın ilişki olarak anlaşılmalıdır. Yani faize konu olan borç, kaynağı yurt dışındaki bir firma da olsa Türkiye’deki işyeri aracılığı ile temin edilmişse, bu takdirde faiz geliri de Türkiye’deki işyeri aracılığı ile elde edilmiş faiz geliri olarak kabul edilecek ve ona göre vergilendirilecektir. Mevcut KVK hükümlerine göre de, bu gelirler Türkiye’deki işyeri veya daimi temsilci tarafından verilecek yıllık beyannameye dahil edilerek vergilendirilecektir. Görüldüğü gibi bu tür işlemlerde söz konusu faiz gelirlerinin vergilendirilmemesi ya da beyan dışı kalması gibi bir durum söz konusu olmayıp, tersine stopaj yoluyla vergilendirmeden daha fazla bir vergi yükü taşıyan beyan suretiyle vergilendirme durumu söz konusu olmaktadır. Kaldı ki, anlaşmalar yoluyla bu tür gelirlerin vergi dışı kalmasını sağlamak, işin özüne uygun olmadığı gibi anlaşmaların amacına da uymamaktadır. Ayrıca bugüne kadar, gerek mali idare uygulamaları ve gerekse doktrindeki yorumlar da bu doğrultudadır.

Son olarak bu noktada vurgulanması gereken bir husus ise anlaşmaların 9 uncu maddelerinde yer alan “bağımlı teşebbüslere” ilişkin hükümlerin, bu gibi işlemlerde vergi alınmamasını sağlayan müesseseler olarak değil, tam tersine bu işlemlerle bir ülkede ödenecek vergiyi azaltmaya yönelik girişimleri önleme amaçlı düzenlemeler olduğunun gözden kaçırılmaması gerektiğidir. Ayrıca Almanya ile imzalanan yeni anlaşmanın 11 inci maddesindeki ifadeler de yukarıda açıklanan durumu değiştirecek mahiyette olmayıp, yeni anlaşmada diğer anlaşmalardaki hükümlerden farklı bir anlam çıkarılmasını sağlayacak düzenlemeler bulunmamaktadır.

2. Görüş:

Bu görüşe göre, anlaşmalardaki söz konusu hüküm özellikle ilişkili kişilerden alınan borçlar nedeniyle ödenen faizlerin vergilendirilmesini engellemektedir. Dayandığı gerekçeler ise aşağıdadır.

Bu anlaşmalar aşağıda belirtileceği üzere % 10 stopajı kaldırıcı etki yapmaktadır. Ülkemizde tam ve dar mükelleflerin vergi karşısındaki durumları her zaman eşitlik içerisinde muhafaza edilmiştir. Ancak 3 katlık öz sermaye kıstası ile ülkemize sermaye olarak gelmesi arzu edilen bedeller finansman (borç) olarak gelmekte %10 oranında vergilense bile çok az vergi ile ülke dışına çıkmaktadır. Üstelik çifte vergilendirme anlaşmaları bu %10’u bile alınamaz hale getirmiştir.

Çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmasının (Çoğu anlaşma ortak hükümler içermektedir.) faiz başlıklı maddeleri genelge stopajı 10-15 aralığında belirlenmektedir. Ancak Faizin ödendiği alacak ile (iştirak) elde edilen işyeri arasında etkin bağ var ise stopaj dışına çıkılmakta ve ticari kazanç maddelerine dönülmektedir.

Örneğin Lüksemburg anlaşmasının 11 nci maddesinin 1 ve 2 nci fıkra hükümlerinin uygulanmayacağı ticari kazancın uygulanacağı (7 nci md.) 11 nci maddenin 4 ncü fıkrasında belirtilmektedir. Bu durumda yine anlaşmanın 9 ncu maddesinde yer alan bağımlı teşebbüs kavramı devreye girmekte ve ticari emsallere uygun işlemler kendi akışına bırakılmakta ve stopaj dahi ödenmeden faiz çıkışı mümkün hale gelebilmektedir.

Her ülkeye ait anlaşmaların yenilenmesinin diplomatik zorluğu göz önüne alınırsa Kurumlar Vergisi Kanununda yapılanacak değişiklik ile konuyu çözmek daha olası gözükmektedir. Bu amaçla Kurumlar Vergisi Kanunu 12 nci maddesinin 1 nci maddesinin 1nci fıkrasındaki örtülü sermaye kavramındaki üç katını aşan ibaresinin yarısını aşan şekline dönüştürülmesi önerilmektedir.

4. SONUÇ:

Türkiye’deki kurumların yurt dışındaki kurumlardan aldığı krediler nedeniyle hesaplanan ya da ödenen faizlerin ne şekilde vergilendirileceği hakkındaki bu raporumuzda konu önceki bölümlerde detaylı olarak tartışılmıştır.

Kredinin, yurt dışındaki bir finansman kuruluşundan alınması halinde, mevcut düzenlemeler itibariyle ödenecek faizler üzerinden herhangi bir stopaj ve vergileme yapılmayacaktır. Daha doğrusu uygulanacak stopaj oranı sıfırdır.

Diğer kurumlardan alınacak borçlar nedeniyle ödenecek faizler konusunda ise borcun alındığı kurumun ait olduğu ülke ile Ülkemiz arasında ÇVÖA olmaması durumunda da vergileme açısından bir sorun görülmemektedir. Bu gibi durumlarda ödenen faizler üzerinden KVK’nın 30 uncu maddesi ve 2009/14593 sayılı BKK uyarınca % 10 oranında stopaj yapılacaktır.

Borcun alındığı kurumun ikamet ettiği ülke ile Ülkemiz arasında ÇVÖA imzalanmış olması halinde ise vergilemenin ne şekilde yapılacağı konusunda tereddütler bulunmaktadır. Raporumuzun önceki bölümlerinde açıklanan bu tereddütler konusunda Mali İdare tarafından açıklayıcı bir düzenleme yapılmasının faydalı olacağını düşünüyoruz.

page5image1474700016

 


Kaynak:İYMMO,  İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/yurt-disindaki-grup-firmasindan-kullanilan-kredinin-faizi-icin-stopaj-odenir-mi/feed/ 0
Kamyonların için ödenen kredi faizi finansman kısıtlamasına tabi midir? https://www.muhasebenews.com/kamyonlarin-icin-odenen-kredi-faizi-finansman-kisitlamasina-tabi-midir/ https://www.muhasebenews.com/kamyonlarin-icin-odenen-kredi-faizi-finansman-kisitlamasina-tabi-midir/#respond Thu, 18 Jan 2024 09:36:48 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=148632 Nakliye ile iştigal eden şirketin satın almış olduğu kamyonların kredilerinden doğan (faiz vs.) finansman giderleri 780 no.lu Finansman gideri hesabında, direkt gider olarak takip edilmektedir. Bu tutar finansman kısıtlamasına tabi midir?

Evet finansman gider kısıtlamasına tabi tuutlacaktır.

 

 

 


Kaynak: İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/kamyonlarin-icin-odenen-kredi-faizi-finansman-kisitlamasina-tabi-midir/feed/ 0
2022 Alacak Faizi ve Kar Paylarının Beyanı https://www.muhasebenews.com/2022-alacak-faizi-ve-kar-paylarinin-beyani/ https://www.muhasebenews.com/2022-alacak-faizi-ve-kar-paylarinin-beyani/#respond Sat, 08 Apr 2023 07:52:21 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=141446

Örnek: Alacak Faizi ve Kar Paylarının Beyanı

Mükellef (B), 2022 yılında 32.000 TL alacak faizi ve net 84.600 TL de tam mükellef bir kurumdan kar payı elde etmiştir. Kar payından %10 oranında 9.400 TL vergi kesintisi yapılmıştır.

Brüt kar payı tutarı: 84.600/ 0,90 =94.000 TL

Bu durumda, mükellefin beyanı aşağıdaki gibi olacaktır.

GVK’nın 86/1-d maddesine göre kesinti ve istisna uygulamasına tabi olmayan menkul sermaye iradı toplamının 2022 yılı için 3.800 TL’yi aşmaması halinde beyan edilmemesi gerekmektedir. Örnekte 32.000 TL alacak faizi kesinti ve istisna uygulanmayan bir gelir olup bu gelirin toplamı 2022 yılı için beyanname verme sınırı olan 3.800 TL’yi aştığından, 32.000 TL’nin tamamı beyan edilecektir.

Ödevlinin tam mükellef bir kurumdan elde ettiği kesintiye (%10) tabi tutulmuş brüt 94.000 TL’lik kar payının yarısı gelir vergisinden istisna olduğundan, kalan 47.000 TL tek başına beyan haddini aşmasa dahi, GVK’nın 86/1-c maddesi hükmü gereğince vergiye tabi gelir toplamının (32.000+47.000=79.000 TL) 70.000 TL’lik beyanname verme sınırını aşması nedeniyle yıllık gelir vergisi beyannamesine dahil edilecektir.

Beyan edilen gelir tutarı üzerinden hesaplanan gelir vergisinden, karın dağıtımı aşamasında kurum bünyesinde yapılan vergi kesintisinin tamamı mahsup edilecektir.

Alacak faizi

32.000 TL

Kar payı geliri (brüt)

94.000 TL

İstisna tutarı (94.000 X 1/2)

47.000 TL

Kar payı geliri (94.000 – 47.000)

47.000 TL

Beyan edilecek gelir tutarı (32.000 + 47.000)

79.000 TL

Hesaplanan gelir vergisi

14.830 TL

Kesinti yoluyla ödenen vergi

9.400 TL

Ödenmesi gereken gelir vergisi (14.830 – 9.400)

5.430 TL

Ödenmesi gereken damga vergisi

294,90 TL

 


Kaynak: GİB Rehber
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/2022-alacak-faizi-ve-kar-paylarinin-beyani/feed/ 0
Dar ve tam mükellef gerçek kişinin elde ettiği Döviz/TL mevduat faizi, repo gelirlerinin vergilendirilmesi nasıl olacaktır? https://www.muhasebenews.com/dar-ve-tam-mukellef-gercek-kisinin-elde-ettigi-doviz-tl-mevduat-faizi-repo-gelirlerinin-vergilendirilmesi-nasil-olacaktir-2/ https://www.muhasebenews.com/dar-ve-tam-mukellef-gercek-kisinin-elde-ettigi-doviz-tl-mevduat-faizi-repo-gelirlerinin-vergilendirilmesi-nasil-olacaktir-2/#respond Fri, 07 Apr 2023 11:41:30 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=141408 Bankalar arası mevduat ile aracı kurumların borsa para piyasasında değerlendirdikleri kendilerine ait paralarına yürütülen faizler hariç olmak üzere, tam veya dar mükellef ayrımı yapmaksızın ve mevduatın TL veya döviz cinsinden olmasının bir önemi olmaksızın, tüm mevduatlar tevkif yoluyla vergilendirilmektedir.

– Geçici 67 nci maddenin (4) numaralı fıkrası kapsamında tevkifata tabi olan mevduat faizleri vadelere göre değişen oranlarda tevkifata tabi tutulmakta olup, TL cinsinden yürütülen mevduat hesapları için 24/12/2012 tarihli ve 2012/4116 sayılı Bakanlar Kurulu Kararında yapılmış olan düzenlemeler çerçevesinde %15, %12 ve %10 oranlarında tevkifat yapılmaktadır. (Ancak, 29/9/2020 tarihli ve 3321 Sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile 2006/10731 sayılı B.K.K’na eklenen geçici 2 nci maddeye istinaden bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih (30/9/2020) ile 30/6/2023 tarihleri arasında(bu tarih dahil) açılan veya vadesi bu tarihler arasında yenilenen hesaplara ödenecek faizler için tevkifat oranı %5, %3 ve %0 ) oranlarında tevkifat yapılmaktadır. olarak uygulanacaktır.

– Öte yandan, döviz tevdiat hesaplarına yürütülen faizler için 20/3/2019 tarihli ve 842 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı uyarınca %20 ve %18 oranlarında, enflasyon oranına bağlı olarak değişken faiz oranı uygulanan 1 yıldan uzun vadeli hesaplarda 30/4/2019 tarihli ve 1015 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı uyarınca %0 oranında, kur korumalı vadeli mevduat hesapları ile döviz tevdiat hesaplarından dönüşüm kuru üzerinden Türk lirasına çevrilen mevduat hesaplarında 24/12/2021 tarihli ve 4970 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı uyarınca %0 ve altın cinsinden mevduat hesaplarından dönüşüm fiyatı üzerinden Türk lirasına çevrilen mevduat hesaplarında ise 30/12/2021 tarihli ve 5046 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile %0 oranında tevkifat uygulanacaktır.

– Yukarıda bahsi geçen Kararnameler dışında kalan mevduat hesaplarından elde edilen gelirlere ise % 15’lik kanuni oran uygulanmaktadır.

– Repo işlemlerinden elde edilen gelirler de % 15 oranında tevkifata tabidir.

Tevkif yoluyla vergilendirilen bu gelirler için yıllık beyanname verilmeyecektir. Tevkifat uygulamasında gelir sahibinin gerçek/tüzel kişi ya da tam/dar mükellef olmasının veya elde edilen gelirin vergiden istisna olup olmamasının önemi bulunmamaktadır.

Ancak, tam mükellef gerçek kişilerin yurt dışındaki bir bankadan elde ettiği mevduat faizleri yurt dışında elde edilen gelir niteliğinde olduğundan ve Türk Vergi Kanunlarına göre herhangi bir vergi tevkifatına tabi tutulmadıklarından Gelir Vergisi Kanununun 86/1-d maddesine göre 2019 yılı için 2.200 TL, 2020 yılı için 2.600 TL, 2021 yılı için 2.800 TL, 2022 yılı için 3.800, 2023 yılı için 8.400 TL olarak belirlenen beyan haddi dikkate alınarak yıllık gelir vergisi beyannamesi ile menkul sermaye iradı olarak beyan edilecektir.

Söz konusu miktarı aşan ve yabancı ülkelerdeki bankalardan elde edilen faiz gelirlerinin eğer Türkiye’de elde edilmiş diğer gelirler varsa bu takdirde de beyannameye dâhil edilmesi gerekmektedir. Yurt dışından yabancı para birimine göre elde edilen faiz gelirleri elde edildiği tarih itibariyle T.C. Merkez Bankası tarafından belirlenen döviz alış kuru dikkate alınarak hesaplanmaktadır.

 


Kaynak: GİB
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/dar-ve-tam-mukellef-gercek-kisinin-elde-ettigi-doviz-tl-mevduat-faizi-repo-gelirlerinin-vergilendirilmesi-nasil-olacaktir-2/feed/ 0
Ortaklara verilen avans için tahakkuk ettirilen faiz hangi hesaba kaydedilir? https://www.muhasebenews.com/ortaklara-verilen-avans-icin-tahakkuk-ettirilen-faiz-hangi-hesaba-kaydedilir/ https://www.muhasebenews.com/ortaklara-verilen-avans-icin-tahakkuk-ettirilen-faiz-hangi-hesaba-kaydedilir/#respond Mon, 06 Feb 2023 22:10:00 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=138087 Ortaklara verilen avanslar faizlendirilirken, tahakkuk eden faizi 131 hesaba yazmamız sizce doğru mu? Bu faizi 131 hesaba yazarak tekrar faizlendirmiş olacağız diye düşünüyoruz. faize faiz işletmiş gibi

689 KKEG yazılması gerekir.


Döviz cinsinden alacağın tahsilinde, tahsil tarihinde anapara alacak tutarı üzerinden hesaplanacak kur farkı ile alacağa eklenen önceki dönem adat faizleri üzerinden hesaplanacak kur farkı için fatura düzenlenip düzenlenmeyeceği hak.

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

 İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü

Sayı

:

11395140-105[VUK-1-20462]-35118

11.01.2019

Konu

:

Anapara Alacak Tutarı ve Alacağa Eklenen Önceki Dönem Adat Faizi Üzerinden Hesaplanan Kur Farkının Vergilendirilmesi

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzun incelenmesinden; şirketinizin ilişkili kişi kapsamındaki bir grup şirketine borç verdiği, 2014 yılında finansman amaçlı döviz cinsinden verilen söz konusu borcun 2017 yılında tahsil edileceğinden bahisle, tahsil tarihinde anapara alacak tutarı üzerinden hesaplanan kur farkı ile alacağa eklenen önceki dönem (2014-2016) adat faizleri üzerinden hesaplanacak kur farkı için fatura düzenlenip düzenlenmeyeceği KDV hesaplanıp hesaplanmayacağı hususunda Başkanlığımızdan bilgi talep edildiği anlaşılmıştır.

I- KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun;

– (1/1) maddesinde; Türkiye’de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV’ye tabi olduğu,

– (10/a) maddesinde; mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde, malın teslimi veya hizmetin yapılması ile vergiyi doğuran olayın meydana geleceği,

– (20/1) maddesinde; teslim ve hizmet işlemlerinde matrahın, bu işlemlerin karşılığını teşkil eden bedel olduğu, 20/2 nci maddesinde; bedel deyiminin malı teslim alan veya kendisine hizmet yapılan veyahut bunlar adına hareket edenlerden bu işlemler karşılığında her ne suretle olursa olsun alınan veya bunlarca borçlanılan para, mal ve diğer suretlerde sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaat, hizmet ve değerler toplamını ifade ettiği,

– 24 üncü maddesinde; teslim alanın gösterdiği yere kadar satıcı tarafından yapılan taşıma, yükleme ve boşaltma giderleri; ambalaj giderleri, sigorta, komisyon ve benzeri gider karşılıkları ile vergi, resim, harç, pay, fon karşılığı gibi unsurlar ve vade farkı, fiyat farkı, faiz, prim gibi çeşitli gelirler ile servis ve benzer adlar altında sağlanan her türlü menfaat, hizmet ve değerlerin KDV matrahına dahil olduğu

hüküm altına alınmıştır.

Ana ortak veya ilişkili firmalar arasındaki borç verme işlemleri, mezkûr Kanunun (1/1) maddesine göre finansman temin hizmeti olarak değerlendirilmekte ve bu işlemler nedeniyle hesaplanacak faiz tutarı KDV’ye tabi bulunmaktadır.

Öte yandan, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun (12/7) maddesi gereğince, örtülü sermaye üzerinden kur farkı hariç, faiz ve benzeri ödemeler veya hesaplanan tutarların, Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunlarının uygulanmasında, gerek borç alan gerekse borç veren nezdinde, örtülü sermaye şartlarının gerçekleştiği hesap döneminin son günü itibarıyla dağıtılmış kar payı veya dar mükellefler için ana merkeze aktarılan tutar sayılması nedeniyle, kurumlarla ilişkili kişiler arasında gerçekleşen ticari faaliyetlerin sonradan Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunlarının uygulanmasında örtülü sermaye olarak değerlendirilerek dağıtılmış kar payı sayılması, KDV açısından işlemin finansman temin hizmeti olmasını etkilememektedir.

Buna göre, ana ortak veya ilişkili firmalar arasındaki borç verme işlemlerinden kaynaklanan alacağa eklenen önceki dönem (2014-2016) adat faizleri üzerinden hesaplanacak kur farkı işlemin karşılığını teşkil eden bedele dahil olduğundan KDV’ye tabidir.

Diğer taraftan, ana ortak veya ilişkili firmalar arasındaki borç verme işlemlerinden kaynaklanan anapara alacak tutarı üzerinden hesaplanan kur farkı, işlemin karşılığını teşkil eden bedel kapsamında olmadığından, anapara alacak tutarı üzerinden hesaplanan kur farkı üzerinden KDV hesaplanmasına gerek bulunmamaktadır.

II- VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 227 nci maddesinde; bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsikinin mecburi olduğu hükme bağlanmış, 229 uncu maddesinde, fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesika olarak tanımlanmış, 232 nci maddesinde de fatura kullanmak mecburiyetinde olanlar sayılmıştır.

Diğer taraftan, anılan Kanunun 280 inci maddesinde, yabancı paraların borsa rayici ile değerleneceği, borsa rayicinin takarrüründe muvazaa olduğu anlaşılırsa bu rayiç yerine alış bedeli esas alınacağı; yabancı paranın borsada rayici yoksa, değerlemeye uygulanacak kurun Maliye Bakanlığınca tespit olunacağı; bu madde hükmünün yabancı para ile olan senetli veya senetsiz alacaklar ve borçlar hakkında da cari olduğu hüküm altına alınmıştır.

Buna göre, ana ortak veya ilişkili firmalar arasındaki borç verme işlemlerinden kaynaklanan anapara alacak tutarı üzerinden hesaplanan kur farkı için fatura düzenleme zorunluluğunuz bulunmamaktadır. Bununla birlikte verdiğiniz finansman hizmeti kapsamında hesapladığınız ve faturalandırdığınız adat faizlerinin tahsili tarihinde hesaplanan kur farkı tutarı için alacaklı olduğunuz ilgili şirketler adına fatura düzenlemeniz gerekmektedir.


Özelge: Davalı olan ortaklardan alacak için adat faizi için fatura düzenlenmesi ve şüpheli alacak karşılığı ayrılması hak.

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

KOCAELİ VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü

Sayı

:

70280967-105[323-2012/12]-111

20/06/2013

Konu

:

Davalı olan ortaklardan alacak için adat faizi

İlgide kayıtlı dilekçenizin tetkikinde; …Vergi Dairesi Müdürlüğünün … vergi kimlik numaralı mükellefi olarak … faaliyetinde bulunduğunuz, ortaklarınızın şirkete olan borçlarından dolayı alacağın tahsili için dava yoluna gidildiği, davanın kazanılması halinde asıl alacaklar ile borcun doğduğu tarihten itibaren ticari avans faiziyle birlikte tahsili talep edilen bu tutarın, ayrıca her ay sonu itibariyle adat faizleri hesaplanıp ortaklara fatura edilmesinin gerekip gerekmeyeceği ile ortaklarınızdan olan bu alacaklar için hesaplanan faizlerin fatura edilerek gelir yazılması ve daha sonra dava konusu yapılarak şüpheli ticari alacak karşılığı ayrılıp ayrılmayacağı hususunda görüş talep ettiğiniz tespit edilmiştir.

            I- KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde; kurumlar vergisi, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmış olup, ticari kazançta vergiyi doğuran olay tahakkuk esasına bağlanmıştır.

Ticari kazancın tespitinde iki temel ilke geçerlidir. Bunlar “dönemsellik” ve “tahakkuk esası” ilkeleridir. Tahakkuk esası ilkesinde, gelir veya giderin miktar ve mahiyet itibariyle kesinleşmiş olması, yani geliri veya gideri doğuran işlemin tekemmül etmesinin yanı sıra, miktarının ve işlemden kaynaklanan alacağın veya borcun ödeme şartlarının da belirlenmiş olması gereklidir. Bu esas dikkate alındığında bir gelir unsurunun, özel bir düzenleme bulunmadığı sürece, mahiyet ve tutar itibariyle kesinleştiği dönem kazancının tespitinde dikkate alınması gerekmektedir.

Aynı Kanunun 13 üncü maddesinin birinci fıkrasında, kurumların ilişkili kişilerle emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit ettikleri bedel veya fiyat üzerinden mal veya hizmet alım ya da satımında bulunması durumunda, kazancın tamamen veya kısmen transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılmış sayılacağı; alım, satım, imalat ve inşaat işlemleri, kiralama ve kiraya verme işlemleri, ödünç para alınması ve verilmesi, ikramiye, ücret ve benzeri ödemeleri gerektiren işlemlerin her hal ve şartta mal veya hizmet alım ya da satımı olarak değerlendirileceği belirtilmiştir.

Söz konusu maddenin ikinci fıkrasında, ilişkili kişilerin kurumların kendi ortakları, kurumların veya ortaklarının ilgili bulunduğu gerçek kişi veya kurum ile idaresi, denetimi veya sermayesi bakımından doğrudan veya dolaylı olarak bağlı bulunduğu ya da nüfuzu altında bulundurduğu gerçek kişi veya kurumları ifade ettiği; üçüncü fıkrasında ise emsallere uygunluk ilkesinin tanımı yapılarak emsallere uygunluk ilkesinin ilişkili kişilerle yapılan mal veya hizmet alım ya da satımında uygulanan fiyat veya bedelin, aralarında böyle bir ilişkinin bulunmaması durumunda oluşacak fiyat veya bedele uygun olmasını ifade ettiği hükme bağlanmıştır.

Buna göre, transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımından söz edebilmek için;

  • Bir kurum tarafından bir mal veya hizmet alım ya da satımının yapılmış olması,
  • Söz konusu kurumun bu mal veya hizmet alım ya da satımını ilişkili kişilerle yapmış olması,
  • Bu mal veya hizmet alım ya da satımında “emsallere uygunluk ilkesi”ne aykırı olarak fiyat veya bedel tespiti yapılmış olması gerektiği belirtilmiştir.

Bu açıklamalar çerçevesinde, şirket ortakları ilişkili kişi kapsamında olduğundan, şirketinizin ortaklarından olan alacaklarına uygulanan faizin emsallere uygun olması gerekmektedir. Söz konusu emsal faiz oranı anılan madde hükmü ile konuya ilişkin 1 seri numaralı Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımı Hakkında Genel Tebliğde yapılan açıklamalara göre belirlenecektir.

Aksi halde kazancın transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı hükümleri yönünden değerlendirileceği tabiidir.

           Bu çerçevede, şirketinizin ortaklarından olan alacaklarına emsallere uygun bir faiz uygulanması ve aylık dönemler itibariyle ortaklara fatura edilen bu faiz tutarlarının tahakkuk esası gereği kurum kazancına dahil edilerek vergilendirilmesi gerekmektedir.

            Öte yandan, şirketinizin ortaklarından olan alacaklarına ilişkin açılan davanın kazanılması halinde, bu alacaklarınıza ilişkin mahkemece hükmedilen faiz tutarının daha önce tahakkuk esası gereği gelir yazılan faiz tutarından yüksek olması halinde bu fark tutarın da gelir yazılması gerekmekte olup, düşük olması halinde ise fark tutarın gider yazılabileceği tabiidir.

            II- KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 1/1 inci maddesinde, Türkiye’de yapılan ve maddede sayılan işlemlerin katma değer vergisine tabi olduğu belirtildikten sonra, 1 inci bentte, ticarî, sınaî, ziraî faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin katma değer vergisine tabi olacağı belirtilmiştir. Anılan Kanunun 2 ve 3 üncü maddelerinde teslim ve teslim sayılan haller, 4 ve 5 inci maddelerinde de, hizmet ve hizmet sayılan haller ile mal ithalatı dışında kalan işlemlerin hizmet sayılacağı düzenlenmiştir.

        Bu nedenle, şirketinizin ortaklardan olan alacaklarına adat faizi hesaplanması ve hesaplanan adat faizi üzerinden finansman hizmeti olmasından dolayı şirketin alacaklı olduğu ortak adına fatura düzenlenmesi ve bu faturada genel katma değer vergisi oranının uygulanması gerekmektedir.

III- VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN

213 sayılı Vergi Usul Kanununun “Şüpheli Alacaklar” başlıklı 323 üncü maddesinde; “Ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmak şartıyla;

1. Dava veya icra safhasında bulunan alacaklar;

2. Yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş bulunan dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacaklar;

Şüpheli alacak sayılır.

Yukarıda yazılı şüpheli alacaklar için değerleme gününün tasarruf değerine göre pasifte karşılık ayrılabilir.

Bu karşılığın hangi alacaklara ait olduğu karşılık hesabında gösterilir. Teminatlı alacaklarda bu karşılık teminattan geri kalan miktara inhisar eder.

Şüpheli alacakların sonradan tahsil edilen miktarları tahsil edildikleri dönemde kar-zarar hesabına intikal ettirilir.” hükmü yer almaktadır.

      Bu hükme göre; bir alacağın şüpheli alacak niteliği kazanabilmesi için birinci şart bu alacak ile işletmenin elde etmeyi amaçladığı ticari ve zirai kazanç arasında illiyet bağı bulunması gerekmektedir. Bu nedenle, ortaklardan olan alacaklarınızın ticari faaliyetin elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmaması nedeniyle bu alacak için şüpheli alacak karşılığı ayrılması mümkün bulunmamaktadır.

            Diğer taraftan, şirketinizin ortaklardan olan alacaklarına aylık dönemler itibariyle hesaplanan adat faizleri için Kanunda yer alan şartların yerine getirilmesi durumunda şüpheli alacak karşılığı ayrılması mümkün bulunmaktadır.


Kaynak: GİB, İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/ortaklara-verilen-avans-icin-tahakkuk-ettirilen-faiz-hangi-hesaba-kaydedilir/feed/ 0
SGK Gecikme Zammı Oranları https://www.muhasebenews.com/sgk-gecikme-zammi-oranlari/ https://www.muhasebenews.com/sgk-gecikme-zammi-oranlari/#respond Fri, 18 Nov 2022 10:27:37 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=134626 SGK YÜRÜRLÜK TARİHLERİNE GÖRE GECİKME ZAMMI ORANLARI

Dönemİlk Ay (%)  Aylık (%)
01.01.1994 – 31.03.19949Her ay için
01.04.1994 – 31.08.199512Her ay için
01.09.1995 – 31.01.199610Her ay için
01.02.1996 – 31.07.199815Her ay için
01.08.1998 – 31.01.200012Her ay için
01.02.2000 – 31.12.20006Her ay için
01.01.2001 – 31.03.20015Her ay için
01.04.2001 – 31.01.200210Her ay için
01.02.2002 – 30.09.20037Her ay için
01.02.2004 – 01.03.20054Her ay için
02.03.2005 – 20.04.20063Her ay için
21.04.2006 -01.05.20062,5Her ay için
02.05.2006-30.04.20103İlk 3 ay için
01.05.2010-2İlk 3 ay için
KURUM ALACAKLARINDA UYGULANAN FAİZ ORANLARI  
Aylar DİBS Faiz Oranı (Aylık)
2003-Ağustos 2.77
2003-Eylül 2.35
2003-Ekim 2.16
2003-Kasım 2.12
2003-Aralık 2.07
2004-Ocak 1.91
2004-Şubat 1.81
2004-Mart 1.84
2004-Nisan 1.75
2004-Mayıs 2.13
2004-Haziran 2.05
2004-Temmuz 1.97
2004-Ağustos 1.87
2004-Eylül 1,91
2004-Ekim 1,73
2004-Kasım 1,73
2004-Aralık 1,75
2005-Ocak 1,49
2005-Şubat 1,36
2005-Mart 1,32
2005-Nisan 1,33
2005-Mayıs 1,34
2005-Haziran 1,22
2005-Temmuz 1,25
2005-Ağustos 1,25
2005-Eylül 1,16
2005-Ekim 1,14
2005-Kasım 1,11
2005-Aralık 1,11
2006-Ocak 1,10
2006-Şubat 1,10
2006-Mart 1,09
2006-Nisan 1,09
2006-Mayıs 1,17
2006-Haziran 1,40
2006-Temmuz 1,64
2006-Ağustos 1,56
2006-Eylül 1,61
2006-Ekim 1,67
2006-Kasım 1,59
2006-Aralık 1,63
2007-Ocak 1,56
2007-Şubat 1,45
2007-Mart 1,52
2007-Nisan 1,47
2007-Mayıs 1,45
2007-Haziran 1,43
2007-Temmuz 1,36
2007-Ağustos 1,43
2007-Eylül 1,41
2007-Ekim 1,27
2007-Kasım 1,26
2007-Aralık 1,28
2008-Ocak 1,26
2008-Şubat 1,30
2008-Mart 1,35
2008-Nisan 1,41
2008-Mayıs 1,50
2008-Haziran 1,64
2008-Temmuz 1,57
2008-Ağustos 1,46
2008-Eylül 1,44
2008-Ekim 1,57
2008-Kasım 1,63
2008-Aralık 1,43
2009-Ocak 1,26
2009-Şubat 1,17
2009-Mart 1,12
2009-Nisan 1,05
2009-Mayıs 0,92
2009-Haziran 0,96
2009-Temmuz 0,88
2009-Ağustos 0,76
2009-Eylül 0,73
2009-Ekim 0,61
2009-Kasım 0,68
2009-Aralık 0,72
2010-Ocak 0,64
2010-Şubat 0,64
2010-Mart 0,67
2010-Nisan 0,70
2010-Mayıs 0,76
2010-Haziran 0,70
2010-Temmuz 0,66
2010-Ağustos 0,64
2010-Eylül 0,63
2010-Ekim 0,61
2010-Kasım 0,61
2010-Aralık 0,62
2011-Ocak 0,57
2011-Şubat 0,65
2011-Mart 0,71
2011-Nisan 0,71
2011-Mayıs 0,67
2011-Haziran 0,72
2011-Temmuz 0,71
2011-Ağustos 0,70
2011-Eylül 0,62
2011-Ekim 0,67
2011-Kasım 0,84
2011-Aralık 0,84
2012-Ocak 0,87
2012-Şubat 0,75
2012-Mart 0,76
2012-Nisan 0,79
2012-Mayıs 0,76
2012-Haziran 0,76
2012-Temmuz 0,76
2012-Ağustos 0,65
2012-Eylül 0,58
2012-Ekim 0,58
2012-Kasım 0,48
2012-Aralık 0,47
2013-Ocak 0,50
2013-Şubat 0,47
2013-Mart 0,46
2013-Nisan 0,53
2013-Mayıs 0,41
2013-Haziran 0,55
2013-Temmuz 0,68
2013-Ağustos 0,80
2013-Eylül 0,80
2013-Ekim 0,62
2013-Kasım 0,71
2013-Aralık 0,71
2014-Ocak 0,81
2014-Şubat 0,89
2014-Mart 0,90
2014-Nisan 0,79
2014-Mayıs 0,70
2014-Haziran 0,67
2014-Temmuz 0,67
2014-Ağustos 0,76
2014-Eylül 0,74
2014-Ekim 0,71
2014-Kasım 0,71
2014-Aralık 0,71
2015-Ocak 0,63
2015-Şubat 0,67
2015-Mart 0,67
2015-Nisan 0,72
2015-Mayıs 0,79
2015-Haziran 0,81
2015-Temmuz 0,81
2015-Ağustos 0,87
2015-Eylül 0,87
2015-Ekim 0,88
2015-Kasım 0,82
2015-Aralık 0,82
2016-Ocak 0,89
2016-Şubat 0,88
2016-Mart 0,88
2016-Nisan 0,88
2016-Mayıs 0,75
2016-Haziran 0,75
2016-Temmuz 0,73
2016-Ağustos 0,73
2016-Eylül 0,69
2016-Ekim 0,69
2016-Kasım 0,79
2016-Aralık 0,79
2017-Ocak 0,87
2017-Şubat 0,90
2017-Mart 0,92
2017-Nisan 0,92
2017-Mayıs 0,92
2017-Haziran 0,89
2017-Temmuz 0,92
2017-Ağustos 0,92
2017 Eylül 0,94
2017 Ekim 0,98
2017 Kasım 0,98
2017 Aralık 0,98
2018 Ocak 1,06
2018 Şubat 1,05
2018  Mart 1,05
2018 Nisan 1,05
2018 Mayıs 1,05
2018 Haziran 1,46
2018 Temmuz 1,46
2018 Ağustos 1,65
2018 Eylül 1,88
2018 Ekim 1.88
2018 Kasım 1,51
2018 Aralık 1,51
2019 Ocak 1,46
2019 Şubat 1,48
2019 Mart 1,53
2019 Nisan 1,53
2019 Mayıs 1,95
2019 Haziran 1,82
2019 Temmuz 1,59
2019 Ağustos 1,19
2019 Eylül 1,18
2019 Ekim 1,11
2019 Kasım 0,97
2019 Aralık 0,90
2020 Ocak 0,82
2020 Şubat 0,81
2020 Mart 0,88
2020 Nisan 0,80
2020 Mayıs 0,66
2020 Haziran 0,67
2020 Temmuz 0,76
2020 Ağustos 0,76
2020 Eylül 0,76
2020 Ekim 0,76
2020 Kasım 0,76
2020 Aralık 0,76
2021 Ocak 1,21
2021 Şubat 1,21
2021 Mart 1,21
2021 Nisan 1,21
2021 Mayıs 1,40
2021 Haziran 1,44
2021 Temmuz 1,46
2021 Ağustos 1,46
2021 Eylül 1,43
2021 Ekim 1,43
2021 Kasım 1,35
2021 Aralık 1,35
2022  Ocak 1,79
2022 Şubat 1,49
2022 Mart 1,70
2022 Nisan 1,71
2022 Mayıs 1,86
2022 Haziran 1,84
2022 Temmuz 1,84
2022 Ağustos 1,84
2022 Eylül 1,16

Kaynak: SGK Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/sgk-gecikme-zammi-oranlari/feed/ 0
Taşıt kredisi faizlerinin kaydedileceği muhasebe hesap kodları nedir? https://www.muhasebenews.com/tasit-kredisi-faizlerinin-kaydedilecegi-muhasebe-hesap-kodlari-nedir/ https://www.muhasebenews.com/tasit-kredisi-faizlerinin-kaydedilecegi-muhasebe-hesap-kodlari-nedir/#respond Thu, 03 Nov 2022 07:50:36 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=134055 Bir firmamız 600.000,00 TL kredi + 400.000,00 TL de faiz olmak üzere 1.000.000,00 TL taşıt kredisi çekmiştir bunların hepsini 400 nolu hesapta izlersem uygun olur mu ayrıca faizin tamamını gider yazabilir miyim?

2022 yılını 300 hesapta, diğer yıl/yılları 400 hesapta takip edebilirsiniz.


Banka kredisiyle alınan aktife kayıtlı araca ait faiz ve masrafların gider kaydedilip kaydedilemeyeceği hakkında özelge

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

 İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

Sayı

:

62030549-120[40-2016/514]-11005

04.01.2018

Konu

:

Banka kredisiyle alınan aktife kayıtlı araca ait faiz ve masrafların gider kaydedilip kaydedilemeyeceği.

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, 2015 yılında Esnaf Kredi ve Kefalet Kooperatifi ve Halkbankası işbirliği ile kredi aldığınız, kullandığınız kredi için ödediğiniz faiz ve masrafları gider olarak yazıp yazamayacağınız hususunda bilgi talep ettiğiniz anlaşılmakta olup, konuya ilişkin Başkanlığımız görüşü aşağıda açıklanmaktadır.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun “Ticari Kazancın Tarifi” başlıklı 37 nci maddesinde, her türlü ticari ve sınai faaliyetten doğan kazançların ticari kazanç olduğu belirtilmiş; 38 inci maddesinin birinci fıkrasında da;  

“Bilanço esasına göre ticari kazanç, teşebbüsdeki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müsbet farktır. Bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce:          

 1. İşletmeye ilave olunan değerler bu farktan indirilir;         

 2. İşletmeden çekilen değerler ise farka ilave olunur. Ticari kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında, Vergi Usul Kanunu’nun değerlemeye ait hükümleri ile bu kanunun 40 ve 41’inci maddeleri hükümlerine uyulur.”

hükmüne yer verilmiştir.

Aynı Kanunun 40 ıncı maddesinde ise, safi kazancın tespitinde indirilecek giderler sayılmış olup, maddenin (1) numaralı bendinde; ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin, safi kazancın tespitinde indirim konusu yapılacağı ifade edilmektedir.

Ayrıca anılan Kanunun 40 ıncı maddesinin (7) numaralı bendinde; Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre ayrılan amortismanların da safi kazancın tespitinde indirim konusu yapılacağı hükmü yer almaktadır.

Diğer taraftan, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun;

– 262 nci maddesinde, “Maliyet bedeli, iktisadi bir kıymetin iktisap edilmesi veya değerinin arttırılması münasebetiyle yapılan ödemelerle bunlara müteferri bilumum giderlerin toplamını ifade eder.”,

– 269 uncu maddesinde, “İktisadi işletmelere dahil bilumum gayrimenkuller maliyet bedelleri ile değerlenir.

Bu kanuna göre, aşağıdaki yazılı kıymetler gayrimenkuller gibi değerlenir:         

 1.Gayrimenkullerin mütemmim cüzüleri ve teferruatı,      

2.Tesisat ve makinalar;  

3.Gemiler ve diğer taşıtlar;  

4.Gayri maddi haklar.”,

– 270 inci maddesinde, “Gayrimenkullerde, maliyet bedeline, satınalma bedelinden başka, aşağıda yazılı giderler girer:           

 1.Makina ve tesisatta gümrük vergileri, nakliye ve montaj giderleri;

 2.Mevcut bir binanın satın alınarak yıkılmasından ve arsasının tesviyesinden mütevellit giderler.

Noter, mahkeme, kıymet takdiri, komisyon ve tellaliye giderleri ile Emlak Alım ve Özel Tüketim Vergilerini maliyet bedelini ithal etmekte veya genel giderler arasında göstermekte mükellefler serbesttirler.

hükümlerine yer verilmiştir.

Ayrıca, 163 ve 334 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğlerinde, amortismana tabi iktisadi kıymetlerin iktisabında kullanılan krediler nedeniyle ödenen faizlerin iktisadi kıymetin maliyet bedeline eklenecek kısmı ile doğrudan gider yazılacak kısmının tespitinde uygulanacak esaslar açıklanırken, iktisadi kıymetin aktifleştirme işleminin gerçekleştiği dönemin sonuna kadar oluşan kısmının maliyetle ilişkilendirilmesi, aktifleştirildikten sonraki döneme ilişkin olanların ise maliyet bedeline eklenilmesi veya doğrudan gider yazılması hususunda mükelleflerin serbest oldukları belirtilmiştir.

Buna göre, özelge talep formunuzda belirtilen kuruluşlardan temin ettiğiniz kredinin belirli bir kısmı ile iktisap ettiğiniz taşıtın envantere dâhil edilmesi kaydıyla, kredinin taşıt alımında kullanılan kısmına ait faizin taşıtın iktisap tarihinden ilgili hesap döneminin sonuna kadar olan kısmının maliyete eklenmesi zorunludur. Bu tarihten sonra tahakkuk eden kredi faizleri (kredinin taşıt alımında kullanılan kısmına isabet eden) ile krediye ait masrafın taşıt alımında kullanılan tutara isabet eden kısmının ise maliyete intikal ettirilmesi suretiyle amortismana tabi tutulması veya doğrudan gider olarak muhasebe kayıtlarına intikal ettirilmesi mümkün bulunmaktadır.

Bu hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, belirtilen kuruluşlardan temin ettiğiniz işletme kredisi ile iktisap ettiğiniz taşıtın işletmeye dahil olması ve işte kullanılması kaydıyla, kredinin taşıt alımına harcanan kısmına (85.000 TL) isabet eden faiz tutarının, iktisap tarihinden ilgili hesap döneminin sonuna kadar olan kısmının maliyete eklenmesi zorunludur. İktisaptan sonraki dönemlerde ödenen kredi faizlerinin ise maliyete intikal ettirilmesi veya doğrudan gider olarak indirilmesi mümkün bulunmaktadır. Ayrıca taşıt alımında kullanılan krediye ait masrafların da maliyete intikal ettirilmesi veya doğrudan gider olarak indirilmesi mümkün bulunmaktadır

Ancak, mükelleflerin iktisaptan sonraki yıllarda ortaya çıkan kredi faizlerini, ilgili bulundukları yılda doğrudan gider yazma veya amortisman yoluyla itfa etme şeklindeki tercihlerini başlangıçta yapmaları gerekmektedir. Doğrudan gider yazma yolunun seçilmesi halinde ise daha sonraki yıllarda bu tür giderlerin sabit kıymetin maliyetine eklenerek amortisman yoluyla itfa edilmesi veya daha önce amortisman yoluyla itfa edilmekte iken sonradan doğrudan gider yazma yoluna gidilmesine kanunen imkan bulunmamaktadır.


Kaynak: İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/tasit-kredisi-faizlerinin-kaydedilecegi-muhasebe-hesap-kodlari-nedir/feed/ 0
Yürürlük Tarihlerine Göre Tecil Faizi Oranları https://www.muhasebenews.com/yururluk-tarihlerine-gore-tecil-faizi-oranlari/ https://www.muhasebenews.com/yururluk-tarihlerine-gore-tecil-faizi-oranlari/#respond Sat, 01 Jan 2022 14:11:31 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=120329

YÜRÜRLÜK TARİHLERİNE GÖRE TECİL FAİZİ ORANLARI

Dönemler

Faiz Oranı (Yıllık)

Yasal Düzenleme

25.01.2000 – 20.12.2000 tarihleri arasında

% 48

409 Seri No.lu Tahsilat Genel Tebliği 21.12.2000 – 30.03.2001 tarihleri arasında

% 36

412 Seri No.lu Tahsilat Genel Tebliği 31.03.2001 – 01.02.2002 tarihleri arasında

% 72

416 Seri No.lu Tahsilat Genel Tebliği 02.02.2002 – 11.11.2003 tarihleri arasında

% 60

421 Seri No.lu Tahsilat Genel Tebliği 12.11.2003 – 03.03.2005 tarihleri arasında

%36

429 Seri No.lu Tahsilat Genel Tebliği 04.03.2005 – 27.04.2006 tarihleri arasında

%30

434 Seri No.lu Tahsilat Genel Tebliği 28.04.2006 – 20.11.2009 tarihleri arasında

%24

438 Seri No.lu Tahsilat Genel Tebliği 21.11.2009 – 20.10.2010 tarihleri arasında

%19

Seri : C Sıra No : 1 Tahsilat Genel Tebliği 21.10.2010 – 05.09.2018 tarihleri arasında

%12

Seri : C Sıra No : 2 Tahsilat Genel Tebliği 06.09.2018 – 24.10.2019 tarihleri arasında

%22

Seri : C Sıra No : 3 Tahsilat Genel Tebliği 25.10.2019 – 29.12.2019 tarihleri arasında

%19

Seri : C Sıra No : 4 Tahsilat Genel Tebliği 30.12.2019 tarihinden itibaren

%15

Seri : C Sıra No : 5 Tahsilat Genel Tebliği

 


Kaynak: GİB
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/yururluk-tarihlerine-gore-tecil-faizi-oranlari/feed/ 0