etmek – Muhasebe News https://www.muhasebenews.com Muhasebe News Thu, 22 Feb 2024 07:08:50 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.3.3 Vakıfların iktisadi işletmesi her yıl defter tasdik etmek zorunda mıdır? https://www.muhasebenews.com/vakiflarin-iktisadi-isletmesi-her-yil-defter-tasdik-etmek-zorunda-midir/ https://www.muhasebenews.com/vakiflarin-iktisadi-isletmesi-her-yil-defter-tasdik-etmek-zorunda-midir/#respond Thu, 22 Feb 2024 07:08:50 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=149342 1) Vakıflar ve bunların iktisadi işletmelerinin her yıl defter tasdik ettirme zorunluluğu var mıdır?

2) Vakıfların iktisadi işletmelerinin vergi mükellefiyetlerini dondurmaları sözkonusu mudur?

1-Vakıfların tüzel kişiliği ve İktisadi işletmeleri her yıl defter tasdik ettirecekler

Aşağıdaki linkde bulunan 04/12/2023 tarihli duyurumuzu inceleyiniz.

https://ismmmo.org.tr/dosya/4530/Mevzuat-Dosya/04122023-2024-yili-icin-defter-tasdikleri.pdf

2-Mükellefiyet dondurulması diye bir uygulama olmaz. Mükellefiyet KAPATILIR.

Mükellefiyetin kapatılması için mevzuatta sayılan işlemlerin yapılması ve kayıtlı olunan kurumlardaki sicil kayıtlarının kapatılması gerekir.

 

 


Kaynak: İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/vakiflarin-iktisadi-isletmesi-her-yil-defter-tasdik-etmek-zorunda-midir/feed/ 0
İptal süresi geçtikten sonra e-Arşiv Fatura iptal edilemez https://www.muhasebenews.com/iptal-suresi-gectikten-sonra-e-arsiv-fatura-iptal-edilemez/ https://www.muhasebenews.com/iptal-suresi-gectikten-sonra-e-arsiv-fatura-iptal-edilemez/#respond Sun, 10 Dec 2023 19:31:21 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=148028 E-Fatura mükellefiyiz, e-Fatura mükellefi olmayan kişiye e-Arşiv fatura düzenledik fakat 15 gün sonra iptalini istedi. Muhasebe programından iptal edebiliyoruz, bununda 7 günlük süresi var mı?

İptal süresi geçtikten sonra e-Arşiv Fatura iptal edilemez. Alıcı malı iade etmek ister ise gider pusulası düzenlenerek geri alınması gerekir. 

 

 


Kaynak: İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/iptal-suresi-gectikten-sonra-e-arsiv-fatura-iptal-edilemez/feed/ 0
Ödeme Emrine İtiraz Etmek İçin Kaç Gün İçinde Dava Açılabilir? https://www.muhasebenews.com/odeme-emrine-itiraz-etmek-icin-kac-gun-icinde-dava-acilabilir/ https://www.muhasebenews.com/odeme-emrine-itiraz-etmek-icin-kac-gun-icinde-dava-acilabilir/#respond Thu, 12 Oct 2023 06:40:18 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=147043

Ödeme Emrine İtiraz Hakkı

Ödeme emrini alan borçlu; böyle bir borcunun olmadığı, borcunu kısmen ödediği, borcun zamanaşımına uğradığı, iddiasıyla tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde, borcun türüne göre; 213 sayılı Vergi Usul Kanunu kapsamındaki borçlar için vergi mahkemesinde, diğer borçlar için idare mahkemesinde dava açabilir.

 


Kaynak: GİB Rehber
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/odeme-emrine-itiraz-etmek-icin-kac-gun-icinde-dava-acilabilir/feed/ 0
Açılan vergi davalarından vazgeçerek vergi ve cezaları indirimli tahakkuk etmek mümkündür https://www.muhasebenews.com/acilan-vergi-davalarindan-vazgecerek-vergi-ve-cezalari-indirimli-tahakkuk-etmek-mumkundur/ https://www.muhasebenews.com/acilan-vergi-davalarindan-vazgecerek-vergi-ve-cezalari-indirimli-tahakkuk-etmek-mumkundur/#respond Thu, 12 Oct 2023 06:26:35 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=147042

Kanun Yolundan Vazgeçme Hakkı

Vergi/ceza ihbarnamesine karşı süresinde açılan davalarda, verilen kararlara karşı (Danıştayın bozma kararı üzerine verilen kararlar hariç), mükelleflerin, istinaf veya temyiz başvuru süresi içerisinde kanun yolundan vazgeçme hakkıdır. Bu durumda, İdarece de ihtilaflar sürdürülmeyeceğinden, verilen yargı kararının niteliğine göre vergi ve/veya cezalar indirimli olarak tahakkuk etmektedir. Bu şekilde tahakkuk eden vergilerin ve/veya cezaların vergiye ilişkin gecikme faiziyle süresinde ödenmesi hâlinde ayrıca indirim uygulanır.


VERGİ USUL KANUNU GENEL TEBLİĞİ

(SIRA NO: 517)

1- Amaç ve Kapsam

Vergi sistemimizde re’sen, ikmalen ve idarece yapılan vergi tarhiyatları ile kesilen vergi cezalarına ilişkin ihbarnamelerin tebliğ edilmesini müteakip mükellefler sahip oldukları yasal hakları çerçevesinde çeşitli mekanizmaları kullanabilmektedir. Bunlardan, uzlaşma ve cezada indirim müesseseleri yargılama sürecine gerek kalmaksızın durumun çözümlenmesini sağlayan idari mekanizmalar iken mükellefler bu tarhiyat ve cezalara dava açmak suretiyle ihtilafın yargı birimlerince çözümlenmesi yoluna da gidebilmektedir.

Söz konusu tarhiyat ve cezaların mükelleflerce yargı denetimine götürülmesi Anayasal ve kanuni bir hak olup, verilecek yargı kararına göre İdarece işlem yapılması da yine Anayasal ve kanuni bir gerekliliktir. Bununla birlikte, vergi yargısında istinaf ve temyiz yolu açık olan kararlar, bu kararlara karşı söz konusu kanun yollarının taraflarca kullanılması hâlinde kesin olma mahiyetini taşımamakta, yargılama süreci devam etmekte ve yargı mercilerince verilen kararlara göre nihai hâlini almaktadır.

Bugün gelinen noktada, yargılama sürecinin sonuçlanmasını beklemeksizin tarhiyat ve cezalara ilişkin uyuşmazlıkların yargılama aşamasında da çözümlenmesini ve böylece İdare ile mükellefler arasında tarhiyat ve cezalara ilişkin çözüm ve uyumu her aşamaya yaymayı sağlayacak bir müesseseye ihtiyaç duyulmuştur.

Bu anlamda, İdare ile mükellefler arasında vergi ve cezalara ilişkin olarak ortaya çıkan ihtilafların yargı aşamasında da mükelleflerin tercihlerine bağlı olarak sonlandırılması, yargı mercilerinin iş yüklerinin azaltılması ile uyuşmazlık konusu vergi ve cezaların müessese kapsamında tahakkuku ve tahsilinin sağlanması amacıyla 7/12/2019 tarihli ve 30971 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 7194 sayılı Dijital Hizmet Vergisi ile Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 27 nci maddesi ile 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 379 uncu maddesi başlığıyla birlikte yeniden düzenlenmek suretiyle vergi sistemimizde “Kanun yolundan vazgeçme” müessesesi ihdas edilmiştir.

Buna göre, özetle; vergi/ceza ihbarnamesine karşı süresinde açılan davalarda mükelleflerin, istinaf veya temyiz başvuru süresi içerisinde kanun yolundan vazgeçmeleri hâlinde, İdarece de ihtilaflar sürdürülmeyecek, verilen yargı kararının niteliğine göre vergi ve/veya cezalar indirimli olarak tahakkuk edecektir. Bu şekilde tahakkuk eden vergilerin ve/veya cezaların vergiye ilişkin gecikme faiziyle süresinde ödenmesi hâlinde ayrıca indirim uygulanacaktır.

Bu Tebliğde mezkûr 379 uncu maddeye ilişkin açıklamalar yer almakta ve uygulamaya yönelik usul ve esaslar belirlenmektedir.

2- Yasal Düzenlemeler ve Dayanak

7194 sayılı Kanunun 27 nci maddesiyle 213 sayılı Kanunun 379 uncu maddesi “Kanun yolundan vazgeçme:” başlığı altında “Vergi/ceza ihbarnamesine karşı süresinde açılan davalarda, vergi mahkemesince verilen istinaf yolu açık kararlar ile bölge idare mahkemesince verilen temyiz yolu açık kararlarda (Danıştayın bozma kararı üzerine verilen kararlar hariç);

1- Kaldırılan vergi tutarının %60’ı, tasdik edilen vergi tutarının tamamı ile tasdik edilen vergi tutarına ilişkin vergi ziyaı cezasının %75’i,

2- Bağlı olduğu vergi aslı dava konusu yapılmayan veya 359 uncu maddede yazılı fiillere iştirak nedeniyle kesilen vergi ziyaı cezaları ile usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezalarının kaldırılan tutarının %25’i ve tasdik edilen tutarının %75’i,

mükellef için geçerli olan kanun yoluna başvuru süresi içerisinde, dava konusu vergi ve/veya vergi cezalarının tümü için kanun yolundan vazgeçildiğine ilişkin dilekçenin ilgili vergi dairesine verilmesi şartıyla kanun yolundan vazgeçme dilekçesinin verildiği tarih itibarıyla başkaca bir işleme gerek kalmaksızın tahakkuk eder.

Bu şekilde tahakkuk eden tutarlar tahakkuk tarihinden itibaren bir ay içinde ödenir. Bu maddeye göre tahakkuk eden vergi ve/veya vergi cezalarının %80’inin, hesaplanacak gecikme faizi ile birlikte bu sürede tamamen ödenmesi şartıyla, vergi ve ceza tutarından %20 oranında indirim yapılır. Şu kadar ki, tasdik edilerek tahakkuk eden vergi tutarında indirim yapılmaz. İndirim hükmünden yararlanılabilmesi için dava konusu yapılan ve bu maddeye göre tahakkuk eden vergi ve/veya vergi cezaları ile gecikme faizlerinin birlikte bu fıkra kapsamında ödenmesi şarttır.

Kanun yolundan vazgeçme dilekçesi vergi dairesince ilgili yargı merciine gönderilir ve bu dilekçenin vergi dairesine verildiği tarih kanun yolundan vazgeçme tarihi olarak kabul edilir. Kanun yolundan vazgeçilmesi hâlinde idarece de ihtilaf sürdürülmez. Kanun yolundan vazgeçildiği hâlde istinaf veya temyiz yoluna başvurulması durumunda ise bu başvurular incelenmez.

Kanun yolundan vazgeçilen vergi ve vergi ziyaı cezası için bu maddeye göre yapılan tahakkuktan önce ödenen gecikme faizi ve gecikme zammı da dâhil tutarlar, bu madde hükmüne göre ödenecek tutarlara mahsup edilir.

Bu madde uyarınca istinaf ve temyiz yolundan vazgeçilen davaya ilişkin kararlarda hükmedilen yargılama giderleri, avukatlık ücretleri ve fer’ileri karşılıklı olarak talep edilmez ve bu alacaklar için icra takibi yapılamaz.

Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Hazine ve Maliye Bakanlığınca belirlenir.” şeklinde düzenlenmiş olup, ayrıca 7194 sayılı Kanunun 23 üncü maddesiyle de 213 sayılı Kanunun 112 nci maddesinin gecikme faizinin hesaplanmasıyla ilgili (3) numaralı fıkrasına (b) bendinden sonra gelmek üzere “379 uncu madde kapsamında kanun yolundan vazgeçilmesi durumunda söz konusu maddeye göre hesaplanacak vergilere, kendi vergi kanunlarında belirtilen ve tarhiyatın ilgili bulunduğu döneme ilişkin normal vade tarihinden itibaren, kanun yolundan vazgeçme dilekçesinin vergi dairesine verildiği tarihe kadar;” hükmünün yer aldığı (c) bendi eklenmiştir.

3- Kanun Yolundan Vazgeçme Kapsamındaki Kararlar

Vergi/ceza ihbarnamesine karşı süresinde açılan davalarda, vergi mahkemesince verilen istinaf yolu açık kararlar ile bölge idare mahkemesince verilen temyiz yolu açık kararlar (Danıştayın bozma kararı üzerine verilen kararlar hariç) kanun yolundan vazgeçme kapsamındadır. Dolayısıyla bir yargı kararının kanun yolundan vazgeçme kapsamında olması için;

1. Vergi/ceza ihbarnamesine karşı süresinde açılan dava sonucu verilen karar olması,

2. Vergi mahkemesince verilen karara karşı istinaf veya bölge idare mahkemesince verilen karara karşı temyiz yolunun açık olması,

3. Kararın Danıştayın bozma kararı üzerine verilmemiş olması

şartlarını birlikte taşıması gerekmektedir.

Bu itibarla, örneğin;

– Vergi/ceza ihbarnamesine karşı süresinde dava açılmaması nedeniyle davanın süre aşımı gerekçesiyle reddi yönünde verilen,

– Davanın ehliyet yönünden reddi şeklinde verilen,

– İdari davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olmadığı gerekçesiyle davanın reddi yönünde verilen,

– Vergi mahkemesince verilip istinaf yolu açık olmayan kesin nitelikli,

– Bölge idare mahkemesince verilip temyiz yolu açık olmayan kesin nitelikli,

– Danıştayın bozma kararı üzerine verilen,

– Vergi/ceza ihbarnamesine karşı açılmamış olan davalarda verilen,

– Beyanname verilmesi üzerine tahakkuk fişi esasına göre yapılan tarhiyatlara açılan davalarda verilen,

– 213 sayılı Kanun kapsamında yapılan şikâyet yoluyla müracaatın reddi üzerine açılan davalarda verilen,

– Ödeme emrinin tebliği, haciz gibi takip ve tahsilat işlemlerine karşı açılan davalarda verilen

kararlar ile buna benzer kararlar kanun yolundan vazgeçme müessesesi kapsamında değildir.

4- Kanun Yolundan Vazgeçme Müessesesinden Yararlanmak İçin Şartlar

Kanun yolundan vazgeçme müessesesinden yararlanabilmek için;

1. Bu müessese kapsamında olan yargı kararının mahkemece mükellefe tebliği üzerine, mükellef için geçerli olan istinaf veya temyiz başvuru süresi içerisinde, kanun yolundan vazgeçildiğine ilişkin dilekçenin dava konusu edilen vergi/ceza ihbarnamesini düzenleyen vergi dairesine verilmesi,

2. Kanun yolunun kullanılmasından vazgeçilen kararın mükellefe tebliğ edildiği tarihi gösteren belge (mahkemeden alınan belge, tebliğ tarihini gösteren tebligata ilişkin belge vs.) ile birlikte verilen karar örneğinin bu dilekçeye eklenmesi,

3. Verilen dilekçede dava konusu vergi ve/veya vergi cezalarının tümü için kanun yolundan vazgeçildiğinin beyan edilmesi

gerekmektedir.

Bu itibarla, başvuruların, mükellef için geçerli olan istinaf ve temyiz süreleri içerisinde yapılması gerekmekte olup, bu sürelerden sonra yapılan başvurular için 213 sayılı Kanunun 379 uncu maddesi hükümlerinin uygulanması mümkün bulunmamaktadır. Yapılan başvuruların taahhütlü posta veya APS ile gönderilmesi hâlinde postaya verildiği tarih, adi posta ile gönderilmesi veya özel dağıtım şirketleri tarafından getirilmesi hâlinde ise vergi dairesinin kayıtlarına intikal ettiği tarih başvuru tarihi olarak dikkate alınır.

Dava konusu edilen vergi ve/veya cezaların bir kısmı için veya birden fazla ihbarnamenin tek davaya konu olması durumunda ihbarnamelerin biri ya da bir kısmı için başvuru yapılmış olması hâlinde söz konusu madde hükmünden yararlanılması mümkün bulunmamaktadır.

Kanun yolundan vazgeçme başvurusu, mükellefin veya vekilinin ya da temsilcisinin ad ve soyadları veya unvanları ile imzalı olarak ve dava konusu vergi/ceza ihbarnamesini düzenleyen vergi dairesine hitaben yazılan bu Tebliğ ekinde yer alan dilekçe (Ek-1) ile yapılır. Kanun yolundan vazgeçilen her bir karar için ayrı ayrı dilekçe verilir.

5- Kanun Yolundan Vazgeçme Durumunda Tahakkuk Edecek Vergi ve/veya Cezalar

Kanun yolundan vazgeçilmesi hâlinde, tahakkuk edecek vergi ve/veya cezaların hesaplanmasında istinaf veya temyiz yolu kullanılmayan yargı kararı dikkate alınacaktır. Örneğin, vergi mahkemesince verilen karara karşı bölge idare mahkemesine istinaf başvurusunda bulunulmuş ve bunun üzerine bölge idare mahkemesince verilen temyiz yolu açık olan karara karşı kanun yolundan vazgeçilmiş olması hâlinde, kaldırılan ve/veya tasdik edilen vergi ve/veya ceza tutarı üzerinden tahakkuk edecek vergi ve cezaların hesaplanmasında, vergi mahkemesince verilen karar değil bölge idare mahkemesince verilen karar esas alınacaktır.

Kanun yolundan vazgeçilmesi hâlinde, istinaf veya temyiz yolu kullanılmayan yargı kararına göre;

– Konusu sadece vergi olan davalarda, bu verginin kaldırılması durumunda verginin %60’ı tahakkuk edecek, verginin kalan %40’ı terkin edilecek, bu verginin tasdik edilmesi durumunda ise verginin tamamı tahakkuk edecek,

– Vergi ve buna bağlı vergi ziyaı cezasının kaldırılması durumunda, verginin %60’ı tahakkuk edecek, verginin kalan %40’ı ve vergi ziyaı cezasının tamamı terkin edilecek,

– Vergi ve buna bağlı vergi ziyaı cezasının tasdik edilmesi durumunda, verginin tamamı ve vergi ziyaı cezasının %75’i tahakkuk edecek, vergi ziyaı cezasının kalan %25’i terkin edilecek,

– Bağlı olduğu vergi aslı dava konusu yapılmayan veya 213 sayılı Kanunun 359 uncu maddesinde yazılı fiillere iştirak nedeniyle kesilen vergi ziyaı cezaları ile usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezalarının kaldırılması durumunda, bu cezaların %25’i tahakkuk edecek, kalan %75’i terkin edilecek, bu kapsamdaki cezaların tasdik edilmesi hâlinde ise cezaların %75’i tahakkuk edecek, kalan %25’i terkin edilecektir.

Yargı mercilerince vergi ve/veya cezaların kısmen tasdik edilmesi kısmen kaldırılması durumunda da vergi ve/veya cezalar, tasdik edilen ve kaldırılan kısmına göre yukarıda yer verilen oranlarda tahakkuk edeceğinden tahakkuk edecek kısımlar dışında kalan tutarlar terkin edilecektir.

6- Vergi Dairesince Yapılması Gereken İşlemler

Mükelleflerin kanun yolundan vazgeçmeye ilişkin dilekçelerini vermeleri üzerine vergi dairesince dilekçe;

– Başvuruya ilişkin yargı kararının, kararın mükellefe tebliğ edildiği tarihi gösteren belgeyle birlikte dilekçeye eklenip eklenmediği,

– Başvuruya ilişkin yargı kararının kanun yolundan vazgeçme kapsamında olup olmadığı,

– Başvurunun ilgisine göre 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 8 inci maddesi de dikkate alınarak istinaf veya temyiz süresinde yapılıp yapılmadığı

yönlerinden incelenir.

Yapılan başvurunun gerekli şartları sağlaması hâlinde başvuru tarihi itibarıyla vergi ve/veya cezalar 213 sayılı Kanunun 379 uncu maddesinde belirlenen oranlarda tahakkuk edeceğinden, buna ilişkin tahakkuk fişi düzenlenir. Tahakkuk fişi ile ilgili olarak 213 sayılı Kanun ve diğer mevzuat uyarınca vergi dairesince gerekli işlemler yapılır. Tahakkuk tarihinden başlamak üzere 1 aylık ödeme süresi esas alınmak suretiyle vade belirlenir. Kanun yolundan vazgeçilmesinden evvel mahkeme kararına göre tahakkuk eden tutarlar var ise terkin edilir.

Kanun yolundan vazgeçme kapsamında verilen dilekçeler, dilekçe ekinde verilmiş olan kararlar ve tebliğ tarihini gösteren belgelerle birlikte 213 sayılı Kanunun 379 uncu maddesinde yer alan hükümlere ve söz konusu madde kapsamında İdarece de ihtilafın sürdürülmeyeceğine ilişkin açıklamalara da yer verilmek suretiyle yazılacak bu Tebliğin ekinde yer alan üst yazı örneğine (Ek-2) uygun olarak hazırlanan yazıyla birlikte derhal ilgili yargı merciine gönderilir.

7- Ödeme ve Süresinde Ödemeye Bağlı Olarak Yapılacak İndirim

Kanun yolundan vazgeçme kapsamında tahakkuk eden tutarlar tahakkuk tarihinden itibaren bir ay içinde ödenir. Tahakkuk eden tutarların vadesinde ödenmemesi kanun yolundan vazgeçilmediği anlamına gelmeyecektir. Vadesinde ödenmeyen tutarlar için 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümleri uygulanır.

Tahakkuk eden vergilere 213 sayılı Kanunun 112 nci maddesinin (3) numaralı fıkrasının (c) bendi uyarınca, kendi vergi kanunlarında belirtilen ve tarhiyatın ilgili bulunduğu döneme ilişkin normal vade tarihinden kanun yolundan vazgeçme dilekçesinin vergi dairesine verildiği tarihe kadar gecikme faizi hesaplanır.

Kanun yolundan vazgeçme kapsamında tahakkuk eden vergi ve cezaların %80’inin, hesaplanacak gecikme faizi ile birlikte bir ay içinde tamamen ödenmesi şartıyla vergi ve ceza tutarından %20 oranında indirim yapılır. Bu durumda, gecikme faizi verginin indirimden sonra kalan %80’lik kısmı üzerinden hesaplanır. Ancak, mahkeme kararında tasdik edilerek tahakkuk eden vergi tutarında bu indirim yapılmaz. Dolayısıyla, vergide söz konusu indirim ancak, kanun yolundan vazgeçme kapsamındaki kararda verginin kısmen ya da tamamen kaldırılan kısmı üzerinden tahakkuk eden tutardan yapılabilir.

İndirim hükmünden yararlanılabilmesi için dava konusu yapılan ve bu maddeye göre tahakkuk eden vergi ve vergi cezaları ile gecikme faizinin birlikte ve tamamen (indirilen kısımları hariç) süresinde ödenmesi şarttır. Bu itibarla, ödemenin süresinde yapılmaması veya ödenmesi gereken gecikme faizi, vergi ve cezaların tamamı yerine bir kısmının ödenmesi durumunda söz konusu indirimden yararlanılması mümkün bulunmamaktadır.

Kanun yolundan vazgeçilen vergi ve cezalar için 379 uncu maddeye göre yapılan tahakkuktan önce ödenen gecikme faizi ve gecikme zammı da dâhil tutarlar, kanun yolundan vazgeçme kapsamında ödenecek tutarlara mahsup edilir. Söz konusu mahsup işleminden dolayı iadesi gereken bir tutar bulunması hâlinde ise 6183 sayılı Kanun kapsamında ret ve iade işlemi yapılır.

8- Kanun Yolundan Vazgeçmeye İlişkin Örnekler

Örnek 1: Mükellef (A) hakkında Katma Değer Vergisi (KDV) 2019/Eylül dönemine ilişkin yapılan vergi incelemesi sonucu düzenlenen rapor uyarınca Ostim Vergi Dairesince 100.000 TL re’sen KDV tarh edilmiş, 100.000 TL vergi ziyaı cezası kesilmiş ve buna ilişkin vergi/ceza ihbarnamesi tebliğ edilmiştir. Mükellef bu ihbarnameye karşı süresinde vergi mahkemesinde dava açmıştır. Yapılan yargılama sonucunda vergi mahkemesi tarafından istinaf yolu açık olmak üzere vergi ve cezanın tamamının tasdik edilmesi yönünde karar verilmiştir. Buna ilişkin mahkeme kararı; İdareye 25/9/2020’de, mükellefe ise 6/10/2020’de tebliğ edilmiştir.

Mükellefin 30 günlük istinaf süresi, kendisine yapılan tebliğ tarihinden itibaren başlamaktadır. Bu durumda, 5/11/2020 tarihine kadar kanun yolundan vazgeçme kapsamında başvurunun yapılması şartıyla mükellef 379 uncu madde hükmünden yararlanabilecektir.

Mükellef (A) 2/11/2020 tarihinde kanun yolundan vazgeçme kapsamında Ostim Vergi Dairesine başvurmuştur. Bu durumda;

– 100.000 TL vergi tasdik edildiği için bu tutarın tamamı ve

– Bu vergiye bağlı 100.000 TL vergi ziyaı cezası tasdik edildiği için bu tutarın %75’i olan 75.000 TL

olmak üzere toplamda 175.000 TL (100.000 TL vergi + 75.000 TL vergi ziyaı cezası) tahakkuk edecek, 25.000 TL tutarındaki ceza kısmı ise terkin edilecektir.

Mükellef, kanun yolundan vazgeçme dilekçesini 2/11/2020 tarihinde verdiğinden bu tarih tahakkuk tarihi olacaktır. Tahakkuk eden tutarların maddeye göre 1 ay içinde ödenmesi gerektiğinden son ödeme tarihi 2/12/2020 olacaktır.

213 sayılı Kanunun 112 nci maddesine göre, KDV’nin normal vade tarihi olan 26/10/2019 tarihinden kanun yolundan vazgeçme dilekçesinin verildiği tarih olan 2/11/2020 tarihine kadar 100.000 TL tutarındaki vergi üzerinden gecikme faizi hesaplanacaktır.

Mükellefin ödeme süresinin son günü olan 2/12/2020 tarihine kadar;

– Tahakkuk eden vergi tutarının tamamı olan 100.000 TL’yi,

– 100.000 TL vergi üzerinden hesaplanacak gecikme faizini ve

– Tahakkuk eden ceza tutarının %80’i (75.000 * %80 = 60.000 TL) olan 60.000 TL’yi

birlikte ödemesi durumunda tahakkuk eden ceza tutarının %20’si olan 15.000 TL ayrıca indirilecektir. Kanun yolundan vazgeçilen vergi ve vergi ziyaı cezası için bu maddeye göre yapılan tahakkuktan önce ödenen gecikme faizi dâhil tutarlar, kanun yolundan vazgeçme kapsamında ödenecek tutarlara mahsup edilecektir.

Mükellefin vadesinde ödeme yapmaması, kanun yolundan vazgeçilmediği anlamına gelmeyecektir. Bu durumda ödemeye bağlı indirim imkânından yararlanılamayacak ve 6183 sayılı Kanun hükümleri uygulanacaktır.

Örnek 2: Mükellef (B) hakkında KDV 2019/Eylül dönemine ilişkin yapılan vergi incelemesi sonucu düzenlenen rapor uyarınca Bakırköy Vergi Dairesince 100.000 TL re’sen KDV tarh edilmiş, 100.000 TL vergi ziyaı cezası kesilmiş ve buna ilişkin vergi/ceza ihbarnamesi tebliğ edilmiştir. Söz konusu ihbarnameye ilişkin İdare ile mükellef arasında 30/4/2020’de yapılan tarhiyat sonrası uzlaşma görüşmesinde uzlaşma vaki olmamıştır.

Mükellef bu ihbarnameye karşı süresinde vergi mahkemesinde dava açmıştır. Yapılan yargılama sonucunda vergi mahkemesi tarafından istinaf yolu açık olmak üzere vergi ve cezanın tamamının kaldırılması yönünde karar verilmiştir. Buna ilişkin mahkeme kararı mükellefe 6/10/2020’de tebliğ edilmiştir. İdareye ise henüz tebligat yapılmamıştır.

Mükellefin 30 günlük istinaf süresi, kendisine yapılan tebliğ tarihinden itibaren başladığından 5/11/2020 tarihine kadar kanun yolundan vazgeçme kapsamında başvurunun yapılması şartıyla mükellef 379 uncu madde hükmünden yararlanabilecektir.

Mükellef 2/11/2020 tarihinde kanun yolundan vazgeçme kapsamında Bakırköy Vergi Dairesine başvurmuştur. Bu durumda; 100.000 TL vergi kaldırıldığı için bu tutarın %60’ı olan 60.000 TL tutarındaki vergi tahakkuk edecek, verginin kalan kısmı olan 40.000 TL ile vergiye bağlı olarak kesilen vergi ziyaı cezasının tamamı (100.000 TL) terkin edilecektir.

Mükellef, kanun yolundan vazgeçme dilekçesini 2/11/2020 tarihinde verdiğinden bu tarih tahakkuk tarihi olacaktır. Tahakkuk eden tutarların maddeye göre 1 ay içinde ödenmesi gerekmektedir. Bu durumda son ödeme tarihi 2/12/2020 olacaktır.

213 sayılı Kanunun 112 nci maddesine göre, KDV’nin normal vade tarihi olan 26/10/2019 tarihinden kanun yolundan vazgeçme dilekçesinin verildiği tarih olan 2/11/2020 tarihine kadar 60.000 TL tutarındaki vergi üzerinden gecikme faizi hesaplanacaktır. Mükellefin ödeme süresinin son günü olan 2/12/2020 tarihine kadar;

– Tahakkuk eden vergi tutarının %80’i (60.000 * %80 = 48.000 TL) olan 48.000 TL’yi ve

– 48.000 TL vergi üzerinden hesaplanacak gecikme faizini

birlikte ödemesi durumunda tahakkuk eden tutarın %20’si olan 12.000 TL vergi ayrıca indirilecektir. Bu durumda 48.000 TL üzerinden gecikme faizi hesaplanacak olup, daha önce 60.000 TL üzerinden hesaplanan gecikme faizinin ise buna göre düzeltilmesi icap etmektedir.

Kanun yolundan vazgeçilen vergi ve vergi ziyaı cezası için bu maddeye göre yapılan tahakkuktan önce ödenen gecikme faizi dâhil tutarlar, kanun yolundan vazgeçme kapsamında ödenecek tutarlara mahsup edilecektir.

Mükellefin vadesinde ödeme yapmaması, kanun yolundan vazgeçilmediği anlamına gelmeyecektir. Bu durumda ödemeye bağlı indirim imkânından yararlanılamayacak ve 6183 sayılı Kanun hükümleri uygulanacaktır.

Örnek 3: Mükellef (C) hakkında KDV 2019/Eylül dönemine ilişkin yapılan vergi incelemesi sonucu düzenlenen rapor uyarınca Erciyes Vergi Dairesince 100.000 TL re’sen KDV tarh edilmiş, 100.000 TL vergi ziyaı cezası kesilmiş ve buna ilişkin vergi/ceza ihbarnamesi tebliğ edilmiştir. Mükellef bu ihbarnameye karşı süresinde vergi mahkemesi nezdinde dava açmıştır. Yapılan yargılama sonucunda vergi mahkemesi tarafından istinaf yolu açık olmak üzere verginin 50.000 TL ve bu vergiye bağlı vergi ziyaı cezasının 50.000 TL tutarındaki kısımlarının tasdik edilmesi, vergi ve cezanın kalan kısımlarının ise kaldırılması yönünde karar verilmiştir. Buna ilişkin mahkeme kararı; İdareye 25/9/2020 tarihinde, mükellefe ise 6/10/2020’de tebliğ edilmiştir.

Mükellefin 30 günlük istinaf süresi, kendisine yapılan tebliğ tarihinden itibaren başladığından 5/11/2020 tarihine kadar kanun yolundan vazgeçme kapsamında başvurunun yapılması şartıyla mükellef 379 uncu madde hükmünden yararlanabilecektir.

Mükellef 2/11/2020 tarihinde kanun yolundan vazgeçme kapsamında Erciyes Vergi Dairesine başvurmuştur. Bu durumda;

– 50.000 TL vergi tasdik edildiği için bu tutarın tamamı,

– 50.000 TL vergi kaldırıldığı için bu tutarın %60’ı olan 30.000 TL ve

– Bu vergiye bağlı 50.000 TL vergi ziyaı cezası tasdik edildiği için bu tutarın %75’i olan 37.500 TL

olmak üzere toplamda 117.500 TL (80.000 TL vergi + 37.500 TL vergi ziyaı cezası) tahakkuk edecek, kalan tutar olan 82.500 TL (20.000 TL vergi + 62.500 TL vergi ziyaı cezası) terkin edilecektir.

Mükellef kanun yolundan vazgeçme dilekçesini 2/11/2020 tarihinde verdiğinden bu tarih tahakkuk tarihi olacaktır. Tahakkuk eden tutarların maddeye göre 1 ay içinde ödenmesi gerekmektedir. Bu durumda son ödeme tarihi 2/12/2020 olacaktır.

213 sayılı Kanunun 112 nci maddesine göre, KDV’nin normal vade tarihi olan 26/10/2019 tarihinden kanun yolundan vazgeçme dilekçesinin verildiği tarih olan 2/11/2020 tarihine kadar 80.000 TL tutarındaki vergi üzerinden gecikme faizi hesaplanacaktır.

Mükellefin ödeme süresinin son günü olan 2/12/2020 tarihine kadar;

– Tasdik edilen vergi tutarının tamamı olan 50.000 TL’yi,

– Kaldırılan vergiye ilişkin tahakkuk eden 30.000 TL’nin %80’i (30.000 * %80 = 24.000 TL) olan 24.000 TL’yi,

– 74.000 TL (50.000 TL + 24.000 TL) vergi üzerinden hesaplanacak gecikme faizini ve

– Tahakkuk eden ceza tutarının %80’i (37.500 * %80 = 30.000 TL) olan 30.000 TL’yi

birlikte ödemesi durumunda verginin kaldırılan kısmına ilişkin tahakkuk eden tutarının % 20’si olan 6.000 TL ve cezanın tahakkuk eden tutarının %20’si olan 7.500 TL (toplamda, 6.000 TL vergi + 7.500 TL vergi ziyaı cezası = 13.500 TL) ayrıca indirilecektir. Daha önce 80.000 TL üzerinden hesaplanan gecikme faizinin buna göre düzeltilmesi icap etmektedir.

Kanun yolundan vazgeçilen vergi ve vergi ziyaı cezası için bu maddeye göre yapılan tahakkuktan önce ödenen gecikme faizi dâhil tutarlar, kanun yolundan vazgeçme kapsamında ödenecek tutarlara mahsup edilecektir.

Mükellefin vadesinde ödeme yapmaması, kanun yolundan vazgeçilmediği anlamına gelmeyecektir. Bu durumda ödemeye bağlı indirim imkânından yararlanılamayacak ve 6183 sayılı Kanun hükümleri uygulanacaktır.

Örnek 4: Mükellef (Ç) hakkında 2018 yılının Gelir Vergisi ve Gelir Geçici Vergi yönünden incelenmesi sonucunda düzenlenen rapor uyarınca Kazım Karabekir Vergi Dairesince, 100.000 TL Gelir Vergisi tarh edilmiş, buna bağlı olarak 300.000 TL vergi ziyaı cezası kesilmiş, ayrıca incelemeye ilişkin rapor uyarınca Gelir Geçici Vergi yönünden 2018/9-12 dönemi Gelir Geçici Vergi aslı aranmaksızın 60.000 TL vergi ziyaı cezası ve 100.000 TL özel usulsüzlük cezası kesilmiştir. Mükellef bu ihbarnameye karşı süresinde vergi mahkemesi nezdinde dava açmıştır. Yapılan yargılama sonucunda vergi mahkemesi tarafından istinaf yolu açık olmak üzere; 100.000 TL tutarındaki Gelir Vergisinin ve Gelir Vergisi üzerinden kesilen 300.000 TL vergi ziyaı cezasının tümü tasdik edilmiş, aslı aranmayan Geçici Vergiye ilişkin vergi ziyaı cezası ile özel usulsüzlük cezasının ise tümü kaldırılmıştır. Mükellef, vergi mahkemesinin bu kararına göre vergi dairesince düzenlenen ihbarnamenin kendisine tebliği üzerine 75.000 TL ödeme yapmıştır.

Bu karara karşı istinaf yolunun kullanılması sonucu bölge idare mahkemesi temyiz yolu açık olmak üzere, vergi mahkemesinin kararını, Gelir Vergisine bağlı kesilen vergi ziyaı cezasına ilişkin kısmı hariç uygun bulmuş, Gelir Vergisine bağlı kesilen vergi ziyaı cezasının 200.000 TL tutarındaki kısmını kaldırmıştır.

Buna ilişkin bölge idare mahkemesi kararı mükellefe 6/10/2020’de tebliğ edilmiştir. İdareye ise henüz tebligat yapılmamıştır.

Mükellefin 30 günlük temyiz süresi, kendisine yapılan tebliğ tarihinden itibaren başladığından 5/11/2020 tarihine kadar kanun yolundan vazgeçildiğine ilişkin dilekçenin verilmesi şartıyla mükellef söz konusu 379 uncu madde hükmünden yararlanabilecektir.

Mükellef 2/11/2020 tarihinde kanun yolundan vazgeçme kapsamında Kazım Karabekir Vergi Dairesine başvurmuştur. Kanun yolundan vazgeçilmesi hâlinde, tahakkuk edecek vergi ve cezaların hesaplanmasında temyiz yolu kullanılmayan yargı kararı dikkate alınacaktır. Bu itibarla örneğe göre bölge idare mahkemesinin kararı esas alınacaktır. Bu durumda;

– 100.000 TL vergi tasdik edildiği için bu tutarın tamamı,

– Bu vergiye bağlı 100.000 TL vergi ziyaı cezası tasdik edildiği için bu tutarın %75’i olan 75.000 TL,

– 60.000 TL tutarında aslı dava konusu olmayan geçici vergiye ilişkin vergi ziyaı cezası kaldırıldığı için bu tutarın %25’i olan 15.000 TL ve

– 100.000 TL tutarında özel usulsüzlük cezası kaldırıldığı için bu tutarın %25’i olan 25.000 TL

olmak üzere toplamda 215.000 TL (100.000 TL vergi + 90.000 TL vergi ziyaı cezası + 25.000 TL özel usulsüzlük cezası) tahakkuk edecek, kalan tutar olan 345.000 TL (270.000 TL vergi ziyaı cezası + 75.000 TL özel usulsüzlük cezası) terkin edilecektir.

Mükellef kanun yolundan vazgeçme dilekçesini 2/11/2020 tarihinde verdiğinden bu tarih tahakkuk tarihi olacaktır. Tahakkuk eden tutarların maddeye göre 1 ay içinde ödenmesi gerekmektedir. Bu durumda son ödeme tarihi 2/12/2020 olacaktır.

213 sayılı Kanunun 112 nci maddesine göre, Gelir Vergisinin birinci taksiti olan 50.000 TL için normal vade tarihi olan 31/3/2019 tarihinden ve ikinci taksiti olan 50.000 TL için ise normal vade tarihi olan 31/7/2019 tarihinden kanun yolundan vazgeçme dilekçesinin verildiği tarih olan 2/11/2020 tarihine kadar gecikme faizi hesaplanacaktır.

Mükellefin ödeme süresinin son günü olan 2/12/2020 tarihine kadar;

– Tasdik edilen vergi tutarının tamamı olan 100.000 TL’yi,

– 100.000 TL (50.000 TL + 50.000 TL) vergi üzerinden hesaplanacak gecikme faizini,

– Gelir Vergisine ilişkin tahakkuk eden vergi ziyaı cezası tutarının %80’i (75.000 * %80 = 60.000 TL) olan 60.000 TL’yi,

– Geçici Vergiye ilişkin tahakkuk eden vergi ziyaı cezası tutarının %80’i (15.000 * %80 = 12.000 TL) olan 12.000 TL’yi ve

– Özel usulsüzlük cezasına ilişkin tahakkuk eden ceza tutarının %80’i (25.000 * %80 = 20.000 TL) olan 20.000 TL’yi

birlikte ödemesi durumunda söz konusu cezaların % 20’si olan 23.000 TL (18.000 TL vergi ziyaı cezası + 5.000 TL özel usulsüzlük cezası = 23.000 TL) ayrıca indirilecektir.

Kanun yolundan vazgeçilen vergi ve cezalar için bu maddeye göre yapılan tahakkuktan önce ödenen gecikme faizi ve gecikme zammı da dâhil tutarlar kanun yolundan vazgeçme kapsamında ödenecek tutarlara mahsup edileceğinden mükellefin, daha önce vergi mahkemesi kararına göre düzenlenen ihbarnamenin kendisine tebliği üzerine ödediği 75.000 TL mahsup sırasında dikkate alınacaktır.

Mükellefin vadesinde ödeme yapmaması, kanun yolundan vazgeçilmediği anlamına gelmeyecektir. Bu durumda ödemeye bağlı indirim imkânından yararlanılamayacak ve 6183 sayılı Kanun hükümleri uygulanacaktır.

Örnek 5: Mükellef (D) hakkında 2018 yılının Gelir Vergisi yönünden incelenmesi sonucunda düzenlenen rapor uyarınca Selçuk Vergi Dairesince, 200.000 TL Gelir Vergisi tarh edilmiş ve buna bağlı olarak 200.000 TL vergi ziyaı cezası kesilmiştir. Mükellef bu ihbarnameye karşı vergi mahkemesi nezdinde dava açmıştır. Yapılan yargılama sonucunda vergi mahkemesi tarafından istinaf yolu açık olmak üzere davanın süre aşımı yönünden reddine karar verilmiştir. Mükellef istinaf süresi içerisinde vergi dairesine kanun yolundan vazgeçme dilekçesi vermiştir.

Karara göre vergi/ceza ihbarnamesine süresinde dava açılmamıştır. Söz konusu karar kanun yolundan vazgeçme kapsamında olmadığından, mükellef bu müesseseden yararlanamayacaktır.

9- Diğer Hususlar

İstinaf ve temyiz yolundan vazgeçilen davaya ilişkin kararlarda hükmedilen yargılama giderleri, avukatlık ücretleri ve fer’ileri karşılıklı olarak talep edilemeyecek ve bu alacaklar için icra takibi yapılamayacaktır.

Bu Tebliğ ekinde yer alan dilekçelerin muhteviyatında değişiklik yapmaya İdare yetkilidir.

10- Yürürlük

Bu Tebliğ 1/1/2020 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

11- Yürütme

Bu Tebliğ hükümlerini Hazine ve Maliye Bakanı yürütür.

Ekler için tıklayınız.

 


Kaynak: GİB Rehber
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/acilan-vergi-davalarindan-vazgecerek-vergi-ve-cezalari-indirimli-tahakkuk-etmek-mumkundur/feed/ 0
Toplu peşin ödenen kiraların stopajı ödendiği ayda mı beyan edilmelidir? https://www.muhasebenews.com/toplu-pesin-odenen-kiralarin-stopaji-odendigi-ayda-mi-beyan-edilmelidir/ https://www.muhasebenews.com/toplu-pesin-odenen-kiralarin-stopaji-odendigi-ayda-mi-beyan-edilmelidir/#respond Mon, 30 Jan 2023 09:54:09 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=137711 6 aylık kirasını ocak ayında komple peşin ödeyen mükellefimiz ocak ayı muhtasar beyannamesinde 6 ayın hepsini beyan etmek zorunda mı yoksa aylık ne kadar düşüyorsa aydan ay a beyan edebilir mi?

6 aylık peşin ödeme yapılmış ise kesilen vergi Ocak ayı muhtasar beyannamesinde tamamı beyan edilir. GV stopajında esas olan ÖDEMEDİR. Ödeme ocak ayında olmuştur.


Kaynak: İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/toplu-pesin-odenen-kiralarin-stopaji-odendigi-ayda-mi-beyan-edilmelidir/feed/ 0
Mali Müşavirler serbest meslek mükellefiyeti devam ederken SMMM Ltd. veya A.Ş.’ye ortak ve imza yetkilisi olabilir https://www.muhasebenews.com/mali-musavirler-serbest-meslek-mukellefiyeti-devam-ederken-smmm-ltd-veya-a-s-ye-ortak-ve-imza-yetkilisi-olabilir/ https://www.muhasebenews.com/mali-musavirler-serbest-meslek-mukellefiyeti-devam-ederken-smmm-ltd-veya-a-s-ye-ortak-ve-imza-yetkilisi-olabilir/#respond Wed, 19 Oct 2022 02:19:00 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=133194 Serbest Muhasebeci Mali Müşavir unvanı ile kendi adına serbest meslek mükellefiyeti açan meslek mensuplarının merak ettiği ya da tereddütte kaldığı konulardan biri de SMMM unvanı ile bağımsız olarak çalışırken aynı zamanda başka bir şirketin ortağı olup olamayacaklarıdır. Aşağıda bu konu ile ilgili bazı kısa soru ve cevaplar a yer verdik.

Konuyu özetlemek gerekirse; SMMM unvanlı ile bağımsız olarak faaliyet gösteren muhasebe meslek mensupları bu faaliyetleri devam ederken ayrıca SMMM faaliyeti gösterecek limited şirket veya anonim şirketin ortağı/pay sahibi olabilirler. Yine bu şirketlerin imza yetkili müdürü veya yönetim kurulu üyesi de olabilirler. Ancak görüldüğü üzere burada önemli olan ortak/pay sahibi olunacak şirketin SMMM faaliyetinde bulunmasıdır. Bu durumda hem SMMM şahıs firması hem de SMMM Ltd. ve A.Ş. birlikte devam edebilir.

Serbest meslek erbabı olarak SMMM faaliyetinde bulunan kişi başka bir iş kolunda faaliyet gösteren Ltd. veya A.Ş.’nin imza yetkili müdürü veya yönetim kurulu üyesi olamaz ancak ticaret şirketlerinde imza yetkilisi olmadan pay sahibi olabilir.


2 mali müşavir beraber bir mali müşavirlik AŞ. Kurmak istiyoruz ancak mesleki faaliyetlere bir süre serbest meslek faaliyetlerine bir süre daha 6 ay 1 yıl devam etmek istersek yapabil miyiz?

Yapabilirsiniz.


Bağımsız olarak çalışmaktayım. Ayrıca SMMM şirketi açmak istiyorum. İkisi de aynı anda açık olabilir mi?

Bireysel mükellefiyeti (GV) olan meslek mensupları mesleki şirket kurabilir veya kurulu mesleki şirkete ortak olabilir.


Biz Serbest muhasebeci mali müşavirler müşavirliğini yaptığımız bir limited şirkete %50 ortak olduğumuzda ticari kazanç sahibi sayılır mıyız?

Melek mensupları oran sınırı olmadan Ticari şirketlere ortak olabilir. 

Ancak; Şirkette yönetici olmaz. Ticari yasak kapsamında olmaz. 

Ticareti yapan Tüzel kişiliktir. Sorumluda yöneticidir.


Yeni kurulacak bir anonim şirkette hem şirketin mali müşaviri hem de denetçi olmamda bir sakınca var mıdır?

A.Ş denetçilik yeni TTK ile 2011’den itibaren kaldırılmıştır. 

Belirli şartları taşıyan şirketler Bağımsız denetime tabidir. 

Bağımsız denetim yapan kişi aynı zamanda denetlediği Şirkete mali müşavirlik hizmeti veremez.


Serbest büro faaliyetinde bulanan meslek mensubu, SMMM unvanı kullanmadan başka bir işyerinde SGK’lı çalışabilir mi?

Gelir Vergisi Mükellefi olarak mesleki faaliyetini sürdüren Meslek mensubu (SMMM) Bir işverene bağlı olarak unvanı veya konumu ne olur ise olsun iş akdi ile (Bağımlı) olarak çalışamaz.


Kiracı olarak kullandığım ofisimin bir başka odasına turizm işi ile iştigal edecek şahıs firması açılışı verebilir miyim? Firma benim kiracım olmayacak ana firmadan kiralama yapacaktır.

Aynı kapıdan giriş yapılan ofisin bir odasının Ticari faaliyet yapacak mükellefe kiraya verilemez. SMMM ile Ticari faaliyet yapan mükellef aynı daire veya bağımsız bölümü ayrı odada olsa faaliyet sürdüremez.

Ancak SMMM başka bir SMMM ile bahse konu yeri ortak kullanabilir.


Serbest çalışan mali müşavirim bir adet limited şirket kurmak istiyorum. Danışmanlık, eğitim, internetten satış vb. işler yapabilir miyim?

Meslek mensupları Ticari şirketlere ortak olabilirler. Ancak yönetici olamazlar (yönetim kurulu üyesi, başkanı)


Bağımsız çalışan mali müşavirim. Limited şirketi ortağı olabilir miyim?

Müdür veya imza yetkilisi olmadığınız sürece birden fazla ticari şirkete ortak olabilirsiniz.

Ortak olduğunuz Şirketler ile mesleki sözleşme yaparak hizmet verebilirsiniz.


Mahkeme tarafından tasfiye memuru olarak atandım. Fakat bağımsız meslek mensubuyum. Görevi kabul edebilir miyim?

Tasfiye memuru tasfiye halindeki ticari firmayı temsil ve ilzam ettiği için ticaret yasağı kapsamındadır. Serbest çalışan meslek mensupları tasfiye memuru olamaz.


Kaynak: İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/mali-musavirler-serbest-meslek-mukellefiyeti-devam-ederken-smmm-ltd-veya-a-s-ye-ortak-ve-imza-yetkilisi-olabilir/feed/ 0
Ortakların şirketten olan alacakları sermayeye eklenebilir mi? https://www.muhasebenews.com/ortaklarin-sirketten-olan-alacaklari-sermayeye-eklenebilir-mi/ https://www.muhasebenews.com/ortaklarin-sirketten-olan-alacaklari-sermayeye-eklenebilir-mi/#respond Wed, 05 Oct 2022 00:55:00 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=132531 Ortaklara olan borcun bir kısmını sermayeye ilave etmemizde bir sakınca var mıdır yoksa bilançoda bulunan ortaklara borçların tamamını mı sermayeye ilave etmek gerekir?

331 hesabın istediğiniz kadarlık kısmı sermayeye ilave edilir.


Şirketin mal alışı yaptığı satıcılara verilen borç senetleri şirket ortağı tarafından ödendi. Bu durumda şirket ortağının şirkette bir alacağı oluştu. Söz konusu şirket ortağının alacağını sermaye artışı yaparak sermaye ilave edebilir miyiz?

Ortak alacakları sermaye artışında kullanılabilir. Ortaklarca nakit verilen bu alacakların müşavir raporu ile tespit edilmiş olması ve raporun evrak ekinde ilgili ticaret sicili müdürlüğüne verilmesi gerekmektedir.



Kaynak: İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/ortaklarin-sirketten-olan-alacaklari-sermayeye-eklenebilir-mi/feed/ 0
Ortakların şirketten alacağının bir kısmı sermayeye ilave edilebilir mi? https://www.muhasebenews.com/ortaklarin-sirketten-alacaginin-bir-kismi-sermayeye-ilave-edilebilir-mi/ https://www.muhasebenews.com/ortaklarin-sirketten-alacaginin-bir-kismi-sermayeye-ilave-edilebilir-mi/#respond Fri, 19 Aug 2022 08:57:24 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=130264 Ortaklara olan borcun bir kısmını sermayeye ilave etmemizde bir sakınca var mıdır yoksa bilançoda bulunan ortaklara borçların tamamını mı sermayeye ilave etmek gerekir?

331 hesabın istediğiniz kadarlık kısmı sermayeye ilave edilir.


Şirketin mal alışı yaptığı satıcılara verilen borç senetleri şirket ortağı tarafından ödendi. Bu durumda şirket ortağının şirkette bir alacağı oluştu. Söz konusu şirket ortağının alacağını sermaye artışı yaparak sermaye ilave edebilir miyiz?

Ortak alacakları sermaye artışında kullanılabilir. Ortaklarca nakit verilen bu alacakların müşavir raporu ile tespit edilmiş olması ve raporun evrak ekinde ilgili ticaret sicili müdürlüğüne verilmesi gerekmektedir.


Özelge: Sermaye azaltımında ortaklara yapılan ödemelerin gelir vergisi tevkifatına tabi olup olmadığı hk.

Kaynak: İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/ortaklarin-sirketten-alacaginin-bir-kismi-sermayeye-ilave-edilebilir-mi/feed/ 0
Limited şirket satış bedeli şirket hesabından mı yapılacak? https://www.muhasebenews.com/limited-sirket-satis-bedeli-sirket-hesabindan-mi-yapilacak/ https://www.muhasebenews.com/limited-sirket-satis-bedeli-sirket-hesabindan-mi-yapilacak/#respond Sun, 26 Jun 2022 14:16:30 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=128630 Limited şirket ortağı şirketini devir etmek istiyor. Şirketin satış bedelini devir eden ortak devir ettiği hissesinin ödemesini alırken nasıl almalı? Deviralan deviredenin şahsi hesabına mı şirket satış bedelini ödemeli mi?

Şirket devir olmaz. Şirketteki ortağın hissesi devir (satışı ) olur. Yeni hisseyi alan kişi veya kurum ,hissesini satana ödeme yapar.


Miras yoluyla edinilen 3 daire satılıyor. Gelir vergisi yönünden istisna söz konusu mudur?

Verasetten intikal eden Gayrimenkullerin satışından elde edilen kazançlar için Değere artış kazancı hesaplanamaz. Beyanname verilmez (GVK Mük.Md.80/6) Veraset den intikal eden değer İVAZSIZ intikaldir. (bedelsiz/karşılıksız)


DİĞER KAZANÇ VE İRATLAR

Gelir Vergisi Kanunu’ndaki gelir unsurlarından biri olan diğer kazanç ve iratlar; belirli kaynaklara bağlanması mümkün olmayan, belirli dönemlerde (periyodik olarak) meydana gelmeyen, devamlı değil arızi olan ve çoğu zaman bir teșebbüs sonucu olmaksızın, kișilerin bazı mal varlıklarında kendiliğinden meydana gelen kazanç ve iratlardır.

Diğer kazanç ve iratlar;

  • Değer artıșı kazançları,
  • Arızi kazançlar,

olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.

1. DEĞER ARTIȘI KAZANÇLARI

1.1. KAPSAMI

Gelir Vergisi Kanunu’nun Mükerrer 80 inci maddesine göre așağıda sayılan mal ve hakların elden çıkarılmasından doğan kazançlar değer artıșı kazançları olarak vergilendirilir.

1.İvazsız olarak iktisap edilenler ile tam mükellef kurumlara ait olan ve iki yıldan fazla süreyle elde tutulan hisse senetleri hariç, menkul kıymetlerin veya diğer sermaye piyasası araçlarının elden çıkarılmasından sağlanan kazançlar.

2.70 inci maddenin birinci fıkrasının (5) numaralı bendinde yazılı hakların (ihtira beratları hariç) elden çıkarılmasından doğan kazançlar.

3.Telif haklarının ve ihtira beratlarının müellifleri, mucitleri ve bunların kanuni mirasçıları dıșında kalan kimseler tarafından elden çıkarılmasından doğan kazançlar.

4.Ortaklık haklarının veya hisselerinin elden çıkarılmasından doğan kazançlar.

5.Faaliyeti durdurulan bir ișletmenin kısmen veya tamamen elden çıkarılmasından doğan kazançlar.

İktisap șekli ne olursa olsun (ivazsız olarak iktisap edilenler hariç) 70 inci maddenin birinci fıkrasının (1), (2), (4) ve (7) numaralı bentlerinde yazılı mal (gerçek usulde vergiye tabi çiftçilerin zirai istihsalde kullandıkları gayrimenkuller dahil) ve hakların, iktisap tarihinden bașlayarak beș yıl içinde elden çıkarılmasından doğan kazançlar (Kooperatiflerin ortaklarına bu sıfatları dolayısıyla tahsis ettikleri gayrimenkulleri tahsis tarihinde ortak tarafından satın alınmıș sayılır.).

Elden çıkarma; yukarıda yazılı mal ve hakların satılması, bir ivaz karșılığında devir ve temliki, trampa edilmesi, takası, kamulaștırılması, devletleștirilmesi, ticaret șirketlerine sermaye olarak konulmasını ifade etmektedir.

Faaliyetine devam eden ticari bir ișletmenin kısmen veya tamamen satılmasından veya ticari ișletmeye dahil amotismana tabi iktisadi kıymetlerle yukarıda belirtilen hakların elden çıkarılmasından doğan kazançlar ticari kazanç sayılmakta ve bunlara ticari kazanç hakkındaki hükümler uygulanmaktadır.

1.1.1. Menkul Kıymetlerin veya Diğer Sermaye Piyasası Araçlarının Elden Çıkarılmasından Sağlanan Kazançlar

Gelir Vergisi Kanunu’nun Mükerrer 80 inci maddesine göre, ivazsız olarak iktisap edilenler ile tam mükellef kurumlara ait olan ve iki yıldan fazla süreyle elde tutulan hisse senetleri hariç, menkul kıymetlerin veya diğer sermaye piyasası araçlarının elden çıkarılmasından sağlanan kazançlar değer artıșı kazancı olarak vergilendirilmektedir.

Söz konusu menkul kıymetlerin alım-satımından elde edilen değer artıșı kazançlarında vergilendirmeye esas alınacak kazanç, Gelir Vergisi Kanunu’nun Mükerrer 81 inci maddesine göre elden çıkarma karșılığında alınan para ve ayınlarla sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerin tutarından, elden çıkarılan kıymetin maliyet bedeli ile elden çıkarılma dolayısıyla yapılan giderlerin ve ödenen vergi ve harçların indirilmesi suretiyle bulunacaktır.

Gelir Vergisi Kanunu’nun Geçici 67 nci maddesinin 1 inci fıkrasının (d) bendinde belirtildiği üzere; tam mükellef kurumlara ait olup, Borsa İstanbul (BIST)’ da ișlem gören ve bir yıllık süreden sonra elden çıkarılan hisse senetleri için Gelir Vergisi Kanunu’nun değer artıșı kazançlarının vergilendirilmesine ilișkin Mükerrer 80 inci madde hükümleri uygulanmayacak olup, dolayısıyla bu gelirler için değer artıșı kazancı kapsamında yıllık beyanname de verilmeyecektir.

Örnek 1: Mükellef (A), 03.02.2018 tarihinde sahibi olduğu tam mükellef kuruma ait Borsa İstanbul (BIST)’ da işlem görmeyen hisse senetlerini 30.04.2019 tarihinde satmıștır. Buna göre mükellef, söz konusu hisse senetlerini iktisap tarihinden itibaren 2 yıldan fazla süre ile elde tutmadan satmıș olduğundan, elde ettiği kazanç değer artıșı kazancı olarak vergiye tabi olacaktır.

Örnek 2: Mükellef (B), 03.03.2018 tarihinde sahibi olduğu tam mükellef kuruma ait Borsa İstanbul (BIST)’ da işlem gören hisse senetlerini 30.05.2019 tarihinde satmıștır. Buna göre mükellef, söz konusu Borsa İstanbul (BIST)’ da ișlem gören hisse senetlerini iktisap tarihinden itibaren 1 yıldan fazla süre ile elde tutarak satmıș olduğundan, elde ettiği kazanç Gelir Vergisi Kanunu Geçici 67 nci maddesinin 1 inci fıkrasının (d) bendi kapsamında değer artıșı kazancı olarak vergiye tabi olmayacaktır.

1.1.2. 70 inci Maddenin Birinci Fıkrasının (5) Numaralı Bendinde Yazılı Hakların (İhtira Beratları Hariç) Elden Çıkarılmasından Doğan Kazançlar

Gelir Vergisi Kanunu’nun 70 inci maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı bendinde yazılı ihtira beratları dıșındaki haklar; arama, ișletme ve imtiyaz hakları ve ruhsatları, alameti farika, marka, ticaret unvanı, her türlü teknik resim, desen, model, plan ile sinema ve televizyon filmleri, ses ve görüntü

bantları, sanayi ve ticaret ve bilim alanlarında elde edilmiș bir tecrübeye ait bilgilerle gizli bir formül veya bir imalat usulü üzerindeki kullanma hakkı veya kullanma imtiyazı gibi haklar olup, bunların elden çıkarılmasından doğan kazançlar değer artıșı kazancı olarak vergilendirilmektedir.

1.1.3. Telif Haklarının ve İhtira Beratlarının Müellifleri, Mucitleri ve Bunların Kanuni Mirasçıları Dıșında Kalan Kimseler Tarafından Elden Çıkarılmasından Doğan Kazançlar

Telif haklarının ve ihtira beratlarının müellifleri, mucitleri ve bunların kanuni mirasçıları dıșında kalan kimseler tarafından elden çıkarılmasından doğan kazançlar değer artıșı kazancı; müellifleri, mucitleri ve bunların kanuni mirasçıları tarafından elden çıkarılmasından doğan kazançlar ise serbest meslek kazancı olarak vergilendirilmektedir. Gelir Vergisi Kanunu’nun 18 inci maddesindeki șartların sağlanması halinde serbest meslek kazancı istisnasından yararlanılması da mümkündür.

1.1.4. Ortaklık Haklarının veya Hisselerinin Elden Çıkarılmasından Doğan Kazançlar

Limited, paylı komandit, adi komandit, kollektif ve adi șirketlerde ortakların ortaklık paylarını satmaları karșılığında elde edilen kazançlar ile kooperatif üyelerinin sahip oldukları ortaklık paylarının elden çıkarılması karșılığında sağlanan kazançlar değer artıșı kazancı olarak vergilendirilmektedir.

Örnek 3: Gerçek kiși Mükellef (C), (D) Limited Șirketine 04.04.2011 tarihinde % 50 ortak olmuștur. Mükellef, 13.02.2019 tarihinde (D) LimitedȘirketindeki ortaklık payını ABC Limited Şirketine bedel karșılığında devretmiștir. Mükellefin ortaklık payını elden çıkarmasından dolayı elde ettiği kazancın değer artıșı kazancı olarak vergiye tabi tutulması gerekmektedir.

1.1.5. Faaliyeti Durdurulan Bir İșletmenin Kısmen veya Tamamen Elden Çıkarılmasından Doğan Kazançlar

213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 161 inci maddesine göre iși bırakarak ticari faaliyetini sonlandıran mükelleflerin, kendi üzerinde kalan mal ve hakların elden çıkarılmasından sağlanan kazanç değer artıșı kazancı olarak vergilendirilmektedir.

1.1.6. İktisap Şekli Ne Olursa Olsun (İvazsız Olarak İktisap Edilenler Hariç) 70 inci Maddenin Birinci Fıkrasının (1), (2), (4) ve (7) Numaralı Bentlerinde Yazılı Mal ve Hakların, İktisap Tarihinden Bașlayarak Beș Yıl İçinde Elden Çıkarılmasından Doğan Kazançlar

Gelir Vergisi Kanunu’nun 70 inci maddesinin birinci fıkrasının 1, 2, 4 ve 7 numaralı bentlerinde yazılı mal ve haklar așağıdaki gibidir:

Arazi, bina, maden suları, menba suları, madenler, taș ocakları, kum ve çakıl istihsal yerleri, tuğla ve kiremit harmanları, tuzlalar ve bunların mütemmim cüzileri ve teferruatı,

Voli mahalleri ve dalyanlar,

Gayrimenkul olarak tescil edilen haklar,

Gemi ve gemi payları ile bilumum motorlu tahmil ve tahliye vasıtaları.

Karșılıksız edinilenler dıșında, yukarıda sayılan mal ve hakların iktisap tarihinden bașlayarak beș yıl içinde elden çıkarılmasından doğan kazançlar değer artıșı kazancı olarak vergilendirilmektedir.

Gerçek kișilerin bir bedel karșılığı edindikleri gayrimenkullerin (konut, arsa, vb.) iktisap tarihinden bașlayarak beș yıl içinde elden çıkarılması halinde, elde edilen kazanç gelir vergisine tabidir.

Örnek 4: Mükellef (E), 10.12.2018 tarihinde 300.000 TL’ye satın almıș olduğu gayrimenkulü 15.07.2019 tarihinde 400.000 TL’ye satmıștır. Buna göre mükellef, söz konusu gayrimenkulü alıș tarihinden itibaren beș tam yıl geçmeden satmıș olduğundan, elde ettiği kazancın istisna tutarını așan kısmı değer artıșı kazancı olarak vergiye tabi olacaktır.

1.1.6.1. Gayrimenkul Alım-Satım İșlerinde Ticari Kazanç-Değer Artıșı Kazancı Ayrımı

Gerçek kișilerin sahip oldukları gayrimenkulleri elden çıkarmalarından doğan kazancın niteliği ve vergilendirilmesi hakkında, Gelir Vergisi Kanunu’nda iki ayrı gelir türünde düzenlemeye yer verilmiștir. Bunlardan ilki “ticari kazanç”, diğeri ise “diğer kazanç ve iratlar” hükümlerinde yer alan düzenlemedir.

Gayrimenkul alım satım ișinden elde edilen gelirin niteliğinin belirlenmesinde ilk önemli unsur “faaliyetteki devamlılık” tır. Gayrimenkul alım satım ișleri devamlı olarak, bir meslek halinde sürdürülüyorsa elde edilen kazanç ticari kazançtır. Burada devamlılık unsurunu belirleyen en önemli ölçüt, kazanç doğuran ișlem sayısındaki çokluktur. İșlem sayısındaki çokluk gayrimenkullerin aynı takvim yılı içerisinde birden fazla veya takip eden birden fazla takvim yılında art arda satılmıș olmasına göre belirlenir.

Alım satım ișlemlerinin birden fazla olması halinde kazanç șeklinin belirlenebilmesi için ikinci önemli unsur olan “satıșın hangi amaçla yapıldığı” nın tespit edilmesi gerekmektedir. Gayrimenkul alım satımı kazanç elde etmek için yapılıyorsa söz konusu alım-satım ișlemi ticari kazanç kapsamında değerlendirilir. Gayrimenkul alım satımında ticari bir amaç yoksa șahsi ihtiyacın karșılanması amacıyla yapılıyorsa elde edilen kazanç değer artıșı kazancı olarak değerlendirilir.

Gayrimenkul alım satım ișinden elde edilen gelirin niteliğinin belirlenmesinde üçüncü önemli unsur ise “ticari bir organizasyonun varlığı” dır. İș yeri açılması, ișçi çalıștırılması, ticaret siciline kayıt olunması vb. durumlarda ticari bir organizasyonun var olduğu kabul edilmektedir. Gayrimenkul alım satımı, șekli ve maddi șartları ile kurulmuș bir ticari organizasyon içinde yapılıyorsa elde edilen kazanç ticari kazançtır. Ticari organizasyonun șekli ve maddi unsurları ile açıkça belli olmadığı hallerde ise kazanç türü “faaliyetteki devamlılık” ve “satıșın hangi amaçla yapıldığı” unsurlarına göre tespit edilir.

Gayrimenkul alım satım ișlemi “ticari kazanç” hükümleri kapsamında değilse elde edilen kazanç “değer artıșı kazancı” hükümlerine göre tespit edilir.

1.1.6.2. Mal ve Hakların İktisap Șekli

Mal ve haklar bedelsiz olarak edinilmișse bu mal ve hakların elden çıkarılmasından doğan kazançlar değer artıșı kazancı olarak vergilendirilmeyecektir. Bunun dıșında, iktisap șekli ne olursa olsun söz konusu mal ve hakların elden çıkarılmasından doğan kazançlar değer artıșı kazancı olarak vergilendirilecektir.

Örnek 5: Mükellef (F), 10.07.2015 tarihinde kendisine miras yoluyla intikal eden apartman dairesini 16.09.2019 tarihinde satmıștır. Satıșa konu apartman dairesinin bedelsiz olarak (veraset yoluyla) intikal etmesi nedeniyle, mükellefin bu satıștan elde ettiği gelir, değer artıșı kazancı olarak vergilendirilmeyecektir.

1.1.6.3. Gayrimenkullerde İktisap Tarihinin Belirlenmesi

Gayrimenkullerde iktisap, Türk Medeni Kanunu’nun 705 inci maddesi uyarınca, tapuya tescille gerçekleșmektedir. Buna göre, kat karșılığı müteahhide veya kooperatiflere verilen arsa karșılığında alınan gayrimenkuller dahil, iktisap edilen gayrimenkullerin elden çıkarılması halinde, değer artıșı kazancının tespiti yönünden iktisap tarihi olarak, gayrimenkulün tapuya tescil edildiği tarih esas alınacaktır.

Ancak, gayrimenkulün tapuya tescil tarihinden önce sahibinin fiilen kullanımına bırakıldığı bazı özel hallerde, iktisap tarihi olarak tapuya tescil tarihi yerine fiilen kullanıma bırakılma tarihinin kabul edilmesi gerekir.

Bu çerçevede, konut yapı kooperatifleri, Toplu Konut İdaresi veya diğer kișilerden gayrimenkulü fiilen kullanıma hazır șekilde teslim alanların, söz konusu gayrimenkulleri fiilen kullandıklarını; tahsis belgesi, teslim tutanakları, su, elektrik, telefon, doğalgaz faturaları ve benzeri belgelerle tevsik etmeleri halinde değer artıșı kazancının tespiti yönünden fiilen kullanıma bașladıkları tarih iktisap tarihi olarak kabul edilecektir.

Gayrimenkulün ihale veya icra yoluyla alındığı durumlarda da fiilen kullanıma hazır șekilde teslim alındığının yukarıda sözü edilen belgelerle tevsik edilmesi șartıyla, tapu tescil ișlemi olmasa dahi fiilen kullanıma bırakıldığı tarihin iktisap tarihi olarak kabul edilmesi gerekir.

Örnek 6: Mükellef (G), kooperatif üyeliği karșılığında iktisap ettiği gayrimenkulüne, 20.04.2017 tarihinde su, elektrik ve telefon bağlattırarak, bu tarihten itibaren fiilen kullanmaya bașlamıș ve bu durumu ilgili kurumlardan aldığı belgeler ile ispatlamıștır. Bu gayrimenkulün mükellef adına tapu tescili, 21.11.2018 tarihinde yapılmıștır.

Buna göre, değer artıșı kazancının tespiti açısından beș yıllık sürenin hesabında, gayrimenkulün fiilen kullanılmaya bașlandığı 20.04.2017 tarihinin iktisap tarihi olarak esas alınması gerekir.

Örnek 7: Mükellef (H), Toplu Konut İdaresinden bir daire satın almıștır. Daire tespiti için 05.10.2016 tarihinde noterde kura çekimi yapılmıș, 21.11.2018 tarihinde de yapı kullanım izin belgesi alınmıș ancak dairelerin tapuya tescil ișlemi, Toplu Konut İdaresine yapılan ödemelerin tamamlanmasından sonra 08.08.2019 tarihinde yapılmıștır.

Buna göre, değer artıșı kazancının tespiti açısından beș yıllık sürenin hesabında, gayrimenkulün yapı kullanma izin belgesinin alındığı 21.11.2018 tarihin esas alınması gerekir.

Örnek 8: Mükellef (K), sahibi bulunduğu gayrimenkulün kat irtifakı tapusunu 03.03.2017 tarihinde, kat mülkiyeti tapusunu ise 06.12.2018 tarihinde almıștır.

Bu durumda, iktisap tarihi olarak kat irtifakı tapusunun alındığı 03.03.2017 tarihinin esas alınması gerekir.

Örnek 9: Mükellef (L), 05.08.2016 tarihinde “satıș vaadi sözleșmesi” ile almıș olduğu araziyi 11.11.2018 tarihinde tapuya tescil ettirmiștir.

Söz konusu arazinin iktisap tarihi olarak, tapuya tescil edildiği 11.11.2018 tarihinin esas alınması gerekir.

1.1.6.4. Cins Tashihi Yapılan Gayrimenkuller ile Kat Karșılığı Olarak Müteahhit veya Konut Yapı Kooperatiflerinden Alınan Gayrimenkullerin Satılması Halinde İktisap Tarihinin Belirlenmesi

Cins değișikliği (cins tashihi), bir tașınmaz malın cinsinin, yapısız iken yapılı veya yapılı iken yapısız hale; bağ, bahçe, tarla vb. iken arsa, arazi iken, bağ, bahçe vb. duruma dönüștürmek için paftasında ve tapu sicilinde yapılan ișlem olarak tanımlanmıștır (Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün 16.03.2010 gün ve 2010/4-1697 No.lu Genelgesi).

Arazi vasfında iktisap edilen gayrimenkulün belediyelerce ifraz ve taksim ișlemine tabi tutularak satılması halinde iktisap tarihi olarak arazinin iktisap edildiği tarih değil, belediyenin ifraz ișlemi sonucu arsa vasfını kazanarak, cins tashihi yapıldığı tarihin esas alınması gerekir.

Arsa olarak iktisap edilen gayrimenkul üzerine bina inșa edilmesi veya söz konusu gayrimenkulün kat karșılığı verilmesi sonucu alınan gayrimenkullerin tapuya tescili, cins tashihi sayılarak tapuya tescil tarihinin iktisap tarihi olarak kabul edilmesi gerekir

Gayrimenkullerin ivazsız șekilde iktisap edilmesi değer artıșı kazancının konusuna girmemektedir. Bu çerçevede ivazsız olarak iktisap edilen gayrimenkulün üzerine, sahibi tarafından inșa edilen veya kat karșılığı olarak alınan gayrimenkullerin daha sonra elden çıkarılması halinde elde edilen gelir, değer artıșı kazancı kapsamında değerlendirilmeyecektir.

Örnek 10: Mükellef (M)’nin, 05.08.2010 tarihinde satın aldığı arsayı 23.01.2017 tarihinde kat karșılığı olarak müteahhide vererek almıș olduğu gayrimenkuller, 25.04.2019 tarihinde tapuya tescil edilmiștir.

Kat karșılığı alınan gayrimenkuller yeni bir iktisap olarak kabul edilecek ve değer artıșı kazancının tespitinde gayrimenkullerin tapuya tescil edildiği 25.04.2019 tarihi esas alınacaktır. Fiilen kullanımın tapu tescilinden önce gerçekleșmesi halinde ise bu tarihin esas alınması gerekir.

Örnek 11: Mükellef (N) tarafından, 25.10.2010 tarihinde satın alınan ve tapuya arazi olarak tescil edilen gayrimenkulün, belediyece ifraz ișlemi sonucu 27.07.2018 tarihinde cins tashihi gerçekleștirilerek tapuya arsa olarak tescili yapılmıștır.

Değer artıșı kazancının tespiti açısından, söz konusu değișikliğin (cins tashihi) yapıldığı 27.07.2018 tarihinin esas alınması gerekir.

Örnek 12: Mükellef (P)’ye veraset yoluyla intikal eden iki katlı ahșap bina, yıkılıp yerine yeni bir bina yapılması ve bu yeni binadan kendisine iki adet daire verilmesi karșılığında, müteahhide verilmiștir. Mükellef, müteahhitten kat karșılığı aldığı iki adet daireyi teslim aldığı yıl içinde satmıștır.

İvazsız olarak (veraset yoluyla) iktisap edilen gayrimenkulün, cins tashihi yapılarak kat karşılığı verilmesi halinde, “ivazsız iktisap edilme” niteliği değișmeyeceğinden, gayrimenkulün satıșından elde edilen gelir de değer artıșı kazancına tabi olmayacaktır.

1.2. SAFİ DEĞER ARTIȘI KAZANCININ TESPİTİ

Değer artıșı kazancında vergilendirilecek kazanca “safi değer artıșı” denilmektedir. Değer artıșında safi kazanç, elden çıkarma karșılığında alınan para ve ayınlarla (eșya, mal vb.) sağlanan ve para ile temsil edilebilen her türlü menfaatlerin tutarından;

Elden çıkarılan mal ve hakların maliyet bedeli,

Elden çıkarma dolayısıyla yapılan ve satıcının üzerinde kalan giderler ve ödenen vergi ve harçların
düșülmesi suretiyle bulunmaktadır.

Maliyet bedelinin tespit edilememesi halinde maliyet bedeli yerine; Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre Takdir Komisyonunca tespit edilecek bedel, kazancı bilanço veya ișletme hesabı esasına göre tespit edilen ișletmelerde ise son bilançoda veya envanter kayıtlarında gösterilen değer esas alınır.

İşletmeye dahil amortismana tabi iktisadi kıymetlerin elden çıkarılması halinde, iktisadi kıymetlerin maliyet bedeli yerine amortismanlar düşüldükten sonra kalan net değeri esas alınır.

Menkul kıymetlerin elden çıkarılmasında, iktisap bedelinin tevsik edilememesi halinde Vergi Usul Kanunu’nun 266 ncı maddesinde yazılı itibari değer iktisap bedeli olarak kabul edilir.

Dar mükelleflerin (kurumlar dahil), yabancı sermaye mevzuatına göre ilgili mercilerden izin almak suretiyle, Türkiye’ye bizzat getirdikleri nakdi veya ayni sermaye karșılığında iktisap ettikleri menkul kıymetler ile iștirak hisselerini elden çıkarmalarından doğan değer artıșı kazançlarının hesabında, kur farkından doğan kazançlar dikkate alınmaz. Șu kadar ki, bu mükelleflerin Türkiye’de elde ettikleri kazançların, münhasıran bu menkul kıymet veya iștirak hisseleri dolayısıyla elde edilen menkul sermaye iratlarından ve bu kıymet veya hisselerin elden çıkarılmasından doğan değer artıșı kazançlarından ibaret olması șarttır. Bu mükelleflerin, Türkiye’de menkul kıymet alım satımıyla devamlı olarak uğrașmaları halinde, kur farkından doğan kazançlar da ticari kazancın hesabında dikkate alınır.

Kur farkından doğan kazançların hesabında, menkul kıymet veya iștirak hisselerinin iktisabına tahsis edilen yabancı sermayenin bu kıymet veya hisselerin iktisap tarihindeki Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası döviz alıș kuruna göre hesaplanan Türk Lirası karșılığı ile bu kıymet veya hisselerin elden çıkarılması tarihindeki aynı miktar yabancı sermayenin Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası döviz alıș kuruna göre hesaplanan Türk Lirası karșılığı arasındaki fark esas alınır.

1.2.1. Endeksleme Yapılması

Gelir Vergisi Kanunu’nun Mükerrer 81 inci maddesinin son fıkrasında, mal ve hakların elden çıkarılmasında iktisap bedelinin, elden çıkarılan mal ve hakların, elden çıkarıldığı ay hariç olmak üzere Devlet İstatistik Enstitüsünce belirlenen toptan eșya fiyat endeksindeki artıș oranında artırılarak tespit edileceği ve endekslemenin yapılabilmesi için artıș oranının % 10 veya üzerinde olması gerektiği yönünde hükümlere yer verilmiștir.

Vergi Usul Kanunu’nun Mükerrer 298 inci maddesinde Üretici Fiyat Genel Endeksi (ÜFE) ibaresi yer almakta olup, 5429 sayılı Türkiye İstatistik Kanunu’nda ise, muhtelif mevzuatta Üretici Fiyat Endeksine (ÜFE) yapılmıș olan atıfların, Türkiye İstatistik Kurumunca hesaplanan Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksine (Yİ-ÜFE) yapılmıș sayılacağı belirtilmiștir.

1.4. VERGİLENDİRİLMEYECEK DEĞER ARTIȘI KAZANÇLARI

Gelir Vergisi Kanunu’nun 81 inci maddesine göre așağıdaki yazılı hallerde

değer artıșı kazancı hesaplanmaz ve vergilendirilmez:

1.Ferdi bir ișletmenin sahibinin ölümü halinde, kanuni mirasçılar tarafından ișletmenin faaliyetine devam olunması ve mirasçılar tarafından ișletmeye dahil iktisadi kıymetlerin kayıtlı değerleriyle (bilanço esasına göre defter tutuluyorsa bilançonun aktif ve pasifiyle bütün halinde) aynen devir alınması.

2.Kazancı bilanço esasına göre tespit edilen ferdi bir ișletmenin bilançosunun bir sermaye șirketine aktif ve pasifiyle bütün halinde devrolunması, devir alan șirketin bilançosuna aynen geçirilmesi ve devredilen ferdi ișletmenin sahip veya sahiplerinin șirketten, devir bilançosuna göre hesaplanan öz sermayesi tutarında ortaklık payı alması (Bu ortaklık payını temsil eden hisse senetlerinin nama yazılı olması șarttır.).

3.Kollektif ve adi komandit șirketlerin bu maddenin (2) numaralı bendinde yazılı șartlar dahilinde nev’i değiștirerek sermaye șirketi haline dönüșmesi (Kollektif ve adi komandit șirketlerin șekil değiștirerek anonim șirket haline dönüșmesi halinde șekil değiștiren kollektif ve adi komandit șirketlerin ortaklarının anonim șirketteki ortaklık paylarını gösteren hisse senetlerinin nama yazılı olması șarttır.).

2.ARIZİKAZANÇLAR

2.1. KAPSAMI

Gelir Vergisi Kanunu’nun 82 nci maddesinde belirtilen arızi kazançlar, yapılması devamlılık arz etmeyen faaliyetlerden elde edilen gelirlerin vergilendirilmesine yönelik düzenlemeleri içermektedir. Maddeye göre vergiye tabi arızi kazançlar șunlardır:

1.Arızi olarak ticari muamelelerin icrasından veya bu nitelikteki muamelelere tavassuttan elde edilen kazançlar.

2. Ticariveyaziraibirișletmeninfaaliyetiileserbestmeslekfaaliyetinin durdurulması veya terk edilmesi, henüz bașlamamıș olan böyle bir faaliyete hiç girișilmemesi, ihale, artırma ve eksiltmelere iștirak edilmemesi karșılığında elde edilen hasılat.

3.Gayrimenkullerin tahliyesi veya kiracılık hakkının devri karșılığında alınan tazminatlar ile peștemallıklar (kiracıya ait tesisat ve malların tahliye ve devri sırasında kiralayan veya yeni kiracıya devrinde doğan kazançlar dahil).

4.Arızi olarak yapılan serbest meslek faaliyetleri dolayısıyla tahsil edilen hasılat.

5.Gerçek usulde vergiye tabi mükelleflerin terk ettikleri ișleri ile ilgili olarak sonradan elde ettikleri kazançlar (zarar yazılan değersiz alacaklarla, karșılık ayrılan șüpheli alacakların tahsili dahil).

6.Dar mükellefiyete tabi olanların GVK 45 inci maddede yazılı ișleri (Türkiye ile yabancı memleketler arasında yaptıkları ulaștırma ișleri) arızi olarak yapmalarından elde ettikleri kazançlar.

Hasılat; alınan para ve ayınlarla (eșya, mal vb.) diğer suretlerle elde edilen ve para ile temsil edilebilen menfaatleri ifade eder.

2.2. SAFİ ARIZİ KAZANCIN TESPİTİ

Arızi kazançlarda safi kazanç; satıș bedelinden maliyet bedeli ve satıș dolayısıyla yapılan giderlerin indirilmesi veya elde edilen hasılattan tevsik edilmek kaydıyla yapılan giderlerin düșülmesi ile bulunur.

Arızi kazançların safi miktarı așağıdaki șekilde tespit edilir. Gelir Vergisi Kanunu’nun 82 nci maddesinin birinci fıkrasının;

(1)numaralıbendindeyazılıișlerde,satıșbedelindenmaliyetbedeli ve satıș dolayısıyla yapılan giderler indirilir.

(2), (3), (4) ve (5) numaralı bentlerinde yazılı ișlerde, elde edilen hasılattan tevsik edilmek kaydıyla yapılan giderler indirilir.

(6) numaralı bendinde yazılı ișlerde, 45 inci madde hükümleri uygulanır.

2.3. ARIZİ KAZANÇLARDA İSTİSNA

Gelir Vergisi Kanunu’nun 82 nci maddesinde 6 bent olarak saylan arızi kazançlarda, bir kısım bentler istisna uygulamasından faydalanırken bir kısım ise istisnaya tabi olmayıp elde edilen kazanç tutarından tevsik edilmesi koșuluyla yapılan giderler indirildikten sonra kalan tutar üzerinden vergilendirilmektedir.

Bir takvim yılında (1), (2), (3) ve (4) numaralı bentlerde yazılı olan kazançlar (henüz bașlamamıș olan ticari, zirai veya mesleki bir faaliyete hiç girișilmemesi ile ihale, artırma ve eksiltmelere iștirak edilmemesi karșılığında elde edilen kazançlar hariç) toplamının 2021 yılı için 43.000  TL’lik kısmı gelir vergisinden müstesnadır.

Gerçek usulde vergiye tabi mükelleflerin terk ettikleri ișleri ile ilgili olarak sonradan elde ettikleri kazançlar ile zarar yazılan değersiz alacaklarla, karșılık ayrılan șüpheli alacakların sonradan tahsili istisna uygulamasının dıșındadır.

Dar mükellefiyete tabi olanların 45 inci maddede (Dar mükellefiyete tabi olanların Türkiye ile yabancı memleketler arasında yaptıkları ulaștırma ișlerinde elde ettikleri kazançlar, Kurumlar Vergisine tabi yabancı ulaștırma kurumlarının kazançlarının tayinine ait esaslara göre tespit olunur.) yazılı ișleri arızi olarak yapmalarından elde ettikleri kazançları da istisna uygulamasının dıșındadır.

İstisna tutarı, arızi kazançların toplam tutarına uygulanacak olup așan kısmın beyan edilmesi gerekir.

3. YILLIK BEYANNAMEYE DAHİL EDİLEN KAZANÇ VE İRATLARDAN YAPILACAK İNDİRİMLER

Yıllık beyanname ile bildirilecek gelirlere ilișkin indirimler Gelir Vergisi Kanunu’nun 89 uncu maddesi ile diğer kanunlarda belirtilmiștir. Gelir vergisi matrahının tespitinde gelir vergisi beyannamesinde bildirilecek gelirlerden așağıda belirtilen indirimlerin yapılabilmesi için yıllık beyanname ile bildirilecek bir gelirin bulunması ve yapılacak indirimlerin ilgili mevzuatta belirtilen șartları tașıması gerekmektedir.

Diğer kazanç ve iratlardan indirim konusu yapılabilecek bazı hususlar șunlardır;

Hayat/șahıs sigorta primleri,

Eğitim ve sağlık harcamaları,

Beyan edilecek gelirden sınırlı olarak indirilebilecek bağıș ve yardımlar ile tamamı indirilebilecek bağıș ve yardımlar,

Sponsorluk harcamaları,

Cumhurbașkanınca bașlatılan yardım kampanyalarına makbuz karșılığı yapılan ayni ve nakdi bağıșlar,

İktisadiişletmelerihariç,TürkiyeKızılayDerneğineveTürkiyeYeșilay Cemiyetine makbuz karșılığı yapılan nakdi bağıș ve yardımlar,

Diğer kanunlara göre tamamı indirilecek bazı bağıș ve yardımlar;

Sosyal Yardımlașma ve Dayanıșmayı Teșvik Fonu ile Sosyal Yardımlașma ve Dayanıșma Vakıflarına yapılan bağıșlar,

Türkiye Bilimsel ve Teknik Araștırma Kurumuna yapılan bağıșlar ve yardımlar,

Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumuna yapılan bağıșlar,

Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumuna yapılan bağıșlar,

Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfına yapılan bağıșlar,

Milli Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Seferberlik Kanunu kapsamında kurulan ormanlarda ağaçlandırma, bakım ve koruma masraflarının tamamı,

İlköğretim ve Eğitim Kanunu uyarınca yapılan bağıșlar,

Üniversitelere, yüksek teknoloji enstitüleri ile gelirlerinin en az dörtte üçünü münhasıran devlet üniversitelerinin faaliyetlerinin devam ettirilmesi ve desteklenmesini amaç edinmek üzere kurulan ve fiilen bu çerçevede faaliyette bulunan vakıflardan Cumhurbașkanınca vergi muafiyeti tanınanlara makbuz karșılığında yapılan bağıșlar,

7174 sayılı Kapadokya Alanı Hakkında Kanun kapsamında kurulan idareye yapılan her türlü nakdî ve ayni bağıș ve yardımlar ile sponsorluk harcamaları.

Beyannamede gösterilen gelire dahil kazanç ve iratlardan Gelir Vergisi Kanunu’na göre kesilmiș bulunan vergiler, beyanname üzerinden hesaplanan gelir vergisinden mahsup edilebilir, mahsubu yapılan miktar gelir vergisinden fazla olursa aradaki fark vergi dairesince mükellefe bildirilir ve mükellefin tebliğ tarihinden itibaren bir yıl içinde müracaatı üzerine kendisine red ve iade edilir.
Gelir Vergisi Kanunu’na göre diğer kazanç ve iratların beyanı, mükellefiyetin tam veya dar mükellef olmasına göre farklılık göstermektedir

4.1. TAM MÜKELLEFİYET

2021 yılında elde edilen beyana tabi diğer kazanç ve iratların, Yıllık Gelir Vergisi Beyannamesi ile 1–31 Mart 2022 tarihleri arasında beyan edilmesi gerekmektedir.

Yıllık Gelir Vergisi Beyannamesi;

  • Hazır Beyan Sistemi aracılığıyla internet ortamında,
  • Bağlı bulunulan (ikametgahın bulunduğu yer) vergi dairesine kağıt ortamında,
  • 3568 sayılı Kanun gereği elektronik beyanname gönderme aracılık yetkisi almıș meslek mensupları ile sözleșme imzalanarak e-Beyanname sisteminden,
    verilebilir.

    Ayrıca bu mükelleflerin takvim yılı içinde;
  • Memleketi terk etmesi halinde memleketi terkten önceki 15 gün içinde,

Ölümü halinde ölüm tarihinden itibaren 4 ay içinde vefat eden kiși namına varislerce,
yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyanda bulunulması gerekmektedir.

4.1.1. Hazır Beyan Sistemi

Beyana tabi gelirleri sadece diğer kazanç ve iratlar, menkul sermaye iradı, gayrimenkul sermaye iradı (kira geliri) ile ücretten ibaret olan mükellefler; bu gelirlerine ilişkin beyannamelerini Başkanlığımız tarafından önceden hazırlanarak mükelleflerin onayına sunduğu kullanımı kolay ve hızlı bir sistem olan Hazır Beyan Sistemi üzerinden verebilirler.

Bu sistemden, sadece diğer kazanç ve irat, kira, menkul sermaye iradı veya ücret gelirlerini ayrı veya birlikte elde eden mükellefler yararlanabilecektir.

Sistem üzerinden hazırlanan diğer kazanç ve iratlara yönelik beyanname elektronik ortamda onaylandığı anda, șahıs adına vergi dairesinde mükellefiyet tesisi ve vergi tahakkuku ișlemleri otomatik olarak gerçekleștirilmektedir.

4.2. DAR MÜKELLEFİYET

Gelir Vergisi Kanunu’na göre Türkiye’de yerleşmiş olmayan gerçek kişiler sadece Türkiye’de elde ettikleri kazanç ve iratlar üzerinden vergilendirilirler. Dar mükellefiyete tabi kimseler bakımından diğer kazanç ve iradın Türkiye’de elde edilmesi için, bu kazanç veya iratları doğuran ișin veya muamelenin Türkiye’de ifa edilmesi veya Türkiye’de değerlendirilmesi gerekir.

Değerlendirmeden maksat, ödemenin Türkiye’de yapılması veya ödeme yabancı memlekette yapılmıșsa, Türkiye’de ödeyenin veya nam ve hesabına ödeme yapılanın hesaplarına intikal ettirilmesi veya karından ayrılmasıdır.

Gelir Vergisi Kanunu’nun 86 ncı maddesine göre dar mükellefiyette, tamamı Türkiye’de tevkif suretiyle vergilendirilmiș olan ücretler, serbest meslek kazançları, menkul ve gayrimenkul sermaye iratları ile diğer kazanç ve iratlar için yıllık beyanname verilmez, diğer gelirler için beyanname verilmesi halinde bu gelirler beyannameye dahil edilmez.


Kaynak: İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/limited-sirket-satis-bedeli-sirket-hesabindan-mi-yapilacak/feed/ 0
Bordrolu olarak çalışılan limitet şirkette yetki almadan hissedar olunduğunda sigorta statüsü ne olacaktır? https://www.muhasebenews.com/bordrolu-olarak-calisilan-limitet-sirkette-yetki-almadan-hissedar-olundugunda-sigorta-statusu-ne-olacaktir/ https://www.muhasebenews.com/bordrolu-olarak-calisilan-limitet-sirkette-yetki-almadan-hissedar-olundugunda-sigorta-statusu-ne-olacaktir/#respond Mon, 06 Jun 2022 07:24:46 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=127373 Bağımlı mali müşavir olarak limitet şirketinde SGK’lı olarak çalışmaktayım. Bağımlı olarak çalıştığım limitet şirkette yetki almadan hissedar olduğumda; 4A veya 4B statülerinden hangisinden devam etmek zorundayım? Ayrıca Ortağı olduğum limitet şirkette Mali müşavirlik imza yetkimi kullanabilir miyim?

Çalıştığı şirkete ortak olanlar 4b kapsamında sigortalı olmaktadırlar.


3568 sayılı kanuna tabi bir meslek mensubu, kendisinin kurucu ortak olacağı mali müşavirlik hizmeti veren bir limited şirket kurabilir ve 4a kapsamında sigortalı olabilir mi?

Şirket ortağı olduğunuz zaman 4b li sigortalı olursunuz. 

Ortağı bulunduğunuz şirkette 4a sigortalı bildirilememektedir.


Limited şirket ortağı şirketinde sigortalı olarak çalışıp bir ücret alıyor. Aynı zamanda huzur hakkı da alabilir mi?

Vergi muamelelerinde esas olan gelir ve giderin gerçek olup olmamasıdır. Şirket ortakları bilfiil şirket işlerini görmeleri durumunda Genel Kurulun kararı doğrultusunda “Çalışan Ortaklarına” ücret ödeyebilirler. Ortağın Yönetim Kurulu veya Denetim Kurulu üyesi olması önemli değildir. 

Eğer ki; şahsi mesaisini tamamen veya kısmen şirket işlerine ayırıyorsa, yaptığı işler karşılığı ücret alma hakkı mevcuttur. 

Tatbikatta ücret ödemeleri Huzur Hakkı, aylık yönetim ücreti, denetçi hakkı, denetçi parası gibi değişik adlarla ödenmektedir. 

Her ne ad altında ödenirse ödensin, ortakların şirketten aldıkları “ücret” olarak adlandırılır. Bedeli nakdi veya ayni veya sair şekilde bir menfaat olarak ödenmesi sonucu değiştirmeyecektir. 

Kısacası şirket ortakları ortak oldukları şirketten ücret alabilirler. şirket ortaklarının aldıkları ücretler gelir vergisi ve damga vergisine tabi olacaktır. Sosyal Güvenlik primi yönünden ise durum farklı olacaktır. 

a) Ortak; tam zamanlı veya kısmi zamanlı olarak şirkette bilfiil çalışmakta ise ssk primi çalıştığı günlere isabet eden tutarda ödenecektir. 

b) Ortak; ssk veya emekli sandığından emekli aylığı almakta ve fakat şirkette bilfiil çalışmakta ise ilgili ssk mevzuatına göre destek primi ödenerek çalışacaktır. 

c) Ortak; BAĞ-KUR’dan emekli ise belli tutarda emekli aylığından kesilmek suretiyle şirketinde çalışacaktır. Vergi mevzuatı açısından ne şekilde çalışıldığının önemi olmayıp, her hâlükârda vergi ve damga vergisi ödenecektir.


Şirket ortağı başka bir şirkette dışardan müdür olarak atanması durumunda bağ kur devam mı eder yoksa SGK’lımı olmalıdır?

Ortağı bulunduğu şirket dışında fiilen çalışan kişi 4a sigortalısı olarak bildirilmelidir. 4b sigortalılığı ise askıya alınmalıdır.


Şirket ortağı adına ticari ferdi kaza sigortası ile hayat sigortası yapıldı ve şirketin banka hesabından ödendi. Şirket ortağı ortaklığı olmayan farklı firmada 4a sigortalısı olarak çalışmaktadır. Bu durumda bu sigorta poliçesi ile 4a’lı çalıştığı firmadan gelir vergisi indiriminden yararlanabilir mi?

Şirket ortağının özel sigortası şirket kasasından veya banka hesabından ödenemez. Yapılan işlem yanlıştır. 

Bir işverene bağlı olarak çalışan ücretlilerin ödediği özel sigorta primi gvk 63/3. Maddedeki koşullara göre gv matrahından indirilir.


Serbest meslek erbabının yıl içerisinde ödemiş olduğu özel sağlık sigortası primleri yıllık gelir vergisinde kanunen kabul edilebilir gider olarak yazılabilir mi?

Ödenen primler deftere gider yazılmaz. 

Ancak; Tüm Gelir Vergisi mükellefleri Özel sağlık sigortası prim ödemelerini GVK 89/1. maddedeki koşullara göre indirim yaparlar.


Kaynak: İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/bordrolu-olarak-calisilan-limitet-sirkette-yetki-almadan-hissedar-olundugunda-sigorta-statusu-ne-olacaktir/feed/ 0