faaliyetinin – Muhasebe News https://www.muhasebenews.com Muhasebe News Fri, 23 Aug 2024 06:40:17 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.3.5 Otobüsle toplu taşıma faaliyetinin yanı sıra başka faaliyet ile de uğraşan mükellef hasılat esaslı vergilendirme usulünü seçebilir mi? https://www.muhasebenews.com/otobusle-toplu-tasima-faaliyetinin-yani-sira-baska-faaliyet-ile-de-ugrasan-mukellef-hasilat-esasli-vergilendirme-usulunu-secebilir-mi/ https://www.muhasebenews.com/otobusle-toplu-tasima-faaliyetinin-yani-sira-baska-faaliyet-ile-de-ugrasan-mukellef-hasilat-esasli-vergilendirme-usulunu-secebilir-mi/#respond Fri, 23 Aug 2024 06:36:18 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=153834 T.C. 

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Gelir Ve Kurumlar Vergileri Grup Müdürlüğü

Sayı : 62030549-120[37-2019/1371]-E.596266 14.08.2020
Konu : Hasılat esaslı kazanç tespiti
İlgi : İnteraktif Vergi Dairesi Sistemi aracığıyla verilen 16/10/2019 tarih ve 3304186 sayılı özelge talep formu.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuz ve eklerinin incelenmesinden, özel halk otobüsü ile şehir içi yolcu taşımacılığı faaliyetinizin yanında ayrı faaliyet kodu ile ticari taksi işletmeciliği faaliyetinde bulunulduğu ve özel halk otobüsü ile şehir içi yolcu taşımacılığı faaliyetinize istinaden elde etmiş olduğunuz kazancınızın, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu ve 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu kapsamında hasılat esaslı kazanç tespiti ve hasılat esaslı vergilendirme usulüne göre vergilendirilip vergilendirilemeyeceği hususunda Başkanlığımızdan görüş talep edildiği anlaşılmış olup, konu hakkında Başkanlığımız tarafından aşağıdaki açıklamaların yapılmasına ihtiyaç duyulmuştur.

I-GELİR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 37 nci maddesinin birinci fıkrasında, her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançların ticari kazanç olduğu belirtilmiştir.

Ticari faaliyet bir tür emek-sermaye organizasyonuna dayanmakta olup, kazanç sağlama niyet ve kastının bulunup bulunmaması böyle bir organizasyon tarafından icra edilen faaliyetin “ticari faaliyet” olma niteliğine etki etmemektedir. Ancak, bir faaliyetin “ticari faaliyet” sayılabilmesi için kazanç sağlama niyet ve kastı gerekmemekle birlikte faaliyeti icra eden organizasyonun bütün unsurları ile birlikte değerlendirildiğinde kazanç sağlama potansiyeline sahip olması gerektiği ortaya çıkmaktadır.

Aynı kanunun “Hasılat Esaslı Kazanç Tespiti” başlıklı 113 üncü maddesinde; “Şehir içi yolcu taşımacılığı faaliyetinde bulunan ve bu faaliyetlerinden kaynaklanan hasılatlarının tamamını elektronik ücret toplama sistemleri aracılığıyla elde eden mükelleflerin talep etmeleri hâlinde söz konusu faaliyetlerinden elde ettikleri gayrisafi hasılatlarının (25/10/1984 tarihli ve 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 38 inci maddesi kapsamında hasılat esaslı vergilendirme usulüne göre vergilendirilen mükellefler için hesapladıkları katma değer vergisi dâhil tutarın) %10’u bu faaliyetlerine ilişkin vergiye tabi kazanç olarak esas alınır. Vergiye tabi kazancın bu suretle tespitinde ilgili faaliyete ilişkin giderler dikkate alınmaz ve bu kazanca herhangi bir indirim veya istisna uygulanmaz.

Kazançları birinci fıkra kapsamında tespit edilenlerin;

a) Bu faaliyetlerine ilişkin gider veya maliyetleri, vergiye tabi diğer kazanç veya iratlarının tespitinde dikkate alınmaz.

b) Bu kazançları dışındaki beyana tabi diğer kazanç veya iratları hakkında bu madde hükümleri uygulanmaz.

c) İki yıl geçmedikçe bu usulden çıkmaları mümkün değildir.

4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 353 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası hükümleri uyarınca bir takvim yılı içinde iki kez ceza kesilen mükellefler, cezanın kesildiği ve takip eden iki takvim yılına ait kazançları için bu madde hükümlerinden yararlanamaz. …” hükmü yer almaktadır.

Diğer taraftan, 309 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinin “Uygulamadan yararlanabilecek mükellefler ve faydalanma şartları” başlıklı 3 üncü maddesinde;

“(1) Hasılat esaslı kazanç tespiti uygulamasından, şehir içi yolcu taşımacılığı faaliyetinde bulunan ve bu faaliyetlerinden kaynaklanan hasılatlarının tamamını elektronik ücret toplama sistemleri aracılığıyla elde eden gelir (kazançları basit usulde tespit edilenler dâhil) veya kurumlar vergisi mükelleflerinden bu hususta talepte bulunanlar yararlanabileceklerdir.

(2) Hasılat esaslı kazanç tespiti uygulamasından faydalanılabilmesi için;

a) Uygulamadan yararlanmak isteyen mükelleflerin şehir içi yolcu taşımacılığı faaliyetinde bulunması,

b) Bu faaliyetlerden kaynaklanan hasılatın tamamının elektronik ücret toplama sistemleri aracılığıyla elde edilmesi,

c) Gelir veya kurumlar vergisi yönünden bağlı olunan vergi dairesine uygulamadan yararlanma hususunda yazılı olarak talepte bulunulması

şarttır. Bu bağlamda, şehir içi yolcu taşımacılığı faaliyetinde bulunan mükelleflerin bu faaliyetlerinden kaynaklanan hasılatlarının tamamının elektronik ücret toplama sistemi aracılığıyla elde edilmemesi durumunda, bu uygulamadan faydalanılamayacağı tabiidir.

…”

Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, şehir içi yolcu taşımacılığı faaliyeti kapsamında değerlendirilen ticari taksi işletmeciliği faaliyetinize istinaden elde etmiş olduğunuz taşıma ücretlerinin elektronik ücret toplama sistemi aracılığıyla elde edilmemesi nedeniyle, hasılat esaslı kazanç tespiti usulünden faydalanmanız mümkün bulunmamaktadır.

II- KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 38 inci maddesinde;

“Ticari kazancı işletme hesabı esasına göre tespit edilenler ile mesleki kazancı serbest meslek kazanç defterine göre tespit edilenlerden Cumhurbaşkanı tarafından belirlenen sektör ve meslek grupları kapsamında yer alanlar, talep etmeleri halinde vergiye tabi işlemlerin karşılığını teşkil eden (KDV dahil) bedel üzerinden, bu Kanunun 28 inci maddesi uyarınca belirlenen en yüksek oranı geçmemek üzere, Cumhurbaşkanınca ilgili sektör veya meslek grubu için belirlenen oran uygulanmak suretiyle hesapladıkları KDV’yi, indirilecek KDV ile ilişkilendirmeksizin beyan ederek öderler.

Birinci fıkra kapsamında hasılat esaslı vergilendirme usulüne göre vergilendirilen mükellefler, kazançlarının tespitinde kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla alış vesikalarında gösterilen KDV ile hasılat esaslı vergilendirme usulüne göre beyan ederek ödedikleri KDV’yi işlemin mahiyetine göre gider veya maliyet, yaptıkları teslim ve hizmetler dolayısıyla hesapladıkları KDV’yi gelir olarak dikkate alırlar.

Hasılat esaslı vergilendirme usulüne geçen mükellefler, iki yıl geçmedikçe bu usulden çıkamazlar.

Cumhurbaşkanı Vergi Usul Kanunu hükümleri uyarınca bilanço esasına göre defter tutan gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerini, sektörler ve meslek grupları itibarıyla belirleyeceği yıllık iş hacimlerine göre hasılat esaslı vergilendirme usulü kapsamına almaya, Hazine ve Maliye Bakanlığı bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.”

hükmüne yer verilmiştir.

KDV Genel Uygulama Tebliğinin “V/A-2.2. Uygulamadan Yararlanacak Mükellefler” başlıklı bölümünde;

Hasılat esaslı vergilendirme usulünden yalnızca Cumhurbaşkanı Kararı kapsamında hasılat esaslı vergilendirme usulü kapsamına alınan sektör ve meslek gruplarında yer alan mükellefler yararlanır. Bu kapsamda vergilendirilmek isteyenler, bağlı oldukları vergi dairesine başvurarak bu usule geçmeyi talep ederler. Vergi dairesi tarafından başvurular incelenerek, mükellefin bilgileri kontrol edilir ve şartları sağlayan mükelleflere, bu kapsamda vergilendirilmelerinin uygun görüldüğü yazı ile bildirilir. Bu kapsamdaki mükellefler, söz konusu bildirimin tebliğ edildiği tarihi içine alan vergilendirme dönemini takip eden dönemden itibaren hesaplayacakları KDV’yi hasılat esaslı vergilendirme usulüne göre aylık vergilendirme dönemleri itibarıyla beyan ederler. Bu usule geçen mükellefler hasılat esasına geçtikleri dönemden itibaren iki yıl boyunca bu usulden çıkamazlar.

Örnek: Özel halk otobüsü işleticisi (C), 22/3/2019 tarihinde hasılat esaslı vergilendirme usulüne göre vergilendirilmek üzere vergi dairesine başvurmuştur. Vergi dairesi, mükellefin şartları sağladığını tespit etmiş ve hasılat esaslı vergilendirme usulüne göre vergilendirilmesinin uygun bulunduğuna dair yazıyı mükellefe 28/3/2019 tarihinde tebliğ etmiştir. Buna göre, (C)’nin Nisan/2019 dönemi itibarıyla hasılat esaslı vergilendirme usulüne göre vergilendirilmesi gerekmekte olup, Nisan/2021 dönemine kadar bu usulden vazgeçmesi mümkün değildir.

…”

“2.5. Uygulama Kapsamına Alınanlar” başlıklı bölümünde ise;

“…

Diğer taraftan, mükelleflerin bu kapsamda vergilendirilebilmeleri için münhasıran otobüsle toplu taşıma faaliyetinde bulunulması gerekmektedir. Bu faaliyetin yanında başka faaliyetleri de bulunan mükellefler bu uygulamadan faydalanamazlar.

Örnek: (Z) Şehiriçi Servis ve Taşımacılık Ltd. Şti. belediyeden aldığı ruhsat kapsamında 5 otobüsle özel halk otobüsü ile yolcu taşımacılığı faaliyetinde bulunmaktadır. Bunun yanında 20 adet minibüsle de (Y) Kolejine öğrenci taşıma servis hizmeti sunmaktadır. Buna göre, (Z) firması münhasıran özel halk otobüsü işletmeciliği faaliyetinde bulunmadığından hasılat esaslı vergilendirme usulünden yararlanması mümkün değildir.

718 sayılı Cumhurbaşkanı Kararında belirlenen şartları sağlayan ve işletme hesabı veya bilanço esasına göre defter tutan gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri yıllık iş hacimlerine bağlı olmaksızın bu uygulamadan faydalanabilirler.

Bu kapsamda vergilendirilmek isteyen mükellefler, bağlı oldukları vergi dairesine yapacakları başvuruda, 718 sayılı Cumhurbaşkanı Kararında yer verilen şartlara ilişkin tevsik edici bilgi ve belgeleri ibraz ederler.

Bu kapsamda vergilendirilenler, özel halk otobüsü işletmeciliği ile ilgili elde ettikleri diğer hasılatı da (amortismana tabi iktisadi kıymetlerin satışları, reklam gelirleri vb.) hasılat esaslı vergilendirme matrahına dahil ederler.”

açıklamalarına yer verilmiştir.

Diğer taraftan, 07/02/2019 tarihli ve 30679 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 06/02/2019 tarihli ve 718 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı, hasılat esaslı vergilendirme usulü uygulanacak sektör ve vergi oranının belirlenmesi amacıyla hazırlanmış olup, 01/03/2019 tarihi itibarıyla yürürlüğe girecek olan söz konusu Kararda;

(1) 10/07/2004 tarihli ve 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile 03/07/2005 tarihli ve 5393 sayılı Belediye Kanunu kapsamında belediyeler tarafından ruhsat verilen, toplu taşıma hatlarını kiralayan, toplu taşıma hizmetinin hizmet satın alma yollarıyla yerine getirilmesi halinde bu hizmeti sunan ve gelirlerinin tamamını elektronik ücret toplama sistemleri aracılığıyla tahsil eden otobüs işletmelerinin (belediyelerin otobüs işletmeleri ile doğrudan veya dolaylı olarak sermayesinin %51 veya daha fazlası belediyelere ait şirketler hariç) münhasıran il sınırları içinde, otobüsle (sürücüsü dahil en az sekiz oturma yeri olan) yapmış oldukları toplu taşıma faaliyetlerine ilişkin 3065 sayılı Kanunun 38 inci maddesinde yer alan hasılat esaslı vergilendirme usulüne göre hasılatlarına uygulayacakları vergi oranı %1,5 olarak belirlenmiştir.

(2) Mükelleflerin bu kapsamda vergilendirilebilmeleri için münhasıran birinci fıkrada tanımlanan faaliyetle iştigal etmeleri gerekmektedir. Bu faaliyetlerin yanında, kapsama girmeyen başka faaliyetleri de bulunan mükellefler bu uygulamadan faydalanamaz.” denilmektedir.

Yukarıdaki hüküm ve açıklamalara göre; Cumhurbaşkanı tarafından belirlenen sektör ve meslek grupları kapsamında yer alan ve hasılat esaslı vergilendirme usulü çerçevesinde vergilendirilmek isteyen işletme hesabı veya bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerin, 06/02/2019 tarihli 718 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile anılan Tebliğde sayılan şartlara sahip olması halinde, 01/03/2019 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere hasılat esaslı vergilendirme usulüne göre vergilendirilmesi mümkün bulunmaktadır.

Bu itibarla, münhasıran otobüsle toplu taşıma faaliyetinde bulunmayıp bu faaliyetinin yanında başka faaliyetlerinizinde bulunması sebebiyle, KDV Kanununun 38 inci maddesi kapsamında hasılat esaslı vergilendirme usulüden faydalanmanız mümkün bulunmamaktadır.

 

 


Kaynak: GİB
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/otobusle-toplu-tasima-faaliyetinin-yani-sira-baska-faaliyet-ile-de-ugrasan-mukellef-hasilat-esasli-vergilendirme-usulunu-secebilir-mi/feed/ 0
Serbest meslek faaliyetinin Home-ofiste icra edilmesi halinde gider yazılabilecek harcamalar https://www.muhasebenews.com/serbest-meslek-faaliyetinin-home-ofiste-icra-edilmesi-halinde-gider-yazilabilecek-harcamalar/ https://www.muhasebenews.com/serbest-meslek-faaliyetinin-home-ofiste-icra-edilmesi-halinde-gider-yazilabilecek-harcamalar/#respond Fri, 19 Jul 2024 14:54:04 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=152779 İkâmetgahının adresinin bir bölümünün serbest meslek faaliyetinin icrasında iş yeri olarak kullanılması halinde kira ve diğer harcamaların ne kadarlık kısmı firmaya gider yazılabilir?

Gelir Vergisi Kanunu’nun 68’nci maddesine göre; serbest meslek kazancının tespitinde aşağıda yazılı giderler hasılattan indirilir:

  1. Mesleki kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için ödenen genel giderler (İkametgâhlarının bir kısmını iş yeri olarak kullananlar, ikametgâh için ödedikleri kiranın tamamı ile ısıtma ve aydınlatma gibi diğer giderlerin yarısını indirebilirler. İş yeri kendi mülkü olanlar kira yerine amortismanı, ikametgâhı kendi mülkü olup bunun bir kısmını iş yeri olarak kullananlar amortismanın yarısını gider yazabilirler.).
  2. Hizmetli ve işçilerin iş yerinde veya iş yerinin müştemilatındaki iaşe ve ibate giderleri, tedavi ve ilaç giderleri, sigorta primleri ve emekli aidatı (bu primlerin ve aidatın geri alınmamak üzere Türkiye’de kâin sigorta şirketlerine veya emekli ve yardım sandıklarına ödenmiş olması ve emekli ve yardım sandıklarının tüzel kişiliği haiz bulunmaları şartıyla) ile 27’nci maddede yazılı giyim giderleri.
  3. Mesleki faaliyetle ilgili seyahat ve ikamet giderleri (seyahat maksadının gerektirdiği süre ile sınırlı olmak şartıyla).
  4. Mesleki faaliyette kullanılan tesisat, demirbaş eşya ve envantere dahil taşıtlar için Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre ayrılan amortismanlar (amortismana tabi iktisadi kıymetlerin elden çıkarılması halinde aynı Kanunun 328 inci maddesine göre hesaplanacak zararlar dahil).
  5. Kiralanan veya envantere dahil olan ve işte kullanılan taşıtların giderleri.
  6. Alınan mesleki yayınlar için ödenen bedeller.
  7. Mesleki faaliyetin ifası için ödenen mal ve hizmet alım bedelleri.
  8.  Serbest meslek faaliyetleri dolayısıyla emekli sandıklarına ödenen giriş ve emeklilik aidatları ile mesleki teşekküllere ödenen aidatlar.
  9. Mesleki kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için ödenen meslek, ilan ve reklam vergileri ile iş yerleriyle ilgili ayni vergi, resim ve harçlar.
  10.  Mesleki faaliyetle ilgili olarak kanun, ilam ve mukavelenameye göre ödenen tazminatlar.

Her türlü para cezaları ve vergi cezaları ile serbest meslek erbabının suçlarından doğan tazminatlar gider olarak indirilemez.

İş yeri Kirası ve Amortismanı

İş yeri, serbest meslek faaliyetinin yapıldığı yazıhane, muayenehane, büro, oda, ev, apartman dairesi gibi yerlerdir. Serbest meslek erbabı tarafından mesleki faaliyetin icrası için kullanılan bu yerler kira ile tutulabileceği gibi, kendi mülkü de olabilir. Ayrıca meskenin bir kısmında da mesleki faaliyet icra edebilir.

İş yerinin Kira İle Tutulması Durumu

  • Kira bedeli hangi dönemde ödenmiş ise o dönemde gider yazılabilir.
  • Gelecek dönemlere ait ödenen kira bedellerinin peşin ödenmesi halinde ödenen kira bedelini tamamını ödediği yılda gider yazılabilir.
  • Gelecek dönemlere ait kirası peşin ödenen işyerinden sözleşmede belirtilen süreden önce boşaltılarak peşin ödenen kiranın geri alınması durumunda alınan kira bedeli alındığı yıla hâsılat olarak kaydedilir.
  • Kiralanan yer hem işyeri hem de mesken olarak kullanılıyorsa, ödenen kiranın tamamı ve ısıtma, aydınlatma ve diğer giderlerin yarısı gider yazılabilir.

İş yerinin Serbest Meslek Erbabının Mülkü Olması Durumu:

  • İş yerinin serbest meslek erbabının mülkiyetinde bulunması halinde amortismanı gider yazılabilir.
  • Serbest meslek erbabının mülkiyetinde bulunan yerin hem iş yeri hem mesken olarak kullanılması halinde amortismanın yarısı gider yazılır.
  • İş yerinin amortisman giderlerinin tespiti için, gayrimenkulün maliyet bedeli biliniyorsa maliyet bedeli, maliyet bedeli bilinmiyorsa vergi değeri hesaplamaya esas alınır.
  • Gayrimenkulün iktisabı için yapılan borç dolayısıyla ödenen faizler gider yazılamaz.
  • Gayrimenkulün tamir bakım, onarım ve sigorta giderleri gider olarak yazılabilir.

Diğer Durumlar

  • Eşe ait binanın iş yeri olarak kullanılması halinde, bir kira belli edilmişse bu tutar, kira belli edilmemişse emsal kira bedeli gider yazılır. Eş tarafından da bu emsal kira bedeli gayrimenkul sermaye iradı sayılır.
  • Eşe ait binanın kısmen iş yeri kısmen mesken olarak kullanılması halinde de emsal kira bedeli uygulamasının gerekip-gerekmediği tartışmalara neden olmaktadır. Kanımızca emsal kira bedeli esası uygulaması burada da geçerlidir.
  • Serbest meslek faaliyeti bir ortaklık halinde ve ortaklardan birine ait binada yürütülüyorsa, binanın sahibi ortağa ödenen kira bedelinin tamamı gider yazılabilir. Eğer kira ödemiyor ise iş yerinin emsal kira bedelinin tespit edilmesi ve bu miktarın gayrimenkulün sahibi ortak yönünden gayrimenkul sermaye iradı sayılması ve serbest meslek faaliyeti yönünden de gider yazılması gerekir.İş yeri İle İlgili Genel Giderler

Özellik arz eden durumlar aşağıda özetlenmiştir.

  • İş yerinin aydınlatılması ve ısıtılması için ödenen giderler hâsılattan indirilebilir.(Doğal gaz, elektrik vb.) Mesken ve iş yerinin bir arada bulunması halinde Kiranın tamamı diğer giderlerin yarısı indirim konusu yapılabilir.
  • Serbest meslek faaliyetlerinin yapılmasında kullanılan telefona ait giderler hâsılattan indirilebilir. Mesken ve iş yerlerinin bir arada kullanılması halinde bu giderlerin yarısı indirim konusu yapılabilir.
  • Önceden kesin miktarı bilinmeyen veya ödenmeyen elektrik, su, doğal gaz ve telefon giderleri gibi giderler ödendiği dönemde gider olarak indirilebilir.
  • Serbest meslek faaliyetinin yapılmasında kullanılan kırtasiyeye ilişkin ödemeler gider olarak yazılabilir.(kâğıt, kalem, defter, zarf, makbuz, vb.).
  • Serbest meslek erbabının faaliyetinin gerektirdiği işlerde kullanıldığı, sekreter, odacı, kapıcı, hemşire gibi hizmet erbabına yaptığı ödemeler gider yazılabilir.
  • Ödenmiş olması şartı ile işle ilgili olan ve Belediye Gelirleri Kanunu uyarınca ödenen mesleki ilan ve reklam vergileri gider olarak hâsılattan indirilebilir.
  • Serbest meslek erbabı mülkünü iş yeri olarak kullanıyorsa ayni vergi olan emlak vergisinin tamamını gider olarak hâsılattan indirilebilir. Mülkün hem iş yeri hem mesken olarak kullanılması halinde anılan vergilerin yarısının gider yazılması uygun olur.
  • Serbest meslek erbabı tarafından ödenen resim ve harçlarda gider olarak hâsılattan indirilebilir. 

Mesleki Faaliyetin İcrasında başkasına Gördürülen Hizmetler Karşılığında Ödenen Paralar:  

Mesleki faaliyetin icrasında başkalarına gördürülen hizmetler karşılığında ödenen paraların serbest meslek kazancının tespitinde hâsılattan indirilecektir.

Serbest meslek erbapları faaliyetlerini sürdürürlerken diğer başka kişilerin yardımına ihtiyaçları olabilir ve bir kısım işleri başkalarına yaptırabilirler. Anılan kanun maddesi ile bu gibi kişilere ödenen paraların gider yazılmasına olanak tanınmıştır. Uygulamada bu tür ödemelere ilişkin aşağıdaki örnekler gösterilebilir.

  • Operatörler ameliyat için yardımda bulunan asistanlara ve hemşirelere para ödeyebilirler.
  • Diş hekimleri protezcilere diş yaptırarak ödemede bulunabilirler.
  • Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler; bir Serbest Muhasebecinin veya Serbest Muhasebeci Mali Müşavirin ya da bir Yeminli Mali Müşavir; Serbest Muhasebeci Mali Müşavirin veya Yeminli Mali Müşavirin yardımına ihtiyaç duyabilir. Verilen hizmetlerle ilgili olarak ücret ödenebilir.

Serbest Meslek Kazancında Kanunen Kabul Edilmeyen Giderler

Gelir Vergi Kanunu’nda serbest meslek kazancının tespitinde indirilemeyecek giderlere ilişkin düzenlemeye sadece 68’inci maddenin son fıkrasında yer verilmiştir.

Buna göre her türlü para cezaları ve vergi cezaları ile serbest meslek erbabının suçlarından doğan tazminatlar gider olarak indirilemez. Bunun yanı sıra GVK’nda düzenlenen ve serbest meslek kazancının tespitinde indirim olarak dikkate alınacak giderler ayrı ayrı sıralanmıştır.

Buna göre kanunen serbest meslek kazancını tespitinde indirilemeyecek giderleri aşağıdaki şekilde özetleyebiliriz.

  • Mülkiyeti kendisine ait iş yerinde faaliyette bulunan serbest meslek erbabının, gayrimenkulü elde etmesi ile ilgili olarak yaptığı borçlanmalar nedeni ile ödenen faizler.
  • Serbest meslek faaliyetinin icrası sırasında kaybolan paralar veya serbest meslek erbabının yanında çalışanlar tarafından çalınan paralar veya demirbaşlar gider olarak yazılamaz.
  • Ödenen şahsi gelir vergisi gider yazılamaz.
  • Serbest meslek erbabı tarafından ödenen her türlü para cezaları ve suçlarından doğan tazminatlar gider olarak yazılamaz.

Özelge: Serbest Meslek Erbabının satın aldığı gayrimenkulü işyeri olarak kullanmasından dolayı ödediği KDV’nin indirim konusu yapılması hk.

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

MUĞLA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü

Sayı : B.07.1.GİB.4.48.15.01-KDV29-10 31/01/2012
Konu : S. Meslek Erbabının satın aldığı g.menkulü işyeri olarak kullanacağından ödediği KDV, indirilecek giderler

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, … Vergi Dairesi Müdürlüğünün … vergi kimlik numarasında Avukatlık faaliyetinden kayıtlı olduğunuz ve daire şeklinde satın alınan ve işyeri olarak kullanılacak olan gayrimenkulün satın alınması sırasında kullanılan konut kredi faizlerinin gider olarak düşülüp düşülemeyeceği, yine konut bedeli olarak kesilen faturadaki KDV’nin indirim konusu yapılıp yapılamayacağı ve bu işyeri için yapılan tadilat, tamirat ve mefruşat giderlerinin nasıl değerlendirileceği ve faturadaki KDV’nin indirim konusu yapılıp yapılamayacağı hakkında, Başkanlığımızdan bilgi verilmesi istenilmektedir.

Gelir Vergisi Kanunu Uygulaması Yönünden :

193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunun 68 inci maddesinin 1 inci fıkrasında; “Mesleki kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için ödenen genel giderler (İkametgâhlarının bir kısmını iş yeri olarak kullananlar, ikametgâh için ödedikleri kiranın tamamı ile ısıtma ve aydınlatma gibi diğer giderlerin yarısını indirebilirler. İş yeri kendi mülkü olanlar kira yerine amortismanı, ikametgâhı kendi mülkü olup bunun bir kısmını iş yeri olarak kullananlar amortismanın yarısını gider yazabilirler.)”  hükmüne yer verilmiştir.

Diğer taraftan, 213 Sayılı Vergi Usul Kanununun “Amortisman Mevzuu” başlıklı 313 üncü maddesinin 1 inci fıkrasında; “İşletmede bir yıldan fazla kullanılan ve yıpranmaya, aşınmaya veya kıymetten düşmeye maruz bulunan gayrimenkullerle 269’uncu madde gereğince gayrimenkul gibi değerlenen iktisadi kıymetlerin, alet, edavat, mefruşat, demirbaş ve sinema filmlerinin birinci kısımdaki esaslara göre tespit edilen değerinin bu Kanun hükümlerine göre yok edilmesi amortisman mevzuunu teşkil eder.”  açıklamalarına yer verilmiştir.

Aynı Kanunun 262 nci maddesinde de; “Maliyet bedeli, iktisadi bir kıymetin iktisap edilmesi veyahut değerinin artırılması münasebetiyle yapılan ödemelerle bunlara müteferri bilumum giderlerin toplamını ifade eder.” denilmiştir.

163 Sıra No’lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde, Yatırımların finansmanında kullanılan kredilerle ilgili faizlerden kuruluş dönemine ait olanların sabit kıymetle birlikte amortisman yoluyla itfa edilmek üzere yatırım maliyetine eklenmesi gerekmekte;  işletme dönemine ait olanların ise, ilgili bulundukları yıllarda doğrudan gider yazılması ya da maliyete intikal ettirilmek suretiyle amortismana tabi tutulmasının mümkün olduğu ve iktisadi kıymetin aktifleştirme işleminin gerçekleştiği dönemin sonuna kadar oluşan kısmının maliyetle ilişkilendirilmesi, aktifleştirildikten sonraki döneme ilişkin olanların ise maliyet bedeline eklenmesi veya doğrudan gider yazılması hususunda mükelleflerin serbest oldukları belirtilmiştir.

Ayrıca, 213 Sayılı Vergi Usul Kanununun “işyeri” başlıklı 156 ncı maddesinde; “Ticari, sınai, zirai ve mesleki faaliyette iş yeri; mağaza, yazıhane, idarehane, muayenehane, imalathane şube, depo, otel, kahvehane, eğlence ve spor yerleri, tarla, bağ, bahçe, çiftlik, hayvancılık tesisleri, dalyan ve voli mahalleri, madenler, taş ocakları, inşaat şantiyeleri, vapur büfeleri gibi ticari, sınai, zirai veya mesleki bir faaliyetin icrasına tahsis edilen veya bu faaliyetlerde kullanılan yerdir.” tanımlaması yapılmıştır.

Konu ile ilgili olarak Başkanlığımız … Vergi Dairesi Müdürlüğünün … tarih ve … sayılı yazısı ekinde alınan … tarihli yoklama fişinin tetkiki sonucunda; söz konusu gayrimenkulün tamamının işyeri olarak kullanıldığı tespit edilmiştir.

Bu itibarla, konut olarak edinmekle beraber serbest meslek faaliyetinizde işyeri olarak kullandığınız gayrimenkulün iktisabı için kullanılan banka kredisi nedeniyle ödenen faizlerin, gayrimenkulün aktife alındığı hesap dönemi sonuna kadar olan kısmının maliyete intikal ettirilmesi zorunlu olup, sonraki dönemlerde ödenen kredi faizlerinin maliyet bedeline intikal veya doğrudan gider olarak indirilmesi mümkün bulunmaktadır. Normal tamir, bakım ve temizlik giderleri dışında gayrimenkulü genişletmek veya değerini artırmak amacıyla yapacağınız giderler, gayrimenkulün maliyetine eklenerek amortisman ayrılmak suretiyle hasılattan indirilebilir. Normal tamir, bakım ve temizlik giderleri ise gayrimenkulün genişletilmesine veya değerinin arttırılmasına yönelik harcamalar olmadığından bu tip giderler doğrudan hasılattan indirilecektir.

Diğer taraftan, söz konusu gayrimenkul için hesaplanacak amortismanların, serbest meslek faaliyetinden elde edilen gelirlerden indirilebilecektir.

Katma Değer Vergisi Kanunu Uygulaması Yönünden :

3065 Sayılı Katma Değer Vergisi Kanunun “Vergi İndirimi” başlıklı 29 uncu maddesinin 1 inci fıkrasında; Mükellefler, yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisini indirebilecekleri hüküm altına alınmış, aynı maddenin 3 üncü fıkrasında da; “İndirim hakkı vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılı aşılmamak şartıyla, ilgili vesikaların kanuni defterlere kaydedildiği vergilendirme döneminde kullanılabilir.” hükmü yer almıştır.

Aynı Kanunun  “İndirilemeyecek Katma Değer Vergisi” başlıklı 30/d maddesinde; “Gelir ve Kurumlar Vergisi kanunlarına göre kazancın tespitinde indirimi kabul edilmeyen giderler dolayısıyla ödenen katma değer vergisi ” nin indirilemeyeceği hüküm altına alınmıştır.

Yine aynı Kanunun “İndirimin belgelendirilmesi” başlıklı 34 üncü maddesinde;

“1. Yurt içinden sağlanan veya ithal olunan mal ve hizmetlere ait Katma Değer Vergisi, alış faturası veya benzeri vesikalar ve gümrük makbuzu üzerinden ayrıca gösterilmek ve bu vesikalar kanunî defterlere kaydedilmek şartıyla indirilebilir.

  1. Katma Değer Vergisinin fatura ve benzeri vesikalarda ayrıca gösterilmesine gerek görülmeyen işlemlerde vergi indiriminin nasıl belgelendirileceği Maliye ve Gümrük Bakanlığınca tespit olunur.”

Hükmüne yer verilmiştir.

Buna göre, mesleki faaliyetiniz çerçevesinde işyeri olarak kullanılacağı anlaşılan söz konusu gayrimenkulün alımında ödenen KDV ile bu taşınmaza ilişkin olarak yapılan tamirat, tadilat, mefruşat vb. gibi giderler için yüklenilen KDV nin, faturada ayrıca gösterilmesi ve vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılı aşılmamak şartıyla faturanın kanuni defterlere kaydedildiği vergilendirme döneminde indirim konusu yapılması mümkün bulunmaktadır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 


Kaynak: İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/serbest-meslek-faaliyetinin-home-ofiste-icra-edilmesi-halinde-gider-yazilabilecek-harcamalar/feed/ 0
Stajyer avukatın arabuluculuk faaliyetinin vergilendirilmesi https://www.muhasebenews.com/stajyer-avukatin-arabuluculuk-faaliyetinin-vergilendirilmesi/ https://www.muhasebenews.com/stajyer-avukatin-arabuluculuk-faaliyetinin-vergilendirilmesi/#respond Fri, 05 May 2023 17:49:35 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=142427 T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Muğla Vergi Dairesi Başkanlığı

Sayı:E-19579043-105[2021]-362

02.01.2023

Konu: Stajyer avukatın arabuluculuk faaliyetinin vergilendirilmesi

İlgi:

İlgide kayıtlı özelge talep formunda; avukatlık stajı yaptığınız ve aynı zamanda arabulucu olarak görev aldığınız, 1136 sayılı Avukatlık Kanunun 11 inci maddesinde yer alan çalışma yasağı nedeniyle mükellefiyet kaydı açtıramadığınız, Arabuluculuk Bürosunca arabuluculuk ödemelerinin serbest meslek makbuzu karşılığı yapılması nedeniyle tarafınıza ödeme yapılamadığı belirtilerek stajyer avukatların arabuluculuk faaliyeti sonucu elde ettikleri gelirin gelir vergisi kesintisine tabi tutulması ancak söz konusu ödemeler için serbest meslek makbuzu istenmemesinin mümkün olup olmadığı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun;

61 inci maddesinde, “Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez.

…”,

62 nci maddesinde, “İş verenler, hizmet erbabını işe alan, emir ve talimatları dahilinde çalıştıran gerçek ve tüzel kişilerdir.

61’inci maddenin 1 ila 6 numaralı bentlerinde yazılı ödemeleri yapanlar bu kanunda yazılı ödevleri yerine getirmek bakımından işveren hükmündedir.”,

65 inci maddesinde, “Her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançlar serbest meslek kazancıdır. Serbest meslek faaliyeti; sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmıyan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır.

..”,

66 ncı maddesinde, “Serbest meslek faaliyetini mutat meslek halinde ifa edenler, serbest meslek erbabıdır. Serbest meslek faaliyetinin yanında meslekten başka bir iş veya görev ile devamlı olarak uğraşılması bu vasfı değiştirmez.

…”

82 nci maddesinde, “Vergiye tâbi arızi kazançlar şunlardır:

4. Arızî olarak yapılan serbest meslek faaliyetleri dolayısıyla tahsil edilen hâsılat.

Bir takvim yılında (1), (2), (3) ve (4) numaralı bentlerde yazılı olan kazançlar (henüz başlamamış olan ticarî, ziraî veya meslekî bir faaliyete hiç girişilmemesi ile ihale, artırma ve eksiltmelere iştirak edilmemesi karşılığında elde edilen kazançlar hariç) toplamının 10 milyar liralık (2021 yılı için 43.000 TL, 2022 yılı için 58.000 TL) kısmı gelir vergisinden müstesnadır.”

hükümlerine yer verilmiştir.

Anılan Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında sayılanların, maddede bentler halinde sayılan ödemeleri nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecbur oldukları hükme bağlanmış olup, aynı fıkranın; (1) numaralı bendinde, Hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61 inci maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç), 103 ve 104 üncü maddelere göre, (2) numaralı bendinde, yaptıkları serbest meslek işleri dolayısıyla bu işleri icra edenlere yapılan ödemelerden gelir vergisi tevkifatı yapılacağı hüküm altına alınmıştır.

Öte yandan, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 236 ncı maddesinde, ”Serbest meslek erbabı, mesleki faaliyetlerine ilişkin her türlü tahsilatı için iki nüsha serbest meslek makbuzu tanzim etmek ve bir nüshasını müşteriye vermek, müşteride bu makbuzu istemek ve almak mecburiyetindedir.” hükmü yer almaktadır.

221 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinin “4. Diğer Hususlar ” başlıklı bölümünde; “30. Serbest meslek faaliyetini arızi olarak yapanların defter tutma ve belge düzenleme zorunlulukları bulunmamaktadır. Ancak, bu kimselerin yaptıkları hizmetler karşılığında kendilerine yapılan ödemelerin Vergi Usul Kanununun mükerrer 257 nci maddesinin Bakanlığımıza verdiği yetkiye istinaden aynı Kanunun 234 üncü maddesi hükmü çerçevesinde “Gider Pusulası” ile tevsik edilmesi uygun bulunmuştur. Diğer yandan, Vergi Usul Kanununun 242 nci maddesi uyarınca, arızi olarak yapılan serbest meslek faaliyeti ile ilgili giderleri ispat edecek belgelerin muhafaza edilmesi gerekmektedir.” açıklamasına yer verilmiştir.

6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun;

-2 nci maddesinde, “(1) Bu Kanunun uygulanmasında;

a) Arabulucu: Arabuluculuk faaliyetini yürüten ve Bakanlıkça düzenlenen arabulucular siciline kaydedilmiş bulunan gerçek kişiyi,

b) Arabuluculuk: Sistematik teknikler uygulayarak, görüşmek ve müzakerelerde bulunmak amacıyla tarafları bir araya getiren, onların birbirlerini anlamalarını ve bu suretle çözümlerini kendilerinin üretmesini sağlamak için aralarında iletişim sürecinin kurulmasını gerçekleştiren, uzmanlık eğitimi almış olan tarafsız ve bağımsız bir üçüncü kişinin katılımıyla ve ihtiyarî olarak yürütülen uyuşmazlık çözüm yöntemini,

…”

-9 uncu maddesinde,” (1) Arabulucu görevini özenle, tarafsız bir biçimde ve şahsen yerine getirir.

…”

hükümleri yer almaktadır.

Öte yandan, 02/06/2018 tarihli ve 30439 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliğinin 4 üncü maddesinde,

“1) Bu Yönetmelikte geçen;

a) Adliye arabuluculuk bürosu: Arabuluculuğa başvuranları bilgilendirmek, arabulucuları görevlendirmek ve kanunla verilen diğer görevleri yerine getirmek üzere Bakanlıkça adliyelerde kurulan birimi,

d) Arabuluculuk bürosu: Arabulucunun işlerini yürüttüğü yeri,

ifade eder.”

açıklaması ile 23, 24, 25 ve 26 ncı maddelerinde dava şartı olarak arabuluculuğa başvuru şartı ve ödemelere ilişki açıklamalara yer verilmiştir.

Bu hüküm ve açıklamalara göre, arabuluculuk faaliyetinin şahsen ve tarafsız olarak yerine getirilmesi gereken bir meslek olması, şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılması ve ihtisasa dayanan bir faaliyet olması nedeniyle söz konusu faaliyetin serbest meslek faaliyeti olarak değerlendirilmesi gerekmekte olup, stajyer avukat olarak arabuluculuk faaliyetinde bulunmanız söz konusu faaliyetin serbest meslek faaliyeti olma niteliğini değiştirmeyecektir. Dolayısıyla arabuluculuk faaliyetinden elde edilen gelirin serbest meslek kazancı olarak vergilendirilmesi gerektiği tabidir.

Ayrıca, arabuluculuk faaliyetinin arızi olarak yapılması halinde ise söz konusu faaliyetin arızi serbest meslek faaliyeti olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Gerek devamlılık arz edecek şekilde serbest meslek faaliyetinde bulunulması ve gerekse arızi olarak serbest meslek faaliyetinde bulunulması durumunda, yapılan ödemelerden tevkifat yapmakla sorumlu olanlarca Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasının (2/b) maddesine göre %20 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılması gerekmektedir.

Yukarıdaki hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, stajyer avukat olarak yapmış olduğunuz arabuluculuk faaliyetinin serbest meslek faaliyeti kapsamında değerlendirilmesi ve söz konusu faaliyetin devamlılık arz edecek şekilde yapılması halinde mükellefiyet tesis ettirilerek yapılan ödemeler için serbest meslek makbuzu düzenlenmesi, faaliyetin arızi olarak yapılması halinde ise mükellefiyet tesis ettirilmemesi ve söz konusu faaliyetten elde edilen kazançların 2021 yılı için 43.000 TL’yi, 2022 yılı içinse 58.000 TL’yi aşması halinde yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilmesi gerekmektedir.


Kaynak: GİB Tebliğ
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/stajyer-avukatin-arabuluculuk-faaliyetinin-vergilendirilmesi/feed/ 0
Kuyumculuk faaliyetinin yanında saat alım satım işi yapıldığında enflasyon düzeltmesi uygulanacak mıdır? https://www.muhasebenews.com/kuyumculuk-faaliyetinin-yaninda-saat-alim-satim-isi-yapildiginda-enflasyon-duzeltmesi-uygulanacak-midir/ https://www.muhasebenews.com/kuyumculuk-faaliyetinin-yaninda-saat-alim-satim-isi-yapildiginda-enflasyon-duzeltmesi-uygulanacak-midir/#respond Mon, 16 May 2022 06:10:00 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=127065 Kuyumculuk faaliyetinin yanında saat alım satım işi yapıldığında yine de enflasyon düzeltmesi uygulanacak mıdır?

Saat alım satımı olması halinde Enflasyon düzeltmesi yapılmaz.


Esas faaliyet konusu altın, gümüş alım-satımı ve imali olmasının yanı sıra saat satış faaliyeti bulunması halinde enflasyon düzeltmesi yapılacağı 

T.C.
UŞAK VALİLİĞİ
Defterdarlık Gelir Müdürlüğü

 

Sayı

:

B.07.4.DEF.0.64.10.00-213/03-2

04/03/2011

Konu

:

Enflasyon Düzeltmesi  

İlgide kayıtlı  dilekçenizde; ……Vergi Dairesi Müdürlüğünün ……. vergi kimlik numarasında kayıtlı mükellefi olduğunuzu,  altın alım satımınızın yanı sıra işyerinizde altın olmayan krom kaplama saat satışı yaptığınızı belirterek  enflasyon düzeltmesi yapıp yapmayacağınız konusunda tereddüde düştüğünüzden görüş talep etmektesiniz.

213 Sayılı Vergi Usul Kanunu’nun, 30.12.2003 tarih ve 25332 Resmi Gazete de yayımlanan 5024 sayılı Vergi Usul Kanunu, Gelir Vergisi ve Kurumlar Vergisi Kanunun da Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunla eklenen mükerrer 298’inci maddesinin (A) fıkrasının (1) numaralı bendinde, kazançlarını bilanço esasına göre tespit eden gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerinin fiyat endeksindeki artışın, içinde bulunulan dönem dahil son üç hesap döneminde % 100’den ve içinde bulunulan hesap döneminde % 10’dan fazla olması halinde mali tablolarını enflasyon düzeltmesine tabi tutacakları hükmü yer almakta olup,  5228 sayılı Kanunla eklenen  (9) numaralı bent ile de, “Münhasıran sürekli olarak işlenmiş; altın, gümüş alım-satımı ve imali ile iştigal eden mükellefler bu fıkranın (1) numaralı bendinde yer alan şartlara bakılmaksızınenflasyon düzeltmesi yaparlar.” hükmü getirilmiştir.

Konuya ilişkin yayımlanan  348 Sıra No’lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği’nde; “… münhasıran sürekli olarak işlenmiş altın, gümüş alım-satımı ve imali ile iştigal eden ve kazançlarını bilanço esasına göre tespit eden gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerinin, enflasyon düzeltme şartlarının (fiyat endeksindeki artışın, içinde bulunulan dönem dahil son üç hesap döneminde %100’den ve içinde bulunulan hesap döneminde%10′ dan fazla olması) oluşup oluşmadığına bakılmaksızın, 2005 ve müteakip yıllarda her geçici vergi dönemi ve hesap dönemi sonu itibarıyla enflasyon düzeltmesi yapmaları zorunludur.” denilmektedir.

Diğer taraftan, Enflasyon Düzeltmesi uygulamasına ilişkin 15.07.2005 tarihinde yayımlanan 19 Nolu Vergi Usul Kanunu Sirkülerinin “3- Münhasıran Sürekli olarak İşlenmiş Altın, Gümüş Alım Satımı ve İmali ile İştigal  Eden Mükelleflerin Enflasyon Düzeltmesi” başlıklı bölümünün üçüncü fıkrasında “Diğer taraftan, esas faaliyetleri olan kuyumculuk işi yanında bu faaliyetlerinin bir cüzü niteliğinde olan platin, kıymetli taş alım satımı veya imali gibi faaliyetleri bulunan mükelleflerce de enflasyon düzeltmesi yapılması gerekmektedir.

Ancak, kuyumculuk faaliyetinin yanı sıra bu nitelikte olmayan market işletmesi, gıda ticareti, beyaz eşya alım -satımı, kafe işletmesi gibi başka faaliyetlerinin bulunması durumunda, ” münhasıran sürekli olarak işlenmiş altın, gümüş alım satımı ve imali” faaliyetinden söz edilemeyeceğinden enflasyon düzeltmesi yapılmayacaktır.” açıklaması yer almaktadır.

Buna göre, esas faaliyet konunuzun altın, gümüş alım-satımı  ve imali olduğu, bu faaliyetinizin yanı sıra saat satış faaliyetinizin bulunduğu dikkate alındığında, enflasyon düzeltmesi yapma zorunluluğunuzun bulunduğu tabiidir.


Kaynak: İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/kuyumculuk-faaliyetinin-yaninda-saat-alim-satim-isi-yapildiginda-enflasyon-duzeltmesi-uygulanacak-midir/feed/ 0
Seramik ve resim kursu faaliyetinin gelir vergisi ve katma değer vergisi kanunu açısından değerlendirilmesi hk. https://www.muhasebenews.com/seramik-ve-resim-kursu-faaliyetinin-gelir-vergisi-ve-katma-deger-vergisi-kanunu-acisindan-degerlendirilmesi-hk-%ef%bf%bc/ https://www.muhasebenews.com/seramik-ve-resim-kursu-faaliyetinin-gelir-vergisi-ve-katma-deger-vergisi-kanunu-acisindan-degerlendirilmesi-hk-%ef%bf%bc/#respond Sun, 03 Apr 2022 21:15:00 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=125145 Sayı: B.07.1.GİB.4.35.16.01-120-844

Tarih: 11/09/2012

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İZMİR VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

MÜKELLEF HİZMETLERİ GELİR VERGİLERİ GRUP MÜDÜRLÜĞÜ

Sayı:B.07.1.GİB.4.35.16.01-120-84411/09/2012
Konu:Serbest meslek kazanç istisnası-Seramik-resim kursu faaliyeti. 

            İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, seramik-resim sanatçısı olduğunuzu, … Resim ve Heykel Müzesi Müdürlüğü tarafından söz konusu çalışmalarınızın eser olarak kabul edildiğini belirterek, Gelir Vergisi Kanununun 18 inci maddesinde yer alan istisnadan yararlanıp yararlanamayacağınızı, ayrıca görsel sanatlar, seramik ve resim kursu faaliyetinizin de Gelir Vergisi ve Katma Değer Vergisi yönünden müstesna olup olamayacağı hususlarında Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

           GELİR VERGİSİ KANUNU

             193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 65 inci ve 66 ncı maddelerine göre, her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançlar serbest meslek kazancı olup, serbest meslek faaliyetini mutad meslek halinde ifa edenler de serbest meslek erbabıdır. Aynı Kanunun 66 ncı maddesinde ve 221 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde, serbest meslek faaliyeti yanında başka bir iş veya görev ile devamlı olarak uğraşılmasının bu vasfı değiştirmeyeceği belirtilmiştir.

             Aynı Kanunun 18 inci maddesinde, “Müellif, mütercim, heykeltraş, hattat, ressam, bestekâr, bilgisayar programcısı ve mucitlerin bunların kanuni mirasçılarının şiir, hikaye, roman, makale, bilimsel araştırma ve incelemeleri, bilgisayar yazılımı, röportaj, karikatür, fotoğraf, film, video band, radyo ve televizyon senaryo ve oyunu gibi eserlerini gazete, dergi, bilgisayar ve internet ortamı, radyo, televizyon ve videoda yayınlamak veya kitap, CD, disket, resim, heykel ve nota halindeki eserleri ile ihtira beratlarını satmak veya bunlar üzerindeki mevcut haklarını devir ve temlik etmek veya kiralamak suretiyle elde ettikleri hasılat Gelir Vergisinden müstesnadır.

            Eserlerin neşir, temsil, icra ve teşhir gibi suretlerle değerlendirilmesi karşılığında alınan bedel ve ücretler istisnaya dahildir.

            Yukarıda yazılı kazançların arızî olarak elde edilmesi istisna hükmünün uygulanmasına engel teşkil etmez.

             Serbest meslek kazançları istisnasının, bu Kanunun 94’üncü maddesi uyarınca tevkif suretiyle ödenecek vergiye şümulü yoktur.” hükmü yer almaktadır.                                                                                                                              

            Yine aynı Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında, “Kamu idare ve müesseseleri, iktisadî kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları,       dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadî işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya ziraî işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar” hükmüne yer verilmiş ve aynı maddenin 2/a bendinde de, 18 inci madde kapsamına giren serbest meslek işleri dolayısıyla yapılan ödemelerden (2009/14592 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı gereğince) %17 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılması öngörülmüştür.

            Başkanlığımıza verilen Özelge Talep Formunuzun ekinde yer alan … Kültür ve Turizm Müdürlüğü İzmir Resim ve Heykel Müzesi ve Galerisi Müdürlüğünün 27.04.2011 tarih ve B.16.0.GSE.4.35.00.00/820-127 sayılı yazısı ve ekinde yer alan 27.04.2011 tarihli raporundan, söz konusu çalışmalarınızın 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu hükümlerine göre eser niteliği taşıdığının kabul edildiği anlaşılmaktadır.

            Buna göre, söz konusu resim çalışmalarınızdan dolayı elde edeceğiniz hasılata münhasır olmak üzere, Gelir Vergisi Kanununun 18 inci maddesinde yer alan istisnadan faydalanmanız mümkün olup, seramik çalışmalarından ortaya çıkan eserlerin Gelir Vergisi Kanunu’nun 18’inci maddesinde sayılan eserlerden olması halinde bu çalışmalarınızdan dolayı elde edeceğiniz hasılata münhasır olmak üzere, Gelir Vergisi Kanununun 18 inci maddesinde yer alan istisnadan faydalanmanız mümkün bulunmaktadır. Ayrıca söz konusu istisna kapsamında bulunan faaliyetlerinizden dolayı Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasına istinaden tevkifat yapmak mecburiyetinde olanlarca ödeme yapılması halinde, tarafınıza yapılacak ödemelerden gelir vergisi tevkifatı yapılacağı ve bu kazançlar için yıllık beyanname verilmeyeceği tabiidir.

            Diğer taraftan, resim ve seramik kursu verme faaliyetinin sermayeden ziyade şahsi mesaiye, mesleki bilgiye ve ihtisasa dayanması ve işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılması durumunda, faaliyet serbest meslek faaliyeti olarak kabul edilip mükellefiyet tesis edilerek, elde edilen gelirin de serbest meslek kazancı olarak gelir vergisine tabi tutulması gerekmektedir.         

             VERGİ USUL KANUNU

            Öte yandan, serbest meslek erbabının, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 153 üncü maddesi uyarınca işe başlamayı vergi dairesine bildirme, 172 nci ve 210 uncu maddeleri uyarınca serbest meslek kazanç defteri tutma, 236 ncı maddesi uyarınca da mesleki faaliyetlerine ilişkin her türlü tahsilatları için serbest meslek makbuzu düzenleme mecburiyeti bulunmaktadır.

            224 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde ise konuya ilişkin olarak, münhasıran Gelir Vergisi Kanununun 18 inci maddesinde belirtilen türden faaliyetlerde bulunan ve eserlerini sadece aynı Kanunun 94 üncü maddesinde belirtilen kişi veya kurumlara teslim eden serbest meslek erbabından isteyenlerin, defter tasdik ettirme ve tutma ile belge düzenleme zorunluluklarının hasılat tutarına bağlı olmaksızın kaldırıldığı açıklanmıştır.

             Buna göre, istisna kapsamındaki eserlerinizin Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinde sayılanlar dışındakilere de satılması halinde, işe başlama bildiriminde bulunma, serbest meslek kazanç defteri tutma ve serbest meslek makbuzu düzenleme mecburiyetinde bulunduğunuz tabiidir.

            KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU

            3065 sayılı KDV Kanununun;

            1 inci maddesinde, Türkiye’de, ticarî, sınaî, ziraî faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV’ye tabi olduğu,

            ticari, sınaî, ziraî faaliyet ile serbest meslek faaliyetinin devamlılığı, kapsamı ve niteliği Gelir Vergisi Kanunu hükümlerine göre; Gelir Vergisi Kanununda açıklık bulunmadığı hallerde, Türk Ticaret Kanunu ve diğer ilgili mevzuat hükümlerine göre tayin ve tespit edileceği,

           9 uncu maddesinde mükellefin Türkiye içinde ikametgâhının, işyerinin, kanuni merkezi ve iş merkezinin bulunmaması hallerinde ve gerekli görülen diğer hallerde Maliye Bakanlığının vergi alacağının emniyet altına alınması amacıyla, vergiye tabi işlemlere taraf olanları verginin ödenmesinden sorumlu tutabileceği,

            19 uncu maddesinde ise, diğer kanunlardaki vergi muaflık ve istisna hükümlerinin bu vergi bakımından geçersiz olduğu, katma değer vergisine ilişkin istisna ve muafiyetlerin ancak bu Kanuna hüküm eklenmek veya bu Kanunda değişiklik yapılmak suretiyle düzenleneceği

            hüküm altına alınmıştır.

             KDV Tevkifat uygulamasına ilişkin açıklamaların yer aldığı 117 Seri No.lu KDV Genel Tebliğinin “2.2. Serbest Meslek Faaliyeti Çerçevesinde Yapılan Teslim ve Hizmetler” başlıklı bölümünde;

             “KDV Kanununun (1/1) maddesine göre, serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetler vergiye tabidir. Sözü edilen faaliyetleri mutad ve sürekli olarak yapanlar KDV mükellefi olacak, arızi serbest meslek faaliyetinde bulunanların ise KDV mükellefiyeti tesis edilmeyecektir.

             Serbest meslek faaliyetlerini mutad ve sürekli olarak yapanların prensip olarak, KDV mükellefiyeti tesis ettirmeleri gerekmektedir. Ancak, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 18 inci maddesi kapsamına giren teslim ve hizmetleri münhasıran aynı Kanunun 94 üncü maddesinde belirtilen kişi, kurum ve kuruluşlara yapanların hesaplayacağı KDV nin bu kişi veya kuruluşlar tarafından sorumlu sıfatıyla beyan edilmesi mümkün bulunmaktadır.

            Serbest meslek erbabının bu uygulamadan faydalanabilmesi için KDV mükellefiyetinin sadece Gelir Vergisi Kanununun 18 inci maddesi kapsamına giren işlemlerden ibaret olması ve işlemlerinin tamamının aynı Kanunun 94 üncü maddesinde sayılan kişi, kurum ve kuruluşlara yapılması gerekmektedir.

            Ayrıca, sorumluluk uygulaması kapsamında işlem yapılabilmesi için Gelir Vergisi Kanununun 18 inci maddesi kapsamına giren işlemleri yapan kişilerin, bu şekilde işlem yapılmasını önceden vergi sorumlusuna (Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinde sayılanlara) bildirmesi gerekmektedir.

             İşlemlerine ait verginin beyan ve ödeme mükellefiyeti sorumlular tarafından yerine getirilen serbest meslek mensupları (Gelir Vergisi Kanununun 18 inci maddesinde sayılanlar) ayrıca KDV beyannamesi vermeyecek ve defter tutmayacaklardır. İşlemin belgelendirilmesi ise Vergi Usul Kanununun genel hükümlerine göre gerçekleştirilecektir.

            Bu uygulamaya göre, Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinde sayılan kişi, kurum ve kuruluşlar, aynı Kanunun 18 inci maddesi kapsamına giren kişilere yapacakları ödemeler ile ilgili olarak gelir vergisi (GV) stopaj tutarı dâhil işlem bedeli üzerinden KDV hesaplayıp sorumlu sıfatıyla beyan edip ödeyeceklerdir. Hesaplanan KDV tutarı gelir vergisi stopaj matrahına dâhil edilmeyecektir.

            Gelir Vergisi Kanununun 18 inci maddesi kapsamına giren teslim veya hizmetleri aynı Kanunun 94 üncü maddesinde sayılan kişi, kurum ve kuruluşlar yanında bu maddede yer almayanlara da yapanlar yukarıda belirtilen uygulamadan faydalanamayacaktır.

            Sorumluluk uygulamasını tercih etmeyenler ile esasen bu kapsama girmesi mümkün olmayan mükelleflerin, Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinde sayılan kişi, kurum ve kuruluşlar ile bunlar dışındakilere yaptıkları işlemleri sebebiyle hesaplanan KDV, Tebliğin (3.) bölümü saklı kalmak kaydıyla, kendileri tarafından mükellef sıfatıyla beyan edilip ödenecektir. Bu mükellefler genel hükümler çerçevesinde defter tutacak, belge düzenleyecek ve KDV beyannamesi vereceklerdir. Bu durumda, Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinde sayılan kişi, kurum ve kuruluşların, Tebliğin (3.) bölümü saklı kalmak kaydıyla, bu işlemler sebebiyle vergi sorumlulukları söz konusu olmayacaktır.” denilmektedir.

             Buna göre, GVK nın 18 inci maddesinde yer alan serbest meslek kazançları istisnasının katma değer vergisi mükellefiyetine etkisi bulunmayıp söz konusu faaliyetlerinizi mutad meslek olarak ifa etmeniz halinde bu faaliyet KDV ye tabi tutulacaktır.

             Söz konusu faaliyetlerinizin münhasıran GVK nın 94 üncü maddesinde sayılan kişi ve kuruluşlara yapılıyor olması halinde, yukarıda yer alan açıklamalar çerçevesinde tarafınıza yapılacak ödemeler ile ilgili hesaplanan KDV anılan kişi ve kuruluşlar tarafından tevkif edilerek sorumlu sıfatıyla beyan edilerek ödenecek, dolayısıyla adınıza KDV mükellefiyeti tesis edilmeyecektir.

             Ancak söz konusu faaliyetleri GVK nın 94 üncü maddesinde sayılan kişi ve kuruluşlar dışındakilere de yapmanız halinde bu işlemleriniz nedeniyle adınıza KDV mükellefiyeti tesis edilecek ve faaliyetlerinize ait KDV, mükellef sıfatıyla tarafınızdan beyan edilip ödenecektir.

            Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.


Kaynak:GİB
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/seramik-ve-resim-kursu-faaliyetinin-gelir-vergisi-ve-katma-deger-vergisi-kanunu-acisindan-degerlendirilmesi-hk-%ef%bf%bc/feed/ 0
Evde kişiye özel kıyafet dikilerek internetten satılması faaliyetinin esnaf muaflığından yararlanıp yararlanamayacağı hk. https://www.muhasebenews.com/evde-kisiye-ozel-kiyafet-dikilerek-internetten-satilmasi-faaliyetinin-esnaf-muafligindan-yararlanip-yararlanamayacagi-hk-%ef%bf%bc/ https://www.muhasebenews.com/evde-kisiye-ozel-kiyafet-dikilerek-internetten-satilmasi-faaliyetinin-esnaf-muafligindan-yararlanip-yararlanamayacagi-hk-%ef%bf%bc/#respond Thu, 24 Mar 2022 06:15:00 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=124613 Sayı: 84098128-120[9-2021/5]-278037

Tarih: 01/09/2021

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü

Sayı:E-84098128-120[9-2021/5]-27803701.09.2021
Konu:Evde kişiye özel kıyafet dikilerek internetten satılması faaliyetinin esnaf muaflığından yararlanıp yararlanamayacağı hk.
İlgi:16/03/2021 tarihli ve 362976 sayılı özelge talep formunuz.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; evinizde ev tipi dikiş makinesi kullanmak suretiyle sipariş üzerine dikmiş olduğunuz kişiye özel çocuk kıyafetlerinin dikiş ve kumaşının görülmesi için reklam amaçlı fotoğraflarını İnstagram hesabınıza yüklediğinizi belirterek, bahse konu faaliyetiniz dolayısıyla esnaf muaflığından yararlanıp yararlanamayacağınız hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun “Vergiden Muaf Esnaf” başlıklı 9 uncu maddesinde;

Ticaret ve sanat erbabından aşağıda yazılı şekil ve suretle çalışanlar gelir vergisinden muaftır.

6. Evlerde kullanılan dikiş, nakış, mutfak robotu, ütü ve benzeri makine ve aletler hariç olmak üzere, muharrik kuvvet kullanmamak ve dışarıdan işçi almamak şartıyla; oturdukları evlerde imal ettikleri havlu, örtü, çarşaf, çorap, halı, kilim, dokuma mamûlleri, kırpıntı deriden üretilen mamûller, örgü, dantel, her nevi nakış işleri ve turistik eşya, hasır, sepet, süpürge, paspas, fırça, yapma çiçek, pul, payet, boncuk işleme, tığ örgü işleri, ip ve urganları, tarhana, erişte, mantı gibi ürünleri işyeri açmaksızın (7162 sayılı Kanunun 1 inci maddesiyle eklenen ibare Yürürlük; 30.1.2019) veya yıl içinde gerçekleştirilen satış tutarı, ilgili yıl için geçerli olan asgari ücretin yıllık brüt tutarından fazla olmamak üzere, internet ve benzeri elektronik ortamlar üzerinden satanlar. Bu ürünlerin, pazar takibi suretiyle satılması ile ticarî, ziraî veya meslekî faaliyetleri dolayısıyla gelir ve kurumlar vergisi mükellefi olanların düzenledikleri hariç olmak üzere; düzenlenen kermes, festival, panayır ile kamu kurum ve kuruluşlarınca geçici olarak belirlenen yerlerde satılması muaflıktan faydalanmaya engel değildir.”

….

10. Ayrı bir iş yeri açmaksızın ve sanayi tipi veya seri üretim yapabilen makine ve alet kullanmaksızın oturdukları evlerde imal ettikleri malları internet ve benzeri elektronik ortamlar üzerinden satanlar. Bu bent kapsamında esnaf muaflığından faydalanılabilmesi için Esnaf Vergi Muafiyeti Belgesi alınması, Türkiye’de kurulu bankalarda bir ticari hesap açılması ve tüm hasılatın münhasıran bu hesap aracılığıyla tahsil edilmesi şarttır. Bankalar, bu bent kapsamında açılan ticari hesaplara aktarılan tutarlar üzerinden, aktarım tarihi itibarıyla %4 (bir ve üzeri işçi çalıştırıldığı durumda %2) oranında gelir vergisi tevkifatı yapmak ve 98 ve 119 uncu maddelerdeki esaslar çerçevesinde beyan edip ödemekle yükümlüdür. İstihdama bağlı indirimli oranın uygulanması için ilgili ayda bir işçinin en az on gün süreyle çalıştırılması gerekir. Bu hasılat tutarı üzerinden ayrıca 94 üncü madde kapsamında tevkifat yapılmaz. Bu bent kapsamında elde edilen hasılatın 220.000 Türk lirasını (313 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği ile 2021 yılı için 240.000 TL.) aşması hâlinde, mükellef izleyen takvim yılı başından itibaren gerçek usulde vergilendirilir ve tekrar bu muafiyetten faydalanamaz. Bentte yer alan hasılat koşulu dışındaki diğer şartların ihlal edildiğinin tespit edilmesi hâlinde muafiyetten faydalanılamaz ve zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergiler, vergi ziyaı cezası kesilmek suretiyle gecikme faiziyle birlikte tahsil olunur. Bentte yer alan oranları ve tutarı, yarısına kadar indirmeye ve iki katına kadar artırmaya Cumhurbaşkanı yetkilidir.

Ticari, zirai veya mesleki kazancı dolayısı ile gerçek usulde Gelir Vergisine tabi olanlar ile yukarıda sayılan işleri Gelir ve Kurumlar Vergisi mükelleflerine bağlılık arz edecek şekilde yapanlar esnaf muaflığından faydalanamazlar.

Esnaf muaflığına ilişkin şartları taşıyanlara talepleri halinde vergi dairesince Esnaf Vergi Muafiyeti Belgesi verilir. Bu belgenin şekil ve muhtevasının tayin ve tespiti ile iptali ve uygulamaya ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.

…” hükümleri yer almaktadır.

7162 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle 30/1/2019 tarihinden itibaren uygulanmak üzere, 193 sayılı Kanunun 9 uncu maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendi kapsamında esnaf muaflığından faydalananların, evlerde imal ettikleri ürünleri, internet ve benzeri elektronik ortamlarda da satmaları halinde esnaf muaflığından faydalanmaları mümkün hale getirilmiştir.

Bu muaflıktan faydalanılabilmesi için, internet ve benzeri elektronik ortamlar üzerinden yıl içinde gerçekleştirilen satış tutarının ilgili yıl içinde geçerli olan asgari ücretin yıllık brüt tutarını aşmaması gerekmektedir. Konu ile ilgili ayrıntılı açıklamalara 306 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinin “İnternet ve Benzeri Elektronik Ortamlar Üzerinden Yapılan Satışlarda Esnaf Muaflığı” başlıklı bölümde yer verilmiştir.

Diğer taraftan, 7256 sayılı Kanunla, 193 sayılı Kanunun esnaf muaflığını düzenleyen 9 uncu maddesinin birinci fıkrasına eklenen (10) numaralı bent ile ayrı bir işyeri açmaksızın ve sanayi tipi veya seri üretim yapabilen makine ve alet kullanmaksızın oturdukları evlerde imal ettikleri malları, münhasıran internet ve benzeri elektronik ortamlar üzerinden satanlar esnaf muaflığı kapsamına alınmıştır. Konu ile ilgili ayrıntılı açıklamalara 314 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde yer verilmiştir.

Bu hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, ikamet adresinizde ev tipi dikiş makinesi kullanmak suretiyle sipariş üzerine diktiğiniz kişiye özel çocuk kıyafetlerini;

– Pazar takibi yapmaksızın ve ticari, zirai, mesleki faaliyetleri dolayısıyla gelir ve kurumlar vergisi mükellefi olanların düzenledikleri kermes, festival, panayır gibi yerler haricinde satmanız ve/veya internet ve benzeri elektronik ortamlar üzerinden satmanız halinde, bentte yer alan şartların sağlanması kaydıyla 306 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde yapılan açıklamalar çerçevesinde, Gelir Vergisi Kanununun 9 uncu maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendi kapsamında,

-Yalnızca internet veya benzeri platformlar üzerinden satmanız halinde ise, bentte yer alan şartların sağlanması kaydıyla 314 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde yapılan açıklamalar çerçevesinde, Gelir Vergisi Kanununun 9 ncu maddesinin birinci fıkrasının (10) numaralı bendi kapsamında,

esnaf muaflığından faydalanmanız mümkün bulunmaktadır.

Bilgilerinize sunulur.

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.


Kaynak:GİB
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/evde-kisiye-ozel-kiyafet-dikilerek-internetten-satilmasi-faaliyetinin-esnaf-muafligindan-yararlanip-yararlanamayacagi-hk-%ef%bf%bc/feed/ 0
Gayrimenkul alım satım faaliyetinin değerlendirilmesi hk. https://www.muhasebenews.com/gayrimenkul-alim-satim-faaliyetinin-degerlendirilmesi-hk/ https://www.muhasebenews.com/gayrimenkul-alim-satim-faaliyetinin-degerlendirilmesi-hk/#respond Sat, 05 Mar 2022 08:15:00 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=123659 Sayı : B.07.1.GİB.4.06.17.01-KDV-3/2010-14001-49-928

Tarih: 26/10/2011

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri KDV ve Diğer Vergiler Grup Müdürlüğü)

Sayı:B.07.1.GİB.4.06.17.01-KDV-3/2010-14001-49-92826/10/2011
Konu:Gayrimenkul alım satım faaliyetinin değerlendirilmesi

İlgide kayıtlı dilekçenizde,

            – adınıza kayıtlı bulunan arsa üzerinde 9 adet bağımsız birim inşa edilmek ve 2 adedi tarafınıza 7 adedi ise müteahhide verilmek üzere sözleşme düzenlendiği, arsa sahibi olmanız nedeniyle müteaahhide verilecek dairelerin satışının tarafınız üzerinden gerçekleştirildiği, şahsınıza kalacak 2 adet dairenin satışında herhangi bir mükellefiyet gerektirip gerektirmediği,

            – muhtelif tarihlerde alınıp 2009 yılında satılan gayrimenkullerinizle ilgili olarak kazancınızın değer artış kazancı olarak mı yoksa ticari kazanç olarak mı değerlendirileceği, hisseli satışlarda satış değeri olarak harç matrahının hisseye isabet eden kısmının mı dikkate alınacağı

            hususlarıyla ilgili olarak Başkanlığımızın görüşü sorulmaktadır.

            A) GELİR VERGİSİ YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME:

                193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 37 nci maddesinin birinci fıkrasında, her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançların ticari kazanç olduğu hükmüne yer verilmiş olup; aynı maddenin ikinci fıkrasının (4) numaralı bendinde ise, gayrimenkullerin alım, satım ve inşa işleriyle devamlı olarak uğraşanların bu işlerden elde ettikleri kazancın ticari kazanç olduğu hükme bağlanmıştır.

              Aynı Kanunun “Değer Artışı Kazançları” başlıklı mükerrer 80 inci maddesinde iktisap şekli ne olursa olsun (ivazsız olarak iktisap edilenler hariç) 70 inci maddenin birinci fıkrasının (1), (2), (4) ve (7) numaralı bentlerinde yazılı mal ve hakların, iktisap tarihinden başlayarak beş yıl içinde elden çıkarılmasından doğan kazançların değer artış kazancı olduğu hükme bağlanmıştır.

             Bu maddede geçen “elden çıkarma” deyimi, yukarıda yazılı mal ve hakların satılması, bir ivaz karşılığında devir ve temliki, trampa edilmesi, takası, kamulaştırılması, Devletleştirilmesi, ticaret şirketlerine sermaye olarak konulmasını ifade eder.

            Bir takvim yılında elde edilen değer artışı kazancının, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının elden çıkarılmasından sağlananlar hariç, (01.01.2009 -31.12.2009 tarihleri arasında uygulanan miktar) 7.600 Türk Lirası gelir vergisinden müstesnadır. Öte yandan, ticari faaliyet emek-sermaye organizasyonuna dayanmakta olup, kazanç sağlama niyet ve kastının bulunup bulunmaması böyle bir organizasyon tarafından icra edilen faaliyetin ticari faaliyet olma niteliğine etki etmemektedir. Ancak, bir faaliyetin ticari faaliyet sayılabilmesi için kazanç sağlama niyet ve kastı gerekmemekle birlikte faaliyeti icra eden organizasyonun bütün unsurlarıyla birlikte değerlendirildiğinde kazanç sağlama potansiyeline sahip olması, şahsi ihtiyaç kapsam ve sınırlarını aşması gerekmektedir.

              Gayrimenkul alım satımı ticari bir organizasyon içinde yapıldığında alım satımın ticari faaliyetin bir unsuru sayılması, ancak ticari organizasyonun şekli ve maddi unsurları ile açıkça belli olmadığı hallerde ise faaliyetin devamlılık kasıt ve niyeti ile yapıldığını belirleyen objektif ölçü olarak, muamelede çokluk olup olmadığına bakılması gerekmektedir.

            Diğer taraftan, gayrimenkullerin iktisap tarihinden sonra aynı kişiye farklı tarihlerde veya farklı kişilere aynı tarihte satılması veya birbirini izleyen yıllarda satılması durumunda yapılan satışlar devamlı olarak gayrimenkul alım-satım işiyle uğraşıldığına karine teşkil edeceğinden, elde edilen kazancın Gelir Vergisi Kanununun 37 nci maddesine göre “ticari kazanç” olarak vergilendirilmesi gerekmektedir.

           Öte yandan, Vergi Usul Kanununda vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olacağı hüküm altına alınmıştır. Buna göre, inşaatın arsasının arsa sahibine bağımsız bölümler verilmek suretiyle temin edilmesi halinde, inşaatı yapana ait bölümlere isabet eden arsa payı, daha önce müteahhide devredilir. Ancak arsa payından müteahhide devir yapılmadan yapılan satışlarla, arsanın bir kısmının müteahhide devrinin yapılması suretiyle yapılan satışlar arasında bir fark bulunmadığından; arsa payı müteahhit tarafından devir alınmadan yapılan ve müteahhidin hissesine düşen dairelerin satışından elde edilen kazancın VUK’da yer alan hüküm gereğince müteahhidin kazancı olması gerekmektedir.

            Özelge talep formunuz ile eklerinin tetkikinden; adınıza kayıtlı arsanın “Kat Karşılığı İnşaat ve Satış Vaadi Sözleşmesi” ne istinaden müteahhide verildiği, karşılığında 2 adet dairenin şahsınıza kaldığı, müteahhide kalan 7 adet dairenin ise şahsınız üzerinden satışının gerçekleştirildiği ve kendinize ait olan gayrimenkullerden 2005 yılında 1, 2006 yılında 3 ve 2009 yılında da 8 adedinin satışının gerçekleştirildiği anlaşılmıştır.

           Bu itibarla; şahsınız ile müteahhit arasında imzalanan “Kat Karşılığı İnşaat veSatış Vaadi Sözleşmesi”ne istinaden yapılan dairelerden müteahhide verilen 7 adet dairenin satışından elde edilen kazancın müteahhit tarafından ticari kazanç hükümlerine göre beyanı gerektiğinden şahsınız tarafından beyanı söz konusu değildir.

          Bu çerçevede; şahsınızın 2005 yılında 1 adet, 2006 yılında da 3 adet gayrimenkul satışının olması nedeniyle bu satışlardan elde edilen kazancın ticari kazanç hükümleri kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.

          Ayrıca 2007 ve 2008 yıllarında gayrimenkul satışınız olmadığından 2005 yılında açılan mükellefiyetinizin 2006 yılı sonu itibariyle kapatılması ve 2009 yılında birden fazla gayrimenkul satışınız nedeniyleyeniden ticari kazanç yönünden mükellefiyetinizin tesis edilmesi gerekeceği tabiidir.

            B)HARÇLAR KANUNU YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME:

            Bilindiği üzere, 492 sayılı Harçlar Kanununun dördüncü kısmında tapu ve kadastro harçlarına ilişkin hükümler yer almış olup, söz konusu Kanunun 57 nci maddesinde; “Tapu ve kadastro işlemlerinden bu kanuna bağlı (4) sayılı tarifede yazılı olanları, tapu ve kadastro harçlarına tabidir.” hükmü  bulunmaktadır.

           Kanunun 58 inci maddesinde; “Tapu ve kadastro harçlarını kanuna ekli tarifede belirtilen kişiler; tarifede belirtilmeyen işlemlerde, taraflar aksini kararlaştırmamış ise, aşağıda yazılı kişiler ödemekle mükelleftir.

            a) Mülkiyet ve mülkiyetten gayrı ayni hakları iktisap edenler (İktisap eden kişiler birden fazla ise harçları hisseleri oranınca öderler).

            b) İpotek tesisinde ipoteği tesis edenler,

            c) Kadastro işlerinde adlarına tescil yapılanlar,

            d) Miras sebebiyle çıplak mülkiyetin mirasçı adına tescilinde, çıplak mülkiyet sahibi olanlar,

            e) Rücularda rücu eden taraf,

            f) Bunlar dışında kalan işlemlerde lehine işlem yapılmış olanlar.” hükümlerine yer verilmiştir.

           Anılan Kanunun 63 üncü maddesinde (5766 sayılı Kanunun 11 inci maddesinin (c ) bendi ile değişen şekli); “Bu Kanunda sözü edilen “kayıtlı değer” veya “emlak vergisi değeri” deyimi; 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanununun 29 uncu maddesine göre belirlenen vergi değerini ifade eder.

           Gayrimenkul devir ve iktisaplarında tapu ve kadastro harcı emlak vergisi değerinden az olmamak üzere, beyan edilen devir ve iktisap bedeli üzerinden hesaplanır. Kat irtifaklı gayrimenkul devir ve iktisaplarında harç, devir ve iktisap bedelinin tamamı üzerinden hesaplanır. Tapuda yapılan işlemden sonra, emlak vergisi değerinden daha düşük bir bedel üzerinden harç ödendiğinin veya beyan edilen devir ve iktisap bedelinin gerçek durumu yansıtmadığının tespit edilmesi halinde, aradaki farka isabet eden harç ikmalen veya re’sen tarh edilir. Bu suretle tarh edilecek tapu ve kadastro harcı için, 213 sayılı Vergi Usul Kanununda yer alan vergi ziyaı cezası % 25 nispetinde uygulanır. Takdir komisyonu kararlarına istinaden bu fıkra uyarınca tarhiyat yapılamaz…” hükümleri yer almıştır.

           Diğer taraftan, Harçlar Kanununa bağlı (4) sayılı tarifenin I/20 numaralı fıkrasının (a) bendinde, gayrimenkullerin ivaz karşılığında veya ölünceye kadar bakma akdine dayanarak yahut trampa hükümlerine göre devir ve iktisabında (4751 sayılı Kanunun 6/C maddesiyle değişen ibare) (9.4.2002 tarihinden geçerli olmak üzere) gayrimenkulün beyan edilen devir ve iktisap bedelinden az olmamak üzere emlak vergisi değeri üzerinden (cebri icra ve şuyuun izalesi hallerindesatış bedeli, istimlaklerde takdir edilen bedelüzerinden) devir eden ve devir alan için ayrı ayrı (1/1/2010 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere) binde 16,5 oranında harç alınacağı, hükme bağlanmıştır.

           Öte yandan, Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığının 14/3/2009 tarih ve 27169 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 59 Seri No.lu Harçlar Kanunu Genel Tebliğinin 2 nci bölümünün, “63 üncü Maddede Yapılan Değişiklik” başlıklı 1 nci maddesinde; “Bilindiği gibi, 5766 sayılı Kanunla 492 sayılı Kanunun 63 üncü maddesinde yapılan değişiklikle gayrimenkul devir ve iktisaplarında gerçek alım-satım bedeli üzerinden tapu harcı tahsil edilmesi esasına geçilmiş ve 56 Seri No.lu Harçlar Kanunu Genel Tebliğinde konuya ilişkin ayrıntılı açıklamalara yer verilmişti. Ancak, kat irtifaklı gayrimenkullerin alım-satımına ilişkin tapu harcı uygulamasında tereddütler yaşanması üzerine, 5838 sayılı Kanunla yapılan düzenleme ile kat irtifakı tesis edilmiş gayrimenkullerin devir ve iktisabında tapu harcının, gayrimenkulün emlak vergisi değerinden az olmamak üzere devir ve iktisap bedelinin tamamı üzerinden hesaplanmasına yönelik uygulamaya açıklık kazandırılmıştır.” açıklamalarına yer verilmiştir.

          Buna göre sahibi olduğunuz gayrimenkulün satış işlemine ilişkin olarak tapuda yapılacak işlemler sırasında harcın; gayrimenkulün emlak vergisi değerinden az olmamak üzere, beyan edilen devir ve iktisap bedeli üzerinden, gayrımenkulün hissesinin devri halinde ise hisseye isabet eden emlak vergisi değerinden az olmamak üzere beyan edilen devir ve iktisap bedeli üzerinden, Kat irtifaklı gayrimenkul devir ve iktisaplarında ise, gayrimenkulün emlak vergisi değerinden az olmamak üzere devir ve iktisap bedelinin tamamı üzerinden hesaplanarak devir eden ve devir alan tarafından ayrı ayrı ödenmesi gerekmektedir.

          C) KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME :

            3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 1/1 inci maddesine göre, Türkiye’de ticari, sinai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetler katma değer vergisine tabiidir.

            Buna göre, şahsınız tarafından yapılan gayrimenkul alım-satım işinin ticari kazanç hükümleri çerçevesinde değerlendirilmesi halinde bu satışlarınız katma değer vergisine tabi olacak ve katma değer vergisi mükellefiyetiniz tesis edilecektir.

            Bilgi edinilmesini ve gereğini rica ederim.

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.


Kaynak: GİB
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/gayrimenkul-alim-satim-faaliyetinin-degerlendirilmesi-hk/feed/ 0
Serbest Meslek Faaliyetinin Tanımı https://www.muhasebenews.com/serbest-meslek-faaliyetinin-tanimi/ https://www.muhasebenews.com/serbest-meslek-faaliyetinin-tanimi/#respond Tue, 22 Feb 2022 07:46:15 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=122935 221 SERİ NO’LU GELİR VERGİSİ GENEL TEBLİĞİ’ndeki ilgili bölüm

1. Gelir Vergisi Kanununun serbest meslek kazançlarının vergilendirilmesine yönelik hükümlerine ilişkin olarak aşağıdaki açıklamaların yapılması gerekli görülmüştür.
1. SERBEST MESLEK FAALİYETİ – SERBEST MESLEK ERBABI

1.1. Serbest Meslek Faaliyeti

2. Gelir Vergisi Kanununun 65 inci maddesinde her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançlar serbest meslek kazancı olarak belirlenmiş ve serbest meslek faaliyeti de “sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan işlerin işverene tabi olmaksızın, şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır” şeklinde tanımlanmıştır.

3. Bu tanımdan anlaşılacağı üzere bir faaliyetin serbest meslek faaliyeti olup olmadığı, faaliyetin;

 

sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanması,

– bir işverene bağlı olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılması,

devamlı olması,

 

unsurlarını taşıyıp taşımadığına bağlı bulunmaktadır.

4. Bu unsurlar, bir taraftan serbest meslek kazancı ile ticari kazanç, öte yandan serbest meslek kazancı ile ücret ilişkisinin sınırlarını belirlemektedir. Ayrıca, faaliyetin devamlı olması özelliği de serbest meslek faaliyetini, arızi olarak yapılan serbest meslek faaliyetinden ayırmaktadır.

5. Gelir Vergisi Kanununun 61 inci maddesinde, “Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.” şeklinde tanımlanmıştır.

6. Bu açıklamalardan anlaşılacağı üzere gerek ücret gerek serbest meslek kazancı emeğe dayanan gelir unsurlarıdır. Serbest meslek kazançlarında emek; bir işverene tabi olmaksızın, şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına değerlendirilmektedir. Bir işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışılması halinde ise elde edilen gelir ücrettir.

7. Uygulamada bazı durumlarda ücret ile serbest meslek kazancının ayırımında zorluklarla karşılaşılmaktadır. Bu durumda yukarıda da belirtildiği gibi esas alınacak en önemli ölçüt; iş yerine bağlılık ve işverene tabiliktir. İş yerine bağlılıktan maksat; kendisine ait olmayan bir organizasyonun işyerinde çalışılmasıdır. İşverene tabilikten maksat ise; işverenin hizmetli üzerinde hiyerarşik bir kontrol ve yaptırım uygulama hakkının bulunup bulunmamasıdır. Bu unsurların bulunmaması halinde, gelir vergisi açısından işverene tabi olarak işveren-hizmetli ilişkisinden bahsedilemez.

8. Ücret – serbest meslek kazancı ayırımının önemi, vergilendirme ile ilgili ödevlerin yerine getirilmesinde ortaya çıkmaktadır. Zira, serbest meslek faaliyetinin bir hizmet akdi kapsamında bir işverene tabi ve bir işyerine bağlı olarak sürdürülmesi halinde elde edilen gelir ücret olarak vergilendirileceğinden, bu durumdaki bir mükellefin defter tutma, makbuz düzenleme, katma değer vergisi ve geçici vergi yükümlülükleri söz konusu olmayacaktır. Gelir vergisi beyannamesi verme yükümlülüğü ise, Gelir Vergisi Kanununun ücretlerin vergilendirilmesine ilişkin hükümlerinin gerektirdiği koşullarda doğabilecektir.

9. Aynı şekilde, serbest meslek faaliyetinin arızi olarak yapılması halinde de, mükellefin katma değer vergisi ve geçici vergi yükümlülüğü bulunmadığı gibi defter tutma ve makbuz düzenleme zorunluluğu da sözkonusu değildir. Faaliyetin sürekli olması halinde ise, izleyen bölümlerde de açıklanacağı üzere bütün bu yükümlülüklerin yerine getirilmesi gerekmektedir.

1.2. Serbest Meslek Erbabı

10. Gelir Vergisi Kanununun 66 ncı maddesinde serbest meslek faaliyetini mutad meslek halinde ifa edenler serbest meslek erbabı olarak tanımlanmıştır. Buna göre, bir kimsenin serbest meslek erbabı olabilmesi için hem serbest meslek faaliyetinde bulunması hem de bu faaliyeti mutad meslek halinde yapması gerekmektedir.

11. Diğer taraftan söz konusu maddede serbest meslek faaliyetinin yanında başka bir iş veya görev ile devamlı olarak uğraşılmasının bu vasfı değiştirmeyeceği belirlenmiştir. Dolayısıyla serbest meslek erbabı olan bir kimse aynı zamanda ticari kazanç sahibi veya ücretli de olabilir. Bu durum onun serbest meslek erbabı olma niteliğini değiştirmez.

2. VERGİDEN MUAF SERBEST MESLEK ERBABI

12. Gelir Vergisi Kanununun 66 ncı maddesine 4369 sayılı Kanunun 36 ncı maddesiyle eklenen bent ile belirli şartları taşımaları halinde; ebe, sünnetçi, sağlık memuru, arzuhalci, rehber gibi mesleki faaliyette bulunanlar bu faaliyetlerine ilişkin kazançları nedeniyle gelir vergisinden muaf tutulmuşlardır. Söz konusu şartlar bir taraftan Vergi Usul Kanununun 155 inci maddesinde sayılan serbest meslek erbabında işe başlamanın belirtilerine(1) , diğer taraftan faaliyet sonucu elde edilen kazancın elde edildiği yere bağlanmıştır. Buna göre yukarıda sayılan serbest meslek erbabı; Vergi Usul Kanununun 155 inci maddesindeki şartlardan birden fazlasını taşımamaları veya bu şartları taşımakla beraber köylerde veya son nüfus sayımına göre belediye içi nüfusu 5.000’i aşmayan yerlerde faaliyet göstermeleri halinde gelir vergisinden muaf tutulmuştur.

3. SERBEST MESLEK KAZANÇLARININ VERGİLENDİRİLMESİ

3.1. Serbest Meslek Kazançlarının Tespiti

13. Serbest meslek kazançlarının vergilendirilmesi ile ilgili düzenlemeler Gelir Vergisi Kanununun 67 ve 68 inci maddelerinde yapılmıştır. Serbest meslek kazancının tespitini düzenleyen 67 nci maddede; serbest meslek kazancının, bir hesap dönemi içinde serbest meslek faaliyeti karşılığı olarak tahsil edilen para ve ayınlar ile diğer suretlerle sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerden, bu faaliyet dolayısıyla yapılan giderler indirildikten sonra kalan fark olduğu hükme bağlanmış ve kazancın Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre tutulan serbest meslek kazanç defterine istinaden tespit edileceği belirlenmiştir. Serbest meslek kazancının tespitinde hasılattan indirilecek giderler ise 68 inci maddede sayılmıştır.

14. 4369 sayılı Kanun ile serbest meslek kazançlarının götürü usulde vergilendirilmesini düzenleyen 69 uncu madde yürürlükten kaldırılmıştır(2). Bu nedenle gelir vergisinden muaf tutulanlar dışında kalan bütün serbest meslek erbabının kazancı, 1.1.1999 tarihinden itibaren yukarıda açıklandığı şekilde gerçek usulde tespit edilecektir.

3.2. Tevkifat Uygulaması

15. Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında vergi tevkifatı yapmak zorunda olanlar belirtilmiş, aynı fıkranın 2 numaralı bendinde yaptıkları serbest meslek işleri dolayısıyla bu işleri icra edenlere yapılan ödemelerden gelir vergisi tevkifatı yapılacağı hükme bağlanmıştır. Tevkifat oranı; 18 inci madde kapsamına giren serbest meslek işlerinde %10, diğerlerinde % 20 olarak belirlenmiştir(3). Tevkifat uygulamasında serbest meslek kazancının devamlı veya arızi nitelikte olmasının herhangi bir önemi bulunmamaktadır.

3.3. Tevkif Suretiyle Ödenen Vergilerin Beyannamede Mahsup Edilmesi

16. Gelir Vergisi Kanununun 85 inci maddesine göre, serbest meslek erbabı (serbest meslek faaliyetini mutad meslek olarak ifa edenler) mesleki faaliyetlerinden kazanç temin etmemiş olsalar dahi yıllık beyanname vereceklerdir.

17. Bu durumda, 18 inci madde kapsamına giren serbest meslek faaliyetlerinin mutad olarak sürdürülmesi halinde, bu faaliyetlerden elde edilen hasılatın istisna edilen tutarı aşıp aşmadığına bakılmaksızın yıllık gelir vergisi beyannamesi verilecektir. Hasılatın istisna tutarını aşması halinde, istisna tutarı yıllık gelir vergisi matrahının hesaplanmasında gayri safi hasılat tutarından indirilecektir. Diğer yandan bu mükelleflerin vergiden istisna edilen kısma isabet eden giderleri hasılatlarından indirmeleri mümkün bulunmamaktadır. İstisnaya isabet eden gider; [(İstisna Tutarı / Toplam Hasılat) x Toplam Gider] formülüne göre hesaplanacaktır.

18. Gelir Vergisi Kanununun 86 ncı maddesinin 1/f bendinde, vergiye tabi gelirin sadece kazanç ve iratların istisna hadleri içinde kalan kısımlarından ibaret olması halinde beyanname verilmeyeceği hüküm altına alındığından, Gelir Vergisi Kanununun 18 inci maddesi kapsamındaki faaliyetleri arızi olarak yapanların bu faaliyetlerinden elde ettiği hasılatın istisna edilen tutarı aşmaması halinde yıllık gelir vergisi beyannamesi verilmeyecektir. Bu durumda yapılan vergi tevkifatı nihai vergileme olacaktır. Anılan faaliyetlere ilişkin hasılat tutarının istisna tutarını geçmesi ve elde edilen kazancın Gelir Vergisi Kanununun 80 inci maddesinde yer alan diğer kazanç ve iratlarda vergilendirme yapabilme sınırına ilişkin tutarı aşması halinde aşan kısım için beyanname verilecektir. Başka bir anlatımla, örneğin 1999 yılında 18 inci madde kapsamında değerlendirilen arızi serbest meslek faaliyetinden elde edilen hasılatın 7 milyar liralık istisna sınırını aşmasından sonra aynı yıl içinde elde edilen kazancın Gelir Vergisi Kanununun 80 inci maddesindeki 3 milyar 500 milyon liralık haddi de aşması halinde aşan kısım için beyanname verilecektir.

19. Diğer taraftan, Gelir Vergisi Kanununun 121 inci maddesinde “Yıllık beyannamede gösterilen gelire dahil kazanç ve iratlardan bu Kanuna göre kesilmiş bulunan vergiler, beyanname üzerinden hesaplanan gelir vergisine mahsup edilir.” hükmü yer almaktadır. Bu hüküm uyarınca yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilmesi gereken 18 inci madde kapsamındaki serbest meslek kazançları üzerinden hesaplanan gelir vergisinden, istisna tutarına isabet eden kısım hariç tevkif edilen vergiler mahsup edilecektir. Hasılat tutarının bir kısmından tevkifat yapılmamış olması halinde, istisnaya isabet eden tevkifat tutarı[(İstisna Tutarı / Toplam Hasılat) x Toplam Tevkifat] formülüne göre hesaplanacaktır.

3.4. Geçici Vergi Uygulaması

20. Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 120 nci maddesinde yapılan değişiklikle(4) ticari kazanç sahipleri ile serbest meslek erbabının cari vergilendirme döneminin üç aylık dönemleri itibariyle geçici vergi ödeyecekleri hükme bağlanmıştır. Bu hüküm uyarınca Gelir Vergisi Kanununun 18 inci maddesinde belirtilen serbest meslek faaliyetlerini arızi olarak yapanların geçici vergi ödeme mükellefiyeti bulunmamaktadır. Bu faaliyetleri sürekli olarak yapanlar ise geçici vergi mükellefiyetiyle ilgili işlemleri yerine getireceklerdir.

21. Ayrıca söz konusu faaliyetleri mutad olarak yürütenler elde ettikleri hasılat tutarına bakılmaksızın geçici vergi beyannamesi verecekler, geçici vergi matrahının tespitinde istisna tutarını dikkate alacaklardır. Tevkifat yoluyla kesilen vergilerden istisnaya isabet eden kısım düşüldükten sonra kalan tutar, hesaplanan geçici vergiden mahsup edilecektir. İstisnaya isabet eden tevkifat tutarı 19 nolu paragrafta belirtilen şekilde hesaplanacaktır.

3.5. Katma Değer Vergisi Uygulaması

22. Katma Değer Vergisi Kanununun 1/1 maddesine göre serbest meslek faaliyeti kapsamında yapılan teslim ve hizmetler katma değer vergisine tabidir. Buna göre sözü edilen faaliyetleri sürekli bir şekilde yapanlar gerçek usulde katma değer vergisine tabi olacak, arızi nitelik taşıyan serbest meslek faaliyetleri ise vergiye tabi olmayacaktır.

 

23. Gelir Vergisi Kanununun 18 inci maddesine giren faaliyetlerde de yukarıdaki hüküm geçerlidir. Sözü edilen madde kapsamına giren faaliyetlerin mutad meslek olarak yapılması durumunda Katma Değer Vergisi Kanununun genel hükümleri çerçevesinde gerçek usulde katma değer vergisi mükellefiyeti doğacaktır.

 

24. Gelir Vergisi Kanununun 18 inci maddesinde sayılan faaliyetleri mutad meslek olarak yapanların katma değer vergisi yükümlülüklerine ilişkin olarak, 19 Seri No.lu Katma Değer Vergisi Genel Tebliğinde yapılan düzenleme 31 Mart 1999 tarihi itibariyle yürürlükten kaldırılmıştır. Bu kapsamdaki mükelleflerin 1 Nisan 1999 tarihinden itibaren katma değer vergisi yükümlülüklerini Katma Değer Vergisi Kanununun genel hükümleri çerçevesinde yerine getirmeleri gerekmektedir.

 

3.6. Serbest Meslek Kazançlarında İstisna ve İstisna Kapsamındaki Kazançların Vergilendirilmesi

 

25. Serbest meslek kazançlarında istisna Gelir Vergisi Kanununun 18 ve 4369 sayılı Kanunun geçici 7 nci maddesinde düzenlenmiştir.

 

3.6.1. İstisnanın Kapsamı

 

26. Gelir Vergisi Kanununun 18 inci maddesinde yer alan düzenlemeye göre;

 

-İstisnadan yararlanma hakkı; müellif, mütercim, heykeltıraş, hattat, ressam, bestekar ve mucitlerin kendileri ile bunların kanuni mirasçılarına tanınmıştır.

 

-İstisna kapsamına; şiir, hikaye, roman, makale, bilimsel araştırma ve inceleme, röportaj, karikatür, fotoğraf, film, video bant, radyo ve televizyon senaryo ve oyunu gibi eserler ve ihtira beratı girmektedir.

 

-Hasılatın, eserlerin; gazete, dergi, radyo, televizyon ve videoda yayınlanması, kitap, resim, heykel ve nota halindeki eserler ile ihtira beratlarının satılması veya bunlar üzerindeki mevcut hakların devir ve temlik edilmesi veya kiralanması karşılığında elde edilmesi gerekmektedir.

 

27. 4369 sayılı Kanunla, serbest meslek kazançlarına tanınan istisna Gelir Vergisi Kanununun 103 üncü maddesinde yazılı tarifenin birinci ve ikinci dilimleri toplamı tutarı ile sınırlandırılmıştır(5). Bu tutar 1/1/1999 tarihinden itibaren uygulanacak vergi tarifesine göre (2.000.000.000 + 5.000.000.000 =) 7.000.000.000 TL. dır. İstisna tutarı, yukarıda belirtildiği üzere vergi tarifesine bağlandığından, daha sonraki yıllarda vergi tarifesinde yapılacak değişikliğe paralel olarak değişecektir. Öte yandan, serbest meslek kazançlarına tanınan bu istisnanın, Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesi uyarınca tevkif suretiyle ödenecek vergiyi kapsamadığı gerek 18 inci maddede gerekse geçici 7 nci maddede açıkça belirtilmiştir.

 

28. Maddede istisna uygulamasına ilişkin olarak serbest meslek faaliyetinin devamlılığı açısından herhangi bir sınırlama getirilmemiştir. Bu nedenle Gelir Vergisi Kanununun 18 inci maddesi kapsamındaki kazançların devamlı veya arızi olarak elde edilmesi istisnanın uygulanmasına engel teşkil etmeyecektir.

 

4. DİĞER HUSUSLAR

 

4.1. Defter Tutma ve Belge Düzeni

 

29. Vergi Usul Kanununun 172 nci maddesi ile serbest meslek erbabına defter tutma mecburiyeti getirilmiş, aynı Kanunun 210 uncu maddesinde ise serbest meslek erbabının serbest meslek kazanç defteri tutacağı hüküm altına alınmıştır. Yine aynı Kanunun 236 ncı maddesinde de serbest meslek erbabının hasılatları için serbest meslek makbuzu düzenlemek mecburiyetinde olduğu belirtilmiştir. Bu hükümlere göre serbest meslek erbabının elde ettiği hasılatın tutarına ve istisna olup olmadığına bakılmaksızın defter tutma ve belge düzenleme mecburiyeti bulunmaktadır.

 

30. Serbest meslek faaliyetini arızi olarak yapanların defter tutma ve belge düzenleme zorunlulukları bulunmamaktadır. Ancak, bu kimselerin yaptıkları hizmetler karşılığında kendilerine yapılan ödemelerin Vergi Usul Kanununun mükerrer 257 nci maddesinin Bakanlığımıza verdiği yetkiye istinaden aynı Kanunun 234 üncü maddesi hükmü çerçevesinde “Gider Pusulası” ile tevsik edilmesi uygun bulunmuştur. Diğer yandan, Vergi Usul Kanununun 242 nci maddesi uyarınca, arızi olarak yapılan serbest meslek faaliyeti ile ilgili giderleri ispat edecek belgelerin muhafaza edilmesi gerekmektedir.

 

31. Vergi Usul Kanununun 211 inci maddesi uyarınca serbest meslek erbabı, işlerinde bir yıldan fazla kullandıkları ve amortismana tabi tuttukları tesisat ve demirbaş eşyanın kıymetleri ile amortismanlarını 189 uncu maddede yazılı şekilde amortisman kayıtlarında gösterirler. Anılan Kanunun 189 uncu maddesinde; üzerinden amortisman ayrılan kıymetler ve bunların amortismanlarının aşağıda yazılı şekillerden herhangi biri ile gösterileceği belirtilmiştir.

 

-Envanter defterinin ayrı bir yerinde,

-Özel bir amortisman defterinde,

-Amortisman listelerinde.

 

32. Serbest meslek erbabının, yukarıda belirtilen kıymetler ile bunların amortismanlarını serbest meslek kazanç defterinin ayrı bir yerine yazmaları da mümkündür.

 

33. Gelir Vergisi Kanununun 18 inci maddesinde sayılan faaliyetleri mutad meslek olarak yapanların defter tutma ve belge düzenleme yükümlülüklerine ilişkin olarak 19 Seri No.lu Katma Değer Vergisi Genel Tebliğinde yapılan düzenleme yürürlükten kaldırılmıştır. Bu kapsamdaki mükelleflerin 1999 yılı işlemlerini kaydedecekleri yasal defterlerini 31 Mart 1999 tarihine kadar tasdik ettirerek 1 Ocak 1999 tarihinden sonraki işlemlerini kaydetmeleri gerekmektedir.

 

4.2. Binek Otomobillerinin Amortismanları ve Giderleri

 

34. Gelir Vergisi Kanununun 68 inci maddesinin 10 numaralı bendinde yapılan değişiklik ile(6) 1.1.1999 tarihinden itibaren serbest meslek erbabı, envantere dahil olan binek otomobillerinin giderlerini ve Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre ayrılan amortismanlarını gider olarak hasılattan indirebileceklerdir. Bu nevi giderlerin hasılattan indirilebilmesi için söz konusu binek otomobillerin envantere dahil edilmesi şarttır.

 

35. Öteden beri faaliyette bulunan serbest meslek erbabı, işlerinde kullandıkları halde envanterlerine dahil etmedikleri binek otomobillerini maliyet bedeli ile envanterlerine dahil edebileceklerdir. Maliyet bedelinin tespit edilememesi veya bilinmemesi halinde binek otomobilleri, mükellefler tarafından alış tarihindeki rayice göre tahmin olunacak bedeli ile envantere dahil edilecektir.(7)

 

36. Bu şekilde envantere dahil edilecek binek otomobillerin maliyet bedeli veya alış tarihindeki rayice göre tahmin olunacak bedelinden, otomobilin iktisap tarihinden envantere alınma tarihine kadar ayrılması gereken amortisman tutarlarının indirilmesi gerekmektedir. Dolayısıyla amortisman süresinin başlangıcı binek otomobilinin iktisap edildiği tarih olacaktır. Amortisman süresi dolmamış ise kalan süre için amortisman ayrılabilecektir.

 

37. Serbest meslek erbabı tarafından 1.1.1999 tarihinden sonra iktisap edilecek binek otomobilleri maliyet bedeli üzerinden envantere alınacak ve bu bedel üzerinden amortisman ayrılacaktır.

 

38. Serbest meslek erbabının binek otomobillerini yeniden değerlemeye tabi tutmaları ve azalan bakiyeler usulünde amortisman ayırmaları mümkün değildir.(8) Öte yandan binek otomobillerinin envantere dahil edildiği hesap dönemi için ay kesri tam sayılmak suretiyle kalan ay süresi kadar amortisman ayrılacaktır.(9)

 

39. Yapılan düzenleme sonucu serbest meslek erbabı binek otomobillerinin amortismanlarının yanı sıra bu araçların akaryakıt, bakım, onarım ve sigorta gibi giderlerini hasılatlarından gider olarak indirebileceklerdir. Ancak, bu taşıtların motorlu taşıtlar vergisi, gider olarak dikkate alınmayacaktır.(10)

 

40. Öte yandan kazancın tespitinde, serbest meslek erbabının işle ilgili şehir içi ulaşım, posta, telefon ve odabaşı ücreti gibi müteferrik giderleri 1.1.1999 tarihinden itibaren Vergi Usul Kanununda yazılı tevsik edici belgelere dayanılarak gerçek tutarları üzerlerinden gider yazılabilecektir.(11)

5. KONU İLE İLGİLİ ÖRNEKLER

 

ÖRNEK 1

 

Üniversitede kadrolu öğretim görevlisi olarak çalışan Bay (A) 1999 yılında aynı zamanda bir heykeltıraş arkadaşının sahip olduğu atölyede zaman zaman heykel yapmış ve bunları satmıştır.

 

Bay (A)’nın arızi olarak gerçekleştirdiği heykeltraşlık faaliyeti Gelir Vergisi Kanununun 18 inci maddesinde sayılan faaliyetlerden olduğundan, bu faaliyetinden elde etttiği hasılata maddede belirtilen istisna uygulanacaktır. Bay (A)’nın bir yıl boyunca arızi serbest meslek faaliyetinden elde ettiği hasılat 7 milyar liradan fazla ise, 7 milyar liralık istisna ve giderlerin indirilmesiyle hesaplanan (istisnaya isabet eden giderler indirilmez) kazanç tutarının 3 milyar 500 milyon lirayı aşması halinde, aşan kısım için yıllık gelir vergisi beyannamesi verilecektir.

 

Bay (A) bu işi mutad meslek olarak yapmadığından;

 

– Defter tutmayacak ancak yapmış olduğu giderleri için belge alacak ve muhafaza edecektir.

– Serbest meslek makbuzu düzenlemeyecek ancak hasılatına ilişkin aldığı belgeleri muhafaza edecektir.

– Geçici vergi ve katma değer vergisi beyannamesi vermeyecektir.

 

Bay (A)’nın üniversiteden elde ettiği gelir tek işverenden elde edilen ücret niteliğinde olduğundan ve tevkifat suretiyle vergilendirildiğinden bu geliri için yıllık beyanname verilmeyecek ve diğer gelirler nedeniyle beyanname verilmesi halinde de verilecek beyannameye dahil edilmeyecektir.

 

Bay (A)’nın heykellerinin Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinde sayılanlar tarafından satın alınması halinde, yapılan ödemelerden %10 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılacak, yıllık gelir vergisi beyannamesi verilmesi halinde beyan edilen gelire isabet eden tevkifat tutarı beyannamede hesaplanan gelir vergisinden mahsup edilecektir.

 

Hasılatın istisna haddinin altında kalması halinde beyanname verilmeyeceği, diğer gelirler nedeniyle beyanname verilmesi halinde de bu kazancın beyannameye dahil edilmeyeceği tabiidir.

 

ÖRNEK 2

 

Bay (B) sözleşme ile işverene tabi olarak günlük bir gazetede makaleler yazmakta ve ayrı bir işverene ait televizyon kanalında da yine işverene tabi olarak günün yorumunu yapmaktadır.

 

Bay (B)’nin;

 

– Faaliyetinden elde ettiği gelir ücret olarak vergiye tabi tutulacak, serbest meslek kazancı ile ilgili herhangi bir yükümlülüğü olmayacaktır.

 

– Elde ettiği ücret geliri Gelir Vergisi Kanununun ücretlerin vergilendirilmesiyle ilgili hükümleri çerçevesinde vergilendirilecektir.

 

– Faaliyeti sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye ve ihtisasa dayanan bir faaliyet olmasına rağmen, işverene tabi ve işyerine bağlı olarak yapılması nedeniyle ücret olarak kabul edildiğinden, Bay (B)’nin serbest meslek erbabı için var olan; defter tutma, serbest meslek makbuzu düzenleme, geçici vergi ve katma değer vergisi beyannamesi verme yükümlülükleri bulunmayacaktır.

 

ÖRNEK 3

 

Bay (C), bir televizyon kanalında işverene bağlı olarak günün yorumunu yapmakta, ayrıca üç ayrı gazetede işverene tabi olmaksızın, şahsi sorumluluğu altında kendi nam ve hesabına haftalık köşe yazıları yazmaktadır.

 

Bay (C)’nin televizyon kanalından elde ettiği gelir ücret niteliğinde olduğundan Gelir Vergisi Kanununun ücretlerin vergilendirilmesiyle ilgili hükümleri çerçevesinde vergilendirilecektir.

 

Bay (C), gazetelerdeki söz konusu yazı yazma faaliyeti mutad serbest meslek faaliyeti olduğundan, serbest meslek erbabının yerine getirmesi gereken yükümlülükleri yerine getirecektir. Bununla birlikte Bay (C), söz konusu faaliyeti Gelir Vergisi Kanununun 18 inci maddesi kapsamında bulunduğundan, istisnadan yararlanacaktır.

 

ÖRNEK 4

 

Roman, hikaye, makale, senaryo yazarı Bay (D) bir televizyon kanalında haftalık olarak yayınlanan bir dizinin senaryosunu yazmaktadır.

 

Bu durumda Bay (D);

 

– İşverene tabi olmaksızın faaliyet gösterdiğinden, bu faaliyeti Gelir Vergisi Kanununun 65 nci maddesi çerçevesinde serbest meslek faaliyetidir.

 

– Gelir Vergisi Kanununun 66 ncı maddesi uyarınca serbest meslek erbabıdır.

 

– Gelir Vergisi Kanununun 18 inci maddesinde sayılan bu eserinden elde ettiği gelir için istisnadan yararlanacaktır.

 

-Vergi kanunlarının serbest meslek erbabı için zorunlu kıldığı serbest meslek defteri tutma, serbest meslek makbuzu düzenleme, geçici vergi, katma değer vergisi ve yıllık gelir vergisi beyannamesi verme yükümlülüklerini yerine getirmek zorundadır. Verilecek geçici vergi beyannamesi ve yıllık gelir vergisi beyannamesinde istisna tutarı matrahın tespitinde indirim olarak dikkate alınacaktır.

 

ÖRNEK 5

 

Devlet memuru olarak çalışan Bay (F), amatör olarak çektiği fotoğrafları gazete ve dergilere göndermektedir. Gazete ve dergiler de bunlardan bazılarını yayınlamakta ve yayınlanan fotoğraflar karşılığında da, Bay (F)’ye ödeme yapmaktadırlar.

 

Bay (F)’nin fotoğraflardan elde ettiği gelir serbest meslek kazancı olup, “fotoğraf” Gelir Vergisi Kanununun 18 inci maddesinde sayılan eserlerden olduğundan bu gelire istisna uygulanacaktır. Faaliyet mutad meslek olarak ifa edilmediğinden, Bay (F)’nin defter tutma ve belge düzenleme gibi yükümlülükleri yoktur.

 

ÖRNEK 6

 

Mütercim Bayan (M) Türkçeye çevirdiği bir kitabın yayımlanması amacıyla bir gazete ile anlaşmıştır.

 

Bu durumda, Bayan (M)’nin elde ettiği gelir serbest meslek kazancı olacak, kazanç sahibi ve eseri 18 inci maddede sayılmış olduğundan istisna uygulanacaktır. Faaliyet mutad olarak yapıldığından Bayan (M) serbest meslek erbabının yükümlülüklerini yerine getirecektir.

 

ÖRNEK 7

 

Yazar Bayan (S)’nin 1999 yılında telif hakkı satışlarından elde ettiği hasılatı 30.000.000.000 lira, bu faaliyeti nedeniyle yaptığı gider tutarı ise 6.000.000.000 liradır. Bu hasılatlar üzerinden 3.000.000.000 lira gelir vergisi tevkifatı yapılmıştır.

 

1999 yılında elde ettiği geliri telif hakkı satışlarından ibaret olan Bayan (S)’nin vergiye tabi kazancı aşağıdaki gibi hesaplanacaktır:

 

Yapılan hesaplamada;

 

– Gider tutarının istisnaya isabet eden [(7.000.000.000 / 30.000.000.000) x 6.000.000.000 =] 1.400.000.000 liralık kısmı indirilemeyeceğinden, indirilecek gider (6.000.000.000 – 1.400.000.000 =) 4.600.000.000 lira,

 

– Tevkif edilen verginin istisnaya isabet eden [(7.000.000.000 / 30.000.000.000) x 3.000.000.000 =] 700.000.000 liralık kısmı indirilemeyeceğinden, mahsup edilecek tevkifat tutarı (3.000.000.000 – 700.000.000 =) 2.300.000.000 lira,

 

olarak dikkate alınacaktır.

Hasılat………………………………………………….. 30.000.000.000 TL

İstisna Tutarı……………………………………………..7.000.000.000 TL

Kalan Hasılat………………………………………….. 23.000.000.000 TL

İndirilecek Gider………………………………………… 4.600.000.000 TL

Beyan Edilecek Safi Kazanç………………………. 18.400.000.000 TL

Hesaplanan Gelir Vergisi…………………………….. 4.670.000.000 TL

Mahsup Edilecek Gelir Vergisi……………………… 2.300.000.000 TL

Ödenecek Gelir Vergisi………………………………. 2.370.000.000 TL

Tebliğ olunur.

]]>
https://www.muhasebenews.com/serbest-meslek-faaliyetinin-tanimi/feed/ 0
Denetçinin Seçimi ve Denetim Faaliyetinin Üstlenilmesi İle İlgili Sıkça Sorulan Sorular https://www.muhasebenews.com/denetcinin-secimi-ve-denetim-faaliyetinin-ustlenilmesi-ile-ilgili-sikca-sorulan-sorular/ https://www.muhasebenews.com/denetcinin-secimi-ve-denetim-faaliyetinin-ustlenilmesi-ile-ilgili-sikca-sorulan-sorular/#respond Tue, 07 Dec 2021 10:15:50 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=119001
1. ABC A.Ş. olarak 2021 hesap dönemi için 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu uyarınca zorunlu olarak bağımsız denetime tabiyiz. Yönetim Kurulu Kararı ile şirketimize denetçi atayabilir miyiz?

Bağımsız denetçinin seçimi, görevden alınması ve bağımsız denetim sözleşmesinin feshi genel olarak 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun (TTK) 399’uncu maddesinde düzenlenmiştir. TTK’nın 399/1’inci maddesine göre; denetçinin şirket genel kurulunca; topluluk denetçisinin ise ana şirketin genel kurulunca seçilmesi gerekmektedir.

Buna göre TTK uyarınca zorunlu olarak yapılacak denetimlerde, denetçinin mahkeme tarafından atanma durumu ile denetim sözleşmesinin fesih olması nedeniyle yönetim kurulunun TTK’nın 399/9’uncu maddesi uyarınca geçici denetçi seçme durumu hariç olmak üzere, denetçinin şirket genel kurulunca seçilmesi zorunlu olup, TTK ile şirket genel kuruluna verilen bu yetkinin başka organlara devri de mümkün değildir.

Ancak TTK uyarınca zorunlu olarak bağımsız denetime olup genel kurul organı hiç bulunmayan şirketlerde ise denetçi seçiminin, buna ilişkin yetkilendirilmiş organ tarafından yapılması mümkündür.

2. ABC A.Ş. olarak 2021 hesap dönemi için 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu uyarınca zorunlu olarak bağımsız denetime tabiyiz. Şirketimiz için denetçi seçimini ne zamana kadar yapmamız gerekiyor?

6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 399/1’inci maddesine göre; denetçinin, her faaliyet dönemi ve her hâlde görevini yerine getireceği faaliyet dönemi bitmeden seçilmesi gerekmektedir.

3. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu uyarınca 2021 hesap dönemi için zorunlu olarak bağımsız denetime tabiyiz. Şirketimizin 2021 hesap döneminin bağımsız denetimi için XYZ BDK A.Ş’yi denetçi olarak seçtik. Seçmiş olduğumuz bu denetçiden görevi geri almamız mümkün mü?

6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 399/2’nci maddesine göre, denetçiden denetleme görevi, sadece anılan maddenin dördüncü fıkrasında öngörüldüğü şekilde ve başka bir denetçi atanmışsa geri alınabilir. Buna göre, şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesi;

a) Yönetim kurulunun,

b) Sermayenin yüzde onunu, halka açık şirketlerde esas veya çıkarılmış sermayenin yüzde beşini oluşturan pay sahiplerinin,

istemi üzerine, ilgilileri ve seçilmiş denetçiyi dinleyerek, seçilmiş denetçinin şahsına ilişkin haklı bir sebebin gerektirmesi, özellikle de onun taraflı davrandığı yönünde bir kuşkunun varlığı hâlinde, başka bir denetçi atayabilir.

Görevden alma ve yeni denetçi atama davası, denetçinin seçiminin Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilanından itibaren üç hafta içinde açılır. Azlığın bu davayı açabilmesi için, denetçinin seçimine genel kurulda karşı oy vermiş, karşı oyunu tutanağa geçirtmiş ve seçimin yapıldığı genel kurul toplantısı tarihinden itibaren geriye doğru en az üç aydan beri, şirketin pay sahibi sıfatını taşıyor olması şarttır.

4. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu uyarınca 2021 hesap dönemi için zorunlu olarak bağımsız denetime tabiyiz. Şirketimizin 2021 hesap döneminin bağımsız denetimi için XYZ BDK A.Ş’yi denetçi olarak seçtik ve denetim sözleşmesini imzaladık. Sözleşmenin imzalanmasından belirli bir süre sonra XYZ BDK A.Ş. haklı bir sebebe dayanarak denetim sözleşmesini fesih etti. Ne yapmamız gerekiyor?

6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 399/9’uncu maddesine göre, denetçinin fesih ihbarında bulunması durumunda yönetim kurulunun hemen geçici bir denetçi seçmesi, fesih ihbarını genel kurulun bilgisine, seçtiği denetçiyi de aynı kurulun onayına sunması gerekmektedir.

5. Denetim Üstlenen Bağımsız Denetçi olarak sicile tescil edildim. Hangi şirketlerin denetimini üstlenebilirim?

Bilindiği üzere denetime tabi olan şirketler Kamu Yararını İlgilendiren Şirketler (KAYİK) ve diğer şirketler olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Bağımsız Denetim Yönetmeliğinin “Denetim yapmaya yetkililer” başlıklı 11/3’üncü maddesi uyarınca, KAYİK’lerin denetimi yalnızca denetim kuruluşları tarafından, diğer şirketlerin denetimi ise denetim kuruluşları veya denetim üstlenen bağımsız denetçiler tarafından yapılabilmektedir. Buna göre denetim üstlenen bağımsız denetçinin denetimini yapabileceği şirketler, sadece KAYİK kapsamı dışında kalan şirketlerdir.

6. Kurumunuzca KAYİK HARİÇ denetim yapmaya yetkili olarak sicile tescil edilmiş bir bağımsız denetim kuruluşuyuz. Hangi şirketlerin denetimi üstlenebiliriz?

Bağımsız Denetim Yönetmeliğinin “Denetim yapmaya yetkililer” başlıklı 11/1’inci maddesi uyarınca denetim, sadece Kurumumuzca yetkilendirilen denetim kuruluşları veya denetçiler tarafından yetkileri çerçevesinde gerçekleştirilir. Anılan maddenin ikinci fıkrası uyarınca denetim kuruluşları ve denetçilerin bu yetkilerinin kullanımı ise yetkilendirmenin Kurumumuz tarafından ilanıyla başlar. Bu kapsamda, KAYİK HARİÇ denetim yapmaya yetkili bir bağımsız denetim kuruluşunun denetimini yapabileceği şirketler, sadece KAYİK kapsamı dışında kalan şirketlerdir.

7. Kurumunuzca KAYİK DÂHİL (sigortacılık ve özel emeklilik hariç) denetim yapmaya yetkili olarak sicile tescil edilmiş bir bağımsız denetim kuruluşuyuz. Hangi şirketlerin denetimi üstlenebiliriz?

Bilindiği üzere denetime tabi olan şirketler Kamu Yararını İlgilendiren Şirketler (KAYİK) ve diğer şirketler olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. KAYİK’lerin denetimi yalnızca denetim kuruluşları tarafından, diğer şirketlerin denetimi ise denetim kuruluşları veya denetim üstlenen bağımsız denetçiler tarafından yapılabilmektedir.

KAYİK kapsamında yer alan sigorta, reasürans ve özel emeklilik şirketlerinde ise dikkat edilmesi gereken bir husus daha bulunmaktadır. Şöyle ki denetim kuruluşlarının yetki alanlarının Kurumumuzca ilanında “sigortacılık ve özel emeklilik dâhil/hariç” ayrımı yapılmaktadır. Bu kapsamda, bir denetim kuruluşunun sigorta, reasürans ve özel emeklilik şirketlerinin denetimini üstlenebilmesi için Kurumumuzca ilan edilen denetim yetkisinin “sigortacılık ve özel emeklilik” alanlarını da kapsaması gerekmektedir. Bu kapsamda, KAYİK DÂHİL (sigortacılık ve özel emeklilik hariç) denetim yapmaya yetkili olarak sicile tescil edilmiş bir bağımsız denetim kuruluşu sigorta, reasürans ve özel emeklilik şirketlerinin denetimi hariç diğer tüm şirketlerin denetimini üstlenebilir.

8. Kurumunuzca KAYİK DÂHİL (sigortacılık ve özel emeklilik dâhil) denetim yapmaya yetkili olarak sicile tescil edilmiş bir bağımsız denetim kuruluşuyuz. Hangi şirketlerin denetimi üstlenebiliriz?

Bilindiği üzere denetime tabi olan şirketler Kamu Yararını İlgilendiren Şirketler (KAYİK) ve diğer şirketler olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. KAYİK’lerin denetimi yalnızca denetim kuruluşları tarafından, diğer şirketlerin denetimi ise denetim kuruluşları veya denetim üstlenen bağımsız denetçiler tarafından yapılabilmektedir.

KAYİK kapsamında yer alan sigorta, reasürans ve özel emeklilik şirketlerinde ise dikkat edilmesi gereken bir husus daha bulunmaktadır. Şöyle ki denetim kuruluşlarının yetki alanlarının Kurumumuzca ilanında “sigortacılık ve özel emeklilik dâhil/hariç” ayrımı yapılmaktadır. Bu kapsamda, bir denetim kuruluşunun sigorta, reasürans ve özel emeklilik şirketlerinin denetimini üstlenebilmesi için Kurumumuzca ilan edilen denetim yetkisinin “sigortacılık ve özel emeklilik” alanlarını da kapsaması gerekmektedir. Bu kapsamda, KAYİK DÂHİL (sigortacılık ve özel emeklilik dâhil) denetim yapmaya yetkili olarak sicile tescil edilmiş bir bağımsız denetim kuruluşu sigorta, reasürans ve özel emeklilik şirketlerinin denetimi de dahil olmak üzere tüm şirketlerin denetimini üstlenebilir.

9. Denetim Üstlenen Bağımsız Denetçi/KAYİK HARİÇ Denetim Yapmaya Yetkili Denetim Kuruluşu olarak sicile tescil edildik. Konkordato denetimi üstlenebilir miyiz?

Kurulumuzun 25/03/2020 tarihli ve 31079 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 23/03/2020 tarihli 47 sayılı Kararı’nda 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun konkordato talebine eklenecek belgeleri düzenleyen 286’ncı maddesine dayanılarak hazırlanan Yönetmelik kapsamında yapılacak denetimlerin sadece “KAYİK dahil bağımsız denetim” yetkisine sahip denetim kuruluşları tarafından yürütüleceği hükme bağlanmıştır. Bu kapsamda ilgili mevzuat uyarınca, denetim üstlenen bağımsız denetçilerin/KAYİK HARİÇ denetim yapmaya yetkili denetim kuruluşlarının konkordato denetimini üstlenmesi mümkün değildir.

10. Sicile tescil edilmiş bir bağımsız denetçiyim. Herhangi bir denetim kuruluşunda ve/veya denetim üstlenen bağımsız denetçi yanında olmadan tek başıma denetim faaliyeti yürütebilir miyim?

Kendi adına denetim üstlenen denetçilere ilişkin usul ve esaslar Bağımsız Denetim Yönetmeliği’nin (Yönetmelik) 14/3’üncü maddesinde düzenlenmiş ve denetçilerin kendi adına denetim üstlenebilmeleri, Kurumumuz tarafından denetim üstlenen bağımsız denetçi olarak onaylanması şartına bağlanmıştır. Anılan Yönetmeliğin Geçici 6’ncı maddesinde ise kendi adına denetim faaliyeti yürütenlerce 1/1/2019 tarihinden önce üstlenilen denetimlerde Yönetmeliğin 14/3’üncü maddesinin uygulanmayacağı hüküm altına alınmıştır.

Bu kapsamda, denetlenecek finansal tabloların ait olduğu hesap dönemine bakılmaksızın, 1/1/2019 tarihinden sonra kendi adına denetim üstlenmek isteyen denetçilerin Yönetmeliğin 14/3’üncü maddesinde yer alan şartları sağladığını gösterir belgeler ile Kurumumuza başvuruda bulunması, Kurumumuzca onaylanarak denetim üstlenen bağımsız denetçi olarak sicilde kayıt ve ilan edilmesi gerekmektedir.

Bu nedenle anılan düzenlemeler uyarınca, denetim kuruluşunda/denetim üstlenen bağımsız denetçi yanında görev almayan ve/veya denetim üstlenen bağımsız denetçi olarak sicile tescil edilmeyen bir denetçinin tek başına bağımsız denetim faaliyetinde bulunması mümkün değildir.

11. ABC A.Ş’nin 2021 hesap döneminin denetimi için denetçi olarak seçildik. Ancak sonrasında yaptığımız kontrollerde şirketin denetimini yerine getirmemizin Kanunen mümkün olmadığını anladık. Ne yapmalıyız?

Şirket genel kurulunca seçilen denetçinin, söz konusu denetimi üstlenmesi Kanunen mümkün değilse (örneğin rotasyon hükümlerine aykırı bir durum varsa), bu durumun denetçi tarafından şirkete bildirilerek görevin reddedilmesi ve denetim sözleşmesinin imzalanmaması gerekmektedir.

12. Aynı anda birden fazla denetim kuruluşunda ve/veya denetim üstlenen bağımsız denetçi yanında denetçi olarak denetim çalışmalarına katılabilir miyim?

Bağımsız Denetim Yönetmeliğinin 26/4’üncü maddesi uyarınca denetçiler sadece bir denetim kuruluşu veya denetim üstlenen bağımsız denetçi adına denetim yapabilirler. Ortak oldukları veya istihdam edildikleri denetim kuruluşuyla veya denetim üstlenen bağımsız denetçiyle ilişkileri sona ermedikçe; başka bir denetim kuruluşunda denetim faaliyetinde bulunamazlar ve ortak olamazlar, denetim üstlenen bağımsız denetçi olarak faaliyette bulunamazlar veya bunlar tarafından üstlenilen denetimlerde görev alamazlar.

13. Bağımsız Denetim Kuruluşu olarak denetim faaliyetinde bulunuyoruz. Aynı şirketin denetimini en fazla kaç yıl için üstlenebiliriz?

Denetim kuruluşlarının uymak zorunda oldukları rotasyon hükümleri Bağımsız Denetim Yönetmeliğinin (BDY) 26/1-(ç) maddesinde düzenlenmiştir. Anılan düzenlemede, denetim kuruluşlarının üç yıl geçmedikçe, son on yılda yedi yıl denetim çalışması yürüttükleri işletmelere ilişkin denetimleri üstlenemeyecekleri hüküm altına alınmıştır. Ayrıca BDY’nin Geçici 5’inci maddesinde ise, 1/1/2013 tarihinden önce ilgili mevzuatı uyarınca yapılan denetimlerde geçen sürelerin de, yukarıda belirtilen rotasyon sürelerinin hesaplanmasında dikkate alınacağı belirtilmiştir.

14. Denetim Üstlenen Bağımsız Denetçi olarak denetim faaliyetinde bulunuyorum. Aynı şirketin denetimini en fazla kaç yıl için üstlenebilirim?

Denetim üstlenen bağımsız denetçilerin uymak zorunda oldukları rotasyon hükümleri Bağımsız Denetim Yönetmeliğinin (BDY) 26/1-(ç) maddesinde düzenlenmiştir. Anılan düzenlemede, denetim üstlenen bağımsız denetçilerin üç yıl geçmedikçe; son yedi yılda beş yıl, denetim çalışması yürüttükleri işletmelere ilişkin denetimleri üstlenemeyecekleri hüküm altına alınmıştır. Ayrıca BDY’nin Geçici 5’inci maddesinde ise, 1/1/2013 tarihinden önce ilgili mevzuatı uyarınca yapılan denetimlerde geçen sürelerin de, yukarıda belirtilen rotasyon sürelerinin hesaplanmasında dikkate alınacağı belirtilmiştir.

Rotasyona ilişkin olarak yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerinden de anlaşılacağı üzere, denetim kuruluşları hakkında uygulanacak rotasyon süreleri ile denetim üstlenen bağımsız denetçiler hakkında uygulanacak rotasyon süreleri birbirinden farklılık arz etmektedir. Bu itibarla, denetim üstlenen bağımsız denetçiler için geçerli olan rotasyon süresi  “son yedi yılda beş yıl” olarak düzenlenmiştir.

15. Bağımsız denetçi olarak bir denetim kuruluşunda/denetim üstlenen bağımsız denetçi yanında görev yapıyorum. Aynı şirketin denetiminde en fazla kaç yıl görev alabilirim?

Denetim ekibinde görevlendirilecek denetçilerin uymak zorunda oldukları rotasyon hükümleri Bağımsız Denetim Yönetmeliğinin (BDY) 26/1-(ç) maddesinde düzenlenmiştir. Anılan düzenlemede, denetim kuruluşunda veya denetim üstlenen bağımsız denetçi yanında çalışan denetçilerin üç yıl geçmedikçe; son yedi yılda beş yıl, denetim çalışması yürüttükleri işletmelere ilişkin denetimleri üstlenemeyecekleri hüküm altına alınmıştır. Ayrıca BDY’nin Geçici 5’inci maddesinde ise, 1/1/2013 tarihinden önce ilgili mevzuatı uyarınca yapılan denetimlerde geçen sürelerin de, yukarıda belirtilen rotasyon sürelerinin hesaplanmasında dikkate alınacağı belirtilmiştir.

Söz konusu düzenlemeden de görüleceği üzere “son yedi yılda beş yıl” olarak düzenlenen denetim ekibi rotasyon süresi, denetim kuruluşunda çalışan denetçiler ile denetim üstlenen bağımsız denetçi yanında çalışan denetçiler için aynıdır.

16. Denetim Ağı ne demektir? Aynı denetim ağı içerisinde yer almanın rotasyon süreleri açısından sonuçları nelerdir?

Bağımsız Denetim Yönetmeliğinin 4/1-(e) maddesi uyarınca denetim ağı, bağımsız denetim kuruluşlarının veya denetim üstlenen bağımsız denetçilerin aralarında hukuki bir bağ olup olmadığına bakılmaksızın; kâr veya maliyet paylaşımını hedefleyen veya ortak bir mülkiyet, kontrol veya yönetimi, ortak kalite kontrol politikalarını ve süreçlerini, ortak bir iş stratejisini, ortak bir marka veya unvan kullanımını ya da mesleki kaynakların önemli bir kısmını ortaklaşa kullanmayı amaçlayan işbirliğine yönelik yapılanmayı ifade etmektedir.

Bağımsız Denetim Yönetmeliğinin 26/2’nci maddesinde, rotasyon sürelerinin hesabında aynı denetim ağı içinde bulunan kuruluşlar tarafından yapılan denetimlerde geçen sürelerin topluca dikkate alınacağı belirtilmiştir. Bu kapsamda, bir şirketin denetimlerinin aynı denetim ağı içinde bulunan kuruluşlar tarafından yapılması durumunda rotasyon süresinin kuruluş bazında ayrı ayrı değil, topluca dikkate alınması gerekmektedir.

Örneğin ABC BDK A.Ş. ile DEF BDK A.Ş’nin aynı denetim ağında olduğunu varsayalım. Denetime tabi olan XYZ LTD ŞTİ’nin 2013, 2014, 2015,2016 hesap dönemlerinin denetimi ABC BDK A.Ş. tarafından, 2017, 2018, 2019 hesap dönemlerinin denetimi ise DEF BDK A.Ş. tarafından yapılmış olsun. Bu örnekte, şirketin üst üste 7 yıl denetimi, aynı denetim ağına dâhil kuruluşlar tarafından yapıldığından hem ABC BDK A.Ş. açısından hem de DEF BDK A.Ş. açısından 7 yıllık süre tamamlanmıştır. Bu nedenle hem ABC BDK A.Ş. hem de DEF BDK A.Ş’nin mevzuatta öngörülen süre kadar ara vermeden, anılan şirketin denetimini üstlenmesi mümkün değildir.

17. İlişkili denetim kuruluşu ne demektir? Bir denetim kuruluşunun ilişkili denetim kuruluşu olmanın rotasyon süreleri açısından sonuçları nelerdir?

Bağımsız Denetim Yönetmeliğinin 4/1-(ı) maddesi uyarınca ilişkili bağımsız denetim kuruluşu, aralarında hukuki bir bağ olup olmadığına bakılmaksızın bağımsız denetim kuruluşunun, yönetiminde doğrudan veya dolaylı olarak etkili olduğu veya denetim kuruluşunun yönetiminde doğrudan veya dolaylı olarak etkili olan diğer bağımsız denetim kuruluşlarını ifade etmektedir.

Bağımsız Denetim Yönetmeliğinin 26/2’nci maddesinde, rotasyon sürelerinin hesabında ilişkili denetim kuruluşları tarafından yapılan denetimlerde geçen sürelerin topluca dikkate alınacağı belirtilmiştir. Bu kapsamda, bir şirketin denetimlerinin ilişkili denetim kuruluşları tarafından yapılması durumunda rotasyon süresinin kuruluş bazında ayrı ayrı değil, topluca dikkate alınması gerekmektedir.

Örneğin ABC BDK A.Ş. ile DEF BDK A.Ş’nin ilişkili denetim kuruluşu olduğunu varsayalım. Denetime tabi olan XYZ LTD ŞTİ’nin 2013, 2014, 2015,2016 hesap dönemlerinin denetimi ABC BDK A.Ş. tarafından, 2017, 2018, 2019 hesap dönemlerinin denetimi ise DEF BDK A.Ş. tarafından yapılmış olsun. Bu örnekte, şirketin üst üste 7 yıl denetimi, ilişkili denetim kuruluşları tarafından yapıldığından hem ABC BDK A.Ş. açısından hem de DEF BDK A.Ş. açısından 7 yıllık süre tamamlanmıştır. Bu nedenle hem ABC BDK A.Ş. hem de DEF BDK A.Ş’nin mevzuatta öngörülen süre kadar ara vermeden, anılan şirketin denetimini üstlenmesi mümkün değildir.

18. Yedek denetim ekibine yapılan görevlendirmeler rotasyon süresinden sayılmakta mıdır?

Bağımsız Denetim Yönetmeliğinin 26/1-(ç) maddesinde “son yedi yılda beş yıl” olarak düzenlenen denetim ekibi rotasyon süresi, denetim çalışmalarında fiilen yer almayan yedek denetim ekibi üyeleri için uygulanmamaktadır. Diğer bir ifade ile denetimin hiçbir aşamasına fiilen katılmamış olması şartıyla, sözleşmelerin yedek denetim ekibinde görevlendirilen denetçilerin bu şekilde görevlendirildiği sözleşmeler “son yedi yılda beş yıl”ın hesabında dikkate alınmamaktadır.

19. ABC A.Ş.’nin 2013, 2014, 2015, 2016 ve 2017 hesap dönemlerinin denetimlerinde asıl denetim ekibinde denetçi olarak görev aldım ve 5 yıllık süreyi tamamladım. Yedek denetim ekibinde yapılan görevlendirmeler rotasyon süresinin hesabında dikkate alınmadığından ABC A.Ş.’nin 2018 hesap dönemine ait sözleşmede yedek denetim ekibinde görevlendirilebilir miyim?

Bağımsız Denetim Yönetmeliğinin 27’nci maddesi uyarınca yedek denetim ekibinde görevlendirilecek denetçilerin, aslın niteliklerini haiz olması gerekmektedir. Bu kapsamda, ilgili denetçi, ABC A.Ş.’nin 2013, 2014, 2015, 2016 ve 2017 hesap dönemlerinin denetimlerinde asıl denetim ekibinde denetçi olarak görev almış ve 5 yıllık süreyi tamamlamıştır. Denetçinin yedek denetim ekibinde görevlendirilebilmesi için yerini alacağı asıl denetçi yerine denetime dâhil olabilecek durumda olması gerekmektedir. Ancak denetçi, 5 yıllık süresini tamamladığından yedekten asıl denetim ekibine geçmesi mümkün değildir. Bu nedenle, asıl denetim ekibinde 5 yıllık süreyi tamamlayan denetçinin, yedek denetim ekibine yapılan görevlendirmelerin rotasyon süresinin hesabında dikkate alınmadığı gerekçesiyle, şirketin 2018 hesap döneminin denetimine ait sözleşmenin yedek denetim ekibinde görevlendirilmemesi gerekmektedir.

20. Denetim ekibi için düzenlenen rotasyon süresi aynı denetim kuruluşu/denetim üstlenen bağımsız denetçi tarafından üstlenilen denetimler için mi geçerlidir?

Bağımsız Denetim Yönetmeliğinin 26/2’nci maddesinde “Çalıştığı denetim kuruluşuna bakılmaksızın, denetçinin aynı denetlenen işletmede geçirdiği süreler birlikte dikkate alınır.” hükmü yer almaktadır. Bu nedenle denetim ekibi rotasyon süresi, görev alınan denetim kuruluşu/denetim üstlenen bağımsız denetçiye değil denetlenen şirkete bağlıdır.

Örneğin: “2012-2017 yılları arasında ABC BDK A.Ş.’de çalışan Bay A, DEF A.Ş.’nin 2013, 2014, 2015 ve 2016 hesap dönemlerinin denetimlerinde bu denetim kuruluşu tarafından asıl denetim ekibinde denetçi olarak görevlendirilmiştir. Bay A, 2018 yılından itibaren XYZ BDK A.Ş.’de çalışmaya başlamıştır. DEF A.Ş.’nin 2018, 2019 ve 2020 hesap dönemlerinin denetimleri XYZ BDK A.Ş. tarafından üstlenilmiştir.”

Bay A, daha önce DEF A.Ş.’nin 2013, 2014, 2015 ve 2016 hesap dönemlerinin denetimlerinde ABC BDK A.Ş. tarafından asıl denetim ekibinde denetçi olarak görevlendirildiğinden, 5 yıllık sürenin 4 yılını tamamlamıştır. Bay A’nın XYZ BDK A.Ş.’de çalışmaya başlaması ile DEF A.Ş’nin denetiminde geçen söz konusu 4 yıllık süre sıfırlanmamaktadır. Bu nedenle XYZ BDK A.Ş, Bay A’yı DEF A.Ş.’nin denetimlerinde görevlendirip görevlendiremeyeceğini değerlendirirken, Bay A’nın bu şirketin denetiminde önceden geçirdiği 4 yıllık süreyi de göz önünde bulundurması gerekmektedir.

21. İhtiyari olarak yapılan denetimlerde geçen süreler rotasyon süresinin hesabında dikkate alınıyor mu?

Kurulumuzun 19/01/2017 tarihli (03/06) sayılı Kararında 2013 yılı ve sonrasında ihtiyari denetimlerde geçen sürelerin de rotasyon süresinin hesaplanmasında dikkate alınacağı belirtilmiştir.

22. Rotasyon sürelerinin hesabına ilişkin Kurulunuz tarafından alınmış kararlar nelerdir?

Rotasyon, esas olarak belirli bir denetim müşterisine, belirli bir süre denetim hizmeti verildikten sonra, oluşabilecek yakınlık tehdidini önlemek amacıyla belirli bir süre o müşterinin denetiminin üstlenilmemesi anlamına gelmekte olup, rotasyon sürelerine ilişkin düzenlemeler 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 400’üncü maddesi ile Bağımsız Denetim Yönetmeliğinin 26’ncı maddesinde yer almaktadır.

Rotasyon sürelerinin hesaplanmasına ilişkin olarak yukarıda yer alan düzenlemelerden başka, rotasyon hükümlerinin uygulanması kapsamında ortaya çıkan tereddütlerin giderilmesi amacıyla Kurulumuz tarafından 19/01/2017 ve 27/07/2017 tarihli kararlar alınmıştır.

Kurulumuzun 19/01/2017 tarihli kararında;

  1. Son on yıl içerisinde yedi yıl bir şirketin denetimini üstlenen bağımsız denetim kuruluşunun, yedi yıllık denetim süresinin hemen ardından denetime zorunlu olarak üç yıl kesintisiz ara vermesi, sonraki rotasyon süresi hesaplanırken verilen aranın ve aradan önceki denetim süresinin hesaplamaya katılmaması ve üç yıllık kesintisiz arayı takip eden on yıl içinde yedi yıl denetim yapabilme süresinin tekrar başlatılması,
  2. Bir şirkete art arda yedi yıl denetim hizmeti verilmesi halinde de yedi yıllık denetim süresinden hemen sonra denetime zorunlu olarak üç yıl kesintisiz ara verilmesi,
  3. 2013 yılı öncesinde mevzuatında öngörülen süre kadar kesintisiz ara verildiği takdirde, müteakip rotasyon süresi hesaplanırken verilen aranın ve aradan önceki denetim süresinin hesaplamaya katılmaması, arayı takip eden on yıl içinde yedi yıl denetim yapabilme süresinin tekrar başlatılması,
  4. Araların kesintisiz olmadığı durumda geriye dönük on yıla bakılması, aynı şirkete toplam yedi yıl denetim hizmeti verilmişse üç yıl kesintisiz ara verilmesi,
  5. 2013 yılı ve sonrasında ihtiyari denetimlerde geçen sürelerin de rotasyon süresinin hesaplanmasında dikkate alınması,

gerektiği hususlarının, kamuoyuna duyurulmasına karar verilmiştir.

Kurulumuzun 27/07/2017 tarihli kararında ise, ilgili mevzuat gereğince cari yıl bağımsız denetiminin yanı sıra, geçmişe yönelik olarak da bağımsız denetim yaptırılmasının zorunlu olduğu durumlarda geçmişe yönelik olarak yapılan denetimlerin rotasyon süresinin hesabında dikkate alınıp alınmamasıyla ilgili olarak;

  • Rotasyon süresiyle ilgili düzenlemelerde bağımsız denetimden geçen hesap dönemlerinin sayısına atıfta bulunulmayıp, sadece bağımsız denetimde geçirilen sürelere “yıl” bazında gönderme yapılması,
  • Esasında bağımsız denetim işinin üstlenilmesine rotasyon kısıtlaması getirilmesindeki amacın, denetim sürecinde denetlenen işletme ile denetim kuruluşu arasında zamana bağlı olarak oluşabilecek yakınlık tehdidinin, bağımsızlık üzerindeki olumsuz etkilerinin bertaraf edilmesi olduğu,

hususları göz önüne alınarak, ilgili mevzuat gereğince cari yıl bağımsız denetiminin yanı sıra, geçmiş hesap dönemlerinin de zorunlu olarak bağımsız denetimden geçirilmesi durumunda geçmiş hesap dönemlerine ilişkin denetimlerin rotasyon süresinin hesabında dikkate alınmamasına karar verilmiştir.

23. Bir denetim faaliyetini üstlenmeden önce dikkat etmemiz gereken kısıtlamalar nelerdir?

Bir denetim faaliyetinin üstlenilmesine ilişkin kısıtlamalar (üstlenilemeyecek denetimler) genel olarak 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 400’üncü maddesi ile Bağımsız Denetim Yönetmeliğinin 26’ncı maddesinde düzenlenmiştir.

6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 400’üncü maddesine göre; denetçi, bağımsız denetim yapmak üzere, 1/6/1989 tarihli ve 3568 sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununa göre ruhsat almış yeminli mali müşavir veya serbest muhasebeci mali müşavir unvanını taşıyan ve Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunca yetkilendirilen kişiler ve/veya ortakları bu kişilerden oluşan sermaye şirketi olabilir. Aşağıdaki hâllerden birinin varlığında, yeminli mali müşavir, serbest muhasebeci mali müşavir ve/veya sermaye şirketi ve bunların ortaklarından biri ve bunların ortaklarının yanında çalışan veya bu cümlede anılan kişilerin mesleği birlikte yaptıkları kişi veya kişiler, ilgili şirkette denetçi olamaz. Şöyle ki, önceki cümlede sayılanlardan biri;

  1. Denetlenecek şirkette pay sahibiyse,
  2. Denetlenecek şirketin yöneticisi veya çalışanıysa veya denetçi olarak atanmasından önceki üç yıl içinde bu sıfatı taşımışsa,
  3. Denetlenecek şirketle bağlantısı bulunan bir tüzel kişinin, bir ticaret şirketinin veya bir ticari işletmenin kanuni temsilcisi veya temsilcisi, yönetim kurulu üyesi, yöneticisi veya sahibiyse ya da bunlarda yüzde yirmiden fazla paya sahipse yahut denetlenecek şirketin yönetim kurulu üyesinin veya bir yöneticisinin alt veya üst soyundan biri, eşi veya üçüncü derece dâhil, üçüncü dereceye kadar kan veya kayın hısmıysa,
  4. Denetlenecek şirketle bağlantı hâlinde bulunan veya böyle bir şirkette yüzde yirmiden fazla paya sahip olan bir işletmede çalışıyorsa veya denetçisi olacağı şirkette yüzde yirmiden fazla paya sahip bir gerçek kişinin yanında herhangi bir şekilde hizmet veriyorsa,
  5. Denetlenecek şirketin defterlerinin tutulmasında veya finansal tablolarının düzenlenmesinde denetleme dışında faaliyette veya katkıda bulunmuşsa,
  6. Denetlenecek şirketin defterlerinin tutulmasında veya finansal tablolarının çıkarılmasında denetleme dışında faaliyette veya katkıda bulunduğu için (e) bendine göre denetçi olamayacak gerçek veya tüzel kişinin veya onun ortaklarından birinin kanuni temsilcisi, temsilcisi, çalışanı, yönetim kurulu üyesi, ortağı, sahibi ya da gerçek kişi olarak bizzat kendisi ise,
  7. (a) ilâ (f) bentlerinde yer alan şartları taşıdığı için denetçi olamayan bir denetçinin nezdinde çalışıyorsa,
  8. Son beş yıl içinde denetçiliğe ilişkin meslekî faaliyetinden kaynaklanan gelirinin tamamının yüzde otuzundan fazlasını denetlenecek şirkete veya ona yüzde yirmiden fazla pay ile iştirak etmiş bulunan şirketlere verilen denetleme ve danışmanlık faaliyetinden elde etmişse ve bunu cari yılda da elde etmesi bekleniyorsa,

denetçi olamaz.

Diğer yandan, Bağımsız Denetim Yönetmeliğinin 26’ncı maddesine göre: denetim kuruluşları ve denetim üstlenen bağımsız denetçiler aşağıda belirtilen denetimleri üstlenemezler:

  1. Türk Ticaret Kanunu uyarınca üstlenemeyecekleri denetimler.
  2. Bağımsızlığı zedeleyecek denetimler.
  3. Denetlenen işletmenin özelliğine göre denetim kadrosunun sayı, nitelik veya tecrübe bakımından yetersiz olduğu denetimler.
  4. Üç yıl geçmedikçe; denetim kuruluşları son on yılda yedi yıl, denetim üstlenen bağımsız denetçiler ile bunların yanında ve denetim kuruluşlarında çalışan denetçiler ise son yedi yılda beş yıl denetim çalışması yürüttükleri işletmelere ilişkin denetimleri.
  5. Sözleşme kabul süreçlerine ilişkin Kurum tarafından yapılan düzenlemelere aykırı denetimler.
  6. Denetim kuruluşunun veya denetçinin mevcut iş yükü sebebiyle sağlıklı bir şekilde yürütülmesi mümkün olmayan denetimler.
    24. Bağımsız denetimini yaptığımız bir şirkete denetim haricinde verebileceğimiz hizmetler nelerdir?

    Bağımsız denetimi yapılan bir şirkete denetim haricinde verebilecek hizmetler 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun (TTK) 400/3’üncü maddesi ile Bağımsız Denetim Yönetmeliğinin (BDY) 22/5’inci maddesinde düzenlenmiştir.

    TTK’nın 400/3’üncü maddesinde denetçinin, denetleme yaptığı şirkete, vergi danışmanlığı ve vergi denetimi dışında, danışmanlık veya hizmet veremeyeceği, bunu bir yavru şirketi aracılığıyla yapamayacağı düzenlenmiş olup, BDY’nin 22/5’inci maddesinde ise denetim kuruluşu ve denetçilerin, denetlenen işletmeye, 3568 sayılı Kanun çerçevesinde tasdik, vergi danışmanlığı ve vergi denetimi dışında, danışmanlık veya başka bir hizmet veremeyeceği, bunu denetim ağında yer alan kuruluşlar, ilişkili denetim kuruluşu ve diğer işletmeleri aracılığıyla yapamayacağı, denetim kuruluşunun gerçek kişi ortakları, denetçileri ve kilit yöneticileri tarafından verilen hizmetlerin de bu kapsamda değerlendirileceği ifade edilmiştir.

    Bu kapsamda, bağımsız denetimi yapılan bir şirkete denetim haricinde sadece tasdik, vergi danışmanlığı ve vergi denetimi hizmetleri verilebilir.

    25. Denetim üstlenen bağımsız denetçi olan Bay A, ABC A.Ş’nin 2018 hesap dönemine ait defterlerinin tutulmasında veya finansal tablolarının düzenlenmesinde denetleme dışında faaliyette veya katkıda bulunmuştur. ABC A.Ş’nin 2018 hesap dönemine ait finansal tablolarının bağımsız denetimi Bay A tarafından üstlenilebilir mi?

    ABC A.Ş’nin 2018 hesap dönemine ait defter tutma hizmeti Bay A tarafından verilmiştir. Bu kapsamda Bay A, ABC A.Ş’nin 2018 hesap dönemine ait defterlerinin tutulmasında veya finansal tablolarının düzenlenmesinde denetleme dışında faaliyette veya katkıda bulunmuştur. Bu nedenle denetim üstlenen bağımsız denetçi olan Bay A’nın ABC A.Ş’nin 2018 hesap dönemine ait finansal tablolarının bağımsız denetimini üstlenmemesi gerekmektedir.

    26. Denetim üstlenen bağımsız denetçi Bay A’nın denetim kadrosunda yer alan Bay B, ABC A.Ş’nin 2018 hesap dönemine ait defterlerinin tutulmasında veya finansal tablolarının düzenlenmesinde denetleme dışında faaliyette veya katkıda bulunmuştur. ABC A.Ş’nin 2018 hesap dönemine ait finansal tablolarının bağımsız denetimi Bay A tarafından üstlenilebilir mi?

    ABC A.Ş’nin 2018 hesap dönemine ait defter tutma hizmeti Bay B tarafından verilmiştir. Bu kapsamda Bay B, ABC A.Ş’nin 2018 hesap dönemine ait defterlerinin tutulmasında veya finansal tablolarının düzenlenmesinde denetleme dışında faaliyette veya katkıda bulunmuştur. Bu nedenle Bay B’nin denetim kadrosunda yer aldığı denetim üstlenen bağımsız denetçi Bay A’nın, ABC A.Ş’nin 2018 hesap dönemine ait finansal tablolarının bağımsız denetimini üstlenmemesi gerekmektedir.

    Bay A açısından bu kısıtlamanın doğması için ABC A.Ş’nin denetimi için oluşturulacak denetim ekiplerinde Bay B’nin görevlendirilip görevlendirilmemesinin bir önemi bulunmamaktadır. Diğer bir ifade ile Bay B’nin, ABC A.Ş’nin denetimi için oluşturulacak asıl/yedek denetim ekiplerinde görevlendirilmemesi Bay A’nın söz konusu şirketin denetimini üstlenmesini kısıtlayan durumu ortadan kaldırmayacaktır.

    27. Bay A, ABC A.Ş’nin 2018 hesap dönemine ait defterlerinin tutulmasında veya finansal tablolarının düzenlenmesinde denetleme dışında faaliyette veya katkıda bulunmuştur. Bay A, XYZ BDK A.Ş’nin ortağı/denetçisidir. ABC A.Ş’nin 2018 hesap dönemine ait finansal tablolarının bağımsız denetimi XYZ BDK A.Ş. tarafından üstlenilebilir mi?

    ABC A.Ş’nin 2018 hesap dönemine ait defter tutma hizmeti Bay A tarafından verilmiştir. Bu kapsamda Bay A, ABC A.Ş’nin 2018 hesap dönemine ait defterlerinin tutulmasında veya finansal tablolarının düzenlenmesinde denetleme dışında faaliyette veya katkıda bulunmuştur. Bu nedenle Bay A’nın ortak olduğu ve/veya denetim kadrosunda yer aldığı XYZ BDK A.Ş’nin, ABC A.Ş’nin 2018 hesap dönemine ait finansal tablolarının bağımsız denetimini üstlenmemesi gerekmektedir.

    XYZ BDK A.Ş. açısından bu kısıtlamanın doğması için Bay A’nın anılan denetim kuruluşundaki görevinin (ortak, denetçi, sorumlu denetçi vb.) bir önemi bulunmamaktadır. Yine aynı şekilde XYZ BDK A.Ş. açısından bu kısıtlamanın doğması için ABC A.Ş’nin denetimi için oluşturulacak denetim ekiplerinde Bay A’nın görevlendirilip görevlendirilmemesinin de bir önemi bulunmamaktadır. Diğer bir ifade ile Bay A’nın, ABC A.Ş’nin denetimi için oluşturulacak asıl/yedek denetim ekiplerinde görevlendirilmemesi XYZ BDK A.Ş’nin söz konusu şirketin denetimini üstlenmesini kısıtlayan durumu ortadan kaldırmayacaktır.

    28. Yetkilendirilmiş bir bağımsız denetim kuruluşu da olan XYZ BDK ve SMMM A.Ş, ABC A.Ş’nin 2018 hesap dönemine ait defterlerinin tutulmasında veya finansal tablolarının düzenlenmesinde denetleme dışında faaliyette veya katkıda bulunmuştur. ABC A.Ş’nin 2018 hesap dönemine ait finansal tablolarının bağımsız denetimi XYZ BDK ve SMMM A.Ş. tarafından üstlenilebilir mi?

    ABC A.Ş’nin 2018 hesap dönemine ait defter tutma hizmeti XYZ BDK ve SMMM A.Ş tarafından verilmiştir. Bu kapsamda XYZ BDK ve SMMM A.Ş, ABC A.Ş’nin 2018 hesap dönemine ait defterlerinin tutulmasında veya finansal tablolarının düzenlenmesinde denetleme dışında faaliyette veya katkıda bulunmuştur. Bu nedenle aynı zamanda yetkilendirilmiş bir bağımsız denetim kuruluşu olan XYZ BDK ve SMMM A.Ş’nin, ABC A.Ş’nin 2018 hesap dönemine ait finansal tablolarının bağımsız denetimini üstlenmemesi gerekmektedir.

    29. ABC A.Ş’ye beyannamelerin elektronik ortamda gönderilmesine ilişkin “E- Beyanname Aracılık Hizmeti” veriyoruz. ABC A.Ş’nin bağımsız denetimini üstlenebilir miyiz?

    Kurulumuzun 25/12/2014 tarihli Kararı ile konuya ilişkin düzenleme yapılmıştır. Bu kapsamda 340 ve 405 Seri Numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğleri ile mükelleflerin vergi beyannameleri, bildirim ve eklerini elektronik ortamda göndermelerine imkân tanınmış meslek mensuplarından “aralarında hizmet sözleşmesi bulunmayan, münferit talepte bulunan müşterileriyle Elektronik Beyanname Aracılık Sözleşmesi” akdetmiş olanların aynı şirketin bağımsız denetimini yapmaları, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile ilgili mevzuat kapsamında değerlendirilmiş olup:

    • Bağımsız Denetimini üstlendiği mükellef şirket ile aralarında başkaca hizmet sözleşmesi bulunmaması, defterlerinin tutulması, finansal tablolarının hazırlanması gibi mesleki hizmetlerin verilmemesi,
    • Münferit talepte bulunan müşterileriyle mevzuatında öngörülen şekilde aracılık sözleşmesi akdetmiş bulunması,

    şartıyla, yetki verilmiş olan meslek mensuplarının “Elektronik Beyanname Aracılık Sözleşmesi”ne istinaden sadece vergi beyannamelerinin elektronik ortamda gönderilmesine aracılık edilmesinin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 400’üncü maddesi çerçevesinde denetimle bağdaşmayan işler kapsamında olmadığına karar verilmiştir.

    Verilen hizmetin anılan Karar uyarınca istisna kapsamında değerlendirilebilmesi için;

    • Verilen hizmetin sadece vergi beyannamelerinin elektronik ortamda gönderilmesine aracılık edilmesine ilişkin olması, defterlerin tutulması, finansal tabloların hazırlanması vb. gibi diğer mesleki hizmetlerin verilmemesi,
    • Söz konusu hizmete ilişkin ilgili mevzuatında öngörülen şekilde “Elektronik Beyanname Aracılık Sözleşmesi”nin akdedilmiş bulunması,

    gerekmektedir.

    30. Defter tutma hizmeti verilen bir şirketin aynı dönem bağımsız denetiminin yapılamayacağı konusuna ilişkin olarak Etik Kurallarda bazı istisnalar sayılmaktadır. Etik Kurallarda yer alan bu istisnalar geçerli midir?

    Bağımsız Denetçiler İçin Etik Kurallar Standardının 100.1 U1 paragrafında; “Mevzuatın bu Kurallarda yer alan hükümlerden daha kısıtlayıcı hükümler öngörmesi hâlinde denetçi söz konusu mevzuata uymak zorundadır. Örneğin, bu Kurallarda bazı şartların sağlanmasıyla izin verilen belirli durumlara mevzuat istisna getirmeksizin izin vermeyebilir veya mevzuat bu Kurallarda öngörülmeyen bir kısıtlamayı zorunlu tutabilir. Bu durum denetçinin ilave belgelendirme yapmasını gerektirebilir. Bu Kuralların belirli hükümlerine uyulmasının mevzuatla yasaklandığı durumlarda denetçi, Kuralların diğer bütün hükümlerine uyar.” düzenlemesi yer almaktadır. Bu nedenle, Türk Ticaret Kanununun 400’üncü maddesi defter tutma hizmeti verilen bir şirketin aynı dönem bağımsız denetiminin yapılamayacağı konusuna ilişkin daha kısıtlayıcı hükümler içerdiğinden, Etik Kurallarda yer alan ve bazı şartların sağlanması kaydıyla anılan konuya ilişkin izin veren düzenlemelerin uygulanma alanı kalmamaktadır.

     


    Kaynak: KGK
    Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/denetcinin-secimi-ve-denetim-faaliyetinin-ustlenilmesi-ile-ilgili-sikca-sorulan-sorular/feed/ 0
Evde kişiye özel kıyafet dikilerek internetten satılması faaliyetinin esnaf muaflığından yararlanıp yararlanamayacağı hk. https://www.muhasebenews.com/evde-kisiye-ozel-kiyafet-dikilerek-internetten-satilmasi-faaliyetinin-esnaf-muafligindan-yararlanip-yararlanamayacagi-hk/ https://www.muhasebenews.com/evde-kisiye-ozel-kiyafet-dikilerek-internetten-satilmasi-faaliyetinin-esnaf-muafligindan-yararlanip-yararlanamayacagi-hk/#respond Tue, 30 Nov 2021 15:11:11 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=118671

T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı
Gelir Kanunları Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü

 

ACELE

Sayı

:

E-84098128-120[9-2021/5]-278037

01.09.2021

Konu

:

Evde kişiye özel kıyafet dikilerek internetten satılması faaliyetinin esnaf muaflığından yararlanıp yararlanamayacağı hk.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; evinizde ev tipi dikiş makinesi kullanmak suretiyle sipariş üzerine dikmiş olduğunuz kişiye özel çocuk kıyafetlerinin dikiş ve kumaşının görülmesi için reklam amaçlı fotoğraflarını İnstagram hesabınıza yüklediğinizi belirterek, bahse konu faaliyetiniz dolayısıyla esnaf muaflığından yararlanıp yararlanamayacağınız hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun “Vergiden Muaf Esnaf” başlıklı 9 uncu maddesinde;

Ticaret ve sanat erbabından aşağıda yazılı şekil ve suretle çalışanlar gelir vergisinden muaftır.

6. Evlerde kullanılan dikiş, nakış, mutfak robotu, ütü ve benzeri makine ve aletler hariç olmak üzere, muharrik kuvvet kullanmamak ve dışarıdan işçi almamak şartıyla; oturdukları evlerde imal ettikleri havlu, örtü, çarşaf, çorap, halı, kilim, dokuma mamûlleri, kırpıntı deriden üretilen mamûller, örgü, dantel, her nevi nakış işleri ve turistik eşya, hasır, sepet, süpürge, paspas, fırça, yapma çiçek, pul, payet, boncuk işleme, tığ örgü işleri, ip ve urganları, tarhana, erişte, mantı gibi ürünleri işyeri açmaksızın (7162 sayılı Kanunun 1 inci maddesiyle eklenen ibare Yürürlük; 30.1.2019) veya yıl içinde gerçekleştirilen satış tutarı, ilgili yıl için geçerli olan asgari ücretin yıllık brüt tutarından fazla olmamak üzere, internet ve benzeri elektronik ortamlar üzerinden satanlar. Bu ürünlerin, pazar takibi suretiyle satılması ile ticarî, ziraî veya meslekî faaliyetleri dolayısıyla gelir ve kurumlar vergisi mükellefi olanların düzenledikleri hariç olmak üzere; düzenlenen kermes, festival, panayır ile kamu kurum ve kuruluşlarınca geçici olarak belirlenen yerlerde satılması muaflıktan faydalanmaya engel değildir.”

….

10. Ayrı bir iş yeri açmaksızın ve sanayi tipi veya seri üretim yapabilen makine ve alet kullanmaksızın oturdukları evlerde imal ettikleri malları internet ve benzeri elektronik ortamlar üzerinden satanlar. Bu bent kapsamında esnaf muaflığından faydalanılabilmesi için Esnaf Vergi Muafiyeti Belgesi alınması, Türkiye’de kurulu bankalarda bir ticari hesap açılması ve tüm hasılatın münhasıran bu hesap aracılığıyla tahsil edilmesi şarttır. Bankalar, bu bent kapsamında açılan ticari hesaplara aktarılan tutarlar üzerinden, aktarım tarihi itibarıyla %4 (bir ve üzeri işçi çalıştırıldığı durumda %2) oranında gelir vergisi tevkifatı yapmak ve 98 ve 119 uncu maddelerdeki esaslar çerçevesinde beyan edip ödemekle yükümlüdür. İstihdama bağlı indirimli oranın uygulanması için ilgili ayda bir işçinin en az on gün süreyle çalıştırılması gerekir. Bu hasılat tutarı üzerinden ayrıca 94 üncü madde kapsamında tevkifat yapılmaz. Bu bent kapsamında elde edilen hasılatın 220.000 Türk lirasını (313 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği ile 2021 yılı için 240.000 TL.) aşması hâlinde, mükellef izleyen takvim yılı başından itibaren gerçek usulde vergilendirilir ve tekrar bu muafiyetten faydalanamaz. Bentte yer alan hasılat koşulu dışındaki diğer şartların ihlal edildiğinin tespit edilmesi hâlinde muafiyetten faydalanılamaz ve zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergiler, vergi ziyaı cezası kesilmek suretiyle gecikme faiziyle birlikte tahsil olunur. Bentte yer alan oranları ve tutarı, yarısına kadar indirmeye ve iki katına kadar artırmaya Cumhurbaşkanı yetkilidir.

Ticari, zirai veya mesleki kazancı dolayısı ile gerçek usulde Gelir Vergisine tabi olanlar ile yukarıda sayılan işleri Gelir ve Kurumlar Vergisi mükelleflerine bağlılık arz edecek şekilde yapanlar esnaf muaflığından faydalanamazlar.

Esnaf muaflığına ilişkin şartları taşıyanlara talepleri halinde vergi dairesince Esnaf Vergi Muafiyeti Belgesi verilir. Bu belgenin şekil ve muhtevasının tayin ve tespiti ile iptali ve uygulamaya ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.

…” hükümleri yer almaktadır.

7162 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle 30/1/2019 tarihinden itibaren uygulanmak üzere, 193 sayılı Kanunun 9 uncu maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendi kapsamında esnaf muaflığından faydalananların, evlerde imal ettikleri ürünleri, internet ve benzeri elektronik ortamlarda da satmaları halinde esnaf muaflığından faydalanmaları mümkün hale getirilmiştir.

Bu muaflıktan faydalanılabilmesi için, internet ve benzeri elektronik ortamlar üzerinden yıl içinde gerçekleştirilen satış tutarının ilgili yıl içinde geçerli olan asgari ücretin yıllık brüt tutarını aşmaması gerekmektedir. Konu ile ilgili ayrıntılı açıklamalara 306 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinin “İnternet ve Benzeri Elektronik Ortamlar Üzerinden Yapılan Satışlarda Esnaf Muaflığı” başlıklı bölümde yer verilmiştir.

Diğer taraftan, 7256 sayılı Kanunla, 193 sayılı Kanunun esnaf muaflığını düzenleyen 9 uncu maddesinin birinci fıkrasına eklenen (10) numaralı bent ile ayrı bir işyeri açmaksızın ve sanayi tipi veya seri üretim yapabilen makine ve alet kullanmaksızın oturdukları evlerde imal ettikleri malları, münhasıran internet ve benzeri elektronik ortamlar üzerinden satanlar esnaf muaflığı kapsamına alınmıştır. Konu ile ilgili ayrıntılı açıklamalara 314 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde yer verilmiştir.

Bu hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, ikamet adresinizde ev tipi dikiş makinesi kullanmak suretiyle sipariş üzerine diktiğiniz kişiye özel çocuk kıyafetlerini;

– Pazar takibi yapmaksızın ve ticari, zirai, mesleki faaliyetleri dolayısıyla gelir ve kurumlar vergisi mükellefi olanların düzenledikleri kermes, festival, panayır gibi yerler haricinde satmanız ve/veya internet ve benzeri elektronik ortamlar üzerinden satmanız halinde, bentte yer alan şartların sağlanması kaydıyla 306 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde yapılan açıklamalar çerçevesinde, Gelir Vergisi Kanununun 9 uncu maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendi kapsamında,

-Yalnızca internet veya benzeri platformlar üzerinden satmanız halinde ise, bentte yer alan şartların sağlanması kaydıyla 314 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde yapılan açıklamalar çerçevesinde, Gelir Vergisi Kanununun 9 ncu maddesinin birinci fıkrasının (10) numaralı bendi kapsamında,

esnaf muaflığından faydalanmanız mümkün bulunmaktadır.

Bilgilerinize sunulur.


Kaynak: GİB Özelge
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/evde-kisiye-ozel-kiyafet-dikilerek-internetten-satilmasi-faaliyetinin-esnaf-muafligindan-yararlanip-yararlanamayacagi-hk/feed/ 0