düzenlenme – Muhasebe News https://www.muhasebenews.com Muhasebe News Tue, 08 Nov 2022 08:49:39 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.3.3 Borca batıklık hesabında kur zararlarının dikkate alınmamasına dair düzenlenme 31 Aralık 2023 tarihine kadar uzatıldı https://www.muhasebenews.com/borca-batiklik-hesabinda-kur-zararlarinin-dikkate-alinmamasina-dair-duzenlenme-31-aralik-2023-tarihine-kadar-uzatildi/ https://www.muhasebenews.com/borca-batiklik-hesabinda-kur-zararlarinin-dikkate-alinmamasina-dair-duzenlenme-31-aralik-2023-tarihine-kadar-uzatildi/#respond Tue, 08 Nov 2022 08:47:40 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=134287 Resmi Gazete’nin 8 Kasım 2022 tarihli sayısında yayımlanan Tebliğ ile; 1/1/2023 tarihine kadar, Kanunun Türk Ticaret Kanununun 376’ncı maddesi kapsamında sermaye kaybı veya borca batık olma durumuna ilişkin yapılan hesaplamalarda, henüz ifa edilmemiş yabancı para cinsi yükümlülüklerden doğan kur farkı zararları dikkate alınmayacağına dair hüküm 31 Aralık 2023 tarihine uzatıldı. 
8 Kasım 2022 SALI Resmî Gazete Sayı : 32007

TEBLİĞ

Ticaret Bakanlığından:

6102 SAYILI TÜRK TİCARET KANUNUNUN 376 NCI MADDESİNİN UYGULANMASINA İLİŞKİN USUL VE ESASLAR HAKKINDA TEBLİĞDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR TEBLİĞ

MADDE 1- 15/9/2018 tarihli ve 30536 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 376 ncı Maddesinin Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Tebliğin geçici 1 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “1/1/2023” ibaresi “1/1/2024” olarak değiştirilmiştir.

MADDE 2- Bu Tebliğ yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

MADDE 3- Bu Tebliğ hükümlerini Ticaret Bakanı yürütür.

 


Türk Ticaret Kanununun 376’ıncı maddesi

3. Sermayenin kaybı, borca batık olma durumu
a) Çağrı ve bildirim yükümü

MADDE 376- (1) Son yıllık bilançodan, sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının yarısının zarar sebebiyle karşılıksız kaldığı anlaşılırsa, yönetim kurulu, genel kurulu hemen toplantıya çağırır ve bu genel kurula uygun gördüğü iyileştirici önlemleri sunar.

(2) Son yıllık bilançoya göre, sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının üçte ikisinin zarar sebebiyle karşılıksız kaldığı anlaşıldığı takdirde, derhâl toplantıya çağrılan genel kurul, sermayenin üçte biri ile yetinme veya sermayenin tamamlanmasına karar vermediği takdirde şirket kendiliğinden sona erer.

(3) (Değişik: 26/6/2012-6335/16 md.) Şirketin borca batık durumda bulunduğu şüphesini uyandıran işaretler varsa, yönetim kurulu, aktiflerin hem işletmenin devamlılığı esasına göre hem de muhtemel satış fiyatları üzerinden bir ara bilanço çıkartır. Bu bilançodan aktiflerin, şirket alacaklılarının alacaklarını karşılamaya yetmediğinin anlaşılması hâlinde, yönetim kurulu, bu durumu şirket merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesine bildirir ve şirketin iflasını ister. Meğerki, iflas kararının verilmesinden önce, şirketin açığını karşılayacak ve borca batık durumunu ortadan kaldıracak tutardaki şirket borçlarının alacaklıları, alacaklarının sırasının diğer tüm alacaklıların sırasından sonraki sıraya konulmasını yazılı olarak kabul etmiş ve bu beyanın veya sözleşmenin yerindeliği, gerçekliği ve geçerliliği, yönetim kurulu tarafından iflas isteminin bildirileceği mahkemece atanan bilirkişilerce doğrulanmış olsun. Aksi hâlde mahkemeye bilirkişi incelemesi için yapılmış başvuru, iflas bildirimi olarak kabul olunur.


15 Eylül 2018 CUMARTESİ Resmî Gazete Sayı : 30536

TEBLİĞ

Ticaret Bakanlığından:

6102 SAYILI TÜRK TİCARET KANUNUNUN 376 NCI MADDESİNİN UYGULANMASINA İLİŞKİN USUL VE ESASLAR HAKKINDA TEBLİĞ

BİRİNCİ BÖLÜM

Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

Amaç

MADDE 1 – (1) Bu Tebliğin amacı, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 376 ncı maddesi kapsamında sermayenin kaybı veya borca batık olma durumlarında uyulacak usul ve esasları düzenlemektir.

Kapsam

MADDE 2 – (1) Bu Tebliğ, anonim ve limited şirketler ile sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketleri kapsar.

Dayanak

MADDE 3 – (1) Bu Tebliğ, 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 210 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 10/7/2018 tarihli ve 30474 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 446 ncı maddesine dayanılarak hazırlanmıştır.

Tanımlar

MADDE 4 – (1) Bu Tebliğde geçen;

a) Aktif: Şirketin sahip olduğu dönen ve duran varlıkları,

b) Ara dönem finansal tablo: 3, 6 ve 9 aylık dönem sonları itibarıyla hazırlanmış finansal tabloları,

c) Borç: Öz kaynaklar hariç şirketin aktiflerini finanse ettiği kaynakları,

ç) Kanun: 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununu,

d) Kanuni yedek akçe: Kanunun 519 uncu maddesinde düzenlenen yedek akçeyi,

e) Ortak: Anonim şirketlerin pay sahiplerini, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerin ortaklarını,

f) Serbest yedek akçe: Kanuni yedek akçelerin sermayenin veya çıkarılmış sermayenin yarısını aşan kısmı ile kanun ve sözleşme gereği ayrılanlar dışında genel kurulca ayrılmasına karar verilen yedek akçeleri,

g) Şirket: Anonim ve limited şirketler ile sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketleri,

h) Sözleşme: Anonim şirketler ile sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerin esas sözleşmesini, limitedşirketlerin şirket sözleşmesini,

ı) Yönetim organı: Anonim şirketlerde yönetim kurulunu, limited şirketlerde müdür veya müdürler kurulunu, sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerde yöneticiyi veya yöneticileri,

ifade eder.

İKİNCİ BÖLÜM

Sermaye Kaybı

Genel kurulun toplantıya çağrılması

MADDE 5 – (1) Son yıllık bilançodan, sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının en az yarısının ya da üçte ikisinin zarar sebebiyle karşılıksız kaldığı anlaşıldığı takdirde yönetim organı, genel kurulu hemen toplantıya çağırır. Genel kurulun gündem maddeleri arasında, sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının karşılıksız kaldığı belirtilir.

(2) Sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının en az yarısının ya da üçte ikisinin zarar sebebiyle karşılıksız kaldığı durumlarda farklı bir gündem ile toplantıya çağrılmış olsa dahi bu husus genel kurulda görüşülür.

Sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının en az yarısının karşılıksız kalması halinde genel kurul

MADDE 6 – (1)  Sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının en az yarısının karşılıksız kalması halinde yönetim organı, bu genel kurula uygun gördüğü iyileştirici önlemleri sunar.

(2) Yönetim organı, son bilançoyu genel kurula sunarak şirketin finansal yönden bulunduğu durumu bütün açıklığıyla ve her ortağın anlayabileceği şekilde anlatır. Bu hususta genel kurula rapor da sunulabilir.

(3) Yönetim organı, şirketin mali durumundaki kötüleşmeyi ortadan kaldırmak veya en azından etkilerini hafifletmek amacıyla, uygun gördüğü sermayenin tamamlanması, sermaye artırımı, bazı üretim birimlerinin veya bölümlerinin kapatılması ya da küçültülmesi, iştiraklerin satışı, pazarlama sisteminin değiştirilmesi gibi iyileştirici önlemleri alternatifli ve karşılaştırmalı olarak aynı genel kurula sunar ve açıklar.

(4) Genel kurul, sunulan iyileştirici önlemleri aynen kabul edebileceği gibi değiştirerek de kabul edebilir ya da sunulan önlemler dışında başka bir önlemin uygulanmasına karar verebilir.

Sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının en az üçte ikisinin zarar sebebiyle karşılıksız kalması halinde genel kurul

MADDE 7 – (1) Sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının en az üçte ikisinin zarar sebebiyle karşılıksız kalması halinde, toplantıya çağrılan genel kurul;

a) Sermayenin üçte biri ile yetinilmesine ve Kanunun 473 ilâ 475 inci maddelerine göre sermaye azaltımıyapılmasına,

b) Sermayenin tamamlanmasına,

c) Sermayenin artırılmasına,

karar verebilir.

Sermayenin azaltılması

MADDE 8 – (1) Sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının en az üçte ikisi zarar sebebiyle karşılıksız kalan şirketin genel kurulu, sermayenin üçte biriyle yetinmeye karar verdiği takdirde sermaye azaltımı Kanunun 473 ilâ 475 inci maddelerine göre yapılır.

(2) Bu madde kapsamında yapılacak sermaye azaltımında yönetim organı, alacaklıları çağırmaktan ve bunların haklarının ödenmesinden veya teminat altına alınmasından vazgeçebilir.

Sermayenin tamamlanması

MADDE 9 – (1) Sermayenin tamamlanması, bilânço açıklarının ortakların tamamı veya bazı ortaklar tarafından kapatılmasıdır. Kanuni yedek akçelerin yitirilen kısımlarının tamamlanmasına gerek yoktur. Sermayenin tamamlanmasına karar verilmesi halinde her ortak zarar sebebiyle karşılıksız kalan tutarı kapatacak miktarda parayı vermekle yükümlüdür. Her ortak, payı oranında tamamlamaya katılabilir ve verdiğini geri alamaz. Bu yükümlülük, sermaye konulması veya borç verilmesi niteliğinde olmayıp karşılıksızdır. Ayrıca yapılan ödemeler, gelecekte yapılacak sermaye artırımına mahsuben bir avans olarak nitelendirilmez.

(2) Sermayenin tamamlanmasında, anonim ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketler bakımından Kanunun 421 inci maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi, limited şirketler bakımından ise 603 ve devamı maddeleri uygulanır. Sermayenin tamamlanamaması, bazı ortakların kendi istekleriyle tamamlama yapmasına engel oluşturmaz.

(3) Bilanço zararlarının kapatılması için getirilen yükümlülükler uyarınca yapılan ödemeler öz kaynaklar içerisinde sermaye tamamlama fonu hesabında toplanır ve takip edilir.

Sermayenin artırılması

MADDE 10 – (1) Genel kurul tarafından;

a) Sermayenin zarar sonucu ortaya çıkan kayıp kadar azaltılması ile birlikte eş zamanlı olarak istenilen tutarda artırımına karar verilebilir. Sermayenin azaltılması işlemi ile birlikte eş zamanlı sermaye artırımında artırılan sermayenin en az dörtte birinin ödenmesi şarttır.

b) Sermayenin zarar sonucu ortaya çıkan kayıp kadar azaltılması yoluna gidilmeden sermaye artırımına karar verilebilir. Bu şekilde yapılacak sermaye artırımında sermayenin en az yarısını karşılayacak tutarın tescilden önce ödenmesi zorunludur.

Genel kurulun gerekli tedbirlerden birini almaması

MADDE 11 – (1) Sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının üçte ikisinin zarar sebebiyle karşılıksız kalması halinde genel kurulun, 7 nci maddede belirtilen tedbirlerden birine karar vermemesi halinde şirket kendiliğinden sona erer. Bu şekilde sona eren şirketin tasfiye işlemleri, Kanunun 536 ncı ve devamı maddelerine göre yürütülür.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Sermaye ile Kanuni Yedek Akçeler Toplamının Tamamının Karşılıksız Kalması

Borca batık olma durumu

MADDE 12 – (1) Borca batık olma durumu, şirketin aktiflerinin borçlarını karşılayamaması halidir.

(2) Borca batık durumda olmanın işaretleri, yıllık ve ara dönem finansal tablolardan, denetime tabi şirketlerde denetim raporlarından, erken teşhis komitesinin raporlarından, yönetim organının belirlemelerinden ortaya çıkabilir.

(3) Şirketin borca batık durumda bulunduğu şüphesini uyandıran işaretler varsa, yönetim organı, aktiflerin hem işletmenin devamlılığı esasına göre hem de muhtemel satış fiyatları üzerinden bir ara bilanço çıkartır.

(4) Yönetim organı, hem işletmenin devamlılığı esasına hem de aktiflerin muhtemel satış değerlerine göre çıkarılan ara bilânço üzerinden aktiflerin şirket alacaklarını karşılamaya yetmediğine karar vermesi ve 7 nci maddede belirtilen tedbirleri almaması halinde şirketin iflası için mahkemeye başvurur.

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

Ortak ve Son Hükümler

Esas alınacak finansal tablolar

MADDE 13 – (1) Şirketlerin sermaye kaybı veya borca batık olma durumları, Kanunun 88 inci maddesine göre hazırlanacak finansal tablolar esas alınarak belirlenir. Finansal tabloların düzenlenmesinde ihtiyari olarak Türkiye Muhasebe Standartlarının uygulanmasının tercih edilmesi halinde, bahsi geçen durum bu şekilde hazırlanan finansal tablolar üzerinden değerlendirilir.

Sermayenin kaybı veya borca batık olma durumlarında birleşmeye katılma

MADDE 14 – (1)  Sermaye kaybı veya borca batık durumda olan bir şirket, kaybolan sermayeyi karşılayabilecek tutarda serbestçe tasarruf edilebilen özvarlığa sahip bulunan bir şirket ile birleşebilir.

(2) Birleşmeye taraf olan bir şirketin, sermayesiyle kanuni yedek akçeleri kaybolmuş veya borca batık durumda olması halinde; birleşmeye taraf olan diğer şirketin kaybolan sermayeyi veya borca batıklık durumunu karşılayacak miktarda serbestçe tasarruf edebileceği özvarlığa sahip bulunduğu ve buna ilişkin tutarların, hesap şekli de gösterilerek doğrulandığı veya belirtilen durumların mevcut olmadığının doğrulandığı yeminli mali müşavir veya serbest muhasebeci mali müşavir raporu ile ortaya konulur. Devrolunan şirketlerin denetime tabi olması halinde bu rapor, denetime tabi şirketin denetçisi tarafından da hazırlanabilir.

GEÇİCİ MADDE 1 – (1) 1/1/2023 tarihine kadar, Kanunun 376 ncı maddesi kapsamında sermaye kaybı veya borca batık olma durumuna ilişkin yapılan hesaplamalarda, henüz ifa edilmemiş yabancı para cinsi yükümlülüklerden doğan kur farkı zararları dikkate alınmayabilir.

Yürürlük

MADDE 15 – (1) Bu Tebliğ yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme

MADDE 16 – (1) Bu Tebliğ hükümlerini Ticaret Bakanı yürütür.

 


Kaynak: Resmi Gazete, TTK
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/borca-batiklik-hesabinda-kur-zararlarinin-dikkate-alinmamasina-dair-duzenlenme-31-aralik-2023-tarihine-kadar-uzatildi/feed/ 0
Kısmi istihdam sözleşmelerinin noterde düzenlenme zorunluluğu var mıdır? https://www.muhasebenews.com/kismi-istihdam-sozlesmelerinin-noterde-duzenlenme-zorunlulugu-var-midir/ https://www.muhasebenews.com/kismi-istihdam-sozlesmelerinin-noterde-duzenlenme-zorunlulugu-var-midir/#respond Tue, 31 May 2022 08:23:58 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=124457 Kısmi istihdam sözleşmelerinin noterde düzenlenme zorunluluğu var mıdır?

2020/20 sayılı SGK Genelgesinde, kısmi zamanlı (part-time) olarak çalışan sigortalılar için düzenlenmiş olan yazılı sözleşmenin noterden tasdikli olmasının zorunlu olmadığı belirtilmesine rağmen, kısmi süreli çalışmalara ait iş sözleşmesi noterden onaysız ve yasal süresi dışında verilmiş ise, verildiği ay ve sonrası için hüküm ifade edeceği yönünde bir açıklama yapılmıştır.

2020/20 sayılı Genelgede yer alan bu açıklamalar çerçevesinde, noter tasdiki bulunmayan kısmi süreli iş sözleşmelerinin bir defaya mahsus Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin 10 numaralı ekinde yer alan “EKSİK GÜN BİLDİRİM FORMU” ile ilgili SGK Müdürlüğüne elden verilmesi veya iadeli taahhütlü olarak gönderilmesi isabetli olacaktır.

İşyerlerinde kısmi zamanlı (part-time) olarak çalışan sigortalılar için düzenlenmiş olan yazılı sözleşmenin noterden tasdikli olması zorunlu değildir. Kısmi süreli çalışmalara ait iş sözleşmesi noterden onaysız ve yasal süresi dışında verilmiş ise, verildiği ay ve sonrası için hüküm ifade edecektir.


2020/20 Sayılı SGK Genelgesi

Eksik gün bildiriminde kısmi zamanlı çalışma

İşyerlerinde kısmi zamanlı (part-time) olarak çalışan sigortalılar için düzenlenmiş olan yazılı sözleşmenin noterden tasdikli olması zorunlu değildir. Kısmi süreli çalışmalara ait iş sözleşmesi noterden onaysız ve yasal süresi dışında verilmiş ise, verildiği ay ve sonrası için hüküm ifade edecektir.

6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun “Sözleşmelerin Şekli” başlıklı bölümünde yer alan 12 nci maddesinde, sözleşmelerin geçerliliğinin, kanunda aksi öngörülmedikçe, hiçbir şekle bağlı olmadığı, Kanunda sözleşmeler için öngörülen şeklin, kural olarak geçerlilik şekli olduğu ve öngörülen şekle uyulmaksızın kurulan sözleşmelerin hüküm doğurmayacağı belirtilmiştir.

Söz konusu Kanunun yazılı şeklin unsurlarını düzenleyen 14 üncü maddesinde ise; yazılı şekilde yapılması öngörülen sözleşmelerde borç altına girenlerin imzalarının bulunmasının zorunlu olduğu hüküm altına alınmıştır. Dolayısıyla ibraz edilen kısmi süreli iş sözleşmelerinde hem sigortalının hem işveren veya alt işveren veya işveren vekilinin imzalarının aranılması gerekmektedir. Sadece bir tarafın imzası bulunan sözleşmeler kabul edilmeyecektir.

5510 sayılı Kanunun 80 inci maddesinde, işveren ve sigortalı arasında kısmî süreli hizmet akdinin yazılı olarak yapılmış olması kaydıyla, ay içerisinde günün bazı saatlerinde çalışan ve çalıştığı saat karşılığında ücret alan sigortalıların ay içindeki prim ödeme gün sayılarının, ay içindeki toplam çalışma saati süresinin 4857 sayılı İş Kanununa göre belirlenen haftalık çalışma süresine göre hesaplanan günlük çalışma saatine bölünmesi suretiyle bulunacağı öngörülmüştür.
vefat

Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin 102 nci maddesinin onüçüncü fıkrasında

“ Kısmi süreli çalışmalara ait yazılı iş sözleşmesi” ibaresi kullanılarak eksik günü kanıtlayan kısmi çalışmaya ilişkin belgenin yazılı olması gerektiği hüküm altına alınmıştır. Süresi bir yılı aşsın veya aşmasın sigortalıların eksik gün bildirimlerine kanıt oluşturan ve ünitelere ibraz edilen kısmi süreli iş sözleşmelerinin yazılı olarak düzenlenmiş olması gerekmekte olup yazılı olarak ibraz edilen sözleşmelere itibar edilecektir.

Ünitelere ibraz yazılı kısmi süreli iş sözleşmelerinde 6098 sayılı Kanunun yazılı sözleşmeler için öngördüğü imza şartına uyulup uyulmadığı, sözleşmenin süresi, çalışma saatlerinin kısmi süreli iş sözleşmesine uygunluğu öncelikli olarak kontrol edilecek olup sayılan hususlardan en az birisinin sözleşmede bulunmaması veya eksik olması halinde, ibraz edilen sözleşme geçerli sayılmayacaktır.

4857 sayılı İş Kanunun 13 üncü maddesinde;

“ İşçinin normal haftalık çalışma süresinin, tam süreli iş sözleşmesiyle çalışan emsal işçiye göre önemli ölçüde daha az belirlenmesi durumunda sözleşme kısmî süreli iş sözleşmesidir.

İş Kanununa İlişkin Çalışma Süreleri Yönetmeliğinin; “Kısmi Süreli Çalışma” başlıklı 6 ncı maddesinde, “İşyerinde tam süreli iş sözleşmesi ile yapılan emsal çalışmanın üçte ikisi oranına kadar yapılan çalışmanın kısmi süreli çalışma olduğu”

Açıklanmaktadır.

Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin 101 inci maddesinin, üçüncü fıkrasında; iş sözleşmesi saat ücreti karşılığı yapılmış ise kısmi süreli çalışan sigortalıların ay içinde çalıştığı toplam sürenin, 4857 sayılı İş Kanununa göre günlük olağan çalışma süresi olan 7,5 saate bölünmesiyle, sigortalı için bildirilmesi gereken prim ödeme gün sayısının hesaplanacağı, bu şekilde yapılacak hesaplamalarda 7,5 saatin altındaki çalışmaların 1 güne tamamlanacağı, öngörülmektedir.

Haftalık çalışma süresi 45 saat, günlük çalışma süresi 7,5 saat olduğundan bir sözleşmenin kısmi süreli iş sözleşmesi olarak kabul edilebilmesi için haftalık çalışma süresinin 45 saatlik çalışma süresinin üçte ikisi veya bunun altı olan 30 saat ve altında olması gerekmektedir. Bu doğrultuda ünitelere ibraz edilen kısmi süreli iş sözleşmelerinde çalışma sürelerinin (saat ve gün sayısı olarak) belirtilmesi gerekmekte olup çalışma süresi belirtilmeyen veya eksik belirtilen sözleşmeler ile haftalık 30 saatin üzerinde çalışma süreleri belirlenmiş sözleşmeler geçerli kabul edilmeyecektir. Kısmi süreli sözleşmelerde, çalışma süresi açısından uygunluğun ölçüsü haftalık çalışma süresidir.

Bu hesaplama yapılırken o ay içindeki her haftanın Pazar hariç her iş gününde çalışılacak gün sayısı günlük çalışma saati olan 7,5 ile çarpılarak haftalık çalışma saati bulunacaktır. Ayın her haftası bu şekilde hesap edilerek aylık toplam çalışma saati bulunacaktır. Bulunacak toplam çalışma saatinin 2/3 alınarak, sigortalı ile işveren arasındaki sözleşmedeki aylık toplam çalışma saati ile karşılaştırılacaktır. Sözleşmeye göre hesap edilecek toplam çalışma saati, aylık toplam çalışma gün sayısının 2/3 ünden fazla ise bu sözleşme tam süreli sözleşme kabul edilerek, sigortalının aylık 30 gün üzerinden bildirilmesi gerekmektedir.

Örnek 1: (A) işçisi (B) işvereni ile günlük 6 saatten 2018 Mart ayı içerisinde 22 gün çalışacağına dair sözleşme imzalamıştır. (A) işçisinin aylık toplam çalışma süresi: 22×6= 132 saattir. Bu işçinin çalışmasının kısmi süreli olup olmadığının belirlenmesi için öncelikle, her haftanın Pazar günü hariç diğer çalışılan günleri toplanacak ve 7,5 ile çarpılacaktır. Bulunan haftalık çalışma süreleri toplanarak, toplam aylık çalışma saati belirlenecektir.

Bulunan toplam aylık çalışma saatinin(202,5) 2/3’ü alınarak, toplam ay içerisindeki çalışmasının kısmi süreli olarak değerlendirilebilmesi için, çalışabileceği azami saat hesaplanmış olur. 202,5x 2/3= 135 saat

Sözleşmede belirtilen aylık toplam çalışma süresi(132 saat), ay içerisinde çalışılabilecek toplam çalışma saat sayısının üçte ikisinden(135 saat) küçük olduğu için sözleşme kısmi süreli iş sözleşmesi kapsamında değerlendirilecektir. Sigortalının bildirilecek gün sayısı ise aylık toplam çalışma süresinin, 7,5’a bölünmesi sonucu hesaplanacak olup, küsüratlı çıkan sonuçlar yukarı yuvarlanacaktır.

-Örneğe ilişkin bildirilecek gün sayısı: 132/7,5=17,6… olup 18 gün olarak bildirim yapılacaktır.

Örnek 2: (A) işçisi (B) işvereni ile günlük 5 saatten 2018 Eylül ayı içinde 20 gün çalışacağına dair sözleşme imzalamıştır. (A) işçisinin aylık toplam çalışma süresi 100 saattir. Bu çalışma süresinin kısmi veya tam süreli olarak kabul edilebilmesi için şu hesaplama yapılacaktır. (2018 Eylül ayı içerisinde Pazar günü hariç toplam çalışılabilecek azami süre 25 gündür.)

-Öncelikle ay içerisinde toplam çalışılabilecek maksimum saat sayısı hesaplanır:

25×7,5=187,5 saat

– Ay içerisinde çalışılabilecek toplam saat sayısının üçte ikisi alınır: 187,5 x 2/3 =

125 saat

Sözleşmede belirtilen aylık toplam çalışma süresi(100 saat), ay içerisinde çalışılabilecek toplam çalışma saat sayısının üçte ikisinden (125 saat) küçük olduğu için sözleşme kısmi süreli iş sözleşmesi kapsamında değerlendirilecektir. Sigortalının bildirilecek gün sayısı ise aylık toplam çalışma süresinin, 7,5’a bölünmesi sonucu hesaplanacak olup, küsüratlı çıkan sonuçlar yukarı yuvarlanacaktır.

-Örneğe ilişkin bildirilecek gün sayısı: 100/7,5=13,33… olup 14 gün olarak bildirim yapılacaktır.

(A) işçisi (B) işvereni ile günlük 7 saatten 2018 Eylül ayı içinde 20 gün çalışacağına dair sözleşme imzalamış olsaydı, aylık toplam çalışma süresi (140 saat), ay içerisinde çalışılabilecek toplam saat sayısının üçte ikisinden (125 saat) fazla olacağı için, sözleşme kısmi süreli iş sözleşmesi kapsamında değerlendirilmeyecek olup, tam süreli sözleşme kabul edilerek, sigortalının aylık 30 gün üzerinden bildirilmesi gerekecekti.

İşveren-işveren vekili ile sigortalılar arasında akdedilen kısmi süreli iş sözleşmelerinin müstakil bir sözleşme olarak düzenlenmeyip, Yönetim Kurulu Karar Defteri, Genel Kurul Toplantı ve Müzakere Defteri, Ortaklar Kurulu Karar Defterleri gibi defterler üzerinde akit yapıldığı durumlar ile şantiye şefi sözleşmesi, özel öğretim kurumlarında görev alan eğitim personeline ait sözleşme gibi akitlerde, kısmi süreli iş sözleşmesinin yazılı olma şartı bulunmakla birlikte ilgili sözleşmenin ayrı veya müstakil olarak düzenleneceğine dair bir hüküm bulunmadığından bu tür sözleşmeler genelgede belirtilen kısmi süreli çalışma sözleşmesinin şekil şartlarına uyulmuş olması şartıyla kabul edilecektir.

1.2.3.6- Eksik gün bildiriminde puantaj usulü çalışma

Eksik gün nedeni olarak 07-Puantaj kayıtları seçeneğini kodlayan işverenlerin, kısmi süreli bir iş sözleşmesi olmaksızın yalnızca puantaj kayıtlarındaki giriş çıkış saatlerini baz alarak ve toplam çalışma saati sayısını yedi buçuk saate bölmek suretiyle prim gün sayısı tespit etmeleri durumunda, bu bildirimlerin doğruluğunun kabulüne imkan bulunmamakta olup, kısmi süreli iş sözleşmesinin olmaması sigortalıların puantaj cetvelindeki çalışma süresi bir saat bile olsa prim gün sayısı bir gün olarak kabul edilecektir.

Dolayısıyla kısmi süreli sözleşme olmaksızın sigortalıların puantaj cetvellerindeki çalışma sürelerini toplayarak yedi buçuğa bölen ve bu şekilde bulduğu sayıyı sigortalıların prim gün sayısı olarak Sosyal Güvenlik Kurumuna bildiren işverenlerin -eksik güne ilişkin belgelerin ibrazının istenilmesi halinde- bildirimleri kabul edilmeyecek, sigortalıların günde kaç saatlik çalışmasının bulunduğu üzerinde durulmaksızın puantaj kayıtlarında sigortalının imzası bulunduğu her gün bir tam gün olarak kabul edilerek, bu şekilde haftanın altı gününde çalışması bulunan sigortalıların yedinci günde de hafta tatiline hak kazandıklarını kabul edilerek, eksik sürelerin ayın 28, 30 veya 31 gün çektiği üzerinde durulmaksızın 30 güne tamamlatılması gerekecektir.

Örnek 1: Tam süreli iş sözleşmesi imzalanmış (A) sigortalısının puantaj cetvelinde haftanın altı gününde 3 saatlik çalışmasının bulunduğu varsayıldığında, sigortalının o haftadaki prim gün sayısı 7 gün olarak kabul edilecektir.

Örnek 2: Tam süreli iş sözleşmesi imzalanmış (A) sigortalısının, puantaj cetvelinde Pazar günleri hariç ayın tamamında her gün 2 saatlik çalışması bulunan bir sigortalının prim gün sayısı ayın kaç gün olduğuna bakılmaksızın 30 gün kabul edilecektir.

1.2.3.7-İşe devamsızlığa ilişkin belgeler

Devamsızlık tutanaklarının ne şekilde düzenleneceği konusunda gerek 4857 sayılı İş Kanununda gerekse de 5510 sayılı Kanun ile Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinde herhangi bir şekil şartı bulunmamaktadır.

Devamsızlık tutanaklarında işveren/işveren vekili/alt işverenden birisinin imzası ile varsa şahitlerle birlikte imzalanan ve işçinin devamsızlık yaptığı tarihten itibaren her gün için ayrı ayrı düzenlenen devamsızlık tutanakları Kurumumuzca geçerli sayılacaktır.

1.2.3.8- Eksik gün nedenlerinin sonradan değiştirilmesi

İşverenler tarafından çeşitli sebeplerle daha önce süresinde veya süresi dışında belirtilmiş olan eksik gün nedenlerinin değiştirilmesinin istenilmesi halinde; önceden bildirilmiş olan eksik gün nedeninin, yanlış olduğunun Kurumumuz tarafından somut ve açık bir şekilde anlaşılması halinde, işverenin talebine gerek kalmaksızın ve herhangi bir süre sınırlaması gözetmeksizin eksik gün bildirim kodu değiştirilecektir.

Örnek 1: 7 sigortalı çalıştıran (A) işyeri işvereni tarafından 2018 yılı Ekim ayı aylık prim ve hizmet belgesinin verilmesi gereken süre içinde ilgili dönemde çalışan bir sigortalıya ilişkin iş göremezlik raporu alınmıştır. Söz konusu döneme ilişkin eksik gün kodu ise sisteme 06-Kısmi İstihdam olarak girilmiştir. Ünite tarafından yapılan kontrolde söz konusu husus 2019 yılı Nisan ayı içinde tespit edilmiş olup işverene herhangi bir tebligat çekilmeksizin, aylık prim ve hizmet belgesinin verildiği ünite tarafından gerekli düzeltme işlemi yapılacaktır.

İşveren tarafından Kuruma bildirimi yapılan eksik gün kodunun değiştirilmesinin istenildiği ancak eksik gün nedeninin, yanlış olduğunun Kurumumuz tarafından somut ve açık bir şekilde anlaşılmadığı durumlarda ise; gün sayısında değişiklik olmamak kaydıyla eksik gün nedeninin, bildirildiği aylık prim ve hizmet belgesinin yasal olarak verilmesi gereken son günü izleyen 6 ay içinde değiştirilmesinin talep edilmesi halinde söz konusu istek kabul edilecektir.

Eksik gün nedeninin bildirildiği aylık prim ve hizmet belgesinin yasal olarak verilmesi gereken son günü izleyen 6 aydan sonra değiştirilmesinin talep edilmesi halinde ise değişiklik talebinin her zaman düzenlenebilir nitelikte olmayan belge ile kanıtlanması istenilecek, kanıtlanamaması halinde ise değişiklik yapılmayacaktır.
Örnek 2: 3 sigortalı çalıştıran (A) işyeri işvereni tarafından 2018 yılı Ekim ayı aylık prim ve hizmet belgesi yasal olarak verilmesi gereken son gün olan 23/11/2018 tarihine kadar Kuruma verilmiş ve 3 sigortalı için de eksik gün kodu 07-puantaj olarak seçilmiştir.

2019 yılı Mart ayında söz konusu işveren tarafından ilgili üniteye dilekçe ile yapılan başvuruda 2018 yılı Ekim ayı aylık prim ve hizmet belgesinde belirtilen puantaj kaydının geçerli sayılmaması ve eksik gün kodunun 21-Diğer Ücretsiz izin kodu olarak güncellenmesinin istenilmesi halinde daha önce puantaj kodu ile bildirilen sigortalıların gün sayılarında değişiklik olmamak kaydıyla eksik gün değişiklik talebi kabul edilecektir.

Söz konusu işveren tarafından 2019 yılı Haziran ayında ilgili üniteye dilekçe ile yapılan başvuruda 2018 yılı Ekim ayı aylık prim ve hizmet belgesinde belirtilen puantaj kaydının geçerli sayılmaması ve eksik gün kodunun 21-Diğer Ücretsiz izin kodu olarak güncellenmesinin istenilmesi halinde ise değişiklik talebinin her zaman düzenlenebilir nitelikte olmayan belge ile kanıtlanması istenilecek, kanıtlanamaması halinde ise değişiklik yapılmayacaktır.

Eksik gün belgelerinin saklanması

5510 sayılı Kanunun 86 ncı maddesinin ikinci fıkrasında;

“ İşveren, işyeri sahipleri; işyeri defter, kayıt ve belgelerini ilgili olduğu yılı takip eden yılbaşından başlamak üzere on yıl süreyle, kamu idareleri otuz yıl süreyle, tasfiye ve iflâs idaresi memurları ise görevleri süresince, saklamak ve Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilen memurlarınca istenilmesi halinde onbeş gün içinde ibraz etmek zorundadır.”

Hükmü yer almaktadır.

Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin 107 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde ise işverenler, işyeri sahipleri ve alt işverenlerin işyeri ile ilgili tüm defter ve belgeleri, istenilmesi hâlinde, Kurumun denetim ve kontrolle görevlendirilmiş ilgili memurlarına göstermek üzere, ilgili bulundukları yılı takip eden takvim yılından başlayarak 10 yıl süreyle, Kamu idarelerinin 30 yıl süreyle, tasfiye ve iflas idaresi memurları ise görevleri süresince saklamak zorunda oldukları belirtilmiştir.

Söz konusu düzenlemeler doğrultusunda özel sektör işverenleri tarafından çalıştırılan sigortalıların eksik çalışmalarına ilişkin belgeler ve eksik gün bildirim formları, kesinleşmemiş dava ve ihtilaf konusu olan haller hariç olmak ve gerekli kontrollerin de yapılmış olması kaydıyla, ait olduğu ay/dönemleri takip eden ayın sonundan başlanılarak 10 yıl, kamu idareleri tarafından 30 yıl, tasfiye ve iflas idaresi memurları tarafından ise görevleri süresince saklanacaklardır.

Hafta tatili ve resmi tatil günlerinin eksik gün olarak gösterilmesi

4857 sayılı İş Kanununun 47 nci maddesinin birinci fıkrasında;

“ Bu Kanun kapsamına giren işyerlerinde çalışan işçilere, kanunlarda ulusal bayram ve genel tatil günü olarak kabul edilen günlerde çalışmazlarsa, bir iş karşılığı olmaksızın o günün ücretleri tam olarak, tatil yapmayarak çalışırlarsa ayrıca çalışılan her gün için bir günlük ücreti ödenir.”
Hükmü yer almaktadır.

Bu kapsamda ulusal bayram ve genel tatil günü olarak kabul edilen günlerde ücretlerin tam olarak ödeneceği belirtildiğinden hafta tatili ve resmi tatil günleri eksik gün olarak bildirilmeyecektir.

Eksik gün bildiriminde geçiş dönemleri ve hükümleri

Eksik gün belgelerine ilişkin olarak çeşitli dönemlerde yapılan düzenlemeler kapsamında Ek-10 Sigortalıların “Eksik Gün Bildirim Formu” ve eki belgeleri Kuruma vermekle yükümlü tutulan işyerleri yönünden çeşitli tarihlerde bazı değişikliklere gidilmiştir. Bu bağlamda,

1) 2000/Ocak ila 2011/Ocak ayları arasında, Kamu idareleri ile toplu iş sözleşmesi imzalanan işyerleri hariç tüm işyerleri,

2) 2011/Şubat ayı ve sonrasında,

a) Genel bütçeye dahil dairelerin, özel bütçeli idarelerin, döner sermayelerin, fonların, belediyelerin, il özel idarelerinin, belediyeler ve il özel idareleri tarafından kurulan birlik ve işletmelerin, bütçeden yardım alan kuruluşlar ile özel kanunla kurulmuş diğer kamu kurum, kurul, üst kurul ve kuruluşların, kamu iktisadi teşebbüslerinin ve bunların bağlı ortaklıkları ile müessese ve işletmelerinde ve sermayesinin %50’sinden fazlası kamuya ait olan diğer ortaklıklarının, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının ve üst kuruluşlarının işyerleri,

b) Sendikaların işyerleri,

c) Vakıfların işyerleri,

d) 5411 sayılı Bankacılık Kanunu kapsamındaki kuruluşların işyerleri,

e) Toplu iş sözleşmesi yapılan işyerleri,

ile;

2011/Şubat ila 2012/Mart ayları arasında 50 ve üzerinde, 2012/Nisan ila 2013/Haziran aylarında 30 ve üzerinde, 2013/Temmuz ayı ve sonrasında 10 ve üzerinde sigortalının çalıştırıldığı aylara ilişkin özel sektör işyerleri,

Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin 10 nolu ekinde yer alan “Sigortalıların Eksik Gün Bildirim Formu” ve eki belgeleri Kurumumuza vermekten muaf sayılmıştır.

Diğer yandan bilindiği üzere 7103 sayılı Vergi Kanunları İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 67 nci maddesiyle 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 86 ncı maddesinin dördüncü ve beşinci fıkraları değiştirilmiştir.

Yapılan düzenlemeyle;

“Ay içinde bazı iş günlerinde çalıştırılmayan ve ücret ödenmeyen sigortalıların eksik gün nedeni ve eksik gün sayısı, işverence ilgili aya ait aylık prim ve hizmet belgesinde veya muhtasar ve prim hizmet beyannamesiyle beyan edilir. Sigortalıların otuz günden az çalıştıklarını gösteren eksik gün nedenleri ile bu nedenleri ispatlayan belgelerin şekli, içeriği, ekleri, ilgili olduğu dönemi, saklanması ve diğer hususlar Kurumca çıkarılan yönetmelikle belirlenir.

Sigortalıların otuz günden az çalıştığını gösteren bilgi ve belgelerin Kurumca istenilmesine rağmen ibraz edilmemesi veya ibraz edilen bilgi ve belgelerin geçerli sayılmaması halinde otuz günden az bildirilen sürelere ait aylık prim ve hizmet belgesi veya muhtasar ve prim hizmet beyannamesi, yapılan tebligata rağmen bir ay içinde verilmemesi veya noksan verilmesi halinde Kurumca re’sen düzenlenir ve muhteviyatı primler, bu Kanun hükümlerine göre tahsil olunur.”

Hükümleri getirilmiştir.

7103 sayılı Kanunun eksik güne ilişkin değişiklikler getiren ilgili maddesinin Kanunun yayım tarihinde yürürlüğe gireceği belirtilmiş ve söz konusu Kanun 27/3/2018 tarihli ve 30373 sayılı (2. Mükerrer) Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

Bu doğrultuda maaş ödemeleri ayın 15’i ila takip eden ayın 14’ü arasında olan işyerleri için 15 Mart -14 Nisan süresine ait 2018 yılı Mart ayına, maaş ödemeleri ayın 1’i ila 30’u arasında olan işyerleri için 1 Mart- 31 Mart süresine ait 2018 yılı Mart ayına ilişkin aylık prim ve hizmet belgesinden/muhtasar ve prim hizmet beyannamesinden başlamak üzere eksik gün bildirim nedenlerinin aylık prim ve hizmet belgesinde/muhtasar ve prim hizmet

beyannamesinde belirtilmesi yeterli olarak kabul edilecektir. Eksik çalışmaya ilişkin belgeler ilgili ay/aylar için düzenlenecek ancak Kuruma verilmeyecektir. Söz konusu belgeler Kanunun 86 ncı maddesinin ikinci fıkrasında öngörülen süreyle işverence saklanacaktır. Eksik çalışmaya ilişkin bilgi ve belgelerin Kurumca istenilmesi halinde ibraz edilmesi zorunludur. İlgili bilgi ve belgelerin Kurumca yapılan tebligata rağmen ibraz edilmemesi veya ibraz edilen bilgi ve belgelerin Kurumca belirlenecek usul ve esaslara uygun düzenlenmemiş olması halinde geçersiz sayılarak, Kanunun 86 ncı maddesinin beşinci fıkrasına göre işlem yapılacaktır.

Eksik gün bildiriminde bulunan işverenlerin eksik gün bildirim formu ve eki belgeleri vermekle yükümlü olup olmadıklarının tespiti sırasında, yukarıda belirtilen dönem aralıklarına bakılarak, işverenlerin eksik gün belgelerini vermekle yükümlü olup olmadıkları belirlenecektir.
Örnek 1: 2012/Kasım ayına ilişkin Ek-10 “Sigortalıların Eksik Gün Bildirim Formu” ve eki belgelerin incelenmesi sırasında (A) Limited Şirketinin 15 sigortalı çalıştırdığı halde, ay içinde eksik çalışması bulunan sigortalılara ilişkin Ek-10 ve eki belgeleri Kurumumuza vermediği varsayıldığında, 2012/Nisan ila 2013/Haziran aylarında 30 ve üzerinde sigortalı çalıştıran özel sektör işverenlerinin Sigortalıların Eksik Gün Bildirim Formunu vermekten muaf tutulduğu, bahse konu işverenin ise 2012/Kasım ayında 15 sigortalı çalıştırdığı, dolayısıyla eksik gün bildirim formu verme yükümlüsü olduğu nazara alınarak, anılan işverenden eksik bildirilen sürelere ilişkin ek nitelikte aylık prim ve hizmet belgesi verilmesi istenilecektir.

Örnek 2: 4 sigortalı çalıştıran (A) gerçek kişi işvereni tarafından 2018 yılı Şubat ayına ilişkin Kuruma verilen aylık prim ve hizmet belgesi yasal süresi içinde Kuruma verilmiş ve çalıştırılan sigortalılardan tamamı için 07- Puantaj Kodu bildirilmiştir. Söz konusu işveren tarafından puantaj kodu ile bildirilen sigortalıların puantaj kayıtları da ek-10 formu içinde yasal süre içinde Kuruma verilecek/gönderilecektir.

Söz konusu işveren tarafından çalıştırılan 4 sigortalı için 2018 yılı Mart ayına ilişkin Kuruma verilen aylık prim ve hizmet belgesi yasal süresi içinde Kuruma verilmiş ve
çalıştırılan sigortalılardan tamamı için 07- Puantaj Kodu bildirilmiştir. İlgili işveren
tarafından puantaj kodu ile bildirilen sigortalıların puantaj kayıtlarının aylık prim ve hizmet
belgesinin verilmesi gereken yasal süresi içinde Kuruma verilmesi/gönderilmesi
yükümlülüğü bulunmayacaktır.

Diğer yandan 21/8/2013 tarihli ve 28742 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 14 üncü maddesi ile Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin 102 nci maddesinde yapılan düzenleme ile puantaj kayıtlarında işverenin veya sigortalının imzasının olması uygulaması değiştirilerek söz konusu kayıtlarda sadece sigortalının imzasının olması kabul edilmiştir.

Buna göre, 2013/Ağustos ayına ilişkin düzenlenen aylık prim ve hizmet belgelerinden başlanılarak; 1 ila 9 (dahil) sigortalının bildirildiği aylara ilişkin özel sektör işyerleri, eksik gün bildirim nedenlerini aylık prim ve hizmet belgelerinde “07-Puantaj Kayıtları” olarak kodlamaları halinde; “Sigortalıların Eksik Gün Bildirim Formu” ekinde verilecek puantaj kayıtlarında sigortalının/sigortalıların imzasının bulunması gerekmektedir.


Kaynak: İSMMMO, SGK Genelge 2020
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/kismi-istihdam-sozlesmelerinin-noterde-duzenlenme-zorunlulugu-var-midir/feed/ 0
Yat işletmesi firmanın yat bakımı için yaptırdığı lambri doğrudan gider yazılabilir mi? https://www.muhasebenews.com/yat-isletmesi-firmanin-yat-bakimi-icin-yaptirdigi-lambri-dogrudan-gider-yazilabilir-mi/ https://www.muhasebenews.com/yat-isletmesi-firmanin-yat-bakimi-icin-yaptirdigi-lambri-dogrudan-gider-yazilabilir-mi/#respond Fri, 22 Apr 2022 04:01:34 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=126017 Yat işletmesi olan firmamıza yat içerisine düzenlenme yapılması amacıyla 30.000 +KDV MDF Lambiri alımları yapılmıştır, bu alımlar bakım onarım olarak doğrudan gider yazılabilir mi?

Amortisman ayrılması gerekli ise süresi ne olmalı?

BAKIM onarım gideri olmaz. Yat hesabına ilave edilir. Amortisman itfası ile giderleştirilir. KDV tamamı indirim konusu yapılır. Süre yatın amortisman süresi kadardır.


Bilanço usulü eczane mükellef kiraladığı yerin tadilat işlerini bir dekorasyon, tadilat firmasına yaptırmış ve firma eczaneye “TADİLAT İŞLEMLERİ” açıklaması ile 50 bin lira +KDV şeklinde faturasını düzenlemiştir. Bu fatura doğrudan gider olarak mı yoksa Özel Maliyetler hesabına mı kaydedilecek? 

Özel Maliyet hesabına yazılır.


Firmamız kiralayacağı iş yerine 300.000 TL hava parası ödeyecektir. Bunu resmi hesapta göndereceğiz. Karşılığında karşı taraf vergi mükellefi olmasına rağmen fatura etmeyecektir. Bu ödemeyi 689’a atsak resmi olarak bir sorun olur mu?

Hava parası (şerefiye) için ödenen bedel aşağıdaki gibi kayıtlara alınır.

Karşı taraf fatura etmemesi kendi sorunu tespiti halinde matrah farkı hesaplanır. 

——————- / ———————

261(B) 

102(A) 

——————- / ———————

Ödenen şerefiye bedellerinin tamamı amortisman yoluyla 5 yıl içinde eşit taksitlerle gider yazılır.


261. ŞEREFİYE

Bu hesap, bir işletme devralınırken katlanılan maliyet ile söz konusu işletmenin rayiç bedelle hesaplanan net varlıklarının (öz varlık) değeri arasındaki olumlu farkların izlenmesinde kullanılır. Şerefiye hesaplanırken rayiç bedelin tespit edilmemesi halinde, net defter değeri esas alınır.

İşleyişi :

Ödenen şerefiye bedellerinin tamamı bu hesabın borcuna kaydolunur. Yok edilmeleri amortisman yoluyla 5 yıl içinde eşit taksitlerle yapılır.

 


Kaynak: İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/yat-isletmesi-firmanin-yat-bakimi-icin-yaptirdigi-lambri-dogrudan-gider-yazilabilir-mi/feed/ 0
Fatura/sevk irsaliyesi vb. belgelerin düzenlenme tarihi ile GIDA ürünlerinin teslim tarihinin farklı olması durumunda, hangi tarih itibarıyla 5189 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı hüküm ifade edecektir? https://www.muhasebenews.com/fatura-sevk-irsaliyesi-vb-belgelerin-duzenlenme-tarihi-ile-gida-urunlerinin-teslim-tarihinin-farkli-olmasi-durumunda-hangi-tarih-itibariyla-5189-sayili-cumhurbaskani-karari-hukum-ifade-edecektir/ https://www.muhasebenews.com/fatura-sevk-irsaliyesi-vb-belgelerin-duzenlenme-tarihi-ile-gida-urunlerinin-teslim-tarihinin-farkli-olmasi-durumunda-hangi-tarih-itibariyla-5189-sayili-cumhurbaskani-karari-hukum-ifade-edecektir/#respond Tue, 01 Mar 2022 05:58:17 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=123403 Fatura/sevk irsaliyesi vb. belgelerin düzenlenme tarihi ile gıda ürünlerinin teslim tarihinin farklı olması durumunda, hangi tarih itibarıyla 5189 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı hüküm ifade edecektir?

3065 sayılı KDV Kanununun 10 uncu maddesine göre vergiyi doğuran olay;
– Mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde, malın teslimi veya hizmetin yapılması,
– Malın tesliminden veya hizmetin yapılmasından önce fatura veya benzeri belgeler verilmesi hallerinde, bu belgelerde gösterilen miktarla sınırlı olmak üzere fatura veya benzeri belgelerin düzenlenmesi
hallerinde gerçekleşmektedir.
Aynı Kanunun 2 nci maddesinin birinci fıkrasında, teslimin bir mal üzerindeki tasarruf hakkının malik veya onun adına hareket edenlerce, alıcıya veya adına hareket edenlere devredilmesi olduğu, malın alıcı veya onun adına hareket edenlerin gösterdiği yere veya kişilere tevdiinin teslim hükmünde olduğu, malın alıcıya veya onun adına hareket edenlere gönderilmesi halinde malın nakliyesinin başlatılmasının veya nakliyeci veya sürücüye tevdi edilmesinin de mal teslimi sayılacağı hüküm altına alınmıştır.

Buna göre, gıda ürünleri 5189 sayılı Cumhurbaşkanı Kararının yürürlüğe girdiği 14.02.2022 tarihinden önce teslim edilmiş ise %8, bu tarih ve sonrasında teslim edilmiş ise %1 oranında KDV uygulanacaktır.
Ancak, düzenlemenin yürürlüğe girdiği 14.02.2022 tarihinden önce;
– Ürünlere ilişkin fatura ve benzeri belgelerin düzenlenmiş olması,
– Ürünlerin alıcı veya onun adına hareket edenlerin gösterdiği yere veya kişilere tevdi edilmiş olması,
– Ürünlerin alıcıya veya onun adına hareket edenlere gönderilmesi halinde malın nakliyesinin başlatılmış olması ya da nakliyeci/ sürücüye tevdi edilmiş olması
hallerinde, KDV oranının %8 olarak uygulanması gerekmektedir.

 


Kaynak: GİB
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/fatura-sevk-irsaliyesi-vb-belgelerin-duzenlenme-tarihi-ile-gida-urunlerinin-teslim-tarihinin-farkli-olmasi-durumunda-hangi-tarih-itibariyla-5189-sayili-cumhurbaskani-karari-hukum-ifade-edecektir/feed/ 0
İhracat teslimlerinin beyanında ihracat faturasının düzenlenme tarihindeki kurun mu yoksa fiili ihraç tarihindeki kurun mu esas alınacağı https://www.muhasebenews.com/ihracat-teslimlerinin-beyaninda-ihracat-faturasinin-duzenlenme-tarihindeki-kurun-mu-yoksa-fiili-ihrac-tarihindeki-kurun-mu-esas-alinacagi/ https://www.muhasebenews.com/ihracat-teslimlerinin-beyaninda-ihracat-faturasinin-duzenlenme-tarihindeki-kurun-mu-yoksa-fiili-ihrac-tarihindeki-kurun-mu-esas-alinacagi/#respond Tue, 14 Dec 2021 10:54:29 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=119381

T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İZMİR VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri KDV ve Diğer Vergiler Grup Müdürlüğü

Sayı

:

.4.35.17.01-35-02-169

14/02/2012

Konu

:

Beyan Dönemi

            İlgide kayıtlı özelge talep formunda, ihracat teslim bedellerinin belirlenmesinde ihracat faturasının düzenlendiği tarihteki kurun mu, yoksa fiili ihraç tarihindeki kurun mu esas alınacağı konusunda Başkanlığımız görüşü istenilmektedir.

             Katma Değer Vergisi Kanununun;

             – 10/a maddesinde mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde, malın teslimi ve hizmetin yapılması ile vergiyi doğuran olayın meydana geleceği,

            – 10/b maddesinde ise malın teslimi veya hizmetin yapılmasından önce fatura ve benzeri belgeler verilmesi halinde bu belgelerde gösterilen miktarla sınırlı olarak fatura veya benzeri belgelerin düzenlenmesi ile vergiyi doğuran olayın meydana geleceği,

             – 20/1 inci maddesinde, teslimde matrahın bu işlemlerin karşılığını teşkil eden bedel olduğu,

             –  24/c maddesinde, vade farkı, fiyat farkı, faiz, prim gibi çeşitli gelirler ile servis ve benzer adlar altında sağlanan her türlü menfaat, hizmet ve değerlenin matraha dahil olduğu,

             – 26 ncı maddesinde, bedelin döviz ile hesaplanması halinde dövizin vergiyi doğuran olayın meydana geldiği andaki cari kur üzerinden Türk parasına çevrileceği

             hüküm altına alınmıştır.

             Diğer taraftan, Katma Değer Vergisi Kanununun 11/1-a maddesinde ihracat teslimleri ve bu teslimlere ilişkin hizmetler ile yurt dışındaki müşteriler için yapılan hizmetler katma değer vergisinden istisna edilmiştir.  Kanunun 12/1 inci maddesinde ise bir teslimin ihracat teslimi sayılabilmesi;

             -Teslimin yurt dışındaki bir müşteriye veya bir serbest bölgedeki alıcıya ya da yetkili gümrük antreposu işleticisine yapılması veya malların yetkili gümrük antreposu işleticisine tevdi edilmesi,

             – Teslim konusu malın Türkiye Cumhuriyeti gümrük bölgesinden çıkarak bir dış ülkeye veya bir serbest bölgeye vasıl olması ya da yetkili gümrük antreposuna konulması,

            koşullarının gerçekleşmesine bağlanmıştır.

             Bu hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, Katma Değer Vergisi Kanunu açısından ihracat tesliminin gerçekleştiği tarih, malın Türkiye’de Cumhuriyeti Gümrük Hattından çıkarak bir dış ülkeye vasıl olduğu tarihtir. Ancak KDV mükelleflerinin KDV Kanununun 10/b maddesi uyarınca düzenledikleri, gümrük beyannamesinin de açılmasına esas olan faturanın düzenlendiği tarihteki kura göre de beyanname vermeleri mümkün bulunmaktadır.


Kaynak: GİB Özelge
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/ihracat-teslimlerinin-beyaninda-ihracat-faturasinin-duzenlenme-tarihindeki-kurun-mu-yoksa-fiili-ihrac-tarihindeki-kurun-mu-esas-alinacagi/feed/ 0
30.000 TL ve üzeri ihracat faturalarını elektronik olarak mı düzenlenmeliyiz? https://www.muhasebenews.com/30-000-tl-ve-uzeri-ihracat-faturalarini-elektronik-olarak-mi-duzenlenmeliyiz/ https://www.muhasebenews.com/30-000-tl-ve-uzeri-ihracat-faturalarini-elektronik-olarak-mi-duzenlenmeliyiz/#respond Wed, 15 Jan 2020 11:30:46 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=75624 Yılbaşından itibaren yurtdışına düzenlenecek ihracat faturalarında 30.000 TL sınırı var mıdır?

Elektronik belge düzenlenmesi ile ilgili olarak TÜRMOB tarafından düzenlene tablo için aşağıdaki linki inceleyiniz.

https://www.turmob.org.tr/haberler/113a2fb2-31ac-4442-9736-fdca27180938/e-belge-uygulamalarina-mukellef-gruplari-itibariyle-baslama-tarihlerini-gosterir-detay-tablo

 


Kaynak: İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/30-000-tl-ve-uzeri-ihracat-faturalarini-elektronik-olarak-mi-duzenlenmeliyiz/feed/ 0
İnşaası bitmemiş konutlar için fatura kesebilir miyiz? https://www.muhasebenews.com/insaasi-bitmemis-konutlar-icin-fatura-kesebilir-miyiz/ https://www.muhasebenews.com/insaasi-bitmemis-konutlar-icin-fatura-kesebilir-miyiz/#respond Thu, 08 Nov 2018 09:00:38 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=38976 İnşaası bitmemiş konutlar için fatura kesebilir miyiz?

KONU

İnşası bitirilmemiş gayrimenkullerin satışı ve belge düzeni hk.

SORU

kurumunuzun inşaat yapımı faaliyetinde bulunduğu, satışları “satış vaadi sözleşmesi” ile gerçekleştirdiği, müşterilerinizden birinin inşaat projesinden daire satın almak istediği ve satışa konu daire için satış vaadi sözleşmesi ile birlikte fatura düzenlenmesini talep ettiği belirtilerek henüz tamamlanmamış ve inşaatı devam etmekte olan dairenin satışına istinaden fatura düzenlenip düzenlenmeyeceği

CEVAP

I- KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN;

Gelirin elde edilmesinde tahakkuk ilkesi, gelirin maliyet ve tutar itibariyle kesinleşmesi yani geliri doğuran işlemin eksiksiz tekamül etmesi olup, ticari kazancın elde edilmesinde tahakkuk esası benimsenerek gelirin mahiyet ve tutar itibariyle kesinlik kazanması şartı aranmıştır.

Buna göre, şirketiniz tarafından yapılan dairelerin inşası tamamen bitirilmediği müddetçe inşaat maliyeti oluşmayacağından, inşaatın devamı sırasında yapılan satışlar karşılığında alınan tutarların avans olarak değerlendirilmesi ve söz konusu dairelerin teslim edildiği dönem kazancına dahil edilmesi gerekmektedir. Ancak, dairelerin tamamlanması ile ilgili muvazaalı bir durumun tespit edilmesi durumunda, gerekli cezai işlemlerin uygulanacağı tabiidir.

 II- KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN;

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

 İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü

 

Sayı : 11395140-105[229-2012/VUK-1- . . .]–931 14/04/2014
Konu : İnşası bitirilmemiş gayrimenkullerin satışı ve belge düzeni hk.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; kurumunuzun inşaat yapımı faaliyetinde bulunduğu, satışları “satış vaadi sözleşmesi” ile gerçekleştirdiği, müşterilerinizden birinin inşaat projesinden daire satın almak istediği ve satışa konu daire için satış vaadi sözleşmesi ile birlikte fatura düzenlenmesini talep ettiği belirtilerek henüz tamamlanmamış ve inşaatı devam etmekte olan dairenin satışına istinaden fatura düzenlenip düzenlenmeyeceği hususlarında Başkanlığımızdan görüş talep edildiği anlaşılmıştır.

            I- KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN;

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun “Safi kurum kazancı” başlıklı 6’ncı maddesinin birinci fıkrasında, kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı; ikinci fıkrasında ise safi kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanunu’nun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.

Gelirin elde edilmesinde tahakkuk ilkesi, gelirin maliyet ve tutar itibariyle kesinleşmesi yani geliri doğuran işlemin eksiksiz tekamül etmesi olup, ticari kazancın elde edilmesinde tahakkuk esası benimsenerek gelirin mahiyet ve tutar itibariyle kesinlik kazanması şartı aranmıştır.

Buna göre, şirketiniz tarafından yapılan dairelerin inşası tamamen bitirilmediği müddetçe inşaat maliyeti oluşmayacağından, inşaatın devamı sırasında yapılan satışlar karşılığında alınan tutarların avans olarak değerlendirilmesi ve söz konusu dairelerin teslim edildiği dönem kazancına dahil edilmesi gerekmektedir. Ancak, dairelerin tamamlanması ile ilgili muvazaalı bir durumun tespit edilmesi durumunda, gerekli cezai işlemlerin uygulanacağı tabiidir.

            II- KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN;

3065 Sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 1/1. maddesinde Türkiye’de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin katma değer vergisine tabi olduğu,

10/a bendinde; vergiyi doğuran olayın, mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde, malın teslimi veya hizmetin yapılması ile, (b) bendinde; malın tesliminden veya hizmetin yapılmasından önce fatura veya benzeri belgeler verilmesi hallerinde, bu belgelerde gösterilen miktarla sınırlı olmak üzere fatura ve benzeri belgelerin düzenlenmesi ile meydana geleceği, hükme bağlanmıştır.

Buna göre, gayrimenkul teslimlerinde mülkiyetin devri, gayrimenkulün tapuda alıcı adına tescil edilmesi suretiyle gerçekleşmekle birlikte, tapuya alıcı adına tescilin yapılmasından önce gayrimenkulün alıcının fiili kullanımına sunulması (fiili olarak teslim edilmesi) ve alıcı tarafından malik gibi kullanılmaya başlanması halinde, KDV uygulaması bakımından vergiyi doğuran olay gayrimenkulün alıcının fiili kullanımına bırakılması anında meydana gelmektedir.

Öte yandan, gayrimenkul tesliminden önce fatura düzenlenmesi mümkün olup, fatura düzenlenmesi ile vergiyi doğuran olayın meydana geleceği tabiidir.

            III- VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN;

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 229’uncu maddesinde; “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır.” şeklinde tanımlanmıştır.

Aynı Kanununun 231’inci maddesinin 5’inci bendinde de; “Fatura, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır.” hükmü yer almaktadır.

Buna göre; inşaat devam etmekte iken satış vaadi sözleşmesi ile gerçekleştirilen satıştan elde edilen bedel karşılığında fatura düzenlenmesine gerek olmayıp söz konusu bedelin kayıtlara avans olarak intikal ettirilmesi, satışa konu gayrimenkulün alıcı adına tapuya tescil ettirildiği tarihten veya tapuya tescilinden önce alıcının kullanımına tahsis edilmesi durumunda bu tahsisin yapıldığı tarihten itibaren 7 gün içinde gerçek satış bedeli üzerinden fatura düzenlenmesi gerekmektedir.


Kaynak:Gib.gov.tr
Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebe News veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


BENZER İÇERİKLER

Yurt Dışı İnşaat Organizasyon İşi Kazançlarında Kurumlar Vergisi İstisnası Uygulanabilir mi?

Yıllara Yaygın İnşaat ve Onarım İşleri Nasıl Vergilendirilir?

Yıllara sari inşaat işi ve indirimli kurumlar vergisi uygulaması

Konut Yapı Kooperatifine Yapılan İnşaat Taahhüt İşlerinde KDV Oranı Nedir?

Yıllara Sâri İnşaat Ve Onarım İşlerinde, İşin Bitimi Tarihi Nasıl Tespit Edilir?

İnşaat-taahhüt işi ile birlikte teslim edilecek beyaz eşyanın KDV oranı nedir?

]]>
https://www.muhasebenews.com/insaasi-bitmemis-konutlar-icin-fatura-kesebilir-miyiz/feed/ 0