edilip – Muhasebe News https://www.muhasebenews.com Muhasebe News Wed, 24 Jul 2024 07:32:33 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.3.5 Reklamasyon ve Kickback Giderlerinin Kabul Edilip Edilmeyeceği https://www.muhasebenews.com/reklamasyon-ve-kickback-giderlerinin-kabul-edilip-edilmeyecegi/ https://www.muhasebenews.com/reklamasyon-ve-kickback-giderlerinin-kabul-edilip-edilmeyecegi/#respond Wed, 24 Jul 2024 07:32:33 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=152907 T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Antalya Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Grup Müdürlüğü

Sayı

:

49327596-125.08[KVK.ÖZ.2018.65]-E.88521

15.06.2020

Konu

:

Reklamasyon ve Kickback Giderlerinin Kabul Edilip Edilmeyeceği

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunda; “Şirketinizin turizm acenta ve operatörlüğü yapmakta olduğu, yurt dışındaki turizm operatörleri vasıtasıyla gelen turistlere konaklama tesisi temin etme, konaklama tesisine transfer, tur hizmetleri verildiği, şirketinizin söz konusu hizmetleri önceden anlaşılmış belirli teknik ve fiziki koşullar dahilinde yapmakta olduğu, muhtelif zamanlarda belirlenen şartların sağlanamaması, organizasyonda aksaklıklar yaşanması, konaklama tesisinin eksiklikleri nedeniyle önceden anlaşılan hizmet koşullarına uyum sağlanamamasından kaynaklı, şirketinizden hizmet alan turistlerin kendi yurtdışı tur operatörlerine yaptığı şikayetlerin araştırılıp soruşturulması sonucunda yurt dışı tur operatörlerinden tarafınıza reklamasyon, kickback vb. adlar altında iade niteliğinde faturalar gelmekte olduğu, söz konusu faturaların tarihi cari yıl içinde olsa da ilgili olduğu dönemlerin önceki yıllar olabildiği, şirketinizin söz konusu faturalar tarafınıza ulaşana kadar bu durumdan hiç bir surette haberdar olmadığı, sadece faturalar şirketinize ulaşınca anlaşma gereği iade işlemi yapıldığı, ticari sürecinizin doğal bir sonucu olduğu belirtilen, geçmiş döneme ilişkin cari dönem tarihli reklamasyon ve kickback vb. ad altındaki faturaların kurum kazancı hesabında gider olarak kabul edilip edilemeyeceği, edilecekse hangi dönemin gideri olarak kabul edileceği” hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinin birinci fıkrasıyla kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı; ikinci fıkrası ile de safi kurum kazancının tespitinde 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı ifade edilmiş olup kurum kazancının tespitinde Kurumlar Vergisi Kanununun 8 inci maddesi ile Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinde yer alan giderler indirilebilecektir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 37 nci maddesinde, her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançların ticari kazanç olduğu belirtilmiş olup, anılan Kanunun 38 inci maddesinin birinci fıkrasında;

“Bilanço esasına göre ticari kazanç, teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müspet farktır. Bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce:

1- İşletmeye ilave olunan değerler bu farktan indirilir;

2- İşletmeden çekilen değerler ise farka ilave olunur.

Ticari kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında, Vergi Usul Kanununun değerlemeye ait hükümleri ile bu kanunun 40 ve 41 inci maddeleri hükümlerine uyulur.”

Bu Kanunun 40’ıncı maddesinde safi kazancın tespit edilmesinde indirilecek giderler sayılmış olup, maddenin (1) numaralı bendinde ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin safi kazancın tespitinde indirim konusu yapılabileceği hüküm altına alınmıştır. Bir masrafın genel gider kapsamında gider yazılabilmesi için; harcamanın yapılmış olması, harcama ile iş arasında açık ve güçlü bir illiyet bağı bulunması, giderin keyfi olmaması, yani kazancın elde edilmesi için mecburi olarak yapılması, yapılan gider karşılığında gayri maddi bir kıymet iktisap edilmemiş olması ve maliyete dahil edilecek giderlerden olmaması ile harcamanın işin önemi ölçüsünde yapılmış olması gerekmektedir.

Mezkur kanunun 40 ıncı maddesinin üçüncü bendinde; işle ilgili olmak şartiyle, mukavelenameye veya ilama veya kanun emrine istinaden ödenen zarar, ziyan ve tazminatların safi kazancın tespitinde gider olarak dikkate alınabileceği belirtilmiştir.

Kurumlar Vergisi Kanununun 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendinde “sözleşmelerde ceza şartı olarak konulan tazminatlar hariç olmak üzere kurumun kendisinin, ortaklarının, yöneticilerinin ve çalışanlarının suçlarından doğan maddi ve manevi zarar tazminat giderleri” nin kurum kazancının tespitinde indirim konusu yapılamayacağı hükme bağlanmıştır.

Ticari kazancın tespitinde “dönemsellik ilkesi” ile “tahakkuk esası ilkesi” olmak üzere iki temel ilke geçerlidir. Tahakkuk esası ilkesinde, gelir veya giderin miktar ve mahiyet itibariyle kesinleşmiş olması yani geliri veya gideri doğuran işlemin tekemmül etmesinin yanı sıra, miktarının ve işlemden kaynaklanan alacağın veya borcun ödeme şartlarının da belirlenmiş olması gereklidir. Tahakkuk; gelirin ve giderin mahiyetinin kesinleşmesi ve kişiselleşmesiyle birlikte, hukuken istenebilir duruma gelmeyi sağlayan işlemin ve olayın gerçekleşmesidir. Mahiyeti ve tutarı itibarıyla kesinleşme, taraflar arasında mevcut ticari ilişkide edimlerin eksiksiz yerine getirilmesi suretiyle karşılıklı mutabakatla belirlenen bedele hak kazanılması ve bu bedelin belirginleşerek kesinleşmesini ifade eder. Bu esas dikkate alındığında, bir gelir veya gider unsurunun özel bir düzenleme bulunmadığı sürece, mahiyet ve tutar itibariyle kesinleştiği dönemin kazancının tespitinde dikkate alınması gerekmektedir. Dönemsellik ilkesi ise bu gelir veya giderin ilgili olduğu döneme intikalinin sağlanmasıdır.

Diğer taraftan, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun “Vergi Kanunlarının Uygulanması ve İspat” başlıklı 3 üncü maddesi;

“B) İspat: Vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır. Vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti yemin hariç her türlü delille ispatlanabilir. Şu kadar ki, vergiyi doğuran olayla ilgisi tabii ve açık bulunmayan şahit ifadesi ispatlama vasıtası olarak kullanılamaz. İktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfeti bunu iddia eden tarafa aittir.”

hükmü bulunmaktadır.

Söz konusu hüküm ve esaslara göre yurt dışı operatörler tarafından önceki yıllarla ilgili olsa da cari yıl içinde faturalandırılmak suretiyle kesinleşen, ticari faaliyetiniz ile ilgili olup sözleşme kapsamında reklamasyon, kickback vb. adlar altında katlanmış olduğunuz giderlerinizi,

– Yapılan işin mahiyetine uygun olması ve iş hacmi ile mütenasip olması,

– Vergi Usul Kanunu hükümlerine uygun tevsik edici belgelerle belgelendirilmesi,

-Şirketinizin, ortaklarınızın, yöneticilerinizin veya çalışanlarınızın kusurundan kaynaklanmaması

şartıyla kurum kazancınızın tespitinde dönem gideri olarak dikkate almanız mümkün bulunmaktadır.


Kaynak: GİB
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/reklamasyon-ve-kickback-giderlerinin-kabul-edilip-edilmeyecegi/feed/ 0
Mükellefiyet tarihinden önce satın alınan binek araç DBS’ye kaydedilebilir mi? https://www.muhasebenews.com/mukellefiyet-tarihinden-once-satin-alinan-binek-arac-dbsye-kaydedilebilir-mi/ https://www.muhasebenews.com/mukellefiyet-tarihinden-once-satin-alinan-binek-arac-dbsye-kaydedilebilir-mi/#respond Fri, 02 Sep 2022 06:21:09 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=130603 Mükellefiyet tarihinden önce satın alınan binek araç defter beyan sistemine kayıt edilip giderlerini işleme almamız mümkün mü?

Taşıtın işte kullanılacağı bilgisi vergi dairesine bildirilir. Taşıt kasko değeri ile DBS kayıt edilir. Giderlerinin %30 u KKEG ,%70’i ise gider olarak kayıtlara yazılır.


Binek Oto Alış Kaydı – 2022

Şahıs firması bilanço usulüdür. Binek araç almıştır bu aracı kendi işinde kullanmak isteğinden dolayı kayda alacağız. Aracın bedeli 1.969.000 TL’dir. KDV’yi ve ÖTV maliyete ekleyip tek kayıt oluşturabilir miyim?

Aşağıdaki bilgi notumuza göre hesaplama yaparak kayıtlara almanız gerekir.

2022 YILINDA BİNEK OTO ALIMI VE AMORTİSMANKAYDI ÖRNEK UYGULAMA :

Konu ile ilgili olarak hazırladığımız örnek çalışma aşağıdadır. Rakamlarınıza uyarlayarak işlem yapınız.

01/01/2022 Tarihinden itibaren geçerli olmak üzere;

a)-Katma değer vergisi ve Özel tüketim vergisinin gider olarak yazılacak toplam tutarı 01/01/2022’den itibaren 200.000 TL’dir. Bu tutardan fazlası KKEG olarak kayıt edilir.

b)- Amortisman olarak indirim konusu yapılabilecek tutar; özel tüketim vergisi ve katma değer vergisi hariç 01/01/2022’den itibaren 230.000 TL, vergilerin maliyet bedeline eklendiği veya binek otomobilin ikinci el olarak iktisap edildiği hallerde ise 01/01/2022 tarihinden itibaren 430.000 TL dir.

1)- ÖTV ve KDV’nin MALİYETE EKLENMESİ HALİNDE

Örnek: (X) Anonim Şirketi genel yönetim hizmetlerinde kullanılmak üzere 15.01.2022 tarihinde KDV ve ÖTV hariç fiyatı 300.000 TL olan bir BİNEK otomobil satın almıştır. Söz konusu otomobil için 120.000 TL ÖTV ve 75.600 TL KDV ödenmiştir. Ödeme satın alma tarihinde banka üzerinden gerçekleşmiştir. Şirket, binek otomobilin ÖTV ve KDV’sini maliyete eklemiştir.

Binek otomobilin maliyete eklenmesi durumunda aracın muhasebe kaydı özellik arz etmemektedir. Özellik arz eden durum bu araca ilişkin amortisman kaydına ilişkindir.

Alış Muhasebe kaydı; 300.000+120.00+75.600= 495.600

—————-15/01/2022———-

254 495.600

102 495.600

————–/———————

ÖTV ve KDV’si maliyete eklenen binek otomobilin 2022 yılı birinci geçici vergileme dönemi muhasebe kaydında dikkat edilmesi gereken husus; 430.000 TL’lik sınırdır.

Vergilerin maliyete eklendiği durumda 2022 yılı için 430.000 TL’yi aşan araçlar için aşan kısım için ayrılan amortismanın KKEG olarak dikkate alınması gerekecektir.

3 aylık (Amortisman oranı %20) Amortisman tutarı: (495.600×0.20)x(3/12)= 24.780 TL

Gider olarak dikkate alınabilecek tutar: (430.000/495.600) x 24.780 = 21.500 TL

KKEG olarak dikkate alınacak tutar ( 24.780 – 21.500) = 3.280 TL

3 aylık Amortisman gider kaydı

—————-31/03/2022————-

760 / 770 21.500

689 (KKEG) 3.280

257 24.780

————–/————————–

2)- ÖTV ve KDV’nin MALİYETE EKLENMEYİP, GİDER YAZILMASI HALİNDE :

7194 sayılı Kanunla Gelir Vergisi Kanununun 40’ıncı maddesinde yapılan değişiklik uyarınca, binek otomobilin iktisabına ilişkin KDV ve ÖTV toplamının 200.000 TL’ye kadarlık kısmı ticari kazancın tespitinde gider olarak dikkate alınabilecektir. Binek otomobile ilişkin KDV ve ÖTV tutarı toplamının bu tutarı aşan kısmı ise Kanunen Kabul Edilmeyen Gider (KKEG) olarak işlem görecektir.

Örnek: (Z) LİMİTED Şirketi, genel yönetim hizmetlerinde kullanılmak üzere 15.01.2022 tarihinde KDV ve ÖTV hariç fiyatı 300.000 TL olan bir BİNEK otomobil satın almıştır. Söz konusu otomobil için 150.000 TL ÖTV ve 81.000 TL KDV ödenmiştir. Ödeme satın alma tarihinde banka üzerinden gerçekleşmiştir.

Söz konusu aracın ÖTV ve KDV toplamı (150.000 + 81.000) = 231.000 TL, 2022 yılı için öngörülen gider olarak yazılabilecek 200.000 TL’nin üzerinde olduğundan, limiti aşan 31.000 TL’lik kısmın KKEG olarak dikkate alınması gerekecektir. Buna göre;

Binek otomobilin vergisiz bedeli: 300.000 TL

Binek otomobil için ödenen KDV+ÖTV Tutarı: 231.000 TL

Gider yazılabilecek KDV+ÖTV Tutarı: 200.000 TL

KDV + ÖTV’nin KKEG olarak işlem görecek kısmı: 231.000 – 200.000 = 31.000 TL

Alış Muhasebe kaydı;

—————-15/01/2021————-

760/770 200.000

689 (KKEG) 31.600

254 300.000

102 531.600

————–/———————

Satın Alınan Yeni Binek Otomobilin 2022 Birinci Geçici Vergileme Dönemi Amortisman Kaydı Satın alınan ÖTV+KDV hariç iktisap bedeli (2022 ) 300.000 TL’yi aşan yeni binek otomobillerin her birine ilişkin ayrılan amortismanın ancak bu tutara isabet eden kısmı gider olarak dikkate alınabilecektir.

Buna göre;

Amortisman tutarı: (300.000×0.20)x(3/12)= 15.000 TL

Gider olarak dikkate alınabilecek tutar: (200.000/300.000)*15.000 =10.000 TL

KKEG olarak dikkate alınacak tutar: 15.000-10.000 =5.000 TL

3 aylık Amortisman kaydı

—————-31/03/2022————-

760 / 770 10.000

689 (KKEG) 5.000

257 15.0000

————–/——————————


Kaynak: İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/mukellefiyet-tarihinden-once-satin-alinan-binek-arac-dbsye-kaydedilebilir-mi/feed/ 0
Mali Müşavirlik limited şirketi, yazılım danışmanlık hizmeti verebilir mi? https://www.muhasebenews.com/mali-musavirlik-limited-sirketi-yazilim-danismanlik-hizmeti-verebilir-mi/ https://www.muhasebenews.com/mali-musavirlik-limited-sirketi-yazilim-danismanlik-hizmeti-verebilir-mi/#respond Tue, 10 May 2022 04:54:03 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=126748 Mali Müşavirlik Ltd firması olarak, Mükellefin yapmış olduğu Yazılım danışmanlık hizmetini satın alıp üzerine kar veya komisyon ekleyerek başka bir firmaya fatura edilip satılmasında mevzuat veya firma nevi açısından bir sorun olur mu?

Sorun olur. Çünkü yapmayı düşündüğünüz işlem Ticarettir. 3568 sayılı yasanın 45. maddesine gör meslek mensupları ticaret ile uğraşamaz.

Yasaklar
Madde 45
Serbest muhasebeci malî müşavirler bu unvanlarla, yeminli malî müşavirler ise bu unvan ve tasdik yetkisiyle; 2 nci maddede yazılı işlerin yürütülmesi amacıyla gerçek ve tüzel kişilere tâbi ve onların iş yerlerine bağlı olarak hizmet akdi ile çalışamazlar, TİCARÎ FAALİYETTE BULUNAMAZLAR, meslekle ve meslek onuru ile bağdaşmayan işlerle uğraşamazlar.


Kiracı olarak kullandığım ofisimin bir başka odasına turizm işi ile iştigal edecek şahıs firması açılışı verebilir miyim? Firma benim kiracım olmayacak ana firmadan kiralama yapacaktır.

Aynı kapıdan giriş yapılan ofisin bir odasının Ticari faaliyet yapacak mükellefe kiraya verilemez. SMMM ile Ticari faaliyet yapan mükellef aynı daire veya bağımsız bölümü ayrı odada olsa faaliyet sürdüremez.

Ancak SMMM başka bir SMMM ile bahse konu yeri ortak kullanabilir.


Serbest çalışan mali müşavirim bir adet limited şirket kurmak istiyorum. Danışmanlık, eğitim, internetten satış vb. işler yapabilir miyim?

Meslek mensupları Ticari şirketlere ortak olabilirler. Ancak yönetici olamazlar (yönetim kurulu üyesi, başkanı)


Bağımsız çalışan mali müşavirim. Limited şirketi ortağı olabilir miyim?

Müdür veya imza yetkilisi olmadığınız sürece birden fazla ticari şirkete ortak olabilirsiniz.

Ortak olduğunuz Şirketler ile mesleki sözleşme yaparak hizmet verebilirsiniz.


Mahkeme tarafından tasfiye memuru olarak atandım. Fakat bağımsız meslek mensubuyum. Görevi kabul edebilir miyim?

Tasfiye memuru tasfiye halindeki ticari firmayı temsil ve ilzam ettiği için ticaret yasağı kapsamındadır. Serbest çalışan meslek mensupları tasfiye memuru olamaz.

 


Kaynak: İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/mali-musavirlik-limited-sirketi-yazilim-danismanlik-hizmeti-verebilir-mi/feed/ 0
Serbest meslek faaliyeti ile ilgili alınan yayın ve kitaplar için düzenlenen ÖKC fişlerinin gider belgesi olarak kabul edilip edilmeyeceği https://www.muhasebenews.com/serbest-meslek-faaliyeti-ile-ilgili-alinan-yayin-ve-kitaplar-icin-duzenlenen-okc-fislerinin-gider-belgesi-olarak-kabul-edilip-edilmeyecegi/ https://www.muhasebenews.com/serbest-meslek-faaliyeti-ile-ilgili-alinan-yayin-ve-kitaplar-icin-duzenlenen-okc-fislerinin-gider-belgesi-olarak-kabul-edilip-edilmeyecegi/#respond Thu, 17 Mar 2022 06:35:17 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=124159
Sayı:19579043-105[2019]-E.142887
Tarih:13/11/2019

T.C.GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Muğla Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Grup Müdürlüğü

Sayı

:

19579043-105[2019]-E.142887

13.11.2019

Konu

:

Ö.K.C.Fişinin Gider Olarak Kaydedilip Kaydedilemeyeceği

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; mali müşavir olarak faaliyet göstermekte olduğunuz, serbest meslek faaliyetinizle ilgili aldığınız yayın ve kitaplar için düzenlenen ödeme kaydedici cihaz fişlerinin gider belgesi olarak kabul edilip edilmeyeceği hususunda Başkanlığımızdan görüş talep ettiğiniz anlaşılmaktadır.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun;

– 227 nci maddesinin birinci fıkrasında, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsikinin mecburi olduğu,

– 229 uncu maddesinde, faturanın satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesika olduğu,

– 232 nci maddesinin birinci fıkrasında; birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerin, birinci ve ikinci sınıf tüccarlara, serbest meslek erbabına, kazançları basit usulde tespit olunan tüccarlara, defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilere ve vergiden muaf esnafa sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek ve bunların da fatura istemek ve almak mecburiyetinde oldukları, ikinci fıkrasında, bunlar dışında kalanların, birinci ve ikinci sınıf tüccarlar ile kazancı basit usulde tespit edilenlerden ve defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerden satın aldıkları emtia veya onlara yaptırdıkları iş bedelinin (2019 takvim yılı için) 1200 TL’yi geçmesi veya bedeli (2019 takvim yılı için) 1200 TL’den az olsa dahi istemeleri halinde emtiayı satanın veya işi yapanın fatura vermesinin mecbur olduğu,

– 233 üncü maddesinde, birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerin fatura vermek mecburiyetinde olmadıkları satışları ve yaptıkları işlerin bedellerinin perakende satış fişi, makineli kasaların kayıt rulosu, giriş veya yolcu taşıma bileti vesikalarından herhangi biri ile tevsik olunacağı

hükme bağlanmıştır.

Öte yandan, 167 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde, birinci ve ikinci sınıf tüccarlarla defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerin Vergi Usul Kanununun 232 nci maddesinde beş bent halinde sayılan kimselere sattıkları emtia veya yaptıkları işler için satılan emtianın veya yapılan işin bedeli ne olursa olsun fatura vermelerinin, emtiayı satın alan veya hizmeti yaptıran bu kimselerinde fatura istemelerinin ve almalarının zorunlu olduğu ve bunlar için perakende satış fişlerinin geçerli olmayacağı açıklanmıştır.

Ancak, daha sonra yayımlanan 204 ve 206 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğleri ile bu düzenlemeye bazı istisnalar getirilerek, mükelleflerin ticari faaliyetlerine ilişkin olarak iş yerlerinde kullanılmak ve tüketilmek amacıyla satın aldıkları (kırtasiye, büro ve temizlik malzemeleri gibi) ve bedeli fatura düzenleme mecburiyetini belirleyen kanuni haddi aşmayan mal ve hizmet bedelleri için düzenlenen perakende satış veya yazar kasa fişlerinin gider belgesi olarak kabul edilmesi uygun görülmüştür. İşletmenin tüketimi dışında satışa konu olacak mal ve hizmetlerin alımlarında ise bedeli ne olursa olsun fatura düzenlenmesi ve defterlere faturalara dayanılarak kayıt yapılması gerektiği açıklanmıştır. Ayrıca, 275 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile de, taksi işleten mükelleflerden alınan ve tutarı fatura düzenleme mecburiyetine ilişkin kanuni haddi aşmayan perakende satış fişlerinin de, gider belgesi olarak kabul edilmesi uygun görülmüştür.

Buna göre, Vergi Usul Kanunu uygulamasında, bedeli fatura düzenleme mecburiyetini belirleyen kanuni haddi aşmayan, ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilebilmesi için iş yerinde kullanılmak ve tüketilmek amacıyla satın alınan genel giderler kapsamındaki (kırtasiye, büro ve temizlik malzemeleri ile gıda) mal ve hizmetler için düzenlenen perakende satış vesikası ve ödeme kaydedici cihaz fişlerinin, mükellefler tarafından mezkûr Kanun gereğince tutulması zorunlu kayıtların tevsikinde gider belgesi olarak kullanılması mümkün bulunmakla birlikte, mesleki yayın ve kitaplar için ödenen giderlerin bu kapsamda değerlendirilmesi mümkün değildir.

Bu itibarla, söz konusu harcamaların kazancınızın tespitinde gider olarak dikkate alınabilmesi için fatura ile tevsik edilmesi gerekmekte olup, ödeme kaydedici cihaz fişlerinin gider belgesi olarak kabul edilmesi mümkün değildir.

Bilgi edinilmesini rica ederim


Kaynak: GİB
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/serbest-meslek-faaliyeti-ile-ilgili-alinan-yayin-ve-kitaplar-icin-duzenlenen-okc-fislerinin-gider-belgesi-olarak-kabul-edilip-edilmeyecegi/feed/ 0
Yurt dışında teknik hizmet veren şirketin, işi yapan şirket çalışanı mühendisinin, daimi temsilci olarak kabul edilip edilmeyeceği https://www.muhasebenews.com/yurt-disinda-teknik-hizmet-veren-sirketin-isi-yapan-sirket-calisani-muhendisinin-daimi-temsilci-olarak-kabul-edilip-edilmeyecegi/ https://www.muhasebenews.com/yurt-disinda-teknik-hizmet-veren-sirketin-isi-yapan-sirket-calisani-muhendisinin-daimi-temsilci-olarak-kabul-edilip-edilmeyecegi/#respond Sat, 15 Jan 2022 12:00:27 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=120988

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

Sayı

:

B.07.1.GİB.4.34.16.01-KVK 5-2778

13/09/2012

Konu

:

Yurt dışında teknik hizmet veren şirketin, işi yapan şirket çalışanı mühendisinin, daimi temsilci olarak kabul edilip edilmeyeceği.

 

            İlgide kayıtlı özelge talep formunda, … Vergi Dairesi Müdürlüğünün … vergi kimlik numaralı mükellefi olduğunuzu, Alman firması … ‘nin Kuveyt’te Kuveyt Elektrik ve Su Bakanlığı’na yapmış olduğu anahtar teslimi elektrik trafo merkezi inşaatı işi kapsamındaki elektrik ekipmanları montajının ve testlerinin süpervizyonu, teknik kontrolü ve koordinasyonunu yapmak üzere şirketiniz ile Alman firması arasında Kuveyt’te iş yapmak üzere taşeronluk sözleşmesi imzalandığı, bu işle ilgili faturaların Türkiye’den düzenleneceği, şirketinizin anılan iş kapsamında Kuveyt Devleti’nde herhangi bir işyerinin bulunmadığı, ancak teknik hizmet kapsamında iş ifa edilirken firmanızı her bakımdan temsil ve ilzama yetkili, giderleri daimi suretle şirketinizce karşılanan mühendisinizin bulunduğu belirtilerek, anılan iş çerçevesinde elde edilecek gelirin kurumlar vergisinden istisna edilip edilmeyeceği hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

            5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun “İstisnalar” başlıklı 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (h) bendinde yurt dışında yapılan inşaat, onarım, montaj işleri ile teknik hizmetlerden sağlanarak Türkiye’de genel sonuç hesaplarına intikal ettirilen kazançların kurumlar vergisinden istisna olduğu hüküm altına alınmıştır.

            1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin “Yurt dışında yapılan inşaat, onarım, montaj işleri ile teknik hizmetlerden sağlanan kazançlarda istisna” başlıklı 5.9 numaralı bölümünde, “…

            Benzer şekilde, anılan fıkranın (h) bendi ile de yurt dışında bulunan işyerleri veya daimi temsilcileri aracılığıyla yapılan ve yurt dışında vergilendirilen inşaat, onarım, montaj işleri ile teknik hizmetlerden sağlanan kazançların (vergi yükü oranına bakılmaksızın), ayrıca yurt içinde de vergilendirilmesinin önüne geçilmesi amacıyla bu kazançlar kurumlar vergisinden istisna edilmiştir.

            …

            …Kurumların yurt dışında yaptıkları bir inşaat ve onarım işinin bulunmaması halinde ise ancak yurt dışında bir işyeri veya daimi temsilci aracılığıyla yaptıkları teknik hizmetlerden elde edilen kazançlar istisnadan yararlanılabilecektir.”

            açıklamalarına yer verilmiştir.

            Öye yandan, Gelir Vergisi Kanununun 8 inci maddesinde; “…

            Aynı maddede yazılı daimi temsilci, bir hizmet veya vekalet akdi ile temsil edilene bağlı olup, onun nam ve hesabına muayyen veya gayrimuayyen bir müddetle veya müteaddit ticari muameleler ifasına yetkili bulunan kimsedir.

            Aşağıda yazılı kimseler, başkaca şartlar aranmaksızın temsil edilenin daimi temsilcisi sayılırlar.

            1. Ticari mümessiller, tüccar vekilleri ve memurları ile Ticaret Kanunu’nun hükümlerine göre acenta durumunda bulunanlar;

            2. Temsil edilene ait reklam giderleri hariç olmak üzere, giderleri devamlı olarak kısmen veya tamamen temsil edilen tarafından ödenenler;

            3. Mağaza veya depolarında temsil edilen hesabına konsinyasyon suretiyle satmak üzere devamlı olarak mal bulunduranlar.

            Bir kimsenin birkaç kişiyi aynı zamanda temsil etmesi, daimi temsilcilik vasfını değiştirmez.”

            hükmüne yer verilmiştir.

            Buna göre, Alman şirketiyle yapılan sözleşmeye istinaden, Kuveyt Devleti’nde elektrik ekipmanları montajının ve testlerinin supervizyonu, teknik kontrolü ve koordinasyonun yapılması işi ile ilgili olarak, teknik hizmetin gerçekleştirilmesi için yurt dışına gönderilen, şirketiniz çalışanı olan mühendisin, yukarıda yer verilen şartları taşıması ve bu durumun belgelendirilmesi halinde daimi temsilci olarak kabul edilmesi mümkün olacaktır.

            Ancak, yurt dışında gerçekleştirilecek teknik hizmetlerden elde edilecek kazançların söz konusu istisnadan yararlanabilmesi için ilgili ülkeye bir daimi temsilci atanması yeterli olmayıp, bahse konu işin doğrudan doğruya ilgili ülkedeki daimi temsilciniz tarafından icra edildiğinin ispat edilmesi şarttır.

             Bu çerçevede, şirketiniz tarafından yurt dışında bulunan daimi temsilciniz aracılığıyla Kuveyt’te gerçekleştirilecek teknik hizmetlerden elde edilerek Türkiye’de genel sonuç hesaplarına intikal ettirilecek kazancın, Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (h) bendi hükmüne göre kurumlar vergisinden istisna edilebilmesi, söz konusu teknik hizmetlerin yukarıda açıklanan şekilde yapılması halinde mümkündür.


Kaynak: GİB ÖZELGE
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/yurt-disinda-teknik-hizmet-veren-sirketin-isi-yapan-sirket-calisani-muhendisinin-daimi-temsilci-olarak-kabul-edilip-edilmeyecegi/feed/ 0
İndirimli orana tabi işlemlerde kur farkının iade hesabına dahil edilip edilemeyeceği. https://www.muhasebenews.com/indirimli-orana-tabi-islemlerde-kur-farkinin-iade-hesabina-dahil-edilip-edilemeyecegi/ https://www.muhasebenews.com/indirimli-orana-tabi-islemlerde-kur-farkinin-iade-hesabina-dahil-edilip-edilemeyecegi/#respond Thu, 23 Dec 2021 05:11:20 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=119060

T.C.
GELİR İDARESİ   BAŞKANLIĞI
 İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef   Hizmetleri Katma Değer Vergisi Grup Müdürlüğü

Sayı

:

39044742-KDV.29-83669

01/10/2015

Konu

:

İndirimli orana tabi işlemlerde kur farkının iade   hesabına dahil edilip edilemeyeceği.

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, döviz cinsinden hammadde satın alınması karşılığında şirketiniz aleyhine oluşan kur farkının iade hesabına dahil edilip edilemeyeceği konusunda Başkanlığımız görüşü sorulmaktadır.

Katma Değer Vergisi Kanununun;

20/1 inci maddesinde, teslim ve hizmet işlemlerinde matrahın bu işlemlerin karşılığını teşkil eden bedel olduğu,

20/2 inci maddesinde, bedel deyiminin malı teslim alan veya kendisine hizmet yapılan veyahut bunlar adına hareket edenlerden bu işlemler karşılığında her ne suretle olursa olsun alınan veya bunlarca borçlanılan para, mal ve diğer suretlerde sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaat, hizmet ve değerler toplamını ifade ettiği,

24/c maddesinde, vade farkı, fiyat farkı, faiz, prim gibi çeşitli gelirler ile servis ve benzeri adlar altında sağlanan her türlü menfaat, hizmet ve değerlerin matraha dahil olduğu,

29/2 nci maddesinde; bir vergilendirme döneminde indirilecek katma değer vergisi toplamının, mükellefin vergiye tâbi işlemleri dolayısıyla hesaplanan katma değer vergisi toplamından fazla olduğu takdirde, aradaki farkın sonraki dönemlere devrolunacağı ve iade edilmeyeceği, ancak indirimli orana tabi işlemler nedeniyle yılı içinde indirilemeyen ve tutarı Bakanlar Kurulunca tespit edilecek sınırı aşan verginin yılı içinde vergilendirme dönemleri itibariyle mahsuben, yılı içinde mahsuben iade edilemeyen tutarların da izleyen yıl içinde nakden ya da mahsuben iade edileceği,

35 inci maddesinde de;  malların iade edilmesi, işlemin gerçekleşmemesi, işlemden vazgeçilmesi veya sair sebeplerle matrahta değişiklik vuku bulduğu hallerde, vergiye tabi işlemleri yapmış olan mükellef bunlar için borçlandığı vergiyi; bu işlemlere muhatap olan mükellef ise indirme hakkı bulunan vergiyi değişikliğin mahiyetine uygun şekilde ve değişikliğin vuku bulduğu dönem içinde düzeltmesi gerektiği,

hükme bağlanmıştır.

Öte yandan, 26.04.2014 tarihli ve 28983 sayılı resmi gazetede yayımlanarak 01.05.2014 tarihinden itibaren yürürlüğe giren KDV Genel Uygulama Tebliğinin III/A-5.3. bölümünde;

          “Bedelin döviz cinsinden veya dövize endekslenerek ifade edildiği işlemlerde, bedelin kısmen veya tamamen vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu tarihten sonra ödenmesi halinde, satıcı lehine ortaya çıkan kur farkı esas itibariyle vade farkı mahiyetinde olduğundan, matrahın bir unsuru olarak vergilendirilmesi gerekmektedir.

            Buna göre, teslim veya hizmetin yapıldığı tarih ile bedelin tahsil edildiği tarih arasında ortaya çıkan lehte kur farkı için satıcı tarafından fatura düzenlenmek ve faturada gösterilen kur farkına, teslim veya hizmetin yapıldığı tarihte bu işlemler için geçerli olan oran uygulanmak suretiyle KDV hesaplanır.” açıklamalarına yer verilmiştir.

Yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde, satıcı lehine (alıcı aleyhine) oluşan kur farklarının satıcı tarafından alıcıya fatura edilmesi işlemi, KDV matrahının ve indirim hesaplarının düzeltilmesi amacıyla yapılan bir düzeltme işlemi olduğundan, satıcı tarafından düzenlenen kur farkı faturalarında yer alan KDV tutarı indirim konusu yapılabilecektir.

Diğer taraftan, indirimli orana tabi işlemin gerçekleştiği dönem içinde veya öncesinde fatura edilen kur farklarının iade hesabına dahil edilmesi mümkün olup, işlemin gerçekleştiği dönemden sonra fatura edilen kur farklarının ise iade hesabına dahil edilmesi mümkün değildir.


Kaynak: GİB Özelge
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/indirimli-orana-tabi-islemlerde-kur-farkinin-iade-hesabina-dahil-edilip-edilemeyecegi/feed/ 0
Engelli Aracının Bir Başka Engelliyle Takas Edilip Edilmeyeceği https://www.muhasebenews.com/engelli-aracinin-bir-baska-engelliyle-takas-edilip-edilmeyecegi/ https://www.muhasebenews.com/engelli-aracinin-bir-baska-engelliyle-takas-edilip-edilmeyecegi/#respond Fri, 03 Dec 2021 09:24:30 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=118818 T.C. 

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Şanlıurfa Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Grup Müdürlüğü

Sayı

:

85620172-200.03.02-E.11798

04.04.2019

Konu

:

Engelli Aracının Bir Başka Engelliyle Takas Edilip Edilmeyeceği,

 

İlgide kayıtlı özelge talep formu ve eklerinin incelenmesinden; 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununun (7/2-c) maddesinde düzenlenen malul ve engellilere ilişkin istisna uygulamasından yararlanmak suretiyle araç iktisap ettiğiniz belirtilerek, söz konusu aracın;

– Engellilik oranı %90 veya üzerinde olan ve/veya bizzat kullanma amacıyla engelliliğine uygun hareket ettirici özel tertibat yaptırıp söz konusu istisnadan yararlanan, ancak ilk iktisap tarihinden itibaren beş yıllık süresi tamamlanmayan bir başka engelliyle takas edilip edilmeyeceği,

-Takas edebilirse beş yıllık sürenin yeniden mi başlayacağı veya istisnadan yararlanan kişi bazında kendi süresini mi tamamlayacağı, yoksa takasa konu araç bazında mı sürenin tamamlanacağı,

-Takas edilebilirse noter dışında bağlı bulunduğunuz Başkanlık/Vergi Dairelerine herhangi bir bildirim ödevinin bulunup bulunmadığı, bulunuyorsa hangi belgelerin ibraz edileceği

hususlarında Başkanlığımız görüşünün talep edildiği anlaşılmaktadır.

4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununun 7 nci maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı bendiyle, Kanuna ekli (II) sayılı listede yer alan kayıt ve tescile tâbi mallardan bazılarının mezkur bentte hüküm altına alınan şartlar dahilinde malûl ve engelliler tarafından beş yılda bir defaya mahsus olmak üzere ilk iktisabı ÖTV’den istisna edilmiş olup, bu istisna uygulamasının usul ve esasları Özel Tüketim Vergisi (II) Sayılı Liste Uygulama Genel Tebliğinin (II/C/1) bölümünde belirlenmiştir.

Öte yandan, Kanunun (15/2-a) maddesinde, veraset yoluyla intikaller hariç olmak üzere (II) sayılı listedeki kayıt ve tescile tâbi mallardan ilk iktisabında istisna uygulananların istisnadan yararlananlar dışındakilerce iktisabında, ilk iktisabındaki matrah esas alınarak adına kayıt ve tescil işlemi yapılandan, kayıt ve tescili tarihinde geçerli olan oran üzerinden, bu tarihte ÖTV alınacağı, ancak Kanunun (7/2) maddesi kapsamındaki istisnadan yararlananlar tarafından, bu istisnadan yararlanılarak iktisap edilen kayıt ve tescile tabi araçların beş yıldan fazla kullanılarak elden çıkarılmaları durumunda bu hükmün uygulanmayacağı hükme bağlanmış olup, bu düzenleme ile ilgili olarak da mezkûr Genel Tebliğin (IV/G) bölümünde açıklamalar yapılmıştır.

Bu çerçevede, ilk iktisabı Kanunun (7/2) maddesi kapsamında yapılan bir taşıtın, istisnadan yararlananların ilk iktisap tarihinden itibaren beş yıl geçmeden; söz konusu düzenlemeden yararlanamayan veya yararlanabilmekle birlikte daha önce aynı düzenlemeden ya da Kanunun (15/2-a) maddesinden yararlanmış ve yararlanma tarihinden itibaren henüz beş yıllık süre geçmemiş bir malul veya engelliye satışı veya devrinde ÖTV aranmaktadır.

Buna göre, 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununun (7/2-c) maddesi kapsamında ilk iktisabını yaptığınız taşıtın ilk iktisap tarihinden (14/4/2017) itibaren beş yıllık süre dolmamış olduğundan, yine aynı istisnadan yararlanmış olup henüz ilk iktisap tarihinden itibaren beş yıllık süre dolmamış olan bir başka malul ve engelli ile araçlarınızı ÖTV aranmaksızın takas etmeniz mümkün değildir.

Bu şekilde işlem yapmak istemeniz halinde, ÖTV Kanununun (15/2-a) maddesi uyarınca, her iki araç için ilk iktisap tarihindeki matrahlar ve kayıt ve tescil tarihinde geçerli olan oranlar üzerinden (adına tescil işlemi yapılan araca ilişkin) hesaplanacak ÖTV’nin adına tescil işlemi yapılanlar tarafından ayrı ayrı beyan edilip ödenmesi gerekeceği tabiidir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 


Kaynak: GİB
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/engelli-aracinin-bir-baska-engelliyle-takas-edilip-edilmeyecegi/feed/ 0
Yabancı ülkelerdeki distribütörlük faaliyetlerinden elde edilen ciro ve primlerin KDV’ye tabi olup olmadığı, ticari deftere kayıt edilip edilmeyeceği ve belge düzenlenip düzenlenmeyeceği https://www.muhasebenews.com/yabanci-ulkelerdeki-distributorluk-faaliyetlerinden-elde-edilen-ciro-ve-primlerin-kdvye-tabi-olup-olmadigi-ticari-deftere-kayit-edilip-edilmeyecegi-ve-belge-duzenlenip-duzenlenmeyecegi/ https://www.muhasebenews.com/yabanci-ulkelerdeki-distributorluk-faaliyetlerinden-elde-edilen-ciro-ve-primlerin-kdvye-tabi-olup-olmadigi-ticari-deftere-kayit-edilip-edilmeyecegi-ve-belge-duzenlenip-duzenlenmeyecegi/#respond Wed, 26 May 2021 14:39:33 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=109839 T.C.GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
Bursa Vergi Dairesi Başkanlığı
Gelir Kanunları Grup Müdürlüğü

Sayı

:

45404237-130[I-18-108]-E.243033

06.12.2019

Konu

:

Yabancı ülkelerdeki distribütörlük faaliyetlerinden elde edilen ciro ve primlerin KDV’ye tabi olup olmadığı, ticari deftere kayıt edilip edilmeyeceği ve belge düzenlenip düzenlenmeyeceği

İlgi

:

07/06/2018 tarihli ve 325731 kayıt sayılı özelge başvuru formunuz.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzdan;  Amerika Birleşik Devletleri mukimi ……… şirketinin bağımsız distribütörlüğünü yaptığınız, çeşitli ülkelerdeki kişilere de distribütörlük yetkisi verdiğiniz, söz konusu distribütörlüklerin …….. adına kendi ülkelerinde yaptıkları satışlardan elde ettikleri gelirleri ………… hesabına aktardıkları, elde edilen distribütörlük gelirlerinden yurt dışındaki banka hesaplarınıza değişen yüzdelerde ciro ve prim olarak ödeme yapıldığı, bu tutarların ihtiyacınız doğrultusunda yurt dışındaki bankalardan yurt içindeki banka hesaplarınıza aktarıldığı belirterek söz konusu işlemlerin katma değer vergisine (KDV) tabi olup olmadığı, elde edilen kazançların ticari deftere kayıt edilip edilmeyeceği ve herhangi bir belge düzenlenip düzenlenmeyeceği hususlarında Başkanlığımız görüşünün istenildiği anlaşılmıştır.

 

GELİR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

Bilindiği üzere, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 3 üncü maddesinde, Türkiye’de yerleşmiş olan gerçek kişilerin Türkiye içinde ve dışında elde ettikleri kazanç ve iratların tamamı üzerinden vergilendirileceği hükme bağlanmıştır.

Aynı Kanunun 37 nci maddesinde, her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançların ticari kazanç olduğu hüküm altına alınmıştır.

Mezkur Kanunun 85 inci maddesinde de “Mükellefler, ikinci maddede yazılı kaynaklardan bir takvim yılı içinde elde ettikleri kazanç ve iratları için bu kanunda aksine hüküm olmadıkça yıllık beyanname verirler. Bu kanuna göre beyanı gereken gelirlerin yıllık beyannamede toplanması zorunludur.

 

Tacirlerle çiftçiler ve serbest meslek erbabı ticari, zirai ve mesleki faaliyetlerinden kazanç temin etmemiş olsalar bile, yıllık beyanname verirler. Bu hüküm şirketlerin faaliyet ve tasfiye dönemlerine şamil olmak üzere kollektif şirket ortakları ile komanditeler hakkında da uygulanır. Yabancı memleketlerde elde edilen kazanç ve iratlar:

1. Mükellefin bunları Türkiye’de hesaplarına intikal ettirdiği yılda;

2. Türkiye’de hesaplara intikal ettirilmemesinin mükellefin iradesi dışındaki sebeplerden ileri geldiği tevsik olunan hallerde, mükellefin bunlara tasarruf edebildiği yılda;

Elde edilmiş sayılır.” hükümlerine yer verilmiştir.

Bu hükümler çerçevesinde, Türkiye’den ve yurt dışından elde edilen ticari kazançların, tam mükellef olmanız nedeniyle Türkiye’de beyan edilmesi gerekmekte olup, yurt dışından elde edilen kazançlar, Türkiye’deki hesaplara intikal ettirildiği yılda elde edilmiş sayılacağından, o yılın beyanına dahil edilmesi gerekmektedir.

Diğer taraftan, Gelir Vergisi Kanununun 123 üncü maddesi uyarınca, tam mükellefiyete tabi mükelleflerin yabancı memleketlerde elde ettikleri kazanç ve iratlardan mahallinde ödedikleri benzeri vergiler, Türkiye’de tarh edilen gelir vergisinin yabancı memleketlerde elde edilen kazanç ve iratlara isabet eden kısmından anılan maddede açıklanan usul ve şekle uyulmak kaydıyla indirilebilecektir.

Öte yandan, kazancın elde edildiği ülke ile ülkemiz arasında çifte vergilendirmeyi önleme anlaşması bulunması durumunda ise öncelikle anlaşma hükümlerinin dikkate alınacağı tabiidir.

VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN

213 sayılı Vergi Usul Kanununun;

-219 uncu maddesinde, “Muameleler defterlere zamanında kaydedilir. Şöyle ki:

a) Muamelelerin işin hacmine ve icabına uygun olarak muhasebenin intizam ve vuzuhunu bozmayacak bir zaman zarfında kaydedilmesi şarttır. Bu gibi kayıtların on günden fazla geciktirilmesi caiz değildir.

b) Kayıtlarını devamlı olarak muhasebe fişleri, primanota ve bordro gibi yetkili amirlerin imza ve parafını taşıyan mazbut vesikalara dayanarak yürüten müesseselerde, muamelelerin bunlara işlenmesi, deftere işlenmesi hükmündedir. Ancak bu kayıtlar, muamelelerin esas defterlere 45 günden daha geç intikal ettirilmesine cevaz vermez.”,

-227 nci maddesinin birinci fıkrasında, “Bu kanunda aksine hüküm olmadıkça, bu kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir.”,

-229 uncu maddesinde; “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır.” ,

-231 inci maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı bendinde, “Fatura, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır.”,

-232 nci maddesinde, “Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçiler:

1-Birinci ve ikinci sınıf tüccarlara;

2-Serbest meslek erbabına;

3-Kazançları basit usulde tespit olunan tüccarlara;

4-Defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilere;

5-Vergiden muaf esnafa.

Sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek ve bunlara da fatura istemek ve almak mecburiyetindedirler.

Yukarıdakiler dışında kalanların, birinci ve ikinci sınıf tüccarlar ile kazancı basit usulde tesbit edilenlerden ve defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerden satın aldıkları emtia veya onlara yaptırdıkları iş bedelinin 50.000.000 lirayı (1.1.2018’den itibaren 1.000, -TL) geçmesi veya bedeli 50.000.000 liradan (1.1.2018’den itibaren 1.000, -TL) az olsa dahi istemeleri halinde emtiayı satanın veya işi yapanın fatura vermesi mecburidir.”

hükümleri yer almaktadır.

Buna göre, tarafınıza yapılan prim ödemelerine ilişkin olarak genel hükümler çerçevesinde fatura düzenlemeniz ve aynı Kanunun defter tutma ve kayıt nizamı hükümlerine uygun olarak yasal defterlerinize gerekli kayıtları yapmanız gerekmektedir

 

KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun;

-1/1 inci maddesinde, ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde Türkiye’de yapılan teslim ve hizmetlerin KDV ye tabi olduğu,

-4/1 inci maddesinde, hizmetin, teslim ve teslim sayılan haller ile mal ithalatı dışında kalan işlemler olduğu ve bu işlemlerin bir şeyi yapmak, işlemek, meydana getirmek, imal etmek, onarmak, temizlemek, muhafaza etmek, hazırlamak, değerlendirmek, kiralamak, bir şeyi yapmamayı taahhüt etmek gibi şekillerde gerçekleşebileceği,

-6/b maddesinde, işlemlerin Türkiye’de yapılmasının, hizmetin Türkiye’de yapılmasını veya hizmetten Türkiye’de faydalanılmasını ifade ettiği

hüküm altına alınmıştır.

KDV Genel Uygulama Tebliğinin “Hizmetin Türkiye’de Yapılması” başlıklı (I/A-6.2.) bölümünde;

 

“Hizmet ifalarında işlemin Türkiye’de yapılmış sayılması için, 3065 sayılı Kanunun (6/b) maddesine göre hizmetin Türkiye’de yapılması veya hizmetten Türkiye’de faydalanılması gerekir. Hizmetin Türkiye’de yapılmış sayılması için belirtilen iki şartın birlikte gerçekleşmesi gerekmez. Şartlardan herhangi birisinin oluşması halinde hizmet, Türkiye’de yapılmış sayılır. Bir diğer ifade ile hizmet Türkiye’de yapılmışsa, hizmetten hangi ülkede faydalanılırsa faydalanılsın işlem Türkiye’de yapılmış sayılır ve vergiye tabi olur. Hizmetin başka bir ülkede yapılması halinde bu hizmetten Türkiye’de faydalanılmış ise işlem yine Türkiye’de yapılmış sayılır.”

açıklamaları yer almaktadır.

Öte yandan, konuya ilişkin olarak 60 No.lu KDV Sirkülerinin “1.1.1. Yurtdışındaki İşlemler” başlıklı bölümünde;

 

“KDV Kanununun 1 ve 6 ncı maddelerine göre, yurtdışında gerçekleşen mal teslimleri ile yurt dışında ifa edilip yine yurtdışında yararlanılan hizmetler KDV’nin konusuna girmemektedir. Türkiye’de yapılmayan işlemin bedeli üzerinden KDV hesaplanması veya böyle bir işlemin Kanundaki herhangi bir istisna hükmü ile ilişkilendirilmesi söz konusu değildir.

 

Buna göre, Türkiye’deki bir mükellefin;

-Yurt dışındaki bir firmanın doğrudan yurt dışındaki başka bir firmaya (mallar Türkiye’ye gelmeksizin) yapacağı teslimlere ilişkin olarak verdiği aracılık hizmeti,

 

-Türkiye’deki başka bir firmanın personelini yurt dışına götürmek suretiyle aynı sektörde faaliyette bulunan yabancı firmalarla tanıştırma, bilgilendirme, eğitim şeklinde yurt dışında verdiği danışmanlık hizmeti,

 

-Yurt dışındaki bir firmanın mallarının, yine yurt dışındaki bir başka firmaya pazarlanmasına yönelik olarak yurt dışında verdiği satış komisyonculuğu hizmeti,

 

Türkiye’de ifa edilmediğinden veya bu hizmetlerden Türkiye’de faydalanılmadığından KDV nin konusuna girmemektedir.”

açıklamalarına yer verilmiştir.

Buna göre; yurt dışındaki ………….. şirketinin mallarının, yine yurt dışındaki başka kişilerce yurt dışında pazarlanmasına yönelik olarak vermiş olduğunuz distribütörlük yetkisine ilişkin komisyon tutarları, söz konusu hizmet yurt dışında verildiğinden ve bu hizmetten yurt dışında faydalanıldığından KDV’nin konusuna girmemektedir. Ancak, anılan şirketinin mallarının, yurt içinde pazarlanmasına yönelik olarak vermiş olduğunuz distribütörlük yetkisine ilişkin komisyon tutarlarının genel hükümler çerçevesinde KDV’ye tabi olduğu tabiidir.


Kaynak: GİB Özelge
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/yabanci-ulkelerdeki-distributorluk-faaliyetlerinden-elde-edilen-ciro-ve-primlerin-kdvye-tabi-olup-olmadigi-ticari-deftere-kayit-edilip-edilmeyecegi-ve-belge-duzenlenip-duzenlenmeyecegi/feed/ 0
Yurtdışından temsilciliğe döviz olarak yapılan ücretin gelir vergisinden istisna edilip edilemeyeceği https://www.muhasebenews.com/yurtdisindan-temsilcilige-doviz-olarak-yapilan-ucretin-gelir-vergisinden-istisna-edilip-edilemeyecegi/ https://www.muhasebenews.com/yurtdisindan-temsilcilige-doviz-olarak-yapilan-ucretin-gelir-vergisinden-istisna-edilip-edilemeyecegi/#respond Wed, 17 Feb 2021 15:18:10 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=104845 Yurtdışından temsilciliğe döviz olarak yapılan ücretin   gelir vergisinden istisna edilip edilemeyeceği

 

T.C.
GELİR İDARESİ   BAŞKANLIĞI
ANKARA VERGİ   DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef   Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü

Sayı

:

38418978-120.03.05.06[23-16/6]-349339

09/11/2016

Konu

:

Yurtdışından temsilciliğe döviz olarak yapılan ücretin   gelir vergisinden istisna edilip edilemeyeceği

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, 21.04.1995 tarih ve 22265 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 95/6722 Karar sayılı Milletlerarası Andlaşma ile Türkiye’de temsilcilik olarak faaliyet gösteren Japonya Uluslararası İşbirliği Ajansı’nda (JICA) çalıştığınız, ücret ödemelerinizin hesabınıza temsilcilik kanalıyla dolar olarak yatırıldığı belirtilerek, söz konusu durumda ödenen ücretlerin 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 23 üncü maddesinin 14 numaralı bendi gereğince, istisna olup olmadığı konusunda Başkanlığımızdan görüş talep edilmektedir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 23 üncü maddesinin 14 numaralı bendinde; Kanuni ve iş merkezi Türkiye’de bulunmayan dar mükellefiyete tabi işverenlerin yanında çalışan hizmet erbabına, işverenin Türkiye dışında elde ettiği kazançları üzerinden döviz olarak ödediği ücretlerin gelir vergisinden istisna edileceği hükme bağlanmıştır.

147 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği’nin “Kanuni ve İş Merkezi Türkiye’de Olmayan Dar Mükellefiyete Tabi İşverenlerce Hizmet Erbabına Döviz Olarak Ödenen Ücretler” başlıklı 1-c bölümünde;

            “İstisna hükmünün uygulanmasında, aşağıdaki hususlara dikkat edilecektir.

            -İşveren sıfatıyla ücret ödemesinde bulunan kurumların, Türkiye ‘de herhangi bir kanuni merkezinin veya iş merkezinin bulunmaması gerekir. Türkiye ‘de kanuni ve iş merkezi olmayan kurumların ise tam mükellef oldukları devlette hangi statüyü taşıdıkları, tüzel kişiliklerinin bulunup bulunmadığı herhangi bir iktisadi işletmelerinin varlığı ya da yokluğu önem taşımayacaktır.

            -Türkiye ‘de hizmet arzeden gerçek kişinin işveren sıfatıyla bağlı olduğu dar mükellef kurum, söz konusu kişiye döviz olarak ödediği ücretleri, doğrudan doğruya yurt dışında elde ettiği gelirinden ayırıp vermeli, hiç bir zaman için Türkiye’de elde ettiği kazanç ile ilgilendirmemelidir. Bu çerçevede ücret erbabının Türkiye ‘de tam mükellef veya dar mükellef statüsünü taşıması hiçbir önem taşımayacaktır. Ödeme, yurt dışında elde edilen gelir üzerinden yapılacağı için, Türkiye’deki faaliyetler nedeniyle bu ücretler Gelir Vergisi Kanununun 40’ıncı maddesi hükmüne göre gider olarak dikkate alınmayacaktır…”

açıklamalarına yer verilmiştir.

Buna göre, kanunî ve iş merkezi Türkiye’de bulunmayan dar mükellefiyete tâbi kurumların bünyesinde çalışan hizmet erbabına ödenen ücretlere istisna uygulanabilmesi için;

1-Türkiye’ de hizmet arz eden gerçek kişinin bağlı olduğu işverenin dar mükellef kurum olması, bu kurumun da Türkiye’ de kazanç elde edecek şekilde faaliyette bulunmaması,

2-Dar mükellef kurumda çalışan kişinin hizmet erbabı ve yapılan ödemenin de ücret niteliğinde olması,

3-Dar mükellef kurumun Türkiye’deki personeline yapılacak ödemenin bu kurumun yurt dışı kazançlarından karşılanması,

4-Ücretin döviz olarak ödenmesi,

5-Ödenen ücretin dar mükellef kurumun Türkiye’deki hesaplarına gider olarak kaydedilmemesi,

şartlarının bir arada mevcut olması gerekmektedir.

Diğer taraftan, Ülkemiz ile Japonya arasında imzalanan ve 21.02.1995 tarihli ve 4075 sayılı Kanunla onaylanması uygun bulunan “Japonya Uluslararası İşbirliği Ajansı’nın Ankara’da Bir Temsilci Bürosunun Kurulmasına Dair Anlaşma” 95/6722 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ekinde 21.04.1995 tarihli ve 22265 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmiş ve iç mevzuatımız bakımından geçerlik kazanmıştır.

Söz konusu Anlaşmanın giriş kısmında, Büro’nun mukim temsilcisi ile personeli “mukim görevliler” olarak tanımlanmıştır. Anlaşmanın 2 nci maddesi “Toplam sayıları Türk makamlarının onayına bağlı olmak kaydıyla Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı veya Türkiye’de sürekli yerleşik olmayan mukim görevliler ve aileleriyle ilgili olarak” hükmü ile başlamakta ve madde devamında bu kişilerle ilgili olarak bir takım kolaylıklar ve vergisel muafiyetler öngörülmektedir. Bu çerçevede Anlaşmanın 2 nci maddesinin (c) bendinde yer alan “Türkiye Cumhuriyeti’ndeki JICA faaliyetleriyle ilgili olarak mukim görevlilere yapılan her türlü ödemelerin veya verilen avansların gelir vergisinden bağışık olması;” hükmü ile Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmayan veya Türkiye’de sürekli yerleşik olmayan büro temsilcisi ile personeli gelir vergisinden muaf tutulmuştur. Sonuç olarak bahse konu Anlaşma kapsamında, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına yapılan ödemeler için gelir vergisi muafiyeti bulunmamaktadır.

Bu hüküm ve açıklamalara göre, Japonya Uluslararası İşbirliği Ajansı Türkiye Temsilciliğinde çalışmanız karşılığında tarafınıza doğrudan doğruya yurt dışından elde edilen kazanç üzerinden döviz olarak ödenen ücret, yukarıdaki şartların tamamının taşınması halinde Gelir Vergisi Kanununun 23 üncü maddesinin 14 numaralı bendine göre gelir vergisinden müstesna tutulacak olup, ücret gelirinin  istisnaya ilişkin şartları taşımaması halinde Gelir Vergisi Kanunu’nun 95/1 inci maddesi gereğince yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilmesi gerekmektedir.

 


Kaynak: GİB Özelge
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/yurtdisindan-temsilcilige-doviz-olarak-yapilan-ucretin-gelir-vergisinden-istisna-edilip-edilemeyecegi/feed/ 0
Telafi edici verginin şirketin KDV iade alacağından mahsup edilip edilemeyeceği https://www.muhasebenews.com/telafi-edici-verginin-sirketin-kdv-iade-alacagindan-mahsup-edilip-edilemeyecegi/ https://www.muhasebenews.com/telafi-edici-verginin-sirketin-kdv-iade-alacagindan-mahsup-edilip-edilemeyecegi/#respond Wed, 13 Jan 2021 03:18:10 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=100913 T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
Kayseri Vergi Dairesi Başkanlığı
(Gelir Kanunları Grup Müdürlüğü)

Sayı

:

63852321-130[32-2018/20-1420]-E.7952

27.01.2020

Konu

:

Telafi edici verginin şirketin KDV iade alacağından mahsup edilip edilemeyeceği hk.

 

İlgi

:

06/04/2018 tarihli ve 80046 evrak kayıt numaralı özelge talep formunuz.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, dahilde işleme izin belgesi (DİİB) kapsamında ihraç edilecek malların üretiminde kullanılmak üzere yurt dışından temin edilen mallar için gümrüğe nakit olarak ödenen telafi edici verginin ve gecikme faizinin, şirketinizin katma değer vergisi (KDV) iade alacağından mahsup edilip edilemeyeceği hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

KDV Genel Uygulama Tebliğinin

– (IV/A-2.1.) bölümünde;

“KDV iade alacağı mükellefin kendisinin veya ortaklık payı ile orantılı olmak üzere adi, kollektif ve adi komandit şirketlerde ortakların (komandit şirketlerde sadece komandite ortakların),

– Vergi dairelerince takip edilen amme alacaklarına,

– İthalat sırasında uygulanan vergilere,

– Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) prim borçlarına,

mahsuben iade edilebilir.”

– (IV/A-2.1.1.) bölümünde;

“…..

b) İthalde Alınan Vergilere Mahsup

KDV iade alacağının ithalde alınan vergilere mahsubu için, ilgili gümrük idaresinden mükellefin vergi dairesine hitaben yazılan ve ithalde alınan vergiler ile varsa gecikme faizi, zam ve ceza tutarları ile ödemenin yapılacağı gümrük muhasebe birimi ve hesap numarasını belirten bir yazı alınır. Mahsup tutarını gösteren muhasebe işlem fişi talep tarihinden itibaren 10 gün içinde ilgili gümrük muhasebe birimine gönderilir.

Herhangi bir nedenle mahsup yapılamaması halinde, gümrük muhasebe birimince düzenlenecek muhasebe işlem fişi ile mahsup edilemeyen tutar ilgili vergi dairesine iade edilir.”

açıklamaları yer almaktadır.

Konu ile ilgili olarak Ticaret Bakanlığından alınan görüşte, 2005/8391 sayılı Dahilde İşleme Rejimi Kararının 16 ncı maddesi uyarınca ödenmesi gereken telafi edici verginin, serbest bölgelerden gerçekleştirilen satışlar dahil ihracata ilişkin gümrük beyannamesinin tescil tarihindeki Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası döviz satış kuru ve bu tarihte ithalat rejiminde belirtilen gümrük vergisi ve varsa toplu konut fonu üzerinden hesaplanarak ihracat esnasında ödeneceği ve söz konusu telafi edici verginin ithalat vergisi kapsamında olduğu belirtilmiştir.

Buna göre, DİİB kapsamında ihraç edilecek malların üretiminde kullanılmak üzere yurt dışından temin edilen mallar için gümrükte ödenen telafi edici vergi, ithalde alınan bir vergi olduğundan, KDV iade alacağının KDV Genel Uygulama Tebliğindeki usul ve esaslar çerçevesinde telafi edici vergiye mahsubu mümkündür.

 


Kaynak: GİB Özelge
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/telafi-edici-verginin-sirketin-kdv-iade-alacagindan-mahsup-edilip-edilemeyecegi/feed/ 0